“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 39

Hatay Ulu Cami’yi Bursa Büyükşehir Belediyesi İhya Edecek

Hatay’da yaşanan depremle yıkılan 752 yıllık Ulu Cami, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden ayağa kaldırılacak. 

Memlükler döneminde inşa edilen, medrese, yazlık camii, şadırvan, iki adet türbe, çeşme, imaret ve dükkânlar gibi farklı dönemlerde inşa edilmiş yapılardan meydana gelen bir külliye niteliğindeki Ulu Camii; harimde iki mihrabı bulunması açısından tek eser olma özelliğine de sahipti.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Osmanlı’nın 4’üncü sultanı Yıldırım Beyazıt tarafından Niğbolu Zaferi’nin adağı olarak 1396 – 1400 yılları arasında yaptırılan ve İslam âleminin en yüksek mertebedeki 5’inci büyük mabedi kabul edilen 600 yıllık Ulu Cami’ye sahip olan Bursa, Hatay’daki Ulu Cami’nin ihyası için devreye girdi. Hatay’da geçici yaşam alanlarının oluşturulması, seyyar tuvaletlerin kurulumu ve yardımların dağıtımı noktasında önemli bir mesai harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, Hatay Ulu Camii’nin yeniden inşasını üstlendi.

Hayatın bir an önce normale dönmesi için mesaisinin önemli bir bölümünü Hatay’da geçiren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, enkaz yığınına dönen Ulu Cami’nin moloz yığınları arasında, tarihi yapının ayağa kaldırılması için gerekli çalışmaları yapacaklarının müjdesini verdi. Yüzyıllardır nice zorluğa rağmen günümüze ulaşan bu önemli külliyenin, iki büyük deprem sonrası yerle bir olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, “Hatay’da şehrin kültürel dokusunu korumak için de Bursa olarak her türlü desteğin içinde olmaya devam ediyoruz.

Bu kapsamda; tarihî Ulu Cami’nin yeniden inşasını belediye olarak biz üstlendik. Tarihî Ulu Camii, birçok medeniyet ve topluluğa da ev sahipliği yapmıştı. İnşasından sonra birkaç kere onarım gördü. Külliyenin son onarımları 1986 ve 2002 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi. Son inşasını da Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak biz üstleneceğiz. Bursa’mızda da tarihî Ulu Camii var.

Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilen bu muazzam camii, Bursa’nın sembollerinden biri. Her şehir bir ulu mabedin etrafında halka halka şekillenir. Bursa gibi, Antakya da Ulu Cami’nin etrafında manevi iklimini bulmuştu. Antakya’nın bu maneviyattan uzak kalmaması için Bursa olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Hatay’ın kimliğini ve özellikle de manevi yapısını korumak için tarihî Ulu Cami’nin yeniden inşasını kısa sürede tamamlayacağız” diye konuştu.

TÜİK: ‘’Dış Ticaret Açığı 26 Milyar Doları Aştı’’

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan şubat ayı dış ticaret istatistiklerine göre, dış ticaret açığı bir önce yıla göre yüzde 51,4 artarak 12 milyar 79 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk ayında dış ticaret açığı 26 milyar doları aştı. 

Buna göre Türkiye’de dış ticaret açığı Şubat’ta bir önceki yıla göre yüzde 51,4 artışla 12,08 milyar dolar oldu. İhracat Şubat ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,4 azalarak 18,7 milyar dolar, ithalat ise yüzde 10,1 artarak 30,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ticaret Bakanlığı geçici verilerine göre Şubat’ta dış ticaret açığının 12,2 milyar dolar olduğu duyurulmuştu. Ocak ayında da dış ticaret açığı 14,24 milyar dolar olarak açıklanmıştı.

Kaynak Dünya Gazetesi

İpekyolu Kaymakamlık Binası İnşaatı Başladı

Van’ın İpekyolu ilçesinde yükselecek Kaymakamlık binasının inşaat çalışmaları başladı.

Kısa süre önce ihalesi tamamlanan ve ilgili firmaya teslim edilen alan 2024 yılı Temmuz ayında tamamlanarak hizmete açılacak. 

Binada kaymakamlık makamının yanı sıra birçok kamu kurumu burada toplanarak tek çatıdan hizmet verecek. Bina toplamda 1960 metrekarelik bir alana sahip olacak. 

Binanın temel atılması ve inşaat sürecinin başlaması ile birlikte daha sonraki bölümlerinin hızlı bir şekilde bitirileceği bildirildi. 

Projenin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

İsias Otel’in Müellifi Tutuklandı

Adıyaman’da 65 kişinin ölümüne sebep olan İsias Otel’in yıkımına ilişkin yapılan soruşturmada, statik proje müellifi ve fenni mesulü Erdem Yıldız tutuklandı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen öğrenciler, aileleri ve öğretmenlerden oluşan 35 kişi ile 30 tur rehberinin hayatını kaybettiği otel ile ilgili Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı.

65 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan İsias Otel ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında güvenlik güçleri, otelin statik proje müellifi ve fenni mesulü olan Erdem Yıldız’ı İzmir’de gözaltına aldı. Gözaltına alınan Yıldız emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.

Toplam 65 kişinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili gözaltına alınan ve işlemlerinin ardından mahkemeye sevk edilen otel sorumluları Efe Bozkurt, Ahmet Bozkurt ve Mehmet Fatih Bozkurt tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Apartmandan otele çevrilen binanın yönetmeliğe uygun inşa edilmediği, demir kalınlığının olması gerekenden daha ince olduğu belirlenmişti.

Adıyaman Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada “Bahsi geçen otel sorumluları ile ilgili derhal soruşturma başlatılmış olup gerekli tüm inceleme ve araştırmalar titizlikle yapılmaktadır. Soruşturma kapsamında şu aşamada otel sorumluları olan Ahmet Bozkurt, Efe Bozkurt, Amine Bozkurt ve Şule Özbek yakalanmış olup, gerekli işlemleri için Adıyaman ilimize intikalleri sağlanmaktadır. Sorumlulukları bulunan olası diğer şüpheli/şüpheliler için çalışmalarımız titizlikle devam etmekte ve tüm tedbirler alınmaktadır” denilmişti.

Kaynak: Hürriyet 

‘’Bina Güçlendirmelerinde Denetim Şart’’

Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Sanayi Yapılarının Deprem Riskinin Belirlenmesi ve Azaltılması’ konu başlıklı panelde konuşan uzmanlar, bina güçlendirmesi sırasında mutlaka denetim yapılması gerektiğini vurguladı. 

Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü tarafından Selçuk Yaşar Kampüsünde düzenlenen panele Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez, Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Dr. Öğretim Üyesi Cüneyt Tüzün, MEF Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Dr. Öğretim Üyesi Bahadır Şadan ve İnşaat Yüksek Mühendisi Ömer Ülker konuşmacı olarak katıldı.

‘’Türkiye’deki Yapılar Gevrek Davranışlı’’

Yapılarda sürekliliğe dikkat çeken Prof. Dr. Özgür Eğilmez, “Binaların Depreme Dayanıklı Tasarım Esasları” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Yapıların, depreme dayanıklı olması için sünekliğin (esneklik) olması gerektiğinin altını çizen Eğilmez, “Depremde yıkılan binalara baktığımızda çoğu binanın sünek davranışı yok. Pek çok bina taşıma kapasitesine ulaşınca gevrek davranış göstererek çökmüş. Yüksek dayanım yerine yüksek süneklik sağlarsak depremleri can kaybı olmadan atlatırız. Türkiye’deki yapıların büyük bölümü sünek davranış yerine gevrek davranış gösteriyor.” dedi. 

‘’Karot Aldırmak Binayı Tehlikeye Sokmaz’’

Panelin ikinci oturumunda ‘Mevcut Binaşarın Deprem Güvenliğini Belirleme Süreçleri’ başlığı altında konuşma yapan Dr. Cüneyt Tüzün, şunları söyledi:

“İnşaat mühendislerinin hedefi, binanın deprem sonrasında hasar almaması değil, can kaybı yaşanmamasıdır. Depreme dayanıklı bina dediğimizde yanlış bir anlaşılma var. Depreme dayanıklı bina, depremde hasar görür ancak çökmez. Betonarme binaların depreme karşı dayanıklılığı öğrenilmek isteniyorsa mutlaka karot alınması gerekiyor. Binadan numune alınmadan binanın güvenliğini öğrenemezsiniz. Ancak kulaktan dolma bilgiler nedeniyle pek çok kişide karot aldırmanın binaya zarar vereceği düşüncesi hâkim. Alınan numune binanın güvenliğini tehlikeye atmaz. Öyle olsa, yönetmelikte şu kadar numune alacaksınız diye sayı belirtilmezdi. Binanız, karot alınınca zayıflayacaksa zaten çıkın o binadan. Güçlendirmede kullanılan ve fiber takviyeli plastikler olarak bilinen FRP kompozit fiber, yara bandı değildir. Evet, bir çözümdür ancak her yere kullanılmaz. Binaların, mevcut durumunun belirlenmesi tüm aşamalarda tecrübe gerektiren bir süreçtir”

‘’Numune Alınmadan Binanın Güvenliğini Öğrenemezsiniz’’

Dr. Bahadır Şadan ise, deprem güçlendirme yöntemleri ile ilgili yaptığı konuşmada, “İnşaat mühendislerinin hedefi, binanın deprem sonrasında hasar almaması değil, can kaybı yaşanmamasıdır. Depreme dayanıklı bina dediğimizde yanlış bir anlaşılma var. Depreme dayanıklı bina, depremde hasar görür ancak çökmez. Betonarme binaların depreme karşı dayanıklılığı öğrenilmek isteniyorsa mutlaka karot alınması gerekiyor. Binadan numune alınmadan binanın güvenliğini öğrenemezsiniz. Ancak kulaktan dolma bilgiler nedeniyle pek çok kişide karot aldırmanın binaya zarar vereceği düşüncesi hâkim. Alınan numune binanın güvenliğini tehlikeye atmaz. Öyle olsa, yönetmelikte şu kadar numune alacaksınız diye sayı belirtilmezdi. Binanız, karot alınınca zayıflayacaksa zaten çıkın o binadan. Güçlendirmede kullanılan ve fiber takviyeli plastikler olarak bilinen FRP kompozit fiber, yara bandı değildir. Evet, bir çözümdür ancak her yere kullanılmaz. Binaların, mevcut durumunun belirlenmesi tüm aşamalarda tecrübe gerektiren bir süreçtir.” ifadelerine yer verdi. 

‘’Zorunlu Denetimler Gerçekleştirilmeli’’

Yüksek İnşaat Mühendisi Ömer Ülker, ‘Deprem Güçlendirme, Uygulama Örnekleri ve Süreçleri’ başlıklı sunumda bulundu. Ülker, şunları söyledi: 

“Deprem yönetmelikleri aslında size yapabileceğiniz binanın en alt standardını söylüyor. Siz isterseniz daha güçlü ve dayanıklı bina yapabilirsiniz. Kahramanmaraş ve İzmir’deki depremlerde yeni yapılan binalar da hasar gördü. Bunlar aslında olması beklenen hasarlar. Ancak insanlar bu durumu bilmediği için binalarının hasar almasına anlam veremedi. Sanayi yapıları, genellikle prefabrik yöntemle inşa ediliyor. Kahramanmaraş depreminin ardından sahada yaptığımız incelemelerde bağlantı elemanlarındaki yetersizlikler nedeniyle kirişlerin düştüğünü tespit ettik. Ayrıca sanayi yapılarında bina büyük hasar almasa bile içerisindeki makineler veya üretilen mallar yüksek değerli olabiliyor. Onları da korumaya yönelik tasarımlar olmalı. 6 Şubat’taki depremlerde binalar, sünek davranış göstermesi gerekirken gevrek davranış göstererek bıçakla kesilmiş gibi çöktü. Binaların deprem güvenliğini belirlemede pek çok kriter var. Denetimler şahsa bırakılmamalı. Devlet tarafından zorunlu olarak denetimler gerçekleştirilmeli. Bina incelenir, eğer sağlam değilse California’daki gibi girişine “Bu bina depreme dayanıklı değildir” yazısı asılır. Bu süreçler için uzun vadeli yol haritası hazırlanmalı.”

LTB ve İMO, Hızlı Deprem Tarama Projesi İçin Anlaşma Protokolü İmzaladı

Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) ile İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) arasında, Hızlı Deprem Tarama projesi kapsamında iş birliği protokolü imzalandı.

LTB tarafından yapılan açıklamaya göre Belediye, depreme karşı alınacak önlemler konusunda ortak akıl ve bilimin ışığında somut adımlar atıyor. Bu kapsamda, Hızlı Deprem Tarama Projesi için iş birliği protokolüne, LTB Başkanı Mehmet Harmancı ile KTMMOB-İMO Başkanı Gürkan Yağcıoğlu imza attı. 

Hızlı Deprem Tarama Projesi ile belediye sınırlarındaki mevcut yapı envanterinin hızlı deprem tarama metodu kullanılarak, mümkün olan en hızlı şekilde, olası bir depremden önce risk durumlarını tespit ederek gerekli önlemlerin alınmasının sağlanması amaçlanıyor. 

Açıklamaya göre, LTB bünyesindeki inşaat mühendisleri tarafından binalardan toplanan veriler Bina Bilgi Formuna girilecek, hazırlanan algoritma vasıtasıyla bilgisayar ortamında hesaplama yapılacak ve binalar için Deprem Risk Puanı belirlenecek. 

Değerlendirme sonunda başvuru sahipleri bilgilendirilerek her koşulda binalarının müellifi olan inşaat mühendisi ile irtibata geçmeleri, müellifi bilgilendirmeleri ve gerekiyorsa ileri tetkik için Performans Analizi yaptırmaları tavsiye edilecek. 

Bu yöntemin binaların deprem etkisi altında yaklaşık bir değerlendirme yaptığından, riskli bulunmayan binaların depreme dayanıklı tasarım ilkelerini sağladığı sonucunun çıkarılamayacağı önemle belirtiliyor. Ön değerlendirme olan bu çalışma sonrasında binaların depreme etkisi altındaki davranışının belirlenebilmesi için ilgili binanın müellifi olan inşaat mühendisi tarafından Deprem Performans Analizi yaptırması gerekiyor. 

Binalarını Hızlı Deprem Tarama ile inceletmek isteyen yurttaşlar www.lefkosabelediyesi.org web sitesinde “Online İşlemler” bölümüne Hızlı Deprem Taraması için başvuru yapabilecekler. Binalar, Belediye’nin inşaat mühendisleri tarafından değerlendirildikten sonra sonuç raporu başvuru aşamasında verilen eposta adresine gönderilecek. 

Proje kapsamında kullanılacak metot KTMMOB-İMO Akademik Kurulu ve Deprem Komitesi tarafından geliştirildi. Metot geliştirilirken, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar, FEMA ve ODTÜ Akademisyenlerinden Prof. Dr. Ahmet Yakut’un geliştirdiği hızlı tespit metodu baz alınarak Kuzey Kıbrıs’taki yapı stoku özelliklerini ve uygulamalarını da göz önüne alarak geliştirildi. 

Binaların bilimsel ve uluslararası standartlara uygun şekilde gözlem yöntemi ile yapı geometrisinin deprem tasarım ilkeleri ile uyumu, tahribatlı veya tahribatsız test yapmadan, vatandaşların başvurusu üzerine veya Belediye’nin riskli olarak gördüğü bölge ve binalarda değerlendirilecek ve sonuçlar başvuru/bina sahiplerine iletilecek.

Açıklamaya göre, Hızlı Deprem Tarama yöntemi binanın geometrik bilgilerini, düzensizlik durumlarını, taşıyıcı sistem durumunu, zemin tehlikesini, nizam ve olası müdahaleleri ile eleman hasarları bilgilerini kullanarak değerlendirme yapmakta ve söz konusu bina için bir puan vermektedir.

Puanlama sonucunda binanın deprem etkisi altında hasar/göçme riski belirlenmektedir. Bu sonuç, hali hazırda sürmekte olan Hızlı Deprem Tarama yöntemi ile Performans Analizi korelasyonu ile ilişkilendirilerek binanın Riskli, Orta Riskli ve Risk Yok olarak sınıflandırmasını kapsar.

Kaynak: Star Kıbrıs

Gaziantep ve Kilis’te Temel Atılıyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gaziantep ve Kilis’te inşa edilecek deprem konutlarının temelinin bugün atılacağını duyurdu. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, bugün saat 16.30’da Gaziantep ve Kilis illerindeki deprem konutlarının temelinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atılacağını açıkladı. 

Bakan Kurum açıklamasında, Bakan Kurum “11 ilimizde 61 bin 726 konutumuzun yapım sürecini başlattık. Bugün Gaziantep’te 7 bin 87 konut ve köy evi, Kilis’te 649 konut ve köy evinin temellerini Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle atıyoruz” ifadelerini kullandı. 

TİMUKON İle Müteahhitlere Eğitim ve Denetim Desteği Verilecek

Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki ve İş İnsanı Fecri Koça, inşaatlarda uygulama hatalarının önüne geçilebilmesi için Türkiye İnşaat Müteahhit Uygulama Kontrol Birliği’ni (TİMUKON) hayata geçirdi. 

6 Şubat tarihinde başlayan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından önlem alınmasını sağlamak ve inşaat çalışmaları sırasında yapılan hataları engellemek isteyen Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki ile İş İnsanı Fecri Koça, Türkiye İnşaat Müteahhit Uygulama Kontrol Birliği’ni (TİMUKON) kurma kararı aldı. 

Türkiye’de Japon tekniği ile inşaat dönemini başlatacaklarını söyleyen İş İnsanı Fecri Koça, “Deprem ülkemizin bir gerçeği ve tehlikeli olanın deprem değil, depreme dayanıksız ve zemin planı iyi yapılmamış binalar olduğunu unutmayalım.” dedi.

TİMUKON’un asıl amacının; inşaatlardaki uygulama hatalarının önüne geçilmesi, bu sayede Japon yapıları gibi depreme dayanıklı inşaatların yapılmasının hedeflendiği bildirildi. Müteahhitler ile görüşmelerin sağlandığını, ilk başta 900 müteahhidi platforma çatısı altında birleştirdiklerini ifade eden FGM Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fecri Koça, platformun tüm müteahhitlere açık olduğunu söyledi.

Müteahhitlerin yanı sıra tüm Türkiye’deki belediyelerde bulunan yapı kontrol müdürlerini ve yapı denetim firmalarını da bu platformda buluşturduklarını ifade eden Koça, hedeflerinin 300 bin müteahhide ulaşmak olduğunu belirtti.

‘’Yapı Uygulama Hatalarını Yok Edeceğiz’’

TİMUKON Platformu sayesinde Japonya’daki sağlam yapıların ortaya çıkmasına ön ayak olacaklarını söyleyen Koça, platform ile ilgili şunları söyledi:

“900 müteahhidi, belediye yapı kontrol müdürlerini ve yapı denetim firma sahiplerini aynı çatı altında topladığımız TİMUKON platformuyla amacımız; inşaatlardaki uygulama hatalarının önüne geçmek, bu sayede ülkemizde Japon yapıları gibi depreme dayanıklı inşaatların yapılmasını sağlamak. TİMUKON üyeleriyle uygulama hatalarını yok etmek ve pratik uygulama standartlarını belirlemek adına düzenli çalıştaylar gerçekleştireceğiz, bu noktada tecrübeli Türk müteahhitlerimiz ile birlikte Yoshinori Moriwaki kıymetli bilgilerini tüm grup ile paylaşarak ülkemizin tıpkı Japon yapıları gibi sağlam yapılara kavuşması sağlanacak. Daha sağlıklı yapılar için kurulan bu grup aynı zamanda imar değişikliği ve yönetmelikte olan değişikliklerle ilgili görüşleri paylaşılacak. Böylece ortak akıl ile çok daha hızlı ilerleme kat edilecek.”

Satılık Konut Stokunun Yüzde 62 Arttığı Muğla’da Ortalama Fiyat 4 Milyon 411 Bin 810 TL Odu

6 Şubat’ta yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen depremin ardından göç devam ederken, artan talep sebebiyle illerdeki gayrimenkul piyasası hareketlendi. Bu illerden biri de Muğla oldu. Muğla genelinde ortalama kira 15 bin 336 TL, ortalama satış fiyatı 4 milyon 411 bin 810 TL oldu.

Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, Muğla gayrimenkul piyasasını inceledi. Evlerini yeterince güvenli bulmayan veya daha farklı bölgelere taşınmak isteyen kişiler evlerini satışa çıkarırken, özellikle fiyatı daha uygun ve zemini sağlam olan bölgelerdeki kiralık evler ise hızla tükeniyor.

Muğla’da Satılık Konut Stoku Yüzde 62 Arttı

Muğla’da satılık konut stoku Yüzde 62 artarken, kiralık konut stoku yüzde 19 artış gösterdi. Muğla’nın Yatağan, Dalaman ve Milas ilçelerinde ise konut stoku düşüş gösterdi. Muğla genelinde ortalama kira 15 bin 336 TL, ortalama satış fiyatı 4 milyon 411 bin 810 TL oldu.

Kiralık Konut Stoku Yüzde 49 Arttı

Kiralık konut stokunun yüzde 49, satılık konut stokunun yüzde 51 arttığı Muğla’nın Bodrum ilçesinde ortalama konut fiyatı 7 milyon 342 bin 152 TL, ortalama kira 16 bin 482 TL. Satılık konut stoku yüzde 41 artarken kiralık konut stoku yüzde 3 düşüş gösteren Dalaman’da ortalama konut fiyatı 1 milyon 811 bin 873 TL, ortalama kira 6 bin 362 TL. Satılık konut stokunun yüzde 77, kiralık konut stokunun ise yüzde 8 arttığı Datça’da ortalama konut fiyatı 4 milyon 439 bin 120 TL, ortalama kira 8 bin 14 TL oldu.

‘’67 Bin Konutun İnşaat Süreci Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen il, ilçe merkezleri ve köylerde yapılacak olan 67 bin konutun inşaat sürecinin başladığını açıkladı. 

Bakan Kurum, 11 ilde yaklaşık 2,5 milyon vatandaşın çadır ve konteyner kentlerde yaşadığını aktararak, AFAD koordinasyonunda, gelecek süreçte kurulacak 100 bin konteyner düşünüldüğünde 500 bin kişinin daha en geç mayıs ayının başına kadar bu alanlara yerleştirilmesinin hedeflendiğini söyledi.

‘’Enkaz Kaldırma Çalışmaları Devam Ediyor’’

İllerden gelen taleplere göre çelik, prefabrik, konteynerden geçici yaşam alanları kurulumuna Emlak Konut ve TOKİ ile destek verdiklerini ifade eden Kurum, diğer taraftan enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiğine kaydetti.

Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının da sürdüğünü anlatarak, “Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Kilis, Osmaniye, Elâzığ, Hatay ve Diyarbakır olmak üzere 8 ilimizde hasar tespit çalışmaları tamamlanmış durumda. Diğer illerimizde de sona yaklaştık. İnşallah önümüzdeki günlerde tamamlayıp 11 ilimizdeki askı sürecini başlatmış olacağız.” diye konuştu.

Depremden etkilenen illerde 5 milyon 646 bin bağımsız bölümden oluşan 2 milyon 31 binada inceleme yapıldığını bildiren Kurum, 6 Şubat’tan sonra meydana gelen depremlerin ardından da tespit çalışmaları yapıldığını vurguladı.

Bakan Kurum, bu çerçevede 894 bin bağımsız bölümden oluşan 312 bin binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespitinin yapıldığını belirterek, “Depremden en çok etkilenen illerimizin başında Hatay’ımız. Hatay’da 333 bin 825 bağımsız bölümden oluşan 99 bin binanın yıkık, acil yıkılacak, ağır veya orta hasarlı olduğunun tespitini yapmış olduk.” dedi. 

Öte yandan yeni konutların yapımının bilimin, sanatın, kültürün ışığında, vatandaştan, esnaftan her türlü fikirleri alarak çalışmaları yürüttüklerine dikkati çeken Kurum, şunları kaydetti:

“Hatay’ımızda cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliği kapsamında 216 bini merkezler 34 bini köylerde toplamda 250 bin konutun yapım sürecini başlatmış bulunuyoruz. Biliyorsunuz, 21 Şubat’tan itibaren 11 ilimizde eş zamanlı inşaat sürecini sürdürüyoruz.

7 bin 173’ü Hatay’da olmak üzere 54 bin afet konutunu merkezlerde, yine 2 bini Hatay’da olmak üzere 11 ilimizde 13 bin köy konutumuzun da ihalesi yapılmış oldu. Böylece 11 ilimizde gerek köylerimizde gerek il ve ilçe merkezlerinde 67 bin konutumuzun ve köy evimizin yapım sürecini başlatmış olduk. TOKİ’mizin koordinasyonunda süreci yürütüyoruz. Gerek TOKİ Başkanlığı, gerek Emlak Konut Genel Müdürlüğü, gerekse Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci yürütüyoruz.”

“İhale Yapılacak Konut Rakamını 319 Bine Çıkarmayı Hedefliyoruz”

Nisan ve mayıs ayında ihalesi yapılması hedeflenen konut sayısı hakkında bilgi veren Kurum, “Nisan ve mayıs ayı içerisinde ilk etapta gerek köylerimizde gerek il ve ilçe merkezlerinde ihalesini yapacağımız konut rakamını 319 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Yine ilk etapta Hatay merkezde yaklaşık 60 bin konutumuzun ihalesini nisan, mayıs ayı içerisinde yapacağız. Ardından da 650 bin konutu etaplar halinde hasar tespit tamamlanması süreciyle, gerek şehrin içinde demografik yapısına uygun ve şehrin dışında belirlediğimiz rezerv alanlarda yapım sürecini yürütüyor olacağız.” şeklinde konuştu.

Kalıcı konutları, şehrin ihtiyaçları, kültürel ve demografik yapısını içine alacak anlayışla bilimin ışığında yapacaklarını vurgulayan Bakan Kurum, sözlerini şöyle noktaladı:

“Yeniden Ulu Cami’mizin, Habib-i Neccar Cami’mizi, Kurtuluş Caddesi’ni aslına uygun şekilde inşa sürecini yürütüyor olacağız. Bu noktada merkezle alakalı master plan çalışması yürütüyoruz. Bu plan anlayışı içerisinde, Roma dönemine ait köprüleri dahi Amik Ovası’nda, Asi Nehri’nde yeniden inşa edecek, yeniden ayağa kaldıracak, Hatay’ımızı, Anadolu’muzu yeniden yükseltecek anlayışta çalışmalarımızı yürütüyoruz.

20 yıl olduğu gibi her depremde, afette milletimize ne söz verdiysek aynı sözleri tutma anlayışıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu çalışmaları yapıyoruz. Dün nasıl Elâzığ, Malatya, İzmir, Kastamonu, Rize, Bartın ve Antalya’daki afetlerde vatandaşlarımıza sözler verdiysek ve bu sözleri en kısa sürede tuttuysak, 1 yıl içerisinde onları sağlam güvenli konutlarına yerleştirdiysek, aynı anlayışla Hatay’ımızda ve diğer 10 ilimizde de konutlarımızı ve iş yerlerimizi yapacağız. Kalıcı konutlarıyla camileriyle, yeşil alanlarıyla şehrimizi daha da yukarıya taşıyacak yeniden ayağa kaldıracak anlayışla çalışmalarımızı yapacağımızı ifade ediyorum.”

Orhangazi’de İki Okul İnşaatı Sürüyor

Bursa’nın Orhangazi ilçesinde deprem riski nedeniyle yıkılan Erenler Kız Meslek Lisesi binası ile Endüstri Meslek Lisesi bahçesine konumlandırılan anaokulu binasının inşaat çalışmaları devam ediyor.

Milli Eğitim tarafından yapımlarına başlanan Erenler Kız Meslek Lisesi binası ile yeni Ana Okulu binası inşaatlarında yüklenici firmaların yoğun mesaisi devam ediyor. 2020 yılında Bursa Valiliği’nin deprem raporu doğrultusunda yıkım kararı verilen ve 2021 yılında yıkılan Erenler Kız Meslek Lisesi binasının yerine yapılacak olan 24 derslikli yeni okul binası ile hemen yanında inşa edilecek olan Kimya Atölyesi binasının inşaatında kaba inşaatta sona doğru gelinirken, Orhangazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde yapımına başlanan yeni Ana Okulu binasında da kaba inşatta sona gelindi.

Yıl Sonunda Tamamlanacak

Her iki binada da inşaatların tamamlanma süresi 2023 yılının sonu olarak belirlendi. Yüklenici firmaların inşaatlardaki yoğun mesaileri sürerken, halen Tuna İlkokulu binasında eğitim gören Erenler Kız Meslek Lisesi öğrencileri yeni binaya taşınacak.

Bursa’daki tüm okul projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Kocaeli İmalat Sanayi Kapasitesi 0,4 Puan Arttı

Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, kentte imalat sanayi kapasite kullanım oranının mart ayında bir önceki aya göre 0,4 puan arttığını belirtti. 

Dünya Gazetesi’nden Belma Özgen’in haberine göre; Kapasite kullanımlarında Kocaeli’nin pozitif ayrıştığını ifade eden Zeytinoğlu, ihracat yapan bir il olmasının faydaları olduğunu söyledi.

Yaptıkları araştırmada Kocaeli’deki firmaların yüzde 65’inin kapasite kullanım oranlarını artırdığına dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu, “Mart ayı anketine katılan Kocaeli firmalarının nisan ayı iç ve dış piyasadaki beklentilerine baktığımızda; firmalarımızın yüzde 22’si nisan ayında iç siparişlerinin arttığını belirtilirken, yüzde 16’sı azaldığını belirtmiştir. Firmaların yüzde 62’sinde ise iç sipariş miktarlarında bir değişim yaşanmamıştır.

İhracat yapan firmaların yüzde 18’i dış siparişlerinin nisan ayında arttığını belirtirken, yüzde 14’ü azalış bildirmişlerdir. Firmaların yüzde 68’inde ise alınan dış sipariş miktarlarında bir değişim yaşanmamıştır” açıklamasını yaptı.

Küpeli: ‘’Uygun Arsa Fiyatları Eskişehir OSB’yi Yatırım Açısından Cazip Kılıyor’’

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, ‘’Yatırımcıların talep ettiği her türlü altyapının eksiksiz bir şekilde sunulması, uygun arsa fiyatları ve nitelikli işgücü varlığımız, Eskişehir OSB’yi yatırımlar açısından cazip kılıyor” dedi.

“Eskişehir’in uzun yıllara dayanan kent kültürü birikimiyle ortaya çıkardığı modern, çağdaş ve güvenli şehir ortamı yanı sıra bir asrı aşan köklü sanayisi, yatırımcıların talep ettiği her türlü altyapının eksiksiz bir şekilde sunulması, uygun arsa fiyatları ve nitelikli işgücü varlığımız, Eskişehir OSB’yi yatırımlar açısından cazip kılıyor” diyen EOSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, son dönemde bölgeye ilginin arttığını dile getirdi. 

Nadir Küpeli, şehrin ve bölgenin sahip olduğu pek çok avantaj sebebiyle cazibe merkezi haline geldiğini belirterek, Eskişehir ve OSB’nin avantajlarını şöyle sıraladı: 

“Eskişehir’in ulaşım ağlarının kesişim noktasında olması, büyük şehirlere yakın ve ulaşımın avantajlı olması, insanı yormayan ve yaşamın kolay olduğu bir şehir yapısına sahip olması, kültürel çeşitliliğinin hoşgörü içinde harmanlandığı bir kent ekonomisi, yüksek eğitimli insan gücü varlığının en yüksek şehirlerden biri olması, güvenli bir kent olması, sosyo-kültürel gelişmişliğin çok yüksek olması yanında; bölgemizde arsa fiyatlarının birçok yere göre çok uygun olması, bir yatırımcının talep edeceği her türlü altyapının eksiksiz bir şekilde sunulması, gelişmiş bir fiberoptik internet altyapımız, nitelikli işgücü varlığımız, Eskişehir OSB’nin yatırımlar açısından çok cazip bir bölge olmasını sağlıyor.”

‘’11 İlde Yaşanan Deprem, OSB’leri Zarara Uğrattı’’

Eskişehir OSB’ye ilgiyi artırdı Kahramanmaraş merkezli 11 kentte etkili olan ve büyük bir yıkıma neden olan depremlerin bölgedeki Organize Sanayi Bölgeleri ve sanayi tesislerinde de büyük zararlara yol açtığını söyleyen Nadir Küpeli, bölgedeki sanayi tesislerinin önemli bir bölümünün çalışamaz hale geldiğini, üretime uzunca bir süre ara vermek durumunda kalındığını açıkladı.

Küpeli, bu büyük yıkımın ortaya çıkardığı sonuçlar nedeniyle olası İstanbul depremi beklentisi, Marmara Bölgesi’nde bulunan sanayi tesislerinin yatırımlarını daha güvenli bölgelere taşımak istemelerini gündeme getirdiğini belirterek, bu noktada Eskişehir OSB’ye olan ilginin de önemli oranda arttığını gözlemlediklerini söyledi.

Üreticilerin depremden etkilenmemek için daha avantajlı ve uygun maliyetli bölgelere yöneldiğini belirten Küpeli şu ifadeleri kullandı:

“Marmara denizinde beklenen olası büyük depreme yönelik olarak, İstanbul ve çevresindeki sanayi tesislerinin depremden etkilenmemek amacıyla, mevcut yatırımlarını daha güvenli yerlere ve üretim maliyetlerinin düşük olduğu alanlara taşıma arayışlarında, EOSB öne çıkıyor.

Bölgemizde yatırımcılara sunduğumuz kaliteli altyapı imkanlarının yanı sıra, Eskişehir’in lojistik bakımdan tüm önemli merkezlere ulaşım kolaylığı sağlaması da İstanbul’daki yatırımcıların tercihinde büyük rol oynuyor.

Diğer taraftan, modern ve çağdaş bir şehircilik anlayışıyla her zaman farklılığını ortaya koyan Eskişehir, eğitimli insan varlığı, hoşgörüye dayalı köklü bir kültürel geçmişe sahip olması, ulaşım ağlarının kesişim noktasında yer alması yanı sıra özellikle sanayi yatırımlarında EOSB’nin sağladığı fırsat ve avantajlarla yerli yatırımcıların yanında yabancı yatırımcıların da büyük ilgisini çekiyor.”

‘’EOSB Olarak Deprem Bölgesine Önemli Desteklerde Bulunuyoruz’’

Depremden etkilenen bölgelerde her alanda büyük hasarlar oluştuğunu anlatan Küpeli, “Yaşadığımız son deprem felaketi hepimizi çok derinden üzdü. Yaralarımızı el birliğiyle sarmak için EOSB olarak, bölgeye önemli oranda destekte bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz.

Bunlar işin bir boyutu iken, depremin sanayi kuruluşları ve tesislerde yarattığı etki ne yazık ki korkunç rakamlara ulaştı. Depremden etkilenen 11 ilde tarım, imalat sanayi ve turizm sektörlerinde tespit edilen hasarın büyüklüğü 181 milyar TL olarak hesaplanırken, en büyük hasarın 155 milyar lirayla imalat sanayisinde gerçekleşmesi yıkımın vahametini bir kez daha gözler önüne serdi” dedi.

Olası İstanbul depreminin yaşanmadan ve sanayimizi derinden etkilemeden tedbir alınması gerektiğini ifade eden Küpeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin değerli deprem uzmanlarının dile getirdiği üzere İstanbul ve Marmara Bölgesi’ni etkileyecek depremin yaşanma olasılığı ne yazık ki her geçen gün giderek artıyor. İstanbul’un içinde ve çevre illerde çok sayıda büyüklü küçüklü binlerce sanayi tesisimiz bulunuyor. Bunların bazıları gerçekten çok hayati ve kritik tesisler. İstanbul ve civarı ülkemiz sanayisinin üretim gücünde büyük bir paya sahip.

Yaşadığımız deprem sonrasın da, İstanbul ve çevre illerde faaliyet gösteren bazı sanayi kuruluşları, deprem bakımından daha güvenli olan Eskişehir OSB gibi güvenli yerlerde yeni üretim mekânları ve alanlarının araştırmasına giriştiler. Eskişehir OSB olarak bize de ön müracaatta bulunanlar, yer soran sanayi kuruluşlarımız ve girişimcilerimiz oldu. İstanbul ve çevresi bu kadar sanayi yükünü ve insan yoğunluğunu artık kaldıramaz duruma geldi.

Bize göre devletimizin sağlayacağı yeni destek ve teşvik mekanizmasıyla, bu bölgedeki kritik öneme sahip sanayinin kısa sürede hiç olmazsa bir kısmının Eskişehir OSB gibi sanayi merkezleriyle, Anadolu’nun diğer şehirlerine taşınması sağlanmalıdır. İstanbul ve çevre illerin üzerindeki yük hafifletilmelidir. Olası depremin etkilerini minimize etmek için kalan zamanımız azalıyor. Akılcı davranmak zorundayız. Eskişehir OSB’ye geçtiğimiz yıllarda birçok İstanbul kökenli firma geldi ve yatırımlarını buraya taşıdılar.

Şimdi her bir sanayi kuruluşumuz, rahat bir şekilde burada üretim yapıp, dünyanın dört bir tarafına ürünlerini ihraç ediyorlar. Büyük şehirlerin birçok zorluklarından sonra, Eskişehir ve OSB’miz onlar için yepyeni, stresten uzak, çağdaş bir üretim ve yaşam ortamı sağlıyor.”

11 Yatırımcıya 132 Bin Metrekarelik Alan Tahsis Edildi

Sağladıkları imkanlarla son yıllarda yatırım rekorları kırdıklarını, 2023 yılının ilk iki ayında bölgeye yeni yatırımcılar kazandırdıklarını aktaran Nadir Küpeli, “Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi köklü geçmişi, bugün ortaya çıkardığı büyük ekonomik potansiyeliyle Eskişehir ve Türkiye ekonomisine her geçen yıl daha fazla güç katmaya devam ediyor.

EOSB yönetimi olarak sağladığımız pek çok avantaj ile cazibe merkezi haline gelen, yatırım rekorları kıran bölgemize önceki dönemlerde olduğu gibi yatırım noktasında Cumhuriyetimizin 100. yılında da büyük ilgi söz konusu. 2023 yılının ilk 2 aylık döneminde Eskişehir OSB’den 11 yeni yatırımcımıza 132 bin metrekarelik yeni alan tahsis ettik. Bölgemizde yer almak isteyen ve yatırımlarını bölgemize getirmeyi düşünen sanayi kuruluşlarının yetkilileriyle görüşmelerimiz sürüyor. Bu konularda titiz davranıyor, detaylı çalışıyoruz” dedi.

TOKİ Tuzla Çekilişleri Tamamlandı

İlk Evim İlk İş Yerim kampanyası kapsamında yapılan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) İstanbul, Tuzla çekilişleri tamamlandı. 

İstanbul’a yapılacak 50 bin konutun Tuzla ayağında hayata geçirilecek 20 bin 920 adeti ve bin 45 yedek vatandaş için kura çekimleri tamamlandı. Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı, kura çekimlerinin son gününde kura çadırını ziyaret etti. Başkan Yazıcı burada yaptığı açıklamada, “Yapılan kura çekimleri ile beraber yine söz verilip gerçekleştirileceğini bilen vatandaşlarımız sayın Cumhurbaşkanımızın bu projesi için buradaydılar. Bütün kura çekilişleri bitti, İnşallah vatandaşlarımız için, ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Herkesi Tuzla’ya yerleşmeye, yaşamaya ve yaşam standardı yüksek bir ilçede yaşamaya davet ediyorum” dedi.

Kura çekimini değerlendiren Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı “İlk evim, ilk iş yerim projesi kapsamında Türkiye çapında 500 bin konut, 1 milyon konut arsası ve 50 bin iş yerini kapsayan büyük bir projenin İstanbulda yapılacak konutlarının 20 bin 920 adeti Tuzla’da inşa edilecek. İlk kura çekimine de Tuzla’da başlandı. Ayın 16’sında başlayan ve biten kura çekimleri, bin 45 yedek kura çekimi ile tamamlandı. Böylesine muhteşem bir projeye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğumu ve 20 bin 920 vatandaşımızı aileleriyle birlikte Tuzla’ya beklediğimizi, İnşallah projenin bitimi ile beraber Tuzla’da kendilerini ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek istiyorum. Alt yapısı, standartları, donatıları ile muhteşeme bir yaşam standardına sahip olacak bu konutlarla beraber İstanbul’un parlayan yıldızı olarak ortaya çıkmış Tuzlamız çok daha fazla bir boyut kazanacak. Şimdiden kendilerine hoş geldiniz diyorum” ifadelerini kullandı. 

‘’Daha Fazla Yük Taşıyabilecek, Sağlam Binalar Yapıyoruz’’

Sirius Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Barış Öncü, ‘’Betonun en az C25 olması gerekirken betonu C40 yaptık. İmar yönetmeliğinde önem katsayısı 1 alınmasına rağmen; biz katsayıyı 1,2 olarak aldık. Daha fazla yük taşıyabilecek ve sağlam binalar yapıyoruz.’’ dedi.

Firmanın yeni projesi Sirius Florida’da sağlam binalar ortaya çıkarmak için zemin etüdü yaptırdıklarını söyleyen Sirius Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Barış Öncü, şu açıklamaları yaptı: 

“İnşaat mühendisimiz, mimarımız, makine ve elektrik mühendislerimiz, jeoloji ve jeofizik mühendislerimizle bir araya geldik. Zemin etüdümüz yeniden çıkarıldı. Zeminin taşıma kuvveti metrekareye 42 ton olarak ölçüldü. Sirius Florida sağlam kaya zemin üstünde yer alıyor. Herhangi bir zemin iyileştirme çalışmasına da gerek yok. Buna rağmen mevcut statik inşaat değerlerimizi yüzde 20 daha kötü kabul ederek yeni bir planlama yaptık. Betonun en az C25 olması gerekirken betonu C40 yaptık. İmar yönetmeliğinde önem katsayısı 1 alınmasına rağmen; biz katsayıyı 1,2 olarak aldık. Daha fazla yük taşıyabilecek ve sağlam binalar yapıyoruz. Çünkü biz maliyeti bir kenara bırakarak insanların ölmeyeceği binalar yapmak istiyoruz. Projemizden daire almak isteyenlere sağlam evler sunmak istiyoruz. Bu saatten sonraki amacımız insanların burnu bile kanamadan yaşayabilecekleri evler yapmak. Bunun için asıl işimiz olan inşaatta yeni bir sürece girdik. Gerekirse ankastreyi, klimayı vermeyeceğiz. Evin içine sonradan her türlü eşya alınır. Ama bir insan hayatı gitti mi geri gelmesi mümkün değil.” 

Yapı denetim kurallarına uyulması sonucunda kaliteli binaların ortaya çıkacağını belirten Öncü, “STK’larda sektörün sorunlarını üst mevkilere taşımak için çalışıyorum. Sektöre öncülük edip sadece yönetmeliklerle değil kendi insiyatifimizle de daha iyisini yapmak istiyoruz. Bunun için firma olarak harekete geçtik. Kimsenin insan yaşamıyla oynamaya hakkı yok. Şu anki yönetmelik sağlam konutlar yapmak için yeterli; fakat denetim de çok önemli. Sirius Yapı olarak kendi iç denetim ve kontrol sistemimizi kurduk. Şirketimizde proje müdürü onun altında, kaba yapı şefi inşaat mühendisi, ince yapı şefi mimar, mekanik şefi makine mühendisi, elektrik şefi elektrik mühendisi ve A sınıfı iş güvenlik uzmanı tam zamanlı çalışıyor. Tüm bu ekipler konulan her tuğlanın ve atılan her adımın takipçisi olacak. Yapı denetim standartlarını imar kanununa, yönetmeliğe uygun şekilde yapmakla birlikte standartlarımız daha da yükselecek. Daha kaliteli sağlam ve insan hayatına saygılı projeler yapmayı sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

Sirius Florida projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

GNC Makina’ya Tayvan’dan Ödül Geldi

GNC yönetim kurulu üyeleri Gökhan Çetinkaya, Gökhan Yıldız, Turgay Yıldız CNC torna ve işleme merkezi tezgahları üreticisi  Victor Taichung’in üretim merkezini  ziyaret etti. Merkezi Tayvan Taichung’da bulunan 1954 yılında ilk girişimlerine başlayan bu köklü marka bu yıl 70’inci yaşını kutluyor.

Makina imalatçıları sektöründeki en modern, en çevreci fabrika olarak tanınan ve bu konuyla ilgili bir çok kurumdan ödül alan fabrika “ Green & Smart “ diye adlandırııyor. Verimliliği artırma konusundaki başarısıyla da bilinen marka, Türkiye’de GNC Makina ile işbirliği yapıyor. 

GNC Makina 2011 yılından bu yana Victor Taichung markasının Türkiye genel distribütörlüğünü üstleniyor. Dünya genelindeki tüm distribütörler arasında en iyi hizmeti vererek en büyük ciroyu gerçekleştiren GNC Makina, bu yıl da aynı başarıyı gösterdi. Bugüne kadar birinciliği kimseye bırakmayan GNC Makina, 2023 yılında da ‘’en başarılı  distribütör’’ ödülünü Tayvan’da gerçekleşen ziyaret sırasında Victor Taichung’un sahibinden aldı. Ödül sonrasında GNC Makina Yönetim Kurulu üyeleri, Türk üretim sektörüne katkı sağladıkları için çok mutlu olduklarını söylediler. 

 GNC Makina’nın başarısını sırasıyla takip eden ülkeler ise  Çin, İtalya, Hollanda ve Fransa oldu.

Kayseri’de Kiralık Konut Stoku Yüzde 42 Düştü

6 Şubat’ta yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen depremin ardından göç devam ederken, artan talep sebebiyle illerdeki gayrimenkul piyasası hareketlendi. Bu illerden biri de Kayseri oldu. Kayseri’de satılık konut stoku yüzde 12 artarken, kiralık konut stoku yüzde 42 düşüş gösterdi.

Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, Kayseri gayrimenkul piyasasını inceledi. Evlerini yeterince güvenli bulmayan veya daha farklı bölgelere taşınmak isteyen kişiler evlerini satışa çıkarırken, özellikle fiyatı daha uygun ve zemini sağlam olan bölgelerdeki kiralık evler ise hızla tükeniyor. 

Kayseri’de Kiralık Konut Stoku Yüzde 42 Düştü

Kayseri’de satılık konut stoku yüzde 12 artarken, kiralık konut stoku yüzde 42 düşüş gösterdi; ortalama kira 4 bin 172 TL; ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 393 bin 920 TL oldu. Kayseri’de kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Yeşilhisar, Pınarbaşı ve İncesu oldu.

Kayseri’nin Develi ilçesinde ortalama konut satış fiyatları 984 bin 865 TL, İncesu’da 762 bin 546 TL, Kocasinan’da 1 milyon 298 bin 976 TL, Melikgazi’de 1 milyon 227 bin 765 TL, Pınarbaşı’nda 556 bin 563 TL, Talas’ta 1 milyon 514 bin 370 TL ve Yeşilhisar’da 1 milyon 48 bin 476 TL oldu.

‘’Deprem Bölgesinde Sigortalı Hasar 100 Milyar TL Civarında’’

Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunda sigortalı hasarın 100 milyar TL civarını bulduğunu söyledi.

Deprem bölgesindeki DASK ve KASKO rakamlarının çok daha üzerinde bir miktarı sigorta şirketlerinin ödeme kapasitesi olduğunu belirten Ahmet Yaşar, “Bölge için konuşacak olursak; KASKO’da yüzde 17’lik bir sigorta oranı var; iş yerlerinde bu yüzde 9’lara kadar düşebiliyor.

Bizim toplamda bölgede beklediğimiz hasar 80 milyar civarında özel sigortalar için. Buna DASK’ı da koyduğumuz zaman, biz 100 milyar TL civarında bir hasar ödeyeceğimizi öngörüyoruz. Bu önemli bir miktar. Tabii ki diyoruz ki; ‘Sigortalılık oranı yüksek olsaydı da 100 değil, 500 milyar ödeseydik’.

Teknik olarak da sigorta şirketlerinin şu anda ödeyeceği rakamların üç katını ödeme kapasitesi var. Bazı dedikodular çıkıyor; ‘Bu depremde ödendi, ardından başka bir deprem olursa ne olacak?’ diye. Sigorta şirketleri tüm hesaplamaları yaparak yol alıyor. Sigortanız varsa endişeniz olmasın” diye konuştu.

Hasarlı konutların ödemeleri açısından şu anda eksperlerin bölgede olduğunu söyleyen Yaşar, “İlk 24 saat içinde DASK ödemeleri başladı. 1,5 milyarı geçti DASK’ın ödediği rakam. Araçta da KASKO’su olanlara ödeme yapılıyor. Sigorta sisteminde şu ana kadar gerçekleşen hasar tutarı 35 milyar lira. DASK ile birlikte 100 milyara gidecek rakam; yavaş yavaş ortaya çıkacak.

Bu rakamlar değişebilir. Örneğin İskenderun’da konteynerler yandı. Daha yavaş yavaş gelecek ihbarlar. Bu bizim tahminimiz. Ödenen hasarlarsa şu anda DASK’ta 1,5 milyar lira, özel sigortalarda ise 500 milyon lira ödendi. Tespitler yapıldıkça bu hasarlar ödeniyor” dedi.

“Binaların yüzde 50’si DASK’lı”

 İki büyük depremden sonra yıkılan binalar arasında DASK’ı olanlarla olmayanlar arasındaki farka sayılarla temas eden Yaşar, “Bizim, bölgede 2 milyon 150 bin tane konutumuz var. Bunların yüzde 50’si, 1 milyon 143 bini DASK sigortasını yaptırmış durumda.

Bunların sadece yüzde 20’si İhtiyari Konut Sigortası, yani DASK’tan sonra ayrıca yangını içeren, DASK’ın limitlerinin üzerinde kalan hasarları ödeyen Deprem Konut Sigortasını yaptırmış. Bu sigortalı sayımız da 470 bin civarında. Şu ana kadar 315 bin civarında DASK’a ihbar gelmiş durumda. DASK sadece ihbar beklemiyor.

Bu arada şunu da söyleyelim. Bazı aracılık faaliyetleri göstermek isteyen insanlar birtakım videolarla korku salıyorlar. Diyorlar ki; ‘15 gün içinde ihbar vermezseniz DASK hakkınızı kaybedersiniz.’ Böyle bir şey yok. DASK kurumu bunu her depremde açıklıyor ve uygulamıyor. Genel şartlarda böyle bir madde olsa bile bunu uygulamıyor” diye konuştu.

“Sigorta sektörü DASK ile koordine halde”

Bölgede, DASK’ın uygulaması ve sigorta şirketlerinin davranışı hakkında da bilgi veren Ahmet Yaşar şöyle konuştu: “DASK, Çevre Bakanlığından, AFAD’tan listeler geldiğinde bina yıkılmışsa, ihbar beklemiyor. Bunun üzerine sigorta şirketi şöyle yapıyor.

DASK ödemiş, yıkılmış bina. Sigorta şirketinin de orada deprem teminatı varsa sigorta şirketi de ödüyor. Dolayısıyla burada birtakım kişisel verilere ulaşmada, IBAN’a ulaşmada problemler olabiliyor. DASK bunu çözmüş durumda. T.C. kimlik numarası ile Vakıfbank’a gönderiliyor paralar. DASK sahibi depremzedeler hasarlarını Vakıfbank’tan tazmin ediyorlar. Aynı sistemi dün SEDDK’yla da konuştuk, diğer sigorta şirketlerinin de kullanabilmesi için çalışmalar yapılıyor.

Dolayısıyla sigorta şirketlerimiz de hızlıca bu hasarları tasviye edecekler. Bireylerde bunu hızlıca halletmeye çalışıyoruz. Ticari işletmelerde ise bir ekspertiz faaliyeti elbette gerekiyor. Tüm sigorta sektörü DASK ile koordine halde, işleri geciktirmeden, mükerrer iş yapmadan, yani aynı yere ayrı ayrı üç kez eksper göndermeden; birlikte, koordineli şekilde işleri halletmeye çalışıyoruz.”

‘’Düzce, Yeni Bir Çehre Kazandı’’

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, kent genelinde hazırlık aşamaları tamamlanan ve inşaatı devam eden projeleri inceledi. 

Memleket Gazetesi’nin haberine göre; Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, görevi devraldığı günden bu yana, başkanlık koltuğunda birbirinden başarılı işlere imza atmaya devam ediyor. Şehrin en işlek caddesi ve çevresini, uygulanan 4 farklı proje ile yepyeni bir siluete kavuşturan Başkan Özlü, şehir merkezi sorumluluk alanı içinde her noktanın gelişmesi adına daha önce yapılan çalışmaları da geliştirerek kalkındırmaya özen gösteriyor. Eş zamanlı yürütülen 9 büyük projeden 6’sında saha incelemesi yapan Başkan Özlü, yatırımların söz verilen süre içinde Düzcelilerin hizmetine sunulması için çalıştıklarını belirtti.

Şehrin her noktasını uyumlu hale getirmek, şehirleşmenin planlı ve düzenli şekilde hayata geçirilmesi amacıyla her mahallede ihtiyaç duyulan yatırımların yapılması için çalışmalar sürüyor. Özellikle sosyal donatıların inşasına büyük önem veren Başkan Özlü, yapımı devam eden modern pazaryeri, modern sanayi sitesi ve 23 Nisan Parkı inşaat alanlarını gezerek proje içeriklerini değerlendirdi, süreci yakından takip etti. Kurmayları ile proje donatılarını yeniden gözden geçiren Başkan Özlü, vatandaşların memnun olacağı ve en yüksek verimi alacağı şekilde yapıların inşasına devam edildiğini aktardı.

Başkan Özlü, saha çalışmaları sırasında sosyal medyadan yaptığı paylaşım ile Düzcelilere seslenerek “Şehrimizin her noktasını kalkındıracak, yaptığımız işleri görmek için bir gün yetmiyor. Düzce’miz bugün gezip gördüğümüz sadece 6 proje ile yepyeni bir çehre kazandı. İşin özü Düzce, işin özü çalışmak” şeklinde paylaşım yaptı. Başkan Özlü’nün gönderisi, sosyal medyada en çok beğenilen paylaşımlardan oldu.

23 Yeni Otel Yolda

Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğe göre, 2023 Şubat ayında 2 milyar 838 milyon TL yatırımla gerçekleşecek 23 adet yeni otel projesine yatırım teşvik belgesi verildi. 

Konaklama sektöründe hızlanan yeni yatırımlar şubat ayı yatırım teşvik belgelerine de yansıdı. Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğe göre, şubat ayında toplam 37 otel yatırımı teşvike bağlanırken, bunlardan 23 tanesi komple yeni, 14 tanesi de modernizasyon yatırımlarından oluştu.

Teşvike bağlanan otel projeleri şu şekilde:

STKN Mühendislik 9,1 milyon TL yatırınla Nevşehir’e 22 yataklı özel konaklama tesisi,

Aydın Ünlüer Turizm 328 milyon TL yatırımla Antalya-Kemer’e 5 yıldızlı 620 yataklı otel,

Umut Otel Turizm 25,5 milyon TL yatırımla Trabzon-Ortahisar’a 3 yıldızlı 30 yataklı otel,

Cortex Tarım Turizm 90 milyon 737 bin TL yatırımla İstanbul-Beyoğlu’na 98 yataklı butik otel,

King Turizm Otel İşl. 400 milyon 248 bin TL yatırımla Antalya-Serik’e 5 yıldızlı 648 yataklı otel,

AFT Otelcilik 817 milyon TL yatırımla Antalya-Manavgat’a 5 yıldızlı 844 yataklı otel,

Eryıl Turizm 12 milyon 344 bin TL yatırımla Trabzon’a 3 yıldızlı 50 yataklı otel,

VOT İnş. Turizm 30 milyon 650 bin TL yatırımla Balıkesir-Ayvalık’a 3 yıldızlı 104 yataklı otel,

Zeren Gayrimenkul 45 milyon 338 bin TL yatırımla İstanbul’da 4 yıldızlı 168 yataklı otel,

Alişanoğlu Tic. 15 milyon 525 bin TL yatırımla Giresun’da 3 yıldızlı 95 yataklı otel,

Topuz Otelcilik 25 milyon 750 bin TL yatırımla İstanbul-Fatih’e 3 yıldızlı 30 yataklı otel,

Tahtalı İnş. Turizm 127 milyon 513 bin TL yatırımla İzmir-Gaziemir’e 4 yıldızlı 178 yataklı otel,

Eryap Mobilya 19 milyon TL yatırımla Antalya’ya 3 yıldızlı 66 yataklı otel,

Tatlıları Otomotiv 18 milyon 638 bin TL yatırımla İstanbul’a 3 yıldızlı 68 yataklı otel,

Soli Global İnş. Turizm 287 milyon TL yatırımla Ankara’ya 4 yıldızlı 400 yataklı otel,

Teleses Telekomünikasyon 20 milyon TL yatırımla Muğla-Bodrum’a 3 yıldızlı 54 yataklı otel,

Carden Delux Hotel Turizm 27 milyon TL yatırımla İstanbul’a 43 yataklı butik otel,

Cen Bilal İnşaat 179 milyon 676 bin TL yatırımla Edirne’ye 5 yıldızlı 170 yataklı otel,

Kepez Turistik Tesisleri 90 milyon TL yatırımla Antalya-Kepez’e 3 yıldızlı 388 yataklı otel,

Albayraklar Enerji 38 milyon 526 bin TL yatırımla Trabzon’a 4 yıldızlı 168 yataklı otel,

Erkaya Ulusl. Lojistik 154 milyon 434 bin TL yatırımla Antalya-Muratpaşa’ya 4 yıldızlı 266 yataklı otel,

Fuzul Yapı İnş. 48 milyon TL yatırımla İstanbul’a 4 yıldızlı 96 yataklı otel,

Mavix İnşaat Turizm 31 milyon TL yatırımla Balıkesir’e 68 yataklı butik otel yapacak.

Teşvike bağlanan modernizasyon yatırımları ise şu şekilde;

Sinop Antik Turizm 8 milyon 780 bin TL yatırımla Sinop’taki 3 yıldızlı 82 yataklı oteli,

Faros Otelcilik 23 milyon 455 bin TL yatırımla Muğla’daki 3 yıldızlı 118 yataklı oteli,

Polatlı Otelcilik 26 milyon 675 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 480 yataklı oteli,

Günaylar Otel İşl. 92 milyon 855 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 1200 yataklı oteli,

Makomar Mermer 17 milyon 182 bin TL yatırımla Afyonkarahisar’daki 5 yıldızlı 314 yataklı oteli,

Aygün Turizm 90 milyon TL yatırımla Antalya-Muratpaşa’daki 5 yıldızlı 1164 yataklı oteli,

Lares Turizm 4 milyon 484 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 1815 yataklı oteli,

CB Otelcilik 61 milyon TL yatırımla Aydın-Kuşadası’ndaki 4 yıldızlı 164 yataklı oteli,

Hakkı Kantarcı Turizm 73 milyon 783 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 438 yataklı oteli,

Raymar Turizm 98 milyon 522 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 542 yataklı oteli,

Bayar Turizm 54 milyon TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 1309 yataklı oteli,

MEHA Otelcilik 1 milyon 501 bin TL yatırımla Şanlıurfa’daki 104 odalı özel konaklama tesisini,

İçkale Turizm 9 milyon 726 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 1160 yataklı oteli,

Beytur Turizm 77 milyon 822 bin TL yatırımla Antalya’daki 5 yıldızlı 1000 yataklı oteli modernize edecek.

Çanakkale’de 61 Yıllık Köy Camisi Yenileniyor

Çanakkale’nin Kocaveli Köyü’nde yer alan cami, 2020 yılında yaşanan İzmir depremi nedeniyle hasar aldı. Kullanılamaz durumdaki caminin Osmanlı mimarisine uygun şekilde yeniden inşa edilmesine karar verildi. 

Çanakkale’nin Lapseki ilçesine bağlı 50 haneli Kocaveli köyü camisi, 1962 yılında köylüler tarafından kendi imkanlarıyla yaptırılarak ibadete açıldı. Köy halkının ibadet ettiği cami de, 2020 yılında İzmir’de meydana gelen deprem sonrası yapılan incelemeler sırasında hasar tespit edildi. Depreme dayanıksız, kullanılamaz raporu verilen cami mühürlendi ve ibadete kapatıldı. Nisan 2022’de kurulan Kocaveli Köyü Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği’nin girişimleriyle eski köy camisi yıkıldı. Osmanlı mimarisine uygun şekilde yapılacak olan yeni cami için geçen yıl Kurban Bayramı arifesinde temeli atıldı.

Ardından cami inşaatına başlandı. Kaba inşaatı tamamlanan caminin kubbesinde çalışmalar devam ediyor. Köy halkı ve hayırseverlerin yardımıyla inşaatı devam eden ve yaklaşık 4 milyon TL’ye mal olacak olan Osmanlı mimarisine uygun yapılan Kocaveli köyü camisinin bu yıl Kurban Bayramı’nda ibadete açılması planlanıyor.

Kocaveli Köyü Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ahmet Evran, Kocaveli köyünün tarihinin 1900’lü yıllara dayandığını söyledi. Köyü Bulgar göçmenleri ve Karadeniz’den gelen ailelerin oluşturduğunu belirten Dernek Başkanı Ahmet Evran, köy camisinin Osmanlı mimarisine uygun bir cami olarak ibadete açılacağını belirtti.

Kaynak: NTV

‘’İstanbul’da Kentsel Dönüşüm 10-20 Yıl Sürebilir’’

Anadolu Yakası İnşaat Mühendisleri Derneği (AYİDER) Başkanı Melih Tavukçuoğlu, İstanbul’un kentsel dönüşüm sürecinin 10-20 yıl arasında sürebileceğini ifade etti.

İstanbul gibi büyük bir şehrin dönüşümü için özel fon temin edilmesi gerektiğine dikkati çeken Tavukçuoğlu, “Vatandaşa ana parayı ödemek koşuluyla faizsiz borç verilebilir. Bu dönüşüm yerel müteahhitlerle kısa sürede yapılacak bir konu değil. Dışardan sıfır ya da çok düşük faizli nakit bulmamız lazım.” diye konuştu.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin 13 milyon insanı etkilediğini ve bölgenin kalkındırılması için yaklaşık 100 milyar dolarlık bir bütçe öngörüldüğünü vurgulayan Tavukçuoğlu, “İstanbul çok daha zor bir şehir olduğu için bunun en az 2-3 misli yani 300 milyar dolar gibi bir nakit lazım. Bu sayede İstanbul’u caddesi, okulu, hastanesi ile yenileyebiliriz.” dedi.

‘’Yapılacak Binalar 80-100 Yıl Dayanacaktır’’

İstanbul’daki arsa kıtlığına değinen Tavukçuoğlu, eski binaların yenilenmesiyle fiyatlarının çok fazla arttığını belirtti. Türkiye’de betonarme binaların yapımına 1950’li yılların sonuna doğru başlandığına dikkat çeken Tavukçuoğlu, şu açıklamaları yaptı:

“Ancak apartman hayatına geçtiğimiz bu yıllarda beton ve inşaat kalitesi çok zayıftı. Bugünkü demir ve beton kalitesi yoktu. Bu binaların ekonomik ömürlerini tamamladığını varsayıyoruz. Maalesef 40-50 yıllık bu binaların büyük bir kısmı da mimarlık ve mühendislik hizmeti almamıştır. Bu şekildeki binaları ayakta tutmamız çok zor. Ancak 1999 depreminden sonra bu iş çok ciddiye alındı. Son depremden sonra eminim başta biz müteahhitler olmak üzere herkes işini daha ciddiye alıp, çok daha hassas ve titiz çalışacağız. Bundan sonra yapacağımız binalar 80-100 yıl dayanacaktır. Olası İstanbul depreminde, 1999’dan sonra yapılan binalarda çok büyük problemler yaşayacağımızı düşünmüyorum. İnsanlarımız bu binalardan sağ çıkarlar. Ancak 40-50 yıllık binalarda bunu söylemek mümkün değil. İstanbul’da risksiz diyeceğimiz binalar yüzde 10 ila 20 arasındadır. “

‘’Konut Başına Verilen Kredi, 1 Milyon 200 Bin TL’ye Çıkarıldı

Depremden sonra hazırlanan kentsel dönüşüm destek paketinin önemini vurgulayan AYİDER Başkanı Melih Tavukçuoğlu, konut başına verilen 600 bin liralık kredinin 1 milyon 200 bin liraya çıkarıldığını, müteahhitler olarak bunun 2,5 milyon liraya çıkarılmasının daha uygun olduğunu düşündüklerini kaydetti.

Maddi imkân sağlandığı takdirde kentsel dönüşümün çok kolaylıkla yapılacağının altını çizen Melih Tavukçuoğlı, “Bizim insan gücümüz, bilgimiz, birikimimiz var. Biz, bu dönüşümü yaparız. Nasıl ki deprem bölgesinde devletimiz inisiyatif aldı, ikinci aya girmeden 50 bin konutun ihalesi yapılıp, inşaata başlandıysa kentsel dönüşümü de bu şekilde yaparız. Bize kaynak lazım. Parayı devletimiz bulsun biz müteahhitleri davet etsin, ‘yapacağın yer burası, hadi başla’ dediği anda 10-20 yıl arasında İstanbul’u yenileriz.” şeklinde konuştu.

Kentsel dönüşümde herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini anlatan Tavukçuoğlu, şöyle devam etti:

“Evi 100 metrekare olan bir vatandaşa müteahhit bu evi 75 metrekare olarak yenileyelim, yüzde 25 ile de koyduğum sermayeyi karşılayayım’ diyoruz. Ancak vatandaş, ‘Hayır, sen bana yine 100 metrekare daire ver’ diyor. Benim paramla binasının yenilenmesini istiyor. O yüzden ilerleyemiyoruz. Elli yıllık, 100 metrekarelik bir binayla yeni yapılmış 75 metrekarelik bir bina arasında yine 1’e 3 değer farkı var. Evini yenilendikten sonra 3 misli pahalıya satabilir. Ancak vatandaş bunu düşünemiyor, ‘Benim evim küçülecek 3 odadan 2 odaya düşecek’ diyor. Düşsün ama fiyatı artıyor. Ayrıca depreme dayanıklı binalarda yaşayacak. Bunu göz ardı ediyor. Depremin ne zaman geleceğini bilemiyoruz. O yüzden bir an önce bu yeni ve sağlam konutlara geçmeliyiz.” 

Golden Arch Resort Hotel’e Yoğun İlgi

Başkent İnşaat tarafından Kıbrıs, Girne’de projelendirilen Golden Arch Resort Hotel’in inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.

İnşaat sektöründe 10 yıldır önemli projelere imza atan Başkent İnşaat, yurt dışı projelerini ikiledi. Dubai projesini ilgililere sunan Başkent İnşaat, şimdi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (K.K.T.C) otel projesini yükseltmeye devam ediyor. Projenin, 2023 yılının son çeyreğinde hizmete açılması hedefleniyor.

Kıbrıs’ta otel projelerinin dikkat çektiğini vurgulayan Başkent İnşaat Firma Sahibi Uğur Vergili otel projesi ile ilgili, ‘’Bu konuda tüketimin had safhada olduğu yerlerden birisi Kıbrıs. Ultra lüks ve akıllı konut tüketimine yoğun bir ilginin olduğu Kıbrıs’ta böyle bir projenin büyük ses getireceğini düşünüyorum.” dedi. 

Yurt dışı inşaat projelerine hız kesmeden devam etmek istediklerini belirten Vergili, Böyle bir proje aynı zamanda birçok inşaat firmasının da önünü açacak ve ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunacak. Kıbrıs sonrası için bile hala dünyanın çeşitli ülkelerinde araştırmalar yapıyoruz. Türk inşaat sektörünü dünyanın birçok ülkesinde göstermek istiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Golden Arch Resort Hotel projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Silivri Varnalı Konutları Teslim Edildi

Silivri Belediyesi ve Saral İnşaat iş birliği ile hayata geçirilen kentsel dönüşüm projesi Varnalı Konutları, sahiplerine teslim edildi. 

26 Eylül 2019 tarihinde Silivri merkezli meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından riskli yapı olduğu gerekçesiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yıkım kararı verilen ve yıkım işlemi Silivri Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Varnalı Konutlarında, kentsel dönüşüm çalışmaları tamamlandı. 

Silivri Belediyesi iştiraki Silivri İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (SİYTAŞ) ve Saral İnşaat iş birliğiyle kentsel dönüşümü tamamlanan Varnalı Konutlarında hak sahipleri, düzenlenen törenle anahtarlarını teslim aldı. 

Yapımı 15 ay gibi kısa bir sürede biten Varnalı Konutları; 16 bin 487 metrekare kullanım alanına ve bin 251 metrekare ticari alana sahip. 8 blok, 116 daire, 7 iş yeri ve 130 araç kapasiteli bir otoparkın bulunduğu Varnalı Konutlarında daire alanları; brüt 110 metrekare / net 80 metrekare olarak tasarlandı. Silivri’nin bilinen en eski kooperatiflerinden biri olan Varnalı Konutlarının yenilenmesiyle birlikte burada yaşayan vatandaşlar afetlere karşı dayanıklı, yepyeni ve modern dairelerine kavuşmuş oldu.

Varnalı Konutları’nın proje detaylarını buradan inceleyebilirsiniz.

Zigana Tüneli Açılış İçin Gün Sayıyor

Dünyanın en uzun üçüncü, Avrupa’nın ise en uzun çift tüplü kara yolu tüneli olarak hizmet verecek olan 14,5 kilometrelik Zigana Tüneli, yakında açılış yapacak. 

Trabzon- Gümüşhane kara yolu üzerine yapılan, 17 Mart 2017’de temeli atılan Zigana Tüneli’nde çalışmalar tamamlandı. Işığın göründüğü proje ile Gümüşhane’nin Torul ilçesi Köstere köyü mevkisiyle Trabzon’un Maçka ilçesi Başarköy köyü arasında, her biri 14,5 kilometre uzunluğunda çift tünel inşa edildi. Yeni Zigana Tüneli ile Başarköy Vadisi’nden bin 15 metre kotundan girilip, bin 264 metre kotuna yüzde 3,30 eğimle tırmanılacak. Yüzde 0,85 eğimle de inilerek, Köstere Vadisi’nden bin 212 metre kotundan çıkacak tünel ile Zigana Dağı geçilecek.

Tünel, Gümüşhane ile Trabzon arasındaki ulaşımı, 30 dakika kısaltacak. Doğu Karadeniz’i Orta Doğu, Kafkaslar ve İran’a bağlayan tarihi İpek Yolu’nun geçtiği güzergahtaki tünel tamamlandığında dünyanın 3’üncü, Avrupa’nın ise en uzun çift tüplü kara yolu tüneli olacak. Kara yolu tünellerinde Türkiye’de ilk defa yapılan ‘dikey şaft yapıları’, Zigana Tüneli’nde uygulandı. Proje ile 3 istasyonun her birinde 1 temiz, 1 de kirli hava olmak üzere toplam 6 adet havalandırma şaft yapısına yer verildi.

Yurt içi kara yolu ulaşımıyla uluslararası ticaretin daha hızlı ve güvenilir yapılmasına katkı sağlayacak proje ile zamandan 40 milyon TL, akaryakıttan ise 99 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 139 milyon TL tasarruf edilecek. Tünel ile karbon salınımı da 18 bin ton daha az gerçekleşecek. Trabzon’u Gümüşhane üzerinden Bayburt ve Erzurum’a bağlayan güzergahta inşa edilen tünel, Trabzon-Aşkale yolunun 44’üncü kilometresindeki Maçka-Başarköy mevkisinde başlayıp, 67’nci kilometrede yer alan Köstere-Gümüşhane yoluna köprülü kavşak ile bağlanacak. 12 metre genişliğindeki mevcut devlet yolu 2’şer şeritli bölünmüş yol haline gelecek.

Elektromekanik imalatlarının yanında, asfalt, havalandırma ve ışıklandırma çalışmaları tamamlanan tünelde boya ve çevre düzenlemesi işlemleriyle son rötuşlara geçildi. Nisanda hizmete açılması için hazırlıkların sürdürüldüğü tünel; özellikle kış aylarında dik ve virajlı rampalarda kar, sis ve buzlanmanın yanında ulaşımı kısaltarak, heyelanla kaya düşmeleriyle korku yaşayan sürücüleri de rahatlatacak. Öte yandan sürücülere konforlu, güvenli ve ekonomik ulaşım imkânı sağlayacak Zigana Tüneli içerisindeki son durum da görüntülendi.

Zigana Tüneli projesinin tüm detaylarını burada bulabilirsiniz.

Kaynak: Hürriyet

Antalya’da Ortalama Kira 13 Bin 15 TL, Ortalama Konut Satış Fiyatı İse 2 Milyon 831 Bin 520 TL Oldu

6 Şubat’ta yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen depremin ardından göç devam ederken, artan talep sebebiyle çevre illerdeki gayrimenkul piyasası hareketlendi. Bu illerden biri de Antalya oldu. Antalya’da Şubat ayında satılık konut stoku yüzde 17 artarken, kiralık konut stoku yüzde 1 artış gösterdi.

Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, Antalya gayrimenkul piyasasını inceledi.

Antalya’da Kiralık Konut Stokunun Düşüş Gösterdiği İlçeler Finike ve Kumluca 

Antalya’da Şubat ayında satılık konut stoku yüzde 17 artarken, kiralık konut stoku yüzde 1 artış gösterdi, ortalama kira 13 bin 15 TL, ortalama satış fiyatı ise 2 milyon 831 bin 520 TL oldu. Antalya’da kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Finike ve Kumluca oldu.

Kiralık konut stokunun yüzde 13 düşüş, satılık konut stokunun yüzde 13 artış gösterdiği Finike’de ortalama konut fiyatı 2 milyon 4 bin 492 TL, ortalama kira 6 bin 495 TL. Kiralık konut stokunun yüzde 10 düşüş, satılık konut stokunun yüzde 25 artış gösterdiği Kumluca’da ortalama konut fiyatı 2 milyon 613 bin 609 TL, ortalama kira 6 bin 965 TL. 

Yeşilova-Solaklar Köprülü Kavşak Projesinde İnşaat Başladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından kent trafiğini rahatlatmak amacıyla hayata geçirilecek Yeşilova-Solaklar Köprülü Kavşak projesinde inşaat çalışmaları başladı. 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Yeşilova-Solaklar Köprülü Kavşak Projesi’ne start verdi. Büyükşehir ekipleri şu anda İskefiye Caddesi, Otoyol kenarı ve DSM imalatlarını yapıyor. İskefiye Caddesi’nde zemin tespiti deneme kazıkları çakan, toprak sıyırma ve kazı işlerine devam eden Büyükşehir, otoyol güvenliği için şantiye sahasının otoyol cephesine bakan kısmında ise tel çit montajı yaptı.

Sinyalizasyon Kaldırılacak

D-605 İzmit- Kandıra Karayolu üzerinden geçecek iki adet köprülü kavşak ile yapılacak trafik düzenlemeleri ile Kandıra yolundaki trafik akışı kesintisiz hale getirilecek. Sinyalize kavşağın kaldırılmasıyla transit geçişin sağlanacağı yeni düzenleme ile trafik ışıklarında beklenmeden transit geçiş yapılabilecek.

Kandıra veya İzmit istikametinden gelen araçlar köprülü kavşakları kullanarak Yeşilova ve Solaklar Karadenizliler Mahallerine kolaylıkla beklemeden geçiş yapabilecek. Proje kapsamında ayrıca yol genişletme ve açık otopark alanı da yapılacak.

2 Adet Köprülü Kavşak 

D-605 İzmit-Kandıra Karayolu üzerine iki adet köprülü kavşak yapılacak. Kandıra istikametinden gelişte ve Yeşilova Mahallesi’nden Solaklar Karadenizliler Mahallerine geçişin sağlanacağı köprülü kavşak 40 metre uzunlukta; İzmit istikametinden gelişte Yeşilova Mahallesine geçişi sağlayacak köprülü kavşak ise 55 metre uzunlukta inşa edilecek.

Kaynak: Kocaeli Koz

Trabzon’da Âtıl Bina Otel Olacak

Trabzon iline bağlı Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, ilçede daha önce tekel olarak kullanılan ve son dönemde âtıl durumda kalan binanın en az 4 yıldızlı otele dönüştürüleceğini açıkladı. 

İnşaat çalışmalarının hızla başlatıldığı otel projesini incelemeye alan Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, projede 300 yatak kapasitesi ile 107 oda bulunacağını duyurdu. 

Çalışmaların ivedilikle sürdürüldüğünü söyleyen Ekim, “Uzun yıllardır âtıl olarak duran Akçaabat Merkezinde bulunan tekel binasını otel olarak turizme kazandırıyoruz. İlçemize gelen yerli ve yabancı turistlerin merkezdeki konaklama ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılayacak olan otel inşaatı hızla ilerliyor. 

Mülkiyeti Belediyemize ait olan eski tekel binasını yüklenici tarafından en az dört yıldızlı otel olarak yapmak koşuluyla ihale yoluyla kiraladık. 107 oda, 300 yatak kapasiteli ve en az dört yıldızlı otel olarak şehrimizin turizmine önemli katkı sağlayacak. Özellikle Körfez ülkelerinden gelen ve yaylalarımızı ziyaret eden turistler; gezme, yeme ve içme ihtiyaçlarının yanında bu otel sayesinde ilçe merkezinde konaklama ihtiyaçlarını da karşılayabilecekler. 

İlçemize önemli katkı sağlayacağını düşündüğüm bu otel sayesinde turistler, ilçemizde daha çok vakit geçirme imkânı bulacak. Bu vesileyle de sadece sahil kesimindeki esnaflarımız değil şehir merkezindeki bütün esnaflarımız da turistlerden ve turizmden faydalanmış olacak. Ayrıca otel açılmasıyla birlikte şehrin istihdamına ve ekonomisine de önemli katkı sağlayacak.” açıklamalarını yaptı. 

Projenin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Çorum Geçici Hayvan Bakım Evi İnşaatı Hızla Sürüyor

Çorum Belediyesi tarafından Veteriner İşleri Müdürlüğü bünyesinde Bahabey’de yükselen Geçici Hayvan Bakım Evi’nin (Hayvan Hastanesi) inşaat çalışmaları devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde temeli atılan Hayvan Hastanesi projesinin inşaat çalışmalarını incelemek için ziyarette bulunan Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, yetkililerden bilgi aldı. 

Ziyaretin ardından sahipsiz sokak hayvanları için çalışmalar yürütüldüğünü ifade eden Aşgın, “Veteriner İşleri Müdürlüğü bünyesinde bir hayvan hastanesi yapıyoruz. Geçici bakım evi olarak da ifade edebiliriz burayı. Bu hayvan hastanesi, sahipsiz sokak hayvanları için hizmet verecek. Burada ameliyathaneler, müşahede odaları, karantina odaları, muayene odaları, bir hayvan hastanesinde ne olması gerekiyorsa, hangi cihazlar ve donanım olması gerekiyorsa bunları bünyesinde barındıracak şekilde muazzam bir hayvan hastanesini, Türkiye’ye örnek olacak bir projeyi şehrimize kazandırıyoruz. Sahipsiz sokak hayvanlarının her türlü tetkik, tedavi ve bakımları uzman veteriner hekimlerimiz tarafından yapılacak.  Bizim medeniyetimiz şefkat ve merhamet medeniyeti. Bu medeniyetin evlatları olarak bizlere bu projeler yakışır.  32 proje arasında vaat ettiğimiz bir projeyi daha hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi. 

‘’Projenin 35 milyon TL bedele sahip olduğunu açıklayan Belediye Başkanı Aşgın, Bu projenin yüzde 40’ını Tarım Bakanlığı’ndan destek olarak alacağız. Kalanını da Çorum Belediyesi olarak karşılayacağız. Kimsesiz sokak hayvanlarının kimi olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. 

Tapdi, Buca Konut Projesi İçin İmzaları Attı

Tapdi, İzmir’in Buca ilçesinde hayata geçirilecek olan 400 dairelik konut projesi için sözleşme imzaladı. Projenin yükseleceği arazi, 204 milyon 600 bin TL yatırım bedeline sahip.

Toplam 400 konut ve 23 adet iş yeri inşa edilecek olan konut projesi için kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını duyuran firma, Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yapılan açıklamada için, şu beyanı verdi: 

“Şirketimiz tarafından 28/02/2023 tarihinde yayınlanan 2022 yılına ilişkin faaliyet raporumuzun “Yatırımlarımız”  başlıklı 8 nolu maddesinde “Esas faaliyetlerle ilgili olmamakla beraber şirketimizin büyüme stratejileri çerçevesinde rezerv olarak tutulmak üzere 28/12/2022 tarihinde İzmir ili, Buca İlçesi, Tınaztepe  Mahallesi, 31J2B pafta, 624 Ada, 10 Parsel numaralı, 6.677,74 m2 yüzölçümlü Hazine adına kayıtlı taşınmazın Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığından %60 ‘ı şirketimize, %40 ‘ı da diğer ortak şirketle birlikte toplam 204.600.000 TL bedelle satın alındığından” bahsetmiştik.

Söz konusu taşınmaz için Şirketimiz ile Müteahhit bir firma arasında %50 – %50 paylaşım oranlı kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır.

Projenin avan olarak 400 adet 1+1 daire ve 23 adet iş yerinden oluşan bir kompleksten oluşması planlanmıştır.

Sözleşmenin imzalanması ile birlikte Müteahhit firmadan payımıza isabet eden 99 milyon TL tutarındaki 5 adet vadeli çek peşinat olarak tahsil edilmiştir.

Projenin ek süreler dahil 36 ay içinde tamamlanması hedeflenmiştir.

Proje sonunda şirketimizin payına düşecek daire ve işyerleri karşılığında 500 milyon TL’ lik bir kâr elde edeceği düşünülmektedir.”

Bakan Kurum, Deprem Konutlarına İlişkin Açıklama Yaptı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde inşa edilecek konutlara ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Sosyal medya hesabından deprem konutları ile ilgili bilgi veren Bakan Kurum, şu ifadeleri kullandı: 

“Fay hattından uzak yer seçerseniz, zemin etüdünü doğru yaparsanız, zemin dayanıklılığını iyi tespit ederseniz, zeminde yeterli güçlendirme yaparsanız ve doğru teknik kullanırsanız inşaatı her zaman yapabilirsiniz. En iyi örnek Malatya ve Elâzığ. 2020’deki deprem sonrası, inşasını 20’nci günde başlattığımız konutlar, bu büyük afet sonrası dimdik ayakta.

Depremin şiddetini çok hafif hissettik, hiçbir hasarımız yok çok şükür. Allah devletimize zeval vermesin. Binalarımız sağlam, en ufak bir çatlak, boya döküntüsü görmedik. Maşallah, alçılarda bile bir patlak yok. Evlerimiz, kendini bu depremde ispatladı ve oldukça güvenli durumda. Deprem olduğunda korkup kaçmıyoruz, evlerimizde güvenle oturuyoruz.’’

Depremden Sonra Göç Alan İllerin Başında Gelen Ankara’da Ortalama Kira 7 Bin 589 TL

Ankara’da şubat ayında kiralık konut stoku yüzde 31 düştü, satılık konut stoku yüzde 23 artış gösterdi. Ankara’da şubat ayında konut kiraları yüzde 6,1, satılık konut fiyatları ise yüzde 6,39 artış gösterdi.

6 Şubat’ta yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen depremin ardından göç devam ederken, artan talep sebebiyle çevre illerdeki gayrimenkul piyasası hareketlendi. Bu illerden biri de Ankara oldu. Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, Ankara gayrimenkul piyasasını inceledi.

Ankara’da Şubat Ayında Kiralık Konut Stoku Yüzde 31 Düştü


En fazla göç alan illerin başında gelen Ankara’da Şubat ayında kiralık konut stoku yüzde 31 düşerken, satılık konut stoku yüzde 23 artış gösterdi. Ankara’da Şubat ayında konut kiraları yüzde 6,1, satılık konut fiyatları ise yüzde 6,39 artış gösterdi. Ankara’da ortalama kira 7 bin 589 TL, konutların ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 646 bin 190 TL.Ankara’da konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler ise Sincan, Pursaklar ve Şereflikoçhisar oldu.

Yeni Evim Kampanyası’na Katılanlar, Kredi Hayat Sigortalarını Ucuza Yaptırıyor

Konut sahibi olmak isteyenler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ortak çalışmasıyla başlatılan “Yeni Konut Finansman Modeliyle Yeni Evim” kampanyasına yoğun ilgi gösteriyor.

Yüzde 10 peşinat ödeyerek finansman desteğinden yararlananlar, konut bedelinin kalanını yüzde 0,69’dan başlayan faiz oranları ve 15 yıla varan vadeler ile ödeyebiliyor. Viennalife Emeklilik ve Hayat A.Ş.’nin dijital platformu olayinkolayi.com, Yeni Evim Kampanyasına katılanlara, kredilerini güvence altına alan Kredi Hayat Sigortasını rekabetçi fiyatlarla sunuyor. Üstelik sadece yeni kredi başvurusu yapanlar değil, daha önceden kredi almış olanlar da bu avantajdan yararlanabiliyor.

Türkiye’nin 81 ilinde, ilk kez ev sahibi olmak isteyen orta gelirli vatandaşlar için konut ve finans sektörünü bir araya getiren Yeni Evim Kampanyası ile ilk evini alacaklara, piyasa koşullarına göre çok daha uygun vade seçenekleri, ilk 3 yıl devlet katkısıyla ödeme kolaylığı ve hane halkı geliriyle uyumlu ödeme imkanları sağlanıyor.

“Kampanyadan yararlanmak üzere kredi kullananlar hem kendilerini, hem de aile bireylerini güvence altına almak için Kredi Hayat Sigortası da yaptırıyor.” diyen Viennalife Emeklilik ve Hayat A.Ş. Alternatif Dağıtım Kanalları Direktörü Murat Akçay, bu noktada bankaların genelde Kredi Hayat Sigortasını yapmadığını, kredi tutarının bu amaçla hazırlanan özel sigorta ile teminat altına alınmasının önemini vurguladı. Yeni Evim Kampanyası’na katılıp kredi kullananların mutlaka Kredi Hayat Sigortalarını almak için olayinkolayi.com platformunu incelemelerini öneren Akçay, “Olayınkolayı’ndan Kredi Hayat Sigortalarını satın alanlar, neredeyse yüzde 40’lara varan avantajlı fiyatlar ile kredi masraflarından önemli ölçüde tasarruf etmiş oluyor.” dedi. 

Çimento Üretimi Geriledi

TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, ‘’2022 yılında, sektörün yüzde 94’ünü temsil eden üyelerimizin toplam çimento üretimi geçen yıla oranla yüzde 6,6’lık düşüşle 73 milyon 708 bin tona geriledi.’’ dedi.

2022 yılına ilişkin üretim, satış ve ihracat rakamlarını değerlendiren TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, öncelikle 2023’ün ilk günlerinde 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından TÜRKÇİMENTO olarak bölgeye her türlü desteği vermeye ve yaraların hızla sarılması için çalışmalara devam ettiklerini belirtti. 

Geride kalan 2022 yılının, pandemi döneminin olumsuz yansımalarının ve Ukrayna-Rusya savaşının olumsuz etkilerinden dolayı verimli bir yıl olarak değerlendirilemediğini söyleyen Yücelik, inşaat sektöründe yaşanan küçülmenin de etkisiyle çimento sektörünün 2022 yılını iç ve dış satışlarda tonaj olarak daralma ile tamamladıklarını kaydetti. 

Yücelik, Türkiye’de 77 çimento fabrikasıyla faaliyet gösteren sektörün 17 bin 500 kişiyi doğrudan istihdam ettiğini söyledi. Sektörün 2022 yılındaki üretim- satış rakamlarına ilişkin bilgi veren Yücelik, şöyle devam etti: 

“Sektörümüz, yaklaşık yüzde 6 büyüme yaşadığı 2021 yılından sonra 2022 yılına, iç piyasada düşüş ve ihracatta artış ile başlamıştı. 2022 yılında, sektörün yüzde 94’ünü temsil eden TÜRKÇİMENTO üyelerinin toplam çimento üretimi geçen yıla oranla yüzde 6,6’lık düşüşle 73 milyon 708 bin tona geriledi. Üyelerimizin iç satışları ise 2022 yılında yüzde 9,3 azalarak 54 milyon 610 bin tona indi. Yine 2022 yılı 12 aylık dönemde üretilen çimentonun yaklaşık yüzde 25,1’i ihracata konu oldu. 2022 yılında çimento sektörü olarak toplam ihracatımız ise yüzde 12’lik düşüşle 27,2 milyon ton olarak gerçekleşti.  Bu ihracatın 18,7 milyon tonunu çimento, 8,5 milyon tonunu klinker oluşturdu. 2023 yılında da ihracatta yaşanan düşüş trendi devam ediyor.”

77 fabrikayla faaliyet gösteren çimento sektörünün yapılan yatırımlarla 2022 yılında 119 milyon ton kapasiteye ulaştığını belirten Yücelik, kapasite kullanım oranının ise yüzde 65 olduğunu söyledi. 

Yücelik, “2022 yılı kapasite kullanım oranımıza baktığımızda kurulu kapasite altında üretime devam ediyoruz. Gerek iç piyasa gerekse dış piyasadaki gelişmelerin gerçek potansiyelimizi halen yansıtmadığını görmekle beraber; önümüzdeki dönemde sektörümüzün daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.” dedi.

Sektörün çimento ihracatını çoğunlukla ABD ve Orta Doğu’ya yaptığını söyleyen Fatih Yücelik, “Özellikle ABD pazarına burada bir parantez açmak isterim. Türkiye’nin ABD’ye çimento ihracatı önceki yıla oranla 2022 yılında yüzde 35 artarak 9,8 milyon ton oldu. Ülkemizin çimento ihracatının yüzde 50’si ABD’ye gerçekleştirildi. ABD’de bildiğiniz gibi son dönemde eskiyen altyapılar yenileniyor. Kaliteli ürünlerimiz ve lojistikteki başarımızla Türk çimentosu olarak ABD’nin de temeline imza atıyoruz.” diye konuştu. 

İnşaat Sektöründeki Düşüş Devam Ediyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mart ayına ilişkin inşaat, hizmet, ticaret ve perakende sektörleri güven endeksini açıkladı. Endekse göre, inşaat sektöründe yüzde 1,5 gerileme sürüyor. 

TÜİK tarafından yayımlanan güven endeksi mart ayı sonuçlarına göre, mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi martta aylık bazda hizmet sektöründe yüzde 1,1 artarken, perakende ticaret sektöründe yüzde 4,4 ve inşaat sektöründe yüzde 1,5 azaldı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi şubatta 115,5 iken martta 116,8 değerini aldı.

Hizmet sektöründe geçen aya göre, son 3 aylık dönemde iş durumu yüzde 1,4, son 3 aylık dönemde hizmetlere olan talep yüzde 2,1 düşerken, gelecek 3 aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisi yüzde 7 arttı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış perakende ticaret sektörü güven endeksi şubatta 123,1 iken bu ay 117,7’ye geriledi.

Perakende ticaret sektörü güven endeksinde geçen aya göre mevcut mal stok seviyesi yüzde 0,5, son 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar yüzde 8, gelecek 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi yüzde 3,3 azaldı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi geçen ay 89,8 iken bu ay 88,5 oldu.

İnşaat sektöründe geçen aya göre, alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyinde yüzde 0,6 artış olurken gelecek 3 aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisinde ise yüzde 3,3’lük düşüş kaydedildi.

Atış Grubu’ndan Yeni Yurtdışı Yatırımı

Atış Şirketler Grubu, Kuveyt’in ardından Umman’ın başkenti Maskat’ta da ofis açtığını duyurdu. Atış Şirketler Grubu CEO’su Ahmet Atış, ‘’Umman’da gayrimenkul, finans, sağlık turizmi, turizm ve perakende sektörlerinde büyümek istiyoruz.’’ dedi. 

Dünya Gazetesi’nden Kenan Sertalp’in haberine göre; Türkiye’deki yatırımları ve iş geliştirme projeleriyle adından sıkça söz ettiren Atış Şirketler Grubu, yurtdışındaki turizm ve yatırım ağını genişletiyor. Atış Şirketler Grubu, Kuveyt’in ardından Umman ofisini de törenle açtı.

Umman’ın başkenti Maskat’ta gerçekleşen törene Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur el-Busaid’ın danışmanı Mahmud bin Sultan bin Hamad Esseman Ebu Saidi, Türkiye Maskat Büyükelçisi Muhammet Hekimoğlu, Suudi Arabistan Maskat Büyükelçisi Abdullah bin Saud Alanazi ve Atış Şirketler Grubu Başkanı Hüsamettin Atış, Atış Şirketler Grubu CEO’su Ahmet Atış ile çok sayıda Ummanlı yatırımcı katıldı.

Atış Şirketler Grubu CEO’su Ahmet Atış, yurtdışı yapılanmasını yılsonuna kadar 14 ülkede tamamlamayı hedeflediklerini söyledi. Atış, “3 yıldır ticaret yaptığımız Umman’ın başkenti Maskat’ta açtığımız yeni ofisimiz aracılığıyla turizm, perakende, sağlık turizmi, gayrimenkul ve finans sektöründe Umman’daki ikinci Türk markası olarak pazarda büyümek istiyoruz” dedi.

“Kuveyt’te pazar lideriyiz”

Arap yarımadasındaki yatırım faaliyetlerinin 8 yıl önce Kuveyt’te başlayarak ivme kazandığını belirten Atış, gayrimenkul sektöründe Türk firmaları içerisinde bölgede pazar lideri olduklarını ifade etti.

Atış, “Birleşik Arap Emirlikleri’nde varız. Suudi Arabistan’da operasyonumuzu kuruyoruz. Katar ve Ürdün’de de ayrı bir operasyonumuz var ama onlar bu kadar geniş değil. Avrupa’da özellikle İngiltere olmak üzere ABD, Orta ve Uzak Doğu’da çalışmalarımızı sürdürüyoruz’’ dedi.

Atış, şirket stratejisini şu sözlerle açıkladı: ‘’Dünyada başıboş çok büyük bir sermaye var. Ama biz dünya piyasalarına çok entegre firmalar olmadığımız için bu pazardaki payımız çok küçük kalıyor. Yaptığımız işlerde küresel ve kitlesel düşünmemiz lazım. Aksi durumda çok kârlı işlere imza atsak da yatırım alamayız.’’

‘’Biz inşaat geliştirmecisiyiz’’

Atış, firma olarak hedeflerini bir üst noktaya taşıdıklarını belirtti. ‘’Bizim konumumuz inşaatı bilfiil yapmak değil artık. Biz inşaat geliştirmecisiyiz. Yani biz bilgi birikimimizi bütün dünyaya satabilir pozisyondayız” diyen Atış, artık inşaat yapıp satmanın dışında inşaat geliştirmecisi olarak sürecin yönetimini gerçekleştirerek sürece projeksiyon tutmayı hedeflediklerini söyledi.

Yabancı yatırımda finans pazarı oluşturulmalı

Ahmet Atış, kâr elde etme noktasında yatırım projelerine yönlenmenin avantajlarına temas ederek, yabancı yatırımda finans pazarı oluşturmanın önemine dikkat çekti. Gayrimenkul satışının ülkeye sıcak para sokma noktasında yeterli olmadığının altını çizen Atış, “Orta Doğu pazarında İngiltere’ye kaymış para aslında kazanmıyor. Parayı park etmiş oluyorlar. Para ne kadar riskli piyasada ise o kadar fazla para kazanıyor. Bizim kendi sanayimize yatırım almamız lazım.

Ayrıca daha büyük gayrimenkul projelerine yatırım almamız lazım. Vatandaşların bir daire alıp da senede on beş gün gelip bunun üzerinden de bir vatandaşlık alması söz konusu değil. Gayrimenkul Yatırım Fonu ve Girişim Sermaye Fonu ile bizim finans sektörüne girişimiz böyle başlamış oldu. Yaklaşık altı yıllık bir çalışma ve modelleme gerçekleştirmiş olduk. Bize göre de şu an muhtemelen Türkiye’ye en çok sıcak para sokacak olan işlerden bir tanesi bu’’ dedi.

Atış Yapı hakkındaki tüm bilgilere ve bünyesindeki projelere buradan ulaşabilirsiniz.

Sektörün Dünyadaki Lider Fuarı Asansör İstanbul 2023 Oldu!

Bu yıl, yurt içi ve yurt dışından toplam 363 firmanın katılımıyla 18.’si gerçekleşen Uluslararası Asansör İstanbul, 2022’deki ziyaretçi başarısının da üzerine çıktı ve Avrupa da dahil yine bölgesinin en büyüğü oldu.

Sırasıyla İran, Rusya, Suudi Arabistan, Irak, Mısır, Cezayir, Lübnan, Libya, Kosova ve Kazakistan başta olmak üzere farklı kıtalardan 6.906 yabancı ziyaretçinin geldiği fuarı, dört gün boyunca toplam 24.314 profesyonel takip etti. Her fuar gücüne güç katarak ilerleyen Uluslararası Asansör İstanbul’un sonraki buluşması 24 – 27 Nisan 2025’te yapılacak. 

Tarsus Fuarcılık tarafından AYSAD’ın (Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği) desteğiyle düzenlenen 18. Uluslararası Asansör İstanbul, yine beklentileri aştı. Tüyap Beylikdüzü Fuar Merkezi’nde 8 salonda, daha hızlı ve daha güvenli asansör teknolojilerinin bir arada sergilendiği organizasyon, gerek metrekare, gerek katılımcı firma sayısı, gerekse yurt içi ve yurt dışından ziyaretçi rakamları bazında bölgesinin en büyüğü oldu. “Bu yılki sloganımızı “Yeni dünya, yeni fırsatlar” olarak belirlemiştik. Asansör İstanbul 2023, bu mesajın vaat ettiği tüm kazanımları fazlasıyla gerçekleştirdi. Sektör profesyonellerinin fuar ajandalarında mutlaka yerini alan Asansör İstanbul’un portföyüne her fuar, farklı ülkelerden çoğunluğu satın almacı olan yeni ziyaretçiler eklenmeye devam ediyor” diyen Tarsus Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, milyonlarca dolarlık ticaretin gerçekleştiği Asansör İstanbul’un, 2025 yılındaki buluşması için, daha fuar sırasında yoğun bir başvuru aldıklarını açıkladı.

Asansör Dünyası İstanbul’da Buluştu!

Asansör İstanbul 2023’ü, asansör montaj, taahhüt ve bakım firmaları, asansör aksam üreticileri ve tedarikçileri, müteahhitlik ve inşaat firmaları, apartman yöneticileri, bina sahipleri, asansör kullanıcıları, proje, mimarlık, mühendislik ve danışmanlık firmaları, yurt dışından alım heyetleri, belgelendirme kuruluşları, STK’lar, kamu kuruluşları ve akademisyenler takip etti. Fuarda; konut ve ticari bina asansörlerinden hastane asansörlerine, ev içi asansör ve kişisel taşıyıcılardan otomobil asansörlerine, yük ve servis asansörlerinden engelli asansörlerine kadar tüm dikey ulaşım teknolojileri ile yürüyen merdiven ve yollara dair yenilikler sergilendi.  

Deprem Bölgelerine Uygun Asansör Standartları Konuşuldu

18. Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı’nın konferans programının bu yılki ana gündem maddesi “SİSMİK BÖLGE ASANSÖRLERİ” olarak belirlendi. Bu kapsamda Türkiye MAKFED Başkan Yrd. Sefa Targıt moderatörlüğünde düzenlenen “Sismik Durumlara Tabi Asansörler ve Binalar” panelinde; CEN Avrupa Standartlar Komitesi TC 10 Başkanı Esfandiar Gharibaan, CEN Sismik Bölge Asansörleri Komitesi ve İtalya UNI/CT 019 Başkanı Paolo Tattoli, İTÜ Makine Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdem İMRAK ve Avrupa Asansör Birliği ELA Komponent Komitesi Üyesi Dr. Ferhat Çelik “Deprem bölgelerinde hizmet veren asansörler, binalar, asansör bina ilişkisi, asansörün deprem anındaki çalışma şekli ve devreye alınması” konularındaki bilgilerini paylaştı. 

BUÜ Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin Temeli Atılıyor

Yaklaşık 6 yıl önce başlatılan fakat farklı sebeplerden dolayı temeli atılamayan Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin temeli önümüzdeki günlerde atılacak. 

2017 yılında projelendirilmesi yapılan BUÜ Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi projesinin inşaat çalışmaları için tüm engeller aşıldı. Proje çerçevesinde 59 bin metrekare inşaat alanına sahip hastanenin, 250 yatak kapasiteli olması planlanıyor. Nisan ayı içerisinde temeli atılacak olan hastane projesinin inşaat altyapı çalışmaları ise hız kesmeden devam ediyor.

Projenin büyük bir ihtiyaç olduğunu dile getiren BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, hastane hakkında şu bilgilendirmelerde bulundu:

“Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi; Üniversite Hastanemiz ve Sabahattin Gazioğlu Çocuk Onkoloji Hastanemiz ile entegre bir şekilde hizmet vereceği için, yer açısından en uygun noktayı tespit ettik. Önceki yönetim döneminde bu konuda çalışmalar yapılmıştı. Kendilerine de bu vesile ile teşekkür etmek istiyoruz. Ancak yaklaşık 6 yıl geçmesine rağmen finans ve proje sorunları aşılamamıştı. Girişimlerimiz neticesinde tüm sorunların giderilmesini sağladık. Bakanlıklardan proje ve bütçe için onay almayı başardık. Vakit kaybetmeden de inşaat hazırlıklarını başlattık”

BUÜ Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi projesinin tüm detaylarını burada bulabilirsiniz.

Ordu Çevre Yolu Projesinin İkinci Etabında Çalışmalar Devam Ediyor

Karadeniz Sahil Yolu projesi kapsamında inşa edilen ve 2019 yılında ilk etabının tamamlanarak hizmete açıldığı Ordu Çevre Yolu projesinin ikinci etabında çalışmalar sürüyor.

Toplam proje bedeli 10 milyar 999 milyon TL olan, 21,4 kilometre uzunluğa, 6 adet tünel, 11 adet çift köprü, 5 adet tek köprü, 7 adet farklı seviyeli kavşağa sahip olan Ordu Çevre Yolu projesinin ikinci etabında yer alan, 440 metre uzunluğundaki çift tüplü Akçetepe-1 Tüneli’nde son perde geçen yıl kaldırılırken, yine Akçatepe-2 Tüneli’nde çalışmalarda sona gelindi. 

Toplamda, 9 bin 492 metre uzunluğunda 6 çift tüp tünel, 3 bin 676 metre uzunluğunda 11 çift köprü ile birlikte 414 metre uzunluğunda 5 tek köprü ve farklı seviyeli kavşağın yer aldığı Ordu Çevre Yolu projesinin 11 kilometrelik ilk bölümü, 3 Mart 2019 tarihinde düzenlenen törenle hizmete açılmıştı.

Henüz birinci etabı açılmasına rağmen Ordu trafiğini ciddi oranda rahatlatan yol, şehir içinde araç yoğunluğunu da azaltıyor. Transit geçişleri hızlandıran proje, 2. etabın da tamamlanması ile şu anda 40-45 dakika olan yol mesafesini 15 dakikaya kadar indirecek. Projenin tamamlanması ile bir yılda yaklaşık 230 milyon TL’lik tasarruf sağlanması hedefleniyor.

Ayrıca, Ordu Üniversitesi ve yapımı devam eden Ordu Şehir Hastanesi’ne de bağlantısı bulunan yol hem ulaşımı kolaylaştıracak hem de şehrin trafik akışını kolaylaştıracak.

Çalışmalar hakkında bilgi veren Eskipazar Mahalle Muhtarı İlhan Karaağaç, “Buranın yapılışı ilk olarak 2006 yılında başladı. Şu anda çalışmalar devam ediyor. Eskipazar Mahallesi’nde olan 700 metre uzunluğundaki giriş tüneli tamamlandı, Melet Irmağı tarafındaki viyadüklerde ise yoğun çalışma sürüyor. Devletimiz ödenekleri hızlı bir şekilde gönderiyor ve çalışmalar sürüyor. Burada Melet Irmağı tarafındaki köprüde ufak çaplı bir sorun var, orası çözüldüğünde açılmış olacak.” dedi.

Projenin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Türkiye İMSAD: ‘’İhracat Rekoru Kırıldı’’

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, inşaat malzemeleri sanayisinin 2022 yılında 33,75 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirdiğini açıkladı. 

Türkiye İMSAD tarafından yapılan açıklamayla, 2022 yılında gerçekleştirilen inşaat malzemeleri ihracat rakamları paylaşıldı.

Türkiye İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Dış Ticaret Endeksi Aralık 2022 raporuna göre, 2022 yılının tamamında sektör tarafından gerçekleştirilen ihracat rakamı 33,74 milyar dolara yükseldi.

Raporda açıklamalarına yer verilen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, söz konusu dönemde ihracatın miktar olarak ise bir önceki yıla göre yüzde 11’lik düşüşle 57,65 milyon tona gerilediğini aktardı.

İnşaat malzemeleri sanayinin 2022 genelinde yüksek performans gösterdiğine işaret eden Küçükoğlu, şunları kaydetti:

“2022 yılında 33,74 milyar dolar, 57,65 milyon ton ihracat gerçekleştirdik. 2022 yılında sektör olarak tüm zamanların ihracat rekorunu kırdık. Yıllık ihracat değer olarak 2021 yılına göre yüzde 9,5 arttı. Ortalama ihracat birim fiyatı da 2021’e göre yüzde 23 artarak 0,59 dolar/kg olarak gerçekleşti. Özellikle yılın ikinci yarısında yaşanan resesyon endişeleri ve pazarlardaki yavaşlamalar yıllık ihracatın 35 milyar doların üzerine çıkmasına engel oldu.

Ancak buna rağmen 12 ayın tamamına bakıldığında sektörümüz adına Türkiye İMSAD Dış Ticaret Endeksi’nin ölçülmeye başlandığı 2013 Ağustos ayından bu yana ihracat rekoru kırıldı. Türkiye inşaat malzemeleri sanayisi, gösterdiği gelişimle ülkemiz adına gururlanmamızı sağlıyor. Ürünlerimizin fiyat ve kalite performansı, güvenilirlik ve rekabet gücümüzü artırırken, aynı zamanda pazar payı ve pozitif algının da artmasına imkân tanıyor.”

İnşaat malzemeleri sanayi dış ticaret performansının 2022’nin son ayında iyileşme gösterdiğini belirten Küçükoğlu, şu bilgileri verdi:

“İhracat, pazardaki daralmaya rağmen 2022 Aralık ayında ekim ve kasım aylarına oranla daha yüksek seyretti. İhracat geçen yıl aralık ayında 2,61 milyar dolar olurken, değer olarak yılın düşük aylık ihracatlarından biri gerçekleşti. Bir önceki yılın aralık ayına göre de değer olarak yüzde 12 düşüş oldu.

Aralık ayında inşaat malzemeleri ihracatının miktar olarak 4,28 milyon tonla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,9 azalmasında ise pazardaki daralmanın etkisi öne çıktı. İnşaat malzemeleri sanayi ortalama yıllık ihracat birim fiyatı aralık ayında bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,2 artış gösterdi ve 0,61 dolar/kg oldu. Tüm bu verilere baktığımız zaman sektörümüzün 2022 ihracat performansı, 2023’ün tamamı için umut verici nitelikte oldu.”

Küçükoğlu, inşaat malzemeleri sanayisinde alt sektörlerin ihracat performansının 2022 yılı genelinde büyüme yönlü olduğuna dikkat çekerek, 2022 yılı genelinde sekiz alt ürün grubunun tamamında ortalama ihracat birim fiyatlarının 2021 yılına göre yükseliş gösterdiğini aktardı.

Karabük Üniversitesi’nde Karot Testi İçin Çalışmalar Başladı

Karabük Üniversitesi (KBÜ) Demir Çelik Enstitüsü Malzeme Araştırma ve Geliştirme Merkezi (MARGEM), karot testi yapılabilmesi için ön çalışmalara başlandığını duyurdu. 

Enstitü Müdürü Prof. Dr. Yavuz Sun, gazetecilere yaptığı açıklamada, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlere işaret ederek, yıkım ve tahribatlarda nervürlü inşaat çeliği gibi donatıların dayanıklılığının önem arz ettiğini söyledi.

İnşaat çeliği üreten haddehanelerin ve fabrikaların merkezinde yer alan enstitüde yapılan testlere dair raporların Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edildiğini dile getiren Sun, inşaat çeliklerinin yeterlilik testlerinin kurumun laboratuvarlarında yapıldığını ifade etti.

Prof. Dr. Sun, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kolon ve kirişlerde betonun dayanıklılığını ölçmenin daha da önemli hale geldiğine dikkati çekerek, yapı dayanıklılığını ölçen karot testini uygulamak için çaba içine girdiklerini bildirdi.

“Şimdi Standartlar Üzerinde Çalışıyoruz”

Ön deneme yaptıklarını ve test çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyleyen Sun, “Tabii önemli olan standarda uygun şekilde deneyleri yapabilmek. Şimdi standartlar üzerinde çalışıyoruz. İnşaatların temel, kolon ve kirişlerinde betonun mukavemetini ölçen karotun basma testlerini yapmak suretiyle gerçekleştirebilir hale getirmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.

Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Fethi Ertenli, depreme dayanıklı yapı üretme hakkında yeterli bilince sahip olunmadığının depremlerdeki yıkımlarla anlaşıldığını ifade etti.

Ertenli, hasar tespit ve dayanıklılık testlerine ilişkin, “Donatıdan numune alıp çekme testiyle akma dayanımının, karot numunesi alarak da betonun dayanımının ne şekil ve seviyede olduğunu tespit ediyoruz.” dedi.

Nervürlü demirin sürtünmeyi ve mukavemeti artırdığını, sıyrılmayı önleyip betonla daha iyi kaynaşma sağladığını anlatan Ertenli, “Nervürlü inşaat demiri, sıcakta haddelenmiş çelik çubukların soğukta bükülerek şekil verilmesi sonucu üretilen ve yüzeyinde tırtıkların bulunduğu inşaat çeliğidir. Halk arasında ‘inşaat demiri’ olarak tabir edilir fakat çelik malzemedir. Betonarme inşaatlarda çekme kuvvetleri ve gerilmelerinin karşılanması amacıyla kullanılır.” bilgisini verdi.

Zelyurt, Deprem Konutları İnşaatını İnceledi

Malatya iline bağlı Doğanşehir İlçe Belediye Başkanı Durali Zelyurt, inşaat çalışmaları devam eden deprem konutları projesinde incelemelerde bulundu. 

Belediye Başkan Durali Zelyurt, Karşıyaka Mahallesi’nde hastane arkasında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı tarafından inşa edilen kalıcı konutlar ile ilgili bilgi aldı.

Yaptığı ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Doğanşehir Belediye Başkanı Durali Zelyurt, “Bugün ilçe merkezinde inşa edilecek olan ve yapımına başlanan 952 adet kalıcı konut inşaatı sahasında incelemelerde bulunduk. Depremzede vatandaşlarımızın yeni evlerine kavuşmaları için çalışmalar devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi Allah’ın izniyle 1 yıl içerisinde evleri teslim edeceğiz. Birlik ve beraberlik içerisinde Doğanşehir için çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. 

‘’Demir-Çelik Sektöründe Geri Dönüşüme Odaklanılması İhracatı Artırabilir’’

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Geri dönüşümün yapılması ve enerji desteğinin sağlanması halinde kapasitelerin de artmasıyla önümüzdeki aylarda ihracat rakamlarımızı daha yukarılara çıkarabiliriz” dedi.

Demir-çelik sektörleri şubat ayında küresel talebin daralması ve depremlerin olumsuz etkisiyle çift haneli düşüş gösterdi. Demir ve demir dışı metallerde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2’lik, çelikte ise yüzde 38,8’lik düşüş görüldü. Düşüşlere rağmen demir-çelik sektörü 2 milyar doları aşkın ihracatıyla Türkiye ihracatının yüzde 11,1’ini gerçekleştirdi.

Türkiye demir ve demir dışı metaller ile çelik sektörleri küresel talepteki daralmanın yanı sıra, depremlerin olumsuz etkisiyle beraber şubat ayında çift haneli düşüşler yaşadı. Türkiye demir ve demir dışı metaller sektörü yüzde 19,2’lik düşüşle 1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, çelik sektörü yüzde 38,8’lik azalışla 1 milyar 69 milyon dolarlık ihracat yaptı.

Demir ve demir dışı metaller ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatından yüzde 5,4 pay alırken, çelik ise yüzde 5,7 paya sahip oldu. İki sektör, yaşadığı düşüşlere rağmen Türkiye’nin şubat ayı ihracatının yüzde 11,1’lik kısmını üstlendi.

Üretimi deprem bölgesine yakın olan Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin (ADMİB) üye firmalarında yaşanan kayıpların etkisiyle gerçekleşen düşüş Türkiye genelinden fazla oldu. Şubat ayında demir ve demir dışı metaller sektöründe geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,9’luk azalışla 55,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ayda çelik ihracatı ise yüzde 69,9’luk düşüşle 63 milyon dolar oldu.

Dönüşüme odaklanmalıyız

Sadece şubat ayında deprem etkisiyle toplam ihracatın 1,5 milyar dolar civarında etkilendiğini aktaran Tosyalı, şu açıklamaları yaptı: “Yeniden toparlanmak zaman alacak gibi görünüyor. Bu noktada sanayiciye ve çalışanlara verilecek destekler çok kıymetli. Bilindiği gibi geçen yıldan bu yana artan enerji maliyetleri en çok bizim sektörümüzü etkiledi.

Bir başka dikkat çekici nokta ise tüm dünyada yeşil dönüşüm nedeniyle hurdaya olan talebin artması. Biz de hurda ithal eden bir ülkeyiz, hurdaya olan yoğun talepten dolayı tedarik çok zorlaştı. Demir-çelikte geri dönüşüme odaklanılması ve enerji desteğinin sağlanması halinde kapasitelerin de artmasıyla önümüzdeki aylarda ihracat rakamlarımızı çok daha yukarılara çıkarabiliriz.”

En fazla artış Yunanistan’ın

Şubatta Türkiye geneli sektörel ihracatta en başarılı ülke 210,1 milyon dolar ile Almanya oldu. Bu ülkeyi, 130 milyon dolar ile İtalya, 106,3 milyon dolar ile İsrail izledi. ADMİB’in ihracatında da yine Almanya’nın 10,5 milyon ile ilk sırada olduğu görüldü. Bu ülkeyi 8,1 milyon dolarla Irak ve 6,4 milyon dolarla Birleşik Krallık takip etti. İlk 10 ülke arasında en fazla artış yüzde 193 ile Yunanistan’da kaydedildi.

Alüminyum örme halat üç haneli büyüdü

 Türkiye demir ve demir dışı metaller – çelik sektörlerinin şubat ayı sektörel ihracatı ürün grubu bazında incelendiğinde; demir çelik diğer grubunun 221,6 milyon dolar ile ilk sırada yer aldığı görüldü. Bu ürünü 196,1 milyon dolar ile inşaat aksamı, 161,3 milyon dolar ile demir çelik çubuk izledi. ADMİB’in ihracatı ürün gruplarına göre incelendiğinde; inşaat aksamı yüzde 15,5 milyon dolar ihracatı ile ilk sırada yer aldı. Bu ürünü 15,3 milyon dolarla, demir çelik adi metallerden diğer eşya mobilyalar ve 13 milyon dolar ile demir çelik boru diğer takip etti. Alüminyum örme halat yüzde 111 artışla dikkat çekti.

Görür, Olası İstanbul Depremi İçin Alınması Gereken Önlemlerden Bahsetti

Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, olası İstanbul depremine karşın alınması gereken önlemleri 7 maddede sıraladı. 

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından “İstanbul’un depreme hazırlanması” başlığıyla paylaşımda bulundu.

İstanbul depremine nasıl bir hazırlık yapılması gerektiğini anlatan Görür, şu maddeleri sıraladı: 

‘’1- İstanbul ve yakın çevresindeki çoğu sanayi kuruluşları ve organize sanayi bölgeleri Marmara Bölgesinin dışına çıkartılmalı, bunun için Anadolu’da uygun ortamlar hazırlanmalı ve teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir.

2- İstanbul’a nüfus cezbedecek olan yatırımlar durdurulmalı ve İstanbul’dan Anadolu’ya göç hızlandırılmalı ve devlet eliyle özendirilmelidir.

3- İstanbul’da daha fazla bina ruhsatı verilmemeli imar ve iskân kısıtlanmalıdır.

4- İstanbul’da altyapı ve yapı stoku hızla elden geçirilmeli ve deprem dirençli yapılmalıdır.

5- Bu işleri aksatacak yasalar yerine yenileri çıkartılmalıdır.

6- Bina muayeneleri vatandaş isteğine bağlı olmadan bizzat ve hızla devlet eliyle geçekleştirilmelidir.

7- Deprem dirençsiz binalar bizzat devlet tarafından dirençli hale getirilmeli veya yıkılıp yeniden yapılmalıdır. Eğer vatanda da işin içine sokulacaksa, uzun süreli ucuz kredi verilmelidir.”

BSH Grubu’nun Afrika’daki Yeni Fabrikasında Temel Atıldı

BSH Ev Aletleri Grubu’nun yaklaşık 50 milyon Euro değerinde yatırım yaptığı Mısır fabrikasının temel atma töreni gerçekleştirildi. 

BSH Ev Aletleri Grubu’nun Mısır ve Afrika Kıtası’ndaki ilk modern fabrikasının temel atma töreni, Mısırlı bakanlar, Almanya büyükelçisi, üst düzey yetkililer, devlet kurumu başkanları, milletvekilleri ile iş ve sanayi dünyasının temsilcilerinin katılımıyla yapıldı.

BSH Satış ve Hizmetlerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Rudolf Klötscher, “Dünya genelindeki zorlu ekonomik koşullara rağmen BSH Grubu olarak, Afrika’daki ilk fabrikamızı kurmanın ve büyüme fırsatları sunan Afrika pazarlarında faaliyetlerimizi genişletmenin gururunu yaşıyoruz. BSH’nin küresel üretim ağını tamamlayıcı nitelikteki Mısır fabrikamız global olarak 41’inci üretim tesisimiz olacak. Üretimin ise 2024 yılı sonunda başlaması planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Üretimin Yarısı İhraç Edilecek

BSH’nin Türkiye’den yönetilen Gelişen Pazarlar Bölgesi’ndeki (REM) önemli üretim tesislerinden olacak Fırın Fabrikası Kahire yakınlarındaki 10 Ramazan Şehri’nde yaklaşık 160 bin metrekarelik bir alanda inşa edilecek.

Alman teknolojisiyle Mısır yapımı ev tipi ocakların üretiminin gerçekleştirileceği fabrika yaklaşık 50 milyon avroluk yatırım ile hayata geçirilecek ve 1000 aşkın kişiye doğrudan ve dolaylı istihdam imkânı yaratacak. 2024 sonu itibarıyla yıllık 350 bin adet üretim kapasitesine sahip olacak fabrikada üretilen ürünlerin yarısının Afrika ve Orta Doğu ülkelerine ihraç edilmesi hedefleniyor.

Kaynak: Sanayi Gazetesi

650 Bin Konut İnşa Edilecek

İstanbul’da ‘’GSB Yurtları İftar Buluşması’’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem felaketinden etkilenen vatandaşlar için bir yılda 650 bin konut inşa edileceğini açıkladı. 

Katıldığı programda önemli noktalara vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

“Ramazan’da gerek deprem bölgelerindeki gerek diğer vatandaşlarımızla gönül köprülerimizi güçlendirmemiz şarttır.

Ülkemizin 11 ilinde 14 milyon insanı doğrudan etkileyen böylesine büyük bir felaket karşısında böylesine hızla toparlanmayı sağlamak kolay değildir.

Depremzedelerimizde milletimizde şundan emin olsun ki oradaki arkadaşlarımız insanüstü bir çalışma yaparak her türlü olumsuzluğu ortadan kaldırmaya çalışmıştır.

Amacımız 1 yıl içinde altyapısıyla sosyal ve ticari birimleriyle 319 bin konut, toplamda da 650 bin konut inşa ederek deprem bölgesini ayağa kaldırmaktır.

Ramazan vesilesiyle ziyaret ettiğimiz şehirlerimizde kalıcı konutlarımızın temel atma törenlerini de gerçekleştiriyoruz.

Depremde zarar gören tüm şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya edene kadar gece gündüz çalışacağız.

Ölen canları geri getiremeyiz. Ama bunun dışında yıkılan her şeyi yeniden yaparak Allah’ın izniyle bu felaketin yaralarının tekrar saracağız.’’

“Belediyelerimiz Deprem Şehirlerimizi Köy Köy Paylaştı”

Yapılacak konutların detaylarının halk ile paylaşıldığını söyleyen Erdoğan, ‘’Ramazan ayı bu hasretlerin zirveye çıktığı bir dönemdir. Belediyelerimiz ramazan boyunca hizmet vermek üzere deprem şehirlerimizi ilçe ilçe, köy köy paylaştı. Aynı şekilde diğere şehirlere gitmiş depremzedelerimiz de ihmal edilmiyor.

Ramazan Ayının sembolü olduğu birlik ve kardeşlik ikliminin bizim medeniyetimizde çok büyük bir yeri var.

Türkiye Yüzyılı diye ifade ettiğimiz önümüzdeki asra yönelik hayallerimiz hedeflerimiz için kritik bir tercihin arifesindeyiz. Bizi girdiğimiz hiçbir mücadelede yalnız bırakmayan milletimizin yanımızda olacağına inanıyorum.” dedi. 

Hasbahçe Anaokulu’nun İnşaatı Başladı

Samsun’un Çarşamba ilçesinde yükselecek Hasbahçe Özel Eğitim Anaokulu projesinin inşaat çalışmaları başladı. 

Projenin inşaat çalışmalarının hızla başladığını ifade eden Çarşamba Belediye Başkanı Halit Doğan, “Eğitim kenti Çarşamba’mıza yeni okullar kazandırmaya devam ediyoruz” dedi. 

12 derslik ve atölyeli olacak şekilde planlanan Hasbahçe Özel Eğitim Anaokulu projesinin 2024 yılında tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. Yeni okul ile öğrenciler daha nitelikli ortamda eğitimlerini almaya devam edecek.  

Çarşamba’da, eğitime yönelik çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini belirten Çarşamba Belediye Başkanı Halit Doğan, “Çarşamba’mız bir eğitim yuvasıyla daha buluşuyor; çocuklarımız daha da nitelikli okullarda öğrenim görme imkânı buluyor. Hasbahçe Özel Eğitim Anaokulumuzun inşaatı başladı. 12 derslikli, içerisinde atölyeleri de bulunacak olan okulumuzun inşaatının 2024 yılında tamamlanması planlanıyor. Okulumuz tamamlandığında özel gereksinimli öğrencilerimiz; fiziksel şartları elverişli, donanımlı, günümüz şartlarına uygun ve nitelikli bu okulda öğrenimlerine devam edecekler. Geçtiğimiz haftalarda Mehmet Akif Ersoy Anaokulu’muzun da inşaat çalışmaları başlamıştı. 8 derslikli, zemin hariç 3 kat olacak olan okulumuzun da 300 iş günü içerisinde tamamlanarak öğrencilerimizin hizmetine açılmasını planlanıyoruz. Çocuklarımızın gelişimlerine uygun, güvenlikli, bahçesi, parka olan bir anaokulu olarak hizmet verecek. Biz Çarşamba’mız, gençlerimiz, çocuklarımız için özveriyle çalışmaya devam ediyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Okullarımız ilçemize, öğrencilerimize, velilerimize, öğretmenlerimize hayırlı olsun” diye konuştu. 

Torbalı’da İnşaat Denetimleri Sıklaştırıldı

Son günlerde yaşanan yıkıcı depremler nedeniyle İzmir’e bağlı Torbalı Belediyesi, inşaat denetimlerini sıklaştırma kararı aldı. 

Torbalı Belediyesi, Belediye Başkanı Mithat Tekin’in talimatı ile ilçe genelinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda ilk olarak üstünde yapı olan dükkanları kontrol eden Torbalı Belediyesi, şimdi de ilçede devam eden inşaatları kontrol etti. 

İz Gazete’nin haberine göre; Belediye ekipleri, Torbalı Belediyesi tarafından yapı ruhsatı düzenlenmiş ve imalatı devam eden inşaatların projesine uygun yapılıp yapılmadığı denetleniyor. Ekipler, projeye uygun olmayan inşaatları tek tek not alarak gerekli işlemlerin yapılacağını açıkladı.  Öte yandan ilçe genelindeki inşaatların denetimleri aralıksız devam edecek.

‘’Projeye Aykırı Olan Hiçbir İnşaata Müsaade Etmeyeceğiz’’

Torbalı’da geniş kapsamlı bir çalışma başlattıklarını ifade eden Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, “Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrasında gördük ki, inşaat aşamasındaki en küçük bir aksaklık bile çok büyük yıkımlara neden oluyor. Biz de bu kapsamda denetimlerimizi sıklaştırdık. Projelere aykırı olan hiçbir inşaata müsaade etmeyeceğiz. Vatandaşımızın can güvenliği için en ufak detaylara kadar denetimlerimizi titizlikle sürdüreceğiz. İlçe sakinlerimizin güvenle oturacağı binaların yapılması için üstümüze düşen tüm sorumlulukları yerine getireceğiz” ifadelerini kullandı.

Hatay’da Temeli Atılan Hastanelerin Detayları Belli Oldu

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Hatay’da temeli atılan İskenderun Devlet Hastanesi, Defne Devlet Hastanesi ve Antakya Devlet Hastanesi projeleri hakkında bilgi verdi. 

24 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla temeli atılan hastane projelerinin özellikleri netleşti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sosyal medya hesabından paylaştığı detaylar şu şekilde;

İskenderun Devlet Hastanesi

Sismik izolatörlü olarak inşa edilecek İskenderun Devlet Hastanesi, 600 adet yatak kapasitesiyle hizmet verecek. Üçüncü basamak sağlık hizmeti verilecek bu hastanede 154 yoğun bakım yatağı, 27 ameliyathane, 113 poliklinik, onkoloji merkezi, kalp damar hastalıkları merkezi bulunacak.

Defne Devlet Hastanesi

Defne Devlet Hastanesi’nin 300 yataklı olarak planlandığını belirten Koca, şu açıklamayı yaptı:

‘’80 yoğun bakım yatağı, 12 ameliyathanesi ve tüm branşlarda hizmet verecek donanımı olacak. Sadece 60 gün içinde vatandaşlarımızın hizmetine sunulacak.’’

Antakya Devlet Hastanesi 

400 yatak kapasitesi olacak olan Antakya Devlet Hastanesi, 2 katlı çelik konstrüksiyon olarak inşa edilecek. 12 adet ameliyathanesi bulunacak hastanede, onkoloji merkezi de yer alacak. Üçüncü basamak niteliğine sahip olacak hastanenin 10 Mayıs’ta hizmete açılması planlanıyor.

İBB, Kentsel Dönüşüme Kira ve Faiz Desteği Sağlıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), ilde kentsel dönüşümü hızlandırması amacıyla, kentsel dönüşüm alanlarındaki riskli yapılarda oturan kiracı ve hak sahiplerine 4 bin 500 TL kira yardımı yapılacağını açıkladı. Ayrıca, İstanbul Yenileniyor platformuna evini yeniletmek isteyenlerin kredi faizleri de İBB tarafından karşılanacak. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından uzmanların olası İstanbul depremine dikkat çekmesi, İBB’nin bu alandaki çalışmalarını hızlandırdı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un depreme dirençli bir kent haline getirilmesi amacıyla Deprem Bilim Üst Kurulunun tespitleri ve çözüm yolları doğrultusunda seferberlik planını kamuoyu ile paylaştı. Ardından da kentsel dönüşüm çalışmalarına yön verecek yeni adımlar atılması için hedef gösterdi. İBB Deprem Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ve riskli yapıların tahliye, yıkım, yeniden inşa süreçlerine hız kazandıracak 2 önemli karar, İBB Meclisi tarafından oy birliğiyle onaylandı.

Kiracılara da Kira Yardımı Yapılacak

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; İBB Meclisi, günümüz ekonomik koşullarında kira yardımlarıyla dönüşüm sürecinin hızlandırılması için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belirlenen kira bedellerinin 3 katının ödenmesi kararlaştırdı.

Bu kapsamda; ilk etapta kendi kendine çökme ihtimali bulunan 318 binanın, ikinci etapta ise riskli olan 1.207 binanın hızla tahliyelerin gerçekleştirilerek yenilenmesi için binalardaki kiracılara yıl boyunca aylık 4.500 lira, ikamet eden maliklere 18 ay boyunca aylık 4.500 lira kira yardımı yapılacak. Binada ikamet etmeyen maliklere ise 18 ay süresince aylık 3.000 lira kira yardımı verilecek. İBB yetkisinde bulunan Riskli ve Rezerv Yapı Alanlarında yaşayan kiracılara ise; 12 ay aylık 4.500 lira, hak sahiplerine 48 ayı geçmemek üzere aylık 4.500 lira kira yardımı yapılacak.

İstanbul’da Ortalama Kira 10 Bin TL

Meclis Kararında; İstanbul’da son 2 yılda öngörülemez şekilde artan konut birim maliyetlerinin kiraları da hızla artırdığına dikkat çekilerek, İstanbul’daki 100 metrekarelik bir dairenin ortalama kira bedelinin 10 bin liraya dayandığı belirtildi. Yüksek kira bedellerinin, hem barınma sorununu büyüttüğü hem de kentsel dönüşüm süreçlerini tıkayan önemli bir sorun olduğu vurgulandı.

Banka Kredisinin Faizini İBB Ödeyecek

İBB Meclisi, “riskli yapılardaki hak sahiplerinin bankalardan kullanacakları kredilere faiz desteği sağlanması” teklifini de oy birliğiyle onayladı. Karara göre; 6306 sayılı Kanun kapsamında tespiti yapılan riskli yapıların yenilenmesi için dar gelirli vatandaşların bankalardan kullanacağı 1 milyon liraya kadar olan yapım kredisinin faizi İBB tarafından ödenecek. 

Kentsel dönüşüm uygulamalarının hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla konut ve işyeri hak sahiplerine verilecek destek için şu şartlar aranacak:

– Dönüştürülecek yapının 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmiş olması

– Yapının İstanbul Yenileniyor kapsamında KİPTAŞ tarafından yenilenmesi için uzlaşılması

– Hak sahibinin hane içi toplam gelirinin net asgari ücretin 2 katını geçmemesi

– Konut yapım kredisi vadesinin en fazla 10 yıl, işyeri yapım kredisi vadesinin en fazla 7 yıl olması 

Kira ve Faiz Desteğinden Nasıl Yararlanılacak?

İBB yetkisinde bulunan Riskli ve Rezerv Alanlar ile hızlı tarama sonucu kendi kendine çökme ihtimali tespit edilen 318 binada yaşayan ve kira yardımından faydalanmak isteyen İstanbullular, riskli yapı tespitinin ardından tahliye ve yıkım işlemlerini tamamlayacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilçe belediyesi üzerinden kira yardımına onay vermesi ile İBB kira yardımına başlayacak. 

Faiz desteğinden yararlanmak isteyen vatandaşlar ise, öncelikle KİPTAŞ’a https://istanbulyenileniyor.com/ adresi üzerinden başvurarak, riskli yapısının dönüştürülmesi için uzlaşmaya varacak.

İstanbul Yenileniyor’a Rekor Başvuru

İBB’nin KİPTAŞ, İstanbul İmar A.Ş. ve BİMTAŞ şirketleri tarafından yürütülen “İstanbul Yenileniyor” platformu, İstanbul’daki riskli konut stokunun güvenli, depreme dayanıklı ve çevreyle dost yapılara dönüştürülmesini amaçlıyor. Bu kapsamda, dönüşüme uygun bulunan yapılar, İBB iştirakleri garantörlüğünde, uygun maliyetlerle yenileniyor. 

İstanbul Yenileniyor” platformuna 466 bini aşkın bağımsız birimden oluşan ve 1 milyon 700 binden fazla kişiyi kapsayan, toplam 24 bin başvuru yapıldı. Şu ana kadar Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş’ta 4 riskli tek yapı tahliye edilip yıkıldı ve yeni projelerin süreçleri devam ediyor. Bakırköy, Fatih, Kadıköy, Bahçelievler ve Kartal’da tek ve çoklu yapılardan oluşan alanlarda kısa süre içinde yenileme projelerinin temeli atılacak. Uzlaşma sürecinde olan 199 başvuru bulunuyor. Bunlar; 23 ilçe ve 78 mahalleden 6 bin 128 bağımsız birimde 5 bin 815 konut, 313 ticari birimden oluşuyor ve yaklaşık 23 bin 260 kişiyi kapsıyor.

Sigortam.net’ten Doğru Konut Sigortasının Püf Noktaları

Sigortam.net, DASK ve doğru konut sigortası için dikkat edilmesi gereken püf noktaları paylaştı.

Sigortam.net, toplumda sigorta bilincini artırma, karmaşık sigorta ürünlerini daha anlaşılır ve erişilebilir kılma hedefiyle özellikle afet durumlarına karşı sahip olunması gereken sigorta ürünlerine dikkat çekiyor.

Tüm Türkiye’yi sarsan deprem felaketiyle birlikte gündeme gelen konulardan biri de sigortalılık oranları oldu. Araştırmalar, zorunlu olmasına karşın DASK penetrasyonunun çok düşük olduğuna işaret ediyor.

Buna göre Türkiye genelindeki 20 milyon 32 bin konutun sadece %55,4’ünde Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor. Konut sigortasında ise oranlar çok daha gerilerde. Oysa afet durumlarında hem evin değerini daha yüksek oranda karşılayan hem de ev içerisindeki eşyaları güvenceye alan tam bir maddi koruma için konut sigortası sahibi olmak önem taşıyor.

Sigortam.net CEO’su Bora Uludüz, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Deprem felaketinin acısını hepimiz çok derinden yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Bir yandan bu depremin yaralarını sarmaya çalışırken diğer yandan da gelecekte yaşanabilecek olası felaketlere karşı önlem almayı unutmamak gerekiyor.

Dünya Bankası depremin doğrudan fiziki zararının 34,2 milyar dolar olacağı öngörüsünde bulunuyor. Yapılan hesaplamalar ise depremde zarar gören konutlar için toplam DASK teminatının 25 milyar lira olduğunu gösteriyor” dedi.

Sigortalılık oranının artması, afetlerin milli ekonomi üzerindeki etkisinin yurtdışı ile paylaşılmasını sağlıyor

Uludüz, “Sigorta güvencesi sağlamanın en önemli yanı, risklerin gerçekleşmesi durumunda, maddi yükün reasürans yoluyla yurtdışıyla paylaşılmasını sağlamak. Düşük sigorta oranları nedeniyle yaşanan afetlerin tüm maddi zararını milli ekonomimiz aracılığıyla karşılamak zorunda kalıyoruz.

Bireysel düzeyde ise DASK ile sınırlı bir güvence elde ederken, konut sigortası ile daha kapsamlı, yaşadığımız maddi kaybı gerçek anlamda karşılamaya daha yakın bir güvence elde edebiliyoruz. Bu yüzden Sigortam.net olarak hem müşterilerimizde hem de genel olarak toplumda sigortalılık bilincinin yerleşmesine büyük önem veriyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.

DASK Sadece Binayı, Konut Sigortası İse Hem Evi Hem de Eşyaları Korur

DASK’ın yalnızca deprem ve deprem sonucu meydana gelen sel, yangın gibi doğal afetler sebebiyle binada oluşan maddi hasarlara karşı güvence sağladığının, diğer yandan konut sigortasının hem ev hem de içerisinde yer alan tüm eşyaları kapsayan çok daha geniş boyutlu bir güvence imkânı sunduğunun altını çizen Uludüz, “DASK, belirli bir miktara kadar güvence sağlıyor, evin gerçek değerini güvence altına almak için ise konut sigortası sahibi olmak gerekiyor.

Yani aslında konut sigortası ile metrekare başına belirlenen DASK teminatından çok daha yüksek teminatlara konut sigortası sayesinde ulaşmak mümkün olabiliyor. Konut fiyatıyla karşılaştırıldığında oldukça uygun olan konut sigortası poliçeleri, günlük hayatta yaşanabilecek hırsızlık, elektrik ve su tesisatı kaynaklı sorunlar gibi olumsuzlukları da kapsıyor” dedi.

“Zorunlu sigorta ürünü olan DASK’ın her sene yenilenmesi gerektiği unutulmamalı. Ev sahibi olan herkesin DASK poliçesinin güncelliğinden emin olması ve yenileme zamanı geldiyse yenileme yapmayı atlamamaları gerekiyor.

Şu anda DASK yenilenme oranlarına baktığımızda ne yazık ki %30 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. DASK poliçelerinin güncelliği satın alınan aracı kurumdan veya e-devlet üzerinden rahatlıkla kontrol edilebiliyor.

Ayrıca yaşanılan evde, ev sahibi tarafından yaptırılması zorunlu olan DASK’ın mevcut olup olmadığının kiracılar tarafından da kontrol edilmesi büyük önem taşıyor.”  diyerek DASK’ın güncelliğine de vurgu yapan Uludüz, “Sigorta yaptırılacak konutta kiracı ya da ev sahibi olmak, teminatların kapsamı açısından önemli bir unsur. Ev sahipleri için bina ve eşya teminatını bir arada almak gerekirken, kiracıların da eşyalarını güvenceye almak için ayrıca poliçe oluşturması gerekiyor. Bu nedenle kendi eşyalarını koruma altına almak isteyen kiracıların konut sigortası yaptırması önem teşkil ediyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Konut sigortalarında farklı şirketler farklı kapsamlarda seçenekler sunabiliyor. İhtiyaca uygun güvenceyi sağlamak için poliçe satın alırken şu hususlara dikkat etmek gerekiyor:

  • Ev sahipleri DASK ve konut sigortası yaptırdıklarında, belli limitlerde olmak şartı ile kira gelir vergisi indirimi hakkından yararlanabiliyor.
  • Herhangi bir hasar ya da kayıp durumunda, kaybın karşılanmasını garanti altına almak için metrekare birim fiyatlarındaki güncel değerlemeleri takip etmeye önem vermek gerekiyor.
  • Konut sigortası, poliçenin oluşturulduğu tarihten sonra meydana gelecek hasarları karşılıyor.
  • Konut sigortası, poliçe kapsamına giren evdeki bazı teknolojik cihazlar için de güvence sağlayabiliyor. Ancak bu teminatların oluşturulmasında cihaz yaşına da dikkat etmek gerekiyor.
  • Afet durumlarında eşyaya gelen hasar, manevi tazminat, kira kaybı, taşınma yardımı gibi ödemeler sigorta şirketlerine göre değişmekle birlikte konut sigortası kapsamında yer alıyor.
  • Konut sigortası poliçe fiyatları, binanın bulunduğu bölgeye ve ile göre değişkenlik gösterebiliyor.

‘’Hatay’ı 1 Yıl İçerisinde Ayağa Kaldıracağız’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Hatay’da İskenderun Deprem Konutları ve Yeni Devlet Hastaneleri temel atma töreninde yaptığı konuşmada, ‘’Afetzede kardeşlerimizin geleceğe güvenle bakacağı yeni konutların temellerini, İskenderun’da hep birlikte atıyoruz” dedi.

Depremin 15. gününde konutların inşaat sürecini başlattıklarını vurgulayan Bakan Kurum, 46. günde 50 bin rakamına ulaştıklarını söyledi. Törende Hatay’ın kısa sürede yeniden canlanacağını belirten Kurum, şu ifadeleri kullandı:

“50 bin konutumuzun sözleşmesini yaptık. Dün itibarıyla Maraş’ta temellerimizi atmaya başladık. İnşallah 365. gününde de vatandaşlarımıza Hatay’ımıza, İskenderun’umuza teslim edeceğiz. Birlik ve beraberliğimizin şehri Hatay’ımızı 1 yıl içerisinde kendi değerleriyle kimliğiyle tarihiyle kültürüyle şehircilik değerleriyle yüzlerce yıldır akıp gelen sosyal hayatıyla yeniden ayağa kaldıracağız. Camilerimizi, medreselerimizi, hanlarımızı, hamamlarımızı, köprülerimizi, tüm tarihi ve kültürel değerlerimizi ihya edeceğiz.

Yükselen Anadolu’nun kadim şehri Hatay’ımızda yeni bir şehircilik destanı yazacağız. Hatay’ımızı yeniden dirilişin şehri yapacağız ve şanlı tarihimizin merkez şehri haline getireceğiz, ülkemizin bölgemizin inşallah parlayan yıldızı yapacağız. Allah bizleri; sizlere Hatay’ımızın güzel insanlarına, canlara, Habibi Neccar’ın torunlarına mahcup etmesin diyor, hepinizi saygıyla hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.”

Deprem Testi Taleplerinde Artış

Türkiye’nin en büyük online hizmet platformlarından biri olan Armut.com tarafından ortaya konulan deprem öncesi ve sonrası verilerine göre; karşılaştırmasında deprem testi taleplerinde yüzde 16 bin artış, bina güçlendirme taleplerinde ise yüzde 6 bin 800 artış gözlendi.

Kahramanmaraş merkez üssü olan ve ülkemizde 11 ili etkileyen deprem felaketinin ardından bireyler artan endişeleri ile tedbir almaya yöneldi.  Türkiye’nin en büyük hizmet platformu Armut.com, Şubat – Mart dönemindeki artan hizmet taleplerini analiz etti. Armut.com üzerinden depreme karşı hazırlıklı olmak için 24 bin 276 talep alındı.

Türkiye genelinde depreme karşı hazırlıklı olmak üzere deprem testi, bina güçlendirme ve prefabrik ev yapımı taleplerinde büyük artış gözlemlendi. Deprem testi taleplerinde yüzde 16 bin artış yaşanırken, bina güçlendirme taleplerinde yüzde 6 bin 800 artış yaşandı.

Talepler arasından yaşam alanları için alınabilecek önlemler de gündemdeydi. Mobilya sabitleme taleplerinde yüzde 375 artış yaşandı. Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin ardından Armut.com üzerinden deprem bölgelerinin barınma ihtiyacının artmasıyla prefabrik ev yapımı taleplerinde yüzde 488 artış görüldü.

Uzmanların yıllardır süregelen uyarıları yankı buldu ve İstanbullular depreme karşı önlem almak amacıyla harekete geçti. Armut’un verilerinde İstanbul mercek altına alındığında Türkiye geneli deprem testi ve bina güçlendirme taleplerinin yarısından fazlasının İstanbul’dan geldiği görüldü.

İstanbullar bireysel tedbirleri de elden bırakmadı. Evlerde mobilya sabitleme taleplerinde yüzde 673 artış yaşandı. Yapı stoğu bakımından kendilerini bir an önce güvenceye almak isteyen İstanbulluların yapı denetim taleplerinde de yüzde 10 bin artış yaşandı.

Kaynak: Dünya

‘’Marmara Denizi’ne Yakın Bölgeler Yenilenmeli’’

Uzmanlar, İstanbul’da Marmara Denizi’ne yakın bölgelerde yer alan yapıların hızlı bir şekilde yenilenmesi gerektiğini söyledi. 

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş’ta başlayan ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından Marmara Depremi tekrar gündeme geldi. İl genelinde 2000 yılı öncesinde inşa edilen birçok yapı olması vatandaşları da korkutmaya başladı. 

Uzmanlar ise İstanbul’da Marmara Denizi’ne yakın ilçelerin acilen yenilenmesi gerektiğini vurguladı. 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Geoteknik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ümit Karadoğan, İstanbul’un tarih boyunca depremlerin yaşandığı bir şehir olduğunu söyledi.

İstanbul’da geçmişte meydana depremler nedeniyle ciddi yıkımların yaşandığını belirten Karadoğan, “İstanbul’da 200-250 yıllık periyotlarda büyük depremler oluyor. İstanbul’da son dönemlerde bir depremin yaşanacağı uzmanlar tarafından öngörülüyor.” dedi.

Beklenen deprem nedeniyle tüm gözlerin İstanbul’a çevrildiğini dile getiren Karadoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu nedenle İstanbul’un zemin yapısı gündeme geldi. İstanbul çok değişken bir zemin yapısına sahip, bölge bölge değişebiliyor. Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece alüvyon zeminlerden oluşuyor. Bu nedenle bu yerler sıkıntılı yerler. Anadolu Yakası’nda Maltepe ve Kartal’ın sahil tarafları zemin açısından sıkıntılı. Kuzeye gittikçe zemin daha çok kayalardan oluşuyor. Fatih’te, Eminönü bölgesi hariç zemin sağlam. Eminönü’nde dolgu zemin bulunuyor ama Ayasofya, Süleymaniye’nin olduğu bölüm kayalardan oluşuyor, buralarda zemin güçlü. Ama bir ilçeye tamamen iyi demek doğru değil. Her ilçenin zemin yapısına parsel parsel bakmak gerekiyor. Bir yerin zeminin iyi olması depreme hazırlıklı olma acısından yeterli değil.”

“İstanbul’un Marmara’ya Sınır Olan Yerleri Alüvyon Topraktan Oluşuyor”

Zemin yapısı nedeniyle İstanbul’da Marmara Denizi’ne yakın ilçelerde toprak yapısının zayıf olduğunu vurgulayan Karadoğan, “İstanbul’un Marmara’ya sınır olan yerleri alüvyon topraktan oluşuyor. Bu nedenle kıyı tarafları birinci derecede depremden etkilenecek yerler. Buradaki yapıların mevcut deprem yönetmeliğine uygun şekilde gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi veya yeniden yapılması gerekiyor. Uygun zemin etüdü yapılarak doğru şekilde buraya konutları yapmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

“Kentsel Dönüşümün Özellikle Marmara’ya Kıyısı Olan Yerlerde Hızlandırılması Lazım”

İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Recep Özay ise İstanbul’un Tuzla’dan Gümüşyaka’ya kadar uzanan sahil kesimindeki çoğu yerin, yumuşak zeminden oluştuğunu belirtti.

Sahil kesimlerinde ayrıca korozyonun da fazla olduğunun altını çizen Özay, “Örneğin Zeytinburnu ve Yeşilköy’de korozyon etkili. Avcılar’da ise zemin yumuşak, kil tabakası var. Beylikdüzü civarında 2000 öncesi eski yapılarda zemin etüdü yok. Büyükçekmece’nin ise zemini sıkıntılı. Fatih’in Samatya ve Yedikule mahallerinde zemin yönünden sıkıntılar var.” diye konuştu.

Özay, Büyükçekmece’den Silivri’ye kadar uzanan yazlıkların tehlike altında olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Buralarda kontrolsüz bir şekilde 60’lı, 70’lı yıllarda yapılmış çok katlı binalar var. Binaların temel sistemleri aşırı korozyondan zarar görmüş, malzeme ve zemin yönünden kötü durumda. Buradaki binaların çok acil riskli bölge ilan edilmesi lazım. Anadolu Yakası’nda Tuzla’da zemin problemli yerler var. Ancak burada yapı stoğu çok eski değil. Kadıköy Fenerbahçe, Kurbağalıdere civarı zemin kötü. Eski binalarda zemin etüdü yok, üst yapı ve malzeme de ömrünü tamamlamış. Kentsel dönüşümün özellikle Marmara’ya kıyısı olan yerlerde hızlandırılması lazım. İstanbul’un birçok noktasında binalar eski yönetmeliğe göre yapıldı. Özellikle 70’li, 80’li yıllarda yapılan binalarda zemin raporu ve zorunluluğu yoktu. Binalar yumuşak zemin üzerine geleneksel kurallar çerçevesinde yapıldı.”

Süs Bitkileri ve Peyzaj Sektörü, 12 Nisan’da Yeşil Ticaret İçin Buluşuyor!

Şubat ayında yapılması planlanan ancak yaşanan deprem felaketleri nedeniyle ertelenen The Flower and Plant Show 2023, 12 Nisan’da kapılarını açıyor.

Başta yerli üreticiler olmak üzere, süs bitkileri ve peyzaj sektörünün tüm paydaşlarını uluslararası nitelikli tek bir fuarda bir araya getiren The Flower and Plant Show 2023’te; farklı türde ağaçlar, çiçekler ve çiçek soğanları, iç ve dış mekan süs bitkileri, fideler, dikey bahçeler, meyve fidanları, tohumlar, dekoratif peyzaj malzemeleri, bahçe aletleri, park ekipmanları, yetiştirme ortamları ile teknik ekipman ve malzemelere kadar sektöre dair yüzlerce ürün bir arada sergilenecek. Aralarında belediyeler, oteller, alışveriş merkezleri, inşaat firmaları, sağlık kuruluşları, markalı konut projeleri, şehir planlamacıları, mimarlar ve villa sahipleri gibi süs bitkileri ve peyzaj ile doğrudan ilgisi bulunan ziyaretçi grupları aradıklarından çok daha fazlasını The Flower and Plant Show 2023’te bulacak. 

Tarsus Fuarcılık tarafından Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 12. Uluslararası Süs Bitkileri, Peyzaj ve Yan Sanayileri İhtisas Fuarı The Flower and Plant Show, 12-15 Nisan 2023 tarihleri arasında gerçekleşecek. Çoğunluğu yerli üreticilerden oluşan çok sayıda markanın katılacağı fuara, 1.000’i yurt dışından olmak üzere toplam 15 bin satın almacı bekleniyor.

Aytemur; “Fuar, Türkiye’nin süs bitkisi üreticilerini, farklı ticaret pazarlarına açacak 

Sektörlerin yeni pazarlara açılması ve dünyanın dört bir yanından nitelikli satın almacılarla bir araya gelip farklı ihracat kanallarına erişimi konusunda fuarların en etkili mecralar olduğunu vurgulayan Tarsus Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, 12 Nisan’da başlayacak The Flower and Plant Show’un da bu misyonunu başarıyla yürütmeye devam ettiğini söyledi. “Yerli üreticilerimiz, nitelikli ve fiyat avantajlı ürünleriyle, dünya süs bitkileri ticaretinde farklı bir konumda bulunuyor” diyen Aytemur, yurt içi ve yurt dışından binlerce profesyoneli ağırlayacağımız The Flower and Plant Show ile, sektörün satış ve ihracat hedeflerine katkı yapmaya devam edeceğiz” dedi. 

‘’Depremlerden Sonra Konut Talepleri Değişti’’

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Gayrimenkul Acenteleri ve Benzeri Faaliyetleri 54. Komite Başkanı Özkan Aydemir, ‘’6 Şubat’taki depremleri nedeniyle konut olarak kullanılan yaklaşık 1 milyon bağımsız bölüm yıkıldı.’’ dedi. 

Depremin kentsel dönüşümü bir kez daha hatırlattığını vurgulayan Aydemir, “Deprem, ivedi bir şekilde bu işin hızlandırılıp dönüşüm yapılması gerektiğini göstermiş oldu. Maalesef yıllık bazda konut ihtiyacı 600-700 binden 1 milyonun üzerine çıktı. Arz talep dengesi bir türlü yakalanamadığı için son 4 yılda ülkemizde kiralık konutlarda ve gayrimenkul fiyatlarında yukarı yönlü fiyat artışını gözlemledik.” şeklinde konuştu.

Emlakçılığa yeni başlayanların doğru fiyatlama ve ekspertiz yapamadığını ifade eden Aydemir, ‘’Aynı apartmanda fiyatı 3 milyon lira olan bir dairenin üst katının 5 milyon liradan ilana çıktığını gördük.  Çevredeki kimi gayrimenkul sahipleri de 5 milyon liralık ilanı görünce kendi dairesinin fiyatını arttırıyor. Bu da piyasada büyük çapta oynamalara yol açıyor.’’ ifadelerini kullandı. 

Depremlerden sonra ev arayışı içinde olanların taleplerinin farklılaştığına değinen Aydemir, şunları söyledi:

“İnsanlar önceden rezidans hayatı, güvenlik, sosyal yaşam, havuz ve çocuk oyun alanları arıyorlardı ama depremle bu olay da değişmiş durumda. Şimdi insanlar artık depreme uygun olup olmadığı, sıfır olup olmadığı, radye temel var mı, fore kazık var mı… Bunun gibi hususlara dikkat ediyorlar. Öncelikle deprem açısından güvenli binaları tercih etmeye başladılar. Vatandaşlar sosyal yaşamı artık ikinci plana atmış durumda. Yüksek katlı apartmanlara ve 6-7 katın üzerindeki dairelere deprem korkusunu nedeniyle kimse bakmıyor. Genelde herkes alçak katlı yerlere bakıyor. Bir de binanın deprem yönetmeliğine uygunluğuna bakılıyor. Mülk alacakların belediyelere gidip o dairenin statik projesine ve yapı kullanımlarına bakmalarını tavsiye ederim. Binanın yapım yılını da belediyelerden rahatlıkla öğrenebilirler. Yani istedikleri takdirde o statik projesini bütün bilgilerine kadar belediyelerini alabiliyorlar.”

‘’Zemin ve Birinci Katlardaki Daire Sahipleri Evlerini Satma Telaşında’’

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Göksel Birsen de arz talep dengesizliği nedeniyle birkaç yıldır daire satış fiyatlarında ciddi artışlar olduğunu, mevcut yapı stoklarının talebi karşılamadığını belirtti.

Depremler nedeniyle talebin daha da arttığına işaret eden Birsen, başta depremzedelerin çevre şehirler olmak üzere İç Anadolu, Marmara, Ege gibi bölgelere göç etmek zorunda kaldığını, bunun da yeni bir talep dalgası oluşturduğunu ve fiyatların artmasına yol açtığını anlattı.

Fuzul Yapı, Halka Arz Sürecini Başlattı

Konut sektörünün öncü isimlerinden Fuzul Yapı, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) iznini alarak halka arz sürecini başlattı.

Halka arz için çalışmalarını 2023 yılı içinde tamamlamayı hedefleyen şirket, bugüne kadar Tem Avrasya, Başakşehir Avrasya 1, Başakcity, Kent Evila, Kent Ariva, Olimpa AVM, Olimpa Rezidans, Olimpa Park Plus, Vadiyaka Başakşehir ve 3. İstanbul Başakşehir projelerini hayata geçirdi. Şu anda devam eden projeleri arasında Barbaros 48, Avrasya 2, Avrasya 3, Fatih Otel gibi projeleri yer alıyor. Bundan sonraki süreçte devreye alınacak birçok yeni proje Fuzul GYO portföyüne dahil edilecek.

Fuzul Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşüm süreciyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Fuzul GYO Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Akbal, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

‘’ Fuzul Holding olarak yakın zamanda aldığımız stratejik bir kararla gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren iştiraklerimizden Fuzul GYO’nun halka açılması için gerekli adımları attık. Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na (GYO) dönüşüm başvurumuz neticelendi. Bundan sonraki süreçte Fuzul GYO olarak ülkemize ve sektörümüzde katma değer sağlamaya devam edeceğiz. GYO dönüşüm süreciyle eş zamanlı olarak halka arz hazırlıklarına da devam ediyoruz. Hazırlıkların tamamlanmasıyla birlikte gerekli başvuruları yaparak halka açılma sürecini fiilen başlatacağız. Fuzul GYO’nun 2023 yılı içinde halka açılmasını planlanıyoruz.’’

Portföyde, Barbaros 48 Yer Alacak

Konut ve alışveriş merkezi gibi farklı ticari alanlarda ilklere imza atan Fuzul GYO’nun portföyde son dönemde oldukça dikkat çeken Barbaros 48 projesinin olması bekleniyor. Emlak Konut GYO güvencesiyle ve hasılat paylaşımı modeliyle geliştirilecek olan Barbaros48 projesi, Asya ve Avrupa’yı aynı pencereden izleme imkânı sunacak panoramik özelliği ile yatırımcının ilgi odağı olmaya devam ediyor.

Asya’dan Avrupa’ya 180 derece ile boğaz hattını görebilecek bir açı ile inşa edilecek projede, kat yükseklikleri 4,5 metre olarak tasarlandı. Ofis-AVM gibi alanların yer almayacağı, sadece rezidans olarak planlanan projede, daire büyüklükleri 100 metrekare ile 350 metrekare arasında değişiyor. Projenin 24 ayda tamamlanması hedefleniyor.

Üçüncü kattan itibaren panoramik Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarasına hâkim projede, fiyatlar ortalama 10 bin dolardan başlıyor. 2+1 daireler için iki, 3+1’’er için üç, 4+1’ler için dört, misafirler için ise ayrı otopark planlanan projenin en üst katında da sonsuzluk havuzu yer alıyor.

Barbaros 48 projesinin tüm detaylarını buradan inceleyebilirsiniz.

Kiralık Konut Stoku En Fazla Düşen İl Yüzde 60 İle Elazığ

Yaşanan deprem felaketi sonrası depremin etkilediği illerden çevre illere göçler devam ediyor. Göçün etkisi ile çoğunlukla satılık konut sokunda artış, kiralık konut stokunda ise düşüş görülüyor. En fazla talep gören iller Ankara, Antalya, Muğla, Mersin, Kayseri ve Elazığ olurken, bir ayda Ankara’da kiralık konut stoku yüzde 31, Mersin’de yüzde 36, Kayseri’de yüzde 40, Elazığ’da ise yüzde 60 düştü.

Yaşanan deprem felaketi sonrası gayrimenkul piyasası hareketlendi. Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, bu illerdeki gayrimenkul piyasasını inceledi.

Endeksa verilerine göre Ankara, Antalya, Muğla, Mersin, Kayseri ve Elazığ’da satılık konut stoku artarken, kiralık konut stokunda çoğunlukla düşüş veya küçük artışlar görülüyor. Bu durum evlerini yeterince güvenli bulmayan veya daha farklı bölgelere taşınmak isteyen kişilerin evlerini satışa çıkarması fakat özellikle fiyatı daha uygun ve zemini sağlam olan bölgelerdeki kiralık evlerin ise hızla tükenmesi olarak yorumlanıyor. 

Ankara’da Şubat Ayında Kiralık Konut Stoku Yüzde 31 Düştü


En fazla göç alan illerin başında gelen Ankara’da şubat ayında kiralık konut stoku yüzde 31 düşerken, satılık konut stoku yüzde 23 artış gösterdi. Ankara’da şubat ayında konut kiraları yüzde 6,1, satılık konut fiyatları ise yüzde 6,39 artış gösterdi. Ankara’da ortalama kira 7 bin 589 TL, konutların ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 646 bin 190 TL. Ankara’da kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler ise Sincan, Pursaklar ve Şereflikoçhisar oldu.

Antalya’da Kiralık Konut Stokunun Düşüş Gösterdiği İlçeler Finike ve Kumluca 

Antalya’da ise şubat ayında satılık konut stoku yüzde 17 artarken, kiralık konut stoku yüzde 1 artış gösterdi, ortalama kira 13 bin 15 TL, ortalama satış fiyatı ise 2 milyon 831 bin 520 TL oldu. Antalya’da kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Finike ve Kumluca oldu.

Muğla’da Satılık Konut Stoku Yüzde 62 Arttı

Muğla’da ise satılık konut stoku yüzde 62 artarken, kiralık konut stoku yüzde 19 artış gösterdi. Muğla’nın Yatağan, Dalaman ve Milas ilçelerinde ise konut stoku düşüş gösterdi. Muğla genelinde ortalama kira 15 bin 336 TL, ortalama satış fiyatı 4 milyon 411 bin 810 TL oldu.

Mersin’de Konut Stokunun En Fazla Etkilendiği İlçeler Anamur, Akdeniz ve Tarsus

Mersin’de satılık konut stoku yüzde 23 arttı, kiralık konut stoku ise yüzde 36 düşüş gösterdi. Mersin’de kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Anamur, Akdeniz ve Tarsus oldu. Şubat ayında kiraların ortalama yüzde 15,15 artış gösterdiği Mersin’de ortalama kira 12 bin 394 TL; ortalama satış fiyatı ise 2 milyon 59 bin 725 TL.

Kayseri’de Kiralık Konut Stoku Yüzde 42 Düştü

Kayseri’de satılık konut stoku yüzde 12 artarken, kiralık konut stoku yüzde 42 düşüş gösterdi; ortalama kira 4 bin 172 TL; ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 393 bin 920 TL oldu. Kayseri’de kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Yeşilhisar, Pınarbaşı ve İncesu oldu.

Elazığ’da Şubat Ayında Satılık Konut Stoku Yüzde 14 Arttı

Elazığ’da ise şubat ayında satılık konut stoku yüzde 14 artarken, kiralık konut stoku yüzde 60 düşüş gösterdi. Elazığ’da ortalama kira bin 817 TL, ortalama satış fiyatı 1 milyon 204 bin 56 TL. Elazığ’da kiralık konut stokunun en fazla düştüğü ilçeler Karakoçan, Kovancılar ve Merkez oldu.

Nexonya Element 1’de Daire Teslimleri İçin Geri Sayım Başladı

Nexonya’nın İstanbul Anadolu Yakası’nda Ümraniye Dudullu’da hayata geçirdiği Element projesinin ilk etabı olan Element 1’de tapu teslimlerine başlanılmasının ardından, daire teslimleri için de geri sayım başladı. Projede daireler, Nisan ayı itibariyle oturuma hazır olacak. 

Toplam üç etaptan oluşacak olan Nexonya’nın Element projesinde ikinci etabın inşaat çalışmaları da devam ediyor. 1+1, 2+1 ve 3+1 daire tiplerinden oluşan Element 2, iki blok halinde yükseliyor. 15 ve 9 katlı olarak  tasarlanan Element 2 projesinde; 37 adet 1+1, 41 adet 2+1, 14 adet 3+1 olmak üzere toplam 92 adet daire bulunuyor. 

Ümraniye’de deprem yönetmeliğine uygun olarak temelleri atılan proje İstanbul’da finansın yeni merkezine olan yakınlığıyla da dikkat çekiyor. Hem yatırım hem de oturum için avantajlı bir lokasyonda olan projenin sosyal donatıları arasında; havuz, çocuk parkı, kamelya ve basketbol sahası yer alıyor.  Projede 7/24 güvenliği sağlayan kapalı devre kamera sistemi de yer alıyor. Ayrıca her daire için kapalı otoparktan çift asansörle daireye çıkış imkânı da sunuluyor. 

Nexonya’nın Element 1 projesi ile ilgili tüm detayları burada bulabilirsiniz.

TMMOB Yeni Yapı Denetim Kararına İlişkin Önerisini Paylaştı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası, yeni yapı denetim düzenlemesine ilişkin önerilerde bulundu.

İnşaat Mühendisleri Odası İkinci Başkanı Nusret Suna, düzenlenen basın toplantısında, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerinin ardından yapı denetimin çok daha güçlü şekilde tartışıldığını söyledi.

Suna, Türkiye’de her yıl ortalama 100 bin yeni yapı üretildiğine dikkati çekerek, riskli yapı stokunun ortadan kalkması için yeni yapıların daha bağımsız şekilde denetlenmesi gerektiğini vurguladı.

Yürürlükte olan Yapı Denetimi Hakkında Kanun’unun kamusal niteliğinin eksik olduğu ifade eden Suna, yapı denetimdeki ticari sürecin hem yapı kalitesini hem insan güvenliğini tehdit ettiğini belirtti.

Meslek odalarına kendi meslektaşlarını yetkinliklerine göre belgelendirme ve yetkilendirme hakkı getirilmesini öneren Suna, şunları kaydetti:

“Yapı denetim kuruluşları doğrudan kamu tarafından görevlendirilmiş birimler olarak çalışmalıdır. Bu kuruluşlar ile müteahhit veya yapı sahibi arasında herhangi bir mali ve idari bağlantı olmamalı.

Yapı denetim ücretleri doğrudan kamu tarafından ödenmeli ve bu kuruluşlar doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalıdır. Yapı denetim kuruluşlarındaki tüm görevliler kamu görevlisi statüsünde olmalı, ücretleri, iş güvenceleri ve özlük hakları teminat altına alınmalı. Ücretleri TMMOB tarafından belirlenen ücretin altında olmadan görev, yetki ve sorumluluklara göre belirlenmeli.”

İnşaat Sektöründeki Yüksek Maliyetlere Karşı ”Dijitalleşme”

İnşaat şirketlerinin %60’ı enflasyon ve maliyet artışından şikayetçi. Küresel inşaat sektörünün enflasyon ve maliyet artışlarıyla mücadelesi sürerken, yerli oyuncular çözümü dijitalde buluyor. Yapı Radar ise tedarikçi ve müteahhitleri tek platformda buluştururken, hem maliyetten hem de iş gücünden tasarruf etmelerini sağlıyor.

Dünya çapında zorlu gelişmelerin yaşandığı bir yılı henüz geride bırakmışken, pek çok sektör 2023’teki olası risklere karşı iş modellerini ve stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Bunların başında da inşaat geliyor. Sektörün 2023’te karşılaşabileceği zorluklara ve trendlerine ışık tutan Challenges and Forecast for the Construction başlıklı rapora göre sektörün Orta Doğu’daki önemli oyuncularının %60’ı bir inşaattaki en büyük zorlukların ilk sırasında enflasyonist baskı ve malzeme fiyat artışının yer aldığını bildiriyor. Bu oran Avrupa ve Amerika’da %56 olarak kaydediliyor. Tedarikçi ve müteahhitleri tek platformda buluşturarak inşaat sektörünün dijitalleşmesine katkıda bulunan Yapı Radar ise kullanıcı dostu uygulamasıyla hem binlerce güncel proje bilgisi ile şirketleri yeni proje arama zahmetinden kurtarıyor hem de tüm sürecin satış odaklı kullanılarak zaman ve maliyetten kazanç yaratılmasını sağlıyor.

“Kur ve hammadde fiyatlarının sürekli değişmesi tedarikçileri zor durumda bırakıyor”

İnşaat sektörü için 2022’nin en önemli gündem maddesinin artan maliyetler olduğunu söyleyen Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, sektörel gelişmelere dair şu değerlendirmede bulundu: “İnşaat maliyetlerinin yükselişindeki sebeplerin başında saha maliyetlerinin, döviz kurlarının, asgari ücretin artması geliyor. Kur ve hammadde fiyatlarının sürekli olarak değişmesi de tedarikçi ve alıcıların sektör dinamiklerini takip etmesini zorlaştırıyor. Bu yüzden inşaat sektörünün dijitalleşmesi iş süreçlerindeki verimliliği artırırken maliyetlerin kontrol altına alınabilmesinde kritik bir rol oynuyor. Sektör özelinde geliştirilen dijital platformlar, farklı paydaşların hizmetlerini tek bir yerde toplaması, maliyetten tasarruf etmesi ve kendileri için en uygun iş birlikçilerini bulması için oldukça önemli.” 

“Enflasyon ve girdi maliyetlerindeki artış 2023’te de devam edecek”

Sektördeki mevcut sorunların gelecek dönemde de süreceğini aktaran Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın bu problemlere önlem alınması gerektiğinin altını çizerek, “Artan enflasyon ve girdi maliyetlerinin 2023’te de devam edeceğini ve bu 2 unsurun proje takibi ve saha çalışmalarını doğrudan zorlaştıracağını öngörüyoruz. İnşaat sektörünü dijitalleştiren ve fayda odaklı çalışan Yapı Radar olarak sektörün zorluklarını gidereceğimize inanıyoruz. Bu misyonumuzdan yola çıkarak ülkemiz ekonomisinin lokomotiflerinden inşaat sektörünün dijitalleşmesini desteklemek ve sektör profesyonellerini bir araya getirmek için tasarladığımız kullanıcı dostu platformumuz ile hedeflerimizin temellerini attık” dedi. 

Türkiye’de yılda 40 binin üzerinde inşaat çalışması başlıyor

Dünyanın dört bir yanındaki Türk müteahhitlerin şantiyelerini araştıran uzman ekibiyle birlikte her ay yüzlerce projeyi sistemlerine eklediklerini belirten Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın iş modellerine dair, “Her yıl 40 binin üzerinde yeni projenin başladığı ülkemizde finansal konulardaki hassasiyetin bilinciyle sistemimizde yer alan projeleri 60 günde bir güncelliyoruz. Bu sayede proje araştırması yapan kullanıcılarımızın maliyet ve zaman kaybının önüne geçiyoruz. Öte yandan da daha fazla şirkete teklif sunma olanağı tanıyoruz. Üyelerin satın alma yetkilisinden mimarına kadar tüm çalışanlarının proje detaylarından inşaatın mevcut aşaması ile konumu, görseli ve web sitesine kadar tüm konuları ayrıntılı olarak incelemesini sağlıyoruz. Şirketlerin yalnızca ölçülebilir rakamlarda değil, yeni teknolojiler, ürünler ve şirketler hakkında bilgi sahibi olmasına kapı aralıyoruz” şeklinde konuştu. 

Şirketler maliyetlerde %95, iş gücünde yılda 43 bin saat tasarruf ediyor

3 yıl içinde 50 kategoride 25 bini aşkın satın alma talebini üyeleriyle paylaştıklarına ve 44 binden fazla şirketin iletişim bilgilerini yayınladıklarına dikkat çeken Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, “Kurulduğumuz günden bu yana gittikçe büyüyen hacmimizden yola çıkarsak sektöre önemli ölçüde fayda getirdiğimizi söylemek mümkün. Örneğin, üyelerimizin proje arama, satış ve pazarlama maliyetlerinde yaklaşık %95, iş gücünde de yıllık ortalama 43 bin saat tasarruf etmesini sağlıyoruz. Bir inşaat şirketi, sadece hedeflediği güncel inşaat projelerine ulaşmak ve saha çalışması yapmak için yılda 1 milyon liradan fazla harcama yapıyor. Oysa biz, üyelerimize bütçe dostu fiyatlarla güncel projelerden çok daha fazlasını sunuyoruz. Dijitalleşme sürecinde inşaat faaliyetlerinde bulunan yatırımcı müteahhit ya da diğer çözüm ortaklarının maliyetler baz alındığında %4 ila %10 arasında kazanç elde etme şansı yaratıyoruz. Bu kazanç, 10 milyon liralık bir inşaatta 400 bin ila 1 milyon liralık tasarruf yapılmasına karşılık geliyor” şeklinde konuştu. 

Tedarik sıkıntısına hızlı ve verimli çözümler sunuluyor

Yeni dönemde maliyet artışlarına, global çaptaki krizler ve yaşanan afetler de eklenince hammadde ve malzeme tedarikinde yaşanacak olacak sıkıntıların yüksek oranda artacağına dikkat çeken Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, “Güçlü ekibimiz ve altyapımız ile tedarikçilerin ürünlerini pazarlayabilecekleri müteahhitlere, müteahhitlerin de projeleri tamamlamak için ihtiyaç duydukları tedarikçilere maliyet, zaman ve iş gücünden tasarruf ederek ulaşmalarını sağlıyoruz” diye belirtti. 

Bu yıl yeni modüllerini hayata geçirecekler

Sektöre katkılarının talepleri de tetiklediğinin altını çizen Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, hedefleriyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Sektörün dijitalleşmesine katkıda bulunmak amacıyla yola çıkan platformumuzla müteahhit ve tedarikçiler arasındaki ticareti zorlaştıran engelleri ortadan kaldıracak çözümler üretiyoruz. Tüm bunların yanı sıra takip, verimlilik, performans, reklam, bayi yönetimi gibi konulardaki hizmetlerimizle şirketlerin destekleyicisi olarak konumlanıyoruz. Bu yılki en önemli hedefimiz halihazırdaki tüm işlerimizi daha iyi bir seviyeye ulaştırmak. Bu doğrultuda 2023’te de müteahhitler ve tedarikçilerin çok işine yarayacağını düşündüğümüz Dijital Yapı Kataloğu ürünümüzü yayına alacağız. İş modelini genişletip sektöre yeni çözümler sunacağız.”

Deprem Konutlarının İlk Temeli Atıldı

Deprem bölgesinde yapılacak olan 17 bin 902 kalıcı konutun temeli 23 Mart tarihinde atıldı. Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘’ Kalıcı konutları bir yıl içerisinde bitirerek hak sahibi vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.’’ dedi. 

6 Şubat tarihinde yaşanan depremler sonucu olumsuz etkilenen 11 ilde yapılma kararı alınan kalıcı konutların temeli atıldı. Temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapıldı. Törende konuşan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“6 Şubat depremlerinde en ağır can ve mal kaybını yaşayan illerimiz arasında Kahramanmaraş yer alıyor. Bölge genelinde yaklaşık 307 bin bina ile 893 bin bağımsız bölümün hasar görmesine sebep olan felaket 50 binin üzerinde can kaybına sebep olmuştur. Sadece Maraş’ta can kaybı 12 bin 307’yi buldu. Yıkılanları daha iyisiyle yeniden yaparak geride bırakacağız. Biz bu topraklarda bin yıldır tabii ve beşerî ne facialar yaşadık. Kimi zaman 6 Şubat depremleri gibi tabii felaketlerle sarsıldık. Kimi zaman Haçlı seferlerinden Moğol akınlarına, Çanakkale’yi geçilmez kıldığımız 7 düvel kuşatmasından doğrudan varlığımızı hedef alan terör örgütlerine kadar saldırıya uğradık. Hiçbiri karşısında yılmadık.

Depremin, selin, heyelanın, yangının ve diğer tüm afetlerin yıktığını yeniden yaptık. Bin yıldır istiklalimize ve istikbalimize göz diken herkese bu toprakları mezar ettik. Bir asır önce Çanakkale ve milli mücadelede kazandığımız zaferi arkası karanlık terör örgütlerinin başını ezerek sürdürdük. Bugün de deprem yıkıntılarının altında kaybettiğimiz canların ardından döktüğümüz gözyaşlarını geleceğimize daha güçlü sahip çıkmanın ahdine dönüştürüyoruz. Şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya ederek adım adım Türkiye Yüzyılı’na yürüyoruz. Uzun zamandır yaşadığımız her musibeti daha büyük hedefler koyarak aşıyoruz. Bu felaket, mücadele azmimizi, Türkiye Yüzyılı’nı gerçekleştirme kararlılığımızı elimizden alamayacaktır.

Böylesine şiddetli yıkımla karşılaşmış felaket karşısında yeniden inşa aşamasına gelecek başka ülke yoktur. Daha önemlisi bir yıl içerisinde yıkılan şehirleri ayağa kaldıracak bir başka ülke de bulamazsınız. Enkazın yarısından fazlasını kaldırdık. Bölgede dağıttığımız çadır sayısı 525 bini, hizmete sunulan konteyner sayısı 32 bini buldu. Konteyner ve prefabrik kentlerin kurulumu hızla sürüyor. Mayıs ayına kadar inşallah 100 bin konteynere ulaşmış olacağız. Bölge genelinde geçici barınma merkezlerinde bulunan 2,5 milyon insanımıza hizmet veriyoruz.”

‘’Konutlar, Zemin Artı 3-4 Katı Geçmeyecek’’

Konutların bir yıl içerisinde tamamlanarak vatandaşlara teslim edileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

“Konutlarımızı güvenli yerlerde zemin artı üç veya dört katı geçmeyecek şekilde, köy evlerimizi ahırı ve bahçesiyle yapıyoruz. Merkezi ve ticari alanları depreme uygun şekilde inşa ederken yeni konutları sosyal donatıları huzurlu yerleşim yerleri olarak hazırlıyoruz. TOKİ’mizle Emlak Konutumuzla geçtiğimiz 20 yılda 1 milyon 180 bin güvenli konutu nasıl yapmışsak ülkemizin dört bir yanında deprem, sel, yangın afetlerinde hasarı nasıl telafi ettiysek bu depremde yaraları da kısa sürede saracağız. Kahramanmaraş’ta son 20 yılda inşa ettiğimiz 3 bin 646 sosyal konut ile ‘İlk Evim İlk Arsam’ projesi ile 3 bin konut ve 12 bin 500 alt yapılı arsa bunların ispatıdır.

Şehrimize 20 yılda yaptığımız 81 milyarlık yatırımla eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her alanda kazandırdığımız eser ve hizmetler bunun ispatıdır. Hak sahibi depremzede vatandaşlarımızı yeni yuvalarına kavuşturacağız. Ama inşallah bir yıl içinde bu kalıcı konutları bitirerek hak sahibi vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.”

Afşin’e Yeni Bir OSB Geliyor

Deprem bölgesinde yapılacak diğer çalışmalara da değinen Erdoğan, “Gece gündüz depremzedelerin yanındayız. Konteyner çarşılar tesis ediyoruz. Afşin’e yeni bir Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kuruyoruz. Aynı şekilde çiftçi ve üreticilerimizin zararlarının telafisi amacıyla mazot, gübre, hayvancılık, yem bitkileri başta olmak üzere her türlü adımı atıyoruz. Depremin merkezi Kahramanmaraş’ta ağır ve orta hasarlı bina sayımız 56 binin üzerindedir. Mevcut planlamaya göre, 1 yıl içinde 319 bin konut ve köy evi toplamda da 650 bin konutu yapacağız. Zemin etüdü başta olmak üzere hazırlıkları biten yerlerde hemen ihaleleri yapıp sözleşmeleri imzaladık ve inşaat aşamasına geçtik.

Bugüne kadar 40 bin 104 konutun ve 6 bin 223 köy evinin inşası ile ilgili hazırlıkları bitirip ihalesini yaptık. Hasar tespitlerinin ardından Kahramanmaraş’ta 77 bin 57 afet konutu, 30 bin 310 köy evi inşa etmek için kolları sıvadık. Bu rakamlar halen süren tespit çalışmalarına göre artacaktır. Kahramanmaraş’ta 7 bin 353 konut ile 620 köy evinin temelini atıyoruz. Diğer illerimizdekilerle birlikte temelini attığımız konut ve köy evi sayısı 18 bini buluyor.” şeklinde konuştu. 

Copa, Yeni ve İnovatif Ürünleriyle ISH Frankfurt Fuarı’ndaydı

Copa, iklimlendirme sektörünün en önemli organizasyonlarından biri olan ve 13 – 17 Mart 2023 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleştirilen ISH Frankfurt Fuarı’nda yeni ve inovatif ürünlerini ziyaretçileriyle buluşturdu. 

Almanya’daki ısıtma, soğutma, havalandırma, enerji, konvansiyonel ve yenilenebilir enerji alanının en prestijli fuarlarından ISH Frankfurt Fuarı 13 – 17 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleşti. Sektörün önde gelen lider firmaları ve profesyonellerini bir araya getiren fuar, güncel teknolojileri sergileme ve iş bağlantıları kurma açısından hem katılımcı hem de ziyaretçilere önemli katkılar sundu.

Fuarda iş birliklerini global düzeyde geliştiren Copa, 5 gün boyunca yüksek verimli ve inovatif ürünlerini ziyaretçileriyle buluşturdu. 4 kıtada 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren Copa, ürün gamına ekleyeceği ısı pompası, yoğuşmalı kazan, elektrikli kombi ve elektrikli radyatörlerin yer aldığı yeni ürünlerinin yanı sıra Eomix Plus, Eomix ve Eon kombiler; tasarımı ile fark yaratan panel radyatörler; Naya Line ve Viva Line duvar tipi split klimalar ve Nixa12 Hermetik Şofbeniyle fuarda yer aldı. Yeni ürünlerini fuarda ziyaretçilerin beğenisine sunan Copa, ürün gamını daha yeşil bir geleceğe odaklanarak genişletmeyi hedefliyor. 

Fuar süresi boyunca ziyaretçileri ve sektör profesyonellerini ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Copa Isı Sistemleri Genel Müdürü Oktay Erdinç: “Sektörümüzün global ölçekteki lider firmalarını bir araya getirmenin yanı sıra yenilenebilir enerji, sürdürülebilirlik ve kaynakların korunmasına odaklanan ISH 2023, inovatif ürünlerimizi geniş kitlelere ulaştırmak adına önemli bir fırsat oldu. Kombi, kazan, şofben, klima, panel radyatör gibi ürünlerimizi ziyaretçilerimize sunduk. Ürün gamımızı her geçen gün artırmaya devam ediyoruz. İlk kez ISH 2023’te sergilediğimiz yeni ürünlerimiz ısı pompası, yoğuşmalı kazan, elektrikli kombi ve elektrikli radyatörlerimiz katılımcılardan büyük ilgi gördü. Copa ekibi olarak tüm dünyayı etkileyen pandemi dönemi sonrasında ISH Frankfurt Fuarı’nda sektörümüz ile bir araya gelmekten ve aynı zamanda birçok potansiyel müşterimiz ile yeni iş birlikleri için görüşmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Müşteri memnuniyetini ön planda tuttuğumuz yeni ürünlerimizle daha yeşil bir dünya için çalışıyoruz. Karbon ayak izini azaltmaya odaklandığımız yeni ürünlerimizi yakında tüm sektörün beğenisine sunacağız.” dedi.

‘’Depreme Dayanıklı Bina Yapmak İçin Bilinenleri Uygulamak Yeterli’’

İstinye Üniversitesi (İSÜ) Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, “Depremde yıkılmayan bina yapmanın mucizevi bir yöntemi yok. Sadece bilinenleri uygulamak yeter’’ dedi.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremler, yaşanan can kayıplarıyla birlikte tüm ülkeyi yasa boğarken depreme ne kadar hazırlıklıyız sorularını da gündeme getirdi. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çelen uzmanlar, depreme dayanıklı yapılar inşa etmenin mümkün olduğunu söylüyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Türkiye’de depreme dayanıklı yapıların nasıl inşa edileceğinin bilindiğini belirterek “En riskli zeminlerde, yalın teknolojilerle ve aşırı hızlı, hatta çırpıştırma inşaat yapılıyorsa, yapı kalitesi yükselemez,” diyen Tanyeli, olası İstanbul depremi öncesi için ise her yapı için ciddi araştırma yapılıp, buna göre bir yol alınması gerektiği görüşünde. 

İstinye Üniversitesi (İSÜ) Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli depremde yıkılmayan bina yapmanın mucizevi bir yönteminin olmadığını belirterek, “İstanbul’un en riskli semtleri ve zeminleri biliniyor. Neresinin ne kadar etkileneceği zaten biliniyor. Depreme dayanıklı yapılar yapmak için öncelikle yeniden yöntem keşfetmeyi gerektirmeyen, bildik kurallara uygun yapılar inşa etmek gerekir. Doğru mimari tasarım yapmak, doğru inşaat mühendisliği projeleri hazırlamak ve hesaplamak ve onlara uygun inşaat yapmak gerekir. Depremde yıkılmayan bina yapmanın mucizevi bir yöntemi yok. Sadece bilinenleri uygulamak, depremi bugün muhtemel olandan daha az hasarla atlatmamıza yeter” diyor.

‘’RİSKLİ ZEMİNLERDE, HIZLI, HATTA ÇIRPIŞTIRMA İNŞAAT YAPILIYORSA KALİTE YÜKSELEMEZ”

Uzmanlar İstanbul’da 7 şiddetinin üzerinde bir deprem beklentisi olduğunu yıllardır söylüyor. Tanyeli, “Türkiye’de depreme dayanıklı bina yapmak mümkün mü?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Depreme dayanıklı yapılar inşa etmek mümkün ve böyle yapılar var. Son depremde de bunu gördük. Sorun bunları inşa etmenin bilgisinden yoksun oluşumuz değil. Bugünkü trajik sonuç, Türkiye’deki kentsel gelişme yaklaşımı ve ekonomik tercihlerdir. Ülkedeki en kolay sermaye biriktirme ve kazanç elde etme yöntemi toprağa yatırım ve rant üretimiyse, yani inşaatsa, kentler bugünkü politikalar nedeniyle azgın bir spekülatif saldırı altındaysa, yapılarımızdaki inşa kalitesini artırmak zordur. Kaldı ki, inşaat yapmak için gerekli ekonomik kaynakların da toplum genelinde var olmadığı bilinen bir gerçek. İnşai kalite beklentileriniz elinizdeki ekonomik imkanlarla tanımlıdır; yüksek teknolojiler ve yüksek kalite ekonomik olanaklarınızdan bağımsız değil. En riskli zeminlerde, yalın teknolojilerle ve aşırı hızlı, hatta çırpıştırma inşaat yapılıyorsa, kalite yükselemez. Bu kentsel ve ekonomik politikaları hiç değilse revize etmek gerekir. Merkezî yönetim, rant tırmanışını yaratan ve destekleyen dönüşüm adı altındaki talan yaklaşımlarını terk etmeli.” 

“İSTANBUL’DAKİ YAPILARIN BAZILARI DEPREME DAYANIKLIDIR, BAZILARI DEĞİLDİR”

“İstanbul’daki yapıların bazıları depreme dayanıklıdır, bazıları değildir” diyen, Tanyeli sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu konu genellemelerle tartışılamaz. Yapı, zemin ve bölge bazlı kapsamlı analizler yapmayı gerektirir. Her yapı ayrı ayrı incelenmelidir. Bu, pahalı ve zaman alan bir iştir. Ancak Türkiye’de karşı karşıya kalınan meselelerden biri de deprem sırasında ve sonrasında paranoyalar yaşamaktır. O nedenle hızlı çözüm beklemektir. Depremle beraber yaşamayı ve buna uygun yapılar inşa etmeyi, risklerden kaçınmayı öğrenmek zamanla elde edilen bir beceri. Bugünkü hızlı çözüm beklentileri politik vaatlerle sömürülmek için çok uygun bir toplumsal ortam tanımlıyor. Orta ve uzun vadeli programlar hazırlamak ve adım adım uygulamak dışında çözüm yok.” 

“HER RİSKLİ BİNANIN YIKILMASI GEREKMEZ, BU, RİSK DÜZEYİNE BAĞLIDIR”

Olası İstanbul depreminde yıkılacak binaların yıkımlarının esas ve kritik sebebinin ne olabileceğine dair basit bir yanıtın olmadığını ifade eden Tanyeli: “Olası bir depremde yıkımların nedeni doğru tasarlanmamış, hesaplanmamış ve inşa edilmemiş yapılardır. Her bir yapının ne kadar riskli olduğunu hesaplamanın matematiksel yöntemleri var. Modellemeler yapılır ve belirli bir yapının olası bir depremdeki risk düzeyi belirlenebilir. Ancak bunu her yapı için tekil olarak yapmak gerekir. Kuşkusuz her ‘riskli’ binanın yıkılması gerekmez, risk düzeyine bağlıdır bu. Hepsinden fazla da ekonomik olanaklara bağlıdır. Risk düzeyi belirlendikten sonra güçlendirmeyle risk azaltılabilecekse güçlendirme yapılır. Yenisini yapmaktan daha ucuza gelir. Güçlendirmenin yöntem ve kapsamını ise her yapı için tekil olarak belirlemek gerekir. Bütün kentleri sıfırdan yenileme şansımız olmadığına göre, bu doğrultuda her yapı için ciddi araştırma yapılırsa, olumlu yönde yol alınabilir.”

“İSTANBUL’DAN DAHA AZ NÜFUSLU NEREDEYSE YÜZDEN FAZLA ÜLKE VAR”

Türkiye’de tartışması yapılan “akıllı şehirler” konusunda ise Tanyeli şu bilgileri veriyor: “Akıllı şehir ile deprem arasında doğrudan bir bağlantı yok. Akıllı şehir, en azından dünyanın ekolojik tahribine yardım etmeyen, karbon salınımı minimize edilmiş, oto egemenliği denetim altına alınmış bir yerleşme demek. Tabii ki Türkiye’de de inşa edilebilir. Ancak bir gün gelip İstanbul gibi 17 milyonluk bir metropolü akıllı şehir kategorisine sokmanın mümkün olmayacağı aşikâr. Bunu istemenin tüm bir ülkeyi akıllı ülke yapma talebinden farkı yok. Dünyada İstanbul’dan daha az nüfuslu neredeyse yüzden fazla ülke var. Şu kadarını söyleyeceğim: Akıllı şehirler yapmaktan çok daha öncelikli olan, akıllıca planlanmış, tasarlanmış ve inşa edilmiş olağan bir kentsel yapı stoğu oluşturmaktır. Kuşkusuz ki, deprem önlemi içeren şehircilik modelleri ve politikaları geliştirilebilir. Fakat bunun için öncelikle bir siyasal irade ve kapsamlı planlama çalışması gerekir. Hızlı inşaat yapmak bir politika değildir. Bu da yetmez: Toplumun epey geniş bir kesiminin hesapsız riskler almasına yol açan ilkel bir kapitalist sistemden daha gelişkin bir kapitalizm aşamasına geçmek gerekir. Özetle, ülkenin orta gelir tuzağı diye bilinen ekonomik açmazdan çıkması demektir bu. Türkiye’de kişi başına ulusal gelir 10 bin dolar civarında seyrediyorsa, hatta orada takılıp kalmışsa, Japonya gibi 40 bin dolarlık gelir düzeyine sahip bir ülkedeki ‘deprem güvenlik mimarisi’ni kuramazsınız. Hepsinden önemlisi, ülkede egemen psikososyal halden sıyrılmak gerekir. Örneğin, ‘beton öldürür’ gibi klişeleri unutmak zorundayız. Betonarme nedeniyle ölmüyoruz, kötü inşa edilmiş, kuralına uyulmamış, yanlış zemine yerleştirilmiş yapılar yüzünden ölüyoruz. Ancak en kötü zeminlerde de inşaat yapmak mümkündür, onun da teknolojileri var. Sorun şu ki, pahalıdır. Teknik altyapısı yüksek, eğitimli kadroların tasarlama ve uygulama yapmasını zorunlu kılar. Başka bir klişe de ‘bakın geleneksel yapılar, tarihsel anıtlar yıkılıyor mu’ gibi sorulardır. Eski yapılar da yıkılır. Örneğin, her ikisi de Sinan yapıları olan Edirnekapı Mihrimah ve Topkapı Kara Ahmet Paşa Camileri her önemli depremde ciddi hasar almıştır. Popüler kültür mecralarındaki argümanların aksine, onları yapanlar bizden fazlasını bilmiyorlardı. Bugün bu konuya ilişkin bildiklerimiz önceki kuşaklarla kıyaslanamayacak kadar fazla. Yeter ki, o bildiklerimizi alanda uygulayalım.”

Kaynak: ST Endüstri

Arsa Satışlarında Artış

Kahramanmaraş depreminin ardından İstanbulluların korkusu arsaya ilgiyi arttırdı. Özellikle Trakya’da arsa talebi yoğunluk kazandı. 

Türkiye, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli deprem felaketiyle sarsıldı. Binlerce kişinin yaşamını yitirdi, on binlerce kişinin yaralandığı, milyonlarca kişinin evsiz kaldığı felaket sonrasında akıllara olası İstanbul depremi geldi. Kentte göç dalgası yaşanırken, megakent çevresinde ise emlak hareketliliği yaşanmaya başladı.

Konuyla ilgili olarak Milliyet gazetesine konuşan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Çatalca’nın çeşitli köyleri başta olmak üzere ki bu noktada Yalıköy’ye kadar giden güzergahta arsa talepleri oluyor. Arnavutköy’de, havalimanının açılmasıyla arsalara yoğun talepler var” diye konuştu.

Fiyatların batı yönüne doğru gittikçe daha da uygunlaştığını söyleyen Özelmacıklı, “Özellikle otoyola ve bağlantı yollarına yakın olması nedeniyle bu güzergahta Büyükçavuşlu, Çerkezköy, Büyükyoncalı, Küçükyoncalı ve Saray’a kadar uzanan hat yoğun talep görüyor. Bunun nedeni orman vasfında yer olmamasıdır. Nispeten köy yerleşik alanlarda imara açık alanların çok bulunması bu bölgeleri avantajlı hale getiriyor” ifadelerini kullandı.

Özelmacıklı’nın değerlendirmeleri şöyle:

“Bizim tespitlerimize göre Kapaklı bölgesinde daha büyük bir yoğunlaşma var. Saray’a kadar uzanan yerler var. Hatta ticari çerçevede de Çorlu, Yulaflı, Velimeşe gibi ve bu bölgede Ergene sanayi bölgesi gibi yerlerde sanayi tarafında da bir talep var.

Bu arsalar sadece konut üretimi açısından değil fabrikaların da güvenli alanlara taşımak isteyen kişiler tarafından tercih ediliyor.

Bundan sonraki güzergâh Saray’dan sonra Vize’ye doğru giderken bir miktar da Kırklareli’de Lüleburgaz, Pınarhisar, Kaynarca gibi bölgelere kayıyor diyebiliriz. Bağlantı yollarına yakın olan kolay ulaşılabilir bu yerler sürekli yaşanabilir yerlerdir.”

“Villa tipi yapılaşma için avantajlı”

Buralarda talep var. Bunun tersi nispeten Kocaeli’ye yakın güzergahlarda da var. Villa yapılabilir araziler anlamında Reşadiye, Ömerli gibi Hüseyinli gibi bölgeler Anadolu yakasında özellikle villa tipi yapılaşma yapmak isteyen kişiler için avantajlıdır. Akören gibi Tuzla’ya bağlı yerlerde de buna yönelik arsa, arazi talepleri var.

“Şile ve Ağva’ya talep var”

Kocaeli’ye doğru gittiğinizde en yoğun bölgenin Kandıra olduğunu söyleyebiliriz. Burada arsa ve arazilere yoğun geçiş var. Bu geçiş zaten 6 Şubat depreminden sonra hareketlendi. Son 1 ayda bu hareketliliğin devam ettiğini söyleyebiliyoruz. Birçok yerde özellikle Trakya’nın kuzeyi ve Anadolu yakasının kuzeyi bölgelerde hatta İstanbul’a yakın olan Şile ve Ağva gibi bölgelerde arsalara talep var.

Fiyatlar da belli miktarda artışlar gösteriyor. Bu noktada tüketicilerin yoğun bir ilgisi var diyebiliriz.

Tüketicilerin en çok dikkat etmesi gereken husus arsa ve arazi arasındaki farklılıktır. Arsa belediyeler tarafından inşaat yapımına müsaade edilen konut ya da ticari imar fonksiyonu olan yerler olarak değerlendirilmelidir.

Bu yerlerin gerçekten arsa olup olmadığı ya da üzerinde inşaat yapılıp yapılmayacağı mutlaka belediyelerin imar ve şehircilik müdürlüklerine gidilerek teyit edilmelidir.

Yatırım ve kararlar ciddi mağduriyetler yaşatabilir. Verilen ilanlardaki bilgiler mutlaka ilgili kurumlar tarafından teyit edilmelidir. Gerek tarım arazisi olması, gerek bunları koruma alanında kalması gerek denize olan yakınlığı nedeniyle koruma bantlarında kalması nedeniyle çok sayıda hukuki düzenleme vardır.

Arsa alacaklara tavsiye

Dere yatağı olan ya da su taşkın riski olan yerler olabilir. Vatandaşların doğrudan ilanlardaki metinleri dikkate alarak değil gerek taşınmazları yerinde görerek gerekse de belediyelerden bu yerlerin imar durumunu resmi olarak sormalarını önemle tavsiye ederiz.

Son dönemde özellikle tarım arazileri üzerine konulan tiny house dediğimiz geçici konaklama alanları var. Bu alanlarla ilgili çok sayıda farkındalığa ihtiyacımız var. Bu yerler güvenilir alanlarda değilse yapıyı orada bulamayabilirsiniz. Bu yerleri alsanız bile altyapısı yoksa, elektriği, suyu olmayan yerlerse buralara tiny house yapımını değerlendirmemek lazım.

“Fiyat artışları yaşanacak” 

Konut kadar diğer gayrimenkul ürünleri son dönemde prim yapmadı. Konutlardaki fiyat artışı son 1 yılda ya da 2 yılda belki 3-4 kat artarken arsa, arazi fiyatları aynı oranda artmamıştı. Bu açıdan baktığımızda gerek iş yerleri için gerekse de arsa ve araziler için fiyat artışlarının yaşanacağı bir dönemdeyiz.”

Cer Loft’un İkinci Etabı Satışa Sunuldu

Ege Yapı ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) iş birliğinde Tarihi Yarımada’da hayata geçirilen Cer Loft’un ikinci etabı da satışa sunuldu.

Ege Yapı tarafından yapılan açıklamaya gçre; Olası Marmara depreminin de etkisi ile yatay mimariye ve sağlam projelere artan ilgiye cevap vermek adına satışa sunulan Cer Loft’un 2. etabında 27 özel loft daire bulunuyor.

24 ay sıfır faiz, ön satış avantajı ile satışa sunulan proje, Tarihi Yarımada’da, Yedikule sahil hattında, Adalar ve Yedikule Hisarı manzarası ile geliştirildi. Proje, lokasyonu, az katlı mimarisi ve özel tasarım peyzaj alanları ile dikkati çekiyor.

Proje içerisindeki 5 adet 150 yıllık tescilli yapılar restore edilirken, yeni inşa edilen 5 adet yapı ise özgün mimariyi kent kültürü ile buluşturuyor.

Yanı başında 74 dönüm yeşil alan, 10 dönüm meydan, 7,5 kilometrelik bisiklet yolu, 6,5 kilometrelik yaya yolu ve 6 dönüm kapalı sosyal ve kültürel alan bulunan proje, A sınıfı enerji kimlik belgesine sahip bulunuyor. SPA, sauna, gün ışığı alan kapalı havuz, masaj odaları gibi wellbeing alanları da yer alan projede loftların tavan yüksekliği ise 8 metreden 12 metreye kadar değişiyor.

Projenin Deprem Analiz ve Simülasyonları Tatbik Edildi

300 kişiyi aşkın mimar, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, makine mühendisi, jeoloji mühendisi, yerbilimci kadrosu ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde görev alan danışman öğretim üyeleri ile bugüne kadar 2 milyon metrekareye yakın inşaatı geliştiren Ege Yapı, tüm projelerinde en ileri inşaat teknolojilerini kullanmaya devam ediyor.

Bu anlamda sektörde öncü de olan şirket, Cer İstanbul’u da depreme dayanıklı olarak geliştirdi. Ulusal Deprem Yönetmelikleri’ne göre tasarlanan projenin deprem analiz ve simülasyonları tatbik edildi.

Taşıyıcı yapı elemanları ve donatı miktarları çıkan sonuçlar doğrultusunda planlandı. Tüm binalar radye temel üzerine inşa edildi. Bloklar, otopark katlarında birleştirildi. Bu sayede tekil blokların yüklerinin, bütüncül planla tüm parsel alanına aktarılması sağlandı.

C30 sınıfı beton, S420 demir kullanılan projenin zemin üzerindeki taşıyıcı sistemi tamamen çelik konstrüksiyon olarak imal edildi. Tüm merdivenler ve asansör kuyuları perde beton duvarlarla çevrelendi.

Cer İstanbul, Avrasya Tüneli girişine 2 kilometre, D100 Karayolu’na 4 kilometre, Yenikapı Metro İstasyonu’na 3,5 kilometre ve Yenikapı Feribot İskelesi’ne de 3,4 kilometre mesafede yer alıyor.

2 bin metrekarelik açık hava müzesini de bünyesinde barındıran proje, sanat tarihi ve arkeoloji danışmanları ile beraber aslına uygun restore edildi.

Dubai Cityscape Awards’ta “Az Katlı Konut Projesi” kategorisinde birinciliğe layık görülen ve bu alanda Türkiye’den ödül kazanan tek proje olan Cer İstanbul, aynı zamanda Forbes tarafından “Bölgesinin Getiri Potansiyeli En Yüksek Konut Projesi” seçilmişti.

Cer Loft ikinci etap projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Muğla’da İnşaat Atıkları Asfalt Malzemesine Dönüşüyor

Muğla Büyükşehir Belediyesi, mobil konkasör şantiyesi sayesinde inşaat atıklarını geri dönüştürerek asfalt yapımında kullanıyor.

Muğla Büyükşehir Belediyesi kurduğu mobil konkasör şantiyesiyle inşaat atık malzemelerini geri dönüşümde kullanarak asfalt yapımında kullanırken, atık malzemelerin dönüşünden üretilen malzemeler ile 2018 yılından bugüne kadar 9milyon 959 bin 427 TL kar elde etti.

Geri Dönüşümle 88 Kilometre Yol Yapıldı

Her geçen gün yükselen ham madde fiyatları nedeniyle Muğla Büyükşehir Belediyesi geri dönüşüm ve tasarruf çalışmalarına devam ediyor. Özellikle yol yapım çalışmalarında kullanılan asfalt malzemelerinin fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor. 

Maliyetleri azaltmak kendi üretimini yapmak için çalışmalarını sürdüren Muğla Büyükşehir Belediyesi, bünyesinde bulunan 2 konkasör ile birlikte il genelinde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan hafriyat malzemelerini, dolgu ve asfalt malzemesi haline getiriyor. Üretilen bu malzeme yine büyükşehir belediyesi tarafından İl genelinde yapımı süren yol çalışmalarında kullanılıyor. Büyükşehir Belediyesi geri dönüşümünü sağladığı malzemelerle 88 kilometre yol asfaltlama çalışması yaparak kendi üretimini sağlamış oluyor.

Euro Bölgesi’nde İnşaat Üretimi Yükseldi

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) Avrupa Birliği ile Euro Bölgesi’nde inşaat üretiminin ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 3,9 yükseldiğini açıkladı. 

Buna göre, 19 üyeli Euro Bölgesi’nde inşaat üretimi, ocakta aralık ayına kıyasla yüzde 3,9 arttı. İnşaat üretimi, 2022’nin ocak ayına göre de yüzde 0,9 yükseldi.

AB’de de inşaat üretimi ocakta önceki aya kıyasla yüzde 3,5, geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 1,4 artış gösterdi.

AB ülkeleri arasında ocakta inşaat üretiminde önceki aya oranla en fazla artış yüzde 12,6 ile Almanya’da, yüzde 9,8 ile Slovenya’da ve yüzde 7 ile Polonya’da ölçüldü. En fazla düşüş ise yüzde 5 ile Macaristan’da, yüzde 4,3 ile Romanya’da ve yüzde 1,5 ile Belçika’da belirlendi.

İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksinde Gerileme

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından hazırlanan verilere göre, inşaat malzemeleri sanayi bileşik endeksi şubat ayında 69,30 puan geriledi. 

11 ilde büyük yıkımlara neden olan depremlerin etkisiyle Bileşik Endeksin bir önceki aya göre 0,20 puanlık düşüşle 69,30 puana gerilediği vurgulanan raporda, afetin sektör üzerinde yarattığı etkilere yer verildi. Rapora göre; tüm toplumun yüreğinde derin yaralar açan depremler, şubat ayındaki inşaat malzemeleri sanayi faaliyetleri üzerinde de sert bir düşüşe neden oldu. Ancak afet sonrası yeniden imar, onarım ve güçlendirme faaliyetleri sürecinde inşaat malzemeleri sanayisine yönelik ortaya çıkan ihtiyaçlar; sektördeki güven ve beklenti seviyelerinde etkili oldu.

Şubat ayında mevsimsellik ve pazarlardaki koşullardan çok deprem afetinin ortaya çıkardığı etkiler Bileşik Endeks üzerinde belirleyici oldu. Buna göre Faaliyet Endeksi şubat ayında bir önceki aya göre 2,2 puan düşüş gösterdi. Alt faaliyet gruplarında da küçülme yönünde benzer eğilimler yaşandı. Küçülmeler iç pazarda çok yüksek gerçekleşti. Yurtiçi satışlarının şubat ayında bir önceki aya göre önemli ölçüde gerilediği vurgulanan raporda, ihracatın belirgin bir şekilde düştüğü belirtildi. İhracattaki düşüşün nedenlerinden biri de afet bölgesindeki sanayi üretiminin durması oldu.

Mevsimsellik ile iç pazarda, küresel durgunluk ile ise dış pazarda yavaşlama eğiliminde olan faaliyetlerde, şubat ayında yaşanan depremlerin etkisiyle sert düşüşler görüldü. Ancak rapora göre; deprem bölgesinde yeniden imar ve onarım çalışmaları ile riskli bölgelerdeki yenileme ve güçlendirme çalışmalarının, faaliyetleri artırması bekleniyor. İnşaat malzemeleri sektöründe bir önceki ayı yükselişle kapatan Güven Endeksi bir önceki aya göre 0,29 puanlık artış gösterdi. Deprem etkisiyle büyük yıkımlar yaşayan 11 ilin yeniden inşası ile birlikte seçime doğru inşaat sektörüne verilen destekler güven seviyesinde etkili oldu.

Beklenti Endeksi de şubat ayında bir önceki aya göre 0,20 puanlık artış gösterdi. Deprem afetinin yarattığı genel olumsuz etkilere karşın, yine deprem afeti sonrası inşaat sektörüne yönelik ortaya çıkan iş potansiyeli beklentileri destekledi. İç ve dış pazar koşullarındaki zayıf faaliyetlere rağmen önümüzdeki döneme yönelik faaliyetlerde artış beklentisi öne çıktı. Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin çok sınırlı ölçüde gerilediğinin altı çizilen raporda, önümüzdeki üç aya ilişkin alınan yurtiçi siparişlerin değişmediği kaydedildi. Önümüzdeki üç aya ilişkin alınan ihracat siparişleri ise şubat ayında sınırlı ölçüde geriledi. Ancak önümüzdeki üç ayın üretim beklentisi şubat ayında yüksek artış gösterdi. Üretim beklentileri özellikle iç talepteki artış beklentileri ile yükseldi.

Kuşadası Belediyesi, İnşaat Ruhsatlarını Durduruyor

Aydın iline bağlı Kuşadası Belediyesi, üst üste yaşanan depremlerin ardından kentteki inşaatlar ile ilgili yapılacak düzenlemeler tamamlanana kadar yapı ruhsatı vermeyi durdurma kararı aldı. 

30 Ekim 2020’de Ege Denizi’nde yaşanan ve Kuşadası’nda şiddetli bir biçimde hissedilen 6.9’luk depremin ardından Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nü kurarak çalışmalarını sistematik hale getiren Kuşadası Belediyesi, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra kenti olası bir deprem riskine karşı hazırlıklı hale getirmek için cesur bir adım daha attı. 

Bu kapsamda Başkan Ömer Günel, kentteki inşaatları depreme karşı daha dayanıklı hale getirmek için Kuşadası Belediyesi tarafından başlatılan çalışma tamamlanana kadar 20 Mart tarihinden itibaren yeni yapı ruhsatı vermeyi durduracaklarını açıkladı. Kuşadası Belediyesi tarafından getirilecek standartlar, yeni yapılacak 4 kat ve üzerindeki binalarda sismik izolatör kullanımını, binalarda bodrum kat yapma zorunluluğunu, uygun temel tipinin ve döşeme çeşidinin belirlenmesini, bitişik nizamlarda mevcut yapı ve bitişiğinde yapılacak olan yeni binaların teknik olarak birbirini olumsuz etkilememesi amacıyla proje çözümlerinin oluşturulması ve bunlarla ilgili tüm teknik çalışmaları ve Kuşadası’nda parsel bazında yapılacak zemin etütlerinden elde edilecek raporların değerlendirilmesini kapsıyor.

İnsan hayatının kendileri için çok önemli olduğunu belirten Belediye Başkanı Ömer Günel, “Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 50 bine yakın vatandaşımız yaşamını yitirdi. Kuşadası Belediyesi olarak kentimizi depreme karşı hazırlıklı hale getirmek zorundayız. Bizim için insan canından daha kıymetli bir şey yok” diye konuştu. 

Afet Yeniden İmar Fonu Kuruldu

Afet Yeniden İmar Fonu kurulumuna ilişkin yasa düzenlemesi, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanuna göre, doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda; imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu kurulacak.

Fonun 7 kişilik Yönetim Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Strateji ve Bütçe Başkanından oluşacak.

Afet Yeniden İmar Fonu’nun Kaynakları

Yönetim Kurulu, fondan kaynak aktarımı yapılacak projeleri, aktarılacak kaynak tutarını ve harcama programlarını belirleyecek. Fonun kaynakları; yurt içi ve yurt dışı kaynaklı nakdi bağış, yardım, hibe, krediler; bütçeye bu amaçla konulacak ödenek; Fon tarafından kurum, kuruluşların mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak yurt içi ve yurt dışı sermaye ve para piyasalarından sağlanan finansman ve kaynaklardan oluşacak.

Kanunun amacına uygun şekilde Yönetim Kurulu tarafından karar verilen projeler için harcama programı kapsamında ve gerçekleşmelere bağlı olarak ödenmek üzere fondan, yönetim kurulu onayı ile ilgili kurum ve kuruluşlara kaynak aktarılacak. Bu şekilde aktarılan tutarlar, genel bütçe kapsamındaki idareler için genel bütçeye, diğer idareler için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bütçesine gelir kaydedilecek. 

Mali Veriler Üçer Aylık Dönemlerde Açıklanacak

Fon, bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenecek. Fon kaynakları ve aktarılmasına ilişkin mali veriler, en geç üçer aylık dönemler itibarıyla kamuoyuyla paylaşılacak. Bu çerçevede, kaynak aktarılan idareler gerekli her türlü bilgi ve belgeyi sağlayacak. Fon, kurumlar vergisinden muaf olacak. Fonun görevleriyle ilgili faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri dolayısıyla iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacak.

Fonun faaliyetleri dolayısıyla yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan; kendisine yapılan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden; Fonun faaliyetleriyle ilgili işlemler banka ve sigorta muameleleri vergisinden; kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden müstesna olacak.

Bağış ve Yardımlar Vergiden Düşürülecek

Fona yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde, gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla beyan edilen gelirden veya kurum kazancından indirilebilecek.

Doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için Türkiye Cumhuriyeti adına sağlanan dış finansmanı, Afet Yeniden İmar Fonuna karşılıksız tahsis etmeye, Hazine ve Maliye Bakanı yetkili olacak.

Herhangi bir dış finansman kaynağının, aynı amaç doğrultusunda, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri dışında kalan, bu kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşlara münhasıran kullandıracağı dış finansmanı, ilgili kurum ve kuruluşlara karşılıksız tahsis etmeye de Hazine ve Maliye Bakanı yetkili olacak. Bu kapsamda tahsis edilen tutarlar karşılığı bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Bakan yetkilendirilecek.

Sanayi Üreticileri, Su Kıtlığı İçin Harekete Geçti

Kişi başına su tüketiminin 2030’da yıllık bin 120 metreküp olacağı tahmini, Türkiye’yi su fakiri ülkeler ligine hızla yaklaştırıyor. Yağışsız geçen kış aylarının ardından gelen 22 Mart Dünya Su Günü, su kıtlığına ve kuraklığa dair önlemleri gündeme getiriyor. Yıllık su tüketiminin yüzde 13’ünden sorumlu olan sanayi kuruluşları, üretimden ürüne kadar pek çok önlem alıyor. Seramiksan da sıfır atık su politikası doğrultusunda ürettiği vitrifiye ürünleriyle, su tasarrufu konusunda  farkındalık oluşturmaya devam ediyor.

1993’ten bu yana her yıl 22 Mart’ta kutlanan ve bu seneki teması “su ve sanitasyon krizini çözmek” olarak belirlenen Dünya Su Günü’nün gelmesiyle birlikte su kıtlığının önüne geçmek için suyu doğru tüketme ve yönetme biçimlerine dair yapılan çalışmalar gündemdeki yerini tekrar aldı.Yağışsız geçen kış mevsiminin ardından birçok uzman, gelecek aylarda su sıkıntısı yaşayabilecek ülkelerin su kaynaklarını doğru kullanmaları gerekliliğine dikkat çekti. 

Öyle ki ülkemizin kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 2018 itibarıyla bin 363 metreküp civarında ölçülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu miktarın, ülke nüfusunun 100 milyon olması beklenen 2030’da yıllık bin 120 metreküpe düşeceğini tahmin ediyor. Bu da Türkiye’yi su fakiri  ülkeler ligine bir adım daha yaklaştırıyor. Yılda 54 milyar metreküp su tüketilen ülkemizde, bu suyun yüzde 74 sulama ve yüzde 13’ü içme ihtiyacı için kullanılırken, yüzde 13’ü de sanayinin ihtiyaçlarının karşılanmasında değerlendiriliyor. Bu durum sanayileri harekete geçirirken,  Seramiksan da  tasarruf odaklı üretim modeliyle kamu nezdinde farkındalık oluşturmaya devam ediyor. 

Yüzde 0 atık su politikasıyla sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor

Ülkemizde yaşanan kuraklık ve su kıtlığına karşı acil eylem planları geliştirmenin ve yaşamlarımızın sürdürülebilirlik odağında dönüştürülmesi gerektiğini söyleyen Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar “Son yıllarda zaten var olan kuraklık, pek çok coğrafyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gün geçtikçe artırıyor. Yağış oranları her yıl biraz daha düşerken barajlardaki doluluk oranının azalması, yaz mevsiminde zorlanacağımızı şimdiden gösteriyor. Bu yüzden gerek bireysel gerekse toplumsal bilinç oluşturmak ve mevcut düzenimizi tasarruf odağında dönüştürmek zorunlu hale geliyor. Sürdürülebilirliği ilke edinen Seramiksan olarak biz de %0 atık su politikamızla ürettiğimiz vitrifiye ürünlerimizle bu dönüşüme katkıda bulunuyoruz” dedi. 

Vitfrifiye ürünleriyle doğa dostu banyolar sunuyor

Fabrikalarında kullanılan suyu geri kazanım tesislerinde geri dönüştürerek gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedeflediklerini paylaşan M.Süreyya Çağlar, çevre dostu ürünleri hakkında şu bilgileri paylaştı: “Su tasarruflu vitrifiye ürünlerimizle tüketicilerin birincil yaşam alanlarını sürdürülebilir mekanlara dönüştürüyoruz. ‘Hijyen Herkesin Hakkı’ mottosuyla geliştirdiğimiz ve bakteri oluşumunu %99,9 oranında engelleyerek üst düzey hijyen sağlayan Seramiksan Hygiene yüzey teknolojisinin kullanıldığı tüm ürünlerimiz, minimum su ve deterjan kullanımı ile sağlıklı ve doğa dostu banyolar sunuyor.” 

Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar,  “2,5 ila 4,5 litre su ile kusursuz temizlik sağlayan su tasarruflu klozetlerimizle sürdürülebilir bir dünya için banyo çözümleri üretiyoruz. Bunun yanı sıra 24 saat kullanılmadığında kendi kendine hijyen sifonu yapan, 0,8 litre su tüketimi ile tasarruf sağlayan Hill Akıllı pisuvarlar da sürdürülebilirliği kendine özgü zarif tasarım çizgileriyle buluşturuyor. Hijyen, estetik ve konforu tasarrufla bir araya getirdiğimiz ürünlerimizle sürdürülebilir geleceği hep birlikte inşa edebileceğimizi kanıtlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Deprem Bölgesindeki İnşaat Çalışmalarına İnceleme

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan ‘’16 bin natamam bina incelendi’’ dedi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan, 2022 yılı itibarıyla bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğunun getirildiğini belirterek “Artık ‘Kolon kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi, orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.’ gibi hiçbir istismar yapılamayacak.” dedi.

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Sonuçlarının Bütün Yönleriyle Araştırılması, Depreme Dirençli Yapı Stokunun Oluşturulması ve Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Etkinliğinin Artırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı.

Komisyonda sunum yapan Yapı İşleri Genel Müdürü Aslan, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından hasar tespit çalışmasının başlatıldığını, 7 Şubat’ta 2 bin personelin tüm deprem bölgesinde konuşlandığını ifade etti.

Depremlerin ardından 11 ilde etkililik alanının ilan edildiğini belirten Aslan, 11 ilin yanı sıra talepte bulunan 9 ilde de hasar tespit çalışmasının yürütüldüğünü kaydetti.

Depremden etkilenen 11 ilin 6’sında hasar tespit çalışmasının tamamen bittiğini bildiren Aslan diğer illerde hasar tespit çalışma oranının yüzde 96’larda olduğunu söyledi.

Aslan, “Hatay’da beş bölgenin ikinci kez tamamının taranması dün itibarıyla bitti. Malatya’yı 5,7’lik depremden sonra tekrar inceleme ihtiyacı hissettik. Bu çalışmalar da şu anda yüzde 70 bandında. Onu da 5 gün içerisinde bitirmeyi hedefliyoruz. Diyarbakır bugün bitiyor, Şanlıurfa ve Adana’yı da beş gün içerisinde tamamen bitiriyoruz.” dedi.

27 Bin Natamam Yapının 16 Bini İncelendi 

Depremin hemen ardından bölgede yapım aşamasındaki binalara ilişkin de inceleme yaptıklarını dile getiren Aslan, normalde afetlerde hasar tespit çalışmalarında natamam yapıların incelemesinin yapılmadığını ancak bu afetin başka bir afet olduğunu, bu yüzden natamam binaların da incelendiğini aktardı.

Bu yapıların doktora ve üstü düzeyde uzman akademisyenlerce incelendiğini kaydeden Aslan, bütün illerde 27 bin natamam bina olduğunu belirterek “16 bin natamam yapı incelendi. Ruhsatı almış, hiç çalışmaya başlamamış, biz onları incelemiyoruz. Yaş beton çalışmaları başlamış, kimi birinci katta, kimi 10. katta ama iskân alamamış çalışmalar natamam olarak değerlendirildi. Bunların inceleme süreci başlatıldı. 27 bin natamam yapının 16 bininin incelemesi tamamlandı. Bunlardan 98’sinin hiçbir şekilde inşaatına devam edilemeyeceğine karar verildi. Bunlar hakkında yıkım kararı alındı. Bin 132 yapının ‘Tekrar gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi gerekiyor.’ denildi. Başlangıç seviyesinde olan yapılar az hasarlı ya da hasarsız çıktı.” dedi.

Milletvekillerinin sorusu üzerine Aslan, 2007 yılından bu yana kaynağında denetim yapıldığı, yapı malzemesi üretim tesislerinin yılda 4-5 kez denetime tabi tutulduğunun bilgisini verdi. Beton santrallerine yılda en az 8 kez ani denetimler yapıldığını söyleyen Aslan bu denetimlerin daha sıklaştırılması önerisine katıldığını bildirdi.

Milletvekillerinin, betonun takibinin yapılması için beton numunelerine yerleştirilen çiplerde istismar yaşandığını söylemesi üzerine Aslan, “Çipteki istismar şuydu: e-Devlet şifresiyle, T.C. kimlik numarasıyla giren denetçi ona göre bakardı. T.C. kimlik numarasının birbirlerine verildiğini duyduk. Bu hiç beklenmeyecek bir şeydir ama bunu duyduk. 5,5 ay öncesinin olayı. Buna ASELSAN ile birlikte farklı bir sistem getirdik, sadece koordinat atama değil, IP atama gibi. Kendi telefonu sisteme giriş yaptığında o nerede, bunu anlayacak bir sistem geliştirdik. 40 gün önceydi, bunu devreye koyduk. O istismarı kapattık.” açıklamasında bulundu.

Tüm Yapılara 5 Yılda Bir Denetim Zorunluluğu 

Taşıyıcı sistemlerin denetimine ilişkin kanun maddesinin 2022 yılında TBMM’de kabul edildiğini anımsatan Aslan, bina kimlik sitemiyle beraber, 5 yılda bir yapıların statik incelemesi sürecinin başlatıldığını söyledi. Aslan şunları kaydetti:

“Bina kimlik sistemini yönetmelikle başlatmıştık. Yapı denetimi başlayan, iskan alan yapılara bu takılıyor. Çip sistemiyle bu yapının içerisinde ne var ne yok bunun bilgisi içerisinde bulunuyor. 2021 yılının haziran ayında devreye girdi. Şu anda 81 ilde eş zamanlı olarak 130 binin üzerinde bina kimliklendirildi. 2022 yılında Meclis’ten çıkan kanun maddesiyle de bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğu getirildi.

Artık ‘Kolonu kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.’ gibi hiçbir istismar yapılamayacak. Bunu yapan varsa ciddi cezalandırılmayı da göze almış olacak. Hem savcılığa suç duyurusu hem anında belediyelerle, bakanlığımız eliyle yapılan manipülasyonun geriye çevrilmesi, gerekiyorsa binanın kitlenmesi, çok ciddi para cezaları gibi ceza sistemleri devreye konuldu.”

Aslan, beş yılda bir uygulanacak denetim sisteminin de uygulanmakta olan yapı denetim sisteminde olduğu gibi elektronik dağıtım usulüyle gerçekleştirileceğinin bilgisini verdi. Bu konuyla ilgili İstanbul’da Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesinin ardından AR-GE çalışmasına başladıklarını bildiren Aslan, bina kimlik sistemi ile beş yılda bir denetim sisteminin pilot uygulandığını; basın tanıtımını 7 Şubat’ta yapmayı planladıklarını ancak 6 Şubat’ta depremin olduğunu aktardı.2000 yılından önceki binaların birçoğunun projelerini elde edemediklerini söyleyen Aslan, buna ilişkinde bir AR- GE çalışmasının başladığını duyurdu. Aslan, “Binada birtakım değişiklikler meydana gelmiş ama ruhsatsız meydana gelmiş. Bunlara ilişkin, nasıl çözeceğimize ilişkin bir AR-GE yapıyoruz. En kısa sürede hayata geçiririz.” dedi.

Deprem bölgesinde, yapı denetimli olup orta ve üzeri yapısal hasar alan 216 bina bulunduğunu söyleyen Aslan, yapı denetimin 2001 yılında getirildiğini ancak 81 ilde eş zamanlı uygulanmadığını kaydetti. 19 pilot ilde yapı denetiminin uygulanmaya başlandığını ifade eden Aslan, “Depremden etkilenen 11 ilimizden Gaziantep, Adana ve Hatay bu illerdendi. Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi iller 2011’den itibaren yapı denetime geçti. Bunları ’10-15 yaşında bir bina etkilendi, bu yapı denetimliydi neden böyle oldu?’ sorusuna açıklık getirmek için söylüyorum.” diye konuştu.

“Dönüşüm Olmadan Ciddi Bir Tedbir Almış Olmalıyız’’ 

Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu, binaların yapım aşamasında çalışan işçilerin durumuna dikkati çekerek elektrikçi, tesisatçı, mekanikçi, kalıpçı, demirci için sertifika sürecinin uygulanmasının elzem olduğunu vurguladı.

Eroğlu, “Riskli illerden ve riskli bölgelerden başlayarak kentsel dönüşüm çok önemli. Bu dönüşüm olmadan biz depreme karşı ciddi bir tedbir almış olamayız.” dedi.

Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere belediyelerin riskli yapıların dönüşümü konusunda önünün açılması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, “Bütün belediyeler riskli binaların dönüşümü için bütçelerinde bir para ayırmaları lazım.” uyarısında bulundu.

Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanı Serdar Cenikli da enkaz kaldırma çalışmalarında yüzde 20 seviyelerinde olduklarını bildirdi.

“Dönüşümde Yardımları Arttıracak Finansman Modeli Oluşturulmalı’’ 

Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Suna Kotan, riskli yapılarda dönüşümü aksatan konuların başında, dönüşümün yargıya taşınması olduğunu işaret etti.”

Kentsel dönüşümde davalar o kadar uzun sürüyor ki ciddi anlamda dönüşümü sekteye uğratıyor.” diyen Kotan, kentsel dönüşüm konusunda ihtisaslaşmış mahkemelere ihtiyaç olduğunu, bu konunun acilen çözülmesi gerektiğini vurguladı. Bazı vatandaşların dönüşümden zengin olma gibi bir düşüncesinin olduğunun altını çizen Kotan bu konuda algının kırılması gerektiğini söyledi.

Kentsel dönüşümde kira yardımı, faiz desteği gibi desteklerin verildiğini anımsatan Kotan, sabit gelirli, emekli kesimin olduğu yerlerde yapılan yardımların yeterli olmadığını belirterek şöyle devam etti:

“Ekonomisi iyi olmadığı için gidip kredi çekemiyor. Verdiğimiz kira desteği yetmeyebiliyor. Dolayısıyla bir şekilde ekonomik bakımdan güçsüz olan kesimlerin olduğu yerlerdeki dönüşümlerde, yardımları artıracak finansman modeli oluşturmak lazım. Dolaylı kaynaklar bir yere kadar getiriyor işi. Doğrudan belki bir bütçe ayırarak yapmak lazım. Belki de maliyecilerle bunu konuşup kentsel dönüşümde yeni argümanlar nasıl yaratırız, asıl önemli konu bu. Kentsel dönüşümün finansman boyutunu çözdüğümüz zaman dönüşümün yapılmaması gibi bir şey olamaz.”

Kotan, kentsel dönüşüme 12 yılda toplamda 32 milyar lira para harcandığını, 3 milyon konutun da dönüşümün sağlandığını söyledi. Kotan, “Bu elimizdeki kaynaklarla hiç fena rakamlar değil ama ülkemizde dönüştürülecek bina sayısına baktığımızda bu yeterli mi, değil.” dedi.

Sadece kentsel dönüşümü yapacak bir kurum ve birime ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kotan, “Afet bakanlığı tartışılıyor, böyle bir bakanlık olacaksa mutlaka kentsel dönüşüm ve afet bakanlığı olmalı.” diye konuştu. 

Kaynak: İnşaat Deryası

Kale Alarm’a A.C.E Awards Müşteri Memnuniyeti Ödülü

Pek çok farklı kategoride güvenlik çözümleri sunan Kale Alarm, Sikayetvar.com tarafından düzenlenen A.C.E Awards “Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri”nde Güvenlik Sistemleri Kategorisi birincisi olarak Diamond Ödülü’nü aldı. Kale Alarm, gerçek kullanıcı geri bildirimlerinin değerlendirilmesi sonucunda kazandığı bu ödülle başarısını bir kez daha tescillemiş oldu. 

Kale Endüstri Holding’in 70 yıllık tecrübesini inovatif bakış açısıyla harmanladığı markası Kale Alarm, müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarındaki başarısını, bu yıl da kazandığı A.C.E. Awards ile tescilledi. Sikayetvar.com tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen ve kullanıcı deneyimini başarılı bir biçimde yöneten ulusal ve uluslararası markaların belirlendiği A.C.E Awards 2022 (Achievement in Customer Excellence- Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri)’nde Güvenlik Sistemleri Kategorisi birincisi olan Kale Alarm, Diamond Ödülü almaya hak kazandı. 

Kale Alarm sektördeki başarısını bir kez daha kanıtladı

30 farklı sektörden müşteri deneyimini en iyi şekilde yöneten markaların bir araya geldiği ödül töreni Ankara Wyndham Otel’de gerçekleştirildi. Güvenlik Kategorisi Diamond Ödülü’nü Kale Alarm adına Kale Güvenlik Sistemleri Grup Müdürü Kerem Özkan aldı. Özkan, tören sonrası yaptığı açıklamada “Müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarımız üst üste üçüncü kez Sikayetvar.com’un düzenlediği anket ile abonelerimiz tarafından ödüle layık görüldü. Bu ödülün arkasında özveriyle çalışan büyük bir ekip var. Alarm İzleme Merkezi ve Kale Alarm mobil uygulama ile kullanıcılarımıza 7/24 kesintisiz hizmet sunuyoruz. Amacımız oluşabilecek her soruna en hızlı şekilde müdahale etmek ve kullanıcılarımızın olumsuz deneyimlerini olumluya çevirmek. Kazandığımız bu ödülle bir kez daha doğru işler yaptığımızı teyit ettik ve gururlandık. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da alarm sistemlerimizi müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre tasarlayarak sektöre öncülük etmeyi sürdüreceğiz. Bizleri ödüllendiren tüm kullanıcılarımıza ve Şikayetvar platformuna çok teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

Xylem Türkiye İnşaat Sektörüne Yönelik Çözümleriyle Fark Yaratıyor

Dünyanın temiz su ihtiyacını sağlamada yaratıcı çözümler üreten lider bir küresel su teknolojisi şirketi olan Xylem; suyun daha iyi kullanımı, korunması ve gelecekte yeniden kullanılması için yeni teknolojiler geliştiriyor.

Bu kapsamda ürün ve hizmetleriyle suyu transfer eden, arıtan, analiz eden ve çevreye yeniden kazandıran şirket; kamu hizmetleri, endüstriyel alanlar, konutlar ve ticari yapılar başta olmak üzere pek çok farklı alanda suyun daha verimli kullanımını sağlayan çözümler sunuyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. 

Küresel su teknolojisi şirketi Xylem’in bünyesinde faaliyet gösteren markalar; belediye, ticari ve konut-bina servisleri, endüstri, maden, inşaat, tarım, yiyecek ve içecek, petrol ve gaz, enerji gibi birçok sektöre hizmet veriyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. Şantiyelere özel verimli ve uzun ömürlü çözümleri ile sektörde de öne çıktıklarını belirten Xylem Türkiye İnşaat ve Maden Grubu Satış Müdürü Onurhan Bayraktar, müşteri memnuniyetini her daim üst seviyelerde tuttuklarını belirtti. 

Flygt Atıksu Pompalarında Sektör Liderliğini Sürdürüyor

Xylem’in Ar-Ge çalışmaları ile ürün gamını sürekli yenilediğini ifade eden Onurhan Bayraktar, “Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de ürünlerimizin yanı sıra bakım veya onarım süreçlerinde de çok yönlü bir şantiye çözümleri yelpazesi sunuyoruz. Tüm inşaat projelerinin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarında; çamurlu, abrazif veya korozif suların drenajında Flygt ile Godwin markalı pompalarımızın satışını ve kiralamasını yapıyoruz. Yine bu projelerin sirkülasyon pompaları, hidrofor sistemlerinde Lowara ve Goulds Water Technology markalı ürünlerimiz tercih ediliyor. Yangın pompası grubunda AC Fire Pumps markamızla öne çıkıyoruz. Atıksu terfi istasyonlarına yönelik de PPS paket pompa istasyonlarımız kullanılıyor. Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğimiz ise devam ediyor.” şeklinde konuştu.

“Müşterilerimize En Verimli Hizmeti Sağlamaya Devam Edeceğiz”

Xylem’in birçok patenti olduğunu açıklayan Bayraktar, “Flygt, dalgıç atık su pompasını dünya’da ilk icat eden firma. Flygt markamız son olarak dünyanın ilk ve eşsiz akıllı drenaj pompası BIBO ALFA’yı üretti. Tamamen otonom maden ve inşaat drenajı sağlayabilen bu ürünümüzün dalgıç pompa teknolojisinde çığır açacağına inanıyoruz. Xylem Türkiye olarak inşaat sektöründe bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tecrübeli kadromuzla ürünlerimizin kullanım ömrü boyunca çalışma durumlarının izlenmesinden ölçümlenmesine ve satış sonrası hizmetlerimize kadar müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.

ERG Grubu’nun Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesine Ödül

Uluslararası çapta önem taşıyan proje ve altyapı finansmanı yayınlarından Infrastructure Journal Global (IJ Global) tarafından yapılan törende, ERG Grup tarafından hayata geçirilen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı projesine ödül verildi. 

Yeni Şafak Gazetesi’nin haberine göre; IJ Global Ödülleri, İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. ERG Grup şirketleri ERG İnşaat Ankara, ERG Uluslararası Ltd. Londra ve SSB AG Zürih ortaklığı tarafından yürütülen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi (AİYHT), “Yılın Ulaştırma Projesi – Ağır Raylı Sistem” ödülüne layık görüldü.

Londra’da gerçekleşen ödül töreninde, ERG Grubu adına ödülü kabul eden SSB Genel Müdürü Burak Sencer, projenin Türkiye’ye ödül getirmesinden mutluluk duyduklarını dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “İzmir ile Ankara arasındaki mesafeyi üç saate indirecek Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi, yapımı süresince on binlerce kişiye istihdam sağlarken, çevresel özellikleriyle de Türkiye’nin iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirmesine katkı sağlayacak. Ulaşıma açıldığında bölgeler arasında seyahati daha kısa ve daha ekonomik hale getirerek hat üzerindeki şehir ve bölgelerin kalkınmasına yararlı olacak. Üstlendiğimiz bu büyük projenin ödüle değer görülmesinden gurur duyuyoruz.”

İngiltere Hükümeti’nin Bugüne Kadar Verdiği En Büyük Finansman

Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi, İngiltere hükümetinin bugüne kadar sağladığı en büyük tutarlı sürdürülebilir altyapı kredisine sahip olma özelliği taşıyor. TC. Hazine Bakanlığı’nın önderliğinde ve TC. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde, ERG Grup şirketleri çatısı altında bulunan ERG İnşaat A.Ş. Ankara, ERG Uluslararası Ltd. Londra ve SSB AG Zürih ortaklığında hayata geçirilen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Projesi İngiltere, İsviçre, İtalya ve Avusturya’da faaliyet gösteren ihracat kredi kuruluşları UKEF, SERV, SACE ve OeKB güvencesiyle 25 uluslararası kredi kuruluşundan toplamda iki buçuk milyar avroluk yeşil finansman desteği sağladı.

503 kilometreyi aşan uzunluğu ile başkent Ankara’yı Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’e bağlayacak olan proje, İzmir ve Ankara arasındaki mesafeyi üç saate indirmenin yanı sıra, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Ege Bölgesi’ni birbirine yaklaştırarak çok daha ulaşılabilir kılacak.

İki milyar avroluk yeşil finansman Türkiye’nin iklim değişikliği taahhütlerini gerçekleştirmesine yardımcı olacak. Yeni hat, iki şehir arasındaki mevcut hava ve kara yollarına daha hızlı, daha düşük karbon salınımlı bir alternatif sunarak Türkiye’nin COP26’da verdiği iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirmesine de yardımcı olacak.

Yeşil kredi finansmanı için temiz ulaşım projesi olarak konumlandırılan Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı, Yeşil Kredi İlkeleri’nin yanı sıra Ekvator Prensipleri ve Uluslararası Finans Kurumu Performans Standartları da dahil olmak üzere uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik standartlarını da karşılayacak.

Proje Mart 2022’de Başladı, İnşaat Tüm Hızıyla Devam Ediyor

Proje kapsamında 15 tünel, 25 viyadük ve 51 köprü de dahil olmak üzere 800’ü aşkın mühendislik yapısı bulunuyor. Toprak işleri kapsamında ise 11 milyon metreküpü aşkın kazı ve 26 milyon metreküpü aşkın dolgu bulunmakta.

10 bin kişilik istihdam ve milyonlarca insani etkileyecek ekonomik kalkınma yaratacak

Proje, yapımı boyunca yaklaşık 10 bin kişiye istihdam ve 40 bin kişiye gelir sağlayacak. İki kent arasındaki geniş bölgede ticari aktivitenin artmasının yanı sıra hızlı trenin geçeceği Ankara’nın Polatlı ilçesi, Afyonkarahisar, Uşak, Aydın, Manisa ve İzmir’deki istasyonların yakınında bulunan il ve ilçelerde yeni iş imkanlarının oluşması ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi bekleniyor.

ERG’nin Türkiye, İsviçre ve Birleşik Krallık merkezli Çevresel ve Sosyal ekiplerinin bu önemli projeye uzun yıllara dayanan uluslararası deneyimini aktaracağını ifade eden Dr. Robert Madams PhD, “Birleşik Krallık, Avrupa ve Türkiye’deki tüm ortak ve paydaşlarımıza, güzergâh boyunca yaşayan milyonlarca insanın hayatını olumlu yönde değiştirecek ve iyileştirecek olan bu projeyi gerçekleştirmek için yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz.” dedi.

Proje, geçen yıl Kasım ayında da Türkiye’nin bu alandaki ödüllerinden “Bonds, Loans & Sukuk Turkey 2022″den “Yılın İhracat Kredi Kuruluşları, Kalkınma Finansmanı Kurumları, Uluslararası Finans Kurumları Projesi” seçilerek dönmüştü.

İstanbul’da Satılık Konut Sayısı Arttı

Gayrimenkul Değerleme Platformu Endeksa tarafından yapılan araştırmaya göre, İstanbul’da satışa çıkarılan konut sayısı yüzde 49 oranında arttı. 

Endeksa’nın araştırması sonucunda şubat ayında İstanbul’da satılmayı bekleyen konutlar yüzde 49 artış gösterdi. Konut satış fiyatlarının son 1 yılda yüzde 156 arttığı İstanbul’da, şubat ayında değer artışı yüzde 6 oldu. İstanbul’da konutların ortalama metrekare satış fiyatı 25 bin 882 TL olurken, ortalama konut fiyatı 3 milyon 105 bin 840 TL’ye yükseldi.

En çok etkilenen iller ise şu şekilde:

Adalar’da satılık konut stoku yüzde 79 artış gösterdi. Yıllık değer artışı yüzde 119, şubat ayı değer artışı yüzde 6 oldu. Adalar’da ortalama metrekare fiyatı 43 bin 946 TL, ortalama konut fiyatı 5 milyon 712 bin 980 TL olarak gerçekleşti.

Şubat’ta konut fiyatlarının yüzde 7 artış gösterdiği Şile’de satılık konut stoku yüzde 75 arttı. Ortalama metrekare satış fiyatı 31 bin 431 TL’ye, ortalama konut fiyatı ise 5 milyon 500 bin 425 TL’ye çıktı.

Beykoz’da şubatta satılık konut stoku yüzde 72 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışının yüzde 6 olduğu Beykoz’da, konutların ortalama metrekare fiyatı 46 bin 627 TL, ortalama fiyatı 9 milyon 418 bin 654 TL oldu.

Bakırköy’de şubat ayında satılık konut stoku yüzde 66 arttı. Şubat ayı değer artışının yüzde 3 olduğu Bakırköy’de konutların ortalama metrekare fiyatı 52 bin 087 TL, ortalama fiyatı ise 7 milyon 031 bin 745 TL olarak gerçekleşti.

Büyükçekmece’de şubat ayında satılık konut stoku yüzde 60 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı yüzde 7 oldu. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 980 TL, ortalama konut fiyatı ise 3 milyon 597 bin TL olarak açıklandı.

Kadıköy’de şubatta satılık konut stoku yüzde 60 arttı. Şubat ayı değer artışı yüzde 5 oldu. Ortalama metrekare satış fiyatı 55 bin 779 TL, ortalama konut fiyatı 7 milyon 418 bin 607 TL oldu.

Beşiktaş’ta şubat ayında satılık konut stoku yüzde 59 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı yüzde 6 olurken, ortalama konut metrekare satış fiyatı 73 bin 557 TL, ortalama konut fiyatı ise 10 milyon 297 bin 980 TL olarak hesaplandı.

Şubatta satılık stok artışı diğer ilçelerde şöyle oldu; 

Beyoğlu yüzde 51, Şişli yüzde 48, Çatalca ve Silivri yüzde 47, Üsküdar yüzde 46, Bağcılar yüzde 44, Güngören ve Maltepe yüzde 41, Ümraniye yüzde 40.

Avrasya Tüneli, Karbon Nötr Proje Oldu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, ‘’ISO 14064 Karbon Nötr Belgesi almaya hak kazanan Avrasya Tüneli, 2022 yılında karbon nötr proje olma hedefine ulaştı.” dedi. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul trafiğine nefes aldıran Avrasya Tüneli’nden 17 Mart’ta 75 bin 865 araç geçişi gerçekleştiğini ve bu yılın rekor seviyesine ulaşıldığını bildirerek, açılışından bu yana tüneli 102 milyon 636 bin aracın kullandığına dikkati çekti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Avrasya Tüneli ile ilgili yazılı açıklama yaptı. İstanbul trafiğini rahatlatan Avrasya Tüneli’nin hızlı, güvenli ve konforlu bir ulaşım imkanı sağladığını kaydeden Karaismiloğlu, tüneli kullanan araç yoğunluğundaki artışın devam ettiğini aktardı.

Avrasya Tüneli’nden 17 Mart Cuma günü 75 bin 865 birim araç geçişi ile 2023 yılının en yüksek geçiş rakamına ulaşıldığını bildiren Karaismailoğlu, 13-17 Mart tarihleri arasında 353 bin 665 araç geçişinin gerçekleştiğini duyurdu. Aralık 2016’da hizmete açılan tüneli, 17 Mart 2023 itibariyle toplam 102 milyon 636 bin aracın kullandığını açıklayan Karaismailoğlu, “1 Mayıs 2022’den itibaren tüneli motosiklet sürücülerinin de kullanımına açtık. Bu dönemde toplam 325 bin motosiklet tünelden geçiş yaptı” dedi.

İki kıta arasını 5 kilometreye düşüren Avrasya Tüneli’nin İstanbul’un güney aksındaki ulaşım mesafelerini yaklaşık 10 kilometre kısalttığını, Asya ve Avrupa yakaları arasındaki yolculuğu 5 dakikaya kadar indirdiğini belirten Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

“Avrasya Tüneli ve diğer boğaz geçiş alternatiflerinin seyahat süreleri baz alınarak yapılan analiz sonucunda 2022 yılında kullanıcıların hafta içi zaman kazancı, Kozyatağı – Bakırköy yönünde sabah saatlerinde aylık ortalama 35, akşam saatlerinde aylık ortalama 45 dakika oldu. Bakırköy-Kozyatağı yönünde ise sabah saatlerinde ortalama 26, akşam saatlerinde 42 dakika olarak gerçekleşti. Ayrıca, Avrasya Tüneli, 400’den fazla kamera ve otomatik olay algılama sistemiyle 7/24 kesintisiz olarak izleniyor ve arıza, kaza gibi olağandışı durumlara uzman ekipler tarafından anında müdahale ediliyor. Müdahale süresi işletme ilk açıldığında ortalama 3 dakika iken ‘önce insan’ ilkesi gözetilerek 20 ay gibi kısa bir süre içerisinde yapılan iyileştirmeler sayesinde 2 dakikanın altına indirildi.”

‘’Karbon Nötr Hedefine Ulaşıldı’’

Avrasya Tüneli’nde, çevresel sürdürülebilirlik sorumluluğunun da öne çıktığının altını çizen Karaismailoğlu, “2022 yılındaki elektrik tüketiminin tamamını geri dönüştürülebilir kaynaklardan sağlayarak Uluslararası Yeşil Enerji Sertifikası (I-REC) aldı böylece elektrik ihtiyacından kaynaklanan karbon ayak izinin azaltılmasına ve enerji verimliliğinin arttırılmasına destek oldu. İşletme faaliyetlerindeki karbon ayak izi denkleştirerek ISO 14064 Karbon Nötr Belgesi almaya hak kazanan Avrasya Tüneli, 2022 yılında karbon nötr proje olma hedefine ulaştı” değerlendirmesinde bulundu.

Deprem Bölgesinde Kalıcı Konutlara En Hızlı Çözüm Çelik Evler

10 ilimizi etkileyen üzücü deprem sonrası binlerce bina yıkıldı ve binlercesi de kullanılamaz şekilde hasar aldı. Acil ihtiyaç duyulan geçici barınma alanlarının hazırlanmasında konteyner ve çadır gibi malzemeler kullanılırken kalıcı konutların inşasına da hükümet tarafından start verilmiş durumda.

Karmod Üst Yöneticisi Mehmet Çankaya (CEO): “1,5 milyon evsiz kalan vatandaşımıza kalıcı konutları hızla inşa etmek için çelik ev sisteminin de devreye alınmasında büyük yarar var. Hızlı üretim ve kuruluma sahip güvenli 2 katlı veya 3 katlı çelik ev sistemiyle kalıcı konutların kısa sürede inşa edilmesi çok kolay” açıklamasında bulunda.

3 ve 4 katlı çelik evler hükümetin gündeminde

Deprem bölgesi kapsamındaki illerde ilk etapta acil ihtiyaç duyulan kalıcı konutların yapımına başlandı. Bölgede çok sayıda konutun kısa zamanda inşa edilmesi gerektiğinden çelik evlerde değerlendirme kapsamına alınmış durumda. 3 veya 4 katı geçmeyecek şekilde projelendirilmesi planlanan çelik evler 4 daire üzerine yükselecek. 

Depreme dayanıklı prefabrik ev talepleri patladı

Çelik ev üretici firmalarından Karmod’un Üst Yöneticisi Mehmet Çankaya’nın verdiği bilgiye göre çağrı merkezine deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarca günlük ortalama 350 çağrı geliyor. Bölgeden gelen talepler doğrultusunda günlük ortalama 10 ila 20 adet hazır prefabrik çelik konutun üretimi gerçekleştiriliyor. Gelen taleplerde özellikle ilçe ve köylerde evleri oturulamayacak derecede hasar alan vatandaşlar öne çıkıyor. Kendi arsalarına ihtiyaç duydukları kalıcı konutları yaptırmak en kısa zamanda yaptırmak isteyen vatandaşlar hızlı kurulumdaki çelik evleri özellikle tercih ediyor.

Depremzedelerin yaşayacağı kalıcı prefabrik köy evleri 

Prefabrik köy evleri yöresel mimari konseptlere göre tasarlanıp üretilebiliyor. Konutların deprem dayanımı özel yazılım programda tasarımla aynı aşamada gerçekleştiriliyor. Bu programda bölge deprem şartlarına uygunluk yapılan simülasyonlarla kontrol ediliyor. Uzun ömürlü prefabrik ev deprem bölgesindeki köy ve ilçelerde güvenli konut modeli olarak tercih ediliyor.

Çelik ev ön üretimli modele sahip olduğundan inşa süresinde önemli avantaja sahip. Ön üretimi modern fabrikalarda teknolojik makinelerle çalışan bant sisteminde gerçekleştiriliyor. Duvardan çatıya, kapıdan pencereye, elektrik ve su tesisat malzemelerine kadar ev üretimi fabrikada yapılıyor. Bant hattında üretimi tamamlanan çelik ev Tır vb. taşıma araçlarına yüklenerek istenilen kullanım yerine sevk ediliyor.

Ekonomik ve en hızlı inşa süresi çelik evlerde

Kullanım yerine sevk edilen çelik evin kurulumu araçtan indirilir indirilmez başlıyor. Kurulum için üretici firmaların verdiği projeli plana göre zemin betonunun hazırlanması yeterli. Çelik evlerde diğer klasik modellerde olduğu gibi sahada üretim bulunmuyor. Fabrikada üretilen evlerin cıvata somun ve geçmeli sistemle kurulum yerinde montajlanması yeterli. Kurulum hazır projeye göre üretilmiş malzemelerle gerçekleştirildiğinden inşa süreleri benzersiz oranda kısalıyor. Tek kat veya İki katlı bir çelik evin saha kurulumu 10 gün gibi bir sürede tamamlanabiliyor.

Depremzedeler mesken olarak çelik eve ven duyuyor

ABD başta olmak üzere Almanya, Fransa, Finlandiya, İsviçre gibi gelişmiş Avrupa ülkelerinde çelik ev modeli yaygın olarak kullanılıyor. Çelik ev modelinin ülkemizde kullanımı ise henüz yeni yeni yaygınlaşıyor. Çelik evi taşıyıcı sistemlerle birlikte duvar ve çatı bloklarına varana kadar çelik malzeme kullanımı son derece güvenli hale getiriyor. Çelik hammadde özelliği olası sarsıntılarda esnek yapısıyla sağa sola esner. Kırılgan olmayan esnek özellik çelik evlerin deprem esnasında ayakta kalmasını sağlar.

Çelik ev kalıcı konutta en güvenli modeller arasında

Özellikle müstakil ev tercihleriyle öne çıkan çelik ev kalıcı konutta en güvenli modeller arasında yer alıyor. Yüksek yapı güvenliği avantajıyla deprem evi olarak büyük ilgi görüyor. Üretiminde kaynak gibi geleneksel uygulamaların kullanılmadığı, cıvata somunlu ve geçmeli sistemle üretilen çelik evler yapı güvenliğiyle öne çıkıyor.

Taşıyıcı direklerle birlikte duvar bloklarında kullanılan çelik karkaslar çelik evin deprem esnasında bir bütün olarak ayakta kalmasını sağlıyor. Duvar çelik sistemi çatıda da devam ederek konutun her tarafı adeta çelik örgülerle bağlantılanıyor. Üzerine yalıtım ve özel kaplama uygulamaları da yapılan çelik ev enerji tasarrufuyla bütçelere kazandırırken mimari şıklığıyla konuta değer katıyor.

Çelik evlerle çok sa zamanda binlerce konut inşa edilebilir

2+1 ve 3+1 planda konut modellerin öne çıktığı çelik evlerle binlerce konut kısa zaman diliminde kurulum yapılabiliyor. Bir yandan ön üretim fabrikalarda devam ederken aynı anda montaj ekipleri sahada konutların oturuma hazır kurulumunu gerçekleştiriyor. Üretilen çelik ev Tırlarla sahaya taşınıyor ekipler gelen malzemeleri sırayla kurulum yapıyor. Senkronize çalışmayla binlerce güvenli ev kısa zamanda inşa edilerek depremzedelerin kalıcı kullanımına sunuluyor.

Yatay mimariye uyumlu konut modeli çelik ev

iki katlı ve üç katlı 4 daire üzerine projeye göre  istenilen büyüklüklerde tasarlanıp üretilebilen çelik ev TOKİ tarafından yürütülen yatay mimari konsepte de uyumlu. Deprem bölgelerinde kalıcı konutların hazırlanmasında çelik ev kullanılarak barınma ihtiyacı kısa sürede kapatılabilir.

Çelik sistem okul ve sağlık merkezleri

Konutla beraber eğitim ve sağlık tesis binaları da deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan yapılar arasında. Çelik yapı sistemiyle uzun ömürlü kullanımda güvenli okul ve sağlık merkezleri inşa edilebiliyor. Klasik yapı modellerine göre çelik yapılar hızlı kurulum avantajını okul ve hastanelerle birlikte diğer ticari binaların inşasında da yaşatıyor.

Masdaf, “Suyun Günlüğü” Etkinliğinde Geleceğin Mühendisleri ile Buluştu

Masdaf, su kaynaklarının etkin yönetilmesi amacıyla düzenlediği “Suyun Günlüğü” etkinliğinde geleceğin mühendislerini Tuzla fabrikasında ağırladı.

Yenilikçi ve verimli pompa sistemleriyle yarım asırdır pompa sektörüne yön veren Masdaf, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında düzenlediği “Suyun Günlüğü” etkinliğinde İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü 3. ve 4. sınıf öğrencilerini ağırladı. 

İTÜ Makina Kulübü‘nün katkılarıyla 15 Mart’ta Masdaf Tuzla fabrikasında gerçekleştirilen organizasyonda; konutlardan sanayiye, tarımdan enerji santrallerine kadar birçok alanda  “su kaynaklarının etkin yönetimi” üzerine önemli bilgiler paylaşıldı. 

Sunumların ardından showroomda Masdaf pompa teknolojilerini yakından görme ve çalışma prensipleri hakkında bilgi alma fırsatı yakalayan öğrencilere, fabrika gezisinde ise; tank, hidrofor ve pompa gruplarının üretim süreçleri hakkında bilgiler verildi. 

“Küresel iklim krizinin su kaynakları üzerinde ki olumsuz etkileri, sürdürülebilir yaşamı tehdit ediyor” diyen Masdaf Satış ve Pazarlama Direktörü Barış Geren sözlerine şöyle devam etti: 

“Su kaynaklarının verimli kullanılmasında, suyu yöneten pompa sistemleri, kritik öneme sahip. Masdaf olarak yarım asırdır ürettiğimiz inovatif pompa teknolojilerimiz ile su kaynaklarının yarınlara güvenle ulaştırılmasını hedefliyoruz. Bu noktada AR-GE faaliyetlerimiz kadar önemsediğimiz bir diğer konu ise sosyal sorumluluk projeleri oluyor. Şirket olarak, su kaynaklarının verimli kullanımını teşvik edecek her türlü projeyi destekliyoruz. Bu konuda yapılabilecekler noktasında farkındalığı artırmayı hedefliyoruz.   

 Suyu doğru yöneterek, yüzde 50 tasarruf sağlanabilir

22 Mart Dünya Su Günü kapsamında düzenlediğimiz “Suyun Günlüğü” etkinliği de sosyal sorumluluk vizyonuyla hayata geçirdiğimiz projeler arasında yer alıyor. Bu kapsamda; geleceğin mühendis adaylarını fabrikamızda ağırlayarak, pompa sistemlerinin enerji ve su kaynaklarının verimli kullanılmasında ki kritik rolü hakkında bilgiler paylaştık. Çünkü su kaynaklarının etkin yönetimi ile yüzde 50’lere varan oranlarda tasarruf sağlamak mümkün. Bu nedenle etkili bir su yönetimi için toplumda farkındalık oluşturmak gerekiyor. Bu noktada geleceğin mühendislerine de büyük sorumluluklar düşüyor. Ancak yarınlarımız için geleceğin mühendislerini bugünden bilinçlendirerek, farkındalık oluşturmak ise biz sanayicilerin sorumluluğunda.”  diyerek sözlerini tamamladı.  

‘’İstanbul’da Olası Deprem Sonucunda Yaklaşık 46 Bin Bina Ağır Hasar Görebilir’’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından paylaşılan verilere göre, İstanbul’da olası bir deprem sonucunda 45 bin 534 bina ağır hasar, 25 bin 380 binanın ise çok ağır hasar göreceği ifade edildi. 

Milliyet’ten Mert İnan’ın haberine göre, Kahramanmaraş depremlerinin ardından olası Büyük Marmara depreminin İstanbul’da yaratacağı risklere yönelik tedbirler tartışılırken geçmişten bugüne süregelen ihmaller ise gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra İstanbul’un farklı ilçelerinde orta hasarlı olarak belirlenen 1359 binanın onarım ve güçlendirme işlemlerinin 2021’e kadar yapılmadığı ortaya çıktı.

Bu binaların durumun 2020’de gündeme geldiği, yapıların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21. maddesinde yapılan değişiklikle 3 ay içerisinde güçlendirilmesi, süre bitimini müteakip yıkımının başlatılmasının gerektiği ancak verilen sürenin pandemi nedeniyle 3 ay uzatıldığı bilgisi İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı’na şöyle yansıdı:

“Orta hasarlı 1359 bina ile ilgili olarak ilçe belediyeleri ile yürütülen çalışmalar sonrasında 548’inin yıkıldığı, 70 binanın güçlendirme işlemlerini tamamladığı, 103 binanın 6306 sayılı yasa kapsamına alındığı, 32 binanın adresi bulunamadığından, belediye ve muhtarlıkça düzenlenen tutanakla listeden düşürüldüğü, 17 binanın adresinin tespit çalışmalarının devam ettiği, 21 bina için yürütmeyi durdurma kararı alındığı, 67 binanın mükerrer işlem olduğu, 538 binanın tebligatlarının tamamlandığı ve işlemlerinin devam ettiği anlaşılmıştır.”

Depreme hazırlıkta yaşanan gecikmede bina veya kat maliklerinin maddi kayıp yaşamama isteğinin payı olduğuna dikkat çeken şehir plancısı Erhan Demirdizen, “İBB’nin verdiği kentsel dönüşüm kredi desteği önemli bir adım. Artık eski ruhsata göre dönüşüm sağlanacak. Bu durum eski binayı aynen yapma imkânı sağladığından dönüşümde ivme kazanacaktır” dedi.

Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu da 1999 depreminden sonra konut bazlı dönüşüm projelerinde istenilen ivmenin yakalanamadığını belirterek, şunları dedi: “İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde afet riskinin azaltılması yönünde hazırlanan önlemler, ne yazık ki imar artışları ve kentlerin genişlemesiyle riskleri daha da arttırdı. İstanbul için hazırlanan 1/100 binlik plan maalesef delik deşik edildi. Bu planda imara açılmaması gerektiği belirtilen birçok alan imara açıldı. İstanbul deprem master planında acil yıkılması gereken yapı veya semtlerin durumu ile yapılaşmadan arındırılması gereken yerlere ilişkin çalışmalar hemen hemen hiç yapılmadı. 1359 bina ile ilgili işlemlerin bile 20 yılı aşkın sürede aksaması durumu özetliyor.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi verilerine göre İstanbul’daki yapıların yüzde 66’sı 1-4 katlı binalardan oluşurken, 5-8 kat yüksekliğindeki yapıların oranı yüzde 32 civarında. 9-19 kat arası yapılar genel bina stoğunun yüzde 2’sini oluştururken, kent genelinde 1980’den önce yapılan binaların oranı yüzde 22, 1980 ile 2000 yılları arasında yapılanların yüzde 46, 2000’den sonra yapılan binaların oranı ise yüzde 32 olarak aktarılıyor. Kentteki betonarme bina oranı yüzde 83, tünel kalıpla yapılan bina oranı yüzde 1, ahşap yapılar yüzde 0.7, yığma bina yüzde 15, çelik yapılar yüzde 0.2 ve prefabrik yapılar da yüzde 0.2 olarak kayda geçmiş durumda. Modellemelerde ise Marmara Denizi’nin kuzeyinde gerçekleşecek 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre kent genelinde 45 bin 534 binanın ağır hasarlı, 25 bin 380 binanın da  çok ağır hasar göreceği belirtiliyor.

AB’den Türkiye’ye 1 Milyar Euro Destek

Avrupa Birliği (AB), Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremler sonrasında yeniden yapılanma için Türkiye’ye 1 milyar Euro destek sağlanacağını açıkladı. 

Yapılan duyurunun ardından Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şu açıklamalarda bulundu:

“Kış sürerken, milyonlar şu anda evsiz (durumdalar) ve çadırlarda yaşıyorlar” diyen Avrupa, “Yeniden yapılanma için seferber olmamız lazım. Evler, okullar ve hastaneler depreme karşı en yüksek güvenlik standardında yeniden inşa edilmeli. Su, sanitasyon ve diğer önemli altyapı tesisleri onarılmalı. Kamu hizmetleri ve işletmeleri yeniden başlamak için sermayeye ihtiyaç duyuyor; bu sayede insanlar geçimlerini sağlayabilirler” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) yetkilisi, Türkiye’deki depremlerin yarattığı hasarın 100 milyar doları aşacağını belirtmişti.

Besa Holding, Ankara ve Bodrum’da Yatırımlarına Devam Ediyor

Besa Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Efe Bezci, Bodrum ve Ankara’da gayrimenkul yatırımlarının devam edeceğini açıkladı. 

Marmara depremi 1999 yılında inşaat sektöründe nasıl bir milat olduysa Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yıkıma yol açan deprem de yeni bir sayfa açılmasını sağlayacağını belirten Bezci, “Marmara depremi sonrası sektöre bir düzenleme gelmişti ama bunun yeterli olmadığı hem uygulamada hem de yeni teknoloji konusunda sektörün önde gelen firmaları tarafından ara ara ifade ediliyordu. Müteahhitlik düzenlemesine, bu iş kolunun ciddi revize edilmesine ihtiyaç vardı. Son deprem bunu sağlayacak, sektör güncellenecek.” dedi.

Ankara’nın gayrimenkul üretimi konusunda diğer büyük şehirlere göre coğrafi olarak daha şanslı olduğunu kaydeden Efe Bezci, başkentin cazibesi ile ilgili şunları söyledi:

“Ankara ilk olarak üniversiteler şehri, Türkiye’nin en önemli üniversiteleri Başkent’te İstanbul’da bulunuyor. Aynı zamanda doğal olarak bürokrasinin, yönetimin merkezi. Coğrafi olarak da Türkiye’nin ortasında yer alarak bütün illere kolay ulaşım imkânı sunuyor, oturmuş sanayisi, birikimli iş dünyası, zengin akademik kadroları, teknokentler, organize sanayi siteleri, yerleşim noktasında deprem korkusunun diğer illere göre daha az hissedilmesi insanları Ankara’ya çekiyor.

Ankara gayrimenkul üretimi konusunda diğer büyük şehirlere göre coğrafi olarak daha şanslı. Büyük bir ova içerisinde yer aldığı için ulaşım, yerleşim konusunda avantajlı. Aynı zamanda altyapı açısından da Türkiye’nin örnek gösterilen ili. Çok geniş bir alana yayılmasına karşın şehrin bir ucundan diğer ucuna kolaylıkla çok fazla trafik sorunu olmadan ulaşabiliyorsunuz. Bu durum gayrimenkul üretimini de kolaylaştırıyor.”

Projelerinde en büyük önemi can güvenliğine verdiklerini ifade eden Bezci, konut ve ofis projelerinde depreme karşı nasıl önlem aldıklarını şu sözlerle açıkladı:

“Konut, ofis ve AVM üretiminde önceliğimiz her zaman can güvenliği oldu. Güvenli binalar bizim bütün çalışmalarımızda üzerinde en fazla durduğumuz konu idi. Besa Holding olarak her zaman sektörde teknolojiyi yakından takip ettik ve herkesten önce uygulamaya çalıştık. Bundan sonra da yüksek teknoloji konusunda dünyadaki gelişmeleri işlerimize uyarlamaya devam edeceğiz. Ülkemizde artık herkes depremin değil binaların öldürdüğü gerçeği ile yüzleşti. Nasıl ki Japonya’da 8-9 şiddetinde depremler minimum kayıp ile sonlanıyorsa ülkemizde de 10-20 yıl içerisinde yeni güvenli yaşanabilir binalarla biz de deprem korkusu yaşamayan ülke konumuna gelmek durumundayız.”

Efe Bezci, devam eden Besa Ankara ve The Bo Viera projeleri ile ilgili şu bilgileri verdi:

“50 yıldan beri 10 bini aşkın konut ürettiğimiz Ankara’da bu kez Ballıkuyumcu’ya değer kazandırıyoruz. 7750 konut, 1250 ofis ile toplamda 9000 anahtar ile, uluslararası otel zinciri otel ve hastanenin aynı anda yükseleceği Besa Ankara projemizi yapmayı planlıyoruz, Başkent’in en kapsamlı alışveriş ve yaşam merkezi de bu projemizde olacak.

Besa Holding’in tüm projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Dilovası’nda Viyadük Köprüsü İnşaatı Başladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Dilovası Devlet Hastanesi bağlantı yolu ikmal yapımı kapsamında projelendirilen köprünün inşaat çalışmaları başladı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Dilovası Devlet Hastanesi bağlantı yolu ikmal yapımı kapsamında 212 metre uzunlukta 6 açıklıklı viyadüğün kenar ayak donatı ve temel kazı imalatları yapılıyor. Hızla ilerleyen yol; İstiklal Caddesi’nden başlayacak 935 metrelik yol, vadi üzerinden viyadük köprüsüyle geçilerek Dilovası Devlet Hastanesi’ne bağlanacak.

İlçe merkeziyle Dilovası Devlet Hastanesi arasındaki ulaşıma güven ve konfor getirecek proje kapsamında 935 metrelik yol üzerinde 212 metre uzunluğunda, 6 açıklıklı köprü inşa ediliyor. Eynerce dere yatağı üzerinden geçecek viyadük sayesinde Dilovası Devlet Hastanesi’ne ulaşım kolaylaşacak, konforlu ve daha güvenli ulaşım sağlanacak.

275 metre taş duvar, yağmur suyu hatları, tretuvar ve parke işleri yapılacak Dilovası Hastane bağlantı yolu ikmal yapımı işi kapsamında; 23 bin 700 metreküp kazı, 27 bin metreküp dolgu yapılırken, 7 bin 235 metreküp beton, 1.230 metreküp öngerilmeli kiriş, 1.412 ton nervüllü demir kullanılacak. 3 bin 400 ton pmt, 1.550 metreküp granüler alttemel, 1.650 ton binder, 1.405 ton aşınma asfalt, 2 bin 800 metrekare parke, 1.450 metre bordür yapılacak.

Seferihisar’ın En Büyük Projesi Luwi Residence’da Yaşam Başladı

İzmir Seferihisar’ın en büyük karma yaşam projesi Luwi Residence, yüksek prestije sahip ilk AVM’li yaşam merkezi olarak sakinlerini bekliyor. 

Türkiye’nin en sakin kenti olan Seferihisar’da yükselen Luwi Residence, Antik Group İnşaat tarafından hayata geçiriliyor. 1 ve 2. etap inşaatı tamamlanan projede yaşam başladı. 

Organik köy pazarına yakın konumuyla dikkat çeken proje, zengin sosyal olanaklarıyla bir adım öne geçiyor. Ayrıca, projede en sevilen ve tercih edilen markaların yer aldığı alışveriş merkezi de bulunuyor. Birbirinden özel sosyal olanaklarıyla ön plana geçen Luwi Residence’ın AVM bölümünde, Migros da dahil olmak üzere birçok önemli marka hizmet vermeye başladı. 

Sosyal yaşam ile sakinliği iç içe sunan Luwi Residence projesi, hareketli cephe görünümü ile dikkatleri üzerine çekiyor. Doğanın kıvrımlı formlarından esinlenerek inşa edilen cepheler, asimetrik yapıları en etkileyici haliyle gözler önüne seriyor. 

Çeşitli Daire Seçenekleri 

Şehrin kaos ve gürültüsünden uzakta dingin bir yaşam vadeden projede, her aileye uygun 7 farklı opsiyonlu daireler yer alıyor. Yatırımcılarına eşsiz alan çözümleri sağlayan Luwi Residence projesinde 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 olmak üzere 56,7 metrekareden 171 metrekareye uzanan 4 farklı daire seçeneği bulunuyor. Ayrıca proje içerisine eklenen 110 dairelik yeni etap ile toplam 330 daireye ulaşan Luwi Residence’de, 3. etap çalışmaları da tamamlanmak üzere. 

Mükemmel Projeye Yakışır Konum

7 bin metrekare yeşil alana sahip Luwi Residence projesinde, şehrin gürültüsünden uzakta ama şehre yakınlığıyla dilediğiniz an dilediğiniz aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz. Proje, Akarca ve Akkum plajları, Seferihisar merkez, Sığacık Marina, Teos Antik Kent, Balçova, Urla, Çeşme, Konak ve Adnan Menderes Havalimanı’na kolay ulaşılabilir konumuyla dikkat çekiyor. Projeye özel olarak planlanan ve yapımı tamamlanan yollar, sadece projenin değil bölgenin de değerini arttırıyor. Luwi Residence, lüks konsepti, konumu ve projeye özel yapılan dört yol kavşağı ile yatırımcılar için iyi bir seçenek olarak ön plana çıkıyor.  Yatırımcılarına daha şimdiden kazandıran proje, yeni etapları ile bir süre daha adından söz ettirecek. 

Canalp: ‘’İnşaatlara Radye Temel Zorunluluğu Geliyor’’

Batman Valisi Ekrem Canalp, kent genelinde yapılacak olan tüm inşaatlara radye temel zorunluluğu getirildiğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra ‘Koordinatör Vali’ olarak görevlendirildiği Göksun ilçesinde halen çalışmaları sürdüren Batman Valisi Ekrem Canalp, kentte yeni binalara ‘radye temel’ uygulamasını zorunlu hale getirdiklerini söyledi. Belediye Başkanvekilliği görevinde de kentte tek bir kaçak yapıya izin vermediğini hatırlatan Vali Canalp, şu açıklamalarda bulundu:

“Batman’da bundan böyle inşaatları ‘radye temel’ üzerine tünel kalıp sistemi gerçekleştirilecek. Bu uygulamayı yıllardır yapan TOKİ’nin konutları depremlerde dimdik ayakta kaldı. Her yeni inşaat radye temel sistemini uygulamak zorunda kalacak. Depreme en dayanıklı sistemlerden biri de radye temel sistemidir. Ayrıca inşaatlarda akarsulardaki kum malzemesi ile sınırlı kalmayacaktır. Bir de kırma dağ malzemesi de inşaatlarda kullanılması için zorunlu hale getirilecektir.”

Bir süre önce yeni stadyum bitişiğindeki yapımına başlanılan 500 yatak kapasiteli hastane temelinde sismik izolatör sisteminin uygulanması için de Sağlık Bakanlığı’na öneride bulunduklarını belirten Vali Canalp, şunları kaydetti: 

“Hastane temeli atan yapımcı firma çalışmalarını sürdürüyor. Depremden sonra her türlü olasılığa karşı hastane temelinde, sismik izolatör sisteminin de yapılması için Sağlık Bakanlığı’ndan görüş bekleniliyor. Ayrıca geçen hafta Şanlıurfa’da yaşanan doğal afetlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Yakınlarına da sabırlar temenni ediyorum. Şanlıurfa’daki arama kurtarma çalışmalarına da Batman’dan bir ekibimiz katıldı.”

‘’Konutları 1 Yıl Geçmeden Teslim Ettik’’

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Şube Müdürü Emrah Bıyıkoğlu, “30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremden sonra TOKİ tarafından 5 bin 61 konut ve 357 iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik.’’ dedi.

İzmir depremi sonrası bin 404 Bayraklı merkezde ve 3 bin 657 adet rezerv yapı alanında olmak üzere toplamda 5 bin 61 konut, 357 işyeri, anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi, 2 cami ve genel altyapı işlerinin ihaleleri gerçekleştirildi. Bayraklı merkezde proje alanlarında yer alan bin 404 konut ve 289 işyerinin tamamı hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda ihale edilen 3 bin 657 konut ve 68 işyerinden 841 adet konut ve 8 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi. 2 bin 357 konut ve 35 iş yerinin abonelik ve iskân işlemleri devam ediyor. 459 konut ve 25 iş yerinin ise inşaat faaliyetleri sürüyor. Sosyal donatı çerçevesinde anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi ve 2 caminin inşaatları devam ediyor. Ayrıca rezerv alanda genel altyapı işi çerçevesinde 19 bin 573 metre yol, 14 bin 774 metre yağmur suyu hattı, 16 bin 86 metre atık su hattı, 24 bin 997 metre içme suyu hattı, 5 adet su deposu, 3 adet terfi merkezi inşaatı tamamlandı.

Konuyla ilgili konuşan TOKİ Uygulama Şube Müdürü Emrah Bıyıkoğlu, ihalenin ardından 1 yıl geçmeden konutları hak sahiplerine teslim ettiklerini vurguladı. Bıyıkoğlu, “30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremden sonra TOKİ tarafından 5 bin 61 konut ve 357 iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik. Bayraklı Manavkuyu, Mansuroğlu ve Salhane mahallelerinde 7 bölge belirleyerek burada kentsel dönüşüm sürecini başlattık. Bu 7 bölgede yerinde dönüşüm sağlayarak Şubat 2021 yılında inşaatlara başladık. Bu konutlarımızı da 1 yıl süresi dolmadan hak sahiplerine teslim etmeye başladık. 

Merkezdeki 7 bölgede inşasını gerçekleştirdiğimiz bin 404 konut ve 189 iş yerini tamamlayarak hak sahiplerine teslim ettik. Rezerv alan olarak tabir ettiğimiz bu alanda ise proje alanlarıyla eş zamanlı olarak 8 etabın ihalesi gerçekleştirildi. Burada 8 etapta toplam 3 bin 657 konut ve 68 iş yeri ihalesini yaptık. Şu ana kadar 3 bin 198 konutun inşasını tamamlamış bulunuyoruz. 841 adet konutumuzun teslimleri tamamlandı; geri kalanlar da AFAD Başkanlığı koordinasyonunda devam etmektedir. Burada ayrıca okul, cami ve sağlık tesislerinin de inşası hızla devam etmekte. 

Bölgenin genel altyapı ihtiyacını karşılamak adına atık su, yağmur suyu, içme suyu, doğalgaz imalatlarını da tamamlamış bulunmaktayız. Bölgede bizim toplamda deprem sonrası ihale ettiğimiz 5 bin 61 konuttan 4 bin 602’sini tamamladık. Kalan 459 konutumuzu da mayıs ayı itibarı ile hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz” dedi.

“Zemin Etüt Raporlarına Göre Projelendirme Gerçekleştiriyoruz”

Bayraklı’daki rezerv alanın kaya bir zemin olduğunun altını çizen Bıyıkoğlu, “Biz TOKİ olarak yapacağımız konutları inşa edeceğimiz alanlarda öncelikle zemin etüt raporlarına göre projelendirme gerçekleştiriyoruz. Gerekiyorsa zemin iyileştirme yöntemlerini uyguluyoruz. Buradaki rezerv alanda da zemin etüt raporu sağlıklı çıktı; zaten kaya zemindi. Biz buraların temelini yaparken, yolları bile açarken dinamitle patlatma yöntemi kullandık.” şeklinde konuştu. 

İzmir’de 12 Bin 400 Konut İnşa Edilecek

Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi ile İzmir’de toplam 12 bin 400 konut inşa ediliyor. 25 bin konutluk arsa da İzmirlilerin hizmetine sunuldu. “İlk İş Yerim” projesi çerçevesinde İzmir Kemalpaşa’da 40, Aliağa’da 500 ve Torbalı’da 70 olmak üzere toplam 610 dükkân, esnafın hizmetine sunuldu.

DİSİDER Başkanı Akbaş: ‘’Deprem Sonrası Yüksek Binalara Rağbet Azaldı’’

Diyarbakır Sanayici ve İş Dünyası Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, “Depremden sonra yüksek katlı binalara rağbet pek fazla görülmüyor.’’ dedi. 

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen yıkıcı depremlerden sonra yüksek katlı konut satışında pek fazla artış yaşanmazken, kiralarda ciddi oranda yükselme görüldü. Bu durumda yeni arsaların tahsis edilmesi gerektiğine dikkat çeken Diyarbakır Sanayici ve İş Dünyası Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, böylelikle ev fiyatlarında düşüş olacağını söyledi.

Ülkemizde gayrimenkulün yatırım aracı olmaktan çıkması gerektiğini vurgulayan Akbaş, “Ülke olarak büyük bir facia atlattık. 6 Şubat öncesi ve 6 Şubat sonrası diye ikiye ayırmak lazım. 6 Şubat’tan önce daha konforlu ve görünümü daha güzel olan evlere rağbet çok fazlaydı. 6 Şubat sonrasında daha mütevazı ve depreme dayanıklı sağlam binalara yönelme görüyoruz. Bu zor süreçte maalesef bazı durumlarda da özellikle arsa ve daire fiyatları manipüle edildi. Bu durum büyük bir fırsatçılığa da yol açmış oldu. Esas olan en önemli şey, artık ülkemizde gayrimenkul yatırım aracından çıkmalıdır. Yoksa betonlaşma ve arsaya ciddi talep oluyor. Bununla ilgili de yasal mevzuatın olması lazım. Kira fiyatlarındaki artışlara baktığımız zaman ciddi anlamda ürkütücüdür. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus fiyat artışından çok, yeni arsa tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu rezervi insanlara açarsak fiyatlar da düşer” dedi.

“Yeni Konutlar Yapıldıktan Sonra Daire Fiyatları Daha Makul Olacak”

Depremden sonra çoğu kişinin sağlıksız bir şekilde villa yaptığına ve bu durumun sürdürülebilir bir yanının olmadığına değinen Akbaş, “Depremden sonra yüksek katlı binalara rağbet pek fazla görülmüyor. Böylelikle daire satışlarında da fiyat artışı yok denecek kadar az. Çünkü insanlar artık yüksek binalara girmek istemiyor. Bu da biraz zaman alacak. Yeni konut projeleri açılınca daire fiyatlarının daha makul olacağını düşünüyorum. Barınmak ve güvenli yerde yaşamak herkesin hakkıdır. Ama paralarımızı çok da betonlara gömmeyelim. Çünkü bu depremler gelip geçicidir. Dolayısıyla bütün paramızı betonlara verirsek bu da yarın yatırımımız önünde büyük engel olacaktır. Şu anda sağlıksız bir şekilde çoğu insan bahçeli villalara yöneliyor. Bu çok sürdürülebilir bir şey değil” ifadelerine yer verdi.

“TOKİ’yi Örnek Almalıyız”

Müteahhitlere yapacakları konutlar için çağrıda bulunan Akbaş, “Müteahhitlere de çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen kendimizi gözden geçirelim. Deprem aslında bize fırsat oluşturdu. İnanıyorum ki müteahhitler inşaat yapımına daha dikkat edecek. Diyarbakır’da yeni yapılan binalarda depremde çok şükür bir sıkıntımız yok. Bu da müteahhitlerimizin bu konuda dikkatli davrandıklarını gösteriyor. Ama daha fazla dikkat etmeliyiz. Bizler de artık binalarımızı yaparken TOKİ’yi örnek almalıyız” diye konuştu.

Kentsel Dönüşüm Kredisinde Merak Edilenler

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kentsel dönüşüm kredisi hakkında tüm merak edilenleri 10 soru başlığı altında yanıtladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca, 17 Mart’ta açıklanan kentsel dönüşüm için maliklere, yüklenici ve konut üreticilerine yönelik hazırlanan destek paketleriyle ilgili merak edilen 10 soru ve cevabı, Bakanlığın resmî sosyal medya hesabından tek tek açıklamalı olarak anlatıldı.

İşte Bakanlık tarafından duyurulan 10 soru ve cevap:

1- Kentsel Dönüşüm Kredisinde Devlet Desteği Ne Olacak? 

1,49 faiz oranının 0,70’ini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karşılayacak, 0,79 faiz imkânıyla krediden yararlanılabilecek.

2- Kentsel Dönüşüm Kredisinden Yararlanmak İçin Bir Şart Var Mı?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlara riskli yapı tespitini yaptıranlar, bankaya müracaat edebilecek.

3- Kiracılar Yararlanabilecek Mi? 

En az 1 yıldır riskli yapıda oturan kiracılar veya ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahipleri yararlanabilecek.

4- Bir Kişi Birden Fazla Yapı İçin Kredi Kullanabilecek Mi?

Bir hak sahibi adına faiz desteği sağlanacak toplam kredi tutarı 3 milyon TL’yi geçemeyecek. Bu tutar altında birkaç dairesini dönüştürebilirse faydalanabilecek.

5- İkinci Daire İçin Dönüşüm Kredisinde Faiz Oranı Değişecek Mi?

İlk daire için 0,79 diğeri için 0,89 oranla kredi verilecek.

6- İş Yerlerini Dönüştürmek İsteyenler En Fazla Ne Kadar Kredi Alabilecek?

İşyeri için 1,10 faiz oranıyla 800 bin TL kredi alabilecek.

7- Kaç Yıl Vade Yapılacak?

Konut kredilerinde 10 yıl, işyeri için 7 yıl vade uygulanacak.

8- Başvuru İçin Süre Kısıtlaması Olacak Mı?

Tahliye veya yıkım tarihinden itibaren 3 yıl içerisinde, bankalara faiz destekli/kâr payı kredi için başvuru yapılabilecek.

9- Kredi Desteğinden Yararlanmak İçin Tüm Komşuların Anlaşmaları Mı Gerekiyor?

Kredi desteğinden faydalanmak için binanın anlaşma ile tahliye edilmesi şartı aranıyor.

10- 15 Daireli Bir Apartmanın Dönüşümü İçin 15 Daireye De Ayrı Kredi Mi Verilecek?

Hak sahipleri farklıysa 15 daire de krediden yararlanabilecek.

İlk Evim Projesinde İstanbul’un İlk Talihlileri Belli Oldu

Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi İlk Evim projesi kapsamında İstanbul’un Tuzla ilçesinde yapılan kura çekimleri ile 6 bin 200 talihli belirlendi.  

İstanbul’da 50 bin konut için kuralar 19 Nisan’a kadar devam edecek. Kura heyecanı Tuzla’nın ardından, 19 Nisan’a kadar Çatalca, Selimpaşa, Arnavutköy, Başakşehir ve Esenler ilçeleri ile sürecek. Tuzla’da çekilecek 20 bin 920 konut için 475 bin 949 adet başvurunun geldiği öğrenildi. Şu ana kadar şehit aileleri ve gaziler, engelli ve emekli vatandaşların kurası tamamlandı. Dün ise genç vatandaşlar için kura çekimine başlandığı ve ilerleyen günlerde de devam edeceği bildirildi.

Konutların yüzde 5’i şehit aileleri ve gazilere, yüzde 5’i engelli vatandaşlara yüzde 20’si emeklilere, yüzde 20’si de gençler için ayrıldı. 20 bin 920 adet asil hak sahibi çekildikten sonra da kalan başvurulardan bin 46 adet yedek hak sahibi belirlenecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ tarafından hayata geçirilen Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi, ‘İlk Evim’ projesinde kura çekimleri İstanbul’da 50 bin hak sahibi için yapılıyor.

TOKİ tarafından kura çekimlerinin Nisan ayında tamamlanması hedefleniyor. Bu kura çekimlerinin ardından inşaat süreçlerine hız verilecek. Sosyal konut satın alma hakkı elde eden vatandaşlar 2 yıl içerisinde de konutlarını teslim alarak yeni evlerinde oturmaya başlayabilecekler.

Kiralık Depolara İlgi Arttı

Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, ”Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi.’’ dedi. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan büyük yıkımdan sonra yeniden 1999 depremini hatırlayan İstanbullu, kenti terk etme arayışına girdi İstanbullular, fay hattına uzak olmasından dolayı Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralanmaya başladı.

Konuyla ilgili konuşan Gayrimenkul uzmanı Gülcan Altınay, şu açıklamalarda bulundu:

” Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi. Fay hattından uzaklığı ve İstanbul’a yakın olması nedeniyle Edirne ve Kırklareli’ne talep arttı. İstanbul’da yaşayan çok sayıda vatandaş, Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralamaya başladı.

Eski yapıların yoğunlukta olduğu Kadıköy başta olmak üzere, Avcılar, Beylikdüzü, Bağcılar, Sefaköy gibi pek çok ilçeden Edirne, Kırklareli, deprem göçü başladığı belirtiliyor. Kenti terk ederken aile yanına ya da daha küçük evlere taşınma nedeniyle bazılarının eşyasını yanında götürmediği, bu nedenle depolarda da doluluk oranlarının arttığı dikkat çekiyor.

6 Şubat’tan sonra eski binadan çıkıp eşyasını depoya vermek isteyenlerin sayısının arttığını söyleyen Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, “Eskiden haftada 2-3 kişi depo kiralamak için beni ararken, şimdi son bir haftada bu sayı 30-40 kişiye çıktı. Eşyalarını götürmeyip depo kiralayan vatandaşlar, gidecekleri yerlerde daha küçük alanlarda daha uygun fiyata ya da anne babasının yanında kalabiliyorlar

Çevreden ve ülkemizin belirli yerlerinden arayanlar satılık, kiralık arsa, daire ve depo soranlar oluyor. Bölgemize doğru bir göç başladı. Geçmişte olmayan bir hareketlilik gözlüyoruz son 20 günde İstanbul’dan kentimize yerleşmek isteyen yaklaşık 2 bin kişiye ev ve arsa satıldı.”

Bodrum’da Yeni Projeler Hayata Geçiriliyor

Muğla iline bağlı Bodrum Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü Etüt Proje Birimi tarafından projelendirilen çalışmaların inşaatı başlıyor.

Gerçek Fethiye Gazetesi’nden Damla Akyol’un haberine göre; Projelendirme ve ihale süreci tamamlanan çalışmalar kapsamında 2 bin 160 metrekare örtülü alan bulunan Gümbet Kapalı Pazar Yeri güçlendirme çalışması, bin 440 metrekare örtülü alana sahip Bodrum Belediyesi Çırkan Hüseyin Kuru Kapalı Pazar Yeri ve Sosyal Etkinlik Alanı ile 772 metrekare örtülü alan bulunan Bodrum Belediyesi Çiftlik İsmail Altındağ Kapalı Pazar Yeri inşaat ve yenileme çalışmaları tamamlanarak vatandaşların hizmetine sunuldu.

Sosyal etkinlik alanı olarak da hizmet veren pazar yerleri, artan nüfus nedeniyle oluşan talep sonucunda geniş kapsamlı oluşturularak vatandaşların hizmetine sunuluyor. Hem pazar yeri hem de etkinlik alanı olarak kullanılacak olan alanlarda etkinlik zamanlarında kullanılmak üzere gelin-damat odası, yemek pişirme alanı ve kadın/erkek tuvaletlerine de yer veriliyor. Gerekli görülen yerlerde ise ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak eklentiler yapılıyor.

Etüt Proje Biriminin 2023 yılında başlattığı Turgutreis Belediye İş Merkezi ve Meydan Düzenleme Çalışmaları sürerken vatandaşların açık ve ferah bir alanda rahatlıkla vakit geçirebileceği meydanda 5 adet restoran yapılması planlanıyor.

Mahalle sakinlerinin ve ziyaretçilerin açık alanda keyifli ve kaliteli vakit geçirmeleri için yoğun kullanıma tabi olan alanda düzenleme ihtiyacı oluşmasıyla çalışmaları başlatan Bodrum Belediyesi, mülkiyeti belediyeye ait olan iş merkezinin cephe düzenlemesi ve mimari detaylarını da günün koşullarına ayak uyduracak hale getiriyor.

3 bin 200 metrekare yeşil alan, 3 bin 100 metrekare konser ve tören alanına sahip olacak meydan düzenlemesinde 920 metrekare bisiklet yolu, 750 metrekare yürüyüş yolu, 6 bin 600 metrekare kumsal alan, 300 metrekare tek potalı basket sahası, 510 metrekare çocuk oyun alanı tasarlanırken peyzaj oturma alanları yanı sıra 330 metrekare kaykay pisti, 400 metrekare açık spor alanları vatandaşların hizmetine sunulacak.

Şubat ayında başlayan ve bu yaz sezonunda tamamlanması planlanan iş merkezi ve meydan düzenlemesi çalışmalarının sonunda Turgutreis, toplamda 34 bin 500 metrekarelik bir yaşam alanına kavuşacak.

Bir süredir çalışmaları titizlikle sürdürülen ve Bodrum’un önemli bilgi ve belgelerinin yer alacağı Halikarnas Balıkçısı Belgelik Restorasyon Projesi’nde ise sona yaklaşıldı. Projelendirme, ihale ve kaba inşaatının tamamen bitirildiği projede iç mimari çalışmaları da hızla devam ediyor.

Proje ile Türkkuyusu Caddesi’ndeki Bodrum Belediyesi’ne ait sakız tipi binada kent bilincini ve kent belleğini canlı tutmak ve araştırmacılar için kaynak yaratmak amaçlanıyor.  Yapıda belgelik, idari birim, sergi terası, mutfak bulunurken bahçesi Halikarnas Balıkçısı Ağaçlı Kahve olarak kullanıma açılacak.

Çocuklu ailelerin ihtiyaçlarına yönelik de projelendirme çalışmaları yürüten Etüt Proje Birimi, bakımevleri sayısını artırarak özellikle annelerin ve çocukların sosyalleşmesi için fırsatlar sunuyor.

İç mimari uygulamasının yapım aşaması kalan Bodrum Belediyesi Çırkan Gündüz Bakımevinde ve Bodrum Belediyesi Karaova Ateş Canbaz Gündüz Bakımevi inşaatında sona gelindi. 

Yapı inşaat ruhsatı ile arazi keşfi tamamlanan Bodrum Belediyesi Lale-Süreyya Gündüz Bakımevi Projesinde süreç hızlandırma çalışmaları gerçekleştirilirken projelendirme süreci devam eden Yalıkavak Gündüz Bakımevi Projesi ile Yalıkavak’ta yaşayan çocuklu aileler de bakımevi ihtiyaçlarını karşılayacak.

Bodrum’un mimari, kültürel ve tarihi yapısına uygun projeler üretme hedefinde olan Bodrum Belediyesi, çalışmalarını titizlikle sürdürürken ihale süreci tamamlanan Karaada Sosyal Tesis Projesi ile bir ihtiyacın daha giderilmesini ve boş alanların değerlendirilmesini planlıyor. Bu kapsamda Kumbahçe Mahallesi’nde bulunan mevcut yapı yenilenecek ve proje dahilinde tesiste makam odası, yemek salonu, restoran mutfağı, açık büfe salonları ayrıca iskele fonksiyonları bulunacak.

Vatandaşların dinlenmesi, kaliteli zaman geçirebilmesi; çocukların konforlu ve güvenli alanlarda oyunlar oynaması için projeler hazırlayan Bodrum Belediyesi ilk olarak Bodrum’un en kapsamlı dinlence, eğlence ve oyun alanı Umurça Parkı’nı hizmete soktu.

Yokuşbaşı’nda yapımı tamamlanan Halikarnas Balıkçısı Seyir Terasını da açarak vatandaşların ve Bodrum’a gelen misafirlerin hizmetine sunan Bodrum Belediyesi ayrıca sevimli dostlar için Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından her ayrıntısı düşünülen Dost Patiler Eğitim ve Oyun Parkını da vatandaşlara hayvan dostlarının eğitimi ve eğlenceli vakit geçirmesi için açtı.

Yapımı tamamlanan Cumhuriyet Mahallesi’nde Severcan Parkı ile çevrede yaşayanlar hem dinlenebilecekleri hem de çeşitli aktiviteler gerçekleştirebilecekler. Sosyal donatı alanlarını bir bir vatandaşlara sunan belediye ilçe genelinde her mahallede oyun ve spor alanları yaparak Bodrum halkına hizmet etmeye devam ediyor.

Bitez Cemevi, Binnaz Karakaya Kapalı Yüzme Havuzu Yenilemesi, Kızılağaç Konukevi, Serbay Ilıcak Kültür Merkezi, Turgutreis Doğal Ürünler Pazarı, Çiftlik Halk Eğitim Merkezi proje süreci ise devam ederken kentin farklı noktalarında bisiklet yolu proje süreci tamamlandı. Çalışmaların hız kazanması için planlamalar yapılıyor.

Bodrum’daki tüm inşaat projelerine buradan göz atabilirsiniz.

Savunma Sanayi Fabrikaları 28 Nisan’da Açılıyor

Sungurlu Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) çalışmaları hızla devam eden barut, fişek ve kapsül fabrikaları, 28 Nisan 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla açılacak. 

Sungurlu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) heyeti, OSB yapımı devam eden Goldforce Savunma Sanayi Sungurlu Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ü ziyaret etti.

TSO Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Ambarkütükoğlu, Meclis Başkanı Osman Koca, yönetim kurulu üyeleri Ömer Karaman, Nuh Aluç, Devlet Kanmış ve Atila Tunçay, Organize Sanayi Bölgesine giderek, yakında hizmete girecek olan Goldforce Savunma Sanayi Sungurlu Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ü ziyaret etti. Fabrikanın inşaat alanında incelemelerde bulunan TSO heyeti, çalışmalar hakkında Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ten bilgi aldılar.

Fabrika inşaatının planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök, yakında hizmete girecek tesisin açılışı için hazırlıkların sürdüğünü ifade etti.

Ahlatcı Gold Force Küresel Barut fabrikası, Nitrogliserin fabrikası ve Nitroselüloz fabrikası ile Arca Kapsül üretim fabrikası ve Mıte Defence Fişek üretim fabrikası, OSB’de 4 bin dönüme yayılan 3 farklı firmanın 5 farklı fabrikanın 28 Nisan’da açılışının planladığı bildirildi.

Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere’nin girişimleriyle OSB’ye savunma sanayi fabrikalarının temeli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 13 Ağustos 2022 tarihinde atılmıştı.

2 bin 500 kişinin çalışacağı ve ürettiklerinin çok önemli bir kısmını ihraç edecek fabrikalar, 3-4 milyar liralık bir ihracat ve üretim potansiyeline sahip olacak. 6 milyar lira yatırım tutarı ile Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük savunma sanayi yatırımı özelliğine sahip fabrikaların faaliyete geçmesiyle, Sungurlu savunma sanayi merkezi haline dönüşecek.

Fabrikaların açılışının 28 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılması planlanıyor.

Acarzade Group’tan Düzce’ye Depreme Dayanıklı Yatay Mimari Projesi

Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, Düzce’de hayata geçirdiğimiz yatay mimari konut projemizle vatandaşımıza gözü kapalı oturabileceği dayanıklı, konforlu müstakil evler sunuyoruz” dedi.

Son yaşanan depremlerin olası Marmara depremi için alınması gereken önlemlerin ne kadar kritik olduğunu hatırlattığını söyleyen Muhammed Ali Acarzade, “Ülke olarak büyük kayıplar yaşamanın üzüntüsü içindeyiz. Birlik ve beraberlikle yaralarımızı saracağımıza inanıyorum. Yaralarımızı sararken yeni yaralar almamak adına da hızlı ve organize şekilde olası depremler karşısında alınması gereken önlemleri planlamamız gerekiyor. Yanlış yapılaşma sebebiyle insanlar hayatlarını kaybetmemeli. Bu yüzden Acarzade Group olarak, vatandaşlarımız için harekete geçtik. Birçok farklı sektörün ardından 2023’te de inşaat sektörüne giriş yapıyoruz. Geçtiğimiz yılın sonunda yaşanan Düzce depreminden sonra belediyemiz, valiliklerimiz ve yetkili kurumlar tarafından yapılaşmayla ilgili çok katı kurallar kondu. Biz de bu kurallar çerçevesinde Düzce’de yeni bir projeye başlıyoruz” şeklinde konuştu.

‘’Düzce’de Benzeri Olmayan Bir Proje’’

Yatay mimarinin depreme karşı daha sağlam yapılar inşa edilmesi açısından önemini vurgulayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, “Düzce’de benzeri olmayan bir proje hayata geçiriyoruz. 15 yıllık mimarlık tecrübemizle estetik ve işlevselliğin bir araya geldiği modern mimari tasarımlarla yaşam alanları oluşturuyoruz.

Zemin analizlerimizi, inşaatlarda kullandığımız malzemelerimizi ve konut tiplerimizi dayanıklılığına göre belirledik. Düzce Beslambey bölgesinde 2 dönüm arsa üzerine gerçekleştirilecek yatay mimari projemizde 10 villa yer alacak. Projelerimizle yerli ve yabancı yatırımcılara da konforu, kaliteyi ve rahatlığı sunacağız” ifadelerini kullandı.

‘’Düzce, Potansiyeli Yüksek Bir İl’’

1999 depreminden sonra da Düzce’nin yaralarını sarabilmesi için çıkarılan teşvik yasalarıyla şehrin sanayi yatırımcıları için cazibeli hale geldiğini belirten Muhammed Ali Acarzade, sözlerine şunları ekledi: “Düzce son yıllarda yatırımcıların, ihracat potansiyeli yüksek sektörlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Teşvik yasalarıyla sanayi açısından oldukça yol kat etmiş olan Düzce coğrafi açıdan da yatırımcılar için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Projemiz lokasyon olarak İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere neredeyse eşit mesafede konumlanıyor. Büyükşehirlerde ev fiyatlarının artması, güvenilir, müstakil evlere olan ilginin yoğunlaşması, insanları yakın çevredeki şehirlere yönlendiriyor. Bu proje, hem depreme dayanıklı evlerde oturmak isteyenler için hem de yatırım yapmak isteyenler için büyük bir avantaj.”

‘’Yatırımlarda Önceliğimiz, Üretici Olmak’’

Konut projelerinin yanı sıra metal, mimarlık, kozmetik, tekstil ve gıda gibi çeşitli sektörlerde ithalat ve ihracat çalışmalarına da son sürat devam ettiklerini belirten Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: 

“Türkiye’nin hem yerel hem de globalde ekonomik bir güç haline gelmesi için, yaptığımız yatırımlarda önceliğimiz üretici olmak, ithalat ve ihracat dengesini ülkemizin lehine çevirmek.

İş dünyasındaki 20 yıllık tecrübemizi müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için inşaat sektörüne taşıyoruz. Dünyadaki son teknolojileri yakından takip ederek, üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun olarak yapıyoruz. Gelecek dönemde farklı şehirlerde büyük çaplı yeni projelere imza atmayı hedefliyoruz.”

Acarzade Group’un Düzce projesi hakkındaki tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

‘’İzmir’de Deprem Konutları Teslim Edildi’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2020 yılında yaşanan İzmir depreminin ardından inşa edilen konut projesinde sona gelindiğini, konutların depremzedelere teslim edildiğini açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerden etkilenen illerde, yeni konut ve işyerlerinin yapımı için 1 yıllık süre hedeflediklerini açıkladı. Bu kapsamda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren bakanlık yetkilileri, İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından 365 gün içinde yapılan çalışmaları paylaştı. Buna göre, İzmir’de afetzede vatandaşlara toplam 5 bin 61 konut inşa edildi. İlk konutların teslimi geçen yıl gerçekleşirken, bugüne kadar 1.400’ü yerinde olmak üzere 4 bin 602 konutun yapımı tamamlanarak teslim edildi. 459 konutun yapımında ise sona gelindi ve mayıs ayına kadar tamamının teslim edileceği duyuruldu.

İzmir’de deprem ardından Bayraklı merkezde proje alanlarında yer alan 1.404 konut ve 289 işyerinin tamamı hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda ihale edilen 3 bin 657 konut ve 68 işyerinden; 841’i konut 8 işyeri hak sahiplerine teslim edilirken; 2 bin 357 konut ve 35 işyerinin abonelik ve iskân işlemlerinin devam ettiği açıklandı. 459 konut ve 25 işyerinin ise inşaat faaliyetleri devam ediyor. Sosyal donatı kapsamında anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi ve 2 caminin inşaatları sürüyor. Ayrıca rezerv alanda genel altyapı işi kapsamında; 19 bin 573 metre yol, 14 bin 774 metre yağmur suyu hattı, 16 bin 086 metre atık su hattı, 24 bin 997 metre içme suyu hattı, 5 adet su deposu, 3 adet terfi merkezi inşaatı tamamlandığı açıklandı. İzmir’de kira yardımından kamulaştırmaya ve yapıma kadar 1.8 milyar liralık destekte bulunulduğu belirtildi.

Afet konutlarının yanında şehirde sosyal konut projeleri de yapıldığı belirtilirken şu bilgiler paylaşıldı: 

“Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi kapsamında İzmir’de toplam 12 bin 400 konut inşa ediyoruz. 25 bin konutluk arsa da İzmirlilerin hizmetine sunuldu. “İlk İş Yerim” kapsamında İzmir Kemalpaşa’da 40, Aliağa’da 500 ve Torbalı’da 70 olmak üzere toplam 610 dükkânı esnafın hizmetine sunuyoruz. TOKİ ile hayata geçirilen bir diğer önemli projemiz de Millet Bahçeleri. İzmir’de toplam büyüklüğü 563 bin metrekare olan 4 millet bahçesi projesi bulunuyor. Bergama Millet Bahçesi’nin yapımına devam ediliyor. Seferihisar, Kiraz ve Konak millet bahçelerinin projelendirme çalışmalarına devam ediliyor. Bayraklı’da 360 bin metrekare büyüklüğündeki millet bahçesinin de projesi hazır hale getirildi ve ilk fidanlarla buluşturulacak.”

Bakanlık yetkilileri son yıllarda meydana gelen afetler sonrasında yapılan çalışmalar için şu bilgileri paylaştı: “2020 yılı ve 2022 yılları arasında ülke çapında yaşanılan afetlerin etkilerini gidermek amacıyla Antalya, Muğla, İzmir, Kastamonu, Sinop, Bartın, Rize, Artvin, Giresun, Elazığ ve Malatya’da ihtiyaç duyulan konut, ticari yapı ve diğer yapılar hızla inşa edilerek vatandaşlara teslimleri gerçekleştirildi ve afetin etkileri ortadan kaldırıldı. Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak 2020’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin üzerinden geçen yaklaşık 3 yıllık süreçte, Elazığ ve Malatya’da toplam 33 bin 821 adet konutun inşası tamamlandı.

23 Kasım 2022 tarihinde meydana gelen Düzce Depremi sonrası 213 adet birimin üretilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Sel felaketi yaşayan Giresun’da 730 konut inşası tamamlandı, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da 1265, Rize’de ise 400 konutun inşaat çalışmaları etaplar dâhilinde tamamlanıyor. Bu çerçevede Kastamonu Bozkurt ilçesinde üretilen konutlar hak sahiplerine teslim sürecine başlanıldı. 2021 yılı yaz aylarında Antalya ve Muğla yangınları sonrasında toplam 1450 konut ve 730 ahır inşa edildi.” Bakanlığımız eliyle afet bölgelerinde yapılan 45 bin konut, işyeri, köy evi ve ahırlar tüm sosyal donatılarıyla birlikte vatandaşlara teslim edildi.

11 ilde Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliğini başlattıklarını söyleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum “Önümüzdeki hafta itibarıyla sözleşmesini imzaladığımız 32 bin konuttan 20 bininin temellerini Cumhurbaşkanı’mızın teşrifiyle 11 ilimizde eşzamanlı atacağız” dedi.

Kaynak: Hürriyet

İBB’den Yeni Metro Projesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metro projesinde tasarım ve teknik onayların tamamlandığını açıkladı. 

Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metrosu projesine ilişkin açıklamalarda bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, “Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metrosu’nun tasarımları ve teknik onayları tamam. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve diğer finans kuruluşları ile görüşmelerimiz ilerliyor.” dedi.

Sosyal medya hesabından paylaştığı hattın haritasıyla birlikte açıklamalarda bulunan Alpkökin, “Cumhurbaşkanlığı Kamu Yatırım Programına alınmasıyla ihale süreci başlayacak. Bu hattımız ile metro erişimi olmayan Batı bölgesindeki 4 milyona yakın İstanbulluyu 2000’li yılların başından beri bekledikleri metrolarına kavuşturmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

İstanbul’daki tüm ulaştırma projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Deprem Bölgelerin Toplam 563 Bin 586 Konut İnşa Edilecek

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘’Deprem bölgelerinde 420 bin 325 konut ve 143 bin 261 köy eviyle beraber 563 bin 586 konut inşa edilecektir.’’ dedi. 

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından, Gaziantep’in Nurdağı ilçesine bağlı 7 köyde 310 adet kalıcı köy evlerinin inşasına başlandığını içeren bir video yayımladı.

Kurum’un, “Deprem bölgesinde sadece bina inşa etmeyeceğiz, o şehrin ruhunu da yansıtacak yaşam alanları kuracağız. Tarihi, kültürü, sanatı ve doğasıyla bu coğrafyayı yeniden ayağa kaldıracağız. 143 bin köy evimizi de bu anlayışla inşa edeceğiz” ifadesini kullandığı paylaşımında, şu bilgilere yer verildi:

“Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Emlak Konut ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü eliyle yürütülen çalışmalar kapsamında Nurdağı’nda 935 adet ve İslahiye’de 1909 adet kalıcı konutun kurulacağı alanlarda zemin etüt çalışmasını yaparak ihale süreçlerini tamamladı. Yine Nurdağı ve İslahiye’de kurulan geçici barınma alanları olan yığma yapılar ve prefabrik evlerde günlük yaşamda ihtiyaç duyulan sosyal donatıların büyük bir bölümü kuruldu ve bir bölümü tamamlanma aşamasına geldi.”

“Kalıcı Köy Evi İnşaatlarına Başlayacağız”

Öte yandan, diğer illerde de önümüzdeki günlerde tüm ihalelerin tamamlanarak kalıcı köy evi inşaatlarına başlanacağı duyuruldu.

Köy evlerinin inşasıyla ilgili zemin etüt çalışmaları sonucunda uygun görülen alanlarda yapım faaliyetlerine geçildiğini belirten Yapı İşleri Genel Müdürlüğü Proje Daire Başkanı Metin Sağır, şunları kaydetti:

“Köy evi tiplerimizin tamamı 3+1 122 metrekare ile 127 metrekare arasında olacak, ancak bölgesel farklı ihtiyaçlara göre de köylerimizde farklı yapı tiplerimizi kullanabileceğiz. 100 konutu geçen köylerimizde birer adet köy konağı, bir adet ibadethane de tarafımızca yapılarak hizmete sunulacaktır. Ahırı zarar gören ve ahırı yıkılan vatandaşlarımıza da 80 metrekarelik ahırımızı inşa ederek teslim edeceğiz. Diğer illerimizde de sırasıyla önümüzdeki günlerde tüm ihalelerimiz tamamlanacak ve yapım çalışmalarına en hızlı şekilde başlanacak.”

“Deprem Bölgelerinde 563 Bin 586 Konut İnşa Edilecek”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, bu bilgilere ek olarak, şunları paylaştı:

“Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bakanlık tarafından deprem bölgelerinde 420 bin 325 konut ve 143 bin 261 köy eviyle beraber 563 bin 586 konut inşa edilecektir. Asrın felaketinden etkilenen bölgelerimizdeki orta hasarlı konutlarla birlikte üretilecek konut sayısı toplamda 653 bin 178 olarak planlanmaktadır. Yapılacak konutlar, zemin etüdü ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılarak, yöresel ve geleneksel mimariye uygun, bilimsel çalışmalar öncülüğünde inşa edilecektir.”

Türkiye’nin İlk Bor Karbür Tesisi Açıldı

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde inşa edilen Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Türkiye’de bir ilk olan Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreninde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu başlıkları şöyleydi:

“Ham madde ile başlayıp nihai ürüne kadar uzanacak bir sistemle, ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız.”

“Eskişehir’de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz.”

“Türkiye Yüzyılı vizyonumuza, aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendisliği projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz.”

Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğal gaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz.”

Projedeki personelimizin, depremzedelerin yardımına koşması sebebiyle yaşanan gecikmeye rağmen Karadeniz gazını yakında milli sisteme bağlıyoruz.

(Deprem bölgesi) Güvenli ve huzurlu yerleşim yerleriyle, şehirlerin tarihi ve kültürel zenginliklerini ihya ederek, Türkiye Yüzyılına yürümeyi sürdüreceğiz”

Bandırma tesisimizde yapılacak yaklaşık bin ton üretim iki kata varan değer artışları sağlamaktadır. Bu tesis sayesinde Türkiye sadece bor madeninin katma değerini artırmakla kalmıyor.

Bugünkü açılışımızın önemi tesisin yatırım rakamlarının ötesinde ülkemize sağladığı stratejik katkıyla ilgilidir.

Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan bor karbür üretim tesisi ülkemizin ilk, dünyanın sayılı işletmelerinden olacaktır.

“Sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere gidenler yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe bu felaketin izlerini sileceğiz.”

“(Bandırma Bor Karbür Tesisi) Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet’te 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız.”

Bakan Kurum: ‘’Deprem Bölgesinde 32 Bin Konutun İnşaatı Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde 21 Şubat’tan itibaren 32 bin konutun inşaatının başladığını açıkladı.

Deprem Bölgesinde inşa edilecek konutlardan 32 bin adedinin çalışmalarına başlandığını açıklayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Önümüzdeki hafta itibarıyla sözleşmesini imzaladığımız 32 bin konuttan 20 bininin temellerini Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle 11 ilimizde eş zamanlı atacağız” dedi.

Bakan Kurum, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“21 Şubat’tan bugüne kadar sözleşmelerimizi imzaladığımız Gaziantep’te 7 bin 747 konut, Adıyaman’da bin 400, Kilis’te 264 konut, Hatay’da 296 konut, Kahramanmaraş’ta 7 bin 628 konut, Şanlıurfa’da 300, Malatya’da 5 bin 702, Elâzığ’da 505, Adana’da 717, Osmaniye’de 50 olmak üzere toplamda 32 bin konutumuzun inşasına başlamış olduk.

Önümüzdeki hafta bu 32 bin konutun 20 bininin temelini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle atacağız. 11 ilimizde çalışma yürütüyoruz. Bölgede 650 binin üzerinde bina inşa edeceğiz.”

Cumhurbaşkanlığı: ‘’Depremin Maliyeti 104 Milyar Dolar’’

Cumhurbaşkanlığı tarafından sunulan rapora göre, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin maliyeti 104 milyar dolar yani yaklaşık 2 trilyon TL. 

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından bugün yayımlanan raporda 11 ilde geniş çaplı yıkım yaratan depremde oluşan hasarın tahmini 2023 milli gelirinin %9’una denk geldiği belirtildi.

Raporda, depremin hasar tespitinin devam ettiği, hasar ve kayıp verileri geldikçe hesaplanan hasar miktarının artabileceğine dikkat çekildi.

Rapora göre oluşan hasarın yaklaşık %55’ini, yani 1.1 trilyon lirasını konut hasarı oluşturdu.

İkinci büyük hasar maliyetini ise 242.5 milyar lira, yani 12.9 milyar dolar ile kamu altyapısı oluşturdu. Sanayi, haberleşme, sağlık gibi konut hariç özel kesim hasarlarının ise 222.4 milyar lira, yani 11.8 milyar dolar olduğu hesap edildi.

Sigorta sektörünün kayıpları da dikkate alındığında kaybın yaklaşık 2 trilyon lira olduğu belirtildi.