“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 35

Fabrika Çatısına Güneş Enerjisi Sistemi Kurulum Rehberi Yayımlandı

Güneş enerjisi yıllar içindeki yükselişiyle büyüleyici bir noktaya ulaştı. Yüzde yirmi bir verimliliğe ulaşan güneş panelleri, bugün enerji sektörünün hayalini gerçekleştirmiş oldu. 

Ülkemizde güçlü birçok üreticisi bulunan sektör müşterilerine yetişmekte zorlanıyor. Özellikle sanayi sektörü enerji maliyetlerini güneş enerjisiyle bertaraf etme yolunu seçti. Bu konudaki soruların gittikçe artması üzerine SolarKonsept, Fabrika Çatısına Güneş Enerjisi Sistemi Kurulum Rehberi’ni yayımladı.

Çatı Güneş Enerjisi Sistemi Kurulumunda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Öncelikle mühendislik hizmeti alarak başlamanız gerekmektedir. Enerji ihtiyacınız proje bütçesi, çevresel koşullar belirlenerek 10 yıllık enerji üretiminizin simülasyonuna bakınız.

Sözleşmeler ve garanti şartlarını belirleyiniz: Güneş panellerinin garanti süresi en az 10 yıl olmalıdır. Verimlilik garantisi ise 25 yıldır. 

Fabrikalarda Güneş Paneli Seçimi:

10 yıl tam garanti ve 25 yıl verimlilik garantisi veren ürünleri kullanarak başlayınız. En başta belirttiğimiz gibi bu basit bir satın alma değildir. Kullanacağınız malzemelerde 25-40 yıl devrede olmasını planlayınız.

Fabrika Çatısı Güneş Enerji Sistemi Maliyeti Nedir?

Sistemin enerji ihtiyacına göre değişmekle beraber. Orantısal düşünmeniz koşuluyla… 1MW enerji santralinin maliyeti 700-750.000 dolardır.

Fabrika Çatı GES Kendini Kaç Yılda Amorti Eder?

Fabrika çatısına kuracağınız güneş enerji sisteminde hedef süreniz 4 yıl olmalıdır. 4 yıldan kısa zamanda kendini amorti edecekse hemen kurmanızı öneririz. 5-6 yıla kadar plan yapılabilir.6 yılı geçeceğini varsayıyorsanız dikkatli düşünmenizde fayda vardır.”

“Yatırımcıların güneş enerjisini, satın alma işi olarak görmesi birçok projede zarar görmelerine neden oldu.”

Proje yöneticisi Ali Kemal Tut, “Bu rehberdeki amacımız güneş yatırımcılarının kafasındaki soruları azaltmak, yetkinliği olmayan satıcılardan korunmalarını sağlamak. Birinci sınıf hizmet almanın yollarını yatırımcıya anlatmak… Burada en önemli konu güneş enerji santrallerinin kurulumu başından sonuna kadar mühendislik işi… Yatırımcıların güneş enerjisini, satın alma işi olarak görmesi birçok projede zarar görmelerine neden oldu. Sanayicilerimizin de güneş enerjisi sisteminin fabrika çatısında kırk yıllık bir hayat sürdüreceğini ve şu an sahip olduğumuz teknik altyapı – malzeme kalitesiyle, bunun son derece kolay olduğunun farkında olması gerekmektedir. Yeter ki tercihler, mühendislik ve birinci sınıf malzeme üzerinden yapılsın.” şeklinde konuştu.

Güneş enerjisi önümüzdeki otuz yılın önde gelen sektörlerinden biri olacak. Kimsenin bundan kuşkusu kalmadı. Ülkemizdeki gelişiminin de umut verici düzeyde olduğunu belirtmekte fayda var. Yenilenebilir enerjinin aydınlık geleceği, çoktan gelmiş gibi görünüyor.

Konut Satış Adetlerinde En Çok Azalma Yaşanan İlçeler Beyoğlu, Beylikdüzü, Bakırköy ve Fatih

EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Eylül Helin Gül, Kahramanmaraş Depremi Sonrası İstanbul’da Konut Satışlarını mercek altına aldı. Konut satış sayılarındaki 2022/2023 Mart ayları verilerine göre, Beykoz, Çatalca, Şile’de satışlar artarken, konut satış adetlerinde en çok azalma yaşanan ilçeler ise; Beyoğlu, Beylikdüzü, Bakırköy ve Fatih oldu.

EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Eylül Helin Gül, “2022 ve 2023 yılı TÜİK tarafından açıklanan İstanbul Konut Satış Sayılarına bakıldığı zaman, 2022 ve 2023 yılları Mart aylarını aralarında kıyasladığımızda İstanbul’daki konut satışlarının %24 oranında azaldığını görüyoruz. İki yılın ilk 3 ayının toplam satışlarını kıyasladığımızda bu rakam %12’lere düşüyor.“ dedi.

İstanbul
 OcakŞubatMart2022 Mart / 2023 Mart 
2022 15.110  18.752  23.974 -24%
2023 17.415  14.980  18.166 

İstanbul İlçeleri Konut Satış Sayıları (2022-2023) (TÜİK)

İlçeler OcakŞubatMart2022 Mart / 2023 Mart İlçeler OcakŞubatMart2022 Mart / 2023 Mart 
Adalar2022 3325-20%Kartal2022466654803-5%
2023  202023727538762
Arnavutköy2022296333472-35%Kağıthane2022495591726-32%
20232612433072023467347494
Ataşehir2022295371520-27%Küçükçekmece2022415508581-14%
20233833283822023560421502
Avcılar2022412606644-34%Maltepe20223905466728%
20234543354222023537438728
Bahçelievler2022492719902-33%Pendik2022606771952-18%
20235435086062023726609783
Bakırköy2022220331432-43%Sancaktepe2022498541793-20%
20232802372462023726519636
Bayrampaşa2022228230277-18%Sarıyer2022128175214-1%
20231851822272023145159211
Bağcılar2022274297399-24%Silivri2022344411503-9%
20232492573052023376372457
Başakşehir202252671480718%Sultanbeyli202223224429121%
20236686389542023264237351
Beykoz2022383345129%Sultangazi2022361438571-19%
20232341001032023427361462
Beylikdüzü202283710291407-47%Tuzla2022348354591-7%
20238237857462023369454552
Beyoğlu2022212220289-49%Zeytinburnu2022324403500-31%
20231991281462023347344345
Beşiktaş2022144244294-34%Çatalca202231556226%
20232051471952023386778
Büyükçekmece2022506524697-16%Çekmeköy2022387495602-11%
20234524215882023408365535
Esenler2022172382456-37%Ümraniye20225227501013-38%
20233103012862023627487626
Esenyurt2022244326213470-35%Üsküdar2022372440536-28%
20232486216522432023378377384
Eyüpsultan2022308430560-34%Şile202269698314%
20233333083682023987395
Fatih2022370430600-41%Şişli2022281435531-28%
20233812663522023392333382
Gaziosmanpaşa2022394461569-27%
2023426331418
Güngören2022174243246-17%
2023211173203
Kadıköy2022488621839-21%
2023701612666

Bu verilere göre 2022/2023 yılı Mart ayları itibari ile konut satış adetlerindeki en çok azalma yaşanan ilçeler isesırası ile Beyoğlu, Beylikdüzü, Bakırköy ve Fatih olduğunu da sözlerine ekleyen Gül, “Bu ilçelerin ortak özelliklerine bakıldığında, fay hattına yakın olan ilçelerden oldukları ya da 1999 depremi öncesi inşa edilmiş yapı stoku açısından yoğun ilçeler arasında oldukları görülmekte.   İPA’nın çalışmalarına göre İstanbul’da deprem riski Avrupa Yakası’nda Haliç ile Küçükçekmece Gölü arasındaki geniş bölgeye, sahil hattında Bakırköy, Zeytinburnu ve Fatih ilçeleriyle meskûn nüfus yoğunluğu yüksek olan Bahçelievler, Güngören, Bağcılar, Esenler, Bayrampaşa ve Küçükçekmece ilçelerini kapsayan bir alanı tehdit etmekte olduğu, Anadolu Yakası’nda ise sahil şeridi boyunca, özellikle eski yapı stokunun yoğun olduğu alanlarda öne çıkmakta olduğu belirtilmiştir. 

Beylikdüzü, Bakırköy ve Fatih İPA tarafından belirlenen risk haritası üzerinde

Konut satış sayılarındaki 2022/2023 Mart ayları verileri ve yukarıda belirtilen deprem bakış açısı tarafından incelendiğinde %40’tan fazla düşüş yaşanan ilçelerden Beylikdüzü, Bakırköy ve Fatih’in İPA tarafından belirlenen risk haritası üzerinde olduğu, Beyoğlu’nda ise 1999 öncesi yapılaşmanın fazla olduğu ve İstanbul’un meskun yerleşiminin yoğunlukta olduğu bölgelerden birisi olması neden olarak gösterilebilir. Oransal olarak %24’ten fazla düşüş yaşayan ilçeler ise Ataşehir, Avcılar, Bahçelievler, Bağcılar, Beşiktaş, Esenler, Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Zeytinburnu, Ümraniye, Üsküdar ve Şişli olmuştur. Bu ilçelerden Avcılar, Bahçelievler, Zeytinburnu ve Üsküdar ilçeleri İstanbul’un deprem riski haritalarında yüksek riskli alanlar olarak görülen ilçelerdir. Bu ilçelerin sahile yakınlığı, zemin özelliklerinin yerleşime uygun olmaması ve fay hattına olan yakınlığı deprem riskini artırmakla birlikte, diğer ilçelerdeki  Bağcılar, Beşiktaş, Esenler, Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Ümraniye ve Şişli ilçelerindeki gibi meskun nüfusun yoğunluğu da deprem riskini artırmaktadır. 

İstanbul’un depreme en dayanıklı ilçeleri Sarıyer, Başakşehir, Şile ve Çekmeköy 

Konut satış sayılarındaki 2022/2023 Mart ayları verilerindeki değişime baktığımızda Beykoz, Çatalca, Şile gibi açık alan bakımından yoğun bölgelere sahip olan ilçelere yönelim olduğu ve bu ilçelerin normal dışı arttığı görülebilmektedir. Uzmanlar  İstanbul’un depreme en dayanıklı ilçeleri olarak Sarıyer, Başakşehir, Şile, Çekmeköy ve Beykoz‘u açıklamışlardır. Satışlarda bu açıklamaların etkileri görülebilmektedir.  İstanbul’un kuzey ilçeleri içerisindeki konut projelerini incelediğimizde deprem sonrası artan talebin daha çok az katlı müstakil evlerde ve depreme dayanıklı olarak pazarlanan konut projelerine yöneldiği ve bu projelerde fiyat artışları olduğu tespit edilmiştir.” şeklinde konuştu. 

Boğaziçi-Yeşilyurt Atıksu Arıtma Tesisi İnşaatı Tamamlandı

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından İslahiye ilçesinde kazandırılan Boğaziçi-Yeşilyurt Atıksu Arıtma Tesisi projesinin inşaat çalışmaları tamamlandı.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaski Genel Müdürlüğü tarafından betonarme yapıları tamamlanan, mekanik-elektrik imalatları devam eden İslahiye Boğaziçi-Yeşilyurt MADAD Atıksu Arıtma Tesisi, hizmet vermeye başlamak için gün sayıyor. 

Yapımına deprem öncesi başlanılan İslahiye Boğaziçi-Yeşilyurt Atıksu Arıtma Tesisi bölgede meydana gelen afetlerden hasar almadı. Arıtma tesisi hizmet vermeye başladığında, Yeşilyurt, Boğaziçi, Altınüzüm, Tandır, Kayabaşı, Hasanlök, Yağızlar Mahalleleri ile depremden sonra yapılan geçici yerleşimler ve bölgede yapılacak kalıcı konutlara hizmet verecek. Avrupa Birliği müktesebatına uygun, azot ve fosfor giderimi olan, gelişmiş teknoloji ile yapılan arıtma tesisi ile çevrenin ve halk sağlığının korunması hedefleniyor. 

21 bin metre kare alana yapılan arıtma tesisi ile birinci kademede 34 bin kişiye, ikinci kademede 51 bin kişiye hizmet vermesi planlanarak 2051 yılına kadar bölgenin ihtiyaçları karşılanacak. Tesise gelecek atık suların tamamı ilgili standartlara uygun olarak arıtımı yapılarak Deliçay Deresi’ne deşarj edilecek.

Yapı Ruhsatı Verilen Binaların Sayısı 2023’ün İlk Çeyreğinde Yüzde 0,7 Arttı

İstanbul’da kentsel dönüşüm faaliyetleri hızlanırken, çalışmaların yoğunlaştığı bölgelerin başında Ümraniye geliyor. İlçede yakın zamanda kurulan kentsel dönüşüm ofisinde konuya dair bilgilendirme çalışmaları yapılmaya başlarken, tespit edilen 3 bin 122 riskli binadan yıkılması gereken 196 riskli yapının 105’inin yasal süreci tamamlandı. Yerleşimin olmadığı 91 binanın da yıkılması bekleniyor. 

Şubat ayının başında Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelen depremlerin ardından Türkiye genelinde kentsel dönüşüm faaliyetleri hızlanırken, yapı ruhsatı alan güvenli binaların sayısı da arttı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, 2023’ün ilk çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların sayısı yüzde 0,7 artarken, toplam yüzölçümünün yüzde 53’ünü konutların oluşturduğu kaydediliyor. Kentsel dönüşüm çalışmalarının büyük bir kısmı ise nüfusu yoğun olan ilçelerde gerçekleştirilirken, bunların başında Ümraniye geliyor. İlçede yakın zamanda kurulan kentsel dönüşüm ofisinde kentsel dönüşümle ilgili bilgilendirme çalışmaları yapılmaya başlanırken, tespit edilen 3 bin 122 riskli binadan yıkılması gereken 196 riskli yapının 105’inin yasal süreci tamamlandı. Yerleşimin olmadığı 91 binanın da yıkılması bekleniyor. 

Ümraniye’de kentsel dönüşüm faaliyetleri kapsamında eski binaların yeniden inşa edilmesini sağlayan Duman Grup GYO Kurucusu Erdinç Duman, bölgedeki gayrimenkul yatırımlarını, arsa değerlerini ve kentsel dönüşüm faaliyetlerini paylaştı. 

Var olan gayrimenkullerin değerini 8 ila 10 kat artırıyorlar 

Kentsel dönüşümün vatandaşlar için hem maddi hem de manevi açıdan fayda getirdiğini söyleyen Erdinç Duman, “Günümüzün ekonomik koşullarında ev almanın zorlaştığını biliyoruz. Kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda orta ve dar gelirli kişilere dairenin dörtte biri fiyatına arsa satıyoruz. Ümraniye’deki kentsel dönüşüm çalışmalarımızla temiz, güvenilir ve sağlam evler sunuyoruz. Aynı zamanda var olan gayrimenkulleri de 8 ila 10 kat daha değerli hale getiriyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl metrekaresi beş bin TL olan arazilerimiz, kentsel dönüşüm başladıktan sonra 20 ila 25 bin bandına çıktı. Bu değer aralığının gelecek dönemde süratle artacağını ve 40 – 50 bin bandına ulaşacağını öngörüyoruz” dedi. 

Ev sahiplerini mağdur etmeyecek müteahhitlerin seçilmesi gerekiyor

Ümraniye’de ikamet edenlerin kentsel dönüşüm sürecinde takip etmeleri gereken adımları da paylaşan Duman Grup GYO Kurucusu Erdinç Duman, “Kentsel dönüşüme başlamak isteyen vatandaşların öncelikle bir danışmanlık ofisine başvurmaları gerekiyor. Çünkü danışmanlık şirketleri, ev sahipleri bilmese bile bulundukları adadaki komşularının listelerine sahip olabiliyor. Bu sayede bölgedeki evleri tek tek dolaşarak kentsel dönüşümün faydalarını anlatıyor, onları toplantı yapmaya ikna ediyor. Talep doğrultusunda inşaat ve müteahhit şirketlerini araştırıyor, ev sahibini mağdur etmeyecekleri seçiyor. Biz de ekibimizdeki kentsel dönüşüm hakkında hukuki süreçlere hakim bilirkişiler ile hareket ediyoruz. Birlikte araştırma gerçekleştiriyor, sözleşmeleri güvenli bir şekilde yapıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Kentsel dönüşüm en az 1 yıl sürüyor

Kentsel dönüşümün en az bir yıl sürdüğünü aktaran Erdinç Duman, “Kentsel dönüşüm sürecinde insanların bir araya gelerek ortak paydada buluşması vakit alabiliyor. Bu da süreci uzatıyor. Resmi sözleşme süreci bittiğinde bir buçuk yıl içinde 80 ila 100 konutun yapımı da tamamlanabiliyor. Duman Grup GYO olarak yakında açacağımız kentsel dönüşüm bilgilendirme ofisimizle bu zaman dilimini hızlandırmayı planlıyoruz. Şu an bölgedeki rakiplerimiz aracılık yapıyorken, biz komisyonsuz büyük alım satımlar yapıyoruz. Halihazırda 4 bin 500 yatırımcımız var. Danışanlarımızı kârlı yatırımlarla doğru tercihlere yönlendiriyoruz” şeklinde konuştu. 

Sagist Grup, Fildişi Sahilleri’ne AVM Yatırımı Yaptı

Lüks mobilya tasarımı alanında hizmet veren Sagist Grup, Fildişi Sahilleri’nin başkenti Abidjan’da hayata geçirilecek Alışveriş ve Eğlence Merkezi (AVM) yatırımı yaptı. Bu yılın sonunda devreye alınması planlanan yatırımın bedeli ise 44 milyon dolar.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Grup küresel ölçekli büyüme stratejisini Fildişi Sahilleri’nin başkenti Abidjan’da yaptığı Lagoon AVM ve eğlence merkezi yatırımıyla sürdürüyor. Modern mimarisi ve lüks detaylarıyla dikkat çekecek olan Lagoon AVM, 1.500 metre karelik çatısıyla Afrika kıtasının en prestijli restoran ve eğlence merkezine de ev sahipliği yapacak.

44 milyon dolarlık yatırımla tamamlanması planlanan Lagoon AVM’nin yılsonunda hizmete girmesi planlanıyor. Sagist Grup Başkanı Metin Durmaz, Fildişi Sahilleri’nin ve başkent Abidjan’ın özellikle Fransa’nın önde gelen isimlerinin tercih ettiği önemli bir tatil merkezi olduğunu söyledi.

Durmaz, “Küresel ölçekte lüks mobilya ve otel mobilyası alanında öncü bir marka olarak, Afrika Kıtası’nın ‘yeni cazibe merkezini’ inşa ediyoruz. Lagoon AVM, dünyaca bilinen lüks markalara ev sahipliği yapacak ve biz Sagist Grup olarak bu markaların birçoğuyla anlaşmalarımızı yaptık. Burası sadece bir AVM değil, eşsiz tasarımı ve eğlence merkeziyle Batı Afrika’nın en yeni cazibe ve çekim merkezi olacak” dedi.

Kesintisiz Güç Kaynağının Vazgeçilmez Adı: Germen UPS

Türkiye’nin önde gelen Kesintisiz Güç Kaynağı (UPS-KGK) üreticilerinden Germen Elektronik, alanında sunduğu geniş ürün hacmiyle hizmet vermeye devam ediyor.

1994 yılında yüksek teknolojili güç sistemleri tasarlamak amacıyla kurulan Germen Elektronik, dünya çapında kalite anlayışıyla ISO 9001 kuralları ile tasarladığı ürün yelpazesinde; Kesintisiz Güç Kaynağı (UPS) Sistemleri, Voltaj Regülâtörleri, Doğrultucular, DC Güç Kaynakları, Akü Şarj Cihazları, İnvertörler, Rack Kabin Modüler UPS Sistemleri barındırıyor. 

Müşterilerine kaliteli, hızlı ve güvenilir enerji çözüm hizmeti sunan Germen UPS, kurulduğu günden itibaren teknolojik gelişmeleri takip ederek var olduğu her döneme ayak uyduruyor. Son olarak geçmişten bugüne yüksek ivme kat ederek dünyadaki en üst teknolojili cihazları sunan firma, bölge bayi ve teknik servisleriyle de başarısına güç katıyor.

29 Yılı Aşkın Süredir Değişmeyen Kalite Anlayışı

Sürdürülebilir verimli enerji çözümleri konusunda ilerlemesini sürdüren Germen UPS, yaşamın her alanında önemli bir ihtiyacı karşılayan enerjiyi, sessiz, sorunsuz ve kesintisiz kullanım imkânı sağlıyor. Farklı ölçeklerdeki tüm projeler için destek veren firma, müşterilerinin ihtiyacına yönelik deneyim sunuyor. 29 yılı aşkın süredir kaliteli hizmet anlayışını değiştirmeden varlığını sürdüren Germen Elektronik, her geçen gün bünyesine inovasyon katmaya devam ediyor.

Dünya çapında kalite anlayışına sahip bir tasarımcı ve üretici olan Germen UPS, daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmak için önderlik ettiği yüksek teknolojiyi, müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutarak Uluslararası Marka olmak adına satış ve satış sonrası hizmetleri en iyi şekilde sunarak daha da büyümeyi amaçlıyor. 

Geniş Ürün Yelpazesi, Onaylı Kalite Belgeleriyle Birleşti

Güç elektriği konusunda güncel gelişmeleri takip eden firma, On-Line ve Line-Interactive özellikli, 1 Fazlı ve 3 Fazlı Kesintisiz Güç Kaynakları başta olmak üzere, Voltaj Regülatörleri, Doğrultucular, DC Güç Kaynakları, Frekans Konvertörleri, İnvertörler, Akü Şarj cihazları ve Aküler gibi ürünlerin satışını yapıyor. 

Germen UPS ürünlerini ISO 9000:2015 – Kalite Yönetim Sistemi, ISO 45001:2018 – İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 1002:2018 – Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi, TSE-HYB Hizmet Yeterlilik Belgelerine sahip olan firma, sunduğu satış sonrası hizmetleri sayesinde de müşterilerine kalite anlayışını kanıtlıyor. 

Yeni Amblem Geleceğine Işık Tutuyor

Germen UPS, 2023 yılı itibariyle, sektördeki yerini ve müşterisi ile olan bağını geliştirmek, büyütmek için başta Logosu ve Kurumsal Kimlik renkleri olmak üzere bir değişim sürecini başlattı. Firma, temelini Türk El Sanatları Motiflerindeki “El-Parmak” deseninden alan gücü, kuvvet, kudret, verimlilik ve üretkenliği ifade eden motifleri, elektronik devreler ile birleştirilerek; sade-modern-güçlü yeni amblemi ile geleceğine ışık tutuyor.

İstanbul’daki Deprem Göçü Son 20 Yılın Zirvesinde

Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, İstanbul’da yaşanan deprem göçünün son 20 yılın zirvesine ulaştığını belirtti.

Endeksa’dan yapılan açıklamada değerlendirmeleri yer alan Öğüt, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından İstanbulluların bir yandan kent içinde daha az riskli semtlere taşınma arayışına girdiğini, diğer yandan ise şehir dışına göçün arttığını anlattı.

İstanbul’da yaşanan deprem göçünün son 20 yılın zirvesine ulaştığını kaydeden Öğüt, şu açıklamalarda bulundu:

“Hem salgın sonrası hem de deprem nedeniyle göçler hızla sürerken, bu hız konut fiyatlarını da artırmaya devam ediyor. Gerçekleşen deprem doğudan batıya büyük bir göç dalgası getirmeye başladı ve ilerleyen süreçte bu dalganın devam edeceğini öngörüyoruz. Herkesin ekonomik gücü bir anda bulunduğu ilçeden taşınmaya yetmeyebiliyor ama insanlar en azından aynı bölgede daha genç, yeni binaya taşınmak istiyorlar. Bu durum da yeni binalarda fiyatın artmasına sebep oldu. Konut piyasasını depremden önce ve depremden sonra diye ikiye ayırmak gerekir.”

Talep 0-4 yaş arası konutlarda yoğunlaştı

Görkem Öğüt, depremlerin ardından taleplerin en çok 0-4 yaş aralığındaki konutlarda yoğunlaştığını belirterek, bu nedenle söz konusu gruptaki konutların son bir yıllık satılık ve kiralık fiyat artışlarının bazı ilçelerde üç haneli rakamlara ulaştığını anlattı.

Yapay zekâ ile gayrimenkul değer hesabı yapan Endeksa’da gayrimenkul piyasa bilgilerinin yanı sıra bölgedeki nüfus, gayrimenkul dağılımı, demografik yapı, yaşam alanları ve ticari parametreler gibi pek çok önemli bilginin yer aldığını kaydeden Öğüt, şu ifadeleri kullandı:

“Kullanıcılar konum seçerek buradaki bölgesel deprem tehlikesi riskini de görebiliyor. Endeksa olarak bir deprem ülkesi olmanın bilinciyle bu konuyu her zaman çalışmalarımızın içerisinde tutuyoruz. Deprem tehlikesi riski de uzun zamandır sunduğumuz bir hizmet. Yapılan çalışmalara kendi uzmanlık alanımız çerçevesinde elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Kullanıcıların oturdukları bölgedeki deprem riskini öğrenerek önlem almalarına katkı sağlayabilmeyi diliyoruz. Bu alanda da platformumuzu geliştirmeye ve yeni veriler ile güncellemeye devam edeceğiz.”

Kaynak: Dünya Gazetesi

Malatya’da 8 Bin 799 Konutun İnşaatı Sürüyor

Kahramanmaraş merkezli depremlerden olumsuz etkilenen Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde yükselen 8 bin 799 adet Toplu Konut İdaresi (TOKİ) konutlarının inşaatı devam ediyor.

Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen 11 ilde evleri yıkılan veya ağır hasar görenlerin barınma ihtiyacını karşılamak için çalışmalar sürüyor.

AA’nın haberine göre; Depremlerden etkilenen kentler arasında yer alan Malatya’nın Yeşilyurt ilçesi İkizce Mahallesi’nde de etaplar halinde afet konutları yükseliyor.

Mart ayında temellerin atıldığı bölgede 6 etapta yapılacak 8 bin 799 konutun bir kısmının kaba inşaatı tamamlandı.

“Örnek dairemizi hazırlıyoruz”

Şantiye şefi inşaat mühendisi Suat Sezen, afet konutlarının yapımını hızla sürdürdüklerini söyledi.

Depremin ardından bulundukları bölgede temel çalışmalarına başladıklarını hatırlatan Sezen, sorumluluk alanlarında 3 etap halinde 3+1 büyüklüğünde 736 konut yapacaklarını ifade etti.

Sezen, şöyle konuştu:

“Şu an 16 temelimiz dökülmüş durumda, iki binamızın da kaba inşaat tamamlandı. Bir yandan temelleri döküyor, bir yandan da diğer imalatlarımızı devam ediyoruz. Konutları bir an önce yetiştirmeye çalışacağız. İnşallah ocak ayında çalışmalarımızı bitirmeyi planlıyoruz. Eylül ayı itibarıyla tüm kaba inşaatımızı bitirmiş olacağız. Şu an kaba inşaatı tamamlanan blokta örnek dairemizi hazırlıyoruz. Örnek dairenin iç imalatlarını yapıyoruz ve bunu diğer biten bloklarımıza uygulayacağız.”

Yaptıkları binaların çok sağlam olduğunu dile getiren Sezen, “TOKİ’nin tüm sisteminde radye temel ve tünel kalıp sistemi devrede. Şu an TOKİ, Türkiye’nin hemen hemen her yerinde de bu şekilde devam ediyor. Deprem konusunda çok hassas davranıyoruz. Denetimlerimizi aralıksız sürdürüyoruz.” diye konuştu.

Projenin detaylarını burada bulabilirsiniz.

Nazilli’de Gölet İnşaatı Başlıyor

Aydın’ın Nazilli ilçesinde hayata geçirilecek olan gölet projesinin inşaatı en kısa sürede başlayacak.

Devlet Su İşleri 21. Bölge Müdür Yardımcısı İnan Gündüz, beraberindeki ilgili teknik heyet ile birlikte, inşaat çalışmalarına başlanacak olan Kozdere Göleti mevkisinde incelemelerde bulundu. Bölgede incelemelerde bulunan yetkililer, sözleşmesi geçtiğimiz aylarda imzalanan projenin etüt çalışmasını gerçekleştirdi.

3 Bin 380 Dekar Arazi Sulanacak

Türkiye’nin önemli tarım kentlerinden olan Nazilli ilçesine yapılacak olan Kozdere Göleti zirai alanlara can suyu olacak. Devlet Su İşleri (DSİ) 21. Bölge Müdürü Emrah Köleoğlu’nun sene başında imzaladığı ‘Aydın Nazilli Kozdere Göleti ve Sulaması” işi sözleşme dahilinde Nazilli’ye ön yüzü membran kaplı kaya dolgu tipinde 41.5 metre yüksekliğinde Kozdere Göleti ve Sulama tesisi yapılacak. Ayrıca tamamlanmasının ardından tesis, 3 bin 380 dekar zirai arazinin sulanmasına hizmet edecek.

Akşehir Devlet Hastanesi Ek Bina İnşaatı Başladı

Konya’nın Akşehir ilçesinde hizmet veren devlet hastanesine yapılacak 150 yataklı ek bina inşaatı başladı. 

Kuruluş tarihçesi, 50 yataklı Belediye Hastanesi olarak hizmet vermeye başladığı 1953 yılına dayanan Akşehir Devlet Hastanesi, hayırsever Akşehirlilerin de katkılarıyla genişleyen ve büyüyen bir hizmet merkezi oldu. Sağlık Bakanlığı ile TOKİ tarafından 19 Şubat 2008 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde, Akşehir Belediyesi’nce tahsisi yapılan 38 bin metrekare yüz ölçümlü arsa üzerinde 200 yataklı yeni yerine taşınan Akşehir Devlet Hastanesi, Akşehir’e ve bölgeye hizmet vermeye devam etti. Son dönemde oluşturulan yeni Yoğun Bakım Üniteleri, Palyatif Bakım Ünitesi yanında Toplum Ruh Salığı Merkezi (TRSM) ile birlikte düzenlenen geçici ruhsatı 300 yataklı olarak yeniden düzenlenen hastanenin 150 Yataklı Ek Bina Yapım İşi İhalesi ise 2023 yılı Ocak ayı sonunda yapıldı.

Yaklaşık maliyeti 310 milyon lira olarak belirlenen iş için düzenlenen ihaleye 3 firma katıldı. En düşük teklifin 242 milyon 470 bin lira şeklinde onaylanma sürecinin ardından iş, ihaleyi alan firmaya teslim edildi. Yüklenici firmanın 29 Mayıs 2023 Pazartesi günü (dün) ilk kepçeyi vurmasıyla Akşehir Devlet Hastanesi Ek Bina inşaatına fiilen başlanmış oldu. İnşaatın, ihalede ön görülen süre olan 600 takvim gününde tamamlanması bekleniyor.

Kaynak: Pervasız

Ticaret Bakanlığı’ndan 33. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Fuarı Zuchex’e Destek

Ev ve mutfak eşyaları sektörünün Türkiye’de lider, Avrupa’da en büyük ikinci uluslararası ticaret buluşması olan Zuchex 2023, T.C. Ticaret Bakanlığı’nın desteklediği sayılı fuarlar arasındaki yerini aldı.

14 – 17 Eylül tarihlerinde 33.’sü gerçekleştirilecek Zuchex’e katılan yerli firmalar, Bakanlık tarafından sağlanan destekten yararlanarak, stand maliyetlerini aşağıya çekebilecek. Tüm ev ve mutfak gereçleri endüstrisini, Tüyap Beylikdüzü’nde toplam 100 bin metrekare alanda toplayan fuarın 2023 buluşmasına, yurtiçi ve yurt dışından 1200’den fazla katılımcı marka ile 45 bin profesyonel ziyaretçi bekleniyor. 

ZÜCDER (Züccaciyeciler Derneği) işbirliğiyle Eylül ayında düzenleyecekleri 33. Uluslararası Zuchex’in, T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen fuarlar arasındaki yerini bu yıl da aldığını açıklayan Tarsus Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, bu gelişmenin, fuara katılacak Türk firmalar için önemli bir avantaj sağlayacağını ifade etti. Ticaret Bakanlığı’nın yurt içindeki fuarları destek kapsamına alırken göz önünde bulundurduğu kriterleri Zuchex’in fazlasıyla karşıladığını vurgulayan Aytemur “Fuarımız, geçen yıl 150 ülkeden 9 binin üzerinde yurt dışı ziyaretçi ağırladı ve kendi özelinde tüm zamanların en yoğun yabancı ziyaretçi sayısına ulaştı” dedi. 

Aytemur; “Sektör için Eylül demek Zuchex demek”

Açıklamasında Zuchex 2023 hedefleriyle ilgili de bilgi veren Aytemur, ev ve mutfak eşyaları sektöründe faaliyet gösteren profesyonellerin, fuar ajandalarına mutlaka Zuchex’i dahil ettiğini söyledi. Aytemur açıklamasında; “Türkiye ev ve mutfak eşyaları sektörü nasıl ki her yıl ihracat rekorları kırarak yoluna devam ediyorsa, sektörün ülkesindeki lider fuarı Zuchex de buna paralel ilerliyor. Bugün geldiğimiz noktada, alanında Avrupa’nın en büyük ikinci ticaret fuarı konumundayız. 2023 buluşmasında, yurtiçi ve yurt dışından 1200’den fazla katılımcı marka ile 45 bin profesyonel ziyaretçi olacak. Uluslararası ev ve mutfak eşyaları endüstrisini, Eylül’de yine hareketli ve kazançlı bir fuar bekliyor” dedi. 

TÜİK Dış Ticaret Verilerini Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) nisan ayına ilişkin dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre; dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42,1 artarak 8 milyar 738 milyon dolara yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle Genel Ticaret Sistemi kapsamında oluşturulan nisan ayına ilişkin dış ticaret istatistikleri açıklandı.

Nisan Ayında Genel Ticaret Sistemine Göre İhracat yüzde 17,1, İthalat Yüzde 4,8 Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2023 yılı Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,1 azalarak 19 milyar 331 milyon dolar, ithalat yüzde 4,8 azalarak 28 milyar 69 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Nisan Döneminde İhracat Yüzde 3,0 Azalırken İthalat Yüzde 7,1 Arttı

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2023 yılı Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,0 azalarak 80 milyar 869 milyon dolar, ithalat yüzde 7,1 artarak 124 milyar 313 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Buna göre, ekonomik faaliyetler incelendiğinde, ihracatta nisanda imalat sanayisinin payı yüzde 94,8, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,1, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,6 oldu.

Ocak-nisan döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayisinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,6, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 olarak kaydedildi.

Nisan Ayında Enerji Ürünleri ve Altın Hariç İhracat Yüzde 17,2 Azalırken İthalat Yüzde 3,0 Arttı

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2023 Nisan ayında yüzde 17,2 azalarak 21 milyar 807 milyon dolardan, 18 milyar 50 milyon dolara geriledi.

Nisan ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 3,0 artarak 21 milyar 219 milyon dolardan, 21 milyar 865 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Nisan ayında 3 milyar 815 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 7,2 azalarak 39 milyar 914 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82,6 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta nisanda ara mallarının payı yüzde 73,2, sermaye mallarının payı yüzde 13,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 12,9 olarak hesaplandı. Ocak-nisan döneminde ise ara mallarının payı yüzde 76, sermaye mallarının payı yüzde 12,8 ve tüketim mallarının payı yüzde 11,1 oldu.

Dış Ticaret Açığı Nisan Ayında Yüzde 42,1 Arttı

Nisan ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,1 artarak 6 milyar 147 milyon dolardan, 8 milyar 738 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Nisan ayında yüzde 79,1 iken, 2023 Nisan ayında yüzde 68,9’a geriledi.

Dış Ticaret Açığı Ocak-Nisan Döneminde Yüzde 32,9 Arttı

Ocak-Nisan döneminde dış ticaret açığı yüzde 32,9 artarak 32 milyar 684 milyon dolardan, 43 milyar 444 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Nisan döneminde yüzde 71,8 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 65,1’e geriledi.

Almanya İhracatta, Rusya İthalatta İlk Sırada

Nisanda ihracatta ilk sırayı 1 milyar 590 milyon dolarla Almanya aldı. Bu ülkeyi 1 milyar 163 milyon dolarla ABD, 970 milyon dolarla Irak, 954 milyon dolarla İtalya, 945 milyon dolarla Birleşik Krallık izledi. Nisanda ilk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,1’ini oluşturdu.

Ocak-nisan döneminde de ihracatta ilk sırada Almanya yer aldı. Bu ülkeye 7 milyar 115 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Almanya’yı 4 milyar 751 milyon dolarla ABD, 4 milyar 177 milyon dolarla İtalya, 3 milyar 943 milyon dolarla Rusya ve 3 milyar 878 milyon dolarla Birleşik Krallık takip etti. Bu dönemde ilk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,5’ine karşılık geldi.

Nisanda ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Bu ülkeden yapılan ithalat 4 milyar 177 milyon dolar oldu. Bu ülkeyi 3 milyar 691 milyon dolarla Çin, 2 milyar 175 milyon dolarla Almanya, 1 milyar 153 milyon dolarla İtalya ve 1 milyar 117 milyon dolarla ABD takip etti. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,9’unu oluşturdu.

Ocak-nisan döneminde de ithalatta ilk sırayı Rusya alırken bu ülkeden 17 milyar 253 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Bu ülkeyi 14 milyar 136 milyon dolarla Çin, 9 milyar 482 milyon dolarla İsviçre, 8 milyar 757 milyon dolarla Almanya, 4 milyar 821 milyon dolarla ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,8’ine karşılık geldi.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre, nisanda bir önceki aya kıyasla ihracat yüzde 4,5, ithalat yüzde 1 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise nisanda geçen yılın aynı ayına kıyasla ihracat yüzde 9,6 azalırken ithalat yüzde 1,1 yükseldi.

İmalat Sanayisi Ürünleri İhracatı

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, “ISIC Rev.4” sınıflaması içinde yer alan imalat sanayisi ürünlerini kapsıyor. Nisanda bu sınıflamaya göre imalat sanayisi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,8 oldu. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 4 olarak kayıtlara geçti.

Ocak-nisan döneminde “ISIC Rev.4″e göre imalat sanayisi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,5 olarak hesaplandı. Aynı dönemde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,7 oldu.

Nisanda imalat sanayisi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 80 olarak belirlendi. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,7 olarak belirlendi.

Ocak-nisan döneminde imalat sanayisi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 77,4 olarak hesaplandı. Söz konusu dönemde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,3 olarak kayıtlara geçti.

Nisan Ayında İmalat Sanayinin Toplam İhracattaki Payı Yüzde 94,8 Oldu

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2023 Nisan ayında imalat sanayinin payı yüzde 94,8, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,1, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,6 oldu.

Ocak-Nisan döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,6, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Nisan Ayında Ara Mallarının Toplam İthalattaki Payı Yüzde 73,2 Oldu

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2023 Nisan ayında ara mallarının payı yüzde 73,2, sermaye mallarının payı yüzde 13,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 12,9 oldu.

İthalatta, 2023 Ocak-Nisan döneminde ara mallarının payı yüzde 76,0, sermaye mallarının payı yüzde 12,8 ve tüketim mallarının payı yüzde 11,1 oldu.

Özel Ticaret Sistemi Verileri

Özel Ticaret Sistemi’ne göre nisanda ihracat, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 19,6 azalarak 17 milyar 706 milyon dolar, ithalat yüzde 10,1 azalışla 25 milyar 888 milyon dolar oldu.

Nisanda dış ticaret açığı yüzde 20,6 artarak 6 milyar 782 milyon dolardan 8 milyar 182 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı Nisan 2022’de yüzde 76,5 iken geçen ay yüzde 68,4’e geriledi.

Özel Ticaret Sistemi’ne göre ihracat ocak-nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 6,1 azalarak 73 milyar 829 milyon dolara düşerken ithalat yüzde 4,6 artışla 116 milyar 948 milyon dolara ulaştı.

Ocak-nisan döneminde dış ticaret açığı yüzde 30,2 artarak 33 milyar 127 milyon dolardan 43 milyar 120 milyon dolara çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı Ocak-Nisan 2022 döneminde yüzde 70,4 iken bu yılın aynı döneminde yüzde 63,1’e geriledi.

İnşaat Sektörü Temsilcileri: ‘’Yabancıların Konut Yatırımları Artırılmalı’’

İnşaat sektöründen önemli temsilciler, üretim ve satışları artırıcı politikaların devreye alınmasını talep etti. Sektör temsilcileri aynı zamanda, yabancıların konut yatırımlarını artırıcı teşvikler yapılması gerektiğini belirtti.

Seçim sürecinin geride kalmasıyla birlikte yatırım ortamını iyileştirecek adımlara ihtiyaç olduğunu belirten inşaat sektörü temsilcileri, üretim ve satışları artırıcı politikaların hızla devreye alınmasını talep ederken; üretim maliyetlerinin dizginlenmesi, yatırımları artıracak destekler verilmesi ve kredi faizlerinin düşürülmesi çağrısı yaptı.

Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine göre; Sektör temsilcileri ayrıca yabancıların konut alımlarını artırmak için özellikle yakın ülkelerin teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Seçimin geride kalmasıyla birlikte en kısa zamanda hem ekonomik hem de idari açıdan yaşanan aksaklıkların çözüme kavuşturulmasını istediklerini belirten Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt, “Öncelikle yüksek maliyetlerin dizginlenmesi, yatırımları artıracak desteklerin verilmesi, üretim ve satışları artırıcı politikaların devreye alınması konusunda çalışmaların bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyoruz” dedi.

Konut sektöründeki yerli ve yabancı alıcıların seçim sonrası için pozisyon aldıklarına işaret eden BOSS4 İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş ise, söz konusu durağan sürecin ardından artık açıklanacak yeni reformların önem kazandığını belirtti.

Akkuş, “Artık hızla ekonomi gündemine dönülmeli. Kredi faizleri çok yükseldi. Oysa yeni yatırımların yapılması, fabrikaların açılması için kredi ulaşılabilir olmalı. Bundan sonra konut sektöründe hareketlilik olacağını düşünüyorum. Özellikle depreme karşı güvenli konutlar üretmek üzere kentsel dönüşüme ağırlık verilmeli” dedi ve ekledi:

“Yabancı yatırımcı tarafında ise Suudi Arabistan, Azerbaycan, Kuveyt, Bahreyn’den, Körfez ülkelerinden hareket bekliyoruz. Konut satışlarını attırmak için de yakın ülkeler teşvik edilmeli. Yerli talep için de kredi faizlerin yükselmemesi lazım. Aksi halde yatırımlar konut yerine döviz ve altına yönlenebilir.”

‘’Yapısal Reformlar Gündeme Alınmalı’’

Geride bırakılan süreçte yüksek maliyetler başta olmak üzere piyasalardaki dengesizliğin toplumun tüm kesiminin darboğaza girmesine neden olduğunu belirten İnsay Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Çulhalık da, bazı firmaların yüksek maliyetlerden dolayı yatırımlarını yavaşlatmayı tercih ettiğine dikkat çekti ve yeni dönemde bu piyasa hareketlerinin dengeye gelerek düzelmesini istediklerini söyledi.

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren de yaptığı açıklamada, deprem felaketinin yaralarının sarılmasına ve risk taşıyan bölgelerin hızla depreme hazırlıklı hale getirilmesine yönelik düzenleme ve eylemleri öncelikli gördüklerini belirtti.

Eren, “Mevcut kırılgan küresel ortamda ekonomimizin genelinde öngörülebilirliği sağlayacak, öne çıkan sorunlara karşı çözümler üretecek, yatırım ortamını iyileştirecek adımların hızla atılmasına ihtiyaç duyuluyor…Sürdürülebilir büyüme ve refah artışı hedefiyle ülke ekonomimizi güçlendirecek yapısal reformların gündeme alınmasını da bekliyoruz” dedi.

IC İçtaş, King Khalid Uluslararası Havalimanı’nın İhalesini Kazandı

IC İçtaş, ortağı Al Rashid Trading & Contracting Company (RTCC) ile birlikte Suudi Arabistan’ın başkentinde yer alan King Khalid Uluslararası Havalimanı’nın mühendislik ve yapım ihalesini kazandı.

Proje kapsamında IC İçtaş İnşaat, Terminal 1 ve 2 ile bağlantı terminallerinin yeniden yapımını üstlenecek. IC İçtaş İnşaat, ortağı RTCC ile aynı havalimanının 3 ve 4’üncü terminallerinin mühendislik ve yapım işlerini de geçtiğimiz yıl tamamlamıştı. IC İçtaş İnşaat Genel Müdürü İbrahim Dönmez, havalimanı yapımında sahip oldukları deneyim ve nitelikli mühendislik kabiliyetlerini yurtdışına ihraç etmeye devam ettiklerini söyledi.

17 Ülkeden 3 Bin 500 Kişi İstihdam Edilecek

King Khalid Uluslararası Havalimanı’nın yenileme projesinde 17 ülkeden 3 bin 500 kişi çalışacak. 170 bin metrekarelik alanda gerçekleştirilecek proje ile yılda toplam 14 milyon yolcuya hizmet verilecek. Proje kapsamında, 17 bin ton çelik imalatı ile 61 bin metrekare metal tavan, 65 bin metrekare traverten yer/duvar kaplama, 400 metrekare videowall sistemi, 117 adet asansör/yürüyen merdiven, bagaj taşıma sistemi, özel Havalimanı sistemleri kurulacak. Tüm mimari bileşenler, elektromekanik ekipmanlar ve bilgi teknolojileri sistemleri değiştirilecek. Terminallerde 42 adet E-Gate sistemi ve 5 kilometre bagaj taşıma sistemi yer alacak.

Marmara’nın En Büyük Huzurevi Projesinde İnşaat Devam Ediyor

Edirne’de yaşlı nüfusunun yoğun olması sebebiyle inşa edilen ve Marmara Bölgesi’nin en büyük huzurevi olacak tesisin inşaat çalışmaları sürüyor.

Toplam 200 yatak kapasitesinden oluşacak huzurevi projesinin inşaat çalışmalarını yerinde ziyaret eden Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Bilgin Özbaş’tan bilgi aldı.

Proje incelemelerinin ardından açıklamalarda bulunan Vali Kırbıyık, Trakya genelinde olduğu üzere Edirne’de yaş ortalamasının yüksek olduğunu hatırlatarak,”Genç nüfusumuz maalesef her geçen yıl oransal olarak daha da azalıyor. Dolayısıyla nüfusumuzun ortanca ve yaşlı nüfus miktarı da artıyor. Tabi yaşlı vatandaşlarımıza hayatlarını devam ettirirken en yüksek nitelikte hizmet sunabilmek bizim temel öncelikli hedeflerimizden bir tanesidir. 

‘’180 Milyon TL Yatırımla İhalesi Tamamlandı’’

Devlet olarak halihazırda bu faaliyetleri zaten yürüttüğümüz merkezdeki 110 kapasiteli huzurevinin zaman içerisinde oluşan yıpranmasıyla ve eksiklikleriyle karşı karşıya kalmıştık. Burada geçen yıl başlanan bir inşaat oldu. Yaşanan süreçte bağlantılı olarak bir tasfiye gerçekleşti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tekrar proje bedelini ve ödenekleri yineledi. 180 milyon TL’lik bir yatırımla ihale iş ve işlemleri tamamlandı. Gerçekten projenin içerisinde her türlü detay düşünülmüş ve en üst seviyede en üst nitelikte hazırlanmış bir proje. Bittiği zaman bu güzelliği o üst kaliteyi de hep birlikte göreceğimizi düşünüyorum.” dedi.

En Kısa Sürede Hizmete Açılacak

Konuyla ilgili söz alan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Bilgin Özbaş ise, Edirne’de yapımı devam eden huzurevi 56 tek kişilik oda, 56 çift kişilik oda ve 12 aile odası olmak üzere toplam 200 kapasiteli olacağına vurguladı. Özbaş, “İnşaatımız hızlı bir şekilde devam ediyor. En kısa sürede tamamlayıp hizmete açılmasını bekliyoruz. Marmara Bölgesi’nin en büyük huzur evlerinden birisi olacak.” ifadelerini kullandı. 

Projenin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Samsun’da Tarihi Yapılar Restore Ediliyor

Samsun’da asırlık Göğceli Camisi’nin de yer aldığı birçok tarihi yapılar restore ediliyor.

Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün 2023 yılında Samsun’da devam eden 4 adet projesi bulunuyor. Bu projelerin toplam tutarı 10 milyon 264 bin TL. Projelerin toplam fiziki gerçekleşme oranı ise yüzde 40 seviyelerine ulaştı.

Projelerden en maliyetlisi olan 9 milyon 309 bin TL proje tutarlı Vezirköprü ilçesi Tacettin İbrahim Paşa Camii restorasyonu işinin yapımına devam ediliyor. Restorasyonun fiziki gerçekleşme oranı yüzde 10 sevilerine ulaştı.

645 bin TL proje bedelli Göğceli Camii röleve, restitüsyon, restorasyon ve statik proje hazırlanması işinin, 175 bin TL proje bedelli Şeyh Habil Camii rölöve, restitüsyon, restorasyon, statik rapor ve çevre tanzim projeleri hazırlanması işinin ve 135 bin TL proje bedelli İsababa Camii zemin etüdü yapılması, raporlanması, yüksek performans analizi ve güçlendirme projesi işinin de fiziki gerçekleşme oranları yüzde 30 seviyesinde tamamlandı ve yapımına devam ediliyor.

Kaynak: Ogün Haber

KTİMB Başkanı Gürcafer Sosyal Konut Projesinin Detaylarını Açıkladı

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs’ta 3-4 ay içerisinde uygulamaya girecek sosyal konut projesinin detaylarını anlattı.

Kıbrıs Gazetesi’nin özel haberine göre; KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, sosyal konut projeleri için öncelikle ihtiyaç duyan kişi sayısının belirleneceğini belirterek, hedeflerinin 5 yıllık bir strateji planı ortaya çıkararak ülke genelinde adım adım sosyal konutları yapmak olduğunu kaydetti. Gürcafer, kendilerinin Mimarlar Odası ile hemen iletişime geçerek sosyal konutların proje çizimleri için ödüllü bir yarışma yapacaklarını ifade etti. 

Konutlar 80-90 Metrekare Olacak

Konuyla ilgili önemli detaylara değinen Cafer Gürcafer, “Bir inşaatın şu anda metrekare maliyet fiyatı 650 sterlindir. Devlet araziyi verecek, vergi ve harçlarda muafiyet uygulayacak. Bu da yüzde 35 civarı bir noktada maliyeti aşağı çekecek. 80-90 metre kare olarak yapılması hesaplanan sosyal konutların yaklaşık 30-35 bin sterlinlik fiyatlara satışa çıkabilecek.” diye konuştu. 

Projenin Türk ekonomisine katkılarından bahseden Cafer Gürcafer, “Yabancılara satılan konutların devir harcından alınan yüzde 12’lik verginin yüzde 2’si faiz farkı fonuna gidip, burada birikiyor. İşte buradaki para ile bu proje için kullanılacak TL cinsinden kredinin faizine destek olunacak. Vatandaşlar 3-4 yıl için faiz desteği aldığında TL cinsinden o taksitler daha rahat ödenebilir bir noktaya gelmiş olacak.” dedi. 

Sosyal konutların hiç ev sahibi olmayan kişilere verileceğini söyleyen Cafer Gürcafer, “Bizim için bu evlerin gerçek hak sahiplerine gitmesi çok önemlidir. Hak sahiplerinin tespit edileceği kriterleri gözden geçireceğiz. Hak sahiplerinin belirleneceği komisyonda üyemizin olmasını talep edeceğiz.” ifadelerini kullandı.   

Gürcafer, kendilerinin Mimarlar Odası ile hemen iletişime geçerek sosyal konutların proje çizimleri için ödüllü bir yarışma yapacaklarını ve bu konuda Mimarlar Odası’yla bir protokol imzalayacaklarını ifade etti. Yarışmanın sonuçlanmasının 2 ay süreceğini, sonrasında da projeyi masaya yatıracaklarını belirterek 3-4 ay sonra sosyal konut projesi için tüm detayların halkın önünde olacağını ve startın verilebileceğini dile getiren KTİMB Başkanı Gürcafer, sosyal konut projesinin tüm ülke çapında düşünüldüğünü belirterek, ilk olarak bir analiz yapılacağını anlattı. 

“Örneğin Kalavaç’ta kaç kişinin sosyal konut ihtiyacı var, ya da başka köylerde bu sayı kaçtır, öncelikle bu belirlenecek” diyen Gürcafer, sözlerine şöyle devam etti:

“Burada asıl amaç kırsalda yerleşimi teşvik etmek ve kırsal kalkınmaya katkı koymaktır. O nedenle yarışma ile ortaya çıkacak projeler bölgelerin özelliklerine göre farklılıklar gösterecek. Kırsalın dokusuna göre tek katlı bir ev olabileceği gibi şehirlerde apartman tipinde de olabilecek. Mesarya için farklı Karpaz için daha farklı konutlar çizilecek.”    

Hedeflerinin 5 yıllık bir strateji planı ortaya çıkarmak olduğunun altını çizen Gürcafer, “Maraş’a yap sonra unut şeklinde bir proje olmayacak.  Sayı belirlendiğinde ona göre bir planlama yapılacak.” şeklinde konuştu.

Birim Maliyeti Yüzde 35 Civarında Düşecek    

Sosyal Konut Projesi’nde bir konutun 30-35 bin sterlinlik bir fiyata mal olacağının beklendiğini söyleyen Cafer Gürcafer, insanların konut alabilmesi için uygulanacak yöntemi şöyle anlattı:    

“Ülkemizdeki yabancılara satılan konutlarla ilgili devir harcından alınan verginin yüzde 2’si faiz farkı fonuna gidip, burada birikiyor. İşte buradaki para bu proje için kullanılacak. Devlet her türlü muafiyeti verecek ve inşaat birim maliyetlerini düşüreceğiz. Böylelikle inşaat birim maliyet fiyatları yüzde 35-40 oranında aşağı düşmüş olacak. 

Bir inşaatın şu anda metrekare maliyet fiyatı 650 sterlindir. Devlet araziyi verecek, vergi ve harçlarda muafiyet uygulayacak. Bu da yüzde 35 civarı bir noktada maliyeti aşağı çekecek.    Bu rakamı düştüğünüzde metrekare fiyatı 450 sterlin civarına gelecek. İhale ile bu fiyatı biraz daha aşağıya çekebileceğiz diye düşünüyorum. Sosyal konutların 80-90 metre kare olarak yapılması hesaplanıyor ve yaklaşık 30-35 bin sterlinlik fiyatları olacak.

İnsanlarımız yerli, bankalardan TL cinsinden ve uzun vade borçlandırılacak. İlk 3-4 yılda aylık bedel yüksek olacaktır. İşte burada fonda biriken para devreye girecek ve vatandaşlar 3-4 yıl için faiz desteği aldığında zaten daha sonra hayat pahalılığının da ortaya çıkmasıyla TL cinsinden o taksitler daha rahat ödenebilir bir noktaya gelmiş olacak.’’

‘’Hak Sahipleri İçin Kriterleri Gözden Geçireceğiz’’

Konutların gerçek hak sahiplerine ulaşmasının önemini vurgulayan Cafer Gürcafer, son olarak şunları söyledi:

“Bizim için bu evlerin gerçek hak sahiplerine gitmesi çok önemlidir. Kesinlikle siyasi rant olmaması gerekir. İşte bu noktada kriterler oldukça önemlidir. Hak sahiplerinin tespit edileceği kriterleri gözden geçireceğiz. Hak sahiplerinin belirleneceği komisyonda üyemiz de olacaktır. 18 yaşını doldurmuş evi olmayan ister bekar ister evli, isterse beraber yaşayan insanlar olsun, herkes alabilecek. Ayrıca evli çocuklu olup kirada oturan insanlarımız da bu fırsattan yararlanabilecek.” 

Kahramanmaraş Azerbaycan Bulvarı’na Ahşap Dükkanlar İnşa Ediliyor

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat tarihinde yaşanan depremler nedeniyle yıkılan Azerbaycan Bulvarı’ndaki dükkanlar ahşap malzemelerle yeniden inşa ediliyor.

Sakarya’dan gelen ahşap ustaları, yine bu kentten getirilen ahşap malzemelerle Azerbaycan Caddesi’ndeki esnafın ticaretine kaldığı yerden devam etmesi için hummalı bir çalışma yürütüyor.

Kahramanmaraş’ta koordinatör olarak görevlendirilen Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, Kahramanmaraş’tan en çok yıkımın gerçekleştiği alanlardan birinin Azerbaycan Bulvarı olduğunu ifade etti. Bu caddenin kentteki ticaretin önemli ölçüde döndüğü bir çarşı olduğunu aktaran Kaldırım, bu yüzden bölgeyi yeniden ayağa kaldırmak istediklerini vurguladı.

Dükkanları yıkılan esnaf için ahşap malzemeden dükkân yapmaya başladıklarını dile getiren Kaldırım, şöyle konuştu:

“Şimdiye kadar kent genelinde 93 çarşıda 4 bin 150 dükkânı planladık. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalarda esnafımıza teslim ettiğimiz dükkân sayısını 3 bin 600’e kadar çıkardık. Ahşap çarşıda da çalışmalar devam ediyor. Bunları da bitirince çok hızlı bir şekilde esnafımıza teslim edeceğiz.

30 Adet Dükkân İnşa Ediliyor

Burası örnek bir çarşı oluyor. Görüntüsüyle, mimari tarzıyla tamamen ahşaptan yapılan ve yalıtımıyla kullanış itibarıyla gerçekten şehrin kalbinde olan ve esnafımıza çok ciddi hizmet verecek, 25’er metrekareden 30 tane dükkân yapıyoruz. İnşallah son aşamaya geldi ve bir hafta içerisinde dükkanları esnafımıza, bu lokasyonda ticari hayatını devam ettiren esnafımıza teslim etmiş olacağız. Ticari hayatın canlandırılması, özellikle dükkânı yıkılan esnafımızın tekrar ticaretine başlaması ve para kazanması önemliydi. Bunu da sağlamış olduk. İhtiyaç ve talepler geldikçe yine hızlı bir şekilde planlama yapıp şehrin farklı lokasyonlarında il merkezinde ve ilçelerde, köylerde yine bu talepleri karşılayacağız. Temel olarak Maraş’ta esnafın sorunlarını çözdüğümüzü düşünüyorum.”

Uluslararası Lüks Oteller Türkiye Yatırımını Artırıyor

Uluslararası lüks otel zinciri Rosewood Hotel Group tarafından yapılan pazar araştırmasına göre, Okura Hotels ve Aman Hotels Türkiye’deki yatırımları artırdı.

Dünyanın en lüks zincirleri İstanbul’da otel açarken Bodrum gibi tatil beldelerine yönelik projeler de geliştiriyorlar. Mandarin, Shangri La, Raffles gibi zincirlerin ardından en son The Hongkong and Shanghai Hotels Limited bünyesinde faaliyet gösteren ve dünyada sadece 10 lokasyonda bulunan lüks bir otel markası The Peninsula, İstanbul’daki otelinin açılışını yaptı.

Ekonomim’den Necla Dalan’ın haberine göre, The Peninsula Istanbul’un açılışından sonra, yine Hong Kong merkezli bir başka lüks otel zinciri harekete geçti. Sektördeki iddialara göre, 20 ülkede 42 oteli olan Rosewood Hotel Group, Türkiye için pazar araştırması yapıyor. Dallas’tan New York’a, Londra’dan Mexico City’ye, Paris’ten Sao Paolo’ya birçok şehirde otelleri olan grubun Türkiye’de öncelikli lokasyonlarının İstanbul olduğu belirtiliyor.

Ayrıca grup, 2030 yılına kadar da 30 otelin planlamasını yapmış durumda. Yeni oteller arasında Miami, Londra, Roma, Salzburg, Münih, Amsterdam, Riyad, Venedik, Milano, Seul, Şangay, Vietnam ve Maldivler yer alıyor.

Okura ve Aman’da Türkiye Yatırımlarını Artırıyor

Türkiye’ye gelen yeni markalar arasında Japonya’nın kült otel markalarından Okura Hotels var. 1958 yılında kurulan Okura, 2021 yılında otelcilik faaliyetlerini Okura, Nikko Hotels International ve Hotel JAL City olmak üzere üç marka altında topladı. Grup, 54’ü Japonya’da olmak üzere 27 ülkede 81 otel işletiyor.

Okura, Türkiye’de otel açacağını 2015 yılında açıklamıştı. Web sitesine bakıldığında grubun Türkiye’deki ilk oteli Okura Spa & Resort Cappadocia bu yıl açılacak. 130 oda kapasitesiyle misafirlerini ağırlayacak olan Okura Spa & Resort Cappadocia jakuzili süitler, spa, kapalı/açık havuzlar ve yemek ve toplantı tesisleri gibi lüks konaklama birimlerine sahip olacak. Bu arada 2015’teki açıklamada Okura Spa& Resort Cappadocia’nın ardından Ankara ve İstanbul dahil Türkiye’de birden fazla tesis açmayı planladığı belirtilmişti. Bu konudaki çalışmaların da hızlandığı ifade ediliyor.  Grup, otelcilikten yeme içmeye birçok alanda faaliyet gösteren yerli bir grupla bu planlarını hayata geçirmek için görüşüyor.

Aynı şekilde Türkiye’deki otel sayısını artırmayı planlayan gruplardan biri de Aman Hotels. Aman, 20 ülkede, 15’i Unesco tarafından korunan alanların yakınında veya içinde yer alan 34 otel, tatil köyü ve rezidans ile hizmet veriyor. Önümüzdeki dönemde aralarında Tayland, Meksika, ABD, Suudi Arabistan ve Japonya’nın olduğu 10 yeni projenin hayata geçirileceği duyuruldu. Aman Hotels, Türkiye’ye 2011 yılında Bodrum’daki Amanruya ile adım attı. 50 milyon dolar yatırımla hayata geçirilen Amanruya Bodrum, 36 bağımsız taş villası 60 dönümlük arazide konumlandırıldı. Edinilen bilgilere göre Aman Hotels, yeni ve daha büyük bir proje için Türkiye ile ilgili çalışmalar yapıyor. Asya’nın en lüks markası olarak nitelendirilen grubun yerli ortak olmadan bu yatırımı hayata geçirmek istediği konuşuluyor.

Muslu-Filyos Tüneli’nin 5 Bin 560 Metresi Açıldı

Zonguldak’ta inşaat çalışmaları süren Muslu-Filyos Tüneli projesinin 5 bin 560 metrelik kısmı açıldı.

Konuyla ilgili bilgi veren Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı, Muslu’yla Filyos arasındaki tünel çalışmalarında 5 bin 560 metrelik alanın açıldığını ifade etti. 

Avcı, “Yani epeydir bu konuyla alakalı bir açıklamamız olmamıştı. Bahsettiğiniz gibi ikinci makas mevki dediğimiz oradaki farklı seviyeli kavşak bir dediğimiz kavşaktan başlamak suretiyle Profesör Doktor Teoman Duralı hocamızın isimlerini verdiğimiz tünelden aslen olan bölüm biz buraya birinci etap diyoruz. Burası tamamlandı. Halkımızın hizmetine açıldı. Malumunuz. Sonrasında iki etapta oluşan imalatlar başladı. 

İşte Kilimli ile Musla arasında bizim imalatımız söz konusu. Bir de Musul’la Filyos arasında üçüncü etabımız söz konu buradaki çalışmalar her türlü işte deprem gibi, pandemi gibi veyahut da doğal afetler gibi bütün durumlara rağmen hiçbir şekilde kesintiye uğramadı. Bu anlamda Kilimli ile Muslu arasında 3 bin metrelik tünel çalışması var. Sonrasında da orada 2 bin 621 bölünmüş yol çalışması var. Bu 3 bin metrelik gidiş geliş tünellerde sağ ve sol tüpte şu anda toplamda 1653 metre, yani 801 metre bir tarafta, 852 metre, bir taraflı olmak kaydıyla toplamda 1653 metrelik bir açılım gerçekleşti buradaki çalışmalarda 168 personel an itibariyle çalışıyor ve gece gündüz esasına göre buradaki çalışmalar devam ediyor. 

Bunun dışında Muslu’yla Filyos arasında 7 tane ardışık sırayla devam eden tünellerimiz var. Bu tünellerde de büyük tüneller bunlar. İşte bin 700 metreyle başlamak kaydıyla 2 bin 500 metre, 1200 metre sonrasında 800 metre, 400 metre 400 metre ve en son Filyos ayağında 2 bin 200 metrelik yedi tünelden oluşan bir imalat devam ediyor ve dönüşte de yine toplamda 14 tüp yapıyor. Buradaki toplam tünellerin Oranı 5 bin 560 metre totalde şu anda açılmış alan var. Bir yandan da bu tüneller içerisinde ayrıca nihai betonlama dediğimiz yani tünellerin iç kısmının kaplanması dediğimiz bu çalışmalar da devam ediyor. Bu anlamda 780 metre bir ilerleme kaydedildi” dedi.

İnşaat Demiri Fiyatlarında Artış

Döviz kurunda yaşanan dalgalanmalardan etkilenen inşaat demiri, yükselişe geçti. Demir ton fiyatları 16 bin TL bandını aştı.

Açıklanan son inşaat demiri fiyatları şu şekilde:

ANKARA İNŞAAT DEMİRİ FİYATLARI

8’lik inşaat demiri fiyatı: 16.100 TL

10’luk inşaat demiri fiyatı:16.100 TL

32’lik inşaat demiri fiyatı: 15.600 TL

İSTANBUL İNŞAAT DEMİRİ FİYATLARI

8’lik inşaat demiri fiyatı: 16.150 TL

10’luk inşaat demiri fiyatı:16.050 TL

32’lik inşaat demiri fiyatı: 15.700 TL

İZMİR İNŞAAT DEMİRİ FİYATLARI

8’lik inşaat demiri fiyatı: 15.800 TL

10’luk inşaat demiri fiyatı:15.600 TL

32’lik inşaat demiri fiyatı: 15.400 TL

Zonguldak’ta 10 Okulun İnşaat Çalışmaları Başladı

Zonguldak’ta deprem güçlendirmesi kapsamına alınan 10 okulda inşaat çalışmaları tüm hızıyla başladı.

Zonguldak il genelinde planlanan eğitim yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Yatırım planlamasında olan 35 yeni okul-kurum inşası, onarım kapsamına alınan 217 okul binası, deprem güçlendirmesi kapsamında olan 10 okulda çalışmalar hızla devam ediyor.

Zonguldak il genelindeki eğitim yatırımları ile ilgili çalışmaları paylaşan İl Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aldoğan, planlanan eğitim yatırımlarının hayata geçirilmeye başlandığını belirterek Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yatırım programlarına alınan yeni okul, onarım ve güçlendirme çalışmaları için gerekli ödeneklerin Bakanlık tarafından sağlandığını ve Zonguldak’ın en çok eğitim yatırımı yapılan illerin içerisinde olduğunu ifade etti.

Aldoğan, konuyla ilgili olarak şu açıklamaları yaptı:

“İlimizde öğrencilerimize sunulan eğitim kalitesi her geçen gün artarken Millî Eğitim Bakanlığımızın dev eğitim yatırımları ilimize gelmeye devam ediyor. 35 yeni okul-kurum yatırımından bazılarının inşaatı başladı devam ediyor. Zonguldak Merkez 24 derslikli Fatih Halk Eğitimi Merkezi inşaatı, Prof Dr.Şaban Teoman Duralı Bilim ve Sanat Merkezi inşaatı, Zonguldak Rehberlik ve Araştırma Merkezi inşaatı, Mithatpaşa İlkokulu inşaatı, Bahçelievler İlkokulu inşaatı, Ereğli 30 derslikli Özel Eğitim Kampüsü inşaatı, Kilimli İsmet İnönü ilkokulu inşaatı devam ediyor. İhalesi yapılan yer teslimi yapılan okullarımız, zemin etüdü yapılan, projeleri tamamlanan ihale aşamasına gelen okullarımız var. Deprem güçlendirmesi kapsamındaki 10 olumumuzdan; Ereğli Anadolu Lisesi, Zonguldak Anadolu İmam Hatip Lisesi, Kilimli Işıkveren Ortaokulu, Kilimli Madenciler İlkokulu, Devrek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olmak üzere 5 okulumuzun ihalesi tamamlanarak güçlendirme çalışmaları başladı. İzmirlioğlu İlkokulu, İsmet İnönü İlkokulu-Ortaokulu, Ormanlı İlkokulu, Ereğli Lisesi, Ereğli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin güçlendirme projeleri hazırlanarak ihale aşamasına getirilmiş olup önümüzdeki günlerde ihale edilecektir.

217 Okul Eylül’de Eğitim Verecek

Geçtiğimiz eğitim öğretim sezonunda olduğu gibi Haziran ayında okullarımız tatile girdiğinde yer teslimi yapılarak 217 okulumuzda onarım çalışmaları hemen başlatılacak. Geçen sezonda 258 okulumuzun büyük-küçük onarımını yaparak okullar açıldığında öğrencilerimizin hizmetine sunmuştuk. Yaz tatilindeki süreyi okullarımız için verimli değerlendireceğiz,217 okulumuz yenilenen yüzüyle Eylül’de öğrencilerimiz karşılayacak.

Yık-yap kapsamına alınan Yayla Ortaokulu’nun 24 derslikli yeni projesi ve 8 derslikli bağımsız Yayla Anaokulunun içerisinde yer alacağı Yayla Eğitim Kampüsümüzü, Yayla bölgesinde okul öncesi ve ortaokul seviyesinde çağ nüfusumuza göre ihtiyacını karşılayacak şekilde doğa ile iç içe huzurlu güvenli sanat ve spor alanları tüm eklenti ve donatıları ile birlikte inşa ediyoruz. Öğrencilerimiz ikili eğitimden kurtulacak, bekledikleri ve hakkettikleri eğitim yuvasına kavuşmuş olacaklar.

Gelenekten geleceğe bir köprü olacak, şehrimizin ve bölgemizin sosyal, kültürel dokusuna hizmet edecek Zonguldak Olgunlaşma Enstitüsü, tarihi dokusu olan binasında özel tasarım restorasyonla şehrimizin geçmişini, tarihini kültürünü yeniden canlandıracak. Onarım ve güçlendirme projesi tamamlanarak ihale aşamasına gelen Zonguldak Olgunlaşma Enstitüsü, geçmişle gelecek arasında şehrimizin önemli bir kültür varlığımız olarak hizmete başlayacak.

Geleceğimiz, yarınlarımız olan öğrencilerimiz; bu eğitim yatırımları ile depreme dayanıklı, modern, engelli erişimine uygun, güvenli konforlu tüm eklenti ve donatıları ile birlikte yeni okullarına kavuşacaklar.

Türkiye’nin ilk Petrol ve Doğalgaz Tematik Lisesi İlimizde açılacak.16 derslikli, 100 kız ve 100 erkek öğrenci kapasiteli pansiyon binası, 4 bölümlü atölye binası ve kapalı spor salonu ve sosyal donatı alanları ile birlikte yapılacak. Geçtiğimiz ay Bakanlığımız ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı arsında imzalanan protokolle yapım çalışmaları başladı, bölgemize hayırlı olsun.

3 Yeni BİLSEM 

İlimizin ve Ülkemizin tarımsal üretimine katkı sunacak, alandaki nitelikli insan kaynağının yetişmesine hizmet edecek İlimizin ikinci Tarım Lisesini Ereğli Ormanlı beldemizde açıyoruz.

İlimiz Merkezi ile Ereğli İlçemiz bünyesinde bulunan Bilim ve Sanat Merkezleri haricinde Devrek, Alaplı ve Çaycuma İlçelerimize 3 yeni BİLSEM açılarak, İlimiz bünyesinde açılan toplam BİLSEM sayısı 5(Beş)’e çıkarıldı.

‘’Eğitim Yatırımlarımız Devam Edecek’’

İlimiz Merkezi, Ereğli ve Çaycuma ilçelerimizdeki e-sınav merkezlerine ek olarak, Kozlu, Kilimli, Devrek ve Alaplı ilçelerimizde 4 yeni e-sınav merkezi açılarak, İlimiz bünyesindeki e-sınav merkezi sayısı 7’ye çıkarılmıştır. Vatandaşlarımız kendi ikamet ettikleri ilçelerinde sınavlara katılarak ilçe dışına giderken yaşadıkları mağduriyetleri ortadan kalkacak.

İlimize dev eğitim yatırımlarını kazandıran, eğitim yatırımları ve eğitim- öğretimin tüm süreçlerine her zaman yanımızda olan, desteğini esirgemeyen Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Sayın Mahmut Özer’e eğitim ailemiz, öğrencilerimiz, velilerimiz adına şükranlarımızı sunuyoruz.

Çocuklarımızın çağın gerektirdiği donanımlara uygun şartlarda eğitim görmeleri için büyük eğitim yatırımlarımız artarak devam edecek. Zonguldak’ımıza hayırlı olsun.’’

BAİBÜ ve Başoğlu Kablo’dan İş Birliği

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) ile Başoğlu Kablo arasında iş birliği protokolü imzalandı. 

Düzenlenen protokol imza törenine BAİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, Başoğlu Kablo ve Profil Sanayi ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Başoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz, Öğr. Üyesi Önder Eyecioğlu, Songül Yorgun ile Ziraat Bankası Bolu Girişimci Şube Müdürü Hediye Kuru ve Portföy Yöneticisi Suat Ördek katıldı.

BAİBÜ ve Başoğlu Kablo ve Profil Sanayi ve Tic. A.Ş. arasında imzalanan protokolde BAİBÜ Mühendislik Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi Kimya, Fizik Bölümleri ve Bolu Meslek Yüksekokulu başta olmak üzere üniversitenin ilgili bölümlerinin öğrencilerinin yerinde eğitimleri ve ortak faaliyetler yapılması planlanıyor. Buna göre üniversitenin ön lisans, lisans, lisansüstü öğrenci ve mezunlarına yönelik ortak panel, sempozyum, konferans, çalıştay, seminer, meslek içi eğitimler, etkinlikler ile Ar-Ge çalışmaları ve sosyal sorumluluk projeleri düzenlenebilecek. Protokol, iş yeri uygulamalı eğitimi faaliyetleri ve öğrenci istihdamları sağlamaya yönelik Yükseköğretimde Uygulamalı Eğitimler Çerçeve Yönetmeliğine uygun olarak düzenlendi.

Mustafa Alişarlı yaptığı açıklamada imzalanan iş birliği protokolünden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, iş birliğinin Üniversite ve Başoğlu Kablo ve Profil Sanayi ve Tic. A.Ş.’ye hayırlı olmasını diledi. Rektör Alişarlı, “Üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde öğrencilerimiz aldıkları yerinde eğitimler sayesinde etkin öğrenme gerçekleştiriyorlar. Mezun olduklarında bu bilgileri sayesinde ülkemiz ekonomisinin önemli faktörü sanayi sektörüne katkı sağlıyorlar. Bu manada istihdam ve üretim bağlamında Ülkemize katkı vermekten mutluluk duyuyoruz.” dedi.

Başoğlu Kablo ve Profil Sanayi ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Başoğlu, iş birliğinin gerçekleşmesinde emeği olanlara teşekkür ederek, üniversitede öğrenim gören gençlerin eğitimlerine katkı sunmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti, protokolün hayırlara vesile olmasını temenni etti.

Zengezur Koridoru’nda Çalışmalar Sürüyor

Azerbaycan, Nahçıvan ve Türkiye’yi birbirine bağlayacak Zengezur Koridoru projesinde çalışmalar hızla ilerliyor. Horadiz-Cebrail-Zengilan-Ağbende karayolunun yüzde 80’i tamamlandı. 

Azerbaycan’ı Nahçıvan ve Türkiye’ye bağlayacak Zengezur Koridoru’nun Azerbaycan topraklarından geçen bölümünde yer alan Horadiz-Cebrail-Zengilan-Ağbend karayolunun yüzde 80’i, Horadiz-Ağbend demiryolu hattının ise yüzde 38’i tamamlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 26 Ekim 2021’de temelini attığı Zengezur Koridoru’nun Azerbaycan topraklarından geçen kısmında bulunan 123,6 kilometre uzunluğundaki Horadiz-Cebrayıl-Zengilan-Ağbend karayolunda çalışmalar hummalı bir şekilde devam ediyor. Füzuli ilinin Ahmetbeyli köyünden başlayan ve Türk dünyasını birleştirecek Zengezur Koridoru’nun kollarından biri olan karayolunun inşaatının yüzde 80’i tamamlandı. 

Karayolunun 77,5 kilometrelik kısmı 6 şeritli, kalan 46,1 kilometrelik kısmı ise 4 şeritli olarak projelendirildi. Yolda kazma ve delme çalışmalarının sona erdiği üç karayolu tünelinde çalışmalar sürerken, projedeki 24 köprüden 12’sinin yapımı tamamlandı.

Uluslararası standartlara uygun olarak Türk şirketlerinin öncülüğünde birinci sınıf kalitede inşa edilen Horadiz-Cebrayıl-Zengilan-Ağbend karayolu, Azerbaycan’ın diğer bölgelerini Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne bağlaması, stratejik, ekonomik ve uluslararası taşımacılık açısından büyük önem taşıyor. Azerbaycan Karayolları Devlet Ajansı gözetiminde Türk firmaları tarafından gerçekleştirilen çalışmaların 2024 yılında tamamlanması planlanıyor.

Türkiye ile Azerbaycan Arasında Yeni Ulaşım Bağlantısı

Zengezur Koridoru, Azerbaycan’ın batı kısımları ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni Ermenistan üzerinden Zengezur bölgesinden geçecek 43 kilometrelik kara ve demiryolu hatlarıyla birleştirecek. Horadiz’den Nahçıvan’ın Ordubad iline uzanan yeni demiryolu hattı da inşa ediliyor. Koridor tamamlandıktan sonra Türkiye ile Azerbaycan arasında yeni ulaşım bağlantısı sağlanacak.

Demiryolu Hattı 2024 Yılında Tamamlanacak

Horadiz-Ağbend demiryolu hattının temeli, 14 Şubat 2021’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından atıldı. 110,4 kilometre uzunluğundaki demiryolu hattının güzergahında Horadiz, Mercanlı, Mahmudlu, Soltanlı, Gümlag, Hekeri, Mincivan, Bartaz ve Ağbend isimleri ile 9 istasyon bulunuyor. Ayrıca proje kapsamında 3 tünel, 41 köprü, 7 üst geçit ve yaklaşık 469 yapının inşaatı planlandı. Demiryolu hattının güzergahı boyunca bütün alan mayınlardan temizlendi. İnşaat ve montaj işleri 3 etapta yürütülürken, şu ana kadar demiryolu hattının 38’i tamamlandı. Demiryolu hattı projesinin 2024 yılının ilk yarısında tamamlanması planlanıyor.

“Şu Ana Kadar 60 Kilometre Demir Yolu Hattı Döşendi”

Azerbaycan Demiryolları İnşaat ve Proje Müdürü Kenan Rzayev, Horadiz-Ağbend demiryolu hattının Karabağ’daki esas projelerden biri olduğunu belirterek, “Buradaki inşaat çalışmalarında Azerbaycan şirketleriyle birlikte Türkiye’nin de alanında uzman şirketleri yer alıyor. Mayın temizleme ile ilgili zorluklar vardı. Savaştan sonra bu arazilerde mayınlar vardı. O nedenle inşaat çalışmaları yavaş ilerliyordu. Artık güzergâh boyunca mayın temizleme çalışmaları tamamlandı ve bundan sonra çalışmalar daha hızlı bir şekilde ilerleyecek. Şu ana kadar 60 kilometre demir yolu hattı döşendi. Şu anda güzergahın 64. ve 82. kilometreleri arasında demiryolunun toprak yatağı ve yapıların inşaatı devam ediyor. Demiryolu hattının 38’i tamamlandı. İnşallah projenin 2024’ün ilk 6 ayında tamamlanarak teslim edilmesi planlanıyor” dedi.

Azerbaycan’ın En Büyük Demiryolu Köprüsü Yapılıyor

Horadiz-Ağbend demiryolu hattının geçtiği Zengilan ilinin Hekeri Nehri üzerinde uzunluğu 418 metre olan Azerbaycan’ın en büyük demiryolu köprüsü yapılıyor. Halihazırda köprü ayaklarının ve üst geçidin inşaatı tamamlanırken, izolasyon çalışmaları devam ediyor.

“760 Metre Uzunluğunda Bir Demiryolu Köprüsünün Projelendirilmesi Gerçekleştiriliyor”

Azerbaycan Demiryolları Sözcüsü Senuber Nezerova ise Azerbaycan’da inşa edilen en büyük demiryolu köprüsünün Horadiz-Ağbend demiryolu projesi çerçevesinde yapıldığını ifade etti. Nezerova, “Bu köprü Horadiz-Ağbend demiryolu projesi kapsamında inşa edildi ve uzunluğu 418 metredir. Bu köprü şu ana kadar yapılan Azerbaycan’ın en büyük demiryolu köprüsü olma özelliğini taşıyor. Ancak bu son değil. Horadiz-Ağbend demiryolunun 8. kilometresinde daha büyük bir demiryolu köprüsü yapılacak. 760 metre uzunluğunda olacak ve onun projelendirilmesi gerçekleştiriliyor ve inşallah yakın zamanda inşaatı için çalışmalara başlanılacak.” diye konuştu. 

Kaynak: Son Dakika

Ekonomik Güven Endeksi Mayıs Ayında 103,7 Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekonomik Güven Endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, nisan ayında 102,2 olan endeks mayıs ayında yüzde 1,4 artarak 103,7 oldu.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; Bir önceki aya göre Mayıs ayında tüketici güven endeksi yüzde 4,0 oranında artarak 91,1 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi aynı seviyede kalarak 105,1 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 0,6 oranında azalarak 117,4 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 0,4 oranında artarak 116,7 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 4,3 oranında artarak 92,2 değerini aldı.

Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi’nde İnşaat Devam Ediyor

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Hatay’ın Antakya ilçesinde yükselen Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi’nde inşaat çalışmaları devam ediyor.

Tüm branşlarda hizmet verecek 2 katlı çelik yapı olarak inşa edilen 400 yataklı hastanede, 80 yoğun bakım yatağı, 70 poliklinik, yanık ünitesi ve onkoloji merkezinin yanı sıra 12 ameliyathane yapılması planlanıyor.

Çalışmalar Hızla İlerliyor

Projenin 122 bin metrekare alanının 57 bin metrekaresinin kapalı olarak hizmet vereceğini belirten İl Sağlık Müdürü Tunga Barçın, hastanenin sağlık hizmetlerine ciddi katkılar sunacağını söyledi. Barçın, projeyle ilgili şunları söyledi:

“Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi modern tıbba uygun, tam teşekküllü, teknik donanım anlamında çok üst düzeyde bir hastane olacak. Çalışmalar hızlı ilerliyor. Tamamen ağır çelik konstrüksiyondan yapılıyor, 2 katlı bir bina. Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi de artık en kısa zamanda sağlık hizmeti sunumuna başlayacak.”

Bin Yataklı Şehir Hastanesi Yolda

Hatay’da aynı zamanda bin yataklı şehir hastanesi planlamasının da olduğunu ifade eden Barçın, depremlerin ardından yapılan Defne Devlet Hastanesi başta olmak üzere 400 yataklı Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi ve bin yataklı şehir hastanesinin kentin sağlık sorunlarına hizmet edecek tam kapasiteli hastane olacağını dile getirdi.

Yapılan sağlık hizmetleri sayesinde hastaların başka illere sevkinin de önüne geçileceğine işaret eden Barçın, “Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi tüm il merkezi ve ilçelerden hasta kabul edecek. Aynı zamanda il dışından da hasta kabul edebileceğiz.” dedi.

Dedeman, İstanbul’da Dördüncü Otelini Açacak

Dedeman Hotels & Resorts International, Doğru Holding ile yatırım anlaşmasını tamamladı. Dedeman bu yatırımla, İstanbul’daki otel sayısını 4’e çıkaracak. 

Yeni otel yatırımlarını sürdüren Dedeman Hotels & Resorts International, Bostancı’da hizmete sunacağı yeni tesis için imza sürecini tamamladı. Doğru Holding tarafından yatırıma alınan Dedeman Küçükyalı, 137 odadan oluşacak. Projenin 2023 yıl sonunda hizmete açılacak. 

Konuyla ilgili konuşan Digital Marketing İç ve Dış Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Mutlu Doğru, Dedeman Hotels & Resorts International’ın cumhuriyetin köklü markalarından biri olduğunu belirtti. Doğru, sözlerine şöyle devam etti:

‘’Türkiye Ekonomisinin Önemli Bir Parçası Olacağız’’

‘’Bu markanın bir parçası olmak Doğru Holding olarak bize gurur veriyor. Dedeman Küçükyalı projesinin, E-5 üzerindeki konumu ve altyapısıyla Dedeman markasına yakışır bir proje olmasını diliyorum. En kısa sürede misafirlerimizi ağırlamaktan mutluluk duyacağız. Bu süreçte hem Doğru Holding hem Dedeman olarak ekiplerimiz çok büyük bir özveri ile çalıştı. 

Dedeman markası ile güçlerimizi birleştirerek daha büyük projelere birlikte imza atmayı hedefliyoruz. Türkiye ekonomisinin önemli bir parçası olacağız ve umarız bunu yurt dışına da taşıyabiliriz.’’

‘’Yurtdışında Büyümek İstiyoruz’’

Dedeman Hotels & Resorts International’ın Türkiye’de uluslararası alanda otel işletmeciliği yapmış ilk Türk markası olduğunu belirten Dedeman Hotels & Resorts International Yönetim Kurulu Başkanı Banu Dedeman, şunları söyledi:

“Dedeman olarak attığımız her bir imza, açılışını gerçekleştirdiğimiz her bir otel bizi yeni duraklara taşırken, bölge ekonomisine ve istihdamına katkı sağlama misyonumuzu gerçekleştirmenin gururunu da yaşıyoruz. Bu vizyonla bugün 24 otel ile hizmet veriyoruz. 

Yurtdışında daha önce Moldovya, Özbekistan, Bulgaristan, Suriye ve Moskova’da oteller işlettik. Bugün ise halihazırda Erbil ve Kazakistan’da da birer otelimiz var ve yurt dışında daha da büyümek istiyoruz. Şu an Dedeman olarak 9 markamız bulunuyor. Anlaşma sürecindekilerle birlikte yıl sonu hedefimiz bu 9 marka ile otel sayımızı 53’e çıkarmak. 

Arkamızdaki güçlü ekip ve yatırımcılarımızla bunu gerçekleştirebilecek güçteyiz. Öngörülü yatırımlarımız ile bir sinerji yaratarak zincirimize eklenen her otelle kendi potansiyelimizi artırıyoruz.” 

Kayseri Belediye Başkanı Büyükkılıç Yol Çalışmalarını İnceledi

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Akmescit Bulvarı yol yapım çalışmalarını yerinde inceledi.

Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı ekipleri tarafından, Zümrüt Mahallesi Akmescit Bulvarı yapım çalışmaları tüm hızıyla sürüyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kocasinan Bulvarı’nı Havaalanı’na bağlayacak olan ana arter niteliğinde olan ve yerli, milli aşı Turkovac’ı geliştiren Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özdarendeli’nin ismini taşıyacak yolda inceleme ve denetlemelerde bulunup Genel Sekreter Yardımcıları Hamdi Elcuman, Ali Hasdal’dan proje üzerinde detaylı bilgi aldı.

Bölgede, hem altyapı çalışmalarıyla, hem mahallenin su, kanal ve doğalgaz çalışması hem de ana arter ile ilgili yapılması gereken çalışmalar yapıldığına dikkat çeken Başkan Büyükkılıç şu bilgileri paylaştı “Prof. Dr. Aykut Özdarendeli hocamızın ismini taşıyan yaklaşık 3 kilometre civarındaki caddemiz yakın zamanda yüzde yüz aktif olarak hayata geçmiş olacak”

Başkan Büyükkılıç, emeği geçenlere teşekkür ederek, standardı ve kalitesi yükselen yollarda sürücülerin trafik kurallarına uymasını da bir kez daha önemle tavsiye etti.

Kaynak: Kayseri Haber

Siirt’te Kentsel Dönüşüm Başladı

Siirt’te kentsel dönüşüm çalışmaları Karakol Mahallesi’nde başladı.

Daha önce tarihi Ulu Camii etrafında eski yapıların yıktırılmasıyla başlayan proje ile Karakol Mahallesi’nde ikna çalışmaları başlatılmıştı. İkna çalışmaların sonunda 1. etap kentsel dönüşüm projesinde ilk bina yıkımı için saha çalışmalarına başlandı. 

Siirt’te yapılması planlanan kentsel dönüşüm projeleri belirlenen takvim doğrultusunda yürütülen çalışmaların adım adım ilerlediğini belirten Siirt Valisi ve Belediye Başkan Vekili Osman Hacıbektaşoğlu, kentin en önemli vizyon projesi olan kentsel dönüşümün bugün başladığını ifade ederek Siirt’e hayırlı olması temennisinde bulundu. 

Kentsel dönüşüm çalışmalarının bir senedir devam ettiğini anımsatan Vali Hacıbektaşoğlu, “Eski Siirt diye tabir ettiğimiz yer olan Ulu Cami’nin önündeyiz. Bunun bitişinde İnönü, Sakarya, Ülkü, Batı Mahallesi ve diğer mahallelerimiz olmak üzere toplam 6 mahalleden oluşan eski Siirt’in kentsel dönüşüm çalışmaları birinci etap Karakol Mahallesi’nde Ulu Cami ve etrafındaki yaklaşık 1,5 hektar alanda bugün itibariyle çalışmaları tamamlanan binaların yıkımıyla başlayacak. Bütün Siirt’imize hayırlı olsun” dedi. 

Siirt kent merkezinde başlanan kentsel dönüşüm projesi ile Karakol Mahallesi 1. etap kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde, 145 hak sahibi, 116 konut, 76 ticari işyeri ve 5 depo yapılacağı belirtildi.

Şanlıurfa Şehir Hastanesi İnşaatı Hızla Sürüyor

İnşaat çalışmalarının 2021 yılında başladığı bin 700 yatak kapasiteli Şanlıurfa Şehir Hastanesi projesinde çalışmalar devam ediyor.

Bin 700 yatak kapasiteli Şanlıurfa Şehir Hastanesi projesinin inşa çalışmaları devam ediyor. 2021 yılında inşaat çalışmalarına başlanılan hastane, 433 poliklinik, 53 adet ameliyathane, 547 adet yoğun bakım yatağı, 40 adet diyaliz yatağı, 40 adet yanık yatağı, 40 adet doğum salonu, Palyatif serviste 70 yatakla hizmet verecek. Şanlıurfa Şehir Hastanesinde Genel Hastanede 312, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde 312, Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesinde 145, Onkoloji Hastanesinde 174, Psikiyatri Hastanesinde ise 60 yatak yer alacağı bildirildi. En üst teknolojinin kullanılacağı hastanenin sağlık turizmi alanında da bölge ekonomisine önemli katkılar sunması bekleniyor. Şanlıurfa Şehir Hastanesinin kapasitesi ihtiyaç halinde 2 bin 653’e kadar çıkabilecek şekilde planlandı. İnşaat çalışmaları yüzde 41 oranında tamamlanan hastanenin 2024 yılı sonunda hizmete girmesi bekleniyor.

“Bölgeye ciddi anlamda katkı sağlayacak”

Hastane inşaatında incelemeleri sonrası açıklama yapan Şanlıurfa İl Sağlık Müdür Vekili Faruk Günak, “Şanlıurfa Şehir Hastanesinin inşaatı devam ediyor. Bu hastanemizin inşaat çalışmaları 2021 yılında başladı. Depreme dayanıklı, sismik izolatörlü bir şekilde inşaatı yapıldı. Bin 700 yataklı olarak tasarlandı, 2 bin 600 yatak kapasitesine çıkartılabilecek şekilde planlaması yapıldı. 4 tane kuleden oluşuyor. Orta kor hariç, orta korda da ameliyathaneler, poliklinikler ve yoğun bakımların olduğu katlar var. Genel hastanesi, onkoloji, kadın doğum ve çocuk hastanesi şeklinde planlandı. Sizin de gördüğünüz gibi hastane inşaatı hızla devam ediyor. Şanlıurfa’ya, bölgeye özellikli hizmetlerin yapılabildiği bir hastanedir. 2024 yılının sonunda inşaatın tamamlanması planlanıyor. Hastanenin tamamlanması durumunda hem Urfa’ya hem bölgeye ciddi bir şekilde katkı sağlaması hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

K.K.T.C Başbakanı Üstel: ‘’Toplu Sosyal Konut Yapım Seferberliği Başlatıyoruz’’

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (K.K.T.C) Başbakanı Ünal Üstel, ülkenin tüm bölgelerinde Toplu Sosyal Konut Seferberliği başlatacaklarını duyurdu. 

Üstel, proje yerlerinin seçim sonrası 3 ay süre içerisinde planlanacağını ifade ederek, ülkeye hayırlı olmasını diledi.

Üstel, döviz kurlarında yaşanan artış dolayısıyla döviz kredisi taksitlerini ödemekte zorluk yaşayan vatandaşların borçlarının yeniden yapılandırılması ve taksit tutarlarının düşürülmesine yönelik Merkez Bankası’na gerekli talimatları verdiklerini de belirterek, “Bu kapsamda olan vatandaşlarımız bankalarına başvurarak getirmiş olduğumuz bu haktan yararlanmayı talep edebilirler” ifadelerini kullandı.

Başbakan Ünal Üstel, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından hükümet ortakları Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı yanında Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında sosyal konut projeleri anlatıldı, Müteahhitler Birliği ile protokol imzalandı.

Başbakan Ünal Üstel, hükümetin, halkın ihtiyaç duyduğu büyük projeleri hayata geçirmek için ülkenin yıllardır birikmiş sorunlarının aşılması için gerekli olan yapısal reformları tamamlamak için çalışma başlattıklarını söyledi.

“Bir yıldır çok ciddi çalışmalar yapıyoruz”

İçinden geçmekte oldukları zorlu ekonomik koşullardan dolayı halkın yaşadığı sıkıntıların azaltılması için çalışmalar yaptıklarını belirten Üstel, “Tam bir yıldır çok ciddi çalışmalar yapmakta ve ihtiyaç duyulan tüm adımları büyük bir cesaretle atmaya devam etmekteyiz” dedi.

“Hükümetimiz kurulduğu günden beri sadece laf üretmemekte, aynı zamanda iş yapmaktadır” diyen Üstel, şöyle devam etti:

“Hükümetimizin birinci yılı için düzenlediğimiz basın toplantısında ön duyurularını yaptığımız ve bugün şekillendirdiğimiz yeni projelerimizi, hedeflerimizi ve müjdelerimizi halkımızla paylaşmaktan büyük bir heyecan duymaktayım.

Müteahhitler Birliği ile bugün imzaladığımız protokol kapsamında ülkemizin tüm bölgelerinde Toplu Sosyal Konut Yapım Seferberliği’ni başlatıyoruz. Tamamlanan projelerle 3 yıllık bir süre içerisinde binlerce gencimizi ev sahibi yapıyoruz.

Döviz kurlarında yaşanan artış dolayısıyla döviz kredisi taksitlerini ödemekte zorluk yaşayan vatandaşlarımızın borçlarının yeniden yapılandırılması ve taksit tutarlarının düşürülmesine yönelik Merkez Bankası’na gerekli talimatları vermiş durumdayız. Bu kapsamda olan vatandaşlarımız bankalarına başvurarak getirmiş olduğumuz bu haktan yararlanmayı talep edebilirler.

Depreme Dayanıklı Evler Kredisi

Oturduğu konutun depreme dayanıklı olmadığı için yıkıp yeniden yapılacak konutlara özel aylık yüzde 1 faizli ve 10 yıl vadeli ‘Depreme Karşı Dayanıklı Evler Kredisi’ni vermeye başlıyoruz.’’

Seramiksan Dünya İç Mimarlar Günü’nü ‘’Yaza Merhaba’’ Lansmanıyla Kutladı 

Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek, yaşam alanlarımızı dönüştürmekten geçiyor. Son olarak Seramiksan’ın, Tuğra Yapı & İç Mimarlık işbirliğiyle 25 Mayıs Dünya İç Mimarlar Günü kapsamında Şanlıurfa’da düzenlediği yaza merhaba lansmanı bugün başladı. 2 gün boyunca sürecek etkinlikte, atölye çalışmalarıyla sürdürülebilirliğe ve geri dönüşümün önemine dikkat çekiliyor. 

İklim krizinin etkileri her geçen gün artarken, sürdürülebilir bir dünya inşa etmenin yolu bireysel yaşam alanlarımızı dönüştürmekten geçiyor. Ürün ve tasarımlarıyla evlerimize, işyerlerimize dokunan pek çok sektörden önemli oyuncular ise bu doğrultuda toplumsal farkındalık oluşturmak için iş birliğine imza atıyor. Son olarak karo, vitrifiye ve yapı kimyasalları üreticisi Seramiksan’ın, Tuğra Yapı & İç Mimarlık işbirliğiyle 25 Mayıs Dünya İç Mimarlar Günü kapsamında Şanlıurfa’da düzenlediği yaza merhaba lansmanı bugün başladı. Sürdürülebilirlik, tasarım ve estetik temalı etkinlikte, atölye çalışmalarıyla geri dönüşümün önemine dikkat çekiliyor. 50 mimarın yanı sıra Şanlıurfa İç Mimarlar Odası’nın da katıldığı lansman 2 gün sürecek.

Kırık seramik parçalarını Kintsugi sanatıyla geri dönüştürüyorlar

Fabrikalarında kullanılan suyu geri kazanım tesislerinde geri dönüştürerek, tüm ürünlerini %0 sıfır atık ürün ve %0 atık su politikasıyla üreten Seramiksan’dan edinilen bilgilere göre etkinlikte, kırık seramik parçalarının altınla yeniden birleşmesinden doğan ve kökleri 15. yüzyıla uzanan Japon tamir sanatı Kintsugi atölyesi kuruldu. Davetliler atölyede, Seramiksan’ın geri kazanım tesisindeki kırık seramik parçalarını farklı objelere dönüştürüyor. Böylece kırık seramiklerin ömrünü uzatarak daha yaşanılabilir bir geleceğin temellerini birlikte atıyor. Seramiksan Kintsugi atölyesini daha önce de ülkemizin en büyük ihtisas fuarı olan UNICERA’da gerçekleştirmişti. 

Seramiksan Pazarlama Müdürü Görkem Helvacıoğlu ise konuya dair düşüncelerini şu sözlerle aktardı: “Yeni nesillere daha yaşanılabilir bir dünya miras bırakmak ve iklim krizinin etkilerini bugünden azaltmaya başlamak birlikte mümkün. Bu yüzden Dünya İç Mimarlar Günü’nde  yetkili satıcımızTuğra Yapı & İç Mimarlık’ın düzenlediği ve mimarlar ile bir araya  geldiğimiz yaza merhaba lansmanımızda odağımıza sürdürülebilirliği aldık. Hem çalışma arkadaşlarımız hem de katılımcılarımızla yarınları birlikte inşa etmekten mutluluk duyuyoruz. Bu gibi etkinliklerin paydaşlarımızı da harekete geçireceğini düşünüyor, toplumsal farkındalık oluşturmak ve sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak için tüm sektörleri sorumluluk almaya davet ediyoruz.”

II. Moskova İç Mekan ve Tasarım Haftası Unutulmaz Anlara ve Başarıya İmza Attı

650’den fazla sektör lideri firmanın ve tasarımcının katılımıyla gerçekleşen II. Moskova İç Mekan ve Tasarım Haftası yarattığı sinerji ile yeni iş bağlantılarının kurulmasına ve tasarımın katma değer artışına katkı sağladı.

6-9 Mayıs tarihleri arasında Rusya’nın başkentinde düzenlenen II. Moskova İç Mekan ve Tasarım Haftası; fuar ve pazar yeri, açık oturumlar, konferanslar ve atölye çalışmaları gibi sektöre yönelik birçok önemli etkinlikle başarıyla tamamlandı. 4 gün boyunca gerçekleşen açık oturumlar, konferans ve çalıştaylar Moskova ve Rusya’nın farklı bölgelerinden gelen ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. 

VDNKh’de (Ulusal Ekonomik Başarılar Sergisi) No. 55 ve No. 57 pavilyonlarının ana mekan olarak öne çıktığı II. Moskova İç Mekan ve Tasarım Haftası kapsamında Moskova’nın farklı noktaları birer sergi mekanına dönüşürken dünyanın her yerinden gelen şirketler, kreatörler ve modern kuruluşlar mobilya ve iç mekan tasarımı alanındaki mevcut çözümlerini sergiledi. 253 binden fazla ziyaretçi yeni sezon trendlerini ilk kez görme fırsatı yakalamanın yanı sıra, onlara özel indirimli fiyatlarla satın alma şansı elde etti. Sanat ve tasarım açısından bir değer yakalayan etkinlik, sunduğu uluslararası pazar ortamıyla ticari açıdan da amiral gemisi markalar, gelecek vadeden işletmeler ve otantik yerel şirketlerin ürünlerini profesyonel dünya topluluğunu ve geniş bir potansiyel alıcı kitlesine sunmasına da olanak tanıdı.

Etkinliğin mayıs ayındaki edisyonunda sektörün liderleri ve trend belirleyicileri de dahil olmak üzere 650’den fazla Rus ve uluslararası marka bir araya geldi. Etkinlik programına Hindistan, Peru, İran, Vietnam ve diğer ülkeleri temsil eden yabancı şirketler de katıldı. Bir Türk mobilya imalat şirketi olan WELTEWHOME da ürünlerini dünyanın dört bir yanından özel alıcılara ve tasarımcılara gösterdi. İlham verici tasarımlar ve ürünlerle ziyaretçilere ilham veren haftada, 13,8 milyar rubleyi aşan iş anlaşması imzalandı.

II. Moskova İç Mekan ve Tasarım Haftası, endüstride uluslararası ortaklıkların kurulması ve güçlendirilmesi için de bir platform oluşturdu. Örneğin etkinlik içinde Hindistan, BAE, Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan’dan firmalarla uluslararası iş birliği anlaşmaları imzalandı. Etkinliğe Kosta Rika, Nikaragua, Peru, Cezayir, Özbekistan, Umman, Japonya ve Yemen’den heyetler de katıldı.

650’den fazla firma çözümlerini sundu

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin şunları söyledi: “Rusya ve dost ülkelerden 650’den fazla şirket çözümlerini sundu. Kasım 2022’de Moskova’da düzenlenen ilk etkinliğe kıyasla %46 daha fazla marka ve %20 daha fazla ziyaretçi gördük. Ayrıca, iş programına katılan uzmanlar, Rusya’da ve dünyada sektörün mevcut durumu ve beklentileri, konut ve ticari alanların tasarlanmasına yönelik modern yaklaşımlar ve diğer önemli konular hakkında konuştular.”

Ürünlerin sunulduğu sergi kadar önemli bir diğer etkinlik de dünyanın dört bir yanından gelen konuşmacıların yer aldığı iş ve eğitim programı oldu. Önemli isimler arasında ünlü Brezilyalı tasarımcı ve Casa Vogue Tasarım Ödülü finalisti Juliana Lima Vasconcellos ve Güney Afrika’dan GQ Yılın Tasarımcısı Tristan du Plessis de yer aldı. Tayland, Peru, Meksika, Hindistan ve diğerleri olmak üzere 8 ülkeden toplam 152 ve 11 uluslararası konuşmacı bu program kapsamında sunum yaptı. Yüzden fazla tematik oturumdan oluşan program hem genel hem de uzman izleyicilerden yoğun ilgi görmeyi başardı. 

İlk iki edisyonuyla iç mekan, mobilya, dekorasyon ve tasarım sektörlerinde yerel, bölgesel ve uluslararası alanda dikkat çeken Moskova İç Mekan ve Tasarım Haftası bir sonraki organizasyonunda kapsamını daha da geliştirmeyi hedefliyor. 

Alüminyum Sektöründe 7,5 Milyar Dolar İhracat Bekleniyor

Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD) Genel Sekreteri Dr. Erol Metin, alüminyumun sonsuz kez dönüştürülebildiğini hatırlatarak, ‘’Global pazarda uzun ömürlü ve geri dönüştürülebilir ürünlere dönük talebin artması, Türkiye’deki üreticileri harekete geçirmiş durumda.’’ dedi.

Dünyanın önemli yarı mamul tedarikçilerinden biri olan Türkiye alüminyum sanayi, üretim ve ihracatta çıta yükseltiyor. Alüminyum sonsuz kez dönüştürülebilen, bu yapısı ile çevreci trende çok uyan bir ürün ve yıldızı her geçen gün parlıyor.

Türkiye’deki üreticiler ise Avrupa’nın en yüksek seviyesine ulaşan kapasiteleri ile global rekabette giderek güç kazanıyor. Global pazarda uzun ömürlü ve geri dönüştürülebilir ürünlere dönük talebin artması, Türkiye’deki üreticileri harekete geçirmiş durumda. İhracatta yaşanan ve beklenen artış, üretimdeki hareketliliğin göstergesi olarak kabul edilirken son verilere göre 5 yıl içinde sektördeki oyuncu sayısı yüzde 26.4 artışla 756’ya ulaştı.

Dünya Gazetesi’nden Nurdoğan Arslan Ergün’ün haberine göre; Bir önceki yıla göre 2022 yılında yüzde 29.6 artışla 6.7 milyar dolarlık ihracat geliri elde eden sektörde bu yılki beklenti ise 7.5 milyar dolar. Son yıllarda sürdürülebilir ve döngüsel ekonomilere çok daha fazla öncelik verilmeye başlandığını hatırlatan Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD) Genel Sekreteri Dr. Erol Metin, “Alüminyum yüzde 100 geri dönüştürülebilme özelliği ile bu gereksinimleri fazlasıyla karşılayan bir metal” dedi.

Türkiye alüminyum sektörünün geçen yıl 2.4 milyon ton seviyesinde hammadde ithalatı gerçekleştirdiğini bildiren Dr. Metin, şu bilgileri verdi: “Bu üretimin 1.39 milyon tonunu başta Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD olmak üzere toplamda 190 ülkenin pazarlarına sunarak, bir önceki yıla göre döviz bazında yüzde 29.6 büyüme ile 6.7 milyar dolar ihracat geliri elde ettik.” Metin, Türkiye alüminyum sektörünün, gelişen üretim teknolojileri ve yeteneğiyle AB ile ABD başta olmak üzere dünya alüminyum pazarının yarı mamul gruplarında önemli bir tedarikçisi olduğunu söyledi.

Sektörün dış ticaret verilerini değerlendiren Dr. Erol Metin, şöyle devam etti: “2022 yılında Türkiye’nin alüminyum sektörü ihracatı döviz bazında yüzde 29.6 artışla 6.7 milyar dolara ulaştı. Geçen yıl en fazla ihracatı 2.38 milyar dolar ‘alüminyum çubuklar ve profiller’, 1.26 milyar dolar ile ‘alüminyumdan saclar, levhalar’ ve 729 milyon dolar ile ‘işlenmemiş alüminyum’ ürün gruplarında gerçekleştirdik.”

İhracatın yüzde 63.6’sı AB’ye gidiyor

Türkiye’nin mamul ve yarı mamul üretiminde önemli aşamalar kaydederek Avrupa ve Avrasya coğrafyasının önemli bir üretim merkezi konumuna geldiğini ifade eden Metin, 2022 yılında ihracatın değer olarak yüzde 63.6’sı, miktar olarak ise yüzde 64.3’ünün AB ülkelerine yapıldığını aktardı.

İlk beş sırayı Almanya, ABD, İtalya, Yunanistan ve Polonya gibi gelişmiş ekonomiler olarak açıklayan Metin, “Son 10 yıl içindeki ihracatımızın ülkelere göre dağılımı incelendiğinde alüminyum sektörünün ihracatının giderek daha geniş coğrafyalara yayıldığı görülüyor.

Türkiye alüminyum ürünleri ihracatının miktar olarak yüzde 15.4’ü, değer olarak ise yüzde 16.9’u Almanya’ya yapıldı” dedi. Türkiye alüminyum sanayiinin dünyada yaşanan sürdürülebilirlik politikalarına ‘en yüksek düzeyde’ uyum sağlamasını kaçınılmaz olarak değerlendiren Erol Metin, “Bu, gelecek yatırımlar ve bu yatırımlara dair fizibilite çalışmalarında hayati önem taşıyor” dedi.

Metin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, bir alüminyum tedarikçisi olarak dünyada güçlü bir pozisyon elde etti ancak bu hızlı gelişme içerisinde yer alan KOBİ’lerimiz, Avrupa’nın sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm ve karbonsuzlaşmada aldığı kararlara ve oluşturduğu politikalara yetişmekte zorluk yaşıyor. Sektörde izlenen politikaların, en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa’nın politikalarıyla paralel olması kritik bir öneme sahip.”

Sektörün üretim ağı geniş

756 işletmenin bulunduğu Türkiye alüminyum sektörü, üretilen veya ithal edilen külçe döküm ve dökme, biçimlendirme, haddeleme, çekme ve dövme işlemlerine tabi tutarak mal üreten ve hurda alüminyum veya külçeleri çeşitli yöntemlerle alaşımlandırarak, uç ürünlere kadar işleyen kuruluşları kapsıyor.

Eti Alüminyum, yeni yatırımla yıllık 40 bin ton alümina üretecek

Cengiz Holding çatısı altında 2005 yılından itibaren faaliyet gösteren Eti Alüminyum, yıllık 82 bin tonluk üretimiyle iç pazarın yüzde 10’unu karşılıyor. Kısa bir süre önce özel alümina üretimi ve yeni bir haddehane için iki ayrı yatırım kararı alan şirket, yeni yatırımla bin 650 kişi olan istihdamı 2 binin üzerine çıkarmayı hedefliyor.

“Türkiye’de madenden son ürüne üretim yapan tek tesisiz” diyen Eti Alüminyum Genel Müdürü Mehmet Arkan, şunları söyledi: “Yerli üretimle her yıl 250 milyon dolarlık ithalatın önüne geçen şirketimiz, yeni yatırımlarımızla önümüzdeki yılın sonundan itibaren cari açığın kapanmasına yıllık 600 milyon dolarlık destek verecek.”

Arkan, üçüncü çeyrekte üretime başlayacakları alüminada yıllık 40 bin tonluk üretim kapasitesine ulaşmayı hedeflediklerini kaydederek, “100 bin tonluk üretim kapasitesiyle başlayacağımız haddehanede bu kapasiteyi ihtiyaca göre 200-250 bin tona çıkarmak mümkün olacak” dedi.

Assan, 100 milyon dolarlık yatırımı 2024’te tamamlayacak

Kibar Holding çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Assan Alüminyum, İstanbul Tuzla ve Kocaeli Dilovası tesislerinde yıllık 360 bin tonluk kurulu levha, folyo üretim ve rulo boyama kapasitesiyle Türkiye yassı alüminyum üretiminin liderlerinden.

Afyonkarahisar’da Yeni İtfaiye Binası İnşaatı Tamamlandı

Afyonkarahisar Belediyesi tarafından yapılan Celal Ketencioğlu 2. İtfaiye İstasyon binasının inşaat çalışmaları tamamlandı. 

Afyon Kent Haber’e göre; Ekip ve ekipman desteğiyle itfaiye teşkilatını güçlendiren Afyonkarahisar Belediyesi, şehre yeni bir ikinci itfaiye binası kazandırdı. Yeni itfaiye hizmet binası, kentin beklentilerine cevap veren ve son teknolojilerin gereklerini yerine getiren bir yapıda tasarlandı. İhbarlara hızlı ve etkin müdahale yapılması hedeflenen proje, kısa zamanda hizmete alınacak. 

İtfaiye Müdürlüğü, can ve mal kayıplarının önüne geçmek için Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’in talimatıyla ikinci bir istasyon binası inşa etti. İnşaatı tamamlanan İtfaiye 2. İstasyon binası, Ali İhsan Paşa Mahallesi’nde bulunuyor ve 1.362 metrekare inşaat alanına sahip. Bina, 8 araçlık garaj, eğitim salonu, misafirhane, yemekhane, mescit, ofisler, dinlenme alanları, idari odalar ve yatakhane gibi bölümleri içeriyor. İtfaiye teşkilatımızın daha modern tesislerde verimli hizmet verebilmesi için yapılan yatırım, şehirde meydana gelen afetlerde ve yangınlarda önemli bir görev üstlenen itfaiye teşkilatı için önemli bir adım oldu.

Silivri Şehir Geçişi Projesinde İnşaat Başladı

İstanbul, Silivri Belediyesi ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı iş birliğinde projelendirilen Şehir Geçişi projesinin inşaat çalışmaları hızla başladı.

“Büyükçekmece-Kınalı Devlet Yolu Yapım İşinin” Silivri’nin iki yakasını birleştirecek kısmındaki “Viyadükle Geçiş ve Otogar Kavşak Düzenleme” kısmının yapım çalışmaları başladı. Silivri tarihinin en büyük projesi olarak nitelendirilen Silivri Şehir Geçişi Projesi’ne start verildi. 

Proje tamamlandığında 11 açıklıklı bir viyadük ile yaklaşık 320 metrelik bir köprü inşa edilerek, Silivri’nin iki yakası bir araya getirilecek. Proje kapsamında eski yaya üst geçitlerin tamamı kaldırılacak. Viyadük altından daha elverişli yaya geçişleri sağlanacak ve hem rekreasyon alanları hem de ticari ve sosyal donatılar oluşturulacak. Viyadük altında bulunan iki yönlü kavşak ile Silivri’deki trafik yoğunluğu tarihe karışmış olacak. Proje tamamlandığında Silivri ilçe merkezi, yepyeni bir rekreasyon alanına kavuşacak. Otogar bölgesine yapılacak 108 metre uzunluğundaki viyadük ve altındaki döner kavşakla da bölgedeki trafikte kesintisiz bir akış sağlanacak. Proje kapsamında ayrıca Büyükçekmece Mimar Sinan ve Kınalı arasındaki 41 km’lik D-100 Otoyolu’nun tamamında yenileme, genişletme ve temel iyileştirme çalışmaları gerçekleştirilecek.

Silivri’nin İki Yakası Bir Araya Gelecek

Proje ile ilgili açıklamalarda bulunan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, “Silivrimize verdiğimiz sözleri bir bir tutmanın hem onurunu hem de mutluluğunu yaşıyoruz. Silivri Belediye Başkanı adayı iken seçildiğimiz takdirde Silivri’nin iki yakasını bir araya getireceğimizi ifade etmiştik. Seçildikten sonra çok önemli uğraşlar verdik ve Allah’a çok şükür ki bugün Silivri’deki viyadükle geçiş sisteminin çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Tabi bu, çalışmanın sadece küçük bir ayağı. Büyükçekmece Mimar Sinan’dan Kınalı’ya kadar 41 km D-100 Otoyolu’nun tamamı yenilenecek, yan yollar yenilenecek, köprülü kavşaklar yapılacak. Otogarda 100 metre uzunluğunda bir viyadük yapılacak ve şu an bulunduğumuz Silivri Devlet Hastanesinin önünde de 320 metre uzunluğunda bir viyadük yapılacak. Yani dev bir projeden bahsediyoruz. Bugün de ilk adımı atmış, ilk kazmayı vurmuş bulunuyoruz. Bu nedenle duyduğum mutluluğu kelimelerle anlatmakta zorlanıyorum. Biz, Silivri’ye hizmetkâr olacağız demiştik, Silivri’de koşarak çalışacağız demiştik. Bugün de verdiğimiz sözlerin neredeyse tamamını tutmuş bulunuyoruz. Bu proje ile ilgili mesai arkadaşlarıma, Karayolları 1. Bölge Müdürümüze, Karayolları Genel Müdürümüze, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karaismailoğlu’na ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi.

Proje Çalışmalarının 4-6 Ay Sürmesi Planlanıyor

Çalışmalarda vatandaşların ve esnafların sabrına ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Başkan Yılmaz, “Her zaman söylediğimiz gibi; Silivri’de tek bir iklim yaşanıyor o da hoşgörü iklimi. Bu projedeki çalışmalar belli bir zaman olacak. 4 ila 6 ay arasında bitirmeyi hedefliyoruz ama bazen hesapta olmayan uzamalar da çıkabiliyor. Biz, Silivri’de yaşayan vatandaşlarımızın, esnafımızın ve Silivri’yi ziyaret eden misafirlerimizin hoşgörüsüne sığınmak istiyoruz. Bu yaz onların sabrına ihtiyacımız var. Gereken bütün önlemler alındı. Yan yollardaki trafik işaretlemeleri yapıldı, yan yollar yenilendi. Herkes trafik kurallarına riayet ederse biz burada yaşanacak sıkışıklığı ve sıkıntıyı asgariye hep beraber indirebiliriz. Silivri’deki vatandaşlarıma şimdiden, gösterecekleri sabır ve iş birliği için teşekkür etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Hatay’da Köy Tipi Afet Konutlarının İnşaatı Devam Ediyor

6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerden olumsuz etkilenen Hatay’ın Altınözü ilçesinde yapılan köy tipi afet konutlarının inşaatı sürüyor.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerden olumsuz etkilenen Hatay’ın Altınözü ilçesinde yapılan arazi belirleme ve zemin etüdü işlemlerinin ardından köy tipi afet konutlarının inşaatı başladı. Farklı noktalarda planlanan 2 bin 800 adet konuttan bazılarının kaba inşaatı tamamlandı.

Konutlar Kamulaştırma Yöntemiyle Teslim Edilecek

Konuyla ilgili konuşan Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı, şu açıklamalarda bulundu:

“Hazine arazisi olmayan bölgelerde farklı bir çalışma yapılıyor. Bu mahallelerimizde kamulaştırma yöntemiyle vatandaşlarımıza yer temin edilecek. Köy tipi afet evleri o yerlere konulacak. Bu da olmazsa yıkılan ya da ağır hasar alan evlerin bulunduğu alan uygun ise o alana evler inşa edilecek. Evler, 500 metrekarelik alana peyzajlı, çok güzel görünümlü, coğrafyaya ve ortama uygun şekilde yapılacak.”

Sarı, Babatorun’da örnek evlerin ortaya çıktığını, Sofular, Boynuyoğun ve Yanıkpınar’da da çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Afet yaralarını devlet ve milletin el ele sarmaya çalıştığını aktaran Sarı, diğer tüm köylerde de ihtiyaç duyulan sayıda köy evi yapılacağını kaydetti.

GES Yatırımları Fosil Yakıt Harcamalarını Geride Bırakacak

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Enerji Yatırımları Raporu’nu açıkladı. Raporda açıklanan verilere göre; temiz enerji yatırımları, fosil yakıt harcamalarını geride bırakacak.

AA’dan Nuran Erkul Kaya’nın derlediği habere göre; Küresel enerji yatırımlarının bu yıl 2,8 trilyon dolarla rekor seviyeye ulaşması beklenirken, yatırımların 1,7 trilyon dolarlık kısmının temiz enerji teknolojilerine yönelik olacağı ve güneş enerjisi yatırımlarının ilk kez petrol üretimi harcamalarını geride bırakacağı öngörülüyor.

Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Dünya Enerji Yatırımları raporuna göre, küresel enerji krizinin tetiklediği enerji güvenliği endişelerine bağlı olarak temiz enerji yatırımları fosil yakıt harcamalarının önüne geçiyor.

Bu yıl 2,8 trilyon dolara ulaşması beklenen küresel enerji yatırımlarının 1,7 trilyon dolarının yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar, nükleer enerji, şebeke, depolama, düşük emisyon yakıtlar, verimlilik ve ısı pompaları olmak üzere temiz teknolojilere yönelik gerçekleşeceği öngörülüyor. 1,1 trilyon dolar tutarında da kömür, gaz ve petrol yatırımı yapılacağı tahmin ediliyor.

2021-2023 döneminde yıllık bazda temiz enerji yatırımlarının yüzde 24, fosil yakıt yatırımlarının ise yüzde 15 artış göstereceği hesaplanıyor.

Temiz enerji yatırımlarındaki artışın yüzde 90’ının gelişmiş ekonomiler ve Çin odaklı seyretmesi, bu alanda en büyük yatırım eksikliklerinin ise gelişmekte olan ülkelerde görülmesi temiz enerji dönüşümünün küresel çapta gerçekleşmesi açısından önemli riskler oluşturuyor.

Güneş enerjisinde her gün 1 milyar doların üzerinde yatırım

Bu yıl 1,7 trilyon dolara ulaşması beklenen temiz teknoloji yatırımlarının 650 milyar dolarını geçen yıla göre yüzde 10 artışla yenilenebilir enerjinin oluşturması bekleniyor.

Tüm küresel enerji ve temiz teknoloji yatırımları arasında kaynak bazında en fazla yatırımın her gün bir milyar doların üzerinde, bir başka deyişle bu yıl toplamda 380 milyar dolarla güneş enerjisinde gerçekleşeceği öngörülüyor.

Tüketici harcamalarındaki artışın da etkisiyle elektrikli araçlara olan talebin artması sonucu bu yıl bu alandaki yatırımların 130 milyar dolara ulaşacağı hesaplanıyor.

Elektrik sektörünün ise geçen yıla göre yüzde 12 artışla bu yılki toplam enerji yatırımlarının 1,2 trilyon dolarını oluşturacağı tahmin ediliyor.

Petrol ve gaz üretim yatırımlarında yüzde 7 artış

Öte yandan, petrol ve gaz üreticilerinin geçen yıl elde ettiği net gelirin 4 trilyon dolara ulaşmasının ardından bu alandaki yatırımların artması bekleniyor.

Büyük ve orta ölçekli petrol, gaz ve kömür şirketlerinin açıkladığı planlara göre, fosil yakıt tedariki harcamalarının bu yıl 2022’ye göre yüzde 6 artışla 950 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Bu harcamanın en büyük kısmını ise petrol ve gaz tedariki yatırımlarının oluşturacağı, söz konusu sektörlerdeki yatırımların yüzde 7 artışla 500 milyar dolara çıkacağı hesaplanıyor.

IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, temiz enerjinin çoğu insanın düşündüğünden daha hızlı büyüdüğünü belirterek, “Bu, yatırımların fosil yakıtlardan çekilerek temiz teknolojilere gittiğine ilişkin eğilimin bir göstergesidir. Fosil yakıtlara harcanan her bir dolara karşılık, temiz enerjiye şu anda 1,7 dolar yatırım yapılıyor. 5 yıl önce bu oran bire birdi. Burada vereceğim en parlak örnek, güneş enerjisi yatırımlarının ilk kez petrol üretim yatırımlarını geride bırakacak olması.” ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

Bakan Nebati: ‘’Seyahat Süresi 18 Dakikaya Düşecek’’

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mersin’deki Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu projesinin inşaat alanına ziyarette bulundu. Bakan Nebati, yapılacak yol sayesinde seyahat süresinin 18 dakikaya ineceğini söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyol şantiyesine özel bir ziyaret gerçekleştirdi. Proje çalışmalarıyla ilgilenen 5. Bölge Müdürü Mehmet Fidan ve diğer yetkililerden aldığı bilgilerle birlikte halka önemli açıklamalar yaptı. Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu Projesi’ndeki çalışmalar sonucunda seyahat süresini 18 dakikaya indireceğini belirtti.

“Vatandaşlarımızın Yaşadıkları Trafik Sıkışıklığını Çözüme Kavuşturacağız”

Gazetelere açıklama yapan Nebati, proje çalışmalarını incelediklerini belirtti. Bakan Nebati, şu anda köprü inşaatının tüm hızıyla devam ettiğini açıklayarak otoyolun yapım aşamasının kısa süre sonra tamamlanacağına dikkat çekti. Mersin’de gerçekleşen bu projenin çok önemli bir yeri olduğunu belirten Nebati ardından şu açıklamaları yaptı: 

“Bu proje ile vatandaşlarımızın yaşadıkları trafik sıkışıklığına son verip çözüme kavuşturacağız. Projenin Mersin başta olmak üzere ülkemizin de ekonomisine büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.  Projenin yaklaşık maliyeti 8,5 milyar lira olup, 42 kilometresi ana gövde, 11 kilometresi ise 5 bağlantı yoluyla toplamda 53 kilometrelik bir uzunluğa sahip olacak şekilde tasarlanmıştır.”

“Seyahat Süresi Bu Proje Sayesinde 2,5 Saatten 18 Dakikaya Kadar Düşmüş Olacak”

Projenin zaman ve enerji bakımından büyük katkı sağlayacağına vurgu yapan Nebati, “Şu an seyahat süresi 45 dakika olsa da hem yazın hem de hafta sonunun getirdiği yoğunluktan dolayı 2,5 saate kadar çıkıyor. Proje sayesinde bu seyahat süresi 2,5 saatten 18 dakikaya kadar düşmüş olacak. Bu, zaman tasarrufuyla birlikte enerji tasarrufu da sağlayarak ekonomiye ciddi katkılar sunacak.“ dedi.

Nebati, öte yandan projenin farklı katkılarına değinen Nebati, “Bu 42 kilometrelik otoyol ve bağlantı yollarıyla yıllık olarak ülkemize yaklaşık 1 milyar lira tasarruf sağlanacak. Bölgede turizm, sanayi ve tarım sektörleri de önemli ölçüde kalkınmış olacak. Bu otoyol. Yakın bir gelecekte hep birlikte açılışında bulunmayı dört gözle bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bakan Karaismailoğlu: ‘’Trabzon Şehir Hastanesi’nde 762 Sismik İzolatör Kullanıldı’’

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Trabzon Şehir Hastanesi’nin inşaat alanında açıklamalarda bulundu.

Trabzon Şehir Hastanesi’nin şantiye alanını ziyaret eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, burada açıklamalarda bulundu. Karaismailoğlu, Türkiye’nin ve dünyanın en modern hastanesini inşa ettiklerini ifade etti.

Trabzon Şehir Hastanesinin tamamlandığında kentin sağlık altyapı gücüne güç katacağını söyleyen Karaismailoğlu, hastane hakkında bilgi vererek, “Bildiğiniz üzere Akyazı Stadyumu’nun yanında Türkiye’nin ve dünyanın en modern hastanelerinden birini inşa ediyoruz. Türkiye’ye yayılmış örnek şehir hastanelerinin en güzellerinden biri Trabzon’umuzda kuruluyor. 280 bin metrekarelik alanda inşa edilen Trabzon Şehir Hastanemiz; Kentin sağlık hizmetlerinin çok daha yüksek standartlarda ve modern koşullarda verilmesi amacıyla hayata geçen, Trabzon’un sağlık altyapısının gücüne güç katacak bir proje. 1450 yatak kapasitesiyle Trabzon’u bir sağlık merkezine dönüştürecek. Yapılan fizibilite çalışmaları sonucunda Trabzon un ihtiyaçları doğrultusunda bünyesinde; 181 yataklı Genel Hastane, 146 yataklı Kadın Doğum Hastanesi, 161 yataklı Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi, 151 yataklı Onkoloji Hastanesi ile 300 poliklinik, 33 ameliyathane ve 236 yataklı yoğun bakım üniteleri yer alacak.” ifadelerini kullandı.

762 Adet Sismik İzolatör Kullanıldı

Dolgu alana inşa edilen hastanenin temelinde 762 sismik izolatör olduğunu kaydeden Adil Karaismailoğlu, hastanenin bölgede olabilecek en güçlü depremlerde hasar almayacağını vurgulayarak, “Ayrıca, şehir hastanemizi bölgede olabilecek en büyük depremlerde dahi hasar almayacak şekilde inşa ediyoruz. Hastanemizin temelinde 762 sismik izolatör yer alıyor. Kapalı ve açık otopark olmak üzere yaklaşık 3 bin araçlık otoparkı da olacak. Yapım çalışmalarımızı, hastanemizi 22 Şubat 2025 tarihinde hizmete vermek üzere hızla ve başarıyla sürdürüyoruz. Trabzon’un geleceği için turizmden ticarete, tarımdan üniversitelere kadar pek çok planımız var. Gelişmiş, bölgesinde lider Trabzon’a ihtiyaçlarını en yüksek düzeyde karşılayacak Hastanemiz, Trabzon halkına yakışır olacak!” açıklamasında bulundu.

Hafif Raylı Sistem Projeye Dahil Edilecek

Hastane projesine ek olarak hafif raylı sistemin de devreye alınacağını belirten Karaismailoğlu, şunları söyledi:

“Trabzon Şehir Hastanesi gibi önemli bir sağlık kompleksinin bağlantı yolları da çok önemli. Trabzon Şehir Hastanesi’ne hafif raylı sistem projesini de bağlayacağız. 

Boztepe Kentsel Tasarım Projemizi hemşerilerimizle paylaştık.  Boztepe kışlasını milli savunma bakanlığımızdan devir aldık. Trabzon Büyükşehir Belediyemiz eliyle hayata geçecek Boztepe Millet Bahçemiz Trabzon’umuza çok yakışacak.  Şimdi, Trabzon’u çok daha ilerilere taşıyacağız. Trabzon’u hep birlikte refah merkezine çevireceğiz. Trabzon’u bir marka kent, cazibe merkezi yapacağız. Çünkü vatansever Trabzon daha da iyisini hak ediyor.” 

Kalkınma Yolu için Çalışmalar Başladı

Trabzon’dan Basra Körfezi arasındaki yol bağlantısını kapsayan Kalkınma Yolu projesi için çalışma yaptıklarını söyleyen Karaismailoğlu, “Yeni İpek Yolu olacak dev projemiz Kalkınma Yolu için çalışmalara başladık.  Habur ile Basra Körfezi arası bin 200 kilometrelik demiryolunu ve otoyolu kapsayan Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’yi Trabzon’dan Basra Körfezi’ndeki Faw Limanı’na bağlayacak. Hint Okyanusu Basra Körfezi’nden Habur’a ulaşan Kalkınma Yolu sayesinde; Türkiye üzerinden Akdeniz’e, Karadeniz’e, Avrupa’ya ve Kafkaslara bağlantı kuruyoruz. Orta Koridoru da buna entegre ediyoruz. Bu heyecanla Trabzon Hafif Raylı Sistem Hattı’na başlayacağız. Yılda 15 milyon yolcuya hizmet verecek, 70 bin metrekarelik terminali 3200 metre uzunluğunda pisti ile Yeni Trabzon Havalimanı’na başlayacağız.” ifadelerini kullandı.

KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’tan Kentsel Dönüşüm Açıklaması

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, İstanbul Yenileniyor kampanyası kapsamında inşa edilen Bağcılar Kiraz Evler proje alanında kentsel dönüşümü ele aldı.

Tüm kurumları depreme karşı yapılacak eylemlerde samimi olmaya ve birlik içerisinde çalışmaya davet eden Kurt, “Aksi takdirde olası bir Marmara depreminde İstanbul’da ve Marmara’daki diğer illerde çok ama çok acı bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Kurumlar samimi bir şekilde bir arada çalışması hâlinde depreme karşı hızlı bir şekilde kentlerimizi daha dayanıklı hale getirme imkânımız var ancak depremi hiçbir şekilde siyasete malzeme etmemeliyiz. Vatandaşımız bizden şunu bekliyor. Uygun ödeme planıyla gelin, bizim riskli yapılarımızı yenileyin. Burada eğer birlik olursak, kurumlar bir arada çalışırsa bir anda 1,8 milyondan fazla insanımızın hayatını kurtarabiliriz” dedi.

‘’Ülkemiz Ciddi Bir Riskli Yapı Stokuna Sahip’’

Depremin etkilerini acı bir şekilde yaşandığına dikkat çeken Kurt, şunları söyledi:

“Ülkemiz çok ciddi bir riskli yapı stokuna sahip. Maraş merkezli depremlerde, maalesef depremin en acı yüzünü ülke olarak yaşadık. Bunun daha büyük acılarını yaşamamak için depremi her zaman gündemde tutmamız lazım. Depreme ilişkin yapılan çalışmalarda mutlaka tüm tarafların samimi bir şekilde birlik içerisinde hareket etmesi lazım. 

Biz KİPTAŞ olarak İstanbul’da model olacak bir yöntemi ‘İstanbul Yenileniyor’ çatısı altında hayata geçirdik ve çok ciddi yol aldık. Şu anda da içinde bulunduğumuz Bağcılar’daki Kiraz Evler projemiz, site bazlı bunun en somut örneklerinden biridir. 

‘’Marmara Depreminde Acı Bir Tabloyla Karşılaşabiliriz’’

Tüm kurumları depreme karşı yapılacak eylemlerde samimi olmaya ve birlik içerisinde çalışmaya davet ediyorum. Aksi takdirde olası bir Marmara depreminde İstanbul’da ve Marmara’daki diğer illerde çok ama çok acı bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Kurumlar samimi bir şekilde bir arada çalışması hâlinde depreme karşı hızlı bir şekilde kentlerimizi daha dayanıklı hale getirme imkânımız var ancak depremi hiçbir şekilde siyasete malzeme etmemeliyiz.

Risk çok büyük. Bilim insanlarımız yüksek sesle bunu söylüyor. Bizim de sahada çalışanlar olarak en büyük dileğimiz tüm kurumların birlik içerisinde çalışmasıdır. İstanbul Yenileniyor sistemini 2021 Temmuz ayında hayata geçirmiştik. 

Başvurular 26 Bini Geçti

Maraş merkezli depremlere kadar başvurularımız 8 bin 600-9 bin civarı iken Maraş merkezli depremlerden sonra başvuru sayımız 26 bini geçti. Bu, şu anlama geliyor. İstanbul’da yaklaşık 496 bin riskli bağımsız birimde oturan 1,8 milyondan fazla insanımızın yaşadığı bir alandan bahsediyoruz ve vatandaşımız bizden şunu bekliyor. 

Uygun ödeme planıyla gelin, bizim riskli yapılarımızı yenileyin. Burada eğer birlik olursak, kurumlar bir arada çalışırsa bir anda 1,8 milyondan fazla insanımızın hayatını kurtarabiliriz.’’

Kale Alarm’a Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortağı ödülü

Marketing Türkiye ve Kuantum Araştırma iş birliğiyle gerçekleştirilen Türkiye’deki markaların B2B alandaki performansını kapsamlı bir araştırmayla ölçümleyen ilk endeks olan B2B Excellence Awards’ın kazananları belli oldu. Deloitte Türkiye’nin de uzmanlığıyla sürece katkı sunduğu araştırmada, Kale Alarm Güvenlik Sistemleri kategorisinde Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortağı seçildi.

Marketing Türkiye ve Kuantum Araştırma iş birliğiyle gerçekleştirilen, Deloitte Türkiye’nin de uzmanlığıyla sürece katkı sunduğu B2B Excellence Awards sonuçlandı. Türkiye’deki markaların B2B alandaki performansını kapsamlı bir araştırmayla ölçümleyen ilk endeks olan B2B Excellence Awards üçüncü defa “Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortaklarını” belirledi. Toplam 2 bin 927 görüşme ile belirlenen araştırma sonucunda Kale Alarm, Güvenlik Sistemleri kategorisinde Türkiye’nin En İtibarlı İş Ortağı seçildi. İstanbul Divan Kuruçeşme’de gerçekleştirilecek ödül töreninde, ödülü Kale Alarm adına Kale Güvenlik Sistemleri Grup Müdürü Kerem Özkan aldı.

Kurumsal iş birlikteliklerinde doğru seçim

Kale Alarm, elektronik güvenlik sistemleri alanında bireysel ve kurumsal müşterilerine tam kapsamlı çözümler sunuyor. Kurumsal iş ortaklarına ayrıcalıklı olarak sunduğu merkezi yönetim yazılımı sayesinde sisteme bağlı tüm lokasyonların açılış ve kapanış saatlerini hem uygulama üzerinden hem de harita üzerinden takip edilebilmesini sağlayarak, operasyonel yükleri hafifleterek işletme maliyetlerini azaltıyor. Müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik özelleştirilmiş ürünler geliştiren marka, Kale Alarm mobil uygulama, Kale Kameram mobil uygulama, Kale 7/24 Alarm İzleme Merkezi ile kesintisiz hizmet sunuyor. Türk lirası üzerinden fiyatlandırma gibi avantajları ile iş ortaklarının güvenlik ihtiyaçlarını karşılarken bütçelerine de dost olan Kale Alarm, müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutuyor. 

Organize Ambalaj Bingöl’e Fabrika Kuracak

Organize Ambalaj, 200 milyon TL yatırım bedeliyle Bingöl’de fabrika kurmaya hazırlanıyor. Firma, yatırımı yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor.

2004 yılından beri oluklu mukavva ve oluklu mukavvadan kutu imalatı yapan Organize Kâğıt ve Ambalaj, entegre bir tesis olmak amacı ile Bingöl’e ambalaj kâğıdı üretim tesisi kurmaya hazırlanıyor. Şirket Kurucu Ortağı Özgür Solmaz Bingöl OSB içinde yer alacak tesisin yer tahsis işlemlerinin tamamlandığını yatırımın 200 milyon TL yatırımla olacağını ifade etti.

Dünya Gazetesi’nden Özlem Sarsın’ın haberine göre; Bölgedeki yatırım teşviklerinden ve cazibesinden yararlanmak istediklerini belirten Solmaz, “Biz Bingöllü bir aile şirketiyiz. Memleketimize yatırım yapıyor olmaktan gurur duyuyoruz. Hem Bingöl’deki yatırım teşviklerinden hem de Bingöl’ün bölgedeki ulaşım ağı avantajından faydalanmak istedik.

Fabrikamız tamamlandığında bölgede en az 100 kişilik bir istihdam sağlayacağız. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ambalaj kağıdının hammaddesi olan hurda kağıtları toplayıp değerlendireceğiz. Bu hurdalar maalesef ekonomiye kazandırılamıyor, bölgede çok hurda var. Yatırımımızı yıl sonuna kadar tamamlayıp faaliyete geçirmeyi hedefliyoruz. 7 bin metrekarelik bir alanda kendi hammaddemizi üreteceğiz.

Böylece sektörde kendi hammaddesini üreten nadir ambalaj firmalarından biri olacağız. Kâğıt üretimine başladığımızda Arap ülkeleri, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya ihracat yapmayı da hedefliyoruz. Tesisimizde güneş enerjisi santrali de olacak, tüm elektrik ihtiyacımızı temiz enerji kaynağından sağlayacağız. Menemen’deki mevcut tesisimizde de 52 MW kapasiteli GES sistemimiz 3 ay içinde aktif olacak. En büyük girdi maliyetlerimizden biri olan elektrik sarfiyatından da kurtulmuş.

Triplex kartonda ihtisas firması olmayı hedefliyoruz

Oluklu mukavva ve ambalaj üretimini şu an Menemen’deki 7 bin metre kare alanda kurulu tesislerde gerçekleştirdiklerini söyleyen Solmaz, hedeflerinin 7 çeşit kâğıdın birleşiminden üretilen triplex karton üretiminde ihtisas firması haline gelmek olduğunu kaydederek, “Triplex kartonu Türkiye’de üreten az sayıdaki firmalardan biriyiz.

Ahşap kasaların yerine geçen bu ambalaj alanında otomotiv sektörü başta olmak üzere beyaz eşya ve gıda sektörü en çok satış yaptığımız sektörler” dedi. 

Ege Bölgesi’nde oluklu mukavva hattı bulunan 5 ya da 6 firma olduğunu belirten Solmaz, aylık 800 ton ambalaj kâğıdı işleme kapasitesine sahip olduklarını, kapasitenin tümünü kullandıklarını vurguladı.

Ambalaj sektöründe talebin her geçen gün arttığını, artan bu talebi karşılayabilmek amacı ile makine parkuruna 3 adet daha yeni makine ekleyeceklerini ifade eden Solmaz, “Daha seri ve daha büyük kolileri üretebileceğimiz Jumbo makinalar aldık. İnline baskı makinası dediğimiz yapıştırmasını da kendi yapan, 3 renkli koli makinesi ile özellikle seramik sektörünün ambalajlama ihtiyacını karşılayacak otomatik kesim makinesi aldık. Hepsi 1 ay içinde teslim edilecek ve kapasitemiz 200 ton daha artacak” dedi.

E-ticaret sitelerinde satış trafiğinin artmasının da kendilerine olumlu yansıdığına dikkat çeken Solmaz, bu nedenle pandemi döneminde iyi bir süreç yaşadıklarını belirterek şöyle devam etti:. “2022 yılını 85 milyon liralık bir ciro ile kapattık. 2023 biraz sancılı başladı ama bu sene de yüzde 5’lik bir artışla seneyi kapatmayı öngörüyoruz.”

Aranan bir firma olmayı hedefliyoruz

Türkiye’de oluklu mukavva ve koli üzerinde çok fazla firma olduğunu, hayata geçirecekleri yatırımlar ile aranan ve tercih edilen bir firma olarak ön plana çıkmayı hedeflediklerini belirten Solmaz, “Sektörümüz hızla büyüyor. Ambalaj sektörü hiç durmaz sürekli üretir, stokları güçlüdür. Sektörümüzde çok büyük firmalar var. Merdiven altı üretim yapan pek çok firma var. Firma olarak kendinizi yenileyemezseniz geride kalırsınız.

Türkiye şu an Avrupa’nın en büyük ambalaj kâğıdı üreticisi ve Avrupa’ya kağıt ihraç edebilen bir konumdadır. Biz de bu nedenle Bingöl atağımızı yaptık ve o bölgedeki tüm açıkları kapatmak istiyoruz. Sektör içinde orta halli bir firmayız yatırıma açığız gelişmek istiyoruz. Tüyap Ambalaj fuarı hazırlanıyoruz. Bu seneki Tüyap Ambalaj fuarında triplex karton tanıtımı üzerinde duracağız. Bu konuda büyüme hedeflerimiz var” dedi.

İGSAŞ’tan İki Yeni Fabrika Yatırımı

İstanbul Gübre Sanayii A.Ş (İGSAŞ), Samsun ve Hatay’da iki yeni fabrika yatırımı yaparak üretim hacmini genişletecek. 

Türkiye’nin önde gelen gübre üreticilerinden İGSAŞ, bu yılın sonunda Samsun ve Hatay’daki iki fabrika yatırımıyla üretim kapasitesini artırıp, satış hacmini ve cirosunu yükselteceğini duyurdu.

İGSAŞ, yeni yatırımlarla birlikte hem Türkiye hem de ihracat pazarlarında büyümeye devam ediyor. Samsun’da inşası devam eden yıllık 200 bin ton üretim kapasiteli organominarel kompoze gübre fabrikasının bu yılın son çeyreğinde üretime geçmesi beklenirken, Hatay’daki yıllık 250 bin ton kapasiteli kompoze gübre fabrika yatırımının ise 2024 sonunda devreye alınması hedefleniyor.

Samsun yatırımıyla birlikte Karadeniz Bölgesi’ne daha iyi hizmet vereceklerini belirten İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal, “Bölgenin ihtiyacı olan daha spesifik gübre talebini karşılarken bir yandan da ihracatta ciddi bir değer oluşturacağız. Ayrıca Samsun’daki fabrikamızın devreye girmesiyle Karadeniz Bölgesi’ndeki gücümüzü daha da artıracağız” dedi.

Hatay yatırımı, deprem bölgesine canlılık getirecek

Şirket, Hatay’da başladığı yatırım kararını, geçtiğimiz şubat ayında Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından aldı. Deprem nedeniyle büyük hasar gören bölgenin yeniden yapılandırılmasına destek olmak amacıyla Hatay’a bir fabrika kurma kararı verdiklerini belirten Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’da hayata geçireceğimiz yıllık 250 bin tonluk kompoze gübre fabrikası, bölgenin sanayisine ve tarımına büyük katkı sağlayacak. 60 milyon euroluk yatırımla devreye alacağımız fabrikamızın, 2024 yılının sonunda üretime geçmesini planlıyoruz. Bölgenin yaşanan deprem felaketinden sonra cazibe merkezi ilan edilmesi yatırımcılar için bir avantajı da beraberinde getirdi.”

İki yatırımın devreye girmesiyle Türkiye çapında geniş bir üretim ağına sahip olacaklarının da altını çizen Ünal, “Kocaeli fabrikamız Marmara ve Ege bölgelerine hizmet ederken, Samsun’daki fabrikamız Karadeniz’e, Hatay’daki tesisimiz ise Doğu Akdeniz, Güney Doğu, Doğu Anadolu havzalarına odaklanacak. Aynı zamanda da Akdeniz çanağından da ihracat yapacağız. Bugün 240 bin tonluk bir kompoze gübre kapasitesine sahip olan şirketimiz, 2 yıl sonra üç ayrı noktada 700- 750 bin ton kompoze gübre üreterek Türkiye’yi uçtan uca saracak” diye konuştu.

Yeşil üretim ihracat gücünü artıracak

Yapılan açıklamaya göre şirket, son teknolojiyi kullanarak verimliliği de en üst seviyeye taşıyan İGSAŞ, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla da sürdürülebilir ekonomiye geçişte stratejik adımlar atıyor. Kütahya’daki 30 megavat (MW) kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali (GES) devreye almaya hazırlanan şirket, bu yatırımla karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik önemli bir hamle yapacak.

Avrupa’nın karbon nötr ekonomiye geçiş politikalarına ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na dikkat çeken Ünal, “Yeşil Mutabakat ile 2021 Ocak itibarıyla sınırda karbon vergisi mekanizması (CBAM) getirildi. Burada 5 tane sektör seçildi ve bu sektörlerden biri de gübre. Şirket olarak ihracat hacimlerimizi artırmak için çok büyük hedeflerimiz var. 2026 yılı ve sonrasında Avrupa’ya ihracatta problem yaşamamak adına karbon nötre doğru gitmemiz gerekiyor. Bu 30 megavatlık GES projemiz bu hedefe hizmet edecek” şeklinde konuştu.

Kaynak: Haberler.com

İnşaat Sektörü Güven Endeksi Mayıs’ta Yüzde 4,3 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, inşaat sektörü güven endeksi mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 4,3 arttı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Mayıs ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe yüzde 0,6 azalırken perakende ticaret sektöründe yüzde 0,4 ve inşaat sektöründe yüzde 4,3 arttı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi nisanda 118,1 iken mayısta 117,4 değerine geriledi.

Hizmet sektöründe geçen aya göre, son üç aylık dönemde iş durumu yüzde 0,8, son üç aylık dönemde hizmetlere olan talep yüzde 1,2 artarken, gelecek üç aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisi yüzde 3,6 azaldı.

İnşaat Sektörü Güven Endeksi 92,2’ye Çıktı

Mevsim etkilerinden arındırılmış perakende ticaret sektörü güven endeksi nisanda 116,2 iken bu ay 116,7’ye yükseldi.

Perakende ticaret sektöründe, son üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar yüzde 0,2 ve gelecek üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi yüzde 3 artarken, mevcut mal stok seviyesi yüzde 2,4 azalış gösterdi.

Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi ise geçen ay 88,4 iken bu ay 92,2’ye çıktı.

İnşaat sektöründe geçen aya göre alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyinde yüzde 2,9 ve gelecek üç aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi alt endeksinde yüzde 5,5 artış oldu.

TÜİK Yapı İzin İstatistiklerini Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı Ocak-Mart dönemine ilişkin yapı izin istatistiklerini açıkladı. Yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümü yüzde 2,1 azaldı.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2023 yılı I. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların daire sayısı yüzde 0,7 artarken, bina sayısı yüzde 9,2 ve yüzölçümü yüzde 2,1 azaldı.

Toplam Yüzölçümün Yüzde 53,0’ü Konut Alanı Olarak Gerçekleşti

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen yapıların toplam yüzölçümü 26,7 milyon metrekare iken; bunun 14,2 milyon metrekaresi konut, 7,1 milyon metrekaresi konut dışı ve 5,4 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.

En Yüksek Yüzölçüm Payı Yüzde 63,3 ile İki ve Daha Fazla Daireli Binaların Oldu

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen yapıların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 16,9 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 2,5 milyon metrekare ile bir daireli binalar izledi.

Yapı Kullanma İzin Belgesi Verilen Yapıların Yüzölçümü Yüzde 17,2 Azaldı

Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2023 yılı I. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların bina sayısı yüzde 10,5, daire sayısı yüzde 19,0 ve yüzölçümü yüzde 17,2 azaldı.

Toplam Yüzölçümün Yüzde 57,0’si Konut Alanı Olarak Gerçekleşti

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların toplam yüzölçümü 25,2 milyon metrekare iken; bunun 14,4 milyon metrekaresi konut, 5,2 milyon metrekaresi konut dışı ve 5,7 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.

En Yüksek Yüzölçüm Payı Yüzde 74,1 ile İki ve Daha Fazla Daireli Binaların Oldu

Belediyeler tarafından 2023 yılı I. çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 18,7 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 1,6 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izledi.

Kaynak: TÜİK

Sığınmacıların Dönüşü İçin Temel Atıldı

İlk aşamada 1 milyon Suriyeli vatandaşın ülkesine dönüşünü sağlamak için yapılacak 240 bin konutluk projenin temeli Cerablus’ta atıldı.

Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşü için Fırat Kalkanı bölgesinde 5, Barış Pınarı bölgesinde 4 olmak üzere toplamda 9 konut projesi başlatılmıştı. 240 bin konutluk projede dün Cerablus’taki 5 bin konutun temelleri atıldı. İlk aşamada hedef, 1 milyon Suriyeli’nin ülkesine geri dönüşünün sağlanması.

Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre; İç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin, ülkelerine gönüllü olarak geri dönmeleri için Suriye’de terörden arındırılmış bölgelerde çeşitli çalışmalar yürütülüyor. İlk etapta Fırat Kalkanı bölgesinde 5, Barış Pınarı bölgesinde 4 olmak üzere toplamda 9 alanda konut projesi başlatıldı. Bu kapsamda, Cerablus, El Bab ve Tel Abyad’da kalıcı konutlar yapılacak. Suriyelilerin gönüllü geri dönüş çalışmaları kapsamında hedeflenen toplam 240 bin aile için 240 bin konut yapımı projesiyle 1 milyon Suriyeli’nin geri dönüşü planlanıyor.

Okul, Cami, Çarşı ve Sağlık Merkezleri Olacak

Cerablus Ras-ul Cavz bölgesinde 5 bin dairelik konutların temeli atıldı. Konut projesi içerisinde cami, çarşı, ilköğretim okulu, lise ve sağlık merkezi gibi tesisler de olacak. Asfalt yollar, açık alanlar, bahçeler, elektrik şebekesi ve su deposu gibi altyapı çalışmaları da yapılacak. AFAD ve Göç İdaresi Başkanlığı’nca yürütülen “Gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüş” çalışmaları kapsamında kalıcı konutların yanı sıra dönen Suriyelilerin iş istihdamına yönelik de projeler hayata geçiriliyor.

Hedef 100 Bin İstihdam 

Yerel girişimciler tarafından, Suriye’de terörden arındırılmış Çobanbey’de 1338, Azez’de 85, El Bab’da 400, Soran’da 194, Maare’de 317, Cinderes’de 436 ve Sarmada’da 88 imalathane faaliyete başlatıldı. Ayakkabı, tekstil, mobilya, tarım ürünleri, salık ürünleri, demir döküm, paketleme tesisi, zeytinyağı, sabun üretimi, poşet, soba, kraft torba üretim tesisi gibi 2 bin 857 imalathanenin kurulmasıyla 100 bin istihdam sağlanması planlanıyor. 

Gübre ve Tohum Desteği

Ayrıca mevcut tarım arazilerinde tarımsal kalkınmaya katkı sağlamak ve bu sayede istihdamı arttırmak amacıyla bölgeye yönelik tarımsal sulama projeleri, arıcılık, hayvancılık desteği, bakliyat ve sebze yetiştiriciliği gibi tarımsal projeler de başlatıldı.

Yüzde 70’i Dönmek İstiyor

İçişleri Bakanlığı’nca Türkiye genelinde kayıt altındaki 3 milyon 514 bin Suriyeli ile birebir yapılan görüşmelerde bu kişilerden yüzde 70’i şartların oluşması halinde ülkelerine dönüş yapmak istediklerini söyledi. Suriyeliler çatışmaların bitmesi, güvenliklerinin sağlanması, barınma ve insani ihtiyaçlarının karşılanması durumunda ülkelerine dönmek istiyor.

240 Bin Konut İnşa Edilecek

Katar Kalkınma Fonu ve AFAD iş birliğinde Suriye’de 9 ayrı bölgede 1 yıldır planlaması devam eden ve projelendirilen, 1 milyon kişinin yaşayacağı 240 bin konutun ilk etabının temel atma töreni Cerablus’ta gerçekleştirildi. Törende konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, özetle şu bilgileri verdi: “Bu bölgenin güvenli bir hale getirilmesi önemli bir iştir. Bunun için çok bedeller ödendi. Bu iş birliği bu bölgede kanayan yarayı durduracaktır. Yeni bir umut çerçevesi oluşturmaktadır. Tam 240 bin konut yapılacak 9 ayrı bölgede. 60, 80 ve 100 metrekare olacak. Türkiye’de yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz onurlu, güvenli dönüşü yaptıkları andan itibaren buradaki iş imkânından istifade edebilecekler. 554 bin gönüllü geri dönüş sağlandı. 2.5-3 yıl içinde bu proje bitirilecek.

Maliyeti Katar’dan 

Bugün temeli atılan 5 bin konut yıl sonunda tamamlanacak. Dünya insanlık tarihine örnek olacak projenin maliyeti Katar Kalkınma Fonu tarafından karşılanıyor. Katar Kalkınma Fonu’nun Genel Müdürü’ne burada teşekkür etmek istiyorum. Bizi depremlerde, sellerde hiç yalnız bırakmadılar, ilk yardıma koşan Katarlı dostlarımız oldu. Dostlukları hem bölgemize birlik ve huzur getirmekte hem de sorunların çözümüne katkı sunmaktadır.”

554 Bin Suriyeli Döndü

Bugüne kadar yapılan çalışmalarla Türkiye’de kayıt altındaki Suriyelilerden 554 bini, terörden arındırılmış bölgelere gönüllü geri dönüş yaptı.

Adana’da 7 Binaya Yıkım Kararı

6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden etkilenen Adana’da ağır hasarlı olduğu tespit edilen 7 binaya yıkım kararı çıktı.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan iki depremde Adana’da şehir merkezinde 11 bina yıkılırken, 418 kişi hayatını kaybetti. Şehirde yıkımın en çok olduğu yer ise Güzelyalı Mahallesi oldu. 

Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre; İlk ve ikinci depremde yıkılan 5 bina da birçok kişiye milyonluk daireler mezar oldu. Depremden sonra yapılan incelemelerde ise birçok binanın da ağır ve orta hasarlı olduğu tespit edildi. 3.5 aydan fazla zaman geçmesine rağmen itiraz süresi nedeniyle binalar bir türlü yıkılmadı. İncelemeler ve itiraz süresi biten 7 bina için ise yeni yıkım kararı verildi.

Güzelyalı Mahalle Muhtarı Göktürk Güngör, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Adana İl Müdürlüğünün yapmış olduğu incelemeler ve itiraz süresinin de bitmesiyle 7 binanın yıkım kararı çıktığını belirtti.

‘’Orta Hasarlı Binalarda İtiraz Süresi Devam Ediyor’’

Güngör, “Yıkım Kararı müdürlük tarafından bize iletildi. Biz de bu kararları yıkılacak olan apartman kapılarına ve muhtarlığımıza astık. Yakın zamanda binalar yıkılacak ve tehlike ortadan kalkacak. Orta hasarlı binalarda ise itiraz süresi devam ediyor. Bu binalarda ya güçlendirilecek ya da ağır hasarlıya çevrilip yıkılacak” dedi.

Mahalleli ise binaların yıkılmasının doğru bir karar olduğunu tehlike saçtığını bir an önce alınan kararın uygulanması gerektiğini söyledi.

Samsun’da Eski Hastane Adli Tıp Binasına Dönüştürülecek 

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, eski özel hastane binasının kiralandığını ve proje çalışmalarının ardından Adli Tıp Merkezi’ne dönüştürüleceğini açıkladı.

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kentte Adli Tıp Kurumu’nun hizmet vermesi için gerekli olan kurum binası temini için özel bir çalışma yapılıyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından kiralanan İlkadım ilçesindeki eski özel hastane binasının hızla tadilatı yapılarak kuruma hazır hale getirilecek. Proje sürecinin tamamlanmasının ardından tadilat süreci başlayacak.

Çalışmalar 2 Ayda Tamamlanacak

Adli Tıp Kurumu çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Sayın Ticaret Bakanımız ve Samsun Milletvekilimiz Mehmet Muş’un bu konuda büyük gayretleri var. Biz de o gayrete destek olduk. Eski özel hastane binasını kiraladık, şu anda proje üzerinde çalışıyoruz. Orayı hemen Adli Tıp işlerliğini kazanacak şekilde projelendireceğiz. 2 ay içinde orada Adli Tıp Kurumu’nun açılmasını sağlamak istiyoruz. Bu arada Adli Tıp oraya geçici olarak taşınacak. Adli kurum binası için cezaevi yolu üzerinde 10 dönüm alanı da biz vermiştik.” diye konuştu.

Malatya’da Deprem Konutlarının İnşaatı Devam Ediyor

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Malatya’da Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapılan konutların inşaat çalışmaları sürüyor.

Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin etkilediği 11 ilde evleri yıkılan veya ağır hasar görenlerin barınma ihtiyacını karşılamak için TOKİ tarafından başlatılan çalışmalar devam ediyor.

Malatya’da ihalesi tamamlanan 11 bin 634 konut, cami ve ticarethanelerin yapımına bir süre önce başlandı. Yeşilyurt ilçesine bağlı İkizce mevkisinde de etaplar halinde inşası süren afet konutlarının bazılarında beton blok kurulumu tamamlandı. Bu binalarda merdiven, dış cephe ve tuğla duvarların yapımına geçildi.

Konutlar İki Etap Halinde İnşa Ediliyor

Konutların yapım müdürü Olcay Kazan, sorumluluk alanlarında iki etap halinde konut yapımını sürdürdüklerini, ilk etapta 1180, ikinci etapta ise 806 konutun inşa edileceğini söyledi.

Kazan, ilk etabın 7, ikinci etabın ise 9 ay sonra tamamlanacağına işaret ederek, “7 gün 24 saat çalışarak 7 ay sonra ilk etap konutları hak sahiplerine teslim etmek istiyoruz.” dedi.

Çalışmalar Hızla Sürüyor

Binaların radye temel ve tünel kalıp sistemiyle yapıldığını anlatan Kazan, şöyle devam etti:

“Tünel kalıp deprem konusunda en güvenlikli sistemdir. Aynı zamanda zeminimiz çok sağlam. Kırıcılarla kaya kırımları yapıyoruz. Bununla birlikte bloklarda ince işlerimize de başlandı. Çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Kaba inşaatı olan blokumuzda direkt ince işlere başlıyoruz.”

Kazan, sorumluluk sahalarında 5’i kule, 8’i mobil olmak üzere 13 vinç, 19 ekskavatör, 32 kamyon, dozerler ve çeşitli iş makineleriyle yapım çalışmalarını sürdürdüklerini sözlerine ekledi.

Yeni Dekorasyon Trendleriyle Evinize Yaz Havası Gelsin

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte evlerdeki enerji de yükseliyor. Evinizdeki dekorasyon detaylarını değiştirerek yazın canlı ve ışıltılı havasını evinize taşıyabilirsiniz. Tezgah Dünyası Kurucusu Feyzullah Buran, evlerde büyük değişiklikler yapmadan, detaylarda şıklık oluşturacak dekorasyon trendlerini açıklıyor.

Yaz aylarında ev dekorasyonunda stil, renkler ve desenlerde yenilikçi bir bakış açısı hakim olacak. Doğal detayların ön planda olduğu dekorasyon trendleri, sadelik ve asaleti bir araya getiriyor. Tezgah Dünyası Kurucusu Feyzullah Buran ise evlerini yeniden dekore etmek isteyenler için yaz dekorasyon trendlerini paylaşıyor.

Ahşap Ürünlerle Doğal ve Modern Bir Yaz Dekoru

Yaz dekorasyon trendleri arasında doğal bir görünüm katan ahşap ürünler, ilk olarak göze çarpıyor. Mutfak alanlarından mobilyaya her alanda hem minimalist hem modern tarzdaki evlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Yaşam alanlarınıza doğal ve samimi bir hava katmak istiyorsanız yaz aylarında da mutlaka ahşap ürünlerden faydalanmalısınız.  

Mutfak ve Banyolarınızda Yeni Trendler

Mutfak ve banyolar evlerimizin en önemli noktalarından biridir. Bu alanlarda yapılan dekorasyon seçimleri evin genel havasını belirler. İşte size mutfak ve banyolar için yeni trendler!

Mutfaklarda Beyaz Tonları Öne Çıkıyor

Mutfaklarda evyeler ve tezgahlar beyaz tonları ile dekore ediliyor. Beyazın etkisi, mutfağınızın daha geniş ve ferah görünmesini sağlar. Ayrıca, kırmızı gibi canlı renklerde mutfak dolapları ve masalarda kullanarak mutfağınıza hareketlilik katabilirsiniz.

Banyolarda Mavi ve Yeşil Tonları Hâkim

Banyolarınızda mavi ve yeşil tonlarındaki dekorasyon ürünleriyle benzersiz bir uyum yakalayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, banyo yüzeylerinizde kaymazlık, çizilmeye, leke, ısı ve sıvıya karşı direnciyle de dikkat çeken ürünlere odaklanabilirsiniz.

Doğa Dostu ve Sürdürülebilir Ürünleri Tercih Edin

Doğayı korumak için herkesin üzerine düşen görevleri yapması gerekmektedir. Bu nedenle, mobilya veya dekorasyon ürünleri satın alırken doğa dostu ve sürdürülebilir tasarım kriterlerine göre tasarlanmış ürünleri tercih edebilirsiniz.

Olmazsa Olmaz: Hasır

Bahçe mobilyalarında kullanılan hasır örgüler artık iç mekânlarda da trend haline geldi. Mutfak mobilyaları, orta sehpalar, TV üniteleri ve hatta çalışma odalarında kullanacağınız hasır örgülerin farklı örgü yöntemleri ve renkleri mevcuttur. Bu sayede, evinizde doğal ve sıcak bir hava yakalayabilirsiniz.

SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu Copa’nın Altın Sponsorluğunda Gerçekleşti

Copa Isı Sistemleri’nin altın sponsorluğunda, bu yıl 4.’sü gerçekleştirilen SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu, 20 Mayıs’ta Türkiye’nin en büyük açık hava doğal yaşam merkezlerinden biri olan Bursa Dağyenice’de gerçekleşti. 

Dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce sporcu ve doğaseveri Dağyenice’nin eşsiz doğasında festival atmosferinde buluşturan bu ultra maraton, Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak 19 Mayıs’ta saat 21.00’de başladı ve 22 saat süren tarihi 100K Mysia Yolları Parkuru’na ev sahipliği yaptı. Oğuzhan Emre Singer 10 saat 49 dakikada tarihi parkuru tamamlayarak birincilik kupasını kazandı.

20 Mayıs 2023 Cumartesi günü 4. kez gerçekleştirilen ‘SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu’, 2 bine yakın koşuseverin mücadelesine sahne oldu. Copa’nın altın sponsorluğunda gerçekleşen koşu, Bursa Dağyenice’nin büyülü atmosferini sporcular ve doğa severlerle buluşturdu. 

Sporu, sağlıklı yaşamı, doğa sevgisini ve eğlenceyi bir araya getirerek festival havasında gerçekleşen bu ultra maraton, tüm katılımcılara keyif alacakları sosyal bir deneyim vadetti. Sporu ve doğayı seven insanları bir araya getirerek hem fiziksel hem de ruhsal açıdan bir deneyim sunmayı hedefleyen organizasyonda katılımcılar, profesyonel ve amatör parkurlarda koşarak kendi sınırlarını zorladı ve doğal güzelliklerin tadını çıkardı. Ayrıca Copa standındaki yüz boyama atölyesinden yogaya, zumbadan konsere kadar birçok aktiviteyle katılımcılar eğlenceli dakikalar yaşadı.

Yalnızca profesyonel sporculara değil, koşu sporunu seven ve doğaya ilgi duyan herkese hitap eden programıyla öne çıkan SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu’nda 6K, 15K, 33K, 61K ve 100K gibi farklı seviyelerde parkurlar yer aldı. 

Tarihi 100K parkurunu 10 saat 49 dakikada tamamladı

SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu, özellikle Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak düzenlenen 100K Mysia Yolları Parkuru ile dikkat çekti. Bu tarihi parkurun startı 19 Mayıs tarihinde saat 21.00’de Gölyazı’dan (Apollonia) başladı. Koşucular sırasıyla Akçalar, Fadıllı, Ayva Köyü, Unçukuru, Maksenpınar, Güngören, Üçpınar, Deliktaş Mağarası, İnegazi, Atlas, Çalı, Misi, Doğancı ve Kadriye köylerinden geçerek 20 Mayıs’ta Dağyenice Göleti’nde parkuru tamamladı. Koşunun birincisi Oğuzhan Emre Singer, 10 saat 49 dakikada parkuru tamamlayarak bir rekora imza attı ve birincilik kupasını kazandı.

SPX Dağyenice Ultra Trail’i ilk yılından beri desteklediklerini ifade eden Copa Isı Sistemleri Genel Müdürü Oktay Erdinç; “Copa olarak, bu yıl da Bursa’nın doğa harikası yerlerinden biri olan Dağyenice Göleti’nde gerçekleşen SPX Dağyenice Ultra Trail 2023 organizasyonunun Altın Sponsoru olmaktan gurur duyuyoruz. Koşu, her yıl daha da büyüyerek Türkiye’nin en önemli spor etkinliklerinden biri haline geldi. Tüm bunlara şahitlik etmek ve Bursa’ya uluslararası arenada değer kattığına inandığımız bu projenin içerisinde yer almak bizim için çok kıymetli. Hem doğa ile hasret giderdiğimiz hem de spor yaptığımız festival havasında bir etkinlik geçirdik. COPA olarak, doğa ve spor tutkunlarını buluşturan bu kıymetli organizasyonda emeği geçen herkesi tebrik ediyoruz.” dedi

Total Energies, 2050’ye Kadar Net Sıfır Emisyon Hedefliyor

Total Energies, 2050 yılında kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyor. Detayları Total Energies Yenilenebilir Enerji Türkiye Müdürü Ahmet Hatipoğlu anlattı.

Net sıfır hedefine ulaşmak için yoğun çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Total Energies Yenilenebilir Enerji Türkiye Müdürü Ahmet Hatipoğlu, “Bunlardan önde geleni yenilenebilir enerji kaynakları ve düşük karbonlu yakıtlar. 2050 vizyonumuz gereği, enerji üretimimizin yarısı yenilenebilir enerjiden, yüzde 25’i düşük karbonlu yakıtlardan (hidrojen, biyogaz ve e-yakıtlar), kalan yüzde 25’lik kısım da petrol ve doğal gazdan sağlanacak. Bu faaliyetlerimiz sonucu oluşan emisyonlar, karbon dönüştürme, karbon yakalama ve karbon denkleştirme ile tamamen sıfırlanacak” dedi.

“Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Üretimdeki Payı Artacak”

Türkiye’nin 55 GW’ın üstünde olan yenilenebilir enerji kurulu gücünün yakın zamanda 60 GW’ın üstüne çıkması bekleniyor. Hatipoğlu, “Total Energies olarak Türkiye’de özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımı yapmak için yoğun çalışmalarımız var. Bu amaçla, çeşitli yenilenebilir projelere ve operasyonel santrallere yatırım yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. Ülkemizin yüksek potansiyeli ve gelişmiş elektrik piyasası farklı iş modellerinde yatırım olanağı sunduğundan çeşitli alternatiflere sıcak bakıyoruz. Pandemi ve sonrasında yaşanan gelişmeler elektrik üretiminde dışa bağımlı olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini gösterdi. Ülkemizde yenilenebilir enerji teknolojileri çevre dostu olmalarının yanı sıra kârlı bir yatırım aracı, enerji güvenliğine katkı sağlayan önemli bir unsur ve mevcut ekipman üretim altyapısı ile bir sanayi sektörü olarak da görülüyor. Önümüzdeki dönemlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payının daha da artmasını öngörüyoruz. Önceliğimiz Türkiye’de şirketimizin politikalarına uygun özelliklerde, büyük ölçekli ve uzun vadede daha stabil getiri imkânı sunan yatırımları hayata geçirmek” diye konuştu.

“Deniz Üstü Platformlarında Ciddi Bilgi Birikimimiz Var”

Türkiye’nin özellikle güneş enerjisinde memnuniyet verici bir ilerleme kaydettiğinin de altını çizen Hatipoğlu, şöyle devam etti: 

“Deniz üstü doğal gaz ve petrol arama ve üretme faaliyetlerimizden dolayı deniz üstü platformlarında ciddi bir bilgi birikimimiz ve geliştirdiğimiz teknolojiler var. Bu birikimimizi özellikle yüzer tip deniz üstü rüzgâr projelerimizde kullanıyoruz. Geliştirilen, devrede olan ve çalışan deniz üstü santrallerimizin toplam kapasitesi şu an 12 GW. Türkiye’de hayata geçirilecek deniz üstü rüzgâr enerjisi santralinde de mevcut birikimimizle fark yaratabileceğimize inanıyoruz.”

Hatipoğlu, Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği’ne (TÜREB) üye olduklarını hatırlatarak “TÜREB son derece aktif çalışan, üyelerini ve paydaşları çalışmalarına dahil ederek sektördeki gelişime katkısı olan bir birlik. Çalışmalarından son derece memnunuz ve önümüzdeki dönemde TÜREB’in faaliyetlerine daha fazla katkı sağlamak istiyoruz.” dedi.

Yüzde 100 yenilenebilir yakıtı Excellium Racing 100 ile motor yarışlarında devrim

Total Energies Madeni Yağlar, yenilenebilir enerji üreticileri ile iş birliği içinde yeni ürünler geliştirmeye de devam ediyor. Üreticilerin ekipmanlarını koruyacak, enerji tasarrufu ve uzun ömür imkânı sunan yağları bulunuyor. Total Energies’in 2050’de net sıfır emisyona ulaşma hedefinde önemli bir kilometre taşı da motor sporları yarışları için geliştirilen yüzde 100 yenilenebilir yakıtı Excellium Racing 100 olmuştu. FIA Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nın tarihinde ilk defa, 2022 şampiyonasının üçüncü turunda Le Mans 24 Saat Yarışları’nda tüm araçların kullandığı Excellium Racing 100, FIA’nın, araç üreticilerinin, pilotların ve yenilenebilir enerjilere ilişkin Avrupa yönergelerinin (RED) tüm gereksinimlerini karşılayan bir yarış yakıtı. Şarap tortularından yapılan bu biyoyakıtı geliştirmek için 18 aydan fazla Ar-Ge çalışması yapıldı. İçerisinde petrol bulundurmayan Excellium Racing 100, kullanım ömrü boyunca karbondioksit emisyonlarında en az yüzde 65’lik bir azalma sağlıyor.

ADMİB Başkanı Tosyalı: ‘’Küresel Talepte Daralma Söz Konusu’’

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Küresel talepte bir daralma söz konusu. Öncelikle enerjide ithalata bağımlılığımızı azaltacak çözümleri bir an önce devreye almamız gerekiyor.’’ dedi.

Türkiye’nin nisan ayı ihracatı yüzde 17,2 düşüşle 19,3 milyar dolar oldu. Talepteki durgunluğun etkisiyle 27 ihracatçı sektörün 21’inde düşüş görüldü. Demir-çelik sektörlerinin ihracatı da emtia fiyatlarının gerilemesi, yüksek enerji fiyatları ve kurun uzun süredir enflasyonun gerisinde kalması gibi nedenlerle düşmeye devam etti.

Pandemiden sonraki en büyük düşüş

 Demir ve demir dışı metaller sektörü nisan ayında yüzde 33,4’lük düşüşle 997 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, çelik sektörü yüzde 46,8’lik azalışla 1 milyar dolarlık ihracat yaptı.

Demir ve demir dışı metaller ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatından yüzde 5,2 pay alırken, çelik ise yüzde 5,5 paya sahip oldu. İki sektör, yaşadığı düşüşlere rağmen Türkiye’nin nisan ayı ihracatının yüzde 10,7’lik kısmını üstlendi.

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) ise nisan ayında demir ve demir dışı metaller sektöründe geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,9’luk azalış göstererek 63 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ayda çelik ihracatı ise yüzde 61,2’lik düşüşle 109 milyon dolar oldu.

Türkiye ihracatının pandemiden sonraki en büyük düşüşü yaşadığını kaydeden ADMİB Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı şu açıklamaları yaptı: “Küresel talepte bir daralma söz konusu.

Ülke ihracatımızın miktar bazındaki düşüşü de bunu açıklıyor. Yüksek enerji fiyatlarının etkisi de talebi etkileyen diğer bir faktör. Demir-çelik sektörü enerji girdisinin en yoğun olduğu sektör. Sektörümüzde nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre miktarda yüzde 45, değerde yüzde 41’lik düşüş var.

Elbirliği ile bu kayıpları telafi etmeye odaklanmalıyız. Öncelikle enerjide ithalata bağımlılığımızı azaltacak çözümleri bir an önce devreye almamız gerekiyor. Bu noktada, yenilenebilir enerji yatırımları desteklenmeli, gerekli finansman için uygun koşullar sağlanmalı. Her şeye rağmen yılın ikinci yarısının ilk yarıya göre daha pozitif geçeceğini düşünüyoruz.

Ertelenen taleplerin gelmesi kapasitelerin artmasını, bu da sanayi üretiminin canlanmasını sağlayacaktır. Fiyatta rekabetçi şartların oluşmasıyla beraber ihracatta daha pozitif rakamlar elde edeceğimize inanıyorum.”

İhracatta Irak ilk sırada

Nisan ayında Türkiye’nin demir-çelik ihracatında en başarılı ülke 206,8 milyon dolar ile Almanya oldu. Bu ülkeyi, 110 milyon dolar ile İsrail, 104,6 milyon dolar ile İtalya izledi. ADMİB’in ihracatında ise Irak’ın 13,6 milyon ile ilk sırada olduğu görüldü. Bu ülkeyi 13,3 milyon dolarla Mısır ve 12,1 milyon dolarla Romanya takip etti. Romanya’ya yapılan ihracatta yüzde 199 artış kaydedildi.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Neva Prestij Yapı Başkanı Öztürk: “Kentsel Dönüşüm Süreci Hızlandırılmalı”

Neva Prestij Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öztürk, “Kentsel dönüşümün hızlanması için yapılması gereken birçok şey var. Öncelikle kentsel dönüşüm için özel bir birim kurulmalı. Arsa sahiplerine uzlaşma süreleri verilmeli.’’ dedi.

Capital’den Özlem Aydın Ayvacı’nın haberine göre; Türkiye’de gayrimenkul sektöründeki hızlı büyüme inşaat şirketlerinin arazi bulmakta zorlanmasına neden oluyor. Bu durum şirketleri farklı projelere yönlendiriyor. Neva Prestij Yapı’nın da arazi stok sorunu nedeniyle kentsel dönüşüm projeleri geliştirdiğini dile getiren Öztürk, “Kentsel dönüşümü bir ‘milli mesele’ olarak görüyoruz. Son deprem felaketinin ardından kentsel dönüşümün önemi bir kez daha anlaşıldı. Fakat hala kentsel dönüşümde arsa sahiplerinden ve bürokrasiden kaynaklanan zorluklar söz konusu. Deprem gerçeğine rağmen eski evleri yıkıp yenisini yapmak oldukça zor. Çünkü eski ev sahiplerinin normal hakları dışında fazladan daire veya para talepleri de oluyor.  Ayrıca, belediyeler ve bakanlıklarda işler çok yavaş ilerliyor. Öyle ki bürokrasi süreci 1.5- 2 yılı buluyor” diye anlatıyor.

‘’Dönüşüm İçin Özel Birim Kurulmalı’’

Özellikle deprem riski taşıyan şehirlerde kentsel dönüşümün hızlanması gerektiğinin altını çizen Öztürk, bu kritik konu hakkında yapılması gerekenler konusunda şu önerilerde bulunuyor: “Kentsel dönüşümün hızlanması için yapılması gereken birçok şey var. Öncelikle kentsel dönüşüm için özel bir birim kurulmalı. Arsa sahiplerine uzlaşma süreleri verilmeli. Kentsel dönüşüme engel olanlar, yaşanan depremlerin ölümlere neden olması halinde ağır cezalar almalı. Bu gibi uygulamalar olmazsa kentsel dönüşümün ilerlemesine olanak yok. Öte yandan belediyeler ve bakanlıkların da bu işin önünü açmaları şart.  Projeler hızlı kontrol edilip onaylanmalı.”

‘’Yapılaşmada Büyük Yanlışlar Var’’

Yaşanan son deprem felaketinin ardından Japonya’daki çelik binalar örnek gösteriliyor. Türkiye’de ise  maalesef her depremin ardından beton ve demiri güçlendirerek depreme dayanıklı binalar yapmaya çalışıldığına dikkat çeken Öztürk, şöyle devam ediyor: “Maalesef yeni inşaat teknolojileri ülkemize geç geliyor. Bir de yapılaşmada büyük yanlışlar söz konusu. 1999 depreminden sonra yapılan binalar kuralına göre yapılmışsa, iyi bir zemine ve fay hattına uzak inşa edilmişse depreme dayanıklı olabilir.  Yaşadığımız son depremde, Kahramanmaraş ve Hatay’da fay hattının tam üstüne binalar yapılmış olduğunu gördük. Bu tabloda, istediğiniz kadar sağlam binalar yapın, fay hattındaki binaların yıkılması kaçınılmazdır. Yani ortada sadece müteahhit, mühendis hatası yok. Baştan fay hatlarını imara açan belediyelerin ve bakanlıkların da kusuru var.”

İmar Affı Nasıl Yapılmalıydı?

Bilindiği üzere imar barışı; mülkiyet ve imar sorunu olan, ruhsatsız binaların yanı sıra ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentiler yapılmış yapıların affedilmesi ve sisteme dahil edilmesine anlamına geliyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından imar affı yeniden gündeme geldi. Büyük yıkıma ve can kaybına neden olan depremlerin ardından son 20 yılda hız kazanan imar affının büyük rol oynadığı belirtiliyor. İmar affıyla bir anlamda vatandaşların devlete gidip ‘Benim yapım kanuna uygun değil, beni affet’ dediğini ifade eden Öztürk, “Devletin burada yapması gereken affetmeden önce binaların sağlamlığını kontrol etmek olmalıydı. Sağlam değilse ‘Binanı güçlendirip gel’ demeliydi. Vatandaşın binası güçlendirmeyle de kurtulamıyorsa ‘Seni affedemem, kentsel dönüşüme girmen gerekiyor’ diye zorlamalıydı” diyor.

Ancak bu imar aflarının bu içerikte olmadan çıkarıldığını belirten Öztürk, “Binalara hiçbir teknik inceleme yapılmadı. Çürük yapılar affedildi ve bunlar da maalesef depremde yıkıldı. Bundan sonra yapmamız gereken ise acilen bina güçlendirmeleri” diye ekliyor.

Umman Beton, Kuzey Afrika’ya Açılıyor!

Umman Beton, Arap Yarımadası’ndan sonra Kuzey Afrika bölgesinde de atağa geçti. Kuzey Afrika bölgesinde inşaat ve yapı sektörünün önemli buluşma noktalarından biri olan BATIMATEC Fuarı’nda görücüye çıkan Umman Beton Santralleri, fuardan eli dolu döndü. Fuarda sergilenen Türk üretimi Umman beton santralleri ve kırma eleme tesisleri örnekleri, Cezayirli yatırımcılar ve inşaat sektörü paydaşları tarafından büyük ilgi gördü

60 ülkeye yaptığı ihracatla uluslararası projelere adını yazan Umman Beton, son olarak katıldığı Batımatec Fuarı’ndan yeni anlaşmalarla döndü. Yapı inşaat malzemeleri ve teknolojileri sektöründe paydaşları buluşturan ve bölgenin önemli etkinliklerinden biri olarak kabul gören fuarda Cezayirli iş dünyasıyla yakın temaslar kurduklarını belirten Umman Beton Genel Müdürü Ahmet Bağcı, ‘’Batımatec Fuarı, Cezayir pazarının büyüklüğü ve potansiyeli hakkında bize önemli bilgiler sağladı. Ürün ve hizmetlerimizi sergilemek, bölgede firmamıza yönelik olan kalite ve güven algısını yaratmak ve pekiştirmek için bir fırsat oldu. Standımızda sergilediğimiz Umman beton santrali ve kırma eleme tesislerimiz büyük ilgi görgü ve bu sayede bölgenin potansiyel sektör paydaşlarıyla iletişim kurma fırsatı yakaladık’’ dedi. 

Fuarda sergiledikleri ürünlerin özellikle kalite, tüketim ve yüksek performansı ile dikkat çektiğini belirten Ahmet Bağcı, Umman Beton olarak satış sonrası destek ve teknik hizmetlerini de anlatarak bir iş ortağı olarak güven kazandıklarını, fuar boyunca 10 büyük firmayla iş ilişkisi kurduklarını, sabit 120 m³ beton santrali ve kırma eleme tesisi siparişi aldıklarını da kaydederek şunları söyledi: ‘’Profesyonel ekibimiz, fuar boyunca ziyaretçilerimizin ihtiyaçlarını anlamak, onlara özel çözümler sunmak ve en kaliteli hizmeti sağlamak için büyük bir özveriyle çalıştı. Müşteri odaklı yaklaşımımız sayesinde, sektördeki öncü konumumuzu bir kez daha pekiştirdik. Özellikle gururla duyurmak istediğimiz başarı, 1 adet 120 m³ beton santrali ve kırma eleme tesisi satışımızdır. Bu büyük iş birliği yenileri için de örnek teşkil edecektir. Bu başarımızın ardında yerli üretimimizze ve yaratıcı çözümlerimize olan güven yatıyor. Bu başarı, bizim için sadece bir kilometre taşı değil, aynı zamanda geleceğe dair heyecanımızı artıran bir adımdır. Önümüzdeki süreçte firma faaliyetlerimizi daha geniş bir bölgeye yayacağız ve yeni anlaşmalar sağlayacağız.’’ 

Büyükşehirlerde Kira Fiyatları 4 Yılda Yüzde 697 Arttı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, büyükşehirlerde kira fiyatlarının 4 yılda yüzde 697 oranında arttığını belirterek, barınma kriziyle karşı karşıya kalındığına dikkat çekti.

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, Nisan 2019 – Nisan 2023 döneminde Türkiye genelindeki kira artış oranlarını analiz etti. Ortaya çıkan çarpıcı tabloyu sosyal medya hesabından paylaşan Gökce, Nisan 2019’da 81 ilde ortalama kira bedeli aylık 728 lirayken, rakamın bugün 5 bin 058 liraya çıktığını aktardı.

Artış oranının yüzde 583 olduğunu belirten Gökce “Tüm Türkiye’de 2019 yılı Nisan ayında kira bedeli ortalama ücretin sadece yüzde 27’si kadarken, bugün yüzde 45’e ulaşmış. Muğla’da kira bedeli ortalama ücretin yüzde 187’si, Antalya’da yüzde 120’si, İstanbul’da yüzde 117’si kadar.” dedi.

Büyükşehirlerde durumun Türkiye ortalamasından çok daha farklı olduğunu vurgulayan Gökce şu verileri paylaştı:

“Nisan 2019 – 2023 döneminde 30 büyükşehirde kira bedelinde ortalama artış oranı yüzde 697. Antalya’da artış yüzde 1.109, Mersin’de yüzde 963, Muğla’da yüzde 935, Ankara’da yüzde 833, İstanbul’da yüzde 713. Örneğin Antalya ve İstanbul’da ortalama kira bedeli asgari ücretin 1,5 katı. Muğla’da kira bedeli asgari ücretin 2,5 katına çıkmış. 30 büyükşehirde ortalama kira bedeli asgari ücretin yüzde 79’unu aşmış bir halde.”

‘’Asgari Ücret Kira Bedeli Karşısında Erimiş’’

Sığınmacıların yoğun yaşadığı ilk 10 ilde kira bedelindeki artışın da Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu açıklayan Gökce “Kira bedelleri yüzde 702 zamlanmış. Bu illerde kira bedelinin asgari ücrete oranı 2019’da yüzde 46 iken bugün yüzde 86’ya çıkmış. Yani asgari ücret kira bedeli karşısında erimiş.” dedi.

‘’Devrim Sayılabilecek Adımlar Atılmalı’’

Yaşanılan konut krizi düşünüldüğünden daha derin olduğunu ifade eden Gökce, özellikle Türkiye nüfusunun yüzde 75’inin yaşadığı 30 büyük şehirde çalışanların gelirlerinin önemli bir kısmı konut kirasına verdikleri kaydetti.

“Yeni işe başlayan gençlerin maaşlarıyla neredeyse konut kiralama şansı yok. Büyükşehirlerde görev yapan memurların, kamu görevlilerinin de maaşlarından konut kirası çıktıktan sonra gıda, ulaşım, giyinme ve temel ihtiyaçlar için sadece çok küçük bir kaynak kalıyor.” diyen Gökce, tasarruf etmenin mümkün olmadığını belirtti.

Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda konut krizini çözmek için çok ciddi, devrim sayılabilecek adımlar atmazsa bu krizin derinleşeceğini söyleyen Gökçe, “Cumhuriyet tarihimizin en vahim barınma krizi ile karşı karşıya kalacağız.” ifadelerini kullandı.

Hazır Beton Endeksi Nisan Ayı Raporu Açıklandı

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), Hazır Beton Endeksi 2023 Nisan Ayı Raporu’nu açıkladı. Başkan Yavuz Işık, yapısal dönüşümün inşaat sektörü için kritik hale geldiğini söyledi.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koyuyor. 

Açıklanan Hazır Beton Endeksi Nisan Ayı Raporu’na göre, Faaliyet Endeksi son 4 aydır eşik değerin üstünde tutunmayı başaramadı.

Nisan ayında beklentinin oldukça düşük bir seviyeye gelmesinde, önümüzdeki aylarda özellikle seçim sonrasında ekonominin ne yönde ilerleyeceğine ilişkin belirsizliğin etkili olduğu düşünülüyor. Güven Endeksi ise beklentiden farklı olarak eşik değerin üstünde pozitif tarafta hareket etti. Güven Endeksi’nin özellikle kentsel dönüşüme yönelik ortaya konulan irade ve bu çerçevede uygulanmaya başlanan kamusal politikalar sonrasında yükseldiği düşünülüyor.

Güven dışındaki her 3 endeks, geçen yılın aynı ayına göre düşük seyrediyor. Özellikle faaliyetteki gerileme oldukça dikkat çekiyor. Raporda hem faaliyetin hem de beklentinin düşük kalması, kısa vadede inşaat sektöründe ciddi bir canlanma ihtimalinin zayıflığına işaret edildi. Özellikle seçimden sonraki süreçte sektörün ne yöne gideceğine ilişkin ilk sinyaller önem arz ediyor.

‘’Yalnızca Kentsel Dönüşüm Değil, Zihinsel Dönüşüm de Gerekiyor’’

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, Faaliyet Endeksi’nin son 4 aydır eşik değerin üstünde tutunmayı başaramadığını belirterek “Geçen yıla kıyasla hem faaliyetin hem de beklentinin düşük kalması, kısa vadede inşaat sektöründe ciddi bir canlanma ihtimalinin zayıflığına işaret ediyor. Özellikle seçimden sonraki süreçte sektörün ne yöne gideceğine ilişkin ilk sinyaller önem arz etmektedir.” dedi.

Kentsel dönüşüm konusunda değerlendirmelerde bulunan Yavuz Işık, “Ekonomi yönetimi açısından sürekli söylenen ve sürdürülebilirliğin en önemli anahtarı olan ‘yapısal dönüşüm’ inşaat sektörü açısından çok daha kritik hâle gelmiştir. Mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hâle getirilmesi, tüm inşaat faaliyetlerinde deprem odaklı düzenlemelerin hayata geçirilmesi yalnızca kentsel dönüşümü değil aynı zamanda ‘zihinsel dönüşümü’ de gerektirmektedir. Yaşadığımız deprem afeti sonrasında hâlen sıcaklığını koruyan kentsel dönüşüm konusunun, tüm sektörün ve politika yapıcılarının önceliği olmaya devam etmesi gerekmektedir.” dedi.

Afet ve Krizlerde Alışveriş Merkezleri

“BOZULAN EZBERLER – AVM ZORUNLU BİR İHTİYAÇTIR”

Son on yılda gerçekleşen olaylara bakarsak inanılması zor krizleri atlattık. Ülkemizde ve yakın çevremizde yaşadığımız afetler, savaşlar, yangınlar dışında dünyayı etkisi altına alan salgın hastalık, yüksek enflasyon, gıda ve enerji krizlerini yaşadık. En son yaşadığımız deprem gerçek bir felaketti, çok ağır kayıplar verdik ve yaralarımızı sarmak pek de kolay olmayacak. En temel ihtiyaçları karşılamak için seferber olduk, barınma, giyinme, gıda, sağlıklı kalabilmek için elimizde olan imkânları kullanıyoruz. Bölgeden göçleri geriye çevirmek için önümüzdeki süreçte epey bir uğraş verilmesi gerekecek ve yaklaşan bir genel seçim takvimimiz var. Peki, tüm bunlarla nasıl başa çıkacağız?

KRİZLERİN ÜLKESİ – TÜRKİYE 

Son 10 yılda başımıza gelmeyen kalmadı. Yaşamadığımız krizleri yazalım desem belki de işimiz daha kolay. En popüler geyik muhabbetimiz olan “henüz bir uzaylı istilası görmedik” cümlesini de ulu orta yüksek sesle söylememeye özen gösteriyoruz; başımıza gelmiş veya gelmekte olabilir gibi bir derdimiz de var.

İnsanların alışveriş, sosyal, kültürel ve eğlence gibi amaçlarla kullandığı alışveriş merkezleri; çok sayıda ziyaretçinin bulunduğu mekânlardır. Çalışanlar ve ziyaretçilerden oluşan farklı nitelikteki kullanıcıların bulunduğu alışveriş merkezlerinde yapılı ve doğal çevre kaynaklı olarak meydana gelebilecek, yangın, deprem, kaza, patlama, zehirlenme ve sabotaj eylemleri gibi acil durumların görülmesi muhtemeldir. 

AVM Operasyon Ekipleri bu sebeple bölgelerinde karşılaşabilecekleri krizleri öngörerek üç tip plan hazırlarlar:

1- AVM Koruma ve Güvenlik Planı

2- AVM Acil Durum Planı 

3- Sivil Savunma Planı 

Acil durumlar, yoğun kullanım trafiğinin bulunduğu alışveriş merkezleri için önem taşımaktadır. Bu sebeple alışveriş merkezlerinde acil durumların önlenebilmesi ve etkili tahliyenin sağlanabilmesi ciddi bir konudur. Alışveriş merkezlerinin tasarım, yapım ve kullanım aşamasında; yönetmeliklere ve standartlara uygun olarak hazırlanması gerekmektedir. Çalışmada önemli bir afet olan yangın acil durumu için; Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği, ISO 7010 (Semboller ve Uyarı Levhaları Standardı), ISO 16069 (Acil Durum Tahliye Yönlendirme Standardı) ve ISO 23601 (Güvenli Yollar-Acil Durum Kaçış ve Tahliye Planı) Standartları esas alınarak acil durum eylem planlarının hazırlanma kriterleri belirlenmiştir. Alışveriş merkezinin plan özellikleri, büyüklükleri ve yer seçim kriterleri önemlidir. Bu doğrultuda mimari planlara uygun olarak acil durum eylem planları hazırlanır. Hazırlanan planlar üzerinden yapının yangın merdiveni, kapısı, dolabı, güvenlik holü ve sirkülasyon alanı ölçüleri yangın yönetmeliğine uygunluğu değerlendirilir. Acil kaçış, toplanma alanları, güvenlik yolu piktogramları ve acil durum ve yangın tahliye planları kriterleri ise standartlara göre incelenir. 

İşin teknik yönü AVM tesisi açısından bu şekildedir. Acil Durum planlarımız genel olarak tahliye etmeye yöneliktir. AVM Operasyon ekipleri işleri gereği genel olarak tatbikatlarını AVM binasında olacak yangın, deprem vb. krizlerde katları boşaltmaya yönelik yaparlar. Pratiğimiz bu yöndedir. Tam da burada söylemek istediğim bir şey var; sanırım bunları yapmak kadar doğal bir işimiz de AVM binası dışında oluşacak krizlerde AVM’lerin hazır hale getirilmesini sağlamak. 

Bu yazıyı yayınlamayı geciktirdim, deprem afetinden hemen sonra yayınlanması duygusal etkilerini düşündüğümüzden sağlıklı olmayacaktı.

Özellikle büyük şehirlerde merkezde bulunan AVM tesislerimiz içinde bulunduğumuz şehirlerin nefes alma mekânları haline gelmiştir. Bu gerçekten hareket edersek bazı konuları daha net görme şansımız olur ve ihtiyaçlara göre daha doğru şekilde hareket edebiliriz. Bunda kamu yararı varsa hepimizin bu doğrultuda hemfikir olması ve ona göre plan program geliştirmesi ileriki günler için hepimizin faydasına olacaktır. 

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ “OLMAZSA OLMAZ” 

İçinde bulunduğumuz mahalle, ilçede veya ilimizde insan hayatını etkileyecek kriz veya afet olduğunda (deprem, yangın, sel vb.) insanlar o lokasyonda yardım almak zorunda kaldıklarında nerede toplanacaklar, ilk olarak nereye sığınacaklar veya yemek, tuvalet, su içme, yıkanma, barınma, soğuktan korunma gibi temel ve acil ihtiyaçlarını nerede temin edeceklerdir.

Kamu düzenimizin, STK’ların, belediyelerin ve valiliklerimizin yüzeysel AVM karşıtlığını bırakıp biraz daha konuya şehrin ihtiyaçlarına göre yaşayan organizma olarak bu ticaret merkezlerini doğru planlayarak sayılarını arttırmak, AVM projelerini dediğim ihtiyaçları karşılayacak şekilde düşünmek, ilgili çevreye koymak, tesisi kamu yararı gözetecek şekilde dizayn etmek, yapımını da bu çerçevede kontrol etmek durumundayız. Artık kamusal nefes alanları kalmayan, toplanma alanları gittikçe küçülen, park bahçe gibi peyzaj alanlarına yer verilemeyen büyük belediyelerimizde, şehir merkezlerimizde Alışveriş Merkezleri olması “zorunlu” ticari ve sosyal alanlardır. Şehirlerimizin, mahallelerimizin olmazsa olmazı konumundadır.

KEPENK AÇMAK UMUTTUR, HAYATA DAİR İNSANİ REFLEKSTİR

Deprem afetinden sonra insanların zor durumda oldukları o panik anları bittiğinde, ilk yardım dalgası ve etkisi sona erip şehir kendisiyle baş başa kaldığında ilk akla gelen şey “alışveriş yapılacak” yerlerin açılması olmuştur. Halkın moral motivasyonu için mahallemizin esnafının kepek açabiliyor olmasının ne kadar değerli olduğunu tekrar idrar ettik veya anladık. Binlerce yıldır süregelen ALIŞVERİŞ ve sosyalleşme ihtiyacının lüks olmadığı, temel ihtiyaç haline gelen bir insani refleksimizin oluştuğu bence su götürmez bir gerçektir. İlimizde, ilçemizde AVM tesislerimizin olması, ulusal ve uluslararası markaların süreçte bizimle birlikte olması, organizmanın yaşaması, ticari mekanizmanın din, dil, ırk, yaş, cinsiyet fark etmeksizin çalışması, kepenklerin açılması, bunun insanlara ve şehre kattığı moral motivasyon etkilerinin çok yüksek olduğunu bu afet sonrasında çok daha net gördük.

Deprem bölgesinde AVM tesislerimizin bir kısmı hasar gördü, keşke onlar da diğerleri gibi daha sağlam yapılmış olsalardı. Bölgede ayakta kalıp güçlü organizasyonları ile halka en hızlı desteği sağlayan yapıların başında yine Alışveriş Merkezleri gelmiştir. Yine AYD Başkanı ve AVM Yöneticilerinin o dönemde basına verdikleri demeçlerin bir kısmını hafızamızın taze kalması, AVM işlevinin unutulmaması için bu yazıya dâhil ediyorum.

HANİFE BAŞ – Alışveriş Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hüseyin Altaş, bölgedeki deprem sırasında yıkılan AVM olmadığını belirterek, “Diyarbakır, Hatay, Maraş ve Malatya’da 35 AVM var. Bunların birkaç tanesinin ortak alanlarında şu anda depremzedeleri ağırlıyoruz. Diyarbakır’daki eski pasaj tarzı AVM harici yıkılan olmadı. 10 tanesinde hafif hasar var, oralarda hasar tespit çalışması sürüyor. Buralarda da sıva dökülmesi, cam çatlaması oldu. Biz ihtiyaç olduğu sürece AVM’lerde depremzedeleri konaklatacağız” diye konuştu.

AVM’lerin son yıllarda yapıldığını ve son derece dayanıklı yapılar olduklarını iddia eden Altaş, “İki üç katlı yapılar olmaları nedeniyle de depremden daha az etkilendiler. AVM’ler çok dayanıklı yapılar. Kuruldukları alan çok geniş. Sağlam temelleri var. Konutların çoğunun zeminleri ve denetimleri çok iyi değil. AVM’ler olarak bu depremde çok sıkıntı yaşamadık. Mağazalar kapalı. Ortak alanları depremzedelerin ihtiyaçları olduğu sürece kullandıracağız” dedi.

AYD Genel Sekreteri Günöz Atakan ise Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay gibi çok hasar alan şehirlerdeki AVM’lerde hasarlar olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Buralardaki AVM’lere sıva çatlağı olsa da kontrol ettirmek gerektiği için aktif hale getirmedik. Adana’daki M1 AVM’de depremzedeler ağırlanıyor. Bazı AVM’lerin aktif çalışması normale dönmesi iki üç haftayı alır. Birtakım düzenlemeler yapılması gerekecek. Gaziantep’te üç AVM açık. İsteyen perakendeci açıyor. Konu sadece AVM’yi açmak değil, perakendecilerin de hazır olması lazım. Ciddi kayıpları olan perakendeciler oldu. Göçük altında kalan, yaşamını yitirenler oldu. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman’da normal işleyiş zor görünüyor. Çünkü şehirden insanlar göç ediyor. Diğer şehirlerde yavaş yavaş normale dönüş çabaları olabilir.”

Ülke genelinde yapılan yardımlarda her evden zengin fakir hepimiz deprem bölgesine en yeni, en temiz giysilerimizi, kışlıklarımızı, havlu, battaniye vb. ihtiyaç duyulan malzemeleri hiç düşünmeden ayırdık ve gönderdik. Tüm bu yardımların organize edilmesinde, bir kısmının direkt olarak tedarikinde AVM’ler kendi bölgelerinde bağlı oldukları belediye, kaymakamlık ve valilikler ile birlikte çalışmış, bünyelerinde halka ve denetime açık “yardım toplama merkezleri” oluşturmuş ve STK işbirlikleri yaparak ticari bir amaç gözetmeksizin tüm imkânları kullanmışlardır. Gerek yapıları gerek organizasyon şekilleri sebebiyle de AVM en hızlı şekilde organize olan tesislerimiz arasındadır. Afetin hemen sonrasında bölge ve ülke genelindeki tüm AVM tesisleri deprem ile ilgili yardım ve destek çağrılarına acil cevap vermişlerdir.

JLL Co-CEO’su Dora Şahintürk, “Tüm AVM’ler depremzedeler için bir şey yapmaya çalışıyor. Açılan var, mutfak olarak kullanılan var, dağıtım yeri olan var. Hasar tespit için güvenli olduğunun tespitini bekleyen de var. Normal yaşama dönüş de maalesef şehre göre, binaya göre değişir. Diyarbakır gibi şehirlerde normale dönülmek üzere ama çok etkilenen şehirlerde bu zaman alacaktır” bilgisini verdi.

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ YAPMAMIZ GEREKİYOR

Şehirlerimizin ve insanların ihtiyaçlarını deneyimliyoruz ve görüyoruz, geçmiş sıkıntıları düşündüğümüzde, başımıza gelen felaketlerle başa çıkmayı öğrendiğimizde nüfus yoğun yerlerde mahallenin ve ilçelerin nefes alması ve organizasyonlarını tam anlamıyla tamamlamaları için daha çok sayıda ve çok daha iyi düşünülmüş AVM tesislerinin imar planlarında planlanması, yapılması, teşvik edilmesi gerektiğini görüyoruz. Sosyal hayatımızın olmazsa olmaz noktasında olan AVM’lerin varlığından endişe etmenin tersine, ilçemizde bu tesislerin olmamasından endişe etmeliyiz.

Kalınız sağlıcakla, saygılarımla.

Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, Zigana Tüneli’nde Açıklamalarda Bulundu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Zigana Tüneli’ni ziyaret etti. Bakan Karaismailoğlu burada, açıklamalarda bulundu. 

Hayata geçirilen en önemli projelerden birinin Zigana Tüneli olduğunu belirten Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Dün, Trabzon Güney Çevre Yolumuzdaki yapım çalışmaları incelememizin ardından bugün de 3 Mayıs’ta açtığımız Zigana Tüneli’ndeyiz. Hız kaybetmeden Trabzon’un geleceğinin, projelerimizin, işlerimizin başındayız. Trabzon, coğrafi konumu sayesinde ilk çağlardan beri bölgesinin en önemli ticari merkezlerinden biridir. Eski dönemlerde Asya’dan gelen ürünler, İran ve Erzurum üzerinden uzun bir yolculuk sonrası Trabzon’a varır ve buradan deniz yoluyla Anadolu’nun batısına, İstanbul’a ve Avrupa’ya gönderilirdi. Bu nedenle Zigana Tüneli’ni sadece Trabzon, Gümüşhane ve Erzurum’u ilgilendiren bir proje olarak göremeyiz.

Başta İran olmak üzere tüm Ortadoğu ülkelerinin Karadeniz’e ulaşması açısından hayati önem taşıyor. Bildiğiniz üzere Karadeniz Sahil Yolu, sahil kesimindeki yerleşim yerlerini yüksek standartlı bir ulaşım ağı ile birbirine bağlı. Sahil kesiminden iç bölgelere ulaşım yakın zamana kadar Karadeniz coğrafyasının izin verdiği şartlarda sağlanıyordu. Bu nedenle başlattığımız kuzey-güney akslarını iyileştirme çalışmaları kapsamında bölgede pek çok yol ve tünel yapımını da projelendirdik. Ovit Tüneli, Cankurtaran Tüneli, Salmankaş Tüneli, SalarhaTüneli, ikizdere Tünelleri, eğribel tüneli gibi nicesini tamamlayarak hizmete verdik. İşte Zigana Tüneli de kuzey-güney aksları kapsamında hayata geçen projelerin en önemlilerinden biridir. Zigana tüneli ile iki asra yakın bir süredir yapım, iyileştirme gibi pek çok çalışmanın yürütüldüğü güzergâha adeta bir mühür vurduk.” dedi.

Zigana Tüneli ile Liman Bölgelerine Sorunsuz Akış Sağlanacak

Tünelin ve diğer projelerin detaylarına değinen Karaismailoğlu, ‘’14 bin 500 metre uzunluğu ile Bolu’nun 5 katı uzunluğundaki Zigana Tüneli’ni 5 yılda bitirip hizmete açtık. Ayrıca yine 3 Mayıs’ta, Maçka’dan başlayıp Zigana Tüneli girişine kadar uzanan ve mevcutta tek yol olarak hizmet veren 17 km uzunluğundaki Maçka-Karahava Yolu’nu da bölünmüş yol standardına yükselttik. Zigana Tüneli, Türk mühendisliğinin gurur ve yüz akı projelerinden biridir. Tünel ve bağlantı yollarının yapımı, tasarımı ve kontrolünde yüzde yüz yerli ve millî kaynaklar kullandık. Projemiz Türk mühendisleri ve işçileri tarafından inşa edildi. Zigana Tüneli’ni, Trabzon’u Gümüşhane üzerinden Bayburt, Aşkale ve Erzurum’a bağlayan ve yüksek yoğunlukta trafik yükü taşıyan güzergâhta, 14,5 km uzunluğunda çift tüplü olarak inşa ettik. Zigana Tüneli trafiğin Karadeniz sahil kesimindeki merkezlere ve limanlara sorunsuz akışını sağlayacak, Uluslararası ticaretin daha hızlı ve güvenilir yapılmasına büyük katkıda bulunacak.” ifadelerini kullandı.

“Kalkınma Yolu İçin de Çalışmalara Başladık”

Kalkınma Yolu projesinin detaylarından bahseden Bakan Adil Karaismailoğlu, şunları söyledi:

‘’Yeni İpek Yolu olacak Kalkınma Yolu için de çalışmalara başladık. Habur ile Basra körfezi arası 1.200 kilometrelik demiryolunu ve otoyolu kapsayan Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’yi Trabzon’dan Basra Körfezi’ndeki Faw Limanı’na bağlayacak. Hint Okyanusu Basra Körfezi’nden Habur’a ulaşan Kalkınma Yolu sayesinde; Türkiye üzerinden Akdeniz’e, Karadeniz’e, Avrupa’ya ve Kafkaslara bağlantı kuruyoruz. Orta Koridoru da buna entegre ediyoruz.’’

Tekfen Holding, Romanya’da Otoyol İnşa Edecek

Tekfen Holding, Romanya’da yaklaşık 252 milyon dolar değerindeki Ploiesti-Buzau otoyolunun bir bölümünün inşası için düzenlenen ihaleyi kazandı. 

Tekfen Holding tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre Tekfen Holding’in bağlı birimi Tekfen İnşaat ve Tesisat, Ploiesti-Buzau otoyolunun bir bölümünün inşası için ihaleyi kazandı.

Yaklaşık 20 ay içinde tamamlanması gereken projenin bedelinin 1,16 milyar ley, yani yaklaşık 252 milyon dolar olduğu ifade edildi.

İskenderun’da Hasarlı Binaların Yıkımı Başladı

6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerden büyük oranda etkilenen Hatay’ın İskenderun ilçesinde hasarlı binaların yıkımı ve enkaz kaldırma çalışmaları başladı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen İskenderun’da yıkılan ve acil yıkılması gereken binaların, yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri tamamlandı.

“Yıkım İşlemlerinin 4 Ayda Bitirilmesi Hedefleniyor”

İskenderun Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, gazetecilere yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde, ilçede ağır hasarlı binaların yıkım ve enkaz kaldırma çalışmalarına başlandığını söyledi.

İskenderun’da depremde ağır hasar görmüş 3 bin 319 binadan 970’ine yapılan tespitler çerçevesinde itirazların bulunduğunu aktaran Demiryürek, “Geri kalan 2 bin 349 binada 15 bin 482 bağımsız bölümde yaptığımız ihaleler neticesinde yıkım işlemlerine başlamış bulunuyoruz. 9 ayrı bölgede 9 ayrı firma tarafından yıkılması işlemlerinin 4 ayda bitirilmesi hedefleniyor.” diye konuştu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde sahada ekiplerin çalışmalarını bir düzen içerisinde sürdürdüğünü belirten Demiryürek, vatandaşlardan can güvenlikleri için yıkım sahalarına girmemelerini istedi.

KPMG’den ‘2030 Yılında İnşaat Sektörü’ Raporu

Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık firması Klynveld Peat Marwick Goerdeler (KPMG), ‘2030 Yılında İnşaat Sektörü’ başlıklı raporunu yayımladı. 

Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektörü de son yıllarda küresel çapta yaşanan sorunlardan payına düşeni alarak dramatik bir süreçten geçiyor. COVID-19, tedarik zincirlerindeki kesintiler, devam eden malzeme kıtlığı, yükselen enflasyon, Ukrayna’daki savaş ve yetenek açıkları bunlardan sadece bazıları. Tüm bu gelişmeler ayrıca sektördeki düşük verimlilik, yeni mezunları kendine çekememe, inişli çıkışlı ekonomik döngüler, düşük müteahhit marjları ve yükleniciler için maliyetlerin net bir şekilde öngörülememesi gibi uzun süredir devam eden zorluklar bir araya gelerek belirsizlikleri artırıyor. KPMG’nin yayımladığı “2030 Yılında İnşaat Sektörü” raporu bu belirsizlik döneminde sektördeki oyunculara yol göstererek, 2030 yılında inşaat dünyasını nasıl bir geleceğin beklediğini ortaya koyuyor.

Raporla ilgili açıklamada bulunan KPMG Türkiye İnşaat Sektör Lideri Engin Ölmez, “Bu çalışmamız, 2030 yılındaki inşaat dünyasına bakmayı, gözleri geleceğe çevirmeyi ve ardından günümüzde kaydedilen ilerlemeyi yansıtmayı amaçlıyor. Geleceğe bakmak her zaman ilgi çekicidir. Bu bakış açısı aynı zamanda sektörü ileriye taşımak ve sahip olduğu gerçek potansiyeli ortaya çıkarmak için gerekli adımları atmaya yardımcı olacak işaretler ve ilham kaynağı da sağlayabilir. 2030 yılında modernleşmiş, inovasyonu kucaklamış ve diğer küresel endüstrilerden dersler çıkarmış, teknolojilerden ve yeni çalışma yöntemlerinden yararlanarak büyük adımlar atmış bir sektör göreceğimizi tahmin ediyoruz. İnşaat şirketlerinin, sağlıklı marjlar elde ederek ve yüksek riskli veya yüksek karbonlu projelere ‘hayır’ diyebilme cesareti göstererek finansal açıdan çok daha iyi duruma geleceğini öngörüyoruz. Ayrıca sektörün, çığır açan teknolojileri de kucaklayarak, bu teknolojileri inşaat ekosistemine dahil edeceği bir süreçten de başarıyla geçeceğini düşünüyoruz.” dedi.

KPMG’nin raporuna göre sektörün şu ana trendler çerçevesinde kapsamlı bir dönüşümden geçmesi bekleniyor:

Üretkenlik rekor seviyede artacak

2030 yılına gelindiğinde zamanında tamamlanan, bütçeye uygun ve yüksek kaliteli projelerde üretkenlik rekor seviyede artmış olacak. Veri paylaşımının, ortak veri standartlarının ve birlikte çalışabilirliğin yaygınlaşması ile değer zinciri boyunca geniş çaplı bir şeffaflık ortaya çıkacak. Bu şeffaflık proje yöneticilerine sorunları hızlı bir şekilde tespit edip çözmelerine ve böylece gecikmelerin ve maliyet artışlarının en aza indirilmesine yardımcı olacak. İster bir ölçüm hatası ister sızıntı yapan bir boru veya hayati önem taşıyan bir altyapıda hasar olsun, sorunların erken çözümü mümkün olacak bu da projelerin kesintisiz bir şekilde devam etmesini sağlayacak. IoT, yapay zeka, makine öğrenimi, otomasyon ve analitik kullanımı sayesinde karar verme süreci büyük ölçüde gelişecek ve sensörler daha önce görülmeyen sorunları tespit edebilecek.

İnovasyonun sınırlarını zorlayacak

Gelecekte inşaat sektörü, inovasyonu kollarını açarak kucaklayacak. Şirketler, ana işletmeden ayrı inovasyon laboratuvarları veya merkezleri aracılığıyla startup zihniyetini benimseyecek. Bazı oyuncular sektör içinden ve dışından startup’ları satın alacak ve inşaat ekosistemindeki diğer öncü oyuncularla ortaklık kuracak. Sektör veri alanında uzmanlık kazanacak, inşaat şirketleri “somut yapılar inşa eden veri şirketleri” olarak konumlanacak. Bu ilerlemelere; veri bilimi, yapay zekâ ve teknoloji şirketleri gibi geleneksel olmayan kaynaklardan gelecek yeteneklerin yanı sıra sektör içerisinde inovasyonun cezbettiği çalışanların katkıları ile gerçekleşecek.

Güvenilir ve esnek tedarik zincirleri kurulacak

2030 yılında sektör; risk ve karın tedarik zinciri boyunca paylaşıldığı uzun vadeli ortaklıklara geçtiğinden, tedarikçiler stratejik inovasyonun ortakları olarak görülecek. Sonuç olarak, tedarik zincirleri çok daha şeffaf olacak, bu da sorunları tespit etmeyi ve ESG raporlaması yapmayı kolaylaştıracak. Sektör ayrıca nakliye maliyetlerini düşüren, karbon ayak izini azaltan ve jeopolitik olayların neden olduğu kaynak yetersizliğini ve iklim değişikliğinin neden olduğu kesinti risklerine karşı koruma sağlayan yerel kaynakların kullanımına daha fazla yönelecek.

Kariyer için cazip bir sektör olacak

Büyük bir dönüşümden geçecek olan inşaat sektörü, çalışanlara heyecan verici kariyer imkanları sunan, yeni mezunlar için tercih edilen bir sektör haline gelecek. Geleneksel olarak sahada yapılan işlerin çoğu fabrikalara ve tasarım ofislerine taşınacak; esnek ve uygun şartlarda uzaktan çalışma daha yaygın hale gelecek ve iş-yaşam dengesi öne çıkacak. Sektörde çeşitlilik engeli aşılacak, çok daha fazla kadın ve farklı eğitim, meslek geçmişlerine sahip yetenekler sektöre akın edecek.

ESG raporlamaları benimsenecek

İnşaat sektörü, yenilenebilir enerji tesisleri ve yaşam boyu düşük karbon ayak izine ve düşük su kullanımına sahip enerji tasarruflu binalar da dahil olmak üzere yeni nesil sürdürülebilir altyapı üzerine projelerini inşa edecek. Projelerden etkilenenlerle istişareler erkenden yapılacak ve projenin yaşam döngüsü boyunca ve sonrasında da bu istişareler devam edecek. Sektörün inşa edeceği binalar ve altyapılar; yükselen deniz seviyeleri, seller, kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları gibi iklim değişikliğinin etkilerine karşı çok daha dirençli hale gelecek. İnşaat işletmeleri etik bir duruşa sahip olacak ve yüksek standartlarda ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) raporlamaları yapacak.

Kaynak: RHA Ajans

Mersin’de Kentsel Dönüşüm Çalışmaları Tüm Hızıyla Sürüyor

Mersin’de uygulanan “Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” Çay Mahallesi’nin çehresini değiştirdi.


Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Çay Mahallesi, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından hayata geçirilen “Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” ile yenilendi. Proje kapsamında 416 konut, 44 iş yeri ve sosyal alanlar inşa edildi. Mahalle sakinleri dönüşümle birlikte modern ve güvenli yaşam alanına kavuştu.


Proje kapsamında, 20 bloktan oluşan, 4’er ve 5’er katlı 416 konutun yanı sıra 8 dükkanın yer aldığı ticaret merkezi, 36 iş yeri, cami, otopark, taziyeevi ve yöre halkı için tandır evleri inşa edildi. Projede ayrıca 14 dönümlük yeşil alan yer alıyor. Güvenli yaşam alanlarıyla dikkat çeken projede şu ana kadar kurayla 250 daire ve 27 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi.

“Vatandaşlara Yeni Bir Hayat Sunuyoruz”
Çay Mahallesi’ndeki “Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” hakkında bilgi veren Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, kentsel dönüşümün, kaçak binalarda, altyapısı ve üstyapısı olmayan bölgelerde yaşayan vatandaşlara yeni bir hayat sunduğunu söyledi.
Çay Mahallesi’nde tamamlanan projenin Mersin için örnek teşkil ettiğine dikkati çeken Gültak, “Güney ve kuzey rüzgarını alan, doğu ve batı aksları ile 14 dönümlük yeşil alanı olan, 2+1 ve 3+1’den oluşan evlerimiz var. Hepsinde doğal gaz mevcut. Altyapıları sağlam. Parkları, donatı alanları, camisine kadar ne istenirse var. Mersinlilere yapılabileceğini ispatladık. Yıllarca farklı partiden belediye başkanları konuştu ama biz konuşmakla kalmadık, bitirdik. Şu an 250 aile evinde oturuyor.” diye konuştu.


Gültak, sözlerine şöyle devam etti: “Vatandaşlar hızlı bir şekilde adapte oldu, yeni kura için de bizi sıkıştırıyorlar. Vatandaşın eski eviyle şu anki arasında anlatılamayacak, rakamlarla ortaya koyulamayacak farklar var. Konforundan güvenliğine, yalıtımından parkına kadar ciddi bir memnuniyet var. Maddi anlamda da memnuniyetleri yüksek. Çok cüzi rakamlara bu evlere sahip oldular. Şu an verdikleri miktarın 10-15 katı rakama satabiliyorlar. Bu tür yapıların olduğu mahallelerde ciddi talepler var. Bir sonraki dönemde en az 5-6 nokta için bu tür projeleri hazırlıyoruz.”


Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerde yapı sağlamlığının önemine bir kez daha şahitlik ettiklerini dile getiren Gültak, Bahçe ve Barış mahallelerinde de 415 konut, 50 dükkan ve çeşitli sosyal donatı alanlarını kapsayan kentsel dönüşüm projesinin ilk etabında çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Avro Bölgesinde İnşaat Üretimi Düştü

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) avro bölgesine ilişkin inşaat üretimi verilerini yayımladı. Buna göre üretim, bir önceki aya göre yüzde 2,4 düştü.

AvroBölgesi’nde inşaat üretimi, Mart’ta Şubat ayına kıyasla yüzde 2,4 düştü. İnşaat üretimi, 2022’nin Mart ayına göre de yüzde 1,5 geriledi.

AB’de de inşaat üretimi, Mart’ta önceki aya kıyasla yüzde 1,9, 2022’nin aynı dönemine göre de yüzde 1,2 düşüş gösterdi.

AB ülkeleri arasında Mart ayında inşaat üretiminde önceki aya oranla en fazla artış yüzde 4,1 ile Romanya’da, yüzde 3,2 ile Slovenya’da ve yüzde 1,6 ile Portekiz’de ölçüldü. En fazla düşüş ise yüzde 10,9 ile Avusturya’da, yüzde 10,3 ile Slovakya’da ve yüzde 4,6 ile Almanya’da kaydedildi.

Yıllık bazda ise inşaat üretimi Slovenya’da yüzde 28,3, Romanya’da yüzde 17,7 ve Hollanda’da yüzde 4,2 artarken, Slovakya’da yüzde 10,3, Macaristan’da yüzde 9,8 ve Çekya’da yüzde 6,1 düştü.

ICC Enerji ve Çevre Fuarı Yarın Başlıyor

“İklim Değişikliğine Duyarlı Sürdürülebilir, Verimli Enerji Dönüşümü” temasıyla düzenlenecek olan ICCI Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı yarın sabah 11.00’da İstanbul Fuar Merkezi, Hall 1-3, Yeşilköy’de kapılarını açacak. 

Dünyanın ve Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri arasında ilk sıralarda yer alan enerji sektörünün geleceğinin konuşulacağı ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansında

  • Yenilenebilir Enerji, 
  • Rüzgar Enerjisinde son teknolojiler
  • Güneş Enerjisinde son teknolojiler
  • Elektrikli araçları şarj etmenin karbonsuz ve hızlı yolu olarak düşünülen Cyce şarj cihazları
  • Büyüme için Enerji Otobanları gibi hem dünyanın hem Türkiye’nin gündeminde yer alan Enerji Sektörünün son teknolojileri görücüye çıkacak. 

Uluslararası yeni yatırım ve iş birlikteliklerinin gerçekleştirileceği ICCI 2023’de yerli ve yabancı paydaşların katılımıyla sektör bir araya gelecek. 65 ülkeden katılımcı ve İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA), Alman Enerji Ajansı (DENA), Alman Türk Sanayi ve Ticaret Odası, Moskow Export Center gibi Uluslararası katılımcılar olacak.

Önümüzdeki 10 yıla damgasını vuracak olan “Yenilenebilir Enerji” ve Türkiye’nin son dönemlerde hızla artan yerli enerji kaynakları, ICCI 2023’ün önemli konuları arasında yer alıyor.

Ana teması “Enerjide Sürdürülebilir ve Akıllı Dönüşüm” olarak belirlenen ICCI 2023 Konferanslarında 3 gün boyunca 4 salonda 40’ı aşan oturum gerçekleştirilecek. ICCI 2023’e İtalya, Almanya, Rusya, Çin, Hindistan, İrlanda, Çek Cumhuriyeti, Belçika, Danimarka, İngiltere, Fransa, Avusturya, İspanya, Kazakistan, Azerbaycan, Finlandiya, İran ve Güney Kore’den firmalar ve üst düzey konuklar katılacak. Enerji sektörünün uluslararası ilk ve en büyük etkinliği olan ICCI 2023 her yıl olduğu gibi yerli firmaların yurt dışı ile bağlantılar kurmasına, yabancı firmaların ise Türkiye pazarında yer almasına katkıda bulunmaya devam edecek.

TÜRKİYE’DE DOĞAL GAZDAN PETROLE, NÜKLEERDEN YENİLENEBİLİR ENERJİYE BİRÇOK ALANDA PROJELER, ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTACAK

Türkiye’de, doğal gazdan petrole, nükleerden yenilenebilir enerjiye birçok alanda gerçekleştirilecek projelerle önümüzdeki 5 yılın Türkiye açısından dünyada önemli bir oyuncu olma hedefini ortaya koyuyor ve ICCI 2023’de bu projeler bir arada sergilenecek. 

ICCI 2023’DE TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN KAMU KURUMLARI VE DERNEKLERİ DE YERLERİNİ ALDI

ICCI 2023’te T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı; EÜAŞ, TEDAŞ, TEİAŞ, TENMAK, TEMSAN ve BOTAŞ gibi kamu kurumları ile EPDK ve ETKB gibi yasa koyucular, sanayi odaları ve organize sanayi bölgeleri, sektörün önde gelen dernekleri (DEİK, TÜSİAD ,ELDER, GEFF, GENSED, GÜNDER, GÜNEŞDER, GÜYAD, İSO, İTO, JESDER, MUSİAD, SHURA,  TURSEFF, TÜBİTAK MAM, TÜREB) konferans ve fuara katılıyor veya destek veriyor.

Yazıcı: ”Konutun Kurumsal Yatırımcı İçin Cazip Hale Getirilmesi Modellenmeli”

Kirada oturanların oranının her geçen gün artarken insanların bütçelerinden en büyük payı barınmaya ayırdıklarını vurgulayan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, barınma sorununun çözümü için konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesi gerektiğini, bunun için de kurumsal yatırımcılar için konut yatırımını cazip hale getirecek teşviklerin modellenmesi önerisinde bulundu.

Barınmanın artık ciddi bir mali yük haline geldiğinin altını çizen EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Konut fiyatlarındaki artış, özellikle büyük şehirlerdeki yoğun nüfus ve ekonomik sorunlar ile birleştiğinde sorun çok yönlü derinleştirmekte. Artan kira fiyatları, özellikle ara elemanların geçinememesine sebep olduğundan büyük şehirlerde ara eleman bulmak sorun haline geldi. Acil yapılabilecek bir eylem ise konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesini cazip hale getirecek özendirecek yatırım sistemini yaratmak olacaktır.” dedi.

STK ve vakıflar bu konuda teşviklerle özendirilmeli

Konuttan kira geliri elde edilmesinin kurumsal hâle getirilmesi için yol haritası çizen Yazıcı, “Sivil toplum kuruluşları, vakıflar bu konuda teşviklerle özendirilmelidir. Sadece kurumsal yatırımcılar değil ülkedeki barınma sorununa dair öneriler sunan, uygulamalar geliştiren STK’lar çözüme katkı sağlayabilirler. Konut kiralama amaçlı bazı kurumsal yapılar kurularak bunların kiralama amaçlı konut inşa etmeleri ve kiralama yolu ile orta ve dar gelirli vatandaşa belli sürelerle mülk sağlaması projelendirilebilir. Ancak buradaki sorun ülkemizde konut yatırımının kendisini artık 25-30 seneden önce geri ödememesidir. Bu yatırımlar kurumsal olunca daha da uzun sürede kendini amorte edecektir. Kirayı arttırmayacak şekilde bu sürenin 15 yıllara geri çekilecek şekilde üretim modelleri yaratılması gereklidir.

Yatırımcı için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir model üretilmeli

Yatırımın 25-30 senede geri dönmes kurumsal yatırımcı için alternatif yatırım olanakları yüzünden cazip değildir. Kurumsal yatırımcılar açısından bu sürenin  azaltılması için ; özel teşvikler verilmesi, vergi indirimi oranları sağlanması yüksek KDV iadesi  imkanları gibi farklı yöntemler geliştirilerek yeni kaynaklar sağlayacak şekilde özendirilmesi gereklidir. Bu tür gelişimler ancak devlet desteği ile modellenip  yapılabilir. Aksi durumda bu alanda yatırımcı bulmak mümkün olamayacaktır ve konut sorununa kurumsal çözümler üretilemeyecektir. Özetle kurumsal kira getirili varlık oluşturmak isteyen yatırımcı için uzun vadeli , sürdürülebilir bir model üretilmesi için ortak akıl oluşturmalı ve gerekli düzenlemeleri acilen yapmalıyız.” şeklinde konuştu.

Çelik Yapı Elbistan’daki Konut Projesini Teslim Etti

Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren Çelik Yapı, Elbistan’da depreme dayanıklı olarak inşa ettiği konut projesini teslim etti.

Elbistan’daki konut projesinin yanı sıra çevre ilçelerdeki projelerin teslimatlarının sürdüğünü açıklayan Çelik Yapı işletmecileri Resul Çelik ve İbrahim Kır, ‘’Bize güvenen ve firmamızı tercih eden müşterilerimize teşekkür ederiz. Özellikle depremin ardından hafif çelikle yapılan konutlar tercih edilmeye başlandı. Biz de prefabrik yapıların konforunu ve dayanıklılığını en üst seviyeye çıkarma adına hafif çeliğin sağlamlığını gaz betonla birleştirerek tamamen isteğe bağlı olarak konut projeleri üretmeye başladık. Bu sektörde güvenlikten, işçilikten ve malzemeden taviz vermeden inşa ettiğimiz proje ve konutlar, müşterilerimizin Çelik Yapı’yı tercih etmesinde en önemli etken oldu.

Çelik Yapı olarak Afşin’le beraber diğer ilçelerde yoğun bir taleple karşılaştık. Elbistan’a bağlı Tepebaşı Mahallesi’nde bizi tercih eden müşterimize 115 metrekarelik konutunu kısa sürede teslim ettik. Şu anda siparişini aldığımız 3 adet projemiz için de kolları sıvadık. Tamamen profesyonel ekibimiz, bizleri tercih eden hemşerilerimize depreme ve doğal afete dayanıklı, konforlu yaşamın tüm imkanlarını sunan konutlarına kavuşturmak için çalışıyor.’’ dedi.

Projelerin ana detaylarından bahseden Çelik ve Kır, şunları söyledi:

‘’Konutlarımızın temelini 50 santimetrelik hasır çelik betonla inşa ediyoruz. Çatımızın da ana malzemesi olarak çeliği tercih ediyoruz. Dış mantolama, parke, ıslak zeminler fayans olacak şekilde, mutfak dolaplarında ise birinci kalite ahşap kullanıyoruz. Tavan malzememiz de isteğe göre alçıpan ya da plastik lambriden imal ediliyor. İç kapılar Amerikan panel lake, dış kapı ise çeliktir. Elektrik-su tesisatlarını da yine aynı şekilde biz hazırlıyoruz. Kar yükü, yağmur, rüzgar hızı dahil tüm statik hesaplamaların yapıldığı projelerimiz, içinde yaşayacak vatandaşlarımızı doğal afetlerden ve dış etkenlerden en iyi şekilde koruyacak özelliğe sahiptir. Projemizin metrekare fiyatı 6 bin 500 TL’dir.’’

Konya’ya Yeni Tramvay Hattı Geliyor

Konya Büyükşehir Belediyesi, toplam uzunluğu 19,8 kilometre olacak Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Güncel maliyeti 2 milyar liranın üzerinde olan bu projede, Konya Stadyumu ile Şehir Hastanesi tramvay hattıyla birbirine bağlanacak.

Konya’nın ulaşımdaki 50 yıllık master planını hazırlayan ve bu doğrultuda çalışmalarını yoğunlaştıran Büyükşehir Belediyesi, özellikle demiryolu ağına odaklanıyor.

Konya’da Raylı Sistem Cazip Hale Geliyor

Bu kapsamda, Selçuklu’da Sille ve Dikilitaş Mahalleleri ile Karatay’da Fevzi Çakmak Mahallesi, Hacı Yusuf Mescit Mahallesi, Mezbaha(Fetih) ve Çayır Mahallesi, Dr. Halil Ürün Caddesi-Aslım Caddesi güzergâhında 19,8 km uzunluğunda “Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı” projesi gerçekleştirilecek.

Aynı zamanda, 2022 yılında izinleri alınan Barış Caddesi Tramvay Hattı’nda da yapım çalışmaları başlayacak. Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı hem Barış Caddesi hem de mevcut Kampüs hattı ile kesişerek yolcu aktarımlarına izin verecek.

Yeni Hat 21 Duraktan Oluşacak

Konya Stadyum-Şehir Hastanesi Tramvay Hattı, 21 istasyon olarak planlandı.

Hattın yapı tipi hemzemin olacak ve yeraltı ulaşımı söz konusu olmayacak. 1 numaralı başlangıç istasyonu olan Konya Stadyumu’ndan kalkış yapacak olan tramvay araçları Doç. Dr. Halil Ürün Caddesi üzerinde ilerleyecek.

Kaynak: Rasyonel Haber

Copa, Kıbrıs’ta İş Ortaklarıyla Bir Araya Geldi

Copa, gerçekleştirdiği seyahat kampanyası kapsamında Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen bayi ve yetkili servisleriyle Kıbrıs’ta buluştu. 

Copa, iş ortaklarının motivasyonunu artırmak ve satışlarını desteklemek için her sene birbirinden farklı konseptte düzenlediği kampanyalara bir yenisini daha ekledi. Copa; 1 Ocak – 28 Şubat tarihleri arasında kombi, klima ve panel radyatör ürünleri için gerçekleştirdiği seyahat kampanyasına katılan bayi ve yetkili servisleriyle Kıbrıs’ta bir araya geldi. 

25 – 28 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen seyahatte Copa, Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen bayi ve yetkili servislerini Kıbrıs’ta ağırladı. İş ortaklarıyla oluşturduğu bağ ile her yıl başarılarına yenilerini ekleyen Copa, farklı kampanyalar ve etkinliklerini her geçen gün artırmayı hedefliyor.

Konut Kiralarında Yeni Dönem

Ankara Barosu Avukatı Murat Tezcan, 1 Temmuz tarihinde sona erecek yüzde 25 kira sınırlaması hakkında tüm merak edilenleri yanıtladı. 

Hürriyet Gazetesi’nden Oya Armutçu’nun derlediği habere göre; Ankara Barosu Avukatı Murat Tezcan, yeni dönemde kira artışlarının akıbeti ve yüzde 25 kira sınırlaması ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

1 Temmuz’a Kadar Konut Kiralarında Artış Nasıl Olacak?

‘’Konutlar bakımından kira artış oranlarına getirilen yüzde 25’lik sınıra ilişkin yasal düzenleme, 11 Haziran 2022 – 1 Temmuz 2023 (bu tarih dahil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla yasal düzenleme 1 Temmuz 2023 tarihine kadar halen uygulanmaya devam edeceğinden, bu tarihe kadar yenilenen kira dönemlerinde yüzde 25’lik sınır uygulanmaya devam edecektir.’’

Düzenleme 5 Yıl Üzeri Sözleşmeleri Kapsamıyordu. 1 Temmuz’a Kadar 5 Yılı Dolan Ev Sahipleri Tespit Davası Açabilir mi?

‘’5 yıldan uzun süreli veya 5 yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde, yeni kira yılında uygulanacak olan kira bedelinin tespiti için dava açılabilir. Bu davada kira bedeli yüzde 25’lik sınır uygulanmaksızın belirlenecektir. Kira bedelinin belirlenmesinde tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri esas alınacaktır. Beş yılın altındaki kira sözleşmeleri yönünden ise kira tespit davası açılamaz.’’

Geçici Düzenleme Kira Sorunlarının Çözümüne Katkı Sağladı Mı?

‘’Uygulamada tahliye davalarının arttığını, bazı ev sahiplerinin evlerini kiraya vermeyip boş tutmayı tercih ettiklerini göz önüne aldığımızda geçici düzenlemenin kira sorunlarının çözümüne katkı sağlamadığını görmekteyiz. Resmi rakamlara göre yüzde 70-80’leri bulan enflasyonda kiracıların lehine, kiraya verenlerin ise aleyhine olacak şekilde düzenleme yapmak suretiyle enflasyonu dizginlemeye çalışmak ya da kiracıları korumaya çalışmak çok daha büyük sorunları beraberinde getiriyor. Geçici düzenlemenin süreklilik arz edeceği izlenimini yaratan böylesi olası yeni düzenlemelere destek olmak mümkün değildir. Sadece kiracıların zayıf taraf olarak düşünüldüğü ve buna yönelik düzenlemelerle kiracıların korunmaya çalışılması anlaşılır bir durum olsa da kiraya verenlerin birçoğunun da gelir kaynağının yalnızca kira bedellerinden oluştuğu unutulmamalıdır. Bu durumda ev sahiplerinin enflasyon karşısında eriyen kira gelirlerinden neredeyse mahrum kalmaları sonucunu doğuracak, onları mağdur edecek düzenlemeler yapmak, geçici maddeleri kalıcı maddeler haline dönüştürmek yerinde olmayacaktır.’’

10 Yıl ve Üstü Kira Sözleşmelerinde Ne Yapabilir?

‘’Ev sahipleri, belirli süreli kira sözleşmelerinde 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Ev sahipleri belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise kiranın başlangıcından 10 yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Bu durumda ev sahibinin bildirimine rağmen evi tahliye etmeyen kiracılar hakkında tahliye davası açılması mümkündür.’’

Yedinci Yargı Paketi ile Kira Uyuşmazlıkları Dava Şartı Olarak Zorunlu Arabuluculuk Kapsamına Alındı. Bu Düzenleme Kira Sorunlarına Çözüm Oluyor Mu?

‘’Uygulamada zorunlu arabuluculuğa tabi birçok uyuşmazlığın ne yazık ki anlaşamama ile sonuçlandığını görüyoruz. Tarafların uzlaşma zemininden uzak olmaları, tekliflere kapalı bir şekilde görüşmelere katılmaları halinde arabuluculuk düzenlemesinin kira sorunlarına çözüm olması mümkün görünmemektedir.’’

Ev Sahiplerini de Kiracıları da Mağdur Etmeyecek Çözüm Önerileriniz Neler?

‘’Bu konuda konut arzının yükselmesi için devlet tarafından daha fazla sosyal konut projesi yapılması, yabancılara konut satışına ilişkin sınırlama getirilmesi, yabancı ülkelerde uygulanan mortgage sisteminin ülkemizde de yaygınlaştırılması, bireylere uzun vadeli, düşük ve sabit faizli kredi imkânı sunularak bireylerin ev sahibi olmalarının kolaylaştırılması gibi yöntemler konut fiyatlarını düşürecektir. Dolayısıyla buna bağlı olarak kira maliyetleri de azalacağından, dengenin sağlanması söz konusu olabilecektir. Kanuni sınırlamalarla enflasyon sınırının çok altında belirlemeler yapılmasının serbest piyasada karşılığı olmadığı gibi bu tür düzenlemeler kiracı ile kiraya veren arasındaki uzlaşıyı da bozmaktadır.’’

Bakan Koca: ‘’Hatay’a 3 Yeni Hastane Kazandırıyoruz’’

Hatay, Konya Konteyner Kent’te düzenlenen programa katılım gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘’Hatay’ımıza 3 yeni hastane kazandırıyoruz. Antakya’da 400 yataklı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanemizin inşaatı devam ediyor. 200 yataklı İskenderun Devlet Hastanemizin inşaatı son aşamasında.’’ dedi.

Katıldığı programda Hatay’daki sağlık yatırımlarının hızlandırıldığını dile getiren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘’Deprem felaketini takip eden saatlerde buradaydık. Sağlık hizmetleri için ekipçe büyük gayret gösterdik. Geriye dönüp baktığımızda gerçekten takdire şayan bir organizasyon var. 55 bin yaralımızı kara, hava ve deniz ambulanslarıyla afet bölgesinden tahliye ettik. Sadece Hatay’ımızdan, Adana’ya yaklaşık 8 bin, Mersin’e ise 7 bin yaralı naklettik. Yıkılan, kullanılamaz hale gelen sağlık tesislerimize karşılık derhal sahra hastanelerini kurduk. Ameliyathane dahil tüm sağlık altyapısıyla bunları hızla hizmete açtık. Sağlık hizmetinde kendinizi güvende hissetmeniz için tüm imkanları kullandık. Şimdi ise Hatay’ımıza 3 yeni hastane kazandırıyoruz. Antakya’da 400 yataklı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanemizin inşaatı devam ediyor. 200 yataklı İskenderun Devlet Hastanemizin inşaatı son aşamasında. İnşallah gelecek hafta onu da açacağız.” ifadelerini kullandı. 

Defne Devlet Hastanesi 57 Günde Tamamlandı

İnşaat çalışmalarının tamamlanarak hasta kabulünün başladığı Defne Devlet Hastanesi ile ilgili konuşan Koca, “300 yataklı, 11 ameliyathanesi olan, tomografi ve MR cihazlarıyla donatılmış görüntüleme merkezine sahip bu sağlık kompleksi, Defne’nin ve Hatay’ın hizmetinde. 28 bin metrekare alana kurulu olan Defne Devlet Hastanesinde, 256’sı hekim 1044 sağlık çalışanı görev yapacak. Hastaneyi hazır hale getirmek için gece gündüz demeden çalışan tüm mesai arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. 57 günde tamamlanan işin, kolay bir iş olmadığını, zoru başarmak olduğunu ifade etmek isterim.” şeklinde konuştu.

İskenderun Devlet Hastanesi Yakında Hizmete Açılıyor

İskenderun Devlet Hastanesi’nde ise inşaat çalışmalarının hızla sürdüğünü dile getiren Koca, şunları söyledi:

“Bundan sonraki sınavımız, sınavların bizce en kolayı. Hizmette yüksek memnuniyet sınavını her gün başarıyla vereceğiz. Hastanemiz, söz verdiğimiz gün dolmadan 57’nci günde hizmet vermeye başlayacak. Gelecek hafta ise İskenderun Devlet Hastanemiz hasta kabulüne başlayacak. Huzurunuzda bu önemli bilgiyi kamuoyuna vermek istiyorum. Defne ve İskenderun devlet hastanelerimizden içeri girdiğinizde sizleri ‘İnsanlık, merhamet üzerine kuruludur’ sözü karşılayacak. Biz bu düstura inanıyoruz ve kendimizi devletin şefkat ve merhamet elini size uzatma görevini ifayla memur görüyoruz.”

Yazlık Bölgelerde Konut Satış Değerlerinde Son 3 Yılda En Yüksek Artış Yüzde 884 ile Şile’de

Pandemi döneminde başlayan ve deprem felaketi sonrasında devam eden kıyı ve yazlık bölgelere olan yoğun göç hareketliliği, gayrimenkul fiyatlarındaki artışı devam ettiriyor. Endeksa verilerine göre, konut satış değerlerinde İstanbul Şile son 3 yıldaki yüzde 884 artış ile Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Antalya’da son üç yılda yüzde 867, Alanya’da  yüzde 815, Bodrum’da yüzde 675, Silivri’de yüzde 638, Mersin’de yüzde 713 değer artışı göze çarpıyor. Kiralarda ise son üç yılda en fazla artış gösteren bölgeler yüzde 739 ile Şile, yüzde 613 ile Alanya ve yüzde 534 ile Marmaris oldu.

Pandemi ve deprem felaketi sonrasında devam eden kıyı ve yazlık bölgelere olan yoğun göç hareketliliği, gayrimenkul fiyatlarındaki artışın devam etmesindeki ana etmenlerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle bu bölgelerdeki az katlı ya da müstakil evlere yönelik taleplerin artması, fiyatları da yukarı yönlü harekete itiyor. Ayrıca uzaktan çalışma sisteminin kalıcı olarak yer edinmesi, özellikle beyaz yakalı çalışanlar için bu bölgeleri tercih etme sebebi olarak öne çıkıyor. 

Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa,  yazlık bölgeleri mercek altına aldı. 

Şile’de Son Üç Yıldaki Konut Satış Fiyatı Değer Artışı Yüzde 884

Endeksa’nın çalışmasına göre, İstanbul’dan tamamen ayrılamayanlar ancak şehir merkezinde yaşamayı tercih etmeyen büyük bir kesim, Silivri ve Şile gibi bölgelerdeki müstakil ya da az katlı konutları tercih ediyor. Bu bölgeler aynı zamanda İstanbul’a yakın yazlık semtler olarak da tanımlanabileceği için tercih sebebi oluyor. 

Endeksa’nın yapay zeka ve büyük veri analizi kullanarak yaptığı çalışma sonrası çıkan sonuçlar da buraya olan talebin fiyatlardaki artışa yansıdığını gösteriyor. İstanbul Şile son 3 yıldaki yüzde 884 artış ile Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Şile bölgesindeki son üç yıldaki konut satış fiyatı değer artışı yüzde 884 seviyesini bulurken, bu rakam son bir sene için yüzde 132 olarak ölçüldü. Şile’de satılık konutlarda stok adedi ise 429, kiralık konutlarda ise 77.

Antalya’da da belirgin bir artış görülürken; son üç yılda satış fiyatı değer artışı yüzde 867, bu rakam son bir sene için ise yüzde 141 oldu.  Antalya’da satılık konut stok adedi 5 bin 744, kiralık konutlarda ise 2 bin 068. Satılık konutlarda metrekare bazında Nisan 2023 güncel verilerine göre, Şile’de 39 bin 038  TL, Antalya’da ise 25 bin 997  TL oldu. Endeksa verilerine göre Şile’de konut kiraları son bir yılda yüzde 144, son üç yılda ise yüzde 739 artış gösterdi. Antalya’da ise konut kiraları son bir yılda yüzde 79, son üç yılda ise yüzde 434 artış gösterdi.

Bodrum Satılık Piyasasında Son 3 Yılda Yüzde 675’lik Artış

Sosyal olanakları, geniş ve kaliteli hizmet sağlayabilen alt yapıları ve ulaşım kolaylığı avantajları sayesinde yazlık bölgeler içinde Bodrum ilk tercih olarak öne çıkıyor. Endeksa verilerine göre, Bodrum’un genelinde son bir yıldaki satılık konut fiyat artışı yüzde 93 olurken, Nisan 2023 verilerine göre, metrekare başına düşen satış fiyatı 60 bin 456 TL seviyelerini buldu. Bodrum’da son bir yıldaki en yüksek satılık değer artışı yüzde 160 ile Gümbet bölgesinde görülürken, Nisan 2023’e göre, metrekare başına satış fiyatında  79 bin 122  TL ile Yalıkavak bölgesi birinci sırada görülüyor. Bodrum genelinde son 3 yıl içerisindeki satış fiyatlardaki değer artışı seviyesi ise yüzde 675 gibi ortalamanın oldukça yüksek bir noktasında seyrediyor.

Satılık Yazlık Konutlarda En Fazla Stok 5 Bin 744 Adet ile Antalya’da

Satılık yazlık konutlarda en fazla stok Nisan 2023 itibariyle 5 bin 744 adet ile Antalya’da bulunuyor.  Antalya’yı 4 bin 205 stok ile Kuşadası, 2 bin 425 stok ile Alanya ve 2 bin210 stok ile Bodrum genel takip ediyor.  

Satılık yazlık konutlarda stok artışında Şile yüzde 100 seviyesinde bir yıllık artış oranı ile birinci sırada yer alıyor. Bodrum Turgutreis yüzde 65’lik yıllık stok artışı ile takip ederken; Foça ve Antalya’daki artış yüzde 36 seviyelerinde görülüyor. Fethiye, Alaçatı ve Bodrum Bitez bölgelerinde ise stok adetlerindeki değişim stabil seyrediyor. Kiralık yazlık konutlarda ise Nisan 2023 itibariyle en fazla stok 2 bin 068 ile yine Antalya’da.  Antalya’yı bin 470 ile Bodrum, 821 ile Alanya takip ediyor. 

Kiralık Konutlarda Stok Seviyesi Düşüş Gösteriyor

Ancak kiralık konut stoklarının yıllık bazda yüzdesel değişimlerine göre Türkiye genelinde yazlık bölgelerdeki kiralık konut stok seviyesi düşüş gösteriyor. En büyük konut stok erimesi -yüzde 38 ile Çanakkale’de görülüyor. Silivri -yüzde 35, Bodrum Torba, -yüzde 28 ve Antalya – yüzde 25 seviyelerinde stok düşüşü ile Çanakkale’yi takip ediyor.

Mersin’in Kiralık Piyasasında Deprem Etkisi Görülüyor

Yazlık bölgelerdeki kiralık konut piyasasındaki artış da satılık piyasasına benzer bir şekilde ilerliyor. Ancak burada Mersin hem depremden etkilenen vatandaşların öncelikli tercih ettiği illerden biri olması hem de yazlık bir bölge olmasının getirdiği avantajlar sebebi ile Türkiye genelindeki kiralık konut piyasasındaki yükselişin oldukça üstünde olarak görülüyor. Mersin’deki kiralık konut fiyatları son 1 yılda yüzde 124 artarken, kiralık evlerin metrekare fiyatı 78,69 TL oldu. Bu rakam Kuşadası’nda yüzde 108, Çanakkale’de yüzde 133, Fethiye’de yüzde 117 seviyelerinde.

Alanya’ya Yoğun Yabancı Talebi

Gerçekleşen siyası gelişmelerden sonra yabancılardan en çok talep gören ilçe ise Alanya oldu. Alanya’da gerçekleşen bu artışın en önemli etkeni ise yabancı nüfus artışı. Alanya’daki kiralar son 3 yılda yüzde 613 artarken, son bir yıl içerisinde ise yüzde 98 arttı. Satılık piyasasında ise Alanya’da, son 3 yıldaki artış yüzde 815 olurken, son bir yıldaki değer artışı yüzde 130 oldu.

Müteahhitler Şimdi Ne Yapmalı?

2018 yılı sonunda yazdığımız “Müteahhitler 2019 Yılında Ne Yapmalı?” başlıklı yazımızda, mevduat ve konut kredi faizleri yükselince, yatırım aracı olarak gayrimenkulün büyüsünün bozulmasının müteahhitlerde kardeşinin doğmasıyla gözden düştüğünü sanan küçük çocuk küskünlüğü yarattığını belirtmiştik. Çözüm olarak da, müteahhitler ya pes edecekler ya da şartlar onlara uymuyorsa onlar kendi şartlarını oluşturacaklar demiştik.

2018 yılı sonunda bize bu satırları yazdıran, sadece mevduat ve konut kredi faizleri ile dövizdeki artıştı. 2023 yılında ise, tüm bunlara ilaveten; pandemi, tedarik zincirinin kopması, inşaat maliyetlerinde dövizdeki artışı aşan zamlar, Ukrayna-Rusya Savaşı, 6 Şubat Depremi gibi badireler yaşamış ve halen de yaşayan inşaat sektörü olarak, yine-yeniden müteahhitler ya pes edecekler ya da şartlar onlara uymuyorsa onlar kendi şartlarını oluşturacaklar demek durumundayız. Peki ama nasıl?

İnşaat Maliyetleri Sorunu

2018 Ağustos ayından bu yana suların durulmadığı inşaatın 250’den fazla alt sektöründe, Doların 20 TL bandını aşmasıyla tekrar daha da yükselişe geçecek olan inşaat malzemelerindeki artışlar artık yönetilir olmaktan çok uzaktır. Şöyle ki, çok değil daha 2020 yılında bir m3 beton alınan rakam kadar artık tek seferde betona zam geliyor. Yine çok değil 2020 Nisan ayında 3.440 TL olan inşaat demiri 16.000 TL’leri geçti. Başta hazır beton ve demir olmak üzere, Doların 20 TL bandını aşmasıyla tekrar yükselişe geçecek olan tüm inşaat malzemelerinin nereye kadar yükseleceğini bilmiyoruz. Bu da kendisini konut arzının düşmesinde gösteriyor. Peki biz bu maliyetlerle 6 Şubat Depremi hafızamızda tazeliğini korurken, afetlere hazır bir Türkiye’yi nasıl inşa edeceğiz? Kentsel dönüşümü nasıl yapacağız?

Devletimizden Beklenen Yasal Düzenleme:

Ülkemizde inşaat sekrörü için üretim yapan tüm sanayi kuruluşlarına, iç pazar ihtiyaçları karşılanmadıkça ihracat yap(a)mama kontrolü ve cezası getirilmelidir. Çünkü kontrolsüz ihracat, iç piyasamızda inşaat maliyetlerini arttıran bir nedene dönüşmüştür. Özellikle de, doların 20 TL bandını aştığı şu günlerde artacak olan ihracat iştahı nedeniyle bu düzenleme daha da önem kazanmıştır.

Özel İnşaat Sektörünün Artık Devletin Arkasına Saklanmayı Bırakıp Kendisinin Atması Gereken Adımlar:

Öncelikle Yaşanan Durum

2018 yılından bu yana inşaat hammadde ve yarı mamüllerine gelen dövizdeki artışı da aşan zamlar, ama az/ama çok, hammadde/yarı mamul üreticisinden inşaat sanayicisine, sanayiciden müteahhite, müteahhitten de konut alıcılarına yansıtılmıştır. Bu durumdan yukarıdaki her kesim ama az/ama çok olumsuz etkilenmiştir.  Tartışmasız gerçek şudur ki, en çok zararı gören, ev sahibi olma hayali başka bir bahara kalan ve hatta artık ev sahibi olabilmek konusunda öğrenilmiş çaresizliğe kapılan değerli vatandaşlarımız olmuştur. 

Neden

Geride bıraktığımız bu dönemde, dövizin ve enerji maliyetlerinin arttığı savunması doğrudur. Ama bu savunma inşaat malzemelerinde dövizdeki artışı da aşan zamları açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Aslında ülkemizde asıl olan şey, özellikle ilk yatırım maliyeti çok yüksek olan ürün gruplarında adı konulmamış bir tekelleşmenin getirdiği rekabeti sınırlayıcı durumların, 2018’den bu yana dövizdeki artışı aşan zamlar olarak bize geri dönmesidir. Sorunun asıl kaynağı ülkemizde çimento, mdf-sunta, cam, pvc sektörlerinde üretici sayısının bir avuç olmasıdır. Ülkemiz inşaat malzemeleri sektörü, bir avuç hammadde ve yarı mamul üreticisi ve ithalatçısının insafına kalmıştır.

Dövizdeki artışı aşan zamlardan oldukça olumsuz şekilde etkilenen inşaat sanayicileri ve müteahhitler “Peki ne yapılabilir?” diye soruyorlar. 

Sahte Çözüm

Bir kesim, kamunun fiyat istikrarını sağlamak için çimento, mdf-sunta, cam, pvc gibi ilk yatırım maliyeti çok yüksek olan tüm sektörlere girmesini önerir. Örnek olarak da, kamunun düzenleyici bir aktör olarak yıllardır ekmek üretiminde yer alması sayesinde, hem ekmek üretiminde, hem de ekmek fiyatlarında aşırı dalgalanmanın önüne ancak geçildiğini belirtirler. Aynı şekilde kamunun ülkemiz inşaat sektörünün en temel malzemelerinden olan çimento, mdf-sunta, cam, pvc gibi sektörlere düzenleyici bir aktör olarak girerek, fiyatlarda aşırı dalgalanmanın önüne geçilebileceğini önerirler. 

Bunun, iç pazarda fiyat istikrarına katkı sağlayacağını söylerler. Ancak açık olan şudur ki, işine gelince serbest piyasa ekonomisini savunup, işine gelmeyince özel sektörün sorunları için Devletimizin kaynaklarını çimento, mdf-sunta, cam fabrikalarına harcatmak tek kelimeyle yanlıştır. 

Gerçek Çözüm

Hem müteahhitleri hem inşaat malzemesi üreticisi olan sanayicileri, hem de konut alıcılarını bu suni darboğazdan çıkarmanın yolu, kamunun inşaat malzemeleri sektöründe düzenleme yapması olduğu kadar, özel inşaat sektörünün de herşeyi Devlet’ten bekleme huyunu artık bırakmasıdır. İnşaat sektörünün bu beklentisinin sektöre verdiği zararı,  ne dövizin ne de enerji maliyetlerinin artması vermemiştir. 

Bu durumu, 2018 Ağustos ayında yaşanan döviz artışı sonrasında kaleme aldığımız “90’larda Beyaz Eşya Üreticilerinin Yaşadığını Şu an Müteahhitler Yaşıyor!” başlıklı yazımızda şu şekilde belirtmiştik. 

“Müteahhitler, yerli beyaz eşya ve otomobil üreticilerinin 1990’lı yıllarda gümrük duvarlarının inmesi ve çok kanallı TV’lerde artık yabancı ürünlerin de reklamlarının yayınlanması karşısında yaşadığı süreci, 2018 Türkiyesi’nde mevduat faizinde ve dövizde artışın vatandaşın yatırım araçları konusunda gözünü açınca yaşamaya başladılar. İlkinde yerli beyaz eşya ve otomobil üreticilerinin, ikincisinde gayrimenkulün yatırım araçlarındaki tekeli kırıldı ve her ikisinde de vatandaşlar alternatiflere kavuştular. 

Türkiye’de beyaz eşya sektörü, gümrük duvarlarının inmesi ve çok kanallı TV’lerle titredi ama kendine geldi. Önceleri şer sandığı gelişmeyi, ar-ge’ye başlayıp, dünya kalitesinde ürün üretmeyi başararak kendisi için hayra çevirmeyi bildi, şimdi artık bilakis eskisinden daha güçlü. Sıra Türk inşaat sektöründe. Nasıl ki, hem beyaz eşya sektörümüz hem de otomotiv sektörümüz başardıysa, inşaat sektörümüz de bu krizi yeni başarılara ulaşmak için bir milat olarak kullanabilir. Yeter ki, şu an yaşadığı krizi tıpkı beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinin krizden çıkmak için, dünya çapında/kalitesinde üretim yapma anlayışını benimsemeleri ve sonrasında da artık ar-ge yapmaya başlamaları şeklindeki aynı yolu izlesin”.

Dolayısıyla çözüme ancak inşaat sanayicileri ve müteahhitler “Peki biz ne yapabiliriz?” diye sordukları gün biraz olsun yaklaşabiliriz. Doğru soru budur.

Çünkü sorunun neredeyse hiç dile getirilmeyen ve belki de asıl kaynağı, inşaat malzemelerindeki bu zamlar karşısında her şeyi Devlet’ten bekleyen inşaat sektörünün ta kendisidir. (Bazılarınız bunu okuyunca kızdı, ama dost acı söyler)

Şöyle ki, inşaat malzemelerinde dövizdeki artışı aşan zamlarla karşılaşmamız, kurulması büyük yatırım gerektiren ağır inşaat sanayi ürünlerinin ülkemizde az sayıda üreticisi olmasından kaynaklanmaktadır. Yani sorun yatırım maliyeti büyük olan inşaat malzemesi üreticilerinin sayısının azlığı ve satış hedefi önceliklerinin iç pazar olmamasıdır. Dolayısıyla çözüm de, inşaat malzemesi fiyatlarının artmasından şikâyet edenlerin öğrenilmiş çaresizliğe kapılmayıp, birleşerek satış önceliği iç pazar olacak olan sanayi yatırımı yapmalarıdır. 

Bunun yolu da müteahhitlerin müşterisi de, sahibi de kendilerinin olacağı üretim kooperatifi kurmalarıdır. Yani müteahhitlerin inşaat yaparken zaten tükettikleri malzemeleri, her biri en az bir daire parası koyarak ortak olacakları üretim kooperatiflerinin fabrikasından satın almalarıdır. Örneğin müteahhitlerin birbirinden farklı kooperatifler bünyesinde birleşerek, hazır beton tesisi, hatta çimento, seramik, cam fabrikası kurması veyahut da, mdf-sunta fiyatlarındaki artıştan şikâyet eden inşaat mobilyası üreticilerinin bir kooperatif bünyesinde birleşerek mdf-sunta fabrikası kurup, kendi ihtiyaç duydukları mdf-suntayı kendilerinin üretmesidir. Her şeyi Devlet’ten beklemeyenler için gerçek çözüm budur. Tabii ki bu çözüm bir asprin çözüm değil. Bugünden yarına hemen olmayacağı da aşikâr. Ayrıca birleşerek kooperatif kurmak ve bunu sürdürmek elbetteki zor. Ama bu işin beklenen tüm yanlışlarını yapıp sonra da bak kooperatifçilik işe yaramadı da denmemelidir. Şöyle ki kooperatifleşirken; 

  • kooperatif ana sözleşmesini kesinlikle kooperatifçilik alanında uzman avukatlara hazırlatmadan, 
  • kooperatifin istisnasız tüm personelini dayıoğlu hala kızından değil, liyakatle seçmeden,
  • üretimde ve yönetimde profesyonellere söz, yetki ve sorumluluk vermeden, 
  • alanında uzman danışmanlarla çalışmadan,
  • ar-ge yapmadan,

hiçbir kooperatif zaten başarılı olamaz. Ayrıca, biraz iyi giden kooperatifin tümünü ele geçirmeye tenezzül edilmemesi için zaten ana sözleşmede bunun daha yola çıkmadan imkânsızlaştırılmış olması gerekir. (Burada ortak şirket kurmaktansa kooperatif kurmak istememizin ana nedeni, kooperatiflerin şirketlere nazaran bunu engelleyebilecek daha demokratik bir yapısı olmasıdır. Örneğin kooperatiflerde demokratik yönetim ilkesi gereğince, her ortağın sermaye payına bakılmaksızın tek bir oy hakkına sahip olması eşit seçme ve seçilme hakkını da beraberinde getirir.

Sanayi tesisi kurmak uzun zaman alır, sorunlarımız acil diyecekler, hiç değilse tüketim kooperatifi kurarak artık herşeyi Devlet’ten beklemeyi bırakıp ortak satınalma yapacak olurlarsa ölçek ekonomisinin nimetlerinden yararlanabilirler. Ancak hemen önerinizi çökertmek isteyenler çıkacak ve koro halinde size şunu söyleyeceklerdir: 

“Kimseyi ortak bir ödeme yöntemine ikna edemezsin, çünkü herkesin ödeme yöntemi farklı, kimisi peşin, kimisi çekle, kimisi daire karşılığında ödeme yapar.”

İlk bakışta mantıklı gelebilen bu itiraz, aslında doğru bilinen bir yanlıştaki ısrarı açığa çıkarmaktadır. Şöyle ki, yap-sat değil, yap-sabret döneminden geçtiğimiz şu günlerde hâlâ, sat-yap ile ilerleyebileceğini sanan zihniyet, daire karşılığı iş yapmayı, hâlâ cebinden para çıkmadan iş yaptırmak sanmaktadır. Hâlbuki daire fiyatlarının kısa zaman içinde bile hızla arttığı şu anki gibi enflasyonlu günlerde, hâlâ daire karşılığı iş yaptırmak, zaten asıl kârı karşı tarafa bırakmaktır. Bunun neresi cebinden para çıkmadan iş yapmaktır? Kabul etmemekte ısrarla direnilen asıl gerçek şudur ki, ülkemizde müteahhitlik artık cebinde o inşaatın parası olmaksızın yapılamaz, yapılsa da o şekilde artık kâr edilemez. O yolun sonuna gelindi.

Sorunumuzun çözümü için artık herşeyi Devlet’ten beklememe olgunluğuna erişerek, öncelikle kendi payına düşen çözüm adımlarını atmak, bir iş insanına yakışan asıl tavırdır.  

Şöyle düşünelim, eğer ülkemizde müteahhitler inşaat malzemelerini, en az bir daire parası harcayarak ortak oldukları kooperatiflerin fabrikalarından satın alıyor olsalardı, 2018 yılından bu yana yaşadığımız bunca malzeme zammından müteahhitler bu denli olumsuz etkilenir miydi? Konut fiyatları bu kadar yükselir miydi?

Ayrıca, müteahhitler üyesi olacakları kooperatiften zaten ihtiyaçları olan inşaat malzemelerini satın aldıkları için, kooperatifin olumlu gelir gider farkı olan risturn, yani kooperatifin kârından hissesi oranında değil, kooperatifle iş yaptıkları oranda gelir elde edebilirlerdi. Yani böylelikle bugün şikâyet ettikleri inşaat malzemelerindeki fiyat artışlarından kendileri de gelir elde edebilirlerdi.

Elbetteki dayanışmanın değil, rekabet geleneğinin hâkim olduğu ülkemiz inşaat sektöründe, birlikte de büyünebileceği bilinci henüz yeterince gelişmemiştir. Ancak, ezberlerimizi şimdi değilse ne zaman sorgulayacağız? Doğru bildiği yanlışları değiştirmek için ülkemiz müteahhitlik ve inşaat sektörü başına daha ne gelmesini bekliyor?

Yoksa demedi demeyin, kendi düşen ağlamaz!

Konut Fiyatlarındaki Artış Yabancıları da Etkiledi

Yabancıların gözde merkezi Antalya’da konut fiyatlarının yüzde 500’ün üzerinde artması Rus ve Ukraynalıları Mersin’e yöneltti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 136 bin 946 yabancı uyruklunun yaşadığı Antalya’da son iki yılda konut fiyatları yüzde 551 arttı. Antalya’da 120 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı da 3 milyon 129 bin TL’yi (yaklaşık 156 bin dolar) buldu. Kentte 2019’un Ocak ayında 2.346 lira olan konut metrekare fiyatı bugün 26.082 liraya yükseldi. Söz konusu rakamın 2024 Nisan’da 40.000 TL’yi aşacağı tahmin edildi.

Yakın dönemde yabancıların daha fazla ilgi gösterdiği Mersin’de ise 140 metrekarelik konutun ortalama fiyatı ise 2 milyon 108 bin TL (yaklaşık 105 bin dolar) oldu. Kentte 2019 Ocak ayında konut metrekare fiyatı 1.668 lira iken, bugün şehirde konut metrekare fiyatları 15.064 liraya yükseldi.

Sözcü’den Hülya Keskin Oruçoğlu’nun haberine göre emlak uzmanları Antalya’da konut fiyatlarının Avrupalı turistler için hâlâ cazibesini koruduğunu ancak savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılan Rus ve Ukraynalı turistler için Mersin’in giderek daha fazla ön plana çıktığını vurguladı.

Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa’nın verilerine göre, yabancılara yönelik konut satışında İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alan Antalya’da konut fiyatlarındaki artış son bir yılda yüzde 141’i buldu.

Mersin erişilebilir durumda

Mersin’de son bir yılda satılık konut fiyatlarındaki artış yüzde 120’ye yakın, son iki yılda ise yüzde 463 arttı. Mersin’de 140 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı ise 2 milyon 108 bini (yaklaşık 105 bin dolar) buldu. Yıllık ortalamalara bakıldığında Nisan 2023 sonu itibarıyla konut için Mersin’de en fazla değer kazanan ilçeler sırasıyla Anamur, Erdemli, Akdeniz, Silifke, Toroslar oldu.

Piyasa daha da çıkmaza girebilir

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Koçak, konut fiyat artışında düşüş beklemediklerini söyledi. Koçak, “Son 1.5-2 yıl içerisinde konut fiyatlarında ciddi bir artış oldu. Alım gücü düştü, kredi faiz oranları yükseldi ve insanlar konut alamamaya başladı. Konut almak artık hayal oldu. Çünkü bugün itibarıyla bankalar kredileri de kredi musluklarını da tamamen kapatmış durumda. Seçimden sonra eğer bir güven ortamı yaratılmazsa, piyasanın daha da çıkmaza gireceğini düşünüyorum” dedi

Deprem Konutlarının Bir Kısmı Ekim Ayında Teslim Edilecek

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş, Pazarcık merkezli depremlerden etkilenen illerde inşa edilen konutlar hakkında bilgi veren Pazarcık Koordinatörü Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, ekim ayında konutların bir kısmının teslim edileceğini açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından deprem bölgesinde yükselen afet konutlarının inşaatı hızla devam ediyor. Deprem bölgesinde yer alan Pazarcık Koordinatörü Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, gelişmeler hakkında şu bilgileri aktardı:

“Yaklaşık 4 tane konteyner kent var. 2 bin 600 civarında bir çadır kent, 2 bin 700’de konteyner var. Pazarcık ilçemize toplamda 8 bin konut yapılacak. Bunun iki bin tanesinin inşaatına başlandı. Bununla alakalı ilçenin zemininin en sağlam olduğu, bundan sonra da olumsuzlukların yaşanmaması için bütün tecrübeleri de içerisine katarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri ile beraber yerlerimizi belirledik. Çok hızlı bir şekilde de kalıcı konutlar inşa ediliyor. Bazılarına çatılar çakılmaya başlanmış. Belki inanması zor gelir ama Ekim ayında bu konutların önemli bir kısmını teslim edeceğiz. Vatandaşlarımız konteynerlerden kalıcı konutların içerisinde daha güvenli insanlığa yakışır bir şekilde hayatlarını idame edecekleri konutlarına geçecekler.”

Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, Konut Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenleri Anlattı

Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, projeden, sıfırdan veya ikinci el konut satın alırken dikkat edilmesi gereken 15 kuraldan bahsetti.

Gayrimenkul sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendiren Kaya, “Konut üretimi, son iki yıldır emtia fiyatlarının artmasıyla yavaşlama ve hatta durma noktasına gelirken, diğer taraftan bir yatırım aracı olarak görülen konuta olan Türk vatandaşlarının yoğun talebine ek olarak, Rusya, İran, Irak, Almanya, Kazakistan, Afganistan, Ukrayna gibi ülkelerden yabancılara konut satılması ve ülkemizdeki Suriyeli vatandaşların eklenmesiyle konut stoku yetersiz kalabildi ve konut sıkıntısı baş göstermeye devam ediyor.” dedi.

Genel olarak bir konut satın alınırken arsa payının önemli olduğunun altını çizen ve konutların kış aylarında yaz aylarına oranla daha uygun fiyatlarda satın alınabileceğini ifade eden Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, projeden konut, sıfır konut veya ikinci el konut satın alınırken tecrübeli gayrimenkul danışmanlık firmaları üzerinden yürütülmesinin önemine vurgu yaparak, konut satın almadan önce dikkat edilmesi gereken temel kurallar hakkında şunları anlattı:

A) Projeden konut satın alırken dikkat edilecekler:

1- Projeden konut satın almanın en önemli 1.’nci kuralı, her projeden konut satın alınmaz. İlk olarak projeyi yapacak inşaat firması hakkında detaylı bilgi edinilmelidir. Firmanın kaç yıllık olduğu, o tarihe kadar bitirmiş olduğu konut ve iş yeri projeleri, mali yapısı vs incelenmelidir. Ardından projenin yapılacağı bölgenin şehir planlarındaki durumuna bakılmalıdır. Bölgede ilerleyen süreçte yapılabilecek, üniversite, hastane, sanayi tesisleri gibi yatırımlar incelenmelidir ki, bu projeler konutun değerini artıracaktır.

2- Projedeki daire tiplerine bakılmalıdır. Projede, 1+1 mi, 2+1 mi, 3+1 mi yoğunlukta incelenmelidir. Örneğin 1+1 dairelerin yoğun olduğu bir projede, 3+1 dairelerin fiyatları ciddi bir yükselme göstermez. 3+1 daire satın almak isteyen geniş aileler, 1+1 konutların ağırlıklı olduğu bir projede oturmayı çok da talep etmeyebilirler.

3- İnşaatta kullanılacak malzeme kalitesi hakkında firmaya sorular sorulmalıdır. Kapılar, pimapenler, mutfak dolapları, banyo, prizler, kapı kolları gibi iç malzeme hakkında bilgi edinilmelidir.

4- Projedeki dairelerin konumlarına bakılmalıdır. Dairenin, güney cephe veya kuzey cephede olması, yine dairenin baktığı manzara fiyatını etkileyecektir.

5- Projenin, en yakın merkeze olan uzaklığı önemlidir. Okula, alışveriş merkezlerine, hastaneye vs. uzaklığı değerlendirilmelidir.

6- Projeden almadan önce, gerekli araştırmaların sonucunda inşaat firmasından ev satın alınmasına karar verilirse, noterde inşaat firması ile bir sözleşme imzalanacaktır. Sözleşmede satın alınacak dairenin özellikleri hakkında detaylı bilgiler yer almalıdır.

B) Bitmiş konut satın alırken dikkat edilecekler:

7- Bitmiş konut satın alınırken, iskanı var mı bakılmalıdır. İskanı olmayan dairelerin elektrik, su, maliyeti daha yüksek olacaktır. Eğer, inşaat firması inşaat bitince iskanının alınacağını belirtiyorsa, noterden bu konuda bir yazı alınmalıdır. Ayrıca, iskanı olmayan dairelere konut kredisi çıkmasında sorunlar da yaşanabilmektedir.

8- Belediyeden bitmiş olan konutun projesinin incelenmesi önemlidir. Projede evin metrekaresi 150 metrekare olurken, gerçekte evin metrekaresi 90 metrekare olabilir. (Bazı inşaat firmaları, otopark, kömürlük, çatı, bahçe, havuz vs gibi alanları konut sayısına bölerek, bu oranı ilgili konutun metrekaresine ekleyebilmektedir)

9- Bitmiş projede kullanılan malzeme kalitesi değerlendirilmelidir. Salon, banyo, mutfak, kapılar, pencereler incelenmelidir.

10- Bitmiş projenin en yakın merkeze olan yakınlığı ve bölgeye gelecekte yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgiler edinilmelidir. Ayrıca ilgili bölgedeki bitmiş projelerin yaklaşık satın alma fiyatları ve kira fiyatları değerlendirilmelidir.

11- Bitmiş projeden daire satın alınmaya karar verilince, Tapu için işlemler başlatılmalıdır. Burada seçilen konut ile tapuda alınan konutun aynı konut olup olmadığına özellikle dikkat edilmelidir. Eğer, konuta ilişkin araştırma yapmaya ciddi bir zaman süreci yoksa, küçük bir miktarda banka kredisi kullanılarak, bankanın yapacağı ekspertiz raporunun incelenmesi fırsatı oluşacaktır.

C) İkinci el konut satın alırken dikkat edilecekler:

12- İkinci el konutlarda binanın yaşına bakılır. İkinci elde konutlar, 1999 depremi öncesinde yapılanlar ve sonrasında yapılanlar olarak ikiye ayrılıp değerlendiriliyor. Binanın yaşı var ise, depremde hasar alıp almadığına dair ilgili belediyeden veya AFAT’dan bilgi alınmalıdır. Ayrıca, konutun kat mülkiyeti var mı bakılmalıdır. Konutun iskanı sorgulanmalıdır. Bazen apartmanda yapılabilecek ilave tadilat çalışmaları nedeniyle binanın iskanı bozulabileceğinden, yeniden iskanın alınması gerekecektir.

13- Eğer, ileride dönüşüme gireceği öngörülerek, yatırım amaçlı hasarlı bir konut alınacaksa, kat mülkiyeti mi, kat irtifakı mı olduğuna bakılmalıdır. İskanı var mı incelenmelidir. Dairenin arsa payı incelenmelidir. Eğer dairenin arsa payı küçük ise, bu durumda kentsel dönüşümden öngörülen fırsat sağlanamayabilir.

14- Dairenin iç mekânı olan odaları, mutfağı, banyosu incelenmelidir. Dairede masrafa var mı değerlendirilmelidir.

15- Konutun, en yakın merkeze olan yakınlığı ve bölgeye gelecekte yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgiler edinilmelidir. Ayrıca, bölgedeki diğer konutların satın alma fiyatları ve kira fiyatları değerlendirilmelidir.

İstanbul’daki Yeni Konut Projesinin Detayları Belli Oldu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’daki yeni konut projesinin detaylarını açıkladı. Kurum, “13 bin konutun yüzde 20’si 18-30 yaşındaki gençlere ayrıldı.” dedi.

Katıldığı bir televizyon programında projenin detaylarından bahseden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un satır başları şu şekilde:

‘’Emlak Konut ve THY iş birliğiyle yapılacak olan Arnavutköy Yenişehir Konut Projesini bugün duyurduk. Yeni projeyle ev sahibi olmak isteyenler için başvurularımızı almaya başladık.

Düşük ödeme planlarıyla yapılacak. Bu proje, İstanbul’da kira artışlarının önüne geçecek. 13 bin başvuruyu geçerse kura çekilecek. Daha önce evi olmaması ve İstanbul’da ikamet ediyor olması gerekecek. 7 bin 500 liradan başlayan taksitlerle hayata geçirilecek. Örnek bir şehir olacak.

50 Bin Konutun Şantiyesi Başladı

Sürekli olarak sahadayız, vatandaşımızla beraberiz. Hedefimiz İstanbul’da tek riskli yapı kalmasın. Ev sahibi olmayanları ev sahibi yapabilmek için projelerimize devam edeceğiz. 81 ilde sosyal konut gerçekleştireceğiz. 50 bin konutumuzun şantiyesi başladı.

Orta gelirli için de ilk evlerini alabilecekleri bir kontenjanı sunuyor olacağız. Yüzde 20’de gençlerimize kontenjan veriyoruz. Gençlerimiz hayata umutla baksınlar istiyoruz. Yaş kriteri 18-30 yaş aralığında olacak.

Depremden Etkilenen 11 İlde 173 Bin Konutun İnşaatı Başladı

Bu süreçte aklımız fikrimiz deprem bölgesinde oldu. Ekiplerimiz hep oradalardı. Depremden sonra 11 ilimizde 173 bin konutumuzun inşası başlamış durumda. İlk etapta 319 bin konutumuzun inşasına başlayacağız. Ardından da 610 bin konutumuzu yapacağız. 319 bin konutu 1 sene içerisinde vatandaşımıza teslim edeceğiz.’’

Kira Artış Oranı Arttı, İstanbul’da İşçi Göçü Başladı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bölgesel İstihdam Ofisi’nin araştırmasına göre, il genelinde 15 ilçede son dört yılda kira artış oranı yüzde 654 arttı. Bu nedenle vasıflı iş gücü farklı bölgelere göç etmeye başladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bölgesel İstihdam Ofisi, kentteki 317 firmada asgari ücretteki artışın istihdama etkisini araştırdı. Araştırmanın sonuçlarına ilişkin açıklamaya göre, asgari ücretteki artışın nitelikli işgücü bulunmasında zorluklara neden olduğu ortaya çıktı.

Firmalar Deneyimli Personel Bulmakta Zorlanıyor

Açıklamada; “Tüm sektörlerde hemen her firma, aradığı vasıflara sahip nitelikli işgücü bulmakta zorlanıyor. Firmalar üretim, satış ve idari süreçlerinde meslekli, nitelikli, uzman ve deneyimli-kıdemli personel bulmakta sıkıntı çekiyor.” ifadeleri kullanıldı.

Araştırmaya göre bazı firmalarda mavi yakalılar ile beyaz yakalılar arasında ücret hiyerarşisi daralınca; beyaz yakalılarda motivasyon, verim ve performans düşüklüğü ile işten ayrılmalar yaşandı. Öte yandan tüm sektörlerde firmalar üretim, satış ve idari süreçlerinde meslekli, nitelikli, uzman ve deneyimli-kıdemli personel bulmakta sıkıntı çekti.

Araştırmada öne çıkan üçüncü başlığa göre de artan yaşam maliyetleri, fahiş kiralar ve deprem korkusu, işgücünün İstanbul’dan göçünü tetikledi. İstanbul’da eleman temini her geçen gün zorlaştı.

Araştırmada öne çıkan diğer maddeler şöyle sıralandı:

  • Firmaların temmuz ayında belirlenecek asgari ücret beklentisi 11 bin TL civarında.
  • Asgari ücret artışının konaklama-yiyecek, tekstil ve imalat gibi bazı sektörlerde ve özellikle küçük ve orta boy işletmelerde kayıtdışı çalışmayı artırdığı görüşü yaygın.
  • Yüksek enflasyon ve neden olduğu gelir erozyonu; çalışanların motivasyonunu ve performansını, işletmelerin verimliliğini olumsuz etkilemekte.
  • Firmalar, iş arayanların artan asgari ücreti yetersiz gördüklerini ve daha yüksek ücret talebinde bulunduklarını ifade ediyorlar.
  • Görüşülen firmaların yüzde 35’i, asgari ücret artış oranını, diğer çalışanlarının ücret artışlarına yansıtamadı.
  • Geçen yıla göre firmalar ürün fiyatlarını artırmakta daha az sıkıntı yaşıyor. Yüksek enflasyonlu hayata firmalar alışıyor. Yüksek enflasyonda katılaşma eğilimi söz konusu.
  • Firmalar diğer illerle karşılaştırıldığında İstanbul’da eleman bulmakta daha fazla zorluk yaşıyor. Neden olarak yaşam maliyetinin daha yüksek olması ve daha çok firma ve iş imkânı nedeniyle seçeneklerin daha fazla olması.
  • Türkiye genelinde faaliyet gösteren büyük firmaların çalışanlarının, İstanbul dışındaki şubelere tayin- transfer yönünde taleplerinde yoğunluk olduğu ifade ediliyor.
  • İstanbul’a göç etmek isteyen ve iş başvurusu yapan adaylar firmalardan konaklama imkânı talep ediyor.
  • Piyasanın bir diğer çözümü özellikle imalat ve lojistik sektöründe firmaların, İstanbul’a komşu illere faaliyetlerini taşımaları.

‘’Sığınmacı Nüfusunun Artması, Konut Piyasasının Dengesini De Bozuyor”

Bir emlak sitesinin verilerine göre İstanbul’da sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı ilçelerde beş yıllık kira değişimi karşılaştırıldı. Nisan 2019 ile Nisan 2023 kira fiyatları karşılaştırıldığında en yüksek artış yüzde 807 ile Kâğıthane’de yaşandı. Kâğıthane’yi yüzde 794 ile Arnavutköy, yüzde 779 ile Başakşehir ve yüzde 777 ile Gaziosmanpaşa takip ediyor. Sığınmacıların yoğun yaşadığı ilçelerde ise Nisan 2019’da bin-3 bin TL bandında olan kiraların bugün 8 bin TL-19 bin TL bandında olduğu görüldü.

Karşılaştırmalı verileri Twitter hesabından paylaşan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, “Sığınmacıların yoğun yaşadığı İstanbul’daki 15 ilçemizde 4 yılda konut kirası artış oranı ortalama yüzde 654. 15 ilçede kiralar 1640 lira seviyesinden ortalama 12 bin 111 lira seviyesine çıkmış durumda. Atılması gereken adımlar var” dedi. Gökce, “Sosyal konut üretiminin yanı sıra makroekonomik politikaların akılcı hale getirilmesi ve yabancılara konut satışının piyasaya denge gelene kadar durdurulması lazım. Sığınmacıları da ülkelerine kavuşturmalıyız. Sığınmacı nüfusunun artması, konut piyasasının dengesini de bozuyor.” dedi.

ÇSSİB Başkan Yardımcısı Akçay: ‘’İç Talebi ve İhracatı Karşılayabilecek Güce Sahibiz’’

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇSSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, “Yıllık 120 milyon tonluk üretim kapasitemiz, hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz ve sektörümüzün dünya genelindeki itibarıyla iç talebi ve ihracatı aynı anda karşılayabilecek güce sahibiz.” dedi. 

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) altında Turkish Cement markasıyla faaliyetlerini sürdüren Türk çimento sektörünün temsilcileri, Sapanca’da düzenlenen “Çimento Sektör Çalıştayı”nda bir araya geldi. Açılışını ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay’ın yaptığı çalıştayda; ihracat pazarları, sektörün önündeki fırsatlar ve engeller ile birlikte başta deprem felaketi olmak üzere yurt içindeki gelişmelerin sektöre etkileri hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

“Enerji maliyetleri rekabetçilik gücümüzü etkiledi”

2022 yılında 1,6 milyar dolarlık ihracatla Türk çimento sektörünün bir önceki yıla göre yüzde 24 oranında artış sağladığını hatırlatan Akçay, “Maliyetlerdeki artışların fiyatlarımıza yansıması nedeniyle değer olarak bu artışı yakalamış olmakla birlikte yine bu maliyet artışı ve dünya genelinde satın alma gücünün düşmesi ile birlikte satış miktarımız ise yüzde 11 azaldı. Geçen yıl özellikle enerji maliyetlerindeki artış nedeniyle başta Kuzey Afrika pazarında olmak üzere Vietnam, Cezayir, Mısır, Pakistan ve BAE’ye karşı rekabetçilik gücümüzü bir miktar kaybettik. Enerji yoğun bir sektör olduğumuz için özellikle enerjisini kendi üreten veya düşük maliyetle karşılayan ülkelerin uyguladıkları düşük fiyat politikalarıyla rekabet etmemiz kolay değil. Ancak bu yıl enerji başta olmak üzere üretim maliyetlerinin düşmeye başlaması, bize bu pazarları yeniden domine etme imkânı verecek” dedi.

“Çin, Suudi Arabistan ve ABD’deki gelişmeler bize avantaj sağlayacak”

Makroekonomik ve jeopolitik gelişmelerin Türk çimento sektörünün lehine ilerlediğini kaydeden Akçay şöyle devam etti; “Çin’de kapanma sürecinin bitmesiyle birlikte ekonomik aktivitenin yeniden arttığını görüyoruz. Bu durum, başta Vietnam olmak üzere bölgedeki üretici ülkelerin yeniden Çin’e kanalize olmalarını, böylece ABD başta olmak üzere Batı pazarlarımızdaki etkilerinin azalmasını sağlayacak. Yine Suudi Arabistan’da da benzer bir gelişme söz konusu. Bu ülkede yeni nesil projelerin yapımı hız kazandı. Burada da Çin örneğinde olduğu gibi bölgedeki üreticilerin Suudi Arabistan pazarına yönelmelerini bekliyoruz. Böylece biz de kendi pazarlarımızda, enerji maliyetleri nedeniyle kaybettiğimiz avantajları güçlü bir şekilde yeniden kazanacağız. Diğer taraftan navlunda geçtiğimiz yılın son çeyreğine göre yaşanan artış da Uzak Doğu’daki ihracatçıları olumsuz etkileyeceği için Batı pazarlarında ülkemize avantaj sağlayacak.”

ABD’deki gelişmelere de değinen Akçay, “ABD’de uygulanan para politikaları sonuç vermeye başladı, enflasyon düşüş seyrine girdi. Faizlerin de kısa vadede olmasa da 2024’ten itibaren düşeceği öngörülüyor. Bu gelişmelerin ciddi şekilde daralan konut piyasasını olumlu etkilemesini bekliyoruz. ABD halihazırda bizim en büyük ihracat pazarımız. Bu yıl da geçtiğimiz yıla benzer bir ihracat hedefimiz bulunuyor. Altyapı ve endüstriyel faaliyetlerini güçlü bir şekilde devam ettiriyorlar ve biz de sektör olarak bunların bize olumlu yansımalarını özellikle 2024 yılından itibaren daha fazla göreceğiz” açıklamasında bulundu.

“Yaklaşık 40 milyon ton üretim kapasitesi fazlamız var”

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi nedeniyle çimento sektörünün ana gündeminin yurt içi piyasa olduğunun altını çizen Akçay, “İhracat bizim için her zaman çok stratejik ancak hem deprem bölgesindeki kentlerimizin yeniden inşası hem de deprem kuşağındaki diğer kentlerimizin dönüşümü için gerekli çimentonun karşılanması, bu yıl ve önümüzdeki beş yıllık süreçte ana hedefimiz olacak. Ancak iç piyasa talebini karşılayacak olmamız, ülkemize katma değer sağlama açısından da kritik öneme sahip olan çimento ihracatımızın sekteye uğrayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü sektörümüz yıllık 120 milyon ton üretim kapasitesine sahip. 2022 yılı rakamlarına baktığımız yurt içi ve yurt dışı toplam talebin 82 milyon ton olduğunu görüyoruz yani bizim sektör olarak yaklaşık 40 milyon ton üretim kapasitesi fazlamız var. Dolayısıyla deprem bölgesindeki yeniden inşa aktivitelerinin en üst düzeyde olacağı zamanlarda bile hem iç piyasanın taleplerini karşılayabilir hem de ihracatımızı devam ettirebiliriz. Hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz ve sektörümüzün dünya genelindeki itibarıyla bunu yapabilecek güce sahibiz” diye konuştu.

“Deprem bölgesindeki üreticilerin siparişlerini diğer bölgeler tamamladı”

Çimento sektöründe deprem bölgesinde yaşanan felaketten etkilenen 10 fabrika olduğunu ifade eden Akçay şunları söyledi; “Başta İskenderun, Adana ve Mersin olmak üzere bu bölge, ülkemizin deniz yolu taşımacılığındaki en kilit ihracat üslerinden biri. Depremin ardından gerek yapı ve makine hasarları gerekse iş gücü kaybı nedeniyle bölgemizdeki fabrikaların ihracatı neredeyse durma noktasına geldi. Bu süreçte diğer bölgelerdeki üreticilerimiz talepleri karşılayarak, siparişleri yetiştirdiler. Sektörümüz büyük bir dayanışma örneği verdi. Şimdi bu bölgede üretim yeniden başladı ancak ihracata dönüş sürecinde diğer bölgelerimizin desteği devam edecek. Türkiye genelindeki 56 entegre tesis ile 23 öğütme tesisimizle ülkemizin üretimine ve ihracatına bir bütün olarak bakıyoruz.”

Türk çimento sektörünün iklim değişikliği kaynaklı küresel gelişmeleri yakından takip ettiğine de vurgu yapan Akçay ayrıca, sektördeki şirketler tarafından gerçekleştirilen yeşil ve dijital dönüşüm odağında karbon emisyonlarının azaltımı, yenilenebilir enerji yatırımları, atık ısının geri kazanılması gibi Ar-Ge ve üretim geliştirme projeleri ve yeni teknoloji uygulamaları hakkında bilgi verdi.

Bungalov Otel Satışlarında Yüzde 400 Artış

Enuygun.com tarafından yapılan araştırmaya göre; bungalov otellerin satışları yüzde 400 oranında arttı.

Enuygun.com’dan yapılan açıklamaya göre, şehir hayatının yoğunluğuna ufak bir ara vermek isteyen seyahat severler tatil yapacakları dönemlerde doğa içindeki tesislere yönelmeye başladı. Bu yönelimin bir sonucu olarak da bungalov otellere talep arttı.

Enuygun.com’un verilerine göre bu yıl ilkbahar için bungalov otel satışlarındaki artış geçen yıla göre yüzde 400’e ulaştı. Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Enuygun.com Otel İş Geliştirme Müdürü Ferhat Uyanık “Bungalov oteller özelinde talep artışı çok normal. Çünkü şehir hayatına küçük bir ara vererek dinlenmek isteyen kişiler doğa içindeki tesislere yöneliyor. Bu da bungalov otel satışlarının artmasını sağlıyor. Doğa içinde tatil yapmak popülerleştiği için bungalov satışlarındaki artışların devam etmesini bekliyorum” ifadesini kullandı.

Enuygun.com verilere göre Türkiye’nin en popüler bungalov rotaları ise şu şekilde oluştu: 

SAPANCA

İstanbul’a yakın bir tatil bölgesi olan Sapanca, bungalov otel dendiğinde en çok aranan rota oldu. Sapanca’da doğa yürüyüşleri, bisiklet turları ve gölde su sporları gibi birçok açık hava aktivitesi yapılabiliyor.

İĞNEADA-KIRKLARELİ 

İstanbul’a yakınlığı ile popüler bir destinasyon olan İğneada sessiz ve sakin bir doğa tatili düşleyenler için en uygun seçimlerden biri durumunda. İğneada ormanları ve gölü, yürüyüş, balık tutma ve yüzme gibi açık hava aktiviteleri için çdk uygun bir destinasyon. Konaklama seçenekleri arasında, çadırlar, bungalovlar ve orman evleri bulunuyor.

AYVALIK

Ayvalık, bungalov tatili yapmak isteyenler için de uygun rotalar arasında yer alıyor. Ziyaretçiler, doğanın ortasında, deniz manzaraları bungalov evlerde konaklayabiliyor, kendilerine yeşil ve mavinin huzurunu yaşayabileceği bir tatil hediye edebiliyor.

OLİMPOS

Antalya’nın güneyinde yer alan Olimpos, tatilcilerin doğayla iç içe olabilecekleri ve yerel yaşamı deneyimleyebilecekleri bir yer. Tarihi Olimpos antik kenti ile birleşen doğal bir ortamda konumlanan bungalov evler, doğal güzelliği, tarihi kalıntıları ve plajları ziyaretçilerini cezbediyor.

RİZE

Türkiye’nin en güzel şehirlerinden Rize, yemyeşil ormanları, cazibe merkezleri ve yaylaları ile tatilcileri ilgisini çekiyor. Burada bungalov tatili yaparak, doğanın güzellikleri keşfedebiliyor. Karadeniz’in doğal güzellikleri ile Rize, muhteşem manzaralar sunan bungalov konaklama seçenekleri ile doğal bir tatil için önemli bir seçenek.

DATÇA-MUĞLA

Kumsalları, doğal güzelliği ve tarihi kalıntıları ile ünlü Datça’nın, sakin plajları ve doğal güzellikleri her zaman cazibe merkezi konumunda. Burada yer alan bungalov ev seçenekleri, deniz manzarası eşliğinde huzurlu bir tatil yaşatacak.

BOZCAADA

Ege Denizi’nin güneyinde yer alan Bozcaada, sakin atmosferi, tarihi dokusu ve doğal güzellikleri ile ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. Adanın doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenler için uygun bir seçenek olan Bozcaada, zeytin bahçeleri ve üzüm bağları ile de ünlü. 

Baba Yapı Plywood Ürünleri ile Lojistik Sektörüne Dayanıklı Çözümler Sunuyor

Baba Yapı, Lojistik sektörüne küresel bir ekonomide rekabet avantajı sağlamak için gelişen teknolojiyi kullanarak yaratıcı çözüm ortaklığı sunuyor. Baba Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ekşi, “ithalatını yaptığımız ürünlerle, hem konteyner taban tahtası (huş marin kontrplak), hem de treyler sanayine yönelik Wiremesh taban tahtaları ve marin kontrplak ürün grupları sayesinde sektörün ihtiyacı olan bakım üretim gereçlerinde sorunsuz tedarik sağlamaktayız. Süreçte birçok firma ithalatta sorunlar yaşarken, BABA YAPI müşterilerine sunduğu kesintisiz tedarikle konteyner bakımlarında ve treyler üreticilerinin ihracatında aksamalar meydana gelmeksizin sürecin devam etmesine olanak sağlamaktadır” dedi.

Baba Yapı’nın Plywood çeşitliliği, üstün dayanım özelliğive mükemmel kalitesi sayesinde Lojistik sektörü daha güçlü.

Mehmet Ekşi, Baba Yapı olarak ithalatını sağladığımız Treyler taban tahtası ürünlerimiz, yüksek yüzey aşınma direnci ile meydana gelebilecek yüzey aşınmalarından kaynaklı bakım onarım maliyetlerini ciddi oranda düşürmektedir. Yüksek taşıma kapasite raporuna sahip ürünlerle, kırılma kopma gibi problemlerin üstesinden rahatlıkla gelmektedir. Ayrıca ürünler, marin özelliği sayesinde bir çok iklim şartına maksimum dayanım sergileyerek lojistik firmaları tarafından tercih edildiğini söyledi.

Doğru hammaddeler kullanılarak üretilmiş huş kontrplak ürünleri fiyat performans ürünü olarak ön plana çıkmaktadır. Marin tutkal olarak ürünlerimizin imalatında fenol formaldehit (WBP) tutkallar kullanılmaktadır. WBP tutkallar suya karşı en üst düzey dayanımı sürekli sergilemektedir. Kullanılan huş soyma kaplamaları standart olarak 1,4 mm kalınlıkta üretilmesi, hem preslemede hemde homojen yapıda ürün imalatlarına olanak sağlamaktadır. Ürünlerin homojen yapıda olması, ahşabın çalışma gibi kusurlarını ortadan kaldırmakla birlikte yük dirençlerini her noktada eşit olmasına olarak sağlar. Yüksek basınçlı preslerde yapıştırılan ürünlerde boşluk, kat binmesi gibi problemler görülmemektedir. En son yüzeylerde kullanılan fenolik reçine filmler; su, aşındırıcı bir çok kimyasal maddeler, tuz gibi minerallere karşı kullanıldığı platformaları maksimum düzeyde korumaktadır. 

Nobili Park Airport Projesinde Temel Atıldı

İZKOOP İş Dünyası Yapı Kooperatifi tarafından İzmir’in Torbalı ilçesinde yükselecek 286 konutluk Nobili Park Airport projesinin temeli atıldı.

24 bin 743 metrekare alan içinde toplamda 14 villa, 2+1 ve 3+1’den oluşan 286 bağımsız bölümden oluşan, İş Dünyası Konut Yapı Kooperatifi’nin Torbalı Ayrancılar’da hayata geçireceği Nobili Park Airport Projesi’nin temeli atıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen programda temel atma törenine video konferans sistemiyle bağlantı sağlandı. 

İnşaat Deryası’nın haberine göre; İZKOOP Konut Yapı Kooperatifi adı ve sorumluluğuyla yürütülecek proje için düzenlenen buluşmaya İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, kooperatif, sektör ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.   

İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz ve kooperatif temsilcileri de projenin süreci ve içeriği hakkında bilgilendirmede bulundu. Yaklaşık 25 dönüm arazi üzerinde, 286 bağımsız bölümden oluşan Nobili Park Airport projesi için İZKOOP Konut Yapı Kooperatifi markasıyla Aralık 2022’de üye kayıtlarına başladı.  

Nobilipark Airport projesi, Pancar ve İTOB Organize Sanayi Bölgesi ile İzmir-Aydın otobanına kuşbakışı konumu, geniş m2’lerde 2+1 ve 3+1 daireleri, peyzaj alanları, açık-kapalı spor alanları, farklı büyüklüklerde açık havuzları ve alışveriş merkezi ile kendi başına bir yaşam alanı olmaya aday bir proje. Projenin zemin etütleri yapılıp, sağlam bir zemin üzerine yatay mimarisi radye temel sistemi ile desteklenerek, panel bloklarla depreme dayanıklı olarak inşa edilmektedir. 

İZKOOP Konut Yapı Kooperatifi senet ile vadeli ödeme sistemi sayesinde İzmir’deki konut ihtiyacını karşılamayı ve binlerce üyesini mutlu yaşam alanlarına kavuşturmayı hedeflemektedir. 

Fidyekızık Aile Sağlığı Merkezi’nde İnşaat Devam Ediyor

Bursa’ya bağlı Yıldırım Belediyesi tarafından Fidyekızık Mahallesi’nde yükselen Aile Sağlığı Merkezi projesinin inşaat çalışmaları sürüyor.

Toplam 453 metrekare inşaat alanına sahip olan Fidyekızık Aile Sağlığı Merkezi projesi, 2 katlı merkez, 4 hekimli aile sağlığı merkezi ve muhtarlıktan oluşacak. 

Hizmete açıldığında önemli bir ihtiyaca cevap verecek olan merkez hakkında konuşan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, şunları söyledi:

“Hemşehrilerimizin sağlık hizmetine erişimi noktasında ilçemizin hangi bölgesinde ihtiyaç varsa o noktalara ya Aile Sağlığı Merkezi ve 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu kazandırarak hemşehrilerimizin bu alandaki ihtiyacını hızlı bir şekilde gideriyoruz. İlçemize kazandırdığımız ve yapımını sürdürdüğümüz projelerimiz var. İnşallah onları da kısa süre içerisinde tamamlayarak hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız.”

Bakan Kurum ‘’Bina Denetimi İçin İstanbul Pilot Bölge Oldu’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Binaların denetiminin çok daha etkin bir şekilde yapılabilmesi için pilot olarak İstanbul’da başlayacağız.’’ dedi.

İlk olarak Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası ile ilgili konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “İstanbul Dönüşümü” adına başvurularımızın tamamlanmasıyla birlikte inşaat sürecini yürüteceğiz. İstiyoruz, çocuklarımıza, gençlerimize emanet edeceğimiz İstanbul’umuz daha dirençli olsun. Daha güvenli hale gelsin. Bu kapsamda tüm mevzuatları gözden geçiriyoruz. ‘Ulusal Risk Kalkanı’ projesi kapsamında da bilim insanlarımızla, bilimin ışığında, onların görüş ve önerileri doğrultusunda da çalışmalar yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

‘’Yapı Denetimini İki Ayrı Havuza Ayırıyoruz’’

Gelen talepler doğrultusunda yapı denetim uygulamasında İstanbul’un pilot bölge olarak seçildiğini söyleyen Bakan Kurum, şu açıklamalarda bulundu:

“Binaların denetiminin çok daha etkin bir şekilde yapılabilmesi için pilot olarak İstanbul’da başlayacağız. Yapı denetimini 2 ayrı havuza ayırıyoruz. Anadolu ve Avrupa Yakası’nda yapı denetim firmaları, bulunduğu merkezler itibarıyla hizmet verecekler. Yani Anadolu Yakası’ndaki yapı denetim firmaları Anadolu Yakası’ndaki havuzdan, Avrupa Yakası’ndakiler de Avrupa Yakası’ndaki havuzdan, kura sistemiyle, vatandaşlarımıza yapı denetim hizmeti verecekler.

Böylelikle inşaatlarına daha yakın, daha etkin şantiyelere gidip, şantiyelerde imalatı takip etmelerine de imkân sağlamış olacağız. İnşallah önümüzdeki hafta itibarıyla görüşlerini aldığımız uygulamamızı hayata geçireceğiz. Hem burada yapı denetim çalışanlarımızın hem vatandaşlarımızın daha iyi şartlarda iş yapabilmelerine de imkân tanımış olacağız. İstanbul’un her noktasında etkin bir şekilde belediyelerimizle birlikte bu hizmetlerimizi gerçekleştireceğiz.”

Prof. Dr. Naci Görür: ‘’İstanbul’da 7 ve Üzeri Deprem Olma Olasılığı Yüzde 64’’

Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, ‘Toplum ve Afet Risk Yönetimi’ seminerinde önemli uyarıda bulundu. Görür, ‘’İstanbul’da 7 ve üzeri deprem olma olasılığı yüzde 64.’’ dedi.

Sabancı Üniversitesi’nde ‘Toplum ve Afet Risk Yönetimi’ seminerinde konuşan Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, fay tartışmalarının devam etmesini eleştirdi. Görür, İstanbul’da gerçekleşme ihtimali yüksek deprem konusuna şu sözlerle değindi:

“Öncelikle fay tartışmasını bırakmak gerekiyor. Bunları bilim insanlarına bırakın. Bunları tartışacak bilim insanları da medyanın önünde tartışmamalı. Bu tartışmalardan dolayı asıl çözüme gidemiyoruz. Bizim kabul etmemiz gereken bir gerçek var: Türkiye bir deprem ülkesidir. Her an her yerde büyük depremler olabilir. Binlerce insanımızı bir gecede kaybedebiliriz.

‘’2044’e Kadar Zamanımız Var’’

1999’dan itibaren 30 sene içinde her an olmak üzere İstanbul’da 7 ve üzeri deprem olma olasılığı yüzde 64. Bu 2029’a kadar bir süre demek. Bu tahmin 15 yıl artı veya eksi olarak düşünülüyor. Bu en iyi ihtimali düşündüğümüzde 2044’e kadar zamanımız olabildiği anlamına geliyor. Bir Afet Bakanlığı kurulabilirse ve iyi de bir bütçesi olursa Türkiye genelinde önemli bir gelişme sağlayabiliriz.”

Sağlık Bakanı Koca’dan Mardin, Burdur ve Muğla Hastaneleri Hakkında Açıklama

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Mardin, Burdur ve Muğla’da inşaat çalışmaları devam eden devlet hastaneleri hakkında açıklama yaptı. 

Sosyal medya hesabından hastaneler hakkında bilgilendirme yapan Fahrettin Koca, Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin çok yakında hizmete açılacağını belirterek, “Toplam yatak sayısı 310. Poliklinik sayısı 75. Yoğun bakıma 84 yatak ayrılıyor. Toplam 70 bin metrekare alana sahip Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi hayırlı olsun.” dedi. 

Yeni Burdur Devlet Hastanesi’nin inşaat çalışmalarının hızla devam ettiğini kaydeden Koca, “400 yataklı hastanenin 115 polikliniği, 14 ameliyathanesi olacak. Yoğun bakım yatak sayısı 82, diyaliz yatak sayısı 24 olarak planlandı. Deprem riskine karşı 196 izolatörle güçlendirilen hastanemizde kapalı alan 78 bin metrekare’ye ulaşıyor. Yeni Burdur Devlet Hastanesinin özellikli hizmet ve üniteleri arasında Palyatif Bakım, İnme Ünitesi, Yanık Ünitesi, Anjiografi Laboratuvarı, Uyku Laboratuvarı, Gebe Okulu ve Anne Oteli bulunuyor” ifadelerini kullandı. 

Son olarak Muğla Devlet Hastanesi projesine değinen Koca, “Toplam 150 yataklı. 37 polikliniği, 4 ameliyathanesi var. Yoğun bakım yatak sayısı 16, diyaliz yatak sayısı 15. Kapalı alanı 32 bin 565 metrekare olan hastanemiz, deprem riskine karşı 191 izolatörle güçlendirildi. 229 araçlık otoparka sahip.” açıklamasını yaptı. 

Kiralamak İçin Konut İnşa Etmenin Dönemi Başlıyor 

Kiralamak için yapılan konut projeleri, (Built to Rent – BTR) genellikle kurumsal yatırımcıların sahip olduğu ve uzman işletmeciler tarafından yönetilen, satış yerine kiralamak için özel olarak tasarlanmış konut projelerini ifade eder. Proje içerisindeki farklı konut tipleri uyarınca kısa, orta ve uzun vadede kiralama alternatifleri sunulması, uzun vadeli getiri arayan yatırımcılar için cazip bir seçenektir. Bu yaklaşım, sadece tasarım aşamasından itibaren ilerleyen projelerin yanı sıra, satılmayan stokları bulunan konut projelerine de uyarlanabilir. 

Türkiye’de son yıllarda konut satışları önceki dönemler kadar yüksek seviyede gerçekleşmedi. Bu durumun en önemli sebepleri arasında arz düşüklüğü, fiyatlardaki artış karşısında alım gücünün düşmesi ve ulaşılabilir kredinin eksikliği sıralanabilir. Bu nedenle, inşaat sektöründeki geliştiriciler, yüksek fiyatlı konut projelerinde stok birikmesiyle karşı karşıya kaldı. Düşük arza rağmen markalı konut projelerindeki satış performans düşüşünün ana nedeni, fiyat artışı ve satın alma gücünün artışı arasındaki farktır. Yakın gelecekte de markalı konutlardaki bu boşluğun, fiyatların daha da artacak olması ve artan bu fiyatlardaki ürünlere erişim talebinin azalacak olması nedeni ile devam etmesi olasıdır.

Ancak BTR yatırımları, markalı konut projelerinde bu soruna alternatif bir çözüm sunmaktadır. Bu sayede, kiracılar, yüksek kaliteli ve kısa-orta ve uzun vadeli kiralama seçenekleri sunan mülklerde yaşama imkanı bulurken, geliştiriciler de satış performansı düşük olan projelerinden hızlı bir şekilde yatırımlarının geri dönüşlerine başlayabilir; kurumsal hizmet veren üçüncü parti işletmecilerin varlığı ile konut kiralama pazarında farklı bir seçenek sunar. Özellikle son dönemde yaygınlaşan konaklama tercihlerinde otel yerine benzeri alternatiflerin tercihi ve özellikle yeni nesildeki sahip olma yerine kiralama yönündeki eğilim, BTR yatırımlarında sürekliliğin sağlanacağına dair en önemli iki dayanaktır. 

Özellikle yeni projeler için nakit akışı ihtiyacı olduğunda, kısmen satış yapabilme seçeneği de sunmaktadır. Bu yatırımların yüksek kiralama gelirleri, konutların benzer projelerden daha yüksek fiyatlarla satılabilmesine olanak tanır. Türkiye’de henüz bu tür yatırımlar için yasal düzenlemeler bulunmamaktadır. Örneğin İngiltere’de, BTR olarak yapılmış yatırımların belirli bir yüzdesinin, belirli bir indirim oranı ile piyasaya sunulması imkânı vardır. Ulusal satın alınabilir ev politikası uyarınca, her ikisi için de oranın %20 olabileceği önerilmiştir, ancak nihai karar yerel yönetimlere bırakılmıştır (https://www.gov.uk/guidance/build-to-rent). Ülkemizde benzeri bir düzenleme mevcut olmamakla beraber, ancak bir pazarlama argümanı olarak da kullanılabilir. 

BTR, tasarım aşamasından başlayarak ele alınınca kâr maksimizasyonu sağlamakla beraber, stoku satılmayan veya belirsizlik nedeni ile satışı istenmeyen konut projeleri için de uygulanabilir bir yöntem. Ancak BTR yatırımlarının alametifarikası olan, yapı ile bütünleşik hizmetlerin ve olanakların varlığının önemi göz ardı edilmemelidir. Bu bileşenlerin de dahil olduğu BTR’nin ana öğeleri aşağıdaki gibi özetlenebilir: 

Doluluk

Bir BTR planının uzun vadeli uygulanabilirliği, müşteri hizmetleri ve yönetim faaliyetleri tarafından oluşturulan kısa ve orta dönem kiralama seçeneklerinin doluluğuna bağlı olacaktır. 

Hizmetler

Konsiyerj hizmetleri başta olmak üzere, yan hizmetler, BTR işletmesinin ana bileşenidir.

Aidiyet

Hedef kitledeki kiracıları çekmek ve demografiyi anlayarak talep edilen hizmetler bütünlüğünü sürdürmek gereklidir. 

Topluluk

Konut sakinleri, kiracıların kendilerini bulunduğu binadaki topluluğun üyesi olduklarını hissetmeleri, daha uzun süre ve sıklıkla konaklama yapmalarının yolunu açacaktır; doluluk oranlarının artmasına doğrudan etkilidir.

Etkinlikler

Kiracıların sosyal olarak birbirlerine bağlanması ve komşuluk ilişkilerinin sağlanması oluşturulacak konsept için önemli bir bileşendir.

Sağlık

Sağlıklı yaşam tarzı olanaklarını gym, sağlık, çalışma alanları gibi ek donatılar ile sosyal ihtiyaçları karşılayan yüksek kaliteli evler sunulmalıdır. 

Günümüzde de pek çok markalı konut projesinde, yönetim planına uygun veya aykırı bir şekilde gerek müstakil ev sahipleri gerek kurumsal firmalar alt kiralama haklarını aldıkları dairelerde kısa dönem kiralama faaliyeti göstermekte, ancak bina yönetimlerinden izin alınsa dahi farklı kurumlar ve kişilerin farklı operasyon anlayışları, yapı içerisinde bütünlük sağlamanın önüne geçmektedir.

İşletme kurumsal yaklaşımla yapıldığı müddetçe doluluk ve süreklilik de sağlanmış olacaktır. Yatırımcı bütçesi uyarınca, ticari bir işletmeye çevrilen yapının tamamı veya belirli bir bölümünü satışa sunalabilir. Yapı içerisindeki donatıların çeşitliliği, birim fiyattaki artışa olumlu yansıyacaktır. Satın alan kişilere sunulacak yüksek getiri argümanı da satış hızı ve fiyat konusunda bütçeye katkıda bulunacaktır. Birden fazla farklı tipte daireye uygulanacak işletme türü, kiracıların daha büyük veya küçük daire tipi değişiklik veya ihtiyaç taleplerine hızlı bir şekilde cevap verebilir; böylelikle kiracılar yine aynı yapı içinde hane halkı sayısındaki değişim ile daha büyük daireye geçiş yapabilir. Yatırımcıya, yeni bir marka oluşturma için fırsat yaratabilir.

Salt satış odağında yapılan projelerin genelinde sadece pazarlama argümanı olarak yapılan ve yeterli nitelikte olmayan donatılardan (örneğin havuz, spor alanları vs.) daha kapsamlı donatıların varlığı, yatırım bedelini arttıracaktır. Bunların atıl alanlarda değil, çekiciliği yüksek kullanımı tercih edilebilir alanlarda yapılması, satış alanında düşmeye sebep olacaktır. Hedef kitleye yönelik donatıların isabetli olması, ihtiyaç ve bölge rekabet analizlerinin önemini göstermektedir. Sosyal donatılara yeterince hacim ayırmamış ancak ruhsatlanmış projelerdeki ruhsat değişikliği süreçleri zaman ve bedel olarak olumsuzluk yaratacaktır. 

Satış sonrası kısa süren zorunlu ve kısıtlı işletme sorumluluğunun aksine, uzun vadeli bir üst yönetim, yatırımcı için farklı bir iş yükü getirecektir. Hizmetlerin devamlılığı için doğru üçüncü partilerin seçimi ve ilişki yönetimi için bütçe ayrılması gerekmektedir. 

Türkiye’de yeni başlayacak olan olan bir yatırım yöntemi olan BTR, ilk yatırımcılara sektörde öncü olma şansı verecektir. Stok sayısı, proje türü, konum farklılıklarına kolayca ölçeklenebilir. Belirsizlik nedeni ile yatırımlarını elde tutmak isteyen geliştiricilere, satış hedeflerinin gerçekleştiği güne kadar en yüksek faydayı, kâr maksimizasyonu ile sağlama olanağı tanıyacaktır.

Bayburt’ta Su Arıtma Tesisi İnşaatı Başladı

Bayburt Belediyesi tarafından kente kazandırılacak olan su arıtma tesisi projesinin inşaat çalışmaları başladı.

Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, belediye tarafından yapılacak olan içme suyu arıtma tesisi için saha çalışmalarını inceledi. Musluklardan daha sağlıklı ve kaliteli su akmasını sağlamak amacıyla; Bayburt Belediyesince uzun zamandır üzerinde çalışılan içme suyu arıtma tesisi projesi dahilinde sondaj ve zemin etüdü yapılan noktada inşaat başladı.

‘’İlk Kazmayı Vurduk’’

Belediye Başkan Yardımcısı Süreyya Türkmenli ve teknik personel ile birlikte çalışmaları yerinde inceleyen Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, şu açıklamalarda bulundu:

“Bayburt’umuzun en büyük sorunlarından biri olan şehir şebekesi içme suyunun sertlik oranındaki problemini inşallah çözüyoruz. Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız projemiz dahilinde ya Allah, bismillah dedik. Su arıtma tesisimizin inşaatına ilk kazmayı vurduk. Rabbim hayırlısıyla tamamlamayı, açılışını yapmayı hep birlikte evlerimizden ve işyerlerimizden özlediğimiz arıtılmış suyu içmeyi nasip etsin.” 

Konut Fiyatları Bir Yılda Yüzde 132,8 Arttı

Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan Konut Fiyat Endeksi Mart ayı verilerine göre, konut fiyatlarında bir yılda yüzde 132,8 oranında artış yaşandı. 

Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) (2017=100), 2023 Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,4 oranında arttı.

Deprem Bölgesinin Endeksi Sabit Kaldı

Merkez Bankası, Adıyaman, Malatya, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de depreme bağlı olarak veri sayısının yetersiz olması nedeniyle söz konusu illerde 2023 Şubat ve Mart ayı endekslerini sabit kabul ettiğini açıkladı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 132,8 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 55,4 oranında artış gösterdi.

Konut fiyatları şubatta yüzde 141,5, ocakta yüzde 153,1 artmıştı. Böylece konut fiyatlarının artış hızındaki yavaşlama mart ayında da sürmüş oldu.

100 Metrekarelik Konut 2 Milyon 700 Bin TL Oldu

Türkiye’de bir konutun metrekare fiyatı 21 bin 777 TL olurken 100 metrekarelik bir konutun fiyatı 2 milyon 177 bin 700 TL oldu.

İstanbul’da 100 metrekarelik ortalama konutun fiyatı 3 milyon 373 bin olurken Ankara’da 1 milyon 600 bin İzmir’de 25 milyon 560 bin oldu. İstanbul’da konut fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 130,9, Ankara’da yüzde 142, İzmir’de yüzde 137,2 oldu.

Ülke çapında konut fiyatlarının en çok arttığı bölge yüzde 161,1 artışla Zonguldak, Karabük, Bartın’ı içine alan bölge olurken bu bölgeyi yüzde 159 artışla Çankırı, Kastamonu, Sinop izledi. Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’nde ise konut fiyatları yüzde 155,3 arttı.

Konut Satışlarında Düşüş

Konut satışları nisan ayında 100 bin adede gerileyerek düşüşe geçti. Bir önceki yılın aynı ayında 133 bin 58 adet olan konut satışı bu yıl, yüzde 35,6 azalarak 85 bin 652 adet oldu. 

Dünya Gazetesi’nden Hamide Hangül ve Birol Bozkurt’un özel haberine göre; Türkiye’de konut satışları nisan ayında 100 bin adetin altına gerileyerek sert düştü. Geçen yıl nisan ayında 133 bin 58 adet olan konut satışları, bu yıl nisanda yüzde 35,6’lık düşüşle 85 bin 652 adete geriledi. Bu yıl mart ayında ise 105 bin satış gerçekleşmişti. Böylelikle konut piyasasında satışlar hem aylık hem yıllık rakamların gerisinde kaldı. En büyük yarayı ipotekli satışlar aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemelere göre, kredili satışlar yüzde 32 düştü. Verilere göre, nisanda 85 bin 652 adet konutun sadece 21 bin 769’u krediyle satıldı. Böylelikle toplam konut satışlarında yüzde 25 pay aldı. Yılın ilk beş ayındaki düşüşü yüzde 20’ye yaklaştı.

Satışlar Tüm İllerde Düştü

TÜİK verilerinden yapılan belirlemelere göre, Nisan 2022-Nisan 2023 döneminde, Türkiye’de toplam 85 bin 652 adet konut satılırken, söz konusu satışların tüm illerde düştüğü görüldü.

En fazla düşüş görülen iller Hatay (yüzde 77), Adana (yüzde 48), İstanbul (yüzde 47), Karabük (yüzde 46,9), Antalya (yüzde 39), Şanlıurfa (yüzde 46), Osmaniye (yüzde 56), Yalova (yüzde 41), Siirt (yüzde 40,4) oldu.

Sektör temsilcileri, konut sektöründe düşüşün nedenini seçim sürecinde ‘bekle gör’ dönemi, krediye erişim zorluğu, arz sıkıntısının fiyatlar üzerindeki baskısı olarak gösterdi.

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,0 azalış göstererek 21 bin 769 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 25,4 olarak gerçekleşti.

Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,7 azalışla 80 bin 591 oldu. Nisan ayındaki ipotekli satışların 7 bin 388’i; Ocak-Nisan dönemindeki ipotekli satışların ise 25 bin 552’si ilk el satış olarak gerçekleşti. BDDK verilerine göre nisan ayının ilk haftasında 397 milyar lira düzeyinde olan konut kredileri mayısın ilk haftasında 415 milyar liraya çıktı.

Özel Bankalarda Faiz Yüzde 3’e Çıktı

Nisan ayında 100 milyar liradan fazla artan konut kredilerinin yılın ilk üç ayında sadece 30 milyar lira arttığı görülüyor.

Ocak ayının ilk haftasında 360 milyar lira olan hacim mart ayının son haftasında 391 milyar liraya kadar çıkmıştı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz bankacılar, kamu bankalarının konut kredilerini onaylamadığını, onaylanan kredilerin de 250 bin TL’yi geçmediğini söyledi. Bir bankacı şöyle dedi: “Özel bankalarda konut kredisi onaylarında sorun yok ancak konut kredi faizleri aylık yüzde 2’den yüzde 3’e çıkmış durumda.”

Bir diğer bankacı ise orta gelirliye yönelik Yeni Evim kampanyalarında Nisan ayında yoğun bir dönem geçirildiğini ve bu kampanya dahilinde verilen kredilerde bir üst sınır bulunmadığını anlatarak, “Nisan ayında konut kredisi hacmindeki artışların önemli bir kısmı buradan kaynaklanıyor” dedi.

Konut Satışlarındaki Düşüş Global Sorun

Konut satışlarındaki düşüş sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada tartışılan bir konu. Tüm dünyada konut fiyatları ve satışları COVID-19 pandemisi sonrası bir anda fırladı. Ancak Goldman Sachs’ın son raporunda da belirtildiği gibi, konut satışları dünyanın en büyük 10 ekonomisinde ciddi anlamında çakıldı.

ABD: Konut fiyatlarında 2021- 2022’de yaşanan ralli, Eylül 2022’de yerini düşüşe bıraktı. Yüksek kredi faizleri ve reseson endişesi fiyatları geriletse de satışlarda beklenen canlılık yaşanmadı. Ocak 2023’te konut satışları yüzde 0,7’lik düşüle aylık 4 milyona geriledi. Bu Ekim 2010’dan bu yana en düşük rakam.

İNGİLTERE: Gayrımenkul alanında çalışanların çatı kuruluşu RICS, nisan ayında İngiltere’de konut fiyatları ve satışlarının düşmeye devam edeceğini, durumun uzun vadede düzeleceğine dikkat çekti. İngiltere’de ortalama bir evin fiyat 287 bin 506 sterline çıktı.

 AB: AB Komisyonu mart ayında, 2022’nin son çeyreğine 2021’in aynı çeyreğine oranla 14 AB ülkesinin 12’sinde ev satışlarının düştüğünü açıkladı. AB İstatistik Ofisi (Eurostat) de birliğin 27 ülkesinin 15’inde konut fiyatlarının bu yılın ilk çeyreğinde 2015’ten bu yanaki en büyük çeyrek düşüşü yaşadığını duyurdu. En büyük düşüşe yüzde 6,5’la Danimarka şahit oldu.

Konut Alıcısı Beklemede

Boss4 Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş:

“Seçim sürecine girdik ve bundan önce de büyük bir deprem yaşadık. Yerli ve yabancı alıcılar seçim sonrası için pozisyon aldı. Yatırımcı beklemede. 28 Mayıs’taki seçimlerden sonra konut sektöründe hareketlilik olacağını düşünüyorum. Suudi Arabistan, Azerbaycan, Kuveyt, Bahreyn’den, Körfez ülkelerinden seçim sonrası hareketlenme bekliyoruz. Ancak faizlerin çok yükselmemesi lazım. Aksi halde insanlar döviz ve altına yönlenebilir.”

Dövizdeki Makas Vazgeçiriyor

Master Türk Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Taş:

“Seçimden dolayı insanların erteleme beklentisi vardı. Bir de krediye ulaşım neredeyse imkânsız hale geldi. Bankalardan kredi almak zorlaştı. Özellikle döviz bozdurup gayrimenkul alacaklar için de makas çok arttı. Buradaki makas yüzde 15 açıldı. 19’a dolar satacaksın, 21 liraya alacaksın. Döviz bozdurup alacaklar bunu yapmamaya başladı. Ancak hazirandan sonra bir artış olacağı düşüncesindeyim.”

Bankalar Kredi İçin İştahsız

Karmar A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Emrullah Yedikardeş:

“Seçim öncesinde piyasalarda oluşan belirsizlik ve bankaların kredi konusunda ‘bekle gör’ politikası izleyerek kredi vermeye çok istekli olmaması konut satışlarındaki gerilemenin ana nedenlerinden oldu. Her ne kadar hali hazırda devam eden kampanya ile 0,69 kredi faizi sunulan konutlarda talep ve satış olsa da, böyle bir kredi imkanı olmayan ve ikinci el konutlarda satışlar nerdeyse durma noktasında. Biz seçimle ülkedeki belirsizliğin sona ereceğini ve piyasaların toparlanacağını düşünüyoruz.

Arz Sıkıntısı Negatif Baskı Yaratıyor

MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak:

“Arz sıkıntısının fiyatlar üzerindeki negatif baskısı devam ediyor. Bu duruma kimi insanların geliştirdiği fırsatçılık da eklenince rakamlar alım gücünün çok üstüne çıkmış durumda. Hem konut üreticisini hem de alıcıyı etkileyen çok fazla negatif bileşen söz konusu. Bütün bunlara bir de depremin yarattığı psikolojik gerilim eklenince geliştirici konut üretmek, hane halkı ise konut satın alma konusunda çok hevesli ve iştahlı olamıyor.”

Yabancıya Satış Nisan’da Çakıldı

Yabancılara yapılan konut satışları nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60,3 azalarak 2 bin 557 oldu. Geçen ay toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3’te kaldı. Yabancıya satışta ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul ve 186 konut satışı ile Mersin izledi.

MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, bu yılın ilk beş ayında yabancıya satışın 13 bin 483 olduğuna aşiret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yabancı yatırımcı tarafında da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35’i bulan bir kayıp söz konusu. Yaşanan düşüşün ana nedeni deprem gibi görünüyor. Çünkü yabancılar arasında Türkiye’deki konutların güvenilirliğine ilişkin bir endişe oluştu.

Bununla birlikte Rusların Türkiye gayrimenkul sektöründeki birincilikleri 13 aydır devam ediyor. Savaştan bu yana yönelimde 3,5 katlık bir artış söz konusu. Bu trendin devam etmesini bekliyoruz.

Nisan Ayı Konut Yıllık Değer Artışı Yüzde 132 seviyesinde

TÜİK rakamlarına göre Türkiye genelinde Nisan ayında 85 bin 652 konut satışı gerçekleşti. Türkiye genelinde konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 36 azalarak 85 bin 652 oldu. 

Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemleri ile gayrimenkul değerlemesinde güvenilir sonuçlara ulaşan Endeksa’nın verilerine göre, Türkiye genelinde Nisan ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 132 seviyesinde gerçekleşti. Nisan ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Trabzon, Kocaeli ve Sakarya oldu.  

Türkiye genelinde konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 36azalarak 85 bin 652 oldu.  Teknoloji odaklı gayrimenkul değerleme platformu Endeksa.com’un verilerine göre Türkiye genelinde Nisan ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 132 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 18 bin 140 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 358 bin 200 TL ve konut yatırımının geri dönüş süresi 16 yıl oldu.

En Yüksek Pay İstanbul’un

Nisan ayında konut satışlarında İstanbul 13 bin 944 konut satışı ve yüzde 16 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 12 bin 23 konut satışı ve yüzde 11 pay ile Ankara, 10 bin konut satışı ve yüzde 12 pay ile Antalya izledi. Endeksa verilerine göre, Nisan ayı sonu itibarı ile İstanbul’da konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 120, ortalama konut metrekare satış fiyatı 28 bin 57 TL, ortalama konut fiyatı 3 milyon 252 bin 906 TL. Ankara’da konut fiyatları son bir yılda yüzde 138 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 622 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 770 bin 860 TL oldu. İzmir’de ise yıllık değer artışı yüzde 127, ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 306 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 897 bin 750 TL olarak gerçekleşti.

Yıllık Değer Artışı En Yüksek Olan İller; Trabzon, Kocaeli ve Sakarya

Endeksa verilerine göre, Nisan ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Trabzon, Kocaeli ve Sakarya oldu.  Trabzon’da konut fiyatları son bir yılda yüzde 142 artış gösterirken,  ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 147 TL, ortalama konut satış fiyatı 2 milyon 103 bin 520 TL oldu. Kocaeli’de konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 142, ortalama konut metrekare satış fiyatı 15 bin 474 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 11 bin 620 TL olarak gerçekleşti.  Sakarya’da ise; konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 142 olurken, ortalama konut metrekare satış fiyatı 14 bin 280 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 713 bin 600 TL oldu. 

İlk El Konut Satış Sayısı Yüzde 26 Azalarak 26 Bin 952 Oldu

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26 azalarak 26 bin 952 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 32 oldu.  İlk el konut satışları 2023 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 azalarak 110 bin 859 olarak gerçekleşti. İkinci el konut satışları ise; Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39 azalış göstererek 58 bin 700 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 69 oldu. İkinci el konut satışları 2023 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 azalarak 258 bin 8 olarak gerçekleşti.

İpotekli Konut Satışları Yüzde 14 Azaldı

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 14, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32 azalış göstererek 21 bin 769 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı ise yüzde 25olarak gerçekleşti. 

Yabancıya Konut Satışları Yüzde 60 Azaldı

Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 25, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60azalarak 2 bin 557 oldu. Nisan ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul, 186 konut satışı ile Mersin izledi.

Bakan Nebati: ‘’İşsizlik Oranı İlk Kez Tek Haneye Düştü’’

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yüzde 9,9 olarak açıklanan işsizlik oranıyla ilgili, ‘’2018 yılı birinci çeyrekten bu yana üç aylık bazda ilk kez tek haneye düşmüştür.’’ dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2023 ilk çeyrek işsizlik verilerine ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye Ekonomi Modeli ile ekonominin yeni iş fırsatları oluşturmaya ve istihdam sağlamasına istikrarlı bir şekilde artış kaydettiğini belirtti.

‘’Bir Önceki Çeyreğe Göre 195 Bin Kişilik Artış Var’’

Açıklanan veriler sonucunda işsizlik oranlarının tek haneye düştüğünü ifade eden Nebati, şunları söyledi:

“Toplam istihdamımız bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 195 bin kişi artış kaydetmiş ve 31,6 milyon kişiye ulaşmıştır. Böylece işsizlik oranı yüzde 9,9’a gerilerken 2018 yılı birinci çeyrekten bu yana üç aylık bazda ilk kez tek haneye düşmüştür. Önümüzdeki dönemde de insan ve istihdam odaklı politikalarımızdan asla taviz vermeden büyümeye, katma değerli ve teknoloji yoğun üretimimizi güçlendirerek gençlerimize ve insanımıza yepyeni fırsatlar sunmaya kesintisiz devam edeceğiz.”

Abdi İpekçi Spor Salonu Tribünlerinin Kaba İnşaatında Sona Doğru

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda tribünlerin kaba inşaat çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu ifade etti. 

Abdi İpekçi Spor Kompleksi şantiyesinde işçilerle buluşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Abdi İpekçi Spor Salonu’nda tribünlerin kaba inşaatları tamamlanmak üzere. İnşallah en kısa sürede çatımızı kapatacağız ve önümüzdeki yıl şubat ayında en yeni, en modern haliyle nice başarılara imza atabileceğimiz bir tesise kavuşmuş olacağız.” dedi.

Kurum, Abdi İpekçi Spor Kompleksi’nin, toplamda 150 bin metrekare inşaat alanına sahip, 37 bin metrekare salon alanı, 10 bin kişilik seyirci kapasitesi ve 20 bin metrekareden fazla peyzaj alanıyla sınıfında en ileri özelliklere sahip bir kompleks olacağını söyledi.

Zeytinburnu’na Değer Katacak

Bakan Kurum, konuşmasının ardından Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy ve TOKİ yetkilileriyle inşaat alanını gezerek bilgi aldı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ile birlikte çalışma yürüttüklerini belirten Bakan Kurum, “Burada Türk sporu ve Türk sporcusu adına çok önemli bir tesisin yapımına başlandı. TOKİ Başkanlığımız eliyle inşa sürecini başlattığımız 10 bin kişilik büyük salonu, 3 adet 3 bin kişi kapasiteli antrenman sahası, yine bin kişi kapasiteli milli takımlarımızın antrenman yapacağı saha, otelleri, alışveriş alanları ve yeşil alanlarıyla Zeytinburnu’na, İstanbul’a değer katacak bir projenin inşa süreci gece gündüz devam ediyor.” ifadelerini kullandı. 

2024 Şubat Ayında Hizmete Açılacak

Tribünlerin kaba inşaatında sona gelindiğini vurgulayan Kurum, “Abdi İpekçi Spor Salonu’nda tribünlerin kaba inşaatları tamamlanmak üzere. İnşallah en kısa sürede çatımızı kapatacağız ve önümüzdeki yıl şubat ayında en yeni, en modern haliyle Türk sporunun dünyaya her türlü tesis olarak meydan okuyabileceği, nice başarılara imza atabileceğimiz bir tesise kavuşmuş olacağız.” dedi.

ÇİB Başkanı Aslan: ‘’Bu Yılı 11 Milyar Dolarlık İhracatla Kapatmayı Hedefliyoruz’’

Çelik İhracatçılar Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, 2023 yılını 11 milyar dolar ihracatla kapatmayı hedeflediklerini belirterek, ‘’Bu rakam da 2022’ye göre yüzde 50’ye yakın düşüş demek. İnşaat çeliğinin ihracatında 2022 1 Ocak -10 Mayıs dönemine göre bu yıl aynı dönemde yüzde 62’lik düşüş var.’’ dedi.

İhracatta geçen yıl 21 milyar dolara imza atan çelik sektörü, bu sene ağır bir kayıp yaşıyor. Enerji maliyetleri ile başa çıkamayan ve yurt dışı pazarlarda rekabet yeteneğini kaybeden sektör, bu yılı yüzde 50’ye yakın düşüşle 11 milyar dolarlık ihracatla kapatmaya hazırlanıyor. Çelik sektörü, bu yılın ocak-nisan döneminde gemi, yat ve hizmetlerinin ardından, ihracat rakamı en fazla düşen ikinci sektör oldu. 2022 Ocak-Nisan döneminde 7,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, bu yılın aynı döneminde yüzde 40’a yakın düşüş ile 4.6 milyar dolarlık ihracat yaptı.

Yılın İlk İki Ayında Yüzde 40 Düşüş

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, 2022’ye oranla ihracattaki düşüşün yüzde 50’yi bulduğunu belirterek, “Düşüşün ana sebepleri enerjideki fiyatlar ve Çin. Enerji fiyatlarının rekabet edebilecek seviyelere gelmesini istiyoruz” dedi. Yılın ilk iki ayında ihracatın yüzde 40 düştüğünü anımsatan Aslan, depremin etkisine de değinerek, “Hatay, Osmaniye, İskenderun’da üretilen çeliğin ihracattaki payı çok büyük değil. Bu düşüşte deprem etkisinin yüzde 3-5 oranında” diye konuştu.

Bazı Ürünlerin İhracatındaki Düşüş Yüzde 70’lere Dayandı

Sözcü’den Hülya K. Oruçoğlu’nun haberine göre temmuzun ardından sektörde hareketlilik beklediklerini aktaran Aslan, bu yılı 11 milyar dolarlık ihracat ile kapatmayı hedeflediğini aktardı. Aslan, “Bu rakam da 2022’ye göre yüzde 50’ye yakın düşüş demek. Bazı ürünlerin ihracatındaki düşüş yüzde 70’lere dayandı. İnşaat çeliğinin ihracatında 2022 1 Ocak -10 Mayıs dönemine göre bu yıl aynı dönemde yüzde 62’lik düşüş var. Yassı soğuk ürün gurubundaki düşüş de yüzde 66’ya yakın” diye konuştu.

“Eski İhracat Rakamları Artık Yakalanamayacak”

Türkiye’nin çelikte en büyük ihracat kaleminin inşaat çeliği olduğunu ancak eski ihracat rakamlarının artık yakalanamayacağını belirten ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, “İhracat yaptığımız ülkeler, kendi tesislerini kurdular, pazarlar kalmadı. Avrupa’da durum belli, Çin kendine yetiyor, Malezya, Vietnam da üretiyor. Suudi Arabistan, Katar, Cezayir ihracatçı oldu. Onlar, doğalgazı, elektriği ucuza kullanıyorlar” dedi. Aslan, sektörün yassı sıcak gibi katma değeri daha yüksek ürün grupları ile ihracatta öne çıkacağını vurguladı.

Muğla’da İnşaat Yasakları Başladı

Muğla ve Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi turistik ilçelerde inşaat yasakları dün başladı. Yasak, 15 Ekim’de sona erecek.

Muğla’nın dünyaca ünlü Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi turistik ilçelerinde, 15 Ekim’de sona erecek inşaat yasağı başladı.

Her yıl turizm bölgelerinde uygulanan inşaat yasağı, Muğla’da ve ilçelerinde 15 Mayıs’ta başladı. Yasaklar kapsamında, ağır nakliyat, hafriyat ve harç gibi inşaat çalışmaları yapılamayacak. Sadece çevreye rahatsızlık vermeyecek küçük tadilatlar yapılabilecek.

Altyapı çalışmaları ise ilgili kurumlardan izin alınarak yapılabilecek. 15 Ekim’de sona erecek yasakla ilgili Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından, ilçe kaymakamlıklarına genelgelerin tebliğ edildiği bildirildi.

İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta: ‘’Trabzon Şehir Hastanesi’nin Kaba İnşaatı 2024’te Tamamlanacak”

Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta, Trabzon Şehir Hastanesi projesinde kaba inşaat çalışmalarının 2024 yılında tamamlanacağını ifade etti.

Şenol Güneş Spor Kompleksi’nin yanındaki dolgu alanında yapımına başlanan Trabzon Şehir Hastanesi’ndeki çalışmalar hızlandı. Toplam 900 nitelikli yatak sayısı sahip olacak şekilde projelendirilen ve bin 461’e tamamlanacak şekilde yatak kapasitesi arttırılabilir durumda olan Trabzon Şehir Hastanesi kentteki yoğun bakım kapasitesini 2 katına çıkartacak. 283 bin 943 metrekarelik kapalı alana sahip şehir hastanesinde 300 poliklinik ve 33 ameliyathane olacak. Yoğun bakıma ayrılan yatak sayısı 236, diyaliz yatak sayısı ise 30 olan şehir hastanesinde yanık tedavi ünitesi, nükleer tıp ünitesi, radyoterapi alanı, diyabet ünitesi, kan transfüzyon merkezi, uyku laboratuvarı ve genetik laboratuvar yer alacak. 4 bin 300 fore kazığın kullandığı şehir hastanesi depreme dayanıklı olarak inşa edilen 562 sismik izolatör ile korunacak. 2025 yılının Şubat ayında hizmete girmesi planlanan şehir hastanesinin kaba inşaatının ve dış cephesinin ise 2024 yılının ilk ayında tamamlanması hedefleniyor.

Yatak Kapasitesi Bin 461’e Çıkarılabilir

Trabzon Şehir Hastanesi’ndeki çalışmaları beraberindeki Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Oğuz Kara ile birlikte inceleyen Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta, şehir hastanesinin yatak kapasitesinin şehrin plakası olan 1461’e arttırılabilir durumda olduğun belirterek, “Şehrimizde böyle bir yatırımın yapılıyor olması bizleri hem gururlandırıyor hem de mutluluk veriyor. Şehrimiz için ihtiyaç olan bir şey. Şehrimizde yapılanmaya ihtiyacımız var. Modern yapılara ve hizmetin daha ilerilere taşınmasına ihtiyacımız var. Bu anlamda biz bu tesisi önemsiyoruz. Yapılacak olan tesis bize başlangıç olarak 900 yatak kapasitesi sunmakla birlikte inşallah şehrimizin plakası olan 1461’e tamamlanacak şekilde yatak kapasitesi arttırılabilir durumda. Şehrimizin yoğun bakım kapasitesini 2 katına çıkartacak düzeyde bir hastane. Ameliyathane yapısını yine yüzde 50 artırabilecek kapasitede bir hastane ortaya çıkacak” dedi.

562 Adet İzolatör Kullanılıyor

Türkiye’de yapılan şehir hastanelerinin depreme dayanıklı olarak inşa edildiğini hatırlatan Usta, “İlgili firmanın temsilcileri ile sürekli irtibat halindeyiz. 2025 Şubat ayında nasipse burada hareketi tüm vatandaşımız görecek. Deprem bölgesinde yaşadığımız felaketten sonra daha da anlamı oldu. Bu tür projelere daha öncesinden Bakanlığımız deprem izolatörlü olarak ortaya çıkartıyordu. Ciddi bir maliyet ortaya çıkarmasına rağmen Bakanlığımız özverili ile işin içerisine katmış ve bütün binalarında bu sistemi kullanıyordu. Bizimkinde de 562 izolatör var. Bunlar sahada görülebiliyor. Bundan başka 4 bin 300 fore kazıkta bu alanın güçlendirilmesi için kullanılmış durumda” şeklinde konuştu.

Trabzon Şehir Hastanesi’nin tamamlanmasının ardından kentteki mevcut hastanelerinin durumunun yapılacak gözlemin ardından kararlaştırılacağını dile getiren Usta, “Şehir hastanesinin tamamlanmasının ardından mevcut hastanelerle ilgili süreç gözlemlenmiş olacak. Bizi nasıl bir sürecin beklediğini şimdiden kestirmek mümkün değil. Ama bir bütünlük sağlayacağı anlamında bunu söyleyebiliriz. Bütünlük olduğu zaman tüm vatandaşımız bir kompleks içerisinde tüm sağlık sorunlarını giderebilecek duruma gelecek” diye konuştu.

“Kule Vinç ile Çalışmalar Daha da Hızlanacak”

2024 yılının ilk aylarında şehir hastanesindeki binaların kaba işlerinin ve dış cephelerinin biteceğini vurgulayan Usta, “1 ay içerisinde burada çok daha farklı hareketler görmeye başlayacağız. Tabi ki kule vinç sayısı şuanda az görülebilir. Ama tamamen deprem bölgesinde tüm Türkiye’nin enerjisinin orada olduğunu düşünerek bilerek bunu söylememiz gerekiyor. Zaman içerisinde daha fazla kule buraya gelmiş olacak. O kulelerle birlikte buradaki hizmet daha hızlı hale dönüşmüş olacak. Haziran ayının sonuna doğru hem binaların dış cephe kaplamaları ve ince işlerin yapılacağı şekle dönüşülmüş olacak. Daha fazla kişinin çalışması ile birlikte 2024 yılının ilk aylarında tüm binaları kaba işleri ve dış cepheleri bitmiş olarak göreceğiz” ifadelerini kullandı.

Karamürsel Yeni Terminal Binası’nda İnşaat Çalışmaları Başladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Karamürsel ilçesine yeni bir otogar kazandırmak için projelendirilen terminal binasının inşaat çalışmaları başladı. 

Karamürsel Haber Gazetesi’nin derlediği bilgilere göre; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Karamürsel’e yeni bir otogar yapmak için çalışmalarına başladı. İhale yapan Büyükşehir Belediyesi, ihaleyi kazanan firmaya 330 gün içerisinde teslim etmek şartıyla yer teslimini yaptı.

Araçların gittiği inşaat alanında çalışmaların tüm hızıyla tamamlanacağı ve en geç 2024 yılı içerisinde tamamlanacağı belirtildi. Bilindiği gibi mevcut otogar Karamürsel merkezinde yer alırken yeni inşa edilen otogar Dereköy Mahallesi’nde olacak.

En Düşük Teklif 44 Milyon TL

Büyükşehir tarafından hazırlanan terminal projesi Karamürsel Dereköy Mahallesi’nde yapılacak. Karamürsel Şehirlerarası Otobüs Terminali ihalesi Büyükşehir ana hizmet binası ihale salonunda elektronik sistemde gerçekleştirildi. Beş firmanın katıldığı ihalede en düşük teklif 44 milyon 615 bin TL oldu.

330 Gün İçerisinde Teslim Edilecek

Karamürsel Dereköy Mahallesi’nde yapılacak terminal 2 bin metrekare kapalı inşaat alanı ve 9.250 metrekare saha alanını içerecek. Projede 12 araçlık şehirlerarası otobüs peronu, 15 araçlık kırsal terminal araç park noktası,10 adet şehirlerarası yazıhane, 4 adet kırsal yazıhane, 7 adet yeme içme birimi bulunacak. Bununla birlikte 56 araçlık açık otopark alanı da yapılacak. İlgili firmaya yer tesliminin ardından başlayacak çalışmalar 330 gün içerisinde tamamlanacak.

Kapan Çayı’na Taşkın Koruma Projesi

Kütahya Valisi Ali Çelik, Merkez Kapan Çayı’nda taşkın koruma projesinin hayata geçirileceğini açıkladı. Proje, 70 milyon TL değerinde.

Vali Ali Çelik, Kapan Çayı sel kapanı ikmali ve Kapan Çayı ıslahı 1. kısım taşkın koruma tesisi işlerinin toplam maliyetinin 70 milyon TL olduğunu açıkladı. Vali Çelik, projelerin Kütahya il merkezinin taşkınlardan korunmasına katkı sunacağını belirtti.

Kütahya Valisi Ali Çelik, Kütahya Merkez Kapan Çayı sel kapanı ikmali ve Kapan Çayı ıslahı 1.kısım taşkın koruma tesisi işlerinin sözleşmesinin imzalandığını açıkladı.

Vali Ali Çelik, Kapan Çayı’nda sel kapanı inşa edilmesi için 50 milyon TL ve Kapan Çayı’nın 1. kısmının taşkın koruma tesisinin yapımı için 20 milyon TL olmak üzere toplam 70 milyon TL’lik işlerin yapılacağını belirtti.

Kütahya Valiliği koordinasyonunda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Kütahya Belediyesi tarafından yürütülecek çalışmaların Kütahya’nın geleceği için son derece önemli olduğuna dikkat çeken Vali Çelik, projelerin vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanmasına katkı sunacağını söyledi.

Kapan Çayı sel kapanı ikmali işi çerçevesinde; gövde ve memba batardosu imalatları, derivasyon, dipsavak, kondüvi, ayar vana odası ve su alma yapısı imalatları, dolusavak imalatları, yol imalatları, ölçüm teçhizatı imalatları yapılacak.

Kapan Çayı ıslahı 1.kısım işinde ise 700 metre dik duvarlı beton kanal yapılması, 700 metre çift taraflı panel tel çit korkuluk imalatları yapılacak.

Kapan Çayı’nın şehir merkezinden geçen üstü kapalı bölümlerinin ıslah edilmesi ile ilgili Kütahya Valiliği koordinasyonunda, DSİ ve Kütahya Belediyesi tarafından çalışmalara devam ediliyor.

İşsizlik Oranı 2023’ün İlk Çeyreğinde Yüzde 9,9 Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan Hanehalkı işgücü Araştırması verilerine göre; 2023 yılının Ocak-Mayıs dönemini kapsayan ilk çeyrekte işsizlik oranı yüzde 9,9 seviyesinde gerçekleşti.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 62 bin kişi azalarak 3 milyon 483 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puanlık azalış ile yüzde 9,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,2, kadınlarda yüzde 13,4 olarak tahmin edildi.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış İstihdam Oranı Yüzde 48,4 Oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 195 bin kişi artarak 31 milyon 558 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 48,4 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,0 iken kadınlarda yüzde 31,2 olarak gerçekleşti.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış İşgücüne Katılma Oranı Yüzde 53,7

İşgücü 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 132 bin kişi artarak 35 milyon 40 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 53,7 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,8, kadınlarda ise yüzde 36,0 oldu.

Genç Nüfusta Mevsim Etkisinden Arındırılmış İşsizlik Oranı Yüzde 19,9 Oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,9 puanlık artış ile yüzde 19,9 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 15,6, kadınlarda ise yüzde 27,6 olarak tahmin edildi.

İnşaat Sektöründe İstihdam Oranı Yüzde 6,3

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 115 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 51 bin kişi, inşaat sektöründe 60 bin kişi, hizmet sektöründe 198 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 14,9’u tarım, yüzde 21,5’i sanayi, yüzde 6,3’ü inşaat, yüzde 57,4’ü ise hizmet sektöründe yer aldı.

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Haftalık Ortalama Fiili Çalışma Süresi 44,7 Saat Oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,7 saat artarak 44,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim Etkisinden Arındırılmış Âtıl İşgücü Oranı Yüzde 22,4

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan âtıl işgücü oranı 2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 1,6 puanlık artış ile yüzde 22,4 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,5 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak tahmin edildi.