“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 18

Ünlü Yeşilcam Filmlerine Ev Sahipliği Yapan Darcan Köşkü Yenilendi

Ünlü Yeşilçam filmlerine ev sahipliği yapan pek çok tarihi yapı zamanla yıkılmış olsa da, günümüze ulaşan nadir örnekler de bulunuyor. Bunlar arasında yer alan, Arnavut Hayreddin Bey Köşkü olarak bilinen Yeşilköydeki tarihi Darcan Köşkü’nde 2022 ortasında başlayan restorasyon çalışması tamamlandı. Yapıya zarar vermeden yaklaşık 2 yıl süren restorasyon kapsamında, köşkün tarihi ve kültürel özgünlüğü korundu.

Medeniyetler başkenti olarak anılan İstanbul’da, kentin binlerce yıllık zengin tarihinden miras 33.479 taşınmaz kültür varlığı bulunuyor ve her 4 varlıktan üçünü sivil mimari örnekleri oluşturuyor. Bunlar arasında yer alan İstanbul Yeşilköy’deki Darcan Köşkü, Sinem Necipoğlu Mimarlık tarafından özgün tarihi ve kültürel nitelikleri korunarak restore edildi. Süt Kardeşler’den Tosun Paşa’ya, Kanlı Nigar ve Orta Direk Şaban’dan Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni’ne pek çok ünlü Yeşilçam filmine ev sahipliği yapan köşkün restorasyonu yaklaşık 2 yıl sürdü. Özgüne uygun planlanan restorasyon çalışmaları, köşkün eski ihtişamını yeniden kazandırmak amacıyla titizlikle yürütüldü.

Birinci derece tarihi eser grubunda yer alıyor

Tarihi yapının restorasyon projesi kapsamında iç tasarım konseptini hazırlayan ve ekiplerin yönetimini üstlenen Sinem Necipoğlu Mimarlık’ın Kurucusu Sinem Necipoğlu, şu değerlendirmeleri yaptı: 

“Birinci derece tarihi eser grubunda yer alan Darcan Köşkü’nün restorasyon çalışmalarında, mimari uygulamaların yanı sıra tüm teknik, iç tasarım ve ekip yönetimi detaylarını üstlendik. Bu özel projede, köşkün orijinal tasarımının sadelik ve zarafeti korumak, tarihi yapısına ve dokusuna uygun bir konsept ve tasarım oluşturmak için titizlikle çalıştık. Tarihi mirası koruyarak modern gereksinimleri karşılayacak bir çözüm bulmak için sınırlarımızı zorladık. Köşkün estetik ve mimari özelliklerini ön plana çıkararak, geçmişle geleceği bir araya getiren benzersiz bir tasarım ortaya koyduk. Gurur duyduğumuz bu projeyle, ülkemizdeki önemli tarihi yapılarından olan bu köşkün özgün nitelikleri doğrultusunda korunmasını sağlarken, Yeşilçam’ın önemli bir mirasını da ülkemize yeniden kazandırdık.” 

Eski adıyla Arnavut Hayreddin Bey Köşkü, mimari tasarımı ve art nouveau tarzındaki dekoratif ögeleriyle, İstanbul’un birçok semtinde rastlanan 19. yüzyıl konut yapılarının Yeşilköy’deki önemli örneklerinden biri. Osmanlı’nın son dönem aydınlarından Hayreddin Bey, 1900’lerin başında İstanbul’a yerleştiğinde köşk II. Abdülhamid tarafından kendisine hediye edildi. Ölümünden sonra bir dönem oğlu Mehmed Sami Bey’e intikal eden köşk, eşi Nimet Hanım tarafından zaman zaman dönemin ünlü yapım şirketi Arzu Film’e kiralandı. Tosun Paşa, Şabanoğlu Şaban, Gol Kralı, Süt Kardeşler, Neşeli Günler gibi Yeşilçamın popüler filmleri bu köşkte çekildi.

Her projeye özel yaklaşıyor

Tarihi yapıların restorasyon çalışmalarında, yapının kültürel değerini oluşturan öğelerin korunmasının kritik olduğuna dikkat çeken Sinem Necipoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Her projeye özel olarak yaklaşarak, modern gereksinimleri karşılayan çözümler üretiyoruz. Projelerimizi hayata geçirirken, güvenilirliği, işlevselliği ve estetiği her aşamada ön planda tutuyoruz. Sinem Necipoğlu Mimarlık olarak projelerimiz tarihi yapılarla sınırlı değil. Profesyonel ekibimizle özel konut, otel, ofis ve restoran projelerinde de görev alıyoruz.

Mimari tasarımından inşaat sürecine kadar her adımda titizlikle çalışarak, her yapıda benzersiz bir dokunuş ve kişiselleştirilmiş bir hizmet sunuyoruz. Kültürel ve ticari yapılar alanında daha fazla sorumluluk üstlenmeyi ve yenilikçi çözümler sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimizin beklentilerini aşmak için sürekli olarak kendimizi geliştiriyor ve ileriye taşıyoruz.” 

Afet Riskleri Analiz Edilerek Acil Durum Senaryolarına İlişkin Projeler Geliştirilecek

6 Şubat depremlerinin üstünden tam bir yıl geçmişken depremin yol açtığı yaralar halen sarılmaya devam ediyor. Bir deprem ülkesi olmanın farkındalığıyla ise olası afet ve acil durum senaryolarına karşın özel sektörün sağlayabileceği ekonomik ve toplumsal faydayı artırmak amacıyla kurumlar arası pek çok işbirliği gerçekleştiriliyor. Bu sayede akademi, sanayi ve sivil toplum, afet koordinasyonu için çalışarak proje hazırlıyor.

6 Şubat’ta Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelen depremlerin üzerinden henüz bir yıl geçmesine rağmen, depremin yol açtığı yaralar halen sarılmaya devam ediyor. Ülke çapında bu kapsamda yardım kampanyaları sürdürülürken, kurumlar arası işbirlikleriyle de olası afetlere karşı önlem stratejileri geliştirilmesine olanak tanıyor. Özel sektörün sağlayabileceği ekonomik ve toplumsal faydayı artırmak amacıyla, TED Üniversitesi’nin (TEDÜ) kurucuları arasında yer aldığı Afet ve Acil Durum Teknolojileri Platformu’nun (AFETTEK) Kurucular Koordinasyon Toplantısı üniversitenin ev sahipliğinde 26 Ocak’ta gerçekleştirildi. 

Bir sonraki toplantının 22 Şubat’ta Ankara Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenleneceğini söyleyen TEDÜ Rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, “Koordinasyon toplantılarında, gelecek 5 yıl için değer zinciri odaklı ve ekosistem yaklaşımıyla etkili işbirlikleri ve yenilikçi çalışmalar yapılmasını planlıyoruz. Sosyal sorumluluk alanında gelecekte daha etkili işbirlikleri yapmayı hedefliyoruz” dedi. 

Değer zinciri odaklı bir ekosistem yaklaşımı benimsiyoruz”

Depremin yıldönümünde AFETTEK Platformu açıklama yaptı: “Yaşadığımız bu büyük yıkım, afet ve acil durumlar karşısında ne denli kırılgan olduğumuzu bir kez daha acı bir şekilde gösterdi. Bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için toplumumuzun tüm kesimlerinin ciddi boyutta sorumluluk alması gerekiyor. Afet ve acil durumlar ile mücadele etmek için hazırlıklı ve dirençli olmak, risk önleyici tedbirleri almak, gerekli altyapıları oluşturmak şart. Bu amaca yönelik ürün, hizmet ve teknolojileri geliştirmek ve üretmek, olası afet senaryosunda gerekli yetkinliklere sahip insan kaynaklarını yetiştirmek önem arz ediyor”  denildi. 

“Yakın zamanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bir kümelenme başvurusunda bulunduk. Bu kümelenme, afet ve acil durumların yol açabileceği yıkıcı etkileri engellemek ve azaltmak için değer zinciri yaklaşımıyla, teknoloji, ürün, hizmet ve bilgiye odaklanan, ekosistem paydaşlarını bir araya getiren bir vizyon barındırıyor. Yenilikçi, yüksek performanslı, küresel pazarlara açılmış̧ ve toplumsal fayda yaratıyor. Bu yıldönümünde depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anarken, aynı zamanda deprem sonrası sağlıklı ve güvenli bir toplum inşa etme çabalarımızı da artırıyoruz. Acılarımızı paylaşırken, kurumsal sorumluluklarımız kapsamında ülkemize olan bağlılığımızı ve dayanışma ruhumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz. Dayanışma ve birlik içinde olduğumuzda her zorluğun üstesinden gelebilir, daha güvenli bir gelecek inşa edebiliriz” mesajı verildi. 

Altıncı toplantının ev sahipliğini TEDÜ yapmıştı

TEDÜ’nün ev sahipliğini yaptığı 26 Ocak’taki 6. Kurucular Koordinasyon Toplantısı’na Başkent, Sabancı ve İzmir Ekonomi Üniversiteleri, Ankara Sanayi Odası 1. OSB, OSTİM OSB, OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, Başkent Üniversitesi BİYOTEK Teknoloji Geliştirme Merkezi, Bilim Ağacı Vakfı, TEPAV Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı ve AKUT yetkilileri katıldı. Açılış konuşmasını TEDÜ Rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu’nun yaptığı 17 Kasım’daki 5. Kurucular Koordinasyon Toplantısı’nda ise AFETTEK, kümelenme başvurusu ve 2024’de kısa dönemde yapılacak çalışmalar konusunda bilgi verildi.

Yatırımcılar, Gayrimenkul Yatırımlarına GYF’ler Üzerinden Devam Edecek

Hem gayrimenkul hem de kurumsal finansman alanında köklü ve profesyonel bir hizmet firması olan BYY Finans Kurucusu Bekir Yener Yıldırım, Türkiye’deki GYF’lerin toplam büyüklüğünün 48.305.768.836,27 TL olduğunu açıklayarak, Türkiye’de GYF’lerin tüm taşınmaz türlerine yatırım yapmasının dikkat çekici olduğunu söyledi.

BYY Finans Kurucusu Bekir Yener Yıldırım Gayrimenkul Yatırım Fonu (GYF)’nun Türkiye’de uzun zamandır hem çok yüksek bir ilgi hem de alternatif araçlara göre ilk sırada olan bir yatırım aracı olduğunu belirterek, “Gayrimenkule dayalı sermaye piyasası araçlarının hayatımıza girmesiyle yatırımcılara alternatif bir pencerenin daha açıldığını görüyoruz. Bu da doğrudan bir gayrimenkule sahip olmanın yanı sıra, güvenli şeffaf bir ortamda kolektif olarak gayrimenkul yatırımı yapmayı ifade ediyor. 2010’lu yılların ortasında ilk kez hayata geçen Türk Gayrimenkul Yatırım Fonları, finans ve gayrimenkul buluşmasının en heyecanlı kesişimi.” dedi.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından açıklanan en son resmi rakamlara göre Türkiye’de 157 adet GYF kurulu olduğunu da sözlerine ekleyen Yıldırım, “Bu GYF’lerin toplam büyüklüğü 48.305.768.836,27 TL, toplam yatırımcı sayısı da 1675’dir. Bu tabloda en dikkat çekici unsurlardan biri an itibariyle Türkiye’de GYF’ler tüm taşınmaz türlerine yatırım yapmıştır. GYF ürün çeşitliliğinin gittikçe gelişmesi ve GYF’lerin diğer GYF’lere yatırım yapmaya başlaması dikkat çekici bir gelişmedir. 

Yatırımcılar, gayrimenkul yatırımlarını GYF’ler üzerinden gerçekleştirecek

Türkiye’de faaliyette bulunan büyük holding ve şirketler ile kurumsal yatırımcılar, Türkiye’de GYF’ler yaygınlaştıkça bu alana ilgilerini yoğunlaştırıyor. Türk gayrimenkul piyasası çok dinamik ve yüksek getiri imkanlarına sahip. Bu nedenle büyük holding ve şirketler ile kurumsal yatırımcılar, gayrimenkul yatırımlarına çok güçlü şekilde GYF’ler üzerinden devam edeceklerdir. 

Yabancı yatırımcılar GYF’leri daha sık tercih edecek

Çeşitli nedenlerle geçmişte Türkiye’de gayrimenkul yatırımları yapmış olan ancak kurumsallık ve şeffaflık sorunları nedeniyle zarar görmüş ve Türkiye ilgisi süren yabancı yatırımcıların GYF’lere olan ilgisinin artmasını bekliyoruz. Diğer yandan Türkiye’ye ilk kez girecek yeni yabancı yatırımcılar GYF’leri daha sık tercih edecek.

Portföy yönetim şirketleri ile dirsek teması artacak

Diğer yandan büyük taşınmaz portföyü sahibi birey ve şirketlerin de kurumsallık, şeffaflık, paylara bölünmüş kollektif yatırımın avantajları ve vergisel avantajları nedeniyle, portföy yönetim şirketleri ile dirsek temasını artırarak portföylerini likitleştirmeye, fonlaştırmaya çalışacak. Öte yandan ailelerin, özel aile ofislerinin de kuşaklar arası ve aile içi gayrimenkul devirlerini kolaylaştırması ve likitleştirmesi özelliği nedeniyle GYF ilgisinin katlanacağını öngörüyorum. 

Ayrıca, GYF’lere sağlanan vergi avantajları, GYF’lerin şeffaf ve kurumsal yapısı, sermaye piyasasının kontrol ve denetim mekanizmalarına tabi olması ve GYF portföyündeki taşınmazlar ve nakit portföyün toplamı ile bir birim GYF katılma payı sahibi olmak arasında kurulabilen basit ve doğrudan getiri ve kar olanağı GYF’lere olan ilgiyi artırıyor. Diğer yandan, özü itibariyle donuk ve mülkiyet değişikliği zor olan gayrimenkul gibi bir aracı fonlaştırarak aslında likit hale getirmek de başka fırsatları da beraberinde getiriyor. 

Türkiye’de GYF’ler gittikçe yaygınlaşacak

Tüm bu avantaj ve özellikleri sebebiyle Türkiye’de GYF’lerin gittikçe yaygınlaşacağını, birçok alana evrileceğini ve geniş kitlelerce artan oranda GYF yatırımlarının süreceğini söylemek zor değil. Nitekim rakamlar da bu öngörüyü desteklemektedir. Türkiye’de GYF’ler hem portföy çeşitliliği, hem toplam büyüklük hem de yatırımcı sayısı olarak ciddi oranda büyüyor.” şeklinde konuştu.

Uzmanından Depreme Karşı Yapısal Olmayan Risklerin Azaltılması İçin Öneriler

İstanbul Rumeli Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gül Yücel deprem esnasındabinalarda oluşabilecek yapısal olmayan riskler ve buna karşı alınacak önlemler hakkında bilgi verdi.

Geçmiş depremlerden edinilen tecrübeler, pencere camlarının kırılması, dış cephe kaplamalarının düşmesi, ağır donanımlar ve parapetlerin devrilmesi, bina içinde asma tavan ve asılı aydınlatma elemanlarının düşmesi, kitaplık, dolap ve rafların devrilmesi, bölme duvarlarının yıkılması, duvara monte edilmiş birtakım nesnelerin düşmesi gibi risklerin dikkate alınması gerektiğini göstermektedir diyen Yücel depremin binalarda yapısal olmayan bileşenlerde dört farklı biçimde hasara yol açtığını söyledi. Doç. Dr. Gül Yücel oluşabilecek hasarları ise şöyle sıraladı: ’Deprem sarsıntısına bağlı olarak bulunduğu yerde devrilebilir, sallanabilir veya kayabilir. Alçak nesneler deprem sarsıntısında kayabilir, üçüncü boyutu görece az olan ince nesneler ise devrilme riski taşır. Bina taşıyıcı sistemindeki deformasyon yüzünden yapısal olmayan bileşenlerde hasar oluşabilir. Bölme veya camlar kırılabilir.  Farklı strüktürler boyunca yer alan yapısal bileşenlerde de hasar gelişebilir.’’

Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması İçin Bu Önlemeler Alınmalı

Deprem sırasında binalardan güvenli tahliye için kaçış yollarının güvenli olması önceliklidir diyen İstanbul Rumeli Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gül Yücel alınabilecek diğer önlemler hakkında şu bilgileri verdi:’’ Koridor, hol, merdiven sahanlıkları, merdiven, binadan çıkış holünü kapatma potansiyeli olan asılı aydınlatma, kaplama, devrilebilir mobilyalardan kaçınmak gereklidir. Yüksek dolapların bulunduğu konumda yere ve duvara sabitlenmesidir. Uzun, dar raf/dolaplarda devrilme, kayma ve raflardaki nesnelerin düşme riskine karşı sabitlenmesi gereklidir. Çift taraflı yerleştirilmiş dolaplar birbirlerine bağlanmalı ve yere sabitlenmelidir. Duvara yaslı yüksek dolaplar duvara ve zemine sabitlenmelidir. Raflarda ise raf önü paneli ile veya malzemeleri elastik malzeme ile bağlayarak yerinden kaymasını önlemek gereklidir. Yüksek dolap kapaklarının sarsıntı sırasında açılmasını önleyici tedbir alınmalıdır. Özellikle konutlarda yatak yakınlarında deprem sırasında devrilme, düşme riski olan unsurlardan kaçınmak ve önlem almak gereklidir. Mutfakta kırılabilir eşyalar üst dolap ve raflarda bulundurulmamalı, raf önlerinde ve dolap kapaklarında önlem alınmalıdır. Hareket edebilecek sandalye masa gibi mobilyaların da deprem sırasında kaymalarını önleyecek biçimde ayaklarında önlem almak gerekir. Mobilyalarda sabitleme sistemlerinin tasarım sürecine dâhil edilerek üretimi ise kullanıcı açısından kolaylık sağlayacaktır.’’

Dicle Elektrik’ten Deprem Bölgesine 240 Milyon TL’lik Yatırım

Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, deprem bölgesinde şirket olarak geçici enerji tedariki için 23 milyon, elektrik şebekelerinin güçlendirilmesi için 129 milyon, kalıcı konutların elektrik altyapı işlemleri için 88 milyon olmak üzere toplam 240 milyon liralık yatırım planını uygulamaya başladıklarını açıkladı.

Arvas, depremden etkilenen Diyarbakır ve Şanlıurfa’da elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’in deprem sonrası enerji tedariki çalışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmesinde, şirketin kendi bölgesinde hasar gören elektrik şebekelerini ilk 30 saatte tekrar aktif hale getirdiğini dile getirdi.

Şanlıurfa’da 1724, Diyarbakır’da 3 bin 139 çadır kurulumu konusunda şirket bünyesinde görevli personeller tarafından enerji desteği sağlandığını ifade eden Arvas, şirketin, hizmet bölgesi dışındaki Adıyaman’da ise 3 bin kişilik çadır kentin elektrik altyapısı ihtiyacını karşıladığını söyledi.

Arvas, Adıyaman’a enerji tedarikinin sürekliliği ve çadırkent ihtiyacı doğrultusunda toplam 49 trafo sevki gerçekleştirdiklerini belirtti.

Deprem sonrası şirketin görev bölgesi dışındaki Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’a elektrik hatlarının onarımı için destek sağladıklarını kaydeden Arvas, “Adıyaman ilinde Şubat 2023 kapsamında 1 ayda yaklaşık 700 arızaya Dicle Elektrik ekipleri olarak müdahale ettik.” dedi.

Arvas, depremin ilk gününden itibaren Adıyaman’da arıza onarım faaliyetlerine destekte bulunan şirketin, sürekli olarak araç ve personel sayısında azalmaya gitmeden belirli periyotlarla değiştirerek bu süreci devam ettirdiğini bildirdi.

Dicle Elektrik’in hizmet bölgesinde Diyarbakır ve Şanlıurfa olmak üzere depremden etkilenen 2 ilin bulunduğunu anımsatan Arvas, “Sorumluluk bölgemizdeki mevcut 2 milyon 213 bin 815 abonemizin 628 bin 562’si Diyarbakır’da, 756 bin 604’ü ise Şanlıurfa’da yer almakta. Yaşanan felakette binası az, orta ve ağır olmak üzere hasar görmüş olan abonelerimizin sayısı toplam 49 bin 535 oldu.” bilgisini paylaştı.

Arvas, söz konusu iki ilde 17 bin 1 aboneye ait apartman dairesi, müstakil konut ya da iş yerinin yıkık olduğunun tespit edildiğini belirterek, “Bu durumdaki 17 bin 1 konut veya iş yerinin 11 bin 92’si Diyarbakır’da, 5 bin 909’u ise Şanlıurfa’da yer alıyor.” dedi.

Deprem sonrası enerji altyapısına yönelik yatırım çalışmalarına da değinen Arvas, şunları kaydetti:

“Afet şartlarında hayati önem taşıyan geçici enerji tedarikini sağlayarak bu kapsamda bölgemizde 23 milyon liralık bir yatırım planını uyguladık. Elektrik şebekelerimizin güçlendirilmesi için ise 129 milyon liralık bir yatırımımız oldu. Ayrıca kalıcı deprem konutları inşasına yönelik 88 milyon lira yatırım bütçesi de ayırarak toplamda 240 milyon liralık bir yatırım planını uygulamaya başladık.”

Arvas, Diyarbakır’da 8 çadır kent ve 2 konteyner kentin geçici elektrik altyapı işlemleri için 8 milyon lira, Şanlıurfa’da 34 çadır kent ve 1 konteyner kentin geçici elektrik altyapı işlemleri için 7 milyon lira yatırım yapan Dicle Elektrik’in, görev bölgesi dışındaki Adıyaman’da yapılan çadır kent için de geçici elektrik altyapı işlemleri kapsamında 8 milyon lira yatırım ayırarak destek sağladığını dile getirdi.

Şirketin, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapımına başlanan kalıcı konutların elektrik altyapı işleri için çalışmalarına başladığını ifade eden Arvas, Diyarbakır’daki konutların elektrik altyapı işlemleri için yatırım tutarının 50 milyon lira, Şanlıurfa’da üç farklı noktadaki konutların elektrik altyapı işlemleri için de toplam 38 milyon lira olduğunu söyledi.

Arvas, “Olası afet durumlarına karşı enerji tedarikinde sıkıntı yaşanmaması adına Şanlıurfa ilinde çalışmalara başlanılmıştır. 2023 yılında 4 adet iş 48 milyon liralık yatırım bedelle yapılmış olup 2024 yılında 5 adet iş 81 milyon lira yatırım bedelle yapılacaktır.” bilgisini paylaştı.

Kaynak: AA

Deprem Bölgesi İçin 56 Milyar TL’lik Kredi Temin Edildi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya olmak üzere deprem bölgeleri için 56 milyar liralık bir kredi temin ettik ve belediyelerimize hibe olarak veriyoruz, altyapısını baştan sıfırdan yapıyoruz.” dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde düzenlenen Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreni’nde konuşma yaptı.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğuna işaret eden Özhaseki, şunları söyledi:

“Şunun altını çizelim ve lütfen hiç unutmayalım. Türkiye bir deprem ülkesidir, nokta. Himalayalar’dan başlayarak Alpler’e kadar en riskli görünen 5 ülkeden birisi Türkiye. Geçtiğimiz 100 yıl içerisinde gerek ana karamızda gerekse denizlerde 6 ve üzerinde şiddetli, yıkıcı diye tarif edeceğimiz deprem sayısı 231. Ana karamızda meydana gelen ise 60’ın üzerinde. Ölen insanlarımızın sayısı 130 bin, zararımız milyarlarca dolar. Aşağıda birtakım enerji birikiyor ve yukarıya vuruyor. Yapmamız gereken, onu bilerek hareket etmek.

Depremden sonra hiç boş durmadık. İlk günlerden arama kurtarma faaliyetleri gibi bütün faaliyetleri yaptık. Ama daha sonra biz zeminleri kontrol ederek inşaata başladık. Şu an da 200 binden fazla konutun inşasına başladık. 50 bin tane köy evini çelikten olmak üzere şehirlerin merkezinde 50 bin konutun ihalesine girdik başlıyoruz. 300 binden fazla konutun inşaatı bugünlerde başladı, bazıları da önümüzdeki günlerde başlayacak.”

Belediyelere Hibe Veriliyor

Şehirleri yeniden inşa ettiklerini belirten Özhaseki, alt yapı ve üst yapı çalışmalarının da yapıldığını aktardı. Çalışmalar hakkında bilgi veren Özhaseki, şöyle konuştu:

“Yerinde dönüşüm için bize müracaat eden kardeşlerimize 1,5 milyon lira destek paketi açıkladık ve isteyen kardeşimiz yerinde evini dönüştürebilecek. Ayrıca, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya olmak üzere deprem bölgeleri için 56 milyar liralık bir kredi temin ettik ve belediyelerimize hibe olarak veriyoruz, altyapısını baştan sıfırdan yapıyoruz. Bulunduğunuz yerde depreme uğrayan il ve ilçemizde hasar görmüş altyapı varsa yeniden yapıyoruz. 46 bin konutumuzu inşallah Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle kuralar çekerek vermeye devam ediyoruz.”

3 İlde 4 Bin 971 Konut Depremzedelere Bu Ay Teslim Ediliyor

Adıyaman, Şanlıurfa ve Diyarbakır’da 6 Şubat tarihli depremlerden etkilenen vatandaşlar için hayata geçirilen 4 bin 971 konutun teslimi bu ay içerisinde yapılacak.

Adıyaman’da, 33 bin 112 bina “yıkık”, “acil yıkılacak”, “ağır hasarlı” ve “orta hasarlı” olarak tespit edildi. Kentte, evleri yıkılan veya ağır hasar gören afetzedelerin barınma ihtiyacının karşılanması için başlatılan çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.

Bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde yer alan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ile Emlak Konut tarafından kent genelinde 44 bin 352 konut yapılması planlanıyor.

Adıyaman merkez ve ilçelerinde de etaplar halinde afet konutları yükselirken, konutların bir kısmı tamamlandı. Kent genelinde 640’ı köy evi olmak üzere toplam 2 bin 798 deprem konutu bu ay çekilecek kurayla hak sahiplerine teslim edilecek. İhalesi yapılan diğer konutların yapımı ise devam ediyor.

Gölbaşı’na 2 Bin 517 Konut

6 Şubat’taki depremlerden etkilenen yerlerden olan Gölbaşı ilçesinde evleri yıkılan veya ağır hasar gören afetzedelerin barınma ihtiyacının karşılanması için TOKİ tarafından ilçe merkezine 7 kilometre uzaklıktaki Yukarıçöplü köyü mevkiinde 2 bin 517 konut inşa ediliyor. Devlet desteğiyle yaraların sarıldığı ilçede, enkazın yüzde 85’i kaldırılırken konteynerlerde ise 15 bin depremzede kalıyor.

Gölbaşı Kaymakamı Tarık Buğra Seyhan, 6 Şubat’ta depremde en çok zarar gören ilçelerden biri olduklarını söyledi.

Devlet olarak vatandaşın her türlü yanında olduklarını vurgulayan Seyhan, şöyle devam etti:

“Şu an çok şükür büyük problemlerimizi atlattık. İlçe merkezimizde 2 bin 500 konutluk hak sahibimiz var. Konutlarımız 2 etaptan oluşuyor. Birinci etaptaki 1302 konutun yapımı devam ediyor. Fiziki gerçekleştirmesi yüzde 50 civarında. Temmuz ayında konutlarımızı teslim etmeyi planlıyoruz. İkinci etapta 1215 konutumuz yapılacak. Hak sahipliği noktasında daha fazla konut stokumuz olacak. Bu konuda devletimiz kısa sürede konutları teslim etmeyi planlıyor.”

Şanlıurfa’da Bin 314 Konut Sahiplerini Bekliyor

Depremden etkilenen illerden olan Şanlıurfa’da, depremlerde 10 bin 538 yapı “yıkık”, “acil yıkılacak” ve “ağır hasarlı” olarak kaydedildi. Bu kapsamda Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde yer alan TOKİ ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce hem kent merkezinde hem de kırsal mahallelerdeki afetzedeler için depremin hemen ardından konut yapımı için başlatılan çalışmalar sürüyor.

TOKİ marifetiyle merkez ilçeler Eyyübiye’de 3 bin 202, Karaköprü’de 733, Birecik ilçesinde 534 olmak üzere toplam 4 bin 469 konut etaplar halinde yapılıyor. Tünel kalıp sistemiyle 3+1 ve 2+1 olarak yapılan konutların bulunduğu bölgelerde çocuk oyun ve spor alanları, otopark, yeşil alanlar ve dükkanlar da bulunuyor.

Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce de 24 mahallede yapılması planlanan 710 köy tipi afet konutunun ihalesi gerçekleştirildi, bunlardan 546’sının inşasına başlanırken geri kalan konutlar için ise hazırlık süreci devam ediyor.

Kent genelinde yapımı tamamlanan 106’sı köy konutu olmak üzere toplam 1314 konutun dağıtımının şubat ayı içerisinde yapılması planlanıyor.

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, kentin iklim ve yaşam kültürüne uygun şekilde inşa edilen konutların tüm aşamalarını yakından takip ettiklerini aktardı.

Şıldak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Hak sahibi vatandaşlarımız belirlendi. Depremin hemen ardından AFAD, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğümüz, kaymakamlıklarımız, belediyelerimiz ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımız ortak bir çalışma sergiledi. Bu çalışma sonrasında henüz daha birinci yılın sonuna gelmeden devletimizin gücü ve kurumlarımızın iş birliği içerisindeki çalışmaları, iftihar edeceğimiz bir tablonun ortaya çıkmasına vesile oldu.”

Diyarbakır’da Konutlar Hazır

Diyarbakır’da merkez Bağlar ilçesi Oğlaklı Mahallesi’nde TOKİ tarafından 5 etap halinde 321 bloktan oluşan 6 bin 40, Çermik ilçesinde de 15 bloktan oluşan 238 deprem konutunun inşa çalışmalarına başlandı.

Tamamı 3+1 olarak inşa edilen konutlar, brüt 105 metrekare, net ise 85 metrekare olarak planlandı.

Hazro ilçesinde de 3+1 ve 2+1 olacak şekilde 142 konutun da inşa çalışmalarına başlandı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce tek katlı, 3+1, brüt 130 metrekare, net 116.57 metrekare olarak projelendirilen 104 köy tipi afet konutunun da yapımına başlandı.

Kent genelinde yapımı süren konutlardan 823’ü ile 36 da köy tipi afet konutu olmak üzere 859’u teslime hazır hale getirildi.

Teslime hazır konutların yol, su, elektrik, kanalizasyon, ada içi yollar, telefon hatları, çevre aydınlatma, peyzaj ve ada içi yeşil alan çalışmaları da eş zamanlı tamamlandı.

Tamamlanan konutlar bu ay çekilecek kurayla sahiplerini bulacak.

Bakan Bayraktar: “Deprem Bölgesini Yeniden Kalkındırmak İçin Çalışıyoruz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle hasar alan 11 ilde yoğun çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.

Adıyaman Valiliğini ziyaret eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, kentte gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Bakan Bayraktar burada, yaşanan depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. 

Yaşanan olayın büyük bir felaket olduğunu dile getiren Bayraktar, “Sadece bir ilde değil 11 ili etkiledi. Çok büyük bir coğrafyayı etkiledi. Böyle büyük bir felaket, böyle büyük bir acı ama hemen akabinde, devlet bütün imkanlarıyla, bütün kurumlarıyla burada olmaya gayret etti. Milletimiz bütün imkanlarını seferber etti. Ben o dönemde Hatay’da görevliydim. Memleketimizin ne kadar büyük bir memleket olduğunu bu vesileyle hep beraber görmüş olduk. Burada aramızda temsilcileri olan madenci kardeşlerim var. Yaklaşık 10 bin madenci arkadaşımız deprem bölgelerinde görev aldı. Bir kısmı Adıyaman’daydı. Onlar da kendi canlarını adeta hiçe sayarak o enkazların altından vatandaşlarımızı canlı bir şekilde çıkarmak için çok büyük bir fedakarlık ortaya koydu. Gayret gösterdiler. Ben huzurlarınızda onlara çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Bölgede kalkındırma çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiğini söyleyen Bakan, “Deprem döneminde hepimizin malumu konteyner kentler oluşturduk. Gerek Bölge Müdürlüğümüzün ilk etapta depremzedelere açılması, daha sonra Cendere Konteyner Kenti’nde 266, Türmüz Konteyner Kenti’nde 965 ve Adıyaman Bölge Müdürlümüzde yaklaşık 200 konteynerle beraber 10 bin depremzedenin konaklamasını sağladık. Halen buna devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Çalışmalarda tüm kuruluşların seferber olduğunu hatırlatan Bayraktar, şunları söyledi:

“Dördüncü günde doğal şebekesini devreye aldık. Çok kısa bir süre içerisinde de elektrik verilebilecek yerlere, elektriği tedarik eyledik. Elbette ki sıcak yemeğin ulaşması için depremzedelere gayret ettik ve hayat normale dönmesi amacıyla bakanlık olarak bütün imkanlarımızı adeta seferber ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde bu şehirlerimizin tekrar inşası ve ihyası için faaliyetler içerisindeyiz. Elbette ki tüm kurum ve kuruluşlarımızla birlikte hayatı normale dönüştürmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Çok büyük bir yıkımdı. 100 binlerce bağımsız bölümün yıkıldığı bir deprem yaşadık. Ağır hasarlı binalarımız oldu. Çok büyük kayıplarımız oldu. Elbette ki bunları geri getiremeyiz can kayıplarımızı ama şehirlerimizin tekrar kalkındırmak için çok yoğun bir çalışma yürütüyoruz.”

Deprem Bölgesinde Enerji Sektöründe 595,5 Milyon Dolarlık Hasar Tahmin Ediliyor

Hidroelektrik Sanayicileri Derneği (HESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Tuğsuz Güven, deprem bölgesinde enerji sektöründe 595,5 milyon dolarlık hasar oluştuğunu tahmin ettiklerini söyledi.

Hidroelektrik Sanayicileri Derneği (HESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Tuğsuz Güven, 6 Şubat depremleri nedeniyle kamu ve özel sektörün enerji altyapısına ilişkin hasar giderme çalışmalarını devam ettirdiğini belirterek, “Deprem bölgesinde enerji sektöründe, 123 milyon doları kamuya ve 472,5 milyon doları da özel sektöre ait olmak üzere toplam 595,5 milyon hasar oluştuğu tahmin ediliyor.” dedi.

Güven, asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri sonrasında enerji sektörünün yeniden inşa maliyetinin tespit edilen hasar maliyetinden daha yüksek seviyede olmasının beklendiğini söyledi.

Deprem bölgesinde yer alan 100’den fazla barajdan bir kısmında hasar, bazılarında da kısmi çatlaklar tespit edildiğini vurgulayan Güven, “8 barajda az hasar tespit edildi ancak su sızıntısı gözlenmedi. Çatlak oluşan barajlar oldu ancak yine su sızıntısı gözlenmedi. Bazı barajlarda gövdede oluşan yıpranmalar nedeniyle tedbir amaçlı barajdaki su boşaltılarak minimum su seviyesine indirildi.” ifadelerini kullandı.

Halihazırda göletlerde bir risk bulunmadığını ifade eden Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sızmış olabilecek suyun miktarı ile ilgili gözlem ve ölçümler yapılması amacıyla teknik kontroller ve çalışmalar yapıldı. Geçen yıl şubatta Türkiye’de yaşanan depremler nedeniyle kamu ve özel sektörün enerji altyapısına ilişkin hasar giderme çalışmalarını devam ettiriyor. Enerji altyapısının gelecekteki afet risklerine dayanıklı, enerji verimliliği ile iklim değişikliğine uyum gibi unsurları içeren yeni bir anlayışla uygulanması önemli.”

Güven, depremden etkilenen 11 ilin 2022 sonu itibarıyla toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün 24 bin 476 megavat olduğunu ve Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yüzde 23,6’sını oluşturduğunu bildirdi.

Deprem bölgesinde bulunan 11 ildeki elektrik iletim hattı uzunluğunun 10 bin 646 kilometre olduğunu belirten Güven, şöyle devam etti:

“Bu hat Türkiye’deki toplam iletim hattı uzunluğunun yüzde 14,5’ini oluşturuyor. Türkiye’deki toplam trafo kapasitesinin yüzde 10,8’i deprem bölgesinde bulunuyor. Türkiye’de kurulu gücün yüzde 50’si HES’lerden geliyor. Deprem öncesinde bölge, sanayi üretiminde bir odak merkezi olduğundan büyük tesisler önemli bir enerji talebine sahip. Bölge Fırat havzasına yakın olduğu için aynı zamanda önemli bir elektrik üretim kapasitesi de mevcut. Afet bölgesindeki 11 ilde toplam kurulu gücü 12 bin 339 megavat olan 142 HES bulunuyor. Türkiye genelindeki baraj sayısının yüzde 19’u ve hidrolik kurulu gücün yüzde 39’u afet bölgesinde yer alıyor. Bölgedeki HES’lerden yılda yaklaşık 26 milyar kilovatsaat elektrik üretilmekte olup bu değer Türkiye hidroelektrik üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor.”

“Barajlar 9 Büyüklüğündeki Depreme Göre Yapıldı”


Güven, deprem sonrası yapılan ön çalışmalar neticesinde afet bölgesi ilan edilen 11 ilde TEİAŞ’a ait elektrik iletim tesislerinde toplam 38 milyon dolar, özel sektöre ait elektrik dağıtım tesislerinde ise toplam 416,7 milyon dolarlık hasarın tahmin edildiğini söyledi.

TEİAŞ’a ait elektrik iletim tesislerinde meydana gelen hasarlara hızlıca müdahale edildiğini anlatan Güven, şunları kaydetti:

“Geçen yıl şubatta Türkiye’de yaşanan depremler nedeniyle kamu ve özel sektörün enerji altyapısına ilişkin hasar giderme çalışmalarını devam ettirdi. Deprem bölgesinde enerji sektöründe, 123 milyon dolar kamuya ve 472,5 milyon dolar da özel sektöre ait olmak üzere toplam 595,5 milyon hasar oluştuğu tahmin ediliyor. Depremin üçüncü gününde enerji iletimindeki sorunlar büyük oranda çözülmüştü. Yaşanan afet neticesinde DSİ’ye ait hidroelektrik santral ve barajlarında ciddi sorun olmadığı biliniyor. HES’lerin, tasarımından yapımına ve işletme sürecine kadar tüm aşamalarda baraj güvenliğinin sağlanması kritik öneme sahip olup afet bölgesindeki depolamalı barajlarda saha gözlemleri ivedilikle yapıldı. Zaten bu baraj ve nehir tipi santrallerin fizibilite ve inşaat standartları 9 büyüklüğünde depremlere göre yapılmıştı.”

Güven, potansiyel afet bölgelerinde gelecekte kurulması muhtemel elektrik üretim santrallerinin değerlendirilmesi sırasında bu santrallerin afetlerden etkilenme olasılıklarının ve fay hatlarına olan uzaklıklarının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Kaynak: AA

2024 Mutfak Modası: Estetik, Fonksiyon ve Çevre Bilinci

Mutfak tasarımı ve uygulamalarında öncü bir marka olan Tezgah Dünyası, 2024 yılı için mutfak ve mutfak tezgahı trendlerini açıklıyor.

Tezgah Dünyası Kurucusu Feyzullah Buran, modern mutfaklarda rahatlık, eğlence ve işlevselliği ön planda tutan yenilikçi trendler üzerine değerli bilgiler paylaştı. Buran, sürdürülebilirlikten teknolojik entegrasyonlara, işlevselliği artıran malzemelerden renk ve desen oyunlarına kadar geniş bir yelpazede öngörüler sunuyor.

Rahatlık ve Fonksiyonellik Öncelikli 

2024 yılında mutfak tasarımlarında rahatlık ve fonksiyonellik ön planda. Feyzullah Buran, “Mutfaklar, evlerimizin kalbi olarak, fonksiyonellik ve estetiği birleştirmeli. Kullanıcı dostu çözümlerle, mutfakta geçirilen zamanı daha verimli ve keyifli hale getirecek yenilikler üzerinde duruyoruz,” diyor. Akıllı mutfak gereçleri, ergonomik tasarımlar ve yenilikçi mutfak tezgahları, kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi hedefliyor.

Yenilikçi Mutfak Tezgahları 

Mutfak tezgahları konusunda Feyzullah Buran, malzeme ve tasarım inovasyonlarını vurguluyor: “2024’te mutfak tezgahları, hem estetik hem de fonksiyonellik açısından önemli bir evrim geçiriyor. Doğal taşlardan, geri dönüştürülmüş malzemelere, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği bir araya getiren ürünler ön plana çıkıyor. Ayrıca, kişiselleştirilebilir tasarımlar ve modüler yapılar, her mutfak boyutu ve tarzına uyum sağlayacak şekilde geliştiriliyor.” 

Sürdürülebilir ve Doğal Malzemeler 

Feyzullah Buran sürdürülebilirlik trendinin güçlü bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. Buran, “Doğal malzemeler, yeniden kullanılabilir ürünler ve enerji verimliliği yüksek aletler, 2024 mutfaklarının vazgeçilmezleri arasında,” şeklinde konuşuyor. Yeşil mutfaklar, hem çevreye duyarlılık hem de sağlıklı yaşam trendlerini destekliyor.

Renkler ve Desenlerle Oyun 

2024 mutfak trendleri, renkler ve desenlerle cesur oyunlar vadediyor. Canlı renkler, doğal dokular ve geometrik desenler, mutfaklara dinamizm katıyor. Feyzullah Buran, “Mutfaklar artık daha cesur ve kişisel. Renk ve desen seçimleriyle, herkes kendi tarzını mutfaklarına yansıtabilir,” diyor. 

Teknolojik Entegrasyon 

Akıllı mutfak teknolojileri, 2024 trendlerinin başını çekiyor. Feyzullah Buran, teknolojinin mutfaklarda nasıl bir dönüşüm yarattığını vurgulayarak, “Akıllı asistanlar, uygulama entegre cihazlar ve dokunmatik ekranlar, mutfak işlerini daha kolay ve eğlenceli hale getiriyor. Teknoloji, mutfak deneyimini tamamen kişiselleştiriyor,” şeklinde belirtiyor.

Deprem Sonrasında Güvenli Yapı Arayışı, Ofislere Talebi Artırdı

İstanbul’daki ofis piyasasına ve arz – talep dengesine ışık tutan İstanbul Ofis Pazarı 2023 Genel Bakış Raporu yayımlandı. Raporda, Merkezi İş Alanı bölgelerinde yer alan A sınıf ofis binalarındaki boşluk oranının yüzde 13,2 olduğu kaydedilirken, A sınıfı ofis binalarındaki kira ortalamasının 24,7 dolar olduğu belirtildi. Deprem sonrasında yükselen güvenli yapı arayışının, ofislere talebi de artırdığı görüldü.

Ekonomik dalgalanmaların, döviz kurunun, deprem risklerinin, küresel enflasyonun ve çalışma alışkanlıklarındaki değişimin İstanbul ofis piyasasına etkilerini ortaya koyan İstanbul Ofis Pazarı Genel Bakış 4. Çeyrek Raporu yayımlandı. Türkiye’nin önde gelen gayrimenkul şirketlerinden Propin tarafından 19 yıldır düzenli olarak hazırlanan raporun son sayısında, güvenli ofis ihtiyacına yönelik talebin ofis boşluk oranlarını dip noktaya taşıdığı görüldü. 

Rapora ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Propin Şirket Kurucu Ortağı Ebru Ersöz, “2023 raporu, ofis pazarındaki dönüşümlerin yalnızca ekonomik koşullara bağlı olmadığını, doğal afetlerin de pazar dinamiklerini etkileyebileceğini bir kez daha gösterdi. 6 Şubat depremlerinin ardından güvenlik endişeleri ve depreme dayanıklı ofis talepleri, pazarın şekillenmesinde etkili oldu” dedi.

A Sınıfı Ofislerin Metrekare Kira Ortalaması 25 Dolara Dayandı

İstanbul Ofis Pazarı’nın 2023 dördüncü çeyrek dönemi özet verilerine göre, Merkezi İş Alanı (MİA) olarak tanımlanan bölgelerdeki A sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı yüzde 13,2, B sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı ise yüzde 9,2 oldu. MİA’da kira ortalaması A sınıfı ofis binalarında yıl boyunca yüzde 19’luk bir artışla metrekare başına aylık 24,7 dolar olarak ölçülürken, B sınıfı ofislerde metrekare başına aylık 10,1 dolar olarak belirlendi. MİA dışı bölgede Avrupa Yakası’nda A sınıfı ofis boşluk oranı yüzde 10,5 ve kira ortalaması 12,3 dolar seviyesindeyken, Anadolu Yakası’nda sırasıyla yüzde 10,6 ve 18,1 dolar oldu. Öte yandan yılın dördüncü çeyreğinde en yüksek kira, metrekare başına aylık 45 dolar ile Levent’te talep edildi. 

Enflasyonist ortamın ve artan kira maliyetlerinin olumsuz etkilerine rağmen, yüksek ofis talebinin dikkat çektiğini belirten Ebru Ersöz, “Tüm koşullara rağmen işletmelerin modern, güvenli ve iş sürekliliği taahhüt eden ofis alanlarına yönelik talebinde gözle görülür bir artış yaşandı. 2023 ofis boşluk oranlarının, ağırlıklı olarak yılın son iki çeyreğinde gerilediğini görüyoruz. MİA A sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı, yılın ikinci yarısında yüzde 15,4 ile son 10 yılın en düşük seviyesine geriledi. MİA dışı bölgede Anadolu Yakası’ndaki boşluk oranı ise son 5 yılda yarı yarıya azaldı. MİA’da maliyetlerin yeni zirveler kaydettiği bu dönemde, gelişmekte olan ofis bölgelerindeki yeni ofis stoku da kullanıcı ihtiyaçlarını karşıladı. Örneğin Kağıthane, 2023 yılında gerçekleştirilen en büyük 5 kiralama veya kurumsal satın alma işleminden üçüne ev sahipliği yaparak, yükselen iş alanları arasındaki yerini teyit etti” dedi.

Yeni Stok Eklenmiyor, Kiralar Artıyor

Ekonomik koşullar, finansmana erişimde zorluk, döviz kurları ve inşaat maliyetlerindeki artış gibi faktörlerin yeni ofis arzına engel oluşturduğunu belirten Propin Kurucu Ortağı Aydan Bozkurt, “Yatırımcıların yap-sat modelini uygulayabilecekleri konut ve türevi gayrimenkul projelerine yöneldiğini açıkça görebiliyoruz. İstanbul’daki ofis stoku, geçtiğimiz yıl yaklaşık 435 bin metrekarelik bir artışa işaret eden Batı Ataşehir menşeli büyümeyle kısmi bir artış yaşadı. Artan talebe rağmen yeni ofis arzının sınırlı kalması, kira rakamlarının 2023’te de yükselişini beraberinde getirdi. Ayrıca 2023’te daha fazla ofis binası liste fiyatlarını dolar cinsinden açıkladı. Tüm zorlu koşullara rağmen 2023’te İstanbul’da yaklaşık 279 bin metrekare ofis alanında kiralama ve kurumsal satın alma işlemi tamamlandı. Çoğunlukla küçük ve orta ölçekli ofis alanlarında yaşanan bu hacimin içinde MİA’nın payı 83 bin metrekare seviyesindeydi” ifadelerini kullandı.

Pazarda tamamlanan en büyük ofis kiralama işleminin 22 bin metrekare büyüklüğünde olduğunu kaydeden Aydan Bozkurt, “Kapanan her dört işlemden birinin MİA dışında ve Anadolu Yakası’nda olması da dikkat çekici bir sonuç olarak öne çıktı. Propin olarak tek yetkili aracılık hizmeti verdiğimiz Ümraniye 19’da yaklaşık 11 bin metrekarelik ofis alanında yapılan kurumsal satın alma, bölgenin en büyük hacimli işlemi oldu” diye konuştu.

İstanbul Ofis Pazarı 7,4 Milyon Metrekareye Ulaşacak! 

Yeni ofis projelerine ait verilerle hazırlanan stok görünümüne de değinen Aydan Bozkurt değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Yeni ofis arzının daraldığı bir yılı geride bırakırken, mevcut projelerden hareketle 2027 sonuna kadar İstanbul Ofis Pazarı’nın 7,4 milyon metrekare büyüklüğe ulaşacağını öngörüyoruz. Bu dönemde, mal ve proje sahiplerinin iş dünyasının beklentilerine karşılık verebilme, çevresel faktörlere duyarlılık gösterme ve modern ofis alanları sunma eğilimleri, pazar rekabetinin de belirleyici unsurları olacak. Bu dinamik ortam, sektör paydaşlarını sosyal ve çevresel değişimleri değerlendirmeyi teşvik edecek. Propin olarak yeni yılda yerel seçim ve pazardaki mevcut koşulların etkilerini gözlemlemeye, müşterilerimizi beklentilerine yanıt verebilen ofis alanlarıyla buluşturmaya ve sektörün genel gidişatını yıllık raporlarımızla özetlemeye devam edeceğiz.”

Konut Satışlarındaki Daralma Devam Edebilir

Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun CEO’su Burak Kutluğ, Konut satışlarında, şu anki tabloya göre daralmanın devam etmesi mümkün” dedi.

2023 yılının Türkiye ve dünyada yüksek enflasyonla mücadeleyle geçtiğini ifade eden Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun CEO’su Burak Kutluğ, finansa erişimin güçleştiğini ve Avrupa’da konut satışlarının ortalama yüzde 20 oranında azaldığını ifade etti.

Türkiye’de ise yüzde 17,5 seviyesinde daralma meydana geldiğini belirten Kutluğ, 2024 yılında bu tabloyu düzlüğe çıkarmak için sıkı mali politika uygulanacağını öngördüğünü söyleyerek, “Finansa erişim maliyetlerinde, ikinci yarıdan itibaren rahatlamaya başlayan bir tablo görebiliriz. Konut satışlarında, şu anki tabloya göre daralmanın devam etmesi mümkün.” diye konuştu.

Bu sene, gayrimenkul yatırım ortaklığı, gayrimenkul yatırım fonu ve gayrimenkul proje yatırım fonlarının gündemde olacağını aktaran Kutluğ, “Kentsel dönüşümde başlayacak hareketlilikle birlikte sektördeki canlılığın korunacağını düşünüyorum. Türkiye’de konut her zaman kazandıran bir yatırım aracı oldu. 2024’te de gayrimenkul kazandıran yatırım araçlarından biri olacak” dedi.

İnşaat Malzemesi Sanayi Üretimi Ocak’ta 5,2 Puan Arttı

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği, (İMSAD) Aylık Sektör Raporu Ocak 2024 sonuçlarını açıkladı. Rapora göre üretim, Ocak ayında bir önceki aya göre 5,2 puan arttı.

İnşaat malzemesi sanayi üretimi Ocak-Ekim 2023 döneminde ise yıllık bazda yüzde 6,1 büyüdü. Bu dönemde en yüksek üretim artışı yüzde 33,4 ile metalden yapı ve yapı parçalarında gerçekleşti. Metal kapı ve pencereler üretimi ise yüzde 32,7 yükseldi.

Üretim artışı ahşap inşaat malzemesi üretimi yüzde 21,9, hazır betonda yüzde 15,4 oldu.

Söz konusu dönemde üretimde en yüksek gerileme yüzde 12,7 ile inşaat camlarında yaşanırken, onu yüzde 12,1 ile seramik kaplama malzemesi izledi.

Mevcut İnşaat İşleri Seviyesinde Artış


Rapora göre, mevcut inşaat işleri seviyesi yeni yılın başında önemli bir artış gösterdi. Bu kapsamda ocakta mevcut işler seviyesi bir önceki aya göre 8,2 puan gibi önemli bir yükseliş yaşadı. Bu süreçte mevsimselliğin yeni işler üzerindeki etkisi çok sınırlı kaldı. Böylece yeni yılın ilk ayında mevcut işler seviyesi son yılların en yüksek seviyesine çıkmış oldu.

Alınan yeni iş siparişleri 2023’ü gerileme eğiliminde kapatırken, yeni yılın ilk ayında önemli bir artış gerçekleşti.

Bu bağlamda yeni alınan siparişler endeksi 2024 Ocak’ta bir önceki aya göre 5,2 puan arttı. İnşaat sektörü yeni ekonomi politikaları sonucu sektörde oluşacak yeni arz/talep dengeleri ile yeni maliyet/fiyat seviyelerini görmeye başladı.

Geçen yılı en düşük seviyesinde kapatan reel kesim güven endeksi, geçen ay yeniden 100 puanın üzerine çıktı.

GYF Yasa Tasarısı İnşaat Sektörünün ve Projelerin Önünü Açacak

Getirilmesi planlanan yeni düzenlemelerle gayrimenkul yatırım fonlarının gayrimenkul projelerine yatırım yapmasının önü açılıyor. Kararı değerlendiren Fenercioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Aycan Fenercioğlu, uygulamanın inşaat sektörüne olumlu katkıları olacağını ve birçok projenin önünün açılacağını söyledi.

Sermaye Piyasası Kurulu tarafından III-52.3 sayılı Gayrimenkul Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde yapılması planlanan değişikliklerle gayrimenkul yatırım fonlarının (GYF) gayrimenkul projelerine yatırım yapması ve buna ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanıyor. Taslak tasarıyı değerlendiren Fenercioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Aycan Fenercioğlu, bu uygulamanın hayata geçmesiyle birlikte hem projelerin finansmanının sağlanması hem de projelerin devamlılığını sürdürmek için çok önemli bir fırsat oluşacağını belirterek şöyle devam etti:

“Getirilmesi planlanan düzenlemelerle GYF’lerin gayrimenkul projelerine yatırım yapmasının önü açılmış oluyor. Gayrimenkul yatırım fonlarının geliştirme yapabilme taslağının en kısa zamanda onaylanması sektöre yeni bir soluk getirir. Bu tasarı ile beraber gayrimenkul yatırım fonları, arsa fonları, inşaat yapımına açılıyor. Eğer doğru finansmanla iyi modellenirse birçok projenin önü açılabilir. Son dönemde ülkemizde gayrimenkul yatırım fonlarında bir artış oldu ve fonların inşaat sektöründe olumlu etkiler yarattığını geçtiğimiz dönemlerde gördük. Özellikle gayrimenkul yatırım fonlarının bu tasarıyla beraber kentsel dönüşüm noktasında da birçok projenin finansmanına katkısı olacağını düşünüyorum. En kısa zamanda uygulamanın hayata geçmesini temenni ediyorum.” şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Arsa, Tarla ve Ticari Gayrimenkulde Yatırım Yükselişi

Türkiye genelinde konut piyasasında yaşanan azalış eğilimine rağmen, arsa, tarla ve ticari gayrimenkul gibi diğer kategorilerdeki satışlarda dikkat çeken bir artış yaşanıyor. Perlanest Gayrimenkul Kurucu Ortağı Birsen Engin, bu değişen trendi değerlendirdi ve sektördeki son gelişmeler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Konut Satışlarındaki Azalışa Rağmen, Gayrimenkul Yatırımcıları Diğer Segmentlere Yöneliyor

Birsen Engin, Türkiye’nin genel gayrimenkul trendlerine dair yaptığı değerlendirmede, “Son dönemde konut piyasasında yaşanan bir miktar daralma, yatırımcıları diğer gayrimenkul türlerine yönlendirmiş gibi görünüyor. Arsa, tarla ve ticari gayrimenkul gibi alanlarda ciddi bir talep artışı gözlemliyoruz.” dedi.

Yatırımcılar Uzun Vadeli ve Alternatif Getiri Arayışında

Özellikle arsa, tarla ve ticari gayrimenkul satışlarında ciddi bir artış kaydedildiğine dikkat çeken Engin, ” Türkiye gayrimenkul sektöründe önemli bir dönüşüm yaşanıyor. Yatırımcılar, konuttan ziyade daha uzun vadeli ve alternatif gelir getirisi sağlayabilecek gayrimenkul türlerine yöneliyorlar.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Ekonomik ve Demografik Değişimleri Gayrimenkul Piyasasını Etkiliyor

Birsen Engin, bu trendin arkasındaki ana etkenlerden birinin, Türkiye’nin ekonomik ve demografik yapılarındaki değişimler olduğunu vurgulayarak, “Özellikle kentsel dönüşüm projeleri ve büyük altyapı yatırımları, arsa ve ticari gayrimenkul talebini artırıyor. Ayrıca, pandemi sonrası iş dünyasında yaşanan değişimler ve dijitalleşme süreci, ticari gayrimenkul ihtiyacını da artırıyor.” dedi.

Son olarak Engin, yatırımcıların çeşitlenen portföylerinde gayrimenkule olan güvenlerinin devam ettiğini ve sektörün geleceğine ilişkin olumlu bir bakış açısının hakim olduğunu ifade etti.

Bu gelişmeler ışığında, Türkiye gayrimenkul piyasasının konut dışı alanlara olan talebinin arttığı ve bu segmentte yatırım yapmayı düşünenler için yeni fırsatlar sunduğu gözlemleniyor.

TÜRKONFED Başkanı Sönmez: “Deprem Bölgesinde Bir Önceki Seviyeye Gelmek 2026 Yılını Bulabilir”

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, deprem bölgesindeki ekonomik toparlanmanın 2026 yılı itibarıyla başlayacağını açıkladı.

Bölgede üretim ve ihracatın desteklenmesi gerektiğinin altını çizen TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, olası İstanbul depreminin ülke ekonomisine vereceği zarara da dikkat çekerek, “Türkiye’ye en az üç tane Marmara Bölgesi gerekiyor. Özellikle yüksek deprem riskine sahip İstanbul, tek başına milli gelirin yüzde 31’ini üretirken, tahsil edilen verginin de yüzde 45’ini ödüyor. İhracatın yaklaşık üçte ikisi Marmara bölgesinden, 2022 yılı büyümemizin yarısı ise sadece İstanbul’dan geldi. Bu tablo, olası İstanbul depreminin ekonomimize vereceği zararı ortaya koyuyor. Bu riski kamu, özel sektör, STK ve yerel yönetim iş birliği ile ortadan kaldırmamız, ülkemiz için beka meselesidir.” şeklinde konuştu.

Depremin ekonomik etkileri hakkında bilgi veren Sönmez, “Deprem felaketi, üretimin kaleleri olan fabrikalarımızın yıkılmasına, makinelerin zarar görmesine neden olurken altyapı ve üstyapı gibi ulaşımda yaşanan aksaklıklar da tedarik zincirlerinin kırılmasına yol açtı. Tüm bunlar deprem bölgesinin üretimini ve ihracat gücünü olumsuz etkiledi. Ülkemizde 2023 yılı ihracat hacmi, bir önceki yıla oranla yüzde 0,6 artarken deprem bölgesinde ise yaklaşık yüzde 13 daralma yaşandı. Bu da bölge ihracatında yaklaşık 2,8 milyar dolarlık kayıp yaşadığımız anlamına geliyor.

Öte yandan aynı dönemde ülke genelinde ithalat hacmi yüzde 0,5 artarken deprem bölgesinde yaklaşık 5,4 milyar dolara denk gelen yüzde 23’lük daralma oldu. Bu anlamda deprem bölgesinde sanayi temelli bir daralma olduğunu; iş gücü eksikliği, altyapı ve finansmana erişim sorunları nedeniyle de milli gelir düzeyi ve ihracatta deprem öncesindeki seviyeye ancak 2026 yılı itibarıyla yeniden ulaşılacağını öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Barınma Hizmetlerinde Aksaklıklar Var

Depremden sonra geçen bir yılda bölgedeki ücretli çalışan sayısının yüzde 20 civarında azaldığını ifade eden Sönmez, çalışanların bölgeye dönmemelerindeki başlıca sebeplerin barınma, sağlık ve eğitim hizmetlerindeki aksaklıklar olduğunu kaydetti.

Sönmez şöyle devam etti; 

“Kalıcı konutların tesliminin 2026’ya kadar uzayacak olması, geçici barınma ve yaşam alanlarının üretimi destekleyecek şekilde planlanmasını gerekli kılıyor.” 

Bölgedeki illerde yatırım iştahını artırmak ve işletmeleri rahatlatmak için vergi indirimleri ile ertelemelere ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Sönmez, “Yeşil dönüşüm ve temiz enerji yatırımları için özel bir planlama yapılması da bölgesel ve makroekonomik açıdan deprem bölgelerimizdeki kentlerimizin direncini artıracaktır.

Biz bu noktada TÜRKONFED olarak ‘Fabrika Yapan TOKİ’ modelini ısrarla savunuyoruz. Böylece kısıtlı sermaye ile iş yapan KOBİ’ler, sermayelerini makine ve işletmeleri için kullanarak daha verimli ve kaliteli üretim yapabilir, ikiz dönüşümün desteğiyle girişimlerinin başarılı olma şansını artırabilirler.” dedi.

Antalya OSB’de 70 Fabrikaya GES Kuruldu

Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan 70 fabrikanın çatısına Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurulumu yapıldı. 73 fabrikada da kurulum çalışmaları sürüyor.

Antalya OSB’de ‘Çatılara Özgürlük’ adlı proje kapsamında GES kurulumları yapılıyor. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı ve Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. 

2018 yılında ‘Çatılara Özgürlük’ diye bir projeyi Türkiye gündemine getirdiklerini belirten Bahar, “Bizim söylediğimiz proje aslında şu anda hayata geçmiş bir proje değil. Aslında bizim söylediğimiz gibi geçse çok daha hızlı olacaktı. Bizim ‘Çatılara Özgürlük’ projemiz organize sanayi bölgelerinin içerisindeki tüm fabrikaların çatılarının, altındaki tüzel kişilikten ayrılması, bir nevi fabrikanın üstündeki çatının havaya kaldırıldığını düşünün ve tamamının tek elden organize sanayi bölgesi yönetim kurulu tarafından tüm OSB’nin üzerindeki çatıların güneş paneli yapılması projesiydi. Finans şirketleriyle anlaşılacak, tüm fabrikaların çatıları GES’le donatılacak, sonra bu finans şirketlerine 5,5- 6 yılda geri dönüşü sağlanacaktı, maliyetini tekrar kazanma süresi. Borcu bittikten sonra da altındaki tüzel kişiliğe çatının devredilmesiydi. ‘Çatılara Özgürlük’ projesi buydu, tam olarak bu gerçekleştirilemedi ama büyük bir mesafe alındı.” dedi.

4 bankayla protokol imzaladıklarını ve sanayicilere bu protokollerin gönderildiğini belirten Bahar, şu ana kadar Antalya OSB’deki fabrika çatılarına kurulan GES’lerin sayısı 70’e, ürettikleri elektriğin ise 59 milyon kWh’ye yükseldiğini açıkladı. Bahar, Antalya OSB’de 2023 yılında tüketilen toplam elektrik miktarının 609 milyon 549 bin kWh iken; çatı GES’lerin ürettiği 59 milyon kWh enerjinin üretimde kullanılan elektriğin yüzde 10’unu karşıladığını söyledi. Fabrikasının çatısına GES kurulması için başvuru süreci devam 73 fabrika daha olduğunu kaydeden Bahar, bu yatırımların tamamlanıp, sistemi devreye almaları halinde bölgedeki GES sayısının 143’e çıkacağını, söz konusu GES’lerin üretimde kullanılan elektriğin yüzde 25’inin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesine olanak sağlayacağını söyledi.

Bugünkü GES panel fiyatlarına bakıldığında kendini amorti sürecinin 4 yıla kadar indiğini ve daha avantajlı hale geldiğini söyleyen Bahar, “Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 2,5 milyon metrekarelik bir çatıdan bahsediyoruz. Bu çatıların 1,5 milyon metrekaresini GES yaptığınızda, saat 09.00- 17.00 arasında Antalya OSB’nin dışarıdan elektrikle ilgili herhangi bir ihtiyacı kalmıyor. Bu çok büyük bir proje, çünkü neredeyse enerjinin 4’te 3’ünü yurt dışından satın alıyoruz. Bu da cari açığımızı çok tetikliyor. Ne kadar GES yapılır, rüzgar enerjisinden faydalanılırsa; ülkemiz için enerjide bağımsızlık açısından çok önemli” diye konuştu.

Eyüpsultan’da Yerinde Dönüşümün Temeli Atılıyor

Eyüpsultan’da saçak parseller olarak adlandırılan Akşemsettin, Çırçır, Yeşilpınar ve Karadolap Mahalleleri’nde bulunan 6 bin 500 konut için “Yerinde Dönüşüm” adıyla hayata geçirilen kentsel dönüşüm projesi devam ediyor.

Toplam 6 Bin 500 Birim Yerinde Dönüşecek

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’in girişimleriyle, Akşemsettin, Çırçır, Yeşilpınar ve Karadolap Mahallelerinde bulunan 46 siteyi kapsayan saçak parseller adıyla tanımlanan alanda müteahhit-vatandaş işbirliği ile yaklaşık 6 bin 500 bağımsız birimin dönüşümünün sağlanması hedefleniyor.

Öğretmenler Sitesi Dayanıklı ve Modern Bir Yapıya Kavuşacak

Daha önce temeli atılan ve kaba inşaatları devam eden Didem Sitesi ve Maliye Blokları’nın ardından Akşemsettin Mahallesi’nde bulunan Öğretmenler Sitesi’nde de yerinde dönüşüm başladı. Otuz altı yıllık geçmişe sahip Öğretmenler Sitesi, yerinde dönüşümle 388 birimden oluşan, depreme dayanıklı ve modern bir yapıya kavuşacak. Böylece hedeflenen 6 bin 500 birimin toplamda 521’i dönüştürülmüş olacak.

Depremlerden Tam Bir Yıl Sonra Mimarlıkta Konuşulmayanlar 15 Konuşmacı, 6 Oturum İle ‘Mimarlık Ne İşe Yarar?’ Konferansında Konuşulacak

Alanında uzman 15 konuşmacının, 6 oturumda buluşacağı konferans, savaş ve depremlerle büyük yıkımların yaşandığı parçası olduğumuz coğrafyada, mimarlık mesleğinin rolünü, potansiyelini ve güncel etki alanını tartışmaya açacak.

Konferansın dikkat çeken oturum başlıkları ise şöyle: “Binalardan Ne Bekleriz?”, “Hayatta Kalmak İçin Mimarlık”, “Umut İçin Mimarlık”, “Başka Nasıl Yapılır?”, “Tasarım Pahalı Bir Şey Midir?” ve “Mimarlık Ne İşe Yarar?”. 

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerininardından“biz neler yapabiliriz?” sorusuyla yola çıkan ve depremlerden zarar gören mimarlık öğrencilerine yönelik geçen yıl “Staj Destek Programı”nı gerçekleştiren İstanbul Serbest Mimarlar Derneği – İstanbulSMD, depremlerin üzerinden geçen tam bir yıllık sürecin ardından “mimarlığın iyileştirici rolü”ne odaklanarak çalışmalarını devam ettiriyor. 

İstanbulSMD, savaş ve depremlerle büyük yıkımların yaşandığı parçası olduğumuz coğrafyada mimarlığın rolünü, potansiyelini ve güncel etki alanını tartışmaya açmak üzere “Mimarlık Ne İşe Yarar?” konferansını hayata geçiriyor.

“Mimarlık Ne İşe Yarar?” konferansı, Tuna Ofis Mobilyaları ana sponsorluğunda, Baumit, Nippon, Stoneline’ın sponsorluğunda, Geberit ve Kasso’nu destekleriyle, 21 Şubat 2024, Çarşamba günü, Sofitel İstanbul Taksim ev sahipliğinde düzenlenecek. 

“Hayatta Kalmak İçin Mimarlık” oturumunu sınırın iki yanından, ortak duyarlılıkları olan, ortak bir coğrafyayı, benzer yapı yapma kültürlerini paylaşan ve kendi toplumlarının esenliğine ilişkin kafa yoran iki kadın mimar paylaşıyor… Türkiye’ye ilk kez gelecek olan, kitapları dünya çapında ses getiren, Suriyeli ödüllü mimar, uluslararası konuşmacı Dr. Marwa Al-Sabouni’ye, Büyük Kahramanmaraş Depremi’nin ardından Hatay, Antakya başta olmak üzere, yeniden imar sürecinde kentsel belleğin korunması, mimarlığın toplumun yaralarını sarabilmesi için çalışmalar yürüten Mimar, Koruma Uzmanı Aslı Özbay eşlik edecek.

Marwa ve Aslı, bugün nedeni ister savaş, ister deprem, isterse iklim felaketi olsun geniş ölçekli yeniden yapılanma süreçlerini ele alırken sadece nasıl yeniden inşa etmeliyiz değil, aynı zamanda nereden başlamalıyız, “umut” için nasıl inşa edebiliriz ve aidiyeti nasıl sağlayabiliriz sorularını sormanın önemini vurgulayacaklar. 

“Umut İçin Mimarlık”oturumunda ise bu yıl World Architecture Festival -WAF (Dünya Mimarlık Festivali, 2023) “Sivil Toplum ve Topluluk” kategorisinde “Reyhanlı Dünya Vatandaşları Merkezi” ile birincilik ödülü alan Tayvanlı mimar Dr. Chen-Yu Chiu (Cho) yer alıyor.Mimari tasarımını Dr. Chiu’nun gönüllü olarak yaptığı ve halen direktörlüğünü yürüttüğü, 8 yıl önce kurulan Reyhanlı Dünya Vatandaşları Merkezi, uzun yıllardır süren savaş ve yaşanan göç nedeniyle 100.000 nüfuslu Reyhanlı’ya gelen 250.000 mültecinin birlikte bir yaşam inşa etmesi için hayati öneme sahip. Bu merkez, çok amaçlı toplantı salonları, spor merkezi, işlik ve atölyeler, yerel işletmeciler için satış alanları, çocuklar, kadınlar ve engelliler için kapsayıcı yaklaşımı ile bölgenin kalbi niteliğinde. 

Merkez’in diğer bir özelliği; binanın ana taşıyıcı sistemini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından hibe edilmiş Türkiye – Suriye arasındaki sınır inşası için kullanılan sınır duvar elemanları oluşturuyor.

Yaşanan deprem felaketinden sonra sayısı binlere varan Hataylı’ya sapasağlam ayakta kalarak geçici barınma alanı olarak da hizmet veren Reyhanlı Dünya Vatandaşları Merkezi, umut için, barış için, toplumsal refah ve esenlik için mimarın ve mimarlığın üstlenebileceği rolün simgeleştiği çok önemli bir örnek olarak konferans kapsamında yerini alıyor.

“Mimarlık Ne İşe Yarar?” konferansın adını da taşıyan bu oturumda, Türkiye’nin mimarlık alanında en üretken akademisyenlerinden, mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Uğur Tanyeli, sıra dışı yayınlarıyla adından sıkça söz ettiren FLUTV Kurucusu İlker Canikligil’in sorularını yanıtlayacak. Meslek alanı dışından bir entelektüelin, mimarlık düşüncesi emekçisi Uğur Tanyeli ile yapacağı zihin açıcı ve keyifli söyleşinin izleyicilere yeni pencereler açması hedefleniyor.

Konyaaltı Sahil 2. Etap Projesinde Çalışmaları Hızla İlerliyor

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Boğaçayı Köprüsü ile Liman arasında kalan 1 kilometrelik alanda başlatılan 2. Etap Konyaaltı Sahil projesinde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Proje kapsamındaki sahil yaya yolları yüzde 70 oranında tamamlandı. 

‘Konyaaltı Sahili Boğaçayı ile Liman Kavşağı Arası Çevre Düzenleme Projesi’ kapsamında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar son hızıyla sürüyor. Proje alanında onlarca kamyon, iş makinesi ve ekip çalışıyor. 

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kendi öz kaynaklarıyla hayata geçirdiği proje kapsamında ekipler sahada hummalı bir çalışma yürütüyor. Yapısal zemin kaplamalarına ilişkin araç yolu kuzey kaldırımı son halini almış olup, sahil yaya yolları yüzde 70 oranında tamamlandı. Araç yolu güney kısmında kotlama çalışmaları devam ederken, Liman Kavşağı düzenlemesine ilişkin altyapı ve asfaltlama çalışmaları son aşamaya geldi. Yolun kuzey tarafında eski beton taşları sökülerek yerine doğal taş kaplama işlemi yapılırken, güney tarafındaki yürüyüş yolları ise karo ile kaplanarak çevre düzenlemesi gerçekleştiriliyor. 

Otopark, bisiklet yolu ve büfe olacak 74 bin metrekarelik bir alanda gerçekleşen proje kapsamında 23 bin metrekare yeşil alan bulunuyor. Ayrıca, projenin içerisinde koşu yolu, bisiklet yolu, park alanları ve seyir terasları gibi alanlar da yer alıyor. Tüm proje alanı içerisinde kullanıcılarına hizmet edecek yol boyu cep otoparklar tasarlandı. Kıyı kanununa uygun olarak 150 metre arayla 5 adet büfe ve şezlong yeri, bin metre koşu, bin metre bisiklet yolu da düzenleme kapsamında yer alıyor.

11 İlde 930 Şantiyede Çalışmalar Sürüyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, 6 Şubat tarihinde 11 ili etkileyen depremlerin ardından toplam 930 şantiyede çalışmalar hızla devam ediyor.

Depremin ilk anından itibaren hasar tespit çalışmalarına başlandı ve 6 milyondan fazla bağımsız bölüm incelendi. Hasar tespit çalışmalarına göre, 680 bin konut 170 bin ticari alandan oluşan 850 bin bağımsız bölüm ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldi.

İlk etapta depremzedeler için konteynerler vasıtasıyla geçici barınma alanları ve iş yerleri inşa edilirken, etütleri yapılmış sağlam zeminlere sahip rezerv alanlarda inşa faaliyetlerine de başlandı.

207 bin konutun rezerv alanlarda inşası devam ederken, şehrin hafızasını barındıran zemin etütleri yapılmış sağlam zeminlerde ihalesi yapılan 50 bin konutun inşasına başlandı.

Şu ana kadar 50 bin çelik köy evinin yapımına başlanırken bir kısmının da ihale süreci devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, deprem bölgesinde 218 bin 917’si TOKİ, 44 bin 275’i Emlak Konut Genel Müdürlüğü, 43 bin 874’ü Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce olmak yapımı süren ve ihale aşamasındaki konut sayısı toplam 307 bin 66’ya ulaştı.

Yapımı süren ve ihale aşamasındaki konutların illere göre dağılımı ise şöyle:

“Adana 8 bin 138, Adıyaman 37 bin 813, Diyarbakır 8 bin 660, Elazığ 7 bin, Gaziantep 28 bin 116, Hatay 101 bin 335, Kahramanmaraş 46 bin 743, Kilis 2 bin 582, Malatya 48 bin 837, Osmaniye 8 bin 410 ve Şanlıurfa 9 bin 432.”

Öte yandan imar planları ve uygulamaları GEDAŞ tarafından yürütüyor.

46 Bin Konutun Depremzedelere Teslimi Sürüyor

Bölgede yapımları TOKİ, Emlak Konut ve Yapı İşleri genel müdürlüklerince devam eden afet konutları ve köy evlerinin teslimine de başlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 3 Şubat’ta Hatay’da gerçekleştirilen konut teslim töreninin ardından 4 Şubat’ta Gaziantep’te kalıcı konutlar hak sahiplerine teslim edildi.

Şubat ayı içerisinde toplam 45 bin 901 konutun kura çekimleri tamamlanarak depremzedelere teslimi sağlanacak.

Teslimi yapılan evlerin illere göre dağılımı şöyle:

  • Gaziantep 10 bin 698
  • Kahramanmaraş 9 bin 289
  • Hatay 7 bin 275
  • Malatya 6 bin 181
  • Adıyaman 2 bin 798
  • Osmaniye 1976
  • Diyarbakır 1423
  • Elazığ 2 bin 255
  • Kilis 1003
  • Adana 1589
  • Şanlıurfa 1314.

2 Ay İçerisinde Teslim Edilen Konut Sayısı 75 Bini Aşacak

Mart ayının ortasına kadar 30 bin konutun daha kurası çekilecek. İki ayın sonunda toplam 75 bin 364 konut kuraları tamamlanıp depremzedelere teslim edilecek.

İki ay içerisinde teslim edilecek konutların illere göre dağılımı şöyle:

“Gaziantep 15 bin 160, Kahramanmaraş 19 bin 501, Hatay 10 bin 418, Malatya 6 bin 672, Adıyaman 6 bin 1, Osmaniye 3 bin 638, Adana 2 bin 408, Kilis 2 bin 11, Şanlıurfa 2 bin 319, Diyarbakır 4 bin 500 ve Elazığ 2 bin 736.”

Yerinde Dönüşüm Projesine Başvurular 255 Bine Ulaştı

Etütleri yapılmış sağlam zeminlerde inşa faaliyetleri planlanan Yerinde Dönüşüm Projesine başvurular 255 bine ulaşırken hibe ve kredi desteği alarak Bakanlığın denetiminde TOKİ güvencesinde, kendi evlerini yapmak isteyen yaklaşık 15 bin kişi de işlemlere başladı.

Depremden en çok etkilenen şehirler ve ilçelerdeki meydanlar ve meydanlara açılan ana caddelerdeki çalışmalar da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yürütülüyor.

Bu kapsamda Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Malatya’daki çalışmalarda tarihi değerler korunurken şehir meydanları afetlere dirençli şekilde yeniden ihya ediliyor.

Ayrıca depremin etkilediği 11 şehirde yapılacak içme suyu, atık su, kanalizasyon, arıtma tesisi gibi altyapı projeleri için İLBANK aracılığıyla yerel yönetimlere 56 milyar lira hibe desteği sağlanıyor.

Projelendirme çalışmaları sürdürülürken, bu yaz itibarıyla altyapı çalışmalarına başlanacak.

Yerel yönetimlere sağlanan hibe desteğinin illere göre dağılımı ise şöyle:

“Hatay 12 milyar, Kahramanmaraş 10 milyar, Adıyaman 6 milyar, Gaziantep 5,9 milyar, Malatya 5,8 milyar, Osmaniye 3,9 milyar, Şanlıurfa 3 milyar, Adana 3 milyar, Diyarbakır 2,5 milyar, Mersin 1,7 milyar, Kilis 1,7 milyar ve Elazığ 500 milyon.”

Kaynak: AA

“Yıkılan Binaların Ancak Yüzde 30’u Yenilenebildi” 

6 Şubat Depreminin üzerinden 1 yıl geçti. Yıkılan binaların ancak yüzde 30’u yenilenebildi. Peki işler neden bu kadar ağır ilerliyor? Bu sorunun yanıtını Altınbaş Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sepanta Naimi, 5 madde de açıkladı. 

Bundan 1 sene önce 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde yaklaşık 9 saat arayla sırasıyla Mw 7.7 ve Mw 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Resmî açıklamalara göre 50 bin üzerinde can kaybı ve depremler sebebiyle bölge genelinde toplam 200 binden fazla bina ağır hasarlı hale geldi. Ancak depremin üstünden 1 yıl geçmesine rağmen çok sayıda vatandaş hala yeni evlerine kavuşamadı. Resmi makamların açıklamalarına göre 2 ay sonra 70 bin bina teslim edilecek. Altınbaş Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sepanta Naimi, bunun yaklaşık yüzde 30’a yakın hasarlı binanın yenilenmiş olması anlamına geldiğini ifade ederek, hasarlı binaların yenilenmesinde ağır giden sürecin nedenlerine açıklık getirdi. Öncelikle deprem gibi bir felaket sonrasında oluşan zaiyatın giderilebilmesi için bölgedeki hareketliliğin bitmiş olması gerektiğine işaret etti. Doç. Dr. Sepanta Naimi, sürecin ağır ilerlemesine sebebiyet veren durumları 5 madde de açıkladı.

  1. Yıkılan binaların hukuki süreçler ve yapılan tetkiklerden dolayı enkaz kaldırmaların gecikmeleri
  2. Depremden sonraki oluşan ve artçılar
  3. Çok geniş alanda sürdürülen enkaz kaldırma çalışmaları. 
  4. Bölge için hafif yapılar özelikle çelik konstrüksiyon yapılar tercih edilmemesi
  5. Finansal destek sorunları

“Bu Bölgelerde Hızlı Sonuç Almak İçin Çelik Konstrüksiyon Yapılar Düşünülmeli”

“Bölgede bu boyutta bir deprem oldu bir daha olmaz diyerek ihtiyatı elden bırakmamak gerektiğini dile getiren Altınbaş Üniversitesinden İnşaat Mühendisi Doç. Dr. Naimi, bu dönemde yapıların hızla yenilenmesi ve yeni mağduriyetler oluşturulmaması için önerilerde bulundu. “Bölge deprem kuşağı. Nasıl 1. depremden sonra beklemediğimiz şekilde 2. deprem meydana geldiyse yüksek ivmeli depremlerin tekrarlanabileceği riskini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle hafif yapıların konut olarak planlanması doğru olacaktır. Bu yapılarak ayrı bir yerde üretilip, direkt ilgili alana hızlıca monte edilebilen ve uzun ömürlü yapılardır. Ayrıca deprem güvenliği açısından da daha dayanıklıdırlar. Özellikle kırsal bölgelerdeki köylülerin evlerini hızlı bir şekilde hazırlanmasında kolaylık sağlar. İhtiyaç olan tarım ürünlerinin üretiminin hızlandırılmasını sağlamak bölgede hayatın normalleşmesi açısından hayati önem taşır. Bölgeden giden insanların da bölgeye dönüşünü sağlayacak hamleler ekonomik zararların azaltılmasını ve bölgenin her anlamda canlandırılmasına imkân verecektir.” 

“Deprem Ülkesiyiz, Ancak Dayanıklı Binalar Yapmak Mümkün”

Doç. Dr. Sepanta Naimi, Türkiye’nin genelinin deprem bölgesi olduğunu vurgulayarak, “Deprem ülkesiyiz. Ancak bilimin gereklerini yerine getirerek dayanıklı binalar yapmak mümkün. Asıl önemli olan doğru tasarımlar ile doğa olayını afet olmaktan çıkarmaktır.” değerlendirmelerini yaptı. Altınbaş Üniversitesi İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık bölümü öğrencilerinin de deprem sonrasında, bu konudaki farkındalıklarını artığına da dikkat çekerek, bu bilinçle bölüm eğitimlerinde tasarladıkları yapıların davranışını yakından görebilecekleri deneysel ve uygulamalara ağırlık verdiklerini dile getirdi. 

“Sıfır Hata, Sıfır Tolerans” 

Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümünde, “Sağlıklı yapılar üretmek için “Sıfır Hata, Sıfır Tolerans” vizyonuna sahip olmamız gerekiyor.” dedi.

Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, 6 Şubat’ta yaşanan depremin yıldönümünde çeşitli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin tarihinde yaşadığı en büyük felaketlerden birinin 6 Şubat depremi olduğuna dikkat çeken Hinginar, “Bu tarihi bir milat olarak kabul ederek, tepeden tırnağa “Sıfır Hata, Sıfır Tolerans” anlayışıyla hareket etmek zorundayız. Çok büyük kayıplar yaşadık. Konutlarımızı, iş yerlerimizi, fabrikalarımızı yeniden inşa ederken deprem gerçeğini ilk öncelik olarak ele almalıyız. Japonya örneği karşımızda duruyor. Noto Yarımadası’nda 1 Ocak 2024 tarihindeki 7,6 büyüklüğündeki depremde can kaybının az olmasının sebebi güvenli yapılar.

Güvenli Gelecek İçin Güvenli Yapılar 

Fethi Hinginar, Türkiye’nin her türlü imkana sahip olduğunu, dünyanın en önemli yapı firmalarının arasında yer alan Türk firmalarının dünyaya önemli yapılar kazandırdığını, altyapı ihtiyaçlarını karşıladığını sözlerine ekleyerek şöyle devam etti: 

“Türkiye’de dünyanın en kaliteli yapı malzemeleri üretiliyor. Ülkemizdeki yapı malzemelerinin ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatı içinde ikinci sırada yer alıyor. Yapı malzemesi konusunda sıkıntımız yok çünkü dünya standardına uygun malzemeyi üretim aşamasında denetleyerek üretiyoruz. Mühendislik ve müteahhitlik firmalarımız dünya çapında işler yapma yeteneğine sahip. Tek yapmamız gereken şey ise yapılarımızı da tıpkı geleceğimizi inşa eder gibi güvenli ve sağlam bir şekilde yapmak.”

Hinginar ayrıca, Türk Ytong olarak uzun yıllardır afetlere dirençli kentler yaratılması gerektiğine dikkat çekmeye çalıştıklarını belirterek, “Ülkemizde ardı ardına yaşanan depremler bizi uzun zaman unutamayacağımız acılara sürükledi. Bilimin ışığından ayrılmadan bilinçli ve akılcı şekilde hareket etmemiz gerekiyor.” dedi.

TMB Başkanı Eren: “Depreme Karşı Afet Odaklı Kentsel Dönüşüm Acilen Tamamlanmalıdır” 

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren, geçtiğimiz yıl yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Önceliğimiz ve tüm gayretlerimiz, deprem bölgesindeki konut inşaatlarını en kısa sürede tamamlamaktır. Depreme karşı afet odaklı kentsel dönüşüm de acilen tamamlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümünde Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren tarafından yapılan açıklamada, ülke olarak yaşadığımız büyük acının henüz taze olduğunu vurguladı.

TMB Başkanı Eren, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyerek Marmara Depremi’nden çok daha fazla yıkıma neden olan Kahramanmaraş depremleri ile ilgili olarak, “Hayatını kaybeden on binlerce vatandaşımızın acısını en derinden yaşamaya devam etmekteyiz. Toplumsal belleğimizin en büyük acılarını oluşturan depremler, yapılaşmada ‘doğru planlama, doğru proje, ehil müteahhitlik ve sıkı denetim’ hususlarının önemini ortaya koyuyor. Önceliğimiz ve tüm gayretlerimiz, deprem bölgesindeki konut inşaatlarını en kısa sürede tamamlamaktır. Depreme karşı afet odaklı kentsel dönüşüm de acilen tamamlanmalıdır.” dedi.

“Teknik Yeterlilik Şartı Taviz Verilmeden Uygulanmalı”

Yaptığı açıklamada Türkiye Müteahhitler Birliği olarak, depremlerin değil ihmalin ve kusurlu yapıların can aldığı gerçeğiyle yüzleşilmesi gerektiğini her fırsatta vurguladıklarını belirten Eren, şöyle devam etti: 

“Deprem nedeniyle yeni acılar yaşamamak adına zemin şartlarını dikkate alan imar planları ve yapı şartnameleri hazırlanması, olası imar aflarına güvenen kaçak yapılaşmanın önlenmesi, yüksek riskli yapı stoku için etkin kentsel dönüşüm politikaları geliştirilmesi gerekmektedir. Yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için 2019 yılında çıkarılan ‘Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’, yurt çapında etkin ve taviz verilmeden uygulanmalıdır.”

“Olası Depremlere Karşı Hazırlanmalıyız”

Ülkemizde 1999 Marmara Depremi öncesi şartnamelerle yapılmış çok büyük yapı stoku bulunduğuna da dikkat çeken TMB Başkanı Eren, “Türkiye, bir deprem kuşağı ülkesidir. Bu gerçekle Marmara Depremi’nde acı şekilde yüzleştik. Ancak Türkiye Müteahhitler Birliği olarak önemini defaatle vurguladığımız deprem gerçeğinin görmezden gelinmesinin bedelini 6 Şubat’ta çok ağır ödedik. Şimdi ülke olarak hem kayıplarımızın yasını tutuyor, hem de yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Bugün için önceliğimiz ve tüm gayretlerimiz, deprem bölgesindeki konut inşaatlarını en kısa sürede tamamlamaktır.  Ancak değerli bilim insanlarımızın bizleri uyardığı ve zamanın da giderek azaldığını vurguladığı olası depremlere karşı hazırlanmalıyız. Özellikle fay hatları üzerinde bulunan büyük şehirlerimizde kentsel dönüşüm çalışmaları, afet odaklı şekilde ele alınarak acilen tamamlanmalıdır. Bu hayati sürecin, vatandaşın tercihine bırakılmadan başlatılıp sonuçlandırılması ve güvensiz yapıların hızla tahliye edilerek dönüşümün devletin desteğiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.” dedi.

Konut Kredi Faizlerinin Yüzde 1’in Altında Olması Hayati Önem Taşıyor

Konut kredi faizleri ile yüksek fiyatlandırmalar ile yorucu bir yılı geride bırakan gayrimenkul sektörü 2024’ün ikinci yarısına odaklandı. Sektör temsilcileri konut satışları için kredi faizlerinin yüzde 1’in altında olmasının hayati bir öneme sahip olduğunu söyledi.

Yıl sonu itibarıyla kur ya da enflasyonda sürpriz bir gelişme olmaması halinde konut fiyatlarının enflasyon oranına yaklaşan bir zemine oturacağını belirten Polat Gayrimenkul İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Yücel, “2023’te konut satışları geriledi ama toplam rakam gene de yüksek çünkü talep kuvvetli. Bu sene de 1 milyonun üzerinde konut satışı olacağını ancak faizlerin yüksekliği sebebi ile ipotekli konut satışlarının sınırlı kalacağını öngörüyorum.” dedi. 

“Ucuz Arsa İmkanları Sunulmalı”

İnşaat sektöründe maliyetlerinin yükseldiğini ve artan faizlerle finansman koşullarının orta sınıfın krediyle konut satın almasını son on yılda güçleştirdiğini anımsatan Yücel, bu kapsamda daha çok üst gelir grubuna yönelik lüks konut üretimi ile markalı konut projelerinin yaygınlaştığını belirtti. “Ucuz konut üretmek için devletin ucuz arsa imkanları sunması kısa dönemde en olabilecek senaryo gibi görünüyor.” ifadelerini kullanan Yücel, “Böylelikle sadece TOKİ değil, özel sektör de daha ulaşılabilir konut üretme imkanına sahip olabilir.” şeklinde konuştu.

“Sektörün 100 Milyar TL’lik Can Suyuna İhtiyacı Var”

Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici, konut satışlarının 2023’te, 2022’ye göre 17.5 düşüşle 1 milyon 225 bin 926 olarak gerçekleştiğini anımsatarak, “Türkiye’nin ihtiyacı her yıl yaklaşık 800-900 bin konuttur. Şu anda 500-600 bin üretiliyor o da doğru kesime üretilmiyor” dedi. “Sektörün yaklaşık 100 milyar TL’lik can suyuna ihtiyacı var” ifadelerini kullanan Çekici, “Devlet bu imkanı sektöre sunduğunda, arsa temininde kamu-özel sektör iş birliklerinin, yeni modellerin önünü açtığında, barınma da dahil tüm krizlerin önüne geçebiliriz” diye konuştu. Ayrıca Çekici, seçim sonrası sektörün tekrar canlanmasını beklediklerini aktardı.

“Kiralanacak Portföy Daraldı”

Gayrimenkul Pazarlama ve Satış Profes­yonelleri Derneği (GAPAS) olarak önerdikleri ‘yeni mülkiyet sistemi’ odaklı modellerine değinen İsmail Özcan, “Arsa payının yüksek olması nedeniyle, arsa ve konutun tapusu ayrılmalı. Biz artık bir değil, iki farklı tapu verebilmeliyiz. Bu tür yeni modeller gündemi daha fazla işgal edecek” dedi. 

“Üst ve orta kesim konut alırken, kredisini alıp, bunu da maaşıyla ödüyordu, o denge kayboldu” ifadelerini kullanan Özcan, “İnsanlar, 4-5 milyon gibi rakamların altına girmeyi, aylık 80-100 bin TL’lik taksit ödemeyi göze alamıyor. Herkes kiralamaya yöneliyor ama kiralanacak portföy de daraldı” diye konuştu.

Satış Olmazsa Üretim de Olmaz

Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Başkanı Ramadan Kumova da “Bu yıl konut fiyatlarında enflasyon hedefine paralel bir artış öngörmekteyiz. Bu oran da yüzde 35-36 civarında” dedi. “Satışlarımız 2023’te yaklaşık yüzde 20 geriledi ve 2024’ün 2023’ten daha temkinli olunması gereken bir yıl olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullanan Kumova, “Satışın olmaması halinde sektör yeni konut üretemez çünkü bizler sattıkça üretebilen bir sektörüz. Ayrıca konut kredi faiz oranları aylık yüzde 3.5 seviyesinde kalmaya devam ettikçe, ipotekli satışlardaki düşüş de sürecek” dedi.

Enflasyonist ortam, krediye erişim zorluğu, yükselen fiyatlar ve daralan talebin ardından sektörün zor bir yıl yaşadığını belirten Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur, “Konut satışlarındaki düşüşe rağmen, kentsel dönüşüm hamleleri, beraberinde hem özel sektörün hem de hükümetin sektöre yönelik açıklayacağı kampanyalar, maliyetler tarafında daha stabil bir piyasanın oluşması ile 2024’te canlanma bekliyoruz. Dolayısıyla gayrimenkul, hâlâ güvenli liman olma statüsünü koruyacak. Sadece, bunun sürdürülebilir bir zemine oturması gerekli” dedi. 

Vatandaşlar Arsa Yatırımını Tercih Ediyor

“Türkiye’de konut talebi fiyatla buluşamıyor. Burada da arsa öne çıkıyor” açıklamasını yapan Timur, “Arsa, geçen yıl yatırımcısına konuttan, altından, dövizden ve borsadan daha fazla kazandırdı. 2024’te de arsanın yıldızı parlamaya devam edecek. Gayrimenkul yatırımı enflasyondan korunmak için bizde çok geleneksel bir yatırım refleksi. Yatırımlarını gayrimenkulde değerlendirmek isteyen insanlar, daha ulaşabilir fiyatlara arsa yatırımlarını tercih ediyorlar” dedi.

Hem dünyanın hem de Türkiye’nin geçen yıl yüksek enflasyonla mücadele ettiğini belirten Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun CEO’su Burak Kutluğ, “Finans tarafında muslukların kısılması ile faizler yükseldi ve finansa erişim güçleşti. Avrupa’da da konut satışları ortalama yüzde 20 azaldı” dedi. 

Kentsel Dönüşümle Sektördeki Canlılık Korunacak

“Türkiye’de de yüzde 17.5 daralma oldu. Türkiye, 2024’te de bu tabloyu düzlüğe çıkarmak için sıkı mali politika uygulayacak görünüyor” ifadelerini kullanan Kutluğ, “Finansa erişim maliyetlerinde, ikinci yarıdan itibaren rahatlamaya başlayan bir tablo görebiliriz. Konut satışlarında, şu anki tabloya göre daralmanın devam etmesi mümkün” diye konuştu. Bu sene, gayrimenkul yatırım ortaklığı, gayrimenkul yatırım fonu ve gayrimenkul proje yatırım fonlarının gündemde olacağını aktaran Kutluğ, “Kentsel dönüşümde başlayacak hareketlilikle birlikte sektördeki canlılığın korunacağını düşünüyorum. Türkiye’de konut her zaman kazandıran bir yatırım aracı oldu. 2024’te de gayrimenkul kazandıran yatırım araçlarından biri olacak.” şeklinde konuştu.

Konut Dışı Satışların Toplam Satışlar Arasındaki Payı Yüzde 58 İle Son 11 Yılın En Yüksek Oranı Oldu


2023 yılının emlak sektörü için durağan geçtiğini söyleyen Pro Gayrimenkul Yöneticisi Dr. Mustafa Koçak, Toplam satışlara baktığımızda konut dışı satışların toplam satışlar arasındaki payı yüzde 58 ile son 11 yılın en yüksek oranı oldu” dedi.

6 Şubat felaketiyle birlikte yavaşlamaya başlayan konut piyasasının, Mayıs ayında başlayan faiz artırımları ile birlikte durağan seyretmeye devam ettiğini söyleyen Pro Gayrimenkul Yöneticisi Dr. Mustafa Koçak, “Depremin ardından yeniden gündem olan kentsel dönüşümle birlikte eski binalarda yenileme talepleri artmaya başladı. Ancak malikler arasındaki anlaşmazlık ve maliyetin yüksek olması kentsel dönüşümün önünde engel olmaya devam etti.” diye konuştu.

Konut Dışı Satışlar Arttı

Pandemi ile birlikte arsa-arazilere olan talebin artması, 6 Şubat depremi ile birlikte zirve yaptığını belirten Koçak, “2023 yılında çoğunluğun arsa-arazinin oluşturduğu konut dışı gayrimenkul satışları 1 milyon 723 bin 510 adetle tamamlandı. Toplam satışlara baktığımızda konut dışı satışların toplam satışlar arasındaki payı yüzde 58 ile son 11 yılın en yüksek oranı oldu.” dedi.

Şile Bölgesi Yoğun Talep Gördü

Yaşanan depremle birlikte talep, fay hattına uzak, nüfus yoğunluğunun az olduğu, az katlı ve yeni binalara doğru kaymaya başladı. Pro Gayrimenkul Yöneticisi Dr. Mustafa Koçak, “İstanbul’da özellikle Şile bölgesinin pandemi dönemiyle birlikte yoğun talep görmeye başlamıştı. Depremin de etkisiyle birlikte bu talep daha da arttı. Fay hattına uzaklığı, konut yoğunluğunun az olması, şehir merkezine yakınlığı gibi etkenlerden dolayı bu tip bölgeler daha çok tercih edilmeye başladı. Bu bölgede pandemiyle birlikte artan fiyatlar, depremin ardından oluşan talep yoğunluğuyla birlikte yükselmeye devam ediyor.” diye konuştu.

En Az Düşüş Ankara’da Yaşandı

İstanbul, İzmir ve Ankara’daki konut satışlarını 2022 ve 2023 yılları arasında kıyasladığında, yıl bazında İstanbul’da yüzde 30, İzmir’de yüzde 27 daha az konut satışı söz konusu iken, Ankara’da konut satışlarının yüzde 10 düştüğünü belirten Koçak, “Üç büyük ili kıyasladığımızda depremin ardından Ankara’nın, İstanbul ve İzmir’e nazaran daha çok tercih edildiği yorumunda bulunabiliriz. Hem ulaşım olarak deprem bölgesine daha yakın olması, hem de deprem tehlike haritasına göre düşük tehlikeli bir bölge olması tercih sebepleri arasında gösterilebilir.” dedi.

Kiralıkta En Fazla Stok Artışı İstanbul’da

Eva Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut, Türkiye genelindeki barınma sorunuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz yıldan bu yana süregelen barınma sorununun bir müddet daha devam edeceğini belirten, Eva Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut, “Gayrimenkul piyasasındaki stok erime hızına bakınca neler olduğunu daha iyi görüyoruz. Ocak 2023’ten bu yana ülke genelinde satılık konut stoku genel ortalamada yaklaşık yüzde 15 arttı. Kiralık miktarında ise stok genel bazda yüzde 72 arttı. Kiralıkta en fazla stok artışı olan kent yüzde ise 74 ile İstanbul” dedi.

“Hukuk Mahkemelerinin Yüzde 40’ı Kira Davalarından Oluşuyor”


“Ev sahibi ile mal sahibi arasındaki problemler maalesef değişiklikler yapılmazsa devam edecek.” diyen Turgut, “Gayrimenkulün orta, kısa, uzun vadeli çözümlere ihtiyacı var. Hukuk mahkemelerinin yükünün yüzde 40’ı bugün kira davalarından oluşuyor.” ifadelerini kullandı.

Anadolu’da neredeyse her kentte kiralık ev bulmanın zorlaştığını aktaran Turgut, konut kiralamada arz ve talep dengesinin hızla bozulduğunu söyledi.

Sakarya Tıp Merkezi Projesinde İnşaat Yüzde 45 Tamamlandı

Sakarya’da şehir merkezinde yükselen Tıp Merkezi projesinde inşaat çalışmaları yüzde 45 oranında tamamlandı.

Büyükşehir Tıp Merkezi’nin yeni binası SEAH Kampüsü karşısında bulunan Afet Koordinasyon Merkezi’nin (AKOM) arkasında süratle yükseliyor. Son verilere göre, bina inşasında yüzde 45’lik bölüm tamamlandı.

Kaba inşaat bölümü neredeyse tamamen bitti ve bina içinde yer alan elektrik, mekanik tesisatın inşası için çalışmalar başlatıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin bu projesi tamamlandığında Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm kamu devlet hastanelerinin yükünü hafifletecek ve Sakaryalı vatandaşlara hiçbir ücret vermeden alternatif bir sağlık hizmeti sunacak. Bu tesis, kapasitesi ve kapsamıyla Sakarya’daki sağlık altyapısına da büyük bir katkı sağlayacak.

3 bin metrekare alan üzerine kurulan merkezde hekim odaları, müşahede, pansuman, müdahale, numune alma odası, röntgen odası, ultrason, SFT, Odio, tıbbı atık odası, EKG odası, kan alma, oksijen ve vakum alma santrali, sistem odası, laboratuvar, engelli polikliniği, diğer tüm poliklinikler, diş polikliniği, sistem odası, idari alanlar yer alacak.

Yaz Sonuna Kadar Hizmete Açılacak

Büyükşehir Belediyesi Tıp Merkezi’nde her türlü laboratuvar tetkikler, elektrokardiyografi, radyolojik tetkikler ve solunum fonksiyon testleri yapılacak, dahiliye, genel cerrahi, göz hastalıkları, kulak burun ve boğaz hastalıkları, ortopedi, göğüs hastalıkları ve her türlü branşta sağlık hizmeti verilecek. Vatandaşlara kaliteli sağlık hizmeti sunmaya hazırlanan Büyükşehir Tıp Merkezi’nin bu yaz sonuna kadar hizmete başlaması hedefleniyor.

Eskişehir’de Modern Halk Ekmek Fabrikası Üretime Açıldı

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından tam donanımlı olarak hayata geçirilen ‘Halk Ekmek Unlu Mamuller Fabrikası’ 4 Şubat’ta düzenlenen törenle üretime açıldı.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, yeni fabrika açılışıyla birlikte Büyükşehir Belediyesi’nin ihtiyaçlarına göre tasarlanan ve olası afet durumunda her koşulda çalışabilecek olan “Mobil Mutfak” (Aşevi) ve “Mobil Fırın”ın da halka tanıtılacağını söyledi.

75.Yıl Mahallesi Selami Vardar Bulvarı No: 4’te (Yaş Sebze ve Meyve Hal Binası Arkası) yaklaşık 6 bin metrekare kapalı, 17 bin 700 metrekare açık alana sahip Halk Ekmek Unlu Mamüller Fabrikası, 4 Şubat Pazar günü saat 13.00’te düzenlenecek resmi törenle Eskişehirlilerin hizmetine sunulacak.
Eskişehirlilerin uygun fiyatlı ve sağlıklı ekmek ihtiyacını karşılamaya devam edecek tesis, yüksek teknolojiye sahip yapısı ile el değmeden üretilen ve poşetlenen ekmeklerin yanı sıra ürün kapasite ve çeşitliliğini de arttıracak. Halk Ekmek, yeni fabrikası günlük yaklaşık 300 bin ekmek kapasitesine sahip olacak.

Yaşanan ekonomik kriz ve hayat pahalılığı nedeniyle Halk Ekmek’in çok önemli bir noktada olduğunu belirten Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, “2000 yılında sosyal hizmet projelerimizden biri olarak başlattığımız Halk Ekmek, son teknoloji ile donatılmış yeni fabrikası ile Eskişehirlilere sağlıklı ve uygun fiyatlı ürünleri ulaştırmaya devam edecek. Bu tesis, günün şartlarına uygun hatta batı Avrupa ülkelerinde görülen, ekmek üreten fabrikaları ve fırınlara paralel teknolojisi ile Eskişehir için çok iyi olacak. Türkiye’nin ender modern tesislerinden biri olacak Halk Ekmek’in yeni fabrikası Eskişehir’imize hayırlı olsun.” dedi.

Başkan Büyükerşen, fabrika açılışıyla birlikte Büyükşehir Belediyesi’nin ihtiyaçlarına göre tasarlanan ve olası afet durumlarında her koşulda çalışabilecek olan Mobil Mutfak (Aşevi) ve Mobil Fırının da hizmete gireceğini müjdeledi. Büyükerşen, günde 3 bin kişiye aynı anda yemek verebilecek mobil mutfağın yemek hazırlık ve pişirme alanlarının yanı sıra soğuk hava deposuna da sahip olduğunu söyledi. Ayrıca Mobil Fırınla ilgili de bilgi veren Başkan Büyükerşen, içinde küçük bir yemek servis alanının da bulunduğu fırının günde 70 bin ekmek üretim kapasitesine sahip olduğunu ifade etti.

Büyükerşen, “Olası afetlere karşı hazırlıklarımız kapsamında bu iki önemli projemize bağışları ile katkıda bulunan Öztiryakiler Mutfak Sanayi, Özköseoğlu Fırın Sanayi, Nata Holding ve Sarılar İnşaat başta olmak üzere tüm bağışçılarımıza bu vesile ile bir kez daha teşekkürü tüm Eskişehirliler adına borç biliyorum.” dedi.

Yeni fabrika hakkında bilgi veren Halk Ekmek San. ve Tic. A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Kaplan ise, “Yeni tesisimizle birlikte AR-GE faaliyetleri için de tam donanımlı bir laboratuvar kurduk. Uzman mühendislerimizle yeni dönemde hem ürün çeşitliliğimizi artırmak hem de ürünlerimizin gelişimine yönelik faaliyetlerimizi bu laboratuvarda yapacağız. 57 adet olan büfe sayımızı 2023 yılında 67 ye çıkardık. Bu sayı ihtiyaç dahilinde değerlendirilerek artırılmaya devam edecektir. Her noktamıza ürünlerimizi 11 adet sevkiyat aracımız ile günlük ve taze olarak ulaştırıyoruz. Sağlıklı ve güvenilir hizmet sunabilmek için Halk Ekmek bünyesinde çalışan 100 kişilik konusunda uzman ekibimiz ile Eskişehirliler için mal ve hizmet üretmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Konut Alamayan Yatırımcı Arsaya Yöneliyor

Konut fiyatlarındaki ve faiz oranlarındaki yükselişin de etkisiyle yatırımcılar, bütçelerine uygun arsa ve tarlalara yöneldi. Arsa, tarla ve ticari gayrimenkul satışları yatırımcı çekmeye devam ediyor.

ARAGYD Kurucusu Dr. Av. Mert Van, “Konut fiyatlarının pik seviyeye ulaşması, insanların enflasyon karşısında paralarını koruma çabası, kredibilite ve deprem gibi nedenlerle yatay mimariye oluşan ilgi gibi birçok farklı nedenin bir araya gelmesiyle birlikte arsaya çok ciddi bir yönelim oluştu. Devletin altyapı yatırımı yapmayı planladığı, gelişmekte olan bölgelerden doğru fiyatlı arsa yatırımları yapmak için doğru bir zamandayız.” dedi.

“Son 4 Yılda Arsa Fiyatlarında Yüzde 530 Artış Yaşandı”

Arsa yatırımlarına olan ilginin artmasının temel nedenleri arasında, arsa yatırımlarının potansiyel getiri fırsatları, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirme ihtiyacı ve doğa içinde huzurlu bir yaşam arzusu yer alıyor. Son 4 yılda Türkiye geneli arsa fiyatlarında yüzde 530 artış yaşandığını ifade eden Van, arsa yatırımı için en çok fırsat veren bölgelerin; Kuzey Ege, Çanakkale, Kırklareli, Manisa ve Yalova, en çok yatırım yapılan bölgelerin ise Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Edirne, Kırklareli ve İzmir olduğunu belirtti.

Tiny House Arsalarına İlgi Artmaya Devam Ediyor

Şehir yaşamının hızla artan kalabalığı, günlük hayatın koşuşturması ve stresi, insanları daha sakin, doğayla iç içe bir yaşam arayışına itiyor. Bu nedenle, birçok kişi arsa yatırımlarına yönelerek şehir yaşamının sıkıntılarından kaçmak ve daha huzurlu bir yaşam alanı oluşturmak isterken, getiri potansiyeli yüksek olan arsa yatırımının kazançlı olması bilinciyle hareket ediyor. ARAGYD Kurucusu Dr. Av. Mert Van, “İnsanların doğal yaşama olan ilgilerinin artması sebebiyle, bu tarz kanunlara uygun arazilerin de kıymeti artmaktadır. Bu ilgiden dolayı Tiny House arazileri yatırım aracı olarak değerlendirilmektedir.” dedi. Altyapısı hazır Tiny House arsaların avantaj sağladığından bahseden Van, “Tüm altyapının tek elden sağlanması sebebiyle kişilere düşen maliyet azalmaktadır. Aynı şekilde güvenlik, sosyal alan gibi hizmetlerin bulunmasından dolayı kişilere bir konfor alanı yaratması sebebiyle Tiny House arsalarına olan ilgi günden güne artmaktadır.” diye konuştu.

“Arsa , Her Zaman Altın ve Konuta Göre Daha Fazla Getiri Sağlıyor”

Çanakkale özelinde imarlı arsaların metrekaresinin 1.000 TL’den başlayıp 60.000 TL’ye kadar arttığını belirten Van, “Arsa; 1/1000 uygulama imar planında olan ve üzerinde konut, otel, hastane gibi yapıların yapılabildiği yerlerdir. Arzı mümkün olmayan bir yatırım aracı olması sebebiyle doğru yerden ve doğru fiyatla alınan bir arsa her zaman altın ve konuta göre daha fazla getiri sağlıyor. Son 1 yılda konut satışları yüzde 17,5 azaldı ve 1 milyon 225 bin satış gerçekleşti. Konut dışı satış ise yüzde 3 artışla 1 milyon 723 bin olarak gerçekleşti” dedi.

İnşaat Malzeme Fiyatlarındaki Artış Konut Fiyatlarını Yükseltiyor

Gayrimenkul Hizmet Ortaklığı (GHO) Kurucusu Hasan Can Çalgır, Türkiye’de büyük şehirlerde ev fiyatlarına Londra, Miami gibi şehirlerden konut sahibi olabilmenin mümkün olduğunu söyleyerek, “Ülkemizdeki birçok kentte TOKİ’nin ürettiği konutların fiyatları bile çok yüksek. Bunun ana nedeni inşaat malzemelerindeki maliyet artışı.” dedi.

Son 2 – 3 yıldır gayrimenkulün artık bir lüks haline geldiğini vurgulayan Hasan Can Çalgır, “İnsanların en temel ihtiyaçlarının başında barınma geliyor. Barınmanın karşılığı olan gayrimenkuller de hiçbir şekilde lüks sayılmamalıdır aslında. Bu bir ihtiyaçtır; ama ne yazık ki ülkemizde artık konut almak lüks oldu. İzmir başta olmak üzere ülkemizdeki bir çok kentte TOKİ’nin ürettiği konutların fiyatları bile çok yüksek. Bunun ana nedeni inşaat malzemelerindeki maliyet artışı. Bu konuyla ilgili siyasi otorite hiçbir şekilde çözüm yoluna gitmiyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürden dolayı maliyetlerin indirilmesi düşünülmüyor.” diye konuştu.

Çalgır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son dönemde yurt dışına yatırım konusunda özellikle İngiltere ön plana çıkıyor. Fiyatların Türkiye’ye yakın olmasından dolayı daha kolay satın alınabilen ve kira getirisi de yüksek olan Kuzey Kıbrıs, Karadağ ve Kuzey Avrupa ülkelerine talep de giderek artıyor.”

GHO olarak güçlendirdikleri hizmet altyapısıyla 2024 yılında yeni ofislerle büyümeyi hedeflediklerini kaydeden Hasan Can Çalgır, şu bilgileri verdi:

“Ege Bölgesi ağırlıklı olmak üzere; yeni ofislerle hizmet ağımızı güçlendireceğiz. İzmir’de Foça, Dikili, Buca, Güzelbahçe ayrıca, Muğla Merkez, Marmaris ve Antalya’da ofisler açmak için görüşmelerimiz sürüyor. Bunun için Şubat ayında yeni bir franchise direktörünü görevlendireceğiz. Bu konuda bize gelen talepleri de değerlendiriyoruz. Barınma ihtiyacı ötelenebilecek bir konu değil. Talepler gelmeye devam ediyor. Şu anda herkes seçimi bekliyor. Bir yandan inşaat ve işçilik maliyetleri de yükseliyor. Bu nedenle fiyatlar henüz artmamışken, imkanı olanlar konut alımı yapmak için önemli bir avantaja sahipler.”

TÜİK Açıkladı: TÜFE Ocak’ta Yıllık Yüzde 64,86 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ocak ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre endeks, yıllık yüzde 64,86 aylık ise yüzde 6,70 arttı.

TÜFE’deki değişim 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 6,70, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,70, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 64,86 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 54,72 olarak gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 40,62 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 92,27 ile lokanta ve oteller oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde -1,61 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 17,68 ile sağlık oldu.

Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Ocak ayı itibarıyla, 8 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 4 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 131 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

Özel Kapsamlı TÜFE Göstergesi, Yıllık Yüzde 67,68, Aylık Yüzde 6,85 oldu

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 6,85, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,85, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,68 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,60 olarak gerçekleşti.

Ocak Ayının Enflasyonu Belli Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ocak ayı Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ni (Yİ-ÜFE) açıkladı. Ocak ayının zam oranı ise yıllık yüzde 44,20 aylık yüzde 4,14 olarak ifade edildi.

Yİ-ÜFE, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 4,14, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 4,14, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,20 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 47,35 artış gösterdi.

Yİ-ÜFE İmalat Ürünlerinde Yıllık Yüzde 53,80 Arttı

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 65,03 artış, imalatta yüzde 53,80 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 32,00 azalış, ve su temininde yüzde 66,35 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 49,76 artış, dayanıklı tüketim malında yüzde 56,63 artış, dayanıksız tüketim malında yüzde 60,81 artış, enerjide yüzde 4,06 azalış ve sermaye malında yüzde 64,94 artış olarak gerçekleşti.

Yİ-ÜFE İmalat Ürünlerinde Aylık Yüzde 5,21 Arttı

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 5,72 artış, imalatta yüzde 5,21 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 6,32 azalış ve su temininde yüzde 1,77 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında yüzde 4,89 artış, dayanıklı tüketim malında yüzde 5,04 artış, dayanıksız tüketim malında yüzde 5,85 artış, enerjide yüzde 3,04 azalış ve sermaye malında yüzde 6,21 artış olarak gerçekleşti.

İş Yerlerine Uygulanacak Tavan Zam Oranı Yüzde 54,72 Oldu

Açıklanan verilerin ardından iş yerleri için uygulanacak tavan kira zam oranı yüzde 54,72 oldu. Konut kiralarında ise 1 Temmuz’da sona eren yüzde 25’lik tavan zam uygulamasının devam edeceği açıklandı. Uygulama 2 Temmuz 2024’e kadar sürecek.

Deprem Bölgesinden 200 Bin Konut, Bu Yıl Sahiplerini Bulacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında deprem bölgesinde bu yıl toplam 200 bin konut sahibini bulacak.

Depremlerden etkilenen 11 şehirde yapılan hasar tespit çalışmalarına göre 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldi. Asrın afetinin ortalama maliyeti 104 milyar dolar olarak belirlendi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından halen bölgede yürütülen imar ve inşa çalışmaları kapsamında, 11 şehirdeki 930 şantiyede 110 bin 450 personel görev alıyor.

Bu kapsamda rezerv alanlarda 207 bin, şehir merkezlerinde 50 bin ve hafif çelikten 50 bin olmak üzere toplam 307 bin bağımsız bölümün büyük kısmının ihalesi yapıldı. İhalesi tamamlanan konut ve köy evlerinin inşa süreci hızla devam ediyor.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) hak sahipliği belirleme çalışmalarına devam ediyor. Bugüne kadar AFAD tarafından 390 bin konut, 40 bin iş yeri ve 11 bin 500 ahır olmak üzere toplam 441 bin 500 bağımsız bölüm için hak sahipliği tespiti yapıldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca şubatın ilk 10 günü içerisinde 45 bin 901 konutun kura çekimleri gerçekleştirilecek. Mart ayının ortasına kadar da diğer konut kuralarının daha çekiminin yapılmasıyla afet bölgesinde 2 ay içerisinde toplam 75 bin 364 konutun kuraları tamamlanmış olacak. Böylece yıl sonuna kadar 200 bin evin teslimi yapılacak.

Kura çekimleri gerçekleştirilecek deprem konutlarının illere göre dağılımı şu şekilde:

“Adana 2 bin 408, Adıyaman 6 bin 1, Diyarbakır 4 bin 500, Elazığ 2 bin 736, Gaziantep 15 bin 160, Hatay 10 bin 418, Kahramanmaraş 19 bin 501, Kilis 2 bin 11, Malatya 6 bin 672, Osmaniye 3 bin 638, Şanlıurfa 2 bin 319.”

Rezerv alanlarda ve şehir merkezlerinde yapımı biten konut, köy evleri ve iş yerleri her ay ortalama 15-20 bin olmak üzere hak sahipliği belirlenerek teslim edilecek.

Ayrıca depremin etkilediği 11 şehre yapılacak içme suyu, atık su, kanalizasyon, arıtma tesisi gibi altyapı projeleri için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından İLBANK aracılığıyla yerel yönetimlere 56 milyar lira hibe desteği sağlanacak. Projelendirme çalışmalarının ardından altyapı çalışmaları da hızla başlayacak.

Kaynak: AA

Yerinde Dönüşüm Projesine 255 Bin Başvuru Yapıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Şubat 2023 tarihli depremlerin ardından Yerinde Dönüşüm projesine yapılan başvuruların 255 bine ulaştığını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Gaziantep’te Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreni’ne video konferans yöntemiyle katıldı.

Deprem hemen ardından İslahiye bölgesinin ziyaret noktası olduğunu belirten Erdoğan, “Afet bölgesini hep gündemimizde tuttuk.” dedi.

Deprem bölgesinin imarı ve ihyası için çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini aktaran Erdoğan, acil yıkılacak 6 bin 114 binanın tamamını kaldırdıklarını 11 bin 554’ünün enkaz kaldırma işlemlerinin bittiğini ifade etti. Erdoğan, “Gaziantep’e toplamda 4,8 milyar liralık kaynak aktardık. Çadır sayısı 54 bin 554’tür, 20 yerde kurulan 8660 konteynerde 26 bin kişi kalıyor.” dedi.

Konut kuralarını gündemine alan Erdoğan, şunları söyledi:

“Gaziantep’te 17 bin 425 konut, 839 ahır olmak 19 bin 927 hak sahibi bulunuyor. Bugün 10 bin 698 konutumuzun kurasını çekiyoruz. Yeni evlerinin hayırlı, huzurlu olmasını diliyorum. 14 bin konutumuzun yapımı da hızla sürüyor. En son vatandaşımız da evine kavuşana kadar bize dinlenmek yok. Türkiye asrın birlikteliğini sergileyerek asrın felaketini sarıyor. 

Hasarın ve faturanın büyüklüğü karşısında asla yılgınlığa kapılmadık. Yatırımlarımızın aksamasına müsaade etmedik. Eksiklerimiz olmuştur, gecikmeler yaşanmış olabilir. Deprem bölgesinde ne kadar samimi çalıştığımıza 85 milyon şahittir. Farklı proje ve çalışmalarla bu çalışmaları hızlandırmanın gayretindeyiz. Yerinde dönüşüm için başvurular 255 bini aştı, Gaziantep’te bu sayı 1068’dir.

Depremden etkilenen şehirlerimizin meydanlarını, ana caddelerini de biz yapıyoruz. Altyapı projeleri için İlbank aracılığıyla deprem bölgesindeki içme suyu, atık su, kanalizasyon, arıtma tesisi gibi altyapı projeleri için yerel yönetimlere 56 milyar liralık hibe desteği sağlıyoruz. Yazın altyapı çalışmalarına başlayacağız. Büyük bir gayret ve özveri ile çalışarak deprem bölgemizi en kısa sürede ayağa kaldıracağız. Türkiye kerim vasfıyla çok güçlü bir devlettir.”

İstanbul’da Ocak Ayında 4,3 Milyar Dolarlık İhracat Yapıldı

Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, İstanbul’dan Ocak ayında 4,3 milyar dolarlık ihracat yapıldı.

Ticaret Bakanlığı, kesintisiz büyüyen ekonomiye katkı kapsamında çalışmalarını sürdürüyor. Bakanlık tarafından açıklanan bu yılın ilk ayında geçen yılın aynı ayına göre faaliyet illeri bazında ihracatta; İstanbul yüzde 0,3 azalışa rağmen toplam 4 milyar 330 milyon dolarla birinci oldu.

Kocaeli yüzde 5,7 artış ve 2 milyar 504 milyon dolarla ikinci, İzmir yüzde 1,3 artış ve 1 milyar 851 milyon dolarla üçüncü, Bursa yüzde 0,4 artış ve 1 milyar 275 milyon dolarla dördüncü, Mersin ise yüzde 31,2 artış ve 891 milyon dolarla beşinci sırada yer aldı.

Ocakta geçen yılın aynı ayına göre faaliyet illeri bazında ihracatta; Mersin’in 212 milyon dolarla en fazla artış sağlayan il olduğu belirlenirken, Kocaeli 135 milyon dolarla ikinci sırada yer aldı. En fazla artış sağlayan iller sıralamasında, Hatay 125 milyon dolarla üçüncü, Yalova 89 milyon dolarla dördüncü, Çorum 67 milyon dolarla beşinci oldu.

Ticaret Bakanlığının 2024 yılı başında üretim yerleri dikkate alınarak hesaplanan faaliyet illerine göre ihracat istatistikleri, yıllık bazda 2022 ve 2023 yıllarını kapsayacak şekilde karşılaştırmalı açıklandı. Söz konusu istatistiklerin il bazlı/bölgesel politikaların veriye dayalı olarak belirlenmesine önemli katkılar sağlamasının hedeflendiği vurgulanan açıklamada, “Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçımız, sanayicimiz, üreticilerimiz ve iş insanlarımızla birlikte istişare halinde belirlenen yol haritalarımızı uygulayarak her ilimizin refah düzeyini artırarak Türkiye ekonomimize en üst seviyede katkı vermesi için çalışmalarımıza devam edilecektir.” ifadesi kullanıldı.

Siltaş Yapı, Yılın İlk Kampanyasını Başlattı

Siltaş Yapı, İstanbulun Pendik ve Sancaktepe ilçelerinde yükselen konut projeleri için kampanya başlattı.

Modern mimari teknikler ve trendler ışığında kent ihtiyaçlarını yeniden yorumlayarak hayatı kolaylaştıran, özgün yapılar inşa eden Siltaş Yapı; Siltaş Panorama, Siltaş Comfort, Siltaş Korupark ve Siltaş Premium projelerinde ayrıcalıklı fırsatlar ve uygun ödeme koşulları sunan yeni bir kampanya başlattı. Yeni yılda, yeni bir ev sahibi olmak veya yatırım yapmak isteyenler için cazip bir kampanya oluşturduklarını belirten Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir, her projenin merkezi konumu, sosyal donatıları, mimarisiyle bir evden çok yaşam merkezi konseptine sahip olduğunu vurguladı.

Uygun Ödeme Koşulları ve İndirimli Fiyatlarla Ev Sahibi Olma İmkânı

2024 yılının ilk kampanyası hakkında detaylı bilgi veren Murat Özdemir, şunları söyledi: “Kampanyaya dahil olan projelerimiz arasında yer alan Siltaş Panorama, Siltaş Korupark ve Siltaş Premium Anadolu Yakası’nın yıldızı yükselen lokasyonlarından Pendik’te, Siltaş Comfort ise Sancaktepe’de yer alıyor. Tüm projelerimizin ortak özelliği ise kara, hava ve deniz yolunun kesişim noktasında, merkezi lokasyonlarda konumlanıyor olması. Üstelik projelerimizde yeşil alana ve sosyal donatılara geniş yer ayırıyoruz. LifeX konseptimiz ile kapalı yüzme havuzu, sauna, fitness merkezi, spor sahası, spor salonu, misafir suiti, çocuk oyun odası, kapalı otopark, 7/24 güvenlik ve kamera gözetimi, e-şarj altyapısı, yerden ısıtma sistemi altyapısı dahil olmak üzere sofistike ve üst düzey olanakları bir arada sunuyoruz. İster oturum, ister yatırım için projelerimizden konut sahibi olmak isteyenleri yeni yılın ilk kampanyasını değerlendirmek üzere satış ofislerimize bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Kampanyadaki Projeler

Siltaş Panorama: Pendik’te denize ve yeşile komşu bir lokasyonda konumlanan proje, 175 bin metrekarelik inşaat alanında 7 ve 11 katlı 13 bloktan oluşuyor. Çeşitli büyüklük ve özellikte 650 konut ve 24 ticari ünitenin bulunduğu projede; 2+1, 3+1, 4+1 ve 5+1, balkonlu, teraslı, bahçeli ve adalar manzaralı daireler yer alıyor. Yüzde 10 indirim sağlanan projede, 24 ay taksit ve hemen tapu fırsatı da sunuluyor.

Siltaş Comfort: İstanbul’un en hızlı değer kazanan bölgelerinden Sancaktepe’de konumlanıyor. 35 bin metrekarelik inşaat alanında yükselen proje; 100 dairelik 12 katlı 2 blok, 3 katlı 2 showroom ve tek katlı ticari alanlardan oluşuyor. Aile merkezli bir yaklaşımla tasarlanan proje, 2+1 ve 3+1 daire tipleriyle konforlu bir yaşam vadediyor. Projede kampanya kapsamında yüzde 10 indirim ve vade farksız 24 ay taksit ile hemen tapu fırsatı sunuluyor.

Siltaş Korupark: Pendik’te şehrin oksijen deposu Aydos Ormanı’na birkaç dakika mesafede konumlanıyor. 35 bin metrekarelik inşaat alanında yükselen proje, 114 daire ve 9 villadan oluşuyor. Projede doğayla kusursuz uyum sağlayan benzersiz bir tasarıma sahip 3,5+1, 4,5+1 daireler ile 5+1 villa seçenekleri bulunuyor. Kampanya kapsamında projede yüzde 10 indirim ve vade farksız 12 ay taksit uygulanıyor.

Siltaş Premium: Pendik Yenişehir’de farklı ulaşım alternatiflerinin kesişim noktasında ve doğanın yanı başında yükselen proje; 60 bin metrekarelik inşaat alanında, 6 blokta 342 konut ve 12 ticari üniteden oluşuyor. Proje; 2+1, 3+1 ve 4+1 daire seçenekleri ile farklı genişlikte, ferah ve şık yaşam alanları sunuyor. Projede yüzde 10 indirim ve vade farksız 24 ay taksit imkânı sağlanıyor.

Doğu Karadeniz’in En Büyük Cami İnşaatında Sona Doğru

Trabzon’un Ortahisar ilçesinde hayata geçirilen ve Doğu Karadeniz’in en büyük cami ve külliyesi olacak projenin inşaat çalışmalarında sona gelindi. Projenin bu yıl açılması hedefleniyor.

2018 yılında dönemin Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, zamanında yapımına başlanılan, projesi Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın destekleriyle Pazarkapı mevkiinde denize hakim bir noktada sahil şeridinde hazırlanan Trabzon Şehir Camii ve Külliyesi inşaatı sürüyor. Caminin kaba inşaatı ve dış cephesi tamamlanırken iç kısımlarındaki çalışmalar sürüyor.

Trabzonlu hayırseverlerin destekleri ile 182 bin metrekare rekreasyon alanındaki 26 bin metrekarelik arsa üzerinde yapımı devam eden Trabzon Şehir Camii ve Külliyesi’nde 7 bin 700 kişi aynı anda ibadet edebilecek.

15 bin 442 metrekare toplam inşaatı alanı ve 8 bin 831 metrekare bodrum kat alanı ile tamamlandığında 14 derslikli eğitim merkezi, 15 atölye, bin kişilik konferans ve toplantı salonu, aşevi, bay/bayan abdesthane, gasilhane ve kapalı otoparkın bulunacağı camide 6 bin 255 m2 ibadet alanları bulunacak. 2 bin 800 metrekare harim alanı, bin 140 metrekare revak alanı, bin 200 metrekare avlu alanı ve bin 115 metrekare mahfil katında oluşan cami ve külliyenin geleneksel Türk-İslam mimari tarzı ile günümüz çizgilerini bütünleştirerek döneminin ve şehrin sembol eserlerinden biri olması amaçlanıyor.

Ana kubbesi 42 metre yüksekliğinde ve 22 metre çapında olacak, 77 metre yüksekliğinde 4 minaresinde 12 şerefe bulunacak caminin içi 24 pencereden ışık alacak. Ses akustiği de dikkate alınarak tasarlanan cami ve külliyesi ana kubbe, ön cephe ile mihrap cephesinde bulunan iki yarım kubbe ve güneybatı ve kuzeydoğu cephesindeki iki büyük kemerden oluşacak. Toplamda 6 bin 100 metrekare namazgah alanı içerisinde yaklaşık 7 bin 700 kişinin aynı anda ibadet edebileceği camide engelli kullanıcıların ulaşımı için de asansör bulunacak. Öte yandan caminin çevresi Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından projelendiriliyor.

Samsun’da 78 Okulda Depreme Karşı Güçlendirme Yapıldı

Samsun’da depreme karşı güçlendirme çalışmaları kapsamına alınan 121 okulun 78’inde çalışmalar tamamlandı.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okulların deprem riskine karşı güçlendirilmesi amacıyla alınacak önlemler ve yatırımların planlanmasına yönelik çalışmalar neticesinde Samsun’da tespit edilen güçlendirilmesi gerekli 121 okul binasından 9 adet okul binasının yıkım kararı verilerek yıkıldı. 3 adet okulun ihale hazırlık çalışmaları ise devam ediyor. 109 adet okulun ise proje revize işlemleri tamamlanarak ihaleleri yapıldı ve inşaatlarına başlandı.

31 adet okulun güçlendirme inşaatları devam ediyor.

Devam eden işlerden 78 adet okul binasının deprem güçlendirme işi tamamlandı.

Yenilenebilir Enerji Artışının Yüzde 99,5’i Güneş Enerjisi Projelerinden Kaynaklandı

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİSBF) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yıldırım ve İGÜ Sürekli Eğitim Merkezi Danışma Kurulu Üyesi İş İnsanı Ahmet Emre Cengiz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın son açıkladığı; 2023 Yılı Elektrik Piyasası Sektör Raporu’nı değerlendirdi.

Kamu3’ün haberine göre; Türkiye’nin enerji sektöründeki güçlü hamleleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın son açıkladığı “2023 Yılı Elektrik Piyasası Sektör Raporu” ile bir kez daha gözler önüne serildi. 2024 yılı ve sonrasına dair fikirler veren rapora yönelik değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Hakan Yıldırım ve İş İnsanı Ahmet Emre Cengiz, 2023’te kaydedilen 2858 megavatlık yenilenebilir enerji artışının yüzde 99,5’inin güneş enerjisi projelerinden kaynaklandığını belirterek, bu projelerin Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltarak, ekonomik bağımsızlığını sağlamada ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede önemli bir köprü görevi gördüğünü ifade ettiler. 

Türkiye, son yıllarda gerçekleştirdiği temiz enerji projeleriyle sadece enerji sektörü için değil, ekonomi, istihdam ve teknoloji alanlarında da pozitif etkiler oluşturuyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun raporunu değerlendiren İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİSBF) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yıldırım ve İGÜ Sürekli Eğitim Merkezi Danışma Kurulu Üyesi İş İnsanı Ahmet Emre Cengiz, Türkiye’nin temiz enerji projeleriyle geleceğe yönelik yaptığı yatırımları değerlendirdi. 

Güneş enerjisinin, finansal ve ekonomik boyutta taşıdığı stratejik öneme dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Yıldırım, “2023’te kaydedilen 2858 megavatlık yenilenebilir enerji artışının yüzde 99,5’i güneş enerjisi projelerinden kaynaklandı. Bu durum, Türkiye’nin enerji portföyünü çeşitlendirmesi açısından sadece bir adım değil, aynı zamanda ekonomik olarak büyümesine de güçlü bir katkı sağlıyor. Güneş enerjisi projeleri sadece çevresel avantajlar sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda yerel ekonomilere dinamizm kazandırıp, istihdam imkanları sağlıyor” şeklinde belirtirken İş İnsanı Ahmet Emre Cengiz ise, “Bu projeler enerji güvenliğimizi artırmanın yanı sıra iklim değişikliği ile mücadelede de etkin bir rol oynuyor. Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltarak, ekonomik bağımsızlığını sağlamada ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede önemli bir köprü görevi görüyor.” ifadelerini kullandı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun raporu, Türkiye’nin enerji sektöründeki dönüşümünün hem ekonomik hem de çevresel açıdan ülkenin sürdürülebilirlik kalkınma hedeflerine ulaşmasına önemli bir katkı sağladığını gösteriyor. Bu projelerin, Türkiye’nin enerji bağımsızlığını sağlamasında stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten Cengiz, “Türkiye, bu alanda attığı adımlarla uluslararası düzeyde de örnek bir ülke olma potansiyeline sahip. Ayrıca, güneş enerjisi projelerinin hane ve iş yeri çatılarında kullanılması, enerji ihtiyacının bir kısmını karşılamakla kalmayıp, bireysel ve kurumsal düzeyde enerji bağımsızlığını sağlamanın da bir yolu diyebiliriz. Bu uygulama, sadece bireylerin ve işletmelerin enerji maliyetlerini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği de destekler. Böylece, her birey ve işletme kendi enerjisini üretme potansiyeliyle enerji dönüşümüne katkıda bulunmuş olur.” dedi. 

Güneş enerjisi projelerinin, ekonomik büyümenin yanı sıra teknolojik gelişmelere de öncülük ettiğini belirten Doç. Dr. Hakan Yıldırım, “Yerli üretim ve Ar-Ge çalışmalarındaki artış, sektördeki istihdamı olumlu yönde etkileyerek ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Türkiye’nin enerji sektöründeki bu dönüşümü, sadece enerji güvenliği ve temiz çevre için değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma ve teknolojik ilerleme açısından da önemli bir fırsat sunuyor.” şeklinde konuştu.

Zeytinköy’de Asfaltlama Çalışmaları Sona Erdi

Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde sokakların asfaltlama çalışmaları teker teker tamamlanıyor. Son olarak Zeytinköy’de başlatılan asfaltlama çalışmaları sona erdi.

Yeşildere Mahallesi’nde belediye ekipleri tarafından 2807 ve 1173 sokaklar çevresinde yer alan 10 ayrı sokakta sıcak asfalt çalışması gerçekleştirdi. Bu çalışma, mahallenin dönüşüm sürecindeki son adımlardan biri oldu.

Yeniden İmar ve İnşa Projeleri Finanse Ediliyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, deprem bölgesinin yeniden imar ve inşa projelerinin finanse edileceğini belirterek deprem fonuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Afet Yeniden İmar Fonu’nun işleyişine ilişkin yönetmeliğin hazırlanıp Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderildiğini belirterek, “Afet bölgelerinde, özellikle 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinin etkili olduğu alanlardaki yeniden imar ve inşa projeleri, planlı şekilde ve kurumların eş güdümü içinde finanse edilecek” dedi.

Şimşek, geçen yıl yasalaşan kanunla altyapısı oluşturulan Afet Yeniden İmar Fonu’na ilişkin değerlendirmede bulundu.

Söz konusu kanunla AFAD tarafından doğal afetler sonrasında genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu’nun kurulduğunu ifade eden Şimşek, fonun Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olacağını söyledi.

Şimşek, fonun yönetim kurulunun Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Tarım ve Orman, İçişleri, Ulaştırma ve Altyapı bakanları ile Strateji ve Bütçe Başkanı’ndan oluştuğunu bildirdi.

Fonun kaynaklarına ilişkin de bilgi veren Şimşek, “Bu kaynaklar, yurt içi ve dışı kaynaklı her nevi nakdi bağış, yardım, hibe ve tahvil dahil krediler ile bütçeye bu amaçla konulacak ödenekten oluşacak” diye konuştu.

Şimşek, fonun bu kaynakları kanunda belirtilen amaç doğrultusunda ve yönetim kurulu kararları çerçevesinde ilgili projelere, gerçekleşmelere bağlı olarak aktaracağına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Fonun yapısı ve işleyişine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen Afet Yeniden İmar Fonu Yönetmeliği’ne ilişkin çalışmalar tamamlandı ve düzenleme Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderildi. Yönetmeliğin yayımlanması sonrasında afet bölgelerinde, özellikle 6 Şubat tarihli Kahramanmaraş depremlerinin etkili olduğu alanlardaki yeniden imar ve inşa projeleri, planlı bir şekilde ve kurumların eş güdümü içinde finanse edilecektir.”

“Uygun Maliyetli Dış Finansman İmkanlarından Yararlanılacak”

Bu sayede, öncelikle uzun vadeli ve uygun maliyetli dış finansman imkanlarından yararlanılmasının, kaynakların verimli, etkin ve şeffaf şekilde kullanılmasının sağlanacağını vurgulayan Şimşek, “Fon, bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenecek ayrıca Sayıştay denetimine de tabi olacak. Bu çerçevede, belirlenen amaçlar doğrultusunda ilgili kurumlarımızla yakın işbirliği içinde çalışmalarımız devam edecek” dedi.

Didim Genelinde Yol Çalışmaları Sürüyor

Aydın, Didim’de ilçe belediyesi tarafından başlatılan yol yapım çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.

Didim genelinde konforlu ulaşım ağı sağlanması amacıyla başlatılan yol yapım ve sathi kaplama çalışmaları hızlandı. 

Çalışmalar hakkında bilgi veren Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay, “Didimli vatandaşlarımızın daha modern bir ulaşım ağına kavuşması için yol yapım çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz Fener Caddesi’nden başlayarak bölgeye 40800 metrekare sathi kaplama yol kazandırdık. İlçemize yeni yollar kazandırmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Aydın’daki tüm ulaştırma projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Deprem Yalıtımında Sürtünmeli Sarkaç İzolatörler Öne Çıkıyor

6 Şubat depremlerinin yıl dönümü yaklaşırken, binaların depreme dayanıklılığını artıran sismik izolatör teknolojileri yeniden gündeme geldi. Küresel trendler, hammaddesi çelik olan sürtünmeli sarkaç tipi izolatörlere yönelik talebin arttığını gösterdi. Bu izolatörlerin Türkiyedeki ilk ve tek üreticisi; Japonya, Tayvan Şili, ABD ve Çinden gelen uzman ekiplerin, sismik izolatör kullanılan hastane binalarının üstün performansını tasdiklediğini açıkladı.

6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Türkiye’nin deprem riskleri ve büyük İstanbul depremi konusundaki endişeler sürerken, binaların depreme dayanıklılığını artıran ve “deprem yalıtımı” adı verilen sismik izolatör teknolojilerine yönelik ilgi de arttı. Kauçuk veya çelik materyaller kullanılarak üretilen ve binaların temellerine ya da bodrum katlarına yerleştirilerek yapıların maruz kalacağı sarsıntı etkisini azaltan sismik izolatör teknolojileri konusunda merak edilenleri, Ankara’da sismik izolatör üretimi gerçekleştiren, ürünleri şehir hastanesi projelerinde uygulanan ve dünyanın pek çok noktasında projelere imza atan TİS Teknoloji Genel Müdürü Uğurcan Özçamur açıkladı.  

Dünyada kabul görmüş iki ana tip deprem izolatörü bulunduğunu belirten Uğurcan Özçamur, “Birincisi kauçuk esaslı ürünler, ikincisi ise hammaddesi çelik olan sürtünmeli sarkaç adını verdiğimiz ürünler. 90’lı yıllarda ortaya çıkan sürtünmeli sarkaç, son yıllarda popülerlik kazandı” dedi.

Son iki yılda projelerin %25inde çelik sürtünmeli sarkaçlar kullanıldı

Japonya, Tayvan, Şili, ABD ve Çin’den gelen uzman ekipler, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 7 ilde saha çalışmaları gerçekleştirdi. Sismik izolatör kullanılan tutulan hastane binalarında gerçekleştirilen çalışmalar, sürtünmeli sarkaç mesnetlerle donatılmış, taban izolasyon sistemleri kullanılan hastane binalarının daha üstün performans sağladığını gösterdi. 

Deprem yalıtımı ve depreme dayanıklı yapılar konusunda yürütülen Ar-Ge çalışmalarının çelik hammaddeli sürtünmeli sarkaç ürününe odaklandığını kaydeden Uğurcan Özçamur, “Japonya’da 10 yıl öncesine kadar deprem yalıtımı için sadece birkaç projede sürtünmeli sarkaç kullanıldığını biliyoruz. Son iki yılda ise yeni projelerin yaklaşık %25’inde hammaddesi çelik olan sürtünmeli sarkaçlar kullanıldı. Projelerin %90’ında tercih edilen ve fiyat/performans açısından da daha iyi sonuçlar veren çelik ürünler, kauçuk izolatörlerden daha gelişmiş bir teknoloji olarak öne çıkıyor. Üst yapıyı ekstra rahatlatan bu teknoloji, bina elemanlarının deprem kuvvetini daha az almasını ve bu sayede daha az zarar görmesini sağlıyor” dedi.

“Çelik veya kauçuk, yapı tipine göre değişebiliyor” 

Kauçuk izolatörlerin ve çelik hammaddeli sürtünmeli sarkaç ürünlerin aynı işleve hizmet ettiğini dile getiren TİS Teknoloji Genel Müdürü Uğurcan Özçamur, “Kauçuk izolatörlerle ulaşılabilecek periyot değerleri 2,5-3 saniye civarında. Başka bir deyişle, ivmeyi belli bir yere kadar azaltabiliyorsunuz. Sürtünmeli sarkaç tipi çelik izolatörlerde ise rahatlıkla 5-6 saniye periyotlara ulaşabiliyorsunuz ve bu da üst yapının çok daha az deprem kuvveti almasını sağlıyor. Öte yandan üretim güvenilirliği açısından da çelik materyallerin kauçuğa göre avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Çelik ürünlerin standartları, üretim sürecinde farklılıklar yaşanabilecek kauçuk materyale kıyasla daha avantajlı. Tüm bunlar, dünya çapında çelik hammaddeli sürtünmeli sarkaç deprem izolatörlerine yönelik artan talebi doğruluyor. Ancak çelik veya kauçuk tercihi, yapı tipine göre de değişiklik gösterebiliyor. Örneğin bazı yapılar kauçukla tasarlanamıyor. Bazı yapılar için ise sürtünmeli sarkaç kullanmak ideal olmayabiliyor. Yapıya, yapı amacına, tasarıma göre farklılaşmak gerekebiliyor” ifadelerini kullandı.

Sürtünmeli sarkaç tipi izolatörlerde ilk ve tek yerli üreticiyiz” 

Yarım asırlık geçmişi olan Mim Mühendislik’in iştirakleri olan TİS Teknolojik İzolatör Sistemleri olarak küresel yüzeyli sarkaç tipi sürtünmeli çelik deprem yalıtım cihazı üreten ilk ve tek yerli şirket olduklarını hatırlatan Uğurcan Özçamur, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: 

“Sismik izolatör teknolojileri, ABD, Almanya, İtalya, Japonya, Çin gibi ülkelerden ithal ediliyordu. TİS Teknoloji olarak deprem yalıtımı konusunda dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırırken, ülkemizi sismik izolatör teknolojilerinin ihraççısı konumuna taşıdık. Hatay, Kahramanmaraş gibi şehirlerdeki şehir hastanelerinde de kullanılan, ülkemizde onlarca proje tarafından tercih edilen sürtünmeli sarkaç tipi deprem izolatörlerimizi Azerbaycan, Şili, Peru, Tayvan, Meksika, Irak, İtalya gibi pek çok pazara taşıdık. İtalya Sibaritide Hastanesi, Irak Merkez Bankası, Şili Autonoma Üniversitesi, Azerbaycan Shusha Camisi, deprem yalıtımı için Türkiye’de geliştirdiğimiz sürtünmeli sarkaç tipi izolatörleri tercih etti. Deprem yalıtımı cihazlarının tasarım, imalat, montaj ve servisine kadar tüm süreçleri yürüten TİS Teknoloji olarak, yerli sermaye ve yerli mühendislikle dünya standartlarında ürünler geliştiriyoruz.”

Sürdürülebilir Kent Buluşmaları Antalya’da Gerçekleştirildi

Mapei tarafından düzenlenen ‘Sürdürülebilir Kent Buluşmaları’ organizasyonunun 6’ncısı Antalya’da gerçekleştirildi.

Yoğun ilginin olduğu toplantıda, Antalya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Soner Akdoğan ve Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Bahar da açılış konuşmasında katılımcılara görüşlerini bildirdi. 

Mapei, “Sürdürülebilir Kent Buluşmaları” kapsamında Antalya’da sektör temsilcileri ile bir araya geldi. “Sürdürülebilir kentler için yenilikçi uygulamalar” konulu toplantıda yapısal güçlendirme ve sektördeki yenilikler hakkında katılımcılara bilgi verildi.

Mapei Genel Müdürü Selman Tarmur, Havayı Koklayan Adam Meteorolojist Bünyamin Sürmeli ve Mapei Türkiye İş Geliştirme Yöneticisi Eray Aladağ’ın sunumlarını paylaştığı toplantıya inşaat mühendisleri, mimarlar, sivil toplum kuruluşları üyeleri, belediye yetkilileri ve basın mensupları katılım sağladı. Yoğun ilgi gösterilen toplantıda Mapei’nin yapısal güçlendirme çözümleri hakkında da bilgiler verildi.

“Kalite, İnşaat Çalışmalarında Fark Yaratan En Önemli Özellik”

İnşaat çalışmalarında en çok dikkat edilmesi gereken ve fark yaratan özelliğin kalite olduğuna dikkat çeken Mapei Genel Müdürü Selman Tarmur, “Mapei olarak günümüzde inşaat sektörüne yönelik kimyasal ürünlerin, dolgu malzemelerinin ve yapıştırıcıların üretiminde dünya lideriyiz. İnşaat sektörüne yönelik ürünler dünyasında en geniş ürün yelpazesiyle tüm müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Daima, mümkün olan en iyi ürünü sunabilmek için en iyi hammaddeleri kullanmayı ve en nitelikli personel ile çalışmayı taahhüt ediyoruz. Araştırma ve yeniliğin, büyümenin en büyük destekçileri olduğuna inandığımızdan, yıllık cironun yüzde 5’ini Araştırma ve Geliştirme için kullanıyoruz. Merkezimiz İtalya’da olmakla birlikte küresel pazarda önemli bir rol oynuyoruz. Genel Merkezimiz, tüm dünyaya ulaştığımız yolculuğumuza başladığımız şehir olan Milano’dadır. Bilgi birikimimizi artırıp hem şirket içi hem de şirket dışındaki ilişkilerimizi geliştirerek büyümeye devam ediyoruz” dedi.

Her yıl çevresel olarak sürdürülebilir tasarım ve inşaat yapmayı mümkün kılan binlerce yeni formülasyon oluşturduklarına işaret eden Tarmur, “Mapei olarak çevre dostu çimento üretimi ile örnek oluyoruz. Tüm çimento esaslı ürünleri Reach Yönetmeliği’ne uygun olarak üretiyoruz. Avrupa Birliği, çimentolarda bulunan Cr VI’nın (Krom 6) insan sağlığı açısından zararlı olması nedeniyle, çimentonun içindeki oranın 2 ppm’nin altında olmasına ilişkin bir yönetmelik çıkardı. AB yıllardır kendi sınırları içerisinde Cr VI oranı 2 ppm’den fazla olan çimentoların satışına izin vermiyor. Biz şirket olarak çimento esaslı bütün ürünlerimizde CR VI < 2 ppm olan çimento kullanıyoruz. Bu konunun önemi yeterince bilinmiyor, bir an önce tüm sektöre yayılması gerekiyor” dedi.

Kaynak: Emlak Dream

Ege Yapı GYO Dönüşüm İznini Aldı

Ege Yapı, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) dönüşüm iznini alarak halka arz sürecinin ilk aşamasını tamamladı.

Gayrimenkul sektöründe 360 derece hizmet veren EgeYapı, halka arz yolunda ilk aşamayı tamamladı. Şirket, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı dönüşüm iznini 21.12.2023 tarih ve 80/1767 sayılı SPK kararını takiben aldı. Böylelikle halka arz sürecinin ilk adımını atmış oldu. EgeYapı, Portföyündeki projelerle halka açılma sürecini 2024 yılı bitmeden tamamlamayı hedefliyor.

Gayrimenkul sektöründe ulusal ve uluslararası alanda edindiği deneyimin ardından 2015 yılında temelleri atılan Ege Yapı, yurt içi ve yurt dışında konut, ofis, otel, alışveriş merkezi ve eğitim kurumu gibi birçok projenin müteahhitlik ve gayrimenkul geliştirme işlerini başarı ile gerçekleştirmiştir. Şirket, ileri teknoloji odaklı yönetim yaklaşımı, güçlü mühendislik anlayışı ve yenilikçi bakış açısıyla hayata geçirdiği prestijli marka değeri yüksek projelerle sektörde fark yaratmayı sürdürüyor.

Şirketin bugüne kadar hayata geçirdiği projeleri arasında; Batı Şehir, Cer İstanbul, Kordon İstanbul Projesi ve Çamlı Yaka Konakları bulunuyor. Ayrıca Ege Yapı’nın devam eden Modern Yaka ve Ege Yapı Kekliktepe projeleri bulunmaktadır. Gelecekte ise İstanbul’da Şile ve Beyoğlu; İzmir’de Urla; Çanakkale Ezine ile Ayvacık’ta Paşaköy ve Ahmetçe; Yalova’da Altınova projesi hayata geçirilecektir. Ege Yapı, sağlam mühendislik vizyonu ile A sınıfı enerji belgeli sürdürülebilir yaşam alanları geliştirdiği projelerinde bölgelere değer katmaya devam ediyor.

Ege Yapı, sağlam mühendislik vizyonu ile A sınıfı enerji belgeli sürdürülebilir yaşam alanları geliştirdiği projelerinde bölgelere değer katmaya devam ediyor. 2023-2025 yılları arasında 7 milyar TL yatırım değerinde 7 projeyi tamamlamayı planlayan Şirket, [ana hissedarı Ege Yapı A.Ş. ve Şirket’in konsolidasyona tabi iş ortaklıkları ile birlikte] bugün sahada 3 bin 500 kişi, merkezde 113 kişi ve mühendislik kadrosunda 400 kişilik bir istihdam sağlamaktadır.

Ege Yapı bünyesinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevini sürdüren Didem Güneş, EgeYapı halka arz sürecine başlamasıyla birlikte Ege Yapı GYO’ya Genel Müdür olarak atandı. Bu atama ile Didem Güneş, şirketin stratejik yönetim ve büyüme hedeflerine liderlik edecek. 17 Ocak 2024 tarihi itibarıyla Genel Müdür olarak göreve başlayan Didem Güneş, şirketin vizyonunu güçlendirmek adına önemli kararlar alacaktır.

Ege Yapı firma bilgileri ve tüm projelerine buradan göz atabilirsiniz.

“Artık Depremleri Bir Doğal Afet Olmaktan Çıkarmalıyız”

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından inşaat çalışmalarında kalitenin öneminden bahseden Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, “Artık depremleri, toplumsal ve ekonomik travmalara neden olan bir doğal afet olmaktan çıkartmalıyız.” dedi.

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri sonrası yapılan değerlendirmelere değinen Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “2023 yılının ilk günleri ile birlikte Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacak olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşarken, geçmişten aldığımız tecrübeler ve dersler ile geleceğe daha güçlü ve umutlu bakıyorduk ancak 6 Şubat günü tüm ülke olarak adeta bir kâbusa uyandık. Ne yazık ki o sabah deprem konusunda yeterince yol alamadığımızı apaçık gösterdi. 50 binden fazla can kaybı yaşanan Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri yaklaşık 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkilemiş ve tüm ulusumuzu yasa boğmuştur.

T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinden etkilenen 11 ilimizde yıkılan binaların yüzde 97’si 1999 yılından önce inşa edilmiş ve mühendislik hizmeti almamış, denetime tabi olmamış yapılar olduğu belirtildi. Oysa 1999 yılı öncesinde de deprem yönetmelikleri, uygulama standartları, İmar Kanunu, fenni mesuliyet ‘TUS’ sistemi gibi birçok husus yürürlükteydi. 1999 Marmara Depremi ile tüm bunların depreme dayanıklı, can ve mal güvenliğini sağlayan yapıların inşasında etkili olmadığı görülmüş ve daha sonra önemli aksiyonlar alınmıştı. Bu aksiyonlara örnek olarak; hazır beton ve nervürlü çelik donatı kullanımının zorunlu hâle gelmesi, Yapı Denetimi Sisteminin (YDS) tüm ülke geneline yayılması, Deprem Yönetmeliklerinin güncellenmesi verilebilir. Bu aksiyonlar sonucunda 2000 yılı sonrasında ve özellikle 2011 yılında YDS’nin tüm Türkiye’de uygulamaya geçmesi sonucunda daha güvenilir ve depreme dayanıklı binaların inşası mümkün olmuştur. Buna rağmen günümüzde yapı stokumuzun yaklaşık yarısı 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş durumdadır.

Kahramanmaraş ve Hatay Depremlerinde yıkılan binaların yüzde 2’si ise 2000 yılından sonra inşa edilmiştir ancak bunların büyük bir çoğunluğu yapı denetimine tabi tutulmamıştır. Depremin etkilediği 11 ilde yapı denetim sistemine geçilmesinden sonra hazır beton kullanılarak yapılan 151 bin 990 binadan 272’si yıkılmış olup, yıkılmayan bina oranı yüzde 99,8’dir.” dedi.

“Kentsel Dönüşüm Büyük Bir Fırsattır”

Kentsel dönüşüm süreçlerine değinen Yavuz Işık, “2012 yılında yürürlüğe giren Kentsel Dönüşüm Kanunu’nda 2023 yılında yapılan değişiklikler ile sürecin daha hızlanması beklenmektedir. Kentsel dönüşümün ana teması riskli yapıların dönüştürülmesi olarak algılansa da dönüşüm sürecinin çok boyutlu bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Kent madenciliği prensipleri ile inşaat ve yıkıntı atıklarının sürdürülebilir bir şekilde değerlendirilmesi, doğal kaynakların sorumlu kullanılması, neredeyse sıfır enerjili binalara ağırlık verilmesi, olası afetler için tam donanımlı toplanma alanlarının yapılması, ulaşım akslarının yeniden planlanması, düşük karbonlu malzemelerin kullanılması gibi birçok boyutta süreç desteklenmelidir.” dedi.

“Her Beton Hazır Beton Değildir”

Depreme dayanıklı yapıların özelliklerini vurgulayan Yavuz Işık, “1970’li yılların sonunda hazır beton ile tanışan Türkiye’de hazır betonun kullanımı kademeli olarak 2000’li yılların başında zorunlu hâle gelmiştir. Bu nedenle birçok eski yapıda ‘hazır beton’ yerine şu an için ‘ilkel’ olarak nitelendirilebilecek yöntemlerle beton üretilmiştir. Herhangi bir standarda ve mühendislik yaklaşımına tabi olmayan bu betonlar yine uygun olmayan inşaat demirleri ile birlikte kullanılmış ve mühendislikten uzak tasarım ve yöntemlerle bina yapımında kullanılmıştır. Günümüzde ise ‘hazır beton’ bilgisayar kontrollü otomasyon sistemlerine dayanan, tüm girdi kontrolleri yapılan, en çok denetime tabi tutulan ve denetimi RFID çiplerle gerçekleştirilen güvenilir bir yapı malzemesi ve tam anlamıyla mühendislik ürünüdür.” dedi.

Depreme dayanıklı yapıların tasarımının önemine dikkat çeken Yavuz Işık, “Önemli bir diğer husus da hiçbir yapı malzemesinin sadece kendi özellikleri ile ‘depreme dayanıklı’ olarak tanımlanmaması gerektiğidir. Doğru ve kaliteli malzeme, güvenilir yapıların olmazsa olmaz koşullarından sadece biridir. Esas olan, depreme dayanıklı yapı tasarımıdır.” diye konuştu.

“Sorumluluğumuzun Bilincindeyiz”

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) olarak inşaat sektörünün önemli bir paydaşı ve güvenli yapıların da en önemli bileşeninin sorumluluğunu taşıdıklarını belirten THBB Başkanı Yavuz Işık, “36 yıldır ülkemizin sağlam yapılar üzerinde gelişmesini ve büyümesini sağlamak için yoğun çaba sarf etmekteyiz. Hem sektörümüzün kalite bilincini ve yetkinliğini geliştirmek hem de hazır beton kullanıcılarını doğru uygulamalara teşvik etmek için birçok somut adım attık ve atmaya devam ediyoruz. Bunları yaparken ilgili kamu kurumları ve meslek örgütleri ile iş birliğini önemsiyoruz.

1995 yılında ülkemizde hazır beton üretimine yönelik herhangi bir denetim mekanizması yokken THBB üyeliğinin birinci şartı KGS Belgesi almaktı. Başka bir sektörde benzeri olmayan bu uygulama ile THBB, üyelerinin standartlara uygun üretim yapmasına liderlik ederken bir yandan da tüm sektörün bu yöne evrilmesini sağlamıştır. Daha sonra yürürlüğe giren G İşareti Yönetmeliği ile bu süreç tüm sektöre yayılmıştır. THBB olarak bütün hazır beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz.” dedi.

Türkiye Hazır Beton Birliği olarak olarak uzun yıllardır riskli yapı stokunun dönüştürülmesini sürekli gündeme getirdiklerini belirten THBB Başkanı Yavuz Işık, “Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin dönüşmesi gerektiğini gördük. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bilimin ışığında, kültürel ve doğal mirasımızı koruyup geçmiş tecrübelerimizden faydalanarak yeni bir toparlanma ve kalkınma döneminin kapısını aralamalıyız. Artık depremleri, toplumsal ve ekonomik travmalara neden olan bir doğal afet olmaktan çıkarmalıyız. Bu konuda gerekli politikaların ve eylem planlarının oluşturulmasını destekliyor ve tüm paydaşları göreve çağırıyoruz.” dedi.

İstanbul ve Muğla’ya Toplam 1,4 Milyar TL Otel Yatırımı Yapılacak

İstanbul’un Kartal işçesinde ve Muğla’nın, Bodrum ilçesinde toplam 1,4 milyar TL yatırım bedeliyle otel projeleri hayata geçirilecek.

İstanbul’un Kartal ilçesi Cevizli Mahallesi 10507 ada 704 parselde bulunan 8 bin 936 metrekarelik araziye Aksoylar Maden Denizcilik ve İnşaat Sanayi Tic. A.Ş. tarafından Aksoylar Radisson Blu isimli  apart otel yapılacak. Proje bedeli 1 milyar 90 bin TL olarak belirlenen otelde 204 oda ve 32 ticaret alanı bulunacak.

Muğla’da Tatil Köyü Yükselecek

Muğla’nın, Bodrum İlçesi, Kızılağaç Mahallesi, 307 Ada 1, 4,5,6,7,8,9,10,11,12,13 ve 14 parselde bulunan toplam 364 bin 140 metrekarelik arazilere, Halikarnas Turizm ve Yatırım A.Ş tarafından “Four Seasons Resort Bodrum” oteli yapılacak.

120 odalı otel ve 105 üniteli tatil köyü için  proje bedeli  268 milyon TL olarak belirlendi.

Daha önce 307 ada 21 parseli de kapsayacak şekilde 125 odalı otel ve 284 üniteli tatil köyü projesi için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararının Danıştay 6. Dairesi tarafından iptal edilerek inşaat faaliyetinin durdurulduğu ve revize edilen yeni projeyle oda kapasitelerinin 120 oda kapasiteli 5 yıldızlı otel ve 105 oda kapasiteli 5 yıldızlı tatil köyü olarak değiştirildiği belirlendi.

Kaynak: Turizm Güncel

Konya, Akıllı Şehir Sıralamasında Zirvede

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan Akıllı Şehir Başarılı Örnekler Portalı’nda 132 Akıllı Şehir Uygulaması ile Konya, zirvedeki yerini korudu.

Çevre, Şehircilik ve iklim Değişikliği Bakanlığı’nın yayımladığı 2020-2023 Akıllı Şehirler Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı’na uyumlu yerli ve milli kaynaklar kullanılarak Akıllı Şehir Stratejisi ve Yol Haritasını Türkiye’de ilk defa Konya’daki tüm paydaşlarla birlikte hazırlayan Konya Büyükşehir Belediyesi, Akıllı Şehircilik uygulamalarıyla Türkiye’ye ve dünyaya örnek oluyor.

Ekonomim’den Muhammet Yiğitoğlu’nun haberine göre; Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında hazırlanan Akıllı Şehirler Olgunluk Değerlendirme Modelinin uygulanması ile şehirlerin Akıllı Şehircilik alanındaki kabiliyetleri değerlendirilip akıllı şehir olgunluk seviyeleri tespit edilerek, bu sonuçlar doğrultusunda Ulusal Akıllı Şehir Endeksi oluşturuldu.

Bu doğrultuda ulaşımdan çevreye, enerjiden sıfır atık konusuna, bilişim teknolojilerinden yönetişim gibi 20’den fazla alanda yapılan değerlendirmeler ile şehirlerin olgunluk seviyesi ölçülüyor ve böylece şehirler bu sonuçlara göre yapılması gereken faaliyetler ve alınması gereken tedbirlerle ilgili çalışmalar yapıyor.

Konut Kredi Hacmi 436,7 Milyar TL Oldu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından açıklanan bültene göre, konut kredi hacmi 436,7 milyar TL’ye ulaştı.

BDDK tarafından yayınlanan haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 26 Ocak itibarıyla 101 milyar 311 milyon lira artış gösterdi. Söz konusu dönemde toplam kredi hacmi 11 trilyon 736 milyar 174 milyon liradan 11 trilyon 837 milyar 485 milyon liraya yükseldi. Bankacılık sektöründe toplam mevduat ise bankalar arası dahil geçen hafta 65 milyar 848 milyon lira arttı. Toplam mevduat 15 trilyon 101 milyar 317 milyon lira oldu.

Tüketici kredilerinin tutarı, 26 Ocak itibarıyla 12 milyar 923 milyon lira artışla 1 trilyon 526 milyar 904 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 436 milyar 713 milyon lirası konut, 94 milyar 96 milyon lirası taşıt ve 996 milyar 95 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 29 milyar 735 milyon lira artarak 1 trilyon 438 milyar 439 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 2,8 artışla 1 trilyon 206 milyar 915 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 522 milyar 515 milyon lirasını taksitli, 684 milyar 400 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Kaynak: Emlak Dream

ABD’de Konut Fiyatları Kasım’da Geriledi

S&P CoreLogic Case-Shiller, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kasım 2023’e ilişkin ulusal konut fiyat endeksi verilerini yayımladı.

Buna göre, ABD’de ulusal konut fiyat endeksi, geçen yıl Kasım’da bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,1’lik artış kaydetti. Endeks, ekimde yıllık yüzde 4,7 artmıştı.

ABD’nin 20 kentindeki konut fiyatlarına ilişkin endeks de Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5,4 yükseldi.

Piyasa beklentileri, endeksin bu dönemde yüzde 5,8 artması yönündeydi. Son bir yılın en büyük artışını kaydeden endeks, ekimde de yüzde 4,9 artmıştı.

Endeksteki 20 kent arasında konut fiyatlarının yıllık bazda en fazla yükseldiği kent Detroit oldu. Detroit’te bu dönemde konut fiyatları yıllık bazda yüzde 8,2 arttı. Detroit’in ardından konut fiyatlarının en fazla yükseldiği diğer kentler yüzde 8 ile San Diego ve yüzde 7,4 ile Cleveland ve New York olarak sıralandı. Aynı dönemde konut fiyatları Portland’da ise yıllık yüzde 0,7 düştü.

Aylık bazda ise kasımda hem ulusal konut fiyat endeksi hem de 20 kentteki konut fiyatlarına ilişkin endeks mevsim etkilerinden arındırılmış olarak yüzde 0,2 azalış kaydetti. Söz konusu değişim Ocak 2023’ten bu yana ilk aylık azalış olarak dikkati çekti.

Açıklamada görüşlerine yer verilen S&P DJI Emtia, Reel ve Dijital Varlıklar Başkanı Brian Luke, ABD’de konut fiyatlarının kasımda, tüm zamanların en yüksek seviyesinden düşüşe geçtiğini belirtti.

Dokuz aylık yükseliş serisinin kasım ayında sona erdiğine ve endeksin en son yaz aylarında görülen seviyelere geri döndüğüne işaret eden Luke, Seattle ve San Francisco şehirlerinin sırasıyla yüzde 1,4 ve yüzde 1,3 ile en büyük aylık düşüşleri bildirdiğini kaydetti.

Kaynak: AA

Trabzon’a Yeni Hastane Projesi Geliyor

Trabzon Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çelebi, basın açıklamasıyla yeni hastane projesiyle ilgili konuştu.

Trabzon Özel İmperial Hastanesi, Trabzon basını ile bir araya geldi. Basın toplantısına İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çelebi, hastane müdürü ve hastanenin başhekimleri katılım gösterdi. Başkan Mehmet Çelebi toplantıda gazetecilerin hem yeni yılını hem de geçmiş gazeteciler gününü kutladı. Daha sonra basının sorularını yanıtlayan Başkan Çelebi, sağlık turizminden yatırım konularına önemli açıklamalarda bulundu.

Trabzon’un önemli sorunlarından biri olan otopark sorununun hastane çevresinde de yaşandığını kaydeden Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çelebi, hastane yoğunluğundan dolayı otoparkın yetersiz kaldığını belirterek, “Otoparkla ilgili ciddi bir sorunumuz var. Ama konuyla ilgileniyorlar. İlerleyen zamanlarda çözüme kavuşacağımıza inanıyorum. Bizim ekiplerimizin de konuyla ilgili çalışmaları sürüyor. Karşıda da otopark alanı var. Otopark konusu biraz da bizim yoğunluğumuzdan kaynaklanıyor. Bu sorunu da çözeceğimize inanıyorum.” dedi.

Kaynak: Güne Bakış

İstanbul’un En Büyük GES Projesi Açıldı

İstanbul’un kurulu gücü en büyük arazi tipi Güneş Enerjisi Santrali, Eyüpsultan’da gerçekleştirilen törenle açıldı. Yenilenebilir enerji üretiminde örnek olacak santralde Eyüpsultan Belediyesi’nin tüm kurumlarının elektrik ihtiyacı karşılanacak.

Eyüpsultan Belediyesi tarafından Ağaçlı Mahallesi’nde yapılan ve İstanbul’da kurulan en büyük Güneş Enerjisi Santralleri arasına giren tesis törenle açıldı. Güneş Enerjisi Santrali açılışı için düzenlenen törene, Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken ile birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, önceki dönem İçişleri Bakanı İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ayşegül Tekeroğlu katıldı.

Açılış töreninde konuşan Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan yaptığı konuşmada, “Enerji, sadece günlük hayatımızı sürdürebilmemiz için değil aynı zamanda ekonomik kalkınma, güvenlik ve çevresel sürdürülebilirlik açısından da çok büyük öneme haiz. Birçok belediyemiz, kendi tüketimini karşılayarak, aynı zamanda kendisine ekonomik bir katkı da sağlamakta. Ülkenin de enerji ihtiyacına katkı sağlamakta. Bugün santrallerimize 4,7 megawatlık bir santrali ilave ediyoruz. Bu santral Eyüpsultan Belediyemizin tüketiminin yaklaşık yüzde 71’ine yakın bir miktarı karşılayacak. Biz bu santralle birlikte aynı zamanda yıllık 10 bin 400 yetişmiş ağacı devreye de almış oluyoruz. Böyle bir tesisi ülkemize kazandıran, ülkemizin birçok şehrinde başarılı bir şekilde hizmet veren, son 5 yıldır Eyüpsultan ilçemizde çok başarılı hizmetlere imza atan Belediye Başkanımız Deniz Köken’i tebrik ediyorum. Bu tesisin hem ülkemize hem milletimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Başkan Deniz Köken ise konuşmasında şunları söyledi:

“Eyüpsultan Belediyesi kendi tükettiği elektiriğin yüzde 71’ini kendisi üretecek. Biz bu yaptığımız tesisle, bir şehirde bulunan 2 bin 200 hanenin bir yılda tükettiği elektriği üretmiş gibi oluyoruz. Bu işte, işin en iyi olanlarıyla çalıştık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Enerji A.Ş. ve bu işte marka olmuş EnerjiSA ile çalıştık.

Avrupa yakasının en büyük geri dönüşüm tesisini yaptık. Bu tesiste gerçekleşen plastik dönüşümüne baktığımızda, yıllık 96 bin varil petrolün piyasaya girmesine engel şekilde bir çalışma yapmışız. Kâğıt toplamada bir yılda 17 bin ağacın kesilmesini önledik. Bu Güneş Enerjisi Santrali’ni yaparken çok sıkıntı çektik. Bir sürü sorunlar çıktı karşımıza. Biraz geç oldu ama güç olmadı. Hep beraber güzel bir esere kavuştuk. Hayırlı, uğurlu olsun.”

Belediyenin Elektriğinin Tamamı Güneş Enerjisi Santralinden

Eyüpsultan Belediyesi tarafından Ağaçlı Mahallesi’nde kurulan Güneş Enerjisi Santrali ile belediyenin tüm kurumlarının elektrik ihtiyacı karşılanacak. 4 bin 700 KWE gücünde yapılan Güneş Enerjisi Santrali ile yıllık 6 bin 594 MWH yani 2 bin 198 hanenin tüketimine denk üretim sağlanırken, engellenecek karbon salımı ise 4 bin 274 ton. Bu da yaklaşık 10 bin 400 ağacın 1 yılda engelleyeceği karbon salımına denk geliyor.

Finlandiya, Türkiye ile Yenilenebilir Enerjide İş Birliği Yapmaya Hazır

Finlandiya Çevre ve İklim Bakanı Kai Mykkanen, “Türkiye’nin güçlü enerji yoğun sanayisi ile Finlandiya sanayisi arasında ticaret, ithalat ve ihracat artırılabilir.” dedi.

Finlandiya’da elektrik üretiminin yüzde 40’tan fazlasının nükleer enerjiden sağlandığını belirten Mykkanen, bunun enerji güvenliği ve iklim hedeflerine katkı sağladığını anlattı.

Mykkanen, Finlandiya’nın daha fazla nükleer enerjiye ihtiyacı olduğunun altını çizerek, “Küçük modüler reaktörlerin inşasını kolaylaştırmayı amaçlayan Ulusal Nükleer Enerji Yasası ile 2026’ya kadar yapılması planlanan reform, Finlandiya’nın ileri görüşlü ve uyarlanabilir stratejisini yansıtıyor. Ayrıca nükleer enerji için yüzde 70’e yakın yüksek bir kamuoyu onayı bulunuyor.” ifadelerini kullandı.

Nükleerin yanı sıra rüzgar enerjisine de yatırım yaptıklarına dikkati çeken Mykkanen, “Son yıllarda açık deniz rüzgar enerjisi alanında büyük bir yatırım potansiyeli bulunuyor. Hükümet de 2035’e kadar açık deniz rüzgar enerjisi kapasitesinin artırılması konusunda iddialı bir hedef belirledi. Ayrıca yıllık bazda elektrik talebi açısından kendi kendimize yeterliliğe doğru ilerledik. Bu oran 2023’te neredeyse yüzde 98’e ulaştı.” değerlendirmesinde bulundu.

Finlandiya’nın Şubat 2022’den sonra Rus enerjisine bağımlılığını hızla azalttığını vurgulayan Mykkanen, “Bu, iyi düzeyde hazırlık, tutarlı eylemler ve geniş enerji karışımı sayesinde mümkün oldu. Elektrikle ilgili olarak, Rus nükleer yakıtı için de yedek bir batı tedarik zinciri bulunduğunu belirtmek gerekir. Rus LNG’si de Finlandiya’ya sadece çok sınırlı miktarda ithal ediliyor.” diye konuştu.

Mykkanen, Avrupa’da Rusya-Ukrayna savaşından sonra başlayan krizin ardından Finlandiya’nın enerji sisteminin dayanıklılığını kanıtladığını ifade etti.

Fosil enerjide Rusya’ya bağımlılığı aşamalı olarak durdurmayı başardıklarına dikkati çeken Mykkanen, enerji tedarik yollarını çeşitlendirdiklerini ve yerli elektrik üretim kapasitesini önemli ölçüde artırdıklarını kaydetti.

Mykkanen, Finlandiya’nın spot piyasadaki elektrik fiyatının AB ülkeleri arasındaki en ucuz ikinci fiyat olduğunu belirterek, Ocak 2023’te faaliyete geçen Inkoo yüzer LNG gemisinin de gaz arzı konusunda sisteme önemli katkısı olduğunu söyledi.

Temiz Enerji Çalışmalarında Türkiye İle İş Birliği Olabilir

Türkiye ile yenilenebilir enerji ve nükleer atık yönetimi gibi alanlarda ortak çalışmalar yürütülebileceğini ifade eden Mykkanen, şunları kaydetti:

“Yenilenebilir enerji veya nükleer atık yönetimi gibi temiz enerji gelişmeleri söz konusu olduğunda Finlandiya ve Türkiye arasında teknoloji veya uzmanlık değişimi olabilir. Finlandiya temiz sanayi merkezi olmayı hedefliyor. Türkiye’nin güçlü enerji yoğun sanayisi ile Finlandiya sanayisi arasında ticaret, ithalat ve ihracat artırılabilir. Ayrıca, Ar-Ge işbirliği kapsamında karşılıklı forumlar aracılığıyla, gelecekteki işbirliği için fırsatlar sunabilir.”

10 Bin 840 Deprem Konutunda Sıra Kura Çekimine Geldi

6 Şubat tarihli depremlerden etkilenen Hatay, Osmaniye ve Adana’da toplam 10 bin 840 adet deprem konutu tamamlanıyor. Konutların kura çekimi bu ay içerisinde gerçekleştirilecek.

Afetten etkilenen Hatay’da, depremlerde 80 bin 323 bina “yıkık”, “acil yıkılacak” ve “ağır hasarlı” olarak kaydedildi. Bu kapsamda kent genelinde evlerini kaybeden afetzedeler için konut yapımına başlandı.

TOKİ marifetiyle il genelinde 33 farklı noktada 1828’i 2+1, 30 bin 486’sı ise 3+1 olmak üzere 32 bin 314 konutun inşası planlandı. Bu konutlardan 660’ının yapımı ise bağışçılar tarafından karşılanıyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce de 5 bin 582 köy tipi afet konutunun ihalesi gerçekleştirildi, bunlardan 2 bin 650’sinin inşasına başlandı.

Kent genelinde hızla yükselen konutlardan 6 bin 572’si TOKİ konutu, 703’ü de kırsal konut olmak üzere 7 bin 275’inin kurası 3 Şubat’ta çekilecek.

Hatay Valisi Mustafa Masatlı, yıkımı gerçekleşen binaların yerine eskisinden daha güçlü ve güzel binalar yapmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla 24 saat esaslı çalışma sistemiyle sahada olduklarını söyledi.

Bu kapsamda kalıcı konutların bir ayağının da TOKİ marifetiyle yapılan konutlar olduğunu anlatan Masatlı, şöyle konuştu:

“Şu ana kadar ilimizde 33 farklı alanda 32 bin 314 konutun yapımı devam etmektedir, bir kısmı da tamamlanmıştır. Öteki taraftan kalıcı konutlarımızın bir diğer ayağı kırsal konutlarımızdır. Bununla ilgili de 5 bin 582 köy konutumuzun ihalesini gerçekleştirdik. Bunlardan 2 bin 650’sinin de inşaatı devam ediyor. Vatandaşlarımızın kalıcı konutlarına ivedilikle kavuşabilmeleri için konutlarımızın kabulleri gerçekleştirildikçe kura yöntemiyle teslimler yapılacak. Asırların felaketi depremin yıl dönümü yaklaşırken tüm il genelinde 6 bin 572’si TOKİ kalıcı konut, 703’ü de kırsal konut olmak üzere toplamda 7 bin 275 konutumuzun kura çekimini inşallah 3 Şubat’ta gerçekleştireceğiz. Şimdiden kalıcı konutlarına kavuşacak vatandaşlarımıza eskisinden daha güçlü, daha güzel yeni evlerinin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyoruz.”

Hatay’ın ilçelerine göre yapımı süren TOKİ’nin kalıcı konut sayıları şöyle:

İLÇELERTOKİ KONUT SAYISI
ANTAKYA12823
ARSUZ1188
DEFNE3069
ALTINÖZÜ364
İSKENDERUN3986
PAYAS1351
KIRIKHAN2576
KUMLU303
HASSA3878
SAMANDAĞ424
DÖRTYOL2060
BELEN292
TOPLAM32314

Hatay’ın ilçelerine göre inşa edilecek köy tipi afet evlerinin sayısı şöyle:

İLÇEKÖY KONUTU SAYISI
ALTINÖZÜ900
ANTAKYA316
ARSUZ494
BELEN87
DEFNE127
ERZİN158
HASSA276
İSKENDERUN157
KIRIKHAN1088
KUMLU7
REYHANLI885
SAMANDAĞ407
YAYLADAĞI680
TOPLAM5582

Osmaniye’de Kalıcı Deprem Konutlarında Sona Gelindi

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen iller arasında bulunan Osmaniye’de de kalıcı deprem konutlarının yapımında sona gelindi.

Depremlerde 273 binanın yıkıldığı, 10 binden fazla binanın ise hasar gördüğü ilde, kent merkezi ve ilçelerde evleri yıkılan ya da zarar gören depremzedeler için konut yapımı sürüyor.

Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerde kentin büyük hasar aldığını ifade etti.

Depremlerde 1010 vatandaşın yaşamını yitirdiğini, 2 bin 606 kişinin de yaralandığını dile getiren Yılmaz, “Depremin ilk anından itibaren Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde hızlı bir şekilde vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamamasını sağlama gayretinin içinde çalışmalarımızı başlattık.” dedi.

İlk etapta depremzedelerin mağdur edilmemesi için 1027’si kırsalda olmak üzere 4 bin 102 konteynerin kurulumunun sağlandığını aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:

“Yıkılan evlerle ilgili 11 bin 235, iş yerleri için 1299, 121’i de ahır olmak üzere 12 bin 655 hak sahibi bulunmaktadır. Şu anda kalıcı konutlarımızın yapımı çok hızlı bir şekilde devam etmektedir. 3 bin 875’i kent merkezinde olmak üzere 5 bin 265 konutun ihalesi yapıldı. Şu anda kura çekilecek toplam hak sahibi 4 bin 925’tir. 1852’si kentte, 124’ü kırsalda (köy evi) olmak üzere 1976 konutun en yakın zamanda kurası çekilecek.”

Adana’da 3 Bin 204 Konut Yükseliyor

Depremden etkilenen Adana’da da afetzedeler için merkez Çukurova ilçesi Şambayadı, merkez Sarıçam ilçesi Buruk ve Göztepe ile Ceyhan ilçesi Mithatpaşa ve Yumurtalık ilçesi Akyuva mahallelerinde konut inşa ediliyor.

Şambayadı Mahallesi’nde 590, Buruk Mahallesi’nde 592, Göztepe Mahallesi’nde 1106, Mithatpaşa’da 511 ve Akyuva’da 405 olmak üzere toplam 3 bin 204 konutun yapımının tamamlanmasıyla kentteki afetzedeler evlerine kavuşacak.

Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremin yaralarının sarılması için çalışmaların aralıksız devam ettiğini söyledi.

Kentte dükkan ve konut yönünden 8 bin 200 hak sahibinin bulunduğuna dikkati çeken Köşger, “İnşallah şubat ayı sonuna kadar Adana’da 1589 konutun kurayla teslimini gerçekleştireceğiz. Adana’da 8 bini aşkın hak sahibi var. Devletimiz hak sahiplerinin yaralarını en kısa sürede saracak.” ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

Deprem Fonu Faaliyete Geçiyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Afet Yeniden İmar Fonu’nun işleyişine ilişkin yönetmeliğin hazırlanıp Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderildini açıkladı.

Şimşek, geçen yıl yasalaşan kanunla altyapısı oluşturulan Afet Yeniden İmar Fonu’na ilişkin değerlendirmede bulundu. Söz konusu kanunla AFAD tarafından doğal afetler sonrasında genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu’nun kurulduğunu ifade eden Şimşek, fonun Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olacağını söyledi.

Şimşek, fonun yönetim kurulunun Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Tarım ve Orman, İçişleri, Ulaştırma ve Altyapı bakanları ile Strateji ve Bütçe Başkanı’ndan oluştuğunu bildirdi. Fonun kaynaklarına ilişkin de bilgi veren Şimşek, “Bu kaynaklar, yurt içi ve dışı kaynaklı her nevi nakdi bağış, yardım, hibe ve tahvil dahil krediler ile bütçeye bu amaçla konulacak ödenekten oluşacak.” diye konuştu. 

Bakan Şimşek, fonun bu kaynakları kanunda belirtilen amaç doğrultusunda ve yönetim kurulu kararları çerçevesinde ilgili projelere, gerçekleşmelere bağlı olarak aktaracağına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Fonun yapısı ve işleyişine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen Afet Yeniden İmar Fonu Yönetmeliği’ne ilişkin çalışmalar tamamlandı ve düzenleme Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderildi. Yönetmeliğin yayımlanması sonrasında afet bölgelerinde, özellikle 6 Şubat tarihli Kahramanmaraş depremlerinin etkili olduğu alanlardaki yeniden imar ve inşa projeleri, planlı bir şekilde ve kurumların eş güdümü içinde finanse edilecektir.”

Bu sayede, öncelikle uzun vadeli ve uygun maliyetli dış finansman imkanlarından yararlanılmasının, kaynakların verimli, etkin ve şeffaf şekilde kullanılmasının sağlanacağını vurgulayan Şimşek, “Fon, bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenecek ayrıca Sayıştay denetimine de tabi olacak. Bu çerçevede, belirlenen amaçlar doğrultusunda ilgili kurumlarımızla yakın işbirliği içinde çalışmalarımız devam edecek.” dedi.

İSO İmalat PMI Ocak Ayında 49,2 Değerini Aldı

S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI değerinin Ocak ayında 49,2’ye ulaştığını belirterek, “Ocak ayına ilişkin PMI verileri, sektörde yavaşlama eğiliminin hafiflediği yönünde olumlu sinyaller verdi. PMI ile resmi sanayi üretim verileri arasındaki tarihsel ilişki, yıla iyi bir başlangıç yapıldığını gösteriyor” dedi.

Eşik değer olan 50,0’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, 2023 Aralık’ta 47,4 olan manşet PMI, Ocak 2024’te 49,2’ye yükselerek faaliyet koşullarındaki bozulmanın hafiflediğine işaret etti. Manşet PMI son dört ayın en yüksek değerine ulaşsa da üst üste yedinci ay 50,0 eşik değerin altında kaldı.

Faaliyet koşullarında olumsuz seyrin hafiflemesiyle uyumlu bir şekilde, üretimdeki azalış son altı ayın en düşük hızında ölçüldü. Anket katılımcılarına göre ocak ayında talep, kırılganlığını korumakla birlikte bazı iyileşme işaretleri de gösterdi. Yeni siparişlerde daralma eğiliminin yedinci aya ulaşması, talepte devam eden kırılganlığı doğrulayan bir diğer gelişme oldu.

Yeni ihracat siparişleri de yavaşladı, ancak söz konusu yavaşlama oldukça ılımlı düzeyde gerçekleşti. Yeni siparişlerdeki zayıflamaya bağlı olarak firmalar satın alma faaliyetlerini ve stoklarını da azalttı. Bununla birlikte, istihdam aralık ayındaki sınırlı artışın ardından yeni yılın ilk ayında yatay seyretti.

Ocakta girdi maliyetleri enflasyonu belirgin bir şekilde ivmelenerek geçen yılın ağustos ayından bu yana en yüksek düzeyde gerçekleşti. Katılımcıların önemli bir bölümü asgari ücret artışının etkilerine işaret ederken ham madde maliyetlerindeki yükseliş ile liradaki değer kaybının da fiyat baskılarına katkı yaptığı belirtildi. Bunun sonucu olarak, imalatçılar kendi satış fiyatlarını da belirgin bir hızda artırdı ve enflasyon son beş ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Aralıkta hafifçe kısalan tedarikçilerin teslim süreleri ocak ayında uzama kaydetti. Bazı anket katılımcılarına göre teslimat sürelerindeki artış Kızıldeniz’deki gelişmelerin yol açtığı sevkiyat gecikmelerinden kaynaklandı.

On Sektörden Yedisinde Tedarikçilerin Teslimat Süreleri Uzadı

İSO Türkiye Sektörel PMI raporu hammadde maliyetlerindeki yükseliş ve liradaki değer kaybının yanı sıra asgari ücret zammının da etkisiyle yılın başında enflasyonun keskin bir şekilde hızlandığına işaret etti. Talep ve üretimin baskı altında kaldığı ocak ayında büyüme yalnızca kimyasal, plastik ve kauçuk sektörü ile sınırlı oldu. İstihdam tarafında ise daha olumlu gelişmeler öne çıktı ve on sektörden beşi çalışan sayılarını artırdı.

Ocak ayında girdi maliyetleri imalat sanayi genelinde belirgin artışlar kaydetti. Metalik olmayan mineral ürünler hariç tüm sektörlerde enflasyon ivme kazandı. En keskin fiyat artışı kara ve deniz taşıtlarında kaydedilirken en düşük enflasyon ise ana metallerde gerçekleşti. Ocakta satış fiyatlarındaki en hızlı artış da yine kara ve deniz taşıtlarında gerçekleşti ve bu sektörde enflasyon son beş ayın en yüksek seviyesine ulaştı. En yavaş artış ise metalik olmayan mineral ürünlerde ölçüldü. Nihai ürün fiyatları tüm sektörlerde aralık ayına göre daha hızlı arttı.

İmalatçılar 2024 yılının başında zorlu bir talep ortamıyla karşı karşıya kaldı. Kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri hariç tüm sektörlerde yeni siparişler yavaşlama kaydederken en sert düşüşün yaşandığı sektör ise giyim ve deri ürünleri oldu. Dış talep tarafında ise daha olumlu bir tablo ortaya çıktı. Dört sektörde yeni ihracat yeni siparişleri artış gösterirken en hızlı genişleme makine ve metal ürünlerinde gerçekleşti.

Ocakta toplam yeni siparişlerde olduğu gibi üretimde de büyüme kimyasal, plastik ve kauçuk sektörü ile sınırlı kaldı. Üretimdeki en belirgin yavaşlama ise metalik olmayan mineral ürünlerde kaydedildi. Takip edilen on sektörden yarısı yeni yıla istihdamını genişleterek başlangıç yaptı. Gıda ürünleri son dört ayda ilk kez çalışan sayılarını artırdı. Buna karşılık en belirgin istihdam kaybı ise giyim ve deri ürünleri firmalarında görüldü.

Ocakta Kızıldeniz’de yaşanan sorunlara bağlı olarak ortaya çıkan gecikmelerin etkisiyle, rapor kapsamındaki on sektörden yedisinde tedarikçilerin teslimat süreleri uzadı. Teslimat sürelerinde en belirgin artış kimyasallar, plastik ve kauçuk ürünlerinde görüldü. Teslimatlardaki gecikmeler, satın alma faaliyetlerindeki genele yayılı azalmaya rağmen gerçekleşti. Takip edilen on sektörden sekizinde satın alma hacmi geriledi.

“Veriler Yıla İyi Bir Başlangıç Yapıldığını Gösteriyor”

Açıklamada görüşlerine yer verilen S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, “Ocak ayına ilişkin PMI verileri, sektörde yavaşlama eğiliminin hafiflediği yönünde olumlu sinyaller verdi. PMI ile resmi sanayi üretim verileri arasındaki tarihsel ilişki, yıla iyi bir başlangıç yapıldığını gösteriyor. Bununla birlikte imalatçılar için halen bazı zorluklar söz konusu. Maliyet enflasyonundaki hızlı ivmelenme, nihai ürün fiyatlarının yüksek oranda artmasına yol açarak talebi sınırlayıcı etki yaptı. Öte yandan, Kızıldeniz’deki nakliye sorunları, 2023’ün sonlarında iyileşme gösteren tedarik zincirlerinde yeniden aksamalara yol açtı.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Türkiye’de 2023’te 33,7 Milyon Ton Ham Çelik Üretimi Yapıldı

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nden (TÇÜD) derlenen bilgilere göre, Türkiye’de geçtiğimiz yıl toplam 33,7 milyon ton ham çelik üretimi yapıldı.

Ham çelik üretimi, 2023’te bir önceki yıla göre ise yüzde 4 gerileyerek 33,7 milyon tona düştü.

Nihai mamul tüketimi ise geçen sene aralıkta 2022’nin aynı ayına kıyasla yüzde 5 artışla 3 milyon ton, yılın tamamında ise yüzde 17,1 yükselerek 38,1 milyon tona ulaştı.

Çelik ürünleri ihracatı aralıkta yıllık bazda miktar yönünden yüzde 32,6 artışla 1,1 milyon ton, değer yönünden de yüzde 8 artışla 798,9 milyon dolara çıktı. Geçen yılın tamamında ise bir önceki yıla göre, ihracat, miktar itibarıyla yüzde 30,6 azalışla 10,5 milyon ton, değer itibarıyla da yüzde 40,7 azalışla 8,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Çelik ürünleri ithalatı ise aralıkta yıllık bazda miktar yönünden yüzde 15,3 azalışla 1 milyon ton, değer yönünden de yüzde 21,6 azalışla 895,3 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Geçen yılın tamamında ithalat 2022’ye göre, miktar itibarıyla yüzde 15,5 artışla 17,1 milyon ton, değer itibarıyla ise yüzde 6,1 azalışla 14,6 milyar dolar oldu.

Çelik ürünlerinde dış ticaret açığı 2022’deki 1,6 milyar dolar seviyesinden, geçen yıl 6,3 milyar dolar seviyesine yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise aynı dönemde yüzde 89,6’dan yüzde 56,6 seviyesine geriledi.

TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, geçen yılın ilk yarısında, enerji fiyatlarının yüksek seyretmesinin, inşaat sektörü başta olmak üzere tüketim ve yatırımların zayıflamasının ve Çin’deki emlak piyasasında yaşanan durgunluğun tesiriyle dünya çelik üretiminin yüzde 1 daraldığını söyledi.

Yılın ikinci yarısında ise ham madde fiyatlarındaki düşüş, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların azalması, sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaşma çerçevesinde yapılan altyapı yatırımlarının artması ve Çin’in çelik sektörünü destekleyici adımlar atmasıyla dünya çelik üretiminde yüzde 1’lik bir toparlanma gerçekleştiğine işaret eden Yayan, böylece 2023’te dünya çelik üretiminin 1,8 milyar ton seviyesinde sabit kaldığını aktardı.

Yayan, 31 Ekim 2023’te Çin, Hindistan, Japonya ve Rusya menşeli “sıcak haddelenmiş yassı çelik” ithalatına yönelik damping soruşturması başlatılmasının ardından, filmaşin ithalatında geçici koruma önlemi uygulanmasının kararlaştırıldığını anımsatarak, “Bu durum, çelik ürünleri ithalatının azaltılması ve yerli üretimin teşvik edilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Benzer tedbirlerin, yeni yılda devlet destekli ve dampingli diğer çelik ürünleri ithalatına karşı da alınmasının, sektörün sürdürülebilirliğine ve yerli üretimin desteklenmesine katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Bu yıl iç talepteki artış eğiliminin devam edeceğine işaret eden Yayan, “2024 yılında, mevcut kapasitelerle 2021’de ulaşılan 40,4 milyon tonluk üretim seviyesine ulaşılması, jeopolitik gerilimlerin ve dünya ticaretini etkileyen faktörlerin etkisinin azalmasıyla, ihracat pazarlarında etkinliğimizin arttırılması ve 2022’deki 15,2 milyon tonluk ihracat seviyesinin geride bırakılması hedeflenmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Yayan, Kızıldeniz’deki krizin, son dönemde artan navlun fiyatlarının ve jeopolitik risklerin, özellikle Yemen gibi çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelerdeki ihracat pazarlarını olumsuz etkileyebileceğine dikkati çekerek, bu nedenle Kuzey Afrika gibi gelişmekte olan alternatif pazarlardaki ihracat payını artırmaya yönelik çabaların önem kazandığını kaydetti.

Türkiye’nin Milli Yazılımı Apsiyon, 2023 Aidat Verilerini Açıkladı

Türkiye’nin aidat şampiyonları açıklandı. 2023 yılında aidatlar Türkiye genelinde yüzde 97 oranında arttı. 2023 yılının aidat ortalamasında rekor Muğla’nın oldu. İstanbul’un daire başına düşen aidat ortalamasında ise rekor bu yıl Beşiktaş’ta.

Konut fiyatlarında ve kiralarda yaşanan artışa yönelik tartışmalar sürerken, apartman ve site aidatlarına ilişkin 2023 yılına ait veriler yayımlandı. Rapora göre apartman ve site aidatları 2023’te, bir önceki yıla kıyasla yüzde 97 arttı. En yüksek site aidatları ise sırasıyla; Muğla, İstanbul, Ankara, İzmir ve Gaziantep’te görüldü.

Küresel enflasyon ve yükselen maliyetler konut sektöründe yalnızca konut fiyatlarını ve kiraları değil, aidatları da etkiledi. Apartman, site, rezidans gibi yaşam alanlarının yöneticilerine dijital asistanlık yapan, sektörün en çok tercih edilen yönetim yazılımı Apsiyon tarafından yayımlanan veriler; ısıtma, soğutma ve demirbaş gibi kalemlerin dahil edildiği durumda apartman ve site aidatlarının 2022’de bir önceki yıla kıyasla yüzde 97 oranında arttığını gösterdi. Apsiyon’un bir yıllık verilerden oluşturduğu rapor, konut piyasasının yönetim boyutuna ışık tuttu.

2023’ün aidat şampiyonları: Muğla, İstanbul, Ankara, İzmir ve Gaziantep

22 binden fazla apartman ve site, 1.5 milyonun üzerinde konut ve 3.5 milyondan fazla kişi tarafından kullanılan Apsiyon’a göre; daire başı aidat ortalaması en yüksek il, 2.607 TL ile Muğla oldu. Muğla’yı; 2.483 TL ile İstanbul, 1.743 TL ile Ankara, 1.512 TL ile İzmir ve 1.456 TL ile Gaziantep izledi. Daire başına en düşük aidat ortalamasına sahip il ise 228 TL ile Kırklareli oldu. Onu; 309 TL ile Düzce, 316 TL ile Aksaray, 354 TL ile Uşak ve 375 TL ile Kayseri takip etti.

Türkiye’de aidat tahsilat skoru en yüksek 5 şehir; yüzde 98,72 ile Van, yüzde 97,96 ile Kırşehir, yüzde 97,92 ile Kastamonu, yüzde 97,74 ile Giresun ve yüzde 97,58 ile Çanakkale oldu. İstanbul’da ise en yüksek aidat skoru yüzde 98,00 ile Tuzla, yüzde 97,90 ile Kadıköy, yüzde 97,77 ile Arnavutköy, yüzde 97,72 ile Zeytinburnu ve yüzde 97,69 ile Ataşehir ilçelerinin oldu.

Site yönetimlerinin en çok harcama yaptığı gider kalemlerinin; doğal gaz, su, elektrik, güvenlik, ortak alan ve geriye kalan kısmın ise yönetim masraflarını ve temizlik giderlerini içerdiğini belirten Apsiyon CEO’su Kudret TÜRK, “2023 yılında site yönetimleri, Apsiyon üzerinden yaklaşık 126 milyon işlem yaptı. Site sakinlerinin açtığı 206 bini aşkın iş talebinin yüzde 88’i ise çözüme kavuşturuldu. Platformumuzdan 29 milyon e-posta ve 29 milyon SMS gönderildi. Böylelikle site yönetimlerine 198 bin saat zaman kazandırıldı ve ciddi bir iş gücü tasarrufu sağlandı” dedi.

Beşiktaş’ta aidat ortalaması 5 bin lirayı aştı

Raporda, İstanbul’daki ilçelere ilişkin verilere de yer verildi. İstanbul’da daire başına aidat ortalaması en yüksek ilçe 5.635 TL ile Beşiktaş olurken, ilk beş ilçeyi Beşiktaş’la birlikte Şişli, Sarıyer, Zeytinburnu ve Bahçelievler oluşturdu. Tuzla, Kadıköy, Arnavutköy, Zeytinburnu ve Ataşehir aidat borcunu en düzenli ödeyen 5 ilçe olarak sıralandı. Ziyaretçi kayıtlarına göre kullanıcıların evlerinde 15 milyondan fazla misafir ağırladığı gözlemlenirken, İstanbul’da en fazla taşınma Esenyurt, Maltepe, Küçükçekmece, Pendik ve Kadıköy’de görüldü. Taşınma oranının en yüksek olduğu iller ise sırasıyla; İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Bursa oldu.

İzmirde ve Ankarada aidat ortalaması 3 bin liraya ulaştı

Raporda, İzmir’de ve Ankara’daki ilçelere ilişkin verilere de yer verildi. İzmir’de daire başına aidat ortalaması en yüksek ilçe 3.761 TL ile Çeşme olurken, Çeşme’yi Narlıdere, Bayraklı, Kemalpaşa ve Urla takip etti. Ankara’da ise rekor 2.730 TL ile Çankaya’nın oldu. Çankaya’yı; Gölbaşı, Akyurt, Yenimahalle ve Kahramankazan izledi.

Yapay zekâ ve makine öğrenmesini Apsiyonun birçok modülünde kullanıyoruz”

Yaşam alanlarındaki iş yapış şekillerinin ve günlük rutinlerin her geçen gün daha iyi olması için çalıştıklarını söyleyen Apsiyon CEO’su Kudret TÜRK; “11 yıldır toplu yaşam alanlarının verimli yönetilmesi için çalışıyoruz. Yöneticilerin, günlük operasyonları kolayca takip etmelerini sağlıyoruz. Yöneticilere, profesyonel yönetim firmalarına ve site sakinlerine pek çok konuda fayda sağlıyoruz. Yönetim süreçlerinin daha iyi bir noktaya taşınması için yapay zekâ ve makine öğrenmesini Apsiyon’un birçok modülünde ve özelliğinde kullanıyoruz. Teknoloji her gün büyük bir hızla ilerlemeye devam ediyor. Çok yakın bir gelecekte yapay zekâ teknolojisinin sektörümüzün ayrılmaz bir parçası olacağını biliyoruz. Türkiye’nin milli yazılımı olarak yaşam alanlarının yönetim süreçlerinin dijitalleşmesine öncülük ediyoruz. Tesis Yönetim Sektörü’ne ilkler kazandırmaya devam etmek için çalışıyoruz” dedi.

Kahramanmaraş Savunma Sanayi Kenti Olacak

Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) 12. Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu, TUSAŞ yatırımının hayata geçirilmesiyle, “Kahramanmaraş artık bir savunma sanayi kenti olacak.” dedi.

KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu, “TUSAŞ ile ilgili şirket kuruluşlarında sona yaklaştık. 22 Şubat’ta Savunma Sanayi Başkanımız Haluk Görgün ve programında bir aksilik olmazsa Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın katılacağı bir ortak protokol imzalayacağız.

22 Şubat’ta hem Türkoğlu’ndaki tesisimizin açılışı gerçekleştirilecek hem de Ticaret ve Sanayi Odamızdaki fuaye alanında imza törenini gerçekleştirmiş olacağız. Kahramanmaraş artık bir savunma sanayi kenti olacak. İmza töreninden sonra TUSAŞ yatırımının tüm detayları hep birlikte sizlerle ve kamuoyuyla paylaşacağız. Bu yatırım asrın felaketinin yaşadığı şehrimizde 100 yılın yatırımı olacak” dedi.

Dünya Gazetesi’nden Nesrin Koçaslan’ın haberine göre; Kahramanmaraş’ın teknolojik ve katma değerli yatırımlarla öne çıkan bir kent olmasını arzu ettiklerini söyleyen Mustafa Buluntu, “Şirketin sermayesi 200 milyon dolar civarında büyük bir yatırım. Talep ve teveccüh de çok fazla. Sermayemiz daha da güçlenecek” diye konuştu.

“Tomsuklu İhtisas OSB’yi hızla faaliyete almalıyız”

 Şehirdeki diğer çalışmalarla ilgili de bilgi veren Mustafa Buluntu, “Sanayi Bakanımızla Ankara’da şehrimiz adına bir toplantı yapacağız. Gündem maddeleri içerisinde birincisi Tomsuklu İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin bu yılki ödeneğinin artırılması var. Çünkü bölgenin altyapı çalışmalarını 2024 yılında tamamlayıp, bir an önce faaliyete geçirip akabinde yatırımcılarımızın hizmetine sunmak istiyoruz” dedi.

Konuşmasında ayrıca yeni sanayi alanlarına da değinen Mustafa Buluntu, Cumhurbaşkanı kararı ile ilan edilen yeni sanayi alanlarını bir an önce niteliğinin belirlenip, sanayicilere devredilmesi gerektiğinin altını çizdi. OSB’lerde doluluk oranlarının yüzde 100’lere ulaştığını belirten Mustafa Buluntu, “Birçok yatırımcımızın yer talebi çok fazla. Çalışmaların hızlandırılması adına konuyu Bakanımız Fatih Kacır’a ileteceğiz” dedi.

“Enerji ihtisas OSB’ye ihtiyacımız var”

Kahramanmaraş’ın gündeminde Enerji İhtisas OSB’nin de olduğunu söyleyen Mustafa Buluntu, Elbistan’da takibini yaptıkları bir Enerji İhtisas Sahası olduğunu sözlerine ekledi. Fatih Kacır’la gerçekleşecek toplantının gündemine bu konuyu da aldıklarını kaydeden Buluntu, “Bu konuyu da bakanımızla istişare ettiğimizde olumlu neticeler çıkmasını umuyoruz” dedi.

Mamak Metro Hattı İhalesi İptal Edildi

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Mamak Metro Hattı projesi için yapılan ihalenin yüksek fiyat nedeniyle iptal edildiğini açıkladı.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada “Mamak metro hattının daha önce yapılan ihalesi fahiş fiyat nedeniyle iptal edildi, yeniden yapılacaktır” ifadeleri kullanıldı.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada iptal edilen ihaledeki katılımcılar da sıralandı.

“Değerlendirme raporunda en düşük teklif olan 575.141.666,9 euro, hesaplanan 370.000.000 euro yaklaşık maliyetinin yüzde 55 üstündedir. İhale bu nedenle iptal edilmiş olup en kısa sürede yeniden ihale edilecektir.” denildi.

İhaleye katılım gösteren firmalar şu şekilde:

  • Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ: 575.141.666 euro (Km Bedeli – 77 milyon euro)
  • Makyol İnşaat Sanayi Turizm ve Ticaret AŞ: 579.257.958 euro (Km Bedeli – 78,2 milyon euro)
  • Gülermak Ağır Sanayi İnşaat ve Taahhüt AŞ: 579.767.006 euro (Km Bedeli – 78,3 milyon euro)
  • Kolin İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ: 594.000.000 euro (Km Bedeli – 80,2 milyon euro)
  • Rönesans Medikal Taahhüt İnşaat AŞ: 605.444.485 euro (Km Bedeli – 81,8 milyon euro)

Türkiye, Ukrayna’nın Yeniden İnşasına Hazır

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) organizasyonunda düzenlenen Ukrayna’nın Yeniden İnşası Forumu, İstanbulda gerçekleştirildi.TMB Başkanı Erdal Eren, “Ukrayna’nın Yeniden İnşası için Türkiye-Ukrayna Karma Görev Gücü” oluşturulması yönünde girişimlerde bulunmuştur” dedi.

İki ülke temsilcileri tarafından yapılan konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Kubrakov ve Ticaret Bakanı Bolat tarafından “Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Görev Gücü – Görev Tanımı Belgesi” imzalandı. Ukrayna Topluluklar, Bölgeler ve Altyapı Geliştirme Bakanlığı yetkilileri tarafından ülkenin alt ve üstyapı ihtiyaçlarına ilişkin güncel bilgi paylaşımında bulunulan toplantıda gerçekleştirilen sunumların ardından TMB üyesi firma temsilcileri de firmaları ve faaliyetleri hakkında Ukrayna yetkililerine bilgi aktardılar.

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) organizasyonunda düzenlenen “Ukrayna’nın Yeniden İnşası Forumu”, TMB Başkanı M. Erdal Eren’in ev sahipliğinde, Ukrayna Yeniden İnşadan Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Topluluklar, Bölgeler ve Altyapı Geliştirme Bakanı Oleksandr Kubrakov, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katılımı ile İstanbul’da gerçekleştirildi.

Açılış konuşmasında savaşın neden olduğu acıları yürekten paylaştığını ve yaşanan insanlık dramının bir an önce son bulması yönündeki temennilerini ifade eden TMB Başkanı M. Erdal Eren, “Ukrayna, sektörümüz için güvenilir bir ortak ve özel öneme sahip bir ülkedir. Biliyoruz ki; Ukrayna makamları da benzer güven duygusuyla, bugüne kadar yaklaşık 10 milyar Dolar tutarında toplam 301 projeyi Türk firmaları ile gerçekleştirmişlerdir.” ifadelerini kullandı.

Türk müteahhitler olarak Ukrayna’da yaşanmakta olan zorlu süreçte, stratejik altyapı unsurlarını onarmak ve inşa etmek için faaliyetlerini sürdürdüklerini, Ukrayna devletine ve halkına bu yolla destek olmaya çalıştıklarını vurgulayan Başkan Eren, “Hedefimiz ülkenin yeniden inşası sürecinde de birlikte çalışmak ve Ukrayna’nın kalkınmasına katkıda bulunmaktır. Ukrayna’da savaşın başladığı günden itibaren Türkiye Müteahhitler Birliği gereken her türlü desteği vermek amacıyla muhatap kuruluşlarla işbirliği tesis etmiş, Hükümet yetkilileri ile ülkenin ihtiyaçlarının ele alındığı çevrim içi toplantılar düzenlemiş, “Ukrayna’nın Yeniden İnşası için Türkiye-Ukrayna Karma Görev Gücü” oluşturulması yönünde girişimlerde bulunmuştur” dedi.

“Kurulan Görev Gücü’nün sahadaki kolu, Türkiye Müteahhitler Birliği’dir”

Ukrayna Altyapı Bakan Yardımcıları başkanlığındaki bir heyetin ve daha sonra Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın TMB’de ağırlanarak ülkenin inşasında Türk müteahhitlerin sağlayabileceği katkıların ele alındığını belirten Başkan Eren, “Bu vesileyle, Lviv’de 18 Ağustos 2022 tarihinde Cumhurbaşkanımız ve Ukrayna Devlet Başkanının himayelerinde, Bakanlar seviyesinde imzalanan “Ukrayna’nın Yeniden İnşası Karma Görev Gücü” kurulmasını içeren İşbirliği Mutabakat Zaptı’nın bütün bu adımların temelini oluşturduğunu ve geleceğe ışık tuttuğunu da vurgulamak istiyorum. Birazdan Sayın Bakanlar tarafından imzalanacak “Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Görev Gücü’ne İlişkin Uygulama Esasları” başlatılan sürecin önemli bir aşaması olacaktır. Kurulan Görev Gücü’nün sahadaki kolu, Türkiye Müteahhitler Birliği’dir.” ifadelerini kullandı.

Türk müteahhitler göreve hazır

Düzenlenen Forum’a Ukrayna’da gerçekleştirilecek yeniden inşa faaliyetlerinde Türk müteahhitler ile işbirliği yapmaya hazır partner ülkelerin büyükelçilerinin ve uluslararası kuruluş temsilcilerinin de katılımının memnuniyet verici olduğunun altını çizen Başkan Eren konuşmasına şöyle devam etti; “Türk müteahhitlik firmaları olarak, ülkenizin ihtiyacı olan her çeşit alt ve üst yapı projesinde yer almaya hazır ve istekli olduğumuzu bir kez daha belirtmekte yarar görüyorum. Bilindiği üzere, müteahhitlik hizmetleri, Türkiye’nin elli yılı aşkın süredir rekabet gücü yüksek ve dünya çapında üne sahip olduğu başlıca faaliyet alanlarından biridir. Müteahhitlik firmalarımız aynı zamanda inşaat malzemeleri üretiminden enerji, turizm, sağlık ve ulaştırma gibi çeşitli alanlara kadar dünyanın birçok ülkesinde yatırımcı olarak da faaliyet göstermektedir.”

Kalkınma Yolu ile bir ürün 26 günde Çin’den Avrupa’ya gidecek

Toplantıda konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, gerek Ukrayna’da 2 yıldır devam eden savaştan gerekse Gazze’de yaşanan soykırımdan dolayı derin üzüntü duyduklarını belirtti. Türkiye’nin stratejik olarak önemli bir konumda olduğunu kaydeden Bakan Uraloğlu, “Türkiye’den 4 saatlik uçuş ile 67 ülkeye ulaşabiliyorsunuz. Ulaşım, ticaret koridorları anlamında Türkiye orta koridorun en önemli ülkelerinden biri. Irak’taki Kalkınma Yolu projesi tamamlanmış olsaydı, bir ürün Çin’den Avrupa’ya 26 günde ulaşabilecekti. Şimdi Ümit Burnu’nun kullanılması nedeniyle bu süre 45 gün. 2024 yılında Kalkınma Yolu projesi ile ilgili olarak önemli bir aşama kaydedeceğiz.” dedi.

Bugüne kadar yapılan altyapı yatırımlarında karayoluna ağırlık verildiği fakat bundan sonra demiryolunun ağırlıklı olacağını anlatan Bakan Uraloğlu, son 20 yılda yapılan Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Yüksek Hızlı Tren projeleri gibi önemli altyapı yatırımları hakkında bilgi verdi. Ankara – İstanbul Süper Hızlı Tren projesi ile iki şehir arasındaki mesafenin 80 dakikaya düşeceğine işaret eden Bakan Abdulkadir Uraloğlu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçecek demiryolunun inşasına da bu yıl başlamayı planladıklarına dikkat çekti.

“Türkiye olarak, en başından beri Ukrayna halkının yanında yer alıyoruz”

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat yaptığı konuşmada “Türkiye olarak, en başından beri Ukrayna halkının yanında yer alıyoruz. Savaşın yıkıcı etkilerinin hem Ukrayna hem de bölge ülkeleri için azaltılması ve meselenin çözümü için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde ülkemizin ilgili bütün kurumlarıyla çalışmakta; her fırsatta, tüm ikili ve uluslararası platformlar nezdinde temaslarımızı sürdürmekteyiz. Tarihinde muzaffer olsa dahi savaşların acı tarafını unutmamış bir ülke olarak adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz” ifadelerini kullandı.

Savaştan hem Ukrayna’nın hem de dünyanın daha az etkilenmesi için Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi’ne büyük önem verildiğini, yaşanan kötü günlere rağmen Ukrayna ile ticaretin hız kesmeden devam ettiğini ve 2023 yılında 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak için önemli gelişmeler kaydedildiğini belirten Bakan Bolat, “Ukrayna’nın yeniden inşa ve imarında Türk firmalarının Ukrayna makamlarıyla işbirliği yapmasına ilişkin Mutabakat Zaptı’nı Sayın Cumhurbaşkanımızın 2022 yılındaki ziyareti sırasında Sayın Kubrakov ile imzalamıştık. Bu Mutabakat Zaptı’nın hayata geçirilebilmesine ve karşılıklı niyetlerin somut eylemlere dönüşebilmesine vesile olacak “Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Görev Gücüne İlişkin Uygulama Esasları” metninin üzerinde ekiplerimiz titizlikle çalıştı. Bir süredir imzalamayı arzu ettiğimiz “Uygulama Esasları”nı imzalamak bugüne nasip oldu” dedi.

“Ukrayna, müteahhitlerimizin en fazla proje üstlendiği 12. ülke konumundadır”

Türk inşaat sektörünün elli yıllık yurt dışı serüveninde küresel bir marka haline geldiğini, ortaya koyduğu projeler ile tüm dünyanın güvenini kazanarak sayısız başarılara imza attığını belirten Bakan Bolat, “Bu başarıların birçoğunu çok zor şartlar altında çalışarak bileğinin hakkı, alnının teriyle elde etmiştir. Halihazırda Türkiye, küresel anlamda en çok iş yapan ilk 250 müteahhitlik şirketi sıralamasında Çin’in ardından ikinci sıradadır. İlk 250 küresel müteahhitlik şirketi arasındaki 40 şirketimiz ile küresel pazardan da %4,5 gibi bir paya sahibiz. Yurt dışı müteahhitlik sektörümüz 2023 yılını, 27,4 milyar dolarlık toplam proje değeri ile kapattı. Böylelikle, geçmişten günümüze üstlenilen toplam proje sayısı 12.000’i aşmış; üstlenilen projelerin toplam değeri ise 502 milyar dolara ulaşmıştır. Dünya üzerinde proje gerçekleştirdiğimiz ülke sayısı ise 2023 sonu itibarıyla 135’e yükselmiştir” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’nın başkenti Kiev’e Türk müteahhitlik firmaları ile birlikte bir ziyaret düzenlemeyi istediğini de belirten Bakan Bolat, sözlerine şöyle devam etti; “Müteahhitlerimiz, Ukrayna’da havaalanları, karayolları, köprüler ve birçok farklı alanda toplamda 300’den fazla projeye imza atmış, bu projelerin toplam değeri 9,7 milyar doları bulmuştur. Ukrayna, müteahhitlerimizin en fazla proje üstlendiği 12. ülke konumundadır. Sizlerin de bildiği üzere, Türk firmaları, en zor günlerde bile Ukrayna’dan çekilmemiş, savaş şartları altında çalışma cesaretini göstermiştir. Savaş esnasında yıkılan yapıları yerine koymak için çalışarak ülke halkına da moral kaynağı olmuşlardır. Firmalarımız Ukrayna’da savaşın başladığı 2022 yılından bu yana yaklaşık 1 milyar dolar değerinde 70 projeyi başarıyla tamamlamıştır. Bunu hem firmalarımızın cesaret ve kabiliyetinin hem de Ukrayna devletinin firmalarımıza güveninin bir işareti olarak değerlendiriyorum.”

500 binden fazla konut hasar aldı

Türkiye-Ukrayna ikili ticaret rakamlarının savaş öncesi ile aynı düzeyde olduğunu anlatan Ukrayna Yeniden İnşadan Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Topluluklar, Bölgeler ve Altyapı Geliştirme Bakanı Oleksandr Kubrakov, “Savaş sonrasında altyapının düzeltilmesi çok önemli. Özel sektör buradaki hasarın giderilmesinde önemli rol üstlenecek. Ukrayna’da 500 binin üstünde konut savaş nedeniyle hasar görmüş durumda. Evini kaybeden vatandaşlara 110 milyon dolarlık tazminat ödendi. Devlet olarak bu programlarımıza devam edeceğiz. Altyapı anlamında 142 yapı-köprü zarar gördü. Araştırmalara göre zarar gören altyapının onarılması için 26 milyar dolara ihtiyaç var. Demiryolu altyapısında da 5 milyar dolarlık hasar var. Gerek kendi kaynaklarımızla gerek donör ülkelerin destekleriyle yeniden inşa süreci tamamlanacak.” diye konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Kubrakov ve Ticaret Bakanı Bolat tarafından “Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Görev Gücü – Görev Tanımı Belgesi” imzalandı. Ukrayna Topluluklar, Bölgeler ve Altyapı Geliştirme Bakanlığı yetkilileri tarafından ülkenin alt ve üstyapı ihtiyaçlarına ilişkin güncel bilgi paylaşımında bulunulan toplantıda gerçekleştirilen sunumların ardından TMB üyesi firma temsilcileri de firmaları ve faaliyetleri hakkında Ukrayna yetkililerine bilgi aktardılar.

Hacılar’da Kentsel Dönüşüm Çalışmaları Sürüyor

Kayseri’nin Hacılar ilçesinde başlatılan 152 dairelik kentsel dönüşüm projesinde inşaat çalışmaları tüm hızıyla sürüyor.

Toplam 152 daireden oluşan kentsel dönüşüm proje alanını yerinde inceleyen Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, firma yetkililerinden bilgi aldı.

Vatandaşın yaşam kalitesine olumlu katkıda bulunmayı amaçlayan projenin ilerlediğini aktaran Özdoğan, “Kentsel dönüşümün ikinci etabında bulunan 152 dairelik inşaatlar hızla devam ediyor. İşin durumuna göre zaman zaman 200 personelle çalışan müteahhit firmamıza teşekkür ediyorum. Görüldüğü üzere dış sıva ve boyası tamamlanan pencerelerin takıldığı, içeride de yer döşemelerine geçildiği alanlar bulunuyor. İnşaatımız şu an itibariyle yüzde 70 seviyesinde.” ifadelerini kullandı.

Adana’da Deprem Konutları 6 Şubat’tan Önce Teslim Edilecek

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Adana’da inşa edilen konutlar yıkıcı depremin yıldönümü gelmeden hak sahiplerine teslim edilecek. Projede kaba inşaat çalışmaları tamamlanırken peyzaj çalışmaları hızla devam ediyor.

Mart ayında başlayan Ceyhan ilçesinde 30 blok ve 581 daireden oluşan projede, inşaat çalışmaları aralıksız devam ediyor. Proje çerçevesinde 30 bloğun hepsinin kaba inşaatı tamamlandı. 6 blok ise hak sahiplerine teslim edilecek hale gelirken, peyzaj çalışmaları hız kesmeden sürüyor.

Proje kapsamında 2+1 daireler brüt 110, net 80 metrekare olurken, 3+1 daireler ise brüt 150, neti 127 metrekare olacak şekilde tamamlandı. Dairede kullanılan bütün malzemelerin yüzde 100 yerli olduğu öğrenildi. Şubat ayında kent genelinde yapımı tamamlanan bin konutun, kura töreninin ardından depremzedelere teslim edileceği bildirildi.

Kalıcı konut projesiyle ilgili bilgiler veren Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, 6 Şubat öncesinde vatandaşların dairelerine oturacağını söyledi. Karslıoğlu, “Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımızın online katılımıyla çekiliş noter huzurunda yapılacak. Hak sahipleri dairelerini teslim alacaklar. Bu süreç tabi Şubat ayıyla bitmiyor. Bundan sonra neredeyse her ay çekiliş sırasına göre herkes dairelerine geçecek” dedi.

“Şantiyeler Ekonomiye Katkı Sağlıyor”

Depremin yıldönümünden önce 11 ilde binlerce konutun hazır olmasını değerlendiren Mustafa Karslıoğlu, “Bu ülkemizi ve bizleri gururlandıran bir tablo. Bütün şantiyelerimizde 7 gün 24 saat esasına göre çalışmalar sürüyor. Halihazırda Ceyhan’da, Yumurtalık, Şambayadı ve Buruk’ta çalışmalar çok yoğun. Her bin konut için bin işçi çalışıyor. Bütün kalemleri göz önüne alırsak bu TOKİ şantiyeleri ülke ekonomimiz içinde önemli. Ekonomiye çok ciddi katkı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

Samsun Şehir Hastanesi Ulaşım Yolu İnşaatı Başladı

Samsun Şehir Hastanesi’nde inşaat çalışmaları hızla devam ederken projelendirme işlemleri tamamlanan bağlantı yolunun da inşaatı başladı.

Samsun başta olmak üzere Karadeniz Bölgesi’nin sağlık alanında ihtiyaç duyduğu yapımı devam eden bin 103 yataklı Samsun Şehir Hastanesi’nin ulaşım yolu Samsun-Ordu Çevre Yolu’na bağlanacak şekilde projelendirildi. 2 x 3 şeritli, bölünmüş yol/bitümlü sıcak karışım standardındaki toplam 5,3 km uzunluğundaki proje, 16 Haziran tarihinde 999 milyon 993 bin 350 TL sözleşme bedeliyle Karayolları 7. Bölge Müdürlüğü tarafından ihale edildi. Çevre yolundan 2 hatla şehir hastanesine bağlanacak şekilde projelendirilen yolun, Samsun Şehir Hastanesi’nin açılış tarihi dikkate alınarak 2,2 km uzunluğundaki kısmının mart ayı içerisinde tamamlanarak trafiğe açılması hedefleniyor. Çalışmalara 8 Ağustos 2023 tarihinde başlandı. Projenin 2024 yılı sonu itibarıyla 5,3 km yolun tamamının bitirilerek trafiğe açılması hedefleniyor.

Yabancı Yatırımları 2023 Yılında 2022 Yılına Göre Metrekare Bazında Yüzde 48 Oranında Azaldı

EVA Gayrimenkul Değerleme, son iki yılda yabancı yatırımcıların Türkiye’de gerçekleştirdikleri gayrimenkul yatırımlarını ilk 10 ülke bazında ve en fazla tercih edilen ilk 10 ili temel alarak masaya yatırdı.

Türkiye’de gerçekleştirilen yabancı yatırımlarını toplam hisseye isabet eden yüzölçümü ve tüm işlemler bazında değerlendiren EVA Gayrimenkul Değerleme, yatırımların 2023 yılında 2022 yılına göre metrekare bazında yüzde 48 oranında azaldığını ortaya koydu.  

Yabancı yatırımcıların 2023 ve 2022 yılı Türkiye’de gerçekleştirdikleri tüm gayrimenkul cinsinden alımları mercek altına alan EVA Gayrimenkul Değerleme, alan bazında 2023 yılı itibariyle 2022 yılına kıyasla metrekare bazında %48, işlem sayısında ise %46 düşüş olduğunu belirledi.

EVA Gayrimenkul Değerleme, yabancı yatırımcıların 2022 ve 2023 yılı aynı döneminde Türkiye’de gerçekleştirdikleri gayrimenkul alımlarını inceledi. Tapu yabancı işler daire başkanlığı verilerine göre; 2022 yılında toplam 8 milyon 338 bin 976 metrekare olan yabancıların gayrimenkul edinimleri 2023 yılında toplam yüzde 48 azalarak 4 milyon 354 bin 216 metrekare oldu. 

2023 yılında Türkiye genelinde, yabancılara toplam 35 bin 5 adet konut satıldı

Konut satışı özelinde TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; adet bazında, 2023 yılı itibariyle Türkiye genelinde, toplam 35 bin 5 adet konut satıldı. 2022 yılının aynı dönemine göre 2023 yılı 4.çeyrekte yüzde 61,1 düşüş görüldü. Yabancılara satılan konutların toplam konut satışları içindeki oranı 2022 yılı itibariyle yüzde 4,54 iken bu oran 2023 yılı aynı döneminde yüzde 2,86’ya düştü.

Suudi Arabistan, satış adedi olarak Rusya Federasyonu ilk sırada

2023 yılı 12 aylık veriler itibariyle, yabancıların Türkiye genelindeki toplam hisseye isabet eden yüzölçümü bazında tüm gayrimenkul yatırımları incelediğinde,  yüzölçümü bazında ilk sırada Suudi Arabistan yer alıyor.  Suudi Arabistan’ı Almanya, Rusya Federasyonu, Irak, Kuveyt, Amerika Birleşik Devletleri, Azerbaycan, İran, Ukrayna ve Kazakistan takip ediyor.

Rusya Federasyonu ilk sırada

2023 yılı 12 aylık veriler itibariyle Türkiye genelinde yabancılara yapılan toplam gayrimenkul satış adetinde ise geçtiğimiz sene de ilk sırada yer alan Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Rusya Federasyonu’nu İran, Irak, Ukrayna, Almanya, Kazakistan, Suudi Arabistan, Kuveyt, Azerbaycan ve Amerika Birleşik Devletleri takip etti.

Gayrimenkul yatırımında İstanbul, Mersin ve Antalya ilk üçte 

Tüm gayrimenkul cinsinden en çok tercih edilen illerde toplam hisseye isabet eden yüzölçümü bazında 2023 yılı 12 aylık veriler itibariyle yabancıların gayrimenkul yatırımlarında en çok tercih ettiği il İstanbul olurken, İstanbul ilini sırası ile Mersin, Antalya, Yalova, Bursa, Muğla, Kocaeli, Trabzon, Ankara ve İzmir izledi. 

Tüm gayrimenkul cinsinden 2023 yılı 12 aylık veriler itibariyle en çok tercih edilen illerde satış adeti bazında ise ilk sırayı İstanbul aldı. İstanbul ilini sırası ile Antalya, Mersin, Yalova,  Bursa, Ankara, İzmir, Muğla, Kocaeli ve Trabzon izledi. 

Yabancı gayrimenkul yatırımlarında Körfez ülkelerinin payı değişmedi

Yabancı gayrimenkul yatırımlarında önemli bir ağırlığa sahip olan Körfez ülkelerinin, 2022 yılında 5 milyon 16 bin 586 m² büyüklüğündeki tüm gayrimenkul cinsinde metrekare bazında yaptıkları yatırımlar 2023 yılı aynı döneminde yaklaşık yüzde 49 oranında azalarak 2 milyon 574 bin 224 m²’ye düşmüştür. Ayrıca, toplam yabancı yatırımlarının içinde Körfez ülkelerinin durumunu değerlendiren EVA Gayrimenkul Değerleme, 2022 yılında metrekare bazında toplam yabancı yatırım içinde payı %60 olan Körfez ülkelerinin 2023 senenin aynı dönemindeki payının %59’a düştüğünü değişikliğin neredeyse olmadığını ortaya koyuyor. 

İstanbul’da yabancılara yapılan gayrimenkul satışlarında m2 bazında 2022 yılının aynı dönemine göre 2023’de %48’lik düşüş yaşandı

Yabancı yatırımcıların 2022 ve 2023 yılında İstanbul’da gerçekleştirdikleri gayrimenkul alımlarımda ise, Tapu Yabancı İşler Daire Başkanlığı verilerine göre; 2022 yılında 964 bin 193 metrekare olan yabancıların gayrimenkul edinimleri 2023 yılı aynı döneminde yüzde 48 azalarak 497 bin 117 metrekare oldu.

İstanbul’da Yabancılara Konut satışında İran birinciliği aldı

2023 yılında, yabancıların toplam adet bazında İstanbul genelindeki tüm gayrimenkul yatırımlarında, ilk sırada İran yer alıyor. Toplam adet bazında İran’ı Rusya Federasyonu, Irak, Çin, Suudi Arabistan, Afganistan, Azerbaycan, Pakistan, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri takip ediyor. 

İstanbul’da Yabancılara Konut satışında 2022 yılına göre 2023 yılında adet bazında yüzde 53’lük düşüş yaşandı

Konut satış adedi özelinde ise Tapu Yabancı İşler Daire Başkanlığı’ndan alınan verilere göre yabancılara adet bazında, 2023 yılında İstanbul genelinde, toplam 13 bin 804 adet konut satıldı. Bu rakamla, 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 53’lük bir düşüş görüldü. Tüm Türkiye’de yabancılara satılan konutların toplam konut satışları içindeki oranı TÜİK verilerine göre, 2022 yılında yüzde 4,54 iken bu oran 2023 yılında yüzde 2,86’ya düştü.

İlçe tercihleri, Esenyurt, Beylikdüzü, Küçükçekmece

İstanbul’daki gayrimenkul edinimlerinde yabancılar tarafından adet bazında en çok tercih edilen ilçeler sırasıyla Esenyurt, Beylikdüzü, Küçükçekmece, Başakşehir, Kağıthane, Büyükçekmece, Kartal, Avcılar, Bağcılar ve Şişli ilk onda yer aldı. 

İnşaat Sektörü Adana’da Buluşacak: Tüyap Adana İnşaat Fuarı 14’üncü Kez Kapılarını Açıyor

Ekonominin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat, ısıtma, soğutma, havalandırma, klima (IHS) ve güneş enerji sistemleri, 29 Şubat – 3 Mart 2024 tarihleri arasında Adana’da büyük bir fuar ile bir araya gelmeye hazırlanıyor.  

TÜYAP Adana Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan 14. Adana İnşaat Fuarı, inşaat sektörünün yanı sıra iki önemli alt sektörü de bir araya getirecek. 

Bu özel etkinlik, TÜYAP Adana ve DAİMFED (Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhitleri Birlikleri Federasyonu) iş birliği ile gerçekleştirilecek. 13. Adana IHS Fuarı ve Güneş Enerji Sistemleri bölümleri de fuar kapsamında yer alacak. Bu sayede, sektörün dikkat çeken alt dalları da ziyaretçilere sunulacak.

İnşaat sektörü, 29 Şubat- 3 Mart 2024 tarihleri arasında Adana’da büyük bir fuar ile bir araya gelmeye hazırlanıyor. Adana Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan 14. Adana İnşaat Fuarı’nda sektörün dikkat çeken alt dallarını da ziyaretçilere sunulacak. 

5 yıl aradan sonra profesyonel ziyaretçiyi tek bir çatı altında toplayan TÜYAP Adana İnşaat Fuarı, Türkiye’nin dört bir noktasından katılımcıları ağırlamaya hazırlanıyor. İzolasyondan tesisata, boyadan vitrifiye ürünlerine, çatı ve cephe kaplamalarından seramik mutfak ve banyoya, kapı ve pencereden ısıtma soğutma sistemlerine kadar pek çok firma temsilcisini bir araya getiren Fuar, 29 Şubat’ta TÜYAP Adana Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını ziyaretçilerine açacak.

DAİMFED Başkanı Mustafa Karslıoğlu, fuarın bölgeye büyük katkı sağlayacağına inandığını belirterek, “İnşaat sektörünün tüm aktörlerini bu fuarla bir araya getireceğiz. Ayrıca, IHS ve güneş enerji sistemleri alanlarında son teknolojileri ve ürünleri keşfetme fırsatı sunacak bu etkinlik, sektördeki yeniliklere ışık tutacak” dedi.

Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü ise fuarı yeniden düzenlemekten dolayı mutlu olduklarını belirterek, “Fuarımızın bu yıl çok ses getireceğini düşünüyorum. Yıkımdan inşaata kadar bir inşaat projesinde ne olması gerekiyorsa tüm üretim kalemlerine yer vereceğiz” diye konuştu. 

TÜYAP Fuarcılık Grubu ve DAİMFED (Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhitleri Birlikleri Federasyonu) iş birliğinde; Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi, Adana Ticaret Odası, Adana Sanayi Odası, Adana Ticaret Borsası, Adana Organize Sanayi Bölgesi, Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu, AYAMDER, AKAMDER, Adana Müteahhitler Birliği, Adana Mimarlar Odası, Adana İnşaat Mühendisleri Odası, ve ÇUFAŞ’ın destekleri ile düzenlenen 14. TÜYAP Adana İnşaat Fuarı geniş konsepti ile ziyaretçilerin tüm beklentilerine cevap verecek.

Sektör profesyonelleri ile buluşma

Türkiye’nin birçok illinden gelecek inşaat mühendisleri, makine mühendisleri, mimarlar, müteahhitler ve iş adamlarını tek bir çatı altında toplayacak olan 14. TÜYAP Adana İnşaat Fuarı, yurt dışından Irak, Suriye, Lübnan, Umman, Azerbaycan, Gürcistan ve Kıbrıs’tan ilgili alım heyetlerini fuarlarda ağırlayarak yeni iş bağlantılarının kurulmasına olanak sağlayacak.

4 gün boyunca etkinlik düzenlenecek

14. Adana İnşaat Fuarı, inşaat, yapı malzemeleri, makine ekipmanları, enerji sistemleri ve birçok ilgili alanda katılımcılara geniş bir yelpaze sunacak. Ayrıca, etkinlik çerçevesinde önemli bir İnşaat Zirvesi düzenlenecek. Zirve, sektördeki son yenilikleri özel eğitimciler tarafından aktaracak, bilim köşesinde ise bu yenilikler uygulamalı olarak gösterilecek. 

DAİMFED Teknik Müşaviri Prof. Dr. Ahmet Beycioğlu moderatörlüğünde gerçekleşecek İnşaat Zirvesi’nde alanında en yetkin kişiler, sektör profesyonelleri ve bölüm öğrencileri ile buluşturulacak. Geleceği inşa edecek mühendis ve mimar adaylarının ilk bareti ve ilk yeleği DAİMFED, Tüyap Adana Fuar ve Kongre Merkezi’nde takdim edecek.

TÜYAP Adana İnşaat Fuarı 29 Şubat- 3 Mart 2024 tarihlerinde 10.00 ila 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. 

Hizmet Üretici Fiyat Endeksi Aralık’ta Yıllık Yüzde 81,18 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilerde, Hizmet Üretici Fiyat Endeksi’nin (H-ÜFE) Aralık’ta yıllık olarak yüzde 81,18 arttığı gözlendi.

H-ÜFE 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 3,59, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 81,18, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 81,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 76,37 artış gösterdi.

Gayrimenkul Hizmetlerinde Yıllık Yüzde 79,45 Aylık Yüzde 1,42 Artış

Bir önceki yılın aynı ayına göre H-ÜFE değişimleri; ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 72,21, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 90,54, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 83,25, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 79,45, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 94,18, idari ve destek hizmetlerde yüzde 95,24 artış olarak gerçekleşti.

Bir önceki aya göre H-ÜFE değişimleri; ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 5,48, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 2,49, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 2,20, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 1,42, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 2,46, idari ve destek hizmetlerde yüzde 1,20 artış olarak gerçekleşti.

Bina ve Çevre Düzenleme ile Mimarlık Hizmetleri En Fazla Artış Yaşanan Alt Sektörler Arasında

H-ÜFE sektörlerinden su yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 38,31, hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 45,69, telekomünikasyon hizmetleri yüzde 70,19 ile endekslerin en az arttığı alt sektörler oldu. Buna karşılık bina ve çevre düzenleme (peyzaj) hizmetleri yüzde 131,64, sinema filmi, video ve televizyon programı yapımcılık hizmetleri, ses kaydı ve müzik yayımlama yüzde 115,51, mimarlık ve mühendislik hizmetleri; teknik test ve analiz hizmetleri yüzde 112,87 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

H-ÜFE sektörlerinden programcılık ve yayıncılık hizmetleri yüzde 11,15, konaklama hizmetleri yüzde 0,81, istihdam hizmetleri yüzde 0,26 ile endekslerin en fazla azalış gösterdiği alt sektörler oldu. Buna karşılık depolama ve destek hizmetleri (taşımacılık için) yüzde 22,47, su yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 16,33, telekomünikasyon hizmetleri yüzde 4,54 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Dış Ticaret Açığı Aralık’ta 6 Milyar Dolara Geriledi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık ayına ilişkin dış ticaret verilerini açıkladı. Verilere göre dış ticaret açığı söz konusu ayda, yüzde 37,8 azalarak 9 milyar 713 milyon dolardan, 6 milyar 39 milyon dolara geriledi.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2023 yılı Aralık ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,4 artarak 23 milyar dolar, ithalat yüzde 11,0 azalarak 29 milyar 39 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Aralık Döneminde İhracat Yüzde 0,6 arttı, İthalat Yüzde 0,5 Azaldı

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2023 yılı Ocak-Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,6 artarak 255 milyar 777 milyon dolar, ithalat yüzde 0,5 azalarak 361 milyar 774 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Dış Ticaret Açığı Aralık Ayında Yüzde 37,8 Azaldı

Aralık ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 37,8 azalarak 9 milyar 713 milyon dolardan, 6 milyar 39 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Aralık ayında yüzde 70,2 iken, 2023 Aralık ayında yüzde 79,2’ye yükseldi.

Dış Ticaret Açığı Ocak-Aralık Döneminde Yüzde 3,2 Azaldı

Ocak-Aralık döneminde dış ticaret açığı yüzde 3,2 azalarak 109 milyar 541 milyon dolardan, 105 milyar 997 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Aralık döneminde yüzde 69,9 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 70,7’ye yükseldi.

Aralık Ayında İmalat Sanayinin Toplam İhracattaki Payı Yüzde 92,9 Oldu

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2023 Aralık ayında imalat sanayinin payı yüzde 92,9, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 5,1, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Ocak-Aralık döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,2, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,8, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Aralık Ayında Ara Mallarının Toplam İthalattaki Payı Yüzde 68,3 Oldu

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2023 Aralık ayında ara mallarının payı yüzde 68,3, sermaye mallarının payı yüzde 17,0 ve tüketim mallarının payı yüzde 14,7 oldu.

İthalatta, 2023 Ocak-Aralık döneminde ara mallarının payı yüzde 72,2, sermaye mallarının payı yüzde 14,6 ve tüketim mallarının payı yüzde 13,2 oldu.

Aralık Ayında En Fazla İhracat Yapılan Ülke Almanya Oldu

Aralık ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 679 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 314 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 254 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 217 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 22 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,2’sini oluşturdu.

Ocak-Aralık döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 21 milyar 92 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 14 milyar 826 milyon dolar ile ABD, 12 milyar 786 milyon dolar ile Irak, 12 milyar 468 milyon dolar ile Birleşik Krallık ve 12 milyar 381 milyon dolar İtalya ile takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,8’ini oluşturdu.  

İthalatta İlk Sırayı Rusya Federasyonu Aldı

İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Aralık ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 4 milyar 209 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 270 milyon dolar ile Çin, 2 milyar 514 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 470 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 330 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 44,1’ini oluşturdu.

Ocak-Aralık döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 45 milyar 602 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 44 milyar 980 milyon dolar ile Çin, 28 milyar 684 milyon dolar ile Almanya, 19 milyar 902 milyon dolar ile İsviçre, 15 milyar 778 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 42,8’ini oluşturdu.

İhracat Yüzde 2,4 Arttı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2023 Aralık ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 2,4, ithalat yüzde 0,2 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2023 yılı Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 3,3 artarken, ithalat yüzde 9,0 azaldı.

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Aralık ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 92,9’dur. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 4,6’dır. Ocak-Aralık döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,2’dir. Ocak-Aralık döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,8’dir.

Aralık ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 77,8’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 12,7’dir. Ocak-Aralık döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 80,7’dir. Ocak-Aralık döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,7’dir.  

Özel Ticaret Sistemine Göre İhracat 2023 Yılı Aralık Ayında 20 Milyar 696 Milyon Dolar Oldu

Özel ticaret sistemine göre, 2023 yılı Aralık ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,4 azalarak 20 milyar 696 milyon dolar, ithalat yüzde 11,2 azalarak 27 milyar 318 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Aralık ayında dış ticaret açığı yüzde 33,6 azalarak 9 milyar 971 milyon dolardan, 6 milyar 622 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Aralık ayında yüzde 67,6 iken, 2023 Aralık ayında yüzde 75,8’e yükseldi.

İhracat 2023 Yılı Ocak-Aralık Döneminde 232 Milyar 310 Milyon Dolar Oldu

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2023 yılı Ocak-Aralık döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,2 azalarak 232 milyar 310 milyon dolar, ithalat yüzde 0,9 azalarak 339 milyar 58 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Aralık döneminde dış ticaret açığı yüzde 0,2 azalarak 106 milyar 963 milyon dolardan, 106 milyar 748 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Aralık döneminde yüzde 68,7 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 68,5’e geriledi.

Limak, Dnipro Metro Projesiyle İlgili Açıklama Yaptı

Limak, Ukrayna’nın büyük şehirleri arasında yer alan Dnipro’daki metro projesiyle ilgili çıkan ‘yarım bırakıldı’ iddialarına yönelik açıklama yaptı.

Dnipro’da finansmanı Avruma İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası tarafında karşılanan metro projesini 2016 yılında Limak aldı. Ama savaşla birlikte proje yarım kalırken, Ukrayna basını, Limak’ın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, projeyi yarım bıraktığını  ve avans alınan paranın iadesininin yapılmadığını yazdı. Bu iddialarla ilgili Limak bir açıklama yayınladı ve iddiaları reddetti.

Yapılan açıklamada, Ukrayna’dan savaşın başlamasından birkaç sonra Dnipro Metro Projesi’nden veya Ukrayna’dan ayrıldıkları iddiasının gerçekleri yansıtmadığı belirtilirken şu bilgilere yer verildi;

“Savaşın başlamasına ve güvenliğin sağlanamayacağı şartlar oluşmasına rağmen, Limak personeli projede kalmak ve savaş nedeniyle kesintiye uğrayan inşaat çalışmalarının güvenli bir durumda kalmasını sağlamak için bakım ve güvenlik işlerini yapmaya devam etmiştir. Dnipro Metro İdaresi, Limak tarafından yapılan işler için Kasım 2021’den bu yana ödeme yapmamasına rağmen, firmamız bu temel ve gerekli işleri aynı yılın sonuna kadar sürdürmüştür. Belirtmek isteriz ki Limak, amacı bölge halkının güvenliğini sağlamak olan bu bakım ve onarım işlerini tamamen kendi kaynaklarından finanse etmiştir.

Ayrıca Limak’ın projeden ekipmanlarını çektiği iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Dnipro Metro İdaresi ve Limak tarafından kayıtlı olarak takip edildiği üzere, Limak ekipmanları bugüne kadar Dnipro Metro Projesinin inşaat alanlarında kalmaya devam etmektedir. Firmamız, Dnipro Metro İnşaatı Projesi ile ilgili anlaşmalara göre yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki iddiaları kesinlikle reddeder. Limak, 2016’daki proje başlangıcından bu yana projeyi tamamlamak için çalışırken karşılaştığı sayısız idari soruna rağmen yükümlülüklerini özenle yerine getirmiştir.

Ayrıca, Limak’ın Dnipro Metro İdaresine borçlu olduğu yönündeki iddiaların da kesinlikle doğru olmadığını belirtmek isteriz. Aksine, Dnipro Metro İdaresinin Limak’a yapması gereken ve hala ödenmemiş olan sözleşmesel yükümlülükleri bulunmakta olup, bu miktar milyonlarca Euro’ya ulaşmaktadır.

Limak ile Dnipro Metro İdaresi arasındaki uyuşmazlıklar şu anda birden fazla uluslararası ticari tahkim sürecine konu olup, geçerli tahkim kuralları gereğince tarafların bu işlemlerle ilgili gizli bilgileri açıklaması gizlilik ilkelerine aykırıdır. Devam eden süreçlerin sağlıklı ilerlemesi ve haklarımızın savunulabilmesi için bu gizlilik ilkelerine azami saygıyı göstermekteyiz. Bu nedenle firmamız, taraflar arasında devam etmekte olan yasal süreçler gereği haberlerde karşılaştığı iddialara yönelik ayrıntılı yorum yapamamaktadır.”

Kaynak: Patronlar Dünyası

Konut Sahipliği Oranı Yüzde 56,2 Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri’ne göre, kendilerine ait konutta oturanların oranı 0,5 puan azalarak 2023 yılında yüzde 56,2 olarak açıklandı.

Buna göre, oturulan konuta sahip olanların oranı önceki yıla göre 0,5 puan azalarak 2023 yılında yüzde 56,2 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 27,8, lojmanda oturanların oranı yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,1 oldu.

Önceki yıl oturulan konuta sahip olanların oranı yüzde 56,7 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 27,2, lojmanda oturanların oranı yüzde 1,1, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,1 olmuştu.

2021’de ise oturulan konuta sahip olanların oranı yüzde 57,5, kirada oturanların oranı yüzde 26,8, lojmanda oturanların oranı yüzde 1,2, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 14,6 olmuştu. Bu veriler göz önüne alındığında, ev sahipliği oranının yıldan yıla azaldığı görüldü.

Döşemealtı Devlet Hastanesi Projesinde Sona Doğru

Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde inşa edilen devlet hastanesi projesinde yüzde 90 ilerleme kaydedildi.

İnşaat çalışmalarını yerinde inceleyen İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Evren Ekingen, kentte sunulan Döşemealtı İlçesi Çıplaklı Mahallesi’nde inşaatı devam eden, 100 yataklı Döşemealtı Devlet Hastanesi şantiyesinnde ziyaret etti. Evren Ekingen, inşaatı bitme aşamasına gelen fiziksel gerçekleşme oranı yüzde 90 seviyelerinde olan hastanede, acil servis poliklinikler, hasta servis odaları, ameliyathane ve laboratuvar gibi alanları inceleyerek yetkililerden bilgi aldı. Ekingen, hastanenin kısa süre içerisinde hizmete açılması için gerekli çalışmaların hızlandırılması konusunda da yüklenici firma yetkilileri ile görüşmelerde bulundu.

Modüler Çelik Yapılar Barınmayla İlgili En İyi Çözümü Üretiyor

Consera Kurucusu Melih Şimşek, modüler çelik yapıların hızlı inşa edilmesiyle birlikte barınma sorununa en iyi çözümü ürettiğini ifade ederek, “Ayrıca inşaatı, yüksek katma değer yaratacak şekilde ihraç edilebilir kılması, ülke ekonomimiz için de büyük bir gelir yaratıyor.” dedi.

Türkiye’nin ilk endüstriyel konut markası Homera, ev sahibi olma kurallarını değiştirirken depreme karşı güvenli yapılarda yaşama imkânı veriyor. Homera, konut sahibi olmanın imkânsızlaştığı bu dönemde, geleneksel ev sahibi olma yöntemine bir alternatif getiriyor. Modüler çelik yapılarda uzman olan firma, bu ay Hollanda’da açtığı showroom’uyla Avrupa’da da müşterileriyle buluşuyor. “Fabrikadan Halka” anlayışıyla hazır bir konut paketi sunan Homera, İstanbul gibi deprem riski yüksek şehirlerde kentsel dönüşümün hızla tamamlanmasına da olanak sağlıyor.

Mevcut yöntemlerle konut sahibi olmak her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Ancak Türkiye’nin ilk modüler konut markası Homera, bu durumu değiştirecek. “Fabrikadan Halka” anlayışıyla kısa sürede anahtar teslim yapabilen Homera, geleneksel ev sahibi olma yöntemine bir alternatif getiriyor. Modüler çelik yapı üretiminde öncü olan firma, bu ay Hollanda’da açtığı showroom’uyla Avrupa’da da hizmet veriyor.

Beş katlı bir apartmanı 4-6 ay gibi kısa bir sürede yaşanabilecek halde teslim edebilen Homera, kentsel dönüşümün hızla tamamlanması için de önemli bir imkân yaratıyor. Şirketin hedefleri arasında, İstanbul gibi deprem riski yüksek şehirlerde özellikle hasar alması halinde büyük kayıplar yaşanacak okullar, yurtlar, hastaneler, itfaiye birimlerinin yeniden inşa edilerek hızla güvence altına alınması da yer alıyor.

Depreme Karşı Dirençli Çelik Yapılar

Projeleri sürdürülebilir tasarım ve mühendislik kriterlerine uygun olan Homera evleri, 11 bin metrekare kapalı ve 20 bin metrekare açık üretim alanına sahip Akkon Çelik Fabrikası’nda endüstriyel çelik yapı sistemiyle üretiliyor. Depreme karşı dirençli, yüksek enerji verimli ve çevre dostu olmasıyla sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olan Homera yapıları, müşterilerine istedikleri yerde, kişileştirilebilir, tek ya da çok katlı, farklı büyüklüklerde ve tasarımlarda anahtar teslim ev sahibi olma şansı sunuyor.

Çelik taşıyıcı sisteminden mimari tasarım projesine, elektrik-mekanik projesinden iç mimarisine kadar her detayın incelikle planlandığı Homera modüler yapıları, sadece konut çözümü sunmuyor. Antalya’daki Club Marco Polo, Kaş’taki Kairos Hotel ve Kartepe’deki Tumba Sisli Vadi Otel gibi farklı yapı türleri de inşa edilebiliyor. Yurtdışında da talebin yoğun olduğu Homera ürünleri, şimdiden Belçika, Avusturya ve Dominik’te kuruldu. Kısa sürede inşa edilmesi ve hayata geçirilmesiyle yatırımların hızlı dönüşünü sağladığı için arsa sahipleri ve yatırımcıların da ilgisini çekiyor.

Amaç Güvenli ve Sürdürülebilir İnşaat Bilinci Oluşturmak

Homera, özellikle deprem bölgesinde bulunan ülkemizde güvenli binalar inşa ederken, sürdürülebilirliğe uygun yapı sistemlerini yaygınlaştırmayı amaçlayan, fabrika ortamında yapı üretiminin öncüsü Consera’nın lokomotif markalarından biri. Consera Kurucusu Melih Şimşek, üretimin fabrikada yapılarak alanda birleştirildiği off-site construction’ın, öncelikle sahadaki inşaatlarda karşılaşılabilecek insan hatasını ortadan kaldırdığını vurgulayarak, “Bu yöntemle inşaatta hem işler hem de maliyet daha kontrollü gerçekleştiriliyor. Modüler çelik yapılar hem hızlı inşası hem güvenilirliğiyle Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde en öncelikli ihtiyaçlar arasında yer alan ve hâlâ günümüzün önemli sorunlarından barınmayla ilgili en iyi çözüm üreten sistemler. Ayrıca inşaatı, yüksek katma değer yaratacak şekilde ihraç edilebilir kılması, ülke ekonomimiz için de büyük bir gelir yaratıyor. Yeni nesil bir konut edindirme metodolojisi sunan Homera da projeleriyle Türkiye ekonomisine ve ihracata katkı sağlıyor. Ancak asıl amacımız depreme karşı güvenli çelik yapılar ve sürdürülebilir inşaat konusunda toplumu ve sektörü bilgilendirip geliştirmek. Bu nedenle AR-GE çalışmalarına çok önem veriyoruz” dedi.

Kaynak: Emlak Dream

Kırkdilim Tüneli İnşaatı Tamamlandı

Çorum’un Kırkdilim ilçesinde hayata geçirilen tünel projesinde inşaat çalışmaları tamamlandı. Projede üst yapı çalışmaları sürüyor.

Çorum İl Koordinasyon Kurulu toplantısında Kırkdilim’in son durumu ile ilgili açıklamalarda bulunan Karayolları Bölge Müdürü Rifat Silov, Kırkdilim 3 tüp tünelin yapımının tamamlandığını ve üst yapı çalışmaları kapsamında asfalt çalışması başlattıklarını söyledi.

Yaz ayında Kırkdilim Tünel’ni tamamen trafiğe açmayı hedeflediklerini belirten Silov;” T1 tüneli 1389, T2 tüneli 1157 ve T3 tüneli de 1553 metre olmak üzere 4 bin 99 metrelik tünelimizin nihai beton ve kazı destek çalışmalarını bitirdik. Şu anda üstyapı imalatlarına başlanmıştır.” dedi.

Projenin güzergahı hakkında bilgi veren Silov, “Kırkdilim Tüneli geçişi, Çorum, Osmancık, Dodurga, Laçin ve Kargı ilçelerine kolay erişimi sağlayan, aynı zamanda Sinop’tan başlayıp, Çorum, Yozgat, Kayseri, Niğde üzerinden Akdeniz’e ulaşan kuzey-güney aksının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Proje tamamlandığında Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan güzergahta mevcut yolun bölünmüş yol ve tünel konforuyla yüksek standartlı geçilmesi sağlanacak, güzergahta can ve mal emniyeti tesis edilecektir.” şeklinde konuştu.

Akfen Holding’den 910 Milyon Dolarlık Yatırım Planı

Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili ve Üst Yöneticisi (CEO) Selim Akın, “2024 ve 2025 yıllarında da yine yatırımlarımıza ara vermeyeceğiz ve çeşitli alanlarda 910 milyon dolarlık yatırımı hayata geçireceğiz.” dedi.

Akın, “İş Dünyası Söyleşileri” kapsamında yaptığı açıklamada, Akfen Holding olarak faaliyet gösterdikleri geniş sektör yelpazesi içerisinde yenilenebilir enerji, liman işletmeciliği, madencilik ve turizm sektörlerindeki yatırım planlarının, Türkiye’nin yatırıma dayalı ekonomik yapılanmasında önemli bir rol oynamaya devam ettiğini belirterek “2024 yılında grup olarak elimizdeki mevcut yatırımlara başlanmasına, devam edenlerin ise bitirilmesine odaklanacağız. Bu yatırımların finansmanı ile ilgili olarak ilk adımları 2023 sonuna doğru atmış olduk. Özellikle gayrimenkul yatırımı tarafında Akfen GYO’da yaptığımız bedelli sermaye artırım süreci, bu yatırımların finansmanı konusunda bize bir imkan sağlamış olacak” diye konuştu.

Halka Arza 23 Kat Talep Gelmişti

Ekonomideki iyileşmeye paralel şekilde devam ettikleri yatırımlarına yenilerini ekleyeceklerini dile getiren Akın, şunları söyledi:

“Bizim daha önceden belirlediğimiz ancak ekonomik duruma göre revize ettiğimiz yatırım planlarımızda bir aksama olmayacak. 2023 yılı içerisinde Mersin Limanı, Acacia Maden İşletmeleri, Akfen Yenilenebilir Enerji ve Akfen Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı şirketlerimizin öncülüğünde önemli yatırımlarımızı tamamladık. Belirsizliklerin zirve yaptığı son 2 yılda 260 milyon dolarlık yatırım yaptık. 2024 ve 2025 yıllarında da yine yatırımlarımıza ara vermeyeceğiz ve çeşitli alanlarda 910 milyon dolarlık yatırımı hayata geçireceğiz.” 

Akın, geçen yıl Akfen Yenilenebilir Enerji’nin halka arzını gerçekleştirdiklerini anımsatarak, güçlü finansal tablolarıyla tamamı yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan, Türkiye’nin çeşitli coğrafi bölgelerine dağılmış genç ve temiz enerji portföylerine yerli ve yabancı yatırımcının ilgisinin çok büyük olduğunu, 442 bin 795 yatırımcının 76 milyar liralık talep oluşturduğunu, toplam talebin halka arzda tahsis edilen 3.3 milyar liranın 23 katına ulaştığını söyledi.

2024 Yılında Tamamlanacak Yatırımlar

Akfen Yenilenebilir Enerji’nin, sürdürülebilir ve temiz enerjinin öneminin tüm dünyada arttığı bir dönemde yeşil enerji yatırımlarını hızlandırdığını belirten Akın, bu kapsamda faaliyette olan rüzgar enerjisi santrali (RES) alanlarında hibrit enerji santrallerinin yapımına başladıklarını, rüzgarda da kapasite artışı yaptıklarını söyledi. 66,25 megavat hibrit güneş enerji santrali ve 92,4 megavat ilave rüzgar yatırımlarını hayata geçirip şu anda 699 megavat olan kurulu güçlerini 860 megavata yükselteceklerini dile getiren Akın, şu bilgileri verdi:

“Akfen GYO olarak şu anda yapımına devam ettiğimiz Söğütlüçeşme Tren İstasyonu Viyadük Yapımı ve Çevre Düzenleme İşi projemizdeki alanı Türkiye’de ilk olacak bir konseptle yeme-içme merkezi haline dönüştüreceğiz. Yine Akfen GYO çatısı altında Bodrum Yalıkavak Villa Projesi ve Kıyıkışlacık Turizm Projesi gibi yatırımlarımız devam ederken, İstanbul’da Tuzla ve Ankara’da da Esenboğa’daki yeni otel yatırımlarımız da tamamlanacak.”

Mersin Uluslararası Limanı’nda 451 Milyon Dolarlık Yatırım

Selim Akın, son 2 yılda ortaklarıyla beraber 111 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdikleri Mersin Uluslararası Limanı’nda gelecek 2 senede Türkiye’nin en büyük yatırımlarından birisi olarak öne çıkacak 451 milyon dolarlık yatırım gerçekleştireceklerini söyledi. Kastamonu Hanönü’ndeki Acacia Bakır Madeni’nde bugüne kadar 68,5 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını ve gelecek 2 yılda 17 milyon dolarlık yeni yatırıma daha imza atacaklarını kaydeden Akın, “Tüm bunlarla birlikte şirketimizin ruhuna uygun olarak yatırımlarda yeni fırsatlar aramaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Kaynak: AA

Konut Dışı Yatırımlarda Artış

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Yönetim Kurulu Üyesi, TÜGİAD Üyesi Dr. Mustafa Koçak, gayrimenkul sektöründe konut yatırımlarının değişken piyasaya bağlı olarak azaldığını belirtti. Koçak, “Yatırımın biraz daha konut dışına kaydığını gözlemliyoruz” dedi.

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Yönetim Kurulu Üyesi, TÜGİAD Üyesi Dr. Mustafa Koçak, konut fiyatlarının nominal olarak artsa da son bir kaç aydır aylık bazda reel olarak düştüğünü, yani enflasyonun altında bir artış olduğunu söyledi. Bu durumun bir süre daha devam edeceğini ancak orta ve uzun vadede gayrimenkulün paramızı her zaman enflasyondan koruyan bir yatırım aracı olduğunu belirten Koçak, fiyatların düştüğü bu dönemlerin alım için güzel fırsatları barındırdığını ve konut piyasasında fiyat düşüşlerinin sürekli olmadığını ifade etti.

Konut piyasasındaki talebin düştüğünü ancak fiyatların düşmemesinin sebebinin maliyetlerdeki artış olduğunu söyleyen Koçak, “Artık konut yatırımdan biraz çıktı. Şimdi özellikle 2023 yılına baktığımız zaman gayrimenkul yatırımı sadece konuttan oluşmuyor. Bir de konut dışı yatırımlardan oluşuyor” ifadesinde bulundu. Koçak, “2020 yılına kadar konut ve konut dışı oranlara baktığımız zaman satışların yüzde 60’ı konut, yüzde 40’ı konut dışıydı. Konut dışı derken konut dışının büyük bir çoğunluğu arsa, arazi gibi mülkler oluyor. Ticari mülklerin oranı biraz daha az. 2020 yılının sonuna kadar konutun ağırlığı yüzde 60 iken, bu yıl yüzde 40’lara kadar düştü. Yani yüzde 60 konut dışı satışlar, yüzde 40 konut satışları olarak görülüyor. Yani aslında yatırımın biraz daha konut dışına kaydığını gözlemliyoruz” diye konuştu.

Kiralama piyasasında da mevsimsel etkilerin olduğunu ve kış aylarında talebin daha az olduğunu söyleyen Mustafa Koçak, “Kış aylarında olduğumuz için bu durağanlığı görmemiz normal. Ama önümüzdeki dönemlerde bahar döneminde, yaza doğru geldiğinizde bu fiyatlarda yine artış olmaya devam edecek” diyerek kiralarda da enflasyonun çok üstüne çıkacak bir artış beklemediğini ancak satıştaki sıkıntının devam etmesi halinde kira fiyatlarının artmasının kaçınılmaz olacağını dile getirdi.

Mimar Filiz Cingi Yurdakul: “Yeni Nesil konutlar İnsan Odaklı Tasarım Yaklaşımlarıyla Biçimlenecek.”

Ankara merkezli Aura Design Studio’nun kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, 2024 yılına adım attığımız şu günlerde konut sektöründeki yeni eğilimleri değerlendirdi. Mimar Yurdakul, konut endüstrisinin yakın gelecekte değişen ihtiyaçlar ve beklentilere odaklı olarak sürdürülebilirlik, insan odaklı tasarım, iklim değişikliği ve çevresel tehditler gibi önemli odak noktalarını gözeterek biçimleneceğini dile getirdi. 

Mimarlık, kentsel tasarım ve iç mekan tasarımı alanlarında farklı tipolojilerde birçok ödüllü projeye imza atan Aura Design Studio kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, 2024 perspektifinden konut endüstrisinin geleceğini değerlendirdi. Son dört yılda artan kriz ve değişim dönemlerinin, ekonomik baskıların, jeopolitik dalgalanmaların, iklim değişikliğinin ve çalışma ortamlarındaki evrimin yapı sektörünün en önemli belirleyicileri olduğunu vurgulayan Yurdakul, tüm bu şartların tasarımı da biçimlendirdiğini şu sözlerle dile getiriyor: “Dört yıldır kesintisiz devam eden kriz ve değişim süreçlerinde, projelerinin hayata nasıl anlam katmaya devam edeceğini sorgulayan bir aşamada bulunuyoruz. 2023’e damga vuran ekonomik baskılar, jeopolitik dalgalanmalar, iklim değişikliği, çalışma ortamlarının yeniden düzenlenmesi biz mimarlar için en belirleyici zorluklardı. Bu sebeple esnek tasarımlara, çoklu fonksiyon çözümlerine sıklıkla ihtiyaç duyduk.”

İnovatif tasarımları ile ön plana çıkan Aura Design Studio, tüm proje süreçlerinde tasarımın insan deneyimi üzerindeki dönüşümünü yakından gözlemliyor. İçinde bulunduğumuz koşullarda kentlerin ve yapıların, insanların daha fazla bağlantı kurabileceği bir biçimde tasarlanmasıyla, ulaşım sorunları, iklim değişikliği, altyapı ve konut sorunları gibi konulara yenilikçi çözümler getirilebileceğine inanan Filiz Cingi Yurdakul sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Son dönemde, tasarımın gücü ve önemi daha fazla hissediliyor. Tasarım, umudu ve iyileşmeyi simgeliyor. Artan savaşlar, toplumsal adaletsizlikler, iklim değişikliği ve sağlık krizleri ile birlikte, insanlar her geçen gün sosyal bağlantılar kurma ve daha fazla sosyalleşme arzusu içerisindeler. Bu durum, yenilikçi tasarımlara duyulan ihtiyacı daha da arttırıyor.”

Konut Projelerinde Yenilikçi Tasarım: 20 Dakikalık Şehir Kavramı

Pandemi sonrasında dünya genelinde yükselen bir trend olan “20 dakika şehir” konsepti, Aura Design Studio için üzerinde düşünce geliştirdikleri ilgi çekici bir konu olmuş. Bu yeni şehir yaşamı anlayışı, canlı ve yürünebilir mahallelerde, restoranlardan perakende alanlarına, sağlık tesislerinden çalışma ve eğitim alanlarına kadar temel ihtiyaçların 20 dakika içinde ulaşılabilir olduğu bir düzeni tanımlıyor. Bu sayede şehir yaşamı, konut alternatiflerinden sosyal ve iş hayatına kadar geniş bir perspektifte yeniden şekilleniyor. Bu eğilim, erişilebilir ve kapsayıcı kent alanları oluşturmanın yanı sıra eşitlik, bağlantı ve toplumsal gelişimin önemini vurguluyor. Mimar Filiz Cingi Yurdakul,tüm dünyada konut projelerinin ve master planların bu geniş çerçevede tasarlanmaya başlandığını belirtiyor ve ekliyor: “Pandemi öncesine kadar konutlarla ilgili farklı olanaklar için bir kontrol listesi vardı. Şu anda ise daha stratejik bir durum söz konusu. Hedef sağlıklı, sosyal ve sürdürülebilir bir çevreye sahip bir toplum oluşturmak. Bu bağlamda, gün boyunca farklı işlevlere sahip olabilen daha esnek mekanlar tasarlanmalı. İzole siteler yerine çevresine katkı sunan ve çevresinin olanaklarından yararlanan projeler geliştirmek gerekiyor. Güçlü, sağlıklı konut projelerine ulaşmak için karma kullanımlı, farklı yaş gruplarına hitap eden, yürünebilir çevreler oluşturmalıyız. Bu durum, konutları daha erişilebilir hale getirmenin önemli bir yolu, çünkü şehirde zaten var olan fonksiyonlardan daha fazla yararlanma imkanını artırıyor.”

Konut yatırımcıları için ekonomik dengelerin hızla değişmesi ve Türkiye etrafında devam eden savaşlardan kaynaklı toplumsal ve ekonomik huzursuzluk, genellikle uzun vadeli bir bakış açısıyla tasarlanan projelerde ekonomik öğelerin ön plana çıkmasına sebep oldu. Yapıların metrekare maliyeti hala belirleyici bir faktör olmakla birlikte, fark yaratma ihtiyacı, ek olanaklar ve hizmetlerle değer eklemek arasında bir denge kurma gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Bu, maliyet dengesi, tasarım aracılığıyla mimarlar tarafından çözülmesi gereken bir konu.

Aura Design Studio için projelerin geliştiricisi yatırımcı olsa da, tasarım önerisi o evde yaşayacak nihai müşteriye yönelik planlanıyor. Mimarlar, yatırımcılarla işbirliği yaparken sadece tasarım kararları almıyor; aynı zamanda her projenin kullanıcı deneyimini geliştiren hizmetleri ve mimari tasarım ile farklı olasılıkları keşfetme fırsatlarını değerlendiriyor. Standart kullanım alanlarına sahip olanakların, son kullanıcılar tarafından belirlenen farklı kullanım olasılıklarına açık, çok işlevli alanlara dönüşmesi gerekiyor. Esneklik, tasarım sürecinde spontane veya içsel değil; önce zihinsel ardından ekonomik bir yatırım gerektiriyor. Bu yatırım hızla değişen bir geleceğe uyum sağlamak için stratejik bir tasarım kararı olarak ortaya çıkıyor.

Çok Fonksiyonlu ve Esnek Mekanlar: Tasarımın Geleceği

Mimar Filiz Cingi Yurdakul’a göre, günümüzde, tüm mimari programlarda, hem olanaklarda hem de birimlerin tipolojisinde esneklik, temel bir gereklilik haline geldi: “Bu programlar, yeni yaşama biçimlerine ve önceden belirlenmiş paradigmaların yıkılmasına uyum sağlamak durumunda. Bu hibridleşme, modadan kültürel tüketime kadar birçok sosyal alanda mevcut. Mimari, bir kültür ifadesi olduğu için toplumla uyumlu olmak zorunda.”

Yatırımcıların her girişimleriyle marka kimliklerini oluşturduklarını ifade eden Mimar Filiz Cingi Yurdakul, yatırımcının marka kimliğini zenginleştiren, vizyonunu gösteren aynı zamanda da yatırımcı ve nihai kullanıcının ihtiyaçlarını tek bir mimari eserde birleştirerek, yeni teknolojileri yapılara entegre ederek, şehirlerin ve farklı bölgelerin düzenlemelerine saygı göstererek tasarımların yapıldığını belirtiyor. Bu şekilde, yatırımcılar, Aura Design Studio’nun stratejik ortakları haline gelerek, gelişimini birlikte güçlendirecek ayırt edici bir değer eklemeyi amaçlıyor.

Toplu konutun temel amacı, şehirle aynı hedefi paylaşmaktadır: Altyapıyı ortaklaşa kullanmak. Konut projelerindeki ortak kullanım alanlarının da aynı paralellikte düşünülmesi gerektiğine inanan Aura Design Studio’nun tasarladığı ve European Property Awards’ta iki kategoride birden ödül aldığı Mira Rezidans projesinde konut bloğuna ait bir çocuk kulübü bulunuyor. Ayrıca, farklı yaş gruplarındaki çocuklar ve gençler için bir video oyun salonu da mevcut. Bunun yanı sıra, bu alanın içinde öğrencilerin özel ders alabilecekleri çalışma istasyonları, doğum günü partisi alanı ve küçük bir kafe de yer alıyor. Giriş lobisinin hemen yanında çok amaçlı toplantılar için kullanılabilecek bir toplama alanı bulunuyor. Bu alan, mutfağa ve ıslak hacimlere ek desteklerle güçlendirilmiş. Birinci bodrum katta konumlanan spor salonu, kot farklılıklarını avantajlı bir şekilde kullanarak geniş bir spor terasına açılıyor. Peyzaj tasarımı, çevresel alanın eğimini kullanarak geniş bir teras alanı oluşturmak üzere planlanmış. Bu bölge aynı zamanda bir kafe ve açık spor alanına (örneğin yoga veya pilates için) ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, bu katta sakinlerin dinlenmek için kullanabileceği bir spa ve kapalı sinema salonu da bulunuyor.

Filiz Cingi Yurdakul, güncel projelerinde de çok fonksiyonlu ve esnek mekanları tasarım programının bir parçası olarak işleyişe dahil ediyor. Çok amaçlı salonlar, barbekü alanları, coworking alanları, havuz ve spa gibi fonksiyonları projelerinde sıklıkla kullanan Aura Design Studio, bu alanları kullanıcıları bir araya getiren, aynı zamanda da ihtiyaçlarını karşılayan birimler olarak tanımlıyor.

Sürdürülebilir ve İnsan Odaklı Tasarım

Mimar Filiz Cingi Yurdakul’a göre iklim değişikliği gerçeği, sürdürülebilir tasarımı bir seçenekten bir yükümlülüğe dönüştürüyor: “2024 itibarıyla dünya genelindeki inşaat ve gayrimenkul endüstrileri, çevre dostu tasarımın değerini ve riski azaltma olanaklarını kabul etmiş durumda. Ürün ve malzeme standartlarında yüksek değerler, mevcut binaların yeniden kullanımı, net sıfır enerji stratejileri ve rejeneratif tasarım prensipleri, sürdürülebilir geleceği tanımlıyor. İnsan sağlığı, sadece hastalık veya rahatsızlık olmaması anlamına gelmeyip, bir dizi çeşitli etkenin uyumu sonucu ortaya çıkan geniş kapsamlı bir olgudur. Bu, fiziksel, zihinsel ve sosyal açılardan insanın iyiliğini içerir. İnsan ömrü ile sağlıklı binalar arasında ilginç bağlantılar bulunuyor. Kentsel politikalar, şehir altyapısı ve bina inşaat stratejileri, sağlıklı binaların oluşturulmasını hedefler. Sağlıklı binalar, doğrudan bireylerin ve toplumların sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunabilir.”

Mimar Filiz Cingi Yurdakul konutlarda konumun her zaman çok önemli olduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Konut, kullanıcıları için işyerine yakınlığı, kolay erişimi, çevresindeki olanaklarından faydalanırken aynı zamanda hayatına yeni bir canlılık katmalı. Toplu konut yapılarının en önemli olanaklarından biri şehir olmalıdır. Çünkü şehir, yaşamın merkezidir ve sakinlerin birçok ihtiyacını karşılar. Bu nedenle, toplu konut binalarının çevresindeki şehir altyapısının ve olanaklarının sakinlerin yaşam kalitesini artırmak için düşünülmesi ve kullanılması önemlidir. Bu, toplu konutun bir parçası olmanın getirdiği avantajlardan biridir. Şehri sürdürülebilir bir şekilde kullanılabilir bir ortak kaynak olarak etkinleştirmek, herhangi bir gayrimenkul girişimi için bir avantajdır. Mimarlık ürününün kentsel mekanla olan bağlantısı, sonuçta ardışık yapı operasyonlarının eklenmesiyle oluşan daha iyi bir şehir oluşturur.” 

Eyüpsultan Belediyesinin Tüm Elektriği Güneş Enerjisi Santralinden Karşılanacak

Eyüpsultan Belediyesi tarafından Ağaçlı Mahallesi’nde kurulan Güneş Enerjisi Santrali, 1 Şubat’ta açılıyor.

Eyüpsultan Belediyesi tarafından Ağaçlı Mahallesi’nde kurulan Güneş Enerjisi Santrali ile belediyenin tüm kurumlarının elektrik ihtiyacı karşılanacak. 4 bin 700 KWE gücünde yapılan Güneş Enerjisi Santrali ile yıllık 6 bin 594 MWH yani 2 bin 198 hanenin tüketimine denk üretim sağlanırken, engellenecek karbon salımı ise 4 bin 274 ton. Bu da yaklaşık 10 bin 400 ağacın 1 yılda engelleyeceği karbon salımına denk geliyor.

İstanbul’da kurulan en büyük Güneş Enerjisi Santrali’nden biri olacak olan merkez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Sayın Abdullah Tancan ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma Şahin’in katılımlarıyla açılıyor.

Ekonomiye Güven Yüzde 3,1 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekonomik Güven Endeksi Ocak ayı verilerini açıkladı. Endeks yüzde 3,1 artarak 99,4 seviyesine ulaştı.

Bir önceki aya göre Ocak ayında tüketici güven endeksi yüzde 3,9 oranında artarak 80,4 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 0,5 oranında azalarak 102,9 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 4,0 oranında artarak 116,8 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,0 oranında azalarak 115,6 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 3,3 oranında artarak 90,9 değerini aldı.

ABD’de Proje İnşa Eden Yerli Şirket Bölgenin Avantajlarını Anlattı

Yurt dışında gayrimenkul yatırımı yapmak isteyenler, ülkelerin alım şartları, fiyat ve bölge araştırması gibi detaylar için yatırım şirketlerinden danışmanlık hizmeti alıyor. Bu ülkelerin en avantajlılarından biri de ABD olarak görülüyor. Bölgede 20 senelik inşaat deneyimine sahip Investhome Inc. Kurucusu Emin Berk Sever, sürecin nasıl işlediği konusunda tecrübelerini paylaştı. ABD’de sıfır projeler inşa eden müteahhitlik şirketinde yürüttükleri süreçten söz etti.

ABD başta olmak üzere yurt dışında yatırım yaparak döviz cinsinden kâr elde etmek isteyen birçok kişi, danışmanlık şirketlerinin kapısını çalarken konut gibi uzun vadede geri dönüş sağlayan güvenilir limanlara yöneliyor. Amerika’da ise kira geliri elde etmek için en güvenli şehir Washington D.C. olarak görülüyor. Bunun nedenlerinin başında ise bölgede Devlet Kira Destek Programı sunan en avantajlı şehir olarak öne çıkması yer alıyor. Bu yatırım avantajını sunan şirketler arasındaki Investhome Inc. Kurucusu Emin Berk Sever, Türk yatırımcılar için bu durumun fırsat olduğunu ve ABD’de yatırımın dikkat çekici avantajlarını aktardı.

“Yatırım için ideal projeler üretiyoruz”

Amerika’da kiralama hizmeti, ev sahibi temsilciliği, yatırım danışmanlığı gibi pek çok hizmet sunduklarını dile getiren Emin Berk Sever, 350 kişilik ekibi ile süregelen başarısının kilit noktalarına şu sözlerle değindi: ”En çok önem verdiğimiz nokta yatırım için ideal projeler üretmek. Müşterilerimize kazançlı gayrimenkul fırsatları oluşturmak üzere çalışıyoruz. Çünkü, sıfır projelere yoğun kiracı ilgisi aşikar. Bu anlamda Washington’ın yüksek talep gören bölgelerinde projeler her zaman için güvenli yatırım aracı olarak görülüyor.”

“Örnek daireler için sanal turlar oluşturuyoruz”

Sundukları hizmetlerin yanı sıra tüm süreçlerde şeffaflığa özen gösterdiklerinin altını çizen Emin Berk Sever, “Örnek dairelerimiz için sanal turlar yapıyoruz. Bu sayede, yatırımcı ABD’ye gelmeden satın alacağı konutun tüm detaylarını inceleyebiliyor. Projelerimizin yapım süreçlerini de çevrimiçi olarak müşterilerimizle paylaşıyoruz. Bu gibi birkaç noktaya daha dikkat etmemiz, yatırımcılarımız ve şirketimiz arasında bir güven oluşmasını sağlıyor” dedi.

Amerikada pek çok hizmet sunuyoruz”

Amerika’da ev satın almak için vatandaşlık, oturum izni hatta ülkeye giriş bile gerekmediğini belirten Investhome Inc. Kurucusu Emin Berk Sever, “Türk yatırımcılar için en kolay satın alım sürecini sunmaya çalışıyoruz. Bu nedenle ABD’de yatırım hizmeti sunan şirketlerden daha çok talep gören bir markayız. Çünkü güvenli yatırım imkanı sunuyoruz. Tüm projelerimiz inşaat bitirme teminatına sahip. Yatırım yapılan gayrimenkul için kiralama hizmeti, ev sahibi temsilciliği, kiracı ile iletişim, finans fırsatları, topraktan satın alım gibi pek çok işlemi yatırımcılarımız adına gerçekleştiriyoruz. Müşterilerimiz kârlı yatırım için ülkelerinden çıkış yapmaya bile ihtiyaç duymuyor” ifadelerini kullandı.

Bizzat inşaat şirketi olarak sektörde öne çıkıyoruz”

Investhome Inc. Kurucusu Emin Berk Sever, diğer yatırım danışmanlık şirketlerinden farklı olarak hem bir inşaat hem de bir yatırım danışmanlığı şirketi olduğunun altını çizerek, ” Amerika’da pek çok inşaat şirketi bulunuyor. Ancak Türk yatırımcılara bu kadar geniş çaplı yatırım olanağı sunan, teminat gösterebilen, kiralamadan yönetim hizmetine kadar pek çok hizmet sunan bir inşaat şirketi bulunmuyor. Her ne kadar, Türk emlak sektöründe kalıplaşmış ABD’de yatırım şirketi bulunsa da, bu kurumlar sattıkları konutu inşa etmiyorlar” şeklinde konuştu. 

Amerikada 75 milyon dolarlık yatırım olanağı sunuyoruz”

20 yılı aşkın tecrübeleriyle gayrimenkul sektöründe Amerika’da yatırım kalıbının dışına çıktıklarını dile getiren Investhome Inc. Kurucusu Emin Berk Sever, “Çeşitli, güvenli yatırım alternatifleri, kira garantisi, ev sahibi temsilciliği hizmeti, mortgage ile yatırım yapma olanağı sunuyoruz. Bizim amacımız Türk yatırımcılar için Amerika’da güvenli yatırım dendiğinde ilk akla  gelen şirket olmak. Şu ana dek 8 projemizle 75 milyon dolarlık yatırım sermayesine ulaşmış durumdayız” ifadelerini kullandı.

ABD 2024te Türk yatırımcılara fırsatlar sunuyor”

Şirketinin yüksek yatırım sermayesi ve geniş proje ağını Türk yatırımcılara sunan Investhome Inc. Kurucusu Emin Berk Sever,  sözlerini şöyle noktaladı: ”Ocak ayı sonunda gerçekleştireceğimiz 2617 Penn Residence isimli projemizin lansmanı ile müşterilerimize yeni fırsatlar sunacağız. Bu projemizde avantajlı ödeme seçenekleri de oluşturuyoruz. 50 bin dolar peşinatla ABD’de yatırım yapmayı mümkün kılacağız. Her projemizde olduğu gibi %35 peşinatla mortgage kullanımı sağlayacağız. 2024’te buna benzer 3 projemizi daha hayata geçireceğiz. 2024’ün ikinci yarısında ise yatırım sermayemizi 150 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz.”

Malatya Deprem Konutlarında Yol Yapım Çalışmaları Sürüyor

6 Şubat tarihli depremler nedeniyle yıkıma uğrayan Malatya’da, depremzedeler için inşa edilen TOKİ konutları projesinde yol yapım çalışmaları devam ediyor.

Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, konutların teslim edilmesiyle ilgili kura çekiminin yakın zamanda yapılacağını belirtti. Çınar ayrıca, İkizce ilçesinde deprem konutları inşaatının hızla devam ettiğini dile getirdi.

Projede ekiplerin gece-gündüz çalıştığını vurgulayan Çınar, şunları söyledi:

“TOKİ konutlarımızın depremzede ailelerimize bir an önce teslim edilmesi için gerek ilgili müteahhit firmaya bağlı ekipler gerek belediyemizin saha ekipleri koordineli bir şekilde çalışıyor. Konutların iç ve dış tasarımları, altyapı çalışmaları, çevre düzenlemeleri, sıcak asfalt serimleri, yolların düzenlenmesine kadar her alanda çok aktif ve dinamik bir çalışma yürütülüyor. Belediye olarak bölgeye ulaşımı rahatlatmak, konutlarımızın iç ve dış bağlantı yollarını tamamlamak için imkanlarımızı seferber ettik, ekiplerimiz gece gündüz burada çalışıyor. İlgili müteahhit firmanın talebi doğrultusunda burada görevli yetkililerle uyumlu ve planlı çalışarak yollarımızı teker teker yapıyoruz.”

Bodrum’a 420 Milyon TL’lik Otel Projesi

Muğla’nın Bodrum ilçesinde Gün Turizm Otelcilik tarafından 420 milyon TL yatırımla inşa edilmesi planlanan otel projesine ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi.

Muğla’nın Bodrum ilçesi Kızılağaç Mahallesi 2 nolu özel parsele (kısmen 298 ada 1 parsel) Gün Turizm Otelcilik Ve İşletmecilik Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan 5 yıldızlı otel projesi için ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir’ kararı verildi.

ÇED süreci için Muğla Valiliğine sunulan dosyada proje bedeli 420 milyon TL olarak belirlenen otel projesinde 245 oda ve 500 yatak kapasitesi yer alıyor.

Devre mülk, villa ve apart otel konseptiyle yapılması planlanan projede 15 adet villa, 7 oda içeren 8 lagoon oda (toplamda 56), 3 katlı her katında 7 oda olan 7 blok (toplam 147 oda) ve 3 katlı her katında 3 oda olan 3 blok (toplam 27 oda)  inşa edilecek. İnşaat alanı villa/oda, lobi ve restaurant dahil 22 bin 816 metrekare olarak belirlendi.

Kazım Karabekir Stadı Projesi 15 Şubat’ta Teslim Ediliyor

Erzurum Kazım Karabekir Stadı, 15 Şubat tarihinde Gençlik Spor ve İl Müdürlüğü’ne teslim edilecek. Projeye, Mayıs ayında ilk kazmanın vurulması planlanıyor.

Yeni stadın görünümü ve modernliği ile Erzurum’un sembolü olacağını belirten Gençlik ve Spor İl Müdürü Birdal Öztürk, stadın son durumu ile ilgili yaptığı değerlendirmede, “Erzurum’un seveceği ve hayranlıkla göreceği bir stat olacak. Bu bir tadilat projesi değil. Bütün kesimlerin fikir ve görüşlerini aldık. Görünümü ve modernliği ile şehrimizin en önemli sembollerinden biri olacak. Kazım Karabekir Stadı’nın yenileme projesi kapmasında stadın yüzde 80’lik bölümü değişecek. Proje sonrası ihale yapım ihalesi yapılacak. FIFA ve UEFA Kriterlerine uygun hazırlanan ve son dönemlerde ülkemize kazandırılan diğer modern statlardan farksız bir görünüme kavuşturulacak olan Kazım Karabekir Stadı’nın projesi, yüklenici proje firması tarafından 15 Şubat’ta edilecek.” dedi. 

“Tamamlandığında Modern Bir Görünüme Kavuşacak”

Kazım Karabekir Stadı’nın yenileme projesi 14 Şubat’ta teslim edildikten sonra, liglerin bitimiyle birlikte Mayıs ayında stada kazma vurulacağını ifade eden Öztürk, “ Stat bittiğinde FIFA ve UEFA Kriterlerine uygun olacak. Milli maçların oynanacağı bir stadyum haline kavuşturulacak. Stat tamamlandığında ülkemizdeki lüks statların özelliklerini taşıyacak. Stadın yeni zemini hibrit çim olacak. Tribünlerde ısıtma sistemiyle taraftarların kışın rahat bir ortamda maç izlenmesi sağlanacak. 25 tane 10’ar kişilik dev locaların olacağı Kazım Karabekir Stadı’nın bünyesinde fuaye alanları, bilet gişeleri, Erzurumspor Store ve kafeteryalar ile yaşam alanları olacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı yenileme yapılacak olan Kazım Karabekir Stadı için yoğun çalışırken, stat projesi tamamlandığında herkesin hayranlıkla gelebileceği modern bir görünüme kavuşacak. ” diye konuştu.

Nesos Fabrikası’nda Sona Gelindi

İnşaat çalışmaları Temmuz ayında Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (GİOSB) başlayan Nesos Fabrikası, Nisan ayında üretime açılacak.

Yıldız Holding’e ait olan ve temelleri temmuz ayında atılan fabrika 10 bin metrekare alanda hızla inşa ediliyor. 500 milyon liraya mâl olacak fabrikada ilk etapta yaklaşık 60 işçi çalışacak. Üretim ilerledikçe işçi sayısı 120’ye çıkacak.

Altyapı Çalışmaları Tamamlandı

Toplam 1940 dönüm araziye sahip olan ve 79 yatırımcının bulunduğu Kandıra GİOSB’nin altyapı çalışmaları tamamlandı. Bu çalışmalar kapsamında doğalgaz ve atık su altyapılarının ihalesi de yapıldı. Doğalgaz ihalesinde firma ile sözleşmeyi imzalayan GİOSB yönetimi, atık su ihalesini alan firmayla da önümüzdeki günlerde sözleşme yapacak. Kısa zamanda tamamlanacak olan doğalgaz ve atık su altyapısı ile birlikte GİOSB’de altyapı adına hiçbir eksiklik kalmayacak ve alanda geriye sadece firmaların gelip fabrikasını kurması işlemi kalacak.

Ülker markasının da bağlı bulunduğu Yıldız Holding’in Nesos markasının üretileceği Kandıra GİOSB’deki fabrikayı yapan Sayın İnşaat, günlük üç vardiya şeklinde çalışarak inşaatı kısa zamanda bitirmeyi hedefliyor. Firmanın hedefi 1 Nisan itibariyle GİOSB’de üretime başlamak. Ancak hava koşulları göz önünde bulundurularak nisan ayı içinde üretimin yapılacağı düşünülüyor. Nesos Fabrikası’ndan sonra yerel seçimin tamamlanmasıyla birlikte yeni firmaların da alanda yatırım yapmaya başlaması bekleniyor.

Nesos Fabrika projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: Özgür Kocaeli

İstanbul Finans Merkezi Etkisini 2025’de Gösterecek

2024 yılındaki ofis piyasası öngörülerini paylaşan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, ofisten uzakta bir yaşam tarzı benimsendiğini ve Nisan 2023’te açılan İstanbul Finans Merkezi’nin asıl etkisinin 2025 yılında görüleceğini açıkladı.

Yıllardır ofis üretimi yapılamadığının altını çizen EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Covid sebebi ile ofisten uzakta bir yaşam tarzı benimsendi. Ama artık ofislere dönüyoruz. Üretim de olmayınca talep ve arz arası açılmaya başladı. Yeni imalat görme olasılığımızda düşük, çünkü imalat maliyetleri kira bedellerini karşılamıyor. Yapıp satmak isteseniz finansman yok, mevcutların doluluklarının daha da arttığını göreceğiz. Öte yandan geçtiğimiz nisan ayında açılanİstanbul Finans Merkezi bir miktar stok yarattı. Bu yapıların kiralama maliyetleri ve genel giderleri yüksek, herkesin karşılayabileceği gibi değil. Piyasada bu sene bir miktar talep olsa da aslında esas finans merkezi etkisini 2025’de görebileceğimizi düşünüyorum.” dedi.

Türkiye’de belli şehirlere yığılmalar olduğunu da sözlerine ekleyen Yazıcı, “Bunun artık önüne geçilmeli ve sanayi, ticaret farklı şehirlere de yayılmalı. Köyden kente göç dönemi bitti, kentten köye geri dönüş dönemi gelmeli. Artık kısmen uzaktan da çalışılabildiği için bunu geliştirecek projeler yapmanın tam zamanı. Hem stratejik olarak hem de jeopolitik olarak ülkemizde bu tür bir yayılım büyük şehirlerdeki konut ve ofis fiyatlarını da aşağı çeker, Anadolu’da atıl duran birçok konut kullanılır hale gelebilir, olası depremin sonuçlarını azaltılır. Artık resme geniş açıdan bakıp önlemler almak gerekli. Kiralara sınırlama getirmek konuyu anlık müdahale olup uzun vadede sorunu çözmeyecektir.” diyerek sözlerini bitirdi. 

Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı Ulaşıma Açıldı

Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla ulaşıma açıldı. 

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün trafik sorunundan dolayı adeta omuzları çöken İstanbulumuzun yükünü hafifletecek bir projemizi daha hayata geçirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz.” dedi.

Proje ile Taksim’den İstanbul Havalimanı’na ulaşımın 41 dakikaya düştüğünü vurgulayan Erdoğan, “İstanbul Havalimanı ile Gayrettepe arasında kesintisiz metro ulaşımını sağlamış oluyoruz. Toplam 37,5 kilometre uzunluğundaki Gayrettepe-Kağıthane Metrosu, İstanbullu kardeşlerimizin hayatını kolaylaştıracaktır.

9 istasyondan oluşan hattımızın günlük yolcu kapasitesi 600 bin kişidir. Hattımızın devreye girmesiyle birlikte, Gayrettepe-İstanbul Havalimanı arası 30 dakikaya, Göktürk-Mahmutbey arası 38 dakikaya, Tekstilkent-İstanbul Havalimanı arası 45 dakikaya, Taksim-İstanbul Havalimanı arası 41 dakikaya, Taksim-Göktürk arası 26 dakikaya, 4. Levent-İstanbul Havalimanı arası 35 dakikaya inecektir. Bu hatımızın da hizmete alınmasıyla, İstanbul’da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı ile Türkiye’de ilk defa bir metro projesinde 10 tünel sondaj makinası aynı anda kullanıldı. Kazı hızında ayda 1,233 metre ile rekor kırıldı. Türkiye’nin en hızlı metro araçları bu hatta kullanıldı. Gayrettepe istasyonu, 72 metreyle hattın en derin istasyonu oldu. 

Türkiye’de İnşaat Sektörü Büyümeye Devam Ediyor

Allianz Trade İnşaat Sektörü Risk Raporu açıklandı. Rapora göre, kentleşme, demografik yapı, altyapıya yönelik artan yatırımların etkisiyle inşaata olan talep artıyor.

Raporda, Çin, ABD ve Hindistan’ın başı çektiği küresel inşaat üretiminin 2030 yılına kadar 15,5 trilyon dolara ulaşacağı, bu üç ülkenin tüm küresel büyümenin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturacağı öngörüsü de yer alıyor.

Raporu’a göre; Avrupa’da likidite küçük oyuncular için sorun olmaya devam ederken sektörde iflaslar artıyor. İnşaat sektörü ağırlıklı olarak daha uzun nakit dönüşüm çevrimleriyle çalışan KOBİ’lerden oluştuğu için faiz oranlarının yükseldiği ve finansal koşulların sıkılaştığı ortamda bu şirketler artan girdi maliyetleri ve finansman sorunlarıyla mücadele ediyor.  Bu nedenle, Batı Avrupa’da inşaat sektöründe iflas sayıları yüksek seyretmeyi sürdürüyor. Salt inşaat sektörü ve gayrimenkul alanındaki ticari iflas vakaları Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya’da toplam ticari iflasların yüzde 20’den fazlasını oluşturuyor.

ABD’de ise mevcut konut arzının kısıtlı olması nedeniyle yeni konut inşaatlarının hız kesmediğine değinilen raporda, ileriye dönük olarak, faiz oranlarının düşmeye başlaması ve makroekonomik zeminin iyileşmesiyle 2024 yılının ikinci çeyreğinden itibaren sektörün canlanabileceği belirtiliyor.

Allianz Trade İnşaat Sektörü Risk Raporu’nda, Türkiye’de inşaat sektörünün, dinamik yapısı ve proje çeşitliliği ile büyümeye devam ettiği belirtiliyor. Ancak, malzeme fiyatlarındaki dalgalanmalar, iş gücündeki sorunlar ve teknolojik adaptasyon gibi konuların sektörün karşılaştığı önemli zorluklar olduğunun da altı çiziliyor.

Allianz Trade’in hazırladığı rapora göre; 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde Türkiye genelindeki konut satışları 993.835 oldu. 2023 yılının üçüncü çeyreğine ait GSYH’nin sektörel analizine göre inşaat sektörü yüzde 8,1’lik bir artışla öne çıktı.  Raporda ayrıca, Türkiye inşaat sektörünün gelecekte daha da rekabetçi ve sürdürülebilir olabilmesi için stratejik planlamaların sürekli olarak güncellenmesi, sektör paydaşlarının da bu zorluklara etkili çözümler bulması gerektiğine dikkat çekiliyor. Özellikle de bölgedeki savaş nedeniyle son yıllarda yurt dışı projelerde ivme kaybeden sektörün bölgede siyasi atmosferin iyileşmesiyle birlikte körfez ülkelerinde bu kayıpları telafi edebileceği öngörüsüne yer veriliyor.

Kaynak: Patronlar Dünyası

Bambu Mutfak Gereçleri Ambiente Fuarı’nda İlgi Odağı Oldu

Dünyanın en geniş ürün yelpazesine sahip ve Avrupa’nın ilk ve tek bambu üreticisi Bambum, Messe Frankfurt’ta gerçekleşen dünyanın en prestijli buluşması olan Ambiente Fuarında yerini aldı.

Türkiye’nin önde gelen markalarında aralarında olduğu Ambiente Fuarı’nda Bambum, 9.0 hall de A-43 stantta yerini aldı. Yüzde yüz yerli ürünleriyle global pazarda emin adımlarla ilerlediklerini belirten Bambum Genel Müdürü A.Selman Yar, “Geçtiğimiz yıl ihracat yaptığımız ülke sayısını 125’e çıkardık. Özgün ve inovatif ürünlerimizle cirodaki ihracat payımızı yüzde 20 oranına çıkarmayı amaçlıyoruz. Kısa sürede bambu pazarına katma değerli ürünler kazandırarak yüzde 100 büyüdük. İç pazarda elde ettiğimiz büyümeyi global arenada da sürdüreceğiz” dedi.

Züccaciye ve ev eşyaları, aydınlatma ve hediyelik eşyalar alanında endüstrinin trendlerinden gelecek planlarına kadar en yeni ürünleri ve tasarımların yer aldığı Ambiente Fuarı başladı. 

Fuarda hedefleri ve beklentileri hakkında bilgi veren Bambum Genel Müdürü Selman Yar, “Öncelikle Türk markalarının dünya çapında kalitesini ve tasarım gücünü sergilemek üzere Ambiente Fuarı’na katılmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizin öne çıkan markalarının bu buluşmada yer alması, ürünleri ve tasarımları dünya genelinde tanıtmak ve küresel pazarda daha fazla görünürlük elde etmek için eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Bambum olarak doğal ve sağlıklı ürünlerimiz ile fuarda yerimizi aldık. Özellikle yurt dışında ürünlerimiz yoğun ilgi görüyor. Bambum olarak kurulduğumuz günden bu yana sürekli büyüme ve uluslararası pazardaki etkinliğini artırma konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede, faaliyet gösterdiğimiz ülke sayısını 125’e çıkardık. Toplamda 3 bin çeşitten oluşan yüzde yüz yerli ürünlerimizle cirodaki ihracat payımızı yüzde 20 oranına çıkarmayı amaçlıyoruz. 2024 yılında 800 milyon TL’nin üzerinde ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Müşteri memnuniyeti ve kalite standartlarımızı yüksek tutarak, uluslararası arenada başarılı bir şekilde büyümeyi sürdüreceğimize inanıyoruz.

Mars International CEO’su Bucak: “2023, Gayrimenkul Sektörünün Gerileme Senesi Oldu”

Mars International CEO’su Hakan Bucak, “Sektörde bir sıkışma olduğu gerçek. Alanın ve satanın az olduğu, ender durumlardan birini yaşıyoruz. Talep daha az doğru. Ancak aynı zamanda üretim yani arz da eskiye göre daha az.” dedi.

Türkiye genelinde 2023 sonunda 1,2 milyon bandında konut satışı öngörüldüğünü, ilk 10 ayda 994 bin konut satışı gerçekleştiğini ve bu rakamın da bir önceki yılının yüzde 14 altında olduğuna dikkati çeken Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sektörde bir sıkışma olduğu gerçek. Alanın ve satanın az olduğu, ender durumlardan birini yaşıyoruz. Talep daha az doğru. Ancak aynı zamanda üretim yani arz da eskiye göre daha az. Var olan konut talebi ve fiyatlanan arz, bir türlü ortak noktada buluşamıyoruz. Bugün yaşadığımız kısmi gerilemenin arkasında bu var. Konut satışında, faiz düşük ise yükselen talep karşısında, fiyatlar da yükseliyor. Faiz yüksek ise talep azalıyor. Bizde talep hala canlı. Ancak karşısında doğru fiyatı ve arz iştahını bulamıyor.” 

Söz konusu sıkışmanın, alternatif finansman yöntemleri ve inovatif ürünlerle çözülmesi gerektiğinin altını çizen Bucak, “Arzı yaratmanın ve korumanın en önemli yolu, halktan finansman sağlamak. Beraberinde projelere halkı ortak etmek. ABD’de bu alanda fazlasıyla ileride. Gayrimenkul Yatırım Fonları ve Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları sektörde uzun zamandır kullanılan finansal enstrümanlar. Yeni yılda Türkiye’de bu alanda ciddi gelişmeler ve yeni ürünler göreceğimizi düşünüyorum” dedi.

Konut sektörü için 2024 yılının fonlar yılı olacağını ifade eden Hakan Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Sektör, Gayrimenkul Proje Finansman Fonu düzenlemesini bekliyor. Yine, Gayrimenkul Yatırım Fonları’na (GYF) olan talep çok arttı, bu taraf da çok büyüyecek. Yeni düzenleme yakında bekleniyor. Arsa geliştirme ve inşaat halindeki projelere fon ile finansman toplamanın önünün açılmasını bekliyoruz. Şu an Türkiye’de GYF’ler yoluyla, sadece iskanı alınmış gayrimenkullere veya devlet garantisinde olan inşaat projelerine yatırım yapabiliyorsunuz. Bu konuda yeni bir düzenleme ve açılımın genişlemesini bekliyoruz.”

Kaynak: Emlak Dream

Türk Mimarın Berlin’de Yaptığı Bin Metrekarelik Sanat Eseri Almanya Basınında Haber Oldu

Niss Project’in kurucusu mimar Nisa Akar Almanya Berlin’de bin metrekarelik alana sahip bir evi sanat eserine çevirdi.

Proje sahiplerini modacı Hakan Akkaya aracılığı ile tanıdığını belirten Nisa Akar Berlin’in en güzel sokağı Grunewald’da bulunan bin metrekare alana sahip evin iç ve dış mimarisinin yanı sıra mutfak eşyalarından oturma gruplarına, aydınlatmalardan duvardaki tablolara kadar kendi zevki olduğunu belirtirken “İtalya’dan ve İspanya’dan özel seçtiğim parçalar oldu ama özellikle Türk ruhunu yansıtmak istedikleri için yerli üretim kullanmaya özen gösterdik. Proje sahiplerinin bana koşulsuz güveni beni o kadar motive etti ki şimdi binanın önünden geçenler araçlarından inip binanın fotoğrafını çekiyorlar. Gazeteler haberlerini yapmışlar. Bu benim için çok büyük bir gurur oldu.” dedi.

Projede İsmail Acar Dokunuşları

Evin girişinde ve salonda Türk ressam, enstelasyoncu- illüstrasyoncu İsmail Acar’a ait olan üç tanesi Türk motifleri ile tasarlanan kaftanlardan oluşurken diğer iki tablo ise İstanbul ve Berlin ismini taşıyor. Bu eve özel olarak hazırlanan eserlerin yanı sıra dekorasyonda Türk süsleme sanatında; bolluk, bereket ve bölünmez bütünlük kelimelerinin simgesi “Nar” motifleri de kullanıldığı görülüyor.

Ticari ve Endüstriyel Binalar Sektörü 2024 Trendleri

Eaton Ticari ve Endüstriyel Projeler Satış Müdürü Halit Kumral, Ticari ve Endüstriyel Binalar Sektörü 2024 Trendleri hakkında bilgi verdi.

Avrupa Birliği ülkelerdeki binalarda tüketilen enerjinin toplam içindeki oranı 40%’dır. Binalar, sera gazı emisyonunu oluşturan en büyük kaynaklardan bir tanesidir. Ancak yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler, binaların artık daha fazla enerji verimli olabileceği anlamına geliyor ve bu da binaları enerji dönüşümünde kritik hale geliyor. Bu nedenle ticari ve endüstriyel bina sektöründe gelecek trendleri belirlemenin önemi yüksektir.

2023 yılında küresel enerji krizi sert hava koşulları nedeniyle daha da arttı, petrol fiyatlarındaki yükseliş devam etti. Bu arada, Avrupa ve Orta Doğu’daki gerilim ve çatışmalar, küresel durgunluk endişelerini artırdı ve fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırdı. İlave yenilenebilir enerji üretimine rağmen, genel elektrik talebi arttıkça elektrik şebekelerinde aşırı yüklenmeye sebep oldu ve olmaya da devam ediyor.

2024 yılına baktığımızda, sürdürülebilirlik, enerji güvenliği ve maliyet tasarrufuna yönelik trendlerin artması bekleniyor. Bu trendler, bina sektöründeki inovasyonu tetikleyen unsurlardan biridir.

 Önümüzdeki yıl için Ticari ve Endüstriyel Binalar Sektörüne yönelik en önemli beş trendi şunlardır.

  1. Yenilenebilir enerji potansiyelinin kullanılması

Avrupa Birliği’nde üretilen tüm enerjinin %20’den fazlası yenilenebilir kaynaklardan gelmekte. Bu oran 2030 için belirlenen %42,5 hedefinin çok altında. Fitfor55 ve REPowerEU gibi Net Sıfır’a ulaşmaya yönelik AB yasama programları, binaların ve evlerin daha karbon verimli hale getirilmesi ihtiyacını hızlandırdı. AB’deki tüm yeni binalarda 2028’den itibaren, mevcut binalarda ise 2032’den itibaren güneş panelleri zorunlu olacak ve bunun kurulumları 2027’den itibaren başlayacak. 

Ev sahipleri ve işletmeler, ısı pompaları veya Elektrikli Araç şarj cihazları gibi yeni teknolojileri kullanmaya başladıklarında, binalarının kapasite sınırlarına ulaştıklarını fark ediyorlar.  Bu, sözleşmeye konu olan tahsisatların aşılması nedeniyle yüksek tarifelerle karşılaşacakları veya bazı durumlarda bina sahiplerinin ve projecilerin bir şebekeye olan bağlanıyı güvence altına almakta zorlandıkları anlamına gelebilir. Bina sahipleri emisyonları azaltma hedeflerine uyulması, gelecekteki büyümeye hazırlanılması ve aynı zamanda daha sürdürülebilir olunması konularında endişe duymaktadır.

İşletmelerin, karbon emisyon sıfır hedeflerine ulaşmak, hükümet hedeflerine ulaşmak ve ayrıca güç kaynağını desteklemek için kendi yenilenebilir enerji üretimlerini giderek daha fazla uygulamaya almaları gerekecek. Ancak enerji kriziyle mücadele etmek ve karbondan arınmış geleceğe hazırlanmak için yalnızca güneş panelleri kurmak yeterli olmayacaktır. Bina enerji yönetim sistemlerinin ve akülü enerji depolama sistemlerinin – BESS kurulması, yenilenebilir enerji kaynaklarının faydalarını önemli ölçüde artıracaktır; çünkü bu, ürettikleri enerjinin yalnızca üretim zamanında değil, optimum zamanda kullanılacağı anlamına gelir. 2023’te enerji 

depolama sistemlerinin benimsenmesinde artış olduğu görüldü ve özellikle Fit-for-55 hedeflerine ulaşmak için son tarih olan 2030’a doğru yaklaştıkça bunun artmaya devam etmesi bekleniyor. 

  1. Enerjinizin daha çok değil, daha akıllıca çalışmasını sağlayın

Birçok işletme, enerjiyi yönetmek, akıllı şebekeler veya enerji merkezleri oluşturmak için bilgisayar donanımı ve yazılımına yatırım yapıyor. Enerjiyi bu şekilde yönetmek zamandan dolayısıyla maliyetten tasarruf sağlar. 

Eaton Buildings as a Grid – Enerjisini Üreten Binalar yaklaşımımız, bir binayı mikro şebekeye dönüştürmek üzere yazılımı yenilenebilir enerji üretimi, enerji depolama ve elektrikli araç şarjı ile birleştirir. Bina enerji yönetimi yazılımımız (BEMS) gibi yazılımlar, enerji talebindeki pikleri azaltmak ve maliyetten tasarrufu en üst düzeye çıkarmak için enerji giriş ve çıkışlarını düzenler. 

Amsterdam’daki Florian Hotel, şebeke mevcudiyeti ile kısıtlanan bir işletmenin, kapsamlı elektrikli araç şarjı kapasitesine sahip başarılı bir enerji merkezi haline nasıl dönüştürülebileceğinin bir örneğidir.

Bu tür bir yaklaşımın maliyeti bazı işletmeler için endişe verici olabilir ancak BNP Paribas Leasing Solutions ve Eaton tarafından geliştirilen paketler gibi enerji geçişi finansman modelleri ortaya çıkıyor. İleriyi düşünen işletmeler, finans sayesinde enerji geçişine başlayabilir ve yenilenebilir enerji, enerji depolama ve enerji verimli sistem ve teknolojilerini kurarak karşılığını hemen almaya başlayabilir.

  1.   Renovasyon ne durumda?

AB binalarının %75’inde enerji israf ediliyor, eski binalar daha az verimli ve Avrupa’da 2001’den önce 220 milyondan fazla bina inşa edildi. Renovasyon, 2024 yılında Avrupa bina sektöründe belirleyici bir tema olmaya devam edecek. Bina yalıtımı ve ısıtma sistemlerinin iyileştirilmesi devam edecek, yenilenebilir enerji üretimi ve enerji yönetimi yazılımı gibi teknolojilere yatırım yapmak yine önemli olacaktır.

Renovasyon ve güçlendirme, enerji geçişinde kritik bir faktör olabilir, ancak sorunsuz değildir. Modern teknolojileri benimsedikçe, bunları kurmak için gereken vasıflı iş gücü eksik kalıyor. Yalnızca güneş enerjisi ile ilgili gündemdeki talepleri karşılamak için tahminen 1 milyon kişinin yeniden vasıflandırılması gerekiyor. İşgücü talebinde solar PV-fotovoltaik kurulumcuları gibi profesyonellere doğru bir yöneliş söz konusu. Aralık 2023 itibarıyla AB, Binalarda Enerji Performansı Direktifini revize ederek üye devletleri, finansman, eğitim ve vasıflı işçilerin güvence altına alınması gibi karbondan arındırmanın önündeki mevcut engelleri ortadan kaldıran ulusal Bina Yenileme Planları oluşturmaya zorladı.

Konut binaları piyasasındaki kurulumcu firmaların iş gücü kısıtlamalarını aşmasının bir yolu, önceden kablolanmış dağıtım panolarının kullanılmasıdır. Geleneksel olarak kurulumcular komponent ve özel yapım dağıtım panoları satın almayı tercih ederler. Ancak önceden kablolanmış alternatifler ve paket çözümler hızlıdır, kolaydır ve riski azaltır. Kurulum maliyetlerini önemli ölçüde azaltır ve çok daha kısa sürede daha fazla binayı dönüştürmelerine olanak tanır.

  1. Hangisi önce gelir, Elektrikli araçlar mı yoksa altyapı mı?

Elektrikli Araç (EV) satışları hızla artıyor ancak geleneksel içten yanmalı motorlu (ICE) filolar hâlâ AB karbon emisyonlarının %12’sinden sorumlu. Elektrikli Araç Şarj Altyapısının (EVCI) buna ayak uydurması koşuluyla Elektrikli Araç satışlarının katlanarak artması bekleniyor. Bazı Avrupa ülkeleri, gerekli altyapının geride kalması nedeniyle elektrikli araç satışlarının etkilendiğini görmeye başlıyor. Ancak AB, 2035’ten itibaren yeni içten yanmalı motorlu araçların satışını yasakladı, dolayısıyla geçiş yaklaşıyor.

AB yollarına daha fazla Elektrikli Araç çıktıkça, daha fazla şarj istasyonuna ihtiyaç duyulacak. Elektrikli araç şarj cihazlarının evlere kurulduğunu görüyoruz. Ayrıca ticari binalardan da giderek artan bir şekilde müşterileri ve personelleri için şarj cihazı sağlaması bekleniyor. Bütün bunlar elbette şebekeye duyulan güç talebini artırıyor. Tüm bunlar, Elektrikli araç filolarına geçiş yapan şirketlerin muhtemelen kendi lokasyonlarında şarja ihtiyaç duyacağına ve güç ihtiyacının ölçeğine bağlı olarak bu işletmelerin binalarındaki güç dağıtımını yönetmek için güneş panelleri ve BEMS gibi teknolojileri dikkate almaları gerekebileceğine işaret ediyor.

  1. Doğrusal ekonomi modeline veda etme zamanı geldi mi?

İş dünyasının ve dünyamızın geleceği için net bir şey söylemek gerekirse, o da ‘döngüsel ekonomi’ zihniyetini benimseme ihtiyacıdır. Küresel olarak atıkların mümkün olduğu kadar yeni kaynaklara dönüştürmemiz ve yeni kaynakların kullanımını %33 oranında azaltmamız gerekiyor. Yenilenebilir enerji tükenmeyebilir, ancak fotovoltaik paneller veya akü enerji depolama sistemleri gibi enerji geçiş ürünlerini oluşturmak için gereken malzemeler kesinlikle bitebilir. Şu anda tüm malzemelerin yalnızca %7,2’si geri dönüştürülüyor. Elektrikli araçlar ve yeşil enerji gibi endüstriler, kaynak kıtlığı nedeniyle halihazırda bazı darboğazlar yaşıyor.

Tüm paydaşların döngüyü kapatması ve israfı ortadan kaldırması gerekiyor. Bina sektörü halihazırda Avrupa Komisyonu tarafından binaların ömrünü, dayanıklılığını ve uyarlanabilirliğini artırmanın çeşitli yollarını düşünmeye davet ediliyor. Kullanılan ürün ve malzemeleri yeniden kullanmanın yeni yollarını bulmak bu denklemin bir parçasını oluşturacaktır. Örneğin, elektrikli araçların kullanımının artmasıyla birlikte kullanım ömrü sona eren aküler birikmekte ve bunların yalnızca tahminen %5’i geri dönüştürülüyor. Birçok şirket, atılan akülerin enerji depolama ve diğer ikinci yaşam uygulamaları olarak yeniden kullanmanın mümkün olduğunu gösterdi.

Avrupa Birliği genelindeki ülkeler döngüsel ekonomi eylem planının ayrıntılarını ele alırken, inşaat sektörünün doğrusal ekonominin sonunun yaklaştığını hissedeceğinden hiç şüphe yok. Bu anlamda 2024 önemli bir yıl olabilir.

Nef Başkanı Timur: “Türkiye Her Şeye Rağmen Konut Piyasası Lideri”

Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur, Türkiye’de konut piyasasının Avrupa’ya kıyasla önde olduğunu belirterek, “Türkiye’de konuta talep var, ancak talep fiyatla buluşamıyor. Burada da arsa öne çıkıyor. Toplam gayrimenkul satışının yüzde 60’ı konut dışı.” dedi. Sektör liderleri fonların önünün açık olmasıyla gayrimenkul sektöründe canlanma olacağını ifade etti.

Enflasyonist ortam, krediye erişim zorluğu, yükselen fiyatlar ve daralan taleple konut sektörü, 2023’de zor bir yıl geçirdi. Konut satışları, geçen yıl yüzde 17,5, ipotekli satışlar yüzde 36,6 azalırken, inşaat maliyetleri yıllık yüzde 67 artış gösterdi.

Dünya Gazetesi’nden Hamide Hangül’ün haberine göre; sektörde bir sıkışma olduğu, alım-satımın azaldığı ender durumlardan birinin yaşandığına işaret eden sektör temsilcileri, “Konut talebi halen canlı, ancak talep doğru fiyatla buluşamıyor. Fonların önünün açılması durumunda, 2024’te bir canlanma oluşabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Stabil Maliyet Arzı Hareketlendirir

Sektörün 2023 yılını değerlendiren ve 2024 yılı öngörülerini paylaşan Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur, konut satışlarındaki düşüşe işaret etti. Bu düşüşe rağmen Türkiye’nin, toplam konut satışında Avrupa’da liderliğe oturacağı öngörüsünde bulunan Timur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nitekim en yakın rakipleri İngiltere’de, geçen yıla kıyasla yüzde 21 düşüşle 1 milyon bandından ev satışı öngörülüyor. Türkiye her şeye rağmen konut piyasası ile Avrupa lideri. Bunun sürdürülebilir bir zemine oturması ülke adına daha kıymetli olur elbette.”

Sektörde inşaat maliyetlerinin, Eylül 2023’te, bir önceki yıla göre yüzde 67 arttığını, işçilik maliyetlerindeki artışın da devam edeceğini söyleyen Timur, “Maliyetler tarafında daha stabil bir piyasa oluşursa, artık sıkışmış olan arz tarafında da ciddi hareketlenme oluşabilir. Fonların da önünün açılması ile 2024’te bir canlanma oluşabilir” diye konuştu. Türkiye ile birlikte 6 ülkede yatırım yaptıklarını vurgulayan Erden Timur, “Türkiye’de konuta talep var, ancak talep fiyatla buluşamıyor. Burada da arsa öne çıkıyor. Toplam gayrimenkul satışının yüzde 60’ı konut dışı.

Bu sene 1,2 milyon konut, 1,4 milyon arsa gibi konut dışı emlak satılacak. Yatırımcılar enflasyon sebebi ile daha ulaşılabilir yatırımlarla ilerlemeye çalışıyor” diye konuştu. Mars International CEO’su Hakan Bucak, 2023 yılının, Türkiye gayrimenkul sektörü için duraklama ve kısmi gerileme senesi olduğunu söyledi.

Türkiye genelinde 2023 sonunda 1,2 milyon bandında konut satışı öngörüldüğünü, ilk 10 ayda 994 bin konut satışı gerçekleştiğini ve bu rakamın da bir önceki yılının yüzde 14 altında olduğuna dikkati çeken Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörde bir sıkışma olduğu gerçek.

Alanın ve satanın az olduğu, ender durumlardan birini yaşıyoruz. Talep daha az doğru. Ancak aynı zamanda üretim yani arz da eskiye göre daha az. Var olan konut talebi ve fiyatlanan arz, bir türlü ortak noktada buluşamıyoruz. Bugün yaşadığımız kısmi gerilemenin arkasında bu var. Konut satışında, faiz düşük ise yükselen talep karşısında, fiyatlar da yükseliyor. Faiz yüksek ise talep azalıyor. Bizde talep hala canlı.

Ancak karşısında doğru fiyatı ve arz iştahını bulamıyor.” Söz konusu sıkışmanın, alternatif finansman yöntemleri ve inovatif ürünlerle çözülmesi gerektiğinin altını çizen Bucak, “Arzı yaratmanın ve korumanın en önemli yolu, halktan finansman sağlamak. Beraberinde projelere halkı ortak etmek. ABD’de bu alanda fazlasıyla ileride. Gayrimenkul Yatırım Fonları ve Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları sektörde uzun zamandır kullanılan finansal enstrümanlar. Yeni yılda Türkiye’de bu alanda ciddi gelişmeler ve yeni ürünler göreceğimizi düşünüyorum” dedi.

2024 Fonlar Yılı Olacak

Konut sektörü için 2024 yılının fonlar yılı olacağını ifade eden Hakan Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektör, Gayrimenkul Proje Finansman Fonu düzenlemesini bekliyor. Yine, Gayrimenkul Yatırım Fonları’na (GYF) olan talep çok arttı, bu taraf da çok büyüyecek. Yeni düzenleme yakında bekleniyor. Arsa geliştirme ve inşaat halindeki projelere fon ile finansman toplamanın önünün açılmasını bekliyoruz. Şu an Türkiye’de GYF’ler yoluyla, sadece iskanı alınmış gayrimenkullere veya devlet garantisinde olan inşaat projelerine yatırım yapabiliyorsunuz. Bu konuda yeni bir düzenleme ve açılımın genişlemesini bekliyoruz.”

Sandıklı Hükümet Konağı Binası İnşaatı Hızla Sürüyor

Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde inşa edilen hükümet konağı binası projesinde çalışmalar devam ediyor.

Sandıklı Kaymakamı Önder Çengel, yeni Hükümet Konağı binası inşaat alanında incelemelerde bulundu. Kaymakam Çengel’e incelemeleri sırasında İGM Genel Sekreteri Osman Ziya Bilim, İl Özel İdaresi Yatırım ve İnşaat Müdürü Neriman Gül Albay ve yüklenici firma yetkilileri eşlik etti. Kaymakam Çengel, incelemeleri sonrası yaptığı açıklamada yeni binanın tamamlanması ile kaymakamlık çalışanlarının fiziki şartları daha uygun bir ortamda vatandaşlara hizmet edeceklerini ifade etti.

Öte yandan, bina inşaatında önemli oranda ilerleme olduğu ve yakın bir zamanda tamamlanacağı kaydedildi.

Göynük Mahallesi Pazar Yeri İnşaatı Yükseliyor

Antalya’nın Kemer ilçesinde yer alan Göynük’te 2 bin 592 metrekarelik alanda inşa edilen pazar yeri çalışmaları süratle devam ediyor.

Her mahalleye bir pazar yeri projesi kapsamında inşa edilen Göynük pazar yeri projesi hakkında konuşan Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu,  “Göynük Mahallesi’nde yapımı hızla devam eden kapalı pazar yerini en kısa sürede tamamlayarak esnafımızın ve vatandaşlarımızın kullanımına kazandıracağız. Şu anda çalışmalar hızla devam ediyor. Kaba inşaat tamamlanmak üzere. Göynük mahallemizden sonra da Tekirova mahallemizde kapalı pazar yeri yapacağız. Halkımız bize güvenmeye devam etsin.” dedi.

Kaba inşaat çalışmaları tamamlanmak üzere olan pazar yeri projesi, toplam 2 bin 592 metrekarelik alanda yer alıyor. Bi 835 metrekare kapalı alana sahip olacak projede, tuvaletler, zabıta odası, çay ocağı ve satış ünitesi yer alacak. Pazar alanında 80 esnaf tezgah açabilecek.

Gayrimenkulde Şişirilmiş Fiyatlar Son 6 Ayda Düşüşe Geçti

Gayrimenkul uzmanı Gamze Özlü, “Piyasadaki gayrimenkul rakamları çok şişmişti, yani değerinde değildi. Şişirilmiş fiyatlar, son 6 aydır düşüşe geçti. Neredeyse yüzde 20-22 oranında bir düşüş söz konusu.” dedi.


Yeni yapılacak projelerde müteahhitlerin büyük zorluklar içinde projelere girdiğinden bahseden Özlü, “İnşaat maliyetleri çok yükseldi, ancak konut fiyatlarının yükselmesi biraz da bizim halkımızla alakalı bir şeydi. Yabancı yatırımcının da çok rağbet gösterip konutu yatırım aracı olarak görmeleri nedeniyle işte ‘benim malım 5.000.000 TL ama yabancı alırsa 7.000.000 TL olur, yabancı alsın’ böyle böyle şişti rakamlar aslında. Şu anda fiyatlar, gerçek değerine gelmeye başlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Konut satışlarının düşmesinin, fiyatlara etkisini de değerlendiren Özlü, “İhtiyacı olup da ev almak zorunda kalanlar, konut alıyor” dedi. Yüksek geliri olan yatırımcıların mevduat faizlerine yöneldiğine işaret eden Özlü, “Yatırımcı faizdeki getiri çok daha cazip bulduğu için mevduata yöneliyor. Ancak şu an parası olan ve alım yapmak isteyen için doğru zaman. Çünkü şu anda konut fiyatları gerilemiş durumda. 2024’ü ikinci çeyreğinden sonra, konut satışları tekrar çıkışa geçer. ‘Bugün almam’ dediğiniz evi, yarın aynı rakamlara bulup alamayabilirsiniz” diye konuştu. Konuta erişimin zorlaşmasıyla ev sahibi olmak isteyenlerin arsaya yöneldiğine işaret eden Gamze Özlü, “Toprak hiç kimseye kaybettirmez. Toprak alıp da uzun vadede beklemeyi ön görüyorsanız. Muhteşem bir kazanç olabilir.” diye konuştu.

‘BAŞAK’ Projesinde İnşaat Devam Ediyor

Ankara mimarisinin baz alındığı Başkent Ankara Köy Evleri Projesi’nde (BAŞAK) inşaat çalışmaları sürüyor.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin kırsal kalkınmayı geliştirmek ve üretimi artırmak, kentten kırsala dönüş yapmak isteyen vatandaşları teşvik etmek, kaçak ve düzensiz yapılaşmanın önüne geçmek amacıyla başlattığı, yöreye özgü ‘Ankara Evi’ mimarisini yansıtan (Başkent Ankara Köy Evleri) BAŞAK Projesi vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor.

Proje, ‘Ankara Ev’i mimarisini yansıtan 11 farklı tip seçenekle vatandaşların tercihine sunuluyor. Ev tercihleri arasında, 60 metrekareden 199 metrekareye kadar tek katlı ve iki katlı olmak üzere 2 seçenek yer alıyor. Ankara’daki nüfusu 5 binin altında kalan 903 adet kırsal mahalle hizmetten yararlanabiliyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise proje hakkında şu notu paylaştı:

“Başkent Ankara Köy Evleri Projesi için söz vermiştik, sözümüzü yerine getirdik. BAŞAK projesiyle; Kentten kırsala dönüşü teşvik ediyoruz, kaçak ve düzensiz yapılaşmanın önüne geçiyoruz, vatandaşlarımıza çizim ve onay süreci için ücretsiz destek veriyoruz, Ankara Evi mimarisini yansıtan toplam 98 ev projesini hemşehrilerimize ettik.”

ABB Fen İşleri Daire Başkanlığı Üst Yapılar Şube Müdürlüğü Elektrik Mühendisi Aygül Gülsoy Türkoğlu, “BAŞAK Projesi kentten kırsala dönüşte kırsal kalkınmayı yüceltmek adına, artan inşaat ve proje maliyetlerinde bir nebze olsun yardımcı olabilmek adına Fen İşleri Daire Başkanlığımız tarafından oluşturulan vatandaşlara özel bir proje desteğidir. Vatandaşımız ada parsel verileriyle birlikte bizi arıyor, biz öncelikle proje kapsamının içinde olup olmadığını kontrol ediyoruz. Ardından bu kapsam içindeyse gerekli birtakım belgeleri istiyoruz.” dedi.

 Proje standartları içerisinde, 2 farklı boyutta cam seçeneği sunduklarını vurgulayan Türkoğlu, şunları söyledi:

“İsteklilerin maddi durumu ve parsellerinin büyüklüğüne göre seçip vaziyet planlarını oluşturuyoruz. Sonra vaziyet planını vatandaşa burada teslim ediyor kendisinin zemin etüdünü yapıp raporuyla bize tekrar dönüş yapmasını bekliyoruz. Bize zemin etüt raporunu getirdiği takdirde mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj projeleri aynı zamanda çizilip ilçe belediyeleri tarafından onaylatılıp sıhhi tesisat ve elektrik projelerini tamamlayıp numarataj belgesini alırken de yardımcı olup kendilerine teslim ediyoruz. Biz burada proje müellifi imzalarını atıyoruz, vatandaşımız bizden onaylı projelerini alıp ilçe belediyesine gidip fenni mesulleriyle birlikte inşaat ruhsatını çıkartıp evini yapmaya başlayabiliyor.”

Vatandaşlarla yapılan görüşmeler sonrası arazilerinin proje kapsamında olup olmadığına dair ayrıntılı inceleme yapılarak, başvuru süreci hakkında gerekli bilgiler paylaşılıyor. Aplikasyon krokisi, imar çapı ve yol kotu belgelerini ilçe belediyesinden alan talipliler, resmi başvurularını tamamlamak üzere teknik ofise davet ediliyor. Seçtikleri tip projeye göre vaziyet planı çizilerek vatandaşa iletiliyor. Vatandaşlar vaziyet planıyla zemin etüdü yaptırarak raporunu proje ekibine ilettikten sonra mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj projeleri çizilerek ilgili ilçe belediyesinin onayına sunuluyor.

İlk defa Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan projeye başvuran vatandaşlar, çizim ve onay süreçlerinden ücretsiz yararlanabiliyor. Onaylı projelerini alan vatandaşlar, bağlı bulunduğu ilçe belediyesinden inşaat ruhsatını çıkartarak evini yapmaya başlayabiliyor.

Dekar Yapı, “Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları” Kitabının Sponsoru Oldu

Dekar Yapı, Reha Günay’ın Boğaziçi’nin yapı ve yaşam kültürünü eşsiz fotoğrafları aracılığıyla aktardığı “Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları” kitabına sponsor oldu. 

Yıllar içinde biriktirdiği fotoğraflar ve yaptığı araştırmalarla İstanbul’un mimari tarihine ışık tutan ve ayrıca Boğaziçi’nin ahşap yalılarını fotoğraflarla okuyucuya sunan Reha Günay’ın İstanbul’un ahşap yapılarının bir gün yok olmasından duyduğu endişeyle fotoğraflamaya başladığı yapıları anlattığı “Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları” kitabı, Dekar Yapı’nın katkılarıyla yayımlandı. 

İstanbul’un çeyrek yüzyıllık aralıklarla yenilenen ahşap konutlarının önemine vurgu yapılan bu önemli eserin sponsorluğunu üstlenen Dekar Yapı, İstanbul’un tarih kokan ahşap yapılarına destek veriyor. Bu değerli mirası yaşatma ve gelecek nesillere aktarma misyonunu üstlenen Reha Günay, “Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları” adlı eseriyle bu önemli kültürel zenginliği belgeliyor. 

Sosyal sorumluluk bilincinin bir parçası olarak toplumun kültürel gelişimine katkı sunan önemli eserlere destek vermeyi sürdürdüklerini aktaran Dekar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kuzu, “Bizi pek çok markadan ayıran özelliğimiz, daima ilkelerine sadık bir kurum olmamız. Bu ilkelerden biri de kentsel kültürümüzü korumak ve ileri taşımak. Bunu da ancak mimari belleğimize sahip çıkarak yapabiliriz. Bu bakımdan Sayın Reha Günay’ın Boğaziçi’nin ‘Ahşap Konutları ve Yalıları’ çalışması çok özel bir eser. Yıllar içinde bizzat kendisinin çektiği fotoğraflardan ve yaptığı araştırmalardan medyana getirdiği bu kitap, İstanbul Boğaziçi mimarisine ve özellikle ahşap konutlarına ışık oluyor. Bu değerli kitabın yayımlanmasına destek olmaktan büyük mutluluk duyuyor ve Sayın Günay’a toplumumuza kattığı bu değerli çalışmadan dolayı teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı Açılıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı çalışmalarının sona erdiğini açıkladı. Projenin açılışı ise 29 Ocak’ta yapılacak.

Uraloğlu, “Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı’nın 9. ve son istasyonunun ‘Kağıthane-Gayrettepe hattı olduğunu belirterek, “Gayrettepe- Kâğıthane Metro Hattı’nın 3,5 kilometre uzunluğundaki ‘Gayrettepe-Kâğıthane’ etabındaki tamamlanan çalışmalarla toplam hat uzunluğumuz 37,5 kilometreye çıktı” dedi.

Uraloğlu tamamlanan proje ile; ‘Gayrettepe – İstanbul Havalimanı’ arası seyahat süresinin 30 dakika, Göktürk-Mahmutbey arası seyahat süresinin 38 dakika, Tekstilkent-İstanbul Havalimanı arası seyahat süresinin 45 dakika, Taksim – İstanbul Havalimanı arası seyahat süresinin 41 dakika, Taksim – Göktürk arası seyahat süresinin 26 dakika ve 4. Levent – İstanbul Havalimanı arasının ise 35 dakika olacağını ifade etti.

Hizmete açıklacak Gayrettepe İstasyonu’nun 72 metre derinliğiyle hattın en derin istasyonu olma özelliğine sahip olduğunu kaydeden Uraloğlu, “Bu istasyonumuzun inşası için 66 bin 577 metreküp beton imalatını tamamladık. 22 bin 824 metrekare kapalı alan inşa ettik.” dedi.

Uraloğlu, İstanbul’un en derin metro istasyonu olacak istasyona kusursuz erişimi sağlamak için yaya simülasyonları çalışıldığını belirterek, “32 adet yürüyen merdiven ile 8 adet asansör planlandık. Hattımız vatandaşlarımıza sağladığı hızlı ve konforlu ulaşım imkanının yanı sıra mimari detaylarıyla da İstanbulumuza yakışan ikonik mekanlar kazandırıyor. Bu istasyonun da hizmete alınmasıyla havalimanı metro hattımız Metrobüs ve M2 Yenikapı-Hacıosman metrosuyla entegre olacak, hattın erişilebilirlik fonksiyonu gelişecek aynı zamanda Şişli ve Beşiktaş’ta Kağıthane ve Eyüp ilçelerine metro ile bağlanmış olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Uraloğlu, projenin ‘en’lerin ve ‘ilk’lerin projesi olduğuna dikkati çekerek, şu ifadelere yer verdi:

“İlk olarak, 37,5 kilometre ile tek parça olarak ihale edilen en uzun metro oldu. Türkiye’de ilk defa bir metro projesinde 10 adet tünel delme makinası TBM aynı anda kullanıldı. Çok başarılı şekilde icra edilen kazı operasyonlarında gösterilen özen ve Türk Mühendis ve işçisinin çaba ve gayreti; bu çaptaki makinalar arasında kazı hızında dünya rekorlarını doğurdu. TBM ilerlemelerinde; günde 64,5 metre, haftada 333 metre, ayda 1.233 metre ile kazı rekorları kırdık. Saatte 120 kilometre hız ile Türkiye’nin en hızlı metro araçları da bu hattımızda kullanılıyor. Yine, ilk defa yerli ve milli imkanlarla, bakanlığımızca desteklenen bir proje ile Aselsan ve iş birliği içinde bulunduğu TÜBİTAK tarafından geliştirilen sinyalizasyon sistemini bu metro hattımızda kullandık.”

Systemair Türkiye, 880 Bin Avroluk GES Yatırımını Tamamladı

Systemair Türkiye, toplam 5 bin 500 metrekare alan üzerinde kurulu 880 bin avroluk yatırım bedeline sahip Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesini tamamladı.

880 milyon avroluk yatırımın detaylarına değinen Systemair Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Eroğlu, şunları söyledi:

“Sürdürülebilirliği üretim sahamızın en önemli yapı taşlarından biri olarak görüyor, Systemair olarak 2030/31 dönemine kadar çeşitli operasyonlardan kaynaklanan kapsam 1 ve kapsam 2 emisyonlarımızı 2019/20 dönemine kıyasla yüzde 50 oranında azaltmayı amaçlıyoruz.

Fabrikamızda yağmur suyunun toplanması, ısı yalıtımı, su ve enerji tasarruflu ekipman kullanımı, verimli ısıtma ve soğutma sistemleri, atıktan ısı geri kazanım sistemleri gibi geniş perspektife sahip verimli kaynak uygulamalarımız mevcut. Yine üretim süreçlerimizi de sürdürülebilirlik temelinde şekillendirirken imza attığımız GES yatırımımız, 5 bin 500 metrekare alan üzerinde 2 bin 200 adet 550Wpe nominal güç değerinde Tier-1 güneş paneline sahip.

Böylelikle harcadığımız enerjinin tamamını yenilenebilir kaynaklardan sağlama şansı yakaladık.”

Enerji üretiminin yüzde 65’inin, fabrikanın yıllık tüm enerji ihtiyacını karşılayacağını belirten Eroğlu, “Ayrıca enerji fazlasını da şebekeye vererek Türkiye ekonomisine de yenilenebilir kaynaklarla katma değer sağlayacağız. Yatırımımızın en önemli özelliği ise yıllık olarak 717 ton CO2 salımının önüne geçecek olması.” dedi.

46 Bin Deprem Konutu 6 Şubat’ta Teslim Edilecek

İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, 6 Şubat 2023 tarihli depremlerin ardından inşa edilen 46 bin deprem konutunda kura çekiminin 1 Şubat’ta yapılacağını bildirdi. Karaloğlu, teslimlerin ise 6 Şubat 2024’te gerçekleşeceğini açıkladı.

Depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş’ta çeşitli incelemelerde bulunan İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, şunları söyledi:

“Bu kapsamda 1 Şubat saat 16.00’da ilk kura törenini yapacağız. 41 bini şehir merkezlerinde, 5 bini de köylerde olmak üzere 46 bin konutumuz kura çekimi için hazır. İnşallah 1 Şubat’ta kuralları çekeceğiz ve 6 Şubat itibarıyla da anahtar teslimine başlayacağız. Vatandaşımız bir senedir önce çadırda sonra konteynerde epeyce sıkıntı çekti. İnşallah bu gördüğünüz daire, binalarda parkıyla, bahçesiyle, yoluyla kendilerine yakışır bir şehir yaşantısına kavuşacaklar. Kardeşlerimiz inşallah kısa zamanda yeni yaşam alanlarında, kalıcı konutlarda yaşamına devam edecek.”

Deprem bölgelerini AFAD ile birlikte incelediklerini vurgulayan Karaloğlu, “Hatay ve ilçelerini gezdik. Kahramanmaraş’a gelirken İslahiye ve Nurdağı ilçelerimizde kura çekeceğimiz konutlarda incelemelerde bulunduk. Bugünde Kahramanmaraş valimiz, büyükşehir belediye başkanımız, ilçe belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız ve bölge müdürlerimizle özellikle konut alanlarında devam eden alt yapıları yeniden gözden geçirdik. Sorunumuz varsa onların çözümüyle ilgili hep beraber çözüm üretmeye çalıştık. Şimdi de yerinde bir inceleme yapıyoruz. Biz vatandaşa anahtarı verip de buraya gönderdiğimizde vatandaşımız bir sorunla karşılaşmasın, gelsin huzur içerisinde burada yaşamına devam etsin diye bir gayretimiz var.” dedi.

Konutların bulunduğu alanlarda okul, cami, park, alışveriş merkezi gibi sosyal ve ekonomik ihtiyaçların giderilmesi için de inşa çalışmalarının sürdüğünü aktaran Karaoğlu, “Çok yoğun bir çalışma var. Depremden sonra 45. gün temeller atıldı. Biz daha çok rezerv alan dediğimiz şehrin bitişiğindeki alanlarda, yeni konutlar yaptık ama şimdi döndük artık yıkılan şehir merkezlerinde devam eden konut alanlarımızda da incelemelerde bulunacağız. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızca dışarıda, rezerv alanlarda değil şehir merkezinde yıkılan bölgelerin yeniden ihyası ve inşasıyla ilgili yoğun çalışma var. İnşallah bundan sonra şehir merkezlerinin ayağa kalkmasıyla ilgili de çalışmalarımız devam edecek.” ifadelerini kullandı.