Van depreminin 8. yılında yaptığı açıklamayla yaşamını yitirenleri anan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmekten kaçındığını vurguladı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 23 Ekim 2011’de Van’da yaşanan depremde yaşamını yitirenleri andı.
Van depreminde 604 kişinin hayatını kaybettiği ve yüzlerce kişinin yaralandığı anımsatan İMO yaptığı yazılı açıklamada, “Depremin yarattığı travma henüz sıcaklığını korurken Van ikinci bir depreme maruz kaldı. Bayram Oteli faciasıyla belleklerimizde yer alan depremde, 32 vatandaşımız hayatım kaybetti. İki Van depreminde 2 bin 500 bina yıkıldı. 6 bine yakın bina kullanılamayacak oranda hasar gördü. 5 bine yakın binanın hasar aldığı ancak kullanıldığı tespit edildi” denildi.
“Türkiye deprem ile yüzleşmiyor”
Van’da yaşanan iki depreminin, Marmara depreminden ders alınmadığını gözler önüne serdiği kaydedilen açıklamada, “Türkiye deprem gerçeği ile yüzleşmekten kaçındı. Gerekli önlemler alınmadı; ne yapı stoku iyileştirilebildi ne de gerekli mevzuat değişiklikleri gerçekleştirilebildi. Daha da önemlisi ne kentleşme ve yapılaşma yaklaşımında köklü değişikliklere gidilebildi ne de yapı üretim sürecinde gerekli ölçüde denetim sağlanabildi. Türkiye bir deprem ülkesidir. Ülkemizin pek çok kenti önemli deprem kuşakları üzerinde bulunmaktadır. Başka ifadeyle bundan sonra da depremler yaşanacaktır. Ceyhan’da, Yalova’da Van’da doğal afet yaşanmasına neden olan etkenler varlığını sürdürmektedir” ifadelerine yer verildi.
“Sonuç farklı olmayacak”
Olası İstanbul depremine dikkati çekilen açıklamanın devamı şöyle:
“Hatırlatıyoruz; olası İstanbul depremi kelimenin tam anlamıyla yıkım olacaktır. Olası Van depremi de aynı şekilde. Çünkü bu zaman zarfında yaşamı güvenli kılacak adımlar atılmamış, yapı stokumuz iyileştirilememiştir. Durum aynıdır, sonuç farklı olmayacaktır. Eylül ayı içerisinde meydana gelen İstanbul depremi yıkıcı sonucun habercisi sayılmalıdır. Bu nedenle ne Marmara ne Van depremini unutacağız ne de deprem tehlikesini gündemde tutmaktan vazgeçeceğiz.”