“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana SayfaHaberlerTürkiye’de 6-7 Milyon Bina Riskli Durumda

Türkiye’de 6-7 Milyon Bina Riskli Durumda

İnşaat Mühendisleri Odası ve Adana Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “İnşaat / Deprem Mühendisliği Açısından Şubat 2023 Depremleri Sempozyumu” başladı. Sempozyumda, 10 milyon civarındaki yapı stokunun 6-7 milyonunun riskli yapı statüsünde olduğu belirtildi.

Sempozyumun açılış konuşmaları; İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, Sempozyum Danışma Kurlu Başkanı Mehmet Nuray Aydınoğlu, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan tarafından yapıldı.

“Depremi Afete Çeviren, Depreme Dayanıksız Yapılardır”

İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur gerek merkezi gerekse yerel yönetimler tarafından 1999 Marmara Depremi milat kabul edilmesine rağmen niteliksiz yapılaşmanın yenilenmesinin ağır aksak devam ettiğini dile getiren Aksungur, “İnsanların depreme dirençli konutlarda barınma sorunu yeterince karşılanmayınca, 6 Şubat 2023 saat 4.17 ve sonrası depremlerde; ülkenin yakın tarihinde görülmemiş bir yıkım ve can kaybı ile karşılaştık. Bu yaşanan sonuca gelinceye kadar aralıklarla çıkarılan imar affı, imar barışı da yıkımların üzerine tuz biber ekti. ‘Asrın Felaketi’, ‘Doğal Afet’ vb. yaklaşımlar öne sürülmekle birlikte, deprem doğal bir afet değildir, önlenemez bir doğa olayıdır. Bunu afete çeviren, depreme dayanıklı olmayan yapılardır” dedi.

“Afet Hazırlığının Temelini Güvenli Yapılaşma Oluşturuyor”

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç 6 Şubat depremlerinin sadece büyüklükleri açısından değil şiddeti, yıkıcılığı ve ivmeleri açısından da yer bilimcilerin, sismologların beklentisini aşan depremler olduğunu ifade etti. Bu gerçeğin başka gerçeklerin üstünü örtmemesi gerektiğini dile getiren Yüzgeç, “Çünkü Afete hazırlığın temelini güvenli yapılaşma ve sağlıklı kentleşme çalışmaları oluşturmaktadır. Bunlar yapılmadığı takdirde böylesine yaygın bir yıkımın oluşmasının önüne geçilemiyor ve deprem sonrası müdahalenin altından kalkmak mümkün olmuyor. Bize göre en büyük suç da günah da burada yatıyor” dedi.

“10 Milyon Yapı Stokunun 6-7 Milyonu Riskli Yapı”

Ülkemizde var olan yapı stokunun büyük çoğunluğunun, deprem yönetmelikleri dikkate alınarak yapılmadığını söyleyen Yüzgeç, “TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır.” dedi.

“Sadece Yüzde 3-4’e Tekabül Eden Rantı Yüksek Bölgeler Yenilendi”

TBMM’nin 6 Şubat depremlerine ilişkin çıkarmış olduğu Mayıs 2023 tarihli raporundan anlaşıldığı üzere, son 11 yıl içerisinde ülke genelinde sadece 238 bin civarında riskli yapının dönüştürüldüğünü ifade eden Yüzgeç, “Yani 2012 yılından buyana riskli olduğu varsayılan yapı miktarının sadece yüzde 3-4 civarındaki kısmı yenilenebilmiştir. Kaldı ki yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarının doğruluğu ve sağlıklılığı şüphe götürür niteliktedir. Çünkü riskli yapı veya riskli bölge tespiti yapılmadan gerçekleştirilen kentsel dönüşümler sadece ve sadece rantı yüksek bölgelerle sınırlı kalmıştır” dedi.

“Somut Tespitlere Dayalı Verilere İhtiyaç Var”

Atkaya’da yıkımın ve hasarı oranının İstanbul için ön görülen deprem risk tahminlerinin üzerinde gerçekleştiğini ifade eden Yüzgeç, “Dolayısıyla artık tahminlerden istatistiki sonuçlardan ziyade somut tespitlere dayalı verilere ihtiyacımız vardır ki riskli yapı stokuna müdahale edilebilsin” şeklinde konuştu.

Son 20 yılda yaygınlaştırılan yapı denetim düzeninin kısmi iyileştirmeler getirse de sağlıksız inşaat ve yapılaşma kültürünü ortadan kaldırmadığını ifade eden Yüzgeç, “Sadece devletin sorumluluğunu üzerinden atacağı mekanizmalar halini almıştır. Yapı denetim sistemi, yapı üretim sürecinin en temel ihtiyacı olan mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin gerçekten verilmesini değil, mühendislerin, mimarların kağıt üzerinde sorumluluk almasını, bunu da cüzi ücretler karşılığında yapmasını tasarlamıştır. Çünkü mühendislik mimarlık hizmetleri maliyet artırıcı bir unsur olarak değerlendirilmektedir” dedi.

Sadece ücretleri açısından değil gerek teknik, gerekse imar açısından uygunsuz imalatlara onay vermemesinin de kar kaybına sebebiyet verdiğini dile getiren Yüzgeç, “Dolayısıyla fiilen inşaat süreçlerinin dışında tutulmaktadırlar. Sonuçta, yaratılan bataklıkta sivrisineklerin peşine düşerek meseleyi çözemeyiz. Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir” dedi.

Sempozyum açılış konuşmalarının ardından “Şubat 2023 Depremlerinin Yeniden Gündeme Getirdiği Mühendislik, Mimarlık, Müteahhitlik Sorunları” paneli gerçekleştirildi. Prof. Dr. Mehmet Nuray Aydınoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı panelde İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Prof. Dr. Erdem Canbay, Mimarlar Odası Hatay Şube Başkanı Mustafa Özçelik, Deprem mühendisi Dr. Barış Erkuş, Şubat 2023 depremlerinin yeniden gündeme getirdiği mühendislik, mimarlık ve müteahhitlik sorunları ile afet yönetimi, yapılaşma gibi temel konuları konuştu.

Kaynak: Evrensel.net

Sourceyapiradar
RELATED ARTICLES
- Advertisment -“UNICERA

Most Popular

Recent Comments