Gayrimenkul sertifikalarının Türkiye’de yatırımcıya sunduğu fırsatlar ve barındırdığı risklere dikkat çeken Kakıcı & Şimşek Hukuk Bürosu Kurucularından Av. Elvan Kakıcı Şimşek, bu enstrümanın sermaye piyasaları için önemli bir potansiyel taşıdığını belirtti.
Türkiye’de sermaye piyasalarının gelişiminde önemli bir adım olan gayrimenkul sertifikaları, yatırımcıların büyük ölçekli projelere küçük tutarlarla katılımına imkân tanıyor. Yeterli sayıda sertifika biriktiren yatırımcılar tapu sahibi olurken, daha az miktarda sertifikaya sahip olanlar da değer artışından faydalanabiliyor. Böylece gayrimenkul yatırımı, geniş yatırımcı kitlesine daha erişilebilir bir hale geliyor.
Her yatırım aracında olduğu gibi gayrimenkul sertifikalarında da riskler bulunuyor. Projenin tamamlanmaması, piyasa değerinin beklentilerin altında kalması veya borsadaki fiyat dalgalanmaları yatırımcı açısından olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Bu nedenle, yatırım yapmadan önce proje şirketi, ihraç belgeleri ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) onayı dikkatle incelenmeli. Projenin bitmemesi halinde yatırımcıya cezai şart ödemesi yapılarak itfa işlemi gerçekleştirilirken; ev sahibi olmak için yeterli sertifika sahibi olmayan yatırımcılar, sahip oldukları pay oranında nakit ödeme alıyor.
Av. Elvan Kakıcı Şimşek, sertifikaların küçük yatırımcıların büyük ölçekli projelere katılımını mümkün kıldığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Gayrimenkul sertifikaları, bağımsız bölümlerin küçük birimlere bölünerek yatırımcılara sunulmasına imkân veriyor. Yeterli sayıda sertifika alan yatırımcı tapu sahibi olabilirken, daha az sertifikaya sahip olanlar da muhtemel değer artışından faydalanabiliyor. Bu yönüyle sistem, gayrimenkulü daha erişilebilir kılıyor.”
Her yatırım aracında olduğu gibi gayrimenkul sertifikalarının da riskler barındırdığını hatırlatan Şimşek, projenin tamamlanmaması, piyasa değerinin beklentilerin altında kalması ve borsadaki fiyat dalgalanmaları gibi faktörlerin yatırımcı açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade etti. Şimşek, bu nedenle yatırımcıların mutlaka proje şirketini, ihraç belgelerini ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) onayını incelemeleri gerektiğini belirtti.
Gayrimenkul sertifikalarının hukuki güvenliği konusuna da değinen Şimşek, “Sermaye Piyasası Kanunu, Gayrimenkul Sertifikaları Tebliği ve ilgili mevzuat; yatırımcıların haklarını koruma amacı taşıyor. Sertifikaların Merkezi Kayıt Kuruluşu’nda (MKK) kayıt altına alınması, şeffaflığı ve güvenilirliği artırıyor. Rehin işlemleri MKK’ya işlendiği anda üçüncü kişilere karşı da geçerlilik kazanıyor” dedi.
Ayrıca, sertifika ihracına konu olacak bağımsız bölümlerin üzerinde herhangi bir ipotek, haciz, kısıtlama ya da ihtilaf bulunmaması gerektiğinin altını çizen Şimşek, “SPK, ihraca izin vermeden önce taşınmaz üzerindeki yükümlülükleri titizlikle inceliyor ve yatırımcıya şeffaf bir şekilde duyurulmasını şart koşuyor. Yatırımcının korunması, ön denetim ve şeffaf yönetim sayesinde mümkün oluyor” diye konuştu.
Şimşek’e göre, gayrimenkul sertifikaları doğru proje ve güçlü denetim mekanizmalarıyla yatırımcılara güvenli bir alternatif sunarken, sermaye piyasaları için de yeni bir finansman aracı olma özelliğini koruyor.Elvan Kakıcı Şimşek, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Özel hukuk alanında yüksek lisans yapmıştır. 2003-2005 yılları arasında Londra’da bir hukuk bürosunda çalıştıktan sonra 2007 tarihinden bu yana Kakıcı Şimşek hukuk bürosunun kurucu ortaklarındandır. Özellikle Gayrimenkul hukuku, Aile hukuku, medeni hukuk başta olmak üzere özel hukuk alanında uzmanlaşmıştır. Ayrıca son zamanlarda girişimcilerin ihtiyaçları ile ortaya çıkan Girişim Hukuku üzerine de çalışmalar yapmaktadır. Makaleleri çeşitli yazılı ve dijital basımlarda yayınlanmakta olup hukukçunun akademik yönünü sürekli geliştirmesini çok önemsemektedir. Türkiye Kadın Girişimciler Derneği, Özyeğin Üniversitesi 10.000 Kadın Mezunları Derneği ve İstanbul Barosu üyesidir. Sosyal sorumluluk projelerini desteklemekte ve “toplumsal cinsiyet eşitsizliği” kavramı üzerinde Türk toplumundaki kadının yeri konusunda yapılan her türlü sosyal farkındalık çalışmalarının gönüllü destekçisi olmaktadır. 2 çocuk annesidir.
