“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 37

BOTAŞ’tan Sanayi Doğalgazına İndirim

Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş (BOTAŞ), sanayide kullanılacak doğalgazın toptan satış fiyatında yüzde 52,43 ile yüzde 63,63 oranlarında indirim yapıldığını açıkladı.

BOTAŞ tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kuruluşumuzun Doğal Gaz toptan satış fiyatları; piyasa koşulları, ülkenin ekonomik şartları, piyasa Fiyat istikrarı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun tarife ile ilgili kararları ve maliyet unsuru olan alım-işletme giderlerindeki değişim dikkate alınarak mümkün olan en makul seviyede belirlenmekte ve tüketicilere sunulmaktadır. Bu kapsamda, 1 Mayıs 2023 tarihinden itibaren geçerli olan doğal gaz toptan satış fiyatlarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Diğer taraftan 2022 Ekim ayı esas alındığında, sanayide kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatında 1 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla yüzde 52,43 ile yüzde 63,63 oranlarında, elektrik üretimi amaçlı kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatında ise yüzde 51,52 oranında indirim yapılmıştır. Household Energy Price Index (HEPI) fiyatları esas alındığında konutlarda Ukrayna ve Macaristan’dan sonra Avrupa ülkeleri arasında en düşük doğal gaz fiyatı ülkemizde uygulanmaktadır.”

Fırat’ın Suyu GAOSB’ye Taşınıyor

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nin (GAOSB) su ihtiyacını karşılamak için projelendirilen Fırat Suyunu OSB’ye Taşıma projesinin temeli bugün atılıyor.

Gaziantep OSB’nin vizyon projeleri arasında yer alan Fırat Suyunun GAOSB’ye Taşınması Projesi, iş dünyasında büyük heyecan yaratmıştı. Gaziantep OSB Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Şimşek tarafından duyurulan proje için onay çıkmıştı. Söz konusu proje nihayet hayata geçiriliyor. Fırat Suyunun GAOSB’ye Taşınması Projesi’nde 3 Mayıs Çarşamba günü temel atma töreni düzenlenecek. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla düzenlenecek olan temel atma töreni ile Fırat Suyunun Gaziantep’e taşınması için start verilmiş olacak.

‘’Susuz Kalma Tehlikesi Ortadan Kalkıyor’’

Projeye ilişkin açıklamalarda bulunan Gaziantep OSB Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Şimşek, “Sürekli büyüyen Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinin su ihtiyacı da aynı oranda artmaktadır. Sanayi tesislerimizin kaliteli ve kesintisiz suya kavuşması ve üretimin aksamaması için Fırat’ın suyu Organize Sanayi Bölgemize getiriliyor. Bu mega projenin hayata geçmesi ile Türkiye ekonomisinin gözbebeği olan Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren sanayi tesislerimizin gelecekte susuz kalma tehlikesi ortadan kalkmıştır. Böylece sanayimizin 50 yıllık su sorunu çözülecek” dedi.

Enerji Maliyeti GES İle Önlenecek

Dev proje ile OSB’de yeraltı su kaynaklarından su teminine ihtiyaç kalmayacak, böylece yeraltı su kaynakları ve doğal denge de korunacak. Yaklaşık 55 kilometre uzaklıktan bulunan Fırat suyunun Gaziantep’e getirilmesi nedeniyle ortaya çıkacak enerji maliyeti ise GES ile ortadan kaldırılacak. Fırat Suyunun Gaziantep’e getirilmesi amacıyla 50 megavatlık GES kurulacak. Böylelikle GAOSB Fırat Suyuna kavuşmuş olacak.

Avrupa’nın En Büyük Güneş Enerjisi Santrali Açıldı

Kalyon Enerji tarafından Konya’nın Karapınar ilçesinde hayata geçirilen 2 bin 800 futbol sahası büyüklüğündeki Güneş Enerjisi Santrali (GES), hizmete açıldı.

Kurulum çalışmalarının 2020 ocak ayında başladığı Avrupa’nın en büyük GES’i olma özelliği taşıyan santral, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açıldı. 2 bin 800 futbol sahası büyüklüğündeki GES, tam kapasite devreye alındığı andan itibaren Türkiye’nin kurulu güneş enerjisi payını tek başına yüzde 20 oranında artıracak. Santralin devreye alınmasıyla yaklaşık 2 milyon kişinin elektrik ihtiyacı karşılandı.

Karbon Salınımını Engelliyor

1,35 GW kurulu bir güce sahip olan santral, yeşil kalkınmanın da öncüsü oldu. Proje, milli panellerle bir buçuk milyon ton karbondioksit salınımı da engelliyor.

Toplam 1 milyar dolar yatırım bedeliyle hayata geçirilen GES’in finansmanında İngiliz İhracat Kredi Ajansı’nın da (UKEF) katkıları bulunuyor.

Bakan Kurum: ‘’Yarısı Bizden Kampanyasına 77 Bin 136 Başvuru Yapıldı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘’Yarısı Bizden kampanyamıza 77 bin 136 başvuru yapıldı. 1 milyon 600 bin vatandaşımızı etkileyen bir duruma tekabül ediyor.’’ dedi. 

Katıldığı televizyon programında önemli açıklamalarda bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’da yapılacak kentsel dönüşüm konusunu ele aldı. Önceliğin deprem bölgesi olduğundan bahseden Bakan Kurum’un satır başları şu şekilde:

‘’6 Şubat’ta hepimizi derinden sarsan bir deprem yaşadık. 11 ilimizi 14 milyon vatandaşımızı etkileyen depremde 50 bin 400 canımızı kaybettik. Nice yuvalar yıkıldı ve biz de her afette olduğu gibi ilk andan itibaren illere bölgelere süreci yönetmek için akın ettik. Tüm Türkiye oradaydı. Çalışmalarımızı yürüttük. Hızlıca arama kurtarma ve geçici barınma konteyner süreçlerini ihtiyaçları giderme gayreti içerisinde olduk.

Enkaz Kaldırma Sürecinde Yüzde 84 İlerleme

Kalıcı konutlarla ilgili süreci başlattık. Depremin üzerinden 15 gün geçti ilk sözleşmeleri yaptık. 2,5 ay geçti şu an 127 bin bağımsız bölümün yapım süreci başladı. 44 gün sürmüş yapımı. İlk köy konutların anahtarlarını verdik. Aynı anlayışla 1 yıl içinde, mayıs sonu başlamayı hedefliyoruz 650 bin konutun yapım sürecini yürütüyoruz. Enkaz kaldırma süreci acil yıkılacaklarda yüzde 84 seviyelerine geldi.

Hızlı bir şekilde seferberlik anlayışıyla vatandaşımızın ihtiyacını giderecek üniteleri yapmaya gayret gösterdik. 11 ilde eş zamanlı yürütüyoruz. Tüm tedarik zinciriyle ilgili üreticilerle konuştuk. 650 bin konut inşa edeceğiz dedik. Onlar da hepimiz el ele verdik. İnşaat sektörümüz çok iyi. Bu Türkiye’nin gücüdür. Aynı Elâzığ Malatya’da İzmir’de olduğu gibi, sellerde yangınlarda olduğu gibi sözümüzü tutacağız.

Öncelik Deprem Bölgesinin

Birinci önceliğimiz deprem bölgemiz. Ardından da son bir asar baktığımızda 134 bin vatandaşımızı depremlerde kaybettik. İstiyoruz ki başka ocaklara ateş düşmesin. Bugüne kadar 3,3 milyon konutun dönüşümü sağlandı. İstanbul’da 695 bin konut dönüştürüldü. Tespitlerimizde İstanbul’da 1,5 milyona yakın konutun riskli olduğunu tespit ettik. Gaziosmanpaşa’da sayın cumhurbaşkanımız Yarısı Bizden Kampanyası’nı müjdelediler. Rızaya dayalı 200 bin konutumuzun yerinde yapıyoruz 100 bin konutu rezerv alanda yapıyoruz. Başvuruları 29 Mayıs’a kadar devam edecek. Ekiplerimiz binaya gidecekler ön tespitlerini yapacaklar riskli bina şerhi konulmayacak, 3’te 2 çoğunluk sağlandıktan sonra süreci yürüteceğiz. Bu bina dönüşmelidir diyeceğiz. 200 bini aşarsa başvuran vatandaşlarımızdan geçerli olanları torbaya atıp kura çekeceğiz. TOKİ başkanlığımızca inşaatı biz, devletimiz yapacak. 2 yıl içerisinde tamamlayacağız. Aylık 5 bin 200 kira yardımı, 10 bin 500 lira da taşınma yardımı vereceğiz. Kiracıya 2 aylık yardım vereceğiz.

Vatandaşımız 2+1 daire için 750 bin lira ödeyecek. Bu İstanbul’da yüzyılın dönüşümü olacak. İstanbul’u korumak zorundayız. Dönüşümü egemenlik meselesi. Kampanyamıza 77 bin 136 başvuru, 425 bin bağımsız bölüme tekabül ediyor. 1 milyon 600 bin vatandaşımızı etkileyen bir duruma tekabül ediyor.

Bunların hepsi geçerli olursa limit dolmuş durumda. Bakacağız. Riskli mi değil mi, 3’te 2 çoğunluk sağlandı mı diye. 100 bin konutu da rezerv alanda vatandaşlarımızın donatı alanında kalan yerleri var. Yıllardır evi var ama imar planında orası yol okul. 100 bin rezerv konut yaprak bu vatandaşlarımız tapu alamıyorlar, yenileyemiyor. Oluşturacağımız uydu kentlerde rezerv konutlara arsadaki değeri neyse yeni konutlara götüreceğiz maliyetten değeri düşeceğiz kalan varsa yarısını biz karşılayacağız, yarısını vatandaşımız. Otopark, yeşil alan, ulaşım sorunlarının çözümüne ilişkin irade koyacağız. 

Devletimiz güçlü. Salgın sürecinde dünya durmuş, bizim Elâzığ Malatya depremi oldu. Biz depremle beraber sahada üretim yapıyorduk. Kimsenin yatırım yapmadığı dönemde. 50 bin afet konutumuzu teslim ettik. Kentsel dönüşüm konutlarımız devam etti. Bugüne kadar 1 milyon 200 bin konutu bitirdik. İmar planı yapılırken mikro bölgelemeleri çalışmaları yapılıyor.

Sahadan aldığımız veriler bunlar. Mavi sıvılaşmanın olduğu yerler, kırmızı da ağır hasarlı ya da yıkık binalar. Hem rezerv alanlarda hem şehrin merkezinde konutlar yapacağız. Aynı yapamayız. Şehri genişleteceğiz, rahatlatacağız. Sağlam zemini bulmak lazım. Doğru teknikle yapmak lazım.

‘’Yarısı Bizden Kampanyasına Başvuru Yoğunluğu Sürüyor’’

Yarısı Bizden Kampanyası’na İstanbul’daki 425 bin başvurunun yoğunluğunu gösteriyor bu. Tuzla’da yoğun başvuru var 1800 bölümde başvuru var. Bugün işçi ve emekçi Bayramı 1 Mayıs’ı tebrik ediyoruz. Kartal’da 20 bin bağımsız bölümde başvuru var. Maltepe’de 21 bin bağımsız bölüm başvurusu var. Şişli, Fatih, Bakırköy, Bağcılar yoğun başvuru var. Bu vatandaşımızın kendisinin yapmış olduğu hasar tespitidir. Bunun için alim olmaya gerek yok. Herkes biliyor. Yoğunluk riskli yapı stokunu gösteren bir tablodur. Bakırköy’de 10 bin 300 bağımsız bölüm başvurusu var. Üsküdar Çamlıca’da bir dönüşüm yapıyoruz. 93 bin konutumuz fiilen 39 ilçede devam ediyor. Yatay mimarı olacak. Eğer donatı alanı değilse vatandaşımızın konutunu yerinde yapacağız.

8 Mayıs’ta Millet Bahçesinin ilk etabını açacağız inşallah. Geçen yıl salgın süreci etkileriyle tedarik üretim sürecinin durması ve arz talep dengesinin bozulduğu süreçte kira artışıyla ilgili düzenleme yaptık. 2023 Temmuz ayına kadar geçerli. Benim beklentim şu 15 Mayıs’tan sonra her şey normale dönecek. Enflasyon faiz oranlarımız aşağıya inecek. Piyasa normalleşecek zaten. Düzenleme yapmamıza ihtiyaç olmayacak. Normalleşmezse eğer bir düzenlemeyi hayata geçirir süreci uzatırız.’’

Edremit Yeni Hükümet Konağı İnşaatında Sona Gelindi

Balıkesir’in Edremit ilçesinde inşa edilen Yeni Hükümet Konağı projesinde yüzde 80 oranında fiziki ilerleme kaydedildi. 

İnşaat çalışmalarını yerinde inceleyen Edremit Kaymakamı Ahmet Odabaş, inşaat gelişmeleri ve çevre düzenlemeleriyle ilgili yetkililerden bilgi aldı. Projenin özgün mimari ile hayata geçirildiğini ifade eden Odabaş, şunları söyledi:

Yeni Hükümet Konağı Edremit’e Değer Katacak

“İlçemizde resmî kurumların hizmetlerinin tek adresten yürütülmesi amacıyla Edremit’te yeni hükümet konağı yapım işinde sona yaklaşılmaktadır. İnşallah kısa sürede geçici kabulünü yaparak vatandaşımızın hizmetine sunacağımız ve Edremit’e değer katacağına inandığımız bu önemli yatırımı ilçemize kazandırmak için çalışmaları yakından takip etmekteyiz. İsteğimiz ve tüm gayretimiz Edremit’e yakışır, önemli kamu yatırımlarının hayata geçirilmesini ve buraların vatandaşımıza en iyi hizmetin verildiği mekânlar haline gelmesini sağlamaktır.”

Zigana Tüneli Yarın Hizmete Açılıyor

Trabzon-Gümüşhane karayolunda inşa edilen Zigana Tüneli, yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla hizmete açılacak.

Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerindeki Yeni Zigana 3 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak.

Yeni Zigana Tüneli çift tüp olarak 2×14,5 kilometre uzunluğu ile Doğu Karadeniz ve Kafkasları, Ortadoğu ve İran’a bağlayan önemli bir güzergâh olacak. Sürücülerin korkusu rüyası olan Zigana Geçidi’nin keskin virajları ve rampaları Yeni Zigana Tüneli ortadan kalkmış olacak.

17 Mart 2017 tarihinde temeli atılan ve inşaatı o gün bugündür gece-gündüz devam eden Zigana Tüneli’nde çalışmalar tamamlandı. Kazı işlemi ve beton kaplama çalışmalarının Ocak 2022 tarihinde tamamlandığı Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerindeki Yeni Zigana Tüneli’nin inşaatı her şeyi ile tamamlandı.

Doğu Karadeniz ve Kafkasları, Ortadoğu ve İran’a bağlayan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde bulunan Tarihi İpek Yolu güzergahındaki Yeni Zigana Tüneli ile Trabzon-Gümüşhane arasında mesafe yaklaşık 30 dakika azalacak. Zamandan 40 milyon TL, akaryakıttan 99 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 139 milyon TL tasarruf edilmesi hedeflenen dev proje ile mevcut yol 8 kilometre kısaltılmış olacak. Gümüşhane’nin Torul ilçesi Köstere köyü mevkisi ile Trabzon’un Maçka ilçesi Başarköy köyü arasında her biri 14,5 kilometre uzunluğunda inşa edilen çift tünelle karbon salımı da 18 bin ton daha az gerçekleşecek. Projenin hizmete açılmasıyla Zigana’nın zirvesinde 2 bin 10 metre olan ve 1. tünelde bin 825 metreye indirilen kot, 600 metre daha aşağı çekilerek bin 212 metreye inecek. Elektromekanik imalatlarının yanında, asfalt, havalandırma ve ışıklandırma çalışmaları tamamlanan tünelin giriş ve çıkışlarına ise çevre düzenlemesi işlemleri yapıldı.

36 Yıl Önce Yaptırılan İlk Zigana Tüneli Sessizliğe Bürünecek

Türkiye’nin en uzun karayolu tüneli olacak olan Zigana Tüneli’nin hizmete girmesiyle Gümüşhane, Trabzon Limanı’na daha da yaklaşacak ve yolun geometrik standardı daha da yükselmiş olacak. 100 kilometre olan güzergah 10 kilometre kısaltarak 90 kilometreye düşürülmüş olacak. Özellikle kış aylarında yağışın ve karın yoğun olduğu geçitte keskin virajlar ve rampalar da bu projeyle ortadan kalkmış olacak. Dik yamaçlardan taş düşmesi gibi problemlerin de ortadan kalkacağı proje ile Doğu Anadolu’yu Doğu Karadeniz’e bağlayan en önemli geçitlerinden Zigana Dağı geçidinde yaklaşık 36 yıldır hizmet veren bin 702 metre uzunluğundaki Zigana Tüneli ise asrın projesi olarak nitelendirilen Yeni Zigana Tüneli ile sessizliğe bürünecek. Antik çağlardan beri ticaret yolları üzerindeki en önemli geçitlerden olan Zigana Dağı geçidinde 1987 yılında dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal tarafından hizmete açılan Zigana Tüneli özellikle kış aylarında sürücülere zor anlar yaşatıyordu.

Türkiye’de İlk Kez Uygulandı

Türkiye’de ilk defa karayolu tünellerinde yapılan dikey şaft yapıları ise Yeni Zigana Tüneli’nde uygulandı. Proje ile 3 istasyonun her birinde 1 temiz, 1 de kirli hava olmak üzere toplam 6 adet havalandırma şaft yapısına yer verildi. Yeni teknikte donatılan tünelin yağmur ve rüzgârdan etkilenmemesi için dikey olarak yüzeye çıkartılan sistem klima gibi çalışacak. Bu sistem sayesinde şaftın içerisine yağmur ve kar girmemiş olacak. Bu çalışmalar kapsamında Gümüşhane yönünden 2 nolu servis şaftı, 3 nolu havalandırma şaftı, Trabzon yönünden 1 nolu servis şaftı, 1 nolu havalandırma şaftı olmak üzere toplam 4 adet 880 metre şaft kazısı imalatı tamamlandı.

Ovit Tüneli’ni Tahtından Edecek

Karadeniz’i Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya bağlayan önemli geçitlerden 2 bin 640 rakımlı Ovit Dağı’nda bulunan Türkiye’nin en uzun, dünyanın ise en uzun dördüncü çift tüplü kara yolu tüneli olan Ovit Tüneli, Yeni Zigana Tüneli’nin hizmete açılması ile tahtından inecek. 14,5 kilometre uzunluğu ile Zigana Tüneli, toplam uzunluğu 14.3 kilometre olan Ovit Tüneli’nin yerine Türkiye’nin ve Avrupa’nın en uzun karayolu tüneli olma unvanını alacak.

Zigana Tüneli’nin Girişine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmzası

Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerindeki Yeni Zigana Tüneli ile yıllardır sürücülerin korkulu rüyası olan Zigana Geçidi tarihe karışacak. Dik yamaçlardan taş düşmesi gibi problemlerin de ortadan kalkacağı Yeni Zigana Tüneli ile birlikte sürücülere konforlu, güvenli ve ekonomik bir ulaşım imkanı sağlanmış olacak. Dev projenin Trabzon ve Gümüşhane girişlerinde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi ve imzası yer aldı.

Sürücüler Sabırsızlıkla Bekliyor

32 yıldır TIR ile yük taşıyan Diyarbakırlı Ali Tek, “Zigana geçidinden çok kez geçtim. Zigana tünelinin açılmasına çok seviniyoruz. Bizim içini çok iyi olacak. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Bu rampaları inmek, çıkmak zor oluyor. Kış aylarında yollar buzlu olduğu zaman zorluk çekiyorduk” dedi.

İbrahim Nuh isimli vatandaş ise, “Yeni tünelin yapılması ekonomi ve zaman kazancı açısından daha iyi olacak. Yolda bazen taş düşmesi oluyordu. Sis olduğu zamanlar güvenlik açısından zor oluyordu. Tünelin yapılması iyi oldu. Avrupa’nın en uzun tüneli olması ülkemiz açısından önemli bir reklam. Bunun yanı sıra sadece tüneli görmeye gelen insanlar bile olabilir. Ovit tüneli bile ilk açıldığında defalarca gidip bakmıştık” şeklinde konuştu.

Bakan Karaismailoğlu: “Zigana Tünelini Tüm Dünyaya Tanıtacağız”

3 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Zigana tünelini hizmete açacaklarını dile getiren Bakan Karaismailoğlu ise, “Çarşamba günü Cumhurbaşkanımızı Trabzon’da ağırlayacağız. Dünyanın en büyük mega projelerinden bir tanesi olan Zigana tünelimizi Çarşamba günü itibariyle bütün Trabzon’a, Türkiye’ye ve dünyaya tanıtacağız. Bu kadar büyük eserinin tamamen yerli, milli mühendislerle çalışarak üreterek dünyada sayılı projeler arasına koyarak inşallah Cuma günü açılışını yapacağız. 14.5 kilometre Avrupa’nın en uzun tünelini Trabzon-Gümüşhane arasına inşa ettik. İnşallah bunu gururla yüzyıllar boyu ülkemize hizmet edecek” ifadelerini kullandı.

Kozluk Köprülü Kavşağı ve Karapürçek-Akyazı İl Yolu Projesinin Temeli Atıldı

Sakarya’da ulaşım ihtiyacına katkı sağlayacak Kozluk Köprülü Kavşağı ve Karapürçek-Akyazı İl Yolu projesinin temeli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katılımıyla atıldı.

Temel atma töreninde konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Sakarya’da hizmet, eser ve yatırım fırtınası estiriyoruz. Buraya gelmeden önce TÜRASAŞ tesislerimizde ülkemizin ürettiği ilk yerli ve milli elektrikli tren setlerimizin TCDD’ye teslimini yaparak, hizmete aldık. Şimdi Kozluk Köprülü Kavşağı ve Karapürçek-Akyazı il yolumuzun çalışmalarını başlatıyoruz. Öğleden sonra da Bekirpaşa Otoyol Kavşağı-D-100 bağlantı yolumuzun açılışını yapacağız. Her zaman dile getiriyorum, Cumhuriyet’imizin yeni yüzyılına güçlü başlangıç yaptık. Hamdolsun dev projeleri bir bir tamamlayarak hizmete alıyoruz, yenileri için de kollarımızı sıvıyoruz.” dedi. 

Karbon Emisyon Salınımı Yıllık Bin 218 Ton Azalacak

Projenin detayları hakkında bilgi veren Karaismailoğlu, “Proje çerçevesinde toplam uzunluğu 92 metre olan üç köprü de inşa edeceğiz. Bildiğiniz üzere yüksek kapasiteli jeotermal kaynağın bulunduğu Karapürçek ve Akyazı yerleşkelerimizin sağlık turizmi bakımından önemli bir potansiyeli var. Her iki ilçenin de Türkiye’nin termal destinasyonu olma hedefi kapsamında çalışmalar yapıyoruz. Başlattığımız yol çalışmasıyla Karapürçek ve Akyazı’nın ulaşım ihtiyaçlarını karşılayacak ve özellikle yaz aylarında turizm sebebiyle yaşanan trafik yoğunluğunu azaltacağız. Yol standardının artırılmasıyla ulaşım süresini 20 dakikadan 10 dakikaya düşüreceğiz. Trafiğin güvenli akışını tesis edecek, can ve mal emniyetini artıracağız. Ayrıca projenin tamamlanmasıyla Adapazarı-Karasu istikametinden gelen araçların D-100 Devlet Yolu’na ve TEM Otoyolu’na girmeden Karapürçek ilçesine ve Akyazı-Dokurcun-Mudurnu istikametine yüksek standartlı ve kesintisiz bağlanmasını sağlayacağız. Proje sayesinde zamandan 84 milyon TL, akaryakıttan 9,3 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 93,3 milyon TL tasarruf sağlayacağız ve karbon emisyon salınımını yıllık bin 218 ton azaltacağız.” şeklinde konuştu. 

Trafik Yoğunluğu Ortadan Kaldırılacak

Kozluk Köprülü Kavşağı ile trafik yoğunluğunun sona ereceğini dile getiren Bakan Karaismailoğlu, “Kozluk mevkiinde toplam 6 kilometre uzunluğunda tesis edilecek köprülü kavşağımız ana gövdesinin 500 metresi üstgeçit köprüsü olmak üzere 1,5 kilometre uzunluğunda bölünmüş yol, kavşak kolları ise 4,5 kilometre uzunluğunda tek yol olarak projelendirilmiştir. Kozluk Köprülü Kavşağımız Sakarya’nın D-100 Devlet Yolu’na kesintisiz ve güvenli katılımını sağlayacak, mevcut durumda hemzemin olarak hizmet veren kavşağın köprülü kavşak haline getirilmesiyle trafikte yaşanan yoğunluk ortadan kalkacak. Ayrıca TEM Otoyolu üzerinde yapımı tamamlanan Bekirpaşa Köprülü Kavşağı’nı kullanarak Sakarya’ya gelecek araçların da hızlı ve kesintisiz geçişini sağlayacak. Her iki projemiz de şimdiden hayırlı uğurlu olsun.” açıklamasında bulundu. 

Türkiye’de ulaşım konusunda çağ atlatacak projelere imza atıldığını vurgulayan Bakan Adil Karaismailoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemize, milletimize stratejik eserler kazandırdık. Ekonomimize, ticaretimize, istihdamımıza; milletimizin güvenli, konforlu ve kaliteli ulaşımına katkı sağladık. Geleceğe umutla bakan, bugünden yarınları planlayan, kurgulayan bir Türkiye var artık. Ülkemizin altyapıda, ulaşımda, enerjide, savunma sanayindeki, diplomasideki hamleleri dünyaya yön veriyor. Aziz milletimiz bize her zaman güvendi. Bu güvenden aldığımız güçle milletimize umut olmaya devam edeceğiz. Doğru adımlarla yola devam edeceğiz. Yatırımlarımızla insanımızın hayatına dokunurken, ülkemizin stratejik öneminin gereği olan güçlü yol altyapısıyla doğu-batı koridorları üzerinden Asya’dan Avrupa’ya, kuzey-güney koridorlarımızla da Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya ulaşıyor, ulaştırıyoruz. Orta Koridor’un çok önemli bir ayağını teşkil ederek ülkemizin lojistik hareketlilikten alacağı payı artırmış bulunuyoruz. Tüm ulaşım hizmetlerini kat be kat artıran politikalar ve faaliyetlerle dünyada en hızlı gelişim gösteren ülkelerden biri haline geldik. Önümüzdeki 30 yılın yatırımlarını da bir bir planladık. Bizim için durmak yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizi dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisi arasında hak ettiği yere yerleştirecek, Türkiye’ye ulaştırma ve iletişim alanında çağ atlatan nice dev eserlere imza atmaya devam edeceğiz. Bu, 21 yıllık bir istikrar yolculuğudur. Geçmişte yaptıklarımızdan gelen güvenle, umutlu yarınları da inşa edeceğiz. Bugün Türkiye her türlü zorluğu aşabilecek güçtedir. Yürüttüğümüz çalışmalarla geleceğe yol açıyoruz. Türkiye’nin yolunu açıyoruz.”

Ham Çelik Üretiminde Gerileme

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) tarafından yayımlanan bilgilere göre, ham çelik üretimi ocak-mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21,5 azalarak 7,4 milyon ton oldu.

Türkiye’de ham çelik üretimi mart ayında geçtiğimiz aya göreT yüzde 18,6 azalarak 2,7 milyon ton oldu. Yılın ilk çeyreğinde ise üretim yüzde 21,5 düşüşle 7,4 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.

Nihai mamul tüketimi ise martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 33,7 artarak 3,4 milyon ton, yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 4,9 yükselerek 8,9 milyon ton olarak hesaplandı.

İhracatta Azalış

Çelik ürünleri ihracatı martta, Mart 2022’ye göre miktar yönünden yüzde 52,8 düşüşle 810,6 bin ton, değer yönünden ise yüzde 54,3 azalışla 725,1 milyon dolar oldu.

İhracat, ocak-mart döneminde de 2022’nin aynı dönemine kıyasla miktar itibarıyla yüzde 48,3 azalışla 2,2 milyon ton, değer itibarıyla da yüzde 51,5 gerileyerek 1,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Çelik ürünleri ithalatı ise martta 2022’nin aynı ayına göre, miktar yönünden yüzde 42,9 artışla 1,7 milyon tona, değer yönünden ise yüzde 5,9 yükselişle 1,4 milyar dolara ulaştı.

İthalat, ocak-mart döneminde de geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktar itibarıyla yüzde 5,9 artışla 4,1 milyon tona çıktı. Değer itibarıyla ise ithalat yüzde 16,8 azalışla 3,5 milyar dolara geriledi.

Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 92,6 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 53,9 seviyesine indi.

“Yılın İkinci Çeyreğinde Üretim Kaybının Telafisi Yönündeki Beklentiler Güç Kazandı”

TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, yılın ilk çeyreğinde çelik üretimindeki azalmanın 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden de kaynaklandığını söyledi.

Deprem bölgesindeki çelik üreticilerinin faaliyetlerine başlamasıyla şubatta 227 bin ton seviyesine kadar gerileyen bölgedeki üretimin, martta 534 bin tona çıktığını belirten Yayan, şunları ifade etti:

“Türkiye’nin toplam ham çelik üretimi ise martta bir önceki aya göre yüzde 28,9 artışla 2,7 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.

Yılın ilk 2 aylık üretim miktarlarına göre, dünya ham çelik üretimi sıralamasında 10’uncu sıraya gerileyen çelik sektörü, martta üretimdeki toparlanmanın etkisiyle, yılın ilk 3 ayında İtalya’yı geride bırakarak 9’uncu sıraya yükseldi. Böylece, yılın ikinci çeyreği itibarıyla söz konusu üretim kaybının tümüyle telafi edilmesi yönündeki beklentiler güç kazandı. 

Bu sebeple Türkiye pazarına yoğunlaşmalarının devam etmesi, yassı ürünlere yönelik gümrük vergilerinin ertelenmesi, yassı ürün ihracatı yüzde 36,4 gerilerken ithalatının yüzde 32,2 artış göstermesine sebep oldu. Bu durum, ülkemiz çelik sektöründe dış ticaret açığının büyümesinde önemli rol oynadı ve geçen senenin ilk çeyreğinde yüzde 92,6 olan ihracatın ithalatı karşılama oranının, yüzde 53,9 kadar gerilemesine yol açarak, mayısta da yassı ürün ithalatının artacağına ve çelik dış ticaretindeki açığın giderek büyüyeceğine yönelik endişeleri artırdı.

Martta küresel talepteki daralmanın ve yüksek enerji fiyatlarının da etkisiyle geçen yılın aynı ayına göre ihracat verilerinde daralma gözlenen çelik sektörümüzün, sanayide kullanılan doğal gaza ve elektriğe uygulanan indirimlerle küresel pazarlarda rekabet gücünü tekrar kazanması, üretim ve ihracat rakamlarının nisan ve mayıs aylarında kademeli bir şekilde iyileşme sürecine girmesi, hazirandan itibaren ise istikrar kazanarak 2022 üretim seviyelerini geride bırakması beklenmektedir.”

Optimal Pro, Millstone Markasıyla Gayrimenkul Sektörüne Adım Attı

Projelendirme ve müşavirlik sektörlerinde yer alan Optimal Pro, Millstone markasıyla gayrimenkul sektörüne adım attı. Firma ilk projesini 250 milyon TL yatırımla Düzce’de hayata geçirecek. 

Akçakoca, Kalekoyu’da 250 milyon TL değerle ilk konut projesini yükseltecek olan Optimal Pro’nun Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Özdemir, gayrimenkul geliştirme alanında yer almak istediklerini ifade etti.

‘’Bu Proje İle Ankara ve Bolu’dan Ciddi Talep Çekeceğiz’’

Millstone markasıyla ilk yatırımını Düzce’de gerçekleştireceklerini belirten Özdemir, “Düzce Akçakoca; Türkiye’deki çölleşme olasılığının en düşük olduğu yer olarak raporlarda yer aldı. Aynı zamanda sayılı mavi bayraklı plajlara yürüme mesafesinde bulunuyor. Ulaşım açısından da çok merkezi bir konumda. Hem Ankara hem İstanbul’a ortalama 2 saat mesafede yer alıyor. Ankara’nın denize en yakın noktası konumunda. Akçakoca’ya yaz aylarında günlük 40 bin araç geliyor. Hem yazlık hem de yatırım olarak düşünenlere hitap edeceğiz. Ankara ve Bolu’dan ciddi talep çekeceğimizi düşünüyoruz.” dedi. 

‘’2024 Yılında İstanbul’a Giriş Yapacağız’’

Arsa yatırımlarının sürdüğünü dile getiren Özdemir, “Yine Akçakoca bölgesinde arsalarımız bulunuyor. Bir sonraki projemizi kendi sahili de bulunan bir arsamızda gerçekleştireceğiz. İstanbul’da ise Çekmeköy bölgesinde projemiz olacak. İstanbul’a 2024 yılında giriş yapmayı planlıyoruz. Akçakoca Kalekoyu’nda 107 daire ve 7 villa yer alıyor. Fiyatlarımızı lansmana özel olarak metrekare başına 22-28 bin lira seviyesinde tuttuk. Ayrıca projemizde enerji verimliliğini de ön planda tutarak ortak alan giderlerinde tasarruf sağlayacağız. Böylece aidatlar makul seviyede kalacak.” ifadelerini kullandı. 

Barcelo Group’tan Kapadokya’ya Otel Yatırımı

Turizm sektöründe 25 ülkede faaliyet gösteren Barcelo Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Simon Pedro Barcelo, Kapadokya’da 50 milyon euro yatırım bedeliyle 200 odalı bir otel hizmete alacaklarını açıkladı.  

Katıldığı bir televizyon programında hem sektöre ilişkin hem de yeni projeleriyle ilgili konuşan Barcelo Group Başkanı Simon Pedro Barcelo, “Büyükbabam Mallarco’da başlatmıştı ve şu anda en büyük aktivitelerimizden bir tanesi hotel grubumuz. Bu yılın sonunda 300 hotelimiz olacak Dünya çapında. 63 bin oda kapasitemiz var, 25 farklı Ülkede faaliyetlerimiz var ve toplamda 30 binden fazla kişiyle çalışıyoruz” dedi.

‘’Türkiye’de Daha Da Büyümek İstiyoruz’’

Türkiye’de toplam 20 otel yatırımı yapacaklarını dile getiren Barcelo, “Bu yıl için planımızda yeni bir hotelimizi Kapadokya’da açmak var. Önümüzdeki kısa ve orta vadede Türkiye’de toplam 20 hotel yatırımı planlıyoruz. Türkiye’de daha da büyümek istiyoruz. Yatırımlarımıza devam edeceğiz. Şu ana kadar toplamda 70 milyon eurodan fazla yatırım yaptık ve burada ülkenizde daha fazla fırsatları değerlendirmek isteriz. Umuyoruz ki bu yılın sonunda Kapadokya’da faaliyete geçeceğiz. 30 milyon euroluk bir yatırımdan bahsediyoruz 200 odalı ve farklı restoranları olan, oradaki yerel yatırımcımız yatırımın çoğunu üstleniyor.” açıklamalarını yaptı. 

Yarın Sabah Akıllı Bir Şehirde Uyandığınızı Hayal Edin

Yazının başlığındaki hayali daha gerçekçi kılmak için önerim, her kısa paragrafı okuduktan sonra gözlerinizi kapatarak akıllı şehrin sunacağı deneyimleri göz kapaklarınızın altında canlandırmanız. Hazır mısınız? O zaman girelim şehrimize.

Sabah saat 06:30’da bugün de mi bir iş günü diyerek öfleye püfleye uyandınız ve evinizdeki akıllı cihazlar otomatik olarak sizin uyanmanızla birlikte çalışmaya başladı. İlk olarak, evinizin ısıtma ve aydınlatma sistemleri otomatik olarak açıldı ve size güne başlamak için ideal bir ortam sağladı.

Sıra akıllı bir banyoya girip, tercihlerinize göre hazırlanmış bir duş almakta. Suyunuzun sıcaklığı, basıncı, müzik ve aydınlatma seçenekleri gibi birçok ayarı kişiselleştirerek keyifli bir banyonun ardından güne başlamaya hazırsınız.

Kahvaltı için mutfağa gittiğinizde, yiyeceklerin raf ömrünü takip eden akıllı buzdolabınız size kahvaltılık seçenekleri önerdi ve hangi besinlerin sağlıklı olduğunu hatırlattı. Seçiminizi yaptıktan sonra, akıllı ocağınız ve fırınınız, sabah kahvaltınızı hazırlamak için işe koyuldular.

İşe gitmek için evden ayrıldığınızda, akıllı trafik sistemi, hava durumunu kontrol ederek işyerinize gitmek için trafik yoğunluğu en az olan yolu size önerdi. Aracınızın navigasyon sistemi de yoldaki trafik durumunu ve varış saatinizi bildirdi.

Gün boyunca, akıllı bir şehirde seyahat ederken trafik ışıklarının durumunu, toplu taşıma araçlarının varış saatlerini ve trafik sıkışıklığını takip edebilirsiniz. Böylece, yolculuğunuz daha akıllı, daha hızlı ve daha verimli olacaktır.

Akıllı otopark sistemleri, bulunduğunuz konuma en yakın park yerinin konumunu size gösterir. Ayrıca, aracınızı bırakacağınız yer için saatlerce dolaşmak yerine, akıllı park sistemleri ile, boş park yerlerini hızlıca bularak, size en uygun yere park edebilirsiniz.

Akıllı şehirler, sürücüsüz araçlar, akıllı trafik yönetimi sistemleri, etkili ulaşım planlama ve toplu taşıma ağları gibi yenilikçi çözümlerle de trafik sıkışıklığı sorununa çözüm olabilir. Bu da, daha verimli ve çevre dostu bir ulaşım sistemi sağlar.

İş yerinde, akıllı bina sistemi, çalışma ortamınızı kendiliğinden ayarladı ve çalışma masanızı ergonomik bir pozisyona getirdi. Ayrıca, ofis içindeki diğer çalışanlarla otomatik olarak etkileşim kurabilen akıllı bir iletişim sistemi sayesinde, çalışma arkadaşlarınızla daha verimli bir şekilde iletişim kurabilirsiniz.

Öğle yemeği zamanı geldiğinde, akıllı restoranlar size sağlıklı yemek seçenekleri sunarak diyetinize uygun yemekler yemenizi sağladı. Ödeme işleminizi, akıllı telefonunuz üzerinden kolayca gerçekleştirdiniz.

İşten ayrıldığınızda, evinize dönerken akıllı marketlerde alışveriş yapabilirsiniz. Akıllı marketler size, alışveriş listenize ekleyebileceğiniz sağlıklı yiyecek seçenekleri önerirken, sepetinize eklediğiniz ürünlerin kalori, protein, karbonhidrat ve diğer besin değerlerini anında hesaplayarak, doğru bir şekilde beslenmeniz konusunda yardımcı olur.

Günün sonunda eve döndüğünüzde, akıllı ev sistemleri güvenli ve konforlu bir şekilde sizi karşılar. Işıklar, müzik ve diğer ev aletleri, siz eve girmeden önce bile açılabilir ve sizi bekleyebilir. Ayrıca, akıllı termostatlar evin sıcaklığını ve havalandırmasını kontrol ederek, döndüğünüzde sizi rahat hissettirecek şekilde ayarlanabilir.

Akşam yemeği için evde yemek hazırlarken, akıllı ev sistemi yemek pişirme sürecini otomatik olarak takip ederek yemeklerinizi dilediğiniz gibi pişirirken, bir taraftan da size yemek pişirme sürecini kolaylaştıran ipuçları sunar. Eğer bir Thermomix’iniz varsa içindeki otuz bin’in üzerindeki tariften dilediğinizi en ideal şartlarda size hazırlayabilir. Yapmanız gereken tek şey, onun talimatları doğrultusunda istediği malzemeleri, istediği miktarlarda kabına ekleyip söylediği hazırlanma zamanını tanımlamanız.

Çöplerinizi büyük bir çöp naylonuna koyup kapıcınızın toplaması için kapınızın önüne mi koyacaksınız. Hayır. Bunu yapmanıza artık gerek yok. Akıllı çöp kutuları, atıkların doluluk seviyesini takip ederek, toplama işlemlerinin daha etkili bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Böylece atık yönetimi sürecinde tasarruf sağlar ve çevresel etkilere karşı önemli bir adım atar.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, akıllı evinizin uyku moduna geçmesiyle birlikte, tüm cihazlarınız kapatılır veya düşük güç tüketimine ayarlanır. Akıllı ev sistemleri, evinizdeki tüm cihazları ve ışıkları kapatmanıza veya düşük güç tüketimine geçmenize yardımcı olarak enerji tasarrufu sağlar.

Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz. 

Böyle bir akıllı şehirde yaşamak için gözlerimizi belki hiç kapamadan daha fazla çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.

Travmatik Acil Durum Hastanesi’nin Temeli Atıldı

Gaziantep’te Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yükselecek olan Travmatik Acil Durum Hastanesi projesinin temeli, düzenlenen törenle atıldı. 

2024 yılında hizmete açılması planlanan Travmatik Acil Durum Hastanesi projesi için düzenlenen törene, Gaziantep Valisi Davut Gül, Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi (GAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Şimşek, Önceki Dönem Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Gaziantep Sanayi Bölgesi Oda Başkanları ve sağlık çalışanları katıldı.

‘’Gaziantep Daha Yaşanabilir Bir Yer Haline Gelecek’’

Törende konuşma yapan Gaziantep Valisi Davut Gül, “Gaziantep OSB, kendi kaynağını kendisi oluşturuyor. Bu kaynağını Gaziantepli Vekillerimizin desteğiyle OSB’ye sağlanan imkanlar ile işçisine, işverenine hizmet olarak gönderiyor. Bu da Gaziantep Modeli. Sağlık alanında Gaziantep’in üzerine ayrı bir kent kuruldu. 1.875 Yataklı Gaziantep Şehir Hastanesi mayıs ayı içerisinde hizmete açılacak. Nizip’ te 400 Yataklı Devlet Hastanesi bu yıl içerisinde tamamlanacak. 300 Yataklı Cengiz Gökçek Hastanesinin inşaatı, 25 Aralık Devlet Hastanesi 300 Yataklı Ek Bina inşaatı, Oğuzeli’nde 100 Yataklı Hastanenin yapımı, Beylerbeyi’nde 100 Yataklı Hastanenin Yapımı Projesi devam ediyor ve 50 yataklı Travmatik Acil Durum Hastanesi projeleri yapıldı. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda 80-90 yılda hastane yatak sayısı kadar hastane inşaatı devam ediyor. Projeler 1,5 yıl içerisinde tamamlandığında Gazianteplilerin hizmetine sunulmuş olacak ve Gaziantep daha yaşanabilir bir yer haline gelecek.” dedi. 

‘’İşçi ve İş Güvenliğini Sağlamak Bizim Görevimiz’’

Projenin büyük bir eksikliği kapatacağını söyleyen Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin ise, “Şehrül Emin olmak demek 2 milyon insan bize emanet demektir. Bu bize emanet edilen şeylerin hakkını vermemiz, makam ile sınav olup buradan çıkmamız gerekiyor. Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde yıllardır Travmatik Acil Durum Hastanesi eksikliği yaşanıyordu. Cengiz Başkanımız ve Yönetimi işi biliyor. Bu şehrin göz bebeği olan OSB’nin işçi ve iş güvenliğini sağlamak bizim görevimiz. Tüm bunlar huzuru, mutluluğu ve güvenliği de tesis ediyor. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

‘’Yakın Zamanda 6. OSB’yi Hayata Geçireceğiz’’

Projenin detaylarını ele alan Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi (GAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Şimşek, şu açıklamalarda bulundu:

“Yakın zamanda 11 milyon metrekarelik alanıyla 6. OSB’yi hayata geçireceğiz. Elbette bu övünç kaynağımız. Ancak sağlık yoksa bunların hiçbirinin anlamı ve önemi yoktur. Gaziantep OSB olarak ulaşımdan çevreye, enerjiden suya, köprülerden yollara çok sayıda proje ve çalışmalarımız var. Ancak sağlık alanında yaptığımız bu projeye çok daha önem veriyoruz. Gaziantep OSB’de 250 bin kişi istihdam edilirken her gün on binlerce kişi iş amaçlı bölgemize gelmekte. Allah göstermesin bölgemizde meydana gelebilecek bir iş kazasında en yakın sağlık kuruluşuna ulaşmamız en az bir saat sürmektedir. OSB’nin içerisinde yer alan bu hastanemizin hizmete girmesiyle birlikte sağlık hizmetinin daha hızlı bir şekilde sunulması sağlanacaktır. 6 bin 800 metrekare alana kurulacak olan ve gelecek yıl hizmete açılması planlanan Travmatik Acil Durum Hastanesi 6 katlı, 50 yataklı, 14 poliklinik, fizik tedavisi, laboratuvarı, 2 adet ameliyathane ve 6 adet yoğun bakım ünitesiyle çok önemli bir sağlık merkezi olacaktır. Hastanemizin bir diğer özelliği de iş kazalarında uzuv kopmaları ve dikiş atılmaları vakalarına daha hızlı müdahale edilmesini sağlayacaktır.”

KİPTAŞ Karanfilköy Projesinin Temeli Atıldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ ve Mesa ortaklığı ile İstanbul, Beşiktaş’ta yükselecek olan kentsel dönüşüm projesinin temeli atıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla temeli atılan KİPTAŞ Karanfilköy projesinde toplam bin 361 yeni konut yer alacak. 3 milyar 168 milyon 904 bin TL bedelle inşa edilecek olan proje, bin 400 ada, 9 parsel ve bin 400 ada 269 parsel üzerinde inşa edilecek. Toplam 185 bin 434 metrekare alanda hayata geçirilecek Karanfilköy projesi, 47 bloktan oluşacak. 

Projede, 1+1, 2+1, 2,5+1, 3+1 dubleks ve 6+1 dubleks konut tipleri yer alacak. Proje içerisinde ayrıca, ticari alanlar, ofis, cami, okul, sosyal alanlar, spor salonu, açık-kapalı yüzme havuzu, toplantı salonları ve sığınaklar bulunacak.

Yer aldığı konumuyla da dikkat çeken proje, FSM Köprüsü’ne 2,56 kilometre, İstanbul Çevre Yolu’na 2,5 kilometre, Emirgan Korusu’na 2,56 kilometre, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne 6,31 kilometre mesafede. 

‘’Yıkımlar Kontrollü Bir Şekilde Yapıldı’’

Projenin detaylarıyla ilgili KİPTAŞ tarafından paylaşılan haberde ise şunlar ifade edildi:

‘’Adını bölgede yaşayanların eski geçim kaynağı olan seralarda yetiştirilen karanfillerden alan Karanfilköy uzun yıllardır dönüşüm bekliyordu. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilen bölgeye ait imar planları 22 Kasım 2022’de gerçekleşen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden oy birliği ile geçti.

695 konut ve 79 dükkân olmak üzere toplam 774 bağımsız birimden oluşan bölgede saha tespit çalışmalarının ardından, KİPTAŞ ve İmar AŞ tarafından bilgilendirme ofisi açılmıştı. Hak sahipleri ile birebir görüşmelerin yanı sıra bilgilendirme toplantıları da düzenlendi. 12 Eylül 2022 tarihinde hak sahipleri ile sözleşmeler imzalanmaya başlandı ve tahliyelerin ardından 12 Aralık 2022’de yapıların yıkımına başladı. Yoğun asbest içeren riskli yapılarda çevre ve insan sağlığı ön plana alınarak tespit ve bertaraf işlemleri yapıldı. Ardından yıkımlar kontrollü bir şekilde devam ettirildi. Yaklaşık 900 hak sahibinin bulunduğu bölgede uzlaşma oranı yüzde 96’ya ulaştı. Yüzde yüz uzlaşının hedeflendiği bölgede hayata geçirilecek projede hak sahipleri eski ve depreme dayanıksız binalar yerine daha güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına kavuşacak.’’

TOKİ’den 50 Bin Konut Hakkında Açıklama!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), 50 Bin Konut Kampanyası kapsamında İstanbul, Başakşehir ilçesi Kayabaşı bölgesinde inşa edilecek 4 bin 467 konut ile ilgili bilgilendirme yaptı. 

TOKİ sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, ilave konut alanlarının belirlenmesi sırasında yaşanan mülkiyet ve planlama sorunları nedeniyle gecikme oluşmasından kaynaklı maliyet artışlarından vatandaşların etkilenmeyeceği belirtildi. 

TOKİ tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İdaremizce ülke genelinde dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik olarak 50 bin sosyal konut kampanyası ilan edilmiş ve bu kapsamda İstanbul Başakşehir Kayabaşı Bölgesinde 4.467 konut planlanmış olup çekilen kura sonucunda 4.467 konutun hak sahipleri belirlenmiştir.

Söz konusu hak sahipleri için idaremizce ivedilikle etaplar halinde konut projeleri üretilerek konut sözleşme imzalama işlemleri başlatılmıştır.

İlk etapta 4.467 adet hak sahibi arasından 694 adet hak sahibinin konutları belirlenerek konutların teslimi yapılmıştır. Kayabaşı Mahallesi 4 etaptan oluşmakta olup proje alanında 2.450 konut için konut belirleme kurası çekilerek sözleşme imzalama işlemleri tamamlanmıştır.

Ayrıca,2.450 konuttan oluşan 4 adet projenin inşaatları devam etmekte olup Eylül 2023’te tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanmaktadır.

Yapılan çalışmalar ve planlamalar neticesinde konutların tamamı söz konusu alana yerleşemediği için ilave yeni alan belirlemek adına çalışmalar yürütülmüştür. Yapılan imar planı ve imar uygulaması neticesinde İstanbul İli, Başakşehir ilçesi, Kayabaşı Mahallesi, Batı Bölgesinde konut alanları oluşturulmuş ve proje alanının uygulamaya hazır hale getirilmesine müteakip kalan 1.253 adet hak sahibinin konutunun yapım ihaleleri gerçekleştirilmiştir.

Projede 729 adet konutun 2023 yılı sonu itibari ile, 524 adet konutun ise 2024 yılı içerisinde inşaatlarının tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanmaktadır. Kayabaşı mahallesi 4.467 adet konut projesi kapsamında konutu belirlenmeyen 1.253 adet hak sahibi bulunmaktadır. Bu projelerin inşaat seviyeleri doğrultusunda 3 ay içerisinde kalan hak sahiplerinin konutları belirlenerek konut sözleşme imzalama işlemleri gerçekleştirilecektir.

Söz konusu alanlarda yaşanan mülkiyet ve planlama sorunlarından dolayı yaşanan gecikmelerden kaynaklı maliyet artışları konut fiyatlarına yansıtılmayacak ve henüz konut sözleşmesi imzalamamış vatandaşlarımız mağdur edilmeyecektir.”

Arsuz Belediyesi’nin Yeni Hizmet Binası İnşaatı Sürüyor

Hatay iline bağlı Arsuz Belediye Başkanı Asaf Güven, prefabrik yapı olarak inşa edilen yeni hizmet binasında çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

İnşaat çalışmalarını yerinde inceleyen Arsuz Belediye Başkanı Asaf Güven, “Depremin yaralarını sardığımız ve normalleşme adına ilerlediğimiz bugünlerde vatandaşlarımıza en iyi hizmeti vermek adına hep çalıştık. Bundan sonra da en iyi hizmeti vermek adına tüm imkanlarımızla devam edeceğiz” dedi.

Deprem Nedeniyle Hizmet Binası Büyük Zarar Gördü

Hizmet binasının Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde kullanılmaz hale gelmesi nedeniyle Nikah Salonu’nda geçici hizmet veren Arsuz Belediyesi, yeni hizmet binasına kısa bir süre sonra kavuşacak. Yapımı devam eden çalışmaları yakından takip eden Başkan Güven, belediye hizmet binasının kısa süre içerisinde tamamlanarak hizmet vermeye başlayacağını belirterek, şunları söyledi:

“Yaşadığımız büyük depremde her yer olduğu gibi belediye hizmet binamız da büyük zarar gördü. Şu an Nikah Salonu’nda İmar Birimi’miz hariç tüm birimlerimizle vatandaşlarımıza burada, İmar Birimi’miz de Gözcüler Ek Hizmet Binamızda hizmet vermeye çalışıyoruz. Diğer yandan da yeni hizmet binası yapım çalışmalarımıza hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Yeni binamız prefabrik olarak, Akçalı Mahallemiz sınırları içerisinde, Arsuz Anayol üzerinde yapılıyor. Depremin yaralarını sardığımız ve normalleşme adına ilerlediğimiz bu günlerde vatandaşlarımıza en iyi hizmeti vermek adına hep çalıştık. Bundan sonra da en iyi hizmeti vermek adına tüm imkanlarımızla devam edeceğiz.”

İstanbul’dan En Çok Göç Alan İller: Eskişehir, Samsun ve Sakarya

Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin yaşadığı megakent İstanbul’un demografik yapısı değişiyor. Kiraların gittikçe yükselmesi, şehirde yaşamayı her geçen gün zorlaştırırken, 6 Şubat’ta deprem korkusuyla yeniden yüzleşen İstanbullular çareyi başka illere göç etmekte buldu. İstanbulluların en çok taşınmak istediği şehirlerin başında Eskişehir yer alırken, sıralamayı Samsun ve Sakarya takip etti.

Şubat ayında gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından İstanbul’da tersine göç hareketi başladı. 1980’lerden bu yana yoğun göç alan ve Türkiye nüfusunun yaklaşık %20’sine ev sahipliği yapan İstanbul, artık göç veren il olarak konumlanıyor. Yeni nesil anahtar teslim taşıma hizmeti sunan eTaşın’ın hazırladığı rapor ise depremlerin sonrasında İstanbul’daki göç hareketlerinin karnesini çıkarttı. Raporda deprem sonrası ilk 30 gün 2022’nin aynı dönemi ile karşılaştırıldı. Buna göre İç Anadolu, Trakya, Orta ve Doğu Karadeniz şehirlerine göç eden İstanbulluların en çok taşınmak istediği şehir Eskişehir olurken, bunu Samsun ve Sakarya illeri takip ediyor. 

eTaşın, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bine yakın müşterisinin taşınma taleplerini inceleyerek bir rapor hazırladı. Rapor kapsamında İstanbul çıkışlı taleplerin dört bölgede toplandığı gözlendi. Bu bölgelerin sırasıyla İç Anadolu, Karadeniz, Trakya ve Akdeniz olduğunu belirten eTaşın Kurucu Ortağı Kadir Nezih Elgün, konuya dair “6 Şubat itibarıyla yaşanan depremlerin ardından taşınma taleplerinde büyük değişiklikler gözlendi. Depremi takip eden hafta taşınma talepleri sert düşüşle 4’te 1 oranına inerken, sonrasında ise hızla artış yaşandı. Depremlerin ardından İstanbul çıkışlı taşınma taleplerini incelediğimiz rapora göre İstanbul’un artık göç alan değil, göç veren kent konumuna geçtiğini söyleyebiliriz. Bunun başlıca sebeplerinin arasında ise olası İstanbul depreminin yol açtığı korku ve kiraların yüksek fiyatlara ulaşması yer alıyor” dedi.

Depremlerden sonra İstanbulu terk edenlerin sayısı her geçen gün artıyor”

Kadir Nezih Elgün, “Ülkemizin 11 ilini etkisi altına alan Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük kayıplar verdik ve ne yazık ki telafisi olmayan derin üzüntüler yaşadık, yaşıyoruz. Meydana gelen depremler sonrası birçok kişi, afet bölgesinden uzakta da olsa depremin tedirginliğini derinden hissetti ve depreme karşı alınabilecek çözümler tekrar gündeme geldi. Şehirleri deprem kuşağında yer alan İstanbullar çareyi göç etmekte buldu. Yaptığımız araştırmaya göre, bugüne kadar ağırlıklı Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinden göç alan İstanbul’da artık bu bölgelere tersine göç hareketinin başladığını söyleyebiliriz” dedi. 

Sakarya’ya talep 8 kat arttı

eTaşın kurucu ortağı Kadir Nezih Elgün, “Son dönemde İstanbul’daki konut fiyatlarının hızla artmasıyla Trakya’ya doğru yoğun bir göç hareketliliği başlamıştı. Depremle birlikte bu göç hızlandı ve sınırlarını genişletti. Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Sakarya, Eskişehir, Kayseri ve Samsun gibi şehirlere geçen yıla göre yoğun bir şekilde göç edildiğini görülüyoruz. Bu şehirleri ön plana çıkaran etmenler ise deprem riskinin az, konut ve arsa fiyatlarının ise daha uygun düzeyde olması. Bu illere olan taşınma talebi, geçen yılın aynı dönemine göre ortalama 3 kat yükseldi. Hatta Sakarya, 8 kat fazla talep alarak Marmara Bölgesi’nin tümünde açık ara en çok taşınılmak istenen şehir oldu. Çanakkale 5, Edirne, Tekirdağ ve Bursa ise 2 kat daha fazla talep aldı” ifadelerini kullandı.

İç Anadoluda en çok taşınılan şehirler Kayseri ve Eskişehir

“İç Anadolu Bölgesi’ne baktığımızda özellikle büyük şehirlerin geçen senenin aynı aylarına kıyasla ortalama 8 kat daha fazla taşınma talebi aldığını görüyoruz” diyen Kadir Nezih Elgün sözlerine şu şekilde devam etti: “Sanayileşmenin yüksek olduğu şehirlerden Kayseri, Eskişehir ve Ankara taşınmak istenilen şehirler arasında üst sıralara yerleşti. Bölgenin bir diğer büyük şehri Konya’ya olan talep ise kayda değer değişiklik sergilemedi. Eskişehir’e geçen seneye oranla 18 kat fazla talep görürken, Kayseri’de 7, Ankara’da ise 4 kat artış söz konusu.” 

En çok taşınılmak istenen şehirlerden biri Samsun oldu

Bu dönemde özellikle Karadeniz Bölgesi’ne ilgi yoğunlaştı. En çok taşınılmak istenen şehir olan Samsun 16 kat taşınma talebi alırken, bu oran Ordu’da 6, Giresun’da 4, Trabzon’da ise 3 kat olarak kayıtlara geçti. İstanbul’dan yoğun bir şekilde taşınma talebi alan 4 bölge içinde ortalama 3 katlık büyüme ile görece en düşük bölge olan Akdeniz’e taşınma talepleri Antalya’ya 4, Mersin ise 2 kat arttı. Bunun yanı sıra İzmir, Kocaeli gibi şehirlere taleplerde de sert bir düşüş yaşanıyor.”

“Göç alan şehirlerin ortak özelliği deprem riskinin az olması”

“Trakya, İç Anadolu, Orta-Doğu Karadeniz ve Akdeniz olmak üzere, öne çıkan dört bölgeyi incelediğimizde, göç edilen şehirlerdeki ortak özelliklerin başında deprem riskinin az olması, konut ve arsa fiyatlarının İstanbul’a oranla düşük bir seyir izlemesi” diyen eTaşın kurucu ortağı Kadir Nezih Elgün, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Ortaya çıkan tabloda geçmişte Samsun-Trabzon hattından yoğun göç alan İstanbul için şu anki tersine göç akını sürpriz değil. Öte yandan İç Anadolu Bölgesi’nde sanayileşmenin yoğun olduğu Eskişehir ve Marmara Bölgesi’nde Sakarya da bu nitelikleriyle oldukça cazip.”

2023 Yılının 1. Çeyreğinde Türkiye Genelinde Konut Fiyatları Yıllık Yüzde 154, Kiralar İse Yüzde 197 Arttı

Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değeri hesaplayan ve gelecek değer tahmini sunan Endeksa, konut sektörünü mercek altına aldı ve 2023’ün ilk çeyrek raporunu paylaştı.  

Türkiye Genelinde Konut Fiyatlarında 1 Yıllık Artış Yüzde 154

2023 1. çeyrekte, konut satış adedi geçen sene aynı döneme göre yüzde 12 azalırken, 2023 yılının 1. çeyreğinde 283 bin 215 adet konut satışı gerçekleşti. Konut satış adedi bir önceki çeyreğe göre yüzde 34; geçen senenin aynı dönemine göre ise yüzde 12 azalmış oldu.

Endeksa tarafından hazırlanan “2023 Yılı 1. Çeyrek Konut Sektör Analizi” Raporu’na göre 1. çeyrek sonu itibarı ile Türkiye genelinde konut satış fiyatlarında 1 yıllık değer artışı yüzde 154 seviyesinde gerçekleşirken, Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 17 bin 573 TL, ortalama amortisman süresi 20 yıl, ortalama pazarlama süresi ise 61 gün oldu. 

İstanbul’da Konut Fiyatları 1 Yılda Yüzde 144 Artış Gösterdi 

50 bin 561 adet ile 1. çeyrekteki konut satışlarının yüzde 18’inin gerçekleştiği İstanbul’da konut fiyatları 1 yılda yüzde 144 artış gösterdi ve ortalama metrekare satış fiyatı 27 bin 4 TL oldu.

Konut Fiyatları Ankara’da Yüzde 154, Antalya’da Yüzde 164 arttı

Ankara’da 29 bin 66 adet ile 1. çeyrekteki konut satışlarının yüzde 10’unu gerçekleştirdi ve konut fiyatları son 1 yılda yüzde 154 oranında artış gösterdi. Ortalama metrekare satış 

fiyatı 13 bin 18 TL oldu. Konut satışlarının yüzde 6’sının gerçekleştiği Antalya’da 16 bin 619 adet satış oldu ve konut fiyatları son 1 yılda %164 artış gösterdi, ortalama metrekare satış fiyatı 24 bin 747 TL oldu.

En Fazla Değer Artışı Kırklareli, Antalya ve Kocaeli’de

Yıllık değer artışı en fazla olan illerin sırasıyla Kırklareli, Antalya ve Kocaeli’de olduğu görülüyor. Kırklareli’nde konut fiyatları son bir yılda yüzde 208 artış gösterdi. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 556 TL, ortalama konut satış fiyatı 1 milyon 626 bin 720 TL oldu.  Antalya’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 164, ortalama konut metrekare satış fiyatı 24 bin 747 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 969 bin 640 TL ve Kocaeli’de konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 164, ortalama konut metrekare satış fiyatı 14 bin 800 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 924 bin TL. oldu.

Satılık Konutlarda En Fazla Stok Adedi 114 bin 8 ile İstanbul’da

En fazla konut satışı yapılan 30 il içerisinde en fazla stok adedinin 1.çeyrek sonu itibarıyla İstanbul’da olduğu görülüyor. Rapora göre 1. çeyrek sonu itibarı ile İstanbul’da 114 bin 8, Ankara’da 57 bin 208 adet, İzmir’de ise 29 bin 80 adet konut stoku bulunuyor.

1. Çeyrek Sonu İtibarıyla Türkiye’de Konut Kiralarındaki Yıllık Değer Artışı Yüzde 197

Rapora göre 1. çeyrek sonu itibarı ile Türkiye genelinde konut kira fiyatlarında 1 yıllık değer artışı yüzde 197seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ortalama konut metrekare kira fiyatı ise 74,73 TL oldu.

Türkiye genelinde konut metrekare kira fiyatlarının en yüksek olduğu iller ise sırasıyla Muğla, İstanbul ve Antalya oldu. Muğla’da 2023 1. Çeyrek sonu itibariyle ortalama metrekare konut kira fiyatları 147,22 TL, ortalama kira fiyatı 16 bin 144 TL, İstanbul’da ortalama metrekare konut kira fiyatları 127,09 TL, ortalama kira fiyatı 12 bin 709 TL, Antalya’da ise ortalama metrekare konut kira fiyatları 126,57 TL, ortalama kira fiyatı 13 bin 290 TL. 

Kiralık konutlarda stok adetlerine bakıldığında ise, en fazla stokunun yine İstanbul’da olduğu görülüyor. Kiralık konutlarda 2023 1.çeyrek sonu itibarıyla İstanbul’da 45 bin 535, Ankara’da 10 bin 979, İzmir’de 10 bin 701, Antalya’da ise 10 bin 228 adet stok bulunuyor.

İkinci El Konut Satışı Toplam Satışların Yüzde 70’ini, Kredili Konut Satışları İse Yüzde 21’ini Oluşturdu

1. çeyrekte 199 bin 308 adet ikinci el konut satışı gerçekleşti. Bu rakam ile ikinci el konut satışları bir önceki çeyreğe göre yüzde 29, geçen sene aynı döneme göre ise yüzde 12 azalış göstermiş oldu. İkinci el konut satışı toplam konut satışlarının yüzde 70’ini oluşturdu.

1. çeyrekte kredili konut satışları ise toplam konut satışlarının yüzde 21’ini oluşturarak 58 bin 822 adet olarak gerçekleşti. Kredili konut satışları bir önceki çeyreğe göre yüzde 14 artarken; geçen senenin aynı dönemine göre ise yüzde 14 azalış göstermiş oldu.

Deprem Sonrası Çelik Prefabrik Evlere İlgi Arttı 

Pandemi döneminde doğaya özlem duyanlar, kısa sürede inşa edilen prefabrik evleri tercih ederken, deprem korkusuyla yüzleşenler ise çelik prefabrik evlere talebi artırdı. 

ResearchAndMarkets.com’un verilerine göre, küresel prefabrik bina ve çelik yapı pazarının, her yıl ortalama %6,36 büyüyerek 2027’ye kadar 299,4 milyar dolar değerine ulaşacağı öngörülüyor. Bu büyümenin itici güçlerinin ise esneklik, dayanıklılık, enerji verimliliği ve kısa inşa süresi olduğu belirtiliyor. Tüm dünyada talep gören prefabrik yapılar, ülkemizde de pandemi sonrasında doğaya özlem duyanlar için hızlı ve ekonomik bir alternatif oluştururken, depremin ardından evleri yıkılanlara sıcak birer yuva oldu. Özellikle de çelik yapılar, deprem korkusu yaşayanlar için alternatif haline gelerek son dönemde yoğun talep görmeye başladı. 

Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını göz önünde bulundurarak çelik prefabrik evlerin daha da popülerleşeceğini öngördüklerini belirten Karmod CEO’su Mehmet Çankaya “Deprem sonrasında çelik prefabrik evlere talebin artması şaşırtıcı değil. Çünkü insanlar hayatlarını güvenli yapılarda sürdürmek istiyor” dedi.

“Çelik evler, teknolojik üretim sistemimizle saatler içinde tamamlanıyor”

Yaşamı konforlu hale getirmek için çalıştıklarını belirten Mehmet Çankaya, “Son dönemde prefabrik evlerin satışlarında adeta patlama yaşandı. Çünkü insanlar kaliteli, konforlu ve güvenli evlerde oturmak, onları uygun maliyetlerle ve hızla temin etmek istiyor. Uzun ömürlü ve dayanıklı olmasıyla öne çıkan çelik evler, Amerika başta olmak üzere gelişmiş birçok Avrupa ülkesinde de sıklıkla tercih ediliyor. Biz de çelik evlerin üretimini özel tasarım programlarımızla yapıyoruz. Olası hatalar, teknolojik üretim hatlarımızın sunduğu imkanlarla geride kalıyor ve üretim saatler içinde tamamlanıyor. Çelik taşıyıcı sistemlerle tek katlı ve iki katlı müstakil konutlar inşa edilebiliyor. Elektrik ve su tesisatlarını da özel olarak projelendirdiğimiz çelik evlerimiz birkaç günde kullanıma hazır hale geliyor” şeklinde konuştu. 

Köy evlerimizle doğal bir yaşam alanı sunuyoruz” 

Çelik evlerin yalnızca şehirde değil, köylerde de yoğun ilgi gördüğünü öne süren Karmod CEO’su Mehmet Çankaya sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Özellikle deprem bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımız geçtiğimiz aylarda güvenli ve uygun fiyatlı alternatif ev arayışına girdi. Bu doğrultuda köy evleri ise dayanıklılığı ve doğal yaşam imkanlarıyla dikkatleri üzerine çekti. Biz de köy evleri konusunda fark yaratan projeler gerçekleştiriyoruz. Bölgesel ihtiyaçlar, yöresel mimari ve yaşam şartlarını dikkate alarak tasarladığımız köy evlerinde, 5 farklı seçenekle her türlü ihtiyaca hitap ediyoruz. Tek ya da iki katlı olarak tasarlanan köy evleri, sadece ev olarak değil aynı zamanda ahırı, köy konağı, camisi ve parklarıyla da yaşam alanı sunuyor. Bu sayede, yeni alanlarda köy kültürünün ve sosyal yaşamın devamlılığı sağlanıyor. Köy yaşamını modern mimari ve yaşam standartlarıyla buluşturarak, doğayla iç içe, huzurlu ve güvenli yaşam alanları yaratmayı hedefliyoruz.”

Erden Timur GİSP Başkanı Oldu

Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur, Gayrimenkul İçin Strateji Platformu (GİSP) Başkanlığı’na seçildi.

Gayrimenkul düşünce kuruluşu olarak hizmet veren Gayrimenkul İçin Strateji Platformu (GİSP), 7. Olağan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Genel Kurul Toplantısı’nda Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur, oy birliğiyle GİSP Başkanlığı’na seçildi. Hakan Gümüş ve Şükrü Cem Akçay ise Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. 

GİSP tarafından yapılan açıklamada, genel kuruldaki konuşmasına yer verilen GİSP Başkanı Erden Timur, özellikle deprem sonrası planlı bir şekilde dayanıklı konutların ve nitelikli mekanların üretilmesi, beklenen İstanbul depremi öncesi hazırlıkların hızlandırılması, kentsel dönüşüm için kapsamlı çözümler üretilmesi ve gayrimenkul üretim süreçlerinin layıkıyla düzenlenmesi gerektiğini bildirdi.

‘’Uluslararası Gayrimenkul Piyasalarındaki Etkinliğimizi Artırma Çalışmalarımız Sürmektedir’’

Gayrimenkul alanında değerli çalışmalar yapıldığını dile getiren Erden Timur, şunları söyledi:

“GİSP’in kamuoyu nezdinde bilinirliğinin artırılması, sektör gelişiminde oyun kurucu rolünün güçlendirilmesi, gayrimenkulün dijitalleşmesi konusunda çalışmalar yapılması, üniversitelerin ilgili bölümlerindeki Genç GİSP üyesi arkadaşların sektöre kazandırılması, uluslararası yatırım bankaları, fonları ile GİSP ve üyelerinin ilişkilerinin güçlendirilmesi, yapılan teknik çalışmaların kamuoyunda yer bulması ve düzenli yayınlar gerçekleştirilmesi konularını elzem görüyorum. Ayrıca, Londra, Lizbon, Paris ve Atina’daki GİSP üyeleri vasıtasıyla uluslararası gayrimenkul piyasalarındaki etkinliğimizi arttırmak ve Türkiye’ye yabancı gayrimenkul fonu çekmek konusunda da çalışmalarımız sürmektedir. Yeni dönemde de GİSP, inovatif konularla sektörün önüne çıkmaya, çözümler üretmeye ve sektöre yön vermeye devam edecektir.” 

Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Yarın Hizmete Açılıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Türkiye’nin en uzun 4’üncü köprüsü olma özelliği taşıyan Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün yarın vatandaşların hizmetine açılacağını duyurdu. 

2016 yılında temeli atılan ve yaşanan aksilikler nedeniyle inşaat çalışmaları bir süre aksayan Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsü projesinin yapımı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nca tamamlandı.6 şeritli yol ile kentteki trafik sorununa çözüm sağlayacak köprünün açılışı, yarın düzenlenecek törenle yapılacak.

Köprü projesini ziyaret ederek incelemelerde bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Yarın, bin700 metrelik uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun 4. köprüsü olarak tarihe geçmeye hazırlanan “Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsü” ile ülkemizin önemli projelerinden birini daha başarıyla tamamlamanın gurunu yaşayacağız. Ülkemiz adına teknolojik bir projeyi daha hayalden gerçeğe dönüştürdük.” dedi. 

‘’Seyhan Nehri Üzerinde Gerdanlık Gibi Olacak’’

Bakan Karaismailoğlu, Seyhan Nehri üzerinde yer alan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile ilgili şunları söyledi:

“Ülkemizde son 21 yılda hayata geçirdiğimiz bütün planlamaları, her konuda olduğu gibi ulaştırma alanında da ülkemizin ve milletimizin çıkarları doğrultusunda küresel eğilimleri dikkate alarak yapıyoruz. Seyhan Nehri’nin üzerine gerdanlık gibi bir köprü inşa ederek, Akdeniz’in incisi güzel Adana’mızı dev bir esere daha kavuşturuyoruz. Bu güzide eserimizle ilgili sözlerime başlamadan önce depremlerde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm ülkemize başsağlığı diliyorum. Hepimize geçmiş olsun, Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın. Yüzyılın afetine karşı devlet-millet omuz omuza verdik; hayatı bir an önce normale döndürmek için “yüzyılın dayanışmasını” sergiliyoruz. Çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Açılan yaraları sarıyoruz. Hızla depremin sebep olduğu karanlık izleri ortadan kaldırıyoruz, eskiyi yerine getirmenin ötesine geçecek çalışmalara öncülük ediyoruz.”

‘’Köprü, Mühendisliğimizin Gurur Projesi’’

Son olarak genel projelerin bilgilendirmesini yapan Karaismailoğlu, “Türkiye’nin dört bir köşesine aynı anda kazandırdığımız dev eserlerimiz; milletimizin hızlı, güvenli ve konforlu ulaşımına hizmet ettiği gibi Türkiye yüzyılının üzerinde yükseleceği büyük ve güçlü Türkiye’nin altyapısını da sağlamaktadır. Ülkemizin geleceğini aydınlatmaya en hızlı biçimde ve doğru adımlarla devam edeceğiz. Başladığımız projeleri planlamamıza uygun biçimde birer birer milletimize sunacağız. Dün, Ankara-Sivas Hızlı Tren Hattı’mızı tamamladık ve milletimizin hizmetine sunduk. Yarın da bizleri bir araya getiren Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü açacağız. 3 Mayıs’ta Trabzon’da yeni Zigana Tüneli’mizi açacağız. Nice dev hizmet ve eser de milletimizle buluşmak için sırasını bekliyor. Bizler, ülke genelinde yaptığımız tünellerle, geçit vermeyen dağları aşıyoruz. Viyadük ve köprülerimizle derin vadileri hızlı, güvenli ve konforlu olarak geçiyoruz. Karayollarımızın şehir geçişlerinde de şehir içi trafiği rahatlatmak için çevre yollarını yapıyoruz. Şehir içindeki doğal dokularımız karşısında şehir içi trafiği rahatlatacak köklü çözümlere imza atıyoruz. Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsü de mühendisliğimizin gurur ve yüz akı projelerinden birisidir. Bizim için durmak yok.” şeklinde konuştu. 

‘’Köprüde Ayrıca Demiryolu Da Yer Alacak’’

Köprünün detaylarına değinen Bakan Adil Karaismailoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bin 700 metre uzunluğundaki köprümüzün 787 metresini ardgerme kiriş, 882 metresini ise çelik kiriş olarak inşa ettik. 14’ü betonarme, 9’u çelik olmak üzere toplam 23 tabliyeden oluşuyor. 38 metre genişliğindeki köprümüz, karayolu trafiğine 3 gidiş 3 geliş olmak üzere 6 şeritli olarak hizmet verecek. Köprüde ayrıca 1 gidiş 1 geliş hattından oluşan demiryolu da yer alacak. Adana 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün hizmete girmesiyle, şehrin kuzey bölgesindeki trafik yoğunluğunda büyük bir rahatlama olacak. Stadyum, Çukurova Üniversitesi, Alparslan Türkeş Bilim Teknoloji Üniversitesi, Şehir Hastanesi ve mevcut Adana-Mersin Otoyolu’na kesintisiz bağlantı sağlanacak. Aynı zamanda şehir içi trafiği de çok daha güvenli hale gelecek. Ayrıca proje sayesinde zamandan 255 milyon TL, akaryakıttan 31 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 286 milyon TL tasarruf edilecek. Karbon salınımı da yılda 4 bin 224 ton azalacak”

İZODER’den Yeni Ev Satın Alacak Ya Da Kiralayacaklara Uyarı

İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, yeni bir ev kiralarken ya da satın alırken basit kontroller yaparak binanın güvenliği ile ilgili fikir sahibi olunabileceğini belirtiyor. Ayrıca taşınılacak yeni evlerde ısı ve su yalıtımının olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. 

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan can kayıpları, yıkılan binalar ve terk edilen şehirler, ülkemizin deprem gerçeğini ve durumun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Şu an en çok İstanbul’u etkileyeceği bilim insanları tarafından söylenen ve çok uzak olmayan bir tarihte gerçekleşmesi beklenen Marmara Depremi, insanların güvenli bina arayışını hızlandırdı. Bir yandan kentsel dönüşüm konuşulurken öte yandan taşınma sayısında da artış gözlemleniyor.

Binaların deprem gibi yıkıcı etkenler karşısında ayakta kalabilmesi için ısı ve su yalıtımı hayati önem taşıyor. Özellikle binaları korozyondan koruyan su yalıtımı çok kritik.  Bugün ülkemizde 30 yıllık binalar ömrünü tamamlamış olarak görülse de binalarımızın ömrü en az 80-100 yıl olmalı. Yeni inşa edilecek tüm binalarda, 01 Haziran 2018 yılından itibaren su yalıtımı yapılması zorunlu. Binanın doğrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgelerinde uygulanacak su yalıtımı ve halk arasında terleme olarak bilinen yoğuşmayı önleyen ısı yalıtımı uygulamalarının doğru ve eksiksiz yapılması ile binalarımızın ömrünü uzatabilir, sağlıklı ve konforlu bir yaşam sürebiliriz.

Bugünlerde yeni bir ev kiralarken veya satın alırken mutlaka ısı ve su yalıtımı olup olmadığının kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizen İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, binalardaki önemli sorunları basit kontroller ile tespit edebilmek için önerilerini paylaştı.

  • Öncelikle kiralanacak ya da satın alınacak binanın ruhsat durumu ve tarihi sorgulanmalı: Ülkemizde yapı ruhsatı alabilmek için 14 Haziran 2000 tarihinden itibaren ısı yalıtımı yapılmasının, 01 Haziran 2018’den itibaren ise su yalıtımı yapılmasının zorunlu olduğunu bilerek binanın yalıtım durumunu sorgulayabilirsiniz. 
  • Binada su ve ısı yalıtımı olup olmadığı kontrol edilmeli: Binanın ara katlarındaki dış duvarlarında su izleri, sıva kabarıklıkları, mantar ve küf oluşumları bulunması yapıda ısı yalıtımı eksikliğini gösterir. Kiralayacağınız veya satın alacağınız konutun içini gezerken başta kuzey cepheleri olmak üzere tüm duvarlarını kontrol edin. Eğer çatı katında oturacaksanız tavanlarda, tavan ve dış duvar birleşimlerindeki köşelerde aynı şekilde su izleri, sıva kabarıklıkları ve yapısal çatlak olup olmadığına bakın. Bu problemler ile karşılaşırsanız yapıda ısı yalıtımı ve/veya su yalıtımı eksikliğine işaret eder.
  • Sadece oturulacak daireye değil yapının temeline de bakılmalı: Sadece oturacağınız daireyi kontrol etmeniz yeterli değil. Yapıya gelecek suyu uzaklaştıracak olan bir drenaj sistemi olup olmadığını sorun. Yapısal çatlakların olup olmadığını ve demirlerin açığa çıkıp çıkmadığını mutlaka takip edin. Kolon kiriş gibi taşıyıcı elemanlara zarar verilmediğinden emin olun. Yapının temelinde su yalıtımının doğru şekilde yapılması çok önemlidir ve mutlaka sorgulanmalıdır. Binanın bodrumunda perde duvar, kiriş ya da kolonlarda su izleri, çatlaklar, su ve nemden kaynaklanan siyah lekeler ya da pamukçuklar yapının temelinde su yalıtım problemi olduğunu gösterir. Sonradan binanın çatısına, tuvalet, banyo gibi suyun kullanıldığı ıslak hacimlerine su yalıtımı, dış cephelerine ise dıştan ısı yalıtımı yapılması mümkündür. Ancak binanın temellerine sonradan su yalıtımı yapılarak binanın suyun zararlı etkilerinden korunmasının mümkün olmadığı unutulmamalı.
  • Konforlu ve huzurlu yuvaların olmazsa olmazı ses yalıtımı: Kiralamayı veya satın almayı düşündüğünüz konutu mümkünse akşam saatlerinde veya hafta sonu bina kullanılırken ziyaret edin. Pencere ve kapılar kapalı durumda iken komşu dairelerden veya dışarıdan gürültü gelmesi, binanın ses yalıtımı eksikliği olduğunu gösterir. Diğer dairelerden eşya sürükleme, ayak sesi gibi darbe kaynaklı sesler ile konuşma, TV veya müzik gibi hava kaynaklı sesler duyuluyorsa, binanızda ses yalıtımı olmadığı anlaşılır. Bu durum ileride ciddi bir tadilat yaptırmanızı gerektirebilir. Binanızın çevresindeki trafik ve benzeri gürültüler içeride duyuluyorsa, meydana gelen rahatsızlık derecesine bağlı olarak cam üniteleri değişimini gerektirebilir. Sıhhi tesisat ve asansör gibi elemanlardan ses duyuyorsanız tesisat elemanlarınızda yalıtım önlemi alınmadığını gösterir. Karar verirken binanın yakın çevresindeki arazi kullanımı da göz önünde bulundurmalısınız. Havalimanı, demiryolları ve otoyollar ile rekreasyon alanları önemli çevresel gürültü kaynaklarıdır. Özetle bir konutu kiralamadan veya satın almadan önce kulağınızı dört açın ve ortamı dinleyin.
  • Yangın güvenliği göz ardı edilmemeli: Yangın anında güvenli bir şekilde tahliyeye olanak sağlayacak olan kaçış yolları inşa edilip edilmediği, kaçış yollarının yönlendirme levhaları ile belirtilmiş olup olmadığı, binada yangın merdiveni, yangın algılama, uyarı ve söndürme sistemleri bulunup bulunmadığını da mutlaka sorgulayın. 

TOKİ, Ankara Güdül ve Kalecik’te 290 Konut İnşa Edecek

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Ankara’nın Güdül ve Kalecik ilçelerinde toplam 290 konut inşa edileceğini duyurdu. 

TOKİ tarafından açıklanan bilgilere göre; Konutlar, Güdül ve Kalecik ilçelerinde inşa edilecek. Güdül projesinde 212 adet konut ve 3 dükkânlı alışveriş kompleksi bulunurken, Kalecik projesinde ise 78 adet konut, 2 adet otel, 5 adet restoran ve 136 adet iş yeri yer alacak.

İhaleler 2 Mayıs ve 15 Haziran’da

Ankara İli, Güdül İlçesi, Yukarı Mahallesi 212 Adet Konut ve 1 Adet 3 Dükkânlı Ticaret Merkezi İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ihalesi 2 Mayıs 2023 tarihinde saat 14:00’te yapılacak.

Ankara İli Kalecik İlçesi Kale Etrafı 1. Etap 78 Adet Konut, 2 Adet Otel, 5 Adet Restoran ve 136 Adet İşyeri İnşaatı İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ihalesi 15 Haziran 2023 tarihinde saat 14:00’te yapılacak.

İstanbul’da 3 Konuttan Birinin Sigortası Yok

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), İstanbul’da 4 milyon 153 bin konuttan 2 milyon 715 bin 208’inde sigorta bulunduğunu açıkladı. 

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) verilerinden derlenen bilgilere göre, depremlerin yaşandığı tarihte 10 milyon 960 bin 389 olan deprem sigortalı konut sayısı, aradan geçen 80 günlük sürede 11 milyon 749 bin 861’e ulaştı.

Söz konusu sürede sisteme dahil olan poliçe sayısı yaklaşık 800 bin arttı. Ülke genelinde yer alan 20 milyon 32 bin adet konut arasında Zorunlu Deprem Sigortası bulunanların oranı yüzde 54’ten yüzde 58,7’ye yükseldi. Üretilen prim tutarı da 3 trilyon 480 milyar 364 bin TL oldu.

Sigortalılık oranında başı, yüzde 67 ile Marmara Bölgesi çekerken, Marmara’yı, yüzde 59,2 ile Ege, yüzde 56,8 ile Doğu Anadolu ve yüzde 54 ile İç Anadolu Bölgesi izliyor.

Akdeniz’deki konutların yüzde 53,5’inin, Güneydoğu Anadolu’dakilerin yüzde 52,8’inin, Karadeniz Bölgesi’ndekilerin ise yüzde 48,8’inin deprem sigortası bulunuyor.

En Yüksek Sigortalılık Oranı Bolu’da

Konutların en yüksek oranda deprem sigortalı olduğu illerin başında yüzde 91,9 ile Bolu geliyor. Bolu’yu, yüzde 90,8 ile Düzce takip ediyor.

Sigortalılık oranının en yüksek olduğu ilk 10’daki diğer iller yüzde 87,7 ile Yalova, yüzde 85,5 ile Tekirdağ, yüzde 83,8 ile Muğla, yüzde 83,7 ile Bingöl, yüzde 83,4 ile Sakarya, yüzde 76,5 ile Van, yüzde 72,8 ile Ardahan ve yüzde 71,4 ile Kocaeli olarak belirlendi.

Yüzde 65,4 Sigortalı

Türkiye’nin en fazla nüfusuna sahip olan İstanbul’daki her 3 konuttan birinin sigortası bulunmuyor. Megakentteki 4 milyon 153 bin konuttan yüzde 65,4’ünün (2 milyon 715 bin 208) deprem sigortası olurken, bu oran, Ankara’da yüzde 58,1 ve İzmir’de yüzde 63 olarak kayıtlara geçti.

Sigortalılık oranının en düşük olduğu kentlerin başında yüzde 28,5 ile Hakkâri geliyor. Hakkâri’yi, yüzde 34,1 ile Gümüşhane izliyor. Söz konusu oran, Bayburt’ta yüzde 36,2, Diyarbakır’da yüzde 37,3, Kütahya ve Kırıkkale’de yüzde 38, Tokat ve Isparta’da yüzde 38,7, Rize’de yüzde 38,9 ve Muş’ta yüzde 39,2 oldu.

Naras Köprüsü Yenileniyor

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Manavgat’ta bulunan Naras Köprüsü’nün yıkılarak yenileceğini açıkladı. 

Antalya Ekspres’in haberine göre; Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Naras Köprüsü’nün 1 Mayıs itibarıyla kapatılacağını, güzergâhı kullananların mağdur olmamaları için seyyar köprü kurulacağını belirtti. İlçede yer alan Hastane Caddesi’nden başlayarak yol güzergâhında asılan ve üzerinde ‘Köprümüz yenileniyor, daha güvenli ve konforlu hale getiriyoruz. Naras Köprüsü geçici olarak trafiğe kapatılacaktır. Vereceğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ yazılı tabelalar, güzergâhı kullanan vatandaşlar ve bölgeye tur götüren şirketler tarafından endişeyle karşılanmıştı.

Naras Köprüsü’nün ihtiyaca cevap veremediğini, sık sık kazalar yaşandığını belirten vatandaşlar, köprünün yıkılmak üzere kapatılmasının zamanlamasının yanlış olduğunu dile getirdi. Vatandaşların taleplerini değerlendiren Antalya Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, civar mahallelerdeki vatandaşların ve turizm sezonunun başlamasıyla köprünün kullanıldığı güzergâhta yoğun bir trafik akışı olmasını, yakın bir yerden ulaşımın sağlanmasının mümkün olmayacağını dikkate alarak, köprünün bulunduğu yerin yakınında Naras Çayı üzerine seyyar bir araç köprüsü konulmak suretiyle köprü inşaatı bitinceye kadar bu köprüden ulaşımın sağlanacağını dile getirdi.

Vali Sonel: ‘’Ordu’da Mart Sonu İtibarıyla 285 Kamu Projesi Bulunuyor’’

Ordu Valisi Tuncay Sonel, 2023 mart ayı sonu itibarıyla 285 adet kamu projesi bulunduğunu ve bu yatırımların 27 milyar 634 milyon TL bedelinde olduğunu açıkladı. 

2. Dönem İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda konuşan Ordu Valisi Tuncay Sonel, 2023 yılı mart ayı sonu itibarıyla ildeki kamu yatırım proje sayısının 285 olduğunu, bu yatırımların toplam proje bedelinin yaklaşık 27 milyar 634 milyon TL olduğunu söyledi.

Yatırım projelerinin son derece değerli olduğunu dile getiren Vali Sonel, “Yatırımlar konusunda ülkemizin her köşesinde olduğu gibi Ordu’ya da destek veren Cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza, milletvekillerimize, Ordu Büyükşehir Belediyemize, Ordu Üniversitemize, 19 ilçemizin kaymakam ve belediye başkanları ile Ordu ailemize çok teşekkür ediyorum. Bölge müdürlerimize şehrimize olan katkıları için şükranlarımı sunuyorum. Çok değerli bir ekip var. Hem bölge müdürlerimiz hem de il müdürlerimiz açısından şanslıyız. Allah hepinizden razı olsun. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin. Bu kardeşliğimizi bozmak isteyenlere de fırsat vermesin. Bize Ordu’da bu güzel işleri sunan işçisinden, mühendisine kadar tüm arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum” dedi.

‘’Kozlu’ya Özel Hastane İnşa Edilecek’’

Zonguldak iline bağlı Kozlu İlçe Belediye Başkanı Ali Bektaş, âtıl duruma gelen bir Alışveriş Merkezi binasının özel hastaneye dönüştürüleceğini duyurdu. 

Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş, uzun bir süre önce bir Alışveriş Merkezi (AVM) projesi olarak planlanan ve inşaat çalışmaları durdurularak âtıl duruma gelen binanın özel hastaneye dönüştürülmesi yönündeki çalışmaların olumlu gelişmelerle sonuçlandığını ifade etti. 

500 Kişiye İstihdam Sağlanacak

Konuyla ilgili açıklama yapan Bektaş, “AVM olarak yapılan ancak aradan geçen uzun süre sonunda sadece virane haline gelen yerle ilgili görüşmelerimizi yaptık ilçemizin kalitesine, ekonomisine, bölgedeki statüsüne çok önemli katkılar sağlayacak olan ilçemizin çehresini değiştirecek 500 kişiye istihdam sağlayacak hastane projemiz yoğun mesai harcıyoruz. Müjdeli haberleri vatandaşlarımız ile paylaşacağız.’’ dedi.

Tüm Mahallelere Asfalt Çalışması Yapılacak

Ayrıca, ilçe genelinde yapılan yol ve kent meydanı projeleri hakkında bilgi veren Bektaş, şunları söyledi:

‘’Merkez mahallesi eski Ereğli yolundan başlanarak Esenköy Mevkii başta olmak üzere tüm mahallelerimizde asfalt yapımına yakın zamanda başlayacağız. İlçemizin tüm mahallerinde asfalt yapımı yapılacak olup hiçbir mahallemizde asfaltsız yol kalmayacaktır.

Kozlu Kent Meydanı Yapım İhalesi tamamlandı. En kısa zamanda Kozlu’ya yakışır meydan için yakın bir zamanda ilk kazma vurulacak. Meydan Projemiz uygulama alanında bulunan Kozlu dolmuş duraklarının yeni yerine (30 nolu kuyu arkasında düzenlenen) taşınmasıyla başlıyor. Özel hastane ile entegre edilecek olup ilçemize ekonomik kazanımı bu şekilde elde etmiş olacağız.”

Millet Bahçesi Projelerinde 73 Milyon Metrekare Alana Ulaşıldı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, millet bahçesi projelerinde 73 milyon 304 bin 878 metrekare alana, buna bağlı olarak hedefin yüzde 91’ine ulaşıldığını duyurdu. 

Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ‘81 ilde 81 milyon metrekare millet bahçesi’ projesinde gelinen son aşama detaylarıyla açıklandı. Cumhuriyet tarihinin en büyük yeşil alan adımı olan projede toplam 484 millet bahçesi yer alacak. 2018’den bu yana Türkiye’de 170 millet bahçesi tamamlanırken, 314’ünde çalışmalar devam ediyor.

Yapım, ihale, projelendirme ve yer seçimi yapılan millet bahçelerinin metrekare olarak dağılımı şu şekilde:

  • 121 millet bahçesinin açılışı yapılarak vatandaşların hizmetine sunuldu. 49 tane millet bahçesi ise açılışa hazır hale geldi. Tamamlanan millet bahçeleri toplam 20 milyon 484 bin 882 metrekarelik alanda yer alıyor.
  • Yapım aşamasındaki 155 millet bahçesi, 28 milyon 584 bin 536 metrekare yeşil alandan oluşuyor.
  • İhale aşamasındaki 8 millet bahçesi 3 milyon 397 bin 890 metrekarelik yeşil alana denk geliyor.
  • Projelendirme aşamasındaki 75 millet bahçesinde ise 14 milyon 853 bin 838 metrekarelik yeşil alan yer alacak.
  • Yer seçimi yapılan 76 millet bahçesi 5 milyon 983 bin 730 metrekarelik yeşil alan kazandıracak.

Yapılan açıklamalara göre Bakanlık, 2023 yılında toplam yeşil alan miktarını 81 milyon metrekare, 2028 yılında ise 200 milyon metrekare büyüklüğe ulaştıracak. 81 milyon metrekare millet bahçesi hedefinde şu an itibarıyla 73 milyon 304 bin 878 metrekare alana gelindi. Böylece hedefin yüzde 91’ine ulaşıldığı belirtildi.

Dünyada beşinci, Türkiye’de en büyük şehir parkı olacak İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde ilk etap için geri sayım başladı. 29 Nisan’da açılması planlanan park için bilgi veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum şunları söyledi: 

“Yaklaşık 2 milyon metrekare alan üzerine kurulu, yeşil alanı bol, içinde sosyal donatıları, 70 bin metrekareye yakın kapalı alanları ve sosyal donatıları olan büyük bir şehir parkı olacak. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne 9 ayrı noktadan girilebilecek. Bu girişlerde seralar ve bostanlar olacak. Bu seralarda doğal ürünler yetiştirilebilecek. Vatandaşlar isterlerse buradan doğal ürünler temin edebilecek. Güney-kuzey yönünde yaklaşık 2 buçuk kilometre uzunluğunda Ab-ı Hayat Suyu denilen bir yapay dere bulunacak.

Ayrıca dere kenarlarında seyir terasları, burada piknik yapılabilecek alanlar, dinlenme alanları oluşacak. Güney-kuzey istikametinde 2.5 kilometrelik bisiklet ve yürüyüş yolları bulunacak. Bütün çalışmalar bittiği zaman oyun alanları, tenis kortları, basket, voleybol sahaları, kay-kay pistleri, sosyal tesislerdeki sergi sarayları, aş evi, kütüphaneler, millet kıraathaneleri yer alacak. Yine seyir terasları, gezinti alanları, insanların dinlenebileceği sosyal alanlar oluşturulacak.” 

Bakan Kurum, 2022 Mayıs ayında çalışmaları başlayan Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde şu anda altyapı imalatlarında yaklaşık yüzde 95, yollarda yüzde 90 tamamlanma seviyesine gelindiğini kaydetti.

İstanbul’daki Millet Bahçesi Projeleri

İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarını artırmak için yeni projeler hayata geçiyor.13 millet bahçesi tamamlanırken, 26 millet bahçesinde çalışmalar sürüyor. İstanbul’un yeşil projeleri şöyle:

Yapımı Devam Eden Millet Bahçesi Projeleri

İstanbul’da 34 bin 643 metrekarelik Güngören Millet Bahçesi, 290 bin 616 metrekarelik Fatih Kara Surları Millet Bahçesi, 158 bin 839 metrekarelik Ümraniye Osmangazi Korusu Millet Bahçesi, 67 bin 100 metrekarelik Sultanbeyli Millet Bahçesi, 243 bin İstanbul Arnavutköy Millet Bahçesi, 11 bin 900 metrekarelik İstanbul Beyoğlu Küçükpiyale Millet Bahçesi’nin yapım aşaması devam ediyor.

Bunlarla beraber 39 bin 870 metrekarelik Bayrampaşa Millet Bahçesi, 215 bin 178 metrekarelik Samandıra Aydos Ormanı Millet Bahçesi, 20 bin metrekarelik Güngören Güneştepe Millet Bahçesi, 173 bin 252 metrekarelik İstanbul Beşiktaş Millet Bahçesi, 275 bin metrekarelik Sancaktepe Samandıra Millet Bahçesi, 37 bin 381 Silivri Millet Bahçesi, 75 bin 660 metrekarelik Üsküdar Çocuk Köyü Millet Bahçesi’nin de yapımı tamamlanınca bölge halkına nefes aldıracak. 644 bin 888 metrekarelik Şile Ayazma Plajı Millet Bahçesi, 299 bin 333 metrekarelik İstanbul Beykoz Millet Bahçesi, 28 bin 200 metrekarelik Pendik Burla Biraderler Korusu Millet Bahçesi, 60 bin 522 metrekarelik Kâğıthane Millet Bahçesi, 62 bin 230 metrekarelik Bağcılar Sevgi Ormanı Millet Bahçesi, 162 bin 43 metrekarelik Sultangazi Cebeci Millet Bahçesi, 154 bin 563 metrekarelik Alibeyköy Millet Bahçesi ve Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’yle birlikte 20 millet bahçesi yapım aşamasında. 5 millet bahçesi için de projelendirme çalışmaları sürüyor.

Yapımı Tamamlanan Millet Bahçesi Projeleri

İstanbul’da 59 bin 719 metrekare alana sahip İstanbul Bakırköy Baruthane Millet Bahçesi, 182 bin 556 metrekarelik Esenler 15 Temmuz Millet Bahçesi, 142 bin metrekare alana sahip Hoşdere Millet Bahçesi, 223 bin 600 metrekarelik Çırpıcı Millet Bahçesi, 280 bin metrekare alana sahip Başakşehir Millet Bahçesi’nin yapımı tamamlanarak vatandaşların hizmetine sunuldu.

Ayrıca, 40 bin 910 metrekare alana sahip Ayazma Millet Bahçesi, 98 bin 467 metrekare alana sahip Küçükçekmece Halkalı Millet Bahçesi, 48 bin 676 metrekarelik Üsküdar Nakkaştepe Millet Bahçesi, 240 bin 310 metrekare alana sahip Yıldız Teknik Üniversitesi Millet Bahçesi, 339 bin metrekarelik Kayaşehir 1.Etap Millet Bahçesi’nde de vatandaşlar dinlenme imkânı buluyor.

285 bin metrekare alana sahip Pendik Millet Bahçesi, 330 bin metrekarelik Ümraniye Hekimbaşı Millet Bahçesi, 55.176 metrekare alana sahip Zeytinburnu Beştelsiz Millet Bahçesi’nin yapımı da tamamlandı.

Tüm millet bahçesi projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Akkuyu, ‘Nükleer Tesis’ Statüsünü Kazandı

Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), dün nükleer yakıtın tesise gelmesiyle resmi olarak nükleer tesis unvanına sahip oldu. Yakıt törenine video konferans ile katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hava ve deniz yoluyla gelen nükleer yakıtların santralimize teslimiyle birlikte artık Akkuyu bir nükleer tesis hüviyetini kazanmıştır.” dedi.

‘’Dünyanın nükleer güç sahibi ülkeleri arasına sokacak büyük bir hamlenin sevincini paylaşmak üzere bir aradayız’’ diyen Erdoğan, törene katılım gösteren herkese teşekkür ederek konuşmasına başladı. 

‘’Türkiye, 60 Yıllık Gecikmeyle Nükleer Güç Sahibi Oldu’’

Akkuyu’nun nükleer santral haline getirilmesi sonucunda mutluluğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hava ve deniz yoluyla gelen nükleer yakıtların santralimize teslimiyle birlikte artık Akkuyu bir nükleer tesis hüviyetini kazanmıştır. Böylece ülkemiz, 60 senelik bir gecikmenin ardından da olsa dünyada nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükselmiştir.’’ şeklinde konuştu.

Dünyada 422 nükleer santralinin faal olduğunu, 57’sinin de yapım aşamasında olduğunu söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Avrupa Birliği elektriğinin yüzde 25’ini nükleerden elde ediyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Komisyonu, nükleer enerjiyi ‘yeşil enerji’ kabul ederek, bu konudaki tereddütleri gidermiştir. Biz de Akkuyu ile ülkemizi bu gelişmelerin bir parçası haline getirdik. Projemize en başından beri destek veren, Sayın Putin başta olmak üzere tüm Rusya Federasyonu makamlarına şükranlarımı sunuyorum. Santralimizin inşasında ve üretime geçme sürecinde görev alan Türk ve Rus tüm personeli tebrik ediyorum.

Proje, ROSATOM Tarafından Tasarlanıp İnşa Edildi

Türkiye’nin pek çok önemli projesi gibi Akkuyu da milli bütçemize yük getirmeyen bir finansman modeliyle hayata geçirilmiştir. Akkuyu, Rusya ile aramızdaki en büyük ortak yatırımdır. Yatırım bedeli 20 milyar dolar olan bu proje, Rusya’nın ilgili kuruluşu ROSATOM tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Projenin inşaatıyla birlikte bakım, işletme ve nükleer santraller için büyük önem taşıyan işletmeden çıkarma süreçlerinin sorumluluğu da yükleniciye aittir.

‘’Tüm Üniteler 2028’e Kadar Hizmete Girecek’’

Santralin tüm üniteleri peyderpey 2028’e kadar hizmete girecektir. Ülkemizin elektrik tüketiminin yüzde 10’u tek başına bu santral tarafından sağlanacaktır. Tam kapasite devreye girdiğinde burada yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek. Hiç şüphesiz sadece bu özelliğiyle bile santralimiz, ülkemizin enerji arz güvenliğine yaptığı eşsiz katkıyla stratejik yatırım unvanını hak ediyor. Doğal gaz ithalatımızın düşmesine yıllık 1,5 milyar dolar katkısı olacak bu proje, milli gelirimizin artışına da olumlu yönde etki yapacaktır.

Santralimizin 6 Şubat depremlerinden etkilenmemesi, mühendislerimizin ve işçilerimizin işlerini ne kadar titizlikle icra ettiklerini gösteriyor. Santralimiz, ülkemizin bu alandaki mevzuatıyla beraber, Uluslararası Atom Ajansının, Uluslararası Nükleer Güvenlik Danışma Grubu’nun ve Avrupa Birliği’nin şartlarını da karşılıyor. Bu projedeki tecrübemiz ışığında, farklı bölgelerimizde inşa etmeyi planladığımız 2. ve 3. nükleer santrallerimiz için de inşallah en kısa sürede harekete geçeceğiz. 

Akkuyu projesini yürüten ve burada yüklenici olarak görev yapan firmalarımızın, 6 Şubat felaketinin ardından depremzedelerimize sahip çıkarak gösterdikleri dayanışmayı da daima şükranla hatırlayacağız. Ve şunu özellikle ifade etmek isterim ki Rusya’nın Hatay’da kurduğu sahra hastanesi için özellikle milletim adına teşekkür ediyorum. 

Akkuyu projemizin üretim öncesi hazırlıklarının son safhası olan nükleer yakıt çubuklarının, nükleer santral sahasına tesliminin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Santralimizin üretime başlaması sevincinde, bu sefer yüz yüze buluşmak üzere, sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.”

Slash Architects Dünyanın Farklı Ülkelerinde Sağlık Yapıları Tasarlıyor

Ulusal ve uluslararsı birçok projeyle ön plana çıkan Mimar Şule Ertürk liderliğindeki Slash Architects, kurulduğu günden bugüne kadar 100’den fazla sağlık mekanı, muayenehane, klinik, ağız ve diş sağlığı merkezi tasarlayarak bu alanda öncü tasarım ekiplerinden biri olduğunu kanıtladı.

Profesyonel kariyerleri boyunca birçok sağlık yapısı tasarlayan Slash Architects,  10 yıldır süren profesyonel kariyeri sonunda edindiği tecrübeyle farklı alt kategorilerde ve halihazırda bu sektörde hizmet vermeye devam ediyor. Sağlık yapıları tasarımında uzun süredir deneyim kazanan Mimar Şule Ertürk’ün kimlik kattığı tüm mekanlar, mevcut gereklilikler doğrultusunda belli standartlara sahip olsa da birbirinden farklı tasarım çizgisine sahip. Slash Architects’in benimsediği yaklaşımı bağlama dair unsurlar, yönetmelikler, işveren istekleri, doktor alışkanlık ve ihtiyaçları gibi kişi veya ülke çapında birçok başlık beslemekte. Böylelikle Slash Architects, hem ortak tasarım diline hizmet eden hem de kendine has mekansallıklar geliştirmeyi başaran projeler kurguluyor ve sağlık yapılarının tasarımında, mekan olgusunun insan psikolojisine etkileri üzerine eğilmeyi önemsiyor. Bu veri tasarım anlayışlarına birçok açıdan yön veriyor. Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk için mekan ile ilişki; hasta psikolojisine, bazen bir hasta yakınına, personele veya hekimin bakışına göre oldukça değişebiliyor. 

Bugüne kadar Slash Architects tarafından tasarlanan gerek uygulama gerekse konsept projeler Amerika, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’ya kadar ulaşmış vaziyette; diş kliniği, estetik klinik, saç ekim merkezi ve dental store şeklinde çeşitlilik gösteren projeleri, halihazırda ağırlıklı olarak klinik tasarımı kategorisinde devam ediyor. Farklı coğrafyalara uygun nitelikte mekanlar tasarlayan Slash Architects, aynı zamanda farklı kültürlere, yönetmeliklere, standartlara ve yaşayış biçimlerine hakim olmanın önemini vurguluyor. Özellikle uluslararası ölçekteki her deneyim ile, söz konusu bağlam ve konulara dair arketipleri anlamaya odaklandıklarının altını çizen Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk, mimarlığın ancak bu şekilde özümsenebilen bir olgu olduğuna inanıyor. Slash Architects ekibinin oldukça keyif aldığı- bu alt süreç her defasında, benimsedikleri tasarım yaklaşımının sınırlarını yeniden çizmelerine olanak tanıyor. Çünkü “yer”in sürece dahil ettiği birey ve toplum ölçeğindeki her bir parametre ve kazandırdığı her bir potansiyel, mimar ve tasarımcı olarak mimarların, daha fazla empati kurmasına ortam hazırlıyor. Bu dinamik, Slash Architects pratiğinde, tasarım edinimini güçlendiren ve insan odaklı tasarım yaklaşımımızı besleyen bir kazanıma dönüşüyor.

Farklı coğrafyalara uygun nitelikte mekanlar tasarlayacak olmak aynı zamanda farklı kültürlere, yönetmeliklere, standartlara ve yaşayış biçimlerine hakim olmayı beraberinde getirir. Tabii olarak projeyi en çok şekillendiren etmen, çevresel koşullar oluyor. Örneğin Slash Architects, Ortadoğu projelerinde gün ışığını kontrol edecek ve gölgelik alan kurgulayacak şekilde aksiyon alıyor. Karşılaşılan bir diğer alt başlık mahremiyet olgusu. Bu tanımın sınırları toplumdan topluma oldukça değişkenlik gösterdiği için tasarım kriterleri de etkilenmekte. Örneğin yine Ortadoğu’daki bir Slash Architects klinik projesinde, bekleme alanlarının cinsiyet kullanımına göre ayrıldığı bir mekan organizasyonu beklenmiş. Buna ek olarak mekana gelen hastaya bu çerçevedeki konfor koşullarını sunmak amacıyla, cephe doğramalarında sticker kullanarak görsel iletişimi kontrol altına alınmaya çalışılmış. Bir başka projelerinde dikkate alınan diğer bir tasarım girdisi de tüketim alışkanlıklarıyla ilgili. Slash Architects Paris’te tamamladıkları projede o kültürün tüketim alışkanlıkları doğrultusunda, cepheyi vitrin gibi çalıştırarak klinik ve bulunduğu yer arasında tanıdık bir görsel etkileşim yaratmaya çalışmış. Böylelikle yapılan mimari müdahale, hastayı içinde bulunduğu psikolojiden koparan ve onu rahatlatan bir avantaja dönüşmüş. Bu ve fazlası tüm veriler, Slash Architects’in butik tasarımlar ortaya çıkarmasına imkan tanıyor. Mekanın ve bağlamın kendine özgü verileri ve potansiyelleri mekan kimliğini oluştururken Slash Architects mimarları için en büyük etkenlerden biri.

Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürk, sağlık mekanlarının tasarımında, lokasyon fark etmeksizin, referans alınması gereken en kritik değişkenin hasta psikolojisi olduğunu düşünüyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, her hastanın sağlık birimine gitme endişesi taşıdığı görülebilir. Slash Architects ekibi, bu çekinceyi, tüm projelerinde geliştirdikleri ortak yaklaşımın merkezinde konumlandırıyor ve “kendini iyileştirmek için varılan yer” algısı ile değiştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda kullanıcının; bulunduğu yere kendini ait hissedeceği, mekanı bütünsel algılayacağı, sirkülasyon rotalarını kolaylıkla okuyabileceği ve ulaşmak istediği alanın mümkün olduğunca görünür kılındığı net bir tasarım dili benimseniyor. Gelen hastalar için “bekleme” teması ve mekanın bu esnada yaşattığı deneyim de oldukça önemli. Bu hususta Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertrük amaçlarının, bekleyiş ve hassasiyet durumunda insan psikolojisindeki endişe durumunu iyi yönetecek, konforlu, sürprizli, rahatlatıcı, steril ama cana yakın bir ortam kurgulamak olduğunu söylüyor. Farklı oturum alternatifleri bulunan, çağımızın dijital ihtiyaçlarına cevap verebilecek, karşılaşmalara ortam sağlayabilecek, kitchenette gibi mekanlarla zenginleştirilmiş bekleme alanları kurgulanıyor. Informatif ekranlar, herkesin kullanabileceği notepad ler, şarj noktaları ile vakitlerini değerlendirmelerini, hasta olma fikrinden uzaklaşmaları sağlanmaya çalışılıyor. Bu ortak ele alış biçiminin yanı sıra, ülkeden ülkeye en çok değişen ve projeyi en çok etkileyen dinamiklerin başında yönetmelik ve mevzuatlar geliyor. Bu doğrultuda, farklı coğrafyalardaki kullanıcılar için idealize edilmiş kurallar Slash Architects ekinine tasarım yaklaşımını tekrar tanımlatıyor. Örneğin, diş ünitelerinin çevresinde hekim ve personelin ideal şekilde kullanabileceği minimum mesafe Türkiye’de ölçülerle belirlenmişken Viyana ve Avusturya’da böyle bir standardın tanımlanmadığını görülmüş. Bu minvalde, değişen metrekare gereksinimleriyle birlikte poliklinik içindeki kurgu da Slash Architects için daha esnek bir zemine oturmuş.

Slash markası, Slash Architects olarak onlarca seçkin sağlık projesi tasarlayarak elde edilen bir uzmanlığın meyvesi. Marka, sağlık mobilyaları sektöründeki özel tasarlanmış mobilyaların eksikliğine bir alternatif oluşturma isteğiyle ortaya çıkmış. Kullanışlılığı, sofistike tasarım diliyle birleştiren Slash Architects kurucusu Mimar Şule Ertürksektöre yeni bir yorum getirmek istemiş. Mimari projelerinde sayısız doktorla çalıştıktan sonra gerçekçi ihtiyaç ve beklentileri öğrenerek ve sundukları çözümlerle bunları yerine getirebildiklerinden emin olduktan sonra, Slash olarak yalnızca kendine özgü tasarım diliyle değil, aynı zamanda yenilikçi çözümlerle de fark yaratmayı hedeflemişler. Ürünler global ölçekte sağlık mobilyaları sektöründe özel tasarım mobilya açığının kapatabildiği, kendine özgü sofistike tasarım diline inovasyonu dahil edebildiği ve kompakt çözüm sunabildiği için oldukça rağbet görüyor. Pazardaki bu ilginin bir diğer nedeni de ürünlerin resepsiyon bankosundan tedavi odası dolaplarına, toplantı noktalarından hasta deneyimini geliştiren hibrit mobilyalara kadar bir sağlık merkezindeki tüm alanlara hizmet veriyor olması. Slash Architects, bu ilgiye ve yeterliliğe dayanarak Slash’in sağlık mekanlarının geleceği olduğunu savunuyor.

Slash Architects’in, yurt dışında ve yurt içinde pek çok projesi ödüle layık görüldü; bu durum Slash Architectsmimarları için oldukça değerli. Amaçları insan odaklı ve güncel tasarım yaklaşımını gösterebilecekleri mekanlar üretmek. Yakın gelecekte Slash Architects, mimari bilgi ve yetisini Türkiye’de ve uluslararası ölçekte, hem sağlık mekanlarıyla hem de farklı fonksiyon ve temadaki işlerle ortaya koyarak devam ettirmek ve Slash mobilya markası ile sektördeki açığı kapatıp ürün yelpazelerini genişleterek tasarım dilini ve felsefesini daha çok kişiye duyurmak istiyor. 

Copa, İsveçli Müşterilerini Üretim Tesislerinde Ağırladı

Copa Isı Sistemleri, Bursa NOSAB’daki üretim tesislerinde İşveç’ten gelen ve sektör profesyonellerinden oluşan 14 kişilik bir müşteri grubunu ağırladı. Grup, hem radyatör hem de kombi fabrikasını gezerek Copa’nın uluslararası kalite standartlarına uygun yapılan üretim proseslerini yerinde incelediler.

İklimlendirme sektörünün öncü markalarından Copa, İsveç’ten gelen ve sektör profesyonellerinden oluşan 14 kişilik bir müşteri grubunu, Bursa NOSAB’daki üretim tesislerinde ağırladı. Copa’nın İsveç bayileri, hem radyatör hem de kombi fabrikasını gezerek Copa’nın yenilikçi yaklaşımı ve yüksek kaliteli ürünlerini yerinde inceledi. 

Fabrikadaki üretim süreçlerinin her aşamasını görme fırsatı bulan grup, kalite kontrol ve test işlemlerinin titizliği ve hassasiyeti hakkında da bilgi sahibi oldu. COPA’nın üretim, ihracat, lojistik, iş sağlığı ve güvenliği, kalite ve Ar-Ge departmanlarının da eşlik ettiği gezide; müşteriler çevreci ve yenilikçi Copa ürünlerinin nasıl üretildiğine dair incelemelerde bulundu.

Copa, görüşmeler sırasında İsveçli müşterileriyle gerçekleştirdiği 2022 yılı değerlendirmesinde, yüksek kaliteli ve müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışıyla önemli başarılar elde ettiklerini vurguladı. 2023 yılında da portföyüne yenilikçi ve çevreci ürünleri eklemeyi hedefleyen firma, bu kapsamda Ar-Ge çalışmalarına ve ki yatırımlarına devam etmeyi hedefliyor. 

Konya Beyhekim Hastanesi’nin İnşaat Çalışmaları Yakında Başlıyor

Konya İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç, Beyhekim Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi projesinde temel atma hazırlıklarının tamamlandığını bildirdi. 

İnşaat hazırlıklarını incelemek için proje alanını ziyaret eden İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç, yetkililerden yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. 70 ünite kapasiteli Beyhekim Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, 10 yatak ve 2 adet ameliyathane kapasitesine sahip olacak. 

‘’Stratejik Bir Yatırım’’

Projenin tamamlanması ile vatandaşlara modern şartlara uygun olarak hizmet verileceğini belirten Koç, “Sağlık hizmetlerinin Konya’mızda eşit bir şekilde dağılarak, vatandaşlarımıza sunulması açısından bizim için stratejik bir yatırım olan sağlık tesisimizin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Sakarya Şehir Hastanesi’nde İnşaat Çalışmaları Devam Ediyor

Toplam 1,2 milyon TL yatırım bedeliyle yapımına başlanan Sakarya Şehir Hastanesi projesinin inşaat çalışmalarında yüzde 40 ilerleme kaydedildi. 

Sakarya, Adapazarı ilçesi Alandüzü Mahallesi’nde yükselen Sakarya Şehir Hastanesi, 300 dönüm arazi üzerine konumlandırıldı. Projenin fiziki gerçekleşme oranı ise yüzde 40’a ulaştı. Hastane inşaatı tamamlandığında Genel Hastane, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Onkoloji Hastanesi, Kardiyoloji Hastanesi olmak üzere 4 hastane hizmet verecek. Ayrıca, her branştan 300 poliklinik, laboratuvarlar, 33 ameliyathane, 15 kadın doğum salonu, 183 yoğun bakım yatağı, 25 yataklı diyaliz ünitesi, 10 yataklı palyatif bakım, 10 yataklı yanık ünitesi, 4 yataklı iyotlu tedavi ünitesi, 30 yataklı kemik iliği ünitesi, hastane acil servis ise 70 müşahede yatağı, 13 poliklinik ile hizmet verecek. İhtiyaç dahilinde bin 500 yatak kapasitesine ulaşabilen bin yataklı Sakarya Şehir Hastanesi’nde 831 deprem izolatörü bulunuyor. Projenin 28 Ağustos 2024 yılında tamamlanması hedefleniyor.

‘’Hastane, Sakarya’yı Cazibe Merkezi Haline Getirecek’’

Proje alanını ziyaret ederek bilgiler alan Siyasetçi Ali İhsan Yavuz, “Tam olarak bittiğinde ne kadar devasa olduğunu, hatta hizmet verdiğinde de ne kadar kaliteli bir hizmet anlayışıyla bu tesisin ortaya konduğunu hepimiz göreceğiz. Bu hastane 4 hastaneden oluşacak. Toplamda 283 bin metrekareyi bulacak kapalı alanıyla gerçekten Sakarya’yı sağlık alanında da anlamında da cazibe merkezi haline getirecek. Yeni bir trend adeta yeni bir kalite, yeni örnek ve gerçekten dünyada ne varsa onların olduğu, son modern cihazların içinde bulunduğu ve her türden hastaya çok rahat bir şekilde müdahalenin yapılabildiği, belki kimsenin bir başka yere gitme ihtiyacı hissetmeyeceği, son derece modern, son derece güzel yatırım ve hastane haline gelecek inşallah.” dedi. 

Projenin 2024 yılında hizmete gireceğini vurgulayan Yavuz, “Onun temellerini görmek, ortaya çıkan eseri buradan müşahede etmek bile bizi heyecanlandırıyor. Çünkü Sakarya için bin yatağın ne demek olduğunu biz çok iyi biliyoruz. 28 Ağustos 2024’te buranın son bitim tarihi olarak görünüyor. İnşallah o tarihte bitmiş olacak. Ne kaldı ki şurada? Yani bir yıl sonra bu hastanenin tamamen ortaya çıktığını yavaş yavaş hizmete başlayacak aşamalara doğru ilerlediğimizi göreceğiz.” ifadelerini kullandı. 

831 Adet Sismik İzolatör Kullanıldı

Projenin son teknolojiyle inşa edildiğini söyleyen Sakarya İl Sağlık Müdürü Aziz Öğütlü ise, “Gerçekten son teknolojik imkanlarla inşaatı yapılıyor. Aynı zamanda da deprem bölgesi olmamız hasebiyle deprem izolatörleri bu konuda çok önemli 831 adet deprem izolatörü monte edildi, bitmek üzere. Mayıs ayının sonunda hepsi bitmiş olacak ve inşası hızlı bir şekilde devam ediyor. Daha sonra da yine son teknolojik cihazlarla donatılıp burada bölge merkezi olarak da inşallah hizmet etmeye başlayacağız. Tabii asıl zor kısmı bitti bu projenin içinde 100 yataklı acil durum hastanesi de vardı. O çok şükür şu anda hizmet ediyor zaten bitmiş durumda hepsiyle beraber yüzde 40’lık bir fiziki gerçekleşme söz konusu. Hızlı bir şekilde gidiyor inşallah. Önümüzdeki sene ağustos ayında bitmiş durumda görürüz diye düşünüyoruz. 

‘’Türkiye’de Şehir Hastanesi Sayısı 20’ye Ulaştı’’

Şehir hastanelerinin özellikle yurt dışına çıkınca görüyorsunuz ne manaya geldiğini. Pandemide gördük her bir odası negatif basınçlı odaya dönüşerek özellikle sağlık çalışanları koruyup pandemiden en az etkilenen oldu şehir hastaneleri. Şu anda yaklaşık herhalde Türkiye’de 20 tane falan oldu hızlı bir şekilde de artıyor. İyi ki bu hastaneler var ve Türkiye’de depremde de gördük çok kısa bir sürede tüm hastalarımızın tedavileri tamamlandı. Önceden ayakları kesiliyordu depremde insanların. Şu anda hiperbolik ve yara bakım konusu o kadar ilerledi ki şehir hastaneleri, tedaviler çok başarılı oluyor.” şeklinde konuştu. 

Sakarya Şehir Hastanesi projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul’da 10 Bin TL’ye Kaç Metrekare Konut Kiralanabilir?

İstanbul’da Mart 2023 sonu itibarıyla ortalama konut kiraları bir önceki aya göre yüzde 11, bir önceki yıla göre ise yüzde 141 artarak 13 bin 75 TL oldu. İstanbul’un ilçelerini mercek altına alan Endeksa, 10 bin TL’ye hangi ilçeden kaç metrekare konut kiralanabileceğini araştırdı.  Buna göre İstanbul’da 10 bin TL’ye Avcılar’da 119 metrekare, Üsküdar’da 76 metrekare, Şişli’de 55 metrekare konut kiralamak mümkün.

Gayrimenkul değerlemede dijital teknolojilerin gelişmiş olanaklarını kullanan Endeksa, nabzını tuttuğu konut sektörünün ardından şimdi de ‘Kent Kıymet Raporu’ Serisi ile illeri mercek altına aldı. İlçesindeki kiraları, değer değişimini ve bütçesi kapsamında kaç metrekare konut kiralayabileceğini merak edenler www.endeksa.com.tr adresinden tüm bilgilere ulaşabiliyor.

İstanbul’da Mart 2023 sonu itibarıyla kiralık konut kiraları bir önceki aya göre yüzde 11 artarken, ortalama kiralık konut kiraları da 13 bin 75 TL oldu. Mart ayı itibariyle ortalama kiralık konut değeri metrekare bazında bakıldığında 130,07 TL oldu.

Endeksa verilerine göre, İstanbul’da 10 bin TL’ye Avcılar’da 119 metrekare, Üsküdar’da 76 metrekare, Şişli’de 55 metrekare, Kadıköy’de 53 metrekare, Ataşehir’de 62 metrekare, Beyoğlu’nda 52 metrekare, Beykoz’da 99 metrekare, Bakırköy’de 57 metrekare, Beşiktaş’ta 39 metrekare, Sarıyer’de ise 36 metrekare konut kiralamak mümkün. 

İnşaat Mühendislerine Tecrübe Şartı Geliyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ kapsamında yapılacak düzenleme ile inşaat mühendislerine tecrübe şartı getirmeyi planlıyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yeni düzenleme kapsamında mühendislerde arayacağı kriterler şöyle olacak;

Yeni mezun inşaat mühendislerinin hazırlayabileceği statik projeler zemin artı 4 kata kadar sınırlandırılacak. 

4 kat ila 8 kat arası statik projeleri hazırlayacak inşaat mühendisleri için en az 3 yıl, 10 bin metrekare ve 4 farklı proje tecrübe şartı aranacak.

8 kat üzeri proje için ilave olarak en az 5 yıl tecrübe şartı aranacak. Aynı zamanda bu tip yapılar için yapı ana bilim dalında veya deprem mühendisliği ana bilim dalında yüksek lisans yapılmış olması da gerekecek.

Kamu Binaları İçin En Az 5 Yıl Tecrübe

Düzenleme, kamunun kullanımına mahsus binaların mimari proje ve müelliflerine ilişkin kurallar da getiriyor. Şehirlere kimlik kazandırılması amacıyla yapılacak olan bu tür binaların mimari proje müelliflerinin, kamuda, üniversitelerin mimarlık bölümlerinde veya meslek odasına kayıtlı serbest mimar olarak en az 5 yıl mesleki tecrübesinin bulunması, en az 10 bin metrekare ve 4 farklı yapının proje sürecinde aktif olarak yer alması veya mimarlık ana bilim dalında doktorasının bulunması şartı aranacak. Yapılar yöresel mimariye uygun tasarlanacak ve projenin uygunluğu mimari estetik komisyonunun onayına sunulacak. Mimari estetik komisyonunda yer alan mimar üye sayısı 1’den 2’ye çıkarılırken, komisyon başkanının en az 5 yıl deneyimli veya yüksek lisanslı mimar olması gibi şartlar da getirilecek.

4 Kat Üzerine Çıkılamayacak

Yeni düzenleme ile kapalı çıkmalara ilişkin ilave kurallar getirilecek. İçerisinde konut bulunan ve zemin artı 4 kat ve üzeri olan binalarda kapalı çıkma yapılamayacak. Kapalı çıkma yapılamaması nedeniyle emsal haklarının kullanılamaması halinde kayıplar telafi edilecek. Ön bahçe mesafesi 5 metre ve üzeri olan parsellerde, emsal ve taban alanı içerisinde kalmak ve yola 4 metreden fazla yaklaşmamak kaydı ile ön bahçeye 1 metre taşmaya müsaade edilecek. Bitişik nizam parsellerde yapıların bitişik olan parsel sınırına 15 santimetreden fazla yaklaşamayacak. Ayrıca bitişik olarak yapılacak olan binaların arasında; 2 kata kadar olan binalar için 3 cm, üzerindeki her kat için 1 cm olmak üzere derz boşluğu bırakılması zorunlu olacak.

Konut olarak kullanılan binaların zemin katındaki ticari işletmeler için de yeni kurallar getirilecek. Ticari birimin kat yüksekliği 4,50 metreyi geçmeyecek. Yapının tasarımında Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinde verilen A14 ve A15 tipi taşıyıcı sistemler kullanılacak. Kısa kolon oluşturulmaması, asma kat yapılamaması, binada kapalı çıkma yapılmaması şartlarının tamamının sağlanması zorunlu olacak.

THY ve Emlak Konut GYO İş Birliğindeki Konut Projesi Hayata Geçiriliyor

Türk Hava Yolları (THY) ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) iş birliğinde İstanbul, Arnavutköy’de 14 bin konutluk proje hayata geçiriliyor.

Toplam 3,6 milyon metrekarelik arazi üzerinde yükselecek olan 14 bin konutluk projenin geliştirme çalışmaları başlatıldı. THY tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

“Yönetim kurulumuz, ortaklığımız ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’nin yüzde 50’şer hissesine sahip olduğu İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Dursunköy Mahallesi adresinde bulunan 3,6 milyon metrekare arazi üzerine konut projesi geliştirme çalışmalarının başlatılmasına karar vermiştir.

Proje kapsamında etaplar halinde toplam 14.000 konut yapılarak Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. yönetiminde satışa çıkarılması, yapılacak konutların en az 3.000 adedinin Türk Hava Yolları ve İştiraklerinin çalışanlarına satılmak üzere kura hakkının Ortaklığımız tarafından belirlenmesi planlanmaktadır.’’

“Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası’na Yoğun İlgi”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası” hakkında önemli bilgiler paylaştı. Bakan Kurum, “Bu saate kadar yapılan toplam başvuru sayısı 10 bin 165 bina” dedi.

İstanbul’da yüzyılın dönüşümü hızlı başladı. Sancaktepe Toplu Açılış, 5000. Arsa Tapu Teslim ve Millet Bahçesi İlk Fidan Dikim Töreni’nde konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası”na başvuru sayısını açıkladı.

Başvuruların bu sabah alınmaya başladığı kampanyaya henüz ilk gününde 10 bin 165 binanın başvurduğu bilgisi paylaşan Bakan Kurum, “Bu yaklaşık 50 bin bağımsız bölüm ediyor. Yani 200 bin kardeşimiz ilk saatler itibarıyla bu projeye başvurmuş ve ‘Yarısı Bizden’ kampanyası ile birlikte devletim gelsin, TOKİ ile benim inşaatımı yapsın, evimi dönüştürsün diyor. Bu ne güzel mutluluk.”dedi.

5250 lira kira yardımında bulunacaklarını belirten Bakan Kurum, “10 bin 500 lira taşınma yardımı vereceğiz. Aylık 5625 liradan başlayan taksitlerle vatandaşım evine kavuşacak. TOKİ eli ile yapacağız.” diye konuştu.

“Yarısı Bizden” Kampanyası Nedir?

1.5 milyon konutun dönüştürülerek, 6 milyon İstanbulluyu güvenli alanlara taşımayı hedefleyen projede kentsel dönüşüm maliyetinin önemli bir bölümü devlet tarafından karşılanmış olacak.

Kampanya ile, 100 metrekare 2+1 dairenin 750 bin lirası devletten olmak üzere kalan tutara yüzde 10 peşinat, 5 bin 625 liradan başlayan taksitlerle 10 yıl vade ile ödeme imkanı getirilecek.

120 metrekare 3+1 dairenin de 900 bin lirası devletten olmak üzere, kalan tutar yüzde 10 peşinat, 6 bin 750 liradan başlayan taksitle 10 yıl vade ile ödenebilecek.

Proje ile 500 bini Avrupa, 500 bini de Anadolu Yakası’nda olmak üzere 2 uydu kent inşa edilecek.

Ağrı’da İnşa Edilecek AVM İçin Protokol İmzalandı

Ağrı, Merkez’de bulunan Tekstil Kent önünde 2 etapta inşa edilmesi planlanan Alışveriş ve Yaşam Merkezi projesi için protokol imzalandı. 

Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve civar ülkelere hitap edebilecek şekilde tasarlanan ve Ağrı’nın en büyük, markalı karma projesi olan Alışveriş ve Yaşam Merkezi (AVM) dünyaca ünlü markalara ev sahipliği yapacak. Projenin protokol imzalama töreni, Vali Osman Varol ve İsra Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Tavlı’nın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Ağrı, Bu Proje İle Ekonomik Zenginlikten Pay Alacak

Bölge açısından çok önemli bir proje olduğunu dile getiren Ağrı Valisi Dr. Osman Varol, “Bugün burada toplanmamıza vesile olan, alışveriş ve yaşam merkezi dediğimiz şey, başka şehirler için sıradan bir ekonomik faaliyet gibi görülebilir ama Ağrı’da yaklaşık 13-14 yıldır hayali kurulan, toplumun çok büyük bir beklentisi olan, Ağrı’nın hem ekonomik gelişimine hem sosyal yaşamında hem de kalkınmasına çok büyük bir etki yaratacak olan, beklenen, özlenen işlerden bir tanesi. Bizim özel idaremize ait bir arsamız var, bu projenin yapılacağı arsa. Hatta halktaki beklenti o kadar büyük ki buraya AVM arsası diyorlar, bu arsaya artık gerçekten bir arsa yapılacak. Bu alışveriş ve yaşam merkezi şehrimizin yaşam kalitesinin yükseltilmesi, insanlarımızın refahının, ticari, ekonomik hareketliliğin artması açısından gerçekten çok önemli. 

İran sınırında yer alıyoruz. Ülkemize çok ciddi sayıda İranlı turist geliyor, İranlı turistlerin buraya gelirken temel amaçları alışveriş yapmak. Gürbulak Sınır Kapımızdan giriyorlar, ama bizim böyle bir projemiz yoksa bunun pek bir önemi yok. Gürbulak Sınır Kapısı’ndan giren İranlı turistler, komşu şehirlerimize gidiyor. Komşu şehirlerimizde belirli mevsimlerde sokakta gezdiğinizde İranlı turistlerden, yerli vatandaşımızı göremiyorsunuz. Alışveriş merkezleri, mağazalar onlara sattıkları ürünlerle, onun yarattığı ekonomik aktiviteyle inanılmaz bir refaha kavuşuyor. Karma konseptte geliştirilen bu dev proje, bölgede bir cazibe oluşturarak bu ekonomik zenginlikten Ağrı’nın da pay almasını sağlayacak. İnşallah bu proje şehrimize çok büyük hayırlar getirecek, ben buna inanıyorum.”  dedi.

‘’5 Milyar TL’lik Bir Yatırım’’

Projenin detaylarıyla ilgili konuşan İsra Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Tavlı ise şunları söyledi:

‘’Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin ortasında yer alan Ağrı’da yeni yüzyılın bu dev projesini yapacak olmaktan dolayı büyük onur ve gurur duyuyoruz. Dünyaca ünlü markaların hizmet vereceği AVM, otel, klinik otel, rezidans daireler, ofisler olacaktır. Ülke ekonomisine ve istihdama büyük katkı sağlayacak olan proje ile bölgeyi bir çekim merkezi haline getirmeyi planlıyoruz. Takribi öngörülerimize göre bu projenin tamamlandığı zaman itibarıyla 5 milyar TL’lik bir yatırım olduğunu da ifade etmek isteriz. AVM’nin toplamda 36 ile 48 ay arasında bir süre içerisinde tamamlanmasını hedefliyoruz.”

Erhan Mataracı Uyardı: Belli Bir Yüksekliğin Altında Kalınca İzolatör Zararlı Olabilir

Metalurji ve Malzeme Mühendisi Erhan Mataracı, Kahramanmaraş merkezli depremlerde tartışma yaratan moloz kaldırma çalışmaları hakkında, uzun vadeli sorunların daha mühim olduğunun altını çizdi, molozların kaldırılmadan önce ayrıştırılmasına dikkat çekti.

Binalarda kalan elektronik eşyaların çevreye zarar vereceğini dile getiren Mataracı, molozların ne kadar kısa sürede kaldırıldığından çok işin uzmanlarla yapılması gerektiğini vurguladı. Bina yapımında teknik konulara da değinen Erhan Mataracı, Türkiye’de yapılan projelerde tüm koşulların dikkate alınması gerektiğini söyledi. Farklı ülkelerde başka detayların dikkate alındığı inşaat yapımında Türkiye’deki kusurları da aktaran Mataracı, bina yapımı esnasında birçok teknik bilgiyi de paylaştı.

Uluslararası müteahhitlik firması sahibi Erhan Mataracı, Kahramanmaraş merkezli depremlerle birlikte yeniden gündeme gelen bina yapımı ve inşaat sırasında yapılan denetimler hakkında bilgileri tazeledi, projelerin katı kurallar dahilinde yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Yapı türlerinin ülkenin ve vatandaşın ihtiyaçlarına göre değişebileceğini söyleyen Mataracı, binaların Avrupa Birliği standartlarında yapılması gerektiğinin altını çizdi. 

Teknik detaylar veren Erhan Mataracı’nın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

“İnşaat yapma aşamalarını baştan gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum”

“Depremde binaların yıkıldığı zaman konuştuğumuz konularla bugün molozların taşınması konusundaki hatalar farklı bir kökten gelmiyor. İnşaatın yapımı ve yıkımı, projeler açısından bakıldığı zaman, ikisi de bir projedir. Bizim proje planlama aşamamız vardır. Nasıl ki inşaatların yıkımına, inşaattaki kusurlar sebep olduysa, molozdaki kusurlarda benzer şeylere sebep oluyor. 

İnşaat yapma aşamalarını baştan gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir proje yapılacağı zaman ilk öne proje ile alakalı dünyanın her yerindeki inşaat projelerinde yapılır. Projenin yönetici, altındaki kalite departmanı, iş sağlığı ve çevre departmanı. İnşaatı direkt olarak yapacak departman, onun haricinde idari departmanlar. 

İş güvenliği tarafından değerlendirilen üç faktör

Bunların içerisinde uluslararası tabirle HSE dediğimiz; yani sağlık, güvenlik ve çevre. Bu üç faktör projenin başında iş güvenliği tarafından değerlendirilir. Türkiye’de bu konuyla ilgili genel olarak bazı yaşanan kazalardan sonra işçi sağlığı tarafından bakıyoruz ama bunun son aşaması da çevredir. Proje yapıldığı zaman, yapılacak proje gözden geçirilir. Şu an içinde bulunduğumuz binayı yapacaksak şayet, bununla alakalı değerlendirmeler yaptığımızda, biz bununla yapacağımız süreç içerisinde çevreye bu zararları, işçiye bu zararları, şehre ve havaya bu zararları verebiliriz gibi sayısız faktör var. Bu işi yapacak olan firma tüm bu faktörleri tek tek değerlendirip bunlarla alakalı nasıl önlemler alınacağını, prosedürlere yazıp, proje başında müşavir firma olabilir, sahibi olabilir, belediyeler olabilir… Burada, bunlarla alakalı bir onay almak zorunda.”

“Binaların içinde kalan buzdolabı, çamaşır makineleri, televizyonlar…”

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan binaların kaldırılmasında ortaya çıkan asbest konusunda, moloz kaldırma işinin hızlı yapılmasından çok, belirli uzmanlarla yapılması gerektiğine vurgu yapan Mataracı; “Buradaki kusur sadece asbest değil. Kaybettiğimiz vatandaşlarımızdan kalan parçalar, binaların içinde kalan buzdolabı, çamaşır makineleri, televizyonlar var. Bu evlerde piller var. Bunların çevreye zararlı şeyler olduğunu biliyoruz. Ama molozu aldığımızda binayı komple alıp bir yere taşıdığımızda, su yatağına, toprağa dökersiniz, bunun zararlı olacağını biliyoruz.” dedi.  

“Molozun kısa zamandaki etkisi, uzun zaman etkisinden daha zararlı değil”

Erhan Mataracı, gerekli ayrıştırmaların yapıldığı zaman çevreye zarar vermeyeceğini dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu molozlar yıkılmış, burayı 1-2-3 ay içerisinde fark etmiyor. Bu kadar süre içerisinde temizlemek çok önemli değil. Önemli olan ayıklamanın yapılması. Suyu ve toprağı kirleteceğimize, belli bir zaman verilip, bu işin uzmanları gelip, buradan çıkan atıkları bu şekilde değerlendirelim gibi ayrımlar yaparsa sonradan bu moloz çevreye zarar vermez. Sonradan bu insanlar bu bölgeyi kullanacak.

Molozun kısa zamandaki etkisi, uzun zaman etkisinden daha zararlı değil. Direkt olarak o moloz oraya döküldü diye zarar vermeyecek ama biz şunu İstanbul’dan biliyoruz. Kentsel dönüşüm projelerinin çok yoğun olduğu dönemlerde ve bölgelerde insanlarda solunum problemleri oldu. Bu anlık bir problem değil, belli bir vadede insanlarda sorun oluştu hatta halk arasında kentsel dönüşüm rahatsızlığı deniyordu buna.”

“İzolatör belli bir yüksekliğin altında zararlı bile olabilir”

Depremlerin ardından birçok vatandaşın kendi binasını kontrol ettirme isteği konusunda, sağlıklı ve sağlam binaların özelliklerine de vurgu yapan Mataracı, binanın ‘ihtiyaca göre’ yapılmasına dikkat çekti. “Kendimizi kalıplara sokmamalıyız” diyen Erhan Mataracı, şunları söyledi:

“Yapı tamamen ihtiyaca göre, bölgeye göre tercihe göre değişen bir şey. Biz yapıları planlarken hem ihtiyaçlarımızı, ekonomik durumu gibi birçok şeyi değerlendirmeliyiz. Orta Doğu’daki binalarda dümdüz çatılar olurken Uzak Doğu’ya gittiğinizde çatılar dik olur. Bu tamamen yağışın etkisini bertaraf etmek içindir. Bazı yerlerde ince bazı yerlerde kalın yapılır. Bu ihtiyaçlardan kaynaklı durum. İllaki şu olmalıdır dememeliyiz. Hatta olmalı mıdır sorusunu bir tarafa bırakalım, kendimizi bu tip kalıplara sokmamalıyız. 

Depremden sonra bu tartışmalara çok denk geldik. Bizim binada bu beton kullanılmış, bu beton olmalı… Her yerde bu betonun olması bazen zararlı olabilir. Mesela bir izolatör tartışması çok oldu. Bizim arkadaşlarımızdan aldığımız bilgiye göre izolatör belli bir yüksekliğin altında zararlı bile olabilir. Daha yıkıcı etkiye sebep verebilir. Sizin ihtiyacınız, binanın ihtiyacı ne, siz bunu ne amaçla kullanacaksınız, neye dayanmasını istiyorsunuz…”

“Herkes kendi binasının kontrolcülüğüne başladı”

Yapılacak binanın projesinin ve analizlerin doğru ve ihtiyaca uygun yapıldığı taktirde hasar görmeyeceğini dile getiren Mataracı; “Hiç fay hattı olmayan bir ülkede deprem güçlendirmesine gerek yok. Yapıyı yapacağımız bölgeye bakıp oradaki kar yükünü hesaplıyoruz. Afrika’daki bir projede kar yükünü hesaplamazsınız. Türkiye veya Rusya’da yapacaksanız hesaplamak zorundasınız. Bu genel uygulamaları her yerde kullanmalıyız gibi değerlendirmemiz böyle bir sebebe götürebilir bizi. İllaki bu beton, demir kullanılmalı gibi şeyler şart değil. Projenin neye ihtiyacı var, o proje mühendisliğin gelişmesiyle envai çeşit yere konulabiliyor. Analizlere sokulur, hesaplar kontrol edilir. Bunlar yapıldıktan sonra zaten binalarımız hasar vermeyecektir.

Halkımızın depremden sonra bir miktar yorulduğunu düşünüyorum. Herkes kendi binasının kontrolcülüğüne başladı. Bu beton kullanılmalı, bizim bina bundan yapılmış, bu demir kullanılmalı gibi, bunlara gerek yok.” dedi.

“Tartışmamız gereken konu, tüm mühendislik çalışmalarındaki bazı aksaklıklar”

Vatandaşın kendi binası hakkında, “kısmi fikir” edinebileceğini söyleyen Mataracı, yıkılan binaların şekline bakarak karar vermenin doğru olmayacağını aktardı. Yapılması gerekenin kalite yönetimi sisteminin oluşturmasını sağlamak olduğunu ifade eden Mataracı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kısmi fikirler edinebilir. Depremde gördüğümüz bir bina var. Bina yıkılmış, temeliyle beraber yıkılmış, bina sapasağlam. Zemin sağlam değil. Halk gidip kolona bakarsa bunda bir şey görmeyecek. Ama bina sağlam değil. Yeterli olmayacak. Burada tartışmamız gereken konu, tüm mühendislik çalışmalarında bazı aksaklıklar olduğu fikrim var.

“Uygulamamız gereken şey, toplam kalite yöntemi dediğimiz sistemin oturtulması”

Bir proje yapılacağı zaman, ben buranın yapım mühendisiysem, siz de kalite kontrol mühendisiyseniz, siz benimle nasıl yaptığımla ilgilenmezsiniz, bunu o bilmez. Siz kontrolü bilirsiniz. Herkes kendi alanında uzmandır ve uzmanlığını en iyi şekilde yapar sonuçta da ortaya en iyi bina çıkar. Bizim uygulamamız gereken şey, toplam kalite yöntemi dediğimiz sistemin oturtulması.”

“Bunun sorumlusu müteahhit midir?” 

Bunun sorumlusu müteahhit midir? Müteahhit diyemeyiz. Toplam kalite yönetim sisteminin eksikliğidir. Bu projeyi yaparken, bundan daha önce defalarca yapmış müşavir istiyorum ben diyorsunuz. Sizin şartlarınızı sağlıyorsa ben bu işi aldım diyor. İşin şartnamesini oluşturuyor, ihaleye çıkartıyor. Bu firma işin uluslararası şartlar, ülkenin oluşturduğu şartların yüzlerce sayfalık şartnameyle ihaleye çıkar. Müteahhit firma gelip teklif verdiğinde buna hem deneyim hem teknik ve fiyat açısından ihaleyi alırım. En son aşamaya kadar denetlenir. Yapı denetim firmalarının bu işi yaptıkları, yapmaları gereken kâğıt üstünde bir konu var.

“Muayene ve test planı olmadan projeye başlanmaz”

Bazı farklı hatalar da var. En başından sonuna dek işin içindeki tüm aşamalar tek tek yazılır. Sonra denir ki işin müşterisi, müteahhidi ve müşaviri. Bu aşamalar detaylı, personeli ne kadar seçeceğine kadar. O aşamaya geçmeden, ben onaylamadan başka bir aşamaya geçemezsiniz. Bu anlaşmanın ardından böyle tek tek gidilir. Burada muayene ve test planı deniyor. Bu olmadan projeye başlanmaz. Tek tek bunlar yazılır. Yapılacak iş ne, bu işin kontrolünü kimler yapacak, bu işin kontrolü neye göre yapılacak…”

Ucuz Suriye demiri kullanmaya izin veren sistem öldürdü

“Ucuz Suriye demiri öldürdü diye bir haber okudum. Bu öldürmedi, bunu kullanmaya izin veren kontrol sistemi öldürdü. Bununla ilgili oluşmuş bir standart var. Bunun içinde malzemenin kontrolü ve sertifikasyon oluşturulmalı diye üç ayrı paragraf var. Belirtmek zorundasın. Bizim genelde inşaatlarda, konutları konuştuğumuzda malzemeler nasıl kontrol ediliyor, gidiyorsunuz sanayi sitesine, ben şu kalite demir istiyorum diyorsunuz. Bu malzeme gerçekten o mu, malzemenin iç yapısı var. Ama bu standart bizde var mı, yok mu, bu standarda göre kontrol yapıldı mı… Sertifikanın kalite kontrol mühendisi tarafından kontrolü yapıldı, bu projelerde yapıldığını sanmıyorum.

“Avrupa standartlarını uyguluyoruz”

TOKİ binalarında bu kontrol sisteminin olup olmadığından haberdar değilim. TOKİ malzeme alırken sanırım bu hata çok olur. TOKİ’nin kendi denetim mekanizmaları da var bunu yapıyor. Bizim yönetmelikte ve standartlarda da bazı hatalar var, denk geldiğimiz şeyler oldu, bilinçli şeyler değil. Mühendislik kavramının tamamında bazı aksaklıklar var. Biz Avrupa Birliği uyum yasaları gereği, Avrupa standartlarını uyguluyoruz. Bence az çalışıyoruz.

“Ufak tefek şeyler gözden kaçabiliyor ama işe etkisi olabilir”

TSE şunu yapıyor. Biz Avrupa Birliği ülkelerinin standartlarını uyguluyoruz. Türkiye genelde British standartları çıkarıyor. Biz de aynısını TSE üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Dokümanların tercümelerinde bazı teknik hatalara rastladığımız da oldu maalesef. Bu işi kötü tarafa götürüyor. Kelime, cümle hatası pek önemli değil. Ama büyük-küçük işareti değiştiği zaman iş teknik olarak terse dönüyor. Ben diyorum ki, 20 milimin üzerindeyse bu şekilde yap, adam diyor ki altında, zaten yapılabilecek bir şey değil. Biz diyoruz ki yabancı dildeki standartları biz okuyalım, orijinalinden götürelim işi bir aksaklık olmasın. Bazen böyle ufak tefek şeyler gözden kaçabiliyor ama işe etkisi olabilir.”

Yapılan binadaki aksaklıkların artmasının maliyete bağlanmasının yanlış olduğunu vurgulayan Mataracı, bina yapımında “bilinçli olmak” gerektiğinin altını çizdi. Kültürün oluşması gerektiğini söyleyen Mataracı, şunları söyledi:

“Bilmezlikten ve o kültürün çok oluşmamasından dolayı”

“Ben de Karadenizli bir müteahhit olarak söyleyeyim, amaç günün sonunda kâr etmektir. Ama yine de Türkiye’deki bu aksaklıkların sebebi maliyeti çok artırması değil. Maalesef bu konuda onların da bilinçli olmaması. Biz projelerde kontrole gittiğimizde çok iyi niyetli arkadaşlarımızın, biz bu işi yüzlerce kez yaptık bu iş böyle yapılır diye, bizim standartlarımızla kavga ettiğimizi biliriz. Sen kaç kere yaptın, nereden biliyorsun diye sözlere çok maruz kaldık. Bilmezlikten ve o kültürün çok oluşmamasından dolayı.

Teknik anlamda bazı detay problemler var. Ben burada sadece yasaların değil bununla birlikte mühendislik odaların ve kuruluşlarının topyekun bir çalışmayla günün sonunda kaliteli bir şey ortaya çıkarması gerektiğini düşünüyorum”

Mühendislik konusunda Japonya ile Türkiye’yi karşılaştıran Mataracı, sözlerini şöyle bitirdi:

“Yapım açısından basit projelerde bu kadar katı değil”

“Dünyanın en büyük 250 müteahhidi her yıl açıklanır, bu listenin 2022 yılında 42 tanesi Türk. Dünyanın en büyük müteahhit firmasının yüzde 20’si Türkler. Günün sonunda karşı taraftaki müşterinin talepleri o kadar katı oluyor ki o ne derse onu yapıyorsun. Hatta aynı firma 2 farklı ülkede proje yaparken, taleplere göre yine farklı karakter gösterebilir.

Ülke de müşteri olabilir. İkisine bütün bakarız. Projenin sahibi kimse, firma olabilir devlet olabilir. Katı kurallar kuruyor ki, Türkiye’de de var. Bir rafineriye girdiğimizde uluslararası standartların daha katısını Türkiye’de görebiliyoruz. Şartlara uyuyorlar, şartlara uymak zorundalar. Firmalar uluslararası olmak zorunda. Yapım açısından basit projelerde bu kadar katı değil.

“Mühendisler herkesten katı olmalı”

Projenin günün sonunda kaliteli çıkması, müşavirin projeye koyduğu katılıkla alakalıdır. Müteahhit kâr etmeye çalışan biri. Hızlıca bitirmeye çalışacak. Onu da hata yapılacağı yerde durdurmalı, onaylamadan geçmesine izin vermemeli. Yol projesinde işin sahibi kamudur. Kamu da projeyi bizzat takip etmeli hatta mühendisler herkesten katı olmalı.

“Mühendislik konusunda Türkler dahi bir millet”

Mühendislik konusunda Türkler dahi bir millet. Sadece mühendisler değil ustalar da öyle. Japonya’da tsunami olduğunda nükleer santralde bir kriz yaşandı. 1-2 haftada çözdüler krizi. O zaman izlediğimde şunu söylemiştim: Bu problem Türkiye’de olsa çözüm süremiz 3 gündü. Çözene kadar 10 kişi ölürdü, herkes denemeye giderdi ama 3 günde çözerdik bu konuyu. Bu konuda onların çalışma sistemi şöyle: Daha önce başlarına gelmemiş bir konuda o anda fikir yürütmüyorlar, yürütmek de istemiyorlar. Soru sorarsanız kitaba bakar varsa cevabını verir yoksa beklersiniz. 

“Giderler problemi çözer gelirler”

Bizde öyle değil. İlla bir ustamız vardır bizim, diplomalı mühendislerden daha etkili olabiliyorlar. Giderler problemi çözer gelirler. Ama bu adamlarda bu problemler az oluyor. Japonya’da deprem olduğunda binaların yıkılmamasının sebebi, bizim halkımız gibi herkesin betonu demiri iyi biliyor olmasından dolayı değil. Adamlar toplam mekanizmayı her alanda kurdular. Herkes kendi işini kurmuş, herkes kendi işinin uzmanı ve kimse bir yerden kaçamıyor. Çünkü çok ciddi bir sistem var işin içinde.”

Yarısı Bizden Kampanyasına Başvurular Başladı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) İstanbul konutları için uygulanacak Yarısı Bizden kampanyasına başvuruların başladığını duyurdu. 

Sosyal medya hesabından duyuru yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “İstanbul’da Yüzyılın Dönüşümü başlıyor! Güvenli konutlar için Yarısı Bizden kampanyamıza bugünden itibaren 29 Mayıs’a kadar başvuru yapabilirsiniz. Kampanyayla ilgili merak edilen her bilgi http://yarisibizden.gov.tr adresinde! Herkesin İstanbul’unu birlikte dönüştürelim.” dedi.

Yarısı Bizden Kampanyası Hakkında Sorular ve Cevapları

1. BU KAMPANYA KAPSAMINDA KAÇ KONUT DÖNÜŞTÜRÜLECEK?

İlk yıl yerinde 200.000, rezervde 100.000 konutun dönüştürülmesi, 5 yıl içerisinde yaklaşık 1 milyon bağımsız bölümün dönüştürülmesi hedefleniyor.

2. KAMPANYA SADECE İSTANBUL’DA MI YAPILACAK?

Dönüşüm kampanyası, öncelikli İstanbul’da başlatılacak olup önümüzdeki süreçte 7 bölgeye de yayılacaktır.

3. BAŞVURUDA ÜCRET ÖDENECEK Mİ?

Başvuruda herhangi bir ücret ödenmeyecektir.

4. BAŞVURU TARİHLERİ NE ZAMAN?

Başvurular 26 Nisan – 29 Mayıs tarihleri arasında yapılacaktır.

5. FAZLA BAŞVURU OLMASI DURUMUNDA NE YAPILACAK?

Fazla başvuru olması durumunda dönüştürülecek yapılar kura ile belirlenecektir. Kura sonucunda seçilemeyen başvurular, bir sonraki etap için öncelikli olacak şekilde sıralandırılacaktır.

6. BİR BİNADAN BİRDEN FAZLA BAŞVURU YAPILABİLECEK Mİ?

Bir binada tapusu olan her mülkiyet sahibi başvuru yapabilir.

7. BİNANIN DÖNÜŞÜMÜ İÇİN TÜM KONUT SAHİPLERİNİN ONAYI GEREKİYOR MU?

2/3 çoğunluğu sağlayan kat malikleri ile ilçelerde kurulacak irtibat ofislerinde ilgili sözleşmeler yapılacak ve dönüşüm süreci başlatılacaktır.

8. 2/3 ÇOĞUNLUK KARARINA KATILMAYAN VATANDAŞLARIN HİSSELERİ NE OLUR?

Hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile alınan karara katılmayan maliklerin arsa payları; arsa payı değeri üzerinden anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılır.

9. BİRDEN FAZLA PARSELDE, BİRDEN FAZLA DAİRESİ OLAN BAŞVURU YAPABİLİR Mİ?

Yapabilir.

10. HİSSELİ TAPUSU OLAN BAŞVURU YAPABİLİR Mİ?

Yapabilir.

11. KONUTLAR NASIL İNŞA EDİLECEK?

Kampanya dahilindeki konutlar TOKİ tarafından yapılacak.

12. YAPIMDAN ÖNCE ZEMİN ETÜDÜ YAPILACAK MI?

Yapılacaktır.

13. BAŞVURUDA GELİR ŞARTI OLACAK MI?

Olmayacak.

14.BİNA NE KADAR SÜRE İÇERİSİNDE TAMAMLANACAK?

Bina boşaldıktan en geç 2 yıl sonra evler teslim edilecek.

15. DAHA ÖNCE RİSKLİ YAPI OLDUĞU GEREKÇESİYLE YIKILAN BİNALAR KAMPANYAYA DAHİL MİDİR?

Evet, riskli konutu yıkılanlar da bu kampanyadan yararlanabilir.

16. YENİ BİNA KAÇ KATLI OLACAK?

Dönüşüme kapsamında yapılacak yapının kat adetleri parselin yürürlükteki imar planı şartlarını aşmamak şartıyla anlaşma sağlayan maliklerin kararına göre belirlenir.

17. KAPALI OTOPARK YAPILACAK MI?

Parselin yürürlükteki imar planı şartları dikkate alınarak anlaşma sağlayan ev sahiplerinin kararına göre belirlenecek.

18.DAİREMİZİ BOŞALTTIĞIMIZ SÜRE İÇERİSİNDE KİRA DESTEĞİ OLACAK MI?

Yapının yıkılmasından sonra, malikin başvurusuna müteakip 5.250 lira kira, 10.500 taşınma yardımı yapılacak.

19. BAŞVURUMU YAPTIM, SÜRECİMİ NASIL TAKİP EDEBİLİRİM?

Başvuru süreci, başvuru yapılan internet sitesi üzerinden takip edilecek olup, ilerlemeler kısa mesaj ve mail olarak maliklere bildirilecektir.

20.SİTEDE OTURUYORUZ, YÖNETİMİN Mİ YOKSA MALİKLERİN Mİ BAŞVURMASI GEREKİYOR?

Başvuruyu sadece malikler yapabilir.

‘’Samsun Şehir Hastanesi 2024 Mart Ayında Açılacak’’

Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Samsun’da inşaat çalışmaları devam eden Şehir Hastanesi projesinin 2024 yılı mart ayında hizmete açılacağını duyurdu. 

Samsun Şehir Hastanesi’nin inşaat çalışmalarını yerinde inceleyen Ticaret Bakanı Mehmet Muş, kaba inşaat çalışmalarının yüzde 97 oranında tamamlandığını açıkladı. Projenin 2024 mart ayında vatandaşların hizmetine açılacağını belirten Bakan Muş, şu ifadeleri kullandı:

“Nasip olursa 11 Kasım’da projenin tamamlanması öngörülüyor. 2024 yılı mart ayında da hastanenin bütün tefrişatının tamamlanarak hizmet vermeye başlayacağını Sağlık İl Müdürlüğümüz planlıyor. Burası bütçe kaynakları ile yapılan bir hastane. Samsun’da da önemli bir ihtiyacı karşılayacak. Hem ameliyathane sayısını artırıyoruz hem yoğun bakım ünitelerini, normal yatakları hem de acil servisini. Bir de hastanenin bağlantı yolunun yapılması gerekiyor. Onunla ilgili çalışmalar da son aşamaya geldi. Gerekli bütçe ve ödenekler ayrıldıktan sonra ihalesi yapılıp yol çalışması da başlayacak ve şanlı bir şekilde 2024 yılı bahar itibariyle burası hizmet vermeye başlayacak”

Samsun Şehir Hastanesi projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kale Kilit BAU Fuarı’nda Yeni Ürünlerini Sergiledi

Kale Kilit, Almanya’nın Münih şehrinde düzenlenen dünyanın lider Mimarlık, Malzeme ve Sistemler Fuarı BAU 2023’te tüm ürün gruplarını ziyaretçileri ile buluşturdu. Kale Kilit’in inovatif ürünü yeni akıllı kilit sistemi ise beğeni topladı.

Fuarla ilgili açıklamalarda bulunan Kale Kilit İhracat Satış ve Pazarlama Direktörü Hakan Mumcu, ürün teknolojisinde benimsedikleri inovatif yaklaşımları, profesyonel ihracat ekipleri ve dijitalleşme hamleleri ile 100’un üzerinde ülkede faaliyetlerini sürdürülebilir kıldıklarını vurgularken, inşaat sektöründeki profesyonelleri bir araya getiren, yapı malzeme ve sistemleri için oldukça önemli bir iş ağı olan BAU Fuarı’na katılarak yeni ihracat pazarları hedeflediklerinin altını çizdi.

Kaliteli ürünleri ile tüketicilere güvenlik çözümleri sunan Kale Kilit, 17 – 22 Nisan 2023 tarihlerinde Almanya’nın Münih şehrinde düzenlenen, dünyanın en prestijli yapı fuarlarından biri olan BAU 2023’e katıldı. Kale Kilit, inşaat sektöründeki tüm paydaşları bir araya getiren, mimari, malzeme ve sistemler için oldukça önemli bir ağ olan BAU 2023’te, kilit, silindir, çelik kapı, çelik kasa, elektronik kilitler, geçiş kontrol üniteleri ile kapı ve pencere kilit sistemlerinin yer aldığı geniş ürün yelpazesini sergiledi.  Aynı zamanda mobil uygulama, kartlı geçiş sistemleri gibi çeşitli yöntemlerle kontrol edilebilen inovatif ürünü yeni akıllı kilit sistemi ile de beğeni topladı. 

“Hedef Pazarların Kilidini Doğru Stratejilerle Açacağız”

Fuar katılımı ve ihracat stratejileri ile ilgili değerlendirme yapan Kale Kilit İhracat Satış ve Pazarlama Direktörü Hakan Mumcu Hem müşterilerimiz hem de potansiyel iş ortaklarımızla dünyanın lider Mimarlık, Malzeme ve Sistem fuarı BAU 2023’te bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Dijitalleşen dünyada hala bir araya gelmek ilişkileri sıcak tutmak açısından önemli. Önümüzdeki dönemde de önceliğimiz; mevcut ve potansiyel müşterilerimize kaliteli ürün ve hizmet sunarak pazarda büyümeye devam etmek. BAU gibi katıldığımız ve katılacağımız önemli fuarlarda ihtiyaca yönelik güvenlik çözümlerimiz ve inovatif ürünlerimizle ihracat coğrafyamızı genişletmeyi ve uzun yıllardır taşıdığımız Kilit Sektörü İhracat Şampiyonu unvanını sürdürmeyi hedefliyoruz.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Gürpınar’da Yükselecek Sosyal Konut Projesinin Temeli Atıldı

Van’ın Gürpınar ilçesinde hayata geçirilecek olan 126 konutluk sosyal konut projesinin temeli atıldı. İlçe Belediye Başkanı Hayrullah Tanış, ‘’Şu an temel kazıları hızla yapılan konut projemiz ilçemize bambaşka bir prestij bambaşka bir soluk kazandıracak.’’ dedi.

Geçtiğimiz haftalarda ihalesi yapılan konut projesinin temel kazı çalışmaları hızla başladı. Gürpınar’ın en büyük konut hamlesi olarak nitelendirilen projede, 126 adet konut ve iş yerleri yer alacak. Projenin sonbahara kadar tamamlanmasını hedeflediklerini belirten Gürpınar Belediye Başkanı Hayrullah Tanış, Şu an temel kazıları hızla yapılan konut projemiz ilçemize bambaşka bir prestij bambaşka bir soluk kazandıracak. Allah’ın izniyle bayramdan sonra Gürpınarlı hemşehrilerimizle birlikte temel atma çalışmasına şahit olacağız. Buradaki çalışmayı 126 Konut ve 11 ile 15 arası iş yeri olacak şekilde planlıyoruz.” ifadelerini kullandı. 

‘’Sosyal Konut Projesi, Barınma Sorununu Ortadan Kaldıracak’’

İlçe genelinde uzun süredir konut sorunu olduğunu dile getiren Tanış, “Gürpınarımızda ciddi bir memur, asker, polis, kamu görevlisi var. Bunlar burada çalışıyor olsalar bile yeterli barınma imkânı bulamadıkları için il merkezine gidip gelmek zorunda kalıyorlar. İnşallah bu sosyal konut projemiz yılların bu sorununa çözüm olacak. Büyüme ve gelişme önündeki doğalgaz sorununu zaten hallettik. Hamdolsun dün hayal dedikleri doğalgaz enerjisini yakın zamanda ilçemize arzını sağlamıştık. Buradaki mahalle bazlı enerji akışını da genişleterek daha fazla insanımızın yararlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.  

Proje İsmi Anketle Belirlenecek

Sosyal konut projesinin ismi için anket yapılacağını söyleyen Hayrullah Tanış, şunları söyledi:

“Bizim aklımızda konutların ismiyle ilgili seçenekler var ancak vatandaşlarımızın önerileri ve talepleri doğrultusunda bir anket yapmayı daha sağlıklı görüyoruz. Yıllarca Gürpınarımıza hizmet vererek konutlarımızın bu güzel projesi gibi isminin de güzel olmasından yanayız. Türkiye yüzyılında cennet vatanı ülkemizin her köşesinde olduğu gibi Gürpınarımızda bu şahlanıştan payını almıştır, almaya devam edecektir. Fabrikasıyla, altyapısıyla, enerji ve şehirleşmesi ile bölgenin en güzel, en sakin şehri olan Gürpınarımız, turizm ve tarihi potansiyeli ile kalkınma hamlesini başlatmış bir kent olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu şehir için imkân vererek hayallerimizi gerçekleştiren Rabbime şükürler olsun. Durmadan yorulmadan hizmet etmeye devam edeceğiz. Konut projemiz için attığımız bu önemli adımın ilçemize ve vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.”

Van’daki tüm konut projelerine buradan göz atabilirsiniz.

Yarısı Bizden Kampanyasına Özel Sigorta Fırsatı

Açıklanan “Yarısı Bizden” kampanyası ile binaların yenilenme maliyetinin yarısını devlet karşılayacak. İlk etapta İstanbul’da uygulanacak projeye başvurular, 26 Nisan Çarşamba günü e-devlet üzerinden başladı.

Başvuru sonrası, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı uzmanlar tarafından incelenen binalar için keşif raporu hazırlanacak. Proje ve ruhsat aşamaları sonrası inşa süreci TOKİ tarafından başlatılıp, yeni konutlar en geç 2 yıl içinde tamamlanmış olacak. Kampanyaya başvuranlar, yarısı devlet tarafından karşılanan yenileme maliyetinin kalan tutarı için kredi kullanabilecek. Viennalife Emeklilik ve Hayat A.Ş.’nin dijital platformu olayinkolayi.com, hayat sigortalı kredi desteği alacaklara, bankalara oranlara oldukça avantajlı poliçe fiyatları sunuyor. 

İlk olarak İstanbul’da başlayan “Yarısı Bizden” kampanyasına başvurup, bina yenileme maliyetinin geri kalan yarısı için kredi kullanacaklar, dilerlerse hem kendilerini, hem de aile bireylerini güvence altına almak için Kredi Hayat Sigortası da yaptırabiliyor. Viennalife Emeklilik ve Hayat A.Ş. Alternatif Dağıtım Kanalları Direktörü Murat Akçay, olayınkolayı’ndan Kredi Hayat Sigortalarını satın alanların %40’a varan avantajlı fiyatlar ile kredi masraflarından önemli ölçüde tasarruf ettiğini açıklayarak, Yarısı Bizden kampanyasına başvuru yapanların olayinkolayi.com üzerinden yalnızca 6 kısa bilgi ile Kredi Hayat Sigortası için 2 dakika içinde ön teklif alabildiklerinin altını çizdi. 

2018’den bu yana milyonlarca ziyaretçisine destek olan olayinkolayi.com, Kredi Hayat Sigortası konusunda sadece hayatın beklenmeyen sürprizlerine karşı kredi borcunu avantajlı fiyatlarla güvence altına almakla kalmıyor, aynı zamanda sunduğu ücretsiz asistanlık hizmetiyle de tüketicilerin kredi yolculuğunda birçok sorusuna yanıt vererek, kolay çözümler sunuyor. 

Cumhuriyetin 100’üncü yılında Aşçıoğlu’ndan İki Yeni Proje

Gayrimenkul sektöründe 55 yılı geride bırakan Aşçıoğlu, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında toplam değeri 5 milyar TL olan Bahçeşehir ve Ispartakule projelerini lanse edecek. Yeni projelerle birlikte Aşçıoğlu, yaklaşık 3 bin kişilik yeni istihdam sağlayacak. 

Bahçeşehir’de Yatay Mimariyle Butik Bir Yaşam Projesi

Günümüzde İstanbul’un planlı ve modern semtlerinden biri olan Bahçeşehir’de butik bir yaşam sunacak olan Bahçeşehir Projesi, bölgenin dokusuna uygun bir şekilde modern bir mimari yaklaşımla inşa edileceğini vurgulayan Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkan Vekili İrfan Aşçıoğlu, projeye dair şu bilgileri vurguladı: “Etkileyici cephesi, geniş peyzaj alanı ile aile yaşamının tüm beklentisine uygun şekilde tasarladığımız projemiz, zemin + 6 katlı toplam 4 bloktan oluşacak. Yalnızca 129 ailenin yaşayacağı projemiz sadece Aşçıoğlu kalitesindeki konutlarda oluşacak ve ofis, dükkân, otel vb. ticari üniteler yer almayacak. Geniş balkonlu, teraslı veya bahçeli dairelerin seçenekleri 2+1’den 6+1’e kadar değişiklik gösterecek. Bahçeşehir projemiz ile dünyada en fazla tercih edilen çevre dostu bina derecelendirme sistemi LEED Yeşil Bina Sertifikası almayı hedefliyoruz.”

Göl manzaralı Valentium Ispartakule’de Ön Talep Dönemi Başladı

İstanbul’un birçok semtinde arz sıkıntısı yaşandığını, şehrin merkeze yakın farklı bölgelere doğru genişlerken altyapı ile ulaşım yatırımlarının da bu bölgelere yapıldığını ve Ispartakule’nin de bu bölgelerin başında gelen bir semt olduğunu belirten İrfan Aşçıoğlu, inşa edecekleri Valentium Ispartakule’ye dair şu bilgileri aktardı: “Ispartakule, ulaşım çeşitliliği ve özellikle yeni İstanbul Havalimanı’na ulaşım kolaylığından dolayı her geçen gün değerine değer kadar katan bir konum. Bölge çarpık yapılaşmadan uzak, tamamen düzenli yapılaşma planlaması, Bahçeşehir’deki okullar bölgesine olan yakınlığı ve 2029 yılında M7 Metro Hattı’na kavuşacak olmasından dolayı bir nevi Göktürk’ün alternatifi gibi düşünebileceğimiz bir değere sahip… Proje alanımız ise TEM’e sadece 4 kilometre mesafede bulunuyor, yani TEM gibi çok önemli bir ulaşım ağına çok yakın bir mesafede ancak gürültüsünden ve kirliliğinden uzak… Proje geliştirme süreci öncesinde bağımsız araştırma kuruluşlarıyla birlikte pazar araştırmaları ve anketler yaptık. Mimari çözümlerde ve özellikle sosyal alanlarda üzerinde titizlikle çalıştığımız projemizde; 1+1’den, 4+1’e kadar farklı büyüklüklerde 574 adet geniş teraslı, balkonlu ve bahçeli dairenin yer alacak. Ön talep almaya başladığımız Valentium Ispartakule’nin yüzde 70’ini peyzaj alanına ayırdık. Blokları birbirinin manzarasını kesmeyecek şekilde tasarlarken, bloklar arası mesafeyi 60 metreden fazla tutarak ortada çok geniş sosyalleşme alanların olduğu bir peyzaj projesi tasarladık. Göl manzaralı etkinlik alanları dışında, kapalı havuzdan özel sinema salonuna, kapalı/açık çocuk oyun fitness, sauna, Türk Hamamı, buhar odası ve masaj odasına kadar 2 farklı geniş sosyal tesisleriyle Valentium Ispartakule’nin tüm blokları, etkileyici bir göl manzarasına sahip…”

Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkan Vekili İrfan Aşçıoğlu, proje geliştirdikleri bölgelerdeki beklenti ve ihtiyaçları derinlemesine analiz ederek, bulunduğu bölgelerde Aşçıoğlu kalitesi dışında insanı merkeze alan mimari çözümlerle de fark oluşturacak projeler geliştirmeye devam edeceklerini belirtti. 

Isparta Millet Bahçesi Cami Projesinin İnşaat Çalışmalarında Sona Gelindi

Türkiye’de ilk kez aktif tren garına inşa edilen Isparta Millet Bahçesinde inşa edilen 300 kişilik cami projesinde son aşamaya gelindi. 

86 bin metrekare üzerinde yükselen projeyi ziyaret eden Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, caminin millet bahçesi içerisinde yer almasının dışında İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasının tam karşısında bulunduğunu vurguladı. 

Cami inşaatından önce bölgenin âtıl durumda olduğuna dikkat çeken Başdeğirmen, projenin detaylarıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

‘’Burası için DSİ Bölge Müdürlüğümüze cami projesi için talepte bulunduk, kendileri de sağ olsunlar bu talebimizi geri çevirmediler, burayı bize tahsis ettiler. Bu bölgede camimiz yoktu. Camimizden Milli Eğitim Müdürlüğü, DSİ, Karayolları personellerimiz, şehir hastanemize gelen hasta ve hasta yakınları ile personellerimiz yararlanacaklar. Millet bahçemiz de artık bitmek üzere. Millet bahçemize gelen vatandaşlarımız ve Devlet Demiryolları personelimiz ile bölgede yaşayan vatandaşlarımız camimizden istifade edebilecekleri. Konum olarak çok güzel bir yer. Çalışmaları gezdim, gördüm harika bir cami oluyor. Tam teşekküllü bir cami olacak. Şadırvanı da yapılıyor. Yeşillerin arasında güzel bir cami yapılıyor. Vatandaşlarımız önündeki parkta zaman geçirmek için dahi gelebilirler. Parkımızı bitkilerle donatıyoruz, çimlerini döşedik, yer döşemeleri de bittikten sonra inşallah yakın zamanda camimizi hizmete açacağız. Şehrimize güzel bir eser olacak.’’

Barınma Sorununun 20. Yüzyılda Çözülememesinin Gayrimenkul Sektörünü Şekillendirmesi ve Sonuçları

Tüm dünyada konut, en temel insan haklarından birisi olan barınma hakkının en temel öğesidir. Bu durum, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde uluslararası bir mutabakat ile tespit ve kabul edilmiştir. 

Ülkemizde konut ihtiyacının karşılanmasının sosyal devletin vatandaşlarına karşı bir yükümlülük olduğunun farkına varılması 2000’li yılların başlarına denk gelmektedir. Her ne kadar 1984 yılında toplu konut yasası yürürlüğe girmiş olsa da yasal mevzuat, kanun ve yönetmeliklerin tamamlanması ile konut seferberliğinin başlatılması 21. yüzyılda başlayabilmiştir. Başka bir ifade ile Almanya, Hollanda, İngiltere ve dahi Rusya’dan yaklaşık bir asır sonra.

Hane halkı ifadesi aynı konutta yaşayan bir veya daha fazla kişi sayısını ifade etmek için kullanılır. Ülkemizin hane halkı sayısı 20 Mart 2023 tarihli TÜİK araştırmasına göre 26.075.365 olup 2002-2022 yılları arasında üretilen toplam konut sayısı 13.879.272 adet olmuştur. Yıllara göre ve yapı sahipliğine göre daire sayısını tabloda gördüğümüz üzere, 2002-2022 yılları arasında üretilen konutların %8’i devlet, %89’u özel sektör ve %3’ü kooperatifler eliyle yapılmıştır.

Yapı Sahipliğine Göre Yapı İzin İstatistikleri, 2002-2022 Daire Sayıları (Kaynak: TÜİK)
YılToplamDevlet sektörüÖzel sektörYapı kooperatifi
2002161.9206.761131.59823.561
2003202.85410.021172.48620.347
2004330.44618.161285.07627.209
2005546.61855.283456.49134.844
2006600.38727.771521.11551.501
2007584.95537.136507.00340.816
2008503.56559.291412.29031.984
2009518.47553.597432.95031.928
2010907.45180.912774.51652.023
2011650.12752.088584.44113.598
2012771.87873.737686.81411.327
2013839.63067.340755.23117.059
20141.031.75451.115965.10215.537
2015897.23053.128829.10314.999
20161.006.65067.300926.26813.082
20171.405.44793.7101.293.50518.232
2018669.16550.688609.7078.770
2019319.72026.543288.7364.441
2020555.13239.190508.1317.811
2021723.20164.963651.1947.044
2022652.67757.253587.2278.197
TOPLAM13.879.2821.045.98812.378.984454.310
 %100%8%89%3

Barınma Sorununa Sektörün Çözümü: Kat Karşılığı Müteahhitlik

1998 yılında yayınlanan Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik ile 1999 yılında yaşadığımız büyük Marmara Depremi’nin kısmen de olsa oluşturduğu bilinç ile 2000 yılı konut inşası bakımından bir milat kabul edilebilir. Her ne kadar istenen ve olması gereken seviyeye ulaşmadığı genel olarak müşahede edilse de binaların depremli durumdaki performansının, içinden sağ çıkabilmeyi sağlayacak seviyeye ulaştığı değerlendirilebilir.

Yukarıdaki tablo ve bu değerlendirme ışığında ülkemizde son 20 yılda yapılan konut sayısı kadar daha konutun ivedilikle üretilmesi hayati bir meseledir. Bir yandan da eleştiri konusu olan ve “beton ekonomisi” olarak yaftalanan konut üretim yoğunluğunun sebebinin “onlarca yılda yapılmayanın on yılda yapılması” şeklinde farklı bir bakış açısıyla açıklanması gereği de ortadadır.

Benzer ekonomik çevre içinde olduğumuz, birlikte savaşlara girdiğimiz, benzer iklimlerde benzer coğrafi koşullarda yaşadığımız Avrupa ülkeleri ve hatta çok daha yaygın bir coğrafyada ve çok daha ağır iklim koşullarında bulunan Rusya’da bile 19. yüzyıl sonlarından 20. yüzyıl ortalarına kadar en temel insan hakkı olan barınma sorunu böylesine ciddiyetle ele alınıp yol katedilirken ülkemiz en iyi ihtimalle 21. yüzyılın ortalarında bu sorunu çözebilecek gibi görünmektedir. Ülkemizin sermaye kıtlığı göz önüne alındığında bu çözüm ancak kıt sermaye koşullarının kendine özgü çözümü olan “kat karşılığı müteahhitlik” ile mümkün olmuş ve dahi yakın gelecekte de böyle olacaktır.

Bir yönüyle şahsen benim de birçok ortamda eleştirmekte olduğum “kat karşılığı müteahhitlik” olarak tabir edilen özel sektörün asgari sermaye ile konut üretim girişim modelinin de ülkemizin kendine özgü şartlarının ve birikmiş, ertelenmiş ve yığın haline gelmiş konut talebinin karşılanması için; özel sektörün yılda ortalama 600 bin konut üretmesini sağlayabilecek palyatif ama etkili bir çözüm olduğu da varılabilecek diğer bir sonuçtur.

Toplu Konut ve Sosyal Konutların Devlet Eli ile Yapılmaması ve Regülasyonların Yerleşmemiş Olmasının Sonuçları

Devlet politikası olarak konut üretiminin böylesine aksamasının ve göz ardı edilmesinin elbette siyasi, sosyal, ekonomik sebepleri vardır ve bunlar tarih, sosyoloji, ekonomi gibi bilimlerin konusudur. Bu büyük meselenin günümüze yansıyan birçok önemli sonucu da bulunmaktadır. Bu sonuçlar arasından sosyal bilimlerin konusu olanları uzmanlarına bırakarak inşaat ve gayrimenkul sektöründe gördüğümüz sonuçları kısaca özetleyelim:

1. Kontrolsüz ve denetimsiz konut üretimi ile kamu mallarının gasp edilmesi 

Birçok yerleşim yeri tamamen münferit ve plan dışı yerleşimlerle, “gecekondu” olarak tabir edilen, çoğunlukla kamu arazilerine izinsiz ve kontrolsüz iptidai yapılaşmalarla şekillenmeye başlamıştır. Bu iptidai yapılar zaman içinde 3-5 katlı ancak yine denetimsiz, kaçak ve ruhsatsız yapılara dönüşmüş, bu dönüşüm ile de fiili durum haline gelmiştir. Bir nevi kamu arazileri üzerine “çöken” gecekonducular tarafından gasp edilmiş ve kazanılmış bir hak hüviyetine kavuşmuş; popülizmin müptelası seçim hükümetleri tarafından hak sahibi ilan edilmişlerdir.

2. Şehir planlarının fiili durumları takip eder hale gelmesi ile maksadından uzak plansız şehirleşmeler

Hızla ve kontrol dışı şehirleşen alanlar fiili durum olarak kanserli hücreler gibi kent dokusunu teşkil ederken gecekondulaşmanın ve kendiliğinden şehirleşmenin önüne geçebilmek adına hızla düzenlenen 1/100.000, 1/5000 ölçeğindeki kentsel planlar şehirlerin geleneksel dokusunun korunmasını ve altyapı hazırlıklarını önceleyemeyince geleneğimizden uzak ve altyapı problemleri olan yaşam alanları oluşturulmuştur.

Şehir planlarının hızla ve eş güdümle yapılabilmesi için belde belediyelerinden organize sanayi müdürlüklerine, TOKİ’den birçok bakanlığa kadar geniş bir yetkilendirme dağıtımı sebebiyle teknik personel eksikliğinden kaynaklı hatalar, suistimaller, rant kaygısıyla yapılan imar planları şehirlerde kalıcı kentsel doku hasarlarına sebep teşkil etmiştir. Tek bir otoriteden ve genel geçer bir standart tanımından feyz almayan tasarımlar kentlerin özgün dokuları olmasını engellemiş olup düzensiz ve ilgisiz bina yığınları kentleri doldururken yeşil alanlar, kamu alanları, rekreasyon alanları asgari düzeylerde teşkil edilebilmiştir.

3. Yerleşim için uygun olmayan; dere yatağı, alüvyon, heyelan bölgesi gibi alanlarda yapılaşma sonucu doğal afetlerde büyük kayıplar yaşanması

Şehir planlama aşamaları bilimsel ve mühendislik temelli ilerlemediği için şehirlerin yerleşim alanlarının etüt edilmesi, zemin bina ilişkilerinin analiz edilmesi, doğal afetlerin görülme frekansı ve şiddetinin analizi gibi birçok temel husus dikkate alınamamış, deprem, toprak kayması, sel ve taşkın gibi birçok ölümcül afete savunmasız ve önlemsiz yaşam alanları teşkil edilmiş, çok büyük nüfus kitleleri hayati tehlikeler ile burun buruna yaşamaya devam etmişlerdir. Meydana gelen doğal afetlerde ciddi can kayıplarının yanı sıra, büyük ekonomik yıkım ve kayıplar da defaten yaşanmıştır. 

4. Nüfusun orantısız kümelenmesi sonucu altyapı koşullarının zorlanması

Kontrolsüz ve plansız yerleşim alanlarının kendiliğinden teşkili sebebiyle herhangi bir şekilde öngörülmemiş yoğunluklarda nüfus kümelenmeleri; atıksu, temiz su, doğalgaz, haberleşme, enerji temini gibi birçok altyapı probleminin gündeme gelmesine sebep olmuştur. Bu sorunların yine popülist yaklaşımlar ve palyatif yatırımlarla çözülmesi ise hem yatırım aşamasında büyük ekonomik kayıplara hem de sürdürülebilirlik bakımından yüksek işletme maliyetlerine sebep olmuştur.

5. Mühendislik hizmeti görmeden üretilmiş yapıların teknik eksiklikleri

Teknik bilgi ve standart altyapısının tam olarak hazır olmaması yapılan binaların hem mimari tasarım hem de mühendislik açısından problemli oluşuna sebep olmuştur. Kısa ömürlü ve bakım-işletme maliyetleri yüksek yapılar; depreme dayanım, su, ısı ve ses yalıtımı açısından çokça zafiyet gösterdiğinden milli ekonomiye sürekli yük olmaya devam etmiştir. Bu yapılarda görülen başlıca arıza ve kusurlar:

a. Depreme dayanım olmaması

b. Isı, su ve ses yalıtımı olmaması

c. Elektrik tesisatı aksaklıklarından dolayı meydana gelen yangınlar ve kayıp/kaçaklar

d. Sıhhi tesisat aksaklıklarından dolayı ısınma problemleri, atık su problemleri, sıcak su ve kullanma suyu konfor eksiklikleri

e. Yangına dayanım konusunda zafiyetler

f. Yanlış malzeme seçimi ve yanlış uygulamalar sonucu durabilite problemleri

g. Yanlış tasarım nedeniyle mimari öğelerin gereken fonksiyonu sağlamaması

h. Doğal ışık ve doğal havalandırma tasarımı olmadan yapılan yapıların hem enerji kaybı hem de insan sağlığı açısından sakıncalı olması

6. Kat karşılığı müteahhitlik yöntemiyle konut üretiminin sebep olduğu ekonomik kayıp ve kusurlar

2018 yılı itibarıyla Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılmasına yönelik mevzuat yürürlüğe girmiş olup bu tarih öncesinde sermaye, teknik, bilgi birikim ve kadro açısından malul firmaların müteahhit olarak konut üretmesi, yukarıda bahsettiğimiz teknik kusurların yanı sıra ülke ekonomisi açısından da çok büyük sorunlara yol açmış, ciddi kayıpların yaşanmasına sebep olmuştur, üretilen yapıların ömrü boyunca da zarar vermeye devam edecektir. Kısa ve uzun vadeli bazı kayıpları şu şekilde ifade edebiliriz:

a. Kurumsal ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmayan müteahhit firmalarda teknik açıdan ehil kadroların istihdam edilememesi; genç mühendislerin, mühendislik bilincinden ve formasyonundan uzak, referansı bilimsel gerçeklerle bağdaşmayan usta-formen yaklaşımı ile yetişmesi sebebiyle ülkenin mühendislik birikimi açısından büyük bir kayıp olmuştur,

b. Üretilen yapılarda görülen kusur ve eksiklerin kurumsal hafızada yer etmemesi sonucu benzer hataların sürekli tekrarlanması sonucu maddi kayıplar sıklıkla yaşanmıştır,

c. Objektif ve bilimsel temeli olmayan kriterlerle imalat detaylarının teşkil edilmesi ile tedarik sektörlerinin de nitelik ve teknik açıdan gelişememesine sebep olmuştur,

d. 20 yılda 13 milyon konut üretiminin bilgi ve teknoloji birikimiyle dünya ölçeğinde hizmet verebilecek konut müteahhitlerinin ortaya çıkabilme imkânı değerlendirilememiş veya çok sınırlı sayıda kalmıştır, 

e. Ölçek avantajı nedeniyle uluslararası pazarlarda rekabetçi olabilecek onlarca tedarik sektörü teşkil edilebilme fırsatı kaçırılmış, sadece çimento, inşaat demiri, seramik ve cam gibi sınırlı alanlarda; düşük teknoloji-yüksek maliyet olan sektörlerde ölçek avantajı kullanılabilmiştir,

f. Doğru proje, detay ve uygulama ile yapılamadığı için yapıların ekonomik ömürleri 40-50 yıl mertebelerinde planlanmış, çok büyük amortisman maliyetleri ortaya çıkmıştır,

g. Yapıların sürdürülebilirliği göz önünde bulundurulmadığından işletme süreçlerinde ekonomik kayıplar yaşanmaya devam edecektir,

h. Birçok farklı sektörden yatırımcı, yapı müteahhidi olarak sektöre girmiş, kendi sektörlerinde uzmanlaşma, nitelik üretme ve AR-GE imkânı kısıtlandığı gibi birçok sektörün likiditesi de inşaat sektöründe gayrimenkule dönerek çıktığı sektörlerde sermaye kıtlığına sebep olmuştur. 

Sonuç ve Değerlendirme

Zamanında yapılmayan her işin kendi niteliğine göre bir bedeli olur. Ülkemizde zamanında hazırlanmayan regülasyonların, çözülmeyen sorunların, yapılmayan altyapıların bedelini bugün bizler ödüyoruz. Ülkemizin enerjisi, zamanı ve imkânları ne yazık ki büyük bir altyapı ve üstyapı açığını kapatmak üzere harcanmaya devam ediyor. Zamanında yapılmamış olan işlerin yanı sıra yanlış yapılanların telafisi ve vebali de cabası. 6 Şubat 2023’te yıkılan binaların ekseriyetinin 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş olması, bugün on binlerce kardeşimizin canına, yüz binlercesinin evsiz, açıkta kalmasına, şehirlerimizin yok olmasına sebep olmuştur. Bu şehirler, inşa edildiği yıllarda günün tekniği ve standartlarına uygun yapılsaydı bugün bu acılara duçar olmayabilirdik. Milletimize başsağlığı diler, çıkarılacak derslerin geleceğimize ışık tutmasını temenni ederim.

‘’Fahiş Kira Artışına Hapis Cezası Gündemde’’

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yüzde 25’lik kira düzenlemesinin uzatılacağını belirterek, “Fahiş kira artışı yapanlara hapis cezası gündemde. Fahiş kira artışını önlemek için 3 alternatif hazırladık.” dedi.

Şanlıurfa, Göbeklitepe’de canlı yayına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yüzde 25 kira sınırlamasının uzatılmasına ilişkin, ‘’Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Kurum da bu konuda açıklama yaptı. Şimdi biz de Adalet Bakanlığı olarak burada ne yapabiliriz? Bunun üzerinde biz de hazırlıklarımızı yapmış durumdayız. Seçimden sonra inşallah bu konuda ikinci bir adımın atılacağını Beyefendi de beyan etti. Biz de onun altyapısını kendimizce hazırladık. Şimdi bu süre bir defa uzatılacak.” açıklamasını yaptı. 

Haksız Kazanç Elde Etmek İsteyenlere Yaptırım Uygulanacak

Konuyla ilgili yaptırım uygulanacağını ifade eden Bozdağ, şunları söyledi:

“Ayrıca bir yaptırım getirme durumu söz konusu. Siz bir şeye şunun üstüne çıkamazsınız dediniz. Eğer ona bir müeyyide koymazsanız çıktığı zaman işte sadece hukuk davasının dava konusu ederseniz o dava sizin lehinize sonuçlanabilir. Ama bir müeyyidesi olmazsa onu göze alabilir insanlar. Fakat müeyyide olursa neyi kastediyorum? Hapis cezası ya da adli para cezası ya da idari para cezası gibi bir müeyyideyle, müeyyidelendirildiği takdirde o zaman insanlar bu yasağa, bu kurala uyma konusunda daha özenli davranırlar. 

Şimdi burada bir yandan sürenin uzatılması, bir yandan da fahiş kira artışlarını yani haklı bir neden olmadan, piyasadaki, piyasa koşullarına aykırı bir biçimde sırf fahiş kazanç elde etmek sebebiyle daha doğrusu haksız kazanç elde etmek maksadıyla buna girişiyorsa bunu kanun, bir yaptırıma bağlayabilir. Fiyatları etkileme maddesi var. Fahiş fiyat 237’nci madde Türk Ceza Kanunu. Biz orada bir 237/a diye bir yeni madde ihdas ederek burada bu gibi konular sadece kirada değil, bunun içinde başka da özellikle tüketim maddeleriyle ilgili de bazı değerlendirmelerimiz var. 

Dünya örneklerini de biz inceleyerek, Türkiye’de de bakarak bu piyasada girdilerde hiçbir artış olmadığı halde, maliyette hiçbir artış olmadığı halde yani makul olanın piyasanın o günkü cereyan eden cari şartlarının dışında ve üstünde fahiş bir artış yaptığı takdirde sadece yasak değil aynı zamanda bunun bir yaptırıma bağlanması son derece önemli. Yeni dönemde bunu yaptırıma bağlayarak bu konudaki kararı etkin bir şekilde uygulayacağız. Biz üç alternatif hazırladık. Hapis cezası olabilir. Adli para cezası olabilir. İdari para cezası öngörülebilir. İdari para cezası olursa kabahat olur. O ayrı bir kanun da düzenlenmesi gerekir ama diğerleri Türk Ceza Kanunu’nda. Şimdi bizim öngörümüz Türk Ceza Kanunu’nda bu alanda bir değişikliğin yapılması yönündedir. Bu konuda bir adım atacağımızı aziz milletimizin bilinmesinde fayda var.”

TUSAŞ, Kahramanmaraş’ta Uçak Parçası Üretim Tesisi İnşa Edecek

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rafet Bozdoğan, Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesinde uçak parçası üretim tesisi inşa edileceğini açıkladı. 

TUSAŞ olarak bölgede kalıcı yatırımlar konusunda çalışmalar planladıklarını kaydeden Bozdoğan, “Yaklaşık 1 milyar liralık bütçeyle buraya önce uçak parçaları üreten bir tesis kurulmasına, burada ilk etapta 100-200 kişilik, daha sonra da 500 kişiye kadar giden bir istihdamın oluşturulmasına çalışacağız. Önce uçak parçalarıyla başlayan, daha sonra uçakların parçalarının birleştirilip komponent (bileşen) haline getirilmesine kadar gidebilen bir süreçte burada bu tesisin oluşturulmasına karar verildi.” dedi. 

Meslek Yüksekokulu Kurulacak

Bozdoğan, söz konusu tesis ve benzeri tesislerde istihdam edilmek üzere Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi bünyesinde bir meslek yüksekokulu açılacağını belirterek, şunları söyledi:

“Amerika’daki Boeing, Airbus benzeri yerlere çalışabilecek çapta çok daha geniş bilgi birikimi ve deneyim oluşturabilecek bir ekip yetiştirilmesi için bir meslek yüksekokulu kurulmasına karar verildi. Aynı şekilde şehrimizde kalıcı konut yapılmasına karar verildi. Bu görevler tamamen TUSAŞ’a verilmiş oldu. Biz de TUSAŞ olarak bölgeye intikal ettik. Bölgede nerelerde bu işleri yapabiliriz bunları Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) ve Ticaret Borsası ile konuştuk ve ilk etapta hızlı bir şekilde teşekkül etmek, buraya gelebilmek için organize sanayi bölgeleri etüt edildi.”

İZODER’den ‘Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü’ Mesajı

İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, ‘Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada; “Sağlıklı bir toplum için ses yalıtımı uygulamasını yaygınlaştırarak gürültüyü dışarıda, sağlık ve huzuru yaşam alanlarımızda tutmalıyız” dedi.

Gürültü, çağımızın en önemli sorunları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Artan nüfus, sanayileşme, teknolojide yaşanan gelişmeler ve plansız kentleşme sonucunda oluşan gürültü, insan sağlığını tehdit ediyor. Gürültü, bireylerde huzursuzluk hissi yaratmasının yanı sıra psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara da sebep oluyor. Sağlık problemlerinin yanı sıra öğrencilerin eğitimdeki başarısına, çalışanların iş verimliliğine olumsuz etki eden ve iş kazalarına da sebep olabilen gürültünün etkilerinden kurtulmak gerekiyor.  

Yapılan bilimsel araştırmalar; gürültünün insanın sadece beyin fonksiyonlarını değil tüm bedensel sistemlerini etkilediğini ortaya koyuyor. Uzun süre gürültüye maruz kalmak; dikkat bozuklukları, duyma kayıpları, kulak çınlamaları, baş ağrısı, kan basıncında yükselme, sinirlilik, yorgunluk, uyku bozuklukları, hipertansiyon, çalışma veriminde düşüş, stres gibi hastalıkları da beraberinde getiriyor. Schiphol Havalimanı’nın kalkış ve iniş güzergâhlarında bulunan insanlar üzerinde yapılan bir araştırma, 10 yıl içinde kalp rahatsızlıklarının iki katına çıktığını, uyku hapı kullanımının ise yüzde 20 ile yüzde 50 arasında arttığını gösteriyor. Kanada, Toronto’da uzun süreli ikamet edenlerle ilgili yapılan 15 yıllık iki ayrı çalışma ise karayolu trafik gürültüsüne maruz kalmanın akut miyokardiyal enfarktüs ve konjestif kalp yetmezliği riskini arttırdığını, diyabet vakalarında yüzde 8, hipertansiyon vakalarında ise yüzde 2 artışa neden olduğunu ortaya koyuyor. 

Herkesin gürültüden şikayet ettiği ancak gürültüyü önlemek için aynı yoğunlukta çabalamadığını belirten İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu ‘Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada şunları söyledi; “İleri bir toplum olabilmenin en önemli koşullarından biri de sağlıklı bir toplum olabilmektir. Sağlıklı bir toplum için de gürültünün zararlı etkilerinden korunmak gerekiyor. Yapılan araştırmalar sürekli maruz kalınan 55 dB civarındaki gürültünün, sinirlilik, saldırganlık ve uyku düzensizlikleri yarattığını gösteriyor. Sürekli yüksek gürültü ile karşı karşıya kalan beyin, adrenalin salgılayarak savaş konumuna geçiyor.  Salgılanan yüksek adrenalin sonucunda da psikolojik rahatsızlar ve hipertansiyon gibi fiziksel rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Gürültü, dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon bozukluğuna yol açtığı için hem çalışanların hem de öğrencilerin verimini de düşürüyor. Münih Havalimanı çevresinde oturanlar üzerinde yapılan araştırma; uçak gürültüsünün, çocukların uzun dönemli hatırlama ve kavrama yeteneklerini azalttığı sonucunu ortaya koymuştur. Tüm bu bilgiler gürültü ile mücadele konusunda toplumun bilinçlenmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Binalarımızda uygulayacağımız ses yalıtımı ile gürültünün olumsuz etkilerinden kurtulmak mümkün. İZODER olarak ses yalıtımının önemini anlatmak noktasında var gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Sağlıklı bir yaşam için ses yalıtımı ile gürültü kirliliğini engellemenin tercih değil bir zorunluluk haline geldiğini belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “1 Haziran 2018’de yürürlüğe giren Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelikle, ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Bu düzenlemeye göre şehir hayatının en büyük sorunlarından biri olan gürültü kirliliğine karşı binalarda kullanılan yalıtım sistemlerinin teknik kuralları belirlendi. Yönetmelik; yapı içinde oluşan TV, müzik, konuşma gibi komşulardan gelen gürültülerin yanı sıra, darbe sesleri, mekanik sistem ve servis ekipmanlarının gürültülerinin kontrol altına alınmasına yönelik önlemleri içeriyor. Yönetmelik, konutların yanı sıra okul, hastane gibi halkın yoğun olarak bulunduğu binaları da kapsıyor. Nobel ödüllü Profesör Robert Koch’ın dediği gibi “Gün gelecek, insanlar, kolera, veba gibi hastalıklara karşı açtıkları savaşı, gürültüye de açacaktır.” İZODER olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sağlıklı bir toplum için gürültü ile savaşmaya ve toplum genelinde ses yalıtımı bilinci oluşturma çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. 

Kayseri Havalimanı Yeni Terminal Binası İnşaatı Devam Ediyor

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, inşaat çalışmaları hızla devam eden Kayseri Havalimanı Yeni Terminal Binası ve Apron Yapım projesini ziyaret etti. 

Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ile birlikte inşaat alanını inceleyen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yetkililerden bilgi aldı. 

İnşaat Çalışmaları Yüzde 90 Oranında Tamamlandı

Projenin nerdeyse sona yaklaştığını belirten Akar, “İnşaat yüzde 90 oranında tamamlandı. Geri kalan bölümünün de kısa süre içinde tamamlanacağı konusunda bilgi aldık.” dedi. 

Yeni terminal binasının turizm dönemine yetişmesi gerektiğini vurgulayan Akar, sözlerini şöyle tamamladı:

‘’Bu projenin yapımı konusunda desteklerinden dolayı başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm ilgili bakanlara şükranlarını iletiyorum. Yeni terminal binası ile Kayserimizde turizm konusunda çok daha ileri hamleler mümkün olacak.”

Kayseri Havalimanı Yeni Terminal Binası ve Apron Yapım projesinin tüm detaylarını burada bulabilirsiniz.

Ankara’da Konut Kiraları Son Bir Yılda Yüzde 250 Arttı, Ortalama Kira 10 Bin 199 TL Oldu

Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değer hesabında güvenilir sonuçlara ulaşan ve bu çalışmalarıyla alanında tek olan Endeksa, ‘Kent Kıymet Raporu’ serisi ile illeri mercek altına aldı. Ankara’da bir konutun ortalama kira bedeli yaklaşık 10 bin 199 TL olarak belirlendi. Ankara’da 5 Bin TL’ye Nallıhan’da 208 m2, Akyurt’ta 161 m2, Çubuk’ta 132 m2, Sincan’da 132 m2, Altındağ’da 122 m2 daire kiralamak mümkün.

Gayrimenkul değerlemede dijital teknolojilerin gelişmiş olanaklarını kullanan Endeksa, nabzını tuttuğu konut sektörünün ardından şimdi de ‘Kent Kıymet Raporu’ Serisi ile illeri mercek altına aldı.

Yaş ortalaması 35 olan ve nüfusu 6 milyona yaklaşan başkentte 2 bin 654 konut bulunuyor. Endeksa’nın güncel verilerine göre, şehirde konutların ortalama kira bedeli 10 bin 199 olurken, ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 692 bin 340 TL. Ankara’nın kira değeri en fazla artan ilçesi Çubuk, en yüksek kira değeri ise Çankaya. Başkentteki konut kira değerlerindeki artış ise bir yılda %250 olarak göze çarpıyor.

Ankara’da 5 Bin TL’ye Hangi İlçeden Kaç Metrekare Konut Kiralayabilirsiniz?

Ankara’da 5 Bin TL’ye Nallıhan’da 208 m2, Akyurt’ta 161 m2, Çubuk’ta 132 m2, Sincan’da 132 m2, Altındağ’da 122 m2, Pursaklar’da 122 m2, Polatlı’da 192 m2, Mamak’ta 119 m2, Haymana’da 109 m2, Gölbaşı’nda 60 m2daire kiralamak mümkün.

İnşaat Sektörü Güven Endeksi Düştü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 Nisan ayına ilişkin güven endeksi verilerini açıkladı. İnşaat sektörü güven endeksi bir önceki aya göre yüzde 0,1 oranında düştü. 

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe yüzde 1,1 artarken perakende ticaret sektöründe yüzde 1,3 ve inşaat sektöründe yüzde 0,1 azaldı.

Kaynak: TÜİK

Türkiye’nin İlk Batarya Fabrikasının Temeli Atılıyor

Bursa’nın Gemlik ilçesinde inşa edilecek olan batarya fabrikasının temeli, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla atılacak.

Yerli otomobil markası TOGG ve Çin menşeili enerji firması Farasis ortaklığında inşa edilecek olan Siro Silk Road Temiz Enerji Depolama Teknolojilerinin Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nün temeli bugün saat 14.00’te atılacak.

Togg’un Gemlik’teki üretim fabrikasında seri üretime geçilmesinin ardından il genelinde yatırımların sürdürüldüğünü ve bu bağlamda Türkiye’nin ilk batarya fabrikasının temelinin atılacağını söyleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, şunları söyledi:

‘’Sayın Cumhurbaşkanımız pazartesi günü Bursa ve Gemlik’i ziyaret edecek. Türkiye’nin çok önemli bir yatırımının daha temelini atacağız. Türkiye Yüzyılı’nın başka bir nişanesinin temelini atacağız. Türkiye’nin ilk batarya fabrikasının temelini atacağız. Bu teknoloji, Türkiye’ye önemli kabiliyetler kazandıracak. Ülkemiz ekonomisine önemli katkılar sağlayacak. İstihdam anlamında da Bursa’ya ve Türkiye’ye önemli bir getirisi olacak.’’

Projenin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kanuni Bulvarı’nda İnşaat Çalışmaları Sürüyor

Trabzon’da hayata geçirilen ve toplam 28 kilometreden oluşacak Kanuni Bulvarı’nda viyadük ve tünellerin inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.

2011 yılında temeli atılan proje, şehrin en önemli ulaşım altyapısı olarak planlandı. Boztepe ve Bahçecik Tünellerinin de içinde yer aldığı 5 kilometrelik bölümün önümüzdeki günlerde açılacağını duyuran Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, şu açıklamalarda bulundu:

“Kanuni Bulvarı’nda çalışmalar devam ediyor. Biraz uzun sürdü şehir merkezinden geçmesi. Şehirdeki kamulaştırma işlemleri, projenin büyüklüğü detayları ama önemli seviyeleri atlattık. İnşallah önümüzdeki günlerde 24 Nisan gibi içerisinde 500 metre uzunluğunda, Bahçecik Tüneli olan, 1 kilometre uzunluğunda viyadükleri olan Yenicuma-Meydan bağlantısını Çatak’tan yaparak önümüzdeki günlerde hizmete sunacağız. Geri kalan kısımdaki imalatlarımızı yapacağız. Özellikle Çukurçayır-Sahil bağlantısını kısa sürede bitirip yine şehrimize biraz daha nefes aldıracağız.”

Baba Yapı, Turkey Build 2023 Yapı Fuarında Yerini Alıyor

Türkiye’nin nitelikli endüstriyel kontrplak ihtiyacını karşılayan ve lider tedarikçi konumunda olan Baba Yapı 26-29 Nisan tarihleri arasında Tüyap’da gerçekleşecek olan sektörün en büyük fuarında 4 no’lu salon ve 4421 no’lu stantta yerini alacak. 

Sahibi olduğu KONTRAFORM ve dağıtımını yaptığı RIGA, UPG, TEKCOM, TULSA ve PAGED markalı ürünleri eksiksiz ürün yelpazesi ile müşterilerine sunan Baba Yapı ayrıca müşterilerinin özel talebi üzerine, Türkiye’ de devamlılığı veya satışı olmayan kontrplak çeşitlerini de ithal edebilmekte. Sektörde bulunan her tür kontrplak ürünlerini müşterilerine tedarik etme konusundaki itibarını güçlendirerek sürdürmektedir. 

26-29 Nisan tarihleri arasında Tüyap’ta gerçekleşecek olan fuar kendi seköründe lider olan bir çok firmayı bir araya getirecek. Türkiye, Avrupa, Balkanlar, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Rusya ve BDT’den yapı sektörlerinin temsilcilerininen son ürün yeniliklerini  tanıtma fırsatı bulacaklar.

Baba Yapı ,küresel bir ekonomide rekabet avantajı sağlamak için gelişen teknolojiyi kullanarak yaratıcı çözüm ortaklığı sunuyor.

Baba Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ekşi, “İnşaat, lojistik (araç dorse ve kasa imalatları), parke, mobilya ve dekorasyon, müzik, makine model, lazer kesim, oyuncak imalat vb. sektörlerdeki üreticilerle işbirliği içinde, yenilikçi ürünlerimiz ve malzeme konusundaki uzmanlığımız ile müşterilerimize ve mimarlara uzman ekibimizle ve yenilikçi ürünlerimizle çözümcü yaklaşımlar sunuyoruz. Tekcom markamızla inşaat sektörüne hem ekonomik hemde Kurulduğumuz günden bu yana Plywood (Kontrplak) ürünlerinde sektörde lider tedarikçi firmayız. İthalatını yaptığımız ürünlerle, hem konteyner taban tahtası (huş marin kontrplak), hem de treyler sanayine yönelik Wiremesh taban tahtaları ve marin kontrplak ürün grupları sayesinde sektörün ihtiyacı olan bakım üretim gereçlerinde sorunsuz tedarik sağlamaktayız. Ürünlerimiz ile ilgili bilgi almak isteyen herkesi standımıza bekliyoruz. Baba Yapı olarak Bünyemizde bulunan tüm ürünler yüksek kalite ve doğa dostudur.” ifadelerinde bulundu.

Erse Kablo, Ortadoğu’nun Prestijli Fuarlarından Middle East Energy Fuarı’ndaydı

Erse Kablo, 07-09 Mart tarihlerinde, Dubai Dünya Ticaret Merkezi’nde, 48.si düzenlenen Middle East Energy Fuarı’nda S3. holdeki A10 numaralı standında yerini aldı. Erse Kablo Genel Müdürü Selami Sivritepe, Ticari Genel Müdür Yardımcısı Tuğba Haşlak Şahinalp, İhracat Müdürü Ergun Çoban, İhracat Bölge Yöneticileri Metehan Tuna ve Muhammed Nur Kayruz ile birlikte fuara katılım gösterdi.

Orta Doğu’nun prestijli fuarlarından Middle East Energy Fuarı, bu sene 128 ülkeden 1.300’den fazla katılımcı firmayı ağırladı. Türkiye’den milli katılım ve bireysel katılım ile 97 firma katılım gösterdi.  Bu sene stratejik konferanslarıyla dikkat çeken Middle East Energy Fuarı; enerji verimliliği projelerini yönlendirmek için stratejiler geliştiren ve uygulayan düşünce liderlerinin hikayeleriyle “Enerji geçişine güç vermek” temasını işledi.

Erse Kablo, müşteri ilişkilerine verdiği önemle birlikte kurumsal özel standıyla ilgi odağı olurken, ürün yelpazesindeki; koaksiyel, sinyal kontrol, yangına dayanıklı, haberleşme, veri iletişim ve kumanda kablolarıyla fuarda yer alarak; yangına dayanıklı ürün gruplarında Ervital, Ervital Fire Safe Cable ve Ervital Fire Safe Gold Cable, kumanda kabloları grubunda Erflex, lan kabloları grubunda Erline markalarını ulusal ve uluslararası kalite ürün belgeleri ile standında sergiledi.

Ev ve Mutfak Dünyası Zuchex 2023’ü Bekliyor

Son buluşmada 151 ülkeden, 42 bin 223 satın almacı ile bin 149 katılımcı markayı bir araya getiren ve 1 milyar doları aşan iş hacmi yaratan Zuchex, gösterdiği başarıyı 2023 yılında da tekrarlayamaya hazırlanıyor. Dünya ev ve mutfak eşyaları endüstrisinin en özel koleksiyonlarını, inovatif yeniliklerini ve güncel trendlerini vitrine çıkaracak olan fuar, 14-17 Eylül tarihlerinde, Tüyap Beylikdüzü’nde gerçekleşecek.

Tarsus Fuarcılık tarafından T.C. Ticaret Bakanlığı, İMMİB (İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri), ZÜCDER (Züccaciyeciler Derneği) ve KOSGEB destekleriyle bu yıl 33.’sü yapılacak Zuchex’e, yurt içi ve yurt dışından 1.200’ün üzerinde marka katılacak. Dünyanın dört bir tarafından, çoğunluğu satın almacı 45 bin profesyonelin ziyaret etmesi beklenen fuar, toplam 100 bin metrekare alanda gerçekleşecek. 

Aytemur; “Yurt dışından 10 bin satın almacı bekliyoruz. Zuchex, sektörün 7 milyar dolarlık ihracat hedefine doğrudan katkı yapacak”

“Alanında dünyanın en büyük ikinci uluslalarası ticaret fuarı olan Zuchex’in Eylül ayındaki 33. buluşmasına, aralarında perakende devlerinin de olduğu 10 bin kadar yurt dışı satın almacının gelmesini öngörüyoruz” diyen Tarsus Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları Sektörü’nün bu yılki 7 milyar dolarlık ihracat hedefine, Zuchex ile doğrudan ticaret katkısı sağlayacaklarını açıkladı. Dünya ev ve mutfak eşyaları endüstrisinin tüm paydaşlarının yine Zuchex’te bir araya geleceğini vurgulayan Aytemur, “Fuarımıza katılacak 1.200’den fazla markayı, profesyonel satın alma heyetleri, zincir mağazalar, e-ticaret firmaları, bağımsız perakendeciler, toptancı ve perakendeci kuruluşlar, bayi ve distribütörler, HORECA, catering ve organizasyon şirketleri, kurumsal hediyelik eşya firmaları, tasarımcılar ve uluslararası ticaret firmaları ile buluşturacağız” dedi. 

Zuchex 2023, “Sofra ve Mutfak Eşyaları, Pişirme Ekipmanları, Plastik Ev Eşyaları / Bahçe Aksesuarları, Ev Gereçleri, Dekoratif Ev ve Mutfak Eşyaları ile Elektrikli Ev Aletleri” kategorilerinde ilham verici tasarımları ve sezonun en yeni koleksiyonlarını bir arada sergileyecek. 

Masdaf, Hataylı Depremzede Çocukların Yüzünü Güldürdü

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Makine Teknolojileri Kulübü ( MAKTEK ), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında Hatay’da ki depremzede çocukların yüzünü güldürmek amacıyla üç günlük bir organizasyon düzenledi. 

13-15 Nisan tarihlerinde; Antakya, Samandağ ve İskenderun’da gerçekleştirilen organizasyon, Yıldızlı Makine Mühendisliği öğrencilerinden oluşan 40 kişilik bir grup ve Prof. Dr. Özden Ağra liderliğinde hazırlandı. Organizasyon kapsamında 5-12 yaş arasındaki yaklaşık 500 çocuk için masal okuma, boyama, puzzle, uçurtma ve meslek tanıtım aktiviteleri düzenlendi. 

Pompa sektörünün öncü markası Masdaf’ta etkinliğin “masal okuma” aktivitesinin sponsoru oldu. Çocuklar tarafından sevinçle karşılanan bir organizasyonun sponsoru olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Masdaf Satış ve Pazarlama Direktörü Barış Geren, şunları söyledi: 

“Ülkemizi derinden sarsan ve asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler, çocuklar üzerinde yıkıcı bir etki bıraktı. Çocuklarımızın depremin yıkıcı etkilerinden kurtulmaları için onlara destek olmak, oyunlar ve etkinlikler düzenleyerek, psikolojik ve sosyal açıdan iyi hissetmelerini sağlamak oldukça önemli. 

Masdaf olarak, geleceğimizin güvencesi ve yaşama sevincimiz olan çocuklarımıza, moral olacak, değerli programları desteklemekten mutluluk duyuyoruz. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Makine Teknolojileri Kulübü ( MAKTEK ) tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında Hatay’da düzenlenen moral etkinliği de bunlardan bir tanesi. Etkinliğin “Masdaf ile masal okuma” aktivitesinin sponsoru olarak, çocuklarımızın eğlenceli zaman geçirmelerini hedefledik. Çocuklarımıza olan desteğimizin bundan sonra da devam etmesini planlıyoruz. Ayrıca bu organizasyonda emeği geçen geleceğin mühendislerini ve değerli hocalarını da kutluyorum.”  diyerek sözlerini tamamladı. 

Karmod, Konteyner Üretimini Üçe Katladı

Deprem bölgesindeki barınma ihtiyacının güvenli çözümü için konteyner kent kurulumları sürüyor. İçişleri Bakanlığı’nın nisan ayının başında yayımladığı veriler, bölgeye 305 konteyner kent kurulduğunu gösterirken, prefabrik yapı üreticilerinin fazla mesaisi de devam ediyor. 

6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin sebep olduğu barınma ihtiyacına daha güvenli ve sağlıklı bir çözüm olarak inşa edilen konteyner kentlere yönelik çalışmalar sürüyor. İçişleri Bakanlığı’nın 6 Nisan’da yayımladığı veriler, 10 ilde 305 konteyner kent kurulduğunu gösterirken, konteynerlerin sayısının da 50 bine yaklaştığını ortaya koydu. Türk sanayisi bölgedeki barınma ihtiyacını karşılamak için seferber olurken, önde gelen prefabrik yapı üreticilerinden Karmod, üretimini üçe katlayarak hız rekoru kırdı. 

79 Bin Kişiye Yuva Oluyor

İçişleri Bakanlığı verileri bölgeye kurulan konteyner kentlerde, yaklaşık 79 bin kişinin barındığını gösterdi. Ayrıca bölgeye toplam 132 bin 447 konteyner kurulmasının planlandığı, tuvalet ve duş amaçlarıyla kullanılan konteynerlerin de önemli bir bölümünün hizmete girdiği kaydedildi. 

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, “Afet bölgelerinde ve acil durumlarda hızlı hareket etmenin önemini biliyoruz. Depremin yaşandığı günden itibaren üretim faaliyetlerimize hız verdik ve bu süreçte kapasitemizi üç katına çıkardık. Her gün deprem bölgesine 70 konteyner sevk ediyoruz. Planlanan sayıya ulaşana kadar hızımızı daha da artırmak için çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.  

En Çok Tercih Edilen Deprem Konteynerini Sunuyor 

Şirket, deprem bölgesine yüksek yalıtımlı, WC ve duş içeren, mutfak eviyesi bulunan, iki odalı, 300×700 santimetre ölçülerinde 21 metrekarelik konteynerler sevk ediyor. Karmod deprem konteynerinin üretim kapasitesi, hız, güvenilirlik ve malzeme kalitesi açısından kısa sürede en çok tercih edilen yapı olduğunu kaydeden Mehmet Çankaya, “45 bin metrekarelik tesisimizde gerçekleştirdiğimiz üretimlerde tedarikçilerimize verdiğimiz sözleri tutuyor, hızlı ve kaliteli konteyner hizmeti sunuyoruz. En yeni teknolojileri ve yöntemleri kullanan yapılarımız kolay kurulumu ve dayanıklılığıyla bölgedeki barınma ihtiyacını hızlı bir biçimde karşılamaya olanak tanıyor. Deprem konteynerinin yanı sıra prefabrik sahra hastanesi, prefabrik okul ve eğtim binaları, prefabrik yemekhane yapıları da üretiyoruz” diye konuştu. 

Esnaflar Dükkanlarını Konteynerlere Taşıyor 

İnşa ettikleri yapılarla yalnızca barınma ihtiyacını değil, bölgedeki ticaretin sürekliliğine de katkıda bulunduklarını belirten Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Depremzede esnafın işlerine kesintisiz devam etmesi, bölgedeki hayatın normalleşmesi açısından da önem arz ediyor. Deprem bölgelerinde esnafın ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve pratik çözümlerimizi hemen devreye aldık. İşyerlerini konteynerlere taşıyan esnaf, işlerini daha az aksaklıkla sürdürebiliyor. Güncel teknolojilerle üretilen ve güvenlik ve dayanıklılık açısından en yüksek standartlara sahip olan yapılarla depremzede esnafın yaşadığı zorlukları hafifletmeyi amaçlıyoruz. Sektörde istihdam, üretim kapasitesi ve ihracat başarılarıyla öncü olmak ve ülke ekonomisine en yüksek katma değeri sağlamak için çalışan Karmod olarak, başarılarımızı borçlu olduğumuz ülkemizin yanında olmayı sürdüreceğiz.”

‘’TOKİ Maliyetlerinde Artış Olmayacak’’

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından İstanbul’da inşa edilecek sosyal konut projesiyle ilgili açıklama yayımlandı. Açıklamada, meydana gelecek fiyat artışlarından vatandaşların etkilenmeyeceği belirtildi. 

TOKİ tarafından yapılan açıklamada, “İdaremizce ülke genelinde dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik olarak 100 bin sosyal konut kampanyası ilan edilmiş ve bu kapsamda İstanbul Anadolu yakasında 5 bin 750 konut planlanmıştır. Söz konusu proje için Tuzla ilçesi Aydınlı mahallesinde İdaremiz mülkiyetlerinin de bulunduğu bölgede proje alanı tespit edilmiş, kura ile 5 bin 750 adet hak sahibi belirlenmiştir.“ ifadeleri kullanıldı. 

İmar itirazları Değerlendiriliyor

Yeni imar planlarına yapılan itirazların değerlendirildiği belirtilen açıklamada, mevcut askeri birliklerin saha dışına alınarak 5 bin 750 adet konuttan 3 bin 77 adedinin inşaat çalışmalarının başlatıldığı söylendi. Kalan konutların çalışmaları ise mevcut değerlendirmelerin çözüme kavuşması sonucunda başlatılacak.  

Bunun sonucunda yaşanan gecikmeler nedeniyle meydana gelen maliyet artışlarının konut fiyatlarına yansıtılmayacağı açıklandı. Vatandaşlar TOKİ konutları için hangi bedel ile anlaşmışsa o bedelden devam edecek. 

Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta Köy Evlerinin Teslimi Yapıldı

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenerek yıkıma uğrayan Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde ve Kahramanmaraş Türkoğlu Özbek Köyü’nde inşa edilen köy evlerinin teslimi yapıldı. 

Gaziantep Nurdağı Belpınar ve Mesthüyük Köyleri, Kahramanmaraş Türkoğlu Özbek Köyü Köy Evleri Anahtar Teslim Töreni’ne katılım gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tespitlerimiz doğrultusunda deprem bölgesinde deprem bölgesinde 507 bini konut ve 143 bini köy evi olmak üzere 650 bin yeni yuva yapıyoruz.” dedi.

319 Bin Konut Bir Yıl İçerisinde Teslim Edilecek

“Şu ana kadar 105 binin üzerinde konutun yapım sürecini başlattık. Bunların yarıya yakınının temelini attık.” şeklinde konuşan Erdoğan, “Ülkenin yöneticileri ve vatandaşları olan bize düşen görev, binalarımızı sağlam yaparak, derelerimizin önünü kesmeyerek, tabiatla barışık yaşayarak, afetlere karşı hazırlıklı olmaktır. Gerisi, Rabbimizin takdiridir. Son deprem felaketinin ardından hemen kolları sıvadık. İnsanımızı güvenli binalara kavuşturmak için depremin 15. gününden itibaren temelleri atıp, inşaatlara başladık. Yaptığımız tespitler doğrultusunda, deprem bölgesinde 507 bin konut ve 143 bini köy evi olmak üzere 650 bin yeni yuva yapıyoruz. Bunlardan 319 binini bir yıl içinde teslim ederek, şehirlerimizi ayağa kaldırmayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Şehir Merkezinde 50 Bin Konut İnşa Edilecek

Depremden oldukça fazla etkilenen Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde yapılacak projelerden bahseden Erdoğan, şunları söyledi:

“İslahiye’de 1. ve 2. organize sanayi bölgelerini zaten hayata geçirmiştik. Şimdi Nurdağı’nda da bir organize sanayi bölgesi kuruyoruz. Her iki ilçemizin, yatırımcılar için cazibesini artırmak gayesiyle ilave teşvikleri devreye alacağız. Adana, Osmaniye, Gaziantep Hızlı Tren Hattı’nın duraklarından biri de Nurdağı’dır. Bu hattın yapımını da hızlandırıyoruz. Depremin yaralarını sarmak için bu iki ilçemizde yapacağımız 50 bin konuta ilave olarak Gaziantep şehir merkezinde de 50 bin konutluk bir proje planlıyoruz. Görüldüğü gibi tüm şehirlerimiz Gaziantep’i ve ilçelerini de deprem öncesinden daha iyi bir konuma getirmek için gece gündüz çalışıyoruz.”

Ev Sahipleriyle Kiracılar Arasında Tartışmalar Daha Da Artacak

Konut kira artış oranında uygulanan yüzde 25 sınır getiren uygulamasının 1 yıl daha uzatılacağının Çevre Bakanı Murat Kurum tarafından açıklanmasının ardından gayrimenkulü kirada olan mülk sahiplerinin tepkisini çekerken, kiracılar tarafından memnuniyet ile karşılandı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum katıldığı bir televizyon programında konutlarda kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan ve 1 Temmuz’da sona erecek olan düzenlemeyi uzatacaklarını açıkladı.

Bakanın bu açıklamasının ardından sosyal medya’da büyük bir etkileşim oldu. Kiracılar bakanın bu açıklamasına sevinirken, ev sahiplerinden ise büyük bir tepki oluştu.

Türkiye’de ev sahibi kiracı ilişkilerinin artık çıkmaza sürüklendiğini açıklayan gayrimenkul ekonomisi ve ileri düzeyde pazarlama alanında faaliyet gösteren Ankara merkezli Gayrimenkul PR şirketinden konuyla ilgili dikkat çeken bir açıklama geldi.

”Bir Tarafı Memnun Etmeyen Adalet, Adalet Değildir”

Gayrimenkul PR tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

”Kanunla konut kiralarına üst sınırlama getirilmesi ancak bir tarafı memnun ederken, diğer tarafın tepkisini çekmektedir. Kira artış oranına getirilen yüzde 25 sınırlaması adaleti sağlamıyor. Adalet, her iki tarafında rıza göstereceği bir yöntemi bulmaktır. Kira geliri ile geçinen veya ticaret yapan milyonlarca insan var.

Bu ülkede yüzde 65 oranında mülk sahipliği söz konusu. Mülk sahiplerinin mülkiyetten doğan hakları var. Hali hazırda kiracı tahliye davaları genel davaları içerisinde birinci sıraya yükseldiği için ev sahibi kiracı ilişkileri çıkmaza sürüklenmiş durumda. Ev sahibi kendi evine geçmek için bile tahliye davası açmak zorunda kalıyor ve bu dava en erken 3 yılda neticeleniyor. Asıl fırsatçılar kiracılardır çünkü; tahliye davalarının uzun sürmesini fırsata çeviren kiracılar ne kirasını ödüyor ne de evi tahliye ediyor.

Hükümetin gayrimenkul piyasasına yönelik aldığı her karar ya konut fiyatlarının fahiş oranlarda artışına ya da kiralık konut kıtlığına neden oldu. Kira artış oranını yüzde 25 ile sabitlemek barınma sorununu çözmeyeceği gibi kiralık konut kıtlığını daha artıracak. Bu uygulama yüzünden kimse evini kiraya vermeyecek ve önümüzdeki 2 yıllık süreçte Ankara’da kiralık konut bulmak neredeyse imkansız hale gelecek.”

Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası’nın Detayları Belli Oldu

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Ömer Bulut, Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası’nın detaylarını açıkladı. 

Sözlerine İstanbul, Gaziosmanpaşa ilçesinde yapılan 4 bin 600 temel atma ve 4 binin üzerinde anahtar teslim töreninden bahsederek başlayan TOKİ Başkanı Ömer Bulut, il genelinde 27 ilçenin tamamında kentsel dönüşümün devam ettiğini ifade etti. 

Bulut, sözlerine şöyle devam etti:

‘’Deprem bölgesinde 76 binin üzerinde inşaata başladık. 106 bin rakamına da ulaşıldı. Nisan ayının sonunda bu rakam 200 binin üzerine çıkacak. Bu asrın felaketi İstanbul’daki dönüşümü öne çıkardı. Cumhurbaşkanımız Yarısı Bizden diye açıkladı.

Hükümet daha önce de kentsel dönüşümle ilgili birçok projeler açıklamıştı. Dönüşüm açıklanan projelerle devam edecek. Vatandaşın çok daha rahat anlayabileceği, vatandaşın kendi imkanlarıyla 1 milyon harcayacaksa yarısını ödeyecek. Bu çok büyük bir kampanya. Devlet dönüşümün yarısını otomatik olarak karşılayacak. Dönüşüme ikna etmek için vatandaşa gidip proje anlatıyorduk. Dolayısıyla böyle bir projeyle vatandaş kendisi gönüllü olmak üzere konutunun dönüşüme tabi tutulmasını isteyecek. Esas dönüşümdeki vatandaş görüşmelerinde kaybedilen süreç o süreçler hızlı geçecek.

İnşaat Çalışmaları Hızla Başlayacak

Süratle projelendirme ve inşa çalışmalarına başlayabileceğiz. TOKİ burada konutları sağlam, depreme dayanıklı yapı sistemini kullanarak inşa edecek.

Zaten Cumhurbaşkanımızın olmazsa olmazından biri yatay şehirleşme. 300 bin konutu yatay şehirleşmeyle yaptık. Bu şehirler daha yaşanabilir şehirler olması için bizim kültürümüze de yakışan yatay mimari olması gerekecek. Zemin+5 katı geçmeyeceğiz. Bu kampanyayla birlikte şehrin merkezinde yapılacak konutların yapım süreci hızlanmış olacak. Yoğunluğu azaltacak konutlar için rezerv alanlar oluşturulacak.

Tuzla ve Maltepe’de başladığımız rezerv konut alanları vatandaşın merakla beklediği bir etap. Bir yıl içinde onları teslim edeceğiz. Bu kampanyayla şehir merkezinde dönüşümü düşündüğümüz 500 bini yapacağız.

TOKİ’nin karakteristik özelliklerinden biri sağlam zemin, fay hatlarından uzak durmak, sağlam yapı sistemlerini kullanmak. Seçeceğimiz yerler zemin emniyeti açısından gelecek yükleri minimize edecek. Bu alanlar genelde kamuya ait alanlar olacak. Buralar planlanırken yüzde 50-60 yeşil alanlar olacak. Bir kısmı kamulaştırılarak elde edilecek. Esenler’de 800 milyon metrekarelik alanın yüzde 60’ı yeşil alan gerisi konut alanı ilan edildi.

Bu projeyle birlikte vatandaş kendisi başvuracağı için bizim vatandaşla diyalog kurma kolaylaşacağından planlama yapacağız. 5-6 ay projelendirme olsa yapımı da 1,5 yıl sürse 2 yıl sürer teslimi.

Deprem Bölgesindeki İnşaatlar Bir Yılda Tamamlanacak

Daha önceki depremlerde Elâzığ’da 30 bin Malatya’da 10 binin üzerinde konut yaptık. Bu tür projelerde birden tamamının olması mümkün değil, kademe kademe olacaktır. Genele baktığımız zaman 1-1,5 yılda bunları tamamlıyoruz. Deprem bölgesinde hassasiyet olduğundan 1 yılda bitireceğiz.

Başvurularda kimin nereden başvurduğunu göreceğiz. Ada ya da parsel bazında olacak. Bakanlık tarafından değerlendirilecek. Risk neredeyse öncelik oralardan başlanacak. Taşınma süreçleriyle ilgili bakanlığın taşınma ve kira yardımları var.’’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziosmanpaşa Temel Atma Töreninde Önemli Açıklamalarda Bulundu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul, Gaziosmanpaşa’da gerçekleştirilen Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Temel Atma Töreni’nde konuşma yaptı. Erdoğan, kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

İnşa edilen kentsel dönüşüm projelerini ele alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘’Bugüne kadar 3,3 milyon konutu kentsel dönüşümle yenilerken, 1,2 milyon konutu da TOKİ eliyle inşa ettik. Özel sektörümüzün de katkılarıyla ülkemizi bu alanda 20 yıl öncesine göre çok iyi bir seviyeye getirdik ama bunu yeterli görmüyoruz. İstanbul başta olmak üzere deprem riski yüksek yerlerdeki kentsel dönüşümü hızlandırıyoruz.’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemli satır başları ise şu şekilde:

‘’Bazı şehir merkezlerimizde binaların yüzde 80’ine tekabül eden bu büyük yıkım bize deprem gerçeğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı. Marmara Depremi’nin ardından ülkemizdeki dayanıksız yapıların yenilenmesi konusunda milletimizin güçlü bir talebi ortay çıkmıştı. Hükümetlerimiz döneminde bu konuda gerek TOKİ konutlarıyla, kentsel dönüşüm projeleriyle gerek özel sektörün teşvik edilmesiyle geçmişle mukayese edilemeyecek derece hamdolsun önemli adımlar attık.

98 Bin Konutun Dönüşümü Devam Ediyor

Sadece dönüşüm ve sosyal konut projeleriyle 13 milyon vatandaşımızın hayatına dokunduk. Ancak 6 Şubat’ta gördük ki deprem bizim hazırlıklarımızın bitmesini beklemiyor. Bir yandan deprem bölgesindeki şehirlerimizi bir yıl içinde ayağa kaldıracak çalışmaları özellikle yürütürken diğer yandan da ülke genelinde yeni bir seferberlik başlatıyoruz. Hiç şüphesiz, 1999 depreminin acıları hala taze olan İstanbul, nüfus yoğunluğu ve stratejik önemi sebebiyle bu seferberlikte ilk sırada yer alıyor. İstanbul’un 39 ilçesinde 220 bin binadaki 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altındadır. Bizim dönüşümünü tamamladığımız 695 bin konuta çok acil olarak her yıl 300 bin yeni konut ilave etmemiz gerekiyor. Halen sahada dönüşümü süren 98 bin konut var.

Gaziosmanpaşa, Esenler, Başakşehir ilçelerimizdeki toplam 2 bin 410 konutun ve 49 dükkanının anahtarlarını hak sahiplerine veriyor, 2 bin 158 konutun ve 152 dükkânın da temelini atıyoruz. Ayrıca Esenler’deki kuzey rezerv alanında da 2 bin 67 konutun ve 83 dükkânın inşasını başlatıyoruz. Böylece açılış ve temel atmalarla yerinde ve rezerv alanlarda toplam 6 bin 635 konut ve 201 dükkândan oluşan bir dönüşüm projesini hayata geçiriyoruz. Konutların ve dükkanların hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum.

Esenler İle İstanbul’un Dönüşümü Başladı

Temelini attığımız Esenler projesi rezerv alanlarımızdaki 100 bin konutluk dönüşümün ilk adımıdır. Bugünü İstanbul’da yüz yılın dönüşümünün başlangıç tarihi, miladı olarak görüyoruz. İstanbul’daki tüm vatandaşlarımızı bu büyük dönüşüme dahil olmaya, katkı sağlamaya davet ediyorum.

‘’Yarısı Bizden’’

Oturdukları evlerinin riskli yapı tespitini yaptıran vatandaşlarımızın ister yerinde ister rezerv alanda dönüşüme giren evlerinin maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız. Mesela diyelim ki 100 metrekare büyüklüğünde 2 oda 1 salon evini yeniden yapmak isteyen vatandaşımızın önüne 1,5 milyon lira bir maliyet çıktı. Bunun 750 bin lirasını biz hibe olarak vereceğiz. Kalan 750 bin lirasını vatandaşımız kendisi koyacak ve böylece hemen evini yenileyebilecek. Devletin karşılayacağı kısım, 120 metrekare büyüklüğünde 3 oda, 1 salon ev için ise 1 milyon 800 bin liranın yarısına tekabül eden 900 bin liraya çıkacak. Vatandaşımızın kendi koyacağı kısım ise borçlanacaksa ona da çeşitli kolaylıklar sağlayacağız. Örneğin bu vatandaşımız yüzde 0,79 faizle 10 yıl vadeli kredi kullanabilecek veya yüzde 10’u peşin kalanı 10 yıl vadeli olarak ÜFE, TEFE memur maaş artış oranlarından düşük olanını aşmayacak düzeyde güncellenecek rakamlarla borcunu ödeyebilecek.

Bu yöntemle yüzde 10’u peşin ödenen 750 bin liralık borçlanma için aylık taksit 5 bin 625 lira, 900 bin liralık borçlanma için aylık taksit 6 bin 750 lira düzeyinde gerçekleşecek. Dolayısıyla cebinde hiç birikmiş parası olmayan vatandaşımız bile devletin vereceği katkıyla ve kendi payına düşen kısmı uygun şartlarda borçlanarak güvenli bir yuva sahibi olabilecek.

Ayrıca evini parsel bazında kendisi dönüştürmek isteyenlere de yine 0,74 faiz oranıyla 1 milyon 250 bin lira kredi kullanma imkânı sağlıyoruz.

Kentsel dönüşümde yarısı bizden kampanyasının ülkemize, İstanbulumuza ve bundan faydalanacak vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

İstanbul’da kira yardım tutarını 3 bin 500 liradan 5 bin 250 liraya yükseltiyoruz. Kampanyamıza katılan vatandaşlarımız ister kira yardımından yararlanabilir isterse uygun şartlı kredi kullanarak evini hızla yenileyebilir. Yeni kira yardımı rakamının da hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum.”

İlk Evim İlk İş Yerim Projesinin İnşaatı Niğde’de Başladı

Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, İlk Evim İlk İş Yerim projesinin ilk olarak Niğde’de başladığını duyurdu. 

Proje çerçevesinde yapılacak 253 konut, Efendibey Mahallesi Niğde Evleri’nin altında bulunan araziye inşa edilecek. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, “İlk Evim İlk İşyerim Projesi Niğde’mizde başladı. 253 konutla, 3 tane ayrı iş merkezinden oluşan inşaatımızın hafriyat çalışmalarına başlanıldı ve ihalesi de gerçekleştirildi. En kısa zamanda bu 253 konutu Niğdeli hemşehrilerimize kazandırmış olacağız.

TOKİ ile görüşmelerimiz sonucunda bu sayı çok daha fazla olacak. Bu proje alanımız Efendibey Mahallesi Niğde Evleri’nin altında bulunuyor. TOKİ ile anlaşmalı bir şekilde ilerliyoruz. Biz arsayı üretip TOKİ’ye devrediyoruz, TOKİ’de burada ilk konutları yapıyor. Son dönemlerde şahit olduk ki ilimizde konut ihtiyacı var. Şimdilik 253 konutla başladık fakat bu sayı yakında 500 konutu bulacak.” dedi.

Konya AMATEM Binası İnşaatı Devam Ediyor

Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç Beyhekim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kampüsü’nde yükselen Alkol ve Madde Tedavi Merkezi (AMATEM) inşaat çalışmalarının sürdüğünü ifade etti. 

Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç, Beyhekim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kampüsü alanında yapımı hızla devam eden AMATEM (Alkol ve Madde Tedavi Merkezi) binası inşaatında incelemelerde bulundu.

2024 yılı Temmuz ayı içerisinde tamamlanması planlanan 80 yatak kapasiteli AMATEM inşaatının belirlenen takvime uygun bir şekilde ilerlediğini görmekten dolayı memnun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Koç, “Tamamlandığında, alkol ve madde bağımlılığı şikâyeti ile Konya ve çevre illerimizden gelen hastalarımızın tedavisini üstlenecek olan sağlık tesisimiz bu alanda son derece önemli bir rol üstlenecektir” dedi.

Keçiborlu Uçak Bakım Teknolojisi Okulunun İnşaatında Sona Gelindi

Isparta’da uçak bakım teknolojisi alanın 5 yıllık eğitim veren ilk okul olma özelliğine sahip Keçiborlu Uçak Bakım Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin inşaat çalışmalarında sona gelindi. 

Isparta’da Uçak Bakım Teknolojisi alanında 5 yıllık eğitim veren ilk okul olma özelliğine sahip olan Keçiborlu Uçak Bakım Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin 12 derslikli okul binasının inşaatında sona yaklaşıldı. Okulun 2023-2024 eğitim öğretim yılında hizmete girmesi hedefleniyor.

Okul inşaatı hakkında açıklamalarda bulunan Isparta İl Millî Eğitim Müdürü Erhan Baydur, okulun Türkiye genelinde uçak teknolojileri alanında ikinci okul olma özelliği taşıdığını söyledi. Depreme dayanıklı, modern, yenilikçi ve güvenli yeni okul binası inşaatının hızla tamamlandığını ifade eden Baydur, “İnşaatın tamamlanmasıyla birlikte, öğrencilerimizin eğitim kalitesi artacak ve modern bir eğitim ortamında derslerini sürdürmeleri sağlanacak. Öğrencilerimizin sağlığını ve güvenliğini her şeyden önde tutuyoruz. Yeni okul binamız, öğrencilerimizin en iyi şekilde eğitim almaları için gerekli tüm donanıma sahip olacak” dedi.

Konya, Ilgın’a Fizik Tedavi Hastanesi İnşa Ediliyor

Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç, Ilgın Devlet Hastanesi’nin yanında bulunan araziye 100 yataklı Fizik Tedavi Hastanesi inşa edileceğini duyurdu. 

Projenin Sağlık Bakanlığı yatırım kapsamına alındığını belirten İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç, Ilgın’da bulunan termal su kaynaklarına değinerek, “Ilgın ilçemizde hizmete açacağımız fizik tedavi hastanemiz bu yönü ile de hastalarımızın tedavilerinde kolaylık sağlayacaktır. Konya’mıza ve Ilgın’a hayırlı olsun.” dedi.

‘’Titizlikle Çalışıyoruz’’

İlçede sağlık yatırımlarının önemini vurgulayan Koç, “Dr. Vefa Tanır Ilgın Devlet Hastanemizin yan tarafına 100 Yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi yapılması için belediyemiz tarafından arsa tahsisini gerçekleştiriyoruz. Uzun zamandır üzerinde yoğun bir titizlikle çalıştığımız projemizin Ilgın’ımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.’’ şeklinde konuştu.

Gaziantep Şehir Hastanesi Açılış İçin Gün Sayıyor

İnşaat çalışmalarının büyük bir bölümü tamamlanan bin 875 yataklı Gaziantep Şehir Hastanesi projesinin 600 yataklık bölümü 28 Nisan’da vatandaşların hizmetine açılacak. 

28 Nisan’da açılışı yapılacak olan Gaziantep Şehir Hastanesi proje alanını ziyaret eden Önceki Dönem Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Vali Davut Gül, GBB Başkanı Fatma Şahin ve Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu çalışmaları yerinde inceledi. 

‘’Bin 875 Yataklı Eser’’

Ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Önceki Dönem Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Gaziantep’te özellikle deprem sürecinde Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesinde yaşanan sıkıntılar sebebiyle çok yoğun bir şekilde hastane ihtiyacımız gündemdeydi. Gaziantep’in bu kronik sorununu yine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan çözdü. 1875 yataklı çok önemli eseri vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. En kısa zamanda en nitelikli hizmetle Gaziantep, bölge ve ülkemize bu yatırımı açmış olacak. Cumhurbaşkanımız ve Sağlık Bakanımız her yönüyle her aşamasını takip ediyor. Gaziantepli hemşerilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. 

Gaziantep’teki tüm sağlık tesisi projelerine buradan göz atabilirsiniz.

ABB’den Dev Konut Projesi

Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), toplam 47 bin 970 adet konuttan oluşacak 7 proje için temel atma ve tanıtım töreni gerçekleştirdi. 

Törende konuşmacı olarak yer alan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş projenin detaylarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Yavaş, “Kentimize ve kentlimize ilk etapta çevreci, dayanıklı ve yeni 47 bin 970 adet konutu kazandıracağız. Bu konutlarımızın tamamlanmasıyla birlikle bir yandan dar ve orta gelirli hemşehrilerimizi ev sahibi yapmanın mutluluğunu yaşayacak bir yandan da soluksuz artan emlak piyasasını vatandaşımız lehine dengelemiş olacağız. Yüksek gelir grubuna hitap eden konutlarımızın satışıyla elde ettiğimiz gelirleri de yine dar ve orta gelirli vatandaşlarımız için üreteceğimiz konutlar için harcayacağız. Yüzde 15’i peşin 120 ay vade başta olmak üzere sabit ödemeli sağlayacağımız kredi seçenekleriyle dar ve orta gelirli hemşehrilerimizin ev sahibi olmalarında büyük kolaylık sağlayacağız.” dedi.

İnşa edilecek konutlar hakkında genel bilgilendirmede bulunan Yavaş’ın konu başlıkları şu şekilde:

– Konutlarımız çevreci özelliklere de sahip. Binalarımızın çatılarında güneş enerjisi olacak, yağmur suyu depolama alanlarımızda biriken sular peyzaj alanlarında kullanılacak.

– Ortak kullanım alanlarının tüm giderlerini kendi kendine amorti edecek. Projelerimiz sosyal donatı alanlarına da sahip olacak.

– Dinlenme alanları, mesire alanları, çocuk oyun alanları, spor alanları ve eğitim yapıları projelerimizde yer bulacak. Mutlu bir Başkent için mutlu yaşam alanları imal edeceğiz.

Ballıkuyumcu Golf Life Kentsel Tasarım Alanı’nda daha önce yapımına başlanan 300 konutun ardından 973 konut daha üretilecek.

– 2+1, 3+1, 4+1 şeklinde üreteceğimiz konutların bugün temelini atıyoruz. Mülkiyeti Portaş’a ait bu arsalar, eski dönemde bir inşaat firmasına tüm altyapıları ve yolları, hatta doğalgazı getirilerek teslim edilmiştir.

– Ancak yıllarca yapılması gereken konutlar bir türlü yapılmamıştır. Bizim dönemimizle birlikte Portaş tarafından bu firmanın sözleşme teminatları irat kaydedilerek sözleşme feshedilmiştir.

– Şimdi ise bu arsalar üzerinde, kaybolan onlarca yılın tam telafisi olmasa da Belediye şirketimiz Portaş aracılığıyla tamamını projelendirerek temel atıyoruz.

– Bir diğer çalışmamız olan Susuz bölgesindeki konut projemizin de bugün temelini atıyoruz. 79 konuttan oluşacak projemiz 155 metrekarelik 4+1 dairelerden oluşacak.

– Hıdırlıktepe 1. Etap Projemiz 564 konuttan oluşacak. Bu projemizin temelini mayıs ayında atacağız. 2. Etap’ta ise 1859 konutun üretimine başlayacağız. Hıdırlıktepe projemiz tamamlandığında toplam 2423 daireyi kentimize kazandırmış olacağız.

– Mamak’ta kentsel dönüşüm projelerimiz sürüyor. 850 konutluk 3. Etap çalışmalarımıza haziran ayında başlamayı hedefliyoruz.

– Daha önce hatırlarsanız hep birlikte 4 bin konutluk proje için temel atmıştık. Yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle Hükümetin tanıdığı imkânlarla o işleri alan müteahhitlerin hepsi bıraktı.

– İş başımıza kaldı. 1. etapta 782, 2. etapta 850 konutun yapımına ise devam ediyoruz. Ankapark yapılmadan önce çeşitli yerlerde dolaştırıldı biliyorsunuz.

– Ballıkuyumcu-2 burası Toki ile beraber belediyemize ait bir yerdi. 3-4 yılda ancak buraların tapuları çıktı, tescillendi.

– Hiç olmazsa bu şekilde işe yarayacak. Projemizde 5154 konut üreteceğiz. Projemizde yine 2+1, 3+1 ve 4+1 daireler olacak. Bu projemizin de temelini inşallah önümüzdeki haziran ayında atmış olacağız.

Bayram’da Yol Çalışmaları Asgari Seviyeye İndirilecek

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM), Ramazan Bayramı’nda yol bakım ve onarım çalışmalarının asgari seviyede tutulacağını duyurdu. 

Diriliş Postası’nın haberine göre; KGM 68 bin 681 kilometrelik yol ağında 122 şube, 25 otoyol bakım işletme şefliği ile 277 bakımevinde 7 gün 24 saat acil durumlara müdahale için konumlanmış bulunuyor.

Ramazan Bayramı tatili nedeniyle trafik yoğunluğunun artacağı göz önüne alınarak, Genel Müdürlüğün sorumluluğundaki otoyollar ile devlet ve il yollarında vatandaşların rahat ve huzur içinde seyahat edebilmelerini sağlamak, trafik kazalarını asgari seviyeye indirmek amacıyla gerekli önlemler alındı. Bu kapsamda öncelikle yol kullanıcılarının güvenliği için büyük önem taşıyan trafik işaretlemeleri kontrol edilerek, yollardaki otokorkuluk, reflektif malzeme ve kenar dikmelerinin eksik olanlar tamamlandı.

Ek Önlemler Alındı

Sel ve heyelan nedeniyle yolların trafiğe elverişli olmaması hali göz önünde bulundurularak bu kesimlerde kaplama sınırlayıcısıyla işaretleme yapıldı. Özellikle trafiği yoğun olan tatil yörelerine gidiş ve dönüş güzergahları için ek önlem alındı.

Yapım, bakım, onarım gibi nedenlerle şerit sayısında eksilme bulunan yollar gözden geçirilerek mümkün olan şeritlerin tamamının trafiğe açılması sağlandı. Bayram tatili süresince Genel Müdürlüğün sorumluluğu altındaki güzergahlarda, ülkenin tüm bölgelerine yayılmış çok sayıda iş yerinde devam eden yapım, bakım ve onarım çalışmaları asgari seviyede tutulacak. Hava ve yol şartları takip edilerek, değişen ve gelişen şartlara göre gerekli tedbirler hızla alınacak.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından gerçekleştirilen projeleri buradan inceleyebilirsiniz.

İstanbul’a İki Ayrı Şehir Kurulacak

Katıldığı televizyon programında önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da 1 milyon nüfuslu iki ayrı şehir kurulacağından bahsetti.

TRT ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, yöneltilen soruları yanıtladı. Büyükşehirlerde kira ücretlerinin artmasına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu vicdani değil, ahlaki, insani değil. Yani bu bir fırsatçılıktır. Bu fırsatçılığa da yasal düzenlemelerle kesinlikle izin vermeyeceğiz.” dedi.

“Bayramda ilk köy evlerinin teslimi olacak. Kalıcı konutların da planlanandan önce tamamlanması söz konusu olabilir mi?” sorusuna Erdoğan, “O, çok iddialı bir ifade veya yaklaşım olur. Şu anda Bakanlığımız bu konuda bütün imkanlarını seferber etmiş durumda. Biz bir yılı, daha önceki deneyimlerimizden hareketle söyledik.” yanıtını verdi.

Bunu, Van’da, Bingöl’de, Antalya’da, Manavgat’ta, Karadeniz’de, Kastamonu’da uyguladıklarını anımsatan Erdoğan, edindikleri bu tecrübeyi deprem bölgesine de aktaracaklarını kaydetti.

Bütün firmaları seferber ettiklerini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un bütün ekipleriyle çalışmasını sürdürdüğünü söyleyen Erdoğan, bir taraftan enkaz kaldırma çalışmalarının bir taraftan zemin etüt çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

Bunları Yetiştirmenin Gayreti İçerisinde Olacağız

“Enkazı kaldırdığımız yere bu inşaatları yapmak gibi bir yanlışa girilmemesi gerekir. Çünkü zeminlerin buralardaki etüdünün raporları çok önemli. Bu raporlar gelecek ki ona göre adımlar atalım. Bunların içinde ağır hasar, orta hasar var, bir de hafif olanı var. Biz diyoruz ki az hasarlı olanlarda dahi biz tereddüt göstermeyelim, güçlendirme vesaire bunlara girmeyelim, bunları da sıfırdan yıkalım, buralarda da zeminin sağlıklı olduğu yerlerde bunları yapalım. Zemin artı 3, zemin artı bilemediniz 4-5. Bir de bunları hafif elemanlarla yapmak önemli. Şu an itibarıyla bu hassasiyetler içerisinde tünel, radye kalıp sistemleriyle adımları atıyoruz. Bunları yetiştirmenin gayreti içerisinde olacağız.”

“Titiz Bir Çalışma Yürütülüyor”

Erdoğan, “Depremzedelerin yeni yapılan gayrimenkullerinin tesliminde hak kaybı olup olmayacağıyla ilgili bir tartışma var. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?” sorusu üzerine, “Gayrimenkullerde hak kaybı olmaması için titiz bir çalışma ekiplerimiz yürütüyor.” dedi.

İzmir’de, Elazığ’da, Giresun’da, Manavgat’ta, daha önceki afetlerde vatandaşların kaybettiği ev, iş yeri, dükkan ne varsa, devletin hepsini yeniden yaptığını hatırlatan Erdoğan, buralarda bir hak kaybının olmadığının altını çizdi.

Konutların Dağılımı da Kurayla Belirleniyor

Bu deprem sonrasında da aynı hassasiyet içerisinde olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Depremzedelerimizin iki dairesi vardı, ikisi de yıkıldı. Bir tanesi için hak sahibi olarak yenisi tekrar yapılıyor. Diğerleri için ise ya rezerv alanlardan ya da kentsel dönüşüm teklif ediliyor. Konutların dağılımı da kurayla belirleniyor. Şehirlerimizde inşa edilen yeni yerleşim alanlarıyla, yeni cazibe merkezleri ortaya çıktığı için ev sahibi olmak da kiralık ev bulmak da daha kolay hale geliyor. Bu arada bir de maalesef üzülüyoruz, inşallah seçimden sonra bu konuda işin üzerine gideceğiz, kiraların büyük şehirlerde ciddi manada yükseltildiğini görüyoruz. Bu vicdani değil, ahlaki, insani değil. Yani bu bir fırsatçılıktır. Bu fırsatçılığa da yasal düzenlemelerle kesinlikle izin vermeyeceğiz.”

 “Yeni Bir Hazırlığın İçerisindeyiz”

“Deprem riskiyle ilgili İstanbul, tartışmaların en yoğun yaşandığı yer. Riskli alanlardaki yapıların taşınmasıyla ilgili çalışmalar ne düzeyde?” sorusuna Erdoğan, “İstanbul’un 39 ilçesini kapsayan bir risk haritasını Bakanlığımız çıkarttı. Buna göre İstanbul’da 220 bin bina ve yaklaşık 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altında.” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar acil dönüşmesi gereken toplam 695 bin konutun dönüşümünün tamamlandığını aktararak, 39 ilçede, 412 milyon metrekare büyüklüğe sahip 188 ayrı alanda kentsel dönüşüm projelerini sürdürdüklerini söyledi.

‘’İstanbul’da Toplam 1 Milyon Nüfuslu 2 Ayrı Şehir Kuralım’’

Bu kapsamda halen 93 bin konutun inşasının devam ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Şimdi yeni bir hazırlığın içindeyiz. İstanbul’da toplam 1 milyon nüfuslu 2 ayrı şehir kuralım. Bu Kanal İstanbul’un bir tarafında 500 bin, bir diğer tarafında 500 bin olmak üzere, böyle bir rezerv alan oluşturalım. Bu, şu demektir, yani Avrupa ve Asya yakasında 500 bin, 500 bin, 1 milyonluk bir rezerv alanı. Şehrin iki yakasının çeperlerinde yapacağımız bu yerleşimler, adeta uydu kent modeli olacak.

Bunun için de Anadolu ve Avrupa yakasında 130 milyon metrekare yere ihtiyacımız var. Bakanlığımız yerleri büyük ölçüde belirledi. Bu alanlarda yapılacak konutlar, sadece riskli binasını dönüştürmek isteyen vatandaşlarımız için kullanılacak. Mesela Avcılar’da bu tür sıkıntıları çok yaşadık. Bunu yaşadığımız zaman, Avcılar’daki vatandaşlarımıza biz yeri gösterdiğimizde, endişeyle buralara taşınmadılar ama şimdi bu tür olaylar, onların bu türlü yaklaşımlarını da teşvik ediyor.”

 “İstanbul’a Yeni Toplanma Alanları Kazandıracağız”

İstanbul ile ilgili çalışmaları anlatan Erdoğan, “İstanbul’a ilave nüfus gelmeyecek, yeni bir nüfusun da gelmesine müsaade etmeyeceğiz. İstanbul’un merkezindeki riskli bölgelerde yoğunlaşan nüfusu, deprem riski az olan çeperlere doğru dağıtacağız. Ayrıca 500 bin konutun da bir kısmını yerinde dönüştüreceğiz, bir kısmını da zemin etütleri uygun olan, müsait olan yerlerde yapacağız. Çünkü sağlıksız konutları dönüştürürken, boşalan alanları yeşil alanlarla, sosyal donatı alanlarıyla değerlendireceğiz. Böylece şehre yeni toplanma alanları kazandırmış olacağız.” dedi.

‘’İstanbul’un Trafiğini de Rahatlatacağız’’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un trafiğini de rahatlatacaklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

“Şehrin havasını, suyunu, derelerini temizlemek zorundayız. Bu benim belediye başkanlığımdan gelen aynı zamanda tecrübem. Bakın şu anda siz Londra’da kalkıp Londra merkeze giremezsiniz. Hepsi belli bir izne tabi, belli bir bedeli var. Bu bedeli ödersiniz, bu şekilde girersiniz. Bunun için de biz, 5 yıllık bir takvim çıkardık. Projemiz, sadece İstanbul’u tek başına değil, tüm Marmara’yı, Trakya’yı içeriyor. Bölgenin tamamını, konutları, sanayisi, kültürü, ticareti ile geliştireceğiz.

Rezerv Şehir Projemizi deprem tehlikesinin yüksek olduğu tüm bölgelerde yaygınlaştıracağız

Gelecekteki depremlere karşı hazırlıklı hale getireceğiz. Bu kapsamda afetlere karşı İstanbul Mekansal Strateji Planı’nı hayata geçiriyoruz. İşte bakın kültürel noktada bir adım attık. Ne yaptık? Rami’deki kışlayı getirdik, Milli Kütüphane haline dönüştürdük. Şu anda tıklım tıklım her gün orası doluyor, taşıyor. Aynen Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi gibi 24 saat açık, ikramlar vesaire hepsiyle birlikte. Ege Bölgemiz için de benzer bir çalışma hazırlığımız var. Rezerv Şehir Projemizi deprem tehlikesinin yüksek olduğu tüm bölgelerde yaygınlaştıracağız. Depremi yaşayan yerlerden başlayarak 7 Coğrafi Bölgede 7 Rezerv Şehir Projesi için çalışmalara başladık.”

Sivas’ta Hastane Yolu Köprülü Kavşak Projesinin İnşaatı Başladı

Sivas Numune Hastanesi kavşağında yaşanan trafik yoğunluğunu rahatlatmak amacıyla projelendirilen köprülü kavşak projesinin inşaat çalışmaları başladı.

Çalışmalar Yıl Sonuna Kadar Tamamlanacak

Proje hakkında konuşan Karayolları 16’ncı Bölge Müdürü Mustafa Türksoy, “Hastane kavşağımızın ihalesini yaptık, yer tesliminin ardından işimize başladık. Önümüzdeki günden itibaren fore kazık çalışmalarına başlayacağız. İlk etapta Erzincan istikametinin trimer kazısını tamamladık, köprü ayakları ile birlikte çalışmalarımıza başladık. Trafik sirkülasyonunu da karşılıklı olarak projelendirip imza altına aldık. Akışta herhangi bir problem yok, çalışmalarımız yıl sonunda tamamlanarak hizmete açılacak.” dedi. 

‘’Kesintisiz Ulaşımı Sağlayacağız’’

Çalışmaları yerinde inceleyen Belediye Başkanı Hilmi Bilgin ise şu ifadeleri kullandı:

“Karayolları Bölge Müdürlüğümüzce ihale edilen Numune Hastanesi Köprülü Kavşak ve Üstgeçit inşaatında Bölge Müdürümüz ve ekibi ile incelemelerde bulunuyoruz. Şehrimizin önemli ulaşım projelerinden bir tanesi. Hastanenin de bölgeye gelmesi ile yoğun bir trafik oluşuyordu. Çözüme kavuşturmak amacıyla Karayolları Bölge Müdürlüğümüzün yapmış olduğu proje ihale edilerek inşaat çalışmaları başladı. Bölge Müdürümüzün şahsında tüm ekibe teşekkür ediyorum. Burada nimet-külfet dengesi var. Projenin hayata geçmesi için belli güzergâhların kapatılması gerekiyor. En hızlı şekilde trafik akışının sağlanacağı şekilde planlama yapıldı. İnşaat sürecinde de birtakım aksamalar olabilir. Bu noktada hemşehrilerimizin anlayışına sığınıyoruz. Proje tamamlandığı zaman kesintisiz ulaşımı birlikte sağlamış olacağız. Hayırlı olsun”

Projenin detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

“Dayanıklı Konut Farkındalığı Gündemde Tutulmalı”

Kahramanmaraş merkezli depremler, depreme dayanıklı konut farkındalığı oluşturdu. Başta beklenen İstanbul depremi olmak üzere birçok kentte muhtemel depremlere karşı insanlar güvenli bölgelere ve yatay mimariye yöneliyor. İmkanı olanlar deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmiş sıfır veya 5-10 yıllık konutlara yönelirken, imkanı olmayanlar göç ediyor. Gayrimenkul uzmanları, depremin konut alışkanlıklarını değiştirdiğini; konfordan çok depreme dayanıklılığın öne çıktığını belirtiyor. 

Medeniyetler Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gündoğdu, deprem sonrası konut taleplerindeki değişimler ve sektördeki gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Ahmet Gündoğdu, “Dünya Bankası’nın hesaplarına göre, Türkiye’de mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı olarak yenilenmesinin ve konutların güvenli hale getirmenin maliyeti yaklaşık 9 trilyon Türk Lirası. Bu rakam, konutların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesinin önemini gözler önüne seriyor” dedi.

“Medeniyetler Yapı dayanıklı konut farkındalığını destekliyor”

Ahmet Gündoğu, “Deprem insanların her ne kadar alışkanlıklarını değiştirse de konfor, konum ve dekorasyon gibi detaylara özen göstermeye devam ediyoruz. Yapacağımız projelerde de bunlardan ödün vermeyeceğiz. Medeniyetler Çengelköy projesinde olduğu gibi ev alacak olan insanların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak, rahat edebilecekleri, konforlu ve dayanıklı konutlar üretmeye devam edeceğiz” ifadelerini kulandı.

Daikin Europe, Polonya’da Isı Pompası Fabrikası’nın Temelini Attı

Daikin Europe, Polonya’da yapılan en büyük yabancı yatırım olma özelliğini taşıyan Isı Pompası Fabrikası projesinin temelini attı. 

Geleneksel Japon stiliyle gerçekleştirilen temel atma töreni, Daikin Avrupa yöneticileri, üst düzey Polonya hükümet liderleri ve Japonya’nın Polonya Büyükelçisi’ne ev sahipliği yaptı.

3 Bin Kişiye İstihdam Sağlanacak

Daikin Europe N.V. Yönetim Kurulu Başkanı ve Daikin Industries, Ltd.’in Kıdemli Yöneticisi Masatsugu Minaka, “Polonya’daki 300 milyon Euro değerindeki yatırımımızla, 2030 yılına kadar 3 bin kişiye istihdam sağlayacağız. Yeni yatırımımızla birlikte Polonya’daki yerel tedarikçilerle uzun yıllar boyunca iş birlikleri geliştirmeyi öngörüyoruz” dedi. 

Daikin’in Yeni Fabrika Yatırımı Polonya Ekonomisine Katkı Sağlayacak

Törende konuşan Polonya Cumhuriyeti Kalkınma ve Teknoloji Bakanı Waldemar Buda ise Daikin’in 300 milyon Euro bedelindeki yatırımının büyüklüğüne vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl temmuz ayı başlarında, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ve Daikin’in üst düzey yöneticileriyle ortaklaşa yaptığımız toplantıda Daikin’in Łódź yakınlarındaki Ksawerów’daki yeni yatırımını duyurmuştuk. Bugün Polonya ve Łódź bölgesi için son derece önemli olan bu projenin uygulanmasına devam ettiğimiz için mutluyum. Daikin’in yeni üretim tesisi, son yıllarda Polonya’da yapılan en büyük yabancı yatırım olmasının yanı sıra Łódź Özel Ekonomik Bölgesi’nde yer alan şimdiye kadarki en büyük yatırım. Elverişli coğrafi konumumuz, pazar büyüklüğümüz, kalifiye yetenek havuzumuz, üniversite sayımız ve yatırımcılara sunduğumuz teşvikler en önemli varlıklarımız arasında yer alıyor. Polonya ekonomisi gücünü ve ayakta kalabileceğini gösteriyor. Daikin’in yeni fabrika yatırımı bunun en önemli teyididir.” ifadelerini kullandı.

Daikin, Yüzde 30 Büyüme Hedefliyor

Daikin Avrupa’da enerji tasarruflu ısı pompaları üretimini hızlandırmaya yönelik bir strateji izliyor. 2025 yılına kadar her yıl en az 3,5 milyon ısı pompası kurulması hedefiyle yola çıkan Daikin yüzde 30’dan fazla büyüme oranı planlıyor. Polonya’da kurulacak yeni fabrika, Daikin’in Avrupa pazarındaki yakınlık stratejisine uygun olarak, Avrupa’da geliştirilen ve üretilen ürünlerin yerel ihtiyaçları karşılaması amacıyla faaliyet gösterecek. Bu, Belçika, Çek Cumhuriyeti ve Almanya’daki fabrikalarla birlikte, Avrupa’daki ev tipi Daikin ısı pompalarının üretim kapasitesini artıracak.

İzmir’de Konutların Ortalama Kira Bedeli 11 Bin 24 TL Oldu

Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değer hesabında güvenilir sonuçlara ulaşan ve bu çalışmalarıyla alanında tek olan Endeksa, ‘Kent Kıymet Raporu’ serisi ile illeri mercek altına aldı.

İzmir’de konutların ortalama kira bedeli 11 bin 24 TL olurken, ortalama satış fiyatı 2 milyon 816 bin 606 TL oldu. 7 bin TL’ye İzmir’de Ödemiş’ten 212 m2, Kemalpaşa’dan 149 m2, Bergama’dan 159 m2, Bayındır’dan 137 m2 daire kiralamak mümkün.

Gayrimenkul değerlemede dijital teknolojilerin gelişmiş olanaklarını kullanan Endeksa, nabzını tuttuğu konut sektörünün ardından şimdi de ‘Kent Kıymet Raporu’ serisi ile illeri mercek altına aldı. 

Endeksa’nın güncel verilerine göre, yaş ortalaması 38 olan ve nüfusu 5 milyona yaklaşan İzmir’de 2 milyon 174 konut bulunuyor. İzmir’de satılık konutlarda son bir yıllık değer artışı yüzde 148 olurken, kiralardaki değer artışı ise yüzde 186 olarak gerçekleşti. Endeksa’nın güncel verilerine göre son bir yılda İzmir’in en çok değerlenen ilçesi yüzde 195 değer artışı ile Aliağa oldu.

İzmir’de konutların ortalama kira bedeli 11 bin 24 TL olurken, ortalama satış fiyatı 2 milyon 816 bin 606 TL oldu. 

Arsa ve arazi değerlemesinde İzmir en fazla talep gören il oldu

Arsa ve arazi değerlemesinde İzmir en fazla talep gören il olarak ölçüldü. Özellikle yazlık ya da ikinci konutunu yaptırmak isteyenlerin gözdesi olan İzmir’deki arsaların metrekare birim fiyatı 3 bin 951 TL olurken, arazilerin metrekare fiyatı 482 TL oldu. İzmir’deki arsalar son bir yılda yüzde 81, araziler yüzde 116 değer kazandı. Arsa ve arazi değerleme taleplerinde İzmir’i sırasıyla; İstanbul, Ankara ve Antalya izledi. 

İzmir’de 7 bin TL’ye hangi ilçeden kaç metrekare konut kiralanabilir?

İzmir’de 7 bin TL’ye Ödemiş’ten 212 m2, Kemalpaşa’dan 149 m2, Bergama’dan 159 m2, Bayındır’dan 137 m2, Karabağlar’dan 106 m2, Menemen’de 104 m2, Aliağa’dan 91 m2, Menderes’te 91 m2, Gaziemir’de 85 m2, Dikili’de 74 m2, Bornova’da 73 m2, Karşıyaka’da 67 m2 daire kiralamak mümkün. 

Nurdağı Afet Konutları Bayrama Yetiştiriliyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde inşa edilen afet konutlarıyla ilgili, “Şu anda seviyemiz kiminde yüzde 90, kiminde yüzde 85 gibi değişik seviyelerde, bayrama yetiştirme sözümüz var.” dedi.

Vatandaşların Ramazan Bayram’ında konutlarına oturacağını söyleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan, “Şu anda seviyemiz kiminde yüzde 90, kiminde yüzde 85 gibi değişik seviyelerde, bayrama yetiştirme sözümüz var” diyerek şu açıklamalarda bulundu:

“Bayramda etap etap vereceğiz inşallah. Bütün köy bittikten sonra evleri verme gibi bir durum olmayacak. İş güvenliği tedbirlerini alarak, altta inşaat devam ederken üstte biten yerlerin hak sahibi vatandaşlara verilmek üzere AFAD’a teslimini gerçekleştireceğiz.” 

Konutlar Özenle İnşa Ediliyor

Bölgede evlerin yanı sıra ahırların da yapılacağını belirten Aslan, şöyle devam etti:

“6 tane ahır hak sahibi vardı. Rüzgârın hâkim yönü göz önüne alınarak vaziyet çalışması yapıldı. Evlerin arka tarafına kokunun gelmeyeceği şekilde planlama yapıldı. 100 hane ve üzeri yerlerde cami veya cem evi yapma planlarımız var. Burası 100 hanenin altında ama hayırsever burada cami yaptırmayı taahhüt etti. Cami yapımı da yine plana uygun devam ediyor.”

Nurdağı Afet Konutları projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Çayırova Turgut Özal Köprüsü’nün İnşaatı Tamamlandı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Çayırova ilçesinde bulunan Turgut Özal Köprüsü’ne ilave olarak yapılan köprünün inşaat çalışmaları tamamlandı.

“Turgut Özal Köprüsü İkileme ve Yol Yapım Projesi” kapsamında başlayan inşaat çalışmaları sona erdi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan köprü projesi ile caddeler 2×2 halinde genişletildi. Proje sonunda bölgenin trafik yükü de yüksek oranda azaldı.

İki şeritli olarak planlanan proje çerçevesinde 2 bin 195 metre 2×2 bölünmüş yol, 284 metre 1×1 yol, 64,70 metre uzunluğunda 10,75 metre genişliğinde açıklıklı köprü inşa edildi. Projenin yapımında 673,5 metreküp beton, 175 ton nervürlü demir ve yaklaşık 5 bin ton aşınma asfaltı kullanıldı. Proje çerçevesinde İstanbul-Kocaeli il sınırını birbirinden ayıran yol, otoyol üzerinden yeni ilave köprü ile geçilerek yeniden Turgut Özal Caddesi’ne bağlandı. Mevcut caddeler olan Turgut Özal, Tuna Namık Kemal Caddesi, bağlantı yolları ve kavşakları yenilenerek 2×2 yol haline getirildi.

Turgut Özal Caddesi’nde İstanbul-Kocaeli il sınırını birbirinden ayıran yol, otoyol üzerinden yeni ilave köprü ile geçilerek yeniden Turgut Özal Caddesi’ne bağlanıyor. Böylelikle TEM bağlantı yolunun doğu- batı bölgesindeki sanayi alanları ile bölge halkı ve araç sürücüleri konforlu ve daha güvenli ulaşıma kavuşmuş oldu.

Derince Belediye Binası Yeniden İhaleye Çıkıyor

Kocaeli iline bağlı Derince Belediyesi taarfından 2019 yılında dönüştürülme kararı alınan belediye binası projesi, yüklenici firmanın işi bırakması nedeniyle üçüncü kez ihaleye çıkıyor. 

Özgür Kocaeli’den Süriye Çatak Tek’in haberine göre; Derince Belediyesi tarafından 2018 yılında temeli atılan 1071 Kültür Merkezi olarak inşa edilmeye başlanan ve 2019 yılında belediye binasına dönüştürülme kararı alınan inşaat için üçüncü kez ihaleye çıkılıyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak olan ve kaba inşaatı tamamlanan binanın ikmal ihalesi 9 Mayıs Salı günü saat 16.00’da Büyükşehir İhale Salonunda yapılacak. İkmal ihalesini alan firmanın projeyi 400 günde tamamlaması bekleniyor.

20 Milyon TL Destek 

Derince Belediyesi tarafından 2018 yılında ihalesi yapılan ve temelleri atılan 1071 Kültür Merkezi’nin inşaatı müteahhit firmanın işi bırakması ile inşaatı durdu. 2019 yerel seçimlerinin ardından kültür merkezinin belediye binasına dönüştürülmesi için çalışma başlatıldı. 30 milyon liraya mal olması beklenen ikmal inşaatı için Büyükşehir Belediyesi 20 milyon lira destek verme kararı verdi.

İnşaat Çalışmaları 400 Gün Sürecek

Derince Belediyesi tarafından 2021 yılında yapılan ikmal ihalesini alan Bandırma Doğan Yapı firması, pandemi ve ekonomik kriz ile birlikte işi tamamlayamadı. Yaklaşık 1,5 yıldır inşaatı duran bina için yeniden ihaleye çıkıldı. Büyükşehir Belediyesinin tüm maliyetini üstlendiği binanın ikmal ihalesi 9 Mayıs’ta yapılacak. 400 günde tamamlanması beklenen bina tamamen belediye binasına dönüştürülecek.

Derince Belediye Binası projesinin tüm detaylarını burada bulabilirsiniz.

Vali Ustaoğlu Restorasyon Çalışmalarını İnceledi

Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, restorasyon çalışmaları devam eden Kostaki Konağı ve Yavuz Selim İlkokulu projelerini yerinde inceledi.

Trabzon’un tarihini yaşatmak için çalıştıklarını söyleyen Vali Ustaoğlu, “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ihalesi yapılıp restorasyonuna başlandı. Yoğun bir şekilde restorasyon çalışmaları sürüyor.” dedi.

Yıl Sonunda Açılacak

Konak restorasyonunun yıl sonuna kadar tamamlanmasını hedeflediklerini belirten Ustaoğlu, “Restorasyonu tamamlanan Sümela Manastırı’mız, devam eden Atatürk Köşkü’müz ile beraber bu yapılarımız hem kültür hem de inanç turizmi açısından önemli destinasyonlarımız. İnşallah bu en önemli tarihi eserimizin hassas bir şekilde restorasyonunu tamamlayarak milletimizin hizmetine sunacağız. Şu an olumsuz bir durum yok.” açıklamasını yaptı. 

Samsun Şehir Hastanesi’nin Kaba İnşaatında Sona Gelindi

Samsun’un en büyük sağlık yatırımları arasında yer alan Şehir Hastanesi projesinin kaba inşaat çalışmalarında yüzde 96 oranında ilerleme kaydedildi.

Sağlık Bakanlığı’nın kaynaklarıyla hayata geçirilen Samsun Şehir Hastanesi projesi, 900 yatak kapasitesinden oluşacak. Dış kaplama işlemlerinin başlatıldığı projenin kaba inşaat çalışmaları ise tamamlanmak üzere. 

Sağlık Üssü Olacak

İnşaat çalışmaları tamamlandığında sağlık üssü haline gelecek hastane; genel tedavi üniteleri dışında onkoloji hastanesi, son teknoloji tetkik cihazlarıyla donatılmış bir nükleer tıp merkezi, kalp damar cerrahi ve göğüs merkezi, genetik hastalıkların tedavi sürecinin yönetileceği genetik hastalıklar merkezi, üreme yardımcı tedavi merkezi, organ ve doku nakli merkezi, inme merkezi, yanık merkezi, 40 ameliyathane ve 1 hibrit ameliyathaneyi bünyesinde bulunduracak.

‘’Şehrimizin En Büyük Sağlık Yatırımı’’

Projenin çalışmalarıyla ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yapan Samsun İl Sağlık Müdürü Muhammet Ali Oruç, ‘’Bir dev Canik sırtlarında, yeşil renklerin dostluğuyla yükseliyor. Dış cephe kaplamaları takılmaya başlanan şehrimizin en büyük sağlık yatırımı Samsun Şehir Hastanemiz hızla büyüyor.’’ dedi.

Samsun Şehir Hastanesi projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

”Yapılaşma ve Planlama Süreçlerinde Kentler Kültürlerinden Bağımsız Ele Alınmamalı”

Ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirdikleri farklı ölçeklerdeki mimari ve iç mimari projeleriyle tanınan BAB Architects kurucu ortaklarından Mimar İrem Arıbaş, deprem sonrasında ihtiyaç duyulan  “acil barınak” ve “geçici konaklama” yapılarının planlamasında dikkat edilmesi gereken noktaları aktardı. 

İstanbul merkezli mimarlık ve iç mimarlık ofisi BAB Architects kurucu ortağı Mimar İrem Arıbaş, deprem gibi doğal afetlerden sonra ön plana çıkan konaklama sorunlarına ve yeni yaşam düzenine dair üretilebilecek barınma çözümlerine dair fikirlerini aktardı.

“Acil barınaklar’’ ve “geçici konaklama” yapıları, kalıcı konutlara göre amaçları doğrultusunda birçok farklılık gösteriyor. Ancak her ikisi de geçici olarak oluşturulan bu barınma sistemleri aslında afet sonrası süreçteki amaçlar ve karşılamak üzere önceledikleri ihtiyaçlar doğrultusunda kendi aralarında da ayrışıyor. Mimar İrem Arıbaş acil barınakların, afet gerçekleştikten hemen sonra afetzedelere ulaştırılması gerektiğini vurguluyor. Esas amaç, en kısa sürede afetzedelerin temel ihtiyaçlarına cevap verebilecek barınma imkanını sağlamak. Bu noktada acil barınaklar için tabii ki modülerlik, kara-deniz-hava yolları fark etmeksizin hızlı taşınabilirlik ve yerinde montaj sırasında kolay inşa edilebilirlik çok önemli yapısal nitelikler. İrem Arıbaş, bu öncelikli yapısal niteliklerin beraberinde büyük önem taşıyan bir diğer unsurun da barınakların kullanılacakları bölgenin iklim koşullarından, coğrafi konumundan kaynaklı dış etkenlere karşı dayanımlarının gözetilmesi ve bölgeler özelinde bu kriterlere uygun sistemlerin seçilmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: 

“Acil barınma birimleri, dünya genelinde belirlenmiş asgari standartlar ve insani yardım ölçütleri çerçevesinde standart çadır sistemler, çerçeveli prototip çadırlar, tünel tipi çadırlar ve ahşap makaslı çadırlar olmak üzere başlıca 4 gruba ayrılır. Genel yapısal nitelikleri ortak bu dört tip sistem fiziksel özelliklerini belirleyen malzeme ve teknik özellikleri açısından farklılık gösterir. Örneğin; standart çadır sistemlerde tekstil örtü ısı izolasyonludur, çadır kuru ve sıcak bölgelerde kullanıma uygundur fakat çok soğuk bölgelerde kullanıma uygun değildir. Çerçeveli prototip çadır sistemler ise çadır örtüsünün üç katmandan oluşması sayesinde soğuk iklime sahip afet bölgelerinde de kullanılabilmekte, yanmaz özellikli örtü kullanımı ile çadır, içerisinde ısıtıcı kullanımına müsait. Tünel tipi çadırlar da çeşitli dış etkenlere karşı dayanımı yüksek ve sıcak soğuk iklimlerde kullanılabilir. Ahşap makaslı çadırlarda çeşitli uzunluklarda ahşap dikme kullanılabilmekte ve böylece üretimi ölçüsel yönde esneklik gösterebilir. Bu çadırların ısı geçirgenliği ise kullanılan örtünün ısı geçirgenliğine bağlıdır, sıcak iklimlerde kullanıma elverişlidir. Ancak, çeşitli dış etki ve darbelere karşı dayanımları daha düşük.” 

Geçici Konaklama Alanlarındaki Modüllerin Mekansal ve Fonksiyonel İhtiyaçları 

Geçici konaklama birimleri ise afetzedelerin, afetten hemen sonra alındıkları korunaklı alanda afetin ilk şokunu atlattıktan sonra, yani acil barınmadan sonra kalıcı barınma birimleri tamamlanana kadarki süreçte yaşamsal ve psikolojik ihtiyaçlarına geçici ama sağlıklı çözümler sunabilecek şekilde daha detaylı düşünülerek tasarlanması gereken barınma birimleri olarak tanımlanıyor. BAB Architects kurucu ortağı Mimar İrem Arıbaş geçici barınmanın süresinin belirlenmesinin kalıcı konutların tamamlanmasına bağlı olduğunu söylüyor. Bu nedenle geçici barınma birimleri tasarlanırken gerektiğinde planlamada değişikliğe müsait olabilmeli ve geçici kullanım amacıyla oluşturulsa da sağlamlık ve kullanışlılığından ödün verilmemeli. 

İrem Arıbaş yaşanılan afet sonrasındaki çok önemli adımlardan birinin, evlerini, mahallelerini, tüm yaşanmışlıklarını arşiv tutan şehirlerinin belki büyük bir bölümünü kaybetmiş olan ve psikolojik anlamda son derece sarsıcı bir olayın birçok açıdan mücadelesini veren afetzedeler için geçici olarak yerleştirildikleri konut yapılar içerisinde ait ve güvende hissettirmek olduğunu belirtiyor ve bu kişiler için baştan inşa edilecek umudun, her şeyin tekrar düzelebileceğine olan inancın, ev algısını mümkün oldukça yaratabilmek ile doğrudan ve son derece bağlantılı olduğunu sözlerine ekliyor. Bu anlamda geçici de olsa bir konut yapısı, mekansal ve fonksiyonel ihtiyaçların doğru planlanması açısından kalıcı konutlardan ayrı düşünülmemeli. Modüllerin boyutları, iç mekan düzeni, ışıklandırma, havalandırma, sıcaklık kontrolü ve ses yalıtımı gibi konuların her biri ayrı ayrı göz önünde bulundurulmalı. Modül boyutları, kullanıcılara asgari bir hesap doğrultusunda da olsa yeterli yaşam alanı sunacak şekilde hesaplanmalı. 

Ayrıca, Mimar İrem Arıbaş modüllerin yapısal formları ve yerleşimleri, arazi yapısına ve diğer modüllere göre uygun bir planlama ile tasarlanarak, en işlevsel kullanım alanının sağlaması gerektiğinin de altını çiziyor. İç mekanlarda oturma alanı, yatak odası, mutfak, banyo, tuvalet gibi alanlara modülün kendi bünyesi içerisinde ve yeterli ölçülerde yer ayırılmalı. Işıklandırma ve havalandırma, modüllerde kullanıcıların konforunu etkileyen önemli bir faktör. Mekanda kullanılan aydınlatma türü ve rengi psikolojik anlamda hedeflenen etkiyi yaratmak için çok etkili bir araç. Bu tür mekanlarda ışığın yarattığı duygusal ve psikolojik güçten yararlanmak da faydalı. 

Mimar İrem Arıbaş bir diğer önemli konunun da afet bölgesindeki olası olumsuz koşullar ve enerji kesintileri olabileceğine değiniyor. Planlamada büyük ölçüde doğal ışık kaynaklarından faydalanabilmeye imkan sunan çözümler üretilmeli ve aynı zamanda enerji tasarrufu yapılması amaçlanmalı. Havalandırma ise, modüllerin içindeki hava kalitesini sağlamak için önemli. Bu nedenle, havalandırma sistemleri, modüllerin kullanım amacı ve bölge şartları özelinde çok yönlü düşünülerek tasarlanmalı. Sıcaklık kontrolü, modüllerin içinde konforlu bir iklim ortamı yaratmak için önemli. Bu nedenle, modüllerde ısı yalıtımı, doğal havalandırma ve gerekirse klimalar gibi yöntemler kullanılarak, sıcaklık kontrolü sağlanmalı. Ses yalıtımı ise, kullanıcıların modüllerde rahatça yaşamalarını sağlamak için önemli. Gürültü, stres seviyesini artırabilir ve kullanıcıların dinlenmesini engelleyebilir. İrem Arıbaş, bu nedenle, modüllerin duvarlarında ve tavanlarında uygun ses yalıtım malzemeleri kullanılmasının önemli olduğunu vurguluyor.

Konteyner Kentlerde Kamusal Alan, Mekansal Bölümlenmeler, Güvenlik ve Sosyal İhtiyaçlar 

Mimar İrem Arıbaş konteyner kentlerde toplu modüllerin bir araya getirilmesinin, doğru kurgulanmış bir asayiş ve güvenlik senaryosu beraberinde özellikle mekansal bölümlenme ve kamusal alanların programlanması açısından çok yönlü bir planlama gerektirdiğini belirtiyor. Örneğin, konteynerlerin konumlandırılması, kişilerin güvenliği ve mahremiyeti açısından önemli. Konteynerlerin birbirine paralel dizilmesi ve dar bir yol arasında sıkıştırılması, kullanıcıların hareket özgürlüğünü sınırlayabiliyor. Bunun yerine, konteynerlerin bir avlu veya bahçe etrafında çevresel olarak düzenlenmesi açık hava alanlarına erişimi artırıyor ve kolaylaştırıyor. Mimar İrem Arıbaş aynı zamanda, ana yol hatları ile bağlantılı olması gereken bu kent alanlarının, muhtemel bir artçı deprem veya benzeri bir doğal hadise nedeniyle yolların kapanması riskine karşılık mümkünse birden fazla bağlantı yoluna yakın olmasının hayati olduğunun altını çiziyor.  Mimar Arıbaş, doğru bir bölge planlamasının sosyal etkileşimleri de teşvik eden nitelikte olması gerektiğini dile getirerek sözlerine devam ediyor:  

“Sosyal etkileşim dayanışma açısından son derece önemli, zorluklar karşısında kamusal beraberlik sonucu ortaya çıkan maneviyatın gücü bireysel gücü de destekler ve şüphesiz ki olumlu yönde etkiler. Bu anlamda kamusal alanlara işlevsel yönde doğru planlanmış etkin bir alan ayırmak, konteyner kentlerde önemli bir rol oynar. Bu alanlar, afetzedelerin bir araya gelip sosyalleşebileceği, oyun oynayabileceği ve diğer etkinlikleri gerçekleştirebileceği bir yer. Sosyal ihtiyaçların programlanması sırasında ise bölgedeki sosyal ve kültürel çeşitlilik dikkate alınmalı. Bölgedeki asayiş, kamera sistemleri, aydınlatma ve düzenli denetimler ile desteklenebilir. Ancak alınacak güvenlik önlemlerinin önemli bir bölümü de yapılaşma sırasında uyulması gereken kurallar ile doğrudan ilgili. Gerekli standartlar şemalar halinde belirlenmiş, bunlar; Birimler, kümeler, mahalleler arası mesafeler, yol mesafeleri, birimlerden oluşturulan kümelerin kapsayabileceği toplam birim adetleri, kümelerden oluşan mahallelerin toplam nüfusu, özellikle yangın riskine karşı yangın emniyet şeridi genişlikleri vb. gibi özetlenebilir. Aynı zamanda her birimin numaralandırılması ve kümelerin, mahallelerin her birinin adlandırılması ve kayıt altına alındığı sistematik bir düzen oluşturulması güvenlik adına da çok önemli.”  

Deprem bölgelerinde salgın hastalıklara karşı güvenliğin sağlanabilmesi için hijyen koşullarına uyulması ancak bunun için de gerekli olanakların titizlikle sağlanması gerekiyor. Bu yönde sanitasyon alanlarının, çöp toplama alanlarının gerekli alt yapılarla kurgulanmış, doğru planlanmış ve tanımlı hale getirilmiş olmasının zaruri olduğunu dile getiren mimar, geçici barınma alanlarının konumlanmalarında hakim rüzgâr yönünün de mutlaka hesaba katılması gerektiğini belirterek alanın yağmur suyu havzasından en az üç metre yüksekte olmasının ve herhangi bir yağışta yağmur veya kar suyunun akabilmesi için verilen standart eğimi sağlamasının öneminin de altını çiziyor.

Geçici Konaklama Birimleri Tasarlanırken, İklim, Coğrafya ve Kültürün Etkisi

Geçici konaklama birimleri; yapısal maliyetleri, üretim teknikleri ve yöntemleri, modülerliği, hızlıca uygulanabilirliği, sökülür takılır depolanabilir olma özellikleri ile kalıcı konutlardan ayrı tutulmalı. Bunun dışında mimari, iç mimari planlama, tasarım, kent planlaması, iklim ve coğrafi özelliklere dayalı konumlanma, teknik alt yapı yönünde gerekli ihtiyaçların çözümlenmesi gibi kavramlar açısından asla olması gereken tasarım kılavuzunun dışında tutulamaz, tutulmamalı. Mimar İrem Arıbaş, tasarımcının bu projedeki asıl işvereninin o sırada son derece yıkıcı ve sarsıcı bir tecrübe ile karşı karşıya olan son kullanıcısı olduğu unutmaması gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: 

“Bu sorumluluk ile geçici birimlerin tasarımı ve konteyner kentlerin oluşturulması, aksine tüm bu kavramların çok daha incelikli, çok daha hassas ve eksiksiz şekilde değerlendirildiği bir tasarım anlayışı gerektirir. Bu durum mesleki olmanın ötesinde insani bir sorumluluk ve birbirimize borcumuz. Kültür kavramına gelince, bu kavrama ayrıca değinmek istedim. Bir toplumun geleneği olan her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü ile tarihsel ve toplumsal gelişme süreci sırasında ortaya çıkan değerlerin bütünü o toplumun kültürü. Kültür kök salar, toplumlardan taşar ve içinde yaşadıkları şehirlere dağılır, mimariden, gastronomiye, taşa toprağa kadar sirayet eder. Yaşanılan bir afet karşısında bir şehrin aldığı hasarın büyüklüğü bunu yaşayan insanlar için aynı zamanda ait hissettikleri kültürün aldığı hasarla doğrudan birleşmekte. Yaşadıkları, tanık oldukları yıkım karşısında ortaya çıkan son derece büyük bir kaybın belki en büyük bölümü. Aynı zamanda bir ülkenin sahip olduğu en kıymetli değer ve vatandaş olarak her birimizin sahip çıkması gereken en önemli unsur.”

BAB Architects kurucu ortağı Mimar İrem Arıbaş, afet sonrası geçici veya kalıcı tüm yapılaşma ve planlama sürecinde hiçbir kentin, kültüründen bağımsız ele alınmaması gerektiğine inanıyor: “Hasarın büyüklüğü ne olursa olsun, bir kent ancak kültüründen yeniden doğacak şekilde planlanırsa onarılabilmiş sayılmalı. Mimarlık en basit tanımıyla yapı tasarlama ve kurma sanatı. Tanım her ne kadar tek başına yapı ile ilişkili bir bilgi ve birikim gerektiriyor gibi dursa da yapıyı ve yapılaşmayı tüm çevresi, coğrafi, iklimsel, kültürel, demografik koşulları ve kullanıcısı beraberinde ele alma becerisi gerektirir.”

İrem Arıbaş afet sonrası barınma ihtiyaçlarının çözümlerinde mimarların her şeyden önce bu sorumlulukla rol üstlenmesi, aynı zamanda mimarinin insan psikolojisi üzerindeki gücünün muhakkak planlamaya dahil edilmesi ve etkin bir tasarım kriteri haline getirilmesi gerektiğinin de altını çizerek sözlerini tamamlıyor. 

Copa’nın Altın Sponsorluğunda SPX Dağyenice Ultra Trail Başlıyor

Copa Isı Sistemleri’nin altın sponsorluğunda, bu yıl 4.’sü düzenlenen SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu, 20 Mayıs’ta Türkiye’nin en büyük açık hava doğal yaşam merkezlerinden biri olan Bursa Dağyenice’de gerçekleşecek.

Dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce sporcu ve doğaseveri Dağyenice’nin eşsiz doğasında festival atmosferinde buluşturan ultra maraton, Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak 19 Mayıs’ta saat 21:00’da başlayıp 22 saatte tamamlanması planlanan tarihi 100K Mysia Yolları Parkuru’na da ev sahipliği yapacak.  

20 Mayıs 2023 tarihinde bu yıl 4. kez gerçekleştirilecek olan ‘SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu’, 2 bine yakın koşuseverin mücadelesine sahne olacak. Copa’nın altın sponsorluğunda gerçekleşecek olan koşu, Dağyenice’nin büyülü atmosferini sporcular ve doğa severlerle buluşturacak. 

Sporu, sağlıklı yaşamı, doğa sevgisini ve eğlenceyi bir araya getirerek festival havasında olacak ultra maratonu, tüm katılımcılara keyif alacakları sosyal bir deneyim vadediyor. Bu sene 4.’sü gerçekleştiren maratona yurt içi ve yurt dışından 2 bin koşuseverin katılması bekleniyor. 

Profesyonel ve amatörlere özel parkurlar

Yalnızca profesyonel sporculara değil, koşu sporunu seven ve doğaya ilgi duyan herkese hitap eden programıyla öne çıkan SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu’nda 6K, 15K, 33K, 61K ve 100K gibi farklı seviyelerde parkurlar yer alıyor. 

Cumhuriyet’in 100. yılına özel 100K koşusu

SPX Dağyenice Ultra Trail Koşusu, geçtiğimiz yıllardan farklı olarak Cumhuriyet’in 100. yılına özel planlanan tarihi 100K Mysia Yolları Parkuru’na da ev sahipliği yapacak. Tam 22 saatte tamamlanması planlanan koşu 19 Mayıs tarihinde saat 21:00’da Gölyazı’dan (Apollonia) başlayacak. Koşucular sırasıyla Akçalar, Fadıllı, Ayva Köyü, Unçukuru, Maksenpınar, Güngören, Üçpınar, Deliktaş Mağarası, İnegazi, Atlas, Çalı, Misi, Doğancı ve Kadriye köylerinden geçerek 20 Mayıs’ta Dağyenice Göleti’nde parkuru tamamlayacak.

KONUTDER’in Yeni Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova oldu

KONUTDER’de üç dönemdir başkanlık görevini sürdüren Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas, görevini FerYapı Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova’ya devretti.

KONUTDER Olağan Genel Kurul toplantısında yeni başkanını seçti. 2017 yılından beri KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Z. Altan Elmas, görevini FerYapı Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova’ya devretti. Oybirliği ile seçilen Kumova, Elmas’a bugüne kadar gerçekleştirdiği icraatlar ve sektöre sağladığı katkılardan ötürü teşekkür etti.

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü mezunu olan Ramadan Kumova, sektördeki kariyerine baraj ve otoyol projeleri ile başlamış ve 1998 yılından itibaren gayrimenkul geliştirme alanına yönelmiştir. Kumova daha önce GYODER, İNDER, AYD gibi önemli derneklerin ve TC Basketbol Federasyonu’nun YK üyeliğini yapmıştır.

KONUTDER Yüksek İstişare Kurulu

1- Avni ÇELİK

2- Aziz TORUN

3- Erhan BOYSANOĞLU

4- Süleyman ÇETİNSAYA

5- Ömer Faruk ÇELİK

6- Z. Altan ELMAS

Yönetim Asıl Yönetim

1-Ramadan KUMOVA (Başkan)

2- Abdussamet BAHADIR

3- Ahmet ÇELİK (Bşk. Yrd.) 

4- Ali DUMANKAYA

5 – Erden TİMUR

6- Hamit DEMİR

7- Hasan İnanç KABADAYI (Bşk. Yrd.)

8- Hasan K. BOLAT (Bşk. Yrd.)

9- Hasan RAHVALI (Bşk. Yrd.) 

10- Mehmet SARIMERMER

11- Mert BOYSANOĞLU

12- Ömer Faruk ÇELİK

13- Özen KUZU (Bşk. Yrd.)

14- Serhan ÇETİNSAYA

15- Tamer SON

16- Z. Altan ELMAS

17- Ziya YILMAZ (Bşk. Yrd.) 

18- Zeki AKBAL

19- Zeynep TORUN

Yönetim Yedek

1- Can SOYAK 

2- Erol GÜRAL

3- Ömer Faruk AKBAL

4- Ömer Faruk ELMAS

İnşaat Sektörünün Nabzı Samsun’da Atacak

Samsun 7’nci Yapı ve İnşaat Fuarı 4-7 Mayıs tarihleri arasında sektörle buluşacak. Fuar, Samsun TÜYAP’ta gerçekleştirilecek. 

Samsun’un özellikle son yıllarda inşaat sektörü bakımından bölgenin hızla gelişen illerinin başında yer aldığını belirten Ersözlü, “Bölgenin ticaret merkezi Samsun, özellikle son yıllarda “kentsel dönüşüm ve modern toplu konut” projeleri ile inşaat sektörü ve kentsel yaşam anlamında, bölgenin hızla gelişen illerinin başında yer almaktadır. Samsun’daki hızlı gelişime paralel olarak altyapı, üst yapı ve çevre düzenlemeleri ile ilgili yatırımlarda, her geçen gün artış olduğu göze çarpmaktadır, dolayısıyla bu anlamda sektör açısından önemli bir pazar oluşmuştur. İşte bu noktada Samsun İnşaat Fuarı bu pazarlara hitap eden önemli bir buluşma olacak. 100’e yakın firmanın inşaat malzemeleri, yapı teknolojileri, iş ve inşaat makinelerine ilişkin ürün ve hizmetlerini geniş bir yelpazede sergileyeceği Fuar sektörün nabzını tutacak ve ortaya çıkacak iş hacmi ile gerek inşaat sektörüne gerekse bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayarak, bölge yatırımlarının gelişmesine de katkı sağlayacaktır.” dedi.   

Fuar, Yurtiçi ve Yurtdışından Tüm Sektör Profesyonellerini Ağırlayacak

Dört gün boyunca, inşaat ve yapı sektörlerinin nabzının Samsun’da atacağını belirten Ersözlü, “Ülke ekonomisinde önemli bir paya sahip yapı sektöründeki tüm yeniliklerin, gelişmelerin ve ürünlerin sergileneceği Fuar, sektördeki gelişme ve yeniliklerden haberdar olma, sektör içinde durum analizi yapabilme, müşterilerle bir araya gelebilme, bayilik verme, mevcut bayilerle ilişkileri geliştirme gibi birçok imkanı sunarken mimar, mühendis, müteahhit, kamu kurumları ve yatırımcı kuruluşlar ile nihai tüketicileri ve yurtdışından Gürcistan, Irak, Libya, Sudan, Filistin, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, Rusya,  Azerbaycan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelecek Alım Heyetlerini katılımcı firmalarla buluşturacak bir organizasyon olacaktır. Fuarda gerçekleşecek iş bağlantıları ihracat yapan sanayicilerimiz yeni pazarlara girme şansı yakalayacak. Daha önce hiç ihracat yapmayan firmalarımız da aynı şekilde yeni iş birliklerine imza atarak hedef ülkelere açılma şansı yakalayacak” dedi. 

Kaynak: Samsun Haber

TOKİ İstanbul Kura Çekimleri Tamamlandı

TOKİ İstanbul kura çekimleri tamamlandı. Başakşehir, Arnavutköy ve Esenler ilçelerini kapsayan son kura çekiminin tamamlanmasıyla 81 ilde 250 bin sosyal konutun hak sahibi belirlendi. 

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), tarafından düzenlenen kura çekimi sonucunda yüzlerce kişi, TOKİ’nin İstanbul’daki 2+1 ve 3+1 dairelerden oluşan yeni konut projelerinde ev sahibi olmaya hak kazandı.

TOKİ yetkilileri, kura çekiminin şeffaf bir şekilde gerçekleştirildiğini ve katılımcıların haklarının korunduğunu belirtti. Kura sonuçlarına göre, ev sahibi olmaya hak kazanan kişilerin önümüzdeki günlerde TOKİ ile iletişime geçerek detaylı bilgi alabilecekleri ifade edildi.

TOKİ’nin İstanbul’daki konut projelerine ilgi her geçen gün artıyor. Konut ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilen bu projeler, uygun fiyatları ve ödeme kolaylıkları ile dikkat çekiyor.

İstanbul, TOKİ kura sonucunu buradaki bağlantıdan görüntüleyebilirsiniz.

iF’ten Zivella’ya İki Ödül Geldi

Tasarımcı Selami Gündüzeri imzasını taşıyan, Zivella’nın Whale ve Hole isimli tasarımları iF Design Award’ta ödüle layık görüldü. 

Yaşamı, doğayı, kültürü, insanı ve renkleri tasarımlarına yansıtan Zivella, 2023’ün ilk ödüllerini iF Design Award’tan aldı. Zivella’nın tasarımcıları arasında yer alan aynı zamanda Zivella’nın Tasarım Direktörü olan Selami Gündüzeriimzasını taşıyan Whale koltuk ve Hole bekleme ünitesi Ofis kategorisinde ödüle layık görüldü.

Whale koltuk ve Hole bekleme ünitesi dünyanın her yerinden bağımsız uzmanlardan oluşan 133 üyeli jürinin beğenisini kazandı. Yarışmaya 56 ülkeden 11 bin başvuru yapıldı.

Alınan ödüle ilişkin olarak Zivella Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Uzun “Whale koltuk ve Hole bekleme ünitesini Ofiste Ev Rahatlığı koleksiyonumuz için Selami Gündüzeri ile tasarladık. Koleksiyonumuzun en beğenilen ürünlerinden ikisinin ödüle layık görülmesi bizi çok gururlandırdı. Çalışan bireylerin deneyimlerinden ilham alarak tasarlamaya ve her üründe kullanıcıların sağlığını ve konforunu düşünerek onların daha verimli olmalarına katkı sunmaya devam edeceğiz” dedi.

Doğadan Gelen Rahatlık: Whale

Doğadan, okyanusların en büyüklerinden balinadan ilham alınarak tasarlanan Whale, tek kişilik koltuk ya da birden fazla kişinin oturabileceği bir kanepe olarak hayata geçirildi. Özgün, alışılmışın dışında, estetik bir tasarıma sahip olan Whale aynı zamanda ergonomik de… Eşsiz formu ve kol yapısı ile dikkat çeken Whale, yalın tasarımı ile ofiste ev rahatlığını ya da bekleme alanlarında konforu arayanlar için ideal.

Uzayın Çekim Gücü: Hole

Karadeliklerin çekim gücünden esinlenerek hazırlanan Hole, bekleme alanlarında kullanıcıları kendisine çekmek için tasarlandı. Farklı modülleri birleştirildiğinde oluşan orta boşluk bitki alanı ya da seperatör olarak kullanılabiliyor. Hole ürün grubunda hem puflar hem de farklı boyutlara sahip modüller yer alıyor.

Metalurji ve Malzeme Mühendisi Erhan Mataracı, Enkaz Kaldırma Çalışmalarında Çevreyi Tehdit Eden Hataları Anlattı

Metalurji ve Malzeme mühendisi Erhan Mataracı, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yıkılan binaların enkaz kaldırma çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Mataracı, enkaz kaldırma çalışmaları ile inşaatın ilk yapıldığı esnadaki yıkım, hafriyat, atıkların kontrolü, çevresel unsurlar arasında büyük bir fark olmadığına dikkat çekti. Enkaz kaldırma esnasındaki hataların insan hayatını ve çevreyi aynı şiddette tehdit edeceğini belirten Mataracı, yıkımın da başlı başına bir proje olduğunu söyledi.

Mataracı, hafriyat çalışmalarında atıkların kontrolü, su ve hava kirliliğinin kontrolü, gürültü kontrolü, hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntılarının kontrolü, tehlikeli maddelerin kontrolü ve beklenmedik buluntuların kontrolü gibi konular hassasiyetle kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı. 

“İNŞAAT YAPARKEN GÖSTERDİĞİMİZ BİLİNÇSİZ TUTUM YIKIM AŞAMASINDA SÜRÜYOR”

Mataracı, şu değerlendirmelerde bulundu:

Yıkım aşamaları esnasında gördüğümüz, kontrolsüz vinç kullanımı sonucu devrilmeler, binaların kontrolsüz şekilde insan hayatını ve yakınlardaki yapıları etkilemesi, oluşabilecek tehlikeli gaz çıkışları, bölgenin suyunun ve toprağının kirletilmesi gibi sayısız faktör göz önünde tutulmayıp hatalar yapılmaya devam ediliyor. 

İnşaat yaparken gösterdiğimiz bilinçsiz tutum maalesef yıkım ve hafriyat aşamalarında da sürüyor. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde hem direkt hem de uzun vadeli şekilde insanlara ve çevreye zarar vermemiz kaçınılmaz son.

“KONTROLSÜZ YIKIM YENİ ZARARLAR VEREBİLİR”

Ne yönetmelikler ne de Dünya’nın herhangi bir yerindeki uymayan iş sağlığı ve güvenliği kurallarına göre çalışmıyoruz. Bir bina daha yıkılmadan önce yıkım planı dikkatli şekilde yapılmalı ve nasıl bir makinayla, hangi şartlarda yıkılacağı belirlenmelidir, aksi durumda daha önce Kahramanmaraş’ta gördüğümüz bir örnek gibi bina hiç istenmeyen bir bölgeye göre yıkılabilir ve çevredeki insanlara da binalara da beklenmedik yeni zararlar verebilir.

“PLANSIZ ÇALIŞMA BÖLGENİN YAVAŞÇA ÖLDÜRÜLMESİNE SEBEP OLACAKTIR”

Özellikle Hatay’da gözlemlenen kontrolsüz enkaz kaldırma çalışmaları sırasında molozların kimyasal saçması endişesi gündemde en çok tartışılan konulardan biri. Uzmanlar asbest tehlikelisine dikkat çekerken, bir uyarı da Metalurji ve Malzeme mühendisi Erhan Mataracı’dan geldi.

Mataracı, “Özellikle hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntılarının bertaraf edilmesi konusunda ilk planlanması gereken konu, atığın nereye ve nasıl boşaltılacağıdır. Şu günlerde deprem bölgesinden gelen bilgilere göre, dere yataklarına insan sağlığı için çok tehlikeli olan asbest kontrolsüz şekilde dökülüyor. Bu bölge yapılandıktan sonra buralarda yine insanlar yaşayacak, o bölgenin toprağına ve suyuna insanların yine ihtiyacı olacak. Bu tarz plansız çalışma bölgenin yavaşça öldürülmesine sebep olacaktır.” değerlendirmesini yaptı.

“ATIKLAR KALICI HASAR BIRAKABİLİR”

Kalıcı hasarlar bırakmamak için hassas olunması gereken konulardan bazıları ise şöyle:

Tehlikeli Atıklar: Çeşitli yağlar, tıbbi atıklar, patolojik atıklar, patojen olma riski taşıyan organlar, vücut parçaları, canlı cesetleri, vücut parçaları, depremde vefat etmiş insanlardan kalmış olan enfekte edici atıklar, kimyasal atıklar gibi birçok tehlikeli atık ilk önce tanımlanmalı, daha sonra sınıfına göre ayrıca bertaraf edilmelidir.

Katı Atıklar: Ambalaj atıkları, evlerde kullandığımız her türlü beyaz eşyanın içinde bulunduğu iri katı atıklar ve çöpler, pil, zararlı metaller gibi atıklar, enkazların içerisinde bulunan plastik maddeler gibi tüm atık çeşitleri günlük hayatımızda da geri dönüşüme kazandırılmalı veya kontrollü olarak bertaraf edilmeli. Yıkılmış binlerce binanın içerisindeki bu tipteki atıkların kontrol edilip ayrıştırılmamasının doğaya veya ekosisteme vereceği zarar çok açık.

“BÖLGEDEKİ KANALİZASYON SİSTEMLERİ ACİLEN KONTROL EDİLMELİ VE YENİLEME ÇALIŞMALARI YAPILMALIDIR”

Su Kirliliği: Organik atıklar, kimyasal atıklar, katı atıklar, tehlikeli atıklar gibi suları kirletilebilecek her türlü maddenin bölgedeki su kaynaklarıyla karışmamasına çok dikkat edilmelidir. Aksi durumda gelecekte kirlenmiş olan bu suların insan sağlığına vereceği zararlar kaçınılmazdır. Bölgedeki kanalizasyon sistemleri acilen kontrol edilmeli ve yenileme çalışmaları yapılmalıdır.

“GEREKTİĞİNDE MASKELER KULLANILMALIDIR”

Hava Kirliliği: Yıkım aşamasında ortaya çıkacak olan toz, iş makinaları ve ekipmanlardan kaynaklı egzoz emisyonları, atıkların havaya karışması gibi birçok faktör hava kirliliğine sebep olabilir. Yeterli derecede sulama, zehirli ve kanserojen içeren gaz oluşturabilecek her türlü gazın kullanılmasında özel önlemler alınması, gerektiğinde maskeler kullanılması gibi önlemler alınmalıdır.

“ATIKLAR TOPRAKLA VE SUYLA KARIŞTIRILMAMALIDIR”

Hafriyat Toprağı ve İnşaat Yıkıntı Atıkları: Yıkıntı atıkları konut, bina, köprü, yol ve benzeri alt ve üst yapıların yıkımı veya doğal bir afet sonucunda ortaya çıkan atıkları, hafriyat atığı ise yeni yapılan inşaat işleri öncesinde ortaya çıkan toprağı ifade eder. İnşaat ve yıkıntı atıkları içerisinde asbest, floresan, boya ve benzeri tehlikeli ve zararlı atıklar bulunur. Bu atıklar daha kaynağında en aza indirgenmelidir, bu malzemelerin geri kazanılması ve özellikle altyapı malzemesi olarak geri kazanılması sağlanmalıdır, bu atıklar toprakla veya suyla kesinlikle karıştırılmamalıdır.

Tehlikeli Maddeler: Yıkıntıların arasından patlayıcı, radyoaktif, oksitleyici, toksik, zararlı, tahriş edici, çevreye zararlı maddeler çıkabilir. Yıkım ve bertaraf işlemleri sırasında yetkin kişiler tarafından gerekli önlemler alınarak bu maddeler birer birer ayrıştırılmalı ve doğru yöntemlerle dönüştürülmelidir.

“İŞ GÜVENLİĞİNE DİKKAT”

Mataracı ayrıca bölgede çalışan işçilerin güvenliklerini sağlayacak her türlü kişisel koruyucu ekipmanlar konusunda da dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu.

InterContinental İstanbul Büyük Bir Yatırımla Sürecine Başladı

İstanbul’un tarihi güzelliklerine birkaç adım mesafede bulunan; İstanbul’un en iyi konumlarından, şehrin kalbi Taksim’de yer alan ve InterContinental markasının 4 kez en iyi otellerinden biri olarak seçilen, son 2 senedir de World Travel Awards’da Turkey’s Leading Hotel ödülü alan InterContinental Istanbul renovasyon sürecine girdi.

1960’lı yıllarda tasarlanmış, Türkiye mimarlık tarihinin en önemli binalarından birisi olarak kabul edilen ve 1995 yılından beri hizmet veren InterContinental Istanbul’un bu sene başlayan renovasyon süreci 2025’te tamamlanacak. Ocak ayı itibarıyla lobi katında ve dış cephede başlayan yenilenme sürecinin ilk etabı ise Nisan ayında tamamlanırken; 390 odaya sahip otelin tümü 3 sene içerisinde kademeli olarak tamamlanmış olacak. Süreç sonrası otelin süit sayısı 52’den 104’e çıkarken; oda metrekareleri de büyüyecek.

İstanbul Boğazı’ndan ve sudan esinlenerek yenilenen lobi alanı, resepsiyon deneyimi, konforlu oturma alanları, Concierge Lounge ve farklılaşan lüks yiyecek-içecek alanlarıyla InterContinental Istanbul; otel misafirlerine farklı ve yepyeni bir deneyim sunacak.

InterContinental Istanbul’un renovasyon sürecini gerçekleştiren mimarı İF Design Awards 2022 ödüllü Aslı Arıkan Dayıoğlu yaptığı açıklamada: Yüzyıllar boyunca bir mücevher gibi korunan İstanbul Boğazı bu projenin tasarım sürecinin çıkış noktasını belirlemiştir. Bu olgu lobi tasarımından oda tasarımına kadar nazikçe soyut bir formda duvarların dinamizmine yansıtılmıştır. Misafirlerin otele girdikleri ilk andan itibaren bu Boğaz dalgalarının soyut formda yansımalarını deneyimlemeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Girişte, misafirleri etkileyecek ilk göz alıcı form resepsiyon bankolarını sarmalayan, Boğazın siluetinden ilham alınarak tasarlanmış dalgalı aynalı tavan Boğazın masmavi sularının her gün farklı mavi tonlarına bürünmesi; İstanbul’un gün batımlarındaki sıcak tonlardaki renkli gökyüzünün yansımaları ile oluşan renk ahengi, odada kullanılan geleneksel sanat eserlerinde hissedilebilir. Odalarda da bu proje için her biri el emeği olan, özel sanatçılar tarafından üretilen kumaşlar kullanılmıştır” dedi.​​

InterContinental Istanbul’un renovasyon ve yenilik yatırımının motivasyonu ise dünyanın her yerinden gelen misafirlerini daha da memnun etmek üzerine kurulu.

Gerçekleşen renovasyon sürecinde tasarımlar, otelin özgün hikayesinin yanı sıra İstanbul’un zengin kültür mirasından da ilham almakta. Yabancı ve yerli misafirler, bu sürecin sonunda yeni, yaratıcı ve son teknolojiye sahip deneyimler yaşayabilecekler. Aynı zamanda şehrin dokusuna uygun mimarisi ile başlayan süreçte, şehirden birçok ikonik görüntü de odalarda ve lobide kullanılacak.

Projenin tüm detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

‘’İstanbul’da 1,5 Milyon Riskli Konut Var’’

Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi 1. Etap Anahtar Teslimi ile 2. ve 3. Etaplarda Kentsel Dönüşüm Başlangıç Töreni’nde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da 1,5 milyon riskli konut bulunduğuna dikkat çekti.

İstanbul’da acilen dönüştürülmesi gereken 1,5 milyon konut bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayramın ilk gününde kentsel dönüşüm projesiyle ilgili müjde vereceklerini duyurdu.

81 İle 1 Milyon 181 Bin Konut

Törende, “İstanbul Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi 830 bin metrekare alanı ve 2,5 milyon metrekare inşaat sahasıyla ülkemizin en önemli projelerinden biridir.” diyen Erdoğan, bugüne kadar 81 ilde 1 milyon 181 bin TOKİ konutu yapıldığını vurguladı.

Konuşmasında deprem felaketini de ele alan Erdoğan’ın açıklamaları şu şekilde;

‘’Depremin ağır sonuçlarıyla ilgili olarak 1999 yılında kalma tecrübemiz zaten vardı. Ülkemiz Doğu Anadolu’dan başlayıp Marmara’ya kadar gelen fay hattıyla karşı karşıyadır. Kentsel dönüşüm projeleri de önem verdiğimiz konulardan biridir. Afet riski olan her yerde bu projeleri onaylayacağız.

‘’Bin 648 Konutun Anahtarları Teslim Edildi’’

20 milyarlık yatırımla içerisinde 60 bin vatandaşımızın yaşayacağı 12 bin 418 konut yapıyoruz. İstanbul Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi 830 bin metrekare alanı ve 2,5 milyon metrekare inşaat sahasıyla ülkemizin en önemli projelerinden biridir. Ortalama olarak projenin üçte biri tamamlandı. Projenin ilk etabında inşa ettiğimiz 1648 konutun anahtarlarını teslim ediyoruz.

Kentsel dönüşüm kredi limitlerini 600 bin liradan 1 milyon 200 bin liraya çıkardık. 

Bayramın ilk günü kentsel dönüşümle ilgili yeni bir müjde açıklayacağız. İstanbul’da acil olarak dönüştürülmesi gereken 1,5 milyon riskli konut var. Avrupa ve Anadolu yakasında uydu kentler planlıyoruz. İstanbul’un en sıkıntılı yerini aldık, en prestijli haline getirdik.’’

Türkiye Genelinde Ortalama Konut Fiyatı 2 Milyon 284 Bin 490 TL Oldu

TÜİK rakamlarına göre Türkiye genelinde Mart ayında 105 bin 476 konut satışı gerçekleşti. Türkiye genelinde konut satışları Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 32 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21 azalmış oldu. 

Yapay zekâ ve büyük veri analizi yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değerlemesinde güvenilir sonuçlara ulaşan Endeksa’nın verilerine göre, Türkiye genelinde Mart ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 154 seviyesinde gerçekleşti. Yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise Kırklareli, Antalya ve Kocaeli oldu.

Türkiye genelinde konut satışları Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 32 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21 azalarak 105 bin 476 oldu. Endeksa verilerine göre, Türkiye genelinde Mart ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 154 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 17 bin 573 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 284 bin 490 TL ve konut yatırımının geri dönüş süresi 20 yıl oldu.

İstanbul’da Ortalama Konut Fiyatı 3 Milyon 186 Bin 472 TL Oldu

Mart ayında konut satışlarında İstanbul 18 bin 166 konut satışı ve yüzde 17 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 12 bin 23 konut satışı ve yüzde 11 pay ile Ankara, 6 bin 120 konut satışı ve yüzde 6 pay ile Antalya izledi. Endeksa verilerine göre, Mart ayı sonu itibarı ile İstanbul’da konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 144, ortalama konut metrekare satış fiyatı 27 bin 4 TL, ortalama konut fiyatı 3 milyon 186 bin 472 TL oldu. Ankara’da konut fiyatları son bir yılda %154 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 18 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 692 bin 340 TL. olurken, Antalya’da ise yıllık değer artışı yüzde 164, ortalama konut metrekare satış fiyatı 24 bin 747 TL, ortalama konut fiyatı ise 2 milyon 969 bin 640 TL oldu. 

Yıllık Değer Artışı En Yüksek Olan İller; Kırklareli, Antalya ve Kocaeli

Endeksa verilerine göre, Mart ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Kırklareli, Antalya ve Kocaeli oldu. Kırklareli’nde konut fiyatları son bir yılda yüzde 208 artış gösterdi. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 13 bin 556 TL, ortalama konut satış fiyatı 1 milyon 626 bin 720 TL  oldu.  Antalya’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 164, ortalama konut metrekare satış fiyatı 24 bin 747 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 969 bin 640 TL. Kocaeli’de ise; konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 164, ortalama konut metrekare satış fiyatı 14 bin 800 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 924 bin TL.

İpotekli Konut Satışları Yüzde 46 Arttı

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları mart ayında bir önceki aya göre yüzde 46 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17 azalış göstererek 25 bin 262 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 24 olarak gerçekleşti. 

İlk El Konut Satış Sayısı, Yüzde 14 Azalarak 32 Bin 899 Oldu

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14 azalarak 32 bin 899 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut 

satışının payı yüzde 31 oldu.  İlk el konut satışları 2023 ilk çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azalarak 83 bin 907 olarak gerçekleşti. İkinci el konut satışları mart ayında bir önceki aya göre yüzde 28 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24 azalış göstererek 72 bin 577 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 69 oldu. İkinci el konut satışları 2023 ilk çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azalarak 199 bin 308 olarak gerçekleşti.

Yabancılara Yapılan Konut Satışları Yüzde 39 Azalarak 3 Bin 415 Oldu

Yabancılara yapılan konut satışları mart ayında bir önceki aya göre yüzde 2 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39 azalarak 3 bin 415 oldu. Mart ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 324 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 90 konut satışı ile İstanbul, 240 konut satışı ile Mersin izledi.

Verileri değerlendiren Endeksa.com Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, “Şubat ayında yaşanan deprem felaketi sebebiyle düşen konut satış adedi mart ayında tekrar yükselmiş olsa da geçen sene Mart ayının altında gerçekleşti. Bunun sebebini gayrimenkul fiyatlarının yüksek olması ve gayrimenkul ile ilgili karar vermek için seçim sonrasını bekleme eğilimi olarak özetleyebiliriz. Aynı zamanda konut kredisi kullanımındaki düşüş de satış adedinin geçen senenin altında gerçekleşmesine sebep oluyor. Mayıs ayında yapılacak seçim sonrasında piyasanın daha fazla hareketleneceğini bekliyoruz” dedi.

Kale ile Bayramda Gözünüz Arkada Kalmasın

70 yıllık tecrübesiyle evlerin güvenliği konusunda çıtayı yükselten Kale Kilit, parmak izini anahtara dönüştüren özel kilitleri, güvenlik açıklarının önüne geçen silindir sistemleri ve kapının kapatılmasıyla otomatik olarak kilitlenmesini sağlayan akıllı kilit sistemleriyle yüksek güvenlik duvarı örüyor.

Bayram tatilinin yaklaştığı şu günlerde birçok kişi, çeşitli yerlere gitmek için geri sayıma başladı. Hazırlıklarımızı yaparken bavulumuzun içeriği elbette ki önemli ancak asıl önemli olan bayramda sessiz kalacak olan evlerimizin güvenliği için alacağımız önlemler. Kullanıcılara evlerini dijital olarak izleme imkânı veren Kale Alarm ise sunduğu teknolojilerle kötü niyetli girişimleri kapıda durdururken, yaşam alanlarında meydana gelebilecek; su baskını, yangın, gaz kaçağı gibi durumlarda alarm paneline sinyal göndererek alarmın devreye girmesini sağlıyor. 

Yaklaşan bayram ile birçok kişi tatilini evinden uzakta geçirmeyi planlıyor. İster uzakta yaşayan tanıdıklara bayram ziyaretleri olsun ister yazlık bölgelerde yapılan tatiller olsun genel anlamda ortak beklenti dinlenmek ve huzur bulmak oluyor. Tüm bu planların kabusa dönüşmemesi ve tatil bitiminde evlere huzur içinde dönülebilmesi için son teknolojiyle geliştirilmiş güçlü güvenlik sistemleri yardımınıza koşuyor. Kale Güvenlik Sistemleri, evlerin kötü niyetli kişilerden korunmasını sağlayarak güvenliği maksimum seviyeye çıkartıyor. Hırsızları caydırma konusunda oldukça yetersiz olduğunu gördüğümüz, açık bırakılan ışıklar ya da kapı önünde bırakılan ayakkabılar gibi geleneksel yöntemler yerine son teknolojiyle geliştirilmiş güçlü güvenlik sistemlerinin önemine dikkat çeken Kale, kapsamlı güvenlik çözümleri ile bayram tatilinde ev güvenliğini maksimum seviyeye çıkartıyor. 

Kuvvetli Darbelere Karşı Üst Düzey Koruma

Kale Kilit’in Yüksek Güvenlikli Sistem Silindiri, alt zeminine yerleştirilen, çelik malzemeden oluşturulmuş yüksek dirençli profili sayesinde kuvvetli darbelere karşı üst düzey koruma sağlıyor. Hareketli Pimli Silindir’in içerisinde ve anahtar üzerinde bulunan hareketli pim, anahtarın kopyalanmasını da güçleştirerek güvenliği maksimum seviyeye taşıyor.

Yüksek Güvenlik, Estetik Bütünlük 

Kapımızı kilitleyip çıktığımızda evimizin güvende olduğundan emin olmak isteriz. Ancak bunun için evin güvenliğine büyük bir hassasiyetle, kapsamlı bir biçimde yaklaşmak gerekiyor. Emniyetli bir çelik kapı seçimi ve kapının üretiminde kullanılan materyaller bu konuda büyük önem taşıyor. Kale Çelik Kapı, kapılarında kullandığı malzemelerin ölçüsü ve kalitesiyle de sektörde fark yaratıyor. Her detay düşünülerek hayata geçirilen kapılar, kullanıcıları yalnızca kötü niyetli kişilere karşı değil, gürültü kirliliğine, rüzgâra, sıcak ve soğuk hava koşullarına karşı da koruyor ve enerji tasarrufuna katkı sağlıyor.

Bayramda Evinizi Cep Telefonunuzdan Takip Edin

Gelişen teknolojiler ve dijitalleşme sayesinde tüm süreçler, artık cep telefonlarından pratik bir şekilde çözümlenebiliyor. “Siz yoksanız biz varız” anlayışı ile büyüyen Kale Alarm, yeni dünyanın dinamiklerini yakından takip ederek, kullanıcılarına evlerini cep telefonlarından izleme, güvenliklerini de dijital olarak takip etme imkânı sağlıyor. Bu teknolojilerden biri olan Kale Kameram uygulaması, bayram tatilindeyken aklınızın evde kalmaması için birçok farklı özelliği bir araya getiriyor. Yüksek kaliteli görüntü çözünürlüğü, doğru açı ve mesafe ayarlı Kale Kamera Sistemlerine uygulama üzerinden online bağlanarak mobil izlenme olanağı sunması gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Kullanıcılar uygulamayı App Store ve Google Play’den indirip kameralarının Wi-Fi ile entegrasyonunu sağladığında evlerini her an cep telefonlarıyla takip edebiliyor.

Açık Bırakılan Ocaklardan Prizde Unutulan Cihazlardan Artık Korkmayın

Evden uzakta olduğunuz zamanlarda tek endişe kötü niyetli girişimler olmuyor. Kimi zaman açık bırakılan ocaklar, kimi zamansa prizde unutulan cihazlar pek çok tehlikeyi beraberinde getiriyor. Sebep ne olursa olsun, evde normalin dışındaki sinyallerin kontrol altına alınması kullanıcılara büyük bir konfor sunuyor. Kale Alarm, yaşam alanlarında yaşanabilen hırsızlık, su baskını, yangın, gaz kaçağı gibi durumlarda alarm paneline sinyal göndererek alarmın devreye girmesini sağlıyor. Ayrıca 7 gün 24 saat süreyle kesintisiz destek veren Kale Alarm İzleme Merkezi’ne sinyal gönderimi yapılarak oluşabilecek en zorlu durumlarda, sorunu çözebilecek ambulans, polis, itfaiye gibi kolluk kuvvetlerinin en kısa sürede müdahale edebilmesine imkân tanıyor.

Seramiksan: “İyi Tasarım Herkesin Hakkı Olmalı”

Giderek büyüyen küresel iç mekan pazarının 2028’de 135 milyar doları aşması beklenirken, iyi tasarım algısı da her geçen gün değişiyor. Tüketiciler sürdürülebilir, işlevsel ve konforlu tasarım ürünlerini daha fazla tercih ediyor. 

İç mekan sektörü gün geçtikçe büyüyor. Gitnux’un paylaştığı verilere göre, küresel pazarın 2028’e kadar her yıl ortalama %3,3’lük büyüme kaydederek 135,1 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Sektörün hızla büyümesiyle birlikte iç mekanlara dair farklı trendler ortaya çıkarken, yapılan son anketler tüketicilerin %69’unun evdeyken kendilerini güvende hissetmek istediklerini, %56’sının da iyi bir tasarımın konforlu ve rahat mekanlar yaratmak anlamına geldiğini düşündüğünü gösteriyor. Bu tasarım anlayışının hızla yaygınlaşması ise ev dekorasyonundan vitrifiyeye kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren markaların üretimine yön veriyor.

‘’İyi Tasarım Herkesin Hakkı’’ mottosuyla evleri hem sürdürülebilir hem de konforlu mekanlara dönüştüren karo, vitrifiye ve yapı kimyasalları üreticisi Seramiksan’ın  Pazarlama Müdürü Görkem Helvacıoğlu; , dekorasyon ve tasarım dünyasındaki trendleri şu sözlerle değerlendirdi:  30 yılı aşkın süredir Türkiye’yi ve Dünya’yı iyi tasarım ile buluşturuyoruz. İyi tasarımın, kullanıcının ihtiyaç ve beklentilerini karşıladığı, hayatını daha kolay ve keyifli hale getirerek daha pozitif bir deneyim yaşattığı düşüncesindeyiz. ‘’İyi Tasarım Herkesin Hakkı’’ söylemimizle iyi bir tasarımın kullanıcı dostu, inovatif, dünya için sorumluluk alan ve erişilebilir olması gerektiğine inanıyoruz. 

 Geçmiş dönemde tasarım demek bir objeden yola çıkarak mekân içinde bütünsellik oluşturmak anlamını taşırdı. Günümüzde tüketicilerin artık bilinçli birer kullanıcıya dönüşmesi, bu kriterin tasarımın iyi olarak nitelendirilmesi için yeterli olmadığını gösteriyor. Kusursuz tasarım dediğimiz zaman artık ürünlerin her birinde sürdürülebilirlik, fonksiyonellik ve konfor şartları aranıyor. Seramiksan olarak rekabetin ve farklılaşmanın anahtarının iyi tasarımdan geçtiğine inanıyoruz. Herkesin iyi tasarlanmış bir ürünü hak ettiğini düşünerek, bugün 76 şehirde 240 mağaza, 1000’in üzerinde tali bayi ve 60’dan fazla ülkeyi kapsayan ihracat ağımız ile herkesin ulaşabileceği, her tarza hitap eden kaliteli ürünlerimizi, müşterilerimizle buluşturuyoruz

“İyi bir tasarımın oluşturulmasında herkes eşit sorumluluğa sahip”

İyi bir tasarımın oluşturulmasında artık yalnızca tasarımcı değil, üreticiden mimarlara kadar herkesin eşit sorumluluğa sahip olduğunu aktaran Görkem Helvacıoğlu, , “Tasarım algısı her gün farklı bir boyut kazanıyor. Bu yüzden biz de geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ki Galata Yapı showroomumuzda gerçekleştirdiğimiz Seramiksan ile İyi Yaşam Sohbetleri etkinliğinde. #İyiTasarımHerkesinHakkı mottomuzdan yola çıkarak, alanında deneyimli mimar ve iç mimarlar ile bir araya gelerek iyi tasarım üzerine verimli ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.İyi tasarımın ne olduğunu onlara sorduk. İyi Yaşam Sohbetleri etkinliği kapsamında, iyi tasarım ve iyi yaşam üzerine sektör profesyonelleriyle ilham veren buluşmalar gerçekleştirmeye  devam edeceğiz. dedi.

“Kusursuz bir tasarım hem sürdürülebilirlikten hem de işlevsellikten geçiyor”

Seramiksan Pazarlama Müdürü  Görkem Helvacıoğlu, “Mimarların %50’si iyi bir tasarımın fonksiyonel ve sürdürülebilir özellikler taşıması gerektiğine dikkat çekerken, diğer yarısı ise estetiğin ön plana çıktığını ve tasarımın kişiye göre farklılık gösterdiğini aktardı” şeklinde konuştu. 

İyi Yaşam Sohbetleri etkinliğinde alanında birçok başarıya imza atmış 12 profesyonel mimarın iyi tasarımın ne olduğuna dair görüşleri alındı. Mimarlar öznel düşüncelerini aşağıdaki gibi açıkladı.

  • Dox Architecure Kurucu Ortak Yüksek Mimar Kadir Uyanık: “Malzemeyi, rengi, fonksiyonu, kullanışlılığı en iyi şekilde ifade eden, bunları en iyi şekilde harmanlayan tasarımdır.”
  • Arasta İç Mİmarlık’tan İç Mimar Mimar Ayşegül Aras: “Kendine özgü ve estetiği bütünleyen tasarımlardır.”
  • Arcitone Kurucu Ortak Yüksek MimarElif Akçakaya: “Her tasarım bence kendine özeldir. Onu özel kılan kullanıcısı ve ait olduğu yerdir. Dolayısıyla ait olduğu yere en iyi uyumlanan tasarım, kullanıcısını hem fonksiyonel olarak hem de estetik olarak en çok mutlu eden tasarım doğru, iyi bir tasarımdır.
  • No:1 Architects Kurucu Ortak Mimar Gonca Çetinkaya: “İyi tasarım, bence tasarımcının ruhunun ve aklındakinin birleştirilip kâğıda aktarılmasıdır.”
  • Sinem Özlük İç Mimarlık Kurucusu İç Mimar Sinem Özlük: “İhtiyaca cevap vermek, iyi tasarımın öncelikleri arasındadır.”
  • Entrada Mimarlık’tan İç Mimar ve Çevre Tasarımcısı Jülide Çömlekçiler: “İyi tasarım müşterinin zevkine hitap eden, aynı zamanda fonksiyonel olması gereken tasarımdır. Biz öncelik olarak fonksiyonu ortaya çıkarıyoruz.”
  • Banu Sinan İnterior’dan İç Mimar Banu Sinan Çakmak: “İyi tasarım doğru şekilde, doğru yollardan gittiğiniz zaman, kullanıcının ihtiyacını doğru bir şekilde anlayıp proje araştırma aşamalarında bütün bu sistemlere uyarak ilerlediğimizde ortaya çıkıyor.
  • Birgen İnşaat’tan Mimar Alara Çelik: “İyi tasarım kullanıcıyı en iyi şekilde yansıtan, işlevsel olarak da ona en çok yarar sağlayan  ve olabildiğince zamansız tasarımdır.”
  • FTA Design’dan Mimar Tuğba Altınoklu: “Bence tasarım çok göreceli bir kavram. Herkesin tasarım dili farklı, kendine aittir.”
  • Sakura Mimarlık Kurucu Ortak İç Mimar Sema Yazıcı: “İyi tasarım zamansız, fonksiyonel ve sürdürülebilir olan tasarımdır.”
  • Oddo Mimarlık Kurucusu İç Mimar Onur Özkök: “İyi tasarım, sürdürülebilir tasarımdır.”
  • Lento Proje Yönetim Kurulu Başkanı-CEO Hasan Alpay Gültekin: “İyi tasarım sürdürülebilir olarak, ergonomik şekilde, güzel bir şekilde yansımasıdır.”

Görkem Helvacıoğlu,, mimarların paylaştığı görüşlere dair düşüncelerini ise şu sözlerle aktardı: “Bu görüşler bize aslında belirsizliği değil, bir tasarımı tasarım yapanın ürünün işlevinden görselliğe kadar uzanan birçok niteliğe sahip olması gerektiğini ortaya koyuyor.  Seramiksan olarak biz de en yeni teknolojiyle ürettiğimiz tüm ürünlerimizle tüketicilere hem konforlu hem de sürdürülebilir mekanlar sunuyoruz. İşlevselliği estetik bir görünümle birleştirirken, ürünlerimizle daha yaşanılabilir bir geleceğin temellerini atıyoruz.”

Mart Ayında 105 bin 476 Konut Satışı Yapıldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mart ayına ilişkin konut satış istatistiklerini yayımladı. Ülke genelinde satışlar bir önceki yıla göre yüzde 21,4 azalarak 105 bin 476 oldu. 

TÜİK tarafından yayımlanan konut satış istatistiklerine göre, Türkiye’de martta 105 bin 476 konut satışı gerçekleştirildi. Ülke genelinde ipotekli konut satışları martta yıllık bazda yüzde 16,5 azalış göstererek 25 bin 262 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 24 olarak gerçekleşti.

Ocak-mart döneminde yapılan ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,9 düşüşle 58 bin 822 olarak kaydedildi.

Mart ayındaki ipotekli satışların 8 bin 811’inin, ocak-mart dönemindeki ipotekli satışların ise 18 bin 164’ünün ilk el satış olarak gerçekleştiği belirlendi.

Ülke genelinde diğer konut satışları martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22,8 düşerek 80 bin 214’e düştü. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 76 olarak hesaplandı. Ocak-mart döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise yıllık bazda yüzde 10,9 azalışla 224 bin 393’e geriledi.

İlk El Konut Satışının Payı Yüzde 31,2 Oldu

İlk el konut satış sayısı, martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,2 azalarak 32 bin 889 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31,2 olarak tespit edildi. İlk el konut satışları ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,2 düşüşle 83 bin 907 oldu.

Martta ikinci el konut satışları yıllık bazda yüzde 24,3 azalış göstererek 72 bin 577’e geriledi. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 68,8 olarak belirlendi. İkinci el konut satışları ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,7 düşerek 199 bin 308’i buldu.

Yabancılara Satış Geriledi

Yabancılara yapılan konut satışları martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 38,7 gerilemeyle 3 bin 415’e düştü. Geçen ay toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3,2 oldu.

Yabancılara konut satışlarında ilk sırayı 1324 konut satışıyla Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 1090 konut satışı ile İstanbul ve 240 konut satışı ile Mersin izledi.

Mart ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den 1175 konut satın aldı. Bu ülke vatandaşlarını sırasıyla 472 konut ile İran, 165 konut ile Irak ve 160 konut ile Ukrayna vatandaşları izledi.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Karmod, Batum’daki Üniversite Binası Projesini Teslim Etti

Karmod tarafından Gürcistan’ın Batum kentinde çelik yapı sistemiyle inşa edilen ‘BAU Global Batum Üniversitesi Tıp Fakültesi Binası’ projesinde çalışmalar tamamlandı.

Karmod tarafından yapılan açıklamaya göre; BAU Global Batum Üniversitesi Tıp Fakültesi binası, 2 bin metrekare alanda 2 katlı olarak projelendirildi. Binanın mimarisi dahil elektrik, ısıtma, havalandırma ve su tesisat projeleri de Karmod tarafından geliştirildi. 

İnşaat Çalışmaları 45 Günde Tamamlandı

Tıp fakültesi binasında 10’u 50 kişilik, 4’ü de 100 kişilik olmak üzere toplam 900 öğrenci kapasiteli derslikler bulunuyor. Ayrıca, bina içerisinde özel laboratuvarlar da yer alıyor. Tüm malzemeleriyle Türkiye’de Karmod tesislerinde üretilen okul, 17 tırla sevk edildi.

Okulun kurulumu, 15 kişilik firma ekibince dekoratif lata kaplamaları, iç ve dış boya işçiliği dahil 45 günde tamamlanarak teslim edildi.

Binalar Teslim Edilene Kadar Denetleniyor

Şirket tarafından yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Karmod Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çankaya, şunları kaydetti:

‘’Çelik yapı modeliyle hazırladığımız eğitim binaları yapı güvenliği ile öne çıkıyor. Statik hesaplamaları henüz tasarım aşamasında özel yazılım programlarının kullanımıyla gerçekleştiriliyor. Üretim aynı programa entegre çalışan teknolojik makine hattında yapıldığından statik proje değerleri henüz imalat anında birebir özellikte yapıya aktarılabiliyor. Üretim sonrası kurulum sahada profesyonel ekiplerimizce gerçekleştirildiğinden bina yapı güvenliği uygulamaları proje bitimine kadar kalite denetimiyle sürdürülüyor.”

Tarihi Karahisar Kalesine Teleferik Projesi Tekrar Ertelendi

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, 1 Mayıs 2023’te hizmete açılması planlanan ‘Tarihi Karahisar Kalesine Teleferik’ projesinin ertelenerek ağustos ayında açılacağını duyurdu. 

Afyonkarahisar Belediyesinin asrın projesi olarak nitelendirdiği 100 milyon TL’lik tarihi Karahisar Kalesine teleferik projesinde yer teslimi yapılmasına rağmen inşaat çalışması halen planlandığı şekilde ilerlemedi.

Projenin inşaat alanına ziyarette bulunarak incelemelerde bulunan Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, “Teleferik çalışmalarımız devam ediyor. Projemizde olan tesislerin yapıldığı alanın gro betonları dökülüyor. Hafriyatlar bitti. Kalenin tepesine çıkacak olan elektrik, su ve kanalizasyon çalışmaları bitirildi. Önümüzdeki günlerde ikinci bir yük teleferiği kurularak aşağıdan yukarıya malzemelerin taşınmasına başlanacak. 

Teleferik çalışmamız hızla devam ediyor. Yüklenici firmanın yetkilisi ile yapmış olduğumuz görüşmede ağustos ayı gibi hizmete alınacağını ifade ettiler. Çalışmaları yerinde inceledik. Gayet güzel gidiyor, aksamadan devam ediyor. Yağmura rağmen ekipler çalışmalarına devam ediyorlar. Afyonkarahisar’ımıza hayırlı olsun. Gelsin, görsünler. “Teleferik nerde” diyorlar? Teleferik burada, çalışmaları gelsinler yerinde görsünler” dedi. 

Süper Hızlı Tren Hattı Projesinin Detayları Belli Oldu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Ankara-İstanbul arası hizmet verecek süper hızlı tren hattı projesinin detaylarını açıkladı. Bakan proje çalışmalarının, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından başlayacağını duyurdu. 

Süper hızlı tren projesiyle ilgili yazılı açıklamada bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, ‘demiryollarında da sadece bugünü değil geleceği de planlıyoruz’ diyerek, “Demiryolları hayatımızın bir parçası. Bizim hedefimiz de onu geliştirmek, hızlı tren konforunu bütün Türkiye’ye yaymak ve demiryollarında Türkiye’ye yeni çağ atlatmaktır.” ifadelerini kullandı. 

Ankara-İstanbul Arası 89 Dakikaya Düşecek

Projenin Ankara, Nallıhan ve Sakarya güzergahında yer alacağını söyleyen Karaismailoğlu, “Fizibilitelerini yaptık, projeleri hazırladık. Süper hızlı tren hattının uzunluğu 344 kilometre olacak. Proje kapsamında, 14 kilometre uzunluğunda 19 adet viyadük, 120 kilometre uzunluğunda 52 adet tünel yapacağız. Tren saatte 350 kilometre hıza ulaşacak. Ankara-İstanbul arasında yapılacak süper hızlı tren hattı ile seyahat süresi 89 dakika yani 1,5 saat sürecek. Seçim sonrasında projemizi başlatacağız. Mevcut hızlı tren hattımızı da kullanmaya devam edeceğiz.” dedi. 

Süper Hızlı Tren Nedir?

Süper hızlı trenler, yüksek hızlarda seyahat edebilen ve uzak mesafeleri kısa sürede kat edebilen trenlerdir. Genellikle özel olarak tasarlanan bu trenler, raylar üzerinde hareket eder ve geleneksel trenlere göre daha yüksek hızlara ulaşır. Süper hızlı trenler, ortalama seyahat süresini azaltması ve maliyetinin uçak gibi kısa sürede ulaşım sağlayan araçlara kıyasla daha uygun olmasıyla vatandaşların en sık tercih ettiği araçlar arasında yer alır. 

Süper Hızlı Trenlerin Dünyadaki Yeri 

Büyük altyapı yatırımları isteyen süper hızlı trenler, dünya genelinde birçok ülkede kullanılıyor. Dünyada süper hızlı tren kullanan ülkelerden birkaçı şu şekilde;

Japonya: Japonya’da ilk süper hızlı tren projesi olan Shinkansen, 1964 yılında açılmıştır. Şu anda Japonya’da birçok farklı Shinkansen hattı bulunmaktadır ve bu hatlarda en yüksek hızlar saatte 320 km’ye kadar çıkabiliyor.

Çin: Çin’de, 2007 yılında hizmete giren CRH380A modeli süper hızlı trenler, saatte 500 km hıza ulaşabilirler. Çin, süper hızlı tren ağını hızla genişletme kararı aldı. Ülke, 2030 yılına kadar 38 bin km uzunluğunda bir hızlı tren ağına sahip olmayı planlıyor.

Fransa: Fransa’da TGV adı verilen süper hızlı trenler, ilk olarak 1981 yılında hizmete girdi. Saatte 320 km hıza ulaşabilen TGV trenleri, Fransa’nın farklı şehirlerini birbirine bağlıyor.

Türkiye’deki tüm ulaştırma projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Kocaeli Şehir Hastanesi Hizmete Açıldı

Depreme karşı dayanıklı olması amacıyla sismik izolatör sistemi kullanılan Kocaeli Şehir Hastanesi hizmete açıldı. 

Bölgenin sağlık sektörüne katkı sağlayacak Kocaeli Şehir Hastanesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla vatandaşların hizmetine açıldı. Modern ve teknolojik cihazlarla donatılan hastanede, bin 218 yatak kapasitesi, 218 poliklinik, 188 yoğun bakım ünitesi, 30 diyaliz yatağı ve 63 ameliyathane yer alıyor.

Deprem Riskine Karşı Önlem Alındı

Toplam bin 069 adet sismik izolatör kullanılan Kocaeli Şehir Hastanesi, 368 bin metrekarelik alana inşa edildi. 

Teknolojik cihazların yanı sıra doğal ve modern mimarisiyle de dikkat çeken hastane binası, yeşil alanları ve peyzaj düzenlemeleriyle de dikkat çekiyor. 

‘’Sırada İzmir Var’’

Hastane projesinin açılışına katılım gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırada İzmir projesinin yer aldığını belirtti. Erdoğan, sözlerini, ”Ülkemizin büyükşehirlerini bu hastanelerle donatıyoruz. Şimdi İzmir var. Bayram öncesi açmaya çalışacağız.” şeklinde ifade etti. 

TMB: ‘’İmar Affı ve Benzeri Uygulamalar Tümden Çıkartılmalı’’

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), inşaat sektörü 2023 yılı ilk çeyrek dönemine ilişkin Analiz Raporu’nu yayımladı. Raporda, imar affı ve benzeri uygulamaların gündemden kaldırılması belirtildi. 

“Deprem Felaketinin Acıları İçinde Seçim Süreci” başlığını taşıyan raporda küresel ve ulusal ekonomi ile inşaat sektörüne ilişkin veriler yer aldı.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Raporda, Kahramanmaraş merkezli depremlerin, ülkede yaşanan acı tecrübelere rağmen depreme karşı yeterli önlemlerin alınmamış olduğunu ve dayanıksız yapı üretiminin yaygınlığını gözler önüne serdiği belirtilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Ortaya çıkan yaklaşık 230 milyon tonluk enkaz, boyutu itibarıyla Erciyes Dağı’nın büyüklüğü ile kıyaslanmıştır. Yıkılan binalar ve yitirilen canlar, doğal afet risklerini ve zemin şartlarını dikkate alan kentsel planlamanın, yetkin mühendisliğin, projeye uygun imalatın, doğru ve kaliteli malzeme kullanımı ile yapım faaliyetleri denetiminin hayati önemini ortaya koymaktadır.”

“İmar Affı Gündemden Çıkartılmalı”

Deprem bölgesinde inceleme yapan teknik ekiplerin yapı hasarlarıyla ilgili tespitlerine yer verilen raporda, 2019’da yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için hazırlanan “Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik”in, yurt çapında etkin ve taviz verilmeden uygulanması gerektiği vurgulandı.

Raporda, sektördeki denetim sistemi mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğinin altı çizilerek, “Süreçte sorumluluğun çok taraflı olduğu gerçeği kabul edilerek ülkenin gündeminden imar affı ve benzeri uygulamalar tümden çıkartılmalı, aksine müeyyidelerin caydırıcı olması sağlanmalıdır.” ifadesi kullanıldı.

Ülkede kentsel planlamanın depreme dayanıklı şekilde yapılmasının önemine işaret edilen raporda, olası imar aflarına güvenen kaçak yapılaşmanın önlenmesi, yüksek riskli yapı stoku için etkin kentsel dönüşüm politikalarının geliştirilmesi gerektiği bildirildi.

Raporda, düşen alım gücü ve içinde bulunulan enflasyonist ortamın toplumun geniş kesimleri için krediye erişimde büyük engel teşkil ettiği belirtilerek, kentsel dönüşüm konusunda sadece İstanbul’daki ihtiyacın bile kapsamlı finansal çözümler gerektirdiği vurgulandı.

TMB ve Üyelerinin Deprem Bölgesindeki Faaliyetleri

TMB ve üyelerinin deprem bölgesindeki çalışmalarına da yer verilen raporda, afetin hemen ardından bölgede 4 binin üzerinde iş makinesi, 22 binden fazla ekipmanla kurtarma çalışmalarına destek olabilecek 3 bini aşan tecrübeli personelin enkazdan çok sayıda kişinin çıkarılmasına katkı sağladığı ifade edildi.

Raporda, inşaat sektörünün 2018-2019 döneminden bu yana iç ve dış ekonomik gelişmelerin etkisiyle küçüldüğünün altı çizilerek, 2022 yılı genelinde ise sektörün, Kovid-19 salgınının yaşandığı 2020’den daha derin bir daralma yaşadığı kaydedildi.

Salgının etkileri ve döviz kurundaki gelişmeler nedeniyle 2021’de temel girdi maliyetlerinde yüzde 150 düzeyine varan fiyat artışlarının yaşandığına işaret edilen raporda, “Ardından ortaya çıkan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ham madde fiyatları üzerinde küresel çapta yarattığı etkiyle de 2022’de bu oranın yüzde 170’i aştığı izlenmiştir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, inşaat sektörünün talebe paralel şekilde konut üretimi gerçekleştirebilmesi için sektörün kamu projelerinde yaşadığı sorunların giderilmesi gerektiği belirtildi.

Depremlerin ardından, başta İstanbul olmak üzere, riskli görülen şehirlerde konut satışlarının düştüğü tespitine yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:

“İlaveten izleyen günlerde sanayi sektörünün tesislerini taşımak için deprem riski bulunmayan çevre illeri mercek altına aldığı takip edilmiştir. Ankara ve İzmir’in toplam satışlardan aldığı payda artış dikkat çekerken yabancılara konut satışındaki düşüşte hızlanma yaşanmıştır. “

4,1 Milyar Dolarlık 52 Proje Üstlenildi

Raporda, bu yılın ocak-mart dönemi itibarıyla Türk inşaat sektörünün yurt dışında 4,1 milyar dolarlık 52 proje üstlendiği bildirilerek, sektörün yurt dışı pazarlara açılmasından bu yana ulaştığı uluslararası proje portföyü büyüklüğünün, 133 ülkede üstlenilen 11 bin 700 projeyle toplam 477 milyar dolar olduğu bilgisi paylaşıldı.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Türk yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde yarattığı kaybın sürdüğü vurgulanan raporda, şu ifadeler yer aldı:

“Türk müteahhitler için yeniden açılan Körfez pazarında özellikle Suudi Arabistan’a yönelik çalışmalar geçtiğimiz çeyrek dönemde hız kazanmıştır. Ülkeye 19-20 Mart 2023’te Ticaret Bakanı Mehmet Muş başkanlığında ve TMB organizasyonunda bir müteahhitlik heyeti ziyareti gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler çerçevesinde Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Majid Bin Abdullah Al Qasabi, Public Investment Fund tarafından her yıl 40 milyar dolarlık proje gerçekleştirilmesinin hedeflendiğini, Türk müteahhitlik firmalarıyla alt ve üstyapı, turizm, konut başta olmak üzere birçok alanda iş birliği imkanının bulunduğunu belirtmiştir.”

Yerel Bir İşletmeden Bölgesel Bir Güce; Altıneller

Hatay’ın parlayan yıldızı Altıneller, Hatay’da başlayan başarı yolculuğunu Adana ve Mersin’de sürdürmeye devam ediyor. 1981 yılında doğrama ve mobilya alanında küçük yerel bir işletme olarak iş hayatına giren Altıneller markası, bölgenin gelecek vadeden en önemli markası olarak çıktığı yolda kaliteden ödün vermeyen hizmeti ve fark yaratan işçiliği ile kısa sürede bölgesinin en çok tercih edilen firması haline geldi.

Emek ve değer kavramını her daim kaliteyle buluşturmayı misyon edinen Altıneller, 1997 yılında kuşak değişimiyle birlikte daha da güçlenerek markalaştı ve şirketleşmeyi başardı. 2005 yılında ise bilişim sektörüne de yönelerek başarılı bir girişimcilik örneği sergileyen bu alandaki Altıneller, farkını ortaya koydu.

Her daim kaliteyi baz alan hizmet anlayışından taviz vermeden yükselmeye devam eden Altıneller, yine kendi bölgesinin bilişim, bilgisayar, teknik servis, sarf ürünleri, web tasarım ve sunucu konularında aranan markası oldu.

Kalite ve İmajın Büyük Buluşması; Altıneller ve Vestel

Altıneller, bilişim ve mobilya sektöründeki başarıları ve müşteri memnuniyeti konusunda Hatay’daki rüştünü ispatlayarak ülkemizin yerli üretimdeki en gözde firmalarından “Vestel” ile harika bir buluşmaya imza atarak 2011 yılında Hatay’ın Altınözü ilçesinde açtığı ilk Vestel şubesi ile mağaza ve beyaz eşya sektörüne yöneldi.

Ayrıca firma, sektörde yenilikçi adımlar atarak 2015 yılında internet mağazası Hopeve.com’u hayata geçirdi. Altıneller, ülkenin her yerindeki müşterilerine kolay alışveriş deneyimi sunuyor. 

2022 yılında tüm Türkiye’yi kapsayan Altıneller Proje Ortağım birimini faaliyete alan firma, proje ile ülkemizin her noktasındaki projelerde led aydınlatma, otel ve inşaat projeleri, dijital ekran çözümleri, iklimlendirmeve kamu projeleri çözümleri alanlarında tecrübeli personellerinin birikimi ile hizmet sağlıyor.

Altıneller, Müşteri Memnuniyetinde Her Daim Şeref Kürsüsünde

İlk günden bugüne kadar bir aile samimiyetinde üretim yapan ve yüzde 100 müşteri memnuniyeti temasıyla hizmet sunan Altıneller, büyümedeki ivmesini; müşterilerini doğru tanıma, onların beklentisini iyi analiz ederek her daim güler yüzlü hizmet sunmaya bağlıyor. Bu bağlamda firma, yerelden aldıkları ilhamla küçük bir işletmede başlayan yükselişlerini Hatay’da 6, Adana’da 9, Mersin’de ise 3 olmak üzere toplamda 18 mağaza ile taçlandırdı. Altıneller, ülkenin bu sektördeki en başarılı bayilerinden biri olmayı gururla sürdürürken müşteri memnuniyetinde de her daim şeref kürsüsünde yer alıyor. 

Altıneller Şampiyonluklara Doymuyor!

Her başarının bir mükâfatı olduğuna inanarak her şubesinde başarılı satışlara imza atan Altıneller gerek bölgesinde gerekse Türkiye’de rekorlar kırdı. 

Ocak 2019 Türkiye Şampiyonluğu ve Ağustos 2019 Türkiye Şampiyonluğu yanı sıra Ocak 2020 Bölge Şampiyonluğu, Mart 2020 Türkiye Şampiyonluğu, Nisan 2020 Bölge Şampiyonluğu, Mayıs 2020 Türkiye Şampiyonluğu, Haziran 2020 Türkiye Şampiyonluğu, Eylül 2020 Türkiye Şampiyonluğu, Ekim 2020 Türkiye Şampiyonluğu, Kasım 2020 Türkiye Şampiyonluğu, Aralık 2020 Türkiye Şampiyonluğu’nu hak eden Altıneller, 2020 yıl genelinde ise Türkiye Şampiyonu olarak Vestel bayileri arasına adını altın harflerle yazdırmayı başardı.

Ayrıca Vestel’in ulusal bazda yürüttüğü sosyal projeleri (WeWALK, Eşit Şans Projesi, Hayatın İçindeyim, Yeter Ki Şans Ver) sonuna kadar desteklemekle birlikte kendi bünyesinde de birçok sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyor.

‘Bize Sormadan Vestel Almayın’

Alanında uzman müşteri temsilcileri ve teknik personelleriyle müşteri odaklı yaklaşımda zirveyi kimseye bırakmayan Altıneller ‘Bize Sormadan Vestel Almayın’ mottosuyla ilk günkü heyecan ve şevkle sektördeki ilerleyişini azimle sürdürüyor.

https://www.e-altineller.com/