“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 36

Bakan Nebati: ‘’Seyahat Süresi 18 Dakikaya Düşecek’’

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mersin’deki Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu projesinin inşaat alanına ziyarette bulundu. Bakan Nebati, yapılacak yol sayesinde seyahat süresinin 18 dakikaya ineceğini söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyol şantiyesine özel bir ziyaret gerçekleştirdi. Proje çalışmalarıyla ilgilenen 5. Bölge Müdürü Mehmet Fidan ve diğer yetkililerden aldığı bilgilerle birlikte halka önemli açıklamalar yaptı. Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu Projesi’ndeki çalışmalar sonucunda seyahat süresini 18 dakikaya indireceğini belirtti.

“Vatandaşlarımızın Yaşadıkları Trafik Sıkışıklığını Çözüme Kavuşturacağız”

Gazetelere açıklama yapan Nebati, proje çalışmalarını incelediklerini belirtti. Bakan Nebati, şu anda köprü inşaatının tüm hızıyla devam ettiğini açıklayarak otoyolun yapım aşamasının kısa süre sonra tamamlanacağına dikkat çekti. Mersin’de gerçekleşen bu projenin çok önemli bir yeri olduğunu belirten Nebati ardından şu açıklamaları yaptı: 

“Bu proje ile vatandaşlarımızın yaşadıkları trafik sıkışıklığına son verip çözüme kavuşturacağız. Projenin Mersin başta olmak üzere ülkemizin de ekonomisine büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.  Projenin yaklaşık maliyeti 8,5 milyar lira olup, 42 kilometresi ana gövde, 11 kilometresi ise 5 bağlantı yoluyla toplamda 53 kilometrelik bir uzunluğa sahip olacak şekilde tasarlanmıştır.”

“Seyahat Süresi Bu Proje Sayesinde 2,5 Saatten 18 Dakikaya Kadar Düşmüş Olacak”

Projenin zaman ve enerji bakımından büyük katkı sağlayacağına vurgu yapan Nebati, “Şu an seyahat süresi 45 dakika olsa da hem yazın hem de hafta sonunun getirdiği yoğunluktan dolayı 2,5 saate kadar çıkıyor. Proje sayesinde bu seyahat süresi 2,5 saatten 18 dakikaya kadar düşmüş olacak. Bu, zaman tasarrufuyla birlikte enerji tasarrufu da sağlayarak ekonomiye ciddi katkılar sunacak.“ dedi.

Nebati, öte yandan projenin farklı katkılarına değinen Nebati, “Bu 42 kilometrelik otoyol ve bağlantı yollarıyla yıllık olarak ülkemize yaklaşık 1 milyar lira tasarruf sağlanacak. Bölgede turizm, sanayi ve tarım sektörleri de önemli ölçüde kalkınmış olacak. Bu otoyol. Yakın bir gelecekte hep birlikte açılışında bulunmayı dört gözle bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bakan Karaismailoğlu: ‘’Trabzon Şehir Hastanesi’nde 762 Sismik İzolatör Kullanıldı’’

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Trabzon Şehir Hastanesi’nin inşaat alanında açıklamalarda bulundu.

Trabzon Şehir Hastanesi’nin şantiye alanını ziyaret eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, burada açıklamalarda bulundu. Karaismailoğlu, Türkiye’nin ve dünyanın en modern hastanesini inşa ettiklerini ifade etti.

Trabzon Şehir Hastanesinin tamamlandığında kentin sağlık altyapı gücüne güç katacağını söyleyen Karaismailoğlu, hastane hakkında bilgi vererek, “Bildiğiniz üzere Akyazı Stadyumu’nun yanında Türkiye’nin ve dünyanın en modern hastanelerinden birini inşa ediyoruz. Türkiye’ye yayılmış örnek şehir hastanelerinin en güzellerinden biri Trabzon’umuzda kuruluyor. 280 bin metrekarelik alanda inşa edilen Trabzon Şehir Hastanemiz; Kentin sağlık hizmetlerinin çok daha yüksek standartlarda ve modern koşullarda verilmesi amacıyla hayata geçen, Trabzon’un sağlık altyapısının gücüne güç katacak bir proje. 1450 yatak kapasitesiyle Trabzon’u bir sağlık merkezine dönüştürecek. Yapılan fizibilite çalışmaları sonucunda Trabzon un ihtiyaçları doğrultusunda bünyesinde; 181 yataklı Genel Hastane, 146 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 161 yataklı Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi, 151 yataklı Onkoloji Hastanesi ile 300 poliklinik, 33 ameliyathane ve 236 yataklı yoğun bakım üniteleri yer alacak.” ifadelerini kullandı.

762 Adet Sismik İzolatör Kullanıldı

Dolgu alana inşa edilen hastanenin temelinde 762 sismik izolatör olduğunu kaydeden Adil Karaismailoğlu, hastanenin bölgede olabilecek en güçlü depremlerde hasar almayacağını vurgulayarak, “Ayrıca, şehir hastanemizi bölgede olabilecek en büyük depremlerde dahi hasar almayacak şekilde inşa ediyoruz. Hastanemizin temelinde 762 sismik izolatör yer alıyor. Kapalı ve açık otopark olmak üzere yaklaşık 3 bin araçlık otoparkı da olacak. Yapım çalışmalarımızı, hastanemizi 22 Şubat 2025 tarihinde hizmete vermek üzere hızla ve başarıyla sürdürüyoruz. Trabzon’un geleceği için turizmden ticarete, tarımdan üniversitelere kadar pek çok planımız var. Gelişmiş, bölgesinde lider Trabzon’a ihtiyaçlarını en yüksek düzeyde karşılayacak Hastanemiz, Trabzon halkına yakışır olacak!” açıklamasında bulundu.

Hafif Raylı Sistem Projeye Dahil Edilecek

Hastane projesine ek olarak hafif raylı sistemin de devreye alınacağını belirten Karaismailoğlu, şunları söyledi:

“Trabzon Şehir Hastanesi gibi önemli bir sağlık kompleksinin bağlantı yolları da çok önemli. Trabzon Şehir Hastanesi’ne hafif raylı sistem projesini de bağlayacağız. 

Boztepe Kentsel Tasarım Projemizi hemşerilerimizle paylaştık.  Boztepe kışlasını milli savunma bakanlığımızdan devir aldık. Trabzon Büyükşehir Belediyemiz eliyle hayata geçecek Boztepe Millet Bahçemiz Trabzon’umuza çok yakışacak.  Şimdi, Trabzon’u çok daha ilerilere taşıyacağız. Trabzon’u hep birlikte refah merkezine çevireceğiz. Trabzon’u bir marka kent, cazibe merkezi yapacağız. Çünkü vatansever Trabzon daha da iyisini hak ediyor.” 

Kalkınma Yolu için Çalışmalar Başladı

Trabzon’dan Basra Körfezi arasındaki yol bağlantısını kapsayan Kalkınma Yolu projesi için çalışma yaptıklarını söyleyen Karaismailoğlu, “Yeni İpek Yolu olacak dev projemiz Kalkınma Yolu için çalışmalara başladık.  Habur ile Basra Körfezi arası bin 200 kilometrelik demiryolunu ve otoyolu kapsayan Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’yi Trabzon’dan Basra Körfezi’ndeki Faw Limanı’na bağlayacak. Hint Okyanusu Basra Körfezi’nden Habur’a ulaşan Kalkınma Yolu sayesinde; Türkiye üzerinden Akdeniz’e, Karadeniz’e, Avrupa’ya ve Kafkaslara bağlantı kuruyoruz. Orta Koridoru da buna entegre ediyoruz. Bu heyecanla Trabzon Hafif Raylı Sistem Hattı’na başlayacağız. Yılda 15 milyon yolcuya hizmet verecek, 70 bin metrekarelik terminali 3200 metre uzunluğunda pisti ile Yeni Trabzon Havalimanı’na başlayacağız.” ifadelerini kullandı.

KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’tan Kentsel Dönüşüm Açıklaması

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, İstanbul Yenileniyor kampanyası kapsamında inşa edilen Bağcılar Kiraz Evler proje alanında kentsel dönüşümü ele aldı.

Tüm kurumları depreme karşı yapılacak eylemlerde samimi olmaya ve birlik içerisinde çalışmaya davet eden Kurt, “Aksi takdirde olası bir Marmara depreminde İstanbul’da ve Marmara’daki diğer illerde çok ama çok acı bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Kurumlar samimi bir şekilde bir arada çalışması hâlinde depreme karşı hızlı bir şekilde kentlerimizi daha dayanıklı hale getirme imkânımız var ancak depremi hiçbir şekilde siyasete malzeme etmemeliyiz. Vatandaşımız bizden şunu bekliyor. Uygun ödeme planıyla gelin, bizim riskli yapılarımızı yenileyin. Burada eğer birlik olursak, kurumlar bir arada çalışırsa bir anda 1,8 milyondan fazla insanımızın hayatını kurtarabiliriz” dedi.

‘’Ülkemiz Ciddi Bir Riskli Yapı Stokuna Sahip’’

Depremin etkilerini acı bir şekilde yaşandığına dikkat çeken Kurt, şunları söyledi:

“Ülkemiz çok ciddi bir riskli yapı stokuna sahip. Maraş merkezli depremlerde, maalesef depremin en acı yüzünü ülke olarak yaşadık. Bunun daha büyük acılarını yaşamamak için depremi her zaman gündemde tutmamız lazım. Depreme ilişkin yapılan çalışmalarda mutlaka tüm tarafların samimi bir şekilde birlik içerisinde hareket etmesi lazım. 

Biz KİPTAŞ olarak İstanbul’da model olacak bir yöntemi ‘İstanbul Yenileniyor’ çatısı altında hayata geçirdik ve çok ciddi yol aldık. Şu anda da içinde bulunduğumuz Bağcılar’daki Kiraz Evler projemiz, site bazlı bunun en somut örneklerinden biridir. 

‘’Marmara Depreminde Acı Bir Tabloyla Karşılaşabiliriz’’

Tüm kurumları depreme karşı yapılacak eylemlerde samimi olmaya ve birlik içerisinde çalışmaya davet ediyorum. Aksi takdirde olası bir Marmara depreminde İstanbul’da ve Marmara’daki diğer illerde çok ama çok acı bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Kurumlar samimi bir şekilde bir arada çalışması hâlinde depreme karşı hızlı bir şekilde kentlerimizi daha dayanıklı hale getirme imkânımız var ancak depremi hiçbir şekilde siyasete malzeme etmemeliyiz.

Risk çok büyük. Bilim insanlarımız yüksek sesle bunu söylüyor. Bizim de sahada çalışanlar olarak en büyük dileğimiz tüm kurumların birlik içerisinde çalışmasıdır. İstanbul Yenileniyor sistemini 2021 Temmuz ayında hayata geçirmiştik. 

Başvurular 26 Bini Geçti

Maraş merkezli depremlere kadar başvurularımız 8 bin 600-9 bin civarı iken Maraş merkezli depremlerden sonra başvuru sayımız 26 bini geçti. Bu, şu anlama geliyor. İstanbul’da yaklaşık 496 bin riskli bağımsız birimde oturan 1,8 milyondan fazla insanımızın yaşadığı bir alandan bahsediyoruz ve vatandaşımız bizden şunu bekliyor. 

Uygun ödeme planıyla gelin, bizim riskli yapılarımızı yenileyin. Burada eğer birlik olursak, kurumlar bir arada çalışırsa bir anda 1,8 milyondan fazla insanımızın hayatını kurtarabiliriz.’’

Kale Alarm’a Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortağı ödülü

Marketing Türkiye ve Kuantum Araştırma iş birliğiyle gerçekleştirilen Türkiye’deki markaların B2B alandaki performansını kapsamlı bir araştırmayla ölçümleyen ilk endeks olan B2B Excellence Awards’ın kazananları belli oldu. Deloitte Türkiye’nin de uzmanlığıyla sürece katkı sunduğu araştırmada, Kale Alarm Güvenlik Sistemleri kategorisinde Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortağı seçildi.

Marketing Türkiye ve Kuantum Araştırma iş birliğiyle gerçekleştirilen, Deloitte Türkiye’nin de uzmanlığıyla sürece katkı sunduğu B2B Excellence Awards sonuçlandı. Türkiye’deki markaların B2B alandaki performansını kapsamlı bir araştırmayla ölçümleyen ilk endeks olan B2B Excellence Awards üçüncü defa “Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortaklarını” belirledi. Toplam 2 bin 927 görüşme ile belirlenen araştırma sonucunda Kale Alarm, Güvenlik Sistemleri kategorisinde Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortağı seçildi. İstanbul Divan Kuruçeşme’de gerçekleştirilecek ödül töreninde, ödülü Kale Alarm adına Kale Güvenlik Sistemleri Grup Müdürü Kerem Özkan aldı.

Kurumsal iş birlikteliklerinde doğru seçim

Kale Alarm, elektronik güvenlik sistemleri alanında bireysel ve kurumsal müşterilerine tam kapsamlı çözümler sunuyor. Kurumsal iş ortaklarına ayrıcalıklı olarak sunduğu merkezi yönetim yazılımı sayesinde sisteme bağlı tüm lokasyonların açılış ve kapanış saatlerini hem uygulama üzerinden hem de harita üzerinden takip edilebilmesini sağlayarak, operasyonel yükleri hafifleterek işletme maliyetlerini azaltıyor. Müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik özelleştirilmiş ürünler geliştiren marka, Kale Alarm mobil uygulama, Kale Kameram mobil uygulama, Kale 7/24 Alarm İzleme Merkezi ile kesintisiz hizmet sunuyor. Türk lirası üzerinden fiyatlandırma gibi avantajları ile iş ortaklarının güvenlik ihtiyaçlarını karşılarken bütçelerine de dost olan Kale Alarm, müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutuyor. 

Organize Ambalaj Bingöl’e Fabrika Kuracak

Organize Ambalaj, 200 milyon TL yatırım bedeliyle Bingöl’de fabrika kurmaya hazırlanıyor. Firma, yatırımı yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor.

2004 yılından beri oluklu mukavva ve oluklu mukavvadan kutu imalatı yapan Organize Kâğıt ve Ambalaj, entegre bir tesis olmak amacı ile Bingöl’e ambalaj kâğıdı üretim tesisi kurmaya hazırlanıyor. Şirket Kurucu Ortağı Özgür Solmaz Bingöl OSB içinde yer alacak tesisin yer tahsis işlemlerinin tamamlandığını yatırımın 200 milyon TL yatırımla olacağını ifade etti.

Dünya Gazetesi’nden Özlem Sarsın’ın haberine göre; Bölgedeki yatırım teşviklerinden ve cazibesinden yararlanmak istediklerini belirten Solmaz, “Biz Bingöllü bir aile şirketiyiz. Memleketimize yatırım yapıyor olmaktan gurur duyuyoruz. Hem Bingöl’deki yatırım teşviklerinden hem de Bingöl’ün bölgedeki ulaşım ağı avantajından faydalanmak istedik.

Fabrikamız tamamlandığında bölgede en az 100 kişilik bir istihdam sağlayacağız. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ambalaj kağıdının hammaddesi olan hurda kağıtları toplayıp değerlendireceğiz. Bu hurdalar maalesef ekonomiye kazandırılamıyor, bölgede çok hurda var. Yatırımımızı yıl sonuna kadar tamamlayıp faaliyete geçirmeyi hedefliyoruz. 7 bin metrekarelik bir alanda kendi hammaddemizi üreteceğiz.

Böylece sektörde kendi hammaddesini üreten nadir ambalaj firmalarından biri olacağız. Kâğıt üretimine başladığımızda Arap ülkeleri, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya ihracat yapmayı da hedefliyoruz. Tesisimizde güneş enerjisi santrali de olacak, tüm elektrik ihtiyacımızı temiz enerji kaynağından sağlayacağız. Menemen’deki mevcut tesisimizde de 52 MW kapasiteli GES sistemimiz 3 ay içinde aktif olacak. En büyük girdi maliyetlerimizden biri olan elektrik sarfiyatından da kurtulmuş.

Triplex kartonda ihtisas firması olmayı hedefliyoruz

Oluklu mukavva ve ambalaj üretimini şu an Menemen’deki 7 bin metre kare alanda kurulu tesislerde gerçekleştirdiklerini söyleyen Solmaz, hedeflerinin 7 çeşit kâğıdın birleşiminden üretilen triplex karton üretiminde ihtisas firması haline gelmek olduğunu kaydederek, “Triplex kartonu Türkiye’de üreten az sayıdaki firmalardan biriyiz.

Ahşap kasaların yerine geçen bu ambalaj alanında otomotiv sektörü başta olmak üzere beyaz eşya ve gıda sektörü en çok satış yaptığımız sektörler” dedi. 

Ege Bölgesi’nde oluklu mukavva hattı bulunan 5 ya da 6 firma olduğunu belirten Solmaz, aylık 800 ton ambalaj kâğıdı işleme kapasitesine sahip olduklarını, kapasitenin tümünü kullandıklarını vurguladı.

Ambalaj sektöründe talebin her geçen gün arttığını, artan bu talebi karşılayabilmek amacı ile makine parkuruna 3 adet daha yeni makine ekleyeceklerini ifade eden Solmaz, “Daha seri ve daha büyük kolileri üretebileceğimiz Jumbo makinalar aldık. İnline baskı makinası dediğimiz yapıştırmasını da kendi yapan, 3 renkli koli makinesi ile özellikle seramik sektörünün ambalajlama ihtiyacını karşılayacak otomatik kesim makinesi aldık. Hepsi 1 ay içinde teslim edilecek ve kapasitemiz 200 ton daha artacak” dedi.

E-ticaret sitelerinde satış trafiğinin artmasının da kendilerine olumlu yansıdığına dikkat çeken Solmaz, bu nedenle pandemi döneminde iyi bir süreç yaşadıklarını belirterek şöyle devam etti:. “2022 yılını 85 milyon liralık bir ciro ile kapattık. 2023 biraz sancılı başladı ama bu sene de yüzde 5’lik bir artışla seneyi kapatmayı öngörüyoruz.”

Aranan bir firma olmayı hedefliyoruz

Türkiye’de oluklu mukavva ve koli üzerinde çok fazla firma olduğunu, hayata geçirecekleri yatırımlar ile aranan ve tercih edilen bir firma olarak ön plana çıkmayı hedeflediklerini belirten Solmaz, “Sektörümüz hızla büyüyor. Ambalaj sektörü hiç durmaz sürekli üretir, stokları güçlüdür. Sektörümüzde çok büyük firmalar var. Merdiven altı üretim yapan pek çok firma var. Firma olarak kendinizi yenileyemezseniz geride kalırsınız.

Türkiye şu an Avrupa’nın en büyük ambalaj kâğıdı üreticisi ve Avrupa’ya kağıt ihraç edebilen bir konumdadır. Biz de bu nedenle Bingöl atağımızı yaptık ve o bölgedeki tüm açıkları kapatmak istiyoruz. Sektör içinde orta halli bir firmayız yatırıma açığız gelişmek istiyoruz. Tüyap Ambalaj fuarı hazırlanıyoruz. Bu seneki Tüyap Ambalaj fuarında triplex karton tanıtımı üzerinde duracağız. Bu konuda büyüme hedeflerimiz var” dedi.

İGSAŞ’tan İki Yeni Fabrika Yatırımı

İstanbul Gübre Sanayii A.Ş (İGSAŞ), Samsun ve Hatay’da iki yeni fabrika yatırımı yaparak üretim hacmini genişletecek. 

Türkiye’nin önde gelen gübre üreticilerinden İGSAŞ, bu yılın sonunda Samsun ve Hatay’daki iki fabrika yatırımıyla üretim kapasitesini artırıp, satış hacmini ve cirosunu yükselteceğini duyurdu.

İGSAŞ, yeni yatırımlarla birlikte hem Türkiye hem de ihracat pazarlarında büyümeye devam ediyor. Samsun’da inşası devam eden yıllık 200 bin ton üretim kapasiteli organominarel kompoze gübre fabrikasının bu yılın son çeyreğinde üretime geçmesi beklenirken, Hatay’daki yıllık 250 bin ton kapasiteli kompoze gübre fabrika yatırımının ise 2024 sonunda devreye alınması hedefleniyor.

Samsun yatırımıyla birlikte Karadeniz Bölgesi’ne daha iyi hizmet vereceklerini belirten İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal, “Bölgenin ihtiyacı olan daha spesifik gübre talebini karşılarken bir yandan da ihracatta ciddi bir değer oluşturacağız. Ayrıca Samsun’daki fabrikamızın devreye girmesiyle Karadeniz Bölgesi’ndeki gücümüzü daha da artıracağız” dedi.

Hatay yatırımı, deprem bölgesine canlılık getirecek

Şirket, Hatay’da başladığı yatırım kararını, geçtiğimiz şubat ayında Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından aldı. Deprem nedeniyle büyük hasar gören bölgenin yeniden yapılandırılmasına destek olmak amacıyla Hatay’a bir fabrika kurma kararı verdiklerini belirten Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’da hayata geçireceğimiz yıllık 250 bin tonluk kompoze gübre fabrikası, bölgenin sanayisine ve tarımına büyük katkı sağlayacak. 60 milyon euroluk yatırımla devreye alacağımız fabrikamızın, 2024 yılının sonunda üretime geçmesini planlıyoruz. Bölgenin yaşanan deprem felaketinden sonra cazibe merkezi ilan edilmesi yatırımcılar için bir avantajı da beraberinde getirdi.”

İki yatırımın devreye girmesiyle Türkiye çapında geniş bir üretim ağına sahip olacaklarının da altını çizen Ünal, “Kocaeli fabrikamız Marmara ve Ege bölgelerine hizmet ederken, Samsun’daki fabrikamız Karadeniz’e, Hatay’daki tesisimiz ise Doğu Akdeniz, Güney Doğu, Doğu Anadolu havzalarına odaklanacak. Aynı zamanda da Akdeniz çanağından da ihracat yapacağız. Bugün 240 bin tonluk bir kompoze gübre kapasitesine sahip olan şirketimiz, 2 yıl sonra üç ayrı noktada 700- 750 bin ton kompoze gübre üreterek Türkiye’yi uçtan uca saracak” diye konuştu.

Yeşil üretim ihracat gücünü artıracak

Yapılan açıklamaya göre şirket, son teknolojiyi kullanarak verimliliği de en üst seviyeye taşıyan İGSAŞ, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla da sürdürülebilir ekonomiye geçişte stratejik adımlar atıyor. Kütahya’daki 30 megavat (MW) kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali (GES) devreye almaya hazırlanan şirket, bu yatırımla karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik önemli bir hamle yapacak.

Avrupa’nın karbon nötr ekonomiye geçiş politikalarına ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na dikkat çeken Ünal, “Yeşil Mutabakat ile 2021 Ocak itibarıyla sınırda karbon vergisi mekanizması (CBAM) getirildi. Burada 5 tane sektör seçildi ve bu sektörlerden biri de gübre. Şirket olarak ihracat hacimlerimizi artırmak için çok büyük hedeflerimiz var. 2026 yılı ve sonrasında Avrupa’ya ihracatta problem yaşamamak adına karbon nötre doğru gitmemiz gerekiyor. Bu 30 megavatlık GES projemiz bu hedefe hizmet edecek” şeklinde konuştu.

Kaynak: Haberler.com

İnşaat Sektörü Güven Endeksi Mayıs’ta Yüzde 4,3 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, inşaat sektörü güven endeksi mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 4,3 arttı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Mayıs ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe yüzde 0,6 azalırken perakende ticaret sektöründe yüzde 0,4 ve inşaat sektöründe yüzde 4,3 arttı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi nisanda 118,1 iken mayısta 117,4 değerine geriledi.

Hizmet sektöründe geçen aya göre, son üç aylık dönemde iş durumu yüzde 0,8, son üç aylık dönemde hizmetlere olan talep yüzde 1,2 artarken, gelecek üç aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisi yüzde 3,6 azaldı.

İnşaat Sektörü Güven Endeksi 92,2’ye Çıktı

Mevsim etkilerinden arındırılmış perakende ticaret sektörü güven endeksi nisanda 116,2 iken bu ay 116,7’ye yükseldi.

Perakende ticaret sektöründe, son üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar yüzde 0,2 ve gelecek üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi yüzde 3 artarken, mevcut mal stok seviyesi yüzde 2,4 azalış gösterdi.

Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi ise geçen ay 88,4 iken bu ay 92,2’ye çıktı.

İnşaat sektöründe geçen aya göre alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyinde yüzde 2,9 ve gelecek üç aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi alt endeksinde yüzde 5,5 artış oldu.

TÜİK Yapı İzin İstatistiklerini Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı Ocak-Mart dönemine ilişkin yapı izin istatistiklerini açıkladı. Yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümü yüzde 2,1 azaldı.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2023 yılı I. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların daire sayısı yüzde 0,7 artarken, bina sayısı yüzde 9,2 ve yüzölçümü yüzde 2,1 azaldı.

Toplam Yüzölçümün Yüzde 53,0’ü Konut Alanı Olarak Gerçekleşti

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen yapıların toplam yüzölçümü 26,7 milyon metrekare iken; bunun 14,2 milyon metrekaresi konut, 7,1 milyon metrekaresi konut dışı ve 5,4 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.

En Yüksek Yüzölçüm Payı Yüzde 63,3 ile İki ve Daha Fazla Daireli Binaların Oldu

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen yapıların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 16,9 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 2,5 milyon metrekare ile bir daireli binalar izledi.

Yapı Kullanma İzin Belgesi Verilen Yapıların Yüzölçümü Yüzde 17,2 Azaldı

Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2023 yılı I. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların bina sayısı yüzde 10,5, daire sayısı yüzde 19,0 ve yüzölçümü yüzde 17,2 azaldı.

Toplam Yüzölçümün Yüzde 57,0’si Konut Alanı Olarak Gerçekleşti

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların toplam yüzölçümü 25,2 milyon metrekare iken; bunun 14,4 milyon metrekaresi konut, 5,2 milyon metrekaresi konut dışı ve 5,7 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.

En Yüksek Yüzölçüm Payı Yüzde 74,1 ile İki ve Daha Fazla Daireli Binaların Oldu

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 18,7 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 1,6 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izledi.

Kaynak: TÜİK

Sığınmacıların Dönüşü İçin Temel Atıldı

İlk aşamada 1 milyon Suriyeli vatandaşın ülkesine dönüşünü sağlamak için yapılacak 240 bin konutluk projenin temeli Cerablus’ta atıldı.

Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşü için Fırat Kalkanı bölgesinde 5, Barış Pınarı bölgesinde 4 olmak üzere toplamda 9 konut projesi başlatılmıştı. 240 bin konutluk projede dün Cerablus’taki 5 bin konutun temelleri atıldı. İlk aşamada hedef, 1 milyon Suriyeli’nin ülkesine geri dönüşünün sağlanması.

Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre; İç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin, ülkelerine gönüllü olarak geri dönmeleri için Suriye’de terörden arındırılmış bölgelerde çeşitli çalışmalar yürütülüyor. İlk etapta Fırat Kalkanı bölgesinde 5, Barış Pınarı bölgesinde 4 olmak üzere toplamda 9 alanda konut projesi başlatıldı. Bu kapsamda, Cerablus, El Bab ve Tel Abyad’da kalıcı konutlar yapılacak. Suriyelilerin gönüllü geri dönüş çalışmaları kapsamında hedeflenen toplam 240 bin aile için 240 bin konut yapımı projesiyle 1 milyon Suriyeli’nin geri dönüşü planlanıyor.

Okul, Cami, Çarşı ve Sağlık Merkezleri Olacak

Cerablus Ras-ul Cavz bölgesinde 5 bin dairelik konutların temeli atıldı. Konut projesi içerisinde cami, çarşı, ilköğretim okulu, lise ve sağlık merkezi gibi tesisler de olacak. Asfalt yollar, açık alanlar, bahçeler, elektrik şebekesi ve su deposu gibi altyapı çalışmaları da yapılacak. AFAD ve Göç İdaresi Başkanlığı’nca yürütülen “Gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüş” çalışmaları kapsamında kalıcı konutların yanı sıra dönen Suriyelilerin iş istihdamına yönelik de projeler hayata geçiriliyor.

Hedef 100 Bin İstihdam 

Yerel girişimciler tarafından, Suriye’de terörden arındırılmış Çobanbey’de 1338, Azez’de 85, El Bab’da 400, Soran’da 194, Maare’de 317, Cinderes’de 436 ve Sarmada’da 88 imalathane faaliyete başlatıldı. Ayakkabı, tekstil, mobilya, tarım ürünleri, salık ürünleri, demir döküm, paketleme tesisi, zeytinyağı, sabun üretimi, poşet, soba, kraft torba üretim tesisi gibi 2 bin 857 imalathanenin kurulmasıyla 100 bin istihdam sağlanması planlanıyor. 

Gübre ve Tohum Desteği

Ayrıca mevcut tarım arazilerinde tarımsal kalkınmaya katkı sağlamak ve bu sayede istihdamı arttırmak amacıyla bölgeye yönelik tarımsal sulama projeleri, arıcılık, hayvancılık desteği, bakliyat ve sebze yetiştiriciliği gibi tarımsal projeler de başlatıldı.

Yüzde 70’i Dönmek İstiyor

İçişleri Bakanlığı’nca Türkiye genelinde kayıt altındaki 3 milyon 514 bin Suriyeli ile birebir yapılan görüşmelerde bu kişilerden yüzde 70’i şartların oluşması halinde ülkelerine dönüş yapmak istediklerini söyledi. Suriyeliler çatışmaların bitmesi, güvenliklerinin sağlanması, barınma ve insani ihtiyaçlarının karşılanması durumunda ülkelerine dönmek istiyor.

240 Bin Konut İnşa Edilecek

Katar Kalkınma Fonu ve AFAD iş birliğinde Suriye’de 9 ayrı bölgede 1 yıldır planlaması devam eden ve projelendirilen, 1 milyon kişinin yaşayacağı 240 bin konutun ilk etabının temel atma töreni Cerablus’ta gerçekleştirildi. Törende konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, özetle şu bilgileri verdi: “Bu bölgenin güvenli bir hale getirilmesi önemli bir iştir. Bunun için çok bedeller ödendi. Bu iş birliği bu bölgede kanayan yarayı durduracaktır. Yeni bir umut çerçevesi oluşturmaktadır. Tam 240 bin konut yapılacak 9 ayrı bölgede. 60, 80 ve 100 metrekare olacak. Türkiye’de yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz onurlu, güvenli dönüşü yaptıkları andan itibaren buradaki iş imkânından istifade edebilecekler. 554 bin gönüllü geri dönüş sağlandı. 2.5-3 yıl içinde bu proje bitirilecek.

Maliyeti Katar’dan 

Bugün temeli atılan 5 bin konut yıl sonunda tamamlanacak. Dünya insanlık tarihine örnek olacak projenin maliyeti Katar Kalkınma Fonu tarafından karşılanıyor. Katar Kalkınma Fonu’nun Genel Müdürü’ne burada teşekkür etmek istiyorum. Bizi depremlerde, sellerde hiç yalnız bırakmadılar, ilk yardıma koşan Katarlı dostlarımız oldu. Dostlukları hem bölgemize birlik ve huzur getirmekte hem de sorunların çözümüne katkı sunmaktadır.”

554 Bin Suriyeli Döndü

Bugüne kadar yapılan çalışmalarla Türkiye’de kayıt altındaki Suriyelilerden 554 bini, terörden arındırılmış bölgelere gönüllü geri dönüş yaptı.

Adana’da 7 Binaya Yıkım Kararı

6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden etkilenen Adana’da ağır hasarlı olduğu tespit edilen 7 binaya yıkım kararı çıktı.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan iki depremde Adana’da şehir merkezinde 11 bina yıkılırken, 418 kişi hayatını kaybetti. Şehirde yıkımın en çok olduğu yer ise Güzelyalı Mahallesi oldu. 

Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre; İlk ve ikinci depremde yıkılan 5 bina da birçok kişiye milyonluk daireler mezar oldu. Depremden sonra yapılan incelemelerde ise birçok binanın da ağır ve orta hasarlı olduğu tespit edildi. 3.5 aydan fazla zaman geçmesine rağmen itiraz süresi nedeniyle binalar bir türlü yıkılmadı. İncelemeler ve itiraz süresi biten 7 bina için ise yeni yıkım kararı verildi.

Güzelyalı Mahalle Muhtarı Göktürk Güngör, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Adana İl Müdürlüğünün yapmış olduğu incelemeler ve itiraz süresinin de bitmesiyle 7 binanın yıkım kararı çıktığını belirtti.

‘’Orta Hasarlı Binalarda İtiraz Süresi Devam Ediyor’’

Güngör, “Yıkım Kararı müdürlük tarafından bize iletildi. Biz de bu kararları yıkılacak olan apartman kapılarına ve muhtarlığımıza astık. Yakın zamanda binalar yıkılacak ve tehlike ortadan kalkacak. Orta hasarlı binalarda ise itiraz süresi devam ediyor. Bu binalarda ya güçlendirilecek ya da ağır hasarlıya çevrilip yıkılacak” dedi.

Mahalleli ise binaların yıkılmasının doğru bir karar olduğunu tehlike saçtığını bir an önce alınan kararın uygulanması gerektiğini söyledi.

Samsun’da Eski Hastane Adli Tıp Binasına Dönüştürülecek 

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, eski özel hastane binasının kiralandığını ve proje çalışmalarının ardından Adli Tıp Merkezi’ne dönüştürüleceğini açıkladı.

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kentte Adli Tıp Kurumu’nun hizmet vermesi için gerekli olan kurum binası temini için özel bir çalışma yapılıyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından kiralanan İlkadım ilçesindeki eski özel hastane binasının hızla tadilatı yapılarak kuruma hazır hale getirilecek. Proje sürecinin tamamlanmasının ardından tadilat süreci başlayacak.

Çalışmalar 2 Ayda Tamamlanacak

Adli Tıp Kurumu çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Sayın Ticaret Bakanımız ve Samsun Milletvekilimiz Mehmet Muş’un bu konuda büyük gayretleri var. Biz de o gayrete destek olduk. Eski özel hastane binasını kiraladık, şu anda proje üzerinde çalışıyoruz. Orayı hemen Adli Tıp işlerliğini kazanacak şekilde projelendireceğiz. 2 ay içinde orada Adli Tıp Kurumu’nun açılmasını sağlamak istiyoruz. Bu arada Adli Tıp oraya geçici olarak taşınacak. Adli kurum binası için cezaevi yolu üzerinde 10 dönüm alanı da biz vermiştik.” diye konuştu.

Malatya’da Deprem Konutlarının İnşaatı Devam Ediyor

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Malatya’da Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapılan konutların inşaat çalışmaları sürüyor.

Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin etkilediği 11 ilde evleri yıkılan veya ağır hasar görenlerin barınma ihtiyacını karşılamak için TOKİ tarafından başlatılan çalışmalar devam ediyor.

Malatya’da ihalesi tamamlanan 11 bin 634 konut, cami ve ticarethanelerin yapımına bir süre önce başlandı. Yeşilyurt ilçesine bağlı İkizce mevkisinde de etaplar halinde inşası süren afet konutlarının bazılarında beton blok kurulumu tamamlandı. Bu binalarda merdiven, dış cephe ve tuğla duvarların yapımına geçildi.

Konutlar İki Etap Halinde İnşa Ediliyor

Konutların yapım müdürü Olcay Kazan, sorumluluk alanlarında iki etap halinde konut yapımını sürdürdüklerini, ilk etapta 1180, ikinci etapta ise 806 konutun inşa edileceğini söyledi.

Kazan, ilk etabın 7, ikinci etabın ise 9 ay sonra tamamlanacağına işaret ederek, “7 gün 24 saat çalışarak 7 ay sonra ilk etap konutları hak sahiplerine teslim etmek istiyoruz.” dedi.

Çalışmalar Hızla Sürüyor

Binaların radye temel ve tünel kalıp sistemiyle yapıldığını anlatan Kazan, şöyle devam etti:

“Tünel kalıp deprem konusunda en güvenlikli sistemdir. Aynı zamanda zeminimiz çok sağlam. Kırıcılarla kaya kırımları yapıyoruz. Bununla birlikte bloklarda ince işlerimize de başlandı. Çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Kaba inşaatı olan blokumuzda direkt ince işlere başlıyoruz.”

Kazan, sorumluluk sahalarında 5’i kule, 8’i mobil olmak üzere 13 vinç, 19 ekskavatör, 32 kamyon, dozerler ve çeşitli iş makineleriyle yapım çalışmalarını sürdürdüklerini sözlerine ekledi.

Yeni Dekorasyon Trendleriyle Evinize Yaz Havası Gelsin

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte evlerdeki enerji de yükseliyor. Evinizdeki dekorasyon detaylarını değiştirerek yazın canlı ve ışıltılı havasını evinize taşıyabilirsiniz. Tezgah Dünyası Kurucusu Feyzullah Buran, evlerde büyük değişiklikler yapmadan, detaylarda şıklık oluşturacak dekorasyon trendlerini açıklıyor.

Yaz aylarında ev dekorasyonunda stil, renkler ve desenlerde yenilikçi bir bakış açısı hakim olacak. Doğal detayların ön planda olduğu dekorasyon trendleri, sadelik ve asaleti bir araya getiriyor. Tezgah Dünyası Kurucusu Feyzullah Buran ise evlerini yeniden dekore etmek isteyenler için yaz dekorasyon trendlerini paylaşıyor.

Ahşap Ürünlerle Doğal ve Modern Bir Yaz Dekoru

Yaz dekorasyon trendleri arasında doğal bir görünüm katan ahşap ürünler, ilk olarak göze çarpıyor. Mutfak alanlarından mobilyaya her alanda hem minimalist hem modern tarzdaki evlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Yaşam alanlarınıza doğal ve samimi bir hava katmak istiyorsanız yaz aylarında da mutlaka ahşap ürünlerden faydalanmalısınız.  

Mutfak ve Banyolarınızda Yeni Trendler

Mutfak ve banyolar evlerimizin en önemli noktalarından biridir. Bu alanlarda yapılan dekorasyon seçimleri evin genel havasını belirler. İşte size mutfak ve banyolar için yeni trendler!

Mutfaklarda Beyaz Tonları Öne Çıkıyor

Mutfaklarda evyeler ve tezgahlar beyaz tonları ile dekore ediliyor. Beyazın etkisi, mutfağınızın daha geniş ve ferah görünmesini sağlar. Ayrıca, kırmızı gibi canlı renklerde mutfak dolapları ve masalarda kullanarak mutfağınıza hareketlilik katabilirsiniz.

Banyolarda Mavi ve Yeşil Tonları Hâkim

Banyolarınızda mavi ve yeşil tonlarındaki dekorasyon ürünleriyle benzersiz bir uyum yakalayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, banyo yüzeylerinizde kaymazlık, çizilmeye, leke, ısı ve sıvıya karşı direnciyle de dikkat çeken ürünlere odaklanabilirsiniz.

Doğa Dostu ve Sürdürülebilir Ürünleri Tercih Edin

Doğayı korumak için herkesin üzerine düşen görevleri yapması gerekmektedir. Bu nedenle, mobilya veya dekorasyon ürünleri satın alırken doğa dostu ve sürdürülebilir tasarım kriterlerine göre tasarlanmış ürünleri tercih edebilirsiniz.

Olmazsa Olmaz: Hasır

Bahçe mobilyalarında kullanılan hasır örgüler artık iç mekânlarda da trend haline geldi. Mutfak mobilyaları, orta sehpalar, TV üniteleri ve hatta çalışma odalarında kullanacağınız hasır örgülerin farklı örgü yöntemleri ve renkleri mevcuttur. Bu sayede, evinizde doğal ve sıcak bir hava yakalayabilirsiniz.

SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu Copa’nın Altın Sponsorluğunda Gerçekleşti

Copa Isı Sistemleri’nin altın sponsorluğunda, bu yıl 4.’sü gerçekleştirilen SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu, 20 Mayıs’ta Türkiye’nin en büyük açık hava doğal yaşam merkezlerinden biri olan Bursa Dağyenice’de gerçekleşti. 

Dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce sporcu ve doğaseveri Dağyenice’nin eşsiz doğasında festival atmosferinde buluşturan bu ultra maraton, Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak 19 Mayıs’ta saat 21.00’de başladı ve 22 saat süren tarihi 100K Mysia Yolları Parkuru’na ev sahipliği yaptı. Oğuzhan Emre Singer 10 saat 49 dakikada tarihi parkuru tamamlayarak birincilik kupasını kazandı.

20 Mayıs 2023 Cumartesi günü 4. kez gerçekleştirilen ‘SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu’, 2 bine yakın koşuseverin mücadelesine sahne oldu. Copa’nın altın sponsorluğunda gerçekleşen koşu, Bursa Dağyenice’nin büyülü atmosferini sporcular ve doğa severlerle buluşturdu. 

Sporu, sağlıklı yaşamı, doğa sevgisini ve eğlenceyi bir araya getirerek festival havasında gerçekleşen bu ultra maraton, tüm katılımcılara keyif alacakları sosyal bir deneyim vadetti. Sporu ve doğayı seven insanları bir araya getirerek hem fiziksel hem de ruhsal açıdan bir deneyim sunmayı hedefleyen organizasyonda katılımcılar, profesyonel ve amatör parkurlarda koşarak kendi sınırlarını zorladı ve doğal güzelliklerin tadını çıkardı. Ayrıca Copa standındaki yüz boyama atölyesinden yogaya, zumbadan konsere kadar birçok aktiviteyle katılımcılar eğlenceli dakikalar yaşadı.

Yalnızca profesyonel sporculara değil, koşu sporunu seven ve doğaya ilgi duyan herkese hitap eden programıyla öne çıkan SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu’nda 6K, 15K, 33K, 61K ve 100K gibi farklı seviyelerde parkurlar yer aldı. 

Tarihi 100K parkurunu 10 saat 49 dakikada tamamladı

SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu, özellikle Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak düzenlenen 100K Mysia Yolları Parkuru ile dikkat çekti. Bu tarihi parkurun startı 19 Mayıs tarihinde saat 21.00’de Gölyazı’dan (Apollonia) başladı. Koşucular sırasıyla Akçalar, Fadıllı, Ayva Köyü, Unçukuru, Maksenpınar, Güngören, Üçpınar, Deliktaş Mağarası, İnegazi, Atlas, Çalı, Misi, Doğancı ve Kadriye köylerinden geçerek 20 Mayıs’ta Dağyenice Göleti’nde parkuru tamamladı. Koşunun birincisi Oğuzhan Emre Singer, 10 saat 49 dakikada parkuru tamamlayarak bir rekora imza attı ve birincilik kupasını kazandı.

SPX Dağyenice Ultra Trail’i ilk yılından beri desteklediklerini ifade eden Copa Isı Sistemleri Genel Müdürü Oktay Erdinç; “Copa olarak, bu yıl da Bursa’nın doğa harikası yerlerinden biri olan Dağyenice Göleti’nde gerçekleşen SPX Dağyenice Ultra Trail 2023 organizasyonunun Altın Sponsoru olmaktan gurur duyuyoruz. Koşu, her yıl daha da büyüyerek Türkiye’nin en önemli spor etkinliklerinden biri haline geldi. Tüm bunlara şahitlik etmek ve Bursa’ya uluslararası arenada değer kattığına inandığımız bu projenin içerisinde yer almak bizim için çok kıymetli. Hem doğa ile hasret giderdiğimiz hem de spor yaptığımız festival havasında bir etkinlik geçirdik. COPA olarak, doğa ve spor tutkunlarını buluşturan bu kıymetli organizasyonda emeği geçen herkesi tebrik ediyoruz.” dedi

Total Energies, 2050’ye Kadar Net Sıfır Emisyon Hedefliyor

Total Energies, 2050 yılında kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyor. Detayları Total Energies Yenilenebilir Enerji Türkiye Müdürü Ahmet Hatipoğlu anlattı.

Net sıfır hedefine ulaşmak için yoğun çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Total Energies Yenilenebilir Enerji Türkiye Müdürü Ahmet Hatipoğlu, “Bunlardan önde geleni yenilenebilir enerji kaynakları ve düşük karbonlu yakıtlar. 2050 vizyonumuz gereği, enerji üretimimizin yarısı yenilenebilir enerjiden, yüzde 25’i düşük karbonlu yakıtlardan (hidrojen, biyogaz ve e-yakıtlar), kalan yüzde 25’lik kısım da petrol ve doğal gazdan sağlanacak. Bu faaliyetlerimiz sonucu oluşan emisyonlar, karbon dönüştürme, karbon yakalama ve karbon denkleştirme ile tamamen sıfırlanacak” dedi.

“Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Üretimdeki Payı Artacak”

Türkiye’nin 55 GW’ın üstünde olan yenilenebilir enerji kurulu gücünün yakın zamanda 60 GW’ın üstüne çıkması bekleniyor. Hatipoğlu, “Total Energies olarak Türkiye’de özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımı yapmak için yoğun çalışmalarımız var. Bu amaçla, çeşitli yenilenebilir projelere ve operasyonel santrallere yatırım yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. Ülkemizin yüksek potansiyeli ve gelişmiş elektrik piyasası farklı iş modellerinde yatırım olanağı sunduğundan çeşitli alternatiflere sıcak bakıyoruz. Pandemi ve sonrasında yaşanan gelişmeler elektrik üretiminde dışa bağımlı olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini gösterdi. Ülkemizde yenilenebilir enerji teknolojileri çevre dostu olmalarının yanı sıra kârlı bir yatırım aracı, enerji güvenliğine katkı sağlayan önemli bir unsur ve mevcut ekipman üretim altyapısı ile bir sanayi sektörü olarak da görülüyor. Önümüzdeki dönemlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payının daha da artmasını öngörüyoruz. Önceliğimiz Türkiye’de şirketimizin politikalarına uygun özelliklerde, büyük ölçekli ve uzun vadede daha stabil getiri imkânı sunan yatırımları hayata geçirmek” diye konuştu.

“Deniz Üstü Platformlarında Ciddi Bilgi Birikimimiz Var”

Türkiye’nin özellikle güneş enerjisinde memnuniyet verici bir ilerleme kaydettiğinin de altını çizen Hatipoğlu, şöyle devam etti: 

“Deniz üstü doğal gaz ve petrol arama ve üretme faaliyetlerimizden dolayı deniz üstü platformlarında ciddi bir bilgi birikimimiz ve geliştirdiğimiz teknolojiler var. Bu birikimimizi özellikle yüzer tip deniz üstü rüzgâr projelerimizde kullanıyoruz. Geliştirilen, devrede olan ve çalışan deniz üstü santrallerimizin toplam kapasitesi şu an 12 GW. Türkiye’de hayata geçirilecek deniz üstü rüzgâr enerjisi santralinde de mevcut birikimimizle fark yaratabileceğimize inanıyoruz.”

Hatipoğlu, Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği’ne (TÜREB) üye olduklarını hatırlatarak “TÜREB son derece aktif çalışan, üyelerini ve paydaşları çalışmalarına dahil ederek sektördeki gelişime katkısı olan bir birlik. Çalışmalarından son derece memnunuz ve önümüzdeki dönemde TÜREB’in faaliyetlerine daha fazla katkı sağlamak istiyoruz.” dedi.

Yüzde 100 yenilenebilir yakıtı Excellium Racing 100 ile motor yarışlarında devrim

Total Energies Madeni Yağlar, yenilenebilir enerji üreticileri ile iş birliği içinde yeni ürünler geliştirmeye de devam ediyor. Üreticilerin ekipmanlarını koruyacak, enerji tasarrufu ve uzun ömür imkânı sunan yağları bulunuyor. Total Energies’in 2050’de net sıfır emisyona ulaşma hedefinde önemli bir kilometre taşı da motor sporları yarışları için geliştirilen yüzde 100 yenilenebilir yakıtı Excellium Racing 100 olmuştu. FIA Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nın tarihinde ilk defa, 2022 şampiyonasının üçüncü turunda Le Mans 24 Saat Yarışları’nda tüm araçların kullandığı Excellium Racing 100, FIA’nın, araç üreticilerinin, pilotların ve yenilenebilir enerjilere ilişkin Avrupa yönergelerinin (RED) tüm gereksinimlerini karşılayan bir yarış yakıtı. Şarap tortularından yapılan bu biyoyakıtı geliştirmek için 18 aydan fazla Ar-Ge çalışması yapıldı. İçerisinde petrol bulundurmayan Excellium Racing 100, kullanım ömrü boyunca karbondioksit emisyonlarında en az yüzde 65’lik bir azalma sağlıyor.

ADMİB Başkanı Tosyalı: ‘’Küresel Talepte Daralma Söz Konusu’’

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Küresel talepte bir daralma söz konusu. Öncelikle enerjide ithalata bağımlılığımızı azaltacak çözümleri bir an önce devreye almamız gerekiyor.’’ dedi.

Türkiye’nin nisan ayı ihracatı yüzde 17,2 düşüşle 19,3 milyar dolar oldu. Talepteki durgunluğun etkisiyle 27 ihracatçı sektörün 21’inde düşüş görüldü. Demir-çelik sektörlerinin ihracatı da emtia fiyatlarının gerilemesi, yüksek enerji fiyatları ve kurun uzun süredir enflasyonun gerisinde kalması gibi nedenlerle düşmeye devam etti.

Pandemiden sonraki en büyük düşüş

 Demir ve demir dışı metaller sektörü nisan ayında yüzde 33,4’lük düşüşle 997 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, çelik sektörü yüzde 46,8’lik azalışla 1 milyar dolarlık ihracat yaptı.

Demir ve demir dışı metaller ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatından yüzde 5,2 pay alırken, çelik ise yüzde 5,5 paya sahip oldu. İki sektör, yaşadığı düşüşlere rağmen Türkiye’nin nisan ayı ihracatının yüzde 10,7’lik kısmını üstlendi.

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) ise nisan ayında demir ve demir dışı metaller sektöründe geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,9’luk azalış göstererek 63 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ayda çelik ihracatı ise yüzde 61,2’lik düşüşle 109 milyon dolar oldu.

Türkiye ihracatının pandemiden sonraki en büyük düşüşü yaşadığını kaydeden ADMİB Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı şu açıklamaları yaptı: “Küresel talepte bir daralma söz konusu.

Ülke ihracatımızın miktar bazındaki düşüşü de bunu açıklıyor. Yüksek enerji fiyatlarının etkisi de talebi etkileyen diğer bir faktör. Demir-çelik sektörü enerji girdisinin en yoğun olduğu sektör. Sektörümüzde nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre miktarda yüzde 45, değerde yüzde 41’lik düşüş var.

Elbirliği ile bu kayıpları telafi etmeye odaklanmalıyız. Öncelikle enerjide ithalata bağımlılığımızı azaltacak çözümleri bir an önce devreye almamız gerekiyor. Bu noktada, yenilenebilir enerji yatırımları desteklenmeli, gerekli finansman için uygun koşullar sağlanmalı. Her şeye rağmen yılın ikinci yarısının ilk yarıya göre daha pozitif geçeceğini düşünüyoruz.

Ertelenen taleplerin gelmesi kapasitelerin artmasını, bu da sanayi üretiminin canlanmasını sağlayacaktır. Fiyatta rekabetçi şartların oluşmasıyla beraber ihracatta daha pozitif rakamlar elde edeceğimize inanıyorum.”

İhracatta Irak ilk sırada

Nisan ayında Türkiye’nin demir-çelik ihracatında en başarılı ülke 206,8 milyon dolar ile Almanya oldu. Bu ülkeyi, 110 milyon dolar ile İsrail, 104,6 milyon dolar ile İtalya izledi. ADMİB’in ihracatında ise Irak’ın 13,6 milyon ile ilk sırada olduğu görüldü. Bu ülkeyi 13,3 milyon dolarla Mısır ve 12,1 milyon dolarla Romanya takip etti. Romanya’ya yapılan ihracatta yüzde 199 artış kaydedildi.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Neva Prestij Yapı Başkanı Öztürk: “Kentsel Dönüşüm Süreci Hızlandırılmalı”

Neva Prestij Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öztürk, “Kentsel dönüşümün hızlanması için yapılması gereken birçok şey var. Öncelikle kentsel dönüşüm için özel bir birim kurulmalı. Arsa sahiplerine uzlaşma süreleri verilmeli.’’ dedi.

Capital’den Özlem Aydın Ayvacı’nın haberine göre; Türkiye’de gayrimenkul sektöründeki hızlı büyüme inşaat şirketlerinin arazi bulmakta zorlanmasına neden oluyor. Bu durum şirketleri farklı projelere yönlendiriyor. Neva Prestij Yapı’nın da arazi stok sorunu nedeniyle kentsel dönüşüm projeleri geliştirdiğini dile getiren Öztürk, “Kentsel dönüşümü bir ‘milli mesele’ olarak görüyoruz. Son deprem felaketinin ardından kentsel dönüşümün önemi bir kez daha anlaşıldı. Fakat hala kentsel dönüşümde arsa sahiplerinden ve bürokrasiden kaynaklanan zorluklar söz konusu. Deprem gerçeğine rağmen eski evleri yıkıp yenisini yapmak oldukça zor. Çünkü eski ev sahiplerinin normal hakları dışında fazladan daire veya para talepleri de oluyor.  Ayrıca, belediyeler ve bakanlıklarda işler çok yavaş ilerliyor. Öyle ki bürokrasi süreci 1.5- 2 yılı buluyor” diye anlatıyor.

‘’Dönüşüm İçin Özel Birim Kurulmalı’’

Özellikle deprem riski taşıyan şehirlerde kentsel dönüşümün hızlanması gerektiğinin altını çizen Öztürk, bu kritik konu hakkında yapılması gerekenler konusunda şu önerilerde bulunuyor: “Kentsel dönüşümün hızlanması için yapılması gereken birçok şey var. Öncelikle kentsel dönüşüm için özel bir birim kurulmalı. Arsa sahiplerine uzlaşma süreleri verilmeli. Kentsel dönüşüme engel olanlar, yaşanan depremlerin ölümlere neden olması halinde ağır cezalar almalı. Bu gibi uygulamalar olmazsa kentsel dönüşümün ilerlemesine olanak yok. Öte yandan belediyeler ve bakanlıkların da bu işin önünü açmaları şart.  Projeler hızlı kontrol edilip onaylanmalı.”

‘’Yapılaşmada Büyük Yanlışlar Var’’

Yaşanan son deprem felaketinin ardından Japonya’daki çelik binalar örnek gösteriliyor. Türkiye’de ise  maalesef her depremin ardından beton ve demiri güçlendirerek depreme dayanıklı binalar yapmaya çalışıldığına dikkat çeken Öztürk, şöyle devam ediyor: “Maalesef yeni inşaat teknolojileri ülkemize geç geliyor. Bir de yapılaşmada büyük yanlışlar söz konusu. 1999 depreminden sonra yapılan binalar kuralına göre yapılmışsa, iyi bir zemine ve fay hattına uzak inşa edilmişse depreme dayanıklı olabilir.  Yaşadığımız son depremde, Kahramanmaraş ve Hatay’da fay hattının tam üstüne binalar yapılmış olduğunu gördük. Bu tabloda, istediğiniz kadar sağlam binalar yapın, fay hattındaki binaların yıkılması kaçınılmazdır. Yani ortada sadece müteahhit, mühendis hatası yok. Baştan fay hatlarını imara açan belediyelerin ve bakanlıkların da kusuru var.”

İmar Affı Nasıl Yapılmalıydı?

Bilindiği üzere imar barışı; mülkiyet ve imar sorunu olan, ruhsatsız binaların yanı sıra ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentiler yapılmış yapıların affedilmesi ve sisteme dahil edilmesine anlamına geliyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından imar affı yeniden gündeme geldi. Büyük yıkıma ve can kaybına neden olan depremlerin ardından son 20 yılda hız kazanan imar affının büyük rol oynadığı belirtiliyor. İmar affıyla bir anlamda vatandaşların devlete gidip ‘Benim yapım kanuna uygun değil, beni affet’ dediğini ifade eden Öztürk, “Devletin burada yapması gereken affetmeden önce binaların sağlamlığını kontrol etmek olmalıydı. Sağlam değilse ‘Binanı güçlendirip gel’ demeliydi. Vatandaşın binası güçlendirmeyle de kurtulamıyorsa ‘Seni affedemem, kentsel dönüşüme girmen gerekiyor’ diye zorlamalıydı” diyor.

Ancak bu imar aflarının bu içerikte olmadan çıkarıldığını belirten Öztürk, “Binalara hiçbir teknik inceleme yapılmadı. Çürük yapılar affedildi ve bunlar da maalesef depremde yıkıldı. Bundan sonra yapmamız gereken ise acilen bina güçlendirmeleri” diye ekliyor.

Umman Beton, Kuzey Afrika’ya Açılıyor!

Umman Beton, Arap Yarımadası’ndan sonra Kuzey Afrika bölgesinde de atağa geçti. Kuzey Afrika bölgesinde inşaat ve yapı sektörünün önemli buluşma noktalarından biri olan BATIMATEC Fuarı’nda görücüye çıkan Umman Beton Santralleri, fuardan eli dolu döndü. Fuarda sergilenen Türk üretimi Umman beton santralleri ve kırma eleme tesisleri örnekleri, Cezayirli yatırımcılar ve inşaat sektörü paydaşları tarafından büyük ilgi gördü

60 ülkeye yaptığı ihracatla uluslararası projelere adını yazan Umman Beton, son olarak katıldığı Batımatec Fuarı’ndan yeni anlaşmalarla döndü. Yapı inşaat malzemeleri ve teknolojileri sektöründe paydaşları buluşturan ve bölgenin önemli etkinliklerinden biri olarak kabul gören fuarda Cezayirli iş dünyasıyla yakın temaslar kurduklarını belirten Umman Beton Genel Müdürü Ahmet Bağcı, ‘’Batımatec Fuarı, Cezayir pazarının büyüklüğü ve potansiyeli hakkında bize önemli bilgiler sağladı. Ürün ve hizmetlerimizi sergilemek, bölgede firmamıza yönelik olan kalite ve güven algısını yaratmak ve pekiştirmek için bir fırsat oldu. Standımızda sergilediğimiz Umman beton santrali ve kırma eleme tesislerimiz büyük ilgi görgü ve bu sayede bölgenin potansiyel sektör paydaşlarıyla iletişim kurma fırsatı yakaladık’’ dedi. 

Fuarda sergiledikleri ürünlerin özellikle kalite, tüketim ve yüksek performansı ile dikkat çektiğini belirten Ahmet Bağcı, Umman Beton olarak satış sonrası destek ve teknik hizmetlerini de anlatarak bir iş ortağı olarak güven kazandıklarını, fuar boyunca 10 büyük firmayla iş ilişkisi kurduklarını, sabit 120 m³ beton santrali ve kırma eleme tesisi siparişi aldıklarını da kaydederek şunları söyledi: ‘’Profesyonel ekibimiz, fuar boyunca ziyaretçilerimizin ihtiyaçlarını anlamak, onlara özel çözümler sunmak ve en kaliteli hizmeti sağlamak için büyük bir özveriyle çalıştı. Müşteri odaklı yaklaşımımız sayesinde, sektördeki öncü konumumuzu bir kez daha pekiştirdik. Özellikle gururla duyurmak istediğimiz başarı, 1 adet 120 m³ beton santrali ve kırma eleme tesisi satışımızdır. Bu büyük iş birliği yenileri için de örnek teşkil edecektir. Bu başarımızın ardında yerli üretimimizze ve yaratıcı çözümlerimize olan güven yatıyor. Bu başarı, bizim için sadece bir kilometre taşı değil, aynı zamanda geleceğe dair heyecanımızı artıran bir adımdır. Önümüzdeki süreçte firma faaliyetlerimizi daha geniş bir bölgeye yayacağız ve yeni anlaşmalar sağlayacağız.’’ 

Büyükşehirlerde Kira Fiyatları 4 Yılda Yüzde 697 Arttı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, büyükşehirlerde kira fiyatlarının 4 yılda yüzde 697 oranında arttığını belirterek, barınma kriziyle karşı karşıya kalındığına dikkat çekti.

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, Nisan 2019 – Nisan 2023 döneminde Türkiye genelindeki kira artış oranlarını analiz etti. Ortaya çıkan çarpıcı tabloyu sosyal medya hesabından paylaşan Gökce, Nisan 2019’da 81 ilde ortalama kira bedeli aylık 728 lirayken, rakamın bugün 5 bin 058 liraya çıktığını aktardı.

Artış oranının yüzde 583 olduğunu belirten Gökce “Tüm Türkiye’de 2019 yılı Nisan ayında kira bedeli ortalama ücretin sadece yüzde 27’si kadarken, bugün yüzde 45’e ulaşmış. Muğla’da kira bedeli ortalama ücretin yüzde 187’si, Antalya’da yüzde 120’si, İstanbul’da yüzde 117’si kadar.” dedi.

Büyükşehirlerde durumun Türkiye ortalamasından çok daha farklı olduğunu vurgulayan Gökce şu verileri paylaştı:

“Nisan 2019 – 2023 döneminde 30 büyükşehirde kira bedelinde ortalama artış oranı yüzde 697. Antalya’da artış yüzde 1.109, Mersin’de yüzde 963, Muğla’da yüzde 935, Ankara’da yüzde 833, İstanbul’da yüzde 713. Örneğin Antalya ve İstanbul’da ortalama kira bedeli asgari ücretin 1,5 katı. Muğla’da kira bedeli asgari ücretin 2,5 katına çıkmış. 30 büyükşehirde ortalama kira bedeli asgari ücretin yüzde 79’unu aşmış bir halde.”

‘’Asgari Ücret Kira Bedeli Karşısında Erimiş’’

Sığınmacıların yoğun yaşadığı ilk 10 ilde kira bedelindeki artışın da Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu açıklayan Gökce “Kira bedelleri yüzde 702 zamlanmış. Bu illerde kira bedelinin asgari ücrete oranı 2019’da yüzde 46 iken bugün yüzde 86’ya çıkmış. Yani asgari ücret kira bedeli karşısında erimiş.” dedi.

‘’Devrim Sayılabilecek Adımlar Atılmalı’’

Yaşanılan konut krizi düşünüldüğünden daha derin olduğunu ifade eden Gökce, özellikle Türkiye nüfusunun yüzde 75’inin yaşadığı 30 büyük şehirde çalışanların gelirlerinin önemli bir kısmı konut kirasına verdikleri kaydetti.

“Yeni işe başlayan gençlerin maaşlarıyla neredeyse konut kiralama şansı yok. Büyükşehirlerde görev yapan memurların, kamu görevlilerinin de maaşlarından konut kirası çıktıktan sonra gıda, ulaşım, giyinme ve temel ihtiyaçlar için sadece çok küçük bir kaynak kalıyor.” diyen Gökce, tasarruf etmenin mümkün olmadığını belirtti.

Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda konut krizini çözmek için çok ciddi, devrim sayılabilecek adımlar atmazsa bu krizin derinleşeceğini söyleyen Gökçe, “Cumhuriyet tarihimizin en vahim barınma krizi ile karşı karşıya kalacağız.” ifadelerini kullandı.

Hazır Beton Endeksi Nisan Ayı Raporu Açıklandı

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), Hazır Beton Endeksi 2023 Nisan Ayı Raporu’nu açıkladı. Başkan Yavuz Işık, yapısal dönüşümün inşaat sektörü için kritik hale geldiğini söyledi.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koyuyor. 

Açıklanan Hazır Beton Endeksi Nisan Ayı Raporu’na göre, Faaliyet Endeksi son 4 aydır eşik değerin üstünde tutunmayı başaramadı.

Nisan ayında beklentinin oldukça düşük bir seviyeye gelmesinde, önümüzdeki aylarda özellikle seçim sonrasında ekonominin ne yönde ilerleyeceğine ilişkin belirsizliğin etkili olduğu düşünülüyor. Güven Endeksi ise beklentiden farklı olarak eşik değerin üstünde pozitif tarafta hareket etti. Güven Endeksi’nin özellikle kentsel dönüşüme yönelik ortaya konulan irade ve bu çerçevede uygulanmaya başlanan kamusal politikalar sonrasında yükseldiği düşünülüyor.

Güven dışındaki her 3 endeks, geçen yılın aynı ayına göre düşük seyrediyor. Özellikle faaliyetteki gerileme oldukça dikkat çekiyor. Raporda hem faaliyetin hem de beklentinin düşük kalması, kısa vadede inşaat sektöründe ciddi bir canlanma ihtimalinin zayıflığına işaret edildi. Özellikle seçimden sonraki süreçte sektörün ne yöne gideceğine ilişkin ilk sinyaller önem arz ediyor.

‘’Yalnızca Kentsel Dönüşüm Değil, Zihinsel Dönüşüm de Gerekiyor’’

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, Faaliyet Endeksi’nin son 4 aydır eşik değerin üstünde tutunmayı başaramadığını belirterek “Geçen yıla kıyasla hem faaliyetin hem de beklentinin düşük kalması, kısa vadede inşaat sektöründe ciddi bir canlanma ihtimalinin zayıflığına işaret ediyor. Özellikle seçimden sonraki süreçte sektörün ne yöne gideceğine ilişkin ilk sinyaller önem arz etmektedir.” dedi.

Kentsel dönüşüm konusunda değerlendirmelerde bulunan Yavuz Işık, “Ekonomi yönetimi açısından sürekli söylenen ve sürdürülebilirliğin en önemli anahtarı olan ‘yapısal dönüşüm’ inşaat sektörü açısından çok daha kritik hâle gelmiştir. Mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hâle getirilmesi, tüm inşaat faaliyetlerinde deprem odaklı düzenlemelerin hayata geçirilmesi yalnızca kentsel dönüşümü değil aynı zamanda ‘zihinsel dönüşümü’ de gerektirmektedir. Yaşadığımız deprem afeti sonrasında hâlen sıcaklığını koruyan kentsel dönüşüm konusunun, tüm sektörün ve politika yapıcılarının önceliği olmaya devam etmesi gerekmektedir.” dedi.

Afet ve Krizlerde Alışveriş Merkezleri

“BOZULAN EZBERLER – AVM ZORUNLU BİR İHTİYAÇTIR”

Son on yılda gerçekleşen olaylara bakarsak inanılması zor krizleri atlattık. Ülkemizde ve yakın çevremizde yaşadığımız afetler, savaşlar, yangınlar dışında dünyayı etkisi altına alan salgın hastalık, yüksek enflasyon, gıda ve enerji krizlerini yaşadık. En son yaşadığımız deprem gerçek bir felaketti, çok ağır kayıplar verdik ve yaralarımızı sarmak pek de kolay olmayacak. En temel ihtiyaçları karşılamak için seferber olduk, barınma, giyinme, gıda, sağlıklı kalabilmek için elimizde olan imkânları kullanıyoruz. Bölgeden göçleri geriye çevirmek için önümüzdeki süreçte epey bir uğraş verilmesi gerekecek ve yaklaşan bir genel seçim takvimimiz var. Peki, tüm bunlarla nasıl başa çıkacağız?

KRİZLERİN ÜLKESİ – TÜRKİYE 

Son 10 yılda başımıza gelmeyen kalmadı. Yaşamadığımız krizleri yazalım desem belki de işimiz daha kolay. En popüler geyik muhabbetimiz olan “henüz bir uzaylı istilası görmedik” cümlesini de ulu orta yüksek sesle söylememeye özen gösteriyoruz; başımıza gelmiş veya gelmekte olabilir gibi bir derdimiz de var.

İnsanların alışveriş, sosyal, kültürel ve eğlence gibi amaçlarla kullandığı alışveriş merkezleri; çok sayıda ziyaretçinin bulunduğu mekânlardır. Çalışanlar ve ziyaretçilerden oluşan farklı nitelikteki kullanıcıların bulunduğu alışveriş merkezlerinde yapılı ve doğal çevre kaynaklı olarak meydana gelebilecek, yangın, deprem, kaza, patlama, zehirlenme ve sabotaj eylemleri gibi acil durumların görülmesi muhtemeldir. 

AVM Operasyon Ekipleri bu sebeple bölgelerinde karşılaşabilecekleri krizleri öngörerek üç tip plan hazırlarlar:

1- AVM Koruma ve Güvenlik Planı

2- AVM Acil Durum Planı 

3- Sivil Savunma Planı 

Acil durumlar, yoğun kullanım trafiğinin bulunduğu alışveriş merkezleri için önem taşımaktadır. Bu sebeple alışveriş merkezlerinde acil durumların önlenebilmesi ve etkili tahliyenin sağlanabilmesi ciddi bir konudur. Alışveriş merkezlerinin tasarım, yapım ve kullanım aşamasında; yönetmeliklere ve standartlara uygun olarak hazırlanması gerekmektedir. Çalışmada önemli bir afet olan yangın acil durumu için; Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği, ISO 7010 (Semboller ve Uyarı Levhaları Standardı), ISO 16069 (Acil Durum Tahliye Yönlendirme Standardı) ve ISO 23601 (Güvenli Yollar-Acil Durum Kaçış ve Tahliye Planı) Standartları esas alınarak acil durum eylem planlarının hazırlanma kriterleri belirlenmiştir. Alışveriş merkezinin plan özellikleri, büyüklükleri ve yer seçim kriterleri önemlidir. Bu doğrultuda mimari planlara uygun olarak acil durum eylem planları hazırlanır. Hazırlanan planlar üzerinden yapının yangın merdiveni, kapısı, dolabı, güvenlik holü ve sirkülasyon alanı ölçüleri yangın yönetmeliğine uygunluğu değerlendirilir. Acil kaçış, toplanma alanları, güvenlik yolu piktogramları ve acil durum ve yangın tahliye planları kriterleri ise standartlara göre incelenir. 

İşin teknik yönü AVM tesisi açısından bu şekildedir. Acil Durum planlarımız genel olarak tahliye etmeye yöneliktir. AVM Operasyon ekipleri işleri gereği genel olarak tatbikatlarını AVM binasında olacak yangın, deprem vb. krizlerde katları boşaltmaya yönelik yaparlar. Pratiğimiz bu yöndedir. Tam da burada söylemek istediğim bir şey var; sanırım bunları yapmak kadar doğal bir işimiz de AVM binası dışında oluşacak krizlerde AVM’lerin hazır hale getirilmesini sağlamak. 

Bu yazıyı yayınlamayı geciktirdim, deprem afetinden hemen sonra yayınlanması duygusal etkilerini düşündüğümüzden sağlıklı olmayacaktı.

Özellikle büyük şehirlerde merkezde bulunan AVM tesislerimiz içinde bulunduğumuz şehirlerin nefes alma mekânları haline gelmiştir. Bu gerçekten hareket edersek bazı konuları daha net görme şansımız olur ve ihtiyaçlara göre daha doğru şekilde hareket edebiliriz. Bunda kamu yararı varsa hepimizin bu doğrultuda hemfikir olması ve ona göre plan program geliştirmesi ileriki günler için hepimizin faydasına olacaktır. 

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ “OLMAZSA OLMAZ” 

İçinde bulunduğumuz mahalle, ilçede veya ilimizde insan hayatını etkileyecek kriz veya afet olduğunda (deprem, yangın, sel vb.) insanlar o lokasyonda yardım almak zorunda kaldıklarında nerede toplanacaklar, ilk olarak nereye sığınacaklar veya yemek, tuvalet, su içme, yıkanma, barınma, soğuktan korunma gibi temel ve acil ihtiyaçlarını nerede temin edeceklerdir.

Kamu düzenimizin, STK’ların, belediyelerin ve valiliklerimizin yüzeysel AVM karşıtlığını bırakıp biraz daha konuya şehrin ihtiyaçlarına göre yaşayan organizma olarak bu ticaret merkezlerini doğru planlayarak sayılarını arttırmak, AVM projelerini dediğim ihtiyaçları karşılayacak şekilde düşünmek, ilgili çevreye koymak, tesisi kamu yararı gözetecek şekilde dizayn etmek, yapımını da bu çerçevede kontrol etmek durumundayız. Artık kamusal nefes alanları kalmayan, toplanma alanları gittikçe küçülen, park bahçe gibi peyzaj alanlarına yer verilemeyen büyük belediyelerimizde, şehir merkezlerimizde Alışveriş Merkezleri olması “zorunlu” ticari ve sosyal alanlardır. Şehirlerimizin, mahallelerimizin olmazsa olmazı konumundadır.

KEPENK AÇMAK UMUTTUR, HAYATA DAİR İNSANİ REFLEKSTİR

Deprem afetinden sonra insanların zor durumda oldukları o panik anları bittiğinde, ilk yardım dalgası ve etkisi sona erip şehir kendisiyle baş başa kaldığında ilk akla gelen şey “alışveriş yapılacak” yerlerin açılması olmuştur. Halkın moral motivasyonu için mahallemizin esnafının kepek açabiliyor olmasının ne kadar değerli olduğunu tekrar idrar ettik veya anladık. Binlerce yıldır süregelen ALIŞVERİŞ ve sosyalleşme ihtiyacının lüks olmadığı, temel ihtiyaç haline gelen bir insani refleksimizin oluştuğu bence su götürmez bir gerçektir. İlimizde, ilçemizde AVM tesislerimizin olması, ulusal ve uluslararası markaların süreçte bizimle birlikte olması, organizmanın yaşaması, ticari mekanizmanın din, dil, ırk, yaş, cinsiyet fark etmeksizin çalışması, kepenklerin açılması, bunun insanlara ve şehre kattığı moral motivasyon etkilerinin çok yüksek olduğunu bu afet sonrasında çok daha net gördük.

Deprem bölgesinde AVM tesislerimizin bir kısmı hasar gördü, keşke onlar da diğerleri gibi daha sağlam yapılmış olsalardı. Bölgede ayakta kalıp güçlü organizasyonları ile halka en hızlı desteği sağlayan yapıların başında yine Alışveriş Merkezleri gelmiştir. Yine AYD Başkanı ve AVM Yöneticilerinin o dönemde basına verdikleri demeçlerin bir kısmını hafızamızın taze kalması, AVM işlevinin unutulmaması için bu yazıya dâhil ediyorum.

HANİFE BAŞ – Alışveriş Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hüseyin Altaş, bölgedeki deprem sırasında yıkılan AVM olmadığını belirterek, “Diyarbakır, Hatay, Maraş ve Malatya’da 35 AVM var. Bunların birkaç tanesinin ortak alanlarında şu anda depremzedeleri ağırlıyoruz. Diyarbakır’daki eski pasaj tarzı AVM harici yıkılan olmadı. 10 tanesinde hafif hasar var, oralarda hasar tespit çalışması sürüyor. Buralarda da sıva dökülmesi, cam çatlaması oldu. Biz ihtiyaç olduğu sürece AVM’lerde depremzedeleri konaklatacağız” diye konuştu.

AVM’lerin son yıllarda yapıldığını ve son derece dayanıklı yapılar olduklarını iddia eden Altaş, “İki üç katlı yapılar olmaları nedeniyle de depremden daha az etkilendiler. AVM’ler çok dayanıklı yapılar. Kuruldukları alan çok geniş. Sağlam temelleri var. Konutların çoğunun zeminleri ve denetimleri çok iyi değil. AVM’ler olarak bu depremde çok sıkıntı yaşamadık. Mağazalar kapalı. Ortak alanları depremzedelerin ihtiyaçları olduğu sürece kullandıracağız” dedi.

AYD Genel Sekreteri Günöz Atakan ise Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay gibi çok hasar alan şehirlerdeki AVM’lerde hasarlar olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Buralardaki AVM’lere sıva çatlağı olsa da kontrol ettirmek gerektiği için aktif hale getirmedik. Adana’daki M1 AVM’de depremzedeler ağırlanıyor. Bazı AVM’lerin aktif çalışması normale dönmesi iki üç haftayı alır. Birtakım düzenlemeler yapılması gerekecek. Gaziantep’te üç AVM açık. İsteyen perakendeci açıyor. Konu sadece AVM’yi açmak değil, perakendecilerin de hazır olması lazım. Ciddi kayıpları olan perakendeciler oldu. Göçük altında kalan, yaşamını yitirenler oldu. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman’da normal işleyiş zor görünüyor. Çünkü şehirden insanlar göç ediyor. Diğer şehirlerde yavaş yavaş normale dönüş çabaları olabilir.”

Ülke genelinde yapılan yardımlarda her evden zengin fakir hepimiz deprem bölgesine en yeni, en temiz giysilerimizi, kışlıklarımızı, havlu, battaniye vb. ihtiyaç duyulan malzemeleri hiç düşünmeden ayırdık ve gönderdik. Tüm bu yardımların organize edilmesinde, bir kısmının direkt olarak tedarikinde AVM’ler kendi bölgelerinde bağlı oldukları belediye, kaymakamlık ve valilikler ile birlikte çalışmış, bünyelerinde halka ve denetime açık “yardım toplama merkezleri” oluşturmuş ve STK işbirlikleri yaparak ticari bir amaç gözetmeksizin tüm imkânları kullanmışlardır. Gerek yapıları gerek organizasyon şekilleri sebebiyle de AVM en hızlı şekilde organize olan tesislerimiz arasındadır. Afetin hemen sonrasında bölge ve ülke genelindeki tüm AVM tesisleri deprem ile ilgili yardım ve destek çağrılarına acil cevap vermişlerdir.

JLL Co-CEO’su Dora Şahintürk, “Tüm AVM’ler depremzedeler için bir şey yapmaya çalışıyor. Açılan var, mutfak olarak kullanılan var, dağıtım yeri olan var. Hasar tespit için güvenli olduğunun tespitini bekleyen de var. Normal yaşama dönüş de maalesef şehre göre, binaya göre değişir. Diyarbakır gibi şehirlerde normale dönülmek üzere ama çok etkilenen şehirlerde bu zaman alacaktır” bilgisini verdi.

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ YAPMAMIZ GEREKİYOR

Şehirlerimizin ve insanların ihtiyaçlarını deneyimliyoruz ve görüyoruz, geçmiş sıkıntıları düşündüğümüzde, başımıza gelen felaketlerle başa çıkmayı öğrendiğimizde nüfus yoğun yerlerde mahallenin ve ilçelerin nefes alması ve organizasyonlarını tam anlamıyla tamamlamaları için daha çok sayıda ve çok daha iyi düşünülmüş AVM tesislerinin imar planlarında planlanması, yapılması, teşvik edilmesi gerektiğini görüyoruz. Sosyal hayatımızın olmazsa olmaz noktasında olan AVM’lerin varlığından endişe etmenin tersine, ilçemizde bu tesislerin olmamasından endişe etmeliyiz.

Kalınız sağlıcakla, saygılarımla.

Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, Zigana Tüneli’nde Açıklamalarda Bulundu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Zigana Tüneli’ni ziyaret etti. Bakan Karaismailoğlu burada, açıklamalarda bulundu. 

Hayata geçirilen en önemli projelerden birinin Zigana Tüneli olduğunu belirten Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Dün, Trabzon Güney Çevre Yolumuzdaki yapım çalışmaları incelememizin ardından bugün de 3 Mayıs’ta açtığımız Zigana Tüneli’ndeyiz. Hız kaybetmeden Trabzon’un geleceğinin, projelerimizin, işlerimizin başındayız. Trabzon, coğrafi konumu sayesinde ilk çağlardan beri bölgesinin en önemli ticari merkezlerinden biridir. Eski dönemlerde Asya’dan gelen ürünler, İran ve Erzurum üzerinden uzun bir yolculuk sonrası Trabzon’a varır ve buradan deniz yoluyla Anadolu’nun batısına, İstanbul’a ve Avrupa’ya gönderilirdi. Bu nedenle Zigana Tüneli’ni sadece Trabzon, Gümüşhane ve Erzurum’u ilgilendiren bir proje olarak göremeyiz.

Başta İran olmak üzere tüm Ortadoğu ülkelerinin Karadeniz’e ulaşması açısından hayati önem taşıyor. Bildiğiniz üzere Karadeniz Sahil Yolu, sahil kesimindeki yerleşim yerlerini yüksek standartlı bir ulaşım ağı ile birbirine bağlı. Sahil kesiminden iç bölgelere ulaşım yakın zamana kadar Karadeniz coğrafyasının izin verdiği şartlarda sağlanıyordu. Bu nedenle başlattığımız kuzey-güney akslarını iyileştirme çalışmaları kapsamında bölgede pek çok yol ve tünel yapımını da projelendirdik. Ovit Tüneli, Cankurtaran Tüneli, Salmankaş Tüneli, SalarhaTüneli, ikizdere Tünelleri, eğribel tüneli gibi nicesini tamamlayarak hizmete verdik. İşte Zigana Tüneli de kuzey-güney aksları kapsamında hayata geçen projelerin en önemlilerinden biridir. Zigana tüneli ile iki asra yakın bir süredir yapım, iyileştirme gibi pek çok çalışmanın yürütüldüğü güzergâha adeta bir mühür vurduk.” dedi.

Zigana Tüneli ile Liman Bölgelerine Sorunsuz Akış Sağlanacak

Tünelin ve diğer projelerin detaylarına değinen Karaismailoğlu, ‘’14 bin 500 metre uzunluğu ile Bolu’nun 5 katı uzunluğundaki Zigana Tüneli’ni 5 yılda bitirip hizmete açtık. Ayrıca yine 3 Mayıs’ta, Maçka’dan başlayıp Zigana Tüneli girişine kadar uzanan ve mevcutta tek yol olarak hizmet veren 17 km uzunluğundaki Maçka-Karahava Yolu’nu da bölünmüş yol standardına yükselttik. Zigana Tüneli, Türk mühendisliğinin gurur ve yüz akı projelerinden biridir. Tünel ve bağlantı yollarının yapımı, tasarımı ve kontrolünde yüzde yüz yerli ve millî kaynaklar kullandık. Projemiz Türk mühendisleri ve işçileri tarafından inşa edildi. Zigana Tüneli’ni, Trabzon’u Gümüşhane üzerinden Bayburt, Aşkale ve Erzurum’a bağlayan ve yüksek yoğunlukta trafik yükü taşıyan güzergâhta, 14,5 km uzunluğunda çift tüplü olarak inşa ettik. Zigana Tüneli trafiğin Karadeniz sahil kesimindeki merkezlere ve limanlara sorunsuz akışını sağlayacak, Uluslararası ticaretin daha hızlı ve güvenilir yapılmasına büyük katkıda bulunacak.” ifadelerini kullandı.

“Kalkınma Yolu İçin de Çalışmalara Başladık”

Kalkınma Yolu projesinin detaylarından bahseden Bakan Adil Karaismailoğlu, şunları söyledi:

‘’Yeni İpek Yolu olacak Kalkınma Yolu için de çalışmalara başladık. Habur ile Basra körfezi arası 1.200 kilometrelik demiryolunu ve otoyolu kapsayan Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’yi Trabzon’dan Basra Körfezi’ndeki Faw Limanı’na bağlayacak. Hint Okyanusu Basra Körfezi’nden Habur’a ulaşan Kalkınma Yolu sayesinde; Türkiye üzerinden Akdeniz’e, Karadeniz’e, Avrupa’ya ve Kafkaslara bağlantı kuruyoruz. Orta Koridoru da buna entegre ediyoruz.’’

Tekfen Holding, Romanya’da Otoyol İnşa Edecek

Tekfen Holding, Romanya’da yaklaşık 252 milyon dolar değerindeki Ploiesti-Buzau otoyolunun bir bölümünün inşası için düzenlenen ihaleyi kazandı. 

Tekfen Holding tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre Tekfen Holding’in bağlı birimi Tekfen İnşaat ve Tesisat, Ploiesti-Buzau otoyolunun bir bölümünün inşası için ihaleyi kazandı.

Yaklaşık 20 ay içinde tamamlanması gereken projenin bedelinin 1,16 milyar ley, yani yaklaşık 252 milyon dolar olduğu ifade edildi.

İskenderun’da Hasarlı Binaların Yıkımı Başladı

6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerden büyük oranda etkilenen Hatay’ın İskenderun ilçesinde hasarlı binaların yıkımı ve enkaz kaldırma çalışmaları başladı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen İskenderun’da yıkılan ve acil yıkılması gereken binaların, yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri tamamlandı.

“Yıkım İşlemlerinin 4 Ayda Bitirilmesi Hedefleniyor”

İskenderun Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, gazetecilere yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde, ilçede ağır hasarlı binaların yıkım ve enkaz kaldırma çalışmalarına başlandığını söyledi.

İskenderun’da depremde ağır hasar görmüş 3 bin 319 binadan 970’ine yapılan tespitler çerçevesinde itirazların bulunduğunu aktaran Demiryürek, “Geri kalan 2 bin 349 binada 15 bin 482 bağımsız bölümde yaptığımız ihaleler neticesinde yıkım işlemlerine başlamış bulunuyoruz. 9 ayrı bölgede 9 ayrı firma tarafından yıkılması işlemlerinin 4 ayda bitirilmesi hedefleniyor.” diye konuştu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde sahada ekiplerin çalışmalarını bir düzen içerisinde sürdürdüğünü belirten Demiryürek, vatandaşlardan can güvenlikleri için yıkım sahalarına girmemelerini istedi.

KPMG’den ‘2030 Yılında İnşaat Sektörü’ Raporu

Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık firması Klynveld Peat Marwick Goerdeler (KPMG), ‘2030 Yılında İnşaat Sektörü’ başlıklı raporunu yayımladı. 

Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektörü de son yıllarda küresel çapta yaşanan sorunlardan payına düşeni alarak dramatik bir süreçten geçiyor. COVID-19, tedarik zincirlerindeki kesintiler, devam eden malzeme kıtlığı, yükselen enflasyon, Ukrayna’daki savaş ve yetenek açıkları bunlardan sadece bazıları. Tüm bu gelişmeler ayrıca sektördeki düşük verimlilik, yeni mezunları kendine çekememe, inişli çıkışlı ekonomik döngüler, düşük müteahhit marjları ve yükleniciler için maliyetlerin net bir şekilde öngörülememesi gibi uzun süredir devam eden zorluklar bir araya gelerek belirsizlikleri artırıyor. KPMG’nin yayımladığı “2030 Yılında İnşaat Sektörü” raporu bu belirsizlik döneminde sektördeki oyunculara yol göstererek, 2030 yılında inşaat dünyasını nasıl bir geleceğin beklediğini ortaya koyuyor.

Raporla ilgili açıklamada bulunan KPMG Türkiye İnşaat Sektör Lideri Engin Ölmez, “Bu çalışmamız, 2030 yılındaki inşaat dünyasına bakmayı, gözleri geleceğe çevirmeyi ve ardından günümüzde kaydedilen ilerlemeyi yansıtmayı amaçlıyor. Geleceğe bakmak her zaman ilgi çekicidir. Bu bakış açısı aynı zamanda sektörü ileriye taşımak ve sahip olduğu gerçek potansiyeli ortaya çıkarmak için gerekli adımları atmaya yardımcı olacak işaretler ve ilham kaynağı da sağlayabilir. 2030 yılında modernleşmiş, inovasyonu kucaklamış ve diğer küresel endüstrilerden dersler çıkarmış, teknolojilerden ve yeni çalışma yöntemlerinden yararlanarak büyük adımlar atmış bir sektör göreceğimizi tahmin ediyoruz. İnşaat şirketlerinin, sağlıklı marjlar elde ederek ve yüksek riskli veya yüksek karbonlu projelere ‘hayır’ diyebilme cesareti göstererek finansal açıdan çok daha iyi duruma geleceğini öngörüyoruz. Ayrıca sektörün, çığır açan teknolojileri de kucaklayarak, bu teknolojileri inşaat ekosistemine dahil edeceği bir süreçten de başarıyla geçeceğini düşünüyoruz.” dedi.

KPMG’nin raporuna göre sektörün şu ana trendler çerçevesinde kapsamlı bir dönüşümden geçmesi bekleniyor:

Üretkenlik rekor seviyede artacak

2030 yılına gelindiğinde zamanında tamamlanan, bütçeye uygun ve yüksek kaliteli projelerde üretkenlik rekor seviyede artmış olacak. Veri paylaşımının, ortak veri standartlarının ve birlikte çalışabilirliğin yaygınlaşması ile değer zinciri boyunca geniş çaplı bir şeffaflık ortaya çıkacak. Bu şeffaflık proje yöneticilerine sorunları hızlı bir şekilde tespit edip çözmelerine ve böylece gecikmelerin ve maliyet artışlarının en aza indirilmesine yardımcı olacak. İster bir ölçüm hatası ister sızıntı yapan bir boru veya hayati önem taşıyan bir altyapıda hasar olsun, sorunların erken çözümü mümkün olacak bu da projelerin kesintisiz bir şekilde devam etmesini sağlayacak. IoT, yapay zeka, makine öğrenimi, otomasyon ve analitik kullanımı sayesinde karar verme süreci büyük ölçüde gelişecek ve sensörler daha önce görülmeyen sorunları tespit edebilecek.

İnovasyonun sınırlarını zorlayacak

Gelecekte inşaat sektörü, inovasyonu kollarını açarak kucaklayacak. Şirketler, ana işletmeden ayrı inovasyon laboratuvarları veya merkezleri aracılığıyla startup zihniyetini benimseyecek. Bazı oyuncular sektör içinden ve dışından startup’ları satın alacak ve inşaat ekosistemindeki diğer öncü oyuncularla ortaklık kuracak. Sektör veri alanında uzmanlık kazanacak, inşaat şirketleri “somut yapılar inşa eden veri şirketleri” olarak konumlanacak. Bu ilerlemelere; veri bilimi, yapay zekâ ve teknoloji şirketleri gibi geleneksel olmayan kaynaklardan gelecek yeteneklerin yanı sıra sektör içerisinde inovasyonun cezbettiği çalışanların katkıları ile gerçekleşecek.

Güvenilir ve esnek tedarik zincirleri kurulacak

2030 yılında sektör; risk ve karın tedarik zinciri boyunca paylaşıldığı uzun vadeli ortaklıklara geçtiğinden, tedarikçiler stratejik inovasyonun ortakları olarak görülecek. Sonuç olarak, tedarik zincirleri çok daha şeffaf olacak, bu da sorunları tespit etmeyi ve ESG raporlaması yapmayı kolaylaştıracak. Sektör ayrıca nakliye maliyetlerini düşüren, karbon ayak izini azaltan ve jeopolitik olayların neden olduğu kaynak yetersizliğini ve iklim değişikliğinin neden olduğu kesinti risklerine karşı koruma sağlayan yerel kaynakların kullanımına daha fazla yönelecek.

Kariyer için cazip bir sektör olacak

Büyük bir dönüşümden geçecek olan inşaat sektörü, çalışanlara heyecan verici kariyer imkanları sunan, yeni mezunlar için tercih edilen bir sektör haline gelecek. Geleneksel olarak sahada yapılan işlerin çoğu fabrikalara ve tasarım ofislerine taşınacak; esnek ve uygun şartlarda uzaktan çalışma daha yaygın hale gelecek ve iş-yaşam dengesi öne çıkacak. Sektörde çeşitlilik engeli aşılacak, çok daha fazla kadın ve farklı eğitim, meslek geçmişlerine sahip yetenekler sektöre akın edecek.

ESG raporlamaları benimsenecek

İnşaat sektörü, yenilenebilir enerji tesisleri ve yaşam boyu düşük karbon ayak izine ve düşük su kullanımına sahip enerji tasarruflu binalar da dahil olmak üzere yeni nesil sürdürülebilir altyapı üzerine projelerini inşa edecek. Projelerden etkilenenlerle istişareler erkenden yapılacak ve projenin yaşam döngüsü boyunca ve sonrasında da bu istişareler devam edecek. Sektörün inşa edeceği binalar ve altyapılar; yükselen deniz seviyeleri, seller, kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları gibi iklim değişikliğinin etkilerine karşı çok daha dirençli hale gelecek. İnşaat işletmeleri etik bir duruşa sahip olacak ve yüksek standartlarda ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) raporlamaları yapacak.

Kaynak: RHA Ajans

Mersin’de Kentsel Dönüşüm Çalışmaları Tüm Hızıyla Sürüyor

Mersin’de uygulanan “Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” Çay Mahallesi’nin çehresini değiştirdi.


Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Çay Mahallesi, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından hayata geçirilen “Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” ile yenilendi. Proje kapsamında 416 konut, 44 iş yeri ve sosyal alanlar inşa edildi. Mahalle sakinleri dönüşümle birlikte modern ve güvenli yaşam alanına kavuştu.


Proje kapsamında, 20 bloktan oluşan, 4’er ve 5’er katlı 416 konutun yanı sıra 8 dükkanın yer aldığı ticaret merkezi, 36 iş yeri, cami, otopark, taziyeevi ve yöre halkı için tandır evleri inşa edildi. Projede ayrıca 14 dönümlük yeşil alan yer alıyor. Güvenli yaşam alanlarıyla dikkat çeken projede şu ana kadar kurayla 250 daire ve 27 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi.

“Vatandaşlara Yeni Bir Hayat Sunuyoruz”
Çay Mahallesi’ndeki “Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” hakkında bilgi veren Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, kentsel dönüşümün, kaçak binalarda, altyapısı ve üstyapısı olmayan bölgelerde yaşayan vatandaşlara yeni bir hayat sunduğunu söyledi.
Çay Mahallesi’nde tamamlanan projenin Mersin için örnek teşkil ettiğine dikkati çeken Gültak, “Güney ve kuzey rüzgarını alan, doğu ve batı aksları ile 14 dönümlük yeşil alanı olan, 2+1 ve 3+1’den oluşan evlerimiz var. Hepsinde doğal gaz mevcut. Altyapıları sağlam. Parkları, donatı alanları, camisine kadar ne istenirse var. Mersinlilere yapılabileceğini ispatladık. Yıllarca farklı partiden belediye başkanları konuştu ama biz konuşmakla kalmadık, bitirdik. Şu an 250 aile evinde oturuyor.” diye konuştu.


Gültak, sözlerine şöyle devam etti: “Vatandaşlar hızlı bir şekilde adapte oldu, yeni kura için de bizi sıkıştırıyorlar. Vatandaşın eski eviyle şu anki arasında anlatılamayacak, rakamlarla ortaya koyulamayacak farklar var. Konforundan güvenliğine, yalıtımından parkına kadar ciddi bir memnuniyet var. Maddi anlamda da memnuniyetleri yüksek. Çok cüzi rakamlara bu evlere sahip oldular. Şu an verdikleri miktarın 10-15 katı rakama satabiliyorlar. Bu tür yapıların olduğu mahallelerde ciddi talepler var. Bir sonraki dönemde en az 5-6 nokta için bu tür projeleri hazırlıyoruz.”


Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerde yapı sağlamlığının önemine bir kez daha şahitlik ettiklerini dile getiren Gültak, Bahçe ve Barış mahallelerinde de 415 konut, 50 dükkan ve çeşitli sosyal donatı alanlarını kapsayan kentsel dönüşüm projesinin ilk etabında çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Avro Bölgesinde İnşaat Üretimi Düştü

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) avro bölgesine ilişkin inşaat üretimi verilerini yayımladı. Buna göre üretim, bir önceki aya göre yüzde 2,4 düştü.

AvroBölgesi’nde inşaat üretimi, Mart’ta Şubat ayına kıyasla yüzde 2,4 düştü. İnşaat üretimi, 2022’nin Mart ayına göre de yüzde 1,5 geriledi.

AB’de de inşaat üretimi, Mart’ta önceki aya kıyasla yüzde 1,9, 2022’nin aynı dönemine göre de yüzde 1,2 düşüş gösterdi.

AB ülkeleri arasında Mart ayında inşaat üretiminde önceki aya oranla en fazla artış yüzde 4,1 ile Romanya’da, yüzde 3,2 ile Slovenya’da ve yüzde 1,6 ile Portekiz’de ölçüldü. En fazla düşüş ise yüzde 10,9 ile Avusturya’da, yüzde 10,3 ile Slovakya’da ve yüzde 4,6 ile Almanya’da kaydedildi.

Yıllık bazda ise inşaat üretimi Slovenya’da yüzde 28,3, Romanya’da yüzde 17,7 ve Hollanda’da yüzde 4,2 artarken, Slovakya’da yüzde 10,3, Macaristan’da yüzde 9,8 ve Çekya’da yüzde 6,1 düştü.

ICC Enerji ve Çevre Fuarı Yarın Başlıyor

“İklim Değişikliğine Duyarlı Sürdürülebilir, Verimli Enerji Dönüşümü” temasıyla düzenlenecek olan ICCI Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı yarın sabah 11.00’da İstanbul Fuar Merkezi, Hall 1-3, Yeşilköy’de kapılarını açacak. 

Dünyanın ve Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri arasında ilk sıralarda yer alan enerji sektörünün geleceğinin konuşulacağı ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansında

  • Yenilenebilir Enerji, 
  • Rüzgar Enerjisinde son teknolojiler
  • Güneş Enerjisinde son teknolojiler
  • Elektrikli araçları şarj etmenin karbonsuz ve hızlı yolu olarak düşünülen Cyce şarj cihazları
  • Büyüme için Enerji Otobanları gibi hem dünyanın hem Türkiye’nin gündeminde yer alan Enerji Sektörünün son teknolojileri görücüye çıkacak. 

Uluslararası yeni yatırım ve iş birlikteliklerinin gerçekleştirileceği ICCI 2023’de yerli ve yabancı paydaşların katılımıyla sektör bir araya gelecek. 65 ülkeden katılımcı ve İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA), Alman Enerji Ajansı (DENA), Alman Türk Sanayi ve Ticaret Odası, Moskow Export Center gibi Uluslararası katılımcılar olacak.

Önümüzdeki 10 yıla damgasını vuracak olan “Yenilenebilir Enerji” ve Türkiye’nin son dönemlerde hızla artan yerli enerji kaynakları, ICCI 2023’ün önemli konuları arasında yer alıyor.

Ana teması “Enerjide Sürdürülebilir ve Akıllı Dönüşüm” olarak belirlenen ICCI 2023 Konferanslarında 3 gün boyunca 4 salonda 40’ı aşan oturum gerçekleştirilecek. ICCI 2023’e İtalya, Almanya, Rusya, Çin, Hindistan, İrlanda, Çek Cumhuriyeti, Belçika, Danimarka, İngiltere, Fransa, Avusturya, İspanya, Kazakistan, Azerbaycan, Finlandiya, İran ve Güney Kore’den firmalar ve üst düzey konuklar katılacak. Enerji sektörünün uluslararası ilk ve en büyük etkinliği olan ICCI 2023 her yıl olduğu gibi yerli firmaların yurt dışı ile bağlantılar kurmasına, yabancı firmaların ise Türkiye pazarında yer almasına katkıda bulunmaya devam edecek.

TÜRKİYE’DE DOĞAL GAZDAN PETROLE, NÜKLEERDEN YENİLENEBİLİR ENERJİYE BİRÇOK ALANDA PROJELER, ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTACAK

Türkiye’de, doğal gazdan petrole, nükleerden yenilenebilir enerjiye birçok alanda gerçekleştirilecek projelerle önümüzdeki 5 yılın Türkiye açısından dünyada önemli bir oyuncu olma hedefini ortaya koyuyor ve ICCI 2023’de bu projeler bir arada sergilenecek. 

ICCI 2023’DE TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN KAMU KURUMLARI VE DERNEKLERİ DE YERLERİNİ ALDI

ICCI 2023’te T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı; EÜAŞ, TEDAŞ, TEİAŞ, TENMAK, TEMSAN ve BOTAŞ gibi kamu kurumları ile EPDK ve ETKB gibi yasa koyucular, sanayi odaları ve organize sanayi bölgeleri, sektörün önde gelen dernekleri (DEİK, TÜSİAD ,ELDER, GEFF, GENSED, GÜNDER, GÜNEŞDER, GÜYAD, İSO, İTO, JESDER, MUSİAD, SHURA,  TURSEFF, TÜBİTAK MAM, TÜREB) konferans ve fuara katılıyor veya destek veriyor.

Yazıcı: ”Konutun Kurumsal Yatırımcı İçin Cazip Hale Getirilmesi Modellenmeli”

Kirada oturanların oranının her geçen gün artarken insanların bütçelerinden en büyük payı barınmaya ayırdıklarını vurgulayan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, barınma sorununun çözümü için konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesi gerektiğini, bunun için de kurumsal yatırımcılar için konut yatırımını cazip hale getirecek teşviklerin modellenmesi önerisinde bulundu.

Barınmanın artık ciddi bir mali yük haline geldiğinin altını çizen EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Konut fiyatlarındaki artış, özellikle büyük şehirlerdeki yoğun nüfus ve ekonomik sorunlar ile birleştiğinde sorun çok yönlü derinleştirmekte. Artan kira fiyatları, özellikle ara elemanların geçinememesine sebep olduğundan büyük şehirlerde ara eleman bulmak sorun haline geldi. Acil yapılabilecek bir eylem ise konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesini cazip hale getirecek özendirecek yatırım sistemini yaratmak olacaktır.” dedi.

STK ve vakıflar bu konuda teşviklerle özendirilmeli

Konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesi için yol haritası çizen Yazıcı, “Sivil toplum kuruluşları, vakıflar bu konuda teşviklerle özendirilmelidir. Sadece kurumsal yatırımcılar değil ülkedeki barınma sorununa dair öneriler sunan, uygulamalar geliştiren STK’lar çözüme katkı sağlayabilirler. Konut kiralama amaçlı bazı kurumsal yapılar kurularak bunların kiralama amaçlı konut inşa etmeleri ve kiralama yolu ile orta ve dar gelirli vatandaşa belli sürelerle mülk sağlaması projelendirilebilir. Ancak buradaki sorun ülkemizde konut yatırımının kendisini artık 25-30 seneden önce geri ödememesidir. Bu yatırımlar kurumsal olunca daha da uzun sürede kendini amorte edecektir. Kirayı arttırmayacak şekilde bu sürenin 15 yıllara geri çekilecek şekilde üretim modelleri yaratılması gereklidir.

Yatırımcı için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir model üretilmeli

Yatırımın 25-30 senede geri dönmes kurumsal yatırımcı için alternatif yatırım olanakları yüzünden cazip değildir. Kurumsal yatırımcılar açısından bu sürenin  azaltılması için ; özel teşvikler verilmesi, vergi indirimi oranları sağlanması yüksek KDV iadesi  imkanları gibi farklı yöntemler geliştirilerek yeni kaynaklar sağlayacak şekilde özendirilmesi gereklidir. Bu tür gelişimler ancak devlet desteği ile modellenip  yapılabilir. Aksi durumda bu alanda yatırımcı bulmak mümkün olamayacaktır ve konut sorununa kurumsal çözümler üretilemeyecektir. Özetle kurumsal kira getirili varlık oluşturmak isteyen yatırımcı için uzun vadeli , sürdürülebilir bir model üretilmesi için ortak akıl oluşturmalı ve gerekli düzenlemeleri acilen yapmalıyız.” şeklinde konuştu.

Çelik Yapı Elbistan’daki Konut Projesini Teslim Etti

Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren Çelik Yapı, Elbistan’da depreme dayanıklı olarak inşa ettiği konut projesini teslim etti.

Elbistan’daki konut projesinin yanı sıra çevre ilçelerdeki projelerin teslimatlarının sürdüğünü açıklayan Çelik Yapı işletmecileri Resul Çelik ve İbrahim Kır, ‘’Bize güvenen ve firmamızı tercih eden müşterilerimize teşekkür ederiz. Özellikle depremin ardından hafif çelikle yapılan konutlar tercih edilmeye başlandı. Biz de prefabrik yapıların konforunu ve dayanıklılığını en üst seviyeye çıkarma adına hafif çeliğin sağlamlığını gaz betonla birleştirerek tamamen isteğe bağlı olarak konut projeleri üretmeye başladık. Bu sektörde güvenlikten, işçilikten ve malzemeden taviz vermeden inşa ettiğimiz proje ve konutlar, müşterilerimizin Çelik Yapı’yı tercih etmesinde en önemli etken oldu.

Çelik Yapı olarak Afşin’le beraber diğer ilçelerde yoğun bir taleple karşılaştık. Elbistan’a bağlı Tepebaşı Mahallesi’nde bizi tercih eden müşterimize 115 metrekarelik konutunu kısa sürede teslim ettik. Şu anda siparişini aldığımız 3 adet projemiz için de kolları sıvadık. Tamamen profesyonel ekibimiz, bizleri tercih eden hemşerilerimize depreme ve doğal afete dayanıklı, konforlu yaşamın tüm imkanlarını sunan konutlarına kavuşturmak için çalışıyor.’’ dedi.

Projelerin ana detaylarından bahseden Çelik ve Kır, şunları söyledi:

‘’Konutlarımızın temelini 50 santimetrelik hasır çelik betonla inşa ediyoruz. Çatımızın da ana malzemesi olarak çeliği tercih ediyoruz. Dış mantolama, parke, ıslak zeminler fayans olacak şekilde, mutfak dolaplarında ise birinci kalite ahşap kullanıyoruz. Tavan malzememiz de isteğe göre alçıpan ya da plastik lambriden imal ediliyor. İç kapılar Amerikan panel lake, dış kapı ise çeliktir. Elektrik-su tesisatlarını da yine aynı şekilde biz hazırlıyoruz. Kar yükü, yağmur, rüzgar hızı dahil tüm statik hesaplamaların yapıldığı projelerimiz, içinde yaşayacak vatandaşlarımızı doğal afetlerden ve dış etkenlerden en iyi şekilde koruyacak özelliğe sahiptir. Projemizin metrekare fiyatı 6 bin 500 TL’dir.’’

Konya’ya Yeni Tramvay Hattı Geliyor

Konya Büyükşehir Belediyesi, toplam uzunluğu 19,8 kilometre olacak Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Güncel maliyeti 2 milyar liranın üzerinde olan bu projede, Konya Stadyumu ile Şehir Hastanesi tramvay hattıyla birbirine bağlanacak.

Konya’nın ulaşımdaki 50 yıllık master planını hazırlayan ve bu doğrultuda çalışmalarını yoğunlaştıran Büyükşehir Belediyesi, özellikle demiryolu ağına odaklanıyor.

Konya’da Raylı Sistem Cazip Hale Geliyor

Bu kapsamda, Selçuklu’da Sille ve Dikilitaş Mahalleleri ile Karatay’da Fevzi Çakmak Mahallesi, Hacı Yusuf Mescit Mahallesi, Mezbaha(Fetih) ve Çayır Mahallesi, Dr. Halil Ürün Caddesi-Aslım Caddesi güzergâhında 19,8 km uzunluğunda “Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı” projesi gerçekleştirilecek.

Aynı zamanda, 2022 yılında izinleri alınan Barış Caddesi Tramvay Hattı’nda da yapım çalışmaları başlayacak. Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı hem Barış Caddesi hem de mevcut Kampüs hattı ile kesişerek yolcu aktarımlarına izin verecek.

Yeni Hat 21 Duraktan Oluşacak

Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı, 21 istasyon olarak planlandı.

Hattın yapı tipi hemzemin olacak ve yeraltı ulaşımı söz konusu olmayacak. 1 numaralı başlangıç istasyonu olan Konya Stadyumu’ndan kalkış yapacak olan tramvay araçları Doç. Dr. Halil Ürün Caddesi üzerinde ilerleyecek.

Kaynak: Rasyonel Haber

Copa, Kıbrıs’ta İş Ortaklarıyla Bir Araya Geldi

Copa, gerçekleştirdiği seyahat kampanyası kapsamında Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen bayi ve yetkili servisleriyle Kıbrıs’ta buluştu. 

Copa, iş ortaklarının motivasyonunu artırmak ve satışlarını desteklemek için her sene birbirinden farklı konseptte düzenlediği kampanyalara bir yenisini daha ekledi. Copa; 1 Ocak – 28 Şubat tarihleri arasında kombi, klima ve panel radyatör ürünleri için gerçekleştirdiği seyahat kampanyasına katılan bayi ve yetkili servisleriyle Kıbrıs’ta bir araya geldi. 

25 – 28 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen seyahatte Copa, Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen bayi ve yetkili servislerini Kıbrıs’ta ağırladı. İş ortaklarıyla oluşturduğu bağ ile her yıl başarılarına yenilerini ekleyen Copa, farklı kampanyalar ve etkinliklerini her geçen gün artırmayı hedefliyor.

Konut Kiralarında Yeni Dönem

Ankara Barosu Avukatı Murat Tezcan, 1 Temmuz tarihinde sona erecek yüzde 25 kira sınırlaması hakkında tüm merak edilenleri yanıtladı. 

Hürriyet Gazetesi’nden Oya Armutçu’nun derlediği habere göre; Ankara Barosu Avukatı Murat Tezcan, yeni dönemde kira artışlarının akıbeti ve yüzde 25 kira sınırlaması ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

1 Temmuz’a Kadar Konut Kiralarında Artış Nasıl Olacak?

‘’Konutlar bakımından kira artış oranlarına getirilen yüzde 25’lik sınıra ilişkin yasal düzenleme, 11 Haziran 2022 – 1 Temmuz 2023 (bu tarih dahil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla yasal düzenleme 1 Temmuz 2023 tarihine kadar halen uygulanmaya devam edeceğinden, bu tarihe kadar yenilenen kira dönemlerinde yüzde 25’lik sınır uygulanmaya devam edecektir.’’

Düzenleme 5 Yıl Üzeri Sözleşmeleri Kapsamıyordu. 1 Temmuz’a Kadar 5 Yılı Dolan Ev Sahipleri Tespit Davası Açabilir mi?

‘’5 yıldan uzun süreli veya 5 yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde, yeni kira yılında uygulanacak olan kira bedelinin tespiti için dava açılabilir. Bu davada kira bedeli yüzde 25’lik sınır uygulanmaksızın belirlenecektir. Kira bedelinin belirlenmesinde tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri esas alınacaktır. Beş yılın altındaki kira sözleşmeleri yönünden ise kira tespit davası açılamaz.’’

Geçici Düzenleme Kira Sorunlarının Çözümüne Katkı Sağladı Mı?

‘’Uygulamada tahliye davalarının arttığını, bazı ev sahiplerinin evlerini kiraya vermeyip boş tutmayı tercih ettiklerini göz önüne aldığımızda geçici düzenlemenin kira sorunlarının çözümüne katkı sağlamadığını görmekteyiz. Resmi rakamlara göre yüzde 70-80’leri bulan enflasyonda kiracıların lehine, kiraya verenlerin ise aleyhine olacak şekilde düzenleme yapmak suretiyle enflasyonu dizginlemeye çalışmak ya da kiracıları korumaya çalışmak çok daha büyük sorunları beraberinde getiriyor. Geçici düzenlemenin süreklilik arz edeceği izlenimini yaratan böylesi olası yeni düzenlemelere destek olmak mümkün değildir. Sadece kiracıların zayıf taraf olarak düşünüldüğü ve buna yönelik düzenlemelerle kiracıların korunmaya çalışılması anlaşılır bir durum olsa da kiraya verenlerin birçoğunun da gelir kaynağının yalnızca kira bedellerinden oluştuğu unutulmamalıdır. Bu durumda ev sahiplerinin enflasyon karşısında eriyen kira gelirlerinden neredeyse mahrum kalmaları sonucunu doğuracak, onları mağdur edecek düzenlemeler yapmak, geçici maddeleri kalıcı maddeler haline dönüştürmek yerinde olmayacaktır.’’

10 Yıl ve Üstü Kira Sözleşmelerinde Ne Yapabilir?

‘’Ev sahipleri, belirli süreli kira sözleşmelerinde 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Ev sahipleri belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise kiranın başlangıcından 10 yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Bu durumda ev sahibinin bildirimine rağmen evi tahliye etmeyen kiracılar hakkında tahliye davası açılması mümkündür.’’

Yedinci Yargı Paketi ile Kira Uyuşmazlıkları Dava Şartı Olarak Zorunlu Arabuluculuk Kapsamına Alındı. Bu Düzenleme Kira Sorunlarına Çözüm Oluyor Mu?

‘’Uygulamada zorunlu arabuluculuğa tabi birçok uyuşmazlığın ne yazık ki anlaşamama ile sonuçlandığını görüyoruz. Tarafların uzlaşma zemininden uzak olmaları, tekliflere kapalı bir şekilde görüşmelere katılmaları halinde arabuluculuk düzenlemesinin kira sorunlarına çözüm olması mümkün görünmemektedir.’’

Ev Sahiplerini de Kiracıları da Mağdur Etmeyecek Çözüm Önerileriniz Neler?

‘’Bu konuda konut arzının yükselmesi için devlet tarafından daha fazla sosyal konut projesi yapılması, yabancılara konut satışına ilişkin sınırlama getirilmesi, yabancı ülkelerde uygulanan mortgage sisteminin ülkemizde de yaygınlaştırılması, bireylere uzun vadeli, düşük ve sabit faizli kredi imkânı sunularak bireylerin ev sahibi olmalarının kolaylaştırılması gibi yöntemler konut fiyatlarını düşürecektir. Dolayısıyla buna bağlı olarak kira maliyetleri de azalacağından, dengenin sağlanması söz konusu olabilecektir. Kanuni sınırlamalarla enflasyon sınırının çok altında belirlemeler yapılmasının serbest piyasada karşılığı olmadığı gibi bu tür düzenlemeler kiracı ile kiraya veren arasındaki uzlaşıyı da bozmaktadır.’’

Bakan Koca: ‘’Hatay’a 3 Yeni Hastane Kazandırıyoruz’’

Hatay, Konya Konteyner Kent’te düzenlenen programa katılım gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘’Hatay’ımıza 3 yeni hastane kazandırıyoruz. Antakya’da 400 yataklı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanemizin inşaatı devam ediyor. 200 yataklı İskenderun Devlet Hastanemizin inşaatı son aşamasında.’’ dedi.

Katıldığı programda Hatay’daki sağlık yatırımlarının hızlandırıldığını dile getiren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘’Deprem felaketini takip eden saatlerde buradaydık. Sağlık hizmetleri için ekipçe büyük gayret gösterdik. Geriye dönüp baktığımızda gerçekten takdire şayan bir organizasyon var. 55 bin yaralımızı kara, hava ve deniz ambulanslarıyla afet bölgesinden tahliye ettik. Sadece Hatay’ımızdan, Adana’ya yaklaşık 8 bin, Mersin’e ise 7 bin yaralı naklettik. Yıkılan, kullanılamaz hale gelen sağlık tesislerimize karşılık derhal sahra hastanelerini kurduk. Ameliyathane dahil tüm sağlık altyapısıyla bunları hızla hizmete açtık. Sağlık hizmetinde kendinizi güvende hissetmeniz için tüm imkanları kullandık. Şimdi ise Hatay’ımıza 3 yeni hastane kazandırıyoruz. Antakya’da 400 yataklı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanemizin inşaatı devam ediyor. 200 yataklı İskenderun Devlet Hastanemizin inşaatı son aşamasında. İnşallah gelecek hafta onu da açacağız.” ifadelerini kullandı. 

Defne Devlet Hastanesi 57 Günde Tamamlandı

İnşaat çalışmalarının tamamlanarak hasta kabulünün başladığı Defne Devlet Hastanesi ile ilgili konuşan Koca, “300 yataklı, 11 ameliyathanesi olan, tomografi ve MR cihazlarıyla donatılmış görüntüleme merkezine sahip bu sağlık kompleksi, Defne’nin ve Hatay’ın hizmetinde. 28 bin metrekare alana kurulu olan Defne Devlet Hastanesinde, 256’sı hekim 1044 sağlık çalışanı görev yapacak. Hastaneyi hazır hale getirmek için gece gündüz demeden çalışan tüm mesai arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. 57 günde tamamlanan işin, kolay bir iş olmadığını, zoru başarmak olduğunu ifade etmek isterim.” şeklinde konuştu.

İskenderun Devlet Hastanesi Yakında Hizmete Açılıyor

İskenderun Devlet Hastanesi’nde ise inşaat çalışmalarının hızla sürdüğünü dile getiren Koca, şunları söyledi:

“Bundan sonraki sınavımız, sınavların bizce en kolayı. Hizmette yüksek memnuniyet sınavını her gün başarıyla vereceğiz. Hastanemiz, söz verdiğimiz gün dolmadan 57’nci günde hizmet vermeye başlayacak. Gelecek hafta ise İskenderun Devlet Hastanemiz hasta kabulüne başlayacak. Huzurunuzda bu önemli bilgiyi kamuoyuna vermek istiyorum. Defne ve İskenderun devlet hastanelerimizden içeri girdiğinizde sizleri ‘İnsanlık, merhamet üzerine kuruludur’ sözü karşılayacak. Biz bu düstura inanıyoruz ve kendimizi devletin şefkat ve merhamet elini size uzatma görevini ifayla memur görüyoruz.”

Yazlık Bölgelerde Konut Satış Değerlerinde Son 3 Yılda En Yüksek Artış Yüzde 884 ile Şile’de

Pandemi döneminde başlayan ve deprem felaketi sonrasında devam eden kıyı ve yazlık bölgelere olan yoğun göç hareketliliği, gayrimenkul fiyatlarındaki artışı devam ettiriyor. Endeksa verilerine göre, konut satış değerlerinde İstanbul Şile son 3 yıldaki yüzde 884 artış ile Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Antalya’da son üç yılda yüzde 867, Alanya’da  yüzde 815, Bodrum’da yüzde 675, Silivri’de yüzde 638, Mersin’de yüzde 713 değer artışı göze çarpıyor. Kiralarda ise son üç yılda en fazla artış gösteren bölgeler yüzde 739 ile Şile, yüzde 613 ile Alanya ve yüzde 534 ile Marmaris oldu.

Pandemi ve deprem felaketi sonrasında devam eden kıyı ve yazlık bölgelere olan yoğun göç hareketliliği, gayrimenkul fiyatlarındaki artışın devam etmesindeki ana etmenlerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle bu bölgelerdeki az katlı ya da müstakil evlere yönelik taleplerin artması, fiyatları da yukarı yönlü harekete itiyor. Ayrıca uzaktan çalışma sisteminin kalıcı olarak yer edinmesi, özellikle beyaz yakalı çalışanlar için bu bölgeleri tercih etme sebebi olarak öne çıkıyor. 

Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa,  yazlık bölgeleri mercek altına aldı. 

Şile’de Son Üç Yıldaki Konut Satış Fiyatı Değer Artışı Yüzde 884

Endeksa’nın çalışmasına göre, İstanbul’dan tamamen ayrılamayanlar ancak şehir merkezinde yaşamayı tercih etmeyen büyük bir kesim, Silivri ve Şile gibi bölgelerdeki müstakil ya da az katlı konutları tercih ediyor. Bu bölgeler aynı zamanda İstanbul’a yakın yazlık semtler olarak da tanımlanabileceği için tercih sebebi oluyor. 

Endeksa’nın yapay zeka ve büyük veri analizi kullanarak yaptığı çalışma sonrası çıkan sonuçlar da buraya olan talebin fiyatlardaki artışa yansıdığını gösteriyor. İstanbul Şile son 3 yıldaki yüzde 884 artış ile Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Şile bölgesindeki son üç yıldaki konut satış fiyatı değer artışı yüzde 884 seviyesini bulurken, bu rakam son bir sene için yüzde 132 olarak ölçüldü. Şile’de satılık konutlarda stok adedi ise 429, kiralık konutlarda ise 77.

Antalya’da da belirgin bir artış görülürken; son üç yılda satış fiyatı değer artışı yüzde 867, bu rakam son bir sene için ise yüzde 141 oldu.  Antalya’da satılık konut stok adedi 5 bin 744, kiralık konutlarda ise 2 bin 068. Satılık konutlarda metrekare bazında Nisan 2023 güncel verilerine göre, Şile’de 39 bin 038  TL, Antalya’da ise 25 bin 997  TL oldu. Endeksa verilerine göre Şile’de konut kiraları son bir yılda yüzde 144, son üç yılda ise yüzde 739 artış gösterdi. Antalya’da ise konut kiraları son bir yılda yüzde 79, son üç yılda ise yüzde 434 artış gösterdi.

Bodrum Satılık Piyasasında Son 3 Yılda Yüzde 675’lik Artış

Sosyal olanakları, geniş ve kaliteli hizmet sağlayabilen alt yapıları ve ulaşım kolaylığı avantajları sayesinde yazlık bölgeler içinde Bodrum ilk tercih olarak öne çıkıyor. Endeksa verilerine göre, Bodrum’un genelinde son bir yıldaki satılık konut fiyat artışı yüzde 93 olurken, Nisan 2023 verilerine göre, metrekare başına düşen satış fiyatı 60 bin 456 TL seviyelerini buldu. Bodrum’da son bir yıldaki en yüksek satılık değer artışı yüzde 160 ile Gümbet bölgesinde görülürken, Nisan 2023’e göre, metrekare başına satış fiyatında  79 bin 122  TL ile Yalıkavak bölgesi birinci sırada görülüyor. Bodrum genelinde son 3 yıl içerisindeki satış fiyatlardaki değer artışı seviyesi ise yüzde 675 gibi ortalamanın oldukça yüksek bir noktasında seyrediyor.

Satılık Yazlık Konutlarda En Fazla Stok 5 Bin 744 Adet ile Antalya’da

Satılık yazlık konutlarda en fazla stok Nisan 2023 itibariyle 5 bin 744 adet ile Antalya’da bulunuyor.  Antalya’yı 4 bin 205 stok ile Kuşadası, 2 bin 425 stok ile Alanya ve 2 bin210 stok ile Bodrum genel takip ediyor.  

Satılık yazlık konutlarda stok artışında Şile yüzde 100 seviyesinde bir yıllık artış oranı ile birinci sırada yer alıyor. Bodrum Turgutreis yüzde 65’lik yıllık stok artışı ile takip ederken; Foça ve Antalya’daki artış yüzde 36 seviyelerinde görülüyor. Fethiye, Alaçatı ve Bodrum Bitez bölgelerinde ise stok adetlerindeki değişim stabil seyrediyor. Kiralık yazlık konutlarda ise Nisan 2023 itibariyle en fazla stok 2 bin 068 ile yine Antalya’da.  Antalya’yı bin 470 ile Bodrum, 821 ile Alanya takip ediyor. 

Kiralık Konutlarda Stok Seviyesi Düşüş Gösteriyor

Ancak kiralık konut stoklarının yıllık bazda yüzdesel değişimlerine göre Türkiye genelinde yazlık bölgelerdeki kiralık konut stok seviyesi düşüş gösteriyor. En büyük konut stok erimesi -yüzde 38 ile Çanakkale’de görülüyor. Silivri -yüzde 35, Bodrum Torba, -yüzde 28 ve Antalya – yüzde 25 seviyelerinde stok düşüşü ile Çanakkale’yi takip ediyor.

Mersin’in Kiralık Piyasasında Deprem Etkisi Görülüyor

Yazlık bölgelerdeki kiralık konut piyasasındaki artış da satılık piyasasına benzer bir şekilde ilerliyor. Ancak burada Mersin hem depremden etkilenen vatandaşların öncelikli tercih ettiği illerden biri olması hem de yazlık bir bölge olmasının getirdiği avantajlar sebebi ile Türkiye genelindeki kiralık konut piyasasındaki yükselişin oldukça üstünde olarak görülüyor. Mersin’deki kiralık konut fiyatları son 1 yılda yüzde 124 artarken, kiralık evlerin metrekare fiyatı 78,69 TL oldu. Bu rakam Kuşadası’nda yüzde 108, Çanakkale’de yüzde 133, Fethiye’de yüzde 117 seviyelerinde.

Alanya’ya Yoğun Yabancı Talebi

Gerçekleşen siyası gelişmelerden sonra yabancılardan en çok talep gören ilçe ise Alanya oldu. Alanya’da gerçekleşen bu artışın en önemli etkeni ise yabancı nüfus artışı. Alanya’daki kiralar son 3 yılda yüzde 613 artarken, son bir yıl içerisinde ise yüzde 98 arttı. Satılık piyasasında ise Alanya’da, son 3 yıldaki artış yüzde 815 olurken, son bir yıldaki değer artışı yüzde 130 oldu.

Müteahhitler Şimdi Ne Yapmalı?

2018 yılı sonunda yazdığımız “Müteahhitler 2019 Yılında Ne Yapmalı?” başlıklı yazımızda, mevduat ve konut kredi faizleri yükselince, yatırım aracı olarak gayrimenkulün büyüsünün bozulmasının müteahhitlerde kardeşinin doğmasıyla gözden düştüğünü sanan küçük çocuk küskünlüğü yarattığını belirtmiştik. Çözüm olarak da, müteahhitler ya pes edecekler ya da şartlar onlara uymuyorsa onlar kendi şartlarını oluşturacaklar demiştik.

2018 yılı sonunda bize bu satırları yazdıran, sadece mevduat ve konut kredi faizleri ile dövizdeki artıştı. 2023 yılında ise, tüm bunlara ilaveten; pandemi, tedarik zincirinin kopması, inşaat maliyetlerinde dövizdeki artışı aşan zamlar, Ukrayna-Rusya Savaşı, 6 Şubat Depremi gibi badireler yaşamış ve halen de yaşayan inşaat sektörü olarak, yine-yeniden müteahhitler ya pes edecekler ya da şartlar onlara uymuyorsa onlar kendi şartlarını oluşturacaklar demek durumundayız. Peki ama nasıl?

İnşaat Maliyetleri Sorunu

2018 Ağustos ayından bu yana suların durulmadığı inşaatın 250’den fazla alt sektöründe, Doların 20 TL bandını aşmasıyla tekrar daha da yükselişe geçecek olan inşaat malzemelerindeki artışlar artık yönetilir olmaktan çok uzaktır. Şöyle ki, çok değil daha 2020 yılında bir m3 beton alınan rakam kadar artık tek seferde betona zam geliyor. Yine çok değil 2020 Nisan ayında 3.440 TL olan inşaat demiri 16.000 TL’leri geçti. Başta hazır beton ve demir olmak üzere, Doların 20 TL bandını aşmasıyla tekrar yükselişe geçecek olan tüm inşaat malzemelerinin nereye kadar yükseleceğini bilmiyoruz. Bu da kendisini konut arzının düşmesinde gösteriyor. Peki biz bu maliyetlerle 6 Şubat Depremi hafızamızda tazeliğini korurken, afetlere hazır bir Türkiye’yi nasıl inşa edeceğiz? Kentsel dönüşümü nasıl yapacağız?

Devletimizden Beklenen Yasal Düzenleme:

Ülkemizde inşaat sekrörü için üretim yapan tüm sanayi kuruluşlarına, iç pazar ihtiyaçları karşılanmadıkça ihracat yap(a)mama kontrolü ve cezası getirilmelidir. Çünkü kontrolsüz ihracat, iç piyasamızda inşaat maliyetlerini arttıran bir nedene dönüşmüştür. Özellikle de, doların 20 TL bandını aştığı şu günlerde artacak olan ihracat iştahı nedeniyle bu düzenleme daha da önem kazanmıştır.

Özel İnşaat Sektörünün Artık Devletin Arkasına Saklanmayı Bırakıp Kendisinin Atması Gereken Adımlar:

Öncelikle Yaşanan Durum

2018 yılından bu yana inşaat hammadde ve yarı mamüllerine gelen dövizdeki artışı da aşan zamlar, ama az/ama çok, hammadde/yarı mamul üreticisinden inşaat sanayicisine, sanayiciden müteahhite, müteahhitten de konut alıcılarına yansıtılmıştır. Bu durumdan yukarıdaki her kesim ama az/ama çok olumsuz etkilenmiştir.  Tartışmasız gerçek şudur ki, en çok zararı gören, ev sahibi olma hayali başka bir bahara kalan ve hatta artık ev sahibi olabilmek konusunda öğrenilmiş çaresizliğe kapılan değerli vatandaşlarımız olmuştur. 

Neden

Geride bıraktığımız bu dönemde, dövizin ve enerji maliyetlerinin arttığı savunması doğrudur. Ama bu savunma inşaat malzemelerinde dövizdeki artışı da aşan zamları açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Aslında ülkemizde asıl olan şey, özellikle ilk yatırım maliyeti çok yüksek olan ürün gruplarında adı konulmamış bir tekelleşmenin getirdiği rekabeti sınırlayıcı durumların, 2018’den bu yana dövizdeki artışı aşan zamlar olarak bize geri dönmesidir. Sorunun asıl kaynağı ülkemizde çimento, mdf-sunta, cam, pvc sektörlerinde üretici sayısının bir avuç olmasıdır. Ülkemiz inşaat malzemeleri sektörü, bir avuç hammadde ve yarı mamul üreticisi ve ithalatçısının insafına kalmıştır.

Dövizdeki artışı aşan zamlardan oldukça olumsuz şekilde etkilenen inşaat sanayicileri ve müteahhitler “Peki ne yapılabilir?” diye soruyorlar. 

Sahte Çözüm

Bir kesim, kamunun fiyat istikrarını sağlamak için çimento, mdf-sunta, cam, pvc gibi ilk yatırım maliyeti çok yüksek olan tüm sektörlere girmesini önerir. Örnek olarak da, kamunun düzenleyici bir aktör olarak yıllardır ekmek üretiminde yer alması sayesinde, hem ekmek üretiminde, hem de ekmek fiyatlarında aşırı dalgalanmanın önüne ancak geçildiğini belirtirler. Aynı şekilde kamunun ülkemiz inşaat sektörünün en temel malzemelerinden olan çimento, mdf-sunta, cam, pvc gibi sektörlere düzenleyici bir aktör olarak girerek, fiyatlarda aşırı dalgalanmanın önüne geçilebileceğini önerirler. 

Bunun, iç pazarda fiyat istikrarına katkı sağlayacağını söylerler. Ancak açık olan şudur ki, işine gelince serbest piyasa ekonomisini savunup, işine gelmeyince özel sektörün sorunları için Devletimizin kaynaklarını çimento, mdf-sunta, cam fabrikalarına harcatmak tek kelimeyle yanlıştır. 

Gerçek Çözüm

Hem müteahhitleri hem inşaat malzemesi üreticisi olan sanayicileri, hem de konut alıcılarını bu suni darboğazdan çıkarmanın yolu, kamunun inşaat malzemeleri sektöründe düzenleme yapması olduğu kadar, özel inşaat sektörünün de herşeyi Devlet’ten bekleme huyunu artık bırakmasıdır. İnşaat sektörünün bu beklentisinin sektöre verdiği zararı,  ne dövizin ne de enerji maliyetlerinin artması vermemiştir. 

Bu durumu, 2018 Ağustos ayında yaşanan döviz artışı sonrasında kaleme aldığımız “90’larda Beyaz Eşya Üreticilerinin Yaşadığını Şu an Müteahhitler Yaşıyor!” başlıklı yazımızda şu şekilde belirtmiştik. 

“Müteahhitler, yerli beyaz eşya ve otomobil üreticilerinin 1990’lı yıllarda gümrük duvarlarının inmesi ve çok kanallı TV’lerde artık yabancı ürünlerin de reklamlarının yayınlanması karşısında yaşadığı süreci, 2018 Türkiyesi’nde mevduat faizinde ve dövizde artışın vatandaşın yatırım araçları konusunda gözünü açınca yaşamaya başladılar. İlkinde yerli beyaz eşya ve otomobil üreticilerinin, ikincisinde gayrimenkulün yatırım araçlarındaki tekeli kırıldı ve her ikisinde de vatandaşlar alternatiflere kavuştular. 

Türkiye’de beyaz eşya sektörü, gümrük duvarlarının inmesi ve çok kanallı TV’lerle titredi ama kendine geldi. Önceleri şer sandığı gelişmeyi, ar-ge’ye başlayıp, dünya kalitesinde ürün üretmeyi başararak kendisi için hayra çevirmeyi bildi, şimdi artık bilakis eskisinden daha güçlü. Sıra Türk inşaat sektöründe. Nasıl ki, hem beyaz eşya sektörümüz hem de otomotiv sektörümüz başardıysa, inşaat sektörümüz de bu krizi yeni başarılara ulaşmak için bir milat olarak kullanabilir. Yeter ki, şu an yaşadığı krizi tıpkı beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinin krizden çıkmak için, dünya çapında/kalitesinde üretim yapma anlayışını benimsemeleri ve sonrasında da artık ar-ge yapmaya başlamaları şeklindeki aynı yolu izlesin”.

Dolayısıyla çözüme ancak inşaat sanayicileri ve müteahhitler “Peki biz ne yapabiliriz?” diye sordukları gün biraz olsun yaklaşabiliriz. Doğru soru budur.

Çünkü sorunun neredeyse hiç dile getirilmeyen ve belki de asıl kaynağı, inşaat malzemelerindeki bu zamlar karşısında her şeyi Devlet’ten bekleyen inşaat sektörünün ta kendisidir. (Bazılarınız bunu okuyunca kızdı, ama dost acı söyler)

Şöyle ki, inşaat malzemelerinde dövizdeki artışı aşan zamlarla karşılaşmamız, kurulması büyük yatırım gerektiren ağır inşaat sanayi ürünlerinin ülkemizde az sayıda üreticisi olmasından kaynaklanmaktadır. Yani sorun yatırım maliyeti büyük olan inşaat malzemesi üreticilerinin sayısının azlığı ve satış hedefi önceliklerinin iç pazar olmamasıdır. Dolayısıyla çözüm de, inşaat malzemesi fiyatlarının artmasından şikâyet edenlerin öğrenilmiş çaresizliğe kapılmayıp, birleşerek satış önceliği iç pazar olacak olan sanayi yatırımı yapmalarıdır. 

Bunun yolu da müteahhitlerin müşterisi de, sahibi de kendilerinin olacağı üretim kooperatifi kurmalarıdır. Yani müteahhitlerin inşaat yaparken zaten tükettikleri malzemeleri, her biri en az bir daire parası koyarak ortak olacakları üretim kooperatiflerinin fabrikasından satın almalarıdır. Örneğin müteahhitlerin birbirinden farklı kooperatifler bünyesinde birleşerek, hazır beton tesisi, hatta çimento, seramik, cam fabrikası kurması veyahut da, mdf-sunta fiyatlarındaki artıştan şikâyet eden inşaat mobilyası üreticilerinin bir kooperatif bünyesinde birleşerek mdf-sunta fabrikası kurup, kendi ihtiyaç duydukları mdf-suntayı kendilerinin üretmesidir. Her şeyi Devlet’ten beklemeyenler için gerçek çözüm budur. Tabii ki bu çözüm bir asprin çözüm değil. Bugünden yarına hemen olmayacağı da aşikâr. Ayrıca birleşerek kooperatif kurmak ve bunu sürdürmek elbetteki zor. Ama bu işin beklenen tüm yanlışlarını yapıp sonra da bak kooperatifçilik işe yaramadı da denmemelidir. Şöyle ki kooperatifleşirken; 

  • kooperatif ana sözleşmesini kesinlikle kooperatifçilik alanında uzman avukatlara hazırlatmadan, 
  • kooperatifin istisnasız tüm personelini dayıoğlu hala kızından değil, liyakatle seçmeden,
  • üretimde ve yönetimde profesyonellere söz, yetki ve sorumluluk vermeden, 
  • alanında uzman danışmanlarla çalışmadan,
  • ar-ge yapmadan,

hiçbir kooperatif zaten başarılı olamaz. Ayrıca, biraz iyi giden kooperatifin tümünü ele geçirmeye tenezzül edilmemesi için zaten ana sözleşmede bunun daha yola çıkmadan imkânsızlaştırılmış olması gerekir. (Burada ortak şirket kurmaktansa kooperatif kurmak istememizin ana nedeni, kooperatiflerin şirketlere nazaran bunu engelleyebilecek daha demokratik bir yapısı olmasıdır. Örneğin kooperatiflerde demokratik yönetim ilkesi gereğince, her ortağın sermaye payına bakılmaksızın tek bir oy hakkına sahip olması eşit seçme ve seçilme hakkını da beraberinde getirir.

Sanayi tesisi kurmak uzun zaman alır, sorunlarımız acil diyecekler, hiç değilse tüketim kooperatifi kurarak artık herşeyi Devlet’ten beklemeyi bırakıp ortak satınalma yapacak olurlarsa ölçek ekonomisinin nimetlerinden yararlanabilirler. Ancak hemen önerinizi çökertmek isteyenler çıkacak ve koro halinde size şunu söyleyeceklerdir: 

“Kimseyi ortak bir ödeme yöntemine ikna edemezsin, çünkü herkesin ödeme yöntemi farklı, kimisi peşin, kimisi çekle, kimisi daire karşılığında ödeme yapar.”

İlk bakışta mantıklı gelebilen bu itiraz, aslında doğru bilinen bir yanlıştaki ısrarı açığa çıkarmaktadır. Şöyle ki, yap-sat değil, yap-sabret döneminden geçtiğimiz şu günlerde hâlâ, sat-yap ile ilerleyebileceğini sanan zihniyet, daire karşılığı iş yapmayı, hâlâ cebinden para çıkmadan iş yaptırmak sanmaktadır. Hâlbuki daire fiyatlarının kısa zaman içinde bile hızla arttığı şu anki gibi enflasyonlu günlerde, hâlâ daire karşılığı iş yaptırmak, zaten asıl kârı karşı tarafa bırakmaktır. Bunun neresi cebinden para çıkmadan iş yapmaktır? Kabul etmemekte ısrarla direnilen asıl gerçek şudur ki, ülkemizde müteahhitlik artık cebinde o inşaatın parası olmaksızın yapılamaz, yapılsa da o şekilde artık kâr edilemez. O yolun sonuna gelindi.

Sorunumuzun çözümü için artık herşeyi Devlet’ten beklememe olgunluğuna erişerek, öncelikle kendi payına düşen çözüm adımlarını atmak, bir iş insanına yakışan asıl tavırdır.  

Şöyle düşünelim, eğer ülkemizde müteahhitler inşaat malzemelerini, en az bir daire parası harcayarak ortak oldukları kooperatiflerin fabrikalarından satın alıyor olsalardı, 2018 yılından bu yana yaşadığımız bunca malzeme zammından müteahhitler bu denli olumsuz etkilenir miydi? Konut fiyatları bu kadar yükselir miydi?

Ayrıca, müteahhitler üyesi olacakları kooperatiften zaten ihtiyaçları olan inşaat malzemelerini satın aldıkları için, kooperatifin olumlu gelir gider farkı olan risturn, yani kooperatifin kârından hissesi oranında değil, kooperatifle iş yaptıkları oranda gelir elde edebilirlerdi. Yani böylelikle bugün şikâyet ettikleri inşaat malzemelerindeki fiyat artışlarından kendileri de gelir elde edebilirlerdi.

Elbetteki dayanışmanın değil, rekabet geleneğinin hâkim olduğu ülkemiz inşaat sektöründe, birlikte de büyünebileceği bilinci henüz yeterince gelişmemiştir. Ancak, ezberlerimizi şimdi değilse ne zaman sorgulayacağız? Doğru bildiği yanlışları değiştirmek için ülkemiz müteahhitlik ve inşaat sektörü başına daha ne gelmesini bekliyor?

Yoksa demedi demeyin, kendi düşen ağlamaz!

Konut Fiyatlarındaki Artış Yabancıları da Etkiledi

Yabancıların gözde merkezi Antalya’da konut fiyatlarının yüzde 500’ün üzerinde artması Rus ve Ukraynalıları Mersin’e yöneltti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 136 bin 946 yabancı uyruklunun yaşadığı Antalya’da son iki yılda konut fiyatları yüzde 551 arttı. Antalya’da 120 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı da 3 milyon 129 bin TL’yi (yaklaşık 156 bin dolar) buldu. Kentte 2019’un Ocak ayında 2.346 lira olan konut metrekare fiyatı bugün 26.082 liraya yükseldi. Söz konusu rakamın 2024 Nisan’da 40.000 TL’yi aşacağı tahmin edildi.

Yakın dönemde yabancıların daha fazla ilgi gösterdiği Mersin’de ise 140 metrekarelik konutun ortalama fiyatı ise 2 milyon 108 bin TL (yaklaşık 105 bin dolar) oldu. Kentte 2019 Ocak ayında konut metrekare fiyatı 1.668 lira iken, bugün şehirde konut metrekare fiyatları 15.064 liraya yükseldi.

Sözcü’den Hülya Keskin Oruçoğlu’nun haberine göre emlak uzmanları Antalya’da konut fiyatlarının Avrupalı turistler için hâlâ cazibesini koruduğunu ancak savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılan Rus ve Ukraynalı turistler için Mersin’in giderek daha fazla ön plana çıktığını vurguladı.

Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa’nın verilerine göre, yabancılara yönelik konut satışında İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alan Antalya’da konut fiyatlarındaki artış son bir yılda yüzde 141’i buldu.

Mersin erişilebilir durumda

Mersin’de son bir yılda satılık konut fiyatlarındaki artış yüzde 120’ye yakın, son iki yılda ise yüzde 463 arttı. Mersin’de 140 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı ise 2 milyon 108 bini (yaklaşık 105 bin dolar) buldu. Yıllık ortalamalara bakıldığında Nisan 2023 sonu itibarıyla konut için Mersin’de en fazla değer kazanan ilçeler sırasıyla Anamur, Erdemli, Akdeniz, Silifke, Toroslar oldu.

Piyasa daha da çıkmaza girebilir

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Koçak, konut fiyat artışında düşüş beklemediklerini söyledi. Koçak, “Son 1.5-2 yıl içerisinde konut fiyatlarında ciddi bir artış oldu. Alım gücü düştü, kredi faiz oranları yükseldi ve insanlar konut alamamaya başladı. Konut almak artık hayal oldu. Çünkü bugün itibarıyla bankalar kredileri de kredi musluklarını da tamamen kapatmış durumda. Seçimden sonra eğer bir güven ortamı yaratılmazsa, piyasanın daha da çıkmaza gireceğini düşünüyorum” dedi

Deprem Konutlarının Bir Kısmı Ekim Ayında Teslim Edilecek

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş, Pazarcık merkezli depremlerden etkilenen illerde inşa edilen konutlar hakkında bilgi veren Pazarcık Koordinatörü Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, ekim ayında konutların bir kısmının teslim edileceğini açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından deprem bölgesinde yükselen afet konutlarının inşaatı hızla devam ediyor. Deprem bölgesinde yer alan Pazarcık Koordinatörü Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, gelişmeler hakkında şu bilgileri aktardı:

“Yaklaşık 4 tane konteyner kent var. 2 bin 600 civarında bir çadır kent, 2 bin 700’de konteyner var. Pazarcık ilçemize toplamda 8 bin konut yapılacak. Bunun iki bin tanesinin inşaatına başlandı. Bununla alakalı ilçenin zemininin en sağlam olduğu, bundan sonra da olumsuzlukların yaşanmaması için bütün tecrübeleri de içerisine katarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri ile beraber yerlerimizi belirledik. Çok hızlı bir şekilde de kalıcı konutlar inşa ediliyor. Bazılarına çatılar çakılmaya başlanmış. Belki inanması zor gelir ama Ekim ayında bu konutların önemli bir kısmını teslim edeceğiz. Vatandaşlarımız konteynerlerden kalıcı konutların içerisinde daha güvenli insanlığa yakışır bir şekilde hayatlarını idame edecekleri konutlarına geçecekler.”

Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, Konut Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenleri Anlattı

Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, projeden, sıfırdan veya ikinci el konut satın alırken dikkat edilmesi gereken 15 kuraldan bahsetti.

Gayrimenkul sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendiren Kaya, “Konut üretimi, son iki yıldır emtia fiyatlarının artmasıyla yavaşlama ve hatta durma noktasına gelirken, diğer taraftan bir yatırım aracı olarak görülen konuta olan Türk vatandaşlarının yoğun talebine ek olarak, Rusya, İran, Irak, Almanya, Kazakistan, Afganistan, Ukrayna gibi ülkelerden yabancılara konut satılması ve ülkemizdeki Suriyeli vatandaşların eklenmesiyle konut stoku yetersiz kalabildi ve konut sıkıntısı baş göstermeye devam ediyor.” dedi.

Genel olarak bir konut satın alınırken arsa payının önemli olduğunun altını çizen ve konutların kış aylarında yaz aylarına oranla daha uygun fiyatlarda satın alınabileceğini ifade eden Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, projeden konut, sıfır konut veya ikinci el konut satın alınırken tecrübeli gayrimenkul danışmanlık firmaları üzerinden yürütülmesinin önemine vurgu yaparak, konut satın almadan önce dikkat edilmesi gereken temel kurallar hakkında şunları anlattı:

A) Projeden konut satın alırken dikkat edilecekler:

1- Projeden konut satın almanın en önemli 1.’nci kuralı, her projeden konut satın alınmaz. İlk olarak projeyi yapacak inşaat firması hakkında detaylı bilgi edinilmelidir. Firmanın kaç yıllık olduğu, o tarihe kadar bitirmiş olduğu konut ve iş yeri projeleri, mali yapısı vs incelenmelidir. Ardından projenin yapılacağı bölgenin şehir planlarındaki durumuna bakılmalıdır. Bölgede ilerleyen süreçte yapılabilecek, üniversite, hastane, sanayi tesisleri gibi yatırımlar incelenmelidir ki, bu projeler konutun değerini artıracaktır.

2- Projedeki daire tiplerine bakılmalıdır. Projede, 1+1 mi, 2+1 mi, 3+1 mi yoğunlukta incelenmelidir. Örneğin 1+1 dairelerin yoğun olduğu bir projede, 3+1 dairelerin fiyatları ciddi bir yükselme göstermez. 3+1 daire satın almak isteyen geniş aileler, 1+1 konutların ağırlıklı olduğu bir projede oturmayı çok da talep etmeyebilirler.

3- İnşaatta kullanılacak malzeme kalitesi hakkında firmaya sorular sorulmalıdır. Kapılar, pimapenler, mutfak dolapları, banyo, prizler, kapı kolları gibi iç malzeme hakkında bilgi edinilmelidir.

4- Projedeki dairelerin konumlarına bakılmalıdır. Dairenin, güney cephe veya kuzey cephede olması, yine dairenin baktığı manzara fiyatını etkileyecektir.

5- Projenin, en yakın merkeze olan uzaklığı önemlidir. Okula, alışveriş merkezlerine, hastaneye vs. uzaklığı değerlendirilmelidir.

6- Projeden almadan önce, gerekli araştırmaların sonucunda inşaat firmasından ev satın alınmasına karar verilirse, noterde inşaat firması ile bir sözleşme imzalanacaktır. Sözleşmede satın alınacak dairenin özellikleri hakkında detaylı bilgiler yer almalıdır.

B) Bitmiş konut satın alırken dikkat edilecekler:

7- Bitmiş konut satın alınırken, iskanı var mı bakılmalıdır. İskanı olmayan dairelerin elektrik, su, maliyeti daha yüksek olacaktır. Eğer, inşaat firması inşaat bitince iskanının alınacağını belirtiyorsa, noterden bu konuda bir yazı alınmalıdır. Ayrıca, iskanı olmayan dairelere konut kredisi çıkmasında sorunlar da yaşanabilmektedir.

8- Belediyeden bitmiş olan konutun projesinin incelenmesi önemlidir. Projede evin metrekaresi 150 metrekare olurken, gerçekte evin metrekaresi 90 metrekare olabilir. (Bazı inşaat firmaları, otopark, kömürlük, çatı, bahçe, havuz vs gibi alanları konut sayısına bölerek, bu oranı ilgili konutun metrekaresine ekleyebilmektedir)

9- Bitmiş projede kullanılan malzeme kalitesi değerlendirilmelidir. Salon, banyo, mutfak, kapılar, pencereler incelenmelidir.

10- Bitmiş projenin en yakın merkeze olan yakınlığı ve bölgeye gelecekte yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgiler edinilmelidir. Ayrıca ilgili bölgedeki bitmiş projelerin yaklaşık satın alma fiyatları ve kira fiyatları değerlendirilmelidir.

11- Bitmiş projeden daire satın alınmaya karar verilince, Tapu için işlemler başlatılmalıdır. Burada seçilen konut ile tapuda alınan konutun aynı konut olup olmadığına özellikle dikkat edilmelidir. Eğer, konuta ilişkin araştırma yapmaya ciddi bir zaman süreci yoksa, küçük bir miktarda banka kredisi kullanılarak, bankanın yapacağı ekspertiz raporunun incelenmesi fırsatı oluşacaktır.

C) İkinci el konut satın alırken dikkat edilecekler:

12- İkinci el konutlarda binanın yaşına bakılır. İkinci elde konutlar, 1999 depremi öncesinde yapılanlar ve sonrasında yapılanlar olarak ikiye ayrılıp değerlendiriliyor. Binanın yaşı var ise, depremde hasar alıp almadığına dair ilgili belediyeden veya AFAT’dan bilgi alınmalıdır. Ayrıca, konutun kat mülkiyeti var mı bakılmalıdır. Konutun iskanı sorgulanmalıdır. Bazen apartmanda yapılabilecek ilave tadilat çalışmaları nedeniyle binanın iskanı bozulabileceğinden, yeniden iskanın alınması gerekecektir.

13- Eğer, ileride dönüşüme gireceği öngörülerek, yatırım amaçlı hasarlı bir konut alınacaksa, kat mülkiyeti mi, kat irtifakı mı olduğuna bakılmalıdır. İskanı var mı incelenmelidir. Dairenin arsa payı incelenmelidir. Eğer dairenin arsa payı küçük ise, bu durumda kentsel dönüşümden öngörülen fırsat sağlanamayabilir.

14- Dairenin iç mekânı olan odaları, mutfağı, banyosu incelenmelidir. Dairede masrafa var mı değerlendirilmelidir.

15- Konutun, en yakın merkeze olan yakınlığı ve bölgeye gelecekte yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgiler edinilmelidir. Ayrıca, bölgedeki diğer konutların satın alma fiyatları ve kira fiyatları değerlendirilmelidir.

İstanbul’daki Yeni Konut Projesinin Detayları Belli Oldu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’daki yeni konut projesinin detaylarını açıkladı. Kurum, “13 bin konutun yüzde 20’si 18-30 yaşındaki gençlere ayrıldı.” dedi.

Katıldığı bir televizyon programında projenin detaylarından bahseden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un satır başları şu şekilde:

‘’Emlak Konut ve THY iş birliğiyle yapılacak olan Arnavutköy Yenişehir Konut Projesini bugün duyurduk. Yeni projeyle ev sahibi olmak isteyenler için başvurularımızı almaya başladık.

Düşük ödeme planlarıyla yapılacak. Bu proje, İstanbul’da kira artışlarının önüne geçecek. 13 bin başvuruyu geçerse kura çekilecek. Daha önce evi olmaması ve İstanbul’da ikamet ediyor olması gerekecek. 7 bin 500 liradan başlayan taksitlerle hayata geçirilecek. Örnek bir şehir olacak.

50 Bin Konutun Şantiyesi Başladı

Sürekli olarak sahadayız, vatandaşımızla beraberiz. Hedefimiz İstanbul’da tek riskli yapı kalmasın. Ev sahibi olmayanları ev sahibi yapabilmek için projelerimize devam edeceğiz. 81 ilde sosyal konut gerçekleştireceğiz. 50 bin konutumuzun şantiyesi başladı.

Orta gelirli için de ilk evlerini alabilecekleri bir kontenjanı sunuyor olacağız. Yüzde 20’de gençlerimize kontenjan veriyoruz. Gençlerimiz hayata umutla baksınlar istiyoruz. Yaş kriteri 18-30 yaş aralığında olacak.

Depremden Etkilenen 11 İlde 173 Bin Konutun İnşaatı Başladı

Bu süreçte aklımız fikrimiz deprem bölgesinde oldu. Ekiplerimiz hep oradalardı. Depremden sonra 11 ilimizde 173 bin konutumuzun inşası başlamış durumda. İlk etapta 319 bin konutumuzun inşasına başlayacağız. Ardından da 610 bin konutumuzu yapacağız. 319 bin konutu 1 sene içerisinde vatandaşımıza teslim edeceğiz.’’

Kira Artış Oranı Arttı, İstanbul’da İşçi Göçü Başladı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bölgesel İstihdam Ofisi’nin araştırmasına göre, il genelinde 15 ilçede son dört yılda kira artış oranı yüzde 654 arttı. Bu nedenle vasıflı iş gücü farklı bölgelere göç etmeye başladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bölgesel İstihdam Ofisi, kentteki 317 firmada asgari ücretteki artışın istihdama etkisini araştırdı. Araştırmanın sonuçlarına ilişkin açıklamaya göre, asgari ücretteki artışın nitelikli işgücü bulunmasında zorluklara neden olduğu ortaya çıktı.

Firmalar Deneyimli Personel Bulmakta Zorlanıyor

Açıklamada; “Tüm sektörlerde hemen her firma, aradığı vasıflara sahip nitelikli işgücü bulmakta zorlanıyor. Firmalar üretim, satış ve idari süreçlerinde meslekli, nitelikli, uzman ve deneyimli-kıdemli personel bulmakta sıkıntı çekiyor.” ifadeleri kullanıldı.

Araştırmaya göre bazı firmalarda mavi yakalılar ile beyaz yakalılar arasında ücret hiyerarşisi daralınca; beyaz yakalılarda motivasyon, verim ve performans düşüklüğü ile işten ayrılmalar yaşandı. Öte yandan tüm sektörlerde firmalar üretim, satış ve idari süreçlerinde meslekli, nitelikli, uzman ve deneyimli-kıdemli personel bulmakta sıkıntı çekti.

Araştırmada öne çıkan üçüncü başlığa göre de artan yaşam maliyetleri, fahiş kiralar ve deprem korkusu, işgücünün İstanbul’dan göçünü tetikledi. İstanbul’da eleman temini her geçen gün zorlaştı.

Araştırmada öne çıkan diğer maddeler şöyle sıralandı:

  • Firmaların temmuz ayında belirlenecek asgari ücret beklentisi 11 bin TL civarında.
  • Asgari ücret artışının konaklama-yiyecek, tekstil ve imalat gibi bazı sektörlerde ve özellikle küçük ve orta boy işletmelerde kayıtdışı çalışmayı artırdığı görüşü yaygın.
  • Yüksek enflasyon ve neden olduğu gelir erozyonu; çalışanların motivasyonunu ve performansını, işletmelerin verimliliğini olumsuz etkilemekte.
  • Firmalar, iş arayanların artan asgari ücreti yetersiz gördüklerini ve daha yüksek ücret talebinde bulunduklarını ifade ediyorlar.
  • Görüşülen firmaların yüzde 35’i, asgari ücret artış oranını, diğer çalışanlarının ücret artışlarına yansıtamadı.
  • Geçen yıla göre firmalar ürün fiyatlarını artırmakta daha az sıkıntı yaşıyor. Yüksek enflasyonlu hayata firmalar alışıyor. Yüksek enflasyonda katılaşma eğilimi söz konusu.
  • Firmalar diğer illerle karşılaştırıldığında İstanbul’da eleman bulmakta daha fazla zorluk yaşıyor. Neden olarak yaşam maliyetinin daha yüksek olması ve daha çok firma ve iş imkânı nedeniyle seçeneklerin daha fazla olması.
  • Türkiye genelinde faaliyet gösteren büyük firmaların çalışanlarının, İstanbul dışındaki şubelere tayin- transfer yönünde taleplerinde yoğunluk olduğu ifade ediliyor.
  • İstanbul’a göç etmek isteyen ve iş başvurusu yapan adaylar firmalardan konaklama imkânı talep ediyor.
  • Piyasanın bir diğer çözümü özellikle imalat ve lojistik sektöründe firmaların, İstanbul’a komşu illere faaliyetlerini taşımaları.

‘’Sığınmacı Nüfusunun Artması, Konut Piyasasının Dengesini De Bozuyor”

Bir emlak sitesinin verilerine göre İstanbul’da sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı ilçelerde beş yıllık kira değişimi karşılaştırıldı. Nisan 2019 ile Nisan 2023 kira fiyatları karşılaştırıldığında en yüksek artış yüzde 807 ile Kâğıthane’de yaşandı. Kâğıthane’yi yüzde 794 ile Arnavutköy, yüzde 779 ile Başakşehir ve yüzde 777 ile Gaziosmanpaşa takip ediyor. Sığınmacıların yoğun yaşadığı ilçelerde ise Nisan 2019’da bin-3 bin TL bandında olan kiraların bugün 8 bin TL-19 bin TL bandında olduğu görüldü.

Karşılaştırmalı verileri Twitter hesabından paylaşan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, “Sığınmacıların yoğun yaşadığı İstanbul’daki 15 ilçemizde 4 yılda konut kirası artış oranı ortalama yüzde 654. 15 ilçede kiralar 1640 lira seviyesinden ortalama 12 bin 111 lira seviyesine çıkmış durumda. Atılması gereken adımlar var” dedi. Gökce, “Sosyal konut üretiminin yanı sıra makroekonomik politikaların akılcı hale getirilmesi ve yabancılara konut satışının piyasaya denge gelene kadar durdurulması lazım. Sığınmacıları da ülkelerine kavuşturmalıyız. Sığınmacı nüfusunun artması, konut piyasasının dengesini de bozuyor.” dedi.

ÇSSİB Başkan Yardımcısı Akçay: ‘’İç Talebi ve İhracatı Karşılayabilecek Güce Sahibiz’’

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇSSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, “Yıllık 120 milyon tonluk üretim kapasitemiz, hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz ve sektörümüzün dünya genelindeki itibarıyla iç talebi ve ihracatı aynı anda karşılayabilecek güce sahibiz.” dedi. 

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) altında Turkish Cement markasıyla faaliyetlerini sürdüren Türk çimento sektörünün temsilcileri, Sapanca’da düzenlenen “Çimento Sektör Çalıştayı”nda bir araya geldi. Açılışını ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay’ın yaptığı çalıştayda; ihracat pazarları, sektörün önündeki fırsatlar ve engeller ile birlikte başta deprem felaketi olmak üzere yurt içindeki gelişmelerin sektöre etkileri hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

“Enerji maliyetleri rekabetçilik gücümüzü etkiledi”

2022 yılında 1,6 milyar dolarlık ihracatla Türk çimento sektörünün bir önceki yıla göre yüzde 24 oranında artış sağladığını hatırlatan Akçay, “Maliyetlerdeki artışların fiyatlarımıza yansıması nedeniyle değer olarak bu artışı yakalamış olmakla birlikte yine bu maliyet artışı ve dünya genelinde satın alma gücünün düşmesi ile birlikte satış miktarımız ise yüzde 11 azaldı. Geçen yıl özellikle enerji maliyetlerindeki artış nedeniyle başta Kuzey Afrika pazarında olmak üzere Vietnam, Cezayir, Mısır, Pakistan ve BAE’ye karşı rekabetçilik gücümüzü bir miktar kaybettik. Enerji yoğun bir sektör olduğumuz için özellikle enerjisini kendi üreten veya düşük maliyetle karşılayan ülkelerin uyguladıkları düşük fiyat politikalarıyla rekabet etmemiz kolay değil. Ancak bu yıl enerji başta olmak üzere üretim maliyetlerinin düşmeye başlaması, bize bu pazarları yeniden domine etme imkânı verecek” dedi.

“Çin, Suudi Arabistan ve ABD’deki gelişmeler bize avantaj sağlayacak”

Makroekonomik ve jeopolitik gelişmelerin Türk çimento sektörünün lehine ilerlediğini kaydeden Akçay şöyle devam etti; “Çin’de kapanma sürecinin bitmesiyle birlikte ekonomik aktivitenin yeniden arttığını görüyoruz. Bu durum, başta Vietnam olmak üzere bölgedeki üretici ülkelerin yeniden Çin’e kanalize olmalarını, böylece ABD başta olmak üzere Batı pazarlarımızdaki etkilerinin azalmasını sağlayacak. Yine Suudi Arabistan’da da benzer bir gelişme söz konusu. Bu ülkede yeni nesil projelerin yapımı hız kazandı. Burada da Çin örneğinde olduğu gibi bölgedeki üreticilerin Suudi Arabistan pazarına yönelmelerini bekliyoruz. Böylece biz de kendi pazarlarımızda, enerji maliyetleri nedeniyle kaybettiğimiz avantajları güçlü bir şekilde yeniden kazanacağız. Diğer taraftan navlunda geçtiğimiz yılın son çeyreğine göre yaşanan artış da Uzak Doğu’daki ihracatçıları olumsuz etkileyeceği için Batı pazarlarında ülkemize avantaj sağlayacak.”

ABD’deki gelişmelere de değinen Akçay, “ABD’de uygulanan para politikaları sonuç vermeye başladı, enflasyon düşüş seyrine girdi. Faizlerin de kısa vadede olmasa da 2024’ten itibaren düşeceği öngörülüyor. Bu gelişmelerin ciddi şekilde daralan konut piyasasını olumlu etkilemesini bekliyoruz. ABD halihazırda bizim en büyük ihracat pazarımız. Bu yıl da geçtiğimiz yıla benzer bir ihracat hedefimiz bulunuyor. Altyapı ve endüstriyel faaliyetlerini güçlü bir şekilde devam ettiriyorlar ve biz de sektör olarak bunların bize olumlu yansımalarını özellikle 2024 yılından itibaren daha fazla göreceğiz” açıklamasında bulundu.

“Yaklaşık 40 milyon ton üretim kapasitesi fazlamız var”

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi nedeniyle çimento sektörünün ana gündeminin yurt içi piyasa olduğunun altını çizen Akçay, “İhracat bizim için her zaman çok stratejik ancak hem deprem bölgesindeki kentlerimizin yeniden inşası hem de deprem kuşağındaki diğer kentlerimizin dönüşümü için gerekli çimentonun karşılanması, bu yıl ve önümüzdeki beş yıllık süreçte ana hedefimiz olacak. Ancak iç piyasa talebini karşılayacak olmamız, ülkemize katma değer sağlama açısından da kritik öneme sahip olan çimento ihracatımızın sekteye uğrayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü sektörümüz yıllık 120 milyon ton üretim kapasitesine sahip. 2022 yılı rakamlarına baktığımız yurt içi ve yurt dışı toplam talebin 82 milyon ton olduğunu görüyoruz yani bizim sektör olarak yaklaşık 40 milyon ton üretim kapasitesi fazlamız var. Dolayısıyla deprem bölgesindeki yeniden inşa aktivitelerinin en üst düzeyde olacağı zamanlarda bile hem iç piyasanın taleplerini karşılayabilir hem de ihracatımızı devam ettirebiliriz. Hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz ve sektörümüzün dünya genelindeki itibarıyla bunu yapabilecek güce sahibiz” diye konuştu.

“Deprem bölgesindeki üreticilerin siparişlerini diğer bölgeler tamamladı”

Çimento sektöründe deprem bölgesinde yaşanan felaketten etkilenen 10 fabrika olduğunu ifade eden Akçay şunları söyledi; “Başta İskenderun, Adana ve Mersin olmak üzere bu bölge, ülkemizin deniz yolu taşımacılığındaki en kilit ihracat üslerinden biri. Depremin ardından gerek yapı ve makine hasarları gerekse iş gücü kaybı nedeniyle bölgemizdeki fabrikaların ihracatı neredeyse durma noktasına geldi. Bu süreçte diğer bölgelerdeki üreticilerimiz talepleri karşılayarak, siparişleri yetiştirdiler. Sektörümüz büyük bir dayanışma örneği verdi. Şimdi bu bölgede üretim yeniden başladı ancak ihracata dönüş sürecinde diğer bölgelerimizin desteği devam edecek. Türkiye genelindeki 56 entegre tesis ile 23 öğütme tesisimizle ülkemizin üretimine ve ihracatına bir bütün olarak bakıyoruz.”

Türk çimento sektörünün iklim değişikliği kaynaklı küresel gelişmeleri yakından takip ettiğine de vurgu yapan Akçay ayrıca, sektördeki şirketler tarafından gerçekleştirilen yeşil ve dijital dönüşüm odağında karbon emisyonlarının azaltımı, yenilenebilir enerji yatırımları, atık ısının geri kazanılması gibi Ar-Ge ve üretim geliştirme projeleri ve yeni teknoloji uygulamaları hakkında bilgi verdi.

Bungalov Otel Satışlarında Yüzde 400 Artış

Enuygun.com tarafından yapılan araştırmaya göre; bungalov otellerin satışları yüzde 400 oranında arttı.

Enuygun.com’dan yapılan açıklamaya göre, şehir hayatının yoğunluğuna ufak bir ara vermek isteyen seyahat severler tatil yapacakları dönemlerde doğa içindeki tesislere yönelmeye başladı. Bu yönelimin bir sonucu olarak da bungalov otellere talep arttı.

Enuygun.com’un verilerine göre bu yıl ilkbahar için bungalov otel satışlarındaki artış geçen yıla göre yüzde 400’e ulaştı. Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Enuygun.com Otel İş Geliştirme Müdürü Ferhat Uyanık “Bungalov oteller özelinde talep artışı çok normal. Çünkü şehir hayatına küçük bir ara vererek dinlenmek isteyen kişiler doğa içindeki tesislere yöneliyor. Bu da bungalov otel satışlarının artmasını sağlıyor. Doğa içinde tatil yapmak popülerleştiği için bungalov satışlarındaki artışların devam etmesini bekliyorum” ifadesini kullandı.

Enuygun.com verilere göre Türkiye’nin en popüler bungalov rotaları ise şu şekilde oluştu: 

SAPANCA

İstanbul’a yakın bir tatil bölgesi olan Sapanca, bungalov otel dendiğinde en çok aranan rota oldu. Sapanca’da doğa yürüyüşleri, bisiklet turları ve gölde su sporları gibi birçok açık hava aktivitesi yapılabiliyor.

İĞNEADA-KIRKLARELİ 

İstanbul’a yakınlığı ile popüler bir destinasyon olan İğneada sessiz ve sakin bir doğa tatili düşleyenler için en uygun seçimlerden biri durumunda. İğneada ormanları ve gölü, yürüyüş, balık tutma ve yüzme gibi açık hava aktiviteleri için çdk uygun bir destinasyon. Konaklama seçenekleri arasında, çadırlar, bungalovlar ve orman evleri bulunuyor.

AYVALIK

Ayvalık, bungalov tatili yapmak isteyenler için de uygun rotalar arasında yer alıyor. Ziyaretçiler, doğanın ortasında, deniz manzaraları bungalov evlerde konaklayabiliyor, kendilerine yeşil ve mavinin huzurunu yaşayabileceği bir tatil hediye edebiliyor.

OLİMPOS

Antalya’nın güneyinde yer alan Olimpos, tatilcilerin doğayla iç içe olabilecekleri ve yerel yaşamı deneyimleyebilecekleri bir yer. Tarihi Olimpos antik kenti ile birleşen doğal bir ortamda konumlanan bungalov evler, doğal güzelliği, tarihi kalıntıları ve plajları ziyaretçilerini cezbediyor.

RİZE

Türkiye’nin en güzel şehirlerinden Rize, yemyeşil ormanları, cazibe merkezleri ve yaylaları ile tatilcileri ilgisini çekiyor. Burada bungalov tatili yaparak, doğanın güzellikleri keşfedebiliyor. Karadeniz’in doğal güzellikleri ile Rize, muhteşem manzaralar sunan bungalov konaklama seçenekleri ile doğal bir tatil için önemli bir seçenek.

DATÇA-MUĞLA

Kumsalları, doğal güzelliği ve tarihi kalıntıları ile ünlü Datça’nın, sakin plajları ve doğal güzellikleri her zaman cazibe merkezi konumunda. Burada yer alan bungalov ev seçenekleri, deniz manzarası eşliğinde huzurlu bir tatil yaşatacak.

BOZCAADA

Ege Denizi’nin güneyinde yer alan Bozcaada, sakin atmosferi, tarihi dokusu ve doğal güzellikleri ile ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. Adanın doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenler için uygun bir seçenek olan Bozcaada, zeytin bahçeleri ve üzüm bağları ile de ünlü. 

Baba Yapı Plywood Ürünleri ile Lojistik Sektörüne Dayanıklı Çözümler Sunuyor

Baba Yapı, Lojistik sektörüne küresel bir ekonomide rekabet avantajı sağlamak için gelişen teknolojiyi kullanarak yaratıcı çözüm ortaklığı sunuyor. Baba Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ekşi, “ithalatını yaptığımız ürünlerle, hem konteyner taban tahtası (huş marin kontrplak), hem de treyler sanayine yönelik Wiremesh taban tahtaları ve marin kontrplak ürün grupları sayesinde sektörün ihtiyacı olan bakım üretim gereçlerinde sorunsuz tedarik sağlamaktayız. Süreçte birçok firma ithalatta sorunlar yaşarken, BABA YAPI müşterilerine sunduğu kesintisiz tedarikle konteyner bakımlarında ve treyler üreticilerinin ihracatında aksamalar meydana gelmeksizin sürecin devam etmesine olanak sağlamaktadır” dedi.

Baba Yapı’nın Plywood çeşitliliği, üstün dayanım özelliğive mükemmel kalitesi sayesinde Lojistik sektörü daha güçlü.

Mehmet Ekşi, Baba Yapı olarak ithalatını sağladığımız Treyler taban tahtası ürünlerimiz, yüksek yüzey aşınma direnci ile meydana gelebilecek yüzey aşınmalarından kaynaklı bakım onarım maliyetlerini ciddi oranda düşürmektedir. Yüksek taşıma kapasite raporuna sahip ürünlerle, kırılma kopma gibi problemlerin üstesinden rahatlıkla gelmektedir. Ayrıca ürünler, marin özelliği sayesinde bir çok iklim şartına maksimum dayanım sergileyerek lojistik firmaları tarafından tercih edildiğini söyledi.

Doğru hammaddeler kullanılarak üretilmiş huş kontrplak ürünleri fiyat performans ürünü olarak ön plana çıkmaktadır. Marin tutkal olarak ürünlerimizin imalatında fenol formaldehit (WBP) tutkallar kullanılmaktadır. WBP tutkallar suya karşı en üst düzey dayanımı sürekli sergilemektedir. Kullanılan huş soyma kaplamaları standart olarak 1,4 mm kalınlıkta üretilmesi, hem preslemede hemde homojen yapıda ürün imalatlarına olanak sağlamaktadır. Ürünlerin homojen yapıda olması, ahşabın çalışma gibi kusurlarını ortadan kaldırmakla birlikte yük dirençlerini her noktada eşit olmasına olarak sağlar. Yüksek basınçlı preslerde yapıştırılan ürünlerde boşluk, kat binmesi gibi problemler görülmemektedir. En son yüzeylerde kullanılan fenolik reçine filmler; su, aşındırıcı bir çok kimyasal maddeler, tuz gibi minerallere karşı kullanıldığı platformaları maksimum düzeyde korumaktadır. 

Nobili Park Airport Projesinde Temel Atıldı

İZKOOP İş Dünyası Yapı Kooperatifi tarafından İzmir’in Torbalı ilçesinde yükselecek 286 konutluk Nobili Park Airport projesinin temeli atıldı.

24 bin 743 metrekare alan içinde toplamda 14 villa, 2+1 ve 3+1’den oluşan 286 bağımsız bölümden oluşan, İş Dünyası Konut Yapı Kooperatifi’nin Torbalı Ayrancılar’da hayata geçireceği Nobili Park Airport Projesi’nin temeli atıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen programda temel atma törenine video konferans sistemiyle bağlantı sağlandı. 

İnşaat Deryası’nın haberine göre; İZKOOP Konut Yapı Kooperatifi adı ve sorumluluğuyla yürütülecek proje için düzenlenen buluşmaya İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, kooperatif, sektör ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.   

İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz ve kooperatif temsilcileri de projenin süreci ve içeriği hakkında bilgilendirmede bulundu. Yaklaşık 25 dönüm arazi üzerinde, 286 bağımsız bölümden oluşan Nobili Park Airport projesi için İZKOOP Konut Yapı Kooperatifi markasıyla Aralık 2022’de üye kayıtlarına başladı.  

Nobilipark Airport projesi, Pancar ve İTOB Organize Sanayi Bölgesi ile İzmir-Aydın otobanına kuşbakışı konumu, geniş m2’lerde 2+1 ve 3+1 daireleri, peyzaj alanları, açık-kapalı spor alanları, farklı büyüklüklerde açık havuzları ve alışveriş merkezi ile kendi başına bir yaşam alanı olmaya aday bir proje. Projenin zemin etütleri yapılıp, sağlam bir zemin üzerine yatay mimarisi radye temel sistemi ile desteklenerek, panel bloklarla depreme dayanıklı olarak inşa edilmektedir. 

İZKOOP Konut Yapı Kooperatifi senet ile vadeli ödeme sistemi sayesinde İzmir’deki konut ihtiyacını karşılamayı ve binlerce üyesini mutlu yaşam alanlarına kavuşturmayı hedeflemektedir. 

Fidyekızık Aile Sağlığı Merkezi’nde İnşaat Devam Ediyor

Bursa’ya bağlı Yıldırım Belediyesi tarafından Fidyekızık Mahallesi’nde yükselen Aile Sağlığı Merkezi projesinin inşaat çalışmaları sürüyor.

Toplam 453 metrekare inşaat alanına sahip olan Fidyekızık Aile Sağlığı Merkezi projesi, 2 katlı merkez, 4 hekimli aile sağlığı merkezi ve muhtarlıktan oluşacak. 

Hizmete açıldığında önemli bir ihtiyaca cevap verecek olan merkez hakkında konuşan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, şunları söyledi:

“Hemşehrilerimizin sağlık hizmetine erişimi noktasında ilçemizin hangi bölgesinde ihtiyaç varsa o noktalara ya Aile Sağlığı Merkezi ve 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu kazandırarak hemşehrilerimizin bu alandaki ihtiyacını hızlı bir şekilde gideriyoruz. İlçemize kazandırdığımız ve yapımını sürdürdüğümüz projelerimiz var. İnşallah onları da kısa süre içerisinde tamamlayarak hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız.”

Bakan Kurum ‘’Bina Denetimi İçin İstanbul Pilot Bölge Oldu’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Binaların denetiminin çok daha etkin bir şekilde yapılabilmesi için pilot olarak İstanbul’da başlayacağız.’’ dedi.

İlk olarak Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası ile ilgili konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “İstanbul Dönüşümü” adına başvurularımızın tamamlanmasıyla birlikte inşaat sürecini yürüteceğiz. İstiyoruz, çocuklarımıza, gençlerimize emanet edeceğimiz İstanbul’umuz daha dirençli olsun. Daha güvenli hale gelsin. Bu kapsamda tüm mevzuatları gözden geçiriyoruz. ‘Ulusal Risk Kalkanı’ projesi kapsamında da bilim insanlarımızla, bilimin ışığında, onların görüş ve önerileri doğrultusunda da çalışmalar yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

‘’Yapı Denetimini İki Ayrı Havuza Ayırıyoruz’’

Gelen talepler doğrultusunda yapı denetim uygulamasında İstanbul’un pilot bölge olarak seçildiğini söyleyen Bakan Kurum, şu açıklamalarda bulundu:

“Binaların denetiminin çok daha etkin bir şekilde yapılabilmesi için pilot olarak İstanbul’da başlayacağız. Yapı denetimini 2 ayrı havuza ayırıyoruz. Anadolu ve Avrupa Yakası’nda yapı denetim firmaları, bulunduğu merkezler itibarıyla hizmet verecekler. Yani Anadolu Yakası’ndaki yapı denetim firmaları Anadolu Yakası’ndaki havuzdan, Avrupa Yakası’ndakiler de Avrupa Yakası’ndaki havuzdan, kura sistemiyle, vatandaşlarımıza yapı denetim hizmeti verecekler.

Böylelikle inşaatlarına daha yakın, daha etkin şantiyelere gidip, şantiyelerde imalatı takip etmelerine de imkân sağlamış olacağız. İnşallah önümüzdeki hafta itibarıyla görüşlerini aldığımız uygulamamızı hayata geçireceğiz. Hem burada yapı denetim çalışanlarımızın hem vatandaşlarımızın daha iyi şartlarda iş yapabilmelerine de imkân tanımış olacağız. İstanbul’un her noktasında etkin bir şekilde belediyelerimizle birlikte bu hizmetlerimizi gerçekleştireceğiz.”

Prof. Dr. Naci Görür: ‘’İstanbul’da 7 ve Üzeri Deprem Olma Olasılığı Yüzde 64’’

Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, ‘Toplum ve Afet Risk Yönetimi’ seminerinde önemli uyarıda bulundu. Görür, ‘’İstanbul’da 7 ve üzeri deprem olma olasılığı yüzde 64.’’ dedi.

Sabancı Üniversitesi’nde ‘Toplum ve Afet Risk Yönetimi’ seminerinde konuşan Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, fay tartışmalarının devam etmesini eleştirdi. Görür, İstanbul’da gerçekleşme ihtimali yüksek deprem konusuna şu sözlerle değindi:

“Öncelikle fay tartışmasını bırakmak gerekiyor. Bunları bilim insanlarına bırakın. Bunları tartışacak bilim insanları da medyanın önünde tartışmamalı. Bu tartışmalardan dolayı asıl çözüme gidemiyoruz. Bizim kabul etmemiz gereken bir gerçek var: Türkiye bir deprem ülkesidir. Her an her yerde büyük depremler olabilir. Binlerce insanımızı bir gecede kaybedebiliriz.

‘’2044’e Kadar Zamanımız Var’’

1999’dan itibaren 30 sene içinde her an olmak üzere İstanbul’da 7 ve üzeri deprem olma olasılığı yüzde 64. Bu 2029’a kadar bir süre demek. Bu tahmin 15 yıl artı veya eksi olarak düşünülüyor. Bu en iyi ihtimali düşündüğümüzde 2044’e kadar zamanımız olabildiği anlamına geliyor. Bir Afet Bakanlığı kurulabilirse ve iyi de bir bütçesi olursa Türkiye genelinde önemli bir gelişme sağlayabiliriz.”

Sağlık Bakanı Koca’dan Mardin, Burdur ve Muğla Hastaneleri Hakkında Açıklama

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Mardin, Burdur ve Muğla’da inşaat çalışmaları devam eden devlet hastaneleri hakkında açıklama yaptı. 

Sosyal medya hesabından hastaneler hakkında bilgilendirme yapan Fahrettin Koca, Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin çok yakında hizmete açılacağını belirterek, “Toplam yatak sayısı 310. Poliklinik sayısı 75. Yoğun bakıma 84 yatak ayrılıyor. Toplam 70 bin metrekare alana sahip Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi hayırlı olsun.” dedi. 

Yeni Burdur Devlet Hastanesi’nin inşaat çalışmalarının hızla devam ettiğini kaydeden Koca, “400 yataklı hastanenin 115 polikliniği, 14 ameliyathanesi olacak. Yoğun bakım yatak sayısı 82, diyaliz yatak sayısı 24 olarak planlandı. Deprem riskine karşı 196 izolatörle güçlendirilen hastanemizde kapalı alan 78 bin metrekare’ye ulaşıyor. Yeni Burdur Devlet Hastanesinin özellikli hizmet ve üniteleri arasında Palyatif Bakım, İnme Ünitesi, Yanık Ünitesi, Anjiografi Laboratuvarı, Uyku Laboratuvarı, Gebe Okulu ve Anne Oteli bulunuyor” ifadelerini kullandı. 

Son olarak Muğla Devlet Hastanesi projesine değinen Koca, “Toplam 150 yataklı. 37 polikliniği, 4 ameliyathanesi var. Yoğun bakım yatak sayısı 16, diyaliz yatak sayısı 15. Kapalı alanı 32 bin 565 metrekare olan hastanemiz, deprem riskine karşı 191 izolatörle güçlendirildi. 229 araçlık otoparka sahip.” açıklamasını yaptı. 

Kiralamak İçin Konut İnşa Etmenin Dönemi Başlıyor 

Kiralamak için yapılan konut projeleri, (Built to Rent – BTR) genellikle kurumsal yatırımcıların sahip olduğu ve uzman işletmeciler tarafından yönetilen, satış yerine kiralamak için özel olarak tasarlanmış konut projelerini ifade eder. Proje içerisindeki farklı konut tipleri uyarınca kısa, orta ve uzun vadede kiralama alternatifleri sunulması, uzun vadeli getiri arayan yatırımcılar için cazip bir seçenektir. Bu yaklaşım, sadece tasarım aşamasından itibaren ilerleyen projelerin yanı sıra, satılmayan stokları bulunan konut projelerine de uyarlanabilir. 

Türkiye’de son yıllarda konut satışları önceki dönemler kadar yüksek seviyede gerçekleşmedi. Bu durumun en önemli sebepleri arasında arz düşüklüğü, fiyatlardaki artış karşısında alım gücünün düşmesi ve ulaşılabilir kredinin eksikliği sıralanabilir. Bu nedenle, inşaat sektöründeki geliştiriciler, yüksek fiyatlı konut projelerinde stok birikmesiyle karşı karşıya kaldı. Düşük arza rağmen markalı konut projelerindeki satış performans düşüşünün ana nedeni, fiyat artışı ve satın alma gücünün artışı arasındaki farktır. Yakın gelecekte de markalı konutlardaki bu boşluğun, fiyatların daha da artacak olması ve artan bu fiyatlardaki ürünlere erişim talebinin azalacak olması nedeni ile devam etmesi olasıdır.

Ancak BTR yatırımları, markalı konut projelerinde bu soruna alternatif bir çözüm sunmaktadır. Bu sayede, kiracılar, yüksek kaliteli ve kısa-orta ve uzun vadeli kiralama seçenekleri sunan mülklerde yaşama imkanı bulurken, geliştiriciler de satış performansı düşük olan projelerinden hızlı bir şekilde yatırımlarının geri dönüşlerine başlayabilir; kurumsal hizmet veren üçüncü parti işletmecilerin varlığı ile konut kiralama pazarında farklı bir seçenek sunar. Özellikle son dönemde yaygınlaşan konaklama tercihlerinde otel yerine benzeri alternatiflerin tercihi ve özellikle yeni nesildeki sahip olma yerine kiralama yönündeki eğilim, BTR yatırımlarında sürekliliğin sağlanacağına dair en önemli iki dayanaktır. 

Özellikle yeni projeler için nakit akışı ihtiyacı olduğunda, kısmen satış yapabilme seçeneği de sunmaktadır. Bu yatırımların yüksek kiralama gelirleri, konutların benzer projelerden daha yüksek fiyatlarla satılabilmesine olanak tanır. Türkiye’de henüz bu tür yatırımlar için yasal düzenlemeler bulunmamaktadır. Örneğin İngiltere’de, BTR olarak yapılmış yatırımların belirli bir yüzdesinin, belirli bir indirim oranı ile piyasaya sunulması imkânı vardır. Ulusal satın alınabilir ev politikası uyarınca, her ikisi için de oranın %20 olabileceği önerilmiştir, ancak nihai karar yerel yönetimlere bırakılmıştır (https://www.gov.uk/guidance/build-to-rent). Ülkemizde benzeri bir düzenleme mevcut olmamakla beraber, ancak bir pazarlama argümanı olarak da kullanılabilir. 

BTR, tasarım aşamasından başlayarak ele alınınca kâr maksimizasyonu sağlamakla beraber, stoku satılmayan veya belirsizlik nedeni ile satışı istenmeyen konut projeleri için de uygulanabilir bir yöntem. Ancak BTR yatırımlarının alametifarikası olan, yapı ile bütünleşik hizmetlerin ve olanakların varlığının önemi göz ardı edilmemelidir. Bu bileşenlerin de dahil olduğu BTR’nin ana öğeleri aşağıdaki gibi özetlenebilir: 

Doluluk

Bir BTR planının uzun vadeli uygulanabilirliği, müşteri hizmetleri ve yönetim faaliyetleri tarafından oluşturulan kısa ve orta dönem kiralama seçeneklerinin doluluğuna bağlı olacaktır. 

Hizmetler

Konsiyerj hizmetleri başta olmak üzere, yan hizmetler, BTR işletmesinin ana bileşenidir.

Aidiyet

Hedef kitledeki kiracıları çekmek ve demografiyi anlayarak talep edilen hizmetler bütünlüğünü sürdürmek gereklidir. 

Topluluk

Konut sakinleri, kiracıların kendilerini bulunduğu binadaki topluluğun üyesi olduklarını hissetmeleri, daha uzun süre ve sıklıkla konaklama yapmalarının yolunu açacaktır; doluluk oranlarının artmasına doğrudan etkilidir.

Etkinlikler

Kiracıların sosyal olarak birbirlerine bağlanması ve komşuluk ilişkilerinin sağlanması oluşturulacak konsept için önemli bir bileşendir.

Sağlık

Sağlıklı yaşam tarzı olanaklarını gym, sağlık, çalışma alanları gibi ek donatılar ile sosyal ihtiyaçları karşılayan yüksek kaliteli evler sunulmalıdır. 

Günümüzde de pek çok markalı konut projesinde, yönetim planına uygun veya aykırı bir şekilde gerek müstakil ev sahipleri gerek kurumsal firmalar alt kiralama haklarını aldıkları dairelerde kısa dönem kiralama faaliyeti göstermekte, ancak bina yönetimlerinden izin alınsa dahi farklı kurumlar ve kişilerin farklı operasyon anlayışları, yapı içerisinde bütünlük sağlamanın önüne geçmektedir.

İşletme kurumsal yaklaşımla yapıldığı müddetçe doluluk ve süreklilik de sağlanmış olacaktır. Yatırımcı bütçesi uyarınca, ticari bir işletmeye çevrilen yapının tamamı veya belirli bir bölümünü satışa sunalabilir. Yapı içerisindeki donatıların çeşitliliği, birim fiyattaki artışa olumlu yansıyacaktır. Satın alan kişilere sunulacak yüksek getiri argümanı da satış hızı ve fiyat konusunda bütçeye katkıda bulunacaktır. Birden fazla farklı tipte daireye uygulanacak işletme türü, kiracıların daha büyük veya küçük daire tipi değişiklik veya ihtiyaç taleplerine hızlı bir şekilde cevap verebilir; böylelikle kiracılar yine aynı yapı içinde hane halkı sayısındaki değişim ile daha büyük daireye geçiş yapabilir. Yatırımcıya, yeni bir marka oluşturma için fırsat yaratabilir.

Salt satış odağında yapılan projelerin genelinde sadece pazarlama argümanı olarak yapılan ve yeterli nitelikte olmayan donatılardan (örneğin havuz, spor alanları vs.) daha kapsamlı donatıların varlığı, yatırım bedelini arttıracaktır. Bunların atıl alanlarda değil, çekiciliği yüksek kullanımı tercih edilebilir alanlarda yapılması, satış alanında düşmeye sebep olacaktır. Hedef kitleye yönelik donatıların isabetli olması, ihtiyaç ve bölge rekabet analizlerinin önemini göstermektedir. Sosyal donatılara yeterince hacim ayırmamış ancak ruhsatlanmış projelerdeki ruhsat değişikliği süreçleri zaman ve bedel olarak olumsuzluk yaratacaktır. 

Satış sonrası kısa süren zorunlu ve kısıtlı işletme sorumluluğunun aksine, uzun vadeli bir üst yönetim, yatırımcı için farklı bir iş yükü getirecektir. Hizmetlerin devamlılığı için doğru üçüncü partilerin seçimi ve ilişki yönetimi için bütçe ayrılması gerekmektedir. 

Türkiye’de yeni başlayacak olan olan bir yatırım yöntemi olan BTR, ilk yatırımcılara sektörde öncü olma şansı verecektir. Stok sayısı, proje türü, konum farklılıklarına kolayca ölçeklenebilir. Belirsizlik nedeni ile yatırımlarını elde tutmak isteyen geliştiricilere, satış hedeflerinin gerçekleştiği güne kadar en yüksek faydayı, kâr maksimizasyonu ile sağlama olanağı tanıyacaktır.

Bayburt’ta Su Arıtma Tesisi İnşaatı Başladı

Bayburt Belediyesi tarafından kente kazandırılacak olan su arıtma tesisi projesinin inşaat çalışmaları başladı.

Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, belediye tarafından yapılacak olan içme suyu arıtma tesisi için saha çalışmalarını inceledi. Musluklardan daha sağlıklı ve kaliteli su akmasını sağlamak amacıyla; Bayburt Belediyesince uzun zamandır üzerinde çalışılan içme suyu arıtma tesisi projesi dahilinde sondaj ve zemin etüdü yapılan noktada inşaat başladı.

‘’İlk Kazmayı Vurduk’’

Belediye Başkan Yardımcısı Süreyya Türkmenli ve teknik personel ile birlikte çalışmaları yerinde inceleyen Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, şu açıklamalarda bulundu:

“Bayburt’umuzun en büyük sorunlarından biri olan şehir şebekesi içme suyunun sertlik oranındaki problemini inşallah çözüyoruz. Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız projemiz dahilinde ya Allah, bismillah dedik. Su arıtma tesisimizin inşaatına ilk kazmayı vurduk. Rabbim hayırlısıyla tamamlamayı, açılışını yapmayı hep birlikte evlerimizden ve işyerlerimizden özlediğimiz arıtılmış suyu içmeyi nasip etsin.” 

Konut Fiyatları Bir Yılda Yüzde 132,8 Arttı

Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan Konut Fiyat Endeksi Mart ayı verilerine göre, konut fiyatlarında bir yılda yüzde 132,8 oranında artış yaşandı. 

Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) (2017=100), 2023 Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,4 oranında arttı.

Deprem Bölgesinin Endeksi Sabit Kaldı

Merkez Bankası, Adıyaman, Malatya, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de depreme bağlı olarak veri sayısının yetersiz olması nedeniyle söz konusu illerde 2023 Şubat ve Mart ayı endekslerini sabit kabul ettiğini açıkladı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 132,8 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 55,4 oranında artış gösterdi.

Konut fiyatları şubatta yüzde 141,5, ocakta yüzde 153,1 artmıştı. Böylece konut fiyatlarının artış hızındaki yavaşlama mart ayında da sürmüş oldu.

100 Metrekarelik Konut 2 Milyon 700 Bin TL Oldu

Türkiye’de bir konutun metrekare fiyatı 21 bin 777 TL olurken 100 metrekarelik bir konutun fiyatı 2 milyon 177 bin 700 TL oldu.

İstanbul’da 100 metrekarelik ortalama konutun fiyatı 3 milyon 373 bin olurken Ankara’da 1 milyon 600 bin İzmir’de 25 milyon 560 bin oldu. İstanbul’da konut fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 130,9, Ankara’da yüzde 142, İzmir’de yüzde 137,2 oldu.

Ülke çapında konut fiyatlarının en çok arttığı bölge yüzde 161,1 artışla Zonguldak, Karabük, Bartın’ı içine alan bölge olurken bu bölgeyi yüzde 159 artışla Çankırı, Kastamonu, Sinop izledi. Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’nde ise konut fiyatları yüzde 155,3 arttı.

Konut Satışlarında Düşüş

Konut satışları nisan ayında 100 bin adede gerileyerek düşüşe geçti. Bir önceki yılın aynı ayında 133 bin 58 adet olan konut satışı bu yıl, yüzde 35,6 azalarak 85 bin 652 adet oldu. 

Dünya Gazetesi’nden Hamide Hangül ve Birol Bozkurt’un özel haberine göre; Türkiye’de konut satışları nisan ayında 100 bin adetin altına gerileyerek sert düştü. Geçen yıl nisan ayında 133 bin 58 adet olan konut satışları, bu yıl nisanda yüzde 35,6’lık düşüşle 85 bin 652 adete geriledi. Bu yıl mart ayında ise 105 bin satış gerçekleşmişti. Böylelikle konut piyasasında satışlar hem aylık hem yıllık rakamların gerisinde kaldı. En büyük yarayı ipotekli satışlar aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemelere göre, kredili satışlar yüzde 32 düştü. Verilere göre, nisanda 85 bin 652 adet konutun sadece 21 bin 769’u krediyle satıldı. Böylelikle toplam konut satışlarında yüzde 25 pay aldı. Yılın ilk beş ayındaki düşüşü yüzde 20’ye yaklaştı.

Satışlar Tüm İllerde Düştü

TÜİK verilerinden yapılan belirlemelere göre, Nisan 2022-Nisan 2023 döneminde, Türkiye’de toplam 85 bin 652 adet konut satılırken, söz konusu satışların tüm illerde düştüğü görüldü.

En fazla düşüş görülen iller Hatay (yüzde 77), Adana (yüzde 48), İstanbul (yüzde 47), Karabük (yüzde 46,9), Antalya (yüzde 39), Şanlıurfa (yüzde 46), Osmaniye (yüzde 56), Yalova (yüzde 41), Siirt (yüzde 40,4) oldu.

Sektör temsilcileri, konut sektöründe düşüşün nedenini seçim sürecinde ‘bekle gör’ dönemi, krediye erişim zorluğu, arz sıkıntısının fiyatlar üzerindeki baskısı olarak gösterdi.

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,0 azalış göstererek 21 bin 769 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 25,4 olarak gerçekleşti.

Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,7 azalışla 80 bin 591 oldu. Nisan ayındaki ipotekli satışların 7 bin 388’i; Ocak-Nisan dönemindeki ipotekli satışların ise 25 bin 552’si ilk el satış olarak gerçekleşti. BDDK verilerine göre nisan ayının ilk haftasında 397 milyar lira düzeyinde olan konut kredileri mayısın ilk haftasında 415 milyar liraya çıktı.

Özel Bankalarda Faiz Yüzde 3’e Çıktı

Nisan ayında 100 milyar liradan fazla artan konut kredilerinin yılın ilk üç ayında sadece 30 milyar lira arttığı görülüyor.

Ocak ayının ilk haftasında 360 milyar lira olan hacim mart ayının son haftasında 391 milyar liraya kadar çıkmıştı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz bankacılar, kamu bankalarının konut kredilerini onaylamadığını, onaylanan kredilerin de 250 bin TL’yi geçmediğini söyledi. Bir bankacı şöyle dedi: “Özel bankalarda konut kredisi onaylarında sorun yok ancak konut kredi faizleri aylık yüzde 2’den yüzde 3’e çıkmış durumda.”

Bir diğer bankacı ise orta gelirliye yönelik Yeni Evim kampanyalarında Nisan ayında yoğun bir dönem geçirildiğini ve bu kampanya dahilinde verilen kredilerde bir üst sınır bulunmadığını anlatarak, “Nisan ayında konut kredisi hacmindeki artışların önemli bir kısmı buradan kaynaklanıyor” dedi.

Konut Satışlarındaki Düşüş Global Sorun

Konut satışlarındaki düşüş sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada tartışılan bir konu. Tüm dünyada konut fiyatları ve satışları COVID-19 pandemisi sonrası bir anda fırladı. Ancak Goldman Sachs’ın son raporunda da belirtildiği gibi, konut satışları dünyanın en büyük 10 ekonomisinde ciddi anlamında çakıldı.

ABD: Konut fiyatlarında 2021- 2022’de yaşanan ralli, Eylül 2022’de yerini düşüşe bıraktı. Yüksek kredi faizleri ve reseson endişesi fiyatları geriletse de satışlarda beklenen canlılık yaşanmadı. Ocak 2023’te konut satışları yüzde 0,7’lik düşüle aylık 4 milyona geriledi. Bu Ekim 2010’dan bu yana en düşük rakam.

İNGİLTERE: Gayrımenkul alanında çalışanların çatı kuruluşu RICS, nisan ayında İngiltere’de konut fiyatları ve satışlarının düşmeye devam edeceğini, durumun uzun vadede düzeleceğine dikkat çekti. İngiltere’de ortalama bir evin fiyat 287 bin 506 sterline çıktı.

 AB: AB Komisyonu mart ayında, 2022’nin son çeyreğine 2021’in aynı çeyreğine oranla 14 AB ülkesinin 12’sinde ev satışlarının düştüğünü açıkladı. AB İstatistik Ofisi (Eurostat) de birliğin 27 ülkesinin 15’inde konut fiyatlarının bu yılın ilk çeyreğinde 2015’ten bu yanaki en büyük çeyrek düşüşü yaşadığını duyurdu. En büyük düşüşe yüzde 6,5’la Danimarka şahit oldu.

Konut Alıcısı Beklemede

Boss4 Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş:

“Seçim sürecine girdik ve bundan önce de büyük bir deprem yaşadık. Yerli ve yabancı alıcılar seçim sonrası için pozisyon aldı. Yatırımcı beklemede. 28 Mayıs’taki seçimlerden sonra konut sektöründe hareketlilik olacağını düşünüyorum. Suudi Arabistan, Azerbaycan, Kuveyt, Bahreyn’den, Körfez ülkelerinden seçim sonrası hareketlenme bekliyoruz. Ancak faizlerin çok yükselmemesi lazım. Aksi halde insanlar döviz ve altına yönlenebilir.”

Dövizdeki Makas Vazgeçiriyor

Master Türk Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Taş:

“Seçimden dolayı insanların erteleme beklentisi vardı. Bir de krediye ulaşım neredeyse imkânsız hale geldi. Bankalardan kredi almak zorlaştı. Özellikle döviz bozdurup gayrimenkul alacaklar için de makas çok arttı. Buradaki makas yüzde 15 açıldı. 19’a dolar satacaksın, 21 liraya alacaksın. Döviz bozdurup alacaklar bunu yapmamaya başladı. Ancak hazirandan sonra bir artış olacağı düşüncesindeyim.”

Bankalar Kredi İçin İştahsız

Karmar A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Emrullah Yedikardeş:

“Seçim öncesinde piyasalarda oluşan belirsizlik ve bankaların kredi konusunda ‘bekle gör’ politikası izleyerek kredi vermeye çok istekli olmaması konut satışlarındaki gerilemenin ana nedenlerinden oldu. Her ne kadar hali hazırda devam eden kampanya ile 0,69 kredi faizi sunulan konutlarda talep ve satış olsa da, böyle bir kredi imkanı olmayan ve ikinci el konutlarda satışlar nerdeyse durma noktasında. Biz seçimle ülkedeki belirsizliğin sona ereceğini ve piyasaların toparlanacağını düşünüyoruz.

Arz Sıkıntısı Negatif Baskı Yaratıyor

MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak:

“Arz sıkıntısının fiyatlar üzerindeki negatif baskısı devam ediyor. Bu duruma kimi insanların geliştirdiği fırsatçılık da eklenince rakamlar alım gücünün çok üstüne çıkmış durumda. Hem konut üreticisini hem de alıcıyı etkileyen çok fazla negatif bileşen söz konusu. Bütün bunlara bir de depremin yarattığı psikolojik gerilim eklenince geliştirici konut üretmek, hane halkı ise konut satın alma konusunda çok hevesli ve iştahlı olamıyor.”

Yabancıya Satış Nisan’da Çakıldı

Yabancılara yapılan konut satışları nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60,3 azalarak 2 bin 557 oldu. Geçen ay toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3’te kaldı. Yabancıya satışta ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul ve 186 konut satışı ile Mersin izledi.

MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, bu yılın ilk beş ayında yabancıya satışın 13 bin 483 olduğuna aşiret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yabancı yatırımcı tarafında da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35’i bulan bir kayıp söz konusu. Yaşanan düşüşün ana nedeni deprem gibi görünüyor. Çünkü yabancılar arasında Türkiye’deki konutların güvenilirliğine ilişkin bir endişe oluştu.

Bununla birlikte Rusların Türkiye gayrimenkul sektöründeki birincilikleri 13 aydır devam ediyor. Savaştan bu yana yönelimde 3,5 katlık bir artış söz konusu. Bu trendin devam etmesini bekliyoruz.

Nisan Ayı Konut Yıllık Değer Artışı Yüzde 132 seviyesinde

TÜİK rakamlarına göre Türkiye genelinde Nisan ayında 85 bin 652 konut satışı gerçekleşti. Türkiye genelinde konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 36 azalarak 85 bin 652 oldu. 

Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemleri ile gayrimenkul değerlemesinde güvenilir sonuçlara ulaşan Endeksa’nın verilerine göre, Türkiye genelinde Nisan ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 132 seviyesinde gerçekleşti. Nisan ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Trabzon, Kocaeli ve Sakarya oldu.  

Türkiye genelinde konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 36azalarak 85 bin 652 oldu.  Teknoloji odaklı gayrimenkul değerleme platformu Endeksa.com’un verilerine göre Türkiye genelinde Nisan ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 132 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 18 bin 140 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 358 bin 200 TL ve konut yatırımının geri dönüş süresi 16 yıl oldu.

En Yüksek Pay İstanbul’un

Nisan ayında konut satışlarında İstanbul 13 bin 944 konut satışı ve yüzde 16 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 12 bin 23 konut satışı ve yüzde 11 pay ile Ankara, 10 bin konut satışı ve yüzde 12 pay ile Antalya izledi. Endeksa verilerine göre, Nisan ayı sonu itibarı ile İstanbul’da konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 120, ortalama konut metrekare satış fiyatı 28 bin 57 TL, ortalama konut fiyatı 3 milyon 252 bin 906 TL. Ankara’da konut fiyatları son bir yılda yüzde 138 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 622 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 770 bin 860 TL oldu. İzmir’de ise yıllık değer artışı yüzde 127, ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 306 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 897 bin 750 TL olarak gerçekleşti.

Yıllık Değer Artışı En Yüksek Olan İller; Trabzon, Kocaeli ve Sakarya

Endeksa verilerine göre, Nisan ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Trabzon, Kocaeli ve Sakarya oldu.  Trabzon’da konut fiyatları son bir yılda yüzde 142 artış gösterirken,  ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 147 TL, ortalama konut satış fiyatı 2 milyon 103 bin 520 TL oldu. Kocaeli’de konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 142, ortalama konut metrekare satış fiyatı 15 bin 474 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 11 bin 620 TL olarak gerçekleşti.  Sakarya’da ise; konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 142 olurken, ortalama konut metrekare satış fiyatı 14 bin 280 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 713 bin 600 TL oldu. 

İlk El Konut Satış Sayısı Yüzde 26 Azalarak 26 Bin 952 Oldu

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26 azalarak 26 bin 952 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 32 oldu.  İlk el konut satışları 2023 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 azalarak 110 bin 859 olarak gerçekleşti. İkinci el konut satışları ise; Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39 azalış göstererek 58 bin 700 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 69 oldu. İkinci el konut satışları 2023 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 azalarak 258 bin 8 olarak gerçekleşti.

İpotekli Konut Satışları Yüzde 14 Azaldı

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 14, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32 azalış göstererek 21 bin 769 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı ise yüzde 25olarak gerçekleşti. 

Yabancıya Konut Satışları Yüzde 60 Azaldı

Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 25, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60azalarak 2 bin 557 oldu. Nisan ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul, 186 konut satışı ile Mersin izledi.

Bakan Nebati: ‘’İşsizlik Oranı İlk Kez Tek Haneye Düştü’’

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yüzde 9,9 olarak açıklanan işsizlik oranıyla ilgili, ‘’2018 yılı birinci çeyrekten bu yana üç aylık bazda ilk kez tek haneye düşmüştür.’’ dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2023 ilk çeyrek işsizlik verilerine ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye Ekonomi Modeli ile ekonominin yeni iş fırsatları oluşturmaya ve istihdam sağlamasına istikrarlı bir şekilde artış kaydettiğini belirtti.

‘’Bir Önceki Çeyreğe Göre 195 Bin Kişilik Artış Var’’

Açıklanan veriler sonucunda işsizlik oranlarının tek haneye düştüğünü ifade eden Nebati, şunları söyledi:

“Toplam istihdamımız bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 195 bin kişi artış kaydetmiş ve 31,6 milyon kişiye ulaşmıştır. Böylece işsizlik oranı yüzde 9,9’a gerilerken 2018 yılı birinci çeyrekten bu yana üç aylık bazda ilk kez tek haneye düşmüştür. Önümüzdeki dönemde de insan ve istihdam odaklı politikalarımızdan asla taviz vermeden büyümeye, katma değerli ve teknoloji yoğun üretimimizi güçlendirerek gençlerimize ve insanımıza yepyeni fırsatlar sunmaya kesintisiz devam edeceğiz.”

Abdi İpekçi Spor Salonu Tribünlerinin Kaba İnşaatında Sona Doğru

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda tribünlerin kaba inşaat çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu ifade etti. 

Abdi İpekçi Spor Kompleksi şantiyesinde işçilerle buluşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Abdi İpekçi Spor Salonu’nda tribünlerin kaba inşaatları tamamlanmak üzere. İnşallah en kısa sürede çatımızı kapatacağız ve önümüzdeki yıl şubat ayında en yeni, en modern haliyle nice başarılara imza atabileceğimiz bir tesise kavuşmuş olacağız.” dedi.

Kurum, Abdi İpekçi Spor Kompleksi’nin, toplamda 150 bin metrekare inşaat alanına sahip, 37 bin metrekare salon alanı, 10 bin kişilik seyirci kapasitesi ve 20 bin metrekareden fazla peyzaj alanıyla sınıfında en ileri özelliklere sahip bir kompleks olacağını söyledi.

Zeytinburnu’na Değer Katacak

Bakan Kurum, konuşmasının ardından Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy ve TOKİ yetkilileriyle inşaat alanını gezerek bilgi aldı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ile birlikte çalışma yürüttüklerini belirten Bakan Kurum, “Burada Türk sporu ve Türk sporcusu adına çok önemli bir tesisin yapımına başlandı. TOKİ Başkanlığımız eliyle inşa sürecini başlattığımız 10 bin kişilik büyük salonu, 3 adet 3 bin kişi kapasiteli antrenman sahası, yine bin kişi kapasiteli milli takımlarımızın antrenman yapacağı saha, otelleri, alışveriş alanları ve yeşil alanlarıyla Zeytinburnu’na, İstanbul’a değer katacak bir projenin inşa süreci gece gündüz devam ediyor.” ifadelerini kullandı. 

2024 Şubat Ayında Hizmete Açılacak

Tribünlerin kaba inşaatında sona gelindiğini vurgulayan Kurum, “Abdi İpekçi Spor Salonu’nda tribünlerin kaba inşaatları tamamlanmak üzere. İnşallah en kısa sürede çatımızı kapatacağız ve önümüzdeki yıl şubat ayında en yeni, en modern haliyle Türk sporunun dünyaya her türlü tesis olarak meydan okuyabileceği, nice başarılara imza atabileceğimiz bir tesise kavuşmuş olacağız.” dedi.

ÇİB Başkanı Aslan: ‘’Bu Yılı 11 Milyar Dolarlık İhracatla Kapatmayı Hedefliyoruz’’

Çelik İhracatçılar Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, 2023 yılını 11 milyar dolar ihracatla kapatmayı hedeflediklerini belirterek, ‘’Bu rakam da 2022’ye göre yüzde 50’ye yakın düşüş demek. İnşaat çeliğinin ihracatında 2022 1 Ocak -10 Mayıs dönemine göre bu yıl aynı dönemde yüzde 62’lik düşüş var.’’ dedi.

İhracatta geçen yıl 21 milyar dolara imza atan çelik sektörü, bu sene ağır bir kayıp yaşıyor. Enerji maliyetleri ile başa çıkamayan ve yurt dışı pazarlarda rekabet yeteneğini kaybeden sektör, bu yılı yüzde 50’ye yakın düşüşle 11 milyar dolarlık ihracatla kapatmaya hazırlanıyor. Çelik sektörü, bu yılın ocak-nisan döneminde gemi, yat ve hizmetlerinin ardından, ihracat rakamı en fazla düşen ikinci sektör oldu. 2022 Ocak-Nisan döneminde 7,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, bu yılın aynı döneminde yüzde 40’a yakın düşüş ile 4.6 milyar dolarlık ihracat yaptı.

Yılın İlk İki Ayında Yüzde 40 Düşüş

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, 2022’ye oranla ihracattaki düşüşün yüzde 50’yi bulduğunu belirterek, “Düşüşün ana sebepleri enerjideki fiyatlar ve Çin. Enerji fiyatlarının rekabet edebilecek seviyelere gelmesini istiyoruz” dedi. Yılın ilk iki ayında ihracatın yüzde 40 düştüğünü anımsatan Aslan, depremin etkisine de değinerek, “Hatay, Osmaniye, İskenderun’da üretilen çeliğin ihracattaki payı çok büyük değil. Bu düşüşte deprem etkisinin yüzde 3-5 oranında” diye konuştu.

Bazı Ürünlerin İhracatındaki Düşüş Yüzde 70’lere Dayandı

Sözcü’den Hülya K. Oruçoğlu’nun haberine göre temmuzun ardından sektörde hareketlilik beklediklerini aktaran Aslan, bu yılı 11 milyar dolarlık ihracat ile kapatmayı hedeflediğini aktardı. Aslan, “Bu rakam da 2022’ye göre yüzde 50’ye yakın düşüş demek. Bazı ürünlerin ihracatındaki düşüş yüzde 70’lere dayandı. İnşaat çeliğinin ihracatında 2022 1 Ocak -10 Mayıs dönemine göre bu yıl aynı dönemde yüzde 62’lik düşüş var. Yassı soğuk ürün gurubundaki düşüş de yüzde 66’ya yakın” diye konuştu.

“Eski İhracat Rakamları Artık Yakalanamayacak”

Türkiye’nin çelikte en büyük ihracat kaleminin inşaat çeliği olduğunu ancak eski ihracat rakamlarının artık yakalanamayacağını belirten ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, “İhracat yaptığımız ülkeler, kendi tesislerini kurdular, pazarlar kalmadı. Avrupa’da durum belli, Çin kendine yetiyor, Malezya, Vietnam da üretiyor. Suudi Arabistan, Katar, Cezayir ihracatçı oldu. Onlar, doğalgazı, elektriği ucuza kullanıyorlar” dedi. Aslan, sektörün yassı sıcak gibi katma değeri daha yüksek ürün grupları ile ihracatta öne çıkacağını vurguladı.

Muğla’da İnşaat Yasakları Başladı

Muğla ve Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi turistik ilçelerde inşaat yasakları dün başladı. Yasak, 15 Ekim’de sona erecek.

Muğla’nın dünyaca ünlü Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi turistik ilçelerinde, 15 Ekim’de sona erecek inşaat yasağı başladı.

Her yıl turizm bölgelerinde uygulanan inşaat yasağı, Muğla’da ve ilçelerinde 15 Mayıs’ta başladı. Yasaklar kapsamında, ağır nakliyat, hafriyat ve harç gibi inşaat çalışmaları yapılamayacak. Sadece çevreye rahatsızlık vermeyecek küçük tadilatlar yapılabilecek.

Altyapı çalışmaları ise ilgili kurumlardan izin alınarak yapılabilecek. 15 Ekim’de sona erecek yasakla ilgili Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından, ilçe kaymakamlıklarına genelgelerin tebliğ edildiği bildirildi.

İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta: ‘’Trabzon Şehir Hastanesi’nin Kaba İnşaatı 2024’te Tamamlanacak”

Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta, Trabzon Şehir Hastanesi projesinde kaba inşaat çalışmalarının 2024 yılında tamamlanacağını ifade etti.

Şenol Güneş Spor Kompleksi’nin yanındaki dolgu alanında yapımına başlanan Trabzon Şehir Hastanesi’ndeki çalışmalar hızlandı. Toplam 900 nitelikli yatak sayısı sahip olacak şekilde projelendirilen ve bin 461’e tamamlanacak şekilde yatak kapasitesi arttırılabilir durumda olan Trabzon Şehir Hastanesi kentteki yoğun bakım kapasitesini 2 katına çıkartacak. 283 bin 943 metrekarelik kapalı alana sahip şehir hastanesinde 300 poliklinik ve 33 ameliyathane olacak. Yoğun bakıma ayrılan yatak sayısı 236, diyaliz yatak sayısı ise 30 olan şehir hastanesinde yanık tedavi ünitesi, nükleer tıp ünitesi, radyoterapi alanı, diyabet ünitesi, kan transfüzyon merkezi, uyku laboratuvarı ve genetik laboratuvar yer alacak. 4 bin 300 fore kazığın kullandığı şehir hastanesi depreme dayanıklı olarak inşa edilen 562 sismik izolatör ile korunacak. 2025 yılının Şubat ayında hizmete girmesi planlanan şehir hastanesinin kaba inşaatının ve dış cephesinin ise 2024 yılının ilk ayında tamamlanması hedefleniyor.

Yatak Kapasitesi Bin 461’e Çıkarılabilir

Trabzon Şehir Hastanesi’ndeki çalışmaları beraberindeki Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Oğuz Kara ile birlikte inceleyen Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta, şehir hastanesinin yatak kapasitesinin şehrin plakası olan 1461’e arttırılabilir durumda olduğun belirterek, “Şehrimizde böyle bir yatırımın yapılıyor olması bizleri hem gururlandırıyor hem de mutluluk veriyor. Şehrimiz için ihtiyaç olan bir şey. Şehrimizde yapılanmaya ihtiyacımız var. Modern yapılara ve hizmetin daha ilerilere taşınmasına ihtiyacımız var. Bu anlamda biz bu tesisi önemsiyoruz. Yapılacak olan tesis bize başlangıç olarak 900 yatak kapasitesi sunmakla birlikte inşallah şehrimizin plakası olan 1461’e tamamlanacak şekilde yatak kapasitesi arttırılabilir durumda. Şehrimizin yoğun bakım kapasitesini 2 katına çıkartacak düzeyde bir hastane. Ameliyathane yapısını yine yüzde 50 artırabilecek kapasitede bir hastane ortaya çıkacak” dedi.

562 Adet İzolatör Kullanılıyor

Türkiye’de yapılan şehir hastanelerinin depreme dayanıklı olarak inşa edildiğini hatırlatan Usta, “İlgili firmanın temsilcileri ile sürekli irtibat halindeyiz. 2025 Şubat ayında nasipse burada hareketi tüm vatandaşımız görecek. Deprem bölgesinde yaşadığımız felaketten sonra daha da anlamı oldu. Bu tür projelere daha öncesinden Bakanlığımız deprem izolatörlü olarak ortaya çıkartıyordu. Ciddi bir maliyet ortaya çıkarmasına rağmen Bakanlığımız özverili ile işin içerisine katmış ve bütün binalarında bu sistemi kullanıyordu. Bizimkinde de 562 izolatör var. Bunlar sahada görülebiliyor. Bundan başka 4 bin 300 fore kazıkta bu alanın güçlendirilmesi için kullanılmış durumda” şeklinde konuştu.

Trabzon Şehir Hastanesi’nin tamamlanmasının ardından kentteki mevcut hastanelerinin durumunun yapılacak gözlemin ardından kararlaştırılacağını dile getiren Usta, “Şehir hastanesinin tamamlanmasının ardından mevcut hastanelerle ilgili süreç gözlemlenmiş olacak. Bizi nasıl bir sürecin beklediğini şimdiden kestirmek mümkün değil. Ama bir bütünlük sağlayacağı anlamında bunu söyleyebiliriz. Bütünlük olduğu zaman tüm vatandaşımız bir kompleks içerisinde tüm sağlık sorunlarını giderebilecek duruma gelecek” diye konuştu.

“Kule Vinç ile Çalışmalar Daha da Hızlanacak”

2024 yılının ilk aylarında şehir hastanesindeki binaların kaba işlerinin ve dış cephelerinin biteceğini vurgulayan Usta, “1 ay içerisinde burada çok daha farklı hareketler görmeye başlayacağız. Tabi ki kule vinç sayısı şuanda az görülebilir. Ama tamamen deprem bölgesinde tüm Türkiye’nin enerjisinin orada olduğunu düşünerek bilerek bunu söylememiz gerekiyor. Zaman içerisinde daha fazla kule buraya gelmiş olacak. O kulelerle birlikte buradaki hizmet daha hızlı hale dönüşmüş olacak. Haziran ayının sonuna doğru hem binaların dış cephe kaplamaları ve ince işlerin yapılacağı şekle dönüşülmüş olacak. Daha fazla kişinin çalışması ile birlikte 2024 yılının ilk aylarında tüm binaları kaba işleri ve dış cepheleri bitmiş olarak göreceğiz” ifadelerini kullandı.

Karamürsel Yeni Terminal Binası’nda İnşaat Çalışmaları Başladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Karamürsel ilçesine yeni bir otogar kazandırmak için projelendirilen terminal binasının inşaat çalışmaları başladı. 

Karamürsel Haber Gazetesi’nin derlediği bilgilere göre; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Karamürsel’e yeni bir otogar yapmak için çalışmalarına başladı. İhale yapan Büyükşehir Belediyesi, ihaleyi kazanan firmaya 330 gün içerisinde teslim etmek şartıyla yer teslimini yaptı.

Araçların gittiği inşaat alanında çalışmaların tüm hızıyla tamamlanacağı ve en geç 2024 yılı içerisinde tamamlanacağı belirtildi. Bilindiği gibi mevcut otogar Karamürsel merkezinde yer alırken yeni inşa edilen otogar Dereköy Mahallesi’nde olacak.

En Düşük Teklif 44 Milyon TL

Büyükşehir tarafından hazırlanan terminal projesi Karamürsel Dereköy Mahallesi’nde yapılacak. Karamürsel Şehirlerarası Otobüs Terminali ihalesi Büyükşehir ana hizmet binası ihale salonunda elektronik sistemde gerçekleştirildi. Beş firmanın katıldığı ihalede en düşük teklif 44 milyon 615 bin TL oldu.

330 Gün İçerisinde Teslim Edilecek

Karamürsel Dereköy Mahallesi’nde yapılacak terminal 2 bin metrekare kapalı inşaat alanı ve 9.250 metrekare saha alanını içerecek. Projede 12 araçlık şehirlerarası otobüs peronu, 15 araçlık kırsal terminal araç park noktası,10 adet şehirlerarası yazıhane, 4 adet kırsal yazıhane, 7 adet yeme içme birimi bulunacak. Bununla birlikte 56 araçlık açık otopark alanı da yapılacak. İlgili firmaya yer tesliminin ardından başlayacak çalışmalar 330 gün içerisinde tamamlanacak.

Kapan Çayı’na Taşkın Koruma Projesi

Kütahya Valisi Ali Çelik, Merkez Kapan Çayı’nda taşkın koruma projesinin hayata geçirileceğini açıkladı. Proje, 70 milyon TL değerinde.

Vali Ali Çelik, Kapan Çayı sel kapanı ikmali ve Kapan Çayı ıslahı 1. kısım taşkın koruma tesisi işlerinin toplam maliyetinin 70 milyon TL olduğunu açıkladı. Vali Çelik, projelerin Kütahya il merkezinin taşkınlardan korunmasına katkı sunacağını belirtti.

Kütahya Valisi Ali Çelik, Kütahya Merkez Kapan Çayı sel kapanı ikmali ve Kapan Çayı ıslahı 1.kısım taşkın koruma tesisi işlerinin sözleşmesinin imzalandığını açıkladı.

Vali Ali Çelik, Kapan Çayı’nda sel kapanı inşa edilmesi için 50 milyon TL ve Kapan Çayı’nın 1. kısmının taşkın koruma tesisinin yapımı için 20 milyon TL olmak üzere toplam 70 milyon TL’lik işlerin yapılacağını belirtti.

Kütahya Valiliği koordinasyonunda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Kütahya Belediyesi tarafından yürütülecek çalışmaların Kütahya’nın geleceği için son derece önemli olduğuna dikkat çeken Vali Çelik, projelerin vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanmasına katkı sunacağını söyledi.

Kapan Çayı sel kapanı ikmali işi çerçevesinde; gövde ve memba batardosu imalatları, derivasyon, dipsavak, kondüvi, ayar vana odası ve su alma yapısı imalatları, dolusavak imalatları, yol imalatları, ölçüm teçhizatı imalatları yapılacak.

Kapan Çayı ıslahı 1.kısım işinde ise 700 metre dik duvarlı beton kanal yapılması, 700 metre çift taraflı panel tel çit korkuluk imalatları yapılacak.

Kapan Çayı’nın şehir merkezinden geçen üstü kapalı bölümlerinin ıslah edilmesi ile ilgili Kütahya Valiliği koordinasyonunda, DSİ ve Kütahya Belediyesi tarafından çalışmalara devam ediliyor.

İşsizlik Oranı 2023’ün İlk Çeyreğinde Yüzde 9,9 Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan Hanehalkı işgücü Araştırması verilerine göre; 2023 yılının Ocak-Mayıs dönemini kapsayan ilk çeyrekte işsizlik oranı yüzde 9,9 seviyesinde gerçekleşti.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 62 bin kişi azalarak 3 milyon 483 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puanlık azalış ile yüzde 9,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,2, kadınlarda yüzde 13,4 olarak tahmin edildi.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış İstihdam Oranı Yüzde 48,4 Oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 195 bin kişi artarak 31 milyon 558 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 48,4 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,0 iken kadınlarda yüzde 31,2 olarak gerçekleşti.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış İşgücüne Katılma Oranı Yüzde 53,7

İşgücü 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 132 bin kişi artarak 35 milyon 40 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 53,7 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,8, kadınlarda ise yüzde 36,0 oldu.

Genç Nüfusta Mevsim Etkisinden Arındırılmış İşsizlik Oranı Yüzde 19,9 Oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,9 puanlık artış ile yüzde 19,9 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 15,6, kadınlarda ise yüzde 27,6 olarak tahmin edildi.

İnşaat Sektöründe İstihdam Oranı Yüzde 6,3

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 115 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 51 bin kişi, inşaat sektöründe 60 bin kişi, hizmet sektöründe 198 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 14,9’u tarım, yüzde 21,5’i sanayi, yüzde 6,3’ü inşaat, yüzde 57,4’ü ise hizmet sektöründe yer aldı.

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Haftalık Ortalama Fiili Çalışma Süresi 44,7 Saat Oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,7 saat artarak 44,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış Âtıl İşgücü Oranı Yüzde 22,4

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan âtıl işgücü oranı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 1,6 puanlık artış ile yüzde 22,4 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,5 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak tahmin edildi.

KONUTDER Başkanı Kumova ‘’Yaşlanan Avrupa Nüfusuna Türkiye’de İleri Yaşam Merkezleri Oluşturabiliriz’’

Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova, yaşlı AB vatandaşlarını Türkiye’de konut satın almaya teşvik edici adımlardan bahsetti. 

Gayrimenkul pazarında periyodun 7 yıllık olduğunu söyleyen Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova’ya göre, bu nedenle ilk 3-4 aylık veriler tam gösterge değil. Ancak sektörün önünü açacak yeni enstrümanlara ihtiyaç olduğunu söyleyen KONUTDER’in yeni Başkanı Kumova, piyasa değerlendirmelerini Dünya Gazetesi’ne yaptı. 

Müşteri sayısını artıracak modeller geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Kumova, “Müşterinin krediye erişimini kolaylaştırmak veya başka modeller geliştirmek gerekiyor. Burada yabancıya satışlar noktası da önemli.” diye konuştu.

‘’Türkiye Büyük Bir Pazar, Burada Yapılacak Çok İş Var’’

Özellikle sahil kentlerinde yabancı için potansiyel olduğunu dile getiren Kumova, “Avrupa’da yatak ihtiyacı 2030’da 1 milyon 800 bine çıkacak. Büyüme trendine bakınca 1,2 milyon adet açık var. Yaşlanan Avrupa nüfusuna Türkiye’de ileri yaşam merkezleri oluşturabiliriz. Bunların bir kısmı bakım, bir kısmı yaşam odaklı olabilir. Polonya’yı, Romanya’yı, Bulgaristan’ı denediler olmadı. Filipinler’i deniyorlar. Türkiye büyük bir pazar, burada yapılacak çok iş var.” dedi. 

Türkiye’deki gayrimenkul satışlarındaki gerilemeyi değerlendiren Kumova, tüketicilerin doğal olarak ilk 3-4 ayda frene bastığını vurguladı. Kumova, “Bu süreçte genele baktığımızda yüzde 11’ler civarında, ipotekli satışlarda da yüzde 14’lerde yavaşlama var. Depremlerin ve seçimin etkisiyle ‘bekle gör’ dönemini geçirdik.” ifadelerini kullandı. 

Yılın ikinci yarısında enflasyonun da etkisiyle satışların hareketleneceğini öngören Kumova’ya göre, enflasyon karşısında ‘param erimesin’ diyen tüketici gayrimenkul, araç gibi alanlara yönelecek. Öte yandan konutun bir de ihtiyaç tarafı olduğunu hatırlatan Kumova, evlilik, doğum, boşanma, iç göç gibi etkenlerin de talep yarattığını belirtti.

“Talep Oldukça Uzun Vadede Sıkıntı Olmaz”

Sadece Türkiye değil tüm dünyada konuta olan talebin devam edeceğini dile getiren KONUTDER Başkanı Kumova, “Dünyada metrekare sınırlı ama diğer her şey artıyor. Arz tarafı kısıtlı olup talep devamlı devam ettiği sürece uzun vadede gayrimenkulün sıkıntıda olması beklenemez.” şeklinde konuştu. 

Arz sıkıntısının ana nedenlerinden birinin arsa sorunu olduğunu hatırlatan Kumova, şunları söyledi: 

“ABD’de arsanın üretilecek konut içindeki maliyet payı yüzde 15 civarında, Avrupa’ya geldiğimizde yüzde 20-25’i geçmiyor. Türkiye’ye geldiğimizde ise hangi kente giderseniz gidin yüzde 50. Bu şehir merkezinde de şehir dışında da öyle. Burada çok net bir problem var.”

Her ülkenin konut üretim modelinin farklı olduğunu Türkiye’de de TOKİ’nin devrede olduğu bir model uygulandığını söyleyen Kumova, “Özel sektörün payını artırmak uzun vadede daha sağlıklı piyasaya ulaşılmasını sağlar.” dedi. 

Konut fiyatlarındaki artışı maliyet bazlı olarak değerlendiren Ramadan Kumova, “Piyasa koşullarında bakarsak 2020’den itibaren baskılanan fiyatlarla maliyetlerin altında kaldık.

Bugüne geldiğimizde maliyet endeksi ile satış fiyatı arasında yine makas var. Geçen yıl yüzde 145 olan makas bu yıl yüzde 105’e geldi. Yani maliyet öyle hızlı artıyor ki konut fiyatının düşmesi mümkün değil.” ifadelerini kullandı.

Fiyatlar bu kadar artarken de erişilebilirlik sıkıntısının gündeme geldiğine işaret eden Kumova, bunun için de farklı enstrümanlar geliştirmek gerektiğini vurguladı. Mortgage sistemi gibi ürün zenginliğine dikkat çeken Kumova, ipotekli evlerin ikinci pazarda satılmasının da dünyada uygulanan bir model olduğuna işaret etti.

“Biz ikincil pazarlara ürün satabilecek mekanizma kuramadık” diyen Kumova, “Finansman modellerini daha uzun vadeli ve vergi avantajları sağlayan modellerin muhakkak geliştirilmesi lazım.” açıklamasını yaptı. 

KDV’nin yüzde 8’e çekildiğine atıfta bulunan Kumova, kentsel dönüşüm ve sosyal konutlarda birtakım istisnalar getirilebileceğini belirtti.

“Bankalar ‘Bekle Gör’ Dönemine Geçti”

Ramadan Kumova, konut üreticisi olarak bankaların kredi kullandırmada daha az tutucu olmasını istedi. Kumova, “Bekleyen çok talep var. Konut kredilerinin daha hızlı çalışmasını bekliyoruz. Bu dönemde bankalar da ‘bekle gör’e geçti. Herkesin önünü görmesi için ekonomi politikalarının belirlenmesi lazım” dedi. Konutun mutlak karşılanması gereken bir ihtiyaç olduğuna işaret eden Ramadan Kumova “Hiçbir yönetim bunu göz ardı edemez. İhtiyaçlar için gerekli politikaların geliştirilmesi kaçınılmaz. Sistemin tıkanan noktaları varsa açmak için metod geliştirilmesi gerekir.” diye konuştu.

Site Aidatlarına KDV Muafiyeti Geliyor

Tesis Yöneticileri Federasyonu Başkanı Yahya Sağır, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile konut sitesi aidatları hakkında yaptığı toplantının ardından, “Site yönetimlerimizin bizden yüzde 18 KDV’nin oluşturduğu yükle alakalı durum tespiti yapan ve çözüm önerilerini hazırlayacak bir süreci başlatıyoruz.’’ açıklamasını yaptı. 

Bakan Kurum ile yaptıkları toplantının ardından konuşan Sağır, yüzde 18 KDV uygulamasının oluşturduğu yük ile ilgili taleplerin artmasıyla beraber çözüm önerilerini hazırlayacak sürece girildiğini açıkladı. 

Site Yöneticiliğine Mesleki Yeterlilik Şartı

Gelişmeleri değerlendiren Sağır, şunları söyledi:

“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’mız Murat Kurum, site yönetimleri üzerindeki yüzde 18’lik KDV yüküne yönelik süreci başlattıklarını açıkladı. Site ve apartmanlarda dışarıdan sağlanan hizmetler yüzde 18 KDV’den muaf tutulunca aidatlarda yüzde 18 düşüş olacak. Site yönetimleri için talep ettiğimiz denetim sağlanacak. 

Yönetim hizmeti veren firmalar ve site yönetimleri denetimlere tabi tutulacağı için kötü ve art niyetli kişiler tarafından yönetilen site ve apartmanlarda kişiler dilediği gibi site veya tesis yöneticisi olamayacak. Site ve tesis yönetim firması açmak isteyen veya site yönetimine talip olanların mesleki yeterliliği ve sicil kaydı aranacak.

Yapılacak yeni düzenlemeyle 300 ve üzeri sitelerde özel güvenlik bulundurulması şartı aranacak. Bu uygulamalarla hizmet kalitesi artacak, sitelerde kat maliklerinin yaşadığı sıkıntıların önüne geçilecek, hesap verebilir site yöneticileri olacak.” dedi.

Value Solution Partners ve JLL, Türkiye’de Ortaklık Anlaşması Yapıyor

Uluslararası gayrimenkul şirketi JLL ile Value Solution Partners Türkiye’de kapsamlı gayrimenkul yönetim hizmetleri sağlamak amacıyla imtiyazlı ortaklık yapmak konusunda anlaştılar. JLL Türkiye’deki Sermaye Piyasaları, Perakende Kiralama ve Yönetim, Ofis Kiralama, Lojistik ve Proje Yönetim departmanlarını mevcut işleri ile birlikte Value Solution Partners’a devredecek.

JLL Türkiye’nin mevcut liderleri, büyümeye odaklı yaklaşımları ile bu operasyonun yönetiminden sorumlu olacaklardır. JLL ve Value Solution Partners arasındaki bu ortaklık, müşterileri için hizmet kalitesinin ve devamlılığın teminatı olacaktır. Bu ortaklık modeli, JLL’nin belirli pazarlardaki fırsat ölçeklendirmesine odaklanırken en iyi müşteri hizmeti sunabilme stratejisine uyumludur. 

JLL, müşterileri için entegre tesis yönetimi hizmetleri (IFM) sunmaya devam edecek. 

JLL Türkiye’nin mevcut eş CEO’ları ve Value Solution Partners’ın kurucu eş ortakları Tarkan Ander ve Dora Şahintürk, bu ortaklık için duydukları heyecanı dile getirdiler. Türkiye pazarı için optimal çözüm olduğunu düşündüğümüz bu ortaklık yapısını JLL yönetimi ile oldukça detaylı bir istişarenin sonucunda ulaştık. Bu model Value Solution Partners’ı JLL’nin öncü kabiliyetlerinin üzerine inşa ederek Türkiye pazarındaki fırsatlara odaklanmaya ve müşterilerimize özen ve dikkatle hizmet vermeye imkan tanıyacak. Bu anlaşma mevcut operasyonumuzu hızlı ve çeviklik esasında geliştirmeye, pazarın ihtiyaçlarını karşılamaya imkan tanıyacak. 

JLL Orta Doğu, Afrika ve Türkiye CEO’su Thierry Delvaux, bu ortaklık modeli aracılığı ve mevcut yönetimin ve takımlarının deneyimi ile hizmet vermeye devam etme fırsatından duyduğu heyecanı dile getirdi. Delvaux Türkiye pazarındaki ticari gayrimenkul gereksinimleri için en kaliteli hizmetleri ve çözümleri sunmaya olan bağlılıklarının altını çizdi. Delvaux, sorunsuz bir geçiş sağlamak için Tarkan, Dora ve Value Solution Partners’daki tüm ekiplerle yakından çalışmayı dört gözle beklediğini belirtti. Mayıs ayı sonunda yürürlüğe girmesi beklenen ortaklık ile ilgili entegrasyon gelecek aylarda tamamlanacak. 

Türk Müteahhitler Yurt Dışında Raylı Taşımacılık Ağını Genişletiyor

Türk müteahhit şirketleri yurt dışında raylı taşımacılık ağını genişletmeye devam ediyor. Türk şirketleri, Avrupa, Asya ve Afrika’da milyarlarca dolarlık ihaleleri kazandı. 

Dünya Gazetesi’nden Kerim Ülker’in haberine göre; Özellikle Afrika’da raylı taşımacılık denilince akla gelen ilk Türk şirketi Yapı Merkezi. 2010-2013 arasında Fas’ın Kazablanka kentinde proje üstlenen Yapı Merkezi, kentin tramvayı projesinin iki etabını da üstlenerek bu bölgede adını duyurmuş, ardından Alstom ile birlikte, 15.2 kilometrelik hat ve 26 adet istasyonu barındırdan Cezayir’deki Setif Tramvayı projesini üstlenmişti. Yapı Merkezi’ni kıtada öne çıkan işler ise Sahra Altı’nda aldığı işler oldu.

Tanzanya’da 2 milyar dolarlık 202 kilometre uzunluğundaki Darüsselam- Morogor, 1,9 milyar dolarlık 409 kilometre uzunluğundaki Morogor-Makutupora, Etiyopya’da 1.7 milyar dolarlık 390 kilometre uzunluğundaki AwashKombolcha–Hara Gebaya gibi dev projeleri üstlenen Yapı Merkezi, son olarak bu yılın ocak ayında Uganda Hükümeti’nin Çinli altyapı devi China Harbour Engineering Company’ye verdiği ve daha sonra vazgeçtiği 2.2 milyar dolarlık ihaleye 273 kilometrelik tren hattı ile ilgilenmişti. Yapı Merkezi, Afrika’da bu alanda büyümeye devam ederken, Avrupa’da da ihale almaya devam ediyor.

Bosna-Hersek’in Saraybosna Yönetimi, kentte yeni bir tramvay hattının inşası ihaleye çıktı. KDV hariç 26,2 milyon euro değerindeki ihaleyi Yapı Merkezi, bir başka Türk şirketi Yapıray İnşaat ile kazandı. Sözleşmenin imzalandığını duyuran yerel yönetim, projenin Ilidza-Hrasnica arasında olacağını ve 12,9 kilometrelik bir hattı kapsayacağını açıkladı. 18 ayda tamamlanması beklenen proje, 20 hatta sahip olacak.

İnşaat Demiri Fiyatları Mayıs Ayında Yükselişini Sürdürüyor 

İnşaat demiri fiyatları, mayıs ayında da yükselmeye devam ediyor. İnşaat sektöründe endişe yaratan bu yükseliş, proje maliyetlerini de etkiliyor. 

Son aylarda, hammadde ve taşıma maliyetlerindeki artışlar, demirin üretim ve dağıtım süreçlerinde zorluklara yol açtı. Ayrıca, küresel talep ve arz dengesizlikleri de fiyatları etkileyen faktörler arasında yer alıyor.

Sektör temsilcileri, inşaat demiri fiyatlarındaki bu yükselişin projelerin zaman çizelgelerini ve karlılığını olumsuz etkileyebileceğini söylüyor. Maliyetlerdeki bu artış, müteahhitlerin rekabet gücünü azaltabilir ve inşaat sektöründeki büyümeyi olumsuz etkileyebilir.

İşte, 2023 mayıs ayına ilişkin inşaat demiri fiyatları;

İSTANBUL

  • 8 mm inşaat demiri:  15.650 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 15.550 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 15.200 Türk Lirası

ANKARA

  • 8 mm inşaat demiri: 16.500 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.500  Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16. 000 Türk Lirası

KARABÜK

  • 8 mm inşaat demiri: 16.500 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.500 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası

GEBZE

  • 8 mm inşaat demiri: 16.450 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.350 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası

İSKENDERUN

  • 8 mm inşaat demiri: 16.350 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.200 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası

İZMİR

  • 8 mm inşaat demiri: 16.200 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 15.800 Türk Lirası

SİVAS

  • 8 mm inşaat demiri: 16.800 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.700 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16.600 Türk Lirası

BİGA

  • 8 mm inşaat demiri: 16.300 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.150 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 15.850 Türk Lirası

SAMSUN

  • 8 mm inşaat demiri: 16.650 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.500 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16.200 Türk Lirası

KIRIKKALE

  • 8 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 15.90 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 15.800 Türk Lirası

TEKİRDAĞ

  • 8 mm inşaat demiri: 16.450 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 16.350 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası

BİLECİK  

  • 8 mm inşaat demiri: 16.000 Türk Lirası
  • 10 mm inşaat demiri: 15.900 Türk Lirası
  • 12-32 mm inşaat demiri: 15.800 Türk Lirası

İnşaat Demiri Nedir?

İnşaat sektöründe kullanılan temel malzemelerden biri olan inşaat demiri, yapıların dayanıklılığını ve güvenliğini sağlamak için önemli bir rol oynuyor. İnşaat demiri, çelik üretiminde kullanılan bir malzemedir ve çeşitli yapısal uygulamalarda kullanılır.

İnşaat demiri, genellikle çubuk veya çubuk şeklinde üretilen uzun ve düz bir çelik ürünüdür. Yüksek mukavemeti ve bükülme özelliği, inşaat projelerinde kullanılmasını sağlar. İnşaat demiri, betonarme yapıların temel taşıdır ve bu yapıların taşıma kapasitesini artırır.

İnşaat demirinin belirli standartlara ve özelliklere uygun olması gerekmektedir. Birçok ülkede, demirlerin kalitesini belirlemek için standartlar ve sertifikalar bulunmaktadır. Bu standartlar, demirlerin kimyasal bileşimi, mekanik özellikleri ve boyutları gibi faktörleri kapsar.

İnşaat demiri çeşitli çaplarda üretilir ve genellikle metrik sistemle ifade edilen birimlerle ölçülür. Örneğin, en yaygın kullanılan inşaat demiri çapları arasında 6 mm, 8 mm, 10 mm, 12 mm, 16 mm ve 20 mm yer alır. Projeye bağlı olarak, farklı çaplarda ve uzunluklarda demirler kullanılır.

Nisan Ayında 85 Bin 652 Konut Satışı Yapıldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; Türkiye genelinde yapılan konut satışı bir önceki yıla göre yüzde 35,6 azalarak 85 bin 652 oldu.

Türkiye genelinde konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35,6 azalarak 85 bin 652 oldu. Konut satışlarında İstanbul 13 bin 944 konut satışı ve yüzde 16,3 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 10 bin konut satışı ve yüzde 11,7 pay ile Ankara, 4 bin 960 konut satışı ve yüzde 5,8 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 22 konut ile Ardahan ve Hakkâri, 53 konut ile Bayburt oldu.

Konut Satışları Ocak-Nisan Döneminde Yüzde 18,6 Azaldı

Konut satışları Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,6 azalışla 368 bin 867 olarak gerçekleşti.

İpotekli Konut Satışları 21 Bin 769 Olarak Gerçekleşti

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,0 azalış göstererek 21 bin 769 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 25,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,7 azalışla 80 bin 591 oldu.

Nisan ayındaki ipotekli satışların 7 bin 388’i; Ocak-Nisan dönemindeki ipotekli satışların ise 25 bin 552’si ilk el satış olarak gerçekleşti.

Diğer Satış Türleri Sonucunda 63 Bin 883 Konut El Değiştirdi

Türkiye genelinde diğer konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 36,8 azalarak 63 bin 883 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 74,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,3 azalışla 288 bin 276 oldu.

İlk El Konut Satış Sayısı 26 Bin 952 Olarak Gerçekleşti

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26,0 azalarak 26 bin 952 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31,5 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,3 azalışla 110 bin 859 olarak gerçekleşti.

İkinci El Konut Satışlarında 58 Bin 700 Konut El Değiştirdi

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39,3 azalış göstererek 58 bin 700 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 68,5 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,9 azalışla 258 bin 8 olarak gerçekleşti.

Yabancılara Nisan Ayında 2 Bin 557 Konut Satışı Gerçekleşti

Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60,3 azalarak 2 bin 557 oldu. Nisan ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3,0 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul ve 186 konut satışı ile Mersin izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35,1 azalarak 13 bin 483 oldu.

Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı

Nisan ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den 817 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 377 konut ile İran, 136 konut ile Ukrayna ve 124 konut ile Irak vatandaşları izledi.

Nexonya’dan Sapanca’da Akıllı Yatırım: Sapanca Lake Villas

Nitelikli konut üretimiyle yeni nesil projelere imza atan Nexonya, Sapanca’da hayata geçirdiği Sapanca Lake Villas’ta kullanıcılarına akıllı villa konsepti sunuyor. Toplam 19 lüks villadan oluşan proje, hem oturum hem de yatırım için avantaj sağlıyor.

Modern hayatın beklentilerini karşılayacak tasarım çizgileri ve geleneksel konak mimarisinin bir birleşimi olarak dikkat çeken Sapanca Lake Villas’ın mimari dokusunda klasik izler görülürken, kullanılan yapı elemanları ve konfor standartları ise modern yaşamın ihtiyaçlarını karşılıyor.  

Projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Nexonya Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koray Vural, 
“Bir yamaç yerleşimi olarak nitelendirilebilecek olan projemiz Sapanca Lake Villas, arazinin mevcut eğiminden koşullanarak yeniden inşa edilen setlere yerleşen sıra villalardan oluşuyor. Panoramik Sapanca göl manzarasına sahip projemizde, zemin artı iki katlı ve 6+2 tipinde tasarlanan 19 villanın her birinde; dört yatak odası, iki yaşam alanı, beş banyo ile bir ebeveyn banyosu ve bir hobi odası ile çamaşırhane ve depoyu da içeren odalar bulunuyor. Projede ayrıca iki teras ve 1 balkon yer alıyor” dedi. 

Akıllı Villa Konseptiyle Farklılaşıyor 

Kullanıcılarına müstakil bir yaşam sunacak olan Sapanca Lake Villas’ın donatıları arasında; açık yüzme havuzu, basketbol alanı, çocuk oyun parkı, peyzaj ve yeşil alanlar ile kamelya ile yürüyüş yolları, dinlenme alanları ve her villaya özel açık otopark bulunuyor. Barbekü alanı, 7/24 güvenlik-villa interkom ve jeneratör sistemi gibi birçok donanım da kullanıcılara sunuluyor. 

Ali Koray Vural, “Sapanca Lake Villas projesinde her villa doğanın ve muhteşem göl panoramasını villa mahremiyetiyle yaşarken hem de doğanın bir parçası gibi dış dizaynı öne çıkarıldı. Ayrıca projemizde her villanın özel havuzu tasarlanırken, sonsuzluk havuzu tarzında tasarımı yapılarak havuzda yüzülürken gölde yüzme hissi oluşturularak havuzun Sapanca Gölü ile bütünleşmesi sağlandı” diye ifade etti.

Sapanca Lake Villas’ın yapım aşamasında kullanılacak malzemeler konusunda titiz bir çalışma yapıldı. Malzemeler seçilirken, dayanıklılık, uzun yıllar dayanım ve konfor dikkate alındı. Özellikle iç dizayn ve dış mekanlar da malzeme seçimin de çevreye ve insan sağlığına duyarlı malzemeler seçilerek maliyet yerine çevre ve insan sağlığı düşünüldü. Çok iyi ısı ve su yalıtımlı olan villalarımız bu boyutuyla en aza indirgenmiş enerji kullanımıyla, düşük enerji sarfiyatıyla birlikte düşük karbon ayak izine sahip bulunuyor.

Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koray Vural, “Son deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilen projede taşıyıcı sistem dizayn edilirken güvenli sınırın çok üstüne geçirilerek beton sınıfı ve donatı seçildi. Ayrıca projede olması gereken beton sınıfının çok üzerinde bir beton sınıfı seçildi. Projemizde inşaat çalışmaları devam ediyor. Projemizde ayrıca yağmur suyu için pis sudan ayrı yağmur suyu alt yapısını oluşturup toplayarak tekrar doğaya kazandıran bir sistem kullanıldı. Ayrıca projemiz su ve enerji kullanımını dijital olarak kontrol ederek ayrıca elektrik kontağı, su baskını vs. gibi olası olaylarda enerji ve su kullanımını kesebilen, konut güvenliği ön planda tutan akıllı villa teknolojisine sahiptir. Duman dedektörü, hareket dedektörü, su bakını dedektörü ve manyetik kontak akıllı villa özellikleri arasında yer alıyor. Bu kapsamda ekran üzerinden yönetilebilir kontroller ise; kontaktör, su ve gaz vanası, bahçe sulama kontrolü, dahili termostat ile derecesel ısıtma kontrolü ” dedi. 

Sakarya’nın İstanbul’a Yakın Olması Avantaj Sağlıyor 

Sakarya’nın Sapanca ilçesi ise başta gölü olmak üzere yeşiliyle de öne çıkıyor. E-5 Karayolu Sapanca Gölü’nün kuzey kıyısından, TEM Otoyolu ve demiryolu ise güney kısmından geçiyor. Sapanca Gölü yoğun yerleşim merkezlerinin ulaşabildiği bir lokasyonda olması nedeniyle başta İstanbul olmak üzere çevredeki büyük kentlerin özellikle konaklama amaçlı taleplerine açık bir merkez niteliğindedir. Ayrıca ulusal ve uluslararası sörf, yelken ve kürek müsabakalarının yapıldığı Sapanca Gölü, bu organizasyonlarla sportif amaçlı çok sayıda ziyaretçi çekiyor. 

Nexonya Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koray Vural, “Projemizin panoramik açısından göl manzarasını tepeden görmesi de bizim için oldukça önemliydi. Sapanca Lake Villas hem doğanın yamacında hem de araçla şehrin merkezine de çok kısa bir mesafede yer alıyor. Tüm bu oluşumlar projemizi bu noktada konumlandırmamızı sağladı. Doğanın içinde, huzurlu ve ayakları toprağa basan güvenli bir konut arayışında olanlar için Sapanca Lake Villas’ta 19 villanın inşaat çalışmaları hızla devam ediyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Bolu’da 9 Okulun Çatısına Güneş Paneli Kuruldu

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Temiz Okul Temiz Enerji, Çevre Dostu 1000 Okul’ projesi kapsamında Bolu’daki 9 okula güneş panelleri kuruldu.

Gerede Medya Takip’ten Damla Çöteli’nin haberine göre; Güneş enerjisi sitemi kurulan okullardan Mehmet Akif Ersoy İlkokulu’nda açıklama yapan İl Milli Eğitim Müdürü Cemil Sarıcı, Bakanlığın son 10 yılda eğitim binalarının yenilenmesi ve depremlere karşı güçlendirilmesi ile yeni okulların yapılması konusunda önemli çalışmalar yaptığını belirtti. Sarıcı, Bolu’da da bu noktada ciddi mesafelerin kat edildiğini söyledi.

Fiziki düzenlemelerin yanı sıra daha temiz mekanların oluşturulması kapsamında “Temiz Okul Temiz Enerji, Çevre Dostu 1000 Okul” projesinin hayata geçirildiğini aktaran Sarıcı, Bolu’da merkez ilçe ile diğer ilçelerde birer okulda Bakanlığın gönderdiği kaynaklarla güneş enerjisi sisteminin kurulduğunu ve elektrik üretiminin başladığını anlattı.

Sarıcı, çalışma kapsamında okullarda yüzde 20’lik elektrik tasarrufu elde edileceğini dile getirerek, “Yapılan harcama 4 yılda kendisini amorti edecek. Sonrasında ciddi manada tasarrufa gidilmiş olacak.” dedi.

Okulların “üreten okullar” haline geldiğini ifade eden Sarıcı, çalışmanın, enerjinin daha verimli kullanılması adına önemli olduğunu kaydetti.

Copa İle Keyfinize Garantili Bakım

“Takın, Unutun” sloganı ile son zamanlarda adından sıklıkla söz ettiren Copa, “En iyi kombi varlığını unutacağınız kombidir” söylemini yeni kampanyalarla desteklemeye devam ediyor. Copa, yeni kampanyası “Keyfinize Garantili Bakım” ile özel avantajlı fiyatlarla ek garanti ve bakım fırsatları sunuyor. Copa, bu kampanyayla son kullanıcıların ek masraf ve beklenmedik sorunlarla karşılaşmamaları için düzenli kombi bakımı yaptırmanın önemine de dikkat çekiyor.

İklimlendirme sektörünün öncü markalarından Copa, “Keyfinize Garantili Bakım” diyerek kombi müşterilerine özel ek garanti ve bakım fırsatı sunuyor. Düzenli kombi bakımı yaptırmanın önemine dikkat çeken ve kombilerine ek garanti veren Copa, “En iyi kombi varlığını unutacağınız kombidir” söyleminden yola çıkarak kombi bakımının, cihazların performansını ve ömrünü artırdığını ve daha düşük enerji tüketimi sağladığını belirtiyor. 

Copa, yeni kampanyası “Keyfinize Garantili Bakım” ile kombi müşterilerine bakım ve garanti sürelerinde ek avantajlar sunmanın yanı sıra, ürünlerinin kalitesine de güvendiklerini vurguluyor. Kampanya, Copa kombilere düzenli bakım yapılmasını teşvik ederek, uzun ömürlü ve güvenilir bir şekilde kullanılmalarını sağlıyor. 

Copa “Keyfinize Garantili Bakım” kampanyası kapsamında, müşteriler uygun bir ücret karşılığında kombilerinin garantisine ek 1 yıl garanti ve 1 adet bakım veya ek 2 yıl garanti ve 2 adet bakım fırsatı sunuyor. 31 Aralık 2023 tarihine kadar geçerli olan kampanya kapsamında, kredi kartına taksit imkanı da sunuluyor.

‘Yeşil Mahalle’ Projesi Hayata Geçiyor

Türkiye’nin sadece bungalovdan oluşan ilk mahallesi olma özelliği taşıyan ‘Yeşil Mahalle’ projesi, Kırklareli’nde hayata geçiriliyor.

Kırklareli’nin Kofçaz ilçesi, Elmacık Köyü’nde başlatılan Yeşil Mahalle projesi, doğayla iç içe bir konsepte sahip. 44 bin metrekare büyüklüğe sahip alanda inşa edilecek olan bungalovlardan toplam 168 adet kullanılacak. 

Konuyla ilgili konuşan Yeşil Vadi Genel Müdürü Emin Ertuğrul, ‘’Burası Türkiye’nin ilk bungalov mahallesi. Burada toplamda 44 bin metrekare içerisinde 5 ayrı imarlı, ifrazlı ada içerisinde 168 adet bungalov ev yapıyoruz. Buradaki en büyük amacımız görmüş olduğunuz doğal yapı içerisinde doğallığı bozmadan bungalovlarımızı yapmak ve doğal düzene uygun imalatımızı bitirmeyi hedefliyoruz” dedi. 

Ertuğrul, projenin etap etap ilerlediğini ifade ederek Kırklareli’nin doğal güzelliğine yakışacak bir proje yaptıklarını söyledi. Ertuğrul, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerin stresinden bunalan vatandaşların bungalov mahallemizde daha rahat ortamda güzelleştirmek adına projeyi oluşturduklarını vurguladı. Kırklareli’nin doğal güzelliğine değinen Ertuğrul, “Kırklareli’nin en büyük özelliği Trakya bölgesinin en yeşil alanı, doğal güzelliklerine sahip olması ve İstanbul’a yakınlığı projeyi geliştirmemizi sağladı.” diye konuştu.

Siemens Türkiye’den Starwood’a Enerji Verimliliği Projesi

Siemens Türkiye, Starwood Orman Ürünleri Tesisleri’nde enerji verimliliği projesini hayata geçirdi. Proje ile yaklaşık yüzde 68 oranında enerji tasarrufu ve 4 bin ton karbon emisyon azaltımı sağlandı.

Sürdürülebilir yöntemlerle daha az kaynak kullanımıyla enerji verimliliği sağlayan Siemens Türkiye, projelerine bir yenisini daha ekledi. 

Bu kapsamda Türkiye entegre ağaç sektöründe tek çatı altında en yüksek üretim hacmine sahip Starwood İnegöl Fabrikası’ndaki 13 ayrı ünitede enerji verimliliği projesini hayata geçiren Siemens Türkiye, üretimde yüzde 68’e varan enerji tasarrufu sağladı. Üretim aşamasında dünyada ilk kez uygulanan çalışmaları da başlatan proje ile yıllık 400 bin avronun üzerinde maliyet tasarrufu ve yaklaşık 4 bin ton karbon emisyonu azaltımı sağlandı.

‘’Bugünün Dönüşümüne Hız Kazandırmaya Devam Ediyoruz’’

Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Hüseyin Gelis, iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde, Siemens Türkiye’nin DNA’sında bulunan sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü belirterek şunları söyledi: 

“Siemens Türkiye olarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hedefi ile var gücümüzle çalışıyoruz. 167 yıllık tecrübemiz ile yenilikçi, verimli, enerji tasarruflu çözümler sunmaya ve gelecek için bugünün dönüşümüne hız kazandırmaya devam ediyoruz. Sunduğumuz çözümlerle, ülkemizin önde gelen kurum ve kuruluşlarının enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyoruz.” 

Uzun yıllardır birlikte başarılı çalışmalara imza attıkları Starwood Orman Ürünleri ile örnek bir projeyi daha hayata geçirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirten Gelis, “Bu projenin odağındaki sürdürülebilirlik bizim en önemli önceliklerimiz arasında bulunuyor. Starwood ile gerçekleştirdiğimiz ve hedeflenen rakamların üzerinde bir verimlilik sağladığımız bu enerji verimliliği projemizde de olduğu gibi, ihtiyacı olan kurum ve kuruluşlarla çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi. 

Önemli Maliyet Tasarrufu Elde Ediliyor

Siemens Türkiye’nin sunduğu yenilikçi çözümlerin, bir taraftan kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlarken diğer taraftan şirketlerin üretim süreçlerini iyileştirdiğini ve onlara rekabet avantajı kazandırdığını belirten Siemens Türkiye Dijital Endüstriler Genel Müdürü Kerim Oal, “Hayata geçirdiğimiz projelerle enerji tüketimi kayda değer ölçüde azalan müşterilerimiz, önemli maliyet tasarrufları elde edebiliyor” ifadelerini kullandı. 

Siemens Türkiye’nin, Starwood İnegöl Fabrikası’nda gerçekleştirdiği 13 projeden 2’sinde dünyada ilk kez uygulanan çalışmaların yapıldığını belirten Oal, sözlerine şöyle devam etti: 

“Siemens Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından lisans verilen Enerji Verimliliği Danışmanlık şirketlerinden biri. Bu danışmanlığımız kapsamında, projeler için VAP (Verimlilik Artırıcı Proje) hazırlayarak, teşvik programına da dahil olduk. Böylece Starwood Orman Ürünleri’nin yaptığı yatırımın yüzde 30’luk kısmının devlet tarafından desteklenmesine olanak sunduk.”

‘’Türkiye’de Hatta Dünyada İlk Olan Uygulamaları Hayata Geçirdik’’

Starwood Orman Ürünleri CEO’su Hüseyin Yıldız ise projeye yönelik açıklamasında şöyle konuştu: 

“Starwood olarak Türkiye’nin en büyük sanayi şirketleri arasında yer alıyoruz. Proseslerimizden kaynaklanan enerji tüketimi son derece yüksek olduğu için enerji yönetimi, üzerinde önemle durduğumuz bir konu. Sürdürülebilir üretim hedeflerimiz doğrultusunda, uzun yıllardır iş birliği yaptığımız ve sektördeki uzmanlığına güvendiğimiz Siemens Türkiye ile çalışmayı tercih ettik. Bu çalışma sonucunda Türkiye’de hatta dünyada ilk olan uygulamaları hayata geçirdik. Gerçekleştirdiğimiz projeler ile sistemlerimizde yüzde 68’e varan enerji tasarrufuna ulaştık ve karbondioksit emisyonlarımızda ciddi bir azalma sağlandı. Ayrıca tesislerimiz, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi standardının gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getiriyor.” 

‘’Doğaya Karşı Sorumluluğumuza Katkı Sunmuş Olduk’’

Yüksek miktarda üretimin gerçekleştiği Starwood’da en kritik konulardan birinin duruş planlaması ve devreye alma çalışmalarının koordinasyonu olduğunu belirten Starwood Proje Yöneticisi Nuri Önlü ise “Bu koordinasyon Siemens Türkiye’nin uzman ekipleri tarafından çok başarılı bir şekilde yapılarak projenin zamanında hayata geçirilmesi sağlandı. Bu doğrultuda üretim prosesleri odaklı otomasyon ve yazılım uygulamaları; sürücü uygulamaları ve verimli motor dönüşümüne yönelik, dünyada başka bir teknoloji sağlayıcısı olmayan uygulamalar başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Çalışmamız, 1’i kaliteyi artırmak için uygulanan proses iyileştirmesi olmak üzere uygulanan 13 proje ile tamamlandı. Siemens enerji verimliliği servisleri sayesinde projelerin çoğu Enerji Bakanlığı tarafından VAP (Verimlilik Artırıcı Proje) teşvik mekanizmasına dahil edildi ve 530.000 euro yatırımla yıllık yaklaşık 7.140.000 kWh tasarruf ve 403.000 euro kazanç elde ettik. 12.642 ağaç eşdeğeri olan 3.947 ton CO2 emisyon azaltımı sayesinde önemli bir çevresel etki oluşturarak doğaya karşı sorumluluğumuza katkı sunmuş olduk” ifadelerini kullandı.

Kaynak: ST Endüstri

Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nden GES Hamlesi

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) tarafından başlatılan Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurulum çalışmaları hızla devam ediyor. Belediye, toplamda 14 bin adet güneş paneliyle şehrin enerjisine katkı sağlayacak. 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 14 bin adet güneş paneli ile şehrin enerjin kaynaklarına alternatif yenilenebilir enerji kaynağı Karaman GES Projesi’nin son 2 bin adet panel montajına hız kazandırdı. 

55 Bin Metrekare Alana Konumlandırıldı

SASKİ marifetiyle yürütülen aralıksız çalışmalar ile proje alanındaki çalışmalar önümüzdeki günlerde tamamlanacak. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), Karaman GES Projesi çerçevesinde sürdürdüğü aralıksız çalışmalar ile son 2 bin adet panelin de montajını tamamlamak üzere. 14 bin panel ile 55 bin metrekarelik alanda şehrin enerjisine katkı sağlayacak dev proje çerçevesinde güneşten elde edilen elektrik kurum bünyesinde hizmet veren tesislerde kullanılabilecek. Test ve montaj aşamalarında sona gelinen proje önümüzdeki aylarda sorunsuz bir şekilde devreye alınacak. 

Bu Yıl İçerisinde Kullanıma Başlanacak

Sakarya’nın gelecek vizyonuna dahi hizmet verecek Kurum tarafından yapılan açıklamada, “Sakarya’nın su ve enerji kaynaklarını en doğru şekilde kullanmak ve geleceğimize eksiksiz şekilde bırakmak için her zaman doğru adımlar attık. Bugün ise şehrimizin gelecek vizyonuna dahi hizmet edecek projemizin son adımlarını heyecanla tamamlıyoruz. Son 2 bin adet panel için gerekli zemin hazırlığını tamamlamamızın ardından panel montaj çalışmalarına başladık. Kısa sürede montaj ve test aşamalarını sonlandıracağımız Karaman GES Projesi ile üreteceğimiz enerjiyi Sakarya’nın hizmetinde kullanmaya 2023 yılı içerisinde başlayacağız” ifadeleri kullanıldı.

Mars Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak: ‘’İnşaat Sektörüne Karşı Bir Bürokrasi Var’’

Mars Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, konut sektöründeki fiyat artışlarının yanlış politika ve enflasyon uygulamalarına bağlayarak, “İnşaat sektörüne karşı bir bürokrasi var.” dedi. 

Dünya Gazetesi’nden Nurdoğan Arslan Ergün’ün haberine göre; Konut sektöründeki aşırı fiyat artışını izlenen yanlış politikalara ve enflasyona bağlayan Mars Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, sektörün yıllık 300-400 bin adet ekside kaldığını belirtti. 

“Yıllık talep 1 milyonun üzerinde, üretim 500-600 bin adet. Üretemediğimiz malın cezasını da fiyatla ödüyoruz” diyen Bucak, “İnşaat sektörüne karşı bir bürokrasi var.” yorumunu yaptı. 

Faiz, enflasyon gibi belirsizliklerin üretimi zorlaştırdığını dile getiren Bucak, “Bu belirsizlik bir müddet daha gidecek gibi. Denge kurulmazsa gayrimenkul geliştiricisinin inşaat yapma hevesi azalacak.” diye konuştu. 

Konut fiyatlarında bir-iki yıl düşüş beklemeyen Bucak, “Ancak bazı bölgelerde fiyatlar özellikle kiralama noktasında çok şişti. Ortodoks ekonomiye geçilirse bu köpüklerdeki inişler başlar. Gelişen bölgeler, oturmuş bölgelerdeki fiyatlar kolay kolay düşmez. Artış ise maksimum enflasyon oranında olur.” dedi. 

Kamunun politikasının fiyatları düşürme üzerine olmaması gerektiğini ifade eden Bucak, şunları söyledi: 

“Konut politikalarını fiyatları düşürmeye yönelik yaparsanız üretim olmaz. Barınma krizi başlar. Devlet konut fiyatlarını düşürmeye yönelik değil de doğru talep ve arzı dengeleyecek konut politikaları geliştirip fiyatları sahanın belirleyeceği bir politika geliştirmeli.”

Gayrimenkul sektörünün orta ve uzun vadede en çok kazandıran yatırım enstrümanı olduğunu söyleyen Bucak, şöyle devam etti: 

“Son 10 yılın ortalamasına baktığımızda borsa yüzde 18, dolar yüzde 24, avro yüzde 21, altın yüzde 29, gayrimenkul ise yüzde 33,81 getirmiş. Şimdi uzun vadede gayrimenkul bütün diğer finansal enstrümanlara göre her zaman daha iyi getiri getiriyor.” 

Gayrimenkulü toparlama, büyüme, hiper arz ve düşüş olarak 4 evreye ayıran Bucak, “Toparlama ile büyüme evresinde yakalarsanız çok iyi. Ama büyümeden hiper arza geçerse orda stok oluyor. 2017 örneğinde olduğu gibi; 2 milyon konut üretildi, 700 bini satıldı. Bu yıl kamunun kampanyalarıyla dönemiydi ama hiper arza geçemedi. Hiper arza geçmeniz için ekonominin iyi gitmesi, belirsizlik olmaması lazım. Dolayısıyla sektör tıkandı.” diye konuştu.

“Türkiye Stratejik Hatalar Yaptı”

Deprem söylentilerinin yanında Rusların fiyatlardan rahatsız olduğu için Türkiye yerine Dubai gibi bölgelere yöneldiğini ifade eden Bucak, “Yabancılara peşinatlar yüzde 50’den başlıyor. Orada ise yüzde 5 peşinat. Rus medyasında da Türkiye’ye karşı karalama yapılıyor. Bali, Tayland, Montenegro, Dubai gibi bölgelere kayma başladı. Ruslara ayda 2 bin-2 bin 500’lere yakın satış yaparken şimdi bin 200’lere kadar düştü.” dedi. 

Dünyada 400 milyar avroluk bir uluslararası gayrimenkul para akışı olduğunu aktaran Bucak, “Türkiye’nin buradan aldığı pay yüzde 1,5-2. Gerçek potansiyel 40 milyar avro. Şu anda bunun ekmeğini Dubai, Suudi Arabistan, ABD yiyor. Şu an Mısır listeye ekleniyor. Türkiye emlak konusunda çok stratejik hatalar yaptı; peşinat, finans konusunda iyi yönetemedik.” şeklinde konuştu.

“Arsaya Talep Konuttan Daha Fazla”

İmar belirsizliklerine rağmen depremin de etkisiyle arsaya olan talebin daha fazla olduğunu söyleyen Hakan Bucak, “Özellikle son bir yılda arsaya olan iştah konuttan fazla. İmar belirsizlikleri de çözülüp planlama sistemi getirilirse Türk halkı arsaya yatırım yapmak ister, toprağı seviyoruz.” dedi.

“Küçük Paylaşımlı Ofislere İhtiyaç Var”

Gayrimenkul sektöründe ofis arz sıkıntısına da dikkat çeken Hakan Bucak, “Ofisler yapılıyor ama asıl ihtiyaç olan küçük ya da paylaşımlı ofis. Bugün satılık birçok boş ofis binası var. Fiyatlar 25 milyon dolardan başlıyor. KOBİ, bunun tek katını bile alamaz ki. Ancak tek katını kiralıyor o da 550 metrekare. 550 metrekareyi 120 bin liraya kim kiralayacak? O yüzden yeni çağa uygun küçük paylaşımlı ofis üretimine ihtiyaç var. Mevcut ofisler talebi karşılamıyor.” diye konuştu.

ABD’de Konut Alımı Yüzde 100 Arttı

Yatırımcı-acente, geliştirici-acente arasında satış mühendisliği başta olmak üzere 47 ülkeye konut satışı noktasında hizmet veren Mars Gayrimenkul, 3 ay önce ABD yapılanmasını tamamladı. 

ABD’de yabancıların gayrimenkul pazarındaki payını 200 milyar dolar olarak açıklayan Hakan Bucak, “Biz de ABD’de yatırım yapmak isteyen insanlara yatırım, ikametgâh, vatandaşlık gibi fırsatlar yaratıp portföy üretip Amerika’da bu politikayı doğru bir sistematik bir şekilde, güvenli bir şekilde sunmaya başlayacağız.” dedi. 

ABD’de özellikle kiralamada yıllık yüzde 8-10 gibi getirisi olduğunu söyleyen Bucak, 2023’ün ilk 4 ayında 2022’ye göre Türklerin ABD’den ev alımlarının yüzde 100 arttığını kaydetti.

Sancaktepe Şehir Hastanesi’nin İnşaat Çalışmaları Başladı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul’da inşa edilecek beşinci şehir hastanesi olan Sancaktepe Şehir Hastanesi projesinde inşaat çalışmalarının başladığını duyurdu.

Konuyla ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yapan Bakan Koca, “Sancaktepe Şehir Hastanesi ve Sağlık Kampüsü’nün inşaatına başlandı. İstanbul’un 5. şehir hastanesi olarak planlanan Sancaktepe Şehir Hastanesi tamamlandığında 630 poliklinik ve 85 ameliyathane ile hizmet verecek. Yatak kapasitesi yaklaşık 4 bin. Kapalı alanı 637 bin 550 metrekare.’’ ifadelerini kullandı. 

İnşa edilecek şehir hastanesinin içerisinde, genel hastane, kadın doğum ve çocuk hastanesi, KVC hastanesi, onkoloji hastanesi, yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi ile 300 yataklı fizik tedavi ve rehabilitasyon binasını içereceğini aktaran Koca, ayrıca kampüste İl Sağlık Müdürlüğünün yanı sıra, kongre merkezi, konferans salonu, klinik otel, lojmanlar ve kreş yer alacak.

“BAHAR” Projesinde İnşaat Başladı 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ayrıca, Bağımlı Hastalar için Rehabilitasyon Merkezi’nin (BAHAR) bir yenisinin yakında Sancaktepe’de olacağını, inşaatına da başlanıldığını duyurdu.

Koca, “Kısa adı olan BAHAR’la bilinen proje, bu yeni merkezinde bağımlılıkla mücadele eden bireylere uzmanlar ve özel imkanlarla destek verecek. Şimdiden hayırlı olsun.” dedi.

İnşaat Sektöründe Ücretli Çalışan Sayısı Yüzde 16,6 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) mart ayına ilişkin ücretli çalışan istatistiklerine göre; inşaat sektöründe ücretli çalışan sayısı yüzde 16,6 oranında artış gösterdi.

TÜİK’in yayımladığı ücretli çalışan istatistikleri mart ayı verilerinde, sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı Mart 2022’de 13 milyon 862 bin 333 kişi iken bu yıl martta yüzde 6,5 artışla 14 milyon 757 bin 342 kişiye yükseldiği gözlendi.

Söz konusu ayda ücretli çalışan sayısı sanayi sektöründe yıllık bazda yüzde 3,4, inşaat sektöründe yüzde 16,6 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 6,6 artış kaydetti.

Ücretli Çalışan Sayısı Aylık Yüzde 0,5 Arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ücretli çalışan sayısı martta bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı.

Bu dönemde ücretli çalışan sayısı sanayi sektöründe yüzde 0,2, inşaat sektöründe yüzde 1,2 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,6 artış gösterdi.

Ciro Endeksi Mart Ayında Yıllık Yüzde 594 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre ciro endeksi; mart ayında yıllık yüzde 594 aylık ise yüzde 41 oranında arttı.

Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı Mart ayında yıllık sanayi sektörü ciro endeksi yüzde 42,4, inşaat ciro endeksi yüzde 105,0, ticaret ciro endeksi yüzde 66,1, hizmet ciro endeksi yüzde 67,5 arttı.

Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi, 2023 yılı Mart ayında aylık yüzde 4,1 arttı. Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı Mart ayında aylık sanayi sektörü ciro endeksi yüzde 5,1, inşaat ciro endeksi yüzde 3,1, ticaret ciro endeksi yüzde 4,5, hizmet ciro endeksi yüzde 1,0 arttı.

TÜİK Dış Ticaret Verilerini Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayına ilişkin dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre; ihracat endeksi bir önceki yıla göre yüzde 2,7 oranında artarken ithalat, yüzde 10,1 düştü. 

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; İhracat birim değer endeksi Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 11,2 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 4,6 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 9,6 ve yakıtlarda yüzde 23,6 azaldı.

İhracat birim değer endeksi 2023 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın birinci çeyreğine göre yüzde 3,7 arttı.

İhracat Miktar Endeksi Yüzde 1,6 Arttı

İhracat miktar endeksi Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,6 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 6,6 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 1,8 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 34,5 ve yakıtlarda yüzde 23,5 arttı.

İhracat miktar endeksi 2023 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın birinci çeyreğine göre yüzde 1,2 azaldı.

İthalat Birim Değer Endeksi Yüzde 10,1 Azaldı

İthalat birim değer endeksi Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,1 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 1,0, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 12,3, yakıtlarda yüzde 31,1 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 3,4 azaldı.

İthalat birim değer endeksi 2023 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın birinci çeyreğine göre yüzde 4,7 azaldı.

İthalat Miktar Endeksi Yüzde 15,1 Arttı

İthalat miktar endeksi Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,1 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 69,5, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 9,6, yakıtlarda yüzde 0,8 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 17,7 arttı.

İthalat miktar endeksi 2023 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın birinci çeyreğine göre yüzde 16,7 arttı.

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış İhracat Miktar Endeksi Yüzde 9,8 Arttı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2023 Şubat ayında 132,6 olan ihracat miktar endeksi yüzde 9,8 artarak, 2023 Mart ayında 145,5 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2022 Mart ayında 152,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 1,6 artarak, 2023 Mart ayında 154,6 oldu.

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış İthalat Miktar Endeksi Yüzde 4,2 Azaldı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2023 Şubat ayında 131,9 olan ithalat miktar endeksi yüzde 4,2 azalarak, 2023 Mart ayında 126,4 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2022 Mart ayında 112,2 olan ithalat miktar endeksi yüzde 15,1 artarak, 2023 Mart ayında 129,1 oldu.

Dış Ticaret Haddi 2023 Yılı Mart Ayında 86,4 Olarak Gerçekleşti

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve 2022 yılı Mart ayında 75,6 olarak elde edilmiş olan dış ticaret haddi, 10,8 puan artarak, 2023 yılı Mart ayında 86,4 oldu.

Dış ticaret haddi, 2023 yılı birinci çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre 6,8 puan artarak 82,9 oldu.

Zonguldak’a Yeni Konut Projesi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Pendik Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantı ile Zonguldak’a bin 650 adet konut inşa edileceğini duyurdu. 

İstanbul, Pendik’te yer alan Yunus Emre Kültür Merkezi’nde Zonguldaklılarla bir araya gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Zonguldak’ta yapılacak projeler hakkında bilgi verdi. Bakan Kurum, ilde toplam bin 650 adet yeni konut inşa edileceğini müjdeledi. Proje kapsamında Zonguldak’taki barınma ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra riskli yapılar da ortadan kaldırılacak. 

‘’11 Bin 227 Konut Vatandaşlara Sunuldu’’

Son yıllarda Zonguldak’a 30 milyar TL’den fazla yatırım yapıldığını açıklayan Bakan Kurum, ‘’TOKİ eliyle 11 bin 227 konut ile birlikte onlarca sosyal donatı alanı vatandaşların hizmetine sunulmuştur. “İlk Evim İlk İş Yerim” projesi kapsamında ise bin 650 konut inşa ediliyor. Ayrıca 2 bin konut için gerekli arsa vatandaşların hizmetine sunulacaktır. Zonguldak’a 162 projenin tamamlanması için İller Bankası aracılığıyla 2,1 milyar lira yatırım yapıldı. Şehirdeki yeşil alan miktarı da artırılarak toplamda 260 bin metrekarelik 5 millet bahçesi vatandaşların kullanımına sunuldu.’’ şeklinde konuştu.

İstanbul’da 1,5 Milyon Konut Dönüştürülecek

Bakan Kurum, toplantıda yaptığı konuşmada İstanbul’da gerçekleştirilen yüzyılın dönüşümü projesi kapsamında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. “Güvenli Konutlar, Huzurlu Yuvalar” sloganıyla yola çıkan proje kapsamında, İstanbul’da 1,5 milyon konutun dönüştürülmesi hedefleniyor. Ayrıca Yarısı Bizden kampanyasıyla başlatılan dönüşüm projesi, dünya tarihinin en büyük şehircilik hamlesinden biri olarak ifade ediliyor. 

561 Bin Bağımsız Bölüm Başvurusu Yapıldı

İstanbul’daki başvuru sayısı hakkında da bilgi veren Bakan Kurum, Bugüne kadar 561 bin bağımsız bölüm başvurusu yapıldığını belirtti. Kurum, ‘’İstanbul’un bu tarihi dönüşümünde 5 yıl içerisinde hiçbir riskli yapı kalmayacak.’’ dedi. 

Beykoz Devlet Hastanesi’nin İhalesi 20 Haziran’da

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul’un Beykoz ilçesinde inşa edilecek Devlet Hastanesi projesinin 20 Haziran tarihinde ihale aşamasına geçeceğini ifade etti.

Toplam 500 yatak kapasitesinden oluşacak yeni hastane projesinin ihalesi hakkında sosyal medya hesabından açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘’İstanbul Beykoz Devlet Hastanesi’nin ihalesi 20 Haziran 2023’te yapılıp, inşaatına kısa sürede başlanacak.’’ dedi.

Projenin detaylarına da değinen Koca, ‘’Poliklinik sayısı 200, ameliyathane sayısı 22. Yoğun bakım yatak sayısı, 90’ı yeni doğan olmak üzere 139. Yetişkin ve çocuk diyaliz yatak sayısı 14. 125 bin metrekare kapalı alana sahip olacak İstanbul Beykoz Devlet Hastanemiz; Çocuk, Kadın Doğum, Onkoloji, KVC, Ortopedi ve Nöroloji hastanelerini içerecek.’’ ifadelerini kullandı.

Projenin yer tesliminin ardından 1 yıl içerisinde tamamlanarak vatandaşların hizmetine açılması planlanıyor.

Gaziantep Afet Konutlarının İnşaatı Devam Ediyor

6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden etkilenen Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yapılan afet konutlarının inşaat çalışmaları sürüyor.

Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen 11 ilde evleri yıkılan veya ağır hasar alanların barınma ihtiyacını karşılamak için çalışmalar devam ediyor.

AA’dan Okan Coşkun’un haberine göre; Depremlerden en çok etkilenen ilçelerden Nurdağı ve İslahiye’de 7 bin 818 konutun inşası sürüyor. Bu kapsamda kaba inşaatı biten 5 katlı binaların bazılarının çatıları yerleştirildi, sıva işlemlerine de başlandı.

Bölgede yapımı devam eden konutların bir yıl içinde tamamlanarak depremzedelere verilmesi planlanıyor.

Konutların Yüzde 70’i Perde Kalıp Sistemiyle Yapılıyor

Konutların inşaatının hızla sürdüğünü belirten Proje Koordinatörü Murat Ulusoy, şunları söyledi:

“Şu an duvar ve sıva çalışması devam ediyor. Nurdağı’nda ise temel çalışması yürütülüyor. Burası radye temel ve tünel kalıp sistemiyle yapılıyor. Binaların amacı içindeki insanları korumak. Şükürler olsun TOKİ’nin yaptığı binalar içindeki insanları koruduğu gibi kendilerini de korumuştur. Neredeyse yüzde 70’i perde kalıp sistemiyle yapılıyor. Çok kaliteli bir demir ve beton kullanımı var. Daha önce C30-37 betonu gökdelenlerde kullanıyorduk, şimdi buralarda kullanıyoruz.”

1 Yılda Teslim Edilecek

İnşaatlarda proje ve zeminin de önemli olduğu aktaran Ulusoy, “İhaleler devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 1 yıl gibi kısa bir süre içinde Nurdağı ve İslahiye’deki konutları bitireceğiz. Yapılan konutlar değerli ve kaliteli konutlar. Çok emek veriyoruz. Her detaya dikkat ediyoruz.” dedi.

Ulusoy, projede sosyal alan, ticaret alanı, oyun alanı gibi birçok alanın da yapılacağını sözlerine ekledi.

Van Şehir Hastanesi’nin Proje Çalışmaları Başladı

Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi yerleşkesinde yapılacak proje ile ilde bir şehir hastanesi kurulacak. Hastanenin proje çalışmaları başladı.

İl geneli için hizmet veren Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi içerisine 800 yataklı bir hastane daha yapılacak. Bu proje ile yerleşke, şehir hastanesine dönüşecek. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, “800 yataklı hastane projesini ilimizin ihtiyaçlarını görerek Sağlık Bakanlığımıza ilettik. Onkoloji bölümü, fizik tedavi ve ilimizde olmayan yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanelerini de kapsayacak şekilde bu proje hayata geçiyor. İnşallah en yakın zamanda proje çalışmalarını tamamlanıp Van iline bu hastaneyi kazandırmak istiyoruz. Halihazırda ilimizde bin 500 yataklı eğitim ve araştırma hastanemiz var. Bu yeni hastaneyle beraber Van ilinin ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini çok güçlü bir noktaya taşımış olacağız.” dedi.

Şu anda proje çizimlerinin başladığını bildiren Tosun, şunları söyledi:

“Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi bir şehir hastanesi haline gelecek. İlerleyen süreçlerde farklı yerlere hastane projelerimiz var. İpekyolu ilçesine 150 yataklı hastane projemiz var. Diğer taraftan Edremit ilçesine diş hastanesi projemiz var. Bunların proje aşamasına geçildi ve şu an projeleri çiziliyor. İnşallah yakın zamanda onların da temellerini atacağız. Bu vesileyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, Valimiz Ozan Balcı ve Van milletvekillerimize desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.”

Masdaf, İzmir Bayisi VEMAS ile teskon+SODEX Fuarı’nda Yer Aldı

Türkiye iklimlendirme sektörünün önemli oyuncularını ve akademisyenlerini İzmir’de buluşturan teskon+SODEX, 26-29 Nisan tarihlerinde İzmir Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Yarım asra yaklaşan köklü geçmişiyle Türkiye pompa sektörüne öncülük eden Masdaf’ta sürdürülebilir akışkan teknolojileri ile fuarda yerini aldı.

Türkiye iklimlendirme sektörünün önemli buluşma noktalarından birisi olan; Isıtma, Soğutma, Klima, Havalandırma, Yalıtım, Pompa, Vana Fuarı teskon+SODEX, 26-29 Nisan tarihlerinde İzmir Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Pompa sektörünün öncü markası Masdaf, bu yıl fuara İzmir bayisi VEMAS ile katılım sağladı. Vemas’ın standında sergilenen; Genio INM motor üstü frekans invertörlü pompalar, Daf serisi hidroforlar, dik milli ve yüksek verimli HEXA serisi paslanmaz pompalar ve YPSP serisi ayrılabilir gövdeli çift emişli santrifüj yangın pompaları ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. 

teskon+SODEX’e ilişkin değerlendirmelerde bulunan Masdaf Pazarlama Müdürü Nihan Göksal:

“Sodex İzmir’in 15. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi (TESKON) ile eş zamanlı olarak geçekleştirilmesi hem tesisat mühendisliği alanında çalışan; mühendislerin, akademisyenlerin, sanayicilerin ve sektör profesyonellerinin fuara katılımları hem de yeni nesil teknolojilerin sektöre tanıtılması açısından oldukça önemli. Bu nedenle teskon+SODEX’i yenilikçi teknolojilerimizi, sektörle buluşturmak için önemli bir fırsat olarak görüyoruz. 

Özellikle bu yıl fuarın sürdürülebilirlik temasına odaklanması bizim için oldukça önemliydi. Çünkü biz de Masdaf olarak, sürdürülebilir akışkan teknolojilerimiz ile iklim kriziyle mücadelede etkin rol oynuyoruz. Bu kapsamda biz de fuarda ki standımızda sürdürülebilir teknolojilerimizi, ziyaretçilerin beğenisine sunduk. 

Ayrıca fuarın hedef pazarlardaki bağlantıları, sektörümüzün; imalatçı, tasarımcı ve uygulamacı profesyonellerinin yeni pazarlara açılmasına da zemin hazırlıyor” dedi.

Metro Türkiye, 30 Mağazasına GES Kuracak

Metro Türkiye, 500 milyon TL’lik yatırımla 30 mağazsında 30 megawattlık Güneş Enerjisi Santrali (GES) kuracak. Projenin 2024 yılına kadar tamamlanması hedefleniyor.

Dünya Gazetesi’nden Başak Nur Gökçam’ın haberine göre; 2023’ü yeşil enerji yatırımlarında genişleme yılı ilan eden Metro Türkiye, güneş enerjisi sistemini mağazalarına taşıyor. Toplam 49 futbol sahasına eş değer 200 bin metrekarelik alanda üç faz olarak gerçekleşecek olan projenin 15 mağazayı kapsayan ilk fazı ise devreye alındı.

500 milyon TL’lik yatırımla gerçekleşecek projeyle 2024 yılı sonuna kadar 30 mağazada GES kurulacak. Şirket, 2040 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefliyor.

GES yatırımları kapsamında mağazalarının mevcut koşullarını inceleyerek projenin teknik olarak gerçekleşebileceği 30 mağaza belirlediklerini belirten Metro Türkiye CFO’su Aslı Aracıoğlu, “30 mağazaya 30 MW” hedefiyle yola çıktıklarını söyledi. Aracıoğlu, “Projenin ilk fazında İstanbul Merter, Ankara Etlik ve Batıkent, İzmir Çiğli ve Gaziemir, Antalya Kepez ve Alanya ile Kayseri, Eskişehir, Diyarbakır, Konya, Gaziantep, Denizli, Bodrum mağazalarımızda kurulum tamamlandı.

Haziran ayında Adana mağazamız ile birlikte 15 mağazamızda kurulum tamamlanmış olacak. 30 mağazada 30 MW hedefimize ulaştığımızda mağazalarımızdaki enerji ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 60’ını güneşten karşılamış olacağız” dedi.

Globalde GES yatırımı yapılan ikinci mağaza

Yeşil enerjiye yönelik ilk çalışmalarına 2014 yılında başladıklarını ve ilk GES yatırımını 2014 yılında devreye aldıkları belirten Aracıoğlu şöyle devam etti: “İlk santralimizi 9 yıl önce Mersin mağazamızda kurduk. Bu yatırımın Metro Grup açısından da önemi büyük.

Çünkü Mersin, grup bünyesinde güneşten temiz enerji elde etme konusunda yatırım yapılan ikinci mağaza. Bu ilk adımın ardından ikinci GES projemizi de 2016 yılında Antalya Konyaaltı mağazamızda hayata geçirdik.

Her iki mağazamızda da GES aktif durumda ve iki mağaza enerji tüketiminin yüzde 35’ini GES’ten karşılıyor. Şimdi enerjisini GES ile karşılayan mağazalarımıza yenilerini ekliyoruz.” İkinci fazın önümüzdeki sene başında, üçüncü fazın ise 2024 sonunda tamamlanacağı bilgisini veren Aracıoğlu, “Metro AG, faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde GES ile 2030’a kadar 80 MWp’a ulaşmayı hedefliyor.

Biz Metro Türkiye olarak gerçekleştirdiğimiz projemiz ile bu hedefin yüzde 40’a yakınını ülke olarak gerçekleştirmiş olacağız. Bu hem Metro Türkiye hem de ülkemiz adına gurur verici” dedi.

Yılda 18 bin tonluk emisyon engellenecek

GES projesine ilişkin bilgi veren Metro Türkiye CFO’su Aslı Aracıoğlu, “63 bin 500 panelin kullanılacağı projemiz ile her yıl 825 bin ağacın nötrleyebileceği 18 bin ton emisyonun önüne geçerek karbon ayak izimizi 32 bin tondan, 14 bin tona düşüreceğiz. Metro Türkiye olarak, 2040’ta karbon nötr olma hedefimize paralel olarak enerji ihtiyacımızın yüzde 100’ünü güneşten karşılamak için GES yatırımımıza devam edeceğiz” diye konuştu.

Arıcıoğlu, 2024 yılı sonuna kadar 30 mağazanın enerji ihtiyacının, mağazaların çatılarında ve otopark gölgeliklerindeki panellerden karşılanacağını, proje tamamlandığında 110 bin kişinin yıllık enerji tüketimine denk üretim gerçekleştirileceğini kaydetti.

Yeşil ve Çevre Dostu Megablock Ürün Ailesi İle Güvenli ve Sağlıklı Yaşam Alanları

Yalıtım sektörünün önemli oyuncularından Mega Yalıtım Çözümleri, yeni geliştirip ürettiği Megablock Serisi ile farkını ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl marka yüzünü tamamen yenileyen firma, sektöre sunduğu Megablock Serisi’nde yer alan Megablock Thermal ile ısı yalıtımına çözüm sunuyor.

İnsanoğlu geçmişten bu yana çeşitli zorluklarla karşılaşmış ve bu zorluklar da birçok ihtiyacı doğurmuştur. İnsanlık, ateş, elektrik gibi pek çok keşfi, ihtiyaçları için yeni çözümler ararken bulmuştur. Bugün ise çözüm bulunması gereken en büyük konuların başında iklim değişikliği geliyor. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında önemli adımlar atılmaya devam ederken, ekosistemin koruma altına alınması da bir o kadar önem teşkil ediyor. 

Günümüzde yangınla mücadele için yanıcı materyaller şehirlerden uzaklaştırılırken daha etkili yanmaz malzemelerin üretilebilmesi amacıyla AR-GE yatırımları her geçen gün artıyor. Bu anlayışla yola çıkan Mega Yalıtım, ana hammaddeleri ponza ve taşyünü olan projede, uzun soluklu ve ciddi AR-GE mühendisliği çalışması barındıran hafif beton blok olarak ifade edilen “MegaBlock” ürün grubunu geliştirdi.

Yalıtımın her alanında yapı sektörüne yönelik ürünler geliştiren ve üreten Mega Yalıtım’ın Megablock grubundaki Megablock Thermal’de ısı yalıtım için geliştirilmiş birçok özelliği barındıran bir ürün.  

Hem Hafif Hem Dayanıklı, Üstelik Çevre Dostu

Isı yalıtımı ve yapı elemanlarını birleştiren yapısı sayesinde daha ince detaylara çözüm getiren Megablock Thermal, mimarlar ve sektör profesyonellerine çok daha geniş kullanım alanı sunuyor. Uygulanan proje ve yapılar için zamandan ve bütçeden tasarruf edilmesini sağlayan ürün, hafif yapı elemanı ve ergonomik dizaynı sayesinde uygulandığı yapılarda doğal afetlere karşı dayanımın artmasına katkı sağlıyor. Ürün kolay kesilebilir yapısı sayesinde, zayiatı önlüyor ve homojen duvar oluşmasına imkan tanıyor. Buhar geçirimliliği sayesinde yapıların nefes almasına yardımcı olan Megablock Thermal, aynı zamanda konforu da sağlıyor. 

Kullanım avantajları ile öne çıkan ürün, lento, kolon ve kiriş özel kaplamalı taşyünü panelleri, köşe blok ve dolu blok sayesinde, duvarın homojen bir şekilde örülmesine yardımcı oluyor. Yapısındaki özellikleri sayesinde, kullanıcıya güvenli ve konforlu yaşam alanları vaat ediyor.

A1 yanmazlık sınıfında yer alan Megablock Thermal’in kullanımı, ısınma ve soğutmada uygulandığında enerjiyi minimize ederek, karbondioksit salınımını da yaklaşık %80 oranında azaltıyor. 

Küresel ısınma ile mücadeleye de yardımcı olan bu çevre dostu ürün, sağlıklı ve güvenli yapılar için güçlü bir alternatif oluşturuyor.

Masdaf, Farklı Sektör Gruplarından İş Ortaklarıyla Buluştu

Masdaf, “Birlikte Daha İleri” mottosu ile Türkiye’nin farklı illerindeki iş ortakları ile bir araya geldi.

Türkiye pompa sektörünün öncü şirketi Masdaf, 28-29 Nisan’da Türkiye’nin farklı illerindeki iş ortakları ile bir araya geldi.

“Birlikte Daha İleri” mottosunu benimseyerek, iş ortaklarının bilgilerini güncel tutmalarını ve böylece sektörde fark yaratmalarını hedefleyen Masdaf, 28 Nisan’da ki toplantıyı, Tuzla Genel Müdürlük binasında gerçekleştirdi. 

Masdaf Pazarlama Müdürü Nihan Göksal, Özer Polatoğlu Oditoryumu’nda düzenlenen toplantıda katılımcılara; Masdaf’ın sürdürülebilir akışkan teknolojilerini ve dijitalleşme alanında yaptığı çalışmaları anlattı. Sunumun ardından önce Tuzla fabrika, sonra da Düzce fabrikada gerçekleştirilen saha gezilerinde katılımcılara, üretim hatları hakkında detaylı bilgiler verildi. Programın birinci günü Büyük Abant Otel’de düzenlenen akşam yemeği ile son buldu.

Toplantının ikinci gününde ise Davranış Bilimleri Uzmanı Mehmet Auf’un yaptığı motivasyon konuşması, iş ortakları tarafından ilgi ile izlendi.  

RE/MAX Türkiye’ye Great Place to Work Ödülü

1992’den bu yana gerçekleştirdiği 100 milyondan fazla çalışanın geri bildirim anketinden elde ettiği bilgilerle bir işyerini harika hale getiren kavramın “güven” olduğunu belirleyen Great Place to Work Enstitüsü, Türkiye’nin En İyi İşverenleri’ni açıkladı. Great Place to Work tarafından gerçekleştirilen analizlere dahil olarak “Harika İşyeri Sertifikası”nı almaya hak kazanan yerel ve uluslararası organizasyonların katıldığı Great Place to Work Türkiye’nin En İyi İşverenleri ödüllerini aldı.

RE/MAX Türkiye, hem prestijli ‘Great Place to Work’ sertifikasını kucakladı hem de ‘En İyi İşverenler’ ödülünü evine götürdü.

RE/MAX Türkiye İK Direktörü Funda Karakaş, bu başarıyı “Çalışanlarımızın mutluluğunun ve memnuniyetinin en güzel göstergesi” olarak nitelendirdi. RE/MAX Türkiye’nin bu çifte başarısı, şirketin çalışanlarına ne kadar değer verdiğinin ve onlara sunulan imkanların ne kadar mükemmel olduğunun bir kanıtıdır. Şirketimizin çalışan odaklı kültürünün, çeşitliliğin ve dahil edilmenin bir sonucu olduğunu belirtti. 

Karakaş, “İşyerimizdeki güven, saygı ve adanmışlık, RE/MAX Türkiye’nin başarısının temelini oluşturur. Bu başarılar, RE/MAX Türkiye’nin çalışanlarına duyduğu derin saygıyı ve bağlılığı yansıtıyor. İş yerimizdeki her bir kişi, bu başarıların gerçekleşmesinde kritik bir rol oynamıştır. Hepimiz bundan büyük gurur duyuyoruz” şeklinde konuştu.

Bakan Kurum: ‘’Afetlere Karşı Yapı Güvenliği Tedbirlerimizi Artırıyoruz’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin güncellendiğini belirterek, “Afetlere karşı daha dirençli yapılar için yapı güvenliği tedbirlerimizi artırıyoruz.” dedi.

Konutların zemin katlarındaki ticarî kullanımlardan bitişik yapıların deprem anında oluşturduğu çekiç etkisine kadar birçok alanda düzenlemelerin ve önlemlerin yer aldığı Yönetmeliğe göre; konut olarak kullanılan yapılarda ticarî zemin kat yüksekliği 4,5 metreyi geçemeyecek, kısa kolonlar oluşturulamayacak, asma katlar güvenlik sebebiyle yapılamayacak ve zemin artı 4 katlı yapılarda kapalı çıkma yapılamayacak.

Ticari Zemin Kat Yüksekliği 4,5 Metreyi Geçmeyecek 

Konut olarak kullanılan binaların zemin katlarında ticarî işletmeler için yeni kurallar da getirilecek. Ticarî birimin zemin kat yüksekliği 4 buçuk metreden az olacak, yapının tasarımında Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nde yer alan A12, A13, A14 veya A15 tipi taşıyıcı sistemler kullanılacak. Ayrıca, kısa kolon oluşturulmayacak, binada asma kat ve kapalı çıkma yapılmayacak.

Birbirleriyle Bitişik Olan Yapıların Çekiç Etkisi Oluşturmasına Karşın Önlem Alındı 

Bitişik yapılacak olan binaların depremde çekiç etkisi oluşturup, birbiri ile çarpışmasının önlenmesi amacıyla binaların arasında Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği gereği bırakılması gereken deprem derz boşluğu kadar mesafenin parsellerin sınırından itibaren bırakılması zorunlu olacak.

Mühendis ve Mimarlara Tecrübe Şartı 

Yapılan düzenlemeyle, yeni mezun inşaat mühendislerinin hazırlayabileceği statik projeler zemin kat hariç 4 kat ile sınırlandırılacak. Konuya dair mimar ve mühendislerde aranacak nitelikler ve öne çıkarılacak şartlar şöyle oldu:

  • Zemin kat hariç 5 ila 7 kat arası binaların statik projelerini hazırlayacak inşaat mühendisleri için en az 3 yıl mesleki tecrübe ve toplamda en az 10 bin metrekare alana sahip 4 farklı proje yapmış olma şartı aranacak.
  • Zemin kat hariç 8 ila 15 kat arası binaların statik projelerini hazırlayacak inşaat mühendisleri için en az 5 yıl mesleki tecrübe, toplamda en az 15 bin metrekare alana sahip 6 farklı proje yapmış olma şartı aranacak.
  • Zemin kat hariç 15 kat üzeri binaların statik proje müellifliği için ise en az 7 yıl mesleki tecrübe, toplamda en az 20 bin metrekare alana sahip 8 farklı proje tecrübesi ve yapı ana bilim dalında veya deprem mühendisliği alanında lisansüstü eğitim yapma şartı getiriliyor. Ancak yürürlük tarihine kadar diğer şartları yerine getirenlerden lisansüstü eğitim şartı aranmayacak.

Kamu Binaları İçin Yeni Kurallar Devreye Alındı

Kamunun kullanımına özel binaların mimarî proje müellifleri için de yeni kurallar devreye alınıyor. Düzenlemeye göre, ayrıca, mimari estetik değerinin arttırılarak şehirlere kimlik kazandırılması amacıyla, nüfusu 50 binden fazla olan belediyelerde yapılacak resmi binalar, ibadet yerleri, eğitim, sağlık tesisleri, kültürel binalar, eğlence yapıları, konaklama amaçlı binalar, alışveriş merkezleri, ulaştırma istasyonları, iş hanı, büro, pasaj, çarşı gibi ticari yapılar ile merkezi iş alanları ve idaresince bu kapsamda olduğu değerlendirilen yapıların projelerini hazırlayacak mimarlara ilişkin de yeni kurallar getiriliyor.

Bu yapıların mimari proje müellifliği ile ilgili, projelendirme sürecinde aktif olarak bulunacak mimarlardan ise şunlar beklenecek:

  • Kamuda veya üniversitelerin mimarlık bölümlerinde ya da meslek odasına kayıtlı serbest mimar olarak en az 5 yıl mesleki tecrübe bulunma şartı
  • Bu yapının proje müellifliği, yapı ruhsatı alınmış toplamda minimum 10 bin metrekarelik alana sahip en az 4 farklı yapının projelendirilme sürecinde aktif olarak bulunan mimarlarca üstlenilecek
  • Mimarlık ana bilim dalında tezli lisansüstü eğitim görmüş mimarlar için ise bu kriterlerin yarısının sağlanması yeterli sayılacak
  • Bu kapsamdaki kamu binalarının projeleri yöresel mimariye uygun olarak tasarlanacak, yapının kullanım fonksiyonunu azami ölçüde yansıtan mimari öğeler içerecek, yapının bulunduğu cadde veya sokakta mimari estetik komisyonunca belirlenmiş referans bina bulunması halinde referans bina cephesindeki mimari öğelerle ve sokak silueti ile uyumlu olacak şekilde tasarlanacak. 

Düzenleme ile ayrıca;

  • Yüksekliği 30 buçuk metreyi geçen konutlar ile inşaat alanı 2 bin metrekareyi geçen kamu binalarının kullanımına mahsus binalardaki mekanik tesisat proje müelliflerinin; en az 3 yıl mesleki tecrübesi bulunup, toplamda en az 10 bin metrekarelik alana sahip en az 4 farklı proje yapmış olması gerekecek.
  • Yüksekliği 51 buçuk metreyi geçen tüm binalar ile yapı inşaat alanı 30 bin metrekareyi geçen umumun kullanımına mahsus binaların mekanik tesisat proje müelliflerinin ise; en az 5 yıl mesleki tecrübesi bulunup, en az biri bir önceki gruba dahil olmak üzere toplamda en az 10 bin metrekarelik alana sahip en az 4 farklı proje yapmış olması şartı aranacak.

Projelerin Uygunluğunu Mimari Estetik Komisyonları Değerlendirecek 

Düzenleme ile Mimari Estetik Komisyonlarının yapısında da değişikliğe gidildi. Mimari estetik komisyonunda yer alan mimar üye sayısı en az 2 olacak ve komisyon başkanının en az 5 yıl deneyimli veya mimarlık ana bilim dalında tezli lisansüstü öğrenim görmüş bir mimar olması şartı getirilecek. Böylelikle Komisyonda daha nitelikli değerlendirme yapılacak ve daha sağlıklı kararlar alınması sağlanmış olacak.

Kaynak: Hürriyet

Atış Grubu Kuveyt’e AVM İnşa Edecek

Atış Şirketler Grubu CEO’su Ahmet Atış, Kuveyt’te sadece Türk markalarından oluşacak bir Alışveriş Merkezi (AVM )projesi geliştirdiklerini söyledi. 

Turizm, perakende, inşaat, finans, medya ve bilişim sektörlerinde faaliyet gösteren Bursa merkezi Atış Şirketler Grubu’nun CEO’su Ahmet Atış, Orta Doğu ülkelerinden Kuveyt’e sadece Türk markalarından oluşacak AVM açmayı planladıklarını belirterek, yatırım kararının henüz Ar-Ge aşamasında olduğunu ifade etti. Atış, planlanan alışveriş merkezinin 50 bin liralık bir alanda ve 150 milyon dolar yatırım değeriyle hayata geçirileceğini söyledi.

Downtown ve Babylon başta olmak üzere Bursa’da hayata geçirilen projelerle şehre yeni dinamikler kattıklarını belirten Ahmet Atış, Vakko’nun Türkiye’deki tüm konseptleriyle en büyük mağazasının Bursa DownTown AVM’de olduğuna dikkat çekti.

Bursa’nın etkin bir kent olması sebebiyle bölgeye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini ifade eden Atış, Bursa’da dağ ve doğa konseptli 2 otel daha açacaklarını söyledi. Yeni yapacakları otellerle birlikte toplamda 4 projenin yatırım bütçesinin yaklaşık 400 milyon dolar olduğunu aktaran Atış, “Perakende de lüks konseptle ilerleme stratejimiz devam edecek” dedi.

Atış, tüm projelerinde otel, konut, ofis, yaşam merkezi, müze ve kültür sanat gibi birçok yapıyı bir arada bulunduran bütüncül projelere imza attıklarını söyledi.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Erse Kablo, Elektrik ve Elektronik İhracatçıları Birliği Onur Listesi’nde Yükselmenin Gururunu Yaşıyor

Elektrik ve Elektronik İhracatçılar Birliği (TET), Türkiye geneli elektrik ve elektronik sektöründe en çok ihracatı gerçekleştiren ihracat liderlerine ödüllerini dağıttı. Erse Kablo, “2022 Yılı Elektrik & Elektronik İhracat Onur Listesi”nde yükselerek 32. sırada yer almanın gururunu yaşıyor.

Erse Kablo ihracat pazar paylarında İngiltere, Almanya, Avusturya, Sırbistan, Macaristan olmak üzere Avrupa, Asya, Ortadoğu, Körfez Bölgeleri’yle beraber 50’den fazla ülkeye yaptığı ihracatla altyapı, inşaat ve endüstri sektörlerindekiyurtdışı pazarlarda Erse markasını ön plana çıkararak güçleniyor. Erse Kablo yurtdışı pazarlar için bölgesel satış ve iş geliştirme stratejilerini şekillendirerek; yurtdışı fuarlara katılımıyla Ervital, Ervital Fire Safe Cable ve Ervital Fire Safe Gold Cable ürün markalarının pazarlama iletişimi faaliyetlerini de artırarak global pazarlarda ilerlemeye devam ediyor.

Erse Kablo, 2022 yılında da global gelişmeleri yakından takip ederek, modern test laboratuvarlarına yaptığı yatırımlarla birlikte ulusal ve uluslararası belgelerinin güncelliğine önem veriyor. Erse Kablo, Ar-Ge Merkezi ile teknik üniversite sponsorlukları ve yeni Ar-Ge Merkezi projeleriyle sektörümüze artı değer kazandırırken; teknik üniversitelerle yaptığı iş birlikleriyle kablo ve mühendislik alanında ilerlemek isteyen öğrencilerimize destek veriyor.

Erse Kablo, marka değeri yüksek zayıf akım kablo ürün gruplarındaki üretimiyle uluslararası ticaretin ve marka bilinirliğinin artması için stratejiler geliştirerek, ülkemizin ekonomisine ihracat ile katkı sağlamanın gururunu yaşıyor.Erse Kablo Genel Müdürü Selami Sivritepe, “Ürün ve hizmet kalitemiz ile iş ortaklarımıza hızlı çözüm önerileri sunuyoruz. Firmamız iş ortaklarımızla beraber, karşılıklı güvene dayalı ilişki yönetimine sahip. Kurumsal değerlerimiz içinde yer alan bu önemli konunun Erse’deki tüm ekiplere yansımasından memnuniyet duyduklarını” belirtti. Erse Kablo Üst Yönetimi; bu başarıda emeği geçen, değerli ekibine ve iş ortaklarına teşekkürlerini sunduklarını dile getirerek, bu değerli ödülü almaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi.

BİTÜDER Genel Sekreteri Meltem Yılmaz: ‘’Su Yalıtımı Konusunda Doğru Bilincin Oluşmasını Sağlıyoruz’’

Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Genel Sekreteri Meltem Yılmaz, Yapiradar.com’un Youtube kanalı Yapıradar TV’ye konuk oldu. 

Bitümlü Su Üreticileri Derneği’nin (BİTÜDER) 2006 yılında su yalıtımı bilinci oluşturulması amacıyla kurulduğunu ifade eden BİTÜDER Genel Sekreteri Meltem Yılmaz, derneğin su yalıtımıyla ilgili mevzuatların tamamlandığını belirterek, ‘’Bir su yalıtımı yönetmeliğimiz yayımlandı. Bakanlık ile ortak çalışmalarımız sonucunda. Şimdi ise bu mevzuatın sahada doğru bir şekilde uygulanması için çalışmalar yapıyoruz.’’ dedi.

‘’Su Yalıtımı Uygulamalarımızı TSE’ye Kabul Ettirdik’’

BİTÜDER’in çalışmaları hakkında bilgi veren Yılmaz, ‘’Binalarda su yalıtımı eksikliğinin büyük sonuçları oluyor. Bu konuda mevzuatlar oluşturduk. Bunun sonucunda derneğimizin teknik ekibiyle birlikte bitümlü su yalıtımı konusunda uygulamalı kural standardı yazdık. Bunu da bakanlıkta Türk Standartları Enstitüsü’ne (TSE) kabul ettirdik. Hatta başka birçok ürünle ilgili uygulamalı kural standardı oluşturduk. Bunun sonucunda doğru bilincin oluşmasıyla 2018 yılından itibaren bütün binalarda su yalıtımı uygulaması zorunlu hale geldi. 

2023’te son birkaç yıldır yaptığımız gibi haksız rekabet ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’de inşaat sektörü, Avrupa’nın birçok ülkesine göre büyük bir hızla ilerliyor. Hal böyle olunca son yıllarda bu konuda çalışmalar yapıyoruz. 2023 yılında Avrupalı olarak kalite çizgisinin yükselmesi ve bu kalitenin denetiminin takibiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz.’’ şeklinde konuştu.

‘’Kalitesiz Ürünler ve Yanlış Projeler Can ve Mal Kaybıyla Sonuçlanıyor’’

Meltem Yılmaz, yapı malzemelerinin kaliteli kullanımı için denetleme organlarının daha sık harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Yılmaz bu konuda, dernek çatısı altında yapılan çalışmaları şöyle özetledi:

‘’Bina inşa ederken ucuz malzemelere yönelince, özellikle de su yalıtımı konusunda malzemenin ucuzunu tercih edildiğinde kaliteden ödün veriliyor. Kalitesiz ürünlerle yanlış projelerle yapılan işlerin sonucunda deprem ülkesi olduğumuz için can ve mal kaybına sebep oluyor. Özellikle bu kalite konusuna son yıllarda çok önem veriyoruz ve vurguluyoruz. Sanayicilerimizi de en çok zorlayan konu tahmin ediyorum haksız rekabet konusu. İnşaat sektöründe kullanılan bütün malzemelerin Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygun olması lazım. Ama maalesef bu konuda çok sıkı bir denetim de olmadığı için sıkıntılarımız var, bunları çözmeye çalışıyoruz. “

Önümüzdeki Yıllarda Su Yalıtımı Bilinci Artacak”

Toplumda su yalıtımı bilincini oluşturmak için çalıştıklarını söyleyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:  “Paydaşlarımız fark ederse doğru detayın ne kadar önemli olduğunu bir zincirleme olarak her şey daha doğru gider. Tabii bu zincirlerde zaman zaman sorunlar oluyor. Biz de bu denetimi sıklaştırmak için zaman zaman kamu otoritesiyle masaya oturuyoruz.’’

‘’Kullanılan Malzemelerin Kalite Çizgisini Artırmayı Hedefliyoruz’’

Derneğin gelecek hedeflerinden bahseden Yılmaz, ‘’Şimdi, Türkiye’de ve dünyada su yalıtımı konusunda en fazla kullanılan malzeme bitümlü örtüler. Çünkü çok uzun bir geçmişi var. Yüzyıllardır denenmiş ve ne kadar uzun ömürlü olduğu görülmüş. Bu yüzden Avrupa’da ve Türkiye’de en çok kullanılan malzeme bitümlü örtüler. Türkiye’de inşaat sektörünün ivme kazanmasıyla biz de bu konuda büyüme bekliyoruz. Dernek olarak hedefimiz, kullanılan malzemenin kalitesinde belli bir çizgi yakalamak oluyor. Çünkü depreme dayanıklı yapılarda su yalıtımı önemli bir konsept. Binanın korozyondan etkilenmemesi için su yalıtımı yapılması şart. Aksi takdirde bina temelden, çatıdan ya da yer altı sularından etkilenerek paslanmaya başlar ve bina, taşıyıcılığı kaybeder. Hal böyleyken bu konuda bir bilinç artışı olması gerekiyor. Son yıllarda yaptığımız tüm seminerlerde bunu vurgulayarak devam ediyoruz.‘’ ifadelerini kullandı.  

 

BİTÜDER Genel Sekreteri Meltem Yılmaz ile yaptığımız söyleşinin tamamını buradan izleyebilirsiniz.

Gaziantep Şehir Hastanesi 15 Haziran’da Hizmete Açılıyor

Önceki Dönem Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gaziantep Şehir Hastanesi projesinin 15 Haziran’da vatandaşların hizmetine açılacağını söyledi. Proje, günlük 15 bin hastaya hizmet verebilecek.

Türkiye’de birçok hastanede kullanılmayan teknik cihazların Gaziantep Şehir Hastanesi’nde kullanılacağını vurgulayan Önceki Dönem Adalet Bakanı Abduhlamit Gül, “Nisan sonu itibariyle hazır olan bölümler olmasına rağmen, açılış için tamamen bitmesini bekledik. Seçim kaygısı ile değil milletin duasını almak için 15 Haziran’da hastane faaliyette olacak” dedi.

Bin 875 Yataktan Oluşacak

1875 Yataklı Şehir Hastanesi’nin son durumuna ilişkin bilgi alan Önceki Dönem Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ‘’Bin 875 Yataklı Gaziantep Şehir Hastanesi ile ilgili yapılan toplantıda önemli bilgiler aldık. Hamdolsun çok önemli bir mesafe kat ettik. Burada Gazianteplilere ve bölgeye hizmet edecek 7 hastanemiz bulunuyor. Kadın Doğumdan Çocuk Hastanesine, Onkolojiye kadar birçok hastanemiz mevcut. Bin 875 Yataklı Dev bir eseri Gaziantep’e kazandırıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bu süreci başından itibaren yakından takip ediyor. Buraya gelmeden önce Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüştük, Amanos Tüneli Projesi dahil olmak üzere kentte devam eden yatırımlarla ilgili görüştük.’’ ifadelerini kullandı. 

Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 15 Haziran itibariyle hizmete başlayacağını duyuran Gül, şunları söyledi:

‘’Firma yetkililerimizden bilgi aldık. 15 Haziran tarihi itibariyle Şehir Hastanemiz, Gazianteplilerin hizmetine sunulmaya hazır hale gelecek. 600 doktoru ve tüm çalışanları ile burada bir sağlık ordusu vatandaşlara hizmet verecek. Biz de bunun heyecanını yaşıyoruz. İnşallah 15 Haziran’da vatandaşlarımız şifa bulmak için buraya gelecek. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, çevre düzenlemesi ve yollar konusunda çalışmalar yaptı. Yerel yönetimler ve Merkezi hükümet birlikte çalıştık.’’

Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu: ‘’Büyük İstanbul Tüneli’ni 2028’de Hizmete Açmayı Planlıyoruz’’

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Büyük İstanbul Tüneli’nin 2028 yılında hizmete alınmasını hedeflediklerini söyledi. 

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “İstanbul Ulaşım Ana Planı verileri doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre; şu anda günlük 2 milyonu aşan Avrupa ve Asya yakası arasındaki geçişlerin gelecekte günlük 3 milyonunun üzerine çıkması öngörülüyor. Artan Trafik hareketliliğin önümüzdeki yıllarda sorun oluşturmaması için her zaman olduğu gibi geleceği şimdiden planlıyoruz.” dedi. 

Tünelin toplam 28 kilometre uzunluğuna sahip olacağını belirten Karaismailoğlu, “2028 yılında hizmete açıldığında günlük toplam 1,3 milyon yolcuya hizmet edecek olan metro projemiz, tek yönde saatte 70 bin kapasiteye sahip olacak. Toplam seyahat süresi ise 42 dakika olacak. Metrobüs hattının işletildiği D-100 (E5) güzergahı toplu taşımacılığın ana aksını oluşturmaktadır. 6,5 milyon İstanbullunun yaşadığı bölgelere hizmet edecek olan güzergâh 11 farklı raylı sistem hattı ille de entegre olacak. Böylelikle; bu güzergahta hizmet veren metrobüs hattının konforlu kapasite değerlerinde çalışmaya devam etmesi de sağlanmış olacak.”

Muğla’ya 42 Yeni Okul Geliyor

Muğla’da eğitim yatırımları kapsamında 42 yeni okul inşa edilecek. Projeler arasında anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise gibi tüm eğitim binaları yer alıyor.

Haber 48 tarafından derlenen bilgilere göre; Yeni eğitim yatırımlarının tamamlanması ile yeni okul ve derslik ihtiyacı duyulan Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Menteşe, Milas, Ortaca, Seydikemer, Ula, Yatağan ilçelerine, okul öncesinden ortaöğretime ve özel eğitim anaokuluna kadar toplam 42 okul ve 536 derslik kazandırılmış olacak.

İl Müdürü Emre Çay, Okul İnşaatlarını Ziyaret Etti

Milli Eğitim Bakanlığı ve Muğla Valiliğinin öncülüğünde il genelinde yürütülen eğitim yatırımları programı kapsamında ilçe ziyaretlerini sürdüren İl Milli Eğitim Müdürü Emre Çay, yapımında sona gelinen okulları ve devam eden inşaat çalışmalarını yerinde inceledi.

Seydikemer’e Yeni Anadolu Lisesi ve Ortaokul

İl Müdürü Emre Çay’ın ziyaretlerinin ilk durağı Seydikemer ilçesi oldu. İlçede devam eden okul inşaatlarında incelemelerde bulunan İl Müdürü Emre Çay, yapımında son aşamaya gelinen ve 2023-2024 eğitim öğretim yılında hizmete açılacak olan 12 derslikli Ortaköy Ortaokulunu, ardından Devlet Yatırım Programı kapsamında ilçeye kazandırılacak olan 16 derslikli Seydikemer Anadolu Lisesini ziyaret etti. Geçtiğimiz günlerde temeli atılan ve betonarme çalışmalarına hızla başlanan 16 derslikli Anadolu lisesinin 2024 yılının ilk çeyreğinde teslim edilmesi ve hizmete açılması planlanıyor. Aynı zamanda 8 derslikli bir anaokulunun da proje çalışmaları devam ediyor.

Fethiye’de 16 derslikli İlkokul ve Modern Yemekhane

İl Müdürü Emre Çay’ın ikinci durağı Fethiye oldu. İlçeye kazandırılan yeni eğitim yatırımlarını yerinde inceleyen İl Müdürü Emre Çay, yapımında sona gelinen 16 derslikli Bozyer Şehit Ali Galip Met İlkokulunu ziyaret etti. Ardından yapımı tamamlanarak modern mutfağı ve 200 öğrenci kapasiteli yemek salonuyla öğrencilerin hizmetine sunulan Esenköy İlkokulu Yemekhane Binasında incelemelerde bulundu. Ayrıca Fethiye’de yapılması planlanan ve yatırım programına alınan 3 anaokulu ile toplam 24 derslik okul öncesi eğitimine kazandırılmış olacak.

Köyceğiz’e Yeni Eğitim Kompleksi

İl Müdürü Emre Çay’ın sonraki durağı ise Köyceğiz ilçesi oldu.  İlçede yapımında sona gelinen 16 derslikli Köyceğiz Anadolu İmam Hatip Lisesi, Öğrenci Pansiyonu ve Spor Salonundan oluşan Eğitim Kompleksinde incelemelerde bulundu. İlçeye kazandırılan Köyceğiz Anadolu İmam Hatip Lisesi Eğitim Kompleksi, yeni modern mimarisi, sportif ve sosyal alanları ve 100 öğrenci kapasiteli pansiyonu ile 2023-2024 eğitim öğretim yılında hizmet vermeye başlayacak.

İl Genelinde Çalışmalar Sürüyor

Okulların depreme karşı daha güvenli hale getirilmesi ve büyük onarım çalışmaları ile modern eğitim yuvalarına dönüştürülmesi adına il genelinde çalışmalar aralıksız devam ediyor. Yık /Yap Projesi kapsamında yapılan okulların modern bir eğitim ortamı sunması hedefleniyor.

Bodrum’a 200 Yataklı Modern Uygulama Oteli ve Halk Eğitim Merkezi

Bodrum’un Mumcular Mahallesinde depreme dayanıksız olduğu için yıkılan Fuat Erten İlkokul ve Ortaokulun eski binasının arsasına, 24 derslikli bir ilkokul yine 24 derslikli bir ortaokul inşaatına başlandı. Ayrıca 8 derslikli anaokulu da Mumcular Mahallesine kazandırılmış olacak. Bodrum’da otelcilik meslek lisesinin yerine yapılacak olan 16 derslikli meslek lisesi, 200 yataklı modern uygulama oteli için çalışmalara başlandı. 12 derslikten oluşacak Bodrum Halk Eğitim Merkezi de yatırım programına alındı. Tüm bu yatırımlara ek olarak 16 derslikli bir ortaokul ile toplam 36 derslikten oluşacak 5 yeni anaokulu da Bodrum’a kazandırılacak.

Marmaris İlçesinde Fen Lisesi ile Birlikte 7 Okul Yapılacak

Marmaris ilçesinde yık/ yap kapsamında yatırım programına alınan Evren Paşa İlk/Ortaokulu yerine toplam 32 derslikli ilk ve ortaokul binası yapılması için gerekli çalışmalar tamamlandı. Yatırım programına alınan eski okul binasının yıkımının tamamlanmasının ardından Yatırım, İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından ruhsat ve ihale süreçlerinin yakın zamanda gerçekleştirilmesi planlanıyor. Ayrıca Marmaris ilçesine yapılması planlanan 16 derslikli Fen Lisesi ve 200 öğrenci kapasiteli pansiyonun yapılacağı arsa için gerekli sürecin tamamlanmasının ardından ruhsat ve ihale süreci başlayacak. Marmaris ilçesine 16 derslikli ve 2 atölyeli meslek lisesi, 16 derslikli imam hatip lisesi, 100 kişilik pansiyon ve 8 derslikli anaokulu yapımı için hazırlıklarda son aşamaya gelindi.

Dalaman İlçesinde İki Yeni Lise

Dalaman ilçesinde 1 Anadolu Lisesi ve 1 Meslek Lisesi olmak üzere toplam 40 derslik ve 3 atölye yık/yap kapsamında yatırım programına alındı.

Datça’da 16 derslikli ortaokul yatırım programına alınırken, Ortaca ilçesine 12 derslikli bir ilkokul yapılacak. Menteşe ilçesine ise toplam 18 derslikten oluşacak 3 yeni anaokulu kazandırılacak.

Ula İlçesine 2 ilkokul yapılması için ihale süreci tamamlandı. 8 derslikli Kızılyaka İlkokulu ve 12 derslikli Karabörtlen Selahattin Göktuğ İlkokulunun yapım işlerinin tamamlanmasıyla 20 derslikli iki ilkokul ilçeye kazandırılmış olacak.

Yatağan ilçesinde yapımına devam edilen 24 derslikli Cumhuriyet Ortaokulunun da önümüzdeki günlerde tamamlanması bekleniyor.

Milas ilçesinde 48 derslikli 2 ilkokul ve 12 derslikli özel eğitim anaokulu ile 8 derslikli bir anaokulu yatırım programına alındı. Ayrıca eski tekel binası yerine yapılması planlanan 12 derslikli ortaokul için çalışmalar sürüyor.

“Güçlü Eğitim Güçlü Türkiye” Vurgusu

İl genelinde yürütülen eğitim yatırımlarının hız kesmeden devam ettiğini belirten İl Milli Eğitim Müdürü Emre Çay ” Yeni ve modern okullarda “Güçlü Eğitim, Güçlü Türkiye” mottosuyla il genelinde eğitim yatırımlarımız devam ediyor. Bakanlığımızın desteği, Valiliğimizin himayelerinde, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) koordinesinde geleceğimizin emanetçileri yavrularımızı güvenli, modern ve donanımlı okullarda eğitim alması adına tüm gayretimizle çalışıyoruz. Bu önemli yatırımların ilimize kazandırılmasında Başta Sayın Bakanımıza, Sayın Valimize ve Sayın Muğla Milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Ülkemize ve ilimiz eğitim camiasına hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.” ifadelerine yer verdi.

Trabzon Şehir Hastanesi 2025’te Hizmete Girecek

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Trabzon Şehir Hastanesi’nin 22 Şubat 2025 tarihinde hizmete açılacağını söyledi.

Bakan Karaismailoğlu, Trabzon Şehir Hastanesiyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Akyazı Stadyumu’nun yanında Türkiye’nin ve dünyanın en modern hastanelerinden birinin inşa edildiğini belirtti.

Bölgenin Sağlık Merkezi Olacak

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, hastanenin 280 bin metrekarelik alanda kurulduğunu ve 900 yatak kapasitesi olduğunu aktararak, şu ifadeleri kullandı:

“Altyapı çalışmalarımızda 1500 yatak kapasitesini esas aldık. Yani istenildiği anda 1500 yatak kapasitesine ulaşabilecek. Yapılan fizibilite çalışmaları sonucunda hizmet vereceği bölge özelinde belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda bünyesinde 181 yataklı genel hastane, 146 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 161 yataklı KVC Hastanesi, 151 yataklı Onkoloji Hastanesi bulunacak. Hastanede 33 ameliyathane ve 265 yataklı yoğun bakım üniteleri yer alacak. Trabzon Şehir Hastanesi bölgemizin sağlık merkezi olacak.”

Hafif Raylı Sistem Projesi Hayata Geçirilecek

Bakan Karaismailoğlu sözlerini, “Trabzon’a ne yapsak azdır ve yerindedir. Trabzon için çalışmaya devam edeceğiz. Bütün Bakanlıklarımız Trabzon için çok önemli projeleri hayata geçiriyorlar. Buradaki yaşam kalitesini yükseltmek, vatandaşlarımızın ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak üzere yoğun çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Şehir Hastanesine ulaşımı hızlandırmak için hafif raylı sistem projesini de hayata geçireceğiz. Böylece hemşehrilerimiz konforlu bir şekilde hastaneye ulaşmış olacak.” diyerek tamamladı.

Avrupa’da Konut ve Kira Fiyatlarının En Fazla Arttığı Ülke Türkiye

EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, Avrupa’da son bir yılda konut ve kira fiyatlarının en fazla arttığı ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekerek, barınma sorununun çözümü için öneriler sundu.

İnsanların bütçelerinden en büyük payı barınmaya ayırdıklarının altını çizen EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Barınmak artık ciddi bir mali yük haline geldi. Özellikle son birkaç senedir içinde bulunduğumuz enflasyonist ortam ve düşük faizler ülkemizde pek çok etkiye sebep oldu, olmaya da devam ediyor. Konut fiyatlarındaki artış, özellikle büyük şehirlerdeki yoğun nüfus ve ekonomik sorunlar ile birleştiğinde sorun çok yönlü derinleşiyor. Artan kira fiyatları, ara elemanların özelikle artan barınma maliyeti nedeni geçinememesine neden olduğundan büyük şehirlerde eleman bulmak sorun haline geldi.  Kira ve barınma sorununa çözüm önerileri üretirken, tüm önerilerin makroekonomik iyileşme ve stabilite ile desteklenmesi gerektiğini aklımızda bulundurmalıyız. Yüksek enflasyonda, kurlarda ve makro borçlanma pozisyonlarında iyileşme yaşanmadan alınacak her karar sürdürülebilir olmayacaktır. Ama yine de bu arada yapılabilecek hazırlıklar ve önlemler vardır.” dedi.

Türkiye’deki barınma sorununun, ülkedeki ekonomik, sosyal, kültürel faktörlerin kompleks etkileşimi nedeniyle oldukça karmaşık bir sorun olduğunu da vurgulayan Yazıcı, “Barınma sorununun çözümü için farklı öneriler ve çözüm yolları alternatifleri üretilebilir. Bunlardan bazıları;

  • Kamu yatırımları, sosyal konut projelerinin geliştirilmesi ve kentsel dönüşümde yapılabileceklerde ilk sırada yer alıyor. 
  • Yerel yönetimlerin barınma sorunu ile ilgili neler yapabileceği üzerinde çalışılma yapması gerekiyor.
  • Konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesini sağlamayacak yatırım sistemi oluşturulabilir. Konuttan kira geliri elde edilmesi, kurumsal hâle getirilerek,sivil toplum kuruluşları, vakıflar bu konuda teşviklerle özendirilebilir. Sadece kurumsal yatırımcılar değil ülkedeki barınma sorununa dair öneriler sunan, uygulamalar geliştiren STK’lar çözüme katkı sağlayabilir. Konut kiralama amaçlı bazı yapılar kurularak bunların kiralama amaçlı konut inşaa etmeleri ve kiralama yolu ile orta ve dar gelirli vatandaşa belli sürelerle mülk sağlaması projelendirilebilir. 
  • İmar yasalarının inşaat ruhsat  süreçlerini kısaltacak şekilde gözden geçirilmesi gereklidir. 
  • Gayrimenkul politikaları veya Gayrimenkul Planlamaları Kurulu, Gayrimenkul İhtisas Mahkemeleri Kurulabilir. Bu kurum tüm tarafların çıkarlarını ortak ve hızlı senkronize edecek düzenlemeleri hızla hayata geçirebilir.
  • Vatandaşlık için yabancıya satışın rakamları yükseltilip satış koşulları zorlaştırılabilir. Bu konuda eksik satış miktarı ile işlem yapan taraflar ağır şekilde cezalandırılabilir. 
  • Üretim modelleri ile ilgili geliştirmeler planlanabilir. Nüfusu büyük şehirler desantralize edilip, dağıtılabilir. 

Barınma sorununun çözümü için sunduğumuz önerilerle ilgili konunun taraflarınca çok boyutlu tartışılması ve çok yönlü düşünülerek kararlar alınması ve bu kararların acilen uygulanması gerekli. Ortak akılla politikalar oluşturulmalı ve planlamalar kısa orta ve uzun vadeli olarak geliştirilmeli. Uzun vadeli, çözüm odaklı ve insan merkezli en önemlisi de sürdürülebilir yaklaşımların benimsenmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu. 

Yazıcı ayrıca, kira fiyatlarında yaşanan astronomik artış için de “Kira kontratlarına tavan değer uygulaması yapılmalı, değerleme uzmanları da gayrimenkul kiralarında tavan fiyat uygulamasını belirlemeli. Gayrimenkulde vergi kaçışını önlemek alım ve satımlarda alınacak vergilerin gerçek değer üzerinden yapılmasını sağlamak bu alanda değerleri ve kiraların kontrat altına alınmasını sağlayacaktır. Evlerin boş durmasına izin verilmemeli. Kira kontratlarının e-devlet üzerinden yapılması, buradaki kira değerinden vergi alınması ve fahiş artışın yanı sıra vergi kaybının önlenmesi sağlanabilir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Seramiksan, Renklerin Enerjisini Yüzeylere Taşıyor

Güneşin sıcaklığını hissettirmeye başlamasıyla, dekorasyon yenileme sezonu da açıldı. Yaşam alanlarını yeniden tasarlayanlar, tercihlerini belirlemeden önce renklerin ruh hallerindeki yansımalarına odaklanıyor. Seramiksan ise renklerin enerjisini karo ve vitriye serileriyle mekanlara taşıyor.

Renklerin psikolojik etkisi, insanların yaşam alanlarını tasarlarken seçtikleri dekorasyon unsurlarına da yön veriyor. Verywell Mind’ın açıkladığı, 30 farklı ülkeden yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre, katılımcıların %43’ü beyaz rengi rahatlama ve ferahlıkla ilişkilendirirken, yeşil %39’unda memnuniyet duygusunu öne çıkarıyor. Siyah, katılımcıların yarısından fazlasının hüzünle bağlantı kurmasına aracılık ederken, baharın kendini hissettirdiği bugünlerde turuncu rengi ise neredeyse iki kişiden birine (%44) neşeyi çağrıştırıyor. Zengin renk paletini karo ve vitrifiye serileriyle yaşam alanlarına taşıyan Seramiksan ise renklerin enerjisinin hem zihinsel hem de fiziksel etkilerine dikkat çekiyor. 

Vitrifiye ve karo serileriyle renklerin enerjisini iç mekanlara taşıyor

Seramiksan Pazarlama Müdürü Görkem Helvacıoğlu konuya dair düşüncelerini şu sözlerle aktarıyor: “Renkler, insanlarda ruh halini değiştirebilen bir güce sahip. Öyle ki giyilen kıyafetten kullanılan arabaya, ofis ya da evdeki eşyalara kadar çevremizdeki objelerin renkleri, o günkü modumuzu belirliyor. Seramiksan olarak biz de renklerin enerjisini Bumpy serisiyle yüzeylere, Aura lavabo koleksiyonumuzla ise banyolara taşıyoruz. Böylece farklı estetik beğenilere ve ruh hallerine hitap ederken, aynı zamanda yaşam alanlarını konforlu mekanlara dönüştürüyoruz.”

Görkem Helvacıoğlu’’dan edinilen bilgilere göre 10×30 veya 10×40 cm ebatlarındaki Bumpy serisi, 11 farklı renk seçeneğine sahip. Bu renkler arasında beyaz, siyah, vizon, açık gri, antrasit, kül mavisi, mercan, gri, adaçayı yeşili, hardal, krem ve sarı bulunuyor. Seri, farklı yüzey, renk ve ebatlarıyla dikkat çekerken, aynı zamanda modern tasarımıyla da iç mekanlarda estetik bir görünüm yaratıyor. Karo serisine, Aura lavabo koleksiyonu eşlik ediyor. Mat & parlak siyah ve beyaz, turuncu, kırmızı, yeşil, kahve gibi renk seçeneklerinden oluşan Aura lavabolar, yalın, ince ve modern hatlarıyla banyolara yenilikçi bir esinti katıyor.

2023 Mart Ayına İlişkin İşgücü Verileri Açıklandı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart 2023 işgücü verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre mart 2023’te mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10,0 seviyesinde gerçekleşti.

Hanehalkı İşgücü Araştırması Mart ayı anket uygulaması, ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde yapılamamıştır. Bu illerdeki örnek hane sayısının örneklem içerisindeki payı yüzde 4,4’tür. Mart ayı bülteninde yer alan sonuçlar anket uygulaması gerçekleştirilebilen iller üzerinden Türkiye bazında tahmin verecek şekilde ağırlıklandırma yapılarak hesaplanmıştır. Yapılan geçici yöntemsel değişiklik ile ilgili açıklamalar metaveri bölümünde sunulmuştur. Belirtilen illerde uygulama gerçekleştirilemediği için, depremin etkisi göstergelere yansıtılamamış olup ilerleyen dönemde alan uygulamasına başlanabilmesi ile birlikte geçmiş dönemlere ait deprem etkisinin ölçülmesi ile ilgili çalışmaların yapılması planlanmaktadır.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10,0 seviyesinde gerçekleşti

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 4 bin kişi artarak 3 milyon 508 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 10,0 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,1 iken kadınlarda yüzde 13,8 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı yüzde 48,2 oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 37 bin kişi artarak 31 milyon 462 bin kişi, istihdam oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 48,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,0 iken kadınlarda yüzde 30,7 olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı yüzde 53,6 olarak gerçekleşti

İşgücü 2023 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 41 bin kişi artarak 34 milyon 970 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 53,6 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,9 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 20,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,7 puanlık artış ile yüzde 20,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 15,2, kadınlarda ise yüzde 28,9 olarak tahmin edildi.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 44,5 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 0,2 saat azalarak 44,5 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 21,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 1,6 puanlık azalış ile yüzde 21,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,1 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,2 olarak tahmin edildi.

Mart Ayındaki Konut Satışlarının Yüzde 8,80’i Afet Bölgelerinde Yapıldı

Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin ardından afet bölgelerindeki inşaat faaliyetleri hız kazanırken, konut satışları da yeniden başladı. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan edinilen bilgilere göre geçtiğimiz ay Türkiye genelinde yapılan konut satışlarının yüzde 8,80’i afet bölgelerinde gerçekleşti. Bu illerin başında Kayseri gelirken, Global İnşaat Kurucusu ve Genel Müdürü Vedat Şimşek bölgedeki konut satışlarını ve inşaat faaliyetlerini değerlendirdi. 

Ülkemizde şubat ayında Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından afetten etkilenen çevre illerdeki inşaat faaliyetleri hızlanırken, konut satışları da yeniden başladı. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan edinilen bilgilere göre geçtiğimiz ay Türkiye genelinde yapılan konut satışlarının %8,80’i afet bölgelerinde gerçekleşti. Depremden etkilenen bölgelerde konut satışlarının en çok yapıldığı şehirlerin başında 2 bin 79 ile Kayseri gelirken, sıralamayı Gaziantep, Urfa, Diyarbakır ve Adana takip etti. Kayseri’nin konumu itibarıyla depremden ciddi ölçüde etkilendiğini, sonrasında da birçok artçı depremin meydana geldiğini söyleyen Global İnşaat Kurucusu ve Genel Müdürü Vedat Şimşek bölgedeki konut satışlarını ve inşaat faaliyetlerini değerlendirdi. 

Kayseri’de müstakil konutlara talep artıyor

Kayseri’deki konut alıcılarının tercihlerinin depremden sonra değiştiğini kaydeden Vedat Şimşek, “Kayseri’deki vatandaşlarımız artık deprem riskinin en az olduğu bölgelere taşınıyor. Süreç boyunca yüksek katlı binalara rağbetin azaldığını, bunun yerine ise müstakil evlere talebin yükseldiğini görüyoruz. Elbette bu eğilim Türkiye’nin diğer illerinde de var. Ancak İstanbul, İzmir gibi kalabalık şehirlerde bu seçenek pek mümkün olmadığı için, talep az katlı binalarda yoğunlaşıyor. Dolayısıyla gelecek dönemde inşa edilecek yapılarda deprem yönetmeliklerine yalnızca Kayseri’de değil, ülkemizin tüm şehirlerinde uyulması gerekiyor. Vatandaşlarımızın can güvenliğini böyle sağlayabiliriz. Örneğin, Avrupa Birliği Projesi kapsamında Adıyaman ve Malatya’da yaptığımız iki binamız da deprem yönetmeliğine göre inşa edildi. Yaşanan depremlerde de yıkılmadı” dedi. 

“Riskli bölgelerdeki inşaatlarda zemin testi yapılmalı”

Bir yapının inşaasında dikkat edilmesi gereken hususları paylaşan Vedat Şimşek, “Bir yapının inşasında öncelikle ilgili belediyeden alınan imar durumuna göre proje için alanında uzman teknik bir ekiple anlaşıp proje hazırlatılmalıdır. Projeler, şartnameler ve yönetmelikler dikkate alınarak doğru yapılmış zemin etüt raporu ile uyumlu tasarlanmalıdır. Mühendislikte çok fazla alternatif çözüm üretilebilir. Yeter ki siz yapacağınız yapıyı fizibilite çalışması neticesinde ekonomik açıdan yapılabilirliğine karar verin.

“Fay hattının geçtiği bölgelerde yapı inşasına izin verilmemeli”

Fay hattının doğrudan geçtiği bölgelerde yapı inşasına izin verilmemesi gerektiğini söyleyen Vedat Şimşek, “İnşaat süreci başlamadan önce yapılan testlerde zeminin sınıfı, yapısı, su seviyesi ile projede seçilmiş olan beton sınıfının tespiti ve zeminin taşıma kapasitesi gibi değerler belirlenmelidir. Öyle ki bu parametrelerden birinin eksik olması bile kabul edilebilen bir durum değildir. Dikkat edilmesi gereken husus İlim ve fennin ışığında yönetmelikler ve şartnamelere uygun doğru yapılmış zemin etüd raporu ile uyumlu yapılar tasarlamaktır.

 Ancak tüm bunları ölçmek ve doğru adımlar atmak deneyimli bir teknik ekiple mümkün. Biz de projelerimizde ilk adımdan itibaren alanında uzman ekiplerle çalışıyoruz” şeklinde konuştu. 

“Projelerimizde 3E kuralını uyguluyoruz”

Zemin etüd deneylerinin neticesinde hazırlanan rapora göre zemin ile uyumlu projeler hazırladıklarının altını çizen Global İnşaat Kurucusu ve Genel Müdürü Vedat Şimşek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Proje dizaynı yaparken inşaat mühendisliğinde geçerli olan 3E kuralını uyguluyoruz: Emniyet, ekonomi, estetik. Minimum maliyetle, sağlam ve görsel açıdan beğeni toplayacak yapılar tasarlıyoruz. Her bir yapıda bu kurallarda optimum noktayı yakalamayı hedefliyoruz. İnşaat sektörü yapım yöntemleri, şantiye sahasının zor şartları, istihdamın diğer sektörlere nazaran sürekliliğinin sağlanamaması işimizi bir kat daha zorlaştırıyor. Bu yüzden şantiye yetkililerini işinin ehli, yeterli tecrübe ve bilgi birikimine sahip kişilerden seçmeye özen gösteriyoruz. Doğru denetlenen binalar, afetlerde hasar alsa bile yıkılmaz. Ülke olarak da resmi kurumların öncülüğünde, mesleki kuruluşlar ve özel sektörle birlikte çalışarak uzun vadeli teknik ve finansal planlama yapılmak suretiyle yapılaşmaya gitmek gerekiyor.”