“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 41

Mart Ayı Kira Artış Oranı Belli Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon rakamlarını açıklamasıyla birlikte Mart ayına ilişkin kira artış oranları da belli oldu. 

Enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte mart ayı kira artış oranları merak edilmeye başladı. Mart ayı kira artış oranı normal şartlarda TÜFE’nin 12 aylık ortalaması baz alınarak belirlenecekti fakat hükümet tarafından getirilen kira zammı sınırlandırmasıyla birlikte mart ayında yapılacak artış oranı belli oldu.

Konut Kira Bedeli Yüzde 25’i Geçmeyecek

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “1 Temmuz 2023’e kadar yenilenecek kira sözleşmelerinde bir önceki kira yılının yüzde 25’ini geçmemek koşuluyla yapılacak artışların geçerli olduğuna dair bir geçici hüküm, Adalet Komisyonu’nda Borçlar Kanunu’na eklenecek. Böylelikle konut kiralarında bir yıl süreyle bir önceki yılın kira bedelinin yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde artış yapılabilme imkânı getiriliyor” demişti.

Normal şartlarda TÜFE verilerine göre hesaplanan kira artış oranları, hükümet tarafından getirilen uygulama sonrasında yüzde 25’le sınırlandırılmıştı.

Buna göre; 11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 tarihleri arasında yenilenen sözleşmelerde, kiracıya yüzde 25’in üzerinde zam yapılamayacak.

Yüzde 25’lik zam sınırı sadece konut için geçerli olacak. İş yeri kiraları için böyle bir sınır bulunmuyor. TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %3,15, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 10,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 71,83 olarak gerçekleşti.

Mart ayı kira artış oranınızı şu şekilde hesaplayabilirsiniz; 

Mevcut Kira Bedeli: 5 bin TL

Kira Artışı Yapılacak Ay: Mart 2023

Girdiğiniz Artış Oranı: Yüzde 25

Kira Artış Tutarı: Bin 250 TL

Aylık Yeni Kira Tutarı: 6 bin 250 TL

Mart ayı işyeri kira artış oranınızı şu şekilde hesaplayabilirsiniz;

Mevcut Kira Bedeli: 10.000,00 TL

Kira Artışı Yapılacak Ay: Mart 2023

TÜFE Kira Artış Oranı: yüzde 71,83 

Kira Artış Tutarı: 7.183,00 TL

Aylık Yeni Kira Tutarı: 17.183,00 TL

Yıllık Yeni Kira Tutarı: 206.196,00 TL

Buca Belediyesi’nden, 6 Kat ve Üzeri Binalara Sismik İzolatör Zorunluluğu Teklifi

Buca Belediyesi, mart ayı meclis toplantısında yaptığı açıklamasa, 6 kat ve üzeri binalar için sismik izolatör kullanımı zorunluluğu maddesinin oylamaya sunulacağını açıkladı.

Buca ilçe sınırında deprem dayanıklı yapıların yapılması için zeminlerde gerekli önlemlerin alınması için plan notu önerisinin açıklanması talebi meclise geldi. 

Başkanlık önergesi olarak verilen Gündem maddesi ile ilgili söz alan Başkan Erhan Kılıç, “Bunu başkanlık önergesi olarak gündeme getirdik. Yaşadığımız bir deprem var ve önümüzde bir deprem gerçeği var. Ne zaman geleceği belli değil ve her gün bir yerde deprem haberi duyuyoruz. Artık bir an önce yeni yapılacak binalarda depreme dayanıklılığın artırılması için gerekli önlemler alınmalı. Bir plan notu hazırladık ve bunu komisyonlar inceleyecek. 

6 kat ve üstü binalarda sismik izalatör zorunluluğu getirmeyi düşündük. Bodrum kat ve perde beton zorunluluğu, radyal zemin gibi öneriler var. Bu önerilerin hepsi komisyonlarımız tarafından değerlendirilsin ve uygunsa ona göre karımızı alalım. Hukuka uygunluk denetiminin de burada yapılması lazım. Benim önerim, söz konusu önergesinin, İmar, hukuk, kentsel dönüşüm, çevre, iklim değişikliği ve doğal afetler komisyonlarına sevk edilsin” ifadelerini kullandı.

 Başkan Kılıç’ın öerisi sonrası ilgili gündem maddesi İmar, hukuk, kentsel dönüşüm, çevre, iklim değişikliği ve doğal afetler komisyonuna sevk edildi. 

TÜİK Enflasyon Oranlarını Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, yıllık enflasyon yüzde55,18 olurken aylık enflasyon yüzde 3,15 oldu. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; Yİ-ÜFE (2003=100) 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,56, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 5,78, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 76,61 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 120,72 artış gösterdi.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


İmalat Endeksinde Yüzde 65,68 Artış 


Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 93,92, imalatta yüzde 65,68, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 152,11 ve su temininde yüzde 103,60 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 57,05, dayanıklı tüketim malında yüzde 60,34, dayanıksız tüketim malında yüzde 92,95, enerjide yüzde 129,50 ve sermaye malında yüzde 58,04 artış olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı



Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,39 artış, imalatta yüzde 2,63 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 6,78 azalış ve su temininde yüzde 0,90 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında yüzde 2,76 artış, dayanıklı tüketim malında yüzde 1,89 artış, dayanıksız tüketim malında yüzde 3,14 artış, enerjide yüzde 4,47 azalış ve sermaye malında yüzde 3,38 artış olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


En Düşük Artış Ana Metallerde

Yıllık en düşük artış; yüzde 29,40 ile ana metaller, yüzde 40,03 ile kâğıt ve kağıt ürünleri, yüzde 43,08 ile metal cevherleri alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme yüzde 152,11, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri yüzde 144,73, içecekler yüzde 133,17 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı

Aylık en yüksek azalış; yüzde 6,78 ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme, yüzde 1,46 ile kok ve rafine petrol ürünleri, yüzde 0,69 ile metal cevherleri alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık elektrikli teçhizat yüzde 6,89, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri yüzde 4,98, basım ve kayıt hizmetleri yüzde 4,69 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


TÜFE, Yıllık Yüzde 55,18 Aylık Yüzde 3,15 

TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,15, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 10,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 71,83 olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 21,69 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 74,34 ile lokanta ve oteller oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı

Ana harcama grupları itibarıyla 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 1,76 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 7,36 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


2023 yılı Şubat ayında, endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey), 23 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 3 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 117 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,62, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 9,87, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,16 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 64,10 olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı

Kahramanmaraş’ta 501 Konutun İnşaatı Başladı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Kahramanmaraş, Pazarcık ilçesinde hayata geçirilecek olan 501 konut inşaatının başladığını duyurdu.

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Afşin ilçelerindeki kalıcı konut çalışmalarına ilişkin açıklamada bulundu.

Paylaşımında bölgedeki kazı çalışmalarına yönelik videoya da yer veren Kurum, “İstişarelerle belirlediğimiz, zemin etüt ve mikro bölgeleme çalışmaları tamamlanan, konut yapımına uygun bulunan alanlarda hızla inşaata başlıyoruz. TOKİ’miz Kahramanmaraş Pazarcık’ta 839, Afşin’de 501 konut için kazmayı vurdu.” ifadelerini kullandı.

İstanbul’da 1,5 Milyon Riskli Konut Taşınacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’da 1,5 milyon riskli konutun belirlenen alana taşınacağını duyurdu. 

Kentsel dönüşümle ilgili hem deprem bölgesi hem diğer iller ve İstanbul’la ilgili açıklamalarda da bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Hatay merkezi özelinde aynı yoğunlukla yapılaşmanın olmayacağını kaydetti. Kurum, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

“Şehrin içinde ağır hasar görmemiş ama gerçekten yeni yapılacak tasarımla birlikte kentsel dönüşüm proje alanı içine alınması gereken binalar var. Şehrin merkezinde tüm deprem bölgelerinde o anlayışla hasar görmemiş olsa bile, o alanları projeye dahil edeceğiz. Ülkemiz bir deprem ülkesi, bugüne kadar 140 bin canımızı depremlerde kaybettik, ocaklara ateş düştü. Aynı acıların bir daha yaşanmaması ve bir seferberlik anlayışıyla kentsel dönüşüm sürecini yürütmek zorundayız. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız önümüzdeki günlerde önemli projelerimizi açıklayacaktır. Gerek kentsel dönüşümdeki finans desteğine ilişkin kararlılığımızı, gerek Marmara Bölgesi’ne ilişkin kentsel dönüşüm hedefimizi, oluşturulacak yeni rezerv alanlardaki uydu kentlerimizle birlikte ilave nüfus getirmeden, örneğin İstanbul’da dönüşmesi gereken 1,5 milyon bağımsız bölüm var. Bunlardan acilen dönüşmesi gereken 300 bininin dönüşmesi için şu an İstanbul’da sadece bakanlığımızın devam ettirdiği 94 bin bağımsız bölümden oluşan projelerimiz var. O riskli 1,5 milyon konutu dönüştüreceğimiz rezerv alanları var. Şehrin içindeki 1,5 milyon riskli binayı belirlediğimiz iki rezerv alana, hem Avrupa hem Anadolu yakasına taşıyacağız. Ulusal mekânsal strateji planımızı tamamladık ve yeni lojistik planlarıyla sanayi alanlarımızı da depreme karşı güçlendirecek adımları atacağız.”

Bursa’da 297 Riskli Bina Yıkıldı

Bursa, İstanbul Caddesi, Yiğitler-Esenevler-75. Yıl ve Sıcaksu Kentsel Dönüşüm projelerinde 297 riskli binanın yıkımı tamamlanırken, ilerleyen etaplarda 310 riskli bina daha ortadan kaldırılacak.

Türkiye’nin 11 ilinde büyük yıkımlara yol açan asrın felaketinde yaraların sarılması için ilk günden başlatılan seferberlik devam ederken, başta Bursa olmak üzere tüm kentler “acı da olsa” yeniden deprem gerçeği ile yüzleşti. Son yaşanan afetlerde “depremin değil binaların ölümlere yol açtığı” gözlenirken, dayanıklı yapıların ne kadar hayati önem taşıdığı da bir kez daha ortaya çıktı. Bu gerçekten hareketle riskli yapı stokunu ortadan kaldırmak için yoğun mesai harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, inşaatları devam eden kentsel dönüşüm projelerine hız verdi.

Bursa’nın İstanbul’a açılan kapısı olan ancak “plansız yapılar ve düzensiz tamirhanelerle” görüntü kirliliğinin yaşandığı İstanbul Caddesi’nin modern görünüm kazanması amacıyla başlatılan Kentsel Dönüşüm Projesi’nde bugüne kadar 55 bina ve 140 bağımsız bölümün yıkımı tamamlandı. Mevcut hak sahipleri ile uzlaşma oranının yüzde 95’e ulaştığı proje alanı içerisinde, mülkiyeti Büyükşehir’e ait 11 bin metrekare alanda yüklenici firma tarafından yapılan inşaat hızla devam ediyor. Mayıs ayı içerisinde inşaatın tamamlanması hedeflenirken; proje 193 konut, 118 ofis ve 30 dükkândan oluşuyor. Bunlardan Büyükşehir Belediyesi’ne kalacak olan 103 konut, 77 ofis ve 13 dükkân, bölgenin dönüşüm projesinde rezerv olarak kullanılıyor.

250 Bina Daha Yıkılacak

Proje sahası içerisindeki 39 bin metrekarelik diğer iki adada, 250 binada 730 bağımsız bölümün yıkımı gerçekleştirilecek. Bu adalarda uygulama tamamlandığında, 1150 konut ve 100 dükkân inşa edilecek. İnşaatına bu yıl içerisinde başlanacak proje ile bölgedeki riskli yapılar ortadan kaldırılacak ve İstanbul Caddesi daha modern ve güvenli konutlarla donatılacak. Rezerv yapı alanı içerisindeki toplam 8 adet adada dönüşüm projelerinin tamamlanması sonucunda 3500 konut üretilmiş olacak.

Zaman içerisinde yıpranan yapıları iyileştirerek Bursalılara güvenli yaşam alanları oluşturmayı hedefleyen Büyükşehir Belediyesi’nin Yıldırım’ın Yiğitler, Esenevler ve 75. Yıl mahallelerini kapsayan kentsel dönüşüm projelerinde inşaatlar hızla devam ediyor. Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen sahada hak sahiplerinin yüzde 92’si ile uzlaşma sağlanırken, bu çerçevede 28 binada 80 adet bağımsız bölümün yıkımı tamamlandı. Toplam 4 bin metrekarelik birinci etap alanda başlatılan inşaatların mayıs ayında teslim edilmesi hedefleniyor. Projede 104 konut ve 16 dükkân inşa edilmiş olacak. Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı’nda 2. etap proje alanı ile ilgili olarak da uzlaşma görüşmeleri ve uygulama çalışmaları devam ediyor. Bu etapta da riskli 60 binanın yıkımı yapılacak.

Sıcaksu’da Faaliyet Başlıyor

Büyükşehir Belediyesi’nin önemli dönüşüm projeleri arasında yer alan ve inşaatların yapımını Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın üstlendiği Sıcaksu Kentsel Dönüşüm Projesi’nde de bugüne kadar “350 hak sahibinin yer aldığı alanda” deri fabrikaları, depo ve konutlardan oluşan 214 adet bina yıkıldı. 2020 yılında konut – ticaret konsepti ile sunulan projede yer alan mevcut hak sahipleri ile yüzde 100 uzlaşma sağlandı. Yapılan uzlaşmalarla hak sahiplerine 26 konut, 8 dükkân ve 15 bin 500 metrekare imar parseli verildi. Toplam 52 bin metrekare alanda TOKİ tarafından yürütülen inşaat uygulamasında yapılacak 690 konut ve 92 adet dükkân, çevrede planlanan dönüşüm projelerinde rezerv olarak kullanılacak. Mevcut altyapının kaldırılması ve şantiye kurulması aşamasındaki projenin Eylül 2024’te tamamlanması hedefleniyor.

Deprem kuşağında yer alan Bursa’nın afet gerçeği ile karşı karşıya olduğunu hatırlatan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Şehrin geleceği kentsel dönüşümde. Bu dönüşüm ya bizlerin elinde kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşecek ya da maalesef deprem sebebiyle canların kaybı, millî servetin hebasıyla olacak. Seçim hepimizin. Bursa’nın geleceğinin olabilmesi için atacağımız her adım kentsel dönüşüme çıkacak. Bu işi belediyelerin görev olarak yürüttüğü rutin faaliyet olarak görmüyoruz. Her gün ekranlarda görmekte olduğumuz manzaranın da açıkça gösterdiği gibi bu iş, vatandaşlarımızın canını kurtarmakla eşdeğerdir. Biz bu anlayışla kentsel dönüşümü yüksek bir hedef olarak görüyoruz” dedi.

Samsun’a 1,3 Milyar Liralık Sağlık Yatırımı Yapılacak

Samsun’da sağlık yatırımları hız kesmeden devam ediyor. İl genelinde devam eden inşaat projeleriyle birlikte toplam 1,3 milyar TL’lik yatırım yapıldı. 

Samsun’da 2022 yılında tamamlanan sağlık yatırımları için 47 milyon 902 bin TL kaynak kullanıldı. Sağlık turizmi açısından Türkiye’nin öncü şehirlerinden biri olan Samsun’da devam eden yatırımların bitirilmesi ile birlikte toplam 1 milyar 332 milyon 882 bin TL yatırım yapılmış olacak. Yapımı planlanan yatırımlar arasında Atakum Devlet Hastanesi’nin inşaatı ihale aşamasına gelirken, Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası inşaatı ise planlama aşamasında. 

Atakum Devlet Hastanesi İnşaatı İhale Aşamasına Geldi 

250 yatak kapasiteli Atakum Devlet Hastanesi inşaatı ihale aşamasına geldi. İhale aşamasındaki Atakum Devlet Hastanesi’nin Atakum Balaç Mahallesi’nde yapılması kararlaştırıldı. Devam eden ve tamamlanan sağlık yatırımlarının yanı sıra Gazi Devlet Hastanesi (400) Projesi, Samsun Şehir Hastanesi tamamlandıktan sonra ihale edilecek. 25 yatak kapasiteli Ayvacık Devlet Hastanesi proje aşamasında bulunuyor. 

Eski Havalimanına Yeni Sağlık Müdürlüğü Binası 

Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası inşaatı işi planlama aşamasında. Yeni hizmet binasının İlkadım ilçesi Ulugazi Mahallesi eski havaalanına, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanına yapılması planlanıyor. Ayrıca Samsun il sınırları içerisinde Kavak 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu (ASHİ), Canik Teknepınar İlçe Sağlık Müdürlüğü, İlkadım İlyasköy SYM ve 9 hekimli Aile Sağlığı Merkezi, Vezirköprü 2 hekimli Aile Sağlığı Merkezi ve 2 ekipli 112 ASHİ de planlama aşamasında. 

İnşaatı devam eden yatırımlardan 1 milyar 69 milyon TL proje bedelli 900 yataklı şehir hastanesinin genel durumunun yüzde 47’si tamamlandı. 126 milyon TL’lik 250 yataklı Tekkeköy Devlet Hastanesi yüzde 65 aşamasında. 23 milyon TL proje bedelli Bafra ADSM Hizmet Binası ve 2 ekip 112 istasyonunun yüzde 98’i bitirildi. 52 milyon TL proje bedelli 50 yataklı Alaçam-Yakakent Devlet Hastanesi’nin yüzde 9’u tamamlandı. 12 milyon TL proje bedelli Çarşamba ADSM inşaatının da yüzde 98’i tamamlanırken Çarşamba 1. Basamak Hizmet Binası ve Ayvacık 1. Basamak Hizmet Binası yatırımları ile projelerin toplam tutarı 1 milyar 332 milyon 882 bin TL’yi bulacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afet Yeniden İmar Fonu’nun Detaylarını Açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Afet Yeniden İmar Fonu’nun detaylarını açıkladı. 

Doğal afetler nedeniyle zarar gören ve afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlara aktarılması amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tüzel kişiliğe bağlı “Afet Yeniden İmar Fonu” kurulacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, deprem sonrası şehirlerin hızla ayağa kalkabilmesini temin etmek için “Afet Yeniden İmar Fonu” kurulacağını açıkladı. Afet Yeniden İmar Fonu Yönetim Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında ilgili bakanlardan teşekkül edecek.

Afet Yeniden İmar Fonunun kaynakları

Afet Yeniden İmar Fonu, fondan kaynak aktarımı yapılacak projeleri, aktarılacak kaynak tutarını ve harcama programlarını belirleyecek.

Afet Yeniden İmar Fonunun kaynakları yurtiçi ve yurtdışından gelen her nevi bağış, yardım, hibe ve krediler, bütçeye bu amaçla konulacak ödenek, kanunla kurulan fonlardan Cumhurbaşkanı Kararı ile belirlenecek miktarda yapılacak aktarımlar, Afet Yeniden İmar Fonu tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın, kurum ve kuruluşlarının mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak sağlanan finansman ve kaynaklardan, para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansmandan ve diğer gelirlerden oluşacak.

Iglo Architects İmzalı Tayvanlı Çelik Devi Üretim ve Yönetim Binası: YC Inox

Dilovası MOSB içerisinde bulunan YC Inox, Feng shui ilkelerinde sert köşeleri kıracak ve yapının mimari ilgisini üzerine toplayacak şekilde yumuşak hatlarda Iglo Architects tarafından tasarlandı. 

Projenin amacı, Türkiye’ye yatırım yapan Tayvanlı paslanmaz çelik firmasının üretim ve yönetim yapısının tasarlanması işidir. Yapının kurgusundaki ana hedefler; çalışanlarının nitelikli ve prestijli bir ortamda verimli ve istekli çalışabilmesi, üretim ve yönetim bağlantılarının kolaylığı, enerji verimliği, sürdürülebilirlik, atık yönetimi, proses akışının optimizasyonu kriterleri oldu. Ayrıca Firmanın önemsediği Feng shui kurallarına göre yapının giriş açıları, mekânsal ilişkiler, form, renk, doğa ögelerinin kullanımı, bereketli ve iyi ilişkilerin kurulmasına teşvik eden saygılı bir yapıya sahip olma beklentisi tasarımda yönlendirici oldu.

Esas olarak yapının bir fabrika binası olması pek çok standardın ve proses gerekliliklerinin uygulanmasını şart koşuyor. Hatta forma da esneklik kazandırmak pek mümkün olamıyor.Yönetim ve sosyal alanlar mimarinin fark yaratabilecek fırsatlarını verebiliyor. Giriş bölümü Feng shui ilkelerinde sert köşeleri kıracak ve yapının mimari ilgisini üzerine toplayacak şekilde yumuşak hatlarda tasarlanarak su ögesinin içine yerleştirildi. Bodrum katı açığa çıkartmak adına oluşturulan köprü, su kas katları ve amfitiyatro alanıyla sınırları çizilen bahçeyle çalışanlar için sosyal alanlar oluşturuldu.

Yapının yüksek prestij algısı oluşturma talebi, misafirlerin üretim alanındaki hareketlilikten uzaklaştırılması prensibini oluşturdu. Bunu sağlamak amacıyla misafir araçlarının park alanını örten giriş kanopisi kullanıldı. Gelen misafirlerin adının yazıldığı elektronik karşılama bordu giriş kapısının üzerinde yerleştirilerek uzun bir yürüme yolu ile binaya yönlendirildi. Bu esnada misafir; peyzaj, su ve mimari ögelerle her adımda oluşan sürpriz etkilere hazırlandı.

Yapı girişi ferah, heykelsi duruşuyla sanat koleksiyoneri olan firmanın eserlerini sergileyebilmesine olanak verebilecek şekilde tasarlandı. Derin perspektifli manzarayı, bahçeyi ve su oyunlarını işaret eden galeri boşluğuna yerleştirilen kırmızı merdiven heykelsi duruşuyla tüm katlarda kendini seyrettiriyor.

Üreticisi oldukları paslanmaz çelik malzeme iç ve dış mekanlarda detayları zenginleştiriyor.

Üretim tarafındaki uzun cephede konumlanan viyadük rampa fikriyle bodrum kat olarak tasarlanan üretim katı, istinat duvarları yapımından ve devasa dolgulardan tamamen kurtarıldı. Binadan uzaklaştırılarak yerleştirilen viyadük sayesinde bodrum kat; üretim ve bakımı kolay, tüm cephesi açığa çıkan, ışık alabilen kullanışlı bir çözüme dönüştü. Viyadük altında da kata özel sosyal alan ve açık depolama alanları elde edilebildi.

Planlamada, yapı kullanıcısı olan mavi ve beyaz yakalı çalışanların birbirleriyle, üretim ve ofis alanlarıyla işlevsel ilişkisinin olabilecek en pratik şekilde kurulması ön planda tutuldu. Çalışan girişleri, soyunma, laboratuvar, eğitim alanları, operasyon yöneticileri ve teknik ofis çalışanlarının mekanları üretim ve sevkiyat alanlarıyla en uygun mesafelere ve katlara yerleştirilerek görsel olarak da birbirlerini görebilecekleri şekilde konumlandırıldı. Araç manevra, tartım alanlarının ölçüleri, prosese göre yerleştirilen kapılar, yatay ve düşey taşıma yapan elemanlar ile operasyonu hızlandıran vinç yerleşimleri verimliliği ve üretim hızını etkileyecek şekilde detaylandırıldı. 

Yemekhane alanı, bahçe ile komşu, sosyal kullanıma uygun olacak yere yerleştirildi. Açık hava sunumuna uygun tasarlanan amfitiyatro basamakları, gölge imkânı veren yarı açık alanlar ve serinletici ve dinlendirici su oyunları şirket bağlarını güçlendiren sosyalleşme alanlarını oluşturuyor.Bir fabrika yapısı olarak emsalleriyle kıyaslandığında bulunduğu coğrafyada varlığını hissettiren, akılda kalıcı, prestijli, merak uyandıran, çalışma isteği veren bir varoluşa sahip olması amaçlandı.

Bodrum katının her iki yönde açığa çıkan cephesinin kazandırdığı sosyal alanlar, açık alanların kullanımı, bol ışık alan cephe yorumları ve ferah iç mekân çözümleri, atık ve tehlikeli operasyonların iş güvenliğini artırıcı çözümleri, engelli dostu yapısıyla yapı farklılaşıyor.Tasarımdan öncelikli beklenti; firmanın sahip olduğu gücün, vizyonun, uzmanlığın, kaliteye verilen önemin, çalışan mutluluğuna değer verildiğinin hissedildiği nitelikli bir yaşam alanına ulaşılmasıydı.

Çalışanlara benzersiz bir çalışma ortamı sunulmasıyla mutlu, yüksek motivasyonlu, verimli çalışılan, aidiyet duygusunun güçlü olduğu bir ekip sahibi olmak vizyonun en öncelikli hedefiydi.Finalde gelinen noktada hızla amaçlanan çalışan kalitesine ulaşılmasına tasarımın yaptığı katkıyı görmek sevindirici oldu.

Firma, anavatanından hayli uzakta gerçekleştirdiği bu yatırımda hedef pazara, müşterilere, çalışan ve çevreye vermek istediği mesajların olumlu geri dönüşlerini beklenenden hızlı alabilmekten heyecan duyuyor. Yatırımın sektöre ilham verici bir örnek olduğu düşünülmekte.

Enerji verimliliğine, yalıtıma verilen önem, proses ısılarının geri kazanımı, proses atıklarının geri dönüştürülebilmesi, gün ışığından faydalanılması, yağmur sularının ve gri suların geri kazanımı sürdürülebilirliği temin ediyor.

Ofis alanlarında gün ışığından faydalanma, ısı ve ses kalitesi sağlanabilmesi adına yüksek nitelikli cam tercihleri, mesh gölgelemeler konfor ve enerji tasarrufları sağlamakta. Açık alanlarda kullanılan su ögesi yaz sıcaklarında oluşturduğu mikro iklimle serinletici bir ortam sağlamak için kullanıldı.

Deprem Sigortası Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Aytekin Çelik, deprem sigortalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Taşınmazların tamamının zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını söyleyen Çelik, kapsam dışındaki binalar için de isteğe bağlı olarak deprem sigortasının yaptırılabileceğini belirtti. Sözleşme yapılırken bina durumunun DASK’a doğru bir şekilde beyan edilmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, binada mevzuata aykırı değişiklik yapılması halinde DASK’ın sözleşmeyi feshedebileceğini vurguladı. 25.11.2022 tarihinden sonra meydana gelen depremlerde DASK tarafından sigortalıya azami olarak 640 bin TL ödendiğini söyleyen Çelik ‘Sigorta edilen taşınmazın değerinin bu miktardan daha fazla olması halinde, fazlaya ilişkin kısmın zorunlu olmayan deprem sigortasıyla teminat altına alınabilmesi mümkündür’ dedi.

KTO Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Aytekin Çelik, yaptığı açıklamada ‘634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binalar içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler zorunlu deprem sigortası kapsamına girer. Söz konusu zorunluluk bir defalık sözleşme yapılmasına ilişkin olmayıp sözleşmenin her yıl zorunlu olarak yenilenmesi gerekmektedir’ dedi.

Taşınmazların tamamının zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını belirten Çelik ‘Kamu Konutları Kanunu’na tâbi olan veya kamu hizmet binası olarak kullanılan binalar ve bağımsız bölümler, tamamı ticari veya sınai amaçla kullanılan binalar, köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binalar teminat kapsamı dışındadır. Ayrıca ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen, taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde tadil edildiği veya zayıflatıldığı tespit edilen, projesi bulunmayan ve mühendislik hizmeti görmemiş binalar, yetkili kamu kurumları tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ile mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar zorunlu deprem sigortasının kapsamı dışında kalmaktadır’dedi.

BİNADA MEVZUATA AYKIRI DEĞİŞİKLİK OLURSA DASK SÖZLEŞMEYİ FESHEDER!

Bazı binalar zorunlu deprem sigortasının kapsamı dışında bırakıldığından sigorta sözleşmesi yapılırken binanın durumunun DASK’a doğru bir şekilde beyan edilmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, aksi halde DASK tarafından sigorta tazminatının ödenmemesinin veya sigorta tazminatında indirim yapılmasının gündeme gelebileceğini ve sigorta sözleşmesi süresi içerisinde binada mevzuata aykırı değişiklik yapıldığının öğrenilmesi halinde DASK’ın sözleşmeyi feshedebileceğini belirtti.

Depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarların zorunlu deprem sigortası kapsamına girdiğini söyleyen Çelik ‘Enkaz kaldırma masrafları, kâr kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgâh ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar teminat kapsamı içerisine girmemektedir. Aynı şekilde sigortaya konu olan taşınmazda yer alan her türlü taşınır mal, eşya ve benzerlerine ilişkin zararlar da teminat kapsamı içerisinde yer almamaktadır. Zorunlu deprem sigortası depremin neden olduğu maddi zararlara ilişkindir. Bu sebeple ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar teminat kapsamı dışında kalmaktadır. Aynı şekilde manevi zararların da DASK’tan talep edilebilmesi mümkün değildir. Depreme bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlar da teminat kapsamı dışındadır.’dedi.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI ANCAK BELİRLİ BİR MİKTARA KADAR TEMİNAT SAĞLAMAKTADIR!

Zorunlu deprem sigortası ile sigorta poliçesinde gösterilen sigorta bedeline kadar bir teminat sağlandığını belirten Çelik ‘Depremzedenin uğradığı zarar daha fazla olsa bile DASK tarafından ancak sigorta poliçesinde belirtilen sigorta bedeline kadar sigorta tazminatı ödenebilir. Sigorta bedeli Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı’nda belirlenen metrekare bedeline göre belirlenir. Söz konusu metrekare bedelleri 25.11.2022 tarihinde %100 oranında artırılmıştır.  Dolayısıyla bu tarihinden sonra meydana gelen depremlerde ödenecek olan azami miktar (sigorta bedeli) 640.000TL’dir. Söz konusu değişiklik 25.11.2022 tarihinde yapılmasına rağmen yeni teminat miktarları 01.01.2022 tarihinden sonra yapılan diğer deprem sigortalarına da uygulanacaktır. Sigorta edilen taşınmazın değerinin bu miktardan daha fazla olması halinde, fazlaya ilişkin kısmın zorunlu olmayan deprem sigortasıyla teminat altına alınabilmesi mümkündür. Örneğin evin değerinin 1.000.000TL olması halinde DASK tarafından en fazla 640.000TL teminat sağlanacağından 360.000TL’lik kısım için isteğe bağlı deprem sigortası yapılabilir. Deprem sonucunda meydana gelen kısmi hasarlarda da DASK tarafından sadece zarar miktarı kadar bir ödeme yapılır. 

DASK İLE UYUŞMAZLIK YAŞANMASI HALİNDE DAVA AÇILABİLCEĞİ GİBİ SİGORTA TAHKİM KOMİSYONUNA DA BAŞVURULABİLİR

Sigorta tazminat miktarının belirlenmesinden itibaren en geç bir ay içerisinde DASK tarafından sigorta tazminatının hak sahibine ödemesi gerekir. Ayrıca deprem sonrasında sigortalılara avans ödemesi yapılması mümkündür. DASK ile sigorta tazminatının ödenmesi vb. konularda bir uyuşmazlık ortaya çıkarsa sigorta ettiren kişi bu konuda mahkemelere dava açabileceği gibi Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurabilir. DASK, sigorta tahkimine üyedir’ dedi.

Özel Yaşam Alanlarının Özel Rengi: Cubo Badem

Cubo 2022 iç cephe kartelasında yer alan Badem Rengi, toprağı, verimliliği, bağlılığı ve güveni temsil ediyor. Etkisi oldukça kuvvetli, tatlı bir kızıl kahve tonunda olan Badem rengi ile doğanın huzurunu yaşam alanlarınıza taşıyabilirsiniz.

Türkiye’nin boya sektöründeki önemli oyuncularından Cubo’nun, bademden esinlenerek renk kartelasına kattığı ve dekorasyona farklı bir tarz kazandıracak Badem rengi sadakatin, konforun ve güvenin rengi. 

Tatlı bir kızıl kahveyi adresleyen Badem rengi ile kendinize özel alanlar tasarlayabilirsiniz. Dilerseniz açık renkteki bir duvarın üzerine uygulayacağınız geometrik formlarla yaşam alanlarınıza daha modern bir hava katabilirsiniz. Farklı renklerle kombinleyerek sınırsız mekanlar yaratabilirsiniz.

Ezberlerin dışındaki Badem rengini tercih edeceğiniz alan ister yatak odanız, ister oturma odanız, ister sıcak bir karşılama için antreniz ya da koridorlarınız olsun mekana bambaşka bir boyut kazandırabilirsiniz.

Renk literatüründe insan üzerinde güvenli, doğal ve tutarlı bir etki yaratan kahve tonları, mekanda tercih edildiğinde iddialı ve zengin bir duruş da sergiler. İnsan psikolojisi üzerindeki olumlu etkileri olan kızıl kahve tonları, mutluluk verir, canlı hissettirir, hayal gücünüzün gelişimine yardımcı olur.

Cubo’nun renk kartelasından tercih edeceğiniz iç cephe rengi Badem’i, ipek mat, soft mat, mat görünümlü, su bazlı ve silinebilir özellikteki tüm ürün gruplarında hazır olarak bulabilirsiniz. 

BAB Architects’ten Anadolu Ajansı Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katlarına Yeni Tasarım

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları, İstanbul merkezli mimarlık ve iç mimarlık ofisi BAB Architects tarafından açık planlı, işlevsel ve yenilikçi bir anlayışla yeniden kurgulandı. 

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları, BAB Architects tarafından “açık ofis konsepti” ile yeniden tasarlandı. Bir aylık tasarım ve altı aylık uygulama periyodunda tamamlanan ve toplam 4000 metrekare alana sahip ofis katları; açık ofis çalışma alanları, ortak dinlenme köşeleri, toplantı odaları ve yönetim birimlerinden oluşuyor. Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları’nın teknik ve mimari konuları bütüncül bir şekilde ele alınmış, tüm elektrik- mekanik altyapıları, aydınlatma senaryosu ve akustik ihtiyacı tasarımla entegre biçimde, bir arada çalışılmış. Böylece proje, en kısa sürede sorunsuz bir şekilde tamamlanabilmiş.

Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş liderliğindeki BAB Architects, açık planlı ofis konsepti, ofis içerisindeki mesleki üretiminyaşayan bir form olduğu, içinde bulunduğu çevreye göre şekil aldığı, sürekli olarak geliştiği, değiştiği ve kolektif çalışmanın amaçlandığı fikir zenginliğinden beslendiği bir tasarım formülü üzerinden kurgulanmış. Bu bağlamda, genç ruha sahip, dinamik, enerjik, renkli bir çevre yakalamak ve ekip çalışmasını destekleyen, transparan, çok amaçlı bir çalışma ortamı yaratmak amaçlanmış. Mekanın duvarlarla mümkün olduğunca az bölüntülendiği ferah ve aydınlık bir çalışma ortamının kurgulandığı ofis katlarında kaldırılan sabit duvarların yerine, mekansal ayrımlar, ihtiyaca göre birbirine dönüştürülebilir işlevlere imkan sunan katlanır seperatörler, taşınabilir mobilya bölücülerle gerçekleştirilmiş. Öznel çalışma gerektiren durumlar ve kısa süreli özel görüşmeler için “booth” adı verilen çalışma kabinlerikullanılmış. Uzun süreli özel görüşmeler için planlanan konferans odaları ve idari odalarda ise gerekli mahremiyet BAB Architectsmimarları tarafından tasarlanan alçıpan ve bölme duvarlar ile korunmuş.

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları’nın her biri, birbirinden farklı ancak uyumlu renk konseptine sahip. Canlı renklerin hakim olduğu bu mekanda renk senaryosu; mobilyalar, aydınlatma elemanları, döşeme ve duvar kaplamaları gibi temel öğelerde kendini göstermiş. BAB Architects’in katlardaki galeri boşluğunu çevreleyerek gölgelik amacıyla kullandığı çok renkli, hareketli zincir separatör bunun en dikkat çekici örneklerinden biri. Renkler, aynı zamanda çalışma ve dinlenme alanları, yönetim birimleri gibi farklı işlevlere sahip bölümleri birbirinden ayırmak için de kullanılmış.

Ofislerin malzeme seçimlerinde şeffaf ve geçirgen ürünler tercih edilmiş. Tavanda delikli mesh paneller kullanılırken sabit mobilyalarda ve bölücülerde cam yüzeylere sıklıkla yer verilmiş. Tavandaki mesh paneller, mekanda mevcut düşük kat yüksekliğinin algısını da kaybettirerek kat yüksekliğinin olduğundan daha fazla hissedilmesini sağlamış. 

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları bünyesinde rekreatif faaliyetlere imkan veren çeşitli sosyal alanları da bulunduran bir konsept anlayışına sahip. BAB Architects Kurucuları Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş’in “Açık ofiste dolaşırken sirkülasyon alanlarının bir köşesinde bir yazı panosu etrafında kurgulanmış ufak toplantı ve toplanma alanları kurguladık. Bu açık toplantı alanları insanları anlık gelişen bir çözüm ihtiyacı karşısında bile hızlıca beyin fırtınası yapmaya teşvik eden, bir görüşü sıcağı sıcağına tüm katılımcılarla objektif şekilde ele alabileceğiniz yani üretkenliğe de doğrudan hizmet eden faydalı çalışma alanlarıdır” sözleriyle tariflediği sosyal alanlar eski nesil ofislerin aksine kullanıcıyı ara sıra oturduğu masadan kaldırmayı, saplandığı iş döngüsünden bilerek koparmayı, kısa bir molanın ardından çalışanın üzerinde çalıştığı konuya dışarıdan ve daha sağlıklı bakabilmesini hedefliyor. 

Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş’e göre  “Çalışanların bu eğlenceli sosyal alanlarda kurdukları temas birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlıyor ve böylece ofisler insanların empati yetisini pekiştirdiğinden, karşılıklı anlayışın ve yardımlaşmanın olduğu, herkesin bir arada çalışmanın bireysel sorumluluğunu üstlendiği medeni ve kaliteli bir ortama kendiliğinden dönüşüyor.”

BAB Architects tarafından bu bakış açısıyla ele alınan Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları planlama ve tasarım kurgusuyla mimarinin insan psikolojisi üzerindeki pozitif etkilerinin çalışma ortamlarındaki verimliliği de doğrudan etkileyebileceğinin nitelikli bir örneği olarak ayrışıyor. 

Bakan Kurum: ”11 İlde İnşaat Malzeme Fiyatları Sabitlendi”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesi ilan edilen 11 ilde inşaat malzeme fiyatlarının sabitlendiğini duyurdu.

Bakan Kurum, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da aralarında bulunduğu iş dünyası ve çok sayıda inşaat malzemesi üreticisiyle bir araya geldi.

İş dünyası temsilcileriyle bir araya gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde inşa edilecek kalıcı konutlara ilişkin süreci, üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile birlikte yürütmek zorunda olduklarını belirtti. İş dünyası temsilcilerinin dinlendiği, üretimin artırılmasına ilişkin istişarelerde bulunulan toplantıda, inşaat malzemesi üreticileri, depremlerden etkilenen 11 ilde fiyatları sabitlediklerini açıkladı.

‘Türkiye için elini taşın altına koyma zamanı’ diyen Bakan Kurum, süreç hakkında bilgi verdi. Bakan Kurum, toplantıda şu ifadelere dikkat çekti:

“Üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile hep birlikte bu süreci yürütmek zorundayız. Devletin gücünü bugün vatandaşa gösterme, her türlü imkânı vatandaşa verme günü. Bunu da hep birlikte yapmak zorundayız. Bunu yapacak güce ve kudrete sahibiz. El birliği içerisinde bu süreci yöneteceğiz. Bu süreci doğru yönetmek zorundayız. Biz pandemi sürecinde kimsenin çalışmadığı bir dönemde afet konutunu da yaptık, sosyal konutumuzu da yaptık, kamu yatırımlarını da yaptık. Milletin evden çıkmadığı süreçte biz sokaktaydık. Maskeyle gittik şantiyede çalıştık. Tüm dünya tedariki durmuştu. Yarın hepsi düzene girer, aslolan olanı orada takip etmek, birlikte yönetmek. Bunu da inşallah yöneteceğiz.”

Zemin Kaplama Sektöründe Yeniliğin Adı: ‘EPOXIN’

2019 yılından bu yana, zemin kaplama alanında başarılı projelere imza atan EPOXIN, 10 yılı aşkın süredir hizmet deneyimi bulunan, Türkiye’nin ve Dünya’nın önde gelen firmalarına hizmet veren SİHİRLİ BOYALAR firmasının, tescilli markası olarak öne çıkıyor.

Merkezi İstanbul’da olan EPOXIN, kalite standartlarından ödün vermeden, müşteri memnuniyetini kendine ilke edinerek, sadece doğa dostu ürünleri bünyesine katarak, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor.

Zemin Kaplamanın En Avantajlısı: R40

Zemin kaplama alanında ismini sıklıkla duyduğumuz EPOXIN, R40 isimli ürünüyle son zamanlarda çok ses getiriyor. Mineral esaslı, Lityum silkat özelliğine sahip olan ürün, yüzeye penetre olup, elektrostatik geçirimsizlik sağlayan bir malzemedir.

UV ışınlarına, çizilmelere, kabuklaşmalara karşı yüksek dayanım sağlayan, Epoksi’ye göre ciddi maliyet avantajı sunan R40, zemin yüzeylerine epoksi uygulama yaptırmak isteyen müşterilerin tek tercihi olma yönünde hızla ilerliyor. R40 uygulamasının uzun ömürlü olması için mutlaka EPOXIN’in uzman ekipleri tarafından uygulanmış olması gerekir.

EPOXIN markasının, en yeni ürünü R40’ın Epoksi ile karşılaştırma tablosu şu şekilde;

Türkiye’nin herhangi bir yerinde, ister yeni proje, isterse eskimiş onarım gerektiren yüzeyler için hizmet verilmektedir. Fabrikaların, Lojistik merkezlerin, Otoparkların, Depo’ların zemin uygulamalarının vazgeçilmezi olmayı hedefleyen EPOXIN, R40 ürünü ile çok ses getireceğe benziyor.

Firmanın uzun vadeli hedefleri arasında ise, EPOXIN NANO TEKNOLOJIK ürünlerin ihracat pazarını genişletmek de yer alıyor.

EPOXIN markasının, R40 zemin kaplama ürünü hakkında daha detaylı bilgi almak için www.epoxin.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

İzocam Genel Direktörü Murat Savcı: ”Isı ve Su Yalıtımı, Binaların Depreme Mukavemetini Büyük Oranda Koruyor”

Enerji tasarrufu için vazgeçilmez olan yalıtım uygulamaları, binaların depreme dayanıklılıklarını korumak gibi önemli bir görevi daha üstleniyor! 1–7 Mart Deprem Haftası’nda, tüm Türkiye’ye “Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!” çağrısında bulunan İzocam, binalarımızın depremlere karşı mukavemetinin güçlü olması için gerekli olan ısı ve su yalıtımı uygulamalarına dikkat çekiyor. 

Ülke olarak 6 Şubat sabahı deprem gerçeğiyle en acı şekilde tekrar yüzleştik. Art arda meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen yıkıcı depremlerle son yüzyılın en büyük felaketini yaşadık. Bu deprem bizlere, binalarımızı gerek planlamaları gerekse tüm yapı elemanlarıyla birlikte eksiksiz ve güçlü bir şekilde inşa etmemizin önemini bir kez daha hatırlattı. Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam, ülkemizde her yıl 1–7 Mart tarihleri arasında düzenlenen Deprem Haftası’nda binalarımızın depremlere karşı mukavemetinin güçlü olması için gerekli olan ısı ve su yalıtımı uygulamalarının önemine dikkat çekerek, tüm Türkiye’ye “Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!” çağrısında bulundu.

Enerji tasarrufu için vazgeçilmez olan yalıtım uygulamalarının, aynı zamanda binaların depreme dayanıklılıklarını korumak gibi önemli bir görevi daha üstlendiğini vurgulayan İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “Binalarda uygulanan radye temel, tünel kalıp taşıyıcı sistem, yüksek beton dayanımı gibi teknik çözümler kadar, kritik noktalarda kullanılan yalıtım ürünleri de binaların depremlerde ayakta durması için gereken öncelikli unsurlar arasında yer alıyor. Binaların dayanımının uzun yıllar ilk günkü gibi korunması için binaları dış etkenlere karşı korumamız gerekiyor. Dolayısıyla binalarımızın depreme dayanıklı olması amacıyla almamız gereken önlemlerden biri, doğru şekilde hesaplanan ve nitelikli malzeme ve işçilikle uygulanan ısı ve su yalıtımı…

Doğru ve nitelikli yapılan ısı yalıtımı uygulamaları, ısıl farklar karşısında duvarlarda yoğuşma olmasını, dolayısıyla duvarlar içinde rutubet oluşmasını engelliyor. Rutubet gözle görülmeyen, bununla birlikte hem hane halkının sağlığına hem de binanın taşıyıcı sistemine zarar veren bir oluşum. Binanın taşıyıcı sisteminde oluşan ve gözle görülmeyen hasarlar, yer sarsıntılarında binanın mukavemetini sağlayamamasına sebep olabiliyor.

Ayrıca, özellikle toprak altında suyun bulunduğu bölgelerdeki su yalıtımı doğru yapılmayan binalarda temellerden tüm taşıyıcı sisteme kılcal yollarla ilerleyen su, kolon ve kirişlerin içindeki donatı yani demir iskeleti korozyona uğratıyor. Bu olumsuz durum binanın depreme karşı mukavemetinin büyük oranda düşmesi ile sonuçlanıyor. Bu kaygı verici tablo, meydana gelecek depremlerde binanın güvenliğinin yok olması anlamına geliyor. Bu nedenle ısı yalıtımı gibi su yalıtımı yaptırmak da tüm binalar için hayati önem taşıyor.

Dolayısıyla hem ülkemizin ekonomik anlamda kalkınması hem de binalarımızda enerji tasarrufu sağlayabilmemiz için elzem olan yalıtım uygulamalarının, binalarımızın depreme dayanıklılığında da kritik bir role sahip olduğunu unutmamamız gerekiyor” diye konuştu.

“Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!”

Bilimsel araştırmalar ve tarihi veriler Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini ortaya koyarken, bizlerin de bu gerçeği ömürlerimiz boyunca pek çok kez deneyimlediğimizi ifade eden İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“En son 6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş olan ve toplamda 11 şehrimizi yıkıma uğratan depremlerle ilgili uzmanların uyarılarını daha önce pek çok kez işittik. Nihayetinde aynı bölgede 9 saat arayla meydana gelen 2 büyük deprem ve artçıları sebebiyle 30 bin bina enkaza dönerken 300 binin üzerinde konut kullanılamaz hale geldi. 

Uzmanlar, gelecekte de Marmara Denizi’nin yanı sıra Erzincan ve Bingöl’ün yer aldığı Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu ve Varto Fay Zonları’nın kesiştiği alanın ve son depremde yara alan Hatay ve Adana’nın yer aldığı bölgenin, deprem riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Dolayısıyla ülkece başlattığımız seferberlikle yıkıma uğrayan illerimizde yaralarımızı sararken, bir yandan da ‘Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!’ diyerek tüm bu bilimsel verilere uygun şekilde, depreme dayanıklı binalar inşa etmemiz gerekiyor. Aynı şekilde deprem riski taşıyan illerimizde de yıkıma uğramamak adına bir an önce bölgelerdeki riskleri analiz ederek gerekli önlemleri almamız büyük önem taşıyor.

Bilindiği üzere ülkemizde 80 yıldır deprem şartnamesi uygulanıyor ve 1999 Gölcük Depremi sonrasında yenilenen Deprem Yönetmeliği, gerekli görülen hallerde güncellenmeye devam ediyor. Binaların deprem dayanımının arttılması için; başta Deprem Yönetmeliği olmak üzere yürürlükteki tüm ilgili kanun ve yönetmeliklere göre projelendirilmeleri, yerinde zemin etütlerinin gerçekleştirilmesi ve bu projeler doğrultusunda yapım tekniklerine uygun olarak inşa edilmeleri gerekiyor.” 

‘’Depremde Lojistik ve Koordinasyon Önem Taşıyor’’

Euroasian Cargo Solutions Türkiye Ülke Müdürü Ali Evren Özsoy, “Felaket durumlarına müdahale eden kurumun, kamu ve özel sektörün bölgelerdeki imkanlarına dair bilgilere hâkim olması ve bunlardan maksimum seviyede yararlanılması büyük fayda sağlar” dedi.

Euroasian Cargo Solutions İtalya Milano merkezli bir firma. Lojistik ve taşımacılık sektörünün önde gelen isimlerinden biri olan Ali Evren Özsoy, Mart 2022’den bu yana Euroasian Cargo Solutions şirketinin Türkiye ülke müdürü olarak görev yapıyor.

Şirket aynı zamanda Etihad’ın Türkiye’deki kargo hizmetlerinin satış ve pazarlama hizmetini üstlenmiş durumda. Özsoy büyük bir yıkıma neden olan depremin kapsamlı bir lojistik planlama ve koordinasyonun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirterek deprem sonrası lojistik süreçlerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Planlar hayata geçmeli”

“Hem ulusal hem de uluslararası yardımlar bölgeye gönderilmeye devam ediyor. Ancak bu yardımları taşıma modlarından birini kullanarak bölgeye aktarmak işin kuşkusuz önemli.

Gelen malzemenin lojistiği için tüm süreçlere dair planların en doğru şekilde hazırlanması da sürecin ikinci önemli halkası. Bu planlar; malzemenin envanterinin çıkarılmasıyla başlayan, ihtiva ettiği ürünlere göre ilk varış noktasında elleçlenip uygun alanlarda depolanmasından, uygun bir yöntemle felaketzedeye teslimatını içeren detaylı süreçlerden oluşur.

Ancak ve ancak bu planların etkin bir şekilde hayat geçirilmesi sonucunda yardım malzemeleri zamanında ve minimum zaiyatla gereken yerlere ulaştırabilir. Felaket durumlarına müdahale eden kurumun kamu ve özel sektörün bölgelerdeki imkanlarına dair bilgilere hakim olması, ve bunlardan maksimum seviyede yararlanılması vatandaşlarımızın mağduriyetlerini gidermek için büyük fayda sağlayacaktır.”

“Gönüllü ekipler kurdu”

Birçok büyük lojistik şirketinin kendi içlerinde gönüllü felaket müdahale ekipleri kurduğunu belirten Özsoy, “Bu ekipler içinde özellikle havalimanlarında hizmet verebilecek yer hizmetleri eğitimi almış personel bulunmaktadır. Bu çok önemli bir inisiyatiftir. Bildiğiniz gibi bu tür felaketlerde bölgeye birçok yardım malzemesi kargo uçaklarıyla gelmektedir. Bu uçaklar bölgeye vardığında boşaltılması ve boşaltılan malzemelerin uygun bir şekilde elleçlenerek, depolanması gerekmektedir. Bütün sürecin kamu kaynaklarından sağlanması yerine özel sektörün sahip olduğu bu imkanların acil müdahale planları içine dahil edilmesi şarttır” dedi.

“Türkiye lojistikte başarılı”

 “Türkiye’yi lojistik ve kargo sektörü açısından bu coğrafyada nerde görüyorsunuz” şeklindeki sorumuza Ali Evren Özsoy şu yanıtı verdi; “Türkiye’nin lojistik ve kargo sektöründe genel anlamda başarılı çizgiye sahip olduğunu düşünüyorum.Rusya-Ukrayna krizi ülkemizin lojistik alanındaki operasyonel gücünün bu coğrafyada ne kadar etkili bir güç olduğunu tekrar ortaya çıkarmıştır. İstanbul Havalimanı bu konuda en iyi örneklerden birisidir.”

“Yardımları ulaştırmada göreve hazırız”

Ali Evren Özsoy, Etihad Havayolları’nın Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bayrak taşıyıcısı konumunda olan büyük bir havayolu şirketi olduğunu söyledi. Özsoy şöyle devam etti: “Bu sebeple BAE devletinin Türkiye’deki depremzedelere göndereceği yardımların ulaştırılmasında gereken desteği ilerleyen süreçte de vermeye devam edecektir. Ayrıca bize verilen bilgiye göre; Etihad çalışanları kendi içinde deprem bölgesinde etkilenen vatandaşlar için bir bağış kampanyası başlatmıştır. İlerleyen dönemde ortaya çıkacak ihtiyaçlar konusunda da imkanlarımız dahilinde destek vermeyi planlıyoruz.”

Etihad uçuş sayısını 7 güne çıkardı

Ali Evren Özsoy hem Euroasian Cargo Solutions hakkında hem de Etihad’ın kargo hizmetleriyle ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Euroasian Cargo Solutions lojistik sektöründe hava, kara, deniz ve antrepoculuk gibi birçok alanda iş ortaklarımıza hizmet sunmaktadır. EtihadCargo bizim hizmeti devir aldığımız tarihten itibaren haftalık uçuş sayısını 3 günden 7 güne, uçak tipini de dar gövdeden ağırlıklı olarak geniş gövdeye çıkardı. Bu doğrultuda günlük kargo taşıma kapasitemiz ortalama 15 tona ulaştı.”

Kaynak: Dünya

”Riskli Yapılar Deprem Gerçeğine Karşı En Büyük Tehdit”

Ülkemizde deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında anılan Deprem Haftası özelinde, inşaat sektörünün güçlü oyuncularından biri olan Siltaş Yapı kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti. Riskli ve güvensiz binaların ivedilikle yenilenmesi gerektiğine vurgu yapan Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir, deprem gerçeğine karşı güvenle yaşamanın tek yolunun yapıların güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti.

Deprem kuşağında bulunan Türkiye’deki binaların birçoğu halen riskli ve güvensiz durumda ve büyük kısmı 2000 yılından önce inşa edilen bu yapıların acilen yenilenmesi gerekiyor. 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir, ülkemiz açısından yapıların güvenliğini sağlamanın kritik önemine vurgu yaptı. 

“Kentsel dönüşüm bir ihtiyaç değil, zorunluluk”

Ülkemizde 2000 yılından önce inşa edilmiş binaların çoğunun riskli bina sınıfına girdiğini hatırlatan Murat Özdemir, “Depremi önlemek mümkün olmasa da vereceği zararları en aza indirebiliriz. Bu noktada deprem tehdidine karşı en önemli çözümün kentsel dönüşüm olduğunu tekrar vurgulamak isteriz. Kentsel dönüşüm bir ihtiyaçtan öte deprem kuşağında olan ülkemiz için bir zorunluluk. Olası bir deprem anında can ve mal güvenliğini sağlamak için binaların depreme karşı güvenli durumda bulunması hayati önem taşıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan bilgilere göre 2035 yılına kadar kentsel dönüşüme girmemiş tek yapı bırakılmaması hedefleniyor. 3 milyon 200 bin konutun yenilendiği, 81 ilde 922 ilçede, 250 bin konutun dönüşümünün sürdüğü belirtiliyor. Ülkemizde kentsel dönüşüm devam etse de birçok bölgede bu sürecin ivedilikle hızlandırılması gerekiyor. Bu noktada yapı denetimlerinin de sıklaştırılması şart. Kentsel dönüşüm için biz sektör oyuncularına da yeni konut üretiminde önemli görevler düşüyor” dedi.

Riskli binaları anlamak mümkün

Bir binanın riskli sınıfta olup olmadığını anlamanın mümkün olduğunu belirten Özdemir, “Deprem gerçeğine karşı gerekli bilincin oluşması gerekiyor. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’a göre riskli yapı; ekonomik ömrünü tamamlayarak teknik verilerle yıkılma ve ağır hasar görme riski tespit edilmiş olan yapılar olarak belirtiliyor. Buna göre özellikle 2000 yılından önce yapılmış binaların büyük kısmı riskli bina sınıfına giriyor. Yapımında hazır beton kullanılmaması, bodrum katında rutubet olması, kolon ve kirişlerde paslanmalar ve çatlaklar bulunması, bodrum katlarında su izolasyonu olmaması, tadilatlar nedeniyle taşıyıcı kolon ve kirişlerin kesilmesi bir binanın riskli yapı olduğuna işaret ediyor” şeklinde konuştu.

Elektrik ve Enerji Sektörü İlk Kez IEEE PES GT&D ile İstanbul’da Buluşuyor

Kuzey Amerika’da yaklaşık 50 yıldır “Elektrik Şebekeleri ve Enerji” etkinliği kapsamında düzenlenen IEEE PES GT&D Uluslararası Kongre ve Fuarı ilk kez İstanbul’da gerçekleşiyor.  İstanbul’da, İstanbul Kongre Merkezi’nde 22-25 Mayıs 2023 tarihlerinde, sektöre yön verecek olan 2023 IEEE PES GT&D Uluslararası Kongre ve Fuarı, elektrik ve enerji sektörü üreticilerini bir araya getirecek. 

Misyonu “İnsanlığın yararı için teknolojik gelişmeleri ve mükemmeliyeti desteklemek” olan IEEE (Amerikan Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü) mühendislik ve teknoloji alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri; 160’tan fazla ülkede yaklaşık 500 bin üyesiyle yılda 2 binden fazla etkinliğe imza atıyor. 22-25 Mayıs 2023 tarihlerinde gerçekleşecek fuar uluslararası düzeyde akademisyenleri, araştırmacıları, endüstriyel uzmanları ve teknoloji liderlerini ağırlayacak. Fuara elektrik, enerji ve çevre, bilişim ve finans gibi çeşitli alanlarında sektörün önde gelen şirketleri katılacak. Kanada’dan Hindistan’a kadar dünyanın birçok yerinden sektör temsilcilerinin yer alacağı fuara T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı düzeyinde de katılım olacak.  

Yeni teknolojiler tanıtılacak

Üç gün sürecek 2023 IEEE PES GT&D Uluslararası Konferans ve Fuar Etkinliği’nde elektrik ve enerji sanayi ile birlikte elektrik şebekelerinin problemlerinin çözümlerine yönelik paneller düzenlenecek, geleceğin elektrik şebekeleri, enerji sistemleri ve çevre ile ilgili teknolojilere yönelik çeşitli bilimsel ve teknolojik oturumlar yapılacak. Konferans boyunca; elektrik şebekeleri, enerji ve bilişim alanında yeni teknolojilerin tanıtılmasının yanısıra gelişmiş teknolojik ürünler de sergilenecek. 

Organizasyonda ele alınacak konu başlıklarından bazıları ise şöyle; 

• Enerji, Çevre ve Karbonsuzlaştırma 
• İklim değişikliği ve Elektrik Üretim Üzerine Etkileri 
• Yeşil Enerji Dönüşüm Sistemleri 
• Elektrik Santrallerinin İzlenmesi, Korunması, Kontrolü ve Otomasyonu 
• Nükleer Güç Üretiminin Geleceği
• İklim Değişikliğinin Dağıtım ve İletime Etkisi

Etkinlik, Türkiye’ye ekonomi ve turizm alanlarında faydalar sağlayacağı gibi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tartışılacağı bir akademik ve endüstriyel platform oluşturacak. Böylece uluslararası üniversiteler ve küresel sanayi ile Türkiye’deki üniversiteler ve Türkiye’deki üst düzey sanayi de bu sürecin bir parçası olabilecek.

IEEE PES Türkiye Topluluğu tarafından organize edilen fuarın başkanlığını Prof. Dr. Ömer Usta üstleniyor. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin teknik sponsorluğunda gerçekleşecek etkinliğin ev sahipliğini ise EnerjiSA ve EAE Elektrik yapıyor. Etkinliğe IEEE Dünya Başkanı seçilen Prof. Saifur Rahman da katılacak. 

Yeşil Kentler için buluşma

Fuar kapsamında, İstanbul Teknik Üniversitesi ve IEEE PES GT&D arasında düzenlenen protokol ile, “2023 Türkiye Akıllı & Yeşil Binalar ve Kentler Kongresi-1: Teoriden Uygulamaya” temasıyla toplantılar da düzenlenecek. Kongre, Türkiye’nin ilk yeşil bina ve yerleşme sertifikasının genel kurgusunu oluşturan ve eğitimini veren İTÜ öncülüğünde YES-Tr Eğitmenleri tarafından koordine ediliyor. Kongrede akademik ve uygulama düzeyinde bildiriler, posterler ve atölye çalışmaları gerçekleştirilecek; bakanlıklar, belediyeler, akademisyenler ve özel sektör temsilcileri deneyim ve önerilerini paylaşacak. Kongrenin, Türkiye Akıllı & Yeşil Binalar ve Yerleşmeler Platformu’nun (TÜRAYEP) kurulmasına öncülük etmesi hedefleniyor. 

”Depremle Mücadele İçin Güçlü Yapılar ve Güçlü Toplum Bilinci İnşa Edilmeli”

Yerkürenin en kırılgan bölgelerinden birinde konumlanan Türkiye, tektonik plakaların yer değiştirmesi sonucu meydana gelen depremleri derinden hissediyor. Mevcut yapı stokunun deprem yönetmeliğinin geride kalması olası maddi ve manevi kayıp riskini artırırken deprem gerçeğine uygun yaşamak ve yapıların dayanıklılık karnesini güçlendirmek hayati önem taşıyor. 

Deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında anılan Deprem Haftası kapsamında önemli açıklamalarda bulunan Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, çok yakın bir zamanda Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde gerçekleşen, 10 çevre ili etkileyerek büyük bir yıkıma neden olan depremi de hatırlatarak riskli binaların yenilenmesi sürecinde kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti.

Yerkürenin kendi dinamizmi sonucu ortaya çıkan depremi önlemek ve depremden kaçmak mümkün olmasa da deprem bilinciyle daha güvenli bir yaşam inşa edilebilmek mümkün. Deprem gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve riskli binaların yeniden inşa edilmesine odaklanılmasının birincil öncelik olduğunu söyleyen Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, alınacak önlemler sayesinde depremin yaratacağı zararları asgari seviyeye çekmenin mümkün olduğunu vurguladı. 

Güvenli yapı stoğunun artırılması için planlı şehirleşme hızlanmalı

Toprakları deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak mevcut yapı stoğunun güçlendirilmesinin hayati önem taşıdığını yakın zamanda yaşadığımız ve acı kayıplar verdiğimiz depremde de bir kez daha gördüğümüzü belirten Nimetullah Kaya, “Mevcut istatistiklere baktığımızda; ülkemiz topraklarının yüzde 66’sının birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yer aldığını ve nüfusunun yüzde 71’inin deprem riski altında yaşadığını görüyoruz. Bu noktada diğer doğal afetler de düşünüldüğünde ülkemizdeki yaklaşık 1 milyon 500 bin birimin dönüşümü aciliyet arz ediyor. 2012 yılından bu yana 53 farklı şehirde ilan edilen 281 çalışma alanımızda kentsel dönüşüm başlamıştı. Bu alanlarda bugüne kadar 1 milyon 166 bin bağımsız birimin dönüşümü devam ediyor. Kentsel dönüşümün deprem karşısındaki gücü yadsınamaz. Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde daha yeni çok şiddetli depremler meydana geldi ve ne yazık ki her an yeni bir deprem gerçeği ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla güvenli, sağlıklı ve uzun ömürlü konutlara ihtiyacımız var. Yaşanabilecek büyük depremlere karşı acil olarak riskli binaların yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Bu noktada Şua İnşaat olarak elimizden geleni yapıyor, ülkemizde güvenli yapı stoğunun artırılması ve planlı şehirleşmenin hız kazanması adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

Depreme karşı hazırlıklı olmak için iş birliği şart

Toplum bilincinin yeniden inşa edilmesinin en az yeni binalar inşa etmek kadar önemli olduğunun altını çizen Kaya; “Deprem gerçeğini göz ardı ederek yaşamayacağımız aşikar. Üstelik ne yazık ki, bu doğal afeti yıllar boyunca pek çok ilimizde en acı kayıplarla tecrübe ettik. Aynı şeyleri tekrar yaşamamak ve bu süreci azami hasarla atlatmak için bireysel ve toplumsal olarak gerekli bilinç düzeyine ulaşmamız gerekiyor. Bu noktada olası depremlere karşı hazırlıklı olmak adına gerekli planlama, hazırlık ve farkındalık çalışmalarının ilgili tüm kurum, kuruluş ve kişilerle iş birliği içinde yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu. 

Türkiye Ekonomisi 2022 Yılında Yüzde 5,6 Büyüdü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşılan verilere göre, 2022 yılında ülke ekonomisi yüzde 5,6 oranında büyüme kaydetti.

Üretim yöntemine göre dört dönem toplamıyla elde edilen yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2022 yılında bir önceki yıla göre %5,6 arttı.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2022 yılında bir önceki yıla göre %107,0 artarak 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL oldu.

2022 yılında kişi başına GSYH cari fiyatlarla 176 589 TL, ABD Doları cinsinden 10 bin 655 olarak hesaplandı.

Finans ve Sigorta Faaliyetleri Yüzde 21,8 Arttı 

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2022 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri %21,8, hizmet faaliyetleri %11,7, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %9,9, bilgi ve iletişim faaliyetleri %8,7, diğer hizmet faaliyetleri %5,8, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %4,8, gayrimenkul faaliyetleri %4,3, sanayi %3,3 ve tarım sektörü %0,6 arttı. İnşaat sektörü ise %8,4 azaldı.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

GSYH dördüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,5 arttı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %0,9 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,5 arttı.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %106,2 artarak 4 trilyon 800 milyar 717 milyon TL oldu. GSYH’nin dördüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 262 milyar 669 milyon olarak gerçekleşti.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, 2022 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre %19,7 arttı. Hanehalkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı %57,5 oldu.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %16,1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %9,0, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise  %2,6 arttı.

2022 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre mal ve hizmet ihracatı %9,1, ithalatı ise %7,9 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %3,3 azalırken ithalatı %10,2 arttı.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

İşgücü ödemeleri 2022 yılında bir önceki yıla göre %82,7 artarken, net işletme artığı/karma gelir %115,2 arttı. 2022 yılının dördüncü çeyreğinde ise işgücü ödemeleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %103,3 artarken, net işletme artığı/karma gelir %104,9 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl %30,1 iken bu oran 2022 yılında %26,5 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %52,5’ten %54,5’e yükseldi.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

Bakan Ersoy: ‘’Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı Oluşturulacak’’

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, deprem bölgesinde zarar gören kültür varlıkları için Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı kurulacağını ifade etti.

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli yaşanan depremler, tarihi yapısıyla bilinen bölgede kültür varlıklarının da zarar görmesine neden oldu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Hatay Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen Hatay Kültürel Mirasını Koruma Bilimsel Danışma Kurulu Toplantısı’nın ardından açıklama yaptı. Ersoy, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından geçen hafta kentte tarihi ve kültürel yapılarla ilgili inceleme gerçekleştirildiğinin bilgisini verdi.

‘’502 Kişilik Ekip Çalışıyor’’

Bakanlık olarak 11 ildeki kültür varlıklarının hasarlarının tespitine ilişkin hızlı çalışma yürütüldüğünü belirten Ersoy, “Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğümüze bağlı 502 kişilik ekibimiz tespit çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor. Aynı zamanda Vakıflar Genel Müdürlüğümüze bağlı 38 ekip ve 77 kişiden oluşan ayrı bir ekibimiz de vakıf mallarıyla ilgili tespitlerde bulunmaya devam ediyorlar” dedi.

Saha çalışmaları kapsamında mülkiyeti kamu ya da özel olmasına bakılmaksızın tüm tescilli kültür varlıklarının, diğer yapılardan ayrılmasının sağlanacağı koruma levhalarının takıldığını belirten Ersoy, ulaşım sağlanabilen yerlere ise koruma bantları çekilmeye devam edilmekte olduğunu ekledi.

Destek verecek üniversitelerin de davet edileceğini söyleyen Ersoy, “Her üniversite yetkin olduğu konularda eğer gönüllü olarak çalışmak istiyorlarsa onlara da çalışma ortamlarını yaratmak istiyoruz” diye konuştu.

‘’Çok Sayıda Yapı Hasar Gördü’’

 Kurtarılabilecek kültür varlıkları üzerine çalışma yapılacağını belirten Bakan Ersoy, “Çok sayıda yapı hasar gördü, yıkıldı. Tescilli yapıların enkazı içinde kurtarılabilecek değerli kültür varlıklarımız var. İlk etapta hızlı şekilde Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı oluşturuyoruz.

Bu başkanlık ve ekipleri, bu işte uzman olanlardan oluşacak. Yıkılmış olan tescilli varlıkların enkazlarının içinden kurtarılabilecek değerleri, kültür varlıklarımızı çıkarıp koruma altına alacağız” dedi.

Enkazların içinde rekonstrüksiyon ve restorasyonda kullanabilecek yapı malzemelerinin de olduğunu ekleyen Ersoy, bunların kurtarılması ve sağlıklı ortamlara çekilmesi için de çalışılacağının bilgisini verdi.

Ortak Operasyon Merkezi Oluşturulacak

 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Hatay’da ortak bir operasyon merkezi oluşturacaklarını belirten Ersoy, bu merkezin hızlı karar alımı ve hareket edilmesi açısından önemli olduğunun altını çizerek şöyle devam etti: “Hatay, Antakya çok katmanlı bir arkeolojik potansiyele sahip. O yüzden de sadece tescilli yapıları değil, arkeolojik yapı ve bulgular da söz konusu. Biz, Bilimsel Danışma Kurulumuzla aslında bu bölgedeki yeni bir yol haritasını, hikâyeyi beraberce yazacağız” dedi.

Mersin Göç Sorunuyla Karşı Karşıya

6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından Mersin’e çok fazla göç yapıldığını söyleyen sektör temsilcileri, kapasite sorunundan endişe ettiklerini dile getirdi. 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, Mersin’de yaşanan göçün etkileri ve çözüm önerilerinden bahsetti.  Kentteki nüfusun, gelen göçle birlikte sürekli artmaya devam ettiğini kaydeden Kafalı, “Öncelikle kentin sağlık altyapısı güçlendirilmeli. Çünkü şu anda yoğun göçün olduğu yazlık bölgelerinde çoğunlukla kanalizasyon altyapısı yok. Ya foseptik çukur var ya da doğrudan denize veriliyor. Bu durum da kentte sağlığı ciddi şekilde tehdit edecek” uyarısında bulundu.

Gelen göçün niteliğine de bakılması gerektiğine işaret eden Kafalı, “Bunların ne kadarı bölgede yazlık sahibi. Gerçekte barınma ihtiyacı olanlar kimler. Bu bilinmezlikler de tespit edilmeli. Buna göre muhtemelen depremzedelerin geçici olarak kalabilecekleri yapılar inşa edilmeli” dedi.

Bu yapıların da şehirden kopuk yelerde olmaması gerektiğini aktaran Kafalı, şöyle konuştu: “Kentle ilişkisi olan yerlerde kurulmalı. İşsizlere iş sağlanmalı. Ucuz yemek imkanları artırılmalı. Aksi takdirde asayiş problemleri başlayabilir. Mersin aynı zamanda turizm geliri olan bir şehir. Turizm sezonu yaklaşıyor. Bu göç problemi kontrol edilmezse sorunlar da olabilir.”

1 MİLYONA VARAN GÖÇ ALDI

Mersin’inin zaten yurtdışından ve Türkiye’den göç alan bir konumda olduğunu ifade eden Mersin Emlakçılar Odası Başkanı Mehmet Sinan Canpolat da, “Ayrıca depremin yaşandığı şehirlerdeki insanların kentte çok sayıda akrabaları var. Bu nedenle çok sayıda kişi burayı tercih ediyor. Resmi olarak 400 bin kişi Mersin’e göç etmiş durumda. Resmi olmayanı da göz önünde bulundurduğumuzda 1 milyona varan göç aldığımızı tahmin ediyoruz” dedi. 

Bu sayınında da yüzde 10 ila 15 arasında artan su tüketiminden ölçüldüğünü aktaran Canpolat, “Kentin trafiği tıkanmış durumda. Mersin’in 33 plakası dışında çok sayıda plaka görüyoruz” dedi.

RUS VE UKRAYNALI SAYISI 300 BİN

Bu nedenle ev fiyatlarının da artış gösterdiğini belirten Canpolat, “Zaten Akkuyu Nükleer Santrali nedeniyle Rusya’dan 2 ila 3 bin arasında bir personel Türkiye’ye gelmişti. Ama şu anda santralde çalışsan sayısı 30 ila 35 bine çıktı. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle de 200 ile 300 bin arasında Rus ve Ukraynalı geldi. İkliminin de uygun olmasından dolayı da Hataylılardan çok fazla göç aldık” dedi.

“30 BİN TL’YE ÇIKAN KİRALAR VAR”

Bu durum nedeniyle bazı ev sahiplerinin fahiş artışlara gittiğini söyleyen Canpolat, düne kadar 3 bin TL olan 1+1’lerin kiraları 7-8 bin TL’lere, 4-5 bin lira olan 2+1’ler 10 bin liralara, 15 bin olan 3+1’ler 25 bin ila 30 bin bandına dayandı. Depremzedeler ne yazık ki bu tür fırsatçı ev sahiplerinin artışlarıyla karşılaştı. Artışların 4 merkez ilçesi dahil 13 ilçenin tamamında yaşandığını da kaydeden Canpolat, “Özellikle sayfiye bölgesi olan Mezitli, Kargıpınarı, Erdemli, Silifk e, Tarsus, Anamur’a kadar uzanan alanda daha ciddi artışlar gözlendi. Zaten buralarda Ruslardan dolayı mülk sahipleri yazlıklarını kiraya vermeye başlamışlardı. Şimdi depremzede vatandaşlarımız da gelince ciddi bir fahiş fiyat artışı yaşanmaya başladı” diye konuştu.

Ev ayarlanmayan vatandaşların, spor salonlarında, otellerde, pansiyonlarda ve fuar alanlarında barınma imkânı sunulduğunu söyleyen Canpolat, ancak eve geçmek isteyen depremzeden 1+1 için10 bin liraya yakın kira istendiğini kaydetti. Kira böyle olunca depremzedelerin eve geçmelerinin çok zor olduğunu aktaran Canpolat, normalde kışın âtıl durumda olan 100 bine yakın yayla evlerinin de dolduğunu söyledi.

Mehmet Sinan Canpolat, bu nedenle nasıl ki Elazığ afet bölgesine dahil edildiyse, Mersin’in de afet bölgesinden etkilenen il statüsüne dahil edilmesini talep ettiklerini kaydetti. Canpolat, diğer türlü şehrin de göç nedeniyle Mersin’de ayrı bir deprem yaşanacağı uyarısında bulundu.

“TEMEL SORUN BARINMA”

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Mersin Şube Başkanı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Emlak Komitesi Başkanı Ümit Mete de, kentin ağırlıklı Hatay olmak üzere 1 milyona yakın depremzede göç aldığını söyledi. Şehirde zaten öncesinde fahiş fiyatlar olduğunu aktaran Mete, “İlk dönemlerde 6 bin liralık evi 20 bine kiralayanlar oldu. Temel sorun barınma olunca ne yazık ki çocuklar açıkta kalmasın diye insanlar bu paraları ödediler. Sektör olarak çok üzüldük. Buna karşın sektördeki arkadaşlarımız buna tepki göstererek hizmet bedeli alamdan uygun imkanlarla barınma imkânı sunmaya çalışıyor. Ancak şu anda konut bulmada sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

‘’Depremzedelere Vergi Kolaylığı Getirilmeli’’

İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası (YMMO) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Zengin, depremzedeler için vergi kolaylığı getirilmesi talebinde bulundu. 

Gerek depremzedelere kiralanan konutlardan gelir vergisi alınmaması ve gerekse depremzedelere yapılan bağış ve yardımların vergi matrahından indirilmesinde devletin vaz geçeceği vergi tutarının, sağlanan desteğin ortalama olarak beşte biri kadar olacağını belirten Zengin, “Vergi ile ilgili düzenleme yapma yetkisi TBMM’ye ait. Meclisimizin bu konuyu ivedi olarak gündemine alacağına ve tüm partilerin destek vereceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Depremin sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik etkilerinin yıllarca süreceğini kaydeden Zengin, “Yeni konutların yapımı zaman alacak. Depremzedelerimizin ivedi olan barınma sorununu gidermek amacıyla, konutunu bedelli veya bedelsiz şekilde depremzedeye kiralayan veya tahsis edenlere gelir vergisi istisnası sağlanması önem arz ediyor. Bu şekilde hem kira tutarları nispeten azalacak hem de bedelsiz tahsis edenler için kira geliri elde edilmediği halde gelir vergisi ödeme yükümlülüğü ortadan kalkacaktır” dedi.

Sigortambir Genel Müdürü: ‘’İstanbul Depremine Hazırlıklı Olmalıyız’’

Sigortambir Genel Müdürü Kürşat Öz, Marmara Bölgesi için yapılan deprem uyarılarının ardından İstanbul’da 2,5 milyon sigortasız konut bulunduğunu dile getirdi. 

Kahramanmaraş’ta ve ardından Hatay’da meydana gelen depremler sebebiyle Sigortambir ülkedeki ve bölgedeki DASK sigortalılık oranı düşüklüğüne dikkat çekerek sigorta sektörüne çağrıda bulundu.

Konuyla ilgili “Bir deprem ülkesi olarak, DASK sigortalılık oranını ivedi bir şekilde artırmak adına ciddi bir seferberlik başlatmalıyız” diyen Sigortambir Genel Müdürü Kürşat Köz “Ortalama 400 500 TL gibi bir maliyeti olan bu sigortanın olası bir depremde ne gibi imkanlar sağlayacağını tek tek her vatandaşımıza anlatmalıyız.

Sigortacılık sektörüne açık çağrıda bulunuyoruz: DASK bilincini artırmak sektörümüz ve ülkemiz için önemle üzerinde durulması gereken bir sosyal sorumluluk hareketi olmalı” dedi. Marmara Bölgesi’nde de toplamda 6 milyon 840 bin konutun 4 milyon 437 bin 453’ü sigortalı.

Yüzde 64,90’lık bir sigortalılık oranına sahip bölgede yaklaşık 2,5 milyon sigortasız konut bulunuyor. Marmara Bölgesi için uyarıda bulunan Sigortambir Genel Müdürü Kürşat Köz, “Bir karşılaştırma yapacak olursak; 99 depreminde oluşan hasar 17 milyar dolar seviyesinde. İstanbul depreminde ise; çok daha ciddi ekonomik zararlar öngörülüyor’’ dedi.

‘’Sadece İstanbul’da 70 Bin Bina Yıkılabilir’’

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, sadece İstanbul’da 70 bin binanın yıkılacağını söyleyerek acil çözüm seferberliği çağrısında bulundu. 

Dünya Gazetesi’nden Nurdoğan Arslan Ergün’ün haberine göre; Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve resmi verilere göre 45 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği depremler sonrasında, dikkatler yeniden beklenen Marmara depremine çevrildi. Özellikle 1,6 milyon adet binadan yüzde 70’inin risk barındırdığı İstanbul’da acil çözüm bekleyen bir yapı stoku bulunuyor.

Marmara Bölgesi’nde beklenen depremde sadece İstanbul’da en az 70 bin binanın yıkılacağını dile getiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Marmara depremi, yani büyük kıyamet olmadan Cumhurbaşkanı ya da yardımcısı İstanbul’da bir karargâh kurup tüm kamu ve özel kurum kuruluşlarını bir araya toplayıp yıkılacak binalar için acil çözüm seferberliği yürütmeli” dedi.

Türkiye’nin bir afet planı olmamasını eleştiren Prof. Dr. Kadıoğlu, “GSMH’nın 3’te 1’inin yok olma tehlikesiyle büyük bir sosyo-ekonomik tehdit altındayız. Bundan daha büyük bir ulusal güvenlik, beka problemi düşünemiyorum” diye konuştu. Esas yapılması gerekeni bina stokunu iyileştirmek şeklinde vurgulayan Kadıoğlu, şunları kaydetti:

“Bina stoku için çalışmalar var ama kentsel dönüşüme girmeyen yerlerde yıkılacak en az 70 bin tane bina bulunuyor. Böyle bir yapı stoku olduğu zaman yapılan tüm di ğer çalışmalar anlamsız kalıyor. Yani İstanbul’da bu 70 bin bina yerle bir olduğu zaman afet yönetilemez.

1506’da kıyamet-i sura (küçük kıyamet) denmiş, şimdi kıyamet-i kübra (büyük kıyamet) bekliyoruz. Hiçbir şey yapılmıyor diyemeyiz ancak yapılanlar işin özünde riski yönetilebilir hale getirmiyor. Afet yönetimi arama-kurtarma, depremden sonra çadır kurma, yemek dağıtma değil. Esas yapmamız gereken şu an 70 bin binayı en az 50 binaya indirmek.”

“Akıl tutulması yaşamayalım”

Afete hazırlığı kalkınma problemi olarak değerlendiren Prof. Dr. Kadıoğlu, afet sigortasının önemine de dikkat çekti. Kadıoğlu, “Afet sonrası kaynakların boşa harcanmaması lazım. Bir yer afette sürekli yıkılıyorsa, toplumun refahına harcanacak para afet yarası sarmaya harcanıyorsa kalkınma olamaz.

Afete hazır olmadan kalkınmak mümkün değil” dedi. Bu kadar büyük depremlerin yaşandığı bir coğrafyada arama-kurtarmanın çözüm olmadığını ifade eden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha çok kriz yönetim mantığıyla hareket ediyoruz. Risk yönetimi yoksa tek başına kriz yönetimi ile başarılı olmak mümkün değil. İşin şov kısmını bırakmamız lazım. Sadece İstanbul’da beklenen depremde 70 bin bina yıkılacak. Sadece bunun için en az 5 milyon arama kurtarma ekibi gerekiyor. Bu mümkün mü? Akıl tutulması, afet komedisi yaşamayalım.”

“Afet Bakanlığı kurulsa da boş”

Meteoroloji ve afet yönetimi profesörü Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’de tek tehlikenin faylar olmadığına da dikkat çekti. Heyelan, fay taşkın, çığ, kuraklık gibi bir sürü tehlikeye işaret eden Prof. Dr. Kadıoğlu’na göre ‘bütünleşik tehlike yasası’ gerekiyor.

Bütünleşik afet yönetiminin tümünü içerdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Ankara’da Afet Bakanlığı kurulması düşünülüyor. Benim tavsiyem mutlaka Şehircilik ve Afet Bakanlığı kurulması. Bunlar ayrı olursa korkarım Afet Bakanlığı yine arama-kurtaramama bakanlığı olur. Risk ve kriz yönetimini birlikte düşünmek zorundayız. Yoksa 10 afet bakanlığı kursak da boş” ifadelerini kullandı.

Depremden önce bunları mutlaka yapın!

1.Binanızın depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirin.

2.Bina içinde eşyaların sabitlenmiş olduğundan emin olun.

3.Mutlaka afet planı yapın. Herkesin aile afet planı olsun. Zaman zaman bunun tatbikatını yapın.

4.Mutlaka afet sigortası yaptırın.

5.Depremde elektrik, su, doğalgaz nasıl kesilir öğrenin, uygulamasını yapın

6.Yanıcı maddeleri ve ev kimyasallarını devrilip kırılmayacak ve karışmayacak şekilde saklayın.

7.Kırılıp saçılacak ve tehlike yaratacak camları filmle kaplayın.

8.Deprem anında nasıl tahliye olunur öğrenin.

9. Deprem olduğunda kendinizi koruyacak güvenli nokta tespit edin.

10.Hafif arama-kurtarma, ilkyardım öğrenin.

‘’Yapı Tasarımında Zemin Etkisi Dikkate Alınmalı’’

Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şahin Çağlar Tuna, “Yapı tasarımının, zemin etkisi dikkate alınmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir’’ dedi. 

Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şahin Çağlar Tuna, “Yapı tasarımının, zemin etkisi dikkate alınmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Zeminler üzerinde inşa edilen yapıların tasarımında mutlaka zemin yapısı, alüvyon kalınlığı, alüvyon mühendislik özellikleri dikkate alınarak hesaplamaların yapılması gerekiyor” dedi. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şahin Çağlar Tuna zemin yapısı ile ilgili önerilerde bulunarak, “Maalesef deprem sonrası oluşan yıkımların bir kısmı zemin-yapı etkileşimi ile ilgili.

Bunlar zemin yapısı ve mühendislik özellikleri dikkate alınmadan yapılan veya bir şekilde yetersiz olan yapılar. Yapı tasarımının, zemin etkisi dikkate alınmadan yapılması mümkün değildir. İnsanların her koşulda doğru mühendislik hizmeti almış yapılara yönelmeleri de önemli” dedi.

Yıkımların Bir Kısmı Zemin-Yapı Etkileşimi ile İlgili

 Deprem sonrası oluşan yıkımların bir kısmının zemin-yapı etkileşimi ile ilgili olduğuna dikkat çeken Tuna, “Yapılar, zemin yapısı ve mühendislik özellikleri dikkate alınarak inşa edilmeli. Bu konulara hem derslerde hem de özel sektörde çeşitli platformlarda dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Ancak şunu söyleyebilirim, en azından yakın çevremizde son 5 yıllık süreçte, mühendislerimiz de artık bu konulara daha duyarlı hale geldiler. Bunda 2018 yılında yapılan yönetmelik değişikliğinin çok büyük katkısı oldu. Ancak halen daha eksik olan kısımlar bulunuyor” dedi.

Deprem Sonrası En Çok Göç Alan İller Ankara, Antalya, Mersin ve Elazığ Oldu

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden sonra Türkiye’de büyük bir göç dalgası yaşanıyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, Türkiye genelinde kiralık konut stokunun %30 eridiğini ve göçün en fazla hareketlendirdiği illerin Ankara, Antalya, Mersin, Elazığ, Kayseri ve Muğla olduğunu açıkladı.

Göçün demografik ve sosyolojik etkileri olduğuna dikkat çeken EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Depremin ve sonrasında gerçekleşen göçün uzun dönemli başka aklımıza gelmeyen etkilerini de yaşayarak öğreneceğiz. Türkiye genelinde son bir ayda kiralık konut stoku %30 eridi. Ev tutabilecek gücü olanlar kiralıklara yöneldi ve yaklaşık 30 bin konut kiralandı. Normalde kiralıkta konut stoku erimez artardı ve son 6 aydır kiralama hızı fiyatlar nedeni ile durağanlaşmıştı. Ancak 6 Şubat’ta yaşadığımız felaketten sonra büyük göç dalgası bu konudaki dinamikleri değiştirdi. Göçün en fazla hareketlendirdiği iller Ankara, Antalya, Mersin olurken, sonraki aşamada Elazığ, Kayseri ve Muğla oldu” dedi.

Yabancıya ev satışının durdurulması veya 1 milyon dolara geri çıkartılması şart

Kiralık evlerde zaten yüksek olan fiyatların daha da çok arttığına vurgu yapan Yazıcı, “Bir tarafta yardım amaçlı evlerini ücretsiz kullandıranlar diğer tarafta fırsattan yararlanıp kira bedeline zam yapanlar var. Bu ortamda acil alınması gereken önlem kira fiyatlarının dondurulması, yabancıya ev satışının durdurulması veya 1 milyon dolara geri çıkartılması olmalı. Suriye, Rus ve Ukrayna vatandaşları sadece evlerimizi değil okullarımızı da kullanıyorlar. 166 bin öğrencinin şehir değiştirdiğini ve yeni okullarına geçtiğini biliyoruz. Son 10 yılda Suriyeli, Rus, Ukraynalı derken çok kalabalıklaştık. Normal olarak konut stokumuz o ölçüde gelişemedi. Beklenenin üstünde talep olması ve yabancıların gelmesi ile fiyatlar olması gerekenin 2 katına çıktı. Bugün birçok ilde insanımız depreme karşı dirençsiz olduğunu bilse de, evini değiştirmek istese de evini değiştiremiyor çünkü olanaklar sınırlı. Kişi yaşam savaşı ile barınma savaşında şansını barınmadan yana kullanıyor. Depremin gerçekleşmeme ihtimali veya gerçekleşse de o anda ev dışında başka yerde olma ihtimali de var. Evinden çıkarsa nereye gidecek, başka yere taşınmaya maddi gücü yetmiyor. 

Bölgesel olarak iş olanakları artırılmalı, köy evleri renove edilmeli

Bu deprem şehircilik anlayışımızı bize sorgulatmalı. Şehirleri genişletmek çözüm değil, bölgesel olarak iş olanaklarını artırmalıyız ki şehir merkezi yerine insanlar köylerde yaşayabilsin.  Köylerimiz boş dururken, iş ve aş peşinde koşan insanımız mecburen şehre göç ediyor. İş ve okul olanaklarını köylere yakın alanlarda artırmak aslında barınma sorununa orta vadede çok güzel ve kalıcı çözümler yaratacaktır. Artık uzaktan çalışma imkanı birçok iş kolunda açıldı, okul sorununun da çözülmesi birçok hayatı değiştirebilir. Eğer köylerine dönecek maddi olanağı yoksa köy evlerini yenilemek için halka maddi olanaklar sağlanamaz mı, köylerdeki evleri renove ederek ekonomiye kazandırmak gerekmez mi? Böylece barınma sorunumuzu kısmen de olsa çözmez miyiz?  Kısacası “Hadi gel köyümüze dönelim” teşvikleri başlatamaz mıyız? Deprem bölgesinde apar topar yeni evler yapabiliriz ama kısa orta ve uzun vadede, daha doğru ve yaratıcı çözümlere ihtiyacımız var. Büyük ve acı kaybımız var şüphesiz ama bunu bir milat olarak görüp doğru kararları doğru zamanda almaya başlamak için çok hızlı hareket etmeliyiz.” şeklinde konuştu. 

”Üst Gelir Grubuna ‘Deprem’ Ya Da ‘Dayanışma’ Vergisi Getirilebilir”

Türkiye’nin Güneydoğusunda meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremler sonrası oluşan ekonomik hasarı onarmak için finansman ihtiyacı sürüyor. Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, Anayasa’ya konulacak açık bir düzenleme ile “özel vergi” niteliğinde üst gelir grubuna yönelik, mali gücü dikkate alan bir “dayanışma vergisi” ya da “deprem vergisi” önerisinde bulundu.

Kahramanmaraş merkezli 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. Depremlerin ekonomik etkisi de çok büyük ve yapılacak işlerin finansmanı için kaynak arayışı konusu tartışılıyor. Depremlerden zarar gören bölgelerde güvenli konut ihtiyacını karşılamanın ve depremden etkilenenlerin yeni bir yaşam kurmalarına izin verecek çalışmaları yapmanın Devletin anayasal görevi olduğunu söyleyen Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, yapılacak işlerin finansmanının uzun vadeli bir planlama ve kaynak gerektirdiğine dikkat çekti. 

1999 depremi sonrasında bu kaynağın vergi olduğunu hatırlatan Yavaşlar, “Bunlar bir seferlik ek vergiler ile -özel iletişim vergisi ve özel işlem vergisinden oluşan- yeni vergilerdi. Ancak, bu vergilerin gelirleri ne yazık ki depremle ilgisiz konular için de harcanmıştır. Her ne kadar genel bütçeye giren vergiler bütün kamu harcamaları için bir finansman kaynağı olduğundan bu durum hukuka aykırı değilse de harcamanın söz verilen işler için yapılmaması kamuoyunun haklı tepkisini çekmiştir. Ülkemiz hukuk sisteminde, bir verginin sadece belli bir amacı gerçekleştirmek üzere toplanıp onun için harcanması mümkün değildir. Çünkü, bu “özel vergi” anlamına gelmektedir ve Anayasa’da buna izin verilmemektedir.” dedi.

Dayanışma veya deprem vergisi

İçinde bulunulan durum dikkate alındığında, Anayasa’ya konulacak açık bir düzenleme ile “özel vergi” niteliğinde üst gelir grubuna yönelik, mali gücü dikkate alan bir “dayanışma vergisi” ya da “deprem vergisi”nin kabul edilebileceğini söyleyen Yavaşlar, “Sadece yeniden yapılanma için kullanılacak uzun vadeli, sağlam ve karşılıksız bir gelir kaynağı yaratılacak, bu gelir kaynağı, en azından genel bütçenin tabi olduğu üçlü denetime (idari denetim, Sayıştay yoluyla yargısal denetim ve TBMM denetimi) tabi olacak ve verginin mükellefleri bazı önemli anayasal güvencelere sahip olacaklardır; çünkü, vergi başta mülkiyet hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri sınırladığı için, ancak Anayasa’da yer alan bazı ilke ve kurallar çerçevesinde getirilip uygulanabilir” diye konuştu.

“Alt ve orta gelir grubunu kapsamamalı”

Bu özel verginin düşük ve orta gelirlileri kapsamaması gerektiğini bildiren Prof Dr. Funda Başaran Yavaşlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Asgari ücretin ortalama ücret olduğu günümüzde, geniş kesimlerin bir kuruş daha fazla ne gelir vergisi ne de harcamalar üzerinden alınacak bir dolaylı vergiyi kaldıracak takadi vardır. Getirilecek verginin bir servet vergisi olması düşünülebilecekse de, bunu hem uygulamak hem de servet vergisi üzerinden yeterli ve düzenli gelir elde etmek zor olur. Çünkü, çok düşük oranlı bir genel servet vergisi dahi, kayıt dışılığı önleyeceği için, buna direnç çok yüksek olacaktır, özel servet vergisi türlerinden emlak vergisine zaten 2021’den itibaren “değerli konut vergisi” eklemlenmiştir. Bu verginin Anayasa’ya aykırılığı tartışmalıyken ve bu sorun daha çözülmemişken, burada yeni bir şey yapılamaz. Ek motorlu taşıtlar vergisi getirilecek olsa, tek başına böyle bir vergisinin sağlayacağı gelir hem yeterli olmayacak, hem de uzun vadede verginin mali güçle orantılı olması ilkesine aykırılık yaratacaktır. Karşılıksız mal transferini konu alan veraset ve intikal vergisi türünde bir vergi ise, düzenli olmayacağı ve sağlayacağı gelir belirsiz olduğundan anlamlı olmayacaktır. Dolayısıyla, getirilecek özel verginin konusu, gelir vergisi tarifesinin dördüncü diliminin altında olmamak üzere saptanacak bir rakamın üzerinden elde edilen “gelir/kazanç”; mükellefleri ise gerçek kişiler ile kurumlar olmalıdır.”

Böyle bir özel verginin getirilmesi durumunda özel iletişim vergisinin kaldırılması gerektiğine de dikkat çeken Yavaşlar, özel iletişim vergisinin konusuna giren hizmetlerin KDV’ye tabi olduğunu ve oradaki harcamanın özel başka bir vergi ile vergilendirilmesi gereken ek bir mali gücün olmadığını sözlerine ekledi.

ABD’de Yeni Konut Satışları Yüzde 7,2 Yükseldi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İstatistik Bürosu ile İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı tarafından yayımlanan verilere göre Ocak ayında yeni konut satışları yüzde 7,2 oranında yükseldi. 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İstatistik Bürosu ile İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı’nın yayımladığı verilere göre ülke genelinde mevsim etkilerinden arındırılmış yıl sonu yeni konut satış tahminleri 670 bin adet oldu. Ancak, ABD yeni konut satışları ocak ayında 625 bin adet ile yüzde bir önceki aya göre 7,2 artış yaşadı. 

2022 yılının ocak ayına göre yüzde 19,4 oranında düşüş yaşanan yeni konut satışı fiyatları 474 bin 400 dolar seviyesinde kaldı. 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İstatistik Bürosu ile İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı’nın Ocak sonunda satışa hazır yeni konut sayısının mevsim etkilerinden arındırılmış halinin 439 bin adet olduğu tahmin ediliyor. Mevcut satışlar değerlendirildiğinde bu sayı yüzde 7,9 oranlarını ay boyunca karşılayacak seviyede yer alıyor. 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Taşınıyor

İstanbul’da yapılan deprem çalışmaları kapsamında kapatılan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Yeşilköy ilçesine taşınması kararlaştırıldı.

1999 Depremi sonrasında hasar alan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde taşınma işlemleri başladı. Cerrahpaşa’da çelik konstrüksiyonla güçlendirme yapılan Çocuk ve Acil binaları dışında kalan bölümler, Yeşilköy Atatürk Havaalanı’na taşınıyor.

Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi’nde de Kardiyoloji bölümü kapatıldı. Çapa Tıp Fakültesi’nin de taşınması gündeme geldi. Deprem güvenliği nedeniyle taşınan hastanelerin güçlendirme sonrası aynı yerde hizmet verip vermeyeceği henüz belirsiz.

Ana binasında güçlendirme yapılan İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi’nde de polikliniklerin taşınması gündemde.

Dünya Bankası: ‘’Türkiye’de Fiziksel Hasar 34,2 Milyar Dolar’’

Dünya Bankası tarafından yayımlanan hızlı hasar değerlendirme raporuna göre, 6 şubat tarihinde meydana gelen deprem Türkiye’de 34,2 milyar dolarlık hasara yol açtı. 

Dünya Bankası Grubu ve ortaklarının Türkiye’de gerçekleştirecekleri ilk müdahaleler için bilgi girdisi sağlamak ve hükümetin iyileştirme ve yeniden inşa planlamasını desteklemek için hazırlanan raporda, devam eden artçı şokların zaman içinde bu hasar tahminini daha da yukarı çıkarabileceği belirtildi.

6 Şubat tarihinde yaşanan 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremler ile ardından yaşanan 7 bin 500’ün üzerindeki artçı sarsıntı ve iki farklı deprem, Türkiye’nin güneyindeki 11 ilde çok ağır bir hasara yol açarak ülkenin 80 yıldan uzun bir süredir yaşadığı en büyük afet olarak kayda geçti

Afet sonrası hasar tahmin raporu

Türkiye’deki doğrudan fiziksel hasarlar üzerinde odaklanılan Küresel Hızlı Afet Sonrası Hasar Tahmini (GRADE) Raporu’nda, 1,25 milyon insanın yaşadığı binaların orta ila ağır derecede hasar görmesi veya tamamen çökmesi nedeniyle geçici olarak evsiz hale geldiği tahminine yer verildi

Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 7,4’ü

Raporda ayrıca tahmin edilen hasarın yüzde 81’inin yaklaşık 6,45 milyon kişinin (Türkiye’nin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 7,4’ü) yaşadığı Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya ve Adıyaman illerinde meydana geldiği vurgulandı.

Dünya Bankası tarafından paylaşılan raporda şu ifadelere yer verildi:

– Konut binalarında meydana gelen doğrudan hasarlar toplam hasarın yüzde 53’ünü (18 milyar $) oluştururken, toplam hasarın yüzde 28’i (9,7 milyar dolar) konut dışı binalarda (örneğin sağlık tesisleri, okullar, kamu binaları ve özel sektör binaları), yüzde 19’u (6,4 milyar dolar) ise altyapı tesislerinde (örneğin yollar, elektrik, su temini) meydana gelmiştir.

– Rapordaki hasar tahminleri, Türkiye ekonomisinin maruz kalacağı daha geniş çaplı ekonomik etkileri ve kayıpları veya doğrudan hasarlardan önemli ölçüde daha fazla olabilecek ve daha derinlemesine bir değerlendirme gerektirecek iyileştirme ve yeniden inşa maliyetlerini içermemektedir.

Dünya Bankası Grubu’nun Avrupa ve Orta Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“- Bu afet sonucunda büyük kayıplar ve acılar yaşayan Türkiye ve Suriye halklarının acılarını tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Küresel toplumun bu çok büyük ölçekli yardım ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak için seferber olmasını görmek ise cesaret vericidir. Dünya Bankası da Türkiye’nin iyileştirme çabalarını desteklemek için teknik uzmanlık birikimini ve finansman olanaklarını derhal harekete geçirmiştir.”

İnşaat Demiri Fiyatlarında Artış 

Geçtiğimiz Ocak ayında 16 bin TL seviyelerinde olan inşaat demiri fiyatları deprem felaketine rağmen bin 500 lira zamlanarak 17 bin 500 TL oldu. 

Yaşanan depremin ardından malzeme fiyatları yükselirken TOBB’a bağlı inşaat malzemesi üreticileri 11 ilde fiyatlarını sabitleyeceklerini açıkladı. Çimento üreticileri ile inşaat demiri üreticileri deprem bölgesindeki ihtiyacı karşılayacak üretim kapasitesine sahip olduklarını ifade etmişti. 

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından döviz veya enerji fiyatlarında herhangi bir artış olmamasına rağmen demir fiyatları artmaya devam etti. 16 bin lira seviyesinde olan demirin ton fiyatına 1 haftada yaklaşık 1.500 lira zam geldi. 

Şubat ayına ilişkin inşaat demiri fiyatları şu şekilde;

Mehmet Ali Paşa Camisinde İnşaat Çalışmaları Sürüyor

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde uzun bir süredir beklenen Mehmet Ali Paşa Camisinin inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.

En Kocaeli’nin haberine göre; Temeli 9 Şubat 2018 tarihinde atılan İzmit Mehmet Ali Paşa Mahallesi’nin yeni cami inşaatı, Büyükşehir’in yaptığı ikmal inşaatı ihalesinden sonra yeniden devam etmeye başlamıştı. Atlas BK İnşaat Taahhüt Gıda Akaryakıt Plastik İmalat Ticaret Sanayi Limited Şirketinin yapımını üstlendiği cami inşaatında ilk etap tamamlandı.

Sıra İkinci Etapta

Nakkaşların da cami içindeki işlerini bitirmelerinin ardından iskelenin söküldüğü Mehmet Ali Paşa Camiinde bu gelişmelerin hemen ardından ikinci etap için çalışmalar başladı. Paşa Camiinin ikinci etabını kapsayan otopark ve meydan düzenlemesi için iki kez ihaleye çıkılmasının ardından, cami ikmal inşaatını üstlenen Atlas BK İnşaat firması 23 milyon 781 bin lira teklif ile ihaleyi kazandı.

Temeli Atıldı

11 Ocak’ta sözleşmenin imzalanmasının ardından yer teslimi yapılan firma, otopark ve meydan düzenlemesini kapsayan Mehmet Ali Paşa Merkez Camiinin ikinci etabı için çalışmalara başladı. Geride bıraktığımız yaklaşık 1 aydan bu yana temel kazımı ve hazırlıkların yapıldığı ikinci etabın temeli de nihayet önceki gün atıldı.

Batman Devlet Hastanesi’nin Temeli Atıldı

19 Ocak tarihinde ihale süreci tamamlanan 500 yataklı Batman Devlet Hastanesi projesinin temeli atıldı. 

500 yataklı hastane için 19 Ocak’ta yapılan son ihaleye 12 firma katıldı. Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından 1.506.959.067,46 TL muhammen bedel ile ihaleye çıkarılan Batman 500 Yataklı Devlet Hastanesi ikmal inşaatı yapımını, en düşük fiyatı 1.185.000.000 TL bedel ve yüzde 21,36 kırımla veren DİY-MAR İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketi kazandı. Hastanenin temeli, Batman Şehit Stadı yanında bulunan alanda atıldı. İhale şartlarına göre, hastane yapımı bin günde tamamlanacak.

İluh Deresi Islah Projesi İle Birleşecek

Batman Devlet Hastanesi projesi, İluh Deresi Islah Projesi ile bütünleştirilecek. İluh Deresi Islah Projesi kapsamında kamulaştırılan alanda yapılaşma yapılmayacak, yeşil alan ve rekreasyon alanı olarak düzenleme yapılacak. Bu bölge parklar, köprüler, ulaşım aksları ile cazibe merkezi haline gelecek, yeni yapılacak 500 yataklı hastane bağlantısıyla da bütünlük sağlanacak.

Galatasaray Dev Konut Projesini Hayata Geçiriyor

Aralık ayında Leo Residences’i tanıtan Galatasaray, Emlak Konut ile anlaşma sağladı. Firma, dev projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. 

Emlak Konut’a ait olan 40 dönümlük arazi için anlaşma sağlayan Galatasaray, bu 40 dönüm araziyi satın almak için gerekli olan 1 milyar TL’lik fonu da geçtiğimiz hafta içerisinde buldu. Kısa süre içerisinde imzaların atılması ve Florya’nın tüm tapusunun Galatasaray’a geçmesi bekleniyor.

Galatasaray, burada hayata geçirilecek olan konut projesiyle birlikte yaklaşık 4 milyar TL’lik bir gelir elde etmeyi hedefliyor.

Florya Metin Oktay Tesisleri’nde inşaat yapabilmek için Kemerburgaz arazisine yeni tesislerini inşa etmesi gereken Galatasaray, bu projeye de start veriyor. Galatasaray, aralık ayında duyurduğu GS Leo Residences projesinden gelecek olan gelirle Kemerburgaz’daki tesisleri inşa edecek. Mecidiyeköy’de bulunan bina için geliştirilen projeden de yaklaşık 1,5 milyar TL gelir elde edilmesi bekleniyor.

Sarı-kırmızılı kulüp, hem futbol takımlarının daha iyi şartlar altında antrenman yapması hem de Florya’da planlanan inşaatın bir an evvel başlaması için Kemerburgaz tesislerini yeni sezona yetiştirmeye çalışacak.

Orhangazi’ye 13 Spor Tesisi İnşa Edilecek

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Bursa, Orhangazi’de hayata geçirilecek olan 13 adet spor tesisinin inşaat çalışmaları başlıyor. 

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Orhangazi’de yaptırılacak olan ve bu yılın yatırım programına alınan 5 halı saha, 5 basketbol sahası ile 3 adet yeni tenis kortu inşaatları başlıyor. 

Orhangazi Belediyesi tarafından ihalesi yapılan yapım işlerinin yüklenici firması ile sözleşme imzalandı. İnşaatların önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Orhangazi için ayrılan yaklaşık 15 milyon TL’lik bütçe ile hayata geçirilecek olan yeni spor yatırımlarının inşaatı başlıyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından spor tesisleri yapılması için Orhangazi Belediyesi bütçesine aktarılan 15 milyon TL’lik ödeneğin bir bölümü ile Hamzalı yolu üzerinde Anadolu Lisesi üst kesimlerinde yeni bir kapalı spor salonu yapılması için çalışma başlatılmıştı. Kapalı Spor Salonu inşaatı geçtiğimiz günlerde başlamıştı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı yatırımı olarak ilçeye kazandırılacak olan 5 adet halı saha, 5 adet basketbol sahası ve 3 adet de tenis kortunun yapım ihalesi de Orhangazi Belediyesi tarafından yapılmıştı. Geçen ay yapılan ihale sonrasında ise yüklenici firma belirlendi. Firmanın 13 adet yeni spor sahasının yapım işine ise önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor.

Bakan Nebati: ‘’Bölgeyi Hızla İmar Etmeye Devam Edeceğiz’’

6 Şubat tarihinden itibaren yaşanan depremlerin ardından çalışmaları değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ‘’Deprem bölgesini hızla yeniden imar etmeye devam edeceğiz.’’ dedi. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Bakanlık olarak tüm kurumların 6 Şubat’taki depremlerle ilgili kaynak taleplerini en hızlı şekilde karşıladıklarını belirterek, “Bugüne kadar AFAD’a yaklaşık 17 milyar lira nakit aktarımı gerçekleştirdik.” dedi.

Nebati, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nda, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, depremler sonrası gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu.

29 Bin Vatandaş Çadırda Kalıyor

Bakan Nebati Şanlıurfa’daki son duruma ilişkin, “İlimizdeki vefat sayısı 180, il dışından gelenlerle beraber toplam vefat 351, yoğun bakımda 17 hastamız var, toplam il dışından gelen depremzede sayımız bin 462, ilimizde yıkılan bina sayısı 19, toplam çadır 3 bin 667, çadırda kalan vatandaşlarımız da 29 bin 810. 154 bin 847 battaniye, 9 bin 5 ısıtıcı dağıttık. 964 konaklama mekanımızda da 347 bin 604 kişiyi misafir ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Nebati, depremin ilk anından itibaren tüm imkanlarını seferber eden devletin, ilerleyen süreçte de vatandaşların tüm yaralarını sarmaya, bölgeyi hızla yeniden imar etmeye milletle tek yürek olarak devam edeceğini vurgulayarak, “Milletimizin her bir ferdinin, STK’lerimizin ve iş dünyamızın da bu süreçte gösterdiği gayret ve sağladığı destekler takdire şayandır. Zorluklar karşısında birlik olmanın, zorluklara beraberce göğüs germenin ne demek olduğunu aziz milletimiz daha önce birçok defa olduğu gibi bugün de çok net bir şekilde tüm dünyaya göstermiştir.” diye konuştu.

‘’AFAD’a Yaklaşık 17 Milyar Lira Nakit Aktarımı Gerçekleştirdik’’

Depremden zarar gören vatandaşların yaralarının sarılması, kentlerin zarar gören altyapılarının yeniden imarı için bütçeyi ve tüm imkanları en etkin şekilde kullandıklarına işaret eden Nebati, “Bu kapsamda, AFAD başta olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın acil nakit taleplerini karşılamak için ilk etapta 100 milyar lira kaynak ayırdık. Tüm kurumlarımızın deprem ile ilgili kaynak taleplerini en hızlı şekilde karşılıyoruz. Bugüne kadar AFAD’a yaklaşık 17 milyar lira nakit aktarımı gerçekleştirdik.” dedi.

“Hızlı Karar Alıyoruz”

Bakan Nebati, her bölgede bakanların toplantılar yaptıklarını, yaraların hızlıca sarılması açısından gelen talepleri değerlendirip hızlı şekilde karar aldıklarını belirterek, Bakanlığına ilişkin tüm sorunlara ilişkin çözümleri de anlık alarak, hızlı bir şekilde yola devam ettiklerini söyledi.

Deprem felaketinin vatandaşlar ve iş dünyası üzerindeki etkilerini hafifletmek için bazı vergi düzenlemelerini de acilen devreye aldıklarını dile getiren Nebati, mücbir sebep hali ilanı başta olmak üzere bu kapsamda alınan önlemleri anlattı.

Prefabrik Yapılara İlişkin KDV İndirimi

Vergi borçlarının taksitlendirilmesinden, prefabrik yapılara ilişkin KDV indirimine kadar atılan adımlara dikkati çeken Nebati, şöyle devam etti:

“Hızla devreye aldığımız tüm bu kolaylaştırıcı uygulamalarımızın yanı sıra vergi mevzuatı kapsamında gelen bazı diğer talepleri de ivedilikle değerlendiriyoruz. Hedefimiz, bu zorlu dönemde, vatandaşlarımızın ve iş dünyamızın her bakımdan hayatını olabildiğince kolaylaştırmaktır.

‘’Çiftçimizin Yanında Olmaya Devam Ediyoruz’’

Uygulamaya aldığımız destek ve tedbirlerle, depremden zarar gören esnafımızın, sanatkarımızın ve çiftçimizin de yanında olmaya devam ediyoruz. İş yerleri ve işletmeleri zarar gören yaklaşık 150 bin esnaf ve sanatkarlarımıza Halk Bankasınca kullandırılan Hazine faiz destekli kredi ödemelerini 6 aylığına faizsiz şekilde erteledik.

Yine, deprem bölgesindeki çiftçilerimizin de Hazine faiz destekli kredilerini 1 yıl süreyle vade farkı almaksızın erteledik. Deprem bölgesindeki çiftçilerimizin mazot ve gübre desteklerini önceki uygulamalardan farklı olarak ayni yerine nakdi olarak gerçekleştirdik. Bu kapsamda toplam 3,4 milyar liralık destek geçen hafta çiftçilerimizin hesabına yatırılmıştır.”

Deprem Bölgesinde Trafik Sigortası ve Deprem Sigortası

Bakan Nebati, bankacılık, çalışma hayatı ve sigortacılık alanlarında yapılan düzenlemelere de değinerek, “Vatandaşlarımızın sigortacılık alanında da mağduriyet yaşamaması için gerekli tedbirleri aldık ve almaya devam ediyoruz. Doğal Afet Sigortası kapsamında ödemelere ivedilikle başladık.

8 bin 612 hasar dosyası için 1 milyar liralık ödeme gerçekleştirilmiş olup, ödemeler devam etmektedir. OHAL ilan edilen illerimizde trafik sigortası ve zorunlu deprem sigortası poliçelerinin prim ödemelerinde çeşitli kolaylıklar da getirdik. Yenilenemeyen poliçelerin teminatını ve tahsilatını 8 Mayıs 2023’e kadar uzattık.” ifadelerini kullandı.

Fiyat Sabitleme Kararı

Deprem felaketi karşısında fırsatçılık yapanlar olduğuna da dikkati çeken Bakan Nebati, şunları kaydetti:

“Depremin yaralarını sarmaya çalışan vatandaşlarımızın bir de bu fırsatçı yaklaşıma maruz kalması asla kabul edilebilir değildir. Bu duruma kesinlikle göz yumacak değiliz. Diğer taraftan, bölgenin yeniden ihya ve inşası kapsamında fiyat sabitleme kararı alarak bu sürece önemli destek sunan iş dünyamızın duyarlı ve birbirinden değerli mensuplarına da milletimiz adına teşekkürü bir borç biliyoruz.

Bizler de girdi maliyetlerinin artmaması noktasında her türlü tedbiri alacağımızı, vazgeçmemiz gereken şeyler varsa bunlardan vazgeçeceğimizi açıklıkla ifade ediyoruz. Şu anda hepimiz elimizi taşın altına koymadık, yüreğimizi ve bedenimizi koyduk. Zaman, bir olma, beraber olma zamanı. Bizi biz yapan işte zor zamanda sergilediğiniz bu mertliktir, bu yiğitliktir”

Yeni Konut Projeleri Belli Oldu

6 Şubat tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle yıkılan konutların yeniden inşası için çalışmalar başladı. Konut projelerinin ilk örnekleri belli oldu. 

Kahramanmaraş depremlerinin etkili olduğu on bir ilde binlerce bina yıkıldı ve depremden canını kurtarmayı başaran kişiler bu sefer de evsiz kaldı. Binlerce kişinin yaşadığı konutlar yerle bir olurken, on bir il için büyük bir barınma sorunu ortaya çıktı.

Depremde yıkılan konutların yerine yeni konutların yapımına başlandı. Yeni konutlar için az katlı ve yatay bir mimarinin kullanılacağı açıklanırken, yapılacak olan konutlara dair proje görselleri de açıklandı. Birçok kişinin merak ettiği yeni konut projelerinin belirlenen alanlara yapılacağı ve bunların 73 bin 972 tanesinin köy konutu olacağı açıklandı.

Kahramanmaraş depremi nedeni ile yıkılan binaların yerine yeni binaların yapılacağı açıklanmıştı. Zemin etütlerinin yapılmasının ardından yeni konutların inşaatı için çalışmalarda hız kesmeden başlatıldı. Bu kapsamda, yapılacak olan yeni binalara ait görseller de yayınlandı. Yayınlanan görsellere göre, 199 bin 739 konut ve 73 bin 972 köy konutu için belirlenen rezerv alanlarda inşaat çalışmaları başlayacak. Konutların zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve şehrin ihtiyaçlarına göre inşa edileceği de belirtildi.

Yayınlanan görsellerdeki evlere istinaden dairelerin, 105 metrekare brüt ve 85 metrekare net büyüklüğe sahip olacağı aynı zamanda, 3+1 daireler olacağı açıklandı. Yapılacak olan yeni konutlarda, fay hatlarına 500 metre ile 600 metreden aşağı yaklaşılmayacağı ve bu alanlarda güvenli olarak tespit edilen zeminlere binaların yapılacağı belirtildi. Yeni yapılan binaların altı kısımlarında dükkanların yer almayacağı da deprem bölgesinde inşa edilecek konutlara dair paylaşılan bilgiler arasında yer aldı.

Kızıltepe Devlet Hastanesi Ek Bina İnşaatı Başladı

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi ek binasının inşaat çalışmaları başladı. 

Mardin’de yoğun nüfus ve kişi başına düşen yatak sayısının diğer şehirlere oranla eksik olması nedeniyle çeşitli defalar dile getirilen yeni hastane ve yatak yatırımı, Sağlık Bakanlığı tarafından Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesine 300 yataklı, Kızıltepe Devlet Hastanesine ise 110 yataklı ek bina projeleri onaylanmış, Mardin Eğitim Araştırma Hastanesi’nin ek bina inşaatında yüzde 95 oranında gerçekleşme olurken, Kızıltepe’de yerleşkedeki dar alandan kaynaklı arayışlar nihayet son buldu ve ek bina için ilk kazma geçtiğimiz gün vuruldu.

Kızıltepe Devlet Hastanesi’nin otopark alanı olarak kullanılan alan üzerine yapımına başlanan 110 yatay kapasiteli ek binanın inşaat çalışmalarına start verildi.

Projeye ilk kazmanın vurulduğunu sosyal medya hesabından paylaşan Mardin Milletvekili Cengiz Demirkaya, Kızıltepe Devlet Hastanesine 150 yataklı ek bina yatırımı çıkardıklarını ancak yer sıkıntısından dolayı bu yatırımın 110 ek yatakla yatırıma dönüşmek zorunda kaldığını söyledi.

Mardin’de vatandaşların daha sağlıklı bir sağlık altyapısı ve kişi başına düşen yatak sayısının arttırılmasına yönelik Mardin Milletvekili Şeyhmus Dincel ile birlikte Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve bakanlığın diğer yetkilileriyle sık sık bir araya geldiklerini, kentin ihtiyaç duyduğu alt yapının oluşturulması için çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini kaydetti.

Proje hakkında detaylı bilgi veren Demirkaya, şu ifadeleri kullandı:

‘’Mardin Şehir Hastanemizin ve Kızıltepe Devlet hastanemizin ek bina projesi ihaleleri sağlık bakanlığımız tarafından gerçekleştirildi. İnşallah hastanelerimizin yer teslimi yapıldıktan sonra bu yatırımlara da başlanacak. Amacımız ve gayemiz ilimizin hasta başına düşen yatak sayısının arttırılması yönündedir. Bu bağlamda; Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ek olarak yapımı devam edip yüzde 95 oranında gerçekleşmesi olan hastanemizin 350 yataklı ek binasıyla birlikte buradaki yatak kapasitesi sayımız 750 olacak. Hastanemiz tam olarak faaliyette geçtiğinde ciddi oranda şehrimizde bir rahatlamayı da beraberinde getirecektir. Kızıltepe Devlet Hastanesine 150 yataklı ek bina yatırımı çıkardık ancak yer sıkıntısından dolayı bu yatırımı 110 ek yatakla yatırım programına dahil etmiş olduk. Derik’te 75 yatak, yine Dargeçit İlçemizde ise 25 yataklı bir hastane yatırımı söz konusu. Bütün bunların yanında hastanelerimizin teknolojik altyapısını tıbbi cihaz ve ünitelerinin güçlendirilmesi hususundaki çalışmalarımız sürüyor. Midyat, Artuklu, Nusaybin ve Kızıltepe’de ağırlıklı olarak bu büyük ilçelerimizi sağlık hizmetlerinin ve yatırımlarının daha iyi koşullara gelmesi için çalışıyoruz.” 

Mardin Şehir Hastanemiz takriben 3 milyar liralık bir yatırımla 860 yatak kapasitesi ile planlanmış olduğunun altını çizen Milletvekili Demirkaya, “Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ilçelerimizdeki ek bina çalışmaları ve geçtiğimiz günlerde ihale süreci tamamlanıp, yatırım programına resmen alınan Şehir Hastanemizin tamamlanmasıyla birlikte Mardin’de hasta başına düşen yatak sayısı neredeyse mevcutla ikiye katlanmış olacak. Bu şehrimizde ciddi bir rahatlama sağlayacağı gibi, yapılan öngörülere göre şehrin önümüzdeki 20 yıllık bina ve yatak sayısı ihtiyacını da karşılayacak durama gelmiş olacak. Şehir Hastanemizin ihalesi tamamlanmış olup, ilgili sözleşmeler imzalanmaktadır. İnşallah bu aşamalar geçildikten sonra ilk kazma vurulup, çalışmalara başlanmış olacak. Mardinimize ve kıymetli hemşerilerimize şimdiden hayırlı olsun.” dedi.

Host İstanbul 2023, 9 Mart’ta Kapılarını Açıyor

Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları endüstrisi, bahar sezonun en etkili uluslararası ticaret fuarı Host İstanbul’da buluşuyor. Tarsus tarafından Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) iş birliğinde düzenlenen Host İstanbul 2023, 9 Mart’ta 16’ncı kez kapılarını açacak.

Katılımcılarının tamamı yerli üretici olan fuarda, cam, porselen ve seramikten elektrikli ev aletlerine, metal mutfak eşyalarından plastik ev gereçleri/bahçe aksesuarlarına, dekoratif ürünlerden mutfak eşyalarına kadar yaşam alanlarına şıklık, estetik ve işlevsellik katan yüzlerce yeni yerli tasarım vitrine çıkacak.

10 milyar doların üzerinde bir pazar hacmine sahip Türkiye ev ve mutfak eşyaları sektörünün, uluslararası ölçekteki en önemli ticaret buluşmalarından olan Host İstanbul, yerli üreticilerin en yeni tasarımlarını dünya ile buluşturacak. Tamamı yerli 350 markanın katılacağı fuarı, 5 bini yurt dışından olmak üzere 15 bin satın almacı ziyaret etmesi bekleniyor. 

Aytemur; “Host İstanbul 2023, sektör ihracatına doğrudan yüzde 10-15 oranında katkı sağlayacak”

Lokasyon ve lojistik avantajlarının yanı sıra, üretici kimliğiyle de küresel ölçekte öne çıkan Türkiye’nin, ihracatta her yıl istikrarlı bir büyüme kaydettiğini belirten Tarsus Türkiye Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, “10 yıldan fazla süredir dış ticaret fazlası veren ev ve mutfak eşyaları sektörümüz, 2022’yi 7 milyar dolar ihracatla kapattı. Host İstanbul 2023’e katılan yerli üretici firmalar, fuarın kendilerine sunduğu uluslararası ticaret fırsatlarından yararlanarak, yeni pazarlara açılacak” dedi.

Aralarında büyük zincir perakendecilerin de olduğu, yurt dışından yaklaşık 5 bin satın almacının fuara geleceğini söyleyen Aytemur, Host İstanbul 2023’ün yine milyonlarca dolarlık ticaret anlaşmasına ev sahipliği yaparak, sektör ihracatına yüzde 10-15 oranında doğrudan katkı sağlayacağını açıkladı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Teknik Rapor Zorunluluğu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 6 şubat 2023 tarihinden önce başlayan ve tamamlanmamış yapılarda inşaatın devamı için en geç bir ay içerisinde teknik rapor alınması zorunluluğu getirdi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilde inşaat mühendisliği alanında uzman akademisyenlerden oluşan teknik heyet tarafından natamam binalarda hasar tespit incelemeleri başlatıldı. Böylece inşa halindeki binalarda oluşan deprem hasarının sıva ve boyayla kapatılarak gizlenmesinin önüne geçilecek.

Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, depremlerden etkilenen 11 ilde vatandaşların ikamet ettiği binalardaki hasar tespit çalışmaları hızla sürüyor.

TRT Haber’e göre; Bu bölgelerde depremler olmadan önce yapımına başlanmış ancak henüz tamamlanmamış binalarda ise hasar tespit çalışması yapılmıyordu. Ancak bu binaların hasar durumlarını ve inşaatın hangi koşullarda devam edebileceğini belirlemek üzere İçişleri Bakanlığınca 21 Şubat’ta “Genel Hayata Etkili Afet Bölgelerindeki Natamam Binalar” adlı genelge yayımlandı.

Genelgeye göre, 6 Şubat 2023’ten önce inşasına başlanmış ancak yapımı henüz tamamlanmayan binalarda inşaatın devamı için en geç bir ay içerisinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yetkilendirilen kurum veya kuruluşlardan teknik rapor alınması zorunluluğu getirildi. Görevli teknik heyet tarafından bu inşaatlarla ilgili hazırlanan raporun değerlendirilmesinden sonra, uygun olduğuna karar verilenlerin faaliyetlerine izin verilecek.

Her Bina İçin Ayrı Ayrı Teknik Rapor Düzenlenecek

Genelge kapsamında, natamam binaların hasar durumlarının belirlenmesi, giderilebilir hasar durumunda uygun teknik metotlar önerilmesi, inşaatın devam edip etmeyeceğine veya hangi koşullara göre sürdürüleceğine karar verilmesi gibi konular, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülecek.

Bakanlık, natamam binaların incelenmesi için inşaat mühendisliği alanında doktora ve üstü düzeyde eğitime sahip uzman kişilerle ve belediyelerle ortak çalışmalara başladı.

Yükseköğretim Kurulunun da destek verdiği Bakanlığın planlamasıyla, her il için ülke genelindeki üniversitelerden 184 öğretim görevlisi ve üyesinin bulunduğu teknik heyet oluşturuldu.

Bu heyetler, inşaat halindeki her bina için ayrı ayrı teknik rapor düzenleyecek.

Bu teknik raporda, yapının dört cephesinden çekilmiş dış cephe fotoğrafları, binanın taşıyıcı ve taşıyıcı olmayan elemanlarındaki hasar durumunu ortaya koyacak şekilde hasarlı elemanların tamamı için, hasarsız elemanların ise yeterli miktarda fotoğraf ve video kayıtları zorunlu olmak üzere tüm tespitleri yer alacak.

Her Bina 4 Kategoride Raporlanacak

İncelenen her bina, 4 kategoride değerlendirilerek raporlanacak.

Hiçbir hasarın görülemediği bina “hasarsız” olarak birinci kategoride değerlendirilerek inşasına izin verilecek. Binada, kılcal düzeyde ve onarılabilir hasar varsa ikinci kategoride değerlendirilecek ve onarım sonrası devamına izin verilecek. Binada taşıyıcı sistemi etkileyen ve önemli çatlaklar ile hasar varsa üçüncü kategoride değerlendirilecek ve bu durumda bina Deprem Yönetmeliği’nin öngördüğü şekilde ileri incelemeye alınacak ve sonucuna göre güçlendirilerek devamına izin verilecek.

Taşıyıcı sistemdeki hasar “onarılamaz-güçlendirilemez” olarak değerlendirilirse dördüncü kategoride yer alacak bina, devamına izin verilmeyerek yıktırılacak.

Böylece inşa halindeki bir binada oluşan deprem hasarının sıva ve boyayla kapatılarak gizlenmesi çabasına izin verilmemiş olacak.

Şu Ana Kadar Bin 135 Natamam Bina İncelendi

Bu kapsamda şu ana kadar Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman ve Osmaniye’de 1135 binanın incelemesi tamamlandı.

Bu binaların 889’unun birinci, 216’sının ikinci, 30’unun ise üçüncü kategoride olduğu tespit edildi. Dördüncü kategoride yani yıkılması gereken bina tespit edilemedi.

Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce, faaliyetlerin nasıl yürütüleceği konusundaki bilgilendirme çalışmaları 5 ilde tamamlandı, diğer kentlerde ise devam ediyor.

”Türkiye’de Çelik Konstrüksiyon Ev Kullanımı Yaygınlaşmalı”

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler birçok şehirde binlerce yapının yıkılmasına yol açarken, inşaat sektörüne yönelik pek çok tartışma devam ediyor. Sektör profesyonelleri, ABD’de olduğu gibi ülkemizde de prefabrik ve çelik konstrüksiyonlu yapılara geçilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

6 Şubat’tan itibaren meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay merkezli  şiddetli depremler, telafi edilmesi mümkün olmayan kayıplara yol açtı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 16 Şubat tarihli raporda, 11 ilde toplam 717 bin 614 binanın 90 bin 609’unun acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık bina olarak belirlendiği belirtildi. Bu tablo, deprem kuşağında yer alan bir ülke olan Türkiye’deki yapılar ve inşaat sektörüne ilişkin birçok konuyu gündeme taşıdı. Depreme karşı sağlam yapılar inşa etmek adına inşa modellerinin değiştirilmesi gerekliliğine dikkat çeken Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de uygulandığı gibi, yatay mimari modeline sahip, çelik konstrüksiyon ve prefabrik yapılar gibi daha güvenilir seçeneklerin kullanılması gerektiğine dikkat çekti.

Güvenli yapı modellerinde, prefabrik ve çelik konstrüksiyon öne çıkıyor”

Konuya ilişkin yaptığı açıklamada, yıkılmamış olsalar dahi birçoğunun ağır hasar aldığı betonarme binaların zafiyetinin ortaya çıktığını söyleyen Mehmet Çankaya, “Yıkılan binaların bir kısmının mevcut deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş olması, güvenli konut modellerine yönelmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu modeller arasında da prefabrik veya çelik konstrüksiyonlar önemli birer alternatif olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 40 yıldır prefabrik yapı teknolojileri alanında faaliyet gösteren Karmod olarak, ülkemizin üretim altyapısının konut açığını kapatmada oldukça yeterli olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

“Ülkemiz her iki modelde de gelişmiş bir üretim ağına sahip”

Yerel pazarda prefabrik evlerin yanı sıra çelik modellerinin de gelişmiş teknolojiyle üst seviyeye ulaştığını belirten Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, her iki modelde de depreme dayanıklı yapılar inşa edilebileceğini aktararak sözlerine şöyle devam etti: “Prefabrik evlerde ana taşıyıcı sistem çelik metallerden oluşurken, çelik evlerde de taşıyıcı direklerin yanı sıra duvar karkasları da çelik metallerden oluşuyor. Çatı sistemi iki modelde de aynı çelik taşıyıcılarla inşa edilirken, duvar yapı sistemini ayıran tek fark ise duvar blok sistemi. Bu da bize prefabrik yapıların sanılanın aksine çelik konstrüksiyonlar kadar güvenli olduğunu gösteriyor.”

Hafif çelik prefabrik konutlar %70 daha hızlı inşa ediliyor

Mehmet Çankaya, “Betonarme benzeri klasik yapı yöntemlerinde aylarca süren inşa süreleri, prefabrik yapılarda oldukça kısalıyor. Klasik betonarme konutların üretiminin neredeyse tümü sahada yapılırken, prefabrik konutlar ise tamamen modern tesislerde üretiliyor. Üretimde kullanılan kalite kontrol sistemleri de prefabrik evleri daha güvenli kılıyor. Fabrika ortamında ön üretimli olarak hazırlanan prefabrik evler, diğer modellere göre sahada %70’e varan oranda daha hızlı bir inşa süresine sahip” şeklinde konuştu.

Köy evi ve Hasarlı bölgelere destek vermek için hazırız”

Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, “Yeni yaşam alanları yaratılırken, yatay mimarideki tek ya da iki katlı prefabrik ve hafif çelik çelik ev modelleri mutlaka değerlendirilmeli. Karmod Prefabrik Yapı Teknolojileri olarak biz de toplu konut projelerinde kullanılabilecek özellikte çok sayıda hazır ev modeli geliştirdik. Ülkemizin farklı bölgelerindeki yaşam kültürü ve iklim şartlarına özel şekillenmiş konutlar tasarladık. Depremde hasar gören bölgeler dahil olmak üzere, köy evi projesinde ve bölgenin yeniden inşasına destek vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Copa, İkinci İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı’nın Altın Sponsoru Oldu

İklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Copa Isı Sistemleri, 8 Mart 2023 Çarşamba günü, “Güvenli Doğalgaz ve İnovasyon” ana temasıyla gerçekleşecek olan Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı’nın altın sponsoru oldu.

Copa Isı Sistemleri iklimlendirme sektörünün gelişimi için katma değer yaratan organizasyonları desteklemeyi sürdürüyor. Doğalgaz sektörünün önde gelen paydaşlarının katılım göstereceği Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı, Copa’nın altın sponsorluğunda 8 Mart 2023 Çarşamba günü Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Odaklı Grup, DEMSİAD ve İMSİAD iş birliğiyle “Güvenli Doğalgaz ve İnovasyon” ana temasıyla düzenlenecek olan Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı, sektöre mal ve hizmet sağlayan firmaların yöneticilerinin, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki gaz dağıtım şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin ve STK’ların temsilcilerinin yanı sıra tesisat, proje, mekanik tasarım ve uygulama firmalarının katılımıyla gerçekleştirilecek. İklimlendirme sektörünün sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışılacağı organizasyonda ayrıca sektörün geleceğine ilişkin öngörüler de masaya yatırılacak. 

İnşaat Malzemesi Fiyatları 11 İlde Sabitlendi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı inşaat malzemesi üreticileri, depremden etkilenen 11 ilde fiyatların sabitlendiğini açıkladı. 

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğu, TOBB bünyesindeki inşaat malzemesi üreticisi olan 7 sektör meclisinin, 11 ilde deprem konutları yapımında kullanılacak inşaat malzemeleri için fiyat sabitleme kararı aldığını bildirdi.

Rifat Hisarcıklıoğlu bu kararı, 7 sektör meclisi başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. TOBB camiası olarak 6 uçak, 7 gemi ve 3.900 TIR yardım malzemesi sağladıklarını belirten Hisarcıklıoğlu, ayrıca 41 TIR çadır, 970 konteyner, 141 seyyar mutfak, 551 iş makinesi ve mobil vincin bölgeye sevkini gerçekleştirdiklerini bildirdi.

İnşaat malzemesi üretimi yapan sektör meclislerinin, bu yardımlarla yetinmeyerek büyük bir adım daha atmaya hazır olduklarını dile getiren Rifat Hisarcıklıoğlu, “Devletimizin başlatacağı deprem konutları inşa projesine bir katkı da bizden olsun diyorlar. Bu kapsamda deprem bölgesine yapılacak konutlarda kullanılacak inşaat malzemeleri için fiyat sabitleme taahhüdü veriyorlar. Hammadde ve girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece deprem bölgesine yönelik fiyat sabitlemesine gidiyorlar” dedi.

Depremden etkilenen 11 ilde yapılacak konutlarda kullanılması öngörülen inşaat malzemelerinde fiyat artırılmaması noktasında mutabakata varıldığının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Buradaki sektörlerimizin hepsi, depremin ilk gününden itibaren kamu yetkilileriyle koordineli bir şekilde deprem bölgesine yardım ve destek sağladılar. Şimdi de deprem konutlarının hızlı ve güvenilir şekilde bir an önce yapılabilmesi için ellerini taşın altına koyuyorlar” diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, bu üreticilerin kendi kontrolleri haricinde girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece depremden etkilenen 11 ilde ürün fiyatlarında herhangi bir artışa gitmeyeceklerinin altını çizdi. Depremde 50 bine yakın vatandaşın hayatını kaybettiğine dikkat çeken Rifat Hisarcıklıoğlu, 173 bin bina, yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit edildiğini, 1.7 milyon kişinin konut ve barınma ihtiyacı olduğunu aktardı. 

Fiyatı sabitleme taahhüdünde bulunan sektörler ve temsilcileri şu şekilde:

Çimento Sektörü Meclisi Başkanı Fatih Yücelik

Kimya Sanayi Meclisi Başkanı Timur Erk

Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan

Toprak Sanayi Ürünleri Meclisi Başkanı Kadir Başoğlu

Seramik Sanayi Meclisi Başkan Yrd. ve Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Erdem Çenesiz

İklimlendirme Meclis Üyesi ve İklimlendirme Sanayi İhracatçılar Birliği Başkanı Mehmet Şanal

Demir-Demir Dışı Metaller Meclis Üyesi Ayhan İleri

Yerli İzolatörler Üretime Geçiyor

İnşaat Mühendisi Adnan Doğan, devlet desteği alarak geliştirdiği ve Deprem Fatihi olarak nitelendirdiği yerli sismik izolatörlerin bir ay içinde üretime geçeceğini duyurdu. 

Büyük deprem felaketinden sonra güvenli yapılar için izolatörler gündeme geldi. Depremin etkisini azaltan cihazların konutlarda kullanımı tartışılırken, yerli bir marka kamunun da desteğiyle üretime geçmek için kolları sıvadı. 

İnşaat Mühendisi Adnan Doğan’ın geliştirdiği ve Deprem Fatihi adını verdiği sismik izolatörlerin, deprem bölgesinde kullanılması planlanıyor. İzolatör üretimi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’yla Kahramanmaraş depremlerinden önce temasa geçtiğini belirten Doğan şunları söyledi: 

“Bakanlığımız tarafından stratejik önceliğe sahip yatırım teşviki alarak, ocak ayında Yozgat Boğazlıyan Fuat Oktay Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 bin metrekarelik alan bizlere tahsis edildi. Şu anda proje çalışmalarını yapıyoruz. 1 aya kalmadan inşaatına başlayacağız. 3 aya kalmadan da üretime başlamayı hedefliyoruz. Ancak bizler bunu beklemeden, iş ortaklarımızın bulunduğu Konya, Kayseri ve Gebze organize sanayi bölgelerindeki fabrikalarda üretime 1 ay içinde başlayacağız.”

FSM Doğan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Doğan, izolatör konusunda bilinmesi gerekenleri 8 maddede şöyle sıraladı:

İzolatör Nedir, Ne İşe Yarar?

İzolatör yani sismik izolasyon dediğimiz sistem, yapının depremlere karşı dayanım kapasitesinin artırılması ya da yapıya zeminden aktarılan sismik kuvvetlerin azaltılması prensibine dayanan, depreme karşı dayanıklı yapı tasarımı yaklaşımı. Deprem Fatihi ise düşük sürtünme, yüksek sönümleme kapasitesiyle sismik hareket esnasında temel ile yapı arasındaki yatay bağlantıyı keserek, yapıya aktarılan enerjiyi geleneksel yöntemlere göre daha yüksek şekilde kısıtlıyor. Yer hareketlerini, yer enerjisini yapıya yansıtmayarak bypass eden Deprem Fatihi, yükü temele eşit şekilde yaydığı için binanın üstünü koruduğu kadar altını, yani temeli de koruyor.

Ne Kadar Koruyucu Olur?

İzolatörler türlerine göre farklı oranlarda sönümleme (deprem kuvvetini azaltma) özelliklere sahip. Kauçuk izolatörler ortalama yüzde 20, sarkaç izolatörler ortalama yüzde 30 oranında koruma sağlarken çelik esaslı üretilen Deprem Fatihi, depremin yapılara yaptığı kuvveti yüzde 99’un üzerinde azaltıyor.

Cihazın Ömrü Ne Kadar Olur?

İzolatörler uzun ömürlü sistemler. Yüzde 100 çelik esaslı ve sürtünmeye maruz kalmayan yeni ürünün ömrü ise bina ömrünün en az iki katı kadar. Yüzlerce depremi atlatabileceği belirtiliyor.

Çelik, Kauçuk ve Sarkaç İzolatörlerin Farkı Nedir?


Kauçuk ve sarkaç izolatörler sürtünme esaslı çalışıyor. Deprem enerjisini sürtünerek, yırtılarak, hasar görerek sönümlüyor. Teknolojisi bu şekilde işliyor. Bu da elbette izolatörün ömrünü kısaltan bir durum. Deprem Fatihi, yüzde 100 çelik esaslı malzemelerden tasarlanıyor. Sürtünme gerçekleşmiyor ve malzemeler hasar görmüyor. Sürtünme olmadığı için de sönümleme, yani koruma oranı yükseliyor.

Tüm Yapılar İçin Uygun mu? 

İzolatörler başta konutlar olmak üzere pek çok yapıda kullanılabiliyor. Deprem Fatihi’ni konutlar, kamu binaları, köprüler, hastaneler, viyadükler, okullar, müze ve kültür merkezleri, data merkezleri, nükleer santraller, afet yönetim binaları, havalimanı terminal binaları, üretim ve depolama tesisleri gibi stratejik yapılar dahil hemen hemen her türlü yapıda kullanmak mümkün.

İnşaatın Dışında Mevcut Yapılara da Uygulanabilir Mi? 

Tüm izolatör türleri mevcut yapılara da uygulanabilir. Deprem Fatihi’ni de mevcut yapılara uygulayabilirsiniz ancak burada şöyle bir kriter var; izolatörün uygulanacağı mevcut yapının bitişik nizam olmaması gerekiyor. Eğer varsa da her iki yapıyı kapsayarak uygulama yapılabiliyor.

Maliyeti Nedir?

Deprem Fatihi her projeye uygun olarak farklı tasarlanıp üretiliyor. Kat yüksekliği, bina ağırlığı, öngörülen deplasman mesafesi gibi farklı parametreler Deprem Fatihi’nin maliyetini değiştirebilir. Yeni inşa edilen projelerde Deprem Fatihi kullanıldığında, inşaatta kullanılan demir, beton, kalıp elemanlarından yaklaşık olarak yüzde 40 tasarruf sağlanır. Örneğin: 9-10 katlı bir binada, 100 metrekare daireler olduğunu varsayarsak, metrekare başına düşen Deprem Fatihi maliyeti yaklaşık olarak 1.200-1.300 lira civarında olacaktır. Fakat inşaatta yapılacak tasarrufla birlikte metrekare başına reel maliyet 600-800 lira civarında gerçekleşecektir. Mevcut yapılarda böyle bir tasarruf mümkün olmamakta, ek olarak montaj maliyeti olmaktadır. Ancak burada da avantaj da yıkıp yeniden bir bina inşaat etmekten çok daha düşük bir maliyettir.

Yeni Konut Finansman Programı Yürürlüğe Girdi

Yeni Konut Finansman Programı, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Program, inşaat çalışmaları yüzde 100 tamamlanmış yeni konutlar ile inşaatı henüz başlamamış yapılar için geçerli olacak. 

Orta gelirlileri ev sahibi yapmayı amaçlayan ve sıfır evleri kapsayan Yeni Konut Finansman Programı yürürlüğe girdi. Resmî Gazete’de yayımlanan kararda düzenlemeye ilişkin usul ve esaslar ayrıntıları ile belirlendi. Yeni konut paketi ile 15 yıl vade uygulanacak olan kampanya kapsamında 5 milyon liraya kadar kredi verilecek. Faiz oranları ise 0,69’dan başlarken 2 milyona kadar olan kredide 0.69, 2 ila 4 milyon TL arasında 0.79 ve 4 milyon ila 5 milyon TL arasında 0,99 faiz oranı uygulanacak. 

Yeni Evim projesi kapsamına daha önce satışa konu olmamış; yüklenicilerin mülkiyetinde olmak kaydıyla inşaatı yüzde 100 oranında tamamlanmış konutlar giriyor. Ayrıca, yüklenicilerin mülkiyetinde olan veya tamamlanınca mülkiyetinin yüklenicilere geçmesi şartıyla inşaatı devam eden konut projelerine, gerekli izinleri alınmış ve finansmanı kullandıracak bankalarla garanti sözleşmesi imzalanmış olması ve yüklenicilerin mülkiyetinde olan veya tamamlanınca mülkiyetinin yüklenicilere geçmesi şartıyla inşaatına başlanmamış konut projelerine, sağlanacak finansmanlara katkı sağlanabilecek.

Proje Bölgelere Ayrıldı

Proje kapsamında iller farklı bölgelere ayrıldı. Buna göre İstanbul, 1 İnci bölge, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin ve Muğla, ikinci bölge, birinci ve ikinci bölge dışında kalan iller, üçüncü bölge, olarak değerlendirilecek. Bakan Nebati daha önce yaptığı açıklamada İstanbul’un yer aldığı 1. bölgede azami geliri 80 bin lira, 2’nci bölgede azami geliri 65 bin lira ve 3’üncü bölgede azami geliri 45 bin lira olanların kampanyadan faydalanabileceğini ifade etti.

Konut projesi kapsamında alınan evler 5 yıl boyunca satılamayacak.  Faizler 0,69’dan başlayacak ve konut kredilerindeki vade 15 yıl olacak. 2 milyona kadar olan kredide 0.69, 2 ila 4 milyon TL arasında 0.79 ve 4 milyon ila 5 milyon TL arasında 0,99 faiz oranı uygulanacak. Tüm bölgelerde asgari peşinat oranı yüzde 10, vade en çok 15 yıl olacak. Enflasyon rakamlarında artışlar yaşansa da taksitler hane gelirinin yüzde 40’ını geçmeyecek.

Pasif Mühendislik Hakkında Açıklama

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği, basında Pasif Mühendislik hakkında çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı.

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği’nin kamuoyuna sunduğu açıklama şu şekilde;

‘’Son dönemde basında yer alan pasif mühendislik haberleri hakkında açıklama yapma gereği duyulmuştur.

6 Şubat 2023’te yaşadığımız 7.7 Kahramanmaraş Pazarcık ve 7.6 Kahramanmaraş Elbistan depremlerinden sonra, yaşadığımız derin acı ve çaresizlik hissiyle ve adalet arayışıyla –haklı olarak- suçlunun/suçluların peşine düştük. Gerek sosyal medyada gerek televizyon kanallarında günlerdir inşaat sektörü masaya yatırılıyor ve “Yanlış olan ne ve yanlışın sorumlusu kim?” sorularına cevap arıyoruz. Aramalıyız da… Bu arayış sürecinde çok doğru, yerinde tespitler yapıldığı gibi, yanlış ve eksik bilgiler/değerlendirmeler de gündeme gelebiliyor. Bu konulardan biri de yapı denetim kuruluşlarındaki “pasif mühendis” konusu ve yapı denetim kuruluşlarının “beton dökümlerine gitmediği” iddiası… Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği olarak, yanlış ve eksik bilginin yayılmaması adına bu konuya açıklık getirmek isteriz.

Mevzuat gereği her şantiyenin yapı denetim kuruluşunca atanmış denetçileri ve kontrol elemanları bulunmaktadır. Bir şantiye için, yapı denetim kuruluşunun, yapı laboratuvarının ve beton firmasının uygunluğuna göre beton programı yapılır ve betonun gün ve saati belirlenir. Söz konusu beton programının yapılabilmesi demek, ilgili yapı denetim kuruluşu adına kontrol elemanları o şantiyede gerekli kalıp ve donatı kontrollerini yapmış demektir. 

Beton gün ve saati geldiğinde yapı denetim kuruluşunun kontrol mühendisi şantiyede hazır bulunmak ve elektronik şahitlik yapmak zorundadır. Zorundadır çünkü bu noktada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) devreye girer. EBİS’in amacı, her şantiyeden ve her beton dökümünden numune alınmasını, yapı denetim kuruluşunun bu dökümlerde şantiyede olmasını ve numune deneylerinin takibini garanti altına almaktır. Peki EBİS bunu nasıl sağlıyor?

Öncelikle, beton dökümü esnasında her bir mikserden alınan numune küplerinin her birine, Bakanlık adına AselsanNET tarafından üretilen elektronik etiket de denilen çipler yerleştirilir. Bu çipler, numuneleri alan yapı laboratuvarı çalışanı tarafından el terminali cihazıyla okutulduğunda otomatik olarak EBİS’e işlenir ve EBİS’in mobil uygulamasıyla eşleşir. Uygulama GPS teknolojisini kullanır; yani sadece söz konusu şantiyenin konumundayken çalışır. Başka bir konumda uygulama çalışmaz. 

Yapı denetim kuruluşunun o şantiye için atanmış olan mühendisi EBİS uygulamasına kendi e-devlet bilgileriyle girer ve kontrolör mühendisin konumunu GPS teknolojisi ile doğrulayan EBİS, “şahitlik” ekranını açar. Açılan ekrandan da yapı denetim kuruluşu mühendisi şahitliğini yapar. Şahitlik yapılmayan numuneler hiçbir şekilde işlem göremez. Yani, herhangi bir şantiyenin kontrolsüz kalması -sırf EBİS üzerinden değerlendirsek bile- mümkün değildir. Şahitlik sonrasında, bu teknoloji sayesinde Bakanlık, numunelerin şantiye çıkışlarını, laboratuvar basınç dayanım testlerini, kırım sonuçlarını ve raporlarını sürekli olarak takip etme imkânına sahiptir.  

Mevzuat bu konuda çok katı ve geliştirdiği sistemle birlikte çok tedbirlidir. Keza, yine mevzuatın hükmettiği üzere yapı denetim kuruluşları da Bakanlığa bağlı il müdürlükleri tarafından sürekli olarak denetlenmektedir. Her bir yapı denetim kuruluşuna yılda en az 6 kez habersiz şantiye, yılda en az 2 kez habersiz büro denetimleri, üç  yılda bir de yine şantiye ve büro denetimlerini kapsayan vize işlemi yapılmakta, tespit edilen uygunsuzluklara yine mevzuata göre cezai işlem uygulanmaktadır. Bu cezai işlemler Resmi Gazete’de yayınlanır ve kamuoyuna açıktır. 

Bu açıklamayla amacımız, ciddi anlamda bilgi kirliliğine maruz kaldığımız bu süreçte, kamuoyuna yapı denetim kuruluşlarının tümü genelinde sunulan yanlış ve eksik olan açıklamaları düzeltmektir. Şunu da çok açık ve net eklemek isteriz: Eğer ki, mevzuata ve sistemi iyileştirmeye, bina denetimini çok daha kontrollü hale getirmeye yönelik tüm bu çalışmalara rağmen görevini yapmayan kişi ve kuruluşlar varsa da bunların tespit edilmesini herkesten çok biz isteriz. Zira yapı denetim hizmeti, mevzuattan da önce bir vicdan ve etik meselesidir. 

Kamuoyunun dikkatine sunarız. ‘’

Bina Güçlendirme Kredisi Kullanacaklara Sigorta Kolaylığı

Büyük bir bölümü aktif deprem kuşağında bulunan Türkiye’de yaklaşık 7 milyon riskli konutun bulunduğu tahmin ediliyor. İçinde yaşadıkları binaları deprem riskine karşı dayanıklı hale getirmek isteyenler, Bina Güçlendirme Kredisi’nden yararlanabiliyor.

Bunun için ilk olarak, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yetkili kılınan bir yapı denetim firmasından, binanın riskli olduğuna dair bir rapor almak gerekiyor. Bu raporla birlikte bankalara ve finans kuruluşlarına başvuruda bulananlar, düşük faiz oranlarının yanı sıra, 2 sene geri ödemesiz ve 10 yıla kadar vadelerle Bina Güçlendirme Kredisi kullanabiliyor. Söz konusu finans desteğinden Kredi Hayat Sigortası yaptırarak yararlanmayı tercih edenler, olayinkolayi.com üzerinden satın alacakları poliçeler için, tüketici dostu fiyatlama ve self-servis hizmet sayesinde bankalara kıyasla yaklaşık yüzde 40 oranında daha az ödeme yapıyor. 

Sigorta yaptırırken, kredi ararken, ev alırken veya taşınırken sıklıkla ihtiyaç duyulan işlemlere pratik çözümler sunan olayinkolayi.com, “Burada her olayın bir kolayı var!” sloganıyla asistanlık hizmeti de veriyor. Takipçilerini zengin blog içerikleriyle konut, kredi, sigorta, sağlık ve yaşam konu başlıklarında bilinçlendirmeye devam eden platform, sunduğu kredi hesaplama araçları sayesinde, Bina Güçlendirme Kredisi kullanıp inşaat süreci tamamlanana kadar kiralık evlerde oturmayı planlayanların, olası emlakçı komisyonu ve taşınma masrafları hakkında fikir sahibi olmasını sağlıyor.

Bina Güçlendirme Kredisi ve Kredi Hayat Sigortası hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, olayinkolayi.com platformunun hafta içi 09.00-18.00 saatleri arasında 0850 222 3466 numaralı Çağrı Merkezi numarası veya Whatsapp hattı üzerinden anlık yanıt sisteminden ücretsiz asistanlık desteği alabilirler. 

Bandırma Belediyesi Deprem Afeti Öncelikli İkinci Toplantısını Gerçekleştirdi

Bandırma Belediyesi, deprem afetine hazır bir Bandırma için çalışmalarına devam ediyor. Konu ile ilgili önemli kararların alındığı ikinci toplantı gerçekleştirildi.

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen yıkıcı depremler ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ülke çapında kentlerimizin depreme ne ölçüde hazır olduğu tartışılırken, Bandırma için vakit kaybetmeden düğmeye basan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, konu ile ilgili ilk toplantıyı gerçekleştirmiş ve bu toplantıda izlenecek yol haritası belirlenmişti. 

Tüm dinamikleriyle depreme hazır bir Bandırma oluşturabilmek adına gerçekleştirilen ilk toplantının hemen akabinde ikinci kez bir araya gelindi. Belediye binası toplantı salonunda gerçekleştirilen ikinci toplantıda; Mimarlar Odası Bandırma Temsilcisi Mehmet Ali Ozar, İnşaat Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürkan İlgin, Harita Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi ve Belediye Meclis Üyesi Mesut Özdemir, Elektrik Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Mutlu Onganar, Makine Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürbüz Gözcüler, Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Selamettin Karaca, Bandırma Belediyesi İmar Komisyonu Üyeleri Yalçın Cömert, Onur Çon, Yusuf Ziya Çelikoğlu, Bandırma Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu Üyeleri Fatma Salı Karabacakoğlu, Eren Ülkü ve Belediye Meclis Üyesi Sıtkı Ağan yer aldı.

Toplantıda ilk etapta uygulamaya geçirilmesi planlanan konular belirlendi.

-Mevcutta bulunan jeolojik zemin yapı raporu, çalışma grubuyla paylaşılacak. Yakın dönemde Bandırma’nın jeolojik yapısını analiz eden yetkili firmanın hazırladığı teknik rapor firma yetkilerince çalışma guruplarına teknik sunum ile aktarılacak.

-Yapı denetimleri ile ilgili mekanizma kurulacak. Bu mekanizma içerisinde İnşaat Mühendisleri Odası, Bandırma Temsilciliği, Mimarlar Odası Bandırma Temsilciliği, Makine Mühendisleri Odası Bandırma Temsilciliği ve Bandırma Belediyesi adına birer temsilci görevlendirilecek. Yapı denetim firmaları ve şantiye şeflerinin katkılarıyla mevcut inşaatı süren yapılarda beton dökümü öncesinde oluşturulan bu heyet gözetiminde denetim yapılacak ve uygun olup olmadığı kontrol edilecek.

-Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü 2000 yılı öncesi yapı stoğu ile ilgili geniş kapsamlı çalışmalar yapacak. 

-Parsel ölçeğinde riskli binaların güçlendirilmesi (karbonfiber, karbon çelik vb. uygulamalarla) veya yeniden yapılması için yetkili mevzuatın yasal düzenlemeleri ile ilgili çalışma başlayacak.

-Detaylı bilgiler 2 Mart’ta gerçekleştirilecek olan Belediye Meclis Toplantısı’nda gündeme alınarak kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Şanlıurfa’ya Sismik İzolatörlü Konut Projesi

Şanlıurfa Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, 32 dekarlık alana inşa edilecek olan konut projesinde sismik izolatör kullanılacağını duyurdu. 

Kahramanmaraş depremlerinin ardından, kentsel dönüşüm ve konut projelerini revize ederek hızlandıran Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, sismik izolatörlü bin konutun inşa edileceği alanda incelemelerde bulundu ve projenin temelini çok yakında atacaklarını duyurdu.

Eyyübiye Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Aslıhan ve teknik heyetiyle birlikte Bildim ve Küçükhan mahalleleri sınırlarında yer alan rezerv yapı alanında açıklamalarda bulunan Başkan Mehmet Kuş, bin 400 dekarlık yapı alanında, 32 parsel üzerine kurulacak bin konutluk projede sismik izolatör kullanılacağını açıkladı.

Tahsis ve uygulama imar planı onaylanan Eyyübiye ilçesi rezerv yapı alanındaki yol açma çalışmaları devam ederken, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depremler sonrası konut ihtiyacını karşılamak için harekete geçen Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, rezerv alanda inşa edilmesi planlanan konut projesini revize ettiklerini ve burada yapılacak tüm konutların depreme karşı çok önemli koruma sağlayan sismik izolatörlü sistemle yapılacağını söyledi.

“Türkiye’de bir ilke imza atmış olacağız”

Bin adet konuttan oluşacak projede, eğitim alanları, sağlık ve spor tesisleri, konutlardan bağımsız ticari alanlar, cami gibi sosyal donatıların da yer alacağı bilgisini veren Başkan Kuş, konutların metrekare ve oda sayılarının oluşacak talebe göre planlanacağını ifade ederek, “Depremden hemen sonra hemen oturarak projemizi revize etme kararı aldık. Sismik izolatörlü yapı tarzı muhtemelen Türkiye’de birkaç binada var. Site bazında hemen hemen hiç yok. Bu anlamda Türkiye’de bir ilke imza atmış olacağız” diye konuştu.

Bin adet konuttan oluşacak sismik izolatörlü proje ile küçük bir uydu kent kuracaklarını ve bu proje ile halkın bu projeyi tercih edeceğini öngördüklerini dile getiren Kuş, projenin hayata geçmesiyle özel sektörün de bu tip konutlar inşa etmeye başlayacağını söyledi.

“Urfa’nın en güzel mahalleleri burada inşa edilecek”

Eyyübiye’deki rezerv yapı alanın tahsisinde ve imar planlarının onaylanmasında büyük emek ve katkılarından dolayı Ayşe Sula Köseoğlu’na teşekkür eden Kuş, uygulanacak projenin şehir ve Harran Ovası manzarasına hakim olacağını, eğitim alanları, parkları ve sosyal tesisleriyle herkesin huzur ve güven içerisinde yaşamak isteyeceği bir mekan haline geleceğini ifade etti.

Eyyübiye’nin, dağlık alanlarının konut inşası için son derece güvenli bir yapıya sahip olduğunu ve göreve gelir gelmez Şanlıurfa’daki yeni yerleşim alanlarının bu bölgede oluşması için büyük bir gayret içine girdiklerini kaydeden Başkan Mehmet Kuş, rezerv yapı alanının Şanlıurfa’nın tüm konut ihtiyacını karşılayacak büyüklükte olduğunu ve ihtiyaca göre genişletilebilir niteliği bulunduğunu söyledi.

Eyyübiye’nin, eski Urfa olarak tüm Urfalıların eski evi olduğunu ve inşa edilecek depreme dayanıklı, sismik izolatörlü konut projeleri sayesinde herkesin asıl evine geri döneceğini aktaran Kuş, “İnşallah bu projelerden sonra Urfa’nın en güzel mahalleleri burada inşa edilecek” ifadelerini kullandı.

Uygulama imar planı hazır

Depremler öncesi yeni ve güvenli yaşam alanları oluşturmak için çalışmalarını sürdüren Eyyübiye Belediyesi, rezerv yapı alanına ait uygulama imar planı hazırlıklarını tamamlamış, bölgede inşa edilecek konutlar, sosyal donatılar, eğitim ve sağlık kuruluşları gibi yapıların yer alacağı projeleri, görselleriyle birlikte kamuoyuna tanıtmıştı.

Şanlıurfa İli Eyyübiye ilçesine bağlı Bildim ve Küçükhan Mahalleleri sınırları içerisinde yer alan, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “Rezerv Yapı Alanı” olarak ilan edilen alana ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planı teklifi, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9’uncu Maddesi, 6306 sayılı kanunun 6’ncı maddesinin 6’ncı bendi ile aynı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 18. Maddesinin 2/a bendi ve 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Hükümleri uyarınca re’sen onaylanmıştı.

Onaylanan imar uygulaması, 3194 sayılı İmar Kanunun 8. Maddesi gereğince Şanlıurfa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 16 Şubat 2022 tarihinde askıya çıkarılarak kesinleşmişti.

Serik’e 498 Yataklı Otel İnşa Edilecek

Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince, Antalya’nın Serik ilçesinde 498 yataklı otel inşa edileceğini açıkladı. 

Çevre haberleriyle tanınan Yusuf Yavuz’un haberine göre Tamince’nin, Serik’in Kadriye sahilindeki mülkiyeti Kültür ve Turizm Bakanlığına ait arazide bulunan The Legends Theme Park tesisi bünyesine 137 oda, 498 yatak kapasiteli yeni otel yapılması için 17 Şubat’ta ÇED süreci başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 23 Mart’ta projeyle ilgili ÇED Toplantısı yapılacağını duyurdu.

Projenin hayata geçirilmesi ile birlikte mevcutta 401 oda 804 yatak kapasitesi bulunan tesis, 538 oda, 1078 yatak kapasitesine ulaşacak. Bakanlık, Aksu Kemerağzı’nda 23 Şubat, Manavgat’ta ise 16 Şubat’ta yapılması planlanan benzer otel projeleri için ÇED toplantılarını, “Yaşanan deprem felaketi nedeniyle birçok ilin doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmesi ve birçok kurum/kuruluşun personelinin de depremden etkilenen bölgelerde görevlendirilmesi nedeniyle iptal edildiğini” duyurmuştu.

Antalya Büyükşehir Belediyesinin Düden 2 Şelalesi yanında bulunan Tamince’ye ait deniz manzaralı parselde imar değişikliğini onayladığı gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının da yeni otel inşaatı için ÇED Sürecinin başladığını duyurması dikkati çekti.

İstanbul’da Bin 223 Okul Güçlendirildi

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul’da 1999 yılı öncesi inşa edilen okullardan bin 223 tanesinin güçlendirildiğini 128 okulla ilgili çalışmaların devam ettiğini açıkladı. 

Vali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla 2006’da kurulan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından, 1999 öncesi inşa edilen 1418 okulun deprem etüt ve analizlerinin tek tek gerçekleştirildiğini belirtti.

Bu çalışmalarda 1351 okulun riskli olduğunun tespit edildiğini aktaran Yerlikaya, şöyle devam etti:

“İPKB tarafından riskli bulunan okullarımızdan 367’si yıkılıp yeniden yapıldı. Yeniden yapılan okullarla 5 bin 202 ilave derslik kazanıldı. Bu 32 derslikli 162 okul demek. Ayrıca 769 okulumuz güçlendirildi, 87 okulumuz MEB ve diğer kurumlarımızca yeniden yapıldı, güçlendirildi. Geriye kalan 128 okulumuzun 35’indeki öğrencilerimiz geçen yıl, 93’ü bu yıl depreme güvenli okullara nakledildi. Sonuç olarak, İstanbul’umuzdaki 1223 okulumuz yeniden yapıldı ve güçlendirildi. 128 okulumuzla ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor.”

‘’Türkiye İMSAD Olarak Tam Kapasite Üretime Devam Edeceğiz’’

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum bir araya geldi. Düzenlenen toplantının ardından İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, açıklamalarda bulundu.

Toplantının ardından açıklama yayınlayan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu çetin kış şartlarında, çadırlarda, konteynerlerde barınmak zorunda kalan yüzbinlerce depremzede kardeşimizin yaşadığı tüm zorlukları görüyor, hissediyor ve acılarını paylaşıyoruz. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. 

Afetin bölgede açtığı yara çok büyük.  Ancak, yardımlaşmayı ve dayanışmayı genlerinde taşıyan bir millet olarak, yaralarımızı birbirimize sarılarak saracağız. İnşaat malzemesi sanayicileri olarak sahip olduğumuz imkânları ve gücümüzü seferber ettik. 

Sayın Bakanımızın da toplantıda belirttiği üzere inşaat sektörünün tüm paydaşları olarak, bölge halkının bir an önce yuvalarına kavuşması için ihtiyacı olan konutların yapım aşamasında tüm faaliyetleri desteklemekteyiz.  

Bakanımızın şehir yapılanmalarında makûs talihimizi değiştirecek radikal değişim planlamalarını açıklaması hayati önemde bir adımdır.

Bakanlığımızın oluşturduğu kesinleşmemiş olmasına rağmen hasar tespit çalışmaları ile paylaşılan yıkık, ağır, orta ve az hasarlı binaların belirlenmiş olması, kalıcı konutları oluşturma seferberliğinde rehber olma kıymetindedir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın planladığı yaraları sarma ve kalıcı konutları oluşturma seferberliği evrensel boyutta büyüktür.

Emsalsiz dayanışma şuurumuz ile asrın felaketini ülkemize yakışır şekilde çözeceğimize eminiz.

Toplantıda sözü edilen ilk etapta 200 bin konutun inşa sürecinde ihtiyaç duyulan malzemeyi ve fazlasını Türkiye inşaat malzemeleri sanayisi olarak kapasite ve nitelik açısından karşılayabilecek potansiyele sahibiz.

Sektörümüz potansiyeli, üretim kapasitesi, ürün niteliği ve maliyet yapısı ile deprem yaralarını saracak imkânlara sahiptir. İhtiyacımız koordinasyonumuzu artırmaktır.

Dolayısıyla sektör olarak sahip olduğumuz yüksek üretim kapasitemiz, malzeme kalitemiz ve imkânlarımızla, kalıcı konut seferberliğine ihtiyaç duyulan desteği vermeye hazırız. 

Önümüzdeki süreçte enerji, hammadde, döviz kurları ve işçilikte olağanüstü bir değişim olmadığı sürece malzemelerde fiyat artışı ihtiyacı olmayacağını öngörmekteyiz. 

Tüm Türkiye’yi yasa boğan bu felaket karşısında Türkiye inşaat malzemesi sanayicileri olarak yaraları sarmaya muktedir olduğumuzu belirtir, bölgeye yardımlarımızı sürdürmek için paydaşlarımızla temas halinde, tam kapasite ve gayretle üretmeye devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.”

Maltepe Tüneli Baharda Hizmete Açılacak

İstanbul, Maltepe ilçesinde hayata geçirilen Meydan Yayalaştırma ve Tünel projesinin inşaat çalışmalarında ilerleme kaydedildi. Projenin bahar aylarında hizmete açılması planlanıyor. 

Maltepe’ye modern bir meydan kazandıracak ‘Maltepe Meydan Yayalaştırma ve Tünel Projesi’ çalışmalarında büyük aşama kaydedildi. Trafiğin yer altına inmesi ile bölgedeki yoğunluğa çözüm getirecek Maltepe Tüneli, bahar aylarında hizmete açılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe Meydanı’ndaki çalışmaları yerinde inceleyerek projenin geleceğine dair fikir alışverişinde bulundu.

İBB Fen İşleri Müdürlüğü Daire Başkanı Recep Korkut’tan projenin son durumu hakkında bilgiler alan İmamoğlu ve Kılıç, tünel alanına inerek çalışmaları inceledi.

‘Maltepe Meydan Yayalaştırma ve Tünel Projesi’ ile Maltepe’nin yıllardır çözülemeyen trafik sorunu çözüme kavuşacak. Trafiğin 550 metrelik tünel vasıtası ile yer altına alınmasıyla ulaşım rahatlatılacak. Proje ile Maltepe, yayalaştırılmış modern ve büyük bir meydana kavuşacak.

Bartın Devlet Hastanesi İnşaat Çalışmaları Devam Ediyor

Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, inşaat çalışmaları devam eden Bartın Devlet Hastanesi hakkında açıklamalarda bulundu. 

400 yataklı Devlet Hastanesi inşaatında sona yaklaşılırken Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, çalışmaların 2023 yılının ilk 6 ayında hastanenin tamamlanarak hastanenin hizmete alınacağını söyledi. Son teknoloji ile donatılan hastane sismik izolatörleri sayesinde de depreme karşı güvenli olacak.

Bartın’da 400 yatak kapasiteli olarak inşa edilen ve ihtiyaca göre yatak kapasitesinin 575’e çıkarılabileceği hastanede çalışmalar devam ediyor. Kaba inşaatın yüzde 90 tamamlandığı hastane; anjiyo merkezi, yoğun bakım servisleri, acil servis bölümleri, diyaliz servisi, ameliyathaneler ve poliklinikleriyle dev bir sağlık kompleksi olarak Bartın’ın yanı sıra çevre illerde yaşayan vatandaşlara da hizmet verecek.

2023 yılının ilk 6 ayında hizmet vermeye başlaması planlanan dev sağlık kompleksi, 127 bin metrekarelik bir alana ve 95 bin metrekare kapalı alana sahip olacak.

Hastanede 66 yoğun bakım yatağı, 24 diyaliz ünitesi, 24 ameliyathane, 3 ayrı acil servis bölümü ve 58 acil servis yatağı ile 138 poliklinik odası yer alacak. 730 araçlık açık ve kapalı otoparkı bulunacak olan hastanede kalp ameliyatları ve anjiyo hizmetleri de verilebilecek.

Hastane inşaatında incelemelerde bulunan ve inşa çalışmalarının büyük bir hızla sürdüğünü ifade eden Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç hastanenin sismik izolatöre sahip olduğunu paylaştı. Tunç, hastanenin deprem izolatörüne sahip olması sebebiyle depreme karşı güvenli olacağını açıkladı.

Bakan Kurum İnşaat Malzemesi Sektörüyle Bir Araya Geldi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, inşaat malzemesi sektör temsilcileriyle bir araya gelerek malzeme tedarikinde fiyat artışına müsaade edilmeyeceğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Deprem bölgesindeki her yerde, 7 bin 350 uzman personelimiz harıl harıl çalışıyor. Şu ana kadar toplam 4 milyon 371 bin bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 188 bin binayı inceledik. 507 bin bağımsız bölümden oluşan 156 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Kilis’imizde de 1.575 binada 2.366 bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Hasar tespit noktasında şunu da ifade etmek isterim. 6.4’lük depremden sonra Antakya, Defne ve Samandağ’da bugüne kadar incelenmiş olan; 43.624 bina ve 125.187 bağımsız bölümden oluşan; orta hasarlı, az hasarlı, hasarsız tüm yapıları tekrar inceleyeceğiz. Yine diğer bölgelerden talep oldukça oralarda da tekrar tespit yapacağız. Bir yandan tespitler devam ederken, tabi bir yandan da biz, konutları, iş yerleri ve kültürel varlıklarıyla şehirlerimizin ihyasına başlamış durumdayız.” dedi. 

Yeni konutların inşası noktasında çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiklerini hatırlatan ve Türkiye’nin önde gelen inşaat malzeme sektörü temsilcileriyle ve dernekleriyle bir araya geldiklerini söyleyen Bakan Kurum, “Orada kendilerine de ifade ettim. Tüm yapı sektörümüzle el ele verip, bu zorlu süreci milletimizin lehine en doğru şekilde yöneteceğiz. Sektörümüz de bu konuda sorumluluk alacak. Bu iradeyi de sektör temsilcilerimiz toplantıda ortaya koydular. Biz hep birlikte hareket etmek zorundayız. Milletimizin menfaatleri doğrultusunda hareket etmek zorundayız. Çünkü depremzede kardeşlerimizi bir an önce sıcak yuvalarına kavuşturmak hepimizin üzerine vazifedir. Bu kararlılığı da hep birlikte ortaya koyduk. Aksi bir durumu hep birlikte takip edeceğiz ve asla fiyat artışlarına izin vermeyeceğiz. Bunu da bütün kamuoyunun bilmesini isterim. Ben bu anlamda sektör temsilcilerimize de hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Adana Sarıçam’da 590, Gaziantep’te 600, Hatay Altınözü’nde 364, Kahramanmaraş Afşin’de 501, Pazarcık’ta 518, Şanlıurfa Birecik’te 534 olmak üzere, 3.107 yeni konutların sözleşmelerini tamamladıkları bilgisini veren Bakan Kurum, yapım aşamasına geçtiklerini belirterek “Şehir merkezlerimizi nasıl 1 yıl içerisinde ayağa kaldıracaksak, köylerimizi de bu süreçte ayağa kaldıracağız. Bu çerçevede ilk etapta Osmaniye’de 1361, Adana’da 701, Adıyaman’da 8 bin 21, Diyarbakır’da 2 bin 927, Elazığ’da 386, Hatay’da 14 bin 141, Kahramanmaraş’ta 12 bin 135, Malatya’da 17 bin 990, Şanlıurfa’da 2 bin 54, Gaziantep’te 9 bin 130, Kilis’te 1002 olmak üzere toplamda 70 bin köy evimizi ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla yaparak hak sahiplerine teslim edeceğiz. 2 ay içerisinde, 200 bini konut ve 70 bini köy evi olmak üzere toplam 270 bin vatandaşımızı ailesiyle birlikte ev sahibi yapmak için inşa çalışmalarımıza başlıyoruz. İlerleyen günlerde diğer konutlarımızla ilgili müjdeleri de milletimizle paylaşmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Çiğli Belediyesi, Yapı Stoku Envanteri Çalışmasını Tamamlayacak

İzmir’e bağlı Çiğli Belediye Başkanlığı, Kahramanmaraş depreminin ardından 2021 yılında başlatılan Yapı Stoku Envanteri çalışmalarını tamamlama kararı aldığını açıkladı. 

Yapı stoku envanteri çalışmaları hakkında bilgi veren Çiğli Belediye Başkanı Selim Utku Gümrükçü, “2020 yılında İzmir’de meydana gelen deprem bizim için milat oldu. Vakit kaybetmeden Deprem Birimini kurarak acil eylem planı hazırlıklarımızı başlattık. Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin desteğiyle ilçemizdeki yapıların teknik bilgilerinin ve fiziki durumlarının değerlendirilmesi ile yapı güvenliği açısından ne durumda olduklarının ortaya çıkarılması amacıyla sahaya indik.” diye konuştu. 

Vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak için üzerlerine düşeni yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Gümrükçü, “Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler, önlem alınmadığı takdirde nasıl sonuçlarla karşılaşacağımızı hepimize çok acı bir şekilde gösterdi. Çiğli Belediyesi olarak bir yandan depremin yaralarını sararken bir yandan da depremle mücadele çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2021 yılında başlattığımız yapı stoku envanteri çalışmasının hemen hemen yüzde 50’sini tamamladık. Çiğli’de 30 binden fazla yapı var. Bunları tamamını inceleyeceğiz. Başvuruda bulunan vatandaşlarımıza öncelik vereceğiz. Bu çalışma ile hangi bölgede ne kadar binanın sorunlu olduğunu saptayacağız. Sorunlu yapılarla ilgili önlemlerimizi ivedilikle alacağız. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak için üzerimize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.  

‘’Kentsel Dönüşümde 90 Gün Şartı Bir Yıla Çıkarılmalı’’

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, riskli yapıda oturan vatandaşların mağdur olmaması için 90 gün olan boşaltım süresinin 1 yıla çıkarılması gerektiğini söyledi. 

Riskli binaları boşaltırken ev sahiplerine bin 500 ile 4 bin 500 lira arasında bir kira yardımı yapılıyor. Kiracılara ise sadece taşınma yardımı var. Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, kentsel dönüşümde yaşanan sıkıntılara ve mağduriyetlere dikkat çekti. “Süreci iyi yönetemedik, vatandaşı kentsel dönüşümden soğuttuk” diyen Prof. Dr. Öngören, güçlendirme için yönetmelikte yer alan 90 günde boşaltma şartının en az 1 yıla çıkarılması gerektiğini vurguladı. Öngören, “Risk tespitinden sonra riskli olduğu tespit edilip dönüşüme girecek konutlarda yaşayanların en çok 90 gün içinde evi boşaltması gerekiyor. İmkânı olan zaten ilk günden çıkıp gidiyor ama maddi durumu ve gidecek yeri olmayanlar mağdur ediliyor. Bunun makul bir süreye çıkarılması gerek” dedi. 

Risk Tespiti Yapılmalı

Bu zorunluluk nedeniyle kentsel dönüşümün yürümediğini ifade eden Öngören, “Nüfusun yüzde 72’si deprem kuşağında yaşıyor. İlk olarak yasa yeniden düzenlensin. 90 gün şartı kalksın, bu düzenleme kendi bölgesindeki riskli yapıları tespit edip, önlem almak isteyen yerel yönetimlerin önünü de bağlıyor, halbuki yasal düzenlemeye göre tüm belediyeler ve bakanlık kendi hukuksal sorumlulukları sebebiyle binalardaki risk tespitini yaptırabilir” diye konuştu.

Bakanlıkça planlanan 15 yıllık kentsel dönüşüm sürecinde, hedefin riskli binaların yüzde 100 dönüşümü olduğunu aktaran Prof. Dr. Öngören, şunları söyledi: 

“Şu ana kadar 11 yılda sadece yüzde 15 dönüşüm sağlayabildik. Sonuç tatmin edici değil. İlk önce veri güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Bunun için de riskli bina sayısını tespit etmemiz lazım.Bugün tam olarak bu sayıyı bile bilmiyoruz.” 

Vatandaşların risk analizi ve dönüşüm sürecinde bazı müteahhitler tarafından da mağdur edildiğine dikkat çeken Öngören, “Risk analizinde tek dairenin malikinin onay vermesiyle teknik işlem yapılabiliyor. Bir anda oturanlar 90 günde binayı terk etme zorunluluğu ile yüzleşiyorlar. Müteahhit de vatandaşın zaruret halinden yararlanıp hukuki güvencesiz sözleşme imzalatıyor. Sonrasında da davalar açılıp süreç uzuyor. Apartmanlarda kendi isteğiyle risk tespiti yapılacaksa yüzde 51 çoğunluk şartı getirilsin” önerisinde bulundu. 

Prof. Dr. Öngören’e göre, Türkiye’nin kentsel dönüşümde başarılı olmasının iki koşulu vatandaşın güveni ve idarenin göstereceği irade. Öngören, “Bu güveni oluşturur iradeyi ortaya koyabilirsek 5 yıl içinde riskli binaları ortadan kaldırırız. Bunun maliyeti de çok kolay karşılanır. Kentsel dönüşüm fonu var zaten, başka fonlar da rahatlıkla bulunur” dedi. 

İktidarın yerel yönetimlerle görüşüp arsa oluşturması gerektiğine işaret eden Öngören, şöyle devam etti: 

“Önce boş kamu arsaları ya da üzerinde verimsiz kamu binaları olan alanları tespit etmeliyiz. Arsalara hızla kumbara gibi konut biriktirmeliyiz. Önce binalar yapılacak sonra vatandaş taşınacak. Yıllık 1 milyon konut üretimimiz var. Bu yöntemle 2-3 yıl içerisinde belediyelerin kentsel dönüşüm stoku oluşur” diye konuştu. Kentsel dönüşümde süreci baştan sona devletin üstlenmesi gerektiğini dile getiren Platform Başkanı’na göre yapı denetim işlerini de belediyelerin ve bakanlığın denetlemesi gerekiyor. 

İstanbul’da 318 Bina Hemen Çökecek

İBB hızlı tarama sonuçlarına göre 318 bina hemen çökecek durumda. Bunlarda 10 binden fazla kişi yaşıyor. Bin 525 binada yüksek risk tespit edildi. Bu binalarda da en az 50 bin kişi yaşıyor. İstanbul’da 1 milyon 166 bin bina var. Bunları yüzde 73’ü 2000 yılı öncesi yapılmış. İBB’nin 3,5 yılda hızla tarama için 107 bin binaya gittiği ve sadece 29 bin 700 binaya girebildikleri açıklandı. 

Merkez Bankası: ‘’Depremin Etkileri Kalıcı Değil’’

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, şubat ayı faiz kararı ile ilgili, “Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede kalıcı etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.” açıklamasını yaptı. 

Şubat ayı toplantısını gerçekleştiren Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizinde indirime gitti. Banka, politika faizini 50 baz puan düşürerek, yüzde 8,5’e çekti.

Karara ilişkin Para Politikası Kurulu’ndan yapılan açıklamada Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine vurgu yapıldı. Açıklamada, “Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.

Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

İMKON, Yapıların Depremden Daha Az Etkilenmesi İçin 10 Öneri Paylaştı

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, yapıların depremden daha az etkilenmesini sağlamak için yapılması gereken 10 maddeyi paylaştı. 

İMKON Başkanı Tahir Tellioğlu tarafından paylaşılan 10 madde şu şekilde;

  • Fay geçiş bölgelerine geçmişte imar verilmesi ile oluşan yapı stoklarının büyükşehir belediyeleri ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonu ile şehirlerin yeni deprem mastır planlarına göre fay hattı dışı güvenli bölgelere taşınması.
  • Deprem kuşağı olan ülkemizde zemin değerlerinin sağlamlık oranına göre kat verilmesi.
  • Deprem risk kapsamında olan ülkemizde 2012 yılında çıkartılan 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun teşvik ve yaptırım gücü ile desteklenerek; ayrıca yapı yoğunluğundan veya fay hattı aksı olduğundan yerinde dönüşümü mümkün olmayan alanlar için şehrin zemini sağlam bölgeleri tespit edilerek, cazibe merkezleri ile desteklenerek kentsel dönüşüm rezerv alanı oluşturulmalıdır.
  • Yapı statik uygulamalarının projeye göre yapılıp yapılmadığını denetleyen yapı denetim ve şantiye şefleri, yapı proje uygulama denetçileri olarak üniversite mezuniyetinden sonra ihtisas branşlarına göre eğitim stajlarına ve sınavlarına tabi tutulmalıdır.
  • Betonun olması gerektiği değerden slambını düşük ayarlayan ve betona su katanlara, gerekli sorumluluk ve cezai müeyyide yüklenilmelidir.
  • Statik yapıyı inşa edenlere (demir ve betonarmeden), sorumlu olanlara taşeronluk mecburiyeti getirilip sadece statik yapıdan müteselsilen cezai sorumluluk yüklenmelidir.
  • Deprem, kentsel dönüşüm ve çekirdek aileye bölünme gibi sebeplerden dolayı vatandaşımızın konut ihtiyacı ciddi manada artmıştır. Bunun da konut kiralarına yüksek oranda yansıdığını, belediyelerin küçük daire (asgari metrekare) şartını çok daha alt seviyelere çekip konut üretimini teşvik ederek vatandaşımızın konuta erişimi kolaylaştırılmalıdır.
  • Son depremde yaklaşık 10’a yakın binanın kolonlarının kesildiği veya statik yapıya farklı tahribatlar verildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Tedbiren altında iş yeri olan bütün yapı stoklarının gözden geçirilmesi ve apartman/site yöneticilerine de bu meyanda sorumluluk yüklenmelidir.
  • Bina yapımında en büyük maliyeti oluşturan konut imarlı arsa ihtiyacı büyükşehirler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından üretilip, uygun şartlarda konut sektörüne sunularak şehrin güvenli alanlarda planlı gelişimi sağlanmalıdır.
  • Müteahhitlik sektörünün yıllardır yasaya dayalı bir meslek odasının olması talebi karşılanarak müteahhitlerin kayıt altına alınması, sicillerinin tutulması sorumlulukları ölçeğinde eğitim sertifikasyonuna tabi tutulmaları sağlanmalıdır.

Seydikemer ve Menteşe TOKİ İçin ÇED Süreci Başladı

Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) Muğla, Menteşe’de inşa edeceği 500 konut, 1 cami e 1 adet 6 dükkanlı Ticaret Merkezi projesi ile Seydikemer’de inşa edilecek 304 adet konut ve 8 adet dükkân için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Muğla’nın Menteşe ve Seydikemer ilçesinde yapılması planlanan Akçaova Mahallesi 500 adet Konut (+2KD) 1 adet Cami ve 1 adet 6 Dükkanlı Ticaret Merkezi İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ve Kemer Mahallesi 304 Adet Konut (+2kd) 8 Adet Dükkân İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi projeleri için çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı.

Seydikemer TOKİ 304 Konuttan Oluşacak

Seydikemer Kemer Mahallesi 304 Adet Konut (+2kd) 8 Adet Dükkân İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi projesi; 498/1 Ada/Parsel sınırları içerisinde yapılması planlanıyor. ÇED alanı 41 bin 985,63 metrekare olarak belirlendi.

Menteşe’ye 500 Konut

Menteşe Akçaova Mahallesi 500 adet Konut (+2KD) 1 adet Cami ve 1 adet 6 Dükkanlı Ticaret Merkezi İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi proje; 464/14 Ada/Parsel sınırları içerisinde yapılması planlanıyor. ÇED alanı 47 bin 977,73 metrekare olarak belirlendi. 

THBB Başkanı Işık: ‘’Çimentoda Kapasite 120 Milyon Ton, Üretilen 80 Milyon Ton’’ 

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, beton, çimento, çelik gibi malzemelerin üretimi ve kapasiteleri hakkında detaylı bilgi verdi. 

İnşaat sektörünün bu yoğunluğa nasıl cevap verebileceği ile ilgili Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, inşaat sektörünün kapasitesini ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.

Milliyet’ten Ahmet Hamdi Girgin’e konuşan THBB Başkanı Yavuz Işık, sektörün önümüzdeki dönemde yapacağı işlerle ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Depremden önce açıklanan 2 tane önemli proje var. Sosyal konut anlamında dar gelirli vatandaşlarımız için toplam 500 bin konut 5 yıl içinde yapılacak, ilk 2 yılda 250 bin konut tamamlanacak. Hatta 5 milyonun üstünde de talep var. Öbür taraftan orta direk grubuyla ilgili 100 bin konutluk bir proje var. Akabinde deprem oldu, çok büyük bir felaket. Orada ilk rakamlara göre 110 bin civarında bina yıkılmış veya ağır hasarlı, orta hasarlı bile değil. Cumhurbaşkanımızın açıklaması var, diyor ki: ‘Biz hiç güçlendirme yapmayacağız, orta hasarlıları yeniden yapacağız.

Şimdi bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman bir de İstanbul var tabii. İstanbul gerçeğinde bir rakama göre 1 milyon 160 bin, bir rakama göre işte iş yerlerini saymıyorlar, saydıkları zaman neredeyse 1 milyon 400 bine dayanan bir bina stoku var. Bu stok envanterinde yapılan çalışmalarda 500 bin civarında bina 2000 yönetmeliğinden sonra yapılmış. 817 bin rakamı 2000 yılından önce yapılan yapı denetim ve deprem yönetmeliğinin dışındaki binalar.

Bu binalardaki hasar tespit çalışmaları maalesef çok rasyonel yapılamadı. Çünkü vatandaş evine deprem performans analizi yaptırmıyor. ‘Ben bu konuta çürük raporu verirlerse nereye taşınacağım, ben 3 ay içinde 60+30 günde nereden ev bulacağım’ diyor. ‘Ondan sonra ben nasıl bir finansman bulacağım’ diyor. ‘Emsal artışı olmazsa yeni imar hakları olmazsa, binaları şişmanlatıp genişletmezlerse nasıl müteahhit bulacağım’ diyor

Sonuç itibari ile muhtemel bir Marmara Denizi’nin içindeki deprem sadece İstanbul’da değil aslında, orada göreceli olarak Tekirdağ çok net o işten etkilenecek, Kocaeli etkilenecek, Yalova, Bursa etkilenecek, Çanakkale etkilenecek, hatta Bursa etkilenecek, Balıkesir etkilenecek. Dolayısıyla Marmara Denizi’ne kıyısı olan birçok şehirde kentsel dönüşümle ilgili veya deprem performansı yüksek binalara ihtiyacımız var. Depreme direnç gösterebilecek binalara ihtiyacımız var.”

“BETON ÜRETME KAPASİTESİ 200 MİLYON METRE KÜP, ÜRETİLEN 105 MİLYON METREKÜP”

Yavuz Işık, başta beton ve çimento sektörü olmak üzere inşaatlarda kullanılacak malzemelerin kapasite ve kullanım durumuyla ilgili şöyle konuştu:

“Şimdi siz kapasitemizi soruyorsunuz… Türkiye’deki toplam beton kapasitesi 200 milyon metreküptür. 2017’den sonra da 100 milyon metreküp civarında beton üretiyoruz. 2019 bu işin dışında, orada 77 milyon metreküp beton ürettik. Yani kapasitemizin yarısı kadar üretiyoruz.

Bu böyleyken betonun bileşenleri var; çimento, agrega, kimyasal katkılardan oluşuyor. Burada en önemli husus çimento. Çimentonun da 120 milyon ton kapasitesi var. Betonu metreküp olarak söylüyorum, 200 milyon metreküp kapasite, şu anda üretilen 105 milyon metreküp. Çimentoda 120 milyon ton kapasiteye karşı 80 milyon ton da ortalama üretimleri var.”

“AGREGAYLA İLGİLİ SORUNUMUZ VAR”

Işık, çimento ve beton konusunda sıkıntı yaşanmayacağını ancak betonun üretiminde kullanılan agrega konusunda üretimin azaldığını ifade ederek şunları söyledi:

“Yani çimento noktasında bir sıkıntı yok, betonu üretme noktasında da bir sıkıntı yok. Çünkü kapasite kullanma oranımız yüzde 50. Ama agregayla ilgili sorunumuz var. Agrega olmadan beton olmaz, betonun hacimsel olarak yüzde yetmişini oluşturuyor. Agrega eğer stabil olmazsa, dayanıklı olmazsa iyi beton yapamıyorsunuz. Depreme dayanıklı, sürdürülebilir beton üretemiyoruz. O noktada İstanbul’un çok büyük sıkıntısı var. İstanbul’un özellikle Avrupa yakasında depreme dayanıklı agrega ocağı çok az. 11 ili etkileyen bölgede de agrega ocaklarının kuantatif ve kalitatif üretimini bilmiyorum.

“DEPREME KARŞI UYGUN BETON ÜRETMEK İÇİN AGREGAYA İHTİYACIMIZ VAR”

En önemli husus iyi bir beton üretmek için, depreme karşı standartlara uygun kaliteli beton üretmek için iyi agrega ihtiyacımız var. Bu minvalde Türkiye’deki agrega miktarında 400 milyon tonlara çıkmışız. En son 2021’de 300 milyon ton agrega üretilmiş. Git gide agrega üretiminde azalma var. Agrega fiyatları yukarı doğru çıktığı için beton fiyatları da artıyor. Burada sorun nedir, sıkıntı nedir diye sorarsanız; Enerji Bakanlığı’nın Maden İşleri ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) diye bir bölümü var, Türkiye’deki bütün ruhsatları onlar verirler. 2A, 2B diye taş ocağı ruhsatı verirler. Çevre Bakanlığı’ndan ÇED raporu alırsınız ki çok meşakkatli ve uzun bir yoldur. Ondan sonra Çalışma Bakanlığı da gerekli izinleri verir. 3 bakanlıktan ayrı ayrı izin alarak agrega işletmeciliği yapabiliyorsunuz. Yeni ruhsat alanları oldukça limitli. Ruhsat alanlarını ihale ediyorlar. Mevcut ocakların ruhsat sürelerini uzatmıyorlar veya uzun zaman bekletiyorlar. Orada birtakım yönetmeliklerde, kanunlarda, bilhassa ormanla ilgili merayla ilgili Tarım Bakanlığı, Orman Bakanlığı düzenleme yapabilir. Mülkiyet haklarıyla ilgili de agrega ocakçılığının sorunları var.

Bunun ötesinde de bu 3 bakanlık mevcut ocakları denetliyor. Tabii ki denetleyecekler ama denetledikleri zaman çok yıkıcı cezalar kesiyorlar. Altından kalkılamayacak cezalar kesiyorlar, çünkü toplumda da bir hassasiyet oluştu. ‘Taş ocakçılığı demek, madencilik demek, çevreye zarar vermek demek, toz emisyonunu arttırmak demek, yeraltı sularının yerini değiştirmek demek’ gibi görüşler var. Bundan dolayı da vatandaşımız da halkımız da ocak işletmeciliğine karşı bir direnç oluştu, bir karşıtlık oluştu.

Şimdi biz yüzde yetmişi deprem tehdidi altında olan bir ülkeyiz. Bizim yapı stokumuzda ciddi sorunlarımız var. 20 milyon binamız var bizim. 6 buçuk milyon binamız maalesef gözden geçirilmeli ve Türkiye genelinde söylüyorum İstanbul genelinde değil, Ege’yi şimdi herkes unutuyor. Şimdi jeologlar, Ege’deki fay hatlarını hep unuttular. Aslında Marmara ne kadar tehlikeli ise Ege de o kadar tehlikeli hem yatay faylar var hem dikey faylar var, çok sıkıntılı bir yer Ege. Durum böyleyken, ülkenin yüzde yetmişi deprem tehdit altındayken agrega ocakçılığıyla ilgili yönetmelikler, yasalar gözden geçirilmeli.

Betonda kullanılan agreganın, stabil standartlara uygun, depreme dirençli agreganın önünü açmak lazım. Kapasite noktasında bana göre en sıkıntılı olan yer agrega tarafı. Beton tarafında bir sıkıntı yok, çimento tarafında da bir sıkıntı yok ama agrega tarafında sıkıntı var. Diğerleri zaten betonun içinde yüzdeleri çok düşük hammaddeler… Onların birçoğu zaten fazlasıyla var.”

“DEPREM BÖLGESİNDE 10 TANE ÇİMENTO FABRİKASI VAR”

Yavuz Işık, beton ve çimento dışında makine ve ekipmanların da inşaatlar için yeterli olduğunu kaydederek, “Özellikle bu 11 ilde yeni yapılacak binalarda hazır betonla ilgili kurulu kapasite mevcut. Makine ve ekipman da hazır. Beton pompaları, transmikserler, beton santralleri bu noktada da bir sıkıntı yok. O bölgede 10 tane çimento fabrikası var. Adıyaman’da 1 tane var, Kahramanmaraş’ta 2 tane var. Kapasiteleri çok büyük. Birini günlük kapasitesi 5 bin m3, diğerinin 10 bin m3. Gaziantep’te var, Kilis’te var, Diyarbakır Ergani’de var, İskenderun’da var, Adana’da var, Siirt’te var, Mardin’de var. Hazır betonun kurulu kapasitelerinde de bir sıkıntı yok, makine, ekipman, beton santrali… Agrega ile ilgili ciddi bir sıkıntı var bana göre. İstanbul’da da agregada, özellikle Avrupa yakasında agrega işletmeciliği ve agrega üretiminde kaliteli agrega üretiminde sıkıntılar var. Bunların mutlaka ve mutlaka ivedilikle çözülmesi lazım. Gerekirse bu dönemde belki özel birtakım yönetmelikler ve inisiyatiflerle bu üretimin önünün açılması lazım” ifadelerini kullandı.

“İSTANBUL’DA 100 BİN BİNAYI YENİDEN YAPMAK İÇİN 50 MİLYON METREKÜP BETON GEREKİYOR”

Işık, yapılması planlanan binalar için ne kadar malzeme gerekeceğini de örneklerle anlattı:

“Ortalama 100 m2’lik bir dairede 50 m3 beton gider. Diyelim ki İstanbul’da 100 bin binayı yeniden yapmak gerekir, benim rakamlarıma göre acilen yıkılması gereken bina sayısı 70 bin ama 100 bin diyelim… 10 daireden hesaplarsak. 1 milyon daire yapar. Bunun için 50 milyon m3 beton gerekiyor. Bu konutları 2 yıl içinde yapsan yılda 25 milyon metreküp yapar. Her yıl zaten İstanbul’da 25 milyon metreküp beton dökülüyor. İki katına çıkar 50 milyon m3’e yükselir.

Şimdi gelelim deprem bölgesine, 110 bin bina yıkılmış. Hemen ivedilikle böyle gözle bir muayene yapıldı, benim de mühendisim oraya gitti, Çevre Bakanlığı’yla bir koordinasyon içinde hasar tespit çalışması yaptık. 2 yıl içerisinde 500 bin bağımsız bölüm (daire) yapılması planlıyor. 500 bin daireyi 50 metreküple çarpıyorum. 25 milyon metreküp çıkıyor. 25 milyon metreküpte kullanılan çimento miktarı nedir? Minimum 300 kg çimento talep ediyoruz. Binalar C30 beton sınıfıyla yapılacak. 10 milyon ton çimentoya tekabül eder. Orada saydığım 10 tane fabrika var. 4 tane fabrika bile bunu karşılar. Kahramanmaraş’taki 2 fabrikanın biri günlük 10 bin ton, diğeri 5 bin ton çimento üretiyor. Lojistiğiyle ilgili de sıkıntı yok, bölgeye çok yakın oldukları için.

Kahramanmaraş’ta deprem olmuş fabrikalar Narlı’da. Adıyaman’a 30-35 km uzaklıkta fabrika var. Diyarbakır’da Ergani’de var, Hatay diyoruz İskenderun’da hem Adana’da hem İskenderun’da fabrikalar var. Gaziantep’te olmuş, hem Gaziantep’te hem Kilis’te fabrikalar var. Lojistik anlamında da bir sıkıntı yok, hazır beton üretim kapasitesiyle ilgili de bir sorun yok. Ama agregayı asla ve asla es geçmemek lazım. Agrega ciddi bir iştir. Agregada sahadan bir kayaç tipi bulacaksınız, onun kimyasal-fiziksel testlerini yaptıracaksınız, her agrega betonda kullanılmaz. Bir takım proseslerden geçecek, elenecek, yıkanacak, kırılacak, redüksiyon yöntemiyle belli granülometrik malzeme haline dönüşecek. Onlar için tesisler kurulması lazım. Şimdi 25 milyon metreküp betona İstanbul’da ihtiyaç var. 50 milyon ton agrega ediyor, 2 ile çapıyorsunuz.

Deprem bölgesinde diyoruz ki 500 bin konut yeniden yapılacak 50 milyon ton agrega gerekiyor. 50 milyon ton agregayı kırmak çok zor bir iştir. Öyle granülometrik, depreme dayanıklı, dirençli malzeme için 50 milyon ton agrega önemli bir iştir. Agrega sadece betonda değil asfaltta da kullanılır. Geçen yıl benim elimdeki rakama göre 300 milyon ton agrega üretilmiş Türkiye’de.”

“TUĞLA, ALÇI, ÇELİKTE YETERLİ ÜRETİM VAR”

Binaların zemini dışında üst yapısının da çok önemli olduğunu kaydeden Yavuz Işık, bu bölümler için gerekli olan alçı, tuğla, çelik gibi malzemelerde de yeterli üretimin olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Depremde zeminin çok önemli olduğu anlaşıldı. Zemin etütleri, zemin mekaniği, zeminle ilgili uygulamalar… Bunların hepsi anlaşıldı. Şimdi üst yapıyla ilgili biraz orayı es geçiyoruz. 2 tip mimari vardır. Birisi tünel kalıp sistemi, bir tanesi de konvansiyonel kalıp sistemi. Tünel kalıp sisteminde çok fazla tuğla kullanmazsınız. Konvansiyonel yapıda çok tuğla kullanırsınız. Şimdi bunu söyledikten sonra da ben size bir şeyin altını çizmek istiyorum. Nevşehir bölgesinde çok ciddi bims üreticileri vardır. Orada bimsin ham maddesi çıkar. Çok hafif bir agregadır, ondan tuğla yaparlar. Deprem bölgesine de çok yakın. Tuğlayla ilgili de bir sorun olmaz. Alçı noktasında da bir sorun olmaz. Ankara’da 10 tane alçı fabrikası var, hepsi ihracat yapıyordu, alçı üretiyor, toz alçı üretiyor, inşaat malzemeleri noktasında da çok fazla bir sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum.

“ÇELİK ÜRETİMİNİ DE KADRAJ ALTINA ALMAK LAZIM”

Çelik konusunda Türkiye’nin 40 milyon ton çelik üretimi var. O da beton kadar, belki betondan daha da önemli çelik. Çelikte de İskenderun’da çok haddehane var. Türkiye üretiminin önemli bir kısmını inşaat demirini ihraç ediyordu Amerika’dan tutun da birçok gelişmiş ülkeye. Çünkü orada demir çelik üretimine pek müsaade etmiyorlar, hele inşaat demirine. Biz oraya gönderiyorduk. Bir ara 44 milyon tonlara çıkmıştı. Sonra 42 milyon tona düştü. Çok ciddi ve yeterli bir kapasite var. 3 yerde haddehaneler var. Bir tanesi İskenderun Payas, bir tanesi İzmir Aliağa, bir de Gebze tarafında. Biraz da Karabük ve Samsun. Bunlar hep limanlarda olur ihracat için. Ama kaliteli çelik olmalı. Depreme karşı dayanıklı standartlara uygun sağlam beton diyorsak, çelik üretimini de iyice bir kadraj altına almak lazım.”

Adana’da İnşaat Çalışmaları Durduruldu

Adana Valiliği tarafından yapılan açıklama ile 6 Şubat tarihinden önce başlatılan ve yapımı devam eden inşaat çalışmaları durduruldu. 

Kahramanmaraş merkezli deprem sebebiyle 6 Şubat tarihinden önce başlayan ve yapımı süren inşaat çalışmalarının durdurulduğunu açıklayan Adana Valiliği, şu açıklamayı yaptı: 

“06.02.2023 tarihinden önce inşasına başlanmış ancak yapımı henüz tamamlanmamış inşaatların yapımı durdurulacaktır. İlgili kurumlara gönderdiğimiz resmi yazıda açıklandığı üzere; bu inşaatlarla ilgili olarak, görevli teknik heyet tarafından hazırlanan raporun ilgili idarece değerlendirilmesinden sonra uygun olduğuna karar verilenlerin faaliyetlerine izin verilecektir.”

Antalya’da Karavan Park Projesinde İnşaat Başladı

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı ilçesinde ziyarete gelen karavan tatilcilerinin daha güvenli konaklamaları amacıyla Karavan Park projesine start verdi. 

Dünyaca ünlü Konyaaltı Sahiline son yıllarda karavanla seyahat eden tatilcilerin yoğun ilgi göstermesi sonucu sahile yakın birçok cadde ve sokakta park sıkıntısı yaşanmıştı. Bunun üzerine harekete geçen Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı İlçesi Arapsuyu Mahallesi’nde 50 karavan kapasiteli, elektrik, alt yapı ve sosyal donatı alanlarının yer alacağı Karavan Park projesi başlattı.

Son dönemde Konyaaltı Sahili ve çevresinde artan karavan araçların yoğunluğu sonucunda sokak ve caddelerde yaşanan kontrolsüz park sorunu ve trafik akışını olumsuz etkilemesi üzerine Büyükşehir Belediyesi Haziran Ayı Meclisi’nde yeni karavan park alanı oluşturulması kararı alınmıştı. Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı Yatırımlar Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmayla Arapsuyu Mahallesi’ndeki 6 bin 500 metrekare alan üzerinde inşaat faaliyetleri başladı. Konyaaltı sahiline 400 metre mesafede olan alan, toplu taşıma ve alışveriş merkezlerine de yakın konumda.

50 karavan araç kapasiteli olan park alanında, karavanların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak elektrik ve sıhhi tesisat alt yapısı da olacak. Ailelerin güven ve konfor içerisinde konaklayabilecekleri Karavan Park içerisinde, büfe, çamaşırhane, mutfak, banyo ve tuvaletler yer alacak.

TOKİ İzmit Konutları’nın İhale Tarihi Açıklandı

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Kocaeli, İzmit’te inşa edilecek olan konut projesinin ihalesi 17 Mart tarihinde yapılacak. 

TOKİ tarafından Kocaeli’de yapılacak olan sosyal konutlar ile ilgili ihale tarihleri belli oldu. Kocaeli’de 5 projede toplam 3 bin 794 konut ile ilgili ihaleler Şubat ve Mart aylarında yapılacak.

TOKİ tarafında verilen ihale ilanına göre, İzmit Sekbanlı-Sepetçi Mahalleleri 3. Bölge 2. Etap 711 adet konut (+6kd) ve 12 adet dükkân inşaatları ile altyapı ve çevre düzenlemesi işi ihalesi için ise 28 Şubat tarihi belirlendi.

İzmit Sekbanlı-Sepetçi Mahalleleri 3. Bölge 1. Etap 989 adet konut (+9kd) 8 adet dükkân ve 1’er adet cami ve ilköğretim okulu inşaatları ile altyapı ve çevre düzenlemesi işi için ihale 17 Mart tarihinde yapılacak.

Daha önce iptal edilen Körfez Yarımca Mahallesi İlimtepe Mevkii 2 Etap 1010 adet konut, 24 adet dükkan ve 1 adet cami inşaatları ihalesinin tarihi ise 22 Mart olarak belirlendi.

Körfez İlimtepe Mahallesi 3. Etap 520 adet konut projesi ihalesi ise 28 Mart tarihinde yapılacak.

Körfez İlimtepe Mahallesi 4. Etap 564 adet konut ve 16 adet dükkân inşaatları ile ilgili ihale de 30 Mart tarihinde yapılacak. Tüm ihaleler TOKİ Genel Merkezi’nde düzenlenecek.

Dubai’de 93 Kilometrelik Yeşil Yol İnşa Edilecek

Birleşik Arap Emirlikleri’nin en kalabalık şehri Dubai’de 93 kilometrelik üstü kapalı yeşil yol inşa edileceği açıklandı. 

Dünya Gazetesi’nden Emre Ergül’ün haberine göre; Şehrin etrafını dolaşacak üzeri kapalı 93 kilometrelik bir “yaşam yolu” inşa edilecek. Projenin ismi “The Loop (Döngü).” Dünyanın en akıllı bisiklet ve yürüyüş yollarının inşa edileceği projeyi Dubai-merkezli URB firması hayata geçirecek. URB’nin CEO’su Baharash Bagherian’a göre, “Proje, Dubai’yi Dünya üzerinde yürüyerek ya da bisikletle en bağlantılı kent yapacak.” Bagherian, Dubai’yi “saran” camekan yol için “yeşil koridor” tanımlamasını kullanıyor.

40 hektarlık yeşil merkez insanların zihnini açacak

 The Loop’ın yan ısıra 40 hektarlık “Agri Hub” adlı yeşil bir merkez de inşa edilecek. Peki o merkezde neler olacak? Bagherian bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Araştırma ve eğitim merkezleri, eko-evler, tarımsal ürünlerin satıldığı mağazalar, restoranlar, kafeler olacak.” Dubaili CEO’ya göre, “The Loop ve Agri Hub, insanların zihnini açacak.” Farm-to-table (Çiftlikten masaya) sağlıklı gastronominin yeni trendi. Bagherian’a göre, Agri Hub, yiyecek ve içecekler çiftlikten direkt taze taze müşterilere sunulan restoranların bulunduğu bir gastronomi merkezi de olacak.

Bagherian değişimi şöyle özetliyor: “Bütün dünya daha yeşil bir ekonomiye doğru ilerliyor. En güçlü ekonomiler, bunun gibi projelerle mümkün olan en kısa sürede sürdürülebilirliğe geçiş yapabilen ekonomiler olacak.” Uluslararası basına göre, Agri Hub’ın inşaatı 2024’te başlayacak. Dubaili yerel yetkililerin onayından sonra kollar The Loop için sıvanacak ve The Loop 2040 yılında hizmete girmiş olacak.

28 Okula Yıkım Kararı

Manisa Valiliği, depreme dayanıksız olduğu tespit edilen 28 okula yıkım kararı verildiğini açıkladı. 

Manisa Valiliği tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“2023 yılı içerisinde analiz çalışmaları kapsamında ilimiz genelindeki 28 okul binası daha depreme dayanıklılık sonuçları yetersiz olduğu için yarıyıl tatilinde tahliye ettirilerek öğrenciler başka okullara taşınmış ve bu okullar ile ilgili yıkım işlemleri başlatılmıştır. 

Birinci derece deprem bölgesinde bulunan ilimiz eğitim yapılarının depreme karşı daha güvenli hale getirilmesi çalışmaları kapsamında okullarımızda deprem tahkik çalışmaları sürekli olarak yapılmaktadır. Yapılan deprem tahkik çalışmaları sonucu 2020 yılında yıkım kararı verilerek tahliye edilen ve yıkımı gerçekleştirilen ilimiz genelindeki 29 okulumuz ile ilgili bilgilendirme basın kanalıyla Manisa Valiliği tarafından yapılmıştı.

2020 yılından beri devam eden süreçte deprem tahkik çalışmalarımız aralıksız devam etmiş, 350 eğitim binasında deprem tahkik çalışması yapılmıştır. Bu kapsamda yine 2020 yılında 13 okul, 2021 yılında 24 okul, 2022 yılında 13 okul binası analiz sonuçları doğrultusunda depreme dayanıksız olduğu için tahliye edilerek yıkım işlemleri gerçekleştirilmiştir. İçinde bulunduğumuz 2023 yılı içerisinde analiz çalışmaları kapsamında ilimiz genelindeki 28 okul binası daha depreme dayanıklılık sonuçları yetersiz olduğu için yarı yıl tatilinde tahliye ettirilerek öğrenciler başka okullara taşınmış ve bu okullar ile ilgili yıkım işlemleri başlatılmıştır.

Deprem tahkik çalışması yapılan okullarımızdan raporlar sonucunda güçlendirme kararı verilen okul binaları ile ilgili olarak ise 2020-2023 yılları arasında güçlendirme çalışması kapsamında 38 binada güçlendirme çalışması tamamlanmış olup 7 okul binasındaki güçlendirme çalışmaları kapsamındaki inşaatlar devam etmektedir.

Yıkım kararı verilen okullarımızın yerine ilçelerimizin bildirdiği ihtiyaç doğrultusunda YIK-YAP kapsamında 2020 yılından itibaren 316 derslikli 19 okulumuzun ve 600 öğrenci kapasiteli 3 öğrenci pansiyonumuzun yapımı tamamlanarak öğrencilerimizin hizmetine sunulmuştur. 279 derslikli 20 Okulumuzun ve 200 öğrenci kapasiteli 1 öğrenci pansiyonumuzun inşaatları devam etmektedir. Ayrıca 442 derslikli 33 okulumuzun ve 350 öğrenci kapasiteli 2 öğrenci pansiyonunun ise yapıma ilişkin proje hazırlama ve ihale çalışmaları sürmektedir.”

Düzce’de Kent Meydanı İnşaatı Devam Ediyor

Düzce’de Cami-Meydan-Çarşı konsepti ile hayata geçirilen Cedidiye Kent Meydanı projesinin ilk etabında kaba inşaat çalışmaları tamamlandı. Sıva ve ince işçilik çalışmaları ise hızla devam ediyor.

Cedidiye Kent Meydanı Projesinin birinci etabında hem iç kısım tesisat döşeme hem de dış cephe düzenleme çalışmaları eş zamanlı sürdürülüyor.

Deprem yönetmelikleri çerçevesinde yapı denetim kontrolü altında devam eden çalışmalar kapsamında bin 106 metrekare üzerine inşa edilen ve ilk etapta 20 dükkanın bulunacağı proje de kaba inşaatın bitirilmesiyle birlikte ince işçiliğe geçildi.

Sıva imalatı başta olmak üzere elektrik imalatı, su tesisatı imalatı, çatı imalatı, alt yapı yağmur toplama imalatlarına başlanan projede çalışmalar devam ederken, detaylı şekilde yapılan incelemeler neticesinde inşaat, azami özen gösterilerek ilerliyor.

Konuyla ilgili konuşan Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, “Elimizde olmayan sebeplerden ötürü ister istemez işler aksayabiliyor. Gerek hava şartları gerekse de Maraş’ta meydana gelen depremlerden ötürü yoğunluğumuzu afet bölgelerine vermemizden dolayı kısa bir durgunluk yaşadık. Ancak belirlediğimiz süre doğrultusunda çalışmalarımız kesintisiz ilerliyor. Hep üzerinde durduğumuz gibi deprem yönetmeliklerine harfi harfine uyumlu şekilde projemizi şekillendiriyoruz. İnce işçilik olarak adlandırılan elektrik kablolarının çekilmesinden su hatlarına kadar birçok çalışma ve sıva çalışmaları aynı süreçte gerçekleştiriliyor. Cami-Meydan-Çarşı konsepti ile ele aldığımız projemizin ilk etabının tamamlanmasıyla hem şehrimiz yeni bir meydan kazanacak hem de Düzce’nin katma değerini önemli ölçüde arttırmış olacağız.’’ dedi.

KTO: ‘’Çatı Arası Katlar Kaldırılmalı’’

Körfez Ticaret Odası (KTO) tarafından yapılan açıklamada, çatı arası katların kaldırılarak her kattaki emsal hakkını yüzde 40’tan yüzde 30’a düşürüp zemin+3 normal kat olarak uygulanması önerildi. 

Körfez Ticaret Odası (KTO) İnşaat Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, Körfez’in depreme hazır hale getirilmesi için teknik çalışmalara ve ek düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu bildirildi. 

Açıklamada, “Çatı arası katların kaldırılarak toplam emsal hakkını değiştirmeden her kattaki emsal hakkını yüzde 40’tan yüzde 30’a düşürüp zemin+3 normal kat olarak uygulanması önerilmiştir. Yaptığımız çalışmalar sonucu konu Körfez Belediyesi’nden Kocaeli Büyükşehir Belediyesine gitmiş ve onay beklemektedir. Umuyoruz bu konu çözülerek bu soruna çözüm getirmiş olacağız” denildi. 

Körfez Ticaret Odası, deprem felaketi sonrasında inşaat komitelerinden oluşan komisyon kurdu. İlgili komite üyelerinden oluşan İnşaat Komisyonu, Körfez ilçesindeki konutların depreme hazır hale getirilmesi için nelerin yapılması gerektiğini görüştü. 

“Bu soruna çözüm getirmiş olacağız” 

Toplantının ardından İnşaat Komisyonu tarafından yapılan açıklamada: 

“İlçemizin depreme hazır hale gelmesi için ciddi teknik çalışmalara ve ek düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin İlimizde uygulanan çatı arası katların deprem açısından güvenli olmadığını uzunca bir süreden beri Oda olarak dile getirmiştik. Ayrıca bu konular ile ilgili paydaşlarımız olan Körfez Ticaret Odası, Kocaeli Ticaret Odası, Gebze Ticaret Odası, Körfez Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bir araya gelinmiştir. Belediye teknik personelinin görüşleri de alınarak, çatı arası katların kaldırılarak toplam emsal hakkını değiştirmeden her kattaki emsal hakkını yüzde 40’tan yüzde 30’a düşürüp zemin+3 normal kat olarak uygulanması önerilmiştir. Yaptığımız çalışmalar sonucu konu Körfez Belediyesi’nden Kocaeli Büyükşehir Belediyesine gitmiş ve onay beklemektedir. Umuyoruz bu konu çözülerek bu soruna çözüm getirmiş olacağız” ifadelerine yer verildi.

“Yıkılan binaların önemli bir kısmı 2000 yılından önce yapılmış” 

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde yıkılan binalara ilişkin yapılan değerlendirmede ise şu ifadeler kullanıldı: 

“Bu depremde binlerce bina yıkıldı. Yıkılan binaların önemli bir kısmı (yüzde 98’i) 2000 yılından önce yapılmış, beton ve donatı kalitesi yetersiz binalardır. Ancak bir kısmı (yüzde 2’si) de 2000 yılından sonra yapılan, C25 ve daha üstü hazır beton ve nervürlü demir kullanılan yapılar. Bu yeni yapıların birçoğunun yapı düzensizliğinden dolayı yıkıldığı görülmektedir. Çatı arası katlarda birçok düzensizlik bir arada bulunmaktadır. Bunların başlıcaları; çatı arası katın altındaki bulunan normal katın taşıyıcı sistemi hiç bozulmadan çatı arası kata taşınamamakta, teras altındaki kolonlar çatı arası katta devam ettirilmemekte, kolon sayısında önemli oranda azalma olmakta, bu durum da çatı arası kolonların çok yüksek kesme kuvvetine maruz kalıp kesilmesine neden olmaktadır. Ayrıca çatı arasında eğimli çatıların altına denk gelen kolonlar (çatı yüksekliği 90 santimetreden başladığı için) kısa kolon olmaktadır. Bütün depremlerde görülen en önemli yıkılma sebebi kısa kolonlardır. Binaların deprem enerjisini yutabilmeleri için sünek (esnek) davranış göstermeleri gerekir. Ancak çatı arası katların yüksek kaliteli beton ve donatı kullanılsa dahi yukarıda açıklanan sebeplerle deprem anında aniden göçerek yıkılması muhtemeldir. Zaten deprem açısından zemin+2 normal kat+ çatı katlı bir bina 4 kat olarak değerlendirilmektedir. Deprem performansı çok kötü olan çatı katlarının yerine normal kat yaparak binaların düzenli ve deprem performanslarının yüksek olmasını sağlamak en önemli sorumluluğumuzdur”

Depreme Dayanıksız Kültür Merkezlerine Kapatma Kararı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanan bildiri ile depreme dayanıksız kültür merkezlerinin kapatılması kararı alındığı açıklandı. 

Zonguldak’ta 1993 yılında inşa edilen ve 2019 yılında tadilatının yapılması için başvurulan Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) bu yıl içerisinde tadilata alınması beklenirken Turizm Bakanlığı’nın yayımladığı kapatılma kararı ile boşaltılması uygun görüldü. 

Bünyesinde devlet tiyatroları, halk kütüphanesi, toplantı ve sergi salonları ile Zonguldak Kömür Jeoparkı Ziyaretçi Merkezi’nin bulunduğu AKM’de düzenlenecek tiyatro ve etkinlikler iptal edildi. Lise ve üniversiteli gençlerin ders çalıştığı bazı doktorların ise Tıpta Uzmanlık Sınavı’na hazırlandığı kütüphane, çalışmaya devam ediyor. AKM’nin taşınması için ise yeni bir yer arayışı sürüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca depreme dayanıklı olmadığı için Hakkari, Muş ve Çankırı’da da 3 kültür merkezinin kapatıldığı bildirildi.

Bina İçindeki Uygulamalarda Mutlaka Mekanik Projeye Uyulmalı

Türkiye topraklarının büyük çoğunluğu çeşitli aktif deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. “Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür” cümlesini sıklıkla duyuyoruz. Depremin yaşanmasına engel olabilmek mümkün değil, ancak olası zararlarını en aza indirmek, hatta tamamen ortadan kaldırabilmek mümkün. 

Depremden korumanın en etkili yolu ise, öncesinde tedbir almaktan geçiyor. GF Hakan Plastik yetkilileri, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan, on binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, yaralandığı ve göçük altında kaldığı deprem sonrasında medyaya da yansıyan görüntülerden yola çıkarak, dayanıklı binalar yapmak kadar bu dayanıklı binaların korunmasına bir kez daha dikkat çektiler.

Suyun tüm canlılar için en önemli yaşam kaynağı olmasına karşı, uygunsuz malzeme seçimi ya da hatalı montaj nedeniyle tesisatlardan sızan suyun binalarda istenmeyen durumlara yol açabildiğini belirttiler. Kullanma suyu tesisatları basınçlı grup olduğu için su kaçaklarının fark edilmesinin ve tamirinin çoğu zaman hızla yapılmasının söz konusu olduğunu, bazı durumlarda ise küçük sızıntıların uzun süre fark edilmeden beton tarafından içine çekildiğini ifade ederek;

“Atık su tesisatlarında birleştirme noktalarından ya da hasar görmüş borulardan sızan sular, şaft içinde ve kullanım dışı olan bodrum katlarda beton içinde kendine bir yol çizerek geniş bir alana yayılmaktadır. Su sızıntısının yayıldığı alanlar, zamanla tahribat oluşmasına kadar ilerler. Beton içine giren su, zamanla demirlerin açığa çıkmasına ve korozyona sebep olur; binanın ömrünü ve dayanıklılığını olumsuz yönde etkiler. Bu durum binanın yük taşıma kapasitesini düşürerek taşıyıcı sistemlerde bozulmalara yol açar. Yer hareketinde veya deprem durumlarında binalarda çatlak ve kırılmaların oluşmasına neden olur. Bina içi montajlarda mutlaka mekanik projeye uyulmalıdır. Mekanik proje dışı yapılan işlemlerde binanın taşıyıcı kolon ve kirişlerine zarar vermeden (delme, kırma, vb.) montaj yapmak konusunda duyarlı olmak gerekir” açıklamasında bulundular.

Tesisat borularının sabitlenmesinin yanı sıra yüksek kapasiteli ve teknoloji ağırlıklı cihazlar olan soğutma grupları, soğutma kuleleri, sıcak su kazanları, klima santralleri, pompalar, hidroforlar, jeneratörler, vb. tesisat ekipmanlarının da bulunduğu ortamlarda döşemeye ya da duvarlara sabitlenmelerinin olası kazaları önlemede önemli olduğuna vurgu yaptılar.

Toprak altı içme ve kullanma sularını ve atık suları taşıyan boruların da standartlara uygun üretilmiş ve üretici firmanın önerilerine göre montaj edilmesinin depremden etkilenmeme ya da daha az etkilenme için oldukça önemli olduğunu vurguladılar. Sarsıntılardan sonra toprak altı boruların zarar görmesinin beraberinde içme suyu borularında temiz su kaybına, atık su borularındaki sızıntıların ise salgın hastalıklara zemin hazırlayabileceğini belirttiler. Atıksu mecrası ile içme suyu borusu arasındaki mesafenin yatayda ve düşeyde 40 cm‘den daha az mesafede olmaması gerektiğine dikkat çektiler.

Depremde gözlemlenen sorunları düzenli olarak gerçekleştirdikleri eğitimlerine de taşıyacaklarını ve bu konudaki bilincin artırılması için daha da yoğun çalışacaklarını ifade ettiler.

Almanya’ya İhracatta Rekor

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nden (TİM) derlenen bilgilere göre, Türkiye 1 milyar 594 milyon dolarla Almanya’ya en yüksek ocak ayı ihracatını gerçekleştirdi.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye, 1 milyar 594 milyon dolarla Almanya’ya tüm zamanların en yüksek ocak ayı ihracatını gerçekleştirdi.

Türkiye’nin Almanya’ya ihracatı ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,7 artarken, Almanya’nın toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 8,2 oldu.

Böylece Almanya, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke konumunda bulunmaya devam etti.

Almanya’yı, 1 milyar 4 milyon dolarla ABD, 890 milyon 934 bin dolarla Birleşik Krallık, 804 milyon 437 bin dolarla İtalya, 790 milyon 350 bin dolarla Rusya Federasyonu izledi.

En fazla ihracat artışı Rusya Federasyonu’nda yaşandı

Türkiye, ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre değer bazında en fazla ihracat artışını Rusya Federasyonu’na yapılan dış satımda kaydetti.

Türkiye’nin Rusya Federasyonu’na ihracatı 415 milyon 492 bin dolar arttı.

İhracat artışında Rusya Federasyonu’nu, 198 milyon 182 bin dolarla Suudi Arabistan, 119 milyon 816 bin dolarla Fransa, 113 milyon 421 bin dolarla Almanya, 110 milyon 124 bin dolarla İspanya izledi.

Türkiye, Suudi Arabistan’a 202 milyon 877 bin dolar, Fransa’ya 729 milyon 168 bin dolar, İspanya’ya 766 milyon 76 bin dolar tutarında dış satım gerçekleştirdi.

Otomotiv endüstrisi liderliğini koruyor

Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı ocak ayı ihracatında otomotiv endüstrisi, 412 milyon 514 bin dolar tutarında dış satımla liderliğini korudu.

Otomotiv endüstrisini, 304 milyon 35 bin dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 141 milyon 244 bin dolarla demir ve demir dışı metaller, 128 milyon 193 bin dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 108 milyon 5 bin dolarla elektrik ve elektronik sektörleri izledi.

Ülkeye en az dış satımı 429 bin dolarla diğer sanayi ürünleri, 692 bin dolarla gemi yat ve hizmetleri, 773 bin dolarla tütün, 1 milyon 86 bin dolarla süs bitkileri ve mamulleri, 2 milyon 560 bin dolarla zeytin ve zeytinyağı sektörleri gerçekleştirdi.

Otomotiv endüstrisi ihracat artışında da ilk sırada

Sektörlerin Almanya’ya ihracat artışında da otomotiv endüstrisi geçen yılın aynı dönemine göre 88 milyon 771 bin dolar artış kaydederek ilk sırada yer aldı.

Söz konusu ülkeye ihracat artışında otomotiv endüstrisini, 19 milyon 846 bin dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 16 milyon 278 bin dolarla çelik, 15 milyon 224 bin dolarla elektrik ve elektronik, 7 milyon 924 bin dolarla iklimlendirme sanayii izledi.

Bu arada, Almanya’ya ocak ayında çelik sektörü 74 milyon 304 bin dolar, iklimlendirme sanayii 59 milyon 995 bin dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi.

Bakan Kurum Deprem Bölgesinin Yol Haritasını Paylaştı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesindeki ihya ve inşa sürecinde uygulanacak yol haritasının maddelerini paylaştı. 

Bakan Kurum tarafından paylaşılan maddeler şu şekilde;

  • Yerleşime açılacak alanlarda tüm afet risklerinin tespiti yapılacak. Morfolojik, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, hidrojeolojik, sismotektonik arazi kullanımı incelenecek.
  • Zeminin depreme dayanıklılığını ortaya koyan mikro-bölgeleme ve jeolojik etüt çalışmaları devam edecek.
  • Eski yerleşim alanlarının zemin incelemelerine göre, imar kısıtlaması, bina yoğunluğunda azaltım dahil seçenekler değerlendirilecek.
  • Sağlam zemin için sıvılaşmanın olmayacağı yerler belirlenecek.
  • Fay hatlarına mesafe hesaplanacak.
  • Dirençli şehirler için ‘ovadan dağlara doğru yerleşim modeli’ üzerinde durulacak.
  • Radye temel tünel kalıp sistemi tüm yapılarda uygulanacak.
  • Şehrin kültürüne, sanatına, doğal ve tarihi dokusuna, sosyolojisine, demografik yapısına uygun şekilde tasarlanacak.
  • İki ay içerisinde TOKİ eliyle 200 bin konutun inşasına başlanacak. Konutların hiçbiri zemin artı 3-4 katı geçmeyecek.
  • Sürecin her aşamasında üniversiteler, bilim insanları, mühendis, mimar, şehir planlamacıları olacak.

2 Kamu Binasına Verimlilik Projesi Yapılacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Karabük ve Sakarya’da yer alan 2 kamu binasında verimlilik projesi uygulanacağını açıkladı. 

Enerji Günlüğü’nün haberine göre; Çevre Bakanlığı Sakarya’daki bir kamu hastanesi ile Karabük Valiliği binasında verimlilik projesi uygulama işlerini, KABEV Projesi kapsamında ihale edecek. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, Kamu Binalarında Enerji Verimliliği (KABEV) Projesi kapsamında Sakarya’da bulunan 37 bin metrekare alanda kurulu Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Kampüsü ile 16 bin 994 metrekare alanda kurulu Karabük Valiliği binalarının enerji verimliliği tadilatı proje ve uygulama işlerini; Dünya Bankası satın alma esas ve usulleri doğrultusunda, ulusal rekabetçi ihale yöntemi ve kapalı zarf usulüyle ihale edecek. 

Söz konusu 2 binanın enerji verimliliği projeleri, 23 Kasım 2022 tarihinde ihaleye çıkarılmış ancak sonuç alınamamıştı. Teklifler en geç 10 Mayıs 2023 günü saat 15.00’e kadar Yapı İşleri Genel Müdürlüğü (YİGM), Dış Kaynaklı Yatırımlar Daire Başkanlığı, Mustafa Kemal Mahallesi, 2082. Cadde, No: 52, Çankaya, Ankara adresine teslim edilecek. 

Teslim edilen teklifler, 10 Mayıs 2023 günü saat 15.10’da katılımcıların huzurunda açılacak. Teklif sahiplerinin, asgari 1 milyon 700 bin liralık veya 90 bin dolarlık geçici teminat mektubu sunmaları gerekecek. 

İhale kapsamında verimlilik projesi uygulanacak olan kamu binalarının toplam yüzölçümü 53 bin 994 metrekare olacak. Ayrıca her 2 proje de şartname gereği, 240 gün içinde tamamlanacak. Teklif Sahipleri ihtiyaç duydukları ilave bilgileri ve ihale belgelerini bankaya yatırılması gereken 750 TL karşılığında; Yapı İşleri Genel Müdürlüğü (YİGM), Dış Kaynaklı Yatırımlar Daire Başkanlığı, Mustafa Kemal Mahallesi, 2082. Cadde, No: 52, Çankaya, Ankara adresinden temin edebilecekler. İhalede elektronik tekliflere izin verilmeyecek. 

DAUM Ekibi Gaziantep’te Deprem Araştırması Yapıyor

Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Deprem Araştırma Uygulama Merkezi (DAUM), 25 kişilik ekibiyle, ilçelerde yapı stokunun incelenmesi ile hasar tespit çalışmalarının yapılması amacıyla Gaziantep’e gitti. 

Gaziantep’te yapılan çalışmada; yapıların genellikle briket duvarların örüldüğü yığma binalardan oluştuğu, çatı döşemelerin ağır betonarmeden yapıldığı ve taşıyıcı duvarların son derece zayıf olduğu saptandı.

DEÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü ve DAUM, 25 kişilik ekiple deprem bölgesi olan Gaziantep’teki ilçelerde yapı stokunun incelenmesi ve hasar tespit çalışması için AFAD koordinasyonunda çalışma yürütüyor. Ekip, Gaziantep’in yanı sıra depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde de çalışma yaptı. 

Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine bağlı 16 köyde incelemeleri tamamlayan ekip, burada çarpıcı tespitlerde bulundu. Buna göre, köylerdeki yapıların genellikle briket duvarların örüldüğü yığma binalardan oluştuğu, çatı döşemelerin ağır betonarmeden yapıldığı ve taşıyıcı duvarları son derece zayıf bir olduğu saptandı. Öte yandan, sert bir zeminden oluşan ilçedeki resmi yapı statüsünde olan binaların durumunun iyi olduğu belirlendi. Köylerde hasar alan yapıların genel itibarıyla mühendislik hizmeti alınmadan, vatandaşların kendi imkanları ile yaptıkları evlerden oluştuğu da belirtildi. 

DEÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Özgür Özçelik, “Ekibimiz, 3 farklı disiplinde hocaları barındırıyor. Gaziantep’teki ilçelerde yapı stokunun incelenmesi ve hasar tespit çalışmasını yürütmek üzere AFAD koordinasyonu ile bölgeye geldik. Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde fay hattının üzerinde olan yapıyı inceledik, Yavuzeli ilçesinin 16 köyüne gittik. Burada konut, resmi bina ve hastane okul, su depoları gibi kritik yapıların altyapıları incelendi. Kırsal Yavuzeli’nde ekseriyetle briket duvarların oluşturduğu yığma binalarla karşılaştık. Çatı döşemeleri de ağır betonarmeden yapılmıştı. Taşıyıcı duvarlarına baktığımızda son derece zayıf bir yapı türünden bahsedebiliriz” dedi. 

Resmi Yapılarda Hasar Yok 

İlçenin zeminin kötü bir zemin olmadığını vurgulayan Özçelik, “İlçe sert bir zeminden oluşuyor. 16 köyde resmi yapı statüsündeki camiler, Kur’an kursları, okullar, ibadethaneler, taziye evleri ve sosyal tesisleri tek tek gezdik. Resmi binaların durumu çok iyiydi. Sadede bazı camilerin minarelerin alemlerinde çatlaklar gördük. Bir tek Yavuzeli Merkez Camii’nin alemi ve caminin kendisinde bir orta hasar tespit ettik. Sadece o camide boşaltma kararı aldık. İlçedeki hasar alan yapılar, genel itibarıyla mühendislik hizmeti alınmadan, vatandaşların kendi imkanları ile yaptıkları evlerden oluşuyordu. Gördüğümüz hasarlar, tekniğe uygun yapılmamış yığma banalar sebebiyle oluşmuştu ve işçilik de kötüydü” diye konuştu. 

Projeye Uygunluk Kontrolleri 

Özçelik, “Yapı denetim mekanizmasının son derece titizlikle işletilip bölgedeki orta katlı betonarme binaların imalat aşamasında projeye uygunluk kontrollerinin yapılması, gelecekte yaşanabilecek can kayıplarını önlemek için son derece önemlidir” ifadelerini kullandı. “Bölge halkı bize kucak açtı” Özçelik, depremzede vatandaşların kendileriyle çok ilgilendiklerini, ekip üyelerine kucak açtıklarını ve çalışmalarının devam ettiğini belirtti.

İstanbul’da Tahliye Kararı Alınan Okullar Belli Oldu

İstanbul Valiliği 93 okula tahliye kararı alındığını ifade ederek, öğrencilerin depreme dayanıklı okullarda eğitim alacağını açıkladı. 

İstanbul Valiliği’nden İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Projesi (İSMEP) tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

“17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve ilimizi de derinden etkileyen Marmara Depremi sonrası, olası depremlerin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için 2006 yılında İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) kuruldu. Bu birimimizin yürüttüğü İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Projesi (İSMEP) kapsamında, İlimizde 1999 yılı öncesinde inşa edilen 1.418 okulumuzun etütleri yapıldığında 67’sinin depreme dayanıklı, 1.351’inin de riskli olduğu tespit edildi. Riskli bulunan 1.351 okulumuzdan 769’u güçlendirildi, 367’si yıkılıp yeniden yapıldı. 87 okulumuz da başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlarımızca güçlendirildi, yıkılıp yeniden inşa edildi. Deprem etüt ve analizleri sonrasında geriye kalan 128 riskli okulumuzdan 109’unun yıkılıp yeniden yapılması, 19’unun güçlendirilmesi kararlaştırıldı”

İstanbul’da tahliye kararı alınan okullar ise şu şekilde;

Arnavutköy – Boyalık Örfi Çetinkaya İlkokulu/Ortaokulu

Arnavutköy – Suatlar Anaokulu

Arnavutköy – Deliklikaya İlkokulu

Arnavutköy – Hadımköy Örfi Çetinkaya Ortaokulu

Ataşehir – Yeditepe Özel Eğitim Meslek Lisesi

Ataşehir – Akşemsettin Anaokulu

Ataşehir – Esatpaşa Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi (A Blok)

Avcılar – Gümüşpala İlkokulu

Avcılar – Güngör Tekiner Ortaokulu

Avcılar – Şehit Ramazan Sarıkaya İmam Hatip Ortaokulu

Avcılar – Mesleki Eğitim Merkezi

Avcılar – Şehit Tahsin Gerekli İmam Hatip Ortaokulu

Bağcılar – Münir Nurettin Selçuk Ortaokulu

Bağcılar – Kazım Karabekir Ortaokulu

Bağcılar – Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (4 Adet Atölye)

Bağcılar – Zübeyde Hanım Anaokulu

Bağcılar – Massit Mesleki Eğitim Merkezi

Bahçelievler – Kazım Beyaz Özel Eğitim Meslek Okulu

Bahçelievler – Mustafa Kemal İlkokulu

Bahçelievler – Hürriyet İlkokulu

Bahçelievler – 1. Akşam Sanat Okulu, Depo ve Lojmanları

Beşiktaş – Korkmaz Yiğit Anadolu Lisesi

Beşiktaş – Lütfü Banat İlkokulu/Yıldız Ertem Anaokulu

Beşiktaş – Lütfi Banat Ortaokulu

Beykoz – Yavuz Selim İlkokulu

Beykoz – İshaklı İlkokulu

Beykoz – Ayetullah Keser Özel Eğitim Uygulama Merkezi

Beykoz – Anadolukavağı Mesadet Taylan İlkokulu/Ortaokulu

Beykoz – Kaynarca Anaokulu

Beykoz – Beykoz Anadolu Lisesi – Çavuşbaşı Anadolu İmam Hatip Lisesi

Beykoz – Çavuşbaşı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Beykoz – Beykoz Anadolu İmam Hatip Lisesi

Beykoz – Beykoz HEM ve ASO ve Mesleki Eğitim Merkezi

Beykoz  – Kemaletin Tuğcu İlkokulu

Beylikdüzü – Yakuplu İlkokulu/Ortaokulu

Beylikdüzü – Bizimkent İlkokulu ve Spor Salonu

Beyoğlu – Ayşe Ege Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (B Blok)

Büyükçekmece – Kumburgaz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Uygulama Oteli

Büyükçekmece – Sudi Özkan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Çatalca – Muratbey Ersin Ovacık İlkokulu

Çatalca – 75. Yıl Cumhuriyet İlkokulu

Çatalca – Binkılıç İmam Hatip Ortaokulu

Çatalca – Karacaköy İlkokulu

Esenyurt – Esenyurt Mesleki Eğitim Merkezi

Eyüpsultan – Eyüpsultan Halk Eğitim Merkezi

Fatih – Pertevniyal Lisesi (B Blok ve Spor Salonu)

Fatih – Yedikule İlkokulu/Ortaokulu

Fatih – Vefa Lisesi (B Blok)

Fatih – Fatih Mert Karahan Özel Eğitim Uygulama Okulu

Fatih – Fatih Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

Gaziosmanpaşa – Gaziosmanpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Gaziosmanpaşa – Prof. Dr. Gazi Yaşargil İmam Hatip Ortaokulu

Güngören – Ergenekon İlkokulu

Kadıköy – Erenköy Şehit Orhun Göytan İlkokulu

Kadıköy – Hamit İbrahimiye Özel Eğitim Uygulama Okulu

Kağıthane – Gültepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Atölyeleri

Kağıthane – Profilo Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Kartal – Yıldız İşçimenler İlkokulu

Kartal – Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Küçükçekmece – Atakent Özel Eğitim Anaokulu

Küçükçekmece – Papatya Anaokulu

Küçükçekmece – Gelincik Anaokulu

Küçükçekmece – Kanarya Ortaokulu

Küçükçekmece – Çiğdem Anaokulu

Küçükçekmece – Menekşe Özel Eğitim Anaokulu

Küçükçekmece – Nene Hatun Anaokulu

Küçükçekmece – Yasemin Anaokulu

Küçükçekmece – Zübeyde Hanım Anaokulu

Maltepe – Şehit Murat Mertel Özel Eğitim Meslek Okulu

Pendik – Fatih İmam Hatip Ortaokulu

Pendik – Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Sancaktepe – Samandıra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Sancaktepe – Sarıgazi İmam Hatip Ortaokulu

Sarıyer – Şükrü Nailpaşa İlkokulu

Sarıyer – Rumeli Feneri İlkokulu

Şile – İMKB 50. Yıl Çok Programlı Anadolu Lisesi

Silivri – Alipaşa Fethi Erkoç İlkokulu

Silivri – Silivri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü

Silivri – Silivri Anadolu Lisesi

Silivri – Büyükçavuşlu Mehmet Akif Ersoy İlkokulu

Silivri – Değirmenköy Fevzipaşa İlkokulu

Şişli – Saadet Özel Eğitim Meslek Okulu

Sultangazi – Ergun Baylav Özel Uygulama Eğtim Merkezi

Sultangazi – 75 Yıl İlkokulu/Ortaokulu

Sultangazi – Mehmetçik İlkokulu

Ümraniye – Ümraniye İmam Hatip Lisesi

Ümraniye – Ümraniye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Ümraniye – Şehit Erol İnce Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

Ümraniye – Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (A Blok)

Üsküdar – Haydarpaşa Anadolu Lisesi Pansiyonu

Üsküdar – Mehmet Akif Ersoy İlkokulu ve Anasınıfı

Zeytinburnu – Trisad Triko Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Zeytinburnu – Saniye Sezgin Elmas İlkokulu/Ortaokulu

Mukaab, Riyad’ın Yeni Yüzü Olacak

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu tarafından yapılan açıklamaya göre, şehir merkezine küp şeklinde büyük bir yapı inşa edilecek. 

Arapça’da küp anlamına gelen Mukaab isimli bu yapı, ‘dünyanın en büyük modern şehri’ mottosuyla sunuldu. 

Havalimanı’na 20 dakikalık mesafede yer alacak dev yapının içinde ise spiral şeklinde bir gökdelen yer alacak. Söz konusu gökdelen, ülkenin geleneksel mimari tarzı Necid’den ilham alan, üst üste binmiş üçgen yapılardan oluşan bir cepheyle çevrelenecek ve hepsi birlikte küp şeklindeki yapıyı oluşturacak.

Eni, boyu ve yüksekliği 400’er metre olması planlanan Mukaab, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın kurduğu Yeni Murabba Geliştirme Şirketi tarafından tasarlanıyor.

Meydan anlamına gelen Murabba’nın da sürdürülebilir bir akıllı şehir olması bekleniyor. Murabba’nın merkezinde yer alacak Mukaab, kentin her yerinden 15 dakikalık mesafedeki yaşam, çalışma ve eğlence alanlarını kapsayacak.

Sürdürülebilir mahallelerin inşasına odaklanan projenin en geç 2030’da biterek Suudi Arabistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasına yaklaşık 48 milyar dolar petrol dışı gelir kazandırması bekleniyor. Proje yaklaşık 100 bin yerleşim birimini, 9 bin otel odasını, 980 bin metrekareyi kaplayan mağazaları ve 1,4 milyon metrekarelik ofis alanını içerecek.

İçerisinde çok amaçlı tiyatro, 80 eğlence mekanı ve bir müzenin yer alacağı Mukaab’ın inşaat çalışmalarının 2030 yılında tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. 

Samsun Şehir Hastanesi’nin Kaba İnşaatı Tamamlanmak Üzere

Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Samsun Şehir Hastanesi’nin kaba inşaat çalışmaları yüzde 95 oranında tamamlandı. 

Hastanenin genel durumuyla ilgili bilgi veren Şehir Hastanesi Proje Koordinatörü Deniz Yıldız, “Hastanemiz ilerleme olarak yüzde 46 seviyesindedir. Yaz ayı başlarında artık cephelerimiz kapanacak ve Kasım 2023 itibarıyla inşallah Sağlık Bakanlığı ile birlikte hastaneye işletmeye almak istiyoruz. Bizim hastanemiz deprem sırasında toplanma alanı olarak kullanılabilir. Gayet büyük olan otopark alanımızla güven merkezi olacağını tahmin ediyoruz. Bu binalar yıkılmayacak şekilde hazırlanmıştır. Deprem izolatörlü binada ise asıl özellik deprem anında bile hem depremi oluştuğu şekilde hissetmemek hem de deprem sırasında elektrik, mekanik, doğalgaz, su gibi sistemlerin kesintiye uğramayıp devam etmesi sağlamak başlıca görevleridir” dedi.

Hastanenin inşaat çalışmaları tamamlandığında bir sağlık üssü haline gelecek. Hastane, genel tedavi üniteleri dışında onkoloji hastanesi, son teknoloji tetkik cihazlarıyla donatılmış bir nükleer tıp merkezi, kalp damar cerrahi ve göğüs merkezi, genetik hastalıkların tedavi sürecinin yönetileceği genetik hastalıklar merkezi, üreme yardımcı tedavi merkezi, organ ve doku nakli merkezi, inme merkezi, yanık merkezi, 40 ameliyathane ve 1 hibrit ameliyathaneyi bünyesinde bulunduracak.

Yeni Konutların Yapımı 45 Milyar Doları Bulacak

Yapılan araştırmaya göre deprem bölgesinde yapılacak 130 bin binanın arsa payı hariç tüm detayları ile inşaatı 45 milyar doları bulacak. 

Yapılan hesaplamalara göre, 130 bin binanın, arsa payı hariç olmak üzere yol, kanalizasyon gibi altyapı masrafları dahil yeniden yapım maliyeti 843 milyar 570 milyon lirayı bulacak. Bugünkü kurlarla 44 milyar 823 milyon dolar civarında bir harcama yapılacak.

Deprem felaketinin üzerinden iki hafta geçerken, hasar tespit çalışmalarında da sona yaklaşıldı. Şu ana kadar depremde yıkılanlar dahil, ağır hasırlı olup yıkılması gereken toplam konut sayısı 384 bini buldu. Çalışmalar tamamlandığında bu sayının 535 binin üzerine çıkması bekleniyor.

Birinci sınıf inşaat maliyetlerine göre yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı yatırımları dahil 535 bin ev yapımı için arsa payı ve kamulaştırma maliyeti hariç 843 milyar liranın üzerinde harcama yapılması gerekiyor. Bu rakam 2023 yılı bütçe açığının yüzde 30, bütçede kamu kurumlarının tamamının yatırımı için ayrılan 454 milyar liranın ise iki katına yakın bir seviyede. Ayrıca 4 trilyon 470 milyar liralık bütçe harcama kaleminin ise yüzde 18.8’ine karşılık geliyor.

Ekonomim, açıklanan hasar tespit sonuçlarına göre, depremde yıkılan veya yıkılması gereken binaların yerine yapılacak inşaatlar için tahmini harcama miktarını hesapladı. Şu ana kadar yapılan hasar tespit çalışmalarında, yıkılan veya yıkılması gereken bina sayısı 105 bine, bağımsız bölüm olarak tanımlanan ev sayısı ise 384 bin 545’e çıktı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada depremde evi yıkılan vatandaşlar için yapılacak yeni konutların 105 m2 büyüklüğünde olacağını duyurmuştu.

Altyapı maliyeti inşaat maliyetinin yarısına ulaşıyor

Resmi fiyatlarla 2023 yılı bina inşat maliyet endeksleri m2 başına 6-8 bin lira arasında değişiyor. Bu rakam kaba inşaat maliyeti, yani bina içindeki, banyo, tuvalet, yer döşemesi, armatürler hariç unsurlardan oluşuyor.

Ekonomim’e bilgi veren inşaat sektörü kaynakları konutların içinde; parke, lavabo, mutfak dolapları vs. gibi alanlara yapılan harcamalarla birlikte günümüz fiyatlarıyla ortalama m2 maliyeti 10 bin lira civarına ulaşıyor.

Yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi ana altyapı yanı sıra, cami, okul, sağlık kuruluşu, sosyal tesisler gibi genele yönelik yapılan yatırımların da eklenmesiyle toplam m2 maliyeti 15 bin lirayı buluyor. Bu maliyet unsurlarına, arsa payı veya kamulaştırma bedelleri dahil değil.

tablo içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

105 m2’lik 1 evin maliyeti 1 milyon 575 bin lira

Eğer Bakanlığın yeni konut yapımına ilişkin 105 m2’lik projeksiyonu değişmezse, 105 m2’lik bir evin maliyeti altyapı hariç 1 milyon 50 bin lirayı buluyor. Altyapı eklendiğinde ise maliyet 1 milyon 575 bin liraya çıkıyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre deprem kaynaklı yıkılmış veya ağır hasarlı olup yıkılması gereken binaların toplamı 105 bin oldu. Deprem kaynaklı doğrudan yıkılmış bina sayısına ilişkin veri de ilk kez açıklandı. Buna göre depremin vurduğu illerde 20 bin 662 bina deprem kaynaklı olarak yıkıldı.

Yıkılacak konut sayısının 500 bini aşması bekleniyor

Hasar tespit çalışmalarında 105 bin binada 384 bin 545 konutun (bağımsız bölüm) yıkılması gerektiği belirlendi. Çalışmalar tamamlandığında yıkılan veya yıkılması gereken ağır hasarlı bina sayısının 130 bine, bağımsız bölüm sayısının ise 535 bin 600’e yükselmesi bekleniyor.

535 bin 600 konutun yeniden yapımı için 56 milyon 238 bin m2’lik bina inşaatı yapılması gerekiyor. Altyapı harcamaları hariç bu binaların inşa maliyeti 562 milyar 380 milyon lirayı buluyor. Sosyal donatılar ve altyapı dahil edildiğinde ise inşa maliyeti 843 milyar 570 milyon liraya kadar çıkıyor. 18.82 liralık dolar kuruna göre bunların altyapı hariç bugünkü maliyeti 29 milyar 882 milyon dolar, altyapı dahil maliyeti ise 44 milyar 823 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

Bütçenin 5’te 1’i, toplam yatırım bütçesinin iki katı

Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerekse Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yeni konutların 1 yıl içinde tamamlanacağını duyurmuşlardı. Yılın henüz başında olduğumuz için deprem inşaat harcamalarının tamamına yakınının bu yıl içinde yapılacağını varsayarak yapılan karşılaştırmaya göre ise bütçede ek kaynak ihtiyacının çok büyük olduğunu ortaya koyuyor.

Deprem sebebiyle yıkılan veya yıkılması gereken binaların yeniden yapımı için hesaplanan maliyet 843 milyar lirayı aşacak gibi görünüyor. Bu rakam 4 trilyon 470 milyar liralık 2023 yılı bütçesi gider kaleminin yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Ayrıca bütçeden bu yıl yatırımlar için ayrılan 457 milyar liralık ödeneğin iki katına yaklaşan harcama tutarı, 660 milyar lira seviyesinde öngörülen bütçe açığının ise yüzde 30 üzerinde bir rakama karşılık geliyor.

Cumhurbaşkanının ödenek aktarma yetkisi

2023 yılı Bütçe Kanunu’nun 5’inci maddesinin 4’üncü fıkrası “Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği” başlığını taşıyor. Madde, Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.05 tertibinde yer alan ödeneğinden, her türlü doğal afet giderini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya Cumhurbaşkanını yetkili kılıyor. Ancak aktarılabilecek bu kaynak bile toplam harcamaların yüzde 10’unu ancak karşılayabiliyor. Üstelik 5’inci madde Cumhurbaşkanına doğal afetler yanı sıra farklı birçok harcama kalemine yönelik Strateji ve Bütçe Başkanlığı ödeneğinden aktarma yapma yetkisi veriyor.

10 ilde 535 bin 600 bağımsız bölümün yıkılması öngörülüyor

Deprem felaketi 10 ilde önemli hasara sebep olurken, burada yapılması gereken toplam bağımsız birim sayısı, Türkiye’nin küçük nüfuslu 11 ilindeki bağımsız bölüm varlığının tamamına eşit. Bayburt (24.347), Ardahan (28.669), Tunceli (29.606), Gümüşhane (49.045), Iğdır (49.386), Hakkâri (52.571), Artvin (58.847), Siirt (67.578), Bartın (67.709), Çankırı (68.624), Bilecik’teki (72.972) toplam bağımsız bölüm sayısı TÜİK verilerine göre 569 bin 354. Depremin vurduğu illerde yıkılması gereken bağımsız bölüm sayısı ise 535 bin 600 olarak öngörülüyor.

Kaynak: Ekonomim

Güçlendirme Yapılan Bina Yıkılmadı

Hatay, Antakya Belediye Kooperatif Evleri’nde 14 yıl önce site sakinleri tarafından güçlendirme yaptırılan A2 blok, depremden etkilenmedi. 

Milliyet’ten Elif Altın, Umut Ünver ve Mert İnan’ın haberine göre; Antakya’da biri 8 2’si 13 katlı 3 bloklu sitede bloklardan biri depremde yıkıldı, bir diğeri ağır hasar alırken, 14 yıl önce yapı güçlendirilmesi yapılan A2 blok ayakta kaldı. Yıkılmayan blokun apartman sakinleri tarafından 14 yıl önce daire başı 6 bin TL vererek yapı güçlendirmesine müracaat ettikleri, güçlendirme çalışmasının da duvarlarda lifli karbon polimer kullanılarak yapıldığı öğrenildi. Güçlendirilen blokta yaşayan bir kadın deprem sonrası çektiği videoda, gözyaşları içinde güçlendirme çalışmasını yapan bilim ekibine teşekkür ederek, 55 kişiyi ölümden kurtardıklarını söyledi. Güçlendirme ekibinin ODTÜ öğretim üyelerinden oluştuğu, ekibin başında da Prof. Dr. Güney Özcebe’nin bulunduğu öğrenildi.

Belediye Kooperatif Evleri’nde A2 Blok’ta evi bulunan bina sakinlerinden Hatice Nakip Milliyet’e konuştu. Nakip, şunları söyledi: 

“Hatırladığım kadarıyla 14 yıl önce A2 Blok’ta yapı güçlendirilmesi yapıldı. A1 ve A3 Blok’ta güçlendirme yapılmadı. Ben A2 Blokta oturuyordum. Bina yönetimi olarak yapı güçlendirme kararı aldık. Binanın temelinde bir sorun görüldü hatta kolonlarda düz olması gerekirken kaymalar görüldü. O dönem daire başı 6 bin TL gibi bir para ödemiştik. 4 taraftan bina askıya alındı. Zaten yıkılmamasının en büyük sebebi de o çalışma. Burada 24 daire var ve hiç can kaybı yok. Sadece yöneticimiz kalp krizinden vefat etti. Yıkılan A3 bloktan ise sadece 2 kişi sağ çıkabildi maalesef. Orası 34 daireydi. A2’de de ağır hasar var. Eşimin amcası, kızı, teyzesi hepsinin cansız bedenleri A3’ten çıkarıldı. Onlar her halde yapı güçlendirmesine yanaşmadılar” dedi.

Yıkılmayan blokun 2008 Ekim ayı ile 2009 Mart döneminde duvarlarda lifli karbon polimer kullanılarak güçlendirildiği öğrenilirken, ilk kez denenen bu yöntem sayesinde bir kişinin bile depremde burnu kanamadı. 55 kişiyi ölümden kurtaran isim olan ve güçlendirme ekibinin başındaki TED Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güney Özcebe, yapılan çalışma hakkında şunları anlattı: 

“Gölcük depreminden sonra insanları evlerinden çıkarmadan güçlendirmenin nasıl yapılacağı üzerine kafa yoruyorduk çeliğe göre çok daha güçlü 0.1 milimlik karbon lifli polimerler ile bina güçlendirme nasıl olur diye modellemeler yapmaya başladıktan sonra bu malzemenin evlerin iç duvarlarına çaprazlama monte edilmesiyle binaların çökmesinin engellenebileceğini saptadık. Buna da ‘betonarme dolgu duvar’ uygulaması dedik. Projemizde amacımız binanın hasar alması değil göçmesini önlemekti. Karbon lifli polimer çelikten 4-5 kat hafif, üstelik 7-8 kat daha sağlamdır. Amacımız tuğla duvarı adeta beton duvara çevirmekti. Karbon lifli polimer, çok ince bir malzeme olmasına karşın uygulama sonrasında da levha gibi katılaşıyor. Böylelikle iç duvarların çökmesini engelliyor. Üstelik bütün duvarlara uygulanabiliyor. Bizim uygulamamız binayı boşaltmadan içinde insanlarken yaşarken yapılabilmesini sağlıyordu. Söz konusu bina, içinde insanlar otururken, güçlendirilmiş ilk ve tek yapıdır. Eğer vaktinde aksiyon alınsaydı enkaz altında kalan yüzbinlerce vatandaşımızı kurtarırdık. Söz konusu yöntemi merak eden belediye veya devlet kurumu olursa ücretsiz olarak danışmanlık vermeye hazırım. Yeter ki insanlar ölmesin. Son depremden sonra 200’den fazla kişi bireysel başvuru yaparak yöntemin uygulanmasını talep ediyor.”

Deprem Bölgesinde Zemin ile Bina Bağlantısı Doğru Kurulmalı

Ülkemiz, 5 Şubat’ı 6 Şubat’a bağlayan gece büyük bir afetle sarsıldı. 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremle etkisi daha da dramatikleşen deprem telafi edilmesi zor yaralar açtı. Türk mühendisler ise afet odaklı toplumsal bilincin yaratılmasının önemine de dikkat çekti. 

Türkiye 6 Şubat’ta büyük bir deprem felaketiyle sarsıldı. 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremle etkisi daha da dramatikleşen ve 10 ili kapsayan, 13,5 milyon insanı etkileyen ve yaklaşık bin kilometrekarelik bir alanı kapsayan deprem, telafi edilmesi zor yaralar açtı. Bu büyük felaketten ders çıkarılmasına ve bilimsel verilerin ışığında atılacak doğru adımlarla gerekli tedbirlerin alınmasına dikkat çeken CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, depremden zarar gören yapıları, zemin ve yapı tekniği açısından değerlendirdi. Afet odaklı toplumsal bilincin yaratılmasının önemine dikkat çekti.

Depreme dair bugüne kadar kabul ettiğimiz tüm bilgileri yeniden gözden geçirmeliyiz”

“Öncelikle yaşanan ağır felakette yaşamını yitiren 41 binden fazla canımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Afetten sağ kurtulan herkese geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Cemal Doğan, “Kahramanmaraş’ta şiddeti 7’den büyük iki depremin yanı sıra onlarcasının 5 ve 6 büyüklüğünde ölçüldüğü deprem zinciri, maalesef hasar ve kayıpların boyutunu ağırlaştırdı. Yapılan açıklamalarda, Kahramanmaraş merkezli depreminin hissedilir şiddetinin 12 olduğunu ve Anadolu levhasının 4 metre kaydığı paylaşıldı. Ortaya çıkan tablo, depremle ilgili bugüne kadar kabul ettiğimiz tüm bilgileri yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gösterdi. Zemin yapılarından altyapı planlarına, üst yerleşim alanlarından bina yapım tekniklerine, deprem anı ve sonrası afet yönetim planından olası depremlerin ardından kurulacak müdahale bölgelerine kadar birçok konunun yeniden değerlendirilerek yeni fikirler geliştirilmesini zorunlu kıldı” dedi. 

Güçlü zemin mi, güçlü yapı mı?

CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, “Zemin ve yapı birbiri ile bağlantılı iki etkendir. Mühendislik tekniklerinde her türlü zemin ve deprem şiddetine göre önerilen yapı teknikleri var. Yapı tekniklerini oluşturmak için de zemin ölçümleri elimizdeki en önemli veridir. Örneğin son depremlerde de gördüğümüz gibi bir bina temelden koparak yan yatmış, ancak yapı taşıyıcılarında yoğun bir hasar oluşmamış. Baktığımız fotoğrafa istinaden yorum yapmak ne kadar zor olsa da o bölgede zeminde zayıflık olduğunu ve zemin ile bina bağlantısının doğru kurulmadığını söyleyebiliriz. Tam da bu yüzden, bizim gibi deprem ülkelerinde, yapı inşa süreçlerinde yeni teknolojilerin değerlendirilmesi şart” ifadelerini kullandı.

Deprem izolatörü kritik bir önem taşıyor”

Yeni binalarda kullanılan deprem izolatörünün hasar riskini azaltan önemli bir çözüm modeli olduğunu vurgulayan Cemal Doğan, “İzolatör, deprem etkisinin binada oluşturduğu yükü azaltıyor ve olası risklerin önüne geçiyor. Yapıların mühendislik tekniklerine, bilimsel verilere ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmesi de kritik bir önem taşıyor. Mühendisler olarak biz, zemin ve temelin taşıyacağı yükü hesaplar, kolon, perde beton ve kirişler üzerindeki dengeli dağılımını planlarız. Bu prensiple inşa edilen yapıları ise ancak kaçak yollarla yapılan bina planları bozar ve binanın yük ve mukavemetini ortadan kaldırır. Projeye uygun yapılmayan ya da kaçak yapılan yapılar, herhangi bir afet senaryosunda hasar ve kayıpları artırır” şeklinde konuştu. 

Zemin etüdü zorunlu bir uygulama”

90’lardan beri zemin etüdü yapılsa da bu konuda miladın 99 depremi olduğuna dikkat çeken CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Zemin ve inşaat temel etüdü raporları jeoloji, jeofizik ve biz inşaat mühendislerinin üzerinde birlikte çalıştığı bir konudur. Zemin mühendisleri zemini incelerken bizler de bu zemine uygun parametrelerde temelin nasıl olacağını raporlarız. Dolayısıyla ciddi uzmanlık isteyen bu konuda kullanılan parametrelerde hata yapılması, binanın yanlış projelendirilmesi ve risk teşkil etmesine sebep olur. Bu yüzden birincil deprem bölgelerinden İstanbul başta olmak üzere fay hatlarına yakın tüm kentlerimizde çok hızlı bir şekilde bina kontrollerinin başlatılması lazım. Her yerel yönetim, kendi sorumluluk alanındaki binaların yapı risk envanterini hazırlamalı.” 

Önlem almak aynı zamanda toplumsal bilinç meselesidir”

Ülkemizin büyük deprem kuşaklarının ve yangın, sel, toprak kayması gibi doğal afetlerin yaşandığı bir ülke olduğuna dikkat çeken Cemal Doğan, afet bilincinin toplumun her katmanına en erken yaşta kazandırılması gerektiğini söyleyerek sözlerini şu şekilde noktaladı: “Afet bilincinin ilköğretimden itibaren zorunlu ders olarak okutulmasının şart olduğunu düşünüyorum. Bu yapılırsa 30 ila 40 yıl içinde daha bilinçli bir toplum yapısı ortaya çıkacaktır. Bugün vatandaşlarımıza da düşen sorumluluklar var. Herkes oturduğu, maliki ya da kiracısı olduğu binanın risk durumunu öğrenmeli. Çünkü önlem almak toplumsal bilinç meselesidir.”

Körfez Barbaros’ta Kentsel Dönüşüm Başladı

Kocaeli iline bağlı Körfez Barbaros Mahallesi’nde yapılması planlanan kentsel dönüşüm projesinin inşaat çalışmaları başladı. 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Körfez Barbaros Mahallesi’nin taşınması için başlatılan Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yapılacak konutların temelleri atılmaya başlandı. 

Özgür Kocaeli’nin haberine göre; Barbaros Mahallesi’nde konut talep eden hak sahipleri için Derince Yenikent’e bulunan eski döküm alanının üstünde başlayan inşaat çalışmasında 24 blokun 6’sının temel yerleri hazırlandı. TOKİ tarafından 31 Ekim’de yapılan ihaleyi alan MS Mega Yapı, alanda 24 bloktan oluşan 534 daire ve 40 dükkân inşa edecek.

Barbaros Mahallesi’nde evi karşılığında ev isteyen hak sahiplerine öncelik verilecek olan Derince Yenikent’teki projede ihaleyi alan firma yer tesliminin ardından çalışmalara başladı. 

Alanda şantiye kurulumu yapılırken aynı zamanda hafriyat ve temel yerleri de açıldı. 24 blok, 534 daire ve 40 dükkânın inşaat çalışmasında firma, ilk etapta 6 blokun temelini açtı ve temele beton dökmeye başladı. Alanda aynı zamanda hafriyat çalışması da yapan firma 3 ekip ile birlikte hafriyatı çıkartıyor. İnşaat alanı temizlendikten sonra binaların yapımına hız verecek olan firma, alanda yaklaşık 500 kişiyi istihdam ediyor.

Kocaeli’deki inşaat projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Bakan Kurum: ‘’Yeni Konutlar 3-4 Katı Geçmeyecek’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde yapılacak ve ilk etapta 250 bin konutun inşa edileceği projede ihale sürecinin başladığını duyurdu. Bakan Kurum, yeni projede konutların en fazla 3-4 katlı olacağını ifade etti. 

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki deprem 10 ilde ağır yıkıma yol açtı. Binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği söz konusu depremde yüzbinlerce bina ağır hasar gördü veya yıkıldı. Enkaz altında kalan vatandaşlarımız için arama kurtarma faaliyetleri sürerken çalışmaların tamamlandığı binalarda yıkımlar başladı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Gaziantep’in Nurdağı ve İslâhiye ilçelerinde yapımı devam eden geçici barınma merkezlerini inceledikten sonra açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum mimarlarla yapılan ortak çalışma sonucunda “Deprem sebebiyle oluşan yeni kırıklar dahil zemini her türlü ayrıntılarıyla birlikte mikro- bölgeleme ve ayrıntılı jeolojik etüt raporlarıyla, zemin etüt raporlarıyla hocalarımızla, jeologlarımızla, jeofizik mühendislerimizle inceliyoruz. En doğru, en sağlam zemine ve o zemine göre yapılaşmayı seçerek, radye temel üzerine tünel kalıp sistemiyle yöresel mimariye uygun, zemin artı 3-4 katı geçmeyecek konutlarımızın inşasının sürecini de eş zamanlı inşallah yürütüyor olacağız” dedi.

Deprem sırasında TOKİ binalarının sağlam kaldığına dikkat çeken Bakan Kurum “TOKİ binaları nasıl sağlam kaldı? Doğru zemin, doğru teknikle. İstişareler sonucu belirlediğim iz yeni yerleşim yerlerimizde de doğru zemini bulmak için mikro bölgeleme ve zemin etüdü çalışmalarımız hızla devam ediyor” ifadelerini kullandı.

250 Bin Konut İnşaatı Başlıyor

Vatandaşların geçici barınma döneminden bir an önce çıkarılması için zamanla yarıştıklarını söyleyen Bakan Kurum, “Vatandaşımız müsterih olsun. Zeminin sağlamlığından, kullanılacak inşaat malzemelere kadar her türlü ayrıntıyı düşünüyoruz. Hassas devranıyoruz” dedi. 

Kurum; bu amaçla TOKİ koordinasyonunda, Emlak Konut, Yapı İşleri, Kentsel Dönüşüm, Mekânsal Planlama ve Milli Emlak Genel Müdürlüklerinin eşgüdüm içinde çalıştığının altını çizdi. Bakan Kurum, hasar tespiti tamamlanan illerde aşama aşama yeni konutların yapımına başlayacaklarını, ilk ihalenin ise 22 Şubat yapılıp, mart ayında temellerin atılacağını ve yeni evlerin 3-4 katlı olacağını söyledi. Kurum, “İlk etapta, hemen 200-250 bin konutun inşaatına başlayacağız. Hasar tespiti tamamlandıkça diğer konutların da yapımını gerçekleştireceğiz. Bizim için esas olan verdiğimiz söz. Yıkım nerede ise biz, tüm imkânlarımız ve gücümüzle oradayız. Kimseyi dışlamamız, ötekileştirmemiz, iş planında geriye atmamız söz konusu olamaz. Nifak tohumu ekenlere itibar etmeyin.” ifadelerini kullandı. 

Apartman Altında Dükkân Olmayacak

Deprem sonrasında birçok binanın altında yer alan dükkanların kolonları kestiği iddiaları sonrasında Bakan Kurum, “1 ay içinde ilk temeller yükselecek. Deprem bölgesinde 2-3 ay içinde kalıcı ve güvenli konutların şantiyeleri görülecek. Kent ve konut tasarımında yerel dokunun, sosyoloji de gözetilecek. Altı dükkân, üstü daire dönemi de kapanacak.” dedi. 

Arsa Karşılığı Takas Teklifi 

Kurum, “Eski kent merkezlerinde ayrıntılı jeolojik ve jeoteknik etütler yapmak suretiyle vatandaşımızı da mağdur etmeyecek anlayışla gerek imar kısıtı gerekse yapılaşma şartlarının hepsini yeniden gözden geçireceğiz. Tek katlı ve yatay mimaride dükkânlar açılmasını planlıyoruz. Arsa karşılığı takas veya yeni yapılan konutlardan teklif edeceğiz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin İlk Sismik İzolatörlü Konut Projesi: Mavera Comfort

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Akyapı ile Makro İnşaat imzasıyla inşa edilen Mavera Comfort projesinin sismik izolatör teknolojisi ile yapıldığını açıkladı.  

Oturumda olan konut projelerinin sakinleri, projeleri bir kez daha gözden geçirmek, projenin ne kadar dayanıklı olduğunu inşaat firmalarından öğrenmek istiyor. Bu kapsamda İstanbul’da Başakşehir’de Belediye idaresinde 16 bloklu, 706 konutluk Mavera Comfort projesi’nde yaşamın başlamasına kısa bir süre kala deprem sonrasında oluşacak soru işaretlerinin giderilmesi adına açıklama yapıldı.

MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı’nın sahibi olduğu Akyapı firması tarafından hayata geçirilen 706 konutluk Mavera Comfort konut projesinde depreme ve yönetmeliklere uygunluğu bir kez daha anlatıldı. Yaşanan deprem nedeniyle MÜSİAD olarak 11 ilde yardım faaliyetleri gerçekleştiren Mahmut Asmalı, Akyapı ve Makro ortaklığında inşa edilen Mavera Comfort projesinden ev sahibi olanlar için projenin son teknoloji, deprem izolatörü kullanılarak yapıldığını söyledi.

Konuyla ilgili sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Asmalı, şu ifadeleri kullandı:

“Başakşehir Belediyesi idaresinde Akyapı ve Makro ortaklığında yapımı tamamlanan toplam 16 Blok ve 706 konuttan oluşan Mavera Comfort projesinde; çapları 870 mm ve 820 mm olan, kurşun çekirdekli kauçuk esaslı 454 adet deprem izolatörü kullanıldı.

Ülkemizde ilk defa bir konut projesinde kullanılan bu teknoloji ile yeni bir dönemi de başlatmış olduk. Her aşaması dikkatle kontrol edilen proje kapsamında gerek alanında uzman mühendislerimizin araştırmaları gerekse dünyadaki diğer uygulamalar detaylı bir şekilde incelendi.

Tamamı satılan ve 2 ay içinde hak sahiplerine teslim edilecek Mavera Comfort projemizin gelecekteki inşa çalışmalarına da örnek olmasını temenni ediyoruz. Ülkemiz deprem kuşağında ve gerekli hazırlıklar ile her koşula dayanıklı yapılar inşa etmemiz mümkün.’’

Mavera Comfort projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Edirne’de Ocak Ayında 425 Konut Satışı Yapıldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Edirne İli Konut Satış İstatistikleri’ni yayımladı. Buna göre, Edirne’de ocak ayında toplam 425 adet konut satışı gerçekleştirildi. 

TÜİK tarafından yayımlanan Edirne İli Konut Satış İstatistikleri’ne göre; Türkiye genelinde konut satışları Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %10,6 artarak 97 bin 708 oldu.425 konut satışı ile Türkiye’deki toplam konut satışlarının %0,4’ü Edirne’de gerçekleşmiş olup en çok konut satışı gerçekleştirilen iller arasında 47. sırada yer almıştır. Konut satışlarında İstanbul 17 bin 415 konut satışı ve %17,8 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 808 konut satışı ve %9,0 pay ile Ankara, 5 bin 572 konut satışı ve %5,7 pay ile Antalya izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 23 konut ile Hakkari, 24 konut ile Ardahan ve 42 konut ile Tunceli oldu.

77 Adet İpotekli Konut Satıldı

Edirne’de ipotekli konut satışları sayısı 77 olarak gerçekleşti. Edirne’de toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %18,1 ile 37. sırada yer aldı. Edirne ili Türkiye’deki ipotekli konut satışlarındaki %0,5’lik payı ile 46. sırada yer aldı. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %10,9 azalış göstererek 16 bin 203 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %16,6 olarak gerçekleşti. Ocak ayındaki ipotekli satışların 4 bin 260’ı ilk el satış olarak gerçekleşti.

Edirne’de Diğer Satış Türleri Sonucunda 348 Konut El Değiştirdi 

Edirne’de diğer satış türleri sonucunda 348 konut el değiştirdi. Edirne’de toplam konut satışları içinde diğer satış türlerinin payı %81,9’dur. Edirne diğer konut satış türlerinde Türkiye’deki konut satışlarından %0,4’lük pay alarak 47. sırada yer aldı. Türkiye genelinde diğer konut satışları Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %16,2 artarak 81 bin 505 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %83,4 olarak gerçekleşti.

Edirne’de 425 Konut Satışının 63’ü İlk El, 362’si İkinci El Olarak Gerçekleşti 

Türkiye genelindeki 97708 konut satışının 27 532’si (%28,2) ilk satış, 70176’sı ise (%71,8) ikinci el satış olarak gerçekleşmiştir. Edirne’de ise 425 konut satışının 63’ü (%14,8) ilk satış, 362’si ise (%85,2) ikinci el satış olarak gerçekleşmiştir.

Edirne ilindeki tüm konut projelerine buradan göz atabilirsiniz.

‘’Kiracılar Risk Tespiti Talebinde Bulunabilir’’

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, kiracıların da oturdukları bina için risk tespiti talebinde bulunabileceğini söyledi. 

Kiracıların doğrudan başvuru yapamasa da Risk Tespiti isteme hakkı olduğunu dile getiren Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, yapılacakları şöyle anlattı:

“Kiracılar dönüşüm yasasının uygulama yönetmeliğine göre, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurarak, binanın güçsüz olduğunu ve maliklerin harekete geçmediğini bildirebilirler. Bu durumda bakanlık, apartman maliklerine yazı yazar ve ‘30 gün içinde karot aldırın, yoksa ben yapar masrafı sizden tahsil ederim’ der. Böylece binada risk tespit süreci bir kiracının ilk adımı ile başlar.” Binanın riskli çıkması durumunda kiracının da evi tahliye edeceğini hatırlatan Kiraz, sonrasındaki Kiracı hakları için şu bilgileri paylaştı: “Ev yıkılıp yeniden yapıldıktan sonra ev sahibi önce eski kiracısını davet etmek zorundadır. Ancak burada eski değil yeni kira bedeli ile oturum sağlanır. Eğer ev sahibi eski kiracıya sormadan yeni bir kiralama yaparsa da son ödenen kira üzerinden bir yıllık bedeli ve taşınma giderini ödemek durumunda kalır.”

Gıda Üretim Tesisi İnşaatı Devam Ediyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından olası bir afette kullanılmak üzere Marmara Bölgesi’ne hizmet etmesi amacıyla yapımına başlanan Gıda Üretim Tesisi projesinin inşaat çalışmaları devam ediyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin olası bir afette Marmara Bölgesine hizmet sunması için afet mutfağı olarak projelendirdiği Gıda Üretim Tesisi’nin inşaatı hızla ilerliyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin olası bir afette Marmara bölgesine hizmet sunması için Başiskele’de afet mutfağı olarak projelendirdiği Gıda Üretim Tesisi Projesi’nde çalışmalar sürüyor. 19 Eylül’de temeli atılan Gıda Üretim Tesisi’nde ekiplerin yoğun çalışması ile binanın betonarme imalatı tamamlandı. İnşaatının süren Gıda Üretim Tesisi, tamamlandığında 5 bin 300 metrekare kapalı alana sahip olacak. Proje içerisinde kuru ve soğuk depo alanları, gıda hazırlık, pişirme, paketleme ve sevkiyat bölümleri yer alacak.

Gıda Üretim Tesisi projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul’da Ofis Kiralarının Metrekaresi 20 Doları Geçti

Ticari gayrimenkul sektöründe ofis odaklı yatırım danışmanlık hizmetleri sunan PROPIN, 2022 yılının dördüncü çeyreğini kapsayan “İstanbul Ofis Pazarı” raporunu yayımladı.

Rapora göre, Türk Lirası Koruma Kanunu’ndaki istisnaları uygulayan ve dolarla ofis kiraya veren mal sahiplerinin sayısı yükselişe geçti. Ofislerini Türk Lirası (TL) cinsinden kiraya verenler rakamları sürekli artırdı.Merkezi İş Alanı’nda (MİA) yer alan A sınıfı ofis binalarındaki metrekare kira ortalaması 19,4 dolar seviyesine çıkarken, A sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı yüzde 23,4’e geriledi. 2022 yılında 267 bin metrekare ofis alanında işlem gerçekleştirildi ve yaklaşık 83 bin metrekare ofis alanında kiralama ve kurumsal satın alma işlemi yapıldı.

Gayrimenkul alanında butik hizmetler sunan PROPIN, ekosistemde önemli bir konumda yer alıyor. Uzmanlığını ofis pazarına yoğunlaştıran PROPIN rapor ve araştırmalarıyla sektör takipçilerini düzenli olarak bilgilendiriyor. PROPIN, her yıl çeyrek dönemlerde “ofis” odaklı raporlar yayımlıyor. PROPIN’in “İstanbul Ofis Pazarı’nın 2022 Dördüncü Çeyrek Dönemi” raporu, İstanbul’da ofis kiralarından kiralanabilir nitelikli ofis arzına kadar birçok veri içeriyor.

Aydan Bozkurt: Dolarla ofis kiraya verenler arttı

PROPIN Kurucu Ortağı Aydan Bozkurt, rapor hakkında yaptığı değerlendirmede, İstanbul’da ofis ekosisteminin 2022 yılını “mal sahibi pazarı” şeklinde geçirdiğini vurguladı. Ekonomik dalgalanmalara rağmen çok sayıda kiralama işlemi gerçekleşti diyen Bozkurt, “Nitelikli ofis bina arzı belirgin oranda azaldı. Talep artışı ve artan enflasyon etkisiyle kira ortalamalarında dikkat çekici bir yükseliş yaşandı” ifadelerini kullandı.

Hibrit çalışma modeline geçen bazı şirketlerin ofis alanlarını küçülttüğünü ve yeni çalışma düzenlerine göre tasarlanan ofislere taşındıklarının görüldüğünü kaydeden Aydan Bozkurt, “Ayrıca, pandemi sonrasında büyüyen şirketler de mevcutta kullandıkları binalarda ek alanlar kiraladı. Pazardaki bu hareketlilik, işlemlerin gerçekleşme süresinin geçmiş yıllara kıyasla oldukça kısalmasına neden oldu” şeklinde konuştu.

Bozkurt, ofislerde mal sahiplerinin özellikle A sınıfı ofis alanları için liste kira rakamını ABD Doları cinsinden açıklamaya başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dolarla ofis kiraya verenlerin sayısı arttı. Liste kira rakamlarını Türk Lirası (TL) cinsinden açıklayan mal sahipleri ise rakamları aydan aya sürekli artırdı. Binalarda talep edilen yeni kira rakamları ile mevcut kullanıcıların ödedikleri kira rakamları arasındaki makas belirgin şekilde açıldı.”

Ebru Ersöz: Metrekare kira ortalaması 19,4 dolar seviyesine çıktı

PROPIN Kurucu Ortağı Ebru Ersöz ise, ofislere artan talep ve enflasyon sebebiyle 2022 yılı sonunda ofis kira ortalamalarındaki yükselişin dikkat çektiğini söyledi. Merkezi İş Alanı’nda (MİA) yer alan A sınıfı ofis binalarındaki metrekare kira ortalamasının 2022 sonu itibarıyla 19,4 dolar seviyesine çıktığına işaret eden Ersöz, şu bilgileri paylaştı: “Küresel pandemi çalışma koşullarını değiştirdi. Bunun etkisiyle pazarda, ofislerin boşalacağı yönünde genel bir beklenti hakim oldu. Beklentilerin aksine, A sınıfı ofislere olan talep yıl boyunca yükselme eğilimindeydi.” Ersöz, PROPIN olarak sundukları “İhtiyaca Özgü Proje Geliştirme Danışmanlığı” hizmetimizden yararlanmak isteyen kullanıcı sayısının arttığını da sözlerine ekledi.

267 bin metrekare ofis alanında işlem gerçekleşti

PROPIN’in İstanbul Ofis Pazarı’nın 2022 Dördüncü Çeyrek Dönemi verilerine göre, 2022 yılı dördüncü çeyrek sonunda MİA A sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı yüzde 23,4’e gerilerken, MİA-Dışı Asya’da bu oran yüzde 14,8’e düştü. Pandemi sonrası etkilere rağmen, 2022 yılında ofis kiralama ve kurumsal satın alma talebinde artış gözlendi. 2022 yılında 267 bin metrekare ofis alanında işlem gerçekleşti. 2022 yılında MİA’ya devam eden talep sonucu yaklaşık 83 bin metrekare ofis alanında kiralama ve kurumsal satın alma işlemi yapıldı.

Raporda, Anadolu Yakası’ndaki bazı ilçelerde ofis kiralama eğilimleri de yer aldı. Buna göre, Kartal ve Maltepe ilçelerinde mevcut stokun genellikle küçük taban alanlı, çok yüksek katlı binalarda olduğu görüldü. Buna rağmen, kullanıcıların geniş kat alanlı ve yüksek verimliliğe sahip ofisleri tercih ettiği gözlendi.

2025te A sınıfı ofis stokunun 7,6 milyon metrekare olacağı öngörülüyor

İstanbul Ofis Pazarı raporuna göre, ofis geliştirme açısından son üç yıl durağan geçti. Ofis talebindeki artışa rağmen yeni ofis geliştirilmesi yönünde eğilim gözlenmedi. Öte yandan, ofis arzındaki daralmanın, büyük ölçekli ofis kullanıcılarını arsa üzerinde özel proje arayışına yönlendirdiği belirtildi.

PROPIN’in 2022 yılı sonu hesaplamalarına göre, 2025 yılı sonunda İstanbul Ofis Pazarı’nda A sınıfı ofis stokunun yaklaşık 7,6 milyon metrekare olacağı öngörülüyor. Bu stokun önemli bir bölümünü, 2023’te ilk etaplarının açılması planlanan İstanbul Finans Merkezi (İFM) oluşturacak.

Rapora göre, 2022 yılında ofis sahipleri lehine dönen İstanbul Ofis Pazarı bir süre daha bu şekilde devam edecek. Seçim sürecinde genel bir durgunluk beklenirken, belirsizliği fırsata dönüştürmek isteyen kullanıcıların yeni işlemlere yönelmesi bekleniyor.

Riskli Yapıların Yüzde 97’si Yıkıldı

Eyüpsultan ilçesinde 2020 yılında tespit edilen 464 riskli yapının yüzde 97’si yıkıldı.

Kahramanmaraş merkez olmak üzere 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 10 ilde hasara ve çok sayıda vatandaşın da hayatını kaybetmesine neden oldu.

Eyüpsultan Belediyesi, vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması adına metruk ve riskli yapıları yıkıp, kentsel dönüşüm projeleriyle depreme dayanıklı, sağlıklı, modern binaların yapımını sürdürüyor.

Bu doğrultuda etkin çalışmalar yapılması için 2021 yılının Temmuz ayında Riskli Yapılar Birimi kurulmuştu.

451 RİSKLİ BİNA YIKILDI

Eyüpsultan Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, 2020 yılının Mart ayı itibarıyla ilçede riskli tespiti yapılmış, tahliye ve yıkımı gerçekleştirilmemiş toplamda 464 yapı bulunuyordu. Vatandaşların daha sağlam ve sağlıklı binalarda yaşaması hedefi doğrultusunda an itibarıyla bu yapılardan geriye sadece 13 adet yapı kaldı. Bu 13 adet yapının mahkemelerce verilen yürütmeyi durdurma kararları gereği yıkım henüz gerçekleştirilemedi ve mahkeme süreçleri de takip ediliyor.

186 RİSKLİ YAPI TAKİP ALTINDA

Müdürlükten yapılan açıklamada, “Eyüpsultan ilçesi genelinde aktif riskli yapı sayısı 186 adet olup bu yapıların da kanunun vermiş olduğu tahliye ve yıkıma ilişkin süreçleri takip altında. Kanunun vermiş olduğu süresi içerisinde yıkımı gerçekleştirilmeyen yapılar Eyüpsultan Belediyesi tarafından yıkılmaya devam edilecek” denildi.

Gayrimenkul Piyasaları Kurulu ve Gayrimenkul İhtisas Mahkemeleri Acilen Kurulmalı

Deprem bölgesi olan Türkiye’de gayrimenkulün insan için çok önemli bir unsur olduğunu vurgulayan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, gayrimenkule bağlı önlemlerin hızla artırılması ve gayrimenkul piyasaları kurulu kurulmasının gerektiğini açıkladı.

EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, vatandaşların oturduğu binaların güvenliğinden endişe ettiklerini belirterek, “Ancak kira giderleri o kadar yüksek ki bu konuda bir eylemde bulunamayan yüzbinler var.  Acilen önlemler alınması gerekli.  Kira artışlarına sınırlama getirildi ancak uyan yok, taciz usulü artış kavgaları devam ediyor. Kiracılar bu sınırlamalara rağmen evlerinden çıkmaya mecbur bırakılırken, ev sahibi kiracı ilişkilerinde gerginlikler hatta şiddete varan gelişmeler yaşanıyor. Artık bu sorunların hızla çözümlenmesi gerekli, bu nedenle gayrimenkul ihtisas mahkemeleri kurulmalı ve kira davalarının çözümleme süreleri acilen kısaltılmalı.” dedi. 

En hızlı çözümlerin bile gerçekleştirilmesi seneler sürecek

Şu anda ev kiralamanın büyük bir problem olduğunu da sözlerine ekleyen Yazıcı, “Ev sahiplerinin istediği artışlar çok yüksek. Kira değerleri barınma sorunu büyüdükçe daha da artıyor. Gerçekleşen deprem doğudan batıya büyük bir göç dalgası getirdi ve ilerleyen süreçte bu dalga devam edecek. Barınma artarak devam eden bir sorun olurken, en hızlı çözümlerin bile gerçekleştirilmesi 2-3 sene sürecek. Gayrimenkule bağlı önlemlerin hızla artırılması gerekli. Gayrimenkul Piyasaları Kurulu kurulmalı, bu kurul tüm düzenlemeleri organize etmeli, yakın orta ve uzun vadeli sektörel planlamalar yaparak tüm ilgili kurumlarla direkt koordinasyon sağlamalı. Son derece de yetkili olmalı. Örneğin; Adalet Bakanlığı ile gayrimenkul davalarını çözerken, bankalarla kredilendirme sistemini,  Maliye Bakanlığı ile kira iratların alınacak vergilendirme sistemini geliştirmeli. Ayrıca yabancılara satış ve kiralama konusunda gelişmeleri yöneterek, kiralanan her mülkün kime ne kadar süre ile kiralandığı kayıt altında olmalı ve sebepsiz artışların kontrollü şekilde önüne geçilmeli. Aksi durumda eşya hukukuna güven duygusu azaldıkça gayri resmi çözümlere gitmeye çalışan  halk kitlesi ile karşılaşmaktan korkmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

‘’Binaları Taşıyıcı Kolonlar Ayakta Tutuyor’’

Yaşar Üniversitesi öğretim üyeleri, deprem ve yapılara ilişkin açıklama yaparak, binaları taşıyıcı kolonların ayakta tuttuğunu vurguladı. 

Yaşar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez, Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Cüneyt Tüzün ve Dr. Öğretim Üyesi Şahin Çağlar Tuna, depreme ve yapılara ilişkin merak edilen konularda açıklamalarda bulundu. Binalarda tadilat adı altında kolon kesilmesiyle ilgili bilgi veren Cüneyt Tüzün, “Öncelikle binayı kullanan kişilerin yapıların mevcut durumunu değiştirmelerinin sakıncalı olduğu bilinci sağlanmalıdır. Binanın mevcut durumumdaki kolon, kiriş, perde ve duvarların kaldırılması durumunda ilk yapılması gereken ilgili belediyeye şikâyet ederek, ilgililerin tespit yapmasını sağlamaktır. Kolon, kiriş ya da perdesi kaldırıldığı tespit edilen binalarda güçlendirme yapılmadan oturulmaması gereklidir” dedi.

‘Türk Bina Deprem Yönetmeliği’nde ülkemizin her bölgesi için en büyük deprem öngörüsünün belirtildiğinin altını çizen Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez “Öngörü diyorum çünkü hangi büyüklükte bir deprem olacağını net olarak bilmek mümkün değil. Mevcut binalara gelecek olursak yapı hangi yönetmeliğe göre tasarlandıysa o yönetmelikte öngörülen en büyük depremde ayakta kalmak üzere tasarlanmış demektir. Güncel deprem yönetmeliğine göre tasarlanan binaların yönetmelikte öngörülen olası en büyük depremde büyük hasar görmesine karşın ayakta kalması hedefleniyor. Yönetmeliklerde öngörülen deprem büyüklükleri her yeni yönetmelikle birlikte artmıştır. Dolayısı ile eski şartnamelere göre tasarlanmış bir binanın, 2018 şartnamesine göre tasarlanmış bir binaya nazaran olası büyük bir depremde daha fazla hasar göreceği muhakkaktır. Yapı stoku mevcut deprem yönetmeliğine göre kontrol edilmeli. Yetkin mühendislik ofislerinden böyle bir hizmet almak mümkün. Yapılan tetkik neticesinde binanın durumu, güçlendirme gerektirip gerektirmediği veya yıkılmasının mı gerekli olduğu anlaşılacaktır” dedi. Eğilmez, her eski binaya çürük ve dayanıksız denemeyeceğini vurguladı.

İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şahin Çağlar Tuna ise, imar ve iskân izinleri aşamasında yerel yönetimlerin gerekli kontrolleri sıkı bir şekilde yapması gerektiğini belirterek şunları dile getirdi: 

“Zemin yapısı, binanın deprem davranışında büyük önem taşımaktadır. Vatandaşlara verebileceğimiz en iyi tavsiye, konut satın alma aşamasında tasarımı yapan ve imalatı yapan kişilerin mesleki yeterliliklerini sorgulanması olacaktır.”

Esenler’de Hasarlı Binalar Mühürlendi

İstanbul, Esenler’de yer alan Fatih Mahallesi’nde yapılan inşaat sonucunda iki binada çatlaklar oluştu. Binalar tedbir amaçlı mühürlendi.

Fatih Mahallesi 204 Sokak’ta 15 Şubat Çarşamba günü inşaat çalışması sırasında, bitişik durumdaki binalarda hasar oluştu. Binalardan birinde belirgin çatlaklar oluşması nedeniyle belediye ekipleri, iki binayı tahliye ederek, mühürledi. Bina sakinlerinden bazıları akrabalarının yanına yerleşirken, diğerleri belediye tarafından otellere yerleştirildi.

Konuyla ilgili konuşan bina sakini Recep Ali Karamahmutoğlu, “Burada hafriyat alıyorlardı. Bu sırada binada çatlama oldu. Sonra gelip iki binayı da boşaltılar. Büyük hilti ile kırma işlemleri yapılıyordu, bina sallanıyordu. Arkadaşlara söyledik ‘Deprem sabahı bunu yapmayın’ dedik. Ancak, ‘Biz ruhsat aldık, yapacağız dediler.’ Aramızda tartışma çıktı, çalışmaya devam ettiler. Sonra da bunlar yaşandı. Bir binada çatlaklar var, diğer binada bir şey gözükmüyor. 21 daire boşaltıldı, hepimiz ayrı ayrı yerlere yerleştik, perişan olduk. Belediye pazartesi günü karar vereceklerini söyledi” şeklinde konuştu. 

İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Genelge Yayımladı

İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ortak çalışması sonucunda deprem bölgelerinde yer alan ağır hasarlı binalara giriş için genelge yayımlandı. 

Genelgede, ‘yıkık’, ‘acil yıktırılacak’ binalara kesinlikle girilmesine müsaade edilmeyeceği belirtilirken, kontrollü tahliye yapılacak binalara da nasıl girileceği ve nelerin alınabileceği anlatıldı. Ayrıca tahliyelerin valilikler ve kaymakamlıklar koordinasyonunda, kolluk kuvvetleri gözetimde yapılacağının altı çizildi.

Buna göre; afet gören alanlarda ‘yıkık’ ve ‘acil yıktırılacak yapı’ niteliğinde olduğu belirlenen yapılara kısa süreliğine de olsa girilmesi ve eşya alınması yasaklandı. Ağır hasarlı tüm yapılara giriş izni ve eşya alımı konusu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca görevlendirilen uzmanların raporu doğrultusunda değerlendirilecek. Binasının hasar derecesi ağır hasarlı olarak belirlenmiş olan ve 30 günlük itiraz süresi içerisinde bina hasar durumuna itiraz etmeyecek vatandaşların eşyalarını alabilmeleri, yapıları ile ilgili uzmanlarca oluşturulacak tahliye raporuna uygun şekilde planlanacak.

Planlamalar iletişim çadırlarında vatandaşlarla paylaşılacak. Uzman raporunda ‘girilemez’ şeklinde belirtilmesi durumunda can güvenliğini teminen yapıya girişe izin verilmeyecek.

Sabit eşyalar alınamayacak

Yapıya kontrollü 30 dakika girilebilir raporu verilmesi durumunda, 30 dakika kadar süre içerisinde yalnızca değerli eşya (pasaport, kıymetli evrak) alımına müsaade edilecek.

Yapıya kontrollü 2 saat girilebilir raporu verilmesi durumunda, 2 saat içerisinde en fazla 4 kişi binaya girmek suretiyle eşyalarını alabilecek. Yapıya sabitlenmiş ve sökümü esnasında titreşim yaratacak her türlü faaliyet yasaklandı. Mutfak dolabı, kalorifer peteği, PVC kapı, pencere, her türlü yapıya monte aksamlar, elektrik ve aydınlatma tesisatı gibi eşyaların sökülmesi ve alınması yasaklandı.

Kolluk gözetiminde gerçekleştirilecek

Tahliye çalışmalarının genel koordinasyonu, valilikler veya kaymakamlıklar tarafından sağlanacak. Tahliye, kolluk kuvvetleri gözetiminde gerçekleştirilecek, belirtilen tüm kurallara uyulması zorunlu olacak.

Tahliye sırasında artçı sartıntı gibi olası mücbir sebeplerle tahliyenin durdurulması zorunluluğu oluşması halinde tahliye derhal sonlandırılacak ve bu durum tutanak altına alınacak. İçeri girilmesine müsaade edilmeyen veya içerisinden eşya tahliyesi yapılamayan vatandaşlarımız için ayrıca eşya yardımı yapılacak.

‘’Bursa’nın Geleceği Kentsel Dönüşümdür’’

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa’nın geleceği kentsel dönüşümdür. Bu dönüşüm ya bizlerin elinde kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşecek ya da maalesef deprem sebebiyle canların kaybı, milli servetin hebasıyla olacak. Seçim, hepimizin” dedi.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Türkiye genelinde büyük bir yardım seferberliğinin başlatıldığını kaydeden Aktaş, bu seferberliğe Bursa’nın büyük destek verdiğini hatırlattı. Bölgede bugüne kadar bine yakın personel ve 300’ü aşkın araç ve ekipmanla hizmet verdiklerini dile getiren Aktaş, toplanan yardımların dağıtımı, seyyar tuvalet, çadır kent ve konteyner kent kurulumuyla görevlendirildikleri Hatay’daki çalışmalarının da kesintisiz bir şekilde devam ettiğini söyledi. Bursa’nın da deprem kuşağında olduğunu anımsatan Aktaş, deprem riskine karşı gerçekleştirdikleri ve planladıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

 “Kentsel Dönüşüm Yüksek Hedefimiz” 

Bursa’nın geleceğinin kentsel dönüşümde olduğunu belirten Aktaş, bu dönüşümün ya kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşeceğini ya da deprem sebebiyle canların kaybı, milli servetin hebasıyla sonuçlanacağını dile getirdi. Bursa’nın bir geleceğinin olabilmesi için atılacak her adımın kentsel dönüşüme çıkacağını belirten Aktaş, “Bu işi belediyelerin görev olarak yürüttüğü rutin bir faaliyet olarak görmüyoruz. Her gün ekranlarda görmekte olduğumuz manzaranın da açıkça gösterdiği gibi bu iş, vatandaşlarımızın canını kurtarmakla eşdeğerdir. Biz bu anlayışla kentsel dönüşümü yüksek bir hedef olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

650 Bin Yapının Bina Envanteri Oluşturuluyor

Türkiye’de zemin tehlike haritalarını çıkartan ilk üç ilden birisinin Bursa olduğuna dikkati çeken Aktaş, bugüne kadar birçok veriyi toplayarak, analizlerini yaptıklarını aktardı. Halen yürütmekte oldukları çevre düzeni planı çalışmasının veri toplama sürecinde bütün ilin zemin durumunu, TÜBİTAK ile birlikte 3 yıl süren çalışmanın sonunda ortaya koyduklarını söyleyen Aktaş, 2020 yılından beri devam eden süreçte Bursa’da yaklaşık 650 bin yapının bina envanterini oluşturduklarını ifade etti.

Çalışmanın yüzde 80’ini de tamamladıklarını belirten Aktaş, şöyle devam etti: “Yapıları kat yüksekliği, yapım yılı gibi kriterlere göre sınıflandırıyoruz. Merkez Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, Gürsu, Kestel ilçeleri için bu çalışma tamamlandı. Diğer ilçelerimiz için de bu analizi kısa sürede tamamlamış olacağız. Bir diğer adımımız bu yapıların risk durumlarının da ortaya konmasıdır.”

Bin 968 Bina Yıkılacak 

Halen farklı ilçelerde 10 bölgede kentsel dönüşüm uygulamasının yürütüldüğünü veya planlama sürecine dâhil edildiğini dile getiren Aktaş, beş yıllık süreçte kentsel dönüşüm ve riskli yapı çalışmaları kapsamında 352 binada 2 bin 180 bağımsız bölümü yıktıklarını, bu yıl ise bin 270 bağımsız bölümün inşaatını tamamlayıp Yiğitler, Sıcaksu ve Beşyol’da hak sahiplerine teslim edeceklerini duyurdu. 2023 yılında Bursa genelinde devam eden ve hedeflenen toplam 870 bin metrekare proje alanında bin 968 binada 7 bin 592 bağımsız bölüm yıkılarak, 9 bin 980 adet konutun inşaatına başlanacağını belirten Aktaş, “Yaptığımız çalışmalar sadece afet öncesine yönelik değil, afet sonrası için de hazırlanıyoruz ama öncelikle deprem öncesine ivedi olarak çalışmak zorundayız. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor. Hepimiz taşın altına elimizi koymak durumundayız. Canımız bir kez daha yanmadan tedbir almak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.

İsdemir: ‘’Kontrollü Şekilde Üretime Başlayacağız’’

İskenderun Demir Çelik (İsdemir), Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklama ile kontrollü ve kademeli bir şekilde üretime başlanacağını duyurdu. 

6 Şubat’ta meydana gelen ve Merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem nedeniyle durum tespit çalışmaları tamamlanıncaya kadar üretime ara veren İskenderun Demir Çelik yeni bir açıklama yaptı.

KAP’a yapılan açıklamada deprem nedeniyle meydana gelen hasarın mali boyutunun tespiti için çalışmaların devam ettiği belirtilerek “hasar tutarının şirketin mali tablolarını önemli ölçüde etkileyecek düzeyde olmadığı değerlendirilmektedir. Ayrıca Şirketimizin deprem kaynaklı oluşacak hasarları sigorta teminatı kapsamındadır. Şirketimizin yeniden üretime geçebilmesi için tesislerde proses bazında çalışmalar devam etmektedir.” ifadeleri yer aldı.

Söz konusu çalışmalar tamamlandıktan sonra kademeli ve kontrollü bir şekilde üretime yeniden başlanmasının planlandığı ifade edildi.

İskenderun Limanı 3 Ay İçinde Faaliyete Geçecek

Kahramanmaraş depremi ile çıkan yangından etkilenen İskenderum Limanı’ndaki (Limak Uluslararası Liman İşletmesi) hasar onarım çalışmaları hızla sürüyor. Limanın 3 ay içinde faaliyete geçmesi planlanıyor. 

Limak İskenderun Uluslararası Liman İşletmesi’nde deprem sebebiyle 6 Şubat’tan itibaren gemi tahliye ve yükleme işlemlerine geçici süre ile ara verildi.

Deprem esnasında konteynerlerin birçoğu şiddetli sarsıntı ile devrilip yan yattı veya kaydı. Depremin tetiklemesi sonucu çıkan yangın ise 13 Şubat’ta söndürüldü. Yangında dolu sahasındaki 5 bin 400 konteynerden 3 bin 670’i yandı. Depremden dolayı devrilen konteynerlerin hasar durumlarının ayrıca tespit edileceği, yaklaşık bin 730 konteynerin ise içerisindeki yüklerle birlikte yandığı belirlendi. Bu arada, Limak İskenderun Uluslararası Liman İşletmesi’nde yangın felaketi sonrasında yükleme ve boşaltma işlemlerine bir an önce geri dönebilmek için çalışmalar yoğun şekilde devam ediyor.

Limanda boş konteyneri bulunan firmaların boş konteyner kapı çıkış operasyonlarının başlatıldığı, bunun tamamlanmasının ardından, devrilen ve hasar gören konteynerlerin stok sahasına yayılarak yeniden istiflenmesi ve hasar tespit çalışmalarının başlayacağı belirtiliyor.

Edinilen bilgiye göre, Limak İskenderun Uluslararası Limanı’nda dolu konteyner kapı çıkış ve iç boşaltım operasyonlarına mart ayı içerisinde başlanması hedefleniyor. İstifleme ve sayım işlemlerinin netleşmesi ve dolu konteynerlerin incelemeye uygun alana taşınmasının ardından limana giriş konusunda planlama için irtibata geçileceği, planlama dışında limana giriş taleplerine uygunluk verilemeyeceği belirtiliyor.

Çalışmaların titizlikle sürdürüldüğü limanda gemi tahliye ve yükleme operasyonlarının 3 ay içinde başlanması planlanıyor.

Astor Enerji’den 8,5 Milyon Dolarlık Sözleşme

Astor Enerji A.Ş, birkaç farklı firma toplam 8 milyon 508 bin dolarlık sözleşme imzaladığını açıkladı.

Astor Enerji AŞ tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayımlanan açıklamada, ”Şirketimiz, Aşağıda detayları verilen firmalar ile 8 milyon 508 bin dolar tutarında yeni sözleşme imzalamış, daha önceki sözleşmeler kapsamında 3 milyon 214 bin dolar ve 568 bin avro tutarlı ürünlerin sevkiyatlarını tamamlanmıştır.

Şirketimiz, özel bir firma ile 906 bin dolar bedelle ‘Dağıtım Transformatörü’ sözleşmesi, özel bir firma ile 7 milyon 200 bin dolar bedelle ‘Güç Transformatörü – Dağıtım Transformatörü – Anahtarlama Ürünü’ sözleşmesi, özel bir firma ile 402 bin dolar bedelle ‘Güç Transformatörü sözleşmesi imzalamıştır.’ ifadelerine yer verildi.

Mınıstry of Electrıcıty State Company Of Electrıcıty Dıstrıbutıon For The North/Iraq projesi kapsamında ihraç kayıtlı olarak, 2 milyon 40 bin dolar bedelle imzalanmış olan sözleşme kapsamında üretilen Güç Transformatörlerinin 16 Şubat 2023 tarihi itibarıyla teslimlerinin gerçekleştirildiği bildirilen açıklamada şunlar kaydedildi:

”Şirketimiz, İspanya’da yerleşik özel bir firmayla imzalanan 28 Şubat 2022 tarihli sözleşme kapsamında üretimleri tamamlanan 568 bin avro bedelle ‘Güç Transformatörü’nün sevkiyatını, özel bir firma ile imzalanan sözleşme kapsamında üretimleri gerçekleştirilen 1 milyon 174 bin dolar bedelle ‘Güç Transformatörü – Dağıtım Transformatörü’nün sevkiyatını gerçekleşmiştir.”

ASELSAN Sözleşme Değişikliğine İlişkin Açıklama Yaptı

ASELSAN ve ROKETSAN arasında oluşturulan iş ortaklığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında hava savunma sistemleri ile ilgili 8 Şubat 2023 tarihinde, ASELSAN payı 29 milyon 135 bin 362,99 avro ve 187 milyon 15 bin 849,35 TL tutarında bir sözleşme değişikliği imzalandı.

ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yapılan açıklamada, ”ASELSAN ve ROKETSAN arasında oluşturulan iş ortaklığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında hava savunma sistemleri ile ilgili 8 Şubat 2023 tarihinde, ASELSAN payı 29 milyon 135 bin 362,99 avro ve 187 milyon 15 bin 849,35 TL tutarında bir sözleşme değişikliği imzalanmıştır.” ifadelerine yer verildi.

Söz konusu sözleşme kapsamında teslimatların 2025 yılı içerisinde gerçekleştirileceği bildirilen açıklamada, bu açıklamanın Savunma Sanayii Başkanlığı’ndan alınan izne istinaden yapıldığı belirtildi.

‘’Yeni Binalarda İmalat Hataları Var’’

10 ili etkileyen Kahramanmaraş depreminin ardından uzmanlar, binaların neden yıkıldığına dair araştırmalara başladı. Buna göre uzmanlar, yıkılan çoğu binanın 1999 yılı öncesinde inşa edildiğini yeni binaların ise imalat hataları nedeniyle yıkıldığını ifade etti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılan ilk hasar tespit çalışmalarına göre, depremlerde en çok hasar alan yerler; Gaziantep’in Nurdağı, Adıyaman’ın Merkez, Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ve Hatay’ın Antakya ilçeleri oldu.

‘’Eski Yapılarda Malzeme Kalitesiz, Yeni Yapılarda Mühendislik Kötü’’

Hürriyet Gazetesi’nden İsmail Sarı’nın haberine göre; Depremde yıkılan binaları yerinde inceleyen bir uzmanlar ekibi içinde yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı’ya sahadaki gözlemleri sorulduğunda, “Tamamen göçen binaların büyük bir çoğunluğu 1999 öncesi inşa edilen yapılar. Yeni olup göçen de çok fazla bina var. Bunlarda ciddi şekilde kötü malzeme kullandığını söyleyebilirim.” dedi.

Önce Hatay’ı ziyaret eden, şu anda da Kahramanmaraş’ta incelemelerde bulunan Doç. Dr. Dabanlı şu izlenimleri paylaştı:

“Çoğu binada düşük kaliteli beton kullanılmış. Gördükçe inanamıyoruz. Yeni binalarda ise imalat kusurlarından kaynaklı göçmeler gerçekleşmiş. Aşırı derecede düşük mühendislik hizmeti almış hepsi… Çoğu bina ayakta ama ayakta kalanların da bir kısmı gözle görülür şekilde hasar almış… Örneğin Kahramanmaraş’taki Ebrar Sitesi’nde 8 blok 320 daire un ufak serilmiş. Kolonlardan parçaları elinize aldığınızda dağılıyor.”

‘’Kayaların Kopup Düşmesi Sonucu Oluşan Hasarlar Da Var’’

Hatay’da da pek çok binada halk arasında ‘düz demir’ olarak bilinen çelik kullanıldığının altını çizen Doç. Dr. İsmail Dabanlı, şehirde kaya düşmesinden kaynaklı hasarların da olduğuna vurgu yaparak, “Hatay’ın bazı bölgelerinde depremden çok zarar görmeyen ama çok büyük kayaların kopup düşmesi sonucu hasar alan evler gözlemledik. Bu da bu depremde ortaya çıkan ve atlanmaması gereken bir hasar tipi” ifadelerini kullandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi ile ortak yürütülen çalışma nedeniyle Macaristan’dan gelen Budapeşte Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nde görevli Doç. Dr. Attila Laszlo Joo ise, “Gördüğüm kadarıyla çok eski yapılar göçtü. Fakat yıkılan çoğu yeni binaya bakıldığında imalat hataları ön plana çıkıyor. Bu da çok düşündürücü” dedi.

‘’Binalar Uygun Mühendislik Tekniğine Göre Yapılsa Zaten Depreme Karşı Dayanıklı Olur’’

Doç. Dr. Attila Laszlo Joo sismik izolatörlerle ilgili, “Depreme karşı uygulanabilecek çok güvenli ve özel bir yöntem… Kamu binaları, okullar ve büyük projelerde kullanılması gerekir. Küçük çaplı binalar için de kullanılabilir ama bu binalar uygun mühendislik tekniğine göre yapılsa depreme karşı dayanıklılığı zaten yeterli düzeyde olacaktır” ifadelerini kullandı.

‘’Yeni Zelanda Depreminden Sonra İlgi Arttı’’

Sismik izolatörün depreme karşı koruyuculuk sağlayıp sağlamadığıyla ilgili konuşan İTÜ İnşaat Fakültesi, Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı’nda görevli Prof. Dr. Ercan Yüksel, Yüzde 100’e yakın bir şekilde koruma sağlar diye yanıt verdi ve genel olarak izolatör sistemi ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

‘’İzolatör, şu an dünya deprem teknolojisinde gelinen en son aşamalardan bir tanesi. 2011’de Yeni Zelanda’da meydana gelen Christchurch depremi ve ardından yaşanan büyük çaplı Japonya depremlerinden sonra bu teknolojiye ilgi oldukça artmış durumda… Genelde farklı çalışma prensiplerine sahip olsa da izolatörleri büyük deplasman (öteleme veya gidip-gelme hareketi) yapma yeteneğine sahip olan özel araçlar olarak tanımlayabiliriz. Bunlar bazen kauçuktan yapılıyor bazen de iç içe oturan iki çelik çanağın birbiri içerisinde kayması şeklinde oluşturuluyor.

Yapının taşıyıcı sistemleri arasına yerleştirilen sismik izolatörler, binanın salınım periyodunu artırarak yıkıcı özellik taşıyan kritik bölgeden uzaklaşmasını ve yatay deprem kuvvetlerinden minimum şekilde etkilenmesini sağlıyor. İzolatörler yapıda uygun görülen kolonların ve betonarme perdelerin altlarına yerleştirilerek, yapının zemin ile olan direkt etkileşiminin önüne geçiyor. Böylece deprem sırasında meydana gelen hareketlerin büyük bölümü izolatörün olduğu yerde kalıyor. Üst kattaki hareketler ise önemli ölçüde küçülüyor.


Elbistan Devlet Hastanesi, Hatay Dörtyol Devlet Hastanesi, Malatya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ve Battalgazi Devlet Hastanesi binaları iki yıkıcı depreme rağmen dimdik ayakta kaldı. Bu binaların ortak özelliği temellerinde sismik izolatör kullanılmış olması’’

Prof. Dr. Yüksel, izolatörlerin tüm binalarda kullanılmasının anlayış ve alışkanlık prensibiyle alakalı olduğunun altını çizerek maliyet açısından çok büyük yük getirmediğine vurgu yaptı:

“İzolatörler her binaya uygulanabilir. Genel kaba inşaat maliyetinin yüzde 10-20 arasında artmasına neden olur. Bu da kolayca tolere edilebilecek bir maliyet… Sismik izolatörler, binaya sonradan da dâhil edilebiliyor ama bu işlem maliyet yükünü biraz daha artırabilir. Yeter ki bu yapı teknolojisinin ülkemizdeki yaygınlığı iyi örneklerle kendini göstersin. Oldukça önemli ve güvenli bir sistem.”

‘’Amotisör De Depreme Karşı Önemli Bir Kalkan’’

İnşaatta amortisör kullanımının da depreme karşı koruyucu olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yüksel “Amortisör denilen şey aslında sönümleyici… Bina yapım aşamasında farklı malzemelerden yapılan özel yay ve çelik gibi sönümleme elemanları oluyor. Bu sistemi yapının sismik izolasyon katında ya da izolatörlere takviye olarak kullanabileceğiniz gibi bazen yapının katlarında da kullanabiliyorsunuz. Son dönemde bu sistem modern ve yenilikçi güçlendirme yöntemlerinden biri olarak hayatımıza girdi. Depreme karşı oldukça önemli bir kalkan.”dedi.

Samsun Şehir Hastanesi’nde Bin 20 Sismik İzolatör Bulunuyor

Türkiye’de 20 noktada hizmet veren 13 noktada ise inşaat çalışmalarının devam ettiği şehir hastaneleri, sismik izolatör ile korunuyor. İkinci deprem bölgesinde yer alan Samsun’da, inşaatı devam eden Şehir Hastanesi projesinde bin 20 adet sismik izolatör mevcut. 

Zemin hareketinin binaya kontrollü aktarılmasını sağlayan yüzlerce sismik izolatör, hastanenin yüksek şiddetli depremleri bile en hafif şekilde hissetmesini sağlamayı hedefliyor. Depreme karşı geliştirilen deprem izolatörleri, yeni nesil şehir hastanelerinde kullanıyor. 

Samsun’da yapımı devam eden şehir hastanesinde bu sismik izolatörler kullanılıyor. Şehir hastanesinin otopark kısmında kolonlarda bulunan izolatörler yatay olarak hareket ederek depremin sarsıntı gücünü emiyor ve o sırada bina içerisinde bulunanlar neredeyse depremi hissetmiyor. 

Şehir hastanesi inşaatı yetkilileri ise izolatör sistemi sayesinde herhangi bir sarsıntı durumunda hiçbir şekilde elektrik, su, doğal gaz kesintisinin olmayacağını söyledi. 

“İzolatörlü binalarda depremi hissetmeyebilirsiniz”

Samsun Şehir Hastanesi’nin izolatör sistemi hakkında bilgi veren proje müdürü Mahmut Güneş, “Sağlık Bakanlığımız 5 yıl önce yayınlanan bir genelge ile 100 yatak ve üzeri hastanelerde, birinci ve ikinci deprem bölgelerinde bütün binaları izolatörlü yapmaya başladı. Buradaki hastanemizde de bin 20 sismik izolatörle binamız depremde yıkılmayacak şekilde güvenli hale getirildi. Sismik izolatörler binanın temelindeki kolonların üzerlerine yerleştirilmektedir. Bizim burada kullandığımız teknikte bodrum katı kolonlarının üzerine konulmaktadır. Üst bina alt binadan izolatörle ayrılmaktadır. Aşağıda gerçekleşen deprem yükleri izolatörler sayesinde hiçbir şekilde üst binayı etkilememekte ya da çok az etki etmektedir. İzolatörler vasıtasıyla depremi sönümlemektedirler. O yüzden binanın çevresi 50 santim boşlukla diğer bütün dış etkenlerden ayrılmaktadır. Zemin hareketleri üst kata çok az etkilemektedir. Depremin büyüklüğüne göre depremi sömürme oranı değişebildiği için kesin bir oran veremeyebiliriz ancak benim görüşüm izolatörlerin depremin etkisini yüzde 10’a kadar düşürebildiğidir. 6 şiddetindeki bir deprem, 2 şiddetinde hissedilebilir. İzolatörlü binalarda deprem hissedilmeyebilir” dedi. 

“İzolatörler insanlarda bir güven oluşturdu” 

Proje koordinatörü Deniz Yıldız ise “Aslında bakarsanız bizim şartnamelerimiz izolatörler olmadan da binalar yıkılmayacak şekilde hazırlanmıştır. Deprem izolatörlü binada ise asıl özellik deprem anında bile hem depremi oluştuğu şekilde hissetmemek hem de deprem sırasında elektrik, mekanik, doğal gaz, su gibi sistemlerin kesintiye uğramayıp devam etmesini sağlamak başlıca görevleridir. Biz bunu yakın zamanda yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerde ve daha önceki depremlerde de gördük. Bu şekilde çalışan hastaneler, hiçbir şekilde elektrik kesintisine uğramadan, devam eden ameliyatların dahi durmaksızın deprem sırasında devam etmeleri için tasarlanmıştır. Deprem izolatörlerinin birinci etkisi sistemin kesilmemesine yöneliktir. Bizim hastanemizde de bin 20 izolatörle bu sistem vardır. Firmamızın yaptığı şu an devam eden, tamamlanmak üzere olan bütün hastanelerde izolatörlerimiz bulunmaktadır. Malatya ve Osmaniye’de de hastanelerimiz vardır. Deprem sonrası hepsini gidip inceledik ve binalarımızın depremden çok az etkilendiğini gördük. Binalar neredeyse 10-15 santim deplasmanlar yaşadı ancak dediğim gibi bizim hiçbir sistemimizde etkilenme olmadı. Tabii, bunun gibi örnekleri daha önce yaşanan Elazığ depreminde gördük. Adana’da ve oradaki hastanelerimiz de izolatörlü hastanelerimizdir. Bunlarda da sıva çatlağına kadar hiçbir deformasyon yaşamadık. O yüzden bunlar insanlarda bir güven oluşturmuş durumda. Bu anlamda bizim hastanemiz deprem sırasında toplanma alanı olarak gayet büyük olan otopark alanımızla güven merkezi olacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.