“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 42

Yeni Konut Projeleri Belli Oldu

6 Şubat tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle yıkılan konutların yeniden inşası için çalışmalar başladı. Konut projelerinin ilk örnekleri belli oldu. 

Kahramanmaraş depremlerinin etkili olduğu on bir ilde binlerce bina yıkıldı ve depremden canını kurtarmayı başaran kişiler bu sefer de evsiz kaldı. Binlerce kişinin yaşadığı konutlar yerle bir olurken, on bir il için büyük bir barınma sorunu ortaya çıktı.

Depremde yıkılan konutların yerine yeni konutların yapımına başlandı. Yeni konutlar için az katlı ve yatay bir mimarinin kullanılacağı açıklanırken, yapılacak olan konutlara dair proje görselleri de açıklandı. Birçok kişinin merak ettiği yeni konut projelerinin belirlenen alanlara yapılacağı ve bunların 73 bin 972 tanesinin köy konutu olacağı açıklandı.

Kahramanmaraş depremi nedeni ile yıkılan binaların yerine yeni binaların yapılacağı açıklanmıştı. Zemin etütlerinin yapılmasının ardından yeni konutların inşaatı için çalışmalarda hız kesmeden başlatıldı. Bu kapsamda, yapılacak olan yeni binalara ait görseller de yayınlandı. Yayınlanan görsellere göre, 199 bin 739 konut ve 73 bin 972 köy konutu için belirlenen rezerv alanlarda inşaat çalışmaları başlayacak. Konutların zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve şehrin ihtiyaçlarına göre inşa edileceği de belirtildi.

Yayınlanan görsellerdeki evlere istinaden dairelerin, 105 metrekare brüt ve 85 metrekare net büyüklüğe sahip olacağı aynı zamanda, 3+1 daireler olacağı açıklandı. Yapılacak olan yeni konutlarda, fay hatlarına 500 metre ile 600 metreden aşağı yaklaşılmayacağı ve bu alanlarda güvenli olarak tespit edilen zeminlere binaların yapılacağı belirtildi. Yeni yapılan binaların altı kısımlarında dükkanların yer almayacağı da deprem bölgesinde inşa edilecek konutlara dair paylaşılan bilgiler arasında yer aldı.

Kızıltepe Devlet Hastanesi Ek Bina İnşaatı Başladı

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi ek binasının inşaat çalışmaları başladı. 

Mardin’de yoğun nüfus ve kişi başına düşen yatak sayısının diğer şehirlere oranla eksik olması nedeniyle çeşitli defalar dile getirilen yeni hastane ve yatak yatırımı, Sağlık Bakanlığı tarafından Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesine 300 yataklı, Kızıltepe Devlet Hastanesine ise 110 yataklı ek bina projeleri onaylanmış, Mardin Eğitim Araştırma Hastanesi’nin ek bina inşaatında yüzde 95 oranında gerçekleşme olurken, Kızıltepe’de yerleşkedeki dar alandan kaynaklı arayışlar nihayet son buldu ve ek bina için ilk kazma geçtiğimiz gün vuruldu.

Kızıltepe Devlet Hastanesi’nin otopark alanı olarak kullanılan alan üzerine yapımına başlanan 110 yatay kapasiteli ek binanın inşaat çalışmalarına start verildi.

Projeye ilk kazmanın vurulduğunu sosyal medya hesabından paylaşan Mardin Milletvekili Cengiz Demirkaya, Kızıltepe Devlet Hastanesine 150 yataklı ek bina yatırımı çıkardıklarını ancak yer sıkıntısından dolayı bu yatırımın 110 ek yatakla yatırıma dönüşmek zorunda kaldığını söyledi.

Mardin’de vatandaşların daha sağlıklı bir sağlık altyapısı ve kişi başına düşen yatak sayısının arttırılmasına yönelik Mardin Milletvekili Şeyhmus Dincel ile birlikte Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve bakanlığın diğer yetkilileriyle sık sık bir araya geldiklerini, kentin ihtiyaç duyduğu alt yapının oluşturulması için çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini kaydetti.

Proje hakkında detaylı bilgi veren Demirkaya, şu ifadeleri kullandı:

‘’Mardin Şehir Hastanemizin ve Kızıltepe Devlet hastanemizin ek bina projesi ihaleleri sağlık bakanlığımız tarafından gerçekleştirildi. İnşallah hastanelerimizin yer teslimi yapıldıktan sonra bu yatırımlara da başlanacak. Amacımız ve gayemiz ilimizin hasta başına düşen yatak sayısının arttırılması yönündedir. Bu bağlamda; Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ek olarak yapımı devam edip yüzde 95 oranında gerçekleşmesi olan hastanemizin 350 yataklı ek binasıyla birlikte buradaki yatak kapasitesi sayımız 750 olacak. Hastanemiz tam olarak faaliyette geçtiğinde ciddi oranda şehrimizde bir rahatlamayı da beraberinde getirecektir. Kızıltepe Devlet Hastanesine 150 yataklı ek bina yatırımı çıkardık ancak yer sıkıntısından dolayı bu yatırımı 110 ek yatakla yatırım programına dahil etmiş olduk. Derik’te 75 yatak, yine Dargeçit İlçemizde ise 25 yataklı bir hastane yatırımı söz konusu. Bütün bunların yanında hastanelerimizin teknolojik altyapısını tıbbi cihaz ve ünitelerinin güçlendirilmesi hususundaki çalışmalarımız sürüyor. Midyat, Artuklu, Nusaybin ve Kızıltepe’de ağırlıklı olarak bu büyük ilçelerimizi sağlık hizmetlerinin ve yatırımlarının daha iyi koşullara gelmesi için çalışıyoruz.” 

Mardin Şehir Hastanemiz takriben 3 milyar liralık bir yatırımla 860 yatak kapasitesi ile planlanmış olduğunun altını çizen Milletvekili Demirkaya, “Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ilçelerimizdeki ek bina çalışmaları ve geçtiğimiz günlerde ihale süreci tamamlanıp, yatırım programına resmen alınan Şehir Hastanemizin tamamlanmasıyla birlikte Mardin’de hasta başına düşen yatak sayısı neredeyse mevcutla ikiye katlanmış olacak. Bu şehrimizde ciddi bir rahatlama sağlayacağı gibi, yapılan öngörülere göre şehrin önümüzdeki 20 yıllık bina ve yatak sayısı ihtiyacını da karşılayacak durama gelmiş olacak. Şehir Hastanemizin ihalesi tamamlanmış olup, ilgili sözleşmeler imzalanmaktadır. İnşallah bu aşamalar geçildikten sonra ilk kazma vurulup, çalışmalara başlanmış olacak. Mardinimize ve kıymetli hemşerilerimize şimdiden hayırlı olsun.” dedi.

Host İstanbul 2023, 9 Mart’ta Kapılarını Açıyor

Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları endüstrisi, bahar sezonun en etkili uluslararası ticaret fuarı Host İstanbul’da buluşuyor. Tarsus tarafından Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) iş birliğinde düzenlenen Host İstanbul 2023, 9 Mart’ta 16’ncı kez kapılarını açacak.

Katılımcılarının tamamı yerli üretici olan fuarda, cam, porselen ve seramikten elektrikli ev aletlerine, metal mutfak eşyalarından plastik ev gereçleri/bahçe aksesuarlarına, dekoratif ürünlerden mutfak eşyalarına kadar yaşam alanlarına şıklık, estetik ve işlevsellik katan yüzlerce yeni yerli tasarım vitrine çıkacak.

10 milyar doların üzerinde bir pazar hacmine sahip Türkiye ev ve mutfak eşyaları sektörünün, uluslararası ölçekteki en önemli ticaret buluşmalarından olan Host İstanbul, yerli üreticilerin en yeni tasarımlarını dünya ile buluşturacak. Tamamı yerli 350 markanın katılacağı fuarı, 5 bini yurt dışından olmak üzere 15 bin satın almacı ziyaret etmesi bekleniyor. 

Aytemur; “Host İstanbul 2023, sektör ihracatına doğrudan yüzde 10-15 oranında katkı sağlayacak”

Lokasyon ve lojistik avantajlarının yanı sıra, üretici kimliğiyle de küresel ölçekte öne çıkan Türkiye’nin, ihracatta her yıl istikrarlı bir büyüme kaydettiğini belirten Tarsus Türkiye Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, “10 yıldan fazla süredir dış ticaret fazlası veren ev ve mutfak eşyaları sektörümüz, 2022’yi 7 milyar dolar ihracatla kapattı. Host İstanbul 2023’e katılan yerli üretici firmalar, fuarın kendilerine sunduğu uluslararası ticaret fırsatlarından yararlanarak, yeni pazarlara açılacak” dedi.

Aralarında büyük zincir perakendecilerin de olduğu, yurt dışından yaklaşık 5 bin satın almacının fuara geleceğini söyleyen Aytemur, Host İstanbul 2023’ün yine milyonlarca dolarlık ticaret anlaşmasına ev sahipliği yaparak, sektör ihracatına yüzde 10-15 oranında doğrudan katkı sağlayacağını açıkladı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Teknik Rapor Zorunluluğu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 6 şubat 2023 tarihinden önce başlayan ve tamamlanmamış yapılarda inşaatın devamı için en geç bir ay içerisinde teknik rapor alınması zorunluluğu getirdi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilde inşaat mühendisliği alanında uzman akademisyenlerden oluşan teknik heyet tarafından natamam binalarda hasar tespit incelemeleri başlatıldı. Böylece inşa halindeki binalarda oluşan deprem hasarının sıva ve boyayla kapatılarak gizlenmesinin önüne geçilecek.

Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, depremlerden etkilenen 11 ilde vatandaşların ikamet ettiği binalardaki hasar tespit çalışmaları hızla sürüyor.

TRT Haber’e göre; Bu bölgelerde depremler olmadan önce yapımına başlanmış ancak henüz tamamlanmamış binalarda ise hasar tespit çalışması yapılmıyordu. Ancak bu binaların hasar durumlarını ve inşaatın hangi koşullarda devam edebileceğini belirlemek üzere İçişleri Bakanlığınca 21 Şubat’ta “Genel Hayata Etkili Afet Bölgelerindeki Natamam Binalar” adlı genelge yayımlandı.

Genelgeye göre, 6 Şubat 2023’ten önce inşasına başlanmış ancak yapımı henüz tamamlanmayan binalarda inşaatın devamı için en geç bir ay içerisinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yetkilendirilen kurum veya kuruluşlardan teknik rapor alınması zorunluluğu getirildi. Görevli teknik heyet tarafından bu inşaatlarla ilgili hazırlanan raporun değerlendirilmesinden sonra, uygun olduğuna karar verilenlerin faaliyetlerine izin verilecek.

Her Bina İçin Ayrı Ayrı Teknik Rapor Düzenlenecek

Genelge kapsamında, natamam binaların hasar durumlarının belirlenmesi, giderilebilir hasar durumunda uygun teknik metotlar önerilmesi, inşaatın devam edip etmeyeceğine veya hangi koşullara göre sürdürüleceğine karar verilmesi gibi konular, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülecek.

Bakanlık, natamam binaların incelenmesi için inşaat mühendisliği alanında doktora ve üstü düzeyde eğitime sahip uzman kişilerle ve belediyelerle ortak çalışmalara başladı.

Yükseköğretim Kurulunun da destek verdiği Bakanlığın planlamasıyla, her il için ülke genelindeki üniversitelerden 184 öğretim görevlisi ve üyesinin bulunduğu teknik heyet oluşturuldu.

Bu heyetler, inşaat halindeki her bina için ayrı ayrı teknik rapor düzenleyecek.

Bu teknik raporda, yapının dört cephesinden çekilmiş dış cephe fotoğrafları, binanın taşıyıcı ve taşıyıcı olmayan elemanlarındaki hasar durumunu ortaya koyacak şekilde hasarlı elemanların tamamı için, hasarsız elemanların ise yeterli miktarda fotoğraf ve video kayıtları zorunlu olmak üzere tüm tespitleri yer alacak.

Her Bina 4 Kategoride Raporlanacak

İncelenen her bina, 4 kategoride değerlendirilerek raporlanacak.

Hiçbir hasarın görülemediği bina “hasarsız” olarak birinci kategoride değerlendirilerek inşasına izin verilecek. Binada, kılcal düzeyde ve onarılabilir hasar varsa ikinci kategoride değerlendirilecek ve onarım sonrası devamına izin verilecek. Binada taşıyıcı sistemi etkileyen ve önemli çatlaklar ile hasar varsa üçüncü kategoride değerlendirilecek ve bu durumda bina Deprem Yönetmeliği’nin öngördüğü şekilde ileri incelemeye alınacak ve sonucuna göre güçlendirilerek devamına izin verilecek.

Taşıyıcı sistemdeki hasar “onarılamaz-güçlendirilemez” olarak değerlendirilirse dördüncü kategoride yer alacak bina, devamına izin verilmeyerek yıktırılacak.

Böylece inşa halindeki bir binada oluşan deprem hasarının sıva ve boyayla kapatılarak gizlenmesi çabasına izin verilmemiş olacak.

Şu Ana Kadar Bin 135 Natamam Bina İncelendi

Bu kapsamda şu ana kadar Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman ve Osmaniye’de 1135 binanın incelemesi tamamlandı.

Bu binaların 889’unun birinci, 216’sının ikinci, 30’unun ise üçüncü kategoride olduğu tespit edildi. Dördüncü kategoride yani yıkılması gereken bina tespit edilemedi.

Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce, faaliyetlerin nasıl yürütüleceği konusundaki bilgilendirme çalışmaları 5 ilde tamamlandı, diğer kentlerde ise devam ediyor.

”Türkiye’de Çelik Konstrüksiyon Ev Kullanımı Yaygınlaşmalı”

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler birçok şehirde binlerce yapının yıkılmasına yol açarken, inşaat sektörüne yönelik pek çok tartışma devam ediyor. Sektör profesyonelleri, ABD’de olduğu gibi ülkemizde de prefabrik ve çelik konstrüksiyonlu yapılara geçilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

6 Şubat’tan itibaren meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay merkezli  şiddetli depremler, telafi edilmesi mümkün olmayan kayıplara yol açtı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 16 Şubat tarihli raporda, 11 ilde toplam 717 bin 614 binanın 90 bin 609’unun acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık bina olarak belirlendiği belirtildi. Bu tablo, deprem kuşağında yer alan bir ülke olan Türkiye’deki yapılar ve inşaat sektörüne ilişkin birçok konuyu gündeme taşıdı. Depreme karşı sağlam yapılar inşa etmek adına inşa modellerinin değiştirilmesi gerekliliğine dikkat çeken Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de uygulandığı gibi, yatay mimari modeline sahip, çelik konstrüksiyon ve prefabrik yapılar gibi daha güvenilir seçeneklerin kullanılması gerektiğine dikkat çekti.

Güvenli yapı modellerinde, prefabrik ve çelik konstrüksiyon öne çıkıyor”

Konuya ilişkin yaptığı açıklamada, yıkılmamış olsalar dahi birçoğunun ağır hasar aldığı betonarme binaların zafiyetinin ortaya çıktığını söyleyen Mehmet Çankaya, “Yıkılan binaların bir kısmının mevcut deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş olması, güvenli konut modellerine yönelmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu modeller arasında da prefabrik veya çelik konstrüksiyonlar önemli birer alternatif olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 40 yıldır prefabrik yapı teknolojileri alanında faaliyet gösteren Karmod olarak, ülkemizin üretim altyapısının konut açığını kapatmada oldukça yeterli olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

“Ülkemiz her iki modelde de gelişmiş bir üretim ağına sahip”

Yerel pazarda prefabrik evlerin yanı sıra çelik modellerinin de gelişmiş teknolojiyle üst seviyeye ulaştığını belirten Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, her iki modelde de depreme dayanıklı yapılar inşa edilebileceğini aktararak sözlerine şöyle devam etti: “Prefabrik evlerde ana taşıyıcı sistem çelik metallerden oluşurken, çelik evlerde de taşıyıcı direklerin yanı sıra duvar karkasları da çelik metallerden oluşuyor. Çatı sistemi iki modelde de aynı çelik taşıyıcılarla inşa edilirken, duvar yapı sistemini ayıran tek fark ise duvar blok sistemi. Bu da bize prefabrik yapıların sanılanın aksine çelik konstrüksiyonlar kadar güvenli olduğunu gösteriyor.”

Hafif çelik prefabrik konutlar %70 daha hızlı inşa ediliyor

Mehmet Çankaya, “Betonarme benzeri klasik yapı yöntemlerinde aylarca süren inşa süreleri, prefabrik yapılarda oldukça kısalıyor. Klasik betonarme konutların üretiminin neredeyse tümü sahada yapılırken, prefabrik konutlar ise tamamen modern tesislerde üretiliyor. Üretimde kullanılan kalite kontrol sistemleri de prefabrik evleri daha güvenli kılıyor. Fabrika ortamında ön üretimli olarak hazırlanan prefabrik evler, diğer modellere göre sahada %70’e varan oranda daha hızlı bir inşa süresine sahip” şeklinde konuştu.

Köy evi ve Hasarlı bölgelere destek vermek için hazırız”

Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, “Yeni yaşam alanları yaratılırken, yatay mimarideki tek ya da iki katlı prefabrik ve hafif çelik çelik ev modelleri mutlaka değerlendirilmeli. Karmod Prefabrik Yapı Teknolojileri olarak biz de toplu konut projelerinde kullanılabilecek özellikte çok sayıda hazır ev modeli geliştirdik. Ülkemizin farklı bölgelerindeki yaşam kültürü ve iklim şartlarına özel şekillenmiş konutlar tasarladık. Depremde hasar gören bölgeler dahil olmak üzere, köy evi projesinde ve bölgenin yeniden inşasına destek vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Copa, İkinci İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı’nın Altın Sponsoru Oldu

İklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Copa Isı Sistemleri, 8 Mart 2023 Çarşamba günü, “Güvenli Doğalgaz ve İnovasyon” ana temasıyla gerçekleşecek olan Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı’nın altın sponsoru oldu.

Copa Isı Sistemleri iklimlendirme sektörünün gelişimi için katma değer yaratan organizasyonları desteklemeyi sürdürüyor. Doğalgaz sektörünün önde gelen paydaşlarının katılım göstereceği Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı, Copa’nın altın sponsorluğunda 8 Mart 2023 Çarşamba günü Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Odaklı Grup, DEMSİAD ve İMSİAD iş birliğiyle “Güvenli Doğalgaz ve İnovasyon” ana temasıyla düzenlenecek olan Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı, sektöre mal ve hizmet sağlayan firmaların yöneticilerinin, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki gaz dağıtım şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin ve STK’ların temsilcilerinin yanı sıra tesisat, proje, mekanik tasarım ve uygulama firmalarının katılımıyla gerçekleştirilecek. İklimlendirme sektörünün sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışılacağı organizasyonda ayrıca sektörün geleceğine ilişkin öngörüler de masaya yatırılacak. 

İnşaat Malzemesi Fiyatları 11 İlde Sabitlendi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı inşaat malzemesi üreticileri, depremden etkilenen 11 ilde fiyatların sabitlendiğini açıkladı. 

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğu, TOBB bünyesindeki inşaat malzemesi üreticisi olan 7 sektör meclisinin, 11 ilde deprem konutları yapımında kullanılacak inşaat malzemeleri için fiyat sabitleme kararı aldığını bildirdi.

Rifat Hisarcıklıoğlu bu kararı, 7 sektör meclisi başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. TOBB camiası olarak 6 uçak, 7 gemi ve 3.900 TIR yardım malzemesi sağladıklarını belirten Hisarcıklıoğlu, ayrıca 41 TIR çadır, 970 konteyner, 141 seyyar mutfak, 551 iş makinesi ve mobil vincin bölgeye sevkini gerçekleştirdiklerini bildirdi.

İnşaat malzemesi üretimi yapan sektör meclislerinin, bu yardımlarla yetinmeyerek büyük bir adım daha atmaya hazır olduklarını dile getiren Rifat Hisarcıklıoğlu, “Devletimizin başlatacağı deprem konutları inşa projesine bir katkı da bizden olsun diyorlar. Bu kapsamda deprem bölgesine yapılacak konutlarda kullanılacak inşaat malzemeleri için fiyat sabitleme taahhüdü veriyorlar. Hammadde ve girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece deprem bölgesine yönelik fiyat sabitlemesine gidiyorlar” dedi.

Depremden etkilenen 11 ilde yapılacak konutlarda kullanılması öngörülen inşaat malzemelerinde fiyat artırılmaması noktasında mutabakata varıldığının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Buradaki sektörlerimizin hepsi, depremin ilk gününden itibaren kamu yetkilileriyle koordineli bir şekilde deprem bölgesine yardım ve destek sağladılar. Şimdi de deprem konutlarının hızlı ve güvenilir şekilde bir an önce yapılabilmesi için ellerini taşın altına koyuyorlar” diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, bu üreticilerin kendi kontrolleri haricinde girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece depremden etkilenen 11 ilde ürün fiyatlarında herhangi bir artışa gitmeyeceklerinin altını çizdi. Depremde 50 bine yakın vatandaşın hayatını kaybettiğine dikkat çeken Rifat Hisarcıklıoğlu, 173 bin bina, yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit edildiğini, 1.7 milyon kişinin konut ve barınma ihtiyacı olduğunu aktardı. 

Fiyatı sabitleme taahhüdünde bulunan sektörler ve temsilcileri şu şekilde:

Çimento Sektörü Meclisi Başkanı Fatih Yücelik

Kimya Sanayi Meclisi Başkanı Timur Erk

Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan

Toprak Sanayi Ürünleri Meclisi Başkanı Kadir Başoğlu

Seramik Sanayi Meclisi Başkan Yrd. ve Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Erdem Çenesiz

İklimlendirme Meclis Üyesi ve İklimlendirme Sanayi İhracatçılar Birliği Başkanı Mehmet Şanal

Demir-Demir Dışı Metaller Meclis Üyesi Ayhan İleri

Yerli İzolatörler Üretime Geçiyor

İnşaat Mühendisi Adnan Doğan, devlet desteği alarak geliştirdiği ve Deprem Fatihi olarak nitelendirdiği yerli sismik izolatörlerin bir ay içinde üretime geçeceğini duyurdu. 

Büyük deprem felaketinden sonra güvenli yapılar için izolatörler gündeme geldi. Depremin etkisini azaltan cihazların konutlarda kullanımı tartışılırken, yerli bir marka kamunun da desteğiyle üretime geçmek için kolları sıvadı. 

İnşaat Mühendisi Adnan Doğan’ın geliştirdiği ve Deprem Fatihi adını verdiği sismik izolatörlerin, deprem bölgesinde kullanılması planlanıyor. İzolatör üretimi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’yla Kahramanmaraş depremlerinden önce temasa geçtiğini belirten Doğan şunları söyledi: 

“Bakanlığımız tarafından stratejik önceliğe sahip yatırım teşviki alarak, ocak ayında Yozgat Boğazlıyan Fuat Oktay Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 bin metrekarelik alan bizlere tahsis edildi. Şu anda proje çalışmalarını yapıyoruz. 1 aya kalmadan inşaatına başlayacağız. 3 aya kalmadan da üretime başlamayı hedefliyoruz. Ancak bizler bunu beklemeden, iş ortaklarımızın bulunduğu Konya, Kayseri ve Gebze organize sanayi bölgelerindeki fabrikalarda üretime 1 ay içinde başlayacağız.”

FSM Doğan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Doğan, izolatör konusunda bilinmesi gerekenleri 8 maddede şöyle sıraladı:

İzolatör Nedir, Ne İşe Yarar?

İzolatör yani sismik izolasyon dediğimiz sistem, yapının depremlere karşı dayanım kapasitesinin artırılması ya da yapıya zeminden aktarılan sismik kuvvetlerin azaltılması prensibine dayanan, depreme karşı dayanıklı yapı tasarımı yaklaşımı. Deprem Fatihi ise düşük sürtünme, yüksek sönümleme kapasitesiyle sismik hareket esnasında temel ile yapı arasındaki yatay bağlantıyı keserek, yapıya aktarılan enerjiyi geleneksel yöntemlere göre daha yüksek şekilde kısıtlıyor. Yer hareketlerini, yer enerjisini yapıya yansıtmayarak bypass eden Deprem Fatihi, yükü temele eşit şekilde yaydığı için binanın üstünü koruduğu kadar altını, yani temeli de koruyor.

Ne Kadar Koruyucu Olur?

İzolatörler türlerine göre farklı oranlarda sönümleme (deprem kuvvetini azaltma) özelliklere sahip. Kauçuk izolatörler ortalama yüzde 20, sarkaç izolatörler ortalama yüzde 30 oranında koruma sağlarken çelik esaslı üretilen Deprem Fatihi, depremin yapılara yaptığı kuvveti yüzde 99’un üzerinde azaltıyor.

Cihazın Ömrü Ne Kadar Olur?

İzolatörler uzun ömürlü sistemler. Yüzde 100 çelik esaslı ve sürtünmeye maruz kalmayan yeni ürünün ömrü ise bina ömrünün en az iki katı kadar. Yüzlerce depremi atlatabileceği belirtiliyor.

Çelik, Kauçuk ve Sarkaç İzolatörlerin Farkı Nedir?


Kauçuk ve sarkaç izolatörler sürtünme esaslı çalışıyor. Deprem enerjisini sürtünerek, yırtılarak, hasar görerek sönümlüyor. Teknolojisi bu şekilde işliyor. Bu da elbette izolatörün ömrünü kısaltan bir durum. Deprem Fatihi, yüzde 100 çelik esaslı malzemelerden tasarlanıyor. Sürtünme gerçekleşmiyor ve malzemeler hasar görmüyor. Sürtünme olmadığı için de sönümleme, yani koruma oranı yükseliyor.

Tüm Yapılar İçin Uygun mu? 

İzolatörler başta konutlar olmak üzere pek çok yapıda kullanılabiliyor. Deprem Fatihi’ni konutlar, kamu binaları, köprüler, hastaneler, viyadükler, okullar, müze ve kültür merkezleri, data merkezleri, nükleer santraller, afet yönetim binaları, havalimanı terminal binaları, üretim ve depolama tesisleri gibi stratejik yapılar dahil hemen hemen her türlü yapıda kullanmak mümkün.

İnşaatın Dışında Mevcut Yapılara da Uygulanabilir Mi? 

Tüm izolatör türleri mevcut yapılara da uygulanabilir. Deprem Fatihi’ni de mevcut yapılara uygulayabilirsiniz ancak burada şöyle bir kriter var; izolatörün uygulanacağı mevcut yapının bitişik nizam olmaması gerekiyor. Eğer varsa da her iki yapıyı kapsayarak uygulama yapılabiliyor.

Maliyeti Nedir?

Deprem Fatihi her projeye uygun olarak farklı tasarlanıp üretiliyor. Kat yüksekliği, bina ağırlığı, öngörülen deplasman mesafesi gibi farklı parametreler Deprem Fatihi’nin maliyetini değiştirebilir. Yeni inşa edilen projelerde Deprem Fatihi kullanıldığında, inşaatta kullanılan demir, beton, kalıp elemanlarından yaklaşık olarak yüzde 40 tasarruf sağlanır. Örneğin: 9-10 katlı bir binada, 100 metrekare daireler olduğunu varsayarsak, metrekare başına düşen Deprem Fatihi maliyeti yaklaşık olarak 1.200-1.300 lira civarında olacaktır. Fakat inşaatta yapılacak tasarrufla birlikte metrekare başına reel maliyet 600-800 lira civarında gerçekleşecektir. Mevcut yapılarda böyle bir tasarruf mümkün olmamakta, ek olarak montaj maliyeti olmaktadır. Ancak burada da avantaj da yıkıp yeniden bir bina inşaat etmekten çok daha düşük bir maliyettir.

Yeni Konut Finansman Programı Yürürlüğe Girdi

Yeni Konut Finansman Programı, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Program, inşaat çalışmaları yüzde 100 tamamlanmış yeni konutlar ile inşaatı henüz başlamamış yapılar için geçerli olacak. 

Orta gelirlileri ev sahibi yapmayı amaçlayan ve sıfır evleri kapsayan Yeni Konut Finansman Programı yürürlüğe girdi. Resmî Gazete’de yayımlanan kararda düzenlemeye ilişkin usul ve esaslar ayrıntıları ile belirlendi. Yeni konut paketi ile 15 yıl vade uygulanacak olan kampanya kapsamında 5 milyon liraya kadar kredi verilecek. Faiz oranları ise 0,69’dan başlarken 2 milyona kadar olan kredide 0.69, 2 ila 4 milyon TL arasında 0.79 ve 4 milyon ila 5 milyon TL arasında 0,99 faiz oranı uygulanacak. 

Yeni Evim projesi kapsamına daha önce satışa konu olmamış; yüklenicilerin mülkiyetinde olmak kaydıyla inşaatı yüzde 100 oranında tamamlanmış konutlar giriyor. Ayrıca, yüklenicilerin mülkiyetinde olan veya tamamlanınca mülkiyetinin yüklenicilere geçmesi şartıyla inşaatı devam eden konut projelerine, gerekli izinleri alınmış ve finansmanı kullandıracak bankalarla garanti sözleşmesi imzalanmış olması ve yüklenicilerin mülkiyetinde olan veya tamamlanınca mülkiyetinin yüklenicilere geçmesi şartıyla inşaatına başlanmamış konut projelerine, sağlanacak finansmanlara katkı sağlanabilecek.

Proje Bölgelere Ayrıldı

Proje kapsamında iller farklı bölgelere ayrıldı. Buna göre İstanbul, 1 İnci bölge, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin ve Muğla, ikinci bölge, birinci ve ikinci bölge dışında kalan iller, üçüncü bölge, olarak değerlendirilecek. Bakan Nebati daha önce yaptığı açıklamada İstanbul’un yer aldığı 1. bölgede azami geliri 80 bin lira, 2’nci bölgede azami geliri 65 bin lira ve 3’üncü bölgede azami geliri 45 bin lira olanların kampanyadan faydalanabileceğini ifade etti.

Konut projesi kapsamında alınan evler 5 yıl boyunca satılamayacak.  Faizler 0,69’dan başlayacak ve konut kredilerindeki vade 15 yıl olacak. 2 milyona kadar olan kredide 0.69, 2 ila 4 milyon TL arasında 0.79 ve 4 milyon ila 5 milyon TL arasında 0,99 faiz oranı uygulanacak. Tüm bölgelerde asgari peşinat oranı yüzde 10, vade en çok 15 yıl olacak. Enflasyon rakamlarında artışlar yaşansa da taksitler hane gelirinin yüzde 40’ını geçmeyecek.

Pasif Mühendislik Hakkında Açıklama

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği, basında Pasif Mühendislik hakkında çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı.

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği’nin kamuoyuna sunduğu açıklama şu şekilde;

‘’Son dönemde basında yer alan pasif mühendislik haberleri hakkında açıklama yapma gereği duyulmuştur.

6 Şubat 2023’te yaşadığımız 7.7 Kahramanmaraş Pazarcık ve 7.6 Kahramanmaraş Elbistan depremlerinden sonra, yaşadığımız derin acı ve çaresizlik hissiyle ve adalet arayışıyla –haklı olarak- suçlunun/suçluların peşine düştük. Gerek sosyal medyada gerek televizyon kanallarında günlerdir inşaat sektörü masaya yatırılıyor ve “Yanlış olan ne ve yanlışın sorumlusu kim?” sorularına cevap arıyoruz. Aramalıyız da… Bu arayış sürecinde çok doğru, yerinde tespitler yapıldığı gibi, yanlış ve eksik bilgiler/değerlendirmeler de gündeme gelebiliyor. Bu konulardan biri de yapı denetim kuruluşlarındaki “pasif mühendis” konusu ve yapı denetim kuruluşlarının “beton dökümlerine gitmediği” iddiası… Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği olarak, yanlış ve eksik bilginin yayılmaması adına bu konuya açıklık getirmek isteriz.

Mevzuat gereği her şantiyenin yapı denetim kuruluşunca atanmış denetçileri ve kontrol elemanları bulunmaktadır. Bir şantiye için, yapı denetim kuruluşunun, yapı laboratuvarının ve beton firmasının uygunluğuna göre beton programı yapılır ve betonun gün ve saati belirlenir. Söz konusu beton programının yapılabilmesi demek, ilgili yapı denetim kuruluşu adına kontrol elemanları o şantiyede gerekli kalıp ve donatı kontrollerini yapmış demektir. 

Beton gün ve saati geldiğinde yapı denetim kuruluşunun kontrol mühendisi şantiyede hazır bulunmak ve elektronik şahitlik yapmak zorundadır. Zorundadır çünkü bu noktada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) devreye girer. EBİS’in amacı, her şantiyeden ve her beton dökümünden numune alınmasını, yapı denetim kuruluşunun bu dökümlerde şantiyede olmasını ve numune deneylerinin takibini garanti altına almaktır. Peki EBİS bunu nasıl sağlıyor?

Öncelikle, beton dökümü esnasında her bir mikserden alınan numune küplerinin her birine, Bakanlık adına AselsanNET tarafından üretilen elektronik etiket de denilen çipler yerleştirilir. Bu çipler, numuneleri alan yapı laboratuvarı çalışanı tarafından el terminali cihazıyla okutulduğunda otomatik olarak EBİS’e işlenir ve EBİS’in mobil uygulamasıyla eşleşir. Uygulama GPS teknolojisini kullanır; yani sadece söz konusu şantiyenin konumundayken çalışır. Başka bir konumda uygulama çalışmaz. 

Yapı denetim kuruluşunun o şantiye için atanmış olan mühendisi EBİS uygulamasına kendi e-devlet bilgileriyle girer ve kontrolör mühendisin konumunu GPS teknolojisi ile doğrulayan EBİS, “şahitlik” ekranını açar. Açılan ekrandan da yapı denetim kuruluşu mühendisi şahitliğini yapar. Şahitlik yapılmayan numuneler hiçbir şekilde işlem göremez. Yani, herhangi bir şantiyenin kontrolsüz kalması -sırf EBİS üzerinden değerlendirsek bile- mümkün değildir. Şahitlik sonrasında, bu teknoloji sayesinde Bakanlık, numunelerin şantiye çıkışlarını, laboratuvar basınç dayanım testlerini, kırım sonuçlarını ve raporlarını sürekli olarak takip etme imkânına sahiptir.  

Mevzuat bu konuda çok katı ve geliştirdiği sistemle birlikte çok tedbirlidir. Keza, yine mevzuatın hükmettiği üzere yapı denetim kuruluşları da Bakanlığa bağlı il müdürlükleri tarafından sürekli olarak denetlenmektedir. Her bir yapı denetim kuruluşuna yılda en az 6 kez habersiz şantiye, yılda en az 2 kez habersiz büro denetimleri, üç  yılda bir de yine şantiye ve büro denetimlerini kapsayan vize işlemi yapılmakta, tespit edilen uygunsuzluklara yine mevzuata göre cezai işlem uygulanmaktadır. Bu cezai işlemler Resmi Gazete’de yayınlanır ve kamuoyuna açıktır. 

Bu açıklamayla amacımız, ciddi anlamda bilgi kirliliğine maruz kaldığımız bu süreçte, kamuoyuna yapı denetim kuruluşlarının tümü genelinde sunulan yanlış ve eksik olan açıklamaları düzeltmektir. Şunu da çok açık ve net eklemek isteriz: Eğer ki, mevzuata ve sistemi iyileştirmeye, bina denetimini çok daha kontrollü hale getirmeye yönelik tüm bu çalışmalara rağmen görevini yapmayan kişi ve kuruluşlar varsa da bunların tespit edilmesini herkesten çok biz isteriz. Zira yapı denetim hizmeti, mevzuattan da önce bir vicdan ve etik meselesidir. 

Kamuoyunun dikkatine sunarız. ‘’

Bina Güçlendirme Kredisi Kullanacaklara Sigorta Kolaylığı

Büyük bir bölümü aktif deprem kuşağında bulunan Türkiye’de yaklaşık 7 milyon riskli konutun bulunduğu tahmin ediliyor. İçinde yaşadıkları binaları deprem riskine karşı dayanıklı hale getirmek isteyenler, Bina Güçlendirme Kredisi’nden yararlanabiliyor.

Bunun için ilk olarak, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yetkili kılınan bir yapı denetim firmasından, binanın riskli olduğuna dair bir rapor almak gerekiyor. Bu raporla birlikte bankalara ve finans kuruluşlarına başvuruda bulananlar, düşük faiz oranlarının yanı sıra, 2 sene geri ödemesiz ve 10 yıla kadar vadelerle Bina Güçlendirme Kredisi kullanabiliyor. Söz konusu finans desteğinden Kredi Hayat Sigortası yaptırarak yararlanmayı tercih edenler, olayinkolayi.com üzerinden satın alacakları poliçeler için, tüketici dostu fiyatlama ve self-servis hizmet sayesinde bankalara kıyasla yaklaşık yüzde 40 oranında daha az ödeme yapıyor. 

Sigorta yaptırırken, kredi ararken, ev alırken veya taşınırken sıklıkla ihtiyaç duyulan işlemlere pratik çözümler sunan olayinkolayi.com, “Burada her olayın bir kolayı var!” sloganıyla asistanlık hizmeti de veriyor. Takipçilerini zengin blog içerikleriyle konut, kredi, sigorta, sağlık ve yaşam konu başlıklarında bilinçlendirmeye devam eden platform, sunduğu kredi hesaplama araçları sayesinde, Bina Güçlendirme Kredisi kullanıp inşaat süreci tamamlanana kadar kiralık evlerde oturmayı planlayanların, olası emlakçı komisyonu ve taşınma masrafları hakkında fikir sahibi olmasını sağlıyor.

Bina Güçlendirme Kredisi ve Kredi Hayat Sigortası hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, olayinkolayi.com platformunun hafta içi 09.00-18.00 saatleri arasında 0850 222 3466 numaralı Çağrı Merkezi numarası veya Whatsapp hattı üzerinden anlık yanıt sisteminden ücretsiz asistanlık desteği alabilirler. 

Bandırma Belediyesi Deprem Afeti Öncelikli İkinci Toplantısını Gerçekleştirdi

Bandırma Belediyesi, deprem afetine hazır bir Bandırma için çalışmalarına devam ediyor. Konu ile ilgili önemli kararların alındığı ikinci toplantı gerçekleştirildi.

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen yıkıcı depremler ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ülke çapında kentlerimizin depreme ne ölçüde hazır olduğu tartışılırken, Bandırma için vakit kaybetmeden düğmeye basan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, konu ile ilgili ilk toplantıyı gerçekleştirmiş ve bu toplantıda izlenecek yol haritası belirlenmişti. 

Tüm dinamikleriyle depreme hazır bir Bandırma oluşturabilmek adına gerçekleştirilen ilk toplantının hemen akabinde ikinci kez bir araya gelindi. Belediye binası toplantı salonunda gerçekleştirilen ikinci toplantıda; Mimarlar Odası Bandırma Temsilcisi Mehmet Ali Ozar, İnşaat Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürkan İlgin, Harita Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi ve Belediye Meclis Üyesi Mesut Özdemir, Elektrik Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Mutlu Onganar, Makine Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürbüz Gözcüler, Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Selamettin Karaca, Bandırma Belediyesi İmar Komisyonu Üyeleri Yalçın Cömert, Onur Çon, Yusuf Ziya Çelikoğlu, Bandırma Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu Üyeleri Fatma Salı Karabacakoğlu, Eren Ülkü ve Belediye Meclis Üyesi Sıtkı Ağan yer aldı.

Toplantıda ilk etapta uygulamaya geçirilmesi planlanan konular belirlendi.

-Mevcutta bulunan jeolojik zemin yapı raporu, çalışma grubuyla paylaşılacak. Yakın dönemde Bandırma’nın jeolojik yapısını analiz eden yetkili firmanın hazırladığı teknik rapor firma yetkilerince çalışma guruplarına teknik sunum ile aktarılacak.

-Yapı denetimleri ile ilgili mekanizma kurulacak. Bu mekanizma içerisinde İnşaat Mühendisleri Odası, Bandırma Temsilciliği, Mimarlar Odası Bandırma Temsilciliği, Makine Mühendisleri Odası Bandırma Temsilciliği ve Bandırma Belediyesi adına birer temsilci görevlendirilecek. Yapı denetim firmaları ve şantiye şeflerinin katkılarıyla mevcut inşaatı süren yapılarda beton dökümü öncesinde oluşturulan bu heyet gözetiminde denetim yapılacak ve uygun olup olmadığı kontrol edilecek.

-Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü 2000 yılı öncesi yapı stoğu ile ilgili geniş kapsamlı çalışmalar yapacak. 

-Parsel ölçeğinde riskli binaların güçlendirilmesi (karbonfiber, karbon çelik vb. uygulamalarla) veya yeniden yapılması için yetkili mevzuatın yasal düzenlemeleri ile ilgili çalışma başlayacak.

-Detaylı bilgiler 2 Mart’ta gerçekleştirilecek olan Belediye Meclis Toplantısı’nda gündeme alınarak kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Şanlıurfa’ya Sismik İzolatörlü Konut Projesi

Şanlıurfa Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, 32 dekarlık alana inşa edilecek olan konut projesinde sismik izolatör kullanılacağını duyurdu. 

Kahramanmaraş depremlerinin ardından, kentsel dönüşüm ve konut projelerini revize ederek hızlandıran Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, sismik izolatörlü bin konutun inşa edileceği alanda incelemelerde bulundu ve projenin temelini çok yakında atacaklarını duyurdu.

Eyyübiye Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Aslıhan ve teknik heyetiyle birlikte Bildim ve Küçükhan mahalleleri sınırlarında yer alan rezerv yapı alanında açıklamalarda bulunan Başkan Mehmet Kuş, bin 400 dekarlık yapı alanında, 32 parsel üzerine kurulacak bin konutluk projede sismik izolatör kullanılacağını açıkladı.

Tahsis ve uygulama imar planı onaylanan Eyyübiye ilçesi rezerv yapı alanındaki yol açma çalışmaları devam ederken, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depremler sonrası konut ihtiyacını karşılamak için harekete geçen Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, rezerv alanda inşa edilmesi planlanan konut projesini revize ettiklerini ve burada yapılacak tüm konutların depreme karşı çok önemli koruma sağlayan sismik izolatörlü sistemle yapılacağını söyledi.

“Türkiye’de bir ilke imza atmış olacağız”

Bin adet konuttan oluşacak projede, eğitim alanları, sağlık ve spor tesisleri, konutlardan bağımsız ticari alanlar, cami gibi sosyal donatıların da yer alacağı bilgisini veren Başkan Kuş, konutların metrekare ve oda sayılarının oluşacak talebe göre planlanacağını ifade ederek, “Depremden hemen sonra hemen oturarak projemizi revize etme kararı aldık. Sismik izolatörlü yapı tarzı muhtemelen Türkiye’de birkaç binada var. Site bazında hemen hemen hiç yok. Bu anlamda Türkiye’de bir ilke imza atmış olacağız” diye konuştu.

Bin adet konuttan oluşacak sismik izolatörlü proje ile küçük bir uydu kent kuracaklarını ve bu proje ile halkın bu projeyi tercih edeceğini öngördüklerini dile getiren Kuş, projenin hayata geçmesiyle özel sektörün de bu tip konutlar inşa etmeye başlayacağını söyledi.

“Urfa’nın en güzel mahalleleri burada inşa edilecek”

Eyyübiye’deki rezerv yapı alanın tahsisinde ve imar planlarının onaylanmasında büyük emek ve katkılarından dolayı Ayşe Sula Köseoğlu’na teşekkür eden Kuş, uygulanacak projenin şehir ve Harran Ovası manzarasına hakim olacağını, eğitim alanları, parkları ve sosyal tesisleriyle herkesin huzur ve güven içerisinde yaşamak isteyeceği bir mekan haline geleceğini ifade etti.

Eyyübiye’nin, dağlık alanlarının konut inşası için son derece güvenli bir yapıya sahip olduğunu ve göreve gelir gelmez Şanlıurfa’daki yeni yerleşim alanlarının bu bölgede oluşması için büyük bir gayret içine girdiklerini kaydeden Başkan Mehmet Kuş, rezerv yapı alanının Şanlıurfa’nın tüm konut ihtiyacını karşılayacak büyüklükte olduğunu ve ihtiyaca göre genişletilebilir niteliği bulunduğunu söyledi.

Eyyübiye’nin, eski Urfa olarak tüm Urfalıların eski evi olduğunu ve inşa edilecek depreme dayanıklı, sismik izolatörlü konut projeleri sayesinde herkesin asıl evine geri döneceğini aktaran Kuş, “İnşallah bu projelerden sonra Urfa’nın en güzel mahalleleri burada inşa edilecek” ifadelerini kullandı.

Uygulama imar planı hazır

Depremler öncesi yeni ve güvenli yaşam alanları oluşturmak için çalışmalarını sürdüren Eyyübiye Belediyesi, rezerv yapı alanına ait uygulama imar planı hazırlıklarını tamamlamış, bölgede inşa edilecek konutlar, sosyal donatılar, eğitim ve sağlık kuruluşları gibi yapıların yer alacağı projeleri, görselleriyle birlikte kamuoyuna tanıtmıştı.

Şanlıurfa İli Eyyübiye ilçesine bağlı Bildim ve Küçükhan Mahalleleri sınırları içerisinde yer alan, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “Rezerv Yapı Alanı” olarak ilan edilen alana ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planı teklifi, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9’uncu Maddesi, 6306 sayılı kanunun 6’ncı maddesinin 6’ncı bendi ile aynı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 18. Maddesinin 2/a bendi ve 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Hükümleri uyarınca re’sen onaylanmıştı.

Onaylanan imar uygulaması, 3194 sayılı İmar Kanunun 8. Maddesi gereğince Şanlıurfa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 16 Şubat 2022 tarihinde askıya çıkarılarak kesinleşmişti.

Serik’e 498 Yataklı Otel İnşa Edilecek

Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince, Antalya’nın Serik ilçesinde 498 yataklı otel inşa edileceğini açıkladı. 

Çevre haberleriyle tanınan Yusuf Yavuz’un haberine göre Tamince’nin, Serik’in Kadriye sahilindeki mülkiyeti Kültür ve Turizm Bakanlığına ait arazide bulunan The Legends Theme Park tesisi bünyesine 137 oda, 498 yatak kapasiteli yeni otel yapılması için 17 Şubat’ta ÇED süreci başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 23 Mart’ta projeyle ilgili ÇED Toplantısı yapılacağını duyurdu.

Projenin hayata geçirilmesi ile birlikte mevcutta 401 oda 804 yatak kapasitesi bulunan tesis, 538 oda, 1078 yatak kapasitesine ulaşacak. Bakanlık, Aksu Kemerağzı’nda 23 Şubat, Manavgat’ta ise 16 Şubat’ta yapılması planlanan benzer otel projeleri için ÇED toplantılarını, “Yaşanan deprem felaketi nedeniyle birçok ilin doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmesi ve birçok kurum/kuruluşun personelinin de depremden etkilenen bölgelerde görevlendirilmesi nedeniyle iptal edildiğini” duyurmuştu.

Antalya Büyükşehir Belediyesinin Düden 2 Şelalesi yanında bulunan Tamince’ye ait deniz manzaralı parselde imar değişikliğini onayladığı gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının da yeni otel inşaatı için ÇED Sürecinin başladığını duyurması dikkati çekti.

İstanbul’da Bin 223 Okul Güçlendirildi

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul’da 1999 yılı öncesi inşa edilen okullardan bin 223 tanesinin güçlendirildiğini 128 okulla ilgili çalışmaların devam ettiğini açıkladı. 

Vali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla 2006’da kurulan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından, 1999 öncesi inşa edilen 1418 okulun deprem etüt ve analizlerinin tek tek gerçekleştirildiğini belirtti.

Bu çalışmalarda 1351 okulun riskli olduğunun tespit edildiğini aktaran Yerlikaya, şöyle devam etti:

“İPKB tarafından riskli bulunan okullarımızdan 367’si yıkılıp yeniden yapıldı. Yeniden yapılan okullarla 5 bin 202 ilave derslik kazanıldı. Bu 32 derslikli 162 okul demek. Ayrıca 769 okulumuz güçlendirildi, 87 okulumuz MEB ve diğer kurumlarımızca yeniden yapıldı, güçlendirildi. Geriye kalan 128 okulumuzun 35’indeki öğrencilerimiz geçen yıl, 93’ü bu yıl depreme güvenli okullara nakledildi. Sonuç olarak, İstanbul’umuzdaki 1223 okulumuz yeniden yapıldı ve güçlendirildi. 128 okulumuzla ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor.”

‘’Türkiye İMSAD Olarak Tam Kapasite Üretime Devam Edeceğiz’’

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum bir araya geldi. Düzenlenen toplantının ardından İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, açıklamalarda bulundu.

Toplantının ardından açıklama yayınlayan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu çetin kış şartlarında, çadırlarda, konteynerlerde barınmak zorunda kalan yüzbinlerce depremzede kardeşimizin yaşadığı tüm zorlukları görüyor, hissediyor ve acılarını paylaşıyoruz. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. 

Afetin bölgede açtığı yara çok büyük.  Ancak, yardımlaşmayı ve dayanışmayı genlerinde taşıyan bir millet olarak, yaralarımızı birbirimize sarılarak saracağız. İnşaat malzemesi sanayicileri olarak sahip olduğumuz imkânları ve gücümüzü seferber ettik. 

Sayın Bakanımızın da toplantıda belirttiği üzere inşaat sektörünün tüm paydaşları olarak, bölge halkının bir an önce yuvalarına kavuşması için ihtiyacı olan konutların yapım aşamasında tüm faaliyetleri desteklemekteyiz.  

Bakanımızın şehir yapılanmalarında makûs talihimizi değiştirecek radikal değişim planlamalarını açıklaması hayati önemde bir adımdır.

Bakanlığımızın oluşturduğu kesinleşmemiş olmasına rağmen hasar tespit çalışmaları ile paylaşılan yıkık, ağır, orta ve az hasarlı binaların belirlenmiş olması, kalıcı konutları oluşturma seferberliğinde rehber olma kıymetindedir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın planladığı yaraları sarma ve kalıcı konutları oluşturma seferberliği evrensel boyutta büyüktür.

Emsalsiz dayanışma şuurumuz ile asrın felaketini ülkemize yakışır şekilde çözeceğimize eminiz.

Toplantıda sözü edilen ilk etapta 200 bin konutun inşa sürecinde ihtiyaç duyulan malzemeyi ve fazlasını Türkiye inşaat malzemeleri sanayisi olarak kapasite ve nitelik açısından karşılayabilecek potansiyele sahibiz.

Sektörümüz potansiyeli, üretim kapasitesi, ürün niteliği ve maliyet yapısı ile deprem yaralarını saracak imkânlara sahiptir. İhtiyacımız koordinasyonumuzu artırmaktır.

Dolayısıyla sektör olarak sahip olduğumuz yüksek üretim kapasitemiz, malzeme kalitemiz ve imkânlarımızla, kalıcı konut seferberliğine ihtiyaç duyulan desteği vermeye hazırız. 

Önümüzdeki süreçte enerji, hammadde, döviz kurları ve işçilikte olağanüstü bir değişim olmadığı sürece malzemelerde fiyat artışı ihtiyacı olmayacağını öngörmekteyiz. 

Tüm Türkiye’yi yasa boğan bu felaket karşısında Türkiye inşaat malzemesi sanayicileri olarak yaraları sarmaya muktedir olduğumuzu belirtir, bölgeye yardımlarımızı sürdürmek için paydaşlarımızla temas halinde, tam kapasite ve gayretle üretmeye devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.”

Maltepe Tüneli Baharda Hizmete Açılacak

İstanbul, Maltepe ilçesinde hayata geçirilen Meydan Yayalaştırma ve Tünel projesinin inşaat çalışmalarında ilerleme kaydedildi. Projenin bahar aylarında hizmete açılması planlanıyor. 

Maltepe’ye modern bir meydan kazandıracak ‘Maltepe Meydan Yayalaştırma ve Tünel Projesi’ çalışmalarında büyük aşama kaydedildi. Trafiğin yer altına inmesi ile bölgedeki yoğunluğa çözüm getirecek Maltepe Tüneli, bahar aylarında hizmete açılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe Meydanı’ndaki çalışmaları yerinde inceleyerek projenin geleceğine dair fikir alışverişinde bulundu.

İBB Fen İşleri Müdürlüğü Daire Başkanı Recep Korkut’tan projenin son durumu hakkında bilgiler alan İmamoğlu ve Kılıç, tünel alanına inerek çalışmaları inceledi.

‘Maltepe Meydan Yayalaştırma ve Tünel Projesi’ ile Maltepe’nin yıllardır çözülemeyen trafik sorunu çözüme kavuşacak. Trafiğin 550 metrelik tünel vasıtası ile yer altına alınmasıyla ulaşım rahatlatılacak. Proje ile Maltepe, yayalaştırılmış modern ve büyük bir meydana kavuşacak.

Bartın Devlet Hastanesi İnşaat Çalışmaları Devam Ediyor

Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, inşaat çalışmaları devam eden Bartın Devlet Hastanesi hakkında açıklamalarda bulundu. 

400 yataklı Devlet Hastanesi inşaatında sona yaklaşılırken Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, çalışmaların 2023 yılının ilk 6 ayında hastanenin tamamlanarak hastanenin hizmete alınacağını söyledi. Son teknoloji ile donatılan hastane sismik izolatörleri sayesinde de depreme karşı güvenli olacak.

Bartın’da 400 yatak kapasiteli olarak inşa edilen ve ihtiyaca göre yatak kapasitesinin 575’e çıkarılabileceği hastanede çalışmalar devam ediyor. Kaba inşaatın yüzde 90 tamamlandığı hastane; anjiyo merkezi, yoğun bakım servisleri, acil servis bölümleri, diyaliz servisi, ameliyathaneler ve poliklinikleriyle dev bir sağlık kompleksi olarak Bartın’ın yanı sıra çevre illerde yaşayan vatandaşlara da hizmet verecek.

2023 yılının ilk 6 ayında hizmet vermeye başlaması planlanan dev sağlık kompleksi, 127 bin metrekarelik bir alana ve 95 bin metrekare kapalı alana sahip olacak.

Hastanede 66 yoğun bakım yatağı, 24 diyaliz ünitesi, 24 ameliyathane, 3 ayrı acil servis bölümü ve 58 acil servis yatağı ile 138 poliklinik odası yer alacak. 730 araçlık açık ve kapalı otoparkı bulunacak olan hastanede kalp ameliyatları ve anjiyo hizmetleri de verilebilecek.

Hastane inşaatında incelemelerde bulunan ve inşa çalışmalarının büyük bir hızla sürdüğünü ifade eden Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç hastanenin sismik izolatöre sahip olduğunu paylaştı. Tunç, hastanenin deprem izolatörüne sahip olması sebebiyle depreme karşı güvenli olacağını açıkladı.

Bakan Kurum İnşaat Malzemesi Sektörüyle Bir Araya Geldi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, inşaat malzemesi sektör temsilcileriyle bir araya gelerek malzeme tedarikinde fiyat artışına müsaade edilmeyeceğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Deprem bölgesindeki her yerde, 7 bin 350 uzman personelimiz harıl harıl çalışıyor. Şu ana kadar toplam 4 milyon 371 bin bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 188 bin binayı inceledik. 507 bin bağımsız bölümden oluşan 156 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Kilis’imizde de 1.575 binada 2.366 bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Hasar tespit noktasında şunu da ifade etmek isterim. 6.4’lük depremden sonra Antakya, Defne ve Samandağ’da bugüne kadar incelenmiş olan; 43.624 bina ve 125.187 bağımsız bölümden oluşan; orta hasarlı, az hasarlı, hasarsız tüm yapıları tekrar inceleyeceğiz. Yine diğer bölgelerden talep oldukça oralarda da tekrar tespit yapacağız. Bir yandan tespitler devam ederken, tabi bir yandan da biz, konutları, iş yerleri ve kültürel varlıklarıyla şehirlerimizin ihyasına başlamış durumdayız.” dedi. 

Yeni konutların inşası noktasında çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiklerini hatırlatan ve Türkiye’nin önde gelen inşaat malzeme sektörü temsilcileriyle ve dernekleriyle bir araya geldiklerini söyleyen Bakan Kurum, “Orada kendilerine de ifade ettim. Tüm yapı sektörümüzle el ele verip, bu zorlu süreci milletimizin lehine en doğru şekilde yöneteceğiz. Sektörümüz de bu konuda sorumluluk alacak. Bu iradeyi de sektör temsilcilerimiz toplantıda ortaya koydular. Biz hep birlikte hareket etmek zorundayız. Milletimizin menfaatleri doğrultusunda hareket etmek zorundayız. Çünkü depremzede kardeşlerimizi bir an önce sıcak yuvalarına kavuşturmak hepimizin üzerine vazifedir. Bu kararlılığı da hep birlikte ortaya koyduk. Aksi bir durumu hep birlikte takip edeceğiz ve asla fiyat artışlarına izin vermeyeceğiz. Bunu da bütün kamuoyunun bilmesini isterim. Ben bu anlamda sektör temsilcilerimize de hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Adana Sarıçam’da 590, Gaziantep’te 600, Hatay Altınözü’nde 364, Kahramanmaraş Afşin’de 501, Pazarcık’ta 518, Şanlıurfa Birecik’te 534 olmak üzere, 3.107 yeni konutların sözleşmelerini tamamladıkları bilgisini veren Bakan Kurum, yapım aşamasına geçtiklerini belirterek “Şehir merkezlerimizi nasıl 1 yıl içerisinde ayağa kaldıracaksak, köylerimizi de bu süreçte ayağa kaldıracağız. Bu çerçevede ilk etapta Osmaniye’de 1361, Adana’da 701, Adıyaman’da 8 bin 21, Diyarbakır’da 2 bin 927, Elazığ’da 386, Hatay’da 14 bin 141, Kahramanmaraş’ta 12 bin 135, Malatya’da 17 bin 990, Şanlıurfa’da 2 bin 54, Gaziantep’te 9 bin 130, Kilis’te 1002 olmak üzere toplamda 70 bin köy evimizi ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla yaparak hak sahiplerine teslim edeceğiz. 2 ay içerisinde, 200 bini konut ve 70 bini köy evi olmak üzere toplam 270 bin vatandaşımızı ailesiyle birlikte ev sahibi yapmak için inşa çalışmalarımıza başlıyoruz. İlerleyen günlerde diğer konutlarımızla ilgili müjdeleri de milletimizle paylaşmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Çiğli Belediyesi, Yapı Stoku Envanteri Çalışmasını Tamamlayacak

İzmir’e bağlı Çiğli Belediye Başkanlığı, Kahramanmaraş depreminin ardından 2021 yılında başlatılan Yapı Stoku Envanteri çalışmalarını tamamlama kararı aldığını açıkladı. 

Yapı stoku envanteri çalışmaları hakkında bilgi veren Çiğli Belediye Başkanı Selim Utku Gümrükçü, “2020 yılında İzmir’de meydana gelen deprem bizim için milat oldu. Vakit kaybetmeden Deprem Birimini kurarak acil eylem planı hazırlıklarımızı başlattık. Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin desteğiyle ilçemizdeki yapıların teknik bilgilerinin ve fiziki durumlarının değerlendirilmesi ile yapı güvenliği açısından ne durumda olduklarının ortaya çıkarılması amacıyla sahaya indik.” diye konuştu. 

Vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak için üzerlerine düşeni yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Gümrükçü, “Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler, önlem alınmadığı takdirde nasıl sonuçlarla karşılaşacağımızı hepimize çok acı bir şekilde gösterdi. Çiğli Belediyesi olarak bir yandan depremin yaralarını sararken bir yandan da depremle mücadele çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2021 yılında başlattığımız yapı stoku envanteri çalışmasının hemen hemen yüzde 50’sini tamamladık. Çiğli’de 30 binden fazla yapı var. Bunları tamamını inceleyeceğiz. Başvuruda bulunan vatandaşlarımıza öncelik vereceğiz. Bu çalışma ile hangi bölgede ne kadar binanın sorunlu olduğunu saptayacağız. Sorunlu yapılarla ilgili önlemlerimizi ivedilikle alacağız. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak için üzerimize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.  

‘’Kentsel Dönüşümde 90 Gün Şartı Bir Yıla Çıkarılmalı’’

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, riskli yapıda oturan vatandaşların mağdur olmaması için 90 gün olan boşaltım süresinin 1 yıla çıkarılması gerektiğini söyledi. 

Riskli binaları boşaltırken ev sahiplerine bin 500 ile 4 bin 500 lira arasında bir kira yardımı yapılıyor. Kiracılara ise sadece taşınma yardımı var. Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, kentsel dönüşümde yaşanan sıkıntılara ve mağduriyetlere dikkat çekti. “Süreci iyi yönetemedik, vatandaşı kentsel dönüşümden soğuttuk” diyen Prof. Dr. Öngören, güçlendirme için yönetmelikte yer alan 90 günde boşaltma şartının en az 1 yıla çıkarılması gerektiğini vurguladı. Öngören, “Risk tespitinden sonra riskli olduğu tespit edilip dönüşüme girecek konutlarda yaşayanların en çok 90 gün içinde evi boşaltması gerekiyor. İmkânı olan zaten ilk günden çıkıp gidiyor ama maddi durumu ve gidecek yeri olmayanlar mağdur ediliyor. Bunun makul bir süreye çıkarılması gerek” dedi. 

Risk Tespiti Yapılmalı

Bu zorunluluk nedeniyle kentsel dönüşümün yürümediğini ifade eden Öngören, “Nüfusun yüzde 72’si deprem kuşağında yaşıyor. İlk olarak yasa yeniden düzenlensin. 90 gün şartı kalksın, bu düzenleme kendi bölgesindeki riskli yapıları tespit edip, önlem almak isteyen yerel yönetimlerin önünü de bağlıyor, halbuki yasal düzenlemeye göre tüm belediyeler ve bakanlık kendi hukuksal sorumlulukları sebebiyle binalardaki risk tespitini yaptırabilir” diye konuştu.

Bakanlıkça planlanan 15 yıllık kentsel dönüşüm sürecinde, hedefin riskli binaların yüzde 100 dönüşümü olduğunu aktaran Prof. Dr. Öngören, şunları söyledi: 

“Şu ana kadar 11 yılda sadece yüzde 15 dönüşüm sağlayabildik. Sonuç tatmin edici değil. İlk önce veri güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Bunun için de riskli bina sayısını tespit etmemiz lazım.Bugün tam olarak bu sayıyı bile bilmiyoruz.” 

Vatandaşların risk analizi ve dönüşüm sürecinde bazı müteahhitler tarafından da mağdur edildiğine dikkat çeken Öngören, “Risk analizinde tek dairenin malikinin onay vermesiyle teknik işlem yapılabiliyor. Bir anda oturanlar 90 günde binayı terk etme zorunluluğu ile yüzleşiyorlar. Müteahhit de vatandaşın zaruret halinden yararlanıp hukuki güvencesiz sözleşme imzalatıyor. Sonrasında da davalar açılıp süreç uzuyor. Apartmanlarda kendi isteğiyle risk tespiti yapılacaksa yüzde 51 çoğunluk şartı getirilsin” önerisinde bulundu. 

Prof. Dr. Öngören’e göre, Türkiye’nin kentsel dönüşümde başarılı olmasının iki koşulu vatandaşın güveni ve idarenin göstereceği irade. Öngören, “Bu güveni oluşturur iradeyi ortaya koyabilirsek 5 yıl içinde riskli binaları ortadan kaldırırız. Bunun maliyeti de çok kolay karşılanır. Kentsel dönüşüm fonu var zaten, başka fonlar da rahatlıkla bulunur” dedi. 

İktidarın yerel yönetimlerle görüşüp arsa oluşturması gerektiğine işaret eden Öngören, şöyle devam etti: 

“Önce boş kamu arsaları ya da üzerinde verimsiz kamu binaları olan alanları tespit etmeliyiz. Arsalara hızla kumbara gibi konut biriktirmeliyiz. Önce binalar yapılacak sonra vatandaş taşınacak. Yıllık 1 milyon konut üretimimiz var. Bu yöntemle 2-3 yıl içerisinde belediyelerin kentsel dönüşüm stoku oluşur” diye konuştu. Kentsel dönüşümde süreci baştan sona devletin üstlenmesi gerektiğini dile getiren Platform Başkanı’na göre yapı denetim işlerini de belediyelerin ve bakanlığın denetlemesi gerekiyor. 

İstanbul’da 318 Bina Hemen Çökecek

İBB hızlı tarama sonuçlarına göre 318 bina hemen çökecek durumda. Bunlarda 10 binden fazla kişi yaşıyor. Bin 525 binada yüksek risk tespit edildi. Bu binalarda da en az 50 bin kişi yaşıyor. İstanbul’da 1 milyon 166 bin bina var. Bunları yüzde 73’ü 2000 yılı öncesi yapılmış. İBB’nin 3,5 yılda hızla tarama için 107 bin binaya gittiği ve sadece 29 bin 700 binaya girebildikleri açıklandı. 

Merkez Bankası: ‘’Depremin Etkileri Kalıcı Değil’’

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, şubat ayı faiz kararı ile ilgili, “Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede kalıcı etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.” açıklamasını yaptı. 

Şubat ayı toplantısını gerçekleştiren Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizinde indirime gitti. Banka, politika faizini 50 baz puan düşürerek, yüzde 8,5’e çekti.

Karara ilişkin Para Politikası Kurulu’ndan yapılan açıklamada Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine vurgu yapıldı. Açıklamada, “Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.

Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

İMKON, Yapıların Depremden Daha Az Etkilenmesi İçin 10 Öneri Paylaştı

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, yapıların depremden daha az etkilenmesini sağlamak için yapılması gereken 10 maddeyi paylaştı. 

İMKON Başkanı Tahir Tellioğlu tarafından paylaşılan 10 madde şu şekilde;

  • Fay geçiş bölgelerine geçmişte imar verilmesi ile oluşan yapı stoklarının büyükşehir belediyeleri ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonu ile şehirlerin yeni deprem mastır planlarına göre fay hattı dışı güvenli bölgelere taşınması.
  • Deprem kuşağı olan ülkemizde zemin değerlerinin sağlamlık oranına göre kat verilmesi.
  • Deprem risk kapsamında olan ülkemizde 2012 yılında çıkartılan 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun teşvik ve yaptırım gücü ile desteklenerek; ayrıca yapı yoğunluğundan veya fay hattı aksı olduğundan yerinde dönüşümü mümkün olmayan alanlar için şehrin zemini sağlam bölgeleri tespit edilerek, cazibe merkezleri ile desteklenerek kentsel dönüşüm rezerv alanı oluşturulmalıdır.
  • Yapı statik uygulamalarının projeye göre yapılıp yapılmadığını denetleyen yapı denetim ve şantiye şefleri, yapı proje uygulama denetçileri olarak üniversite mezuniyetinden sonra ihtisas branşlarına göre eğitim stajlarına ve sınavlarına tabi tutulmalıdır.
  • Betonun olması gerektiği değerden slambını düşük ayarlayan ve betona su katanlara, gerekli sorumluluk ve cezai müeyyide yüklenilmelidir.
  • Statik yapıyı inşa edenlere (demir ve betonarmeden), sorumlu olanlara taşeronluk mecburiyeti getirilip sadece statik yapıdan müteselsilen cezai sorumluluk yüklenmelidir.
  • Deprem, kentsel dönüşüm ve çekirdek aileye bölünme gibi sebeplerden dolayı vatandaşımızın konut ihtiyacı ciddi manada artmıştır. Bunun da konut kiralarına yüksek oranda yansıdığını, belediyelerin küçük daire (asgari metrekare) şartını çok daha alt seviyelere çekip konut üretimini teşvik ederek vatandaşımızın konuta erişimi kolaylaştırılmalıdır.
  • Son depremde yaklaşık 10’a yakın binanın kolonlarının kesildiği veya statik yapıya farklı tahribatlar verildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Tedbiren altında iş yeri olan bütün yapı stoklarının gözden geçirilmesi ve apartman/site yöneticilerine de bu meyanda sorumluluk yüklenmelidir.
  • Bina yapımında en büyük maliyeti oluşturan konut imarlı arsa ihtiyacı büyükşehirler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından üretilip, uygun şartlarda konut sektörüne sunularak şehrin güvenli alanlarda planlı gelişimi sağlanmalıdır.
  • Müteahhitlik sektörünün yıllardır yasaya dayalı bir meslek odasının olması talebi karşılanarak müteahhitlerin kayıt altına alınması, sicillerinin tutulması sorumlulukları ölçeğinde eğitim sertifikasyonuna tabi tutulmaları sağlanmalıdır.

Seydikemer ve Menteşe TOKİ İçin ÇED Süreci Başladı

Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) Muğla, Menteşe’de inşa edeceği 500 konut, 1 cami e 1 adet 6 dükkanlı Ticaret Merkezi projesi ile Seydikemer’de inşa edilecek 304 adet konut ve 8 adet dükkân için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Muğla’nın Menteşe ve Seydikemer ilçesinde yapılması planlanan Akçaova Mahallesi 500 adet Konut (+2KD) 1 adet Cami ve 1 adet 6 Dükkanlı Ticaret Merkezi İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ve Kemer Mahallesi 304 Adet Konut (+2kd) 8 Adet Dükkân İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi projeleri için çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı.

Seydikemer TOKİ 304 Konuttan Oluşacak

Seydikemer Kemer Mahallesi 304 Adet Konut (+2kd) 8 Adet Dükkân İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi projesi; 498/1 Ada/Parsel sınırları içerisinde yapılması planlanıyor. ÇED alanı 41 bin 985,63 metrekare olarak belirlendi.

Menteşe’ye 500 Konut

Menteşe Akçaova Mahallesi 500 adet Konut (+2KD) 1 adet Cami ve 1 adet 6 Dükkanlı Ticaret Merkezi İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi proje; 464/14 Ada/Parsel sınırları içerisinde yapılması planlanıyor. ÇED alanı 47 bin 977,73 metrekare olarak belirlendi. 

THBB Başkanı Işık: ‘’Çimentoda Kapasite 120 Milyon Ton, Üretilen 80 Milyon Ton’’ 

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, beton, çimento, çelik gibi malzemelerin üretimi ve kapasiteleri hakkında detaylı bilgi verdi. 

İnşaat sektörünün bu yoğunluğa nasıl cevap verebileceği ile ilgili Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, inşaat sektörünün kapasitesini ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.

Milliyet’ten Ahmet Hamdi Girgin’e konuşan THBB Başkanı Yavuz Işık, sektörün önümüzdeki dönemde yapacağı işlerle ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Depremden önce açıklanan 2 tane önemli proje var. Sosyal konut anlamında dar gelirli vatandaşlarımız için toplam 500 bin konut 5 yıl içinde yapılacak, ilk 2 yılda 250 bin konut tamamlanacak. Hatta 5 milyonun üstünde de talep var. Öbür taraftan orta direk grubuyla ilgili 100 bin konutluk bir proje var. Akabinde deprem oldu, çok büyük bir felaket. Orada ilk rakamlara göre 110 bin civarında bina yıkılmış veya ağır hasarlı, orta hasarlı bile değil. Cumhurbaşkanımızın açıklaması var, diyor ki: ‘Biz hiç güçlendirme yapmayacağız, orta hasarlıları yeniden yapacağız.

Şimdi bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman bir de İstanbul var tabii. İstanbul gerçeğinde bir rakama göre 1 milyon 160 bin, bir rakama göre işte iş yerlerini saymıyorlar, saydıkları zaman neredeyse 1 milyon 400 bine dayanan bir bina stoku var. Bu stok envanterinde yapılan çalışmalarda 500 bin civarında bina 2000 yönetmeliğinden sonra yapılmış. 817 bin rakamı 2000 yılından önce yapılan yapı denetim ve deprem yönetmeliğinin dışındaki binalar.

Bu binalardaki hasar tespit çalışmaları maalesef çok rasyonel yapılamadı. Çünkü vatandaş evine deprem performans analizi yaptırmıyor. ‘Ben bu konuta çürük raporu verirlerse nereye taşınacağım, ben 3 ay içinde 60+30 günde nereden ev bulacağım’ diyor. ‘Ondan sonra ben nasıl bir finansman bulacağım’ diyor. ‘Emsal artışı olmazsa yeni imar hakları olmazsa, binaları şişmanlatıp genişletmezlerse nasıl müteahhit bulacağım’ diyor

Sonuç itibari ile muhtemel bir Marmara Denizi’nin içindeki deprem sadece İstanbul’da değil aslında, orada göreceli olarak Tekirdağ çok net o işten etkilenecek, Kocaeli etkilenecek, Yalova, Bursa etkilenecek, Çanakkale etkilenecek, hatta Bursa etkilenecek, Balıkesir etkilenecek. Dolayısıyla Marmara Denizi’ne kıyısı olan birçok şehirde kentsel dönüşümle ilgili veya deprem performansı yüksek binalara ihtiyacımız var. Depreme direnç gösterebilecek binalara ihtiyacımız var.”

“BETON ÜRETME KAPASİTESİ 200 MİLYON METRE KÜP, ÜRETİLEN 105 MİLYON METREKÜP”

Yavuz Işık, başta beton ve çimento sektörü olmak üzere inşaatlarda kullanılacak malzemelerin kapasite ve kullanım durumuyla ilgili şöyle konuştu:

“Şimdi siz kapasitemizi soruyorsunuz… Türkiye’deki toplam beton kapasitesi 200 milyon metreküptür. 2017’den sonra da 100 milyon metreküp civarında beton üretiyoruz. 2019 bu işin dışında, orada 77 milyon metreküp beton ürettik. Yani kapasitemizin yarısı kadar üretiyoruz.

Bu böyleyken betonun bileşenleri var; çimento, agrega, kimyasal katkılardan oluşuyor. Burada en önemli husus çimento. Çimentonun da 120 milyon ton kapasitesi var. Betonu metreküp olarak söylüyorum, 200 milyon metreküp kapasite, şu anda üretilen 105 milyon metreküp. Çimentoda 120 milyon ton kapasiteye karşı 80 milyon ton da ortalama üretimleri var.”

“AGREGAYLA İLGİLİ SORUNUMUZ VAR”

Işık, çimento ve beton konusunda sıkıntı yaşanmayacağını ancak betonun üretiminde kullanılan agrega konusunda üretimin azaldığını ifade ederek şunları söyledi:

“Yani çimento noktasında bir sıkıntı yok, betonu üretme noktasında da bir sıkıntı yok. Çünkü kapasite kullanma oranımız yüzde 50. Ama agregayla ilgili sorunumuz var. Agrega olmadan beton olmaz, betonun hacimsel olarak yüzde yetmişini oluşturuyor. Agrega eğer stabil olmazsa, dayanıklı olmazsa iyi beton yapamıyorsunuz. Depreme dayanıklı, sürdürülebilir beton üretemiyoruz. O noktada İstanbul’un çok büyük sıkıntısı var. İstanbul’un özellikle Avrupa yakasında depreme dayanıklı agrega ocağı çok az. 11 ili etkileyen bölgede de agrega ocaklarının kuantatif ve kalitatif üretimini bilmiyorum.

“DEPREME KARŞI UYGUN BETON ÜRETMEK İÇİN AGREGAYA İHTİYACIMIZ VAR”

En önemli husus iyi bir beton üretmek için, depreme karşı standartlara uygun kaliteli beton üretmek için iyi agrega ihtiyacımız var. Bu minvalde Türkiye’deki agrega miktarında 400 milyon tonlara çıkmışız. En son 2021’de 300 milyon ton agrega üretilmiş. Git gide agrega üretiminde azalma var. Agrega fiyatları yukarı doğru çıktığı için beton fiyatları da artıyor. Burada sorun nedir, sıkıntı nedir diye sorarsanız; Enerji Bakanlığı’nın Maden İşleri ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) diye bir bölümü var, Türkiye’deki bütün ruhsatları onlar verirler. 2A, 2B diye taş ocağı ruhsatı verirler. Çevre Bakanlığı’ndan ÇED raporu alırsınız ki çok meşakkatli ve uzun bir yoldur. Ondan sonra Çalışma Bakanlığı da gerekli izinleri verir. 3 bakanlıktan ayrı ayrı izin alarak agrega işletmeciliği yapabiliyorsunuz. Yeni ruhsat alanları oldukça limitli. Ruhsat alanlarını ihale ediyorlar. Mevcut ocakların ruhsat sürelerini uzatmıyorlar veya uzun zaman bekletiyorlar. Orada birtakım yönetmeliklerde, kanunlarda, bilhassa ormanla ilgili merayla ilgili Tarım Bakanlığı, Orman Bakanlığı düzenleme yapabilir. Mülkiyet haklarıyla ilgili de agrega ocakçılığının sorunları var.

Bunun ötesinde de bu 3 bakanlık mevcut ocakları denetliyor. Tabii ki denetleyecekler ama denetledikleri zaman çok yıkıcı cezalar kesiyorlar. Altından kalkılamayacak cezalar kesiyorlar, çünkü toplumda da bir hassasiyet oluştu. ‘Taş ocakçılığı demek, madencilik demek, çevreye zarar vermek demek, toz emisyonunu arttırmak demek, yeraltı sularının yerini değiştirmek demek’ gibi görüşler var. Bundan dolayı da vatandaşımız da halkımız da ocak işletmeciliğine karşı bir direnç oluştu, bir karşıtlık oluştu.

Şimdi biz yüzde yetmişi deprem tehdidi altında olan bir ülkeyiz. Bizim yapı stokumuzda ciddi sorunlarımız var. 20 milyon binamız var bizim. 6 buçuk milyon binamız maalesef gözden geçirilmeli ve Türkiye genelinde söylüyorum İstanbul genelinde değil, Ege’yi şimdi herkes unutuyor. Şimdi jeologlar, Ege’deki fay hatlarını hep unuttular. Aslında Marmara ne kadar tehlikeli ise Ege de o kadar tehlikeli hem yatay faylar var hem dikey faylar var, çok sıkıntılı bir yer Ege. Durum böyleyken, ülkenin yüzde yetmişi deprem tehdit altındayken agrega ocakçılığıyla ilgili yönetmelikler, yasalar gözden geçirilmeli.

Betonda kullanılan agreganın, stabil standartlara uygun, depreme dirençli agreganın önünü açmak lazım. Kapasite noktasında bana göre en sıkıntılı olan yer agrega tarafı. Beton tarafında bir sıkıntı yok, çimento tarafında da bir sıkıntı yok ama agrega tarafında sıkıntı var. Diğerleri zaten betonun içinde yüzdeleri çok düşük hammaddeler… Onların birçoğu zaten fazlasıyla var.”

“DEPREM BÖLGESİNDE 10 TANE ÇİMENTO FABRİKASI VAR”

Yavuz Işık, beton ve çimento dışında makine ve ekipmanların da inşaatlar için yeterli olduğunu kaydederek, “Özellikle bu 11 ilde yeni yapılacak binalarda hazır betonla ilgili kurulu kapasite mevcut. Makine ve ekipman da hazır. Beton pompaları, transmikserler, beton santralleri bu noktada da bir sıkıntı yok. O bölgede 10 tane çimento fabrikası var. Adıyaman’da 1 tane var, Kahramanmaraş’ta 2 tane var. Kapasiteleri çok büyük. Birini günlük kapasitesi 5 bin m3, diğerinin 10 bin m3. Gaziantep’te var, Kilis’te var, Diyarbakır Ergani’de var, İskenderun’da var, Adana’da var, Siirt’te var, Mardin’de var. Hazır betonun kurulu kapasitelerinde de bir sıkıntı yok, makine, ekipman, beton santrali… Agrega ile ilgili ciddi bir sıkıntı var bana göre. İstanbul’da da agregada, özellikle Avrupa yakasında agrega işletmeciliği ve agrega üretiminde kaliteli agrega üretiminde sıkıntılar var. Bunların mutlaka ve mutlaka ivedilikle çözülmesi lazım. Gerekirse bu dönemde belki özel birtakım yönetmelikler ve inisiyatiflerle bu üretimin önünün açılması lazım” ifadelerini kullandı.

“İSTANBUL’DA 100 BİN BİNAYI YENİDEN YAPMAK İÇİN 50 MİLYON METREKÜP BETON GEREKİYOR”

Işık, yapılması planlanan binalar için ne kadar malzeme gerekeceğini de örneklerle anlattı:

“Ortalama 100 m2’lik bir dairede 50 m3 beton gider. Diyelim ki İstanbul’da 100 bin binayı yeniden yapmak gerekir, benim rakamlarıma göre acilen yıkılması gereken bina sayısı 70 bin ama 100 bin diyelim… 10 daireden hesaplarsak. 1 milyon daire yapar. Bunun için 50 milyon m3 beton gerekiyor. Bu konutları 2 yıl içinde yapsan yılda 25 milyon metreküp yapar. Her yıl zaten İstanbul’da 25 milyon metreküp beton dökülüyor. İki katına çıkar 50 milyon m3’e yükselir.

Şimdi gelelim deprem bölgesine, 110 bin bina yıkılmış. Hemen ivedilikle böyle gözle bir muayene yapıldı, benim de mühendisim oraya gitti, Çevre Bakanlığı’yla bir koordinasyon içinde hasar tespit çalışması yaptık. 2 yıl içerisinde 500 bin bağımsız bölüm (daire) yapılması planlıyor. 500 bin daireyi 50 metreküple çarpıyorum. 25 milyon metreküp çıkıyor. 25 milyon metreküpte kullanılan çimento miktarı nedir? Minimum 300 kg çimento talep ediyoruz. Binalar C30 beton sınıfıyla yapılacak. 10 milyon ton çimentoya tekabül eder. Orada saydığım 10 tane fabrika var. 4 tane fabrika bile bunu karşılar. Kahramanmaraş’taki 2 fabrikanın biri günlük 10 bin ton, diğeri 5 bin ton çimento üretiyor. Lojistiğiyle ilgili de sıkıntı yok, bölgeye çok yakın oldukları için.

Kahramanmaraş’ta deprem olmuş fabrikalar Narlı’da. Adıyaman’a 30-35 km uzaklıkta fabrika var. Diyarbakır’da Ergani’de var, Hatay diyoruz İskenderun’da hem Adana’da hem İskenderun’da fabrikalar var. Gaziantep’te olmuş, hem Gaziantep’te hem Kilis’te fabrikalar var. Lojistik anlamında da bir sıkıntı yok, hazır beton üretim kapasitesiyle ilgili de bir sorun yok. Ama agregayı asla ve asla es geçmemek lazım. Agrega ciddi bir iştir. Agregada sahadan bir kayaç tipi bulacaksınız, onun kimyasal-fiziksel testlerini yaptıracaksınız, her agrega betonda kullanılmaz. Bir takım proseslerden geçecek, elenecek, yıkanacak, kırılacak, redüksiyon yöntemiyle belli granülometrik malzeme haline dönüşecek. Onlar için tesisler kurulması lazım. Şimdi 25 milyon metreküp betona İstanbul’da ihtiyaç var. 50 milyon ton agrega ediyor, 2 ile çapıyorsunuz.

Deprem bölgesinde diyoruz ki 500 bin konut yeniden yapılacak 50 milyon ton agrega gerekiyor. 50 milyon ton agregayı kırmak çok zor bir iştir. Öyle granülometrik, depreme dayanıklı, dirençli malzeme için 50 milyon ton agrega önemli bir iştir. Agrega sadece betonda değil asfaltta da kullanılır. Geçen yıl benim elimdeki rakama göre 300 milyon ton agrega üretilmiş Türkiye’de.”

“TUĞLA, ALÇI, ÇELİKTE YETERLİ ÜRETİM VAR”

Binaların zemini dışında üst yapısının da çok önemli olduğunu kaydeden Yavuz Işık, bu bölümler için gerekli olan alçı, tuğla, çelik gibi malzemelerde de yeterli üretimin olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Depremde zeminin çok önemli olduğu anlaşıldı. Zemin etütleri, zemin mekaniği, zeminle ilgili uygulamalar… Bunların hepsi anlaşıldı. Şimdi üst yapıyla ilgili biraz orayı es geçiyoruz. 2 tip mimari vardır. Birisi tünel kalıp sistemi, bir tanesi de konvansiyonel kalıp sistemi. Tünel kalıp sisteminde çok fazla tuğla kullanmazsınız. Konvansiyonel yapıda çok tuğla kullanırsınız. Şimdi bunu söyledikten sonra da ben size bir şeyin altını çizmek istiyorum. Nevşehir bölgesinde çok ciddi bims üreticileri vardır. Orada bimsin ham maddesi çıkar. Çok hafif bir agregadır, ondan tuğla yaparlar. Deprem bölgesine de çok yakın. Tuğlayla ilgili de bir sorun olmaz. Alçı noktasında da bir sorun olmaz. Ankara’da 10 tane alçı fabrikası var, hepsi ihracat yapıyordu, alçı üretiyor, toz alçı üretiyor, inşaat malzemeleri noktasında da çok fazla bir sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum.

“ÇELİK ÜRETİMİNİ DE KADRAJ ALTINA ALMAK LAZIM”

Çelik konusunda Türkiye’nin 40 milyon ton çelik üretimi var. O da beton kadar, belki betondan daha da önemli çelik. Çelikte de İskenderun’da çok haddehane var. Türkiye üretiminin önemli bir kısmını inşaat demirini ihraç ediyordu Amerika’dan tutun da birçok gelişmiş ülkeye. Çünkü orada demir çelik üretimine pek müsaade etmiyorlar, hele inşaat demirine. Biz oraya gönderiyorduk. Bir ara 44 milyon tonlara çıkmıştı. Sonra 42 milyon tona düştü. Çok ciddi ve yeterli bir kapasite var. 3 yerde haddehaneler var. Bir tanesi İskenderun Payas, bir tanesi İzmir Aliağa, bir de Gebze tarafında. Biraz da Karabük ve Samsun. Bunlar hep limanlarda olur ihracat için. Ama kaliteli çelik olmalı. Depreme karşı dayanıklı standartlara uygun sağlam beton diyorsak, çelik üretimini de iyice bir kadraj altına almak lazım.”

Adana’da İnşaat Çalışmaları Durduruldu

Adana Valiliği tarafından yapılan açıklama ile 6 Şubat tarihinden önce başlatılan ve yapımı devam eden inşaat çalışmaları durduruldu. 

Kahramanmaraş merkezli deprem sebebiyle 6 Şubat tarihinden önce başlayan ve yapımı süren inşaat çalışmalarının durdurulduğunu açıklayan Adana Valiliği, şu açıklamayı yaptı: 

“06.02.2023 tarihinden önce inşasına başlanmış ancak yapımı henüz tamamlanmamış inşaatların yapımı durdurulacaktır. İlgili kurumlara gönderdiğimiz resmi yazıda açıklandığı üzere; bu inşaatlarla ilgili olarak, görevli teknik heyet tarafından hazırlanan raporun ilgili idarece değerlendirilmesinden sonra uygun olduğuna karar verilenlerin faaliyetlerine izin verilecektir.”

Antalya’da Karavan Park Projesinde İnşaat Başladı

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı ilçesinde ziyarete gelen karavan tatilcilerinin daha güvenli konaklamaları amacıyla Karavan Park projesine start verdi. 

Dünyaca ünlü Konyaaltı Sahiline son yıllarda karavanla seyahat eden tatilcilerin yoğun ilgi göstermesi sonucu sahile yakın birçok cadde ve sokakta park sıkıntısı yaşanmıştı. Bunun üzerine harekete geçen Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı İlçesi Arapsuyu Mahallesi’nde 50 karavan kapasiteli, elektrik, alt yapı ve sosyal donatı alanlarının yer alacağı Karavan Park projesi başlattı.

Son dönemde Konyaaltı Sahili ve çevresinde artan karavan araçların yoğunluğu sonucunda sokak ve caddelerde yaşanan kontrolsüz park sorunu ve trafik akışını olumsuz etkilemesi üzerine Büyükşehir Belediyesi Haziran Ayı Meclisi’nde yeni karavan park alanı oluşturulması kararı alınmıştı. Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı Yatırımlar Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmayla Arapsuyu Mahallesi’ndeki 6 bin 500 metrekare alan üzerinde inşaat faaliyetleri başladı. Konyaaltı sahiline 400 metre mesafede olan alan, toplu taşıma ve alışveriş merkezlerine de yakın konumda.

50 karavan araç kapasiteli olan park alanında, karavanların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak elektrik ve sıhhi tesisat alt yapısı da olacak. Ailelerin güven ve konfor içerisinde konaklayabilecekleri Karavan Park içerisinde, büfe, çamaşırhane, mutfak, banyo ve tuvaletler yer alacak.

TOKİ İzmit Konutları’nın İhale Tarihi Açıklandı

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Kocaeli, İzmit’te inşa edilecek olan konut projesinin ihalesi 17 Mart tarihinde yapılacak. 

TOKİ tarafından Kocaeli’de yapılacak olan sosyal konutlar ile ilgili ihale tarihleri belli oldu. Kocaeli’de 5 projede toplam 3 bin 794 konut ile ilgili ihaleler Şubat ve Mart aylarında yapılacak.

TOKİ tarafında verilen ihale ilanına göre, İzmit Sekbanlı-Sepetçi Mahalleleri 3. Bölge 2. Etap 711 adet konut (+6kd) ve 12 adet dükkân inşaatları ile altyapı ve çevre düzenlemesi işi ihalesi için ise 28 Şubat tarihi belirlendi.

İzmit Sekbanlı-Sepetçi Mahalleleri 3. Bölge 1. Etap 989 adet konut (+9kd) 8 adet dükkân ve 1’er adet cami ve ilköğretim okulu inşaatları ile altyapı ve çevre düzenlemesi işi için ihale 17 Mart tarihinde yapılacak.

Daha önce iptal edilen Körfez Yarımca Mahallesi İlimtepe Mevkii 2 Etap 1010 adet konut, 24 adet dükkan ve 1 adet cami inşaatları ihalesinin tarihi ise 22 Mart olarak belirlendi.

Körfez İlimtepe Mahallesi 3. Etap 520 adet konut projesi ihalesi ise 28 Mart tarihinde yapılacak.

Körfez İlimtepe Mahallesi 4. Etap 564 adet konut ve 16 adet dükkân inşaatları ile ilgili ihale de 30 Mart tarihinde yapılacak. Tüm ihaleler TOKİ Genel Merkezi’nde düzenlenecek.

Dubai’de 93 Kilometrelik Yeşil Yol İnşa Edilecek

Birleşik Arap Emirlikleri’nin en kalabalık şehri Dubai’de 93 kilometrelik üstü kapalı yeşil yol inşa edileceği açıklandı. 

Dünya Gazetesi’nden Emre Ergül’ün haberine göre; Şehrin etrafını dolaşacak üzeri kapalı 93 kilometrelik bir “yaşam yolu” inşa edilecek. Projenin ismi “The Loop (Döngü).” Dünyanın en akıllı bisiklet ve yürüyüş yollarının inşa edileceği projeyi Dubai-merkezli URB firması hayata geçirecek. URB’nin CEO’su Baharash Bagherian’a göre, “Proje, Dubai’yi Dünya üzerinde yürüyerek ya da bisikletle en bağlantılı kent yapacak.” Bagherian, Dubai’yi “saran” camekan yol için “yeşil koridor” tanımlamasını kullanıyor.

40 hektarlık yeşil merkez insanların zihnini açacak

 The Loop’ın yan ısıra 40 hektarlık “Agri Hub” adlı yeşil bir merkez de inşa edilecek. Peki o merkezde neler olacak? Bagherian bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Araştırma ve eğitim merkezleri, eko-evler, tarımsal ürünlerin satıldığı mağazalar, restoranlar, kafeler olacak.” Dubaili CEO’ya göre, “The Loop ve Agri Hub, insanların zihnini açacak.” Farm-to-table (Çiftlikten masaya) sağlıklı gastronominin yeni trendi. Bagherian’a göre, Agri Hub, yiyecek ve içecekler çiftlikten direkt taze taze müşterilere sunulan restoranların bulunduğu bir gastronomi merkezi de olacak.

Bagherian değişimi şöyle özetliyor: “Bütün dünya daha yeşil bir ekonomiye doğru ilerliyor. En güçlü ekonomiler, bunun gibi projelerle mümkün olan en kısa sürede sürdürülebilirliğe geçiş yapabilen ekonomiler olacak.” Uluslararası basına göre, Agri Hub’ın inşaatı 2024’te başlayacak. Dubaili yerel yetkililerin onayından sonra kollar The Loop için sıvanacak ve The Loop 2040 yılında hizmete girmiş olacak.

28 Okula Yıkım Kararı

Manisa Valiliği, depreme dayanıksız olduğu tespit edilen 28 okula yıkım kararı verildiğini açıkladı. 

Manisa Valiliği tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“2023 yılı içerisinde analiz çalışmaları kapsamında ilimiz genelindeki 28 okul binası daha depreme dayanıklılık sonuçları yetersiz olduğu için yarıyıl tatilinde tahliye ettirilerek öğrenciler başka okullara taşınmış ve bu okullar ile ilgili yıkım işlemleri başlatılmıştır. 

Birinci derece deprem bölgesinde bulunan ilimiz eğitim yapılarının depreme karşı daha güvenli hale getirilmesi çalışmaları kapsamında okullarımızda deprem tahkik çalışmaları sürekli olarak yapılmaktadır. Yapılan deprem tahkik çalışmaları sonucu 2020 yılında yıkım kararı verilerek tahliye edilen ve yıkımı gerçekleştirilen ilimiz genelindeki 29 okulumuz ile ilgili bilgilendirme basın kanalıyla Manisa Valiliği tarafından yapılmıştı.

2020 yılından beri devam eden süreçte deprem tahkik çalışmalarımız aralıksız devam etmiş, 350 eğitim binasında deprem tahkik çalışması yapılmıştır. Bu kapsamda yine 2020 yılında 13 okul, 2021 yılında 24 okul, 2022 yılında 13 okul binası analiz sonuçları doğrultusunda depreme dayanıksız olduğu için tahliye edilerek yıkım işlemleri gerçekleştirilmiştir. İçinde bulunduğumuz 2023 yılı içerisinde analiz çalışmaları kapsamında ilimiz genelindeki 28 okul binası daha depreme dayanıklılık sonuçları yetersiz olduğu için yarı yıl tatilinde tahliye ettirilerek öğrenciler başka okullara taşınmış ve bu okullar ile ilgili yıkım işlemleri başlatılmıştır.

Deprem tahkik çalışması yapılan okullarımızdan raporlar sonucunda güçlendirme kararı verilen okul binaları ile ilgili olarak ise 2020-2023 yılları arasında güçlendirme çalışması kapsamında 38 binada güçlendirme çalışması tamamlanmış olup 7 okul binasındaki güçlendirme çalışmaları kapsamındaki inşaatlar devam etmektedir.

Yıkım kararı verilen okullarımızın yerine ilçelerimizin bildirdiği ihtiyaç doğrultusunda YIK-YAP kapsamında 2020 yılından itibaren 316 derslikli 19 okulumuzun ve 600 öğrenci kapasiteli 3 öğrenci pansiyonumuzun yapımı tamamlanarak öğrencilerimizin hizmetine sunulmuştur. 279 derslikli 20 Okulumuzun ve 200 öğrenci kapasiteli 1 öğrenci pansiyonumuzun inşaatları devam etmektedir. Ayrıca 442 derslikli 33 okulumuzun ve 350 öğrenci kapasiteli 2 öğrenci pansiyonunun ise yapıma ilişkin proje hazırlama ve ihale çalışmaları sürmektedir.”

Düzce’de Kent Meydanı İnşaatı Devam Ediyor

Düzce’de Cami-Meydan-Çarşı konsepti ile hayata geçirilen Cedidiye Kent Meydanı projesinin ilk etabında kaba inşaat çalışmaları tamamlandı. Sıva ve ince işçilik çalışmaları ise hızla devam ediyor.

Cedidiye Kent Meydanı Projesinin birinci etabında hem iç kısım tesisat döşeme hem de dış cephe düzenleme çalışmaları eş zamanlı sürdürülüyor.

Deprem yönetmelikleri çerçevesinde yapı denetim kontrolü altında devam eden çalışmalar kapsamında bin 106 metrekare üzerine inşa edilen ve ilk etapta 20 dükkanın bulunacağı proje de kaba inşaatın bitirilmesiyle birlikte ince işçiliğe geçildi.

Sıva imalatı başta olmak üzere elektrik imalatı, su tesisatı imalatı, çatı imalatı, alt yapı yağmur toplama imalatlarına başlanan projede çalışmalar devam ederken, detaylı şekilde yapılan incelemeler neticesinde inşaat, azami özen gösterilerek ilerliyor.

Konuyla ilgili konuşan Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, “Elimizde olmayan sebeplerden ötürü ister istemez işler aksayabiliyor. Gerek hava şartları gerekse de Maraş’ta meydana gelen depremlerden ötürü yoğunluğumuzu afet bölgelerine vermemizden dolayı kısa bir durgunluk yaşadık. Ancak belirlediğimiz süre doğrultusunda çalışmalarımız kesintisiz ilerliyor. Hep üzerinde durduğumuz gibi deprem yönetmeliklerine harfi harfine uyumlu şekilde projemizi şekillendiriyoruz. İnce işçilik olarak adlandırılan elektrik kablolarının çekilmesinden su hatlarına kadar birçok çalışma ve sıva çalışmaları aynı süreçte gerçekleştiriliyor. Cami-Meydan-Çarşı konsepti ile ele aldığımız projemizin ilk etabının tamamlanmasıyla hem şehrimiz yeni bir meydan kazanacak hem de Düzce’nin katma değerini önemli ölçüde arttırmış olacağız.’’ dedi.

KTO: ‘’Çatı Arası Katlar Kaldırılmalı’’

Körfez Ticaret Odası (KTO) tarafından yapılan açıklamada, çatı arası katların kaldırılarak her kattaki emsal hakkını yüzde 40’tan yüzde 30’a düşürüp zemin+3 normal kat olarak uygulanması önerildi. 

Körfez Ticaret Odası (KTO) İnşaat Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, Körfez’in depreme hazır hale getirilmesi için teknik çalışmalara ve ek düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu bildirildi. 

Açıklamada, “Çatı arası katların kaldırılarak toplam emsal hakkını değiştirmeden her kattaki emsal hakkını yüzde 40’tan yüzde 30’a düşürüp zemin+3 normal kat olarak uygulanması önerilmiştir. Yaptığımız çalışmalar sonucu konu Körfez Belediyesi’nden Kocaeli Büyükşehir Belediyesine gitmiş ve onay beklemektedir. Umuyoruz bu konu çözülerek bu soruna çözüm getirmiş olacağız” denildi. 

Körfez Ticaret Odası, deprem felaketi sonrasında inşaat komitelerinden oluşan komisyon kurdu. İlgili komite üyelerinden oluşan İnşaat Komisyonu, Körfez ilçesindeki konutların depreme hazır hale getirilmesi için nelerin yapılması gerektiğini görüştü. 

“Bu soruna çözüm getirmiş olacağız” 

Toplantının ardından İnşaat Komisyonu tarafından yapılan açıklamada: 

“İlçemizin depreme hazır hale gelmesi için ciddi teknik çalışmalara ve ek düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin İlimizde uygulanan çatı arası katların deprem açısından güvenli olmadığını uzunca bir süreden beri Oda olarak dile getirmiştik. Ayrıca bu konular ile ilgili paydaşlarımız olan Körfez Ticaret Odası, Kocaeli Ticaret Odası, Gebze Ticaret Odası, Körfez Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bir araya gelinmiştir. Belediye teknik personelinin görüşleri de alınarak, çatı arası katların kaldırılarak toplam emsal hakkını değiştirmeden her kattaki emsal hakkını yüzde 40’tan yüzde 30’a düşürüp zemin+3 normal kat olarak uygulanması önerilmiştir. Yaptığımız çalışmalar sonucu konu Körfez Belediyesi’nden Kocaeli Büyükşehir Belediyesine gitmiş ve onay beklemektedir. Umuyoruz bu konu çözülerek bu soruna çözüm getirmiş olacağız” ifadelerine yer verildi.

“Yıkılan binaların önemli bir kısmı 2000 yılından önce yapılmış” 

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde yıkılan binalara ilişkin yapılan değerlendirmede ise şu ifadeler kullanıldı: 

“Bu depremde binlerce bina yıkıldı. Yıkılan binaların önemli bir kısmı (yüzde 98’i) 2000 yılından önce yapılmış, beton ve donatı kalitesi yetersiz binalardır. Ancak bir kısmı (yüzde 2’si) de 2000 yılından sonra yapılan, C25 ve daha üstü hazır beton ve nervürlü demir kullanılan yapılar. Bu yeni yapıların birçoğunun yapı düzensizliğinden dolayı yıkıldığı görülmektedir. Çatı arası katlarda birçok düzensizlik bir arada bulunmaktadır. Bunların başlıcaları; çatı arası katın altındaki bulunan normal katın taşıyıcı sistemi hiç bozulmadan çatı arası kata taşınamamakta, teras altındaki kolonlar çatı arası katta devam ettirilmemekte, kolon sayısında önemli oranda azalma olmakta, bu durum da çatı arası kolonların çok yüksek kesme kuvvetine maruz kalıp kesilmesine neden olmaktadır. Ayrıca çatı arasında eğimli çatıların altına denk gelen kolonlar (çatı yüksekliği 90 santimetreden başladığı için) kısa kolon olmaktadır. Bütün depremlerde görülen en önemli yıkılma sebebi kısa kolonlardır. Binaların deprem enerjisini yutabilmeleri için sünek (esnek) davranış göstermeleri gerekir. Ancak çatı arası katların yüksek kaliteli beton ve donatı kullanılsa dahi yukarıda açıklanan sebeplerle deprem anında aniden göçerek yıkılması muhtemeldir. Zaten deprem açısından zemin+2 normal kat+ çatı katlı bir bina 4 kat olarak değerlendirilmektedir. Deprem performansı çok kötü olan çatı katlarının yerine normal kat yaparak binaların düzenli ve deprem performanslarının yüksek olmasını sağlamak en önemli sorumluluğumuzdur”

Depreme Dayanıksız Kültür Merkezlerine Kapatma Kararı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanan bildiri ile depreme dayanıksız kültür merkezlerinin kapatılması kararı alındığı açıklandı. 

Zonguldak’ta 1993 yılında inşa edilen ve 2019 yılında tadilatının yapılması için başvurulan Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) bu yıl içerisinde tadilata alınması beklenirken Turizm Bakanlığı’nın yayımladığı kapatılma kararı ile boşaltılması uygun görüldü. 

Bünyesinde devlet tiyatroları, halk kütüphanesi, toplantı ve sergi salonları ile Zonguldak Kömür Jeoparkı Ziyaretçi Merkezi’nin bulunduğu AKM’de düzenlenecek tiyatro ve etkinlikler iptal edildi. Lise ve üniversiteli gençlerin ders çalıştığı bazı doktorların ise Tıpta Uzmanlık Sınavı’na hazırlandığı kütüphane, çalışmaya devam ediyor. AKM’nin taşınması için ise yeni bir yer arayışı sürüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca depreme dayanıklı olmadığı için Hakkari, Muş ve Çankırı’da da 3 kültür merkezinin kapatıldığı bildirildi.

Bina İçindeki Uygulamalarda Mutlaka Mekanik Projeye Uyulmalı

Türkiye topraklarının büyük çoğunluğu çeşitli aktif deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. “Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür” cümlesini sıklıkla duyuyoruz. Depremin yaşanmasına engel olabilmek mümkün değil, ancak olası zararlarını en aza indirmek, hatta tamamen ortadan kaldırabilmek mümkün. 

Depremden korumanın en etkili yolu ise, öncesinde tedbir almaktan geçiyor. GF Hakan Plastik yetkilileri, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan, on binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, yaralandığı ve göçük altında kaldığı deprem sonrasında medyaya da yansıyan görüntülerden yola çıkarak, dayanıklı binalar yapmak kadar bu dayanıklı binaların korunmasına bir kez daha dikkat çektiler.

Suyun tüm canlılar için en önemli yaşam kaynağı olmasına karşı, uygunsuz malzeme seçimi ya da hatalı montaj nedeniyle tesisatlardan sızan suyun binalarda istenmeyen durumlara yol açabildiğini belirttiler. Kullanma suyu tesisatları basınçlı grup olduğu için su kaçaklarının fark edilmesinin ve tamirinin çoğu zaman hızla yapılmasının söz konusu olduğunu, bazı durumlarda ise küçük sızıntıların uzun süre fark edilmeden beton tarafından içine çekildiğini ifade ederek;

“Atık su tesisatlarında birleştirme noktalarından ya da hasar görmüş borulardan sızan sular, şaft içinde ve kullanım dışı olan bodrum katlarda beton içinde kendine bir yol çizerek geniş bir alana yayılmaktadır. Su sızıntısının yayıldığı alanlar, zamanla tahribat oluşmasına kadar ilerler. Beton içine giren su, zamanla demirlerin açığa çıkmasına ve korozyona sebep olur; binanın ömrünü ve dayanıklılığını olumsuz yönde etkiler. Bu durum binanın yük taşıma kapasitesini düşürerek taşıyıcı sistemlerde bozulmalara yol açar. Yer hareketinde veya deprem durumlarında binalarda çatlak ve kırılmaların oluşmasına neden olur. Bina içi montajlarda mutlaka mekanik projeye uyulmalıdır. Mekanik proje dışı yapılan işlemlerde binanın taşıyıcı kolon ve kirişlerine zarar vermeden (delme, kırma, vb.) montaj yapmak konusunda duyarlı olmak gerekir” açıklamasında bulundular.

Tesisat borularının sabitlenmesinin yanı sıra yüksek kapasiteli ve teknoloji ağırlıklı cihazlar olan soğutma grupları, soğutma kuleleri, sıcak su kazanları, klima santralleri, pompalar, hidroforlar, jeneratörler, vb. tesisat ekipmanlarının da bulunduğu ortamlarda döşemeye ya da duvarlara sabitlenmelerinin olası kazaları önlemede önemli olduğuna vurgu yaptılar.

Toprak altı içme ve kullanma sularını ve atık suları taşıyan boruların da standartlara uygun üretilmiş ve üretici firmanın önerilerine göre montaj edilmesinin depremden etkilenmeme ya da daha az etkilenme için oldukça önemli olduğunu vurguladılar. Sarsıntılardan sonra toprak altı boruların zarar görmesinin beraberinde içme suyu borularında temiz su kaybına, atık su borularındaki sızıntıların ise salgın hastalıklara zemin hazırlayabileceğini belirttiler. Atıksu mecrası ile içme suyu borusu arasındaki mesafenin yatayda ve düşeyde 40 cm‘den daha az mesafede olmaması gerektiğine dikkat çektiler.

Depremde gözlemlenen sorunları düzenli olarak gerçekleştirdikleri eğitimlerine de taşıyacaklarını ve bu konudaki bilincin artırılması için daha da yoğun çalışacaklarını ifade ettiler.

Almanya’ya İhracatta Rekor

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nden (TİM) derlenen bilgilere göre, Türkiye 1 milyar 594 milyon dolarla Almanya’ya en yüksek ocak ayı ihracatını gerçekleştirdi.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye, 1 milyar 594 milyon dolarla Almanya’ya tüm zamanların en yüksek ocak ayı ihracatını gerçekleştirdi.

Türkiye’nin Almanya’ya ihracatı ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,7 artarken, Almanya’nın toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 8,2 oldu.

Böylece Almanya, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke konumunda bulunmaya devam etti.

Almanya’yı, 1 milyar 4 milyon dolarla ABD, 890 milyon 934 bin dolarla Birleşik Krallık, 804 milyon 437 bin dolarla İtalya, 790 milyon 350 bin dolarla Rusya Federasyonu izledi.

En fazla ihracat artışı Rusya Federasyonu’nda yaşandı

Türkiye, ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre değer bazında en fazla ihracat artışını Rusya Federasyonu’na yapılan dış satımda kaydetti.

Türkiye’nin Rusya Federasyonu’na ihracatı 415 milyon 492 bin dolar arttı.

İhracat artışında Rusya Federasyonu’nu, 198 milyon 182 bin dolarla Suudi Arabistan, 119 milyon 816 bin dolarla Fransa, 113 milyon 421 bin dolarla Almanya, 110 milyon 124 bin dolarla İspanya izledi.

Türkiye, Suudi Arabistan’a 202 milyon 877 bin dolar, Fransa’ya 729 milyon 168 bin dolar, İspanya’ya 766 milyon 76 bin dolar tutarında dış satım gerçekleştirdi.

Otomotiv endüstrisi liderliğini koruyor

Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı ocak ayı ihracatında otomotiv endüstrisi, 412 milyon 514 bin dolar tutarında dış satımla liderliğini korudu.

Otomotiv endüstrisini, 304 milyon 35 bin dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 141 milyon 244 bin dolarla demir ve demir dışı metaller, 128 milyon 193 bin dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 108 milyon 5 bin dolarla elektrik ve elektronik sektörleri izledi.

Ülkeye en az dış satımı 429 bin dolarla diğer sanayi ürünleri, 692 bin dolarla gemi yat ve hizmetleri, 773 bin dolarla tütün, 1 milyon 86 bin dolarla süs bitkileri ve mamulleri, 2 milyon 560 bin dolarla zeytin ve zeytinyağı sektörleri gerçekleştirdi.

Otomotiv endüstrisi ihracat artışında da ilk sırada

Sektörlerin Almanya’ya ihracat artışında da otomotiv endüstrisi geçen yılın aynı dönemine göre 88 milyon 771 bin dolar artış kaydederek ilk sırada yer aldı.

Söz konusu ülkeye ihracat artışında otomotiv endüstrisini, 19 milyon 846 bin dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 16 milyon 278 bin dolarla çelik, 15 milyon 224 bin dolarla elektrik ve elektronik, 7 milyon 924 bin dolarla iklimlendirme sanayii izledi.

Bu arada, Almanya’ya ocak ayında çelik sektörü 74 milyon 304 bin dolar, iklimlendirme sanayii 59 milyon 995 bin dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi.

Bakan Kurum Deprem Bölgesinin Yol Haritasını Paylaştı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesindeki ihya ve inşa sürecinde uygulanacak yol haritasının maddelerini paylaştı. 

Bakan Kurum tarafından paylaşılan maddeler şu şekilde;

  • Yerleşime açılacak alanlarda tüm afet risklerinin tespiti yapılacak. Morfolojik, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, hidrojeolojik, sismotektonik arazi kullanımı incelenecek.
  • Zeminin depreme dayanıklılığını ortaya koyan mikro-bölgeleme ve jeolojik etüt çalışmaları devam edecek.
  • Eski yerleşim alanlarının zemin incelemelerine göre, imar kısıtlaması, bina yoğunluğunda azaltım dahil seçenekler değerlendirilecek.
  • Sağlam zemin için sıvılaşmanın olmayacağı yerler belirlenecek.
  • Fay hatlarına mesafe hesaplanacak.
  • Dirençli şehirler için ‘ovadan dağlara doğru yerleşim modeli’ üzerinde durulacak.
  • Radye temel tünel kalıp sistemi tüm yapılarda uygulanacak.
  • Şehrin kültürüne, sanatına, doğal ve tarihi dokusuna, sosyolojisine, demografik yapısına uygun şekilde tasarlanacak.
  • İki ay içerisinde TOKİ eliyle 200 bin konutun inşasına başlanacak. Konutların hiçbiri zemin artı 3-4 katı geçmeyecek.
  • Sürecin her aşamasında üniversiteler, bilim insanları, mühendis, mimar, şehir planlamacıları olacak.

2 Kamu Binasına Verimlilik Projesi Yapılacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Karabük ve Sakarya’da yer alan 2 kamu binasında verimlilik projesi uygulanacağını açıkladı. 

Enerji Günlüğü’nün haberine göre; Çevre Bakanlığı Sakarya’daki bir kamu hastanesi ile Karabük Valiliği binasında verimlilik projesi uygulama işlerini, KABEV Projesi kapsamında ihale edecek. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, Kamu Binalarında Enerji Verimliliği (KABEV) Projesi kapsamında Sakarya’da bulunan 37 bin metrekare alanda kurulu Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Kampüsü ile 16 bin 994 metrekare alanda kurulu Karabük Valiliği binalarının enerji verimliliği tadilatı proje ve uygulama işlerini; Dünya Bankası satın alma esas ve usulleri doğrultusunda, ulusal rekabetçi ihale yöntemi ve kapalı zarf usulüyle ihale edecek. 

Söz konusu 2 binanın enerji verimliliği projeleri, 23 Kasım 2022 tarihinde ihaleye çıkarılmış ancak sonuç alınamamıştı. Teklifler en geç 10 Mayıs 2023 günü saat 15.00’e kadar Yapı İşleri Genel Müdürlüğü (YİGM), Dış Kaynaklı Yatırımlar Daire Başkanlığı, Mustafa Kemal Mahallesi, 2082. Cadde, No: 52, Çankaya, Ankara adresine teslim edilecek. 

Teslim edilen teklifler, 10 Mayıs 2023 günü saat 15.10’da katılımcıların huzurunda açılacak. Teklif sahiplerinin, asgari 1 milyon 700 bin liralık veya 90 bin dolarlık geçici teminat mektubu sunmaları gerekecek. 

İhale kapsamında verimlilik projesi uygulanacak olan kamu binalarının toplam yüzölçümü 53 bin 994 metrekare olacak. Ayrıca her 2 proje de şartname gereği, 240 gün içinde tamamlanacak. Teklif Sahipleri ihtiyaç duydukları ilave bilgileri ve ihale belgelerini bankaya yatırılması gereken 750 TL karşılığında; Yapı İşleri Genel Müdürlüğü (YİGM), Dış Kaynaklı Yatırımlar Daire Başkanlığı, Mustafa Kemal Mahallesi, 2082. Cadde, No: 52, Çankaya, Ankara adresinden temin edebilecekler. İhalede elektronik tekliflere izin verilmeyecek. 

DAUM Ekibi Gaziantep’te Deprem Araştırması Yapıyor

Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Deprem Araştırma Uygulama Merkezi (DAUM), 25 kişilik ekibiyle, ilçelerde yapı stokunun incelenmesi ile hasar tespit çalışmalarının yapılması amacıyla Gaziantep’e gitti. 

Gaziantep’te yapılan çalışmada; yapıların genellikle briket duvarların örüldüğü yığma binalardan oluştuğu, çatı döşemelerin ağır betonarmeden yapıldığı ve taşıyıcı duvarların son derece zayıf olduğu saptandı.

DEÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü ve DAUM, 25 kişilik ekiple deprem bölgesi olan Gaziantep’teki ilçelerde yapı stokunun incelenmesi ve hasar tespit çalışması için AFAD koordinasyonunda çalışma yürütüyor. Ekip, Gaziantep’in yanı sıra depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde de çalışma yaptı. 

Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine bağlı 16 köyde incelemeleri tamamlayan ekip, burada çarpıcı tespitlerde bulundu. Buna göre, köylerdeki yapıların genellikle briket duvarların örüldüğü yığma binalardan oluştuğu, çatı döşemelerin ağır betonarmeden yapıldığı ve taşıyıcı duvarları son derece zayıf bir olduğu saptandı. Öte yandan, sert bir zeminden oluşan ilçedeki resmi yapı statüsünde olan binaların durumunun iyi olduğu belirlendi. Köylerde hasar alan yapıların genel itibarıyla mühendislik hizmeti alınmadan, vatandaşların kendi imkanları ile yaptıkları evlerden oluştuğu da belirtildi. 

DEÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Özgür Özçelik, “Ekibimiz, 3 farklı disiplinde hocaları barındırıyor. Gaziantep’teki ilçelerde yapı stokunun incelenmesi ve hasar tespit çalışmasını yürütmek üzere AFAD koordinasyonu ile bölgeye geldik. Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde fay hattının üzerinde olan yapıyı inceledik, Yavuzeli ilçesinin 16 köyüne gittik. Burada konut, resmi bina ve hastane okul, su depoları gibi kritik yapıların altyapıları incelendi. Kırsal Yavuzeli’nde ekseriyetle briket duvarların oluşturduğu yığma binalarla karşılaştık. Çatı döşemeleri de ağır betonarmeden yapılmıştı. Taşıyıcı duvarlarına baktığımızda son derece zayıf bir yapı türünden bahsedebiliriz” dedi. 

Resmi Yapılarda Hasar Yok 

İlçenin zeminin kötü bir zemin olmadığını vurgulayan Özçelik, “İlçe sert bir zeminden oluşuyor. 16 köyde resmi yapı statüsündeki camiler, Kur’an kursları, okullar, ibadethaneler, taziye evleri ve sosyal tesisleri tek tek gezdik. Resmi binaların durumu çok iyiydi. Sadede bazı camilerin minarelerin alemlerinde çatlaklar gördük. Bir tek Yavuzeli Merkez Camii’nin alemi ve caminin kendisinde bir orta hasar tespit ettik. Sadece o camide boşaltma kararı aldık. İlçedeki hasar alan yapılar, genel itibarıyla mühendislik hizmeti alınmadan, vatandaşların kendi imkanları ile yaptıkları evlerden oluşuyordu. Gördüğümüz hasarlar, tekniğe uygun yapılmamış yığma banalar sebebiyle oluşmuştu ve işçilik de kötüydü” diye konuştu. 

Projeye Uygunluk Kontrolleri 

Özçelik, “Yapı denetim mekanizmasının son derece titizlikle işletilip bölgedeki orta katlı betonarme binaların imalat aşamasında projeye uygunluk kontrollerinin yapılması, gelecekte yaşanabilecek can kayıplarını önlemek için son derece önemlidir” ifadelerini kullandı. “Bölge halkı bize kucak açtı” Özçelik, depremzede vatandaşların kendileriyle çok ilgilendiklerini, ekip üyelerine kucak açtıklarını ve çalışmalarının devam ettiğini belirtti.

İstanbul’da Tahliye Kararı Alınan Okullar Belli Oldu

İstanbul Valiliği 93 okula tahliye kararı alındığını ifade ederek, öğrencilerin depreme dayanıklı okullarda eğitim alacağını açıkladı. 

İstanbul Valiliği’nden İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Projesi (İSMEP) tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

“17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve ilimizi de derinden etkileyen Marmara Depremi sonrası, olası depremlerin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için 2006 yılında İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) kuruldu. Bu birimimizin yürüttüğü İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Projesi (İSMEP) kapsamında, İlimizde 1999 yılı öncesinde inşa edilen 1.418 okulumuzun etütleri yapıldığında 67’sinin depreme dayanıklı, 1.351’inin de riskli olduğu tespit edildi. Riskli bulunan 1.351 okulumuzdan 769’u güçlendirildi, 367’si yıkılıp yeniden yapıldı. 87 okulumuz da başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlarımızca güçlendirildi, yıkılıp yeniden inşa edildi. Deprem etüt ve analizleri sonrasında geriye kalan 128 riskli okulumuzdan 109’unun yıkılıp yeniden yapılması, 19’unun güçlendirilmesi kararlaştırıldı”

İstanbul’da tahliye kararı alınan okullar ise şu şekilde;

Arnavutköy – Boyalık Örfi Çetinkaya İlkokulu/Ortaokulu

Arnavutköy – Suatlar Anaokulu

Arnavutköy – Deliklikaya İlkokulu

Arnavutköy – Hadımköy Örfi Çetinkaya Ortaokulu

Ataşehir – Yeditepe Özel Eğitim Meslek Lisesi

Ataşehir – Akşemsettin Anaokulu

Ataşehir – Esatpaşa Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi (A Blok)

Avcılar – Gümüşpala İlkokulu

Avcılar – Güngör Tekiner Ortaokulu

Avcılar – Şehit Ramazan Sarıkaya İmam Hatip Ortaokulu

Avcılar – Mesleki Eğitim Merkezi

Avcılar – Şehit Tahsin Gerekli İmam Hatip Ortaokulu

Bağcılar – Münir Nurettin Selçuk Ortaokulu

Bağcılar – Kazım Karabekir Ortaokulu

Bağcılar – Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (4 Adet Atölye)

Bağcılar – Zübeyde Hanım Anaokulu

Bağcılar – Massit Mesleki Eğitim Merkezi

Bahçelievler – Kazım Beyaz Özel Eğitim Meslek Okulu

Bahçelievler – Mustafa Kemal İlkokulu

Bahçelievler – Hürriyet İlkokulu

Bahçelievler – 1. Akşam Sanat Okulu, Depo ve Lojmanları

Beşiktaş – Korkmaz Yiğit Anadolu Lisesi

Beşiktaş – Lütfü Banat İlkokulu/Yıldız Ertem Anaokulu

Beşiktaş – Lütfi Banat Ortaokulu

Beykoz – Yavuz Selim İlkokulu

Beykoz – İshaklı İlkokulu

Beykoz – Ayetullah Keser Özel Eğitim Uygulama Merkezi

Beykoz – Anadolukavağı Mesadet Taylan İlkokulu/Ortaokulu

Beykoz – Kaynarca Anaokulu

Beykoz – Beykoz Anadolu Lisesi – Çavuşbaşı Anadolu İmam Hatip Lisesi

Beykoz – Çavuşbaşı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Beykoz – Beykoz Anadolu İmam Hatip Lisesi

Beykoz – Beykoz HEM ve ASO ve Mesleki Eğitim Merkezi

Beykoz  – Kemaletin Tuğcu İlkokulu

Beylikdüzü – Yakuplu İlkokulu/Ortaokulu

Beylikdüzü – Bizimkent İlkokulu ve Spor Salonu

Beyoğlu – Ayşe Ege Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (B Blok)

Büyükçekmece – Kumburgaz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Uygulama Oteli

Büyükçekmece – Sudi Özkan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Çatalca – Muratbey Ersin Ovacık İlkokulu

Çatalca – 75. Yıl Cumhuriyet İlkokulu

Çatalca – Binkılıç İmam Hatip Ortaokulu

Çatalca – Karacaköy İlkokulu

Esenyurt – Esenyurt Mesleki Eğitim Merkezi

Eyüpsultan – Eyüpsultan Halk Eğitim Merkezi

Fatih – Pertevniyal Lisesi (B Blok ve Spor Salonu)

Fatih – Yedikule İlkokulu/Ortaokulu

Fatih – Vefa Lisesi (B Blok)

Fatih – Fatih Mert Karahan Özel Eğitim Uygulama Okulu

Fatih – Fatih Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

Gaziosmanpaşa – Gaziosmanpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Gaziosmanpaşa – Prof. Dr. Gazi Yaşargil İmam Hatip Ortaokulu

Güngören – Ergenekon İlkokulu

Kadıköy – Erenköy Şehit Orhun Göytan İlkokulu

Kadıköy – Hamit İbrahimiye Özel Eğitim Uygulama Okulu

Kağıthane – Gültepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Atölyeleri

Kağıthane – Profilo Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Kartal – Yıldız İşçimenler İlkokulu

Kartal – Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Küçükçekmece – Atakent Özel Eğitim Anaokulu

Küçükçekmece – Papatya Anaokulu

Küçükçekmece – Gelincik Anaokulu

Küçükçekmece – Kanarya Ortaokulu

Küçükçekmece – Çiğdem Anaokulu

Küçükçekmece – Menekşe Özel Eğitim Anaokulu

Küçükçekmece – Nene Hatun Anaokulu

Küçükçekmece – Yasemin Anaokulu

Küçükçekmece – Zübeyde Hanım Anaokulu

Maltepe – Şehit Murat Mertel Özel Eğitim Meslek Okulu

Pendik – Fatih İmam Hatip Ortaokulu

Pendik – Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Sancaktepe – Samandıra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Sancaktepe – Sarıgazi İmam Hatip Ortaokulu

Sarıyer – Şükrü Nailpaşa İlkokulu

Sarıyer – Rumeli Feneri İlkokulu

Şile – İMKB 50. Yıl Çok Programlı Anadolu Lisesi

Silivri – Alipaşa Fethi Erkoç İlkokulu

Silivri – Silivri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü

Silivri – Silivri Anadolu Lisesi

Silivri – Büyükçavuşlu Mehmet Akif Ersoy İlkokulu

Silivri – Değirmenköy Fevzipaşa İlkokulu

Şişli – Saadet Özel Eğitim Meslek Okulu

Sultangazi – Ergun Baylav Özel Uygulama Eğtim Merkezi

Sultangazi – 75 Yıl İlkokulu/Ortaokulu

Sultangazi – Mehmetçik İlkokulu

Ümraniye – Ümraniye İmam Hatip Lisesi

Ümraniye – Ümraniye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Ümraniye – Şehit Erol İnce Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

Ümraniye – Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (A Blok)

Üsküdar – Haydarpaşa Anadolu Lisesi Pansiyonu

Üsküdar – Mehmet Akif Ersoy İlkokulu ve Anasınıfı

Zeytinburnu – Trisad Triko Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Zeytinburnu – Saniye Sezgin Elmas İlkokulu/Ortaokulu

Mukaab, Riyad’ın Yeni Yüzü Olacak

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu tarafından yapılan açıklamaya göre, şehir merkezine küp şeklinde büyük bir yapı inşa edilecek. 

Arapça’da küp anlamına gelen Mukaab isimli bu yapı, ‘dünyanın en büyük modern şehri’ mottosuyla sunuldu. 

Havalimanı’na 20 dakikalık mesafede yer alacak dev yapının içinde ise spiral şeklinde bir gökdelen yer alacak. Söz konusu gökdelen, ülkenin geleneksel mimari tarzı Necid’den ilham alan, üst üste binmiş üçgen yapılardan oluşan bir cepheyle çevrelenecek ve hepsi birlikte küp şeklindeki yapıyı oluşturacak.

Eni, boyu ve yüksekliği 400’er metre olması planlanan Mukaab, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın kurduğu Yeni Murabba Geliştirme Şirketi tarafından tasarlanıyor.

Meydan anlamına gelen Murabba’nın da sürdürülebilir bir akıllı şehir olması bekleniyor. Murabba’nın merkezinde yer alacak Mukaab, kentin her yerinden 15 dakikalık mesafedeki yaşam, çalışma ve eğlence alanlarını kapsayacak.

Sürdürülebilir mahallelerin inşasına odaklanan projenin en geç 2030’da biterek Suudi Arabistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasına yaklaşık 48 milyar dolar petrol dışı gelir kazandırması bekleniyor. Proje yaklaşık 100 bin yerleşim birimini, 9 bin otel odasını, 980 bin metrekareyi kaplayan mağazaları ve 1,4 milyon metrekarelik ofis alanını içerecek.

İçerisinde çok amaçlı tiyatro, 80 eğlence mekanı ve bir müzenin yer alacağı Mukaab’ın inşaat çalışmalarının 2030 yılında tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. 

Samsun Şehir Hastanesi’nin Kaba İnşaatı Tamamlanmak Üzere

Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Samsun Şehir Hastanesi’nin kaba inşaat çalışmaları yüzde 95 oranında tamamlandı. 

Hastanenin genel durumuyla ilgili bilgi veren Şehir Hastanesi Proje Koordinatörü Deniz Yıldız, “Hastanemiz ilerleme olarak yüzde 46 seviyesindedir. Yaz ayı başlarında artık cephelerimiz kapanacak ve Kasım 2023 itibarıyla inşallah Sağlık Bakanlığı ile birlikte hastaneye işletmeye almak istiyoruz. Bizim hastanemiz deprem sırasında toplanma alanı olarak kullanılabilir. Gayet büyük olan otopark alanımızla güven merkezi olacağını tahmin ediyoruz. Bu binalar yıkılmayacak şekilde hazırlanmıştır. Deprem izolatörlü binada ise asıl özellik deprem anında bile hem depremi oluştuğu şekilde hissetmemek hem de deprem sırasında elektrik, mekanik, doğalgaz, su gibi sistemlerin kesintiye uğramayıp devam etmesi sağlamak başlıca görevleridir” dedi.

Hastanenin inşaat çalışmaları tamamlandığında bir sağlık üssü haline gelecek. Hastane, genel tedavi üniteleri dışında onkoloji hastanesi, son teknoloji tetkik cihazlarıyla donatılmış bir nükleer tıp merkezi, kalp damar cerrahi ve göğüs merkezi, genetik hastalıkların tedavi sürecinin yönetileceği genetik hastalıklar merkezi, üreme yardımcı tedavi merkezi, organ ve doku nakli merkezi, inme merkezi, yanık merkezi, 40 ameliyathane ve 1 hibrit ameliyathaneyi bünyesinde bulunduracak.

Yeni Konutların Yapımı 45 Milyar Doları Bulacak

Yapılan araştırmaya göre deprem bölgesinde yapılacak 130 bin binanın arsa payı hariç tüm detayları ile inşaatı 45 milyar doları bulacak. 

Yapılan hesaplamalara göre, 130 bin binanın, arsa payı hariç olmak üzere yol, kanalizasyon gibi altyapı masrafları dahil yeniden yapım maliyeti 843 milyar 570 milyon lirayı bulacak. Bugünkü kurlarla 44 milyar 823 milyon dolar civarında bir harcama yapılacak.

Deprem felaketinin üzerinden iki hafta geçerken, hasar tespit çalışmalarında da sona yaklaşıldı. Şu ana kadar depremde yıkılanlar dahil, ağır hasırlı olup yıkılması gereken toplam konut sayısı 384 bini buldu. Çalışmalar tamamlandığında bu sayının 535 binin üzerine çıkması bekleniyor.

Birinci sınıf inşaat maliyetlerine göre yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı yatırımları dahil 535 bin ev yapımı için arsa payı ve kamulaştırma maliyeti hariç 843 milyar liranın üzerinde harcama yapılması gerekiyor. Bu rakam 2023 yılı bütçe açığının yüzde 30, bütçede kamu kurumlarının tamamının yatırımı için ayrılan 454 milyar liranın ise iki katına yakın bir seviyede. Ayrıca 4 trilyon 470 milyar liralık bütçe harcama kaleminin ise yüzde 18.8’ine karşılık geliyor.

Ekonomim, açıklanan hasar tespit sonuçlarına göre, depremde yıkılan veya yıkılması gereken binaların yerine yapılacak inşaatlar için tahmini harcama miktarını hesapladı. Şu ana kadar yapılan hasar tespit çalışmalarında, yıkılan veya yıkılması gereken bina sayısı 105 bine, bağımsız bölüm olarak tanımlanan ev sayısı ise 384 bin 545’e çıktı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada depremde evi yıkılan vatandaşlar için yapılacak yeni konutların 105 m2 büyüklüğünde olacağını duyurmuştu.

Altyapı maliyeti inşaat maliyetinin yarısına ulaşıyor

Resmi fiyatlarla 2023 yılı bina inşat maliyet endeksleri m2 başına 6-8 bin lira arasında değişiyor. Bu rakam kaba inşaat maliyeti, yani bina içindeki, banyo, tuvalet, yer döşemesi, armatürler hariç unsurlardan oluşuyor.

Ekonomim’e bilgi veren inşaat sektörü kaynakları konutların içinde; parke, lavabo, mutfak dolapları vs. gibi alanlara yapılan harcamalarla birlikte günümüz fiyatlarıyla ortalama m2 maliyeti 10 bin lira civarına ulaşıyor.

Yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi ana altyapı yanı sıra, cami, okul, sağlık kuruluşu, sosyal tesisler gibi genele yönelik yapılan yatırımların da eklenmesiyle toplam m2 maliyeti 15 bin lirayı buluyor. Bu maliyet unsurlarına, arsa payı veya kamulaştırma bedelleri dahil değil.

tablo içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

105 m2’lik 1 evin maliyeti 1 milyon 575 bin lira

Eğer Bakanlığın yeni konut yapımına ilişkin 105 m2’lik projeksiyonu değişmezse, 105 m2’lik bir evin maliyeti altyapı hariç 1 milyon 50 bin lirayı buluyor. Altyapı eklendiğinde ise maliyet 1 milyon 575 bin liraya çıkıyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre deprem kaynaklı yıkılmış veya ağır hasarlı olup yıkılması gereken binaların toplamı 105 bin oldu. Deprem kaynaklı doğrudan yıkılmış bina sayısına ilişkin veri de ilk kez açıklandı. Buna göre depremin vurduğu illerde 20 bin 662 bina deprem kaynaklı olarak yıkıldı.

Yıkılacak konut sayısının 500 bini aşması bekleniyor

Hasar tespit çalışmalarında 105 bin binada 384 bin 545 konutun (bağımsız bölüm) yıkılması gerektiği belirlendi. Çalışmalar tamamlandığında yıkılan veya yıkılması gereken ağır hasarlı bina sayısının 130 bine, bağımsız bölüm sayısının ise 535 bin 600’e yükselmesi bekleniyor.

535 bin 600 konutun yeniden yapımı için 56 milyon 238 bin m2’lik bina inşaatı yapılması gerekiyor. Altyapı harcamaları hariç bu binaların inşa maliyeti 562 milyar 380 milyon lirayı buluyor. Sosyal donatılar ve altyapı dahil edildiğinde ise inşa maliyeti 843 milyar 570 milyon liraya kadar çıkıyor. 18.82 liralık dolar kuruna göre bunların altyapı hariç bugünkü maliyeti 29 milyar 882 milyon dolar, altyapı dahil maliyeti ise 44 milyar 823 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

Bütçenin 5’te 1’i, toplam yatırım bütçesinin iki katı

Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerekse Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yeni konutların 1 yıl içinde tamamlanacağını duyurmuşlardı. Yılın henüz başında olduğumuz için deprem inşaat harcamalarının tamamına yakınının bu yıl içinde yapılacağını varsayarak yapılan karşılaştırmaya göre ise bütçede ek kaynak ihtiyacının çok büyük olduğunu ortaya koyuyor.

Deprem sebebiyle yıkılan veya yıkılması gereken binaların yeniden yapımı için hesaplanan maliyet 843 milyar lirayı aşacak gibi görünüyor. Bu rakam 4 trilyon 470 milyar liralık 2023 yılı bütçesi gider kaleminin yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Ayrıca bütçeden bu yıl yatırımlar için ayrılan 457 milyar liralık ödeneğin iki katına yaklaşan harcama tutarı, 660 milyar lira seviyesinde öngörülen bütçe açığının ise yüzde 30 üzerinde bir rakama karşılık geliyor.

Cumhurbaşkanının ödenek aktarma yetkisi

2023 yılı Bütçe Kanunu’nun 5’inci maddesinin 4’üncü fıkrası “Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği” başlığını taşıyor. Madde, Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.05 tertibinde yer alan ödeneğinden, her türlü doğal afet giderini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya Cumhurbaşkanını yetkili kılıyor. Ancak aktarılabilecek bu kaynak bile toplam harcamaların yüzde 10’unu ancak karşılayabiliyor. Üstelik 5’inci madde Cumhurbaşkanına doğal afetler yanı sıra farklı birçok harcama kalemine yönelik Strateji ve Bütçe Başkanlığı ödeneğinden aktarma yapma yetkisi veriyor.

10 ilde 535 bin 600 bağımsız bölümün yıkılması öngörülüyor

Deprem felaketi 10 ilde önemli hasara sebep olurken, burada yapılması gereken toplam bağımsız birim sayısı, Türkiye’nin küçük nüfuslu 11 ilindeki bağımsız bölüm varlığının tamamına eşit. Bayburt (24.347), Ardahan (28.669), Tunceli (29.606), Gümüşhane (49.045), Iğdır (49.386), Hakkâri (52.571), Artvin (58.847), Siirt (67.578), Bartın (67.709), Çankırı (68.624), Bilecik’teki (72.972) toplam bağımsız bölüm sayısı TÜİK verilerine göre 569 bin 354. Depremin vurduğu illerde yıkılması gereken bağımsız bölüm sayısı ise 535 bin 600 olarak öngörülüyor.

Kaynak: Ekonomim

Güçlendirme Yapılan Bina Yıkılmadı

Hatay, Antakya Belediye Kooperatif Evleri’nde 14 yıl önce site sakinleri tarafından güçlendirme yaptırılan A2 blok, depremden etkilenmedi. 

Milliyet’ten Elif Altın, Umut Ünver ve Mert İnan’ın haberine göre; Antakya’da biri 8 2’si 13 katlı 3 bloklu sitede bloklardan biri depremde yıkıldı, bir diğeri ağır hasar alırken, 14 yıl önce yapı güçlendirilmesi yapılan A2 blok ayakta kaldı. Yıkılmayan blokun apartman sakinleri tarafından 14 yıl önce daire başı 6 bin TL vererek yapı güçlendirmesine müracaat ettikleri, güçlendirme çalışmasının da duvarlarda lifli karbon polimer kullanılarak yapıldığı öğrenildi. Güçlendirilen blokta yaşayan bir kadın deprem sonrası çektiği videoda, gözyaşları içinde güçlendirme çalışmasını yapan bilim ekibine teşekkür ederek, 55 kişiyi ölümden kurtardıklarını söyledi. Güçlendirme ekibinin ODTÜ öğretim üyelerinden oluştuğu, ekibin başında da Prof. Dr. Güney Özcebe’nin bulunduğu öğrenildi.

Belediye Kooperatif Evleri’nde A2 Blok’ta evi bulunan bina sakinlerinden Hatice Nakip Milliyet’e konuştu. Nakip, şunları söyledi: 

“Hatırladığım kadarıyla 14 yıl önce A2 Blok’ta yapı güçlendirilmesi yapıldı. A1 ve A3 Blok’ta güçlendirme yapılmadı. Ben A2 Blokta oturuyordum. Bina yönetimi olarak yapı güçlendirme kararı aldık. Binanın temelinde bir sorun görüldü hatta kolonlarda düz olması gerekirken kaymalar görüldü. O dönem daire başı 6 bin TL gibi bir para ödemiştik. 4 taraftan bina askıya alındı. Zaten yıkılmamasının en büyük sebebi de o çalışma. Burada 24 daire var ve hiç can kaybı yok. Sadece yöneticimiz kalp krizinden vefat etti. Yıkılan A3 bloktan ise sadece 2 kişi sağ çıkabildi maalesef. Orası 34 daireydi. A2’de de ağır hasar var. Eşimin amcası, kızı, teyzesi hepsinin cansız bedenleri A3’ten çıkarıldı. Onlar her halde yapı güçlendirmesine yanaşmadılar” dedi.

Yıkılmayan blokun 2008 Ekim ayı ile 2009 Mart döneminde duvarlarda lifli karbon polimer kullanılarak güçlendirildiği öğrenilirken, ilk kez denenen bu yöntem sayesinde bir kişinin bile depremde burnu kanamadı. 55 kişiyi ölümden kurtaran isim olan ve güçlendirme ekibinin başındaki TED Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güney Özcebe, yapılan çalışma hakkında şunları anlattı: 

“Gölcük depreminden sonra insanları evlerinden çıkarmadan güçlendirmenin nasıl yapılacağı üzerine kafa yoruyorduk çeliğe göre çok daha güçlü 0.1 milimlik karbon lifli polimerler ile bina güçlendirme nasıl olur diye modellemeler yapmaya başladıktan sonra bu malzemenin evlerin iç duvarlarına çaprazlama monte edilmesiyle binaların çökmesinin engellenebileceğini saptadık. Buna da ‘betonarme dolgu duvar’ uygulaması dedik. Projemizde amacımız binanın hasar alması değil göçmesini önlemekti. Karbon lifli polimer çelikten 4-5 kat hafif, üstelik 7-8 kat daha sağlamdır. Amacımız tuğla duvarı adeta beton duvara çevirmekti. Karbon lifli polimer, çok ince bir malzeme olmasına karşın uygulama sonrasında da levha gibi katılaşıyor. Böylelikle iç duvarların çökmesini engelliyor. Üstelik bütün duvarlara uygulanabiliyor. Bizim uygulamamız binayı boşaltmadan içinde insanlarken yaşarken yapılabilmesini sağlıyordu. Söz konusu bina, içinde insanlar otururken, güçlendirilmiş ilk ve tek yapıdır. Eğer vaktinde aksiyon alınsaydı enkaz altında kalan yüzbinlerce vatandaşımızı kurtarırdık. Söz konusu yöntemi merak eden belediye veya devlet kurumu olursa ücretsiz olarak danışmanlık vermeye hazırım. Yeter ki insanlar ölmesin. Son depremden sonra 200’den fazla kişi bireysel başvuru yaparak yöntemin uygulanmasını talep ediyor.”

Deprem Bölgesinde Zemin ile Bina Bağlantısı Doğru Kurulmalı

Ülkemiz, 5 Şubat’ı 6 Şubat’a bağlayan gece büyük bir afetle sarsıldı. 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremle etkisi daha da dramatikleşen deprem telafi edilmesi zor yaralar açtı. Türk mühendisler ise afet odaklı toplumsal bilincin yaratılmasının önemine de dikkat çekti. 

Türkiye 6 Şubat’ta büyük bir deprem felaketiyle sarsıldı. 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremle etkisi daha da dramatikleşen ve 10 ili kapsayan, 13,5 milyon insanı etkileyen ve yaklaşık bin kilometrekarelik bir alanı kapsayan deprem, telafi edilmesi zor yaralar açtı. Bu büyük felaketten ders çıkarılmasına ve bilimsel verilerin ışığında atılacak doğru adımlarla gerekli tedbirlerin alınmasına dikkat çeken CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, depremden zarar gören yapıları, zemin ve yapı tekniği açısından değerlendirdi. Afet odaklı toplumsal bilincin yaratılmasının önemine dikkat çekti.

Depreme dair bugüne kadar kabul ettiğimiz tüm bilgileri yeniden gözden geçirmeliyiz”

“Öncelikle yaşanan ağır felakette yaşamını yitiren 41 binden fazla canımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Afetten sağ kurtulan herkese geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Cemal Doğan, “Kahramanmaraş’ta şiddeti 7’den büyük iki depremin yanı sıra onlarcasının 5 ve 6 büyüklüğünde ölçüldüğü deprem zinciri, maalesef hasar ve kayıpların boyutunu ağırlaştırdı. Yapılan açıklamalarda, Kahramanmaraş merkezli depreminin hissedilir şiddetinin 12 olduğunu ve Anadolu levhasının 4 metre kaydığı paylaşıldı. Ortaya çıkan tablo, depremle ilgili bugüne kadar kabul ettiğimiz tüm bilgileri yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gösterdi. Zemin yapılarından altyapı planlarına, üst yerleşim alanlarından bina yapım tekniklerine, deprem anı ve sonrası afet yönetim planından olası depremlerin ardından kurulacak müdahale bölgelerine kadar birçok konunun yeniden değerlendirilerek yeni fikirler geliştirilmesini zorunlu kıldı” dedi. 

Güçlü zemin mi, güçlü yapı mı?

CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, “Zemin ve yapı birbiri ile bağlantılı iki etkendir. Mühendislik tekniklerinde her türlü zemin ve deprem şiddetine göre önerilen yapı teknikleri var. Yapı tekniklerini oluşturmak için de zemin ölçümleri elimizdeki en önemli veridir. Örneğin son depremlerde de gördüğümüz gibi bir bina temelden koparak yan yatmış, ancak yapı taşıyıcılarında yoğun bir hasar oluşmamış. Baktığımız fotoğrafa istinaden yorum yapmak ne kadar zor olsa da o bölgede zeminde zayıflık olduğunu ve zemin ile bina bağlantısının doğru kurulmadığını söyleyebiliriz. Tam da bu yüzden, bizim gibi deprem ülkelerinde, yapı inşa süreçlerinde yeni teknolojilerin değerlendirilmesi şart” ifadelerini kullandı.

Deprem izolatörü kritik bir önem taşıyor”

Yeni binalarda kullanılan deprem izolatörünün hasar riskini azaltan önemli bir çözüm modeli olduğunu vurgulayan Cemal Doğan, “İzolatör, deprem etkisinin binada oluşturduğu yükü azaltıyor ve olası risklerin önüne geçiyor. Yapıların mühendislik tekniklerine, bilimsel verilere ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmesi de kritik bir önem taşıyor. Mühendisler olarak biz, zemin ve temelin taşıyacağı yükü hesaplar, kolon, perde beton ve kirişler üzerindeki dengeli dağılımını planlarız. Bu prensiple inşa edilen yapıları ise ancak kaçak yollarla yapılan bina planları bozar ve binanın yük ve mukavemetini ortadan kaldırır. Projeye uygun yapılmayan ya da kaçak yapılan yapılar, herhangi bir afet senaryosunda hasar ve kayıpları artırır” şeklinde konuştu. 

Zemin etüdü zorunlu bir uygulama”

90’lardan beri zemin etüdü yapılsa da bu konuda miladın 99 depremi olduğuna dikkat çeken CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Zemin ve inşaat temel etüdü raporları jeoloji, jeofizik ve biz inşaat mühendislerinin üzerinde birlikte çalıştığı bir konudur. Zemin mühendisleri zemini incelerken bizler de bu zemine uygun parametrelerde temelin nasıl olacağını raporlarız. Dolayısıyla ciddi uzmanlık isteyen bu konuda kullanılan parametrelerde hata yapılması, binanın yanlış projelendirilmesi ve risk teşkil etmesine sebep olur. Bu yüzden birincil deprem bölgelerinden İstanbul başta olmak üzere fay hatlarına yakın tüm kentlerimizde çok hızlı bir şekilde bina kontrollerinin başlatılması lazım. Her yerel yönetim, kendi sorumluluk alanındaki binaların yapı risk envanterini hazırlamalı.” 

Önlem almak aynı zamanda toplumsal bilinç meselesidir”

Ülkemizin büyük deprem kuşaklarının ve yangın, sel, toprak kayması gibi doğal afetlerin yaşandığı bir ülke olduğuna dikkat çeken Cemal Doğan, afet bilincinin toplumun her katmanına en erken yaşta kazandırılması gerektiğini söyleyerek sözlerini şu şekilde noktaladı: “Afet bilincinin ilköğretimden itibaren zorunlu ders olarak okutulmasının şart olduğunu düşünüyorum. Bu yapılırsa 30 ila 40 yıl içinde daha bilinçli bir toplum yapısı ortaya çıkacaktır. Bugün vatandaşlarımıza da düşen sorumluluklar var. Herkes oturduğu, maliki ya da kiracısı olduğu binanın risk durumunu öğrenmeli. Çünkü önlem almak toplumsal bilinç meselesidir.”

Körfez Barbaros’ta Kentsel Dönüşüm Başladı

Kocaeli iline bağlı Körfez Barbaros Mahallesi’nde yapılması planlanan kentsel dönüşüm projesinin inşaat çalışmaları başladı. 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Körfez Barbaros Mahallesi’nin taşınması için başlatılan Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yapılacak konutların temelleri atılmaya başlandı. 

Özgür Kocaeli’nin haberine göre; Barbaros Mahallesi’nde konut talep eden hak sahipleri için Derince Yenikent’e bulunan eski döküm alanının üstünde başlayan inşaat çalışmasında 24 blokun 6’sının temel yerleri hazırlandı. TOKİ tarafından 31 Ekim’de yapılan ihaleyi alan MS Mega Yapı, alanda 24 bloktan oluşan 534 daire ve 40 dükkân inşa edecek.

Barbaros Mahallesi’nde evi karşılığında ev isteyen hak sahiplerine öncelik verilecek olan Derince Yenikent’teki projede ihaleyi alan firma yer tesliminin ardından çalışmalara başladı. 

Alanda şantiye kurulumu yapılırken aynı zamanda hafriyat ve temel yerleri de açıldı. 24 blok, 534 daire ve 40 dükkânın inşaat çalışmasında firma, ilk etapta 6 blokun temelini açtı ve temele beton dökmeye başladı. Alanda aynı zamanda hafriyat çalışması da yapan firma 3 ekip ile birlikte hafriyatı çıkartıyor. İnşaat alanı temizlendikten sonra binaların yapımına hız verecek olan firma, alanda yaklaşık 500 kişiyi istihdam ediyor.

Kocaeli’deki inşaat projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Bakan Kurum: ‘’Yeni Konutlar 3-4 Katı Geçmeyecek’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde yapılacak ve ilk etapta 250 bin konutun inşa edileceği projede ihale sürecinin başladığını duyurdu. Bakan Kurum, yeni projede konutların en fazla 3-4 katlı olacağını ifade etti. 

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki deprem 10 ilde ağır yıkıma yol açtı. Binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği söz konusu depremde yüzbinlerce bina ağır hasar gördü veya yıkıldı. Enkaz altında kalan vatandaşlarımız için arama kurtarma faaliyetleri sürerken çalışmaların tamamlandığı binalarda yıkımlar başladı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Gaziantep’in Nurdağı ve İslâhiye ilçelerinde yapımı devam eden geçici barınma merkezlerini inceledikten sonra açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum mimarlarla yapılan ortak çalışma sonucunda “Deprem sebebiyle oluşan yeni kırıklar dahil zemini her türlü ayrıntılarıyla birlikte mikro- bölgeleme ve ayrıntılı jeolojik etüt raporlarıyla, zemin etüt raporlarıyla hocalarımızla, jeologlarımızla, jeofizik mühendislerimizle inceliyoruz. En doğru, en sağlam zemine ve o zemine göre yapılaşmayı seçerek, radye temel üzerine tünel kalıp sistemiyle yöresel mimariye uygun, zemin artı 3-4 katı geçmeyecek konutlarımızın inşasının sürecini de eş zamanlı inşallah yürütüyor olacağız” dedi.

Deprem sırasında TOKİ binalarının sağlam kaldığına dikkat çeken Bakan Kurum “TOKİ binaları nasıl sağlam kaldı? Doğru zemin, doğru teknikle. İstişareler sonucu belirlediğim iz yeni yerleşim yerlerimizde de doğru zemini bulmak için mikro bölgeleme ve zemin etüdü çalışmalarımız hızla devam ediyor” ifadelerini kullandı.

250 Bin Konut İnşaatı Başlıyor

Vatandaşların geçici barınma döneminden bir an önce çıkarılması için zamanla yarıştıklarını söyleyen Bakan Kurum, “Vatandaşımız müsterih olsun. Zeminin sağlamlığından, kullanılacak inşaat malzemelere kadar her türlü ayrıntıyı düşünüyoruz. Hassas devranıyoruz” dedi. 

Kurum; bu amaçla TOKİ koordinasyonunda, Emlak Konut, Yapı İşleri, Kentsel Dönüşüm, Mekânsal Planlama ve Milli Emlak Genel Müdürlüklerinin eşgüdüm içinde çalıştığının altını çizdi. Bakan Kurum, hasar tespiti tamamlanan illerde aşama aşama yeni konutların yapımına başlayacaklarını, ilk ihalenin ise 22 Şubat yapılıp, mart ayında temellerin atılacağını ve yeni evlerin 3-4 katlı olacağını söyledi. Kurum, “İlk etapta, hemen 200-250 bin konutun inşaatına başlayacağız. Hasar tespiti tamamlandıkça diğer konutların da yapımını gerçekleştireceğiz. Bizim için esas olan verdiğimiz söz. Yıkım nerede ise biz, tüm imkânlarımız ve gücümüzle oradayız. Kimseyi dışlamamız, ötekileştirmemiz, iş planında geriye atmamız söz konusu olamaz. Nifak tohumu ekenlere itibar etmeyin.” ifadelerini kullandı. 

Apartman Altında Dükkân Olmayacak

Deprem sonrasında birçok binanın altında yer alan dükkanların kolonları kestiği iddiaları sonrasında Bakan Kurum, “1 ay içinde ilk temeller yükselecek. Deprem bölgesinde 2-3 ay içinde kalıcı ve güvenli konutların şantiyeleri görülecek. Kent ve konut tasarımında yerel dokunun, sosyoloji de gözetilecek. Altı dükkân, üstü daire dönemi de kapanacak.” dedi. 

Arsa Karşılığı Takas Teklifi 

Kurum, “Eski kent merkezlerinde ayrıntılı jeolojik ve jeoteknik etütler yapmak suretiyle vatandaşımızı da mağdur etmeyecek anlayışla gerek imar kısıtı gerekse yapılaşma şartlarının hepsini yeniden gözden geçireceğiz. Tek katlı ve yatay mimaride dükkânlar açılmasını planlıyoruz. Arsa karşılığı takas veya yeni yapılan konutlardan teklif edeceğiz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin İlk Sismik İzolatörlü Konut Projesi: Mavera Comfort

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Akyapı ile Makro İnşaat imzasıyla inşa edilen Mavera Comfort projesinin sismik izolatör teknolojisi ile yapıldığını açıkladı.  

Oturumda olan konut projelerinin sakinleri, projeleri bir kez daha gözden geçirmek, projenin ne kadar dayanıklı olduğunu inşaat firmalarından öğrenmek istiyor. Bu kapsamda İstanbul’da Başakşehir’de Belediye idaresinde 16 bloklu, 706 konutluk Mavera Comfort projesi’nde yaşamın başlamasına kısa bir süre kala deprem sonrasında oluşacak soru işaretlerinin giderilmesi adına açıklama yapıldı.

MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı’nın sahibi olduğu Akyapı firması tarafından hayata geçirilen 706 konutluk Mavera Comfort konut projesinde depreme ve yönetmeliklere uygunluğu bir kez daha anlatıldı. Yaşanan deprem nedeniyle MÜSİAD olarak 11 ilde yardım faaliyetleri gerçekleştiren Mahmut Asmalı, Akyapı ve Makro ortaklığında inşa edilen Mavera Comfort projesinden ev sahibi olanlar için projenin son teknoloji, deprem izolatörü kullanılarak yapıldığını söyledi.

Konuyla ilgili sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Asmalı, şu ifadeleri kullandı:

“Başakşehir Belediyesi idaresinde Akyapı ve Makro ortaklığında yapımı tamamlanan toplam 16 Blok ve 706 konuttan oluşan Mavera Comfort projesinde; çapları 870 mm ve 820 mm olan, kurşun çekirdekli kauçuk esaslı 454 adet deprem izolatörü kullanıldı.

Ülkemizde ilk defa bir konut projesinde kullanılan bu teknoloji ile yeni bir dönemi de başlatmış olduk. Her aşaması dikkatle kontrol edilen proje kapsamında gerek alanında uzman mühendislerimizin araştırmaları gerekse dünyadaki diğer uygulamalar detaylı bir şekilde incelendi.

Tamamı satılan ve 2 ay içinde hak sahiplerine teslim edilecek Mavera Comfort projemizin gelecekteki inşa çalışmalarına da örnek olmasını temenni ediyoruz. Ülkemiz deprem kuşağında ve gerekli hazırlıklar ile her koşula dayanıklı yapılar inşa etmemiz mümkün.’’

Mavera Comfort projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Edirne’de Ocak Ayında 425 Konut Satışı Yapıldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Edirne İli Konut Satış İstatistikleri’ni yayımladı. Buna göre, Edirne’de ocak ayında toplam 425 adet konut satışı gerçekleştirildi. 

TÜİK tarafından yayımlanan Edirne İli Konut Satış İstatistikleri’ne göre; Türkiye genelinde konut satışları Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %10,6 artarak 97 bin 708 oldu.425 konut satışı ile Türkiye’deki toplam konut satışlarının %0,4’ü Edirne’de gerçekleşmiş olup en çok konut satışı gerçekleştirilen iller arasında 47. sırada yer almıştır. Konut satışlarında İstanbul 17 bin 415 konut satışı ve %17,8 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 808 konut satışı ve %9,0 pay ile Ankara, 5 bin 572 konut satışı ve %5,7 pay ile Antalya izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 23 konut ile Hakkari, 24 konut ile Ardahan ve 42 konut ile Tunceli oldu.

77 Adet İpotekli Konut Satıldı

Edirne’de ipotekli konut satışları sayısı 77 olarak gerçekleşti. Edirne’de toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %18,1 ile 37. sırada yer aldı. Edirne ili Türkiye’deki ipotekli konut satışlarındaki %0,5’lik payı ile 46. sırada yer aldı. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %10,9 azalış göstererek 16 bin 203 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %16,6 olarak gerçekleşti. Ocak ayındaki ipotekli satışların 4 bin 260’ı ilk el satış olarak gerçekleşti.

Edirne’de Diğer Satış Türleri Sonucunda 348 Konut El Değiştirdi 

Edirne’de diğer satış türleri sonucunda 348 konut el değiştirdi. Edirne’de toplam konut satışları içinde diğer satış türlerinin payı %81,9’dur. Edirne diğer konut satış türlerinde Türkiye’deki konut satışlarından %0,4’lük pay alarak 47. sırada yer aldı. Türkiye genelinde diğer konut satışları Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %16,2 artarak 81 bin 505 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %83,4 olarak gerçekleşti.

Edirne’de 425 Konut Satışının 63’ü İlk El, 362’si İkinci El Olarak Gerçekleşti 

Türkiye genelindeki 97708 konut satışının 27 532’si (%28,2) ilk satış, 70176’sı ise (%71,8) ikinci el satış olarak gerçekleşmiştir. Edirne’de ise 425 konut satışının 63’ü (%14,8) ilk satış, 362’si ise (%85,2) ikinci el satış olarak gerçekleşmiştir.

Edirne ilindeki tüm konut projelerine buradan göz atabilirsiniz.

‘’Kiracılar Risk Tespiti Talebinde Bulunabilir’’

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, kiracıların da oturdukları bina için risk tespiti talebinde bulunabileceğini söyledi. 

Kiracıların doğrudan başvuru yapamasa da Risk Tespiti isteme hakkı olduğunu dile getiren Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, yapılacakları şöyle anlattı:

“Kiracılar dönüşüm yasasının uygulama yönetmeliğine göre, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurarak, binanın güçsüz olduğunu ve maliklerin harekete geçmediğini bildirebilirler. Bu durumda bakanlık, apartman maliklerine yazı yazar ve ‘30 gün içinde karot aldırın, yoksa ben yapar masrafı sizden tahsil ederim’ der. Böylece binada risk tespit süreci bir kiracının ilk adımı ile başlar.” Binanın riskli çıkması durumunda kiracının da evi tahliye edeceğini hatırlatan Kiraz, sonrasındaki Kiracı hakları için şu bilgileri paylaştı: “Ev yıkılıp yeniden yapıldıktan sonra ev sahibi önce eski kiracısını davet etmek zorundadır. Ancak burada eski değil yeni kira bedeli ile oturum sağlanır. Eğer ev sahibi eski kiracıya sormadan yeni bir kiralama yaparsa da son ödenen kira üzerinden bir yıllık bedeli ve taşınma giderini ödemek durumunda kalır.”

Gıda Üretim Tesisi İnşaatı Devam Ediyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından olası bir afette kullanılmak üzere Marmara Bölgesi’ne hizmet etmesi amacıyla yapımına başlanan Gıda Üretim Tesisi projesinin inşaat çalışmaları devam ediyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin olası bir afette Marmara Bölgesine hizmet sunması için afet mutfağı olarak projelendirdiği Gıda Üretim Tesisi’nin inşaatı hızla ilerliyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin olası bir afette Marmara bölgesine hizmet sunması için Başiskele’de afet mutfağı olarak projelendirdiği Gıda Üretim Tesisi Projesi’nde çalışmalar sürüyor. 19 Eylül’de temeli atılan Gıda Üretim Tesisi’nde ekiplerin yoğun çalışması ile binanın betonarme imalatı tamamlandı. İnşaatının süren Gıda Üretim Tesisi, tamamlandığında 5 bin 300 metrekare kapalı alana sahip olacak. Proje içerisinde kuru ve soğuk depo alanları, gıda hazırlık, pişirme, paketleme ve sevkiyat bölümleri yer alacak.

Gıda Üretim Tesisi projesinin tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul’da Ofis Kiralarının Metrekaresi 20 Doları Geçti

Ticari gayrimenkul sektöründe ofis odaklı yatırım danışmanlık hizmetleri sunan PROPIN, 2022 yılının dördüncü çeyreğini kapsayan “İstanbul Ofis Pazarı” raporunu yayımladı.

Rapora göre, Türk Lirası Koruma Kanunu’ndaki istisnaları uygulayan ve dolarla ofis kiraya veren mal sahiplerinin sayısı yükselişe geçti. Ofislerini Türk Lirası (TL) cinsinden kiraya verenler rakamları sürekli artırdı.Merkezi İş Alanı’nda (MİA) yer alan A sınıfı ofis binalarındaki metrekare kira ortalaması 19,4 dolar seviyesine çıkarken, A sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı yüzde 23,4’e geriledi. 2022 yılında 267 bin metrekare ofis alanında işlem gerçekleştirildi ve yaklaşık 83 bin metrekare ofis alanında kiralama ve kurumsal satın alma işlemi yapıldı.

Gayrimenkul alanında butik hizmetler sunan PROPIN, ekosistemde önemli bir konumda yer alıyor. Uzmanlığını ofis pazarına yoğunlaştıran PROPIN rapor ve araştırmalarıyla sektör takipçilerini düzenli olarak bilgilendiriyor. PROPIN, her yıl çeyrek dönemlerde “ofis” odaklı raporlar yayımlıyor. PROPIN’in “İstanbul Ofis Pazarı’nın 2022 Dördüncü Çeyrek Dönemi” raporu, İstanbul’da ofis kiralarından kiralanabilir nitelikli ofis arzına kadar birçok veri içeriyor.

Aydan Bozkurt: Dolarla ofis kiraya verenler arttı

PROPIN Kurucu Ortağı Aydan Bozkurt, rapor hakkında yaptığı değerlendirmede, İstanbul’da ofis ekosisteminin 2022 yılını “mal sahibi pazarı” şeklinde geçirdiğini vurguladı. Ekonomik dalgalanmalara rağmen çok sayıda kiralama işlemi gerçekleşti diyen Bozkurt, “Nitelikli ofis bina arzı belirgin oranda azaldı. Talep artışı ve artan enflasyon etkisiyle kira ortalamalarında dikkat çekici bir yükseliş yaşandı” ifadelerini kullandı.

Hibrit çalışma modeline geçen bazı şirketlerin ofis alanlarını küçülttüğünü ve yeni çalışma düzenlerine göre tasarlanan ofislere taşındıklarının görüldüğünü kaydeden Aydan Bozkurt, “Ayrıca, pandemi sonrasında büyüyen şirketler de mevcutta kullandıkları binalarda ek alanlar kiraladı. Pazardaki bu hareketlilik, işlemlerin gerçekleşme süresinin geçmiş yıllara kıyasla oldukça kısalmasına neden oldu” şeklinde konuştu.

Bozkurt, ofislerde mal sahiplerinin özellikle A sınıfı ofis alanları için liste kira rakamını ABD Doları cinsinden açıklamaya başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dolarla ofis kiraya verenlerin sayısı arttı. Liste kira rakamlarını Türk Lirası (TL) cinsinden açıklayan mal sahipleri ise rakamları aydan aya sürekli artırdı. Binalarda talep edilen yeni kira rakamları ile mevcut kullanıcıların ödedikleri kira rakamları arasındaki makas belirgin şekilde açıldı.”

Ebru Ersöz: Metrekare kira ortalaması 19,4 dolar seviyesine çıktı

PROPIN Kurucu Ortağı Ebru Ersöz ise, ofislere artan talep ve enflasyon sebebiyle 2022 yılı sonunda ofis kira ortalamalarındaki yükselişin dikkat çektiğini söyledi. Merkezi İş Alanı’nda (MİA) yer alan A sınıfı ofis binalarındaki metrekare kira ortalamasının 2022 sonu itibarıyla 19,4 dolar seviyesine çıktığına işaret eden Ersöz, şu bilgileri paylaştı: “Küresel pandemi çalışma koşullarını değiştirdi. Bunun etkisiyle pazarda, ofislerin boşalacağı yönünde genel bir beklenti hakim oldu. Beklentilerin aksine, A sınıfı ofislere olan talep yıl boyunca yükselme eğilimindeydi.” Ersöz, PROPIN olarak sundukları “İhtiyaca Özgü Proje Geliştirme Danışmanlığı” hizmetimizden yararlanmak isteyen kullanıcı sayısının arttığını da sözlerine ekledi.

267 bin metrekare ofis alanında işlem gerçekleşti

PROPIN’in İstanbul Ofis Pazarı’nın 2022 Dördüncü Çeyrek Dönemi verilerine göre, 2022 yılı dördüncü çeyrek sonunda MİA A sınıfı ofis binalarındaki boşluk oranı yüzde 23,4’e gerilerken, MİA-Dışı Asya’da bu oran yüzde 14,8’e düştü. Pandemi sonrası etkilere rağmen, 2022 yılında ofis kiralama ve kurumsal satın alma talebinde artış gözlendi. 2022 yılında 267 bin metrekare ofis alanında işlem gerçekleşti. 2022 yılında MİA’ya devam eden talep sonucu yaklaşık 83 bin metrekare ofis alanında kiralama ve kurumsal satın alma işlemi yapıldı.

Raporda, Anadolu Yakası’ndaki bazı ilçelerde ofis kiralama eğilimleri de yer aldı. Buna göre, Kartal ve Maltepe ilçelerinde mevcut stokun genellikle küçük taban alanlı, çok yüksek katlı binalarda olduğu görüldü. Buna rağmen, kullanıcıların geniş kat alanlı ve yüksek verimliliğe sahip ofisleri tercih ettiği gözlendi.

2025te A sınıfı ofis stokunun 7,6 milyon metrekare olacağı öngörülüyor

İstanbul Ofis Pazarı raporuna göre, ofis geliştirme açısından son üç yıl durağan geçti. Ofis talebindeki artışa rağmen yeni ofis geliştirilmesi yönünde eğilim gözlenmedi. Öte yandan, ofis arzındaki daralmanın, büyük ölçekli ofis kullanıcılarını arsa üzerinde özel proje arayışına yönlendirdiği belirtildi.

PROPIN’in 2022 yılı sonu hesaplamalarına göre, 2025 yılı sonunda İstanbul Ofis Pazarı’nda A sınıfı ofis stokunun yaklaşık 7,6 milyon metrekare olacağı öngörülüyor. Bu stokun önemli bir bölümünü, 2023’te ilk etaplarının açılması planlanan İstanbul Finans Merkezi (İFM) oluşturacak.

Rapora göre, 2022 yılında ofis sahipleri lehine dönen İstanbul Ofis Pazarı bir süre daha bu şekilde devam edecek. Seçim sürecinde genel bir durgunluk beklenirken, belirsizliği fırsata dönüştürmek isteyen kullanıcıların yeni işlemlere yönelmesi bekleniyor.

Riskli Yapıların Yüzde 97’si Yıkıldı

Eyüpsultan ilçesinde 2020 yılında tespit edilen 464 riskli yapının yüzde 97’si yıkıldı.

Kahramanmaraş merkez olmak üzere 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 10 ilde hasara ve çok sayıda vatandaşın da hayatını kaybetmesine neden oldu.

Eyüpsultan Belediyesi, vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması adına metruk ve riskli yapıları yıkıp, kentsel dönüşüm projeleriyle depreme dayanıklı, sağlıklı, modern binaların yapımını sürdürüyor.

Bu doğrultuda etkin çalışmalar yapılması için 2021 yılının Temmuz ayında Riskli Yapılar Birimi kurulmuştu.

451 RİSKLİ BİNA YIKILDI

Eyüpsultan Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, 2020 yılının Mart ayı itibarıyla ilçede riskli tespiti yapılmış, tahliye ve yıkımı gerçekleştirilmemiş toplamda 464 yapı bulunuyordu. Vatandaşların daha sağlam ve sağlıklı binalarda yaşaması hedefi doğrultusunda an itibarıyla bu yapılardan geriye sadece 13 adet yapı kaldı. Bu 13 adet yapının mahkemelerce verilen yürütmeyi durdurma kararları gereği yıkım henüz gerçekleştirilemedi ve mahkeme süreçleri de takip ediliyor.

186 RİSKLİ YAPI TAKİP ALTINDA

Müdürlükten yapılan açıklamada, “Eyüpsultan ilçesi genelinde aktif riskli yapı sayısı 186 adet olup bu yapıların da kanunun vermiş olduğu tahliye ve yıkıma ilişkin süreçleri takip altında. Kanunun vermiş olduğu süresi içerisinde yıkımı gerçekleştirilmeyen yapılar Eyüpsultan Belediyesi tarafından yıkılmaya devam edilecek” denildi.

Gayrimenkul Piyasaları Kurulu ve Gayrimenkul İhtisas Mahkemeleri Acilen Kurulmalı

Deprem bölgesi olan Türkiye’de gayrimenkulün insan için çok önemli bir unsur olduğunu vurgulayan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, gayrimenkule bağlı önlemlerin hızla artırılması ve gayrimenkul piyasaları kurulu kurulmasının gerektiğini açıkladı.

EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, vatandaşların oturduğu binaların güvenliğinden endişe ettiklerini belirterek, “Ancak kira giderleri o kadar yüksek ki bu konuda bir eylemde bulunamayan yüzbinler var.  Acilen önlemler alınması gerekli.  Kira artışlarına sınırlama getirildi ancak uyan yok, taciz usulü artış kavgaları devam ediyor. Kiracılar bu sınırlamalara rağmen evlerinden çıkmaya mecbur bırakılırken, ev sahibi kiracı ilişkilerinde gerginlikler hatta şiddete varan gelişmeler yaşanıyor. Artık bu sorunların hızla çözümlenmesi gerekli, bu nedenle gayrimenkul ihtisas mahkemeleri kurulmalı ve kira davalarının çözümleme süreleri acilen kısaltılmalı.” dedi. 

En hızlı çözümlerin bile gerçekleştirilmesi seneler sürecek

Şu anda ev kiralamanın büyük bir problem olduğunu da sözlerine ekleyen Yazıcı, “Ev sahiplerinin istediği artışlar çok yüksek. Kira değerleri barınma sorunu büyüdükçe daha da artıyor. Gerçekleşen deprem doğudan batıya büyük bir göç dalgası getirdi ve ilerleyen süreçte bu dalga devam edecek. Barınma artarak devam eden bir sorun olurken, en hızlı çözümlerin bile gerçekleştirilmesi 2-3 sene sürecek. Gayrimenkule bağlı önlemlerin hızla artırılması gerekli. Gayrimenkul Piyasaları Kurulu kurulmalı, bu kurul tüm düzenlemeleri organize etmeli, yakın orta ve uzun vadeli sektörel planlamalar yaparak tüm ilgili kurumlarla direkt koordinasyon sağlamalı. Son derece de yetkili olmalı. Örneğin; Adalet Bakanlığı ile gayrimenkul davalarını çözerken, bankalarla kredilendirme sistemini,  Maliye Bakanlığı ile kira iratların alınacak vergilendirme sistemini geliştirmeli. Ayrıca yabancılara satış ve kiralama konusunda gelişmeleri yöneterek, kiralanan her mülkün kime ne kadar süre ile kiralandığı kayıt altında olmalı ve sebepsiz artışların kontrollü şekilde önüne geçilmeli. Aksi durumda eşya hukukuna güven duygusu azaldıkça gayri resmi çözümlere gitmeye çalışan  halk kitlesi ile karşılaşmaktan korkmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

‘’Binaları Taşıyıcı Kolonlar Ayakta Tutuyor’’

Yaşar Üniversitesi öğretim üyeleri, deprem ve yapılara ilişkin açıklama yaparak, binaları taşıyıcı kolonların ayakta tuttuğunu vurguladı. 

Yaşar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez, Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Cüneyt Tüzün ve Dr. Öğretim Üyesi Şahin Çağlar Tuna, depreme ve yapılara ilişkin merak edilen konularda açıklamalarda bulundu. Binalarda tadilat adı altında kolon kesilmesiyle ilgili bilgi veren Cüneyt Tüzün, “Öncelikle binayı kullanan kişilerin yapıların mevcut durumunu değiştirmelerinin sakıncalı olduğu bilinci sağlanmalıdır. Binanın mevcut durumumdaki kolon, kiriş, perde ve duvarların kaldırılması durumunda ilk yapılması gereken ilgili belediyeye şikâyet ederek, ilgililerin tespit yapmasını sağlamaktır. Kolon, kiriş ya da perdesi kaldırıldığı tespit edilen binalarda güçlendirme yapılmadan oturulmaması gereklidir” dedi.

‘Türk Bina Deprem Yönetmeliği’nde ülkemizin her bölgesi için en büyük deprem öngörüsünün belirtildiğinin altını çizen Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez “Öngörü diyorum çünkü hangi büyüklükte bir deprem olacağını net olarak bilmek mümkün değil. Mevcut binalara gelecek olursak yapı hangi yönetmeliğe göre tasarlandıysa o yönetmelikte öngörülen en büyük depremde ayakta kalmak üzere tasarlanmış demektir. Güncel deprem yönetmeliğine göre tasarlanan binaların yönetmelikte öngörülen olası en büyük depremde büyük hasar görmesine karşın ayakta kalması hedefleniyor. Yönetmeliklerde öngörülen deprem büyüklükleri her yeni yönetmelikle birlikte artmıştır. Dolayısı ile eski şartnamelere göre tasarlanmış bir binanın, 2018 şartnamesine göre tasarlanmış bir binaya nazaran olası büyük bir depremde daha fazla hasar göreceği muhakkaktır. Yapı stoku mevcut deprem yönetmeliğine göre kontrol edilmeli. Yetkin mühendislik ofislerinden böyle bir hizmet almak mümkün. Yapılan tetkik neticesinde binanın durumu, güçlendirme gerektirip gerektirmediği veya yıkılmasının mı gerekli olduğu anlaşılacaktır” dedi. Eğilmez, her eski binaya çürük ve dayanıksız denemeyeceğini vurguladı.

İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şahin Çağlar Tuna ise, imar ve iskân izinleri aşamasında yerel yönetimlerin gerekli kontrolleri sıkı bir şekilde yapması gerektiğini belirterek şunları dile getirdi: 

“Zemin yapısı, binanın deprem davranışında büyük önem taşımaktadır. Vatandaşlara verebileceğimiz en iyi tavsiye, konut satın alma aşamasında tasarımı yapan ve imalatı yapan kişilerin mesleki yeterliliklerini sorgulanması olacaktır.”

Esenler’de Hasarlı Binalar Mühürlendi

İstanbul, Esenler’de yer alan Fatih Mahallesi’nde yapılan inşaat sonucunda iki binada çatlaklar oluştu. Binalar tedbir amaçlı mühürlendi.

Fatih Mahallesi 204 Sokak’ta 15 Şubat Çarşamba günü inşaat çalışması sırasında, bitişik durumdaki binalarda hasar oluştu. Binalardan birinde belirgin çatlaklar oluşması nedeniyle belediye ekipleri, iki binayı tahliye ederek, mühürledi. Bina sakinlerinden bazıları akrabalarının yanına yerleşirken, diğerleri belediye tarafından otellere yerleştirildi.

Konuyla ilgili konuşan bina sakini Recep Ali Karamahmutoğlu, “Burada hafriyat alıyorlardı. Bu sırada binada çatlama oldu. Sonra gelip iki binayı da boşaltılar. Büyük hilti ile kırma işlemleri yapılıyordu, bina sallanıyordu. Arkadaşlara söyledik ‘Deprem sabahı bunu yapmayın’ dedik. Ancak, ‘Biz ruhsat aldık, yapacağız dediler.’ Aramızda tartışma çıktı, çalışmaya devam ettiler. Sonra da bunlar yaşandı. Bir binada çatlaklar var, diğer binada bir şey gözükmüyor. 21 daire boşaltıldı, hepimiz ayrı ayrı yerlere yerleştik, perişan olduk. Belediye pazartesi günü karar vereceklerini söyledi” şeklinde konuştu. 

İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Genelge Yayımladı

İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ortak çalışması sonucunda deprem bölgelerinde yer alan ağır hasarlı binalara giriş için genelge yayımlandı. 

Genelgede, ‘yıkık’, ‘acil yıktırılacak’ binalara kesinlikle girilmesine müsaade edilmeyeceği belirtilirken, kontrollü tahliye yapılacak binalara da nasıl girileceği ve nelerin alınabileceği anlatıldı. Ayrıca tahliyelerin valilikler ve kaymakamlıklar koordinasyonunda, kolluk kuvvetleri gözetimde yapılacağının altı çizildi.

Buna göre; afet gören alanlarda ‘yıkık’ ve ‘acil yıktırılacak yapı’ niteliğinde olduğu belirlenen yapılara kısa süreliğine de olsa girilmesi ve eşya alınması yasaklandı. Ağır hasarlı tüm yapılara giriş izni ve eşya alımı konusu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca görevlendirilen uzmanların raporu doğrultusunda değerlendirilecek. Binasının hasar derecesi ağır hasarlı olarak belirlenmiş olan ve 30 günlük itiraz süresi içerisinde bina hasar durumuna itiraz etmeyecek vatandaşların eşyalarını alabilmeleri, yapıları ile ilgili uzmanlarca oluşturulacak tahliye raporuna uygun şekilde planlanacak.

Planlamalar iletişim çadırlarında vatandaşlarla paylaşılacak. Uzman raporunda ‘girilemez’ şeklinde belirtilmesi durumunda can güvenliğini teminen yapıya girişe izin verilmeyecek.

Sabit eşyalar alınamayacak

Yapıya kontrollü 30 dakika girilebilir raporu verilmesi durumunda, 30 dakika kadar süre içerisinde yalnızca değerli eşya (pasaport, kıymetli evrak) alımına müsaade edilecek.

Yapıya kontrollü 2 saat girilebilir raporu verilmesi durumunda, 2 saat içerisinde en fazla 4 kişi binaya girmek suretiyle eşyalarını alabilecek. Yapıya sabitlenmiş ve sökümü esnasında titreşim yaratacak her türlü faaliyet yasaklandı. Mutfak dolabı, kalorifer peteği, PVC kapı, pencere, her türlü yapıya monte aksamlar, elektrik ve aydınlatma tesisatı gibi eşyaların sökülmesi ve alınması yasaklandı.

Kolluk gözetiminde gerçekleştirilecek

Tahliye çalışmalarının genel koordinasyonu, valilikler veya kaymakamlıklar tarafından sağlanacak. Tahliye, kolluk kuvvetleri gözetiminde gerçekleştirilecek, belirtilen tüm kurallara uyulması zorunlu olacak.

Tahliye sırasında artçı sartıntı gibi olası mücbir sebeplerle tahliyenin durdurulması zorunluluğu oluşması halinde tahliye derhal sonlandırılacak ve bu durum tutanak altına alınacak. İçeri girilmesine müsaade edilmeyen veya içerisinden eşya tahliyesi yapılamayan vatandaşlarımız için ayrıca eşya yardımı yapılacak.

‘’Bursa’nın Geleceği Kentsel Dönüşümdür’’

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa’nın geleceği kentsel dönüşümdür. Bu dönüşüm ya bizlerin elinde kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşecek ya da maalesef deprem sebebiyle canların kaybı, milli servetin hebasıyla olacak. Seçim, hepimizin” dedi.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Türkiye genelinde büyük bir yardım seferberliğinin başlatıldığını kaydeden Aktaş, bu seferberliğe Bursa’nın büyük destek verdiğini hatırlattı. Bölgede bugüne kadar bine yakın personel ve 300’ü aşkın araç ve ekipmanla hizmet verdiklerini dile getiren Aktaş, toplanan yardımların dağıtımı, seyyar tuvalet, çadır kent ve konteyner kent kurulumuyla görevlendirildikleri Hatay’daki çalışmalarının da kesintisiz bir şekilde devam ettiğini söyledi. Bursa’nın da deprem kuşağında olduğunu anımsatan Aktaş, deprem riskine karşı gerçekleştirdikleri ve planladıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

 “Kentsel Dönüşüm Yüksek Hedefimiz” 

Bursa’nın geleceğinin kentsel dönüşümde olduğunu belirten Aktaş, bu dönüşümün ya kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşeceğini ya da deprem sebebiyle canların kaybı, milli servetin hebasıyla sonuçlanacağını dile getirdi. Bursa’nın bir geleceğinin olabilmesi için atılacak her adımın kentsel dönüşüme çıkacağını belirten Aktaş, “Bu işi belediyelerin görev olarak yürüttüğü rutin bir faaliyet olarak görmüyoruz. Her gün ekranlarda görmekte olduğumuz manzaranın da açıkça gösterdiği gibi bu iş, vatandaşlarımızın canını kurtarmakla eşdeğerdir. Biz bu anlayışla kentsel dönüşümü yüksek bir hedef olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

650 Bin Yapının Bina Envanteri Oluşturuluyor

Türkiye’de zemin tehlike haritalarını çıkartan ilk üç ilden birisinin Bursa olduğuna dikkati çeken Aktaş, bugüne kadar birçok veriyi toplayarak, analizlerini yaptıklarını aktardı. Halen yürütmekte oldukları çevre düzeni planı çalışmasının veri toplama sürecinde bütün ilin zemin durumunu, TÜBİTAK ile birlikte 3 yıl süren çalışmanın sonunda ortaya koyduklarını söyleyen Aktaş, 2020 yılından beri devam eden süreçte Bursa’da yaklaşık 650 bin yapının bina envanterini oluşturduklarını ifade etti.

Çalışmanın yüzde 80’ini de tamamladıklarını belirten Aktaş, şöyle devam etti: “Yapıları kat yüksekliği, yapım yılı gibi kriterlere göre sınıflandırıyoruz. Merkez Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, Gürsu, Kestel ilçeleri için bu çalışma tamamlandı. Diğer ilçelerimiz için de bu analizi kısa sürede tamamlamış olacağız. Bir diğer adımımız bu yapıların risk durumlarının da ortaya konmasıdır.”

Bin 968 Bina Yıkılacak 

Halen farklı ilçelerde 10 bölgede kentsel dönüşüm uygulamasının yürütüldüğünü veya planlama sürecine dâhil edildiğini dile getiren Aktaş, beş yıllık süreçte kentsel dönüşüm ve riskli yapı çalışmaları kapsamında 352 binada 2 bin 180 bağımsız bölümü yıktıklarını, bu yıl ise bin 270 bağımsız bölümün inşaatını tamamlayıp Yiğitler, Sıcaksu ve Beşyol’da hak sahiplerine teslim edeceklerini duyurdu. 2023 yılında Bursa genelinde devam eden ve hedeflenen toplam 870 bin metrekare proje alanında bin 968 binada 7 bin 592 bağımsız bölüm yıkılarak, 9 bin 980 adet konutun inşaatına başlanacağını belirten Aktaş, “Yaptığımız çalışmalar sadece afet öncesine yönelik değil, afet sonrası için de hazırlanıyoruz ama öncelikle deprem öncesine ivedi olarak çalışmak zorundayız. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor. Hepimiz taşın altına elimizi koymak durumundayız. Canımız bir kez daha yanmadan tedbir almak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.

İsdemir: ‘’Kontrollü Şekilde Üretime Başlayacağız’’

İskenderun Demir Çelik (İsdemir), Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklama ile kontrollü ve kademeli bir şekilde üretime başlanacağını duyurdu. 

6 Şubat’ta meydana gelen ve Merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem nedeniyle durum tespit çalışmaları tamamlanıncaya kadar üretime ara veren İskenderun Demir Çelik yeni bir açıklama yaptı.

KAP’a yapılan açıklamada deprem nedeniyle meydana gelen hasarın mali boyutunun tespiti için çalışmaların devam ettiği belirtilerek “hasar tutarının şirketin mali tablolarını önemli ölçüde etkileyecek düzeyde olmadığı değerlendirilmektedir. Ayrıca Şirketimizin deprem kaynaklı oluşacak hasarları sigorta teminatı kapsamındadır. Şirketimizin yeniden üretime geçebilmesi için tesislerde proses bazında çalışmalar devam etmektedir.” ifadeleri yer aldı.

Söz konusu çalışmalar tamamlandıktan sonra kademeli ve kontrollü bir şekilde üretime yeniden başlanmasının planlandığı ifade edildi.

İskenderun Limanı 3 Ay İçinde Faaliyete Geçecek

Kahramanmaraş depremi ile çıkan yangından etkilenen İskenderum Limanı’ndaki (Limak Uluslararası Liman İşletmesi) hasar onarım çalışmaları hızla sürüyor. Limanın 3 ay içinde faaliyete geçmesi planlanıyor. 

Limak İskenderun Uluslararası Liman İşletmesi’nde deprem sebebiyle 6 Şubat’tan itibaren gemi tahliye ve yükleme işlemlerine geçici süre ile ara verildi.

Deprem esnasında konteynerlerin birçoğu şiddetli sarsıntı ile devrilip yan yattı veya kaydı. Depremin tetiklemesi sonucu çıkan yangın ise 13 Şubat’ta söndürüldü. Yangında dolu sahasındaki 5 bin 400 konteynerden 3 bin 670’i yandı. Depremden dolayı devrilen konteynerlerin hasar durumlarının ayrıca tespit edileceği, yaklaşık bin 730 konteynerin ise içerisindeki yüklerle birlikte yandığı belirlendi. Bu arada, Limak İskenderun Uluslararası Liman İşletmesi’nde yangın felaketi sonrasında yükleme ve boşaltma işlemlerine bir an önce geri dönebilmek için çalışmalar yoğun şekilde devam ediyor.

Limanda boş konteyneri bulunan firmaların boş konteyner kapı çıkış operasyonlarının başlatıldığı, bunun tamamlanmasının ardından, devrilen ve hasar gören konteynerlerin stok sahasına yayılarak yeniden istiflenmesi ve hasar tespit çalışmalarının başlayacağı belirtiliyor.

Edinilen bilgiye göre, Limak İskenderun Uluslararası Limanı’nda dolu konteyner kapı çıkış ve iç boşaltım operasyonlarına mart ayı içerisinde başlanması hedefleniyor. İstifleme ve sayım işlemlerinin netleşmesi ve dolu konteynerlerin incelemeye uygun alana taşınmasının ardından limana giriş konusunda planlama için irtibata geçileceği, planlama dışında limana giriş taleplerine uygunluk verilemeyeceği belirtiliyor.

Çalışmaların titizlikle sürdürüldüğü limanda gemi tahliye ve yükleme operasyonlarının 3 ay içinde başlanması planlanıyor.

Astor Enerji’den 8,5 Milyon Dolarlık Sözleşme

Astor Enerji A.Ş, birkaç farklı firma toplam 8 milyon 508 bin dolarlık sözleşme imzaladığını açıkladı.

Astor Enerji AŞ tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayımlanan açıklamada, ”Şirketimiz, Aşağıda detayları verilen firmalar ile 8 milyon 508 bin dolar tutarında yeni sözleşme imzalamış, daha önceki sözleşmeler kapsamında 3 milyon 214 bin dolar ve 568 bin avro tutarlı ürünlerin sevkiyatlarını tamamlanmıştır.

Şirketimiz, özel bir firma ile 906 bin dolar bedelle ‘Dağıtım Transformatörü’ sözleşmesi, özel bir firma ile 7 milyon 200 bin dolar bedelle ‘Güç Transformatörü – Dağıtım Transformatörü – Anahtarlama Ürünü’ sözleşmesi, özel bir firma ile 402 bin dolar bedelle ‘Güç Transformatörü sözleşmesi imzalamıştır.’ ifadelerine yer verildi.

Mınıstry of Electrıcıty State Company Of Electrıcıty Dıstrıbutıon For The North/Iraq projesi kapsamında ihraç kayıtlı olarak, 2 milyon 40 bin dolar bedelle imzalanmış olan sözleşme kapsamında üretilen Güç Transformatörlerinin 16 Şubat 2023 tarihi itibarıyla teslimlerinin gerçekleştirildiği bildirilen açıklamada şunlar kaydedildi:

”Şirketimiz, İspanya’da yerleşik özel bir firmayla imzalanan 28 Şubat 2022 tarihli sözleşme kapsamında üretimleri tamamlanan 568 bin avro bedelle ‘Güç Transformatörü’nün sevkiyatını, özel bir firma ile imzalanan sözleşme kapsamında üretimleri gerçekleştirilen 1 milyon 174 bin dolar bedelle ‘Güç Transformatörü – Dağıtım Transformatörü’nün sevkiyatını gerçekleşmiştir.”

ASELSAN Sözleşme Değişikliğine İlişkin Açıklama Yaptı

ASELSAN ve ROKETSAN arasında oluşturulan iş ortaklığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında hava savunma sistemleri ile ilgili 8 Şubat 2023 tarihinde, ASELSAN payı 29 milyon 135 bin 362,99 avro ve 187 milyon 15 bin 849,35 TL tutarında bir sözleşme değişikliği imzalandı.

ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yapılan açıklamada, ”ASELSAN ve ROKETSAN arasında oluşturulan iş ortaklığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında hava savunma sistemleri ile ilgili 8 Şubat 2023 tarihinde, ASELSAN payı 29 milyon 135 bin 362,99 avro ve 187 milyon 15 bin 849,35 TL tutarında bir sözleşme değişikliği imzalanmıştır.” ifadelerine yer verildi.

Söz konusu sözleşme kapsamında teslimatların 2025 yılı içerisinde gerçekleştirileceği bildirilen açıklamada, bu açıklamanın Savunma Sanayii Başkanlığı’ndan alınan izne istinaden yapıldığı belirtildi.

‘’Yeni Binalarda İmalat Hataları Var’’

10 ili etkileyen Kahramanmaraş depreminin ardından uzmanlar, binaların neden yıkıldığına dair araştırmalara başladı. Buna göre uzmanlar, yıkılan çoğu binanın 1999 yılı öncesinde inşa edildiğini yeni binaların ise imalat hataları nedeniyle yıkıldığını ifade etti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılan ilk hasar tespit çalışmalarına göre, depremlerde en çok hasar alan yerler; Gaziantep’in Nurdağı, Adıyaman’ın Merkez, Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ve Hatay’ın Antakya ilçeleri oldu.

‘’Eski Yapılarda Malzeme Kalitesiz, Yeni Yapılarda Mühendislik Kötü’’

Hürriyet Gazetesi’nden İsmail Sarı’nın haberine göre; Depremde yıkılan binaları yerinde inceleyen bir uzmanlar ekibi içinde yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı’ya sahadaki gözlemleri sorulduğunda, “Tamamen göçen binaların büyük bir çoğunluğu 1999 öncesi inşa edilen yapılar. Yeni olup göçen de çok fazla bina var. Bunlarda ciddi şekilde kötü malzeme kullandığını söyleyebilirim.” dedi.

Önce Hatay’ı ziyaret eden, şu anda da Kahramanmaraş’ta incelemelerde bulunan Doç. Dr. Dabanlı şu izlenimleri paylaştı:

“Çoğu binada düşük kaliteli beton kullanılmış. Gördükçe inanamıyoruz. Yeni binalarda ise imalat kusurlarından kaynaklı göçmeler gerçekleşmiş. Aşırı derecede düşük mühendislik hizmeti almış hepsi… Çoğu bina ayakta ama ayakta kalanların da bir kısmı gözle görülür şekilde hasar almış… Örneğin Kahramanmaraş’taki Ebrar Sitesi’nde 8 blok 320 daire un ufak serilmiş. Kolonlardan parçaları elinize aldığınızda dağılıyor.”

‘’Kayaların Kopup Düşmesi Sonucu Oluşan Hasarlar Da Var’’

Hatay’da da pek çok binada halk arasında ‘düz demir’ olarak bilinen çelik kullanıldığının altını çizen Doç. Dr. İsmail Dabanlı, şehirde kaya düşmesinden kaynaklı hasarların da olduğuna vurgu yaparak, “Hatay’ın bazı bölgelerinde depremden çok zarar görmeyen ama çok büyük kayaların kopup düşmesi sonucu hasar alan evler gözlemledik. Bu da bu depremde ortaya çıkan ve atlanmaması gereken bir hasar tipi” ifadelerini kullandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi ile ortak yürütülen çalışma nedeniyle Macaristan’dan gelen Budapeşte Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nde görevli Doç. Dr. Attila Laszlo Joo ise, “Gördüğüm kadarıyla çok eski yapılar göçtü. Fakat yıkılan çoğu yeni binaya bakıldığında imalat hataları ön plana çıkıyor. Bu da çok düşündürücü” dedi.

‘’Binalar Uygun Mühendislik Tekniğine Göre Yapılsa Zaten Depreme Karşı Dayanıklı Olur’’

Doç. Dr. Attila Laszlo Joo sismik izolatörlerle ilgili, “Depreme karşı uygulanabilecek çok güvenli ve özel bir yöntem… Kamu binaları, okullar ve büyük projelerde kullanılması gerekir. Küçük çaplı binalar için de kullanılabilir ama bu binalar uygun mühendislik tekniğine göre yapılsa depreme karşı dayanıklılığı zaten yeterli düzeyde olacaktır” ifadelerini kullandı.

‘’Yeni Zelanda Depreminden Sonra İlgi Arttı’’

Sismik izolatörün depreme karşı koruyuculuk sağlayıp sağlamadığıyla ilgili konuşan İTÜ İnşaat Fakültesi, Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı’nda görevli Prof. Dr. Ercan Yüksel, Yüzde 100’e yakın bir şekilde koruma sağlar diye yanıt verdi ve genel olarak izolatör sistemi ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

‘’İzolatör, şu an dünya deprem teknolojisinde gelinen en son aşamalardan bir tanesi. 2011’de Yeni Zelanda’da meydana gelen Christchurch depremi ve ardından yaşanan büyük çaplı Japonya depremlerinden sonra bu teknolojiye ilgi oldukça artmış durumda… Genelde farklı çalışma prensiplerine sahip olsa da izolatörleri büyük deplasman (öteleme veya gidip-gelme hareketi) yapma yeteneğine sahip olan özel araçlar olarak tanımlayabiliriz. Bunlar bazen kauçuktan yapılıyor bazen de iç içe oturan iki çelik çanağın birbiri içerisinde kayması şeklinde oluşturuluyor.

Yapının taşıyıcı sistemleri arasına yerleştirilen sismik izolatörler, binanın salınım periyodunu artırarak yıkıcı özellik taşıyan kritik bölgeden uzaklaşmasını ve yatay deprem kuvvetlerinden minimum şekilde etkilenmesini sağlıyor. İzolatörler yapıda uygun görülen kolonların ve betonarme perdelerin altlarına yerleştirilerek, yapının zemin ile olan direkt etkileşiminin önüne geçiyor. Böylece deprem sırasında meydana gelen hareketlerin büyük bölümü izolatörün olduğu yerde kalıyor. Üst kattaki hareketler ise önemli ölçüde küçülüyor.


Elbistan Devlet Hastanesi, Hatay Dörtyol Devlet Hastanesi, Malatya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ve Battalgazi Devlet Hastanesi binaları iki yıkıcı depreme rağmen dimdik ayakta kaldı. Bu binaların ortak özelliği temellerinde sismik izolatör kullanılmış olması’’

Prof. Dr. Yüksel, izolatörlerin tüm binalarda kullanılmasının anlayış ve alışkanlık prensibiyle alakalı olduğunun altını çizerek maliyet açısından çok büyük yük getirmediğine vurgu yaptı:

“İzolatörler her binaya uygulanabilir. Genel kaba inşaat maliyetinin yüzde 10-20 arasında artmasına neden olur. Bu da kolayca tolere edilebilecek bir maliyet… Sismik izolatörler, binaya sonradan da dâhil edilebiliyor ama bu işlem maliyet yükünü biraz daha artırabilir. Yeter ki bu yapı teknolojisinin ülkemizdeki yaygınlığı iyi örneklerle kendini göstersin. Oldukça önemli ve güvenli bir sistem.”

‘’Amotisör De Depreme Karşı Önemli Bir Kalkan’’

İnşaatta amortisör kullanımının da depreme karşı koruyucu olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yüksel “Amortisör denilen şey aslında sönümleyici… Bina yapım aşamasında farklı malzemelerden yapılan özel yay ve çelik gibi sönümleme elemanları oluyor. Bu sistemi yapının sismik izolasyon katında ya da izolatörlere takviye olarak kullanabileceğiniz gibi bazen yapının katlarında da kullanabiliyorsunuz. Son dönemde bu sistem modern ve yenilikçi güçlendirme yöntemlerinden biri olarak hayatımıza girdi. Depreme karşı oldukça önemli bir kalkan.”dedi.

Samsun Şehir Hastanesi’nde Bin 20 Sismik İzolatör Bulunuyor

Türkiye’de 20 noktada hizmet veren 13 noktada ise inşaat çalışmalarının devam ettiği şehir hastaneleri, sismik izolatör ile korunuyor. İkinci deprem bölgesinde yer alan Samsun’da, inşaatı devam eden Şehir Hastanesi projesinde bin 20 adet sismik izolatör mevcut. 

Zemin hareketinin binaya kontrollü aktarılmasını sağlayan yüzlerce sismik izolatör, hastanenin yüksek şiddetli depremleri bile en hafif şekilde hissetmesini sağlamayı hedefliyor. Depreme karşı geliştirilen deprem izolatörleri, yeni nesil şehir hastanelerinde kullanıyor. 

Samsun’da yapımı devam eden şehir hastanesinde bu sismik izolatörler kullanılıyor. Şehir hastanesinin otopark kısmında kolonlarda bulunan izolatörler yatay olarak hareket ederek depremin sarsıntı gücünü emiyor ve o sırada bina içerisinde bulunanlar neredeyse depremi hissetmiyor. 

Şehir hastanesi inşaatı yetkilileri ise izolatör sistemi sayesinde herhangi bir sarsıntı durumunda hiçbir şekilde elektrik, su, doğal gaz kesintisinin olmayacağını söyledi. 

“İzolatörlü binalarda depremi hissetmeyebilirsiniz”

Samsun Şehir Hastanesi’nin izolatör sistemi hakkında bilgi veren proje müdürü Mahmut Güneş, “Sağlık Bakanlığımız 5 yıl önce yayınlanan bir genelge ile 100 yatak ve üzeri hastanelerde, birinci ve ikinci deprem bölgelerinde bütün binaları izolatörlü yapmaya başladı. Buradaki hastanemizde de bin 20 sismik izolatörle binamız depremde yıkılmayacak şekilde güvenli hale getirildi. Sismik izolatörler binanın temelindeki kolonların üzerlerine yerleştirilmektedir. Bizim burada kullandığımız teknikte bodrum katı kolonlarının üzerine konulmaktadır. Üst bina alt binadan izolatörle ayrılmaktadır. Aşağıda gerçekleşen deprem yükleri izolatörler sayesinde hiçbir şekilde üst binayı etkilememekte ya da çok az etki etmektedir. İzolatörler vasıtasıyla depremi sönümlemektedirler. O yüzden binanın çevresi 50 santim boşlukla diğer bütün dış etkenlerden ayrılmaktadır. Zemin hareketleri üst kata çok az etkilemektedir. Depremin büyüklüğüne göre depremi sömürme oranı değişebildiği için kesin bir oran veremeyebiliriz ancak benim görüşüm izolatörlerin depremin etkisini yüzde 10’a kadar düşürebildiğidir. 6 şiddetindeki bir deprem, 2 şiddetinde hissedilebilir. İzolatörlü binalarda deprem hissedilmeyebilir” dedi. 

“İzolatörler insanlarda bir güven oluşturdu” 

Proje koordinatörü Deniz Yıldız ise “Aslında bakarsanız bizim şartnamelerimiz izolatörler olmadan da binalar yıkılmayacak şekilde hazırlanmıştır. Deprem izolatörlü binada ise asıl özellik deprem anında bile hem depremi oluştuğu şekilde hissetmemek hem de deprem sırasında elektrik, mekanik, doğal gaz, su gibi sistemlerin kesintiye uğramayıp devam etmesini sağlamak başlıca görevleridir. Biz bunu yakın zamanda yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerde ve daha önceki depremlerde de gördük. Bu şekilde çalışan hastaneler, hiçbir şekilde elektrik kesintisine uğramadan, devam eden ameliyatların dahi durmaksızın deprem sırasında devam etmeleri için tasarlanmıştır. Deprem izolatörlerinin birinci etkisi sistemin kesilmemesine yöneliktir. Bizim hastanemizde de bin 20 izolatörle bu sistem vardır. Firmamızın yaptığı şu an devam eden, tamamlanmak üzere olan bütün hastanelerde izolatörlerimiz bulunmaktadır. Malatya ve Osmaniye’de de hastanelerimiz vardır. Deprem sonrası hepsini gidip inceledik ve binalarımızın depremden çok az etkilendiğini gördük. Binalar neredeyse 10-15 santim deplasmanlar yaşadı ancak dediğim gibi bizim hiçbir sistemimizde etkilenme olmadı. Tabii, bunun gibi örnekleri daha önce yaşanan Elazığ depreminde gördük. Adana’da ve oradaki hastanelerimiz de izolatörlü hastanelerimizdir. Bunlarda da sıva çatlağına kadar hiçbir deformasyon yaşamadık. O yüzden bunlar insanlarda bir güven oluşturmuş durumda. Bu anlamda bizim hastanemiz deprem sırasında toplanma alanı olarak gayet büyük olan otopark alanımızla güven merkezi olacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.

Çin’de Yer Altı Tünel Projesinin Güzergahı Değiştirildi

Çin’de 100 yıllık kafur ağacına zarar gelmemesi amacıyla yol üzerinde inşa edilecek olan yer altı tünel projesinin güzergahı değiştirildi.

Wuhan’daki bir ulaşım merkezinin yakınında elektrik kablolarının döşenmesinde kullanılacak bir yer altı tüneli inşaatı projesi, başlangıçta 100 yıldan daha eski olan ağacın nakledilmesini planlamıştı.

Tünelin inşaatını üstlenen CCCC İkinci Liman Mühendislik Limited Şirketi’nin Proje Başkanı Yu Tao, “Orijinal plan, ağacı ölüm riskiyle karşı karşıya bırakabilirdi. Tüneli ağaçtan 10 metreden daha uzağa taşıyarak planımızı revize etmeye karar verdik” dedi.

Şirketin teknik personeli Wang Lei de “Yeniden tasarım, projenin maliyetini artırdı ve yeraltı tünelini bir üst geçide çok daha yakın bir yere kaydırarak inşaat sürecini daha da zorlaştırdı ancak işçiler zorlukların üstesinden gelerek ağacın etkilenmemesini sağlamak için ellerinden gelenin en iyisini yaptı” diye konuştu.

Söz konusu kafur ağacı artık Çin’de çevrenin korunması konusunda artan farkındalığın ve önemin bir sembolü olarak kabul ediliyor. Bu inşaat alanı, elektrik enerjisi projesi tamamlandıktan sonra yaklaşık 5.000 metrekarelik bir parka dönüştürülecek ve civarda yaşayanlar için keyifli bir mekan haline gelecek.

TÜİK: ‘’İşsizlik Oranı Yüzde 10,2 Oldu’’

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılının son çeyreğinde işsizlik oranının bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 artarak yüzde 10,2 seviyesine geldiğini açıkladı. 

TÜİK mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı verilerini açıkladı. Buna göre, 2022 yılının son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre işsiz kişi sayısı 148 bin artarak 3 milyon 583 bine ulaştı. Böylece, 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsizlik oranı 0,2 puanlık artışla yüzde 10,2 seviyesine çıktı. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,5, kadınlarda yüzde 13,6 olarak tahmin edildi. 

İstihdam oranı yüzde 48,4

TÜK verilerine göre, istihdam edilenlerin sayısı ise önceki çeyreğe göre 565 bin kişi artarak 31 milyon 460 bin kişi, istihdam oranı ise 0,7 puanlık artışla yüzde 48,4 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,8 iken kadınlarda yüzde 31,3 olarak kaydedildi. 

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,9

İşgücü son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre 714 bin kişi artarak, 35 milyon 43 bin kişi oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı ise 0,9 puanlık artış ile yüzde 53,9 oldu. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,9, kadınlarda ise yüzde 36,2 olarak gerçekleşti. 

Genç nüfusta işsizlik yüzde 19,2

TİK verilerine göre, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,5 puan attı. Buna göre, genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 19,2’ e ulaştı. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 15,8, kadınlarda ise yüzde 25,5 olarak tahmin edildi. 

Yüzde 56,8 hizmet sektöründe

İstihdam edilenlerin sayısı 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 62 bin kişi, sanayi sektöründe 90 bin kişi, inşaat sektöründe 57 bin kişi, hizmet sektöründe 356 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 15,7’si tarım, yüzde 21,4’ü sanayi, yüzde 6,1’i inşaat, yüzde 56,8’i ise hizmet sektöründe yer aldı.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2022 yılı son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,7 saat artarak 44,3 saate çıktı.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,1 puanlık azalış ile yüzde 20,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 14,5 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,9 olarak tahmin edildi.

Deprem Sözlüğü

Özellikle Türkiye’de sıkça gündeme gelen deprem hakkında bilinçli olmak hayati önem taşıyor. Deprem ve bağlantılı kelimelerin anlamlarıyla ilgili bilgi sahibi olmak ise afet sırasında ya da sonrasında arama-kurtarma ekiplerine aktarım yapmaya ve ekipler tarafından verilen bilgileri hızlıca anlamaya yardımcı oluyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından teyit edilen kelimelere ve anlamlarına birlikte göz atalım. 

Acil durum: Bir afet sırasında olağanüstü tedbirlerin alınmasına gerek duyulan geçici bir süreyi ifade eder. Durumun gerekliliklerinin her yönüyle koordineli bir şekilde, siyasi irade tarafından değerlendirilmesi, gönüllü ve özel kurumları bir araya getirmek için planlamalar, yapılanmalar ve düzenlemeler yapılmasına Acil Durum Yönetimi denir.

Afet Yönetimi: Hem afet öncesi hem de afet sonrası aktivitelerin yani müdahale, iyileştirme, yeniden yapılanma, zarar azaltma ve hazırlık safhalarını kapsayan bir süreci ifade eder. Afet riski ve onun doğurduğu sonuçları azaltmayla ilgili diğer çalışmaları da kapsar
Aktif fay: Gelecekte deprem oluşturmaya riski çok yüksek olan fay.

Alp-Himalaya: Sık sık depremlerle sarsılan Akdeniz’den başlayıp Türkiye, İran üzerinden kuzey Hindistan’a kadar giden uzun bir sıradağ oluşumudur.
Alüvyon: Suyun biriktirdiği kil, silt, kum, çakıl, taş ve jeolojik aşınma sonucu ortaya çıkmış diğer malzemeler.

Anakaya: Nispeten daha sert ve yoğun kayalardan oluşan ve genellikle üzerinde yumuşak kayaçlar ve toprak örtüsü buluna tabanı ifade eder.

Artcı deprem: Ana depremin meydana gelmesinden sonra, ana şoku izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir. Ne kadar süre ile devam edecekleri konusunda ise kesin bir şey söylemek mümkün değildir.

Asismik: Bir fay veya bir yerde deprem olmadığını ve muhtemelen de olmayacağını belirten bir terimdir.

Astenosfer: Litosferin(taşküre) altında bulunan mantonun yumuşak üst bölümü.

Azalım: Dalgalar, oluştukları yerden itibaren genlikleri küçülerek ve etkileri azalarak ilerler. Deprem dalgalarının yer kabuğunda geometrik olarak ilerlerken geçtikleri ortama ve uzaklığa bağlı olarak genlikleri ve sismik enerjileri azalmaktadır.

Benioff Zonu: Derin deniz hendeklerinden manto içine sarkan eğimli deprem zonu( Hugo Benioff, Amerikalı jeofizikçi).

Deprem: Yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yerdeğiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsması olayına deprem denir.

Deprem dalgası: Deprem anında, blokların ani olarak kayması ile deprem dalgaları üretilir ve bunlar kayaçlar içerisinde odaktan çevreye doğru yayılırlar. Deprem dalgaları P, S ve Yüzey Dalgaları(Love, Rayleigh) olarak üç gruba ayrılır.

Deprem Fırtınaları: Öncü ve artçı depremler, kendilerinden belirgin olarak daha büyük olan bir ana deprem ile zaman ve yer bakımından sıkı bir ilişkiye sahipdir. Oysa, bir ana deprem ile belirgin bir ilişki göstermeyen, yerel, yoğun deprem etkinlikleri de gözlenmektedir. Bu niteliklerdeki deprem etkinliklerine ‘deprem fırtınası’ denilmektedir.

Deprem Tehlikesi: Can ve mal kaybına, yaralanmalara, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulmasına veya çevresel zararlara sebep olan yerkabuğu hareketlerinin tabii süreci veya bunu etkileyen doğal etmenlerdir.

Episantr(Dış Merkez): Odak noktasına en yakın olan yeryüzündeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak hissedildiği alandır.

Erken Uyarı: Afet riskini engellemek veya bu riskleri azaltma için yada afete daha etkili müdahaleye imkan verecek zamanlamayla gerekli bilgilerin, belirlenmiş kurumlar tarafından topluma duyurulmasıdır. Afete hazırlık çalışmaları içinde önemli bir yeri vardır.

Fay:Yerkabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.

Frekans: Birim zamanda meydana gelen olay veya hareket sayısı.

Gönüllü: Herhangi bir şekilde parasal karşılık beklemeden, sosyoekonomik veya politik baskı altında kalmadan topluma hizmet götürerek yararlı çalışmalar sunan bireylerdir.

Graben: Tektonik açılma hareketi sonucunda çevresine nazaran aşağı doğru çöken yerkabuğu parçası.

Hazırlık: Zamanında ve etkili erken uyarıların yayımlanması ve tehdit alanından insanların ve değerli varlıkların geçici olarak çıkarılması da dahil olmak üzere, afetlerin zararlı sonuçlar doğurmaması amacıyla yapılacak etkili müdahale için alınan önlem ve yapılan hazırlık faaliyetleridir.

Heyelan: Jeolojik materyallerin yerçekimi kuvveti etkisiyle yamaç aşağı harekete geçmesidir.

Hiposantr(İç Merkez): Yer içerisinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı noktadır. Aynı zamanda iç merkez olarak ta isimlendirilir. Aslında odak noktası, bir nokta değil bir alandır ancak uygulamalarda nokta olarak edilmektedir.

İvme: Deprem yer hareketinin hızındaki değişimi ifade eder. Kuvvetli yer hareketi sismolojisinde ivme değeri, yerçekimi kuvvetinin (g) yüzdesi ile ifade edilir. Bir cismin ağırlığı, kütlesi ile yerçekimi ivmesinin çarpımına eşit olduğundan, deprem sarsıntısının yaratacağı ivmeyle gelen ani ve ilave yükler binaların dayanım gücünü aşarak hasar görmelerine/yıkılmalarına neden olmaktadır.

İyileştirme: Afete uğrayan toplumun yaşam koşullarını yeniden oluşturma amacıyla, muhtemel afet risklerini azaltmak için sistemli bir özendirme ve gerekli düzenlemeleri yapmak için alınan kararlar ve faaliyetlerin tümüdür.

Jeofizik: Yerkürenin ve onu çevreleyen atmosferi ile uzay ortamındaki gezegenlerin, uyduların ve güneşin fiziksel ve yapısal özelliklerini fizik ve matematik yöntem ve yaklaşımlar kullanarak inceleyen bilim dalına Jeofizik denir(İTÜ Jeofizik Müh.Böl.).Jeofizik bilim dalında kullanılan yöntemler: gravite, manyetik, sismoloji, sismik, elektrik, elektromanyetik, palemonyetizma, radyometrik, jeotermik yöntemler ve kuyu loglarıdır.

Jeololoji: Yerbilimi, jeoloji Yunanca Geo (Yer ) ve Logos (Bilim) kelimelerinin birleşiminden meydana gelir ve Yerbilimi anlamına gelir. Jeoloji yerküresinin güneş sistemi içerisindeki durumundan onun fiziksel ve kimyasal özelliklerine, oluşumundan bu yana geçirdiği değişikliklere, üzerinde yaşayan canlıların evrimine kadar geniş bir kapsama sahiptir (Jeoloji Müh.Odası).

Jeomorfoloji: Dağlar vadiler gibi yeryüzü şekillerinin kaynağını ve niteliklerini inceleyen bilim dalı.

Küresel Konum Berlirleme Sistemi (GPS): Yeryüzündeki noktaların koordinatlarını uydular vasıtasıyla belirleyen sistem. Fay zonları boyunca meydan gelen gerilim birikmeleri ve hareketleri izlemek için hassas GPS ölçümleri yapılmaktadır.

Litosfer(taşküre): Yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığındaki katman. Kıtalar ve okyanuslar Litosfer içerisinde yer alırlar.

Magnitüd: Depremde açığa çıkan enerjinin bir ülçüsüdür.Prof .Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır.
Manto: Dünyaızın iç kısmında yer alan ve Litosfer ile Çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2900 km olan katmana Manto adı verilir.

Mikrobölgeleme: Bir yerdeki tehlikenin yıkıcı deprem etkileri, yer sarsıntısı şiddeti, sıvılaşma ve heyelan potansiyeli dikkate alınarak tanımlanması ve bölgenin yerel olarak haritalanmasıdır.

Müdahale ve Yardım: Afet sırasında veya hemen sonrasında, etkilenmiş insanların yaşamlarının korunmasını ve temel ihtiyaçları ile geçimlerinin karşılanması için müdahale ve yardımda bulunulmasıdır. Bu süreç anında yapılan müdahale ile başlar, duruma göre kısa dönemli veya daha uzun süreyle olabilir. Arama-kurtarma, tıbbi sağlık, gıda, barınma, giyim, su ve arıtma temini hizmetleri gibi faaliyetler ve diğer acil önlemler bu kapsamdadır. Bazen acil müdahale olarak da tanımlanmaktadır.

Odak Derinliği: Deprem enerjisinin açığa çıktığı noktanın yeryüzüne olan en kısa uzaklığı.

Orojen: Yer kabuğundaki kıvrımlanma ve kırılma hareketleriyle gelişen dağ oluşumu sürecidir.

P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.

Plaka Tektoniği: Pek çok gözlemle ispatlanmış bulunan bu teoriye göre, yer kabuğunun üst manto kısmında belirli sayıda ve birbirine göre hareket halinde olan ince, rijit tabakalar bulunmaktadır. Bu plakaların sınırlarında genellikle şiddetli depremler meydana gelir.

Rehabilitasyon: Hasara uğramış veya fonksiyonunu kaybetmiş hizmetlerin, alt yapının ve binaların kısa sürede onarılarak çalışabilir hale getirilmesi faaliyetleridir. Tam olarak iyileştirilemese de hayatın nispeten normale dönmesini kolaylaştırmak amacını taşır.

Risk: Can kaybı, yaralanma, mal kaybı, ekonomik dengelerin bozulması veya çevre zararları gibi doğa veya insan kaynaklı tehlikelerin zarar görebilirlik koşullarına bağlı olarak kayıplar ve hasarlarla sonuçlanma olasılığı veya beklenen kayıplar.

S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının %60’ı ile %70’i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.

Sakınım planı: Yerleşim alanlarında ya da belirli bir bölgede doğal ya da teknolojik tehlikeler nedeniyle beliren farklı risk türlerini tanımlayan, risklerin yönetim biçimi ve uygulama araç ve yöntemlerini belirleyen plandır. Sakınım Planı, riskleri nedensellik yapılarına göre farklı sistem, grup ya da sosyo-ekonomik sektörlerde ele alıp bunlarla ilgili veri tabanları oluşturabilir. Her sektörde ilgili kesimler arasında protokollerin geliştirilmesi ve fiziki planların hazırlanmasını öngörür.
Planlama en genel tanımıyla, ‘belirlenen hedeflere erişmek üzere gereken uygulama yöntemini ortaya koymak’ ise, Sakınım Planlaması, ‘belirlenen sakıncalı koşullardan uzak kalma yöntem(ler)ini tanımlama’ ve uygulama çabasıdır.

Sel: Normalde kuru olan yerlerin yağışlara bağlı olarak yükselen yüzey suları, gel-git olayları veya nehir yükselmesi nedeniyle geçici bir süre sular altında kalmasıdır.

Sıvılaşma: Suya doygun ince taneli kum ve siltli katmanların; sarsıntının(depremin) etkisi ile boşluk suyu basıncının artmasıyla etkin yatay gerilmenin sıfır olması ve sonuç olarak bu katmanın taşıma gücünü tamamen yitirmesi ve sıvı gibi davranması olayıdır.

Sismisite: Depremlerin alansal ve zamana bağlı olarak dağılımıdır.

Sismograf: Depremlerin kaydedilmesinde kullanılan cihazlara sismograf adı verilir.

Sismoloji: Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının nasıl yayıldığını, depremlerin ölçülmesi ve depremle ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalıdır.

Şiddet: Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Depremin şiddeti, yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet; ölçümlere dayalı değildir, tamamen gözlemsel verilere dayanır.

Sürdürülebilir kalkınma: İnsan hayatının yaşam kalitesi arttırırken bunu çevre koşullarına ve ekosisteme zarar vermeden gerçekleştirilen ilerleme sürecidir.

Tsunami: Japonca’da “liman dalgası” anlamına gelen tsunami sözcüğü; okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.

Zarar Azaltma: Doğal tehlikeler yanında, çevre bozulması ve teknolojik tehlikenin geniş ölçekli yıkıcı etkilerinin azaltılması veya sınırlandırılması için alınan yapısal ve yapısal olamayan önlemler.

Zarar görebilirlik: Tehlikelerin doğuracağı etkilere karşı toplumun veya bireylerin direncini azaltan fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerin oluşturduğu bütün şartlar ve süreçlerdir.

Zarar görebilirlik analizi: İlk bakışta kolaylıkla fark edilemeyen ancak mevcut bulunan potansiyel afet etkisinin, o yöreye has pek çok faktör dikkate alınarak belirlenmesidir. 

Kaynak: İBB Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürlüğü

Ocak Ayı Konut Satış Verileri Belli Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 Ocak ayına ilişkin konut satış verilerini paylaştı. Buna göre konut satışları ocak ayında bir önceki yıla göre yüzde 10,6 artarak 97 bin 708 oldu. 

Türkiye genelinde konut satışları ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,6 artarak 97 bin 708 oldu. Ocakta satılan konut sayısı Aralık 2022’ye göre ise yüzde 53,02 azaldı.

En Fazla Konut Satılan Şehirler

Konut satışlarında İstanbul, 17 bin 415 konut satışı ve yüzde 17,8 ile en yüksek paya sahip il oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 808 konut satışı ve yüzde 9 payla Ankara, 5 bin 572 konut satışı ve yüzde 5,7 payla Antalya izledi.

En Az Konut Satışı Hakkari’de

Konut satış sayısının en az olduğu iller, 23 konutla Hakkâri, 24 konutla Ardahan ve 42 konutla Tunceli olarak belirlendi.

Aynı dönemde ipotekli konut satışları da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,9 azalarak 16 bin 203’e geriledi. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 16,6 olarak gerçekleşti.

Yabancılar Antalya’yı Tercih Etti

Yabancılara yapılan konut satışları ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 azalarak 4 bin 161 oldu. Ocak ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 592 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 380 konut satışı ile İstanbul ve 331 konut satışı ile Mersin izledi.

TÜRKÇİMENTO Başkanı Yücelik: ‘’Kapasitemiz Yeterli’’

Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Başkanı Fatih Yücelik, deprem bölgesinde yapılacak konutlar için çelik ve çimento sektörünün kapasitesinin yeterli olduğunu söyledi. 

Depremlerle yıkılan 10 ilin yeniden inşası için atılan adımlar hızlanıyor. İnşaatların tamamlanması için malzeme tedarikinde sıkıntı olup olmayacağı yönünde durum yoklaması yapılırken, demir çelik ve çimento üreticilerinden ‘yeterli kapasitemiz var’ açıklaması geldi.  Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Başkanı Fatih Yücelik, bölgede yapımına başlanacak konutlar için sektörün kapasitesinin yeterli olduğunu belirterek, “İhtiyacın 10 milyon ton çimento olacağını öngörüyoruz. Bölgede bunun üzerinde kapasite var, çimento sıkıntısı yaşanmaz” dedi.

Depremzedelere yönelik konutların inşasına başlanacağına dikkati çeken Yücelik, “Deprem bölgesindeki ve o bölge yakınındaki çimento fabrikalarımız, burada ihtiyaç duyulan çimentonun tamamını karşılayabilecek kapasite ve güçte. İnşallah herhangi bir sorun yaşanmayacaktır. Bölgedeki konutların bir yıl gibi kısa süre tamamlanması öngörülüyor” diye konuştu.

Deprem bölgesinde 7-8 civarında çimento fabrikası olduğu bilgisini veren Yücelik, şunları söyledi: “Bunların birkaç tanesi kapasite olarak çok büyük fabrikalar. Normal standardın iki katı büyüklüğündeler. Bizzat Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana’da fabrikalar var. Yakın illerde de Mersin, Kayseri ve Elazığ’da fabrikalar bulunuyor. ‘Ne yapabiliriz, yetişir mi?’ diye hesapladık. Çimento fabrikaları 3 vardiya yani 24 saat çalışıyor. Türkiye genelinde 50 civarında, bölgenin çevre illeriyle birlikte de 15 çimento fabrikası bulunuyor.”

Demirde 5 katını karşılayacak kapasite

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği (TDÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan ise, Bakanlar Kurulu toplantısında deprem bölgesinde tahrip olan binaların yenilenmesi için ihtiyaç duyulan yaklaşık 4 milyon ton inşaat demirinin 4 ay içinde yurt içinden tedarik edilip edilmeyeceği konusunun gündeme geldiğini söyledi.

Türk demir-çelik sektörünün bu miktarda ihtiyacı rahatlıkla karşılayabileceğini dile getiren Yayan, “4 ayda 4 milyon ton inşaat demiri ihtiyacını karşılayacak kapasite olup olmadığı soruldu, sektörümüzün kapasitesi bunu fazlasıyla karşılayabilecek durumda. 20 milyon tonun üzerinde üretim kapasitemiz var” dedi.

Yayan, Bakanlıktan talep geldiği anda bütün üye şirketlerin ihtiyacı karşılamak için adım atacağını kaydetti. Deprem bölgesinde 7 adet demir-çelik üretim tesisi bulunuyor. Sektörün önemli bir kapasitesini barındıran İSDEMİR geçici bir süreliğine üretimini durdurdu. Veysel Yayan’ın verdiği bilgiye göre, bölgede yer alan Tosyalı, Ekinciler, Yazıcı, MMK Metalurji, Koç Metalurji gibi tesislerinde ciddi bir hasar bulunmuyor.

“Bu dönemde fiyatlar artmayacak”

Bu tesislerde deneme üretimlerine başlandığını ve personelin durumuna göre kademeli olarak kapasite artırılacağını belirten Yayan, “İSDEMİR, entegre bir tesis olduğu için üretime dönmesi biraz gecikecek. Bu da toplamda sektörün kapasitesini 1-1.5 ay olumsuz etkileyecek ama diğer kuruluşlarımız bu açığı kapatmak için kapasite kullanım oranlarını artıracaklar” diye konuştu.

Bölgenin yeniden inşasında gelecek taleplerde döviz cinsinden fiyat sabitleme noktasında netleşen bir durum olmadığını söyleyen Yayan, uzun zamandır maliyetler konusunda sıkıntı yaşayan sektörde indirimi ‘çok olası bir durum değil’ olarak yorumladı.

Kamuoyunda demir fiyatlarının arttığı yönünde çıkan haberleri ‘fırsatçıların’ yarattığını söyleyen Yayan, bu dönemde fiyat artışı yapılmayacağını, devletin depremle ilgili özel uygulamaları olursa bunun fiyatlara indirim olarak yansıtılacağını belirtti.  

Fatih Yücelik, çimento ücretlerinin tamamen maliyetlerle alakalı olduğuna işaret ederek, “Biz büyük bir hassasiyetle çalışıyoruz. Temin ettiğimiz yardımlarda bile fiyat artışı görürsek hemen Ticaret Bakanlığına iletiyoruz. Sektöre ihtiyaç varken ‘talep arttı’ diye kimse böyle bir fiyat artışına gitmez. Firmalarımız her evi kendi evi gibi düşünüp hassasiyetle hareket ediyor ve etmeye de devam edeceğiz. Ülke bizim, bu topraklar bizim. Çimento tedariki noktasında herkes müsterih olsun” dedi.

Limanlardaki sıkıntı ihracatı etkiliyor

Demir-çelik sektörü Türkiye’nin ihracatta eli güçlü alanlarından biri. 2022 yılı verilerine göre, ülke ihracatına yüzde 15.7’lik katkı sağlayan sektör, 7 milyar 817 milyon dolarlık bir rakama imza attı. Bölgede faaliyet gösteren demir üreticilerinin sektör ihracatındaki payı ise 32. “Bu durumda önceden alınan ihracat siparişleri ne olacak?” sorumuzu yanıtlayan TDÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Bölgedeki kuruluşlarımız açısından, limanlarda ve diğer altyapılarda yaşanan sıkıntılar sebebiyle mücbir sebepten yararlanma gibi bir durum söz konu olacak. Limanlardaki sıkıntıların acilen giderilip tüm ihracatçılarımızın ihracat yapar duruma gelmesi gerekiyor” diye konuştu.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Koçer: ”Depremin Yaralarını Birlikte Saracağız”

Gaziantep Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Koçer, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğünde gerçekleşen ve Gaziantep ile birlikte 10 ilimizde büyük bir yıkıma ve çok sayıda can kaybına yol açan deprem hakkında açıklamalarda bulundu. 

GAGİAD Başkanı Cihan Koçer; “Bölgemizde yaşanan ve Gaziantep’te de şiddetli bir şekilde hissedilen, büyük kayıplar verdiğimiz deprem felaketleri sebebiyle çok derin üzüntü ve tarifsiz bir acı içerisindeyiz. Hepimizin duyguları aynı, acıları aynı, kayıpları aynı. Başta bölgemizde ve şehrimizde yaşayan vatandaşlarımız olmak üzere bütün halkımıza ve ülkemize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Felaketin yaşandığı ilk günden itibaren çalışanlarımız, yakınları ve depremden etkilenen hemşerilerimiz için dernek merkezimizi kullanıma açtık. Şehrimiz başta olmak üzere, depremden etkilenen çevre illerimize de, barınma ve diğer tüm ihtiyaçları için desteklerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Bundan sonra ki dönemler için GAGİAD olarak üstümüze düşen sorumluluk bilinciyle hem şehrimizde hem bölgemizde ki yardım çalışmalarımızı orta ve uzun vadeli planlamalarımızla sürdürüp, önümüzde ki günlerde ilgili kuruluşlarla iş birliği içinde projelerimizi hayata geçireceğiz. Yaşanılan büyük felaketin etkilerini en aza indirgemek için gücü yeten, imkânı olan herkesi desteğe davet ediyorum. Dayanışma ruhumuzla yaralarımızı hep birlikte saracağımıza inanıyoruz” dedi.

Koçer; “Deprem maalesef ülkemizin bir gerçeğidir ve bir an önce tüm yapılarımızı bu şekilde inşa etmeli, riskli yapıları dönüştürme çalışmalarına başlamalıyız. Gaziantep bir sanayi ve ekonomi şehridir. Sanayimiz umarım en yakın zamanda ayağa kalkıp, ülkemiz ve bölgemiz ekonomisine desteğe devam edecektir. Yaşadığımız deprem sebebiyle tüm Türkiye kenetlenmiş durumdadır. Felaketin acısını ancak birlik ve beraberlik içerisinde azaltabilir, tekrar ayağa kalkabiliriz.

Bu kapsamda; bir daha ülkemizde böyle bir felaketin yaşanmamasını diliyor, bu felaketin yaralarını birlikte sarmak için var gücümüzle elbirliğiyle akıl birliğiyle çalışacağımızı bildirmek isterim. Bu kapsamda; Felaketlerde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine başsağlığı ve sabır, yaralananlara acil şifalar diliyorum.

‘’İnşaat Çalışmaları Mart Ayında Başlıyor’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde yapılacak konut projesinin inşaat çalışmalarının mart ayında başlayacağını duyurdu. 

Afet bölgesinde inşa edilecek konutların 1 yılda tamamlanacağını açıklayan Bakan Kurum, hasar tespit sürecinin yüzde 45 seviyelerine geldiğini ve 1 hafta içerisinde bitirileceğini şu sözlerle açıkladı:

Afet bölgesinde inşaatlar martta başlayacak, 1 yılda bitecek. Mart ayı itibarıyla ekiplerimiz inşaata başlayacak. Bundan sonraki süreci doğru yürütebilmek adına şehrin dinamikleriyle görüşüyoruz. Onların ihtiyaçlarını taleplerini bütün görüşlerini bu planın içine alıyoruz.

Yıkıma uğrayan 10 ilde master plan çalışması yapıyoruz.

TOKİ konutlarının yıkılmamasıyla ilgili konuşan Kurum, ‘’TOKİ konutları dayanıklı radye temeli üzerine kuruldu. Hasar tespiti sürecini de yüzde 40 yüzde 45 seviyelerine geldik. 1 hafta içinde tamamlayacağız. Orta hasarlı binalar, güçlendirme yapılmadan girilemeyecek binalardır. Bunun sürecini e-Devlet üzerinden vatandaşlarımıza bilgilendiriyoruz.

Enkazdan çıkan demir ve beton ayrıştırılacak altyapı için kullanılacak. 10 ilde hasar tespit çalışmalarının ardından 30 bin konut yapılacak. Yeni yerlerim yerlerinde faya olan mesafeye bakılacak.’’ dedi.

‘’Süreci Yönetmeye Gayret Ediyoruz’’

Yıkıcı depremin herkesi derinden etkilediğini ifade eden Bakan Kurum, şu açıklamalarda bulundu:

‘’Aziz milletimize ve ülkemize baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. İlk andan itibaren devletimiz tüm imkanlarıyla birlikte sahada. AFAD’ımızla Kızılay’ımızla Jandarma’mızla Emniyet birimlerimizle ilk andan itibaren vatandaşımızın yanında. Yapılması gereken tüm iş ve işlemler süreçler bilfiil illerde kurmuş olduğumuz koordinasyon merkezlerinde görevlendirilen bakanlarımız dahilinde yürütülmektedir. Bakanlarımız yine bölgeye görevlendirdiğimiz valilerimiz, kaymakamlarımız hep birlikte enkazın bir kenarından tutmak suretiyle sürecimizi yönetmeye gayret gösteriyoruz.

Arama-kurtarma faaliyetleri bir taraftan sürerken de vatandaşlarımızın bu süreçte geçici barınmalarını sağlayacak çadır kurulum süreçleri konteyner kurulumlar beslenme ihtiyaçları yine sağlam olduğunu tespit ettiğimiz binalarda onları misafir ediyoruz.

Diğer taraftan da tabii ki çok büyük bir yıkım, 10 ilimizi 13 milyon 500 bin vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren ki dolaylı olarak da depremden az etkilense dahi tüm Türkiye’de bu manada hissedilen seviyesi az olabilir fazla olabilir ama her ilde neticede bu depremin etkilerini hissediyoruz. Bu manada da topyekûn seferberlik ruhuyla Sayın Cumhurbaşkanımız afet koordinasyon merkezinde süreci bilfiil takip ediyor. Biz de alanda bakanlarımızla birlikte vatandaşımızın yanında bu eksikleri giderme gayretinde mücadelemizi veriyoruz.’’

‘’Master Plan Çalışması Yapıyoruz’’

Afet bölgesinde yapılacak yeni konutların faya olan uzaklığına ve zemin kalitesine dikkat ettiklerini belirten Kurum, şu ifadeleri kullandı:

‘’Yerleşim alanlarına ilişkin çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gaziantep’i tamamladık. Yeni yerleşim yerlerine ilişkin sürecimizi tamamladık. Yaparken de yerleşim yerlerinde faya olan mesafesi bu bizim olmazsa olmazımız. Zeminin kalitesi. Sağlam mıdır değil midir? Şehrin büyüme öngörüsü, şehrin ihtiyaçları. Yerel dinamikler yani şehrin kültürü burada insanlarımız neticede 24 saat yaşayacaklar tüm ihtiyaçlarını giderecekleri şekliyle şehrin kültürünü kimliğini de korumamız gerekiyor. Tüm bu öngörüler çerçevesinde çalışmalarımızı ilk önce Gaziantep’te tamamladık. Ardından Hatay’a gittik ve Hatay’da gerek Antakya’da gerek İskenderun’da gerekse diğer ilçelerimizde süreçlerimizi bilfiil tespitlerini yerinde yapmak suretiyle yürüttük.

Ardından Adıyaman’a tüm ekibimizle birlikte gittik. Kahramanmaraş ve Adıyaman’da da Kahramanmaraş’ın en sağlam alanı neredeyse o alana yerleşimi yapacak çalışmalarımızı yaptık. Bu yerleşim yerlerini en güvenilir alanlara kurmak hedefimiz. 3 etaba ayıracağız. Bu etaplarda ilk önce şehrin çeperinde rezerv alanlarda konutlarımızı üreteceğiz. Ardından şehrin içine çok önemli bir bütün Deprem gören şehirlerimizde şu an bir master plan çalışması yapıyoruz zemin etüdü ile buradaki sosyal ihtiyaçlarla kültürel ihtiyaçlarla master plan çalışması yapıyoruz. İmar planlarındaki ihtiyaçları da içerecek kısıtlamaları da içerecek bir çalışma çerçevesinde de 3. etapta şehrin merkezindeki inşaatlarımızı yapacağız.’’

Bina Hasar ve Risk Tespiti Büyük 6 Şubat Depremi İle Yeniden Gündeme Geldi

Coğrafi konumu itibariyle deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye, 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki iki yıkıcı deprem ile sarsıldı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 10 şehir derinden etkilendi. Yaşanan büyük felaket ile birlikte bölgede yer alan vatandaşlar oturduğu binanın dayanıklılığını sorgulamaya başladı. 

Vatandaşların, hasar tespit sorgulaması yaparak, evlerinin aldığı hasarın boyutunu öğrenebileceğini belirten Workindo Satış Direktörü Emrah Öztürk, “Hasar tespit, meydana gelen deprem gibi afetler sonrası mimar ve mühendislerden oluşan teknik heyet tarafından depremin binaya verdiği hasarın gözlemsel olarak değerlendirilerek hasarsız, az, orta, ağır/yıkık olarak sınıflandırılması işlemidir. İki büyük depremde, 41 bin 791 bina için yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı tespiti yapıldı ve bu binaların acil yıkılması gerekiyor. Hasar tespitleri, bölgedeki tespitlerin tamamlanmasının ardından vatandaşlar tarafından e-Devlet üzerinden görülebiliyor. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, deprem sonrası hasar tespiti çalışmaları için online başvuru ve sonuç takip sistemini devreye aldı. İnternet üzerinden hasarlı binanıza ilişkin resmi başvurunuzu, inceleme sonucunu takip edebilirsiniz” dedi. 

Depremde hasar alan binaların aldığı hasara göre derecelendiğini belirten Emrah Öztürk, bu dereceleri şöyle sıraladı:  

Hasarsız Binalar

Afet nedeniyle herhangi bir hasar meydana gelmeyen binadır. Binanın kullanılmasında bir sakınca yoktur.

Az Hasarlı Binalar

Afet nedeniyle binanın boyasında, sıvalarında ve duvarlarında oluşan ince çatlaklar ile duvarlardan düşen sıvaların olduğu binalardır. Binanın kullanılmasında bir sakınca yoktur.

Orta Hasarlı Binalar

Afet nedeniyle binanın duvarlarındaki yarıklar ile taşıyıcı elemanlardaki ince çatlakların olduğu binalardır. “Orta” hasarlı yapıda taşıma gücündeki yapı onarılmadan ya da güçlendirilmeden kullanılmamalıdır. Eşyaların tahliyesi gerçekleştirilebilir.

Ağır Hasarlı Binalar

Afet nedeniyle binanın taşıyıcı elemanlarındaki geniş ve yaygın kesme kırılmalarının/ayrılmaların olduğu binalardır. “Ağır“ hasarlı yapıların onarılmaz taşıma gücü kaybı ve geri alınamaz hasarları olan binalar olarak tanımlanır.

Acil Yıkılacak Binalar

Afet nedeniyle binanın taşıyıcı elamanlarının büyük oranda kalıcı yer değiştirerek kısmen veya tamamen yıkıldığı binalardır. Hiçbir şekilde kullanılması mümkün olmayan bu binaların içine girilemez ve eşyaların tahliyesi gerçekleştirilemez.

Bandırma Belediyesi’nden Afet Bölgesine Çadır Desteği

Bandırma Belediyesi, yıkıcı depremlerden sonra Adıyaman’da ortaya çıkan barınma ihtiyacına 150 adet büyük boy çadırla yanıt verdi. 

Bandırma Belediyesi, Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremin ardından başlattığı yardım seferberliğini afet bölgesinde sürdürüyor. Bandırma Belediyesi personelinden oluşan ekip depremin yaralarını sarmaya çalışırken Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun da yapılan çalışmaları yakından takip ediyor. 

Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Yardım Eli Uzatmadığımız Yer Kalmayacak”

Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun ve ekibi, yıkımın en yüksek olduğu illerin başında gelen Adıyaman’da çalışmalara destek veriyor. İlk olarak Adıyaman’a bağlı Gölbaşı İlçesi’ni ziyaret eden Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, burada bir dizi açıklamalarda bulundu. Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Afet bölgesinin her noktasındayız. Yaşanılan büyük deprem felaketi sadece şehir merkezleri ve ilçelerde büyük yıkıma neden olmadı, aynı zamanda köylerde de ağır hasarlara yol açtı. Zorlu kış koşulları altında ekiplerimiz büyük bir gayretle yardımları ulaştırmaya devam ediyor. Yardım eli uzatmadığımız yer kalmayacak,” dedi.

Daha sonra Gölbaşı Belediye Başkanı İskender Yıldırım ve CHP Gölbaşı Afet Koordinasyon Sorumlusu İzmir Milletvekili Özcan Purçu ile bir araya gelen Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, Gölbaşı’nda yıkımın çok büyük olduğunu kaydederek şehrin yeniden kalkınması için ellerinden gelen desteği vereceklerini belirtti.

Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, Besni Devlet Hastanesi’nde tedavi gören yaralı vatandaşları ve yakınlarını da ziyaret ettikten sonra, CHP Adıyaman afet koordinatörleri olarak görevlendirilen Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, İzmir Milletvekili Ednan Arslan ve Muğla Milletvekili Mürsel Alban ile birlikte yardım malzemelerinin depolandığı alanda bizzat çalışmalara katıldı.

Bandırma Belediyesi, Adıyaman’da 150 Adet Büyük Boy Çadır Kurdu

Yıkımın çok büyük olduğu illerin başında gelen Adıyaman’da yiyecek, içecek, giyinme, tıbbi malzeme ve benzeri yüzlerce çeşit ihtiyaç malzemesi ile depremzedelerin yanında olan Bandırma Belediyesi, vatandaşların barınma sorununa da büyük destek verdi. Bandırma Belediyesi tarafından Adıyaman’da 150 adet çadır kurulurken bu sayının bölgeye tek seferde kurulan en yüksek çadır miktarı olduğu ifade edildi.

Çadırların kurulduğu alanda çalışmalara katılan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Bandırma halkı adına barınma sorununa çözüm sunacak olan 150 Adet çadırımızı kurduk.  Çadırlarımız ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza teslim ediliyor,” dedi.

Borsa İstanbul Grubu’nun Deprem Yardımı Ulaştı

Borsa İstanbul Grubu, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 il için hazırladığı yardımları AFAD koordinasyonu ile bölgeye ulaştırdı. 

Deprem sonrası hemen harekete geçen Borsa İstanbul Grubu, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay illerine; AFAD ile koordinasyon halinde, deprem bölgesinden gelen talepler doğrultusunda, 5 tırlık yardım ile arama kurtarma çalışmaları için jeneratör ve kesici-delici hiltilerden ve depremzedelerin ısınma ihtiyaçları için elektrikli ve tüplü ısıtıcılardan oluşan 3 tırlık araç ve gereci 2 gün içinde ulaştırdı.

Yardımlar, depremlerde en büyük yıkımın gerçekleştiği Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay illerinde Borsa İstanbul Grubu çalışanları tarafından, AFAD Deprem Koordinasyon kriz yönetim merkezlerine teslim edildi.  Ayrıca, bazı Borsa İstanbul Grubu çalışanları, bölgede gönüllü olarak çalışmalara katkı verdi.

Uluslararası Mühendis Mataracı, Türkiye’nin İnşaat Sorunu ve Çözümlerini Anlattı

Adalet Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde afetten altı gün sonra 11 Şubat’ta Deprem Suçları Soruşturma Büroları kurulmasına karar verdi. Deprem bölgesinde çok sayıda savcı görevlendirildi. Yıkılan ve hasarlı yapıların müteahhitleriyle ilgili soruşturmalar sürerken Uluslararası Mühendis Erhan Mataracı Türkiye’nin inşaat sorununu ve çözümlerini tek tek anlattı. 

Şu ana kadar 29.605 vatandaşımızın hayatını kaybettiği 80 bin 278 vatandaşımızın da yaralandığı depremin ardından en çok tartışılan müteahhitler oldu. Şehirlerin yeniden inşasının katı bir uygulamayla yapılıp sadece yıkılan binaları yapanları değil, imzayı atanların da tutuklaması gerektiği görüşü dillendirilmeye başlarken uluslararası mühendis Erhan Mataracı, dünyadan örneklerle projelerin nasıl olması gerektiğini aktardı. 

MÜTEAHHİTLERİN YAPI DENETİM FİRMASIYLA ANLAŞTIĞI TEK ÜLKE TÜRKİYE 

İnşaat projelerinde Dünya’nın her yerinde geçerli olan bazı kurallar ve bir hiyerarşi olduğunu belirten Mataracı, “İşin sahibi olan kurumlar işin tamamını veya belli kısımlarını firmalarla sözleşmeler imzalayarak yaptırırlar. Hemen hemen her yerde, bir de üçüncü taraf gözetim kuruluşu denen kuruluşlar olur ve bunlar işin sahibi tarafından tutulurlar ve işin proje aşamasından başlarlar ve teslimatın sonuna kadar her aşamayı tek tek kontrol ederler. Türkiye üçüncü taraf kontrol kuruluşlarının işi yapan müteahhitler tarafından tutulduğu ve parasının ödendiği tek ülkedir diyebiliriz. Normalde bu firmalar işin sahibinin, işi yapanı kontrol etmesi amacıyla ayrı bir ihaleyle kararlaştırılmalıdır” diyor.

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALIYOR

Müteahhitlerin yapı denetim firmalarıyla anlaşma imzalamasının sakıncalarına vurgu yapan Erhan Mataracı, “Parayı veren düdüğü çalışıyor, müteahhit kontrolcü kuruluş karşısında istediği yaptırım gücüne sahip oluyor. Maalesef üçüncü taraf kuruluşlar da yeterli bilgiye genelde sahip değiller” diyerek inşaat projelerinde denetim mekanizmalarının bu yöntemle fiilen devre dışı bırakıldığını belirtiyor. 

IRAK BİLE BİZDEN İYİ DENETLİYOR! 

Uluslararası mühendis Erhan Mataracı’nın Türkiye’deki inşaat projeleriyle dünyadaki projeler arasında karşılaştırma yaptığı bölümde listesine Almanya, Amerika, Japonya gibi mühendisliğin ilerlemiş olduğu ülkeleri almadan aktardığı bilgilere göre ülkemizde denetim mekanizmasının üçüncü dünya ülkeleri seviyesinin de altında olduğu ortaya çıkıyor. Mataracı’nın Irak, Moritanya ve Afganistan’dan verdiği örnekler Türkiye’den ne kadar ileri düzeyde olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. 

İŞTE O ÖRNEKLER: 

IRAK: Uzun yıllar Irak’ın Basra şehrinde petrol boru hattı inşaatlarında çalıştım, bu projelerin ta başında kontrol personellerinin sahip olması gereken uluslararası sertifikalar çok net şekilde tanımlanmıştı ve bu sertifikasyon ve kalifikasyona sahip olmayan personeller kesinlikle çalıştırılmıyordu, sertifikası olanlarda İş sahibi şirket tarafından teste tabi tutuluyordu. Bu sertifikaların edinilmesi için yine uluslararası deneyimlere dayanarak geliştirilmiş standartlar konusunda ciddi bir bilgiye sahip olmak gerekiyor. Türkiye’nin son yıllardaki en büyük yatırımlarından olan bir Rafineri projesinde kalite kontrol yapan personeller ise sertifikaya sahip olmayı bir yana bırakın, işin hangi standartlara göre yapıldığını bile bilmiyordu. Bu projede işin sahibi firma yüklenicilerine böyle bir personel bulundurma şartı getirmemişti ve yüklenici de doğal olarak daha fazla para ödememek için sertifikasyon sahibi bir tane bile mühendis işe almamıştı. Zaten bu tip sertifikalara ve uluslararası standartlar konusunda bilgiye sahip mühendislerin hemen hemen tamamı yurtdışında projelerinde çalışıyorlar. 

MORİTANYA: Şu anda Moritanya’da bir proje yapıyoruz, filmlerimizde bile espri konusu olmuş bir ülkede iş yapmamıza rağmen 8 aydır hala projelerin hazırlanması aşamasındayız, inşaat kısmına yakında ancak başlanabilecek. Bu tip bir proje bu kadar zamanda Türkiye’de testleriyle birlikte çoktan teslim edilirdi. Projenin Tunuslu müşavir firması çok ciddi bir deneyime sahip, her personelinin en az 3 dil konuştuğu, deneyimle değil, uluslararası standartlarla ve teknik dokümanlarla konuşan bir ekipten oluşuyor. Anlayacağınız iş şansa veya şahısların deneyimine bırakılmıyor, Dünya’nın her tarafında deneyimlenmiş mühendislik temellerine göre şartlar oluşturulmuş ve işin içindeki bütün taraflar bunlara uyarak iş yapmak zorundalar. 

AFGANİSTAN: Türkiye’ye göre çok daha az gelişmiş bir ülke olan Afganistan’da en fazla 500 m2 alana yapılacak bir su rezervuarı projesinin mühendislik hesaplamaları, çizimleri ve onayları için tam 1,5 sene çalıştık. Proje’nin Almanya’da bulunan müşaviri kullanılacak en küçük bir cıvatanın bile hesabını onaylamak için aylarca hesaplar yaptırdı. İnşaatın yapılması esnasında uygulanacak en ufak bir işlem için bile onlarca sayfalık dokümanlar hazırlayıp onaylatmak durumunda kaldık ve sonrasında işe başlayabildik. Proje esnasında bu durum bizi çok germiş olsa da proje tamamlandıktan sonra herkes vicdanen çok rahattı.

MÜHENDİSLER USTANIN BİLGİSİNE GÜVENEREK İLERLİYOR

Mataracı, bahsettiği uluslararası standartlara benzer hiçbir standardın Türkiye’de geliştirilememiş olmasına dikkat çekerek, “Örneğin Amerika’da ASME (Amerikan Makina Mühendisleri Odası), ASCE (Amerikan İnşaat Mühendisleri Odası) gibi kurumların inşaat projelerinde kullanılacak en ufak bir malzeme veya en ufak bir yöntem için bile prosedürleri var, Türkiye’de ise mühendisler ustaların bilgilerine güvendikleri zaman saha ziyareti bile yapmadan işleri tamamlıyorlar, müteahhit firmalar ise sadece kar/zarar hesabını yapmakla meşguller” ifadelerini kullanıyor. 

İNGİLİZCE BİLEN MÜHENDİS NEREDEYSE YOK! 

Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarına uyum çabasında olduğunu belirten uluslararası mühendis Erhan Mataracı, “Bu standartlarla ilgili TSE’nin yaptığı tek iş İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerde hazırlanan standartların Türkçe’ye tercüme edilmesi, bir standardın tercümesi en az 1 yıl sürüyor ve defalarca çeviri hatalarına rastladık, üstelik bu hatalar kelime hataları değil. Yapılan işin kalitesini direkt olarak etkileyecek teknik hatalar” bilgisini vererek korkunç ihmallerin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. 

“Bu hataları fark eden mühendisler yabancı standartları takip ederek iş yapıyorlar” diyen Mataracı şu bilgiyi de ekleyerek; “Ama maalesef Türkiye’de yabancı dil bilen mühendis sayısı çok çok az. Şu ana dek 10’dan fazla ülkede iş yaptım, İngilizce bilmeyen mühendislere Türkiye’den başka hiçbir yerde rastlamadım” diyor. 

MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI SİYASETLE İLGİLENİYOR

Ülkemizdeki mimar ve mühendislik odalarında siyasi rekabetin hakim olduğunun altını çizen Mataracı, “Bu kurumlarda normalde mühendislik gelişmeleri, yeni metodlar üzerinde tartışmalar yapılması gerekirken, yeni gelecek yönetimin hangi siyasi kanattan olacağından başka bir konu tartışılmıyor. İlgilenilmesi gereken alanda özgün çalışmalar, yeni deneyimler hiç tartışılmıyor bile. Ülkemizin yaşadığı deprem felaketi gösteriyor ki bu kurumların esas yapması gereken çalışmalar siyasetin çok çok üzerinde önemli konular” olduğuna dikkat çekiyor. 

RÜŞVET ÇARKI

Mataracı birçok projenin rüşvet çarkıyla tamamlandığını ise şu sözlerle aktarıyor; 

“İşin ekonomik boyutu ise bambaşka bir konu, kontrol kuruluşlarında çalışan personellerin, belediyelerde sorumlu kişilerin hediyeler karşılığında veya tanıdıklar vasıtasıyla her şeyi çözmesi bütün Türkiye’nin bildiği en acı gerçek.”

PEKİ ÇÖZÜM NE? 

İnşaat risklerine dünyanın en gelişmemiş ülkelerinde bile uygulanan çözümleri olduğunu belirten Mataracı, “İş yapmayı bilmeyen şirketler, teknik bilgisi çok az olan veya hiç olmayan mimarlar/mühendisler, kontrol kuruluşlarının eksikliği ve teknik yetersizlikleri, parayla satılan evraklar, parayla satılan iş deneyim belgeleri, ücretlerin yetersizliği, bir tane bile yabancı dil bilmeyen ve uluslararası arası hiçbir yayını takip edemeyecek teknik personeller gibi sayısız sorunumuz var. Problemin kaynağı ekonomi ve eğitime gidiyor. Evet bazı müteahhitler kasıtlı olarak kusurlu yapı inşa etmiş olabilirler ama bu risklerin de Dünya’nın en gelişmemiş ülkelerinde bile uygulanan çözümleri var” ifadeleriyle sözlerini noktalıyor. 

‘’İş Gücünün Deprem Bölgesinde Kalmasını Sağlamaya Çalışıyoruz’’

Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, ‘’TOBB olarak isteğimiz ve yapmaya çalıştığımız, iş gücünün deprem bölgesinde kalması yönünde’’ dedi. 

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) toplantısı sonrası Kocaeli Sanayi Odası Meclis (KSO) toplantısına katılan TOBB Başkan Yardımcısı ve KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu; deprem bölgesinin ekonomik durumu ve yardımlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Depremde ölenler anısına yapılan 1 dakikalık saygı duruşu sonrası başlayan Meclis’te konuşan Zeytinoğlu; hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) hem de Kocaeli Sanayi Odası (KSO) olarak deprem bölgesinde önemli çabalarda bulunduklarını belirtti. Deprem Bölgesi’nin, Türkiye ekonomisine çok önemli katkılar sunan ve nüfusu da çok değişik bir bölge olduğuna dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu, TOBB olarak istedikleri ve yapmaya çalıştıklarının; bölgede çalışan nüfusun bölgede kalması, yani bölgeden ayrılmaması olduğunu söyledi.

“Kalıcı konut çözüm olabilir”

İşgücünün bölgeden ayrılıp farklı yerlerde iş bulup çalışmasının çok istenmediğine, bunun bölgenin demografik yapısına olumsuz etkisi olacağına dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu, TOBB Yönetim Kurulu Toplantısı’nda bölgenin ayakta kalması için nasıl tedbirler alınması konusunda da görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi. Kalıcı konut gibi daha makul görünen çözümlerin, zaten etnik olarak zor olan ve göç alan bir bölgede orta vadeli bir çözüm olabileceğine dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu; orada çalışan yerleşik insanların farklı yerlere transfer edilerek oluşacak potansiyel demografik değişime izin verilmemesi adına, kısa vadede geçici konteynerlar ile çözüm arayışı içerisinde olduklarını açıkladı. Bu konuda TOBB olarak sanayicilerden de destek beklediklerini kaydeden Zeytinoğlu, bölgeye yardımın kuşkusuz çok önemli olduğunu ancak bölgedeki insanlara bölgenin dışında iş verilmesinin yanlış olduğunu düşündüklerini belirtti. KSO Başkanı Zeytinoğlu, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sanayicilerden yapılan yardımların kayıt altında tutulması beklentisi olduğunu da sözlerine ekledi.

Bakan Kurum: ‘’Konutlar İçin Zemin Etüdü Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde yapılması planlanan konut projesi için zemin etüdü çalışmalarının başladığını ifade etti. 

Hürriyet Gazetesi’nden Abdulkadir Selvi’ye konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Vatandaşımızın bir saat, bir dakika bile daha az mağduriyeti olabilmesi amacıyla çalışmalarımızı yürüteceğiz. Kalıcı konutlar için zemin etüt çalışmalarına başladık. Kalıcı konutların yapımına 10 ilde eşzamanlı olarak başlamayı planlıyoruz. Bugüne kadar söyleyip de yapmadığımız bir iş olmadı. Aynı motivasyonla çalışacağız ve inşallah vatandaşımızı mahcup etmeyeceğiz.” dedi. 

Mart Ayı İtibarıyla 30 Bin Konut İnşaatı Başlayacak

Kalıcı konutların nereye yapılacağını belirten Kurum, ‘’Yeni yerleşim alanlarını çalışıyoruz. Bölgeyi inceledim. İki gün önce Hatay’ı tamamladık, Maraş’ı tamamladık. Diğer yerleri de çalışıyoruz. Belediyelerimizin, milletvekillerimizin, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin de fikirlerini alıyoruz. Teknik olarak en doğru yere, en doğru zemine, yerleşim yerinin fay hattına olan mesafesine bakmak suretiyle bu tespitleri yapıyoruz. Ardından zemin etütleri yapılacak. Onların bir kısmı da başlatıldı. En doğru yeri ve zemini bulmak ve şehrin büyüme öngörüsünü de gözetmek suretiyle proje çalışmaları başlatıldı. Mart ayı itibarıyla 30 bin konutun inşa sürecini başlatacağız. Bu arada hasar tespiti biten yerlerden de ağır hasarlı, yıkılmış, acil yıkılacak yapılar varsa bunlar yıkılacak, enkazı temizlenecek ve önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu inşa sürecini eşzamanlı olarak tüm il ve ilçelerimizde, köylerimizde başlatmış olacağız. Daha önce Elazığ’da, Malatya’da, İzmir’de nasıl aksiyon aldıysak burada da devletimizin tüm imkânlarıyla hızlı bir inşa sürecini yürüteceğiz. Vatandaşımızın bir saat, bir dakika bile daha az mağduriyeti olabilmesi amacıyla çalışmalarımızı yürüteceğiz.’’ şeklinde konuştu. 

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) konutlarından hiçbirinin yıkılmadığını vurgulayan Bakan Kurum, ‘’Yıkılan yerlere baktığımızda, TOKİ bloklarının hepsi ayakta. Hiçbir TOKİ bloku yıkılmadı. Yeni konutlarımızı da iki büyük deprem geçiren ve buna rağmen ayakta duran TOKİ konutlarında yaşayan milyonlarca insana güven veren anlayışla yaparak sürecimizi yürüteceğiz. Doğru zemin ve doğru teknikle güvenli, sağlıklı konutlar inşa edeceğiz. Evlerine yerleşene kadar vatandaşımızın mağduriyetini gidereceğiz. Eşya taşıma, kira yardımına kadar maddi ve manevi olarak vatandaşlarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayacağız. Şunu da ekleyeyim; bu süreçte çimento, demir, seramik gibi malzemelerle de ilgili sektörlerle konuşarak bağlantıları yapıyoruz.’’ ifadelerini kullandı.

‘’Şehirlerin Dokusu Korunacak’’

Bakan Kurum, konut inşaatı yapılırken şehirlerin dokusuna zarar verilmeyeceğini işaret ederek, ‘’Şehirlerin ihtiyaçlarını gözeterek bu çalışmaları yürüteceğiz. Ama sağlam olmayan zemine yakın yerlere de konut yapmayacağız, yaptırmayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın “1 yıl içerisinde bitireceğiz” sözü, milletimize yapılmış bir taahüttür. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.’’ dedi. 

7 Bin 100 Personelle Hasar Tespiti Yapılıyor

Hasar tespit çalışmalarıyla ilgili konuşan Kurum, ‘’Hasar tespit sürecini 7 bin 100 personelle yoğun bir şekilde yürütüyoruz. İller bazında, yıkılmış binalarda, ağır hasarlı binaların tespitinde önemli yol kat ettik. İlk 10 günde 387 bin 346 binada 1 milyon 856 bin 864 bağımsız birim inceledik, acil yıkılması gereken 50 bin 576 binada 224 bin 923 bağımsız birim var. 99 bin 300 binada 640 bin 131 bağımsız birim az hasarlı; 180 bin 355 binada 762 bin 627 bağımsız birim hasarsız.’’ bilgisini verdi.

Depremde Yıkılan Binanın Müteahhidi Gözaltına Alındı

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin ardından yıkılan binaların mühendis ve müteahhitleriyle ilgili yakalama kararı çıkarıldı. Ülkeyi terk etmeyi planlayan müteahhit Mesut Başkır, Yunan Adaları’na giderken yakalandı. 

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili etkileyen 7.7 ve 7.6’lık büyüklüğündeki depremin ardından yıkılan binaların mühendis ve müteahhitleriyle ilgili soruşturma başlatıldı. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında hakkında yakılama kararı çıkarılan müteahhit Mesut Başkır’ın, deniz yoluyla ülke dışına kaçma girişiminde bulunabileceği bilgisine ulaşıldı. Muğla İl Emniyet Müdürlüğü’nün verdiği bilgi üzerine Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri harekete geçti.

Dalyan, Ekincik ve Marmaris açıkları ile Yeşilova Körfezi’ni kontrol eden ekipler, gece saatlerinde Marmaris’in Alaburun mevkisinin batısında bir yelkenli tekneyi durdurdu. Katamaran tipi teknede yapılan kontrollerde hakkında ‘taksirle ölüme veya yaralanmaya neden olma’ suçundan yakalama kararı olan Mesut Başkır gözaltına alındı.

Muğla İl Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edilen şüpheli, işlemlerinin ardından Kahramanmaraş’a gönderildi.

Türkiye Tek Yürek Yardım Kampanyasında 115 Milyar 146 Milyon 528 Bin TL Toplandı

Tüm televizyon kanallarından ortak yayın ile yapılan Türkiye Tek Yürek kampanyasında AFAD ve Kızılay’a bağışlanmak üzere toplam 115 milyar 146 milyon 528 bin TL toplandı. 

Moderatörlüğünü Nihat Hatipoğlu, Pelin Çift, Çağla Şikel, Tümer Doğru, Nazlı Çelik, Acun Ilıcalı, Didem Arslan Yılmaz ve Deniz Bayramoğlu’nun yaptığı Türkiye Tek Yürek yardım kampanyası, 213 televizyon kanalı ile 526 radyo kanalında ortak yayınlandı.

Kampanyaya telefonla bağlanarak açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “El birliğiyle bu imtihanın da üstesinden geleceğiz. Kabine Toplantısı’nda 136 milyon 589 liralık yardım topladık. Bizim katkımız da var. AFAD hesaplarına gelecek her kuruş depremzedelerimiz için kullanılacaktır” ifadelerine yer verdi. Ardından başlatılan bağış kampanyasına yurt içi ve yurt dışından milyonlarca kişi bütçeleri ölçüsünde katkı sağladı.

Kampanya süresince telefonla bağlanarak yapılan bağışlarda 115 milyar 146 milyon 528 bin lira, SMS ile yapılan bağışlarda ise 9 milyonun üzerinde SMS ile milyonlarca lira toplandı.

Bağışta bulunan Türkiye’nin önde gelen şirketleri ise şu şekilde:

Zirve Holding Turkuvaz Medya, 700 milyon TL bağışta bulundu.

Cemal Kalyoncu / Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı, 950 milyon TL bağışta bulundu.
Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören, babası merhum Erdoğan Demirören adına 50 milyon TL bağışladı.
Merkez Bankası, 30 milyar TL bağışta bulundu.
Türk Telekom, 2 milyar TL bağışladı.

Borsa İstanbul Grubu, 2 milyar TL bağışladı.

Cengiz Holding, 3 milyar TL bağışladı

Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik, 2 milyar TL bağışladı

Nihat Hatipoğlu, 200 bin lira bağışta bulundu.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, 200 bin lira bağışta bulundu

Zorlu Holding, 30 milyon TL bağışta bulundu

Ahlatçı Holding, 100 milyon TL bağışladı.

Avrupa Konutları – Artaş İnşaat, 20 milyon TL bağışta bulundu.

Bilfen Okulları, 1 milyon TL bağışladı

Memur-Sen, 10 milyon TL bağışladı

HAK-İŞ, 10 milyon TL bağışta bulundu.

Filli Boya, 10 milyon 250 bin lira bağışta bulundu.

Gülle Tekstil, 1 milyon TL bağışta bulundu

TMSF, 2 milyar TL bağışta bulundu

Halkbank, 7 milyar TL bağışta bulundu.

Turkcell, 3.5 milyar TL bağışta bulundu.

Ziraat Bankası, 20 milyar TL bağışta bulundu.

Ölmez Madencilik, 10 milyon TL bağışta bulundu.

ETİ Gıda, 10 milyon TL bağışladı

Baykar, 2 milyar TL bağışta bulundu.

Özdilek Holding, 20 milyon TL bağışta bulundu.

Boyner Grup, 50 milyon TL bağışta bulundu.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 3 maaşına ilaveten iki maaş daha bağışladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 maaşını bağışladı.

Çelenlioğlu Gıda 1 milyon TL bağışta bulundu.

THY, 2 milyar TL bağışta bulundu

Ziraat Katılım, 1 milyar TL bağışta bulundu.

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, kendisi ve eşi adına birer maaşını bağışladı.

GKN Kargo 1 milyon TL bağışta bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kendisi ve eşi adına birer maaşını bağışladı.

Doğuş Holding, 1 milyar TL bağışta bulundu.

Maher Holding Sigorta, 3 milyon TL bağışta bulundu. 

MetGün Grup, 10 milyon TL bağışta bulundu.

GCM Yatırım, 2 milyon TL bağışta bulundu.

ALTUR Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Albayrak kendisi adına 5 milyon TL, kızı İlknur Albayrak ve vefat eden torunu adına 2 milyon TL bağışta bulundu.

Tavuk Dünyası, 3 milyon TL bağışladı. 

Acun Ilıcalı, 5 milyon TL bağışladı. 

Tansu Çiller, 1 milyon TL bağışladı. 

MESA Holding, 13 milyon TL bağışladı. 

Fettah Tamince, 120 milyon TL bağışta bulundu. 

Neşet Koçkar, 50 milyon TL bağışta bulundu. 

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 500 bin TL ile birlikte, eşi adına bir maaşını, çocukları adına ise 50 bin TL bağışta bulundu.

Nihat Zeybekçi, 3 milyon TL bağışta bulundu. 

TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, 1 milyon TL bağışladı. 

Medipol Park Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ 2 milyon TL bağışladı.

Trabzonsporlu Futbolcu Edin Visca, 100 bin Euro bağışladı. 

İş insanı Cihan Kamer 300 milyon TL bağışta bulundu.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 3 aylık maaşını bağışladı.

SOCAR Türkiye 3,5 milyar TL bağışta bulundu.

TİSK 25 milyon TL bağışta bulundu.

LİMAK Holding 100 milyon TL bağışta bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı 310 milyon TL bağışladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da 3 aylık maaşını bağışladığını açıkladı.

Kibar Holding, 50 milyon TL bağışta bulundu.

Midpoint Cafe 1 milyon TL

Skechers Türkiye 5 milyon TL

FLO Mağazacılık 5 milyon TL

Koton 5 milyon TL

Can Holding 5 milyon TL

LC Waikiki 200 milyon TL

Trendyol 100 milyon TL

Poll Production 2 milyon TL

Ayaydın Grubu 5 milyon TL

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü 5 milyon TL

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, 1 aylık maaşını bağışladı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ 1 aylık maaşını bağışladı.

Vakıf Katılım 1 milyar TL bağışladı.

Emlak Katılım 1 milyar TL bağışta bulundu.

Kıran Holding 25 milyon TL bağışta bulundu.

Ece Holding 5 milyon TL bağışta bulundu.

Emlak Konut 1 milyar TL bağışta bulundu.

Bambi Yatak 1 milyon TL bağışta bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı 3 milyar 600 milyon TL bağışta bulundu.

Alagöz Holding 30 milyon TL

Akmercan Holding 30 milyon TL

ASTAŞ Holding 10 milyon TL

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal 3 aylık maaşını bağışladı.

Çetinkaya Mağazaları 10 milyon TL bağışta bulundu.

Çelikler Holding 150 milyon TL bağışladı.

Türksat 60 milyon TL bağışladı

Koç Holding, Deprem Bölgesine 1,8 Milyar TL Bağışladı

Koç Holding tarafından yapılan duyuru ile depremden etkilenen çocukların desteklenmesi, barınma, sağlık ve eğitim kapsamında 1,8 milyar TL tahsis edildiği açıklandı. 

Koç Topluluğu, Koç Holding, Vehbi Koç Vakfı ve VKV Sağlık Kuruluşlarıyla çeşitli destekler sağlayan Koç Holding, deprem bölgesine 1,8 milyar TL bağışta bulunacağını açıkladı. Firma tarafından yapılan duyurunun satır başları ise şöyle:

‘’Arama – kurtarma çalışmalarında AFAD ekipleriyle koordineli olarak görev alan eğitimli ve donanımlı 531 çalışma arkadaşımız, 117 vatandaşımızı enkaz altından kurtardı.

Bölgedeki acil ihtiyaçların karşılanması için ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile koordinasyon halinde tüm imkânlarımızı harekete geçirerek halkımızın yardımına koştuk.

Seferberlik ve dayanışma ruhuyla güç birliği yaptık.

Bugüne dek Koç Holding ve Topluluk şirketlerimizle bölgeye gerçekleştirdiğimiz yardımların tutarı 200 milyon TL’yi geçti. Buna ilave olarak bölgedeki iş ortaklarımızın ve müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu finansal destekleri de sağlamaya devam ediyoruz.

Önümüzdeki dönemde barınma, sağlık, eğitim ve depremden etkilenen çocukların desteklenmesi kapsamında gerçekleştireceğimiz projeler için ilave olarak 1,8 milyar TL tahsis ettik. Böylelikle, şimdiye kadar yaptıklarımızla birlikte, proje bazlı yardımlarımız için toplam 2 milyar TL kaynak tahsis etmiş oluyoruz.

Bu kapsamda; Devletimizin göstereceği bölgelerde yaklaşık 20 bin kişinin yaşayacağı 5 bin adet konteynerden oluşan, sosyal imkânları da barındıran geçici yaşam alanları oluşturacağız. Ayrıca gerekli donanımları barındıran konteyner sağlık merkezi projesi için de çalışmaya başladık.

İlave olarak bölgede sıcak yemek, çamaşır ve temizlik ihtiyaçlarını karşılamak için tırlarımızla verdiğimiz hizmeti arttırarak sürdürüyoruz.

Böyle büyük bir felaketin yaralarının sarılmasında maddi kaynak tahsisinin yeterli olmayacağının bilincindeyiz. Yapılacak yardımların projelendirilmesinden, sahadaki uygulamaya kadar tüm aşamaların süratle tamamlanması için 110 bin kişiden oluşan insan kaynağımızın uzmanlık, deneyim ve iş gücünü seferber ettik.

Bölgedeki iktisadi hayatın normalleşmesi ve bölgenin canlandırılması için şu ana kadar yaptığımız gibi tüm imkânlarımızı kullanacağız. Her zaman olduğu gibi bölgedeki iş ortaklarımızın yanındayız. Bu kapsamda yurt içinde ve yurt dışında iş birliği yaptığımız paydaşlarımızı bölgeye destek vermeye teşvik edeceğiz.

Kurucumuz merhum Vehbi Koç’un “Devletim ve Ülkem varsa ben de varım” ilkesi ışığında 97 yıldır olduğu gibi bu büyük depremin yaralarının sarılmasında da üzerimize düşeni kararlılıkla gerçekleştireceğiz. Bu zor günleri de birlik ve dayanışma içerisinde aşacağımıza yürekten inanıyoruz.’’

Elazığ Afet Bölgesi Olarak Değerlendirilecek

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından Elazığ’ın afet bölgesi olarak değerlendirileceğini açıkladı. 

Elazığ’ın 11. Afet bölgesi olarak değerlendirilmesiyle ilgili konuşan Ömer Çelik, şu açıklamaları yaptı: 

‘’Depremin meydana geldiği andan itibaren devlet o günden bugüne üstün bir gayret sarf ediyor. Şimdiye kadar 3 binden fazla artçı deprem gerçekleşti. İkinci depremin olduğu sırada biz Adana’ydık. Yoğun bir şekilde hissettik ki merkez üssünün ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir şey.

35 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Sadece Türkiye’deki kurumların değerlendirmesi değil dünyadaki önemli kurumların değerlendirmesi bölgede son 100 yılda yaşanan en büyük doğal afetle karşı karşıyayız.

200 binden fazla vatandaşımız başka yerlere tahliye edilmiş oldu. Yiyecek, içecek, barınma ihtiyaçların karşılanması bakımından mücadele çok güçlü şekilde veriliyor. Hepimiz afet bölgelerinde vatandaşlarımızla beraber olmak için siyasi tartışmaların parçası olmadık, hala da olmayacağız.

Her ne kadar siyaset yapılmasın diyenler neredeyse miting yapar gibi miting siyaseti yapar gibisinden yaptıklarına vereceğimiz cevaplar var. Pek çok propaganda da yapılıyor. Bu kadar büyük afet karşısındaki uluslararası yardım faaliyetinde bulunduğumuz afettir. Dünyada yaklaşık 100 ülkeden yardım talebimize cevap verilmiştir.

10 bin kişiye yakın uluslararası yardım ekibi buraya gelmiştir. Maddi ve ayni yardımları saymıyorum bile. Devletlerin gücünü kapasitesini aşan bir afet olduğu konusunda herkes mutabık. Burada tabii ki ulaşılamayan yerler, sıkıntılar, aksaklıklar elbette olmuştur. Ama sahaya hâkim olan asli şey kardeşlik, dayanışma, koordinasyondur.

İçerideki kahramanlarımızın gayretlerini, adanmışlıklarını, milletimizin yaralarını sarmak için nasıl çırpındıklarını görerek içimizden şükran duygusuyla onları andık. Buradan onlara bir kere daha teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Yabancı arama kurtarma ekiplerinin ağzından gerçek olmayan pek çok olmayan beyan da yayıldı. Birtakım yayınlar sosyal medyada söz konusu oldu.’’

GTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı’ndan ‘’Mesleki Yeterlilik Sigortası’’ Önerisi

Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Akbaş, bina inşaat projelerine mesleki yeterlilik sigortası ile yetkin mühendislik şartı getirilmesi önerisinde bulundu. 

Türkiye’nin büyük bir deprem yaşadığını ve “Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili ilk verileri analiz ettiklerini aktaran Prof. Dr. Bülent Akbaş, bu büyüklükteki bir depremin yaklaşık 2 bin 500 senede bir gerçekleşebileceğini ve daha büyük şiddette bir depremin 50 yıl içinde gerçekleşme ihtimalinin ise yüzde 2 olduğunu söyledi. Akbaş, dolayısıyla özellikle Hatay ve Kahramanmaraş bölgesindeki yapıların çoğunun bu büyüklükte bir depreme göre inşa edilmediğini ve sadece hastanelerin, önemli yapıların, kamu yapılarının, içinde tehlikeli madde ihtiva eden binaların bu tür deprem seviyelerine göre tasarlandığını dile getirdi.

“2000 yılı öncesi yapılarda mühendislik yok”

Özellikle 2000 yılı öncesi yapılan ve tehlikeli olarak görülen binaların mühendislik hizmeti almadığına işaret eden Prof. Dr. Akbaş, “Bu binaların doğru dürüst projesi yok. Belediyelerde olan projeler yerinde uygulanmamış. Yapım aşamasında projeler değiştirilmiş. İçindeki donatıları eksik. Beton kalitesi yetersiz. Bunlar bizim tabirimizle sadece kendi kendini taşıyan binalar. Dolayısıyla küçücük bir sarsıntı geldiği zaman dayanımlarını kaybederek göçüyorlar” diye konuştu. Olası İstanbul depremine karşı önlem alınması gerektiğini vurgulayan Akbaş, “Bu acil konudur. İstanbul’da bir sürü çalışmalar yapıldı. Okullarımız, köprülerimiz güçlendirildi fakat binalarla ilgili tehlike mevcut. Kısa vadede acil şekilde İstanbul’da can kaybına yol açacak depremde göçmesini beklediğimiz binalarla ilgili çalışma yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

“Yetkin mühendisliği ülkemize getirmeliyiz”

Çözüm önerilerine değinen Akbaş, 2 aşamalı bir çözümün mümkün olduğunu ifade etti. Bunlardan birinin diğer bütün medeni ve ileri ülkelerde uygulandığı gibi yetkin mühendisliği ülkemize getirmek olduğunu söyleyen Akbaş, “4 senelik üniversite bitirmiş insanlarımıza hiçbir şekilde imza yetkisi vermememiz lazım. Bunlar belirli sınavlardan geçip tecrübe kazandıktan sonra imza yetkisi kazanmalılar. İkincisi de gerek mühendis gerek proje kontrolü yapan firmalar gerekse müteahhitlik hizmeti veren firmalar, mutlaka ve mutlaka mesleki yeterlilik sigortasını yaptırmak zorundalar. Sigorta işini devreye soktuğunuz anda bir sürü hata kendiliğinden kesilecektir” değerlendirmesinde bulundu.

AFAD: ‘’Yer Kabuğunda 7,3 Metrelik Oynama Var’’

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, “Yer kabuğu 2 dakikalık süre boyunca her 2 deprem sırasında çok ciddi şekilde sarsıldı. Her 2 depremin derinliği 8,5 ile 10 kilometre arasında değişiyor. Yer kabuğunda 3-4 metreye varan yer değiştirmelerin, dün sahadan gelen bilgiler ışığında 7 metre 30 santime kadar olduğu bilgisi var” dedi.

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Tatar, AFAD Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında; Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremlerin, Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı en büyük depremlerden olduğunu söyledi. Bu 2 depremin toplam etki süresinin 2 dakikalık zamana yayıldığını kaydeden Tatar, “Yer kabuğu 2 dakikalık süre boyunca her 2 deprem sırasında çok ciddi şekilde sarsıldı. Her 2 depremin derinliği 8,5 ile 10 kilometre arasında değişiyor. Yer kabuğunda 3-4 metreye varan yer değiştirmelerin, dün sahadan gelen bilgiler ışığında 7 metre 30 santime kadar olduğu bilgisi var. Yaklaşık 7,5 metre civarındaki deformasyon, bizim son 2 bin yılda yaşadığımız ve bir deprem sonucunda ortaya çıkan en büyük deformasyona karşılık geliyor” diye konuştu.

Doğu Anadolu fay zonu üzerindeki 5 ayrı parçanın deprem sonucu kırıldığını hatırlatan Tatar, “Bu depremin yüzey kırığı, sahada yapılan şu ana kadarki çalışmalara göre hemen Hatay’ın kuzeyinden başlayıp, Hassa, Kırıkhan şeklinde devam edip, oradan Pazarcık, Gölbaşı ve kuzeydoğuya doğru devam ediyor. Doğu Anadolu fay zonunun kırılan parçaları; Amanos, Gölbaşı Pazarcık, Erkenek, Çardak Göksun segmentleri olarak belirtilebilir. Şu ana kadar baktığımızda toplam artçı sayısı 3 bin 858. Bu çok ciddi bir rakam. Olağan dışı bir durumla karşı karşıyayız. Şu an konuştuğumuz dakikalarda bile artçı sayılarının 3 bin 900’ü aştığını söyleyebiliriz. Bunların 3 ile 4 arası büyüklükte olanlarının sayısı 1253. 4 ile 5 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısı 394. 5 ile 6 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısı ise 38. Bundan 3 ay önce meydana gelen İzmir depreminin büyüklüğü 4.9, daha sonra Düzce’de meydana gelen depremin büyüklüğü 5.9’du. Bu 2 büyük depremden sonra çok sayıda İzmir ve Düzce depremi büyüklüğünde artçı sarsıntılar yaşıyoruz” dedi.

Depremlerin 110 bin kilometrekarelik alanda etkili olduğunu aktaran Tatar, “Bu depremler birçok Avrupa ülkesinin yüz ölçümünden daha büyük. Artçı sarsıntılar devam ediyor. Halen bölgede çok sayıda yıkılmamış ağır hasarlı ya da orta hasarlı binalar var. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu binalardan uzak durması çok büyük önem taşıyor. 4 ve üzeri veya 5 ve üzeri meydana gelebilecek artçı sarsıntıların sonrasında özellikle yıkılmamış olan binalarda da yıkımlar gerçekleşebilir. Buralardan vatandaşlarımızın uzak durmasında çok büyük yarar var. Bu 2 Deprem sonucunda yer kabuğunda şu ana kadar elde edilen gözlemlere göre 400 kilometrenin üzerinde bir yüzey kırığının oluştuğunu biliyoruz. Ortaya çıkan enerji çok büyük. Baktığınızda kabaca 30 katrilyon jul enerjinin açığa çıktığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu. 

Kentsel Dönüşüm Yol Haritası Açıklandı

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Başkan Vekili Dr. Haldun ERSEN, kentsel dönüşüm farkındalığını artırmak amacıyla hazırladığı yol haritasını açıkladı. 

Türkiye’nin en önemli problemlerinden kentsel dönüşümün siyaset üstü bir yaklaşımla, milli seferberlik bilinci ile, aynı kurtuluş savaşında olduğu gibi birlik, beraberlik ruhuyla ele alınması gerektiğini kaydeden KENTSEV, “Türkiye’de yaklaşık 24 milyon bina bulunuyor, bunların %60’ının riskli olduğunu düşünüyoruz. Bunların %15’inin dönüştüğünü varsayarsak 12 milyon bina riskli durumda diyebiliriz. Mülkiyeti elinde tutan vatandaşın vakit kaybetmeden bu işin içine katılması ve bu 12 milyon riskli binanın dönüşmesi gerekiyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da özellikle 2022’de devreye aldığı kentsel dönüşüm teşviklerinin bu anlamda hayati olduğunu da düşünüyoruz.” açıklamasında bulundu. 

Kentsel dönüşümün yol haritası:

  1. İletişim stratejisi: Sağlıklı bir kentsel dönüşüm süreci açısından sorunu sadece teknik yaklaşımlarla çözemeyeceğimizi görmeliyiz.
  2. Fayda ve maliyet ilişkisi: İletişim süreciyle birlikte vatandaşlara fayda-maliyet ilişkileri çok iyi şekilde aktarılmalı. Uzlaşma ve ikna süreçleri geliştirilip vatandaşların katılımını sağlayarak muvafakatlarını alabilmek gerekiyor.
  3. Mülkiyet sorunlarının çözülmesi: ‘Halkla kentsel dönüşüm söyleşileri’ projesini başlatarak 81 il ve ilçelerinde yaygınlaştırmaya odaklanılması gerekiyor.
  4. Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile iş birliği: Devlet ve vatandaş arasında köprü vazifesi görebilecek, tarafsız davranabilecek STK’ları uzlaşma ve garantörlük çalışmalarında devreye sokabilmek gerekiyor.
  5. Vatandaşın geri bildiriminin alınması: Kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda anket yapılmalı ve sonuçları ile proje geliştirilmeli. Gerekirse riskin büyüklüğüne göre hayati ölçüler çerçevesinde harekete geçilmeli.
  6. Sosyolojik ve psikolojik etki: Anketlerle sosyal ve psikolojik etkiler ortaya koyulmalı.
  7. Üç önemli paydaş: Kentsel dönüşümün vatandaş, devlet ve STK’larla çözülebileceği unutulmamalı.
  8. 6306 no’lu kanunun geliştirilmesi: Kanunda zorlayıcılık olması gerekiyor. Yasaların birbiriyle ilişkisi kurulmalı ve 6306 nolu yasanın gücü arttırılmalı.   
  9. Planlama ilkeleri: Özellikle kent silüetini ve bütünlüğünü bozmayacak biçimde planlama ilkeleri geliştirilmeli.
  10. Yerel Yönetimler : Belediyelerin alt yapılarını geliştirmeleri, acil olarak strateji ve eylem planlamalarını hazırlamaları şart. Bu konuda Belediyelere yaptırımlar gerekiyor. 
  11. Kamu-özel sektör işbirliği güçlendirilmeli
  12. Yargılama : Yargıya intikal eden durumlarda acil kararlar verilmesi gerekmekte. 2/3 sağlandıktan sonra hukuki olarak yargıya intikal ettikten sonra hızlı bir şekilde çözülmeli. Bu amaçla, kanun güçlendirilmeli.

İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi Kent Verilerini Ortaya Koydu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü iş birliğiyle 2020’de hazırlanan “İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi” megakentteki konut stokuna ilişkin verileri ortaya koyuyor.

Kentte 2000 ve öncesinde yapılmış bina sayısının 818 bin 339 olduğu görülüyor. Söz konusu yapıların 555 bin adedinin 1980-2000 tarihli, 264 bininin ise 1980 öncesinde yapıldığı rapora yansımış durumda.

İstanbul’da 2000 ve öncesi binaların en çok olduğu ilçelerin başını 39 bin 786 ile Fatih çekiyor. Bu binaların 31 bin 899’unun ise 1980’den öncesine ait olduğu biliniyor.

Fatih’i 35 bin 353 adetle Üsküdar, 34 bin 618 ile Bağcılar, 34 bin 592 ile Pendik, 34 bin 333 ile Beykoz, 33 bin 727 ile Ümraniye, 33 bin 68 adetle Sarıyer izliyor. 7 ilçede bina sayısının 30 binin üzerinde olduğu görülüyor.

En düşük Adalar ve Beylikdüzü’nde

Yapım tarihi 2000 ve öncesine ait bina sayısı Küçükçekmece ve Silivri’de 25-30 bin adet, Beyoğlu, Maltepe, Esenyurt, Kartal, Kağıthane, Sultanbeyli, Sultangazi, Eyüp ve Gaziosmanpaşa’da 20-25 bin adet, Bahçelievler, Arnavutköy, Şişli, Bayrampaşa, Kadıköy, Esenler, Şile, Ataşehir, Avcılar ve Sancaktepe’de 15-20 bin adet aralığında.

Büyükçekmece, Başakşehir, Çekmeköy, Tuzla, Zeytinburnu, Beşiktaş ve Çatalca’da ise 10-15 bin adet aralığında 23 yaşında üzerinde bina bulunuyor.

Yapım tarihi 2000 ve öncesine ait bina sayısının en düşük kaldığı ilçe 5 bin 325 adetle Adalar olurken, onu 6 bin 262 ile Beylikdüzü, 9 bin 800 ile Güngören, 9 bin 961 ile Bakırköy izliyor.

Rapora göre, 7,5 ve üzeri şiddetli bir depremde İstanbul’da 301 bin binanın hafif, 137 bin binanın orta, 39,5 bin binanın ağır, 13,5 bin binanın ise çok ağır hasar görebileceği öngörülüyor.

“Binanıza deprem dayanıklılık testi yaptırın”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam yaptığı açıklamada, “Son afette yıkılan tüm binaların yüzde 98’inin 1999 yılı öncesi inşa edilenler olması bize bina standardı ve denetimi konusunda kat ettiğimiz ilerlemeyi göstermekle birlikte işi daha sıkı tutmamız gerektiğini de hatırlatıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Uzmanlar, yaşlı konutlarla ilgili deprem dayanıklılık testi yaptırılması, sonuca göre binanın güçlendirilmesi veya dönüştürülmesi çağrısında bulunuyor.

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Başkan Vekili Haldun Ersen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul’da muhtemel 7,5 ve üzeri şiddetli bir depremde hafif, orta, ağır ve çok ağır hasar alması beklenen 491 bin binada 6,2 milyon kişinin yaşadığının tahmin edildiğini söyledi.

Özellikle çok ağır hasar alması beklenen binaların hemen tahliye edilmesi ve bu yapıların dönüşümü için harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Ersen, bunun yolunun da konut sakinlerinin yapı denetimi yaptırmalarından geçtiğini anlattı.

Ersen, vatandaşlardan binalarına dayanıklılık testi yaptırmaları gerektiğini kaydederek, kentsel dönüşüm için geç kalmamalarını, bu konuda topluca seferberlik ilan edilmesi gerektiğini bildirdi.

İlçe – 1980 öncesi – 80/2000 arası – 2000 sonrası
Adalar: 3.584 – 1741 – 5325
Arnavutköy: 96 – 19203 – 19299
Ataşehir: 7735 – 10297 – 18032
Avcılar: 2596 – 14287 – 16883
Bağcılar: 6072 – 28546 – 34618
Bahçelievler: 3892 – 15483 – 19375
Bakırköy: 4869 – 5092 – 9961
Başakşehir: 814 – 13620 – 14434
Bayrampaşa: 8295 – 10240 – 18535
Beşiktaş: 7272 – 5195 – 12467
Beykoz: 15981 – 18352 – 34333
Beylikdüzü: 41 – 6221 – 6262
Beyoğlu: 17052 – 7940 – 24992
Büyükçekmece: 1303 – 13622 – 14925
Çatalca: 1863 – 9266 – 11129
Çekmeköy: 529 – 13813 – 14342
Esenler: 6582 – 11739 – 18321
Esenyurt: 499 – 23301 – 23800
Eyüp: 11966 – 10171 – 22137
Fatih: 31899 – 7887 – 39786
Gaziosmanpaşa: 12786 – 8375 – 21161
Güngören: 2513 – 7287 – 9800
Kadıköy: 12816 – 5611 – 18427
Kağıthane: 11813 – 11877 – 23690
Kartal: 9211 – 14491 – 23702
Küçükçekmece: 7535 – 20621 – 28156
Maltepe: 6541 – 18144 – 24685
Pendik: 6703 – 27889 – 34592
Sancaktepe: 460 – 15873 – 16333
Sarıyer: 11898 – 21170 – 33068
Silivri: 1338 – 25292 – 26630
Sultanbeyli: 458 – 22817 – 23275
Sultangazi: 4502 – 18421 – 22923
Şile: 6762 – 11293 – 18055
Şişli: 10601 – 8487 – 19088
Tuzla: 2882 – 11139 – 14021
Ümraniye: 5448 – 28279 – 33727
Üsküdar: 13864 -21489 – 35353
Zeytinburnu: 2594 – 10103 – 12697
TOPLAM: 263655 – 554674 – 818339

Prefabrik Yapılara KDV İndirimi Uygulandı

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin ardından geçici barınma ihtiyacının karşılanması için kullanılan prefabrik yapıların ihracatı yasaklanırken KDV oranları da yüzde 1’e indirildi. 

Ticaret Bakanlığı, depremzedelerin ihtiyacının karşılanması amacıyla, 15 Şubat 2023’ten itibaren geçerli olmak üzere, konteyner ev ve prefabrik yapı ihracatını 3 ay süreyle yasakladığını duyurdu.

Ticaret Bakanlığı sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş ili olan depremler nedeniyle ilk etapta ortaya çıkan geçici barınma ihtiyacının acilen giderilebilmesine katkı sunmak amacıyla konteyner ev ve prefabrik yapı ihracatı 15 Şubat 2023 tarihinden itibaren 3 ay süreyle yasaklanmıştır.”

Prefabrik yapı ve konteynerlerin, depremden etkilenen 10 ilde afetzedeler ile ilgili kurum ve kuruluşlara tesliminde KDV oranı yıl sonuna kadar yüzde 18’den yüzde 1’e düşürüldü.

Cumhurbaşkanlığının konu ile ilgili kararı Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Buna göre, prefabrik yapı ile konteynerlerin 8 Şubat 2023 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla OHAL ilan edilen illerde kullanılmak üzere 31 Aralık 2023 tarihine kadar afetzedeler ile 3065 sayılı KDV kanununun 17’nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara tesliminde yüzde 1 vergi oranı uygulanacak.

‘’Ruhsatlı Projelerin Deprem Mevzuatına Uygunluğu Denetlenir’’

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır, ‘’ruhsat almış projelerde deprem mevzuatına uygun uygulamalar yapıldığı sürece sıkıntı olmaz’’ dedi. 

Yeni Düzen’in haberine göre; Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır, vize ve ruhsat almış projelere uygun uygulamalar yapıldığı sürece ülkedeki binalarla ilgili bir sıkıntı olacağını düşünmediğini belirterek, mevzuatların depremle ilgili kriterleri sağladığını kaydetti.

“Mal sahibi eğer proje müellifinden herhangi bir denetim istememiş ve inşaatı kendi başına yapmışsa orada belki soru işaretleri olabilir” diyen Adanır, buna karşın ülke genelinde bu hassasiyeti gördüğünü söyledi. Adanır, betonarme binalarda projenin çok fazla dışına çıkıldığını düşünmediğini ifade etti.

Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtlayan KTMMOB Başkanı Adanır, projeler vizelendikten sonra inşaat iznini belediyelerin verdiğini belirterek, imar şubesi olmayan belediyelerde, kaymakamlıkların imar şubelerinin destek verdiğini ancak Belediyeler Yasası’nın değişikliğiyle birlikte tüm inşaat ruhsatlarının belediyeler tarafından verileceğini söyledi. Adanır, bundan sonra binaların denetim kısmındaki yükümlülüğün tümünün belediyelerde olacağını ifade etti.

“Projeler vizelenirken deprem mevzuatına uygunluğu denetlenir”

İnşaat Mühendisleri Odası’nın yayımladığı deprem yönetmeliği bulunduğunu dile getiren Tunç Adanır, “Bu ülkede yapılacak tüm yapıların, bu deprem yönetmeliğine göre statik hesaplarının yapılması gerekir. İnşaat Mühendisleri Odası, projenin deprem hesaplarına uygunluğunu ve projenin bu mevzuatın gereklerine uygun olup olmadığını kontrol eder. Projeler vizelenirken deprem mevzuatına uygunluğu denetlenir” diye konuştu.

İnşaat süreci…

Bir inşaatın başlaması süreciyle ilgili de bilgi veren Adanır, ülke genelinde belli bölgelerde imar planları, emirnameler veya Fasıl 96’nın geçerli olduğu imar mevzuatlarının bulunduğunu ifade etti. İmar planı ve emirname olan bölgelerde projeleri çizen mimarlar ve mühendislerin önce Şehir Planlama Dairesi’nden bölgenin imar haklarıyla ilgili olarak ön onay aldığını anlatan Adanır, ondan sonra hazırlanan mimari, inşaat mühendisliği, mekanik ve elektrik projelerinin her birinin kendi odasında mevzuatlara uygunluğu açısından denetimden geçtiğini kaydetti. Dört meslek grubunun hazırladığı projelerin, dördü de vizelendikten sonra, inşaat ruhsatı almak için ilgili kuruma yani belediyelere gittiğini belirten Tunç Adanır, belediyelerin de projelerle yapılan başvuruları inceleyerek, inşaat yapılabilmesine dair ruhsatı verdiğini söyledi.

“Projelerimizi yapım aşamasında denetliyoruz”

“Bugüne kadar ülke genelinde olan uygulamalarda belediyede ruhsat verilmesi ve bundan sonraki denetim kısmı açıkçası biraz soru işaretindedir” diyen Adanır, şunları kaydetti:

“Ama bu sistem varken yine de biz mimar ve mühendisler, mal sahipleriyle yaptığımız karşılıklı akitler sonucunda projelerimizi yapım aşamasında denetliyoruz. Bunu bazen mal sahipleri talep etmeyebilir. Veya bilgi vermeden yapabiliyor. Belediyeler yasal mevzuatlarda yükümlülük olmadığı için denetlemediği veya zorlamadığı noktada boşluklar oluşabiliyor.”

“Belediyeler, KTMMOB’ye bağlı odaların üyelerinden yapı denetimiyle ilgili hizmet talep edecek. Bu son düzenlemeyle yasal maddeye bağlandı”

Belediyeler Yasası’nda yapılan son değişiklikle bütün belediyeler bu taahhüt altına girdiği için bundan sonra bu sistemin daha da aktif çalışacağını vurgulayan KTMMOB Başkanı Adanır, belediyenin, KTMMOB’ye bağlı odaların üyelerinden yani projeyi yapanlardan, yapı denetimiyle ilgili hizmet talep edeceğini, bunun son düzenleme ile yasal maddeye bağlandığını belirtti.

Çizilmiş, vize ve ruhsat almış projeler uygun olarak yapıldığı sürece ülkedeki binalarla ilgili bir sıkıntı olacağını düşünmediğini ifade eden Tunç Adanır, mevzuatların depremle ilgili kriterleri sağladığını kaydetti. 

“Mal sahibi eğer proje müellifinden herhangi bir denetim istememiş ve inşaatı kendi başına yapmışsa orada belki soru işaretleri olabilir” diyen Adanır, buna karşın ülke genelinde bu hassasiyeti gördüğünü söyledi. Betonarme binalarda projenin çok fazla dışına çıkıldığını düşünmediğini belirten Adanır, “Özellikle binaların betonarme aşamasında kalıp, demir ve beton kısmında çoğu yerde hassasiyet olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Sadece İskele değil…”

İskele bölgesindeki ciddi inşaat patlamasının hatırlatılması üzerine KTMMOB Başkanı Adanır, “Evet o bölge şu anda zemin yapısı olarak en hassas bölgedir ama sadece İskele değil” vurgusu yaptı. Adanır, belediyelerin bundan sonraki süreçte yeni değişiklikle birlikte binaların yapımını, denetimini, projeyi yapan müelliflere yaptırmakla daha yükümlülük altına girdiğine ve bunu araması gerektiğine dikkat çekti.

Tunç Adanır, mevcut sistemde bir inşaatın başlaması için inşaatı yapacak müteahhit veya taşeronun, Müteahhitler Birliği’nden veya Taşeronlar Birliği’nden belgesini getirmek zorunda olduğunu söyledi. İmar şubesinin inşaatın başlamasıyla ilgili gün verdiğini ifade eden Adanır, inşaatın başlayacağı gün projeyi yapan mimarlar, mühendisler, resmi harita mühendisi, müteahhit ve mal sahibinin orada olup, bütün hazırlıkların yapıldığını, imar şubesinin de gelip denetim yaptığını ve herkesin imzasıyla inşaatın başladığını kaydetti. 

“İnşaat başladıktan sonra binaları denetlemek proje müelliflerinin yasal yükümlülüğü”

İnşaat başladıktan sonra binaları denetlemenin proje müelliflerinin yasal yükümlülüğü olduğunu ifade eden Adanır, bina bittiği zaman da binayı denetleyenlerin, “ben bu binayı kontrol ettim” diye imza attığını söyledi. Lefkoşa Türk Belediyesi ile uygulamaya koydukları sistemin en yakın sürede ülkenin her yerinde olması gereken sistem olduğunu vurgulayan Adanır, 3-4 tane belediyeden bu sistemin başlatılması için talepler aldığını belirtti. KTMMOB Başkanı Adanır, “Ülke genelinde aynı sistemi geliştirilmiş şekliyle kullanmaktır niyetimiz” dedi.

Binalar nasıl kontrol edilebilir?

Türkiye’deki depremden sonra evlerinin durumuyla ilgili şahıslardan birçok telefon aldıklarını dile getiren Adanır, binaların kontrolüyle ilgili yapılması gereken süreci şöyle anlattı:

“Herkese söylediğimiz şudur. Öncelikle projeyi yaptırdığınız inşaat mühendisi (proje müellifi) kimse, onun incelemek üzere çağırın çünkü bina ile ilgili sorumluluğu bulunmaktadır. Oradaki binayı incelesin, teknik açıdan değerlendirsin. Eğer bir hassasiyet görüyorsa o zaman İnşaat Mühendisleri Odası’ndan test ve tahlille ilgili inşaat mühendisi ile birlikte talep yapılabilir. Ve orada incelemeler yapılır, testler alınır ve laboratuvarın sonucunda size teknik rapor hazırlanır.”

KTMMOB Başkanı Adanır, İnşaat Müteahhitleri Birliği veya Taşeronlar Birliği’ne üye olmayan kimsenin ülkede inşaat yapamayacağının da altını çizdi.

“Ülkede çok fazla kaçak bina olduğunu pek zannetmiyorum”

Vize de alınsa ruhsat almadan inşaata başlanamayacağını vurgulayan Adanır, “Bu süreçler yapılmadıysa ve inşaat devam ederse o kaçak inşaattır. Onu da denetleme merci belediyedir” diye konuştu. Ülkede kaçak binaların her bölgede olabileceğini düşüncesini paylaşan Adanır, “Çok fazla olduğunu pek zannetmiyorum, varsa da ilgili belediyenin etkin denetimi olmamasından kaynaklandığına inanıyorum” dedi.

“Zemin kontrolü yapılmalı”

Projelerin dışında zemin etüdü konusunun bilinç olarak yerleştirilmesi gerektiğini ifade eden Adanır, inşaat veya bina yapılacak zeminin kontrolünün yapılması gerekliliğine işaret etti. Tunç Adanır, inşaatın yapılacağı yerlerden test çukurlarının açılıp, zeminin yapısından örnekler alınarak, zeminin, üzerine yapılacak binayı taşıyıp, taşımayacağı veya zemine göre nasıl bir bina taşıyıcı sistemi tasarlanması gerektiğinin raporu olması gerektiğini kaydetti.

 “Binayı ne kadar güvenli tasarlarsanız tasarlayın, oturduğu zemin sağlıklı değilse yine bir anlam ifade etmez” diyen Adanır, Yer Bilimleri Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın ortaklaşa protokol gereği, İnşaat Mühendisleri Odası vize işlemi sürecinde kamusal bina projeleri, oteller veya yüksek katlı binalarda zemin etüdü raporlarının zorunlu istendiğini belirtti. Bu raporlara göre temel sistem veya taşıyıcı sistemin belirlendiğini kaydeden Adanır, “Bunların vize aşamasında yasal mevzuatlara uygun projelendirilmesi denetlenir ama yerinde nasıl yapıldığı ise müelliflerin etkin denetimi ile gerçekleşebilir” şeklinde konuştu.

“Ev yaptıracak herkes zemin etüdü yaptırmalı”

Bunun toplum bilinciyle gelişmesi gerektiğini ifade eden Adanır, “Evini yapacak olan herkesin zemin etüdü yaptırması gerekliliğini inanıyor ve tavsiye ediyorum” dedi.

“Vatandaşlar, depreme dayanıklılık açısından binasını kontrol ettirmeli mi?” sorusu üzerine Adanır, inşaatın yapım sürecinde normal denetlemeler olması gereken süreçlerle yapılmışsa, buna gerek olmadığını belirterek, yine de inşaat mühendisi (proje müellifi) çağrılarak, kontrol ettirilebileceğini belirtti. Apartman dairesinde yaşayan vatandaşların da apartmanın yapımında bulunan inşaat mühendisine ulaşabileceğini dile getiren Tunç Adanır, belediyede inşaat mühendisi ve mimarın kim olduğunun kayıtlı olduğunu söyledi. Adanır, ülkede vize uygulamasının 1981’de başladığı bilgisini de verdi.

“Yapımda projeye birebir uygunluk olmalı”

“Ülkede kat sınırlaması yapılmalı mı?” sorusuna karşılık ise Adanır, teknoloji ve mühendisliğin sürekli geliştiğine işaret etti. Kat kriterini doğru bulmadığını ifade eden Adanır, insan sağlığını ve güvenliğini birinci planda tutacak yapıların oluşması gerektiğini kaydetti. Bunun da zeminden, betonarmesine veya çeliğine doğru hesaplanmasının önemini belirten Tunç Adanır, yapımda projeye birebir uygunluk olması gerektiğini vurguladı.

“Ülkemizde yüksek katlı binalarda yangınla ilgili tüzükler eksik”

Ülkede özellikle yüksek katlı binalarda yangınla ilgili tüzüklerin eksik olduğuna dikkat çeken KTMMOB Başkanı Adanır, “Dünyada yüksek katlı binalar yapılır, her yerde yapılır ama bununla ilgili güvenlik ve sağlık mevzuatlarının doğru kurgulanması lazım. Bunlar doğru kurgulanırsa her türlü bina yapılabilir yeter ki sağlık ve güvenlikle ilgili kriterleri olması gereken şartları yerine getirilsin” dedi.

“Kontrollük sistemi ülke geneline yayılmalı”

Lefkoşa Türk Belediyesi ile geçmiş dönemde başlattıkları kontrollük sisteminin ülke geneline tüm belediyelerde, geliştirilerek yayılması halinde herkesin kendi sorumluluğunu paylaşacağını ifade eden Adanır, belediyelerin de, müelliflere yapılarının denetimlerini sağlatması durumunda ülkede sağlıklı ve güvenli binaların daha da iyi ve gelişmiş hale geleceğini kaydetti. Bu yönde her türlü çalışmaya hazır olduklarını belirten Adanır, 3-4 belediye ile acil çalışmaları başlatacaklarını söyledi.

Prof. Dr. Akyüz: ‘’5 Farklı Fay Parçası Kırıldı’’

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, Kahramanmaraş depreminde 5 farklı fay hattının kırıldığını ifade etti. 

İstanbul Teknik Üniversitesi öncülüğünde, İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Gebze Teknik Üniversitesi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü, Munzur Üniversitesi Coğrafya Bölümü, Muğla Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği ve Fırat Üniversitesi’nden öğretim üyelerinin de katılımıyla, 13 deprem bilimci, afet bölgelerinde çalışmalara başladı. Alanda 4 ayrı grup halinde çalışacak ekipler, yüzey kırığı haritalaması yaparak, dağılımları belirleyecek. Depremin oluşumunu yerinde inceleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, çok uzun bir fay hattının kırıldığını gördüklerini belirterek, sabah 3 deprem gerçekleşmiş olma ihtimalini dile getirdi.

Yaklaşık 300 kilometreye yakın fay kırığı ile karşı karşıya olunduğunu belirten Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, “İstanbul Üniversitesi ve Gebze Teknik Üniversitesi Kırıkhan’dan Nurdağı’na kadar olan bölgede çalışıyor. Nurdağı’ndan Gölbaşı’na kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ekibi çalışıyor. Erkenek fayında ise Muğla Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ekibi çalışıyor. Diğer yandan Narlı fayı kırıldı, orayı da biz çalışıp, bitirdik. Gölbaşı’ndan kuzey doğuya doğru bir fayın daha kırıldığını düşünüyoruz. Öğlen saatlerinde olan depremde Çardak fayı kırıldı. Elbistan’ı etkileyen fay kırıldı, orada da Munzur Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi ekibi çalışıyor” dedi.

‘’5 Metreye Kadar Kayma Var’’

Fayı hem yerden hem havadan incelediklerini belirten Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, “Pazarcık’tan güneye doğru giden Narlı fayı var demiştik. Bu fay 15 kilometrelik bir fay. Bu fayı haritaladık, bitirdik. Üzerindeki yer değiştirmeleri ölçtük, yaklaşık olarak 2,5 metrelik bir yer değiştirme ölçtük ve o bölgenin haritalamasını bitirdik. Daha sonra Nurdağı’ndan Gölbaşı’na doğru, gelmeye başladık. Burada da yavaş yavaş yer değiştirmelerin, fayın oluşturduğu blokların arasındaki kayma miktarının arttığını gördük. Şimdiye kadar bloklar arasında 5 metreye kadar kaymalar gördük. Tahminimize göre, biraz daha kuzey doğuya doğru Gölbaşı’na gittiğimiz zaman, bu ötelenmelerin artması da mümkün. Çok büyük bir deprem ile karşı karşıyayız. Düşünün bloklar birbirlerine göre, 5 metre civarında sola doğru kayıyorlar. Bir yandan drone kullanıyoruz. Bu fayı adım adım hem yerden izliyoruz hem de drone ile izleyerek, bütün o ötelenmelerin, kaymaların miktarlarını da santimetre ile ölçüyoruz” diye konuştu.

‘’5 Farklı Fay Parçası Kırıldı’’

Esas olarak Doğu Anadolu fayının kırıldığını ancak, bu faydan ayrılan kollar da olduğunu belirten Prof. Dr. Akyüz, “Mesela Amanos segmenti, Kırıkhan’dan başlıyor, Nurdağı’na kadar devam edip, sonra yön değiştirerek doğuya doğru dönerek Gölbaşı’na devam ediyor. Türkoğlu’na kadar olan kesim aslında bir fay segmenti. Türkoğlu’ndan Gölbaşı’na kadar olan kesim, Pazarcık segmentinin, aslında tehlikeli bir segment olduğunu, kırılmayı beklediği yazılmıştı. Çünkü en son 1513 yılında kırılmış, üzerinden 520 yıllık bir zaman geçmiş. Dolayısıyla o enerji birikti ve kırıldı. Narlı segmenti dediğimiz, Pazarcık güneyine giden segmentte kırıldı. Dolasıyla Çardak segmenti kırıldı. 5 farklı fay parçası kırıldı. Bunlardan 3’ü Doğu Anadolu fayı üzerinde, diğerlerinden Narlı ve Çardak segmenti kırıldı. 5 fayın kırıldığı bir depremden bahsediyoruz. Bu çok rastlanan bir şey değil. Dünyada çok ender rastlanan bir şey. Türkiye’de de geçmişe baktığımızda böyle bir şey yok” şeklinde konuştu.

Sabah 04.15 civarında olan depremin iki kez şiddetli şekilde salladığının söylendiğini ifade eden Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, şunları söyledi: 

“Büyük ihtimalle 1,5 dakika içerisinde 2 Deprem peş peşe oldu. Hatta belki o sabah 3 deprem oldu, çünkü kırılan segmentlere baktığımızda hakikaten çok uzun bir fay hattının kırıldığını görüyoruz. Öğlen saatlerinde olan depremde ise Çardak segmenti kırılıyor. Bu tabi sabah olan depremin tetiklemesiyle olan bir durum. Orada da çalışmalarımız tam bitmedi ama, aşağı yukarı 50 kilometreden fazla belki 70 kilometrelik fay kesiminin kırıldığını tahmin ediyoruz. Biraz beklemek gerekiyor. Çalışmaları görelim, o enerji fayları ne derecede etkiledi. Az mı çok mu etkiledi. Biraz bekleyip dikkatli konuşmak lazım, insanları paniğe sevk etmemek lazım.”

İzocam, Afet Bölgesindeki Çadırkentlere Yalıtım Malzemesi Desteğine Başladı

Ülkemizin yaşadığı büyük deprem felaketine yönelik bir baş sağlığı mesajı yayınlayan İzocam, depremin ilk saatlerinde devreye aldığı Acil Destek Planı ile ülke çapında gerçekleşen yardım seferberliğine katıldı. Afet bölgelerindeki zorlu hava koşullarına dikkat çeken İzocam, kurulan çadırkentlere kullanılmak üzere yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemelerinin bölgeye sevkiyatına başladı.

Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam, ülke olarak yaşadığımız büyük deprem afetinin ardından bir baş sağlığı mesajı yayınladı. Mesajda afet bölgelerindeki zorlu hava koşullarına dikkat çeken İzocam, evleri yıkılmış veya hasar gören vatandaşlarımızın barınmaları için kurulan çadırkentlerde kullanılmak üzere yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemelerinin sevkiyatına başladıklarını açıkladı. 

İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, yayınladığı baş sağlığı mesajında şu açıklamalarda bulundu:

“Ülkemiz, art arda meydana gelen ve 10 ilimizi etkileyen yıkıcı depremlerle son yüzyılın en büyük felaketini yaşıyor. İzocam olarak, yaşadığımız bu afet dolayısıyla derin bir üzüntü içerisindeyiz. Depremlerde hayatlarını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.

İzocam olarak, depremin ilk saatlerinden itibaren yıkıma uğrayan 10 ilimize destek olmak amacıyla afet bölgesindeyiz. Geliştirdiğimiz Acil Destek Planı çerçevesinde, tesislerimizde yardım malzemelerinin ve desteklerin koordine edilmesi amacıyla özel ekipler oluşturduk. Çalışanlarımızın ve Türkiye’nin dört bir yanındaki İzocam Bayilerimizin özverili işbirliği ve desteği ile de yardım ağımızı güçlendirdik. İlk günden bu yana, depremden etkilenen yurttaşlarımızın öncelikli ihtiyaçları olan insani yardım malzemelerinin bölgeye sevkiyatını gerçekleştirmekteyiz. Deprem bölgelerindeki gelişmeleri ve ihtiyaçları da yakından takip etmekteyiz.

Yaşadığımız bu büyük afette, depremzedelerimizin afetin sonuçlarıyla birlikte zorlu hava koşullarıyla da mücadele ediyor oluşu, hassasiyetle yaklaştığımız konuların başında geliyor. Kurulan çadırkentlerimizin yalıtımının sağlanması evleri zarar gören vatandaşlarımızın sağlığı açısından öncelikli ihtiyaçlar arasında yer alıyor. Bizler de yalıtım sanayi olarak üretim gücümüzü kullanarak bölgeye her türlü desteğe hazırız. Çadırkentlerin zeminlerinin ısı yalıtımını sağlamak amacıyla yüksek mukavemetli Foamboard levhalarımızı İzoder ve kamu kurumlarıyla eşgüdüm içinde ihtiyaç duyulan adreslere gönderiyoruz. İlk etapta Kahramanmaraş ve Gaziantep’de kurulan çadırkentlerde kullanılmak üzere yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemelerimizi afet bölgesine ulaştırdık. İlerleyen günlerde diğer ihtiyaç duyulan bölgeler için de planlamalarımızı yapıyoruz.

Şimdi dayanışma zamanı, yaralarımızı hep birlikte saracağımıza inancımız tam. Ülkemize tekrar geçmiş olsun.”

Oturulan Evin Depreme Karşı Dayanıklılığı Nasıl Ölçülür?

Gayrimenkul Danışmanı Şule Alp, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle tekrardan yüzleştiğini ifade ederek, ‘’Çevre iller ve İstanbul’daki vatandaşlar da kendi evlerinin sağlamlığı konusunda endişe ediyor. Bu noktada evlerinin sağlamlığını anlamalarının birkaç yolu bulunuyor.’’ dedi. 

Oturulan evlerin sağlamlığını ölçmek adına konuşan Gayrimenkul Danışmanı Şule Alp, “Bölgede binlerce bina yıkıldı. Bazıları sağlam gözüküyor olsa da çok riskli yapılar. O nedenle vatandaşların dikkatli olması gerekiyor. Öte yandan çevre iller ve İstanbul’daki vatandaşlar da kendi evlerinin sağlamlığı konusunda endişe ediyor. Bu noktada evlerinin sağlamlığını anlamalarının birkaç yolu bulunuyor. Binanın deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı çok önemli.  Zemin etüt raporu, dış ve iç çatlaklar, daire ve binaya yapılan müdahaleler, kolon ve kirişlerde değişim de incelenmesi gerekiyor. Dere yatağında, sulu zeminde, çevresine göre çukur yerlerde olan binalar çok tehlikeli” dedi.

Altında iş yeri bulunan binalara daha da dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Alp, “Hem son İzmir depremine hem de bu depremde gördük ki altında market, banka, spor salonu, mağazaların bulunduğu birçok bina yıkıldı. Çünkü bu iş yerleri, alanlarını büyütmek için kolonları kesebiliyor. O yüzden altında iş yeri olan binalar daha dikkatli incelenmeli. Yine aynı şekilde binaların bodrumuna da bakılmalı. Bodrumda rutubet olmamalı. Eğer varsa binanın su yalıtımı iyi yapılmamış ve bunun sonucunda taşıyıcı sistemler paslanmış olabilir” diye konuştu. 

Alp, evini incelemek isteyenlere ayrıca şunları söyledi: 

“Evde kolon ve kirişlerin çatlak olup olmadığı kontrol edilmeli. Bina dolgu ya da çamurlu yerdeyse risk vardır. Duvarlarda çatlak olup olmadığına, duvarın inceliğine, yamulmalara bakılmalı. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisans verilen kuruluşlar, belediyeler ve özel kurumlar tarafından riskli yapı tespiti yapılıyor. Eğer evinizi riskli görüyorsanız bir uzman çağırmalısınız. Binanın durumu, zeminin analizi, binanın fay hatlarına olan yakınlığı detaylı olarak incelenir. Son olarak binadan karot ve parça alınarak risk raporu çıkarılır.” 

Tüpraş, 1,7 Milyar TL’lik Bedelsiz Sermaye Artırım Kararı Aldı

Türkiye Petrol Rafinerileri (Tüpraş), Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) ile 1,7 milyar TL’lik sermaye artırımı kararını açıkladı. 

Firma, “Her tür iç kaynak ile kar payının sermayeye ilave edilmesi suretiyle ve birleşme, bölünme ve benzeri genel kurul kararı gerektiren işlemler neticesinde, her bir tavan kapsamında bir defaya mahsus olmak üzere kayıtlı sermaye tavanı aşılabilir.” hükmüne istinaden, 275 milyon 256 bin 514 TL olan çıkarılmış sermayesinin, tamamı iç kaynaklardan karşılanmak suretiyle yüzde 600 oranında artış ile 1 milyar 651 milyon 539.084 TL artırılarak 1 milyar 926 milyon 795 bin 598 TL’ye çıkartılmasına karar verdi.

Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıklama yapan firma şu ifadelere yer verdi:

“İç kaynaklardan yapılacak olan 1 milyar 651 milyon 539 bin 84 TL tutarındaki sermaye artışının, Vergi Usul Kanunu kayıtlarına göre hazırlanan mali tablolara göre 1 milyar 193 milyon 165 bin 283,69 TL Sermaye Enflasyon Düzeltme Farklarından, 247 milyon 863 bin 333,91 TL İkinci Tertip Yasal Yedek Enflasyon Düzeltme Farklarından, 180 milyon 798 bin 214,95 TL Olağanüstü Yedek Enflasyon Düzeltme Farklarından, 29 milyon 712 bin 251,45 TL Birinci Tertip Yasal Yedek Enflasyon Düzeltme Farklarından karşılanmasına, Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına uygun olarak hazırlanan finansal tablolara göre ise 1 milyar 344 milyon 242 bin 642 TL Sermaye Enflasyon Düzeltme Farklarından, 307 milyon 296 bin 442 TL Geçmiş Yıl Karlarından karşılanmasına karar verildi.”

‘’İnşaat Çalışmaları Ay Sonunda Başlayacak’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen 10 ilde yapılacak olan konut projesi için inşaat çalışmalarının ay sonunda başlayacağını belirtti. 

Konuyla ilgili açıklama yapan Bakan Kurum, 10 ilde afet konutlarının yapılacağı alanlara ilişkin sahadaki çalışmaların devam ettiğine dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Gerek zemin etüdü yapılması gerek yeni yapılacak yerlerin tespitini, şehrin ihtiyaçlarını da gözeterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Eş zamanlı olarak inşallah ay sonuna kadar tüm illerimizde de inşaat faaliyetlerini başlatacağız ve söz verdiğimiz şekliyle vatandaşlarımıza Cumhuriyet tarihinin en büyük afet dönüşümü olan konut seferberliğini yapıp, daha önceki konutları yapıp nasıl verdiysek, afetlerde nasıl vatandaşımızın yanında olduysak aynı anlayışla bu çalışmaları yapacağız ve vatandaşlarımıza yeni, sağlam, güvenlikli konutlarının inşasını yapıp teslim edeceğiz. Bugün nasıl hüzünlerine ortak olduysak o gün de inşallah mutluluklarına hep birlikte şahit olacağız.” 

TMB, Deprem Bölgesine 5 Milyar TL Destek Verecek

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), depremde hasar gören bölgeler için üyeleriyle birlikte 5 milyar TL’lik destek sağlayacak. 

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) deprem bölgesinin yeniden imarına destek vermek için karar aldı. TMB karar açıklamasında, “Sektörümüzdeki artan girdi maliyetleri ve küresel konjonktürdeki olumsuzlukların sebep olduğu çok ağır şartlara rağmen aldığımız karar çerçevesinde, üstlenmiş bulunduğumuz kamu projelerine ait 2022 yılından bakiye alacaklarımız ile yapımı halen devam eden ya da bu yıl içinde imzalanacak projelere ait 2023 yılında tahakkuk edecek hakedişlerimizden yüzde 1’i deprem bölgesindeki yeniden imarı için bağışlanacaktır” denildi.

2023 yılında yapılacak inşaat yatırım tutarının takribi 450-500 milyar TL olacağı öngörüsü ile müteahhitler tarafından yapılacak yeniden imar faaliyetine katkının 4,5-5 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor. TMB’nin yapmış olduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde art arda meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından Türkiye Müteahhitler Birliği üyeleri, depremden etkilenen illerde vatandaşlarımızın enkaz altından çıkarılması ve acil insani ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, bütün makina güçleri ile birlikte imkanlarını bölgeye seferber etmişlerdir. 

Firmalarımız, afetzede vatandaşlarımızın barınma ve yemek gereksinimlerini karşılamak üzere bölgedeki şantiye tesislerini de kullanıma açmış, konteyner ve çadır kentler kurulması yönünde çalışmalara başlayarak çok sayıda gıda ve ihtiyaç malzemesinin temini yoluna gitmişlerdir. 

Depremlerde başta Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman olmak üzere Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Kilis, Malatya ve Elazığ’da yüreğimizi parçalayan can kayıpları ve yaralanmaların yanı sıra çok sayıda vatandaşımız evsiz kalmıştır. 

Söz konusu arama kurtarma ve acil insani yardım çalışmaları bir yandan sürerken, artık bölgeye destek konusunda ikinci aşamaya gelinmiştir. 

Devletimiz ilk aşamada evi yıkılan ya da kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımız için geçici ve kalıcı konut yapımı projeleri olmak üzere, önümüzdeki kısa dönem içerisinde bölgenin yeniden imarını birinci öncelik olarak belirlemiştir. 

Evsiz kalan bir milyonu aşkın vatandaşımızın barınma ihtiyacının bir an önce karşılanması aşamasında, ülkemizin en önemli projelerini gerçekleştirmiş müteahhitlik firmalarının bir araya geldiği Türkiye Müteahhitler Birliği ailesi olarak, başlatılacak yeniden imar hamlesine katkıda bulunma kararı aldık. Kendileriyle kararımızı paylaşma imkânı bulduğumuz Birliğimiz üyesi olmayan kamu müteahhitleri de bu önerimize katılacaklarını belirttiler. 

Sektörümüzdeki artan girdi maliyetleri ve küresel konjonktürdeki olumsuzlukların sebep olduğu çok ağır şartlara rağmen aldığımız karar çerçevesinde, üstlenmiş bulunduğumuz kamu projelerine ait 2022 yılından bakiye alacaklarımız ile yapımı halen devam eden ya da bu yıl içinde imzalanacak projelere ait 2023 yılında tahakkuk edecek hakedişlerimizden %1’i deprem bölgesindeki yeniden imarı için bağışlanacaktır. 

KGM, DHMİ, TCDD, DSİ, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TOKİ, Emlak Konut, il özel idareleri ve belediyeler gibi kamu kuruluşlarının, kendileri ile sözleşmeleri olan meslektaşlarımızdan birer muvafakatname alarak, tahakkuk aşamasında yapılacak her hakedişin %1’ini söz konusu firma adına AFAD hesabına bağış olarak aktarmalarını öneriyoruz. 

Bu sayede 2023 yılında yapılacak inşaat yatırım tutarının takribi 450-500 milyar TL olacağı öngörüsü ile meslektaşlarımız tarafından yapılacak yeniden imar faaliyetine katkının 4,5-5 milyar TL’ye ulaşmasını hedefliyoruz.

Halen kamu idareleri ile devam eden sözleşmesi olmayan üyelerimizin de bu mertebelere paralel yapacakları bağışlarla, toplanacak yardım miktarı daha büyük tutarlara ulaşacaktır.

Bu önerimizin toplumumuzda geniş kabul gören “yardımın gizli olması” prensibine de uygun olacağını düşünüyoruz.

Gün birlik olma, yaralarımızı sarma günüdür…”

IMF: ‘’Enflasyonla Mücadeleye Devam’’

IMF Başkanı Kristalina Georgieva, 2023 yılında enflasyonla mücadeleye devam edileceğini açıkladı. 

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai şehrinde düzenlenen 7. Arap Mali Forumu’nda konuşan Georgieva, “Küresel büyüme geçen yıl yüzde 3,4 oranında gerçekleşti” ifadelerini kullandı.

Dünya çapında büyüme rakamlarında düşüş beklediklerini de kaydeden Georgieva, “Büyüme rakamlarının bu yıl yüzde 2,9 ve gelecek yıl yüzde 3,1 olmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Büyüme rakamlarında düşüş bekleniyor

Georgieva, “İki hafta önce açıkladığımız son tahmin, ekim ayına göre daha iyi olsa da büyüme rakamlarında düşüş bekleniyor. 2023’te enflasyonla mücadeleye öncelik verilmeye devam edilecek” dedi.

Küresel enflasyon oranında düşüş beklediklerini söyleyen Georgieva, “2022’de yüzde 8,8 oranındaki enflasyonun bu yıl yüzde 6,6’ya düşmesini ve 2024’te yüzde 4,3 olmasını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.

Kadir Has Üniversitesi Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği Bölümlerinden Deprem Mesajı 

Kadir Has Üniversitesi Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği bölümleri, 10 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli deprem ile ilgili ortak mesaj yayımladı.

İnşaat Mühendisliği ile Mimarlık bölümleri tarafından yayımlanan mesaj şu şekilde:

‘’6 Şubat 2023 tarihinde Gaziantep ve Kahramanmaraş illeri merkezli gerçekleşen, etkileri bölgedeki 10 ilimize ve Suriye’ye yayılan depremlerin yarattığı haberlerle derinden sarsıldık. Depremde ailelerini ve yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.

Deprem sonrasında ortaya çıkan olağanüstü durumda özveri ve yardımlaşma ruhuyla çalışan tüm kurumları, sivil toplum örgütlerini ve bireysel katkıları destekliyoruz. Bölgede evsiz kalan vatandaşlarımız için ortaya çıkan barınma ihtiyacının acilen karşılanmasına yönelik çalışmaların bir an önce gerçekleştirilmesini diliyoruz.

Deprem sonucunda bir kez daha gündeme gelen, başta Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği olmak üzere, yapı endüstrisindeki tüm disiplinlerde meslek etiği ve sorumluluk bilincinin aşılanması; insan hayatını, doğayı ve tüm canlıların iyiliğini önceleyen tasarım ve planlama pratiklerinin benimsenmesi ve kamusal politikaların geliştirilmesi gereğini savunuyoruz.

Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği bölümleri olarak hem eğitim hem de sosyal sorumluluk alanlarında, bu felaketin etkilerinin azaltılması ve yenilerinin yaşanmaması için gücümüz dahilinde elimizden geleni yapacağız.

Mimarlık ve mühendislik meslek etiği ve sorumluluğu dışında kalan her uygulamanın her zaman karşısındayız.’’

Enerji Bakanlığı Radyoaktif Atık Yönetmeliği’ni Oluşturdu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, radyoaktif atık yönetiminde özel hesapların usul ve esaslarına ilişkin yönetmelik oluşturdu. 

Bakanlığın Radyoaktif Atık Yönetimi Özel Hesabı ve İşletmeden Çıkarma Özel Hesabı ile Hesaplar Yönetim Kuruluna İlişkin Yönetmeliği Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Buna göre, özel hesap gelirlerinin elde edilmesi, takibi, tahsili, nemalandırılması, giderleştirilmesi, muhasebeleştirilmesi, denetimi, özel hesapların işleyişi, işletmeden çıkarmaya ilişkin maliyet planı, radyoaktif atık yönetimine ilişkin maliyet planının hazırlanması ve sunulmasına ilişkin hususlar belirlendi.

Ayrıca, hesaplar yönetim kurulunun çalışma usul ve esaslarına ilişkin hususlar ile kamu temsilcileri dışındaki temsilcilerin seçilmelerine ilişkin usul ve esaslar tespit edildi.

Yönetmelik, nükleer santral ve nükleer santral dışındaki tesisleri işletmek ve radyoaktif atık üretilen radyasyon uygulamalarını yürütmek üzere yetkilendirme için başvuru yapan ve yetkilendirilen kişileri kapsıyor.

Özel hesapların gelirleri, ödenecek katkı payları ve teminatlar, özel hesap gelirlerinin değerlendirilmesiyle elde edilen gelirler ile bağış ve diğer gelirlerden oluşacak.

Söz konusu özel hesap gelirleri, radyoaktif atık bertaraf tesisi kurulumu ve işletme süresince oluşabilecek masraflar ve tesisi kurulabilecek sahaların belirlenmesi ve ilgili saha çalışmaları, tesislerin işletmeden çıkarılması sırasında ortaya çıkan radyoaktif atıkların bertarafının maliyetleri ve kurul üyelerine yapılan ödemeleri karşılamak için kullanılacak.

Söz konusu yönetmelik kapsamında oluşturulacak kurulda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığından ikişer temsilci, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumundan bir temsilci ve bu kurumların dışında toplam sayısı üçü geçmemek üzere Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde nükleer santral işleten tüzel kişilerin birer temsilcisi ile nükleer santral dışındaki tesisler ve radyasyon uygulamaları için bir temsilci yer alacak.

Kurul, özel hesapların gelir ve giderlerini yönetmek, katkı payı ve teminat miktarlarını belirleyip her yıl gözden geçirmek ve öngörülen giderleri karşılayacak şekilde güncellemek, katkı payı ve teminat ödeme zamanı ve yöntemleri ile ödeme yapacak nükleer santral dışındaki tesisler ve radyasyon uygulamalarını belirlemek ve faaliyet, performans ve izleme raporları ile mali raporları hazırlamakla yükümlü olacak.

Turizm Sektöründe Yavaşlama

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomi üzerindeki baskıları sürerken, turizm sektörü de etkilenmeye başladı. Tur Operatörü TUI CEO’su Sebastian Ebel, Türkiye’ye yönelik rezervasyonlarda yavaşlama gözlendiğini söyledi. 

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; AFAD verilerine göre; 6 Şubat Pazartesi sabahı 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7; saat 13.24’te Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde iki büyük deprem meydana geldi. Depremler, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya ve Kilis’te büyük yıkıma yol açtı.

AFAD’ın yaptığı son açıklamaya göre deprem felaketinde 31 bin 643 kişi yaşamını yitirdi. Depremin ardından bölgede ekiplerin yoğun çalışması sürüyor.

Ekonomiye Etkisi Ne Olacak?

Depremden etkilenen 10 ilde toplam 13,42 milyon kişi yaşıyor. Çöken hastanelerin, devasa depremden zarar gören yolların ve iletim hatlarının yeniden inşası, barınma kaynaklı kısa orta ve uzun vadeli ihtiyaçlar, milyarlarca dolarlık harcama gerektirecek.

Reuters’ın hesaplamalarına başvurduğu toplam 3 ekonomist depremin GSYH’ye etkisini 0.6 ila 2 puan arasında kayıp olarak hesapladı. Ekonomistler üretimin yüzde 50 oranında aksadığı ve bu düşüşün 6-12 ay gibi bir sürede telafi edildiği bir senaryoyu baz alıyor. Bir yetkili de bu yıl büyümenin ilk tahminlerden deprem nedeniyle 1-2 puan aşağıda kalabileceğini söyledi.

Üretim kaybının ne kadar büyüklükte olacağı ve bu kaybın ne kadar süreceği bilinmediği için net etkiyi tahmin etmek mümkün değil. Ancak geçmiş depremlerden yapılan hesaplamalar ve elektrik tüketimi verilerinde bir hafta önceye göre Türkiye genelinde yaşanan yüzde 10 kayıp da ekonomik büyümede belirgin etkiler olacağına işaret ediyor.

Turizmde Rezervasyon Hızı Yavaşladı 

Tur operatörü TUI’nin CEO’su Sebastian Ebel, geçen hafta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen depremlerin ardından Türkiye’ye yönelik rezervasyonlarda hafif yavaşlama gözlendiğini ancak bu durumun geçici olmasını beklediklerini söyledi.

Bilanço değerlendirme toplantısında konuşan Ebel, İspanya ve Yunanistan’da Türkiye’ye alternatif seyahat rotalarının bulunduğunu ekledi.

Emirates, Türkiye ve Suriye İçin İnsani Hava Köprüsü Kuruyor

Türkiye ve Suriye’de yaşanan depremlerin ardından Emirates, International Humanitarian City (IHC) ile acil yardım malzemelerinin sevkiyatı için insani hava köprüsü kuruyor.

Emirates SkyCargo, önümüzdeki iki hafta boyunca İstanbul’a gerçekleştirdiği günlük seferlerde yaklaşık 100 ton insani yardım ürünü için kargo alanı ayırmayı planlıyor. Sahadaki müdahale ekiplerini desteklemek ve depremlerin etkilediği yüz binlerce insana çok ihtiyaç duydukları yardımı sağlamak amacıyla, Emirates ile taşınan kritik acil durum malzemeleri yerel kuruluşlar tarafından Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde etkilenen bölgelere teslim edilecek. 

 Emirates Başkanı ve Genel Müdürü Şeyh Ahmed bin Saeed Al Maktoum şu açıklamayı yaptı: 

“Türkiye ve Suriye halkının yanındayız ve International Humanitarian City gibi uzmanlarla birlikte çalışarak depremlerden etkilenen ve evlerini kaybeden insanlara acil yardım sağlamaya yardımcı oluyor ve sahadaki zorlu kurtarma çalışmalarını destekliyoruz. Emirates, insani yardım çabalarını destekleme konusunda büyük bir deneyime sahip ve İstanbul’a yaptığı günlük üç uçuş sayesinde, yardım malzemeleri ve tıbbi malzemeler için düzenli ve tutarlı geniş gövde kapasitesi sunacaktır. Emirates ayrıca Türkiye ve Suriye’ye destek olmak için BAE’nin devam eden insani yardım çalışmalarına da destek veriyor. Bu bağlamda, Dubai’nin dünyanın en büyük uluslararası yardım lojistik merkezi konumunda olması afetin vurduğu bölgelere ve en hassas durumdaki insanlara mümkün olan en hızlı ve verimli şekilde ulaşabilmemizi sağlıyor.”

İSDEMİR: ‘’Hasar Tespit Çalışmaları Devam Ediyor’’

İskenderun Demir ve Çelik A.Ş (İSDEMİR), deprem sonrasında üretim tesisinde yaşanan yıkımın sonucunda yapılan hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremler bölgede büyük yıkıma neden oldu. Deprem felaketinden bölgedeki sanayi kuruluşları da etkilendi. Bu kuruluşlardan bir tanesi de İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. oldu.

İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. deprem felaketi sonrasında üretim tesislerinde durum tespit çalışmasının sürdüğünü bildirdi. Şirketten KAP’a yapılan açıklamada, “Durum tespit çalışmalarına devam edilmektedir. Çalışmalar tamamlanıncaya kadar üretime ara verilmiş olup, konuya ilişkin gelişmeler ilerleyen günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır” denildi.

Depreme Karşı Dönüşümde Modüler Yapı Dikkate Alınmalı

Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik, modüler yapı tekniğinin öneminden bahsederek Türkiye’de hızlıca uygulanması gerektiğini vurguladı. 

İnşaat Deryası’nın haberine göre; Yapı stokunun yüzde 70’i deprem riski barındıran Türkiye’de beklenen depremlere karşı acil dönüşüm gerekiyor. Söz konusu dönüşümün iki türlü yapılabileceğine vurgu yapan Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Erdik, bunun en önemli ayağını modüler inşaat olarak gösterdi. 

Prefabrike yapılar olarak da bilinen modüler inşaat içinse en önemli nokta talep yaratabilmekte. Prefabrik yapıların hem deprem dayanıklılığı hem de hız anlamında çözüm olduğunu söyleyen Erdik, “Dünya modüler yapı tekniğini kullanıyor. Türkiye’de bunu yapacak teknolojiye sahip firmalarımız var. Çok büyük hastane, okul gibi binaları bile modüler yapmak mümkün” dedi. 

Ancak bunun için önce devletin talep yaratması gerektiğine işaret eden Erdik, talep olduğunda özel sektörün arz yaratabileceğini belirtti. Şu anda ivedilikle deprem odaklı kentsel dönüşüme odaklanmak gerektiğine dikkat çeken Erdik, şöyle devam etti: 

“Bu bir kampanya süreci. Deprem sonrası can kaybını azaltmak için çok hızlı olmak, imkanlarımızı dağıtarak kullanmak zorundayız. İstediğimiz performans kriterini doğru koymak lazım. İstanbul için istediğimiz performans kriteri, deprem sonrasında bina sağlam kalsın değil binada can kaybı olmasın. Bu da birkaç kişinin masa başına toplanıp yapacağı iş değil.”

6 Ayda Modüler Konutlar 

Türkiye genelinde depreme karşı acil güçlendirilmesi gereken 40 bini İstanbul’da olmak üzere 350-400 bin civarında riskli bina bulunuyor. Risk haritası çıkarılarak dönüşümün acil başlaması gerekirken, hızlı dönüşüm noktasında prefabrik (modüler) konutlar ön plana çıkıyor. Depreme hazırlık için 6-7 ay gibi kısa bir sürede imal edilebilen modüler kalıcı konutlar için devletin talep yaratması ve teşvik mekanizmasını devreye alması gerekiyor.

Bakan Kurum: ‘’Afet Konut Seferberliği Başlatacağız’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen 10 ilde afet konut seferberliği başlatılacağını duyurdu. 

Bakan Kurum, 10 ilde arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasıyla hayatın normale dönmesi için çalışmaları da hız kesmeden sürdüreceklerini belirterek, şunları kaydetti: 

“Daha önceki depremlerde, Elazığ’da, Malatya’da, Kastamonu’da, İzmir’de nasıl afette hızlı bir şekilde konutlarımızı yaptıysak 10 ilimizde de aynı aksiyonu alacağız. Tüm illerimizde hayatı normale çevirecek, vatandaşlarımızı sağlam, güvenli konutlara eriştirecek sürecimizi TOKİ Başkanlığımız eliyle yürüteceğiz. 10 ilimizde eş zamanlı olarak Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut seferberliğini milletimiz, yavrularımız için başlatmış olacağız. Bu kapsamda TOKİ, Emlak Konut, Bakanlığımıza bağlı tüm şantiyelerdeki 30 bin işçimizi, mühendisimizi arama kurtarma, enkaz kaldırma faaliyetlerine destek verecek firmalarımızı personeli ve ekipmanıyla birlikte 10 ilimize görevlendirdik. Bu arkadaşlarımız 10 ilimizde AFAD koordinasyonundaki faaliyetlere destek vermektedir.” 

Bakan Kurum, enkaz kaldırma süreciyle birlikte yeni alanlarının kurulumuna yönelik zemin etüt çalışmaları ve bölgenin yöresel ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yürütüldüğünü anlatarak, bir dakikayı bile önemsediklerinin altını çizdi. 

Kurum, “Burada olmayan, bu afeti yaşamayan, burada geçici barınmayı yaşamayan kimse buradaki duyguları hissedemez. Vatandaşlarımızı o yağmurdan, soğuktan, güneşten bir an önce kurtarabilmek adına, kalıcı konutların yapımını başlatmak suretiyle Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliğini bu kapsamda başlattığımızı ilan etmek istiyorum.” diye konuştu. 

Ekiplerin cansiperane bir şekilde, 24 saat uyumadan çalıştığına, bir kişiyi kurtarabilmek için yemek arası dahi vermeden enkazda görev yaptığına dikkati çeken Kurum, insan üstü bir mücadele veren AFAD, UMKE, Türk Kızılay, jandarma, emniyet, asker ve polislere, valilere, belediye başkanlarına, tüm görevlilere ve vatandaşlara teşekkürlerini iletti.

Bakan Kurum, bu afetin üstesinden hep birlikte, birlik ve beraberlik anlayışıyla gelineceğine işaret ederek, “En kısa zamanda konutları, yeni yerleşim alanlarını sunacağız. Yeni İslahiye, yeni Nurdağı’nın inşasını yapacağız, 10 ilimizde eş zamanlı bu süreci yürüteceğiz. Eş zamanlı vatandaşımızı bilgilendireceğiz. İnşallah çok kısa sürede inşaatlarımıza başlayacağız.” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, daha önceki afetlerde olduğu gibi aynı anlayışla çalışmaların yürütüleceğini belirten Kurum, vatandaşlar için bu konudaki bilgilendirmelerin günlük, saatlik yapılacağını aktardı.

GAOSB Üretime Başladı

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde (GAOSB) yer alan fabrikalar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ‘çalışılabilir’ raporunun ardından yeniden üretime başladı. 

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi tarafından yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen GAOSB Başkanı Cengiz Şimşek, yaşanan iki büyük depremin ardından bütün sanayicilerin ilk günden itibaren fabrikalarının kapılarını depremden mağdur olan vatandaşlara açtığını bildirdi.

Vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladıklarını belirten Şimşek, “OSB’de bulunan bütün fabrikalarımız hasar almadan bu afetten çıkmış ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri tarafından bütün fabrikalar denetlenmiş olup yetkililer tarafından Gaziantep OSB’deki bütün fabrikalarda çalışılabilir diye bir rapor verilmiştir.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, GAOSB’deki bütün fabrikaların enerji ve diğer ihtiyaçlarının karşılandığını aktararak, şunları kaydetti:

“Şu anda bütün fabrikalarımız çalışmaya ve üretmeye hazırdır. Birçok sanayi kuruluşumuz bugün itibarıyla tesislerini çalışır hale getirmiş ve üretime başlamıştır. Elbette biz sanayiciler bir yandan depremzedelerin yaralarını sarmaya çalışırken diğer taraftan da önümüzdeki süreçte ihtiyaç duyulacak olan birçok ürünün üretimini sağlamak ve ülkemizin ekonomik yönden güçlenmesine katkı sağlamak zorundayız. Bugün GAOSB’de hiçbir üretim tesisinde bir sıkıntı bulunmamaktadır. Önümüzdeki süreçte bütün fabrikalarımız üretime başlayacak ve öncelikle iç piyasada ihtiyaç duyulan ürünlerin üretimini yaparak bu acı sürecin kısa bir süre içerisinde sonlandırılması yönünde çalışmalarını sürdürecektir.”