IDS Enerji, Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde (AOSB) 5 milyon dolarlık yatırımla güneş paneli çerçevesi üretimi yapacak.
Türkiye’nin güneş paneli için ithal ettiği stratejik bileşeni üreterek, bu sektörde dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflediklerini kaydeden IDS Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Selim Çelik, güneş panellerinin önemli bileşeni olan “eva film” için Türkiye’nin 250 milyon dolarlık bir ithalat gerçekleştirdiğini, IDS Enerji’nin yerli üretimde yüzde 20’yi bulan pazarın yüzde 10’luk kısmını karşılayacağını bildirdi.
Selim Çelik, AOSB’deki 4 bin metrekarelik kapalı alanda yaptıkları yatırımla Türkiye’nin 3’üncü eva film üreticisi olarak yıllık 15 milyon metrekare üretim gerçekleştireceklerini, ayrıca 125 megavatlık üretim gerçekleştiren panele denk gelecek 250 bin güneş paneli çerçevesi üretimi hedeflediklerini kaydetti.
Güneş enerjisi paneli üreticilerinin eva film için yılda 250 milyon dolarlık ithalat yapmak zorunda kaldıklarını anımsatan Çelik, şöyle devam etti:
“Eva film ile bu ithalat rakamını azaltırken müşterilerimize güneş enerjisi paneli çerçevelerini de kuruluma hazır halde ulaştıracağız.
Belli başlı markalara güneş paneli çerçevesi ve eva film verecek, onların hazır panellerinin satışını gerçekleştirerek sektördeki gücümüzü artıracağız. EPC firmalarına sektördeki 10 yılı aşkın bir sürede edindiğimiz tüm bilgi birikimini aktararak mühendislik hizmetleri başta olmak üzere her tür danışmanlık hizmeti de vererek sektörün önemli oyuncularından biri olacağız.”
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; EPC firması olarak 10 yılı aşan sürede 300 MW’nın üzerinde GES santrali kurulumu gerçekleştirerek önemli bir bilgi birikimine sahip olduklarını ve bu tecrübelerini ithalatı ikame edecek üretime yönlendirmek için yatırım kararı aldıklarını açıklayan Selim Çelik, güneş enerjisi panellerinin stratejik bir bileşeni olan eva film ve güneş paneli çerçevesiyle, panel üreticilerinin önemli bir çözüm ortağı olacaklarına dikkat çekti.
Çelik, bugüne kadar doğru ürün seçimleri yaparak en iyi markaların bayiliklerini aldıklarını aktararak, şunları kaydetti:
“Bugüne kadar bölgede, Doğu Anadolu’da, Güneydoğu Anadolu’da Ege’nin doğusunda, İç Anadolu’da birçok firmaya malzeme temin ettik. Şimdi hem sanayici hem de ürün tedarik kimliğimizle varız.
Güneş panellerinin önemli bir malzemesi olan eva filmin tamamı yurt dışından ithal ediliyordu. Eva film üretimi gerçekten zor bir iş. Şu an, ülkemizde eva film üreten iki firma var. Biz üçüncü üreticiyiz. Ülkemizin bu alandaki ithalata bağımlılığını azaltmak istiyoruz. Eva film üretimi zor, içerisinde çeşitli kimyasalları barındırıyor.
Özel reçetesi olan ürünü oluşturmak, bunu iklim şartlarına göre uyarlamak ve kalitede sürekliliği sağlamak ciddi bir bilgi birikimi gerektiriyor. IDS Enerji olarak sahip olduğumuz bilgi birikimi, network ile biz bunu başardık.”
EPC firmalarını rekabetçi fiyatlarla destekleyeceklerini kaydeden Çelik, doğru ürünleri doğru kombinasyonlarda almak isteyenlerin adresinin IDS Enerji olacağını ifade ederek, “Üretimleri mizi tüccar mantığıyla al-sat olarak yapmıyoruz. Sonuçta bir tesis kuruluyor, bir proses oluşuyor.
Bu prosesesin bütün parametrelerinin doğru, birbirine uyumlu ve kaliteli olması lazım. Fiyatlarımız rekabetçi olacak. Aynı zamanda sattığımız her ürünün de arkasında satış sonrası desteğini vereceğiz. Sektöre farklı bir hava katarak hem üretici kimliğimizi hem de ürün tedarikçi kimliğimizle sektörün içinde var olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Dış pazarlara açılacak
AOSB’de iş kapasitesini artırdıkça tesisi büyütecek adımlar da atacaklarını kaydeden Selim Çelik, dış pazarlara da açılmak istediklerini vurgulayarak, “Gerek eva film gerekse güneş enerjisi paneli çerçevesi üretimi için iddialıyız. İhracatta komşu ülkeler ve Orta Doğu ülkelerinin en önemli pazarımız olmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Akbank, deprem bölgesinin kalkınmasını desteklemek için 90 milyon dolara kadar kredi anlaşması sağladı.
Akbank’tan yapılan açıklamaya göre, banka, deprem bölgesinde finansal sağlığın tesis edilmesi için gerçekleştirdiği çalışmalarına bir yenisini ekledi. EBRD ile imzaladığı anlaşma çerçevesinde Akbank, afet bölgesine 90 milyon dolara kadar kredi kaynağı sağlıyor. Bu finansman, depremden etkilenen illerdeki işletmelerin ve bireylerin kredi ihtiyaçlarına ayrılacak.
Akbank Kurumsal ve Yatırım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Çelebioğlu ise, “EBRD ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğimiz sayesinde Akbank olarak depremden etkilenen bölgedeki müşterilerimize sağladığımız desteği daha da artırarak bölgenin kalkınmasına katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mayıs ayına ilişkin sanayi üretimi verilerini açıkladı. Buna göre sanayi üretimi, yıllık yüzde 0,2 azaldı.
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2023 yılı Mayıs ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,1 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,6 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,3 azaldı.
Aylık olarak incelendiğinde ise, 2023 yılı Mayıs ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 2,4, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,9 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2,4 arttı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Bakanlık binasına 2017 yılında kurulan akıllı sistem sayesinde 100 milyon TL’yi aşkın tasarruf sağlandığını belirtti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlık binasında uygulanan akıllı sistemle elektrik, su ve yakıt tasarrufu sağlıyor. Bakan Mehmet Özhaseki, “Akıllı sistemle enerji tüketimimizi azalttık, 2017’den bu yana uygulanan akıllı sistem ile 100 milyon TL’yi aşkın tasarruf sağladık.” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, resmî sosyal medya hesabından Bakanlık ana akıllı binasıyla ilgili bir video yayımladı. Bakan Özhaseki, videolu paylaşımında, “Çevreye duyarlı, enerji verimliliği yüksek akıllı binalar üreterek kaynaklarımızın tükenmesini engelliyor; elektrik, su ve yakıt tasarrufu sağlıyoruz. Bakanlığımızın ana hizmet binasını da 2017 yılından itibaren enerji verimliliğine uygun hâle getirdik. Bu sayede; enerji tüketimimizi azalttık, kamu kaynaklarımızda tasarruf elde ettik. 2017’den bu yana uygulanan akıllı sistem ile 100 milyon TL’yi aşkın tasarruf sağladık. Karbon salımını azaltarak çevremizin kirlenmesine engel olduk. Doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve yenilenebilir enerji ile ortak evimiz dünyamızı çocuklarımıza daha temiz bırakacağız.” ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) inşaat maliyet endeksi verilerini yayımladı. Buna göre; inşaat maliyetleri yıllık olarak yüzde 47,95 arttı.
İnşaat Maliyet Endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 0,54, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,95 arttı.
Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 0,28, işçilik endeksi yüzde 1,23 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 33,55, işçilik endeksi yüzde 104,83 arttı.
Bina inşaatı maliyet endeksi yıllık yüzde 49,97, aylık yüzde 0,77 arttı.
Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 0,77, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49,97 arttı.
Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 0,60, işçilik endeksi yüzde 1,17 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 35,38, işçilik endeksi yüzde 105,27 arttı.
Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi yıllık yüzde 41,50 arttı, aylık yüzde 0,22 azaldı. Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 0,22 azaldı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41,50 arttı.
Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 0,78 azaldı, işçilik endeksi yüzde 1,42 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 27,93, işçilik endeksi yüzde 103,18 arttı.
Gayrimenkul sektörünün etkin firmaları arasında yer alan Zeray, 2023 yılında da inşaat sektörüne damga vuracak önemli projelere arka arkaya start vererek dikkatleri üzerine toplamaya devam ediyor.
Bu yıl içinde Zeray Country Akmeşe , Harmony City, Miracle Garden ve Next Capital gibi temalı ve markalı projelerine başlayan Zeray, şimdi de Marmara’nın büyük temalı konut projelerinden Zeray Grande Anatolia projesine hazırlanıyor.
Zeray İnşaat, İstanbul’un çevresinde bulunan, yaklaşık 2500 konutluk Zeray Grande Anatolia ile yaşam ve yatırım fırsatını Marmara’nın doğusuna taşıyor.
Marmara’nın En Büyük Konut Projelerinden
Zeray, şirketinin kurumsal yapısı ve ürettikleri özgün mimariye sahip nitelikli projeleriyle sektörün çıtasını da yükseltmek istiyor. Zeray yeni istihdamlar yaratarak Türkiye’nin farklı bölgelerinde mimari ve sosyal donatılarıyla ön plana çıkan temalı konut projeleri geliştirmeye tüm hızıyla devam ediyor.
Zeray Grande Anatolia’yı, Kocaeli’nin İstanbul’a komşu olan lokasyon avantajı sunan ilçesi Çayırova’da hayata geçireceklerini söyleyen Zeray Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Aytül AYHAN , projenin sektöre yeni bir vizyon katacağını belirtti. Ayhan, “Özellikle tasarımıyla ses getirecek bu proje bugüne kadar ezberleri bozduğumuz gibi yine çok nitelikli ve çok donanımlı özel bir proje olacak. Projede ihtişam hissi uyandıran lüks donatılar, Zeray zarafeti ve mimari çizgisiyle buluşacak.” dedi. Projelerimizi üretirken arsa seçiminden, mimari tasarımına uzanan her süreci dünya mimari ekollerini yakından takip ederek, uluslararası arenada taktir gören, vizyon sahibi tasarımlarla oluşturduklarını dile getiren Ayhan, yaklaşık 2500 adet, tek etapta gerçekleşecek olan , iddialı bir konut sayısına sahip mega proje Zeray Grande Anatolia ile adeta yeni bir yaşam merkezi kuracaklarını 15.07.2023 tarihi itibariyle Ön Satış ve Proje Katılım sürecine başlayacaklarını iletti.
Lokasyon Avantajı İle Dikkat Çekiyor!
Zeray Grande Anatolia, gerek İstanbul gerek Kocaeli için özellikle orta ve üst düzey segmentin gözdesi olacak bir konumda bulunuyor. Projenin İstanbul’u kuşatan bu eşsiz konumu, hem yaşamak isteyenler hem de yatırımcılar için cazip bir fırsat sunuyor. Bölgenin yaşam ve yatırım potansiyelini yükseltme mottosuyla ve adeta iki şehri kucaklayan muhteşem konumuyla geniş bir kitleye hitap edecek proje için Zeray İnşaat, bütün ekibi ile yoğun bir şekilde çalışıyor. Zeray İnşaat’ın uzmanlığı ve titiz çalışmasıyla hayata geçirilecek Zeray Grande Anatolia, İstanbul ve Kocaeli’nin yanı başında yaşamak ve yatırım yapmak isteyenlere benzersiz bir fırsat sunuyor. Yaşamın ve yatırımın kapılarını Marmara’nın doğusunda aşıklar tepesinde aralamak isteyenler Zeray Grande Anatolia’ya şimdiden büyük ilgi gösteriyor.
15. yılında, 47. projesine imza atacak olan Zeray , yıl sonuna kadar 50. projesini hayata geçirmeyi yatırım planlarına dahil etti.
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde hayata geçirilen yeni Halk Eğitim Merkezi projesinde inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.
4 kattan oluşan ve içerisinde konferans salonu, spor salonu, giyim atölyesi, kafe ve kurs bölümlerinin yer alacağı bina, 12 bin metrekare alan üzerinde inşa ediliyor. Yüksekova Kaymakamı Ömer Çimşit, Güngör Mahallesi’nde yapılan binanın inşaatında inceleme yaparak, yüklenici firma yetkilisinden bilgi aldı.
Memleket.com’un haberine göre; Burada açıklamalarda bulunan Kaymakam Çimşit, “Binanın bodrum katı dahil olmak üzere 4 kattan oluşuyor. Binanın iki yıl içerisinde teslim edilmesini öngörüyoruz. Binamızın tabanı bin 200 metrekare üzerine oturtulmuş. 4 bin 800 metrekare kapalı alanı olacak. 33 milyon TL artı KDV ile bir maliyeti olmuştur. Yetkili firma bu süreci hızlandırarak daha kısa sürede teslim edecek. Şu anki halk eğitim merkezi müdürlüğümüzü kullanmaya devam edeceğiz. Muharrem Malazgirt Lisemizin yanındaki inşaatımız giderek yükseliyor. İnşallah bittiği zaman idari birimlerimiz tamamen burada olacak. Onun haricinde 12 dersliği de olacak. Bir kısım kurslarımızı burada devam ettireceğiz. İnşallah tamamlandığında ilçemiz için güzel bir hizmet olacak” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ordu Şehir Hastanesi projesinin kaba inşaatının yüzde 95 oranında tamamlandığını duyurdu.
250 bin metrekare inşaat alanı üzerine kurulan hastane, 250’si yoğun bakıma ait olmak üzere 987 yataklı olarak, 38 ameliyathane ve 350 poliklinik içerecek şekilde hizmete hazırlanıyor.” ifadelerini kullandı.
Sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ordu Şehir Hastanesi’nin kaba inşaatının yüzde 95’inin bittiğini açıkladı.
Bakan Koca, sosyal medya hesabından Ordu Şehir Hastanesine ilişkin yürütülen çalışmaların yer aldığı videoyu paylaştı.
AA’nın haberine göre; Koca, bu paylaşımına, “Ordu Şehir Hastanesi, kaba inşaatı açısından yüzde 95 gibi bir oranla tamamlandı. 250 bin metrekare inşaat alanı üzerine kurulan hastane, 250’si yoğun bakıma ait olmak üzere 987 yataklı olarak, 38 ameliyathane ve 350 poliklinik içerecek şekilde hizmete hazırlanıyor.” notunu düştü.
Videoda hastaneye ilişkin bilgileri aktaran Ordu İl Sağlık Müdürü Dursun Tüzün, 312 bin metrekare kapalı alandan oluşan hastaneyle hem yurt içi hem de yurt dışından gelecek hastalara Ordu’nun doğal güzellikleriyle birlikte sağlık hizmeti sunulacağını kaydetti.
Tüzün, son teknolojik imkanlarla inşa edilip donatılan Ordu Şehir Hastanesinde depreme karşı 1020 sismik izolatör bulunduğunu da belirterek, “Hastanemiz 2024’ün ilk yarısında hizmete açılacak.” ifadesini kullandı.
EİS Eczacıbaşı, İstanbul, Ayazağa ilçesinde bulunan arazi üzerinde konut projesi geliştirilmesi için Artaş İnşaat ile anlaştı.
Eczacıbaşı Topluluğu, başta EİS Eczacıbaşı ve Eczacıbaşı Holding mülkiyetinde bulunan gayrimenkuller olmak üzere, gayrimenkul geliştirme projelerine devam ediyor. EİS Eczacıbaşı, sahibi olduğu Ayazağa arazisinde gayrimenkul projesi geliştirilmesi için, Artaş İnşaat ile arsa payı karşılığı hasılat paylaşımı ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladı. Verilen bilgiye göre; sözleşme uyarınca, Artaş İnşaat proje süreçlerinin yürütülmesinden, gerekli izin ve ruhsatların alınmasından sorumlu olarak projeyi tüm inşaat, pazarlama ve satış giderlerini üstlenerek geliştirecek. Projede hasılat paylaşım oranı EİS Eczacıbaşı için yüzde 47, Artaş İnşaat için yüzde 53 olarak belirlendi.
Eczacıbaşı Topluluğu geçtiğimiz yıllarda da EİS Eczacıbaşı altında İş GYO ortaklığıyla İstanbul Levent’te Kanyon konut, AVM, ofis karma projesini ve EİS Eczacıbaşı-Eczacıbaşı Holding ortaklığıyla İstanbul Zekeriyaköy’de Ormanada konut projesini geliştirmişti. Öte yandan, Eczacıbaşı Holding’in sahibi olduğu Kartal arazisi ile ilgili imar uygulama süreçleri de devam ediyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, deprem nedeniyle yıkıma uğrayan Malatya Adalet Binası’nın kente yeniden kazandırılacağını duyurdu.
Malatya Valiliği ziyareti sırasında önemli bilgiler veren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 6 şubat tarihinde yaşanan depremler nedeniyle yıkılan adalet binasının yerine daha modern ve geniş bir adalet binası inşa edileceğini açıkladı.
Bakan Tunç, sözlerini şöyle dile getirdi:
“Deprem nedeniyle Malatya’mızda ana hizmet binamız, Adalet Sarayı’mız, hukuk mahkemelerinin bulunduğu ek bina ağır hasar gördü ve bu binalarımız yıkıldı. Depremin hemen akabinde Malatya Adliyemizi geçici olarak uygun kamu binalarına taşımak durumunda kaldık. Geçici binalardan Malatya’mızı, Malatya Adliye’mizi kurtararak Malatya’mıza yakışır yeni bir adalet binamızı kazandırmanın çalışması içerisindeyiz. Bir noktaya geldik. İnşallah Malatya’ya yeni bir adliye binasını kısa süre içerisinde kazandıracağız. Yapım ihalesini 24 Ağustos’ta yaparak inşaatına başlayacağız. Hızlı şekilde ihale sürecini gerçekleştirdikten sonra da Malatya’mıza yakışan bir adalet sarayı inşa edilmiş olacak. Eski binamız 34 bin metrekarede hizmet veriyordu. Yeni binamız 82 bin 547 metrekare yani eski binanın üç katı büyüklüğünde modern bir hizmet binamız olacak. Bunu ısrarlı bir şekilde takip edeceğiz. Şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.”
Metex Studio Erk’in Antalya, Lara’da tasarladığı “Bayou Villas” doğa-insan-zaman-yaşam ilişkisine dair irdelemeleri içeren, düşünce ve üretimin farklı katmanlarını barındıran geniş çağdaş sanat seçkisiyle fark yaratıyor.
Antalya’nın Lara bölgesinde yer alan, doğayla bütünleşen ve her biri kendi içerisinde kişiye özel bir deneyim sunması anlayışıyla biçimlendirilen Bayou Villas, 20 yılı aşkın tecrübesiyle Türkiye’de ve yurtdışında üstlendiği farklı fonksiyonlardaki birçok projenin yanısıra otel tasarımlarıyla da öne çıkan Hüray Erk ve Kağan Erk liderliğindeki MSE imzasını taşıyor.
Projeye özel olarak oluşturulan çağdaş sanat seçkisiyle dikkat çeken Bayou Villas’ta kullanılan sanat yapıtları mimari, iç mimari ve peyzaj mimariyle uyumlu, yalın bir dile sahip. Ağırlıklı olarak insandan, doğadan, doğa gözlemlerinden ve doğanın davranışsal özelliklerinden ilham alan seçki, doğa-insan-zaman-yaşam ilişkisine dair irdelemeleri içeren, düşünce ve üretimin farklı katmanlarını barındıran eserlerden oluşuyor.
Zaman içerisinde farklı bakış açılarına sahip izleyicilerle buluşacak olması sebebiyle etkileşim alanlarını genişletmeyi de önemsen MSEekibi; hem çağdaş sanat kariyerinin başında olan genç sanatçıların desteklendiği hem de uluslararası bilinirliği olan ya da Türkiye’de çağdaş sanat alanında kendilerini ilerletmiş genç-orta kariyerdeki 25 farklı sanatçının resim, seramik, yerleştirme, kolaj, dijital sanat, video art ve NFT gibi farklı disiplinlerdeki üretim biçimlerinin yer aldığı geniş bir koleksiyon yaratmış.
İnceledikleri konular farklılık gösteren bu eserler Bayou Villas’a yerleştirilişleri, renk ve biçim yaklaşımları, kavramsal arka planları ve estetik dilleri açısından birbiriyle uyumlu, bütüncül bir bakış açısıyla gerçekleştirilmiş.
Trabzon’un Akyazı ilçesinde yükselen Trabzon Şehir Hastanesi projesinin inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.
Temelinde 4 bin 300 fore kazık kullanılan hastanede depreme dayanıklı olarak sismik izolatörler de kullanılan Trabzon Şehir Hastanesi ile kentteki yoğun bakım kapasitesi 2 katına çıkartılacak.
Şenol Güneş Spor Kompleksi’nin yanındaki dolgu alanında yapımına başlanan Trabzon Şehir Hastanesi’ndeki çalışmalar hızla sürüyor. Toplam 900 nitelikli yatak sayısı sahip olacak şekilde projelendirilen ve bin 461’e tamamlanacak şekilde yatak kapasitesi arttırılabilir durumda olan Trabzon Şehir Hastanesi kentteki yoğun bakım kapasitesini 2 katına çıkartacak. 283 bin 943 metrekarelik kapalı alana sahip şehir hastanesinde 300 poliklinik ve 33 ameliyathane olacak.
562 Adet Sismik İzolatör Kullanılacak
Yoğun bakıma ayrılan yatak sayısı 236, diyaliz yatak sayısı ise 30 olan şehir hastanesinde yanık tedavi ünitesi, nükleer tıp ünitesi, radyoterapi alanı, diyabet ünitesi, kan transfüzyon merkezi, uyku laboratuvarı ve genetik laboratuvar yer alacak. 4 bin 300 fore kazığın kullandığı şehir hastanesi depreme dayanıklı olarak inşa edilen 562 sismik izolatör ile korunacak. 2025 yılının şubat ayında hizmete girmesi planlanan şehir hastanesinin kaba inşaatının ve dış cephesinin ise 2024 yılının ilk ayında tamamlanması hedefleniyor. 4 bin 300 fore kazık ve 562 izolatör ile depremden korunacak.
“Deniz dolu bir yaşam” vaat eden The Most Bodrum Yalıkavak projesi, ultra lüks konutları ve Uğur Şirketler Grubu’nun alt markalarından USG İnşaat’ın deneyim ve güvencesiyle dikkat çekiyor.
Kendine has yaşam tarzının yanı sıra gayrimenkul yatırımlarında da öne çıkan Bodrum’daki projelere bir yenisi eklendi. Uğur Derin Dondurucu ve Mondial Motor gibi Türkiye’nin önemli markalarını bünyesinde barındıran Uğur Şirketler Grubu’nun alt markalarından USG İnşaat’ın imzasını taşıyan The Most Bodrum Yalıkavak projesi, ultra lüks konutlarıyla dikkat çekiyor. Bodrum’un en çok değerlenen bölgesinde keyif dolu yaşam ya da kazançlı bir yatırım arayanları hedefleyen projede yaşamın 1 Ağustos 2024’te başlaması planlanıyor.
Bölgenin en yeni ve iddialı projelerinden birine imza attıklarını söyleyen The Most Bodrum Yalıkavak Pazarlama Sorumlusu Timuçin Dandin şu bilgileri paylaştı: “Denize 250 metre mesafedeki The Most Bodrum Yalıkavak’ta 47 özel bağımsız bölüm yer alıyor. Bodrum mimarisine uygun inşa edilen ultra lüks taş evlerden oluşacak projede, 3 adet tek katlı malikane bulunuyor. Kesintisiz panoramik deniz manzarasına sahip projedeki, kendi bahçesi ve havuzu bulunan müstakil ve 3 odalı villaların sayısı ise 20. Ayrıca 8 ana bloktaki toplam 24 residence daire de ortak alandaki havuz, kafe ve otoparkı kullanabiliyor; residence, concierge ve özel temizlik hizmetlerinden yararlanabiliyor.”
Lansman öncesi satın alma avantajı
Alıcısına sunduğu değer ve sağladığı yatırım avantajıyla The Most Bodrum Yalıkavak’ın hem oturumcu hem de yatırımcılar için kazançlı bir proje olduğunun altını çizen Timuçin Dandin, “USG İnşaat, 15 yıllık deneyimi ve kurumsal güvencesiyle taahhüt ve sanayi projelerinin yanı sıra, markalı konut projeleri geliştiriyor. Kaliteye önem veriyor, insanlara değer katacak nitelikli yaşam alanları üretmek için çalışıyoruz. Premium hizmet ve konfor anlayışımızla geliştirdiğimiz lokasyon bazlı markalı projelerin en son örneği de Bodrum Yalıkavak’taki The Most” ifadelerini kullandı.
Denize sıfır konumdaki The Most Kuşadası Plage Villas | Kuşadası’nın ardından yeni bir lüks yaşam alanına imza atmanın gururunu yaşadıklarını belirten The Most Bodrum Yalıkavak Pazarlama Sorumlusu Timuçin Dandin, “Bodrum Yalıkavak’ta tapusu hazır inşası devam eden projemizde, lansman öncesinde avantajlı fiyatlardan yararlanma olanağı bulunuyor. Sunduğumuz benzersiz yaşam ayrıcalıklarına peşin ya da vadeli ödemeyle ulaşmak mümkün” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji projeleriyle dikkat çeken Metemtur’un Bodrum, Gümüşlük’te hayata geçirdiği Fuga Panorama Vilları projesinde anahtar teslimleri başladı.
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Yaza Merhaba daveti ile yapılan duyuruda, projenin anahtar teslimlerinin başladığı belirtildi. Davette konuşan Metemtur İdari ve Mali İşlerden Sorumlu yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Tuncer şunları söyledi:
“Bodrum yarımadasında, şirketimizin farkıyla yepyeni bir projeyi daha yeni sahiplerine sunmaktan mutluluk duyuyoruz. Fuga Panorama Gümüşlük ve Yalıkavak arasında olağanüstü manzaraya sahip çok değerli bir lokasyonda, on iki ay yaşama göre tasarlanmış katma değerli bir proje. 30 akıllı villanın her birinin kendine ait otoparkı ve yirmi yedi metrekarelik havuzu var. 22 milyon dolar yatırımla gerçekleştirdiğimiz projemizin, muhteşem manzarası ve serinletici yaz rüzgarıyla Bodrum’da lüks, ayrıcalıklı ve huzurlu bir yaşam arayanların gözdesi olacağına eminiz.”
Firma tarafından yapılan açıklamada projenin detayları şöyle anlatıldı:
‘’Villaların tamamı Yunan Adaları, Tilkicik Koyu, Koyunbaba Koyu ve Didim’e kadar uzanan panoramik bir manzaraya sahip. Ege Denizi’nde iç içe geçmiş adaların bu manzarasının yanı sıra Fuga Panorama, begonviller ve zeytin ağaçlarıyla bezeli peyzajı ile de dikkat çekiyor. Proje, merkezi konumu ile Gümüşlük Antik Limana 4 kilometre, Yalıkavak Marina’ya 8 kilometre, Bodrum Kalesine 24 kilometre ve Bodrum Milas Havalimanına 59 kilometre mesafede yer alıyor.’’
Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’ndaki (GYO) genel müdürlük görevini 5 yıldır sürdüren Hakan Gedikli, yeni dönemde bayrağı Cengiz Erdem’e devretti.
Emlak Konut GYO’da son 5 yıldır genel müdürlük görevini istikrarla sürdüren Hakan Gedikli, bayrağı gayrimenkul ve ulaştırma sektöründe önemli görevleri başarıyla üstlenen Cengiz Erdem’e devretti.
Emlak Konut’tan yapılan açıklamaya göre, Yıldız Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği bölümünden mezun olan Cengiz Erdem, yüksek lisansını 2014 yılında Okan Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği bölümününde tamamladı. Erdem, 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesiniden mezun oldu.
Kısa süre özel sektörde çalışan Erdem, 1997 yılında İstanbul Konut İmar Plan Sanayi ve Ticaret AŞ’de (KİPTAŞ) harita mühendisi olarak göreve başladı. Erdem, bu tarihten itibaren KİPTAŞ’ta çeşitli birimlerde şef, müdür, genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak çalıştı. Erdem 2019’da GEDAŞ’ın Genel Müdürü oldu.
Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, deprem nedeniyle projenin beklemeye alındığını ifade ederek, “2024 yılında kale projesi, altyapısıyla, peyzaj düzenlemesiyle bir bütün olarak Gök Medrese ile Ulu Camii’yle bütünleşecek şekilde tamamlanmış olacak” dedi.
Tarihi Sivas Kalesi’nin kalıntılarının bulunduğu alanda başlatılan ‘Kale Projesi’nde çalışmalar sürüyor. Kentin geleneksel mimari dokusunu canlandırarak bölgedeki turizm potansiyelinin artırılması için başlatılan ve Cumhuriyetin 100’üncü yılı olan 29 Ekim 2023 tarihinde açılması planlanan projenin tamamlanma süreci, 6 Şubat’taki depremler nedeniyle ertelendi.
Her iki yanında yer alan Selçuklu eserleri Ulu Camii ve Gök Medrese ile bir bütün olarak planlanan projenin tamamlanması için çalışmalar hız kazandı. Projeyle iki Selçuklu eseri arasında yer alan Osmanlı dönemi tarihi evleri yeniden ayağa kaldırılacak.
Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin deprem sonrası tüm imkân ve yatırımların deprem illerine yönelmesinden dolayı projeyi geçici olarak beklemeye aldıklarını belirterek, “Şehrimizin ve bölgenin kültür ve turizm projelerinden en önemli projemiz olan Kale Projesi’nde yapım işlemleri devam ediyor. Malumunuz uzun yıllar Sivas’ın gündemini meşgul eden ancak sonuçta ortaya çıkan proje 2019 yılından önce ilk etabı ihale edilmişti. Biz göreve geldikten sonra ihale edilen ilk kısmı bitirdik. Şu an orada toplamda 100 tane yapı var. İrili ufaklı Sivas’ın eski mahallesini temsil edecek konaklar, evlerden oluşan 100 binalık bağımsız bölümlü bir alan var. Bunların 10 tanesi ihale edilmiş ve yapılmıştı. Şu anda ikinci etap olarak biz 37 adetinin ihalesini yaptık ve yapım işlemleri devam ediyor. Bunun dışında kalan yaklaşık 50 adet binanın ihale işlemleri de hazır. Kuruldan gerekli onayları aldık. Mimari projeler geldi. Şu an ihale edilecek aşamaya geldi” dedi.
Projenin önemli bir ayağı olan altyapı ihalesini de yapıldığını ve çalışmaların devam ettiğini belirten Bilgin, “Malumunuz pandemi süreci, daha sonra tüm dünyadaki oluşan ekonomik dalgalanma nedeniyle ihalelerin bir kısmının yapılması gecikti. Aslında bizim temel amacımız, temel hedefimiz Cumhuriyetimizin 100’üncü yüzüncü yılında 29 Ekim 2023 tarihinde projeyi tamamlamaktı. Ancak ihale süreçlerinin aksaması, daha sonra ülkemizi etkisi altına alacak depremle birlikte yatırımların o bölgelere yönlendirilmesiyle biraz da biz ihaleyi beklettik. İnşallah 2024 yılında Kale Projesi, altyapısıyla, peyzaj düzenlemesiyle bir bütün olarak Gök Medrese ve Ulu Cami’yle bütünleşecek şekilde tamamlanmış olacak. Bu projeyle eş zamanlı olarak da yine kalenin üst kısmını da kaleyle entegre edecek şekilde ilgili kurumlarla birlikte çalışmalarımız devam ediyor. Proje zor bir proje. Birçok kurumun koordinasyonunu gerektiriyor. Kazı yapıyoruz. Alttan tarihi niteliğindeki birçok belge çıkabiliyor. Biz doğal olarak müzeyle ortak çalışıp, çıkan eserleri de koruma altına alıyoruz” diye konuştu.
Türkiye iklimlendirme sektörünün öncü markalarından COPA, yaz sıcakları başlarken müşterilerine özel bir kampanya düzenliyor. Kampanya kapsamında COPA, klima modellerinden herhangi birini satın alan herkese sene boyunca Blu TV aboneliği hediye ediyor.
Yeni nesil ürünleriyle iklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren COPA, yaz sıcakları başlarken yeni klima almak isteyen müşterine özel bir hediye kampanyası sunuyor. COPA, kampanya kapsamında tüm klima modellerinin alımında geçerli olan Türkiye’nin en sevilen yayın platformlarından Blu TV aboneliği hediye ediyor. Klima montajı sonrasında müşteriler, Blu TV üyeliğini anında başlatarak sene sonuna kadar izleyebilecek.
Geniş içerik yelpazesiyle Türkiye’de en popüler yayın platformlarından biri olan Blu TV aboneliği hediyesiyle müşteriler sevdikleri dizileri, filmleri ve orijinal içerikleri keyifle izleyebilecekler. Müşterilerin ihtiyaçlarına uygun, enerji verimli ve çevre dostu ürünler sunan COPA Blu TV aboneliği hediyesiyle birlikte müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı hedefliyor. Müşteriler, COPA klima ile serinlerken, 10.000 saatten fazla film, dizi ve daha fazlasına kolayca ulaşmanın konforunu da yaşayacak.
Reportage Türkiye tarafından Bahçeşehir’de inşa edilen “Sylvana İstanbul” projesi, European Property Awards tarafından ödüllendirildi. Proje, sıra villa konsepti ile “Best Townhouse Community” kategorisinde ödül aldı.
Reportage Türkiye, Avrupa’nın büyük ödüllerinden biri olan European Property Awards’da Sylvana İstanbul projesiyle “Best Townhouse Community” kategorisinde ödül elde etti.
Bahçeli sıra villa konseptiyle ödüle uzanan Sylvana İstanbul projesi, İstanbul Bahçeşehir’de 44 bin metrekare alan üzerinde 232 adet 4+1 büyüklükte villalardan oluşuyor.
İstanbul’un en hareketli ve dinamik semtlerinden birinde sakinlerine güvenilir ve sürdürülebilir bir yaşam deneyimini “daire fiyatına lüks villa sahibi olma” fırsatıyla sunan Reportage Türkiye’nin Sylvana İstanbul projesi, alışveriş merkezleri, restoranlar ve kültürel simge yapılar gibi şehrin en gözde cazibe merkezlerinin çoğuna yakın olarak konumlanıyor. Projenin yer aldığı bölgede Taksim, Beşiktaş ve Mecidiyeköy’e bağlayan metro hattının yanı sıra toplu ve özel ulaşım hatları, İstanbul Havalimanı, Marmaray ve birbirine bağlı tramvay hatları gibi geniş bir ulaşım ağı bulunuyor.
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Fas, Türkiye, Beyaz Rusya ve Uganda’dageliştirdiği projelerle güvenilir bir gayrimenkul marka gücüne sahip olan Reportage Properties’in Türkiye ayağı konumundaki Reportage Türkiye, Sylvana İstanbul’un ardından İstanbul’un farklı yerlerinde de yeni araziler için görüşmelerini sürdürüyor.
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Karahan, fahiş kira artışlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
İGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Karahan yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:
“COVİD 19 Pandemi sürecinde konut ihtiyacında arz talep dengesinin bozulması, enflasyon ve dövizde yaşanan artışlar neticesinde konut kiralarında fahiş artışlar yaşanmıştır. Fahiş kira artışlarının temelinde ekonomik sebeplerden çok mal sahiplerindeki iş ahlakından yoksunluk yatmaktadır. Mal sahipleri kira gelirini ticari ve mevduat geliriyle kıyaslamamalıdır konutu rant aracı olarak değerlendirmemelidir. Mal sahibi kiracısını mülkünün emanetçisi olarak görmeli, kira gelirine bereket gözüyle bakmalıdır. Mal sahiplerinin kiracısını kendi yerine koymadan, empati yapmadan, kiracısına karşı tamahkarlığı, aç gözlülüğü, göz doymazlığı, aşırı kazanma hırsı, insaf ve vicdanla bağdaşmayan fırsattan istifade eden davranışları neticesinde konut kiralarına yapılan aşırı fiyat artışları kiracıları çok zor durumda bırakmakta, hayatı çekilmez hale getirmekte, kiracılık zulme maruz kalmaya dönüşmektedir. İstanbul’da kiralar artık ödenemez, altından kalkılamaz boyuttadır. Konut kiralarında iş çığırından çıkmış ipin ucu kaçmıştır. İstanbul’da konut fiyatlarında yaşanan fahiş kira artışları hiçbir hesaba, kitaba, ölçüye, emsale uymamakta; kiralarda enflasyon ve döviz artışının çok çok üstünde artışlar yaşanmaktadır. İstanbul’da konut kiraları Türkiye’nin ekonomik gerçeklerine, kiracıların gelir düzeyine, hayatın doğal akışına, yaşam standartlarına uymamakta, sosyal barışı tehdit etmektedir.
İstanbul’da dar ve orta gelirli ailelerin oturduğu bir semtte 9000 TL olan kira 1 Temmuz’da kontrat yenilenmesinde 3 kat artarak 27.000 TL ye çıkmıştır. Türkiye’de son bir yılda neyin fiyatı 3 kat arttı da kirada artış 3 kat oldu. Bugün asgari ücretlinin maaşının tamamı İstanbul’da kiranın yarısını karşılayamamaktadır. Yapılan son zamla en düşük memur maaşı olan 22.000 TL dahi kiraya yetmemektedir. Devletin kiralara azami %25 zam artış kararı mal sahipleri tarafından uygulanmamaktadır. Gözünü aşırı kazanma hırsı bürümüş mal sahiplerini bugün hiçbir şey durduramamaktadır. Kiralık konut ihtiyacını fırsata çeviren mal sahipleri kira artışlarını kendilerince hiçbir hesaba kitaba kıyasa dayanmadan keyfi oranlarda yapmaktadırlar. Fahiş kira artışlarına mutlaka dur denilmelidir. Konut ihtiyacı karşılanana, arz talep dengesi sağlanana kadar, kiracıların hakları korunmalı, fahiş kira artışları mutlaka geri çekilmelidir. Konut kira artışları mal sahibinide kayba uğratmayacak, kiracıyıda zor durumda bırakmayacak, makul bir seviyede tutulmalı, makul seviyenin üzerinde kira artışlarına kesinlikle müsaade edilmemeli, makulün üstünde kira artışı yapan mal sahiplerine hukuki yaptırım ve cezai müeyyide uygulanmalıdır.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar enerji hedefiyle ilgili, “200 milyar dolarlık bir proje setiyle önümüzdeki sürece hazırlanıyoruz” dedi.
Bakanlığının temel görevinin kesintisiz, kaliteli ve ucuz enerji tedarik etmek olduğuna dikkat çeken Bayraktar hedeflerini ve buna uygun politika setleri hazırladıklarını söyledi. Bakan Bayraktar’ın konu başlıkları şu şekilde:
-“Birinci önceliğimiz artan talebe karşılık arz güvenliğini sürdürülebilir bir şekilde sağlamak.
-İkinci husus, Türkiye maalesef enerjide dışa bağımlı. Bugün itibarıyla enerji kaynaklarının yaklaşık yüzde 70’ini ithal ediyoruz (Petrolün yüzde 92’si, doğalgazın yüzde 99’unu). Artan talebi karşılamamız ve dışa bağımlılığı düşürmemiz lazım.
-Benim esas işim elektrik, doğalgaz, akaryakıt fiyatlarını mümkün olduğu kadar aşağıda tutabilmek.
-Türkiye’nin ekonomideki temel açmazlarından bir tanesi cari açık ve bu cari açığın temel sebeplerinden bir tanesi maalesef enerji ithalatı. 2022 yılı için 96.5 milyar dolarlık ithalat yaptık. Malum dünyada petrol ve doğalgaz fiyatları izah edilenin ötesinde bir noktaya geldi. Bu kadar büyük bir enerji ithalatıyla ekonomide de köklü bir dönüşüm yapmak mümkün değil.
-Dünyanın gündeminde iklim değişikliği var. Dünya ekonomileri, ülkeler dönüşüm içerisinde. Cumhurbaşkanımız 2021’de ‘Türkiye 2053 yılında karbon nötr bir ekonomi olacak’ dedi. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde bütün alanlarda çok büyük köklü bir dönüşüme ihtiyaç var.”
Güneş Panelleri Türkiye’de Üretilecek
Temel hedefin yerlileştirme olduğunu belirten Bakan Bayraktar, “2017 yılında güneş enerjisiyle alakalı Konya-Karapınar’da bir proje anons ettik, adına YEKA dedik. YEKA’lar o bütüncül bakışın bir yansımasıydı aslında. Dedik ki Konya-Karapınar’da 1000 megavatlık santral kurun, belli bir süre de sizden elektriği alacağız. Bunu yaparken ama şu şartı getiriyoruz dedik: Siz burada kullanacağınız panelleri Türkiye’de üreteceksiniz.
Bundan sonraki süreçte de hangi alan olursa olsun, yenilenebilir enerji, pil, batarya teknolojileri, petrol, doğalgaz aramada kullanılan ekip-ekipman, elektrik üretiminde kullanılan diğer ekipmanlar konusunda yerlileşme gündemimizde ve ajandamızda yer alacak.
Yatırım iştahını da yapacağımız düzenlemelerle sağlamayı hedefliyoruz.
Bizim önümüzde bir proje seti ve portföyü var. Temel hedefimiz, enerjide yeni bir yatırım ve reform süreci başlatarak, uygulamak.
Şu anda gözüken, 2035 yılına kadar startını verip bir kısmını tamamlamamız gereken, bu dönemde başlayıp biten, bir kısmı başlayacak, bir kısmı başlamak için hukuki altyapısı hazırlanacak yaklaşık 200 milyar dolarlık projelerimiz var.
Bu projelerimizin içerisinde başta yenilenebilir enerji olmak üzere, nükleer, doğalgaz-petrol aramacılık, doğalgaz-petrol ve elektrik altyapı, enterkonneksiyon projelerimiz var. Hepsini finanse edilebilir, uluslararası finansman sağlanabilir iş modellerinde sunmayı hedefliyoruz.
Enerjide özellikle yatırımlarla alakalı portföyü çeşitlendirme, yabancı yatırımı buraya çekmeyle alakalı bir sürecin içerisine giriyoruz.
Ortaklarımıza, ilgi gösterecek gruplara, dünyadaki herkese açık. Körfez ülkeleri, Batı’dan şirketler -ki Türkiye’de şu anda yatırım yapan Avrupalı şirketler de farklı ülkelerden şirketler de var- hepsine bu alanlar açık.’’ ifadelerini kullandı.
‘’Yenilenebilir enerjide onshore’da-offshore’da, yani karada ve denizdeki rüzgârı devreye almak istiyoruz. Önümüzdeki süreçte her yıl yaklaşık 1.500 megavat rüzgâr projesi yapma hedefimiz var. 2035’e kadar 5 bin megavatlık offshore’da yani denizde rüzgâr projemiz var. Marmara Denizi’nde, Kıyıköy’de, Karadeniz civarında ciddi bir potansiyel gözüküyor. Bu 1.500 megavat, önümüzdeki 12 yılda yaklaşık 18 bin megavat ilave güç artışı ile Türkiye rüzgârda 30 bin MW kurulu güce ulaşacak.
Güneş Enerjisi Hedefleri
Güneşte iddialı hedeflerimiz var. Yıllık en az 3 bin-3 bin 500 megavatlık yeni kurulu gücü devreye almamız gerekiyor, yani 2035 yılına kadar yaklaşık 40 bin megavatlık ilave hedef koyduk. Farklı coğrafyalara ihracat da söz konusu olabilir.
Trakya’ya Nükleer Santral
Akkuyu’da şu anda muazzam bir çalışma devam ediyor. Dünyanın en büyük nükleer şantiyesi, 4 tane reaktör aynı anda yükseliyor. Seneye elektrik üretmeye başlayacağız. Fransa’yla Akkuyu’da çalışıyoruz, Fransa’dan üçüncü taraf bağımsız denetimle alakalı çok ciddi destek alıyoruz. Akkuyu Ruslara bırakıldı gibi eleştiriler var. Orada birçok farklı paydaş var, farklı bağımsız denetim kuruluşları var, dolayısıyla nükleer kendi başına bırakılmış bir alan asla değil. İkincisini-üçüncüsünü yapmayla alakalı da önemli çalışmalarımız var. İkinci santral veya lokasyon Sinop olacak. Bunun için Rusya, Güney Kore ve Çin ile görüşmeler sürüyor.
Bizim Trakya’da mutlaka bir nükleer santrala sahip olmamız lazım.
‘’Türkiye’ye 2050’lere Geldiğinde 20 Bin Megavat Nükleer Güce Sahip Olacak’’
Büyük çaplı nükleer santralların dışında İngiltere ve Amerika’yla küçük modüler reaktörler üzerinde çalışıyoruz. Türkiye, 2050’lere geldiğinde 20 bin megavatın üzerinde nükleer kurulu güce sahip olacak. Yani neredeyse 4 tane Akkuyu büyüklüğünde. Bunların bir kısmı büyük ölçekli santrallar olabilir ama bir kısmı sanayimizin dönüşümü için çok önemli olan küçük modüler reaktörler.
Gabar Keşfiyle 100 Bin Varil Üretim Olacak
Türkiye’de günlük yaklaşık 1 milyon varil ham petrol tüketiyoruz. Bu ham petrolün şu ana kadar yaklaşık yüzde 8’ini kendi imkânlarımızla karşılıyoruz. Gabar’daki keşifle bu rakamı bu sene inşallah 100 bin varil gün üretime çıkaracağız. Hedef, 2024 sonunda 200 bin varile ulaşmak. 200 bin varil, Türkiye’nin ihtiyacının yüzde 20’sini kendi kendine karşılaması anlamına gelir.
Rusya kriz dönemlerinde dahi güvenilir tedarikçi rolünü yerine getirmiştir. Azerbaycan ve İran da tedarikçilerimiz. Çok önemli bir LNG yatırımı altyapısını kurduk. Karadeniz gazının BOTAŞ hattına bağlantısı yapıldı. Bizim hedefimiz günlük 10 milyon metreküp gaz üretmek, bu yılda yaklaşık 3,5 milyar metreküp demek. O da aşağı yukarı hane halkında 25 metreküp mutfakta ve sıcak suda kullanılan gaz miktarı oluyor. Hane halkımızın, 19 milyon doğalgaz abonesinin konutlarında sıcak su ve mutfakta kullandığı gazı biz bir senede üretmeyi hedefliyoruz. 10 milyon metreküp birinci faz. İkinci fazda 40 milyon metreküpe çıkmasını hedefliyoruz. Ama ilk fazdaki 10 milyon metreküpe de bir günde çıkma şansımız yok. Onun hemen üretim rejimine girmesini de beklemek doğru değil.
Enerjinin Verimli Kullanımı Önem Taşıyor
Enerjimizi birkaç açıdan verimli kullanmamız lazım. Birinci öncelik eğer Türkiye’nin ciddi bir şekilde küresel ısınmayla alakalı süreçte katkı koymasını hedefliyorsak emisyonlarımızı düşürmemiz lazım. Kamuoyunda bu farkındalığı arttırmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu anlamda seferberlik yaklaşımı düzenleyeceğiz.’’
Arama-Kurtarma Rolleri Kurumsallaşacak
Depremde arama-kurtarmada madencilerin muazzam çalıştıklarına dikkati çeken Bakan Bayraktar, “Bunu biraz daha kurumsal hale dönüştürme noktasında çalışıyoruz. Felaket bölgesine intikal gibi başlıklarda AFAD’la çalışmalar yapıyoruz. Gerekirse farklı alanlarda eğitim almaları lazım. Ekipman anlamında da çalışmalarımız olacak” dedi.
Enerji İş Birliğini Doğalgazla Sınırlandırmak İstemiyoruz
İsrail Başbakanı’nın Türkiye’ye geleceğini belirten Bakan Bayraktar, “Enerjide iş birliğini sadece doğalgazla sınırlandırmak istemiyoruz. Farklı alanlarda da enerjide iş birliği olabilir ama gaz bu işin bir anlamda amiral gemisi olabilecek bir konu” diye konuştu.
Türkiye’de madende büyük bir potansiyel olduğunu söyleyen Bayraktar, “Güvenli madenciliğe verebileceğimiz en büyük ehemmiyeti vererek çalışmak istiyorum” dedi ve şu mesajları verdi:
“Madenlerde iş sağlığı ve güvenliği önceleyerek yatırımları kolaylaştıracak, izin süreçlerini iyileştirecek düzenlemeler madenlerin ekonomiye katkısını artıracaktır. Madencilik faaliyetlerini iyileştirecek çalışmaların içerisinde olacağız.”
BAE ile Çalışma
Birleşik Arap Emirlikleri’ni de içeren Körfez turuna dikkati çeken Bakan Bayraktar, “Enerji gündemin en önemli maddelerinden bir tanesi. Nükleerin, rüzgârın, güneşin, altyapı projelerinin olduğu Proje setimizin bir kısmını onlarla paylaştık. Bir kısmını olgunlaştıkça onlarla, potansiyel yatırımcılarla ve uluslararası finansal kuruluşlarla paylaşmayı düşünüyoruz” dedi. BAE’yle son 2-3 haftadır yoğun çalışma yürüttüklerini de belirten Bayraktar, imzalanacak anlaşmalar olduğunu söyledi.
Coğrafyanın kader ama dışa bağımlılığın kader olmadığını söyleyen Bakan Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin dört derin deniz sondaj gemisine dikkati çekerek, “Biz tıpkı Azerbaycan’da olduğu gibi Irak’ta, Libya’da, Afrika’da petrolle ilgili zengin coğrafyalarda Türkiye Petrollerini ve Türk şirketlerini, belki özel şirketlerimizi işin içerisine katmak suretiyle süreci geliştirmek istiyoruz” dedi.
Archimim’in düzenlediği Archisign özel etkinliğinde bu yıl Bostik Türkiye de yerini aldı. “Ticari Alanlarda Trendler” teması ile 8 Haziran’da Fransız Sarayı’nda gerçekleştirilen organizasyona, 18 üretici firmanın yanı sıra 5 yüzün üzerinde mimar ve iç mimar katıldı.
Semea Pazarlama Direktörü Bilgehan Türkkan: “Archisign ile sektör profesyonelleriyle bir araya gelerek yeni ürünlerimizi tanıttık. Bostik Türkiye’nin uzman ekibiyle uygulamalarımızı ve akıllı sistemlerimizi anlatan sunumlar yaptık. Dekoratif yüzey kaplamalarında Avrupa liderlerinden olan ve bünyemize yeni katılan Idealwork markamızın tanıtım sürecini ve Türkiye pazarındaki stratejilerimizi mimarlar ve yapı sektöründeki değerli meslektaşlarımızla paylaştık.” dedi.
Bandırma Belediyesi kendi asfalt tesisinde ürettiği asfalt ile ilçenin dört bir yanında eş zamanlı olarak yol yapım, düzenleme ve asfalt serim çalışmalarına devam ediyor.
Bandırma Belediyesi, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte ilçenin her bir noktasında deyim yerindeyse asfalt seferberliği başlattı. Çalışmalar, ilçenin merkez ve kırsal mahallelerinde eş zamanlı olarak yürütülüyor. Son olarak 100. Yıl Mahallesi’nde devam eden çalışmaları yerinde inceleyen Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, ekiplerden çalışmalar ile ilgili bilgi edindi. Ayrıca, mahalle sakinleriyle de sohbet ederek görüş ve önerileri dinledi.
Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, çalışmalar hakkında bir açıklama yaparak, “Bugün 100. Yıl Mahallemizde yapımı tamamlanan ve devam eden yol düzenleme, onarım ve asfalt serim çalışmalarımızı yerinde inceledik. Mahallemizin genelinde asfalt onarım ve yama çalışmalarımız devam etmekle beraber, ekiplerimiz özellikle 1552, 1554, 1060, 1614, 1619 ve 1621 Sokak’ta yoğunlaşmış durumdalar. Bu sokaklarımız sil baştan asfaltlanıyor.
Kentimizin farklı noktalarında süregelen çalışmalarımızla yollarımızın daha güvenli, konforlu ve erişilebilir hale gelmesini amaçlıyoruz. Kısa bir süre önce Liman AVM Kavşağı, Sunullah Caddesi’ndeki çalışmalarımızı tamamlamıştık. Yine, Süleyman Özbeyli Caddesi ile Belediye Evleri Sokağı’ndaki asfalt serim, kaldırım planlama ve yapımını da tamamladık. Ayrıca, Şoförler ve Otomobilciler Odası Tır Parkı’nın çehresini değiştirerek modern hale getirdik. Gerçekleştirdiğimiz 20.000 metrekare parke taş döşeme uygulamasıyla Tır Parkı’nın zeminini tamamen yeniledik. Karaçalılık Mahallemizin yollarını da baştan aşağı yeniliyoruz. Merkez-Kırsal demeden Bandırmamızın her noktasına adil bir şekilde hizmet götürmeye devam edeceğiz.
Bandırmamızın ulaşım altyapısının güncellenmesine ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız artarak devam edecek,” dedi.
Seramik sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Seramik Federasyonu’nun 11’inci olağan genel kurulu gerçekleştirildi. Yüzde 82 yerli katma değer oranıyla net döviz yaratan seramik sanayisinin gelişen yapısının öne çıktığı toplantıda, yeni yönetim kurulu seçildi. Üç dönem boyunca Türkiye Seramik Federasyonu başkanlık görevini yürüten Erdem Çenesiz, görevi Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Başkanı İlter Yurtbay’a teslim etti.
Dünya seramik sektörünün önemli bir oyuncusu olan Türk seramik sektörü; yerli kaynaklarla yaptığı üretimle de ülkemiz ihracatının büyük bir bölümünü gerçekleştiriyor. 6 Temmuz’da Shangri-La Bosphorus İstanbul Hotel’de düzenlenen Türkiye Seramik Federasyonu 11. Olağan Genel Kurulu’nda, rakamlarla seramik sektörünün büyüklüğü ele alınırken, geçmiş dönemde gerçekleştirilen proje ve faaliyetler paylaşıldı. Yeni yönetim kurulunun oy birliğiyle belirlendiği toplantıda, Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Başkanı İlter Yurtbay Erdem Çenesiz’den başkanlık görevini devraldı.
TSF’de yeni dönem
6 yıl önce, 6 Haziran’da yapılan 8. Olağan Genel Kurul’da Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı seçilen Ece Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, 3 dönem boyunca görevini sürdürdü. Erdem Çenesiz’in tekrar aday olmadığı genel kurulda, 2023-2025 yılları arasındaki yeni dönemin bayrağını devralan İlter Yurtbay’la yola devam edecek olan yeni Yönetim Kurulu’da belli oldu. Buna göre Genel Kurul’da Altuğ Akbaş, Hasan Pehlivan, Enver Sever, Göksen Yedigüller, Fatih Kıvanç, A. Hakan Tanış, Ali Güral, Nihat Özyurt, Ülker Yazıcı, Hakan Çanakcı, Mustafa Özgen Özkan, Nuri Bülent Onur, Kürşad Noyan Özkaya, Serkan Haskol, Olgun Çakmak, Rifat Noyan, Deniz Cenk Kaya, Kemal Yıldırım, Kemal Çelik, Serdar Dönmez, Kazım Demir ve Taner Kavas asil üyeler olarak yer alırken; Altuğ Akbaş, Hasan Pehlivan, Göksen Yedigüller, Hakan Çanakcı, Enver Sever ve Nihat Özyurt da Başkan Yardımcılıklarına seçildiler.
Çenesiz: “ 6 Yıllık Başkanlık Süresince 642 günde, 23 ülkede, 47 şehirde toplam 835 faaliyette bulunarak, sektörümüz için verimli ve aktif bir dönemi geride bıraktık.’’
Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Erdem Çenesiz toplantıda 2017-2023 yılları arasında gerçekleştirdikleri faaliyetleri detaylarıyla paylaştı. Çenesiz, gerçekleştirdiği konuşmada; “3 dönem başkanlık yaptığım süre boyunca; yönetim kurulumuz ile beraber sektörümüzün sorunlarını çözmeye odaklanarak, ihracatın artırılması amacıyla ihtiyaçlarımızı, güçlü yönlerimizi ve ileriye dönük hedeflerimizi belirleyerek yola çıktık. Bu yolda değerli üyelerimizin
öneri, katkı ve katılımlarıyla ortak hedeflerin gerçekleştirilmesi, ortak çıkarların gözetilmesi yönünde sektörümüze yol gösterici, destekleyici çalışmalar yaptık. Türkiye Seramik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığım süre boyunca beraber çalıştığımız Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Sekreterlik çalışma arkadaşlarımla beraber aktif olarak; Kamu Kurumları ile iletişimi arttırdık, Federasyon olarak Bakanlıklar ’da daha aktif rol aldık, sektörümüzün önemini ortaya koymak için yerli katma değer raporu ve İhracat Katkı Endeksi çalışmalarını yürüttük. Toplamda 12 seramik sektör toplantısı düzenleyerek sektörümüzdeki firmaları bir araya getirdik. Yoğun bir şekilde diplomasi trafiği yönettik. Basında sıklıkla sektörümüzün sıkıntılarından ve çözüm önerilerimizden bahsettik, taleplerimizi dile getirdik.
Rakamlarla özetleyecek olursak 6 yılda; toplamda 642 günde 23 ülke ve 47 şehri kapsayan 835 faaliyetle dolu, son derece aktif ve örnek gösterilecek bir dönem geçirdik. 288 kamu ziyareti gerçekleştirdik. 10 adet sektör raporu, sektöre yönelik 19 basılı yayın hazırladık. 17 fuara, 64 uluslararası konferans ve organizasyona katılım gösterdik. 12 çalıştay ve sektör toplantısı gerçekleştirdik. 46 canlı yayına katılarak sektörümüzü, ihtiyaçlarını, gelişimini geniş kitlelerle paylaştık. Sektörel örgütlerde zamanı geldiğinde bayrağı devretmek gerektiğini düşünerek bu genel kurulda sektörümüzde birçok kıymetli temsilcinin devam etmem yönündeki teklifine rağmen başkanlığa talip olmadım. Başkanlık görevini devralan kıymetli arkadaşım İlter beyin heyecan ve azimle güzel işler yapacağına inanıyorum. Ayrıca başkanlığım döneminde ihracat rakamını 945 milyon dolardan 2 milyar dolara çıkartan Seramik Sektörünü tebrik ediyor ve şükranlarımı sunuyorum””
“AVRUPANIN EN BÜYÜK İKİNCİ FUARI OLAN UNİCERA İLE İHRACATTAKİ BAŞARILARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ “
Sektörün ihracatta geldiği noktaya da değinen Çenesiz, “Türk seramik sektörü dünyada önemli bir oyuncu konumunda. Türkiye, seramik sektöründe bir üretim üssü olma yolunda hızını artırarak ilerliyor. İhracatta yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörlerden biri olarak, seramik sektörünün Türk ekonomisine katkısı oldukça önemli. Sektörümüz, üretimin yaklaşık %40’ını ihraç ediyor. Yıllık ihracat rakamı 2 milyar dolar seviyesinde. Yerli kaynakları dolayısıyla net döviz girişi ile Türkiye’nin cari dengesine pozitif katkı yapan seramik sektörü, %82 oranıyla sanayi alanında yerli katma değer rekoruna sahip. İhraç ettiğimiz her 100 doların 82 doları yurt içinde kalıyor. Dolayısıyla sektörün yapmış olduğu 2 milyar dolarlık ihracat bazı sektörlerin 10 milyar dolarlık ihracatından daha fazla katkı sağlıyor. Hedefimiz, yeniden şekillenen dünya pazarında ve tedarik zincirinde Türk seramiklerinin kalıcı olarak yer alması. TSF olarak kurduğumuz UNİCERA Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen uluslararası fuar sayesinde tüm dünyadan alıcıları İstanbul’da buluşturuyoruz. UNİCERA sektöründe Avrupa’nın en büyük 2. Fuarı oldu. Hedef 10 yıl içerisinde birinciliği yakalamak. Son yıllarda tüm olumsuz etkilere rağmen büyümeye, hedeflerimizi yakalamaya devam ettik. Başta Amerika pazarı olmak üzere ihracat yaptığımız ülkelerde daha da güçlenmeye ve yüksek yerli katma değer oranımızla net döviz girişini artırmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
Erdem ÇENESİZ :”Türkiye’nin AB’de lider ve dünyada ilk 5 içerisinde olduğu seramik sektörü ve alt dallarının gelişmesinde Arge, İnnovasyon ve teknolojinin yeri aşikardır. Yıllardır yaptığımız çalıştaylarda karşımıza çıkan en büyük talep, sektöre teknik kabiliyet kazandıracak yeni insan kaynağı oluşturulması yönündedir. Türkiye Seramik Federasyonu önümüzdeki 5 yıl içerisinde Seramik Teknolojileri, Malzeme Bilimi, Satış, Pazarlama ve Lojistik bölümlerinin olacağı bir üniversite kurmayı hayal etmelidir.”
Erdem ÇENESİZ: “TÜRKİYE SERAMİK FEDERASYONUNA YÜKSEK DANIŞMA KURULU ÜYESİ OLARAK HİZMET VERMEYE DEVAM EDECEĞİM”
“Bugüne kadar birlikte çalıştığım tüm mesai arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Bayrağı Devralan Kıymetli Arkadaşım İlter YURTBAY ın başarılı olacağından eminim ve şimdiden başarılarını kutluyorum. Yarattığı yerli katma değer oranı ile rekor düzeyde cari fazla oluşturan federasyonumuz bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da uyum içinde çalışarak örnek gösterilen sektörel örgütlerden birisi olmaya devam edecektir. Bende Federasyonumuza “YÜKSEK DANIŞMA KURULU ÜYESİ” olarak hizmet vermeye devam edeceğim” dedi.
Girişim Elektrik A.Ş.’nin bağlı ortaklığı olan, beş kıtada 70’e yakın ülkede ürün ve hizmet ihracatı gerçekleştiren Türk enerji devi Europower Enerji, temelini attığı 9’uncu fabrikası ile hızlı büyümesini sürdürüyor.
Girişim Elektrik A.Ş.’nin bağlı ortaklığı olan ve 8 fabrikası ile elektrik ekipmanları ve sistemlerini 420kV’a kadar her gerilim seviyesinde üreten, bunun yanında dünya çapında proje tasarımı, proje yönetimi, otomasyon & SCADA, işletmeye alma, denetim, saha testleri ve eğitim hizmetleri gibi geniş bir yelpazede mühendislik hizmetleri sunan global oyuncu Europower Enerji, 9’uncu fabrikası olan güç trafosu fabrikası ile yüksek gerilim laboratuvarının temel atma törenini gerçekleştirdi.
Törene, Europower Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Behiç Harmanlı, Başkan Yardımcısı Ali Gökhan Öztürk, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ramin Malek, Şirket Ortağı Mesut Baz ve Europower Enerji A.Ş. Operasyon Başkanı A. Beril Harmanlı’nın yanı sıra Kahramankazan Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Uzun, Girişim Elektrik A.Ş. ile Europower Enerji borsa yatırımcıları ve şirketin üst düzey çalışanları katılım gösterdi.
Europower Enerji Yönetim Kurulu Başkanı M. Behiç Harmanlı, tören öncesi yaptığı konuşmada fabrika hakkında bilgiler verdi. 2025 yılının ilk yarısında üretime ve test yapımına başlayacaklarını belirten Harmanlı, şunları söyledi:
“Dünyada çok ciddi güç trafosuna ihtiyaç var. Dağıtım trafosu ve güç trafosu olarak Türkiye, başta Avrupa olmak üzere Afrika, Rusya, Ukrayna dahil dünyanın lideri durumunda. Sınırsız bir taleple karşı karşıyayız. Enerji sektöründe tek üretmediğimiz kalem güç trafosuydu. Bu fabrika ile birlikte hem alçak gerilimde, hem de orta ve yüksek gerilimde her voltajda ve her megavatta müşterilerin talebini karşılayabilecek yegane firma olacağız.
Şu an mevcut olan tesisimizde 20 MBA’ya kadar trafo üretebiliyoruz. Bugün temel atma törenini gerçekleştireceğimiz tesisimizde ise 550Kv ve 330 MVA güce kadar Yüksek Gerilim güç trafosu imalatı yapacağız. Örneğin Türkiye’de maksimum 380 – 420Kv ve 250 MBA’dan büyük trafo genelde kullanılmıyor. Yani bu tesiste Türkiye’nin yanı sıra başka ülkelerin de ihtiyacını karşılayabilecek güce sahip güç trafoları üretebileceğiz.”
Tesiste yer alacak olan yüksek gerilim laboratuvarından da bahseden Harmanlı, “Tesiste ARGE/ÜRGE çalışmalarında da kullanılabilecek Türkiye’nin konusunda önde gelen test merkezlerinden biri olacak Akredite YG Ekipmanları Test Laboratuvarı bulunacak. Aynı anda iki trafoyu test edebilecek bir alan olacak.Bu laboratuvarın yüksekliği 22 m olacak. Çünkü 550Kv’luk bir trafonun yıldırım testini yapmak için 1 milyon 850 bin watt üretmek gerekiyor” diye konuştu.
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Emek Mahallesi’nde yükselen Hatice Kübra İlgün Spor Tesisi projesinin inşaat çalışmaları devam ediyor.
Bursa’yı sporda da marka kent haline getirmek amacıyla amatör kulüpleri desteklemenin yanında kente ‘branşlara özel’ spor tesisleri kazandıran Büyükşehir Belediyesi, Emek Mahallesi’nde de ayrıcalıklı bir tesis inşa ediyor. Toplamda 1420 metrekare kullanım alanına sahip olacak tesis, Bursa Büyükşehir Belediyespor’un olimpiyat madalyalı milli tekvandocusu Hatice Kübra İlgün’ün adını taşıyacak.
Bursa’da Bugün’ün haberine göre; Emek Hatice Kübra İlgün Gençlik ve Spor Tesisinin zemin katında güreş salonu, tekvando salonu, soyunma odaları ve antrenör odaları yer alacak. Üst kat ise kütüphanesi, sesli okuma salonu, diyetisyen/psikolog odası ve ders çalışma alanları ile gençlik merkezi olarak kullanılacak. Çevre düzenlemesi ve açık otoparkı ile bölgedeki önemli bir ihtiyacı karşılayacak olan tesis, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle inşa ediliyor. Kaba inşaatı büyük ölçüde tamamlanan tesisin Ağustos ayı sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 17 ilçede 600’ü aşkın şantiyede altyapıdan ulaşıma, çevreden tarihi mirasa kadar her alanda yoğun faaliyet içerisinde olduklarını söyledi. Emek ve civarındaki mahallelerin hızla büyüdüğünü, buna bağlı olarak da ihtiyaçların sürekli arttığını kaydeden Başkan Aktaş, “Bu süreçte özellikle genç nüfusa hizmet edecek bu tür tesislere ihtiyaç doğdu. Gençlik bizim en hassas olduğumuz konu. Çünkü onlar bizim geleceğimiz, şehrimiz ve ülkemizin yarınları. Onlar için ne yapsak azdır. Bursa tarihinde ilk defa olimpiyat derecesi elde etmiş bir kardeşimiz olan Hatice Kübra’nın adını bu tesislere verdik. İstedik ki burada eğitim alan çocuklarımız Hatice’den ilham alsın, onu örnek alsın ve olimpiyatlarda yarışacak yeni sporcular burada yetişsin. Tesisimiz şimdiden bölgemize ve Bursa’mıza hayırlı olsun” dedi.
Japonya’da inşaat çalışmaları tamamlanan 330 metrelik Azabudai Hills Mori JP Tower, ülkenin en yüksek gökdeleni oldu.
Mori Building Co firmasının açıklamasına göre, Tokyo’nun Minato bölgesindeki “Azabudai Hills Mori JP Tower” binasının yapımı tamamlandı.
Japonya’nın en yüksek gökdeleni olarak kayda geçen yeni yapı, zemin altında 5 ve zemin üstünde 64 kata sahip.
Gökdelenin en üst katlarında Avrupa merkezli otel zinciri Aman Resorts ile lüks rezidanslar bulunuyor
“British School” şubesi ile Keio Üniversitesine ait sağlık enstitüsünün yer aldığı gökdelende, perakende mağazalar, firmaların temsilci ofisleri ve restoranlar bulunuyor.
Söz konusu gökdelen tamamlanmadan önce, Osaka metropolündeki 300 metrelik “Abeno Harukas” ülkenin yüksek binasıydı.
Tokyo İstasyonu yakınlarındaki Mitsubishi Estate Co. firmasına ait 390 metrelik gökdelenin yapımının ise 2027 yılında tamamlanması bekleniyor.
Rheinmetall, Northrop Grumman ve Locheed Martin iş birliği ile F-35A Lightning 2’nin gövde üretimi için fabrika kurmaya hazırlanıyor.
Defenceturk.net’ten Mehmet Ali Kula’nın haberine göre; Yeni tesis, Hava Kuvvetleri ve diğer dost ülkeler için en az 400 adet F-35A merkez gövde bölümü üretecek. Rheinmetall, hem karmaşık bileşenlerin üretiminde entegre bir teknoloji grubu hem de bir havacılık şirketi olarak projeye katkıda bulunanacak. Üretimin 2025 yılında başlaması bekleniyor.
Rheinmetall CEO’su Armin Papperger şu açıklamada bulundu:
“Northrop Grumman ve Lockheed Martin ile uzun süredir devam eden ortaklığımızın ve Bundeswehr ile onlarca yıldır var olan çok yakın bağlarımızın Almanya’ya gerçek bir know-how transferine yol açmasından gurur duyuyoruz. Ayrıca bir teknoloji merkezi olarak Almanya’nın gelecekteki uygulanabilirliğine katkıda bulunmaktan ve bu şekilde geleneksel şirket merkezimizin bulunduğu Kuzey Ren-Vestfalya eyaletini teknolojik olarak zenginleştirmekten memnuniyet duyuyoruz. Düsseldorf eyaletinin başkentinden çok uzakta olmayan bir yerde, Avrupa’da standartları belirleyecek bir fabrika inşa edeceğiz. Weeze’de bir yer ararken aldığımız yüksek düzeyde siyasi ve idari destek için minnettarız.”
Bursa, Orhangazi ilçesinde yer alan Muradiye Camisi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilecek. Projenin önümüzdeki yıl başlaması hedefleniyor.
Orhangazi’nin tarihi değerlerinden birisi olan Orhangazi Muradiye Cami Vakıflar Bölge müdürlüğü tarafından restore edilecek. 17 ve 18.yüzyılda yapıldığı ileri sürülen ve Orhangazi’nin en eski tarihi yapılarından birisi olduğu belirlenen Muradiye camiinde son dönemlerde tadilat ihtiyacı duymasından dolayı cemaatten de gelen talepler üzerine Muradiye Mahallesi Muhtarı Kadri Ergen Caminin Restorasyonunun yapılması için Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne resmi yazı ile başvurdu.
Tuna Gazete’nin haberine göre; Muradiye Mahallesi Muhtarı Kadri Ergen’in Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne yaptığı resmi yazıda Muradiye Cami’nin çatı işlemlerinin vakıf tarafından 2019 yılında yapıldığı ve şu anda camide ibadet edildiği belirtilere, vatandaşlarımız tarafından memnuniyetle karşılanan bu çalışma sonrasında Camimizin tarihi özelliği statüsünün de bulunması gerçeği ile hareketle caminin zemini kot altında kaldığı için rutubet ve korku olmaktadır. Camimizin zemininde bulunan ahşap döşemenin kaldırılarak zemin yükseltilmesi ve taban döşemesi yapılması gerekmektedir. Ayrıca bayan girişinin erkeklerle aynı yerden olması sebebiyle bayanların ciddi manada şikayetleri bulunmaktadır. Söz konusu tadilatın gerçekleşmesi için Orhangazi Müftülüğüne gerekli başvuru yapıldı. Müftülüğümüz ise konuyu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne havale etmiştir. Gereğinin yapılmasını bekliyoruz ifadelerine yer verdi.
Muradiye Mahallesi Muhtarı Kadri Ergen Orhangazi Muradiye Mahallesi’nin tadilattan ve restorasyondan geçmesi için müdürlükten olumlu dönüş olduğunu ve geçtiğimiz günlerde Vakıflar Bölgesi’nden teknik personelin camide inceleme yaptığını belirterek, şu anda proje çalışmaları başlatılıyor. Önümüzdeki yıl camimizin restorasyonunun başlamasını bekliyoruz dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, kendi evini yapan depremzede vatandaşlara 500 bin TL’lik hibe verileceğini açıkladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İller Bankası Macunköy Tesisleri’nde, Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen illerin hızla ayağa kaldırılması ve afetzedelerin evlerine kavuşmalarına ilişkin “Yerinde Dönüşüm” projesinin detaylarını açıkladı.
Özhaseki açıklamasında, şu başlıkları ele aldı:
– 180 bin konutun inşaatı başladı. Eylül-ekim ayında konut teslimi başlayacak. Bir yıl içinde 319 bin konutu bitirip hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu arada yıkımlar gerçekleşirken bir taraftan da biz planlamalara ağırlık verdik.
– Bu şehirlerimiz kadim şehirler, binlerce yıldır yaşıyor. Buralarda yeniden yapılaşmayı sağlam zeminde yapmak zorundayız. Yerinde dönüşümü sağlayabilirsek şehirlerimizde hayat yeniden canlanacak. Burada birkaç yıl sürecek olan bir faaliyetten bahsediyorum.
– 4 kırmızı çizgimiz var. Taviz mümkün değil. Fay kırıklarını olduğu yerlerde asla yapılaşma olmayacak. İkincisi zeminde sıvılaşma var. Böyle yerlerde bir daha yapı yapılamayacak. Oralar boşalacak. Üçüncüsü, dere yataklarına da bundan sonra yapı yapılması mümkün değil.
– İnşaat maliyetlerini de hesaplayarak kredi ve hibe bölümleri gerçekleştirdik. Tek katlı ya da birden fazla katlı konut yapmak istediklerinde vatandaşlarımız, buna izin vereceğiz. Hibe olarak konuta 500 bin lira, dükkan için 250 bin lira maddi yardımda bulunacağız. Yine 500 bin lira ile 800 bin lira arasında kredi verilecek.
– Dükkanlar için de 250 bin ile 500 bin lira kredi vereceğiz. 150 metrekareye kadar büyüklükte konut sahibi evini yapmak isterse 500 bin lira hibeye devam edeceğiz, 700 bin lira kredi vereceğiz. 150 metrekareden büyükse 500 bin yine hibe, 800 bin lira da kredi vereceğiz.
– Dükkanlı iş yerleri için de 500 bin liraya kadar, 250 bin liradan başlamak üzere hibe vermeye devam edeceğiz.
– Bu krediler 2 yıl ödemesiz 10 yıl vadeli olacak ve faiz 0. Bu paraları nasıl vereceğiz. Hak ediş karşılığı vereceğiz.
Türkiye’nin rüzgâr türbini kanadı üretimi konusundaki başarısı ihracat gücünü arttırdı. Avrupa’da kurulan rüzgâr türbinlerindeki kanatların 3’te 1’i Türkiye’de üretildi.
Rüzgardan enerji üretiminde büyük potansiyele sahip Türkiye, İzmir’de kümelenen dünyanın önemli türbin kanat üreticileri sayesinde bu alanda ekipman üretiminde de dünya için önemli bir ülke olarak görülüyor.
İzmir’in lojistik avantajlarından faydalanarak ürettikleri kanatları dünyanın birçok noktasına ulaştırabilen küresel kanat üreticileri, kentte her yıl 4 bin civarında kanat üretiyor. Kanatların büyük kısmı ihraç edilirken kalanları da yurt içi türbin kurulumlarında kullanılıyor.
TPI Composites Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Kıdemli Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar, İzmir’de iki üretim noktasında yılda yaklaşık 3 bin kanat ürettiklerini, bunun da yaklaşık yüzde 80’inin ihraç edildiğini söyledi. Dünyada bu alanda “Çin ve Çin hariç” diye bir kavram oluştuğunu aktaran Serdar, “Çünkü Çin çok büyük bir pazar. Ancak Çin tamamen kendi yağında kavrulan, Çinli üreticilerin Çin’de kurulum yaptıkları bir pazar.
Bizim müşterilerimiz de dünyanın en büyük dört büyük kanat üreticisi. Çin hariç tüm kurulumların yüzde 77’sini gerçekleştiriyor. TPI’nın ürettiği kanatlar, 2022 yılında Çin hariç üretilen kanatların toplam yüzde 38’ini oluşturdu. Aynı oranı TPI Türkiye olarak Avrupa’ya ürettiklerimiz için de söyleyebiliriz.
Avrupa’da kurulumu yapılan her üç kanattan biri Türkiye’den gitti” diye konuştu. Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı da 22 yıldır İzmir’de kanat üretildiğini, 2023 yılı itibarıyla 6 binin üzerinde direkt istihdam, 700 milyon doların üzerinde ciro ve 500 milyon dolardan fazla bir ihracata ulaşıldığını kaydetti.
Türkiye’de rüzgar türbini kanadı üreten 3 firmanın da İzmir’de bulunduğuna dikkati çeken Kalaycı, üretimin ihracat payının yüzde 75’in üzerinde olduğunu söyledi.
Kalaycı, kanat nakliyelerinin limanlar üzerinden yapıldığını belirterek, “Ağırlıklı Yunanistan, Fransa, İtalya daha doğrusu tüm Akdeniz coğrafyası diyebiliriz ama onun dışında Japonya, Hindistan, Kanada gibi çok daha uzak ülkelere gönderildiği oluyor. Asıl büyük pazar payı Akdeniz coğrafyası.
Çin dışında dünyanın her yerine gönderiyoruz.” İzmir’in kanat üretiminde küresel bir üs olduğunu ifade eden Kalaycı, “2023 ihracatının 500 milyon doların üzerinde olacağını düşünüyorum. Belki önümüzdeki 3 sene içerisinde 1 milyar dolar sınırına gelebiliriz. 2030 yılını görmeden milyar dolar sınırını kesinlikle geçeceğiz” dedi.
“Avrupa pazarında büyük patlama olacak”
Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra Avrupa ülkelerinin doğal gaza olan bağımlılığı azaltmayı amaçladığını, bunun karşılığı olarak da rüzgar ve güneş enerjisi gibi yatırımlarını artırmalarının beklendiğini aktaran Kalaycı, şöyle konuştu:
“Rüzgar tarafında, türbin kurulum izin süreçleri biraz zaman alıyor. Şu an tüm Avrupa Birliği bu süreçleri hızlandırmak için ‘ne yapmalıyız?’ diye tartışıyor. Yani belli bir süre orada izin süreçlerini biraz daha geri plana çekecekler, daha rahatlatacaklar ki yatırımcı ciddi miktar türbini dikebilsin diye.
O yüzden Avrupa pazarında büyük bir patlama olacak. O patlama mutlaka Türkiye’ye yansıyacak. O patlama bugün itibarıyla olmuş durumda değil. Yatırımcının hevesi çok fazla ve bununla ilgili finans bulabiliyor. Sadece izin süreçlerinin uzun sürmesi, meşakkatli olması yatırımcıyı şu an üzüyor veya bir adım geride beklemesine neden oluyor.”
S&P Global/CIPS tarafından yapılan açıklamaya göre, İngiltere’de inşaat sektörü, haziran ayında 48,9 seviyesine geriledi.
Ülkede bir önceki ayda (mayıs) inşaat sektörü PMI verisi 51,6 seviyesinde gerçekleşmişti.
Açıklamada, söz konusu rakamın son 5 ayın en düşük seviyesi olduğu belirtildi.
PMI verilerinde 50 seviyesinin üzeri sektör büyümesi olarak, bu seviyenin altı ise sektör daralması olarak yorumlanıyor.
Uzmanlar, ülkede son dönemde yüksek enflasyon ve artan faizlerin tüketicilerin alım gücünü ciddi şekilde baskıladığını belirtiyor.
Finansal veri sağlayıcısı Moneyfacts verilerine göre, bu hafta başında ortalama 5 yıllık sabit konut kredisi faizi yüzde 5,97’den 6,1’e yükselerek, geçen yılın kasım ayından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Geçen yıl, ülkede ortalama beş yıllık sabit konut kredisi faizi yaklaşık yüzde 3 seviyesindeydi.
İngiltere Merkez Bankası (BoE), geçen ay politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 4,50’ten 5’e yükseltmişti.
Bu artışla, BoE, enflasyonu düşürmek için Aralık 2021’den bu yana uyguladığı sıkılaşma politikası kapsamında üst üste 13’üncü kez faiz artırmış oldu.
Ülkede Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, yıllık enflasyon mayısta yüzde 8,7 ile sabit kalmıştı.
Beklenti enerji fiyatlarındaki gerilemenin etkisiyle enflasyonun yüzde 8,4 olacağı yönündeydi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Gaziantep ve Şanlıurfa’da 3 farklı otel yatırımı yapılıyor. Otellerden biri için ÇED kararı verilirken ikisi için süreç devam ediyor.
Kahramanmaraş merkezli, 11 kenti etkileyen yıkıcı depremlerin ardından her ne kadar “yatay mimari” çağrısı yapılsa da birçok ilde dikey mimari projelerine onaylar veriliyor.
Cumhuriyet’ten Şeyda Öztürk’ün haberine göre, depremde hasar gören illerden Gaziantep ve Şanlıurfa’da üç farklı otel projesi için adım atıldı. Bir projeye “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilirken, diğer ikisi için süreç başlatıldı.
11 katlı Otel Projesi İçin “ÇED Gerekli Değildir” Kararı
İlhan Taahhüt İnşaat, Şanlıurfa Karaköprü’de yapılması planlanan 11 katlı otel projesi için 6 şubat depreminden önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına başvuruda bulundu. Projeye depremden sadece iki ay sonra “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Karara göre şirket 492 milyon TL’lik projeyle birlikte ilde iki ana bloktan oluşmak üzere 11 katlı binalar inşa edecek. Her iki blok, 7 bodrum katı, zemin ve 11 kat odaların yanı sıra terastan oluşacak. Binalarda 246 oda bulunacak.
403 Milyon TL’ye 24 Katlı 5 Yıldızlı Otel
Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesinde yapılması planlanan 24 katlı otel projesi için Ömer Bucak İnşaat, ÇED sürecini başlattı. Projeye onay verilmesi durumunda şirket bölgede 402 milyon 931 bin TL değerinde 5 yıldızlı otel yapacak. Ayrıca proje dosyasına göre 248 odalı otel, zemin altı 2 kat, zemin kat, asma kat ve asma kat üstü 24 kat artı teras olarak planlandı. Bununla birlikte 250 kişilik lokanta, 300 kişilik çok amaçlı salon, 110 kişilik toplantı odası, 200 kişilik konferans salonu, açık ve kapalı yüzme havuzu, 66 araçlık açık otopark ve 18 araçlık kapalı otopark inşa edilecek.
Gaziantep’te 21 Katlı Otel Projesi
Gaziantep Şahintepe’de de OSKA İnşaat, otel projesi için adım attı. Bakanlığa başvuran şirket onay alması durumunda 18 katlı otel yapacak. Proje kapsamında 2 bodrum kat, zemin kat ve 18 normal kat olmak üzere 21 kat inşa edilecek. 238 odalı planlanan projede 450 kişilik büyük salon, 50 kişilik küçük salon, pastane ve kafe de yapılacak.
Ankara, Yenimahalle Belediyesi pazar yerlerinin kapalı hale getirilerek güneş enerjisi panelleri kurulacağını açıkladı.
Pazar yerlerini kapalı hale getiren Yenimahalle Belediyesi, bunun yanında pazar alanlarının üzerine yenilenebilir enerji kullanımı için güneş enerji panelleri kuruyor.Yapılan çalışmayla enerji tasarrufuna büyük katkı sağlanacağını belirten Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, inşaatların devam ettiği pazar yerlerini denetleyerek çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Anka’nın haberine göre; Proje kapsamında mevcutta üzeri açık olan Kardelen, Ergazi, İnönü ve Kentkoop Mahallesi pazar yerlerinin üzerini kapatarak fotovoltaik güneş enerji panelleri yerleştirecek. Hazırlanan proje ile Batı Sitesi Mahallesi Pazar Yeri ile birlikte toplamda 26 bin 394 metrekare alana enerji paneli yerleştirilerek şebeke bağlantılı elektrik enerjisi üretimi yapılacak.
“Kendi Elektriğimizi Kendimiz Üreteceğiz’’
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Göreve geldiğimiz günden beri belediye kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Yenimahalle’de tasarruf konusuna büyük önem veriyoruz. Ülke olarak enerji sarfiyatını azaltmak ve fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjiye geçişi yapmamız gerekiyor. Beş mahallemizde açık olan pazar alanlarının üzerini kapatıyoruz. Bu alanlara güneş enerjisi panellerini konumlandırarak kendi elektriğimizi üretecek ve belediye bütçesine çok ciddi bir katkı sağlayacağız. Ürettiğimiz elektrikle belediyemizin tüm tesislerinin ihtiyacını karşılamayı planlıyoruz” dedi.
İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde yükselen Yarımburgaz Semt Konağı’nın inşaat çalışmalarında son aşamaya gelindi.
Yarımburgaz Mahallesi’nde 5 kat olarak yükselen ve Gündüz Çocuk Bakım Evi, Aile Sağlığı Merkezi, PTT, Muhtarlık, Çok Amaçlı Salon ve Bilgi Evi olarak planlanan yatırım, çok yakında, çok amaçlı bir tesis olarak hizmete açılacak.
Parsel alanı 1.222 metrekare olan semt konağı, bölgede önemli bir ihtiyaca cevap verecek. Belediye Başkanı Kemal Çebi, “Küçükçekmece’de pek çok sosyal ve kültürel etkinliğin düzenlendiği, mahalle sakinlerinin sosyal alandaki ihtiyaçlarına cevap veren bir hizmet alanı olarak çok önemsediğimiz, vatandaşın eğitim ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayabildiği, vazgeçilmez hizmet merkezleri olan semt konaklarının sayılarını artırmaya devam ediyoruz. Yarımburgaz’da çok amaçlı kullanıma uygun bir merkez inşa ediyoruz. Bu tesis, 7’den 70’e herkese hitap ediyor. Küçükçekmece’de mahalle sakinlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda, bölgenin yaşam kalitesini yükseltecek hizmetler üretmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Küçükçekmece Belediyesi, Yarımburgaz’a kazandıracağı Semt Konağı, bodrum kat, zemin kat ve artı 3 kat olmak üzere toplam 2 bin 379 metrekare kullanım alanına sahip olacak. Bodrum katta çok amaçlı salon, zemin katta Muhtarlık ve PTT, 1. katta Gündüz Çocuk Bakımevi, 2. katta Aile Sağlığı Merkezi, 3. katta ise Bilgi Evi bulunacak. Tesis, çok amaçlı salonuyla da kültürel ve sosyal amaçlı hizmet verecek.
Küçükçekmece Belediyesi, Yarımburgaz ile birlikte kentteki Semt Konağı sayısını 4’e çıkardı. Yeşilova, Kemalpaşa ve İstasyon Mahalleleri’nde de yer alan Semt Konakları çok amaçlı tesisler olarak hizmet veriyor.
Türkiye genelinde 26 ili kapsayan araştırmaya göre, 100 kişiden 45’i oturduğu binada su yalıtımı olup olmadığını bilmiyor.
Su yalıtımının olmadığı veya standartlara uygun yapılmadığı binalardaki demir donatıların taşıma kapasitesi 10 yılda yüzde 66 oranında azalıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 28,4’ü oturduğu binada su sızıntısı küf gibi problemlerin olduğunu söylüyor. Sadece yüzde 2,2’si ise, binanın depreme karşı dayanıklılığında su yalıtımının önemli olduğunu düşünüyor.
Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Sulu zemin depremde en tehlikeli alandır. Yani bizim, yeraltında evimizin çevresindeki suyu var mı yok mu bilmemiz lazım. İnşaat yapılacağı zaman o yeri önce açıyoruz yalıtım örtüleri, halıları vardır onları o zemine sermemiz lazım. Neden bunu yapıyoruz biliyor musunuz? Alttan bir şekilde suyun gelmesini engellemek için. Binaya ve temele su gelmemeli” dedi. Marmara depremi, 2011’deki Van depremi, 2020’deki Elâzığ ve İzmir depremlerinde olduğu gibi bize kaliteli ve güvenli binalar yapma konusunda eksiklerimiz olduğunu gösterdi. Binaların deprem güvenliği hiç kuşkusuz her şeyden önce zeminle ilgili. Bugünkü araştırma konusu olan su yalıtımı ise binanın sağlamlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşımakta. Binanın iskeletini oluşturan taşıyıcı kolanlardaki demir, korozyondan ne kadar etkin korunursa yapının dayanıklılığı ve ömrü de o kadar uzuyor. Su yalıtımı olmayan veya eksik olan binalara baktığımızda, korozyon etkisiyle demir donatıların taşıma kapasiteleri 10 yılda yüzde 66 azalıyor.” dedi.
Mersin, İçel Valisi Ali Hamza Pehlivan, il genelinde 7 bin 100 adet Toplu Konut İdaresi (TOKİ) konutu inşa edileceğini açıkladı.
Ülke genelinde barınma ihtiyacını uygun şart ve koşullarda, kira ödercesine çözmek için sosyal konut anlayışıyla 81 ilde uygulamaları hayata geçiren Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Mersin’de toplamda 7 Bin 100 adet konut inşa edecek.
Emlak Pencerem’in haberine göre; Her sene 100 Bin üzerinde sosyal konut üreten ve vatandaşı ucuz yollu konut sahibi yapan TOKİ, yurdun dört bir yanında üretimleri sürüyor. 250 Bin sosyal konut kampanyasında milyonların başvurduğu sosyal konutların kuraları tamamlanmış, pek çok projenin temelleri atılarak inşaat süreçlerine geçilmişti. Diğer taraftan projelerde yer alan evlerin hak sahipleri kura çekimi ile sahipleri belirlenmeye başlandı.
İçel Valisi Ali Hamza Pehlivan, “İlk Evim Projesi” çerçevesinde TOKI tarafından şehirde inşa edilecek olan 5 bin 100 konutla beraber toplamda 7 bin 100 sosyal konut yapılacağını söyledi.
Valilik makamında TOKI sosyal konut hak sahipleri ile görüşe gerçekleştiren Pehlivan, 250 bin konutluk “Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Hamlesi”, “İlk Evim Projesi” çerçevesinde TOKI tarafından İçel’de inşa edilecek olan 5 bin 100 konutla beraber toplamda 7 bin 100 sosyal konut yapılacağını belirtti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı kira artış oranlarını açıkladı. Buna göre; temmuz ayı kiralarında yüzde 59,95 oranında zam uygulanabilecek. Zam oranları konut kirası için geçerli olmayacak.
Haziran ayında kira artış oranı yüzde 63,72 olarak belirlenmişti. TÜİK tarafından Temmuz ayı için yapılan açıklamalara göre artış oranının bu ay için bir miktar düşüşe geçtiği görüldü. Temmuz ayı kira artış oranı yüzde 59,95 oldu. Mülk sahiplerinin yeni kira hesaplamaları yapmak istedikleri zaman Temmuz ayı için bu rakamı baz almalarının gerektiği ifade edildi.
Konu ile ilgili her ne kadar Türkiye istatistik Kurumu tarafından yapılan belirlemelerde Temmuz ayı için kira artış oranı yüzde 59,95 de olsa bu artışın konutlar için herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığı ifade edildi. Adalet Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamalara göre konutlar için konulan yüzde 25 zam sınırının bir sene kadar daha uzatıldığı ifade edildi. 1 Temmuz 2023 tarihinden 1 Temmuz 2024 tarihine kadar devam edecek olan zam sınırı nedeniyle yalnızca iş yerlerinin Temmuz ayı zam sınırına uygun bir şekilde hareket edebileceği ifade edildi.
Yapılan hesaplamalar sonucunda kiralara yapılabilecek zamlar şu şekilde verildi;
Konutlar İçim Kira Zammı
Kira Tutarı = 10.000 TL Kira Zammı Oranı = Yüzde 25 Kira Artış Tutarı = 2.500 TL Yeni Kira Tutarı = 12.500 TL
İş Yerleri İçin Kira Zammı
Kira Tutarı = 10.000 TL Kira Zammı Oranı = Yüzde 59,95 Kira Artış Tutarı = 5.995 TL Yeni Kira Tutarı = 15.995 TL
Metex Studio Erk’in Antalya, Lara’da tasarladığı “Bayou Villas” doğa-insan-zaman-yaşam ilişkisine dair irdelemeleri içeren, düşünce ve üretimin farklı katmanlarını barındıran geniş çağdaş sanat seçkisiyle fark yaratıyor.
Antalya’nın Lara bölgesinde yer alan, doğayla bütünleşen ve her biri kendi içerisinde kişiye özel bir deneyim sunması anlayışıyla biçimlendirilen Bayou Villas, 20 yılı aşkın tecrübesiyle Türkiye’de ve yurtdışında üstlendiği farklı fonksiyonlardaki birçok projenin yanısıra otel tasarımlarıyla da öne çıkan Hüray Erk ve Kağan Erk liderliğindeki MSE imzasını taşıyor.
Projeye özel olarak oluşturulan çağdaş sanat seçkisiyle dikkat çeken Bayou Villas’ta kullanılan sanat yapıtları mimari, iç mimari ve peyzaj mimariyle uyumlu, yalın bir dile sahip. Ağırlıklı olarak insandan, doğadan, doğa gözlemlerinden ve doğanın davranışsal özelliklerinden ilham alan seçki, doğa-insan-zaman-yaşam ilişkisine dair irdelemeleri içeren, düşünce ve üretimin farklı katmanlarını barındıran eserlerden oluşuyor.
Zaman içerisinde farklı bakış açılarına sahip izleyicilerle buluşacak olması sebebiyle etkileşim alanlarını genişletmeyi de önemsen MSEekibi; hem çağdaş sanat kariyerinin başında olan genç sanatçıların desteklendiği hem de uluslararası bilinirliği olan ya da Türkiye’de çağdaş sanat alanında kendilerini ilerletmiş genç-orta kariyerdeki 25 farklı sanatçının resim, seramik, yerleştirme, kolaj, dijital sanat, video art ve NFT gibi farklı disiplinlerdeki üretim biçimlerinin yer aldığı geniş bir koleksiyon yaratmış.
İnceledikleri konular farklılık gösteren bu eserler Bayou Villas’a yerleştirilişleri, renk ve biçim yaklaşımları, kavramsal arka planları ve estetik dilleri açısından birbiriyle uyumlu, bütüncül bir bakış açısıyla gerçekleştirilmiş.
6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden etkilenen Hatay’ın İskenderun ilçesinde inşa edilen Acil Durum Hastanesi’nin çalışmalarında sona gelindi.
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası en büyük yıkımın meydana geldiği Hatay’da yaraların sarılması için sürdürülen çalışmalar aralıksız devam ediyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından Hatay’ın İskenderun ilçesinde inşa edilen İskenderun Acil Durum Hastanesi de çalışmaların tamamlanması için gün sayıyor.
Yeni Akit’in haberine göre; Hizmete başlamasıyla birlikte yaklaşık 850 sağlık personelinin görev yapması planlanan 200 yatak kapasiteli İskenderun Acil Durum Hastanesinde 33 poliklinik, 36 yoğun bakım yatağı, 7 ameliyathane, 6 görüntüleme odası, MR, tomografi, tam donanımlı laboratuvar, bronkoskopi, 2 endoskopi, 6 fizik tedavi ve rehabilitasyon, 3 onkoloji merkezi ve KVC ünitesinin olması planlanıyor.”
Hastanenin yapıldığı bölgenin yanında bulunan sitede yaşayan Orçun Teğmen, hastanenin kısa süre içerisinde inşa edilmesinin kendilerini şaşırttığını ifade etti.
Teğmen, “Hastanenin yapıldığı alanın yanı başında bulunan sitede oturuyorum. İlk başta çok hızlı başladılar. Biz hemen bitireceklerini düşündük. Şu anda ince işçilikleri geçtikleri için biraz yavaşlamış görünüyor ama bu kadar kısa süre içerisinde yapılması hepimizi şaşırttı. Bu kadar hızlı yapılmasını beklemiyorduk. Temelin atıldığı ilk günü hatırlıyorum, 2 senede anca biter dediğimiz hastane 3 ay gibi kısa bir süre içerisinde şu anki haline geldi” dedi.
Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, gayrimenkulün bir yatırım aracı haline döndüğünü, bunu önlemenin yolları arasında ise, kredi sınırı ile ilk konuttan sonra alınan konutlara daha yüksek tapu vergileri koyulması olabileceğini belirtti.
Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, gayrimenkulün bir yatırım aracı haline döndüğünü belirterek, “İnsanların artık dövizden ziyade gayrimenkule yöneldiğini, gayrimenkule yöneldiğinden dolayı da fiyatların arttığını görüyoruz. “Fiyatlar yukarı doğru hareket ediyor” söyleminin çözümünün bulunması çok önemli. Bu duruma dünyada uygulanan yöntemlerle çözüm bulunabilir. Örneğin; 2. konutta daha yüksek vergi, 3. konutta daha da yüksek vergi, 4. konuta çok daha yüksek vergi uygulamaları gelebilir. Yani ilk konuttan sonra diğer gayrimenkul alımını zorlaştıran birtakım yaptırımlar uygulanabilir. Bu dünyada böyle. Bu tarz yöntemler gayrimenkulün bir yatırım aracı haline dönmesinin önüne geçecektir.” dedi.
Bir diğer çözüm yönteminin kredi sınırı olduğunu da sözlerine ekleyen Öğüt, “İlk konutun ardından alınacak diğer konutlar için kredi alımını zorlaştıracak tedbirlerin alınması da bu durumun önüne geçecektir çünkü kiralar doğrudan bundan dolayı da etkileniyor. Ayrıca yatırım perspektifiyle bakarsak bir gayrimenkule yatırım yaptıysanız geri dönüşünü hesaplarsınız ve geri dönüş süresine göre de kirayı belirlersiniz. Kiralar da haliyle ona oranlı bir şekilde artıyor.” şeklinde konuştu.
Kiralık konutlardaki yüksek artışlara da değinen Öğüt, “Satılık konutlarda bir durgunluk söz konusu. Satılıklara ulaşamayan vatandaşların kiralıklara yöneliyor olması da aslında bir etken. Bu da fiyatları yukarı doğru çeken parametrelerden bir tanesi haline geldi. Bu durumu fırsatçılığa çeviren, faiz, enflasyon, döviz artış oranıyla kirayı aydan aya artırmayı bir şekilde huy haline getirmiş, ev sahiplerinin de burada etkin olduğunu söylemek mümkün. Bir yandan da bu yasayla beraber %25’lik artışı korumak isteyen kiracılar da evlerden çıkmak istemiyor, bundan dolayı da kiralık konut bulmak zorlaşıyor. Bulmak zorlaştıkça da fiyatlar yukarı doğru çıkıyor.” diyerek sözlerini tamamladı.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ilişkin 2023 yılı ilk çeyrek konut fiyat verilerini paylaştı. Buna göre, avro bölgesinde konut fiyatları yüzde 0,9 düştü.
Avro Bölgesi’nde konut fiyatları yılının ilk çeyreğinde önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,9 düştü.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), AB ülkelerinde 2023 yılı ilk çeyrek konut fiyatlarına ilişkin verileri yayımladı.
Buna göre, AB’de konut fiyatları 2023 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,7 geriledi. AB’de konut fiyatları 2022’nin aynı dönemine göre ise yüzde 0,8 yükseldi.
Aynı dönemde konut fiyatları Avro Bölgesi’nde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,9 gerilerken, yıllık bazda yüzde 0,4 arttı.
AB üyesi ülkeler arasında, bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla konut fiyatları Lüksemburg’da yüzde 4,1, Almanya’da yüzde 3,1, Finlandiya’da yüzde 1,8, Avusturya’da yüzde 1,4, Çekya’da yüzde 1,1, Hollanda ve Fransa’da yüzde 1, İsveç ve İrlanda’da yüzde 0,8, Romanya’da yüzde 0,4 ve Polonya’da yüzde 0,1 azaldı.
Aydın, Söke-Bodrum Çevreyolu üzerinde konumlandırılan yeni Hükümet Konağı binası projesinde inşaat çalışmaları başladı.
Söke-Bodrum Çevreyolu kenarında, SGK binası karşısında bulunan alana inşa edilecek yeni Hükümet Konağı Binası yapımı için çalışmalar başladı.
Arazinin temizlenmesinin ardından, iş makineleri ile temel kazma çalışmaları başlatıldı. Söke’nin yeni Hükümet Konağı binasının, 2024 yılı sonunda hizmete girmesi planlanıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında ihalesi yapılan binanın üç kattan oluşacağı, toplam 6 bin 301 metrekare inşaat alanına sahip olduğu öğrenildi. Yenicami Mahallesi’nde yapılacak yeni Hükümet Konağı Binası’nın maliyeti 100 milyon TL olacak. Yeni binanın tamamlanması ile birlikte Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan mevcut bina yıkılacak.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Gölcük ilçesine kazandırılacak yeni terminal binası projesinde inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.
Çalışmalar kapsamında terminal binasının çevre duvarının yapımı tamamlandı. Yapının zemin ve birinci katın döşeme betonu döküldü. 30 kadar kolunun betonu döküldü ve diğerlerinin inşa çalışması devam ediyor. Ayrıca su basman perdelerinin de yalıtımı sürüyor. 10 bin metrekare alana inşa edilen yeni terminal binası zemin katı bin 450 metrekare, 1. normal katı 460 metrekare olmak üzere toplamda bin 910 metrekare kullanım alanına sahip olacak.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı devam eden Gölcük Terminal Binasının zemin katında bekleme salonu, yazıhaneler, çay ocağı, mescitler, emanet odası, güvenlik odası ve tuvaletler bulunuyor. Birinci katta ise ofisler, depo, personel soyunma odası, havalandırma santrali, elektrik odası ve tuvaletler yer alacak.
Aslı Arıkan Dayıoğlu liderliğindeki mimarlık ve iç mimarlık ofisi Designist tarafından tasarlanan Doubletree by Hilton Şanlıurfa, Doğu Anadolu’nun incisi olarak kapılarını misafirlerine açtı. Otelin sıcak ve özgün tasarımı ilhamını gelenekten, tarihin ve coğrafyanın kadim izlerinden alıyor.
İç Mimar Aslı Arıkan Dayıoğlu liderliğinde ulusal ve uluslararası ölçekte ödüllü projelere imza atan Designisttarafından tasarlanan Doubletree by Hilton Şanlıurfa hizmete açıldı. Urfa taşıyla biçimlendirilmiş anıtsal cephesiyle misafirlerini karşılayan otel, ilhamını geleneklerden alıyor ve kadim coğrafyanın dört elementi olan toprak, ateş, su ve havayı kucaklıyor. Lobiye attığınız ilk adımda ana girişin üzerinde yer alan avize Göbeklitepe rüzgarı gibi sizi kucaklarken lobi ve resepsiyon alanının üzerindeki dalgalı beyaz tavan sessizce aşağı akan şelale duvarı ile birleşerek Şanlıurfa’nın kutsal Balıklıgölünü selamlıyor. Resepsiyon alanının karşısında ise yine Göbeklitepe’den esinlenerek biçimlendirilen geometrik şekiller ve sembollerle fırınlanmış yöresel toprak çömleklerin vurgulandığı yüksek traverten anıtsal duvar karşınıza çıkıyor. Misafirler lobi alanında dinlenirken şöminede yanan tomrukların çıtırtısıyla ruhunu ısıtıyor.
Designist, şehrin ruhunu her odada yansıtabilmek için yerel sanatçılar Şanlıurfa’nın Balıklıgöl’ünden esinlenerek elle boyadığı dairesel çerçeveli sanat eserlerini kullanmış. Kültürlerin beşiği olan bin yıllık tarihi ile hayranlık uyandıran Şanlıurfa’nın ilk uluslararası 5 yıldızlı oteli Doubletree by Hilton Şanlıurfa, antik motiflerin modern mimariye eşlik ettiği tasarımı ve birçok tarihi ve kültürel cazibe merkezine yakın konumuyla benzersiz bir konaklama deneyimi sunuyor.
Duvarları Urfa taşının dinlendirici toprak tonları ve dokusuyla biçimlenen Doubletree by Hilton Şanlıurfa’nınspa merkezi Spa Soul, konuklarını dinlendirici bir yolculuğa çıkarıyor. Lacivert tonlarındaki havuz, tıpkı Urfa’nın parliament mavisi gökyüzü ve Göbeklitepe’nin taşkın zeminlerinden yansıyan Sirius (Şira) yıldızı gibi, indirekt olarak aydınlatılmış kolonad için keyifli bir yansıtma yüzeyi oluşturuyor.
Tapu satışlarında 4 Temmuz itibariyle yeni bir dönem başladı. Bundan böyle ev alım satım işlemleri noter de yapılabilecek. Noterler, satışı yapılacak gayrimenkule ilişkin tüm bilgileri kontrol edecek.
Yeni uygulamayı değerlendiren EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, sistemin çok mantıklı ve basit görülmesiyle birlikte birçok açıdan noterlere büyük sorumluluk getireceğini belirtti.
Gayrimenkul satışlarında yeni bir dönem 4 Temmuz itibariyle başladı. Satış sözleşmelerinde Tapu Sicil Müdürlükleri’nin yanı sıra noterler de yetkili olacak. Konutun yanısıra ofis, dükkan, arsa ve tarla gibi tüm taşınmazların alım-satım işlemi noterlerde yapılabilecek.
Sistem Noterlere Büyük Sorumluluk Getiriyor
Yeni uygulamayı değerlendiren EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Adalet Bakanlığı ile Türkiye Noterler Birliği’nin tüm taşınmaz satışlarının noterliklerde yapılması için uzun süredir altyapısını hazırladığı sistem hayata geçirildi. Mülkünü satmak isteyen kişi, Türkiye Noterler Birliği’nin internet sitesindeki E-Başvuru sistemi üzerinden işlem yapmak istediği noterliği seçerek başvuruda bulunacak. Bu sistem ülkenin her yerinden her yerine işlem yapabilmeyi sağladığında aslında vatandaşa büyük kolaylık getirecek. Başvuran kişinin hak sahibi olduğu sistemin kabul etmesi ardından işlem başlayabilecek. Başvuru ardından noterin tapu kayıtlarını incelemesi ve satışa izin vermesi gerekiyor.
Bu işlemle aslında tapu dairesi mülkiyetin devri ile ilgili en büyük yetkisini noterlere devir etmiş veya bu etkiye noterleri ortak almış oluyor. Sistem aslında mantıklı, basit ve noterlere ek gelir sağlayacak olsa da birçok açıdan noterlere çok büyük sorumluluk getiriyor.” dedi.
Noterler kanunen yaptıkları işlemden sorumlu tutulabilir
Noterlerin üzerine aldığı sorumlulukla ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları açıklayan Yazıcı, “Harçlar Kanunu’na göre gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden devlete tapu alım-satım harç ödenmesi gerekiyor. Alım-satım değerleri harçların yüksekliği nedeni ile ülkemizde çoğunlukla sadece emlak vergi değeri üzerinden yatırılıyor. Noterler kanunen yaptıkları işlemden sorumlu tutulacakları için, değerinde yapılmayan işlemler noterleri büyük bir maddi sorumluluğa sokabilir.
Değerleme raporu olmadan noterden satış yapmanın noterler tarafından kabul edilmemesi gerekiyor. Öte yandan tapu iptalleri ve benzer davalarla ilgili karşılaştıkları davalarda noterler de bu işlemlerde taraf olacaktır. Tapu memurları yaptıkları tüm işlemlerin yanlışlığından bizzat kendi mal varlıkları ile sorumlular, bu durumda bu sorumluk da noterlere geçmiş olacak. Eğer geçmiyorsa kimin sorumlu olacağı ise çok önemli bir nokta.” diyerek sözlerini tamamladı.
Copa, ‘Bizim Tasarrufumuzda’ projesiyle çağımızın en önemli sorunlarından biri olan enerjinin verimli kullanılması ve tasarrufla ilgili farkındalık yaratmaya devam ediyor. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte enerji tasarruflu ve konforlu iç mekanlar yaratmanın önemine dikkat çeken Copa, klima kullanımı hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Yaz aylarında, yüksek sıcaklıkların etkisiyle iç mekanlarda konforlu bir ortam sağlamak büyük önem taşıyor. Ancak bu konforu sağlarken enerji tasarrufunu da dikkate almak gerekiyor. Havaların iyice ısındığı bu günlerde Copa’nın enerji tasarruflu klima kullanımı konusundaki önerilerini dikkate almanın tam zamanı.
Enerji Verimliliği İçin Doğru Klimayı Seçin
Klima seçimi yapılırken öncelikle enerji etiketi dikkatlice incelemelisiniz. Enerji etiketi, klimanın enerji verimliliğini ifade eden bir göstergedir. A enerji etiketine sahip klima modelleri en yüksek verimlilik seviyesine sahip. Buna ek olarak, enerji etiketinde yer alan yıllık enerji tüketimi, ses seviyeleri ve soğutma kapasitesi gibi diğer önemli verilere de dikkat etmeniz gerekir. İnverter teknolojisi de klimanın enerji verimliliğini artıran bir özelliktir. Geleneksel klima sistemleri sürekli olarak aç-kapat yaparak sıcaklık farkını düzenlerken, inverter teknolojisine sahip klimalar ise devamlı bir hızda çalışarak enerji tasarrufu sağlar. İnverter klima modelleri, sıcaklık ayarlarına daha hızlı ve hassas bir şekilde tepki verir ve istenen sıcaklık düzeyini daha stabil bir şekilde korur.
Optimum Sıcaklık Ayarlarına Dikkat Edin
Klimanızı doğru sıcaklık ayarlarıyla kullanarak hem enerji tasarrufuna katkı sağlayabilir hem de konforunuzu artırabilirsiniz. Yaz aylarında termostatı 24-26 derece arasında tutarak serinlik hissini artırabilir ve enerji tüketimini düşürebilirsiniz. Ayrıca, klimanızı açmadan önce pencere ve kapıları kapalı tutarsanız, iç ortamın daha hızlı ve etkili bir şekilde serinlemesine yardımcı olur.
Klimanızın Bakımını Düzenli Olarak Yaptırın
Düzenli klima bakımı, enerji verimliliğini artıran önemli bir faktördür. Kirli filtreler, hava akışını engeller ve klimanızın daha fazla enerji harcamasına sebep olur. Temiz filtreler ve düzenli bakım, hava akışını düzgünleştirir ve enerji tüketimini azaltır. Bu da enerji faturalarınızın düşmesine yardımcı olur. Ayrıca klimanın düzenli bakımı, cihazın ömrünü uzatır. Bakım işlemleri sırasında, klimanızı olumsuz etkileyebilecek potansiyel sorunlar tespit edilir ve zamanında müdahale edilir. Böylelikle daha pahalı tamir veya değiştirme işlemlerinden kaçınarak klimanızın daha uzun süre verimli bir şekilde çalışmasını sağlayabilirsiniz.
Klimanızı Dengeli Kullanın
Klimanızı gereksiz yere açık bırakmak yerine, zamanlama özelliklerini kullanarak optimum bir denge elde edebilirsiniz. Örneğin; evde olmadığınız veya uyuduğunuz saatlerde klimanızı kapatabilirsiniz. Böylelikle enerji tasarrufu sağlayarak klimanın sürekli çalışmasını da engellersiniz. Klimayı sürekli çalıştırmak yerine, doğal havalandırmayı da tercih etmek enerji tasarrufunu destekler.
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Atakum ilçesinde inşaat çalışmaları devam eden Şehir Kütüphanesi, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri (International Property Awards) Yarışmasında, ‘Avrupa’nın En İyi Kamu Binası Mimarisi’ ödülünü aldı.
Şehir Kütüphanesi projesi, küresel ölçekte düzenlenecek büyük finalde ‘Avrupa kamu binaları’ kategorisinde yer alacak. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Avrupa Gayrimenkul Ödülleri Yarışması’nda Şehir Kütüphanesi projesinin ‘Avrupa’nın en iyi kamu binası mimarisi’ ödülünü alıp finale kalması bizi öte yandan gururlandırdı” şeklinde konuştu.
Samsun Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden birini Atakum ilçesinde inşa ediyor. Eski Türk-İş Eğitim Merkezi’nin bulunduğu 27 bin 570 metrekare alanda yapımı süren Şehir Kütüphanesi, 525 bin kitap kapasitesi ile konsepti ve zengin içerikleriyle her yaş grubundan insana hizmet veren bir yaşamsal mekan haline gelecek. Şehir Kütüphanesi projesi, 30 seneden buyana devam eden, mimari, iç mimari ve gayrimenkul alanlarında Avrupa’nın pek çok farklı ülkesinden mimarlık ve inşaat projelerinin ödüllendirildiği Avrupa Gayrimenkul Ödülleri Yarışması’na sunuldu. Tasarım kalitesi, işlevselliği, sürdürülebilirliği ve inovasyon kriterleri baz alınarak uluslararası jüri tarafından değerlendirilen projeler için Londra’da gala gecesi düzenlendi. Gecede ödüle layık görülen projeler, sahiplerini buldu.
‘Kamu binaları’ kategorisinde Şehir Kütüphanesi projesine, Avrupa’nın en iyi kamu binası mimarisi ödülü verildi. Avrupa’yı temsil etmeye hak kazanan tek proje unvanına da sahip olan proje öte yandan bu sene Asya, Amerika ve Afrika’dan birçok projenin değerlendirileceği 2023 International Property Awards Finali’nde, küresel ölçekte en iyi kamu binası mimarisi ödülünü almak için yarışacak.
‘’Bütün Dikkatleri Üzerine Çekecek’’
Kütüphane projesinin Avrupa’da bu şekilde bir ödüle layık görülmesinden büyük memnuniyet işittiğini söyleyen Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Yeni neslin ihtiyaçlarına uygun ve her yaştan insanımızın istifadesine sunacağımız Şehir Kütüphanemizin inşaatı bütün hızıyla sürüyor. İnovatif tasarımı, işlevselliği ve estetik çekiciliğiyle bütün dikkatleri üstüne çekecek kütüphanemizi hizmete açacağımız günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Avrupa’nın en iyi yapı projelerini ve tasarım firmalarını onurlandırmak için gerçekleştirilen bir etkinlik olan Avrupa Gayrimenkul Ödülleri Yarışması’nda Şehir Kütüphanesi’nin projesinin Avrupa’nın en iyi kamu binası mimarisi ödülünü alıp finale kalması bizi öte yandan gururlandırdı.” dedi.
Zengin ürün gamı ile yapı sektörünün iddialı markası Cubo’nun Gardenya Çiçeği’nden esinlenerek renk kartelâsına kattığı ‘Gardenya’ Rengi, aynı çiçeğinin etkileyici kokusu gibi tercih edildiği mekanları hafızalara kazıyor. Cubo’nun iç mekan duvar boyası olan bu çok uçuk gri rengi yaşamın her alanı için iddialı bir alternatif oluşturuyor.
Türkiye’nin yerli boya üreticisi Cubo’nun ismini Gardenya Çiçeği’nden alan ‘’Gardenya Rengi’’ adını aldığı çiçeğin ortamlarda varlığını hissettirdiği gibi ben buradayım diyen iddialı bir renk.
Çok uçuk bir gri olan renk tercih edildiği alanlara sade bir şıklık kazandırıyor. Öyle bir şıklık ki Gardenya Çiçeği’nin etkileyici kokusu gibi renk de mekanları hafızalara kazıyor.
Kullandığı alanı olduğundan daha geniş, ferah ve çok şık gösteren “Gardenya Rengi” misafir odalarından yatak odalarına, çalışma odalarından hobi odalarına kadar tüm iç mekanlarda tercih edilebilir bir renk.
Cubo’nun iç cephe renk kartelasından tercih edeceğiniz “Gardenya Rengi”, ipek mat, soft mat, mat görünümlü, su bazlı ve silinebilir özellikteki tüm ürün gruplarında hazır olarak bulunuyor.
Cubo’nun ‘’Gardenya’’ rengini “Boyacı Küpü Renklendirme Sistemi” ile yaratacağınız farklı ve kontrast renk tonlarıyla bir arada kullanarak, çok özel yaşam alanları tasarlayabilirsiniz.
IGLO Architects tarafından Kocaeli Dilovası’nda Türkiye’ye yatırım yapan Tayvanlı paslanmaz çelik firması YC INOX için tasarlandığı YC INOX Üretim ve Yönetim Binası projesi, yılın en iyi mimarisini ve mekanları ödüllendiren, dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Architizer A+ Awards 2023’te “Factories & Warehouses” kategorisinde Özel Mansiyon ödülüne layık görüldü.
Bugüne kadar farklı sektörlerden gelen müşterileri için Türkiye’deki birçok şehirde ve yurt dışında mimari tasarım, proje ve uygulama alanlarında hizmet veren, mimarlık alanında işlevsel tasarımlar ve uygun maliyetli çözümler üreten,Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar Esen Akyar Karoğlu liderliğindeki IGLO Architects, Kocaeli Dilovası’nda Türkiye’ye yatırım yapan Tayvanlı paslanmaz çelik firması YC INOX için tasarlandığı YC INOX Üretim ve Yönetim Binası projesi ile Architizer A+ Awards 2023’te “Factories & Warehouses’’ kategorisinde Özel Mansiyon ödülüne layık görüldü.
2013’den beri düzenlenen Architizer A+Awards’ta mimari, tasarım, teknoloji, emlak, moda ve daha fazlası gibi çeşitli alanlardan kategorilerinde üretilen güncel tasarımlar değerlendiriliyor. Architizer’ın temel misyonu, tasarımcıları yapı ürünü üreticileriyle buluşturarak ve ilham verici içerikleri, ödül programları, yarışmaları ve dünyanın en iyi mimarisine ışık tutan küresel erişimleri aracılığıyla mimarları onurlandırmak, mimarları daha iyi binalar, daha iyi şehirler ve daha iyi bir dünya inşa etmek için ihtiyaç duydukları araçlarla buluşturmaktır. Ödül alan tüm projeler A+Awards, 7 milyondan fazla güçlü izleyici kitlesiyle, dünyanın en büyük çevrimiçi mimarlar topluluğu olan Architizer.com’da canlı olarak yayınlanacak.
Architizer A+ Awards 2023’te “Factories & Warehouses” kategorisinde ödül alan YC Inox projesi ile IGLO Architects’in yapının tasarım kurgusundaki ana hedefleri; çalışanlarının nitelikli ve prestijli bir ortamda verimli ve istekli çalışabilmesi, üretim ve yönetim bağlantılarının kolaylığı, enerji verimliği, sürdürülebilirlik, atık yönetimi, proses akışının optimizasyonu kriterlerini sağlamak olmuş. Ayrıca yapının giriş açıları, mekansal ilişkileri, form ve renk seçimleri, doğa öğelerinin kullanımı gibi kriterler, verimli ve iyi ilişkilerin kurulmasına teşvik etmek amacıyla firmanın önemsediği Feng Shui kurallarına uygun olarak biçimlenmiş.
Yapının bir fabrika binası olmasının pek çok standardın ve proses gerekliliklerinin uygulanmasını şart koştuğunu ve hatta forma esneklik kazandırmanın dahi pek mümkün olamadığını dile getiren IGLO Architects kurucuları Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar Esen Akyar, yönetim ve sosyal alanların mimarinin fark yaratabilecek fırsatları olarak kullanıldığını şu sözlerle aktarıyor: “Giriş bölümü Feng Shui ilkelerinde sert köşeleri kıracak ve yapıda mimari ilgiyi üzerine toplayacak şekilde yumuşak hatlar ile tasarlanarak su ögesinin içine yerleştirildi. Bodrum katı açığa çıkartmak adına oluşturulan köprü, su kaskatları ve amfitiyatro alanıyla sınırları çizilen bahçeyle çalışanlar için sosyal alanlar oluşturuldu.”
Yapının yüksek prestij algısı oluşturma talebi, misafirlerin üretim alanındaki hareketlilikten uzaklaştırılması prensibini oluşturmuş. Bunu sağlamak amacıyla misafir araçlarının park alanını örten giriş kanopisi kullanılmış. Gelen ziyaretçilerin adlarının yazıldığı elektronik karşılama bordu giriş kapısının üzerine yerleştirilerek uzun bir yürüme yolu ile binaya yönlendirilmiş. Bu esnada ziyaretçiler peyzaj, su ve mimari ögelerle her adımda oluşan sürpriz etkilere hazırlanmış. Yapı girişi ferah, heykelsi duruşuyla sanat koleksiyoneri olan firmanın eserlerini sergileyebilmesine olanak verebilecek şekilde tasarlanmış. Derin perspektifli manzarayı, bahçeyi ve su oyunlarını işaret eden galeri boşluğuna yerleştirilen kırmızı merdiven heykelsi duruşuyla tüm katlarda kendini gösteriyor. YC INOX’un üreticisi olduğu paslanmaz çelik malzeme, iç ve dış mekanlarda kullanılarak detaylar zenginleştirilmiş.
Gaziantep’in önemli projeleri arasında yer alan Şahinbey Tünel projesinde inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.
Tünel çalışmalarını yerinde inceleyen Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, proje ile ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Şehrimizin trafik problemine yeni bir çözüm üretecek olan tünel çalışmamızın inşaat çalışması aralıksız bir şekilde devam ediyor. Tünel çalışmamızda 221 metre derinliğe ulaştık. Yükseklik olarak ise zeminin 36 metre altına kadar indik. Tünel açma çalışmasında makinelerimiz ortada buluşarak tünel açma çalışmasını tamamlayacak. Yapılan çalışma sonrasında Şehreküstü’yü, YeşilVadi Bulvarı’na bağlamış olacağız. Böylelikle yarım saat sürecek olan ulaşım 1 dakikaya inecek. Vatandaşlarımız yolda geçirecekleri zamanı sevdikleri ile geçirecek. Yolumuz 25 Aralık’ta inşallah hizmete açılacak. Tünellerimiz şimdiden hayırlı uğurlu olsun.”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Haziran ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, enflasyon aylık bazda yüzde 3,92, yıllık bazda ise yüzde 38,21 arttı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından derlenen bilgilere göre; TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 3,92, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 19,77, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,21 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,95 olarak gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 14,76 ile konut oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 67,22 ile lokanta ve oteller oldu.
Parça parça sahiplik sistemi, alıcıların almak istedikleri konutun belirli bir oranına, konutun değer değişimlerinden etkilenmeden, kısa dönem içerisinde sahip olmasını sağlayan bir sistemdir.
Bu sistemle alıcılar istedikleri ev için herhangi bir peşinat ödemeden Parça Parça Sahiplik firmasına başvuru yaparak evin firma ile önceden anlaşılan kısmına sahip olabilir. Sistem, istenilen eve sahip olmak için bankaların yüksek oranlı kredilerine başvurmak ve uzun dönem yüksek faizler ödemek karşısında bir başka seçenek olarak durmaktadır.
Sistem, alıcının Parça Parça Sahiplik firması ile beraber evi satın alması, zaman içerisinde ödenen prim ile sahibi olduğu oranı arttırarak önceden belirlenen sürede, evin kalan kısmı için kredi tedariğine ulaşabilme temeline oturur.
Yakın dönemde ismi daha da çok duyulan bu sistemde, son birkaç yılda ABD’de Home Partners of America, Verbhouse, ZeroDown ve Divvy Homes ve İngiltere’de Wayhome firmaları en çok duyulan isimler arasında. Divvy Homes’un piyasa değerlemesi 2 milyar dolara ulaştı ve Blackstone Home Partners’ı 6 milyar dolara satın aldı. Ülkemizde RUUF (www.ruuf.com.tr) bu alanda en aktif firma.
Senegal Devlet Yatırım Fonu şu anda IFC (International Finance Corporation, www.ifc.org) ile düşük gelirli işçiler için “kiradan mülkiyete esası”na göre 20.000 yeni ev geliştirmek için yeni bir girişimde ortaklık kuruyor. Mısır, kira ödemelerini kolaylaştırmak için fintech ortaklarını kullanarak Dünya Bankası’nın 1 milyar ABD doları tutarındaki Ekonomik Konut projesi kapsamında kiralama sektörünü modernize etme çabalarını yeniledi. Kenya da uzun süredir Ulusal Konut Şirketi ve bazı Emeklilik Fonları gibi kamu kurumları tarafından kullanılan Kiracı Satın Alma Programına (TPS) sahip. Güney Afrika, Zambiya, Vietnam ve tüm Latin Amerika’da bu planın varyasyonlarını benimseyen yeni şirketler türedi.
Şartlar
Alıcının geliri baz alınarak ideal bir ödeme süreci oluşturularak, banka kredileri ile alıcı uzun süreli borcu yüklenmeden satın alma deneyimi sunar. Firmalar, konut belirlemeden satın alımına, ödeme sürecinden dönem sonunda tapu devrine dek her adımda alıcının yanında yer alarak alıcılara pürüzsüz bir süreç sağlarlar. Firmanın parça parça sahiplik sisteminden alıcıyı yararlandırması için şu şartları aramaktadır:
Düzenli bir gelire sahip olmak,
Sahiplik sistemine ön başvuruda bulunmak,
Bütçeye göre ödeme planı oluşturmak,
Alınacak konutu belirlemek
Kimler için?
Aylık sabit geliri olan herkes parça parça sahiplik sisteminden yararlanabilir. Ülkenin herhangi bir şehrinde birden fazla ödeme seçeneği sunan sistem, banka kredisine hazırlık için geliştirilmiş olsa da kimileri için bir alternatif olarak da değerlendirilebilir. Parça parça sahiplik sisteminden faydalanabilmek için alıcının sabit gelirinin olması gerekiyor. Herhangi bir geliri olan kişiler, bunu gösteren belgelerle başvuru yapabilirler. Alınmak istenilen evin 6 Mart 2007 tarihinden sonra yapı ruhsatı almış olması, kat mülkiyetine geçmiş olması ve firmanın değerleme ve risk kriterlerine uygun olması gerekmektedir.
Gerekli Belgeler
Parça parça sahiplik sisteminden yararlanmak için kişilerden istenilen belgeler arasında gelir belgesi ve SGK (4A) döküm belgesi yer alıyor. Yanı sıra, alımı yapacak kişi işveren ise, yine gelir tespiti yapılabilecek belgelerin varlığı gerekli. Satın almak istenilen evle ilgili belgeler arasında ise; evin tapusu veya kat mülkiyetinin olduğunu gösteren belge, varsa ilan numarası ya da ilan linki yer alıyor.
Uygunluk
Peşinat istemeyen parça parça sahiplik sistemi, ev almak veya yatırım yapmak isteyen herkes için son derece uygundur. Kişilerin banka kredisi çekmek için gelirlerinin yeterli olmadığı durumlarda, SPK denetiminde faaliyet gösterecek fonlar vasıtasıyla istenilen evin alınmasını sağlayarak konutu alıcıyla buluşturur. Bu sistemden yararlanmak için de uzun prosedürlerle zaman kaybetmek yerine ön başvuru yapmak ve istenilen kriterleri karşılamak yeterli oluyor.
Sistemin asıl amacı, alıcının banka kredisine uygun olduğu yüzdede sahipliğinin ardından, evin geri kalanının satın alınmasına yardımcı olması.
Bankalardan kullanılabilecek konut kredisi ile yıllık net hane gelirinin 2,5 katı değerinde bir ev sahibi olabilecekken parça parça sahiplik finansal modeli ile yıllık net hane gelirinin 5 katına kadar değere sahip bir evin sahibi olunabilir. Firmaya iletilecek aylık hane geliri ve özlük bilgileri işlenerek her bir alıcıya özel en uygun ödeme planı üretilir ve alıcı için uygun bütçede mutabık kalınır. Firma, satın alım, ödeme, tapu devri süreçlerine kadar her aşamada alıcının yanında yer almaktadır.
Avantajları: Peşinatsızlık, Hemen Oturum, Kredi Hazırlığı
Bu finansal sistemin en büyük avantajlarından biri de, yüksek enflasyon nedeni ile sürekli artan peşinat birikimi için gerekli olan süreyi alıcının avantajına dönüştürebilmesi. Sistemin fonu ile satın alım ivedilikle gerçekleştiği için, satın alınan konutta da oturum ilk günden itibaren mümkün oluyor.
Sistem uyarınca peşinata ihtiyaç duyulmuyor, dolayısı ile peşinatın biriktirilmesine kadar bir zaman geçmesi gerekmediği için konuta hemen taşınılabilir.
Konuta hemen taşınılan bu finansal sistemde, örneğin, ilk 5 yıl içerisinde konutun %30’una sahip olduktan sonra konut kredisi için bir peşinat elde etmiş olunuyor. Elbette bu süre ve oran, BDDK’nın kararında da belirtildiği gibi (https://www.bddk.org.tr/Mevzuat/DokumanGetir/1164) daha uzun süreye ve yüksek orana çıkartılabilir.
Sistemden Çıkış
Sistemden çıkış yapılması halinde ise o güne kadar sahip olunan payların o günkü değeri üzerinden Parça Sahiplik firması alıcıdan satın alım yapıyor.
Özet ile, kredi erişiminde güçlük yaşayan veya kredi erişimine rağbet etmeyen kişiler için güvenilir ve uzun vadeli bir ev sahiplik alternatifi olarak, parça parça sahiplik ön plana çıkıyor.
Gayrimenkul satış sözleşmeleri tapu müdürlüklerinin yanı sıra noterliklerde de yapılabilecek. Uygulama 4 Temmuz’da yürürlüğe girdi.
Gayrimenkul satışında yeni dönem başlıyor. Taşınmaz satış sözleşmelerinin tapu müdürlüklerinin yanı sıra noterliklerde de yapılmasına yönelik uygulama ülke genelinde bugünden başlayacak. Adalet Bakanlığı ile Türkiye Noterler Birliği, arsa, tarla, konut, iş yeri gibi tüm taşınmaz satışlarının noterliklerde yapılması için hazırlıklarını tamamladı. Yeni uygulama bugün ülke genelinde başlayacak.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, uygulamayı Ankara’daki bir noterlikte başlatarak ilk işlemi yapacak. Taşınmazını satmak isteyen kişi, Türkiye Noterler Birliğinin internet sitesindeki e-Başvuru sistemi üzerinden işlem yapmak istediği noterliği seçerek başvuruda bulunacak. Noterlik tarafından, başvuranın taşınmazın hak sahibi olduğunun tespitinin ardından başvuru kabul edilerek işlem başlatılacak.
Noter huzurunda imzalanacak
Başvurunun kabulüyle noter tarafından taşınmazla ilgili tapu kayıtları incelenecek, satış yapmaya engel durum olup olmadığı kontrol edilecek. Taşınmazın satışına engel durum bulunmadığının belirlenmesiyle gerekli harç ve tapu döner sermaye hizmet bedelinin ödenmesi için ilgililerin cep telefonlarına mesaj gönderilecek. Harç ve masrafların ödenmesinin ardından taraflar düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesini imzalamak üzere noterliğe davet edilecek.
Sözleşmeler noter huzurunda alıcı ve satıcı tarafından imzalanacak. İmzalanan sözleşmeler sisteme kaydedilecek. Bunun ardından da sözleşmelerin Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemine elektronik ortamda gönderilmesiyle taşınmaz, tapu kütüğüne tescil edilecek. Taşınmazın devri gerçekleştikten sonra düzenlenecek tapu ve diğer belgeler noter tarafından teslim edilecek.
Adalet Bakanı Tunç, yaptığı açıklamada, yeni uygulamanın tapu müdürlüklerindeki yoğunluğu azaltacağını, vatandaşların işlemlerini daha kısa ve hızlı sürede tamamlamasını sağlayacağını belirtmişti. Bakan Tunç, nöbetçi noterlik uygulaması kapsamında taşınmaz satış sözleşmelerinin hafta sonu da yapılabileceğini bildirmişti.
4 bin liraya kadar hizmet bedeli alınacak
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan, uygulamada, taşınmazın değerine göre 500 Türk Lirasından az ve 4 bin Türk Lirasından fazla olamayacak şekilde hizmet bedeli alınacağını söyledi. Akdoğan, Notere randevusuz gidilmesi mümkün olmadığını belirten Akdoğan, “Noter, e-tahsilat seri numarası ve ödeme yöntemi ile sözleşmenin imzalanmasına yönelik randevu tarih ve saatini taraflara kısa mesajla bildirecek. Randevu tarih ve saatinde noterlikte hazır bulunmayan taraflara, on gün içinde noterliğe müracaat etmeleri hâlinde işlemin yapılacağı, aksi takdirde başvurunun iptal edileceği bilgisi aynı gün kısa mesajla bildirilecek” şeklinde konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem bölgesinde inşa edilecek konut ve iş yerlerinin 100 milyar dolar maliyeti bulacağını söyledi.
Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, kış gelmeden sağlam konutların oldukça zor olduğunu dile getirerek, “İstanbul’dan müteahhitler arıyorlar, ‘ekipleri Deprem bölgesine çektiniz ama biz burada usta bulamıyoruz. Günlük bin 500 TL’ye çalışacak işçi bulamıyoruz…’ Eleman zorluğu yaşanıyor. Türkiye’ye hem üreten hem yurtdışına malzeme satışı yapan bir ülke. İnşaatta kullanılan malzemelerin büyük çoğunluğu yerli üretim. Usta bulabilmek zor hale geliyor. Ama hepsinin bir çözümü var. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımıza bir arzımız olacak. İşi kolaylaştırmak ve hızlandırmak için birtakım kararlar alacağız. Bir basın toplantısı yaparak, aldığımız kararları açıklayacağız.” dedi.
Deprem bölgesindeki hasarlı binaların yıkım ve moloz kaldırma işlemlerinin hızlandırılması gerektiğini belirten Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ise, ağır hasarlı bina sayısının 40 bin, ticarethane sayısının 20 bin olduğunu hatırlatarak, “Yıkım ve moloz kaldırma işlerinde şehir merkezine ağırlık verilmeli. Yıkımlar hızlıca yapılmalı, çarşının ayağa kalkması için düşünülen proje hızlıca uygulanmalı. Ekonominin canlı tutulduğu, ticaretin merkezi dediğimiz çarşımız tamamlanmadan, esnafımıza hakları korunarak yeni işyerleri teslim edilmeden tüm konutlar tamamlansa dahi bir anlamı yok. Şehri yeniden ayağa kaldırmak istiyorsak önce ticareti ayağa kaldırmamız lazım.” ifadelerini kullandı.
Hacettepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerden etkilenen illerde inceleme yaptı. Raporda, dikkat çekici açıklamalar yer aldı.
Toplam 170 sayfalık rapor sunan Hacettepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, bölgedeki yapı stoku ile zemine ilişkin sorunları gözler önüne serdi.
Raporun Hatay ili ile ilgili bölümünde, “Enkazda yapılan incelemelerde binaların el ile ufalanabilecek kadar düşük kalitede beton dayanımına sahip oldukları, düz donatıların sıyrıldıkları ve yetersiz sıklıkta ve çapta kullanılan etriyeler arasında burkuldukları gözlenmiştir. Ayrıca yıkılan binaların çevresinde benzer yapısal özelliklerdeki binaların kimi zaman yapısal hasarsız olarak depremi atlatabildikleri görülmüştür. Bunun temel sebepleri arasında görece olarak az hasar almış binalarda, yapısal kusurların azlığı, işçilik ve yapım kalitesinin daha iyi olması, tasarım gerekliliklerinin daha fazlasının yapısal sisteme eklenmiş olması sıralanabilmektedir.” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’de binaların zemin katlarının dükkân, restoran gibi geniş pencere açıklıklarına sahip mekanlara ayrıldığına dikkat çekilen raporda, “Bu mekanlarda kolon, perde ve bölme duvar gibi elemanların miktarı üst katlara oranla az olmaktadır. Bu sebeple yapıda zayıf bir kat oluştuğu, bu katın üzerine gelen yatay yük talebini karşılayamadığı ve yıkıldığı görülmektedir. Zemin katın yıkılması sonucu yapılarda bütüncül veya bölgesel çökmeler gözlemlenmektedir.” denildi.
Raporun Adıyaman ile ilgili bölümünde ise yıkılan binaların büyük bölümünün 1999 öncesi yapılan eski yapı olduğu belirtildi. Normal betonarme binalarda ‘zayıf kiriş-güçlü kolon’ tasarımının önemine dikkat çekilen raporda, “Burada kolon, kiriş ve döşeme betonlarının beraber döküldüğünü düşünecek olursak, kiriş güçlü olduğu eksende döşemeyi de güçlendirmektedir. Üstelik bazı büyük döşeme açıklıklarını geçmek için döşeme ve kiriş derinlikleri artırılmaktadır. Bu şekilde ‘güçlü kiriş-zayıf kolon’ sorunu ortaya çıkmaktadır. Kahramanmaraş merkezli bu depremlerde, bu durumun yıkıcı bir sorun olduğu gözlenmiştir.” açıklaması yapıldı.
Raporun öneriler bölümünde yapı denetim sistemine yeni bir bakış açısı getirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek, yapı denetim sisteminde her bina için bir dokümantasyon tutulması ve bu dokümantasyonda bina inşaatının her aşamasındaki ilerlemenin fotoğraf ve videolarla belgelenip, toplanan verilerin yapıya ait dijital ikizin oluşturulması aşamasında kullanılması gerektiği belirtildi. Bu dijital ikizin bir bulut hesabında tutulması ve yapının ömrü boyunca yapılacak değişiklikler veya gözlemlerin buraya eklenmesi gerektiği bildirildi. Yine sahada yapılan gözlemlerde, zemin etkisinin özellikle binaların Deprem sırasındaki performansları üzerinde oldukça yüksek olduğuna dikkat çekilerek, “Bu durum gerek yerleşim yerlerinin seçilmesi gerekse de yapı temellerinin tasarımı sırasında ayrıntılı zemin etüdü yapılması ve zemin etkilerinin (örneğin olası sıvılaşabilir tabakaların) mutlaka göz önüne alınması gerekliliğini bir kez daha açık bir şekilde göstermiştir” denildi.
Ayrıca 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu gereği, denetim firmalarının şantiye şefinin sahada hazır olarak bulunmadığı durumda kesinlikle beton dökümüne izin vermemesi gerektiği vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi: “Betonun işlenişinin kolaylaştırılması amacıyla usta veya işçilerin betona su katmalarına izin verilmemelidir. İlgili kanunda bunun gibi önleyici cezai yaptırımlar getirilmelidir. Binanın sondaj ve temel kazıları aşamasında yürütülen her çalışma kontrol edilmeli ve kayıt altına alınmalıdır. Yapı denetim sisteminden sonra bina teslimi aşamasında binanın rastgele bir katından, rastgele bir taşıyıcı elemanından donatı sıyırması yapılıp gerekli detaylandırmanın yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Eğer şartnamelerle çelişen bir konu varsa; bu konunun giderilmesi için cezai yaptırım uygulanmalı ve belirtilen sürede bu eksiklik giderilemiyorsa binanın ruhsatı iptal edilip yıkımına dair karar verilmelidir. Eksiklik bulunan binada görevli yapı denetim sorumlusu, mühendisler ve müteahhit hakkında cezai işlem uygulanmalıdır. Müteahhitlik müessesi artık bir meslek olarak ilan edilmeli ve ancak belli eğitimleri tamamlamış veya diplomalara sahip kişiler tarafından icra edilmelidir.”
Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilecek olan Kaya Oyma Kültepe Müzesi projesinin inşaat çalışmaları devam ediyor.
Kayseri Büyükşehir Belediyesinin Anadolu’da ilk yazılı belgelerin ve ticari anlaşmaların bulunduğu Kültepe Kaniş-Karum bölgesinde devam eden ve büyük bir aşama kaydedilen projelerle, bölge yeniden ayağa kalkıyor.
Medeniyetler şehri Kayseri’de tarihi ve kültürel mirasa sahip çıktıklarını ve önemli yatırımlara imza attıklarını dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, “150. Yılda 150 Proje” çerçevesinde Kültepe’yi ayağa kaldıracak projeleri hayata geçiriyor. 6 bin yıllık tarihi geçmişi ile endüstri ve ticaretin merkezi olan Kayseri tarihi ve turizmi ile dikkat çekerken, Büyükşehir Belediyesi, Kültepe Kaniş-Karum Höyüğü’nde çalışmalara devam ediyor. Başkan Büyükkılıç’ın özel önem gösterdiği ve asırlar öncesine uzanan gizemli yanları olan Kültepe’yi adeta yeniden uyandıran projelerden kayadan oyma Kültepe Müzesi’nde inşaat çalışmalar sürüyor. Kaya oyma tekniğiyle yapımı devam eden Kültepe Müzesi çalışmalarının kaba inşaatının son aşamalarına gelinirken, yaklaşık 3 bin 500 metrekare açılan alanın 2 bin 800 metrekare sergi alanı olarak kullanılması planlanıyor. Kültepe gibi tek bir örenyerine ait eserlerin sergilenmesi planlanan müze hem Kültepe Örenyeri’ne yakınlığı hem de Koramaz Vadisi’nin Bağpınar girişinde olması nedeniyle önemli bir konumda bulunuyor.
Yapının tamamı Büyükşehir Belediyesi tarafından finanse edilerek, uygulamaları yapılıyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan hem Kültepe’ye hem de Koramaz Vadisi olmak üzere iki turizm rotasına da hizmet edecek bu çalışma, hem arkeolojik olarak döneminin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacak hem de ülkede konsept olarak türünün ilk örneği olacak.
Geçmişe götürecek bir proje: Asurlu Tüccarlar Sokağı
Büyükşehir Belediyesi, Anadolu’da en eski yazılı belgelerin gün yüzüne çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum’da adeta geçmişe götürecek bir projeye daha imza atıyor. Büyükşehir, Kültepe Karum bölgesinde 14 evden oluşan “Asurlu Tüccarlar Sokağı” çalışmalarına hızla devam ediyor. Proje çerçevesinde, Tahsin Özgüç tarafından 1953 yılına kadar Karum bölgesindeki bir alanda yapılan kazılarda ortaya çıkarılan yapıların Mahmut Akok tarafından planları ve illüstrasyon çizimleri yapılırken, bu çizimler ışığında Koruma Bölge Kurulu’na sunulan projeler uygulanmaya başlandı. Kazı sonuçları buluntularına göre tasarlanan projenin uygulanması sırasında döneminin malzemelerine uygun olarak kerpiç, taş temeller ve ahşap kullanılırken, büyükşehir belediyesi tarafından uygulaması gerçekleştirilen çalışma, Kayseri Valiliği’nin destekleriyle sürdürülüyor. Bu proje ile Asurlu tüccarların yaşam alanlarının canlandırılarak ziyaretçilerin o döneme tanıklık etmesine imkân tanıyacak. Öte yandan, Kültepe Kaniş-Karum Höyüğü’ndeki çalışmalar çerçevesinde modern donanımlarla tasarlanan ve bölge hakkında bilgi vermek amacıyla hayata geçirilen Kültepe Ziyaretçi Merkezi de hayata geçirildi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Karamürsel Otobüs Terminali projesinin inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.
Karamürsel’deki mevcut terminalin yetersiz kalması üzerine harekete geçen Büyükşehir, yeni terminal binasını Dereköy Mahallesi’ne inşa edecek. İlçe otobüslerini tek merkezde toplayarak hem ilçenin trafik akışını rahatlatmayı hem de vatandaşların ulaşımını kolaylaştırmayı amaçlayan Büyükşehir, inşaat çalışmalarını hızlandırdı.
Karamürsel Terminal binası toplamda bin 885 metrekare alan üzerine inşa ediliyor. Zemin ve açık terastan oluşması planlanan tesiste çalışmalar Yapı Kontrol Dairesi Başkanlığı gözetiminde devam ediyor. Temel ampatman betonunu döken ekipler, şu an proje sahasında temel demir donatı montajını yapıyor.
Terminal binasında güvenlik, emanet odası, bekleme salonu, restoran, 2 adet büfe, bebek bakım odası, depo, bay ve bayan mescit, çay ocağı ve 2 adet fast food yeri planlandı.
Şehirler Arası otobüsler için 12 adet peronun bulunacağı Karamürsel Terminal binasında ayrıca 15 araçlık kırsal terminal araç park noktası,10 adet şehirlerarası yazıhane, 4 adet kırsal yazıhane ve 56 araçlık misafir otopark vatandaşlara hizmet verecek. Karamürsel Terminal Binası tamamlandığında iller ve ilçeler arası ulaşım bağlantısına kalite ve konfor kazandırılacak.
Kütahya’nın Merkez ilçesinde inşaat çalışmaları devam eden Şehir Hastanesi projesinin eylül ayında hizmete açılması planlanıyor.
Hastanenin inşaat çalışmalarını yerinde inceleyen İl Başkanı Mustafa Önsay, “Şehir Hastanesinin inşaatının uzamış olması, birtakım tersliklerin hepimizi bir şekilde bugün Şehir Hastanesiyle ilgili zihnimizde birtakım olumsuzlukları oluşturmaya başlamış oluyor. Fakat şunun farkında olmamız lazım ki Şehir Hastanesi açıldığında hakikaten önemli ve kalitede sağlık hizmetine Kütahya olarak kavuşmuş olacağız “dedi.
Projenin eylül ayında açılmasını öngördüklerini belirten Önsay, İnşallah temmuz ayı itibarıyla hastanenin Sağlık Bakanlığı tarafından devir alınması, iş teslim alınması dönemi başlıyor. Bu 1 aylık dönem içerisinde 1 Temmuz’dan 31 Temmuz’a kadar tamamlanması planlanıyor. İnşallah ağustos ayı içerisinde de taşınmaları, oradaki birtakım ihtiyaçlarında tamamlanmasıyla ağustos sonu Eylül başı itibarıyla hastanenin açılmasını bekliyoruz.’’ ifadelerini kullandı.
Fahiş kira artışlarına karşı uygulanan yüzde 25 zam sınırlamasının ardından boş tutulan evlere de vergi artırımı uygulaması gündemde.
Türkiye genelinde boş tutulan evlerin bölge bölge haritası çıkarılacak, yüksek kira beklentisiyle boş tutulanların vergileri artırılacak.
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Mal sahiplerinin yüksek vergi yerine, satış fiyatında veya kirada indirimi tercih etmesi sağlanacak. Yeni Şafak’tan Resul Ekrem Şahan’ın haberine göre kısa sürede hayata geçirilecek uygulama ile boş konut sıkıntısı yaşanan kentlerde, emlak vergi yükü artırılacak.
Böylece bu evlerin ikamete açılması hedeflenecek. Mal sahiplerinin yüksek vergi ödemek yerine evin satış fiyatı ya da kirasında indirime gitmesi sağlanacak.
Bu şekilde arz sıkıntısı aşılmaya çalışılırken bu kapsamda Türkiye’deki boş evlerin haritası da çıkartılacak. Düzenlemenin kısa sürede tamamlanarak teklif olarak Meclis’e sunulması bekleniyor.
İstanbul’da yaklaşık 450-750 bin arası boş konut var, ülkeler ‘boş evlere’ karşı hangi önlemleri alıyor?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, Mayıs ayında yaptığı açıklamada, İstanbul’da yaklaşık 450-750 bin arası boş konut bulunduğunu söyledi. Peki dünyada da büyüyen bir sorun olan ‘boş evlerle’ ilgili hangi ülke ne yapıyor?
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’nün (OECD) 2022 yılında ‘boş evler’ konusunda hazırladığı kapsamlı bir rapor bulunuyor.
BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici’nin haberine göre raporda plam konut stoğu içinde boş ev oranı en fazla olan ülkelerinde başında sırasıyla Malta, Japonya, Kıbrıs, Macaristan, ABD, Finlandiya, Şili, Slovenya, Slovakya, Avustralya, İrlanda ve Kanada sayılıyor.
Malta, Japonya, Kıbrıs ve Macaristan’da boş evlerin mevcut konut stoğu içindeki payı, yüzde 12’nin üstünde.
Bu oran ABD’de ise yaklaşık yüzde 11. Bu, ülkede yaklaşık 16 milyon konutun boş olduğu anlamına geliyor.
OECD’ye göre boş konut oranının en düşük olduğu ülkeler arasında ise İzlanda, İsviçre ve İngiltere var. Bu ülkelerde boş konut oranı yüzde 3’ün altında.
OECD’nin listesinde Türkiye bulunmuyor.
Boş evlerin, kentlerdeki barınma sorununu artırmasına karşı bazı ülkeler son dönemde çeşitli önlemler alıyor.
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kazandırılacak Saathane Meydanı projesinde inşaat çalışmaları devam ediyor. Proje kapsamında inşaatına başlanan Sümbül Konağı’nın yüzde 57’si tamamlandı.
Sümbül Konağı’nın Samsun’un sosyal hayatı ile turizmine katkı sağlayacağını belirten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Saathane Meydanı’nın misyonunu tamamlayıcı nitelikteki Sümbül Konağı’nın inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. Çalışmaların yüzde 57’si tamamlandı. Kafeterya olarak işletilecek konağın inşaatının hızla bitirilip vatandaşların hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Sümbül Konağı şehrimizin sosyal hayatına ve turizmine kazandırdığımız çok güzel bir tesis olacak.” dedi.
Geleneksel Evlerden İlham Alındı
200 metrekarelik arsa üzerinde iki kat olarak inşa edilen Sümbül Konağı inşaat çalışmaları çerçevesinde zemin ve 1. kat dış cephe duvar, bodrum kat duvar, zemin kaplama ve tavan kaplama ile çatı imalatları tamamlandı. Zemin kat ve 1. kat asma tavan ve dış cephe ahşap kaplama imalatlarının ise devam ettiği belirtildi. Sümbül Konağı, kentin geleneksel mimari özelliklerini yansıtacak. Kafenin zemin katı, Saathane Meydanı ile uyumlu düzenlenecek. Yarı açık ve açık oturma alanlarının yanı sıra terası da bulunacak kafenin dış cephesi, Karadeniz’in geleneksel evlerinden esinlenilerek ahşap ve güneş kırıcılarla detaylandırılacak. Sümbül Konağı, teras ile birlikte toplam 93 kişilik kapasiteye sahip olacak.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde yaşanan konut fiyat artışları, yatırımcıların yön değiştirmesine sebep oldu. Son yıllarda yapılan değerlendirmelere göre Trakya, konut yatırımının gözde merkezi oldu.
Yaklaşık üç yıldır gayrimenkul satış fiyatları ve konut kiralarındaki fahiş artışlar ihtiyaç için alım yapacakların satın alma ve kiralama bölgelerinde de köklü değişiklikler yapıyor. Aynı zamanda küçük yatırımcılar için de yüksek fiyatlar, yeni bölge arayışlarını beraberinde getiriyor. Buna göre son üç yıldır konut-arsa satın alma grafiğinde Trakya’nın net bir üstünlüğü var. Hâlâ arayışların sürdüğü Ege Bölgesi ve Karadeniz de bu trendin öne çıkan merkezleri olarak görülüyor.
Pandemi ve Depremler Etkili Oldu
Hürriyet’ten Duygu Erdoğan’ın haberine göre; Konutta taşınma grafiğinin ilk belirleyicisi koronavirüs pandemi süreci olmuştu. Ardından hızla yükselen fiyatlar da konut alıcısının yönünü belirlemeye başlamıştı. EYT’lilerin tazminat değerlendirme tercihleri ve 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler ise bu seçimde oldukça etkili oldu. Gelinen süreçte İstanbul, Ankara ve İzmir’de satılık konutta fiyat artışları sınırlı kalırken, yeni talep oluşturulan bölgelerde ise 2-3 katına ulaştığı görülüyor.
Mayıs Ayında Yüzde 32 Arttı
Türkiye genelinde konut satışları mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 32 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8 azalarak 113 bin 276 oldu. Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değerlemesi yapan Endeksa’nın verilerine göre Türkiye genelinde mayıs ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 116 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 18 bin 862 lira, ortalama konut fiyatı 2 milyon 452 bin 60 lira ve konut yatırımının geri dönüş süresi 16 yıl oldu.
İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde yer alan İstanbul Havalimanı’nın yanında konumlandırılacak Airport City projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) onayı verildi.
IGA Havalimanı İşletmesi, İstanbul Havalimanı arazisinde 25 yıl süreyle kiraladığı arazide 255 milyon lira yatırımla 1750 odalı üç otel inşa edecek.
Bakanlık’tan ‘ÇED Olumlu’ Onayı!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) için başvuruda bulunan İGA’nın sunum dosyasına göre İstanbul Havalimanı proje alanı içerisinde yapımı planlanan otel projesinin 3 farklı konfigürasyonda hizmet vermesi planlanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul Havalimanı’na yapılacak 3 otele ‘ÇED olumlu’ onayı verdi.
3,4 ve 5 Yıldız
IGA Airport City Otel’in inşa edileceği toplam alan miktarı 39 bin 569 metrekare olarak planlandı. Buna göre,
3 Yıldızlı Otel: 5 bin 506 metrekarelik alan üzerinde 631 oda, restoran, cafe-bar ve toplantı odaları yer alacak. 3 yıldızlı otel çamaşırhane ve otopark servisleri 4 yıldızlı otel ile ortak kullanılacak.
4 Yıldızlı Otel: 4 bin 506 metrekarelik alan üzerine 564 oda, 3 yıldızlı oteldeki hizmetlere ilaveten ikinci restoran, fitness-gym-spa alanları yer alacak. Otel bünyesinde kapalı yüzme havuzu yer alacak.
5 Yıldızlı Otel ve Balo Salonu: 5 bin 214 metrekarelik alan üzerine 555 oda, 4 yıldızlı oteldeki hizmetlere ilaveten 4 bin 394 metrekarelik alan üzerine 1500 oturma kapasiteli balo salonu yer alacak. Ayrıca 3 ve 4 yıldızlı otelden bağımsız çamaşırhane ve kuru temizleme hizmetleri yer alacak.
IGA Airport City Otel bünyesinde çeşitli boyut ve kapasitelerde toplam bin 750 oda yer alacak.
30 Ayda Bitecek
İnşaatın yaklaşık 30 ay sürmesi planlanıyor ve yatırım bedelinin 255 milyon lira olması ön görülüyor.
IGA Airport City Otel, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile yapılan ana sözleşmeye uygun olarak 25 yıl süreyle IGA tarafından işletilecek. 25 yılın sonrasında günü şartlarına göre yeni işletmeci bulunacak ya da anlaşma sağlanması durumunda aynı işletmeci ile devam edilecek.
İGA CEO’su Kadri Samsunlu daha önce yaptığı açıklamada, “Yeni oteller bizim gündemimizdeydi. Yönetim kurulumuza 3 ay önce otoparkımızın güneyinde bir 3, bir de 4 yıldızlı otel yapmamız gerektiğini anlattık. Önce söz konusu otellerden biri yapılacak. Gelişmelere göre ikincisine de başlanacak. Ondan sonra bir de 5 yıldızlı otel projemiz olacak” demişti.
Yüksek kira artışları ve bir yıl daha uzatılması kararlaştırılan yüzde 25 kira sınırlaması sebebiyle tahliye ve kira tespit davalarında yüksek oranda artış meydana geldi.
Konutlarda kira artış oranına yönelik getirilen yüzde 25 sınırlama, ev sahipleri ile kiracıları karşı karşıya getirdi. Konutlardaki yüksek kira artışı nedeniyle eski kiracılarının ödediği kira bedelini az bularak yüksek kira talep eden ve bunu kiracıya kabul ettiremeyen ev sahipleri, İstanbul Adalet Sarayı’ndaki Sulh Hukuk Mahkemeleri’ne başvurarak, ‘tahliye’ ve ‘kira bedelinin belirlenmesi’ davaları açıyor.
100 Davadan 60’ını Bu Davalar Oluşturuyor
Hürriyet Gazetesi’nden Özge Eğrikar tarafından derlenen habere göre; Hâkimler, “Mahkememize 1 ayda 100 dava açılıyorsa, 60’ını ‘tahliye’ ya da ‘kira tespit’ davaları oluşturuyor. Bu davalarla iş yükümüz daha da arttı. Evlere yapılan keşiflerle birlikte karar yazma işlerini yetiştiremiyoruz. Personelimiz de işlerini yetiştirmekte güçlük çekiyor.” dedi.
Adliyede çalışan memurlar ise, “Haftada 3 gün ev ya da dükkânların tespiti için keşfe gidiyoruz. Bu davaların keşifleri çok yorucu. Bilirkişi bulmakta zorlanıyoruz. Bilirkişilere kota geldiği için sınırlı sayıda oluyorlar. O kadar yoğunluk var ki, duruşma günleri 1 yıl sonrasına veriliyor. Tahliye davaları 2 yıl, kira tespit davaları ise 1 yıl sürüyor.” şeklinde konuştu.
İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Dilek Yüksel, şu bilgileri verdi:
“Enflasyondaki artış nedeniyle eski tarihli kiracıların ödediği kiralar rayiç bedelin çok altında kaldı. Örnek verecek olursak aynı niteliklere sahip emsal evi yeni kiralayan kiracı 15.000 TL ile 20.000 TL verecek iken eski tarihli kiracı yüzde 25 artış ile birlikte 3-4 bine oturabiliyor. Bu durumdan hoşnut olmayan ev sahipleri, kiracıları farklı nedenlerle tahliye etmek için mahkemelerin yolunu tutmuş durumda. Ev sahipleri, kiracıdan tahliye taahhütnamesi almadı ise, kiracı kirasını düzenli ve tam ödüyorsa, komşularla ilişkileri iyi ise, ev için tadilat gerekmiyorsa yani Borçlar Kanunu’nun belirlediği diğer tahliye sebeplerine dayanamıyor ise ‘İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davası’ açıyor. Günümüzde en çok başvurulan tahliye davası ihtiyaç sebebiyle tahliye davasıdır.
Yargıtay’ın belirlediği kriterleri ve mevcut koşulları göz önünde bulunduran mahkemeler ihtiyacın samimi, zorunlu ve gerçek olduğuna ikna olursa kiracıların tahliyesine karar verebiliyor. Bu karardan sonra kiracının tahliyesi duruma göre istinaf, temyiz aşamaları ile birlikte üç, dört seneyi bulabiliyor. İzah ettiğimiz şekilde bir ihtiyaç öne süremeyen ev sahibi bu sefer de kiracıyı evden çıkartmak için satış göstererek muvazaalı bir şekilde evi bir yakınına devrediyor. Fakat bu durumda da yeni malik eski malikte olduğu gibi yukarıda izah edildiği şekilde kendisinin, eşinin, üst soyunun, alt soyunun ya da bakmakla yükümlü olduğu kişilerin Konut ya da işyeri ihtiyacı olduğunu kanıtlamak zorunda. Yani yeni ev sahibi kiracıya, ‘Gayrimenkulü satın aldım evimden çıkmak zorundasın’ diyemiyor.”
Avukat Gürsel Devrim İyim ise, “Öncelikle kiracılar için ikili bir ayrım yapmak gerekir, işyeri kiraları ve konutlar. Kira artışına ilişkin sınırlama salt konutlar için geçerli olup işyerleri için kira artışı genel düzenlemelere tabidir. Konutlar için de ikili bir ayrım yapmak gerekir. 5 yıldan az süreyi kapsayan kira sözleşmelerinde yüzde 25 artış sınırı uygulamasının bir yıl daha uzatılacağı açıklandı. Ayrıca fahiş kira artışı yapan ev sahiplerine de hapis ve para cezası öngörülmektedir. Kira süresi 5 yılı aşkın sözleşmelerde kiraya veren rayiç kira bedelini talep edebilir. Bu durumda artık yüzde 25 sınırlaması söz konusu olmaz. Bu durumda emsal rayiç kira bedelleri dikkate alınarak kira bedeli mahkemece tespit edilir. Mal sahipleri çoğu kez kira sözleşmesiyle birlikte boş olarak ‘tahliye taahhüdü’ imzalatıyor. Bu durumda kiraya veren boş olarak imzalattığı tahliye taahhüdünü eğer kiracısı istediği kira artışını kabul etmezse doldurup kiracıyı tahliye edebilmektedir.” açıklamasını yaptı.
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, Türkiye’nin, inşaat malzemesi üretiminde dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri olduğuna dikkat çekti.
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, inşaat malzemeleri sanayisinin gerek toplam üretim ve istihdamdaki payı, gerekse diğer sektörlerle olan yakın ilişkisi nedeniyle Türkiye için stratejik önem taşıdığını belirtti.
Türkiye’nin, inşaat malzemesi üretiminde dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri olduğuna değinen Küçükoğlu, otomotiv dahil olmak üzere ülkeye en yüksek katma değerin inşaat malzemeleri sanayisi tarafından sağlandığını dile getirdi.
Emlak Dream’den Tuncay Özer’in haberine göre; Küçükoğlu, yeni dönemde piyasalara güven verecek bir ekonomi modelinin uygulanacağına inandıklarını belirterek, “Yatırım ve istihdamı önceleyen, her alanda ileri teknolojiye geçişi destekleyen, ülkeyi bir cazibe merkezi yapacak, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir ekonomi modelinin uygulanacağına inanıyoruz.” dedi.
Depreme dayanıklı sürdürülebilir binalara odaklanılmasının önemine işaret eden Küçükoğlu, şunları kaydetti:
“İnşaatlarda, projelerin özelliklerine göre doğru şekilde seçilen ürünler, doğru bir planlamayla, şartlarına uygun olarak ve yetkin ellerde kullanılmalı. Tüm şehirlerimizde depreme dayanıklı, enerji verimli yapıların sayısını artırmak için sürdürülebilir binalara odaklanmalıyız. Halkımızın deprem güvenliği bilincini tespit etmek ve geliştirme stratejilerini belirlemek adına uzun vadeli bir seferberlik başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Deprem kuşağında bulunan ülkemizde riski depremin değil, güvensiz yapıların oluşturduğu bilinciyle hareket etmeli, şehirlerimizi bu gerçeklik çerçevesinde kurgulamalıyız.
Şehirlerin sürdürülebilir malzemelerle inşa edilmesinin de büyük önem taşıyor. Dolayısıyla sınırlı kaynaklarımızı daha iyi kullanarak ‘az ile çok’ anlayışı doğrultusunda hareket etmeliyiz. Bu kapsamda Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Vergisi konusunu artık ülkemizde gündemin en önemli maddelerinden biri olarak değerlendirmemiz gerekiyor.”
Ticaret Bakanlığı, haziran ayına ilişkin ihracat rakamlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye’nin haziran ayı ihracatı 20,9 milyar dolara ulaştı.
Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
‘’2023 yılında küresel ekonomide üretim ve dış ticaretteki zayıf seyre rağmen ve Kurban Bayramı’nda 9 günlük tatilin etkisiyle, Haziran aylık ihracatımız 20,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam 2023 yılının ilk 5 ayındaki, aylık ortalama ihracatın üzerindedir. 2023 Haziran ayındaki 20,9 milyar dolarlık ihracat, 2022 Haziran ayına kıyasla %10,5 oranda bir azalmaya tekabül etmektedir. Bunun temel nedeni, 9 günlük kurban bayram tatili nedeniyle sipariş ve teslimatların duraklamasıdır. Böylece, 2023 yılının ilk yarısında 6 aylık ihracatımız 123,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bu verilerle birlikte, bir diğer sevindirici unsur ise katma değerli ihracatta gerçekleşen artıştır. Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı 2022 yılı genelinde %36,9’iken, bu yılın ilk altı ayında %40,8’e yükselmiştir.
İthalatımız ise, 2023 Haziran ayında %16,8 oranında azalarak 26,3 milyar dolar ile son 20 ayın en düşük seviyesine gerilemiştir. İthalatımızda yaşanan azalışta takvim dışında enerji ithalatındaki düşüş etkili olmuş olup, Haziran’da toplam enerji ithalatı %45,3 azalarak 4,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Enerji ithalatındaki düşüşte 2022 yılında önemli ölçüde etkili olan enerji fiyatlarının gerilemesi de etkili olmuştur. Bütün gelişmelerle birlikte, 2023 yılının ilk yarısında 6 aylık ithalatımız 184,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bununla birlikte, yılın ilk beş ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %270 oranında artan ve 14,6 milyar dolar olan işlenmemiş Altın ithalatının haziran ayında nispeten ılımlı bir seyir izlediği görülmektedir. Haziran ayında işlenmemiş altın ithalatı bir önceki yıla göre %62,5 oranında artarak 2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Haziran ayında, 9 günlük bayram tatilinin etkisine rağmen ihracatımızın 21 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi ve ithalatımızda yaşanan hissedilebilir gerileme ile birlikte dış ticaret açığımız %34,5 oranında gerileyerek 5,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 19 ay sonra %80’lere yaklaşarak, 2023 yılı haziran ayında bir önceki aya göre 16,1 puan artış ile % 79,5 olarak gerçekleşmiş olup, dış ticaret dengesinde olumlu gidişatın önemli bir göstergesi olmuştur. 2023 yılı 6 aylık dış ticaret açığımız ise 61,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Önümüzdeki dönemde ithalattaki düşüşün devamı ve zayıf dış talebe rağmen ihracatı artırmaya dönük atılacak ilave adımlar ile birlikte, dış ticaret dengesinde iyileşmenin devam edeceği beklenmektedir.
Küresel ekonomik aktivite ile birlikte ticarette zayıf bir seyir gözlenmekte olup OECD Haziran Küresel Görünüm Raporuna göre 2022 yılında %3,3 olan küresel ekonomi büyüme hızının 2023 yılında %2,7’ye gerilemesi öngörülmektedir. En büyük Ihracat pazarımız olan avro Bölgesinde ise ekonomik büyümenin 2023 yılında 2,4 puan düşüşle %0,9 gerilemesi beklenmektedir.
2023 yılı haziran ayı İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri de küresel talebin bir müddet daha zayıf seyredeceğine işaret etmektedir. Açıklanan haziran ayı Öncü PMI göstergeleri avro bölgesinde 43,6 ile 37 ayın en düşük seviyesine, en büyük ticaret ortağımız Almanya’da 41,0 ile 37 ayın en düşük seviyesine, İngiltere ile ABD’de ise 46,2 ve 46,3 olarak gerçekleşmiş olup, 6 ayın en düşük seviyelerine gerileyerek 50 eşik değerin altında kalmıştır.
2023 yılı haziran ayında takvim etkisi ile ihracat %10,5 oranında azalarak 20,9 milyar dolar olarak gerçeklemiştir. Haziran ayında ihracatımızda yaşanan düşüşte geçtiğimiz yıl Kurban Bayramı tatilinin temmuz ayından bu yıl haziran ayına kayması ve bayram tatilinin dokuz güne çıkarılması ile üretime ara verilmesi etkili olmuştur. Nitekim işgünü bazında günlük ortalama ihracat verileri incelendiğinde mayıs ayına göre ılımlı bir artış gözlenmektedir. Haziran ayında fasıl bazında verilere göre;
Motorlu kara taşıtları (87. Fasıl) bir önceki yıla göre %14,8 oranında artarak 2,7 milyar Elektriksiz makineler (84. Fasıl) bir önceki yıla göre %9,9 oranında artarak 2,1 milyar Elektrikli makineler (85. Fasıl) ise bir önceki aya göre %3,8 oranında artarak 1,3 milyar gerçekleşmiş ve yıllıklandırılmış bazda her bir fasılda en yüksek ihracat seviyesine ulaşılmıştır. Yılın ilk altı ayında ise; bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında;
Motorlu kara taşıtları (87. Fasıl) ihracatı %16,4 oranında artarak 15,1 milyar dolar, Elektriksiz makineler (84. Fasıl) ihracatı %15,6 oranında artarak 12,5 milyar dolar, Elektrikli makineler (85. Fasıl) ise %14,7 oranında artarak 7,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Yılın ilk yarısında AB-27’ye ihracatımız 52 milyar dolar, Afrika’ya ihracatımız 10 milyar dolar, Amerika’ya ihracatımız 10,6 milyar dolar, Yakın ve Orta-Doğu’ya ihracatımız ise 20,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Küresel ekonomide gerçekleşen durağanlığa rağmen ihracatımızdaki artan seyrin yanında, azalan ithalatımızla birlikte dış ticaret dengemizde gerçekleşen olumlu gelişmeler, ülkemizin makroekonomik istikrarının güçlenmesi yoluyla yatırım-üretim-ihracat-istihdam önceliklerimiz açısından uygun bir ortam sağlanmasına katkı sağlayacaktır.
EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı İlhan Emrah Sarıgül, Antalya’nın merkez ilçeleri Konyaaltı, Muratpaşa, Döşemealtı ve Kepez’de konut fiyatlarının arttığını açıkladı. Konyaaltı’da m2 birim değeri ortalama 35.000-40.000 TL, Döşemealtı’da 7.000-8.000 TL, Muratpaşa’da 25.000-30.000 TL, Kepez’de ise; 17.000-18.000 TL’ye kadar yükseldi.
Antalya’nın merkez ilçelerini inceleyen EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı İlhan Emrah Sarıgül, “Kepez ilçesi genel olarak düşük-orta kesimin daha çok tercih ettiği nüfus yoğunluğun yüksek olduğu ilçelerden bir tanesi. Kepez ilçesinde bulunan daha önceden gecekondu bölgesi olarak bilenen Varsak, Çamlıbel, Kanal, Erenköy, Göçerler gibi mahallelerde kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte yeni yapılar inşa ediliyor. Kepez ilçesinin pandemi öncesi konut m2 birim fiyatları ortalama 3.000-4.000 TL/m2 bandında iken pandemi sonrası ve inşaat maliyetinin artışı ile beraber m2 birim değeri ortalama 17.000-18.000 TL/m2’ye kadar artış gösterdi. .Son dönemde yaşanan yabancı turist dalgası nedeni özellikle Orta Doğu ülkelerinden gelen insanların oturum almaları için m2 birim fiyatlarının daha düşük olması nedeni ile bu ilçeyi tercih etmekte.” dedi.
Konyaaltı’nın genel olarak gelir düzeyi yüksek ve çok yüksek kesimin daha çok tercih ettiği bir ilçe olduğunu da sözlerine ekleyen Sarıgül, “Konyaaltı imarlı arazilerin az sayıda bulunması nedeni ile arsa fiyat m2’lerinin çok yüksek olduğu, konut arzının azaldığı, konut talebinin de artığı ilçeler arasında. Konyaltı’da pandemi öncesi konut m2 birim fiyatları ortalama 9.000-10.000 TL/m2 bandında iken pandemi sonrası ve inşaat maliyetinin artış nedeni ile m2 birim değeri ortalama 35.000-40.000 TL/m2’ye kadar artış göstermiştir. Fakat bu m2 birim değeri nitelikli lüks site için daha yüksek olup 70.000-80.000 TL arasında değiştiği de gözlemlenmektedir. Konyaaltı ilçesinin Konyaaltı sahiline sahip olması ve denize yürüme mesafesinde olması nedeni yerli ve yabancı turistlerin rağbet ettiği bir ilçedir. Konyaaltı İlçesi m2 birim değeri açısından diğer illerin ilçe merkezleri arasında ilk 10 yer alan ilçelerden bir tanesidir. Son dönemde yaşanan Rus Ukrayna savaşı ile beraber çok sayıda Rus ve Ukrayna vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almak için sahil bandına yakın olması nedeni ile tercih ettiği bir bölgedir. Fakat son dönemlerde Rus ve Ukrayna vatandaşları Türkiye’de meydana gelen depremlerden etkilendiği için yabancıya satışı gittikçe düşerek son 12 ayın en düşük seviyesine gelmiştir.
Döşemealtı ilçesinde ise, bölgede genel olarak boş arazi ve arsalar yer almakta olup ağırlıklı olarak site içi villa tercih edildiği bilinmektedir. Özellikle pandemi sonrasında insanların kalabalık şehir yaşantısında uzaklaşıp müstakil havuzlu siteli daha steril bir ortamda yaşama isteği nedeni ile rağbet ettiği bir bölgedir. Özellikle ciddi müstakil yaşam tarzı olan artış ve kısıtlı yapı stoku bölge fiyatları ani olarak artmasına sebebiyet vermiştir. Diğer merkez ilçelerde nazaran daha uzak olan Döşemelaltı arsa arzının fazla olduğu pandemi öncesi arsa m2 birim değerlerinin ortalama 2.000-3.000 TL/m2 olduğu pandemi sonra ortalama m2 birim 7.000-8.000 TL/m2arasında değiştiği tespit edilmiştir.
Muratpaşa ise; konut yoğunluğunun oldukça yüksek arsa arzının oldukça az olduğu yeni konut inşaatların olmadığı bir ilçedir. Fakat bölge ağırlıklı olarak Rus ve Ukrayna vatandaşlar tarafından tercih edilmektedir. Kepez ilçesinin pandemi öncesi konut m2 birim fiyatları ortalama 6-000-7.000 TL/m2 bandında iken pandemi sonrası ve inşaat maliyetinin artış nedeni ile m2 birim değeri ortalama 25.000-30.000 TL/m2’ye kadar artış gösterdi. Muratpaşa, Antalya’nın en pahalı konut bölgeleri arasında yer almakta olup bölgede satışlar Türk lirasından çok Sterlin ve Euro üzerinden gerçekleşmektedir. Son yıllarda özellikle sahil bandına yakın deniz manzaralı konutlar oluşan yaklaşık yıllık 3-4 kat fiyat artışlarının en büyük sebepleri arasında bu durum gelmektedir. Sahil bandında geniş deniz manzarasına sahip kısıtlı alıcı kitlesine hitap eden taşınmazlar için daha yüksek olup 80.000-90.000 TL/m2 arasında değiştiği de gözlemlenmektedir. Dövizdeki artış da bölgedeki fiyatları önemli ölçüde etkiledi.
Rus ve Ukraynalı vatandaşların tercihi Konyaaltı ve Muratpaşa
Göç dalgaları ile birlikte Antalya’ya yoğun ilgide bulunan Rus ve Ukraynalı vatandaşlar genel olarak Konyaaltı ve Muratpaşa, Orta Doğulu vatandaşlar genel olarak Kepez ilçelerini tercih ediyor. Türk lirasından Dolar ve Euro karşında değer kaybetmesi nedeni Antalya yabancı turistlerin tercih sebebi haline geldi. Ayrıca inşaat maliyetlerinin de artması konut arzının düşüklüğüne tetikleyerek konut fiyatlarının artışına sebep oldu. Yabancıların mülk alımı bölgede fiyatların artıran en önemli unsur.” şeklinde konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Deprem Bölgesi Belediye Başkanları İstişare Toplantısı’nda deprem bölgelerine inşa edilecek yeni konutlar için 4 kırmızı çizgileri olduğunu açıkladı.
Bakan Özhaseki, Deprem Bölgesi Belediye Başkanları İstişare Toplantısı’na, depremden etkilenen il ve ilçe belediye başkanlarıyla bir araya geldi.
Bakanlık binasında, Bakan Özhaseki başkanlığında düzenlenen toplantıya bakan yardımcıları, genel müdürler, il müdürleri, mimar ve mühendislerin yanı sıra Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’dan gelen şehir planlamacıları ve mimarlar da sunum yaparak, yürütülen çalışmalar hakkında bilgilendirmede bulundu.
“Anadolu topraklarında başımıza gelen en büyük felaket”
Toplantıda konuşan Bakan Özhaseki Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremleri, “Anadolu topraklarında başımıza gelen en büyük felaket” olarak tanımladı. Depremin ardından oluşan maddi hasarın boyutunun 100 milyar dolarlarla ifade edilebileceğinin altını çizen Özhaseki, “Çok şükür ilk andan, gece yarısından itibaren bütün bakan arkadaşlarımız ve milletvekillerimiz bölgede görevlendirildiler. Kamu kuruluşlarını temsil eden görevli arkadaşlarımız da vardı. Belediye başkanlarımız da vazife şuuruyla o bölgeye koştu. Acıların üstesinden hep birlikte geldik” ifadelerini kullandı.
“Deprem, siyaset üstü bir konudur”
Depremin siyaset üstü bir konu olduğunu ve ortak akılla hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Özhaseki, “Siyaseti bir kenara bırakalım, zamanı geldiğinde yaparız. Şehirlerimizi yeniden inşa ediyoruz, bu aşamada herkes doğru bildiğini ve vicdanen hissettiklerini söylesin, siyaset biraz kenarda kalsın. Bizler rezerv alanlar oluşturmaya çalıştık. Özel mülkiyete konu olmayan araziler üzerinde, zemin artı 3 ile 4 katı geçmeyecek evler yapmaya devam ettik. İnsanlarımızın duygu ve düşüncelerini de bu noktada dinlemek zorundayız. Onlar diyor ki, ‘Biz burada doğduk ve büyüdük, şehirler ayağa kalkmalı.’ Biz de bu yüzden şehir merkezinde hayatı canlandırmak, iç dinamikleri harekete geçirmek, istihdamı canlandırmak zorundayız. Yapı yasağı gelmemişse buralarda yerinde dönüşüm başlatmak istiyoruz. Tatil zamanı geldiniz, teşekkür ederiz. Ortada hepimizin acısı olan bir konu var. Aslında, bu yüzden tatil yapılacak zaman değil” şeklinde konuştu.
“Yeni tedbirlerle yola devam edeceğiz”
Yeni yönetmeliğe uygun olarak inşa edilen binaların depremi en az hasarla atlattığını hatırlatan Bakan Özhaseki, “Bu depremde gördük ki, yönetmeliğe uygun binalarda hasar neredeyse yok. Zemin etüdüne dikkat edilmiş, statiği yapılmıştı. Mühendislik yapım hatası olmadıysa emin olun hiçbir şey olmadı bu yapılara. Bizim bundan sonra da yeni birtakım tedbirlerle, sıfır tolerans ile yolumuza devam etmemiz lazım. Pilotlardan örnek verelim. Bir kez olsun; ‘Boş verelim o komutu, o düğmeye basmayalım’ diyeni duymadım. Selamete ulaşmak için bizler de komutlara uymak zorundayız. 10 katlı, 20 katlı binalarda canlar yok mu arkadaşlar? Nasıl oluyor da bazen belediyeler olarak göz yumuyoruz, müteahhitlerimizin para hırsına göz yumuyoruz veya zemin etütlerine dikkat etmeyebiliyoruz? Bundan sonra böyle bir hatanın olmaması lazım. Yoksa olacak depremlerde yine ağlarız” vurgusunu yaptı.
“4 tane kırmızı çizgimiz var”
Türkiye’nin, deprem bölgesinde olduğu bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Özhaseki, “Bundan sonra eğer uygunsa, yapı yasağı gelmemişse oralarda yerinde dönüşüm başlatmak istiyoruz. Bizim 4 tane kırmızı çizgimiz var. Birincisi, bundan sonra her ne olursa olsun, belki ceza kanunlarına da girecek, yasa olarak da gelecek, fay hatları üzerinde yapılaşma olmayacak. Şehrin en kıymetli yeri olabilir, eşraftan birisinin mülkiyeti söz konusu olabilir, her ne olursa olsun, o fay hatları ve kırıkları üzerinde yapılaşmaya yasak başlıyor. İkincisi, sıvılaşma olan alanlarda da yapılaşma bir daha olmayacak. Üçüncüsü, dere yataklarında, zeminin müsait olmadığı yerlerde yapı yasağı gelecek. Dördüncüsü de özellikle mühendislik ve yapım işlerinde sıfır toleransa geçeceğiz.” dedi.
İmar planları, belediye başkanlarıyla paylaşıldı
Toplantıda, mimarlar tarafından, depremden etkilenen illerdeki kent meydanlarının yeniden inşası için hazırlanan imar planları paylaşıldı. Mimarlar, belirli bölgelerdeki zemin etüdü çalışmalarının güncellenmesi gerektiğini vurguladı.
Programda, deprem bölgesinde yapılan çalışmaların yer aldığı video da gösterildi.
Toplantıya bakan yardımcıları, TOKİ Başkanı Ömer Bulut ile Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen il ve ilçelerin belediye başkanları katıldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz 2. ve 3. nükleer santral projemizi de hızlı bir şekilde adını koymak suretiyle devreye almak istiyoruz, önümüzdeki dönemde inşaatlarına başlamak istiyoruz” dedi.
Mersin’in Akkuyu ilçesinde inşaat çalışmaları devam eden Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinde görev alan çalışanlarla bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, önemli açıklamalarda bulundu.
Son dönemlerde enerji alanında büyük yatırımlar yapıldığına dikkat çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“Zira Türkiye bu süre içerisinde enerjisini üçe katladı. Üç kat büyüklüğe ulaştı. Şimdi bu enerji devriminin yeni fazına geçmiş oluyoruz. Milli Enerji ve Maden Politikamızın en önemli sac ayaklarından bir tanesi nükleer enerji alanı. Türkiye’nin nükleer enerji programının ilk örneği Akkuyu Nükleer Güç Santrali için burada 27 Nisan’da ilk nükleer yakıtı sahaya getirdik. Dolayısıyla uluslararası anlamda bir nükleer tesisteyiz. Proje büyük bir hızla ilerliyor. Çok kısa bir süre içerisinde bu projeden elektrik üretmeye ve inşallah her yıl birer reaktörü devreye alarak önümüzdeki süreçte 2028’e kadar bu projenin tümüyle devreye alınmasını hedefliyoruz.”
Akkuyu NGS’nin Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacağını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu çok önemli bir miktar. En az bunun kadar önemli olan bu enerjiyi karbonsuz bir şekilde üretmiş olacağız. Dolayısıyla çevre anlamında çok ciddi katkı sağlayacak. Yaklaşık 35 milyon ton karbon salınımına engel olacak bir proje. Nükleer enerji programımız hem çevresel açıdan hem enerji arz güvenliği açısından hem de Türkiye’nin enerji çeşitliliği açısından fevkalade önem arz ediyor. Tabii ki bu proje tek değil, bu projenin yanında 2. ve 3. santralle ilgili yoğun görüşmelerimiz devam ediyor.”
Bayraktar, konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme sağladığını belirterek, “Telefonda bana hemen diğer projelerin akıbetini, bu projenin akıbetini sordu. Biz 2. ve 3. nükleer santral projemizi de hızlı bir şekilde adını koymak suretiyle devreye almak istiyoruz, önümüzdeki dönemde inşaatlarına başlamak istiyoruz. Türkiye’nin nükleer enerji programında küçük modüler reaktörler çok önemli bir yer kaplıyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde yatırım ve reform hamlesine yakışır şekilde nükleer alanında da önemli gelişmeleri gerçekleştirmek istiyoruz. Proje, Türkiye’nin nükleer enerji ekosistemine çok önemli bir katkı sağlıyor, insan kaynağı yönüyle, endüstri yönüyle katkı sağlıyor.” dedi.
Yaklaşık 800 öğrencinin yurt dışında eğitim aldığını anımsatan Bayraktar, 300’e yakının ülkeye dönerek Akkuyu NGS’de görev yaptığını ifade etti.
Bakan Bayraktar, öğrencilerin bir kısmının eğitimine devam ettiğini söyleyerek şunları kaydetti:
“Proje, nitelikli iş gücüne, istihdama katkı sağlaması açısından fevkalade önem arz ediyor. Dolayısıyla bütün bu yönleriyle istihdam, insan kaynağı yetiştirme, yerel halktan çalışan kazandırma noktasında da önem arz eden bir proje. Onun ötesinde yerlileştirme hedefi doğrultusunda yaklaşık 6,5 milyar dolarlık, yani bugünkü rakamlarla 170 milyar liralık bir yerel endüstriye, yerel sanayiye, Türkiye sanayisine katkısı olan bir proje. İnşallah bunun da diğer projelerde daha yoğun bir şekilde katma değeri artmış bir şekilde faydasını hep birlikte göreceğiz.”
Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, Türkiye’nin ikinci fabrikası olacak Güneş Enerjisi Hücre Üretim Fabrikası’nın inşaat çalışmalarının yıl sonunda tamamlanacağını belirtti.
Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Araştırma Geliştirme Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, İzmir Aliağa’da 414 milyon dolarlık yatırımla Türkiye’nin uluslararası arenada gücünü perçinleyecek güneş enerjisi teknolojilerini barındıran güneş enerjisi hücre fabrikasının yıl sonunda tamamlanacağını bildirdi.
Intersolar Avrupa Güneş Enerjisi Konferans ve Fuarı’nda konuşan Demirdağ, Aliağa’da yapımı devam eden Türkiye’nin ikinci hücre fabrikasının 2024 başında üretime başlayacağını söyledi.
Güneş teknolojilerinde panel ve hücre üretimi dahil olan yatırımın, 414 milyon dolar seviyesinde olduğunu ifade eden Demirdağ, şirkete ait bölgedeki ilk panel fabrikasının devreye alındığını anımsattı.
Türkiye’nin uluslararası arenada gücünü perçinleyecek güneş enerjisi teknolojilerini de barındıran hücre fabrikasını da bu yıl sonunda bitirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Demirdağ, “Bölgede ilk panel ve hücre üretim tesisi devreye girmiş olacak. Bunların yanında, ikinci panel ve ikinci hücre fabrikaları devreye alacağız. Fotovoltaik hücre, yarı iletken materyallerden oluşan ve güneş enerjisini doğrudan elektriğe dönüştürmeye yarayan güneş panelinin bir bölümü. Hücrenin de bir girdisi var. Açtığımız hücre fabrikası ardından çip teknolojisinin de altyapısı için oldukça önemli ingot, wafer kısmını da üretme şansımız olacak.” diye konuştu.
Çin’e Alternatif Üretim Yerleri Kuruluyor
Güneş enerjisi sektörünün Kovid-19 salgını sonrası, ekipman üretiminde Çin’e bağımlı olmayı sorguladığını ve ardı ardına yapılan düzenleme ve politikalarla ekipman üretimini yerelleştirmeye çalıştığını ifade eden Demirdağ, hammadde kaynaklarının da Çin’e bağımlı olmadan tedarik edilmeye çalışıldığını vurguladı.
Demirdağ, şirketin pazar olarak Türkiye haricinde ABD ve Avrupa Birliği’ni (AB) öncelediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“ABD, hücrenin nereden geldiğine bakıyor. Biz de ABD pazarına girebilmek için hücre yatırımını hızlandırdık. Ürünlerin satışı için başta Türkiye ve Amerika pazarını hedefledik. Bazı ülkeler, kendi sürdürülebilir güneş paneli alanındaki üretim kabiliyetlerini arttırmak için Çin paneli ya da hücresi istemiyor. ABD’ye mal satarken kullanılan diğer malzemelerin bile önemi var. Sadece panel ya da hücre değil, panel üretiminde kullanılan tüm ekipmanlar böyle ülkeler için önemli hale geldi. Panelleri Türkiye’de üretmemiz bu gerekçeler dikkate alındığında avantajlı hale geliyor. Kendimize ait hücreleri, ABD’de panel üretiminde kullanacağız. Böyle olunca ABD yatırımcıya ek teşvik de veriyor. Dolayısıyla biz bir taşla birkaç kuş vurmuş olacağız. Yatırım ortamını ve fırsatları iyi değerlendirdik.”
“Ultra Low-Carbon Solar Alliance’e Üye Olduk”
Demirdağ, sadece 14 firmanın üye olabildiği ve Çinli firmaların dahil olmadığı Ultra Low-Carbon Solar Alliance’a (Ultra Düşük Karbon Güneş İttifakı) üye olduklarını anlattı.
İttifakın, güneş enerjisi tedarik zincirindeki sera gazı emisyonlarındaki azaltmayı hızlandırmak için piyasa bilincini genişletmeye çalıştığına işaret eden Demirdağ, “İttifak, ultra düşük karbonlu PV’nin yaygınlaştırılmasına kendini adamış paydaşlardan oluşan dünyanın en önemli ve en prestijli güneş enerjisi organizasyonlarından biri konumunda bulunuyor.” diye konuştu.
Demirdağ, ittifakın düşük karbonlu güneş paneli ile ilgili ekipmanın üretimi ve piyasaya sunulmasını amaçladığını belirterek, “İngot, wafer, hücre, panel, polisilikon gibi elemanları daha çevreci hale getirmek üzere ultra düşük karbonlu ürün kullanmanız gerekiyor. Bizim süper teşvikimize bakarsanız, biz tesislerimizde güneşten elektrik üretmek için dev bir çalışma yapıyoruz. Tüm fabrikalarda enerji ihtiyacımızı karşılamak için Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’ne eklenen 5.1.h maddesi çerçevesinde güneş enerjisi santrali kurmak için çalışmalar yapıyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren fabrikalarımızda ihtiyaç duyduğumuz elektrikten daha fazlasını güneş panellerinden karşılayacağız.”değerlendirmesinde bulundu.
“Karbon Pozitif” Şirket Olma Hedefi
Demirdağ, çevreci bir şirket olarak yatırımlarını hızlandırdıklarını anlattı.
Ultra Low-Carbon Solar Alliance’ın hassasiyet gösterdiği konuların her geçen gün daha da arttığını ve şirket olarak çalışmalara özen gösterdiklerini ifade eden Demirdağ, şunları kaydetti:
“Karbon pozitif bir şirket olacağız. Yani karbon ayak izi olan değil, dünyada karbonu silen bir şirket olarak yatırımlarımıza devam edeceğiz. Niğde’de yaptığımız 130 megavat proje de, Smart Güneş Teknolojileri’ne ait. Mevcut santrallerimizde yaptığımız temiz enerji yatırımlarımızla karbon ayak izimizi siliyoruz ama üretimimiz büyürken, hücre üretiminden gelecek karbon ayak izimizi, yani ingot ve wafer üretiminden gelen karbon ayak izini de sıfırlayacağız. Üyesi olduğumuz Ultra Low-Carbon Solar Alliance’ın hassasiyet gösterdiği konular her geçen gün daha da artıyor ve biz bu doğrultuda çalışmalarımıza ayrı özen gösteriyoruz. Çok yakında karbonsuz hücre ile birlikte Çin’e bağlı olmayan lojistik gibi kavramları da konuşacağız.”
Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu, Türkiye’ye aktarılacak olan 1 milyar ABD doları tutarındaki finansmanı onayladı.
Türkiye Deprem İyileştirme ve Yeniden İnşa Projesi, sağlık hizmetlerinin yeniden tesis edilmesine, hasar gören veya tahrip olan belediye altyapısının yeniden inşasına ve 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’nin güneyini vuran iki depremde hasar gören veya yıkılan kırsal konutların onarımına veya yeniden inşasına yardımcı olacak. Proje faaliyetleri depremden en fazla etkilenen ve yaklaşık 14 milyon insanın yaşadığı 11 ili kapsayacak.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez projenin onaylanması vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları belirtti:
“Dünya Bankası, depremlerin gerçekleştiği günden bu yana Türkiye’nin yanındadır ve afet riski yönetimi ve doğal afet sonrası yeniden inşa alanlarındaki deneyimlerini ve uzmanlık birikimini paylaşmaktadır. Bu devasa yıkım sonrasında devam eden çabaların birkaç yıl süreceğini ve önemli miktarlarda kaynak gerektireceğini iyi biliyoruz. Bu yolculukta, Türkiye’nin yanında olacağız ve etkilenen toplulukların yeniden inşasına yardım edeceğiz.”
Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Depremlerin gerçekleşmesinden hemen sonra Dünya Bankası tarafından gerçekleştirilen bir Küresel Hızlı Afet Sonrası Hasar Tahmin (GRADE) çalışmasında, doğrudan hasar maliyeti 34 milyar ABD$ olarak tahmin edilmişti. Bu tutar içerisinde, konut binaları toplam fiziksel hasarın yarısından fazlasını oluştururken, konut dışı binaların (sağlık tesisleri, okullar, kamu binaları ve özel sektör binaları gibi) payı yaklaşık yüzde 30, altyapı tesislerinin (yollar, elektrik, su temini) payı ise yaklaşık yüzde 20 olmuştur.
Türkiye Deprem İyileştirme ve Yeniden İnşa Projesi, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye tek seferde sağladığı en büyük finansman paketidir. Altyapının ve kırsal konutların yeniden inşasını, kamu hizmetlerinin yeniden tesisini ve ekonomik iyileştirmeyi ve geçim kaynaklarının yeniden tesisini hedefleyen genel bir Dünya Bankası destek paketinin bir parçasını oluşturmaktadır. Proje faaliyetleri ayrıca gelecekteki deprem ve iklim tehlikelerine karşı direnci, sürdürülebilirliği, kapsayıcılığı ve enerji verimliliğini destekleyecektir.
Projenin ana bileşenleri şunlardır:
Belediye Altyapısının ve Hizmetlerinin Yeniden Tesisi: Bu bileşen su, yağmur suyu şebekesi, katı atık yönetim tesisleri ve belediye itfaiye istasyonları gibi kritik belediye altyapısının ve tesislerinin rehabilitasyonunu ve yeniden inşasını, ayrıca hasar görmüş olan acil durum müdahale ve belediye ekipman ve araçlarının (itfaiye ve kurtarma araçları, katı atık toplama araçları) yenilenmesini içerecektir. Bu hizmetlerin yeniden tesisinden 3,1 milyon kişinin faydalanması beklenmektedir.
Sağlık Hizmetlerinin Yeniden Tesisi:
Bu bileşen depremden etkilenen insanlar için sağlık hizmetlerinin yeniden tesis edilmesi üzerinde odaklanacaktır. Bu kapsamda, yıkılan veya hasar gören birinci basamak sağlık hizmeti binalarının yerine prefabrike birinci basamak sağlık tesislerinin kurulması ve dağınık kırsal yerleşim yerlerine ve çadır kentlerde veya prefabrike konteynır evlerde yaşayan insanlara ulaşmak için mobil kliniklerin konuşlandırılması da yer alacaktır. Sadece depremden etkilenen bölgelerde değil, aynı zamanda yerinden edilen insanların ve nakledilmiş hastaların yoğun bir şekilde bulunduğu illerde olmak üzere, yeni prefabrike acil durum hastanelerinin ve mevcut hastanelerin faaliyetlerini desteklemek için tıbbi ekipman da sağlanacaktır. Bu faaliyetler sayesinde, yaklaşık 3 milyon kişinin sağlık hizmetlerine erişimini yeniden sağlaması beklenmektedir.
Kırsal Konutların Yeniden İnşa ve İyileştirme: Bu bileşen yıkılmış veya hasar görmüş olan, yaklaşık 7.000 kişinin yaşadığı 2.000 kırsal konut ile birlikte ahırlar gibi kırsal geçim kaynakları bakımından hayati önem taşıyan binaların iklime ve afete dirençli bir şekilde yeniden inşasını ve etkilenen köylerdeki temel altyapının ve sosyal tesislerin onarımını veya yeniden inşasını finanse edecektir.”
Dünya Bankası Proje Ekibi Liderlerinden birisi olan Bontje Marie Zaengerling proje ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Milyonlarca depremzedenin geçici barınma tesislerinde ve konutlarda yaşadığını düşündüğümüzde, bu proje depremden etkilenen insanlar üzerinde en olumlu etkiyi yaratacak en acil ihtiyaçlar üzerinde odaklanmaktadır. Ayrıca, tüm bu yeniden inşa ve onarım çalışmaları, gelecekteki doğal ve iklimle ilgili afetlere karşı direnci sağlayacaktır.”
Yapılan açıklamanın devamında ise şu noktalara dikkat çekildi:
“Dünya Bankası, afet riski yönetimi, belediye altyapısı, konut ve sağlık alanlarında Türkiye için önemli ve güvenilir bir ortaktır. Şu anda uygulanmakta olan diğer Dünya Bankası finansmanlı projeler arasında, 2020 ve 2021 yıllarındaki afetlerden etkilenen belediyelerde yeşil ve dirençli yeniden inşa çalışmalarını destekleyen Türkiye Deprem, Taşkın ve Orman Yangınları Acil Durum Yeniden İnşa Projesi; tehlikelere karşı kırılgan durumdaki şehirlerde dirençli konutları ve belediye altyapısını destekleyen İklim ve Afetlere Dirençli Şehirler Projesi; okulların ve kamu binalarının dayanıklılığını güçlendiren Okullarda Afet Riski Yönetimi Projesi ve Deprem Dayanımı ve Enerji Verimliliği Projesi ile bazı bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı birincil ve ikincil korunmayı iyileştirmeye yönelik Sağlık Sisteminin Güçlendirilmesi ve Desteklenmesi Projesi yer almaktadır.
Dünya Bankası, Türkiye’nin deprem sonrası yeniden inşa ve iyileştirme çabalarına yönelik destekleri koordine etmek için diğer kalkınma ortakları ile birlikte çalışmaktadır.”
Ankara ve Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanlığı saraylarının inşaatı ile gündeme gelen Rönesans Holding, Hatay’ın ardından Malatya’da hayata geçirilecek deprem konutları projesinin ihalesini kazandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı iki sarayı inşa eden Rönesans Holding’e bağlı REC Uluslararası İnşaat, deprem konutlarının da adresi oldu. Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Marmaris Okluk Koyu’ndaki yazlık sarayı inşa eden şirket önce Hatay şimdi de Malatya’da yapılan ihaleleri kazandı. REC Uluslararası İnşaat, Hatay’da bin 131 konut inşaatı ile altyapı düzenlemesini 2 milyar 355 milyon TL’ye almıştı. Şirket, Malatya Yeşilyurt’ta da 2 bin 341 adet konut ve çevre düzenini 4 milyar 538 milyon TL’ye yapacak.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı deprem bölgesinde deprem konutları için yeni ihaleler düzenledi. Hatay Antakya İlçesi, 7. Bölge 2. Etap bin 131 Adet Konut İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi için 8 Haziran 2023’te REC Uluslararası İnşaat ile sözleşme imzalandı. Yine aynı tarihte Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, İkizce Mahallesi 2. Bölge 2. Etap 2 bin 341 Adet Konut İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşini de REC İnşaat kazandı. Rönesans Holding’e bağlı REC İnşaat, sadece 2023 yılında 31,4 milyar TL’lik kamu ihalesi aldı.
Rönesans Holding’in alt şirketi REC İnşaat, İstanbul Sancaktepe’de yapılacak şehir hastanesinin ihalesini de geçtiğimiz ay 16 milyar 138 milyon TL bedelle kazanmıştı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Yerleşkesi Üst Cerrahpaşa Hastane Yapıları Kompleksi Kaba İnşaat işi de mart ayında 2 milyar 60 milyon TL bedelle REC İnşaat Şirketi’ne verilmişti.
Konut dışı satış işlemlerinin büyük çoğunluğunu arsa ve tarlalar oluştururken, sektör uzmanları tiny house’ların yeni bir gecekondulaşma riski oluşturduğunu belirtti.
Ekonomim’den Leyla İlhan’ın haberine göre; Konut dışı satış işlemlerin 49 bin 114’ünü arsa, 86 bin 657’sini tarla oluşturdu. Ancak sektör uzmanları arsa -tarla alımlarında artan riske dikkat çekiyor. Alınan tarlalara ekim yapılamasının tarımı negatif etkileyeceği vurgulanırken, tarla üzerine yapılan tiny house’ların da yeni bir gecekondulaşma riski oluşturabileceği kaydediliyor. Ayrıca kullanılma ihtimali düşük olan bu yapıların kısa zamanda gereksiz bir yatırıma dönüşebileceği de ifade ediliyor.
Çiftçilik Tehlikede
Arsaya yoğun talep olduğunu, ancak alınan bu arazilerde çiftçilik yapılmadığını söyleyen Silivri Emlak Müsavileri Derneği Başkanı Mustafa Ersu Altınkök, “Alanlar çiftçilik için almıyor. Bu nedenle bölgede çiftçilik düşüyor. Sadece Selimpaşa bölgesinde 6-7 bin dönümde çiftçilik yapılıyordu. Ortalama senede dört beş bin ton buğday alınırken şu an buğday rekoltesi bin beş yüz tonlara düştü. Yandaki komşu ekmek istediğinde çok fazla icar paraları istenmeye başlandı. Eskiden dönüm başına en fazla 300 lira olan icar parası 700- 800 TL’lere çıkınca çiftçi zarar edeceğini düşünerek ekim yapamıyor. Yani diğer taraftan çiftçiliği tehdit ediyor” dedi.
Artan talebe bağlı olarak iki yıl önce İstanbul’da lüks gayrimenkul pazarlaması yapanların şimdi hepsinin kendini arsa uzmanı olarak tanıttığını söyleyen Altınköy, açıklamalarının devamında şunları söyledi:
“Bölgemizi tanımıyorlar, bilmiyorlar. Mesela ben şimdi Taksim’de veya Bakırköy’de ne kadar emlakçılık yapabilirim. Ama kendi bölgem Silivri’den Çanakkale’ye kadar köy köy bilirim. Kırklareli’de, Edirne’de veya Tekirdağ’da bir hayal satıyorlar insanlara. Bildiğin buğday ekili tarlayı, yirmi dönüm, otuz dönüm almışlar. Hisse yapıyorlar, kooperatif sitesi yapıyorlar. Elektriği, yolu yok. Harita üzerinde kendileri bir proje hazırlayıp, işte evler böyle olacak. konaklama yerleri şöyle olacak diye. Evrak üzerinde birtakım düzenlemeler yaparak insanlara broşürlerden yer satıyorlar.
Arsada hisseli satışlar yaygın. Yani yarın öbür gün satmak istese hissesini satar. Ancak hissedarlardan birine borcu olursa, yerin tamamına el koyuluyor. O zaman kendi yerinizi satamıyorsunuz. Hisseli tapunun böyle bir riski olabiliyor.”
Yeni Bir Gecekondulaşma Sorunu Oluşabilir
Arsa geliştirme alanında yaptığı çalışmalarla tanınan CVS Hava Kent Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Erkut Çavuşoğlu, arsa ve tarlaya olan kontrolsüz talebin tarım alanları üzerinde olumsuz etkisi kadar gecekondulaşma konusunda da yeni bir risk yarattığını söyledi.
Bu konuda özellikle tiny house’ların yarattığı riske vurgu yapan Erkut Çavuşoğlu, “Tarlaya yapılan tiny house’ın altına beton döküp yapanlar var. Yarın öbür gün bunlara ruhsat verildiğinde 1980’lerde olduğu binlerce yeni gecekondu sorunu oluşabilir” dedi.
Birkaç yıl sonra tiny house sayısının 500 bine çıkmasının sözkonusu olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Artık eşlerin ikisi de çalışıyor. Dolayısıyla yılda bir hafta kullanım için 1 milyon TL harcamak doğru doğru değil. Belki bir hevesle alınan bu yapılar daha sonra kullanılmayacak. Dolayısıyla sonra bunlar nasıl yok edilecek. Ayrıca yanlış alana yatırım yapıldığı için sınırlı tasarrufl arın da boşa harcanmasına neden olabilir” yorumunda bulundu.
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD), Yapı Sektörü Raporu 2022’yi kamuoyu ile paylaştı.
Dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik genel değerlendirme ve öngörülerle birlikte inşaat sektörü ve inşaat malzemesi sanayisine ait temel verilerin analiz edildiği ‘Türkiye İMSAD Yapı Sektörü Raporu 2022’de, inşaat malzemesi sanayisine yönelik şu bilgiler öne çıktı:
2022 yılında dünya inşaat malzemesi pazarı geçen yıla göre yüzde 2,3 büyüyerek 6,35 trilyon dolara yükseldi.
2022 yılında dünya inşaat malzemesi ihracatı geçen yıla göre yüzde 8,1 artarak 1,21 trilyon dolara çıktı.
Dünya inşaat malzemesi ihracatında Çin, 307,6 milyar dolar ile en büyük ihracatçı ülke konumunda olmayı sürdürdü.
Türkiye 33,74 milyar dolar ihracatı ile 2022 yılında yine en büyük ihracatçı ülke oldu.
2022 yılı itibarıyla en büyük ithalatçı,166,0 milyar dolar ile ABD oldu. ABD’nin 2022 yılında ithalatı geçen yıla göre yüzde 21,3 arttı.
Türkiye 2022 yılında 10,48 milyar dolar inşaat malzemesi ithalatı ile bir önceki yıla göre 7 basamak yükselerek ithalatçı ülke konumunda yer aldı.
2022 yılında Türkiye inşaat malzemesi sanayi üretimi 2021 yılına göre sadece yüzde 0,2 arttı. Sanayi üretimi özellikle dış talepteki düşüş ile yavaşladı.
Türkiye İnşaat malzemesi iç pazarı 2022 yılında cari fiyatlarla yüzde 107,9 büyüyerek 185 milyar TL olarak gerçekleşti.
Türkiye inşaat malzemesi ihracatı 2022 yılında geçen yıla göre yüzde 9,5 artarak 33,74 milyar dolara yükseldi. Miktar olarak düşüş, birim değer olarak ise artış gerçekleşti.
ABD 2022 yılında Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı oldu. ABD’yi sırasıyla Almanya ve İsrail izledi.
Türkiye’nin 2022 yılında dünya inşaat malzemesi ihracatındaki payı yükselerek yüzde 2,79’a çıktı.
Türkiye inşaat malzemesi dış ticareti 36 alt gruptan oluşurken, 2022 yılında 27 alt grupta ihracat geçen yıla göre arttı.
İnşaat malzemesi ithalatı 2022 yılında geçen yıla göre yüzde 21,8 artarak 10,48 milyar dolara yükseldi.
2022 yılında inşaat malzemesinin 36 alt grubunun 30’unda ithalat geçen yıla göre artarken, 6 malzeme alt grubunda geriledi.
Türkiye’nin en çok inşaat malzemesi ithalatı yaptığı ilk 3 ülke yine Çin, Almanya ve İtalya oldu.
İç pazarın ithalat ile karşılanma oranı yüzde 14,8’e çıktı.
İnşaat malzemesi net dış ticaret fazlası 2022 yılında 23,26 milyar dolara ulaştı.
İnşaat malzemesi dış ticaretinde 2022 yılında ihracat miktar olarak geçen yıla göre yüzde 11 azalarak 57,65 milyon tona indi, ithalat ise yüzde 17,5 artarak 3,56 milyon tona çıktı.
Ortalama ihracat birim fiyatları 2021 yılında 0,48 dolar/kg iken 2022 yılında 0,59 dolar/kg olarak gerçekleşti. Ortalama ithalat birim fiyatları ise 2021 yılında 2,84 dolar/kg iken 2022 yılında 2,94 dolar/kg oldu.
Sistem Alüminyum İcra Kurulu Başkanı Ayhan Yerebakan, “Türkiye’de kişi başına alüminyum kullanımı gelişmiş ülkelerin neredeyse yarısı seviyesinde. Bu da pazarın büyümeye açık olduğunu gösteriyor” dedi.
Yüksek oranda geri dönüşümlü ürün olması nedeniyle dünyada ve Türkiye’de alüminyuma olan talep her geçen gün artıyor.
Dünya Gazetesi’nden Nilgün Özdemir’in haberine göre; Sistem Alüminyum İcra Kurulu Başkanı Ayhan Yerekaban, alüminyumun hafif, dayanıklı ve işlemesi diğer metallere göre daha kolay olduğunu için tercih edildiğini belirtti. Tüm bu özellikleri sayesinde alüminyumun dünyanın birçok ülkesinde kullanıldığını anlatan Yerebakan, “Alüminyum profil üretiminde teknolojik gelişim ve üretim kabiliyeti açısından dünya ile aynı konumda yer alıyoruz. Türkiye alüminyum pazarında kişi başı kullanımda gelişmiş ülkelerin yarısı seviyesinde. Bu da olumsuz bir yaklaşımdan ziyade pazarın büyümeye açık olduğunu gösteriyor” dedi.
Ham madde ve yardımcı malzeme fiyatlarındaki iniş çıkışların, artan enerji ve işçilik maliyetlerinin sektörü zorladığına dikkat çeken Yerebakan, nitelikli eleman eksikliğinin büyük sorun olduğuna işaret etti. Türk sanayicisinin üretirken, hareket alanının kısıtlandığını kaydeden Yerebakan, bu zorlukları aşmak için uzun vadeli düşünerek hareket edilmesi gerektiğini belirtti. Sanayicinin kendisini sürekli güncellemesi gerektiğini anlatan Yerebakan, katma değerli üretimin Türk sanayisini canlandıracağını vurguladı.
70 ülkeye ihracat hedefi
Mimari sistemler ile endüstriyel uygulamalar için gerekli olan alüminyum profilleri ürettiklerini söyleyen Yerebakan, bu yıl ihracat yapılan ülke sayısını 60’tan 70’e çıkarmayı hedeflediklerini ifade etti. 330 bin metrekarelik tam entegre üretim tesisinde, geniş pres hattı ve Ar-Ge departmanının müşterilerine özel çözümler sunduklarını bildiren Yerebakan, “29 yıllık deneyimimiz ve yenilikçi vizyonumuzla 2023 yılında da büyümeye devam edeceğiz” diye konuştu. Yapı, otomotiv, havacılık, denizcilik, beyaz eşya, aydınlatma ve enerji gibi sektörler için özel ürünler ve çözümler geliştirdiklerini belirten Yerebakan, üretimin yüzde 60’ını ihraç ettiklerini bildirdi. Geçtiğimiz yıl 310 milyon doların üzerinde ciro gerçekleştirdiklerini anlatan Yerebakan, yurt dışı çalışmalarına hız verdiklerini kaydetti.
“Satışlar iki kat arttı”
Büyüme odaklı yatırımları sayesinde satışları son 6 yılda iki kat artırdığını söyleyen Yerekaban, “Tekirdağ Ergene’deki fabrikamızda bulunan 9 ekstrüzyon pres hattı, 2 dövme pres hattı ve iki kompozit panel hattı ile Türkiye’de tam entegre üretim gerçekleştiren öncü firmalardan biriyiz. Bu özelliğimiz sayesinde, aynı anda farklı boyutlarda üretim yaparak müşterilerimize daha hızlı ve esnek çözümler sunabiliyoruz. Hem insan odaklı hem de çevreye duyarlı bir üretim anlayışı benimseyerek, paydaşlarımızın beklentilerini en üst seviyede karşılıyor, alüminyumun kullanıldığı her alanda, en güvenilir ve en yenilikçi çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Otomotive ve havacılık sektörlerine özel çözüm
Ayhan Yerekaban, bu yıl dövme pres hatları için hayata geçecek yeni fabrikayla otomotiv ve havacılıktaki tüm ihtiyaçlara cevap verileceğini kaydetti. Yerekaban, kurumsallaşmayı odağına alan bir firma olarak, alanında uzman danışmanlarla başladıkları kurumsal ve dijital dönüşüm yolculuklarında bu yıl içinde SAP projesini devreye alacaklarını belirtti. Ham madde tedarikinden ürün sevkiyatına kadar her aşamada kalite bilincini ön planda tuttuklarını söyleyen Yerebakan, ayrıca ürün ve hizmet faaliyetlerinde müşteri beklenti ve memnuniyetini üst düzeyde karşılamayı hedeflediklerini belirtti.
Polonya’da üretime açılan polimer fabrikası hakkında bilgi veren Ülke Başbakanı Mateusz Morawiecki, “Bugün Polonya’nın son yıllardaki en büyük sanayi projesini başlatıyoruz. Bu fabrika Polonya ekonomisi için kilit önem taşıyor.” dedi.
AA’nın haberine göre; Polonya’nın devlet kontrolündeki kimya şirketi Grupa Azoty, yeni istihdam yaratma ve Polonya’nın enerji bağımsızlığını güçlendirme amacıyla kuzey batıdaki Police şehrinde 1,6 milyar avroluk polimer fabrikasını hizmete sundu.
Açılışın ardından basın mensuplarına değerlendirmede bulunan Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, “Bugün Polonya’nın son yıllardaki en büyük sanayi projesini başlatıyoruz. Bu fabrika Polonya ekonomisi için kilit önem taşıyor.” ifadelerini kullandı.
Başbakan Morawiecki yeni tesisin Polonya’da “imalat ve yeni teknoloji alanında yüksek vasıflı kişiler” için “binlerce yeni iş” yaratılmasına yardımcı olacağını kaydetti.
Polonya’da yayımlanan Parkiet gazetesinde yer alan habere göre, yeni tesisin inşası 7,2 milyar zlotiye (1,6 milyar avro) mal oldu ve propen ve polipropilen olmak üzere iki polimer üretecek.
Grupa Azoty, söz konusu fabrikanın üretim kapasitesi açısından Orta ve Doğu Avrupa’da kendi türündeki en büyük fabrika olduğunu açıkladı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan Darıca Millet Kıraathanesi’nin üçüncü etabında kaba inşaat çalışmaları tamamlandı.
Şehit Er Gökhan Hüseyinoğlu Sahil Parkı ile başlayan, 2. etabıyla da Darıca ile Eskihisar’ı sahilden birleştiren Darıca Millet Bahçesi, Büyükşehir’in 3. etap projesi ile daha da genişleyerek bölge sakinleri ve Kocaelililerin hoşça vakit geçirebileceği alanlardan biri haline gelmeye devam edecek. 3. etapta şu an 180 dönümlük arazi üzerinde projelendirilen Millet Kıraathanesinin kaba inşaatı tamamlandı. Kıraathanenin şu an elektrik, duvar örme ve çevresindeki diğer imalatlar devam ediyor.
Çelik Çatı İmalatı Bitirildi
Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı ekiplerinin yoğun çalışması ile devam eden 3.etap çalışmaları kapsamında Millet Kıraathanesinin kaba inşaatı tamamlandı. Çelik çatı imalatının da bitirildiği bina da şu an elektrik ve havalandırma hatlarının işleri yapılıyor. Duvar örme çalışmasının neredeyse tamamlandığı binanı etrafına beton dökümü yapılıyor. Ayrıca 3. etap içerisindeki yürüyüş ve diğer yolların beton dökümleri gerçekleştiriliyor.
600 Tonluk Su Deposu Yapılıyor
Proje çalışmaları kapsamında taş duvar işlerinin tamamı bitirildi ve 300 tonluk su deponun inşa tamamlandı. 600 tonluk su deposunun da temel betonları döküldü. Yakın zamanda perde betonların inşasına başlanacak.
Sosyal Donatılar İnşa Edilecek
Darıca Millet Bahçesi’nin cazibesine cazibe katacak olan 3. etap projesinde Millet Kıraathanesi ve Meydanı, Giriş ve Karşılama Meydanındaki yansıma havuzları ve dinlenme alanları, Türk İslam Bahçesi, Koku Bahçesi, Gülistan, Oturma Alanları, Yürüyüş Yolları, Bisiklet Yolları, Dinlenme Alanları ve bin 110 araçlık otopark yer alacak.
3 bin 260 metrekare alanda vatandaşlara kapısını açacak olan Millet Kıraathanesi’nde ise 300 kişilik yetişkin kütüphanesi, 80 kişilik çocuk kütüphanesi, 160 kişilik çok amaçlı salon, kafeterya, toplantı salonu, workshop alanı ve açık hava kitap okuma alanları bulunacak.
Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değer hesabında güvenilir sonuçlara ulaşan ve bu çalışmalarıyla alanında tek olan Endeksa, ‘Kent Kıymet Raporu’ serisi ile illeri mercek altına almaya devam ediyor.
Bu kez Antalya’yı mercek altına alan Endeksa raporuna göre; Antalya’nın en çok değerlenen ilçesi Gazipaşa olurken, ilçede 2+1 konutların ortalama satış fiyatı 2.714.460 TL, 3+1 konutların ortalama satış fiyatı ise 3.726.150 TL oldu.
Gayrimenkul değerlemede dijital teknolojilerin gelişmiş olanaklarını kullanan Endeksa, nabzını tuttuğu konut sektörünün ardından şimdi de ‘Kent Kıymet Raporu’ Serisi ile illeri mercek altına almaya devam ediyor.
Antalya’nın nüfusu 2.688.004, konut sayısı ise; 1.424.650. Antalya’nın en çok değerlenen ilçesi Gazipaşa olurken, Gazipaşa ilçesinde ortalama kira fiyatı 15 bin 111 TL, 1+1 konutların ortalama satış fiyatı 2.341.800 TL, 2+1 konutların ortalama satış fiyatı 2.714.460 TL, 3+1 konutların ortalama satış fiyatı ise 3.726.150 TL, 4+1 konutlar ise 5.894.325 TL oldu.
Antalya’da 0-4 yaş aralığındaki konutların birim metrekare satış fiyatı 28.778 TL, 4-10 yaş aralığındaki konutların birim metrekare satış fiyatı 27.036 TL, 10-15 yaş konuların birim metrekare satış fiyatı 28.110 TL ve 16+ yaş konutların birim metrekare satış fiyatı 24.264 TL oldu.
15 Bin TL’ye Hangi İlçede Kaç Metrekare Konut Kiralanabilir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Adil Karaismailoğlu, ‘’Ankara-İzmir arasındaki 508 kilometrelik mesafe 3,5 saate düşecek.” dedi.
10. Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı’nın 3. Konferans açılış oturumunda konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Adil Karaismailoğlu, Türkiye’nin son 21 yılda ulaştırma sektöründe çok büyük adımlar attığını kaydederek, dev ulaştırma ve altyapı projelerine ilişkin örnekler paylaştı.
Adil Karaismailoğlu, 2003- 2023 yıllarında 193,9 milyar dolarlık ulaştırma, haberleşme ve altyapı yatırımı yaptıklarını belirterek, bu yatırımdan kara yollarının 40 milyar dolarlık pay aldığını söyledi.
‘’2024 Sonunda Bitirmeyi Hedefliyoruz’’
Artık ağırlık verecekleri demir yolunda 2053’e kadar 64 milyar dolarlık yatırım hedeflediklerini dile getiren Karaismailoğlu, bu alanda son olarak Ankara-Sivas Hızlı Tren Hattı’nı açtıklarını anlattı. Karaismailoğlu, şu anda 29 bin 33 kilometre olan bölünmüş yol ağını 2053’te 38 bin 60 kilometreye çıkaracaklarını, demir yolu uzunluğunun ise 13 bin 919 kilometreden 28 bin 590 kilometreye yükseltileceğini kaydederek, yüksek hızlı tren ve hızlı tren bağlantısına sahip il sayısının ise 10’dan 52 olacağını bildirdi.
Karaismailoğlu, Ankara-İzmir Hızlı Tren Hattı’nın tam 508 kilometre uzunluğunda olduğunu ve çalışmaların devam ettiğini belirterek, “İnşallah 2024’ün sonunda bunu bitirmeyi hedefliyoruz. Ankara-İzmir arasındaki 508 kilometrelik mesafe 3,5 saate düşecek” şeklinde konuştu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Ticaret Bakanlığı ortaklığında sunulan geçici dış ticaret verilerine göre, mayıs ayında toplam ithalat oranı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,4 azalarak 5 milyar 320 milyon 345 bin dolara geriledi.
Bu tutarın 5 milyar 320 milyon 345 bin dolarlık kısmını enerji ithalatı olarak özetlenen “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar” oluşturdu.
Geçen yıl mayıs ayında bu rakam 6 milyar 942 milyon 500 bin dolar olarak kayıtlara geçmişti. Böylece enerji ithalatının tutarı yıllık bazda yüzde 23,4 azaldı. Öte yandan, ham petrol ithalatı mayısta geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 17,1 azalarak 2 milyon 462 bin 849 tona geriledi.
Yunanistan Turizm Konfederasyonu Araştırma Kuruluşu INSETE tarafından yapılan araştırmaya göre, ülke genelinde otel sektörüne son iki yılda toplam 8,6 milyar avroluk yatırım yapıldı.
INSETE’nin Yunanistan Ekonomik ve Endüstriyel Araştırma Vakfı’nın (IOBE)“Yunan Ekonomisine Katkı 2022 ” raporundaki verilerine dayandırdığı araştırmasında 2021’de 1 milyar 894 milyon, 2022’de de 2 milyar 33 milyon Avroluk yatırım yapıldığı belirtiliyor.
Araştırmaya göre 2021 yılında yeni otel yatırımları için toplam 1 milyar 6 milyon Avro yatırım yapıldı. Bunun da 226 milyonu 5 yıldızlı otellere, 488 milyonu 4 yıldızlı otellere 219 milyon avrosu da 3 yıldızlı otellere harcandı
2022’de de yeni otel yatırımlarına 1,4 milyar avro harcandı. Bunun da 511 milyonu 5 yıldızlı, 466 milyonu 4 yıldızlı ve 299 milyon avrosu 3 yıldızlı otellere harcandı.
INSETE raporunda bu tesislerde toplam 25.000 yeni oda olduğu, bunun 5.182’si 5 yıldızlı otellerde, 8.181’i 4 yıldızlı birimlerde, 5.860’ı da 3 yıldızlı otellerde ve 5.711’i 1 ve 2 yıldızlı otellerde olduğu belirtiliyor.
2021-2022 döneminde otel yenilemeleri için de toplam 1 milyar 45 milyon avro yatırım yapıldı. Yenilimi yatırımlarının 615 milyonu 5 yıldızlı, 396 milyonu 4 yıldızlı, 270 milyonu 3 yıldızlı ve 171 milyon avrosu da 1- ve 2 yıldızlı tesislere harcandı.
Akkuyu Nükleer ve Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un katılım gösterdiği beşinci Nükleer Santraller Fuari ve dokuzuncu Nükleer Santraller Zirvesi İstanbul’da düzenlendi.
Akkuyu Nükleer Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva, foruma ilişkin yaptığı açıklamada, “Akkuyu NGS proje şirketleri her yıl NPPES Zirvesi etkinliklerine katılıyor. NPPES, Türkiye’nin ilk nükleer enerji santralinin inşasındaki tüm potansiyel katılımcılar için bir iletişim platformudur. nTüm Türk tedarikçilere proje hakkında güncel bilgi sağlamak bizim için çok önemli. Türkiye’deki çeşitli sektörlerden temsilcileri projeye aktif olarak dahil etmeye ve yıllardır birçok nükleer teknoloji uygulamasında lider olan Rosatom’un iş tekliflerinin ufkunu genişletmeye devam ediyoruz” dedi.
Akkuyu Nükleer Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko ise NPPES-2023’ün açılış töreninde şöyle konuştu:
“Rosatom, Türkiye Cumhuriyeti ile ortaklığımızı takdir ediyor ve geliştirilmesi için büyük bir potansiyel görüyor. Rosatom, yeni iş birliği alanlarını görüşmeye her zaman açıktır. Elbette buna yeni yüksek kapasiteli nükleer güç santrali projeleri de dahil olabilir, ancak her şey bunlarla kalmayacaktır. Potansiyel ortaklarımıza su arıtmadan araştırma reaktörlerine ve nükleer tıbba kadar çeşitli alanlarda ürün ve çözümler sunmaya hazırız.”
‘’Pek Çok Alanda Kapılarımız Türk Ortaklarımıza Açıktır’’
Kuzey Afrika Bölge Başkan Yardımcısı ve Bölge Merkezi Direktörü Alexander Voronkov, “Bugün Rosatom, hem nükleer enerji dışı hem de nükleer olmayan alanlarda Türk ortaklarımızın ilgisini çekebilecek iyi bir ürün ve hizmet seti sunuyor. Son yıllarda Akkuyu NGS’nin hayata geçirilmesinde Türk iş dünyası ile başarılı bir iş birliği deneyimi yaşadık. Bu iş birliği alanlarını geliştirmenin kesinlikle mantıklı olduğuna inanıyoruz. Tuzdan arındırma ve su arıtma çözümleri, tarımsal ve endüstriyel uygulamalar için radyasyon teknolojileri ve nükleer enerji sektörü dışındaki işletmeler için nükleer bilim ve teknoloji merkezlerinin inşası ve diğer pek çok alanda kapılarımız Türk ortaklarımıza açıktır. Buradaki beklentiler çok geniş ve Türkiye pazarında teknolojilerimize yönelik mutlak talep konusunda güvenimiz tam” diye konuştu.
“Akkuyu NGS Projesi Türkiye’de Yeni Bir Endüstri Oluşturuyor’’
Akkuyu Nükleer İnşaat ve Üretim Organizasyon Direktörü Denis Sezemin forumda yaptığı konuşmada, her bir güç ünitesinin inşaat durumu hakkında bilgi verdi ve şunları söyledi:
“Bu yıl Akkuyu NGS’nin 1’inci ünitesinde genel kurulum çalışmalarını ve işletmeye alma öncesi işlemleri başlatabilmemiz için güç aktarım tesislerinin, kara tesislerinin ve yardımcı binaların hazırlığını bitirmemiz gerekiyor. Akkuyu NGS Projesi Türkiye’de yeni bir endüstri oluşturmaktadır. Proje ile Türkiye daha istikrarlı bir enerji sisteminin yanı sıra nükleer enerji alanında yetkinlik geliştirme ve üreticilerin daha sonra uluslararası pazarlara girme fırsatına kavuşuyor. Akkuyu NGS Projesi ekonomik büyümeye, altyapının, yerel üretimin, bilim ve eğitim alanının ve diğer sektörlerin gelişimine katkıda bulunmakta ve önümüzdeki yıllar boyunca Türkiye’nin kalkınmasını desteklemeye devam edecektir.”
Denis Sezemin ayrıca Akkuyu NGS’nin yerelleştirme programı kapsamındaki olumlu dinamiklere de dikkat çekerek, “Geçtiğimiz yıl, projeye sağlanan ekipman, malzeme ve hizmetler için Türk şirketlerine verilen sözleşmelerin toplam tutarı 1 milyar dolardan fazla artarak 3,2 milyar dolardan 4,3 milyar dolara yükseldi” dedi.
Türkiye’nin İlk Nükleer Projesi Çok Önemli
TESTKO Baş Koordinatörü Necip Koyuncu değerlendirmesinde, “Akkuyu Nükleer ile yaklaşık iki yıldır çalışıyoruz. Sahanın güvenliğini sağlamak için binalar inşa ettik. Akkuyu NGS şantiyesinde binayı baştan sona inşa etmeyi başaran, cephe, iletişim, iç kaplamalar gibi tüm işleri tamamlayan sadece biziz. Akkuyu, Türkiye’nin ilk nükleer projesi ve bu nedenle çok önemli. Muazzam bir deneyim kazandığımız bu projedeki çalışmalarımızdan gurur duyuyoruz” diye konuştu.
Akkuyu, Teknolojimizin ve Bilgi Birikimimizin Gelişmesine Yardımcı Oluyor
Bayramoğlu Endüstri Holding Yönetim Kurulu Başkanı Burak Çeliktaş ise “Ülkemizin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu NGS sahasında kısa bir süre önce çalışmalara başladık. Ayrıca, yine nükleer endüstrinin bir parçası olan CERN ile çalışmalarımız da paralel olarak devam etmektedir. Tabii ki ülkemizdeki diğer nükleer santral projelerinde de yer almak isteriz. Akkuyu NGS Projesi, teknolojimizin ve bilgi birikimimizin gelişmesine yardımcı oluyor. Hem ekonomik açıdan hem de yeni yetkinliklerin kazanılması açısından önemli bir rol oynamaktadır. Türk şirketlerinin uluslararası iş birliği geliştirmeleri için büyük fırsatlar var” diye konuştu.
Aquamatch Satış Yöneticisi Tuğçe Uzun da “Muhteşem bir etkinlik. İlginç bir seminer oldu. Etkinliğin hem verilen bilgiler hem de nükleer sektördeki saygın şirketlerin temsilcileriyle iletişim kurmak açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Sıhhi tesisat sistemleri ve atık su arıtma sistemleri üretiyoruz. Akkuyu NGS sahasında kendi geliştirdiğimiz bir su arıtma sistemi kurduk. Ayrıca su depoları da üretiyoruz. İnşaatı devam eden nükleer santralin ihtiyaçları için bugüne kadar dört projede yer aldık. Üçü halihazırda tamamlanmış olup dördüncüsü de son aşamadadır. İkincisi, reaktörler için su soğutması sağlayacak olan en önemli projedir. Akkuyu Nükleer ve Rosatom ile çok iyi bir ilişki geliştirdik” açıklamasında bulundu.
Eksen Belgelendirme Teknik Hizmetler LTD.ŞTİ. Teknik Müdürü Onur Boysan yaptığı açıklamada, “Çeşitli şirketlerden temsilcilerle bir dizi toplantı yaptık. Toplantılar çok verimli ve son derece faydalı geçti. Akkuyu NGS Projesi Türkiye’de bir ilk ve ilk kez nükleer enerjiyle ilgili bir projede yer alıyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Şu anda Rosatom’un Mısır’da inşa etmekte olduğu El Dabaa NGS için altyapı tasarımını geliştiriyoruz. Genel olarak, Zirvenin iki günü bizim için çok verimli geçti. Şirketimiz bu tür sektör forumlara düzenli olarak katılacaktır.” dedi.
Zirve kapsamında düzenlenen “21. Yüzyılda Nükleer Endüstri: Güvenlik, Güvenilirlik, Çevre” başlıklı ana panel oturumunda; UAEA Genel Müdür Yardımcısı ve Nükleer Enerji Bölümü Başkanı Mikhail Chudakov, Rosatom Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Başkan Yardımcısı ve Bölge Merkezi Direktörü Alexander Voronkov, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Uzmanı Hakan Hatipoğlu, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TÜNAŞ) Genel Müdür Yardımcısı Necati Kaya, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demirak sunum yaptı.
Rosatom bu yıl NPPES’te ilk kez, bünyesindeki şirketlerinin nükleer ve nükleer olmayan sektörlerdeki Türkiye piyasasına yönelik ürünlerini içeren çok yönlü bir teklif sundu. Konu ile ilgili özel bir panel kapsamında, Rosatom ürünlerinin Türkiye’de tanıtımı konusunda endüstri entegratörü olarak faaliyet gösteren REIN A.Ş’nin bir iştiraki olan RAOS Energy İş Geliştirme ve Satış Direktörü Faraç Alemdar bir sunum yaptı. Panele ayrıca, Rosatom Altyapı Çözümleri Şirketi Bölümünden Dmitry Repin su arıtma ve tuzdan arındırma çözümleri, ITC GET Şirketinden Aleksey Kovalevich modelleme ve simülasyon, Rusatom Servis Türkiye Şubesinden Arda Sapankaya biyogaz ve hidroelektrik, ve RAOS A.Ş’den ise Ksenia Nikolaeva çok amaçlı araştırma reaktörü çözümleri konularında sunum yaptılar.
Tema World, Tema İstanbul projesinin otel bölümü için Marriott International Grubu ile Marriott Executive Apartments markası için imzaları attı.
Yeni Akit’in haberine göre; Lanse edildiği günden itibaren büyük beğeni kazanan ve gayrimenkul sektörünün en önemli yatırımları arasında yer alanTema İstanbul’un merakla beklenen Tema World kısmındaki otel bölümünde Marriott International Grubu ile Marriott Executive Apartments marka kullanımı için imzalar atıldı. Toplamda 42 bin metrekare büyüklüğe sahip olacak olan otelde 208 oda yer alacak. Yurt içi ve yurt dışı ziyaretçilerin Premium konaklama deneyimini yaşayacağı Marriott Executive Apartments Hotel “Ev konforunda, standartların üzerinde” anlayışıyla misafirlerini ağırlayacak.
Şehrin Yeni İkonuna Global İmza
Sokak eğlenceleri, festivaller, engelli dostu tasarımı ve sahip olduğu oyuncaklarıyla eşsiz bir şehir ikonu olacak ve bölgedeki yaşama büyük bir ivme kazandıracak olan Tema World’ün içerisindeki Marriott Executive Apartments Hotel’de 1+1, 2+1, 3+1, 4+2 Dubleks Penthouselar yer alacak. Merkezi noktadaki konumu ve sunduğu hizmetlerle öne çıkan otel, uzun süre konaklama formatında rezidans modeliyle hizmet verecek.
Konfor ve Estetik Marriott Executive Apartments’ta
Yılda 15 milyon kişiyi ağırlaması beklenen ve içerisinde birbirinden eğlenceli ekipmanlar ve oyun parkları, dünya mutfaklarından restoranlar, 15 bin metrekarelik gölet, alışverişin gözde markalarını barındıran mağazalar gibi özel detayların bulunacağı Tema World’deki Marriott Executive Apartments Hotel’in, bulunduğu bölgeye büyük değer katması bekleniyor. İstanbul Havalimanı ve çevreyolu bağlantı yollarına yakınlığıyla ziyaretçilerine büyük bir avantaj sağlayacak olan otel, konfor, estetik ve ulaşım rahatlığını bir arada sunacak. Bölgesindeki üst segment yatırımların başında gelen Tema İstanbul bünyesindeki Tema İstanbul 2 konutlarına, Tema World’e ve Marriott Executive Apartments’a, yapımı planlanan iki metro hattı ile de ulaşım sağlanabilecek.
Sosyallik ve Eğlence Çağ Atlayacak
İstanbul’un hızla gelişen ve büyüyen ekonomisine önemli katkılar sağlaması beklenen Tema World, 267 bin metrekarelik dev bir alanda hayata geçiriliyor. 2024 yılının bahar aylarında kapılarını açması planlanan ve sahip olduğu unsurlarla şehre nefes aldıracak olan Tema World’ün, İstanbul’da sosyal yaşama yeni bir boyut kazandırması bekleniyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, yerinde dönüşümü hızlandırma amacıyla kendi evini inşa edenlere kredide hibe desteği sağlanacağını açıkladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, ilk ziyaretini geçen hafta Adıyaman’a, önceki gün de Malatya ve Kahramanmaraş’a yaptı. Dün de Hatay’a giden Özhaseki, bölgede incelemeler gerçekleştirdi.
Hatay’da yaptığı incelemelerden sonra AFAD İl Koordinasyon Merkezi’ndeki Planlama Çalışması Toplantısına katılım gösterdi. Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Mehmet Özhaseki, “Hasarımız büyük, toplamda 680 bin konuttan bahsediyoruz. 170 bin civarında da iş yeri ve depo gibi yıkılan yerlerimiz var. Toplamda 850 bin yapı ediyor. Hepsinin mali yükü ise 100 milyar dolar civarındadır.” açıklamasında bulundu.
Rezerv alanlara konutlar inşa edildiğinde mecburen bu bölgelerin yol, su, kanalizasyon istediğinin altını çizen Özhaseki, “Sonrasında konutlar etrafında sosyal donatı alanları gibi tesisleri de istiyor. Bütün bunların hazırlanması için 100 milyar dolarlık bir maliyet gözüküyor” diyerek, kendilerinin bunun üstesinden geleceğine dikkat çekti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, yaptığı son dakika açıklamasında ilk etapta 170 bin kadar konutun ihalesi yapılıp, inşasının sürdüğünü belirterek, “Şehirlerin merkezinde yerinde dönüşümü esas alarak yeni bir çalışma başlatıyoruz. Gittiğimiz şehirlerde, yörelerin insanlarıyla, sektör temsilcileriyle ve kentin ileri gelenleriyle bir araya gelerek, yeni formüller arıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Formüller hayata geçtiğinde çok kısa süre içerisinde yerinde dönüşümün yapılacağını vurgulayan Bakan Özhaseki, “Hatay için hazırladığımız planları arkadaşlarımız sundular. Neredeyse bütün arkadaşlarımız oybirliğiyle bu planların çok güzel olduğunu ifade ederek, planlara onay verdiler” şeklinde konuştu.
Merkezden başlayarak, çevreye doğru yayılan ve en çok beş katın geçerli olduğu zemin artı 4, zemin artı 3 ve zemin artı 2 gibi bir planlamanın söz konusu olduğunu dile getiren Özhaseki, “Bir taraftan rezerv alanlardaki konutlarımızı yapacak diğer taraftan da kadim Hatay’ı tarihi ve kültürel dokusuna uygun olarak sağlam, güvenli ve yerinde dönüşümle ihya ve inşa edeceğiz” açıklamasında bulundu.
Demiryolu hattındaki çeliği bile bükecek yer hareketinin olduğuna dikkat çeken Özhaseki, yapıya müsait olmayan alanlarda yapılaşmaya izin verilmeyeceğinin ve yeni bir yönetmelik üzerinde çalışıp daha sıkı tedbirlerle sürece devam edeceklerinin de altını çizdi. Bakan Özhaseki, dönüşümün, şehirlerin pratik bir şekilde canlılığa kavuşmasını ve yörenin kendine has mimarî üslubunu ortaya çıkarmasını sağlayacağına dikkat çekerek, “Yerelde yerinde dönüşümü teşvik ettiğimizde istihdam artıracak, ticari sektörler ön plana çıkaracak. Örneğin; inşaat sektöründe 140’a yakın kalem var ve alt gruplarla birlikte harekete geçtiğinde şehrin ticareti de canlanmış olacak” diye konuştu.
İnsanların kendi yerinde evlerini yapmalarını sağlayacak dönüşüm teşvik edildiğinde, çok hızlı bir şekilde herkesin kendi bloğunda bu işi sürdürebileceğini aktaran Özhaseki, “Deprem bölgelerinde vatandaş kredi, hibe ve süreç destekleri verip, işleri son aşamaya kadar getirdiğimizde bundan çok memnun oluyor. Bunun önünü açacak bir yasa hazırlığını da getiriyoruz. Konuyu, birkaç gündür gittiğim bütün deprem bölgelerinde ilgili sektör temsilcileriyle tartışıyorum” diye konuştu.
Sağlam, güvenli ve yerinde dönüşüm için çalışmalarına devam ettiklerini belirten Bakan Özhaseki, “Hibe ve krediyle dönüşüm için başlayacak projeleri biz hazırlayacağız ve adım adım takip edeceğiz. Çok titiz bir şekilde her bir aşamasını denetleyeceğiz.” dedi.
Ruhsattan mesken sürecine kadar bütün inşa ve imar sürecini, deprem yönetmeliğine ve belirlenen kriterlere uygunluğunun sıkı şekilde denetileceğini aktardı. Bakanlık olarak rezerv alanları bulmaya öncelik verdiklerine vurgu yapan Özhaseki, “Rezerv alanlarda yeni, doğru ve güvenli konutlar yapmak, bu konutların altyapılarını hazırlamak ve sonra da hak sahiplerini bu konutlara taşımak hedefimizdir. Ama bir taraftan da şehrin merkezinde ve yıkılmış halde bulunan, herkesin mülkiyetinde olan parseller var.” dedi.
Bir taraftan da fay kırıklarının ve dere yataklarının olduğu yerlerin olduğunu aktaran Bakan Özhaseki, burada yapılaşmaya asla izin verilmeyeceğini ifade ederek şunları söyledi:
“Çünkü o fay kırığı üzerine çelikten de bina inşa etseniz, bunu bükebilecek bir yer hareketiyle karşı karşıya kalır. Sonuç olarak; bizim denetimimizde, vatandaşın kendi evini yapmasına olanak verip bir an önce şehrin merkezinde yerinde dönüşümü sağlamış olacağız. Cumhurbaşkanımızın talimatı, 311 bin konutun bir senede teslim edilmesidir. 170 bininin ihalesini yaptık. Köy evlerinden teslim ettiklerimiz bile var. Bunun dışında, yerel aktörlerin devreye girmesiyle yeni hareketlenmeler de onların inşaat hızındaki becerilerine bağlı. İsterlerse 1 sene içerisinde yapabilirler. Biz zaten vatandaş kendi evini yapsın diye vatandaşa kredi de hibe desteği de vereceğiz. İnşallah sağlam, güvenli ve yerinde dönüşümle şehirlerimizi afetlere karşı dirençli ve eskisinden daha güzel, daha canlı hale getireceğiz.”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ticaret Bakanlığı tarafından derlenen bilgilere göre, Türkiye’de ihracat mayıs ayında, 21 milyar 659 milyon dolar seviyesine ulaştı.
Buna göre, Genel Ticaret Sistemi (GTS) kapsamında ihracat, mayısta geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 14,4 artarak 21 milyar 659 milyon dolar, ithalat yüzde 15,5 artışla 34 milyar 186 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Dış ticaret açığı, mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,6 yükselerek 12 milyar 527 milyon dolara çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı, Mayıs 2022’de yüzde 64 iken geçen ay yüzde 63,4’e geriledi. İhracat, ocak-mayıs döneminde ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 0,1 artışla 102 milyar 476 milyon dolar, ithalat yüzde 8,8 artışla 158 milyar 498 milyon dolar oldu.
Dış ticaret açığı, ocak-mayıs döneminde yüzde 29,3 yükselerek 56 milyar 22 milyon dolara çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı Ocak-Mayıs 2022’de yüzde 70,2 iken bu yılın aynı döneminde yüzde 64,7’e geriledi.
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, mayısta yüzde 15,6 artarak 17 milyar 434 milyon dolardan 20 milyar 162 milyon dolara çıktı. Mayısta enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 22,6 artarak 21 milyar 263 milyon dolardan 26 milyar 60 milyon dolara yükseldi.
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı mayısta 5 milyar 898 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 19,4 artarak 46 milyar 222 milyon dolara yükseldi. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,4 oldu.
Ekonomik faaliyetler incelendiğinde, ihracatta mayısta imalat sanayisinin payı yüzde 95,1, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 2,8, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,6 oldu.
Ocak-mayıs döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayisinin payı yüzde 94,6, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,4, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 olarak kaydedildi.
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta mayısta ara mallarının payı yüzde 74, sermaye mallarının payı yüzde 13,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 12 olarak hesaplandı. Ocak-mayıs döneminde ise ara mallarının payı yüzde 75,6, sermaye mallarının payı yüzde 13 ve tüketim mallarının payı yüzde 11,3 oldu.
Almanya İhracatta, Rusya İthalatta İlk Sırada
Mayısta ihracatta ilk sırayı 1 milyar 811 milyon dolarla Almanya aldı. Bu ülkeyi 1 milyar 306 milyon dolarla ABD, 1 milyar 56 milyon dolarla Birleşik Krallık, 1 milyar 11 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 4 milyon dolar ile İtalya izledi. Mayısta ilk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,6’sını oluşturdu.
Ocak-mayıs döneminde de ihracatta ilk sırada Almanya yer aldı. Bu ülkeye 8 milyar 924 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Almanya’yı 6 milyar 58 milyon dolarla ABD, 5 milyar 152 milyon dolarla İtalya, 4 milyar 934 milyon dolarla Birleşik Krallık, 4 milyar 858 milyon dolarla Rusya takip etti. Bu dönemde ilk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,2’sine karşılık geldi.
Mayısta ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Bu ülkeden yapılan ithalat 4 milyar 569 milyon dolar oldu. Rusya’yı 4 milyar 347 milyon dolarla Çin, 2 milyar 671 milyon dolarla Almanya, 1 milyar 809 milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri ve 1 milyar 633 milyon dolarla ABD takip etti. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 44’ünü oluşturdu.
Ocak-mayıs döneminde de ithalatta ilk sırayı Rusya alırken bu ülkeden 21 milyar 822 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Rusya’yı 18 milyar 483 milyon dolarla Çin, 11 milyar 428 milyon dolarla Almanya, 10 milyar 478 milyon dolarla İsviçre, 6 milyar 454 milyon dolarla ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,3’üne karşılık geldi.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre, mayısta bir önceki aya kıyasla ihracat yüzde 1,3, ithalat yüzde 9 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise mayısta geçen yılın aynı ayına kıyasla ihracat yüzde 0,4, ithalat yüzde 5,8 yükseldi.
Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, “ISIC Rev.4” sınıflaması içinde yer alan imalat sanayisi ürünlerini kapsıyor. Mayısta bu sınıflamaya göre imalat sanayisi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 95,1 oldu. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,7 olarak kayıtlara geçti.
Ocak-mayıs döneminde “ISIC Rev.4″e göre imalat sanayisi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,6 olarak hesaplandı. Aynı dönemde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,7 oldu.
Mayısta imalat sanayisi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 82,2 olarak belirlendi. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 9,6 olarak kaydedildi.
Ocak-mayıs döneminde imalat sanayisi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 78,4 oldu. Söz konusu dönemde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,2 olarak kayıtlara geçti.
Özel Ticaret Sistemi’ne göre mayısta ihracat, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 11,7 artarak 19 milyar 594 milyon dolar, ithalat yüzde 16,9 artışla 31 milyar 786 milyon dolar oldu.
Mayısta dış ticaret açığı yüzde 26,3 artarak 9 milyar 651 milyon dolardan 12 milyar 192 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı Mayıs 2022’de yüzde 64,5 iken geçen ay yüzde 61,6’ya geriledi.
Özel Ticaret Sistemi’ne göre ihracat ocak-mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,9 azalarak 93 milyar 371 milyon dolara düşerken ithalat yüzde 7 artışla 148 milyar 733 milyon dolara ulaştı.
Ocak-mayıs döneminde dış ticaret açığı yüzde 29,4 artarak 42 milyar 778 milyon dolardan 55 milyar 362 milyon dolara çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı Ocak-Mayıs 2022 döneminde yüzde 69,2 iken bu yılın aynı döneminde yüzde 62,8’e geriledi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yayımlanan Doğrudan Yatırımlar Bülteni’nin 2023 Birinci Çeyrek raporuna göre, Rus vatandaşlara yapılan konut satışları 2,5 kat arttı.
TEPAV tarafından yayımlanan Doğrudan Yatırımlar Bülteni’nin 2023 Birinci Çeyrek sayısı verilerine göre, 2023 yılı birinci çeyreğinde yabancılara konut satışı yüzde 24 düşerken Rus vatandaşlarına satışlar 2,5 katına çıktı.
TEPAV Doğrudan Yatırımlar Bülteni’nin 2023 Birinci Çeyrek sayısı yayımlandı. Buna göre, 2023 yılı birinci çeyreğinde doğrudan yabancı yatırım (DYY- inward FDI) girişleri 2,5 milyar dolar, yurt dışına doğrudan yatırım çıkışları (YDY – outward FDI) 1,4 milyar dolar olurken net girişler 1,1 milyar dolarlık seviyesi ile geçen yılki düzeyinin üzerinde gerçekleşti. Birinci çeyrekteki hareketler aylar itibarıyla incelendiğinde doğrudan yabancı yatırım girişlerinin kademeli olarak arttığı ve 2022 yılının ilk çeyreğine kıyasla 0,6 milyar dolar yüksek gerçekleştiği görüldü. Girişlerin seyrine paralel olarak net girişler geçen yılın aynı dönemine göre 0,4 milyar arttı.
Gayrimenkul Kaynaklı Net Girişler Yüzde 28 Arttı
Son dört çeyreğin en düşük net doğrudan yatırım girişi gerçekleşirken gayrimenkul yatırımları hariç tutulduğunda 0,3 milyar dolar net sermaye çıkışı kaydedildi. Gayrimenkul kaynaklı net girişler 2023 yılı ilk çeyreğinde 1,4 milyar dolarla geçen yıla göre yüzde 28 artış gösterdi. Diğer taraftan, bu dönemdeki 1,1 milyar dolar düzeyindeki net doğrudan yatırımları dikkate alındığında net gayrimenkul yatırımları hariç 0,3 milyar dolar düzeyinde doğrudan yatırım kaynaklı net sermaye çıkışının olduğu gözlendi.
2023 yılı birinci çeyreğinde yabancılara yapılan konut satışı yüzde 23,9 düşerken Rus vatandaşlarına satışlar 2,5 katına çıktı. İlk çeyrekteki satışlar toplamda 11 bin 025’e geriledi ve satışların yüzde 35,5’i Rus vatandaşlarına yapıldı. Yabancılara yapılan konut satışlarının 3 bin 915’i Rusya, 1444’ü İran ve 567’si Irak uyruklu vatandaşlar tarafından satın alındı. Satışların 3 bin 603’ü İstanbul, 4 bin 177’isi ise Antalya’da yapıldı. Antalya ve Mersin’de yabancılara yapılan konut satışları yıllık olarak sırasıyla yüzde 21,2 ve yüzde 19,9 artarken İstanbul’da yüzde 39,7 azaldı.
En Fazla Yatıtım Yapan Ülke Hollanda Oldu
İmalat sektörü Türkiye’de yapılan yabancı yatırımlarda birinci sektör olurken Hollanda 272 milyon dolarlık yatırımı ile en fazla yatırım yapan ülke oldu. Birinci çeyrek gelişmeleri geçen yıl ile kıyaslandığında elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme sektörü yüzde 24,5’lik payı ile öne çıkarken imalat sektörü geçen yıla benzer şekilde yüzde 43,5 payı ile birinci sektör oldu. Diğer taraftan, toptan ve perakende ticaret sektörünün payı yüzde 30,3’ten yüzde 18,1’e geriledi. Ülke dağılımlarında ise yüzde 26’lık payı ile ilk sıradaki Hollanda’yı yüzde 24,6 yatırım payı ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) takip etti. Geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında BAE yatırımları önemli oranda artarken İsviçre’nin oranı geriledi.
2023 yılı Ocak-Mart döneminde Türkiye’de kurulan yabancı sermayeli şirketlerin sayısı yüzde 12 oranında gerilemekle birlikte, Rusya ortaklı şirket sayısı 95’ten 308’e çıktı. Yüzde 26,3’ü Rusya ve İran ortaklı olan şirketlerin yüzde 58,8’i İstanbul’da kuruldu. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla Rusya ortaklı şirketlerin sayısı üç katına çıkarken Azerbaycan ortaklıların sayısı yüzde 16,9 artmış, diğer ülkelerde ise düşüşler yaşandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Ülkemizin mevcut ürünlerini daha fazla pazarda tanıtıyor, yeni ürünler geliştirerek ürün çeşitliliğimizi artırıyor; turizmi 12 aya ve Türkiye’nin 81 iline yayıyoruz.’’ dedi.
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) haziran ayı bilgilendirme toplantısını, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye Otelciler Birliği Başkanı Müberra Eresin ve Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’ın katılımıyla yaptı. Toplantıda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2022 yılında atılan adımlar neticesinde turizm gelirinin 46,3, milyar dolara, ziyaretçi sayılarının ise 52 milyona ulaştığını söyledi.
Türkiye’nin 2022’de 3 basamak birden yükselerek dünyada en fazla ziyaretçi alan 3’üncü ülke olduğuna işaret eden Ersoy, “2023 hedefini 60 milyon turist 56 milyar dolar turizm geliri olarak ilan ettik. Seçime ve depreme rağmen bu hedefimizi koruyoruz. 2028’de ise hedef 90 milyon turist ve 100 milyar dolar gelir olacak” diye konuştu.
Bakan Ersoy, “Ülkemizin mevcut ürünlerini daha fazla pazarda tanıtıyor, yeni ürünler geliştirerek ürün çeşitliliğimizi artırıyor; turizmi 12 aya ve Türkiye’nin 81 iline yayıyoruz. Ülkemiz, Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) ile hükümet nezdinde anlaşma yapan ilk ülke oldu ve Ulusal Sürdürülebilir Turizm Programını hazırladı. Turizm sektörünün sürdürülebilir büyümesini temin etmek üzere oluşturulan bu programın kapsamında, öncelikli olarak konaklama tesisleri yer almaktadır” dedi.
Pazardaki talebi görerek sektöre düzenleyici standartlar getirme kararı aldıklarını ifade eden Ersoy, “Programda geçişin 3 aşamalı olarak gerçekleştirilmesi planlandı. 2030’a kadar tamamlanması planlanan programın ilk aşaması 2023’te; ikinci aşaması 2025’te ve son aşama ise 2030’da gerçekleştirilecek olup bu süreçte tüm uluslararası standartların sağlanması hedeflendi. Eminim ki 2023 yılı turizmde yeni rekorları kıracağımız bir yıl olarak tarihe geçecektir” diye konuştu.
Turizm sektöründeki bugün itibariyle beklentilerinin yılın ikinci yarısıyla birlikte talepte artış trendinin devam edeceğini belirten Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin ise, sektörde yukarı doğru gidecek grafiğin oluşacağını söyledi.
TÜROB ve Sektör kuruluşları olarak kamu-özel sektör iş birliğinde atılacak adımlarla turizm sektörünün hedeflerine ulaşarak ülke ekonomisini, istihdamı ve kalkınmayı desteklemeye edeceğini söyleyen Eresin, “Bu yıl 60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm gelirine ulaşmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Azerbaycan Hedefi 1 Milyon 800 Bin Ziyaretçi
Müberra Eresin, Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, Türkiye Otelciler Birliği veTürk Hava Yollarıiş birliğinde,Alaska Turizm organizasyonuyla “Tek millet iki devlet” ülküsünden hareketle Azerbaycan’ın başkentiBakü’de son derece başarılı bir workhop gerçekleştirdiklerini söyledi. Eresin, “Bu tür çalışmalarla iki ülke arasında turizm hacmini kısa vadede1 milyon 800 bin ziyaretçiye çıkartacağımıza inanıyorum. Workshop çalışmalarımızın Eylül itibariyle Kazakistan, Özbekistan ve Suudi Arabistan’da devam edeceği müjdesini de sizlerle paylaşmak istiyorum” dedi.
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (OSB), Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle Dijital Dönüşüm Merkezi’ni hizmete açtı.
Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı’nın (BEBKA) mali katkılarıyla hizmete sunulan Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Dijital Dönüşüm Merkezi, düzenlenen toplantıyla paydaşlarına tanıtıldı.
Dünya Gazetesi’nden Tülay Taşkın’ın haberine göre; Eskişehir OSB bünyesinde hizmet vermeye başlayan Dijital Dönüşüm Merkezi ile firmaların düşük maliyetle dijitalleşme sürecine geçişini sağlamak, bölgedeki dijital dönüşüm bilinci ve uygulamalarını yaygınlaştırmak amaçlanıyor.
Bu projeyle dünyada bir ilki gerçekleştirdiklerini söyleyen EOSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, aynı zamanda Türkiye’nin ilk akıllı OSB’si de olduklarını açıkladı. Nadir Küpeli, “Kurduğumuz merkezde kullanılan sistem dünyada bu büyüklük ve çapta sanayi alanlarında kullanılan ilk sistemdir.
Merkez sayesinde, firmalarımız düşük maliyetle dijitalleşme sürecine geçiş yapabilecekler. Sanayi kuruluşları bu altyapı ile zaman ve emek tasarrufu sağlayacaklar” dedi.
BEBKA’nın 2021 yılı Yenilik ve Verimlilik Mali Destek Programı kapsamında desteklediği ve EOSB tarafından yürütülen Dijital Dönüşüm Merkezi’nin Türkiye’de ilk kez LoRaWan sistemi kullanılarak kurulduğuna işaret eden Küpeli sözlerini şöyle sürdürdü: “Sisteme sanayi kuruluşlarımız da entegre edildi.
Böylece şirketlerimizin dijital dönüşümlerini hızlandırıp, sanayide verimliliği artırarak üretkenliği daha üst düzeylere taşımayı hedefledik. Dijital dönüşüm ayrıca üretim süreçlerini optimize etmek, üretim kalitesini artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek ve yeni iş modelleri oluşturmak gibi faydalar da sağlayacak.”
Kazan Kazan Projesi
Projenin hem EOSB hem de proje ortakları için bir kazan kazan projesi olduğuna dikkat çeken Nadir Küpeli, “Bu projede her paydaş, çok önemli kazanımlar elde etti. Öncelikle bu projenin ana omurgası olan LoRaWAN teknolojisi Eskişehir’de faaliyet gösteren Midsoft firması tarafından bir TÜBİTAK projesi olarak geliştirilerek, nihai ürün olarak sanayicilerimizin kullanımına sunuldu.
Biz de kurduğumuz bu sistemle ilk KOBİ-OSB alanımızda daha sonra tüm OSB genelinde firmaların doğalgaz tüketimlerini artık anlık olarak okumaktayız. Ardından su tüketimlerini de bu yolla yakında izlemeye başlayacağız. LoRaWAN teknolojisini ve sensör altyapısını, ESART Arıtma tesisimizde makinelerin takibi amacıyla da kullanmaya başladık” diye konuştu.
Kurdukları bu sistemle Türkiye’nin ilk akıllı OSB’sini Eskişehir’de hayata geçirmiş olduklarına dikkat çeken Küpeli, “Kurulan bu sistem kendi kategorisinde dünyada bir ilk olma özelliğine sahiptir. Hem ülkemize hem de dünyaya örnek bir projeyi hayata geçirmiş olduk” dedi.
İlk Kez Eskişehir OSB’de
LoraWAN teknolojisi hakkında bilgi veren Küpeli, “LoraWAN uzun menzilli ve düşük güç tüketimli kablosuz iletişim ağı üzerinde çalışan bir IoT (nesnelerin interneti) protokolüdür. LoRaWAN ile ağ üzerindeki cihazlar, bir elektronik ağ sistemine bağlanır ve sistem bu şekilde cihazların verilerini internete yollar.
Bu sayede sensörler, uygulamalar ve diğer akıllı cihazlar birbirleriyle iletişim kurabilir ve nesnelerin interneti ağlarına bağlanabilir. Bu teknoloji dünyada bulunmakla birlikte ülkemizde yoktu, teknolojiyi ilk kez biz Eskişehir OSB’de kullanmaya başladık” dedi.
Kocaeli Kongre Merkezi’nde düzenlenen lansmanda; Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, Doç. Dr. Figen Büyükakın, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Levent Atalı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Şemsettin Yıldırım, alanında uzman akademisyenler, KOÜ Formula Student Takımı ve aileleri ile birlikteydik.
Kocaeli Üniversitesi Formula Student Takımı (KOUFS), Kocaeli Üniversitesi’nde FSAE yarışmalarına (Formula SAE, Uluslararası Otomotiv Mühendisleri Derneği / Society of Automative Engineers) katılmak için kurulmuş üniversite öğrenci takımıdır. Formula SAE, üniversiteler arasında 20 yılı aşkın süredir düzenlenen bir yarışmadır. Bu yarışma dünyanın pek çok ülkesinden öğrencilerin formula tipi tek kişilik küçük yarış araçları tasarlayıp üreterek katıldıkları mühendislik yarışmasıdır. Erse Kablo olarak, KOÜ Formula Student Takımı’ndaki takım ruhuna inanan öğrencilerimizin yaratıcılığını, mühendislik becerilerini geliştirmelerini destekliyoruz.
KOÜ Formula Student Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Dr. Ersin Asım Güven ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Şemsettin Yıldırım konuşmalarının ardından; Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk ise, “Kocaeli Üniversitesi olarak, öğrencilerimizin heyecan verici bir başarıya imza attığı KOÜ Formula’nın yeni ürettiği araçları tanıtmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. KOUFS-03C ve KOUFS-03E isimli araç modellerimiz, üniversitemizin mükemmeliyetine, yenilikçiliğine ve öğrencilerimizin yeteneklerine bir kez daha tanıklık etmemizi sağlıyor. Öncelikle, KOUFS ekibine gönülden teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu öğrenci kulübümüz, yıllardır başarılı bir şekilde araştırma, tasarım ve yarışmalara katılarak Kocaeli Üniversitesi’nin ismini gururla temsil etmiştir. KOUFS-03C ve KOUFS-03E isimli model araçlarını üretme çabaları ve bu başarılı lansman organizasyonu için kulüp üyelerini takdir ediyorum. Bu tür projeler, öğrencilerimizin yaratıcılığını, mühendislik becerilerini ve takım çalışması yeteneklerini geliştirmeleri açısından son derece önemlidir. Bu projelerle Kocaeli Üniversitesi’nin adını duyurmanız ve başarınızla gurur duymanız beni mutlu ediyor. İlerideki projelerinizde ve kariyer yolculuklarınızda sizlere başarılar diliyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.
Araçların gelişim süreci ve geldikleri nokta ile ilgili bilgiler vermek üzere takım danışmanlarından Orhan Onurel, Takım Kaptanı Alper Özay ile ekip liderlerinin konuşmalarını heyecanla dinledik. KOUFS-03C ve KOUFS-03E isimli iki model aracın lansmanında; Erse Kablo olarak, alanlarında farkındalık yaratmak için çalışan genç öğrencilerimizi ve projelerine uygun ürün gruplarımızla araçlarını desteklemenin mutluluğunu yaşıyoruz. KOUFS Takımı’nın sponsorları arasında yer alarak bu süreci onlarla birlikte takip etmenin heyecanı içindeyiz. KOUFS Takımı öğrencilerimize İtalya Formula yarışlarında ve kariyer yolculuklarında başarılar diliyoruz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gündeme gelen olası İstanbul depremine ilişkin rapor yayımladı. Prof. Dr. Naci Görür, raporu inceledi.
Raporda, olası bir depremde İstanbul’da hasar görmesi beklenen tahmini bina sayısı 207 bin olarak belirlendi. Rapora göre, hasar görmesi beklenen binaların yüzde 30’u 1980 öncesi, yüzde 40’ı 1980-2000 arası, yüzde 30’u ise 2000 yılı sonrası inşa edildi.
Riskli yapıların en fazla olduğu 3 ilçe
Hasar görmesi beklenen 207 bin yapının yüzde 95’ini oluşturan 196 bin 227 binanın Avrupa yakasında olduğu belirtildi. İBB’nin, İTÜ ile yaptığı çalışmada, riskli binaların en yoğun olduğu 3 ilçe ise Esenyurt, Büyükçekmece ve Küçükçekmece olarak açıklandı.
“Binaların Yüzde 10’u Çok Ağır Hasar Alacak”
Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İBB ve İTÜ ortaklığıyla hazırlanan raporu değerlendirdi. Olası İstanbul depreminde, kentteki 1 milyon 50 bin binanın yüzde 10’unun çok ağır hasar alacağını söyleyen Görür, orta ve hafif hasar alacak binaların sayısının da çok fazla olacağını anlattı.
İstanbul’un Avrupa yakasının zemininin, jeolojik olarak incelendiğinde Anadolu yakasından “daha kötü” durumda olduğunu söyleyen Görür, “İstanbul’u bir an önce deprem dirençli hale getirmek için çalışmaların başlanması, yürütülmesi gerekir.” dedi.
Hangi İlçelere Dikkat Çekti?
Büyükçekmece, Küçükçekmece, Esenyurt, Zeytinburnu ve Fatih ilçesinin tarihi yarımada bölümünün zeminine dikkat çeken Naci Görür, bu ilçelerin daha fazla hasar alacağını söyledi.
Naci Görür, bu ilçelerde kayma, göçme ve zemin sıvılaşması yaşanmasının da olası olduğunu dile getirdi.
Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Aksu ilçesinde inşaat çalışmaları devam eden devlet hastanesi projesini ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceledi.
Yazıcı, Kaymakam Ahmet Hikmet Şahin ve İlçe Belediye Başkanı Halil Şahin ile Aksu Devlet Hastanesinin inşaat alanında incelemelerde bulunarak, Şahin’den çalışmalar hakkında bilgi aldı.
İlçenin geliştiğini ifade eden Yazıcı, hükümet konağı inşaatının da tamamlanmak üzere olduğunu bildirdi. Sağlık alanında yapılan yatırımların önemine dikkati çeken Vali Yazıcı, bölgenin önemli bir eksiğinin giderileceğini vurguladı.
İlçe Belediye Başkanı Şahin de ilçeye kazandıracakları 300 yatak kapasiteli Aksu Devlet Hastanesinin önemli olduğunu kaydetti.
Mersin’in Gülnar ilçesinde inşaat çalışmaları devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) sahası havadan görüntülendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in video konferans yöntemiyle katıldığı 27 Nisan’daki İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni ile “nükleer tesis” statüsüne kavuşan Akkuyu NGS’de çalışmalar sürüyor.
Toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak projede, dört ünitede de inşaat ve montaj işlemleri eş zamanlı yürütülüyor.
Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılaması öngörülen Akkuyu NGS’de ilk reaktörün bu yıl devreye alınması planlanıyor.
Gayrimenkul sektörü, yatırımcılar için uzun yıllardır kazançlı ve güvenli liman işlevi görürken, İngiltere’de emlak yatırımı yapacakların rotası değişiyor. JLL’nin yaptığı araştırmaya göre, bir dönem yatırımcıların ilk tercihi olan Londra 2023-2027 yatırım değer artış beklentisi listesinde ilk beşe giremeyerek yerini birinci sıraya yerleşen Manchester’a bıraktı. Tüm dünyada pandemi ile birlikte fiyat noktasında yukarı yönlü değişim göstermeye başlayan gayrimenkul sektörü şimdi de gözde lokasyonların değişimine sahne oluyor. İngiltere’deki gayrimenkul yatırımcıları artık Londra’dan çok Manchester’a rağbet ediyor. Öyle ki JLL’nin yaptığı araştırmaya göre Londra, 2023-2027 yatırım değer artış beklentisi listesinde ilk beşe dahi giremeyerek yerini birinci sıraya yerleşen Manchester’a bırakıyor. Türkiye menşeli uluslararası emlak yatırımı yönetimi şirketi Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan ise konuya dair değerlendirmede bulunarak değişen gayrimenkul yatırım trendlerini doğru okuyanların bu süreçten kazançlı çıkacağını vurguluyor.
“Yatırımların düşük seviyedeki geri dönüş oranı Londra’yı tahtından etti”
İngiltere’deki gayrimenkul sektöründe yaşanan değişimleri değerlendiren Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan, “Sektörü takip edenlerin çok iyi bildiği üzere gayrimenkul yatırımı denince dünya üzerinde akla ilk gelen şehirlerden biri Londra’ydı. Fakat bu durum tersine dönmeye başladı. Yaşanan değişimin sebeplerinden en önemlisi, Londra’nın yüksek emlak fiyatlarına ve bununla birlikte düşük yatırım geri dönüş oranlarına sahip olması. Londra’da kira getiri oranları %4,5 iken, Manchester’da bu oran %7 seviyelerine ulaşıyor. Bu nedenle yatırımcılar rotasını bu şehre çeviriyor” dedi.
Büyük markalar için yeni hedef: Manchester
Arda Ulaşan, “Manchester 2023-2027 yatırım değer artış beklentisi listesinde %19,3 ile birinci sırada yer alırken, bu kez Londra ilk 5’e giremedi. Bu durum yaşanan değişimin en somut göstergesi. Bu durum sadece yatırımcıların değil, markaların da yönünü Manchester’a çevirmesine kapı araladı. Bölgede yükselen yaşam maliyetleri, ulusal ve uluslararası şirketlerin genel merkezlerini Londra’dan Manchester’a taşımasına yol açtı. Bu şirketlere örnek olarak HSBC, Deloitte, Ernst&Young, BBC ve Amazon.com verilebilir. Bunun en önemli sebebi ise çalışanların daha yaşanabilir bir lokasyonda ikamet etmek istemesi. Örneğin, bugün Londra’da 1+1 bir daireye sahip olmak için 600 bin poundu gözden çıkarmak gerekiyor. Ancak Manchester’da aynı tip bir daireyi 200 bin pounda sahip olmak mümkün. Uygun fiyatlar ve yüksek kira getirisi yatırımcıları Manchester’a çekiyor” şeklinde konuştu.
“Manchester, Türkiye’deki yatırımcıların da radarına girdi”
Türk vatandaşlarının da İngiltere’ye ilgisinin yoğun olduğunu aktaran Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Londra, Türkiye’deki yatırımcıların her daim gözdesi olmuş bir şehir. Son dönemde Londra’dan Manchester’a kayan ilgiyi Türk vatandaşları da yakından gözlemliyor. Yaşanan bu trend değişiminden kazançlı çıkmak ve bu geçiş dönemini kaçırmak istemeyen pek çok Türk yatırımcı kapımızı çalıyor. Biz de tecrübemiz ve yabancı ortaklarımızın bilgi birikiminden yararlanarak mümkün olan en iyi hizmeti sunuyoruz.”
Umman Beton Santralleri yapı malzemeleri alanında ürettiği çözümlere parke briket makinelerini de ekledi. 40’ın üzerinde ülkeye ihracat yapan firmanın Umman imzalı parke briket makineleri otomasyon sistemiyle çalışıyor, yüksek dayanıklılık ve estetik açıdan ihtiyaca ve talebe göre tasarlanabiliyor. Bir beton briket makinesi saatte 5400 parke taşı, 2700 briket taşı üreterek projelerde zamandan ve maliyetten tasarruf edilmesini sağlıyor. Beton briket makineleri, kamu ve belediyeler başta olmak üzere yol, yapı, peyzaj düzenlemeleri projelerinde kullanılıyor
50 yıllık tecrübesiyle beton ve asfalt üzerine çözümler sunan Umman Beton Santralleri AŞ, inşaat yapı malzemeleri üretimi alanında tam donanımlı hizmet vermeye devam ediyor. Sektöründe lider beton blok makine üreticilerinden olan firma, Umman kalite ve standartında briket ve parke makineleri üretimine de başladı. Parke üretim tesisi çözümleri tam otomatik, yarı otomatik ve manuel seçeneklerini içeriyor. Tüm bu makineler hidrolik sistemle çalışıyor. Tam otomatik makineleri ihtiva eden beton parke üretim tesislerinde, tesisin her ünitesi birbirine bağlı şekilde ve bilgisayar kontrollü otomasyon sistemiyle işletiliyor.
Briket parke makinesinin yol ve inşaat projeleri tarafından temel yapı malzemeleri üretilmesi amacıyla talep gördüğüne dikkat çeken Umman Genel Müdürü Ahmet Bağcı, ‘’Parke makineleri parke taşları veya parke panelleri; briket makineleri ise briketlerin üretimi için kullanılıyor. İki makinemiz de inşaat projeleri, yol inşaatı, yol düzenlemesi, prefabrik yapı üretimi gibi alanlarda tercih edilen makinelerdir. 400 adet beton santralinin üretim ve naklini gerçekleştirirken buna parke ve briket makinesi üretimini de ekledik; ve bunda da başarılı bir performans sergiledik. 10 adet parke ve briket makinesini yol, peyzaj düzenlemeleri ve prefabrik yapı üretimleri gibi çeşitli alanlarda kullanabilecekleri şekilde ürettik ve naklettik’’ diye konuştu.
Bir parke briket makinesi 45 günde üretiliyor
Umman imzasıyla tasarlanan parke briket makinelerinden üretilen parke ve briketlerin, yüksek dayanıklılık ve estetik açıdan beklentileri karşılayacak niteliklere sahip olduğunu da kaydeden Ahmet Bağcı; şunları söyledi: ‘’Beton santrali üretimi süreci genellikle bir ay gibi bir zaman alırken; parke ve briket üretimi süreci yaklaşık olarak 45 gün sürmektedir. Bu süreler, makinenin özellikleri, kapasitesi ve üretim taleplerine bağlı olarak değişebilir. Parke ve briket üretiminde önceden hazırlanan kalıplar kullanılır. Bu süreçte, parke ve briketlerin malzeme karışımı, kalıplara dökülmesi sıkıştırılması ve son olarak kurutulması işlemleri gerçekleştirilir. Makinenin kapasitesi ve üretim hızı bu süreçteki üretim sürecini etkileyen faktörlerdir. UMPB-36/18 parke ve briket makinemiz saatte 5400 parke taşı ve saatte 2700 briket taşı üretmektedir. UMPB-25/10 parke ve briket makinemiz ise saatte 3750 tane parke taşı ve saatte 1500 tane briket taşı üretmektedir. Beton ve asfalt üretimi çözümleri üzerine dünya çapında inşaat sektöründeki öncü 400’e yakın firma ile çalışıyoruz. Türkiye’de de belediyeler tarafından ve birçok özel sektör inşaat firması için siparişler alıyoruz.’’
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmanın yolu sürdürülebilirlikten geçiyor. Tamamı geri dönüştürülmüş malzemeden üretilen Volimax boşluklu döşeme sistemlerini uygulayan ABS Yapı ise sürdürülebilirliği inşaat sektörüne entegre ediyor.
İnşaat yapı malzemelerinin Türkiye pazarındaki etkilerini araştıran İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (İMSAD) raporu 2023’ün mart ayında inşaat malzemeleri sanayi üretiminin geçen yılın aynı dönemine göre %1,3 arttığına işaret ederken, sektör oyuncuları artık sürdürülebilir üretime yöneliyor. Son olarak ABS Yapı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi yeni binasında depreme dayanıklı, doğa dostu ve düşük maliyetli olan yapı malzemesi Volimax boşluklu döşeme sistemini uyguladı.
Yerel pazara her zaman en yeni, teknolojik ve doğa dostu yapı ürünlerini sunmayı hedeflediklerini belirten ABS Yapı Genel Müdürü Okan Cüntay, “Türkiye, inşaat malzemesi yapı sektörü konusunda oldukça büyük bir pazar payına sahip. İMSAD’ın verilerine göre yerel inşaat malzemesi sektörünün 71,4 milyar dolara ulaştığı kaydediliyor. Biz de üretimlerimizle hem pazarın büyümesine katkıda bulunuyoruz hem de üretim kapasitemizi gelecek nesiller için avantaja çeviriyoruz” dedi.
“Ürünlerimizin tümü geri dönüştürülmüş malzemeden yapılıyor”
Volimax boşluklu döşeme sistemlerinin avantajlarından bahseden ABS Yapı Genel Müdürü Okan Cüntay, “Volimax boşluklu döşeme sistemi, kör kalıplar ile oluşturulan hava boşluklarının betonarme döşeme plağının içine entegre edilmesini sağlıyor. Yapısal performans gerekliliklerinden ödün vermeden yapının toplam ağırlığını önemli ölçüde azaltıyor. Beton ve donatı tüketimi minimuma iniyor ve temele gelen yük daha az oluyor. Ayrıca hızlı ve kolay bir şekilde kurulabiliyor. İnşaat süreçleri de basitleştirilerek zamandan tasarruf edilmesinin önünü açıyor. Düz ve sürekli tavan elde edilirken ses ve ısı izolasyonunu da mümkün kılıyor. Klasik yapı malzemelerine kıyasla birçok avantajı bulunan bu sistemle verimlilik odaklı yeşil bina tasarımının geleceğini yeniden şekillendiriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Karbon ayak izini azaltıyor”
Genel Müdür Okan Cüntay, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “İTÜ İnşaat Fakültesi yeni binasında Volimax boşluklu döşeme sistemi başarılı bir şekilde uygulanıyor. Bu proje sürdürülebilir, verimli ve ilham verici yapılar yaratma konusundaki ortak vizyonumuzun bir kanıtı niteliğini taşıyor. Sistem, azaltılmış beton hacmi ile inşaatta karbon ayak izini azaltıyor. Geri dönüştürülmüş hammadde kullanarak ve nakliye için gereken enerjiyi azaltarak, İTÜ’nün çevre yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma konusundaki çalışmalarına katkıda bulunabildiğimiz için mutluyuz.”
Sabancı Vakfı, Hatay’a 3 Ayda 3 Okul projesi kapsamında gerçekleştirdiği çalışmaları tamamlayarak projeyi hayata geçirdi.
Sabancı Vakfı, depremden en ağır hasar alan illerden en yoğun öğrenci nüfusuna sahip Hatay’da üçüncü okulun açılışını da gerçekleştirdi. Vakfın çelik malzemeden inşa ettiği Sabancı Arsuz Ortaokulu, 2023-24 eğitim-öğretim yılında hizmet vermeye başlayacak.
Vakıf, başlattığı eğitim seferberliği kapsamında, Reyhanlı ilçesinde Enerjisa Hatay Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Dörtyol ilçesindeki Sabancı Lassa Ortaokulu projesini 23 Nisan ve 19 Mayıs tarihlerinde açtı. Üçüncü okul olan Sabancı Arsuz Ortaokulu da Arsuz ilçesinde 21 Haziran’da tamamlandı.
Deprem bölgesinde rekor sürede 3 okul açmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, ‘’Depremden etkilenen illerin yeniden ayağa kalkması, bölgenin iyileşmesi için tüm çabamızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölgede öncelikli konular arasında çocukların, gençlerin, öğretmenlerin tekrar okul ortamında bir araya gelmesi ve ülkemiz için çok önemli olan eğitimin aksamadan devam etmesi yer alıyor. Bu kapsamda da bölgedeki en yoğun öğrenci nüfusuna sahip olan Hatay’da 3 ayda 3 okul açacağımızın sözünü vermiştik. Bugün Arsuz’da açtığımız Sabancı Arsuz Ortaokulu’yla verdiğimiz sözü tutmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Gerçek mutluluk ise çocukları, gençleri, öğretmenleri hep birlikte okul koridorlarında, sınıflarda, bahçelerde göreceğimiz gün yaşanacak. 3 okulumuzda önümüzdeki eğitim-öğretim yılında öğrenci kabulüne başlayacak. Ancak, görevimiz burada bitmedi. Eğitimin kesintisiz bir şekilde sürmesi için Cumhuriyetin 100. yılında var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.’’ dedi.
Türkiye, iklim krizi nedeniyle sıcak ve kurak bir yazla karşı karşıya. Bu durum normalden daha fazla sayıda orman yangını olasılığını beraberinde getiriyor. Üstelik artık orman yangınları, eskisinden daha uzun sürüyor.
Türkiye, orman yangınları nedeniyle 2021 yılında 27 bin hektar, 2022 yılında ise 14 bin hektar yeşil alanını kaybetti.
Ekosistemi bozan ve biyoçeşitliliği tehdit eden orman yangınlarına erken müdahale; yangınları kontrol altına almak, canlıları kurtarmak, biyoçeşitliliği korumak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak açısından hayati önem taşıyor.
Peki orman yangınlarına erken müdahale kapsamında neler yapmak gerekiyor?
Kavurucu sıcaklar kapıda, ormanlarımız için tehlike çanları çalıyor. Etkisini her geçen yıl daha fazla hissettiğimiz iklim krizi nedeniyle aşırı sıcak ve kuru olan hava, adeta orman yangınlarına davetiye çıkarıyor. Üstelik artık orman yangınları, eskisinden dahauzun sürüyor. Bu nedenle de kolay kolay kontrol altına alınamıyor. Türkiye, orman yangınları nedeniyle 2021 yılında 27 bin hektar, 2022 yılında ise 14 bin hektar yeşil alanını kaybetti.
Orman yangınlarının yaklaşık yüzde 40’ı ise insanların dikkatsizliğinden dolayı yani yapılan piknikler, yakılan ateşler, sigara izmaritleri gibi nedenlerden dolayı çıkabiliyor.
İtfaiye olay yerine ulaşmadan yapılan müdahale önemli
Ekosistemi bozan ve biyoçeşitliliği tehdit eden orman yangınlarına erken müdahale; yangınları kontrol altına almak, canlıları kurtarmak, biyoçeşitliliği korumak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için hayati önem taşıyor. Bu konuda yeterince başarılı olabilmek için de toplumu, yerel yönetimleri yani belediyeleri ve Orman Genel Müdürlüğü’nün koruma ve güvenlik görevlilerini yeterince bilinçlendirmek gerekiyor. Çünkü bazen henüz itfaiye ekibi olay yerine ulaşmadan yangına müdahale etmek, yangının kısa sürede kontrol altına alınmasında önemli rol oynuyor.
Yangınların yoğun olarak yaşandığı yerlerde yangına erken müdahale imkânı sunan yangın pompaları bulundurmak ve bu konuda belediye ve Orman Genel Müdürlüğü’nün koruma ve güvenlik görevlilerine gerekli eğitimleri vermek gerekiyor. Hatta yangın anında hızlıca aktif hale getirilmesi gereken bu sistemlerin belirli periyotlarla çalıştırılıp, test edilmesi de oldukça önemli.
Yangın pompaları, erken müdahalede etkili çözüm sunuyor
Yarım asırdır Türkiye’de pompa sektörüne öncülük eden Masdaf, orman yangınlarıyla mücadelede etkili çözümler sunan “yangın pompa”larının önemine dikkat çekti.
“Türkiye sıcak ve kurak geçmesi beklenen bir yazla karşı karşıya, bu da normalden daha fazla sayıda orman yangını olasılığını beraberinde getiriyor” diyen Masdaf Pazarlama Müdürü Nihan Göksal, ekosistemi olumsuz etkileyen orman yangınlarına itfaiye ekipleri, olay yerine ulaşmadan önce yangın pompaları ile müdahale edilerek, yangının; ormana, insana ve çevreye olan etkilerinin azaltılabileceğini belirtti.
Göksal, “Bu yaz ormanlarımız yanmasın. Yangınlar, bilinçli kişiler ve yangın söndürme sistemleri yani yangın pompaları ile genişlemeden söndürülebilir, yeter ki erken müdahale edilsin. Masdaf olarak, dünyada en çok tercih edilen NFPA (National Protection Association) ve UL/FM standartlarına uygun olarak geliştirdiğimiz “ Yangın Pompalarımız” ile ormanlarda ki sulu yangın söndürme sistemlerinin basınçlandırılmasını sağlayarak, yangınla mücadelede etkili sistem çözümü sunuyoruz.
Böylece itfaiye ekipleri, olay yerine ulaşmadan önce yangın pompaları ile yangına müdahale edilmesini ve yangının kontrol altına alınmasını sağlıyoruz. Ancak her yangın pompası ile etkili bir müdahale söz konusu olmayabilir. Ürünlerin doğru seçilmesi ve standartların doğru uygulanması gerekiyor. Tabi pompayı kullanacak kişilerin eğitimli olması da oldukça önemli” dedi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından yayımlanan verilere göre; inşaat demiri ihracatı Nisan ayında, bir önceki aya göre yüzde 9,2 oranında arttı.
Nisan ayında artışa geçen inşaat demiri ihracatında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21 artış yaşanarak 28 bin 775 metric ton seviyesine gelindi. İhracatın değeri ise bir önceki ay kaydedilen 18,3 milyon dolar ve bir önceki yılın aynı ayında kaydedilen 20,7 milyon dolara kıyasla, 21 milyon dolar oldu.
Söz konusu ayda ABD’nin en fazla inşaat demiri ihracatı yaptığı ülke, Kanada oldu. Kanada’yı, Meksika takip ederken, Nisan ayında ABD’nin bin metric ton ve üzeri inşaat demiri ihracatı yaptığı başka ülke olmadı.
Almanya merkezli Siemens tarafından yapılan açıklamaya göre, şirketin Çin’deki fabrikasının genişletilmesi için 140 milyon avroluk yatırım yapılacak.
Açıklamada, şirketin yurt dışına yapacağı 2 milyar avroluk yatırımın yüksek teknoloji fabrikalarına, inovasyon laboratuvarlarına, eğitim merkezlerine yönlendirileceği kaydedildi.
400 Kişi Daha İstihdam Edilecek
Asya’nın şirketin yatırımlarının ağırlıklı bölgesi olacağına dikkat çekilen açıklamada, yatırımların 140 milyon avroluk kısmının Çin’in Chengdu kentindeki fabrikasını genişletmek için kullanılacağı ve bu fabrika için 400 yeni istihdam imkânı yaratılacağı belirtildi.
Bu Yıl 2 Milyar Avro Yatırım Yapılacak
Siemens’in bu yıl yapacağı toplam yatırım tutarı ise 2 milyar avro olacak. Şirket, COVID salgını ve artan jeopolitik gerilimlerin ortaya çıkardığı sorunları çözmek amacıyla dünya çapında yeni fabrikalar, araştırma ve geliştirme merkezleri ve eğitim alanları inşa edeceğini açıkladı. Dünya çapında 311 bin kişiyi istihdam eden şirket, 2022’de yıllık satışlarını yüzde 6 artırarak 72 milyar avroya çıkarmıştı.
Türkiye’nin önde gelen müşavirlik firmalarından Hise Global, Avrupa’da birçok mimari eserlere hayat veren Arte Charpentier ile stratejik iş birliği anlaşması imzaladı.
İş birliği, her iki şirketin uzmanlık alanlarındaki güçlerini birleştirerek başta mimarlık projeleri olmak üzere Türkiye’de ve dünyada çeşitli projelerde birlikte hareket etmelerini, bu sayede de hem şehircilik ve inşaat projelerinde sürdürülebilir dönüşüme katkı sağlamayı hem de global yatırımcılar için güvenli bir proje ortaklığı sunmayı hedefliyor.
“Önemli Projelerde Yer Alacağız”
Dünya Gazetesi’nden Mehtap Halıcı’nın haberine göre; Hise Global Kurucu Ortağı Ebru Öz, her iki firmanın iyi olduğu coğrafyalarda büyümek istediğini söyledi.
Ekonomik büyümeye katkı sağlayarak Türkiye’ye değer katacak projelerde yer almak istediklerine işaret eden Öz, “Türkiye inşaat alanında çok iyi. Mimarlık ve proje alanlarında da aynı şekilde inşaatta olduğu gibi ilerliyoruz. Dünyada da Türk müteahhitlerimizin proje ve mimarlık kapsamında en baş sıralarda yer almalarını hedefliyoruz” dedi.
İki firmanın iyi olduğu coğrafyanın Avrupa olduğunu ve Avrupa’da da beraber iş birliği projeleri gerçekleştireceklerinin altını çizen Ebru Öz, sözlerine şöyle devam etti:
“Arte Charpentier, Çin›de Avrupa’da, Kuzey Afrika›da çok etkin. Bizim Brüksel›de Hise Europe adında ofisimiz var. Avrupa’da, Türkiye’de ve Orta Asya’da hizmet veriyoruz.
Asya’da Türk devletlerinde beraber hareket etmek amacındayız. Türkiye’ye değer katacak projelerle yatırım getirmeyi planlıyoruz.”
Bu iş birliğinin uzun yıllar boyunca hem yatırımcılara güven ortamı hem de ekonomiye katkı sağlayacağını belirten Öz, sürdürülebilir bir gelecek için fark yaratan işlere imza atacaklarını ifade etti.
Global Cirosu 200 Milyon Euro
ArteCharpentierÜst Yöneticisi (CEO) Andrew Hobson, Hise Global ile imzaladıkları iş birliğinin şirketleri için çok önemli olduğunu söyledi. Güçlü yönlerini sinerji haline getirerek nihai hedeflerinin, coğrafi sınırları aşan, yapılı çevre üzerinde kalıcı ve sürdürülebilir bir etki bırakan çığır açıcı kentsel ve mimari çözümlere öncülük etmek olduğuna vurgu yapan Hobson, global ölçekteki cirolarının ise 200 milyon Euro olduğunu sözlerine ekledi.
Artaş Grubu, Capital Dergisi ve Zenna Danışmanlık iş birliği ile gerçekleştirilen İş Dünyasının En Beğenilen Şirketleri araştırmasında, inşaat sektörünün en beğenilen şirketi seçildi.
Bu özel ödül töreninde, Artaş Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğuzhan Çetinsaya, ödülü Doğan Burda Dergi Reklam Grup Başkan yardımcısı Seda Erdoğan Dal’ın elinden aldı.
Firma, ödül töreninin ardından sosyal medya hesaplarından şu açıklamaları paylaştı:
‘’Bu başarıyı elde etmemizde emeği geçen tüm Artaş ailesi ve müşterilerimize sonsuz teşekkürler. Artaş Grubu olarak, kalite ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemle sektörde öncü olmayı sürdürüyoruz. Siz değerli müşterilerimizin güveni ve desteği sayesinde bu ödülü kazandık.’’