Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, katıldığı Türkiye Yüzyılı Zirvesi programında sosyal konut projeleriyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Programda çeşitli konulara değinen Bakan Kurum, “Gayemiz Türkiye yüzyılında yeşil kalkınma devrimini tüm detaylarıyla tamamlamış, 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmış lider bir Türkiye. Bu mücadeleye katkı sunacak ulusal uyum stratejisi ve eylem planımızı 22 kurumdan oluşan iklim koordinasyon kurumumuzla birlikte gayrimenkul sektörü de dahil tüm alanları da kapsayacak şekilde 2023 içerisinde tamamlayacağız. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak kabul edildi. Dünyada çok az ülkenin başarabileceği bir yeşil seferberliği olan millet bahçelerimizin sayısı 500’e yaklaştı. Bu sayıyı önümüzdeki beş yıl içinde 1.000’e, toplam yeşil alan büyüklüğümüzü ise 2023’te 81 milyon metrekareye ulaştıracağız. Böylece kişi başı yeşil alan miktarımızı 15 metrekare ve üzerine çıkaracağız. Mayıs ayı başında sözde çevreci maskeli doğaseverlerin itirazlarına rağmen yemyeşil bezediğimiz Atatürk Havalimanı Millet Bahçemizin açılışını da Cumhurbaşkanımız ve yüzbinlerle birlikte gerçekleştireceğiz.” dedi.
Bugüne kadar ülkemizde 3,3 milyon konutun dönüşümünü tamamladıklarını anlatan Bakan Kurum, şöyle konuştu:
“81 ilde 250 bin konutun dönüşümüne adeta zamanla yarışarak devam ediyoruz. Afetlerden zarar görmüş İzmir, Elazığ, Kastamonu, Sinop, Bartın, Antalya ve Muğla’da toplam 45 bin konutla her biri kendi şehrinde ilk olan tarihi dönüşümlere imza attık. Tek gündemimiz afet değil, saklı hazinelerimizi de ortaya çıkarıyoruz. Yeşil sanayi, yeşil OSB diyerek şu ana kadar altı ilimizde 4.120 dükkân inşa ettik. Altı ilimizde 6.238 dükkânın inşaatı devam ediyor, yedi ilimizde de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Böylece eski sanayi alanlarını şehrimizin dışına taşıyarak merkezlerdeki tüm kirliliği ortadan kaldırıyoruz. Esnafımıza yeni dükkanlar kazandırıyoruz. İnşallah 2035 yılına kadar kentsel dönüşüme girmemiş hiçbir riskli yapı kalmayacak. Bugün dünyanın en kapsamlı sosyal konut uygulamalarına imza atarak, TOKİ başkanlığımız eliyle 1 milyon 180 bin sosyal konut ürettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla ilk evim, ilk iş yerim projesini açıkladık. Cumhuriyet tarihimizin en büyük sosyal konut projesi olan projemize 8 milyonu aşkın vatandaşımız teveccüh gösterdi. İnşallah mart ayına kadar bütün konutlarımızın kuralarını çekecek, söz verdiğimiz gibi iki yıl içinde konutlarımızı vatandaşlarımıza sunacağız. Şimdi sırada arsalarımız var. Altyapısı hazır 1 milyon arsamızın kuralarını çekmeye başladık. Bu arsalarla Türkiye yüzyılının modern yerleşim yerlerini oluşturuyor, 900 milyar lirayı aşan yatırımla inşaat ve gayrimenkul sektörümüzün gücüne de güç katıyoruz.”
Konut projelerini gündemine alan Bakan Kurum, şöyle devam etti:
“Tarihi bir kampanyaya daha imza atarak, yeni konut finansman modeliyle Yeni Evim projesini de başlattık. 81 ilimizde ilk evini alacak vatandaşlarımızı, ilk 3 yıl devlet katkısıyla ve uygun ödeme imkanlarıyla huzurlu yuvalarına kavuşturuyoruz. Ülkemiz hem başarılarını sürdürüyor hem de köklü bir değişim yolunda ilerliyor. Pandemi 2020 yılında başladı, 2022’nin son çeyreğinde gündemden düşmeye başladı. Salgından etkilenen sektörler toparlanmaya başladı. Benim gayrimenkul sektörünün yeni normali adını verdiğim bir süreç artık başlamış durumda. Gayrimenkul yönetiminde devrim niteliğinde dönüşüme tekabül eden bu sürecin adı ESG. Yani çevresel, sosyal ve yönetişim verileri. Bugün yatırımcılarımız yalnızca şirketlerinin ulaştığı maddi kazançlara odaklanmıyor. Yatırım kararı verirken çevresel sosyal ve yönetişim verilerine bakıyorlar. Her bir yapı enerji verimli olmalı, sıfır atık uyumlu olmalıdır. Sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan gayrimenkuller rekabette geride kalacaklar, finansmana erişme sorunları yaşayacaklar. Karbon vergisi ödeme gibi ağır risklerle karşı karşıya kalacaklar.
Çevreyi merkeze alan, sosyal boyutu önceleyen, birlikte karar almayı esas alan şirketlerin hızlıca öne çıkacağına inanıyorum. 4 yıl süren çalışmaların ardından bilim insanlarımızla birlikte hazırladığımız 81 ilimizin 100 yıllık geleceğini ortaya koyan Türkiye 21’inci yüzyıl mekânsal strateji planımızı mart ayında gururla açıklayacağız. Bu planda şehirlerimizin silüetini koruyacağız, insanımızın hayat kalitesini artıracağız, istihdamı güçlendireceğiz. Kent içi raylı sistemler, mikromobilite ve bisiklet yolu sayımızı artıracağız. Ülkemizi kuzeyden güneye, doğudan batıya ekolojik koridorlarla, yeşil ağlarla öreceğiz. İnşallah hep birlikte gelecek 10 yıl içinde şehirlerimizin tamamının yapısal, çevresel, ekonomik ve kültürel dönüşümünü tamamlayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın yeşilin, dijitalin, enerjinin, sürdürülebilirliğin, teknolojinin ve gücün asrı olarak tarif ettiği Türkiye yüzyılı inşallah muhteşem Türk şehirleriyle taçlanacak.”.
Bakan Kurum’un video mesajının hemen ardından düzenlenen panelde, TOKİ Başkanı Ömer Bulut, GYODER Başkan Yardımcısı Neşecan Çekici, KONUTDER Başkanı Altan Elmas, İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, Tasarruf Finansman Sektör Kurulu Başkanı Eyüp Akbal ve Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, Takvim Gazetesi Ekonomi Müdürü Faruk Erdem’in sorularını yanıtladı.
TOKİ Başkanı Ömer Bulut, “Türkiye yüzyılı hepimizi heyecanlandıran bir süreç. TOKİ özellikle 2002 yılından itibaren konut ve konuta bağlı sektörlerde çok önemli atılımlar gerçekleştirdi. 1 milyon 180 bine yakın konut inşa etti. Bunun yüzde 90’ına yakını dar gelirli vatandaşlarımız için yapılan konutlar. Bu amacın tek sebebi Sayın Cumhurbaşkanımızın evi olmayan tek bir vatandaşımız kalmayana dek bu projeleri yürüteceğiz anlayışından kaynaklanıyor. Yatay mimari anlayışını Türkiye’ye getirdik. Dar gelir grubuna konut yapıyoruz, ama inanın üst gelir grubundaki konut kalitesinde konut üretebiliyoruz. Geçen yıl 7 milyon metrekare imarlı arsa üretmek suretiyle sektörün içerisinde olan binlerce firmaya arsa ürettik. Önümüzde yeni hedefler var. Özellikle yaz aylarında açıkladığımız sosyal konut Türkiye’de müthiş bir talep gördü. 72 ilde 250 binin 182 bininin kurasını çektik. Kalanların kuralarını da mart sonuna kadar çekmiş olacağız. İstanbul’un kurası da mart ayında olacak. İlk bir ay içinde 5-6 bin konutluk projenin ihalesini yapıp temelini attık. Bugün 40 bine yakın konutun ihalesini yaptık.” ifadelerini kullandı.
GYODER Başkan Yardımcısı Neşecan Çekici, “Sadece binaları değil geleceği inşa ediyoruz. Sürdürülebilir ve öngörülebilir konut üretimi ihtiyacı artmakta. Geleneksel ihtiyaçlar hızla değişiyor. Nüfusu büyük şehirlerde erişilebilir konut ihtiyacı çok artmış durumda. Bu sadece Türkiye’de böyle değil. Almanya ile başlayan bir durum bu” dedi. Çekici, şöyle devam etti: “Sosyal konutla erişilebilir konut arasında da çok farklı noktalar var. Aslında sosyal konut sosyal bir yaklaşım, ama erişilebilir konut liberal koşullar altında tercih edilen yaşam alanını oluşturmaktır. Türkiye’de 2,3 milyon konut üretilebilirse ancak denge oluşabiliyor. Buna yenileme ve onarım yapılacak konutlar dahil. Yani burada arzı destekleme politikası şart. Kamuyla iç içe çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Pazaryerleri konusunda Türkiye’de 774 milyar liralık piyasa var. Bunun iki katı oranında ikinci el piyasası var. Bir pazaryeri kurmak istedik. Tüm üyelerimizin projelerini burada sergileyelim, endeksler oluşsun, üretici ufak ücretler ödeyerek bilgilere ulaşsın. Maliyetleri, arsa yüzdelerini de şeffaflıkla gösterebileceğimiz pazaryeri kavramı oluşturacağız. Üyelerimizden gelen tüm projeler burada sergilenecek ve çeşitli bilgilere ulaşım sağlanacak.” şeklinde konuştu.
İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım ise piyasadaki fiyatlara ilişkin, “Biz projeleri üretirken başında lansman fiyatına satıyoruz ki bu maliyetine yakın bir fiyat oluyor. Geçtiğimiz dönemde şöyle yanıltıcı bir kanı oldu. Sektörde sıkıntılar oldu, inşaatçı işe devam etmek için zararına satış yaptı. Bu rakamlar doğru rakamlar sanıldı. Hatta fiyatlar daha da düşecek algısı oluşturulmaya çalışıldı. Netice gösteriyor ki demek ki bir fazla yokmuş. Neden rakamlar bu kadar yukarı çıktı. Çünkü o dönemde işlerini bitirmek isteyenler uygun fiyatlara sattılar. Ancak yeni başladıkları projeleri yeni maliyetlerle oluşturdular. Bugünkü rakamlar doğru rakamlar” dedi.
Her yıl 700 bin civarında konut üretilmesi gerektiğini belirten Durbakayım, “2004’teki Emlak Konut hasılat paylaşımı modeliyle Türkiye büyük nitelikli projelerle tanıştı. Büyük kurumsal firmalar aynı modeli kendi işlerinde de uyguladılar. Daha sonra bizim karşımıza yaptığımız hatalar çıktı. Projeleri çok lüks yaptık, saunalar, havuzlar, çok büyük masraflar getirdi. Bunlar aidatlar olarak yük getirdi, şimdi hatalarımızı düzeltiyoruz. Sektörde ciddi bir durgunluk, belirsizlik vardı. Yeni Evim kampanyası sektörü ateşledi. Sektör şu an bir dinamizm içinde. Sektöre canlılık ve ateşleme geldi. Bunun ürünlerini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Burada beklentimiz tüm yükü kamu bankalarının üstlenmemesi, özel bankaların da işin içine girmesidir. Özel bankalar da taşın altına elini koysunlar.” ifadelerinde bulundu.
Konut üretmediklerini, tamamen tasarrufa dönük bir çalışma sistemleri olduğunu anlatan Tasarruf Finansman Sektör Kurulu Başkanı Eyüp Akbal da şu değerlendirmelerde bulundu:
“2015 yılında sektöre yeni firmaların katılmasıyla bir canlılık başladı. 2015-2020 yılı arasında sektör büyümesi yüzde 800’leri buldu. Kendimizi sistemin TOKİ’si olarak değerlendiriyoruz. Biz de bu modelle insanları konut, işyeri ve araç sahibi yapıyoruz. Geçtiğimiz ağustos ayında BDDK faaliyet izniyle altı firma sektörde yerini aldı. Toplam şube sayısı 419, aktif büyüklüğümüz 75 milyar. Öngörüm, önümüzdeki dönemlerde bu rakamların 150-200 milyarları bulması.”
Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya ise konuyla ilgili şöyle konuştu:
“İnşaat sektörü denince TOKİ bizim lokomotifimiz. TOKİ’nin 2003 yılında başlayan hamlesiyle hasılat paylaşımını, büyük kapasiteli inşaat yapmayı öğrendik. Ülkemiz bambaşka bir yere geldi. Yılda 700 bin konut lazım. Yapacağız, ama bizim arsamız yok, geliştiremiyoruz. TOKİ ve Emlak Konut katkılarıyla arsa üretimiyle bir noktaya geliyoruz. Kentsel dönüşümde ülkemizi daha iyi noktalara getirmemiz lazım, biz deprem kuşağının ortasındayız.”