“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 42

Arsa Satışlarında Artış

Kahramanmaraş depreminin ardından İstanbulluların korkusu arsaya ilgiyi arttırdı. Özellikle Trakya’da arsa talebi yoğunluk kazandı. 

Türkiye, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli deprem felaketiyle sarsıldı. Binlerce kişinin yaşamını yitirdi, on binlerce kişinin yaralandığı, milyonlarca kişinin evsiz kaldığı felaket sonrasında akıllara olası İstanbul depremi geldi. Kentte göç dalgası yaşanırken, megakent çevresinde ise emlak hareketliliği yaşanmaya başladı.

Konuyla ilgili olarak Milliyet gazetesine konuşan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Çatalca’nın çeşitli köyleri başta olmak üzere ki bu noktada Yalıköy’ye kadar giden güzergahta arsa talepleri oluyor. Arnavutköy’de, havalimanının açılmasıyla arsalara yoğun talepler var” diye konuştu.

Fiyatların batı yönüne doğru gittikçe daha da uygunlaştığını söyleyen Özelmacıklı, “Özellikle otoyola ve bağlantı yollarına yakın olması nedeniyle bu güzergahta Büyükçavuşlu, Çerkezköy, Büyükyoncalı, Küçükyoncalı ve Saray’a kadar uzanan hat yoğun talep görüyor. Bunun nedeni orman vasfında yer olmamasıdır. Nispeten köy yerleşik alanlarda imara açık alanların çok bulunması bu bölgeleri avantajlı hale getiriyor” ifadelerini kullandı.

Özelmacıklı’nın değerlendirmeleri şöyle:

“Bizim tespitlerimize göre Kapaklı bölgesinde daha büyük bir yoğunlaşma var. Saray’a kadar uzanan yerler var. Hatta ticari çerçevede de Çorlu, Yulaflı, Velimeşe gibi ve bu bölgede Ergene sanayi bölgesi gibi yerlerde sanayi tarafında da bir talep var.

Bu arsalar sadece konut üretimi açısından değil fabrikaların da güvenli alanlara taşımak isteyen kişiler tarafından tercih ediliyor.

Bundan sonraki güzergâh Saray’dan sonra Vize’ye doğru giderken bir miktar da Kırklareli’de Lüleburgaz, Pınarhisar, Kaynarca gibi bölgelere kayıyor diyebiliriz. Bağlantı yollarına yakın olan kolay ulaşılabilir bu yerler sürekli yaşanabilir yerlerdir.”

“Villa tipi yapılaşma için avantajlı”

Buralarda talep var. Bunun tersi nispeten Kocaeli’ye yakın güzergahlarda da var. Villa yapılabilir araziler anlamında Reşadiye, Ömerli gibi Hüseyinli gibi bölgeler Anadolu yakasında özellikle villa tipi yapılaşma yapmak isteyen kişiler için avantajlıdır. Akören gibi Tuzla’ya bağlı yerlerde de buna yönelik arsa, arazi talepleri var.

“Şile ve Ağva’ya talep var”

Kocaeli’ye doğru gittiğinizde en yoğun bölgenin Kandıra olduğunu söyleyebiliriz. Burada arsa ve arazilere yoğun geçiş var. Bu geçiş zaten 6 Şubat depreminden sonra hareketlendi. Son 1 ayda bu hareketliliğin devam ettiğini söyleyebiliyoruz. Birçok yerde özellikle Trakya’nın kuzeyi ve Anadolu yakasının kuzeyi bölgelerde hatta İstanbul’a yakın olan Şile ve Ağva gibi bölgelerde arsalara talep var.

Fiyatlar da belli miktarda artışlar gösteriyor. Bu noktada tüketicilerin yoğun bir ilgisi var diyebiliriz.

Tüketicilerin en çok dikkat etmesi gereken husus arsa ve arazi arasındaki farklılıktır. Arsa belediyeler tarafından inşaat yapımına müsaade edilen konut ya da ticari imar fonksiyonu olan yerler olarak değerlendirilmelidir.

Bu yerlerin gerçekten arsa olup olmadığı ya da üzerinde inşaat yapılıp yapılmayacağı mutlaka belediyelerin imar ve şehircilik müdürlüklerine gidilerek teyit edilmelidir.

Yatırım ve kararlar ciddi mağduriyetler yaşatabilir. Verilen ilanlardaki bilgiler mutlaka ilgili kurumlar tarafından teyit edilmelidir. Gerek tarım arazisi olması, gerek bunları koruma alanında kalması gerek denize olan yakınlığı nedeniyle koruma bantlarında kalması nedeniyle çok sayıda hukuki düzenleme vardır.

Arsa alacaklara tavsiye

Dere yatağı olan ya da su taşkın riski olan yerler olabilir. Vatandaşların doğrudan ilanlardaki metinleri dikkate alarak değil gerek taşınmazları yerinde görerek gerekse de belediyelerden bu yerlerin imar durumunu resmi olarak sormalarını önemle tavsiye ederiz.

Son dönemde özellikle tarım arazileri üzerine konulan tiny house dediğimiz geçici konaklama alanları var. Bu alanlarla ilgili çok sayıda farkındalığa ihtiyacımız var. Bu yerler güvenilir alanlarda değilse yapıyı orada bulamayabilirsiniz. Bu yerleri alsanız bile altyapısı yoksa, elektriği, suyu olmayan yerlerse buralara tiny house yapımını değerlendirmemek lazım.

“Fiyat artışları yaşanacak” 

Konut kadar diğer gayrimenkul ürünleri son dönemde prim yapmadı. Konutlardaki fiyat artışı son 1 yılda ya da 2 yılda belki 3-4 kat artarken arsa, arazi fiyatları aynı oranda artmamıştı. Bu açıdan baktığımızda gerek iş yerleri için gerekse de arsa ve araziler için fiyat artışlarının yaşanacağı bir dönemdeyiz.”

Cer Loft’un İkinci Etabı Satışa Sunuldu

Ege Yapı ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) iş birliğinde Tarihi Yarımada’da hayata geçirilen Cer Loft’un ikinci etabı da satışa sunuldu.

Ege Yapı tarafından yapılan açıklamaya gçre; Olası Marmara depreminin de etkisi ile yatay mimariye ve sağlam projelere artan ilgiye cevap vermek adına satışa sunulan Cer Loft’un 2. etabında 27 özel loft daire bulunuyor.

24 ay sıfır faiz, ön satış avantajı ile satışa sunulan proje, Tarihi Yarımada’da, Yedikule sahil hattında, Adalar ve Yedikule Hisarı manzarası ile geliştirildi. Proje, lokasyonu, az katlı mimarisi ve özel tasarım peyzaj alanları ile dikkati çekiyor.

Proje içerisindeki 5 adet 150 yıllık tescilli yapılar restore edilirken, yeni inşa edilen 5 adet yapı ise özgün mimariyi kent kültürü ile buluşturuyor.

Yanı başında 74 dönüm yeşil alan, 10 dönüm meydan, 7,5 kilometrelik bisiklet yolu, 6,5 kilometrelik yaya yolu ve 6 dönüm kapalı sosyal ve kültürel alan bulunan proje, A sınıfı enerji kimlik belgesine sahip bulunuyor. SPA, sauna, gün ışığı alan kapalı havuz, masaj odaları gibi wellbeing alanları da yer alan projede loftların tavan yüksekliği ise 8 metreden 12 metreye kadar değişiyor.

Projenin Deprem Analiz ve Simülasyonları Tatbik Edildi

300 kişiyi aşkın mimar, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, makine mühendisi, jeoloji mühendisi, yerbilimci kadrosu ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde görev alan danışman öğretim üyeleri ile bugüne kadar 2 milyon metrekareye yakın inşaatı geliştiren Ege Yapı, tüm projelerinde en ileri inşaat teknolojilerini kullanmaya devam ediyor.

Bu anlamda sektörde öncü de olan şirket, Cer İstanbul’u da depreme dayanıklı olarak geliştirdi. Ulusal Deprem Yönetmelikleri’ne göre tasarlanan projenin deprem analiz ve simülasyonları tatbik edildi.

Taşıyıcı yapı elemanları ve donatı miktarları çıkan sonuçlar doğrultusunda planlandı. Tüm binalar radye temel üzerine inşa edildi. Bloklar, otopark katlarında birleştirildi. Bu sayede tekil blokların yüklerinin, bütüncül planla tüm parsel alanına aktarılması sağlandı.

C30 sınıfı beton, S420 demir kullanılan projenin zemin üzerindeki taşıyıcı sistemi tamamen çelik konstrüksiyon olarak imal edildi. Tüm merdivenler ve asansör kuyuları perde beton duvarlarla çevrelendi.

Cer İstanbul, Avrasya Tüneli girişine 2 kilometre, D100 Karayolu’na 4 kilometre, Yenikapı Metro İstasyonu’na 3,5 kilometre ve Yenikapı Feribot İskelesi’ne de 3,4 kilometre mesafede yer alıyor.

2 bin metrekarelik açık hava müzesini de bünyesinde barındıran proje, sanat tarihi ve arkeoloji danışmanları ile beraber aslına uygun restore edildi.

Dubai Cityscape Awards’ta “Az Katlı Konut Projesi” kategorisinde birinciliğe layık görülen ve bu alanda Türkiye’den ödül kazanan tek proje olan Cer İstanbul, aynı zamanda Forbes tarafından “Bölgesinin Getiri Potansiyeli En Yüksek Konut Projesi” seçilmişti.

Cer Loft ikinci etap projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Muğla’da İnşaat Atıkları Asfalt Malzemesine Dönüşüyor

Muğla Büyükşehir Belediyesi, mobil konkasör şantiyesi sayesinde inşaat atıklarını geri dönüştürerek asfalt yapımında kullanıyor.

Muğla Büyükşehir Belediyesi kurduğu mobil konkasör şantiyesiyle inşaat atık malzemelerini geri dönüşümde kullanarak asfalt yapımında kullanırken, atık malzemelerin dönüşünden üretilen malzemeler ile 2018 yılından bugüne kadar 9milyon 959 bin 427 TL kar elde etti.

Geri Dönüşümle 88 Kilometre Yol Yapıldı

Her geçen gün yükselen ham madde fiyatları nedeniyle Muğla Büyükşehir Belediyesi geri dönüşüm ve tasarruf çalışmalarına devam ediyor. Özellikle yol yapım çalışmalarında kullanılan asfalt malzemelerinin fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor. 

Maliyetleri azaltmak kendi üretimini yapmak için çalışmalarını sürdüren Muğla Büyükşehir Belediyesi, bünyesinde bulunan 2 konkasör ile birlikte il genelinde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan hafriyat malzemelerini, dolgu ve asfalt malzemesi haline getiriyor. Üretilen bu malzeme yine büyükşehir belediyesi tarafından İl genelinde yapımı süren yol çalışmalarında kullanılıyor. Büyükşehir Belediyesi geri dönüşümünü sağladığı malzemelerle 88 kilometre yol asfaltlama çalışması yaparak kendi üretimini sağlamış oluyor.

Euro Bölgesi’nde İnşaat Üretimi Yükseldi

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) Avrupa Birliği ile Euro Bölgesi’nde inşaat üretiminin ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 3,9 yükseldiğini açıkladı. 

Buna göre, 19 üyeli Euro Bölgesi’nde inşaat üretimi, ocakta aralık ayına kıyasla yüzde 3,9 arttı. İnşaat üretimi, 2022’nin ocak ayına göre de yüzde 0,9 yükseldi.

AB’de de inşaat üretimi ocakta önceki aya kıyasla yüzde 3,5, geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 1,4 artış gösterdi.

AB ülkeleri arasında ocakta inşaat üretiminde önceki aya oranla en fazla artış yüzde 12,6 ile Almanya’da, yüzde 9,8 ile Slovenya’da ve yüzde 7 ile Polonya’da ölçüldü. En fazla düşüş ise yüzde 5 ile Macaristan’da, yüzde 4,3 ile Romanya’da ve yüzde 1,5 ile Belçika’da belirlendi.

İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksinde Gerileme

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından hazırlanan verilere göre, inşaat malzemeleri sanayi bileşik endeksi şubat ayında 69,30 puan geriledi. 

11 ilde büyük yıkımlara neden olan depremlerin etkisiyle Bileşik Endeksin bir önceki aya göre 0,20 puanlık düşüşle 69,30 puana gerilediği vurgulanan raporda, afetin sektör üzerinde yarattığı etkilere yer verildi. Rapora göre; tüm toplumun yüreğinde derin yaralar açan depremler, şubat ayındaki inşaat malzemeleri sanayi faaliyetleri üzerinde de sert bir düşüşe neden oldu. Ancak afet sonrası yeniden imar, onarım ve güçlendirme faaliyetleri sürecinde inşaat malzemeleri sanayisine yönelik ortaya çıkan ihtiyaçlar; sektördeki güven ve beklenti seviyelerinde etkili oldu.

Şubat ayında mevsimsellik ve pazarlardaki koşullardan çok deprem afetinin ortaya çıkardığı etkiler Bileşik Endeks üzerinde belirleyici oldu. Buna göre Faaliyet Endeksi şubat ayında bir önceki aya göre 2,2 puan düşüş gösterdi. Alt faaliyet gruplarında da küçülme yönünde benzer eğilimler yaşandı. Küçülmeler iç pazarda çok yüksek gerçekleşti. Yurtiçi satışlarının şubat ayında bir önceki aya göre önemli ölçüde gerilediği vurgulanan raporda, ihracatın belirgin bir şekilde düştüğü belirtildi. İhracattaki düşüşün nedenlerinden biri de afet bölgesindeki sanayi üretiminin durması oldu.

Mevsimsellik ile iç pazarda, küresel durgunluk ile ise dış pazarda yavaşlama eğiliminde olan faaliyetlerde, şubat ayında yaşanan depremlerin etkisiyle sert düşüşler görüldü. Ancak rapora göre; deprem bölgesinde yeniden imar ve onarım çalışmaları ile riskli bölgelerdeki yenileme ve güçlendirme çalışmalarının, faaliyetleri artırması bekleniyor. İnşaat malzemeleri sektöründe bir önceki ayı yükselişle kapatan Güven Endeksi bir önceki aya göre 0,29 puanlık artış gösterdi. Deprem etkisiyle büyük yıkımlar yaşayan 11 ilin yeniden inşası ile birlikte seçime doğru inşaat sektörüne verilen destekler güven seviyesinde etkili oldu.

Beklenti Endeksi de şubat ayında bir önceki aya göre 0,20 puanlık artış gösterdi. Deprem afetinin yarattığı genel olumsuz etkilere karşın, yine deprem afeti sonrası inşaat sektörüne yönelik ortaya çıkan iş potansiyeli beklentileri destekledi. İç ve dış pazar koşullarındaki zayıf faaliyetlere rağmen önümüzdeki döneme yönelik faaliyetlerde artış beklentisi öne çıktı. Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin çok sınırlı ölçüde gerilediğinin altı çizilen raporda, önümüzdeki üç aya ilişkin alınan yurtiçi siparişlerin değişmediği kaydedildi. Önümüzdeki üç aya ilişkin alınan ihracat siparişleri ise şubat ayında sınırlı ölçüde geriledi. Ancak önümüzdeki üç ayın üretim beklentisi şubat ayında yüksek artış gösterdi. Üretim beklentileri özellikle iç talepteki artış beklentileri ile yükseldi.

Kuşadası Belediyesi, İnşaat Ruhsatlarını Durduruyor

Aydın iline bağlı Kuşadası Belediyesi, üst üste yaşanan depremlerin ardından kentteki inşaatlar ile ilgili yapılacak düzenlemeler tamamlanana kadar yapı ruhsatı vermeyi durdurma kararı aldı. 

30 Ekim 2020’de Ege Denizi’nde yaşanan ve Kuşadası’nda şiddetli bir biçimde hissedilen 6.9’luk depremin ardından Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nü kurarak çalışmalarını sistematik hale getiren Kuşadası Belediyesi, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra kenti olası bir deprem riskine karşı hazırlıklı hale getirmek için cesur bir adım daha attı. 

Bu kapsamda Başkan Ömer Günel, kentteki inşaatları depreme karşı daha dayanıklı hale getirmek için Kuşadası Belediyesi tarafından başlatılan çalışma tamamlanana kadar 20 Mart tarihinden itibaren yeni yapı ruhsatı vermeyi durduracaklarını açıkladı. Kuşadası Belediyesi tarafından getirilecek standartlar, yeni yapılacak 4 kat ve üzerindeki binalarda sismik izolatör kullanımını, binalarda bodrum kat yapma zorunluluğunu, uygun temel tipinin ve döşeme çeşidinin belirlenmesini, bitişik nizamlarda mevcut yapı ve bitişiğinde yapılacak olan yeni binaların teknik olarak birbirini olumsuz etkilememesi amacıyla proje çözümlerinin oluşturulması ve bunlarla ilgili tüm teknik çalışmaları ve Kuşadası’nda parsel bazında yapılacak zemin etütlerinden elde edilecek raporların değerlendirilmesini kapsıyor.

İnsan hayatının kendileri için çok önemli olduğunu belirten Belediye Başkanı Ömer Günel, “Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 50 bine yakın vatandaşımız yaşamını yitirdi. Kuşadası Belediyesi olarak kentimizi depreme karşı hazırlıklı hale getirmek zorundayız. Bizim için insan canından daha kıymetli bir şey yok” diye konuştu. 

Afet Yeniden İmar Fonu Kuruldu

Afet Yeniden İmar Fonu kurulumuna ilişkin yasa düzenlemesi, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanuna göre, doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda; imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu kurulacak.

Fonun 7 kişilik Yönetim Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Strateji ve Bütçe Başkanından oluşacak.

Afet Yeniden İmar Fonu’nun Kaynakları

Yönetim Kurulu, fondan kaynak aktarımı yapılacak projeleri, aktarılacak kaynak tutarını ve harcama programlarını belirleyecek. Fonun kaynakları; yurt içi ve yurt dışı kaynaklı nakdi bağış, yardım, hibe, krediler; bütçeye bu amaçla konulacak ödenek; Fon tarafından kurum, kuruluşların mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak yurt içi ve yurt dışı sermaye ve para piyasalarından sağlanan finansman ve kaynaklardan oluşacak.

Kanunun amacına uygun şekilde Yönetim Kurulu tarafından karar verilen projeler için harcama programı kapsamında ve gerçekleşmelere bağlı olarak ödenmek üzere fondan, yönetim kurulu onayı ile ilgili kurum ve kuruluşlara kaynak aktarılacak. Bu şekilde aktarılan tutarlar, genel bütçe kapsamındaki idareler için genel bütçeye, diğer idareler için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bütçesine gelir kaydedilecek. 

Mali Veriler Üçer Aylık Dönemlerde Açıklanacak

Fon, bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenecek. Fon kaynakları ve aktarılmasına ilişkin mali veriler, en geç üçer aylık dönemler itibarıyla kamuoyuyla paylaşılacak. Bu çerçevede, kaynak aktarılan idareler gerekli her türlü bilgi ve belgeyi sağlayacak. Fon, kurumlar vergisinden muaf olacak. Fonun görevleriyle ilgili faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri dolayısıyla iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacak.

Fonun faaliyetleri dolayısıyla yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan; kendisine yapılan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden; Fonun faaliyetleriyle ilgili işlemler banka ve sigorta muameleleri vergisinden; kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden müstesna olacak.

Bağış ve Yardımlar Vergiden Düşürülecek

Fona yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde, gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla beyan edilen gelirden veya kurum kazancından indirilebilecek.

Doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için Türkiye Cumhuriyeti adına sağlanan dış finansmanı, Afet Yeniden İmar Fonuna karşılıksız tahsis etmeye, Hazine ve Maliye Bakanı yetkili olacak.

Herhangi bir dış finansman kaynağının, aynı amaç doğrultusunda, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri dışında kalan, bu kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşlara münhasıran kullandıracağı dış finansmanı, ilgili kurum ve kuruluşlara karşılıksız tahsis etmeye de Hazine ve Maliye Bakanı yetkili olacak. Bu kapsamda tahsis edilen tutarlar karşılığı bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Bakan yetkilendirilecek.

Sanayi Üreticileri, Su Kıtlığı İçin Harekete Geçti

Kişi başına su tüketiminin 2030’da yıllık bin 120 metreküp olacağı tahmini, Türkiye’yi su fakiri ülkeler ligine hızla yaklaştırıyor. Yağışsız geçen kış aylarının ardından gelen 22 Mart Dünya Su Günü, su kıtlığına ve kuraklığa dair önlemleri gündeme getiriyor. Yıllık su tüketiminin yüzde 13’ünden sorumlu olan sanayi kuruluşları, üretimden ürüne kadar pek çok önlem alıyor. Seramiksan da sıfır atık su politikası doğrultusunda ürettiği vitrifiye ürünleriyle, su tasarrufu konusunda  farkındalık oluşturmaya devam ediyor.

1993’ten bu yana her yıl 22 Mart’ta kutlanan ve bu seneki teması “su ve sanitasyon krizini çözmek” olarak belirlenen Dünya Su Günü’nün gelmesiyle birlikte su kıtlığının önüne geçmek için suyu doğru tüketme ve yönetme biçimlerine dair yapılan çalışmalar gündemdeki yerini tekrar aldı.Yağışsız geçen kış mevsiminin ardından birçok uzman, gelecek aylarda su sıkıntısı yaşayabilecek ülkelerin su kaynaklarını doğru kullanmaları gerekliliğine dikkat çekti. 

Öyle ki ülkemizin kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 2018 itibarıyla bin 363 metreküp civarında ölçülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu miktarın, ülke nüfusunun 100 milyon olması beklenen 2030’da yıllık bin 120 metreküpe düşeceğini tahmin ediyor. Bu da Türkiye’yi su fakiri  ülkeler ligine bir adım daha yaklaştırıyor. Yılda 54 milyar metreküp su tüketilen ülkemizde, bu suyun yüzde 74 sulama ve yüzde 13’ü içme ihtiyacı için kullanılırken, yüzde 13’ü de sanayinin ihtiyaçlarının karşılanmasında değerlendiriliyor. Bu durum sanayileri harekete geçirirken,  Seramiksan da  tasarruf odaklı üretim modeliyle kamu nezdinde farkındalık oluşturmaya devam ediyor. 

Yüzde 0 atık su politikasıyla sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor

Ülkemizde yaşanan kuraklık ve su kıtlığına karşı acil eylem planları geliştirmenin ve yaşamlarımızın sürdürülebilirlik odağında dönüştürülmesi gerektiğini söyleyen Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar “Son yıllarda zaten var olan kuraklık, pek çok coğrafyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gün geçtikçe artırıyor. Yağış oranları her yıl biraz daha düşerken barajlardaki doluluk oranının azalması, yaz mevsiminde zorlanacağımızı şimdiden gösteriyor. Bu yüzden gerek bireysel gerekse toplumsal bilinç oluşturmak ve mevcut düzenimizi tasarruf odağında dönüştürmek zorunlu hale geliyor. Sürdürülebilirliği ilke edinen Seramiksan olarak biz de %0 atık su politikamızla ürettiğimiz vitrifiye ürünlerimizle bu dönüşüme katkıda bulunuyoruz” dedi. 

Vitfrifiye ürünleriyle doğa dostu banyolar sunuyor

Fabrikalarında kullanılan suyu geri kazanım tesislerinde geri dönüştürerek gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedeflediklerini paylaşan M.Süreyya Çağlar, çevre dostu ürünleri hakkında şu bilgileri paylaştı: “Su tasarruflu vitrifiye ürünlerimizle tüketicilerin birincil yaşam alanlarını sürdürülebilir mekanlara dönüştürüyoruz. ‘Hijyen Herkesin Hakkı’ mottosuyla geliştirdiğimiz ve bakteri oluşumunu %99,9 oranında engelleyerek üst düzey hijyen sağlayan Seramiksan Hygiene yüzey teknolojisinin kullanıldığı tüm ürünlerimiz, minimum su ve deterjan kullanımı ile sağlıklı ve doğa dostu banyolar sunuyor.” 

Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar,  “2,5 ila 4,5 litre su ile kusursuz temizlik sağlayan su tasarruflu klozetlerimizle sürdürülebilir bir dünya için banyo çözümleri üretiyoruz. Bunun yanı sıra 24 saat kullanılmadığında kendi kendine hijyen sifonu yapan, 0,8 litre su tüketimi ile tasarruf sağlayan Hill Akıllı pisuvarlar da sürdürülebilirliği kendine özgü zarif tasarım çizgileriyle buluşturuyor. Hijyen, estetik ve konforu tasarrufla bir araya getirdiğimiz ürünlerimizle sürdürülebilir geleceği hep birlikte inşa edebileceğimizi kanıtlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Deprem Bölgesindeki İnşaat Çalışmalarına İnceleme

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan ‘’16 bin natamam bina incelendi’’ dedi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan, 2022 yılı itibarıyla bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğunun getirildiğini belirterek “Artık ‘Kolon kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi, orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.’ gibi hiçbir istismar yapılamayacak.” dedi.

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Sonuçlarının Bütün Yönleriyle Araştırılması, Depreme Dirençli Yapı Stokunun Oluşturulması ve Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Etkinliğinin Artırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı.

Komisyonda sunum yapan Yapı İşleri Genel Müdürü Aslan, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından hasar tespit çalışmasının başlatıldığını, 7 Şubat’ta 2 bin personelin tüm deprem bölgesinde konuşlandığını ifade etti.

Depremlerin ardından 11 ilde etkililik alanının ilan edildiğini belirten Aslan, 11 ilin yanı sıra talepte bulunan 9 ilde de hasar tespit çalışmasının yürütüldüğünü kaydetti.

Depremden etkilenen 11 ilin 6’sında hasar tespit çalışmasının tamamen bittiğini bildiren Aslan diğer illerde hasar tespit çalışma oranının yüzde 96’larda olduğunu söyledi.

Aslan, “Hatay’da beş bölgenin ikinci kez tamamının taranması dün itibarıyla bitti. Malatya’yı 5,7’lik depremden sonra tekrar inceleme ihtiyacı hissettik. Bu çalışmalar da şu anda yüzde 70 bandında. Onu da 5 gün içerisinde bitirmeyi hedefliyoruz. Diyarbakır bugün bitiyor, Şanlıurfa ve Adana’yı da beş gün içerisinde tamamen bitiriyoruz.” dedi.

27 Bin Natamam Yapının 16 Bini İncelendi 

Depremin hemen ardından bölgede yapım aşamasındaki binalara ilişkin de inceleme yaptıklarını dile getiren Aslan, normalde afetlerde hasar tespit çalışmalarında natamam yapıların incelemesinin yapılmadığını ancak bu afetin başka bir afet olduğunu, bu yüzden natamam binaların da incelendiğini aktardı.

Bu yapıların doktora ve üstü düzeyde uzman akademisyenlerce incelendiğini kaydeden Aslan, bütün illerde 27 bin natamam bina olduğunu belirterek “16 bin natamam yapı incelendi. Ruhsatı almış, hiç çalışmaya başlamamış, biz onları incelemiyoruz. Yaş beton çalışmaları başlamış, kimi birinci katta, kimi 10. katta ama iskân alamamış çalışmalar natamam olarak değerlendirildi. Bunların inceleme süreci başlatıldı. 27 bin natamam yapının 16 bininin incelemesi tamamlandı. Bunlardan 98’sinin hiçbir şekilde inşaatına devam edilemeyeceğine karar verildi. Bunlar hakkında yıkım kararı alındı. Bin 132 yapının ‘Tekrar gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi gerekiyor.’ denildi. Başlangıç seviyesinde olan yapılar az hasarlı ya da hasarsız çıktı.” dedi.

Milletvekillerinin sorusu üzerine Aslan, 2007 yılından bu yana kaynağında denetim yapıldığı, yapı malzemesi üretim tesislerinin yılda 4-5 kez denetime tabi tutulduğunun bilgisini verdi. Beton santrallerine yılda en az 8 kez ani denetimler yapıldığını söyleyen Aslan bu denetimlerin daha sıklaştırılması önerisine katıldığını bildirdi.

Milletvekillerinin, betonun takibinin yapılması için beton numunelerine yerleştirilen çiplerde istismar yaşandığını söylemesi üzerine Aslan, “Çipteki istismar şuydu: e-Devlet şifresiyle, T.C. kimlik numarasıyla giren denetçi ona göre bakardı. T.C. kimlik numarasının birbirlerine verildiğini duyduk. Bu hiç beklenmeyecek bir şeydir ama bunu duyduk. 5,5 ay öncesinin olayı. Buna ASELSAN ile birlikte farklı bir sistem getirdik, sadece koordinat atama değil, IP atama gibi. Kendi telefonu sisteme giriş yaptığında o nerede, bunu anlayacak bir sistem geliştirdik. 40 gün önceydi, bunu devreye koyduk. O istismarı kapattık.” açıklamasında bulundu.

Tüm Yapılara 5 Yılda Bir Denetim Zorunluluğu 

Taşıyıcı sistemlerin denetimine ilişkin kanun maddesinin 2022 yılında TBMM’de kabul edildiğini anımsatan Aslan, bina kimlik sitemiyle beraber, 5 yılda bir yapıların statik incelemesi sürecinin başlatıldığını söyledi. Aslan şunları kaydetti:

“Bina kimlik sistemini yönetmelikle başlatmıştık. Yapı denetimi başlayan, iskan alan yapılara bu takılıyor. Çip sistemiyle bu yapının içerisinde ne var ne yok bunun bilgisi içerisinde bulunuyor. 2021 yılının haziran ayında devreye girdi. Şu anda 81 ilde eş zamanlı olarak 130 binin üzerinde bina kimliklendirildi. 2022 yılında Meclis’ten çıkan kanun maddesiyle de bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğu getirildi.

Artık ‘Kolonu kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.’ gibi hiçbir istismar yapılamayacak. Bunu yapan varsa ciddi cezalandırılmayı da göze almış olacak. Hem savcılığa suç duyurusu hem anında belediyelerle, bakanlığımız eliyle yapılan manipülasyonun geriye çevrilmesi, gerekiyorsa binanın kitlenmesi, çok ciddi para cezaları gibi ceza sistemleri devreye konuldu.”

Aslan, beş yılda bir uygulanacak denetim sisteminin de uygulanmakta olan yapı denetim sisteminde olduğu gibi elektronik dağıtım usulüyle gerçekleştirileceğinin bilgisini verdi. Bu konuyla ilgili İstanbul’da Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesinin ardından AR-GE çalışmasına başladıklarını bildiren Aslan, bina kimlik sistemi ile beş yılda bir denetim sisteminin pilot uygulandığını; basın tanıtımını 7 Şubat’ta yapmayı planladıklarını ancak 6 Şubat’ta depremin olduğunu aktardı.2000 yılından önceki binaların birçoğunun projelerini elde edemediklerini söyleyen Aslan, buna ilişkinde bir AR- GE çalışmasının başladığını duyurdu. Aslan, “Binada birtakım değişiklikler meydana gelmiş ama ruhsatsız meydana gelmiş. Bunlara ilişkin, nasıl çözeceğimize ilişkin bir AR-GE yapıyoruz. En kısa sürede hayata geçiririz.” dedi.

Deprem bölgesinde, yapı denetimli olup orta ve üzeri yapısal hasar alan 216 bina bulunduğunu söyleyen Aslan, yapı denetimin 2001 yılında getirildiğini ancak 81 ilde eş zamanlı uygulanmadığını kaydetti. 19 pilot ilde yapı denetiminin uygulanmaya başlandığını ifade eden Aslan, “Depremden etkilenen 11 ilimizden Gaziantep, Adana ve Hatay bu illerdendi. Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi iller 2011’den itibaren yapı denetime geçti. Bunları ’10-15 yaşında bir bina etkilendi, bu yapı denetimliydi neden böyle oldu?’ sorusuna açıklık getirmek için söylüyorum.” diye konuştu.

“Dönüşüm Olmadan Ciddi Bir Tedbir Almış Olmalıyız’’ 

Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu, binaların yapım aşamasında çalışan işçilerin durumuna dikkati çekerek elektrikçi, tesisatçı, mekanikçi, kalıpçı, demirci için sertifika sürecinin uygulanmasının elzem olduğunu vurguladı.

Eroğlu, “Riskli illerden ve riskli bölgelerden başlayarak kentsel dönüşüm çok önemli. Bu dönüşüm olmadan biz depreme karşı ciddi bir tedbir almış olamayız.” dedi.

Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere belediyelerin riskli yapıların dönüşümü konusunda önünün açılması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, “Bütün belediyeler riskli binaların dönüşümü için bütçelerinde bir para ayırmaları lazım.” uyarısında bulundu.

Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanı Serdar Cenikli da enkaz kaldırma çalışmalarında yüzde 20 seviyelerinde olduklarını bildirdi.

“Dönüşümde Yardımları Arttıracak Finansman Modeli Oluşturulmalı’’ 

Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Suna Kotan, riskli yapılarda dönüşümü aksatan konuların başında, dönüşümün yargıya taşınması olduğunu işaret etti.”

Kentsel dönüşümde davalar o kadar uzun sürüyor ki ciddi anlamda dönüşümü sekteye uğratıyor.” diyen Kotan, kentsel dönüşüm konusunda ihtisaslaşmış mahkemelere ihtiyaç olduğunu, bu konunun acilen çözülmesi gerektiğini vurguladı. Bazı vatandaşların dönüşümden zengin olma gibi bir düşüncesinin olduğunun altını çizen Kotan bu konuda algının kırılması gerektiğini söyledi.

Kentsel dönüşümde kira yardımı, faiz desteği gibi desteklerin verildiğini anımsatan Kotan, sabit gelirli, emekli kesimin olduğu yerlerde yapılan yardımların yeterli olmadığını belirterek şöyle devam etti:

“Ekonomisi iyi olmadığı için gidip kredi çekemiyor. Verdiğimiz kira desteği yetmeyebiliyor. Dolayısıyla bir şekilde ekonomik bakımdan güçsüz olan kesimlerin olduğu yerlerdeki dönüşümlerde, yardımları artıracak finansman modeli oluşturmak lazım. Dolaylı kaynaklar bir yere kadar getiriyor işi. Doğrudan belki bir bütçe ayırarak yapmak lazım. Belki de maliyecilerle bunu konuşup kentsel dönüşümde yeni argümanlar nasıl yaratırız, asıl önemli konu bu. Kentsel dönüşümün finansman boyutunu çözdüğümüz zaman dönüşümün yapılmaması gibi bir şey olamaz.”

Kotan, kentsel dönüşüme 12 yılda toplamda 32 milyar lira para harcandığını, 3 milyon konutun da dönüşümün sağlandığını söyledi. Kotan, “Bu elimizdeki kaynaklarla hiç fena rakamlar değil ama ülkemizde dönüştürülecek bina sayısına baktığımızda bu yeterli mi, değil.” dedi.

Sadece kentsel dönüşümü yapacak bir kurum ve birime ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kotan, “Afet bakanlığı tartışılıyor, böyle bir bakanlık olacaksa mutlaka kentsel dönüşüm ve afet bakanlığı olmalı.” diye konuştu. 

Kaynak: İnşaat Deryası

Kale Alarm’a A.C.E Awards Müşteri Memnuniyeti Ödülü

Pek çok farklı kategoride güvenlik çözümleri sunan Kale Alarm, Sikayetvar.com tarafından düzenlenen A.C.E Awards “Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri”nde Güvenlik Sistemleri Kategorisi birincisi olarak Diamond Ödülü’nü aldı. Kale Alarm, gerçek kullanıcı geri bildirimlerinin değerlendirilmesi sonucunda kazandığı bu ödülle başarısını bir kez daha tescillemiş oldu. 

Kale Endüstri Holding’in 70 yıllık tecrübesini inovatif bakış açısıyla harmanladığı markası Kale Alarm, müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarındaki başarısını, bu yıl da kazandığı A.C.E. Awards ile tescilledi. Sikayetvar.com tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen ve kullanıcı deneyimini başarılı bir biçimde yöneten ulusal ve uluslararası markaların belirlendiği A.C.E Awards 2022 (Achievement in Customer Excellence- Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri)’nde Güvenlik Sistemleri Kategorisi birincisi olan Kale Alarm, Diamond Ödülü almaya hak kazandı. 

Kale Alarm sektördeki başarısını bir kez daha kanıtladı

30 farklı sektörden müşteri deneyimini en iyi şekilde yöneten markaların bir araya geldiği ödül töreni Ankara Wyndham Otel’de gerçekleştirildi. Güvenlik Kategorisi Diamond Ödülü’nü Kale Alarm adına Kale Güvenlik Sistemleri Grup Müdürü Kerem Özkan aldı. Özkan, tören sonrası yaptığı açıklamada “Müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarımız üst üste üçüncü kez Sikayetvar.com’un düzenlediği anket ile abonelerimiz tarafından ödüle layık görüldü. Bu ödülün arkasında özveriyle çalışan büyük bir ekip var. Alarm İzleme Merkezi ve Kale Alarm mobil uygulama ile kullanıcılarımıza 7/24 kesintisiz hizmet sunuyoruz. Amacımız oluşabilecek her soruna en hızlı şekilde müdahale etmek ve kullanıcılarımızın olumsuz deneyimlerini olumluya çevirmek. Kazandığımız bu ödülle bir kez daha doğru işler yaptığımızı teyit ettik ve gururlandık. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da alarm sistemlerimizi müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre tasarlayarak sektöre öncülük etmeyi sürdüreceğiz. Bizleri ödüllendiren tüm kullanıcılarımıza ve Şikayetvar platformuna çok teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

Xylem Türkiye İnşaat Sektörüne Yönelik Çözümleriyle Fark Yaratıyor

Dünyanın temiz su ihtiyacını sağlamada yaratıcı çözümler üreten lider bir küresel su teknolojisi şirketi olan Xylem; suyun daha iyi kullanımı, korunması ve gelecekte yeniden kullanılması için yeni teknolojiler geliştiriyor.

Bu kapsamda ürün ve hizmetleriyle suyu transfer eden, arıtan, analiz eden ve çevreye yeniden kazandıran şirket; kamu hizmetleri, endüstriyel alanlar, konutlar ve ticari yapılar başta olmak üzere pek çok farklı alanda suyun daha verimli kullanımını sağlayan çözümler sunuyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. 

Küresel su teknolojisi şirketi Xylem’in bünyesinde faaliyet gösteren markalar; belediye, ticari ve konut-bina servisleri, endüstri, maden, inşaat, tarım, yiyecek ve içecek, petrol ve gaz, enerji gibi birçok sektöre hizmet veriyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. Şantiyelere özel verimli ve uzun ömürlü çözümleri ile sektörde de öne çıktıklarını belirten Xylem Türkiye İnşaat ve Maden Grubu Satış Müdürü Onurhan Bayraktar, müşteri memnuniyetini her daim üst seviyelerde tuttuklarını belirtti. 

Flygt Atıksu Pompalarında Sektör Liderliğini Sürdürüyor

Xylem’in Ar-Ge çalışmaları ile ürün gamını sürekli yenilediğini ifade eden Onurhan Bayraktar, “Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de ürünlerimizin yanı sıra bakım veya onarım süreçlerinde de çok yönlü bir şantiye çözümleri yelpazesi sunuyoruz. Tüm inşaat projelerinin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarında; çamurlu, abrazif veya korozif suların drenajında Flygt ile Godwin markalı pompalarımızın satışını ve kiralamasını yapıyoruz. Yine bu projelerin sirkülasyon pompaları, hidrofor sistemlerinde Lowara ve Goulds Water Technology markalı ürünlerimiz tercih ediliyor. Yangın pompası grubunda AC Fire Pumps markamızla öne çıkıyoruz. Atıksu terfi istasyonlarına yönelik de PPS paket pompa istasyonlarımız kullanılıyor. Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğimiz ise devam ediyor.” şeklinde konuştu.

“Müşterilerimize En Verimli Hizmeti Sağlamaya Devam Edeceğiz”

Xylem’in birçok patenti olduğunu açıklayan Bayraktar, “Flygt, dalgıç atık su pompasını dünya’da ilk icat eden firma. Flygt markamız son olarak dünyanın ilk ve eşsiz akıllı drenaj pompası BIBO ALFA’yı üretti. Tamamen otonom maden ve inşaat drenajı sağlayabilen bu ürünümüzün dalgıç pompa teknolojisinde çığır açacağına inanıyoruz. Xylem Türkiye olarak inşaat sektöründe bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tecrübeli kadromuzla ürünlerimizin kullanım ömrü boyunca çalışma durumlarının izlenmesinden ölçümlenmesine ve satış sonrası hizmetlerimize kadar müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.

ERG Grubu’nun Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesine Ödül

Uluslararası çapta önem taşıyan proje ve altyapı finansmanı yayınlarından Infrastructure Journal Global (IJ Global) tarafından yapılan törende, ERG Grup tarafından hayata geçirilen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı projesine ödül verildi. 

Yeni Şafak Gazetesi’nin haberine göre; IJ Global Ödülleri, İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. ERG Grup şirketleri ERG İnşaat Ankara, ERG Uluslararası Ltd. Londra ve SSB AG Zürih ortaklığı tarafından yürütülen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi (AİYHT), “Yılın Ulaştırma Projesi – Ağır Raylı Sistem” ödülüne layık görüldü.

Londra’da gerçekleşen ödül töreninde, ERG Grubu adına ödülü kabul eden SSB Genel Müdürü Burak Sencer, projenin Türkiye’ye ödül getirmesinden mutluluk duyduklarını dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “İzmir ile Ankara arasındaki mesafeyi üç saate indirecek Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi, yapımı süresince on binlerce kişiye istihdam sağlarken, çevresel özellikleriyle de Türkiye’nin iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirmesine katkı sağlayacak. Ulaşıma açıldığında bölgeler arasında seyahati daha kısa ve daha ekonomik hale getirerek hat üzerindeki şehir ve bölgelerin kalkınmasına yararlı olacak. Üstlendiğimiz bu büyük projenin ödüle değer görülmesinden gurur duyuyoruz.”

İngiltere Hükümeti’nin Bugüne Kadar Verdiği En Büyük Finansman

Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi, İngiltere hükümetinin bugüne kadar sağladığı en büyük tutarlı sürdürülebilir altyapı kredisine sahip olma özelliği taşıyor. TC. Hazine Bakanlığı’nın önderliğinde ve TC. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde, ERG Grup şirketleri çatısı altında bulunan ERG İnşaat A.Ş. Ankara, ERG Uluslararası Ltd. Londra ve SSB AG Zürih ortaklığında hayata geçirilen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Projesi İngiltere, İsviçre, İtalya ve Avusturya’da faaliyet gösteren ihracat kredi kuruluşları UKEF, SERV, SACE ve OeKB güvencesiyle 25 uluslararası kredi kuruluşundan toplamda iki buçuk milyar avroluk yeşil finansman desteği sağladı.

503 kilometreyi aşan uzunluğu ile başkent Ankara’yı Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’e bağlayacak olan proje, İzmir ve Ankara arasındaki mesafeyi üç saate indirmenin yanı sıra, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Ege Bölgesi’ni birbirine yaklaştırarak çok daha ulaşılabilir kılacak.

İki milyar avroluk yeşil finansman Türkiye’nin iklim değişikliği taahhütlerini gerçekleştirmesine yardımcı olacak. Yeni hat, iki şehir arasındaki mevcut hava ve kara yollarına daha hızlı, daha düşük karbon salınımlı bir alternatif sunarak Türkiye’nin COP26’da verdiği iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirmesine de yardımcı olacak.

Yeşil kredi finansmanı için temiz ulaşım projesi olarak konumlandırılan Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı, Yeşil Kredi İlkeleri’nin yanı sıra Ekvator Prensipleri ve Uluslararası Finans Kurumu Performans Standartları da dahil olmak üzere uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik standartlarını da karşılayacak.

Proje Mart 2022’de Başladı, İnşaat Tüm Hızıyla Devam Ediyor

Proje kapsamında 15 tünel, 25 viyadük ve 51 köprü de dahil olmak üzere 800’ü aşkın mühendislik yapısı bulunuyor. Toprak işleri kapsamında ise 11 milyon metreküpü aşkın kazı ve 26 milyon metreküpü aşkın dolgu bulunmakta.

10 bin kişilik istihdam ve milyonlarca insani etkileyecek ekonomik kalkınma yaratacak

Proje, yapımı boyunca yaklaşık 10 bin kişiye istihdam ve 40 bin kişiye gelir sağlayacak. İki kent arasındaki geniş bölgede ticari aktivitenin artmasının yanı sıra hızlı trenin geçeceği Ankara’nın Polatlı ilçesi, Afyonkarahisar, Uşak, Aydın, Manisa ve İzmir’deki istasyonların yakınında bulunan il ve ilçelerde yeni iş imkanlarının oluşması ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi bekleniyor.

ERG’nin Türkiye, İsviçre ve Birleşik Krallık merkezli Çevresel ve Sosyal ekiplerinin bu önemli projeye uzun yıllara dayanan uluslararası deneyimini aktaracağını ifade eden Dr. Robert Madams PhD, “Birleşik Krallık, Avrupa ve Türkiye’deki tüm ortak ve paydaşlarımıza, güzergâh boyunca yaşayan milyonlarca insanın hayatını olumlu yönde değiştirecek ve iyileştirecek olan bu projeyi gerçekleştirmek için yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz.” dedi.

Proje, geçen yıl Kasım ayında da Türkiye’nin bu alandaki ödüllerinden “Bonds, Loans & Sukuk Turkey 2022″den “Yılın İhracat Kredi Kuruluşları, Kalkınma Finansmanı Kurumları, Uluslararası Finans Kurumları Projesi” seçilerek dönmüştü.

İstanbul’da Satılık Konut Sayısı Arttı

Gayrimenkul Değerleme Platformu Endeksa tarafından yapılan araştırmaya göre, İstanbul’da satışa çıkarılan konut sayısı yüzde 49 oranında arttı. 

Endeksa’nın araştırması sonucunda şubat ayında İstanbul’da satılmayı bekleyen konutlar yüzde 49 artış gösterdi. Konut satış fiyatlarının son 1 yılda yüzde 156 arttığı İstanbul’da, şubat ayında değer artışı yüzde 6 oldu. İstanbul’da konutların ortalama metrekare satış fiyatı 25 bin 882 TL olurken, ortalama konut fiyatı 3 milyon 105 bin 840 TL’ye yükseldi.

En çok etkilenen iller ise şu şekilde:

Adalar’da satılık konut stoku yüzde 79 artış gösterdi. Yıllık değer artışı yüzde 119, şubat ayı değer artışı yüzde 6 oldu. Adalar’da ortalama metrekare fiyatı 43 bin 946 TL, ortalama konut fiyatı 5 milyon 712 bin 980 TL olarak gerçekleşti.

Şubat’ta konut fiyatlarının yüzde 7 artış gösterdiği Şile’de satılık konut stoku yüzde 75 arttı. Ortalama metrekare satış fiyatı 31 bin 431 TL’ye, ortalama konut fiyatı ise 5 milyon 500 bin 425 TL’ye çıktı.

Beykoz’da şubatta satılık konut stoku yüzde 72 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışının yüzde 6 olduğu Beykoz’da, konutların ortalama metrekare fiyatı 46 bin 627 TL, ortalama fiyatı 9 milyon 418 bin 654 TL oldu.

Bakırköy’de şubat ayında satılık konut stoku yüzde 66 arttı. Şubat ayı değer artışının yüzde 3 olduğu Bakırköy’de konutların ortalama metrekare fiyatı 52 bin 087 TL, ortalama fiyatı ise 7 milyon 031 bin 745 TL olarak gerçekleşti.

Büyükçekmece’de şubat ayında satılık konut stoku yüzde 60 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı yüzde 7 oldu. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 980 TL, ortalama konut fiyatı ise 3 milyon 597 bin TL olarak açıklandı.

Kadıköy’de şubatta satılık konut stoku yüzde 60 arttı. Şubat ayı değer artışı yüzde 5 oldu. Ortalama metrekare satış fiyatı 55 bin 779 TL, ortalama konut fiyatı 7 milyon 418 bin 607 TL oldu.

Beşiktaş’ta şubat ayında satılık konut stoku yüzde 59 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı yüzde 6 olurken, ortalama konut metrekare satış fiyatı 73 bin 557 TL, ortalama konut fiyatı ise 10 milyon 297 bin 980 TL olarak hesaplandı.

Şubatta satılık stok artışı diğer ilçelerde şöyle oldu; 

Beyoğlu yüzde 51, Şişli yüzde 48, Çatalca ve Silivri yüzde 47, Üsküdar yüzde 46, Bağcılar yüzde 44, Güngören ve Maltepe yüzde 41, Ümraniye yüzde 40.

Avrasya Tüneli, Karbon Nötr Proje Oldu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, ‘’ISO 14064 Karbon Nötr Belgesi almaya hak kazanan Avrasya Tüneli, 2022 yılında karbon nötr proje olma hedefine ulaştı.” dedi. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul trafiğine nefes aldıran Avrasya Tüneli’nden 17 Mart’ta 75 bin 865 araç geçişi gerçekleştiğini ve bu yılın rekor seviyesine ulaşıldığını bildirerek, açılışından bu yana tüneli 102 milyon 636 bin aracın kullandığına dikkati çekti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Avrasya Tüneli ile ilgili yazılı açıklama yaptı. İstanbul trafiğini rahatlatan Avrasya Tüneli’nin hızlı, güvenli ve konforlu bir ulaşım imkanı sağladığını kaydeden Karaismiloğlu, tüneli kullanan araç yoğunluğundaki artışın devam ettiğini aktardı.

Avrasya Tüneli’nden 17 Mart Cuma günü 75 bin 865 birim araç geçişi ile 2023 yılının en yüksek geçiş rakamına ulaşıldığını bildiren Karaismailoğlu, 13-17 Mart tarihleri arasında 353 bin 665 araç geçişinin gerçekleştiğini duyurdu. Aralık 2016’da hizmete açılan tüneli, 17 Mart 2023 itibariyle toplam 102 milyon 636 bin aracın kullandığını açıklayan Karaismailoğlu, “1 Mayıs 2022’den itibaren tüneli motosiklet sürücülerinin de kullanımına açtık. Bu dönemde toplam 325 bin motosiklet tünelden geçiş yaptı” dedi.

İki kıta arasını 5 kilometreye düşüren Avrasya Tüneli’nin İstanbul’un güney aksındaki ulaşım mesafelerini yaklaşık 10 kilometre kısalttığını, Asya ve Avrupa yakaları arasındaki yolculuğu 5 dakikaya kadar indirdiğini belirten Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

“Avrasya Tüneli ve diğer boğaz geçiş alternatiflerinin seyahat süreleri baz alınarak yapılan analiz sonucunda 2022 yılında kullanıcıların hafta içi zaman kazancı, Kozyatağı – Bakırköy yönünde sabah saatlerinde aylık ortalama 35, akşam saatlerinde aylık ortalama 45 dakika oldu. Bakırköy-Kozyatağı yönünde ise sabah saatlerinde ortalama 26, akşam saatlerinde 42 dakika olarak gerçekleşti. Ayrıca, Avrasya Tüneli, 400’den fazla kamera ve otomatik olay algılama sistemiyle 7/24 kesintisiz olarak izleniyor ve arıza, kaza gibi olağandışı durumlara uzman ekipler tarafından anında müdahale ediliyor. Müdahale süresi işletme ilk açıldığında ortalama 3 dakika iken ‘önce insan’ ilkesi gözetilerek 20 ay gibi kısa bir süre içerisinde yapılan iyileştirmeler sayesinde 2 dakikanın altına indirildi.”

‘’Karbon Nötr Hedefine Ulaşıldı’’

Avrasya Tüneli’nde, çevresel sürdürülebilirlik sorumluluğunun da öne çıktığının altını çizen Karaismailoğlu, “2022 yılındaki elektrik tüketiminin tamamını geri dönüştürülebilir kaynaklardan sağlayarak Uluslararası Yeşil Enerji Sertifikası (I-REC) aldı böylece elektrik ihtiyacından kaynaklanan karbon ayak izinin azaltılmasına ve enerji verimliliğinin arttırılmasına destek oldu. İşletme faaliyetlerindeki karbon ayak izi denkleştirerek ISO 14064 Karbon Nötr Belgesi almaya hak kazanan Avrasya Tüneli, 2022 yılında karbon nötr proje olma hedefine ulaştı” değerlendirmesinde bulundu.

Deprem Bölgesinde Kalıcı Konutlara En Hızlı Çözüm Çelik Evler

10 ilimizi etkileyen üzücü deprem sonrası binlerce bina yıkıldı ve binlercesi de kullanılamaz şekilde hasar aldı. Acil ihtiyaç duyulan geçici barınma alanlarının hazırlanmasında konteyner ve çadır gibi malzemeler kullanılırken kalıcı konutların inşasına da hükümet tarafından start verilmiş durumda.

Karmod Üst Yöneticisi Mehmet Çankaya (CEO): “1,5 milyon evsiz kalan vatandaşımıza kalıcı konutları hızla inşa etmek için çelik ev sisteminin de devreye alınmasında büyük yarar var. Hızlı üretim ve kuruluma sahip güvenli 2 katlı veya 3 katlı çelik ev sistemiyle kalıcı konutların kısa sürede inşa edilmesi çok kolay” açıklamasında bulunda.

3 ve 4 katlı çelik evler hükümetin gündeminde

Deprem bölgesi kapsamındaki illerde ilk etapta acil ihtiyaç duyulan kalıcı konutların yapımına başlandı. Bölgede çok sayıda konutun kısa zamanda inşa edilmesi gerektiğinden çelik evlerde değerlendirme kapsamına alınmış durumda. 3 veya 4 katı geçmeyecek şekilde projelendirilmesi planlanan çelik evler 4 daire üzerine yükselecek. 

Depreme dayanıklı prefabrik ev talepleri patladı

Çelik ev üretici firmalarından Karmod’un Üst Yöneticisi Mehmet Çankaya’nın verdiği bilgiye göre çağrı merkezine deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarca günlük ortalama 350 çağrı geliyor. Bölgeden gelen talepler doğrultusunda günlük ortalama 10 ila 20 adet hazır prefabrik çelik konutun üretimi gerçekleştiriliyor. Gelen taleplerde özellikle ilçe ve köylerde evleri oturulamayacak derecede hasar alan vatandaşlar öne çıkıyor. Kendi arsalarına ihtiyaç duydukları kalıcı konutları yaptırmak en kısa zamanda yaptırmak isteyen vatandaşlar hızlı kurulumdaki çelik evleri özellikle tercih ediyor.

Depremzedelerin yaşayacağı kalıcı prefabrik köy evleri 

Prefabrik köy evleri yöresel mimari konseptlere göre tasarlanıp üretilebiliyor. Konutların deprem dayanımı özel yazılım programda tasarımla aynı aşamada gerçekleştiriliyor. Bu programda bölge deprem şartlarına uygunluk yapılan simülasyonlarla kontrol ediliyor. Uzun ömürlü prefabrik ev deprem bölgesindeki köy ve ilçelerde güvenli konut modeli olarak tercih ediliyor.

Çelik ev ön üretimli modele sahip olduğundan inşa süresinde önemli avantaja sahip. Ön üretimi modern fabrikalarda teknolojik makinelerle çalışan bant sisteminde gerçekleştiriliyor. Duvardan çatıya, kapıdan pencereye, elektrik ve su tesisat malzemelerine kadar ev üretimi fabrikada yapılıyor. Bant hattında üretimi tamamlanan çelik ev Tır vb. taşıma araçlarına yüklenerek istenilen kullanım yerine sevk ediliyor.

Ekonomik ve en hızlı inşa süresi çelik evlerde

Kullanım yerine sevk edilen çelik evin kurulumu araçtan indirilir indirilmez başlıyor. Kurulum için üretici firmaların verdiği projeli plana göre zemin betonunun hazırlanması yeterli. Çelik evlerde diğer klasik modellerde olduğu gibi sahada üretim bulunmuyor. Fabrikada üretilen evlerin cıvata somun ve geçmeli sistemle kurulum yerinde montajlanması yeterli. Kurulum hazır projeye göre üretilmiş malzemelerle gerçekleştirildiğinden inşa süreleri benzersiz oranda kısalıyor. Tek kat veya İki katlı bir çelik evin saha kurulumu 10 gün gibi bir sürede tamamlanabiliyor.

Depremzedeler mesken olarak çelik eve ven duyuyor

ABD başta olmak üzere Almanya, Fransa, Finlandiya, İsviçre gibi gelişmiş Avrupa ülkelerinde çelik ev modeli yaygın olarak kullanılıyor. Çelik ev modelinin ülkemizde kullanımı ise henüz yeni yeni yaygınlaşıyor. Çelik evi taşıyıcı sistemlerle birlikte duvar ve çatı bloklarına varana kadar çelik malzeme kullanımı son derece güvenli hale getiriyor. Çelik hammadde özelliği olası sarsıntılarda esnek yapısıyla sağa sola esner. Kırılgan olmayan esnek özellik çelik evlerin deprem esnasında ayakta kalmasını sağlar.

Çelik ev kalıcı konutta en güvenli modeller arasında

Özellikle müstakil ev tercihleriyle öne çıkan çelik ev kalıcı konutta en güvenli modeller arasında yer alıyor. Yüksek yapı güvenliği avantajıyla deprem evi olarak büyük ilgi görüyor. Üretiminde kaynak gibi geleneksel uygulamaların kullanılmadığı, cıvata somunlu ve geçmeli sistemle üretilen çelik evler yapı güvenliğiyle öne çıkıyor.

Taşıyıcı direklerle birlikte duvar bloklarında kullanılan çelik karkaslar çelik evin deprem esnasında bir bütün olarak ayakta kalmasını sağlıyor. Duvar çelik sistemi çatıda da devam ederek konutun her tarafı adeta çelik örgülerle bağlantılanıyor. Üzerine yalıtım ve özel kaplama uygulamaları da yapılan çelik ev enerji tasarrufuyla bütçelere kazandırırken mimari şıklığıyla konuta değer katıyor.

Çelik evlerle çok sa zamanda binlerce konut inşa edilebilir

2+1 ve 3+1 planda konut modellerin öne çıktığı çelik evlerle binlerce konut kısa zaman diliminde kurulum yapılabiliyor. Bir yandan ön üretim fabrikalarda devam ederken aynı anda montaj ekipleri sahada konutların oturuma hazır kurulumunu gerçekleştiriyor. Üretilen çelik ev Tırlarla sahaya taşınıyor ekipler gelen malzemeleri sırayla kurulum yapıyor. Senkronize çalışmayla binlerce güvenli ev kısa zamanda inşa edilerek depremzedelerin kalıcı kullanımına sunuluyor.

Yatay mimariye uyumlu konut modeli çelik ev

iki katlı ve üç katlı 4 daire üzerine projeye göre  istenilen büyüklüklerde tasarlanıp üretilebilen çelik ev TOKİ tarafından yürütülen yatay mimari konsepte de uyumlu. Deprem bölgelerinde kalıcı konutların hazırlanmasında çelik ev kullanılarak barınma ihtiyacı kısa sürede kapatılabilir.

Çelik sistem okul ve sağlık merkezleri

Konutla beraber eğitim ve sağlık tesis binaları da deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan yapılar arasında. Çelik yapı sistemiyle uzun ömürlü kullanımda güvenli okul ve sağlık merkezleri inşa edilebiliyor. Klasik yapı modellerine göre çelik yapılar hızlı kurulum avantajını okul ve hastanelerle birlikte diğer ticari binaların inşasında da yaşatıyor.

Masdaf, “Suyun Günlüğü” Etkinliğinde Geleceğin Mühendisleri ile Buluştu

Masdaf, su kaynaklarının etkin yönetilmesi amacıyla düzenlediği “Suyun Günlüğü” etkinliğinde geleceğin mühendislerini Tuzla fabrikasında ağırladı.

Yenilikçi ve verimli pompa sistemleriyle yarım asırdır pompa sektörüne yön veren Masdaf, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında düzenlediği “Suyun Günlüğü” etkinliğinde İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü 3. ve 4. sınıf öğrencilerini ağırladı. 

İTÜ Makina Kulübü‘nün katkılarıyla 15 Mart’ta Masdaf Tuzla fabrikasında gerçekleştirilen organizasyonda; konutlardan sanayiye, tarımdan enerji santrallerine kadar birçok alanda  “su kaynaklarının etkin yönetimi” üzerine önemli bilgiler paylaşıldı. 

Sunumların ardından showroomda Masdaf pompa teknolojilerini yakından görme ve çalışma prensipleri hakkında bilgi alma fırsatı yakalayan öğrencilere, fabrika gezisinde ise; tank, hidrofor ve pompa gruplarının üretim süreçleri hakkında bilgiler verildi. 

“Küresel iklim krizinin su kaynakları üzerinde ki olumsuz etkileri, sürdürülebilir yaşamı tehdit ediyor” diyen Masdaf Satış ve Pazarlama Direktörü Barış Geren sözlerine şöyle devam etti: 

“Su kaynaklarının verimli kullanılmasında, suyu yöneten pompa sistemleri, kritik öneme sahip. Masdaf olarak yarım asırdır ürettiğimiz inovatif pompa teknolojilerimiz ile su kaynaklarının yarınlara güvenle ulaştırılmasını hedefliyoruz. Bu noktada AR-GE faaliyetlerimiz kadar önemsediğimiz bir diğer konu ise sosyal sorumluluk projeleri oluyor. Şirket olarak, su kaynaklarının verimli kullanımını teşvik edecek her türlü projeyi destekliyoruz. Bu konuda yapılabilecekler noktasında farkındalığı artırmayı hedefliyoruz.   

 Suyu doğru yöneterek, yüzde 50 tasarruf sağlanabilir

22 Mart Dünya Su Günü kapsamında düzenlediğimiz “Suyun Günlüğü” etkinliği de sosyal sorumluluk vizyonuyla hayata geçirdiğimiz projeler arasında yer alıyor. Bu kapsamda; geleceğin mühendis adaylarını fabrikamızda ağırlayarak, pompa sistemlerinin enerji ve su kaynaklarının verimli kullanılmasında ki kritik rolü hakkında bilgiler paylaştık. Çünkü su kaynaklarının etkin yönetimi ile yüzde 50’lere varan oranlarda tasarruf sağlamak mümkün. Bu nedenle etkili bir su yönetimi için toplumda farkındalık oluşturmak gerekiyor. Bu noktada geleceğin mühendislerine de büyük sorumluluklar düşüyor. Ancak yarınlarımız için geleceğin mühendislerini bugünden bilinçlendirerek, farkındalık oluşturmak ise biz sanayicilerin sorumluluğunda.”  diyerek sözlerini tamamladı.  

‘’İstanbul’da Olası Deprem Sonucunda Yaklaşık 46 Bin Bina Ağır Hasar Görebilir’’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından paylaşılan verilere göre, İstanbul’da olası bir deprem sonucunda 45 bin 534 bina ağır hasar, 25 bin 380 binanın ise çok ağır hasar göreceği ifade edildi. 

Milliyet’ten Mert İnan’ın haberine göre, Kahramanmaraş depremlerinin ardından olası Büyük Marmara depreminin İstanbul’da yaratacağı risklere yönelik tedbirler tartışılırken geçmişten bugüne süregelen ihmaller ise gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra İstanbul’un farklı ilçelerinde orta hasarlı olarak belirlenen 1359 binanın onarım ve güçlendirme işlemlerinin 2021’e kadar yapılmadığı ortaya çıktı.

Bu binaların durumun 2020’de gündeme geldiği, yapıların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21. maddesinde yapılan değişiklikle 3 ay içerisinde güçlendirilmesi, süre bitimini müteakip yıkımının başlatılmasının gerektiği ancak verilen sürenin pandemi nedeniyle 3 ay uzatıldığı bilgisi İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı’na şöyle yansıdı:

“Orta hasarlı 1359 bina ile ilgili olarak ilçe belediyeleri ile yürütülen çalışmalar sonrasında 548’inin yıkıldığı, 70 binanın güçlendirme işlemlerini tamamladığı, 103 binanın 6306 sayılı yasa kapsamına alındığı, 32 binanın adresi bulunamadığından, belediye ve muhtarlıkça düzenlenen tutanakla listeden düşürüldüğü, 17 binanın adresinin tespit çalışmalarının devam ettiği, 21 bina için yürütmeyi durdurma kararı alındığı, 67 binanın mükerrer işlem olduğu, 538 binanın tebligatlarının tamamlandığı ve işlemlerinin devam ettiği anlaşılmıştır.”

Depreme hazırlıkta yaşanan gecikmede bina veya kat maliklerinin maddi kayıp yaşamama isteğinin payı olduğuna dikkat çeken şehir plancısı Erhan Demirdizen, “İBB’nin verdiği kentsel dönüşüm kredi desteği önemli bir adım. Artık eski ruhsata göre dönüşüm sağlanacak. Bu durum eski binayı aynen yapma imkânı sağladığından dönüşümde ivme kazanacaktır” dedi.

Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu da 1999 depreminden sonra konut bazlı dönüşüm projelerinde istenilen ivmenin yakalanamadığını belirterek, şunları dedi: “İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde afet riskinin azaltılması yönünde hazırlanan önlemler, ne yazık ki imar artışları ve kentlerin genişlemesiyle riskleri daha da arttırdı. İstanbul için hazırlanan 1/100 binlik plan maalesef delik deşik edildi. Bu planda imara açılmaması gerektiği belirtilen birçok alan imara açıldı. İstanbul deprem master planında acil yıkılması gereken yapı veya semtlerin durumu ile yapılaşmadan arındırılması gereken yerlere ilişkin çalışmalar hemen hemen hiç yapılmadı. 1359 bina ile ilgili işlemlerin bile 20 yılı aşkın sürede aksaması durumu özetliyor.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi verilerine göre İstanbul’daki yapıların yüzde 66’sı 1-4 katlı binalardan oluşurken, 5-8 kat yüksekliğindeki yapıların oranı yüzde 32 civarında. 9-19 kat arası yapılar genel bina stoğunun yüzde 2’sini oluştururken, kent genelinde 1980’den önce yapılan binaların oranı yüzde 22, 1980 ile 2000 yılları arasında yapılanların yüzde 46, 2000’den sonra yapılan binaların oranı ise yüzde 32 olarak aktarılıyor. Kentteki betonarme bina oranı yüzde 83, tünel kalıpla yapılan bina oranı yüzde 1, ahşap yapılar yüzde 0.7, yığma bina yüzde 15, çelik yapılar yüzde 0.2 ve prefabrik yapılar da yüzde 0.2 olarak kayda geçmiş durumda. Modellemelerde ise Marmara Denizi’nin kuzeyinde gerçekleşecek 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre kent genelinde 45 bin 534 binanın ağır hasarlı, 25 bin 380 binanın da  çok ağır hasar göreceği belirtiliyor.

AB’den Türkiye’ye 1 Milyar Euro Destek

Avrupa Birliği (AB), Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremler sonrasında yeniden yapılanma için Türkiye’ye 1 milyar Euro destek sağlanacağını açıkladı. 

Yapılan duyurunun ardından Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şu açıklamalarda bulundu:

“Kış sürerken, milyonlar şu anda evsiz (durumdalar) ve çadırlarda yaşıyorlar” diyen Avrupa, “Yeniden yapılanma için seferber olmamız lazım. Evler, okullar ve hastaneler depreme karşı en yüksek güvenlik standardında yeniden inşa edilmeli. Su, sanitasyon ve diğer önemli altyapı tesisleri onarılmalı. Kamu hizmetleri ve işletmeleri yeniden başlamak için sermayeye ihtiyaç duyuyor; bu sayede insanlar geçimlerini sağlayabilirler” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) yetkilisi, Türkiye’deki depremlerin yarattığı hasarın 100 milyar doları aşacağını belirtmişti.

Besa Holding, Ankara ve Bodrum’da Yatırımlarına Devam Ediyor

Besa Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Efe Bezci, Bodrum ve Ankara’da gayrimenkul yatırımlarının devam edeceğini açıkladı. 

Marmara depremi 1999 yılında inşaat sektöründe nasıl bir milat olduysa Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yıkıma yol açan deprem de yeni bir sayfa açılmasını sağlayacağını belirten Bezci, “Marmara depremi sonrası sektöre bir düzenleme gelmişti ama bunun yeterli olmadığı hem uygulamada hem de yeni teknoloji konusunda sektörün önde gelen firmaları tarafından ara ara ifade ediliyordu. Müteahhitlik düzenlemesine, bu iş kolunun ciddi revize edilmesine ihtiyaç vardı. Son deprem bunu sağlayacak, sektör güncellenecek.” dedi.

Ankara’nın gayrimenkul üretimi konusunda diğer büyük şehirlere göre coğrafi olarak daha şanslı olduğunu kaydeden Efe Bezci, başkentin cazibesi ile ilgili şunları söyledi:

“Ankara ilk olarak üniversiteler şehri, Türkiye’nin en önemli üniversiteleri Başkent’te İstanbul’da bulunuyor. Aynı zamanda doğal olarak bürokrasinin, yönetimin merkezi. Coğrafi olarak da Türkiye’nin ortasında yer alarak bütün illere kolay ulaşım imkânı sunuyor, oturmuş sanayisi, birikimli iş dünyası, zengin akademik kadroları, teknokentler, organize sanayi siteleri, yerleşim noktasında deprem korkusunun diğer illere göre daha az hissedilmesi insanları Ankara’ya çekiyor.

Ankara gayrimenkul üretimi konusunda diğer büyük şehirlere göre coğrafi olarak daha şanslı. Büyük bir ova içerisinde yer aldığı için ulaşım, yerleşim konusunda avantajlı. Aynı zamanda altyapı açısından da Türkiye’nin örnek gösterilen ili. Çok geniş bir alana yayılmasına karşın şehrin bir ucundan diğer ucuna kolaylıkla çok fazla trafik sorunu olmadan ulaşabiliyorsunuz. Bu durum gayrimenkul üretimini de kolaylaştırıyor.”

Projelerinde en büyük önemi can güvenliğine verdiklerini ifade eden Bezci, konut ve ofis projelerinde depreme karşı nasıl önlem aldıklarını şu sözlerle açıkladı:

“Konut, ofis ve AVM üretiminde önceliğimiz her zaman can güvenliği oldu. Güvenli binalar bizim bütün çalışmalarımızda üzerinde en fazla durduğumuz konu idi. Besa Holding olarak her zaman sektörde teknolojiyi yakından takip ettik ve herkesten önce uygulamaya çalıştık. Bundan sonra da yüksek teknoloji konusunda dünyadaki gelişmeleri işlerimize uyarlamaya devam edeceğiz. Ülkemizde artık herkes depremin değil binaların öldürdüğü gerçeği ile yüzleşti. Nasıl ki Japonya’da 8-9 şiddetinde depremler minimum kayıp ile sonlanıyorsa ülkemizde de 10-20 yıl içerisinde yeni güvenli yaşanabilir binalarla biz de deprem korkusu yaşamayan ülke konumuna gelmek durumundayız.”

Efe Bezci, devam eden Besa Ankara ve The Bo Viera projeleri ile ilgili şu bilgileri verdi:

“50 yıldan beri 10 bini aşkın konut ürettiğimiz Ankara’da bu kez Ballıkuyumcu’ya değer kazandırıyoruz. 7750 konut, 1250 ofis ile toplamda 9000 anahtar ile, uluslararası otel zinciri otel ve hastanenin aynı anda yükseleceği Besa Ankara projemizi yapmayı planlıyoruz, Başkent’in en kapsamlı alışveriş ve yaşam merkezi de bu projemizde olacak.

Besa Holding’in tüm projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Dilovası’nda Viyadük Köprüsü İnşaatı Başladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Dilovası Devlet Hastanesi bağlantı yolu ikmal yapımı kapsamında projelendirilen köprünün inşaat çalışmaları başladı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Dilovası Devlet Hastanesi bağlantı yolu ikmal yapımı kapsamında 212 metre uzunlukta 6 açıklıklı viyadüğün kenar ayak donatı ve temel kazı imalatları yapılıyor. Hızla ilerleyen yol; İstiklal Caddesi’nden başlayacak 935 metrelik yol, vadi üzerinden viyadük köprüsüyle geçilerek Dilovası Devlet Hastanesi’ne bağlanacak.

İlçe merkeziyle Dilovası Devlet Hastanesi arasındaki ulaşıma güven ve konfor getirecek proje kapsamında 935 metrelik yol üzerinde 212 metre uzunluğunda, 6 açıklıklı köprü inşa ediliyor. Eynerce dere yatağı üzerinden geçecek viyadük sayesinde Dilovası Devlet Hastanesi’ne ulaşım kolaylaşacak, konforlu ve daha güvenli ulaşım sağlanacak.

275 metre taş duvar, yağmur suyu hatları, tretuvar ve parke işleri yapılacak Dilovası Hastane bağlantı yolu ikmal yapımı işi kapsamında; 23 bin 700 metreküp kazı, 27 bin metreküp dolgu yapılırken, 7 bin 235 metreküp beton, 1.230 metreküp öngerilmeli kiriş, 1.412 ton nervüllü demir kullanılacak. 3 bin 400 ton pmt, 1.550 metreküp granüler alttemel, 1.650 ton binder, 1.405 ton aşınma asfalt, 2 bin 800 metrekare parke, 1.450 metre bordür yapılacak.

Seferihisar’ın En Büyük Projesi Luwi Residence’da Yaşam Başladı

İzmir Seferihisar’ın en büyük karma yaşam projesi Luwi Residence, yüksek prestije sahip ilk AVM’li yaşam merkezi olarak sakinlerini bekliyor. 

Türkiye’nin en sakin kenti olan Seferihisar’da yükselen Luwi Residence, Antik Group İnşaat tarafından hayata geçiriliyor. 1 ve 2. etap inşaatı tamamlanan projede yaşam başladı. 

Organik köy pazarına yakın konumuyla dikkat çeken proje, zengin sosyal olanaklarıyla bir adım öne geçiyor. Ayrıca, projede en sevilen ve tercih edilen markaların yer aldığı alışveriş merkezi de bulunuyor. Birbirinden özel sosyal olanaklarıyla ön plana geçen Luwi Residence’ın AVM bölümünde, Migros da dahil olmak üzere birçok önemli marka hizmet vermeye başladı. 

Sosyal yaşam ile sakinliği iç içe sunan Luwi Residence projesi, hareketli cephe görünümü ile dikkatleri üzerine çekiyor. Doğanın kıvrımlı formlarından esinlenerek inşa edilen cepheler, asimetrik yapıları en etkileyici haliyle gözler önüne seriyor. 

Çeşitli Daire Seçenekleri 

Şehrin kaos ve gürültüsünden uzakta dingin bir yaşam vadeden projede, her aileye uygun 7 farklı opsiyonlu daireler yer alıyor. Yatırımcılarına eşsiz alan çözümleri sağlayan Luwi Residence projesinde 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 olmak üzere 56,7 metrekareden 171 metrekareye uzanan 4 farklı daire seçeneği bulunuyor. Ayrıca proje içerisine eklenen 110 dairelik yeni etap ile toplam 330 daireye ulaşan Luwi Residence’de, 3. etap çalışmaları da tamamlanmak üzere. 

Mükemmel Projeye Yakışır Konum

7 bin metrekare yeşil alana sahip Luwi Residence projesinde, şehrin gürültüsünden uzakta ama şehre yakınlığıyla dilediğiniz an dilediğiniz aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz. Proje, Akarca ve Akkum plajları, Seferihisar merkez, Sığacık Marina, Teos Antik Kent, Balçova, Urla, Çeşme, Konak ve Adnan Menderes Havalimanı’na kolay ulaşılabilir konumuyla dikkat çekiyor. Projeye özel olarak planlanan ve yapımı tamamlanan yollar, sadece projenin değil bölgenin de değerini arttırıyor. Luwi Residence, lüks konsepti, konumu ve projeye özel yapılan dört yol kavşağı ile yatırımcılar için iyi bir seçenek olarak ön plana çıkıyor.  Yatırımcılarına daha şimdiden kazandıran proje, yeni etapları ile bir süre daha adından söz ettirecek. 

Canalp: ‘’İnşaatlara Radye Temel Zorunluluğu Geliyor’’

Batman Valisi Ekrem Canalp, kent genelinde yapılacak olan tüm inşaatlara radye temel zorunluluğu getirildiğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra ‘Koordinatör Vali’ olarak görevlendirildiği Göksun ilçesinde halen çalışmaları sürdüren Batman Valisi Ekrem Canalp, kentte yeni binalara ‘radye temel’ uygulamasını zorunlu hale getirdiklerini söyledi. Belediye Başkanvekilliği görevinde de kentte tek bir kaçak yapıya izin vermediğini hatırlatan Vali Canalp, şu açıklamalarda bulundu:

“Batman’da bundan böyle inşaatları ‘radye temel’ üzerine tünel kalıp sistemi gerçekleştirilecek. Bu uygulamayı yıllardır yapan TOKİ’nin konutları depremlerde dimdik ayakta kaldı. Her yeni inşaat radye temel sistemini uygulamak zorunda kalacak. Depreme en dayanıklı sistemlerden biri de radye temel sistemidir. Ayrıca inşaatlarda akarsulardaki kum malzemesi ile sınırlı kalmayacaktır. Bir de kırma dağ malzemesi de inşaatlarda kullanılması için zorunlu hale getirilecektir.”

Bir süre önce yeni stadyum bitişiğindeki yapımına başlanılan 500 yatak kapasiteli hastane temelinde sismik izolatör sisteminin uygulanması için de Sağlık Bakanlığı’na öneride bulunduklarını belirten Vali Canalp, şunları kaydetti: 

“Hastane temeli atan yapımcı firma çalışmalarını sürdürüyor. Depremden sonra her türlü olasılığa karşı hastane temelinde, sismik izolatör sisteminin de yapılması için Sağlık Bakanlığı’ndan görüş bekleniliyor. Ayrıca geçen hafta Şanlıurfa’da yaşanan doğal afetlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Yakınlarına da sabırlar temenni ediyorum. Şanlıurfa’daki arama kurtarma çalışmalarına da Batman’dan bir ekibimiz katıldı.”

‘’Konutları 1 Yıl Geçmeden Teslim Ettik’’

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Şube Müdürü Emrah Bıyıkoğlu, “30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremden sonra TOKİ tarafından 5 bin 61 konut ve 357 iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik.’’ dedi.

İzmir depremi sonrası bin 404 Bayraklı merkezde ve 3 bin 657 adet rezerv yapı alanında olmak üzere toplamda 5 bin 61 konut, 357 işyeri, anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi, 2 cami ve genel altyapı işlerinin ihaleleri gerçekleştirildi. Bayraklı merkezde proje alanlarında yer alan bin 404 konut ve 289 işyerinin tamamı hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda ihale edilen 3 bin 657 konut ve 68 işyerinden 841 adet konut ve 8 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi. 2 bin 357 konut ve 35 iş yerinin abonelik ve iskân işlemleri devam ediyor. 459 konut ve 25 iş yerinin ise inşaat faaliyetleri sürüyor. Sosyal donatı çerçevesinde anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi ve 2 caminin inşaatları devam ediyor. Ayrıca rezerv alanda genel altyapı işi çerçevesinde 19 bin 573 metre yol, 14 bin 774 metre yağmur suyu hattı, 16 bin 86 metre atık su hattı, 24 bin 997 metre içme suyu hattı, 5 adet su deposu, 3 adet terfi merkezi inşaatı tamamlandı.

Konuyla ilgili konuşan TOKİ Uygulama Şube Müdürü Emrah Bıyıkoğlu, ihalenin ardından 1 yıl geçmeden konutları hak sahiplerine teslim ettiklerini vurguladı. Bıyıkoğlu, “30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremden sonra TOKİ tarafından 5 bin 61 konut ve 357 iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik. Bayraklı Manavkuyu, Mansuroğlu ve Salhane mahallelerinde 7 bölge belirleyerek burada kentsel dönüşüm sürecini başlattık. Bu 7 bölgede yerinde dönüşüm sağlayarak Şubat 2021 yılında inşaatlara başladık. Bu konutlarımızı da 1 yıl süresi dolmadan hak sahiplerine teslim etmeye başladık. 

Merkezdeki 7 bölgede inşasını gerçekleştirdiğimiz bin 404 konut ve 189 iş yerini tamamlayarak hak sahiplerine teslim ettik. Rezerv alan olarak tabir ettiğimiz bu alanda ise proje alanlarıyla eş zamanlı olarak 8 etabın ihalesi gerçekleştirildi. Burada 8 etapta toplam 3 bin 657 konut ve 68 iş yeri ihalesini yaptık. Şu ana kadar 3 bin 198 konutun inşasını tamamlamış bulunuyoruz. 841 adet konutumuzun teslimleri tamamlandı; geri kalanlar da AFAD Başkanlığı koordinasyonunda devam etmektedir. Burada ayrıca okul, cami ve sağlık tesislerinin de inşası hızla devam etmekte. 

Bölgenin genel altyapı ihtiyacını karşılamak adına atık su, yağmur suyu, içme suyu, doğalgaz imalatlarını da tamamlamış bulunmaktayız. Bölgede bizim toplamda deprem sonrası ihale ettiğimiz 5 bin 61 konuttan 4 bin 602’sini tamamladık. Kalan 459 konutumuzu da mayıs ayı itibarı ile hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz” dedi.

“Zemin Etüt Raporlarına Göre Projelendirme Gerçekleştiriyoruz”

Bayraklı’daki rezerv alanın kaya bir zemin olduğunun altını çizen Bıyıkoğlu, “Biz TOKİ olarak yapacağımız konutları inşa edeceğimiz alanlarda öncelikle zemin etüt raporlarına göre projelendirme gerçekleştiriyoruz. Gerekiyorsa zemin iyileştirme yöntemlerini uyguluyoruz. Buradaki rezerv alanda da zemin etüt raporu sağlıklı çıktı; zaten kaya zemindi. Biz buraların temelini yaparken, yolları bile açarken dinamitle patlatma yöntemi kullandık.” şeklinde konuştu. 

İzmir’de 12 Bin 400 Konut İnşa Edilecek

Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi ile İzmir’de toplam 12 bin 400 konut inşa ediliyor. 25 bin konutluk arsa da İzmirlilerin hizmetine sunuldu. “İlk İş Yerim” projesi çerçevesinde İzmir Kemalpaşa’da 40, Aliağa’da 500 ve Torbalı’da 70 olmak üzere toplam 610 dükkân, esnafın hizmetine sunuldu.

DİSİDER Başkanı Akbaş: ‘’Deprem Sonrası Yüksek Binalara Rağbet Azaldı’’

Diyarbakır Sanayici ve İş Dünyası Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, “Depremden sonra yüksek katlı binalara rağbet pek fazla görülmüyor.’’ dedi. 

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen yıkıcı depremlerden sonra yüksek katlı konut satışında pek fazla artış yaşanmazken, kiralarda ciddi oranda yükselme görüldü. Bu durumda yeni arsaların tahsis edilmesi gerektiğine dikkat çeken Diyarbakır Sanayici ve İş Dünyası Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, böylelikle ev fiyatlarında düşüş olacağını söyledi.

Ülkemizde gayrimenkulün yatırım aracı olmaktan çıkması gerektiğini vurgulayan Akbaş, “Ülke olarak büyük bir facia atlattık. 6 Şubat öncesi ve 6 Şubat sonrası diye ikiye ayırmak lazım. 6 Şubat’tan önce daha konforlu ve görünümü daha güzel olan evlere rağbet çok fazlaydı. 6 Şubat sonrasında daha mütevazı ve depreme dayanıklı sağlam binalara yönelme görüyoruz. Bu zor süreçte maalesef bazı durumlarda da özellikle arsa ve daire fiyatları manipüle edildi. Bu durum büyük bir fırsatçılığa da yol açmış oldu. Esas olan en önemli şey, artık ülkemizde gayrimenkul yatırım aracından çıkmalıdır. Yoksa betonlaşma ve arsaya ciddi talep oluyor. Bununla ilgili de yasal mevzuatın olması lazım. Kira fiyatlarındaki artışlara baktığımız zaman ciddi anlamda ürkütücüdür. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus fiyat artışından çok, yeni arsa tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu rezervi insanlara açarsak fiyatlar da düşer” dedi.

“Yeni Konutlar Yapıldıktan Sonra Daire Fiyatları Daha Makul Olacak”

Depremden sonra çoğu kişinin sağlıksız bir şekilde villa yaptığına ve bu durumun sürdürülebilir bir yanının olmadığına değinen Akbaş, “Depremden sonra yüksek katlı binalara rağbet pek fazla görülmüyor. Böylelikle daire satışlarında da fiyat artışı yok denecek kadar az. Çünkü insanlar artık yüksek binalara girmek istemiyor. Bu da biraz zaman alacak. Yeni konut projeleri açılınca daire fiyatlarının daha makul olacağını düşünüyorum. Barınmak ve güvenli yerde yaşamak herkesin hakkıdır. Ama paralarımızı çok da betonlara gömmeyelim. Çünkü bu depremler gelip geçicidir. Dolayısıyla bütün paramızı betonlara verirsek bu da yarın yatırımımız önünde büyük engel olacaktır. Şu anda sağlıksız bir şekilde çoğu insan bahçeli villalara yöneliyor. Bu çok sürdürülebilir bir şey değil” ifadelerine yer verdi.

“TOKİ’yi Örnek Almalıyız”

Müteahhitlere yapacakları konutlar için çağrıda bulunan Akbaş, “Müteahhitlere de çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen kendimizi gözden geçirelim. Deprem aslında bize fırsat oluşturdu. İnanıyorum ki müteahhitler inşaat yapımına daha dikkat edecek. Diyarbakır’da yeni yapılan binalarda depremde çok şükür bir sıkıntımız yok. Bu da müteahhitlerimizin bu konuda dikkatli davrandıklarını gösteriyor. Ama daha fazla dikkat etmeliyiz. Bizler de artık binalarımızı yaparken TOKİ’yi örnek almalıyız” diye konuştu.

Kentsel Dönüşüm Kredisinde Merak Edilenler

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kentsel dönüşüm kredisi hakkında tüm merak edilenleri 10 soru başlığı altında yanıtladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca, 17 Mart’ta açıklanan kentsel dönüşüm için maliklere, yüklenici ve konut üreticilerine yönelik hazırlanan destek paketleriyle ilgili merak edilen 10 soru ve cevabı, Bakanlığın resmî sosyal medya hesabından tek tek açıklamalı olarak anlatıldı.

İşte Bakanlık tarafından duyurulan 10 soru ve cevap:

1- Kentsel Dönüşüm Kredisinde Devlet Desteği Ne Olacak? 

1,49 faiz oranının 0,70’ini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karşılayacak, 0,79 faiz imkânıyla krediden yararlanılabilecek.

2- Kentsel Dönüşüm Kredisinden Yararlanmak İçin Bir Şart Var Mı?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlara riskli yapı tespitini yaptıranlar, bankaya müracaat edebilecek.

3- Kiracılar Yararlanabilecek Mi? 

En az 1 yıldır riskli yapıda oturan kiracılar veya ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahipleri yararlanabilecek.

4- Bir Kişi Birden Fazla Yapı İçin Kredi Kullanabilecek Mi?

Bir hak sahibi adına faiz desteği sağlanacak toplam kredi tutarı 3 milyon TL’yi geçemeyecek. Bu tutar altında birkaç dairesini dönüştürebilirse faydalanabilecek.

5- İkinci Daire İçin Dönüşüm Kredisinde Faiz Oranı Değişecek Mi?

İlk daire için 0,79 diğeri için 0,89 oranla kredi verilecek.

6- İş Yerlerini Dönüştürmek İsteyenler En Fazla Ne Kadar Kredi Alabilecek?

İşyeri için 1,10 faiz oranıyla 800 bin TL kredi alabilecek.

7- Kaç Yıl Vade Yapılacak?

Konut kredilerinde 10 yıl, işyeri için 7 yıl vade uygulanacak.

8- Başvuru İçin Süre Kısıtlaması Olacak Mı?

Tahliye veya yıkım tarihinden itibaren 3 yıl içerisinde, bankalara faiz destekli/kâr payı kredi için başvuru yapılabilecek.

9- Kredi Desteğinden Yararlanmak İçin Tüm Komşuların Anlaşmaları Mı Gerekiyor?

Kredi desteğinden faydalanmak için binanın anlaşma ile tahliye edilmesi şartı aranıyor.

10- 15 Daireli Bir Apartmanın Dönüşümü İçin 15 Daireye De Ayrı Kredi Mi Verilecek?

Hak sahipleri farklıysa 15 daire de krediden yararlanabilecek.

İlk Evim Projesinde İstanbul’un İlk Talihlileri Belli Oldu

Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi İlk Evim projesi kapsamında İstanbul’un Tuzla ilçesinde yapılan kura çekimleri ile 6 bin 200 talihli belirlendi.  

İstanbul’da 50 bin konut için kuralar 19 Nisan’a kadar devam edecek. Kura heyecanı Tuzla’nın ardından, 19 Nisan’a kadar Çatalca, Selimpaşa, Arnavutköy, Başakşehir ve Esenler ilçeleri ile sürecek. Tuzla’da çekilecek 20 bin 920 konut için 475 bin 949 adet başvurunun geldiği öğrenildi. Şu ana kadar şehit aileleri ve gaziler, engelli ve emekli vatandaşların kurası tamamlandı. Dün ise genç vatandaşlar için kura çekimine başlandığı ve ilerleyen günlerde de devam edeceği bildirildi.

Konutların yüzde 5’i şehit aileleri ve gazilere, yüzde 5’i engelli vatandaşlara yüzde 20’si emeklilere, yüzde 20’si de gençler için ayrıldı. 20 bin 920 adet asil hak sahibi çekildikten sonra da kalan başvurulardan bin 46 adet yedek hak sahibi belirlenecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ tarafından hayata geçirilen Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi, ‘İlk Evim’ projesinde kura çekimleri İstanbul’da 50 bin hak sahibi için yapılıyor.

TOKİ tarafından kura çekimlerinin Nisan ayında tamamlanması hedefleniyor. Bu kura çekimlerinin ardından inşaat süreçlerine hız verilecek. Sosyal konut satın alma hakkı elde eden vatandaşlar 2 yıl içerisinde de konutlarını teslim alarak yeni evlerinde oturmaya başlayabilecekler.

Kiralık Depolara İlgi Arttı

Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, ”Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi.’’ dedi. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan büyük yıkımdan sonra yeniden 1999 depremini hatırlayan İstanbullu, kenti terk etme arayışına girdi İstanbullular, fay hattına uzak olmasından dolayı Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralanmaya başladı.

Konuyla ilgili konuşan Gayrimenkul uzmanı Gülcan Altınay, şu açıklamalarda bulundu:

” Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi. Fay hattından uzaklığı ve İstanbul’a yakın olması nedeniyle Edirne ve Kırklareli’ne talep arttı. İstanbul’da yaşayan çok sayıda vatandaş, Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralamaya başladı.

Eski yapıların yoğunlukta olduğu Kadıköy başta olmak üzere, Avcılar, Beylikdüzü, Bağcılar, Sefaköy gibi pek çok ilçeden Edirne, Kırklareli, deprem göçü başladığı belirtiliyor. Kenti terk ederken aile yanına ya da daha küçük evlere taşınma nedeniyle bazılarının eşyasını yanında götürmediği, bu nedenle depolarda da doluluk oranlarının arttığı dikkat çekiyor.

6 Şubat’tan sonra eski binadan çıkıp eşyasını depoya vermek isteyenlerin sayısının arttığını söyleyen Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, “Eskiden haftada 2-3 kişi depo kiralamak için beni ararken, şimdi son bir haftada bu sayı 30-40 kişiye çıktı. Eşyalarını götürmeyip depo kiralayan vatandaşlar, gidecekleri yerlerde daha küçük alanlarda daha uygun fiyata ya da anne babasının yanında kalabiliyorlar

Çevreden ve ülkemizin belirli yerlerinden arayanlar satılık, kiralık arsa, daire ve depo soranlar oluyor. Bölgemize doğru bir göç başladı. Geçmişte olmayan bir hareketlilik gözlüyoruz son 20 günde İstanbul’dan kentimize yerleşmek isteyen yaklaşık 2 bin kişiye ev ve arsa satıldı.”

Bodrum’da Yeni Projeler Hayata Geçiriliyor

Muğla iline bağlı Bodrum Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü Etüt Proje Birimi tarafından projelendirilen çalışmaların inşaatı başlıyor.

Gerçek Fethiye Gazetesi’nden Damla Akyol’un haberine göre; Projelendirme ve ihale süreci tamamlanan çalışmalar kapsamında 2 bin 160 metrekare örtülü alan bulunan Gümbet Kapalı Pazar Yeri güçlendirme çalışması, bin 440 metrekare örtülü alana sahip Bodrum Belediyesi Çırkan Hüseyin Kuru Kapalı Pazar Yeri ve Sosyal Etkinlik Alanı ile 772 metrekare örtülü alan bulunan Bodrum Belediyesi Çiftlik İsmail Altındağ Kapalı Pazar Yeri inşaat ve yenileme çalışmaları tamamlanarak vatandaşların hizmetine sunuldu.

Sosyal etkinlik alanı olarak da hizmet veren pazar yerleri, artan nüfus nedeniyle oluşan talep sonucunda geniş kapsamlı oluşturularak vatandaşların hizmetine sunuluyor. Hem pazar yeri hem de etkinlik alanı olarak kullanılacak olan alanlarda etkinlik zamanlarında kullanılmak üzere gelin-damat odası, yemek pişirme alanı ve kadın/erkek tuvaletlerine de yer veriliyor. Gerekli görülen yerlerde ise ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak eklentiler yapılıyor.

Etüt Proje Biriminin 2023 yılında başlattığı Turgutreis Belediye İş Merkezi ve Meydan Düzenleme Çalışmaları sürerken vatandaşların açık ve ferah bir alanda rahatlıkla vakit geçirebileceği meydanda 5 adet restoran yapılması planlanıyor.

Mahalle sakinlerinin ve ziyaretçilerin açık alanda keyifli ve kaliteli vakit geçirmeleri için yoğun kullanıma tabi olan alanda düzenleme ihtiyacı oluşmasıyla çalışmaları başlatan Bodrum Belediyesi, mülkiyeti belediyeye ait olan iş merkezinin cephe düzenlemesi ve mimari detaylarını da günün koşullarına ayak uyduracak hale getiriyor.

3 bin 200 metrekare yeşil alan, 3 bin 100 metrekare konser ve tören alanına sahip olacak meydan düzenlemesinde 920 metrekare bisiklet yolu, 750 metrekare yürüyüş yolu, 6 bin 600 metrekare kumsal alan, 300 metrekare tek potalı basket sahası, 510 metrekare çocuk oyun alanı tasarlanırken peyzaj oturma alanları yanı sıra 330 metrekare kaykay pisti, 400 metrekare açık spor alanları vatandaşların hizmetine sunulacak.

Şubat ayında başlayan ve bu yaz sezonunda tamamlanması planlanan iş merkezi ve meydan düzenlemesi çalışmalarının sonunda Turgutreis, toplamda 34 bin 500 metrekarelik bir yaşam alanına kavuşacak.

Bir süredir çalışmaları titizlikle sürdürülen ve Bodrum’un önemli bilgi ve belgelerinin yer alacağı Halikarnas Balıkçısı Belgelik Restorasyon Projesi’nde ise sona yaklaşıldı. Projelendirme, ihale ve kaba inşaatının tamamen bitirildiği projede iç mimari çalışmaları da hızla devam ediyor.

Proje ile Türkkuyusu Caddesi’ndeki Bodrum Belediyesi’ne ait sakız tipi binada kent bilincini ve kent belleğini canlı tutmak ve araştırmacılar için kaynak yaratmak amaçlanıyor.  Yapıda belgelik, idari birim, sergi terası, mutfak bulunurken bahçesi Halikarnas Balıkçısı Ağaçlı Kahve olarak kullanıma açılacak.

Çocuklu ailelerin ihtiyaçlarına yönelik de projelendirme çalışmaları yürüten Etüt Proje Birimi, bakımevleri sayısını artırarak özellikle annelerin ve çocukların sosyalleşmesi için fırsatlar sunuyor.

İç mimari uygulamasının yapım aşaması kalan Bodrum Belediyesi Çırkan Gündüz Bakımevinde ve Bodrum Belediyesi Karaova Ateş Canbaz Gündüz Bakımevi inşaatında sona gelindi. 

Yapı inşaat ruhsatı ile arazi keşfi tamamlanan Bodrum Belediyesi Lale-Süreyya Gündüz Bakımevi Projesinde süreç hızlandırma çalışmaları gerçekleştirilirken projelendirme süreci devam eden Yalıkavak Gündüz Bakımevi Projesi ile Yalıkavak’ta yaşayan çocuklu aileler de bakımevi ihtiyaçlarını karşılayacak.

Bodrum’un mimari, kültürel ve tarihi yapısına uygun projeler üretme hedefinde olan Bodrum Belediyesi, çalışmalarını titizlikle sürdürürken ihale süreci tamamlanan Karaada Sosyal Tesis Projesi ile bir ihtiyacın daha giderilmesini ve boş alanların değerlendirilmesini planlıyor. Bu kapsamda Kumbahçe Mahallesi’nde bulunan mevcut yapı yenilenecek ve proje dahilinde tesiste makam odası, yemek salonu, restoran mutfağı, açık büfe salonları ayrıca iskele fonksiyonları bulunacak.

Vatandaşların dinlenmesi, kaliteli zaman geçirebilmesi; çocukların konforlu ve güvenli alanlarda oyunlar oynaması için projeler hazırlayan Bodrum Belediyesi ilk olarak Bodrum’un en kapsamlı dinlence, eğlence ve oyun alanı Umurça Parkı’nı hizmete soktu.

Yokuşbaşı’nda yapımı tamamlanan Halikarnas Balıkçısı Seyir Terasını da açarak vatandaşların ve Bodrum’a gelen misafirlerin hizmetine sunan Bodrum Belediyesi ayrıca sevimli dostlar için Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından her ayrıntısı düşünülen Dost Patiler Eğitim ve Oyun Parkını da vatandaşlara hayvan dostlarının eğitimi ve eğlenceli vakit geçirmesi için açtı.

Yapımı tamamlanan Cumhuriyet Mahallesi’nde Severcan Parkı ile çevrede yaşayanlar hem dinlenebilecekleri hem de çeşitli aktiviteler gerçekleştirebilecekler. Sosyal donatı alanlarını bir bir vatandaşlara sunan belediye ilçe genelinde her mahallede oyun ve spor alanları yaparak Bodrum halkına hizmet etmeye devam ediyor.

Bitez Cemevi, Binnaz Karakaya Kapalı Yüzme Havuzu Yenilemesi, Kızılağaç Konukevi, Serbay Ilıcak Kültür Merkezi, Turgutreis Doğal Ürünler Pazarı, Çiftlik Halk Eğitim Merkezi proje süreci ise devam ederken kentin farklı noktalarında bisiklet yolu proje süreci tamamlandı. Çalışmaların hız kazanması için planlamalar yapılıyor.

Bodrum’daki tüm inşaat projelerine buradan göz atabilirsiniz.

Savunma Sanayi Fabrikaları 28 Nisan’da Açılıyor

Sungurlu Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) çalışmaları hızla devam eden barut, fişek ve kapsül fabrikaları, 28 Nisan 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla açılacak. 

Sungurlu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) heyeti, OSB yapımı devam eden Goldforce Savunma Sanayi Sungurlu Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ü ziyaret etti.

TSO Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Ambarkütükoğlu, Meclis Başkanı Osman Koca, yönetim kurulu üyeleri Ömer Karaman, Nuh Aluç, Devlet Kanmış ve Atila Tunçay, Organize Sanayi Bölgesine giderek, yakında hizmete girecek olan Goldforce Savunma Sanayi Sungurlu Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ü ziyaret etti. Fabrikanın inşaat alanında incelemelerde bulunan TSO heyeti, çalışmalar hakkında Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ten bilgi aldılar.

Fabrika inşaatının planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök, yakında hizmete girecek tesisin açılışı için hazırlıkların sürdüğünü ifade etti.

Ahlatcı Gold Force Küresel Barut fabrikası, Nitrogliserin fabrikası ve Nitroselüloz fabrikası ile Arca Kapsül üretim fabrikası ve Mıte Defence Fişek üretim fabrikası, OSB’de 4 bin dönüme yayılan 3 farklı firmanın 5 farklı fabrikanın 28 Nisan’da açılışının planladığı bildirildi.

Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere’nin girişimleriyle OSB’ye savunma sanayi fabrikalarının temeli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 13 Ağustos 2022 tarihinde atılmıştı.

2 bin 500 kişinin çalışacağı ve ürettiklerinin çok önemli bir kısmını ihraç edecek fabrikalar, 3-4 milyar liralık bir ihracat ve üretim potansiyeline sahip olacak. 6 milyar lira yatırım tutarı ile Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük savunma sanayi yatırımı özelliğine sahip fabrikaların faaliyete geçmesiyle, Sungurlu savunma sanayi merkezi haline dönüşecek.

Fabrikaların açılışının 28 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılması planlanıyor.

Acarzade Group’tan Düzce’ye Depreme Dayanıklı Yatay Mimari Projesi

Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, Düzce’de hayata geçirdiğimiz yatay mimari konut projemizle vatandaşımıza gözü kapalı oturabileceği dayanıklı, konforlu müstakil evler sunuyoruz” dedi.

Son yaşanan depremlerin olası Marmara depremi için alınması gereken önlemlerin ne kadar kritik olduğunu hatırlattığını söyleyen Muhammed Ali Acarzade, “Ülke olarak büyük kayıplar yaşamanın üzüntüsü içindeyiz. Birlik ve beraberlikle yaralarımızı saracağımıza inanıyorum. Yaralarımızı sararken yeni yaralar almamak adına da hızlı ve organize şekilde olası depremler karşısında alınması gereken önlemleri planlamamız gerekiyor. Yanlış yapılaşma sebebiyle insanlar hayatlarını kaybetmemeli. Bu yüzden Acarzade Group olarak, vatandaşlarımız için harekete geçtik. Birçok farklı sektörün ardından 2023’te de inşaat sektörüne giriş yapıyoruz. Geçtiğimiz yılın sonunda yaşanan Düzce depreminden sonra belediyemiz, valiliklerimiz ve yetkili kurumlar tarafından yapılaşmayla ilgili çok katı kurallar kondu. Biz de bu kurallar çerçevesinde Düzce’de yeni bir projeye başlıyoruz” şeklinde konuştu.

‘’Düzce’de Benzeri Olmayan Bir Proje’’

Yatay mimarinin depreme karşı daha sağlam yapılar inşa edilmesi açısından önemini vurgulayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, “Düzce’de benzeri olmayan bir proje hayata geçiriyoruz. 15 yıllık mimarlık tecrübemizle estetik ve işlevselliğin bir araya geldiği modern mimari tasarımlarla yaşam alanları oluşturuyoruz.

Zemin analizlerimizi, inşaatlarda kullandığımız malzemelerimizi ve konut tiplerimizi dayanıklılığına göre belirledik. Düzce Beslambey bölgesinde 2 dönüm arsa üzerine gerçekleştirilecek yatay mimari projemizde 10 villa yer alacak. Projelerimizle yerli ve yabancı yatırımcılara da konforu, kaliteyi ve rahatlığı sunacağız” ifadelerini kullandı.

‘’Düzce, Potansiyeli Yüksek Bir İl’’

1999 depreminden sonra da Düzce’nin yaralarını sarabilmesi için çıkarılan teşvik yasalarıyla şehrin sanayi yatırımcıları için cazibeli hale geldiğini belirten Muhammed Ali Acarzade, sözlerine şunları ekledi: “Düzce son yıllarda yatırımcıların, ihracat potansiyeli yüksek sektörlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Teşvik yasalarıyla sanayi açısından oldukça yol kat etmiş olan Düzce coğrafi açıdan da yatırımcılar için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Projemiz lokasyon olarak İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere neredeyse eşit mesafede konumlanıyor. Büyükşehirlerde ev fiyatlarının artması, güvenilir, müstakil evlere olan ilginin yoğunlaşması, insanları yakın çevredeki şehirlere yönlendiriyor. Bu proje, hem depreme dayanıklı evlerde oturmak isteyenler için hem de yatırım yapmak isteyenler için büyük bir avantaj.”

‘’Yatırımlarda Önceliğimiz, Üretici Olmak’’

Konut projelerinin yanı sıra metal, mimarlık, kozmetik, tekstil ve gıda gibi çeşitli sektörlerde ithalat ve ihracat çalışmalarına da son sürat devam ettiklerini belirten Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: 

“Türkiye’nin hem yerel hem de globalde ekonomik bir güç haline gelmesi için, yaptığımız yatırımlarda önceliğimiz üretici olmak, ithalat ve ihracat dengesini ülkemizin lehine çevirmek.

İş dünyasındaki 20 yıllık tecrübemizi müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için inşaat sektörüne taşıyoruz. Dünyadaki son teknolojileri yakından takip ederek, üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun olarak yapıyoruz. Gelecek dönemde farklı şehirlerde büyük çaplı yeni projelere imza atmayı hedefliyoruz.”

Acarzade Group’un Düzce projesi hakkındaki tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

‘’İzmir’de Deprem Konutları Teslim Edildi’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2020 yılında yaşanan İzmir depreminin ardından inşa edilen konut projesinde sona gelindiğini, konutların depremzedelere teslim edildiğini açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerden etkilenen illerde, yeni konut ve işyerlerinin yapımı için 1 yıllık süre hedeflediklerini açıkladı. Bu kapsamda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren bakanlık yetkilileri, İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından 365 gün içinde yapılan çalışmaları paylaştı. Buna göre, İzmir’de afetzede vatandaşlara toplam 5 bin 61 konut inşa edildi. İlk konutların teslimi geçen yıl gerçekleşirken, bugüne kadar 1.400’ü yerinde olmak üzere 4 bin 602 konutun yapımı tamamlanarak teslim edildi. 459 konutun yapımında ise sona gelindi ve mayıs ayına kadar tamamının teslim edileceği duyuruldu.

İzmir’de deprem ardından Bayraklı merkezde proje alanlarında yer alan 1.404 konut ve 289 işyerinin tamamı hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda ihale edilen 3 bin 657 konut ve 68 işyerinden; 841’i konut 8 işyeri hak sahiplerine teslim edilirken; 2 bin 357 konut ve 35 işyerinin abonelik ve iskân işlemlerinin devam ettiği açıklandı. 459 konut ve 25 işyerinin ise inşaat faaliyetleri devam ediyor. Sosyal donatı kapsamında anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi ve 2 caminin inşaatları sürüyor. Ayrıca rezerv alanda genel altyapı işi kapsamında; 19 bin 573 metre yol, 14 bin 774 metre yağmur suyu hattı, 16 bin 086 metre atık su hattı, 24 bin 997 metre içme suyu hattı, 5 adet su deposu, 3 adet terfi merkezi inşaatı tamamlandığı açıklandı. İzmir’de kira yardımından kamulaştırmaya ve yapıma kadar 1.8 milyar liralık destekte bulunulduğu belirtildi.

Afet konutlarının yanında şehirde sosyal konut projeleri de yapıldığı belirtilirken şu bilgiler paylaşıldı: 

“Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi kapsamında İzmir’de toplam 12 bin 400 konut inşa ediyoruz. 25 bin konutluk arsa da İzmirlilerin hizmetine sunuldu. “İlk İş Yerim” kapsamında İzmir Kemalpaşa’da 40, Aliağa’da 500 ve Torbalı’da 70 olmak üzere toplam 610 dükkânı esnafın hizmetine sunuyoruz. TOKİ ile hayata geçirilen bir diğer önemli projemiz de Millet Bahçeleri. İzmir’de toplam büyüklüğü 563 bin metrekare olan 4 millet bahçesi projesi bulunuyor. Bergama Millet Bahçesi’nin yapımına devam ediliyor. Seferihisar, Kiraz ve Konak millet bahçelerinin projelendirme çalışmalarına devam ediliyor. Bayraklı’da 360 bin metrekare büyüklüğündeki millet bahçesinin de projesi hazır hale getirildi ve ilk fidanlarla buluşturulacak.”

Bakanlık yetkilileri son yıllarda meydana gelen afetler sonrasında yapılan çalışmalar için şu bilgileri paylaştı: “2020 yılı ve 2022 yılları arasında ülke çapında yaşanılan afetlerin etkilerini gidermek amacıyla Antalya, Muğla, İzmir, Kastamonu, Sinop, Bartın, Rize, Artvin, Giresun, Elazığ ve Malatya’da ihtiyaç duyulan konut, ticari yapı ve diğer yapılar hızla inşa edilerek vatandaşlara teslimleri gerçekleştirildi ve afetin etkileri ortadan kaldırıldı. Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak 2020’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin üzerinden geçen yaklaşık 3 yıllık süreçte, Elazığ ve Malatya’da toplam 33 bin 821 adet konutun inşası tamamlandı.

23 Kasım 2022 tarihinde meydana gelen Düzce Depremi sonrası 213 adet birimin üretilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Sel felaketi yaşayan Giresun’da 730 konut inşası tamamlandı, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da 1265, Rize’de ise 400 konutun inşaat çalışmaları etaplar dâhilinde tamamlanıyor. Bu çerçevede Kastamonu Bozkurt ilçesinde üretilen konutlar hak sahiplerine teslim sürecine başlanıldı. 2021 yılı yaz aylarında Antalya ve Muğla yangınları sonrasında toplam 1450 konut ve 730 ahır inşa edildi.” Bakanlığımız eliyle afet bölgelerinde yapılan 45 bin konut, işyeri, köy evi ve ahırlar tüm sosyal donatılarıyla birlikte vatandaşlara teslim edildi.

11 ilde Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliğini başlattıklarını söyleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum “Önümüzdeki hafta itibarıyla sözleşmesini imzaladığımız 32 bin konuttan 20 bininin temellerini Cumhurbaşkanı’mızın teşrifiyle 11 ilimizde eşzamanlı atacağız” dedi.

Kaynak: Hürriyet

İBB’den Yeni Metro Projesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metro projesinde tasarım ve teknik onayların tamamlandığını açıkladı. 

Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metrosu projesine ilişkin açıklamalarda bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, “Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metrosu’nun tasarımları ve teknik onayları tamam. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve diğer finans kuruluşları ile görüşmelerimiz ilerliyor.” dedi.

Sosyal medya hesabından paylaştığı hattın haritasıyla birlikte açıklamalarda bulunan Alpkökin, “Cumhurbaşkanlığı Kamu Yatırım Programına alınmasıyla ihale süreci başlayacak. Bu hattımız ile metro erişimi olmayan Batı bölgesindeki 4 milyona yakın İstanbulluyu 2000’li yılların başından beri bekledikleri metrolarına kavuşturmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

İstanbul’daki tüm ulaştırma projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Deprem Bölgelerin Toplam 563 Bin 586 Konut İnşa Edilecek

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘’Deprem bölgelerinde 420 bin 325 konut ve 143 bin 261 köy eviyle beraber 563 bin 586 konut inşa edilecektir.’’ dedi. 

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından, Gaziantep’in Nurdağı ilçesine bağlı 7 köyde 310 adet kalıcı köy evlerinin inşasına başlandığını içeren bir video yayımladı.

Kurum’un, “Deprem bölgesinde sadece bina inşa etmeyeceğiz, o şehrin ruhunu da yansıtacak yaşam alanları kuracağız. Tarihi, kültürü, sanatı ve doğasıyla bu coğrafyayı yeniden ayağa kaldıracağız. 143 bin köy evimizi de bu anlayışla inşa edeceğiz” ifadesini kullandığı paylaşımında, şu bilgilere yer verildi:

“Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Emlak Konut ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü eliyle yürütülen çalışmalar kapsamında Nurdağı’nda 935 adet ve İslahiye’de 1909 adet kalıcı konutun kurulacağı alanlarda zemin etüt çalışmasını yaparak ihale süreçlerini tamamladı. Yine Nurdağı ve İslahiye’de kurulan geçici barınma alanları olan yığma yapılar ve prefabrik evlerde günlük yaşamda ihtiyaç duyulan sosyal donatıların büyük bir bölümü kuruldu ve bir bölümü tamamlanma aşamasına geldi.”

“Kalıcı Köy Evi İnşaatlarına Başlayacağız”

Öte yandan, diğer illerde de önümüzdeki günlerde tüm ihalelerin tamamlanarak kalıcı köy evi inşaatlarına başlanacağı duyuruldu.

Köy evlerinin inşasıyla ilgili zemin etüt çalışmaları sonucunda uygun görülen alanlarda yapım faaliyetlerine geçildiğini belirten Yapı İşleri Genel Müdürlüğü Proje Daire Başkanı Metin Sağır, şunları kaydetti:

“Köy evi tiplerimizin tamamı 3+1 122 metrekare ile 127 metrekare arasında olacak, ancak bölgesel farklı ihtiyaçlara göre de köylerimizde farklı yapı tiplerimizi kullanabileceğiz. 100 konutu geçen köylerimizde birer adet köy konağı, bir adet ibadethane de tarafımızca yapılarak hizmete sunulacaktır. Ahırı zarar gören ve ahırı yıkılan vatandaşlarımıza da 80 metrekarelik ahırımızı inşa ederek teslim edeceğiz. Diğer illerimizde de sırasıyla önümüzdeki günlerde tüm ihalelerimiz tamamlanacak ve yapım çalışmalarına en hızlı şekilde başlanacak.”

“Deprem Bölgelerinde 563 Bin 586 Konut İnşa Edilecek”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, bu bilgilere ek olarak, şunları paylaştı:

“Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bakanlık tarafından deprem bölgelerinde 420 bin 325 konut ve 143 bin 261 köy eviyle beraber 563 bin 586 konut inşa edilecektir. Asrın felaketinden etkilenen bölgelerimizdeki orta hasarlı konutlarla birlikte üretilecek konut sayısı toplamda 653 bin 178 olarak planlanmaktadır. Yapılacak konutlar, zemin etüdü ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılarak, yöresel ve geleneksel mimariye uygun, bilimsel çalışmalar öncülüğünde inşa edilecektir.”

Türkiye’nin İlk Bor Karbür Tesisi Açıldı

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde inşa edilen Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Türkiye’de bir ilk olan Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreninde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu başlıkları şöyleydi:

“Ham madde ile başlayıp nihai ürüne kadar uzanacak bir sistemle, ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız.”

“Eskişehir’de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz.”

“Türkiye Yüzyılı vizyonumuza, aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendisliği projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz.”

Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğal gaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz.”

Projedeki personelimizin, depremzedelerin yardımına koşması sebebiyle yaşanan gecikmeye rağmen Karadeniz gazını yakında milli sisteme bağlıyoruz.

(Deprem bölgesi) Güvenli ve huzurlu yerleşim yerleriyle, şehirlerin tarihi ve kültürel zenginliklerini ihya ederek, Türkiye Yüzyılına yürümeyi sürdüreceğiz”

Bandırma tesisimizde yapılacak yaklaşık bin ton üretim iki kata varan değer artışları sağlamaktadır. Bu tesis sayesinde Türkiye sadece bor madeninin katma değerini artırmakla kalmıyor.

Bugünkü açılışımızın önemi tesisin yatırım rakamlarının ötesinde ülkemize sağladığı stratejik katkıyla ilgilidir.

Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan bor karbür üretim tesisi ülkemizin ilk, dünyanın sayılı işletmelerinden olacaktır.

“Sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere gidenler yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe bu felaketin izlerini sileceğiz.”

“(Bandırma Bor Karbür Tesisi) Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet’te 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız.”

Bakan Kurum: ‘’Deprem Bölgesinde 32 Bin Konutun İnşaatı Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde 21 Şubat’tan itibaren 32 bin konutun inşaatının başladığını açıkladı.

Deprem Bölgesinde inşa edilecek konutlardan 32 bin adedinin çalışmalarına başlandığını açıklayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Önümüzdeki hafta itibarıyla sözleşmesini imzaladığımız 32 bin konuttan 20 bininin temellerini Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle 11 ilimizde eş zamanlı atacağız” dedi.

Bakan Kurum, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“21 Şubat’tan bugüne kadar sözleşmelerimizi imzaladığımız Gaziantep’te 7 bin 747 konut, Adıyaman’da bin 400, Kilis’te 264 konut, Hatay’da 296 konut, Kahramanmaraş’ta 7 bin 628 konut, Şanlıurfa’da 300, Malatya’da 5 bin 702, Elâzığ’da 505, Adana’da 717, Osmaniye’de 50 olmak üzere toplamda 32 bin konutumuzun inşasına başlamış olduk.

Önümüzdeki hafta bu 32 bin konutun 20 bininin temelini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle atacağız. 11 ilimizde çalışma yürütüyoruz. Bölgede 650 binin üzerinde bina inşa edeceğiz.”

Cumhurbaşkanlığı: ‘’Depremin Maliyeti 104 Milyar Dolar’’

Cumhurbaşkanlığı tarafından sunulan rapora göre, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin maliyeti 104 milyar dolar yani yaklaşık 2 trilyon TL. 

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından bugün yayımlanan raporda 11 ilde geniş çaplı yıkım yaratan depremde oluşan hasarın tahmini 2023 milli gelirinin %9’una denk geldiği belirtildi.

Raporda, depremin hasar tespitinin devam ettiği, hasar ve kayıp verileri geldikçe hesaplanan hasar miktarının artabileceğine dikkat çekildi.

Rapora göre oluşan hasarın yaklaşık %55’ini, yani 1.1 trilyon lirasını konut hasarı oluşturdu.

İkinci büyük hasar maliyetini ise 242.5 milyar lira, yani 12.9 milyar dolar ile kamu altyapısı oluşturdu. Sanayi, haberleşme, sağlık gibi konut hariç özel kesim hasarlarının ise 222.4 milyar lira, yani 11.8 milyar dolar olduğu hesap edildi.

Sigorta sektörünün kayıpları da dikkate alındığında kaybın yaklaşık 2 trilyon lira olduğu belirtildi.

GAP İnşaat’ın Türkmenistan’daki Hastane Projesinde Temel Atıldı

Çalık Holding iştiraki GAP İnşaat tarafından Türkmenistan, Aşkabat’ta inşa edilecek olan Uluslararası Onkoloji Merkezi, Uluslararası Pediatri Merkezi ve Stomatoloji Merkezi’nin temeli atıldı. Projenin yatırım bedeli ise 810 milyon dolar. 

Çalık Holding’in iştiraki GAP İnşaat Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta 3 hastanenin inşaatı için temel attı. Törene, Türkmenistan’ın eski Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov da katıldı.

Şirket tarafından yapılan açıklamada, 500 yatak kapasiteli Uluslararası Onkoloji Merkezi (Kanser Teşhis ve Tedavi Merkezi), 160 yatak kapasiteli Uluslararası Pediatri Merkezi (Çocuk Hastalıkları Merkezi) ve aynı anda 80 kişiye hizmet verebilecek olan Stomatoloji Merkezi (Ağız ve Diş Hastalıkları Merkezi), 2026 yılına kadar anahtar teslim edilecek. Temelleri atılan 3 hastanenin 810 milyon dolara tamamlanacağı açıklandı.

GAP İnşaat 2022 yılında da Türkmenistan’da 400 yatak kapasiteli rehabilitasyon ve 250 yatak kapasiteli fizyoloji hastanesinin temellerini atmıştı. 15 Mart 2023’te temelleri atılan 3 yeni hastane ile birlikte GAP İnşaat’ın Türkmenistan’da devam ettirdiği hastane sayısı 5’e çıktı. Söz konusu, 5 hastanenin 1 milyar 250 milyon dolarlık yatırımla yapılacağı belirtildi.

“Türkmenistan Sağlık Sistemini İlerletecek Adımlar Atılıyor”

Aşkabat’ta gerçekleşen temel atma törenlerinde konuşan Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Türkmenistan’da modern sağlık merkezleri, çok amaçlı hastaneler, çağdaş ilmi-klinik merkezler, sanatoryumlar inşa edildiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Toplumun ve devletin en yüksek değeri olan insan sağlığının korunması Türkmenistan’da devlet politikasının öncelikli yönlerinden biridir. Son yıllarda Türkmenistan’da ulusal ekonominin tüm sektörlerinde olduğu gibi, sağlık alanında da geniş çaplı yatırımlar yapılıyor. Türkmenistan, sağlık sistemini ilerletecek, daha da geliştirilecek şekilde güçlü adımlar atılıyor. Türkmenistan da müteahhit olarak bulunmaktan, sağlık sektörünün gelişmesine katkı sağlamaktan dolayı derin memnuniyet duymaktayız.”

Temel atma törenlerinde konuşan Türkmenistan’ın eski Devlet Başkanı ve Ulusal Konseyi Halk Maslahatı Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, hastane yatırımlarının Türkmenistan sağlık politikasında öncelikli yer aldığını ifade etti.

Çalık Holding’in tüm projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yüksek Hızlı Rüzgâr Tüneli Projesinde Sona Doğru

TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından hayata geçirilen Türkiye’nin ilk ses üstü Yüksek Hızlı Tünel projesinde sona yaklaşıldı. 

TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü’nün (SAGE) gerçekleştirmekte olduğu, Türkiye’nin ilk ses üstü Yüksek Hızlı Rüzgâr Tüneli Projesi için ÇİMTAŞ tarafından tasarlanan ve üretilen basınçlı kapların SAGE sahasına nakliyeleri tamamlandı.

TÜBİTAK SAGE’nin Ankara Rüzgâr Tüneli ile Sunduğu Test Altyapısı

Rüzgâr tünelleri cisimlerin hava akışı ile olan etkileşiminin test edilmesi amacıyla kullanılan altyapılardır. Tasarımlardaki aerodinamik incelemelerin sırasıyla sayısal modelleme, deneysel çalışma (rüzgâr tüneli denemeleri) ve uçuş denemesi olmak üzere üç aşamada yapılması gerekmektedir.

Hava akışının sayısal modelleme ile yapılan analizlerinin uzun sürmesi ve doğrulanmaya gereksinim duyması, gerçek denemelerin ise karmaşık, pahalı ve tehlikeli olabilmesi gibi nedenlerden dolayı rüzgâr tüneli testleri oldukça önem arz etmektedir. Güvenli, hızlı ve ucuz bir şekilde tasarımların uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla kullanılan rüzgâr tünellerinde hava ile etkileşimde olan tüm cisimlerin aerodinamik incelemeleri yapılabilmektedir.

Rüzgâr tüneli denemeleri sayısal çözümlemelerin doğrulanması, uçuş denemelerinin maliyet etkin ve güvenli yapılabilmesi için mutlaka uygulanması gereken önemli süreçlerden biridir.

Rüzgâr tünellerinde uçak, helikopter, İHA, paraşüt gibi hava taşıtları ile otomobil, kamyon, otobüs ve motosiklet gibi kara taşıtlarının aerodinamik özelliklerinin incelenmesi, siren ve paratoner gibi cisimlerin hava ile etkileşimlerinin belirlenmesi ve fırtına ortamında dayanımlarının incelenmesi gibi pek çok deney gerçekleştirilebilmektedir. Cumhuriyetin muasır medeniyet seviyesi hedefinin, kendi teknolojisini üretme faaliyetlerinin ve kendi üretimini de gerçekleştirme hedefinin bir simgesi olan Ankara Rüzgâr Tüneli’nin yapımına 1946 yılında başlanmış ve 1950 yılında inşaatı tamamlanmıştır.

1993 yılından itibaren TÜBİTAK-SAGE tarafından düzenli olarak bakım, onarım ve yetenek artırımı faaliyetleri gerçekleştirilen Ankara Rüzgâr Tüneli (ART) düşük ses altı hızlarda çalışan, kapalı devre, yatay döngülü, atmosferik ve kapalı test odasına sahip bir rüzgâr tünelidir. Test odası genişliği 3,05 m, yüksekliği 2,44 m ve uzunluğu 6.10 metredir. Tünel döngüsü betonarme olup test odası ahşaptır.

Test odasında modelin olmadığı durumda 80 m/s (288 km/saat) hıza ulaşılabilmektedir. Tünelin sahip olduğu eksenel türbülans seviyesi yüzde 0,15, toplam türbülans seviyesi yüzde 0,62’dir.

Kaynak: Defenceturk.net

Yeni Girne Hastanesi’nin İnşaatı Devam Ediyor

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (K.K.T.C) Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Yeni Girne Hastanesi projesinde inşaat çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. Hastanenin bu yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor.

Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Yeni Girne Hastanesi inşaatının hızla devam ettiğini, 160 yatak kapasiteli hastanenin bu yıl içinde tamamlamasını öngördüklerini bildirdi. 

Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Altuğra, 60 yataklı Girne Dr. Akçiçek Hastanesi’nin Girne bölgesinde artan nüfus yapısına hizmet vermede yetersiz kaldığını dile getirdi. 

Altuğra, inşaatın tamamlanmasıyla 160 yatak kapasiteli Yeni Girne Hastanesi’nin özelde Girne halkına genelde ülkeye tam teşekküllü bir sağlık hizmeti sunacağını kaydetti. 

2022 Aralık ayında başlanan Yeni Girne Hastanesi inşaatının bu yıl içerisinde tamamlanmasını öngördüklerini belirten Altuğra, hastanenin yapım aşaması ve güncel durumunu sürekli takip ettiklerini söyledi.

K.K.T.C inşaat projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Polat Holding’in Macaristan Projesinde Teslimler Başladı

Polat Holding tarafından Macaristan’ın Budapeşte şehrinde hayata geçirilen Duna Pearl konut projesinde yer alan rezidanslar sahiplerine teslim edilmeye başladı. 

Konut, otel ve mağaza konsepti ile karma bir proje olan Duna Pearl, 75 milyon euro’luk bir yatırımla gerçekleştirildi.

Türkiye’de gayrimenkul sektörünün öncü oyuncusu olan, yatırımlarıyla katma değerli projeleri hayata geçiren Polat Holding; ilk yurt dışı gayrimenkul projesi olan Duna Pearl’ü Avrupa’nın kalbinde, Macaristan’da hayata geçirdi. 

Göz alıcı konseptiyle Tuna’nın İncisi olarak anılan Duna Pearl, Budapeşte’nin işlek bölgelerinden 13. bölgenin değerli lokasyonlarından, Küçük Manhattan olarak da anılan Ujlipatvaros’ta yer alıyor.

Proje, Margaret Adası’nın tam karşısında; şehir merkezi, metro ve önemli iş merkezlerinin bulunduğu Váci Út’a ise yürüyüş mesafesinde bulunuyor. Margaret Adası’nın karşısında, bölgenin en büyük parkı Szent Istvan’a komşu konumunda yer alan Duna Pearl, özel tasarlanan konut ve yeşil çatı bahçeleriyle Tuna Nehri’nin kıyısında hayat buluyor.

Duna Pearl projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

AFAD Bilim Kurulu, İstanbul’da Deprem Riski En Yüksek İlçeleri Açıkladı

AFAD Bilim Kurulu Üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, İstanbul’da deprem riski yüksek olan ilçeleri açıkladı. 

Olası İstanbul depremine ilişkin uyarılarda bulunan AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Marmara denizinin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayı üzerinde 7 şiddetinden büyük bir depremin olabileceğini belirtti.

Ersoy, deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirilmesi gerektiğini ve kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Sarıyer ve Başakşehir gibi ilçeler zeminlerinin sağlam olduğunu Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimlerin ise çürük olduğunu belirten Ersoy, hassas zeminler üzerinde de sağlam bina yapıldığı zaman gönül rahatlığıyla oturulabileceğini anlattı. Karot testine de değinen Ersoy, karot testinin sadece 1 tane örnek olduğunu ve başka testlerin de yapılması gerektiğini açıkladı.

İstanbul çevresinde 7 şiddetinden büyük bir deprem olabileceğini söyleyen AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul’da 7’den büyük bir deprem Marmara denizinin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayı üzerinde mutlaka olacak. Ama bu şimdi de olur bir 30 yıl sonra da olur. Eninde sonunda olacak. Bekleyiş süresi çok fazla olmayabilir. Eninde sonunda İstanbul çevresinde büyük bir deprem olabilir. Bu bakımdan deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Özellikle riskli alanlarda riskli binaları güçlendirmek veya yıkıp yeniden yapmak gibi bir uğraş içinde olmamız gerekiyor. Kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor” dedi.

İstanbul’un büyük bir risk altında olduğunu anlatan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul büyük risk altında çünkü dinamik nüfus neredeyse 20 milyona varıyor. Bunun Marmara açısından değerlendirdiğimizde neredeyse 30 milyon insan Marmara yaşıyor. Konutlar açısından İstanbul’da 1 buçuk 2 milyon bina var. Müstakil konut sayısı 7 milyon. Dolayısıyla buradaki bir deprem çok yıkıcı olabilir. O yüzden yapılarımızı ve insanlarımızı depreme hazırlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Zemini riskli ilçeler

Sağlam zemini olan ve riskli olan ilçeleri tek tek sıralayan Ersoy, “İstanbul’u zemin açısından değerlendirecek olursak genel bir söylemde bulunacağım. Bina, mahalle veya ada bazında bir söylem değil. Ben şimdi en sağlam yerde en çürük yapı en çürük zemin olabileceğini başta söyleyeyim. Anadolu yakasındaki kayaçlar ve zeminler çok sağlam kayaçlar üzerinde yapı stoku var. Aynı şekilde Avrupa yakasında da var. Haliç’in kuzeyindeki ilçeler zeminleri biraz daha sağlam. Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Sarıyer ve Başakşehir gibi ilçeler zeminleri sağlam. Ama bu zeminlerin üzerinde çok çürük kısımlar da olabilir. Dere yatakları özellikle çok tehlikeli. Haliç’in güneyindeki Avrupa yakasının olduğu kısımlar Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimler nispeten daha çürük zeminler var. Böyle hassas zeminler üzerinde de sağlam bina yapıldığı zaman gönül rahatlığıyla oturabiliriz. Bunu bir yerden kaçıp bir yere göçmek için söylemiyorum. Zemin de önemli. Çünkü Esenyurt’ta yaptığınız bir gökdeleni Maslak’ta da yapabilirsiniz ama Esenyurt daha hassas bir zemin olduğu için Maslak gibi sağlam kayalar üzerinde değil” kaydetti.

“Karot 1 tane örnek yani başka şeylerin de yapılması gerekiyor”

Karot haricinde başka testlerin de yapılması gerektiğini dile getiren AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Binanın mukavemeti konusunda karot 1 tane örnek yani başka şeylerin de yapılması gerekiyor. Zemine ilişkin bir iyileştirme var mı kullanılan beton iyi mi kötü mü karotla anlayabilirsin. Ama kullanılan demir nasıl projesi uygun mu evin çıkması var mı kaç katlı riskli bir zeminde bulunuyorlar mı gibi soruların hepsine olumlu cevap aldıysanız tamam. Karot testi de olumlu veriyorsa tamam diyebiliriz. Bu işlemler için hem özel firmalar hem de üniversiteler var ama özellikle son günlerde özel firmaların yaptığı işler konusunda bazı sıkıntılar duyuyoruz. Dolayısıyla özel firmalarda yaparken onların referanslarını iş potansiyellerini çalışanlarını soruşturmaları gerek aksi takdirde sadece fiyat kriterinden baktığınızda ucuz olana yaptırdığın zaman bazen gerçekten hiçbir şey yaptırmamış olabilirsiniz” açıklamasında bulundu.

“Yapıyla zeminin barışık olması gerekiyor”

Yapıyla zeminin barışık olması gerektiğine değinen Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Şimdi zemin kötü bina sağlam veya tam tersi olabilir şu önemli yapıyla zeminin barışık olması gerekiyor. Binayı zeminin koşullarına uygun inşa etmek eğer zemin uygun değilse iyileştirme yapmak gerekiyor. İşte kazık çakmak, sismik izolatör koymak gibi. Bazı iyileştirmelerden sonra en kötü zeminde bile bina yapabilirsiniz bunda bir engel yok” dedi.

“Bizim tek kurtuluşumuz sağlam binalar”

Sağlam binaların tek kurtuluş yolu olduğuna dikkati çeken AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul olası bir depreme hazır mı ben teknik olarak çok şeyin yapıldığına inanıyorum ama yapılanlar yeterli mi bence yapılanlar yeterli değil. Daha çok yol almamız gerekiyor. Deprem olmayan her süreyi de iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim tek kurtuluşumuz sağlam binalar. Sağlam binalarda depremde hiçbir şey olmaz sallanır içinden sağ çıkarsınız esas olan budur” diye ifade etti.

JMO: ‘’Dört Hastaneden Biri Riskli’’

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Türkiye genelinde bulunan 616 hastanenin yıkıcı etkiye sahip deprem üretebilecek yerlerde bulunduğunu açıkladı.

Sözcü Gazetesi’nden Erdoğan Süzer’in haberine göre; önceki raporunda yüksek deprem riski altındaki 4 bin 159 okulu ortaya çıkaran JMO, 616 hastanenin de yıkıcı etkiye sahip deprem üretebilecek yerlerde bulunduğunu belirledi.

JMO’ya göre yüksek deprem riski altındaki hastanelerin 163’ü İstanbul’da yer alıyor. Aynı şekilde İzmir’de 45 hastane, Manisa’da yaklaşık 40 hastane yüksek deprem riski altında faaliyetlerini sürdürüyor. JMO’nun bilimsel çalışmasına göre 616 hastaneden 196’sı çok yüksek, 92 hastane ise çok daha yüksek risk altında.

Dört Hastaneden Biri Riskli

JMO çalışması kapsamında 2019 yılından sonra yapılan ve deprem riski en yüksek alanlarda bulunan 2 bin 420 hastane ile sağlık merkezini inceledi. Bu hastaneleri yıkım gücü en yüksek ivme değerlerine göre 3 ayrı senaryoda teste sokan JMO, 0.40g ve üstü ivme değeri olan yıkıcı bir depremle karşı karşıya kalacak hastane sayısının 616 olduğunu belirledi. Buna göre 2019 yılından sonra inşa edilen ülke genelindeki her 4 hastaneden en az 1’i yüksek deprem riski altında bulunuyor.

JMO’nun hazırladığı rapora göre, daha yıkıcı etkiye sahip 0.50g ve üzeri ivme değerli deprem riski altında 196 hastane; 0.60g ve üzeri ivme değerli deprem riski altında ise 92 hastane bulunuyor. Raporda, 14 hastanenin ise 0.68g ile 0.75g gibi olağanüstü ivme değeri olan çok büyük depremlerle karşılaşacağı belirtildi.

‘’Bu Hastaneler İncelenmeli’’

Risk altındaki hastaneler konusunda Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağıran JMO yönetimi, bakanlığın bu konudaki öncelik sırasını da dikkate alarak, tüm sağlık tesislerini gözden geçirmesini talep etti.

Yetkililer, fay sakınım bandı içinde olanlar ile zayıf mühendislik özelliklerine sahip, jeolojik sakıncalı alanlar üzerine inşa edilmiş sağlık tesisi binalarının yıkılarak daha güvenli alanlara taşınmasını istedi. JMO, diğer alanlardaki kamu hastaneleriyle özel hastanelerin de gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Fraenkische Turkey İkinci 10 Yıla Hazır

2014 yılında Almanya Mekanik Tesisat-Altyapı-Elektro ve Otomotiv sektörlerinin öncü ve kuvvetli isimlerinden Fraenkische firmasının uluslararası büyüme stratejisi kapsamında kurulan Fraenkische Turkey ilk 10 yılı tamamlamak üzere.

Başarılı geçen bir yılın ardından ikinci 10 yılın planlarını detaylandırmak için ziyarette bulunan Firma Sahibi Otto Kirchner, sektörde oldukça tecrübeli ve geniş bir kadroyla giriş yaptıkları Türkiye gibi zor bir pazarda doğru ve kuvvetli yatırım sayesinde hem diğer ülkelerdeki Fraenkische yapılanmalarından, hem de Türkiye pazarına girmeye çalışan diğer dış yatırım firmalarından çok daha hızlı yol aldıklarını ve Fraenkische Turkey olarak ilk 5 sene içerisinde özellikle Yerden Isıtma Sistemleri pazarında lider bir konum edindiklerini belirtti. 

Küresel ölçekte ve Fraenkische’nin ilgi duyduğu tüm iş alanlarında oldukça zorlayıcı geçen Pandemi dönemini Türkiye’de yine kuvvetlenerek geçtiklerini söyleyen Bay Kirchner, özellikle geçtiğimiz sene başlayan ve maalesef hala devam eden Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği yeni ve zorlu süreçte Türkiye’nin yanında Türki Cumhuriyetler ve savaştan etkilenen bölgelerdeki pazarların etkin bir şekilde yönetiminde ve geliştirilmesinde Fraenkische Turkey’in etkili ve güçlü yapısının ve yönetiminin ana firma açısından artan öneminin de altını çizdi.

Kentsel Dönüşümde Yeni Dönem

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklama ile kentsel dönüşümde yüklenici ve konut üreticilerine 12 ay ödemesiz dönem geliyor.

Hazine’den yapılan yazılı açıklamada, “Daha önce devreye aldığımız desteklere ilave olarak şimdi de riskli alanlarda yer alan ya da kendisi riskli olan yapıların kentsel dönüşümüne ilişkin destekler sağlayarak kentsel dönüşümü hızlandırmayı ve muhtemel doğal afetlere karşı daha hazırlıklı olmayı öngörüyoruz” ifadelerine yer verildi.

Bu kapsamda riskli alanlarda yer alan ya da kendisi riskli yapıların malikleri için kentsel dönüşüm kapsamında yüklenici ve konut üreticileri için destek paketleri hazırlandı.

Maliklere yönelik finansman paketi kapsamında kişi başı 1,25 milyon TL’ye kadar finansman imkânı sunuyor ve finansman maliyetinin 840 baz puana kadarlık kısmını Hazine karşılıyor. Süreçte Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bulunuyor.

50 Milyar TL Kefalet Limiti

Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında şu ana kadar uygulanan tazmin oranını bu paket özelinde yüzde 7’den yüzde 9’a çıkardı. Bu finansman paketi ile 12 ay ödemesiz dönem imkânı dâhil toplam 48 ay vade ile 250 milyon TL’ye kadar finansman imkânı için 50 Milyar TL kefalet limiti açılıyor.

Hazine açıklamasında bu desteklerin kentsel dönüşüm sürecini hızlandırarak doğal afetlere daha hazırlıklı hale gelmesinin amaçlandığı belirtildi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı yazının tamamı ise şu şekilde;

”Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla eşgüdüm içerisinde maliklere yönelik sunduğumuz finansman paketi kapsamında kişi başı 1 milyon 250 bin TL’ye kadar finansman imkanı sunuyor ve finansman maliyetinin 840 baz puana kadarlık kısmını karşılıyoruz. Paket ile vatandaşlarımızın yaşam şartlarını iyileştirmeleri için önemli bir kolaylık daha sunmuş oluyoruz.

Ayrıca, Hazine destekli kefalet sistemini de kapsama dâhil ederek, kentsel dönüşüm sürecinde yüklenici ve konut üreticisi firmaların uygun koşullarda finansmana erişimini sağlıyoruz. Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında şu ana kadar uyguladığımız tazmin oranını bu paket özelinde yüzde 7’den yüzde 9’a çıkarıyoruz. Ayrıca, mevzuatta Bakanlığımıza yetkisi verilen kefalet oranlarını da azami düzeyde kullanıyoruz. Çok uygun koşullarda sağlanan bu finansman paketimiz ile 12 ay ödemesiz dönem imkânı dâhil toplam 48 ay vade ile 250 milyon TL’ye kadar finansman imkânı sunuyoruz. Bu doğrultuda 50 Milyar TL kefalet limitini kullanıma açıyoruz.

Bu finansman desteklerinin kentsel dönüşüm sürecini hızlandırarak ülke ve millet olarak doğal afetlere daha hazırlıklı hale gelmemize vesile olmasını ümit ediyoruz.”

YEO’dan Çadır Kentlere Güneş Enerjili Batarya Sistemi

Yenilenebilir enerji sektörünün öncülerinden YEO, deprem bölgesinde bulunan çadır kentlerin enerji ihtiyacını karşılamak üzere batarya depolamalı güneş enerjisi sistemi kurdu. 

YEO tarafından yapılan açıklamada, AFAD ve AHBAP ile iş birliği yapıldığı ifade edildi. Firmanın açıklamasının devamı ise şu şekilde:

“Kurulumu yapılan batarya depolamalı güneş Enerjisi sistemi, şebekeden bağımsız olarak güneş enerjisini elektriğe dönüştürerek sunuyor. İlk etapta Kahramanmaraş ve Hatay’da kurulumu yapılan sistemler aileler için acil enerji ihtiyacını sağlayacak. Yeni bölgeler için de sistem kurulumu gelen talebe göre devam edecek.

Yaraların birlikte sarılabileceğine inanan YEO Teknoloji, felaketin ilk günlerinden itibaren bölgeye şantiyelerindeki iş makinelerini ve uzman personelini yönlendirmişti. Konteyner desteğinin yanında çeşitli ihtiyaçları da bölgeye sevk eden YEO Teknoloji, bugünlerde en önemli ihtiyaçlardan olan kesintisiz enerji için çalışıyor. Kurulan batarya depolama özelliğine sahip güneş enerjisi panelleri, çadırlar ve ortak alandaki enerji noktalarında kullanılıyor.”

İnşaat Sektörü Çalışan Sayısında Artış

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşılan verilere göre, Ocak 2023 itibarıyla inşaat sektöründe çalışan sayısı yüzde 18,1 oranında arttı. 

Ücretli Çalışan İstatistiklerinin hesaplanmasında Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesinden elde edilen veriler kullanılmaktadır. Ülkemizin yaşamış olduğu deprem felaketinden etkilenen illerde mücbir sebep ilan edilmiş ve beyannameler ertelenmiştir. Bu nedenle, 2023 Ocak ayına ilişkin hesaplamalarda eksik gözlemler için istatistiksel yöntemler kullanılarak tahmin yapılmıştır. Bu yöntemlerle tahmin edilen büyüklüğün toplam içindeki payı yüzde 4,48’dir.

Ücretli Çalışan Sayısı Yıllık Yüzde 7,8 Arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2023 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,8 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 13 milyon 560 bin 968 kişi iken, 2023 yılı ocak ayında 14 milyon 625 bin 242 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı ocak ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 4,9, inşaat sektöründe %18,1 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 7,9 arttı.

İnşaat sektöründe bir önceki yılın aynı döneminde ücretli çalışan 1 milyon 326 bin 800 kişi olurken bu senenin aynı döneminde çalışan sayısı 240 bin 147 kişi artarak 1 milyon 566 bin 947 oldu.

Ücretli çalışanlar, Ocak 2023
çizelge içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ücretli çalışanların sektörlere göre dağılımı, Ocak 2023
masa içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ücretli Çalışan Sayısı Aylık Olarak Yüzde 0,5 Arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2023 Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı ocak ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,2 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 3,6 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,3 arttı.

Ücretli çalışanların aylık değişim oranları (%), Ocak 2023

Ücretli çalışanların sektörlere göre aylık değişim oranları (%), Ocak 2023
çizelge içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Kaynak: Emlak Dream

İnşaat Demiri İzleme Sistemi Kuruluyor

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından Resmî Gazete’de ilan edilen açıklamada, inşaat demirinin inşaatta kullanımı ve laboratuvar deneyleri dahil olmak üzere takip edilmesi için İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS) kurulacağı belirtildi. 

Mevcut inşaat demiri üreten veya ithal edenler ile ihracatçı, toptancı, bayi, tüccar ve yapı müteahhitlerine 1 Ocak 2024 tarihinden önce İDİS’e geçmeleri zorunluğu getirildi.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan İDİS uygulama genel tebliğine göre, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından kurulacak sistem kapsamında; üreteci veya ithalatçı tarafından inşaat demirine güvenlikli etiket veya güvenlikli işaret uygulanması, üretim faaliyetleriyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması, üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi, bu verilerin Darphane tarafından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve GİB’e aktarılması zorunluluğu getirildi. İDİS dışında inşaat demiri üretimi, ihracatı, ithalatı, alışı, satışı ve kullanımı yapılmayacak.

Uygulama kapsamında, yurt içinde inşaat demiri üretimi yapan firmalar için üretim tesislerinde ve inşaat demiri ithal eden firmalar için Darphane tarafından belirlenen yerlerde İDİS bileşenleri kurulacak ve Darphane tarafından belirlenmiş özellikleri içeren güvenlikli etiketler veya işaretler kullanılacak.

Üretici ve ithalatçı firma dışında inşaat demiri satan veya satın alanlar kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifre ile sisteme teslim, alış ve satış belgelerine ilişkin bilgilerin girişini yapacak. Güvenlikli etiket veya işaret birim fiyatları maliyet unsurları dikkate alınarak Darphane tarafından belirlenecek.

Bugün itibarıyla stoklarında güvenlikli etiket veya güvenlikli işareti olmayan inşaat demiri bulunduranlardan, üretici ve ithalatçılar 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren, diğerleri ise 31 Ocak 2024 tarihinden sonra bu stoklarını satışa sunmayacak.

İDİS’e kayıtlı firmalar işi bırakmaları halinde, kullanılmamış güvenlikli etiket veya işaretleri işin bırakıldığı tarihi takip eden 7 gün içinde Darphaneye teslim edecekler.

Kentler Neden Sele Teslim Oldu?

Malzeme Mühendisi Erhan Mataracı, deprem bölgesinde yaşanan sel felaketinin ardından değerlendirmelerde bulundu. Mataracı, “Ülkemizde yapılaşma maalesef uygun planlamalar doğrultusunda yapılmıyor. Ranta veya modaya göre ülkenin her tarafında yapılanmalar oluyor” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetin yaşandığı bölgeler şimdi de selden etkilendi. Kentler, sular altında kaldı. Felaketin ardından Türkiye’deki yapılaşmaları değerlendiren malzeme mühendisi Erhan Mataracı, “Milyona insanın yaşadığı bir bölgede yağacak yağmuru hesap edip bu suların giderleriyle ilgili hesap yapılmadığında çok ciddi sayıda insanı bu evlere hapsetmekten veya inşa ettikleri yapılara zarar vermekten başka bir şey yapmamış oluruz” ifadelerini kullandı.

Erhan Mataracı, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden sonra şehirlerin altyapılarının titizlikle tartışılması gerektiğini vurguladı. “Afetlere hazırlıklı olup olmadığımızı ve insan hayatında etkili olan tüm alanlarda gerekli çalışmaların yapılmasına” acilen başlanması gerektiğini söyleyen Mataracı, yapılaşmanın uygun planlarda yapılmadığını belirtti.

“Bölgede Yaşayacak İnsan Sayısına Göre Planlanan Yapılanma Belirlenir”

Mühendis Mataracı, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Şehir planlaması, ekonomik, mühendislik, mimari, iklim, coğrafik yapı ve daha birçok yapının ve uzmanlarının içinde bulunduğu bir ekip çalışmasıdır. Şehrin gelecekte öngörülen nüfus artışı, bölgenin geçmişten bugüne uzun bir süre içerisinde yaşamış olduğu deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerin değerlendirilmesi, zemin yapısı gibi tüm veriler şehrin planlanması esnasında göz önünde tutulması gereken çok önemli faktörlerdir.

Bir şehrin bir bölgesinde yapılanmaya gidileceği zaman o bölgede yaşayacak insan sayısına göre bölgede planlanan yapılanma belirlenir, bu bölgede yapılacak en yüksek binalar, bu binaların sağlaması gereken şartlar, bölgede yerleşmenin uygun olup olmaması, planlanan nüfus için gerekli altyapı çalışmaları, bölgenin doğal yapısı gereği meydana gelebilecek muhtemel doğal afetler, iklim koşulları dikkate alınarak titizlikte çalışmalar yapılır ve bunların dışına çıkılmasına kesinlikle izin verilmemelidir.

“İnsan Hayatında Etkili Olan Tüm Alanlarda Gerekli Çalışmaların Yapılmasına Acilen Başlanmalıdır”

Binalar yapılmadan önce şehrin veya bölgenin altyapısının yetersiz olması, temel atmadan bina yapmaya benzer. Milyonlarca insanın yaşadığı bir bölgede, bölgeye yağacak yağmuru hesap edip bu suların giderleriyle ilgili hesap yapılmadığında, tahliye planları oluşturulmadığında çok ciddi sayıda insanı bu evlere hapsetmekten veya bin bir emekle inşa ettikleri yapılara zarar vermekten başka bir şey yapmamış oluruz. 

6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden sonra şehirlerin altyapıları da aynı titizlikle tartışılmalıdır. Altyapı planlarının düzgün yapılıp yapılmadığı, bu inşaatların müteahhitler tarafından şartlarına uygun şekilde inşa edilip edilmediği, kontrolcülerin gerekli kontrolleri gerekli hassasiyetle gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri de detaylı şekilde tartışılmalıdır. Doğal afetler sadece deprem değil ayrıca yangın, sel, deprem, fırtınalar, heyelanlar gibi tüm afetlere hazırlıklı olup olmadığımızı ve inşaatından, makinesine, kimyasından, elektriğine kadar yapılanma ve insan hayatında etkili olan tüm alanlarda gerekli çalışmaların yapılmasına acilen başlanmalıdır.

“Her Bölgede Farklı Kurallar Uygulanması Gereken Bir Ülke Ama Genel Kurallar Belirlenip Her Yerde Aynı Şartlar Uygulanıyor”

Ülkemizde yapılaşma maalesef uygun planlamalar doğrultusunda yapılmıyor. Ranta göre veya modaya göre ülkenin her tarafında yapılaşmalar oluyor. Dere yataklarına evler yapılması buna bir örnek. Her ilde yapılacak binaların, altyapıların, yolların farklı özelliklerde olması gerekirken ülkemizde maalesef bu kriterlerin hiçbiri dikkate alınmıyor.

Farklı yapılaşmaya örnek vermek gerekirse, yağış oranı çok yüksek olan Uzak Doğu ülkelerinde bina çatıları dik yapıda olurken, yağış oranı az olan Ortadoğu veya Afrika’da çatı yapılmasına bile gerek kalmıyor, fay hattı üzerindeki ülkelerde deprem önlemleri çok ileri seviyedeyken, fay hattı olmayan ülkelerde bu kriterler tüm önemini yitiriyor. Türkiye çok farklı coğrafi özelliklerde birçok bölgeye sahip olduğu için her bölgesinde farklı kurallar uygulanması gereken bir ülke ama bizde genel kurallar belirlenip her yerde aynı şartlar uygulanıyor.

“Deprem, Sel, Yangın Gibi İnşaat Projelendirmesi Esnasında Dikkat Edilmesi Gerekli Husular Diğer Tüm Yapılaşmada Da Son Derece Kritik Faktörlerdir”

Örneğin, ticari sebeplerden dolayı Türkiye’nin en çok yağış alan ili olan Rize’de doğal bitki örtüsünü kaldırıp her yere çay bahçeleri yapılması bölgede heyelanları kaçınılmaz hale getiriyor. Rize’de her yıl heyelanlar olması o bölgede yağışların artması değil, bölgenin coğrafi yapısına aykırı tarım yapılmasından kaynaklanıyor. Bu şehrin planlaması yapılırken orman alanlarının ayrılması veya evlerin farklı bölgelere yapılmasının şart koşulması gerekirken bu hassasiyet gösterilmiyor.

15 Mart tarihinde Şanlıurfa ve Adıyaman’da meydana gelen sel felaketi sonrasında bu felaketin sebepleri tartışılmalıdır. Şehrin yeterli su giderlerinin olup olmadığı araştırılmalıdır, şehrin altyapısı planlanırken bölgeye son 50 yılda yağmış olan en şiddetli yağmur miktarları göz önünde bulunduruldu mu sorulmalıdır. Eğer bütün bu şartlara göre planlamalar yapılıp projeler oluşturulmuş ve altyapı inşaatları yapıldıysa müteahhitler uygun çalışmalar yapmışlar mı, kontrol kuruluşları kontrollerini düzgün yapmışlar mıdır gibi konularda tartışılmalıdır. Deprem, sel, yangın gibi inşaat projelendirmesi esnasında dikkat edilmesi gerekli hususlar diğer tüm yapılaşmada da son derece kritik faktörlerdir.

“Şehir Planlamaları Dönemin Modasına Veya Ranta Göre Değil, Uzun Vadeli Planlara Göre Yapılmalı ve Bu Planlara Sadık Kalınmalıdır”

Türkiye 6 Şubat tarihinde çok büyük bir felaket yaşamış ve bundan dersler çıkarması gerektiğini anlamıştır ancak 15 Mart tarihinde meydana gelen sel, bize yanlış bir ders aldığımızı, problemin sadece konut inşaatlarıyla ilgili şartlar değil bütün bir yapılanma süreciyle ilgili olduğunu gösteriyor.

Türkiye’de tüm mühendislik alanlarında çalışmalar yapılmalı, rant kavgalarından ve politik kaygılardan uzak şekilde endüstri, mühendislik, mimari çalışmalar tek tek yapılmalıdır. Meslek odaları, Standart enstitüleri, belediyeler hep birlikte çalışıp yapılaşmayla ilgili şartlar oluşturmalıdır. Şehir planlamaları dönemin modasına veya rantına göre değil, uzun vadeli planlara göre yapılmalı ve bu planlara sadık kalınmalıdır.

Türkiye Genelinde Şubat Sonu İtibarıyla Ortalama Konut Fiyatı 2 Milyon 146 Bin 950 TL Oldu

TÜİK rakamlarına göre Türkiye genelinde Şubat ayında 80 bin 31 konut satışı gerçekleşti. Türkiye genelinde konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 18, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18 azaldı. 

Yapay zekâ ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değerlemesinde güvenilir sonuçlara ulaşan Endeksa’nın verilerine göre Türkiye genelinde şubat ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 162 seviyesinde oldu. Yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Kocaeli, Antalya ve Tekirdağ.

Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 16 bin 515 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 146 bin 950 TL ve konut yatırımının geri dönüş süresi 16 yıl oldu. Türkiye genelinde konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 18, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 18 azalarak 80 bin 31 oldu. 

Konut Satışında İstanbul Yüzde 19 İle Birinci Sırada

Şubat ayında konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve %19 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 235 konut satışı ve %10 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve %6 pay ile İzmir izledi. Endeksa verilerine göre, şubat ayı sonu itibarı ile İstanbul’da konut satış fiyatlarında değer artışı %156, ortalama konut metrekare satış fiyatı 25 bin 882 TL, ortalama konut fiyatı 3 milyon 105 bin 840 TL. Ankara’da konut fiyatları son bir yılda %159 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 12 bin 194 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 646 bin 190 TL. İzmir’de ise yıllık değer artışı %160, ortalama konut metrekare satış fiyatı 21 bin 43 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 735 bin 590 TL oldu.

Kocaeli Yüzde 181’lik Yıllık Değer Artışıyla Zirvede

Endeksa verilerine göre, Şubat ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Kocaeli, Antalya ve Tekirdağ. Kocaeli’de konut fiyatları son bir yılda yüzde 181 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 14 bin 340 TL, ortalama konut satış fiyatı 1 milyon 892 bin 880 TL, Antalya’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 176, ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 596 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 831 bin 520 TL ve Tekirdağ’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 165, ortalama konut metrekare satış fiyatı 12 bin 50 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 638 bin 800 TL oldu.

İpotekli Konut Satışları 17 bin 357 Oldu

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 22 olarak gerçekleşti. 

İlk El Konut Satış Sayısı Yüzde 19 Azalarak 23 Bin 476 Oldu

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29 oldu. 

İkinci el konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalış göstererek 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 71 oldu. 

Yabancı Satışlarında Bir Önceki Yıla Göre Yüzde 27 Azaldı

Yabancılara yapılan konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27azalarak 3 bin 350 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 261 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 133 konut satışı ile İstanbul, 225 konut satışı ile Mersin izledi.

‘’Mersin Yeni Finans Merkezi Olabilir’’

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ‘’İstanbul’dan sonra en büyük dış ticaret kenti olan Mersin, depreme dayanıklı bölge özelliğiyle yeni finans merkezi olabilir’’ dedi. 

Türkiye’nin en büyük dış ticaret merkezlerinden biri olan Mersin, hâlihazırda 6 milyar dolar olan ihracatını 15 milyar dolara yükseltebilecek bir potansiyele sahip… Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan kentin bu özelliğinin yanı sıra aynı zamanda deprem güvenli bölge olmasını da hatırlatarak “İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kenti Mersin, neden deprem güvenli özelliği ile yeni bir finans merkezi olmasın” dedi.

Deprem Güvenli Ekonomi Bölgeleri Şart

Dünya Gazetesi’nin haberine göre, Kızıltan, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin etkilediği illerdeki maddi zararın faturasının 150 milyar dolar olduğunu, Türkiye’nin ekonomisini deprem güvenli bölgelerde kurgulamasının ulusal güvenlik konusu olduğunu bildirdi.

Bilimsel veri, fizibilite, verimlilik düşünülmeden her akla gelen yere yatırım yapmanın çözüm olmadığını aktaran Kızıltan, “İşte depremde sonuçlarını gördük; 10 ilin ekonomisi bir anda çöktü. Bu felaketin Türkiye ekonomisinin, üretiminin, ihracatının yüzde 70’inden fazlasının kurgulandığı İstanbul, İzmit Körfezi ve Marmara Bölgesi’nde olduğunu düşünmek bile istemiyoruz.

Marmara’da meydana gelecek bir felaketin ekonomik faturası trilyon doları bulur. Türkiye bu ekonomik yıkımın altından kalkamaz. En büyük değerimiz olan kaybettiğimiz insanlarımızın, canlarımızın kaybı parayla zaten ölçülemez. Deprem güvenli ekonomi bölgeleri şarttır” diye konuştu.

Türkiye’nin planlı bir ekonomiye geçmesini, yerel yönetimlerle, kentlerin yerel dinamikleri ile yakından çalışan yeni nesil bir Devlet Planlama Teşkilatı kurulmasını tavsiye eden Kızıltan, “Tarımdan sanayiye, lojistikten turizme, eğitimden sağlığa kadar planlı bir Türkiye kurmak zorundayız.

Ülkemizin israf edecek zamanı, parası ve insanı yoktur. Kaynaklarını planlı ve ortak akılla kullanamayan, özellikle yerel dinamiklerin görüşleri alınmadan yönetilen bir Türkiye gelişemez, kalkınamaz” ifadelerini kullandı.

Yaşanan Felaketlerden Sonra Riskleri Görmezden Gelemeyiz

Kızıltan, İstanbul Sanayi Odası’nın davetiyle İSO Meclis üyelerine yaptığı konuşmayı hatırlatarak, İstanbul, İzmit ve Marmara Bölgesi yatırımcılarını Mersin’e yatırım yapmaya davet ettiğini bildirdi.

Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böylesi afet risklerine dikkat çekmiştik. Bugün bu davetin ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz. Marmara Bölgesi büyük bir risk altındadır. Yaşanan bu felaketten sonra hiçbir şey olmamış ve olmayacakmış gibi yapamayız.

Başını kuma gömen deve kuşu misali riskleri görmezden gelemeyiz. Türkiye var olan yatırımlarını, en stratejik olanlardan başlayarak deprem güvenli bölgelere taşıma ve kurmak zorundadır. Örneğin finans merkezi İstanbul yapıldı. Merkez Bankası’nın bile İstanbul’a taşınma planı yapıldı. Bunlar artık daha dikkatle düşünülmelidir. Yumurtaları tek bir sepete koyamayız.”

Deprem Güvenli Bölgelere Süper Yatırım Paketleri Teklifi

 Mersin’in yatırımlar için en güvenli bölgelerin başında geldiğini aktaran Kızıltan, Aksaray-Taşucu koridorunun güvenli bir sanayi koridoru olabileceğine dikkat çekti. Kızıltan, “Burası geniş ve uygun bir arazidir. Taşucu Limanı çıkış kapısı olarak durmaktadır. Büyük kentlere olan düzensiz göçlerin de önüne geçecek bir projedir” dedi.

Mersin gibi deprem güvenli kent ve bölgelere özel yatırım paketleri ve süper yatırım paketleri tasarlanmasını isteyen Kızıltan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın yeni yatırımcılara her konuda destek verdiğini, devletten beklentilerinin ise atıl kamu arazilerinin ekonomiye ve üretime tahsis edilmesi olduğunu bildirdi. Kızıltan, Mersin’in depremin ilk gününden itibaren bölgeye ilk ulaşan kentlerin başında geldiğini, bugün 500 bine yaklaşan depremzede vatandaşın Mersin’de ağırlandığını söyledi.

Kızıltan, “Bu rakam her kentin üstesinden geleceği bir rakam değildir. Mersin üretim gücüyle, yerel yönetimleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sağlam ekonomisiyle, güçlü lojistik yapısıyla gerçekten bölgede “iyi ki Mersin gibi bir kent var” dedirtti. Bölgesinde ne kadar önemli bir kent olduğunu gösterdi.

Ancak Mersin ekonomisi bunu destek olmadan kaliteli şekilde devam ettiremez. Yerel yönetimlere siyaset üstü düşünülerek destek verilmelidir” diye konuştu.

Makro Kamu Yatırımları Hayata Geçerse İhracat Yükselir

Mersin’in doğal afet bölgesi olmasa da desteklerden faydalanacak özel bir statüye kavuşturulmasını isteyen Kızıltan, Mersin Ana Konteyner Limanı, Çeşmeli-Taşucu Otobanı, D-400’e paralel Mersin-Adana Karayolu, sektörel sanayi siteleri için tahsisi bekleyen kamu arazileri, etrafının doğru kurgulanması gereken Çukurova Havalimanı ve Mersin Lojistik Köyü Projesi gibi beklenen makro kamu yatırımlarının hayata geçmesi halinde; şehrin 6 milyar dolar ihracatını en az 15 milyar dolara yükselteceğini bildirdi.

Kızıltan, “Mersin, ayağa kalkması gereken deprem illerine en büyük desteği verecek kenttir. Mersin bu 11 deprem ilinin yaralarını saracak, kalkınmalarına destek verecek bir ildir. Yeter ki planlanan yatırımlar daha fazla bekletilmesin” dedi.

XL Mimarlık+Mühendislik’ten Nea Vourla Konut Sitesi

Mimar Arda Işık’ın liderliğinde ulusal ve uluslararası ölçekte ödüllü mimari ve iç mimari projelere imza atan XL Mimarlık + Mühendislik’in tasarladığı Nea Vourla Konut Sitesi, İzmir Urla bölgesinin mimari özelliklerini yansıtan, aynı arketipin varyasyonları olan ve her biri deniz manzaralı 31 villadan oluşuyor.

İzmir Urla’daki Nea Vourla Konut Sitesi projesi, birbirinden farklı ölçek ve fonksiyonlarda ödüllü mimari ve iç mimari projelere imza atan Mimar Arda Işık liderliğindeki XL Mimarlık + Mühendislik tarafından tasarlandı.

Urla’nın İskele Mevkisi’nde hayata geçirilen Nea Vourla Konut Sitesi projesinde XL Mimarlık + Mühendislik ön tasarıma ait stratejik planlama, iş planı, pazarlama ve fizibilite süreçlerinde işveren ARON Müteahhitlik ile iş birliği içinde çalışmış ve bölgede röper noktası oluşturan bir konut sitesi projesi elde edilmiş.

Bölgenin mimari özelliklerini taşıyan ve aynı arketipin varyasyonları olan 31 villa, ikisi birbirine komşu 3 ada üzerinde ve her biri deniz manzarasına hâkim olacak şekilde konumlandırılmış. Her adasında açık havuz bulunan XL Mimarlık + Mühendislik imzalı Nea Vourla Konut Sitesi projesi tüm yıl boyunca yaşanacak şekilde tasarlanmış.

XL Mimarlık + Mühendislik bu konut sitesinin tasarımında beyan ettiği temel mimari prensip ve tasarım araçlarını takip etmiş, bunlarla birlikte, stratejik planlama, tasarım odaklı düşünme ve sanat yoluyla bütünsel bir yaklaşım önermiş.

Silivri’ye 500 Yataklı Hastane Projesi

İstanbul, Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, 500 yataklı Eğitim Araştırma Hastanesi ile 100 yataklı Acil Durum Hastanesi projesinin hayata geçirileceğini duyurdu. 

Silivri Belediye Meclisinin 2023 yılı mart ayı toplantısının 2. oturumu gerçekleştirildi. Toplantıda gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından konuşan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Fatih Mahallesi’nde Çamlık olarak bilinen yere Millet Bahçesi ve Aile Sağlığı Merkezi, Müjdat Gürsu Stadının güneyine ise içerisinde sosyal alanlar bulunan Gölet ve Millet Bahçesi kazandıracaklarını açıkladı. Kavaklı Mahallesi Kenan & Çelebi Nakip Aile Sağlığı Merkezi ve Millet Bahçesinin açılışının önümüzdeki hafta yapılacağını, Alibey Mahallesinde yeni Sağlık Kompleksinin 4-5 ay içerisinde hizmete açılacağını söyleyen Başkan Yılmaz, Selimpaşa’daki Silivri Devlet Hastanesi Ek Hizmet Binasının da yenileneceğini ifade etti. Başkan Yılmaz ayrıca, Silivri’ye 500 yataklı Eğitim Araştırma Hastanesi ve 100 yataklı Acil Durum Hastanesi kazandırılacağını müjdeledi.

“FATİH MAHALLESİ’NE MİLLET BAHÇESİ VE AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ KAZANDIRACAĞIZ”

Fatih Mahallesi’ne bir Millet Bahçesi ve yepyeni bir Aile Sağlığı Merkezi kazandıracaklarını açıklayan Başkan Yılmaz, “Her ay, hiç hız kesmeden; hükümetimizle ve Silivri Belediyemizle ilçemize kazandırdığımız projeleri meclis toplantılarımızda sizlerle paylaşıyoruz. Bu bize büyük onur ve gurur veriyor. Fatih Mahallesi’nde bulunan ve yıllardır bakımsız, metruk durumda olan yaklaşık 36.000 metrekare alanımız var. Burası içerisinde daha önce İstanbul Üniversitesinin doktorlarının eğitim gördüğü, sonrasında da sağlık ocağı olarak kullanılan; falezlerin hemen üzerinde Silivri’nin en güzel manzaralarının seyredildiği, Çamlık mevkii diye tabir ettiğimiz alan. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum ile Millet Bahçesi temel atma töreninden sonra yaptığımız istişarelerde taleplerimiz olmuştu. Bu alan şu an İstanbul Üniversitesinin mülkiyeti. Hazinemiz bu mülkiyeti İstanbul Üniversitesinin istediği alanlarla trampa edecek. Daha sonra bu arazi maliye hazinesine, yani milli emlağa geçecek. Milli emlak ile bir protokol yaparak Silivri Belediyesi olarak buraya bir Millet Bahçesi inşa edeceğiz. 7/24 güvenlikli, içerisinde sosyal belediyecilik mantığıyla işletilecek sosyal tesislerin, kafelerin, çocuk oyun alanlarının, mini kütüphanelerin olacağı bir Millet Bahçesini, Silivri’ye kazandırmış olacağız. Buradaki sağlık ocağı da depreme dayanıksız olduğu için yıkılacak. Fatih Mahallesi’nde düğünlerin yapıldığı boş alanda da 6 ay içerisinde, 5 hekimli bir Aile Sağlığı Merkezi yapmayı planlıyoruz. Silivri’mize hayırlı uğurlu olsun.” dedi.

“YEŞİLE VE DOĞAYA YATIRIM YAPMAYA DEVAM EDİYORUZ”

Silivri Belediyesi olarak yeşile, çevreye, doğaya ve insanların rahat nefes alacağı alanlara yatırım yapmaya devam ettiklerini dile getiren Başkan Volkan Yılmaz, “Müjdat Gürsu Stadı’nın hemen güneyinde yer alan 10.000 metrekarenin üzerinde alanda; basket sahası, tenis kortları ve dinlenme alanları yapıyoruz. Burada yaklaşık 1.500 metrekarelik bir gölet bulunuyor. Bu alana Silivri Belediyesi tarafından işletmesi yapılacak; sosyal tesis, kafeterya, restoran, parklar ve yeşil alanların bulunduğu bir Millet Bahçesi kazandıracağız. Bu tesisin açılışını haziran ayının ilk haftasında yapmayı planlıyoruz. Maliyeti 25 milyon TL olacak bu yatırımı bir bağışçı marifetiyle, Silivri Belediyesinin kasasından tek kuruş çıkmadan yapacağız. Silivri’ye hayırlı uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.

“KAVAKLI AİLE SAĞLIĞI MERKEZİNİ VE MİLLET BAHÇESİNİ HİZMETE AÇIYORUZ”

İlçede yaptıkları sağlık yatırımları hakkında bilgiler veren Başkan Volkan Yılmaz, “Bildiğiniz üzere Kavaklı’da bulunan sağlık ocağını depreme dayanıksız olduğu için yıkmıştık. Bunun yerine inşa ettiğimiz ve 500 metrekare alanda hizmet verecek olan, içerisinde 112 Acil Servis İstasyonunun da yer alacağı Kavaklı Aile Sağlığı Merkezimizin açılışını önümüzdeki hafta gerçekleştireceğiz. Ayrıca Aile Sağlığı Merkezimizin arkasındaki yaklaşık 5.000 metrekare alanda yapımını tamamladığımız Millet Bahçemizin de açılışını yapacağız. Tüm meclis üyelerimizi açılışımıza bekliyoruz.” diye konuştu.

“SAĞLIK KOMPLEKSİ EYLÜL AYINDA VATANDAŞLARIMIZIN HİZMETİNDE OLACAK”

Silivri’ye inşa edilen Sağlık Kompleksinin 4-5 ay içerisinde hizmete açılacağının müjdesini veren ve Selimpaşa’da bulunan Silivri Devlet Hastanesi Ek Hizmet Binasının yenileneceğini açıklayan Başkan Volkan Yılmaz, “Hatay’da meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depreme İskenderun Devlet Hastanesinde yakalandım. Hastaneye Silivri Belediyesi olarak bir mobil mutfak kurmaya gitmiştik. Bizden sonra o hastane tahliye edildi ve şu an Dörtyol Hastanesinde hizmet veriyor. Bu yaşadıklarımız esasında afetlerdeki yaraların tedavisinin yerinde yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Bu düşünceden hareketle Alibey Mahallesi Turgut Özal Bulvarı üzerinde 5.000 metrekare alanda içerisinde; İlçe Sağlık Müdürlüğü, Verem Savaş Dispanseri, 11 aile hekimli Sağlık Ocağı ve Sağlıklı Yaşam Merkezinin bulunacağı Sağlık Kompleksinin açılışını eylül ayında gerçekleştirmeyi planladığımızın bilgisini vermiş olayım. Yani yaklaşık 4-5 ay sonra bu kompleks Silivrili vatandaşlarımızın hizmetinde olacak. Ayrıca bildiğiniz gibi Selimpaşa’da, Silivri Devlet Hastanemizin Ek Hizmet Binası yer alıyor. Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleştirdik. Selimpaşa’daki hastanemizde lojmanların olduğu kısım yıkılacak. Bu alana çelik konstrüksiyon olmak üzere 2.000 metrekarelik Silivri Devlet Hastanesi Ek Binası kazandıracağız. Çalışma 6 ay içerisinde tamamlanacak ve orada hizmet vermeye devam edecek.” dedi.

“SİLİVRİ’YE EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ VE ACİL DURUM HASTANESİ KAZANDIRILIYOR”

Silivri’ye 500 yataklı bir Eğitim Araştırma Hastanesi ve 100 yataklı Acil Durum Hastanesi kazandırılacağının müjdesini veren Başkan Volkan Yılmaz, “Daha önce Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ile yaptığımız istişarelerde kendilerine sunduğumuz talep ve bilgi dosyası vardı. Bu taleplerimizin Sağlık Bakanlığımız tarafından kabul olduğunu görmek bizi çok mutlu etti. Silivri’mize çok önemli bir müjde daha vermek istiyorum. E-5’in kenarında Araptepe mevkii diye bilinen alanda, yaklaşık 138 dönüm arazide 500 yataklı bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yapımı, Cumhurbaşkanlığı 2023 Yatırım Programına dahil edildi. İlave olarak bu alana 100 yataklı bir Acil Durum Hastanesi de yapılacak. İhale işlemleri ve yapım işlemleri konusunda hızlıca harekete geçilip inşallah çok kısa sürede Silivri’mize 600 yataklı modern bir sağlık alanı kazandırılmış olacak. Böylece Silivri’mize çok büyük bir yatırım daha gelmiş oluyor. Ben başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’ya ve İl Sağlık Müdürümüz Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na Silivri’ye yaşayan bütün vatandaşlarım adına teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.

5 Maddede Tiny House Satın Alma Rehberi

Türkiye’nin her yerinde hem depreme dayanıklı hem de konforlu ve kalıcı yaşam üniteleri ihtiyacı gün geçtikçe artıyor. 45 günde teslim edilen tiny house’lar da en öne çıkan seçenek olarak görülüyor. Bu sebeple kullanıcıların tiny house alırken dikkat etmesi gerekenler rehberi hazırlandı.

Tiny House Nedir?

Tiny house’lar plakalı ve ruhsatlı, karavan sınıfında araçlar olup yürüyen küçük evlerdir. Mevzuatlara uygun üretilen tiny house’lar karavandan daha konforlu bir yaşam sunar. Konteyner ve benzeri geçici barınma çözümleri yerine dört mevsim kalıcı yaşam için uygundur. İsteğe bağlı olarak yeri de değiştirilebilir. Çekici bir araç üzerine konarak taşınmaz. Mühendislik hesaplamalarına uygun üretilmiş bir tiny house, doğru araçlarla çekildiğinde yollarda güvenli bir şekilde ilerler. 

Tiny house’lar doğada olmayı, doğayla barışık yaşamayı mümkün kılar. Kullanıcıların doğanın iyileştirici etkisiyle tanışmasını sağlar. Minimalist yaşam felsefesiyle tasarlanıp temel ihtiyaçları öngörür; mevzuatlarına ve vaadine uygun bir şekilde üretilebilmesi için tekne, karavan ve yapı sektörünün ürünlerini ve metotlarını kullanılır.

TINY HOUSE ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Mevzuata Uygun Üretilmeli

Mevzuatına uygun üretilmeyen tiny house’lar sahibini mağdur edebilir. Karayolları standartlarında belirlenen azami ölçüler dikkate alınarak üretilen tiny house’lar ilgili kurumların gerekli kontrolleri yapmaları esnasında sahibini zor durumda bırakmazlar.

Dayanıklı Malzeme Sınıfı Tercih Edilmeli

Tiny house’ların doğanın içinde dört mevsim boyunca hem kalıcı hem de mobil kullanımları göz önüne bulundurularak sürekli servis gereksinimi olmaması için dayanıklı ve amacına uygun malzeme sınıflarıyla üretilmesi gerekir.

Üretici Firmaların Referansları İncelenmeli

Üretici firmaların daha önce yaptıkları ürünlerin, özellikle de kullanımda olanların, yaşanmış tecrübeleri önemlidir. Yalıtım özellikleri, enerji verimliliği performansı, servis hizmetleri ve yıllarca doğa içinde kullanılmış ürünler incelenmelidir. 

Teslimatın söz verilen sürede yapılması önemlidir. Satış sonrası bakım hizmetlerine ve garanti süresine özellikle dikkat edilmelidir.

Üretim Gücü ve Malzeme Kalitesine Dikkat Edilmeli

Tiny house alıcılarının, üretim esnasında kullanılan malzemelerin hangi standartta ve hangi ihtiyacı karşılayacağı konusunda bilgilendirme istemeleri en doğal haklarıdır. Malzemelerin hem insan sağlığına uygun hem de kullanım esnasında deforme olmayacak şekilde seçilmesi önemlidir. Üreticinin belli bir kalite çizgisinde ve kalite kontrol prosesleriyle üretimi gerçekleştirdiğinin fiziken görülmesi, kullanıcının satın alma esnasındaki güvencesidir.

Model Seçerken Alanında Uzman Kişiyle Görüşülmeli

Tiny house satın almak isteyenler istek ve ihtiyaçlarını en doğru karşılayan ürünü/modeli seçebilmek için uzman kişilerden bilgi almalıdır. Uzmanın alanındaki tecrübesi doğrultusunda oluşacak bilgi alışverişi sayesinde kullanıcının seçenekleri de zenginleşir.

TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN TINY HOUSE MARKASI MOOBLE HOUSE

Mooble House uluslararası standartlarda endüstriyel prensiplerle tiny house üretir. Ürünlerinin üst yapısında hafif çelik teknolojisi kullanılır; bu sayede ürünün dayanıklı, çevreci ve mobil olması sağlanır.

İngiltere, Avrupa ve deniz aşırı ülkeler olmak üzere toplam 17 showroomu olan Mooble House, farklı coğrafya ve iklimlerde kullanılarak üstün kalite ve performansını kanıtlamıştır. Tiny house alanındaki derin bilgi ve üretim tecrübesiyle ülkemizde de en çok tercih markalardandır.

Mooble House ürünleri, elektrik ve su şebeke sistemlerine bağlı olarak çalışabildiği gibi, kullanıcı talebiyle kendi kendine yeten paketlerle de çözüm sunar. Satın alma süreci bir model ve kullanacak kişi sayısı seçimiyle başlar. Kısıtlı kişiselleştirme olanakları bulunmaktadır. 30-45 günde teslim edilir. Ürünler 2 sene garantilidir, sigortalanabilir ve satış sonrası servis hizmeti sunulur.

7 Blok ve 204 Bağımsız Birim Yıkılıyor, Yerinde Dönüşüm Başlıyor

Eyüpsultan’da saçak parseller olarak adlandırılan Akşemsettin, Çırçır, Yeşilpınar ve Karadolap Mahallelerinde bulunan 6 bin 500 konut için “Yerinde Dönüşüm” adıyla hayata geçirilen kentsel dönüşüm projesi devam ediyor.

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’in girişimleriyle, Akşemsettin, Çırçır, Yeşilpınar ve Karadolap Mahallelerinde bulunan 44 siteyi kapsayan saçak parseller adıyla tanımlanan alanda imar planı ve tapusu bulunan parsellerdeki yapıların dönüşebilmesi konusunda yıllardır yaşanan sorun plan notu değişikliği yapılarak çözüme kavuşturuldu.

Bu şekilde 44 sitenin bulunduğu alanda müteahhit-vatandaş işbirliği ile yaklaşık 6 bin 500 bağımsız birimin dönüşümü sağlanacak.

Maliye Blokları ve Didem Sitesi’nin ardından Akşemsettin Mahallesi’nde bulunan Öğretmenler Sitesi’nde yerinde dönüşüm çalışması yapılacak. 7 blok ve 204 bağımsız birim yıkılacak, yerinde dönüşümle birlikte yaklaşık 384 bağımsız birim yapılacak.

15 Mart Çarşamba günü saat 14:00’te Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken ve site sakinlerinin katılımıyla yıkım gerçekleşecek. Siz değerli basın mensuplarını da aramızda görmekten memnuniyet duyacağız.

Gayrimenkul Fuarı Uluslararası Yatırımcılarını Ağırlıyor

Bu yıl 15’incisi düzenlenen Gayrimenkul Fuarı ve Zirvesi, 42 firma, 450 konsept projesi ile uluslararası yatırımcılarını ağırlıyor.

JNR Group Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Haktan Öztunalı, Rusya, Katar, İran, Dubai, Suudi Arabistan gibi ülkelerden 77 yatırımcının 2,4 milyar dolarlık fonla Türkiye’de gayrimenkul yatırımına geldiğini açıkladı.

Bugün başlayan fuarda 140 civarında B2B alanında yatırımcı broker’ın olacağını da ileten Öztunalı, “Tek fuar ve zirve değil, ticari bir network başarmak istiyoruz. Sadece Almanya’dan 17 yatırımcı var. İngiltere, Hollanda, Portekiz, Doğu Avrupa ülkelerinden de yatırımcılar fuarda Türk gayrimenkul firmaları ile özel görüşmeler yapacak.

Sonuç itibarıyla biz 2 milyar 400 milyon dolarlık ülkemizde yatırım yapabilecek yaklaşık 77 tane yatırımcıyı bu konjonktürde getirmeyi başardık” dedi. Öztunalı, Türkiye’de deprem sonrası yabancı yatırımcıların Ege Bölgesi’ne özellikle Bodrum’a yöneldiğini de belirtti.

‘Eviniz bu fuarda’ sloganıyla yola çıktıklarını ifade eden Öztunalı, tek yabancı yatırımcılar değil yerli alıcılardan da ilginin yoğunluğuna işaret etti. Büyükşehirlerde nitelikli konutlara ilginin arttığını dile getiren Öztunalı, “Geçmiş fuarlarda daha çok yabancı ziyaretçi talebi alırdık.

Bu yıl, çok ciddi Türk ziyaretçi rezervasyonu aldık. Deprem felaketinin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de insanlar, daha güvenli, daha sağlam konutlara ulaşmak, arsa veya müstakil ev almak düşüncesiyle fuara büyük ilgi gösteriyor şu anda” dedi.

Öte yandan Türkiye’deki konut fiyatı ve kiralık artışlarına değinen Altın Türk Real Estate Yönetim Kurulu Başkanı ve Arap Türk İş Adamları Derneği Başkanı İsmail Altın, Türkiye’de toplam yabacıların aldığı konut miktarının yüzde 4,5 olduğunu açıkladı.

Altın, “Konut fiyat artışının sebebi yabancılar değil. Fiyatlarının artış sebebi öncelikle arz eksikliği, enflasyon ve döviz kurundaki artışa bağlı emtia ve girdi maliyetlerinin artışı, dar ve orta gelirliler için açıklanan teşviklerde fırsatçılıklar” diye konuştu.

Bakan Kurum: ‘’Yeni Konutların İnşaatı Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen iller için yapılan konut projesiyle ilgili bilgi verdi. 

Kamu Gündemi’nin haberine göre; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat günü meydana gelen depremlerden etkilenen illerde yapılan konut çalışmalarına dair gelişmeleri sosyal medya hesabı üzerinden paylaşmaya devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda TOKİ tarafından inşa edilecek kalıcı konutlara dair yapılan çalışmaları aktardı.

Bakan Murat Kurum tarafından yayınlanan videoda, depremden etkilenen iller arasında bulunan Şanlıurfa’da kalıcı konutlar için çalışmaların başlatıldığı aktarıldı. Bakan Murat Kurum Şanlıurfa’nın Birecik ve Eyyübiye ilçelerinde ilk kazmanın vurulduğu bilgisini aktardı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından paylaşılan videoda ilk etapta Şanlıurfa’nın Birecik ve Eyyübiye ilçelerinde 897 konut yapılacağı açıklandı. Şanlıurfa’da yapılacak konutların da yatay mimariye ve yöresel mimariye uygun olarak inşa edileceği belirtildi. Yapılan çalışmalarda sadece konutların değil farklı sosyal aktivitelerin gerçekleştirileceği ihtiyaçların da inşa edileceği paylaşıldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından yapılan video paylaşımında, 6 Şubat günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerden etkilenen Şanlıurfa’dan bulunan Birecik ve Eyyübiye ilçelerinde gerçekleştirilen konut çalışmalarına dair görüntüler yer aldı. Bakan Murat Kurum ilk olarak 897 konutun yapılacağı bilgisini paylaştığı videoda bildirdi. Aynı zamanda sadece konutların değil, çocuk oyun parkları, spor ve dinlenme alanları gibi sosyal donatı alanlarının da bulunduğu bir yaşam alanının oluşturulacağını paylaşımında belirtti. Bakan Murat Kurum videoyu paylaşırken şu notu da ekledi; ‘’Bilimsel, güçlü, hızlı! TOKİ ile dirençli şehirlerimizi bu anlayışla inşa ediyoruz. Bilimden şaşmadan, hızlı hareket ederek, güçlü adımlarla! Şanlıurfa’nın Birecik ve Eyyübiye’de de başladık.’’

TÜİK Şubat Ayı Konut Satış Rakamlarını Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; Türkiye genelinde şubat ayında 80 bin 31 adet konut satışı gerçekleştirildi.

Buna göre; Türkiye genelinde Konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,0 azalarak 80 bin 31 oldu. Konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve yüzde 18,7 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 235 konut satışı ve yüzde 10,3 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve yüzde 6,3 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 16 konut ile Hakkâri, 30 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Tunceli oldu. 

Konut satışları Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,4 azalışla 177 bin 739 olarak gerçekleşti.

İpotekli Konut Satışları 17 BİN 357 Oldu

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 21,7 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 azalışla 33 bin 560 oldu.

Şubat ayındaki ipotekli satışların 5 bin 93’ü; Ocak-Şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 9 353’ü ilk el satış olarak gerçekleşti

62 BİN 674 Konut El Değiştirdi

Türkiye genelinde diğer konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalarak 62 bin 674 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 78,3 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalışla 144 bin 179 oldu.

Birinci El Konut Satışı 23 BİN 476 Olarak Gerçekleşti

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,8 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29,3 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 azalışla 51 bin 8 olarak gerçekleşti.

56 BİN 555 İkinci El Konut El Değiştirdi 

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,7 azalış göstererek 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 70,7 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 azalışla 126 bin 731 olarak gerçekleşti.

3 BİN 350 Konut Yabancılara Satıldı

Yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27,0 azalarak 3 bin 350 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,2 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 261 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 133 konut satışı ile İstanbul ve 225 konut satışı ile Mersin izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,4 azalarak 7 bin 511 oldu.

Rusya Birinci Sırada 

Şubat ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den bin 183 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 446 konut ile İran, 173 konut ile Irak ve 142 konut ile Ukrayna vatandaşları izledi.

Küpeli: ‘’Eskişehir OSB’ye İlgi Arttı’’

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir OSB’nin yeni sanayi yatırımlarının çekim merkezi olduğunu söyledi. 

Eskişehir OSB’nin yeni sanayi yatırımlarının çekim merkezi olmayı sürdürdüğüne dikkat çeken Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, “2023 yılının ilk 2 aylık döneminde Eskişehir OSB’den 11 yeni sanayi yatırımcımıza 132 bin metrekarelik yeni alan tahsis ettik. Diğer yandan ocak ayındaki teşvikli yatırımların tutarı da 826 milyon TL’ye ulaştı. 2023 yılı sonunda 10 milyar TL’nin üzerinde bir yatırımı Eskişehir’e kazandırmayı planlıyoruz” dedi.

Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri olan Eskişehir’in önümüzdeki dönemde özellikle yüksek teknoloji alanında yeni yatırımların öne çıkacağını belirten Nadir Küpeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Eskişehir OSB olarak pandemi dönemi olan 2020-22 yılları arasında çok ciddi bir sanayi yatırımını şehrimize kazandırmıştık. Geride kalan 3 yıllık dönemde 248 yeni yatırıma bölgemizden toplam 2 milyon 726 bin metrekarelik bir alan tahsis ettik. Bölgemize olan yatırımcı ilgisi artarak devam ediyor. Birçok yatırımcıyla görüşmelerimiz sürüyor. Önemli yerli ve yabancı yatırımcılarla görüşmelerimize devam ediyoruz. Eskişehir OSB’nin uygun fiyatlı arsaları ve eksiksiz altyapısı yatırımcıların bölgemizi tercih etmesinde büyük rol oynuyor.” 

Yaşanan son depremin tüm Türkiye için derin bir üzüntüye sebep olduğunu anlatan Küpeli, “Yaşadığımız son deprem felaketi hepimizi çok derinden üzdü. Kaybettiğimiz vatandaşlarımız için hepimiz gerçekten çok üzgünüz. Yaralarımızı el birliğiyle sarmak için Eskişehir OSB olarak, bölgeye önemli oranda destekte bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz. Keza şehrimize gelen çok sayıda depremzedeye yine şehrimizdeki odalarımızla iş birliği içinde destek olmayı sürdürüyoruz. Bunların işin bir boyutu iken, depremin sanayi kuruluşları ve tesislerde yarattığı etkiyi de gördük. Yönetim olarak Kahramanmaraş’ı ziyaret ettik. Yerinde incelemeler yaptık. Depreme uygun, dayanıklı bina ve fabrika yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk” dedi.

Küpeli, olası İstanbul depreminin geniş bir alanı etkileyeceğini deprem uzmanlarından dinlediklerini belirterek, “Beklenen İstanbul depremi sadece İstanbul’u değil maalesef Marmara Bölgesi başta olmak üzere tüm ülkeyi etkileyecek. Depremin yaşanma olasılığı her geçen gün giderek artıyor. Ne yazık ki İstanbul ve çevre illerde çok sayıda büyüklü küçüklü sanayi tesislerimiz bulunuyor, bunların bazıları gerçekten çok hayati ve kritik tesisler.” ifadelerini kullandı.

Depremden Çekinen Yatırımcı Eskişehir OSB’ye Geliyor

Yaşanan deprem felaketi sonrasında, İstanbul ve çevre illerde faaliyet gösteren bazı sanayi kuruluşlarının, deprem bakımından daha güvenli olan Eskişehir OSB gibi yerlerde yeni alanlar araştırmaya başladığını söyleyen Nadir Küpeli, şunları söyledi:

“Bize de bazı ön müracaatlar, yer soran sanayi kuruluşlarımız ve girişimcilerimiz oldu. İstanbul ve çevresi bu kadar sanayi yükünü ve insan yoğunluğunu artık kaldıramaz duruma geldi. Bize göre devletimizin sağlayacağı destek mekanizmasıyla, bu bölgedeki kritik öneme sahip sanayinin hiç olmazsa bir kısmının Eskişehir OSB gibi sanayi merkezleriyle, Anadolu’nun diğer şehirlerine taşınması sağlanmalıdır. İstanbul ve çevre illerin üzerindeki yük hafifletilmelidir. Olası depremin etkilerini minimize etmek için kalan zamanımızı verimli kullanmamız gerekiyor.”

Kaynak: Dünya Gazetesi-Tülay Taşkın

Yeni Okul Binası Depreme Dayanıklı Olacak

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde deprem riski taşıdığı için yıkılan Türk Pirelli İlkokulu’nun yeni binasına 339 kazık çakılacak. 

Özgür Kocaeli’den Muhammet Emin Can’ın haberine göre; İzmit Körfez Mahallesi 42 Evler mevkiindeki yeni okul binası zemine çakılacak 339 fore kazık üzerine yükselecek. Zemini yumuşak olan bölgelerde uygulanan fore kazık üzerine inşaat yapma tekniği, yaşanan büyük deprem felaketi sonrası bölgemizde daha sık uygulanmaya başlandı. Maliyeti yüksek olan bu sistem, binanın sağlamlığı açısından büyük önem taşıyor.

Yeni Bina 2024’te Hizmet Verecek

İzmit Körfez Mahallesi 42 Evler mevkiinde Şehit Hacı Kadir Caddesi, Veli Eşref Caddesi ve Şehit Basri Sokak’ın ortasında kalan alanda yapılacak yeni okul binası için zeminde çalışma yapılıyor. Eski bina tamamen yıkılırken yapılan sondajla zemin tespiti gerçekleştirildi. Yaklaşık 30 metre derine inilirken, inşaatın yapılacağı bu bölgede 339 fore kazık çakılacağı, inşaatın bu alan üzerinde yükseleceği belirtildi. Yavuz Dekorasyon İnşaat firmasının yapacağı 19 derslikli Türk Pirelli İlkokulu bina inşaatının 2024 yılında tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine alınması planlanıyor.

Şanlıurfa OSB Su Götürme Projesinde Temel Atıldı

Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) su sorununu çözme amacıyla planlanan su götürme projesinin temeli atıldı. 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesinde “Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesine Su Götürme Projesi” için 2022 yılı Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamında 94 milyon lira bedelli hibe desteği sağlanmıştı. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin de 53 milyon TL finansman katkısı sağladığı proje için çalışmalar başladı. 

Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan mevcut durumda 120 lt/sn olan OSB içme suyu temin oranını, projenin tamamlanmasıyla birlikte 700 lt/sn seviyesine yükselteceğini söyledi. 

Şanlıurfa OSB’ye hayat verecek proje için Vali Ayhan, “OSB’lere Su Götürme Projesi kapsamında düzenlenen temel atma törenine katıldık. Valiliğimizin himayelerinde, Büyükşehir Belediyemizin ve Karacadağ Kalkınma Ajansımızın ortaklığında hayata geçirilen bu güzel proje, OSB’mize hayırlı olsun.” dedi.

‘’Kiralık Daire Fiyatları Arttı’’

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, ‘’Ankara’da özellikle kiralık daire fiyatlarında çok ciddi bir artış var.’’ dedi. 

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından olası İstanbul depremi bir kez daha gündeme geldi. Felaketle birlikte, megakent İstanbul’dan çevre illere göç hız kazandı. İstanbulluların tercih ettiği şehirlerden bir tanesi de başkent Ankara oldu. Ankara aynı zamanda binlerce depremzedeye ev sahipliği yapmaya başladı.

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, Ankara emlak piyasasında son günlerde ciddi bir hareketlilik olduğunu söyledi. Bir televizyon programında konuşan Akçam, “Ankara’da 11 ilden gelen 350 bine yakın depremzede vatandaşımızı misafir ediyoruz. Bu rakam her geçen gün artıyor” dedi.

“Zaten kiralık sıkıntımız vardı, bu kadar nüfus da Ankara’ya gelince ciddi anlamda kiralık tarafında sorunlar yaşıyoruz” diyen Akçam, kentte zaman zaman astronomik fiyatlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.

Satılık tarafın kiralığa göre biraz daha yavaş gittiğini söyleyen Akçam “Rakamlarda 2 haftadır çok ciddi bir artış var. Fiyatlar yüzde 65 oranında yukarıya çıktı” diye konuştu.

Vil Encore’nin Örnek Villası Mayıs Ayında Tamamlanıyor

Vil ve Encore iş birliği ile İzmir, Urla’da yükselen Vil Encore Kuşçular projesinin örnek villası Mayıs ayında hazır olacak. 

Vil Encore Kuşçular’ın 3 bin 500 metrekare alan üzerinde 10 adet villadan oluştuğunu belirten firma yetkilileri, Mayıs ayında örnek dairenin tamamlanacağını ve villaların ise Haziran 2023’de sahiplerine teslim edileceğini söyledi.

Müstakil yaşam keyfi sunan projenin, konut sahibi olmak isteyen yerli ve yabancıların dikkatini çektiğini dile getiren yetkililer, yalın, doğal, estetik ve fonksiyonel villaların denize ve kent merkezine olan yakınlığıyla da talep gördüğünü vurguladı.

Proje hakkında bilgi veren firma yetkilileri, şu bilgileri verdi: 

“İzmir’in yükselen değeri Urla’da önemli bir yatırıma imza attık. Bölge temiz havası, tarihi yapısı, üzüm bağları, zeytin ağaçları ve seracılığın da yapıldığı önemli bir merkez. 3+1, 4+1 ve 5+1 tiplerinde 10 adet villadan oluşan Vil Encore Kuşçular, her detayında gizlenen fonksiyonel çözümleri ile müstakil yaşamı keyifli ve konforlu bir halde sunuyor. Müstakil ve bahçeli yaşam alanlarını günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda teknoloji ve kompakt çözümlerle birlikte yaşama geçiriyor. Tamamı müstakil olan villalar, kendi özel havuz ve bahçesine de sahip. Geniş ve ferah iç tasarımları ile fonksiyonel hacimli alanlara da yer verildi. Doğanın içinde denize ve merkeze çok yakın mesafede bulunan proje ulaşım avantajı ve özgün tasarımıyla da dikkat çekiyor. Ön satışların başladığı Vil Encore Kuşçular, otoban bağlantı noktasına 5 dakika, Urla merkeze 7 km, İzmir’e 35 dakika, Demircili ve Altınköy koylarına ise 10 dakikalık bir mesafeye sahip.” 

Firma yetkilileri konut sahiplerinin beklentilerine cevap verecek birçok teknik özellik ve donanımı tek çatı altında sunduklarını vurgulayarak şöyle devam etti: 

“Vil Encore Kuşçular, yurtiçi ve yurtdışında inşaat ve gayrimenkul geliştirme alanında birçok girişimde öncülük ve iştirak eden uzun yıllar edinilen tecrübelerin 2 yıl boyunca sürdürülen Arge çalışmalarının yansımasıdır. Her villanın kendine ait özel bahçesi, havuzu ve otopark alanı bulunuyor. Özel tasarlanmış ve gizliliğe önem veren mimari ve peyzaja da sahip. Detaylı depolama alanları, dört mevsim bahçe içinde yaşama imkânı sunan kış bahçesi, yeni tasarım şöminelerle modern ısınma sistemi, dış cephe ve çatı sistemlerine kullanılan metal ve ahşabın uyumu ile dayanıklı yapısı, estetik ve fonksiyonel merdiven tasarımları gibi birçok özelliğe sahip. Vil Encore ayrıca, radye temel ve temel izolasyonu, ısı izolasyonlu dış cephe duvarları, ısı ve su izolasyonlu çatısı, bahçede araç otopark alanı, dış cephe masif ahşap kaplama, atık su biyolojik arıtma, güneş enerjisi alt yapı sistemi ve akıllı ev sistemiyle de çevreci özellikleriyle öne çıkıyor.”

Vil Encore Kuşçular projesinin detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

Nazilli’de Yol Çalışmaları Hızla Sürüyor

Aydın’a bağlı Nazilli Büyükşehir Belediyesi tarafından ilçe genelinde yapılan yol çalışmaları hızla devam ediyor.

Kentin en kuzeyinden en güneyine kadar hizmet ulaştıran, dağ taş demeden yeni yollar açmaya devam eden Nazilli Belediyesi, yıllardır yapılmayı bekleyen Pınarbaşı Mahallesi 4/5 ve 77/8 Sokak’ı tamamlayarak trafiğe açtı. Çalışmalar çerçevesinde; yağmurlama hattı yapılarak orta ve alçak gerilim hattı yer altına alındı. Elektrik dağıtımı yapılan ring hattı içerisindeki 14 metrelik müşterek elektrik direkleri imar planına uygun olarak taşındı.

Tevzilerin ve parke taşı döşemelerinin özenli bir şekilde gerçekleştirildiğini kaydeden Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan, şu açıklamaları yaptı:

‘’Nazillimizde uzun yıllardır yapılmayı bekleyen, vatandaşlarımızın dilekçelerine konu olan Pınarbaşı Mahallesi 4/5 ve 77/8 Sokak’ı ekiplerimizin gayretli çalışmalarıyla kısa sürede halkımızın kullanımına açtık. Allah’a şükür bu yolu hizmete açmak bizlere nasip oldu. Yağışlı havalarda çukurların oluştuğu, araçlara zarar veren, kalan günlerde ise toz toprak içerisinde kalan, âtıl durumda kalmış bir yolumuzdu. Hazırladığımız program çerçevesinde alt ve üst yapısıyla örnek bir yol yaptık. Nazillimize hayırlı olsun.’’

Kentsel Dönüşüm Finansman Modeli Hayata Geçiriliyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan Kentsel Dönüşüm Finansman Modeli uygulamaya alınıyor. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, hafta sonu Şanlıurfa’da, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile kentsel dönüşümü desteklemek amacıyla sağlanacak yeni finansman modellerine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.

3 Ayrı Model

Kentsel Dönüşüm Finansman Modeli ile acil dönüştürülmesi gereken konutlar için 3 ayrı yaklaşım geliştirildi.

Birinci modelde, konut üreticisiyle anlaşan bağımsız bölüm sahiplerine piyasaya göre uygun koşullarda kredi kullandırılacak. Bu modelle, konut sahipleri hak kaybına uğramadan ve emsaller korunarak kentsel dönüşüm gerçekleştirilecek.

İkinci model kapsamında, ada bazlı kentsel dönüşüm için konut üreticileri teşvik edilecek. Konut üreticilerine düşük maliyetli finansman desteği sağlanarak depreme dayanıklı konut arzı artırılacak.

Bu iki durumda da Kredi Garanti Fonu (KGF) destekleri devreye alınarak hem konut üreticisinin hem de bağımsız bölüm maliklerinin krediye erişimleri kolaylaştırılacak.

Kiralık Konut Üreticiliği Kavramı Geliyor


Çalışmalarına 6 Şubat’tan önce başlanan, dünyada farklı örnekleri olan üçüncü modelle de özellikle kiralık konut arzı artırılarak, kirada spekülasyonların ve fiyat artışlarının önüne geçilecek.

Bu modelle Türkiye’ye “kiralık konut üreticisi” kavramı kazandırılarak, üretilen konutlar, öncelikle kentsel dönüşümde riskli yapı malik ve kiracılarına hizmet sağlayacak.

Kiralama tutarları ve kira artışları kamu otoritesi tarafından belirlenecek ve kira tavanı uygulaması yapılacak.

Böylece, özellikle Covid-19 salgınından bu yana makul seviyelerin çok ötesinde artış gösteren kira enflasyonu dizginlenebilecek, enflasyonla mücadele daha etkin bir şekilde yürütülebilecek.

Ayrıca, deprem sonrası TOKİ projelerinde görev alan yüklenicilerin ilk etapta sözleşmelerini bağlamaları için ihtiyaç duydukları finansmana erişimini kolaylaştırabilmek adına yürürlükte olan KGF paketi de revize edilecek.

0,69 Faizle Kredi İmkanı

İBB Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, belediye meclisinin mart ayı toplantısında, depremlerden çok önemli dersler çıkarılacağını belirterek, bugüne kadar kentsel dönüşüme ‘hayır’ diyenlerin milletten özür dileyeceğini ifade etti.

İstanbullulara müjde olarak bakanlıkların kentsel dönüşüm için yeni finansman modeli hazırlığında olduğunu belirten Göksu, konutunu dönüştürmek isteyen her İstanbullunun, en az 1 milyon lira olmak üzere 2 yıl geri ödemesiz 0,69 faizle kredi kullanabileceğini bildirdi.

Osmanlı Kitap Kafe Projesinde Sona Gelindi

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Rasathane Cami’sinin yanında inşa edilen Osmanlı Kitap Kafe projesi sona yaklaştı. 

İlkadım ilçesinde 100’üncü Yıl Bulvarı Rasathane Cami yanındaki 416 metrekarelik parseli sosyal donatı alanı olarak projelendiren Samsun Büyükşehir Belediyesi, gençlerin ve cami cemaatinin yaşamına dokunarak kaynaşmalarını sağlamak amacıyla alanda Osmanlı Kitap Kafe Projesi’ni hayata geçirdi. 3 buçuk milyon TL’ye mal olan ve mekanik tesisat ile ahşap korkuluk imalatları devam eden projenin yüzde 95’i tamamlandı.

“Şehrimizin Dört Bir Yanını Yatırım Projeleri ile Donatıyoruz”

Osmanlı Kitap Kafe inşaatında sona gelindiğini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, tesisin bölgeye değer katacağını söyledi. Demir, Samsun’un tarihi, turistik ve kültürel özellikleriyle artık kabuğuna sığmadığını dile getirerek, “Yatırım projelerimizle Karadeniz’in merkezi ve en büyük metropolü olan şehrimizin dört bir yanını bu tür projelerle donatıyoruz. Sağlam, dayanıklı ve estetik yapılarla kentimiz için yeni tesisleri inşa ediyoruz. Özellikle kentsel dönüşüm projeleriyle her yaş grubundaki vatandaşlarımızın mutlu ve huzurlu yaşam sürmelerine katkı sağlamak istiyoruz. Rasathane Osmanlı Kitap Kafe Projesi de bu hizmet çerçevesinde hayata geçirilen bir projedir. Bu özel tesis inşaatının tamamlanmasının ardından hızla hizmete girecek ve vatandaşlarımızın kullanımına açılacak” dedi.

Mahalle sakinleri de inşaat çalışmalarının tamamlanıp tesisin faaliyete geçmesini heyecanla bekliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e proje nedeniyle teşekkür eden mahalle esnafından Muhammet Dilmeç, “Başkanımızın ellerine sağlık. Mahallemiz için çok güzel oldu. Bölgemize değer katan proje. Gençlerimiz için biz esnaflar için güzel bir sosyal alan. Teşekkür ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Burası Harabe Gibiydi, Projenin Yapılması ile Güzel Bir Dönüşüm Oldu”

Özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin gençlerle ilgili birçok çalışma yaptığını gördüğünü belirten 22 yaşındaki öğrenci Kardelen Keskör ise, “Evim buraya çok yakın. Eskiden burada bulunan bina harabe gibiydi. Bu projenin yapılmasıyla çok güzel bir dönüşüm oldu. Biz gençler için öğrenciler için faydalı bir yer. Başkanımıza gençlere verdiği değer için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. 

İstanbul’da Asma Kat Yasaklanacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerin ardından yeni imar düzenlemesine geçti. Buna göre il genelinde binalara asma kat çıkılması yasaklanacak. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’ne sunulan düzenlemeye göre, yeni inşa edilecek yapılarda asma kat olmayacak, 2 kattan fazla katı bulunan yapılara bodrum katı zorunluluğu getirilecek.

Milliyet gazetesinden Gülden Çoktan’ın haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, yönetmelik değişikliğinin uzmanlar ve bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda hazırlandığını söyledi. Önerinin meclisten geçmesi durumunda İstanbul’da 2 kattan fazla katı bulunan yapılarda bodrum katı zorunluluğu getirilecek. 

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, şu bilgileri verdi:

“Asma kat, binanın simetrisini bozup kısa kolon etkisi yarattığı için olası bir deprem durumunda binanın oradan çökmesine yol açabilecek etkenlerden biri. Asma kat yapılmasına da depremde kırılganlığı çok yüksek yumuşak kat yapılmasına da müsaade etmeyeceğiz. Zemin katı 4.5 metre yapıp üzerine de asma kat yapıyor ve binanın simetrisini bozuyorlar. Bu ülkemizin birçok kentinde çok yaygın. Depremde de gördük ki binaların önemli bir bölümü taşıyıcı sistemine zarar verildiği, alt kattaki dükkân, banka, market, galeri, fırının taşıyıcıya zarar verdiği için çöktü. Bu durum yeni binalarda da görüldü. Onun için biz asma katı yasaklıyoruz.”

Bodrum katın statik olarak binanın zeminle birleşmesini arttıran işlemlerden birisi olduğunu ifade eden Buğra Gökçe, devamında da şunları anlattı:

“İnşaat mühendisleri eğitimlerinde 4 katta bir bodrum kat yapılması tavsiye edilir. Deprem bölgesinde birçok yapının bodrum katı yok. Temel masrafı yüksek olmasın diye direkt binaya bodrum katı olmaksızın su basmanlı giriş yapıyorlar. Bu da binanın depremde mukavemetini azaltan işlemlerden biri. Bizim bodrum katla ilgili hassasiyetimiz yine binanın temelinin daha düzgün bütünlükte yapılması ve daha kuvvetli temel açılması. Çünkü bodrum katı yaparken bodrum katla beraber perde duvar ve kolonlar çıkılması gerekiyor. İnşaat maliyetlerini arttırdığı için bundan çok fazla memnun olmayıp hemen en kolay yoldan üst kat daireleri yapmayı tercih ediyorlar. Bundan sonra iki katı geçen her bina da bodrum kat yapılması zorunlu olacak. Dolayısıyla temeli kuvvetli, temeliyle zemine daha net bir şekilde yapışan ve devrilme riski az olan yapılar yapılacak. Dört katta bir veya altı katta bir bodrum kat yapılır. Biz, İstanbul’da iki katı geçen her bina da bunu uygulayacağız.”

Riskli Yapılar Yenilenecek

İBB Meclisi’nden geçmesi durumunda bundan sonra 100’den fazla bağımsız bölüm bulunan veya 2000 m2’den büyük parsellerde deprem konteyneri zorunlu olacak. Afet anında deprem toplanma alanı olarak belirlenmiş alanlarda tuvalet, kanalizasyon, foseptik, temiz su gibi temel ihtiyaçların altyapısının tesisi zorunlu kılınacak. 12 Ağustos 2001’den önce yapılmış olan yapıların Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uymayanlara yapı kullanma izin belgesi verilmeyecek. Riskli yapılar güçlendirme veya dönüşüm yoluyla yenilenecek. Her türlü imalat yapı ruhsatına tabi tutulacak, tadilat ruhsatı zorunlu olacak. Çıkmalar sınırlandırılacak.

Kuyucak’ta Yol Yapım Çalışmaları Sürüyor

Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından il genelinde başlatılan yol yapım çalışmaları devam ediyor. Kuyucak ilçesinde ise sıcak asfaltlama çalışmaları sürüyor.

Aydın Büyükşehir Belediyesi, il genelinde yol yapım çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Ekipler, Kuyucak ilçesi Yunus Emre Caddesi’nde sıcak asfalt çalışması gerçekleştiriyor.

Aydın Büyükşehir Belediyesi; hizmet odaklı belediyecilik anlayışı ile kent içi trafiği hızlandıran ve sürüş konforunu artıran çalışmalara devam ediyor. Kuyucak’ta da yol yapım çalışmalarını planlı ve hızlı bir şekilde gerçekleştiren Fen İşleri Dairesi Yol Yapım ve Bakım Şubesi ekipleri, sıcak asfalt çalışmalarında Kuyucak ilçesi Yunus Emre Caddesi’ni yeniliyor.

Kaldırımların yeniden düzenlemesi ve peyzaj çalışmaları ile devam edecek olan çalışmalar, şerit çizgileri çekilerek ve yol işaretlemeleri yapılarak son bulacak.

Eş zamanlı olarak kentin dört bir yanında yol yapım ve yenileme çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Sorumluluk alanımızdaki tüm yollarda belirli bir plan dahilinde önce altyapı sonra üstyapı çalışmalarını sürdürüyoruz. Vatandaşlarımızın en iyiyi hak ettiğini bilerek yatırımlarımıza devam edeceğiz” dedi.

Loda Mobilya’dan Yeni Koleksiyon: Vega

Güneşten daha parlak Vega Yıldızının eliptik yapısından ilham alınarak tasarlanan koleksiyon; ahşap, mermer ve pirinç detayların güçlü buluşmasını gözler önüne seriyor. 

Parlak bantları, özgün dizayn dili ve kusursuz işçiliğiyle öne çıkan Vega koleksiyonu, yaşam alanlarınızda sanat ve tasarım ruhunun hakim olmasını sağlıyor. 

Vega koleksiyonu, yemek odası, TV ünitesi, yatak odası ve oturma odası gibi birçok mobilya parçasını içeriyor. Koleksiyon, kullanılan malzemelerin ve benzersiz tasarımının yanı sıra işlevselliğiyle de dikkat çekiyor.

Eliptik Şekiller İle Modern Bir Tasarım

Vega koleksiyonunun en belirgin özelliklerinden biri, kavisli formların kullanımı. Koyu kahverengi ahşap malzemeler ve pirinç mobilya ayakları kombinasyonun son derece şık bir görünüm sunmasını sağlıyor. Kumaşlar herhangi bir renkte seçilebiliyor, bu nedenle müşterilerin ev dekorasyonuna uyum sağlamaları kolaylaşıyor.

Kavisli formlar bilinçaltında güvenli, sıcak ve misafirperver olarak okunur. Herkese kendini konforlu hissettirecek bu yumuşak açılar, şıklıkla birleşince evinizin ışığı tarzınızı yansıtacak.   

Cam ve Mermer İle Zarafet

Vega koleksiyonu, mobilyaların zarafetini arttırmak için cam ve mermer gibi malzemelerin kullanıldığı özel parçalar içeriyor. Bu, mobilyaların daha modern ve şık bir görünüm kazanmasını sağlıyor.

Dekoratif Detaylar

Bazı parçalarda dekoratif olarak, pirinç rengi metalik şeritler kullanılmıştır. Bu özgün detaylarla şıklığı ve işlevselliği bir arada sunan koleksiyon, evinize sıcaklık ve konfor katacak. Siz de evinize modern ve zarif bir dokunuş için Vega koleksiyonunu tercih edebilirsiniz.

Şua İnşaat’tan Yeni Proje: Elite Garden

Şua İnşaat’ın, yeni projesi Elite Garden, İstanbul, Çekmeköy’de yükselecek. 12 deluxe villadan oluşacak projenin inşaat çalışmaları 8 bin metrekarelik alanda başladı. 

Hayata geçirdiği projelerle bulunduğu lokasyonların mimari, sosyal ve finansal gelişimine öncülük eden Şua İnşaat’ın yeni projesi Elite Garden, doğa ile iç içe ayrıcalıklı bir yaşam sunmak için Çekmeköy-Ömerli’de yükseliyor. 8 bin metrekarelik inşaat alanına sahip, 12 deluxe villadan oluşan projede her villanın özel bahçesi ve özel havuzu bulunuyor. Bölgenin en seçkin konut projelerinden biri olmaya aday proje akıllı ev konseptiyle öne çıkıyor.

Şua İnşaat, kuruluşundan bugüne her zaman “Daha iyi bir gelecek için ne yapabiliriz?” düşüncesiyle projelerini tasarlıyor. Hayatın merkezinde yükselen projeleri ile elit bir yaşam konsepti sunuyor. Bugüne kadar hayata geçirdiği Elite City, Elite Side, Elite Rezidans, Elite Life ve Elite Concept gibi projelerle binlerce insanın hayatına dokunan şirket, yeni projesi Elite Garden’ı da diğer tüm projelerinde olduğu gibi aynı yenilikçi bakış açısıyla inşa ediyor. Üstün mimarisi ve inşasında kullanılan ileri inşaat teknolojileriyle öne çıkan projede, her villa 7+2 olmak üzere 9 odadan oluşuyor. Akıllı ev konseptine sahip proje, sosyal donatı alanlarından iç mimarisine, bahçelerinden odalarına kadar her anlamda prestij barındırıyor.

Şehrin içinde ama doğayla da iç içe bir proje olan Elite Garden’da altı banyo, iki balkon ve tam üç teras bulunuyor. Villaların içindeki asansörlerle ev içi ulaşım da kolaylaşıyor. Her daire yerden ısıtma sistemiyle ısınıyor. Villalar davlumbaz, ocak, fırın, mikrodalga, bulaşık makinesi gibi ankastre eşyalarla teslim ediliyor. Akıllı ev sistemiyle akıllı telefon ya da tabletlerle ev içi bütün sistemler tek bir yerden kontrol edilebiliyor. Hayatı kolaylaştıran bu projede nesnelerin interneti ile haberleşen dijital sistemlerden yeni nesil teknolojilere kadar birçok unsur ev sahiplerinin hayatını kolaylaştırmaya hazırlanıyor. İklimlendirmede VRF sistemi kullanılıyor. Villa sahiplerine 7/24 güvenlik ve konfor sunuluyor. Her villanın kendisine ait iki adet açık otoparkı bulunuyor.

Elite Garden’ın salon ve oturma odaları da son derece ferah bir biçimde tasarlandı. Villalardaki ada tipi mutfaklar da özel bir iç mimari ile tasarlandı. Projeyi ayrıcalıklı kılan ayrıntılar yalnızca odalarda değil her alanda göze çarpıyor. Odaların zeminleri lamine parke, holler ve koridorlar ise mermer kaplama olmasıyla ön plana çıkıyor. Projenin mobilya, dolap, kapı, granit ve pencere sistemleri gibi pek çok detayı Şua Şirketler Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Elite Design bünyesinde projeye özel olarak tasarlanıp üretiliyor. Estetik peyzaj tasarımı ile donatılan bahçe ve havuzların yanında her villada kış bahçesi de bulunuyor. Dış cepheleri tamamen seramik malzemeyle kaplanan deluxe villalar, iç yaşamı kolaylaştıran detayları ile de dikkat çekiyor. Dış cephelerde seramik kullanımı, deprem ve sarsıntı anında bina yüzeyinde herhangi bir ağırlık oluşturmayacağından güvenilir bir çözüm olarak da ön plana çıkıyor. Villaların çatısında alüminyum kenet sistemi kullanılıyor. Farklı teknolojik uygulamalarla geliştirilen bu sistem, yaşam alanlarına sağlamlığın yanı sıra estetik bir görünüm de katıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için doğa dostu olarak tasarlanan proje, enerji ve su verimliliği sağlayan, geri dönüşüme uygun çevre dostu malzemelerle hayata geçiriliyor. Elite Garden, sosyal donatı alanlarından iç mimarisine, bahçelerinden odalarına kadar her anlamda sürdürülebilir yeşil bir yapı olarak dikkat çekiyor.

Elite Garden projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: ST Endüstri

Karacaali Köprüsü Turgutlu Belediyesi ile Manisa Büyükşehir Belediyesi İş Birliğinde Yapılacak

Muğla’ya bağlı Turgutlu Belediyesi, Mart ayı toplantısının ardından Karacaali Köprüsü projesinin Manisa Büyükşehir Belediyesi ortaklığında inşa edileceğini açıkladı. 

Turgutlu Belediyesi Mart ayı toplantısı geçtiğimiz gün tamamlandı. Toplantıda iki gündem maddesiyle 11 madde konuşularak karara bağlandı. Toplantı sonucunda Derbent Mahallesi Soğukkuyu Mevkii Karacaali Çayı Köprüsü’nün Manisa Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde inşa edilmesine karar verildi. 

Toplantı sonunda şu mesaj paylaşıldı:

‘’İlçemiz Derbent Mahallesi Soğukkuyu Mevkii Karacaali Çayı üzerine köprü yapılmasına ilişkin Derbent Mahallesi sakinlerinin başvurusu üzerine, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca köprü yapım çalışmalarına başlanılmış olup, Karacaali Köprüsü yapım işi için Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne proje ortağı olunması hususu, görüşüldü, oy birliğiyle kabul edildi.’’

Ecoplas Gebze’ye 10 Milyon Euro’luk Fabrika Yatırımı Yaptı

Otomotiv parçası üretiminde önemli bir yere sahip olan Ecoplas, Kocaeli, Gebze’de inşa edilecek 10 milyon Euro değerinde fabrika yatırımı yaptı. 

Otomotiv üreticilerine yönelik parçalar üreten Türk tedarik sanayi şirketi Ecoplas, üretim tesislerine yatırım yapmaya devam ediyor. Otomotiv markalarına yönelik iç ve dış giydirme parçaları, hava üfleçleri, orta konsol, boyalı parçalar gibi geniş bir çerçevede üretim yapan Ecoplas, Gebze Fabrikası’na yaptığı yeni yatırımıyla üretim çeşitliliğini de artırdı. 2020 yılında ikinci üretim tesisi olarak Sakarya Fabrikası’nı 50 milyon liralık yatırımla hayata geçiren Ecoplas, şimdi de Gebze Fabrikası’nı 10 milyon euro yatırımla yenileyerek yeni yerine taşıdı.

Ford’un Romanya Fabrikası’na İhracat Başlıyor

Ray Haber’e göre; Ecoplas Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yazıcı, yeni yatırımla birlikte üretim yeteneklerini artırdıklarını dile getirerek, “Gebze fabrikamızda plastik enjeksiyon, boya ve montaj hattımızla dünyanın önde gelen otomotiv markalarına üretim yapıyoruz. Yeni yatırımla birlikte hatasız üretim ve yüksek kalite anlayışımızı destekleyecek Elektronik PCB Dizgi Hattı’nı da devreye almış olduk” dedi.

Toyota’nın en önemli tedarikçileri arasında yer aldıklarını vurgulayan Yazıcı, Toyota’nın hem Türkiye’deki fabrikasına parça tedariki yaptıklarını hem de Fransa, İngiltere, Güney Afrika ve Japonya’daki fabrikalarına parça ihraç ettiklerini belirterek, yeni dönemde Ford’un Romanya Fabrikası’na da ihracata başlayacaklarını kaydetti.

“7 Farklı Ödülle Kalitemiz Tescillenmiş Oldu”

Yazıcı, şirket olarak 2021-2022 dönemlerinde de ödülleri toplamaya devam ettiklerini ifade ederek, “Bu dönemde Toyota Motor Europe ve Toyota Boshoku Europe’ten toplam 7 ödül aldık. Bu ödüllerle Ecoplas, üretimlerindeki kaliteyi ortaya koyduğu gibi maliyet yönetimi ve müşteriye zamanında ürün teslimatı becerisini de tasdik ettirmiş oldu” diye konuştu.

Söz konusu ödüllerle Avrupa bölgesinin en iyi firmaları arasında öne çıktıklarını söyleyen Yazıcı, “Bu ödüller aynı zamanda, Türk otomotiv tedarik sanayisinin Avrupa ve dünyadaki önemli bir başarısı. Bir Türk firması olarak; birçok alanda Avrupalı rakiplerimizin önünde olmaktan dolayı çok mutluyuz” dedi.

Cengiz İnşaat’tan, Bosna Hersek’e 21,3 Kilometrelik Otoyol Projesi

Cengiz İnşaat, Bosna Hersek’te ülkenin en uzun otoyol projesi olan Koridor 5C Otoyolu’nun inşaat yapım ihalesini kazandı. 

Cengiz Holding’den yapılan açıklamaya göre, 361,75 milyon avro bedelli sözleşme için düzenlenen imza törenine, Bosna Hersek Federasyonu Ulaştırma Bakanı Denis Lasic, Bosna Hersek Federasyonu Karayolları İdaresi Başkanı Elmedin Voloder, Cengiz İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Asım Cengiz ve Cengiz İnşaat Ülke Müdürü Utku Gök katıldı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Cengiz İnşaat Bosna Hersek Ülke Müdürü Utku Gök, 21,3 kilometre uzunluğundaki otoyolu 30 ay gibi kısa bir süre içinde tamamlayacaklarını belirterek, “Ülkenin kuzeyinde yer alan ihale kapsamında otoyolun dışında 30 kilometrelik lokal yol ve 12 kilometrelik dere regülasyonu da bulunuyor. KDV hariç 361,75 milyon avroluk bedeliyle Bosna Hersek’te bugüne kadar ihale edilmiş en yüksek bütçeli proje, aynı zamanda yine ihale edilmiş en uzun otoyolu olacak. Projenin finansmanı Avrupa Yatırım Bankası (EIB) tarafından sağlanacak.” ifadelerini kullandı.

Sadece Türkiye’de değil, Avrupa ve Orta Doğu’yu da içeren geniş bir coğrafyanın büyük altyapı projelerinde Cengiz İnşaat imzasının bulunduğunu vurgulayan Gök, şunları kaydetti:

“Önümüzdeki dönemde hedefimiz, bu başarı hikayesini farklı ülkelere taşımak, Cengiz İnşaat’ın yarım asra ulaşan bilgi birikimi ve tecrübesini yurt dışındaki yeni pazarlarda da ortaya koyarak, global gücümüzü artırmak olacak. Dünyanın farklı büyük müteahhitlik şirketlerinin de katıldığı bu ve benzeri ihalelerden başarıyla çıkmamıza ek olarak Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası finansman kuruluşlarının bize olan güveniyle, global çalışmalarımızın katlanarak büyüyeceğini düşünüyoruz.”

Cengiz İnşaat’ın dikkati çeken projeleri arasında Azerbaycan’daki Karabağ Zafer Yolu, Ahmedbeyli-Füzuli-Şuşa Yolu, Nahçıvan Vayhir Barajı, Şemkirçay Barajı, Kazakistan’daki Aktobe-Martuk Yolu, CAREC Ulaşım Koridoru Zhambyl ve Mangisteu Kesimleri, Bulgaristan’daki Ljulin-Daskalovo Otoyolu, Elin-Pelin Kostenets Demiryolu, Bosna-Hersek’teki Koridor 5C Otoyolu’nun Vlakavo-Tarcin ve Poprikuse-Nemila kesimleri, Zenica Tüneli, Kuzey Irak’taki Hawler Uluslararası Havalimanı, Altınköprü Yolu, Kuveyt’teki Uluslararası Havalimanı T4 Terminali ve Al Mutla Şehri Altyapısı, Slovenya’daki Karavanke Tüneli, Hırvatistan’daki Krizevci-Koprivnica Demiryolu ve Romanya’daki Sibiu-Pitesti Otoyolu yer alıyor.

Bugüne kadar yurt dışında 43 kilometre, toplamda ise 260 kilometreyi aşkın tünel inşaatı tamamlayan Cengiz İnşaat, halihazırda devam eden işleri kapsamında yurt dışında 29 kilometre ve toplamda ise 75 kilometreye ulaşan tünel inşaatı işlerini başarı ile yürütüyor.

Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Irak, Kuveyt, Bosna Hersek, Bulgaristan, Slovenya, Hırvatistan ve Romanya’da çeşitli altyapı projelerine imza atan şirket, yurt dışındaki başarı grafiğini yukarı taşırken Engineering News Record (ENR) “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitleri” listesindeki yükselişini de sürdürüyor.

Cengiz İnşaat tarafından Bosna Hersek’e inşa edilecek otoyol projesinin detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

Kırgızistan’da 20 Bin Kişilik Cami ve Külliyenin Temeli Atıldı

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yükselecek 20 bin kişilik cami ve külliye projesinin inşaat çalışmaları başladı. 

Orta Say köyünde inşa edilecek İman Merkezi’nin (İman Borboru) temel atma törenine katılan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, yaptığı açıklamada, caminin 2 katlı olacağını ve 20 bin kişiyi ağırlayacağını söyledi. Caparov, cami külliyesinde bir idari binanın, bir de medresenin yer alacağını dile getirdi.

Ülkedeki camilere gidenlerin sayısında büyük artış olduğuna dikkati çeken Caparov, “Cuma namazları için camilerde yer bulunamıyor. Yeni ibadethanelere ihtiyaç var. Yeni camilerin inşa edilmesine destek olacağız” ifadelerini kullandı.

Yabancı yatırımcılarca projesi yürütülen cami ve külliyenin maliyetinin 51 milyon ABD doları olacağı tahmin ediliyor.

Öte yandan Caparov, başkentte 321 milyon dolara mal olması beklenen 444 daireli rezidans, 1200 araç kapasiteli otopark ve 296 odalı 5 yıldızlı otelin yer alacağı modern ve çok işlevli kompleksin temelini de attı.

Projenin detaylarını buradan inceleyebilirsiniz.

Sapanca’da Müstakil Bir Yaşam: ‘Sapanca Lake Villas’

Covid-19 pandemisiyle birlikte başlayan, kalabalık şehirlerden uzakta ve müstakil bir yaşam sürme isteği, ülkemizin içinde bulunduğu deprem gerçeğiyle birlikte; büyük ve yoğun nüfuslu şehirlerde bulunan kişilerin de daha güvenli konutlarda müstakil bir yaşam arayışını hızlandırdı.

Türkiye’nin en kalabalık nüfusa sahip şehri olarak birinci sırada yer alan İstanbul’dan çok fazla uzaklaşmak istemeyenler de öncelikle daha yakın çevreleri tercih ediyor. Bu kapsamda hem doğa ile iç içe olmak için hem de müstakil bir yaşam için Sapanca, son dönemde dikkat çekiyor. 

Nexonya tarafından Sapanca’da temelleri atılan Sapanca Lake Villas projesi, 19 villadan oluşuyor. Her birinin zemin artı iki katlı ve 6+2 tipinde tasarlandığı Nexonya Sapanca Lake Villas’ta; dört yatak odası, iki yaşam alanı, beş banyo ile bir ebeveyn banyosu ve bir hobi odası ile çamaşırhane ve depoyu da içeren odalar bulunuyor. Projede ayrıca iki teras ve 1 balkon yer alıyor. 

Toplam 13 bin 367 metrekare arsa alanına sahip projede villalar, Sapanca Gölü’nü de panoramik bir manzaradan görecek şekilde inşa ediliyor. Kullanıcılarına müstakil bir yaşam sunacak olan projenin donatıları arasında; açık yüzme havuzu, basketbol alanı, çocuk oyun parkı, peyzaj ve yeşil alanlar ile kamelya ile yürüyüş yolları, dinlenme alanları ve her villaya özel açık otopark bulunuyor.  Barbekü alanı, 7/24 güvenlik-villa interkom ve jeneratör sistemi gibi birçok donanım da kullanıcılara sunuluyor. 

Örnek villa Nisan ayında hazır

İstanbul’a sadece altmış dakika uzaklıkta olan Dibektaş Bölgesi’nde hayata geçirilen villa projesi Sapanca Lake Villas, merkezi lokasyonlara da yakın mesafede yer alıyor. Doğanın içinde, huzurlu ve ayakları toprağa basan güvenli bir konut arayışında olanlar için 19 villanın inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. 

Son deprem yönetmeliğine göre hazırlanan projede, 19 villa özellikli yaşam konutundan 7’sinin kaba inşaat çalışmaları bitmiş durumda buluyor. Projenin ilk örnek villa ise Nisan ayında tamamlanmış olacak.  

Sapanca Lake Villas projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul ve Dünya Metropollerinde Konut Fiyatları Nasıl Değişiyor?

Eva Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Anıl Ünlü, İstanbul ve dünyanın önde gelen metropollerinde 1 metrekare konut edinmenin maliyetini mercek altına altına aldı.

2022 yılında ortalama konut fiyatlarına göre İstanbul’un en pahalı ilçesi Sarıyer olurken,  Sarıyer’de ortalama olarak 1 m2 konut edinmenin maliyeti 3 bin 624 dolar, Beşiktaş’ta 3 bin 565 dolar ve Kadıköy’de de 2 bin 764 dolar oldu. Dünya genelinde ise en yüksek birim fiyatı 11 bin 917 dolar ile Fransa’nın Paris kenti olurken, ardından Berlin ve Sydney geliyor.

Eva Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Anıl Ünlü, dünyada şehirler arasında en yüksek birim fiyatının 11.917 USD ile Fransa’nın Paris kentinde olduğunu belirterek,  Paris’in ardından Berlin ve Sydney geliyor. Araştırılan şehirlerden en düşük birim fiyata sahip olan ise Güney Afrika’da yer alan Cape Town oldu. 

Yapılan araştırma neticesinde elde edilen verilere göre 2022 yılında, Paris, Berlin, Sydney, Pekin, Milano, Londra, Tokyo, Amsterdam, New York ve Cape Town gibi metropollerde satışı gerçekleşen konutların ortalama birim fiyatları aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

İstanbul’un En pahalı İlçelerine Göre Konut Fiyatları

16.01.2023 USD kuru dikkate alındığında 2022 yılı içerisinde ortalama konut fiyatlarına göre İstanbul’un en pahalı ilçesi Sarıyer oldu. Endeksa verilerine göre, Sarıyer’de ortalama olarak 1 m2 konut edinmenin maliyeti 3.624 dolar oldu. Ardından 3.565 dolar ile Beşiktaş ve 2.764 dolar ile Kadıköy ilçeleri geliyor.  Veriler incelendiğinde dünya genelinde metropollerde konut edinmenin maliyetinin bütün ülkelerde yüksek olduğu görülüyor. Ancak İstanbul’un en pahalı ilçelerinde konut edinmek, incelenen metropollerin çoğuna göre daha erişilebilir durumda. Araştırmada incelenen metropollerin bazılarında birim fiyatlarının İstanbul’un en pahalı ilçelerinden bile 3 kat daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu verilere dayanarak geleceği tahmin etmek zor olsa da İstanbul için konut edinme maliyetlerinin yakın zamanda azalmayacağı söylenebilir. Yerleşim yeri oluşturabilmek için, imar düzenlemeleri ile kamu kaynakları ve özel kaynaklar kullanılmaktadır. Arsa/arazi üretilemeyen kaynaklardan biridir. Yerleşimin artması, arsa arzının artamaması fiyatları yükseltmektedir.” dedi.

İstanbul’un en pahalı ilçelerinden olan Sarıyer, Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Beykoz, Şişli, Beyoğlu, Üsküdar, Kağıthane ve Fatih’te 1 m2 konut almanın maliyeti aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Son 12 ayda İstanbul, Ankara, İzmir ve Türkiye Genelinde Konut Fiyatları Nasıl Değişti?

Ünlü şöyle devam etti: “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre, İstanbul, Türkiye’deki en pahalı birim fiyata sahiptir. İstanbul’u İzmir takip ederken, deprem sonrası göç dalgası ile bu fiyatların normalden farklı seyredeceğini düşünmek yanlış olmaz. 

* Kaynak: https://evds2.tcmb.gov.tr/

*TCMB Döviz satış kurları, bulunduğu ayın son iş gününe ait kur esas alınarak yazılmıştır.

12 Aylık ortalamaya göre rakamlar incelendiğinde; Türkiye’de 1 m2 konut edinmenin maliyeti 11.673 TL / 711 USD, İstanbul’da 18.817 TL / 1.454 USD, Ankara’da 8.362 TL / 646 USD, İzmir’de ise 13.709 TL / 1.060 USD olmuştur.

* Kaynak: https://evds2.tcmb.gov.tr/

2021 Yıl Sonu Verilerine Göre İncelenen Ülkelerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Verileri

* Kaynak: https://data.worldbank.org

Gayri safi yurt içi hasıla; Bir ekonomide belirli bir dönemde gerçekleşen tüm nihai mal ve hizmet üretiminin toplam değerini ölçer. Yukarıdaki tabloda yer alan verilere göre incelenen ülkeler arasında en yüksek Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 23.32 trilyon dolar ile ABD’de gerçekleşmiştir.

Araştırmada yer alan şehirler ve bu şehirlerin yer aldığı ülkelerin kişi başına düşen yıllık GSYH’ye göre 1 yılda satın alınabilecek konut alanları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

* Kaynak: https://data.worldbank.org

Yukarıdaki verilere göre Amerika’da çalışan bir kişi, kişi başına düşen gelir ile New York kentinde 32,23 m2konut satın alabilmektedir. Hollanda ve Almanya’nın kişi başına düşen yıllık geliri benzer iken Berlin’de konut edinmenin maliyeti Amsterdam’a göre yüksek görünmektedir. Kişi başına düşen yıllık gelirin hiç harcanmadığı ve tamamının konut almak üzere kullanıldığı varsayımı ile 100 m2 konut satın almak için kaç yıla ihtiyaç olduğu hesaplanmıştır. İncelenen şehirlerde 100 m2 konut edinebilmek ABD’nin New York kentinde yaklaşık 3 yılda mümkün görünürken, İstanbul’da bu süre 15 yıl, Pekinde ise bu süre 45 yıla kadar çıkmaktadır.

Depremle oluşan göç dalgası şehirlerin dinamiklerini değiştirecek

Ancak yaşadığımız depremin getirdiği göç dalgası bu rakamları nasıl değiştirecek zaman gösterecektir. Türkiye’de artık barınma sorunu mevcuttur, deprem bölgesinden tüm şehirlere oluşan göç dalgası şehirlerin dinamiklerini değiştirecektir. Özellikle yabancıya mülk kiralamak ve satmanın bir süre kesinlikle yasaklanması gereklidir. Öncelikli Türk insanının ihtiyaçlarıdır.

Kaynaklar:

https://www.gov.uk

https://www.tax.ny.gov

http://www.stats.gov.cn

https://www.immobiliare.it

https://realadvisor.fr

https://www.berlinpoche.de

https://www.iamexpat.nl

https://www.openagent.com.au

https://www.property24.com/cape-town

https://www.endeksa.com

https://evds2.tcmb.gov.tr

https://data.worldbank.org

Nişanca’nın 50 Yıllık Tapu Sorunu Çözüldü

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, Nişanca Mahallesi’ndeki 50 yıllık tapu sorununu çözüme kavuşturarak mahalle sakinlerine tapularını teslim etti.

Eyüpsultan Belediyesi Başkanlık Binası’nda düzenlenen tapu teslim törenine Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’le birlikte AKP Eyüpsultan İlçe Başkanı Muhammet Vanlıoğlu, Eyüpsultan İlçe Tapu Müdürü Hamit Karpınar, meclis üyeleri, başkan yardımcıları ve Nişanca Mahallesi sakinleri katıldı.

Nişanca Mahallesi’ndeki 50 yıllık tapu sorunun çözüme kavuşturulması konusunda zor bir süreçten geçtiklerini, Mart 2019 yılında yılında startı verdiklerini ifade eden Başkan Deniz Köken şunları söyledi:

“2019’un Mart ayında Münzevi Camii’nin altında bir toplantı yapmıştık. Ondan sonra ciddi bir çalışma içine girdik. Bölgenin tamamıyla ilgili çalışmalar yapmaya başladık. Biliyorsunuz 2019 ayının Ağustos ayında İstanbul’da küçük bir deprem oldu. Sitelerde ve başka yerlerde vatandaşlarımız iki gün kadar dışarlarda kaldılar. Özellikle Maliye bloklarında vatandaşlarımızın iki gün dışarıda kaldığını ve bizlerin de onlara yemek götürdüğünü biliyorum. O zaman dediler ki bize de bir çözüm bulun. Nişanca Mahallesi’nde tapulu bir tane bina bile yok. Ruhsatlı bina yok. Haliyle bizim yeniden bu işe bir altlık hazırlamamız lazımdı. 2010 yılında alınmış olan Kentsel Yenileme kararı da takip edilmeyince, biz ne bu dernek bize uygun mu değil mi diye sorguladık; ne de haritacı firmayı değiştirdik; niye çabuk yol alalım diye. Bunları düşünseydik en az 1,5 sene kaybederdik. Bugün de bunları konuşamazdık. Çok zor bir süreç ve o üst kurulla oturup görüşme, pazarlıklar derken son noktaya ancak gelebildik. Mart 2019’da start verdik 2023’ün Mart ayında tapu verecek hale geldik. Yani o kadar zor bir iş ki.. O yüzden sizin sabrınıza teşekkür ediyorum. Herkes geldi askıları takip etti, bütün bilgileri topladınız, dedikodulara inanmadınız. Hem tapu müdürümüz hem kadastromuz hem bölge müdürümüz ciddi bir katkı sağladılar”

‘’Vatandaş ve Belediye İş Birliği İle Yapılan En İyi Çalışmadır’’

Nişanca Mahallesi’nde yapılan çalışmanın vatandaş ve belediye işbirliğiyle yapılan en iyi çalışmalardan biri olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Deniz Köken, “Biliyorsunuz ülke olarak büyük bir felaket yaşadık. Allah bizlere böyle bir felaket bir daha yaşatmasın diyoruz ama bu esna da biz kendi yol haritamızı ve kendi güvenlik duvarlarımızı örmemiz gerekiyor. Bunun yolu da doğru planlama ve doğru inşaattan geçiyor. Doğru bir inşaat yapmak için de doğru bir plan yapmak lazım. Artık İstanbul’da herkes kentsel dönüşümü müteahhit bir tane bana, bir tane de kendine yapacak şeklinde algılamaktan vazgeçmesi lazım. Böyle bir yapı yok. Nişanca’da 800 konut var. 800 konutu dönüşüme soktuğunuz zaman ne anlıyorsunuz 1600 konut olacak. Böyle bir model yok artık. Zaten bu kadar binanın oraya sığma ihtimali de yok. En nihayetinde burası çok eski bir mahalle ve sokakları 7 metre. Çocuklarınıza bırakabileceğiniz gerçek bir tapu oluştu. Vatandaş ve belediye işbirliği ile yapılan en iyi çalışmadır. Emeği geçen herkese derneğe, harita firmasına Kentsel Dönüşüm müdürüme, Planlama müdürüme teşekkür ediyorum. Sevgili tapu müdürüm çok ciddi bir şekilde bu konuda ekibiyle mesai dışında da çalıştılar ve bugünlere bizleri getirdiler. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza saygılar sunuyorum. Birlikte çok güzel işler de olabileceğini ispat etmiş olduk” dedi.

Nişanca’yı İlmek İlmek Yeniden İşleyeceğiz’’

Bölgede inşaat süreci başladığı zaman Nişanca’nın ilmek ilmek işlenerek daha düzenli bir yapıya kavuşacağını vurgulayan Başkan Deniz Köken, “Arkasından inşaat süreci başladığı zaman eksiklerimize de yolda giderken bakarız. Ama en nihayetinde ilk yıkımı yapıp, Nişanca’da törenle bir ruhsat verebilirsek inşallah arkası çorap söküğü gibi gelecek. Orası İstanbul’un ilk kurulmuş mahallesi fetih ile beraber yaşı var. Defterdar, Otakçılar, Nişanca havzasının har vurup harman savuramayız. Adım attığı yerde tarih var aslında. Keşke zamanında daha düzenli kurulsaymış olmamış ama bundan sonraki süreçte biz yol haritamız ve sizlerle birlikte burayı ilmek ilmek işleriz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Başkan Deniz Köken, konuşma sonrası Nişanca Mahallesi sakinlerine tapularını tek tek teslim ederek bu önemli günün anısına fotoğraf çektirdi.

Tapularına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Nişanca Mahallesi sakinleri duygularını şu sözlerle dile getirdi:

‘’Başkan Deniz Köken Sözünü Tuttu’’

Emeği geçen herkese teşekkür eden Ayşe Kırmızı, “Bizim adımıza tabi ki sevindirici bir durum. En azından çocuklarımız başka yerlerde yaşamak yerine yapılırsa eğer kendi evlerinde yaşayacaklar. Güzel şeyler olur inşallah. Başkanımıza da Cumhurbaşkanımıza da teşekkür ediyorum. Verdikleri sözü yerine getirdiler. Hayırlı uğurlu olsun herkese” dedi.

‘’50 Senelik Sorun Çözüldü’’

Başkan Deniz Köken’in verdiği sözü yerine getirdiğini söyleyen Ali Osman Altun ise, “Sözünde durarak bu tapu sorunlarımızı çözen Başkanımız Deniz beye çok teşekkür ediyorum. Ayrıca tapu işlerini başlatan kardeşimiz Nihat’tan ve ekiplerinden de Allah razı olsun. Tapularımızı aldığımız için çok mutluyuz. Tüm Nişanca halkına hayırlı olsun. 50 senelik bir sorun çözüldü” dedi.

Tapusuna kavuşmanın mutluluğunu yaşayan doğma büyüme Nişancalı olan Nazım Akbaba ise, “Tapumuza kavuştuk senelerden beri gece gündüz çok uğraştık. Mahallenin eskilerindenim, doğma büyüme Nişancalıyım. Bütün ölçümlerde gezdim. Alamazsınız dediler ama aldık. Başkanımıza da emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

BDDK, Konut Kredi Limitini Artırdı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), daha önce 2 milyon TL ve altında olan konutlar için belirlediği yüzde 90 kredi kullanım üst sınırını, 5 milyon TL ve altındaki konutlara uygulanacak şekilde güncelledi.

Buna göre, değeri 5 milyon TL ve altında olan sıfır konutlar için, bedelin yüzde 80-90’ı kadar kredi kullanılabilecek. Yine değeri 5 milyon TL ile 10 milyon TL arasındaki sıfır konutlar için yüzde 70 ila 80 arasında, değeri 10 milyon TL ile 20 milyon TL arasında değişen sıfır konutlar için ise, bedelin azami yüzde 60-70’i kadar kredi alınabilecek. 

“Kredi kullanılabilecek üst limit arttıkça, konut kredilerine hayat sigortalı kredi teklifi seçeneğiyle başvurmayı tercih eden tüketiciler için poliçe masrafı da ciddi rakamlara ulaşıyor” diyen Viennalife Emeklilik ve Hayat A.Ş. Alternatif Dağıtım Kanalları Direktörü Murat Akçay, “Bu noktada eğer tüketiciler doğru ve bilinçli hareket ederlerse, konut kredisi başvurularında önemli bir masraf kalemi haline gelen Kredi Hayat Sigortası poliçelerini, bankalara göre çok daha avantajlı fiyatlardan satın alabilirler.” dedi. 

Viennalife Emeklilik ve Hayat A.Ş. bünyesinde faaliyet gösteren olayinkolayi.com isimli dijital platform, hayat sigortası güvenceli konut kredisi kullanacaklara, avantajlı poliçe satın alma imkanı sunuyor. Kredi Hayat Sigortalarını olayinkolayi.com üzerinden yaptıranlar, başvuru kriterlerine bağlı olarak bankalara göre yüzde 40’a varan indirimden yararlanıyor.

İlk Evim Kampanyası’nda Sıra İstanbul’da

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’da ‘İlk Evim’ projesi kapsamında inşa edilecek 50 bin sosyal konutun kura çekimi için tarih verdi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul’da ‘İlk Evim İlk İş Yerim’ projesi kapsamında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) eliyle hayata geçirilecek olan sosyal konut projesinin kura çekimlerinin 16 Mart-19 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirileceğini açıkladı. 

İstanbul’da inşa edilecek 50 bin sosyal konutun kura çekimleri Tuzla’da başlayacak. Kura çekimleri 16-29 Mart tarihleri arasında 20 bin 920 hak sahibi için Tuzla Belediyesi’nde gerçekleştirilecek.

Çatalca için 540 ve Selimpaşa için 200 hak sahibi için 30 Mart’ta noter huzurunda gerçekleştirilecek kura çekimi Silivri Alibey Spor Salonu’nda yapılacak.

Arnavutköy, Başakşehir, Esenler ilçelerinde 28 bin 340 hak sahibi için yapılacak sosyal konutun kuraları da 1- 19 Nisan tarihleri arasında Bağcılar Olimpik Spor Merkezi Salonu’nda noter huzurunda çekilecek.

İstanbul’da gerçekleştirilecek kura çekimlerinin ardından “İlk Evim” projesinin kuraları sona erecek.

TOKİ İzmit Projesinde İnşaat Başlıyor

İlk Evim, İlk İş Yerim projesi kapsamında Kocaeli, İzmit’te yükselecek 2 bin 225 konuttan bin 700’ü için hazırlıklar tamamlandı. Projenin inşaat çalışmaları başlıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Ağustos ayında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Türkiye genelinde 250 bin konut yapılacağını duyurmuştu. Alt gelir grubuna yönelik yapılacak olan bu konutlardan 2 bin 225’i ise İzmit Sepetçi ve Sekbanlı bölgesinde yapılacak yeni konutlardan oluşuyordu.

İhale 17 Mart’ta

‘İlk Evim, İlk İş Yerim’ projesi kapsamında İzmit’te yapılacak olan toplamda 2 bin 225 konutluk projenin bin 700 konutluk ilk etabı için ihale tarihi belirlendi. İzmit Sepetçi-Sekbanlı bölgesinde yapılması planlanan konutlardan 711 daireden oluşan 2. etabın ihalesi geçtiğimiz şubat ayında yapılırken 989 daireden oluşan birinci etabın ihalesi ise 17 Mart tarihinde gerçekleştirilecek.

“İlk evim” projesi kapsamında İzmit’te yapılacak olan ilk etapta 989 ve ikinci etapta 711 olmak üzere toplamda bin 700 konutun yapımına başlanması için yine geçtiğimiz ay bir ÇED raporu hazırlanmış ve ihale tarihleri belirlenmişti. İşte bu gelişmelerin ardından ÇED raporunu değerlendiren bakanlık, 1 milyar 160 milyon liralık proje için “ÇED gerekli değildir” kararı verdi. Bakanlıktan onayın çıkmasının ardından TOKİ İzmit’te konut inşaatlarının hızla başlaması bekleniyor.

1,5 Milyon Konutun Dönüşümü Esenler’den Başlayacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’da 1,5 milyon konutun dönüştürüleceğini açıkladı. Bakan Kurum, ilk olarak Esenler ilçesinden başlanacağını duyurdu. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum yaşanan deprem felaketinin ardından özellikle İstanbul’da konutların dönüşümüne hız verileceğini açıklamıştı. Bunun için planlamanın yapıldığını açıklayan Bakan Murat Kurum 1,5 milyon konutun taşınacağını belirtti. Bakan Murat Kurum’un yaptığı açıklamanın ayrıntıları da ortaya çıktı. İstanbul’da konutların düşümü için planlama belli oldu.

İlk Dönüşüm Esenler’de

Emlak365’in haberine göre; İstanbul’da dönüşecek olan 1,5 milyon konut için rezerv alanlar tespit edildi. İlk rezerv alan ise Esenler’de tespit edildi. Bahsi geçen 1,5 milyon konutun yerinde dönüşümü teknik olarak imkânsız. Bunun için de konutların önemli bir kısmının taşınması gerekecek. Okul alanı, yeşil alan, sosyal donatılar, ulaşım aksları gibi alanları oluşturabilmek için bu yol tercih edildi. İlk taşınma işlemi için ise rezerv alan Esenler’de tespit edildi.

Esenler’de bulunan ve Millî Savunma Bakanlığı’na ait olan arazi rezerv alan olarak tespit edildi. Bu alanda 80 bin konut inşa edilecek. 5 yıl içerisinde inşa edilecek bu konutlar ile taşınma işlemi tamamlanacak. Etap etap inşa edilecek olan konutlar bittikçe vatandaşların bu yeni konutlara geçişleri sağlanacak. Bu süreçte vatandaşlara uzun vadeli kredi desteği ve kira yardımı gibi imkanlar da sunulacak.

Esenler’deki askeri alanın imar planları 2019 yılında değiştirilmişti. Topkule ve Baştabya kışlalarının olduğu alan 720 hektar büyüklüğünde. Bu alanın hemen kuzeyinde üzerinden Kuzey Marmara Otoyolu’nun geçtiği bir askeri alan daha bulunuyor. Alanın mülkiyeti Milli avunma Bakanlığı’nda ancak. Yapılan görüşmelerde bu alan Çevre Bakanlığına devredilmesine dair görüş birliğine varıldı.

İstanbul’da bulunan 1,5 milyon riskli konutun 500 bini Anadolu Yakası’na, 500 bini de Avrupa Yakası’na taşınacak. Kalan 500 bin için ise yerinde dönüşüm yapılacak. Az katlı olacak bu yeni konutların tamamı depreme dayanıklı olacak.

İstanbul’daki kentsel dönüşüm projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Kentsel Dönüşümde Üç Yeni Model

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, kiralık konut sistemi ile kentsel dönüşümün teşvik edileceği ve kira enflasyonunun kontrol altına alınacağını açıkladı. 

Kentsel dönüşümde üç yeni modeli uygulamaya alacaklarını açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Birinci modelimizde konut üreticisi ile anlaşarak evlerini dönüşüme sokmak isteyen vatandaşlarımıza piyasaya göre çok uygun koşullarda kredi imkânı verilecek ve böylece kentsel dönüşüm teşvik edilecek. Bu model kapsamında hak sahibi vatandaşlarımız mağdur olmayacaklar. Emsaller korunarak kentsel dönüşümü güçlü şekilde destekleyeceğiz.” ifadelerini kullandı. 

İkinci model ile konut üreticilerinin destekleneceğini vurgulayan Bakan Nebati, “Ada bazlı kentsel dönüşümleri destekleyeceğiz. Konut üreticileri ada ada kentsel dönüşüm yapmak istediklerinde devlet onları destekleyecek. Bu konut üreticileri düşük maliyetli finansman desteği alarak kentsel dönüşüm projelerini ilerletebilecekler. Bu şekilde depreme dayanıklı konut arzını arttıracağız.” dedi. 

‘’Kiralık Konut Üretimi Yapılacak’’

Üçüncü modelin kiralık konut sistemi olduğunu söyleyen Bakan Nureddin Nebati, “Üçüncü modelde de kiralık konut sistemi uygulanacak. Konut üreticileri kiralık konut üretecekler. Üretilen bu kiralık konutlar öncelikli olarak kentsel dönüşüme girecek riskli yapılardaki ev sahiplerine ve kiracılara kiralanacak. Kiralama tutarları ve kira artışlarını kamu belirleyecek. Bu konutlarda kira tavanı uygulaması yapılacak. Aynı zamanda çok önemli bir sorun olan kira enflasyonunu da dizginleyeceğiz.” şeklinde konuştu.

YTÜ’den Yapay Zekâ Tabanlı Deprem Modeli

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi, yapay zekâ tabanlı deprem modeli için harekete geçti. 

Mavi Kocaeli’nin haberine göre; Şubat 2023 depremlerinin oluşturduğu etkilerin belirlenmesi ve afet sonrası yönetimi için yapay zekâ tabanlı bir model oluşturulması adına Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi harekete geçti. Hatay ili üzerinden geliştirilecek ve 15 farklı disiplinin bir arada yürüteceği proje çereçvesinde elde edilecek sonuçlar ile yapay zekâ tabanlı bir karar destek aracı geliştirilecek. Model sonrasında diğer riskli ve deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan iller ve ilçeler için tahmin verileri ortaya çıkarabilecek.

6 Şubat depremlerinden sonra deprem kuşağında yer alan Türkiye’de en hızlı şekilde aksiyon alınabilmesi adına akademi camiası dünya çapında bir ilk sayılabilecek proje için harekete geçti. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından Şubat 2023 depremlerinin oluşturduğu etkilerin belirlenmesi ve afet sonrası yönetimi için yapay zekâ tabanlı bir model oluşturulması için 100’den fazla akademisyen ve 15 farklı disiplin bir arada çalışacak. Deprem sonrası ve öncesi için zemin yapısından su kaynaklarına, inşaattan beton örneklerine, psikolojiden kültürel varlıklara kadar birçok disiplin çalışmaları sonucunda elde edilecek veriler ile sonrasında yapay zekâ tabanlı bir tahmin modeli ortaya konulacak. Model özellikle hala hazırda deprem gerçeği ile yüz yüze olan ve tehlike arz eden bölgelerde de kullanılarak gerekli hazırlıkların yapılmasına yardımcı olabilecek.

Proje çerçevesinde depremlerden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay ili özelinde, bölgenin depremselliği ve jeolojik durumu ortaya konularak, uzaktan algılama ve jeodezik yöntemler ile durum tespiti yapılacak. Depremden etkilenen ve aralarında kültür varlıkları ile barajların da yer aldığı yüzbinlerce yapıda hasar tespit çalışmaları için mevcut modellerin irdeleneceği projede ayrıca; deprem sonrası geçici barınma sistemleri, hızlı-çoklu üretim teknikleri geliştirilecek. Bununla birlikte mevcut duruma yönelik yerleşime uygunluk ve planlama sürecinin değerlendirilmesi planlanan çalışmada, deprem bölgelerinde ulaşım hareketlilik süreçlerinin izlenmesi, içme suyu ve atık su altyapı sistemlerinin yönetimi, inşaat yıkıntı atıklarının değerlendirilmesine yönelik çalışmalar da yürütülecek.

Projenin detaylarının aktarıldığı basın lansmanında konuşan ve üniversitelerin hedeflerinin meslek sahibi edindirmek değil mesleğini tutkuyla yapanları yetiştirmek olması gerektiğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Tamer Yılmaz ayrıca karar mekanizmalarında üniversitelerin ve bilimin ne kadar önemli olduğunun altını çizdi. 

Karar mercilerinde bilimin ve üniversitelerin olmaması durumunda başarısızlığın yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tamer Yılmaz, “Burası bir araştırma üniversitesi. Tabi ki de bunları bir görev olarak yapıyoruz. Biz bir ARGE üniversitesiyiz en önemli kolumuz ürettiğimiz projeler. Bu projelerin birbiriyle konuşması hepsinden önemli. Deprem kadar önemli olan bir konuda geliştirdiğimiz bu proje her yerde, İstanbul’da bile kullanılabilecek. Üniversitelerin merkezde olmadığı, onların düşüncelerinin olmadı karar mercilerinde herhangi bir başarılı olamaz. Üniversite ve bilim yoksa başarı olmaz. Biz sorumluluk almaya karar mekanizmasının içinde yer almaya sadece kentsel dönüşüm için değil zihinsel dönüşüm içinde de yer almaya hazırız. 112 yıldır ders veriyoruz, Türkiye’nin en iyi mühendislerini yetiştiriyoruz. 

Sadece derslere girerek mühendis olunmaz. Hangi bölümden mezun olursa olsun olaylara ve yaptığı işe yaklaşımı farklıdır. Burasının mezunları tutku sahibidir. Yaptığı işi tutku ile yapar. İşte bu vizyonu yayarsak sorunu çözmüş olacağız. Bakmamız gereken şey meslek sahiplerine tutku ve aşk aşılanmış mı buna bakmalıyız. Mezun olmuş bir inşaat mühendisi ve mimarımla bir projede karşılaştığımda ‘ben burada bir ailenin mutluluğunu inşa ediyorum’ der. İşte bizim mutluluk inşa eden mühendislere ihtiyacımız var. Ben ülkenin geleceğini inşa ediyorum diyenlere ihtiyacımız var” dedi.

Üniversitenin İnşaat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve proje yürütücüsü Prof. Dr. Nabi Yüzer de yapılacak olan çalışmalar için “Bu kadar büyük iki depremden sonra afet yönetiminin muhakkak yapılması gerekiyordu” diyerek yaptığı bilgilendirmelerde şunları söyledi:

“Tabi bu afet yönetimi çalışmasının bütüncül bir yaklaşımla yapılması lazımdı. Psikolojik danışmanlıktan şehir bölge planlamasına, inşaat mühendisliğinden mimara bütün bunların bir arada ele alınması hızlı bir şekilde karar ve destek mekanizmasının kurulması gerekiyor. Eğer biz bu kadar disiplini bir araya getirip onları birbiri ile konuşturursak ve bunu yapay zeka tabanlı bir yöntem kullanarak geliştirebilirsek Hatay ili özelinde bir model oluşturtulacağız. Sonrasında birçok ilimizde, başta İstanbul olmak üzere, uygulamamız mümkün olabilecek. Bu kadar disiplini bir araya getirecek, bunları birbiri ile konuşturacak yapay zekaya ihtiyacımız var. Yani diğer illerde ve ilçelerde uygulayabileceğimiz tahmin verileri için yapay zekayı araç olarak kullanacağız.”

“Bu Proje Dünyada Bir İlk Olacak”

Proje içinde yer alan ve çalışmalara katkı sağlayacak olan İnşaat Fakültesi Dekanı ve Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy ise böyle bir çalışmanın dünyada ilk olacağını söyledi. Prof. Dr. Şükrü Ersoy “Böyle bir felakete kayıtsız kalamazdık” dediği konuşmasında, “Biz üniversite olarak sadece eğitim, öğretim ve araştırma yapmıyoruz. Topluma da hizmet etmek adına varız. Böyle büyük bir felakette burada olmayacaksak ne zaman olacağız. Dolayısıyla bütün teknik gücümüzü, bilgi gücümüzü, her şeyimizi oraya aktarmayı düşünüyoruz. Büyük bir proje hazırladık. İçerisinde tüm sektörlerden, eğitim sektörünün olduğu branşlardan gruplar var. Bu gruplar jeolojisinden, zeminin özelliklerinden, kültürel yapılardan, insanların psikolojik durumlarından, barınmalarından her türlü hatta içtikleri suyun kirlenmesinden, onların tekrar kazandırılması adına yapılacak çalışmaların hepsini içerecek büyük bir projeyle bu işe giriyoruz. Dolayısıyla bu büyük bir proje içerisinde eğitim branşlarımızın tümü var. Topyekûn Yıldız Teknik Üniversitesi olarak Hatay özelinde çalışacağız. Ama Hatay’da uygulayacağımız bu model diğer illerimize de örnek olup uygulanabilir. Çünkü dünyada böyle bir örnek yok. Bir üniversitenin bütün gücüyle, bütün imkanlarıyla bir deprem projesinde çalışması gibi bir proje dünyada örneği yok. İlk defa biz uygulayacağız” şeklinde konuştu.

Bezci: ‘’İzolatörlü Binaları Çoğaltacağız’’

Besa Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Efe Bezci, teknolojiyi inşaat sektörüne uyarlamaya devam edeceklerini ifade ederek, sismik izolatörlü binaların çoğalması için öncü olacaklarını kaydetti. 

Besa Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Efe Bezci, güvenli ve modern konutlarda 50 yıldan beri marka olan Besa Holding’in, bundan sonra da yüksek teknolojiyi inşaat sektörüne uyarlayan öncü firma olmaya devam edeceğini kaydetti.

Efe Bezci, deprem nedeniyle ülkemizin çok zor günlerden geçtiğini, yaraları hep birlikte saracaklarını kaydetti.

Holdinglerinin deprem sonrası ilk olarak Kahramanmaraş’ta konteyner kent kurduğunu, tüm bölgeye maddi, manevi yardımlarının aralıksız devam ettiğini ifade eden Bezci, bundan sonraki süreçte modern konut üreten her firmanın çok acil yeni projelerle barınma ihtiyacını hızla gidermesi gerektiğini bildirdi.

Efe Bezci, Ankara’nın da bu süreçte önemine işaret ederek, şöyle devam etti:

“Deprem felaketine maruz kalan illerinden en fazla göçü Ankara alıyor. Ülkede büyük ölçüde konuta ihtiyaç bulunuyor. Bu nedenle Ankara’da yeni bir şehir olacak Besa Ankara projemize hız vererek bir an önce hayata geçirme kararı aldık. Çok katlı binalar yerine olabildiğince yatay yerleşim, sağlam zemin, tünel kalıp sistemli hatta izolatörlü binaların çoğalması için öncü firmalardan birisi olacağız. Bu deprem inşaat sektöründe önceliğin güven, kaliteden ödün vermemek olduğunu bir kez daha gösterdi. Biz yenilikçi yaklaşımlar, yüksek teknolojiyi sektöre uyarlamakta öncü olmaya devam edeceğiz.”

‘’Dijital Dönüşümde Lider Firma Olacağız’’

Bezci, Ar-Ge, inovasyon, ülkemizin ihtiyaç duyduğu sektörlere yatırım, istihdamın artmasına katkı sağlamak, turizmde kalite çıtasını artırmak ve çeşitlendirmek, inşaat sektöründe yenilikçi yaklaşımlarla yeni projeler üretmenin en önemli hedefleri arasında yer aldığını vurgulayarak, “Gelişmekte olan yeni nesil teknolojilere daha fazla yatırım yaparak dijital dönüşümde lider firma olacağız. Geleceğin Metaverse teknolojisini, girdiğimiz tüm sektörlerdeki çalışmalarımıza uyarlayacağız. Yeşil enerji, yeşil binalar, çevreye duyarlı yatırımlar yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Sürdürülebilir üretimin kendileri için her zaman önemli olduğunu, bundan sonra daha da önem kazanacağına dikkati çeken Efe Bezci, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:

“Bes Holding bugüne kadar 6 binden fazla konut üreterek, çok sayıda iş ve alışveriş merkezi projesi ile adından ve kalitesinden söz ettirdi. İnşaat, arazi ve gayrimenkul geliştirme, AVM yapımı ve işletmenin yanı sıra enerji, telekomünikasyon, turizm ve teknoloji sektörlerinde de faaliyet göstermekte olup, geleceğe doğru yeni ve güçlü projelerle ilerlemektedir. Besa Holding, Ankara’nın yeni yüzü olacak “Besa Ankara “projesi ile oluşturacağı yeni yaşam alanı Başkent’in en önemli bölgelerinden biri olacak. Aynı zamanda Türkiye’de güneş enerji santrallerine (GES) yatırım yapan ilk şirketlerden olan Besa Holding, bu alandaki yatırımlarına da devam ediyor. Tüm dünya alternatif enerji kaynaklarına yönelirken, güneş zengini ülkemizde halen istenilen seviyede alternatif enerji üretilmemesi çok üzücü. Büyük önem verdiğimiz enerji yatırımlarını GES’lerle devam ettireceğiz. Tecrübesi, fonksiyonelliği ve kaliteden ödün vermeyen yapısıyla, tüm projelerinde güven ve prestiji vurgulayan Besa Holding, Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin farklı bölgelerinde yatırımlarına tüm hızıyla devam edecek.”

Besa Holding’in tüm projelerine ve firma bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Galatasaray, Florya Projesine Temmuz’da Başlıyor

Galatasaray Başkanvekili Erden Timur, Kemerburgaz Tesisleri ile Florya projesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. 

Galatasaray Kulübü inşaat faaliyetlerine başlıyor. Kulübün geleceğini şekillendirecek olan çok önemli projeler için ön hazırlıklar tamamlandı ve şimdi de harekete geçiliyor. Galatasaray Başkanvekili Erden Timur yapılacak projelere dair açıklamalarda bulundu. İnşaat sektöründe Türkiye’nin önemli iş insanlarından birisi olan Erden Timur tüm planlamaların yapıldığını söyledi.

Temmuz’da İnşaat Başlıyor

Galatasaray futbol takımının tesislerinin Kemerburgaz’a taşınması için yeni tesislerin inşaatı hakkında bilgilendirme yapan Erden Timur, “İnşallah bu yılın Eylül ayında futbol takımımızı Kemerburgaz tesislerine taşımış olacağız. Lakin Kemerburgaz projesi bununla sınırlı kalmayacak. Oradaki inşaat çalışmalarına son sürat devam edeceğiz. Altyapı takımlarımız için de tesisler inşa edeceğiz.” dedi.

Galatasaray bir süre önce Florya’daki Emlak Konut GYO hisselerini satın almıştı. Florya’da inşa edilecek olan projeye dair de açıklama yapan Erden Timur, “Florya ile alakalı bir projemiz var. Orada ruhsat alma durumuna göre değişebilecek ama Haziran veya Temmuz ayı gibi inşaata başlamış olabileceğiz. Orayı da etap etap inşa edeceğiz. Bu konuda yabancı bir markayla birlikte çalışacağız. Florya’dan gelecek olan tüm para Galatasaray’a kalacak. İnşaatta ihale sistemi uygulanacak. Bizim şirketimiz NEF bu projede yer almayacak. Onu en baştan söyleyeyim tartışmalar hiç başlamasın.” şeklinde konuştu.

Galatasaray’ın tüm projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Düzce’de Depreme Dayanıklı Villa Projesi 

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından birçok binanın yıkılması sonucunda 46 binden fazla vatandaş hayatını kaybetti. Telafi edilmesi imkansız kayıpların ardından dikkatler Marmara Bölgesi’nde beklenen depreme çevrildi. Acarzade Group ise Düzce’de başlattığı yatay mimari projesiyle bu olası depreme hazırlandığını açıkladı.

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin yaraları sarılmaya devam ederken, gözler olası Marmara Depremi’ne karşı yapılacak hazırlıklara çevrildi. Bu doğrultudaki inşaat faaliyetlerine Düzce’de başlayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade ise konuya dair: “Yaşanan son deprem, yeni yapıların kontrollü ve bilinçli bir şekilde inşa edilmesi gerektiğini bizlere bir kez daha gösterdi. Her can bizim için değerli. Düzce’de hayata geçirdiğimiz yatay mimari konut projemizle vatandaşımıza gözü kapalı oturabileceği dayanıklı, konforlu müstakil evler sunuyoruz” dedi. 

Olası Marmara Depremi için Düzce’de de hazırlıklar başladı

Son yaşanan depremlerin olası Marmara depremi için alınması gereken önlemlerin ne kadar kritik olduğunu hatırlattığını söyleyen Muhammed Ali Acarzade, “Ülke olarak büyük kayıplar yaşamanın üzüntüsü içindeyiz. Birlik ve beraberlikle yaralarımızı saracağımıza inanıyorum. Yaralarımızı sararken yeni yaralar almamak adına da hızlı ve organize şekilde olası depremler karşısında alınması gereken önlemleri planlamamız gerekiyor. Yanlış yapılaşma sebebiyle insanlar hayatlarını kaybetmemeli. Bu yüzden Acarzade Group olarak, vatandaşlarımız için harekete geçtik. Birçok farklı sektörün ardından 2023’te de inşaat sektörüne giriş yapıyoruz. Geçtiğimiz yılın sonunda yaşanan Düzce depreminden sonra belediyemiz, valiliklerimiz ve yetkili kurumlar tarafından yapılaşmayla ilgili çok katı kurallar kondu. Biz de bu kurallar çerçevesinde Düzce’de yeni bir projeye başlıyoruz” şeklinde konuştu. 

Beslambey bölgesinde yatay mimari projesi

Yatay mimarinin depreme karşı daha sağlam yapılar inşa edilmesi açısından önemini vurgulayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, “Düzce’de benzeri olmayan bir proje hayata geçiriyoruz. 15 yıllık mimarlık tecrübemizle estetik ve işlevselliğin bir araya geldiği modern mimari tasarımlarla yaşam alanları oluşturuyoruz. Zemin analizlerimizi, inşaatlarda kullandığımız malzemelerimizi ve konut tiplerimizi dayanıklılığına göre belirledik. Düzce Beslambey bölgesinde 2 dönüm arsa üzerine gerçekleştirilecek yatay mimari projemizde 10 villa yer alacak. Projelerimizle yerli ve yabancı yatırımcılara da konforu, kaliteyi ve rahatlığı sunacağız” ifadelerini kullandı.

Düzce hem yatırımcılar hem de vatandaşlar için çok avantajlı”

1999 depreminden sonra da Düzce’nin yaralarını sarabilmesi için çıkarılan teşvik yasalarıyla şehrin sanayi yatırımcıları için cazibeli hale geldiğini belirten Muhammed Ali Acarzade, sözlerine şunları ekledi: “Düzce son yıllarda yatırımcıların, ihracat potansiyeli yüksek sektörlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor. Teşvik yasalarıyla sanayi açısından oldukça yol kat etmiş olan Düzce coğrafi açıdan da yatırımcılar için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Projemiz lokasyon olarak İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere neredeyse eşit mesafede konumlanıyor. Büyükşehirlerde ev fiyatlarının artması, güvenilir, müstakil evlere olan ilginin yoğunlaşması, insanları yakın çevredeki şehirlere yönlendiriyor. Bu proje, hem depreme dayanıklı evlerde oturmak isteyenler için hem de yatırım yapmak isteyenler için büyük bir avantaj.”

Üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun yapıyoruz”

Konut projelerinin yanı sıra metal, mimarlık, kozmetik, tekstil ve gıda gibi çeşitli sektörlerde ithalat ve ihracat çalışmalarına da son sürat devam ettiklerini belirten Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Türkiye’nin hem yerel hem de globalde ekonomik bir güç haline gelmesi için, yaptığımız yatırımlarda önceliğimiz üretici olmak, ithalat ve ihracat dengesini ülkemizin lehine çevirmek. İş dünyasındaki 20 yıllık tecrübemizi müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için inşaat sektörüne taşıyoruz. Dünyadaki son teknolojileri yakından takip ederek, üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun olarak yapıyoruz. Gelecek dönemde farklı şehirlerde büyük çaplı yeni projelere imza atmayı hedefliyoruz.” 

Zemini Güçlü Bölgelerde Dikkat Çeken Talep Artışı

Yapay zeka ve büyük veri analizi kullanarak güvenilir sonuçlarla gayrimenkul değeri hesaplayan Endeksa, Şubat ayında yaşanan deprem felaketi sonrası İstanbul ilçelerinde kiralık konut piyasasını inceledi. Çalışmaya göre Şubat ayında İstanbul genelinde konut kiraları %6,6, kiralanmayı bekleyen konut stoku ise %5 artış gösterdi. İstanbul genelinde ortalama metrekare kira 124 TL olurken ortalama kira 12 bin 394 TL oldu.

Şubat ayında kira değeri en fazla artan ilçeler Şile, Beşiktaş, Ataşehir ve Ümraniye olurken en az artış görülen ilçeler Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler oldu. Esenler’de ise kiralar düşüş gösterdi. Kiralanmayı bekleyen konut stoku en fazla artan ilçeler Bakırköy, Şişli, Kadıköy, Beşiktaş, Beykoz; kiralık stoku en fazla düşüş gösteren ilçeler ise Eyüpsultan, Çatalca ve Esenler oldu.

Verileri değerlendiren Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, “Yaşanan deprem felaketi sonrası İstanbul’un da deprem bölgesi olması sebebiyle konut piyasasında hareketliliğin arttığı görülüyor. Uzmanlar tarafından daha sağlam zeminli olduğu belirtilen bölgelere talep artarken fay hattına yakın ilçelere talebin düştüğünü görüyoruz. Talepteki hareketlilik stoka ve kira değerlerine de yansıyor. Örneğin; İBB tarafında hazırlanan raporda Çatalca bölgesindeki binaların %59’unun 2000 yılı sonrası yapıldığı açıklanmıştı. Deprem açısından yetkili bilim insanlarının, Çatalca’nın büyük bir bölümünün görece iyi bir zemine sahip olduğu görüşünün yaygınlaşmasının ardından bu ay kira konut stok düşüşlerinde %20 gibi büyük bir oranı görebiliyoruz. Temennimiz bireysel önlemlerin ötesinde, olası İstanbul depremine karşı tüm önlemlerin yönetenlerimiz tarafından bir an önce alınması.” dedi.

En belirgin artış Şile’de

Şile’de şubat ayında kiralanmayı bekleyen konut stoku %10, konut kiraları %10,2 artış gösterdi, ortalama metrekare kira 87 TL, ortalama kira ise 11 bin 594 TL oldu. Beşiktaş’ta Şubat ayı stok artışı %24, değer artışı %10,1, ortalama metrekare kira 259TL, ortalama kira 31 bin 622 TL. Ataşehir’de kiralanmayı bekleyen konut stoku %10 arttı, aylık değer artışı %10,1, ortalama metrekare kira 151 TL, ortalama kira 13 bin 300 TL. Ümraniye’de Şubat ayında kiralık konut soku %3, konut kiraları %10 artış gösterdi, ortalama metrekare kira 109 TL, ortalama kira 10 bin 534 TL oldu.

Avcılar bölgesindeki kira değer artışlarında deprem etkisi düşüşü

Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler’de şubat ayında kira değer artışı İstanbul genelinin oldukça altında gerçekleşti. Kiraların %4, kiralık konut stokunun %5 artış gösterdiği, deprem bilimcilerin zemini ve konumu açısından riskli bulduğu Avcılar’da ortalama metrekare kira 80 TL, ortalama kira ise 9 bin 151 TL oldu ve şehrin genel seviyesinin çok altında kaldı. Kiraların %3,9, kiralık konut stokunun %14 arttığı Beyoğlu’nda ortalama metrekare kira 199 TL, ortalama kira 16 bin 891 TL. Bahçelievler’de ise Şubat ayında kiralar %3,7,kiralık konut stoku %2 arttı; ortalama metrekare kira 86 TL, ortalama kira 8 bin 583 TL. Kiralık konut stokunun %20, kiraların %1,3 düşüş gösterdiği Esenler’de ortalama metrekare kira 81 TL, ortalama kira ise 7 bin 902 TLoldu.

Çatalca’da şubat ayında kiralık konut stoku %20 düştü

Kiralanmayı bekleyen konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçelerden Çatalca’da şubat ayında kiralık konut stoku %20 düştü, kiralar %4,5 artış gösterdi, ortalama metrekare kira 66 TL, ortalama kira 5 bin 685 TL. Eyüpsultan’da ise kiralar %5,9 atarken, stok %9 düştü. Eyüpsultan’da ortalama metrekare kira 113 TL; ortalama kira 14 bin 364 TL.

İlçeler  Ortalama Metrekare Kira (TL/m2)Ortlama Kira (TL)Yıllık Değişim (%)Şubat Aylık Değişim (%)Şubat Ayı Stok Değişimi (%)
Arnavutköy               62            5.988 156,34,3-6
Atasehir             151          13.300 169,810,110
Avcilar               80            9.151 104,14,05
Bagcilar               98            9.550 130,08,910
Bahçelievler               86            8.583 122,23,72
Bakirköy             170          20.341 148,08,031
Basaksehir             105          12.595 123,74,43
Bayrampasa               94            8.913 154,77,0-6
Besiktas             259          31.622 154,410,124
Beykoz             108          14.908 117,58,324
Beylikdüzü               93          12.543 132,16,214
Beyoglu             199          16.891 130,93,914
Büyükçekmece               84          11.335 136,48,220
Çatalca               66            5.685 155,04,5-20
Çekmeköy               91            8.853 176,77,3-1
Esenler               81            7.902 175,7-1,3-20
Esenyurt               77            7.379 101,15,612
Eyüpsultan             139          14.364 125,95,9-9
Fatih             113            9.711 148,05,413
Gaziosmanpasa             117          11.688 114,08,016
Güngören               88            8.916 148,25,820
Kadiköy             186          20.687 166,17,827
Kagithane             170          14.431 209,98,413
Kartal             112          11.610 167,89,915
Küçükçekmece               98            9.279 110,24,76
Maltepe             125          12.545 170,18,617
Pendik               88            8.833 160,78,36
Sancaktepe               74            7.282 144,46,0-2
Sariyer             263          32.931 99,74,314
Sile               87          11.594 135,410,210
Silivri               54            5.966 111,57,20
Sisli             181          16.280 117,64,928
Sultanbeyli               66            6.488 160,36,27
Sultangazi               71            7.044 168,15,0-6
Tuzla               88            8.758 152,47,01
Ümraniye             109          10.534 161,410,03
Üsküdar             126          13.875 152,77,311
Zeytinburnu             126          11.749 97,04,720

“Deprem Tedirginliği Arsaya İlgiyi Artırdı!”

Depremin ardından yurt genelinde arsa satışlarına yönelik ilgi artarken, vatandaşlar deprem riski düşük bölgelerdeki arsalara, güvenli evler inşa ettirmek istiyor.

Ülkemizde yaşanan ve 11 ili derinden etkileyen deprem felaketinin yaraları sarılmaya çalışılıyor. Depremin ardından vatandaşlar bir yandan yaşadıkları binaların depreme dayanıklılığını sorgularken bir yandan da müstakil ev ve arsalarda alternatif yaşam alanlarına yönelmiş durumda. Güvenli zeminlerdeki müstakil evlere ilgi artarken, bir yandan da daha uygun bütçelerle sahip olunabilme ve yatay mimariye olanak vermesi nedeniyle arsa yatırımı öne çıkıyor.

Deprem sonrası arsa yatırımına ilginin artması ile ilgili olarak Ajans Haber’e konuşan V Club Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öztürk, “Ülkemiz, tarihinin belki de en büyük deprem felaketini yaşadı. Ulusça her birlikte yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Deprem, maalesef üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği. Deprem tehlikesi hepimiz üzerinde olumsuz ekonomik ve psikolojik etkilere neden oluyor. Olası bir depremde, binalarımızın yaşayabileceği hasarları düşünerek kontrolleri yaptırmak ve gerekiyorsa yapılarımızın güçlendirmelerini yaptırmak çok önemli.” dedi.

Depremin yeni yaşam alanları oluşturma konusunda farkındalık yarattığının altını çizen Öztürk, “Her ne kadar kendi binamıza güvensek de bir deprem sonrası çevremizde yaşanabilecek olumsuzlukları da düşünerek yaşamlarımızı sağlıklı, güvenli ve konforlu bir şekilde sürdürmek için yeni yaşam alanları da hazırlamalıyız.” ifadelerini paylaştı.

“Arsa yatırımına olan ilgilinin önemli derecede arttığını görüyoruz”

Depremin ardından vatandaşların arsa yatırımına yöneldiğini belirten Öztürk, “Devletimiz, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız öncülüğünde kentsel dönüşüm yolu ile güvenli kentler kurulması konusunda çok önemli çalışmalar yürütüyor. Bununla beraber hem bizim projelerimiz hem de genel anlamda sektörde arsa yatırımına olan ilginin de önemli derecede arttığını görüyoruz. Halkımız can ve mal güvenlikleri için güvenli alanlarda arsa sahibi olarak kendi evlerini yapmak istiyorlar. Zemin etüdleri yapılmış ve imar planları çıkarılmış arsalarda yatay mimaride, az katlı, güvenli yaşam alanları oluşturabilme imkanı arsa yatırımına ilginin artmasının en büyük sebepleri.” dedi.

“Beklentimizin çok üzerinde bir ilgi ile karşılaştık”

Kısa bir süre önce satışa sundukları “Arsa Ankara” projesinin büyük ilgi gördüğünü belirten Öztürk, “Biz de bu hassasiyetin farkındayız. Ülkemizde yaşanması muhtemel bir deprem nedeniyle, 1 yıl önce hazırlıklarına başladığımız Arsa Ankara projemizi geçtiğimiz günlerde satışa sunduk ve beklentimizin çok üzerinde bir ilgi ile karşılaştık. İnsanlar kendi arsalarını alıp, kendi kontrollerinde deprem güvenli evler yaptırmak istiyorlar.” ifadelerini kullandı.

Asansör Dünyası’nın İstanbul Buluşması Başladı!

Uluslararası Asansör İstanbul, 18. kez kapılarını açtı. Yurt içi ve yurt dışından toplam 363 firma, Tüyap Beylikdüzü Fuar Merkezi’nin 1-2-3-4-5-6-7 ve 8’inci salonlarında, en yeni asansör ve yürüyen merdiven teknolojilerini bir arada sergiliyor. TARSUS Fuarcılık tarafından, AYSAD’ın (Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği) desteğiyle gerçekleşen organizasyon, 12 Mart Pazar akşamına kadar ziyaret edilebilecek. 

18. Uluslararası Asansör İstanbul, “Yeni Dünya Yeni Fırsatlar” sloganıyla kapılarını açtı. Dört gün boyunca milyonlarca dolarlık ticaretin beklendiği Asansör İstanbul 2023’ü, asansör montaj, taahhüt ve bakım firmaları, asansör aksam üreticileri ve tedarikçileri, müteahhitlik ve inşaat firmaları, apartman yöneticileri, bina sahipleri, asansör kullanıcıları, proje, mimarlık, mühendislik ve danışmanlık firmaları, Balkanlar, BDT Ülkeleri, Orta Doğu, Amerika, Asya Pasifik Ülkeleri, Orta-Batı Avrupa ve Kuzey Afrika’dan alım heyetleri, belgelendirme kuruluşları, STK’lar, kamu kuruluşları ve akademisyenler takip ediyor. Fuarda; konut ve ticari bina asansörlerinden hastane asansörlerine, ev içi asansör ve kişisel taşıyıcılardan otomobil asansörlerine, yük ve servis asansörlerinden engelli asansörlerine kadar tüm dikey ulaşım teknolojileri ile yürüyen merdiven ve yollara dair yenilikler sergileniyor.  

Fuarın ikinci günü, deprem bölgelerine uygun asansör standartları konuşulacak

Daha akıllı ve daha güvenli asansör teknolojilerinin vitrine çıktığı 18. Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı’nın konferans programının bu yılki ana gündem maddesi “SİSMİK BÖLGE ASANSÖRLERİ” olarak belirlendi. Bu kapsamda 10 Mart 2023 Cuma günü saat 14.30’da, Türkiye MAKFED Başkan Yrd. Sefa Targıt moderatörlüğünde düzenlenecek “Sismik Durumlara Tabi Asansörler ve Binalar” panelinde; CEN Avrupa Standartlar Komitesi TC 10 Başkanı Esfandiar Gharibaan, CEN Sismik Bölge Asansörleri Komitesi ve İtalya UNI/CT 019 Başkanı Paolo Tattoli, İTÜ Makine Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdem İMRAK ve Avrupa Asansör Birliği ELA Komponent Komitesi Üyesi Dr. Ferhat Çelik “Deprem bölgelerinde hizmet veren asansörler, binalar, asansör bina ilişkisi, asansörün deprem anındaki çalışma şekli ve devreye alınması” konularındaki bilgilerini paylaşacak.

Seramiksan En Yeni Vitrifiye Ürünleriyle ISH Frankfurt’a Katılacak

Seramik sektörünün global oyuncularının 2 yılda bir en yeni ürünlerini sergilediği ISH Frankfurt Fuarı, bu kez 13-17 Mart 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek. “Sürdürülebilir bir gelecek için çözümler” mottosuyla düzenlenecek fuarda, üretimde %0 atık ürün ve %0 atık su politikası benimseyen Seramiksan da en yeni ürünlerini tanıtacak. 

İklim değişikliğinin her geçen gün etkisini artırmasıyla birlikte sürdürülebilir üretime odaklanan endüstrilerin başında yer alan seramik sektörünün globaldeki önemli oyuncuları, 13-17 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek ISH Frankfurt Fuarı’nda bir araya gelecek. Bu yıl “Sürdürülebilir bir gelecek için çözümler” mottosuyla düzenlenecek fuarda, seramik markası Seramiksan da en yeni ve çevre dostu vitrifiye ürünleriyle yer alacak. 

Fuar vesilesiyle bir açıklama yapan Seramiksan Direktörü Süreyya Çağlar, şu bilgileri paylaştı: “Globaldeki yüzlerce markanın ürünlerini görücüye çıkardığı bu fuarlar sayesinde, hem yurt dışındaki marka bilinirliğimizi artırıyor, hem de Türk seramik sektörünün gücünü ve kalitesini kanıtlıyoruz. 2015 yılından itibaren düzenli olarak katılım sağladığımız  ISH Frankfurt Fuarı’nda da %0 atık ürün ve %0 atık su politikasıyla ürettiğimiz en yeni ve çevre dostu vitrifiye ürünlerimizi sergileyeceğiz. Ziyaretçilerimizi şeffaflık ilkesiyle dizayn ettiğimiz 200 metrekarelik standımızda ağırlayacağız. ISH, başta Avrupa olmak üzere, 60’tan fazla ülkeye yaptığımız ihracatın hacmini büyütmemizde önümüzü açan, sektörümüzün en önemli uluslararası etkinliklerinden biri.”

Çevre dostu vitrifiye ürünleriyle su tasarrufu sağlıyor

Seramiksan’ın fuarda sergileyeceği ürünler arasında, Seramiksan Hygiene yüzey teknolojisine sahip 2,5- 4,5 litre suyla temizlik, hijyen ve tasarrufu bir arada sunan vitrifiye serileri öne çıkıyor. Bunun yanı sıra 24 saat kullanılmadığında kendi kendine hijyen sifonu yapan, 0,8 litre su tüketimi ile tasarruf sağlayan Hill Akıllı pisuvarda sürdürülebilirliği kendine özgü zarif tasarım çizgileriyle buluşturuyor. 

Asma klozet ve bide çeşitliliğiyle birbirini tamamlayan Hill serisine yeni eklenen kanalsız Hill Rim-out klozet, gövdeye entegre taharet musluğu, sıcak ve soğuk su bağlantısıyla banyolarda konforlu bir deneyim sunuyor. Aura Koleksiyonuna yeni eklenen Form ve Sole tezgâh üstü lavabolar ise sade tasarımı ve geniş haznesiyle banyolarda konforlu ve işlevsel kullanım alanları yaratmayı vaat ediyor. 

Banyolarda neoklasik esintilerle yeni bir tasarım anlayışı yaratıyor

Doğanın canlılığını 8 farklı renk seçeneğiyle Aura lavabo koleksiyonuna taşıyan Seramiksan, Satürn lavabo serisine yeni eklediği rim-out asma klozet ve bidelerle kullanıcılara konforlu banyolar yaratma olanağı tanıyor. Banyo mobilyalarıyla uyumlu etajerli lavabo ve klozetin yer aldığı Victorian serisi de banyolara neoklasik dönemin izlerini taşıyor.

Slash Architects, Sağlık Mekanları ve Hastane Tasarımları İçin Özel Deprem Önlemleri Alıyor

Ulusal ve uluslararası ölçekte üstlendiği klinik projeleriyle öne çıkan İstanbul merkezli mimarlık ve iç mimarlık ofisi Slash Architects Kurucusu Mimar Şule Ertürk; sağlık mekanlarının tasarımında ve inşasında depreme karşı alınması gereken önlemler ile ilgili olarak mimarların üzerine düşen fenni sorumlulukları aktardı. 

Sağlık mekanları ve klinik yapıları konusunda pek çok ödüllü projeye imza atan Slash Architects’in kurucusu Mimar Şule Ertürk, yaşadığımız deprem felaketinden edinilen acı tecrübelerin sağlık mekanlarının tüm afetlere karşı dayanıklı mekanlar olarak tasarlanmasının ne derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladı; sağlık mekanlarının olası afet durumlarının üzerinden kurgulanacak senaryolarla tasarlanması ve inşa edilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Slash Architects, projenin ölçeğine bağlı olarak afet anı/öncesi/sonrası fark etmeksizin sürecin tüm aşamalarına dair benimsenmesi gereken yaklaşımları gerek tasarım ve uygulama, gerekse malzeme seçimi gibi tüm alt süreçlere dahil ediyor ve insan odaklı yaklaşım ilkelerinin hem olağan şartlar hem de olası bir afet durumu üzerinden kurgulanacak senaryolarla sorgulanması gerektiğinin bilincinde hareket ediyor. 

“Slash Architects olarak sağlık mekanları özelinde ve afet yönetimi konusunda, tasarım süreci boyunca üzerimize düşen fenni sorumlulukların bilincinde davranmaya özen gösteriyoruz” diyen Mimar Şule Ertürk,tasarladıkları proje eğer mevcut bir binada konumlanıyorsa, yapının yerinde alınmış statik raporunu inceleyerek statik durumu bilirkişilerce teyit ettirdikten sonra süreci başlattıklarını vurguluyor. Slash Architects mimarları, ardından mühendislik ekiplerinin görüşleri doğrultusunda mevcut yapıya önerilen güçlendirmenin işlendiği güncel proje üzerinden tasarıma giriş yapıyor. 

İç mimari projelerde, temel olarak kullanıcı üzerinde bütünsel bir algı yaratma gayretiyle tasarım yapan Slash Architects mimarları, bu doğrultuda sirkülasyon rotalarının kolaylıkla algılanması ve ulaşılmak istenilen alanın mümkün olduğunca görünür kılınması yönünde net bir yaklaşım benimsiyor. Holistic (bütüncül) ve flat (hemyüz) tasarım anlayışı ile hareket eden Slash Architects, mekansal elemanları genel olarak mekanla bütünleşik şekilde tasarlayıp yapısal bileşenlere sabitlenmiş bir düzen kurguluyor. Örneğin, klinik içlerinde kullanılacak doktor üniteleri, dolaplar gibi unsurlar duvara monte edilerek tasarıma dahil ediliyor ve ayrıca bu uygulamanın duvara bindireceği yük için duvar mukavemetini artıracak öneriler projelere işleniyor. Bu sayede deprem esnasında oluşabilecek devrilme ve olası yaralanma riski azaltılmış oluyor. 

Uygulama projelerinde ise strüktürü korumaya yönelik müdahalelerle işe başladıklarını belirten Slash Architectskurucusu Mimar Şule Ertürk “Ağırlıklı olarak iç mimari projelerimizi betonarme yapılar üzerinde çalıştığımız için bahsi geçen sistemin taşıyıcı elemanlarının korozyon tehlikesini azaltacak önerilerin işlenmesinden sonra uygulama projesine geçiş yapıyoruz” diyor.

Afetler Özelinde Sağlık Yapılarına Yönelik Yönetmelikler ve Sunulan Çözümler

Sağlık yapılarının biçimlendirilmesinde önemli bir etkiye sahip olan yönetmelikler yapıların deprem gibi afetlere karşı korunaklı olarak inşa edilmelerine yönelik olarak da çeşitli yaptırımlara sahip. Yönetmelikler, afetin etkilerini azaltmak ve acil durumda daha etkin bir reaksiyon geliştirmek için sistematik çözümler sunuyor. “Üretilen mekanlara nasıl ki tasarım edimi ile yaşamsal bir değer atfediliyorsa yönetmelikler ile de yapıların afet anı, öncesi ve sonrası gibi tüm alt süreçlerde sunması beklenen yaşamsal değerin kazandırılması amaçlanıyor” diyen Mimar Şule Ertürk tahliye sürecinde kritik rol oynayan koridor mesafelerinin yönetmeliklerle idealize edilmesi ve kullanıcıların kaçış anında sebep olabileceği olası yığılmaların önüne geçilerek alternatif kaçış rotalarının dahil edilmesi şeklindeki düzenlemelerin hastaların, personelin veya diğer kullanıcıların tahliye sürecini kolaylaştırdığını da vurguluyor. Sağlık mekanlarının, tüm bu standardizasyonların erişilebilirlik filtresinden geçirilmesiyle engelli bireylere yönelik hizmet verebilecek şekilde kurgulanması da bütünü, herkes için güvenli hale getiriyor.

Deprem Anında ve Sonrası Tahliye Durumunda “Kolay Algılanabilirlik” ve “Kolay Ulaşılabilirlik”

Slash Architects’in benimsediği bütüncül mekan yaratma çabasının getirisi olan “kolay algılanabilirlik” ve “kolay ulaşılabilirlik” parametreleri bir taraftan hastanın veya personelin mekan içinde kendini daha güvende hissetmesini sağlarken diğer taraftan da deprem sonrasında kaçış stratejisi sunan ve dolayısıyla tahliye sürecini kolaylaştıran bir avantaja dönüşüyor. Mekan organizasyonlarında bekleme ve giriş alanları ile görsel ve fonksiyonel açıdan bağlantılı olarak kurgulanan tanımlı sirkülasyon hatları; hasta, personel veya diğer kullanıcıların herhangi bir noktadan kaçacağı doğrultuyu kolayca anlamasını sağlayarak bu algıyı destekliyor. Slash Architects bu müdahaleyi grafik elemanlar, süreklilik gösteren aydınlatma elemanları, malzeme, renk farklılıkları gibi kullanıcı algısını ideal şekilde yönlendirecek estetik dokunuşlarla güçlendirmeye, aynı zamanda acil çıkış yön işaretleri, acil durum armatürleri kullanarak çıkışa direkt ulaşılabilirliği sağlamaya ve tahliye süresini kısaltmaya özen gösteriyor; bu sayede mekana karakter veren dil aynı zamanda deprem sonrası tahliye konusunda da kullanıcıya yönlendirme becerisi kazandırıyor. Ayrıca genel olarak kat planlarında, kaçış durumunda yol üzerinde engel oluşturmayacak nitelikte bir tefriş yerleşimi ve mekan geçişleri planlanıyor. Bu doğrultuda, kullanıcının tahliye sürecini zorlaştırmayacak malzeme seçimlerine yönelen Slash Architects, tasarıma dahil edilen cam yüzeyleri, darbe durumunda ve kırılma halinde insan sağlığına zarar vermeyecek ve kaçış senaryosunu zorlaştırmayacak nitelikteki temperli cam olarak tercih ediyor.

Slash Architects sağlık mekanlarının hayata geçirilmesindeki çok paydaşlı süreçte, mühendislik ekiplerinden gelecek geri bildirimlerin dikkate alınmasını ve projenin bu doğrultuda gerekli revizyonlardan geçirilmesini oldukça önemli buluyor. Yapısal dayanımı sürdürülebilir kılacak müdahalelerin ve deprem anında oluşabilecek yangın riskini ortadan kaldıracak ve tehlikeyi azaltacak önlemlerin bu hususta oldukça kritik olduğunu dile getiren Mimar Şule Ertürk,ağırlıklı olarak iç mekan projeleri çalışan Slash Architects’in yine iç mimari ölçekte mevcut sistemin adapte olabileceği plan çözümlemelerinde tercih edilecek bölme duvarların katlarda sürekliliğinin sağlanmasıyla kat rijitliklerinin korunması gibi müdahalelerde bulunulması gerektiğinin bilincinde olduğunu vurgulayarak sözlerini tamamlıyor.

Double Tree By Hilton Şanlıurfa 15 Mart’ta Açılıyor

Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesinde hayata geçirilen Double Tree By Hilton, 15 Mart 2023 tarihinde vatandaşların hizmetine açılacak. 

Hilton Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkanı Jochem-Jan Sleiffer ve Vimsa Otomotiv San ve Tic. A.Ş Yönetim Kurulu Vedat Bucak’ın katılacağı Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesine bağlı Esentepe Mahallesi’ndeki otelin açılışı 15 Mart 2023 tarihinde yapılacak.

Şanlıurfa’nın yeni ve gözde semti Esentepe’deki merkezi konumu ile benzersiz bir konaklama deneyimi sunacak DoubleTree by Hilton Şanlıurfa, tarihi şehirdeki ilk uluslararası markalı üst segment otel olacak. 16’sı süit, 1’i kral dairesi olmak üzere, tamamı özenle tasarlanmış 190 odalı tesisin yaklaşık 130 kişiye istihdam sağlaması planlanıyor.

Balıklıgöl ve tarihi Şanlıurfa’ya 6 km, Neolitik Çağ’a tarihlendirilen arkeolojik sit alanı Göbeklitepe’ye 19 km uzaklıkta olan DoubleTree by Hilton Şanlıurfa, Urfa City Alışveriş Merkezi’nin yanı başında yer alacak. Bölgenin en büyük ve kapsamlı sağlık kulübü ve spa merkezini bünyesinde bulunduran tesiste Şanlıurfa’nın ilk Big Chefs restoranı ve lobide konumlanan Starbucks köşesi bulunacak. Kurumsal organizasyonlar ve büyük davetler için öne çıkan tercihlerden biri olması planlanan DoubleTree by Hilton Şanlıurfa, ikiye bölünebilen balo salonu, üçe bölünebilen toplantı odası ve 1 boardroom’un yer aldığı toplam 1080 metrekarelik toplantı ve etkinlik alanına sahip olacak.

Hilton’un Amerika kıtası dışında en uzun süredir hizmet veren otelinin bulunduğu Türkiye’de en fazla tesise sahip marka olan DoubleTree by Hilton’un ülkemizde 27 tesisi bulunuyor ve aynı zamanda 7 tesis de geliştirme aşamasında. Ülkemizdeki 100’üncü otelinin anlaşmasını geçtiğimiz yıl kutlayan Hilton, Türkiye’de şu anda 70’ten fazla otel işletiyor.

Double Tree By Hilton Şanlıurfa projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Yeşil OSB ve Enerji Alanında Düzenlemeye Gidilecek

Tüm Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)’lere Yeşil OSB tanımlanarak belirlenen kriterler kapsamında TSE tarafından sertifikalandırılması ile ilgili kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na (TBMM) sunuldu. 

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına sunuldu. Teklifte, Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB) planlama, kuruluş ve kamulaştırma süreçlerinin hızlandırılmasına ilişkin düzenlemeler de yer alıyor.

Kanuna “Yeşil OSB” Tanımı Eklenecek

Buna göre; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na “Yeşil OSB” tanımı eklenecek. Yeşil OSB; kaynak ve enerji verimliliği, yalın üretim, endüstriyel atık işbirliği ve çevreye duyarlı uygulamaları ile öne çıkan çevresel, ekonomik, sosyal ve yönetimsel açıdan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterler kapsamında Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından sertifikalandırılan OSB’leri kapsayacak. Ortak kullanım alanı oranı, OSB büyüklüğünün yüzde 5’inden az; hizmet ve destek alanlarının oranı ise OSB büyüklüğünün yüzde 15’inden fazla olamayacak.

Yürürlükteki imar planlarında sanayi alanı olarak belirlenen yerlerde, planı onaylayan idarenin görüşünün alınması ve imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt yapılması kaydıyla OSB yer seçimi işlemi yapılmadan OSB alanı kesinleştirilecek. Yönetmelikte belirtilen şart ve sürelerde yatırım yapmayı taahhüt eden parsel maliklerine, kamulaştırma yapılmadan seçilen alanda OSB tarafından yer verilebilecek. Taahhüdü yerine getirmeyenlerin taşınmazları kamulaştırılacak.

‘Kurucu’ Tanımı Genişliyor

OSB yer seçimi kesinleştirilen alanın bulunduğu büyükşehir belediyesi, il belediyesi, ilçe belediyesi, belde belediyesi, sanayi ve ticaret odası, il özel idaresi veya yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, konuyla ilgili mesleki kuruluş ve teşekküllerin temsilcileri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının uygun görüşüne istinaden OSB kuruluşunda yer alabilecek. OSB; kuruluşunda yer alan kurum ve kuruluşların temsilcileri, vali tarafından imzalanan kuruluş protokolünün onaylanmasının yanı sıra sicile kaydedilerek tüzel kişilik kazanacak.

Yeşil OSB Projelerine Öncelik

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca OSB olarak sınırları kesinleştirilen alanlarda, acele kamulaştırma kararına istinaden mahkemece takdir edilen taşınmaz bedelinin banka hesabına yatırılması ve acele el koyma kararı verilmesinin ardından yatırımların gecikmemesi için OSB tarafından altyapı inşaatı ve tahsis yapılabilecek, yatırımlar için ruhsat ve izinler verilebilecek. Yeşil OSB olmak için hazırlanan projeler, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca kredilendirilecek ve öncelikli olarak değerlendirilecek. Arsa satışları, müteşebbis heyetin belirleyeceği ve şeffaflık ilkesi kapsamında yönetmelikte belirlenen esas ve usullere uygun gerçekleştirilecek.

Parsel Tahsisleri, Şeffaflıkla Yapılacak

OSB tüzel kişiliği, sanayi veya hizmet destek alanında bulunan parsellerde üstyapı inşa edebilecek, üretime geçme şart ve taahhüdü veren katılımcılara parselleri üstyapılı kiralayabilecek veya üstyapılı satabilecek. Katılımcılar tesislerini üretim amaçlı olmak üzere bir veya birden fazla kiracıya kiralayabilecek.

OSB içinde yer alan, boş ve OSB mülkiyetinde olmayan parsellerin, âtıl vaziyetten çıkartılarak sanayi üretimine katkı sağlaması için mülkiyet sahiplerine üretime geçmesi veya üretim yapmak isteyen yatırımcılara devretmesi için 1 yıl süre verilecek. Süre sonunda yatırım yapılmayan parseller, daha önce OSB tarafından mülkiyeti devredilenlerin bedeli ödenmek kaydıyla tapuda OSB adına tescil edilecek, OSB tarafından devredilmeyenler ise kamulaştırılacak.

Enerji Alanında Önemli Düzenlemeler Geliyor

 Teklifte enerji alanında da önemli düzenlemeler gündeme geliyor. Buna göre; Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) denetçisi pozisyonuna, genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin müfettiş, denetçi, denetmen ve kontrolör kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar arasından atama yapılabilecek. Bu şekilde atananların sayısı 5’i geçemeyecek. Madencilik faaliyetleri kapsamında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisi tüketimini karşılamak için kurulacak yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretim tesisleri de “altyapı tesisi” kapsamına alınacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) taraf olduğu dava ve takipler ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde kurum, her türlü yargı harcından ve teminat gösterme yükümlülüğünden muaf olacak. İhraç edilen doğal gaza ilişkin iletim tarifeleri, yurt içi iletim tarifelerinin tabi olduğu kısıtlamalara bağlı olmayacak. EPDK, transit iletim tarifelerini ve ihracata ilişkin iletim tarifelerini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak yurt içi iletim tarifelerinden farklı usul ve esaslara göre tespit etme yetkisine sahip olacak.

Spot Boru Gazı İthalatını EPDK Belirleyecek

EPDK, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının onayını alarak, ithalata ilişkin müracaatlarda, ithalat yapılacak ülke ile BOTAŞ’ın doğal gaz ithalat sözleşmesi bulunup bulunmadığı, piyasada rekabet ortamının oluşturulması, sözleşmelerden doğan yükümlülükleri ve ihracat bağlantılarını dikkate alarak belirleyeceği usul ve esaslar dahilinde talepleri değerlendirerek ithalata müsaade edebilecek. Ancak bu hükümler, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG), spot boru gazı ve sıkıştırılmış doğal gaz (CNG) ithalatı için uygulanmayacak. Spot boru gazı ithalat miktarı, süresi ve uygulama yöntemi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak EPDK tarafından belirlenecek.

Maddi Teminatları EPDK Düzenleyecek

İthalat veya ihracat faaliyeti yapan tüzel kişilerden arz güvenliği kapsamında alınacak maddi teminatlar ile rekabetin teminine ilişkin konular bakanlık görüşü alınarak EPDK tarafından düzenlenecek. Teklifle, Doğalgaz Piyasası Kanunu hükümlerine uygun olarak BOTAŞ’ın yürüttüğü faaliyetler ayrıştırılarak yatay bütünleşmiş tüzel kişi şeklinde yeniden yapılandırılıncaya kadar BOTAŞ’ın dikey bütünleşmiş tüzel kişiliği devam edecek.

BOTAŞ’ın faaliyetlerinin ayrıştırılması ve yeniden yapılandırılması amacıyla kurulacak şirketlerin işletme konusu, ticaret unvanı, sermayesi ve ortaklık yapısı ve bu kapsamda gerçekleştirilecek devir ve benzeri işlemlere dair konular Cumhurbaşkanı Kararı ile düzenlenecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının izni ile BOTAŞ’ın doğal gaz alım sözleşmelerine konu miktarların devri veya kontrat devri yapılabilecek. Kontrat devri süreçleri tamamlanıncaya kadar BOTAŞ, kanundaki piyasa payı sınırlamalarına tabi olmayacak. BOTAŞ’ın Hazine garantili yükümlülükleri saklı olacak.

Hidroelektrik Santrallerine Yerli Katkı Fiyat Desteği

Düzenlemeyle pompaj depolamalı hidroelektrik santralleri, rezervuar alanına bakılmaksızın Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ve yerli katkı fiyat desteğinden yararlanabilecek. Yerli katkı fiyatı desteği, rüzgâr veya güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesisleri ile bütünleşik kurulan elektrik depolama tesisleri için de uygulanacak.

Şarj Ağı İşletme Lisansı İptal Edilene 3 Yıl Yasak

Şarj ağı işletmeci lisansı iptal edilen tüzel kişi, bu tüzel kişilikte yüzde 10 veya daha fazla paya sahip ortaklar ile lisans iptal tarihinden önceki 1 yıl içinde görevden ayrılanlar dahil yönetim kurulu başkan ve üyeleri, lisans iptalini takip eden 3 yıl süreyle şarj ağı işletmeci lisansı alamayacak, lisans başvurusunda bulunamayacak, lisans başvurusu yapan tüzel kişiliklerde doğrudan veya dolaylı pay sahibi olamayacak, yönetim kurullarında görev alamayacak.

Akbel, Deprem Anında Yapılması Gerekenleri Anlattı 

AKUT Operasyon ve Acil Durum Yöneticisi Serhat Akbel, deprem anında yapılması gerekenleri ve afetin gerçeklerini anlattı. 

Dünya Gazetesi’nden Başak Nur Gökçam’a konuşan AKUT Operasyon ve Acil Durum Yöneticisi Serhat Akbel, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından gördük ki kurumlar arası yaşanan koordine eksikliği, büyük sıkıntılara neden oldu. 6 Şubat depremleri sonrasında zorlandıklarını belirten Akbel, AKUT olarak tüm gönüllüler ve malzemelerle depremin ilk saatlerinde bölgede çalışmalara başladıklarını söyledi.

Zorlanmalarının sebebini yaşanan depremlerin etki alanının geniş olmasının yanı sıra hava koşulları, ulaşım ve bölge güvenliğinde yaşanan aksaklıklar kaynaklı olduğunu belirten Akbel, “İlk gün saat 11 civarında enkazdan çıkardığımız ilk canlı kazazede, ardından farklı ekiplerden sahaya dahil olan gönüllülerimizle toplamda sahada görev alan 800’ün üzerinde gönüllü ile her daim canlı kurtarmaya devam ettik.

Süreç boyunca çalışmalarımız Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Hatay (İskenderun, Antakya), Osmaniye ve Adana’da yoğunlaştı ve 226 canlı kazazedenin, 12 hayvanın ve hayatını kaybeden 248 kişinin enkazlardan tahliyesini gerçekleştirdik” dedi.

Akbel, “Her fırsatta vurguladığımız gibi, yapı stoklarımızı depreme dayanıklı hale getirmezsek ve ulusal strateji olarak, “kriz yönetimi” olgusundan; “zarar azaltma”, “hazırlık” ve “tahmin ve erken uyarı” süreçlerinden oluşan “risk yönetimi” olgusuna geçemezsek, “ulusal afet kültürü”nü oluşturamazsak, dünyanın tüm arama kurtarma ekiplerini bir araya getirsek bile kayıpları azaltmanız çok zor” diyerek, AKUT olarak her zaman olduğu gibi afet bilinçlendirme ve depreme hazırlık konularında toplumu bilgilendirmeye devam edeceklerinin de vurgusunu yaptı.

‘’Eğitim Almak Tek Başına Yeterli Değil’’

 Sadece arama kurtarma eğitimi almış olmanın afet sonrası durumda yardım edebilmek için tek başına yeterli olmadığının altını çizen Akbel, “Bu işin tecrübe ve psikolojik yeterlilik kısmı da çok önemlidir. Arama kurtarma işi, gönüllü insanların yaptığı profesyonel bir iştir; bunu asla unutmamak lazım. Bir arama kurtarma uzmanının profesyonel eğitimi ve sertifikasyon süreci yaklaşık iki yıl sürmektedir.

Ve aynı zamanda, az önce söylediğim gibi “yapı sağlamlığı” ya da “kentsel dönüşüm” sorunumuzu çözmediğimiz sürece hiçbir şey yeterli olmayacaktır” dedi. Böylesi afetlerde yüzeye yakın ilk kurtarmaların genellikle çevre halkı tarafından gerçekleştirildiğini ekleyen Akbel, “Bu istatistiksel olarak yüzde 97’lik bir orana sahiptir. Yani geriye biz profesyonellere kalan oran ise yüzde 3’lük bir orandır.

Bu araştırmalar gösteriyor ki tüm vatandaşlarımızın arama kurtarma konusunda bilinçli olması, farkındalıklarının artması, mahalle örgütlenmelerine katılmaları ve aynı zamanda ilk yardım eğitimi alması çok önemli” diye konuştu. AKUT olarak gerek bilinçlendirme projeleri gerekse seminerler ile toplumu bilinçlendirmeye devam etiklerini ekleyen Akbel, “Gönüllülerimizle yaptığımız eğitim çalışmalarımız ile olası afetlere anında müdahale edebilmek adına ekiplerimizi hazır tutuyoruz.

Deprem dahil doğal afetler ve büyük kazalarda, tamamen gönüllü olarak, amatör bir çalışma ve profesyonel bir yaklaşım ile, başı dertte olan kişilere en kısa sürede ulaşmak, yardım için gereken uygun koşulları yaratmak, doğru arama ve kurtarma çalışması yaparak, kazazedelere temel ilkyardım desteğini sağladıktan sonra emniyetli ortam koşullarına nakillerini sağlamak, bu tür olaylarda can kaybını en aza indirmek ve arama kurtarma konularında toplumu bilgilendirmek derneğimizin temel amacı” dedi.

‘’Ulusal Afet Kültürüne Geçmemiz Gerek’’

Afetler konusunda ulusal strateji olarak “ulusal afet kültürü” ve “risk yönetimine” bir an önce geçilmesi gerektiğini de belirten Akbel, “Tüm kurumların, bizim gibi eğitim veren kuruluşlardan afet eğitimleri almaları “ulusal afet kültürü” için önemli.

Bireysel olarak mahalle örgütlenmelerine dahil olmalı, aile içerisinde kendi planlamamızı hazırlamalı, bir afet anında kim nereye gidecek, örneğin okulda bir çocuğunuz varsa onu almaya gidecek kişinin belirlenmesi, sonraki buluşma noktası, şehir dışında belirlenecek bir irtibat kişisi üzerinden iletişimin sağlanması, yaşayabileceğimiz kaos ortamında bizlere destek olacak önlemler arasında yer alır” dedi.

Sarsıntı başlangıcında bulunduğunuz yerde, ağırlık merkezi yere yakın olan, yani yüksekliği bel hizamızda veya bel hizamızın altında olan, (örnek vermek gerekirse, yatak odasında yatağımızın bazasının yanı, salonda koltukların yanı, bir sandık ya da içi kitap dolu bir koli yanı vs.) gibi sabitlemesi yapılmış veya taban oturumu geniş eşyaların yanında yat-korun-tutun yani cenin pozisyonu ile depremin yarattığı sarsıntının tamamen geçmesini beklemeliyiz. Bu noktada buzdolabı, çamaşır ya da bulaşık makinesi gibi eşyalar, ezilmeye dayanıklı malzemeler olmadıkları için çevreleri çok güvenli olmayabilir.

Depremde binanın hangi şekilde yıkılacağı bilinmeyeceği için önceden belirlenen bir alanda yaşam üçgeni oluşturacak şekilde alınan pozisyon ile hayatta kalınabileceğinin söylenmesinin gerçekçi olmadığını belirten Akbel, “Yıkılan bina, kolon ya da beton parçaları bu eşyaya düşerek darbeyi azalttı ve üzerinize denk gelmedi, size de altında yaşam üçgeni denilen alanı oluşturdu. İlk koşul binanızın yıkılmaması olmalı. Yıkılması halinde sonrası maalesef şansa kalmış diyerek bir hamlede yanına ulaşılabilecek, yıkılma, ezilme riski en düşük olan objenin yanına yatılması gerektiğini ekledi.

‘’Deprem Anında Yapmamız Gereken Şey Sakin Kalmak’’

Deprem sırasında genellikle okul, iş yeri ve ev üçlüsünde olunduğunu belirten AKUT Operasyon ve Acil Durum Yöneticisi Serhat Akbel, “Sarsıntıyı hissettiğiniz anda bulunduğunuz yerde; yatak-koltuk-masa hangi alanda iseniz yanına, ağırlık merkezi yere yakın alan bir eşyanın yanına mümkün olduğunca hedef küçülterek en ideali cenin pozisyonunda beklemektir.

10 ila 15 saniyede binadan çıkabilirsiniz diye söylemlerin olduğunu da duyuyoruz ancak binanın nasıl, ne zaman yıkılacağını bilemezsiniz. Bir bina durumuna göre 3 saniyede de yıkılabilir” dedi.

Depremin hep gece olacağının düşünüldüğünü fakat gün içinde de yakalanmanın mümkün olduğuna özellikle dikkat çeken Akbel şu önerilerde bulundu: 

“Eğer kapalı bir alanda yakalanırsak; binaların merdivenler, merdiven boşlukları ve balkonlar gibi kırılgan alanlarından uzak durmalıyız.

Ayrıca banyo ve mutfak bölümleri, cam materyalden oluşan fayans ve benzeri malzemeleri içerdiğinden, bu malzemelerin kırılma, çatlama, sıkışma sonucu patlama riskleri yüksektir. Eşyalarınızı sabitlemeli, perdelerinizi olası cam kırıkları için kapalı tutmalı, çok büyük camlı yeni binalarda ise filmle kaplamak zararları azaltacak önlemler arasındadır. Mutfak dolaplarında cam eşyaların düşüp kırılmaması, bize zarar vermemesi için kolay temin edebileceğiniz aparatlarla kilitlenmesi deprem anında fayda sağlayacaktır.” 

Zigana Tüneli Nisan’da Hizmete Açılıyor

Trabzon ve Gümüşhane arasındaki mesafeyi kısaltacak Zigana Tüneli, Nisan 2023’te hizmete açılıyor. 

Elektromekanik ve elektrik tesisat çalışmaları tamamlanan Zigana Tüneli, Nisan ayında vatandaşların kullanımına açılacak. Yeni Zigana Tüneli’nin ulaşıma açılmasıyla Trabzon-Gümüşhane arasında mesafe yaklaşık 30 dakika azalırken, mevcut yol 8 kilometre kısaltılmış olacak. Zamandan 40 milyon TL, akaryakıttan 99 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 139 milyon TL tasarruf edilecek.

Tünelde, 12 metre genişliğindeki devlet yolu ikişer şeritli bölünmüş yol hâline gelecek. Projenin hizmete açılmasıyla, Zigana’nın zirvesinde 2 bin 10 metre olan ve 1. tünelde bin 825 metreye indirilen kot, 600 metre daha aşağı çekilerek bin 212 metreye inecek. Dik yamaçlardan taş düşmesi gibi problemlerin de ortadan kalkacağı projede ayrıca karayolu tünellerinde Türkiye’de ilk defa yapılan “dikey şaft yapıları” kullanıldı. Zigana Tüneli projesi kapsamındaki 3 istasyonun her birinde 1 temiz, 1 de kirli hava olmak üzere toplam 6 adet havalandırma şaft yapısı yer alacak.

Zigana Tüneli projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Ata GYO’nun Net Kârı 162 Milyon TL’ye Ulaştı

Ata Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO), 2022 yılında net kârının bir önceki yıla göre yüzde 944 artışla 161,7 milyon TL’ye ulaştığını açıkladı. 

Ata GYO tarafından yapılan açıklamaya göre, geçen yıl başarılı bir performans izleyen şirket, 2023’e güçlü bir bilançoyla girdi.

Geçen yıl gelirlerini 2021’e göre yüzde 1.839 artırarak 89,47 milyon TL’ye çıkaran Ata GYO’nun net kârı ise yüzde 944 artışla 161,7 milyon TL’ye ulaştı.

Şirket, bu yıl da mevcut yatırımlarına odaklanmaya devam ederek, yenilikçi yaklaşımları ve kapsamlı projelendirme süreçleri ile sürdürülebilir büyüme ve karlılığına katkı sağlayacak; kira getirisi yüksek ve değer kazancı sağlayan yeni yatırımları değerlendirmeye devam edecek.

 “Finansal Sonuçlardan Memnuniyet Duyuyoruz”

Açıklamada finansal verilere ilişkin görüşleri yer alan Ata GYO Genel Müdürü Bedri Kurdoğlu, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Ata Grubu olarak yaraların bir nebze daha sarılabilmesi adına yetkili kuruluşlar vasıtasıyla ilk günden itibaren yardımlarının sürdüğünü kaydeden Kurdoğlu, Türkiye’yi yasa boğan depremin gelişmelerini yakından takip etmeye devam ettiklerini bildirdi.

Kurdoğlu, Ata GYO’nun 2022 yılı finansal sonuçlarından memnuniyet duyduklarını kaydederek, şu bilgileri verdi:

“2022 sonu itibarıyla gelirimiz yıllık bazda yüzde 1.839 artarak 89,47 milyon TL’ye ulaştı. Net kârımız ise yüzde 944 yükselişle 161,72 milyon TL oldu. Portföyümüze dahil ettiğimiz; Çanakkale, Tekirdağ AtaCorner/Süleymanpaşa, Kayseri/Talas ve AtaCorner Lüleburgaz projelerimizin değer artış oranları yaklaşık yüzde 122 ile yüzde 370 arasında artış göstererek sevindirici seviyelere ulaştı.

Türkiye’nin önemli kurumsal markalarının kiracısı olduğu, bazılarında kiralama süreçlerimizin devam ettiği gayrimenkullerimizin, 2023 yılında da beklentilerimiz doğrultusunda finansallarımıza önemli katkılar yapmaya devam edeceğine inanıyoruz.”

“2023’e Güçlü Bir Bilançoyla Girdik”

Bedri Kurdoğlu, 2022 başında yaklaşık 74 milyon TL olan borçlanma yükümlülüklerini sene içerisinde tamamen ödeyerek bilançolarını daha güçlü hale getirdiklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“2022 sonu itibarıyla toplam ekspertiz değeri 40,5 milyon TL olan, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki 6 adet gayrimenkulümüzün satışını, planlarımız doğrultusunda 81,65 milyon TL olarak gerçekleştirdik. Bu satışla önceki yılın ekspertiz değerine göre yüzde 175 değer artışı elde ederken, rekor düzeyde artan karlılığımıza, önemli katkı sağladık.

Çok başarılı bir yılın ardından 2023’e güçlü bir bilançoyla girdik. Bu yıl da mevcut yatırımlarımıza odaklanmaya devam ederken, yenilikçi yaklaşımlarımız ve kapsamlı projelendirme süreçlerimiz ile; sürdürülebilir büyüme ve karlılığımıza katkı sağlayacak, kira getirisi yüksek ve değer kazancı sağlayan yeni yatırımları değerlendirmeye devam edeceğiz.”

Ata GYO firma bilgilerine ve tüm projelerine buradan göz atabilirsiniz.

Arzum Sitesi Kentsel Dönüşüm Projesi Teslim Edildi

Ankara’nın Etimesgut ilçesinde inşa edilen Arzum Sitesi Kentsel Dönüşüm projesinin hak sahiplerine teslim edildiğini açıklayan Azem İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Seyhan Taş, ‘’Vatandaşlarımız burada sağlam binalarda güvenli bir şekilde hayatını sürdürebilir.’’ dedi. 

Ankara’nın Etimesgut ilçesinde yapımı tamamlanan Arzum Sitesi Kentsel Dönüşüm Projesi’nde hak sahiplerine anahtarları teslim edildi.

Azem İnşaat tarafından yapılan açıklamaya göre; Azem İnşaat tarafından yapılan projeyle hak sahipleri, riski yapılar yerine depreme dayanıklı, güvenli ve sosyal donatılara sahip yaşam alanına kavuştu. Tapularını teslim alan 75 hak sahibi anahtar teslim törenine katıldı.

Firmanın açıklamasında görüşlerine yer verilen Azem İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Seyhan Taş, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler nedeniyle sönük bir tören gerçekleştirdiklerini belirtti.

Son depremler nedeniyle kentsel dönüşümün öneminin bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Taş, ‘Malumunuz kentsel dönüşüm zorlu bir süreç. Biz burada lokal ölçekte de olsa bu süreci layıkıyla tamamladık. Bu sürecin tüm Türkiye’ye de örnek olmasını ve kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlandırılmasını temenni ediyorum.’ ifadelerini kullandı.

‘’Önce İnsan’’

Deprem bölgesinde olan Türkiye gibi ülkelerde kentsel dönüşümün bir tercih değil, mecburiyet olduğunu belirten Azem İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Seyhan Taş, şu ifadeleri kaydetti:

‘’İnsan hayatı her şeyden önemlidir. İnsanımız sağlam binalarda, aileleriyle birlikte güvenli bir şekilde hayatını sürdürmelidir. Bugün anahtarlarını teslim edeceğimiz bu konutları da depreme dayanıklı olacak şekilde son derece güvenli bir şekilde inşa ettik. Bu yüzden içiniz rahat olsun. Azem İnşaat olarak insanımızın konforu ve can güvenliği her şeyin önündedir. Hiçbir zaman kar öncelikli bir şirket olmadık. ‘Önce insan’ dedik ve bu doğrultuda çalıştık. Hak sahiplerine, bugün anahtarlarını teslim alarak yeni evlerine yerleşecek olan paydaşlarımıza hayırlı olsun diyor, ülkemizin bir daha benzeri bir deprem felaketi yaşamamasını temenni ediyorum.’’

Arzum Sitesi Kentsel Dönüşüm projesinin tüm detaylarını buradan inceleyebilirsiniz.

Bayramiç’e Yeni Hastane Geliyor

Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Bayramiç Devlet Hastanesi’nin 2023 yılı yatırım programına alındığını açıkladı. 

Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Bayramiç Devlet Hastanesi’nin 2023 yılı yatırım programına alındığını açıkladı. Bu çerçevede Bayramiç’e yeni, donanımlı, modern bir hastane binası yapılacak.

Hastane binalarını yenileme gayretinde olduklarını ifade eden Turan, “Bayramiç’imiz tarihiyle, değerleriyle önemli bir marka. Bayramiç’in çehresinin değişmeye devam etmesi için yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Mehmet Akif Müze Evi, portatif yüzme havuzu, Bayramiç Hükümet Konağı, Toplum Sağlığı Merkezi, mesire alanı tahsisi, bal ormanları, ağaçlandırma çalışmaları gibi önemli yatırımlar oldu. 1 adet 162 km’lik Ekoturizm rotası tescillendi. 

Turizm açısından dev bir proje olan Troas Kültür Rotaları çerçevesinde Mehmet Akif Ersoy Yolu ilçemizden geçiyor. Bayramiç Hayvancılık OSB’nin çalışmaları devam ediyor. Şimdi de Bayramiç Devlet Hastanesi, 2023 yılı yatırım programına alındı. Önümüzdeki aylarda proje çalışmalarına, daha sonra da yeni hastane binasının inşaatına başlanacak. Milletvekilimiz Jülide İskenderoğlu’yla birlikte epeydir takip ettiğimiz bir konuydu. Sağlık Bakanlığımıza, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğümüze, İl Sağlık Müdürlüğümüze ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.” dedi.

Samsun’da Otopark İnşaatları Sürüyor

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından il genelinde yapılan otopark inşaat çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kent genelinde otopark kapasitesini yükseltmek için başlatılan çalışmalar hızla devam ediyor. Bu kapsamda İlkadım İlçesi Çiftlik ve Gazi mekanik katlı otopark projeleri inşaatları sürüyor. Bölgeye nefes aldıracak iki projenin inşaat çalışmalarını inceleyen Başkan Demir, “Üst kısmında meydan, çocuk oyun alanı, dükkân ve kafe gibi alanların yer alacağı son teknoloji ile yapılan otoparklar şehrimize nefes aldıracak” dedi.

19 Mayıs Mahallesi’nde 104, Rasathane Mahallesi’nde ise 169 araç kapasiteli olarak yapılacak 4 katlı mekanik otoparkların inşaatlarında kazı çalışması, kazık imalatları ile donatı hazırlıkları gerçekleştiriliyor. Büyükşehir Belediyesi, yeni mekanik katlı otoparklarla park sorununa neşter vururken üst kısmına yapacağı meydanlarla da vatandaşlara yeni yaşam alanları kazandırıyor.

‘’İnşaatlar Hızla Tamamlanacak’’

Yapımı devam eden Gazi ve Çiftlik mekanik katlı otopark projelerinin inşaat alanlarında incelemelerde bulunan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, gelinen son durum hakkında bilgi aldı. 

Başkan Demir, üst kısmında meydan, çocuk oyun alanı, dükkân ve kafe gibi alanların yer alacağı mekanik katlı otopark projeleri için son derece yoğun bir çalışma yapıldığını belirterek, “Kentimizdeki otopark sorununa yönelik olarak son teknolojiyi kullanarak yaptığımız yeni yatırımlarla kalıcı çözümler ortaya koyuyoruz. İlkadım ilçemizde inşaatı devam eden iki proje ile o bölge için bu soruna neşter vurmuş olduk. 

İki otopark projesi de bittiğinde tamamen mekanik bir sistem ile hız-enerji verimliliği yüksek yazılımla vatandaşlarımıza hizmet verecek. Otoparkların üst kısımları ise meydan olacak. İki projenin inşaatını hızla tamamlayıp vatandaşlarımızın hizmetine sunmayı hedefliyoruz.” dedi.

Deprem Bölgelerine Uygun Asansör Standartları Konuşulacak!

9 Mart Perşembe günü Tüyap Beylikdüzü’nde 18.’si başlayan Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı’nda daha akıllı ve daha güvenli asansör teknolojileri vitrine çıktı. TARSUS Fuarcılık tarafından AYSAD’ın (Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği) desteğiyle gerçekleştirilen organizasyonun konferans ayağında ise ana gündem maddesi “Sismik Bölge Asansörleri” oldu.

Asansör İstanbul 2023’ün konferans programı kapsamda, 10 Mart Cuma günü saat 14.30’da, Türkiye MAKFED Başkan Yrd. Sefa Targıt moderatörlüğünde düzenlenecek “Sismik Durumlara Tabi Asansörler ve Binalar” panelinde; CEN Avrupa Standartlar Komitesi TC 10 Başkanı Esfandiar Gharibaan, CEN Sismik Bölge Asansörleri Komitesi ve İtalya UNI/CT 019 Başkanı Paolo Tattoli, İTÜ Makine Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdem İMRAK ve Avrupa Asansör Birliği ELA Komponent Komitesi Üyesi Dr. Ferhat Çelik “Deprem bölgelerinde hizmet veren asansörler, binalar, asansör bina ilişkisi, asansörün deprem anındaki çalışma şekli ve devreye alınması” konularındaki bilgilerini paylaşacak.

Son büyük depremde elde edilen veriler ışığında, asansörlere dair mevcut yönetmelik ve standartlarda revizyon ihtiyacı olup olmadığı tartışılacak!

Panel yöneticisi Sefa Targıt’ın verdiği bilgiye göre; TS EN 81 77 Sismik Durumlara Tabi Asansörler standardının, Avrupa Birliği düzeyinde hazırlanmasında ve revizyonlarında görev almış çok değerli dört uzmanın konuşmacı olduğu toplantıda, son büyük depremlerin yaşandığı bölgelerde yapılan incelenmelerden elde edilen veriler ışığında, EN 81-77 standardı veya Asansör İşletme ve Bakım Yönetmeliğinde ya da Asansör Periyodik Kontrol Yönetmeliğinde tadilat ihtiyacı olup olmadığı tartışılacak. Panelde ayrıca “Bölge – Bina – Asansör” emniyet zinciri irdelenirken, inşaat ve makina teknolojilerinin birleşme düzlemi olan asansörler kapsamında, mühendislik disiplininin önemi vurgulanacak.

Demir ve Demir Dışı Metallerin İhracatında Düşüş

Demir ve demir dışı metallerde ihracat yılın ilk iki ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,6 düştü. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Çetin Tecdelioğlu, en fazla ihracatın Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapıldığını açıkladı. 

Demir ve demir dışı metaller sektörünün ihracatında gerileme yaşanıyor. Yılın ilk 2 ayında demir ve demir dışı metaller sektörünün ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 gerileyerek 2,4 milyar dolardan 2 milyar dolara geriledi.

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB), sektörün 2023 yılı Ocak-Şubat dönemi ihracat verilerini açıkladı. Sektörün ihracat rakamlarını değerlendiren (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, sektörün 2023 yılında ihracata geçen yıla oranla düşüşle başladığını, bu durumu tam tersine çevirmek için çalışmalarını hızlandırdıklarını vurguladı. Tecdelioğlu “Sektör olarak 2023 yılının ilk 2 ayındaki ihracat rakamımızla Türkiye’nin genel ihracatından yüzde 6,1’lik pay aldık.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Ocak ayında 1 milyar dolardan fazla ihracata imza atan sektörümüz 2023 yılı şubat ayında da 1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi” dedi. Ocak ayında 1,05 milyar dolar ihracat gerçekleştiren demir ve demir dışı sektörü 2023 Şubat ayında ise 1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Yılın ilk 2 ayında demir ve demir dışı metaller sektörü 2 milyar doları aşkın ihracat gerçekleştirdi.

Aynı dönemde Türkiye’nin genel ihracatı 38 milyar dolar olarak açıklandı. Demir ve demir dışı sektörü genel ihracattan yüzde 6,1 pay alarak sanayi sektörleri arasında en çok ihracat gerçekleştiren 6. sektör oldu. Sektörün birim ihraç fiyatlarını da değerlendiren Tecdelioğlu, “Demir ve demir dışı metaller sektörünün 2023 Ocak-Şubat döneminde birim ihraç fiyatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 0,82 artışla kilogram başına 4,78 dolara ulaştı. Sektörümüzün ihracatı aynı dönemde miktar olarak ise 276,4 bin ton seviyelerine geldi.

En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz bölge olan Avrupa Birliği ülkelerine olan ihracatımız 2023 Şubat ayı itibarı ile 558,7 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2023 Şubat ayında sektörümüzün en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülkeler arasında 137,8 milyon dolar ile Almanya ilk sırada yer alırken, 74,1 milyon dolar ile İtalya ikinci sırada, 50,3 milyon dolar ihracat ile ABD üçüncü sırada yer aldı” şeklinde konuştu.

Tamamlayıcı Sektörlerle Genel İhracata Katkı

Tamamlayıcı sektörlerde alüminyumun zirvedeki yerini koruduğunu belirten Tecdelioğlu, ”2023 Şubat döneminde demir ve demir dışı metaller tamamlayıcı sektör ihracatında alüminyum ürün grubu 393 milyon dolar ile değer bazında ilk sırada yer aldı. Alüminyum sektörünü 205,1 milyon dolar ile demir çelik mamulleri, 187,6 milyon dolar ile metal eşyalar ve 186,1 milyon dolar ile bakır ürün grupları takip etti” dedi.

Deprem İllerinde İhracat Yüzde 40 Düştü

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, depremin yaşandığı 11 ilden gerçekleştirilen ihracatın yüzde 40’a yakın düşüşle 3 milyar dolardan 1 milyar 783 bin dolara gerilediğini söyledi. Adana Sanayi Odası’nda düzenlenen Adana İş Dünyası İstişare Toplantısı’na katılan Kirişci, deprem illerinin toplam ihracattaki payının yüzde 15,5’ten yüzde 10’a düştüğüne dikkat çekti. Bölgedeki 110 baraj ve 30 gölette uzman ekiplerin incelemeleri sonrası hâlihazırda müdahaleyi gerektirecek acil duruma rastlanmadığını da ifade eden Kirişci, Devlet Su İşleri’nin zararının 22 milyar lira dolayında olduğunu sözlerine ekledi.