Çin’de 100 yıllık kafur ağacına zarar gelmemesi amacıyla yol üzerinde inşa edilecek olan yer altı tünel projesinin güzergahı değiştirildi.
Wuhan’daki bir ulaşım merkezinin yakınında elektrik kablolarının döşenmesinde kullanılacak bir yer altı tüneli inşaatı projesi, başlangıçta 100 yıldan daha eski olan ağacın nakledilmesini planlamıştı.
Tünelin inşaatını üstlenen CCCC İkinci Liman Mühendislik Limited Şirketi’nin Proje Başkanı Yu Tao, “Orijinal plan, ağacı ölüm riskiyle karşı karşıya bırakabilirdi. Tüneli ağaçtan 10 metreden daha uzağa taşıyarak planımızı revize etmeye karar verdik” dedi.
Şirketin teknik personeli Wang Lei de “Yeniden tasarım, projenin maliyetini artırdı ve yeraltı tünelini bir üst geçide çok daha yakın bir yere kaydırarak inşaat sürecini daha da zorlaştırdı ancak işçiler zorlukların üstesinden gelerek ağacın etkilenmemesini sağlamak için ellerinden gelenin en iyisini yaptı” diye konuştu.
Söz konusu kafur ağacı artık Çin’de çevrenin korunması konusunda artan farkındalığın ve önemin bir sembolü olarak kabul ediliyor. Bu inşaat alanı, elektrik enerjisi projesi tamamlandıktan sonra yaklaşık 5.000 metrekarelik bir parka dönüştürülecek ve civarda yaşayanlar için keyifli bir mekan haline gelecek.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılının son çeyreğinde işsizlik oranının bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 artarak yüzde 10,2 seviyesine geldiğini açıkladı.
TÜİK mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı verilerini açıkladı. Buna göre, 2022 yılının son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre işsiz kişi sayısı 148 bin artarak 3 milyon 583 bine ulaştı. Böylece, 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsizlik oranı 0,2 puanlık artışla yüzde 10,2 seviyesine çıktı. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,5, kadınlarda yüzde 13,6 olarak tahmin edildi.
İstihdam oranı yüzde 48,4
TÜK verilerine göre, istihdam edilenlerin sayısı ise önceki çeyreğe göre 565 bin kişi artarak 31 milyon 460 bin kişi, istihdam oranı ise 0,7 puanlık artışla yüzde 48,4 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,8 iken kadınlarda yüzde 31,3 olarak kaydedildi.
İşgücüne katılma oranı yüzde 53,9
İşgücü son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre 714 bin kişi artarak, 35 milyon 43 bin kişi oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı ise 0,9 puanlık artış ile yüzde 53,9 oldu. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,9, kadınlarda ise yüzde 36,2 olarak gerçekleşti.
Genç nüfusta işsizlik yüzde 19,2
TİK verilerine göre, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,5 puan attı. Buna göre, genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 19,2’ e ulaştı. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 15,8, kadınlarda ise yüzde 25,5 olarak tahmin edildi.
Yüzde 56,8 hizmet sektöründe
İstihdam edilenlerin sayısı 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 62 bin kişi, sanayi sektöründe 90 bin kişi, inşaat sektöründe 57 bin kişi, hizmet sektöründe 356 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 15,7’si tarım, yüzde 21,4’ü sanayi, yüzde 6,1’i inşaat, yüzde 56,8’i ise hizmet sektöründe yer aldı.
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2022 yılı son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,7 saat artarak 44,3 saate çıktı.
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,1 puanlık azalış ile yüzde 20,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 14,5 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,9 olarak tahmin edildi.
Özellikle Türkiye’de sıkça gündeme gelen deprem hakkında bilinçli olmak hayati önem taşıyor. Deprem ve bağlantılı kelimelerin anlamlarıyla ilgili bilgi sahibi olmak ise afet sırasında ya da sonrasında arama-kurtarma ekiplerine aktarım yapmaya ve ekipler tarafından verilen bilgileri hızlıca anlamaya yardımcı oluyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından teyit edilen kelimelere ve anlamlarına birlikte göz atalım.
Acil durum: Bir afet sırasında olağanüstü tedbirlerin alınmasına gerek duyulan geçici bir süreyi ifade eder. Durumun gerekliliklerinin her yönüyle koordineli bir şekilde, siyasi irade tarafından değerlendirilmesi, gönüllü ve özel kurumları bir araya getirmek için planlamalar, yapılanmalar ve düzenlemeler yapılmasına Acil Durum Yönetimi denir.
Afet Yönetimi: Hem afet öncesi hem de afet sonrası aktivitelerin yani müdahale, iyileştirme, yeniden yapılanma, zarar azaltma ve hazırlık safhalarını kapsayan bir süreci ifade eder. Afet riski ve onun doğurduğu sonuçları azaltmayla ilgili diğer çalışmaları da kapsar Aktif fay: Gelecekte deprem oluşturmaya riski çok yüksek olan fay.
Alp-Himalaya: Sık sık depremlerle sarsılan Akdeniz’den başlayıp Türkiye, İran üzerinden kuzey Hindistan’a kadar giden uzun bir sıradağ oluşumudur. Alüvyon: Suyun biriktirdiği kil, silt, kum, çakıl, taş ve jeolojik aşınma sonucu ortaya çıkmış diğer malzemeler.
Anakaya: Nispeten daha sert ve yoğun kayalardan oluşan ve genellikle üzerinde yumuşak kayaçlar ve toprak örtüsü buluna tabanı ifade eder.
Artcı deprem: Ana depremin meydana gelmesinden sonra, ana şoku izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir. Ne kadar süre ile devam edecekleri konusunda ise kesin bir şey söylemek mümkün değildir.
Asismik: Bir fay veya bir yerde deprem olmadığını ve muhtemelen de olmayacağını belirten bir terimdir.
Astenosfer: Litosferin(taşküre) altında bulunan mantonun yumuşak üst bölümü.
Azalım: Dalgalar, oluştukları yerden itibaren genlikleri küçülerek ve etkileri azalarak ilerler. Deprem dalgalarının yer kabuğunda geometrik olarak ilerlerken geçtikleri ortama ve uzaklığa bağlı olarak genlikleri ve sismik enerjileri azalmaktadır.
Benioff Zonu: Derin deniz hendeklerinden manto içine sarkan eğimli deprem zonu( Hugo Benioff, Amerikalı jeofizikçi).
Deprem: Yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yerdeğiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsması olayına deprem denir.
Deprem dalgası: Deprem anında, blokların ani olarak kayması ile deprem dalgaları üretilir ve bunlar kayaçlar içerisinde odaktan çevreye doğru yayılırlar. Deprem dalgaları P, S ve Yüzey Dalgaları(Love, Rayleigh) olarak üç gruba ayrılır.
Deprem Fırtınaları: Öncü ve artçı depremler, kendilerinden belirgin olarak daha büyük olan bir ana deprem ile zaman ve yer bakımından sıkı bir ilişkiye sahipdir. Oysa, bir ana deprem ile belirgin bir ilişki göstermeyen, yerel, yoğun deprem etkinlikleri de gözlenmektedir. Bu niteliklerdeki deprem etkinliklerine ‘deprem fırtınası’ denilmektedir.
Deprem Tehlikesi: Can ve mal kaybına, yaralanmalara, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulmasına veya çevresel zararlara sebep olan yerkabuğu hareketlerinin tabii süreci veya bunu etkileyen doğal etmenlerdir.
Episantr(Dış Merkez): Odak noktasına en yakın olan yeryüzündeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak hissedildiği alandır.
Erken Uyarı:Afet riskini engellemek veya bu riskleri azaltma için yada afete daha etkili müdahaleye imkan verecek zamanlamayla gerekli bilgilerin, belirlenmiş kurumlar tarafından topluma duyurulmasıdır. Afete hazırlık çalışmaları içinde önemli bir yeri vardır.
Fay:Yerkabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.
Frekans: Birim zamanda meydana gelen olay veya hareket sayısı.
Gönüllü: Herhangi bir şekilde parasal karşılık beklemeden, sosyoekonomik veya politik baskı altında kalmadan topluma hizmet götürerek yararlı çalışmalar sunan bireylerdir.
Graben: Tektonik açılma hareketi sonucunda çevresine nazaran aşağı doğru çöken yerkabuğu parçası.
Hazırlık:Zamanında ve etkili erken uyarıların yayımlanması ve tehdit alanından insanların ve değerli varlıkların geçici olarak çıkarılması da dahil olmak üzere, afetlerin zararlı sonuçlar doğurmaması amacıyla yapılacak etkili müdahale için alınan önlem ve yapılan hazırlık faaliyetleridir.
Heyelan: Jeolojik materyallerin yerçekimi kuvveti etkisiyle yamaç aşağı harekete geçmesidir.
Hiposantr(İç Merkez): Yer içerisinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı noktadır. Aynı zamanda iç merkez olarak ta isimlendirilir. Aslında odak noktası, bir nokta değil bir alandır ancak uygulamalarda nokta olarak edilmektedir.
İvme: Deprem yer hareketinin hızındaki değişimi ifade eder. Kuvvetli yer hareketi sismolojisinde ivme değeri, yerçekimi kuvvetinin (g) yüzdesi ile ifade edilir. Bir cismin ağırlığı, kütlesi ile yerçekimi ivmesinin çarpımına eşit olduğundan, deprem sarsıntısının yaratacağı ivmeyle gelen ani ve ilave yükler binaların dayanım gücünü aşarak hasar görmelerine/yıkılmalarına neden olmaktadır.
İyileştirme: Afete uğrayan toplumun yaşam koşullarını yeniden oluşturma amacıyla, muhtemel afet risklerini azaltmak için sistemli bir özendirme ve gerekli düzenlemeleri yapmak için alınan kararlar ve faaliyetlerin tümüdür.
Jeofizik: Yerkürenin ve onu çevreleyen atmosferi ile uzay ortamındaki gezegenlerin, uyduların ve güneşin fiziksel ve yapısal özelliklerini fizik ve matematik yöntem ve yaklaşımlar kullanarak inceleyen bilim dalına Jeofizik denir(İTÜ Jeofizik Müh.Böl.).Jeofizik bilim dalında kullanılan yöntemler: gravite, manyetik, sismoloji, sismik, elektrik, elektromanyetik, palemonyetizma, radyometrik, jeotermik yöntemler ve kuyu loglarıdır.
Jeololoji:Yerbilimi, jeoloji Yunanca Geo (Yer ) ve Logos (Bilim) kelimelerinin birleşiminden meydana gelir ve Yerbilimi anlamına gelir. Jeoloji yerküresinin güneş sistemi içerisindeki durumundan onun fiziksel ve kimyasal özelliklerine, oluşumundan bu yana geçirdiği değişikliklere, üzerinde yaşayan canlıların evrimine kadar geniş bir kapsama sahiptir (Jeoloji Müh.Odası).
Jeomorfoloji: Dağlar vadiler gibi yeryüzü şekillerinin kaynağını ve niteliklerini inceleyen bilim dalı.
Küresel Konum Berlirleme Sistemi (GPS):Yeryüzündeki noktaların koordinatlarını uydular vasıtasıyla belirleyen sistem. Fay zonları boyunca meydan gelen gerilim birikmeleri ve hareketleri izlemek için hassas GPS ölçümleri yapılmaktadır.
Litosfer(taşküre): Yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığındaki katman. Kıtalar ve okyanuslar Litosfer içerisinde yer alırlar.
Magnitüd: Depremde açığa çıkan enerjinin bir ülçüsüdür.Prof .Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır. Manto:Dünyaızın iç kısmında yer alan ve Litosfer ile Çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2900 km olan katmana Manto adı verilir.
Mikrobölgeleme: Bir yerdeki tehlikenin yıkıcı deprem etkileri, yer sarsıntısı şiddeti, sıvılaşma ve heyelan potansiyeli dikkate alınarak tanımlanması ve bölgenin yerel olarak haritalanmasıdır.
Müdahale ve Yardım: Afet sırasında veya hemen sonrasında, etkilenmiş insanların yaşamlarının korunmasını ve temel ihtiyaçları ile geçimlerinin karşılanması için müdahale ve yardımda bulunulmasıdır. Bu süreç anında yapılan müdahale ile başlar, duruma göre kısa dönemli veya daha uzun süreyle olabilir. Arama-kurtarma, tıbbi sağlık, gıda, barınma, giyim, su ve arıtma temini hizmetleri gibi faaliyetler ve diğer acil önlemler bu kapsamdadır. Bazen acil müdahale olarak da tanımlanmaktadır.
Odak Derinliği: Deprem enerjisinin açığa çıktığı noktanın yeryüzüne olan en kısa uzaklığı.
Orojen: Yer kabuğundaki kıvrımlanma ve kırılma hareketleriyle gelişen dağ oluşumu sürecidir.
P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.
Plaka Tektoniği: Pek çok gözlemle ispatlanmış bulunan bu teoriye göre, yer kabuğunun üst manto kısmında belirli sayıda ve birbirine göre hareket halinde olan ince, rijit tabakalar bulunmaktadır. Bu plakaların sınırlarında genellikle şiddetli depremler meydana gelir.
Rehabilitasyon: Hasara uğramış veya fonksiyonunu kaybetmiş hizmetlerin, alt yapının ve binaların kısa sürede onarılarak çalışabilir hale getirilmesi faaliyetleridir. Tam olarak iyileştirilemese de hayatın nispeten normale dönmesini kolaylaştırmak amacını taşır.
Risk: Can kaybı, yaralanma, mal kaybı, ekonomik dengelerin bozulması veya çevre zararları gibi doğa veya insan kaynaklı tehlikelerin zarar görebilirlik koşullarına bağlı olarak kayıplar ve hasarlarla sonuçlanma olasılığı veya beklenen kayıplar.
S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının %60’ı ile %70’i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.
Sakınım planı: Yerleşim alanlarında ya da belirli bir bölgede doğal ya da teknolojik tehlikeler nedeniyle beliren farklı risk türlerini tanımlayan, risklerin yönetim biçimi ve uygulama araç ve yöntemlerini belirleyen plandır. Sakınım Planı, riskleri nedensellik yapılarına göre farklı sistem, grup ya da sosyo-ekonomik sektörlerde ele alıp bunlarla ilgili veri tabanları oluşturabilir. Her sektörde ilgili kesimler arasında protokollerin geliştirilmesi ve fiziki planların hazırlanmasını öngörür. Planlama en genel tanımıyla, ‘belirlenen hedeflere erişmek üzere gereken uygulama yöntemini ortaya koymak’ ise, Sakınım Planlaması, ‘belirlenen sakıncalı koşullardan uzak kalma yöntem(ler)ini tanımlama’ ve uygulama çabasıdır.
Sel: Normalde kuru olan yerlerin yağışlara bağlı olarak yükselen yüzey suları, gel-git olayları veya nehir yükselmesi nedeniyle geçici bir süre sular altında kalmasıdır.
Sıvılaşma: Suya doygun ince taneli kum ve siltli katmanların; sarsıntının(depremin) etkisi ile boşluk suyu basıncının artmasıyla etkin yatay gerilmenin sıfır olması ve sonuç olarak bu katmanın taşıma gücünü tamamen yitirmesi ve sıvı gibi davranması olayıdır.
Sismisite: Depremlerin alansal ve zamana bağlı olarak dağılımıdır.
Sismograf: Depremlerin kaydedilmesinde kullanılan cihazlara sismograf adı verilir.
Sismoloji: Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının nasıl yayıldığını, depremlerin ölçülmesi ve depremle ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalıdır.
Şiddet: Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Depremin şiddeti, yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet; ölçümlere dayalı değildir, tamamen gözlemsel verilere dayanır.
Sürdürülebilir kalkınma: İnsan hayatının yaşam kalitesi arttırırken bunu çevre koşullarına ve ekosisteme zarar vermeden gerçekleştirilen ilerleme sürecidir.
Tsunami: Japonca’da “liman dalgası” anlamına gelen tsunami sözcüğü; okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.
Zarar Azaltma: Doğal tehlikeler yanında, çevre bozulması ve teknolojik tehlikenin geniş ölçekli yıkıcı etkilerinin azaltılması veya sınırlandırılması için alınan yapısal ve yapısal olamayan önlemler.
Zarar görebilirlik: Tehlikelerin doğuracağı etkilere karşı toplumun veya bireylerin direncini azaltan fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerin oluşturduğu bütün şartlar ve süreçlerdir.
Zarar görebilirlik analizi: İlk bakışta kolaylıkla fark edilemeyen ancak mevcut bulunan potansiyel afet etkisinin, o yöreye has pek çok faktör dikkate alınarak belirlenmesidir.
Kaynak: İBB Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürlüğü
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 Ocak ayına ilişkin konut satış verilerini paylaştı. Buna göre konut satışları ocak ayında bir önceki yıla göre yüzde 10,6 artarak 97 bin 708 oldu.
Türkiye genelinde konut satışları ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,6 artarak 97 bin 708 oldu. Ocakta satılan konut sayısı Aralık 2022’ye göre ise yüzde 53,02 azaldı.
En Fazla Konut Satılan Şehirler
Konut satışlarında İstanbul, 17 bin 415 konut satışı ve yüzde 17,8 ile en yüksek paya sahip il oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 808 konut satışı ve yüzde 9 payla Ankara, 5 bin 572 konut satışı ve yüzde 5,7 payla Antalya izledi.
En Az Konut Satışı Hakkari’de
Konut satış sayısının en az olduğu iller, 23 konutla Hakkâri, 24 konutla Ardahan ve 42 konutla Tunceli olarak belirlendi.
Aynı dönemde ipotekli konut satışları da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,9 azalarak 16 bin 203’e geriledi. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 16,6 olarak gerçekleşti.
Yabancılar Antalya’yı Tercih Etti
Yabancılara yapılan konut satışları ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 azalarak 4 bin 161 oldu. Ocak ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 592 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 380 konut satışı ile İstanbul ve 331 konut satışı ile Mersin izledi.
Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Başkanı Fatih Yücelik, deprem bölgesinde yapılacak konutlar için çelik ve çimento sektörünün kapasitesinin yeterli olduğunu söyledi.
Depremlerle yıkılan 10 ilin yeniden inşası için atılan adımlar hızlanıyor. İnşaatların tamamlanması için malzeme tedarikinde sıkıntı olup olmayacağı yönünde durum yoklaması yapılırken, demir çelik ve çimento üreticilerinden ‘yeterli kapasitemiz var’ açıklaması geldi. Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Başkanı Fatih Yücelik, bölgede yapımına başlanacak konutlar için sektörün kapasitesinin yeterli olduğunu belirterek, “İhtiyacın 10 milyon ton çimento olacağını öngörüyoruz. Bölgede bunun üzerinde kapasite var, çimento sıkıntısı yaşanmaz” dedi.
Depremzedelere yönelik konutların inşasına başlanacağına dikkati çeken Yücelik, “Deprem bölgesindeki ve o bölge yakınındaki çimento fabrikalarımız, burada ihtiyaç duyulan çimentonun tamamını karşılayabilecek kapasite ve güçte. İnşallah herhangi bir sorun yaşanmayacaktır. Bölgedeki konutların bir yıl gibi kısa süre tamamlanması öngörülüyor” diye konuştu.
Deprem bölgesinde 7-8 civarında çimento fabrikası olduğu bilgisini veren Yücelik, şunları söyledi: “Bunların birkaç tanesi kapasite olarak çok büyük fabrikalar. Normal standardın iki katı büyüklüğündeler. Bizzat Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana’da fabrikalar var. Yakın illerde de Mersin, Kayseri ve Elazığ’da fabrikalar bulunuyor. ‘Ne yapabiliriz, yetişir mi?’ diye hesapladık. Çimento fabrikaları 3 vardiya yani 24 saat çalışıyor. Türkiye genelinde 50 civarında, bölgenin çevre illeriyle birlikte de 15 çimento fabrikası bulunuyor.”
Demirde 5 katını karşılayacak kapasite
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği (TDÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan ise, Bakanlar Kurulu toplantısında deprem bölgesinde tahrip olan binaların yenilenmesi için ihtiyaç duyulan yaklaşık 4 milyon ton inşaat demirinin 4 ay içinde yurt içinden tedarik edilip edilmeyeceği konusunun gündeme geldiğini söyledi.
Türk demir-çelik sektörünün bu miktarda ihtiyacı rahatlıkla karşılayabileceğini dile getiren Yayan, “4 ayda 4 milyon ton inşaat demiri ihtiyacını karşılayacak kapasite olup olmadığı soruldu, sektörümüzün kapasitesi bunu fazlasıyla karşılayabilecek durumda. 20 milyon tonun üzerinde üretim kapasitemiz var” dedi.
Yayan, Bakanlıktan talep geldiği anda bütün üye şirketlerin ihtiyacı karşılamak için adım atacağını kaydetti. Deprem bölgesinde 7 adet demir-çelik üretim tesisi bulunuyor. Sektörün önemli bir kapasitesini barındıran İSDEMİR geçici bir süreliğine üretimini durdurdu. Veysel Yayan’ın verdiği bilgiye göre, bölgede yer alan Tosyalı, Ekinciler, Yazıcı, MMK Metalurji, Koç Metalurji gibi tesislerinde ciddi bir hasar bulunmuyor.
“Bu dönemde fiyatlar artmayacak”
Bu tesislerde deneme üretimlerine başlandığını ve personelin durumuna göre kademeli olarak kapasite artırılacağını belirten Yayan, “İSDEMİR, entegre bir tesis olduğu için üretime dönmesi biraz gecikecek. Bu da toplamda sektörün kapasitesini 1-1.5 ay olumsuz etkileyecek ama diğer kuruluşlarımız bu açığı kapatmak için kapasite kullanım oranlarını artıracaklar” diye konuştu.
Bölgenin yeniden inşasında gelecek taleplerde döviz cinsinden fiyat sabitleme noktasında netleşen bir durum olmadığını söyleyen Yayan, uzun zamandır maliyetler konusunda sıkıntı yaşayan sektörde indirimi ‘çok olası bir durum değil’ olarak yorumladı.
Kamuoyunda demir fiyatlarının arttığı yönünde çıkan haberleri ‘fırsatçıların’ yarattığını söyleyen Yayan, bu dönemde fiyat artışı yapılmayacağını, devletin depremle ilgili özel uygulamaları olursa bunun fiyatlara indirim olarak yansıtılacağını belirtti.
Fatih Yücelik, çimento ücretlerinin tamamen maliyetlerle alakalı olduğuna işaret ederek, “Biz büyük bir hassasiyetle çalışıyoruz. Temin ettiğimiz yardımlarda bile fiyat artışı görürsek hemen Ticaret Bakanlığına iletiyoruz. Sektöre ihtiyaç varken ‘talep arttı’ diye kimse böyle bir fiyat artışına gitmez. Firmalarımız her evi kendi evi gibi düşünüp hassasiyetle hareket ediyor ve etmeye de devam edeceğiz. Ülke bizim, bu topraklar bizim. Çimento tedariki noktasında herkes müsterih olsun” dedi.
Limanlardaki sıkıntı ihracatı etkiliyor
Demir-çelik sektörü Türkiye’nin ihracatta eli güçlü alanlarından biri. 2022 yılı verilerine göre, ülke ihracatına yüzde 15.7’lik katkı sağlayan sektör, 7 milyar 817 milyon dolarlık bir rakama imza attı. Bölgede faaliyet gösteren demir üreticilerinin sektör ihracatındaki payı ise 32. “Bu durumda önceden alınan ihracat siparişleri ne olacak?” sorumuzu yanıtlayan TDÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Bölgedeki kuruluşlarımız açısından, limanlarda ve diğer altyapılarda yaşanan sıkıntılar sebebiyle mücbir sebepten yararlanma gibi bir durum söz konu olacak. Limanlardaki sıkıntıların acilen giderilip tüm ihracatçılarımızın ihracat yapar duruma gelmesi gerekiyor” diye konuştu.
Gaziantep Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Koçer, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğünde gerçekleşen ve Gaziantep ile birlikte 10 ilimizde büyük bir yıkıma ve çok sayıda can kaybına yol açan deprem hakkında açıklamalarda bulundu.
GAGİAD Başkanı Cihan Koçer; “Bölgemizde yaşanan ve Gaziantep’te de şiddetli bir şekilde hissedilen, büyük kayıplar verdiğimiz deprem felaketleri sebebiyle çok derin üzüntü ve tarifsiz bir acı içerisindeyiz. Hepimizin duyguları aynı, acıları aynı, kayıpları aynı. Başta bölgemizde ve şehrimizde yaşayan vatandaşlarımız olmak üzere bütün halkımıza ve ülkemize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Felaketin yaşandığı ilk günden itibaren çalışanlarımız, yakınları ve depremden etkilenen hemşerilerimiz için dernek merkezimizi kullanıma açtık. Şehrimiz başta olmak üzere, depremden etkilenen çevre illerimize de, barınma ve diğer tüm ihtiyaçları için desteklerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Bundan sonra ki dönemler için GAGİAD olarak üstümüze düşen sorumluluk bilinciyle hem şehrimizde hem bölgemizde ki yardım çalışmalarımızı orta ve uzun vadeli planlamalarımızla sürdürüp, önümüzde ki günlerde ilgili kuruluşlarla iş birliği içinde projelerimizi hayata geçireceğiz. Yaşanılan büyük felaketin etkilerini en aza indirgemek için gücü yeten, imkânı olan herkesi desteğe davet ediyorum. Dayanışma ruhumuzla yaralarımızı hep birlikte saracağımıza inanıyoruz” dedi.
Koçer; “Deprem maalesef ülkemizin bir gerçeğidir ve bir an önce tüm yapılarımızı bu şekilde inşa etmeli, riskli yapıları dönüştürme çalışmalarına başlamalıyız. Gaziantep bir sanayi ve ekonomi şehridir. Sanayimiz umarım en yakın zamanda ayağa kalkıp, ülkemiz ve bölgemiz ekonomisine desteğe devam edecektir. Yaşadığımız deprem sebebiyle tüm Türkiye kenetlenmiş durumdadır. Felaketin acısını ancak birlik ve beraberlik içerisinde azaltabilir, tekrar ayağa kalkabiliriz.
Bu kapsamda; bir daha ülkemizde böyle bir felaketin yaşanmamasını diliyor, bu felaketin yaralarını birlikte sarmak için var gücümüzle elbirliğiyle akıl birliğiyle çalışacağımızı bildirmek isterim. Bu kapsamda; Felaketlerde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine başsağlığı ve sabır, yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde yapılacak konut projesinin inşaat çalışmalarının mart ayında başlayacağını duyurdu.
Afet bölgesinde inşa edilecek konutların 1 yılda tamamlanacağını açıklayan Bakan Kurum, hasar tespit sürecinin yüzde 45 seviyelerine geldiğini ve 1 hafta içerisinde bitirileceğini şu sözlerle açıkladı:
Afet bölgesinde inşaatlar martta başlayacak, 1 yılda bitecek. Mart ayı itibarıyla ekiplerimiz inşaata başlayacak. Bundan sonraki süreci doğru yürütebilmek adına şehrin dinamikleriyle görüşüyoruz. Onların ihtiyaçlarını taleplerini bütün görüşlerini bu planın içine alıyoruz.
Yıkıma uğrayan 10 ilde master plan çalışması yapıyoruz.
TOKİ konutlarının yıkılmamasıyla ilgili konuşan Kurum, ‘’TOKİ konutları dayanıklı radye temeli üzerine kuruldu. Hasar tespiti sürecini de yüzde 40 yüzde 45 seviyelerine geldik. 1 hafta içinde tamamlayacağız. Orta hasarlı binalar, güçlendirme yapılmadan girilemeyecek binalardır. Bunun sürecini e-Devlet üzerinden vatandaşlarımıza bilgilendiriyoruz.
Enkazdan çıkan demir ve beton ayrıştırılacak altyapı için kullanılacak. 10 ilde hasar tespit çalışmalarının ardından 30 bin konut yapılacak. Yeni yerlerim yerlerinde faya olan mesafeye bakılacak.’’ dedi.
‘’Süreci Yönetmeye Gayret Ediyoruz’’
Yıkıcı depremin herkesi derinden etkilediğini ifade eden Bakan Kurum, şu açıklamalarda bulundu:
‘’Aziz milletimize ve ülkemize baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. İlk andan itibaren devletimiz tüm imkanlarıyla birlikte sahada. AFAD’ımızla Kızılay’ımızla Jandarma’mızla Emniyet birimlerimizle ilk andan itibaren vatandaşımızın yanında. Yapılması gereken tüm iş ve işlemler süreçler bilfiil illerde kurmuş olduğumuz koordinasyon merkezlerinde görevlendirilen bakanlarımız dahilinde yürütülmektedir. Bakanlarımız yine bölgeye görevlendirdiğimiz valilerimiz, kaymakamlarımız hep birlikte enkazın bir kenarından tutmak suretiyle sürecimizi yönetmeye gayret gösteriyoruz.
Arama-kurtarma faaliyetleri bir taraftan sürerken de vatandaşlarımızın bu süreçte geçici barınmalarını sağlayacak çadır kurulum süreçleri konteyner kurulumlar beslenme ihtiyaçları yine sağlam olduğunu tespit ettiğimiz binalarda onları misafir ediyoruz.
Diğer taraftan da tabii ki çok büyük bir yıkım, 10 ilimizi 13 milyon 500 bin vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren ki dolaylı olarak da depremden az etkilense dahi tüm Türkiye’de bu manada hissedilen seviyesi az olabilir fazla olabilir ama her ilde neticede bu depremin etkilerini hissediyoruz. Bu manada da topyekûn seferberlik ruhuyla Sayın Cumhurbaşkanımız afet koordinasyon merkezinde süreci bilfiil takip ediyor. Biz de alanda bakanlarımızla birlikte vatandaşımızın yanında bu eksikleri giderme gayretinde mücadelemizi veriyoruz.’’
‘’Master Plan Çalışması Yapıyoruz’’
Afet bölgesinde yapılacak yeni konutların faya olan uzaklığına ve zemin kalitesine dikkat ettiklerini belirten Kurum, şu ifadeleri kullandı:
‘’Yerleşim alanlarına ilişkin çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gaziantep’i tamamladık. Yeni yerleşim yerlerine ilişkin sürecimizi tamamladık. Yaparken de yerleşim yerlerinde faya olan mesafesi bu bizim olmazsa olmazımız. Zeminin kalitesi. Sağlam mıdır değil midir? Şehrin büyüme öngörüsü, şehrin ihtiyaçları. Yerel dinamikler yani şehrin kültürü burada insanlarımız neticede 24 saat yaşayacaklar tüm ihtiyaçlarını giderecekleri şekliyle şehrin kültürünü kimliğini de korumamız gerekiyor. Tüm bu öngörüler çerçevesinde çalışmalarımızı ilk önce Gaziantep’te tamamladık. Ardından Hatay’a gittik ve Hatay’da gerek Antakya’da gerek İskenderun’da gerekse diğer ilçelerimizde süreçlerimizi bilfiil tespitlerini yerinde yapmak suretiyle yürüttük.
Ardından Adıyaman’a tüm ekibimizle birlikte gittik. Kahramanmaraş ve Adıyaman’da da Kahramanmaraş’ın en sağlam alanı neredeyse o alana yerleşimi yapacak çalışmalarımızı yaptık. Bu yerleşim yerlerini en güvenilir alanlara kurmak hedefimiz. 3 etaba ayıracağız. Bu etaplarda ilk önce şehrin çeperinde rezerv alanlarda konutlarımızı üreteceğiz. Ardından şehrin içine çok önemli bir bütün Deprem gören şehirlerimizde şu an bir master plan çalışması yapıyoruz zemin etüdü ile buradaki sosyal ihtiyaçlarla kültürel ihtiyaçlarla master plan çalışması yapıyoruz. İmar planlarındaki ihtiyaçları da içerecek kısıtlamaları da içerecek bir çalışma çerçevesinde de 3. etapta şehrin merkezindeki inşaatlarımızı yapacağız.’’
Coğrafi konumu itibariyle deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye, 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki iki yıkıcı deprem ile sarsıldı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 10 şehir derinden etkilendi. Yaşanan büyük felaket ile birlikte bölgede yer alan vatandaşlar oturduğu binanın dayanıklılığını sorgulamaya başladı.
Vatandaşların, hasar tespit sorgulaması yaparak, evlerinin aldığı hasarın boyutunu öğrenebileceğini belirten Workindo Satış Direktörü Emrah Öztürk, “Hasar tespit, meydana gelen deprem gibi afetler sonrası mimar ve mühendislerden oluşan teknik heyet tarafından depremin binaya verdiği hasarın gözlemsel olarak değerlendirilerek hasarsız, az, orta, ağır/yıkık olarak sınıflandırılması işlemidir. İki büyük depremde, 41 bin 791 bina için yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı tespiti yapıldı ve bu binaların acil yıkılması gerekiyor. Hasar tespitleri, bölgedeki tespitlerin tamamlanmasının ardından vatandaşlar tarafından e-Devlet üzerinden görülebiliyor. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, deprem sonrası hasar tespiti çalışmaları için online başvuru ve sonuç takip sistemini devreye aldı. İnternet üzerinden hasarlı binanıza ilişkin resmi başvurunuzu, inceleme sonucunu takip edebilirsiniz” dedi.
Depremde hasar alan binaların aldığı hasara göre derecelendiğini belirten Emrah Öztürk, bu dereceleri şöyle sıraladı:
Hasarsız Binalar
Afet nedeniyle herhangi bir hasar meydana gelmeyen binadır. Binanın kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Az Hasarlı Binalar
Afet nedeniyle binanın boyasında, sıvalarında ve duvarlarında oluşan ince çatlaklar ile duvarlardan düşen sıvaların olduğu binalardır. Binanın kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Orta Hasarlı Binalar
Afet nedeniyle binanın duvarlarındaki yarıklar ile taşıyıcı elemanlardaki ince çatlakların olduğu binalardır. “Orta” hasarlı yapıda taşıma gücündeki yapı onarılmadan ya da güçlendirilmeden kullanılmamalıdır. Eşyaların tahliyesi gerçekleştirilebilir.
Ağır Hasarlı Binalar
Afet nedeniyle binanın taşıyıcı elemanlarındaki geniş ve yaygın kesme kırılmalarının/ayrılmaların olduğu binalardır. “Ağır“ hasarlı yapıların onarılmaz taşıma gücü kaybı ve geri alınamaz hasarları olan binalar olarak tanımlanır.
Acil Yıkılacak Binalar
Afet nedeniyle binanın taşıyıcı elamanlarının büyük oranda kalıcı yer değiştirerek kısmen veya tamamen yıkıldığı binalardır. Hiçbir şekilde kullanılması mümkün olmayan bu binaların içine girilemez ve eşyaların tahliyesi gerçekleştirilemez.
Bandırma Belediyesi, yıkıcı depremlerden sonra Adıyaman’da ortaya çıkan barınma ihtiyacına 150 adet büyük boy çadırla yanıt verdi.
Bandırma Belediyesi, Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremin ardından başlattığı yardım seferberliğini afet bölgesinde sürdürüyor. Bandırma Belediyesi personelinden oluşan ekip depremin yaralarını sarmaya çalışırken Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun da yapılan çalışmaları yakından takip ediyor.
Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Yardım Eli Uzatmadığımız Yer Kalmayacak”
Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun ve ekibi, yıkımın en yüksek olduğu illerin başında gelen Adıyaman’da çalışmalara destek veriyor. İlk olarak Adıyaman’a bağlı Gölbaşı İlçesi’ni ziyaret eden Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, burada bir dizi açıklamalarda bulundu. Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Afet bölgesinin her noktasındayız. Yaşanılan büyük deprem felaketi sadece şehir merkezleri ve ilçelerde büyük yıkıma neden olmadı, aynı zamanda köylerde de ağır hasarlara yol açtı. Zorlu kış koşulları altında ekiplerimiz büyük bir gayretle yardımları ulaştırmaya devam ediyor. Yardım eli uzatmadığımız yer kalmayacak,” dedi.
Daha sonra Gölbaşı Belediye Başkanı İskender Yıldırım ve CHP Gölbaşı Afet Koordinasyon Sorumlusu İzmir Milletvekili Özcan Purçu ile bir araya gelen Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, Gölbaşı’nda yıkımın çok büyük olduğunu kaydederek şehrin yeniden kalkınması için ellerinden gelen desteği vereceklerini belirtti.
Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, Besni Devlet Hastanesi’nde tedavi gören yaralı vatandaşları ve yakınlarını da ziyaret ettikten sonra, CHP Adıyaman afet koordinatörleri olarak görevlendirilen Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, İzmir Milletvekili Ednan Arslan ve Muğla Milletvekili Mürsel Alban ile birlikte yardım malzemelerinin depolandığı alanda bizzat çalışmalara katıldı.
Bandırma Belediyesi, Adıyaman’da 150 Adet Büyük Boy Çadır Kurdu
Yıkımın çok büyük olduğu illerin başında gelen Adıyaman’da yiyecek, içecek, giyinme, tıbbi malzeme ve benzeri yüzlerce çeşit ihtiyaç malzemesi ile depremzedelerin yanında olan Bandırma Belediyesi, vatandaşların barınma sorununa da büyük destek verdi. Bandırma Belediyesi tarafından Adıyaman’da 150 adet çadır kurulurken bu sayının bölgeye tek seferde kurulan en yüksek çadır miktarı olduğu ifade edildi.
Çadırların kurulduğu alanda çalışmalara katılan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Bandırma halkı adına barınma sorununa çözüm sunacak olan 150 Adet çadırımızı kurduk. Çadırlarımız ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza teslim ediliyor,” dedi.
Borsa İstanbul Grubu, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 il için hazırladığı yardımları AFAD koordinasyonu ile bölgeye ulaştırdı.
Deprem sonrası hemen harekete geçen Borsa İstanbul Grubu, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay illerine; AFAD ile koordinasyon halinde, deprem bölgesinden gelen talepler doğrultusunda, 5 tırlık yardım ile arama kurtarma çalışmaları için jeneratör ve kesici-delici hiltilerden ve depremzedelerin ısınma ihtiyaçları için elektrikli ve tüplü ısıtıcılardan oluşan 3 tırlık araç ve gereci 2 gün içinde ulaştırdı.
Yardımlar, depremlerde en büyük yıkımın gerçekleştiği Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay illerinde Borsa İstanbul Grubu çalışanları tarafından, AFAD Deprem Koordinasyon kriz yönetim merkezlerine teslim edildi. Ayrıca, bazı Borsa İstanbul Grubu çalışanları, bölgede gönüllü olarak çalışmalara katkı verdi.
Adalet Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde afetten altı gün sonra 11 Şubat’ta Deprem Suçları Soruşturma Büroları kurulmasına karar verdi. Deprem bölgesinde çok sayıda savcı görevlendirildi. Yıkılan ve hasarlı yapıların müteahhitleriyle ilgili soruşturmalar sürerken Uluslararası Mühendis Erhan Mataracı Türkiye’nin inşaat sorununu ve çözümlerini tek tek anlattı.
Şu ana kadar 29.605 vatandaşımızın hayatını kaybettiği 80 bin 278 vatandaşımızın da yaralandığı depremin ardından en çok tartışılan müteahhitler oldu. Şehirlerin yeniden inşasının katı bir uygulamayla yapılıp sadece yıkılan binaları yapanları değil, imzayı atanların da tutuklaması gerektiği görüşü dillendirilmeye başlarken uluslararası mühendis Erhan Mataracı, dünyadan örneklerle projelerin nasıl olması gerektiğini aktardı.
MÜTEAHHİTLERİN YAPI DENETİM FİRMASIYLA ANLAŞTIĞI TEK ÜLKE TÜRKİYE
İnşaat projelerinde Dünya’nın her yerinde geçerli olan bazı kurallar ve bir hiyerarşi olduğunu belirten Mataracı, “İşin sahibi olan kurumlar işin tamamını veya belli kısımlarını firmalarla sözleşmeler imzalayarak yaptırırlar. Hemen hemen her yerde, bir de üçüncü taraf gözetim kuruluşu denen kuruluşlar olur ve bunlar işin sahibi tarafından tutulurlar ve işin proje aşamasından başlarlar ve teslimatın sonuna kadar her aşamayı tek tek kontrol ederler. Türkiye üçüncü taraf kontrol kuruluşlarının işi yapan müteahhitler tarafından tutulduğu ve parasının ödendiği tek ülkedir diyebiliriz. Normalde bu firmalar işin sahibinin, işi yapanı kontrol etmesi amacıyla ayrı bir ihaleyle kararlaştırılmalıdır” diyor.
PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALIYOR
Müteahhitlerin yapı denetim firmalarıyla anlaşma imzalamasının sakıncalarına vurgu yapan Erhan Mataracı, “Parayı veren düdüğü çalışıyor, müteahhit kontrolcü kuruluş karşısında istediği yaptırım gücüne sahip oluyor. Maalesef üçüncü taraf kuruluşlar da yeterli bilgiye genelde sahip değiller” diyerek inşaat projelerinde denetim mekanizmalarının bu yöntemle fiilen devre dışı bırakıldığını belirtiyor.
IRAK BİLE BİZDEN İYİ DENETLİYOR!
Uluslararası mühendis Erhan Mataracı’nın Türkiye’deki inşaat projeleriyle dünyadaki projeler arasında karşılaştırma yaptığı bölümde listesine Almanya, Amerika, Japonya gibi mühendisliğin ilerlemiş olduğu ülkeleri almadan aktardığı bilgilere göre ülkemizde denetim mekanizmasının üçüncü dünya ülkeleri seviyesinin de altında olduğu ortaya çıkıyor. Mataracı’nın Irak, Moritanya ve Afganistan’dan verdiği örnekler Türkiye’den ne kadar ileri düzeyde olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.
İŞTE O ÖRNEKLER:
IRAK: Uzun yıllar Irak’ın Basra şehrinde petrol boru hattı inşaatlarında çalıştım, bu projelerin ta başında kontrol personellerinin sahip olması gereken uluslararası sertifikalar çok net şekilde tanımlanmıştı ve bu sertifikasyon ve kalifikasyona sahip olmayan personeller kesinlikle çalıştırılmıyordu, sertifikası olanlarda İş sahibi şirket tarafından teste tabi tutuluyordu. Bu sertifikaların edinilmesi için yine uluslararası deneyimlere dayanarak geliştirilmiş standartlar konusunda ciddi bir bilgiye sahip olmak gerekiyor. Türkiye’nin son yıllardaki en büyük yatırımlarından olan bir Rafineri projesinde kalite kontrol yapan personeller ise sertifikaya sahip olmayı bir yana bırakın, işin hangi standartlara göre yapıldığını bile bilmiyordu. Bu projede işin sahibi firma yüklenicilerine böyle bir personel bulundurma şartı getirmemişti ve yüklenici de doğal olarak daha fazla para ödememek için sertifikasyon sahibi bir tane bile mühendis işe almamıştı. Zaten bu tip sertifikalara ve uluslararası standartlar konusunda bilgiye sahip mühendislerin hemen hemen tamamı yurtdışında projelerinde çalışıyorlar.
MORİTANYA: Şu anda Moritanya’da bir proje yapıyoruz, filmlerimizde bile espri konusu olmuş bir ülkede iş yapmamıza rağmen 8 aydır hala projelerin hazırlanması aşamasındayız, inşaat kısmına yakında ancak başlanabilecek. Bu tip bir proje bu kadar zamanda Türkiye’de testleriyle birlikte çoktan teslim edilirdi. Projenin Tunuslu müşavir firması çok ciddi bir deneyime sahip, her personelinin en az 3 dil konuştuğu, deneyimle değil, uluslararası standartlarla ve teknik dokümanlarla konuşan bir ekipten oluşuyor. Anlayacağınız iş şansa veya şahısların deneyimine bırakılmıyor, Dünya’nın her tarafında deneyimlenmiş mühendislik temellerine göre şartlar oluşturulmuş ve işin içindeki bütün taraflar bunlara uyarak iş yapmak zorundalar.
AFGANİSTAN: Türkiye’ye göre çok daha az gelişmiş bir ülke olan Afganistan’da en fazla 500 m2 alana yapılacak bir su rezervuarı projesinin mühendislik hesaplamaları, çizimleri ve onayları için tam 1,5 sene çalıştık. Proje’nin Almanya’da bulunan müşaviri kullanılacak en küçük bir cıvatanın bile hesabını onaylamak için aylarca hesaplar yaptırdı. İnşaatın yapılması esnasında uygulanacak en ufak bir işlem için bile onlarca sayfalık dokümanlar hazırlayıp onaylatmak durumunda kaldık ve sonrasında işe başlayabildik. Proje esnasında bu durum bizi çok germiş olsa da proje tamamlandıktan sonra herkes vicdanen çok rahattı.
MÜHENDİSLER USTANIN BİLGİSİNE GÜVENEREK İLERLİYOR
Mataracı, bahsettiği uluslararası standartlara benzer hiçbir standardın Türkiye’de geliştirilememiş olmasına dikkat çekerek, “Örneğin Amerika’da ASME (Amerikan Makina Mühendisleri Odası), ASCE (Amerikan İnşaat Mühendisleri Odası) gibi kurumların inşaat projelerinde kullanılacak en ufak bir malzeme veya en ufak bir yöntem için bile prosedürleri var, Türkiye’de ise mühendisler ustaların bilgilerine güvendikleri zaman saha ziyareti bile yapmadan işleri tamamlıyorlar, müteahhit firmalar ise sadece kar/zarar hesabını yapmakla meşguller” ifadelerini kullanıyor.
İNGİLİZCE BİLEN MÜHENDİS NEREDEYSE YOK!
Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarına uyum çabasında olduğunu belirten uluslararası mühendis Erhan Mataracı, “Bu standartlarla ilgili TSE’nin yaptığı tek iş İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerde hazırlanan standartların Türkçe’ye tercüme edilmesi, bir standardın tercümesi en az 1 yıl sürüyor ve defalarca çeviri hatalarına rastladık, üstelik bu hatalar kelime hataları değil. Yapılan işin kalitesini direkt olarak etkileyecek teknik hatalar” bilgisini vererek korkunç ihmallerin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
“Bu hataları fark eden mühendisler yabancı standartları takip ederek iş yapıyorlar” diyen Mataracı şu bilgiyi de ekleyerek; “Ama maalesef Türkiye’de yabancı dil bilen mühendis sayısı çok çok az. Şu ana dek 10’dan fazla ülkede iş yaptım, İngilizce bilmeyen mühendislere Türkiye’den başka hiçbir yerde rastlamadım” diyor.
MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI SİYASETLE İLGİLENİYOR
Ülkemizdeki mimar ve mühendislik odalarında siyasi rekabetin hakim olduğunun altını çizen Mataracı, “Bu kurumlarda normalde mühendislik gelişmeleri, yeni metodlar üzerinde tartışmalar yapılması gerekirken, yeni gelecek yönetimin hangi siyasi kanattan olacağından başka bir konu tartışılmıyor. İlgilenilmesi gereken alanda özgün çalışmalar, yeni deneyimler hiç tartışılmıyor bile. Ülkemizin yaşadığı deprem felaketi gösteriyor ki bu kurumların esas yapması gereken çalışmalar siyasetin çok çok üzerinde önemli konular” olduğuna dikkat çekiyor.
RÜŞVET ÇARKI
Mataracı birçok projenin rüşvet çarkıyla tamamlandığını ise şu sözlerle aktarıyor;
“İşin ekonomik boyutu ise bambaşka bir konu, kontrol kuruluşlarında çalışan personellerin, belediyelerde sorumlu kişilerin hediyeler karşılığında veya tanıdıklar vasıtasıyla her şeyi çözmesi bütün Türkiye’nin bildiği en acı gerçek.”
PEKİ ÇÖZÜM NE?
İnşaat risklerine dünyanın en gelişmemiş ülkelerinde bile uygulanan çözümleri olduğunu belirten Mataracı, “İş yapmayı bilmeyen şirketler, teknik bilgisi çok az olan veya hiç olmayan mimarlar/mühendisler, kontrol kuruluşlarının eksikliği ve teknik yetersizlikleri, parayla satılan evraklar, parayla satılan iş deneyim belgeleri, ücretlerin yetersizliği, bir tane bile yabancı dil bilmeyen ve uluslararası arası hiçbir yayını takip edemeyecek teknik personeller gibi sayısız sorunumuz var. Problemin kaynağı ekonomi ve eğitime gidiyor. Evet bazı müteahhitler kasıtlı olarak kusurlu yapı inşa etmiş olabilirler ama bu risklerin de Dünya’nın en gelişmemiş ülkelerinde bile uygulanan çözümleri var” ifadeleriyle sözlerini noktalıyor.
Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, ‘’TOBB olarak isteğimiz ve yapmaya çalıştığımız, iş gücünün deprem bölgesinde kalması yönünde’’ dedi.
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) toplantısı sonrası Kocaeli Sanayi Odası Meclis (KSO) toplantısına katılan TOBB Başkan Yardımcısı ve KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu; deprem bölgesinin ekonomik durumu ve yardımlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Depremde ölenler anısına yapılan 1 dakikalık saygı duruşu sonrası başlayan Meclis’te konuşan Zeytinoğlu; hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) hem de Kocaeli Sanayi Odası (KSO) olarak deprem bölgesinde önemli çabalarda bulunduklarını belirtti. Deprem Bölgesi’nin, Türkiye ekonomisine çok önemli katkılar sunan ve nüfusu da çok değişik bir bölge olduğuna dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu, TOBB olarak istedikleri ve yapmaya çalıştıklarının; bölgede çalışan nüfusun bölgede kalması, yani bölgeden ayrılmaması olduğunu söyledi.
“Kalıcı konut çözüm olabilir”
İşgücünün bölgeden ayrılıp farklı yerlerde iş bulup çalışmasının çok istenmediğine, bunun bölgenin demografik yapısına olumsuz etkisi olacağına dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu, TOBB Yönetim Kurulu Toplantısı’nda bölgenin ayakta kalması için nasıl tedbirler alınması konusunda da görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi. Kalıcı konut gibi daha makul görünen çözümlerin, zaten etnik olarak zor olan ve göç alan bir bölgede orta vadeli bir çözüm olabileceğine dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu; orada çalışan yerleşik insanların farklı yerlere transfer edilerek oluşacak potansiyel demografik değişime izin verilmemesi adına, kısa vadede geçici konteynerlar ile çözüm arayışı içerisinde olduklarını açıkladı. Bu konuda TOBB olarak sanayicilerden de destek beklediklerini kaydeden Zeytinoğlu, bölgeye yardımın kuşkusuz çok önemli olduğunu ancak bölgedeki insanlara bölgenin dışında iş verilmesinin yanlış olduğunu düşündüklerini belirtti. KSO Başkanı Zeytinoğlu, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sanayicilerden yapılan yardımların kayıt altında tutulması beklentisi olduğunu da sözlerine ekledi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde yapılması planlanan konut projesi için zemin etüdü çalışmalarının başladığını ifade etti.
Hürriyet Gazetesi’nden Abdulkadir Selvi’ye konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Vatandaşımızın bir saat, bir dakika bile daha az mağduriyeti olabilmesi amacıyla çalışmalarımızı yürüteceğiz. Kalıcı konutlar için zemin etüt çalışmalarına başladık. Kalıcı konutların yapımına 10 ilde eşzamanlı olarak başlamayı planlıyoruz. Bugüne kadar söyleyip de yapmadığımız bir iş olmadı. Aynı motivasyonla çalışacağız ve inşallah vatandaşımızı mahcup etmeyeceğiz.” dedi.
Mart Ayı İtibarıyla 30 Bin Konut İnşaatı Başlayacak
Kalıcı konutların nereye yapılacağını belirten Kurum, ‘’Yeni yerleşim alanlarını çalışıyoruz. Bölgeyi inceledim. İki gün önce Hatay’ı tamamladık, Maraş’ı tamamladık. Diğer yerleri de çalışıyoruz. Belediyelerimizin, milletvekillerimizin, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin de fikirlerini alıyoruz. Teknik olarak en doğru yere, en doğru zemine, yerleşim yerinin fay hattına olan mesafesine bakmak suretiyle bu tespitleri yapıyoruz. Ardından zemin etütleri yapılacak. Onların bir kısmı da başlatıldı. En doğru yeri ve zemini bulmak ve şehrin büyüme öngörüsünü de gözetmek suretiyle proje çalışmaları başlatıldı. Mart ayı itibarıyla 30 bin konutun inşa sürecini başlatacağız. Bu arada hasar tespiti biten yerlerden de ağır hasarlı, yıkılmış, acil yıkılacak yapılar varsa bunlar yıkılacak, enkazı temizlenecek ve önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu inşa sürecini eşzamanlı olarak tüm il ve ilçelerimizde, köylerimizde başlatmış olacağız. Daha önce Elazığ’da, Malatya’da, İzmir’de nasıl aksiyon aldıysak burada da devletimizin tüm imkânlarıyla hızlı bir inşa sürecini yürüteceğiz. Vatandaşımızın bir saat, bir dakika bile daha az mağduriyeti olabilmesi amacıyla çalışmalarımızı yürüteceğiz.’’ şeklinde konuştu.
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) konutlarından hiçbirinin yıkılmadığını vurgulayan Bakan Kurum, ‘’Yıkılan yerlere baktığımızda, TOKİ bloklarının hepsi ayakta. Hiçbir TOKİ bloku yıkılmadı. Yeni konutlarımızı da iki büyük deprem geçiren ve buna rağmen ayakta duran TOKİ konutlarında yaşayan milyonlarca insana güven veren anlayışla yaparak sürecimizi yürüteceğiz. Doğru zemin ve doğru teknikle güvenli, sağlıklı konutlar inşa edeceğiz. Evlerine yerleşene kadar vatandaşımızın mağduriyetini gidereceğiz. Eşya taşıma, kira yardımına kadar maddi ve manevi olarak vatandaşlarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayacağız. Şunu da ekleyeyim; bu süreçte çimento, demir, seramik gibi malzemelerle de ilgili sektörlerle konuşarak bağlantıları yapıyoruz.’’ ifadelerini kullandı.
‘’Şehirlerin Dokusu Korunacak’’
Bakan Kurum, konut inşaatı yapılırken şehirlerin dokusuna zarar verilmeyeceğini işaret ederek, ‘’Şehirlerin ihtiyaçlarını gözeterek bu çalışmaları yürüteceğiz. Ama sağlam olmayan zemine yakın yerlere de konut yapmayacağız, yaptırmayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın “1 yıl içerisinde bitireceğiz” sözü, milletimize yapılmış bir taahüttür. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.’’ dedi.
7 Bin 100 Personelle Hasar Tespiti Yapılıyor
Hasar tespit çalışmalarıyla ilgili konuşan Kurum, ‘’Hasar tespit sürecini 7 bin 100 personelle yoğun bir şekilde yürütüyoruz. İller bazında, yıkılmış binalarda, ağır hasarlı binaların tespitinde önemli yol kat ettik. İlk 10 günde 387 bin 346 binada 1 milyon 856 bin 864 bağımsız birim inceledik, acil yıkılması gereken 50 bin 576 binada 224 bin 923 bağımsız birim var. 99 bin 300 binada 640 bin 131 bağımsız birim az hasarlı; 180 bin 355 binada 762 bin 627 bağımsız birim hasarsız.’’ bilgisini verdi.
Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin ardından yıkılan binaların mühendis ve müteahhitleriyle ilgili yakalama kararı çıkarıldı. Ülkeyi terk etmeyi planlayan müteahhit Mesut Başkır, Yunan Adaları’na giderken yakalandı.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili etkileyen 7.7 ve 7.6’lık büyüklüğündeki depremin ardından yıkılan binaların mühendis ve müteahhitleriyle ilgili soruşturma başlatıldı. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında hakkında yakılama kararı çıkarılan müteahhit Mesut Başkır’ın, deniz yoluyla ülke dışına kaçma girişiminde bulunabileceği bilgisine ulaşıldı. Muğla İl Emniyet Müdürlüğü’nün verdiği bilgi üzerine Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri harekete geçti.
Dalyan, Ekincik ve Marmaris açıkları ile Yeşilova Körfezi’ni kontrol eden ekipler, gece saatlerinde Marmaris’in Alaburun mevkisinin batısında bir yelkenli tekneyi durdurdu. Katamaran tipi teknede yapılan kontrollerde hakkında ‘taksirle ölüme veya yaralanmaya neden olma’ suçundan yakalama kararı olan Mesut Başkır gözaltına alındı.
Muğla İl Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edilen şüpheli, işlemlerinin ardından Kahramanmaraş’a gönderildi.
Tüm televizyon kanallarından ortak yayın ile yapılan Türkiye Tek Yürek kampanyasında AFAD ve Kızılay’a bağışlanmak üzere toplam 115 milyar 146 milyon 528 bin TL toplandı.
Moderatörlüğünü Nihat Hatipoğlu, Pelin Çift, Çağla Şikel, Tümer Doğru, Nazlı Çelik, Acun Ilıcalı, Didem Arslan Yılmaz ve Deniz Bayramoğlu’nun yaptığı Türkiye Tek Yürek yardım kampanyası, 213 televizyon kanalı ile 526 radyo kanalında ortak yayınlandı.
Kampanyaya telefonla bağlanarak açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “El birliğiyle bu imtihanın da üstesinden geleceğiz. Kabine Toplantısı’nda 136 milyon 589 liralık yardım topladık. Bizim katkımız da var. AFAD hesaplarına gelecek her kuruş depremzedelerimiz için kullanılacaktır” ifadelerine yer verdi. Ardından başlatılan bağış kampanyasına yurt içi ve yurt dışından milyonlarca kişi bütçeleri ölçüsünde katkı sağladı.
Kampanya süresince telefonla bağlanarak yapılan bağışlarda 115 milyar 146 milyon 528 bin lira, SMS ile yapılan bağışlarda ise 9 milyonun üzerinde SMS ile milyonlarca lira toplandı.
Bağışta bulunan Türkiye’nin önde gelen şirketleri ise şu şekilde:
Zirve Holding Turkuvaz Medya, 700 milyon TL bağışta bulundu.
Cemal Kalyoncu / Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı, 950 milyon TL bağışta bulundu. Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören, babası merhum Erdoğan Demirören adına 50 milyon TL bağışladı. Merkez Bankası, 30 milyar TL bağışta bulundu. Türk Telekom, 2 milyar TL bağışladı.
Borsa İstanbul Grubu, 2 milyar TL bağışladı.
Cengiz Holding, 3 milyar TL bağışladı
Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik, 2 milyar TL bağışladı
Nihat Hatipoğlu, 200 bin lira bağışta bulundu.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, 200 bin lira bağışta bulundu
Zorlu Holding, 30 milyon TL bağışta bulundu
Ahlatçı Holding, 100 milyon TL bağışladı.
Avrupa Konutları – Artaş İnşaat, 20 milyon TL bağışta bulundu.
Bilfen Okulları, 1 milyon TL bağışladı
Memur-Sen, 10 milyon TL bağışladı
HAK-İŞ, 10 milyon TL bağışta bulundu.
Filli Boya, 10 milyon 250 bin lira bağışta bulundu.
Gülle Tekstil, 1 milyon TL bağışta bulundu
TMSF, 2 milyar TL bağışta bulundu
Halkbank, 7 milyar TL bağışta bulundu.
Turkcell, 3.5 milyar TL bağışta bulundu.
Ziraat Bankası, 20 milyar TL bağışta bulundu.
Ölmez Madencilik, 10 milyon TL bağışta bulundu.
ETİ Gıda, 10 milyon TL bağışladı
Baykar, 2 milyar TL bağışta bulundu.
Özdilek Holding, 20 milyon TL bağışta bulundu.
Boyner Grup, 50 milyon TL bağışta bulundu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 3 maaşına ilaveten iki maaş daha bağışladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 maaşını bağışladı.
Çelenlioğlu Gıda 1 milyon TL bağışta bulundu.
THY, 2 milyar TL bağışta bulundu
Ziraat Katılım, 1 milyar TL bağışta bulundu.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, kendisi ve eşi adına birer maaşını bağışladı.
GKN Kargo 1 milyon TL bağışta bulundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kendisi ve eşi adına birer maaşını bağışladı.
Doğuş Holding, 1 milyar TL bağışta bulundu.
Maher Holding Sigorta, 3 milyon TL bağışta bulundu.
MetGün Grup, 10 milyon TL bağışta bulundu.
GCM Yatırım, 2 milyon TL bağışta bulundu.
ALTUR Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Albayrak kendisi adına 5 milyon TL, kızı İlknur Albayrak ve vefat eden torunu adına 2 milyon TL bağışta bulundu.
Tavuk Dünyası, 3 milyon TL bağışladı.
Acun Ilıcalı, 5 milyon TL bağışladı.
Tansu Çiller, 1 milyon TL bağışladı.
MESA Holding, 13 milyon TL bağışladı.
Fettah Tamince, 120 milyon TL bağışta bulundu.
Neşet Koçkar, 50 milyon TL bağışta bulundu.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 500 bin TL ile birlikte, eşi adına bir maaşını, çocukları adına ise 50 bin TL bağışta bulundu.
Nihat Zeybekçi, 3 milyon TL bağışta bulundu.
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, 1 milyon TL bağışladı.
Medipol Park Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ 2 milyon TL bağışladı.
Trabzonsporlu Futbolcu Edin Visca, 100 bin Euro bağışladı.
İş insanı Cihan Kamer 300 milyon TL bağışta bulundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 3 aylık maaşını bağışladı.
SOCAR Türkiye 3,5 milyar TL bağışta bulundu.
TİSK 25 milyon TL bağışta bulundu.
LİMAK Holding 100 milyon TL bağışta bulundu.
Diyanet İşleri Başkanlığı 310 milyon TL bağışladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da 3 aylık maaşını bağışladığını açıkladı.
Kibar Holding, 50 milyon TL bağışta bulundu.
Midpoint Cafe 1 milyon TL
Skechers Türkiye 5 milyon TL
FLO Mağazacılık 5 milyon TL
Koton 5 milyon TL
Can Holding 5 milyon TL
LC Waikiki 200 milyon TL
Trendyol 100 milyon TL
Poll Production 2 milyon TL
Ayaydın Grubu 5 milyon TL
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü 5 milyon TL
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, 1 aylık maaşını bağışladı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ 1 aylık maaşını bağışladı.
Vakıf Katılım 1 milyar TL bağışladı.
Emlak Katılım 1 milyar TL bağışta bulundu.
Kıran Holding 25 milyon TL bağışta bulundu.
Ece Holding 5 milyon TL bağışta bulundu.
Emlak Konut 1 milyar TL bağışta bulundu.
Bambi Yatak 1 milyon TL bağışta bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı 3 milyar 600 milyon TL bağışta bulundu.
Alagöz Holding 30 milyon TL
Akmercan Holding 30 milyon TL
ASTAŞ Holding 10 milyon TL
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal 3 aylık maaşını bağışladı.
Çetinkaya Mağazaları 10 milyon TL bağışta bulundu.
Koç Holding tarafından yapılan duyuru ile depremden etkilenen çocukların desteklenmesi, barınma, sağlık ve eğitim kapsamında 1,8 milyar TL tahsis edildiği açıklandı.
Koç Topluluğu, Koç Holding, Vehbi Koç Vakfı ve VKV Sağlık Kuruluşlarıyla çeşitli destekler sağlayan Koç Holding, deprem bölgesine 1,8 milyar TL bağışta bulunacağını açıkladı. Firma tarafından yapılan duyurunun satır başları ise şöyle:
‘’Arama – kurtarma çalışmalarında AFAD ekipleriyle koordineli olarak görev alan eğitimli ve donanımlı 531 çalışma arkadaşımız, 117 vatandaşımızı enkaz altından kurtardı.
Bölgedeki acil ihtiyaçların karşılanması için ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile koordinasyon halinde tüm imkânlarımızı harekete geçirerek halkımızın yardımına koştuk.
Seferberlik ve dayanışma ruhuyla güç birliği yaptık.
Bugüne dek Koç Holding ve Topluluk şirketlerimizle bölgeye gerçekleştirdiğimiz yardımların tutarı 200 milyon TL’yi geçti. Buna ilave olarak bölgedeki iş ortaklarımızın ve müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu finansal destekleri de sağlamaya devam ediyoruz.
Önümüzdeki dönemde barınma, sağlık, eğitim ve depremden etkilenen çocukların desteklenmesi kapsamında gerçekleştireceğimiz projeler için ilave olarak 1,8 milyar TL tahsis ettik. Böylelikle, şimdiye kadar yaptıklarımızla birlikte, proje bazlı yardımlarımız için toplam 2 milyar TL kaynak tahsis etmiş oluyoruz.
Bu kapsamda; Devletimizin göstereceği bölgelerde yaklaşık 20 bin kişinin yaşayacağı 5 bin adet konteynerden oluşan, sosyal imkânları da barındıran geçici yaşam alanları oluşturacağız. Ayrıca gerekli donanımları barındıran konteyner sağlık merkezi projesi için de çalışmaya başladık.
İlave olarak bölgede sıcak yemek, çamaşır ve temizlik ihtiyaçlarını karşılamak için tırlarımızla verdiğimiz hizmeti arttırarak sürdürüyoruz.
Böyle büyük bir felaketin yaralarının sarılmasında maddi kaynak tahsisinin yeterli olmayacağının bilincindeyiz. Yapılacak yardımların projelendirilmesinden, sahadaki uygulamaya kadar tüm aşamaların süratle tamamlanması için 110 bin kişiden oluşan insan kaynağımızın uzmanlık, deneyim ve iş gücünü seferber ettik.
Bölgedeki iktisadi hayatın normalleşmesi ve bölgenin canlandırılması için şu ana kadar yaptığımız gibi tüm imkânlarımızı kullanacağız. Her zaman olduğu gibi bölgedeki iş ortaklarımızın yanındayız. Bu kapsamda yurt içinde ve yurt dışında iş birliği yaptığımız paydaşlarımızı bölgeye destek vermeye teşvik edeceğiz.
Kurucumuz merhum Vehbi Koç’un “Devletim ve Ülkem varsa ben de varım” ilkesi ışığında 97 yıldır olduğu gibi bu büyük depremin yaralarının sarılmasında da üzerimize düşeni kararlılıkla gerçekleştireceğiz. Bu zor günleri de birlik ve dayanışma içerisinde aşacağımıza yürekten inanıyoruz.’’
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından Elazığ’ın afet bölgesi olarak değerlendirileceğini açıkladı.
Elazığ’ın 11. Afet bölgesi olarak değerlendirilmesiyle ilgili konuşan Ömer Çelik, şu açıklamaları yaptı:
‘’Depremin meydana geldiği andan itibaren devlet o günden bugüne üstün bir gayret sarf ediyor. Şimdiye kadar 3 binden fazla artçı deprem gerçekleşti. İkinci depremin olduğu sırada biz Adana’ydık. Yoğun bir şekilde hissettik ki merkez üssünün ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir şey.
35 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Sadece Türkiye’deki kurumların değerlendirmesi değil dünyadaki önemli kurumların değerlendirmesi bölgede son 100 yılda yaşanan en büyük doğal afetle karşı karşıyayız.
200 binden fazla vatandaşımız başka yerlere tahliye edilmiş oldu. Yiyecek, içecek, barınma ihtiyaçların karşılanması bakımından mücadele çok güçlü şekilde veriliyor. Hepimiz afet bölgelerinde vatandaşlarımızla beraber olmak için siyasi tartışmaların parçası olmadık, hala da olmayacağız.
Her ne kadar siyaset yapılmasın diyenler neredeyse miting yapar gibi miting siyaseti yapar gibisinden yaptıklarına vereceğimiz cevaplar var. Pek çok propaganda da yapılıyor. Bu kadar büyük afet karşısındaki uluslararası yardım faaliyetinde bulunduğumuz afettir. Dünyada yaklaşık 100 ülkeden yardım talebimize cevap verilmiştir.
10 bin kişiye yakın uluslararası yardım ekibi buraya gelmiştir. Maddi ve ayni yardımları saymıyorum bile. Devletlerin gücünü kapasitesini aşan bir afet olduğu konusunda herkes mutabık. Burada tabii ki ulaşılamayan yerler, sıkıntılar, aksaklıklar elbette olmuştur. Ama sahaya hâkim olan asli şey kardeşlik, dayanışma, koordinasyondur.
İçerideki kahramanlarımızın gayretlerini, adanmışlıklarını, milletimizin yaralarını sarmak için nasıl çırpındıklarını görerek içimizden şükran duygusuyla onları andık. Buradan onlara bir kere daha teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Yabancı arama kurtarma ekiplerinin ağzından gerçek olmayan pek çok olmayan beyan da yayıldı. Birtakım yayınlar sosyal medyada söz konusu oldu.’’
Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Akbaş, bina inşaat projelerine mesleki yeterlilik sigortası ile yetkin mühendislik şartı getirilmesi önerisinde bulundu.
Türkiye’nin büyük bir deprem yaşadığını ve “Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili ilk verileri analiz ettiklerini aktaran Prof. Dr. Bülent Akbaş, bu büyüklükteki bir depremin yaklaşık 2 bin 500 senede bir gerçekleşebileceğini ve daha büyük şiddette bir depremin 50 yıl içinde gerçekleşme ihtimalinin ise yüzde 2 olduğunu söyledi. Akbaş, dolayısıyla özellikle Hatay ve Kahramanmaraş bölgesindeki yapıların çoğunun bu büyüklükte bir depreme göre inşa edilmediğini ve sadece hastanelerin, önemli yapıların, kamu yapılarının, içinde tehlikeli madde ihtiva eden binaların bu tür deprem seviyelerine göre tasarlandığını dile getirdi.
“2000 yılı öncesi yapılarda mühendislik yok”
Özellikle 2000 yılı öncesi yapılan ve tehlikeli olarak görülen binaların mühendislik hizmeti almadığına işaret eden Prof. Dr. Akbaş, “Bu binaların doğru dürüst projesi yok. Belediyelerde olan projeler yerinde uygulanmamış. Yapım aşamasında projeler değiştirilmiş. İçindeki donatıları eksik. Beton kalitesi yetersiz. Bunlar bizim tabirimizle sadece kendi kendini taşıyan binalar. Dolayısıyla küçücük bir sarsıntı geldiği zaman dayanımlarını kaybederek göçüyorlar” diye konuştu. Olası İstanbul depremine karşı önlem alınması gerektiğini vurgulayan Akbaş, “Bu acil konudur. İstanbul’da bir sürü çalışmalar yapıldı. Okullarımız, köprülerimiz güçlendirildi fakat binalarla ilgili tehlike mevcut. Kısa vadede acil şekilde İstanbul’da can kaybına yol açacak depremde göçmesini beklediğimiz binalarla ilgili çalışma yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
“Yetkin mühendisliği ülkemize getirmeliyiz”
Çözüm önerilerine değinen Akbaş, 2 aşamalı bir çözümün mümkün olduğunu ifade etti. Bunlardan birinin diğer bütün medeni ve ileri ülkelerde uygulandığı gibi yetkin mühendisliği ülkemize getirmek olduğunu söyleyen Akbaş, “4 senelik üniversite bitirmiş insanlarımıza hiçbir şekilde imza yetkisi vermememiz lazım. Bunlar belirli sınavlardan geçip tecrübe kazandıktan sonra imza yetkisi kazanmalılar. İkincisi de gerek mühendis gerek proje kontrolü yapan firmalar gerekse müteahhitlik hizmeti veren firmalar, mutlaka ve mutlaka mesleki yeterlilik sigortasını yaptırmak zorundalar. Sigorta işini devreye soktuğunuz anda bir sürü hata kendiliğinden kesilecektir” değerlendirmesinde bulundu.
AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, “Yer kabuğu 2 dakikalık süre boyunca her 2 deprem sırasında çok ciddi şekilde sarsıldı. Her 2 depremin derinliği 8,5 ile 10 kilometre arasında değişiyor. Yer kabuğunda 3-4 metreye varan yer değiştirmelerin, dün sahadan gelen bilgiler ışığında 7 metre 30 santime kadar olduğu bilgisi var” dedi.
AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Tatar, AFAD Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında; Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremlerin, Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı en büyük depremlerden olduğunu söyledi. Bu 2 depremin toplam etki süresinin 2 dakikalık zamana yayıldığını kaydeden Tatar, “Yer kabuğu 2 dakikalık süre boyunca her 2 deprem sırasında çok ciddi şekilde sarsıldı. Her 2 depremin derinliği 8,5 ile 10 kilometre arasında değişiyor. Yer kabuğunda 3-4 metreye varan yer değiştirmelerin, dün sahadan gelen bilgiler ışığında 7 metre 30 santime kadar olduğu bilgisi var. Yaklaşık 7,5 metre civarındaki deformasyon, bizim son 2 bin yılda yaşadığımız ve bir deprem sonucunda ortaya çıkan en büyük deformasyona karşılık geliyor” diye konuştu.
Doğu Anadolu fay zonu üzerindeki 5 ayrı parçanın deprem sonucu kırıldığını hatırlatan Tatar, “Bu depremin yüzey kırığı, sahada yapılan şu ana kadarki çalışmalara göre hemen Hatay’ın kuzeyinden başlayıp, Hassa, Kırıkhan şeklinde devam edip, oradan Pazarcık, Gölbaşı ve kuzeydoğuya doğru devam ediyor. Doğu Anadolu fay zonunun kırılan parçaları; Amanos, Gölbaşı Pazarcık, Erkenek, Çardak Göksun segmentleri olarak belirtilebilir. Şu ana kadar baktığımızda toplam artçı sayısı 3 bin 858. Bu çok ciddi bir rakam. Olağan dışı bir durumla karşı karşıyayız. Şu an konuştuğumuz dakikalarda bile artçı sayılarının 3 bin 900’ü aştığını söyleyebiliriz. Bunların 3 ile 4 arası büyüklükte olanlarının sayısı 1253. 4 ile 5 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısı 394. 5 ile 6 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısı ise 38. Bundan 3 ay önce meydana gelen İzmir depreminin büyüklüğü 4.9, daha sonra Düzce’de meydana gelen depremin büyüklüğü 5.9’du. Bu 2 büyük depremden sonra çok sayıda İzmir ve Düzce depremi büyüklüğünde artçı sarsıntılar yaşıyoruz” dedi.
Depremlerin 110 bin kilometrekarelik alanda etkili olduğunu aktaran Tatar, “Bu depremler birçok Avrupa ülkesinin yüz ölçümünden daha büyük. Artçı sarsıntılar devam ediyor. Halen bölgede çok sayıda yıkılmamış ağır hasarlı ya da orta hasarlı binalar var. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu binalardan uzak durması çok büyük önem taşıyor. 4 ve üzeri veya 5 ve üzeri meydana gelebilecek artçı sarsıntıların sonrasında özellikle yıkılmamış olan binalarda da yıkımlar gerçekleşebilir. Buralardan vatandaşlarımızın uzak durmasında çok büyük yarar var. Bu 2 Deprem sonucunda yer kabuğunda şu ana kadar elde edilen gözlemlere göre 400 kilometrenin üzerinde bir yüzey kırığının oluştuğunu biliyoruz. Ortaya çıkan enerji çok büyük. Baktığınızda kabaca 30 katrilyon jul enerjinin açığa çıktığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Başkan Vekili Dr. Haldun ERSEN, kentsel dönüşüm farkındalığını artırmak amacıyla hazırladığı yol haritasını açıkladı.
Türkiye’nin en önemli problemlerinden kentsel dönüşümün siyaset üstü bir yaklaşımla, milli seferberlik bilinci ile, aynı kurtuluş savaşında olduğu gibi birlik, beraberlik ruhuyla ele alınması gerektiğini kaydeden KENTSEV, “Türkiye’de yaklaşık 24 milyon bina bulunuyor, bunların %60’ının riskli olduğunu düşünüyoruz. Bunların %15’inin dönüştüğünü varsayarsak 12 milyon bina riskli durumda diyebiliriz. Mülkiyeti elinde tutan vatandaşın vakit kaybetmeden bu işin içine katılması ve bu 12 milyon riskli binanın dönüşmesi gerekiyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da özellikle 2022’de devreye aldığı kentsel dönüşüm teşviklerinin bu anlamda hayati olduğunu da düşünüyoruz.” açıklamasında bulundu.
Kentsel dönüşümün yol haritası:
İletişim stratejisi: Sağlıklı bir kentsel dönüşüm süreci açısından sorunu sadece teknik yaklaşımlarla çözemeyeceğimizi görmeliyiz.
Fayda ve maliyet ilişkisi: İletişim süreciyle birlikte vatandaşlara fayda-maliyet ilişkileri çok iyi şekilde aktarılmalı. Uzlaşma ve ikna süreçleri geliştirilip vatandaşların katılımını sağlayarak muvafakatlarını alabilmek gerekiyor.
Mülkiyet sorunlarının çözülmesi: ‘Halkla kentsel dönüşüm söyleşileri’ projesini başlatarak 81 il ve ilçelerinde yaygınlaştırmaya odaklanılması gerekiyor.
Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile iş birliği: Devlet ve vatandaş arasında köprü vazifesi görebilecek, tarafsız davranabilecek STK’ları uzlaşma ve garantörlük çalışmalarında devreye sokabilmek gerekiyor.
Vatandaşın geri bildiriminin alınması: Kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda anket yapılmalı ve sonuçları ile proje geliştirilmeli. Gerekirse riskin büyüklüğüne göre hayati ölçüler çerçevesinde harekete geçilmeli.
Sosyolojik ve psikolojik etki: Anketlerle sosyal ve psikolojik etkiler ortaya koyulmalı.
Üç önemli paydaş: Kentsel dönüşümün vatandaş, devlet ve STK’larla çözülebileceği unutulmamalı.
6306 no’lu kanunun geliştirilmesi: Kanunda zorlayıcılık olması gerekiyor. Yasaların birbiriyle ilişkisi kurulmalı ve 6306 nolu yasanın gücü arttırılmalı.
Planlama ilkeleri: Özellikle kent silüetini ve bütünlüğünü bozmayacak biçimde planlama ilkeleri geliştirilmeli.
Yerel Yönetimler : Belediyelerin alt yapılarını geliştirmeleri, acil olarak strateji ve eylem planlamalarını hazırlamaları şart. Bu konuda Belediyelere yaptırımlar gerekiyor.
Kamu-özel sektör işbirliği güçlendirilmeli
Yargılama : Yargıya intikal eden durumlarda acil kararlar verilmesi gerekmekte. 2/3 sağlandıktan sonra hukuki olarak yargıya intikal ettikten sonra hızlı bir şekilde çözülmeli. Bu amaçla, kanun güçlendirilmeli.
İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi Kent Verilerini Ortaya Koydu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü iş birliğiyle 2020’de hazırlanan “İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi” megakentteki konut stokuna ilişkin verileri ortaya koyuyor.
Kentte 2000 ve öncesinde yapılmış bina sayısının 818 bin 339 olduğu görülüyor. Söz konusu yapıların 555 bin adedinin 1980-2000 tarihli, 264 bininin ise 1980 öncesinde yapıldığı rapora yansımış durumda.
İstanbul’da 2000 ve öncesi binaların en çok olduğu ilçelerin başını 39 bin 786 ile Fatih çekiyor. Bu binaların 31 bin 899’unun ise 1980’den öncesine ait olduğu biliniyor.
Fatih’i 35 bin 353 adetle Üsküdar, 34 bin 618 ile Bağcılar, 34 bin 592 ile Pendik, 34 bin 333 ile Beykoz, 33 bin 727 ile Ümraniye, 33 bin 68 adetle Sarıyer izliyor. 7 ilçede bina sayısının 30 binin üzerinde olduğu görülüyor.
En düşük Adalar ve Beylikdüzü’nde
Yapım tarihi 2000 ve öncesine ait bina sayısı Küçükçekmece ve Silivri’de 25-30 bin adet, Beyoğlu, Maltepe, Esenyurt, Kartal, Kağıthane, Sultanbeyli, Sultangazi, Eyüp ve Gaziosmanpaşa’da 20-25 bin adet, Bahçelievler, Arnavutköy, Şişli, Bayrampaşa, Kadıköy, Esenler, Şile, Ataşehir, Avcılar ve Sancaktepe’de 15-20 bin adet aralığında.
Büyükçekmece, Başakşehir, Çekmeköy, Tuzla, Zeytinburnu, Beşiktaş ve Çatalca’da ise 10-15 bin adet aralığında 23 yaşında üzerinde bina bulunuyor.
Yapım tarihi 2000 ve öncesine ait bina sayısının en düşük kaldığı ilçe 5 bin 325 adetle Adalar olurken, onu 6 bin 262 ile Beylikdüzü, 9 bin 800 ile Güngören, 9 bin 961 ile Bakırköy izliyor.
Rapora göre, 7,5 ve üzeri şiddetli bir depremde İstanbul’da 301 bin binanın hafif, 137 bin binanın orta, 39,5 bin binanın ağır, 13,5 bin binanın ise çok ağır hasar görebileceği öngörülüyor.
“Binanıza deprem dayanıklılık testi yaptırın”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam yaptığı açıklamada, “Son afette yıkılan tüm binaların yüzde 98’inin 1999 yılı öncesi inşa edilenler olması bize bina standardı ve denetimi konusunda kat ettiğimiz ilerlemeyi göstermekle birlikte işi daha sıkı tutmamız gerektiğini de hatırlatıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Uzmanlar, yaşlı konutlarla ilgili deprem dayanıklılık testi yaptırılması, sonuca göre binanın güçlendirilmesi veya dönüştürülmesi çağrısında bulunuyor.
Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Başkan Vekili Haldun Ersen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul’da muhtemel 7,5 ve üzeri şiddetli bir depremde hafif, orta, ağır ve çok ağır hasar alması beklenen 491 bin binada 6,2 milyon kişinin yaşadığının tahmin edildiğini söyledi.
Özellikle çok ağır hasar alması beklenen binaların hemen tahliye edilmesi ve bu yapıların dönüşümü için harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Ersen, bunun yolunun da konut sakinlerinin yapı denetimi yaptırmalarından geçtiğini anlattı.
Ersen, vatandaşlardan binalarına dayanıklılık testi yaptırmaları gerektiğini kaydederek, kentsel dönüşüm için geç kalmamalarını, bu konuda topluca seferberlik ilan edilmesi gerektiğini bildirdi.
Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin ardından geçici barınma ihtiyacının karşılanması için kullanılan prefabrik yapıların ihracatı yasaklanırken KDV oranları da yüzde 1’e indirildi.
Ticaret Bakanlığı, depremzedelerin ihtiyacının karşılanması amacıyla, 15 Şubat 2023’ten itibaren geçerli olmak üzere, konteyner ev ve prefabrik yapı ihracatını 3 ay süreyle yasakladığını duyurdu.
Ticaret Bakanlığı sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş ili olan depremler nedeniyle ilk etapta ortaya çıkan geçici barınma ihtiyacının acilen giderilebilmesine katkı sunmak amacıyla konteyner ev ve prefabrik yapı ihracatı 15 Şubat 2023 tarihinden itibaren 3 ay süreyle yasaklanmıştır.”
Prefabrik yapı ve konteynerlerin, depremden etkilenen 10ilde afetzedeler ile ilgili kurum ve kuruluşlara tesliminde KDV oranı yıl sonuna kadar yüzde 18’den yüzde 1’e düşürüldü.
Cumhurbaşkanlığının konu ile ilgili kararı Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Buna göre, prefabrik yapı ile konteynerlerin 8 Şubat 2023 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla OHAL ilan edilen illerde kullanılmak üzere 31 Aralık 2023 tarihine kadar afetzedeler ile 3065 sayılı KDV kanununun 17’nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara tesliminde yüzde1 vergi oranı uygulanacak.
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır, ‘’ruhsat almış projelerde deprem mevzuatına uygun uygulamalar yapıldığı sürece sıkıntı olmaz’’ dedi.
Yeni Düzen’in haberine göre; Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır, vize ve ruhsat almış projelere uygun uygulamalar yapıldığı sürece ülkedeki binalarla ilgili bir sıkıntı olacağını düşünmediğini belirterek, mevzuatların depremle ilgili kriterleri sağladığını kaydetti.
“Mal sahibi eğer proje müellifinden herhangi bir denetim istememiş ve inşaatı kendi başına yapmışsa orada belki soru işaretleri olabilir” diyen Adanır, buna karşın ülke genelinde bu hassasiyeti gördüğünü söyledi. Adanır, betonarme binalarda projenin çok fazla dışına çıkıldığını düşünmediğini ifade etti.
Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtlayan KTMMOB Başkanı Adanır, projeler vizelendikten sonra inşaat iznini belediyelerin verdiğini belirterek, imar şubesi olmayan belediyelerde, kaymakamlıkların imar şubelerinin destek verdiğini ancak Belediyeler Yasası’nın değişikliğiyle birlikte tüm inşaat ruhsatlarının belediyeler tarafından verileceğini söyledi. Adanır, bundan sonra binaların denetim kısmındaki yükümlülüğün tümünün belediyelerde olacağını ifade etti.
İnşaat Mühendisleri Odası’nın yayımladığı deprem yönetmeliği bulunduğunu dile getiren Tunç Adanır, “Bu ülkede yapılacak tüm yapıların, bu deprem yönetmeliğine göre statik hesaplarının yapılması gerekir. İnşaat Mühendisleri Odası, projenin deprem hesaplarına uygunluğunu ve projenin bu mevzuatın gereklerine uygun olup olmadığını kontrol eder. Projeler vizelenirken deprem mevzuatına uygunluğu denetlenir” diye konuştu.
İnşaat süreci…
Bir inşaatın başlaması süreciyle ilgili de bilgi veren Adanır, ülke genelinde belli bölgelerde imar planları, emirnameler veya Fasıl 96’nın geçerli olduğu imar mevzuatlarının bulunduğunu ifade etti. İmar planı ve emirname olan bölgelerde projeleri çizen mimarlar ve mühendislerin önce Şehir Planlama Dairesi’nden bölgenin imar haklarıyla ilgili olarak ön onay aldığını anlatan Adanır, ondan sonra hazırlanan mimari, inşaat mühendisliği, mekanik ve elektrik projelerinin her birinin kendi odasında mevzuatlara uygunluğu açısından denetimden geçtiğini kaydetti. Dört meslek grubunun hazırladığı projelerin, dördü de vizelendikten sonra, inşaat ruhsatı almak için ilgili kuruma yani belediyelere gittiğini belirten Tunç Adanır, belediyelerin de projelerle yapılan başvuruları inceleyerek, inşaat yapılabilmesine dair ruhsatı verdiğini söyledi.
“Projelerimizi yapım aşamasında denetliyoruz”
“Bugüne kadar ülke genelinde olan uygulamalarda belediyede ruhsat verilmesi ve bundan sonraki denetim kısmı açıkçası biraz soru işaretindedir” diyen Adanır, şunları kaydetti:
“Ama bu sistem varken yine de biz mimar ve mühendisler, mal sahipleriyle yaptığımız karşılıklı akitler sonucunda projelerimizi yapım aşamasında denetliyoruz. Bunu bazen mal sahipleri talep etmeyebilir. Veya bilgi vermeden yapabiliyor. Belediyeler yasal mevzuatlarda yükümlülük olmadığı için denetlemediği veya zorlamadığı noktada boşluklar oluşabiliyor.”
“Belediyeler, KTMMOB’ye bağlı odaların üyelerinden yapı denetimiyle ilgili hizmet talep edecek. Bu son düzenlemeyle yasal maddeye bağlandı”
Belediyeler Yasası’nda yapılan son değişiklikle bütün belediyeler bu taahhüt altına girdiği için bundan sonra bu sistemin daha da aktif çalışacağını vurgulayan KTMMOB Başkanı Adanır, belediyenin, KTMMOB’ye bağlı odaların üyelerinden yani projeyi yapanlardan, yapı denetimiyle ilgili hizmet talep edeceğini, bunun son düzenleme ile yasal maddeye bağlandığını belirtti.
Çizilmiş, vize ve ruhsat almış projeler uygun olarak yapıldığı sürece ülkedeki binalarla ilgili bir sıkıntı olacağını düşünmediğini ifade eden Tunç Adanır, mevzuatların depremle ilgili kriterleri sağladığını kaydetti.
“Mal sahibi eğer proje müellifinden herhangi bir denetim istememiş ve inşaatı kendi başına yapmışsa orada belki soru işaretleri olabilir” diyen Adanır, buna karşın ülke genelinde bu hassasiyeti gördüğünü söyledi. Betonarme binalarda projenin çok fazla dışına çıkıldığını düşünmediğini belirten Adanır, “Özellikle binaların betonarme aşamasında kalıp, demir ve beton kısmında çoğu yerde hassasiyet olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Sadece İskele değil…”
İskele bölgesindeki ciddi inşaat patlamasının hatırlatılması üzerine KTMMOB Başkanı Adanır, “Evet o bölge şu anda zemin yapısı olarak en hassas bölgedir ama sadece İskele değil” vurgusu yaptı. Adanır, belediyelerin bundan sonraki süreçte yeni değişiklikle birlikte binaların yapımını, denetimini, projeyi yapan müelliflere yaptırmakla daha yükümlülük altına girdiğine ve bunu araması gerektiğine dikkat çekti.
Tunç Adanır, mevcut sistemde bir inşaatın başlaması için inşaatı yapacak müteahhit veya taşeronun, Müteahhitler Birliği’nden veya Taşeronlar Birliği’nden belgesini getirmek zorunda olduğunu söyledi. İmar şubesinin inşaatın başlamasıyla ilgili gün verdiğini ifade eden Adanır, inşaatın başlayacağı gün projeyi yapan mimarlar, mühendisler, resmi harita mühendisi, müteahhit ve mal sahibinin orada olup, bütün hazırlıkların yapıldığını, imar şubesinin de gelip denetim yaptığını ve herkesin imzasıyla inşaatın başladığını kaydetti.
“İnşaat başladıktan sonra binaları denetlemek proje müelliflerinin yasal yükümlülüğü”
İnşaat başladıktan sonra binaları denetlemenin proje müelliflerinin yasal yükümlülüğü olduğunu ifade eden Adanır, bina bittiği zaman da binayı denetleyenlerin, “ben bu binayı kontrol ettim” diye imza attığını söyledi. Lefkoşa Türk Belediyesi ile uygulamaya koydukları sistemin en yakın sürede ülkenin her yerinde olması gereken sistem olduğunu vurgulayan Adanır, 3-4 tane belediyeden bu sistemin başlatılması için talepler aldığını belirtti. KTMMOB Başkanı Adanır, “Ülke genelinde aynı sistemi geliştirilmiş şekliyle kullanmaktır niyetimiz” dedi.
Binalar nasıl kontrol edilebilir?
Türkiye’deki depremden sonra evlerinin durumuyla ilgili şahıslardan birçok telefon aldıklarını dile getiren Adanır, binaların kontrolüyle ilgili yapılması gereken süreci şöyle anlattı:
“Herkese söylediğimiz şudur. Öncelikle projeyi yaptırdığınız inşaat mühendisi (proje müellifi) kimse, onun incelemek üzere çağırın çünkü bina ile ilgili sorumluluğu bulunmaktadır. Oradaki binayı incelesin, teknik açıdan değerlendirsin. Eğer bir hassasiyet görüyorsa o zaman İnşaat Mühendisleri Odası’ndan test ve tahlille ilgili inşaat mühendisi ile birlikte talep yapılabilir. Ve orada incelemeler yapılır, testler alınır ve laboratuvarın sonucunda size teknik rapor hazırlanır.”
KTMMOB Başkanı Adanır, İnşaat Müteahhitleri Birliği veya Taşeronlar Birliği’ne üye olmayan kimsenin ülkede inşaat yapamayacağının da altını çizdi.
“Ülkede çok fazla kaçak bina olduğunu pek zannetmiyorum”
Vize de alınsa ruhsat almadan inşaata başlanamayacağını vurgulayan Adanır, “Bu süreçler yapılmadıysa ve inşaat devam ederse o kaçak inşaattır. Onu da denetleme merci belediyedir” diye konuştu. Ülkede kaçak binaların her bölgede olabileceğini düşüncesini paylaşan Adanır, “Çok fazla olduğunu pek zannetmiyorum, varsa da ilgili belediyenin etkin denetimi olmamasından kaynaklandığına inanıyorum” dedi.
“Zemin kontrolü yapılmalı”
Projelerin dışında zemin etüdü konusunun bilinç olarak yerleştirilmesi gerektiğini ifade eden Adanır, inşaat veya bina yapılacak zeminin kontrolünün yapılması gerekliliğine işaret etti. Tunç Adanır, inşaatın yapılacağı yerlerden test çukurlarının açılıp, zeminin yapısından örnekler alınarak, zeminin, üzerine yapılacak binayı taşıyıp, taşımayacağı veya zemine göre nasıl bir bina taşıyıcı sistemi tasarlanması gerektiğinin raporu olması gerektiğini kaydetti.
“Binayı ne kadar güvenli tasarlarsanız tasarlayın, oturduğu zemin sağlıklı değilse yine bir anlam ifade etmez” diyen Adanır, Yer Bilimleri Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın ortaklaşa protokol gereği, İnşaat Mühendisleri Odası vize işlemi sürecinde kamusal bina projeleri, oteller veya yüksek katlı binalarda zemin etüdü raporlarının zorunlu istendiğini belirtti. Bu raporlara göre temel sistem veya taşıyıcı sistemin belirlendiğini kaydeden Adanır, “Bunların vize aşamasında yasal mevzuatlara uygun projelendirilmesi denetlenir ama yerinde nasıl yapıldığı ise müelliflerin etkin denetimi ile gerçekleşebilir” şeklinde konuştu.
“Ev yaptıracak herkes zemin etüdü yaptırmalı”
Bunun toplum bilinciyle gelişmesi gerektiğini ifade eden Adanır, “Evini yapacak olan herkesin zemin etüdü yaptırması gerekliliğini inanıyor ve tavsiye ediyorum” dedi.
“Vatandaşlar, depreme dayanıklılık açısından binasını kontrol ettirmeli mi?” sorusu üzerine Adanır, inşaatın yapım sürecinde normal denetlemeler olması gereken süreçlerle yapılmışsa, buna gerek olmadığını belirterek, yine de inşaat mühendisi (proje müellifi) çağrılarak, kontrol ettirilebileceğini belirtti. Apartman dairesinde yaşayan vatandaşların da apartmanın yapımında bulunan inşaat mühendisine ulaşabileceğini dile getiren Tunç Adanır, belediyede inşaat mühendisi ve mimarın kim olduğunun kayıtlı olduğunu söyledi. Adanır, ülkede vize uygulamasının 1981’de başladığı bilgisini de verdi.
“Yapımda projeye birebir uygunluk olmalı”
“Ülkede kat sınırlaması yapılmalı mı?” sorusuna karşılık ise Adanır, teknoloji ve mühendisliğin sürekli geliştiğine işaret etti. Kat kriterini doğru bulmadığını ifade eden Adanır, insan sağlığını ve güvenliğini birinci planda tutacak yapıların oluşması gerektiğini kaydetti. Bunun da zeminden, betonarmesine veya çeliğine doğru hesaplanmasının önemini belirten Tunç Adanır, yapımda projeye birebir uygunluk olması gerektiğini vurguladı.
“Ülkemizde yüksek katlı binalarda yangınla ilgili tüzükler eksik”
Ülkede özellikle yüksek katlı binalarda yangınla ilgili tüzüklerin eksik olduğuna dikkat çeken KTMMOB Başkanı Adanır, “Dünyada yüksek katlı binalar yapılır, her yerde yapılır ama bununla ilgili güvenlik ve sağlık mevzuatlarının doğru kurgulanması lazım. Bunlar doğru kurgulanırsa her türlü bina yapılabilir yeter ki sağlık ve güvenlikle ilgili kriterleri olması gereken şartları yerine getirilsin” dedi.
“Kontrollük sistemi ülke geneline yayılmalı”
Lefkoşa Türk Belediyesi ile geçmiş dönemde başlattıkları kontrollük sisteminin ülke geneline tüm belediyelerde, geliştirilerek yayılması halinde herkesin kendi sorumluluğunu paylaşacağını ifade eden Adanır, belediyelerin de, müelliflere yapılarının denetimlerini sağlatması durumunda ülkede sağlıklı ve güvenli binaların daha da iyi ve gelişmiş hale geleceğini kaydetti. Bu yönde her türlü çalışmaya hazır olduklarını belirten Adanır, 3-4 belediye ile acil çalışmaları başlatacaklarını söyledi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, Kahramanmaraş depreminde 5 farklı fay hattının kırıldığını ifade etti.
İstanbul Teknik Üniversitesi öncülüğünde, İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Gebze Teknik Üniversitesi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü, Munzur Üniversitesi Coğrafya Bölümü, Muğla Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği ve Fırat Üniversitesi’nden öğretim üyelerinin de katılımıyla, 13 deprem bilimci, afet bölgelerinde çalışmalara başladı. Alanda 4 ayrı grup halinde çalışacak ekipler, yüzey kırığı haritalaması yaparak, dağılımları belirleyecek. Depremin oluşumunu yerinde inceleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, çok uzun bir fay hattının kırıldığını gördüklerini belirterek, sabah 3 deprem gerçekleşmiş olma ihtimalini dile getirdi.
Yaklaşık 300 kilometreye yakın fay kırığı ile karşı karşıya olunduğunu belirten Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, “İstanbul Üniversitesi ve Gebze Teknik Üniversitesi Kırıkhan’dan Nurdağı’na kadar olan bölgede çalışıyor. Nurdağı’ndan Gölbaşı’na kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ekibi çalışıyor. Erkenek fayında ise Muğla Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ekibi çalışıyor. Diğer yandan Narlı fayı kırıldı, orayı da biz çalışıp, bitirdik. Gölbaşı’ndan kuzey doğuya doğru bir fayın daha kırıldığını düşünüyoruz. Öğlen saatlerinde olan depremde Çardak fayı kırıldı. Elbistan’ı etkileyen fay kırıldı, orada da Munzur Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi ekibi çalışıyor” dedi.
‘’5 Metreye Kadar Kayma Var’’
Fayı hem yerden hem havadan incelediklerini belirten Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, “Pazarcık’tan güneye doğru giden Narlı fayı var demiştik. Bu fay 15 kilometrelik bir fay. Bu fayı haritaladık, bitirdik. Üzerindeki yer değiştirmeleri ölçtük, yaklaşık olarak 2,5 metrelik bir yer değiştirme ölçtük ve o bölgenin haritalamasını bitirdik. Daha sonra Nurdağı’ndan Gölbaşı’na doğru, gelmeye başladık. Burada da yavaş yavaş yer değiştirmelerin, fayın oluşturduğu blokların arasındaki kayma miktarının arttığını gördük. Şimdiye kadar bloklar arasında 5 metreye kadar kaymalar gördük. Tahminimize göre, biraz daha kuzey doğuya doğru Gölbaşı’na gittiğimiz zaman, bu ötelenmelerin artması da mümkün. Çok büyük bir deprem ile karşı karşıyayız. Düşünün bloklar birbirlerine göre, 5 metre civarında sola doğru kayıyorlar. Bir yandan drone kullanıyoruz. Bu fayı adım adım hem yerden izliyoruz hem de drone ile izleyerek, bütün o ötelenmelerin, kaymaların miktarlarını da santimetre ile ölçüyoruz” diye konuştu.
‘’5 Farklı Fay Parçası Kırıldı’’
Esas olarak Doğu Anadolu fayının kırıldığını ancak, bu faydan ayrılan kollar da olduğunu belirten Prof. Dr. Akyüz, “Mesela Amanos segmenti, Kırıkhan’dan başlıyor, Nurdağı’na kadar devam edip, sonra yön değiştirerek doğuya doğru dönerek Gölbaşı’na devam ediyor. Türkoğlu’na kadar olan kesim aslında bir fay segmenti. Türkoğlu’ndan Gölbaşı’na kadar olan kesim, Pazarcık segmentinin, aslında tehlikeli bir segment olduğunu, kırılmayı beklediği yazılmıştı. Çünkü en son 1513 yılında kırılmış, üzerinden 520 yıllık bir zaman geçmiş. Dolayısıyla o enerji birikti ve kırıldı. Narlı segmenti dediğimiz, Pazarcık güneyine giden segmentte kırıldı. Dolasıyla Çardak segmenti kırıldı. 5 farklı fay parçası kırıldı. Bunlardan 3’ü Doğu Anadolu fayı üzerinde, diğerlerinden Narlı ve Çardak segmenti kırıldı. 5 fayın kırıldığı bir depremden bahsediyoruz. Bu çok rastlanan bir şey değil. Dünyada çok ender rastlanan bir şey. Türkiye’de de geçmişe baktığımızda böyle bir şey yok” şeklinde konuştu.
Sabah 04.15 civarında olan depremin iki kez şiddetli şekilde salladığının söylendiğini ifade eden Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, şunları söyledi:
“Büyük ihtimalle 1,5 dakika içerisinde 2 Deprem peş peşe oldu. Hatta belki o sabah 3 deprem oldu, çünkü kırılan segmentlere baktığımızda hakikaten çok uzun bir fay hattının kırıldığını görüyoruz. Öğlen saatlerinde olan depremde ise Çardak segmenti kırılıyor. Bu tabi sabah olan depremin tetiklemesiyle olan bir durum. Orada da çalışmalarımız tam bitmedi ama, aşağı yukarı 50 kilometreden fazla belki 70 kilometrelik fay kesiminin kırıldığını tahmin ediyoruz. Biraz beklemek gerekiyor. Çalışmaları görelim, o enerji fayları ne derecede etkiledi. Az mı çok mu etkiledi. Biraz bekleyip dikkatli konuşmak lazım, insanları paniğe sevk etmemek lazım.”
Ülkemizin yaşadığı büyük deprem felaketine yönelik bir baş sağlığı mesajı yayınlayan İzocam, depremin ilk saatlerinde devreye aldığı Acil Destek Planı ile ülke çapında gerçekleşen yardım seferberliğine katıldı. Afet bölgelerindeki zorlu hava koşullarına dikkat çeken İzocam, kurulan çadırkentlere kullanılmak üzere yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemelerinin bölgeye sevkiyatına başladı.
Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam, ülke olarak yaşadığımız büyük deprem afetinin ardından bir baş sağlığı mesajı yayınladı. Mesajda afet bölgelerindeki zorlu hava koşullarına dikkat çeken İzocam, evleri yıkılmış veya hasar gören vatandaşlarımızın barınmaları için kurulan çadırkentlerde kullanılmak üzere yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemelerinin sevkiyatına başladıklarını açıkladı.
İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, yayınladığı baş sağlığı mesajında şu açıklamalarda bulundu:
“Ülkemiz, art arda meydana gelen ve 10 ilimizi etkileyen yıkıcı depremlerle son yüzyılın en büyük felaketini yaşıyor. İzocam olarak, yaşadığımız bu afet dolayısıyla derin bir üzüntü içerisindeyiz. Depremlerde hayatlarını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.
İzocam olarak, depremin ilk saatlerinden itibaren yıkıma uğrayan 10 ilimize destek olmak amacıyla afet bölgesindeyiz. Geliştirdiğimiz Acil Destek Planı çerçevesinde, tesislerimizde yardım malzemelerinin ve desteklerin koordine edilmesi amacıyla özel ekipler oluşturduk. Çalışanlarımızın ve Türkiye’nin dört bir yanındaki İzocam Bayilerimizin özverili işbirliği ve desteği ile de yardım ağımızı güçlendirdik. İlk günden bu yana, depremden etkilenen yurttaşlarımızın öncelikli ihtiyaçları olan insani yardım malzemelerinin bölgeye sevkiyatını gerçekleştirmekteyiz. Deprem bölgelerindeki gelişmeleri ve ihtiyaçları da yakından takip etmekteyiz.
Yaşadığımız bu büyük afette, depremzedelerimizin afetin sonuçlarıyla birlikte zorlu hava koşullarıyla da mücadele ediyor oluşu, hassasiyetle yaklaştığımız konuların başında geliyor. Kurulan çadırkentlerimizin yalıtımının sağlanması evleri zarar gören vatandaşlarımızın sağlığı açısından öncelikli ihtiyaçlar arasında yer alıyor. Bizler de yalıtım sanayi olarak üretim gücümüzü kullanarak bölgeye her türlü desteğe hazırız. Çadırkentlerin zeminlerinin ısı yalıtımını sağlamak amacıyla yüksek mukavemetli Foamboard levhalarımızı İzoder ve kamu kurumlarıyla eşgüdüm içinde ihtiyaç duyulan adreslere gönderiyoruz. İlk etapta Kahramanmaraş ve Gaziantep’de kurulan çadırkentlerde kullanılmak üzere yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemelerimizi afet bölgesine ulaştırdık. İlerleyen günlerde diğer ihtiyaç duyulan bölgeler için de planlamalarımızı yapıyoruz.
Şimdi dayanışma zamanı, yaralarımızı hep birlikte saracağımıza inancımız tam. Ülkemize tekrar geçmiş olsun.”
Gayrimenkul Danışmanı Şule Alp, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle tekrardan yüzleştiğini ifade ederek, ‘’Çevre iller ve İstanbul’daki vatandaşlar da kendi evlerinin sağlamlığı konusunda endişe ediyor. Bu noktada evlerinin sağlamlığını anlamalarının birkaç yolu bulunuyor.’’ dedi.
Oturulan evlerin sağlamlığını ölçmek adına konuşan Gayrimenkul Danışmanı Şule Alp, “Bölgede binlerce bina yıkıldı. Bazıları sağlam gözüküyor olsa da çok riskli yapılar. O nedenle vatandaşların dikkatli olması gerekiyor. Öte yandan çevre iller ve İstanbul’daki vatandaşlar da kendi evlerinin sağlamlığı konusunda endişe ediyor. Bu noktada evlerinin sağlamlığını anlamalarının birkaç yolu bulunuyor. Binanın deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı çok önemli. Zemin etüt raporu, dış ve iç çatlaklar, daire ve binaya yapılan müdahaleler, kolon ve kirişlerde değişim de incelenmesi gerekiyor. Dere yatağında, sulu zeminde, çevresine göre çukur yerlerde olan binalar çok tehlikeli” dedi.
Altında iş yeri bulunan binalara daha da dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Alp, “Hem son İzmir depremine hem de bu depremde gördük ki altında market, banka, spor salonu, mağazaların bulunduğu birçok bina yıkıldı. Çünkü bu iş yerleri, alanlarını büyütmek için kolonları kesebiliyor. O yüzden altında iş yeri olan binalar daha dikkatli incelenmeli. Yine aynı şekilde binaların bodrumuna da bakılmalı. Bodrumda rutubet olmamalı. Eğer varsa binanın su yalıtımı iyi yapılmamış ve bunun sonucunda taşıyıcı sistemler paslanmış olabilir” diye konuştu.
Alp, evini incelemek isteyenlere ayrıca şunları söyledi:
“Evde kolon ve kirişlerin çatlak olup olmadığı kontrol edilmeli. Bina dolgu ya da çamurlu yerdeyse risk vardır. Duvarlarda çatlak olup olmadığına, duvarın inceliğine, yamulmalara bakılmalı. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisans verilen kuruluşlar, belediyeler ve özel kurumlar tarafından riskli yapı tespiti yapılıyor. Eğer evinizi riskli görüyorsanız bir uzman çağırmalısınız. Binanın durumu, zeminin analizi, binanın fay hatlarına olan yakınlığı detaylı olarak incelenir. Son olarak binadan karot ve parça alınarak risk raporu çıkarılır.”
Türkiye Petrol Rafinerileri (Tüpraş), Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) ile 1,7 milyar TL’lik sermaye artırımı kararını açıkladı.
Firma, “Her tür iç kaynak ile kar payının sermayeye ilave edilmesi suretiyle ve birleşme, bölünme ve benzeri genel kurul kararı gerektiren işlemler neticesinde, her bir tavan kapsamında bir defaya mahsus olmak üzere kayıtlı sermaye tavanı aşılabilir.” hükmüne istinaden, 275 milyon 256 bin 514 TL olan çıkarılmış sermayesinin, tamamı iç kaynaklardan karşılanmak suretiyle yüzde 600 oranında artış ile 1 milyar 651 milyon 539.084 TL artırılarak 1 milyar 926 milyon 795 bin 598 TL’ye çıkartılmasına karar verdi.
Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıklama yapan firma şu ifadelere yer verdi:
“İç kaynaklardan yapılacak olan 1 milyar 651 milyon 539 bin 84 TL tutarındaki sermaye artışının, Vergi Usul Kanunu kayıtlarına göre hazırlanan mali tablolara göre 1 milyar 193 milyon 165 bin 283,69 TL Sermaye Enflasyon Düzeltme Farklarından, 247 milyon 863 bin 333,91 TL İkinci Tertip Yasal Yedek Enflasyon Düzeltme Farklarından, 180 milyon 798 bin 214,95 TL Olağanüstü Yedek Enflasyon Düzeltme Farklarından, 29 milyon 712 bin 251,45 TL Birinci Tertip Yasal Yedek Enflasyon Düzeltme Farklarından karşılanmasına, Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına uygun olarak hazırlanan finansal tablolara göre ise 1 milyar 344 milyon 242 bin 642 TL Sermaye Enflasyon Düzeltme Farklarından, 307 milyon 296 bin 442 TL Geçmiş Yıl Karlarından karşılanmasına karar verildi.”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen 10 ilde yapılacak olan konut projesi için inşaat çalışmalarının ay sonunda başlayacağını belirtti.
Konuyla ilgili açıklama yapan Bakan Kurum, 10 ilde afet konutlarının yapılacağı alanlara ilişkin sahadaki çalışmaların devam ettiğine dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Gerek zemin etüdü yapılması gerek yeni yapılacak yerlerin tespitini, şehrin ihtiyaçlarını da gözeterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Eş zamanlı olarak inşallah ay sonuna kadar tüm illerimizde de inşaat faaliyetlerini başlatacağız ve söz verdiğimiz şekliyle vatandaşlarımıza Cumhuriyet tarihinin en büyük afet dönüşümü olan konut seferberliğini yapıp, daha önceki konutları yapıp nasıl verdiysek, afetlerde nasıl vatandaşımızın yanında olduysak aynı anlayışla bu çalışmaları yapacağız ve vatandaşlarımıza yeni, sağlam, güvenlikli konutlarının inşasını yapıp teslim edeceğiz. Bugün nasıl hüzünlerine ortak olduysak o gün de inşallah mutluluklarına hep birlikte şahit olacağız.”
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), depremde hasar gören bölgeler için üyeleriyle birlikte 5 milyar TL’lik destek sağlayacak.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) deprem bölgesinin yeniden imarına destek vermek için karar aldı. TMB karar açıklamasında, “Sektörümüzdeki artan girdi maliyetleri ve küresel konjonktürdeki olumsuzlukların sebep olduğu çok ağır şartlara rağmen aldığımız karar çerçevesinde, üstlenmiş bulunduğumuz kamu projelerine ait 2022 yılından bakiye alacaklarımız ile yapımı halen devam eden ya da bu yıl içinde imzalanacak projelere ait 2023 yılında tahakkuk edecek hakedişlerimizden yüzde 1’i deprem bölgesindeki yeniden imarı için bağışlanacaktır” denildi.
2023 yılında yapılacak inşaat yatırım tutarının takribi 450-500 milyar TL olacağı öngörüsü ile müteahhitler tarafından yapılacak yeniden imar faaliyetine katkının 4,5-5 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor. TMB’nin yapmış olduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde art arda meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından Türkiye Müteahhitler Birliği üyeleri, depremden etkilenen illerde vatandaşlarımızın enkaz altından çıkarılması ve acil insani ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, bütün makina güçleri ile birlikte imkanlarını bölgeye seferber etmişlerdir.
Firmalarımız, afetzede vatandaşlarımızın barınma ve yemek gereksinimlerini karşılamak üzere bölgedeki şantiye tesislerini de kullanıma açmış, konteyner ve çadır kentler kurulması yönünde çalışmalara başlayarak çok sayıda gıda ve ihtiyaç malzemesinin temini yoluna gitmişlerdir.
Depremlerde başta Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman olmak üzere Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Kilis, Malatya ve Elazığ’da yüreğimizi parçalayan can kayıpları ve yaralanmaların yanı sıra çok sayıda vatandaşımız evsiz kalmıştır.
Söz konusu arama kurtarma ve acil insani yardım çalışmaları bir yandan sürerken, artık bölgeye destek konusunda ikinci aşamaya gelinmiştir.
Devletimiz ilk aşamada evi yıkılan ya da kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımız için geçici ve kalıcı konut yapımı projeleri olmak üzere, önümüzdeki kısa dönem içerisinde bölgenin yeniden imarını birinci öncelik olarak belirlemiştir.
Evsiz kalan bir milyonu aşkın vatandaşımızın barınma ihtiyacının bir an önce karşılanması aşamasında, ülkemizin en önemli projelerini gerçekleştirmiş müteahhitlik firmalarının bir araya geldiği Türkiye Müteahhitler Birliği ailesi olarak, başlatılacak yeniden imar hamlesine katkıda bulunma kararı aldık. Kendileriyle kararımızı paylaşma imkânı bulduğumuz Birliğimiz üyesi olmayan kamu müteahhitleri de bu önerimize katılacaklarını belirttiler.
Sektörümüzdeki artan girdi maliyetleri ve küresel konjonktürdeki olumsuzlukların sebep olduğu çok ağır şartlara rağmen aldığımız karar çerçevesinde, üstlenmiş bulunduğumuz kamu projelerine ait 2022 yılından bakiye alacaklarımız ile yapımı halen devam eden ya da bu yıl içinde imzalanacak projelere ait 2023 yılında tahakkuk edecek hakedişlerimizden %1’i deprem bölgesindeki yeniden imarı için bağışlanacaktır.
KGM, DHMİ, TCDD, DSİ, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TOKİ, Emlak Konut, il özel idareleri ve belediyeler gibi kamu kuruluşlarının, kendileri ile sözleşmeleri olan meslektaşlarımızdan birer muvafakatname alarak, tahakkuk aşamasında yapılacak her hakedişin %1’ini söz konusu firma adına AFAD hesabına bağış olarak aktarmalarını öneriyoruz.
Bu sayede 2023 yılında yapılacak inşaat yatırım tutarının takribi 450-500 milyar TL olacağı öngörüsü ile meslektaşlarımız tarafından yapılacak yeniden imar faaliyetine katkının 4,5-5 milyar TL’ye ulaşmasını hedefliyoruz.
Halen kamu idareleri ile devam eden sözleşmesi olmayan üyelerimizin de bu mertebelere paralel yapacakları bağışlarla, toplanacak yardım miktarı daha büyük tutarlara ulaşacaktır.
Bu önerimizin toplumumuzda geniş kabul gören “yardımın gizli olması” prensibine de uygun olacağını düşünüyoruz.
IMF Başkanı Kristalina Georgieva, 2023 yılında enflasyonla mücadeleye devam edileceğini açıkladı.
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai şehrinde düzenlenen 7. Arap Mali Forumu’nda konuşan Georgieva, “Küresel büyüme geçen yıl yüzde 3,4 oranında gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
Dünya çapında büyüme rakamlarında düşüş beklediklerini de kaydeden Georgieva, “Büyüme rakamlarının bu yıl yüzde 2,9 ve gelecek yıl yüzde 3,1 olmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Büyüme rakamlarında düşüş bekleniyor
Georgieva, “İki hafta önce açıkladığımız son tahmin, ekim ayına göre daha iyi olsa da büyüme rakamlarında düşüş bekleniyor. 2023’te enflasyonla mücadeleye öncelik verilmeye devam edilecek” dedi.
Küresel enflasyon oranında düşüş beklediklerini söyleyen Georgieva, “2022’de yüzde 8,8 oranındaki enflasyonun bu yıl yüzde 6,6’ya düşmesini ve 2024’te yüzde 4,3 olmasını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.
Kadir Has Üniversitesi Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği bölümleri, 10 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli deprem ile ilgili ortak mesaj yayımladı.
İnşaat Mühendisliği ile Mimarlık bölümleri tarafından yayımlanan mesaj şu şekilde:
‘’6 Şubat 2023 tarihinde Gaziantep ve Kahramanmaraş illeri merkezli gerçekleşen, etkileri bölgedeki 10 ilimize ve Suriye’ye yayılan depremlerin yarattığı haberlerle derinden sarsıldık. Depremde ailelerini ve yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.
Deprem sonrasında ortaya çıkan olağanüstü durumda özveri ve yardımlaşma ruhuyla çalışan tüm kurumları, sivil toplum örgütlerini ve bireysel katkıları destekliyoruz. Bölgede evsiz kalan vatandaşlarımız için ortaya çıkan barınma ihtiyacının acilen karşılanmasına yönelik çalışmaların bir an önce gerçekleştirilmesini diliyoruz.
Deprem sonucunda bir kez daha gündeme gelen, başta Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği olmak üzere, yapı endüstrisindeki tüm disiplinlerde meslek etiği ve sorumluluk bilincinin aşılanması; insan hayatını, doğayı ve tüm canlıların iyiliğini önceleyen tasarım ve planlama pratiklerinin benimsenmesi ve kamusal politikaların geliştirilmesi gereğini savunuyoruz.
Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği bölümleri olarak hem eğitim hem de sosyal sorumluluk alanlarında, bu felaketin etkilerinin azaltılması ve yenilerinin yaşanmaması için gücümüz dahilinde elimizden geleni yapacağız.
Mimarlık ve mühendislik meslek etiği ve sorumluluğu dışında kalan her uygulamanın her zaman karşısındayız.’’
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, radyoaktif atık yönetiminde özel hesapların usul ve esaslarına ilişkin yönetmelik oluşturdu.
Bakanlığın Radyoaktif Atık Yönetimi Özel Hesabı ve İşletmeden Çıkarma Özel Hesabı ile Hesaplar Yönetim Kuruluna İlişkin Yönetmeliği Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Buna göre, özel hesap gelirlerinin elde edilmesi, takibi, tahsili, nemalandırılması, giderleştirilmesi, muhasebeleştirilmesi, denetimi, özel hesapların işleyişi, işletmeden çıkarmaya ilişkin maliyet planı, radyoaktif atık yönetimine ilişkin maliyet planının hazırlanması ve sunulmasına ilişkin hususlar belirlendi.
Ayrıca, hesaplar yönetim kurulunun çalışma usul ve esaslarına ilişkin hususlar ile kamu temsilcileri dışındaki temsilcilerin seçilmelerine ilişkin usul ve esaslar tespit edildi.
Yönetmelik, nükleer santral ve nükleer santral dışındaki tesisleri işletmek ve radyoaktif atık üretilen radyasyon uygulamalarını yürütmek üzere yetkilendirme için başvuru yapan ve yetkilendirilen kişileri kapsıyor.
Özel hesapların gelirleri, ödenecek katkı payları ve teminatlar, özel hesap gelirlerinin değerlendirilmesiyle elde edilen gelirler ile bağış ve diğer gelirlerden oluşacak.
Söz konusu özel hesap gelirleri, radyoaktif atık bertaraf tesisi kurulumu ve işletme süresince oluşabilecek masraflar ve tesisi kurulabilecek sahaların belirlenmesi ve ilgili saha çalışmaları, tesislerin işletmeden çıkarılması sırasında ortaya çıkan radyoaktif atıkların bertarafının maliyetleri ve kurul üyelerine yapılan ödemeleri karşılamak için kullanılacak.
Söz konusu yönetmelik kapsamında oluşturulacak kurulda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığından ikişer temsilci, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumundan bir temsilci ve bu kurumların dışında toplam sayısı üçü geçmemek üzere Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde nükleer santral işleten tüzel kişilerin birer temsilcisi ile nükleer santral dışındaki tesisler ve radyasyon uygulamaları için bir temsilci yer alacak.
Kurul, özel hesapların gelir ve giderlerini yönetmek, katkı payı ve teminat miktarlarını belirleyip her yıl gözden geçirmek ve öngörülen giderleri karşılayacak şekilde güncellemek, katkı payı ve teminat ödeme zamanı ve yöntemleri ile ödeme yapacak nükleer santral dışındaki tesisler ve radyasyon uygulamalarını belirlemek ve faaliyet, performans ve izleme raporları ile mali raporları hazırlamakla yükümlü olacak.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomi üzerindeki baskıları sürerken, turizm sektörü de etkilenmeye başladı. Tur Operatörü TUI CEO’su Sebastian Ebel, Türkiye’ye yönelik rezervasyonlarda yavaşlama gözlendiğini söyledi.
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; AFAD verilerine göre; 6 Şubat Pazartesi sabahı 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7; saat 13.24’te Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde iki büyük deprem meydana geldi. Depremler, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya ve Kilis’te büyük yıkıma yol açtı.
AFAD’ın yaptığı son açıklamaya göre deprem felaketinde 31 bin 643 kişi yaşamını yitirdi. Depremin ardından bölgede ekiplerin yoğun çalışması sürüyor.
Ekonomiye Etkisi Ne Olacak?
Depremden etkilenen 10 ilde toplam 13,42 milyon kişi yaşıyor. Çöken hastanelerin, devasa depremden zarar gören yolların ve iletim hatlarının yeniden inşası, barınma kaynaklı kısa orta ve uzun vadeli ihtiyaçlar, milyarlarca dolarlık harcama gerektirecek.
Reuters’ın hesaplamalarına başvurduğu toplam 3 ekonomist depremin GSYH’ye etkisini 0.6 ila 2 puan arasında kayıp olarak hesapladı. Ekonomistler üretimin yüzde 50 oranında aksadığı ve bu düşüşün 6-12 ay gibi bir sürede telafi edildiği bir senaryoyu baz alıyor. Bir yetkili de bu yıl büyümenin ilk tahminlerden deprem nedeniyle 1-2 puan aşağıda kalabileceğini söyledi.
Üretim kaybının ne kadar büyüklükte olacağı ve bu kaybın ne kadar süreceği bilinmediği için net etkiyi tahmin etmek mümkün değil. Ancak geçmiş depremlerden yapılan hesaplamalar ve elektrik tüketimi verilerinde bir hafta önceye göre Türkiye genelinde yaşanan yüzde 10 kayıp da ekonomik büyümede belirgin etkiler olacağına işaret ediyor.
Turizmde Rezervasyon Hızı Yavaşladı
Tur operatörü TUI’nin CEO’su Sebastian Ebel, geçen hafta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen depremlerin ardından Türkiye’ye yönelik rezervasyonlarda hafif yavaşlama gözlendiğini ancak bu durumun geçici olmasını beklediklerini söyledi.
Bilanço değerlendirme toplantısında konuşan Ebel, İspanya ve Yunanistan’da Türkiye’ye alternatif seyahat rotalarının bulunduğunu ekledi.
Türkiye ve Suriye’de yaşanan depremlerin ardından Emirates, International Humanitarian City (IHC) ile acil yardım malzemelerinin sevkiyatı için insani hava köprüsü kuruyor.
Emirates SkyCargo, önümüzdeki iki hafta boyunca İstanbul’a gerçekleştirdiği günlük seferlerde yaklaşık 100 ton insani yardım ürünü için kargo alanı ayırmayı planlıyor. Sahadaki müdahale ekiplerini desteklemek ve depremlerin etkilediği yüz binlerce insana çok ihtiyaç duydukları yardımı sağlamak amacıyla, Emirates ile taşınan kritik acil durum malzemeleri yerel kuruluşlar tarafından Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde etkilenen bölgelere teslim edilecek.
Emirates Başkanı ve Genel Müdürü Şeyh Ahmed bin Saeed Al Maktoum şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye ve Suriye halkının yanındayız ve International Humanitarian City gibi uzmanlarla birlikte çalışarak depremlerden etkilenen ve evlerini kaybeden insanlara acil yardım sağlamaya yardımcı oluyor ve sahadaki zorlu kurtarma çalışmalarını destekliyoruz. Emirates, insani yardım çabalarını destekleme konusunda büyük bir deneyime sahip ve İstanbul’a yaptığı günlük üç uçuş sayesinde, yardım malzemeleri ve tıbbi malzemeler için düzenli ve tutarlı geniş gövde kapasitesi sunacaktır. Emirates ayrıca Türkiye ve Suriye’ye destek olmak için BAE’nin devam eden insani yardım çalışmalarına da destek veriyor. Bu bağlamda, Dubai’nin dünyanın en büyük uluslararası yardım lojistik merkezi konumunda olması afetin vurduğu bölgelere ve en hassas durumdaki insanlara mümkün olan en hızlı ve verimli şekilde ulaşabilmemizi sağlıyor.”
İskenderun Demir ve Çelik A.Ş (İSDEMİR), deprem sonrasında üretim tesisinde yaşanan yıkımın sonucunda yapılan hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini açıkladı.
Kahramanmaraş merkezli depremler bölgede büyük yıkıma neden oldu. Deprem felaketinden bölgedeki sanayi kuruluşları da etkilendi. Bu kuruluşlardan bir tanesi de İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. oldu.
İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. deprem felaketi sonrasında üretim tesislerinde durum tespit çalışmasının sürdüğünü bildirdi. Şirketten KAP’a yapılan açıklamada, “Durum tespit çalışmalarına devam edilmektedir. Çalışmalar tamamlanıncaya kadar üretime ara verilmiş olup, konuya ilişkin gelişmeler ilerleyen günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır” denildi.
Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik, modüler yapı tekniğinin öneminden bahsederek Türkiye’de hızlıca uygulanması gerektiğini vurguladı.
İnşaat Deryası’nın haberine göre; Yapı stokunun yüzde 70’i deprem riski barındıran Türkiye’de beklenen depremlere karşı acil dönüşüm gerekiyor. Söz konusu dönüşümün iki türlü yapılabileceğine vurgu yapan Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Erdik, bunun en önemli ayağını modüler inşaat olarak gösterdi.
Prefabrike yapılar olarak da bilinen modüler inşaat içinse en önemli nokta talep yaratabilmekte. Prefabrik yapıların hem deprem dayanıklılığı hem de hız anlamında çözüm olduğunu söyleyen Erdik, “Dünya modüler yapı tekniğini kullanıyor. Türkiye’de bunu yapacak teknolojiye sahip firmalarımız var. Çok büyük hastane, okul gibi binaları bile modüler yapmak mümkün” dedi.
Ancak bunun için önce devletin talep yaratması gerektiğine işaret eden Erdik, talep olduğunda özel sektörün arz yaratabileceğini belirtti. Şu anda ivedilikle deprem odaklı kentsel dönüşüme odaklanmak gerektiğine dikkat çeken Erdik, şöyle devam etti:
“Bu bir kampanya süreci. Deprem sonrası can kaybını azaltmak için çok hızlı olmak, imkanlarımızı dağıtarak kullanmak zorundayız. İstediğimiz performans kriterini doğru koymak lazım. İstanbul için istediğimiz performans kriteri, deprem sonrasında bina sağlam kalsın değil binada can kaybı olmasın. Bu da birkaç kişinin masa başına toplanıp yapacağı iş değil.”
6 Ayda Modüler Konutlar
Türkiye genelinde depreme karşı acil güçlendirilmesi gereken 40 bini İstanbul’da olmak üzere 350-400 bin civarında riskli bina bulunuyor. Risk haritası çıkarılarak dönüşümün acil başlaması gerekirken, hızlı dönüşüm noktasında prefabrik (modüler) konutlar ön plana çıkıyor. Depreme hazırlık için 6-7 ay gibi kısa bir sürede imal edilebilen modüler kalıcı konutlar için devletin talep yaratması ve teşvik mekanizmasını devreye alması gerekiyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen 10 ilde afet konut seferberliği başlatılacağını duyurdu.
Bakan Kurum, 10 ilde arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasıyla hayatın normale dönmesi için çalışmaları da hız kesmeden sürdüreceklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Daha önceki depremlerde, Elazığ’da, Malatya’da, Kastamonu’da, İzmir’de nasıl afette hızlı bir şekilde konutlarımızı yaptıysak 10 ilimizde de aynı aksiyonu alacağız. Tüm illerimizde hayatı normale çevirecek, vatandaşlarımızı sağlam, güvenli konutlara eriştirecek sürecimizi TOKİ Başkanlığımız eliyle yürüteceğiz. 10 ilimizde eş zamanlı olarak Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut seferberliğini milletimiz, yavrularımız için başlatmış olacağız. Bu kapsamda TOKİ, Emlak Konut, Bakanlığımıza bağlı tüm şantiyelerdeki 30 bin işçimizi, mühendisimizi arama kurtarma, enkaz kaldırma faaliyetlerine destek verecek firmalarımızı personeli ve ekipmanıyla birlikte 10 ilimize görevlendirdik. Bu arkadaşlarımız 10 ilimizde AFAD koordinasyonundaki faaliyetlere destek vermektedir.”
Bakan Kurum, enkaz kaldırma süreciyle birlikte yeni alanlarının kurulumuna yönelik zemin etüt çalışmaları ve bölgenin yöresel ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yürütüldüğünü anlatarak, bir dakikayı bile önemsediklerinin altını çizdi.
Kurum, “Burada olmayan, bu afeti yaşamayan, burada geçici barınmayı yaşamayan kimse buradaki duyguları hissedemez. Vatandaşlarımızı o yağmurdan, soğuktan, güneşten bir an önce kurtarabilmek adına, kalıcı konutların yapımını başlatmak suretiyle Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliğini bu kapsamda başlattığımızı ilan etmek istiyorum.” diye konuştu.
Ekiplerin cansiperane bir şekilde, 24 saat uyumadan çalıştığına, bir kişiyi kurtarabilmek için yemek arası dahi vermeden enkazda görev yaptığına dikkati çeken Kurum, insan üstü bir mücadele veren AFAD, UMKE, Türk Kızılay, jandarma, emniyet, asker ve polislere, valilere, belediye başkanlarına, tüm görevlilere ve vatandaşlara teşekkürlerini iletti.
Bakan Kurum, bu afetin üstesinden hep birlikte, birlik ve beraberlik anlayışıyla gelineceğine işaret ederek, “En kısa zamanda konutları, yeni yerleşim alanlarını sunacağız. Yeni İslahiye, yeni Nurdağı’nın inşasını yapacağız, 10 ilimizde eş zamanlı bu süreci yürüteceğiz. Eş zamanlı vatandaşımızı bilgilendireceğiz. İnşallah çok kısa sürede inşaatlarımıza başlayacağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, daha önceki afetlerde olduğu gibi aynı anlayışla çalışmaların yürütüleceğini belirten Kurum, vatandaşlar için bu konudaki bilgilendirmelerin günlük, saatlik yapılacağını aktardı.
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde (GAOSB) yer alan fabrikalar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ‘çalışılabilir’ raporunun ardından yeniden üretime başladı.
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi tarafından yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen GAOSB Başkanı Cengiz Şimşek, yaşanan iki büyük depremin ardından bütün sanayicilerin ilk günden itibaren fabrikalarının kapılarını depremden mağdur olan vatandaşlara açtığını bildirdi.
Vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladıklarını belirten Şimşek, “OSB’de bulunan bütün fabrikalarımız hasar almadan bu afetten çıkmış ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri tarafından bütün fabrikalar denetlenmiş olup yetkililer tarafından Gaziantep OSB’deki bütün fabrikalarda çalışılabilir diye bir rapor verilmiştir.” ifadelerini kullandı.
Şimşek, GAOSB’deki bütün fabrikaların enerji ve diğer ihtiyaçlarının karşılandığını aktararak, şunları kaydetti:
“Şu anda bütün fabrikalarımız çalışmaya ve üretmeye hazırdır. Birçok sanayi kuruluşumuz bugün itibarıyla tesislerini çalışır hale getirmiş ve üretime başlamıştır. Elbette biz sanayiciler bir yandan depremzedelerin yaralarını sarmaya çalışırken diğer taraftan da önümüzdeki süreçte ihtiyaç duyulacak olan birçok ürünün üretimini sağlamak ve ülkemizin ekonomik yönden güçlenmesine katkı sağlamak zorundayız. Bugün GAOSB’de hiçbir üretim tesisinde bir sıkıntı bulunmamaktadır. Önümüzdeki süreçte bütün fabrikalarımız üretime başlayacak ve öncelikle iç piyasada ihtiyaç duyulan ürünlerin üretimini yaparak bu acı sürecin kısa bir süre içerisinde sonlandırılması yönünde çalışmalarını sürdürecektir.”
Mersin, Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, depreme karşı tek çözümün kentsel dönüşüm olduğunu belirterek, “Deprem bizim gerçeğimiz ise kaçak ve ruhsatsız yapıları ortadan kaldırıp kentlerimizi yeniden kurmalıyız” dedi.
Türkiye’nin, dünyada örneğine az rastlanan bir afetle karşı karşıya kaldığının altını çizen Akdeniz Belediye Başkanı M. Mustafa Gültak, “Önce 7,7, ardından da 7,6 şiddetindeki depremler 10 ilimizi yıktı, binlerce canımızı kaybettik. Deprem bölgesinde arama kurtarma faaliyeti yürüten personelimizi motive etmek ve deprem mağduru vatandaşlarımızı yalnız bırakmamak için Hatay ve Gaziantep’i ziyaret ettim. Tabi çok büyük ve ağır bir afet; bu nedenle insanlarımız sıkıntılar yaşıyor” dedi.
Kentsel Dönüşümden Başka Çaremiz Yok!
Kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğunun bir kez daha ve çok acı bir olayla görüldüğünü söyleyen Başkan Mustafa Gültak sözlerini şöyle sürdürdü.
“TOKİ ve Hükümetimiz, Bakanlığımız ile yapılan protokoller sonucu şu anda Çay Mahallesi’nde biten yapıların anahtarlarını hak sahiplerine teslim edeceğiz. Barış Mahallesi’nde de bitirmek üzere olduğumuz kotlar var. Şurada 1 yılımız var… Umarım belediye başkanlarımızın ve bundan sonra seçilecek belediye başkanlarımızın da Mersin’de ilk planlayacağı işlerden bir tanesi bu olacaktır. Yani kaçak yapı stokunu nasıl tüketeceğiz? Seçilecek arkadaşlarımız, öncelikle bunun planlamasını halkın önüne mutlaka koymalıdır. Sadece kâğıt üzerinde kentsel dönüşümden yana olduğunu belirtmek yetmiyor. Nitekim kentsel dönüşüm, sadece Mersin’in değil, tüm Türkiye’nin çözüm bekleyen en büyük sorunlarından bir tanesidir. Eğer yine ağlamak, üzülmek istemiyorsak, elimizdeki bu stokları bir şekilde revize etmemiz gerekiyor. Bunun başka da bir çaresi yok. Bir kez daha deprem felaketinde yaşamını yitiren bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı insanlarımıza acil şifalar diliyorum. Bizler de elimizden geldiği kadar, diğer tüm belediyelerimizle birlikte deprem mağduru insanlarımıza yardım etmeye devam edeceğiz.”
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, inşaatta çelik yapı sistemi kullanımının önemine dikkat çekti.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’nin lokomotif sektörlerden birisinin inşaat olduğunu belirterek, “Dünyada Endüstri 4.0’a öncülük eden üç ülke: Almanya, ABD ve Japonya’da lokomotif sektör sanayi. Ipsos’un 2022 yılındaki bir araştırmasına göre; Türkiye, yüzde 77 ile insanların doğal afet beklentilerinin en yüksek oranda olduğu ülkeler arasında. Ancak ne toplum ne de devlet buna hazırlıklı değil. Japonya’da ise bu oran yüzde 85 ama Japonya buna hazır. Türk çelik sektörümüz know-how olarak son derece gelişmiş ve her türlü malzemeyi üretebilir durumda” dedi.
“Yeni bir yol haritası ortaya koyulmalı”
Türkiye’nin 30 yılda bir büyük depremlerle sarsıldığına değinen Eskinazi, “Bizdeki can kayıpları on binleri aşarken dünyadaki can kayıpları çok az. İnşaat sektöründe yanlışlar yapılıyor ve biz yanlış yapmaya devam ettikçe kayıplar artacak. Devletin milletiyle barışması imar affı ile olmaz sağlam yapılarla olur. Ülkemizde inşaat sektörünün algısının baştan aşağı değişmesi gerekiyor ve ivedilikle yeni bir yol haritası ortaya koyulması gerekiyor. Bilim insanları ile hareket edilerek imar planı hazırlanmalı. Türkiye’nin başlıca hedeflerinden biri bu olmalı” diye konuştu.
“Çelik yapı modelinin yaygınlaştırılması gerekiyor”
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, “Deprem değil bina öldürür sözünün üzülerek doğruluğu ile tekrar yüzleşmek durumunda kaldık. Artık deprem olduktan sonra çare üretmek yerine yapılarımızı depreme dayanıklı halde inşa edilmesi için biz üstümüze düşen çalışmaları yapmaya hazırız. Güvenlik için binalarda kırılgan olmayan esnek yapısı, dayanımı ve hafifliği ile depreme karşı son derece güvenli bir model olan çelik yapı modelinin yaygınlaştırılması gerekmekte. Betonarme yapılara kıyasla çelik konstrüksiyon yapıların özellikle deprem kuşağında yer alan bölgeler için birçok avantajı bulunmaktadır. Çelik yapı sisteminin maalesef ki Türkiye’de bilinirliği oldukça düşük. Avrupa ve Amerika’da çelik sistem kullanımı yüzde 40’lardayken, bu rakam Türkiye’de yüzde 1 civarında seyrediyor” dedi.
“Türkiye yeni binalarda çelik konstrüksiyona yönelmeli”
Çelik konstrüksiyon yapıların imalat ve montajının çok daha kısa sürede tamamlandığının altını çizen Yalçın Ertan sözlerine şöyle noktaladı:
“Yapım süresinin kısa olması; binanın en kısa sürede oturulabilir/kullanılabilir hale getirilmesi açısından önem arz etmektedir. Hızlı yapılan ve aynı zamanda sürdürülebilir özellikte olan çelik konstrüksiyon yapılar ekonomik olarak da diğer yapılara nazaran daha avantajlıdır. Çelik konstrüksiyon yapılar betonarme yapılara göre oldukça hafiftir. Binanın hafifliği ve çelik yapıların betonarmeye kıyasla daha fazla esneme özelliğinin olması zemine gelen yükün azalması sebebiyle depremin etkisinin azalmasını sağlar. Deprem kuşağındaki ülkemizde yeni yapılacak bütün binalarda, kentsel dönüşüm projelerinde ve geçici konut yapımlarında deprem şartları da göz önüne alınarak çelik konstrüksiyona yönelmekte fayda görülmektedir. Korozyon ve çürüme riski bulunmayan yapı özelliğiyle yaygın kullanımdaki betonarme modeline göre uzun kullanım ömrüyle önemli avantaj sağlıyor. Çelik yapı sistemini daha fazla paydaşa anlatmak için önümüzdeki dönemde çalışmalar yürütmeyi planlıyoruz.”
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerinde, Aralık 2022’de cari işlemler hesabının 5 milyar 910 milyon dolar açık verdiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, Aralık 2022’de cari işlemler hesabı 5 milyar 910 milyon dolar açık verdi. Bunun sonucunda, 2022’de cari işlemler açığı 48 milyar 769 milyon dolar oldu. Bu rakam, 2013 yılından bu yana en yüksek cari açık anlamına geliyor.
Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı aralıkta 3 milyar 525 milyon dolar, ocak-aralık döneminde ise 50 milyar 793 milyon dolar fazla verdi.
Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı aralıkta 8 milyar 89 milyon dolar oldu. Bu dönemde, hizmetler dengesi kaynaklı girişler 2 milyar 498 milyon dolar, seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler de 1 milyar 468 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Birincil gelir dengesi kalemi aralıkta 533 milyon dolar net çıkış, ikincil gelir dengesi kalemi ise 214 milyon dolar net giriş kaydetti.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip olanların kuruma hasar bildiriminde zaman sınırlaması uygulanmadığını duyurdu.
DASK’tan yapılan açıklamada, evleri depremde hasar gören Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sahiplerinin hasar bildirimine ilişkin bir süre sınırlamasının olmadığı bildirildi.
Açıklamada, genel şartlarda her ne kadar “Rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç 15 iş günü içinde DASK’a bildirme yükümlülüğü” olsa da kurumun sigortalıların haberdar olma zamanını tam olarak tespit edemeyeceğinden ilgili maddeyi sigortalı lehine değerlendirdiğini kaydedildi.
Sigortalıların herhangi bir sınırlama olmaksızın hasar bildiriminde bulunabileceği aktarılan açıklamada, DASK’ın, önceki depremlerde olduğu gibi bu afette de yıkıldığı tespit edilmiş binalarda sigortalı ihbarını dahi beklemeksizin hasar ödemelerini gerçekleştirdiği vurgulandı.
“DASK, herkes için primlerini ödenebilir seviyede tutmayı amaçlar”
Açıklamada, DASK’ın, herkes için primlerini ödenebilir seviyede tutmayı amaçladığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Sigorta sistemlerinde ödenen primler, poliçe karşılığında sağlanan teminatların bir oranıdır. Dolayısıyla teminat miktarı arttıkça prim miktarı artmaktadır. Teminatların tüm konutları kapsayacak bir seviyeye çıkarılması reel prim artışına ek olarak reasürans maliyetlerini de ciddi oranda artıracağı için vatandaşların tamamının yüksek prim ödemesini zorunlu kılacaktır. Zorunlu Deprem Sigortası, zorunlu bir sigorta olması sebebiyle primlerin ödenebilir bir seviyede tutulması amaçlanmaktadır. Daha fazla teminat almak isteyen vatandaşlarımız, kendi istekleriyle sigorta şirketlerinden herhangi bir sınırlama olmaksızın DASK’ın üzerine ihtiyari sigorta yaptırabilmektedir.”
“DASK fonları yalnızca sigortalıların hasarlarını ödemek için kullanılır”
Açıklamada, DASK’ın sunduğu Zorunlu Deprem Sigortası’nın bir vergi olmadığı, 1999’da meydana gelen büyük Kocaeli depremi sonrasında kanunlaştığı ve kamu kaynaklarından bağımsız bir sigorta fonu oluşturmak amacıyla 2000’de kurulduğu anımsatıldı.
“DASK, Zorunlu Deprem Sigortası ile sigortalılara verilen teminat karşılığında aldığı primlerle bir deprem teminat havuzu oluşturmaktadır” ifadesi kullanılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bu havuz, devlet kaynaklarından tamamen bağımsızdır. DASK, Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sahiplerinin primlerinden ve ilave olarak uluslararası reasürörlerden temin ettiği sigorta korumasıyla oluşturduğu kaynaktan yalnızca sigortalılarına tazminat ödemesi yapmaktadır. Özetle; DASK fonları, sadece sigortalıların ödediği Zorunlu Deprem Sigortası poliçe primlerinden oluşmaktadır. DASK’ın fonları yalnızca sigortalıların hasarlarını ödemek için kullanılmaktadır. DASK’ın deprem vergileri ile hiçbir ilgisi yoktur. DASK, gelir vergilerinden hiçbir pay almamaktadır. Sonuç olarak, DASK, finansal açıdan kamu kaynaklarından tamamen bağımsızdır ve sunduğu Zorunlu Deprem Sigortası bir sigorta ürünüdür.”
Deprem bölgesinde, 10 ilde zorunlu deprem sigortalı (DASK) konut sayısının 1,3 milyonun üzerinde olduğu tespit edildi. Böylece, bölgedeki her iki konuttan biri sigortalı olarak gözüküyor.
Hürriyet Gazetesi’nden Noyan Doğan’ın derlediği habere göre;Deprem bölgesinde, 10 ilde toplam zorunlu deprem sigortalı konut sayısı 1.3 milyonun biraz üzerinde. Bu da her iki konuttan birinin sigortalı olduğu anlamına geliyor. Konutların büyük çoğunluğu yıkık olduğu için de bölgede konut hasarlarının çoğunluğu zorunlu deprem sigortası kapsamında DASK tarafından karşılanacak.
DASK konusunu 12 soru başlığı altında derleyen Doğan, şu bilgileri paylaştı:
1- Hangi hasarları kapsar?
Deprem nedeniyle konutta yangın çıkarsa, patlama olursa, yer kayması oluşursa bunların vereceği zarar DASK kapsamında. Bunların dışında konuttaki eşyalarda meydana gelen zararlar ve kişilerin uğrayacağı bedeni zararlar ve sağlık ile ilgili konular sigorta kapsamında değildir. Binalardaki tüm ortak alanlar da sigorta kapsamına giriyor.
2- Hangi konutlar kapsamda?
Belediye sınırları içinde kalan meskenler için geçerli. Köy alanlarındaki konutlar sigorta kapsamı dışındı. Binaların içinde yer alan ticarethane, büro, dükkan ve benzeri amaçlarla kullanılan bölümler sigorta kapsamında. İş hanı, iş merkezi gibi tamamı ticari ve sınai amaçla kullanılan yapılar sigorta kapsamına girmiyor.
3- DASK, ne kadar hasar ödeyecek?
2022’nin Kasım ayında yapılan değişiklikle DASK’ın teminat tutarları artırıldı. DASK’ın bir konut için ödeyeceği en yüksek tazminat tutarı 640 bin TL. Örneğin, konutunuz 100 metrekare ise, depremde yıkıldıysa DASK size 301 bin TL ödeyecek. Konutunuz 150 metrekare ise 452 bin TL, 200 metrekare ise 603 bin lira alacaksınız.
4- Konutun piyasa değerini öder mi?
Hayır, ödemez. DASK, konutun yeniden inşa bedelini öder. Bunun için de her yıl tespit edilen birim metrekare maliyeti (2023 için bu tutar 3 bin 16 TL) ve konutun metrekaresine göre belirlenen ve poliçede yazan tutar ödenir. Deprem sonucunda arsa değeri değişmeyeceğinden sigorta yapılırken arsa değeri hesaba katılmaz.
5- Zararın tamamı ödenir mi?
Konut tamamen yıkılırsa poliçede yazan tazminat tutarının tamamı ödenir.
6- Hasar görmüş konutlar sigorta yaptırabilir mi?
Ağır hasarlı binaların, güvenlik gereği yıkılması gereklidir. Bu nedenle yeniden inşasına kadar sigortalanması mümkün değildir. Orta hasarlı binalar, binaların onarılması veya güçlendirilmesi zorunluluğu taşır; bu işlemlerin yerine getirildiğinin belgelendirilip sunulması koşuluyla sigorta mümkündür. Hafif hasarlı binalarda sigortalının beyanı esas alınır ve sigorta düzenlemesi buna göre yapılır.
7- Hasar ne kadar sürede ödenir?
Gerekli incelemeler ve hasar tespiti yapıldıktan sonra hemen ödenir. 10 ili etkileyen depremde DASK, ödemelere başladı.
8- Apartmanda çoğunluk konutta DASK yoksa ne olacak?
Diğer konut sahiplerinin poliçe yaptırmamış olması, yaptıranın tazminat ödemesi için engel teşkil etmez. Hasar, poliçe limiti kapsamında değerlendirilir ve DASK sigortası olanların hasarını karşılar.
9- Hasar ihbarı nasıl yapılacak?
Alo DASK 125, www.dask.gov.tr, e-devlet üzerinden hasarlarınızı bildirebileceksiniz. Hasar bildirimi yaptığınızda DASK’tan cep telefonunuza SMS ile ‘hasar dosyası oluşturulmuştur’ mesajı gelecek.
10- Hasar tespitini kim yapacak?
DASK’ın görevlendirdiği sigorta eksperleri yapacak. DASK, ilgili kurumlarla koordineli çalıştığından hasar ihbarı yapılmadan hasar süreçlerini başlattı. DASK tarafından hasar dosyası oluşturulduktan sonra sigortalıların telefonuna SMS ile hasar tespitini yapacak sigorta eksperinin adı, soyadı, telefon numarası gönderilecek.
11- Hasar nasıl ödenecek?
Telefonunuza ‘ödemeniz hazır’ SMS’i gelecek. Vakıfbank şubesinden telefonunuza gelen şifre ve kimlik ile ödemenizi alabileceksiniz. Öte yandan zorunlu deprem sigortası ile ilgili tüm işlemler, DASK’ın, deprem bölgelerinde kurduğu mobil ofisler aracılığı ile de yapılabilecek.
12- DASK, böyle büyük bir hasarı karşılayacak güçte mi?
DASK, 120 milyar TL hasar ödeme gücüne sahip. Bu depremde ve diğer büyük depremlerde hasarı karşılayacak finansal yapısı bulunuyor.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Kahramanmaraş merkezli olan ve 10 ili birden etkileyen depremin etkileri üzerine bir rapor sundu. Raporda, depremin mali hasarının 84,1 milyar dolar olacağı öngörüldü.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Türkiye’yi derinden sarsan deprem felaketinin ekonomiye etkileri üzerine bir rapor hazırladı.
Marmara Depremi verileri referans alındı
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; TÜRKONFED’in “2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu” başlıklı raporunda, depremin mali etkisinin 84,1 milyar dolar düzeyinde olmasının beklendiği ifade edildi.
1999’daki Marmara Depremi’ne ait verilerin referans alınarak can kaybı ve mali hasara yönelik öngörülere yer verilen raporda; Kahramanmaraş depremlerinin 72 bin 663 can kaybı ve 84,1 milyar dolar mali hasara neden olacağı öngörüldü.
15 milyar doların altına inebilir
Raporda, depremin vurduğu şehirlerin milli gelire katkılarındaki azalmaya paralel olarak; bu 10 kentin ihracatının, ihracatı göğüsleyen liman altyapısının bozulmasının da etkisiyle 15 milyar dolar düzeyinin altına inebileceği tahminine yer verildi.
Raporda, altyapı hasarları 7 ana başlık altında toplandı.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
Ulaşım
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 8 Şubat tarihli açıklamasına göre trafiğe kapalı güzergâh bulunmadığını açıklasa da Hatay Havalimanı ve Hatay-Reyhanlı yolunda sorunlar devam ediyor.
Sahadan gelen bilgi ve görüntülere göre birçok ilçe ve köyün yollarının ulaşıma açık olmadığı anlaşılmaktadır. Başta Gaziantep, Hatay, Gaziantep-Osmaniye, Adıyaman-Çelikhan yolları olmak üzere yollarda birçok çökme meydana geldi.
Onarım çalışmaları devam etmekle beraber, bazı noktalarda yol altyapılarının yeniden inşası gerekmektedir.
Elektrik
Depremden etkilenen illerin önemli kısmında trafo noktaları yıkıldı, kimi bölgelerde elektrik dağıtım şebekesi yok olma düzeyinde zarar gördü.
Trafo ve şebeke tesislerinin yeniden devreye alınmasının uzun zamanda gerçekleşebileceği düşünülüyor.
Ana enerji iletim tesis ve hatlarında sorunlar giderilmiş olsa da şehir içi dağıtım kısımlarında bazı ilçelerde ve il merkezlerinde sorunlar devam etmektedir.
Doğalgaz
Deprem ile doğalgaz boru hatlarında patlamalar meydana geldi ve BOTAŞ Gaziantep, Hatay ve Kahramanmaraş’a hızla akışı kesti.
BOTAŞ’ın ana iletim hatlarında arıza ve kopmalar meydana geldiği ve onarım yapılan yerlerde artçı sarsıntılarla hasarın yeniden oluştuğu bakanlık tarafından açıklandı.
Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş il merkezlerine kontrollü ve kısmi doğalgaz akışları başladı.
10 Şubat Cuma günü Hatay il merkezi ve Kırıkhan ilçesi şehir giriş istasyonlarına doğalgaz verilmiştir.
Petrol hatları
BOTAŞ, Pazartesi günkü ilk depremin ardından tesisi denetlemek için terminale petrol akışını durdurdu, ancak herhangi bir sızıntı veya hasara rastlanmadığını açıkladı.
BOTAŞ, Akdeniz kıyısındaki Ceyhan ihracat terminaline ham petrol akışını 7 Şubat Salı günü geç
saatlerde yeniden başlattı. IKBY yönetimi de petrol akışının devam ettiğini teyit etti.
İletişim
11,5 milyon mobil abone bulunun afet bölgesinde il ve ilçelerde telekomünikasyon hizmetleri tamamen durmasa da ciddi aksaklıklar yaşanmaktadır.
Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone’un üyesi olduğu Mobil Telekomünikasyon Operatörleri Derneği’nin açıklamasına göre 2.451 baz istasyonu devre dışı kaldı, 190 mobil istasyon yollandı ve enerji ihtiyacının karşılanması için operatörler tarafından bölgeye acilen 3 bin 485 adet jeneratör sevk edildi.
Aksaklıklar çoğunlukla köy ve ilçelerde devam ediyor.
Hastaneler
2012’de deprem dayanıklılık raporu olumsuz gelen İskenderun Devlet Hastanesi’nin A Bloğu yoğun bakım hizmeti için kullanılıyordu ve depremle beraber yıkıldı.
Hatay İl’inde iki devlet hastanesi yıkılırken birçok özel hastane de yıkılmış veya kalıcı zarar görmüştür.
Yıkılan hastane sayısı resmi makamlarca henüz paylaşılmamakla beraber sahada sahra hastanelerine ve sağlık çalışanlarına olan ihtiyaç belirtilmektedir.
Okullar
Eğitim Bakanlığı 81 ilde tüm okulların sömestr tatili sonrası açılış tarihini erteledi.
Bakanlık okulların 20 Şubat 2023 Pazartesi günü açılacağını açıkladı.
Depremden etkilenen 10 ilde eğitim gören öğrencilerin istedikleri illere nakil yaptırabilecekleri duyuruldu. Yıkılan okul sayısına dair resmi bir bilgi henüz açıklanmadı.
4 öneri
TÜRKONFED raporunda afet sonrası ekonomik toparlanma için önerilerini de sıraladı.
Raporda şu 4 öneriye dikkat çekildi:
1- Örnekleri bulunan7,8 depremin ekonomik etkilerinin makroekonomik ve sosyo-ekonomik analiz boyutuyla ilgili ayrıntılı incelemeler yapılmalıdır. Etki analizleri doğru politikaların kurgulanmasında yardımcı olacaktır.
2- Depremle ilgili yasal düzenleme ve kurumsal yönetim konuları gündeme alınıp “Depreme dayanıklı daha iyi bir şehir planlamasına doğru” örgütlenmelere fırsat verilmelidir.
3- Deprem sonrası yeniden inşa ve ekonomik rehabilitasyon süreçlerinde piyasa ekonomisini de esas alan bir ekonomik gelişme yaklaşımı çerçevesinde konu ele alınmalıdır.
4- İleriye yönelik yapılması gereken deprem riski ve ekonomik hazırlık çalışmalarında bilimsel yaklaşım ön plana çıkarılmalıdır. Örneğin iki Türk deprembilimci-sismolog, Alaska Üniversitesi’nden Ezgi Karasözen ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Didem Cambaz’ın da ortak yazarı olduğu 30 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanan bir bilimsel makalede, 24 Ocak 2020 tarihli 6.8 büyüklüğündeki Elâzığ depreminin Doğu Anadolu fay hattında büyük bir kırılmayı haber verdiğine işaret edilmiştir.
İnşaat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Temsilcisi Ökkeş Buğra, Kahramanmaraş’ta yer alan binanın yıkılmamasına ilişkin açıklama yaptı.
T24’e konuşan İMO Temsilcisi Ökkeş Buğra, Kahramanmaraş’taki binanın depremden hasar görmemesine ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
‘’Binamızın bulunduğu bölgedeki birçok bina, 1990’lı yıllarda yapılmış binalar. O dönemde beton kalitesi artı işçilik kalitesi bunların hepsi etken tabi. Bir de orada zemin problemlerinin de olduğu bölgeler var ama tabii bu tamamen yan yana duran 2 bina var. İkisi de ayrı müteahhit, aynı dönemde yapılmış. Belki aynı ekipler yapmış. Bir bina ayakta duruyor bir bina çökmüş. Bu tarz örnekler var.
Mühendislik hizmeti almamış binalar çok fazla. Nispeten 1999 sonrası yapılan binalarda daha mühendislik hizmeti arttırıldı. Dolayısıyla artı yapı denetim sonrasındakilerde de bir değişiklik oldu. Şimdi, 2011-2012’den sonra denetime geçildi. Ondan sonra yapılan binalarda ciddi bir hasar söz konusu değil. Ortalama 1980lerde ve 1990’larda yapılan birçok binamız çöktü. Yeni binalarda da çökenler var. Onları da sahada yapılan hatalara bağlıyorum. Sahada bunun takibiyle alakalı eksiklikleri gözlemliyorum. Bence malzeme kalitesinin sahada en önemli takipçisi şantiye şefidir. Biz sürekli dile getiriyoruz.’’
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 Aralık ayına ilişkin inşaat maliyet endeksi verilerini açıkladı.
TÜİK, 2022 yılı Aralık ayı İnşaat Maliyet Endeksi verilerine göre, 2022 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,44, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,40 arttı.
Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 1,53, işçilik endeksi yüzde 1,16 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 75,93, işçilik endeksi yüzde 87,41 arttı.
Bina İnşaatı Maliyet Endeksinde Yüzde 78,31 Artış
Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 1,98, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,31 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 2,23, işçilik endeksi yüzde 1,16 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 75,63, işçilik endeksi yüzde 87,79 arttı.
Bina Dışı Yapılarda da Artış Gözlendi
Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi yıllık yüzde 78,70 arttı, aylık yüzde 0,28 azaldı. Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 0,28 azaldı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,70 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 0,66 azaldı, işçilik endeksi yüzde 1,19 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 76,89, işçilik endeksi yüzde 85,98 arttı.
Mamak İnşaat Müteahhitleri Derneği (MİMDER) Başkanı Hamza Can, Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem felaketinin ardından, ‘’Sosyal konut projelerinin deprem bölgelerine kaydırılsın.’’ açıklamasını yaptı.
Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,7 ve Elbistan merkezli 7,6 şiddetli depremlerin vurduğu 10 ilde giderek artan can ve mal kayıplarından dolayı büyük üzüntü içerisinde olduklarını ifade eden Mamak İnşaat Müteahhitleri Derneği (MİMDER) Başkanı Hamza Can,“Geleceği bilinen büyük bir felaketi yaşadık. Kayıplarımız büyük, derin elem duyuyoruz. Devlet ve millet elbirliği ile şimdi yaraları sarma zamanıdır” dedi.
Maraş merkezli depremlerin Türkiye’ye maliyetini kestirmenin güç olduğunu kaydeden Hamza Can, “Şimdi yapılması gereken en önemli husus kamu kaynaklarını deprem bölgelerindeki yaraları sarmak için kullanmalıyız. Alt ve orta gelir gruplarına yönelik açıklanan konut projeleri bu bölgelere kaydırılmalıdır. Yine EYT gibi bütçeye büyük külfete sebep olan düzenlemeler altı ay gibi ötelenebilir. Buradan elde edilecek kaynaklar yine depremzedeler için kullanılabilir. Yani herkes bu yaraların sarılmasında bir bedel ödemelidir.”ifadelerini kullandı.
İnşaat Maliyetleri Artmaya Devam Ediyor
İnşaat maliyetlerinin her geçen ay arttığını, müteahhitliğin konulan mali şartlar sebebiyle zorlaştığını bunun sonucunda kentsel dönüşümlerin zorlaştığını belirten Mamak İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Hamza Can, “Kentsel dönüşümün önündeki prosedürler, engeller kaldırılmalıdır. İnşaatla ilgili temel emtia fiyatları sabitlenmelidir. Aksi takdirde 1999 yılında önce yapılan inşaatların yenilenmesi çok zor olacaktır.”şeklinde konuştu.
Hassas projelerin risk olmayan bölgelerde uygulanması gerektiğini belirten Can şu açıklamaları yaptı:
“Güneydoğu’daki depremler biliyoruz ki ne ilkti ne de son olmayacak. Ne zaman yaşanacak bilinmez, kapıda çok daha büyük bir tehlike olarak İstanbul depremi riski duruyor. Hassas sanayi sitelerini, organize sanayi bölgelerini deprem riski olmayan bölgelere kaydırmamız gerekiyor. Yeni şehirler kurmamız gerekiyor. Yeni kurulacak bu şehirleri lojistik ağlarla örmeliyiz. Yeni bir düşünme sistemine ihtiyacımız var. Pansuman tedbirlerle sorunu çözemeyiz.”
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Ankara-İzmir karayoluna alternatif oluşturması amacıyla inşa edilen Balıklıdere Köprüsü’nde çalışmalar sürüyor.
Bursa’da ulaşım sorununa köklü çözümler üretmek amacıyla raylı sistemler, yeni yollar, akıllı kavşaklar ve toplu ulaşım gibi pek çok yatırımı hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, yeni köprülerle de ulaşıma nefes aldırıyor. Özellikle Ankara-İzmir karayolunu yüklerinden arındırmak için alternatif güzergahlar oluşturmayı amaçlayan Büyükşehir Belediyesi, yolun güneyinde Kaplıkaya ile Kestel arasına yeni bir alternatif güzergâh kazandırıyor. Bu güzergâh üzerinde, daha önce Değirmenönü ve Karapınar mahallelerini köprü ile birbirine bağlayan Büyükşehir Belediyesi, Siteler ile Bağlaraltı mahallelerinin bağlantısı için de Kaplıkaya Köprüsü’nü tamamlayıp ulaşıma açmıştı. Bu rotanın en doğusunda yer alan ve Otosansit ile Değirmenönü mahallelerini birbirinden ayıran Balıklıdere üzerine de toplam 120 metre uzunluğunda, 2 şerit geliş-2 şerit gidiş olarak yeni bir köprü yapılıyor. Köprünün kiriş montajları tamamlanan bölümlerinde beton dökme işlemleri hızla devam ediyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Acemler Kavşağı başta almak üzere Ankara – İzmir yolunun yüklerini azaltmak için yeni alternatif güzergahlar oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Yıldırım ilçesindeki Cumalıkızık ve Değirmenönü mahalleleri arasında yer alan Balıklıdere üzerinde yol geçişi bulunmaması ve arazinin sarp olması nedeniyle, iki mahalle arasındaki geçişin Ankara-İzmir Yolu üzerinden sağlandığını hatırlatan Başkan Aktaş, “Bu da yol üzerinde trafik sıkışıklığına neden oluyor. Bu sebeple iki mahalleyi birbirine bağlamak amacıyla; 20,60 metre genişliğinde, 2 gidiş-2 geliş olmak üzere 4 şeritli, 120 metre uzunluğunda, 4 açıklıklı köprü inşa ediyoruz. Daha önce Hacivat ve Deliçay dereleri üzerine yapılan köprülerin ardından bu köprünün de tamamlanmasıyla birlikte Kestel ile Kaplıkaya arasında önemli bir alternatif güzergâh oluşacak. Bu sayede Ankara yolu üzerindeki yükler de bir miktar azalmış olacak” diye konuştu.
Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından yapılan Derince Limanı D-100 Karayolu ve TEM Otoyol Bağlantı Yolu Kavşak projesinde inşaat çalışmaları başladı.
Derince bölgesinde yaşanan trafiği azaltmak amacıyla planlanan Derince Limanı D-100 Karayolu ve TEM Otoyol Bağlantı Yolu Kavşak projesini, 912 Milyon TL’ye Sivaslı Avos Grup kazanmıştı. Karayolları Genel Müdürlüğü, Avos firmasıyla 5 Ağustos’ta sözleşme imzaladı. Projenin yer teslimi 12 Eylül’de yapıldı. Firma, çalışma başlattığı TEM kenarındaki Bölge Trafik Şube Müdürlüğü’nün yanındaki karayollarına ait olan alanda şantiyesini kurdu.
Yapımına başlanan Derince Limanı D-100 Karayolu ve TEM Otoyol Bağlantı Yolu Kavşak projesi, limanın hemen giriş bölümünde bulunan Devlet Demir Yolları Köprüsü, D-100 Karayolu alt geçit köprüsü ve TEM alt geçit köprüsü olmak üzere tam 3 katlı olarak yapılacak. Proje, Derince Safi Port Limanı’ndan başlayıp kuzey-güney ve dikey olarak TEM otoyoluna bağlanacak.
Yaklaşık 1 milyar TL’ye yapılacak olan Derince Limanı D-100 Karayolu ve TEM Otoyol Bağlantı Yolu Kavşak projesi kapsamında 1,7 kilometrelik yol, 5 köprü ve 2 kavşak yapılacak. Projenin tamamlanması ile limanlardan ve bölgedeki sanayi kuruluşlarından gelen araçlar TEM’e transit bağlanacak. Bu sayede D-100’de oluşan kamyon ve tır trafiği ise sona erecek.
Emlak sektöründe piyasa canlılığı sağlamak amacıyla hükümetin çıkarttığı avantajlı konut kredilerinin suni fiyat artışlarına ve enflasyonun artmasına neden olduğunu ileri süren gayrimenkul ekonomisi ve ileri düzeyde pazarlama alanında faaliyet gösteren Gayrimenkul PR, ‘’Hükümet, emlak sektörünü kendi dinamiklerine bırakmalı.’’ önerisinde bulundu.
Piyasa gerçeklerinden kopuk, masa başında alınan plansız ve kontrolsüz avantajlı konut kredisi paketlerinin Türkiye’de emlak fiyatlarını astronomik seviyelere yükselttiğini açıklayan Gayrimenkul PR, ‘Knight Frank’in raporuna göre Dünyada konut fiyat artışında Türkiye’nin yüzde 186 ile birinci sıraya yükselmesinin tek sebebi, konut kredileri olmuştur. Suni fiyat artışlarına ve ihtiyaç dışı alımlar yaşanırken enflasyonun artmasını da tetikledi’ değerlendirmesinde bulundu.
Hükümet emlak sektörüne karışmamalı
İyi niyetle çıkartılan konut kredilerinin parası olanları daha zengin, ev hayali kuranları ise kiralık konutlara ittiğini öne süren Gayrimenkul PR şirketi, ‘avantajlı krediler konut arzının azalmasına, kiralık konut fiyatlarının yükselmesine netice vatandaşların mağdur olmasına neden oldu. Ancak sürekli çıkartılan avantajlı konut kredileri yüzünden herkes fiyat artırıyor ve piyasada balon fiyatlar oluşuyor. Hükümet emlak sektörüne karışmazsa piyasa eninde sonunda dengesini bulacaktır’ önerisinde bulundu.
Yabancılara konut satışı durdurulmalı
Türkiye’de satılık ve kiralık konut fiyatlarının artmasındaki bir diğer önemli etkenin yabancılara yönelik çıkartılan 400 bin dolar karşılığı gayrimenkul alarak Türk vatandaşlığı alma hakkı tanıyan uygulamanın olduğunu belirten Gayrimenkul PR, ‘kendi insanımız uygun fiyatlı satılık veya kiralık konut bulamazken, parası olan yabancıların konut arzını tüketmesi piyasanın dengesini bozmuştur. Kanada ülkesi aynı sorunla karşı karşıya kalınca, yabancılara konut satışını durdurdu. Hükümette kendi insanımızın menfaatlerini gözetmeli ve vatandaşlık karşılığı konut edinme uygulamasına son vermeli’ açıklamasını yaptı.
Amasya Valisi Mustafa Masatlı, il merkezinde inşa edilecek olan yeni hastanenin proje aşamasının tamamlandığını bildirdi.
İl genelinde sunulan kamu hizmetleri ile kamu yatırımlarının genel değerlendirmesinin yapıldığı toplantıya başkanlık eden Amasya Valisi Mustafa Masatlı, 600 yataklı hastanenin inşası için kısa süre içerisinde ihale sürecine geçileceğini açıkladı.
Toplantıya, vali yardımcıları ve ilçe kaymakamları ile kurum müdürlerinin katılım gösterdiği toplantıda konuşan Vali Masatlı, “İlimizde sağlık alanında gerekli yatırım ve planlamalar devam etmekte olup, 600 yataklı hastanemizin proje aşaması tamamlanmış ve kısa süre içerisinde ihale sürecine geçilecektir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin önde gelen güneş paneli üreticilerinden biri olan CW Enerji’nin CEO’su Volkan Yılmaz, Aydın’daki bir fabrikada Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurulumunu tamamladıklarını söyledi.
CW Enerji CEO’su Volkan Yılmaz, Türkiye’nin her yerinde projeler ürettiklerini söyledi. Kaliteden ödün vermeyen ve müşteri memnuniyetini birinci derecede misyon edinmiş bir anlayışla faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade eden Yılmaz, “Son yıllarda güneş enerjisine ilgi oldukça fazla. Biz de CW Enerji olarak güneş enerjisinin faydalarını her fırsatta dile getiriyoruz ve güneş enerjisi kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Bursa’dan Aydın’a, Denizli’den Diyarbakır’a kadar Türkiye’nin her yerinde projelerimiz var. GES projelerinde ilk başvurudan projenin tamamlanmasına kadar yatırımcılarımızın her aşamada yanlarındayız.” dedi.
Otomotivden lojistiğe, turizmden gıdaya kadar hemen her sektörde faaliyet gösteren firmaların çatısına GES kurduklarını dile getiren Yılmaz, bu sayede temiz enerjiye katkı sağladıklarını kaydetti. Aydın’da faaliyet gösteren bir firmanın çatısına da güneş enerji santrali kurulumunu tamamladıklarını dile getiren Yılmaz, “Firmanın çatısına 1728,6 kWp gücünde güneş enerji santrali kurduk. Güneş panellerimiz sayesinde firma yılda yaklaşık 1.112.300 kg karbon salınımının önüne geçecek ve 170 ağacın kurtarılmasını sağlayacak.” diye konuştu.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Gölcük Yeni Terminal Binası’nın inşaat çalışmaları sürüyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı devam eden Gölcük Terminal Binasının zemin katında bekleme salonu, yazıhaneler, çay ocağı, mescitler, emanet odası, güvenlik odası ve tuvaletler bulunuyor. Birinci katta ise ofisler, depo, personel soyunma odası, havalandırma santrali, elektrik odası ve tuvaletler yer alacak.
Yapının belirli kotları arasında demir donatı ve kalıp imalatlarıyla su basman perdelerinin beton dökümü tamamlandı. Dairesel kolonların betonu dökülecek. Su basman perdelerinde ekipler yalıtım imalatlarına devam ediyor. Zemin düzenlemesi yapılan terminalde proje alanının grobetonu da atıldı. 10 bin metrekare alana inşa edilen yeni terminal binası zemin katı bin 450 m2, 1. normal katı 460 m2 olmak üzere toplamda bin 910 m2 kullanım alanına sahip olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen Adıyaman’da kurulan çadırkenti ziyaret ederek son durum açıklamaları yaptı.
Çadırkenti ziyaret ederek açıklamalarda bulunan Erdoğan’ın satırbaşları şöyle:
‘’Tarihimizin en büyük felaketlerinden biriyle karşı karşıyayız. 10 ilimizde ciddi yıkımlar oldu. Kahramanmaraş ile Hatay ve Adana illerimizi ziyaret ederek oradaki durum tespitlerini yaptık. Dün de Gaziantep, Osmaniye ve Kilis’teydim. Depremzede kardeşlerimle bir arada olduk. Buradan da Malatya’ya hareket edeceğiz.
Maalesef son tespitlere göre hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 18 bin 991’e yükseldi. Kurtarılanların sayısı 75 bin 523’e ulaştı. Vefat eden kardeşlerime Rabbimden rahmet diliyorum. Bizim inancımıza göre bu tür afetlerde vefat edenlerin makamı şehitliktir.
Depremde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimizin yakınları için söylüyorum; bu binaların hepsini 1 yıl içinde yetiştirme konusunda talimatları verdim. Arama-kurtarma ve yardım faaliyetleriyle alanda olduk. Depremin yıkım etkisi 500 kilometrelik bir alana yayıldığı için işimiz maalesef çok zor oldu. Bölgenin yakın dönemde rastlamadığımız şiddette bir kış yaşıyor olması da önümüze başka bir engel olarak çıkmıştır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen milletimizle birlikte devletimizin tüm imkanlarını deprem bölgesine yönlendirdik. Ülkemizin diğer tüm şehirlerindeki kamu imkanlarını deprem bölgesi için harekete geçirdik. Afet bölgesi ve OHAL kararı aldık.
Maalesef bazı kendini bilmezler soygun yapıyorlar, marketleri soyuyorlar. OHAL ile devlet bu konudaki yetkileri eline almış, bundan sonraki süreçte bu suistimalleri yapanlar yakalandığında gerekli olan yapılacaktır. Bu süreçte bazı eksiklikler de yaşanmıştır ama devletimiz tüm imkanlarıyla vatandaşların imdadına koşmuştur.
Burada çevre illerden gelen valilerimizle birlikte buradaki çalışma yürütülmeye başlanmıştır ve yürüyor. Her zaman önceliğimiz insan olmuştur, can olmuştur. İstismara fırsat vermeyeceğimiz kimse tarafından sorgulanamaz.
Ülkemizdeki tüm arama-kurtarma ekipleriyle, dünyanın dört bir yanından gelen ekiplerle çalışmalar sürüyor. 94 ayrı ülkeden gelen yardım teklifleriyle ekipler ülkemize geliyor. Müdahaleleri arzu ettiğimiz hıza ulaştıramadığımız bir gerçektir. Bakanlıkları, belediyeleri ve diğer tüm kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarımız da, dünyanın dört bir yanından dostlarımız da depremzedelerimizin yanında olmak için var gücüyle gayret göstermiştir.
Şanlıurfa ve Kilis illerimizde arama-kurtarma çalışmaları tamamlanmıştır. Şunu özellikle ifade etmek isterim; 1 yıl içinde yıkılan binaları yeniden elimizdeki projelerle inşa edecek ve sahiplerine teslim edeceğiz. 10’ar bin lira vatandaşlarımıza vereceğiz.
Çadırlarda kalmak istemeyen vatandaşlarımızın da kira bedelini ödeyerek konutlarda yaşamalarını sağlayacağız. İster Adıyaman’da ister farklı illerde 1 yıl itibariyle benim vatandaşlarım kalabilecek. Bu arada da biz konutları inşa etmiş olacağız. Deprem bölgesinin her yerinde arı gibi çalışan ekiplerimizin gayretine sahibiz.’’
Bandırma, deprem felaketinin yaralarını sarmak için seferber oldu. Vatandaşlar, Bandırma Belediyesi’nin koordinesinde eşi görülmemiş bir yardım zinciri oluşturdu.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Bandırma büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, deprem felaketinin yaşandığı ilk gün Bandırma’da yaşayan vatandaşlara seslenerek yardımlaşma çağrısında bulundu. Bunun üzerine bütün ilçe tam anlamıyla kenetlendi. Deprem bölgesine yardım ulaştırabilmek için seferber olan vatandaşlar yardım toplama noktalarına akın etti.
Gece Yarılarına Dek Yardım Toplandı, Sevkiyat İçin 24 Saat Aralıksız Çalışıldı
Bandırma Belediyesi, deprem felaketinin meydana geldiği ilk saatlerde hiç vakit kaybetmeden acil olarak toplandı. Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, aynı günün sabahı ilçede iki yardım toplama noktası belirlediklerini duyurdu. Bunun üzerine tek yürek olan vatandaşlar deprem mağdurları için akın akın yardım getirmeye başladı. Felaketin ilk gününden itibaren her gün, sabah erken saatlerden gece yarılarına dek toplanan yardımlar, olabilecek en hızlı şekilde deprem bölgelerine gönderildi. Ekipler sevkiyat için 24 saat aralıksız çalıştı. Depremzedelerin ihtiyaç duyduğu yiyecek, içecek, giyinme, barınma, tıbbi malzeme ve benzeri yüzleri çeşit ihtiyaç malzemesi bölgeye gönderildi.
Bandırma Dört Bir Koldan Seferber Oldu
Bandırma’dan toplam 21 tır afet bölgelerinden Adıyaman, Malatya, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş’a gönderildi. Bir askeri kargo uçağına da yardım malzemesi desteği sağlandı. Bandırma Belediyesi, kendi personelinden oluşan 32 kişilik arama kurtarma ekibini Hatay’a gönderirken şu an Osmaniye’de bulunan 911 Arama Kurtarma Derneği’ne ve Hatay’da bulunan Bandırma Dağcılık ve Arama Kurtarma Derneği’ne de ayrıca destek verdi. Bandırma da faaliyet gösteren esnaflardan oluşan gönüllü yardım ekibine de Bandırma Belediyesi tarafından 2 otobüs tahsis edilerek ulaşım ve malzeme desteği sağlandı. Bandırma Belediyesi’nin Bandırmaspor’a tahsis ettiği 1 otobüs yardım malzemeleriyle birlikte Hatay’a yollandı ve Bandırmaspor Taraftarlar Derneği üyelerinden oluşan gönüllü bir gruba ise Malatya’da yardım faaliyetlerinde bulunabilmeleri için ulaşım ve malzeme desteği verildi.
Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun yaptığı açıklamada, “Çok büyük bir deprem felaketi yaşadık. Aynı bölgede 9 saat arayla 7’nin üzerinde iki deprem meydana geldi. Öncelikle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kurtarma çalışmaları devam ederken diğer yandan da afet bölgesine acil olarak yardım ulaştırılması gerekiyordu. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden bir yardım kampanyası başlattık. Vatandaşlarımız bu yardım kampanyasına olağanüstü bir ilgi gösterdi. Allah her birinden razı olsun,” dedi.
Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş (BOTAŞ), sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen iki büyük deprem sonrasında tedbir amacıyla petrol akışının durdurulduğu Batman Dörtyol Ham Petrol Boru Hattı’nda gerekli kontrollerin yapıldığı ifade edildi.
Sistemin depremden 39 saat sonra yeniden devreye alındığı ve Dörtyol Terminali’nde ham petrol yükleme ve boşaltma işlemlerinin de yeniden başladığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Diğer yandan, terminalde tedbir amacıyla durdurulan FSRU operasyonları da depremden 6 saat sonra başlatılmıştır.
Aynı şekilde, tedbir amaçlı petrol akışının durdurulduğu Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Sistemi’nde de depremin ardından 42 saat içinde tüm kontroller tamamlanarak pompalama işlemleri ve Ceyhan Terminali’nde de ham petrol yükleme ve boşaltma işlemleri yeniden başlatılmıştır.
Bu çerçevede deprem sonrası 3. tanker yükleme operasyonu sorunsuz olarak devam etmektedir.”
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen büyük depremi değerlendiren uzmanlar, yıkımla ilgili yorumlarda bulundu.
Hürriyet’ten Gülistan Alagöz’ün düzenlediği haberde yer alan uzmanların yorumları şu şekilde;
Tek Neden Depremin Büyüklüğü Değil
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç: 12-15 milyon insanı etkileyen çok büyük bir afet yaşadık. Ancak biz gerekli hazırlıkları yapsaydık yıkım bu oranda olmayabilirdi. Yaşananların tek nedeni depremin büyüklüğü ve yıkıcılığı değil. Bir bina ayakta, yanındaki yıkılıyorsa buna kader denilemez. İnşaatların projelendirilmesi ve yapım süreçlerinde sorunlar var. Yeni binalar da yıkıldı. Bu yapılara iskân, yani kullanım izni verildi. Yerel yönetim ya da ilgili kurum bu izni verirken der ki; “Ben zeminden inşasına, çatıdaki son kiremite kadar kefilim, oturabilirsin.” Eğer bu belgeden sonra yurttaş kolon kesmediyse, uygunsuz tadilat yapmadıysa sorumluluk devletindir. Denetlemek de devletin görevidir. Bugüne kadar yapı inşa süreçleri müteahhit ve kâr odaklı ilerledi, yapı güvenliği ve kamu sağlığı ön planda olmadı. Bir örnek vermek gerekirse; bir şantiye şefi beş binadan sorumluydu, mevzuat buna izin verdi. Yürüyen bir inşaat düşünün, beş şantiye var ama bir yetkili. Betonun, demirin uygunluğuna bakması mümkün değil. Kâğıt üzerinde sorumlu var mı var. Aynı durum yapı denetim için de geçerli. Hatay ve Osmaniye’de yaptığım incelemelere göre yıkımın tek bir nedeni var diyemem. Tek başına malzeme ya da firmanın sorumsuzluğu değil neden. Birçok sorunun bir araya geldiği ihmaller zinciri söz konusu.
Riskli Yapı Nerede?
Gelelim eski yapılara… Ülke genelinde 6-6,5 milyon riskli yapı var deniliyor. Bunların nerede ve hangi koşulda olduğunu bilmiyoruz. 2011-2012 yıllarında ulusal deprem strateji eylem planı hazırlandı. 2023’te Türkiye’yi depreme hazır hale getirmek hedeflendi. Yıl 2023 ve manzara karşımızda… Kaynak yetersiz olabilir, tüm binalar yenilenmemiş olabilir ama biz riskli evlerin nerede ve hangi derece sorunlu olduğu biliyor olmalıydık. Maalesef bu yaşananlar önlem alınmazsa, İstanbul depreminde nelerle karşılaşacağımızı da gösteriyor.
Müteahhit Binadan Sorumlu
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık: Deprem kader değil, deprem değil binalar insanları öldürüyor. 1999 yılında çıkan deprem yönetmeliği ve yapı denetim kanunu milat oldu. Sonrasında gerekli revizyonlar da yapıldı. 10 ilimizde yıkılan binaları yüzde 90-95’i 2000 yılı öncesinde inşa edilenler. Ama yeni bina da var. Bir binada önce zemin etüdü ve raporu hazırlanır. Buna göre nasıl uygulama yapılacağı belirlenir, proje çizilir. İmar durumuna göre katı, tekniği tespit edilir. Daha sonra statik hesaplarla malzeme cinsi seçilir. Daha sonra projenin doğru uygulanıp uygulanmadığı denetlenir, uygunsa yapı kullanım izni yani iskanı verilir. Yıkılan yeni binalar gösteriyor ki; zeminde sıkıntı olabilir, malzeme hatalı olabilir ya da proje uygulaması kâğıt üzerinde kalmıştır. Yapılması gereken numune alarak incelemek. Hem inşaat hem ruhsat hem de denetleyenler mercek altına alınacak. Müteahhit yaptığı binadan sorumludur. İhmali olanlar hukuk önünde hesap verecek.
Beklenen İstanbul ve Ege depremi de unutulmamalı. Türkiye’nin elinde konut kalite envanteri yok. Bir an önce bu çalışma yapılmalı. İstanbul’da 70-80 bin tabut bina var. Ayakta durması bile mucize bunların. Bu evler boşaltılmalı ve yenilenmeli.
Depremde sadece eski yapılar değil, yeni yapılar da yıkıldı. Hatay’da deprem yönetmeliği sonrasında yapılan, 12 katlı 250 daireli dev bina ‘cennetten bir kare’ diye tanıtılmıştı, yerle bir oldu. Malatya’da ‘rezidans’ olarak pazarlanan, birkaç yıllık binalar çöktü. Henüz bir yıllık Asur Sitesi’nin bir blokunda yıkım olması büyük tepkilere yol açtı. Evin satış ilanında ve inşaat firmasının sitesinde ‘son deprem yönetmeliğine uygun’ denilse de sonuç aksini gösterdi. Eleştiriler üzerine İshak İnşaat adlı firma önce internet sitesini kapattı, sonra sitesinden açıklama yaptı. 13 yılda 75 yapı inşa ettiğini belirten firma, diğer yapılarında yıkım olmadığını iddia ederek kendini savundu. Firmanın sitesinde ‘kentsel dönüşüm’ ve ‘deprem gerçeği’ gibi başlıkların olması da dikkat çekti. Adana’da ise yeni bir binada oluşan hasarların sıva yapılarak gizlemeye çalışılması görüntüleri ortaya çıktı. Sosyal medyada paylaşılan görüntüler bu kadarına pes dedirtti.
Kolonlar Kesilmiş
İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi ve inşaat mühendisi Şeref Alpago, binaların yıkılış pozisyonlarını değerlendirdi. Alpago, “Binalar zemin katta patlıyor, üstü dağılmadan zemine çöküyor. Bu durum binanın zemin katı ile oynandığını gösteriyor. Konut olan zemin katın ticarethaneye çevrildiğini ortaya koyuyor. Orada olması gereken taşıyıcılığa destek olan duvarların kaldırıldığını anlıyoruz. Yine zemin katlarda kolon kesildiğini de tahmin ediyorum. Deprem, ilk geldiğinde bu yerde onu durduracak, yapı elemanı kalmıyor bu durumda. Birinci tip çöken yapılar böyle” dedi. İkinci tip yapıların ise devrilen binalar olduğunu belirten Alpago, “Bu ‘temel-zemin’ ilişkisinin iyi çözülmediği ya da iyi uygulanmadığını ortaya koyuyor ya projede ya uygulamada sıkıntıdan kaynaklanıyor. 30 yıllık tecrübemle uygulama hatası olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
Dünya Bankası, Türkiye’ye deprem desteği için 1 milyar 780 milyon dolarlık kaynak sağlayacağını duyurdu.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass Türkiye’ye yapacakları mali yardıma ilişkin açıklama yaptı.
Malpass, yardımın belediyeler düzeyinde temel altyapının yeniden inşası için kullanılacağını söyledi. Malpass, felaketten etkilenen insanlar için ise 1 milyar dolarlık ek yardım paketinin de hazırlandığını ifade etti.
Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş depremini değerlendirdi. Görür, İstanbul’dan da endişe duyduğunu ifade etti.
AFAD’ın verilerine göre 6 Şubat’ta saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7, saat 13.24’te Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi.
10 ilde büyük hasar meydana gelirken kurtarma çalışmaları sürüyor. Prof. Dr. Naci Görür, son 100 yılın en büyük depremini değerlendirerek İstanbul için de uyarılar yaptı.
‘’İkinci Deprem Ender Görülen Bir Durum’’
Prof. Dr. Naci Görür, depremle ilgili olarak 3 gün önce uyarı yaptığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
Elazığ depremi olduğu zaman sizlere beyanat verdim. Elazığ depremi Doğu Anadolu fayı üzerinde oldu, o fay uyandı. Daha önce deprem üretmiyordu. Ben, ’21. asırda bieri deprem üreterek enerjisini boşaltacak’ dedim. Doğu Anadolu fayı Elazığ yöresini kırdıktan sonra, Maraş, Çelikhan, Erkenek ve Hatay bölgesi tehdit haline geldi, ‘Bundan sonra ben büyük depremlerin bu yörelerde olacağını düşünüyorum’ dedim. Şimdi bir bölge uzun zaman deprem üretmediği zaman o fay hattını çok büyük ölçüde stres biriktiğini düşünüyoruz. Halkın anlayacağı şekilde söyleyelim, enerji biriktirdiğini düşünüyoruz. Elazığ depremi de olunca, Elazığ depreminde açığa çıkan enerjinin bir kısmı da Doğu Anadolu fayının Maraş tarafına transfer edildi.
Zaten Maraş’ta önemli bir enerji birikmişse, bir de siz ekstra bir enerjiyi oraya transfer etmişseniz, Maraş’tan korkmaya başlarız. İşte o korkudan, beklentiden dolayı ‘Maraş’a dikkat edin’ dedim. ‘Deprem hazırlıklarına başlayın, kentsel dönüşümü burada ihmal etmeyin’ diye yazdım, çizdim, söyledim. Maalesef 6 Şubat geldi, 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem oldu. Bu ikinci deprem, ‘tetiklenme’ ile oldu. Oradaki fay sistemleri birbirlerini tetikledi. İlk deprem Ölüdeniz fayında, ikinci deprem Doğu Anadolu fayı üzerinde oldu. Böyle 9 saat arayla iki deprem olması çok ender görülen bir durum. Baktığımız zaman, binaların çoğu sefer tası gibi çökmüş.”
Prof. Dr. Naci Görür, Hatay ve Adana için uyarılarda bulunarak, şöyle konuştu:
‘’Çevredeki faylarda belirli bir stres transferi olabilir. Bu depremlerden sonra Hatay ve Adana yöresinin daha hassas hale geldiğini düşünüyorum. Adana havzasında Doğu Anadolu fay kuşağının devamı gibi düşünülen, orada da irili ufaklı faylar var, Hatay’ın ölü fay kesimlerinde bir stres transferinin olabileceğini, oralara bir yük geldiğini düşünüyorum. Oralarda özenli ve dikkatli olmak lazım ama onun dışında büyük ölçüde Doğu Anadolu fayı enerjisini boşalttı ve azalttı. Tıpkı Kuzey Anadolu fayı gibi. Bundan sonra büyük ölçüde o faylarda bir rahatlama olacaktır. Uzun dönem büyük depremler meydana gelmeyecektir ama dediğim yerlerde de dikkatli olmamız gerekiyor. Bizim endişe ettiğimiz yerler Bingöl ile Karlıova arasında, Doğu Anadolu fayının en Kuzey Doğu ucunda bir kesim var. Orada en son deprem 1766 gibi oldu, oradan endişe ediyoruz. Bu Maraş fayından dolayı, Hatay ve Adana havzası kesiminde dikkatli olmamız lazım.”
‘’İki Fay, Enerjisini Büyük Ölçüde Boşalttı’’
Türkiye’de en fazla deprem üreten iki fay hattının enerjisinin büyük bir kısmının boşalttığını belirterek, Prof. Dr. Naci Görür, şu ifadeleri kullandı:
‘’Türkiye’de en fazla deprem üreten iki fay var. Biri Kuzey Anadolu fayı, diğeri Doğu Anadolu fayı. Her iki fay enerjisinin büyük bir kısmını boşalttı. Bu demektir önümüzdeki birkaç yüz sene içerisinde Türkiye’de çok büyük bir deprem olmayacak, en azından bu iki fay kuşağı boyunca. Bu bizim için ülkeyi depreme hazırlama açısından bir şans. İrili ufaklı başka yerlerde deprem olabilir, burada da küçük depremler olur ama Türkiye’nin en ağırlıklı fay zonları enerjiyi boşalttı. Bu bir imkân, bunu ilk kez söylüyorum bunu bütün Türkiye duysun.’’
“İstanbul’da 7,5 Bekliyoruz’’
İstanbul’da hasarın daha fazla olacağını belirten Prof. Dr. Naci Görür, şu ifadeleri kullandı:
‘’İstanbul’da durum hiç iyi değil. Nasıl 3 gün önce ‘Maraş’tan endişe ediyoruz’ diye yazdıysam aynı şekilde İstanbul’dan endişe ediyorum. Bilimsel bütün araştırmalar, İstanbul’da zamanın gelmekte olduğunu gösteriyor. Aşağı yukarı 30 sene içerisinde depremin beklendiği söyleniyordu, 23 senesi geçtiğine göre büyük ölçüde yakınlaşmış demek istiyorum. Ancak Maraş depremi beklediğimiz Marmara depreminden daha büyük. İstanbul’da en fazla 7.5 bekliyoruz. İstanbul’da daha küçük deprem beklememize rağmen, İstanbul’da hasar Maraş’tan daha fazla olur. Diğer yandan Maraş’ta da hasarın epey fazla olacağını üzülerek tahmin ediyorum, inşallah yanılırım ama açıklanınca göreceğiz.”
‘’Afet Bakanlığı Kurulmalı, 5 Yıllık Plan Yapılmalı’’
Afet Bakanlığı’nın kurulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Naci Görür sözlerine şöyle devam etti:
‘’Önce bir Afet Bakanlığı kurulacak. Bu bakanlık kurulduktan sonra, iyi bir bütçesi olacak, gerekli altyapı ve koordinasyonu yapılacak. 5 yıllık planlar ile deprem kuşaklarından başlanacak ve deprem kuşaklarındaki her kent deprem dirençli kentlere dönüştürülecek. Önce bir mikro bölgeleme çalışması yapılacak. Risk analizi yapılacak ondan sonra zarar azaltma çalışmaları yapılacak. ‘’
Boeing, 6 şubat tarihinde Türkiye’de yaşanan depremin ardından yardım ve arama-kurtarma çalışmalarına destek olmak amacıyla Türk Kızılay’a 500 bin dolar bağışladı.
Boeing’den yapılan açıklamaya göre, Boeing Charitable Fund üzerinden Amerikan Kızılhaç aracılığıyla Türk Kızılay’a aktarılacak bu bağış, yürütülen yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanılacak.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Boeing Türkiye Genel Müdürü ve Ülke Temsilcisi Ayşem Sargın, “Türkiye’de meydana gelen büyük deprem felaketinin oluşturduğu can kayıpları ve yıkımın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Deprem felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. İhtiyaç bölgelerine destek olmak amacıyla yardım kuruluşlarıyla iş birliği içerisindeyiz. Tüm kalbimizle felaketzedelerin ve ülkemizin yanındayız.” ifadelerini kullandı.
Boeing International Başkanı Dr. Brendan Nelson ise depremin sebep olduğu yıkımın çok büyük ve küresel çapta müdahale gerektirdiğini belirtti.
Nelson, “156 bin kişilik Boeing ailesi olarak, bu zor zamanda Türk halkının yanındayız. İhtiyaç bölgelerine en hızlı şekilde yardım götürmek için yardım kuruluşlarıyla birlikte çalışıyoruz. Hayatını kaybedenlerin yakınlarına en derin taziyelerimizi sunuyoruz. Deprem felaketinden etkilenenler hep düşüncelerimizde ve kalbimizde olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Boeing Kamu Operasyonları Başkan Yardımcısı Ziad Ojakli da önceliklerinin, Türkiye’deki depremzedelere destek olduğunu kaydetti.
Ojakli, “Bu hizmetlerinden ötürü Kızılhaç ve Kızılay ekiplerine minnettarız.” ifadesini kullandı.
AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Doğu Anadolu Fay Hattı’nda 3-4 metrelik deformasyon oluştuğunu söyledi.
Kahramanmaraş merkezli olan ve 10 ili etkileyen depremin ardından konuşan AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, şu açıklamaları yaptı:
“6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız 2 büyük deprem gerçekten bizleri çok büyük bir derin acıya sevk etti. Bu depremler aslında ülkemizin son 100 yüzyılda yaşadığı en büyük depremlerden bir tanesi. Bunun ötesinde yine bu Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı 3 büyük depremden bir tanesi.
1668 yılında meydana gelen Büyük Anadolu Depremi arkasından 1939 yılında son 100 yüzyılda yaşadığımız 1939 Erzincan Depremi ve 2023 yılında yaşadığımız bu 2 ayrı deprem. Bu depremin etki alanı çok büyük. Baktığımızda ülkemizin yüz ölçümünün yaklaşık 7’de birine karşılık gelen 110 bin kare metrelik bir alanda doğrudan etkisinin olduğunu görüyoruz.
Hissedildiği alana baktığımızda ise ülkemizin her yerinden hissedildiği gibi bütün bu coğrafyadaki tüm ülkelerde de bu depremin hissedildiğini ve kaydedildiğini biliyoruz.”
Tatar, depremin son derece farklı bir oluş mekanizmasına sahip olduğunu ve art arda kısa bir süreyle çok şiddetli 2 tane büyük depremin görüldüğünü belirterek şunları söyledi:
“Yine bu depremlerden hemen sonra özellikle yine çok kısa bir süre içerisinde 6.6 büyüklüğünde 2 ayrı depremin de olduğunu biliyoruz. Tabii bu depremlerin oluş mekanizmalarının da bize ne anlam ifade ettiğini ilerleyen günler de daha da iyi anlayacağız. Ama şu bir gerçek ki bu deprem dünyada karasal ortamlarda meydana gelen en büyük depremlerden bir tanesi.
Ve yine bu deprem ülkemizin en önemli aktif fay zonlarından bir tanesi olarak bildiğimiz Doğu Anadolu Fay Zonunun değişik kolları üzerinde; birbirinden farklı kolları üzerinde meydana gelen bir deprem. Bu deprem sonrasında bu bahsettiğimiz Doğu Anadolu Fay Zonu’nun değişik fay parçaları üzerinde şu anda yer kabuğu yaklaşık 400 kilometrelik bir hat boyunca ve kabaca yaklaşık 8-10 kilometrelik bir derinlik boyunca özellikle 3-4 metre bir deformasyona uğradığını görüyorsunuz.
Sahada çalışan birçok arkadaşımız, birçok uzman akademisyen hocamız var. Artık dünden itibaren sahadan da birtakım veriler gelmeye başladı bilimsel anlamda. Baktığınızda karayollarının, demiryollarının 3-4 metreye varan şekilde deformasyona uğradığını görüyoruz.”
Tatar, özellikle 2 büyük depremin oluşumundan sonra şu ana kadar 1400’ün üzerinde deprem olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Bu tür depremlerin oluşumu sonrasında özellikle büyüklüğü 7’nin üzerinde olan depremlerin sonrasında artçı sarsıntıların çok uzun süre devam edeceğini öngörüyoruz. Ve özellikle bu artçı sarsıntıların özellikle belirli bir büyüklüğe kadar oluşabileceğini söyleyebiliriz.
Dolayısıyla burada önemli hususlardan bir tanesi sürekli brifinglerimizde bahsettiğimiz gibi hasarlı binalardan belirli bir süre uzak durmamız gerekiyor ve bugünden, dünden itibaren başlayan hasar tespit çalışmaları sonucunda eğer ‘oturulabilir raporu’ alındıysa binalarımıza girmekte yarar var.
Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı ülkemizde afetler sonrasında, depremler sonrasında kamuoyunu doğru bilgilendirmekle görevlendirilmiş bir kurumdur. Bu anlamda bu görevini yürütürken sadece kendi içindeki bilgi akışıyla kalmayıp aynı zamanda yine farklı afet türlerinde uzmanlaşmış tüm hocalarımızdan bilimsel destek alıyor.”
Fitch Ratings, Türkiye ve Suriye’de yaşanan depremlerde sigortalanabilir kaybının 4 milyar doları aşabileceğini öngördü.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen depremlerde sigortalanabilir kaybını ölçmenin zor olduğunu, ancak kaybın büyük ihtimalle 2 milyar doları geçeceğini hatta 4 milyar doları aşabileceğini açıkladı.
Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Fitch Ratings, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen depremlerin sigorta zararlarına yönelik yayımladığı notta, bölgelerdeki düşük sigorta kapsamı nedeniyle sigortalı kayıplarının “çok daha düşük” olduğunu ve yaklaşık 1 milyar doları bulabileceğini belirtti.
Diğer taraftan notta, sigortalanmış kayıpların büyük oranda reasüransla telafi edileceği kaydedildi.
Fitch ayrıca, katastrofik tahvillerin çoğunlukla İstanbul civarıyla sınırlı bölgeyi kapsadıkları için depremden etkilenmeyeceği görüşünde.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Elektronik Fon Alım Satım (TEFAS) ve Bireysel Emeklilik Fon Alım Satım Platformu (BETAS) işlemlerini durdurduğunu açıkladı.
Konuya ilişkin yapılan duyuruda, depremler nedeniyle Borsa İstanbul AŞ pay piyasasının kapalı olması sebebiyle 8 Şubat’tan itibaren piyasa yeniden açılıncaya kadar portföy saklayıcısının bilgilendirildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Borçlanma araçları şemsiye fonu, para piyasası şemsiye fonu, garantili/koruma amaçlı şemsiye fonu, kıymetli madenler şemsiye fonuna bağlı olarak ihraç edilen fonlar, unvanında Döviz, para piyasası ve kısa vadeli ibareleri yer alan serbest fonlar ile unvanında yabancı ibaresi yer alan fonlar, katılım şemsiye fonuna bağlı fonlardan unvanında belirli bir varlık grubu (kira sertifikası, altın, kıymetli madenler, para piyasası) geçen fonlar dışındaki fonların birim pay değeri hesaplamamaları ve katılma payı alım satımını durdurmaları uygun bulunmuştur. Bu kapsamda, söz konusu fonların TEFAS işlemleri de durdurulmuştur.”
Aynı şekilde, BEFAS işlemlerinin de durdurulduğu aktarılan duyuruda, “Pay alım/satım işlemleri durdurulan yatırım fonu ve emeklilik yatırım fonları için değerleme tarihi 8 Şubat olan pay alım/satım talimatlarının gerçekleştirilmesinde değerleme tarihi olarak pay piyasasının açıldığı ilk gün dikkate alınacaktır.” bilgisi verildi.
İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul ve Deprem başlıklı raporunda; Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmesi beklenen depremin İstanbul’un en önemli krizlerinden biri olacağını ve 500 bin binanın hasar alması beklendiğini açıkladı.
İstanbul Planlama Ajansı (İPA) “İstanbul ve Deprem” başlıklı rapor yayınladı. Raporda 1939’dan başlayarak depremlerin batıya doğru kaydığı ve önümüzdeki 30 yıl içerisinde İstanbul yakınlarında yıkıcı bir deprem beklendiği vurgulandı. Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmesi beklenen deprem İstanbul’un önündeki en önemli krizlerden biri olarak niteleniyor. 2019 yılında yapılan tespit çalışmasına göre bu depremde yaklaşık 500 bin binanın hasar alması bekleniyor. Ayrıca, olası bir depremin yalnızca yapı stokuna değil, kentin alt yapısına da büyük hasar vereceği öngörülüyor.
İstanbul’da depremin en çok hasar vereceği ilçeler Bakırköy, Zeytinburnu ve Fatih olarak sıralanıyor. Deprem riskinin yüksek olduğu alanlar Avrupa Yakası’nda Haliç ile Küçükçekmece Gölü arasındaki geniş bölgeyi, sahil hattında Bakırköy, Zeytinburnu ve Fatih ilçeleriyle nüfus yoğunluğu yüksek olan Bahçelievler, Güngören, Bağcılar, Esenler, Bayrampaşa ve Küçükçekmece ilçelerini kapsayan bir alanı olarak belirtiliyor.
Anadolu Yakası’nda ise sahil şeridi boyunca, özellikle eski yapı stokunun yoğun olduğu alanlarda tehdit öne çıkıyor. 2019’da tamamlanan hasar tahmin çalışmalarına göre İstanbul’da 48.000 binanın ağır, 146.000 binanın orta hasar alacağı tahmin edilirken; Hızlı Tarama Yöntemleri ile ağır ve orta hasar alması beklenen bina sayısının kat kat fazla olduğu ortaya çıktı. Sonuçta 7.5 büyüklüğünde bir depremde şu anda hafif, orta ve yüksek hasarlı bina sayısının 500 bine ulaştığı görülüyor.
Öngörülen depremin yıkıcı etkilerinin sadece yapı stokunda değil, altyapı sistemlerinde de önemli hasarlar meydana getirmesi bekleniyor. Yapı stoku ve altyapı sistemlerinde beklenen hasarlara ek olarak, deprem sonrası meydana gelmesi olası bir tsunami nedeniyle Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan tüm ilçeler ek risk altında olacak. Kıyılarda yer alan balıkçı barınakları, yeşil ve kamusal alanlar ve dere ağızları, tsunami karşısında hasar görebilirliği yüksek bölgeler. Tüm bunlar nedeniyle İstanbul’un karşı karşıya olduğu deprem tehlikesi, beraberinde getireceği tüm risklerle birlikte ele alınmayı zorunlu kılıyor.
Raporda Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ın risklere ilişkin şu değerlendirmelerine yer veriliyor:
“Bugün mevcut heyelan alanlarının büyük çoğunluğu üzerinde yapılaşma vardır. Sel-taşkın alanlarında ruhsatlı veya ruhsatsız yapılaşma yaygındır. Eğer iklimin olumsuz değişimi sürerse, deprem olmadan da taşkın ve heyelan olaylarının sayısı ve büyüklüğü artacaktır. Marmara Denizi kıyılarında tsunami yaratabilecek iki olay vardır, bunlar deprem ve deniz heyelanları. İBB’nin ‘2018 Deprem Hasar Analizleri’ raporunda bu konuda ayrıntılı açıklamalar ve bilgiler vardır. Marmara Denizi’nde kuvvetli veya büyük deprem tsunami oluşturacaktır. Diğer bir olasılık ise deprem olmadan da deniz heyelanlarının tsunami yaratabileceğidir. Bu deniz heyelanları, eğer kritik seviyeye ulaşmışlarsa orta kuvvette bir depremde de harekete geçebilirler. İstanbul’daki kıyılardaki her türlü yapı ve alt yapının olası bir tsunami durumunda maruz kalacağı etkilerin değerlendirilmesi gerekir. Yanı sıra, son 2.000 yıllık dönemde Karadeniz kıyılarında çeşitli derecelerde ve kayıplara neden olan tsunami olaylarına rastlanmıştır. Gözlenen tsunami olaylarının bir bölümü doğrudan depremlerle ilişkili olmayıp deniz içerisindeki sırt ve yamaçlarda yer alan büyük heyelanlar nedeniyle oluşmuştur. Karadeniz kıyılarımızda yer alan yerleşmelerin ve kıyı tesislerinin maruz kalacakları deprem ve tsunami tehlikelerinin ve oluşturabileceği kayıp risklerinin imar kararlarında dikkate alınması ve risk azaltma çalışmalarında önem verilmesi gerekmektedir. Karadeniz’de olacak bir deprem veya deniz heyelanının oluşturacağı tsunami etkileri, İstanbul’un Karadeniz’deki kıyı yapılarının güvenliği açısından değerlendirilmelidir.”
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, depremden etkilenen binaların yapım ve denetim hatalarından dolayı yıkıldığını söyledi.
İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Hatay, Adana, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Osmaniye’de yaşanan depremin 13,5 milyon kişiyi etkilediği depremle ilgili açıklama yaptı.
Aksungur, imarlı bölgelerdeki ruhsatlı binalarda yaşanan yıkımların, yapım ve ruhsatlandırma aşamalarında hataları işaret ettiğine dikkat çekti. Günümüzde mühendislik ve yapım tekniklerinin ileri olduğuna dikkat çeken Aksungur, gerekli tedbirler alınarak ve projelendirme yapılarak depreme dayanıklı binaların yapılabileceğini dile getirdi.
Aksungur, “Belki de çok basit bir hatadan dolayı bu binalar enkaz yığını haline geldi. En aşağıdan en yukarıya doğru inşaat mühendislerinin, mimarların, şehir plancılarının, yerel yöneticilerin, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkililerinin mevcut bina envanterini tespit etmesi ve yenileme çalışmalarına gitmeleri gerekiyor. Dere yatakları ve alüvyon yataklardan kaçınılması gerekiyor.” dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası’nca yürütülen ‘Her Şantiyeye Bir Şef, Bir Şantiyeye Bir Şef ’ kampanyasını anımsatan Aksungur, “Projelendirme, uygulama ve denetim önemli. Denetimi yapacak olan da şantiye şefidir. Her kademedeki sorumluların, görevlilerini layığı ile yerine getirmesi, adam sendecilikten uzak durulması, denetimin sağlanması, ‘Bir şey olmaz’ lafının şantiyelerde yasaklanması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı sürece biz bu acıları daha çok yaşarız.” ifadelerini kullandı.
Adana’da yıkılan ve hasar gören binaların 1999 Marmara depreminin hemen ardından 2000 yılında hayata geçirilen yapı denetim yasası ve deprem yönetmeliğine göre inşa edilen binalar olduğunu kaydeden Aksungur, “Ruhsatlı binalardaki bu yıkımların, bu can kayıplarının sorumluları, yapılan hatalar mutlaka tespit edilmeli.” çağrısı yaptı.
Aksungur, Odaya bağlı teknik ekiple Adana’da yıkılan binalarda ilk gözlemleri yaptıklarını kaydederek, ayrıntılı incelemelerinin yetkili kurumlarla birlikte sürdüğünü vurguladı. Adanalıların tedirgin olduğunu söyleyen Aksungur, çok sayıda vatandaşın arayıp evlerinin güvenilir olup olmadığının incelenmesini talep ettiğini aktardı.
Adana’daki yapı stokunun güvenilirliğinin tespit edilmesinin bu acıların bir daha yaşanmaması için elzem olduğunun altını çizen Aksungur, “Deprem güvenliği olmayan binalara ilişkin devlet acil önlemler almalıdır.” diye konuştu. 6 bin dolayında gönüllü üyeleriyle deprem bölgesinde yapılacak hasar tespit çalışmaları için hazır olduklarını da sözlerine ekledi.
Depremden etkilenen bölgeler için online toplantı yapan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) temsilcileri depremden etkilenen bölgeler için harekete geçti.
Toplantıda konuşan Organize Sanayi Bölgesi Üst Kuruluşu Başkanı Memiş Kütükçü, ‘’Tüm OSB başkanlarıyla online toplantı yaparak bölge için teyakkuza geçtik.’’ dedi.
‘’Mağdur olan vatandaşlarımız için teyakkuz halindeyiz.’’ diyen OSBÜK Başkanı Memiş Kütükçü, ‘’Tüm OSB’lerimiz teyakkuz halinde. Bölgeden gelen talepleri karşılamak için koordinasyon merkezi kurduk. 90’dan fazla TIR yola çıktı. Önümüzdeki süreçte neler yapabiliriz, bölgeye gönderilen yardımlar yerine ulaşıyor mu, organizasyon eksikliği var mı onu konuşuyoruz.” açıklamasını yaptı.
Depremden etkilenen 10 ilde 57 OSB bulunduğunu ve ancak bunların 36’sının üretim yaptığını açıklayan OSBÜK Başkanı Kütükçü, “İki OSB’mizde, Adıyaman ve Kahramanmaraş’taki Türkoğlu OSB’mizde toplam 11 binanın yıkıldığını tespit ettik. Adıyaman’da yıkım daha fazla. Hasar gören binalarımız var ama bunlar dışında OSB’lerimizde başka bir göçük bilgisi henüz almadık. Küçük hasarlar var. OSB’lerimizde can kaybı bilgisi gelmedi. Bu da sevindirici” dedi.
Bölgede üretim yapılan 36 OSB’nin toplam istihdamın yüzde 21’ini karşıladığını kaydeden Kütükçü, depremden etkilenen bölgedeki istihdam sayısını 537 bin olarak açıkladı.
Kahramanmaraş, Pazarcık merkezli deprem sonucunda 10 ilde büyük yıkım yaşandı. İş dünyasından birçok firma, deprem bölgesi için seferber oldu.
6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş, Pazarcık’ta yaşanan 7,7’lik deprem 10 ili birden etkiledi. Kurumlar ve iş dünyasının önde gelen firmalarından yapılan yardımlar şu şekilde:
TOBB, hem ihtiyaç hem nakdi kampanya başlattı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), AFAD koordinasyonunda yürütülen kampanya kapsamında, 365 oda ve borsa ile firmalar tarafından yapılan ayni yardımlar ve iş makineleri tırlarla deprem bölgesine sevk edildi. Yardımlar, TOBB’da kurulan kriz masasından koordine ediliyor. Önceki gün itibarıyla 87 TIR gıda, su ve ihtiyaç malzemesi, 59 tır giysi ve battaniye, 23 bin 923 ısıtıcı, 40 iş makinesi, vinç, jeneratör ile 65 konteyner bölgeye ulaştırıldı. TOBB tarafından nakdi yardım kampanyası da başlatıldı. Kampanya, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu imzasıyla 81 ilde tüm oda ve borsalara gönderilen yazıyla duyuruldu.
Koç Holding: İhtiyaçları karşılamak için çalışıyoruz
Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, yaptığı açıklamada, “Şirketlerimizden 236 çalışma arkadaşımız arama ve kurtarma çalışmaları için bölgeye gitti ve 13 vatandaşımızı enkaz altından kurtardı. Ayrıca elektrikli ısıtıcı, kıyafet, battaniye, lamba, ocak, piknik sobası, tıbbi yardım, karavan ve temel gıda ürünlerinin bölgeye gönderimi için topluluk şirketlerimiz sorumluluk üstlendi. 9 tanker akaryakıt deprem bölgelerine ulaşmak üzere yola çıktı. 3 saatte bir 1000 kişiye yemek çıkaracak TIR da bölgede. Topluluk olarak ihtiyaçları karşılamak üzere var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.
Sabancı Holding: Harekete geçtik
Sabancı Topluluğu’ndan yapılan açıklamada, “10 ilde yaşayan yaklaşık 7 bin çalışanımızla irtibata geçmek üzere harekete geçtik. Çalışanlarımız, aileleri ve ihtiyaç sahibi bölge halkının yakın çevredeki 44 lokasyonumuza yerleşmelerini ve güvende olmalarını sağladık. İlgili kurum ve kuruluşlarla iletişime geçerek, bölgede ihtiyaç duyulan yardım malzemelerini bölgeye göndermeye başladık” denildi.
Yıldız Holding’den 175 milyon TL
Yıldız Holding, 75 bin çalışanıyla deprem bölgesine destek oluyor. Yıldız Holding’in gerek afet bölgelerindeki mağaza ve depolarından gerekse diğer illerdeki tesislerinden sevk ettiği ürünlerin tutarı şimdiden 175 milyon TL’yi aştı. Holding bünyesindeki Ülker, Türk Kızılay tarafından afet bölgelerine dağıtılması için 6 TIR bebe bisküvisi, kek ve bisküviyi hızla teslim etti. Toplamda 20 TIR’lık planlama yaparak sevkiyat desteğini sürdürüyor. ŞOK Marketler afet bölgelerinde ayakta kalan mağazalarındaki gıda ve kişisel bakım maddelerini depremzedelere elden ulaştırıyor. Bizim Toptan, İskenderun, Adıyaman, Hatay ve Osmaniye’deki mağazalarından ve depolarından toplam 50 TIR ürünü Türk Kızılay aracılığıyla sevk ediyor.
Cengiz Holding’den 500 milyon TL bağış
Cengiz Holding, deprem bölgeleri için 500 milyon TL bağış yapma kararı aldı. Holding’den yapılan açıklamada, “Toplam 432 kişilik arama kurtarma ekibimiz bölgede çalışmalarını sürdürüyor. İş makineleri için gerekli şoför, mühendis, formen, operatör gibi teknik ekipten oluşan yaklaşık 187 kişi de deprem bölgesindeki çalışmalara destek vermeye devam ediyor. İslahiye ve Hatay’da ayrıca 2 ekmek fabrikası desteği sağladık” denildi.
Tüpraş yakıt desteği sağlıyor
Tüpraş, afet bölgelerine desteğini sürdürüyor. Tüpraş, iş makineleri, ambulanslar, itfaiye araçları, arama kurtarma ekiplerinin aydınlatma ihtiyaçları ve depremzedelerin ısınma gereksinimleri için yakıt desteği sağlıyor. Tüpraş çalışanlarının katılımıyla da acil ihtiyaçlar için seferberlik başlatıldı.
Tosyalı 1.000’den fazla çalışanıyla sahada
Tosyalı Holding, İskenderun bölgesindeki çalışmalara Tosyalı Holding Başkanı Fuat Tosyalı ve tüm yönetim ekibiyle birlikte bizzat katılıyor. Fuat Tosyalı’nın başında olduğu, yönetimin ve 1000’den fazla çalışanının yer aldığı ekip, AFAD koordinasyonunda yardım çalışmalarına aktif olarak destek veriyor. Holding ayrıca bölgedeki fabrika mutfaklarında gece gündüz sıcak yemek üreterek günde 10 bin kişiye gıda ve beslenme desteği sağlıyor.
BİM’den ücretsiz ürün dağıtımı
BİM, deprem bölgesinde 100’ün üzerinde mağazasında depremzedelere temel ihtiyaç ürünlerini güvenlik güçlerinin gözetiminde ücretsiz dağıttı. BİM ayrıca, resmi kurumlarla işbirliği içinde 20 bin adedin üzerinde battaniye, tek kişilik ve çift kişilik yorganlar, çocuklar için binlerce yorgan, battaniye, atkı, bere, eldiven, sweatshirte ısıtıcılardan oluşan 100 bine yakın ihtiyaç malzemesini TIR’larla bölgeye gönderdi.
Migros, Sanal Market üzerinden alacağı bağış taleplerini tek bir konumda toplayarak özel araçlarla AFAD’ın belirlediği noktalara teslim edecek. Migros, ayrıca depremlerin hemen ardından AFAD ve Kızılay koordinasyonunda, bölgedeki dağıtım merkezlerinden su, çay, şeker, bisküvi, hazır çorba gibi acil ihtiyaç malzemelerini taşıyan 12 TIR’ı yola çıkardı.
Şirketlerden bağış yağdı
Akfen Holding, AFAD’a 10 milyon TL’lik bağış gerçekleştireceğini duyurdu.
Kalyon Holding, Gaziantep’in İslâhiye ilçesine 3 bin kişilik konteyner kent kurmak için harekete geçti
Özyurtlar Holding, elindeki tüm iş makinelerini ve çeşitli yardım malzemelerini Hatay’a ulaştıracak.
Hedef Holding depremzedelerin ihtiyacını karşılamak üzere toplam 5 milyon TL ayni ve nakdi bağış yaptı.
TikTok Türkiye deprem çalışmalarına 200 bin dolar bağış yapacağını açıkladı.
Mercedes Benz, Türkiye ve Suriye’de şiddetli depremlerden etkilenenler için 1 milyon euro bağışlayacak.
Mango, etkilenen herkese yardımcı olmak için Türk Kızılay’a 3 milyon Türk Lirası (150.000 euro) bağışta bulundu.
Sepil Holding acil ihtiyaçlarda kullanılmak üzere deprem bölgesine 5 milyon TL bağış yapacak. Ayrıca, Sepil Holding çalışanları da bir aylık maaşlarını depremzedelere bağışlıyor.
İnfo Yatırım Menkul Değerler, deprem felaketinin yaraları sarılması için 1 milyon lira bağış yapma kararı aldı.
Smart Güneş Enerji Teknolojileri Araştırma Geliştirme Üretim Sanayi, AFAD tarafından koordine edilen yardım kampanyasına 3 milyon TL bağış yapma kararı verdi.
Ege Endüstri ve Ticaret, deprem bölgesi için 1 milyon TL bağış yapacak.
Investco Holding, AFAD’a 10 milyon TL bağış yapma kakarı aldı.
Naturel Yenilenebilir Enerji, AFAD’a 5 milyon TL’lik nakdi ve Türk Kızılay’a 5 milyon TL’lik de gıda, giyecek, temel ihtiyaç, ısınma olmak üzere toplam 10 milyon TL’lik bağış yapacak.
Merko Gıda, deprem felaketi nedeniyle grup şirketleri ve tüm çalışanları adına 500 bin TL yardım kararı aldı.
TGS Dış Ticaret, 250 bin TL tutarında nakdi, gıda, giyecek ve ısınma ihtiyaçlarını gidermek için bağış yapılacağını duyurdu.
Yemeksepeti, ilk olarak 1,5 milyon TL AFAD’a nakdi yardım ve 1,5 milyon TL Kızılay’a gıda bağışı amaçlı nakdi yardım yaptı.
Katmerciler Araç Üstü Ekipman, 1 milyon TL tutarında ayni ve nakdi yardım yapacak.
Inveo Yatırım Holding, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütlerine iletilmek üzere toplam 6 milyon TL’lik yardım fonu oluşturdu.
Gedik Yatırım Menkul Değerler, deprem bölgesine ulaştırılmak üzere 3 milyon TL tutarında bir yardım fonu oluşturma kararı aldı.
Koleksiyon Mobilya, 2.5 milyon TL ayni ve nakdi yardım yapacak.
EYG Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, deprem bölgesine 2 milyon TL değerinde erzak gönderecek.
Peker GYO, AFAD’a 4 milyon TL bağış yapma kararı aldı. Ayrıca öncülüğünü Haluk Levent’in yaptığı Ahbap organizasyonuna da 1 milyon TL bağış yaptı.
IC Holding 3 bin kişinin konaklayacağı ve günlük 5 bin kişiye yemek çıkarabilecek yaşam alanını bu hafta İskenderun’da hizmete sokacak.
Chery’nin 100 bin dolarlık ısıtıcı, battaniye, kışlık yorgan, içme suyu, yiyecek gibi yardım malzemesini bölgeye gönderdi.
İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliğinin (İDMİB) koordinasyonunda, 5 TIR, yaklaşık 40 bin çift kışlık ayakkabı ve bot deprem bölgesine ulaştırılmak üzere AFAD’a teslim edildi.
TÜGİAD ve DOSABSİAD, yardım malzemelerinden oluşan TIR’ları afet bölgesine gönderdi.
Kuveyt Türk Katılım Bankası, afet bölgesine üç TIR su yardımının yanı sıra depremzedeler için termal battaniyeler gönderdi.
6 Şubat sabaha karşı ve aynı gün öğle saatlerinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli iki şiddetli depremin hemen sonrasında deprem bölgesine yapılabilecek destekler konusunda çalışmalar başlatıldı.
10 ili etkileyen ve bölgede yıkıcı bir etki yaratan afet dolayısıyla çok sayıda can kaybı ve yaralının yanı sıra büyük hasar oluşurken AFAD ve Kızılay Başkanlığı tarafından bildirilen ihtiyaç malzemelerinin toplanması için Kaymakamlık koordinasyonuyla Konacık Mahallesi’ndeki Bodrum Belediyesi Herodot Kültür Merkezi’nde yardım toplama merkezi oluşturuldu.
Bodrum Kaymakamlığı ve Bodrum Belediyesi koordinasyonunda yürütülen yardım organizasyonu ile toplanan malzemeler kayıt altına alınarak tasnif edildikten sonra Muğla AFAD İl Başkanlığı vasıtasıyla afet bölgesine ulaştırılıyor.
Duyurulan ihtiyaç malzemeleri doğrultusunda büyük bir dayanışma sergileyen Bodrum halkı, yardımda bulunabilmek için toplama noktalarına akın ediyor. Kaymakamlık ve Belediye yetkilileri, sivil toplum örgütleri ve gönüllülerin iş birliği içinde yürüttükleri çalışmalar kapsamında şu ana kadar yardım malzemeleri ile yüklü çoğunluğu tır 52 araç bölgeye sevk edildi.
Deprem bölgesinde bulunan Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, depremzedeler ile yakından ilgilenerek acil ihtiyaçların temini konusunda hem bölgede bulunan Bodrum Belediyesi personelleriyle hem de ilçe koordinasyon ekibiyle iletişimini sürdürüyor.
Öte yanda, Başkan Aras, şuana kadar ellerinden gelen her türlü desteği esirgemeyen yardımsever Bodrum halkına teşekkür etti.
Yardım toplama ve koordinasyon merkezinden yapılan duyuruya göre, bugün itibariyle deprem bölgesinde öncelikli ihtiyaç malzemelerinden “KURU BAKLİYAT, PİRİNÇ, UN, YAĞ, ŞEKER, MAKARNA, SALÇA, ÇAY, SU, ÇOCUK BEZİ, ISLAK MENDİL, BİBERON, DEZENFEKTAN JEL, SIVI SABUN” un stoklarda tükendiği bildirildi.
GENEL İHTİYAÇ LİSTESİ
Yapılan açıklamaya göre genel ihtiyaç listesinde “soğuk iklim çadırı, battaniye, bebek bezi, bebek maması, kadın hijyen paketi, bebek ana kucağı, yağmurluk, hasta yatağı, hasta bezi, engelli sandalyesi, kuru gıda malzemeleri, salça, su, yağ, kafa lambası, fener, kafa lambası ve fener için pil, powerbank, ıslak mendil, tuvalet kâğıdı, kolonya, katalitik soba ve kullanılmamış kıyafet (kaban, bere, eldiven, kazak, bot, polar, kışlık çorap, iç çamaşırı ve kışlık kıyafetler)” yer alıyor.
Vatandaşlar, soru, talep ve görüşleri için 444 00 48’den Bodrum Belediyesi Çağrı Merkezine ulaşabilir.
Kahramanmaraş, Pazarcık merkezli depremin ardından sanayi sektörü temsilcileri önemli açıklamalarda bulundu. Sektör, devlet kuruluşlarından yardım bekliyor.
Dünya Gazetesi’nin özel haberine göre, deprem bölgelerinde yer alan sanayiciler, bölge insanına yeniden ayağa kalkma desteği verebilmek için güç toplamaya çalışıyor. Sanayi temsilcilerinin açıklamaları şu şekilde:
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Buluntu: Fabrikalarımızın tekrar yapımı için ciddi desteğe ihtiyacımız olacak
Görünenin çok ötesinde bir yıkım söz konusu. Maraş adeta yok. Şehrin acil olarak daha çok iş makinalarına, mazota, vinç vb. ekipmanlara ihtiyacı var. Yaşam malzemelerine ihtiyacımız var. Ciddi yardımlar gelmeye başladı. Ama daha fazlası lazım. Nasıl olacak? Bunun altından nasıl kalacağız? Şu an hiçbirimiz bilemiyoruz İş dünyası olarak da fabrikalarımız ciddi zarar gördü. Makine ekipmanlarımız zarar gördü. Ciddi can kayıplarımız var. Hemen hemen herkes bir akrabasını kaybetti. Fabrikalarımızın tekrar inşaatlarını yapabilmemiz için ciddi finansal desteğe ihtiyacımız var. Maliye bakanlığımız 6 aylık bir imkan oluşturdu. Ama bu süre çok az bir süre bizim için. KGF kredileri başta olmak üzere devletimizden çok daha fazla destek bekliyoruz. Kaldı ki fabrikalarımızı tekrar ayağa kaldırsak bile bu fabrikaları işletecek insan gücümüzü nasıl oluşturacağımızı da bilemiyoruz.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin: Şehrin yüzde 80’ine içilebilir su vermeye başladık
Kurumsal kapasitenin zor zamanlara uygun olarak dönüştürülebilmesi gerekiyor. Buradaki en önemli kurumlarımızdan bir tanesi GASKİ. Şehir suyunun ana damarı geldiği Herete birinci sınıf deprem bölgesi oldu. Mizmilli Kuyuları’nın olduğu yerde de arızalar yaşandı. Donanımlı ekibimiz çok hızlı bir şekilde pompaj arızalarını giderdi. Şu anda şehrimizin yüzde 80’ine içilebilir suyu vermeye başladık. Bu çok mühim ve önemli. Bütün ekibe çok teşekkür ediyorum. Geriye kalan yüzde 20 için ise Mizmilli’den gelen suyun bulanıklığının gitmesini bekliyoruz. O düştüğü zaman şehrin kalan yüzde 20’sine de su vermeye başlayacağız.
Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi: Koordinasyon sağlandı
Yetkililer ellerinden gelen tüm gayreti göstermeye çalışıyor. Biz de çalışmaları koordinasyon merkezinden takip ediyoruz. Dileğimiz en az can kaybıyla bu işin içinden çıkmak. Kızılay ve AFAD ekipleri gerekli koordinasyonları sağlıyor. Tüm Türkiye’den de yardım malzemesi geliyor.
Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım: Altyapı sorunlarının çözülmesi için çalışılıyor
Valilik, belediyeler ve odalar olarak AFAD ile koordinasyonlu olarak çalışıyoruz. Kentte elektrik sorunu çözüldü, su sorunu çözüldü sayılır. Diğer alt yapı sorunları için de çalışılıyor. Barınma, yeme ve ısınma gibi sorunlar için de önemli çabalar sergileniyor. Bu afeti en az hasarla atlatmak için herkes canla başla çalışıyor.
Gaziantep Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Akıncı: OSB’ye doğalgaz verilmeye başlandı
Gaziantep gıda üretiminde önemli bir kent. Kendi ihtiyacı dışında depremden etkilenen Kahramanmaraş, Hatay’a da gıda ürünleri gönderiyor. Özellikle un üreticilerimiz ücretsiz olarak gönderim yapıyorlar. Organizede tüm fabrikaların yemekhaneleri çalışıyor. İlk gün çorba hizmetiyle başlamıştı Şu anda çeşit artırıldı. Ben de bakliyat üreticisiyim. Ben dahil tüm bakliyat üreticilerimiz yine tek kuruş almadan bu afetten etkilenen insanlarımızın ihtiyacına cevap verebilmek için çalışıyoruz. OSB’ye doğalgaz da verilmeye başlandı. Firmalarımız üretimine bu günden sonra ufak ufak başlayacaktır. Şimdiye kadar depodaki malzemeleri kullandık. İlimizde ekmek sorunu vardı, kuyruklar oluşuyordu. Doğalgaz ocakları LPG’ye çevrildi bu sorun da çözüldü. Türkiye’nin her yerinden yardımlar geliyor.
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Şimşek: 5 OSB’de zarar gören tesis yok
Çok üzgünüz, çok can kaybımız var. Ülkemizin başı sağ olsun. 5 adet organize sanayi bölgemizde bin 200 firmamız var. 250 binin üzerinde kişiye istihdam sağlanıyor. Yaşanan iki büyük depremde bölgemizde hasar gören tesis yok gibi. Hatta binaların sağlamlığı açısından şehirden insanlar OSB’lere gelmiş durumda. Çoğu firmamızda üretime ara verilmek zorunda kalındı. En kısa sürede ilimizde ve diğer illerde yaraların sarılması için herkes büyük gayret gösteriyor.
Kilis Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sönmez: Kilis diğer illere göre daha iyi durumda
Kilis depremden etkilenen diğer illerimize göre daha iyi durumda. 100 adet fabrikanın faaliyet gösterdiği Kilis’te organize sanayi bölgemizde yıkılan bir fabrikamız yok. Bölgede elektrik var, doğalgaz yok. Üretim yapılamıyor. Depremin yaralarını sarmak için ve en çok etkilenen bölgelere yardım ulaştırmak için uğraş veriyoruz.
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç: Depremden zarar gören işletme yok
Adana sanayisinde depremden dolayı zarar gören işletme yok. Ama işletmelerin geneli, pazartesi gününe kadar işi uygun olanlar tatil olacak. Adana’nın çeşitli yerlerinde binalar yakıldı. Can kayıplarımız var. Kaybettiğimiz insanlarımıza Allah’tan rahmet, yarılılarımızı acil şifalar diliyorum. Allah milletimize böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın.
Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkan Bekir Sütcü: OSB tam kadro çalışamıyor
Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde depremden fiziki olarak etkilenen bir sanayi kuruluşumuz yok.Bugün sanayicilerimiz kısmen biraz çalışmaya başladı. Çalışanlarımızdan psikolojik olarak etkilenenler var, binalarında hasar olanlar var, onun için OSB tam kadro çalışamıyor. Üzüntümüz büyük. Adana’nın çeşitli yerlerinde binalar yıkıldı, sanayicilerimizden de kaybettiklerimiz var. Sanayicilerimizden çok yardım edenler var, bu konuda valimizle irtibat halindeyiz.
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Cincin: Daha fazla yardıma ihtiyacımız var
Antakya’ya deprem çok büyük zarar verdi. Küçük Sanayi Sitesi komple yıkılmış durumda. Göçük altında çok iş insanı ve vatandaş var. Ayni ve nakdi bağış ve krediye ihtiyaç var. Barınma ve gıda ihtiyaçlarını giderme ile kurtarma çalışmaları sürüyor. Daha fazla yardım ve desteğe ihtiyacımız var.
Antakya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Kabaali: OSB’de ciddi bir kayıp yok
Organize Sanayi Bölgesi, dağlık bir yapıda kurulmuş olmasından dolayı ciddi bir zayiat söz konu değil. Herhangi bir fabrikamız yıkılmadı sadece birkaç istinat duvarında yıkılmalar meydana geldi. Sanayici, “Neden dağ başında üretim yapıyoruz?” diye serzenişte bulunuyordu ama şehirde büyük bir yıkım olurken OSB’nin doğru bir seçim olduğu ortaya çıktı. Fakat elektrik ve su veremiyoruz. Üretim ancak bu durum düzeldikten sonra başlayabilir. Ancak şehirde durum çok kötü. İnsan kaynağımızın büyük bir kısmına ulaşamadık, iletişim çok sıkıntılı. Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 3 bin kişi çalışıyordu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya: Seyyar mutfak ihtiyacı var
Diyarbakır, valilik ve AFAD ile iş birliği ile en az sorun yaşayan kentlerden biri. Bizler daha çok kendi içimizde bu yardımı koordine ediyoruz. Dışarıdan gelen yardımları mümkün mertebede çevre illerimiz olan Kahramanmaraş ve Adıyaman’a AFAD üzerinden gönderiyoruz. 23 tane yıkılan yapı var, 3 tane binamızda yapı kazı çalışması devam ediyor. Diyarbakır’ın seyyar aş mutfağına ihtiyacı var. Bir süre sonra her şey normale dönecek insanlar evlerine gidecek, eve giremeyecek durumda olmayanların bir şekilde bir süreliğine de olsa aş sorununu çözmek zorundayız. OSB’de hiçbir sorun yok, 30 fabrikamızda şu an insanların barınma anlamında ihtiyaçlarını gideriyor. Yemeklerini de orada yiyorlar. Evlerinde kalamayanların kalmalarını sağlıyoruz. Bunların hepsi geçici bir süre. Bu süre içinde herhangi yıkılan bir fabrikamız yok.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü, İskenderun Limanı’nda çıkan yangının kontrol altına alındığını duyurdu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, İskenderun Limanı’ndaki yangının denizden, karadan ve havadan müdahale ile kontrol altına alındığı ifade edildi.
Öte yandan İskenderun Limanı’nda gemi elleçleme hizmetlerinin verilmediği belirtilirken bekleyen gemilerin diğer tesislere yönelmesi gerektiği söylendi. Ayrıca, körfezdeki diğer liman tesislerinde operasyonlar için engel bulunmadığı açıklaması yapıldı.
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve AFAD tarafından deprem bölgesine toplam 1 milyar 639 milyon 774 bin 16 TL acil durum ödeneği gönderildiğini açıkladı.
AFAD’dan yapılan açıklamada, 6 Şubat 2023’te, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesindeki 7,7 ve Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından, 648 artçı deprem meydana geldiği kaydedildi.
Açıklamada; “Afet bölgesine AFAD’dan 1 milyar 389 milyon 774 bin 16 lira ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan 250 milyon lira olmak üzere toplam 1 milyar 639 milyon 774 bin 16 lira acil durum ödeneği gönderilmiştir.” dendi.
Ayrıca, depremden yoğun şekilde etkilenen 10 şehre 92 bin 738 AFAD aile yaşam çadırının sevk edildiği, 50 bin 818 AFAD aile yaşam çadırının kurulumunun ise tamamlandığına yer verilen açıklamada, bölgeye ayrıca 300 bin battaniye, 123 bin 395 yatak gönderildiği kaydedildi.
Endeksa, deprem bölgelerinde arama kurtarma çalışmalarına destek olma amacıyla Yardım Talepleri ve Deprem Analizleri sayfasını hazırladı.
Sayfanın açıldığını duyuran Endeksa, şu açıklamalarda bulundu:
‘’Endeksa; arama, kurtarma ve hasar tespit çalışmalarına biraz da olsa destek olabilmek adına Twitter üzerinde paylaşılan yardım taleplerini harita üzerinde gösteren ve aynı zamanda gerçekleşen depremlerle ilgili bilgileri de içeren ‘Yardım Talepleri ve Deprem Analizleri’ sayfasını hazırladı. deprem.endeksa.comadresiyle web ve mobilden ulaşılan sayfada hem yardım ekiplerinin hem de yardım isteyen vatandaşların talepleri anlık olarak listelenecek.
Kalbimiz arama kurtarma ekiplerimiz ve yardım bekleyen vatandaşlarımızla birlikte atıyor. Bir nebze destek sağlayabilmek için hazırladığımız bu sayfayı yeni içeriklerle geliştirmeye devam edeceğiz.
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği, Kahramanmaraş merkezli büyük depremin ardından yaptığı açıklamada, ‘’Referans aldığımız Deprem Yönetmelikleri binaların sadece bir depremde ayakta kalmalarına göre tasarım yapmaktadır.’’ açıklamasını yaptı.
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
”Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği olarak tüm milletimize baş sağlığı, yaralılara acil şifalar dileriz.
Göçük altında kalan vatandaşlarımızın kurtarma çalışmalarının devam ettiği bu acılı günlerde kamuoyunda yapılan yanlış açıklamalar ve yürütülen linç kampanyasına karşı bazı açıklamaların yapılması zaruri olmuştur.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde cumhuriyet tarihimizin en büyük depremlerinden biri meydana gelmiştir.
Yaklaşık 9 saat sonra Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde çok büyük bir deprem daha meydana gelmiştir. Bu depremi yaratan fay hattının yeni keşfedildiği konusunun uzmanı yer bilimcilerin basındaki açıklamalarında yer almıştır.
Depremlerden 10 ilimiz ve milyonlarca vatandaşımız ciddi şekilde zarar görmüştür.
Bilindiği üzere Yapı denetim Kanunu 1999 Marmara depreminin ardından 2001 yılında Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova’da 19 pilot ilde uygulamaya konmuştur.
2011 yılında itibaren ise tüm ülkemizde yürürlüğe girmiştir.
Mevzuat gereğince yapı denetim kuruluşlarının görevi Deprem Yönetmeliklerine göre hazırlanan projelerin sahada uygulanmasının sağlanmasıdır.
Deprem yönetmelikleri ise bugüne kadar ülkemizde kaydedilmiş depremleri referans alarak bunlara benzer depremlerde yıkılmayacak binaların tasarlanmasının sağlanmasıdır.
Ancak Kahramanmaraş’ta yaşadığımız depremler; referans alınan depremlerin çok üzerinde İVMELER yaratmıştır, önceki yaşadığımız depremlere benzememektedir.
Coğrafyamızda tarihte eşine rastlanmayan şekilde 2 deprem ard arda yaşanmıştır.
1500 yıldır ayakta kalan Gaziantep kalesinin bu depremlerin ardından yıkılması felaketin boyutunu gözler önüne sermektedir.
Konuyla ilgili deprem yönetmeliği çalışmalarında yer alan Prof. Dr. Alper İlki hocanın 7 Şubat 2023 tarihinde yayınlanan teke tek programında “İkiside çok büyük deprem ve deprem yönetmeliğinde öngördüğümüz depremlerin üzerinde“ şeklindeaçıklamaları olmuştur.
Ayrıca İtü hocalarından Prof. Dr. Pelin Gündeş Hoca’da aşağıda yer alan söylediklerimiz doğrulayan açıklamalar yapmıştır.
Referans aldığımız Deprem Yönetmelikleri binaların sadece bir depremde ayakta kalmalarına göre tasarım yapmaktadır. Hasar görmüş ve yorulmuş binaların 2. büyük depreme maruz kalması bugüne kadar rastlanmış bir durum değildir.
Malatya’da sosyal medyada ve basında sıkça konusu edilen sitenin ilk depremde yıkılmadığı ama 2. deprem meydana geldiğinde zemin katında hasar almış kolonların 2.depreme dayanamadığı görülmektedir.
Deprem yönetmeliklerinde yer alan ivmelerin çok üzerinde deprem etkisine maruz kalan, bunun üzerine 2. çok büyük depreme maruz kalan yapı denetimli binaların maksimum % 10’unun yıkılmış olabileceği Prof Dr Alper İlki hoca tarafından teke tek programında söylenmiştir.
Bu acılı günlerde konuya objektif bakmanın zor olduğunun farkındayız. Ama deprem yaşanan bölgedeki tüm binalar yenilenmiş olup yapı denetim hizmeti almış olsaydı bugün bu büyüklükte bir felaketle karşı karşıya kalmayacaktık.
Her şeye rağmen kamuoyundan isteğimiz yapıların kalitelerinin arttırılması için sektörümüze emek veren
Yapı denetim kuruluşlarının ve çalışanlarının
Yapı ve Zemin Laboratuvarlarının
Proje yapan mühendis ve mimarlarımızın
Şantiyelerde görev yapan şantiye şeflerinin
İdarelerde görev yapan meslektaşlarımızın
Özlük haklarının ve sıkıntılarının giderilmesi adına bize destek olmalarıdır.
Sektöre hizmet veren bu paydaşların emlak komisyonundan daha az ücret alması buna rağmen hizmet vermeye çalışılması kamuoyunda tartışılması gereken konuların başında yer almaktadır.
Bugün geldiğimiz noktada öncelikle vatandaşlarımızın yaralarını sarmak adına sahada olacağımızı bildirmek isteriz. Bu felaket atlatıldıktan sonra inşaat sektörünün ve yapı denetim sisteminin iyileştirilmesi adına dün söylediğimiz gibi yarın da söyleyeceğimiz çok şey olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremin merkezi Kahramanmaraş’ı ziyaret ederek önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremlerden etkilenen yerlerde incelemelerde bulunmak üzere bölgeye gitti.
12 Şubat Stadı’nın içerisine kurulan çadır kente geçen Erdoğan, burada kalan depremzedelerle konuştu.
Bölgede açıklamada bulunan Erdoğan’ın satır başları şu şekilde;
“10 vilayetimizin merkezini vurdu. Kahramanmaraş’ta bu deprem ilk adımını buradan yaşadık. Ondan sonra dalga dalga 10 vilayetimizde gerçekleşti. Ne yazık ki vefat sayısı 8 bin 574, yaralı sayısı 49 bin 133. Yıkılan bina sayısı 6 bin 444. Bu felakette şu ana kadar benim vatandaşım sabır gösterdi, yine gösterecektir.
‘’Devletin Kurumları İş Başında’’
Tüm illerimizde bakan arkadaşlarımızla birlikte operasyonların koordinasyonunu yürütüyoruz. Devletin kurumları hepsi iş başında. İlk gün bazı sıkıntılar yaşandı. İkinci gün ve bugün duruma hakimiyet tesis edildi. Enkaz kaldırma çalışmalarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız yürütecek.
Depremzedeler Otellere Yerleştirilecek
Şu anda benim vatandaşlarımdan Antalya, Alanya, Mersin gibi yerlerde otellerle görüşmelerimizi yaptık. Buradaki otellerde kalma arzusunu ortaya koyan olursa, vatandaşlarımızı bu illerdeki otellere yerleştirmeye hazırız. Şu anda çok ciddi sayıda oda kapasitesine ulaştık. Çadırlardan memnun olmayabilirler. Otellere yerleşmeye evet derlerse kendilerini oraya yerleştirmek suretiyle imkanlarımızı seferber edeceğiz.
Maddi Yardım Yapılacak
İlk etapta havalimanlarında ve yollarımızda sıkıntı oldu. Akaryakıt vs. ufak tefek sıkıntılarımız var. Onları da aşıyoruz. Provokatörlere fırsat vermemenizi istiyorum. Hasar tespitlerle birlikte ailelere belirli desteğimizi vereceğiz. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan bu konuda belirli bir bütçeyi ayırdık. Hasar tespitleriyle her ailemize onları bu süreçte rahatlatacak rakamı, bunu 10 bin olarak planladık. 10 biner lira bu ailelere hükümet olarak ulaştıracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ardından Pazarcık’a gitmesi bekleniyor. Erdoğan’ın, daha sonra Hatay’da da inceleme yapması planlanıyor.
Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 10 ili etkileyen deprem hakkında açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘’Bu afet bin kilometrelik alanı etkilemesi sebebiyle çok büyük bir afet’’ dedi.
Deprem bölgesindeki son duruma dair açıklamalarda bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, şunları söyledi:
“55 saatimizi tamamladık. 7,7’nin ardından 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem yaşadık. Mücadele, en hassas, en yoğun şekilde devam ediyor. İzmir depreminde 110. Saatlerimizde bebeklerimizi yavrularımızı enkaz altından çıkarmıştık. Burada da bu motivasyonla arama kurtarma faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
Gaziantep merkezli koordinasyon merkezinde valilerimiz, ilgili tüm birimlerimizle koordinasyon halinde süreci takip ediyoruz. Şu ana kadar 684 artçı deprem yaşadık ve bu depremler hala devam ediyor. Bu artçılar yorulan binaların hasarını daha da artırıyor. Dolayısıyla bu binalardaki hassasiyet devam ediyor. Vatandaşlarımız hasarlı binalara girmemeli, yanında durulmamalı.
Gaziantep genelinde şu an, 12 bin doğrudan personelimiz bilfiil sahadadır. Tüm birimlerimiz valiliğimiz ve buradaki merkezimiz koordinasyonunda faaliyetlerini yürütüyor. 1646 kurtarma personelimizle şu anda vatandaşımızın yanındayız.
Bu ekibin içinde Jandarma, AFAD, Emniyet ve gönüllüler bu sürece destek veriyor. 618 sağlık personelimiz Gaziantep özelinde arama kurtarma faaliyetlerinde görev yapıyor. 243 ambulansımızda süreci yakından takip ediyor. Ülke olarak her afette birbirimize destek olmayı biliyoruz. Bu afet 13,5 milyon vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren ve 1000 kilometre karelik bir alanı etkilemesi sebebiyle çok büyük bir afet.
İkinci depremle birlikte hasar gören binaların da yıkımıyla karşılaştık. 10 ilimizde 31 valimiz, 62 kaymakamımız görevlendirildi ve canla başla çalışmakta.İlk yardım ödeneklerimizi illerimize aktardık. Süreç Cumhurbaşkanlığı’mız koordinasyonunda ilerliyor”
Borsa İstanbul, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklama ile tüm işlemlerin durdurulmasına karar verildiğini açıkladı.
Bugün, BIST 100 endeksinde düşüşün yüzde 5 ve yüzde 7 sınırını aşması sonrası sırasıyla saat 10.12.01 ve 10.42.31’de Endekse Bağlı Devre Kesici Sistemi çalıştı. Sistemin ikinci kez çalışmasının ardından Borsa İstanbul, işlemleri tamamen durdurma kararı aldı.
Borsa İstanbul tarafından KAP’a yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
‘’Borsamız Pay Piyasası ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası pay ve pay endeksi türev pazarlarında işlemlerin durdurulmasına karar verilmiştir.’’
OHAL Kararı Borsa’da Düşüşe Neden Oldu
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük depremin yaşandığı 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan etmesiyle Borsa İstanbul’da yüzde 10’luk düşüş yaşandı.
Dünya Gazetesi’nden Birol Bozkurt’un haberine göre; Kahramanmaraş’ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde yaşanan depremlerin ardından işlemlerin devam etmesine yönelik tartışmaların devam ettiği Borsa İstanbul ikinci işlem gününde de sert hareketlere sahne oldu. Pazartesi günü depremler nedeniyle oldukça düşük işlem hacminin gerçekleştiği BIST 100 endeksi, ilk günü yüzde 1,35 değer kaybıyla 4 bin 930 puandan tamamlamıştı. İkinci günde ise satışlar derinleşerek büyüdü. SPK tarafından açıklanan açığa satış yasağının devam edeceği ve depo şartı uygulamasının sonlandırılması önlemleri de borsada sert satışların önüne geçemedi. Ayrıca Borsa İstanbul’da endekste kaybın yüzde 3’ü aşması sebebiyle seans sonuna kadar yukarı adım kuralının uygulandığı açıklandı. Tüm bu önlemlere rağmen dün iki defa devre kesicilerin çalıştığı Borsa İstanbul’da düşüş yüzde 9’u aştı.
Borsada sert hareketler baş döndürdü
Dün Borsa İstanbul’da ilk devre kesici saat 12:11’de satışların yüzde 5’i aşmasıyla devreye girdi. İşlemlerin saat 12:41’de yeniden başladığı Borsa İstanbul’da düşüş durmadı ve değer kaybının yüzde 7’nin üzerine çıkmasıyla ikinci kez devre kesici çalıştı. Borsada devre kesicinin çalıştığı saat 13:04 itibarıyla BIST 100 endeksi önceki kapanışa göre 345,69 puan değer kaybederek 4.584’e indi. Toplam işlem hacmi 22,5 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Endekste işlemler 13:34 itibarıyla yeniden başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan edildiğini açıklamasının ardından borsada satışlar hızlandı. Endekste düşüş yüzde 9’u aşarak 4 bin 484 puanı buldu. Borsa İstanbul’da Endekse Bağlı Devre Kesici Sistemi, anlık olarak endekste yüzde 5 ve yüzde 7’lik değer kayıplarının oluşması ile tetiklenerek yatırımcıların panik işlemleriyle zarar görmesini en aza indirmek için kullanılıyor. Uzmanlar, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 4.800 ve 5.000 seviyelerinin direnç, 4.400 puanın destek konumunda bulunduğu görüşünde.
“Borsa işlemlere kapatılsın”
Konuyla ilgili görüştüğümüz piyasa uzmanları Borsa İstanbul’un böyle büyük bir felaketin yaşandığı dönemde işlemlere kapatılmasının tüm yatırımcılar açısından daha sağlıklı olacağını söyledi. Uzmanlar, SPK’nın aldığı önlemlerin yaşanan sert hareketlere bir önlem olmadığı görüşünde. Uzmanlar işlemlerin bir an önce durdurulmasını, küçük yatırımcıların mağdur edilmemesi için panik havasının dağılmasının ardından işlemlerin başlatılması gerektiği konusunda hem fikir. Küçük yatırımcıyı uyaran uzmanlar panikle hareket edilmemesi gerektiğini, piyasada panik havasının dağılmasının ardından işlemlerin normalleşeceğini söylüyor.
OHAL borsayı nasıl etkileyecek?
Daha önce 17 Ağustos 1999 depreminden sonra OHAL ilan edilmiş ve Borsa İstanbul 9 gün boyunca işlemlere kapatılmıştı. O dönem Türkiye ekonomisinin yüzde 50’sinin depremden etkilendiğini söyleyen uzmanlar, bu yüzden Kahramanmaraş depremlerini 1999 depremi ile kıyaslamanın çok doğru olmadığını söylüyor. Uzmanlar, 1999 depreminin ülkenin ekonomik üretim merkezinde yaşanması ve borsa şirketlerinin bu bölgede yer alması nedeniyle piyasalar daha çok etkilendiğini belirtti. Bu nedenle borsadaki düşüşler açıklanabiliyordu. Ancak şu anki tabloda, depremden etkilenmeyen birçok şirketin hissesi de ciddi kayıplar yaşamış durumda. Uzmanlar, “Volatilitenin yüksek olduğu bir dönemde yaşanan bu elim felaket sürecinde düzenleyici kurumların etkin hamleler alamamış olması yatırımcılarda ciddi bir güven kaybı yaratmış durumda. Yatırımcılar açısından oldukça sıkıntı yaratan bu tablo bir çok platformda borsa kapatılsın söylemleriyle tepki çekerken düzenleyici kurumlardan ise bu yönde bir adım gelmedi” diye konuştular.
Yukarı adım kuralı getirildi
Borsa İstanbul, yaşanan sert fiyat hareketliliğinin önüne geçebilmek için 2 Şubat’ta aldığı karar çerçevesinde, dün ilk kez yukarı adım kuralını devreye aldı. Borsa İstanbul, dün endekste yaşanan yüzde 3’ü aşan değer kaybı sebebiyle seans sonuna kadar yukarı adım kuralının uygulandığını duyurdu.
Depo şartı kaldırıldı
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), deprem bölgesinde bulunan müşterilerin kredili işlemler, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VİOP) ve kaldıraçlı işlemlerine esneklik getirirken, açığa satış yasağının devam ettiğini, satışa konu edilecek paylar için depo şartı uygulamasının ise sonlandırıldığını duyurdu. Buna göre, aracı kurumların kendi risk politikalarına uygun düştüğü ölçüde ve müşteri talepleri de olabildiğince gözetilerek, kredili işlemler, VİOP ve kaldıraçlı işlemlerle ilgili mevzuatta yer alan hükümler esnek bir şekilde uygulanabilecek. Kredili işlemlerle ilgili maddeler 10 Mart’a, VİOP ve kaldıraçlı işlemleriyle ilgili maddeler ise 24 Şubat’a kadar esnek bir şekilde uygulanabilecek.
Kahramanmaraş merkezli depremin ardından İskenderun Limanı’nda konteynerlerin devrilmesiyle çıkan yangının söndürme çalışmaları devam ediyor.
Kahramanmaraş, Pazarcık merkezli yaşanan deprem, 10 ili etkiledi. 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Hatay, İskenderun Limanı’nda konteynerlerin devrilmesiyle büyük yangın ortaya çıktı.
Farklı illerden sevk edilen itfaiye ekipleri ve arazözlerin yangın söndürme çalışmaları karadan devam ederken Hatay Orman Bölge Müdürlüğü’nün de helikopterler ile havadan müdahelesi sürüyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, deprem bölgesinde bulunan mükellefler için 31 Temmuz 2023 tarihine kadar mücbir sebep hali ilan edildiğini açıkladı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; Devletin, tüm birimleri ve imkanlarıyla seferber olarak Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da gereken her türlü müdahaleyi yapmaya ve vatandaşların yaralarını sarmaya devam ettiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“- Depremin yaralarının sarılması ve depremden zarar gören vatandaşlarımızın barınma, beslenme ve diğer ihtiyaçlarının hızlı şekilde karşılanabilmesi amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarımızla sürekli iletişim halinde ilerlenmekte, acil nakit talepleri Bakanlığımız tarafından gecikmeksizin karşılanmaktadır.
– Bunun yanı sıra, deprem bölgesinde bulunan mükelleflerimiz için 31 Temmuz 2023 tarihine kadar mücbir sebep hali ilan edilmiştir. Deprem tarihi itibarıyla bu illerdeki mükelleflerin, 6 Şubat 2023 ila 31 Temmuz 2023 tarihleri arasında yerine getirmeleri gereken vergisel yükümlülükleri ertelenmiştir.
– Mücbir sebep süresince, verilmesi gereken vergi beyanname ve bildirimlerinin verilme süreleri 15 Ağustos 2023 günü sonuna kadar, bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenme süreleri de 31 Ağustos 2023 gününe kadar uzatıldı.”
Açıklamada, halen uygulaması devam eden 7256 ve 7326 sayılı Yapılandırma Kanunları kapsamında mart, mayıs ve temmuz aylarında ödenmesi gereken taksitlerin ödeme sürelerinin, mücbir sebep halinin bitim tarihini izleyen ağustos, ekim ve aralık tarihlerine uzatılması hususunda gerekli hazırlıkların yapıldığına da dikkat çekildi.
Devletin, depremden etkilenen tüm vatandaşların yanında olduğu ve gereken tüm desteği ilerleyen dönemde de kesintisiz şekilde vermeye devam edeceği vurgulanan açıklamada, ülke ve milletin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde bu günleri en kısa sürede geride bırakacağı kaydedildi.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), üyelerine iş makinelerini enkaz kaldırma çalışmalarına yönlendirme çağrısında bulundu.
Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı, yaralılara acil şifa dileyen Türkiye Müteahhitler Birliği, şu açıklamada bulundu:
“Tüm Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu tür afetlerde zor durumda kalan ve adeta hayata tutunmaya çalışan insanlara ilk 48 saat içerisinde ulaşabilmenin ayrı bir öneme sahip olduğu hepimizce bilinmektedir. Bu kez mevcut ağır kış şartları da göz önünde bulundurulduğunda, zamanla olan yarış daha da önemli bir hâl almaktadır. Depremin ardından üyelerimize olası ihtiyaçlar konusunda çağrıda bulunduk. Bugüne kadar bu tür felaketlerde TMB üyelerinin sergilemiş olduğu gayret ve vermiş oldukları yoğun destek dikkate alındığında, özellikle depremin yaşanmış olduğu şehirlerimizde ve/veya yakın bölgelerde faaliyetleri bulunmakta olan üyelerimizin mevcut deprem enkazının kaldırılmasına yönelik çalışmalara destek vermek üzere öncelikle yetkili mercilerden gelecek taleplere uygun olarak ve yine yetkili mercilerle koordineli bir şekilde makine/ekipman desteğinde bulunmalarının, bu olumsuz tablonun bir an evvel ortadan kaldırılmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Yetkili mercilerden Birliğimize ulaşan iş makinesi gibi taleplerin ivedilikle karşılanması noktasında da koordinasyon sağlayacağız.”
Sabaha karşı meydana gelen Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,4 büyüklüğündeki deprem büyük yıkıma yol açtı.
Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana başta olmak üzere pek çok şehirde hasar ve can kaybı yaşandı.
Eyüpsultan Belediyesi de yaşanan deprem felaketi sonrası yardım ve destek için harekete geçti.
Eyüpsultan Belediyesi, 13 personel ve bir araçtan oluşan ESAY (Eyüpsultan Afet Yönetim Birimi) birimini, arama kurtarma çalışmalarına destek olmak için AFAD koordinesinde deprem bölgesine gönderdi. Ayrıca ekiplerle birlikte mobil mutfak da deprem bölgesine doğru yola çıktı.
Konuyla ilgili sosyal medya hesaplarından açıklamalarda bulunan Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, “Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve çevre illerden de hissedilen 7,4 büyüklüğündeki depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. ESAY Arama Kurtarma Ekibimiz AFAD koordinesinde deprem bölgesine gidiyor. Yaraları birlikte saracak, birlik ve beraberlikle zor günleri de aşacağız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi tüm afetlerden, kazalardan, belalardan korusun” dedi.
YARDIM TIRLARI GÖNDERİLECEK
Eyüpsultan Belediyesi yaşanan deprem sonrası vatandaşların mağduriyetlerini gidermek, onlara bu zor günlerinde yanlarında olduğunu hissettirmek ve yaralarını sarmak için deprem bölgelerine yardım TIR’ları göndermek için hazırlıklara başladı.
Yardım TIR’ları ile deprem bölgesine, battaniye, mont, bot, bebek bezi, atkı, bere, uyku seti gibi gerekli ihtiyaç malzemeleri ulaştırılacak.
Yardım TIR’ları için toplama merkezleri ise, White Hill AVM, Göktürk Kültür Sanat Merkezi ve Eyüpsultan Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü olarak açıklandı.
KAN BAĞIŞI DA BAŞLATILDI
Bu arada Eyüpsultan Belediyesi deprem bölgelerinde olabilecek ihtiyaç için kan bağışı seferberliği başlattı.
Eyüpsultan Belediyesi, vatandaşlara ilçede oluşturulan kan bağış noktalarında, deprem bölgelerindeki ihtiyacı karşılamak amacıyla kan bağışında bulunmaları çağrısında bulundu.
Kan bağışı yapmak isteyen vatandaşlar, Eyüp Park AVM ve Biz Cevahir Haliç AVM’deki kan bağışı noktalarına gidebilir.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ‘’uçan kale’’ olarak nitelendirilen CH-47 Chinook tipi helikopterlerin de olduğu genel maksat helikopterleri deprem bölgelerine sevk ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede personel ve yardım malzemesi nakline katkı sağlamak için hava şartlarının uygun olduğu bölgelere, aralarında ‘uçan kale’ olarak da nitelendirilen CH-47 Chinook tipi helikopterlerin de olduğu genel maksat helikopterleri sevk ediyor.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.
Depremin ardından Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan Afet Acil Durum Kriz Masası ile gelen taleplere yanıt verilirken, bölgeye arama kurtarma ekiplerinin ulaştırılması için ‘hava yardım koridoru’ oluşturuldu.
Deprem bölgesine, gün boyu arama kurtarma ekipleri, ekipmanları ve yardım malzemeleri taşındı, faaliyetler gece boyunca da devam etti.
Bu kapsamda aralarında A400M nakliye uçaklarının da bulunduğu 37 hava aracı ile 154 sorti destek uçuşu yapıldı. Çalışmalar kapsamında deprem bölgesinden alınan yaralılar da uçaklarla taşındı.
Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ramazan Özçelik, ‘’ “Bugün yıkılan binaların büyük bölümü 1998 öncesi yapılan binalar. Bu yapılarımızdaki beton ve demir miktarı yetersiz. Deprem şartnamemizde 25 birimden daha düşük betona izin verilmezken, yıkılan binalarda muhtemelen 5 ila 10 birim civarında” dedi.
Türkiye’de aynı gün meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 2 büyük deprem ile yüzlerce artçı sarsıntı, Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere 10 ilde yıkıma neden oldu. Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin yaralandığı depremin ardından artçı sarsıntılar da devam ediyor. Artçı sarsıntılarla depremde hasar gören bazı binalar yıkılırken, bazılarında da yeni hasarlar oluşuyor.
Konuyla ilgili konuşan Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ramazan Özçelik, Türkiye’nin deprem kuşağı üzerinde olan bir bölge olduğunu her an başka bir noktasında da deprem olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Özçelik, “Bugün Doğu Anadolu Fay Hattı’nda meydana gelen deprem, yarın başka bir fay hattında meydana gelebilir. Nüfusumuzun da büyük bir kısmı deprem kuşağı olan bölgelerde yaşıyor. Deprem bizim hayatımızda rüzgâr, yağmur, kar gibi bir gerçek.”ifadelerini kullandı.
”Yerini Hesaplıyor, Zamanını Bilmiyoruz”
Depremlerin nerede yaşanabileceğini çalışmaları sonuçlarında tahmin edebildiklerini belirten Özçelik, “Van’ı nokta olarak alırsak Karadeniz’e paralel bir şekilde İstanbul’a uzanan, Hatay’a doğru uzanan bir fay bölgemiz var. Ege bölgesi yine deprem tehlikesiyle karşı karşıya. Bu fay bölgesindeki illerin tamamı deprem tehlikesi ile karşı karşıya. Bu bölgelerde deprem olacağını biliyor, büyüklüğünü az çok hesaplayabiliyoruz. Sadece ne zaman meydana geleceğini bilmiyoruz. Biz hep ‘yarın deprem olacak gibi davranmalıyız’ diyoruz.”diye konuştu.
”Beton ve Demir Miktarı Yetersiz”
Herhangi bir bina yapılırken deprem yönetmeliği kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Özçelik, “Yönetmelikteki en kapsamlı değişiklik 1998 yılında meydana geldi. O şartnameyi kullanmayı fırsat bulamadan 1999 depremi yaşandı. Problemimiz 1998’deki şartname kullanılmadan yapılan binalar. Bugün yıkılan binaların büyük bölümü 1998 öncesi yapılan binalar. Bu yapılarımızdaki beton ve demir miktarının yetersiz olmasından yıkımlar gerçekleşiyor. Deprem şartnamemizde 25 birimden daha düşük betona izin verilmezken, yıkılan binalarda muhtemelen 5 ila 10 birim civarında.”dedi.
Acil Müdahale Gerekiyor
Depremdeki yıkımlarda en büyük sorunun eski binalar olduğunu belirten Prof. Dr. Özçelik, şunları söyledi:
“Dayanıklı bina inşa etmede bir problemimiz yok, problemimiz eski binalar. Binanızın iskanı bu tarihten önce alındıysa yıkım tehlikesi altında kalabilirsiniz. Bu yapılar ile ilgili çok acil bir şekilde müdahale gerekiyor. Bu konularda belediyelere çok büyük görev düşüyor. Yapılan ölçüm ve araştırmalar sayesinde depremlerin az çok nerelerde olacağını tahmin edebiliyoruz. Bugün AFAD’ın sayfasına girdiğinizde oturduğunuz konumun depremselliği konusunda tehlikenin ne seviyede olduğunu görülebiliyor.”
6 Şubat tarihinde yaşanan 10 ili birden etkileyen Kahramanmaraş, Pazarcık merkezli depremin ardından dünya, Türkiye’ye yardım eli uzattı. Birçok ülkeden gönderilen yardımlar, deprem bölgelerine ulaşmaya başladı.
Depremin hemen ardından Azerbaycan, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Çin, Rusya, Ukrayna, İsrail, Japonya, Meksika, Arap ülkelerinden üst düzey isimler taziye ve geçmiş olsun mesajları gönderirken, birçok ülke de bölgeye destek göndermeye hazır olduklarını açıkladı.
Azerbaycan
Depremin ardından ilk uluslararası yardım Azerbaycan’dan geldi.
Acil Durumlar Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, sivil Savunma Birlikleri hazır hale getirildi. Bakanlık Türkiye’ye yardım için personel gönderileceğini duyurdu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in talimatı üzerine, Azerbaycan Olağanüstü Haller Bakanlığı’na bağlı 370 kişilik arama kurtarma ekibi Türkiye’ye gitmek üzere Bakü’den yola çıktı.
Japonya
Depremin ardından Japonya’nın gönderdiği 18 kişilik Uluslararası Acil Kurtarma Ekibi, İstanbul’a ulaştı.
Haneda Havalimanı’ndan kalkan ve Japonya Uluslararası Acil Kurtarma Ekibi’nin 3 üyesinden oluşan bir öncü ekip ile 15 kişilik kurtarma ekibini taşıyan uçak, İstanbul Havalimanı’na indi.
İstanbul Havalimanı’ndan aktarma yapan ekip, Adana’ya hareket etti. Japonya Uluslararası Acil Kurtarma Ekibi, Adana’ya ulaştıktan sonra deprem bölgesindeki arama kurtarma çalışmalarına destek verecek.
Çin
Çin, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından afet kurtarma çalışmalarına destek için sivil yardım ekibini Türkiye’ye gönderdi.
Bu arada Çin Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (CIDCA) Başkan Yardımcısı Dıng Boqing, Pekin yönetiminin, Türkiye’ye destek için acil durum insani yardım mekanizmasını harekete geçirdiğini bildirdi.
Dıng, CIDCA kanalıyla Türkiye’ye 40 milyon yuan (5,8 milyon dolar) acil durum mali yardımı sağlanacağını kaydetti.
Çin Kızılhaçı da Türk Kızılaya 200 bin dolar acil durum insani yardımı aktaracağını duyurdu. Depremin etkilediği alanlardaki yardım çalışmalarını yakından izlediklerini belirten örgüt yetkilileri, gerektiğinde daha fazla yardım sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.
Pakistan
Başbakan Şahbaz Şerif’in talimatıyla bugün askeri arama ve kurtarma ekibi C-130 nakliye uçağıyla doğrudan deprem bölgesine gönderilecek.
50 kişilik sivil arama kurtarma ekibi ve 15 tonluk yardım malzemesi, Pakistan Uluslararası Havayolları’na (PIA) ait uçakla Türkiye’ye hareket edecek.
Akşam saatlerinde ise aralarında kışlık çadır, battaniye ve diğer ürünlerin bulunduğu 7 tonluk yardım malzemesi, C-130 uçağıyla İstanbul’a ulaştırılacak.
Öte yandan, 8 Şubat’tan itibaren günlük PIA uçuşlarında 15 tonluk insani yardım malzemesi ve tıbbi ekipler, İslamabad ve Lahor’dan, Türkiye ve Suriye’ye hareket edecek.
Rusya
Rusya Acil Durumlar Bakanı Aleksandr Kurenkov, Türkiye’de depremden etkilenen bölgelere Rus arama kurtarma ekipleri ve sağlık uzmanları gönderildiğini bildirdi.
Kurenkov, başkent Moskova’da yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in talimatı üzerine, arama kurtarma ekiplerinin, Türkiye ile Suriye’ye doğru yola çıktığını belirtti.
Söz konusu ekiplerin, bakanlığa ait 4 uçakla depremden etkilenen bölgelere gönderildiğini kaydeden Kurenkov, bunların 100 kurtarma uzmanı ile 7 kinoloji grubundan oluştuğunu ve gerekli ekipmanlarla donatıldığını aktardı.
Ayrıca Kurenkov, ekiplerle birlikte deprem bölgesine sahra hastanesinin de ulaştırılacağını ve bu hastanede 40 sağlık uzmanının tıbbi destek sağlayacağını dile getirdi.
ABD
Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’dan, depremler nedeniyle toplanan yardım malzemeleri, Türk Hava Yolları’nın (THY) Washington – İstanbul seferini yapan uçakla, Dulles Uluslararası Havalimanı’ndan gönderildi.
Ayrıca ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Yöneticisi Samantha Power, Türkiye’de meydana gelen depremlerde enkaz altında kalanlara yardım etmek üzere iki ayrı itfaiye birimine ait personeli, Afet Yardım Müdahale Ekibi (DART) olarak görevlendirdiklerini açıkladı.
Meksika
Meksika, Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador’un talimatıyla Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler nedeniyle Türkiye’ye 145 kişilik aramak ve kurtarma ekibi gönderdi.
Meksika Dışişleri Bakanlığı Avrupa Dairesi Genel Müdürü Bernardo Aguilar Calvo, havaalanındaki açıklamasında, “Türkiye’deki kardeşlerimize yardım etmek amacıyla Savunma Bakanlığına bağlı 93 eleman, Deniz Kuvvetlerinden 37 kişi, Kızılhaç personelinden 15 kişi Meksika Hava Kuvvetlerine ait bir uçağa binmek üzereyiz. Amaç, mümkün olan en yüksek sayıda insanı canlı olarak kurtarmaya çalışmaktır. Kısa zamanda Türkiye’ye varmayı umuyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Macaristan
Macaristan hükümeti, Kahramanmaraş merkezli toplam 10 ili etkileyen depremler nedeniyle Türkiye’deki uluslararası insani yardım operasyonuna destek amacıyla ekip gönderdi.
Macar Haber Ajansının (MTI) haberine göre, İçişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Bence Retvari yaptığı açıklamada, Macaristan Ulusal Afet Yönetimi Genel Müdürlüğüne bağlı 55 kişilik arama kurtarma ekibinin depremzedelere yardım etmek için Türkiye’ye gönderildiğini söyledi.
Retvari, Ulusal Afet Yönetimi’ne bağlı ekibin çok tecrübeli olduğunu ve Türkiye’de yapacağı çalışmalarla Türk-Macar dostluğunu da güçlendireceğini kaydetti.
Ekiple birlikte, arama kurtarma köpekleri ve 90 ton ekipmanın Macar Ordusuna ait uçakla Adana’ya hareket ettiği belirtildi.
Katar
Katar haber ajansına göre, Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Türkiye’ye bir hava köprüsü kurulması talimatı verdi. Hava köprüsüyle ilk olarak Uluslararası Katar Arama ve Kurtarma Grubundan bir ekip gelecek. Bir meydan hastanesi, insani yardımlar ve kış şartlarıyla mücadele malzemeleri ve çadırlar getirilecek.
Kuveyt
Kuveyt haber ajansı Kuna’nın verdiği bilgiye göre, Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın talimatıyla, Türkiye’ye depremle mücadele için yardım malzemeleri ve tıbbi ekipler için benzeri bir hava köprüsü kurulacak.
Birleşik Arap Emirlikleri
Birleşik Arap Emirlikleri resmi haber ajansı WAM’ın haberinde, Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan, Türkiye ve Suriye’de depremden etkilenenler için acil yardım desteğinin yanı sıra, arama kurtarma ekibi ve meydan hastanesi kurulması yönünde talimat verdi.
Mısır
Mısır Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu arasında telefon görüşmesi gerçekleştiğini duyurdu. Şukri, görüşmede, Mısır’ın Türkiye’ye acil insani yardım gönderme kararı aldığını bildirdi.
Ürdün
Ürdün Dışişleri Bakanı Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın iki kardeş ülke Türkiye ve Suriye’deki kurtarma çalışmalarına katkı sağlamak üzere yardımların gönderilmesi emri verdiğini duyurdu.
Tunus
Tunus Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, Kays Said’in Türkiye ve Suriye’ye acil yardım yapılması ve talimatı verdiğini duyurdu. Said, askeri uçakların, iki kardeş ülkeye bu yardımların ulaştırılması için askeri uçakların hareket edeceğini belirtti.
Filistin
Başbakanlığın yazılı açıklamasına göre, Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, Türkiye ve Suriye’deki depremzedelerin kurtarılması çalışmalarına katılacak bir ekibin gönderilmesi konusunda Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan talimat verildiğini kaydetti.
Irak
Irak resmi haber ajansı (INA), Irak Kızılayının Türkiye’deki enkaz çalışmalarına katılmak üzere bir ekip göndereceğini, ayrıca Suriye’ye 60 tonluk insani yardım ve tıbbi malzeme ulaştıracağını duyurdu.
Bahreyn
Bahreyn resmi haber ajansı BNA’ya göre, Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife, Kraliyet İnsani Çalışmalar Kurumuna Türkiye ve Suriye için gerekli olan acil insani yardımların yapılması emrini verdi.
Cezayir
Cezayir devlet radyosuna göre, Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un Türkiye’ye arama kurtarma ekibi gönderilmesi talimatıyla Cezayir Sivil Savunma Başkanlığından bir ekip Türkiye’ye gönderilecek. Yerel basında arama kurtarma ekibinin 89 kişiden ulaşacağı bilgisi yer aldı.
Lübnan
Lübnan Çevre Bakanı Nasır Yasin, yaptığı basın açıklamasında, Bakanlar Kurulunda Türkiye’deki depremlerin de gündeme geldiğini, arama ve kurtarma çalışmalarına destek için Türkiye’ye 72 kişilik bir ekip göndereceklerini söyledi.
Libya
Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili etkileyen depremlerin ardından yürütülen çalışmalara katılmak üzere deprem bölgelerine teknisyenlerden oluşan bir ekip gönderme talimatı verdi.
Söz konusu karar, Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı Twitter hesabından paylaşıldı.
Paylaşımda, Dibeybe’nin, Türkiye’deki çalışmalara katılmak üzere Ulusal Güvenlik Otoritesi, Kriminal Soruşturma Dairesi ve Askeri Tıp Dairesinden 55 teknisyenden oluşan bir ekibin yanı sıra 4 arama kurtarma köpeğinin deprem bölgelerine gönderilmesi talimatı verdiği aktarıldı.
İran
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde, İran Kızılayı arama, kurtarma ekiplerinin bu gece Türkiye’ye hareket edeceğini iletti.
Öte yandan İran Kızılayı da 6 timden oluşan arama, kurtarma ve ilk yardım ekiplerinin Türkiye’ye gönderilmek üzere hazırlandığını bildirdi.
İsrail
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın ofisinden yapılan açıklamada, Bakan’ın İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile Türkiye’deki depremzedelere yardım faaliyetlerini görüştüğü ve ihtiyaç halinde bir sahra hastanesi kurulmasını onayladığı kaydedildi.
El Salvador
El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye’ye arama ve kurtarma ekibi göndereceğini duyurdu.
Kırgızistan
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un talimatı üzerine Acil Durumlar Bakanlığına bağlı 63 kişilik arama kurtarma ekibi, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler nedeniyle Türkiye’ye gönderildi.
Acil Durumlar Bakanlığından edinilen bilgiye göre, Acil Durumlar Bakanı Boobek Acikeyev, 63 kişilik arama kurtarma ekibini uğurlama törenine katıldı.
Arama kurtarma görevlilerinin yanı sıra sağlık çalışanları ve psikologlardan oluşan ekibin beraberinde iki özel eğitimli köpeğin de bulunduğu öğrenildi.
Öte yandan Kırgızistan Acil Durumlar Bakanlığının, yakın zamanda Türkiye’ye insani yardım göndermek için hazırlık yaptığı belirtildi.
Fransa
Fransa’dan deprem bölgesindeki çalışmalara yardımcı olmak üzere 136 kişilik 2 enkaz altı arama ve kurtarma ekibinin yola çıktı. Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, yardım ekibiyle birlikte 10 arama kurtarma köpeğinin de gönderildiği ifade edildi.
KKTC
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) askeri birlikler, çeşitli kamu kurum kuruluşları ve vatandaşlarca verilen ilaç, serum, gıda, ısıtıcı, battaniye, kıyafet, çadır ve diğer malzemeleri taşıyan 2 gemi Türkiye’ye hareket etti.
Gönyeli, Girne ve Çatalköy belediyelerince hazırlanan yardım malzemeleri belediye başkanlarının nezaretinde Girne Limanı’na getirilerek gemiye yüklendi. Yardım malzemelerini taşıyan gemi, Girne’den Mersin’in Taşucu Limanı’na doğru yola çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği, Gazimağusa Başkonsolosluğu ve 4’üncü Piyade Alay Komutanlığı desteği ile toplanan yardımları taşıyan tırlar gemiye yüklenerek Gazimağusa Limanı’ndan Mersin’e gönderildi.
Yetkililer KKTC’den 2 gemiyle 200 tona yakın insani yardımın ilk etapta Türkiye’ye gönderildiğini bildirdi.
Malta
Malta’dan bir ekip de deprem bölgesinde enkaz altında kalanların kurtarılmasına destek vermek üzere yola çıktı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, 32 kişilik ekipte 1 de arama-kurtarma köpeği bulunuyor.
Ekip beraberinde 5,5 tonluk insani yardım malzemesi de götürüyor.
Romanya
Romanya’dan bir ekibin Türkiye’ye gönderildiği açıklandı. Romanya’dan çekilen ve Reuters’ın paylaştığı fotoğraflarda Romanya Acil Durum biriminden müdahale ekiplerinin Türkiye’de arama-kurtarma çalışmalarına yardım etmek için harekete geçtiği duyuruldu.
Sırbistan
Sırbistan’dan, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in talimatıyla 27 kişilik arama kurtarma ekibinin Türkiye’ye bu gece yola çıkacağını belirtti. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’dan 27 kişilik arama kurtarma ekibi, Türkiye’ye hareket etti.
Kuzey Makedonya
Kuzey Makedonya, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye’ye 40 kişilik arama kurtarma ekibi gönderme kararı aldı.
Kuzey Makedonya hükümeti, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye’ye acil yardım sağlanması amacıyla olağanüstü oturum düzenledi.
Oturumda, deprem bölgesinde Kuzey Makedonyalı vatandaşların bulunduğu belirtilerek, 40 kişilik arama kurtarma ekibi gönderilmesi kararlaştırıldı.
Oturumda, arama kurtarmada kullanılan teçhizat, 6 araç, 2 itfaiye aracı, depremzedeler için 10 bin battaniye, 200 sedye ile 2 eğitimli köpek gönderme kararı alındı.
Kosova
Kosova hükümeti, Kahramanmaraş merkezli toplam 10 ili etkileyen depremler nedeniyle Türkiye’deki uluslararası insani yardım operasyonuna destek amacıyla Kosova Güvenlik Gücü Birliği’nin gönderilmesine karar verdi.
Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani, yaptığı açıklamada, Kosova Güvenlik Gücü Birliği’nin Türkiye’deki uluslararası insani yardım operasyonuna destek amacıyla gönderilmesine ilişkin kararı onayladığını söyledi.
Osmani, Türkiye ile tam dayanışma içinde olduğunu ifade ederek, Kosova’nın gerekli desteği vermeye devam edeceğini bildirdi.
Karara göre 30 askerli bir Kosova Güvenlik Gücü Birliği, Türkiye’deki arama kurtarma çalışmalarına katılacak.
Özbekistan
Özbekistan’dan Türkiye’nin depremden etkilenen bölgelerine kurtarma ekibi ve insani yardım taşıyan uçak Türkiye’ye doğru yola çıktı.
Özbekistan Cumhurbaşkanlığı Ofisinden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in talimatıyla Kahramanmaraş merkezli toplamda 10 ili etkileyen depremlerde zarar görenlere yardım çalışmalarında yer almak amacıyla Özbekistan Acil Durumlar Bakanlığına bağlı 100 kişilik kurtarma ekibi, özel araç ve ekipman ile insani yardım malzemelerini taşıyan uçağın Taşkent Havaalanı’ndan Türkiye’ye hareket ettiği bildirildi.
Açıklamada, Özbek kurtarma ekibinin ihtiyaç duyulan depremden etkilenen bölgelerde arama kurtarma çalışmalarında bulunacağı kaydedilirken, Özbek ekibinin arama-kurtarma çalışmalarında gereken özel araç ve ekipmanları yanlarına aldığı belirtildi.
Açıklamada, uçakta ayrıca depremden zarar görenler için temel ihtiyaç ürünlerinden oluşan insani yardım malzemelerinin de bulunduğu aktarıldı.
Hırvatistan
Hırvatistan İç ve Avrupa İşleri Bakanı Gordan Grlic Radman, 40 kişilik arama ve kurtarma ekibi ile 10 köpeğin bugün yola çıkacağını ifade ederek, “Hırvatistan, Türkiye’nin yanında. Hırvatistan da depremlerle yaşadığı için durumu iyi anlıyoruz.” dedi.
Hırvatistan’ın Ankara Büyükelçisi’nden aldıkları bilgiye göre 2 Hırvatistan vatandaşının depremde yaralandığını aktaran Grlic Radman, yaralıların durumlarının iyi olduğu bilgisini paylaştı.
Türkiye’nin Belgrad Büyükelçisi Hami Aksoy da Sırbistan İçişleri Bakanı Bratislav Gasic ile bir araya geldi. Aksoy, Sırbistan’dan, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in talimatıyla 27 kişilik arama kurtarma ekibinin Türkiye’ye bu gece yola çıkacağını belirtti.
Karadağ
Karadağ’da başta başkent Podgorica olmak üzere Kotor ve Niksic kentlerinden arama ve kurtarma ekiplerinin bu gece Türkiye’ye yola çıkacağı belirtilirken, Podgorica Belediye Başkanı Ivan Vukovic, 15 kişilik ekibin Türkiye’deki ekiplere dahil olacağını söyledi.
Bosna Hersek
Bosna Hersek Federasyonu Arama Kurtarma Özel Biriminden 17 kişilik ekip ile 2 köpeğin hava yoluyla Türkiye’ye gideceği aktarıldı.
Bosna Hersek Federasyonu Kızılhaçı da başkent Saraybosna’daki Türk Kızılay Bosna Hersek Ofisini ziyaret ederek, 12 kişilik arama ve kurtarma ekibinin Türkiye’ye gitmek için hazır olduğunu söyledi.
Arnavutluk
Arnavutluk Savunma Bakanlığı, Türkiye’de meydana gelen depremin ardından arama kurtarma operasyonlarına yardımcı olmak adına 53 tıbbi personel, arama ve kurtarma uzmanı ile 7 araçtan oluşan yardım ve dayanışma heyetinin yola çıktığını ifade etti.
Ekibin uğurlama törenine katılan Arnavutluk Savunma Bakanı Niko Peleshi, bu operasyona katılan tüm kişilere Başbakan Edi Rama ve şahsı adına teşekkür etti.
Bunun, 26 Kasım 2019’da meydana gelen depremde Arnavutluk’a sürekli yardım yapan Türkiye’ye iade edilen bir katkı olduğunu vurgulayan Peleshi, Türkiye’nin kendilerinin çok önemli bir dostu olduğunu ifade etti.
Kazakistan
Kazakistan Acil Durumlar Bakanı Birinci Yardımcısı İbragim Kulşimbayev, devlet televizyon kanalı Jibek Joly’e yaptığı açıklamada, arama kurtarma ekibini taşıyan uçağın birazdan Türkiye’ye doğru hareket edeceğini belirtti.
Kulşimbayev, “Uluslararası düzeyde deneyimleri olan kurtarma görevlilerimiz ve Afet Tıp Merkezi’nin sağlık çalışanları ile birlikte toplamda 41 kişilik ekip Türkiye’ye uçuyoruz. Aynı zamanda Bakanlığımızın özel eğitimli köpekleri de bizimle geliyor.” dedi.
Ayrıca arama kurtarma çalışmaları için gerekli tüm ekipmanları da yanlarında bulundurduklarını kaydeden Kulşimbayev, “Olay yerine intikal edince daha detaylı bilgi vereceğiz.” diye konuştu.
Malezya
Malezyalı yetkililer, Malezya Özel Arama Kurtarma Timi’ne (SMART) bağlı 75 uzmanın, arama kurtarma operasyonunda kullanılacak ekipmanlarla bu akşam Türk Hava Yolları uçağıyla Türkiye’ye hareket edeceğini bildirdi.
Malezya Başbakanı Enver İbrahim yaptığı yazılı açıklamada, can kaybı, yaralanma ve büyük yıkımdan dolayı derin üzüntü duyduğunu belirterek “Malezya hükümeti ve halkı adına depremde hayatını kaybedenler için baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.” ifadesini kullandı.
Ayrıca, Malezya Dışişleri Bakanı Zambry Abdul Kadir, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşerek depremde hayatını kaybedenler için baş sağlığı diledi.
Hindistan
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Türkiye’de meydana gelen depremin neden olduğu can ve mal kayıplarından dolayı duyulan acıyı paylaştıklarını belirti.
Başbakan Modi, Hindistan’ın, Türkiye halkıyla dayanışma içinde olduğunu ve bu trajediyle başa çıkmak için mümkün olan her türlü yardımı sunmaya hazır olduğunu ifade etti.
Öte yandan, Hindistan Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada, eğitimli arama kurtarma köpekleri ile özel ekipmanlarla donanımlı yüz kişiden oluşan Ulusal Afetle Müdahale Gücü’ne (NDRF) bağlı iki ekibin depremden etkilenen bölgelere gönderileceği belirtildi.
Açıklamada, “Uzman doktor ve acil müdahale personelinden oluşan özel bir ekip de bölgeye gönderilmek üzere hazırlık yapılıyor.” ifadesine yer verildi.
Yardım malzemelerinin gönderiminin ise Hindistan’ın Ankara ve İstanbul’daki temsilcilikleri ile Türkiye’deki yetkili mercilerin koordinesinde yapılacağı bilgisi paylaşıldı.
Portekiz
Portekiz Başbakanı Antonio Costa, Twitter’da “Portekiz, dayanışma içinde olacaktır ve ortaklarımızla koordinasyonla yardıma hazırdır.”, Çekya Başbakanı Petr Fiala da “Çek Cumhuriyeti, 68 kişilik arama kurtarma ekibi ile Türkiye’ye yardımda bulunacak. Ekipler bugün saat 14.00’te yola çıktı.” ifadelerini kullandı.
Slovakya
Slovakya Cumhurbaşkanı Zuzana Caputova, ülkesinin yardımda bulunmaya hazır olduğunu söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, “Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’nun talebi üzerine, Fransa Türkiye’ye arama kurtarma ekipleri gönderiyor. Kurtarma ekiplerinin önümüzdeki saatlerde yola çıkması bekleniyor.” paylaşımında bulundu.
Almanya
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, “Türkiye ve Suriye’de meydana gelen ve çok sayıda ölü ve yaralıya yol açan şiddetli deprem haberleri karşısında derin bir şok yaşıyoruz. Az önce Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen ile görüştüm ve en derin üzüntülerimizi ifade ettim. Bu korkunç doğal afetten çok etkilenen insanlar için üzülüyoruz. Düşüncelerimiz hayatını kaybedenlerin aileleriyle birlikte. Bu korkunç saatlerde Türk dostlarımızla yas tutuyor ve onların yanında yer alıyoruz.” dedi.
Almanya’nın elinden gelen tüm yardımı harekete geçireceğini ifade eden Faeser, “THW (Alman yardım kuruluşu) kamplara acil durum barınakları ve su arıtma üniteleri sağlayabilir. THW halihazırda acil durum jeneratörleri, çadırlar ve battaniyelerden oluşan yardım malzemelerini hazırlıyor ve benim talebim üzerine Türk Sivil Savunması ile yakından koordinasyon halinde.” ifadelerini kullandı.
Yunanistan
Yunanistan İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanlığından yapılan açıklamada, Yunanistan’dan Özel Afet Müdahale Birimine (EMAK) bağlı 21 itfaiyecinin ve iki arama kurtarma köpeğinin, arama kurtarmada kullanılacak özel araçlarla birkaç saat içinde yola çıkacağı kaydedildi.
Ekibe, İtfaiye Teşkilatında görevli, yıkılan binaları destekleme konusunda uzman, üst düzey yetkili bir mühendisin de eşlik edeceği belirtilen açıklamada, ekipte acil müdahale ekiplerine dahil 5 doktor, kurtarma personeli ve Deprem Planlama ve Koruma Organizasyonu (OASP) Başkanının da yer alacağı belirtildi.
Açıklamaya göre, tüm ekip C-130 tipi bir uçakla Atina yakınlarındaki Elefsina Havaalanından yola çıkacak.
Bulgaristan
Bulgaristan İçişleri Bakanlığı ve Bulgaristan Kızılhaç Örgütü (BÇK) de Türkiye’ye acil yardım ve ekipler yollayacaklarını duyurdu.
İçişleri Bakanlığının açıklamasında, İtfaiye ve Sivil Savunma birimlerine bağlı 58 kişilik uzman kurtarma ekibinin Türkiye’ye hareket edeceği, ekibin kurtarma çalışmaları için donatılmış 20 araçla gideceği açıklandı.
BÇK de yatak, yastık, battaniye, nevresim, havlu ve diğer eşyalardan oluşan 1000 uyku seti yollamaya hazır olduğunu bildirdi.
BÇK, bu yardıma da takviye olarak 1000 battaniye, 1000 nevresim takımı göndereceğini, Bulgaristan’da Türk Kızılay ile oluşturulan acil yardım deposundan da 300 mutfak takımı, 300 aile tipi çadır, 300 kalorifer, 1000 döşek ve 3 bin battaniyeden oluşan yardım takviyesinin hazırlanacağını kaydetti.
Türk tarafının uygun görmesi durumunda BÇK’nin 12 kişilik bir kurtarma ekibi ve 5 eğitilmiş köpeğin Türkiye’ye yollanabileceği ifade edildi.
Hollanda
Hollanda Kentsel Arama ve Kurtarma Ekibi’nden yapılan yazılı açıklamada ise “Öğleden sonra 15 tonluk ağır kurtarma araçları ve diğer malzemeleri içeren bir kargo uçağının Eindhoven’dan Türkiye’ye hareket etmesi bekleniyor. Ayrıca henüz uçuş saati belli olmayan bir uçakta 65 kişi ve 8 kurtarma köpeği gidecek.” ifadelerine yer verildi.
Polonya
Polonya İçişleri Bakanı Mariusz Kaminski, Twitter hesabında, “Türkiye’ye yardımımızın kabulüne dair resmi onay aldık. İtfaiyeciler bugün Türkiye’ye gidecek.” paylaşımında bulundu.
Romanya hükümeti de Türkiye’ye yardım ekipleri göndereceğini açıkladı.
Romanya Acil Durumlar Komitesi, Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis ile istişarenin ardından, depremden etkilenen bölgelere arama kurtarma ve sağlık ekipleri göndereceklerini duyurdu.
Litvanya
Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielus Landsbergis de depremden büyük üzüntü duyduğunu belirterek “Litvanya olarak kurtarma ve yardım operasyonuna destek olmak için çadır, battaniye ve tıbbi hizmetler sağlamaya hazırız.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da afet yardımı yapanlar haricindeki araçların girişinin durdurulduğunu açıkladı.
Bölgeye sevkiyatın yapılabilmesi için Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’a araç girişi 48 saatliğine durduruldu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, afetle ilgili sevkiyat yapan araçlarla, görevli araçlar hariç bu üç ile girişin saat 11.00 itibarıyla durdurulduğunu açıkladı.
Öte yandan deprem nedeniyle zarar gören TAG Otoyolu ulaşıma açıldı. Karayolları’ndan yapılan açıklamada, Gaziantep’e erişimi sağlayan güzergahta trafiğe engel herhangi bir sorun bulunmadığı ifade edildi.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Hatay gibi birçok ilde can kayıplarına ve ağır hasara neden oldu. Depremin ardından Eyüpsultan Belediyesi ilçede yardım seferberliği başlattı.
Eyüpsultan Belediyesi, depremzedelerin yaralarını sarmak için vatandaşlardan battaniye, mont, bot, bebek bezi, atkı, bere, uyku seti, temizlik malzemesi, ısıtıcı gibi malzeme desteğinde bulunmaları ve kan bağışı yapmaları çağrısında bulundu.
Yapılan çağrının ardından Eyüpsultanlılar tek yürek olarak, depremzedelere ulaştırılmak üzere yardım malzemelerini toplama noktaları olan White Hill AVM, Göktürk Kültür Sanat Merkezi ve Eyüpsultan Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü’ne götürdüler.
Ayrıca vatandaşlar Eyüp Park AVM’de Eyüpsultan Belediyesi ve Kızılay tarafından oluşturulan alanda da kan bağışında bulundu.
Seyyar Mutfak ve İş Makineleri Gönderildi
Bu arada Eyüpsultan Belediyesi arama kurtarma çalışmalarına destek amacıyla bölgeye iş makineleri gönderdi. Ayrıca yine, depremzede vatandaşlarımıza gıda desteği sağlamak için seyyar mutfağı yola çıkardı.
NG Araştırma, insanların deprem felaketine ne kadar hazırlıklı olduğunu ve konu hakkındaki bilgilerini, geçmişten bugüne yaptığı beşinci araştırma ile tekrar analiz etti.
NG Araştırma’nın benderimki.com üzerinden gerçekleştirdiği araştırma şu şekilde;
Deprem anında yapılması gerekenleri biliyor musun?
Olası bir deprem sırasında kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmekte fayda var. Özellikle risk altında olan bölgeler için uzmanlar alınması gereken tedbirler ve deprem sonrası yapılması gerekenler hakkında bizi sık sık uyarıyor. Peki deprem anında yapılması gerekenleri biliyor muyuz? Bu soruya katılımcılarımızın verdiği cevaplara bir göz atalım.
Araştırmamızda %19 oranında kişi deprem anında yapılması gerekenler ile ilgili eğitime katıldığını belirtirken, %27’si bu konuyu kendisinin araştırdığını söyledi. %49’u medyada bu konu hakkında bilgi veren uzmanları dinlerken, %5’lik oran deprem ile ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını söyledi.
Evin depreme dayanıklı mı?
Deprem, ülkemizde dikkat edilmesi gereken en ciddi olaylardan biri. Bu sebeple herkesin deprem tedbirlerini alması büyük önem taşıyor. Alınacak en önemli deprem tedbirleri arasında, binaların depreme dayanıklı olup olmadığının araştırılması bulunuyor.
Katılımcılara yaşadıkları evin depreme ne kadar dayanıklı olduğunu sorduk. %47’si evinin deprem yönetmeliğine uygun olduğunu düşünürken, %9’u evinin depreme dayanıklı olmadığını düşünüyor. %19’u evinin deprem yönetmeliğine uygun olduğunu fakat dayanıklı olduğunu düşünmediğini belirtti. Kalan kişiler ise bu konu hakkında bir bilgiye sahip olmadığını söylüyor. ”Bilmiyorum” cevabını verenlerin oranı ise %25.
Evinin yakınında deprem sonrası toplanma alanı var mı?
Maalesef deprem hayatımızın bir gerçeği. Deprem anında panik yapmadan doğru hareket edebilmek çok önemli. Peki, deprem anında nerede toplanacağız?
Katılımcıların çoğunluğu evinin yakınında deprem toplanma alanı olduğunu belirtti. Her 4 kişiden 1’inin ise deprem toplanma alanı olmadığını belirtmesi dikkat çekici bir sonuç olarak ön plana çıkıyor.
Katılımcıların %23’ü testin yapıldığını ve binalarının dayanıklı çıktığını belirtirken, %2’si yapıldığını ve binalarının dayanıklı olmadığını söyledi. %37’lik bir oran binaları için böyle bir testin yapılmadığını ifade ederken, %38’lik oran bu konu hakkında bilgi sahibi değil.
Deprem çantamız hazır mı?
Uzmanlar ve yetkili kişilerin yaptıkları uyarılarda en çok önem verilen konulardan biri deprem çantası hazırlamak! Ülkemizin deprem bölgesinde yer aldığını ve her an bir deprem yaşama ihtimalimizin var olduğunu düşünürsek bu konuyu kesinlikle göz ardı etmemeli ve ertelememeliyiz. Peki deprem çantamız hazır mı?
Araştırmamıza katılan insanların %22’si evlerinde deprem çantası olduğunu belirtirken %45’i olmadığını söyledi. Kalan kişiler ise evlerinde deprem çantası bulunmadığını fakat hazırlamayı düşündüklerini ifade etti.
Deprem çantasında neler olmalı?
Tüm katılımcılarımızın deprem çantasında mutlaka bulunması gereken eşyalar hakkında bilgisini de analiz ettik. Deprem çantasında neler olması gerektiğini sorduğumuzda, en yüksek oranı %87 ile el feneri alırken beraberinde %85 ile ilk yardım seti, %83 ile düdük geliyor. %76 oranında kişi kolay bozulmayacak yiyecekleri mutlaka bulundurmayı düşünürken, %75 bol miktarda şişe su bulundurmayı elzem görüyor. Bunlar dışında düzenli kullanılan ilaçlar, battaniye, yedek pil vb. gibi malzemeler deprem çantasında mutlaka bulunması gerektiği düşünülen eşyalar arasında…
Deprem sonrası nerede güvende oluruz?
Katılımcılara deprem anında kendilerini güvende hissettikleri yerleri sorduk. %87 ile insanlar kendilerini en fazla park gibi açık hava alanlarında güvende hissettiklerini söyledi. %12 oranında kişi evini güvenli buluyor. Uçak, araba, kamu binaları ve diğer yerleri güvenli bulanların oranı gittikçe azalıyor!
Depreme hazırlık için neler yapıyoruz?
Araştırmamızda insanların depreme hazırlıklı olmak için uyguladığı yöntemleri analiz ettik. Sonuçlar şöyle oldu:
Depreme hazırlık için neler yapıyoruz?
Oran
Deprem anında yapılması gerekenlerle ilgili ailemi bilgilendirdim
45%
Deprem anında yapılması gerekenlerle ilgili araştırma yaptım/eğitim aldım
41%
Deprem anında düşme olasılığı olan eşyaları önceden sabitledim
38%
Deprem sigortası yaptırdım / yapılmasını sağladım
31%
Ev, iş vb. acil çıkışların kullanıma açık olduğunu kontrol ettim
Deprem anında zarar görmemek için deprem öncesi hazırlığın önemini bir kez daha vurgulamak isteriz.
İnsanlara deprem anında yapacakları ilk hareketin ne olduğunu sorduğumuzda katılımcıların yarısı devrilmesi zor bir eşyanın yanında hayat üçgeni oluşturacağını belirtti. %18’i cenin pozisyonunda depremin geçmesini bekleyeceğini söylerken, %10’luk kesim bulunduğu yerdeki diğer insanların yanına koşacağını ifade etti.
Yaşanılan en yüksek deprem şiddeti ne?
Katılımcılarımıza bugüne kadar yaşadıkları en yüksek deprem şiddetini sorduk. Özellikle deprem bölgelerinden katılımcılarımızın olduğu bu araştırmada sonuçlar görseldeki gibi oldu.
Araştırmamıza katılan her 10 kişiden 1’i depremde maalesef bir yakınını kaybettiğini belirtti.
Deprem sonrası haberleşme tercihleri neler?
Büyük afetlerde ve acil durumlarda altyapı hasarları veya kullanım yoğunluğu gibi nedenler ile haberleşme kesintiye uğrayabiliyor.
Katılımcılarımıza deprem sonrasında yakınları ile haberleşmek için kullanacakları yöntemi sorduğumuzda yarısı telefon ile görüşme sağlayacağını ifade etti. %26’sı mesaj ile haberleşme sağlayacağını, %14’ü ise “Akut güvendeyim” uygulaması üzerinden iletişim sağlayacağını belirtti.
Deprem sonrası yapılan çalışmalardan en etkilisi hangisi?
Katılımcılarımıza deprem sonrası yapılan çalışmalardan en etkilisinin hangisi olduğunu sorduk. %41’i AFAD çalışmaları cevabını verirken, %34’ü AKUT çalışmaları cevabını verdi.
K-9 köpekleri ve halk dayanışması cevaplarının oranları %8 olurken, %2’lik kesim ise belediye ekiplerinin çalışmalarını etkili bulduğunu belirtti.
Büyük depreme hazır mıyız?
Uzmanlar tarafından uzun süredir, Marmara Bölgesi çevresinde büyük deprem uyarısı yapılıyor. Peki, biz bu depreme ne kadar hazırlıklıyız?
Katılımcıların %59’u önlem alınmadığını düşünüyor. %36’sı kısmen alındığını düşünürken, önlem alındığını düşünenlerin oranı ise yalnızca %5.
Ülkemiz için yakın gelecekte en büyük problem ne?
Araştırmamız sonuçlarına baktığımızda ekonomik sıkıntılar cevabını veren katılımcıların %38 oy oranıyla çoğunlukta olduğunu görüyoruz. %16’lık kesim mülteci sorunu olduğunu düşünürken %13 oy oranında katılımcı yakın gelecekteki en büyük problemin deprem olduğunu düşünüyor.
6 Şubat 2023 tarihinde 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğündeki depremlerle ilgili açıklamada bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, “Ülkemizde deprem can ve mal kaybı bakımından ilk sırada yer alan bir afet türüdür. Afetler nedeniyle yaşanan can kayıplarının yaklaşık yüzde 60’ı depremler nedeniyle meydana gelmektedir. Depremlerin yerini, zamanını ve şiddetini kesin olarak bilemediğimiz için riskli yapıları acilen yenileyerek yeni acıların yaşanmasını önleyebiliriz.” dedi.
Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 35 yılı aşkın süredir uğraş veren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 6 Şubat 2023 tarihinde 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğündeki depremler sonrası uyarılarda bulundu. Geçmişte yaşadığımız depremlerde olduğu gibi, gelecekte olacak depremlere karşı tedbir alınmazsa büyük can ve mal kaybına uğrayacağımıza dikkat çeken Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, şu açıklamalarda bulundu:
“Ülkemizde deprem can ve mal kaybı bakımından ilk sırada yer alan bir afet türüdür. Afetler nedeniyle yaşanan can kayıplarının yaklaşık yüzde 60’ı depremler nedeniyle meydana gelmektedir. T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre 1900 yılından günümüze en az 5,0 büyüklüğünde 1.796 deprem kaydedilmiştir. 6 Şubat 2023 tarihinde 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğündeki depremler, kentsel dönüşümün önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Depremlerin yerini, zamanını ve şiddetini kesin olarak bilemediğimiz için riskli yapıları acilen yenileyerek yeni acıların yaşanmasını önleyebiliriz.
Bu vesileyle, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana başta olmak üzere çevre illerde yoğun şekilde hissedilen depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet; ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum.”
Her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için süreçte yer alacak bütün paydaşlar aktif rol almalı
Depremlerin ekonomik etkilerine de dikkat çeken Yavuz Işık, “Özellikle ticaretin, sanayinin ve önemli üst ve altyapıların olduğu büyükşehirlerde yaşanan büyük depremlerin ülke ekonomisine etkileri de değerlendirilmelidir. Bu nedenle, kentsel dönüşümün hızını azaltan sorunların çözülmesi önem arz etmektedir. Bu sorunların çözülmesi ile vatandaşların güvenli ve konforlu yaşam alanlarına kavuşması sağlanabilecektir. Bu nedenle T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için süreçte yer alacak bütün paydaşlar aktif rol almalıdır.” diye konuştu.
KGS belgeli kaliteli hazır beton olası bir depremde birçok hayat kurtaracaktır
Kaliteli beton kullanımı ve denetim ile depremi az hasarla atlatmanın mümkün olduğunu vurgulayan Yavuz Işık: “Hazır beton alanında kaliteyi garanti altına almayı hedefleyen Birliğimiz, Kalite Güvence Sistemi (KGS) ile hazır beton tesislerinin üretim şartlarını, teknik ve laboratuvar altyapısını, personel yeterliliğini denetleyerek kaliteli ve yüksek dayanım sınıflarında beton üretimi gerçekleşmesini sağlamaktadır. Yeni yapıların inşasında ve kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılacak KGS kalite belgeli hazır beton, olası bir depremde birçok hayat kurtaracaktır.” dedi.
Yapılarımız artık daha güvenli
Yapıların güvenliğini değerlendiren Yavuz Işık, “2000’li yılların başından itibaren inşaatlarda hazır beton kullanımının zorunlu olması, nervürlü demir kullanılması, Yapı Denetim Sistemi’nin Türkiye genelinde uygulanmaya başlaması ve daha etkili deprem yönetmeliklerinin hazırlanması ile betonarme yapılar çok daha güvenli hâle gelmiştir. Son yıllarda meydana gelen depremlerde genel olarak 2000 yılı öncesi binaların ağır hasar gördüğüne, ancak gerekli önlemler alındıktan sonra yapılan daha genç binaların çok daha güvenli olduğuna şahit oluyoruz. Kurallara ve standartlara uygun bir şekilde yapılmış ve denetlenmiş yapılar depreme karşı en büyük korumamızdır.” dedi.
Bütün beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz
Türkiye’de üretilen betonların yüzde 65’inin Türkiye Hazır Beton Birliği üyeleri tarafından KGS belgeli olarak üretildiğinin altını çizen Yavuz Işık: “Depreme karşı dayanıklı yapılaşma için bu oranın çok daha yüksek olması gerekmektedir. KGS Sistemi’ne katılan beton tesisleri, yoğun kontroller sonucunda daha stabil ve sürdürülebilir bir üretim yapmaktadır. Böylece, hem kaliteli hem de ekonomik bir üretim elde edilmektedir. Standartlara uygun üretimin sağlanmasıyla beton üreticisi ile tüketici arasında güven oluşmaktadır. Sektördeki bütün üreticilere tarafsız ve doğru bir denetim uyguladığı için KGS Belgeli beton üreticileri özellikle tercih edilmektedir. Günümüzde bazı prestijli projelerin teknik şartnamelerinde beton üreticisi firmaların KGS belgeli THBB üyesi olmalarının ön şart olarak talep edilmesi, ülkemiz ve bizler için sevindiricidir. Bu doğrultuda, bütün beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz.” dedi.
İnşaatlarda daha yüksek dayanımlı ve doğru çevresel etki sınıfında betonlar kullanılmalı
2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin binalarda en az C25 dayanım sınıfı betonun kullanılmasını öngördüğünü söyleyen Yavuz Işık, “Betonarme yapıların uzun yıllar boyunca depreme karşı dayanıklı olabilmesi için dış çevre etkilerine de dayanıklı olacak şekilde boşluksuz ve geçirimsiz olması gerekmektedir. Bu dayanıklılığın yani dürabilitenin sağlanması için, beton dayanım sınıflarının daha da yükseltilmesi çok önemlidir. Dayanım sınıfı kadar önemli olan bir konu da, betonun servis ömrü boyunca performansını belirleyecek olan ‘Çevresel Etki Sınıfı’dır. Doğru çevresel etki sınıfı seçilip buna göre beton kullanılmazsa, yapıda uzun vadede bozulmalar meydana gelecek, öngörülen servis ömrü ve depreme dayanıklılık azalacaktır. Projeye uygun çevresel etki sınıfının doğru bir şekilde belirlenmesi noktasında projeyi yapan mühendise ve denetlenmesi konusunda özellikle Yapı Denetim Sistemi’ne büyük rol düşmektedir. Doğru belirlenmiş çevresel etki sınıfında, yüksek dayanımlı ve kalite belgeli betonlarla inşa edilen standartlara uygun olarak tasarlanmış ve denetlenmiş binaların depremde alacağı hasarın daha az olacağını öngörebiliyoruz.” dedi.
Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, İstanbul, Beşiktaş’ta bulunan Fehime Sultan ve Hatice Sultan yalılarının otele dönüştürülmesi projesinin nisan ayı sonunda tamamlanacağını açıkladı.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Prof. Dr. Ahmet Bolat, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile ziyarette bulunduğu Beşiktaş’taki inşaat çalışmaları devam eden otel projesine ilişkin şu duyurularda bulundu:
‘’Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı olarak göreve başlamanın yıl dönümünün sabahında Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy ile bir araya gelerek turizm sektörüne verdiğimiz destekler ve ABD pazarına yönelik turizm hamlemize dair bir görüşme gerçekleştirdik. Ortaklığımız Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker ile katıldığımız görüşmede milli bayrak taşıyıcı olarak ülkemize 2 milyon Amerikalı turist kazandırma hedefine yönelik yol haritamızı ve Bakanlığımız ile iş birliğimizi daha da geliştirme üzerine fikir alışverişinde bulunduk.’’
İşletme konusunda uluslararası üst segment otel zincirleri ile görüşmelerin devam ettiğini söyleyen Bolat, ‘’Nisan ayı sonunda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla böyle güzel bir tesisi turizmimize kazandıracak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.’’ dedi.
Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Düğerek Mahallesi’nin altyapısını güçlendirmek için planladığı kanalizasyon projesine başlıyor.
Muğla genelinde altyapıyı güçlendirmek ve altyapı hizmetinden yararlanma oranını arttırmak için birçok projeyi hayata geçiren Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ Genel Müdürlüğü ekipleri bu kapsamda son olarak Menteşe Düğerek Mahallesi’ne kanalizasyon hattı yapıyor.
İki etaptan oluşacak proje kapsamında Düğerek Mahallesine toplam 14 bin metre kanalizasyon hattı yapılması planlanırken projenin ilk etabında 14 Milyon 988 Bin TL yatırımla 8 bin 750 metrelik kanalizasyon hat yapımına başlanıyor. Yaklaşık 13 bin kişiye kanalizasyon hizmeti sunacak ilk etabı önümüzdeki günlerde başlayacak. Düğerek Mahallesinde oluşan atıksu mahalleye yakın olan Muğla Atıksu Arıtma Tesisine iletilerek arıtılacak.
Aydın’ın Efeler İlçesinde yer alan Kardeşköy Mahallesi’nde Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından hayata geçirilecek olan 198 konut, 8 dükkân ve cami projesinin inşaat çalışmaları başladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Kardeşköy Mahallesi’ne inşa edilecek olan 198 konutun ihalesini 3 Ağustos 2021 tarihinde gerçekleştirdi.
İhale maliyeti yaklaşık 146 milyon 815 lira olan TOKİ konutlarının yapılacağı alanla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Aydın’ın 1/100 Bin Ölçekli Çevre Düzeni İmar Planı’nda değişikliğe gidildi.
26 Haziran 2020’de yapılan kura çekilişi ile hak sahibi vatandaşlar belirlendi. İki yıldır artan maliyet nedeniyle inşaatına başlanamayan Kardeşköy’deki TOKİ konutlarıyla ilgili nihayet ilk kazma vuruldu.
TOKİ konutlarının yapımına başlanan alanda, Aydın Milletvekili Rıza Posacı incelemelerde bulundu. Kardeşköy’de TOKİ tarafından cami, 198 adet konut ve 8 adet dükkân inşaatına başlandığını belirten Milletvekili Posacı, “Efeler ilçemizde ihtiyacı haline gelen toplu konutun inşasının başlamasının sevincini yaşıyoruz.” dedi.
Elazığ’ın Sivrice ilçesinde hayata geçirilecek olan yeni konut ve iş yeri projesinin ihalesi gerçekleştirildi.
24 Ocak depreminin ardından kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Elazığ’ın Sivrice ilçesinde daha önce 305 konut ve 2 adet cami yapılmıştı. Ortaya çıkan konut yetersizliği nedeniyle inşa edilmesi kararlaştırılan yeni konut ve iş yeri projesinin ihalesi ise geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi.
İlçe genelinde kaydedilen konut ihtiyacına göre düzenlenen yeni projede, 401 adet konut ve 24 adet iş yeri hayata geçirilecek.
Projenin ihalesinin tamamlanması sonucunda sosyal medya hesabından kazanan firmayı açıklayan Sivrice Belediye Başkanı Turgay Gündoğan, ihalenin Polat İnşaat ve Kuyumculuk firmasının kazandığını söyleyerek, projenin ilçeye hayırlı olması temennisinde bulundu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, katıldığı Türkiye Yüzyılı Zirvesi programında sosyal konut projeleriyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Programda çeşitli konulara değinen Bakan Kurum, “Gayemiz Türkiye yüzyılında yeşil kalkınma devrimini tüm detaylarıyla tamamlamış, 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmış lider bir Türkiye. Bu mücadeleye katkı sunacak ulusal uyum stratejisi ve eylem planımızı 22 kurumdan oluşan iklim koordinasyon kurumumuzla birlikte gayrimenkul sektörü de dahil tüm alanları da kapsayacak şekilde 2023 içerisinde tamamlayacağız. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak kabul edildi. Dünyada çok az ülkenin başarabileceği bir yeşil seferberliği olan millet bahçelerimizin sayısı 500’e yaklaştı. Bu sayıyı önümüzdeki beş yıl içinde 1.000’e, toplam yeşil alan büyüklüğümüzü ise 2023’te 81 milyon metrekareye ulaştıracağız. Böylece kişi başı yeşil alan miktarımızı 15 metrekare ve üzerine çıkaracağız. Mayıs ayı başında sözde çevreci maskeli doğaseverlerin itirazlarına rağmen yemyeşil bezediğimiz Atatürk Havalimanı Millet Bahçemizin açılışını da Cumhurbaşkanımız ve yüzbinlerle birlikte gerçekleştireceğiz.” dedi.
Bugüne kadar ülkemizde 3,3 milyon konutun dönüşümünü tamamladıklarını anlatan Bakan Kurum, şöyle konuştu:
“81 ilde 250 bin konutun dönüşümüne adeta zamanla yarışarak devam ediyoruz. Afetlerden zarar görmüş İzmir, Elazığ, Kastamonu, Sinop, Bartın, Antalya ve Muğla’da toplam 45 bin konutla her biri kendi şehrinde ilk olan tarihi dönüşümlere imza attık. Tek gündemimiz afet değil, saklı hazinelerimizi de ortaya çıkarıyoruz. Yeşil sanayi, yeşil OSB diyerek şu ana kadar altı ilimizde 4.120 dükkân inşa ettik. Altı ilimizde 6.238 dükkânın inşaatı devam ediyor, yedi ilimizde de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Böylece eski sanayi alanlarını şehrimizin dışına taşıyarak merkezlerdeki tüm kirliliği ortadan kaldırıyoruz. Esnafımıza yeni dükkanlar kazandırıyoruz. İnşallah 2035 yılına kadar kentsel dönüşüme girmemiş hiçbir riskli yapı kalmayacak. Bugün dünyanın en kapsamlı sosyal konut uygulamalarına imza atarak, TOKİ başkanlığımız eliyle 1 milyon 180 bin sosyal konut ürettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla ilk evim, ilk iş yerim projesini açıkladık. Cumhuriyet tarihimizin en büyük sosyal konut projesi olan projemize 8 milyonu aşkın vatandaşımız teveccüh gösterdi. İnşallah mart ayına kadar bütün konutlarımızın kuralarını çekecek, söz verdiğimiz gibi iki yıl içinde konutlarımızı vatandaşlarımıza sunacağız. Şimdi sırada arsalarımız var. Altyapısı hazır 1 milyon arsamızın kuralarını çekmeye başladık. Bu arsalarla Türkiye yüzyılının modern yerleşim yerlerini oluşturuyor, 900 milyar lirayı aşan yatırımla inşaat ve gayrimenkul sektörümüzün gücüne de güç katıyoruz.”
Konut projelerini gündemine alan Bakan Kurum, şöyle devam etti:
“Tarihi bir kampanyaya daha imza atarak, yeni konut finansman modeliyle Yeni Evim projesini de başlattık. 81 ilimizde ilk evini alacak vatandaşlarımızı, ilk 3 yıl devlet katkısıyla ve uygun ödeme imkanlarıyla huzurlu yuvalarına kavuşturuyoruz. Ülkemiz hem başarılarını sürdürüyor hem de köklü bir değişim yolunda ilerliyor. Pandemi 2020 yılında başladı, 2022’nin son çeyreğinde gündemden düşmeye başladı. Salgından etkilenen sektörler toparlanmaya başladı. Benim gayrimenkul sektörünün yeni normali adını verdiğim bir süreç artık başlamış durumda. Gayrimenkul yönetiminde devrim niteliğinde dönüşüme tekabül eden bu sürecin adı ESG. Yani çevresel, sosyal ve yönetişim verileri. Bugün yatırımcılarımız yalnızca şirketlerinin ulaştığı maddi kazançlara odaklanmıyor. Yatırım kararı verirken çevresel sosyal ve yönetişim verilerine bakıyorlar. Her bir yapı enerji verimli olmalı, sıfır atık uyumlu olmalıdır. Sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan gayrimenkuller rekabette geride kalacaklar, finansmana erişme sorunları yaşayacaklar. Karbon vergisi ödeme gibi ağır risklerle karşı karşıya kalacaklar.
Çevreyi merkeze alan, sosyal boyutu önceleyen, birlikte karar almayı esas alan şirketlerin hızlıca öne çıkacağına inanıyorum. 4 yıl süren çalışmaların ardından bilim insanlarımızla birlikte hazırladığımız 81 ilimizin 100 yıllık geleceğini ortaya koyan Türkiye 21’inci yüzyıl mekânsal strateji planımızı mart ayında gururla açıklayacağız. Bu planda şehirlerimizin silüetini koruyacağız, insanımızın hayat kalitesini artıracağız, istihdamı güçlendireceğiz. Kent içi raylı sistemler, mikromobilite ve bisiklet yolu sayımızı artıracağız. Ülkemizi kuzeyden güneye, doğudan batıya ekolojik koridorlarla, yeşil ağlarla öreceğiz. İnşallah hep birlikte gelecek 10 yıl içinde şehirlerimizin tamamının yapısal, çevresel, ekonomik ve kültürel dönüşümünü tamamlayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın yeşilin, dijitalin, enerjinin, sürdürülebilirliğin, teknolojinin ve gücün asrı olarak tarif ettiği Türkiye yüzyılı inşallah muhteşem Türk şehirleriyle taçlanacak.”.
Bakan Kurum’un video mesajının hemen ardından düzenlenen panelde, TOKİ Başkanı Ömer Bulut, GYODER Başkan Yardımcısı Neşecan Çekici, KONUTDER Başkanı Altan Elmas, İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, Tasarruf Finansman Sektör Kurulu Başkanı Eyüp Akbal ve Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, Takvim Gazetesi Ekonomi Müdürü Faruk Erdem’in sorularını yanıtladı.
TOKİ Başkanı Ömer Bulut, “Türkiye yüzyılı hepimizi heyecanlandıran bir süreç. TOKİ özellikle 2002 yılından itibaren konut ve konuta bağlı sektörlerde çok önemli atılımlar gerçekleştirdi. 1 milyon 180 bine yakın konut inşa etti. Bunun yüzde 90’ına yakını dar gelirli vatandaşlarımız için yapılan konutlar. Bu amacın tek sebebi Sayın Cumhurbaşkanımızın evi olmayan tek bir vatandaşımız kalmayana dek bu projeleri yürüteceğiz anlayışından kaynaklanıyor. Yatay mimari anlayışını Türkiye’ye getirdik. Dar gelir grubuna konut yapıyoruz, ama inanın üst gelir grubundaki konut kalitesinde konut üretebiliyoruz. Geçen yıl 7 milyon metrekare imarlı arsa üretmek suretiyle sektörün içerisinde olan binlerce firmaya arsa ürettik. Önümüzde yeni hedefler var. Özellikle yaz aylarında açıkladığımız sosyal konut Türkiye’de müthiş bir talep gördü. 72 ilde 250 binin 182 bininin kurasını çektik. Kalanların kuralarını da mart sonuna kadar çekmiş olacağız. İstanbul’un kurası da mart ayında olacak. İlk bir ay içinde 5-6 bin konutluk projenin ihalesini yapıp temelini attık. Bugün 40 bine yakın konutun ihalesini yaptık.” ifadelerini kullandı.
GYODER Başkan Yardımcısı Neşecan Çekici, “Sadece binaları değil geleceği inşa ediyoruz. Sürdürülebilir ve öngörülebilir konut üretimi ihtiyacı artmakta. Geleneksel ihtiyaçlar hızla değişiyor. Nüfusu büyük şehirlerde erişilebilir konut ihtiyacı çok artmış durumda. Bu sadece Türkiye’de böyle değil. Almanya ile başlayan bir durum bu” dedi. Çekici, şöyle devam etti: “Sosyal konutla erişilebilir konut arasında da çok farklı noktalar var. Aslında sosyal konut sosyal bir yaklaşım, ama erişilebilir konut liberal koşullar altında tercih edilen yaşam alanını oluşturmaktır. Türkiye’de 2,3 milyon konut üretilebilirse ancak denge oluşabiliyor. Buna yenileme ve onarım yapılacak konutlar dahil. Yani burada arzı destekleme politikası şart. Kamuyla iç içe çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Pazaryerleri konusunda Türkiye’de 774 milyar liralık piyasa var. Bunun iki katı oranında ikinci el piyasası var. Bir pazaryeri kurmak istedik. Tüm üyelerimizin projelerini burada sergileyelim, endeksler oluşsun, üretici ufak ücretler ödeyerek bilgilere ulaşsın. Maliyetleri, arsa yüzdelerini de şeffaflıkla gösterebileceğimiz pazaryeri kavramı oluşturacağız. Üyelerimizden gelen tüm projeler burada sergilenecek ve çeşitli bilgilere ulaşım sağlanacak.” şeklinde konuştu.
İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım ise piyasadaki fiyatlara ilişkin, “Biz projeleri üretirken başında lansman fiyatına satıyoruz ki bu maliyetine yakın bir fiyat oluyor. Geçtiğimiz dönemde şöyle yanıltıcı bir kanı oldu. Sektörde sıkıntılar oldu, inşaatçı işe devam etmek için zararına satış yaptı. Bu rakamlar doğru rakamlar sanıldı. Hatta fiyatlar daha da düşecek algısı oluşturulmaya çalışıldı. Netice gösteriyor ki demek ki bir fazla yokmuş. Neden rakamlar bu kadar yukarı çıktı. Çünkü o dönemde işlerini bitirmek isteyenler uygun fiyatlara sattılar. Ancak yeni başladıkları projeleri yeni maliyetlerle oluşturdular. Bugünkü rakamlar doğru rakamlar” dedi.
Her yıl 700 bin civarında konut üretilmesi gerektiğini belirten Durbakayım, “2004’teki Emlak Konut hasılat paylaşımı modeliyle Türkiye büyük nitelikli projelerle tanıştı. Büyük kurumsal firmalar aynı modeli kendi işlerinde de uyguladılar. Daha sonra bizim karşımıza yaptığımız hatalar çıktı. Projeleri çok lüks yaptık, saunalar, havuzlar, çok büyük masraflar getirdi. Bunlar aidatlar olarak yük getirdi, şimdi hatalarımızı düzeltiyoruz. Sektörde ciddi bir durgunluk, belirsizlik vardı. Yeni Evim kampanyası sektörü ateşledi. Sektör şu an bir dinamizm içinde. Sektöre canlılık ve ateşleme geldi. Bunun ürünlerini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Burada beklentimiz tüm yükü kamu bankalarının üstlenmemesi, özel bankaların da işin içine girmesidir. Özel bankalar da taşın altına elini koysunlar.” ifadelerinde bulundu.
Konut üretmediklerini, tamamen tasarrufa dönük bir çalışma sistemleri olduğunu anlatan Tasarruf Finansman Sektör Kurulu Başkanı Eyüp Akbal da şu değerlendirmelerde bulundu:
“2015 yılında sektöre yeni firmaların katılmasıyla bir canlılık başladı. 2015-2020 yılı arasında sektör büyümesi yüzde 800’leri buldu. Kendimizi sistemin TOKİ’si olarak değerlendiriyoruz. Biz de bu modelle insanları konut, işyeri ve araç sahibi yapıyoruz. Geçtiğimiz ağustos ayında BDDK faaliyet izniyle altı firma sektörde yerini aldı. Toplam şube sayısı 419, aktif büyüklüğümüz 75 milyar. Öngörüm, önümüzdeki dönemlerde bu rakamların 150-200 milyarları bulması.”
Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya ise konuyla ilgili şöyle konuştu:
“İnşaat sektörü denince TOKİ bizim lokomotifimiz. TOKİ’nin 2003 yılında başlayan hamlesiyle hasılat paylaşımını, büyük kapasiteli inşaat yapmayı öğrendik. Ülkemiz bambaşka bir yere geldi. Yılda 700 bin konut lazım. Yapacağız, ama bizim arsamız yok, geliştiremiyoruz. TOKİ ve Emlak Konut katkılarıyla arsa üretimiyle bir noktaya geliyoruz. Kentsel dönüşümde ülkemizi daha iyi noktalara getirmemiz lazım, biz deprem kuşağının ortasındayız.”
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Karahan, bugün gerçekleşen deprem sonucunda ”seferber olalım” dedi.
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Karahan yaptığı açıklamada; “Kahramanmaraş’ta sabaha karşı meydana gelen ve 10 ilde hasara neden olan depremde canlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Devletimiz depremin yaralarını sarmaya muktedir ve teyakkuz halindedir. Depremzedelerin yaralarını sarmak ve afetin üstesinden bir an evvel gelebilmek için milletçe seferber olmalıyız” dedi.
Remax Maximum Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, projeden konut, sıfır konut ve ikinci el konut satın alımında dikkat edilmesi gereken hususları sıraladı.
Gayrimenkul sektöründe yaşananları değerlendiren Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, şunları söyledi: “Konut üretimi, son iki yıldır emtia fiyatlarının artmasıyla yavaşlama ve hatta durma noktasına gelirken, diğer taraftan bir yatırım aracı olarak görülen konuta olan Türk vatandaşlarının yoğun talebine ek olarak, Rusya, İran, Irak, Almanya, Kazakistan, Afganistan, Ukrayna gibi ülkelerden yabancılara konut satılması ve ülkemizdeki Suriyeli vatandaşların eklenmesiyle konut stoğu yetersiz kalabildi ve konut sıkıntısı baş göstermeye devam ediyor.” dedi.
Ayrıca, artan kira fiyatlarıyla barınma sorununun da son günlerde sıkça gündeme geldiğini hatırlatan Engin Kaya, Cumhuriyet tarihimizin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim İlk İş Yerim” projesinin ardından orta ve üst gelir grubuna yönelik hayata geçirilen konut kampanyasının büyük önem taşıdığını kaydetti.
Projeden, sıfırdan veya ikinci el konut alırken dikkat edilmesi gereken temel kurallar nelerdir?
Genel olarak bir konut satın alınırken arsa payının önemli olduğunun altını çizen ve konutların kış aylarında yaz aylarına oranla daha uygun fiyatlarda satın alınabileceğini ifade eden Gayrimenkul Danışmanı Engin Kaya, projeden konut, sıfır konut veya ikinci el konut satın alınırken tecrübeli gayrimenkul danışmanlık firmaları üzerinden yürütülmesinin önemine vurgu yaparak, konut satın almadan önce dikkat edilmesi gereken temel kurallar hakkında şunları anlattı:
Projeden konut satın alırken dikkat edilecekler:
1-Projeden konut satın almanın en önemli 1.’nci kuralı, her projeden konut satın alınmaz. İlk olarak projeyi yapacak inşaat firması hakkında detaylı bilgi edinilmelidir. Firmanın kaç yıllık olduğu, o tarihe kadar bitirmiş olduğu konut ve iş yeri projeleri, mali yapısı vs incelenmelidir. Ardından projenin yapılacağı bölgenin şehir planlarındaki durumuna bakılmalıdır. Bölgede ilerleyen süreçte yapılabilecek, üniversite, hastane, sanayi tesisleri gibi yatırımlar incelenmelidir ki, bu projeler konutun değerini artıracaktır.
2-Projedeki daire tiplerine bakılmalıdır. Projede, 1+1 mi, 2+1 mi, 3+1 mi yoğunlukta incelenmelidir. Örneğin 1+1 dairelerin yoğun olduğu bir projede, 3+1 dairelerin fiyatları ciddi bir yükselme göstermez. 3+1 daire satın almak isteyen geniş aileler, 1+1 konutların ağırlıklı olduğu bir projede oturmayı çok da talep etmeyebilirler.
3-İnşaatta kullanılacak malzeme kalitesi hakkında firmaya sorular sorulmalıdır. Kapılar, pimapenler, mutfak dolapları, banyo, prizler, kapı kolları gibi iç malzeme hakkında bilgi edinilmelidir.
4-Projedeki dairelerin konumlarına bakılmalıdır. Dairenin, güney cephe veya kuzey cephede olması, yine dairenin baktığı manzara fiyatını etkileyecektir.
5-Projenin, en yakın merkeze olan uzaklığı önemlidir. Okula, alışveriş merkezlerine, hastaneye vs uzaklığı değerlendirilmelidir.
6-Projeden almadan önce, gerekli araştırmaların sonucunda inşaat firmasından ev satın alınmasına karar verilirse, noterde inşaat firması ile bir sözleşme imzalanacaktır. Sözleşmede satın alınacak dairenin özellikleri hakkında detaylı bilgiler yer almalıdır.
Bitmiş konut satın alırken dikkat edilecekler:
7-Bitmiş konut satın alınırken, iskanı var mı bakılmalıdır. İskanı olmayan dairelerin elektrik, su, maliyeti daha yüksek olacaktır. Eğer, inşaat firması inşaat bitince iskanının alınacağını belirtiyorsa, noterden bu konuda bir yazı alınmalıdır. Ayrıca, iskanı olmayan dairelere konut kredisi çıkmasında sorunlar da yaşanabilmektedir.
bitmiş olan konutun projesinin incelenmesi önemlidir. Projede evin metrekaresi 150 metrekare olurken, gerçekte evin metrekaresi 90 metrekare olabilir. (Bazı inşaat firmaları, otopark, kömürlük, çatı, bahçe, havuz vs gibi alanları konut sayısına bölerek, bu oranı ilgili konutun metrekaresine ekleyebilmektedir)
9-Bitmiş projede kullanılan malzeme kalitesi değerlendirilmelidir. Salon, banyo, mutfak, kapılar, pencereler incelenmelidir.
10-Bitmiş projenin en yakın merkeze olan yakınlığı ve bölgeye gelecekte yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgiler edinilmelidir. Ayrıca ilgili bölgedeki bitmiş projelerin yaklaşık satın alma fiyatları ve kira fiyatları değerlendirilmelidir.
11-Bitmiş projeden daire satın alınmaya karar verilince, Tapu için işlemler başlatılmalıdır. Burada seçilen konut ile tapuda alınan konutun aynı konut olup olmadığına özellikle dikkat edilmelidir. Eğer, konuta ilişkin araştırma yapmaya ciddi bir zaman süreci yoksa, küçük bir miktarda banka kredisi kullanılarak, bankanın yapacağı ekspertiz raporunun incelenmesi fırsatı oluşacaktır.
İkinci el konut satın alırken dikkat edilecekler:
el konutlarda binanın yaşına bakılır. İkinci elde konutlar, 1999 depremi öncesinde yapılanlar ve sonrasında yapılanlar olarak ikiye ayrılıp değerlendiriliyor. Binanın yaşı var ise, depremde hasar alıp almadığına dair ilgili belediyeden veya AFAT’dan bilgi alınmalıdır. Ayrıca, konutun kat mülkiyeti var mı bakılmalıdır. Konutun iskanı sorgulanmalıdır. Bazen apartmanda yapılabilecek ilave tadilat çalışmaları nedeniyle binanın iskanı bozulabileceğinden, yeniden iskanın alınması gerekecektir.
13-Eğer, ileride dönüşüme gireceği öngörülerek, yatırım amaçlı hasarlı bir konut alınacaksa, kat mülkiyeti mi, kat irtifakı mı olduğuna bakılmalıdır. İskanı var mı incelenmelidir. Dairenin arsa payı incelenmelidir. Eğer dairenin arsa payı küçük ise, bu durumda kentsel dönüşümden öngörülen fırsat sağlanamayabilir.
14-Dairenin iç mekanı olan odaları, mutfağı, banyosu incelenmelidir. Dairede masrafa var mı değerlendirilmelidir.
15-Konutun, en yakın merkeze olan yakınlığı ve bölgeye gelecekte yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgiler edinilmelidir. Ayrıca, bölgedeki diğer konutların satın alma fiyatları ve kira fiyatları değerlendirilmelidir.
Afyonkarahisar ziyaretinde konuşma yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, ‘’Türkiye’nin dört bir yanında şu anda 4 bin 200 kilometrelik demir yolu inşaatı devam ediyor.’’ dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Türkiye’nin dört bir tarafında 4 bin 200 kilometre uzunluğunda demir yolu inşaatının devam ettiğini belirterek, “Bir taraftan 13 bin 700 kilometrelik demir yolu ağında da işletme yapıyoruz. Üretimdeki lojistik maliyetlerimizi düşürmesi açısından demir yolu yatırımları çok önemli.” dedi.
Türkiye’de 29 bini bölünmüş olmak üzere 70 bin kilometre kara yolu ile hizmet verildiğini aktaran Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
“Bu kadar kaliteli ve güvenli yollar sayesinde sanayideki, turizmdeki artışların ihtiyacını karşılıyoruz, karşılamaya da devam edeceğiz. Afyonkarahisar da en önemli illerimizden bir tanesi. Tüm yolların birleştiği bir kavşak noktası. Afyonkarahisar’da da önemli yatırımlarımız var. Afyonkarahisar-Şuhut kara yolunu da bugün hizmete açacağız inşallah. Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde projemizi bitirip milletimize sunmanın gururunu yaşayacağız. Afyonkarahisar-Şuhut arası 22 kilometre. 27 dakika süren yolu 15 dakika daha kısaltarak 12 dakikaya indireceğiz. Sonucunda konforlu, güvenli ve bölümüş yolu hizmete açacağız. Sonucunda yaptığımız bu yollar sayesinde bölgemiz gelişiyor. Yatırımcı daha hızlı geliyor. Sonucunda istihdam, üretim ve ihracat artıyor.”
Karaismailoğlu, Türkiye’nin en büyük altyapı projelerinden Ankara-İzmir yüksek hızlı tren hattının da yapım çalışmalarının hızlı bir şekilde devam ettiğini dile getirdi.
İhale süreçlerinin tamamlandığına işaret eden Karaismailoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ankara’dan İzmir’e kadar tam 600 kilometrelik bir güzergahta hakikaten devletimiz, bu kadar büyük bütçeleri harcayarak Afyonkarahisar’ın hem İzmir’e hem de Ankara’ya bağlantısını sağlayacak. Bu konforu bölgedeki vatandaşlarımıza yaşatacak. Biz hızlı trenle sadece yolcu taşımıyoruz. Bunun yanında yük de taşıyoruz. Bölgemizin lojistik anlamda da gelişmesine oldukça fayda getirecek. Gelişen, büyüyen Afyonkarahisar’ın turizmde, tarımda ve sanayideki gelişmelerinin önünü daha da açacak. Çok önemli ve büyük bir yatırım. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde Ankara-İzmir hızlı trenini bağladığımızda demir yolunda Afyonkarahisar’ın doğu-batı eksenindeki bağlantılarını da tamamlamış olacağız.”
Bundan sonra demir yolu ağırlıklı bir yatırım sürecine girildiğine dikkati çeken Karaismailoğlu, “Türkiye’nin dört bir tarafında şu anda 4 bin 200 kilometre uzunluğunda demir yolu inşaatı devam ediyor. Bir taraftan 13 bin 700 kilometrelik demir yolu ağında da işletme yapıyoruz. Üretimdeki lojistik maliyetlerimizi düşürmesi açısından demir yolu yatırımları çok önemli. Bunun yanında emisyonun azaltılması noktasında da demir yolu, fayda sağlayacak altyapı sektörlerimizden bir tanesi.” şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki deprem Gaziantep, Sivas, Şanlıurfa, Hatay, Mersin, Samsun, Trabzon başta olmak üzere birçok ili etkiledi.
Bugün saat 04.17 saatinde Kahramanmaraş, Pazarcık’ta gerçekleşen deprem birçok şehri etkiledi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre deprem, yerin 7 kilometre altında gerçekleşti.
10 kentte 1710 binanın yıkıldığı depremde saat 10.00 itibariyle toplam 284 kişinin yaşamını yitirdiği, 2 bin 323 kişinin yaralandığı açıklandı. Kahramanmaraş’ta 70, Malatya’da 47, Adıyaman’da 13, Diyarbakır’da 14, Şanlıurfa’da 18, Osmaniye’de 20, Adana’da 10, Kilis’te 8 ve Hatay’da 4 kişi hayatını kaybetti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “4. seviye uluslararası alarmdayız” dedi.
Ara ara sarsıntıların hissedildiği bölge illerinde valilikler koordinasyonunda kriz masaları oluşturuldu.
Yıkılan binaların bulunduğu bölgelerde arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Ekiplerin sahada çalışmaları sürüyor. Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun “Şu an yıkılan bina ile ölü ve yaralı sayısı vermemiz mümkün değil. Hasar ciddi.” dedi.
AB Komisyonunun kriz yönetimi ve insani yardımlardan sorumlu üyesi Janez Lenarcic, sosyal medyadan konuyla ilgili açıklama yaptı. Lenarcic, deprem sonrası Türkiye’nin de katılımcıları arasında yer aldığı AB Sivil Koruma Mekanizmasının harekete geçirildiğini duyurdu.
14 ve 17 katlı iki binanın yıkıldığını belirten Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, trafiğin kilitli olduğunu ve yardımların gelemediğini söyledi.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından bölgeye yönlendirilen ekipleri taşımak üzere 2 adet uçak görevlendirilirken AFAD “Bölgede koordinasyona destek sağlamak üzere; Kahramanmaraş’a Kayseri Valisi, Hatay’a Mersin Valisi, Gaziantep’e Mardin Valisi, Adıyaman’a Tunceli Valisi, Osmaniye’ye Bingöl Valisi ve Malatya’ya Sivas Valisi görevlendirilmiştir” açıklamasını yaptı.
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) Çanakkale’nin Cevatpaşa ilçesinde 509 adet konut ve 25 adet iş yeri inşa edeceğini duyurdu.
Cevatpaşa’da TOKİ konutlarının yapılacağı alanı ziyaret ederek incelemelerde bulunan Milletvekili Bülent Turan, projeyle ilgili şu açıklamaları yaptı:
“TOKİ tüm Türkiye’de büyük bir kampanya yaparak çalışmalarına başladı. Bu kampanyadan Çanakkale’miz de payını aldı ve 1290 konut inşaatına farklı ilçelerde başlıyoruz. Şu an içinde bulunduğumuz alanda da Cevatpaşa Mahallemizde 509 konut, 25 işyeri ve sosyal donatı alanlarıyla beraber bölgemize harika bir eser kazandırıyoruz. İhalesi yapıldı, yer teslimi yapıldıktan sonra inşaat süreci başlayacak ve 600 günü aşmadan teslim edilecek. Piyasa şartlarında yaşanan süreçten dolayı gecikme olsa da hemen başlayıp teslim etmeyi istiyoruz.
Çanakkale merkez ve ilçelerine yapılması planlanan 1290 konutun kura çekimini çarşamba günü yapacağız. İnşallah bu 1290 konutun inşaatını da 2 yıl içinde bitirip hak sahiplerine teslim etmek istiyoruz. Bu güzel eserlerle Çanakkale’mize örnek yapılar kazandırmak istiyoruz. Tüm binalarımız modern mimariye uygun olarak yapılacak. Çanakkale’mizin mimari yapısını bozmayacak ve çok katlı olmadan bir denge içinde yapılacak. Hemşerilerimize hayırlı olsun.’’
Yalova’nın Esenköy beldesinde 650 metrekare alan üzerinde yükselen Esenköy Belediye Binası projesinin kaba inşaatı bitti.
Çınarcık ilçesine bağlı Esenköy beldesinde hayata geçirilen Belediye Binası projesinin kaba inşaatı tamamlanarak ince işçilik aşamasına geçildi.
Projenin en kısa sürede vatandaşların hizmetine açılacağını belirten Esenköy Belediye Başkanı Mehmet Temel, ‘’Yeni belediye hizmet binamızın çalışmaları hızla devam ediyor. 4 kattan oluşacak yeni hizmet binamızın kaba inşaatı bitti. Yaz sezonunda yeni binamızda hizmet verebilmek için çalışmaları sürekli kontrol ediyoruz.’’ açıklamalarını yaptı.
Osmaniye Belediyesi tarafından şehre kazandırılan Aşevi Hizmet Binası projesinin inşaat çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.
İhtiyaç sahipleri için günlük olarak yemek yapılacak Aşevi Hizmet Binası projesi hakkında bilgi veren Osmaniye Belediye Başkanı Kadir Kara, “Sosyal belediyecilik anlayışıyla hizmetlerimize bir yenisini daha ekleyerek aşevi yapımına başladık. Allah’ın izniyle kısa zaman içerisinde inşaat çalışmalarını tamamlayıp vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Aşevi, yılın belirli zamanlarında değil, her gün hizmetini sürdürecek. Burada günlük olarak üretilecek yemekler ihtiyaç sahibi hemşerilerimizin sofralarında olacak. Osmaniye Belediyesi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanlarında olmaya ve gönüllerine dokunmaya devam edeceğiz. Yardımlaşmanın ve paylaşmanın manevi hazzını bizlere yaşatacak olan aşevi, şehrimize ve hemşerilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Osmaniye’ye kazandırılan aşevi binası tamamlandığında bin metrekare açık alan 2 bin 500 metrekare kapalı alan olmak üzere toplamda 3 bin 500 metrekare alanda hizmet sunacak. Yemek salonu, toplantı salonu, fuaye alanı, mutfak ve fırının da bulunacağı aşevinin kısa sürede tamamlanarak hizmete alınması hedefleniyor.
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Aydınlıkevler Bilgehanesi’nin inşaat çalışmalarında son aşamaya gelindi.
Konya Büyükşehir Belediyesi Aydınlıkevler Bilgehanesinde yapım çalışmaları son aşamaya geldi. Proje ile ilgili konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, şu açıklamaları yaptı:
“Artık bir marka haline gelen Bilgehanelerimizle amacımız yarınlarımızı inşa edecek yavrularımızın hem akademik hem de milli-manevi değerler ışığında ülkesine faydalı bireyler olarak yetişmesini sağlamak. Bu hedefe hizmet etmesi için inşa ettiğimiz Aydınlıkevler Bilgehanemiz de tamamlanma aşamasına geldi. Bilgehanenin zemin katında postane ve emekliler lokali de bulanacak. Şehrimize güzel ve faydalı bir tesis daha kazandıracak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni Bilgehanemiz inşallah kısa süre sonra öğrencilerimize ve şehrimize hizmet etmeye başlayacak.”
4 bin 500 metrekare kapalı alana sahip olacak Aydınlıkevler Bilgehanesi 23 milyon liraya mal olacak.
IGLO Architects tasarımı YC INOX Üretim ve Yönetim Binası, bulunduğu coğrafyada varlığını hissettiren, akılda kalıcı, prestijli ve kullanıcılarının çalışma motivasyonunu artıran bir anlayışla tasarlanarak hizmete açıldı. Enerji verimliliğine ve yalıtıma verilen önem, proses ısılarının geri kazanımı, atıkların geri dönüştürümesi, gün ışığından yararlanma, yağmur sularının ve gri suların geri kazanımı yapının sürdürülebilir niteliklerinden bazıları.
Türkiye’ye yatırım yapan Tayvanlı paslanmaz çelik firması YC INOX’un Dilovası MOSB içerisinde bulunan üretim ve yönetim yapısı IGLO Architects tasarımıyla tamamlandı ve kullanıma açıldı. IGLO Architects’in yapının tasarım kurgusundaki ana hedefleri; çalışanlarının nitelikli ve prestijli bir ortamda verimli ve istekli çalışabilmesi, üretim ve yönetim bağlantılarının kolaylığı, enerji verimliği, sürdürülebilirlik, atık yönetimi, proses akışının optimizasyonu kriterlerini sağlamak olmuş.
Ayrıca yapının giriş açıları, mekansal ilişkileri, form ve renk seçimleri, doğa öğelerinin kullanımı gibi kriterler, bereketli ve iyi ilişkilerin kurulmasına teşvik etmek amacıyla firmanın önemsediği Feng Shui kurallarına uygun olarak biçimlenmiş.
Yapının bir fabrika binası olması pek çok standardın ve proses gerekliliklerinin uygulanmasını şart koştuğunu ve hatta forma esneklik kazandırmanın dahi pek mümkün olamadığını dile getiren IGLO Architects kurucuları Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar Esen Akyar, yönetim ve sosyal alanların mimarinin fark yaratabilecek fırsatları olarak kullanıldığını şu sözlerle aktarıyor: “Giriş bölümü Feng Shui ilkelerinde sert köşeleri kıracak ve yapının mimari ilgisini üzerine toplayacak şekilde yumuşak hatlarda tasarlanarak su ögesinin içine yerleştirildi. Bodrum katı açığa çıkartmak adına oluşturulan köprü, su kaskatları ve amfitiyatro alanıyla sınırları çizilen bahçeyle çalışanlar için sosyal alanlar oluşturuldu.”
Yapının yüksek prestij algısı oluşturma talebi, misafirlerin üretim alanındaki hareketlilikten uzaklaştırılması prensibini oluşturmuş. Bunu sağlamak amacıyla misafir araçlarının park alanını örten giriş kanopisi kullanılmış. Gelen ziyaretçilerin adlarının yazıldığı elektronik karşılama bordu giriş kapısının üzerine yerleştirilerek uzun bir yürüme yolu ile binaya yönlendirilmiş. Bu esnada ziyaretçiler peyzaj, su ve mimari ögelerle her adımda oluşan sürpriz etkilere hazırlanmış.
Yapı girişi ferah, heykelsi duruşuyla sanat koleksiyoneri olan firmanın eserlerini sergileyebilmesine olanak verebilecek şekilde tasarlanmış. Derin perspektifli manzarayı, bahçeyi ve su oyunlarını işaret eden galeri boşluğuna yerleştirilen kırmızı merdiven heykelsi duruşuyla tüm katlarda kendini gösteriyor. YC INOX’un üreticisi olduğu paslanmaz çelik malzeme, iç ve dış mekanlarda kullanılarak detaylar zenginleştirilmiş.
Bodrum kat olarak tasarlanan üretim katı, üretim tarafındaki uzun cephede konumlanan viyadük rampa fikriyle istinat duvarları yapımından ve devasa dolgulardan tamamen kurtarılmış. Binadan uzaklaştırılarak yerleştirilen viyadük sayesinde bodrum kat; üretim ve bakımı kolay, tüm cephesi açığa çıkan, ışık alabilen kullanışlı bir çözüme dönüştürülmüş. Viyadük altında da kata özel sosyal alan ve açık depolama alanları elde edilebilmiş.
Planlamada, yapı kullanıcısı olan mavi ve beyaz yakalı çalışanların birbirleriyle, üretim ve ofis alanlarıyla işlevsel ilişkisinin olabilecek en pratik şekilde kurulması ön planda tutulmuş. Çalışan girişleri, soyunma, laboratuvar, eğitim alanları, operasyon yöneticileri ve teknik ofis çalışanlarının mekanları üretim ve sevkiyat alanlarıyla en uygun mesafelere ve katlara yerleştirilerek görsel olarak da birbirlerini görebilecekleri şekilde konumlandırılmış. Araç manevra, tartım alanlarının ölçüleri, prosese göre yerleştirilen kapılar, yatay ve düşey taşıma yapan elemanlar ile operasyonu hızlandıran vinç yerleşimleri verimliliği ve üretim hızını etkileyecek şekilde detaylandırılmış.
Yemekhane alanı, bahçe ile komşu ve sosyal kullanıma uygun olacak bir konuma yerleştirilmiş. Açık hava sunumuna uygun tasarlanan anfitiyatro basamakları, gölge imkânı veren yarı açık alanlar ve serinletici ve dinlendirici su oyunları şirket bağlarını güçlendiren sosyalleşme alanlarını oluşturuyor. Bir fabrika yapısı olarak emsalleriyle kıyaslandığında bulunduğu coğrafyada varlığını hissettiren, akılda kalıcı, prestijli, merak uyandıran, çalışma isteği veren bir varoluşa sahip olması amaçlanmış.
Bodrum katının her iki yönde açığa çıkan cephesinin kazandırdığı sosyal alanlar, açık alanların kullanımı, bol ışık alan cephe yorumları ve ferah iç mekân çözümleri, atık ve tehlikeli operasyonların iş güvenliğini artırıcı çözümleri, engelli dostu yapısıyla farklılaşan yapının tasarımından öncelikli beklenti; firmanın sahip olduğu gücün, vizyonun, uzmanlığın, kaliteye verilen önemin, çalışan mutluluğuna değer verildiğinin hissedildiği nitelikli bir yaşam alanına ulaşılması olmuş.
Çalışanlara benzersiz bir çalışma ortamı sunulmasıyla mutlu, yüksek motivasyonlu, verimli çalışılan, aidiyet duygusunun güçlü olduğu bir ekip sahibi olmak vizyonun en öncelikli hedefi olmuş. Finalde gelinen noktada hızla amaçlanan çalışan kalitesine ulaşılmasına tasarımın yaptığı katkıyı görmenin sevindirici olduğunu düşünen IGLO Architects ortakları Zafer Karoğlu ve Esen Akyar “Firma, anavatanından hayli uzakta gerçekleştirdiği bu yatırımda hedef pazara, müşterilere, çalışan ve çevreye vermek istediği mesajların olumlu geri dönüşlerini beklenenden hızlı alabilmekten heyecan duyuyor. Yatırımın, sektöre ilham verici bir örnek olduğu düşünülüyor” diyor.
Enerji verimliliğine, yalıtıma verilen önem, proses ısılarının geri kazanımı, proses atıklarının geri dönüştürülebilmesi, gün ışığından faydalanılması, yağmur sularının ve gri suların geri kazanımı yapının sürdürülebilir niteliklerinden bazıları. Ofis alanlarında gün ışığından faydalanma, ısı ve ses kalitesi sağlanabilmesi adına yüksek nitelikli cam tercihleri, mesh gölgelemeler konfor ve enerji tasarrufları sağlamış. Açık alanlarda kullanılan su öğesi yaz sıcaklarında oluşturduğu mikro iklimle serinletici bir ortam sağlamak için kullanılmış.