“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana SayfaBlogDeprem Sözlüğü

Deprem Sözlüğü

Özellikle Türkiye’de sıkça gündeme gelen deprem hakkında bilinçli olmak hayati önem taşıyor. Deprem ve bağlantılı kelimelerin anlamlarıyla ilgili bilgi sahibi olmak ise afet sırasında ya da sonrasında arama-kurtarma ekiplerine aktarım yapmaya ve ekipler tarafından verilen bilgileri hızlıca anlamaya yardımcı oluyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından teyit edilen kelimelere ve anlamlarına birlikte göz atalım. 

Acil durum: Bir afet sırasında olağanüstü tedbirlerin alınmasına gerek duyulan geçici bir süreyi ifade eder. Durumun gerekliliklerinin her yönüyle koordineli bir şekilde, siyasi irade tarafından değerlendirilmesi, gönüllü ve özel kurumları bir araya getirmek için planlamalar, yapılanmalar ve düzenlemeler yapılmasına Acil Durum Yönetimi denir.

Afet Yönetimi: Hem afet öncesi hem de afet sonrası aktivitelerin yani müdahale, iyileştirme, yeniden yapılanma, zarar azaltma ve hazırlık safhalarını kapsayan bir süreci ifade eder. Afet riski ve onun doğurduğu sonuçları azaltmayla ilgili diğer çalışmaları da kapsar
Aktif fay: Gelecekte deprem oluşturmaya riski çok yüksek olan fay.

Alp-Himalaya: Sık sık depremlerle sarsılan Akdeniz’den başlayıp Türkiye, İran üzerinden kuzey Hindistan’a kadar giden uzun bir sıradağ oluşumudur.
Alüvyon: Suyun biriktirdiği kil, silt, kum, çakıl, taş ve jeolojik aşınma sonucu ortaya çıkmış diğer malzemeler.

Anakaya: Nispeten daha sert ve yoğun kayalardan oluşan ve genellikle üzerinde yumuşak kayaçlar ve toprak örtüsü buluna tabanı ifade eder.

Artcı deprem: Ana depremin meydana gelmesinden sonra, ana şoku izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir. Ne kadar süre ile devam edecekleri konusunda ise kesin bir şey söylemek mümkün değildir.

Asismik: Bir fay veya bir yerde deprem olmadığını ve muhtemelen de olmayacağını belirten bir terimdir.

Astenosfer: Litosferin(taşküre) altında bulunan mantonun yumuşak üst bölümü.

Azalım: Dalgalar, oluştukları yerden itibaren genlikleri küçülerek ve etkileri azalarak ilerler. Deprem dalgalarının yer kabuğunda geometrik olarak ilerlerken geçtikleri ortama ve uzaklığa bağlı olarak genlikleri ve sismik enerjileri azalmaktadır.

Benioff Zonu: Derin deniz hendeklerinden manto içine sarkan eğimli deprem zonu( Hugo Benioff, Amerikalı jeofizikçi).

Deprem: Yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yerdeğiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsması olayına deprem denir.

Deprem dalgası: Deprem anında, blokların ani olarak kayması ile deprem dalgaları üretilir ve bunlar kayaçlar içerisinde odaktan çevreye doğru yayılırlar. Deprem dalgaları P, S ve Yüzey Dalgaları(Love, Rayleigh) olarak üç gruba ayrılır.

Deprem Fırtınaları: Öncü ve artçı depremler, kendilerinden belirgin olarak daha büyük olan bir ana deprem ile zaman ve yer bakımından sıkı bir ilişkiye sahipdir. Oysa, bir ana deprem ile belirgin bir ilişki göstermeyen, yerel, yoğun deprem etkinlikleri de gözlenmektedir. Bu niteliklerdeki deprem etkinliklerine ‘deprem fırtınası’ denilmektedir.

Deprem Tehlikesi: Can ve mal kaybına, yaralanmalara, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulmasına veya çevresel zararlara sebep olan yerkabuğu hareketlerinin tabii süreci veya bunu etkileyen doğal etmenlerdir.

Episantr(Dış Merkez): Odak noktasına en yakın olan yeryüzündeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak hissedildiği alandır.

Erken Uyarı: Afet riskini engellemek veya bu riskleri azaltma için yada afete daha etkili müdahaleye imkan verecek zamanlamayla gerekli bilgilerin, belirlenmiş kurumlar tarafından topluma duyurulmasıdır. Afete hazırlık çalışmaları içinde önemli bir yeri vardır.

Fay:Yerkabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.

Frekans: Birim zamanda meydana gelen olay veya hareket sayısı.

Gönüllü: Herhangi bir şekilde parasal karşılık beklemeden, sosyoekonomik veya politik baskı altında kalmadan topluma hizmet götürerek yararlı çalışmalar sunan bireylerdir.

Graben: Tektonik açılma hareketi sonucunda çevresine nazaran aşağı doğru çöken yerkabuğu parçası.

Hazırlık: Zamanında ve etkili erken uyarıların yayımlanması ve tehdit alanından insanların ve değerli varlıkların geçici olarak çıkarılması da dahil olmak üzere, afetlerin zararlı sonuçlar doğurmaması amacıyla yapılacak etkili müdahale için alınan önlem ve yapılan hazırlık faaliyetleridir.

Heyelan: Jeolojik materyallerin yerçekimi kuvveti etkisiyle yamaç aşağı harekete geçmesidir.

Hiposantr(İç Merkez): Yer içerisinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı noktadır. Aynı zamanda iç merkez olarak ta isimlendirilir. Aslında odak noktası, bir nokta değil bir alandır ancak uygulamalarda nokta olarak edilmektedir.

İvme: Deprem yer hareketinin hızındaki değişimi ifade eder. Kuvvetli yer hareketi sismolojisinde ivme değeri, yerçekimi kuvvetinin (g) yüzdesi ile ifade edilir. Bir cismin ağırlığı, kütlesi ile yerçekimi ivmesinin çarpımına eşit olduğundan, deprem sarsıntısının yaratacağı ivmeyle gelen ani ve ilave yükler binaların dayanım gücünü aşarak hasar görmelerine/yıkılmalarına neden olmaktadır.

İyileştirme: Afete uğrayan toplumun yaşam koşullarını yeniden oluşturma amacıyla, muhtemel afet risklerini azaltmak için sistemli bir özendirme ve gerekli düzenlemeleri yapmak için alınan kararlar ve faaliyetlerin tümüdür.

Jeofizik: Yerkürenin ve onu çevreleyen atmosferi ile uzay ortamındaki gezegenlerin, uyduların ve güneşin fiziksel ve yapısal özelliklerini fizik ve matematik yöntem ve yaklaşımlar kullanarak inceleyen bilim dalına Jeofizik denir(İTÜ Jeofizik Müh.Böl.).Jeofizik bilim dalında kullanılan yöntemler: gravite, manyetik, sismoloji, sismik, elektrik, elektromanyetik, palemonyetizma, radyometrik, jeotermik yöntemler ve kuyu loglarıdır.

Jeololoji: Yerbilimi, jeoloji Yunanca Geo (Yer ) ve Logos (Bilim) kelimelerinin birleşiminden meydana gelir ve Yerbilimi anlamına gelir. Jeoloji yerküresinin güneş sistemi içerisindeki durumundan onun fiziksel ve kimyasal özelliklerine, oluşumundan bu yana geçirdiği değişikliklere, üzerinde yaşayan canlıların evrimine kadar geniş bir kapsama sahiptir (Jeoloji Müh.Odası).

Jeomorfoloji: Dağlar vadiler gibi yeryüzü şekillerinin kaynağını ve niteliklerini inceleyen bilim dalı.

Küresel Konum Berlirleme Sistemi (GPS): Yeryüzündeki noktaların koordinatlarını uydular vasıtasıyla belirleyen sistem. Fay zonları boyunca meydan gelen gerilim birikmeleri ve hareketleri izlemek için hassas GPS ölçümleri yapılmaktadır.

Litosfer(taşküre): Yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığındaki katman. Kıtalar ve okyanuslar Litosfer içerisinde yer alırlar.

Magnitüd: Depremde açığa çıkan enerjinin bir ülçüsüdür.Prof .Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır.
Manto: Dünyaızın iç kısmında yer alan ve Litosfer ile Çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2900 km olan katmana Manto adı verilir.

Mikrobölgeleme: Bir yerdeki tehlikenin yıkıcı deprem etkileri, yer sarsıntısı şiddeti, sıvılaşma ve heyelan potansiyeli dikkate alınarak tanımlanması ve bölgenin yerel olarak haritalanmasıdır.

Müdahale ve Yardım: Afet sırasında veya hemen sonrasında, etkilenmiş insanların yaşamlarının korunmasını ve temel ihtiyaçları ile geçimlerinin karşılanması için müdahale ve yardımda bulunulmasıdır. Bu süreç anında yapılan müdahale ile başlar, duruma göre kısa dönemli veya daha uzun süreyle olabilir. Arama-kurtarma, tıbbi sağlık, gıda, barınma, giyim, su ve arıtma temini hizmetleri gibi faaliyetler ve diğer acil önlemler bu kapsamdadır. Bazen acil müdahale olarak da tanımlanmaktadır.

Odak Derinliği: Deprem enerjisinin açığa çıktığı noktanın yeryüzüne olan en kısa uzaklığı.

Orojen: Yer kabuğundaki kıvrımlanma ve kırılma hareketleriyle gelişen dağ oluşumu sürecidir.

P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.

Plaka Tektoniği: Pek çok gözlemle ispatlanmış bulunan bu teoriye göre, yer kabuğunun üst manto kısmında belirli sayıda ve birbirine göre hareket halinde olan ince, rijit tabakalar bulunmaktadır. Bu plakaların sınırlarında genellikle şiddetli depremler meydana gelir.

Rehabilitasyon: Hasara uğramış veya fonksiyonunu kaybetmiş hizmetlerin, alt yapının ve binaların kısa sürede onarılarak çalışabilir hale getirilmesi faaliyetleridir. Tam olarak iyileştirilemese de hayatın nispeten normale dönmesini kolaylaştırmak amacını taşır.

Risk: Can kaybı, yaralanma, mal kaybı, ekonomik dengelerin bozulması veya çevre zararları gibi doğa veya insan kaynaklı tehlikelerin zarar görebilirlik koşullarına bağlı olarak kayıplar ve hasarlarla sonuçlanma olasılığı veya beklenen kayıplar.

S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının %60’ı ile %70’i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.

Sakınım planı: Yerleşim alanlarında ya da belirli bir bölgede doğal ya da teknolojik tehlikeler nedeniyle beliren farklı risk türlerini tanımlayan, risklerin yönetim biçimi ve uygulama araç ve yöntemlerini belirleyen plandır. Sakınım Planı, riskleri nedensellik yapılarına göre farklı sistem, grup ya da sosyo-ekonomik sektörlerde ele alıp bunlarla ilgili veri tabanları oluşturabilir. Her sektörde ilgili kesimler arasında protokollerin geliştirilmesi ve fiziki planların hazırlanmasını öngörür.
Planlama en genel tanımıyla, ‘belirlenen hedeflere erişmek üzere gereken uygulama yöntemini ortaya koymak’ ise, Sakınım Planlaması, ‘belirlenen sakıncalı koşullardan uzak kalma yöntem(ler)ini tanımlama’ ve uygulama çabasıdır.

Sel: Normalde kuru olan yerlerin yağışlara bağlı olarak yükselen yüzey suları, gel-git olayları veya nehir yükselmesi nedeniyle geçici bir süre sular altında kalmasıdır.

Sıvılaşma: Suya doygun ince taneli kum ve siltli katmanların; sarsıntının(depremin) etkisi ile boşluk suyu basıncının artmasıyla etkin yatay gerilmenin sıfır olması ve sonuç olarak bu katmanın taşıma gücünü tamamen yitirmesi ve sıvı gibi davranması olayıdır.

Sismisite: Depremlerin alansal ve zamana bağlı olarak dağılımıdır.

Sismograf: Depremlerin kaydedilmesinde kullanılan cihazlara sismograf adı verilir.

Sismoloji: Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının nasıl yayıldığını, depremlerin ölçülmesi ve depremle ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalıdır.

Şiddet: Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Depremin şiddeti, yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet; ölçümlere dayalı değildir, tamamen gözlemsel verilere dayanır.

Sürdürülebilir kalkınma: İnsan hayatının yaşam kalitesi arttırırken bunu çevre koşullarına ve ekosisteme zarar vermeden gerçekleştirilen ilerleme sürecidir.

Tsunami: Japonca’da “liman dalgası” anlamına gelen tsunami sözcüğü; okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.

Zarar Azaltma: Doğal tehlikeler yanında, çevre bozulması ve teknolojik tehlikenin geniş ölçekli yıkıcı etkilerinin azaltılması veya sınırlandırılması için alınan yapısal ve yapısal olamayan önlemler.

Zarar görebilirlik: Tehlikelerin doğuracağı etkilere karşı toplumun veya bireylerin direncini azaltan fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerin oluşturduğu bütün şartlar ve süreçlerdir.

Zarar görebilirlik analizi: İlk bakışta kolaylıkla fark edilemeyen ancak mevcut bulunan potansiyel afet etkisinin, o yöreye has pek çok faktör dikkate alınarak belirlenmesidir. 

Kaynak: İBB Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürlüğü

Sourceyapiradar
RELATED ARTICLES
- Advertisment -“UNICERA

Most Popular

Recent Comments