Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nda yapılan oylamada Mehmet Kalyoncu yeniden başkan seçildi.
Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği’nin (GYODER) 23. Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı 30 Mart 2023 tarihinde Kuzu Grup ev sahipliğinde JW Marriott Hotel Istanbul Marmara Sea’de gerçekleştirildi. GYODER’in başkanlığına oy birliği ile yeniden Mehmet Kalyoncu seçildi.
Toplantının açılışında sözlerine depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı dileyerek başlayan Mehmet Kalyoncu, “Maraş merkezli depremler acı bir gerçek olarak bizlere bir kez daha gösterdi ki; ana vizyonumuz olarak belirlediğimiz 4T; Teknoloji, Tasarım, Tabiat ve Toplum prensiplerimiz şehirleşme sürecinde büyük önem arz etmekte. Hepimiz bu prensiplere sıkıca sarılmalı ve tüm çalışmalarımızı bu yaklaşımların ışığında, ortak akılla şekillendirmeliyiz. Çünkü şehirlerimiz varsa biz varız, eğer şehirlerimizi güçlendirir ve sağlıklı gelişimi için öncü olursak, en büyük faydayı yapılı çevre ve yapı endüstrisi için sağlamış oluruz” dedi.
GYODER olarak deprem bölgesinde kentsel iyileşme için üyeleriyle birlikte gönüllü seferberlik başlattıklarına değinen Mehmet Kalyoncu, “11 şehri etkileyen depremler toplam 110 bin km2 alanı kapsadı. Bölgede en elzem konuların başında, kalıcı göçü de engellemek adına yuvalarını kaybedenler için yapılması gereken geniş ölçekli yeni yerleşim alanlarını hayata geçirmek geliyor. Bu nedenle deprem bölgesinde hayata geçirilecek olan yeni şehir merkezlerinin ‘masterplan tasarımları’ için tamamen gönüllü bir şekilde tabiatla uyumlu, tasarıma değer veren, en uygun tekniği baz alan ve toplumumuzun menfaatlerini önceleyen bir bakış açısıyla elimizden gelen desteği sunmak için çabalıyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘’Konu deprem olunca tabii ki gündemde İstanbul da var. İstanbul’da 1,2 milyona yakın bina bulunuyor. Bunun 817 bini, 2000 yılı öncesi yapılmış. Yaşanması gereken dönüşümün sadece İstanbul değil, Osmangazi Köprüsü’nden Çanakkale Köprüsü’ne kadar bütün Marmara olarak ele alınması gerektiğine inanıyoruz’’ diyen Başkan Mehmet Kalyoncu, sözlerine şu şekilde devam etti;
“Burada hem güçlendirmeyi hem kentsel dönüşümü konuşuyoruz ancak bunu da yeni yerleşim alanları oluşturmak, İstanbul’un yoğunluğunu dağıtmak suretiyle dengelemek daha isabetli olacaktır. Kentsel dönüşümde uzun süredir denenmiş dönüşümü, tüm İstanbul için aynı anda başlatırsak yakın zamanda Kadıköy’de yaşadığımız gibi bütün şehir şantiyeye dönüşür. O yüzden bu işin olmazsa olmazı erişilebilir kiralık konut üretimini hızlandırmak ve hatta arsa maliyetini denklemden çıkararak, erişilebilirliği daha kolay sağlayıp kaynaklarımızı âtıl olan arsa veya arazide değil, dinamik ve sosyo-ekonomik faydası daha yüksek olan üretim süreçlerinde değerlendirmeliyiz.”
‘’CITYLAB Projemizi Hızlandırdık’’
GYODER olarak hayata geçirdikleri önemli projeler hakkında da bilgiler veren Mehmet Kalyoncu, “Teorik alt yapısını çok önceden kurduğumuz, şehirlerimizi başta deprem olmak üzere afetlere hazır hale getirmek, yeniden yapılanma sürecinin stratejisini oluşturmak ve uygulamak hedefiyle faaliyet gösterecek olan GYODER/ CITYLAB TÜRKİYE projemizi hızlandırdık. CITYLAB, günümüzde şehirlerimizin karşı karşıya olduğu nüfus artışı, kentleşme, iklim değişikliği, afetler ve eşitsizlik gibi birçok zorluğun üstesinden gelmek için önemli sorumluluklar üstlenecek. Bu platform, ülkemizde şehirlerimizin en büyük öncelik haline dönüştüğü bu dönemde, ortaya çıkaracağı fikir ve stratejileri karar vericilere ileterek projelerin hayata geçirilmesinde aktif rol alacaktır.” şeklinde konuştu.
Konuşmasında geliştirdikleri GYODER Yeni Konut Modeli’ne de vurgu yapan GYODER Başkanı, “Özellikle son dönemlerde kiralık konut arzında yaşanan daralmaya bir çözüm üretmek adına kamu, özel sektör ve finans kuruluşlarının güçlü yanlarını erişilebilir fiyatlı kiralık konut üretimi amacıyla bir araya getiren GYODER Yeni Konut Modeli, arsa maliyetinde elde edilen tasarrufu son kullanıcı olan kiracıya yansıtıyor. Kurumsal kiraya veren yapısını ülkemizde oluşturarak, kiracıların ev sahipleri ile yaşadığı problemlerin de önüne geçiyor. Alanında uzman firmaların oluşturulan kurgu sayesinde en nitelikli, bakımı en kolay, en az enerji tüketen, en çevreci yapıları üretmesi gerekiyor. Bu model sayesinde şehirlerimizde en uygun kiralık konutları üretebiliriz, faydalanacak kişilere ilişkin devlet uygunluk kriteri belirleyebilir, bizim önerimiz bu imkânın öncelikle deprem riski taşıyan yapı sahipleri veya kiracılar için sunulması olur ve bu sayede bu imkânın en çok ihtiyaç duyana gittiğinden emin olunur.” dedi.
‘’Yamaçlarda Çalışıyoruz’’
GYODER 23. Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nda ayrıca ‘’Dirençli Yaşam Alanlarında Tasarımın Gücü’’paneline de yer verildi. Yazar ve gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un moderatörlüğünde düzenlenen panelde A Tasarım Mimarlık’tan Ali Osman Öztürk, Boran Ekinci Mimarlık’tan Boran Ekinci, KEYM Kentsel Yenileme Merkezi’nden Cem Yılmaz ve Aboutblank Mimarlık’tan Erhan Vural konuşmacı olarak yer aldı. Panel, depremde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Panelde ilk sözü alan Ali Osman Öztürk, Antakya’da yapmakta oldukları bin 500 konutluk ve 5 bin kişinin yaşayacağı ideal şehri şöyle anlattı:
“Antakya’da yamaçlarda çalışıyoruz. Burası zaten daha öncelerden ideal yerleşim alanı olarak seçilmiş. Biz de ana yamacın üzerine yerleştik. Burada sadece konut yapmıyoruz insanların tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir yaşam çevresi oluşturuyoruz. Bin 500 konut, 5 bin kişi demek. Zaten tarihe baktığımızda Anadolu’daki şehirlerin 5 bin kişi civarında olduğunu görürüz. Burada okul, ticaret merkezleri, sağlık merkezi, sosyalleşme alanları gibi her türlü ihtiyaca cevap verecek bir alan planladık.”
‘’Masterplan Çalışması Yaptık’’
GYODER olarak fark yaratmaya ve bölgenin acil ihtiyaçlarına cevap vermeye çalıştıklarını söyleyen Cem Yılmaz ise “GYODER’in bu süreçte sırtlandığı sorumluluk olarak kamu kurumları, tasarım ekosistemi ve özel sektör arasında bir ara yüz oluşturmak.” diye konuştu.
Boran Ekinci ise “Önceden bir kenti kaç yılda planlarız diye düşünürdük ama neticede Türkiye gerçeklerinde yaşıyoruz. Afet de bir gerçek. Bu ülkenin insanları olarak bu hızlı gerçeklere son derece hazırlıklıyız. Herkes kendi üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Bir masterplan çalışması yaptık. Parsellerimizi oluşturup inşaatı yapabilecek seviyeye geldik. Hep daha güzel bir hayat için çalışıyoruz.” dedi.
‘’’Deprem Konutu’ Tabiri Doğru Değil’’
5 milyon metrekare alan için toplam 2 bin konut tasarım sürecini yürüten Erhan Vural ise “Deprem bölgesinde yapılacak konutların sosyolojik ve psikolojik etkisi de göz ardı edilmemeli. Özellikle bu bölgedeki konutlara deprem konutu afet konutu gibi isimlendirmeler yapmak doğru olmaz. Çocukların burada mutlu bir şekilde yaşayabileceği isimlendirmeler üzerine gidilmeli. Enerji etkin kentler, doğayla uyumlu binalar, elektrikli arabalar, güneş tarlaları gibi konular da kentleşmenin içine entegre edilmeli.” açıklamasında bulundu.