Bazılarınızın başlığı okuduğunuzda “Neydi bu tiny house?” diye mırıldandığını duyar gibiyim. TDK sözlüğünde henüz yerini almamış olsa da bu ifadenin günlük hayatta kullanılmaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Aslında, kelime anlamı “küçük ev” ama burada kastedilen, özel olarak belli bir formdaki küçük ev. Yaklaşık 10 yıllık bir mazisi olan, özellikle Covid-19 pandemisi döneminde tanınmaya başlayan tiny house’lar, bu dönemde ülkemizde de popüler olmaya başladı.
Genellikle ahşap ve çelik malzemeden yapılmış, içinde asma katı, dışında verandası bulunan, kendi imkânlarını kendi içinde karşılayabilen tekerlekli ev olarak tanımlayabileceğimiz tipik bir tiny house, 20-30 metrekare civarında kullanım alanına sahiptir. Aslında, çekilebilir karavanın biraz geliştirilmiş halidir, tiny house. Tam bu noktada, konu başlığımıza uygun olarak tiny house’ların konut sorununa çare olup olamayacağını tartışmak için şu sorudan başlayalım:
Tiny House Yapı mıdır yoksa Karavan mı?
“Yapı”, tanımı itibarıyla toprağa bağlı olarak inşaatı yapılmış olan tesistir. Bugün üretilmekte olan tiny house’lar ise römorklu karavan ya da kamp taşıtı kategorisindedir. Karayolları yönetmeliğine göre O-1 ya da O-2 motorsuz taşıt grubu olarak sınıflandırılmakta ve şasi numarası almak durumundadır. Ağırlıkları genellikle 3-4 tonu bulan bu minik evlerin, binek araçların çeki demiriyle trafikte taşınabilmelerinin pek mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Bu yüzden de üretici firma, tiny house’u tır yardımıyla teslim noktasına kadar götürmektedir.
Tiny house’unuzu teslim aldıktan sonra nasıl kullanabileceğinizden de biraz bahsedelim. Tiny house’larda moto-karavanlardaki gibi kaset sistemi bulunmadığından, su ihtiyacınızı karşılamak için artezyen kuyusu açmaya (bu işlem için resmi kurumlardan izin almanız gerektiğini hatırlatalım) ve bazen de hidrofor sistemine ihtiyacınız olacaktır. Bununla beraber, atık su gideri için de bir foseptik çukuru açmak gerekecektir. Basit elektrik kullanımı için güneş enerjisi panelleri yeterli olsa bile, klima gibi ihtiyaçlarınızı karşılamak için jeneratör almakta fayda vardır. Tabii, burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da tiny house’ların kolayca tutuşabilecek ahşap malzemeden imal ediliyor olmasıdır. Bu yüzden de çok fazla elektrik enerjisi yüklenmemesi tavsiye ediliyor. Aslında, tiny house’ların, bu özellikleriyle tatil evi gibi kullanılmak için tasarlandığını söylemek yanlış olmaz.
Peki, tiny house’ları kalıcı konut gibi kullanmak ne derece mümkündür?
İşte bu aşamada, işler biraz çetrefilli hale geliyor. Tiny house’u imarlı bir arsaya götürüp, oradaki altyapıdan yararlanarak konut olarak kullanmak istediğinizde, yapı ruhsatı almanız gerekiyor. Tekerlekleri olmaksızın beton zemin üzerine yerleştiriliyor ve taşınabilir bir varlık olmaktan çıkıyor. Bu durumda, imar mevzuatına uygun bir mesken olup olmadığına da bakılıyor. Buradaki en önemli açmaz da; planlı alanlar tip imar yönetmeliğinin 29. maddesinde belirlenmiş olan minimum konut büyüklüğü ve piyes ölçüleri oluyor. Bu maddeye göre, sözgelimi, stüdyo tipi ya da 1+0 gibi tek hacimden oluşan mesken tasarlamak mümkün olmadığı gibi orada belirlenmiş olan oda büyüklükleri genellikle tiny house mantığına da uygun olmuyor. Aslında, bu sorun sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesindeki birbirinden farklı imar rejimlerinde de yaşanıyor. Bazı kentler, kendilerini “tiny house dostu kent” olarak ilan ederek bunlara uygun yerleşim yerleri ayırmayı da denemekteler ancak şimdiye kadar çok fazla başarılı uygulama gerçekleştiğini söyleyemeyiz.
İmarlı yerlerde tiny house kullanmanın pek de faydalı olmadığına kanaat getirdiysek, gelelim şu seçeneğe: Tiny house’ları imarsız bir arazide, kamp taşıtı gibi, zararsız bir biçimde kullanmakta bir sakınca var mıdır? Genel olarak bu konuda belirgin yasal bir kısıtlama bulunmuyor. Özellikle köy yeri ya da yazlık kasaba gibi kırsal alanlarda, kendinize ait bir araziye tiny house’u götürüp yerleştirebilirsiniz ama bir şartla: Tekerlekleri üzerindeyken. Bu kısım önemli. Basit bir yaklaşımla, tiny house’u, kendi arazinize kalıcı olarak değil, park etmek için oraya getirdiğinizi öne sürebilirsiniz. Bu durumda, yapı gibi değerlendirilmeyecek ve imar kirliliğine neden olduğu iddia edilemeyecektir. Ancak bazı bölgelerdeki belediyelerin, tiny house’ların atıklarını ve foseptiklerini toplamayı kabul etmedikleri gibi haberleri şimdiden duymaya başladık. Son olarak şunu da unutmamak gerekir ki, tiny house’u bu haliyle sürekli ikamet adresi olarak kaydetmeye de imkân bulunmuyor.
Biraz da tiny house’un avantajlarından bahsedelim. Tiny house, herşeyden önce, barınma ihtiyacının karşılanması için oldukça ekonomik ve pratik bir çözüm gibi görünüyor. Hafif malzemelerden imal edildiği için hızlıca tamamlanıp teslim edilebiliyor; inşaat süreci gibi uzun ve karmaşık bir üretim prosedürü bulunmuyor. Ülkemizin deprem riski düşünüldüğünde, oldukça güvenli ve yıkılması neredeyse imkânsız bir strüktürü olduğu da söylenebilir. Bununla beraber, sürdürülebilir çevreye ve yeşil mutabakatlara da uygun bir yapı tarzı olduğunu, içinde oturanların doğayla iç içe bir yaşam tarzına erişimi olacağı öngörülebilir. Isı yalıtımı, ahşap malzemeye bağlı olarak yazın serin kışın ılık olacak şekilde ayarlanmaya da elverişli sayılabilir.
Her ne kadar sempatik bir barınma yeri gibi algılansa da tiny house’ların bazı dezavantajları da bulunuyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, okul çağında çocuğu olan ailelerin sürekli olarak ikamet etmeleri için pek uygun bir yaşam tarzı sunmuyor ve çocukların akademik başarısını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Buna karşın, yalnız yaşayan bireylerin ya da 55 yaş üzeri emekli kesimin ihtiyaçlarına daha uygun olduğu ifade ediliyor.
Toparlayacak olursak; tiny house’lar geniş aile olmayan kitlelere pratik ve hesaplı bir barınma imkânı sunuyor diye çerçevelemek mümkün. Türkiye pazarındaki kullanım şekli, içinde bulunduğumuz konjonktürde daha çok tatil evi ya da hobi evi gibi algılanıyor. Gerekli yasal düzenlemelerin yapılması halinde, nüfusun belli bir kesiminin barınma ihtiyacını, kısa ya da orta vadede çözümleyebilecek bir araç olabileceğini söyleyebiliriz. Yine de Türkiye’deki hane halkının geniş evlere olan ilgisini ve genel yaşam alışkanlıklarını düşündüğümüzde, tiny house’ların geleneksel inşaat sektörünün yerini tutabilmesi ya da o pazardan pay koparabilmesi şimdilik pek mümkün görünmüyor diyebiliriz.