Ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirdiği farklı ölçeklerdeki mimari ve iç mimari projeleriyle ön plana çıkan AAD Architects Kurucusu Mimar Ayşegül Güner projelerinde sıklıkla yer verdiği sanal gerçeklik uygulamalarının mimarlığın geleceğini biçimlendireceğini vurguluyor. Güner’e göre mimarlığın geleceği, dünyadaki ekonomik ve toplumsal krizler nedeniyle, kullanıcıların gerçek hayatta erişemedikleri gelişmiş mekan algısını sanal gerçeklik ortamında yaşayabilecekleri bir senaryoya doğru evrilecek.
Mimar Ayşegül Güner liderliğindeki İstanbul merkezli mimarlık ofisi AAD Architects, yeni projelerinin üretim süreçlerinde sanal gerçeklik teknolojilerinden yararlanıyor. Teknoloji ile değişen tasarım yöntemlerinin mimarlık üzerindeki etkilerini aktaran AAD Architects Kurucusu Ayşegül Güner, mimarlığın sadece fiziksel yapı ve mekan tasarımı olarak sınırlandırılamayacağını, tasarımın insanlara aidiyet hissi kazandıran her ürün ve alan için geçerli olduğunu dile getiriyor.
Mimar Ayşegül Güner içinde yaşadığımız teknoloji çağında mekanların giderek küçüldüğünü, bunun en önemli sebeplerinden birisinin de büyük kentlerdeki nüfus artışları ve ekonomik krizler olduğunu dile getiriyor. Global ölçekte yaşanan ekonomik ve toplumsal krizlerin yanı sıra doğal afetler ve savaşlar nedeniyle yaşanan göç dalgaları dünya metropollerindeki yığılmaları artırdıkça konut metrekareleri düşerken uzaktan çalışma alışkanlıklarının yerleşmesiyle de ofis mekanları giderek yok oluyor.
Bu doğrultuda mimarlığın geleceği, kullanıcıların gerçek hayatta iyi tasarlanmış mekanlara ulaşması giderek daha zor hale geleceği için, gelişmiş mekan algısını sanal gerçeklik ortamında yaşamaya yönelecekleri bir senaryoya doğru evriliyor. Bu noktada da mekan tasarımının ve mimarlığın, sanal gerçeklik ortamlarıyla daha fazla iç içe geçmesi bekleniyor.
Sanal gerçekliği kullanarak çalıştıkları yeni projelerinde, kullanıcıların farklı niteliklere sahip mekanlarda hayatın stresinden uzaklaşarak eğlenebilecekleri ortamlar yaratmayı hedeflediklerini dile getiren Mimar Ayşegül Güner bu tür projelerin henüz bekledikleri hızla ilerleyemediğini de sözlerine ekliyor. Bu durumun nedenini VR ve AR gözlüklerdeki gelişimlerin oldukça yavaş ilerlemesine bağlayan Güner, sanal gerçeklik teknolojilerinin uygulanabilmesi için maliyetlerin hala oldukça yüksek olduğunun da altını çiziyor.
Mimar Ayşegül Güner’e göre tasarım, öncelikle dönemin ihtiyaçlarını iyi anlamak, analiz etmek ve yorumlamakla başlıyor; ihtiyaç anlaşıldıktan sonra daaraştırmak ve hayal etmekle devam ediyor ve bu süreç sanal gerçeklik ortamlarının tasarımında gerçek dünyadan çok daha kolay: “Sanal ortamda hayal edilen alanların tasarlanması çok daha kolay. Çünkü ülkemizde fiziksel mekanların inşası için genellikle eğitimsiz ekiplerle çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Sanal gerçeklik ortamında ise teknolojiyi yakından takip eden iyi eğitimli yazılımcı ve tasarımcılarla muhattapsınız. İnşa etme edimi elbette ki insanlık var olduğu sürece varlığını sürdürecektir; ancak gelecekte mekanlar daha minimal ve fonksiyonellik odaklı biçimlenecek. Mimarlık, ilerleyen yıllarda daha teknik bir meslek haline gelecek, bu da ihtiyaçlardan kaynaklanacak.”
Ayşegül Güner sanal gerçeklik ortamında maddesel bir algının bulunmadığını, dolayısıyla da tasarım için yepyeni bir yaratım sürecinin söz konusu olduğunu şu sözlerle dile getiriyor: “Sanal gerçeklik ortamında dilerseniz şelalenin yanında bir toplantıya girebilirsiniz. Farklı ülkelerden paydaşlarınızla aynı masaya oturarak görüşmeler yapabilirsiniz. MR ve tomografi çektirdiğinizde, sonuçlar için doktorunuzla uzay boşluğunda görüşebilirsiniz. Fiziksel mekan tasarımında dikkate alınan önemli unsurlardan biri olan ışık etkisi de sanal gerçeklikte istenildiği gibi ayarlanan bir öge olarak yeniden yorumlanabiliyor.”
Tarih boyunca yaşanan devrimsel nitelikteki değişikliklerin her zaman ilk planda insanları korkuttuğunu belirten Mimar Ayşegül Güner her yeniliğin onun içine doğmuş jenerasyon ile daha hızlı kabul gördüğünü şu sözlerle dile getiriyor: “Bizim jenerasyonumuzun, gerçek anlamda doğayla iç içe büyüyen sondan bir önceki nesil olduğunu düşünüyorum. Günümüzde bile çocuklar zamanlarının çoğunu sanal gerçeklik ortamında geçirmek istiyorlar. Dünyanın en varlıklı insanlarının bu alana yatırım yaptıkları da bir gerçek. Bu, aslında nereye evrildiğimizin göz önündeki kanıtı. Kabul edip nasıl fayda sağlayabileceğimizi araştırmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.”