Ulusal ve uluslararsı birçok projeyle ön plana çıkan Mimar Şule Ertürk liderliğindeki Slash Architects, kurulduğu günden bugüne kadar 100’den fazla sağlık mekanı, muayenehane, klinik, ağız ve diş sağlığı merkezi tasarlayarak bu alanda öncü tasarım ekiplerinden biri olduğunu kanıtladı.
Profesyonel kariyerleri boyunca birçok sağlık yapısı tasarlayan Slash Architects, 10 yıldır süren profesyonel kariyeri sonunda edindiği tecrübeyle farklı alt kategorilerde ve halihazırda bu sektörde hizmet vermeye devam ediyor. Sağlık yapıları tasarımında uzun süredir deneyim kazanan Mimar Şule Ertürk’ün kimlik kattığı tüm mekanlar, mevcut gereklilikler doğrultusunda belli standartlara sahip olsa da birbirinden farklı tasarım çizgisine sahip. Slash Architects’in benimsediği yaklaşımı bağlama dair unsurlar, yönetmelikler, işveren istekleri, doktor alışkanlık ve ihtiyaçları gibi kişi veya ülke çapında birçok başlık beslemekte. Böylelikle Slash Architects, hem ortak tasarım diline hizmet eden hem de kendine has mekansallıklar geliştirmeyi başaran projeler kurguluyor ve sağlık yapılarının tasarımında, mekan olgusunun insan psikolojisine etkileri üzerine eğilmeyi önemsiyor. Bu veri tasarım anlayışlarına birçok açıdan yön veriyor. Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk için mekan ile ilişki; hasta psikolojisine, bazen bir hasta yakınına, personele veya hekimin bakışına göre oldukça değişebiliyor.
Bugüne kadar Slash Architects tarafından tasarlanan gerek uygulama gerekse konsept projeler Amerika, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’ya kadar ulaşmış vaziyette; diş kliniği, estetik klinik, saç ekim merkezi ve dental store şeklinde çeşitlilik gösteren projeleri, halihazırda ağırlıklı olarak klinik tasarımı kategorisinde devam ediyor. Farklı coğrafyalara uygun nitelikte mekanlar tasarlayan Slash Architects, aynı zamanda farklı kültürlere, yönetmeliklere, standartlara ve yaşayış biçimlerine hakim olmanın önemini vurguluyor. Özellikle uluslararası ölçekteki her deneyim ile, söz konusu bağlam ve konulara dair arketipleri anlamaya odaklandıklarının altını çizen Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk, mimarlığın ancak bu şekilde özümsenebilen bir olgu olduğuna inanıyor. Slash Architects ekibinin oldukça keyif aldığı- bu alt süreç her defasında, benimsedikleri tasarım yaklaşımının sınırlarını yeniden çizmelerine olanak tanıyor. Çünkü “yer”in sürece dahil ettiği birey ve toplum ölçeğindeki her bir parametre ve kazandırdığı her bir potansiyel, mimar ve tasarımcı olarak mimarların, daha fazla empati kurmasına ortam hazırlıyor. Bu dinamik, Slash Architects pratiğinde, tasarım edinimini güçlendiren ve insan odaklı tasarım yaklaşımımızı besleyen bir kazanıma dönüşüyor.
Farklı coğrafyalara uygun nitelikte mekanlar tasarlayacak olmak aynı zamanda farklı kültürlere, yönetmeliklere, standartlara ve yaşayış biçimlerine hakim olmayı beraberinde getirir. Tabii olarak projeyi en çok şekillendiren etmen, çevresel koşullar oluyor. Örneğin Slash Architects, Ortadoğu projelerinde gün ışığını kontrol edecek ve gölgelik alan kurgulayacak şekilde aksiyon alıyor. Karşılaşılan bir diğer alt başlık mahremiyet olgusu. Bu tanımın sınırları toplumdan topluma oldukça değişkenlik gösterdiği için tasarım kriterleri de etkilenmekte. Örneğin yine Ortadoğu’daki bir Slash Architects klinik projesinde, bekleme alanlarının cinsiyet kullanımına göre ayrıldığı bir mekan organizasyonu beklenmiş. Buna ek olarak mekana gelen hastaya bu çerçevedeki konfor koşullarını sunmak amacıyla, cephe doğramalarında sticker kullanarak görsel iletişimi kontrol altına alınmaya çalışılmış. Bir başka projelerinde dikkate alınan diğer bir tasarım girdisi de tüketim alışkanlıklarıyla ilgili. Slash Architects Paris’te tamamladıkları projede o kültürün tüketim alışkanlıkları doğrultusunda, cepheyi vitrin gibi çalıştırarak klinik ve bulunduğu yer arasında tanıdık bir görsel etkileşim yaratmaya çalışmış. Böylelikle yapılan mimari müdahale, hastayı içinde bulunduğu psikolojiden koparan ve onu rahatlatan bir avantaja dönüşmüş. Bu ve fazlası tüm veriler, Slash Architects’in butik tasarımlar ortaya çıkarmasına imkan tanıyor. Mekanın ve bağlamın kendine özgü verileri ve potansiyelleri mekan kimliğini oluştururken Slash Architects mimarları için en büyük etkenlerden biri.
Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk, sağlık mekanlarının tasarımında, lokasyon fark etmeksizin, referans alınması gereken en kritik değişkenin hasta psikolojisi olduğunu düşünüyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, her hastanın sağlık birimine gitme endişesi taşıdığı görülebilir. Slash Architects ekibi, bu çekinceyi, tüm projelerinde geliştirdikleri ortak yaklaşımın merkezinde konumlandırıyor ve “kendini iyileştirmek için varılan yer” algısı ile değiştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda kullanıcının; bulunduğu yere kendini ait hissedeceği, mekanı bütünsel algılayacağı, sirkülasyon rotalarını kolaylıkla okuyabileceği ve ulaşmak istediği alanın mümkün olduğunca görünür kılındığı net bir tasarım dili benimseniyor. Gelen hastalar için “bekleme” teması ve mekanın bu esnada yaşattığı deneyim de oldukça önemli. Bu hususta Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertrük amaçlarının, bekleyiş ve hassasiyet durumunda insan psikolojisindeki endişe durumunu iyi yönetecek, konforlu, sürprizli, rahatlatıcı, steril ama cana yakın bir ortam kurgulamak olduğunu söylüyor. Farklı oturum alternatifleri bulunan, çağımızın dijital ihtiyaçlarına cevap verebilecek, karşılaşmalara ortam sağlayabilecek, kitchenette gibi mekanlarla zenginleştirilmiş bekleme alanları kurgulanıyor. Informatif ekranlar, herkesin kullanabileceği notepad ler, şarj noktaları ile vakitlerini değerlendirmelerini, hasta olma fikrinden uzaklaşmaları sağlanmaya çalışılıyor. Bu ortak ele alış biçiminin yanı sıra, ülkeden ülkeye en çok değişen ve projeyi en çok etkileyen dinamiklerin başında yönetmelik ve mevzuatlar geliyor. Bu doğrultuda, farklı coğrafyalardaki kullanıcılar için idealize edilmiş kurallar Slash Architects ekinine tasarım yaklaşımını tekrar tanımlatıyor. Örneğin, diş ünitelerinin çevresinde hekim ve personelin ideal şekilde kullanabileceği minimum mesafe Türkiye’de ölçülerle belirlenmişken Viyana ve Avusturya’da böyle bir standardın tanımlanmadığını görülmüş. Bu minvalde, değişen metrekare gereksinimleriyle birlikte poliklinik içindeki kurgu da Slash Architects için daha esnek bir zemine oturmuş.
Slash markası, Slash Architects olarak onlarca seçkin sağlık projesi tasarlayarak elde edilen bir uzmanlığın meyvesi. Marka, sağlık mobilyaları sektöründeki özel tasarlanmış mobilyaların eksikliğine bir alternatif oluşturma isteğiyle ortaya çıkmış. Kullanışlılığı, sofistike tasarım diliyle birleştiren Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürksektöre yeni bir yorum getirmek istemiş. Mimari projelerinde sayısız doktorla çalıştıktan sonra gerçekçi ihtiyaç ve beklentileri öğrenerek ve sundukları çözümlerle bunları yerine getirebildiklerinden emin olduktan sonra, Slash olarak yalnızca kendine özgü tasarım diliyle değil, aynı zamanda yenilikçi çözümlerle de fark yaratmayı hedeflemişler. Ürünler global ölçekte sağlık mobilyaları sektöründe özel tasarım mobilya açığının kapatabildiği, kendine özgü sofistike tasarım diline inovasyonu dahil edebildiği ve kompakt çözüm sunabildiği için oldukça rağbet görüyor. Pazardaki bu ilginin bir diğer nedeni de ürünlerin resepsiyon bankosundan tedavi odası dolaplarına, toplantı noktalarından hasta deneyimini geliştiren hibrit mobilyalara kadar bir sağlık merkezindeki tüm alanlara hizmet veriyor olması. Slash Architects, bu ilgiye ve yeterliliğe dayanarak Slash’in sağlık mekanlarının geleceği olduğunu savunuyor.
Slash Architects’in, yurt dışında ve yurt içinde pek çok projesi ödüle layık görüldü; bu durum Slash Architectsmimarları için oldukça değerli. Amaçları insan odaklı ve güncel tasarım yaklaşımını gösterebilecekleri mekanlar üretmek. Yakın gelecekte Slash Architects, mimari bilgi ve yetisini Türkiye’de ve uluslararası ölçekte, hem sağlık mekanlarıyla hem de farklı fonksiyon ve temadaki işlerle ortaya koyarak devam ettirmek ve Slash mobilya markası ile sektördeki açığı kapatıp ürün yelpazelerini genişleterek tasarım dilini ve felsefesini daha çok kişiye duyurmak istiyor.