İstanbul’da bulunan Galataport, deniz suyu ile soğutma yapan mekanik cihazlar, uluslararası konfor, enerji ve su verimliliği özellikleri sayesinde Avrupa Leed Platin Sertifikası almaya hak kazandı.
Avrupa’daki en büyük ikinci Leed Platin Sertifikalı proje olmayı başaran Galataport İstanbul, tasarım aşamasından inşaat aşamasına kadar karbon ayak izini azaltmak ve çevreye karşı negatif etkileri minimize etmek amacıyla halka sunuldu. Galataport projesinin Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci 2015 yılında tamamlanmıştı. Sürecin ardından gerekli izinlere sahip olan Galataport projesi, gönüllü girişimlerle tamamlandı. İnşaat süreci boyunca da yapılan her işin Çevre Etki Değerlendirme raporuna uygunluğu test edildi.
Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından geliştirilen Avrupa Leed Platin Sertifikası’nı kazanabilmek için binaların sürdürülebilirlik seviyesinin yüksek olması, enerji kullanımı, çevreye etki, insanların konfor ve sağlığı gibi kriterlerin de uygun olması gerekiyor. Yapılan tüm test ve taramalar Galataport projesinin bu sertifikaya uygun olduğunu gösterdi.
Avrupa’nın en büyük ikinci Leed Platin Sertifikalı projesi olan Galataport’ta, üç ayda bir deniz suyu kalitesi, partikül madde ölçümü, çöken toz ölçümü ve gürültü izleme çalışmaları yılda bir kez ise deniz ekolojisi izleme çalışmaları gerçekleştiriliyor. Ayrıca, Galataport projesinde ilk kez Haliç, Boğaz bölgesi ve Ege Denizine herhangi bir sızıntı oluşmaması için yağ bariyeri serme hizmeti uygulandı. Bu uygulama ile Galataport, Türkiye’nin ilk kruvaziyer limanı oldu.
