Büyük bir yıkıma ve binlerce can kaybına neden olan 17 Ağustos depreminin 20. yıl dönümü nedeni ile gözler yeniden acı deprem gerçeğine çevrildi. Türkiye depreme hazır mı, depreme dayanıklı bina sayısı kaç?
Türkiye İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20’nci yıl dönümü nedeniyle özel bir açıklama yayımladı.
Gerçek Kentsel Dönüşüm Yeni Başladı!
Türkiye’nin depreme bir an önce hazırlanması gerektiğini belirten Erdoğan “Deprem açısından çok önemli olan, binayı korozyona karşı koruyan ‘su yalıtımı yönetmeliği’ 2017 yılında çıktı. Deprem yönetmeliğine uygun, su, ses, yangın yönetmeliklerine göre projelendirilmiş, Enerji Kimlik Belgesi alınmasının zorunlu tutulduğu, enerji, su ve atık yönetimini içeren, çevreye uyumlu, doğru malzemenin doğru yerde, doğru şekilde kullanılması ve tüm bu sürecin doğru şekilde denetlenmesi ile yasadan anladığımız kentsel dönüşüm ancak şimdi gerçekleşebilecektir.” dedi.
Kentsel Dönüşüm ile Her Bina Yıkılmak Zorunda Değil
Binaların yıkılmadan da depreme dayanıklı hale getirilebileceğine dikkat çeken Erdoğan, “Ancak hangi binaların kentsel dönüşüme girip hangilerinin girmeyeceği belirlenmedi. Kentsel dönüşüm kapsamına girebilecek öncelikli bölgeler net olarak belli olmadığından, birçok konut sahibi kendi konutunu da bu 6,5 milyonun içinde zannediyor.
Dolayısıyla konutlarının yıkılacağı beklentisi ile mecbur olmadıkça yenilemekten kaçınıyor be kentsel dönüşüm rüzgarıyla kendi binasının da yıkılıp yeniden yapılacağını hayal ederek kapısını çalacak “Beyaz atlı müteahhidini” bekliyor. Oysa hem her bina yıkılıp yeniden yapılmayacak hem de müteahhitlerin her binayı yenileyip eski sahiplerine bedelsiz verebilecekleri bir planları yok.” diye konuştu.
Bina Güçlendirme ve Bina Yenileme Yapılabilir
Erdoğan kentsel dönüşümde bina güçlendirme ve bina yenileme seçeneklerinin olduğunu da hatırlatarak “Avrupa Birliği üyesi ülkelerden farklı olarak deprem kuşağında yer alan ülkemizde kentsel dönüşüm kanunuyla başlayan süreç büyük önem taşıyor. Ancak Türkiye’de güçlendirme / yenileme çalışmalarının ihmal edildiğini ve Avrupa’ya göre geri kaldığımızı görüyoruz.
Ülkemizdeki kentsel dönüşüm sürecinde, tek uygun çözüm olarak vurgulanan yıkım ve yeniden yapımın, global olarak güçlendirme / yenilemenin ekonomik veya mümkün olmadığı yerlerde tercih edildiği biliniyor. Hatta doğal kaynak tüketiminin azaltılması ve yıkım sonucu ortaya çıkan molozun doğada neden olduğu tahribat gerekçeleri ve sürdürülebilirlik kavramları doğrultusunda, Avrupa’da son yıllarda, ekonomik olmasa da teknik olarak mümkünse yıkım – yeniden yapım yerine güçlendirme / yenileme yaklaşımı benimseniyor.” diyerek bu seçeneklerin de masada olduğunu hatırlattı.