“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 15

İnşaat Sektörü Güven Endeksi Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre endeks, inşaat sektöründe yüzde 3,6 azaldı.

Güven endeksi hizmet sektöründe yüzde 1,5 arttı, perakende ticaret sektöründe yüzde 1,0 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 3,6 azaldı

Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Mart ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe yüzde 1,5 oranında artarak 120,4 değerini, perakende ticaret sektöründe yüzde 1,0 oranında azalarak 113,3 değerini ve inşaat sektöründe yüzde 3,6 oranında azalarak 88,6 değerini aldı.

Paslanmaz Çelikte Devlet Desteği Bekleniyor

Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD) Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Küçükemre,  “Türkiye’de şu an paslanmaz çelik üretimi yok. Ancak yaklaşık 1 milyon tonluk paslanmaz çeliğe ihtiyaç duyan Türkiye, bu alanda artık yatırım yapabilir. Elimizi taşın altına koymaya hazırız ancak, bu sadece özel sektörle olmaz, devlet desteğine de ihtiyaç var.” dedi.

Türkiye’de yaklaşık 5 milyar dolarlık bir sektörde faaliyet gösteren 150 üyenin oluşturduğu Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD) yeni dönem hedeflerini açıkladı. Yaklaşık 1 yıl önce kurulan PASİD’in Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Küçükemre, sektörde faaliyet gösteren firma sayısının ise yaklaşık 500 olduğunu dile getirdi. Üye ya da değil, ayrım yapmaksızın sektörün ve ülkenin gelişimi için dernek olarak hizmet ettiklerine dikkat çeken Arslan Küçükemre, “Yaklaşık 20 yıl önce farklı bir dernek ile yola çıkmıştık. Bu derneğimiz aracılığıyla sektörümüze çok ciddi katkılar sağladık. Yaklaşık 150 adetten oluşan sanayi kümelenmesini dernek aracılığıyla sektörümüzde faaliyet gösteren işletmelere kazandırdık. Bu sektörümüz için çok büyük bir girişimdi. Bu derneğimiz görevini tamamladı. Şimdi ise PASİD olarak devam ediyoruz.” dedi.

“Her Sektörde Paslanmaz Çeliğe İhtiyaç Var” 

Paslanmaz çelik üretiminin Türkiye için çok önemli olduğunu dile getiren Arslan Küçükemre, “Mutfak araç gereçlerinden tekne imalatına, santral üretiminden endüstriyel makina parçalarına, araba parçalarından havacılık ve uzay sanayisine, bina iç ve dış cephesinden inşaat demirlerine kadar aklınıza gelen her alanda paslanmaz çelik kullanılıyor. Bu da sektörümüzü çok önemli bir konuma getiriyor. Yaklaşık 250 milyar dolar ihracat yapan ülkemizin daha fazla üretim yapabilmesi, daha fazla ihracata ulaşabilmesi için paslanmaz çeliğe daha çok ihtiyaç duyuluyor. Ancak Türkiye, paslanmaz çelik ihtiyacının tamamını ithalatla karşılıyor. Yıllık ortalama 2-2,5 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Yapılan ithalat 700-800 bin ton civarında seyrediyor. Biz de PASİD olarak ülkemizde paslanmaz çeliğin üretiminin yapılmasını arzu ediyoruz.” diye konuştu.

Türkiye’nin yıllık paslanmaz çelik ihtiyacının 1 milyon ton seviyelerine yaklaştığına vurgu yapan Arslan Küçükemre, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu zamana kadar paslanmaz çelik üretimi için yatırım yapılmamasının ana nedeni ihtiyacın, yapılacak yatırımı karşılamamasıydı. Şu anda bir üretim tesisi için gerekli olan 1 milyon tonluk talebe gelindi. 1 milyon ton üretim kapasitesine sahip bir tesis artık kurulabilir. Ancak bu noktada sadece özel sektörün yatırımları yeterli olmuyor. Sektör olarak çok ciddi devlet desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü 1 milyon tonluk üretim kapasitesine sahip bir tesisin yaklaşık yatırım değeri 7-8 milyar doları bulabiliyor. Bu bir anda çok büyük bir yatırım gibi gözükebilir. Yıllık ithalatın 2-2,5 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde 4-5 yıllık ithalat karşılığında bu yatırım yapılabiliyor. Böyle bir yatırımla Türkiye’nin çok önemli bir ithalat kaleminin önüne de geçilebilir. Devlet destek verir ve TOGG gibi bir yatırım grubu kurulursa biz de dernek olarak şirketlerimizle elimizi taşın altına koymaya hazırız.”

Türkiye için paslanmaz çelik üretiminin çok önemli olduğunun altını çizen Arslan Küçükemre, “Türkiye özellikle savunma sanayinde, otomotiv üretiminde ve birçok sektörde yerli ve milli üretimi artırmak için çalışıyor. Eğer biz bu yatırımı yaparsak birçok sektörde yerli ve milli üretimi de artırmış olacağız. Sadece savunma sanayi ya da otomotivde değil, mutfak üretiminde, kimyada, tekstilde aklınıza gelebilecek birçok sektörde yerli üretimi artırabiliriz. Bu anlamda çok kritik bir noktadayız.” ifadelerini kullandı.

Sektörün son dönemdeki en büyük problemlerinden birinin de uygulanan gümrük vergisi olduğunu kaydeden Arslan Küçükemre, “Türkiye’de paslanmaz çelikte uygulanan gümrük vergisi yüzde 8 civarındaydı. Ancak alınan bir kararla gümrük vergisi yüzde 12’ye çıkarıldı. Bu karar paslanmaz çelik kullanan her sektörü derinden etkiledi. Paslanmaz çeliği kullanan tüm sektörler ihraç pazarlarında rekabet avantajlarını kaybetmeye başladı. Direk maliyetleri etkileyen bu verginin yükseltilmesi bir yana bir an önce sıfırlanmasını devletimizden bekliyoruz. Yatırım yapılmadan önce bu vergilerin düşürülmesi ülkemizin yararına olacaktır. İhracatımızı etkilememesi için bu vergilerin gözden geçirilmesini talep ediyoruz.” dedi.

Seramiksan, Vitrifiye Ürünleriyle Su Tasarrufu Sağlıyor

22 Mart Dünya Su Günü’yle birlikte su krizi ve tasarrufu konu başlıkları, yeniden gündemin ana maddesi haline geldi. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir gelecek miras bırakmak için %0 atık ürün, %0 atık su politikasını uygulayan  seramik ve vitrifiye markası ise çevre dostu ürünleriyle tüketicilerin sudan tasarruf yapmasını sağlıyor. 

22 Mart Dünya Su Günü’nün gelmesiyle birlikte su kıtlığı ve sürdürülebilirlik konusu, yeniden gündeme taşındı. Water.org’un derlediği verilere göre günümüzde 2,2 milyar insanın temiz suya erişiminin olmadığı, 703 milyar insanın da suya erişiminin bulunmadığı kaydediliyor. Mevcut iklim değişikliği senaryosu da 2030’a kadar dünya nüfusunun neredeyse yarısının su sıkıntısının yüksek olduğu bölgelerde yaşayacağına işaret ediyor. Üstelik, su kıtlığıyla birlikte buzullar eriyor, yağış düzenleri değişiyor, sel gibi doğal afetler meydana geliyor. Ancak buna rağmen yalnızca bireysel değil, endüstriyel su kullanımı da kontrol altına alınmıyor. Öyle ki endüstriyel su kullanımının dünya çapındaki su tüketiminin %22’sini oluşturduğu görülürken yerli şirketler, atık su yönetimiyle sürdürülebilirlik odağında önlemler alıyor. 

Gelecek nesillere iyi gelecek miras bırakmak için %0 atık ürün, %0 atık su politikası uygulayan Seramiksan’ın Direktörü M. Süreyya Çağlar, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte tüketimin çoğalması, endüstriyel üretimi tetiklerken su israfı gibi bazı olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Bu durum da farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin atık su yönetimini devreye almasını zorunlu kılıyor. Biz de tüm iş süreçlerimizdeki su kullanımını sürdürülebilirlik politikalarımız doğrultusunda en aza indiriyor, atık suyu geri dönüştürüyoruz.”

“Atık suyu, arıtma tesisimizde geri dönüştürüyoruz”

Süreyya Çağlar, “%0 atık ürün politikamızla, seramik atıklarımızı geri kazanım tesisimizde işleyerek hammadde olarak tekrar üretim sürecine dahil ediyoruz. %0 atık su politikamızla da üretim faaliyetleri sırasında oluşan atık suyu, arıtma tesisimizde geri dönüştürerek iş süreçlerimizi doğayla uyum içinde yürütüyoruz. Müşterilerimizin de su tasarrufu yapmaları için vitrifiye ürünlerimizi bu fonksiyonlara dayalı olarak üretiyoruz” diyerek sözlerini şöyle sonlandırdı: 

“2,5/4,5 litre suyla kusursuz temizlik sağlayan su tasarruflu klozetlerimizle, sürdürülebilir bir dünya için banyo çözümleri sunuyoruz. ‘Hijyen Herkesin Hakkı’ mottosuyla geliştirdiğimiz ve bakteri oluşumunu %99,9 oranında engelleyen Seramiksan Hygiene yüzey teknolojisinin kullanıldığı tüm ürünlerimizle su ve deterjan kullanımını düşürüyor, sağlıklı ve doğa dostu banyolar yaratıyoruz. Vortex Yıkama Sistemi ile de daha az suyla daha güçlü ve daha sessiz yıkama olanağı tanıyor, yüksek performanslı klozet temizliğiyle daha fazla hijyen vaat ediyoruz. Sık kullanımlarda su ayarını değiştirerek su tasarrufu sağlayan, 24 saat kullanılmadığında kendi kendine hijyen sifonu yapan Hill Akıllı Pisuvar da 0,8 litre su tüketimi ile tasarruf edilmesini sağlıyor.”

Windeurope Bilbao Hızlı Başladı!

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, açılıştaki ‘Bakanlar Oturumu’nda yer aldı.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı.

TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı. 

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukov Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

İstinat Duvarı Nedir? Ne İçin Kullanılır?

Toprak, su veya diğer yapı malzemelerinin doğal hareketine karşı koruma sağlayan bir yapı elemanı olan istinat duvarının temel amacı, toprak erozyonunu önlemek, yapıyı desteklemek ve stabiliteyi artırmaktır. Yükseklik, eğim ve toprak türü gibi faktörlere bağlı olarak farklı boyutlarda ve şekillerde inşa edilebilen istinat duvarının kullanım alanları, çeşitleri ve avantajlarına yazımızda yer verdik.

İnşaat sektöründe güvenlik ve stabilite her zaman öncelikli konulardır. Eğimli arazilerde veya yüksek toprak seviyelerinde yapılan inşaatlarda, toprağın stabilizasyonu ve erozyonun önlenmesi için istinat duvarları hayati öneme sahiptir. İstinat duvarları, toprağın hareketini kontrol altına alır ve çevresindeki yapıların güvenliğini sağlar.

İstinat Duvarının Kullanım Alanları Nelerdir?

İstinat Duvarının kullanıldığı alanları ve nedenlerini;

  • Toprak Erozyonunu Önleme: İstinat duvarları, özellikle eğimli arazilerde toprak erozyonunu engellemek için kullanılır. Yağmur suyunun veya yüksek yeraltı suyunun neden olduğu toprak kaymalarını önleyerek arazinin stabilitesini sağlarlar.
  • Yol ve Otoyol İnşaatı: Yüksek eğimli arazilerde, yolların veya otoyolların yapımı sırasında istinat duvarları kullanılır. Bu duvarlar, yol kenarlarındaki toprak kaymalarını önler ve yolun güvenliğini artırır.
  • Maden Ocakları ve Kaya Kırıcılar: Maden ocakları veya kaya kırıcılar gibi yerlerde, istinat duvarları toprak ve kaya parçalarının güvenli bir şekilde tutulmasını sağlar. Bu, işçilerin güvenliğini ve çalışma alanlarının stabilitesini sağlar.
  • Peyzaj Düzenlemesi: Bahçe düzenlemesi veya peyzaj projelerinde istinat duvarları, eğimli arazilerde toprak tutma ve düzenleme amacıyla kullanılır. Ayrıca teraslı bahçeler oluşturmak için de kullanılabilirler.

şeklinde sıralayabiliriz.

İstinat Duvarı Çeşitleri Nelerdir?

İstinat Duvarı çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir. Yükseklik farkları, toprak erozyonu veya arazi stabilizasyonu gibi nedenlerle kullanılan yapısal bir unsurdur olan istinat duvarları, farklı tasarım ve malzeme özelliklerine sahip çeşitli tiplerde olabilir. İşte yaygın olarak kullanılan bazı istinat duvarı çeşitleri:

  • Beton İstinat Duvarları: Beton, dayanıklı ve sağlam bir malzeme olduğundan, yüksek mukavemet gerektiren durumlarda tercih edilir. Beton istinat duvarları genellikle prefabrik veya dökme beton panellerden oluşur.
  • Taş İstinat Duvarları: Doğal taşlar veya yapay taş bloklar kullanılarak yapılan duvarlardır. Estetik açıdan çekicidirler ve peyzaj düzenlemelerine uyum sağlarlar.
  • Gabion İstinat Duvarları: Gabion duvarlar, tellerle örülü kafeslerin içine taş, kaya veya beton parçalarının doldurulmasıyla oluşturulur. Bu yapılar hem dayanıklıdır hem de suyun kolayca geçmesine izin verirler.
  • Ahşap İstinat Duvarları: Ahşap istinat duvarları, ahşap direklerin veya tahtaların yerleştirilmesiyle oluşturulur. Doğal ve çevre dostu bir seçenek olabilirler, ancak diğer malzemelere göre daha sınırlı dayanıklılığa sahiptirler.
  • Kaya Kesimi İstinat Duvarları: Kayaların doğal şekillerine uygun olarak kesilerek yapılan duvarlardır. Bu tür duvarlar, özellikle kayalık arazilerde veya eğimli bölgelerde tercih edilir.
  • Prefabrik Duvar Sistemleri: Farklı malzemelerden üretilmiş, montajı kolay ve hızlı olan prefabrik duvar panelleridir. Beton, metal veya kompozit malzemelerden yapılmış olabilirler.


Avantajları

İstinat duvarlarının birçok avantaja sahip olduğunu söyleyebiliriz. İstinat duvarları, eğimli arazilerde yapıların stabilitesini artırarak güvenlik sağlaması, toprağın kaymasını ve erozyonu engelleyerek çevre korumasına katkı sağlaması, doğru tasarlanmasıyla birlikte estetik görünüme katkı sağlaması ve çeşitli malzeme imkanı sunmasıyla birçok avantaja sahiptir.

İstinat Duvarı Ne İşe Yarar, Nasıl Çalışır?

İstinat duvarları eğimli arazilerde veya yüksek toprak seviyelerinde yapıların inşası sırasında kullanılan yapısal elemanlardır. Bu duvarlar, toprağın doğal eğilimlerinden kaynaklanan erozyonu önler ve çevredeki yapıları toprak kaymalarından korur. Aynı zamanda, arazi kullanımını optimize etmek için teraslar oluşturarak tarım, peyzaj veya diğer amaçlar için kullanılabilir alanlar sağlarlar.

İstinat duvarları, genellikle beton, taş, gabion (telli kafes) veya diğer dayanıklı malzemelerden yapılmış olup, toprak yığınlarının arasında yer alır. Bu duvarlar, toprağı destekleyerek yerçekimi etkisiyle oluşabilecek toprak hareketini önler. Ayrıca, su akışını kontrol altına alarak erozyonun etkilerini azaltır.

Vefa Group, Vekon İle Toplu Konut İhracatına Başladı

Vefa Group’un yapı sektöründe faaliyet gösteren markası Vekon, Mayotte’ye toplu konut ihracatını başlatarak, 2024 yılının ilk çeyreğinde ihracat yaptığı ülke sayısını 121’e çıkarttı.

2024 yılına ihracat faaliyetlerine ağırlık vererek başlayan Vekon, yılın ilk iki ayında yedi farklı ülkeye ihracat gerçekleştirdi. Bugüne kadar 121 ülkede şantiye mobilizasyonlarından, acil yerleşim ünitelerine, toplu konutlardan, çok amaçlı yapılara kadar farklı projeleriyle ihracat gerçekleştiren Vekon, Hint Okyanusu’nda bulunan ada ülkesi Mayotte’yi de ihracat ağına kattı.

Arjantin’den Malezya’ya, Güney Afrika’dan İngiltere’ye kadar 121 ülkeye ön üretimli yapı ihracatı gerçekleştiren Vekon, 288 bin nüfuslu Mayotte’ye de toplu konut ihracatı başlattı. Hint Okyanusu’nda takımadalardan oluşan Mayotte’de kurulacak toplu konut projesinin ilk etabı kapsamında 100 prefabrik konutun ihracatı yapılıyor. Projenin diğer etaplarıyla birlikte 500 konutun kurulması hedefleniyor.

Türkiye’de üretilerek ihraç edilen konutların tamamı adanın zorlu iklim koşullarına ve kasırgalara dayanıklı olacak şekilde tasarlandı. 100 adet prefabrik konutun yerinde montajını yapacak ekibe Vekon teknik kadrosu tarafından İstanbul’daki fabrikasında binaların montajı için eğitim verildi.

Yılın İlk İki Ayında 7 Ülkeye Konut İhracatı Yapıldı

2023 yılının Şubat ayında yaşanan deprem felaketi ile birlikte tüm faaliyetlerini deprem bölgesine yönlendiren Vekon, yedi farklı bölgedeki yaşam alanları ve hastane ihtiyaçlarını karşılamak için 6 bin 500 yaşam konteyneri, bin prefabrik konut ve 8 bin metrekare hibrit yapı inşa etti. Sonraki süreçte deprem dolayısıyla dört ay askıya aldığı yurt içi ve yurt dışı projelerine devam ederek yurt içinde geri gönderme merkezi, öğrenci yurdu ve şantiye mobilizasyonu projelerini gerçekleştirirken; Türkmenistan, Demokratik Kongo, Fransa, Macaristan, Irak, Umman, Almanya, Polonya ve Libya’ya da ihracata devam etti.

Deprem bölgesine yönelik çalışmalardan dolayı ara verdiği ihracat çalışmalarına ağırlık vererek bu yıl içinde yeniden yüzde 60 seviyesine çıkarmayı hedefleyen Vekon, yılın ilk iki ayında Mayotte’nin yanı sıra Benin, Almanya, Fransa, Macaristan, Umman ve Gine’ye toplu konut ve mobilizasyon projeleri için ihracat gerçekleştirerek ulaştığı ülke sayısını 121’e çıkarttı.

Vefa Group İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit; ihracat hacimlerini yeniden yüzde 60 seviyelerine çıkarmayı planladıklarını belirterek şunları söyledi:

“33 yılı geride bırakan şirketimizi, kuruluşundan bu yanagerek üretim anlayışı gerekse iş yapış şekli ile ihracat temeli üzerine oluşturduk. Dolayısıyla uluslararası standartta ürün ve çözümler geliştirdik. Türkiye’de ön üretimli yapı sektörüne yön veren, birçok konuda ilklere imza atmış bir grup olarak bugüne kadar Vekon markamızla 7 milyon metrekare üretim yaparak Arjantin’den Malezya’ya, Güney Afrika’dan İngiltere’ye kadar 120 ülkeye ürün ve çözümlerimizi ulaştırdık. Şubat ayında başladığımız Mayotte’deki toplu konut projemizle 121. ülkeye de ulaşmış durumdayız. 2024 yılı için hedefimiz, geçtiğimiz yıl deprem dolayısıyla ara verdiğimiz ihracatı yeniden %60 seviyelerine çıkararak Batı Afrika başta olmak üzere Afrika ülkelerinde toplu konut projeleri, Fransa, İtalya, Macaristan ve Romanya gibi Avrupa ülkelerinde ise ağırlıklı mobilizasyon projeleri gerçekleştirmek.”

Türk Müteahhitler 27 Milyar 392 Milyon Dolarlık İş Hacmine Ulaştı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türk müteahhitlerin yurt dışında 27 milyar 392 milyon dolar iş hacmine ulaştığını söyledi.

Yılmaz, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) tarafından bir otelde düzenlenen gündem toplantısı ve iftar programına katıldı.

Burada konuşan Yılmaz, inşaat sektörünün bütün ekonomiler için önemli bir sektör olduğunu, doğrudan sağladığı istihdamın yanı sıra etkilediği sektörlerle ekonomik büyümeye ve istihdama katkıda bulunduğunu söyledi.

Demir, alçı, elektrik malzemesi, perde, mobilya, cam, plastik boru, çivi ve boya gibi yüzlerce farklı ürünün inşaatta girdi olarak kullanıldığını ifade eden Yılmaz, sektörün 250 alanda, istihdamı yaklaşık 6 milyon civarında etkilediğini, 2023’te reel olarak yüzde 7,8 büyüyen sektörün, milli gelir içindeki oranının 2002’de yüzde 4,5 seviyesindeyken geçen yıl yüzde 5,6’ya ulaştığını kaydetti.

“Türk müteahhitleri yurt dışında birçok prestijli projeyi başarıyla tamamlayarak iş dünyamızın imajına da önemli katkılarda bulunuyorlar.” diyen Yılmaz, dünyada yaşanan ekonomik ve jeopolitik tüm olumsuzluklara rağmen Türk inşaat sektörünün 2023’ü, ENR dergisinin dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi listesine giren 41 firma ile dünya ikinciliğini muhafaza ederek kapattığını ifade etti.

Yılmaz, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri sektörünün rekabet gücüne, milli gelire, ödemeler dengesine, ihracata ve istihdama sağladığı katkı ile ülke ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olduğuna işaret ederek, “Müteahhitlerimizin yurt dışında üstlendikleri iş hacmi 2000 yılından bu yana istikrarlı olarak 20 milyar dolar üstünde bir seyirle devam ediyor. 2023’te, yurt dışında 389 projeyle 27 milyar 392 milyon ABD doları tutarında yeni bir iş hacmine ulaşılmış durumda.” diye konuştu.

Teknik müşavirlik sektörünün 137 farklı ülkeye 2023 yılında 233,4 milyon dolar hacimle hizmet verdiğini aktaran Yılmaz, “Söz verdiği şekilde ve tarihte işlerini teslim ederek tüm dünyada tercih edilen müteahhitlerimizi yeni pazarlarda ve katma değeri yüksek projelerde daha çok görmek istiyoruz. Özellikle firma ölçeklerinin büyütülmesiyle, firmalarımızın ortak iş yapma bilincinin artırılması, prestijli projelerin üstlenilmesinin de önünü açacaktır diye inanıyoruz.” dedi.

Yılmaz, sektörde insan kaynakları konusunun sıkça dile getirildiğini belirterek, 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program (OVP) ve Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu eylem planında bu konuya geniş bir yer ayırdıklarını, son 20 yılda mesleki eğitim konusunda çok ciddi adımlar attıklarını söyledi.

OVP döneminde, inşaat kalitesinin yükseltilmesini teminen yapı denetim sürecinde yer alan kişi ve kuruluşların mesleki sorumluluk sigortası ve yapı müteahhitlerinin sorumluluk sigortasını yaygınlaştıracaklarının altını çizen Yılmaz, “İnşaat sektörünü de yakından ilgilendiren kamu alımları kapsamında, Kamu İhale Mevzuatı’nı uluslararası norm ve standartlarla uyumlu olacak şekilde iyileştirmek de yine temel politika dokümanlarımızda yer verdiğimiz bir husus. Bu çerçevede mevzuatı, dijitalleşmeyi, yenilikçiliği ve sürdürülebilirliği önceleyen satın alma yaklaşımıyla güncelleyecek, sektörel kamu alımları düzenlemesini de hayata geçireceğiz.” dedi.

“Merkezi idare ve yerel yönetimler olarak el birliği içinde bunu başarmak durumundayız”

Yılmaz, Türkiye’nin deprem başta olmak üzere afet riskleri yüksek bir coğrafyada bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin afetler sonrası yaşadığı sıkıntılar var. Tarihimizde birçok dönemde bunları gördük. Bunları yaşamak istemiyorsak riskleri iyi tayin edip, riskleri azaltıcı faaliyetlere yoğunlaşmamız gerekiyor. Dolayısıyla kriz yönetmek istemiyorsanız riskleri yönetmeniz, azaltmanız lazım. Bu çerçevede de en önemli başlıklarımızdan biri yine sizleri de çok yakından ilgilendiren kentsel dönüşüm meselesi. Son 20 yılda 2 milyondan fazla konutu dönüştürdük. Bu çok bir ciddi bir rakam ama ülkemizin büyüklüğünü düşündüğümüzde daha yapacak çok işimiz var.”

“Önümüzdeki yıllarda milyonlarca konutumuzu, özellikle metropoller başta olmak üzere dönüştüreceğiz.” diyen Yılmaz, İstanbul’da kentsel dönüşümde “Yarısı Bizden” kampanyasını hatırlatarak, bu kapsamda, her bağımsız bölüm için toplam 1,5 milyon liralık bir kamu desteği verdiklerini, bu kampanya ile 350 bin konutu dönüştürmek istediklerini, ayrıca 422 bin bağımsız bölümün dönüştürülmesi çalışmalarının da sahada devam ettiğini söyledi.

Kaynak: Dünya Gazetesi

İnşaat Sektörü Önü En Açık Sektör

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, katıldığı programda inşaat sektörü çalışanlarına yönelik, “İnşaatçı kardeşlerim, mimarlarımız, mühendislerimiz sizlerden rica ediyorum, ne olur zemin etüdüne dikkat etmeden işe başlamayın.” dedi.

Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesindeki bir düğün salonunda esnaf ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle iftarda bir araya gelen ve burada konuşan Özhaseki, kentte bereketli bir gün geçirdiklerini ve hak sahipleri için 3 bin 123 bağımsız birimin temelini attıklarını söyledi.

Bütün güzellikleri içinde barındıran Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu, son 100 yıl içerisinde ana karada ve denizlerde meydana gelen 6 ve üzeri deprem sayısının 231 olduğunu aktaran Özhaseki, şunları kaydetti:

“İnşaatçı kardeşlerim, mimarlarımız, mühendislerimiz sizlerden rica ediyorum, ne olur zemin etüdüne dikkat etmeden işe başlamayın. Komşu parseli emsal göstererek işe devam etmeyin. Yarın bir gün her birisi başımıza Allah korusun bir bela olarak döner. Bu ülke bir deprem ülkesi. ‘Bizim burası 2. derece, 3. derece bize bir şey olmaz’ yok öyle bir şey. Şu an 500’e yakın hareketli fay hattı var. Bunlar ne zaman kırılacak, nerelerde kırılacak, kimin başına bela olacak, kaç bin kişiyi toprağın altına indirecek emin olun bilinmiyor, bir tek Cenabıhak biliyor. Bilim adamları tahminlerini söylüyor biz de onlara inanıyoruz zaten, ayrı bir şey. Ama hepimiz şunu bilelim ki, bu ülke bir deprem ülkesi o kadar. Ve buna göre her ne yapıyorsak bunu bilerek yapalım.”

Bakan Özhaseki, yeni yönetmeliklere göre standartlara uygun evlerin yapılması gerektiğini, eski yapılara sahip şehirlerin ise yenilenmesi gerektiğini vurguladı.

Şehirlerin yenilenmesinin bir kısmını kamu eliyle yapacaklarını, diğer kısmının da özel sektör ile yapılacağını aktaran Özhaseki, binaları yaparken sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Özhaseki, Türkiye’nin dünyada en çok konut satan ülke olarak tarihe geçtiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şimdilik finansa erişmekte biraz zorluk var. Ama bu geçici, sene sonundan itibaren yavaş yavaş musluklar açılmaya başladığında sektörümüzün önünün açıldığını sizler göreceksiniz.

Şu anda sizlerin bulunduğu, uğraştığı meşgaleniz, işiniz en önü açık sektör, bunu bilin artık arkadaşlar. Türkiye’de daha en az 20-30 sene çok hızlı vaziyette inşaat sektörü yol almaya devam eder. İnşallah bunu da hep birlikte göreceğiz zaten. Dediğim gibi kamunun payı çok düşük, yüzde 10’larda yüzde 15’lerde en fazla yüzde 80-85’i sizlerin yapacağı işlerle devam edecek. Urfa’mızda da tabii ki depremzede kardeşlerimizin haklarını vereceğiz.

Ama kentsel dönüşümü de yapmak zorundayız. Mahallelerimizi yenilemek zorundayız. O kadar çok geçmişten gelen ve bir an önce bizim yenilememiz gereken mahallemiz var ki. Bunu biz gelip TOKİ’yle yapamayız. Bu işin biz aritmetiğini kurarız, hesabını yaparız. Ama daha sonra iş sizlerde. Böyle yaptığımız zaman inşallah başarırız. Kentsel dönüşüm işi zaten bir mecburiyettir, çaremiz yok. Bunu yapmak zorundayız.”

Enerji Verimliliğinin Yolu Isı Yalıtımından Geçiyor

Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Türkiye’nin ve dünyanın öncelikli gündem maddelerinden biri haline gelen enerji verimliliği, sürdürülebilirlik için büyük önem taşıyor. Artan nüfus ve kentleşme enerji tüketimini artırırken, yeni yaşam alanlarının oluşturulmasında ve mevcut alanların enerji verimliliğinin sağlanmasında ısı yalıtımı büyük önem taşıyor.   

Günümüzde dünya nüfusu ve buna bağlı olarak kentleşme büyük bir hızla artıyor. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68’i şehirlerde yaşayacak. Bu durum kentlerin enerji verimliliği konusunda daha dikkatli hareket etmesinin önemini ortaya koyuyor. 

Enerji verimliliğinin sağlanmasında en önemli katkıların başında bilinçli tüketim ve ısı yalıtımı geliyor. Özellikle ısı yalıtım pazarına yapılan yatırım her geçen gün artıyor. Bugün tüm dünyada 100 milyar dolarlık bir pazara ulaşan ısı yalıtım endüstrisinin önümüzdeki dönemde çok daha hızlı büyüyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bunun en önemli nedenleri arasında da etkilerini her geçen gün daha şiddetli olarak yaşadığımız iklim krizi gösteriliyor. Isı yalıtım sektörü ise doğası gereği, gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam alanı bırakma noktasında son derece önemli katkılar sağlıyor. 

Bugün Türkiye’de tüketilen toplam enerjinin yüzde 40’ı binalarda kullanılıyor. Isı yalıtımı yapılan binalarda ise yüzde 70’e varan enerji verimliliği sağlanabiliyor. Dolayısıyla binaların ve tesislerin yalıtımı hem son derece ekonomik hem de iklim değişikliğiyle mücadele için en temel adımı oluşturuyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ile enerji tüketimini azaltılmasına ve verimli, geri dönüştürülebilir ve çevre dostu malzemelerin kullanımına verilen önemin artması, pazarın gün geçtikçe büyümesini sağlıyor. Özellikle enerji maliyetlerinin, tüketimin ve yeni konut ihtiyaçlarının ortaya çıkması yalıtım ürünlerine olan talebi de artırıyor. Kuzey Amerika ve Avrupa gibi gelişmiş bölgelerde konut ve ticari uygulamalarda yalıtım malzemelerine bu talep, ürün penetrasyonu üzerinde de olumlu bir etki yaratıyor.

Isı yalıtımı ile enerji verimliliği arasında çok önemli bir ilişki var

Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli en büyük yalıtım şirketi ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: “Binalarda ve sanayide enerji verimliliğinin önemi gün geçtikçe artıyor. Dünyamızın sürdürülebilirliği için bu konuyla ilgili olarak bilinci artırmak ve bu alana yatırım yapmak gerekiyor. Binalarda ısı yalıtımı ile enerji verimliliği arasında çok önemli bir ilişki var. Bugün ülkemiz yalnızca bina yalıtımıyla güncel fiyatlarla yıllık 15 milyar dolar enerji tasarrufu yapabilir. Öte yandan yalıtım, iklim kriziyle mücadele sürecine de büyük bir katkı sağlayacak potansiyele sahip. ODE Yalıtım olarak, iklim krizsiz bir gelecek için dünya standartlarında yüksek kaliteli yalıtım çözümlerimizle enerji tasarrufu sağlıyoruz. Özellikle gelişmiş ülkeler bu alana çok ciddi yatırım yapıyor. Biz de Türkiye’nin yalıtım malzemeleri ihracatının yüzde 16’sını üstlenerek, ülke ekonomisine hem enerji verimliliği hem de ihracatla katkı sunmaya devam ediyoruz. İZODER’in verilerine göre 2022 yılında Türkiye ısı yalıtım pazarının büyüklüğü 1 milyar dolar civarında; Türkiye’nin ısı yalıtım pazarından aldığı pay da yüzde 1 oranında. ODE Yalıtım olarak ülkemiz ihracatına katkı sağlamak ve Türkiye’nin bu alanda aldığı payı da artırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.” 

Torunlar GYO ve Biletinial Etkinlik Salonlarının İşletmesi İçin Anlaştı

Biletinial, 2024 yılına yeni yatırımlar ve işbirlikleriyle hızlı başladı. Biletinial, Türkiye’nin en büyük yerli AVM yatırımcısı Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (Torunlar GYO) ile etkinlik salonlarının işletmesi amacıyla kira anlaşması imzaladı.

Anlaşma kapsamında Biletinial, Torunlar GYO’nun İstanbul’da bulunan Torium Sahne ve MOİ Sahne (Mall of İstanbul) ile Antalya MOA Sahne (Mall of Antalya) salonlarının 2 yıllığına işletmesini üstlendi. Anlaşma kapsamında salonlar, Biletinial Torium Sahne, Biletinial MOİ Sahne ve Biletinial MOA Sahne isimleriyle hizmet vermeye başladı.

2024 yılına hızlı bir giriş yapan Biletinial, faaliyet alanına yeni bir iş kolu olan sahne işletmeciliğini de ekledi. Türkiye’nin kapsamı en geniş ve lider biletleme platformu olan Biletinial, Türkiye’nin en önemli gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketlerinden Torunlar GYO ile gerçekleştirdiği anlaşma kapsamında İstanbul’da Torium Sahne ve MOİ Sahne (Mall of İstanbul) ile Antalya MOA Sahne (Mall of Antalya) salonlarının 2 yıllığına işletmesini üstlendi. 

Biletinial, anlaşma kapsamında, sektöründe edindiği bilgi ve tecrübeyi Torunlar GYO portföyünde yer alan salonlara aktaracak. Gerçekleştirilen kiralama anlaşması kapsamında sahneler artık Biletinial Torium Sahne, Biletinial MOİ Sahne ve Biletinial MOA sahne adıyla sanatseverlere hizmet verecek. 

Türkiye’nin 2 liderinden kültür sanat alanında işbirliği 

Biletinial Kurumsal Satış Direktörü Leyla Ünal, faaliyet alanlarına yeni bir iş kolunu daha eklemelerini sağlayan işbirliği hakkında şunları söyledi: “Torunlar GYO portföyünde yer alan Mall of İstanbul, Torium AVM ve Mall of Antalya içinde yer alan ve bulundukları lokasyonda kültür sanat hayatının gelişmesinde önemli katkıları bulunan sahnelere yönelik işbirliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Önümüzdeki süreç, etkinlik takvimini yeniden oluşturduğumuz bir süreç olacak. Yeni projelerle yarının etkinlik salonlarını yaratacağız.“

Özak Doa Göktürk Projesinde Yaşam Başlıyor

Özak GYO, İstanbul’un yükselen değeri Göktürk’te, doğa ile iç içe, ormana komşu bir hayat sunan ikinci projesi Özak Doa’da daire teslimlerini yapıyor.

Özak Göktürk projesiyle çevrenin mimari anlayışına imza atan Özak GYO, DOA projesiyle de bu trendi sürdürdü. Mimari ve iç mimaride bölgenin kalite anlayışını ve estetik algısını yükselten Özak Doa, “3 Oda 1 Orman” konseptiyle sakinlerine şehirden kopmadan ormanın kalbinde bir yaşam sunuyor. Projede az sayıda satışı devam eden konut bulunuyor. 

Ormanın yanında, geniş ve ferah evlerde yaşamak isteyenler hemen taşınabilecekleri projede; evinizin konforunda otururken, Göktürk Ormanı’nın taze havasını içine çekebileceğiniz bu benzersiz proje, İstanbul’un oksijen zengini ve en temiz havasına sahip lokasyonunda yer alıyor. Geniş orman alanlarına komşu, nefes alan bir yaşam alanı sunan Özak Doa, çocukların doğada, huzur ve mutluluk içinde büyüyeceği ve şehrin tüm imkanlarına yürüme mesafesi yakınlığıyla sakinlerine özenilen bir yaşam sunuyor.

Özak Doa projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Yatırımlarda En Büyük Rol Mimarlara Düşüyor

MSE Architecture Kurucu Ortağı Hüray Erk, “Mimarlar en doğru ve en ekonomik projeyi üretmekle yükümlüdür” dedi.

Mimar Hüray Erk ve Mimar Kağan Erk lideriğindeki MSE Architecture (Metex Studio Erk), 2016 yılında kurulan çeşitli ödüllere sahip mimari, iç mimari ve tasarım ofisi. Tasarım ve projelendirme hizmetlerini bir arada sunan bütüncül ve kullanıcı odaklı bir tasarım anlayışına sahip. Tasarımlarını zamansız kılmaya özen gösteriyor ve her proje için farklı yaklaşımlarla ve çağdaş malzemelerle nitelikli, işlevsel ve estetik değeri yüksek mekanlar ve yapılar yaratmak ilkelerinin başında yer alıyor.

Ulusal ve uluslararası alanda, çeşitli ölçek ve fonksiyonlarda projeler üretiyor; ancak ofisin portföyünde daha çok otel ve nitelikli konut projeleri bulunuyor. Taksim Gezi Boshrous, Naz City Hotel, Radisson Blue Asia, Hilton Garden Inn Airport, Radisson Collection Bodrum, Barut Lara Bayou Villaları, Divan Talya, MSE’nin yer aldığı otel projelerinden bazıları.

Otel Mimarisinde Tecrübe Farkı

Gastronomi Turkey’e konuşan MSE Kurucu Ortaklarından Hüray Erk, “Otel mimari ve iç mimari projelerinde yaklaşık 30 yıllık bir geçmişe sahip bir firmadan geliyoruz. Bu tecrübemizi bir ortaklık yapısı ile resmiyete dönüştürüp MSE’yi kurduk. Şu anda da birçok projemizde mimari ve iç mimari hizmetleri bir bütün olarak vermekteyiz. Mimari projelerimizi hazırlarken iç mimarideki tecrübelerimizi projelerde işveren lehine maksimum düzeyde yansıtıyoruz” dedi.

Mimarın Kilit Rolü

Hüray Erk, bir otel yatırımının doğru şekillenebilmesi ve fayda sağlamasındaki en büyük rolün mimara düştüğünü savunuyor. Erk, “Mimar, doğru analizlerle, doğru çözümlerle ve bazen de tecrübeleri doğrultusunda doğru yönlendirmeler ile en doğru, en ekonomik projeyi üretmekle yükümlüdür” ifadelerini kullandı. Otel yatırımlarında mimarların sürece mümkünse en başında dahil olması gerektiğini vurgulayan Erk, şöyle devam etti: 

“Yatırımın en başında arsa seçiminden marka seçimine kadar mimarın sürece dahil olması, tecrübelerinden faydalanılması yatırımcının lehine olur. Özellikle zincir otellerin brieflerine uygun kararlar alınması ve bir yol haritasının belirlenmesinde mimarın katkısı büyüktür!”

Mimar Erk, otel konseptlerine göre mimaride dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin de şu yorumu yaptı: 

“Otel mimarisi bulunduğu coğrafi bölgenin özelliklerine ve hangi amaca yönelik yapıldığına bağlı olarak şekillenmeye başlar. Bir şehir otelinin cephesi ile kış-kayak oteli veya resort otelin cephesi, yönlenmesi, en basitinden çatısı bile farklı şekillenmeli.”

Otel ve restoran projelerinin tamamında, yeme-içme konusunda uzman danışmanlar ile çalıştıklarını söyleyen Hüray Erk, endüstriyel mutfak firmalarının da projeleri için önemli olduğunu dile getiriyor. Erk, “Mutfak, hem sahip olduğu teçhizatın doğru bir planlama ile yerleştirilmesi hem de hazırlama ve servis operasyonlarını eksiksiz karşılayabilmesi açısından fonksiyonel anlamda kusursuz işlemesi gereken bir mahal” diye konuştu.

MSE Kurucu Ortaklarından Hüray Erk, otel mimarisinde değişen yaklaşımlar ve yeni trendlerle ilgili de şunları anlattı: 

“Pandemi döneminde uzun süre konaklayan ve ev konforu arayan müşteri sayısının artması özellikle kıyı otellerinde de villa alternatiflerinin üretilmesine neden oldu. Dubai ve Montenegro’da gördüğümüz bu örnekler eş zamanlı olarak ülkemizde de çoğalmaya başladı. Bunun dışında zincir şehir otellerindeki kapalı dolap ihtiyacının açık dolap sistemlerine evrildiğini dünya genelinde olduğu gibi yeni projelerimizde de görüyoruz. Bu örnekler yatırımcılarımızın her zaman kendilerini bu anlamda yenilediğini ve trendleri takip ettiklerini gösteriyor.” 

Günümüzde teknolojinin bizi getirdiği noktanın insanın doğa ile olan iletişimini, etkileşimini sorgulamaya başlamasına neden olduğunu da anımsatan Erk, doğal ortamlarla daha fazla yaşama isteği, doğal ışığa olan ihtiyaç ve doğal malzemelerin, doğal formların daha çok tercih edilmesi bu sorgulamaların sonucunu olduğunu söylüyor. Erk, sözlerine şu ifadeleri ekledi:

“Tasarımcılar olarak bizler de müşterilerimizin bu taleplerini göz ardı edemeyiz. Bu tasarım yaklaşımı geçici bir trend olarak kalmayacak insanın doğa ve doğal olan ilişkisi var olduğu sürece de üzerine inovatif çözümler eklenerek de artacak.”

Hedef Her Zaman Daha İyisi

MSE’nin halihazırda İstanbul, Bodrum ve Antalya’da devam eden mimari ve iç mimari otel projeleri söz konusu. Bunların bazıları tasarım ve projelendirme aşamasında iken bazıları ise uygulama aşamasında ve şantiye halinde. Erk, son olarak şunları ifade etti: 

“Ofis olarak gelecekte de, şu an yaptığımız şeyi, en sevdiğimiz tasarlama işini, daha iyi şartlar ve daha iyi işbirlikleri ile yapmaya devam etmek, daha iyi tasarımlar üretmek ve mimarlığa daha çok katkı sağlamak istiyoruz.”

Cullinan Hotels’in İkinci Halkası Bodrum’da Açılıyor

Aygün Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Aygün, Cullinan Hotels’in ikinci halkasını Bodrum’da açacaklarını duyurdu.

Yeni markalarını yurt dışında açacakları otellerle büyütmeyi planladıklarını söyleyen Aygün, Cullinan Hotels markasına yatırımların devam edeceğini de açıkladı.

Aygün, “Bodrum’da bir tahsis aldık. O tahsis ile birlikte Bodrum’da büyümeyi planlıyoruz. Dubai’de ve yurt dışında bu markamızı büyütmek istiyoruz. Cullinan, Afrika’da çıkarılan bir elmasın ismi. Biz de bu elması parlatıp daha iyi noktalara getirmek istiyoruz. Türk turizminin dünyaya açılan iyi bir markası olması için hedeflerimiz var.” dedi. 

Kaynak: Tourism Today

Ekos Elektrik, Yeni Fabrika Yatırımını Duyurdu

Ekos Elektrik, Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) hayata geçirmeyi planladığı yeni fabrika yatırımını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) duyurdu.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında halka arz edilen ve hisseleri bu yıl Şubat ayı sonuna kadar oldukça iyi performans sergileyen Ekos Teknoloji ve Elektrik A.Ş., Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yeni fabrika yatırımıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Şirket, Balıkesir OSB’de bulunan arazi üzerine, özellikle yenilenebilir enerji projeleri için tasarlanan elektrik teçhizatı ve yenilikçi entegre çözüm üretim hatları için bir fabrika yatırımı yapmayı planlıyor.

Tüketici Güven Endeksi 79,4 Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iş birliğinde açıklanan tüketici güven endeksi, Şubat ayında 79,3 iken Mart ayında yüzde 0,02 oranında artarak 79,4 oldu.

Mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi, şubatta 67,1 iken martta yüzde 0,7 azalışla 66,6’ya geriledi.

Gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi endeksi şubatta 78,2 iken martta yüzde 0,9 artış göstererek 78,9 olarak tespit edildi.

Geçen ay 74,6 olan gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi endeksi, yüzde 0,4 yükselişle bu ay 74,9 olarak kayıtlara geçti.

Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi ise şubatta 97,5 iken martta yüzde 0,5 azalarak 97 oldu.

YD-ÜFE Yıllık Yüzde 62,38 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) Şubat ayı verilerini açıkladı. Buna göre YD-ÜFE, yıllık yüzde 62,38 arttı.

YD-ÜFE 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,38 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 7,06 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 62,38 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 52,96 artış gösterdi.

YD-ÜFE İmalat Ürünlerinde Yıllık Yüzde 62,41 Arttı

Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 60,69 artış, imalatta yüzde 62,41 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 53,62 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 70,60 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 67,20 artış, enerjide yüzde 68,64 artış, sermaye mallarında yüzde 70,30 artış olarak gerçekleşti.

YD-ÜFE İmalat Ürünlerinde Aylık Yüzde 2,39 Arttı

Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,20 artış, imalatta yüzde 2,39 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 2,52 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 2,62 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,91 artış, enerjide yüzde 9,99 artış, sermaye mallarında yüzde 1,28 artış olarak gerçekleşti.

Erse Kablo, Sektörün Önde Gelen Liderleriyle Frankfurt light+building Fuarı’nda Buluştu

Erse Kablo olarak, 03 – 08 Mart 2024 tarihleri arasında Almanya, Frankfurt am Main’de düzenlenen, bina hizmetleri teknolojisi ve elektrik mühendisliği alanlarında dünyanın önde gelen ticaret fuarlarından Frankfurt light+building Fuarı’nda uluslararası sektör temsilcileriyle buluştuk.

Erse Kablo İhracat Müdürü Ergun Çoban, İhracat Bölge Yöneticisi Alper Aydemir, İhracat Uzmanı Nurdoğan Gül, Üretim Mühendisi Hasan Sivritepe ve Planlama Uzmanı Hakan Sivritepe standımızı ziyaret eden misafirlerimizle bir araya geldi.

Bina teknolojisindeki son gelişmelerin, yenilikçi tasarımların ve trendlerin sunulduğu Frankfurt light+building Fuarı, 2.169 katılımcı firma ile 151.000 den fazla ziyaretçiyi buluşturdu.

Erse Kablo olarak, Frankfurt light+building Fuarı’nda, Ervital marka yangına dayanıklı kablo ürün gruplarımız ve yangın performans testlerimizle ilgi odağı olurken, ayrıca ürün yelpazemizdeki; koaksiyel, sinyal kontrol, haberleşme, veri iletişim, kumanda kablolarımızı ve E90 sistem teşhir standımızı sergiledik.

Standımıza değerli ziyaretleriyle bizleri onurlandıran, Almanya Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer’e ve İTO Heyeti’ne teşekkür ederiz.

Almanya, VDE Test ve Sertifikasyon Enstitüsü Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Sven Öhrke de standımızı ziyaret ederek, yangına dayanıklı kablolarımızın yeni sertifikalarını sunarak, bizleri onurlandırdı. Erse Kablo olarak, VDE onaylı zayıf akım kablo ürünlerimizi geliştirmeye ve uluslararası pazarlardaki ihracat hacmimizi artırmaya devam ediyoruz. Yıllardır süren güven ve işbirliğimiz için VDE Test ve Sertifikasyon Enstitüsü’ne teşekkür ederiz.

Erse Kablo olarak, zayıf akım kablo lider üreticileri arasında yer alarak, global pazarlarda tercih edilen bir marka olmanın beraberinde getirdiği sektörel misyonumuz, modern laboratuvarlarımız ve kalite odaklı üretimimizle, Frankfurt light+building Fuarı’nda ülkemizi gururla temsil etmekten, sektörümüzün önde gelen liderleriyle beraber bu inovatif atmosferi paylaşmaktan mutluluk duyduk. Standımıza değerli ziyaretleriyle bizleri onurlandıran iş ortaklarımıza ve ziyaretçilerimize teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Ersoy Deprem Beklenen İlleri Sıraladı

Katıldığı programda olası Marmara depremiyle ilgili konuşan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, deprem beklenen illeri sıraladı.

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, CNN Türk’te Meltem Bozbeyoğlu’nun yayınına katıldı. Olası Marmara depremiyle ilgili açıklamalarda bulunan Ersoy ayrıca Kahramanmaraş merkezli depremlerde etkilenen 11 ilde yeni deprem riskleri hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Bursa’da tespit edilen yeni fay hattıyla ilgili uyarılarda bulunan Ersoy, “Bu bize gösteriyor ki; biz kuzeyi konuşuyoruz ama güney kolda yani Çanakkale’nin Bursa’nın şu kısımdaki yaşayan ya da yerleşim alanlarındaki tüm yerlerin önemli bir deprem riski daha var” dedi.

Ersoy’un açıklamaları şöyle:

“Marmara’yı ilgilendiren deprem tehlikesi Kuzey Anadolu Fay hattından kaynaklanıyor. İşte Bingöl Karlıova’dan başlayıp giden ve 1500 kilometre uzunluğunda. İzmit Körfezi’nden Marmara Denizi’nin kuzeyinden Saroz Körfezi’ne kadar giden bir fay. Biz şimdiye kadar İstanbul ve çevresinin deprem tehlikesini hep bu kol için konuştuk. Ama Bolu’dan itibaren Kuzey Anadolu Fay’ı dallanıyor.

Güneye doğru bir kolu daha var. Bakın şuradan siyah çizginin olduğu yerden göllerin olduğu yerden. Gemlik Körfezi’nden Kapıdağ Yarımadası’ndan Çanakkale’ye doğru gelen kollar var. Hatta şurada da üçüncü bir kol gibi bir kol daha şu gülerlerin hepsinin kenarında faylar var zaten. Nitekim biz Kuzey kolu konuşuyoruz ama güneyde de önemli depremler vardı.

Mesela 1953’te Yenice Gönen depremi vardı 7,2, hemen yanında Manyas Depremi vardı, biraz daha doğuda Sakarya’da 1967’de deprem oldu. Bu bize gösteriyor ki; biz kuzeyi konuşuyoruz ama güney kolda yani Çanakkale’nin Bursa’nın şu kısımdaki yaşayan ya da yerleşim alanlarındaki tüm yerlerin önemli bir deprem riski daha var.

Biraz önce sizin bahsettiğiniz Bursa’da, Yenişehir’le Kayapa arasında 95 km uzunluğunda bir fay daha tespit edildi. Çalışmalar yapıldı, üç üniversite ve AFAD’la birlikte çalışarak keşfetti. Şimdi Türkiye’de AFAD ve üniversiteler işbirliğiyle 128 tane fay parçasının üzerinde yeni bir çalışma daha başladı. “Acaba bu depremlerin tekrarlanma aralıkları nedir”, “ne sıklıkla deprem üretiyor” diye çalışma yapılıyor. Bu önemli bir çalışma çünkü tekrarlama aralıklarını bilmemiz demek; depremin yaklaşıp yaklaşmadığını öğrenmemiz demek.”

“Depremler sık sık tekrar ediyorsa o zaman artık o büyük İstanbul ya da büyük Marmara depremi yakınlaştı mı demek oluyor?” sorusuna cevaben Ersoy şu ifadelerde bulundu:

“Evet, çünkü kuzey koldaki enerji gerilimi zaten doldu. Yani şu anda da olabilir, on yıllar içerisinde de olabilir. Ama 100 yıl beklemeyecek bir deprem. Bu depremin de 7 üzerinde olacağını defalarca söyledik zaten. Tabii bu başlık altında Türkiye’nin çeşitli yerlerinde de deprem beklenebilir. Mesela Ege bölgesinde. Tüm Ege bölgesinde yerleşim alanlarında deprem olabilir.”

“6 Şubat depremi 11 ilde etkilemişti ama bu bölgede yeniden deprem olur mu?” sorusuna yanıt veren Ersoy, şunları kaydetti:

“Kişisel fikrim Hatay’dan Kahramanmaraş’a, Adıyaman’a doğru giden 300 km’lik hat boyunca büyük bir depremi uzun süre beklemiyorum. Ama Kahramanmaraş-Elbistan depreminin komşu alanları biraz riskli olabilir.

Gerilim transfer olur. Mesela Malatya’da, Adana’nın kuzeyindeki fay zonlarında olabilir. Süre veremeyiz ama teknik olarak buraların enerjinin transfer olduğu yerler.”

Türk Rüzgarı Bilbao’ya Uzandı

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu.

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek. 

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi. Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi. 

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek. 

Yılın İlk Yarısında Konut Talebinde Artış Bekleniyor

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), “Hazır Beton Endeksi” 2024 Şubat Ayı Raporu’nu açıkladı. Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Başkanı Yavuz Işık, “Konut talebinde en azından yılın ilk yarısında artış beklenmemektedir.” dedi.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.

Hazır Beton Endeksi 2024 Şubat Ayı Raporu’na göre, geçen yılın kasım ayında başlayan faaliyetteki yavaşlama sonrası endeks, şubat ayında eşik değerin hemen üzerine kadar yükselmiştir. Faaliyet Endeksi, diğer endekslere kıyasla görece daha iyi konumdadır. Hem Beklenti hem de Güven Endeksi pozitif tarafa yaklaşmakla birlikte henüz inşaat faaliyetlerini olumlu olarak etkileyecek düzeyde görünmemektedir. 2024 yılının ilk çeyreğinde faaliyette ciddi bir yükseliş beklememe yönündeki öngörümüz devam etmektedir.

Geride bıraktığımız şubat ayında faaliyet dışındaki endeksler geçen yılın aynı ayına göre gerilemiş durumda olup en fazla daralma Güven Endeksi’nde görünmektedir. Faaliyetteki yükseliş, endeksin değerinin eşik değere oldukça yakın olduğu bilgisi ile birlikte okunmalıdır. Bu durumda faaliyetteki yükseliş anlamlı olmakla birlikte yeterli değildir. Faaliyet Endeksi’ndeki yükselme, Güven ve Beklenti’deki gerilemeyi karşılayamadığı için birleşik Beton Endeksi sınırlı da olsa gerilemiş durumdadır.

Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Geçen yılın kasım ayında başlayan faaliyetteki yavaşlama sonrası endeks şubat ayında eşik değerin hemen üzerine kadar yükselmiştir. 2024 yılının ilk çeyreğinde faaliyette ciddi bir yükseliş beklememe yönündeki öngörümüz devam etmektedir.” dedi.

Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörüne yönelik değerlendirmelerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Mevcut finansal koşullar altında inşaat ve konut sektörünün ipotekli satışlar üzerinden büyümesi mümkün görünmemektedir. Hâlihazırda inşaat sektörünün dinamosu, kentsel dönüşüm ve ülkemizdeki yapı stokunun yenilenmesi olacaktır. Konut arzındaki yavaşlamadan dolayı konut fiyatlarının yeniden yükselişe geçmemesi için bir yandan ülkemizde inşa edilen konut sayısında sürdürülebilir bir büyüme rakamı yakalanırken aynı zamanda yapı stokunun depreme hazırlanması gerekmektedir. Konut talebinde en azından yılın ilk yarısında artış beklenmemektedir. Bu durumda ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele ile birlikte sürdürülebilir büyüme yaklaşımını eşzamanlı olarak nasıl hayata geçireceği önemli hale gelmektedir.” ifadelerini kullandı.

Aura Design Studio’dan Yaşamkent Karma Kullanımlı Otel ve Rezidans Projesi

Mimari, iç mimari ve kentsel tasarım alanlarında ulusal ve uluslararası pek çok projeye imza atan Aura Design Studio, Ankara’nın yaşam merkezine doğru atan kalbini modern ve çağdaş bir dokunuşla zenginleştiren, karma kullanımlı bir otel ve rezidans projesi tasarladı.

Yurt içinde ve yurt dışında tasarladığı farklı tipolojilerdeki projelerle öne çıkan Mimar Filiz Cingi Yurdakul liderliğindeki Aura Design Studio tarafından Yaşamkent’te tasarlanan Karma Kullanımlı Otel ve Rezidans Projesi, yeşil alan entegrasyonu, sosyal ve kültürel mekanları, konut ve ticaret odaklı programıyla öne çıkıyor.

Aura Design Studio Başkentin ticaret ve yaşam odaklı ana arteri Eskişehir yolu bandında yer alan ve Ankara’nın yaşam merkezine doğru atan kalbini modern ve çağdaş bir dokunuşla zenginleştiren Yaşamkent Karma Kullanımlı Otel ve Rezidans Projesi, yaşamın her rengini ve ritmini bir araya getirerek şehrin dokusunu yeniden tanımlıyor. Özgün fonksiyon entegrasyonu ile dikkat çeken proje, sunduğu özel detaylar ve çevresi ile kurduğu ilişki ile farklılaşıyor. Proje, Ankara’nın yüksek yapıların yoğunlukla bulunduğu bölgesinde, insanların rahatça etkileşim kurabileceği yeni bir yapı tarzı üzerine odaklanıyor. 

Yaşamkent Karma Kullanımlı Otel ve Rezidans Projesi’nde, modern konforun ve lüksün etkileyici ve yeni bir kombinasyonu sunuluyor. Proje konut ve otel kullanımını bir araya getirirken, çağdaş tasarımın en yüksek standartlarını taşıyor. Çevreye bir yaşam merkezi sunan karma kullanımlı bu yapı, alışveriş ve eğlence mekanlarına olan yakınlığıyla ayrıcalıklı bir konaklama fırsatını mümkün kılıyor.

Farklı kotlardan çalışan çeşitli fonksiyonlar, kendilerine özel giriş alanları, peyzajları ile ayrışırken, ortak sosyal ve kültürel mekanlarla bütünleşiyor. Yaşamkent Karma Kullanımlı Otel ve Rezidans Projesi’nde, özel peyzaj tasarımlarıyla zenginleşen iç avlular ve teraslar görsel olarak birbirine bağlanarak yeşil bir bağlantı şeması oluşturuyor. 

Ankara’nın modern dokusuna yeni bir soluk getiren ve hala inşaat süreci devam eden Yaşamkent Karma Kullanımlı Otel ve Rezidans Projesi’nde 2026 yılında yaşamın başlaması öngörülüyor. 

Bartın Çayı Havzası’na Erken Uyarı Sistemi Kuruluyor

Bartın Üniversitesi, kentte taşkın, sel ve kuraklık risklerini azaltmayı amaçlayan Avrupa Birliği (AB) destekli proje ile Bartın Çayı Havzası’na erken uyarı sistemi kapsamında sensörlerden oluşan istasyon ağı kuracak.

IPA II Çerçeve Anlaşması (katılım öncesi mali yardımlar için imzalanan anlaşma) kapsamında 3 yıl önce hazırlanan “İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri: Bartın’da Taşkın ve Su Kıtlığı Risklerinin Azaltılması Projesi”nin 2023 yılı sonu itibarıyla kabul edilmesinin ardından uygulama çalışmalarına başlandı.

BARÜ Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ercan Gemici’nin yürütücülüğünü yaptığı proje kapsamında uygulanacak yeni tedbirlerle sel, taşkın ve kuraklık riskinin azaltılması hedefleniyor.

Yaklaşık 18 ayda tamamlanması planlanan projede Bartın Çayı Havzası için erken uyarı sistemi geliştirilecek, iklim değişikliği uyum stratejileri üretmek için haritalama ve planlama çalışmaları yapılacak, taşkın sularının geçici olarak depolanabileceği alanlar haritalanıp su geciktirme planları hazırlanacak.

Haritalandırma işlemlerinde elde edilecek verilere göre havzanın belirli noktalarına kurulacak sensörlerden oluşan istasyon ağı, erken uyarı sistemi kapsamında su seviyesi ile toprağın emme kapasitesini ölçecek.

Bartın Valiliği İl Özel İdaresi ve belediyenin de ortakları arasında yer aldığı projede iklim değişikliği konusunda farkındalık eğitimleri de düzenlenecek.

BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Bartın özelinde bölgenin ve ülkenin iklim değişikliğiyle mücadele stratejilerine yeni soluk getirecek önemli bir projeyi hayata geçirdiklerini söyledi.

Uluslararası raporlarda, geçmiş yüzyılda sıcaklıkların bir derece civarında arttığına, bu artışın gelecekte de hızlanarak devam edebileceğine dair çeşitli bildirimler ve senaryoların olduğuna işaret eden Uzun, bu açıdan bakıldığında iklim değişikliğine dayanım, uyum ve dirençli şehirler kavramının son dönemde tüm dünyanın gündeminde yer aldığını kaydetti.

Bartın’da özellikle son dönemde iklim değişikliğinin etkisiyle de ilişkilendirilebilecek afet ve taşkınlar ile zaman zaman kuraklık yaşandığına vurgu yapan Uzun, şöyle devam etti:

“Bartın sel, taşkın gibi üzücü olaylarla anılan illerimizden biri. Aslında projenin doğuş sebeplerinden biri de bu. Yani hem dünyadaki gelişmeler hem de Bartın özelinde ‘Bununla ilgili ne yapabilir?’ düşüncesinden hareketle mekatronikten elektroniğe, orman mühendisliğinden peyzaj mimarlığına, inşaat mühendisliğinden bilgisayar mühendisliğine kadar pek çok disiplinden uzman arkadaşlarımızın bir araya gelmesiyle oluşturulan bir proje. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın uhdesinde, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüzün destekleri, teşvikleriyle onların uhdesinde yürütülen bir proje. 2023 yılı sonu itibarıyla projenin kabul edildiği haberini almamızla beraber hızlı bir şekilde çalışmalarımıza başladık.”

Küresel iklim değişikliğiyle ülkenin de yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını göz önünde bulundurarak olası etkileri azaltacak çalışmalar yürüttüklerini anlatan Uzun, projenin iklim değişikliği konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde yürütülen çalışmalara da katkı mahiyetinde olacağını sözlerine ekledi.

“Yağmur suyunu hem kayıp hem de risk olmaktan çıkarıp faydaya dönüştürmeyi hedefliyoruz”


Proje yürütücüsü Ercan Gemici de ülkede iklim değişikliğine bağlı düzensiz yağışlar görüldüğünü, özellikle son yıllarda Bartın’da da taşkın, sel ve kuraklık yaşandığını söyledi.

Bu afetlere karşı önlem alma düşüncesiyle proje hazırladıklarını dile getiren Gemici, şu bilgileri verdi:

“Bu kapsamda 4 aktivite belirledik. Bu 4 aktiviteden en önemlisi taşkın erken uyarı sisteminin geliştirilmesi. Taşkın vakalarına karşı önceden önlem alabilmek amacıyla Bartın Çayı Havzası’na sensörlerden oluşan istasyon ağı donatmayı planlıyoruz. Yine taşkın sularının geçici olarak depolanabileceği alanların haritalanarak su geciktirme planları hazırlanacak. Projemizde su kıtlığının etkilerini azaltabilmek amacıyla yeşil çatı ve yağmur suyu toplama uygulamaları da yer alıyor. Bunun pilot örneği de üniversitemiz yerleşkesinde yer alan yapay göldür.

Binalarımızın çatısından akan yağmur suyunu kanallar yardımıyla gölde topluyoruz. Bunu daha büyük ölçekli düşündüğümüzde yağmur suyunun ırmak yoluyla hem denize karışması önlenecek ki bu gölle ördeklerin yüzdüğü, balıkların yetiştiği rekreasyon alanıyla bir değer elde edilmiş olacak hem de yağışın getirdiği akıntıyı kendi haline bırakmayıp taşkın veya sel riskinin azaltılması sağlanmış olacak. Bununla ilgili Avrupa’da da birçok örnek uygulamalar mevcut. Yağmur suyunu hem kayıp hem de risk olmaktan çıkarıp faydaya da dönüştürmeyi hedefliyoruz.”

Gemici, projede yer alan temel aktiviteler arasında taşkın ve kuraklıktan etkilenmesi muhtemel yöre halkına yönelik farkındalık eğitimleri ve faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinin bulunduğunu kaydetti.

Kaynak: AA

Korkmaz’dan Seramik Yüzeye Sahip Gusto Serisi

50 yılı aşkın tecrübesi ve ödün verilmeyen kalite anlayışı ile fark yaratan Korkmaz, doğal malzemelerden üretilen Gusto Serisi ile daha sağlıklı yemekler pişirmeye yardımcı oluyor. Modern ve şık bir tasarıma sahip olan seri, estetik görünümünün yanı sıra lezzetli yemekler pişirmeye katkı sağlayan seramik iç yüzeyi ile dikkat çekiyor. 

Korkmaz’ın tamamen doğal malzemeden, çevre dostu teknoloji ile üretilen Gusto Serisi, iç yüzeylerde kullanılan seramik kaplaması ile çok az yağ kullanılarak sağlıklı ve lezzetli yemekler pişirmeye imkan sağlıyor. Ayrıca, çizilmeye karşı dayanıklılığı ile uzun ömürlü bir kullanım sağlayan seri, bej rengi ve sadeliği ile modern bir görünüm oluşturuyor.

4 farklı boyutu var 

Beş farklı tencere ve dört farklı tava boyutu ile her ihtiyaca yanıt veren Korkmaz Gusto Serisi; alternatif ölçülerdeki tava (24×5 ve 26×5 cm), kare grill tava (28×28 cm), iki kulplu oval tava kısa tencere (26x7cm ve 26×6,5 cm), tencere(26×13 cm, 24×12 cm ve 20x10cm) ve sos tencere ( 18×9 cm) seçenekleriyle mutfakların vazgeçilmezi olmaya aday…

Teknoloji ile Gayrimenkulün Kesiştiği Nokta, Proptech Nedir?

KPMG Türkiye İnşaat ve Gayrimenkul Sektör Lideri Görkem Yapan, gayrimenkul sektöründeki gelişmelerle ortaya çıkan “Proptech” (gayrimenkul teknolojisi) kavramının detaylarını ve sektöre etkisini değerlendirdi. Görkem Yapan’a göre Proptech 2024 yılında da gayrimenkul sektörünü derinden şekillendirmeye devam edecek. Proptech sektörü kendi içinde gelişmeye ve teknolojinin farklı kollarıyla entegrasyonu devam ettirdikçe ticari gayrimenkulün geleceği her zamankinden daha parlak olacak.

Son yıllarda, bilgi teknolojilerinin ve dijitalleşmenin farklı sektörlerle bütünleştiğini ve “büyük veri” analizinin artan önemini tecrübe ediyoruz. Birçok sektörü derinden etkileyen yıkıcı teknoloji dalgaları gayrimenkul sektörünü de etkileyerek yeni bir stratejik faaliyet alanı oluşturuyor. Söz konusu değişim, şirketlerin sürdürülebilir büyümelerini desteklemek adına farklılaştırıcı yeniliklerden ve teknolojik çözümlerden yararlanmalarını kaçınılmaz hale getiriyor. Gayrimenkul endüstrisinde iş yapma şeklini kökten değiştiren bu teknolojik gelişmeler, süreçlerin daha işlevsel ve daha yenilikçi bir hale getirilmesine olanak sağlıyor.

Bu kapsamda, gayrimenkul sektöründeki gelişmelerle ortaya çıkan “Proptech” (gayrimenkul teknolojisi) kavramı da önemli bir sektör halini alıyor. Bu yeni kavramın detaylarını ve sektöre etkisini değerlendiren KPMG Türkiye İnşaat ve Gayrimenkul Sektör Lideri Görkem Yapan, “Proptech, gayrimenkul yönetimi ve emlak işlemlerindeki verimliliği, şeffaflığı ve kullanıcı için kolaylığı artırmayı amaçlamakla birlikte sektördeki teknolojik yenilikleri ve dijital çözümleri kullanarak süreçleri optimize etmeyi ve paydaşlar arasındaki iletişimi güçlendirmeyi hedeflemektedir. Tüm bunlar hem bireylere hem de şirketlere gayrimenkul piyasasında daha etkili, güvenilir ve kullanıcı odaklı bir deneyim sunmakla her iki tarafında gayrimenkul araştırma, satın alma, satma, kiralama, değerleme, pazarlama, finansal kaynak temini, tadilat, geliştirme ve yönetim gibi süreçlerinde etkin ve konforlu bir hizmet almasını amaçlamaktadır.” dedi.

“Proptech girişmelerine ABD liderlik ediyor”

Öte yandan, özellikle pandemi ile artan dijitalleşme ve son tüketiciye doğrudan hizmet sunma kavramının önem kazandığı dönemde gayrimenkul sektöründe bulunan uluslararası ve yerel birçok şirketin bu dönüşüme ayak uydurduğunun gözlemlendiğini söyleyen Yapan, “Teknoloji alanının genelinde olduğu gibi, küresel ölçekte Proptech girişmelerine de yaklaşık yüzde 60’lık pazar payı ile ABD’nin liderlik ettiğini, Avrupa’nın ise yüzde 27’lik pay ile takipte olduğunu görmekteyiz. Asya’nın ise pazardan düşük bir pay (yüzde 3-4) aldığını ancak Hintli ve Çinli firmaların bu alandaki girişimlerinin hızlandığı görülmektedir. Yapılan çeşitli araştırmalara göre, 2023 yılı itibarıyla toplam pazar büyüklüğünün yaklaşık 30 milyar dolara ulaştığı ve önümüzdeki 10 yıl içinde de pazarın 3-4 kat büyüme potansiyeline sahip olduğu tahmin edilmektedir.” bilgisini paylaştı.

“Dolayısıyla, klasik gayrimenkul sektörü anlayışından Proptech’e geçiş sürecinde, özellikle girişim ve risk sermayesi fonları yatırımlarının göstereceği eğilim ile sektör paydaşlarının yeniden şekillenen taleplerinin belirleyici olacağı düşünülmektedir.” diyen Yapan, açıklamasının devamında şunları söyledi:

PropTech’in alanları ve avantajları

“Tasarımdan inşaata, inşaattan paylaşım ekonomisine kadar çok geniş bir yelpazede oyun alanı sunan Proptech’te esas amaç kullanıcının/tüketicinin hayatını kolaylaştırmaktır. Günlük hayatta kullandığımız pek çok ürün, hizmet, mobil uygulama vb. ile esasen bu teknolojilerin kullanıcısı haline geliyoruz. Proptech için daha stratejik olan bazı alanları aşağıda sizler için özetledik.

Akıllı Gayrimenkul: Akıllı mülk teknolojileri, gayrimenkul varlıklarının takibinden yönetilmesi ve işletilmesine kadar teknoloji tabanlı platform ve sistemlerin tümünü içermektedir. Bu teknolojiler, sistemlerin performansı hakkında bilgi sağlarken dijital olarak anlık yönetimi de uygulamalar ile büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır.

Gayrimenkul Paylaşımı: Proptech araziler, ofisler, mağazalar, depolar ve konutlar gibi dönemlik gayrimenkul varlıklarının ortak kullanımı veya kiralanmasıyla ilgili prosedürlerin teknoloji bazlı platformları ile akışını kolaylaştırarak önemli bir iyileşme sağlamaktadır.

Proptech & Fintech: Teknoloji ile finans ve gayrimenkul sektörlerinin paralel ilerleyişi diğer tüm sektörlerde olduğu gibi Proptech sektöründe de büyük bir dönüşüm yaratmıştır. Bunlara kapsamlı örnekler olarak,

  • Mülkiyet İşlemlerini Basitleştirme: Geleneksel anlamda herhangi bir mülkün satın alınması, elden çıkarılması, ipotek başvuruları, kredi onayları, ödeme sürecindeki transferleri ve tüm yasal evraklar dahil olmak üzere uzun, üçüncü partilerin dahil olduğu ve sürekli kontrol ihtiyacı doğuran finansal süreçleri içerir. Fintech sektörünün, Proptech girişimlerine entegre edilmesiyle tüm bu karmaşık ve klasik süreçler dijital ortama aktarılarak yalınlaştırılmış, işlemler arası evrak işleri azaltılmış ve üçüncü partiler yerine direkt son kullanıcı ile ivme kazanmıştır.
  • Finansal Kaynaklara Daha Geniş Erişim: Fintech, gayrimenkul sektörü için kitlesel fonlama ve dijital kredilendirme platformları gibi yenilikçi finansman modelleri geliştirerek gayrimenkul sektöründeki şirketler ve girişimler için finansmana erişim sağlama zorluğunun önüne geçmiştir. Yine Fintech’in sunduğu imkanlar sayesinde Proptech sektöründeki işletmeler potansiyel yatırımcılar ve alıcılar alternatifli finansman seçeneklerine ulaşılabilir konuma gelmişlerdir. Bunlara ek olarak, Proptech ve Fintech iş birliği, sermayeye erişimini herkes için daha şeffaf ve erişilir kılarak daha fazla sayıda gayrimenkul yatırımlarına ve projelerine katkı sağlamayı hedeflemektedir.
  • Veriye Dayalı Stratejik Karar Vermeyi Güçlendirme: Proptech ve Fintech’in iş birliği, çok sayıda gayrimenkul ve finansal verinin analizini kullanıcılar için mümkün hale getirmektedir.  Algoritmaların da dahil olduğu bu değerlemeler, kira getirileri, pazar trendleri ve risk yönetimi hakkında tüm paydaşlara dayanağı olan bilgiler vermektedir. Veri bazlı strateji belirleme, yatırımların güvenilirliğini arttırırken tüm paydaşlara doğru, riski minimize edilmiş ve bu doğrultuda getirileri tutarlı opsiyonları değerlendirme imkânı sunmaktadır.
  • Emlak Yönetimi ve Kiracı Memnuniyetinin Artırılması: Proptech platformları, kullanıcılara finans teknolojisi sayesinde kira ödemelerinde daha basit, kira sözleşmelerinde daha otomatik ve çeşitli esnek ödeme seçenekleri sunmaktadır. Gayrimenkul operasyon yönetiminde kullanıcılar, Fintech destekli platformlar yolu ile bütün taleplerini otomatikleştirebilir, enerji yönetimini sağlayabilir ve güvenlik sistemlerini kontrol edebilmektedirler. Tüm bu çözümler operasyonel verimliliği arttırmakla birlikte, maliyetlerin düşmesi konusunda kiracılara olanak sunmaktadır.”

Geleceğe dair öngörüler 

Görkem Yapan, geleceğe dair öngörülerini ise şu şekilde özetledi: “Küresel ve yerel ölçekte Proptech girişimleri farklı seviyelerde olsa da sektördeki büyüme eğilimi paralel bir şekilde devam etmekte ve artık gayrimenkul ekosistemi için Proptech girişimleri stratejik bir alan haline geldiği yadsınamaz bir gerçektir. Geçtiğimiz yıllarda, daha çok veriyi toplama, işleme ve analiz etme ile teknoloji süreçlerine dâhil olan girişimler artık üretici yapay zekâ, robotik, sanal gerçeklik, nesnelerin interneti gibi teknolojilerin çok daha yoğun olarak geliştirileceği eşiğe gelmiş durumdalar. Türkiye’de ise daha popüler olan ve öne çıkan girişimler özetle pazaryerleri, ortak ofis kullanım uygulamaları, veri & analitik, inşaat teknolojileri vb. alanlarda yer aldığını görmekteyiz. Pek çok teknoloji yatırımının doğal döngüsünde olduğu gibi, büyüme hızının her geçen gün katlanarak artacağını ve sürekli farklılaşan ve gelişen gayrimenkul teknolojileri platformlarının karşımıza çıkacağını bekliyoruz. Zira ülkemizde yaklaşık 150-200 civarı girişimle bu alanda büyük gelişim potansiyeline sahip olduğunu söyleyebiliriz.” 

2024’ten beklentiler

Tüm bunlarla birlikte içinde bulunduğumuz 2024 yılında sektörü şekillendirecek bazı ana başlıklar önem kazanmaya devam ettiğini belirten Yapan beklentilerini de açıkladı:

“Bunlardan ilki, yapay zekâ ve makine öğreniminin daha aktif olarak kullanılması olarak belirtilmektedir. Verilere dayanarak, küresel gayrimenkul sektöründe yapay zekâ pazar büyüklüğünün 2027 yılında 737 milyar dolar seviyesine çıkacağı öngörülmekte olup, toplam yapay zekâ yatımlarının ise 2023 yılı itibarıyla 97,9 milyar dolara ulaşması öngörülmektedir. Bunun en önemli sebepleri, yapay zekâ (AI) ve makine öğreniminin, gayrimenkul operasyonlarında yeni bir verimlilik dönemi başlatması ve gayrimenkul yönetimini optimize ederken enerji verimliliğini de desteklemesi olarak görülmektedir. 

Öte yandan, mülk görselleştirmesinde, artırılmış gerçeklik (AR) gerçek dünyayı dijital olarak daha zenginleştirirken, sanal gerçeklik (VR) ise kullanıcıyı tamamen sanal bir ortama taşıyacak ve bunların kullanımı çok daha yaygın hale gelecek. Sanal takip edilebilen rotalar, etkileşimli 3D modeller ve artırılmış gerçeklik (AR) ile güçlendirilmiş ön izlemeler, paydaşlar için rutin araçlar haline gelerek mülk araştırmalarını daha verimli hale getirecektir. Ek olarak, Goldman Sachs’ın analizine göre, VR ve AR pazarının 2025 yılına kadar 2,6 milyar dolar seviyesine çıkması öngörülmektedir.

Bunların yanı sıra, bir diğer sektör eğilimi olarak, en gündemde olan konulardan biri olan ‘sürdürülebilirlik’ kavramı ile gayrimenkul teknolojileri arasındaki uygulamaların daha kuvvetli olacağı yönünde karşımıza çıkmaktadır. Tüm sektörlerde olduğu gibi Proptech adına da görülmektedir ki gayrimenkul sektörü ve sürdürülebilir uygulamalar arasındaki uyum, karbon ayak izini azaltan teknolojilerin, akıllı HVAC (Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme) sistemlerin, enerji tasarruflu aydınlatma ve akıllı su yönetimi gibi, endüstri genelinde yaygınlaşması yönünde ilerlemektedir. Bu kapsamda, endüstride çevre dostu inşaat malzemelerin kullanımına ve enerji tasarruflu tasarımların uygulamalarına gün geçtikçe daha fazla ağırlık verildiği gözlemlenmektedir. Öte yandan, yatırımcılar, geliştiriciler ve tüketicilerde çevreye duyarlı seçimleri ön planda tutarak sürdürülebilir bir gayrimenkul ekosistemine katkıda bulunmak adına teşviklerini ölçülebilir bir şekilde ortaya koymaktadırlar.

Netice itibarıyla, Proptech 2024 yılında da gayrimenkul sektörünü derinden şekillendirmeye devam edecektir. Proptech sektörü kendi içinde gelişmeye ve teknolojinin farklı kollarıyla entegrasyonu devam ettirdikçe ticari gayrimenkulün geleceği her zamankinden daha parlak olacaktır. Proptech sektörünün gelişiminde ve gayrimenkul sektöründeki konvansiyonel bakış açısının değişmesinde özellikle kaliteli teknoloji altyapısının, yatırımcıların & girişimcilerin iştahının, kalifiye işgücünün ve mevzuat elverişliliğinin de önemini unutmamak gerekir.”

Venue International 5 Lüks Otel Yatırımı Yapacak

Venue International Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Namlıcı, bu yıl 5 lüks otel yatırımı yapacaklarını açıkladı.

Türkiye’de cadde mağazacılığı portföyü 250 milyon dolara ulaşan ve kurumsal kiracıları arasında Chanel, Zara, Vakko, H&M, Starbucks, MAC gibi markalar bulunan Venue International, Vakko ile girdiği lüks otel yatırımlarına yeni markalarla devam ediyor.

Şirketin bu yıl içerisinde 5 lüks otel yatırımı olacak. Venue International’ın kurucusu Kaan Namlıcı, Dünya’dan Nurdoğan Aslan Ergün’e değerlendirmelerde bulundu.

Afrika Han Türkiye’nin İlk Moxy Oteli Olacak

İlk olarak yüzde 50 ortaklıkla Nişantaşı’ndaki Vakko Hotels’i açan Venue International bir süre önce Beyoğlu’nun ikonik binası Afrika Han’ı satın aldı. Venue bu noktada Marriott ile iş birliği içerisinde.

Global otel markası Moxy’i Türkiye’ye ilk kez getirmeye hazırlanıyor. Otelin 2025 başında faaliyete geçmesi planlanıyor. Beyoğlu’nun 3 büyük hanından biri olan tarihi Afrika Han’ı satın aldıklarını ve 70 milyon dolarlık yatırımla deneyim oteli yapacaklarını kaydeden Namlıcı, “Afrika Han Türkiye’nin ilk Moxy oteli olacak. Biz hanın tarihi dokusunu bozmadan inşaata devam ediyoruz. Bu otel Beyoğlu’na enerji katacak” dedi. Moxy ile ikinci otellerini de Almanya’nın Düsseldorf bölgesinde açacaklarını duyuran Namlıcı, “Yurtdışında ilk projemiz olacak. 130 odalı bir Moxy yapıyoruz. Hedefimiz 2024 sonuna ya da 2025’ilk Ocak-Şubat aylarına yetiştirmek” diye konuştu. Veneu’nun Almanya otel yatırımını tutarı ise 25 milyon dolar.

Sultanahmet’te Satın Aldığı 11 Binayı Otele Çevirip ‘Turizm Sokağı’ Kuracak

Yine otel yatırımları kapsamında Sultanahmet’te 11 tane bina satın aldıklarını açıklayan Namlıcı, şu bilgileri verdi: “Tarihi Yarımada’da 11 binayı tek otel olarak birleştirip turizm sokağı yapacağız. Çok özel olan bu Taşkonak projesini yılsonuna yetiştirmek istiyoruz.” Turizm sokağı için 50 milyon dolarlık yatırım yapan grubun otelcilik yatırımları bununla da sınırlı değil.

Kapadokya’daki 60 Odalı Lüks Oteli 2025’te Açacak

Kapadokya’da 122 odalı bir yer alan grup, onu da 60 odaya düşürerek kendi konseptine uygun bir otel inşa ediyor. 20 milyon dolara mal olan bu otelin de 2025’in ilk aylarına yetiştirilmesi planlanıyor.

Vakko Hotel & Residence İle Nişantaşı’na Değer Katıyoruz

Kaan Namlıcı, “Bugün 80 milyon dolar yatırım yaptığımız Vakko Hotel & Residence ile Nişantaşı’na değer katıyoruz. Vakko ile yüzde 50-50 ortak bir şirket kurduk.

Turizmde Yatırım Büyüklüğümüz 300 Milyon Dolara Ulaştı

Abdi İpekçi’de sahip olduğumuz en değerli binalardan birini otele dönüştürdük. Tüm yatırımı Venue International tarafından yapılan bu proje, bugün yüzde 100’e yakın dolulukla ilerliyor. Dünyada kendi segmentinde benzersiz hizmet veren ne kadar turizm markası varsa, bizim amacımız bu isimlerin Türkiye’de olmasını sağlamak. Bugün itibarıyla turizmde 300 milyon dolarlık bir yatırım büyüklüğüne eriştik” bilgisini verdi.

Kentsel Dönüşümden Başka Çare Yok

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Kentsel dönüşümden başka çare yok arkadaşlar. Eğer bunu büyük mahalle bazlı yapabiliyorsak çok başarılı oluruz. Ada bazlı yapıyorsak daha az başarılı oluruz. Bina bazlı yapıyorsak sadece binamızı kurtarmış oluruz.” dedi.

Kocaeli Ticaret Odası’nda (KOTO) düzenlenen “İş Dünyası Buluşması”na katılan Özhaseki, burada yaptığı konuşmada, boş arazilerde altyapısı, üstyapısı, meydanları, yeşil alanlarıyla kent planlamasının kolay olduğunu belirtti.

Özhaseki, kadim şehirlerde ise bunu yapabilmenin kolay olmadığını, mevcut yapılar içerisinde böyle bir şeyin mümkün gözükmediğini, şehirleri depreme dirençli hale gelebilmenin tek yolunun, kentsel dönüşüm olduğunu vurguladı.

Kentsel dönüşümden başka çare bulunmadığının altını çizen Özhaseki, “Eğer bunu büyük mahalle bazlı yapabiliyorsak çok başarılı oluruz. Ada bazlı yapıyorsak daha az başarılı oluruz. Bina bazlı yapıyorsak sadece binamızı kurtarmış oluruz. O yüzdendir ki, kentsel dönüşüm meselesinde çok büyük çabalar içerisindeyiz.” diye konuştu.

Özhaseki, 2012’de çıkarılan yasa kapsamında 2 milyon 250 bin yapının değişip dönüştürüldüğünü, şu anda 450 bin civarında devam eden işlemin bulunduğunu aktararak, şöyle devam etti:

“Bu bizi kesmiyor. Bu yetmiyor bize. Çünkü İstanbul söz konusu olduğunda 1,5 milyon bağımsız birimin riskli olduğundan bahsediyoruz. Kocaeli’de 150 binden bahsediyoruz. Anadolu’nun değişik illerinde de çok daha fazla sayılar var. O zaman çok daha hızlanmamız gerekiyor. Onun içindir ki, Kentsel Dönüşüm Başkanlığını kurduk. Bir de önümüzü kesen ne varsa, yasaların hepsini çok daha rahatlatıcı, basitleştirici, hızlandırıcı hale getirdik.”

Türkiye genelindeki kentsel dönüşüm projelerine buradan göz atabilirsiniz.

Türkiye Tapu Uygulaması İçin Hazırlıklar Sürüyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek olan Türkiye Tapu uygulamasında hazırlık süreci hızla devam ediyor.

Son yıllarda yaşanan enflasyon sonrası gayrimenkul piyasasında büyük bir hareketlilik görülürken, özellikle büyük şehirlerde milyonları aşan nüfuslar tapu müdürlüklerinde uzun kuyrukların yaşanmasına neden oluyordu.

Devir işlemleri için haftalarca randevu alamayan vatandaşların yanı sıra, tapu alım-satım işlemlerinde dolandırıcılık hadiselerinin de artış göstermesi, bakanlık yetkililerini harekete geçirdi.

Söz konusu uygulama, tapu işlemlerinde sıkıntılı görünen bazı uygulamaları basitleştirmeyi hedefliyor.

Yıl Sonunda Devreye Alınacak

İnternet üzerinden yapılan tapu işlemlerine ek güvenlik getiriliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı “Türkiye Tapu” uygulaması için hazırlıklarını sürdürüyor.

TRT’nin haberine göre, uygulamanın 2024 sonunda devreye girmesi planlanıyor. Hedef, tapuda şeffaflık ve güvenliğin artırılması.

Uygulamayı kullanacak kişilerden mobil veya elektronik imza istenecek. Süreç, kişi ve mekana bağlı olmadan yürütülebilecek. Tapu işlemleri, hızlı ve pratik bir şekilde tamamlanabilecek.

Uygulamanın devreye alınmasıyla; tapuda sorgulama, harç bedeli hesaplama, başvuru, iptal ve devir işlemlerinin yapılması hedefleniyor. Ayrıca tapu bağışlama, ipotek ve terkin işlemleri de uygulama kapsamında.

Arnavutköy-İstanbul Havalimanı Metro Hattı Bugün Açılıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Arnavutköy-İstanbul Havalimanı arasındaki 14 kilometrelik yeni metro hattını da hizmete açıyoruz.” dedi.

Bakan Uraloğlu, yazılı açıklamasında, Arnavutköy-İstanbul Havalimanı Hattı’nın açılmasıyla Bakanlık olarak İstanbul’a yaptıkları raylı sistem uzunluğunun 161,7 kilometreye ulaşacağını bildirdi.

Ülke genelinde şehir içi raylı sistem hatlarının 416 kilometrelik kısmının Bakanlıkça yapıldığına dikkati çeken Uraloğlu, İstanbul, Kocaeli ve Bursa’da toplam 60,7 kilometre raylı sistem hattının yapım çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti.

Bakanlık olarak İstanbul’da toplam 147,7 kilometre uzunluğunda olan yedi raylı sistem hattının da İstanbulluların hizmetine sunulduğuna işaret eden Uraloğlu, Marmaray’ın yanı sıra Levent-Hisarüstü, Pendik-Sabiha Gökçen Havalimanı, Gayrettepe-Kağıthane-İstanbul Havalimanı metroları gibi projelerin Bakanlık tarafından yapıldığını belirtti.

“69 Kilometrelik Ring Hattını Tamamlamış Olacağız”


Uraloğlu, İstanbul’u modern raylı sistem ağlarıyla da donattıklarına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

“Arnavutköy-İstanbul Havalimanı arasında 14 kilometrelik yeni metro hattını da hizmete açıyoruz. Bir yıl içinde bu hattın devamındaki Arnavutköy-Halkalı etabını da tamamlayarak, tamamı yeraltında teşkil edilen metro sınıfında Türkiye’nin en uzun, dünyanın da en uzunlarından olacak 69 kilometrelik ring hattını tamamlamış olacağız. Amacımız çok daha fazlasını İstanbullu vatandaşlarımıza kazandırmak.”

Hattın Arnavutköy, Taşoluk, İstanbul Havalimanı Kargo ve İstanbul Havalimanı Terminal olmak üzere dört istasyondan oluştuğunu belirten Uraloğlu, Arnavutköy-İstanbul Havalimanı Metro Hattı ile Arnavutköy ilçesinin Gayrettepe-Kağıthane-İstanbul Havalimanı Metro Hattı ile bağlanacağını bildirdi.

Uraloğlu, böylece Arnavutköy’den İstanbul Havalimanı ve Zincirlikuyu’ya kadar kesintisiz ulaşım sağlanacağına işaret ederek, “Ayrıca yarın hattın açılmasıyla Bakanlığımızın İstanbul’a kazandırdığı raylı sistem hatlarının uzunluğu da 161,7 kilometreye ulaşacak, İstanbul’un toplam raylı sistem ağı uzunluğu ise 362 kilometreye çıkacak.” bilgisini paylaştı.

Bakan Uraloğlu, Arnavutköy’den İstanbul Havalimanı Hattı’yla hattın devamı olan Halkalı-Kayaşehir-İstanbul Havalimanı kesimindeki tünellerinin de tamamlandığını ifade etti.

İstanbul Havalimanı metrolarında, İstanbul’da ve Türkiye’de metrolarda ilk defa kullanılan demir yolu hat altyapı sisteminden yararlandıklarını bildiren Uraloğlu, şu değerlendirmede bulundu:

“Beton fabrikasında özel olarak üretilen beton plaklar hassas bir şekilde tünele yerleştirildi. Raylar bunun üzerine sıfır hatayla yerleştirildi. Yerinde dökülen beton seçeneğine göre demir yolu hattında yüksek hassasiyet sağlayan bu yöntemle hat boyunca daha sessiz ve daha konforlu tren sürüşü standardını sağladık. Böylece kent içi metrolarda son zamanlarda dünyada kullanılmaya başlayan bu farklı altyapıyla metro standartlarını bir adım daha ileriye taşıdık.”

Uraloğlu, hattın devamındaki 17,5 kilometrelik Arnavutköy-Halkalı etabını da en kısa sürede tamamlamayı planladıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

“İstanbullu vatandaşlarımız için özveriyle çalışıyoruz. Türkiye’nin ilklerini İstanbullular için bir hizmete alıyoruz. Arnavutköy-İstanbul Havalimanı Hattı’nın hizmete açılmasıyla Arnavutköy’den İstanbul Havalimanı’na ulaşım 8 dakikaya düşecek.”

Ayrıca söz konusu hattın İstanbul Havalimanı’ndan diğer metro hatlarına entegre olacağını, böylece Arnavutköy ile Göktürk arasının 20 dakikaya Arnavutköy ile Kağıthane arasının ise 32 dakikaya düşeceğini bildiren Uraloğlu, Arnavutköy ile Gayrettepe arasının da metro konforuyla 41 dakikada aşılacağını belirtti.

Kaynak: AA

Yıllık Konut Fiyat Artışı Yüzde 68 Olarak Gerçekleşti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2024 Ocak ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksi (KFE) verilerini açıkladı. Buna göre, yıllık KFE artışı yüzde 68 oldu.

“Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) (2017 =100), 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2.3 oranında artarak 1190 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 1.4 oranında artış göstermiştir.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1.3, 2.4 ve 2.8 oranlarında artış gözlenmiştir. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 54.5, 85.6 ve 70.4 oranların da artış göstermiştir.”

KFE 2023 Aralık ayında yıllık bazda yüzde 75.5 artış göstermişti. Aralıkta reel fiyat artışı ise yüzde 7.1 olarak gerçekleşmişti. Böylece ocak ayında yıllık bazda konut fiyat artışının gerilediği görüldü.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1.3, 2.4 ve 2.8 oranlarında artış gözlendi.

Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 54.5, 85.6 ve 70.4 oranlarında artış gösterdi.

Türkiye genelinde bir konutun metrekare fiyatı 30 bin 900,3 TL olurken İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla 45 bin 129 TL, 24 bin 373 TL ve 35 bin 684 TL oldu. Böylece 100 metrekarelik ortalama bir evin fiyatı Türkiye genelinde yaklaşık 3.1 milyon TL, İstanbul’da 4.5 milyon TL, Ankara’da 2.4 milyon TL ve İzmir’de 3.5 milyon TL oldu.

Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise yıllık yüzde 103.8 artışla Ağrı, Ardahan, Kars Iğdır’ı içine alan bölge oldu. O bölgeyi yüzde 103.7 artışla Çankırı, Kastamonu, Sinop bölgesi ve yüzde 98.3 artışla Erzurum, Bayburt ve Erzincan bölgeleri izledi.

Yeni Nesil Su Yalıtımında Doğru Adres: VDT Yalıtım

2019 yılında Vedat Durmuş tarafından kurulan ve kurulduğu günden bu yana kaliteli ve ekonomik çözümler sunan VDT Yalıtım, ileri teknolojiyle donatılmış ekip ve uzman kadrosuyla, su yalıtımında yeni bir çağın kapılarını aralıyor.

İzolasyon ve korozyon koruma alanlarında, teknolojiyi de arkasına alarak, müşterilerine her daim ekonomik ve kaliteli ürün sunan VDT Yalıtım, ısı ve su yalıtımı, beton tamirleri ile perlit üretimi konularında hizmet veriyor.

Genel çalışma konuları olarak, daha yoğun bir şekilde, epoksi ve vinilester reçine esaslı korozyona karşı dayanıklı kaplamalar ve su geçirimsizliği sağlayan yapı kimyasallarının uygulanması yönüne ağırlık veren VDT Yalıtım, Özel uzmanlık uygulamaları alanında çalışmalarını yurt çapında yoğunlaştırdı. Çözüme ulaşmada etkin ve başarılı olmasıyla dikkatleri üzerine çeken firma, sektöründe de Türkiye’nin ilk uygulama örnekleri oluşturarak birçok özel mühendislik ve teknolojik çözümlerle şimdiki başarısına ulaştı.

VDT Yalıtım, 18 izolasyon ustası, 2 formen ve 1 inşaat mühendisinden oluşan profesyonel ekibi ile  müşterilerine yüzde 100 kaliteli imalat garantisi sunuyor. Müşterilerine sağladığı güveni kaliteli işçilik ve üretimle destekleyen firma, temel su yalıtımı, temel perde su yalıtımı, teras-çatı su yalıtımı gibi hizmetleriyle ön plana çıkıyor.

Kaliteli İşçilik, Güvenilir Hizmet

Müşterilerine sağladığı güveni ekip üyelerine de sağlayan firma, çalışma yapılacak alanda hizmet öncesi kontrolleri sağlayarak iş ve işçi güvenliğini dikkate almayı ihmal etmiyor. Yapılan kontrollerin ardından doğru malzeme seçimi, yüzey hazırlığı ve kaliteli uygulama aşamalarının tamamlanması ile proje, teslim ediliyor.

İstanbul Maltepe Park AVM, Kahramanmaraş Piazza AVM, Rams City Haliç gibi 200’den fazla önemli projede kalitesini konuşturan VDT Yalıtım, Rönesans Holding, YDA ve Rams Türkiye başta olmak üzere birçok kıymetli referansa sahip. 

VDT Yalıtım’ın kalitesi ve güvenilirliği, sektördeki lider konumunu perçinlemeye devam ediyor. Sürekli olarak teknolojiyi arkasına alan ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan firma, gelecekte de başarılı projelere imza atmaya devam edecek.

Firma hakkında detaylı bilgiye VDT Yalıtım üzerinden ulaşabilirsiniz.

Türkiye’deki Düzensiz Taşıyıcı Sistemi, Depreme Karşı Güçlendirme Teknolojilerinin Kullanımını Engelliyor

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde (NKÜ) düzenlenen Depreme Dirençli Türkiye adlı seminerde açıklama yapan Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Bal, “Türkiye’de konutlardaki beton kalitesinin düşük olması, yapıların düzensiz taşıyıcı sistemine sahip olması, depreme karşı yeni güçlendirme teknolojilerinin kullanmasını engelliyor.” dedi.

Bal, rektörlükte düzenlenen “Depreme Dirençli Türkiye” seminerinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu anımsatarak sözlerine başladı.

Japonya ve Türkiye’nin aynı deprem kaderini yaşayan iki ülke olduğunu bu nedenle teknoloji transferi konusunda Japonya’dan istifade edilmesi gerektiğine vurgu yapan Bal, “Özellikle Japonya’da depremle ilgili geliştirilen çok önemli projeler var ve Japonya’nın neredeyse tamamı depreme dirençli hale getirildi.” dedi.

Bal, depremin her zaman Türkiye’nin acı gerçeği olmaya devam edeceğini dile getirdi.

Türkiye’nin depreme dirençli hale gelmesine yönelik çalışmaların artırılması gerekliliğine işaret eden Bal, şunları kaydetti:

“Türkiye’de kamu binaları daha düzenli, daha simetrik. Bunları güçlendirmek bunlara yeni teknolojileri uygulamak daha kolay oluyor. Genel olarak konutlarımız maalesef düzenli taşıyıcı sistemlere sahip değil. Türkiye’de depremle ilgili en büyük problemlerimizden birisi mimari tasarımda başlıyor. Mimari tasarım yanlış bir taşıyıcıyla başladığı zaman ortaya iyi bir netice çıkmıyor.

Her yapının her yerde yapılmaması gerekiyor. O yüzden buna göre mimari tasarımların yapılması gerekiyor. Türkiye’deki yapı stokları beton kalitesi açısından zayıf. Türkiye’de konutlardaki beton kalitesinin düşük olması, yapıların düzensiz taşıyıcı sistemine sahip olması, depreme karşı yeni güçlendirme teknolojilerinin kullanmasını engelliyor. O yüzden maalesef geleneksel çözümlerle baş başa kalmış oluyoruz. Bunlarda pahalı ve ilkel çözümler oluyor.”

Bir inşaat ve danışmanlık firmasının genel müdürü olan Taner Atıcı ise Japonya’da yapı ve deprem mühendisliği uygulamalarına ilişkin sunum yaptı.

Japonya’daki yenilikçi yapısal güçlendirme metotlarını Türkiye’ye getirmek istediklerini aktaran Atıcı, “Japonya’da uygulanan yöntemleri ülkemizde de yaparak alternatif çözümler sunmak istiyoruz. Japonya depreme karşı güçlendirmeye az ihtiyacı olan bir ülke. Çünkü binalarını depreme dayanıklı yapmasıyla biliniyor. ‘İnşaat teknolojilerinde Japonya dünyaya liderlik ediyor’ diyebiliriz. Türkiye deprem konusunda aynı kaderi yaşıyor ama çok sorunlu yapılar var. Bu yüzden Japonya’nın deprem konusundaki teknolojisini kullanmak önemli.” ifadelerini kullandı.

Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul’a Yoğun İlgi

Bu yıl 46. kez kapılarını açacak Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, 17 Nisan’da TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde başlıyor. Almanya, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore, İtalya,  Avusturya ve Çin’den yüzlerce katılımcıyı ağırlayacak Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, 17-20 Nisan 2024 tarihlerinde gerçekleşecek etkinliklerle yapı sektörüne yön verecek. 

Bu yıl 46. kez kapılarını açacak Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Mimarlık, tasarımda inovatif yaklaşımlar ve yapay zeka, sürdürülebilirlik ve yapı malzemeleri konularında uzman isimler rehberliğinde gerçekleşecek oturum ve etkinliklerle yapı sektörüne rehber olacak fuara, 10.000’den fazla uluslararası   ziyaretçi bekleniyor.

İtalya, Rusya, Avusturya, Almanya, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden katılımcıları ağırlayacak olan Yapı Fuarı –  Turkeybuild İstanbul 2024’a yoğun ilgi devam ediyor.  Bu yıl da %50 devlet teşviği ile desteklenen fuarın stantlarının satışı aylar önce tamamlanmasına rağmen talepler devam ediyor.Bölgedeki en etkili iş platformu olmasının yanı sıra, Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen fuarı olma niteliğini de taşıyan Turkeybuild İstanbul,60’tan fazla ülkeden 400’ün üzerinde VIP satın almacıya da ev sahipliği yapacak. 

Dünyadaki beş büyük yapı fuarından biri olan ve yeni iş birliklerinin kurulmasında büyük role sahip Yapı Fuarı –  Turkeybuild İstanbul 2024 ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yapı Fuarı Direktörü Banu Keskin, “2024 yılında inşaat sektöründe beklenen yüzde 4,5-5,0 aralığında muhtemel büyümede fuarları, ekonominin canlılığını koruması ve iş birliklerin devamı için kritik öneme sahip görüyoruz. Stantların tamamı satıldı, fuara yoğun ilgi var. Geçtiğimiz yıl 600 milyon euroluk iş hacmi gerçekleştirdiğimiz Yapı Fuarı’nda bu yıl 700 milyon Euro’luk bir iş hacmi hedefliyoruz” dedi. 

46. yılını deviren Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’da sektöre yol gösterici bir etkinlik programı hazırladıklarını da açıklayan Yapı Fuarı Direktörü Banu Keskin, “Sektör önderleri tecrübeleriyle yeni fırsatları, sektörün gittiği yönü anlatırken, girişimcilerimiz yapı sektörünün geleceğine dair yeni iş modellerini, ürünlerini ve fikirlerini bizlere sunacak. Örneğin; inşaat sektöründe teknoloji ve inovasyonun dönüştürücü etkisi masaya yatırılarak tasarımın evrimi irdelenecek, teknoloji ve yapay zeka ile ilgili yenilikler ele alınacak” şeklinde konuştu.

Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul 2024’te her güne farklı tema ile etkinlikler gerçekleşecek.

Almanya, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore, İtalya, Avusturya ve Çin’den yüzlerce katılımcıyı ağırlayacak. Rusya, Polonya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin pavilyon olarak katıldığı Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul 2024’te her gün farklı bir tema ele alınacak.

17 Nisan Çarşamba – “Kutunun Dışında” teması ile inşaat sektörüne dair sıra dışı fikirler, uygulamalar ve yenilikçi malzemeler gündeme taşınacak. 

“Dönüşümün Yeni Kodu: Ezber Bozan İş Birlikleri” başlığı altında yapı malzemeleri alanında son teknolojik yenilikler ve gelişmeler ele alınacak. 

18 Nisan Perşembe- “Tasarla Türet, Yapay Zeka ile Üret!” teması ile tasarımın evrimi, teknoloji ve yapay zeka ile ilgili yenilikler ele alınacak. Ziyaretçilere yapay zeka destekli mimarlık tanıtılarak, inovasyon ve teknolojinin inşaat sektöründeki dönüştürücü etkisini keşfetme fırsatı sunulacak. 

19 Nisan Cuma- “Yeşilin Ötesinde” oturumu ile çevresel etki odaklı tasarım ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri değerlendirilirken, yeşilin ötesindeki konular arasında çevre dostu uygulamalar, topluma duyarlı projeler, karbon nötr yapılar, net sıfır hedefli uygulamalar, karbon ayak izini azaltan malzemeler ve sürdürülebilir mimari çözümler gündeme gelecek. 

20 Nisan Cumartesi- Mimari İletişimin DNA’sı söyleşilerinde yapı sektöründe iletişim ve pazarlama alanlarına odaklanılarak, sosyal medyada mimarlara ulaşmanın kodları, yeni dünya düzeninde işverenlerle kontakt kurmanın ipuçları ve piyasadaki rekabet stratejileri gibi dikkat çeken başlıklar ele alınacak.

Yapı Master Class, Yapı Tech Garage ve Altın Mıknatıs “Stant Tasarımı Ödülleri”

Hem yerel hem de yabancı katılımcıları bir araya getiren önemli bir uluslararası platform görevi görerek ziyaretçilerini cezbeden Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul 2024’te,  Yapı Master Class ile mimarlar eşliğinde etkileşimli bir fuar deneyimi sunulacak. Yapı Master Class’a kayıt yaptıran ziyaretçiler, moderatörler ile fuar alanı içinde farklı ürün gruplarından katılımcı stantlarına ziyaret ederek günün teması ile ilgili sohbetlere katılacabilecek. Ziyaretçiler, etkinlik konukları olacak usta mimar ve mühendisler ile doğrudan bağlantı kurma imkânına sahip olarak, deneyimlerinden faydalanabilecekler. Yapı Tech Garage’da ise yeni girişimciler inovatif ürünlerini sergileme fırsatı bulacaklar. Fuar kapsamında Altın Mıknatıs “Stant Tasarımı Ödülleri” ile markalar ve ürünlerini sürdürülebilir ve yenilikçi bir şekilde tanıtan katılımcılar da ödüllendirilecek.

Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul 2024’e Özel İskele-Kalıp Salonu!

Fuarda bu yıl, katılımcı firmaların etkileşimini artırmak için İKSD ve ICA Build Fuarcılık A.Ş. iş birliğiyle, İskele Kalıp firmalarına özel bir salon oluşturuluyor. İskele-Kalıp Sanayicileri Derneği üye firmalarının da yer alacağı bu özel salonda, katılımcılar ürünlerini sergileme ve yeni iş bağlantıları kurma fırsatı bulacak. 

Kalen Grup: “Tüm Dünyada Enerjiye Olan Talep Artıyor”

Küreseldeki enerji krizinin etkileri halen devam ederken Türk enerji piyasası dışa bağımlılığı azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bununla birlikte nüfus ve endüstrileşmedeki yükselişle yoğunlaşan talebi karşılayacak oyunculara ev sahipliği yapıyor. Yerli enerji malzemeleri tedarikçisi ise yerel pazarı değerlendirirken faaliyetlerine ilişkin açıklamada bulundu. 

Dünya genelinde giderek yükselen nüfus, enerjiye olan ihtiyacı da artırıyor. Statista’nın paylaştığı veriler de bu doğrultuda global çaptaki enerji üretiminin 2024’te yaklaşık %5 oranında artarak 28,34 ton kilowatt saate ulaşması öngörülüyor. Bu durum, enerji şirketleri için yeni fırsatlar anlamına geliyor. Dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla çalışmalarına devam eden Türk enerji şirketleri de artan talebi karşılamak için yatırımlarını hızlandırırken yeni üretim tesisleri kuruyor, mevcut tesisleri modernize ediyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarına daha çok bütçe ayırıyor. Türkiye’nin 81 ilindeki 600’den fazla işletmeye yüksek performanslı enerji malzemeleri tedarik eden Kalen Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Öztürk, Türk enerji piyasasını değerlendirirken bu alanda kalkınma sağlamak için gerekli hususları açıkladı. 

Türk enerji piyasası 2024te daha da güçleniyor”

Kalen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Öztürk, “Endüstrileşmenin hızlanmasıyla hem ülkemizde hem de dünyada enerjiye ve enerji ekipmanlarına talep yükseliyor. Biz de gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge çalışmalarıyla özellikle Türkiye’de üretilmeyen ve ithalat yoluyla temin edilen spesifik ürünleri geliştiriyor ve tedarik ediyoruz. Bu, ülkemize hem ekonomik hem de teknoloji açısından katkıda bulunmamızı sağlıyor. Dünyadaki diğer ekonomilerle rekabet edebilmenin yolu da buradan geçiyor. Bizim üretimde gösterdiğimiz bu çaba sektörümüzün ilerlemesinin önünü açıyor” diyerek sözlerine şunları ekledi:

“Türk enerji şirketleri üretim kapasitesi ve çeşitliliği ile dünyada oldukça iyi bir noktada konumlanıyor. İç ve dış etkenlere bağlı olarak çeşitli zorluklarla karşılaşsa da çok sayıda faaliyet ve oyuncuyu kapsayacak şekilde değer zinciri oluşturmaya devam ediyor. Dışa bağımlılığı azaltmak için ilerlemesini sürdürüyor ve piyasalara yön veriyor.”

Büyümenin sırrı paydaşların beklentilerini karşılamaktan geçiyor”

Enerji sektöründe köklü bir şirket haline gelmenin formülünü anlatan Kalen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Öztürk, sözlerini şöyle sonlandırdı:  “Enerji sektöründe büyümenin sırrı müşterilerinizin ürün ve hizmetinizden mutlu olmasından geçiyor. Biz de bu yönde olumlu geribildirimler alıyoruz. Kalen Grup olarak bugün, orta ve yüksek gerilim ekipmanları, güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi santralleri ekipmanları, izolasyon malzemeleri, kablolar ve iş güvenliği malzemeleri gibi geniş bir yelpazede üretim yapıyoruz. Son kullanıcıdan kobilere kadar pek çok paydaşımız var. Her birinin beklentilerini tümüyle karşılayarak büyüme ivmemizi artırıyoruz. 2024’te de gerçekleştireceğimiz yatırımlarla yeni markamız öncülüğünde Londra’ya açılacağız. Ayrıca Ankara’ya yeni bir üretim tesisi kazandıracağız.”

Samsun Belediye Ticaret Merkezi Yüzde 45 Tamamlandı

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Belediye Ticaret Merkezi inşaatında yüzde 45 ilerleme kaydedildi.

Samsun’da ticaretin en hareketli olduğu lokasyonların başında gelen Saathane Meydanı’nda Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen dönüşüm projesi hızla devam ediyor. Saathane Meydanı Projesi’ne hizmet binasını da dahil eden Büyükşehir Belediyesi, 5 katlı binanın yıkımın ardından tarihi dokuyla uyumlu Belediye Ticaret Merkezi Projesi’nin startını verdi. Projenin inşaatında yüzde 45 fiziki gerçekleşmeye ulaşıldı. Tarihi ve turistik bir çarşı olacak ‘Belediye Ticaret Merkezi Projesi’nde iki katlı 19 mağaza, 5 restoran ve 139 araçlık otopark yer alacak.

Proje inşaatındaki son durum ile ilgili bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanı Nurettin Özbey, “Belediye Ticaret Merkezi Projesi’nin hazırlık sürecinde alanın tarihi dokusunun korunması ön planda tutuldu. Arşivler taranarak mevcut alanda bulunan tarihi çarşının bir asır önce çekilmiş fotoğraflarını bulduk. Fotoğraflar ışığında tarihi dokuya uygun bir proje hazırlandı. Önce mevcut binamızı tahliye edip yıktık ardından da Belediye Ticaret Merkezi’nin inşaatına hızla başladık. Buraya da yine tarihi dokusuna uygun olacak şekilde 3 bloktan oluşan çarşı yapıyoruz. Bu bölgenin en büyük problemlerinden biri olan otopark probleminin de farkında olarak alt bölüme 139 araçlık otopark yapıyoruz” dedi.

Özbey, 2024 yılı Eylül ayında inşaatının bitirilmesinin hedeflendiğini söyleyerek, “Samsun’a yakışır, çok hoş, çok nezih, Samsun’un tarihi dokusuyla uyumlu bir projeyi hayata geçiriyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İnşaatta bodrum katlar ve otopark bölümü bitti, üst katlardaki çalışmalar devam ediyor. Burada yerin altında çalışmak zordu deniz seviyesi nedeniyle. O yüzden işin büyük kısmını tamamladık diyebiliriz. Yüzde 45 fiziki gerçekleşmeye ulaştık” diye konuştu.

Ümraniye Topağacı Kentsel Dönüşüm Projesinde Temel Atıldı

Ümraniye’de 174 bin binanın yıkılarak yerine bin 174 konut ve ticari alanın kazandırılacağı Topağacı Kentsel Dönüşüm Projesinde temel atıldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Ümraniye Belediyesince yürütülen Topağacı Molla Hüsrev Camisi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi’yle 53 bin 154 metrekare tapu alanında 174 bina yıkılarak, yerine 109 bin 518 metrekare satılabilir alana sahip 1174 konut ve ticari alan yapılacak.

Mevcut 174 yapı, 221 bağımsız birim ve 426 hak sahibinin kentsel dönüşüme katıldığı Topağacı Mahallesi Projesi’nde, sosyal donatı alanları, açık spor alanı, parklar, aile sağlığı merkezi, kültürel tesis, açık ve kapalı otoparklar yer alıyor.

Proje tamamlandığında 4 bin 700 kişi yeni ve güvenli evlerine kavuşacak.

Törende konuşan Mehmet Özhaseki, bakanlık olarak kendilerine biçtikleri birinci misyonlarının 6 Şubat’ta meydana gelen depremler nedeniyle yıkılan evlerin yapılması, dışarıda kalan kişilerin sağlıklı evlerine kavuşabilmeleri olduğunu dile getirdi.

Özhaseki, ikinci misyonlarının da İstanbul başta olmak üzere bütün kentlerin depreme daha dirençli hale getirilmesi ve şehirleri depreme hazırlamak olduğunu söyledi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri nedeniyle 850 bin bağımsız birimin yıkıldığını, 18 ilin depremden etkilendiğini dile getiren Özhaseki, şöyle devam etti:

“14 milyon insanımız zarar gördü. 53 bin 500 kardeşimizi toprağa verdik. Yüz binlerce ev yaptırıyoruz, binden fazla şantiyemiz var. 4 bin 333 köyde şu anda evler yapılıyor. Kimi köylerde 50, kiminde 100, kiminde 150 ev yıkıldı. Her birisine şimdi çelikten evler yaptırıyoruz. Salı günü yine dağıtım törenimiz var, kura çekiyoruz, 75 bin konut hazır, onları tüm hak sahiplerine dağıtacağız. Ondan sonra da her ay 10 bin, 15 bin evimizi vermeye devam edeceğiz.”

Özhaseki, deprem bölgesinden sonra kendileri için ikinci önemli konunun İstanbul olduğunu belirterek, “İstanbul bir deprem şehridir, Türkiye de bir deprem ülkesidir. Şu anda kırılmamış 500’e yakın fay hattı var. Nerede, hangi saatte, nasıl kırılacak? Hangi şekilde kırılacak? Nereleri yıkacak? Kimleri toprağın altına alacak bilinmiyor. Ama bilim adamları diyorlar ki özellikle İstanbul depremi için zaman doldu. Bu ülke bir deprem ülkesi.” diye konuştu.

Geçtiğimiz yüzyılda İstanbul’da 231 deprem meydana geldiğini, her sene 2 veya 3 yıkıcı deprem yaşandığını belirten Özhaseki, “Peki ne yapmamız lazım? Bir an önce tedbir almamız lazım, evlerimizi dayanıklı hale getirmemiz lazım. Belki bundan 30-50 sene önce başımızı sokabilmek amacıyla bulabildiğimiz yerlere elimize geçen imkanlarla bir ev yaptık, şimdi bir an önce bizim yenilememiz lazım. Dünyada bu işin zaten bir tek çözümü bulunmuş, onun da adı kentsel dönüşüm.” şeklinde konuştu.

‘Yarısı Bizden’ Kampanyasına İlişkin Merak Edilenler

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, ‘Yarısı Bizden’ kampanyası ile ilgili merak edilen 8 soruyu yanıtladı.

Kampanyaya ilişkin merak edilen 8 soru ve Bakan Özhaseki’nin yanıtları şu şekilde:

  • Konut için ne kadar hibe ve kredi verilecek?

Bakanlık “Yarısı Bizden” diyor ve hak sahiplerine yarı yarıya destek geliyor. Hak sahiplerine bir konut için 700 bin lira hibe, 700 bin lira kredi ve diğer her konut için 1 milyon 400 bin lira kredi verilecek.

  • İşyeri için ne kadar hibe ve kredi verilecek?

İşyeri için de destek yarı yarıya. Bir iş yeri için 350 bin lira hibe, 350 bin lira kredi ve diğer her bir iş yeri için 700 bin lira kredi verilecek.

  • Kredi için gelir şartı aranıyor mu?

Hayır, hak sahiplerine kredi verilirken gelir ve kredi puanına bakılmayacak.

  • Kiracılara destek sağlanacak mı?

Kiracılara tarihte ilk kez destek sağlanacak. Dönüşüm sürecinde bir ilk yaşanacak ve kampanya kapsamında taşınmazı kullanan kişiye bir kereye mahsus 100 bin lira taşınma desteği verilecek. Dönüşüme girecek evde ev sahibi yaşıyorsa ev sahibi, kiracı varsa kiracı bu desteği alacak.

  • Bakanlık ödemeyi ne zaman, nasıl yapacak?

Ödemeler hak sahibi adına yükleniciye yapılacak. Bakanlık ödemeleri yapıdaki hak sahipleri adına “hak sahiplerinin anlaştığı yüklenici”nin Emlak Katılım Bankası’nda açacağı vadesiz hesabına dört taksitle yapacak.

  • Hak sahiplerinin ödemeleri ne zaman başlayacak?

Ruhsat tarihinden itibaren 24 ay sonra ödemeler başlayacak. Yani vatandaş, riskli yapısını yenileyip güvenli konutuna geçtikten sonra ödemelere başlayacak. Böylece konutu dönüşüme girecek vatandaş dönüşüm sürecinde hem kira hem kredi taksiti ödemek zorunda kalmayacak.

  • Kampanya hangi şartlarda uygulanmayacak?

Projedeki bağımsız bölüm sayısı veya inşaat alanının mevcut bağımsız bölüm sayısı veya inşaat alanının bir buçuk katını geçmesi halinde kampanyadan faydalanılamayacaktır. 1 Nisan 2023’ten önce yeni yapıya ilişkin yapı ruhsatı alınmış ise kampanyadan faydalanılamayacaktır.

  • Kredi geri ödemeleri nasıl hesaplanacak?

Ruhsat alındıktan iki yıl sonra ödemeler başlayacak olup 10 yıla kadar vade uygulanacaktır. İlk yıl taksitlerde faiz uygulanmayacak, sonraki yıllarda ise kalan borç miktarı her yıl ocak ayında yıllık TÜFE artışının yarısı oranında güncellenerek kalan taksit sayısına bölünecek.

Antalya Havalimanı Genişletme Projesi Bu Yıl Tamamlanıyor

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 800 milyon avrodan fazla yatırım bedeline sahip Antalya Havalimanı Genişletme Projesi’nin bu yıl içinde tamamlanacağını açıkladı.

Bakan Ersoy konuyla ilgili şunları söyledi:

“Antalya Havalimanı geneline bakıldığı zaman hükümetimiz Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız aracılığıyla havalimanının genişletilmesi ve iyileştirilmesi konusunda çok ciddi çalışmalar başlattı. Bu çerçevede havalimanının hem iç hat hem dış hat terminalleri büyütülüyor. Aynı zamanda VIP, CIP, genel havacılık, kargo terminalleri, yeni apron bölgelerin ilavesi ve cami inşaatı yapılıyor. 800 milyon avrodan fazla bir yatırım kapasitesiyle bu yıl içinde hızlı bir şekilde tamamlanacak” diye konuştu.

Antalya Havalimanı genişletim projesiyle ilgili tüm detaylarıyla burada bulabilirsiniz.

Kocaeli Şehir Hastanesi’ne Ulaşım 15 Dakikaya Düştü

Kocaeli Şehir Hastanesi Tramvay Hattı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun da katılımıyla hizmete açıldı.

Kocaeli Şehir Hastanesi Tramvay Hattı Açılış Töreni’nde konuşan Uraloğlu, yeni hattın, ülkenin en büyük üretim merkezlerinden Kocaeli’nin kent içi raylı sistem ağını güçlendireceğini ve vatandaşların hastaneye ulaşımını kolaylaştıracağını belirtti.

Uraloğlu, sadece bu yılın başından beri Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı’nın son halkası Kağıthane-Gayrettepe kesimini, Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem hattını, Bakırköy Sahil-Bahçelievler-Güngören-Bağcılar Kirazlı Metro Hattı’nı hizmete açtıklarını anımsatarak, “Ankara’da Batıkent-Sincan, Kızılay-Çayyolu, Keçiören-Atatürk Kültür Merkezi metrolarını ve BAŞKENTRAY’ı; Kayseri’de Anafartalar-Yüksek Hızlı Tren Gar Tramvayı’nı, Antalya’da Expo Havalimanı Tramvay Hattı’nı, İzmir’de Büyükşehir Belediyesi ile ortak çalışma yaparak İZBAN’ı, Gaziantep’te yine Büyükşehir ile çalışarak GAZİRAY’ı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak biz hayata geçirdik.” diye konuştu.

Türkiye genelinde 416 kilometrelik kent içi raylı sistem projesini tamamlayarak hizmete sunduklarını bildiren Uraloğlu, Kocaeli’de Gebze Sahil-Darıca OSB Metrosu olmak üzere İstanbul ve Bursa’da 60,7 kilometre daha yeni raylı sistem hattının yapım çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti.

5 İstasyondan Oluşuyor

Bakan Uraloğlu, Kocaeli Şehir Hastanesi Tramvay Hattı’nın çalışmalarına 4 Kasım 2022’de başladıklarını ve 1,5 yıl gibi kısa sürede tamamlayarak büyük başarıya imza attıklarını vurgulayarak, 3,1 kilometre uzunluğundaki hattın, Kanal Yolu, Turan Güneş, Başaran, FTR Fizik Tedavi Rehabilitasyon ve Şehir Hastanesi olmak üzere beş istasyondan oluştuğunu aktardı.

Hat sayesinde şehrin dışındaki hastaneye ulaşımın 15 dakikaya düştüğüne işaret eden Uraloğlu, tramvayların günde 210 bin kişiyi taşıyacağını, hattın, önümüzdeki süreçte Otogar İstasyonu’ndan Plaj Yolu Tramvay Hattı’na da entegre edileceğini bildirdi.

246 Milyar TL Yatırım

Ulaşım olanakları çeşitliliğinin Kocaeli’yi çok avantajlı kıldığı için yabancı sermayeli ve büyük ölçekli işletmelerin en çok Kocaeli’yi tercih ettiğinden bahseden Uraloğlu, şunları kaydetti:

“Kocaeli için geliştirilen ulaşım projelerine de bu açıdan yaklaşıyoruz. Bugüne kadar Kocaeli’nin ulaşım ve iletişim altyapısı için 264 milyar lira yatırım gerçekleştirdik. Kocaeli’yi tam anlamıyla uluslararası bir ticaret merkezine dönüştürdük. Başta İstanbul olmak üzere tüm komşularına yüksek standartlı bölünmüş yollarla bağladık. Bölünmüş yol uzunluğunu 376 kilometreye çıkardık. İstanbul-İzmir ve Kuzey Marmara otoyollarını tamamlayarak dört bir yanını otoyol ağı ile sardık. Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı ile Kocaeli’yi de YHT ile tanıştırdık. Köseköy Lojistik Merkezi’nin ilk etabını açarak ithalat ve ihracat taşımalarına büyük bir ivme kazandırdık.

Az önce de belirttiğim üzere Kocaeli’de yapımı devam eden kent içi raylı sistem projemiz daha var. Gebze Sahil-Darıca OSB Metro Hattı. Gebze Organize Sanayi Bölgesi ile Darıca Sahili arasındaki yerleşimin yoğun olduğu bölgeleri metro konforunda birbirine bağlıyoruz. 15,4 kilometre uzunluğunda çift hat olarak inşa edilen hattımız 11 istasyonda hizmet verecek. Bu hat, tasarım hızı 90 kilometre olan araçlarla günde 330 bin yolcuya hizmet edecek kapasitedir. Gar İstasyonu ile Marmaray Hattı’na entegrasyon imkanı da sunacaktır. Ayrıca OSB İstasyonu’nun 1 kilometre kuzeyinde, yaklaşık 93 bin metrekare alan üzerinde 68 adet metro aracı kapasiteli depo ve bakım alanı da inşa ediyoruz.”

Stuttgart’ta 2 Bin Kişilik Cami İnşaatı Başladı

Almanya’nın Stuttgart şehrinde hayata geçirilen ve 2 bin kişi kapasiteye sahip olacak Cami ve Külliye inşaatı başladı.

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin başkenti Stuttgart’a 2 bin kişilik cami ve külliye inşa ediliyor. Projesi Aralık 2019’da tanıtılan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Stuttgart-Feuerbach Yeni Camii ve Külliyesi’nin inşaat ruhsatının onaylanmasının ardından çalışmalar başladı.

4 bin 750 metrekarelik alan üzerine inşa edilecek ve 2 bin kişinin ibadet edebileceği caminin külliyesinde eğitim ve sosyal etkinlikler için özel alanlar, konferans salonu, idari birimler ve kapalı otopark yer alacak. Maliyeti yaklaşık 22 milyon euro olan projenin inşaatının en fazla 4 yılda tamamlanması bekleniyor.

Bölgede yaşayan cemaat, ibadetlerini geçici olarak inşaat yakınına kurulan konteynerde yapıyor.

Feuerbach DİTİB Yeni Camii Dernek Başkanı İsmail Çakır yaptığı açıklamada, inşası başlayan külliyenin Almanya’da bir ilk olacağını belirterek, “Her kesime hitap eden çok fonksiyonlu bir cami günümüze kadar yapılmamıştı. Biz de hepsini düşünerek bir ilke imza atacağız. Toplam 4 bin 750 metrekare kullanım alanı olacak. Yardımlarımız iyi gelirse 2 bin metrekare daha ilave edeceğiz” dedi. Yeni projeden aylık 35 bin euro bir gelir elde edileceğini ifade eden Çakır, Müslümanlardan projeye destek olmalarını beklediklerini söyledi.

Stuttgart Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Fatih Burak Mermer, Feuerbach bölgesinde daha önce bir caminin olduğunu ancak gelişen şartlar nedeniyle ihtiyaçlar karşısında yetersiz kaldığını belirterek, “Camimizi, kültür merkezimizi ve konferans salonlarımızı yenilememiz gerekti. Almanya’nın Stuttgart şehrinde merkezimizde muhteşem bir mabedin inşası için iş makinelerimiz ve inşaat firmamız çok güzel bir şekilde çalışıyorlar. Almanya’daki camilerimiz sadece beş vakit namazın kılındığı camiler değildir. Konferans salonlarıyla bir kültür merkezi, aynı zamanda sınıflarımızla bir eğitim merkezi, resmi ve dini törenlerimizi, toplantılarımızı yaptığımız kültür merkezimizdir” dedi.

Aydın, Buharkent’te Yol Çalışmaları Sürüyor

Aydın’ın Buharkent ilçesine bağlı Feslek Mahallesi’nde başlatılan yol çalışmaları hızla sürüyor.

Aydın’ın Buharkent ilçesinde yol yapım ve bakım çalışmalarına devam eden Buharkent Belediyesi ekipleri, vatandaşların ulaşımını kolaylaştırıyor. Bu çerçevede Feslek Mahallesi Gümrükler mevkiine giden ekipler, bölgede gerçekleştirdikleri parke taşı döşeme işleminde hız kesmiyor. Yolun en kısa sürede tamamlanacağını ifade eden Buharkent Belediye Başkanı Mehmet Erol, “İlçemize bağlı Feslek Mahallesi Gümrükler Mevkiindeki parke taşı döşeme çalışmalarımız devam etmektedir” dedi.

K.K.T.C’ye Konut Yatırımcısının İlgisi Büyük

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (K.K.T.C) İskele, Magusa, Gaziveren kentlerinin büyük ilgi gördüğünü söyleyen Yatırım Danışmanı Özge Özler, en fazla talebin Rusya, İran ve Avrupa’dan geldiğini söyledi.


İtalya’ya bağlı Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası Kıbrıs, son dönemde inşaat projeleri ve yatırımcı ilgisiyle dikkat çekiyor.

Dünya Gazetesi’nden Hamide Hangül’ün haberine göre; sıcak iklimi, 300 gün turizm potansiyeli, emlak fiyatlarının Avrupa’ya göre daha düşük olması ve poundla kira getirisiyle cezbeden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), yabancı konut alıcılarının akınına uğruyor. Ada’da yerli, yabancı yaklaşık 30’u büyük olmak üzere, irili ufaklı birçok müteahhidin 100’lerce daireyi aşan konut projeleri sürüyor. Artan talep ise gayrimenkul fiyatlarını 3’ye katlıyor.

Böylelikle 1+1 satılık daireler 55 bin pounddan (2.2 milyon TL), 95 bin-120 bin pounda (3,91 milyon TL4.9 milyon TL) çıktı. Kiralar da 400 pounddan 650 pounda ulaştı. Ancak fiyatlar, halen Güney Kıbrıs’ın çok gerisinde. Örneğin, Limasol’da denize sıfır 1+ 1 dairenin metrekaresi ortalama 14 bin 400 Euro olurken, Kuzey’de 2 bin 500-3.000 bin pound (3 bin 512 Euro) seviyesinde.

Ada’da yıldızı parlayan İskele’nin yanı sıra, Girne, Gazimağusa, Esentepe ve Gaziveren yatırımcıların gözdesi. En fazla Rusya, İran ve Avrupa’dan talep geliyor. Bu ülkeleri daha sonra Türkler takip ediyor. KKTC’ye yatırımcı ilgisini, konut talebini ve fiyatları KKTC’de Emlak ve Yatırım Danışmanı Özge Özler ile konuştuk.

Almanya’dan Ciddi Talep Var

KKTC’ye son yıllarda yabancı konut yatırımcılarının büyük ilgi gösterdiğini söyleyen Özge Özler, Ada’nın, Avrupa’nın radarında olduğunu belirterek, “Özellikle Almanya’dan çok ciddi talep aldık. Macaristan var. Son dönemde Polonya, Litvanya ülkelerinden de yatırım yapıyorlar” dedi.

KKTC’de özellikle yeni gelişen bölgelerde yaklaşık 30 büyük müteahhit firmasının konut projeleri geliştirdiğini söyleyen Özler, “Onların dışında aktif rol alan küçük firmalar da mevcut. Özellikle büyük firmaların projelerinin dünya ülkelerine tanıtımı ve satışı yapılıyor” diye konuştu. KKTC’de, pandemiden sonra İskele bölgesine ciddi bir ilgi olduğuna işaret eden Özler, Forbes’ta da İskele Long Beach’ın en güzel sahil gösterildiğine dikkat çekti.

Ancak İskele’de çok fazla yapılaşmanın devam ettiğini belirten Özler, “O nedenle alt yapı problemi oluşmaya başladı” dedi. Konut alıcısının İskele bölgesinin yanı sıra, Girne Esentepe ve Gaziveren’e de ilgi gösterdiğini işaret eden Özler, Rusya, İran ve Avrupa vatandaşların ilk üç sırada geldiğini, İskele’de ise Türk yatırımcı oranının yüzde 30-40’ı bulduğunu kaydetti.

Talep Döviz Getirisinden ‘Değer Artışına’ Kaydı

Konut yatırımcılarının ilk başta dövizle kira getirisi için Ada’yı tercih ettiğini belirten Özler, “Şu anda farkındalık değer artışına kaydı. Çünkü değer artışı, dövizle kira getirisinden çok daha kârlı. Taleple birlikte ciddi bir değer artışı var. Bazı bölgelerde fiyat artışı yüzde 100’ü gördü” dedi. Yatırımcı için cazip olan Gaziveren’de de fiyatlarda yüzde 50 artış beklendiğini söyleyen Özler, “Çünkü bölgeye ciddi talep var” diye konuştu.

Kiralara da değinen Özge Özler, şu bilgileri verdi: “Örneğin, Girne merkezde 1+1 bir daire 600 pounddan başlıyor. Yine, 2 bin 500 – 3 bin pounda da kiralık, penthouses daireler var” dedi. Türklerin en çok yatırım için konut aldığını söyleyen Özler, “Ancak çok ilginç bir durum var. Önce daireyi alıyor, birkaç yıl sonra Kıbrıs’a yerleşmeye karar veriyorlar” dedi.

KKTC’nin turizm ve eğitim adası olduğunu vurgulayan Özge Özler, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“21 üniversite, 100 binden fazla öğrenci var. Beş yıldızlı çok sayıda otel var. Girne, Lefkoşa, Gazimağusa gibi merkez bölgelerde sürekli kiralık ihtiyacı doğuyor. O nedenle bu bölgelerde inşaatlar sürüyor” dedi.

Turistik amaçlı kiralamaların da ilgi gördüğüne işaret eden Özler, kısa süreli kiralamaların kârlılık için çok avantajlı olduğunu, bazı bölgelerde turizm gün sayısının 300 gün üzerinden hesaplandığını vurguladı. Ayrıca, Esentepe’de marina projesi inşa edileceğini belirten Özler, “Proje bittiğinde Bodrum’un Yalıkavak’ı olacak, değeri artacak” dedi.

Kuzey ve Güney karşılaştırıldığında fiyatlarda ciddi fark olduğuna işaret eden Özge Özler, “Örneğin Güney’de Limasol’da denize sıfır 1+1’lerin ortalama metrekare fiyatı 14.400 Euro. Bizde 2 bin 500-3.000 pound (3 bin 512 Euro) seviyesinde. Akdeniz ülkelerine göre baktığımızda, metrekare fiyatları Kuzey Kıbrıs’ta 7’de 1. Bu makas mutlaka daralmalı” dedi.

Güney’de fiyatların yüksek olmasının AB üyeliğinin etkili olduğunu, ancak pandemi sonra Kuzey’de yatırım değerinin artmaya başladığını dile getiren Özler, talep ve yeni projelerle bu artışın süreceğini sözlerine ekledi.

İstanbul’da Lüks Site Aidatları Arttı

İstanbul’da kira giderleri en üst noktalarda ulaşmışken, lüks sitelerdeki aidat ve kira bedelleri de çok yükseldi. 

Lüks semtlerde, ünlü isimlere komşu olmak için yüksek kiraların yanı sıra yüksek aidatları da gözden çıkarmak gerekiyor.

Ömer Karahan, yazısında ünlülere komşu olmanın bedelini kaleme aldı. Yazıda, Ulus’ta bir sitede aidat fiyatlarının 41 bin TL’yi, Zorlu’da ise 40 bin TL’yi bulduğu ifade edildi.

İstanbul’un lüks semtlerindeki dairelerin aidat bedelleri:

Ulus Savoy Sitesi:

2+1: 22 bin TL
3+1: 33 bin TL
4+1: 41 bin TL

Esentepe İstanboolum:

2+1: 15 bin-22 bin TL

Göktürk Özak:

2+1: 9 bin 500 TL
3+1: 12 bin TL

Göktürk Lale Kasrı:

3+1: 14 bin TL

Ulus Platin Konutları:

2+1: 14 bin TL
3+1: 17 bin TL

Maslak Ecplise:

3+1: 11 bin TL

Maslak Mashatten:

3+1: 12 bin TL

Zorlu:

2+1: 30 bin TL
3+1: 45 bin TL
4+1: 50 bin TL

Acarkent:

Villa aidatı5 bin ile 7 bin 500 arası

Çekmeköy:

İkiz villalardan birinin aidatı 15 bin TL

Çengelköy Sultan Makamı Sitesi:

Bahçe dubleksi: 17 bin TL

Çiftehavuzlar:

Rezidans: 4 bin 250 TL

Kaynak: Yeniçağ

Dubai’nin En Pahalı Konutunu 130 Milyon Dolara Bir Türk Aldı

Emlak yatırımcılarının Dubai’yi tercih etmesinin bir diğer önemli nedeni de Dubai’de gelir vergisi olmaması. Dubai’de yabancı yatırımcılar aldıkları ev için gelir vergisi ödemiyor. Sadece emlak sektöründe değil, şirket sahibi olunca veya maaştan Dubai’de gelir vergisi kesilmiyor. 

Konut yatırımlarının yıllık yüzde 7-8 dolar bazında yıllık kira getirisi sağladığını söyleyen Uluslararası Gayrimenkul Uzmanı Şerif Nadi Varlı, “300 bin dolarlık bir daire aylık 2 bin dolar kira getirisi rahatlıkla sağlıyor. Dubai’de gelir vergisi, değer artış vergisi, kira vergisi olmaması da büyük avantaj sağlıyor. Türk bireysel yatırımcılarını kurumsal konut üreticileri de takip edeceğini düşünüyorum. Türk yatırımcıları konut almalarının yanı sıra sık sık tatil amaçlıda Dubai’ye gelmeyi tercih ediyor özellikle kış aylarında Dubai’nin sıcak yaz günlerini yaşatması önemli bir tercih sebebi oluyor” dedi.

“Dubai Her Konuda Olduğu Gibi Emlak Yatırımında da Çok Güvenilir Bir Yer”

Yatırım yaparken aracılık yapan emlak firmasının Dubai’de emlakçılık lisansı (RERA kartı) olup olmadığının bakılmasına dikkat çeken Varlı, “Yatırım yapacakları konut projesine yüzde 20 peşinat yatıracaklarsa, projenin yediemin (escrow) banka hesabının açılmış olmasına dikkat etsinler. Onun dışında Dubai her konuda olduğu gibi emlak yatırımında da çok güvenli bir yer. Gönül rahatlığıyla yatırım yapabilirler” diye konuştu.

“Gayrimenkulün Yüzde 50’sine Kadar 25 Yıl Vadeyle Kredi Kullanılıyor”

Uluslararası Gayrimenkul Uzmanı Şerif Nadi Varlı, “Müteahhitlerin taksit sistemi inşaat süresince, hatta bazı projelerde teslim sonrası 4 yıla kadar devam eden taksitler görüyoruz. Genellikle yatırımcılarımız bu taksit sistemini avantajlı görüyor. Aynı zamanda Türk yatırımcılar isterse turist olarak alacakları gayrimenkulün yüzde 50 sine kadar 25 yıl vadeye uzayan taksitlerle konut kredisi kullanabiliyorlar” dedi.

“En Cazip Bölgeler, En Fazla İşlem Gören En Fazla Ciro Eden Bölgelerdir”

Dubai’nin en fazla tercih edilen bölgeleri ve projeleri hakkında bilgi veren Varlı, “Sadece Türk yatırımcılar değil tüm yatırımcılar için en cazip olan bölgeler, en fazla işlem gören en fazla ciro elde eden bölgelerdir. Bunlarda Jumeirah Village Circle, Business Bay, Downtown en önemli 3 semt olarak belirtilebilir. Sobha Hartland 2, Binghatti Trillonaire, Rove Business Bay ise son dönemin popüler projeleri oldu” diye konuştu.

Yale, VHS’yi Satın Aldı

Ev güvenliği çözümlerinin lider sağlayıcısı Assa Abloy Group’un parçası olan Yale, Türkiye’nin önde gelen pencere ve kapı donanımları üreticisi VHS’yi satın almasını bir sonraki adıma taşıyor ve VHS’yi Yale olarak markalaştırıyor. 

Yale, Türkiye merkezli lider pencere ve kapı donanım üreticisi VHS Plastik Metal’i (VHS) Ekim 2022’de satın aldı. Bu satın alma kapsamında VHS, Türkiye’de Yale ile kapı ve pencere donanım ürünlerinin geliştirmeye ve yerel pazara olan bağlılığını korumaya devam ediyor.  

VHS, 15 Mart’tan itibaren tüm Yale marka unsurlarını sergileyerek tamamen Yale olarak yeniden markalaşacak ancak bir süre daha VHS şirketi adı altında faaliyet göstermeye devam edecek. Yeniden markalaşmanın sonraki adımı olarak, Yale Türkiye’nin yurtdışında katıldığı ilk fuar olan Almanya’daki Fensterbau Frontale fuarında ilk kez VHS ürünleri Yale olarak sergilenecek. 

Kadıköy’de Kentsel Dönüşüm Kapsamında Yıkılacak Binalarda Yer Alan Süsleme Öğeleri Koruma Altına Alındı

Kadıköy Belediyesi, kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalarda bulunan, her biri geçmiş dönemlerin sanat ve mimari anlayışını yansıtan süsleme öğelerinin korunması amacıyla meclis kararı alan ilk belediye oldu. Bu kararla birlikte Kadıköy’deki yüzden fazla binanın dış cephelerinde ve iç duvarlarında yer alan eserler, bilimsel yöntemlerle sökülecek ve yeniden değerlendirilmesi sağlanacak. 

Kadıköy Belediye Meclisi, mart ayı oturumunda Kadıköy’ün kültürel, sanatsal ve mimari değerlerinin korunması ve geleceğe aktarılması için önemli bir karara imza attı. Kadıköy Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve Kadıköy’de kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalardaki el yapımı süsleme öğelerinin korunması yönündeki teklif, belediye meclisi tarafından oy birliğiyle karara bağlandı. Türkiye’de bir ilk olan karara göre bundan sonra Kadıköy’de yıkımı yapılacak binaların iç ya da dış cephelerinde yer alan sanatsal niteliği bulunan eserler, bilimsel yöntemlerle sökülerek, yeniden değerlendirilecek. 

Bu kararla birlikte nitelikli süsleme öğelerine sahip binaların kentsel dönüşüm kapsamında yıkımı gerçekleştirilmeden önce Kadıköy Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne bağlı Koruma Uygulama Denetim Bürosu’na bildirim yapılması gerekecek. Kadıköy Belediyesi’nin uzman ekipleri tarafından sökümü yapılacak sanatsal çalışmaların, ya yıkılan yapıların yerine inşa edilecek yeni binalarda değerlendirilmesi ya da koruma altına alınarak müzede sergilenmesi sağlanacak. 

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Kadıköy Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne bağlı Koruma Uygulama Denetim Bürosu’ndan mimar Ferdi Seymen, “2012’de 6306 Sayılı afet kanunu çıkınca riskli yapılarla ilgili tespitler bunun en büyük yansıması Kadıköy’de oldu. Tabi bu hızlı dönüşümle beraber maalesef bu cephe süslemeleri bulunun mozaiklerinin bulunduğu seramiklerin yer aldığı yapılarda hızlıca dönüşümden etkilendi bizde tabi bu sürecin etkisinde kaybolmayı durdurmak bu seramikleri yaşatma adına bir çözüm yolu aradık. Eski eserleri korumayla ilgili mevcut bir kanun var ancak bu tür yapı üzerindeki süsleme öğeleri ilgili herhangi bir koruyucu madde yok. Bu konuda alınmış meclis kararı olarak Türkiye’de bir ilk olduk” dedi.

“Kentsel Dönüşümün Niteliğini Artıran Bir Uygulama”

Seymen, bu uygulamanın kentsel dönüşümü yavaşlatan değil dönüşümün niteliğini arttıran bir çalışma olduğunun da altını çizerek şunları söyledi: “Öncelikle halkımızın bunu bilmesi lazım. Bu öğeler, zaten yapısına bu zamana kadar değer katmış ve bundan sonra da değer katacak öğeler. Aslında korumanın hem kendisi için hem de Kadıköy kent için çok değerli olduğunu onun farkında olması lazım. Kesinlikle kentsel dönüşüm yavaşlatan değil aksine kentsel dönüşümün niteliğini arttıran bir uygulama olduğu yönünde vatandaşlarımızı da bilgilendiriyoruz. Onlar da mutlu oluyorlar. Eminim bu iş ilerledikçe süreç içerisinde mülk sahiplerinin de bu konuyla ilgili bize gelip başvuru yapacağına inanıyorum. Kadıköy’e ve eminim ki bu süreçten sonra bizi örnek alacak diğer ilçeler ve iller için de bu kararın hayırlı olacağını düşünüyorum.”

“Kent Hafızamız Açısından Çok Önemli”

Kadıköy Belediyesi’nde görev yapan sanat tarihçisi Mine Kantarcı da Kadıköy’deki binalarda yer alan süsleme öğelerinin tarihsel geçmişiyle ilgili şu bilgileri verdi: 

“Bunlar genelde 1950 ile 1990 yılları arasında şu anda kentsel dönüşüme giren yapılardaki süsleme öğeleri. Neden 1950 ile 1990? Çünkü Cumhuriyet döneminin bir mimarlık stili var. Bunun hemen arkasından İstanbul’a bir göç var ve o göçle beraber şu an yaşadığımız gibi bir kentsel yenileme yaşanıyor. Binalar yapılıyor, binalar yıkılıyor. 2-3 katlı binaların yerine geniş balkonlu bir yapı tipi geliyor. Bunları biraz hareketlendirmek, süslemek amacıyla da daha sonra bu süsleme öğelerinin yerleştiğini görüyoruz. Bazen içlerinde bazen dışlarında karşımıza çıkabiliyor. Mozaik olabiliyor, rölyef olabiliyor. Boyama örnek de olabiliyor. 

Biz Kadıköy Belediyesi olarak bunların korunması için 2020 yılında bir çalışmaya başladık ve bugüne kadar getirdik. Dönemin seramik ya da resim sanatçılarının yaptığı, binalarda tamamen sipariş üzerine yer alan süslemeler bunlar. Korunması, bizim kent hafızamız açısından hem de Kadıköy’ün tarihsel yapısını özetlemek açısından oldukça önem taşıyor. 

Etnik desenleri görüyoruz. Daha çok soyut çalışmalar görüyoruz. Burası sahil kesimi, burası yazlık bir yer. Dönemin yazlık bir yeri olduğu için de Göztepe, Feneryolu ve Suadiye gibi kesimlerde yazlık desenleri de çok görüyoruz. Güneş, deniz, kuşlar gibi.”

VitrA, Dünyanın İlk ve Tek Yüzde 100 Geri Dönüştürülmüş Seramik Lavabosunu Üretti

VitrA’nın yeni çevre dostu lavabosu, dünyanın ilk ve tek yüzde 100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyor. Atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veren lavabolar sayesinde, küresel ısınmaya üretim süreci kaynaklı etki ürün başına yüzde 30 azalıyor.

VitrA, kendi kategorisinde dünyanın ilk ve tek yüzde 100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosunu ürettiğini açıkladı. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık yüzde 100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretildi. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak kasım ayında düzenlenen UNICERA Fuarı’nda tanıtıldı. Mat bej renkte ve 5 formda tasarlanan lavaboların ardından, VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi planlanıyor.

Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı en üst seviyeye çıkarıyor. ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini yüzde 30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak yüzde 36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kg hammadde tasarrufu ve yüzde 38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

“Döngüsel ekonomiye katkımızı en üst seviyeye çıkarmaya kararlıyız”

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan lavaboyla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda yeni bir standart ortaya koyduklarını söyleyen

Eczacıbaşı Yapı Gereçleri CEO’su Özgen Özkan, şu açıklamayı yaptı:

“Yenilikçi bir iş modeli ve döngüsel tasarım ilkeleri doğrultusunda, seramik sağlık gereçleri üretiminden doğan atıklarımızı, başka bir fabrikaya hammadde olarak göndermek yerine, kendi üretim sürecimizde yeniden kullanmaya başladık. Böylece doğal kaynakları ve ekosistemleri korumamız​, çevresel etkiyi ve karbondioksit salımını azaltmamız, artan maliyetlerin önüne geçmemiz ve hammadde kısıtlarını ve risklerini aşmamız mümkün oluyor. yüzde 100 geri dönüştürülmüş lavabo, daha az kaynak kullanma, atıkları en aza indirme ve döngüsel ekonomiye katkıyı en üst seviyeye çıkarma konusundaki kararlılığımızı temsil ediyor.” 

Küresel ısınmaya yüzde 30 daha az etki

Dünyanın ilk ve tek yüzde 100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosunun üretimi sayesinde, küresel ısınmaya etkiyi ürün başına yüzde 30 azalttıklarına dikkat çeken Özgen Özkan, “Çevre dostu lavabolar, VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Sırlama için de geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılması konusunda ArGe çalışmalarımız devam ediyor. Paketleme malzemelerinden yeni ikon kullanımına kadar farklılaştırılan lavaboların ardından, yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemelerle yeni ürünler üreterek ürün gamımızı genişletmeyi hedefliyoruz” dedi.

Şubat Ayı Sonu İtibarıyla Konut Satışları Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde 17,3 Arttı

TÜİK Şubat ayı konut verileri açıklandı. 2024 yılı Şubat ayında 93 bin 902 adet konut satıldı. 2024 yılı Şubat ayında gerçekleşen konut satışları 93 bin 902 adet gerçekleşirken, 2023 yılının Şubat ayında gerçekleşen 80 bin 031 adet dolayındaki satış adedine kıyasla yaklaşık yüzde 17,3 oranında artış yaşandı.

Verileri değerlendiren EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “2024 yılı Şubat ayında gerçekleşen konut satışlarına baktığımızda 93 bin 902 adet konutun satılmış olduğunu görüyoruz. 2023 yılının Şubat ayında gerçekleşen 80 bin 031 adet dolayındaki satış adedine kıyasla yaklaşık yüzde 17,3 oranında artış yaşandı. 

Kıyaslamayı Şubat sonu itibatiyle yapacak olursak; 2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle 93 bin 902 adet konut satıldı. İki yılı kıyasladığımızda bu yıl 2023 yılının aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 17,3 oranında artış yaşandı. 2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle 2023 yılı aynı dönemini kıyaslayacak olursak 2023 yılında yaklaşık yüzde 18 oranında düşüş yaşanmıştı.

İpotekli konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 49,14 oranında azaldı

İpotekli satışlar 2024 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 49,14 oranında azalarak 8 bin 827 adet olarak açıklandı. 2024 yılı Şubat ayında, toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 9,40 olarak gerçekleşti. 2024 yılı Şubat sonu itibariyle baktığımızda gerçekleşen toplam ipotekli konut satışları 2023 yılının aynı döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışlarına kıyasla yaklaşık yüzde 49,14 oranında düşüş gösterdi. 2024 yılı Şubat sonu itibariyle baktığımızda gerçekleşen toplam ipotekli konut satışları 2023 yılının aynı döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışlarına kıyasla  yaklaşık yüzde 12,73 oranında düşüş göstermişti. 

2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle gerçekleşen kümüle konut satışlarının içinde ipotekli satışların oranı yüzde 9,40 mertebelerinde gerçekleşti. 2023 yılı Şubat ayında bu oran aynı etkilerden dolayı yüzde 21,69 seviyelerindeydi. 

2024 yılı Şubat ayında 28 bin 594 adet konut ilk defa el değiştirdi

İlk el konut satışlarının payı yüzde 30,45 olarak gerçekleşti

Bir başka önemli veri de ilk satışlar, 2024 yılı Şubat ayında gerçekleşen ilk el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,8 oranında artarak 28 bin 594 adet açıklandı. 2024 yılı Şubat ayında, toplam konut satışları içinde ilk el konut satışlarının payı yüzde 30,45 olarak gerçekleşti.


İlk elde azalan konut satışlarındaki en büyük etken ilk el üretimlerinde stok miktarının yani yeni yapılan konutun azalması. Toplam satışlar içindeki satış yüzdesi önceki yıllarla benzer olsa da satış rakamlarındaki mutlak değer azalışından ilk el satışları da etkilendi.


2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle gerçekleşen kümüle ilk el konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,80 oranında artarak 28 bin 594 olarak açıklandı. 2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle toplam konut satışları içinde ilk el satışların oranı yüzde 30,45 civarında seyretti. 2023 yılı aynı döneminde bu oran yüzde 29,33 oranındaydı.

Büyükşehirlerde durum nasıl değişti 

İstanbul, İzmir ve Ankara özelinde bakacak olursak; 2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle kümüle konut satışlarının, 2023 yılı aynı dönemine nazaran İstanbul’da yaklaşık yüzde 8,1, Ankara’da yüzde 11,9 ve İzmir’de ise yüzde 6,3 oranında azaldığı görülmektedir. 

Ocak ayında yabancılara yapılan konut satışları geçen senenin aynı ayına göre yüzde 44,90 oranında azaldı.

Yabancılara yapılan konut satışı 2024 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,90 oranında azalarak 1.846 adet açıklandı. 2024 yılı Şubat ayı sonu itibariyle yabancıya satılan kümüle konut adedinin toplam satışlar içindeki oranı yüzde 2,2 oranındadır. 2023 yılı aynı döneminde bu oran yüzde 4,2’ydi. 

2024 yılı Şubat ayında ilk sırayı 659 adet konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 691 adet konut satışı ile İstanbul ve 151 konut satışı ile Mersin izledi. 2024 yılı Şubat ayında yine Rusya açık ara konut alımında birinci sırada oldu. 2024 yılı Şubat ayında ülke sıralamasında 395 konut satış sayısı ile Rusya ilk sırayı aldı. İran 200 konut satışı ile ikinci ve 105 konut satışı ile Ukrayna üçüncü oldu. 

Türkiye, AB’nin Karadeniz Programında En Fazla Projesi Kabul Edilen Ülke Oldu

Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, Türkiye’nin, 35,77 milyon avro bütçeli Karadeniz Havzası Programı çağrısına katılan 7 ülke arasında “en fazla proje başvurusu kabul edilen ve hibe alan ülke” olduğunu açıkladı.

Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, AB’nin “Interreg NEXT Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı” kapsamında Türkiye’nin, 35,77 milyon avro bütçeli Karadeniz Havzası Programı çağrısına katılan 7 ülke arasında “en fazla proje başvurusu kabul edilen ve hibe alan ülke” olduğunu bildirdi.

AB Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, AB’nin Uyum Politikası ve Komşuluk Politikası araçlarından “Interreg NEXT Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı”nın 2021-2027 dönemi ilk teklif çağrısı sonuçları duyuruldu.

Program çerçevesinde Türkiye, 35,77 milyon avro bütçeli çağrıya katılan 7 ülke arasında “en fazla proje başvurusu kabul edilen ve en fazla hibe alan ülke” oldu.

Çağrıya, programın Türkiye’deki uygulama alanında yer alan Karadeniz kıyısı ve civarındaki 25 ilden kurum ve kuruluşlar, proje fikirleriyle katıldı.

30 Mart 2023’te duyurulan ilk çağrı altında, programdaki katılımcı ülkelerden, 117’si Türk ortaklı 151 proje başvurusu alındı.

Değerlendirme ve seçim süreçleri sonunda, 501 bin-1 milyon 500 bin avro bütçe aralığında bulunan ve inşaat ile altyapı yatırımı içeren 20 standart proje ve 250 bin-500 bin avro bütçe aralığında yer alan ve aynı alanda yatırımı içermeyen 13 küçük ölçekli proje olmak üzere toplam 33 proje hibe almaya hak kazandı.

Bunlardan 17’si standart ve 10’u küçük ölçekli proje olmak üzere 27 Türk ortaklı proje başvurusu kabul edilirken, bu projelerde yer alan toplam Türk ortak sayısı 35 oldu.

Ayrıca bu projelerin 15’inde Türk ortaklar, projeyi sunan ve koordine eden ana yararlanıcı ortak olarak yer alıyor.

Çağrı kapsamında seçilen 33 projenin toplam bütçesi 33,82 milyon, Türk ortaklı projelerin toplam bütçesi ise 27,8 milyon avro oldu.

Türkiye’nin 2007’den bu yana dahil olduğu ve AB Başkanlığının Ulusal Otorite görevini yürüttüğü Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı’nın 2021-2027 dönemi birinci teklif verme çağrısına, Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Ukrayna ve Yunanistan katıldı.

Kazanan Projelerin Çoğu İstanbul’dan

Kazanan projelerin illere göre dağılımına bakıldığında, 13 Türk ortak kuruluşu içeren 12 projeyle İstanbul birinci olurken, Trabzon’dan 7 proje, Edirne’den 4 Türk ortak kuruluşla 3 proje, Sakarya, Rize ve Zonguldak’tan 2 proje, Bartın’dan 2 Türk ortak kuruluşla 1 proje, Tekirdağ, Kocaeli ve Sinop’tan 1 proje desteklenecek. 

Çağrı kapsamında hibe desteği verilecek projeler, sürdürülebilir turizm, mavi ekonomi, iklim değişikliğine uyum, hava kalitesinin iyileştirilmesi, orman yangınlarıyla mücadele, ani sel baskınlarıyla mücadele, gıda israfını önleme ve bilinçlendirme, tarımsal biyoçeşitlilik, denizcilik teknolojileri gibi konular başta olmak üzere Karadeniz havzasındaki farklı sorunlara çözüm bulmak için gelecek aylarda hayata geçirilecek.

Programda 46,8 milyon avrosu AB katkısı olmak üzere 52 milyon avro bütçeli ikinci ve son proje teklif çağrısı 20 Mart’ta duyurulacak. Proje başvuruları, 20 Haziran’a kadar alınacak. 

Program

Türkiye’nin 2007-2013, 2014-2020 ve 2021-2027 dönemlerinde katılım sağladığı çok taraflı bölgesel işbirliği programı olan Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı’nda, ilk çağrıda yer almayan Ermenistan, Bulgaristan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Ukrayna ve Yunanistan da bulunuyor.

Programın Türkiye’deki uygulama alanı, İstanbul, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Zonguldak, Karabük, Bartın, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya, Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane’yi kapsıyor.

2014-2020 döneminde toplam bütçesi 53,9 milyon avro olan programın, 2021-2027 dönemi bütçesi 94 milyon avroya çıkarıldı.

Her bütçeleme döneminde açılan proje teklif çağrıları kapsamında, belirlenen potansiyel yararlanıcıların programın ortaklık koşullarını yerine getirmesi ve tespit edilen öncelik alanlarında proje fikirlerini sunarak başvuru yapması gerekiyor.

Kaynak: AA

İnşaat Sektöründe Ücretli Çalışan Sayısı Yıllık Yüzde 9,6 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, inşaat sektöründe ücretli çalışan sayısı Ocak ayında yıllık yüzde 9,6 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2024 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 14 milyon 620 bin 763 kişi iken, 2024 yılı Ocak ayında 15 milyon 22 bin 900 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2024 Ocak ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,1 arttı, inşaat sektöründe yüzde 9,6 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 3,1 arttı.

Ücretli çalışanların sektörlere göre dağılımı, Ocak 2024 

SektörÜcretli çalışan sayısıYıllık farkYıllık değişim (%)
Ocak 2024Ocak 2023
B-N Toplam (Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmetler)15 022 90014 620 763402 137 2,8
B-E-Sanayi4 989 8894 985 4014 488 0,1
B-Madencilik ve taş ocakçılığı138 482138 019463 0,3
C-İmalat4 648 3714 645 3882 983 0,1
D-Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı136 700133 4843 216 2,4
E-Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri66 33668 510-2 174 -3,2
F-İnşaat1 701 3241 552 301149 023 9,6
G-N-Ticaret ve hizmetler8 331 6878 083 061248 626 3,1
G-Ticaret3 261 4963 219 84141 655 1,3
H-Ulaştırma ve depolama1 190 7071 140 17250 535 4,4
I-Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri1 078 4061 032 12046 286 4,5
J-Bilgi ve iletişim289 891282 8037 088 2,5
K-Finans ve sigorta faaliyetleri336 901329 2547 647 2,3
L-Gayrimenkul faaliyetleri119 401116 1893 212 2,8
M-Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler645 595634 59910 996 1,7
N-İdari ve destek hizmet faaliyetleri1 409 2901 328 08381 207 6,1

Ücretli Çalışan Sayısı Aylık Yüzde 0,1 Arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2024 Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,1 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2024 Ocak ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,3 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 0,7 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,3 arttı.

Çok Boyutlu Kadastro Sistemi Geliyor

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2024-2028 Stratejik Planı’na göre, Türkiye 5 yıl içerisinde çok boyutlu kadastro sistemine geçiş yapacak.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2024-2028 Stratejik Planı’nda, geleceğin modern kadastrosundan beklenen gereksinimlerin karşılanabilmesi için arazinin tüm boyutlarındaki bilgileri içererek yönetebilecek bir yapıya kavuşturulması gerektiği vurgulandı. Bu kapsamda da çok boyutlu kadastro sistemine geçilmesi gerektiği aktarıldı. Plana göre, çok boyutlu kadastronun Türkiye’ye uygulanmasına yönelik idari, hukuki ve teknik bir rapor hazırlanacak. Raporlamaların ardından üç boyutlu şehir modelleri ile kadastro altlıklarının entegrasyonu sağlanarak altyapı ve deniz kadastrosunu içeren çok boyutlu kadastro sistemi kurulacak. Tüm Türkiye’de tek koordinat sistemine geçilerek kesin sayısal veriye ulaşılacak.

Plan uyarınca Türkiye taşınmaz değer haritaları da oluşturulacak. Bu haritalarda kullanılabilecek bir veri havuzunun oluşturulabilmesi için Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi’ne entegre bir Gayrimenkul Değer Bilgi Merkezi’nin kurulması da öngörülüyor. Bu sayede gayrimenkul değer değişimlerinin takip edileceği, emlak piyasasında spekülatif amaçlı fiyat artışlarının engelleneceği, bilirkişi raporlarına altlık oluşturulacağı kaydedildi. Türkiye için uygun toplu değerleme modelinin belirlenmesi hedeflendi.

Hızlı hizmet sunumu için var olan uygulamaların mümkün olduğunca vatandaşın anlayacağı şekilde iyileştirilmesi de hedefler arasında. 3 boyutlu bilgi sistemi kurularak sanal gerçeklik ya da hologram teknolojileri ile arazide ve taşra birimlerinde vatandaşlara görselleştirilmiş anlaşılabilir ve güvenilir verilerin sunulacak.

İzmir’de 5 Bin 168 Konut Satıldı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı konut satış verilerine göre, İzmir’de Şubat ayından 5 bin 168 konut satışı yapıldı.

İzmir’de ilk defa satılan konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,2 azalarak bin 364 oldu. İzmir’de toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 26,4 oldu.

3 Bin 804 Konut El Değiştirdi

İzmir’de ikinci el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,0 artarak 3 bin 804 olarak gerçekleşti. İzmir’de toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışlarının payı yüzde 73,6 oldu.

516 Adet İpotekli Konut Satıldı

İzmir’de ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,4 azalarak 516 oldu. Şubat ayında satışı yapılan konutların yüzde 10,0’ı ipotekli satış olarak gerçekleşti.

Yabancılara 24 Konut Satıldı

İzmir’de Şubat ayında yabancılara yapılan konut satışı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75,0 azalarak artarak 24 oldu.

Ülkemizde yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,9 azalarak bin 846 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 2,0 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 691 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 659 konut satışı ile Antalya ve 151 konut satışı ile Mersin izledi

Buca Birinci Sırada

İzmir’de 2024 yılı Şubat ayında en fazla konut satışı Buca’da gerçekleşti. Konut satış sayısı yüksek olan ilçelerden Buca’da 624 konut satılırken Buca’yı 479 konut satışı ile Karşıyaka, 466 konut satışı ile Torbalı, 440 konut satışı ile Menemen, 340 konut satışı ile Konak, 337 konut satışı ile Bornova, 313 konut satışı ile Karabağlar, 276 konut satışı ile Çiğli, 194 konut satışı ile Bayraklı ve 183 konut satışı ile Seferihisar takip etti.

THY ve Emlak Konut GYO’nun 6 İhalesi Sonuçlandı

Türk Hava Yolları (THY) ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (GYO) Kanal İstanbul çevresinde hayata geçireceği konut projesi için yapılan 6 ihale sonuçlandı.

2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3. havalimanı çalışanları için Emlak Konut GYO ile THY işbirliği ile Kanal İstanbul güzergahında Arnavutköy’e bağlı Dursunköy’de 3.6 milyon metrekarelik alanda konut inşa edileceğini duyurmuştu.

2018’den beri gündemde olan proje kapsamında etaplar halinde toplam 14 bin konut yapılarak Emlak Konut tarafından satışa çıkarılması, yapılacak konutların en az 3 bin adedinin THY  ve iştiraklerinin çalışanlarına satılması için sözleşme imzalanmıştı.

İlk etabın inşaatı için de 17 Mayıs 2023 tarihinde “Dursunköy 1. Etap 1. Kısım İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenleme İşi” için UNTD İnşaat A.Ş.  ile 3 milyar 488 milyon 800 bin TL’lik sözleşme imzalandı.

Emlak Konut GYO, KAP’a yaptığı bildirimde “Arnavutköy Dursunköy 3. Etap 10. Kısım Konut ve Ticaret İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenleme İşi” için Kibritçi İnşaat ile 12 Mart 2024 tarihinde 2 milyar 554 milyon 961 bin TL’lik sözleşme imzalandığını duyurdu. “3. Etap 5. Kısım” için de Misek İnşaat ile aynı gün  3 milyar 709 milyon 953 bin TL’lik sözleşme imzalandı. Böylece aynı gün içinde 6 milyar 265 milyonluk sözleşme imzalanmış oldu.

Aynı projenin “3. Etap 2. Kısım İnşaatı” için  Cevahir Yapı ile 29 Şubat 2024’te   3 milyar 569 milyon TL, “3. Etap 4. Kısım” için LEDA Yapı ile 29 Şubat’ta  3 milyar 369 milyon TL, “3. Etap 1. Kısım” için  KUZU Toplu Konut İnşaat ile 27 Şubat 2024’te 3 milyar 334 milyon TL, “2. Etap 1. Kısım” için ANTAŞ Altyapı A.Ş. & GÖKYOL İnşaat iş ortaklığıyla 24 Mayıs 2023 tarihinde  2 milyar 157 milyon TL, bedelle sözleşmeler imzalanmıştı.

Projenin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: Sözcü

Villa Reyonu, Kiralama İşlemlerinde Ev Sigortası Dolandırıcılığına Dikkat Çekti

Kendilerine özel bir alanda tatil yapmak isteyenlerin ilk tercihlerinin arasında villa ve bungalovlar yer alırken, son dönemde, yaşanan dolandırıcılık vakaları endişe yaratıyor. Bungalov gibi konaklama seçeneklerini değerlendirecekleri dolandırıcılara karşı uyaran villa kiralama şirketi ise konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken hususları paylaştı.

Pandeminin mirası varyantlardan kendilerini korumak isteyenler, tatil vakitleri başta olmak üzere birçok durumda kalabalık yerlerde bulunmaktan kaçınırken, tatillerini kendilerine özel bir alanda geçirmek isteyenler, alternatif konaklama yöntemlerine başvuruyor. Bu noktada villa ve bungalov tarzındaki evler ise izole bir şekilde konaklama imkanı sunuyor. Ancak, internetten rezervasyon ve ödeme yapanların karşısına dolandırıcıların çıkması, son dönemde kiralama işlemlerinde tereddüt edilmesine yol açıyor. 

PwC’nin yayımladığı Küresel Ekonomik Suç ve Dolandırıcılık Araştırması’ndaki güncel verilere göre herhangi bir suçla karşılaşan katılımcıların %31’i bunların satın alma dolandırıcılığı vakası olduğunu bildiriyor. Villa Reyonu Kurucu Ortağı Mehmet Bozdoğan ise villa ya da bungalov kiralayacakları, dolandırıcılıklara karşı uyarırken alınabilecek yöntemleri de anlattı.

Villa ve bungalovların artık dört mevsimde de tercih edildiğini dile getiren Mehmet Bozdoğan, “Kiralamaya dahil edilecek villa ve bungalovları, sezon başında ve sonunda değerlendirmeye tabi tutuyoruz. Müşteri memnuniyeti için belirlemiş olduğumuz kriterlerimize uyan evleri portföyümüze ekliyoruz” dedi.

Dolandırıcıların Klasik Yöntemi: Ön Ödeme Sonrası Sigorta Ödemesi”

Dolandırıcıların yeni yöntemlerine karşı uyarıda bulunan Villa Reyonu Kurucu Ortağı Mehmet Bozdoğan, “Birebir kopyalanan internet siteleri ve binlerce takipçisi olan sahte sosyal medya hesapları, insanlarda güven duygusu uyandırıyor. Rezervasyon için ön ödemeyi alan dolandırıcılar maalesef durmuyor. Ev sigortası adı altında bir ödeme daha talep ediyor. İkinci ödeme yapılmazsa, rezervasyonun iptal edilip paranın iade edilmeyeceği belirtiliyor. Parasının yanmasından korkanlar bir ödeme daha yapıyor. Ancak, mekana gittiklerinde ne bir muhatap ne de ev bulabiliyorlar” şeklinde konuştu.

“TÜRSAB’ın Sayfasından İşletmeyi Sorgulamak Maddi Kayıpları Önler” 

“Sosyal medya üzerinden sadece bilgi alışverişi yapılmalıdır. Rezervasyon işlemleri internet sitesi üzerinden devam ettirilmelidir” diyen Mehmet Bozdoğan, “Tatil yapmak isteyenler üzülmemek için rezervasyonlarını güvenilir kanallar aracılığıyla yapmalılar. Örneğin, işletmelerin mutlaka Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’ne (TÜRSAB) kaydının olması gerekiyor. Bu yüzden işletme, rezervasyon öncesinde belge numarası ile bizzat TÜRSAB’ın sayfasından sorgulanmalı. Çok kısa ve kolay bir işlem olmasının yanı sıra, maddi ve manevi kayıplardan kurtaracak bir yöntemdir” ifadelerini kullandı.

Portföyümüzdeki Evleri Yerinde İnceliyoruz”

Hizmetlerinde müşteri memnuniyetini önceliklendirdiklerinin altını çizen Villa Reyonu Kurucu Ortağı Mehmet Bozdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Müşterilerimizin herhangi bir mağduriyet yaşamaması adına kiralamaya açık olan her mülk, ekip arkadaşlarımız tarafından yerinde inceleniyor. Görsel, konum, tasarım ve özelliklerin yayınlanan bilgilerle birebir örtüşmesi en önemli kriterimiz. Böylece, misafirlerimizin tatillerinden mutlu ve memnun bir şekilde ayrılmasını sağlıyoruz.”

Prof. Dr. Görür: “İstanbul’da 7.2 ve 7.6 Büyüklüğünde Deprem Olabilir”

Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’da beklenen depremin 7.2 ve 7.6 büyüklüklerinde olabileceğini belirtti.

Katıldığı televizyon programında İstanbul depremiyle ilgili görüşlerini açıklayan Prof. Dr. Naci Görür, şunları söyledi:

“İstanbul’da 1 Nisan’da seçilecek belediye başkanı şehri depremi hazırlamalı. Tehdit Marmara’da. Marmara Denizi ve Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey kolunda deprem oluşacak. Bunlardan biri Adalar kolu, diğeri de Kumburgaz koludur. Bu iki kolun aynı anda kırılma ihtimali var. 1766’da 3 ay arayla kırılmış. İkisi birden kırılırsa 7.6’ya kadar çıkma olasılığı var. İstanbul’da yapı stokunun artırılması zararı azaltır.

Japonya’da geçtiğimiz günlerde 7.6 büyüklüğünde deprem oldu ve 120 kişi tesadüfen öldü. Biz her depremde 20 bin, 50 bin civarında ölüm veremeyiz. Bu dünyanın yadırgadığı bir durum ve bu bize yakışmıyor. 

Deniz içinden Körfez’den giren ve Tekirdağ’dan çıkan, uzunluğu 160 km olan Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey kolu var. Deprem tam burada. Kimi depremciler-yer bilimciler fay tartışması yapıyor. Çok merak ediyorsan bilimsel araştırmayı yap kardeşim. Halkın huzuruna çıkıp fayı konuşuyor.

Marmara’da belli büyüklükte depremler olmuş ki yine olacak. 1999 depremi oldu ve 1912’de de Şarköy depremi oldu. 1766’dan beri Gölcük ile Şarköy arasında deprem olmadı. Biz buna ‘deprem boşluğu’ deriz. Bu kadar belirginken bu arkadaşların bu konuşmalarını yapmasını anlamıyorum. Biz bir depremi muhakkak bekliyoruz.”

Şantiye Şefi Kimdir? Kimler Şantiye Şefi Olabilir? 

İnşaat sektörü, çeşitli projelerin başarılı bir şekilde tamamlanması için birçok uzmanlık alanını bir araya getiren dinamik bir sektördür. Bu projelerin yönetiminde önemli bir figür olan şantiye şefi, işin akışını sağlamak, kaynakları etkin bir şekilde kullanmak ve projenin zamanında ve bütçe dahilinde tamamlanmasını sağlamak gibi  görevlerle yükümlüdür. Peki, şantiye şefi kimdir ve kimler şantiye şefi olabilir? Gelin birlikte inceleyelim.

İnşaat projelerinin yönetimini ve denetimini üstlenen şantiye şefleri, inşaatın her aşamasında aktif olarak yer alır ve projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlamak için ekip yönetimi, planlama ve koordinasyon gibi önemli görevleri yerine getirir.

Şantiye Şefi Kimdir? 

Şantiye şefi, inşaat projelerinin saha operasyonlarını yöneten ve denetleyen kişidir. Genellikle inşaat mühendisleri, mimarlar veya deneyimli teknikerler arasından seçilirler. Şantiye şefleri, proje sürecindeki her aşamada faaliyet gösterirler ve genellikle proje yöneticisi veya baş mühendis tarafından atanırlar. 

Şantiye şeflerinin temel sorumlulukları arasında şunlar bulunur:

  • Proje planının saha koşullarına uygun bir şekilde uygulanmasını sağlamak.
  • İş programının ve bütçesinin takip edilmesini sağlamak.
  • İş sağlığı ve güvenliği standartlarının uygulanmasını denetlemek.
  • İnşaat ekibinin koordinasyonunu sağlamak ve işçiler arasındaki iletişimi kolaylaştırmak.
  • Malzeme tedarikini organize etmek ve denetlemek.
  • Saha raporlarını hazırlamak ve gerekli durumlarda üst yönetimi bilgilendirmek.

Şantiye şefi, inşaat projesinin sahada sorunsuz bir şekilde yürütülmesinden sorumludur. Başlıca görevleri arasında şunlar yer alır:

  • Planlama ve Koordinasyon: İnşaat projesinin her aşamasını planlamak ve bu planları uygulamak şantiye şefinin başlıca görevlerindendir. Malzeme tedariki, işçi takibi, zaman yönetimi gibi konuları titizlikle yönetir.
  • İşçi Yönetimi: Şantiye şefi, sahada çalışan ekiplerin yönetiminden sorumludur. İşçilerin görevlerini belirler, performanslarını değerlendirir ve gerektiğinde eğitim verir.
  • Güvenlik Kontrolü: İnşaat sahasında güvenlik standartlarının uygulanmasını sağlamak, şantiye şefinin en önemli görevlerinden biridir. İşçilerin ve diğer saha çalışanlarının güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri alır.
  • Sorunların Çözümü: İnşaat sürecinde karşılaşılan her türlü sorunu çözmek, şantiye şefinin yetki ve sorumluluğundadır. Malzeme eksikliği, iş gücü problemleri, teknik sorunlar gibi konuları etkili bir şekilde yönetir.
  • Raporlama ve İletişim: İnşaat projesinin ilerleyişi hakkında düzenli olarak raporlar hazırlar ve üst yönetimle iletişim halinde olur. Proje ilerlemesi, bütçe durumu, riskler ve fırsatlar hakkında bilgi aktarır.

Kimler Şantiye Şefi Olabilir? 

Şantiye şefi olmak için genellikle bir inşaat mühendisliği veya mimarlık derecesine sahip olmak önemlidir. Ancak, bazı durumlarda teknik lise veya meslek yüksekokulu mezunları da şantiye şefi pozisyonuna yükselebilirler. Şantiye şefi olmak için İnşaat sürecini anlamak ve yönetmek için teknik bilgiye ve deneyime sahip olmak önemlidir.

Şantiye şeflerinde bulunması gereken temel nitelikleri ise şöyle sıralayabiliriz:

  • Teknik Bilgi ve Deneyim: İnşaat sürecini anlamak ve yönetmek için teknik bilgiye ve deneyime sahip olmak önemlidir.
  • Liderlik Yetenekleri: Ekip yönetme, motive etme ve işbirliği yapma yeteneklerine sahip olmak gerekir.
  • İletişim Becerileri: İnşaat projelerinde birçok farklı paydaşla iletişim kurmak gerektiği için etkili iletişim becerileri önemlidir.
  • Problem Çözme Yeteneği: İnşaat projelerinde beklenmedik sorunlarla karşılaşmak kaçınılmazdır, bu nedenle hızlı ve etkili bir şekilde çözüm üretebilme yeteneği önemlidir.
  • Kararlılık ve Esneklik: Değişen koşullara uyum sağlayabilme ve kararlılıkla hedeflere yönelme yeteneği gereklidir.

şantiye şefi inşaat projelerinin başarılı bir şekilde tamamlanmasında kilit bir rol oynar. İnşaat sektöründe kariyer yapmak isteyenler için, şantiye şefliği hem teknik bilgi hem de yönetim becerilerini bir araya getiren prestijli bir pozisyon olarak görebiliriz.

Şantiye şefi, inşaat projelerinin başarılı bir şekilde tamamlanması için kritik bir rol oynar. Teknik bilgi, liderlik yetenekleri ve iletişim becerileri gibi niteliklere sahip olanlar, bu önemli pozisyona yükselebilirler. İnşaat sektöründe kariyer yapmayı düşünenler için şantiye şefliği, zorlu ve ödüllendirici bir yol olabilir.

Kadınlarda Konut Arama Oranı Arttı

Emlakjet tarafından yayımlanan Şubat ayı verilerine göre, Türkiye genelinde kadınların erkeklerden daha fazla konut araması yaptığı belirlendi.

Şubat ayında kadın/erkek konut arama oranı, kadınlarda yüzde 63, erkeklerde yüzde 37 şeklinde seyrediyor.

Kiralarda radikal artış yaşayan il ve ilçeler ise şöyle;

Şubat ayı kira artışlarında il bazında Ankara ve Aydın başı çekerken; Diyarbakır ve Konya illerinde de bir önceki aya oranla hissedilir bir artış gözlendi.

İstanbul-Esenyurt’da Şubat ayında, bir önceki aya oranla yüzde 9 oranında kira artışı oldu. 

Şubat ayında En Çok Konut Aranan İller & Türkiye İçindeki Arama Payı & Fiyat Değişimleri

illersatılık aylık fiyat değişimikiralık aylık fiyat değişimi
İstanbul0%0%
Ankara3%7%
İzmir1%0%
Antalya0%0%
Bursa2%0%
Aydin5%7%
Diyarbakır2%4%
Konya3%4%
Mersin2%3%
Gaziantep0%2%
   
   
ilçelersatılık aylık fiyat değişimikiralık aylık fiyat değişimi
Ankara-Çankaya6%0%
Ankara-Keçiören2%2%
Gaziantep-Şahinbey4%4%
İstanbul-Esenyurt0%9%
İzmir-Buca2%-4%
Balıkesir-Edremit0%8%
Gaziantep-Şehitkamil2%0%
Şanlıurfa-Karaköprü0%0%
Ankara-Sincan1%0%
Ankara-Mamak3%4%

Gayrimenkul Hizmetleri Yüzde 8,6 Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hizmet üretim endeksini açıkladı. Açıklanan verilere göre, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 8,6 azalış gözlendi.

Hizmet üretim endeksi 2024 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 arttı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 0,6 arttı, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 1,1 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 4,9 arttı, gayrimenkul hizmetleri yüzde 8,6 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 6,0 arttı, idari ve destek hizmetleri ise yüzde 3,5 arttı.

Hizmet Üretim Endeksi Aylık Yüzde 2,3 Azaldı

Hizmet üretim endeksi 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 7,2 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 0,7 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 3,4 arttı, gayrimenkul hizmetleri yüzde 0,4 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 4,1 arttı, idari ve destek hizmetleri ise yüzde 1,4 arttı.

Şubat’ta 93 Bin 902 Konut Satışı Yapıldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) konut satış verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye genelinde Şubat ayında 93 bin 902 konut satıldı.

Türkiye genelinde konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,3 artarak 93 bin 902 oldu. Konut satışlarında İstanbul 16 bin 344 konut satışı ve yüzde 17,4 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 300 konut satışı ve yüzde 8,8 pay ile Ankara, 5 bin 168 konut satışı ve yüzde 5,5 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 18 konut ile Ardahan, 45 konut ile Tunceli ve 51 konut ile Bayburt oldu.

Konut satışları Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,0 azalışla 174 bin 210 olarak gerçekleşti.

İpotekli Konut Satışları 8 Bin 827 Olarak Gerçekleşti

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49,1 azalış göstererek 8 bin 827 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 9,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56,1 azalışla 14 bin 742 oldu.

Şubat ayındaki ipotekli satışların 2 bin 60’ı, Ocak-Şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 3 bin 464’ü ilk el satış olarak gerçekleşti.

Diğer Satış Türleri Sonucunda 85 Bin 75 Konut El Değiştirdi

Türkiye genelinde diğer konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35,7 artarak 85 bin 75 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 90,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,6 artışla 159 bin 468 oldu.

İlk El Konut Satış Sayısı 28 Bin 594 Olarak Gerçekleşti

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,8 artarak 28 bin 594 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 30,5 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,6 artışla 53 bin 857 olarak gerçekleşti.

İkinci El Konut Satışlarında 65 Bin 308 Konut El Değiştirdi

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,5 artış göstererek 65 bin 308 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 69,5 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,0 azalışla 120 bin 353 olarak gerçekleşti.

Yabancılara Şubat Ayında Bin 846 Konut Satışı Gerçekleşti

Yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,9 azalarak bin 846 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 2,0 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 691 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 659 konut satışı ile Antalya ve 151 konut satışı ile Mersin izledi.

 Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 48,0 azalarak 3 bin 907 oldu.

Ülke Uyruklarına Göre En Çok Konut Satışı Rusya Federasyonu Vatandaşlarına Yapıldı

Şubat ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den 395 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 200 konut ile İran, 112 konut ile Irak ve 105 konut ile Ukrayna vatandaşları izledi.

Bakan Bayraktar: “Petrol ve Doğalgazda Yeni Keşif İçin Arama Çalışmaları”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Karadeniz’de çok önemli üç lokasyonda 2024 içerisinde arama yapacağız. Gabar’da ümitli olduğumuz, Hakkari’de ümitli olduğumuz arama sondajımız olacak” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, restorasyon ve renovasyon çalışmalarıyla aslına uygun yeniden inşa edilen Rami Kütüphanesi’nde gençlerle buluştu. Kütüphanede gençlerle sohbet eden Bakan Bayraktar, enerji sektörü, petrol ve doğal gazda yeni keşiflere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Petrol ve doğalgazda arama çalışmalarının 2024 yılında da devam edeceğini açıklayan Bakan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim enerjideki en temel problemimiz dışa bağımlılık. Bunu azaltmak için kendi kaynaklarımızı aramamız lazım. Petrolü, doğal gazı, kömürü aramamız lazım. Madenleriniz varsa, altın varsa, bakır varsa, çinko varsa bunları arayıp bulup üretmemiz lazım. Bizim gecemiz gündüzümüz, bütün motivasyonumuz Türkiye’nin mutlaka dışa bağımlılığını kırmak.”

Petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının 2024 yılında da süreceğini vurgulayan Bakan Bayraktar, çalışmalara ilişkin şu bilgileri paylaştı: 

“2024’te Gabar’da ümitli olduğumuz, Hakkari’de ümitli olduğumuz 2 tane çok önemli arama sondajımız olacak.

Karadeniz’de çok önemli 3 lokasyonda 2024 içerisinde arama yapacağız. İnşallah bunların hepsinden, mutlaka inanıyoruz ki bunlardan biz yeni keşif açıklayacağız.” Yeni arama çalışmalarıyla amacın, dışa bağımlılığı azaltmak olduğunun altını çizen Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Bizim grand stratejimiz şu: Türkiye’nin artan enerji talebini karşılarken dışa bağımlılığı azaltıp, Türkiye’yi 2053’de karbon nötr bir ekonomi haline getirmek.”

Nükleer santral inşaatının da devam ettiğini söyleyen Alparslan Bayraktar, “Şu anda nükleer santralimiz büyük bir hızla yükseliyor, 4 tane reaktörle Türkiye’nin enerjisinin yüzde 10’unu daha çevreci, sıfır emisyonla karşılayacağız. Önümüzdeki 4-5 yılda tamamını devreye alacağımız büyük bir projeyle, Türkiye’yi nükleer lige sokacak bir çalışma devam ediyor. Bizi adeta Şampiyonlar Ligi’ne taşıyacak bir alan” ifadelerini kullandı.

MIPIM Fuarı’nda Türk Yatırımcılar İlgi Odağı Oldu

MIPIM Uluslararası Gayrimenkul Fuarı’na katılan Aremas Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan, Türkiye’ye olan ilginin arttığını ifade etti.

Türkiye’nin önde gelen gayrimenkul danışmanlık firmalarından Aremas Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan, MIPIM Uluslararası Gayrimenkul Fuarı’nın ilk gününden edindiği izlenimleri paylaştı. Arslan, bu yıl 23.000 kayıtlı fuar katılımcısı olmasına rağmen, bu rakamın henüz fuar girişlerine yansımadığını ve fuarın son yıllardaki en sakin MIPIM başlangıcı olduğunu belirtti. Eskiden Avrupa ve Ukrayna-Rusya ağırlıklı olan fuarın yerini şimdi Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi Orta Doğu ülkelerinin aldığını  vurguladı.

Türkiye perspektifinden bakıldığında, Arslan, Aremas Group’un ana iş alanında önemli gelişmeler olduğunu ve Türkiye’ye olan ilginin arttığını ifade etti. Özellikle daha önce hiç Türkiye ile ilgilenmemiş ülkelerde, dünyanın en büyük firmalarının yanı sıra Almanya’daki bazı yatırım danışmanlık şirketlerinin ve Yunanistan, Malta gibi ülkelerin Türkiye’ye ilgi göstermeye başladığını belirtti.

Arslan, artan ilginin şu anda Türkiye’ye doğrudan yatırım yapma niyetiyle değil, Türk yatırımcılarına yurtdışında gayrimenkul alım satımı konusunda özellikle Londra, Amerika, Dubai, Yunanistan, Portekiz ve Malta gibi coğrafyalardan gayrimenkul satışına aracılık edilmesi konusuna odaklandığını vurguladı. Ancak, Türkiye’nin gelecekteki konumunun değişmesi durumunda bu iş birliklerinin yatırım açısından olumlu sonuçlar doğurabileceğini umduklarını ekledi.

Aremas Group olarak, fuar süresince verimli iş birliklerine ve görüşmelere imza atacaklarını belirten Arslan, fuara güçlü bir başlangıç yaptıklarını ve ilerleyen günlerde daha yoğun bir etkinlik beklediklerini dile getirdi.

Son olarak, Vedat Arslan, Aremas’ın fuarın ikinci günü akşamında Türk gayrimenkul sektör profesyonellerine yönelik düzenleyeceği özel bir yemeğe değinerek, katılımın üst düzeyde ve yoğun olacağını ve bu etkinliğin önemli iş birliklerine olanak sağlayacağını umduğunu da ifade etti.

Kaynak: Emlak Dream

Kalyon Holding’te Üst Düzey Atamalar

Kalyon Holding, şirketin yönetim düzeyinde atamalar gerçekleştirdi. Bu çerçevede Kaan Zaimoğlu Finans Grup Başkanı (CFO) olarak, Gökhan Yıldız ise Kalyon Kentsel’e İcra Kurulu Üyesi olarak atandı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen getiren Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu, başta Kalyon PV ve Kalyon Enerji olmak üzere Holding’in tüm iştiraklerinde her geçen yıl daha da yüksek bir performans sergilediklerini belirterek, ’80. yılımızı kutlayacağımız 2024 yılına büyük umutlarla, birlikte çok daha büyük başarılara imza atacağımız bir yıl olması temennisiyle ve iddialı hedefler koyarak girdik.’ ifadelerini kullandı.

“Büyüme Stratejilerimize Katkı Sunacağına İnanıyorum”

En önemli dayanaklarının çalışanlarımız ve yönetim kadrosu olduğunu aktaran Kalyoncu, ‘Bir asırlık Cumhuriyetimizin 79 yılına şahitlik eden ve ‘Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır’ inancıyla her zaman daha iyisini yapmak için gayret sarf eden holdingimiz, başarısını değişen dünya düzenine, rekabete ve kurumsallaşmanın gerekliliğine ayak uydurabilmesine borçludur.’ açıklamasında bulundu.

Kalyoncu, holdingdeki atamaların büyüme stratejilerimize katkı sunacağına inandığını kaydederek, şu değerlendirmeyi yaptı:

‘Kalyon Holding’in gelecek hedeflerine doğru yürürken, gücümüze güç katacağına inandığım tüm yöneticilerimizin yeni görevlerinin kendileri ve şirketimiz adına hayırlı uğurlu olmasını temenni ederek; kendilerine başarılar diliyorum. 80 yıla dayanan kurumsal tarihçemiz boyunca olduğu gibi; büyüyen ve güçlenen insan kıymetimizle, değerlerimize bağlı kalarak, misyonumuzu ve vizyonumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.”

Kale Kilit, İhracatın Metalik Yıldızları Ödülleri’nde 16. Kez Zirvede 

Türkiye’nin öncü kilit üreticisi Kale Kilit, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) tarafından düzenlenen İhracatın Metalik Yıldızları Ödülleri’nde Metal Hırdavat Kategorisinde 16. kez üst üste ihracat şampiyonu olarak kendi rekorunu kırdı. Sektörün en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen bu ödül, şirketin uluslararası pazarlardaki etkin konumunu ve sektördeki liderliğini bir kez daha teyit ediyor.

İDDMİB tarafından düzenlenen ve Türkiye’nin metal sektöründeki ihracat başarılarını taçlandıran törende, Kale Kilit İhracat Satış ve Pazarlama Direktörü Hakan Mumcu, ödülü şirket adına gururla teslim aldı. Mumcu, yaptığı konuşmada, bu başarının arkasında yatan sıkı çalışma, yenilikçi yaklaşımlar ve ekip ruhunun önemine vurgu yaptı. Mumcu, “Kendi faaliyet alanımızda 16. kez ihracat şampiyonu seçildik. Bu başarıları daha ileri seviyelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Bunun için ürünlerimizin rekabetçi ve gelişen teknolojik ihtiyaçlara yanıt verebilir olmasına özen gösteriyoruz. Kale Kilit’in modern üretim tesisi ve her geçen gün artan Ar-Ge yatırımları, elimizi son derece güçlü kılıyor. Kale Kilit olarak, başarılarımızı daha da artırmak adına yaptığımız ihracat pazar araştırmaları doğrultusunda mevcut ve hedef pazarlarımıza odaklanmaya devam edeceğiz. Pazarlama faaliyetlerimizle bölgelerimizde satış ekiplerimizi desteklemeyi sürdüreceğiz. Gerek fuar katılımlarını gerekse de seyahat sıklığını artırarak iş planlarımızı bu yönde hazırlıyoruz.” dedi.

Kale Kilit, yenilikçi ürünleri ve yüksek kalite standartlarıyla, uluslararası pazarlarda Türkiye’nin adını gururla temsil etmeye devam ediyor. 16. kez elde edilen bu başarı, şirketin sürekli gelişim içinde olduğunu ve sektördeki yenilikleri takip ederek, müşteri ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap vermeyi hedeflediğini gösteriyor.

Bu ödül, Kale Kilit’in ihracat alanındaki başarısını ve sektördeki sürdürülebilir büyümesini simgeliyor. Şirket, Türkiye’de başlayan yolculuğuna yakın coğrafyada güven ve kalite anlayışıyla devam ederken, uluslararası arenada elde ettiği bu tür başarılarla sektöründe öncü rolünü pekiştirmeyi amaçlıyor.

Kale Kilit, Türkiye’nin yanı sıra dünya genelindeki müşterilerine yenilikçi ve güvenilir çözümler sunarak, güvenlik sektöründe liderliğini korumayı ve global pazarda rekabetçiliğini artırmayı hedefliyor. 

Menemen-Seyrek-Foça Duble Yol Projesi İhaleye Çıkıyor

İzmir, Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan Menemen-Seyrek-Foça duble yol projesinin onaylandığını ve yıl sonunda ihaleye çıkacağını açıkladı.

Menemen Belediye başkanı Aydın Pehlivan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada yol projesinin onaylandığını ve yıl sonunda ihaleye çıkacağını söyledi. 

Pehlivan, konuyla ilgili, “Menemen’imiz büyüyüp gelişirken, otoyol bağlantıları çok önemli. Bu sebeple Otoyoldan, Günerli, Seyrek, Maltepe, Bağarası güzergahındaki yolun duble yol olması projesi onaylandı. Yatırım bütçesine alındı ve bu yılın son çeyreğinde ihalesi yapılacak.” dedi.

Tarihi Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nin Restorasyonu Tamamlandı

İstanbul’un Üsküdar ilçesinde bulunan Tarihi Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nin restorasyon çalışmaları tamamlandı.

Hacı Selim Ağa tarafından 1782’de inşa edilen ve önemli yazma eser koleksiyonlarını bünyesinde barındıran kütüphane, 2022 Kasım ayında hazırlanan protokolle restorasyona alınmıştı.

Türkiye’nin en özel yazma eserlerinin yer aldığı tarihi kütüphanenin açılışına Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in yanı sıra Milletvekili Hasan Turan, Üsküdar Kaymakamı Adem Yazıcı, İstanbul İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz ve Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Ferruh Özpilavcı ile çok sayıda edebiyat sevdalısı katıldı.

Açılış töreninde konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, böylesi güzel bir ilim mekanının ramazan ayında açılıyor olmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Türkmen, kütüphaneyi aslına uygun restore ettiklerini belirterek, “Biz, ilme ve kültüre hizmet etmeyi kendimize bir borç biliyoruz. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Gençlerimizi, entelektüellerimizi, bütün halkımızı bu güzel, şirin mekana beklediğimizi belirtiyorum” dedi.

“4 bin 714 yazılı nadir eser kütüphanemiz bünyesinde yer alıyor”

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Ferruh Özpilavcı ise Hacı Selim Ağa’nın Abdülhamid döneminde yaşayan önemli bir şahsiyet ve kütüphaneyi bu mekana kuran kişi olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Kendisi, 1200 yazma ile beraber kütüphaneyi buraya inşa etmiş. Fakat bu kütüphanenin en önemli özelliği külliye dışında, Anadolu yakasında faaliyet gösteren ilk ve tek yazma eser merkezi ve servisi olması. Akabinde başka koleksiyonlar da bu kütüphaneye intikal etmiş. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin koleksiyonu başta olmak üzere Kemankeş, Nurbanu Hatun ve Yakup Ağa koleksiyonlarıyla birlikte toplam 4 bin 714 yazılı nadir eser kütüphanemiz bünyesinde yer alıyor.”

Kütüphanenin, Türkiye’deki bütün yazma eserlerin görüntülerine erişebilecek bir sisteme sahip olduğunu ve bu özelliğiyle okuyucularına hizmet vereceğinin altını çizen Özpilavcı, “Böylesi değerli bir ilim merkezini İstanbul’a yeniden kazandıran Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen Bey’e teşekkür ediyorum. Bir protokol hazırladık ve buranın bütün restorasyon hizmetlerini belediyemiz üstlendi ve yerine getirdi. Yaklaşık 150 yıldır restore görmeyen bu değerli kültür varlığımız da bu yeni haliyle Üsküdar’a da çok yakışan bir anlama sahip olacaktır. Biliyorsunuz Üsküdar gençlerin, öğrencilerin hep uğrak yeri olan bir merkez. Bu açıdan bu mekan meraklılarına önemli bir hizmette bulunacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Emlak Dream

Altınözü Yeni Devlet Hastanesi’nde İnşaat Devam Ediyor

Hatay’ın Altınözü ilçesinde yükselen yeni devlet hastanesi projesinde inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.

hastane inşaatını yerinde inceleyen Hatay Valisi Mustafa Masatlı, Altınözü Kaymakamı Mehmet Sert, Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı, İlçe Sağlık Müdürü ve hastane başhekiminin de eşlik ettiği ziyareti sırasında yetkililerden bilgi aldı. Vali Masatlı, bünyesinde 120 yatak, Tüm Uzman Hekim Branşları, 20 yoğun bakım ünitesi, 10+1 diyaliz ünitesi ve 3 diş klinik ünitesini barındıracak olan hastanenin inşaatının kısa sürede tamamlanacağını kaydetti. 

İncelemelerin ardından açıklamalarda bulunan Vali Masatlı, “Altınözü ilçemizde yapımı devam eden B sınıfı Altınözü Devlet Hastanesi inşaat alanını yerinde inceleyerek çalışmalar hakkında ekiplerden bilgi aldık. En yakın zamanda tüm uzman hekim branşların hizmet vereceği hastanenin açılışını en kısa sürede yapıp halkımızın hizmetine sunacağız.” dedi.

Hatay’da yükselen hastane projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Bakan Özhaseki: “200 Binden Fazla Konutun İnşaatı Devam Ediyor “

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem bölgesinde binden fazla şantiyede 200 binden fazla konutun inşaat çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.

Depremden etkilenen illerde 4 bin 333 köyde, bazılarında 50, bazılarında 100 deprem konutu yaptıklarını, çelikten evler inşa ettiklerini bildiren Özhaseki, “Şehirlerin merkezine başladık. Merkezlere açılan ana caddelere başladık. 200 binden fazla inşaat şu anda hızla devam ediyor. Allah nasip ederse hak sahiplerinin büyük bir çoğunluğunun neredeyse tamamının haklarını, gelecek sene ortalarına kadar tamamlarız ve bizler bitiririz. Hummalı bir çalışma var. Tam inşaatlarda çalışan bizim ekibimizin sayısı 110 bin kişiden fazla. 46 bin konutu dağıttık. Bu ayın sonuna kadar da 30 bin konutu daha dağıtacağız.” diye konuştu.

Bu şehirlerdeki izlenimlerini aktaran Özhaseki, şunları kaydetti:

“Önde gözüken kordon ayrı, 500 metre geriye gidin, ilçelerimizden daha geri briketlerden rastgele yapılmış yığılmış ki en önemli deprem bölgelerinden biri de orası. 6 derece şiddetinde deprem olduğunda o binaların neredeyse çoğu yıkılır. Allah korusun.”

İnşaat sektörünün önünün açık olduğunu vurgulayan Özhaseki, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu dönem sıkıntılı mı? Evet, sıkıntılı. Krediye ulaşamıyoruz. Bazı sıkıntılarımız var. Eyvallah bunlar ama bu durum geçici. Çok kısa süre içinde bunlar geçer. Belki bizim bazı ekonomistler, inşaat sektörüne yan yan bakarlar. Onu biraz tahfif eder. Onu çok ekonomide ciddi bir ortak gibi görmek istemezler ama istesek de istemesek de şu anda gayrisafi milli hasılanın yüzde 6’sını bu sektör oluşturuyor Türkiye’de. 250 kadar sektörü de etkilediği için onları dahil ettiğinizde dilim yüzde 35’e çıkıyor. Bu sektörde çalışan 1,5 milyon da insanımız var. Bir taraftan kentsel yenileme şehirlerimizi depreme karşı dirençli hale getirebilme fikri var hepimizde ki yıkıp yapacağız başka çaresi yok bu işin. Bir taraftan da refahımız artıyor. Artık konutlarımızı, iş yerlerimizi daha lüks, daha modern, daha geniş hale getiriyoruz. Türkiye’de o yüzden inşaat sektörü çok da hızlı bir vaziyette büyüyerek devam edecektir. Bazı günler, yerinde say hareketi de iyidir. Ayakta kalabilme mücadelesi de verilir. Ama ondan sonra uçacak bir sektörün başındayız. Onu herkes bilsin.”

Samsun Üniversitesi Fahrettin Ulusoy Camisinin Temeli Atıldı

Samsun Üniversitesi Ballıca Kampüsünde yükselecek olan Fahrettin Ulusoy Camii projesinde temel atıldı.

Samsun Üniversitesi Ballıca Kampüsünde Ulusoy Un tarafından bin 270 metrekarelik alana inşa edilecek 2 bin 800 metrekarelik yerleşim alanına sahip, bin 100 kişi kapasiteli Fahrettin Ulusoy Camii temeli düzenlenen törenle atıldı.

Açılış töreninde konuşan Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, “Bugün burada, tarifsiz bir heyecan içerisindeyim. 2019 yılında bu çürümeye terk edilmiş tütün kurutma hangarlarından oluşan bu kampüs alanının üniversitemize tahsis edilmesini sağladıktan sonra bu alanı nasıl hayata geçireceğimizi kara kara düşünürken, şimdi tamir ve tadilatları yapılan hangarlar alanlarının birbiri peşi sıra eğitim ve araştırma yuvasına dönüşmesini görmek bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir. Mekân hafızasını koruyarak bir endüstriyel miras olan hangar alanlarını gelecek nesillere taşıma misyonu çerçevesinde başlattığımız tamir, tadilat ve dönüştürme çalışmamız kapsamında ilk olarak Mimarlık ve Tasarım Fakültemiz için 1 ve 2 nolu hangar alanlarının eğitim alanına dönüştürdük. Bu dönüşüm bize 2023 yılı Necip Fazıl Mimarlık ve Tasarım Ödülünü getirdi. Devamında alt hangardan oluşan Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültemizi hayata geçirdik. Sonrasında şu an içinde bulunduğumuz Tekelin yemekhane ve sosyal alan olarak kullandığı alanları yeni bir konseptle tamir ve tadilattan geçirerek öğrenci yemekhanesi, sosyal alanlar ve öğrenci çalışma salonları olarak düzenledik. Hangar dönüştürme çalışmalarımız bir taraftan devam ederken diğer taraftan da Mimarlık ve Tasarım Fakültemiz hocalarımız Doç. Dr. Halil İbrahim Düzenli hocamız öncülüğünde inşa ve ihya ettiğimiz bu kampüsün kurgusuna uygun bir cami ve öğrenci merkezi projesi hazırlayınca biz de bu projeyi hayata geçirecek bir Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle babayiğitler aramaya başladık. 2022 yılında Sayın YÖK Başkanımızın Üniversitemizi ziyareti sırasında kendisine cami projesini de sunduk. Saygıdeğer Başkanımız 2023 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisine gittiğinde o dönem Samsun Milletvekilimiz olan Sayın Fuat Köktaş beye bu cami inşaatını üstlenmesini söyledi. Fuat Köktaş Vekilimiz de Mayıs 2024 seçimlerinden sonra ‘Hocam artık YÖK başkanının talebini yerine getirme zamanı geldi.’ diyerek süreci başlattı. Bu süreçte babayiğitler değil tek bir “babayiğit” olarak sayın Eren Günhan Ulusoy cami yapımını Ulusoy ailesi olarak üstlendi. Devamında İsmail Güdül beyin öncülüğünde çalışmalar başlatıldı ve bugün temel atma aşamasına gelindi. Hayatının her aşamasında eğitime ciddi destek veren saygıdeğer büyüğümüz merhum Fahrettin Ulusoy amcamızın adının mimarisiyle bir çekim merkezi ve öğrencilerimiz için bir buluşma noktası olacak en önemli mekânlarımızın birinde yaşayacak olması bizleri ziyadesiyle mutlu etmektedir. Bu mutluluğu bizlere yaşatan kıymetli evladı Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı sayın Eren Günhan Ulusoy’a ve Fahrettin amcamızın muhterem eşleri sayın Nevin Ulusoy’a ve tüm Ulusoy ailesine şükranlarımı arz ediyorum. Saygıdeğer Günhan bey kardeşimin yaptığı babayiğitliği ifade etmek için bir hususun daha altını çizmek istiyorum. Üniversite kampüslerinde cami yapmak oldukça meşakkatli bir iştir. Bu meşakkati biz Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kurupelit kampüsündeki üniversite cami inşaatı sürecinde yaşadık. O dönemde cami derneği başkanı olan İlahiyat Fakültesi dekanı değerli Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlu hocanın asistanı olduğumdan her ay düzenli olarak katkıda bulunmak isteyen hocalarımızın ve şehirden katkı sağlayan hayırsever iş insanlarımızın bağışlarını benim de içinde bulunduğu bir ekip takip ediyordu. Bu vesileyle başta Ondokuz Mayıs Üniversitesi caminin yapımına ciddi katkılar sağlayan merhum Ali Rıza Öztürk hocamız başta olmak üzere ahirete göç edenlere Allah’tan rahmet yaşayanlara da sağlıklı uzun ömürler niyaz ediyorum. Yapımı meşakkatli olduğu kadar yıllarca süren üniversite camilerini düşününce Sayın Eren Günhan Ulusoy’un nasıl bir “babayiğitlik” örneği olduğu açık-seçik bir şekilde görülmektedir. Bu noktada Ulusoy Un Ailesinin üniversitemize bir başka katkısından da burada bahsetmek isterim. Rahmetli Fahrettin Ulusoy amcamızla yolum 2010 yılında geçişti ve bu tarihten sonra fırsat buldukça kendisini ziyaret ederdim. Samsun Üniversitesi kurucu rektörü olarak atandıktan sonra üniversite vakfı kurma sürecinde kendisini ziyaret ettim ve kurulacak vakfın mütevellisinde yer almasını istedim ve hiç düşünmeden kabul etti. Tıp Fakültesi kurulunca temel bir laboratuvarlarını oluşturmak için kapısını çaldığımda da hiç tereddüt etmeden kabul ederek beni Günhan beye gönderdi. Günhan bey kardeşim de Tıbbi Mikrobiyoloji ve Biyoloji laboratuvarının yapımını üstlendi bu vesileyle aileye tekrar şükranlarımı arz ediyorum.” dedi.

Eskişehir OSB’ye Teknoköy Geliyor

Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı (ATAP) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Saraç, OSB içerisinde “Teknoköy” kurulacağını açıkladı.

Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi (ETGB) yönetici şirketi Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı A.Ş. (ATAP A.Ş.) 2023 Yılı Olağan Genel Kurulu gerçekleşti.

Teknoloji Bölgesi’nde gerçekleşen çalışmalar ile gelecek dönemde yapılması planlanan projeler üzerinde durulan genel kurulda, ihracatın arttığı ancak bunun yeterli olmadığı, ihracatın artması için teknoloji geliştirme bölgelerinin üzerine önemli roller düştüğü belirtildi. Bunun için gelecek dönemde yeni yatırımlar olacağı açıklanırken, en önemli projenin ise bir Teknoköy projesi düşünüldüğü belirtildi.

“İhracatımızda Teknoloji Ürünlerini Artırmalıyız”

 Genel kurulda konuşan Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, ATAP A.Ş.’nin yeni yönetimle birlikte ciddi çalışmalara ve projelere imza attığını belirterek, “2021 yılında göreve gelen yeni yönetim ile birlikte ATAP A.Ş. 3 yılda güzel işlere imza attı ve çok ciddi yol aldı.

Ancak bizim hedeflerimiz çok yükseklerde ve gidecek daha çok yolumuz var” dedi. Cari açığın azaltılması için ihracattaki teknoloji payının artırılması gerektiğini ve burada teknoloji geliştirme bölgesine çok iş düştüğünü ileten Küpeli, “Ülkemizin kurtuluşu, artık cari açığın kapatılması noktasında yatmaktadır. İşte tam bu noktada teknoloji geliştirme bölgemiz, arzu ettiğimiz konularda bizim derdimize yetişecektir.

Türkiye ihracat ile açığı kapatacak, ithalatımızdan daha fazla ihracat yapacaksa bu teknolojik ihracat olmak zorunda. Kilogram başına 3-4 dolar seviyesinde olan fiyatlarımızın öncelikle 10 dolara, daha sonra ise 20 dolara yükseltilmesi bizi rahatlatacaktır.

Ülke olarak 500 milyar dolarlık ihracat hedeflerimize ulaşma noktasında teknoloji geliştirme bölgemize çok ciddi işler düşüyor” diye konuştu. ATAP A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Metin Saraç, 3 yıl içerisinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

3 yılda ihracat rakamlarında ciddi bir artış yaşadıklarını ileten Saraç, “ATAP A.Ş. yönetimi olarak 3 yılı geride bıraktık. 3 yıllık sürece baktığımız zaman 2021 yılında firma sayımız 142 iken bu sayıyı 2022 yılında 152’ye ve 2023 yılında 155’e yükselttik. Ar-Ge personel sayımız 2021 yılında 1000 iken, 2022 yılında 1088’e ve 2023 yılında ise toplamda 1130’ye ulaştı.

Ar-Ge gelirimiz 2021 yılında 124 milyon, 2022 yılında 215 milyon ve 2023 yılında 233 milyon TL’ye yükselmiştir. İhracat tarafında ise hızlı bir büyüme söz konusu. İhracatımız 2021 yılında 700 bin dolar iken, 2022 yılında 1,3 milyon dolara ve 2023 yılında 5,5 milyon dolar seviyelerine yükseldi.

Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak ortalama proje sayılarımız her sene ortalama 300 civarında. KOSGEB tarafında 20 civarında bir projemiz var. TÜBİTAK projelerinde artan bir grafik söz konusu. Bu rakam 69 iken 2023 yılı sonu itibariyle 85’e çıktı. Yılda alınan patent sayımız ise ortalama 7” dedi.

Yeni Dönemde Teknopark Binası Yapılacak

 Yeni dönemde yapılacak olan çalışmalardan bahseden Saraç, Eskişehir Teknik Üniversitesi Teknopark binasını tamamlamayı planladıklarını ve mevcut OSB kampüsü içerisinde “Teknoköy” oluşturmayı arzu ettiklerini aktararak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgemizde doluluk yüzde 98 civarında.

Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin hemen yanında yapmayı planladığımız teknopark binası için ihale sürecimiz devam ediyor. 2024 sonuna kadar bu binayı bitirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca merkez kampüste bir Teknoköy projemiz söz konusu. Burada 8 adet 80 metrekare büyüklükte yapılar olacak. Teknoköy oluşturma amacımız ve hedefimiz uzaktan çalışmayı buraya yönlendirmek ve networkü canlandırmak.

Bilecik’te üniversite içerisinde yapmayı hedeflediğimiz teknoparkımızın ise revizyonu önümüzdeki dönemde yapılacak. ETİM tarafına bakacak olursak, burada işler istediğimiz gibi gidiyor. Merkezin şirketleşme süreci var. Bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile görüşmelerimiz devam ediyor. ATAP A.Ş. olarak hedeflerimiz büyük, bu hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Eski ETSO Binasının Yerine Çok Amaçlı Vakıf Merkezi İnşa Ediliyor

Eski Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) Binas’nın yerine çok amaçlı vakıf merkezi inşa edilecek.

Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) Yardım, Araştırma ve Geliştirme Vakfı’nın Genel Kurul Toplantısı, Vakıf Başkan Yardımcısı Gökhan Yılmaz başkanlığında gerçekleştirildi. 

Divan Kurulu üyeliklerine Şevket Demir ve Fehmi Arslan’ın seçildiği genel kurulda, 2023 yılında gerçekleşen faaliyetler, 2023 yılının kesin hesapları ve 2024 yılı bütçesi görüşüldü. 

Genel kurulda ayrıca, Mumcu Caddesi’nde yıkımı tamamlanan eski Oda hizmet binasının yerine yapılacak çok amaçlı vakıf merkezi inşaatı başta olmak üzere yıl içerisinde yürütülecek faaliyetler ele alındı.

Güneydoğu OSB’lerine Yoğun İlgi

Yatırımcılar, Diyarbakır, Batman, Mardin ve Siirt’e teşvik uygulamalarıyla hayata geçirilen Organize Sanayi Bölgeleri’ne (OSB) yoğun ilgi gösteriyor.

Diyarbakır, Batman, Mardin ve Siirt’teki organize sanayi bölgelerine (OSB) yatırım yapmak isteyen girişimciler yer tahsisi için sırada bekliyor. Ülkenin farklı bölgelerinden şehirlere fabrika kurmak için başvuru yapan yüzlerce yatırımcı için yeni bölgeler veya ilave etaplar kurulmaya başlandı.

Bölgenin genç nüfusu, Orta Doğu pazarına ulaşım kolaylığı, verimli toprakları ve turizm potansiyeliyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi yatırımcılar için cazibe merkezi oldu.

Diyarbakır OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Fidan, 1996’da kurulumuna başlanan OSB’de 2000’de arsa tahsisi yapıldığını söyledi. Fidan, yönetime geldikleri 2018’de fabrikalarda 7 bin olan çalışan sayısının bugün 20 bin civarında olduğunu belirterek, 4. etaptaki inşası süren fabrikaların da tamamlanmasıyla fabrika sayısının 400’e, çalışan sayısının da yaklaşık 28 bine çıkacağını ifade etti.

Son 8 yılda Diyarbakır sanayisinin atağa geçtiğini söyleyen Fidan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Her geçen gün çalışan sayısı, ihracat artıyor. Diyarbakır’da artık bir sanayi kenti havası var. Özellikle dışardan yatırımcılar burayı çok tercih ediyor.

Bunun nedeni genç nüfus ve kentin 6. bölgede yer alması. Çalışan sigortası, gümrük vergisi, KDV iadesi, banka kredisi gibi birçok konuda devlet sanayicinin önünü açıyor. Yatırımcının Diyarbakır’ı tercih etmesinin en önemli nedenlerinden biri de huzur ve güvenin olması.”

Batman’da 500 Yatırımcı Yer Talep Etti

 Batman OSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Vecdin Nasıroğlu ise konum olarak ticaret için uygun bir noktada bulunan kente yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. “Batman Suriye, Irak, İran ve Türk Cumhuriyetlerine yakın bir konumda.

Bundan dolayı yatırımcılar kente yatırım yapmayı düşünüyorlar. Ayrıca 6. bölgede olduğu için devletin teşvikleri de söz konusu” diyen Nasıroğlu, kentte mevcut OSB’nin 3 bin 870 dönüm alana sahip olduğunu aktardı. Nasıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada 200 fabrikamız var. Bunların 130’u faal, 70’i de yıl sonuna kadar inşası tamamlanarak faaliyete geçecek. Bu fabrikalar da faaliyete geçtiğinde 20 bine yakın istihdamımız olacak. 500 yatırımcı da yer talep etti.

Yatırımcıların talebini karşılamak için iki yeni OSB’nin çalışmalarına başladık. Samanyolu köyümüze yakın bir noktada tekstil OSB, Raman bölgesinde de bir karma OSB projemiz var. Bu iki OSB’mizi tamamladığımızda yatırımcılarımızın taleplerini karşılayacak kadar yeni yatırım alanları oluşacak.”

Kaynak: Dünya Gazetesi

Plastik Sektörü Yıla Hızlı Başladı

Plastik sektörünün 2024 yılına hızlı bir giriş yaptığını ve ihracatını artırdığını dile getiren Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, “Yılın ilk iki ayında sektörün ihracatının miktar bazında yüzdem15’in üzerinde arttığını gözlemledik. Tüm bölgesel gelişmelere rağmen ihracatımızı artırıyor oluşumuzu, sektörümüzün dinamik yapısını ortaya koyması açısından da önemsiyoruz” dedi.

Kriz, Fırsatlar da Getirdi

Plastik sektörünün ihracatının artışının arkasındaki en önemli nedenlerden birinin de Kızıldeniz’de yaşanan kriz olduğunu belirten Karadeniz, “Kızıldeniz krizi sebebiyle lojistik maliyetlerin artması ve teslimat sürelerinin uzaması yakın coğrafyamızdaki pazarlarda rekabet gücümüzün yükselmesini mümkün kıldı. İhracat verilerini incelediğimizde de en önemli pazarımız olan Avrupa’ya ihracatımızın payının hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Türk plastik sektörü lojistik avantajının yanı sıra dinamik yapısı sayesinde ortaya çıkan bu tedarik zinciri değişimini de iyi değerlendirmekte. Tabi ihracatta yaşanan bu nevi konjonktürel artışlar kök nedenin ortadan kalkması akabinde hızla eriyebilir. Bu sebeple kazandığımız bu pazar payını kalıcı hale getirmek için daha büyük çaba göstermeliyiz” dedi.

Sektör Pozitif Ayrışıyor

Plastik sektörünün diğer imalat sanayi kollarından pozitif ayrıştığını dile getiren Karadeniz, “İSO PMI verilerini incelediğimizde sektörümüzü de barındıran kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri sektörünün geçen ay olduğu gibi bu ay da eşik değer olan 50’nin üzerinde yer aldığını görüyoruz. Ne yazık ki 14 sektör arasından sadece 3 sektör şubat ayında eşik değerin üstüne çıkabilmiş durumda. Zira tüm krizi fırsata çevirme yönündeki girişimlere rağmen imalat sanayinin potansiyelini gerçekleştirmesi önündeki temel sorunların hala çözülememiş olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Yüksek finansman maliyetleri firmaların rekabette ayakta kalabilmek adına gerçekleştirmesi gereken yatırımların ertelenmesine sebep olurken, işletme sermayesi sıkıntısı çeken kimi işletmelerin ise kapasite düşürmesine neden olmaktadır. Bu kapsamda kalıcı büyümenin yegane anahtarı olan üretimi önceleyeceksek mutlak suretle finansman maliyetlerini düşürmemiz ve finansmana erişim kanallarını kolaylaştırmamız gerekmektedir” dedi.

Kurun Gevşetilmesi Gerekiyor

Mevcut döviz kurunun ihracatın artışını yavaşlattığını söyleyen Karadeniz, “Döviz kurunun güncel pozisyonu ve üretici fiyatlarında yaşanan enflasyon, ihracat pazarlarında rekabet gücümüzü olumsuz etkileyerek ihracat artışımıza ket vuruyor. Döviz bazında tüm girdi kalemlerinde çok hızlı bir artışla karşı karşıyayız. Örneğin asgari ücrete yapılan son zam sonrası asgari ücret döviz bazında çok sert bir artış yaşadı. Buna mukabil verimlilikte böylesi bir artış gerçekleşmedi. Bu durum özellikle emek yoğun sektörlerin ihracatının istenilen seviyelere gelebilmesi adına büyük bir engel teşkil ediyor. Eğer büyüme yolunda ihracatın gücünü tam anlamıyla almak istiyorsak kurun biraz daha gevşemesi gerekiyor” dedi.

Uşak Sheraton Otel İnşaatında Sona Gelindi

Uşak’ta Çekçek ve Polat ailelerinin girişimiyle hayata geçirilen Sheraton Otel projesinde inşaat çalışmaları tamamlanmak üzere.

Uşakport’tan Ali Araslı’nın haberine göre eski Şelale Restoranın olduğu yere inşa edilen ve kentin ilk termal otelinin dış cephe çalışması büyük oranda tamamlandı. Kentte uzun yıllar, Şelale Restoran olarak hizmet veren Ilıcak Subaşı’ndaki 12 bin metrekarelik alana Sheraton Otel inşa ediliyor.

2024 Yılı İçinde Bitirilmesi Hedefleniyor

Termal suyla hizmet verecek olan Sheraton Otelin bulunduğu alan, Şubat 2022’de Polat ve Çekçek aileleri tarafından alındı. PolSar Tekstil isimi firma, burada dünya genelinde faaliyet gösteren lüks otel zinciri Sheraton ile anlaştı. 11 Kasım 2022’de temeli atılan ve o dönemin şartlarında 500 milyon TL’ye mal olacak olan oteldeki çalışmalar devam etti. Geçtiğimiz yaz aylarında kaba inşaatı tamamlanan otelin dış cephe dizaynı da tamamlandı. Cam dış cephe, kentin Kemalöz ve Dikilitaş Mahallelerinden rahatlıkla görünür hale geldi. Türkiye ve diğer ülkelerde genellikle dış cephesi cam olan Sheraton Otel, Uşak’ta da benzer yapıyla hizmet verecek.

179 odalı ve 410 yataklı olan otelin faaliyete geçmesiyle birlikte kentteki otel kapasitesi şu andakine göre yüzde 20 artacak. Hali hazırda kentteki otellerde yaklaşık 2000 oda bulunuyor.

Otelin termal su kaynaklarıyla beslenmesi için Uşak Belediyesi geçtiğimiz günlerde bir ihale yaptı. Karaağaç bölgesinde kazılan termal su kuyusundan elde edilen suyun yarısının otele verilmesi için ihale yapıldı. Otel kullandığı su için belediyeye belli bir bedel ödeyecek. Otelin yeni çevre yolunun kenarına termal otellerin yapımı için örnek oluşturması da bekleniyor. Tur şirketlerinin Uşak’a daha çok yerli ve yabancı turist çekmesi için bu çalışmaların pozitif sonuç doğuracağı düşüncesi hakim.

Termal SPA alanı da bulunan otelde Balo ve konferans salonu, toplantı odaları, açık kapalı yüzme havuzları, fitness salonu, deniz mahsulleri restorandı, dünya mutfağı restorandı, açık düğün salonu bulunacağı ve ilk etapta yaklaşık 250 kişinin istihdam edileceği belirtildi.

Uşak Sheraton Otel projesinin tüm detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

Kandıra Gıda OSB’de Üretim Aşamasına Gelindi

Eylül ayında temeli atılan Kocaeli Kandıra Gıda Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) inşaat çalışmaları tamamlandı.

1923 dönüm alan üzerine kurulan gıda ihtisas organize sanayi bölgesinde ilk temel eylül ayında atılmıştı.

Nesos Üretime Hazırlanıyor 

Ülker eski yönetim kurulu üyesi Melih Şahinöz’ün sahibi olduğu sos markası Nesos’un fabrika inşaatı tamamlanmak üzere. 135 milyon liraya mal olan 10 bin metrekarelik inşaatın bu ay için tamamlanması, önümüzdeki ay ise makine montajlarına başlanması bekleniyor.

Kandıra Gıda İhtisas OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Başol “Nesos’un temel atma törenini 29 Eylül’de yapmıştık. Dışarıdan da görüleceği üzere OSB’nin ilk fabrikası büyük oranda bitti. Nisan ayında yani önümüzdeki ay makine montajlarına başlayacaklar. Mayıs ayında deneme üretimlerini planlıyorlar” dedi. 

Başol sözlerine şöyle devam etti;

“Bu arada işçi alımına ve eğitimine de başladılar. Kandıra yöresinden işçi alınması için ben onlara özellikle ricada bulundum. Sağ olsunlar, buna dikkat ediyorlar. Öncelik Kandıra’dan olacak. Bu fabrikada yanılmıyorsam 100-150 arasında çalışan bulunacak.”

Hali hazırda pek çok firma projesini çizdiriyor. Seçimlerden sonra temel atmalar hızlanır diye tahmin ediyorum. Bu arada OSB’mizin alt yapı çalışmalarıyla ilgili ihaleleri tamamladık. Şimdi sırada arıtma tesisi var.

Sıra Arıtma Tesisinde

“Ama biz önümüzdeki aylarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kriterlerine uygun büyük bir arıtma tesisi yapacağız OSB içinde. Öncelikle tesisin proje ihalesini yapacağız. Bunu da bölüm bölüm yapacağız. Çünkü çok büyük ve kapsamlı bir arıtma tesisi olacak.”

Kaynak: Sanayi Gazetesi

Dedeman, Yurt Dışındaki 3. Otelini Hizmete Açtı

Dedeman Hotels & Resorts International, yurt dışındaki 3. otel projesi olan Park Dedeman Almaty’i hizmete açtı.

Dedeman Hotels & Resorts International, küresel ölçekteki otel projelerine odaklanarak büyümeye devam ediyor. Yurt dışı otel yatırımlarını hızlandıran marka, Kazakistan’da hizmet vermeye başlayan “Park Dedeman Almaty” ile yurt dışındaki üçüncü otelini 6 Mart 2024’te açtı.

Kazakistan’daki misafirlerine ulaşan otel, modern tasarımıyla dikkat çeken 110 odalı bir yapıya sahip. Bölgenin botanik ruhunu yansıtan bahçe restoranı ve çatı terası, geniş toplantı odaları, spor salonu, spa, fitness salonu ve kapalı havuzla şehri ziyaret eden misafirlere hizmet sunuyor.

Almatı’daki açılış törenine Türkiye’nin Almatı Başkonsolosu Evren Müderrisoğlu, TAV Havalimanları Holding A.Ş Kurumsal İletişim Müdürü Alper Topçu, Almatı Şehri Turizm Departmanı Başkanı Galiye Tokselova, DO-KAR Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Mutlu Doğru ve diğer davetliler katıldı.

Kaynak: Turizm Ajansı

Kalyon, Önümüzdeki Dönemde İstanbul’un En Konut Geliştiricisi Olacak

Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, Kalyon Kentsel Proje Yatırımları’yla, “Ciddi gayrimenkul yatırımı planlarımız var. Önümüzdeki dönemde bu şirket İstanbul’un en konut geliştiricisi olacak.” dedi.

Kalyon Kentsel Proje Yatırımları’nı 2019 yılında kurduklarını söyleyen Mehmet Kalyoncu, bu şirketin hayata geçireceği projelerle ilk beş yılda gayrimenkul sektöründe ilk üçe gireceğini vurguladı. Konut markalarının Nevbahar olacağını belirten Kalyoncu, şöyle devam etti:

“Şirketimiz Üsküdar’da Nevbahar ve Nevçarşı projelerini yaptı. Kemerburgaz’da da Nevbahar Kemer Konakları’nın yapımı tamamlandı. Ciddi gayrimenkul yatırımı planlarımız var. 3 yılda 3 bin konut üretmek bunlardan biri. Riva, Kozyatağı ve Levent’te olacak yeni projelerimiz. Riva’da 1300 villa olacak. Yüzde 5-10’u arasında bir bölümü kiralık konut olacak. Nisan ayında şirket lansmanımız olacak. Önümüzdeki dönemde bu şirket İstanbul’un en konut geliştiricisi olacak. İlk 5 yılda gayrimenkul sektöründe de ilk üçe girer.”

Sanayi Üretimi Yıllık Yüzde 1,1 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılı Ocak ayına ilişkin açıkladığı sanayi üretimi endeksi, yıllık yüzde 1,1 arttı.

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,9 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,4 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 8,4 arttı.

Sanayi Üretimi Aylık Değişmedi

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 4,3 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,6 azaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 4,6 arttı.

İnşaat Maliyet Endeksi Yüzde 67,87 Yükseldi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) inşaat maliyet endeksi verilerini açıkladı. Buna göre inşaat maliyetleri, Ocak ayında yıllık yüzde 67,87 aylık ise yüzde 15,70 arttı.

İnşaat maliyet endeksi, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 15,70 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,87 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 5,13 arttı, işçilik endeksi yüzde 41,95 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 53,29 arttı, işçilik endeksi yüzde 103,46 arttı.

Bina İnşaatı Maliyet Endeksi Yıllık Yüzde 66,90 Arttı, Aylık Yüzde 15,92 Arttı

Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 15,92 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 66,90 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 4,82 arttı, işçilik endeksi yüzde 42,35 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 51,58 arttı, işçilik endeksi yüzde 102,88 arttı.

Bina Dışı Yapılar İçin İnşaat Maliyet Endeksi Yıllık Yüzde 71,09 Arttı, Aylık Yüzde 14,99 Arttı

Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 14,99 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 71,09 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 6,06 arttı, işçilik endeksi yüzde 40,50 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 58,72 arttı, işçilik endeksi yüzde 105,65 arttı.

25. Yılını Kutlayan Winsa’dan Meta Passive House İle Sürdürülebilirliğe Yenilikçi Bir Bakış  

1998 yılından bu yana PVC Pencere Sistemleri üretimi gerçekleştiren Winsa, çevreyi koruma ve enerji tasarrufunu destekleme misyonuyla çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Son olarak Pasif Evlerin yapım aşamasının anlatıldığı Meta Passive House ile dünyada bir ilke imza atan Winsa, gelecek nesillere sürdürülebilirliği aktarmayı hedefliyor.  

Çevre dostu ürünleri ile sektörde 25. yılını kutlayan Winsa, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yeni bir projeye imza attı. Günümüzde giderek önem kazanan ve geleceğin inşaat tasarımlarından biri olan Pasif Ev yapımını Metaverse sistemine entegre eden Winsa, çok düşük enerji maliyetleri çıkaran ve yaz-kış tam konfor sağlayan ev tiplerinin hayata geçirilmesine destek sağlamayı amaçlıyor. Dünyada ilk defa yapılan ve sürdürülebilirliği estetikle birleştiren Meta Passive House, fütüristik tasarımıyla geleceğin mimarisi düşünülerek özel olarak tasarlandı. 

“Pasif evler ile çevreyi korurken, estetik ve konforu bir araya getireceğiz”

MetaPassive House projesi hakkındabilgi veren Winsa Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Batuhan Boyacı “Sürdürülebilirlik adına atılan her adım, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miraslardan biridir. Bu bağlamda, Winsa olarak gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı önemsiyor ürün tasarımlarımızı, üretimimizi ve projelerimizi sürdürülebilirliği odak noktamıza alarak yapıyoruz. Meta Passive House projemizle dünyada bir ilke daha imza atarak Türkiye’de Passive House Komponent sertifikasını ilk almaya hak kazanan sistemimiz Revotech’ten ilham alarak gelecek nesillere kendi enerjisini kendi üretebilen Pasif Ev mimarisini anlatmayı hedefliyoruz. Red Dot Tasarım ödüllü Dorado 76 Sistemi’ni ve Winsa sistemlerine ait bilgilendirici içerikleri de eklediğimiz Meta Passive House sayesinde artan pasif evlerle birlikte enerji ihtiyacını en aza indirgeyerek çevreyi korurken, estetik ve konforu da bir araya getireceğiz.” dedi. 

Bakırköy-Kirazlı Metro Hattı Ulaşıma Açıldı

Bakırköy-Kirazlı Metro Hattı, Molla Gürani İstasyonu’nda düzenlenen törenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla ulaşıma açıldı.

Metro ve raylı sistem çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un ulaşımını rahatlatacak bir projenin açılışı nedeniyle vatandaşlarla bir araya geldiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ocak ayının son günlerinde İstanbul Havalimanı’na kadar uzanan 37,5 kilometre uzunluğundaki metro hattının Gayrettepe ile Kağıthane arasındaki bölümünü hizmete sunduklarını, böylece İstanbul’u hızı saatte 120 kilometreye çıkan, günlük 600 bin yolcu kapasiteli çok önemli bir yatırıma kavuşturduklarını açıkladı.

İki hafta önce de “Kazlıçeşme-Sirkeci Raylı Sistemi ve Yaya Odaklı Yeni Nesil Ulaşım” projesini devreye aldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse 1,5 asır boyunca şehre hizmet etmiş bu hattı tarihi kimliğine uygun şekilde yeni bir tasarımla, teknolojinin son imkanlarıyla tekrar ayağa kaldırdıklarını dile getirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca inşa edilen, 8,4 kilometre uzunluğundaki metro hattında özgün mimari tasarımlara sahip 7 istasyon bulunuyor.

Hattaki istasyonlarda toplam 105 bin metrekare kapalı alan ve çevre düzenlemesi yer alırken, tren saatte 80 kilometre hıza ulaşabiliyor.

Günde 1 milyon yolcuya hizmet edecek hat sayesinde Bağcılar’dan Bakırköy Sahili’ne ulaşım 13,5 dakika sürecek; bir saatte tek yönde 70 bin yolcu seyahat edebilecek.

İnşaat ve Tekstil Sektörü Konkordato Alarmı Veriyor

Nakit akışı problemleri ve ekonomik dalgalanmalar birçok firmayı zor durumda bırakıyor. Geçtiğimiz yıl kapanan şirketlerin sayısı neredeyse 27 bine ulaşıyor. İflas tehlikesiyle karşı karşıya kalmamak isteyen firmalar, konkordato çözümüne yöneliyor. Şirketler süreci doğru şekilde yönetebilmek için deneyimli mali müşavirlerin kapısını çalıyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin yayınladığı rapor, 2023 yılında Türkiye’de 26.952 şirket kapandığına işaret ediyor. Ekonomik dalgalanmalar ve nakit akışında yaşanan dengesizlikler şirketleri iflas tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu durumdan korunmak isteyen şirketler ise konkordato çözümüne yöneliyor. Mali Müşavir (SMMM) Hasan Murat Kızılöz’e göre konkordato, nakit akışı bozulan şirketler için bir nefeslenme molası olarak görülmeli.  

Konkordato İflas Değildir”

Hasan Murat Kızılöz, “Konkordato toplumumuzda iflasla eşdeğer görülüyor. Bu yanlış algı, tamamen bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Konkordato ile nakit akışı bozulan firmalar yasal güvence ile koruma altına alınıyor ve nakit akışlarını düzene sokmaları hedefleniyor. Bu alacaklı için de kurtarıcı bir adım. Konkordato sürecinde, mahkeme gözetiminde ve konkordato komiserinin nezaretinde, borçlu alacaklılarıyla anlaşıyor. Bunun sonucunda alacaklıya parasının belli bir oranda veya belirli vadelerle ödenmesi yoluyla borçlar yeniden yapılandırılıyor” diyerek konkordato sürecinden başarıyla çıkan şirket sayısında ciddi artış olduğuna dikkat çekti. 

Konkordato süreçlerine dair bilgiler aktaran SMMM Hasan Murat Kızılöz,  “2019 yılında konkordato sürecinde bulunan şirketlerden 91 tanesi iflas ederken 27 tanesi bu süreci başarıyla tamamlamış. Aradan geçen 4 yılda ise rakamlarda pozitif yönde büyük değişim mevcut. 2023 sonu itibarıyla konkordato sürecinde iflas eden şirket sayısı 65’e düşerken süreci başarıyla tamamlayan şirket sayısı 171’e yükselmiş. Bu rakamlar, doğru yönetildiğinde hem borçlu hem de alacaklı için konkordatonun bir çözüm yolu olduğunu doğruluyor” dedi. 

Uzman Olmayan Kişiler Süreci Baltalayabilir”

Hasan Murat Kızılöz, “Konkordato ilanı ciddi uzmanlık ve takip isteyen süreçlere sahiptir. Bu noktada, konkordato ilan edecek şirketin durumunun değerlendirilmesi, doğru zamanda ve eksiksiz şekilde başvurunun yapılması ve ardından sürecin takibi oldukça elzemdir. Bu alanda uzman olduğunu iddia eden ancak yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan kişiler ise süreçleri baltalayıp şirketlere zarar verebiliyor. Biz de danışmanlıktan projelendirmeye, süreç yönetiminden revizyonlara, tüm konkordato süreçlerinde birikim ve uzmanlığımızla şirketlerin yanında yer alarak onların en iyi şekilde konkordatoyu sonuçlandırmasını destekliyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Konkordatotakip.com verilerine göre konkordato ilanında ilk sırada inşaat sektörü yer alıyor. Özellikle kredi faizlerinin yükselmesi sektörde ciddi bir nakit akışı sıkıntısına sebep oluyor. İnşaat sektörünü sırasıyla tekstil, akaryakıt, mobilya ve giyim sektörü takip ediyor. En çok konkordato alan şirketlerin bulunduğu şehirler İstanbul, Ankara ve Bursa olarak sıralanıyor. 

Türk Şirketleri Orta Asya’da Yatırım Radarında

DOSABSİAD Başkanı Nilüfer Çevikel, Türkiye- Kırgızistan İş Forumu kapsamında, Kırgızistan Başbakanı Akılbek Caparov ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki yatırım fırsatlarını değerlendirdi. Başkan Çevikel, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov tarafından düzenlenen özel yemekte ise tüm bakanlarla önemli temaslarda bulundu.

DOSABSİAD Başkanı Çevikel, Kırgızistan Başbakanı Caparov İle Türk İş Dünyasının Taleplerini Görüştü

Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, Kırgısiztan’ın başkenti Bişkek’te gerçekleşen Türkiye-Kırgızistan İş Forumu programına katılarak, Türk yatırımcılar için Orta Asya’nın kapılarını araladı. Türkiye’den Bursa’yı temsil eden tek yetkili olan DOSABSİAD Başkanı Çevikel, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov tarafından düzenlenen özel yemekte, Kırgızistan Bakanlar Kurulu Başkanı Akılbek Caparov, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Daniyar Amangeldiyev, Türkiye’nin Bişkek Büyükelçisi Ahmet Sadık Doğan ve birçok devlet yetkilisiyle de temaslarda bulundu.

Çevikel: Türk Yatırımcılara Önemli Avantajlar Sunuyor 

Kırgızistan Serbest Bölgesi’nde faaliyette bulunan fabrikaları ziyaret eden ve program kapsamında düzenlenen B2B görüşmelere katılan Başkan Çevikel, tekstil sektöründe yeni taleplerin yanı sıra bölgenin yatırıma müsait olduğu ve vergi avantajlarının bulunduğu bilgisini paylaştı. Çevikel, “Kırgızistan’da tekstil sektörüne olan taleplerin arttığını gözlemliyoruz. Bu bölgenin yatırıma uygunluğu ve sağladığı vergi avantajları Türk iş insanları için önemli bir fırsat sunuyor. Ayrıca gerçekleştirilen toplantılarda, ülkedeki iş ortamıyla ilgili detaylı bilgiler edindik ve yerel yöneticilerle yakın işbirliği fırsatları hakkında istişarelerde bulunduk. Kırgızistan’ın sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek adına yatırımcılarımıza elimizden gelen desteği sağlamaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Amangeldiyev: İş Birliği İçin Tüm Desteği Sağlamaya Hazırız

Türk iş insanlarına yatırım çağrısında bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakanı Daniyar Amangeldiyev, ” Kırgızistan, coğrafi konumu, doğal kaynakları ve genç ve dinamik nüfusuyla önemli bir yatırım merkezi haline gelmektedir. Ülkemiz, son yıllarda yürüttüğü istikrarlı ekonomik politikalar ve yatırımcı dostu reformlarla dikkat çekmektedir. Kırgızistan Hükümeti olarak, yatırımcılarımızı ülkemize davet etmekten ve işbirliği olanaklarına kapılarımızı açmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türk yatırımcılarının, Kırgızistan’daki potansiyeli keşfetmeleri ve işbirliği fırsatlarını değerlendirmeleri için elimizden gelen tüm desteği sağlamaya hazırız. Ülkemizin istikrarlı ve öngörülebilir iş ortamıyla, başarılı ve karlı bir işbirliği gerçekleştireceğimize inanıyoruz” dedi. Bişkek Büyükelçisi Ahmet Sadik Doğan ise Türk yatırımcısına her zaman destek olmak için hazır olduklarını belirtti. 

Hocaoğlu Grup’tan Sismik İzolatörlü Konut Projesi

Hocaoğlu Grup, İstanbul’un Sancaktepe ilçesinde sismik izolatörlü konut projesi geliştirecek. Projenin yatırım değeri 1,2 milyar TL olacak.

“Depremde Sadece Beşiğiniz Sallansın” sloganıyla hayata geçirilecek ve 2+1’den 4+1’e kadar farklı tiplerde 126 konuta sahip olacak Japon Konutları Sancaktepe projesinin tanıtımı için düzenlenen törende açıklamalarda bulunan Hocaoğlu Grup İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Okan Hocaoğlu, projenin en önde gelen özelliğinin tasarımında saklı olduğunu belirterek, sismik deprem izolatörünün önemine işaret etti.

Hocaoğlu, “Teknik açıdan çok önem verdiğimiz bir proje. Sismik deprem izolatörünü en iyi uygulayan ülke Japonya. Biz de oradaki teknolojiyi buradaki konutlarda uygulayacağız.” dedi.

Bu uygulamayı Türkiye genelinde yaygınlaştırmak istediklerini dile getiren Hocaoğlu, Sancaktepe’den sonra Japon Konutları Tuzla, Japon Konutları Mersin, Japon Konutları Denizli gibi isimlerle projelerini Türkiye geneline yayacaklarını bildirdi.

“Projemiz, deprem korkusunu ortadan kaldırıyor”

Okan Hocaoğlu, projeyi tamamen aile konseptiyle hayata geçirdiklerini, dairelerin 2+1, 3+1 ve 4+1 tipinde olacağını kaydederek, “Hedefimiz insanların rahat edebilecekleri, kendilerini güvende hissedebilecekler ve nefes alabilecekleri projeler üretmek.” diye konuştu.

Projenin yaklaşık 1,2 milyar liralık yatırımla hayata geçirileceğini dile getiren Hocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sismik izolatörlü yapılar özel yapı statüsünde değerlendiriyor. Özel yapılar olduğu için direkt Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kontrol ediliyor ve denetimi bakanlık tarafından yapılıyor. Bakanlığın görevlendirdiği hocalar tasarım, uygulama ve uygulama sonrası hizmetler noktasında denetleme yapıyor. İstanbul’da da büyük bir deprem bekleniyor. Sismik deprem izolatörü kişiye huzur, güven getiriyor ve evinde sağlıkla uyumasına olanak sağlıyor.”

“Projemize ilgi çok yüksek”

Okan Hocaoğlu, 7 şiddetindeki bir depremin sismik deprem izolatörlü binalarda 3,5-4 şiddetinde hissedildiğini belirterek, projeye ilginin çok yüksek olduğunu söyledi.

Hocaoğlu, “Talepten çok memnunuz. Özellikle piyasanın bu kadar zor olduğu bir dönemde şartlar çok iyi. Bu bir tanıtım davetiydi. Çok fazla gelen var. Bu proje konseptini kararlı bir şekilde devam ettireceğiz.” ifadelerini kullandı.

Yatırımlarına devam edeceklerini, İstanbul’da bazı anlaşmaları tamamladıklarını ve detaylarını kısa süre içerisinde kamuoyu ile paylaşacaklarını vurgulayan Hocaoğlu, benzer projeyi yapmaları için başka illerden de talep geldiğinin altını çizdi.

Japon deprem uzmanı Moriwaki’den “Türkiye başarabilir” vurgusu

Projenin danışmanlarından Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki de bu projede Hocaoğlu Grup ile birlikte çalışacaklarını belirterek, sismik izolatörün deprem sırasında evde veya iş yerinde olanları büyük oranda koruduğunu söyledi.

Japonya’nın “depreme dayanıklı evler inşa etmek ve etkili mühendislik projeleri uygulamak” konusunda ulaştığı başarıdan bahseden Moriwaki, “Burada da benzer başarıyı birlikte hayata geçireceğiz. Türkiye’nin sahip olduğu potansiyel Japonya gibi depreme karşı dayanıklı binalar yapma noktasında gayet yeterli. Türkiye de bunu başarabilir.” diye konuştu.

“Ülkemizde sismik izolatörlü konut sayısı çok az”

Projenin danışmanlarından İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü ve İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Fatih Sütcü ise Türkiye’de sismik deprem izolatörünün çok yaygın olmadığını ve yeni yeni hastanelerde kullanılmaya başlandığını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

“Hastaneler; deprem sırasında ve depremden sonra asla hasar almaması ve depremden sonra da hizmet vermeye devam edebilmesi için tasarlanmıştır. Konutlarımız da hastaneler kadar önemli. Dolayısıyla ülkemizde sismik izolatörlü inşaatların da başlamasını bekliyorduk ancak kısmet bu yıllara imiş. Ülkemizde sismik izolatörlü konut sayısı çok az. Bu proje de onlardan birisi olacak.”

Bloklar 6 kattan oluşacak

Verilen bilgiye göre, Hocaoğlu Grup tarafından yaklaşık 1,2 milyar liralık yatırımla hayata geçirilecek Japon Konutları Sancaktepe projesinde 126 daire yer alacak. Projede 2+1, 3+1 ve 4+1 daire tipleri bulunacak.

4 bloktan ve sadece 6 kattan oluşacak projede, oyun parkları, çalışma alanları, spor salonları, sinema salonu, spa, sauna, hamam, açık ve kapalı havuz, futbol ve basketbol sahaları yer alacak.

Sancaktepe’nin en merkezi konumlarından Abdurrahmangazi Mahallesi’nde yer alan ve modern şehir mimarisiyle tasarlanan proje, “güvenli yaşam ve yeşil odaklı anlayışla” öne çıkıyor.

Geniş yeşil alanları, çevre dostu özellikleri ve sunduğu güvenlik imkanlarıyla ideal yaşam alanı sunan Japon Konutları, çocuklar için 7 farklı eğlence alanı barındırıyor.

Japon Konutları projesi; şehir hastanesi, Sancaktepe metrosu, Sancaktepe Belediye binası, Kuzey Marmara Otoyolu, Şile yolu, TEM E80 gibi birçok noktaya ve ulaşım noktasına yakın noktada konumlanıyor.

Projede; dinlenme odası, buhar odası, hamam, toplantı salonu, plates ve masa tenisi alanı, tenis kortu, bilardo masası, yürüyüş parkuru, fitness salonu, akıllı ev teknolojisi, güvenlikli giriş, kapalı devre video ve görüntülü interkom sistemi, izinsiz girişe karşı alarm sistemi ve otomatik yangın söndürme sistemi de bulunuyor.

Kaynak: Capital

Accor İle Prince Grup’tan Antalya’ya Otel Projesi

Accor, Prince Grup ile Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’ndeki ilk Mövenpick Resort otelini hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Orta Doğu, Afrika ve Asya Pasifik bölgesinde binden fazla otele sahip olan dünya lideri konaklama grubu Accor, Prince Group ile iş birliği yaparak Türkiye’deki varlığını güçlendirmeye devam ediyor. Mövenpick Resort Antalya Tekirova, Accor bünyesinde Akdeniz bölgesindeki ilk Mövenpick markalı oteli ve Türkiye’deki ilk Mövenpick resortu olmasıyla dikkat çekiyor. Otelin 2024 senesinin ikinci çeyreğinde hizmete girmesi planlanıyor.

7 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde konuşan Prince Grup Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Lepiev, şunları söyledi: 

“Bu heyecan verici projede Accor ile iş birliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye’nin turizm potansiyelini sergileyen ve Accor’un küresel uzmanlığıyla desteklenen bir proje. Akdeniz kıyısının muhteşem güzelliğini Mövenpick’in gerçek misafirperverliğiyle birleştirerek, bu nefes kesici doğal ortamda misafirlerimize ilham verici anlar ve olağanüstü deneyimler yaratmayı amaçlıyoruz.”

Prince Group’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımsı Ibrahim Lepiev ise Prince Group’un Accor ile olan iş birliğinin Antalya’daki misafir deneyimini önemli ölçüde artıracağını belirtti. Bu iş birliği, aynı zamanda B to C ilişkilerinin B to B ilişkilere göre daha fazla önem kazanacağını vurguladı. Lepiev, yaptığı açıklamada, “Accor ile olan bu iş birliği, Antalya’daki konuk deneyimini iyi yönde geliştirmede büyük bir etki yaratacaktır” dedi.

Accor Premium, Orta ölçekli ve Ekonomi segmentten sorumlu Orta Doğu, Afrika ve Türkiye COO’su Paul Stevens, şu ifadeleri kullandı: 

“Bu proje, Accor’un Türkiye’deki büyümesi içerisinde önemli bir kilometre taşını işaret ediyor ve bu büyüleyici destinasyonda premium konaklama deneyimini yeniden tanımlamaya hazır olan bu iş birliğine güvenimizi gösteriyor. Mövenpick Resort Antalya Tekirova, sadece Türkiye’nin Akdeniz kıyısında Mövenpick markasını temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda ülkedeki ilk Mövenpick Resort’u olarak da dikkat çekiyor. Küresel tanınırlığı ve bölgesel varlığı, güçlü sürdürülebilirlik uygulamaları, çevre ve yerel topluluklara derin bağlılığı ile Mövenpick markası hem yerli hem de uluslararası turistlere hitap etmek için mükemmel konumunda destinasyonun cazibesini daha da artırıyor.”

Kemer bölgesinin en seçkin sahil bölgelerinden biri olan Tekirova’da bulunan Mövenpick Resort Antalya Tekirova, toplam 120.000 metrekarelik bir alana yayılan beş yıldızlı bir cennet olarak misafirlerini karşılıyor. Berrak denizi ile kıyıya doğrudan konumlanmış olan tatil köyü, mükemmel çevresel, güvenlik, eğitim ve erişilebilirlik kriterlerine uygunluğunu gösteren mavi bayrakla ödüllendirilmiş.

383 odası bulunan Mövenpick Resort Antalya Tekirova, özel havuzlu aile odaları, aile süitleri ve villalar dahil olmak üzere çeşitli konaklama seçenekleri sunacak. Zarif, incelikli bir zevk ve titizlikle tasarlanmış her alan, misafirler için en üst düzeyde konforu garanti ediyor. Antalya Havalimanı’na sadece 70 kilometre uzaklıkta, uygun konumda bulunan bu huzur cennetine misafirler kolayca ulaşabilirler.

Mövenpick’in yiyecek ve içecek konusundaki güçlü konseptine uygun olarak, Türk mutfağının lezzetli örneklerini sunan Osmanlı restoranından, günlük taze avlanan deniz ürünlerini sunan bir balık restoranına kadar, çeşitli gurme yemek deneyimleri misafirlere sunuluyor. Misafirler ayrıca, uluslararası lezzetlerin yanı sıra, yerel ve geleneksel lezzetler sunan Mövenpick’in ana restoranının cazibesini de keşfedebilecekler. Tatlı isteklerine harika bir çözüm olan Mövenpick’in imza tatları; dondurma ve çikolata, tüm misafirlere açık olan günlük “Chocolate Hour” sırasında sunulacak.

Rahatlama ve huzur arayanlar için son teknoloji ile donatılmış 896 metrekarelik bir fitness ve spa alanı da misafirlerin hizmetine sunuluyor. Misafirler açık ve kapalı seçenekleri bulunan beş havuzdan seçim yapabilecekler; çocuk havuzu, göl havuzu ve villalar için özel tasarlanmış “executive” havuzun yanı sıra, otelin 700 metrelik plajı, bir tekne iskelesi, plaj voleybolu sahası ve su sporları tesisleri bulunuyor.

Çocuklu aileler, çocukların eğlenceli ve eğitici etkinliklerle dolu bir yolculuğa çıkabileceği Mövenpick’in imza çocuk kulübü olan “Little Birds Club” sayesinde canlı ve güvenli bir ortama rahatça ulaşabiliyor. Hem çocuklar hem de yetişkinler için, eğlenceli aktivitelerin sunulduğu, 3 bin 500 metrekarelik “Aquapark” tatil köyünde denize sıfır konumu ile öne çıkan önemli bir detay.

Eğlence ve aktivite olanaklarının yanı sıra, tatil köyünde kurumsal etkinlikler ve özel kutlamalar için ideal üç toplantı salonu da bulunuyor. Premium olanakların ve nefes kesen doğal ortamın harmanıyla, Mövenpick Resort Antalya Tekirova hem iş hem de tatil amaçlı seyahat edenler için unutulmaz bir deneyim vadediyor.

Accor, şu anda Türkiye’de 11’i Mövenpick olmak üzere premium, orta sınıf ve ekonomi segmentlerinde faaliyet gösteren 50 oteli ile hizmet veriyor.

Kaynak: Turizm Ajansı

İşsizlik Oranı Ocak’ta 0,2 Puan Artarak 9,1 Seviyesinde Gerçekleşti

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan mevsim etkilerinden ayrılmış işsizlik verilerine göre, Ocak ayında 0,2 puan artan işsizlik oranı yüzde 9,1 seviyesinde gerçekleşti.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 85 bin kişi artarak 3 milyon 214 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 9,1 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,7 iken kadınlarda yüzde 11,7 olarak tahmin edildi.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış İstihdam Oranı Yüzde 49,0 Oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 160 bin kişi artarak 32 milyon 222 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 49,0 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,0 iken kadınlarda yüzde 32,4 olarak gerçekleşti.

İşgücüne Katılma Oranı Yüzde 53,9 Olarak Gerçekleşti

İşgücü 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 245 bin kişi artarak 35 milyon 436 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,3 puan artarak yüzde 53,9 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,5 iken kadınlarda yüzde 36,6 oldu.

Genç Nüfusta Mevsim Etkisinden Arındırılmış İşsizlik Oranı Yüzde 16,6 Oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 1,1 puan artarak yüzde 16,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,1, kadınlarda ise yüzde 21,1 olarak tahmin edildi.

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Haftalık Ortalama Fiili Çalışma Süresi 43,3 Saat Oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 0,4 saat azalarak 43,3 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış Atıl İşgücü Oranı Yüzde 26,5 Oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 1,7 puan artarak yüzde 26,5 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 18,2 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 18,3 olarak tahmin edildi.

İnşaat Sektörü Ciro Endeksi Yıllık Yüzde 99,4 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerine ilişkin ciro endeksi verilerini açıkladı. İnşaat sektörü ciro endeksi Ocak ayında yıllık bazda yüzde 99,4 arttı.

Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi, 2024 yılı Ocak ayında yıllık yüzde 63,5 arttı.

Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2024 yılı Ocak ayında yıllık sanayi sektörü ciro endeksi yüzde 58,3 arttı, inşaat ciro endeksi yüzde 99,4 arttı, ticaret ciro endeksi yüzde 60,7 arttı, hizmet ciro endeksi yüzde 77,9 arttı.

Toplam Ciro Aylık Yüzde 5,1 Arttı

Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi, 2024 yılı Ocak ayında aylık yüzde 5,1 arttı.

Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2024 yılı Ocak ayında aylık sanayi sektörü ciro endeksi yüzde 4,6 arttı, inşaat ciro endeksi yüzde 9,5 arttı, ticaret ciro endeksi yüzde 4,7 arttı, hizmet ciro endeksi yüzde 6,2 arttı.

Anadolu Yakası’nda Yeni Metro Çalışmaları Başladı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenidoğan-Sancaktepe -Finans Merkezi-Söğütlüçeşme Metrosu’nun yapımına başlandığını açıkladı.

sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şunları söyledi:

“Anadolu Yakası’na yeni bir metronun yapımına başlıyoruz. Yenidoğan-Sancaktepe -Finans Merkezi-Söğütlüçeşme Metrosu; metrobüs, Marmaray ve diğer metrolarla entegre olacak ve 5 ilçeyi birbirine bağlayacak. İstanbul’a hayırlı olsun.”

Yenidoğan Söğütlüçeşme Metrosu ile hem iki şehir hastanesine ulaşım sağlanacak hem de metrolarla, metrobüsle ve Marmaray’la entegre olacak.

Yenidoğan-Emek metro hattı İBB tarafından yeniden projelendirilerek Söğütlüçeşme’ye kadar uzatılacak. Hattın yapım sürecine kısa bir süre içinde yeniden başlanacak. Böylelikle İstanbul, 25 kilometrelik bir metro hattı kazanmış olacak.

İBB Raylı Sistem Dairesi Başkanı Ceyhun Avşar, yeni yapılacak metro hattı ile ilgili şu bilgileri verdi:


“2017 yılında hattımız ihale edilirken kamu yatırım planında bulunmayıp bakanlık tarafından metro yapım kriterlerine uygun görmediği bir metro hattıydı. Biz hattın tekrar yapılabilir duruma gelmesi için Ulaştırma Bakanlığı’na hatta yeni bir fizibilite ve yeni bir güzergah hazırlayarak tekrar başvurularda bulunduk. Bu yaptığımız başvuruda mevcut Emek’te biten hattımız İMES, Finans Merkezi, Göztepe Şehir Hastanesi ve Söğütlüçeşme istasyonlarında diğer metro hatlarına entegre olarak artık metro yapım kriterlerine uygun hale getirildi. 6 lokasyonda çalışma vardı. Bu 6 lokasyonun 4 tanesi binaların arasında ciddi güvenlik riskleri barındıran, can ve mal güvenliğini tehdit eden durumdaydı. Biz bunlarla alakalı 2021 yılında geri dolgu işlemlerini tamamladık. Hattımızın iki kısmında, Soğukpınar Makas Yapısı ve Sarıgazi peronlarında ise kullanabileceğimiz kalıcı yapılar haline getirdik.”

Yeni haliyle M-13 Yenidoğan-Söğütlüçeşme metro hattı İstanbul için önemli bir hat olacak. Hattın uzamasıyla Kadıköy, Ataşehir, Ümraniye, Çekmeköy ve Sancaktepe ilçeleri birbirine bağlanacak. Kadıköy-Tavşantepe metro hattı ve Marmaray’la entegre olacak.

İBB Raylı Sistem Projeler Müdürü Setenay Uludağ da hat ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Bu hattın bir özelliği var. İki tane büyük şehir hastanesine hizmet götüreceğiz. Bir tanesi Emek’te bulunan Sancaktepe Şehir Hastanesi, bir tanesi de hattın sonraki güzergahında devam eden Göztepe Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi. Bu hatla birlikte Yenidoğan’dan Söğütlüçeşme’ye kadar yolculuk süresi 35 dakika olacak.”

Luxera Gayrimenkul, Suudi Arabistan İle Stratejik Anlaşma İmzaladı

Luxera Gayrimenkul, 27. MÜSİAD Uluslararası İş Forumu’nda, (IBF) Adwaa Alkhalil Group ile stratejik bir iş birliği anlaşması imzaladığını duyurdu.

IBF açılışında gerçekleşen imza töreni, Luxera Gayrimenkul adına Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Taş ve CEO Cemal Süleyman, Adwaa Alkhalil Group adına ise CEO Motaz Saleh imzaları ve katılımlarıyla gerçekleşti.

Luxera Gayrimenkul ‘ün Türkiye’nin sınırlarını aşarak girişimlerini genişlettiği bu stratejik iş birliği, Suudi Arabistan’ın gelecekteki konut, villa ve otel projelerine yönelik bir dizi yatırımı içeriyor.

Gerçekleştirilen imza töreni sonrasında anlaşmanın detaylarına değinen ve iş birliği açısından önemli bir adım atıldığını ifade eden Luxera Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Taş şunları söyledi:

“Adwaa Alkhalil Group ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliğiyle birlikte Luxera Gayrimenkul olarak sürdürülebilir büyüme hedefimize önemli bir katkı sağladığımızı düşünüyorum. Öncelikle bu stratejik anlaşmanın gerçekleşmesinde katkılarından dolayı, T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’a, Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Majid Al Kasabi’ye, Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Khalid Al-Falih’e, teşekkür ederiz. Suudi Arabistan’ın etkileyici vizyonu olan ‘Suudi 2030’ kapsamında, Türk şirketleri olarak bu önemli projelere katılmaktan büyük bir onur duyuyoruz. 

Bu anlaşma, iki ülke arasındaki güçlü ekonomik bağları pekiştirmemize ve inşaat sektöründeki uzmanlığımızı Suudi Arabistan pazarına taşımamıza olanak tanıyacak. Suudi Arabistan 2030 Vizyonu çerçevesinde hayata geçirilmesi planlanan toplam 1,3 trilyon dolarlık yatırım ve müteahhitlik projelerinde, Türk firmalarının daha çok yer alması için T.C. Ticaret Bakanlığı, her türlü desteği sağlamaya devam ediyor.”

Kaynak: Emlak Dream

Kira Sözleşmeleri E-Devlet Üzerinden Yapılacak

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kira sözleşmelerinin e-Devlet üzerinden yapılması üzerine çalıştıklarını söyledi.

Kayıt dışılık ile mücadele edeceklerini söyleyen Bakan Şimşek, harcamaları gözden geçireceklerini, daha üretken, verimli alanlara yönelteceklerini söyledi.

Çok ciddi düzenlemeler çalıştıklarını ifade eden Şimşek, “Nokta atışı olacak. Kayıt dışı ile mücadele ederek, bütçe açığını daha kalıcı bir şekilde kontrol altına alacağız. Kayıt dışılık hak yemek demektir.” dedi.

Kira sözleşmelerinde yapılacak düzenlemelerle ilgili de konuşan Şimşek, “Niyetimiz kira sözleşmelerini e-Devlet’ten yapmak. Son iki ayda 420 binden fazla kapıyı çaldık, elimizdeki bilgilerle, fiili durumu karşılaştırdık. Bizim amacımız gönüllü uyumu artırmak. Bu ayın sonunda kira beyannamesi verilmesi lazım. Bu kira beyannamelerini verilmesini sağlamak bizim açımızdan önemli. Çünkü verilmeyen beyannamelere ilişkin nisanda inceleme yaparsak, mükellef daha ağır sonuçlarla karşılaşabilir. Elimizde çok somut bilgi var. Amacımız gönüllü uyumu artırarak vatandaşın beyanname vermesini sağlamak.” dedi.

Hyde Hotels, Türkiye’de İlk Otelini Bodrum’da Açacak

Londra merkezli Hyde Hotels Resorts Residences, Türkiye’deki ilk otel projesini Bodrum, Torba’da hayata geçirecek.

Londra merkezli otelcilik zinciri Ennismore’un herşey dahil konseptli Hyde’ın Türkiye’deki ilk oteli 2024 yaz sezonuyla birlikte Bodrum Torba’da açılacak.

Havuz veya bahçe manzaralı, özel havuzlu, jakuzili olmak üzere 216 oda, süit ve 4 villa seçenekleri mevcut olan Hyde Bodrum sadece kendine özel, izole bir tatil yaşamak isteyenler için ise üç yatak odalı, özel havuzlu ve mutfağı bulunan dört villa sunuluyor.

Hyde Hotels Resorts Residences, yaratıcı bir otel grubu olan Ennismore’un bir parçası. 2021 yılında kurulan Ennismore çoğunluk hissesi Accor’a ait olan bir ortak girişim.

Kaynak: Turizm Haber

Bostik Türkiye, Seal Block Serisinin Lansmanını Yapı Fuarı’nda Yapacak

Bostik Türkiye bu yıl 46’ncısı gerçekleştirilecek olan Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’da Seal & Block Su Yalıtım  Grubunu tanıtacak. Ürün çeşitliliğiyle pazarın tüm ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunan Bostik Türkiye, 2022 yılında yeni jenerasyon Zemin Sistemlerini, 2023 yılında da yeni hibrit grubu Çekobond’u Yapı Fuarı’nda sergilemişti.

Bostik Global Teknik Ekibi, fuar ziyaretçilerine yapıların onarımı, korunması ve yalıtımı için en son teknolojiyi kullanarak geliştirilen Seal & Block ürünleri hakkında bilgiler verecek. Etkinlik sırasında, yeni ürünlerin su yalıtımı uygulamalarını görsel olarak anlatarak katılımcılara interaktif bir deneyim yaşatacak. Bostik Akademi’nin standı, sektördeki yenilikçi çözümlerle birlikte profesyonel bilgi ve uzmanlık sunacak.

Batman’da Kuzey- Güney Çevre Yolu’nun Lansmanı Yapıldı

Batman Belediyesi tarafından yapılan toplam 22 bin 500 metre uzunluğundaki Kuzey-Güney Çevre Yolu projesinin lansmanı yapıldı.

Şehir merkezini tamamen çevreleyecek, 3 şerit geliş, 3 şerit dönüşün olduğu ve iç yollarda trafik yoğunluğunu rahatlatacak olan yolda incelemelerde bulunan Batman Valisi Ekrem Canalp, “Bütün Batman’ın şehir trafiği anlamında ne kadar sıkıntısı varsa; bu sıkıntıları bitirecek olan ana projemizdir. Bu 40 metrelik yol Batman’ı çepe çevre kuşatacak. Ana projemiz bu ama sadece bu değil. Yani şehri bir halka şeklinde yüzük şeklinde bütün şehrin etrafının çepe çevre kuşatacak birinci yüzük. Yani belediyenin yapacağı bu yolun özelliğine 3 şerit geliş, 3 şerit gidiş şeklinde olacak. Dolayısıyla da şehrin bütün trafik yükünü alacak. Ama sadece bundan ibaret olmayacak. Bunun dışında ikinci bir çemberimiz daha var. Bu ikinci çember de Karayolları Genel Müdürlüğümüzün Ulaştırma Bakanlığımızın yapacağı duble yol. Bu ikinci çember de bizim şehrin uluslararası ve şehirler arası trafik yükünü kaldıracaktır. 

Bizde uluslararası trafik şu anda başladı. Kuzeyden İran üzerinden Kafkasya ülkeleri üzerinden gelen trafik, güneydeki limanlara bizim Batman üzerinden bir trafik akışımız var. Bizim bu trafik akışını uzun vadeli yönetebilmemiz için de işte karayolların yapacağı bu duble yol ağıyla beraber hiç şehir merkezine uğramadan transit olarak şehre uğramadan, şehir trafiğini de rahatsız etmeden bu duble yoldan geçmiş olacak. İkincil çember de bu olacak. Bu uzun vadeli bir projedir. Çok esaslı da bir projedir ve çok da maliyetli de bir projedir. İçerisinde menfezlerin olduğu dalçıkların olduğu, alt geçitlerin de o olduğu çok da maliyetli esaslı bir projedir. Ama Batman’ın bu şekildeki uzun vadeli projelere de ihtiyacı var. Yani belediye olarak, bu sene başlayıp bu sene bitirdik diyeceğimiz bir proje değildi. Yıllara sahil şekilde gideceğiz. Yani adım adım gideceğiz. Bu maliyete de buna göre katlanacağız.” dedi. 

“Türkiye, Güneş Enerjisi Potansiyelini Yeterince Kullanmıyor”

DEHN SE Güney ve Batı Avrupa Bölgesi Satış Direktörü Christian Vögerl, Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli hakkında bilgiler verdi.

Güneş enerjisi, Türkiye’nin net sıfır emisyona giden yolculuğunda önemli bir müttefik olacağa benziyor. Bu enerjiden faydalanabilmek için kurulacak fotovoltaik sistemlerin uzman çözümlerle tehlikelere karşı iyi korunmasını sağlamak kritik önem taşıyor. 

Christian Vögerl, DEHN SE Güney ve Batı Avrupa Bölgesi Satış Direktörü Christian Vögerl, “Türkiye, Avrupa ve Asya arasındaki konumu sayesinde bol miktarda güneş ışığı almakla birlikte oldukça büyük bir güneş enerjisi potansiyeline sahiptir. The Global Solar Atlas, yıllık ortalama yaklaşık 1910 kWh/m2 ışınım değerine sahip olması nedeniyle Türkiye’nin güneş enerjisinden yararlanmak adına ideal bir ülke olduğunu vurgulamaktadır ki bu da ülkenin güneş enerjisi alanındaki muazzam potansiyelinin bir kanıtıdır. Küresel düzeyde yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru geçiş eğiliminin farkında olan Türkiye, yalnızca gelecekteki elektrik ihtiyacını karşılamakla kalmayıp bunun sürdürülebilirliğini de sağlayacak stratejileri aktif olarak takip ediyor. Ülke, 2053 yılına kadar net sıfır emisyonu hedeflerken, belirli politikalar ve yatırımlar yoluyla ekonomik büyümeyi de aktif bir şekilde beslemeyi planlıyor. Türkiye, inovasyonu benimseyerek ve uluslararası işbirlikleri yoluna giderek daha temiz, daha yeşil ve daha iyi bir gelecek yaratmak adına oldukça kararlı görünüyor.

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Haziran 2022 sonu itibariyle güneş enerjisine dayalı elektrik kurulu gücünün 8,479 MW olduğunu ve bunun toplam kurulu güç içerisindeki oranının %8,35 olduğunu bildirmiştir. Ülkenin güneş enerjisi için elverişli iklimi ve maruz kaldığı ışınım göz önüne alınırsa, şüphesiz ki bu potansiyelden faydalanmak adına çok daha fazla yatırım yapmak mümkündür. Fotovoltaik sistemlerdeki gelişmeler ve azalan maliyetler, bu yenilenebilir enerji türünü Türkiye topraklarında sadece uygulanabilir değil, aynı zamanda ekonomik olarak da cazip hale getirmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 11,6 milyon adet bina bulunmakta olup bu miktarın yaklaşık %87’sini konut nitelikli binalar oluşturmaktadır ve Türkiye’nin bina stokuna her yıl 100.000’den fazla yeni bina eklenmektedir. Bu binaların çatı ve cephelerine önümüzdeki yıllarda büyük miktarlarda güneş enerjisi yatırımlarının yapılabileceği öngörülmektedir.

Sürdürülebilir Güneş Enerjisi için Risklerin Yönetilmesi

Güneş enerjisinin umut vadeden potansiyeline rağmen, Türkiye’de fotovoltaik sistemlerin etkili bir şekilde yaygınlaştırılması ve uzun ömürlü olmasını sağlamak için birtakım zorlukların ele alınması gerekmektedir. En önde gelen zorluklardan biri, güneş enerjisi sistemlerinin yıldırım düşmesive elektrik dalgalanmalarına karşı savunmasız olmasıdır. Yıldırım düşmesi, fotovoltaik sistemler için önemli bir risk oluşturmakta ve ekipman hasarına, operasyonel aksamalara ve hatta güvenlik tehlikelerine neden olabilmektedir.” dedi.

Seramik ve Vitrifiye Markasından Yetkili Servislere 4 Haftalık Eğitim

İnşaat pazarı büyümesini sürdürürken, sektörün önemli tedarikçileri de müşteri memnuniyetine odaklanıyor. Önde gelen seramik, vitrifiye ve yapı kimyasalları markası, müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesini artırmak için 70  yetkili servis sorumlusuna 4 haftalık programla eğitim veriyor. 

İnşaat pazarı hızla büyürken, yan sanayinin lokomotifi olan yerli oyuncular da hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini artırmak için çalışanlarına seminer ve eğitimler düzenlemeye odaklanıyor. Son olarak pazarın önde gelen seramik, vitrifiye ve yapı kimyasalları markalarından Seramiksan, farklı şehirlerdeki 70 yetkili servisi için hazırladığı 4 haftalık eğitim programına devam ediyor. Programa katılanlar, üretim ve Ar-Ge alanlarını ziyaret edip vitrifiye ürünlere dair yeni projeler, yedek parça, teknik servis ve montaj gibi konuların yanı sıra, müşteri memnuniyeti hakkında bilgi alıyor. 

Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar , eğitim programına dair şu açıklamada bulundu: “Türkiye’nin öncü seramik, vitrifiye ve yapı kimyasalları markalarından biri olarak, benimsediğimiz koşulsuz  müşteri memnuniyeti ilkesini, sahada bizi temsil eden yetkili servislerimize de en iyi şekilde aktarmak istiyoruz. Bu yüzden, onların mesleki bilgi ve becerilerini artırmak amacıyla 4 haftalık bir eğitim programı düzenledik. Program boyunca tüm iş süreçlerimiz ve ürünlerimiz hakkında derinlemesine bilgi alan yetkili servis sorumlularımız, böylece hizmet kalitesini artırabilecek.”

Yetkili servislerimizin sayısını artıracağız”

“İlkini 13-14 Şubat tarihlerinde üretim tesislerimizde gerçekleştirdiğimiz eğitim programında, koşulsuz müşteri memnuniyeti temasıyla toplantı yaptık. Daha sonra, katılımcılarla Hill akıllı pisuvar, Hill asma klozet, rim-out duvara tam dayalı klozetlerde temiz su giriş aparatı ve rezervuar iç takım montajı gibi teknik detayları paylaştık” diyen M. Süreyya Çağlar   sözlerine şunları ekledi: 
“2024 itibarıyla Türkiye genelindeki servis noktalarımızın sayısını 70’e çıkardık. Yıl içinde şehir olarak eksik kalan lokasyonları da belirleyeceğiz ve buralar için telafi eğitimler düzenleyeceğiz. 2024’te ayrıca yetkili servislerimizin sayısını artıracağız.”

Roca’dan Teknoloji ve Tasarımı Buluşturan Akıllı Duş 

Köklü geçmişini, yenilikçi yaklaşımlara entegre eden Roca, teknoloji ile tasarımı birleştirdiği Roca Akıllı Duş ile doğal kaynakların korunmasına katkı sağlıyor. Mobil uygulamalar aracılığıyla cep telefonu ile kontrol edilebilen ve kişiselleştirilmiş bir kullanım sağlayan Roca Akıllı Duş; tasarruf, güvenlik ve konforu bir arada sunuyor.

Banyo alanları için tasarladığı ve ürettiği yenilikçi ürünleriyle sektörün önde gelen markalarından Roca, daha yaşanabilir bir dünya için çalışmalarını sürdürüyor. Bu vizyon çerçevesinde geliştirilen Roca Akıllı Duş, yüksek teknoloji ve tasarımın başarılı bir birleşimi olarak öne çıkıyor. Banyo alışkanlıklarını değiştiren ve duş keyfini en üst düzeye çıkaran bu ürün; yüksek verimlilik sağlayan özellikleri sayesinde, su ve enerji tasarrufu yapma imkanı sağlıyor.

Mobil uygulama entegrasyonu ile duş keyfini zirveye taşıyor

Mobil uygulamayla kolayca kontrol edilebilen Roca Akıllı Duş, duş deneyimini baştan sona dönüştürüyor. Kişiselleştirilmiş kullanıcı tercihlerini kaydeden ve uzaktan erişim özelliği ile istenilen zamanda duşu hazır hale getiren ürün, kullanıcı dostu ara yüzü ile su akışını ve sıcaklığını anlık olarak ayarlamaya olanak tanıyor. Renkli LCD ekranı ve dokunmatik kontrol paneli sayesinde tüm ayarları duş sırasında da yapmayı sağlayan ürün, duş keyfini zirveye taşıyor. 

Temizlik işlemlerini de teknoloji ile çözüyor

Kişiye özel duş deneyimi sunan Roca Akıllı Duş, hassas sıcaklık, akış ve süre ayarlarıyla farklı tercihlere göre özelleştirilmiş profiller oluşturma imkanı sağlıyor. Bu sayede, tüm aile üyelerinin tercih ve ihtiyaçlarına göre bir duş deneyimi sağlayan Roca Akıllı Duş, istenilen saatte duşu hazır hale getiriyor. Ayrıca, temizlik işlemlerini de teknolojiyle halleden Akıllı Duş’un 6 dakikalık kapsamlı bir temizlik programı bulunuyor. Entegre temizleme içeren bu program, kireç ve kirleri çıkarmak için aralıklı olarak yüksek basınçta su çıkışı sağlıyor. 72°C’deki su ile su çıkışlarını temizleyerek her türlü bakteriyi ortadan kaldırmak mümkün hale geliyor.

Hem güvenlik hem tasarruf sağlıyor

Kullanıcı güvenliğini ön planda tutarak tasarlanan Roca Akıllı Duş, çocuk güvenlik modu ile kontrol panelini devre dışı bırakarak ani sıcaklık değişikliklerini önlemeye yardımcı olur. Ayrıca, su sıcaklığı, akışı ve süreyi uzaktan kontrol etmeyi sağlayan takip sistemi, tüm aile bireylerinin potansiyel riskli durumlardan korunmasına olanak tanırken, mobil uygulama üzerinden tüketim istatistiklerini görme, su ve enerji tüketimi takibi yapma imkanı sağlayarak daha verimli bir kullanım sunuyor.

Roca Akıllı Duş, tüm bu özelliklerinin yanında enerji ve su tüketimini azaltmaya yönelik özellikleriyle de dikkat çekiyor. Kontrol panelinde yer alan “Duraklatma” seçeneği su akışını geçici olarak kapatmayı sağlarken, tekrar açıldığında da kaydedilmiş akış ve sıcaklık ayarlarını koruyarak akışını devam ettiriyor. Sudan ve enerjiden tasarruf etmeyi mümkün kılan ürün, hem dünyanın geleceğine hem de aile bütçesine katkı sağlıyor.

Devremülke İlgi Arttı

Kızılbük GYO Genel Müdürü Mahmut Sefa Çelik, “Nitelikli tatil fiyatları inanılmaz yüksek. Bu da devremülke ilgiyi artırıyor.” dedi.

Kızılbük GYO’dan Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan yazılı açıklamada; 1 Şubat – 29 Şubat 2024 tarihleri arasında 528 adet devremülk satıldığı, bu satışlardan 266 milyon 777 bin 478 TL ön satış cirosu elde edildiği, projede bugüne kadar toplam 26 bin 682 adet devremülk satışı gerçekleştirildiği ve yapılan devremülk satışlarına ilişkin toplam ön satış cirosunun KDV hariç 5 milyar 645 milyon 217 bin TL olduğu bildirildi.

Mahmut Sefa Çelik, 100’e yakın farklı dairenin olduğu projenin bir hafta veya 10 günlük tatillerle kıyaslandığında kendini çok hızlı amorti ettiğini de söyledi ve şöyle devam etti:

“Sezonun en sakin döneminde fiyat aralığımız 300-350 bin TL aralığında değişiyor. 4 artı bir gibi büyük ünitelerde yaz döneminde bir haftalık devremülk 2.5 milyon TL. Bir kere alıyorsunuz ve tapusu ömür boyu sizin oluyor. Bu projede bireysel müşteri sayımız 15 bin. Bazı müşterilerimiz birden fazla dönem satın alıyor.”

1300’ün üzerinde civarında ünitenin olduğu projenin ilk etabında 550 devremülk olduğunu kaydeden Çelik, bu etabın yüzde 98’inin bittiğini vurguladı. İskan için müracaatların yapıldığını kaydeden Çelik, “Önümüzdeki sonbaharda ilk etap açılmış olacak” dedi.

Konut Kredi Hacmi 438,8 Milyar TL Oldu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından paylaşılan bilgilere göre konut kredi hacmi 1 Mart itibarıyla 438,8 milyar TL oldu.

BDDK tarafından yayınlanan haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 1 Mart itibarıyla 160 milyar 341 milyon lira artış gösterdi. Söz konusu dönemde toplam kredi hacmi 12 trilyon 203 milyar 83 milyon liradan 12 trilyon 363 milyar 424 milyon liraya çıktı.

Bankacılık sektöründe toplam mevduat ise bankalar arası dahil geçen hafta 48 milyar 815 milyon lira azaldı. Toplam mevduat 15 trilyon 79 milyar 395 milyon lira oldu.

Tüketici kredilerinin tutarı, 1 Mart itibarıyla 16 milyar 54 milyon lira artışla 1 trilyon 578 milyar 84 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 438 milyar 802 milyon lirası konut, 93 milyar 459 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 45 milyar 822 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 26 milyar 718 milyon lira artarak 1 trilyon 523 milyar 59 milyon liraya çıktı.

Bakan Özhaseki: “İzmir’deki 36 Bin Bina Acilen Dönüştürülmeli”

İzmir’de düzenlenen “İklim ve Afetlere Dayanıklı Şehirler Projesi” tanıtım toplantısına katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İzmir’de 6 ve 7 üzerinde şiddette deprem üretebilecek 20’den fazla fay hattı bulunduğunu belirterek Özhaseki, “36 bin binanın acilen dönüştürülmesi gerekiyor.” dedi.

İzmir’de düzenlenen “İklim ve Afetlere Dayanıklı Şehirler Projesi” tanıtım toplantısında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Türkiye’nin birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim şehirlere sahip olduğunu, o nedenle şehirleri çok önemsediklerini ve onları geleceğe hazırlamak adına gayret ettiklerini söyledi.

Türkiye’nin depremselliğine değinen Bakan Özhaseki, “Son yüzyıl içerisinde denizlerimizde ve ana karamızda meydana gelen 6 ve üzerinde şiddette yıkıcı deprem diye tarif ettiğimiz deprem sayısı 231. Neredeyse her sene 2 veya 3 yıkıcı deprem oluyor. Ana karamızda meydana gelen deprem sayısı ise 60’ın üzerinde.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin yapı stokunun kentsel dönüşümle yenilenmesi gerektiğini dile getiren Özhaseki, kendilerinin kentsel dönüşüm yapmak, konutları dirençli hale getirmek, yenilemek için çırpındıkça istemezlerin, durmadan takoz olmak isteyenlerin olduğunu, onları aşacak şekilde kanunlar geliştirdiklerini anlattı.

Özhaseki, geçen yıl Kahramanmaraş merkezli depremlerden 18 ilin etkilendiğini hatırlatarak, “Nihayetinde çok şükür yaraları sarıyoruz artık. 390 bin civarında konut olarak hak sahibi var karşımıza gelebilecek olan. Şu anda 300 binden fazla konutun yapım işi sıraya girdi, hızla devam ediyor. Bu ayın sonuna kadar teslim edeceğimiz konut sayısı 75 bin.” diye konuştu.

İzmir’de 6 ve 7 üzerinde şiddette deprem üretebilecek 20’den fazla fay hattı bulunduğunu vurgulayan Özhaseki, kentteki 36 bin binanın acilen dönüştürülmesi gerektiğini dile getirdi.

İstanbul’daki kentsel dönüşüm için açıkladıkları projeye 1 milyon 200 binden fazla başvurunun olduğunu aktaran Özhaseki, şu bilgileri paylaştı:

“Önümüzdeki günlerde ben İstanbul için büyük bir heyecanla dönüşümün başlayacağını düşünüyorum. İzmir’imiz için de içinde 5 ilin bulunduğu ancak pilot il olarak İzmir’in seçildiği Dünya Bankası kredisini de bugün burada açıklıyoruz. İlk etapta 330 milyon avroluk bir kredi bu. İnşallah önümüzdeki günlerde bu artacaktır. Biraz önce de kısaca sohbet ettik zaten temsilci olan arkadaşımızla, seçimden sonra yeniden oturup bu rakamları güncelleyerek çok daha yukarılara doğru çekeceğiz. Müthiş bir imkan, o da şu evini yenilemek isteyen herkese aylık 0,69 faizle 180 aya kadar vadeli kredi temin ediyoruz.”

Pilot olarak İzmir’in seçildiği projede İstanbul, Manisa, Kahramanmaraş ve Tekirdağ’daki riskli yapıların dönüştürülmesinde enerji verimliliği esas olacak. Proje kapsamında iklim dostu ve afetlere dayanıklı konut ve iş yeri yapımı için hak sahiplerine uygun maliyetli finansman imkanı sunulacak.

Proje kapsamında 2,5 milyon liraya varan kredi desteği aylık yüzde 0,69 faiz ve 180 ay vadeyle verilecek. Başka konutu olmayan orta ve düşük gelirli vatandaşlara, şehit ve gazi yakınlarına, emeklilere ve engellilere yıllık yüzde 0,25 faiz indirimi sağlanacak.

Bunun yanında A sınıfı Enerji Kimlik Belgesi bulunan binalar için yıllık yüzde 0,5, B sınıfı Enerji Kimlik Belgesi bulunan binalar için yıllık yüzde 0,25 faiz indirimi uygulanacak. Ödemeler, inşaat ilerleme seviyesine bağlı olarak yapılacak.

Kaynak: TRT Haber

2024’ün 3. ve 4. Çeyreğinde Zorunlu Afet Sigortası Geliyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Bu yıl içerisinde, 2024’ün 3. ve 4. çeyreğinde zorunlu afet sigortasını getirmeyi düşünüyoruz. Deprem sigortasının kapsamı çok dar. Sadece binaları kapsıyor, afet sigortası ise bütün diğer riskleri de kapsamış olacak.” dedi.

Şimşek, Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde (HKÜ) düzenlenen Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması Ödül Töreni’ndeki konuşmasında, anlamlı bir yarışma düzenlendiğini belirterek, katılımcıları tebrik etti.

Depreme dayanaklı binaların tasarımlarının oluşturulmasının önemine işaret eden Şimşek, “Türkiye büyük bir oranda deprem ülkesi. Depremle yaşamak dışında bir seçeneğimiz yok. Onun için de mutlaka dirençli yapıları inşa etmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, zorunlu deprem sigortasının 1999’daki depremin ardından hayata geçirildiğini hatırlatarak, Türkiye’nin deprem ülkesi olması nedeniyle sigortaların yapılması gerektiğini dile getirdi.

DASK bünyesindeki deprem teminat havuzuna finansal güvence sağlandığını dile getiren Şimşek, “2023 itibarıyla zorunlu deprem sigortası poliçe sayısı yaklaşık 11,7 milyon. Teminat tutarı ise yaklaşık 3,7 trilyon liraya ulaşmış durumda. Adı da zorunlu sigorta ama sigortalık durumu hala düşük. Bu zorunlu sigorta önemli bir temel taşı, bunun üzerine ilave adımlar atmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin geçen sene depreme 1,1 trilyon liranın üzerinde kaynak harcadığını bildiren Şimşek, şöyle devam etti:

“Bu deprem sigortası bir nebze de olsa bu yaraların sarılmasında faydalı oldu. Bölgedeki yaklaşık 500 bin hasar başvurusuna yaklaşık 35 milyar lira ödeme yapıldı. Dolayısıyla biz zorunlu deprem sigortasını, yaygınlaşmasını önemsiyoruz ve sadece depremle sınırlı olmasın istiyoruz. 2024 için bir reform programımız var. Bu reformun birleşenlerden bir tanesi de mevcut sigortanın kapsamını genişletmek.

Şu an itibarıyla zorunlu deprem sigortası, bazı ülkeler açısından da örnek oluşturdu. Geçtiğimiz dönemde Azerbaycan, Arnavutluk gibi ülkelerin yetkilileri geldi, bu sistemi öğrenmek ve tecrübelerimizi paylaşmamızı istedi. Hakikaten örnek bir uygulama görüyoruz. Türkiye bir deprem bölgesi, bu bir gerçek.”

Şimşek, iklim değişikliğinin de başka gerçek olduğuna dikkati çekti.

İklim değişikliğine ve yol açacağı afetlere karşı dirençli şehirlerin kaçınılmaz bir öneme sahip olduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu:

“İklim krizi bir realiteyse bizim ona bir hazırlık yapmamız lazım. Yeşil dönüşüm de hazırlığın bir parçası. Bu yıl içerisinde, 2024’ün 3. ve 4. çeyreğinde zorunlu afet sigortasını getirmeyi düşünüyoruz. Deprem sigortasının kapsamı çok dar. Sadece binaları kapsıyor, afet sigortası ise bütün diğer riskleri de kapsamış olacak.

2000 yılında iyi bir reform yapılmış, zorunlu deprem sigortası getirilmiş, şimdi biz bir adım daha öteye geçip iklim değişikliğini de dikkate almamız lazım. Doğal afetlerin sıklığını artırma riskine karşı tedbir olarak, şimdi ‘zorunlu afet sigortası yapacağız’ diyoruz. 12. Kalkınma Planımızda bu düzenleme de yer alıyor. Ev eşyası dahil diğer bütün boyutlarıyla riskleri kapsamış olacak. Böylece ülkemizin sigortacılık oranı artmış olacak.”

Zorlu Enerji, CDP’de Liderlik Seviyesine Yükseldi

Zorlu Enerji, Carbon Disclosure Project’in (CDP) İklim Değişikliği 2023 değerlendirmesinde “A-” notu alarak Leadership (Liderlik) seviyesine yükseldi. 

CDP Türkiye’nin kurulduğu 2010 yılından bu yana düzenli olarak iklim değişikliği ile ilgili verilerini ölçüp raporlayan Zorlu Enerji, 2011 yılında CDP kapsamında Karbon Saydamlık Ödülünü alan ilk şirketlerden biri oldu. CDP’ye raporlama yaptığı her yıl grup şirketleri ile puanlamalarda üst sıralara yerleşen Zorlu Enerji, CDP Su Değişikliği Programında “B” notu ile skorunu korurken, Management (Yönetim) seviyesinde değerlendirildi. Enerji sektöründe CDP’ye raporlama yapan ilk şirket olan Zorlu Enerji, Türkiye’den yalnızca dört şirketin raporlama yaptığı CDP Ormanlar raporunda C skoru ile Awareness (Farkındalık) listesinde yerini aldı. Zorlu Enerji’nin grup şirketleri (GAZDAŞ) ve Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ) ise raporlama yaptığı CDP İklim Değişikliği Programı’nda B skoru alarak Management (Yönetim) seviyesinde değerlendirildi.

Konuyu değerlendiren Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak şunları söyledi:

“İşimizi yaparken çevreye ve doğal kaynaklara karşı sorumluluklarımızın gereğini yerine getiriyor ve iş stratejilerimizi belirlerken iklim ve su krizinin etkilerini göz önünde bulunduruyoruz. Yenilenebilir enerji üretimi konusunda rüzgâr, güneş, jeotermal ve hidroelektrik santralleri gibi farklı alanlara yatırım yapıyor, sahip olduğumuz portföyü sürdürülebilirlik, çevresel ve sosyal yönetim sistemi politikalarına uygun yatırımlarla güçlendiriyoruz. Akıllı Hayat 2030 çerçevesinde ve sürdürülebilirlik misyonumuza uygun olarak, çevre ile uyumlu, güvenli, kaliteli, sürdürülebilir enerji üretimi ve dağıtımı sağlıyor, paydaşlarımızı merkeze alarak yaptığımız tüm çalışmalarımızda yarattığımız değeri güçlendiriyoruz. Bütün bu faaliyetlerimiz sonucunda 2010 yılından bu yana düzenli olarak raporlama yaptığımız CDP tarafından çevre konusundaki performansımızla liderliğe yükselmekten büyük memnuniyet duyuyoruz.”

Torunlar GYO 3 Yıl İçinde 8,3 Milyar TL’lik Yatırım Hedefliyor

Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, önümüzdeki üç yıl içerisinde 8,3 milyar TL’lik yatırım hedeflediklerini ve tüm projelerin tamamlanacağını açıkladı.

2023 sonu itibarıyla şirket bünyesindeki tüm borçların kapandığını belirten Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, şu açıklamalarda bulundu:

“Torunlar GYO, finansal tablosunda geçtiğimiz yıllarda kambiyo zararlarından kaynaklanan negatif görünümden kurtuldu ve 2023 yılı sonu itibarıyla borcumuzu sıfırladık. Üç yıl içinde 8.3 milyar TL yatırım yaparak portföyümüzde yer alan tüm projeleri tamamlamayı hedefliyoruz. Buna paralel de üç yıl içinde 51.9 milyar TL’ye ulaşacak güçlü bir satış büyümesi ve 18.1 milyar TL kira geliri elde etmeyi planlıyoruz.”

Torun, şirketin dağıtılabilir kârının minimum yüzde 30’unu temettü olarak dağıtmak ve yatırımcılarıyla paylaşma temel prensibinin de şirketin önümüzdeki dönem stratejileri arasında yer aldığını belirtti.

Konut, ofis ve turizm yatırımları ile Torunlar GYO’nun 82.7 milyar TL portföy büyüklüğüne ulaştığını belirten Torun, şirketin portföyünün yüzde 44.8’inin ise düzenli gelir elde ettikleri AVM’lerden oluştuğunu söyledi.

Torun, “2023 yılında Torunlar GYO’ya bağlı AVM’lerimizde yerli ve yabancı yaklaşık 61 milyon ziyaretçi ağırladık. Kira gelirlerimizde ise 2.5 milyar TL hedefimizi yaklaşık yüzde 10 oranında aştık” dedi.