“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 40

Türkiye İMSAD: ‘’İhracat Rekoru Kırıldı’’

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, inşaat malzemeleri sanayisinin 2022 yılında 33,75 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirdiğini açıkladı. 

Türkiye İMSAD tarafından yapılan açıklamayla, 2022 yılında gerçekleştirilen inşaat malzemeleri ihracat rakamları paylaşıldı.

Türkiye İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Dış Ticaret Endeksi Aralık 2022 raporuna göre, 2022 yılının tamamında sektör tarafından gerçekleştirilen ihracat rakamı 33,74 milyar dolara yükseldi.

Raporda açıklamalarına yer verilen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, söz konusu dönemde ihracatın miktar olarak ise bir önceki yıla göre yüzde 11’lik düşüşle 57,65 milyon tona gerilediğini aktardı.

İnşaat malzemeleri sanayinin 2022 genelinde yüksek performans gösterdiğine işaret eden Küçükoğlu, şunları kaydetti:

“2022 yılında 33,74 milyar dolar, 57,65 milyon ton ihracat gerçekleştirdik. 2022 yılında sektör olarak tüm zamanların ihracat rekorunu kırdık. Yıllık ihracat değer olarak 2021 yılına göre yüzde 9,5 arttı. Ortalama ihracat birim fiyatı da 2021’e göre yüzde 23 artarak 0,59 dolar/kg olarak gerçekleşti. Özellikle yılın ikinci yarısında yaşanan resesyon endişeleri ve pazarlardaki yavaşlamalar yıllık ihracatın 35 milyar doların üzerine çıkmasına engel oldu.

Ancak buna rağmen 12 ayın tamamına bakıldığında sektörümüz adına Türkiye İMSAD Dış Ticaret Endeksi’nin ölçülmeye başlandığı 2013 Ağustos ayından bu yana ihracat rekoru kırıldı. Türkiye inşaat malzemeleri sanayisi, gösterdiği gelişimle ülkemiz adına gururlanmamızı sağlıyor. Ürünlerimizin fiyat ve kalite performansı, güvenilirlik ve rekabet gücümüzü artırırken, aynı zamanda pazar payı ve pozitif algının da artmasına imkân tanıyor.”

İnşaat malzemeleri sanayi dış ticaret performansının 2022’nin son ayında iyileşme gösterdiğini belirten Küçükoğlu, şu bilgileri verdi:

“İhracat, pazardaki daralmaya rağmen 2022 Aralık ayında ekim ve kasım aylarına oranla daha yüksek seyretti. İhracat geçen yıl aralık ayında 2,61 milyar dolar olurken, değer olarak yılın düşük aylık ihracatlarından biri gerçekleşti. Bir önceki yılın aralık ayına göre de değer olarak yüzde 12 düşüş oldu.

Aralık ayında inşaat malzemeleri ihracatının miktar olarak 4,28 milyon tonla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,9 azalmasında ise pazardaki daralmanın etkisi öne çıktı. İnşaat malzemeleri sanayi ortalama yıllık ihracat birim fiyatı aralık ayında bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,2 artış gösterdi ve 0,61 dolar/kg oldu. Tüm bu verilere baktığımız zaman sektörümüzün 2022 ihracat performansı, 2023’ün tamamı için umut verici nitelikte oldu.”

Küçükoğlu, inşaat malzemeleri sanayisinde alt sektörlerin ihracat performansının 2022 yılı genelinde büyüme yönlü olduğuna dikkat çekerek, 2022 yılı genelinde sekiz alt ürün grubunun tamamında ortalama ihracat birim fiyatlarının 2021 yılına göre yükseliş gösterdiğini aktardı.

Karabük Üniversitesi’nde Karot Testi İçin Çalışmalar Başladı

Karabük Üniversitesi (KBÜ) Demir Çelik Enstitüsü Malzeme Araştırma ve Geliştirme Merkezi (MARGEM), karot testi yapılabilmesi için ön çalışmalara başlandığını duyurdu. 

Enstitü Müdürü Prof. Dr. Yavuz Sun, gazetecilere yaptığı açıklamada, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlere işaret ederek, yıkım ve tahribatlarda nervürlü inşaat çeliği gibi donatıların dayanıklılığının önem arz ettiğini söyledi.

İnşaat çeliği üreten haddehanelerin ve fabrikaların merkezinde yer alan enstitüde yapılan testlere dair raporların Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edildiğini dile getiren Sun, inşaat çeliklerinin yeterlilik testlerinin kurumun laboratuvarlarında yapıldığını ifade etti.

Prof. Dr. Sun, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kolon ve kirişlerde betonun dayanıklılığını ölçmenin daha da önemli hale geldiğine dikkati çekerek, yapı dayanıklılığını ölçen karot testini uygulamak için çaba içine girdiklerini bildirdi.

“Şimdi Standartlar Üzerinde Çalışıyoruz”

Ön deneme yaptıklarını ve test çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyleyen Sun, “Tabii önemli olan standarda uygun şekilde deneyleri yapabilmek. Şimdi standartlar üzerinde çalışıyoruz. İnşaatların temel, kolon ve kirişlerinde betonun mukavemetini ölçen karotun basma testlerini yapmak suretiyle gerçekleştirebilir hale getirmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.

Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Fethi Ertenli, depreme dayanıklı yapı üretme hakkında yeterli bilince sahip olunmadığının depremlerdeki yıkımlarla anlaşıldığını ifade etti.

Ertenli, hasar tespit ve dayanıklılık testlerine ilişkin, “Donatıdan numune alıp çekme testiyle akma dayanımının, karot numunesi alarak da betonun dayanımının ne şekil ve seviyede olduğunu tespit ediyoruz.” dedi.

Nervürlü demirin sürtünmeyi ve mukavemeti artırdığını, sıyrılmayı önleyip betonla daha iyi kaynaşma sağladığını anlatan Ertenli, “Nervürlü inşaat demiri, sıcakta haddelenmiş çelik çubukların soğukta bükülerek şekil verilmesi sonucu üretilen ve yüzeyinde tırtıkların bulunduğu inşaat çeliğidir. Halk arasında ‘inşaat demiri’ olarak tabir edilir fakat çelik malzemedir. Betonarme inşaatlarda çekme kuvvetleri ve gerilmelerinin karşılanması amacıyla kullanılır.” bilgisini verdi.

Zelyurt, Deprem Konutları İnşaatını İnceledi

Malatya iline bağlı Doğanşehir İlçe Belediye Başkanı Durali Zelyurt, inşaat çalışmaları devam eden deprem konutları projesinde incelemelerde bulundu. 

Belediye Başkan Durali Zelyurt, Karşıyaka Mahallesi’nde hastane arkasında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı tarafından inşa edilen kalıcı konutlar ile ilgili bilgi aldı.

Yaptığı ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Doğanşehir Belediye Başkanı Durali Zelyurt, “Bugün ilçe merkezinde inşa edilecek olan ve yapımına başlanan 952 adet kalıcı konut inşaatı sahasında incelemelerde bulunduk. Depremzede vatandaşlarımızın yeni evlerine kavuşmaları için çalışmalar devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi Allah’ın izniyle 1 yıl içerisinde evleri teslim edeceğiz. Birlik ve beraberlik içerisinde Doğanşehir için çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. 

‘’Demir-Çelik Sektöründe Geri Dönüşüme Odaklanılması İhracatı Artırabilir’’

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Geri dönüşümün yapılması ve enerji desteğinin sağlanması halinde kapasitelerin de artmasıyla önümüzdeki aylarda ihracat rakamlarımızı daha yukarılara çıkarabiliriz” dedi.

Demir-çelik sektörleri şubat ayında küresel talebin daralması ve depremlerin olumsuz etkisiyle çift haneli düşüş gösterdi. Demir ve demir dışı metallerde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2’lik, çelikte ise yüzde 38,8’lik düşüş görüldü. Düşüşlere rağmen demir-çelik sektörü 2 milyar doları aşkın ihracatıyla Türkiye ihracatının yüzde 11,1’ini gerçekleştirdi.

Türkiye demir ve demir dışı metaller ile çelik sektörleri küresel talepteki daralmanın yanı sıra, depremlerin olumsuz etkisiyle beraber şubat ayında çift haneli düşüşler yaşadı. Türkiye demir ve demir dışı metaller sektörü yüzde 19,2’lik düşüşle 1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, çelik sektörü yüzde 38,8’lik azalışla 1 milyar 69 milyon dolarlık ihracat yaptı.

Demir ve demir dışı metaller ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatından yüzde 5,4 pay alırken, çelik ise yüzde 5,7 paya sahip oldu. İki sektör, yaşadığı düşüşlere rağmen Türkiye’nin şubat ayı ihracatının yüzde 11,1’lik kısmını üstlendi.

Üretimi deprem bölgesine yakın olan Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin (ADMİB) üye firmalarında yaşanan kayıpların etkisiyle gerçekleşen düşüş Türkiye genelinden fazla oldu. Şubat ayında demir ve demir dışı metaller sektöründe geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,9’luk azalışla 55,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ayda çelik ihracatı ise yüzde 69,9’luk düşüşle 63 milyon dolar oldu.

Dönüşüme odaklanmalıyız

Sadece şubat ayında deprem etkisiyle toplam ihracatın 1,5 milyar dolar civarında etkilendiğini aktaran Tosyalı, şu açıklamaları yaptı: “Yeniden toparlanmak zaman alacak gibi görünüyor. Bu noktada sanayiciye ve çalışanlara verilecek destekler çok kıymetli. Bilindiği gibi geçen yıldan bu yana artan enerji maliyetleri en çok bizim sektörümüzü etkiledi.

Bir başka dikkat çekici nokta ise tüm dünyada yeşil dönüşüm nedeniyle hurdaya olan talebin artması. Biz de hurda ithal eden bir ülkeyiz, hurdaya olan yoğun talepten dolayı tedarik çok zorlaştı. Demir-çelikte geri dönüşüme odaklanılması ve enerji desteğinin sağlanması halinde kapasitelerin de artmasıyla önümüzdeki aylarda ihracat rakamlarımızı çok daha yukarılara çıkarabiliriz.”

En fazla artış Yunanistan’ın

Şubatta Türkiye geneli sektörel ihracatta en başarılı ülke 210,1 milyon dolar ile Almanya oldu. Bu ülkeyi, 130 milyon dolar ile İtalya, 106,3 milyon dolar ile İsrail izledi. ADMİB’in ihracatında da yine Almanya’nın 10,5 milyon ile ilk sırada olduğu görüldü. Bu ülkeyi 8,1 milyon dolarla Irak ve 6,4 milyon dolarla Birleşik Krallık takip etti. İlk 10 ülke arasında en fazla artış yüzde 193 ile Yunanistan’da kaydedildi.

Alüminyum örme halat üç haneli büyüdü

 Türkiye demir ve demir dışı metaller – çelik sektörlerinin şubat ayı sektörel ihracatı ürün grubu bazında incelendiğinde; demir çelik diğer grubunun 221,6 milyon dolar ile ilk sırada yer aldığı görüldü. Bu ürünü 196,1 milyon dolar ile inşaat aksamı, 161,3 milyon dolar ile demir çelik çubuk izledi. ADMİB’in ihracatı ürün gruplarına göre incelendiğinde; inşaat aksamı yüzde 15,5 milyon dolar ihracatı ile ilk sırada yer aldı. Bu ürünü 15,3 milyon dolarla, demir çelik adi metallerden diğer eşya mobilyalar ve 13 milyon dolar ile demir çelik boru diğer takip etti. Alüminyum örme halat yüzde 111 artışla dikkat çekti.

Görür, Olası İstanbul Depremi İçin Alınması Gereken Önlemlerden Bahsetti

Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, olası İstanbul depremine karşın alınması gereken önlemleri 7 maddede sıraladı. 

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından “İstanbul’un depreme hazırlanması” başlığıyla paylaşımda bulundu.

İstanbul depremine nasıl bir hazırlık yapılması gerektiğini anlatan Görür, şu maddeleri sıraladı: 

‘’1- İstanbul ve yakın çevresindeki çoğu sanayi kuruluşları ve organize sanayi bölgeleri Marmara Bölgesinin dışına çıkartılmalı, bunun için Anadolu’da uygun ortamlar hazırlanmalı ve teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir.

2- İstanbul’a nüfus cezbedecek olan yatırımlar durdurulmalı ve İstanbul’dan Anadolu’ya göç hızlandırılmalı ve devlet eliyle özendirilmelidir.

3- İstanbul’da daha fazla bina ruhsatı verilmemeli imar ve iskân kısıtlanmalıdır.

4- İstanbul’da altyapı ve yapı stoku hızla elden geçirilmeli ve deprem dirençli yapılmalıdır.

5- Bu işleri aksatacak yasalar yerine yenileri çıkartılmalıdır.

6- Bina muayeneleri vatandaş isteğine bağlı olmadan bizzat ve hızla devlet eliyle geçekleştirilmelidir.

7- Deprem dirençsiz binalar bizzat devlet tarafından dirençli hale getirilmeli veya yıkılıp yeniden yapılmalıdır. Eğer vatanda da işin içine sokulacaksa, uzun süreli ucuz kredi verilmelidir.”

BSH Grubu’nun Afrika’daki Yeni Fabrikasında Temel Atıldı

BSH Ev Aletleri Grubu’nun yaklaşık 50 milyon Euro değerinde yatırım yaptığı Mısır fabrikasının temel atma töreni gerçekleştirildi. 

BSH Ev Aletleri Grubu’nun Mısır ve Afrika Kıtası’ndaki ilk modern fabrikasının temel atma töreni, Mısırlı bakanlar, Almanya büyükelçisi, üst düzey yetkililer, devlet kurumu başkanları, milletvekilleri ile iş ve sanayi dünyasının temsilcilerinin katılımıyla yapıldı.

BSH Satış ve Hizmetlerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Rudolf Klötscher, “Dünya genelindeki zorlu ekonomik koşullara rağmen BSH Grubu olarak, Afrika’daki ilk fabrikamızı kurmanın ve büyüme fırsatları sunan Afrika pazarlarında faaliyetlerimizi genişletmenin gururunu yaşıyoruz. BSH’nin küresel üretim ağını tamamlayıcı nitelikteki Mısır fabrikamız global olarak 41’inci üretim tesisimiz olacak. Üretimin ise 2024 yılı sonunda başlaması planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Üretimin Yarısı İhraç Edilecek

BSH’nin Türkiye’den yönetilen Gelişen Pazarlar Bölgesi’ndeki (REM) önemli üretim tesislerinden olacak Fırın Fabrikası Kahire yakınlarındaki 10 Ramazan Şehri’nde yaklaşık 160 bin metrekarelik bir alanda inşa edilecek.

Alman teknolojisiyle Mısır yapımı ev tipi ocakların üretiminin gerçekleştirileceği fabrika yaklaşık 50 milyon avroluk yatırım ile hayata geçirilecek ve 1000 aşkın kişiye doğrudan ve dolaylı istihdam imkânı yaratacak. 2024 sonu itibarıyla yıllık 350 bin adet üretim kapasitesine sahip olacak fabrikada üretilen ürünlerin yarısının Afrika ve Orta Doğu ülkelerine ihraç edilmesi hedefleniyor.

Kaynak: Sanayi Gazetesi

650 Bin Konut İnşa Edilecek

İstanbul’da ‘’GSB Yurtları İftar Buluşması’’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem felaketinden etkilenen vatandaşlar için bir yılda 650 bin konut inşa edileceğini açıkladı. 

Katıldığı programda önemli noktalara vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

“Ramazan’da gerek deprem bölgelerindeki gerek diğer vatandaşlarımızla gönül köprülerimizi güçlendirmemiz şarttır.

Ülkemizin 11 ilinde 14 milyon insanı doğrudan etkileyen böylesine büyük bir felaket karşısında böylesine hızla toparlanmayı sağlamak kolay değildir.

Depremzedelerimizde milletimizde şundan emin olsun ki oradaki arkadaşlarımız insanüstü bir çalışma yaparak her türlü olumsuzluğu ortadan kaldırmaya çalışmıştır.

Amacımız 1 yıl içinde altyapısıyla sosyal ve ticari birimleriyle 319 bin konut, toplamda da 650 bin konut inşa ederek deprem bölgesini ayağa kaldırmaktır.

Ramazan vesilesiyle ziyaret ettiğimiz şehirlerimizde kalıcı konutlarımızın temel atma törenlerini de gerçekleştiriyoruz.

Depremde zarar gören tüm şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya edene kadar gece gündüz çalışacağız.

Ölen canları geri getiremeyiz. Ama bunun dışında yıkılan her şeyi yeniden yaparak Allah’ın izniyle bu felaketin yaralarının tekrar saracağız.’’

“Belediyelerimiz Deprem Şehirlerimizi Köy Köy Paylaştı”

Yapılacak konutların detaylarının halk ile paylaşıldığını söyleyen Erdoğan, ‘’Ramazan ayı bu hasretlerin zirveye çıktığı bir dönemdir. Belediyelerimiz ramazan boyunca hizmet vermek üzere deprem şehirlerimizi ilçe ilçe, köy köy paylaştı. Aynı şekilde diğere şehirlere gitmiş depremzedelerimiz de ihmal edilmiyor.

Ramazan Ayının sembolü olduğu birlik ve kardeşlik ikliminin bizim medeniyetimizde çok büyük bir yeri var.

Türkiye Yüzyılı diye ifade ettiğimiz önümüzdeki asra yönelik hayallerimiz hedeflerimiz için kritik bir tercihin arifesindeyiz. Bizi girdiğimiz hiçbir mücadelede yalnız bırakmayan milletimizin yanımızda olacağına inanıyorum.” dedi. 

Hasbahçe Anaokulu’nun İnşaatı Başladı

Samsun’un Çarşamba ilçesinde yükselecek Hasbahçe Özel Eğitim Anaokulu projesinin inşaat çalışmaları başladı. 

Projenin inşaat çalışmalarının hızla başladığını ifade eden Çarşamba Belediye Başkanı Halit Doğan, “Eğitim kenti Çarşamba’mıza yeni okullar kazandırmaya devam ediyoruz” dedi. 

12 derslik ve atölyeli olacak şekilde planlanan Hasbahçe Özel Eğitim Anaokulu projesinin 2024 yılında tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. Yeni okul ile öğrenciler daha nitelikli ortamda eğitimlerini almaya devam edecek.  

Çarşamba’da, eğitime yönelik çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini belirten Çarşamba Belediye Başkanı Halit Doğan, “Çarşamba’mız bir eğitim yuvasıyla daha buluşuyor; çocuklarımız daha da nitelikli okullarda öğrenim görme imkânı buluyor. Hasbahçe Özel Eğitim Anaokulumuzun inşaatı başladı. 12 derslikli, içerisinde atölyeleri de bulunacak olan okulumuzun inşaatının 2024 yılında tamamlanması planlanıyor. Okulumuz tamamlandığında özel gereksinimli öğrencilerimiz; fiziksel şartları elverişli, donanımlı, günümüz şartlarına uygun ve nitelikli bu okulda öğrenimlerine devam edecekler. Geçtiğimiz haftalarda Mehmet Akif Ersoy Anaokulu’muzun da inşaat çalışmaları başlamıştı. 8 derslikli, zemin hariç 3 kat olacak olan okulumuzun da 300 iş günü içerisinde tamamlanarak öğrencilerimizin hizmetine açılmasını planlanıyoruz. Çocuklarımızın gelişimlerine uygun, güvenlikli, bahçesi, parka olan bir anaokulu olarak hizmet verecek. Biz Çarşamba’mız, gençlerimiz, çocuklarımız için özveriyle çalışmaya devam ediyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Okullarımız ilçemize, öğrencilerimize, velilerimize, öğretmenlerimize hayırlı olsun” diye konuştu. 

Torbalı’da İnşaat Denetimleri Sıklaştırıldı

Son günlerde yaşanan yıkıcı depremler nedeniyle İzmir’e bağlı Torbalı Belediyesi, inşaat denetimlerini sıklaştırma kararı aldı. 

Torbalı Belediyesi, Belediye Başkanı Mithat Tekin’in talimatı ile ilçe genelinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda ilk olarak üstünde yapı olan dükkanları kontrol eden Torbalı Belediyesi, şimdi de ilçede devam eden inşaatları kontrol etti. 

İz Gazete’nin haberine göre; Belediye ekipleri, Torbalı Belediyesi tarafından yapı ruhsatı düzenlenmiş ve imalatı devam eden inşaatların projesine uygun yapılıp yapılmadığı denetleniyor. Ekipler, projeye uygun olmayan inşaatları tek tek not alarak gerekli işlemlerin yapılacağını açıkladı.  Öte yandan ilçe genelindeki inşaatların denetimleri aralıksız devam edecek.

‘’Projeye Aykırı Olan Hiçbir İnşaata Müsaade Etmeyeceğiz’’

Torbalı’da geniş kapsamlı bir çalışma başlattıklarını ifade eden Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, “Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrasında gördük ki, inşaat aşamasındaki en küçük bir aksaklık bile çok büyük yıkımlara neden oluyor. Biz de bu kapsamda denetimlerimizi sıklaştırdık. Projelere aykırı olan hiçbir inşaata müsaade etmeyeceğiz. Vatandaşımızın can güvenliği için en ufak detaylara kadar denetimlerimizi titizlikle sürdüreceğiz. İlçe sakinlerimizin güvenle oturacağı binaların yapılması için üstümüze düşen tüm sorumlulukları yerine getireceğiz” ifadelerini kullandı.

Hatay’da Temeli Atılan Hastanelerin Detayları Belli Oldu

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Hatay’da temeli atılan İskenderun Devlet Hastanesi, Defne Devlet Hastanesi ve Antakya Devlet Hastanesi projeleri hakkında bilgi verdi. 

24 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla temeli atılan hastane projelerinin özellikleri netleşti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sosyal medya hesabından paylaştığı detaylar şu şekilde;

İskenderun Devlet Hastanesi

Sismik izolatörlü olarak inşa edilecek İskenderun Devlet Hastanesi, 600 adet yatak kapasitesiyle hizmet verecek. Üçüncü basamak sağlık hizmeti verilecek bu hastanede 154 yoğun bakım yatağı, 27 ameliyathane, 113 poliklinik, onkoloji merkezi, kalp damar hastalıkları merkezi bulunacak.

Defne Devlet Hastanesi

Defne Devlet Hastanesi’nin 300 yataklı olarak planlandığını belirten Koca, şu açıklamayı yaptı:

‘’80 yoğun bakım yatağı, 12 ameliyathanesi ve tüm branşlarda hizmet verecek donanımı olacak. Sadece 60 gün içinde vatandaşlarımızın hizmetine sunulacak.’’

Antakya Devlet Hastanesi 

400 yatak kapasitesi olacak olan Antakya Devlet Hastanesi, 2 katlı çelik konstrüksiyon olarak inşa edilecek. 12 adet ameliyathanesi bulunacak hastanede, onkoloji merkezi de yer alacak. Üçüncü basamak niteliğine sahip olacak hastanenin 10 Mayıs’ta hizmete açılması planlanıyor.

İBB, Kentsel Dönüşüme Kira ve Faiz Desteği Sağlıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), ilde kentsel dönüşümü hızlandırması amacıyla, kentsel dönüşüm alanlarındaki riskli yapılarda oturan kiracı ve hak sahiplerine 4 bin 500 TL kira yardımı yapılacağını açıkladı. Ayrıca, İstanbul Yenileniyor platformuna evini yeniletmek isteyenlerin kredi faizleri de İBB tarafından karşılanacak. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından uzmanların olası İstanbul depremine dikkat çekmesi, İBB’nin bu alandaki çalışmalarını hızlandırdı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un depreme dirençli bir kent haline getirilmesi amacıyla Deprem Bilim Üst Kurulunun tespitleri ve çözüm yolları doğrultusunda seferberlik planını kamuoyu ile paylaştı. Ardından da kentsel dönüşüm çalışmalarına yön verecek yeni adımlar atılması için hedef gösterdi. İBB Deprem Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ve riskli yapıların tahliye, yıkım, yeniden inşa süreçlerine hız kazandıracak 2 önemli karar, İBB Meclisi tarafından oy birliğiyle onaylandı.

Kiracılara da Kira Yardımı Yapılacak

Dünya Gazetesi’nin haberine göre; İBB Meclisi, günümüz ekonomik koşullarında kira yardımlarıyla dönüşüm sürecinin hızlandırılması için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belirlenen kira bedellerinin 3 katının ödenmesi kararlaştırdı.

Bu kapsamda; ilk etapta kendi kendine çökme ihtimali bulunan 318 binanın, ikinci etapta ise riskli olan 1.207 binanın hızla tahliyelerin gerçekleştirilerek yenilenmesi için binalardaki kiracılara yıl boyunca aylık 4.500 lira, ikamet eden maliklere 18 ay boyunca aylık 4.500 lira kira yardımı yapılacak. Binada ikamet etmeyen maliklere ise 18 ay süresince aylık 3.000 lira kira yardımı verilecek. İBB yetkisinde bulunan Riskli ve Rezerv Yapı Alanlarında yaşayan kiracılara ise; 12 ay aylık 4.500 lira, hak sahiplerine 48 ayı geçmemek üzere aylık 4.500 lira kira yardımı yapılacak.

İstanbul’da Ortalama Kira 10 Bin TL

Meclis Kararında; İstanbul’da son 2 yılda öngörülemez şekilde artan konut birim maliyetlerinin kiraları da hızla artırdığına dikkat çekilerek, İstanbul’daki 100 metrekarelik bir dairenin ortalama kira bedelinin 10 bin liraya dayandığı belirtildi. Yüksek kira bedellerinin, hem barınma sorununu büyüttüğü hem de kentsel dönüşüm süreçlerini tıkayan önemli bir sorun olduğu vurgulandı.

Banka Kredisinin Faizini İBB Ödeyecek

İBB Meclisi, “riskli yapılardaki hak sahiplerinin bankalardan kullanacakları kredilere faiz desteği sağlanması” teklifini de oy birliğiyle onayladı. Karara göre; 6306 sayılı Kanun kapsamında tespiti yapılan riskli yapıların yenilenmesi için dar gelirli vatandaşların bankalardan kullanacağı 1 milyon liraya kadar olan yapım kredisinin faizi İBB tarafından ödenecek. 

Kentsel dönüşüm uygulamalarının hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla konut ve işyeri hak sahiplerine verilecek destek için şu şartlar aranacak:

– Dönüştürülecek yapının 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmiş olması

– Yapının İstanbul Yenileniyor kapsamında KİPTAŞ tarafından yenilenmesi için uzlaşılması

– Hak sahibinin hane içi toplam gelirinin net asgari ücretin 2 katını geçmemesi

– Konut yapım kredisi vadesinin en fazla 10 yıl, işyeri yapım kredisi vadesinin en fazla 7 yıl olması 

Kira ve Faiz Desteğinden Nasıl Yararlanılacak?

İBB yetkisinde bulunan Riskli ve Rezerv Alanlar ile hızlı tarama sonucu kendi kendine çökme ihtimali tespit edilen 318 binada yaşayan ve kira yardımından faydalanmak isteyen İstanbullular, riskli yapı tespitinin ardından tahliye ve yıkım işlemlerini tamamlayacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilçe belediyesi üzerinden kira yardımına onay vermesi ile İBB kira yardımına başlayacak. 

Faiz desteğinden yararlanmak isteyen vatandaşlar ise, öncelikle KİPTAŞ’a https://istanbulyenileniyor.com/ adresi üzerinden başvurarak, riskli yapısının dönüştürülmesi için uzlaşmaya varacak.

İstanbul Yenileniyor’a Rekor Başvuru

İBB’nin KİPTAŞ, İstanbul İmar A.Ş. ve BİMTAŞ şirketleri tarafından yürütülen “İstanbul Yenileniyor” platformu, İstanbul’daki riskli konut stokunun güvenli, depreme dayanıklı ve çevreyle dost yapılara dönüştürülmesini amaçlıyor. Bu kapsamda, dönüşüme uygun bulunan yapılar, İBB iştirakleri garantörlüğünde, uygun maliyetlerle yenileniyor. 

İstanbul Yenileniyor” platformuna 466 bini aşkın bağımsız birimden oluşan ve 1 milyon 700 binden fazla kişiyi kapsayan, toplam 24 bin başvuru yapıldı. Şu ana kadar Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş’ta 4 riskli tek yapı tahliye edilip yıkıldı ve yeni projelerin süreçleri devam ediyor. Bakırköy, Fatih, Kadıköy, Bahçelievler ve Kartal’da tek ve çoklu yapılardan oluşan alanlarda kısa süre içinde yenileme projelerinin temeli atılacak. Uzlaşma sürecinde olan 199 başvuru bulunuyor. Bunlar; 23 ilçe ve 78 mahalleden 6 bin 128 bağımsız birimde 5 bin 815 konut, 313 ticari birimden oluşuyor ve yaklaşık 23 bin 260 kişiyi kapsıyor.

Sigortam.net’ten Doğru Konut Sigortasının Püf Noktaları

Sigortam.net, DASK ve doğru konut sigortası için dikkat edilmesi gereken püf noktaları paylaştı.

Sigortam.net, toplumda sigorta bilincini artırma, karmaşık sigorta ürünlerini daha anlaşılır ve erişilebilir kılma hedefiyle özellikle afet durumlarına karşı sahip olunması gereken sigorta ürünlerine dikkat çekiyor.

Tüm Türkiye’yi sarsan deprem felaketiyle birlikte gündeme gelen konulardan biri de sigortalılık oranları oldu. Araştırmalar, zorunlu olmasına karşın DASK penetrasyonunun çok düşük olduğuna işaret ediyor.

Buna göre Türkiye genelindeki 20 milyon 32 bin konutun sadece %55,4’ünde Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor. Konut sigortasında ise oranlar çok daha gerilerde. Oysa afet durumlarında hem evin değerini daha yüksek oranda karşılayan hem de ev içerisindeki eşyaları güvenceye alan tam bir maddi koruma için konut sigortası sahibi olmak önem taşıyor.

Sigortam.net CEO’su Bora Uludüz, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Deprem felaketinin acısını hepimiz çok derinden yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Bir yandan bu depremin yaralarını sarmaya çalışırken diğer yandan da gelecekte yaşanabilecek olası felaketlere karşı önlem almayı unutmamak gerekiyor.

Dünya Bankası depremin doğrudan fiziki zararının 34,2 milyar dolar olacağı öngörüsünde bulunuyor. Yapılan hesaplamalar ise depremde zarar gören konutlar için toplam DASK teminatının 25 milyar lira olduğunu gösteriyor” dedi.

Sigortalılık oranının artması, afetlerin milli ekonomi üzerindeki etkisinin yurtdışı ile paylaşılmasını sağlıyor

Uludüz, “Sigorta güvencesi sağlamanın en önemli yanı, risklerin gerçekleşmesi durumunda, maddi yükün reasürans yoluyla yurtdışıyla paylaşılmasını sağlamak. Düşük sigorta oranları nedeniyle yaşanan afetlerin tüm maddi zararını milli ekonomimiz aracılığıyla karşılamak zorunda kalıyoruz.

Bireysel düzeyde ise DASK ile sınırlı bir güvence elde ederken, konut sigortası ile daha kapsamlı, yaşadığımız maddi kaybı gerçek anlamda karşılamaya daha yakın bir güvence elde edebiliyoruz. Bu yüzden Sigortam.net olarak hem müşterilerimizde hem de genel olarak toplumda sigortalılık bilincinin yerleşmesine büyük önem veriyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.

DASK Sadece Binayı, Konut Sigortası İse Hem Evi Hem de Eşyaları Korur

DASK’ın yalnızca deprem ve deprem sonucu meydana gelen sel, yangın gibi doğal afetler sebebiyle binada oluşan maddi hasarlara karşı güvence sağladığının, diğer yandan konut sigortasının hem ev hem de içerisinde yer alan tüm eşyaları kapsayan çok daha geniş boyutlu bir güvence imkânı sunduğunun altını çizen Uludüz, “DASK, belirli bir miktara kadar güvence sağlıyor, evin gerçek değerini güvence altına almak için ise konut sigortası sahibi olmak gerekiyor.

Yani aslında konut sigortası ile metrekare başına belirlenen DASK teminatından çok daha yüksek teminatlara konut sigortası sayesinde ulaşmak mümkün olabiliyor. Konut fiyatıyla karşılaştırıldığında oldukça uygun olan konut sigortası poliçeleri, günlük hayatta yaşanabilecek hırsızlık, elektrik ve su tesisatı kaynaklı sorunlar gibi olumsuzlukları da kapsıyor” dedi.

“Zorunlu sigorta ürünü olan DASK’ın her sene yenilenmesi gerektiği unutulmamalı. Ev sahibi olan herkesin DASK poliçesinin güncelliğinden emin olması ve yenileme zamanı geldiyse yenileme yapmayı atlamamaları gerekiyor.

Şu anda DASK yenilenme oranlarına baktığımızda ne yazık ki %30 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. DASK poliçelerinin güncelliği satın alınan aracı kurumdan veya e-devlet üzerinden rahatlıkla kontrol edilebiliyor.

Ayrıca yaşanılan evde, ev sahibi tarafından yaptırılması zorunlu olan DASK’ın mevcut olup olmadığının kiracılar tarafından da kontrol edilmesi büyük önem taşıyor.”  diyerek DASK’ın güncelliğine de vurgu yapan Uludüz, “Sigorta yaptırılacak konutta kiracı ya da ev sahibi olmak, teminatların kapsamı açısından önemli bir unsur. Ev sahipleri için bina ve eşya teminatını bir arada almak gerekirken, kiracıların da eşyalarını güvenceye almak için ayrıca poliçe oluşturması gerekiyor. Bu nedenle kendi eşyalarını koruma altına almak isteyen kiracıların konut sigortası yaptırması önem teşkil ediyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Konut sigortalarında farklı şirketler farklı kapsamlarda seçenekler sunabiliyor. İhtiyaca uygun güvenceyi sağlamak için poliçe satın alırken şu hususlara dikkat etmek gerekiyor:

  • Ev sahipleri DASK ve konut sigortası yaptırdıklarında, belli limitlerde olmak şartı ile kira gelir vergisi indirimi hakkından yararlanabiliyor.
  • Herhangi bir hasar ya da kayıp durumunda, kaybın karşılanmasını garanti altına almak için metrekare birim fiyatlarındaki güncel değerlemeleri takip etmeye önem vermek gerekiyor.
  • Konut sigortası, poliçenin oluşturulduğu tarihten sonra meydana gelecek hasarları karşılıyor.
  • Konut sigortası, poliçe kapsamına giren evdeki bazı teknolojik cihazlar için de güvence sağlayabiliyor. Ancak bu teminatların oluşturulmasında cihaz yaşına da dikkat etmek gerekiyor.
  • Afet durumlarında eşyaya gelen hasar, manevi tazminat, kira kaybı, taşınma yardımı gibi ödemeler sigorta şirketlerine göre değişmekle birlikte konut sigortası kapsamında yer alıyor.
  • Konut sigortası poliçe fiyatları, binanın bulunduğu bölgeye ve ile göre değişkenlik gösterebiliyor.

‘’Hatay’ı 1 Yıl İçerisinde Ayağa Kaldıracağız’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Hatay’da İskenderun Deprem Konutları ve Yeni Devlet Hastaneleri temel atma töreninde yaptığı konuşmada, ‘’Afetzede kardeşlerimizin geleceğe güvenle bakacağı yeni konutların temellerini, İskenderun’da hep birlikte atıyoruz” dedi.

Depremin 15. gününde konutların inşaat sürecini başlattıklarını vurgulayan Bakan Kurum, 46. günde 50 bin rakamına ulaştıklarını söyledi. Törende Hatay’ın kısa sürede yeniden canlanacağını belirten Kurum, şu ifadeleri kullandı:

“50 bin konutumuzun sözleşmesini yaptık. Dün itibarıyla Maraş’ta temellerimizi atmaya başladık. İnşallah 365. gününde de vatandaşlarımıza Hatay’ımıza, İskenderun’umuza teslim edeceğiz. Birlik ve beraberliğimizin şehri Hatay’ımızı 1 yıl içerisinde kendi değerleriyle kimliğiyle tarihiyle kültürüyle şehircilik değerleriyle yüzlerce yıldır akıp gelen sosyal hayatıyla yeniden ayağa kaldıracağız. Camilerimizi, medreselerimizi, hanlarımızı, hamamlarımızı, köprülerimizi, tüm tarihi ve kültürel değerlerimizi ihya edeceğiz.

Yükselen Anadolu’nun kadim şehri Hatay’ımızda yeni bir şehircilik destanı yazacağız. Hatay’ımızı yeniden dirilişin şehri yapacağız ve şanlı tarihimizin merkez şehri haline getireceğiz, ülkemizin bölgemizin inşallah parlayan yıldızı yapacağız. Allah bizleri; sizlere Hatay’ımızın güzel insanlarına, canlara, Habibi Neccar’ın torunlarına mahcup etmesin diyor, hepinizi saygıyla hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.”

Deprem Testi Taleplerinde Artış

Türkiye’nin en büyük online hizmet platformlarından biri olan Armut.com tarafından ortaya konulan deprem öncesi ve sonrası verilerine göre; karşılaştırmasında deprem testi taleplerinde yüzde 16 bin artış, bina güçlendirme taleplerinde ise yüzde 6 bin 800 artış gözlendi.

Kahramanmaraş merkez üssü olan ve ülkemizde 11 ili etkileyen deprem felaketinin ardından bireyler artan endişeleri ile tedbir almaya yöneldi.  Türkiye’nin en büyük hizmet platformu Armut.com, Şubat – Mart dönemindeki artan hizmet taleplerini analiz etti. Armut.com üzerinden depreme karşı hazırlıklı olmak için 24 bin 276 talep alındı.

Türkiye genelinde depreme karşı hazırlıklı olmak üzere deprem testi, bina güçlendirme ve prefabrik ev yapımı taleplerinde büyük artış gözlemlendi. Deprem testi taleplerinde yüzde 16 bin artış yaşanırken, bina güçlendirme taleplerinde yüzde 6 bin 800 artış yaşandı.

Talepler arasından yaşam alanları için alınabilecek önlemler de gündemdeydi. Mobilya sabitleme taleplerinde yüzde 375 artış yaşandı. Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin ardından Armut.com üzerinden deprem bölgelerinin barınma ihtiyacının artmasıyla prefabrik ev yapımı taleplerinde yüzde 488 artış görüldü.

Uzmanların yıllardır süregelen uyarıları yankı buldu ve İstanbullular depreme karşı önlem almak amacıyla harekete geçti. Armut’un verilerinde İstanbul mercek altına alındığında Türkiye geneli deprem testi ve bina güçlendirme taleplerinin yarısından fazlasının İstanbul’dan geldiği görüldü.

İstanbullar bireysel tedbirleri de elden bırakmadı. Evlerde mobilya sabitleme taleplerinde yüzde 673 artış yaşandı. Yapı stoğu bakımından kendilerini bir an önce güvenceye almak isteyen İstanbulluların yapı denetim taleplerinde de yüzde 10 bin artış yaşandı.

Kaynak: Dünya

‘’Marmara Denizi’ne Yakın Bölgeler Yenilenmeli’’

Uzmanlar, İstanbul’da Marmara Denizi’ne yakın bölgelerde yer alan yapıların hızlı bir şekilde yenilenmesi gerektiğini söyledi. 

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş’ta başlayan ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından Marmara Depremi tekrar gündeme geldi. İl genelinde 2000 yılı öncesinde inşa edilen birçok yapı olması vatandaşları da korkutmaya başladı. 

Uzmanlar ise İstanbul’da Marmara Denizi’ne yakın ilçelerin acilen yenilenmesi gerektiğini vurguladı. 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Geoteknik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ümit Karadoğan, İstanbul’un tarih boyunca depremlerin yaşandığı bir şehir olduğunu söyledi.

İstanbul’da geçmişte meydana depremler nedeniyle ciddi yıkımların yaşandığını belirten Karadoğan, “İstanbul’da 200-250 yıllık periyotlarda büyük depremler oluyor. İstanbul’da son dönemlerde bir depremin yaşanacağı uzmanlar tarafından öngörülüyor.” dedi.

Beklenen deprem nedeniyle tüm gözlerin İstanbul’a çevrildiğini dile getiren Karadoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu nedenle İstanbul’un zemin yapısı gündeme geldi. İstanbul çok değişken bir zemin yapısına sahip, bölge bölge değişebiliyor. Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece alüvyon zeminlerden oluşuyor. Bu nedenle bu yerler sıkıntılı yerler. Anadolu Yakası’nda Maltepe ve Kartal’ın sahil tarafları zemin açısından sıkıntılı. Kuzeye gittikçe zemin daha çok kayalardan oluşuyor. Fatih’te, Eminönü bölgesi hariç zemin sağlam. Eminönü’nde dolgu zemin bulunuyor ama Ayasofya, Süleymaniye’nin olduğu bölüm kayalardan oluşuyor, buralarda zemin güçlü. Ama bir ilçeye tamamen iyi demek doğru değil. Her ilçenin zemin yapısına parsel parsel bakmak gerekiyor. Bir yerin zeminin iyi olması depreme hazırlıklı olma acısından yeterli değil.”

“İstanbul’un Marmara’ya Sınır Olan Yerleri Alüvyon Topraktan Oluşuyor”

Zemin yapısı nedeniyle İstanbul’da Marmara Denizi’ne yakın ilçelerde toprak yapısının zayıf olduğunu vurgulayan Karadoğan, “İstanbul’un Marmara’ya sınır olan yerleri alüvyon topraktan oluşuyor. Bu nedenle kıyı tarafları birinci derecede depremden etkilenecek yerler. Buradaki yapıların mevcut deprem yönetmeliğine uygun şekilde gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi veya yeniden yapılması gerekiyor. Uygun zemin etüdü yapılarak doğru şekilde buraya konutları yapmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

“Kentsel Dönüşümün Özellikle Marmara’ya Kıyısı Olan Yerlerde Hızlandırılması Lazım”

İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Recep Özay ise İstanbul’un Tuzla’dan Gümüşyaka’ya kadar uzanan sahil kesimindeki çoğu yerin, yumuşak zeminden oluştuğunu belirtti.

Sahil kesimlerinde ayrıca korozyonun da fazla olduğunun altını çizen Özay, “Örneğin Zeytinburnu ve Yeşilköy’de korozyon etkili. Avcılar’da ise zemin yumuşak, kil tabakası var. Beylikdüzü civarında 2000 öncesi eski yapılarda zemin etüdü yok. Büyükçekmece’nin ise zemini sıkıntılı. Fatih’in Samatya ve Yedikule mahallerinde zemin yönünden sıkıntılar var.” diye konuştu.

Özay, Büyükçekmece’den Silivri’ye kadar uzanan yazlıkların tehlike altında olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Buralarda kontrolsüz bir şekilde 60’lı, 70’lı yıllarda yapılmış çok katlı binalar var. Binaların temel sistemleri aşırı korozyondan zarar görmüş, malzeme ve zemin yönünden kötü durumda. Buradaki binaların çok acil riskli bölge ilan edilmesi lazım. Anadolu Yakası’nda Tuzla’da zemin problemli yerler var. Ancak burada yapı stoğu çok eski değil. Kadıköy Fenerbahçe, Kurbağalıdere civarı zemin kötü. Eski binalarda zemin etüdü yok, üst yapı ve malzeme de ömrünü tamamlamış. Kentsel dönüşümün özellikle Marmara’ya kıyısı olan yerlerde hızlandırılması lazım. İstanbul’un birçok noktasında binalar eski yönetmeliğe göre yapıldı. Özellikle 70’li, 80’li yıllarda yapılan binalarda zemin raporu ve zorunluluğu yoktu. Binalar yumuşak zemin üzerine geleneksel kurallar çerçevesinde yapıldı.”

Süs Bitkileri ve Peyzaj Sektörü, 12 Nisan’da Yeşil Ticaret İçin Buluşuyor!

Şubat ayında yapılması planlanan ancak yaşanan deprem felaketleri nedeniyle ertelenen The Flower and Plant Show 2023, 12 Nisan’da kapılarını açıyor.

Başta yerli üreticiler olmak üzere, süs bitkileri ve peyzaj sektörünün tüm paydaşlarını uluslararası nitelikli tek bir fuarda bir araya getiren The Flower and Plant Show 2023’te; farklı türde ağaçlar, çiçekler ve çiçek soğanları, iç ve dış mekan süs bitkileri, fideler, dikey bahçeler, meyve fidanları, tohumlar, dekoratif peyzaj malzemeleri, bahçe aletleri, park ekipmanları, yetiştirme ortamları ile teknik ekipman ve malzemelere kadar sektöre dair yüzlerce ürün bir arada sergilenecek. Aralarında belediyeler, oteller, alışveriş merkezleri, inşaat firmaları, sağlık kuruluşları, markalı konut projeleri, şehir planlamacıları, mimarlar ve villa sahipleri gibi süs bitkileri ve peyzaj ile doğrudan ilgisi bulunan ziyaretçi grupları aradıklarından çok daha fazlasını The Flower and Plant Show 2023’te bulacak. 

Tarsus Fuarcılık tarafından Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 12. Uluslararası Süs Bitkileri, Peyzaj ve Yan Sanayileri İhtisas Fuarı The Flower and Plant Show, 12-15 Nisan 2023 tarihleri arasında gerçekleşecek. Çoğunluğu yerli üreticilerden oluşan çok sayıda markanın katılacağı fuara, 1.000’i yurt dışından olmak üzere toplam 15 bin satın almacı bekleniyor.

Aytemur; “Fuar, Türkiye’nin süs bitkisi üreticilerini, farklı ticaret pazarlarına açacak 

Sektörlerin yeni pazarlara açılması ve dünyanın dört bir yanından nitelikli satın almacılarla bir araya gelip farklı ihracat kanallarına erişimi konusunda fuarların en etkili mecralar olduğunu vurgulayan Tarsus Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, 12 Nisan’da başlayacak The Flower and Plant Show’un da bu misyonunu başarıyla yürütmeye devam ettiğini söyledi. “Yerli üreticilerimiz, nitelikli ve fiyat avantajlı ürünleriyle, dünya süs bitkileri ticaretinde farklı bir konumda bulunuyor” diyen Aytemur, yurt içi ve yurt dışından binlerce profesyoneli ağırlayacağımız The Flower and Plant Show ile, sektörün satış ve ihracat hedeflerine katkı yapmaya devam edeceğiz” dedi. 

‘’Depremlerden Sonra Konut Talepleri Değişti’’

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Gayrimenkul Acenteleri ve Benzeri Faaliyetleri 54. Komite Başkanı Özkan Aydemir, ‘’6 Şubat’taki depremleri nedeniyle konut olarak kullanılan yaklaşık 1 milyon bağımsız bölüm yıkıldı.’’ dedi. 

Depremin kentsel dönüşümü bir kez daha hatırlattığını vurgulayan Aydemir, “Deprem, ivedi bir şekilde bu işin hızlandırılıp dönüşüm yapılması gerektiğini göstermiş oldu. Maalesef yıllık bazda konut ihtiyacı 600-700 binden 1 milyonun üzerine çıktı. Arz talep dengesi bir türlü yakalanamadığı için son 4 yılda ülkemizde kiralık konutlarda ve gayrimenkul fiyatlarında yukarı yönlü fiyat artışını gözlemledik.” şeklinde konuştu.

Emlakçılığa yeni başlayanların doğru fiyatlama ve ekspertiz yapamadığını ifade eden Aydemir, ‘’Aynı apartmanda fiyatı 3 milyon lira olan bir dairenin üst katının 5 milyon liradan ilana çıktığını gördük.  Çevredeki kimi gayrimenkul sahipleri de 5 milyon liralık ilanı görünce kendi dairesinin fiyatını arttırıyor. Bu da piyasada büyük çapta oynamalara yol açıyor.’’ ifadelerini kullandı. 

Depremlerden sonra ev arayışı içinde olanların taleplerinin farklılaştığına değinen Aydemir, şunları söyledi:

“İnsanlar önceden rezidans hayatı, güvenlik, sosyal yaşam, havuz ve çocuk oyun alanları arıyorlardı ama depremle bu olay da değişmiş durumda. Şimdi insanlar artık depreme uygun olup olmadığı, sıfır olup olmadığı, radye temel var mı, fore kazık var mı… Bunun gibi hususlara dikkat ediyorlar. Öncelikle deprem açısından güvenli binaları tercih etmeye başladılar. Vatandaşlar sosyal yaşamı artık ikinci plana atmış durumda. Yüksek katlı apartmanlara ve 6-7 katın üzerindeki dairelere deprem korkusunu nedeniyle kimse bakmıyor. Genelde herkes alçak katlı yerlere bakıyor. Bir de binanın deprem yönetmeliğine uygunluğuna bakılıyor. Mülk alacakların belediyelere gidip o dairenin statik projesine ve yapı kullanımlarına bakmalarını tavsiye ederim. Binanın yapım yılını da belediyelerden rahatlıkla öğrenebilirler. Yani istedikleri takdirde o statik projesini bütün bilgilerine kadar belediyelerini alabiliyorlar.”

‘’Zemin ve Birinci Katlardaki Daire Sahipleri Evlerini Satma Telaşında’’

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Göksel Birsen de arz talep dengesizliği nedeniyle birkaç yıldır daire satış fiyatlarında ciddi artışlar olduğunu, mevcut yapı stoklarının talebi karşılamadığını belirtti.

Depremler nedeniyle talebin daha da arttığına işaret eden Birsen, başta depremzedelerin çevre şehirler olmak üzere İç Anadolu, Marmara, Ege gibi bölgelere göç etmek zorunda kaldığını, bunun da yeni bir talep dalgası oluşturduğunu ve fiyatların artmasına yol açtığını anlattı.

Fuzul Yapı, Halka Arz Sürecini Başlattı

Konut sektörünün öncü isimlerinden Fuzul Yapı, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) iznini alarak halka arz sürecini başlattı.

Halka arz için çalışmalarını 2023 yılı içinde tamamlamayı hedefleyen şirket, bugüne kadar Tem Avrasya, Başakşehir Avrasya 1, Başakcity, Kent Evila, Kent Ariva, Olimpa AVM, Olimpa Rezidans, Olimpa Park Plus, Vadiyaka Başakşehir ve 3. İstanbul Başakşehir projelerini hayata geçirdi. Şu anda devam eden projeleri arasında Barbaros 48, Avrasya 2, Avrasya 3, Fatih Otel gibi projeleri yer alıyor. Bundan sonraki süreçte devreye alınacak birçok yeni proje Fuzul GYO portföyüne dahil edilecek.

Fuzul Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşüm süreciyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Fuzul GYO Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Akbal, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

‘’ Fuzul Holding olarak yakın zamanda aldığımız stratejik bir kararla gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren iştiraklerimizden Fuzul GYO’nun halka açılması için gerekli adımları attık. Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na (GYO) dönüşüm başvurumuz neticelendi. Bundan sonraki süreçte Fuzul GYO olarak ülkemize ve sektörümüzde katma değer sağlamaya devam edeceğiz. GYO dönüşüm süreciyle eş zamanlı olarak halka arz hazırlıklarına da devam ediyoruz. Hazırlıkların tamamlanmasıyla birlikte gerekli başvuruları yaparak halka açılma sürecini fiilen başlatacağız. Fuzul GYO’nun 2023 yılı içinde halka açılmasını planlanıyoruz.’’

Portföyde, Barbaros 48 Yer Alacak

Konut ve alışveriş merkezi gibi farklı ticari alanlarda ilklere imza atan Fuzul GYO’nun portföyde son dönemde oldukça dikkat çeken Barbaros 48 projesinin olması bekleniyor. Emlak Konut GYO güvencesiyle ve hasılat paylaşımı modeliyle geliştirilecek olan Barbaros48 projesi, Asya ve Avrupa’yı aynı pencereden izleme imkânı sunacak panoramik özelliği ile yatırımcının ilgi odağı olmaya devam ediyor.

Asya’dan Avrupa’ya 180 derece ile boğaz hattını görebilecek bir açı ile inşa edilecek projede, kat yükseklikleri 4,5 metre olarak tasarlandı. Ofis-AVM gibi alanların yer almayacağı, sadece rezidans olarak planlanan projede, daire büyüklükleri 100 metrekare ile 350 metrekare arasında değişiyor. Projenin 24 ayda tamamlanması hedefleniyor.

Üçüncü kattan itibaren panoramik Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarasına hâkim projede, fiyatlar ortalama 10 bin dolardan başlıyor. 2+1 daireler için iki, 3+1’’er için üç, 4+1’ler için dört, misafirler için ise ayrı otopark planlanan projenin en üst katında da sonsuzluk havuzu yer alıyor.

Barbaros 48 projesinin tüm detaylarını buradan inceleyebilirsiniz.

Kiralık Konut Stoku En Fazla Düşen İl Yüzde 60 İle Elazığ

Yaşanan deprem felaketi sonrası depremin etkilediği illerden çevre illere göçler devam ediyor. Göçün etkisi ile çoğunlukla satılık konut sokunda artış, kiralık konut stokunda ise düşüş görülüyor. En fazla talep gören iller Ankara, Antalya, Muğla, Mersin, Kayseri ve Elazığ olurken, bir ayda Ankara’da kiralık konut stoku yüzde 31, Mersin’de yüzde 36, Kayseri’de yüzde 40, Elazığ’da ise yüzde 60 düştü.

Yaşanan deprem felaketi sonrası gayrimenkul piyasası hareketlendi. Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, bu illerdeki gayrimenkul piyasasını inceledi.

Endeksa verilerine göre Ankara, Antalya, Muğla, Mersin, Kayseri ve Elazığ’da satılık konut stoku artarken, kiralık konut stokunda çoğunlukla düşüş veya küçük artışlar görülüyor. Bu durum evlerini yeterince güvenli bulmayan veya daha farklı bölgelere taşınmak isteyen kişilerin evlerini satışa çıkarması fakat özellikle fiyatı daha uygun ve zemini sağlam olan bölgelerdeki kiralık evlerin ise hızla tükenmesi olarak yorumlanıyor. 

Ankara’da Şubat Ayında Kiralık Konut Stoku Yüzde 31 Düştü


En fazla göç alan illerin başında gelen Ankara’da şubat ayında kiralık konut stoku yüzde 31 düşerken, satılık konut stoku yüzde 23 artış gösterdi. Ankara’da şubat ayında konut kiraları yüzde 6,1, satılık konut fiyatları ise yüzde 6,39 artış gösterdi. Ankara’da ortalama kira 7 bin 589 TL, konutların ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 646 bin 190 TL. Ankara’da kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler ise Sincan, Pursaklar ve Şereflikoçhisar oldu.

Antalya’da Kiralık Konut Stokunun Düşüş Gösterdiği İlçeler Finike ve Kumluca 

Antalya’da ise şubat ayında satılık konut stoku yüzde 17 artarken, kiralık konut stoku yüzde 1 artış gösterdi, ortalama kira 13 bin 15 TL, ortalama satış fiyatı ise 2 milyon 831 bin 520 TL oldu. Antalya’da kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Finike ve Kumluca oldu.

Muğla’da Satılık Konut Stoku Yüzde 62 Arttı

Muğla’da ise satılık konut stoku yüzde 62 artarken, kiralık konut stoku yüzde 19 artış gösterdi. Muğla’nın Yatağan, Dalaman ve Milas ilçelerinde ise konut stoku düşüş gösterdi. Muğla genelinde ortalama kira 15 bin 336 TL, ortalama satış fiyatı 4 milyon 411 bin 810 TL oldu.

Mersin’de Konut Stokunun En Fazla Etkilendiği İlçeler Anamur, Akdeniz ve Tarsus

Mersin’de satılık konut stoku yüzde 23 arttı, kiralık konut stoku ise yüzde 36 düşüş gösterdi. Mersin’de kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Anamur, Akdeniz ve Tarsus oldu. Şubat ayında kiraların ortalama yüzde 15,15 artış gösterdiği Mersin’de ortalama kira 12 bin 394 TL; ortalama satış fiyatı ise 2 milyon 59 bin 725 TL.

Kayseri’de Kiralık Konut Stoku Yüzde 42 Düştü

Kayseri’de satılık konut stoku yüzde 12 artarken, kiralık konut stoku yüzde 42 düşüş gösterdi; ortalama kira 4 bin 172 TL; ortalama satış fiyatı ise 1 milyon 393 bin 920 TL oldu. Kayseri’de kiralık konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçeler Yeşilhisar, Pınarbaşı ve İncesu oldu.

Elazığ’da Şubat Ayında Satılık Konut Stoku Yüzde 14 Arttı

Elazığ’da ise şubat ayında satılık konut stoku yüzde 14 artarken, kiralık konut stoku yüzde 60 düşüş gösterdi. Elazığ’da ortalama kira bin 817 TL, ortalama satış fiyatı 1 milyon 204 bin 56 TL. Elazığ’da kiralık konut stokunun en fazla düştüğü ilçeler Karakoçan, Kovancılar ve Merkez oldu.

Nexonya Element 1’de Daire Teslimleri İçin Geri Sayım Başladı

Nexonya’nın İstanbul Anadolu Yakası’nda Ümraniye Dudullu’da hayata geçirdiği Element projesinin ilk etabı olan Element 1’de tapu teslimlerine başlanılmasının ardından, daire teslimleri için de geri sayım başladı. Projede daireler, Nisan ayı itibariyle oturuma hazır olacak. 

Toplam üç etaptan oluşacak olan Nexonya’nın Element projesinde ikinci etabın inşaat çalışmaları da devam ediyor. 1+1, 2+1 ve 3+1 daire tiplerinden oluşan Element 2, iki blok halinde yükseliyor. 15 ve 9 katlı olarak  tasarlanan Element 2 projesinde; 37 adet 1+1, 41 adet 2+1, 14 adet 3+1 olmak üzere toplam 92 adet daire bulunuyor. 

Ümraniye’de deprem yönetmeliğine uygun olarak temelleri atılan proje İstanbul’da finansın yeni merkezine olan yakınlığıyla da dikkat çekiyor. Hem yatırım hem de oturum için avantajlı bir lokasyonda olan projenin sosyal donatıları arasında; havuz, çocuk parkı, kamelya ve basketbol sahası yer alıyor.  Projede 7/24 güvenliği sağlayan kapalı devre kamera sistemi de yer alıyor. Ayrıca her daire için kapalı otoparktan çift asansörle daireye çıkış imkânı da sunuluyor. 

Nexonya’nın Element 1 projesi ile ilgili tüm detayları burada bulabilirsiniz.

TMMOB Yeni Yapı Denetim Kararına İlişkin Önerisini Paylaştı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası, yeni yapı denetim düzenlemesine ilişkin önerilerde bulundu.

İnşaat Mühendisleri Odası İkinci Başkanı Nusret Suna, düzenlenen basın toplantısında, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerinin ardından yapı denetimin çok daha güçlü şekilde tartışıldığını söyledi.

Suna, Türkiye’de her yıl ortalama 100 bin yeni yapı üretildiğine dikkati çekerek, riskli yapı stokunun ortadan kalkması için yeni yapıların daha bağımsız şekilde denetlenmesi gerektiğini vurguladı.

Yürürlükte olan Yapı Denetimi Hakkında Kanun’unun kamusal niteliğinin eksik olduğu ifade eden Suna, yapı denetimdeki ticari sürecin hem yapı kalitesini hem insan güvenliğini tehdit ettiğini belirtti.

Meslek odalarına kendi meslektaşlarını yetkinliklerine göre belgelendirme ve yetkilendirme hakkı getirilmesini öneren Suna, şunları kaydetti:

“Yapı denetim kuruluşları doğrudan kamu tarafından görevlendirilmiş birimler olarak çalışmalıdır. Bu kuruluşlar ile müteahhit veya yapı sahibi arasında herhangi bir mali ve idari bağlantı olmamalı.

Yapı denetim ücretleri doğrudan kamu tarafından ödenmeli ve bu kuruluşlar doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalıdır. Yapı denetim kuruluşlarındaki tüm görevliler kamu görevlisi statüsünde olmalı, ücretleri, iş güvenceleri ve özlük hakları teminat altına alınmalı. Ücretleri TMMOB tarafından belirlenen ücretin altında olmadan görev, yetki ve sorumluluklara göre belirlenmeli.”

İnşaat Sektöründeki Yüksek Maliyetlere Karşı ”Dijitalleşme”

İnşaat şirketlerinin %60’ı enflasyon ve maliyet artışından şikayetçi. Küresel inşaat sektörünün enflasyon ve maliyet artışlarıyla mücadelesi sürerken, yerli oyuncular çözümü dijitalde buluyor. Yapı Radar ise tedarikçi ve müteahhitleri tek platformda buluştururken, hem maliyetten hem de iş gücünden tasarruf etmelerini sağlıyor.

Dünya çapında zorlu gelişmelerin yaşandığı bir yılı henüz geride bırakmışken, pek çok sektör 2023’teki olası risklere karşı iş modellerini ve stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Bunların başında da inşaat geliyor. Sektörün 2023’te karşılaşabileceği zorluklara ve trendlerine ışık tutan Challenges and Forecast for the Construction başlıklı rapora göre sektörün Orta Doğu’daki önemli oyuncularının %60’ı bir inşaattaki en büyük zorlukların ilk sırasında enflasyonist baskı ve malzeme fiyat artışının yer aldığını bildiriyor. Bu oran Avrupa ve Amerika’da %56 olarak kaydediliyor. Tedarikçi ve müteahhitleri tek platformda buluşturarak inşaat sektörünün dijitalleşmesine katkıda bulunan Yapı Radar ise kullanıcı dostu uygulamasıyla hem binlerce güncel proje bilgisi ile şirketleri yeni proje arama zahmetinden kurtarıyor hem de tüm sürecin satış odaklı kullanılarak zaman ve maliyetten kazanç yaratılmasını sağlıyor.

“Kur ve hammadde fiyatlarının sürekli değişmesi tedarikçileri zor durumda bırakıyor”

İnşaat sektörü için 2022’nin en önemli gündem maddesinin artan maliyetler olduğunu söyleyen Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, sektörel gelişmelere dair şu değerlendirmede bulundu: “İnşaat maliyetlerinin yükselişindeki sebeplerin başında saha maliyetlerinin, döviz kurlarının, asgari ücretin artması geliyor. Kur ve hammadde fiyatlarının sürekli olarak değişmesi de tedarikçi ve alıcıların sektör dinamiklerini takip etmesini zorlaştırıyor. Bu yüzden inşaat sektörünün dijitalleşmesi iş süreçlerindeki verimliliği artırırken maliyetlerin kontrol altına alınabilmesinde kritik bir rol oynuyor. Sektör özelinde geliştirilen dijital platformlar, farklı paydaşların hizmetlerini tek bir yerde toplaması, maliyetten tasarruf etmesi ve kendileri için en uygun iş birlikçilerini bulması için oldukça önemli.” 

“Enflasyon ve girdi maliyetlerindeki artış 2023’te de devam edecek”

Sektördeki mevcut sorunların gelecek dönemde de süreceğini aktaran Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın bu problemlere önlem alınması gerektiğinin altını çizerek, “Artan enflasyon ve girdi maliyetlerinin 2023’te de devam edeceğini ve bu 2 unsurun proje takibi ve saha çalışmalarını doğrudan zorlaştıracağını öngörüyoruz. İnşaat sektörünü dijitalleştiren ve fayda odaklı çalışan Yapı Radar olarak sektörün zorluklarını gidereceğimize inanıyoruz. Bu misyonumuzdan yola çıkarak ülkemiz ekonomisinin lokomotiflerinden inşaat sektörünün dijitalleşmesini desteklemek ve sektör profesyonellerini bir araya getirmek için tasarladığımız kullanıcı dostu platformumuz ile hedeflerimizin temellerini attık” dedi. 

Türkiye’de yılda 40 binin üzerinde inşaat çalışması başlıyor

Dünyanın dört bir yanındaki Türk müteahhitlerin şantiyelerini araştıran uzman ekibiyle birlikte her ay yüzlerce projeyi sistemlerine eklediklerini belirten Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın iş modellerine dair, “Her yıl 40 binin üzerinde yeni projenin başladığı ülkemizde finansal konulardaki hassasiyetin bilinciyle sistemimizde yer alan projeleri 60 günde bir güncelliyoruz. Bu sayede proje araştırması yapan kullanıcılarımızın maliyet ve zaman kaybının önüne geçiyoruz. Öte yandan da daha fazla şirkete teklif sunma olanağı tanıyoruz. Üyelerin satın alma yetkilisinden mimarına kadar tüm çalışanlarının proje detaylarından inşaatın mevcut aşaması ile konumu, görseli ve web sitesine kadar tüm konuları ayrıntılı olarak incelemesini sağlıyoruz. Şirketlerin yalnızca ölçülebilir rakamlarda değil, yeni teknolojiler, ürünler ve şirketler hakkında bilgi sahibi olmasına kapı aralıyoruz” şeklinde konuştu. 

Şirketler maliyetlerde %95, iş gücünde yılda 43 bin saat tasarruf ediyor

3 yıl içinde 50 kategoride 25 bini aşkın satın alma talebini üyeleriyle paylaştıklarına ve 44 binden fazla şirketin iletişim bilgilerini yayınladıklarına dikkat çeken Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, “Kurulduğumuz günden bu yana gittikçe büyüyen hacmimizden yola çıkarsak sektöre önemli ölçüde fayda getirdiğimizi söylemek mümkün. Örneğin, üyelerimizin proje arama, satış ve pazarlama maliyetlerinde yaklaşık %95, iş gücünde de yıllık ortalama 43 bin saat tasarruf etmesini sağlıyoruz. Bir inşaat şirketi, sadece hedeflediği güncel inşaat projelerine ulaşmak ve saha çalışması yapmak için yılda 1 milyon liradan fazla harcama yapıyor. Oysa biz, üyelerimize bütçe dostu fiyatlarla güncel projelerden çok daha fazlasını sunuyoruz. Dijitalleşme sürecinde inşaat faaliyetlerinde bulunan yatırımcı müteahhit ya da diğer çözüm ortaklarının maliyetler baz alındığında %4 ila %10 arasında kazanç elde etme şansı yaratıyoruz. Bu kazanç, 10 milyon liralık bir inşaatta 400 bin ila 1 milyon liralık tasarruf yapılmasına karşılık geliyor” şeklinde konuştu. 

Tedarik sıkıntısına hızlı ve verimli çözümler sunuluyor

Yeni dönemde maliyet artışlarına, global çaptaki krizler ve yaşanan afetler de eklenince hammadde ve malzeme tedarikinde yaşanacak olacak sıkıntıların yüksek oranda artacağına dikkat çeken Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, “Güçlü ekibimiz ve altyapımız ile tedarikçilerin ürünlerini pazarlayabilecekleri müteahhitlere, müteahhitlerin de projeleri tamamlamak için ihtiyaç duydukları tedarikçilere maliyet, zaman ve iş gücünden tasarruf ederek ulaşmalarını sağlıyoruz” diye belirtti. 

Bu yıl yeni modüllerini hayata geçirecekler

Sektöre katkılarının talepleri de tetiklediğinin altını çizen Yapı Radar Kurucu Ortağı ve CEO’su Devrim Ünal Saygın, hedefleriyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Sektörün dijitalleşmesine katkıda bulunmak amacıyla yola çıkan platformumuzla müteahhit ve tedarikçiler arasındaki ticareti zorlaştıran engelleri ortadan kaldıracak çözümler üretiyoruz. Tüm bunların yanı sıra takip, verimlilik, performans, reklam, bayi yönetimi gibi konulardaki hizmetlerimizle şirketlerin destekleyicisi olarak konumlanıyoruz. Bu yılki en önemli hedefimiz halihazırdaki tüm işlerimizi daha iyi bir seviyeye ulaştırmak. Bu doğrultuda 2023’te de müteahhitler ve tedarikçilerin çok işine yarayacağını düşündüğümüz Dijital Yapı Kataloğu ürünümüzü yayına alacağız. İş modelini genişletip sektöre yeni çözümler sunacağız.”

Deprem Konutlarının İlk Temeli Atıldı

Deprem bölgesinde yapılacak olan 17 bin 902 kalıcı konutun temeli 23 Mart tarihinde atıldı. Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘’ Kalıcı konutları bir yıl içerisinde bitirerek hak sahibi vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.’’ dedi. 

6 Şubat tarihinde yaşanan depremler sonucu olumsuz etkilenen 11 ilde yapılma kararı alınan kalıcı konutların temeli atıldı. Temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapıldı. Törende konuşan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“6 Şubat depremlerinde en ağır can ve mal kaybını yaşayan illerimiz arasında Kahramanmaraş yer alıyor. Bölge genelinde yaklaşık 307 bin bina ile 893 bin bağımsız bölümün hasar görmesine sebep olan felaket 50 binin üzerinde can kaybına sebep olmuştur. Sadece Maraş’ta can kaybı 12 bin 307’yi buldu. Yıkılanları daha iyisiyle yeniden yaparak geride bırakacağız. Biz bu topraklarda bin yıldır tabii ve beşerî ne facialar yaşadık. Kimi zaman 6 Şubat depremleri gibi tabii felaketlerle sarsıldık. Kimi zaman Haçlı seferlerinden Moğol akınlarına, Çanakkale’yi geçilmez kıldığımız 7 düvel kuşatmasından doğrudan varlığımızı hedef alan terör örgütlerine kadar saldırıya uğradık. Hiçbiri karşısında yılmadık.

Depremin, selin, heyelanın, yangının ve diğer tüm afetlerin yıktığını yeniden yaptık. Bin yıldır istiklalimize ve istikbalimize göz diken herkese bu toprakları mezar ettik. Bir asır önce Çanakkale ve milli mücadelede kazandığımız zaferi arkası karanlık terör örgütlerinin başını ezerek sürdürdük. Bugün de deprem yıkıntılarının altında kaybettiğimiz canların ardından döktüğümüz gözyaşlarını geleceğimize daha güçlü sahip çıkmanın ahdine dönüştürüyoruz. Şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya ederek adım adım Türkiye Yüzyılı’na yürüyoruz. Uzun zamandır yaşadığımız her musibeti daha büyük hedefler koyarak aşıyoruz. Bu felaket, mücadele azmimizi, Türkiye Yüzyılı’nı gerçekleştirme kararlılığımızı elimizden alamayacaktır.

Böylesine şiddetli yıkımla karşılaşmış felaket karşısında yeniden inşa aşamasına gelecek başka ülke yoktur. Daha önemlisi bir yıl içerisinde yıkılan şehirleri ayağa kaldıracak bir başka ülke de bulamazsınız. Enkazın yarısından fazlasını kaldırdık. Bölgede dağıttığımız çadır sayısı 525 bini, hizmete sunulan konteyner sayısı 32 bini buldu. Konteyner ve prefabrik kentlerin kurulumu hızla sürüyor. Mayıs ayına kadar inşallah 100 bin konteynere ulaşmış olacağız. Bölge genelinde geçici barınma merkezlerinde bulunan 2,5 milyon insanımıza hizmet veriyoruz.”

‘’Konutlar, Zemin Artı 3-4 Katı Geçmeyecek’’

Konutların bir yıl içerisinde tamamlanarak vatandaşlara teslim edileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

“Konutlarımızı güvenli yerlerde zemin artı üç veya dört katı geçmeyecek şekilde, köy evlerimizi ahırı ve bahçesiyle yapıyoruz. Merkezi ve ticari alanları depreme uygun şekilde inşa ederken yeni konutları sosyal donatıları huzurlu yerleşim yerleri olarak hazırlıyoruz. TOKİ’mizle Emlak Konutumuzla geçtiğimiz 20 yılda 1 milyon 180 bin güvenli konutu nasıl yapmışsak ülkemizin dört bir yanında deprem, sel, yangın afetlerinde hasarı nasıl telafi ettiysek bu depremde yaraları da kısa sürede saracağız. Kahramanmaraş’ta son 20 yılda inşa ettiğimiz 3 bin 646 sosyal konut ile ‘İlk Evim İlk Arsam’ projesi ile 3 bin konut ve 12 bin 500 alt yapılı arsa bunların ispatıdır.

Şehrimize 20 yılda yaptığımız 81 milyarlık yatırımla eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her alanda kazandırdığımız eser ve hizmetler bunun ispatıdır. Hak sahibi depremzede vatandaşlarımızı yeni yuvalarına kavuşturacağız. Ama inşallah bir yıl içinde bu kalıcı konutları bitirerek hak sahibi vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.”

Afşin’e Yeni Bir OSB Geliyor

Deprem bölgesinde yapılacak diğer çalışmalara da değinen Erdoğan, “Gece gündüz depremzedelerin yanındayız. Konteyner çarşılar tesis ediyoruz. Afşin’e yeni bir Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kuruyoruz. Aynı şekilde çiftçi ve üreticilerimizin zararlarının telafisi amacıyla mazot, gübre, hayvancılık, yem bitkileri başta olmak üzere her türlü adımı atıyoruz. Depremin merkezi Kahramanmaraş’ta ağır ve orta hasarlı bina sayımız 56 binin üzerindedir. Mevcut planlamaya göre, 1 yıl içinde 319 bin konut ve köy evi toplamda da 650 bin konutu yapacağız. Zemin etüdü başta olmak üzere hazırlıkları biten yerlerde hemen ihaleleri yapıp sözleşmeleri imzaladık ve inşaat aşamasına geçtik.

Bugüne kadar 40 bin 104 konutun ve 6 bin 223 köy evinin inşası ile ilgili hazırlıkları bitirip ihalesini yaptık. Hasar tespitlerinin ardından Kahramanmaraş’ta 77 bin 57 afet konutu, 30 bin 310 köy evi inşa etmek için kolları sıvadık. Bu rakamlar halen süren tespit çalışmalarına göre artacaktır. Kahramanmaraş’ta 7 bin 353 konut ile 620 köy evinin temelini atıyoruz. Diğer illerimizdekilerle birlikte temelini attığımız konut ve köy evi sayısı 18 bini buluyor.” şeklinde konuştu. 

Copa, Yeni ve İnovatif Ürünleriyle ISH Frankfurt Fuarı’ndaydı

Copa, iklimlendirme sektörünün en önemli organizasyonlarından biri olan ve 13 – 17 Mart 2023 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleştirilen ISH Frankfurt Fuarı’nda yeni ve inovatif ürünlerini ziyaretçileriyle buluşturdu. 

Almanya’daki ısıtma, soğutma, havalandırma, enerji, konvansiyonel ve yenilenebilir enerji alanının en prestijli fuarlarından ISH Frankfurt Fuarı 13 – 17 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleşti. Sektörün önde gelen lider firmaları ve profesyonellerini bir araya getiren fuar, güncel teknolojileri sergileme ve iş bağlantıları kurma açısından hem katılımcı hem de ziyaretçilere önemli katkılar sundu.

Fuarda iş birliklerini global düzeyde geliştiren Copa, 5 gün boyunca yüksek verimli ve inovatif ürünlerini ziyaretçileriyle buluşturdu. 4 kıtada 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren Copa, ürün gamına ekleyeceği ısı pompası, yoğuşmalı kazan, elektrikli kombi ve elektrikli radyatörlerin yer aldığı yeni ürünlerinin yanı sıra Eomix Plus, Eomix ve Eon kombiler; tasarımı ile fark yaratan panel radyatörler; Naya Line ve Viva Line duvar tipi split klimalar ve Nixa12 Hermetik Şofbeniyle fuarda yer aldı. Yeni ürünlerini fuarda ziyaretçilerin beğenisine sunan Copa, ürün gamını daha yeşil bir geleceğe odaklanarak genişletmeyi hedefliyor. 

Fuar süresi boyunca ziyaretçileri ve sektör profesyonellerini ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Copa Isı Sistemleri Genel Müdürü Oktay Erdinç: “Sektörümüzün global ölçekteki lider firmalarını bir araya getirmenin yanı sıra yenilenebilir enerji, sürdürülebilirlik ve kaynakların korunmasına odaklanan ISH 2023, inovatif ürünlerimizi geniş kitlelere ulaştırmak adına önemli bir fırsat oldu. Kombi, kazan, şofben, klima, panel radyatör gibi ürünlerimizi ziyaretçilerimize sunduk. Ürün gamımızı her geçen gün artırmaya devam ediyoruz. İlk kez ISH 2023’te sergilediğimiz yeni ürünlerimiz ısı pompası, yoğuşmalı kazan, elektrikli kombi ve elektrikli radyatörlerimiz katılımcılardan büyük ilgi gördü. Copa ekibi olarak tüm dünyayı etkileyen pandemi dönemi sonrasında ISH Frankfurt Fuarı’nda sektörümüz ile bir araya gelmekten ve aynı zamanda birçok potansiyel müşterimiz ile yeni iş birlikleri için görüşmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Müşteri memnuniyetini ön planda tuttuğumuz yeni ürünlerimizle daha yeşil bir dünya için çalışıyoruz. Karbon ayak izini azaltmaya odaklandığımız yeni ürünlerimizi yakında tüm sektörün beğenisine sunacağız.” dedi.

‘’Depreme Dayanıklı Bina Yapmak İçin Bilinenleri Uygulamak Yeterli’’

İstinye Üniversitesi (İSÜ) Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, “Depremde yıkılmayan bina yapmanın mucizevi bir yöntemi yok. Sadece bilinenleri uygulamak yeter’’ dedi.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremler, yaşanan can kayıplarıyla birlikte tüm ülkeyi yasa boğarken depreme ne kadar hazırlıklıyız sorularını da gündeme getirdi. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çelen uzmanlar, depreme dayanıklı yapılar inşa etmenin mümkün olduğunu söylüyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Türkiye’de depreme dayanıklı yapıların nasıl inşa edileceğinin bilindiğini belirterek “En riskli zeminlerde, yalın teknolojilerle ve aşırı hızlı, hatta çırpıştırma inşaat yapılıyorsa, yapı kalitesi yükselemez,” diyen Tanyeli, olası İstanbul depremi öncesi için ise her yapı için ciddi araştırma yapılıp, buna göre bir yol alınması gerektiği görüşünde. 

İstinye Üniversitesi (İSÜ) Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli depremde yıkılmayan bina yapmanın mucizevi bir yönteminin olmadığını belirterek, “İstanbul’un en riskli semtleri ve zeminleri biliniyor. Neresinin ne kadar etkileneceği zaten biliniyor. Depreme dayanıklı yapılar yapmak için öncelikle yeniden yöntem keşfetmeyi gerektirmeyen, bildik kurallara uygun yapılar inşa etmek gerekir. Doğru mimari tasarım yapmak, doğru inşaat mühendisliği projeleri hazırlamak ve hesaplamak ve onlara uygun inşaat yapmak gerekir. Depremde yıkılmayan bina yapmanın mucizevi bir yöntemi yok. Sadece bilinenleri uygulamak, depremi bugün muhtemel olandan daha az hasarla atlatmamıza yeter” diyor.

‘’RİSKLİ ZEMİNLERDE, HIZLI, HATTA ÇIRPIŞTIRMA İNŞAAT YAPILIYORSA KALİTE YÜKSELEMEZ”

Uzmanlar İstanbul’da 7 şiddetinin üzerinde bir deprem beklentisi olduğunu yıllardır söylüyor. Tanyeli, “Türkiye’de depreme dayanıklı bina yapmak mümkün mü?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Depreme dayanıklı yapılar inşa etmek mümkün ve böyle yapılar var. Son depremde de bunu gördük. Sorun bunları inşa etmenin bilgisinden yoksun oluşumuz değil. Bugünkü trajik sonuç, Türkiye’deki kentsel gelişme yaklaşımı ve ekonomik tercihlerdir. Ülkedeki en kolay sermaye biriktirme ve kazanç elde etme yöntemi toprağa yatırım ve rant üretimiyse, yani inşaatsa, kentler bugünkü politikalar nedeniyle azgın bir spekülatif saldırı altındaysa, yapılarımızdaki inşa kalitesini artırmak zordur. Kaldı ki, inşaat yapmak için gerekli ekonomik kaynakların da toplum genelinde var olmadığı bilinen bir gerçek. İnşai kalite beklentileriniz elinizdeki ekonomik imkanlarla tanımlıdır; yüksek teknolojiler ve yüksek kalite ekonomik olanaklarınızdan bağımsız değil. En riskli zeminlerde, yalın teknolojilerle ve aşırı hızlı, hatta çırpıştırma inşaat yapılıyorsa, kalite yükselemez. Bu kentsel ve ekonomik politikaları hiç değilse revize etmek gerekir. Merkezî yönetim, rant tırmanışını yaratan ve destekleyen dönüşüm adı altındaki talan yaklaşımlarını terk etmeli.” 

“İSTANBUL’DAKİ YAPILARIN BAZILARI DEPREME DAYANIKLIDIR, BAZILARI DEĞİLDİR”

“İstanbul’daki yapıların bazıları depreme dayanıklıdır, bazıları değildir” diyen, Tanyeli sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu konu genellemelerle tartışılamaz. Yapı, zemin ve bölge bazlı kapsamlı analizler yapmayı gerektirir. Her yapı ayrı ayrı incelenmelidir. Bu, pahalı ve zaman alan bir iştir. Ancak Türkiye’de karşı karşıya kalınan meselelerden biri de deprem sırasında ve sonrasında paranoyalar yaşamaktır. O nedenle hızlı çözüm beklemektir. Depremle beraber yaşamayı ve buna uygun yapılar inşa etmeyi, risklerden kaçınmayı öğrenmek zamanla elde edilen bir beceri. Bugünkü hızlı çözüm beklentileri politik vaatlerle sömürülmek için çok uygun bir toplumsal ortam tanımlıyor. Orta ve uzun vadeli programlar hazırlamak ve adım adım uygulamak dışında çözüm yok.” 

“HER RİSKLİ BİNANIN YIKILMASI GEREKMEZ, BU, RİSK DÜZEYİNE BAĞLIDIR”

Olası İstanbul depreminde yıkılacak binaların yıkımlarının esas ve kritik sebebinin ne olabileceğine dair basit bir yanıtın olmadığını ifade eden Tanyeli: “Olası bir depremde yıkımların nedeni doğru tasarlanmamış, hesaplanmamış ve inşa edilmemiş yapılardır. Her bir yapının ne kadar riskli olduğunu hesaplamanın matematiksel yöntemleri var. Modellemeler yapılır ve belirli bir yapının olası bir depremdeki risk düzeyi belirlenebilir. Ancak bunu her yapı için tekil olarak yapmak gerekir. Kuşkusuz her ‘riskli’ binanın yıkılması gerekmez, risk düzeyine bağlıdır bu. Hepsinden fazla da ekonomik olanaklara bağlıdır. Risk düzeyi belirlendikten sonra güçlendirmeyle risk azaltılabilecekse güçlendirme yapılır. Yenisini yapmaktan daha ucuza gelir. Güçlendirmenin yöntem ve kapsamını ise her yapı için tekil olarak belirlemek gerekir. Bütün kentleri sıfırdan yenileme şansımız olmadığına göre, bu doğrultuda her yapı için ciddi araştırma yapılırsa, olumlu yönde yol alınabilir.”

“İSTANBUL’DAN DAHA AZ NÜFUSLU NEREDEYSE YÜZDEN FAZLA ÜLKE VAR”

Türkiye’de tartışması yapılan “akıllı şehirler” konusunda ise Tanyeli şu bilgileri veriyor: “Akıllı şehir ile deprem arasında doğrudan bir bağlantı yok. Akıllı şehir, en azından dünyanın ekolojik tahribine yardım etmeyen, karbon salınımı minimize edilmiş, oto egemenliği denetim altına alınmış bir yerleşme demek. Tabii ki Türkiye’de de inşa edilebilir. Ancak bir gün gelip İstanbul gibi 17 milyonluk bir metropolü akıllı şehir kategorisine sokmanın mümkün olmayacağı aşikâr. Bunu istemenin tüm bir ülkeyi akıllı ülke yapma talebinden farkı yok. Dünyada İstanbul’dan daha az nüfuslu neredeyse yüzden fazla ülke var. Şu kadarını söyleyeceğim: Akıllı şehirler yapmaktan çok daha öncelikli olan, akıllıca planlanmış, tasarlanmış ve inşa edilmiş olağan bir kentsel yapı stoğu oluşturmaktır. Kuşkusuz ki, deprem önlemi içeren şehircilik modelleri ve politikaları geliştirilebilir. Fakat bunun için öncelikle bir siyasal irade ve kapsamlı planlama çalışması gerekir. Hızlı inşaat yapmak bir politika değildir. Bu da yetmez: Toplumun epey geniş bir kesiminin hesapsız riskler almasına yol açan ilkel bir kapitalist sistemden daha gelişkin bir kapitalizm aşamasına geçmek gerekir. Özetle, ülkenin orta gelir tuzağı diye bilinen ekonomik açmazdan çıkması demektir bu. Türkiye’de kişi başına ulusal gelir 10 bin dolar civarında seyrediyorsa, hatta orada takılıp kalmışsa, Japonya gibi 40 bin dolarlık gelir düzeyine sahip bir ülkedeki ‘deprem güvenlik mimarisi’ni kuramazsınız. Hepsinden önemlisi, ülkede egemen psikososyal halden sıyrılmak gerekir. Örneğin, ‘beton öldürür’ gibi klişeleri unutmak zorundayız. Betonarme nedeniyle ölmüyoruz, kötü inşa edilmiş, kuralına uyulmamış, yanlış zemine yerleştirilmiş yapılar yüzünden ölüyoruz. Ancak en kötü zeminlerde de inşaat yapmak mümkündür, onun da teknolojileri var. Sorun şu ki, pahalıdır. Teknik altyapısı yüksek, eğitimli kadroların tasarlama ve uygulama yapmasını zorunlu kılar. Başka bir klişe de ‘bakın geleneksel yapılar, tarihsel anıtlar yıkılıyor mu’ gibi sorulardır. Eski yapılar da yıkılır. Örneğin, her ikisi de Sinan yapıları olan Edirnekapı Mihrimah ve Topkapı Kara Ahmet Paşa Camileri her önemli depremde ciddi hasar almıştır. Popüler kültür mecralarındaki argümanların aksine, onları yapanlar bizden fazlasını bilmiyorlardı. Bugün bu konuya ilişkin bildiklerimiz önceki kuşaklarla kıyaslanamayacak kadar fazla. Yeter ki, o bildiklerimizi alanda uygulayalım.”

Kaynak: ST Endüstri

Arsa Satışlarında Artış

Kahramanmaraş depreminin ardından İstanbulluların korkusu arsaya ilgiyi arttırdı. Özellikle Trakya’da arsa talebi yoğunluk kazandı. 

Türkiye, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli deprem felaketiyle sarsıldı. Binlerce kişinin yaşamını yitirdi, on binlerce kişinin yaralandığı, milyonlarca kişinin evsiz kaldığı felaket sonrasında akıllara olası İstanbul depremi geldi. Kentte göç dalgası yaşanırken, megakent çevresinde ise emlak hareketliliği yaşanmaya başladı.

Konuyla ilgili olarak Milliyet gazetesine konuşan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Çatalca’nın çeşitli köyleri başta olmak üzere ki bu noktada Yalıköy’ye kadar giden güzergahta arsa talepleri oluyor. Arnavutköy’de, havalimanının açılmasıyla arsalara yoğun talepler var” diye konuştu.

Fiyatların batı yönüne doğru gittikçe daha da uygunlaştığını söyleyen Özelmacıklı, “Özellikle otoyola ve bağlantı yollarına yakın olması nedeniyle bu güzergahta Büyükçavuşlu, Çerkezköy, Büyükyoncalı, Küçükyoncalı ve Saray’a kadar uzanan hat yoğun talep görüyor. Bunun nedeni orman vasfında yer olmamasıdır. Nispeten köy yerleşik alanlarda imara açık alanların çok bulunması bu bölgeleri avantajlı hale getiriyor” ifadelerini kullandı.

Özelmacıklı’nın değerlendirmeleri şöyle:

“Bizim tespitlerimize göre Kapaklı bölgesinde daha büyük bir yoğunlaşma var. Saray’a kadar uzanan yerler var. Hatta ticari çerçevede de Çorlu, Yulaflı, Velimeşe gibi ve bu bölgede Ergene sanayi bölgesi gibi yerlerde sanayi tarafında da bir talep var.

Bu arsalar sadece konut üretimi açısından değil fabrikaların da güvenli alanlara taşımak isteyen kişiler tarafından tercih ediliyor.

Bundan sonraki güzergâh Saray’dan sonra Vize’ye doğru giderken bir miktar da Kırklareli’de Lüleburgaz, Pınarhisar, Kaynarca gibi bölgelere kayıyor diyebiliriz. Bağlantı yollarına yakın olan kolay ulaşılabilir bu yerler sürekli yaşanabilir yerlerdir.”

“Villa tipi yapılaşma için avantajlı”

Buralarda talep var. Bunun tersi nispeten Kocaeli’ye yakın güzergahlarda da var. Villa yapılabilir araziler anlamında Reşadiye, Ömerli gibi Hüseyinli gibi bölgeler Anadolu yakasında özellikle villa tipi yapılaşma yapmak isteyen kişiler için avantajlıdır. Akören gibi Tuzla’ya bağlı yerlerde de buna yönelik arsa, arazi talepleri var.

“Şile ve Ağva’ya talep var”

Kocaeli’ye doğru gittiğinizde en yoğun bölgenin Kandıra olduğunu söyleyebiliriz. Burada arsa ve arazilere yoğun geçiş var. Bu geçiş zaten 6 Şubat depreminden sonra hareketlendi. Son 1 ayda bu hareketliliğin devam ettiğini söyleyebiliyoruz. Birçok yerde özellikle Trakya’nın kuzeyi ve Anadolu yakasının kuzeyi bölgelerde hatta İstanbul’a yakın olan Şile ve Ağva gibi bölgelerde arsalara talep var.

Fiyatlar da belli miktarda artışlar gösteriyor. Bu noktada tüketicilerin yoğun bir ilgisi var diyebiliriz.

Tüketicilerin en çok dikkat etmesi gereken husus arsa ve arazi arasındaki farklılıktır. Arsa belediyeler tarafından inşaat yapımına müsaade edilen konut ya da ticari imar fonksiyonu olan yerler olarak değerlendirilmelidir.

Bu yerlerin gerçekten arsa olup olmadığı ya da üzerinde inşaat yapılıp yapılmayacağı mutlaka belediyelerin imar ve şehircilik müdürlüklerine gidilerek teyit edilmelidir.

Yatırım ve kararlar ciddi mağduriyetler yaşatabilir. Verilen ilanlardaki bilgiler mutlaka ilgili kurumlar tarafından teyit edilmelidir. Gerek tarım arazisi olması, gerek bunları koruma alanında kalması gerek denize olan yakınlığı nedeniyle koruma bantlarında kalması nedeniyle çok sayıda hukuki düzenleme vardır.

Arsa alacaklara tavsiye

Dere yatağı olan ya da su taşkın riski olan yerler olabilir. Vatandaşların doğrudan ilanlardaki metinleri dikkate alarak değil gerek taşınmazları yerinde görerek gerekse de belediyelerden bu yerlerin imar durumunu resmi olarak sormalarını önemle tavsiye ederiz.

Son dönemde özellikle tarım arazileri üzerine konulan tiny house dediğimiz geçici konaklama alanları var. Bu alanlarla ilgili çok sayıda farkındalığa ihtiyacımız var. Bu yerler güvenilir alanlarda değilse yapıyı orada bulamayabilirsiniz. Bu yerleri alsanız bile altyapısı yoksa, elektriği, suyu olmayan yerlerse buralara tiny house yapımını değerlendirmemek lazım.

“Fiyat artışları yaşanacak” 

Konut kadar diğer gayrimenkul ürünleri son dönemde prim yapmadı. Konutlardaki fiyat artışı son 1 yılda ya da 2 yılda belki 3-4 kat artarken arsa, arazi fiyatları aynı oranda artmamıştı. Bu açıdan baktığımızda gerek iş yerleri için gerekse de arsa ve araziler için fiyat artışlarının yaşanacağı bir dönemdeyiz.”

Cer Loft’un İkinci Etabı Satışa Sunuldu

Ege Yapı ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) iş birliğinde Tarihi Yarımada’da hayata geçirilen Cer Loft’un ikinci etabı da satışa sunuldu.

Ege Yapı tarafından yapılan açıklamaya gçre; Olası Marmara depreminin de etkisi ile yatay mimariye ve sağlam projelere artan ilgiye cevap vermek adına satışa sunulan Cer Loft’un 2. etabında 27 özel loft daire bulunuyor.

24 ay sıfır faiz, ön satış avantajı ile satışa sunulan proje, Tarihi Yarımada’da, Yedikule sahil hattında, Adalar ve Yedikule Hisarı manzarası ile geliştirildi. Proje, lokasyonu, az katlı mimarisi ve özel tasarım peyzaj alanları ile dikkati çekiyor.

Proje içerisindeki 5 adet 150 yıllık tescilli yapılar restore edilirken, yeni inşa edilen 5 adet yapı ise özgün mimariyi kent kültürü ile buluşturuyor.

Yanı başında 74 dönüm yeşil alan, 10 dönüm meydan, 7,5 kilometrelik bisiklet yolu, 6,5 kilometrelik yaya yolu ve 6 dönüm kapalı sosyal ve kültürel alan bulunan proje, A sınıfı enerji kimlik belgesine sahip bulunuyor. SPA, sauna, gün ışığı alan kapalı havuz, masaj odaları gibi wellbeing alanları da yer alan projede loftların tavan yüksekliği ise 8 metreden 12 metreye kadar değişiyor.

Projenin Deprem Analiz ve Simülasyonları Tatbik Edildi

300 kişiyi aşkın mimar, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, makine mühendisi, jeoloji mühendisi, yerbilimci kadrosu ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde görev alan danışman öğretim üyeleri ile bugüne kadar 2 milyon metrekareye yakın inşaatı geliştiren Ege Yapı, tüm projelerinde en ileri inşaat teknolojilerini kullanmaya devam ediyor.

Bu anlamda sektörde öncü de olan şirket, Cer İstanbul’u da depreme dayanıklı olarak geliştirdi. Ulusal Deprem Yönetmelikleri’ne göre tasarlanan projenin deprem analiz ve simülasyonları tatbik edildi.

Taşıyıcı yapı elemanları ve donatı miktarları çıkan sonuçlar doğrultusunda planlandı. Tüm binalar radye temel üzerine inşa edildi. Bloklar, otopark katlarında birleştirildi. Bu sayede tekil blokların yüklerinin, bütüncül planla tüm parsel alanına aktarılması sağlandı.

C30 sınıfı beton, S420 demir kullanılan projenin zemin üzerindeki taşıyıcı sistemi tamamen çelik konstrüksiyon olarak imal edildi. Tüm merdivenler ve asansör kuyuları perde beton duvarlarla çevrelendi.

Cer İstanbul, Avrasya Tüneli girişine 2 kilometre, D100 Karayolu’na 4 kilometre, Yenikapı Metro İstasyonu’na 3,5 kilometre ve Yenikapı Feribot İskelesi’ne de 3,4 kilometre mesafede yer alıyor.

2 bin metrekarelik açık hava müzesini de bünyesinde barındıran proje, sanat tarihi ve arkeoloji danışmanları ile beraber aslına uygun restore edildi.

Dubai Cityscape Awards’ta “Az Katlı Konut Projesi” kategorisinde birinciliğe layık görülen ve bu alanda Türkiye’den ödül kazanan tek proje olan Cer İstanbul, aynı zamanda Forbes tarafından “Bölgesinin Getiri Potansiyeli En Yüksek Konut Projesi” seçilmişti.

Cer Loft ikinci etap projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Muğla’da İnşaat Atıkları Asfalt Malzemesine Dönüşüyor

Muğla Büyükşehir Belediyesi, mobil konkasör şantiyesi sayesinde inşaat atıklarını geri dönüştürerek asfalt yapımında kullanıyor.

Muğla Büyükşehir Belediyesi kurduğu mobil konkasör şantiyesiyle inşaat atık malzemelerini geri dönüşümde kullanarak asfalt yapımında kullanırken, atık malzemelerin dönüşünden üretilen malzemeler ile 2018 yılından bugüne kadar 9milyon 959 bin 427 TL kar elde etti.

Geri Dönüşümle 88 Kilometre Yol Yapıldı

Her geçen gün yükselen ham madde fiyatları nedeniyle Muğla Büyükşehir Belediyesi geri dönüşüm ve tasarruf çalışmalarına devam ediyor. Özellikle yol yapım çalışmalarında kullanılan asfalt malzemelerinin fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor. 

Maliyetleri azaltmak kendi üretimini yapmak için çalışmalarını sürdüren Muğla Büyükşehir Belediyesi, bünyesinde bulunan 2 konkasör ile birlikte il genelinde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan hafriyat malzemelerini, dolgu ve asfalt malzemesi haline getiriyor. Üretilen bu malzeme yine büyükşehir belediyesi tarafından İl genelinde yapımı süren yol çalışmalarında kullanılıyor. Büyükşehir Belediyesi geri dönüşümünü sağladığı malzemelerle 88 kilometre yol asfaltlama çalışması yaparak kendi üretimini sağlamış oluyor.

Euro Bölgesi’nde İnşaat Üretimi Yükseldi

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) Avrupa Birliği ile Euro Bölgesi’nde inşaat üretiminin ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 3,9 yükseldiğini açıkladı. 

Buna göre, 19 üyeli Euro Bölgesi’nde inşaat üretimi, ocakta aralık ayına kıyasla yüzde 3,9 arttı. İnşaat üretimi, 2022’nin ocak ayına göre de yüzde 0,9 yükseldi.

AB’de de inşaat üretimi ocakta önceki aya kıyasla yüzde 3,5, geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 1,4 artış gösterdi.

AB ülkeleri arasında ocakta inşaat üretiminde önceki aya oranla en fazla artış yüzde 12,6 ile Almanya’da, yüzde 9,8 ile Slovenya’da ve yüzde 7 ile Polonya’da ölçüldü. En fazla düşüş ise yüzde 5 ile Macaristan’da, yüzde 4,3 ile Romanya’da ve yüzde 1,5 ile Belçika’da belirlendi.

İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksinde Gerileme

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından hazırlanan verilere göre, inşaat malzemeleri sanayi bileşik endeksi şubat ayında 69,30 puan geriledi. 

11 ilde büyük yıkımlara neden olan depremlerin etkisiyle Bileşik Endeksin bir önceki aya göre 0,20 puanlık düşüşle 69,30 puana gerilediği vurgulanan raporda, afetin sektör üzerinde yarattığı etkilere yer verildi. Rapora göre; tüm toplumun yüreğinde derin yaralar açan depremler, şubat ayındaki inşaat malzemeleri sanayi faaliyetleri üzerinde de sert bir düşüşe neden oldu. Ancak afet sonrası yeniden imar, onarım ve güçlendirme faaliyetleri sürecinde inşaat malzemeleri sanayisine yönelik ortaya çıkan ihtiyaçlar; sektördeki güven ve beklenti seviyelerinde etkili oldu.

Şubat ayında mevsimsellik ve pazarlardaki koşullardan çok deprem afetinin ortaya çıkardığı etkiler Bileşik Endeks üzerinde belirleyici oldu. Buna göre Faaliyet Endeksi şubat ayında bir önceki aya göre 2,2 puan düşüş gösterdi. Alt faaliyet gruplarında da küçülme yönünde benzer eğilimler yaşandı. Küçülmeler iç pazarda çok yüksek gerçekleşti. Yurtiçi satışlarının şubat ayında bir önceki aya göre önemli ölçüde gerilediği vurgulanan raporda, ihracatın belirgin bir şekilde düştüğü belirtildi. İhracattaki düşüşün nedenlerinden biri de afet bölgesindeki sanayi üretiminin durması oldu.

Mevsimsellik ile iç pazarda, küresel durgunluk ile ise dış pazarda yavaşlama eğiliminde olan faaliyetlerde, şubat ayında yaşanan depremlerin etkisiyle sert düşüşler görüldü. Ancak rapora göre; deprem bölgesinde yeniden imar ve onarım çalışmaları ile riskli bölgelerdeki yenileme ve güçlendirme çalışmalarının, faaliyetleri artırması bekleniyor. İnşaat malzemeleri sektöründe bir önceki ayı yükselişle kapatan Güven Endeksi bir önceki aya göre 0,29 puanlık artış gösterdi. Deprem etkisiyle büyük yıkımlar yaşayan 11 ilin yeniden inşası ile birlikte seçime doğru inşaat sektörüne verilen destekler güven seviyesinde etkili oldu.

Beklenti Endeksi de şubat ayında bir önceki aya göre 0,20 puanlık artış gösterdi. Deprem afetinin yarattığı genel olumsuz etkilere karşın, yine deprem afeti sonrası inşaat sektörüne yönelik ortaya çıkan iş potansiyeli beklentileri destekledi. İç ve dış pazar koşullarındaki zayıf faaliyetlere rağmen önümüzdeki döneme yönelik faaliyetlerde artış beklentisi öne çıktı. Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin çok sınırlı ölçüde gerilediğinin altı çizilen raporda, önümüzdeki üç aya ilişkin alınan yurtiçi siparişlerin değişmediği kaydedildi. Önümüzdeki üç aya ilişkin alınan ihracat siparişleri ise şubat ayında sınırlı ölçüde geriledi. Ancak önümüzdeki üç ayın üretim beklentisi şubat ayında yüksek artış gösterdi. Üretim beklentileri özellikle iç talepteki artış beklentileri ile yükseldi.

Kuşadası Belediyesi, İnşaat Ruhsatlarını Durduruyor

Aydın iline bağlı Kuşadası Belediyesi, üst üste yaşanan depremlerin ardından kentteki inşaatlar ile ilgili yapılacak düzenlemeler tamamlanana kadar yapı ruhsatı vermeyi durdurma kararı aldı. 

30 Ekim 2020’de Ege Denizi’nde yaşanan ve Kuşadası’nda şiddetli bir biçimde hissedilen 6.9’luk depremin ardından Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nü kurarak çalışmalarını sistematik hale getiren Kuşadası Belediyesi, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra kenti olası bir deprem riskine karşı hazırlıklı hale getirmek için cesur bir adım daha attı. 

Bu kapsamda Başkan Ömer Günel, kentteki inşaatları depreme karşı daha dayanıklı hale getirmek için Kuşadası Belediyesi tarafından başlatılan çalışma tamamlanana kadar 20 Mart tarihinden itibaren yeni yapı ruhsatı vermeyi durduracaklarını açıkladı. Kuşadası Belediyesi tarafından getirilecek standartlar, yeni yapılacak 4 kat ve üzerindeki binalarda sismik izolatör kullanımını, binalarda bodrum kat yapma zorunluluğunu, uygun temel tipinin ve döşeme çeşidinin belirlenmesini, bitişik nizamlarda mevcut yapı ve bitişiğinde yapılacak olan yeni binaların teknik olarak birbirini olumsuz etkilememesi amacıyla proje çözümlerinin oluşturulması ve bunlarla ilgili tüm teknik çalışmaları ve Kuşadası’nda parsel bazında yapılacak zemin etütlerinden elde edilecek raporların değerlendirilmesini kapsıyor.

İnsan hayatının kendileri için çok önemli olduğunu belirten Belediye Başkanı Ömer Günel, “Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 50 bine yakın vatandaşımız yaşamını yitirdi. Kuşadası Belediyesi olarak kentimizi depreme karşı hazırlıklı hale getirmek zorundayız. Bizim için insan canından daha kıymetli bir şey yok” diye konuştu. 

Afet Yeniden İmar Fonu Kuruldu

Afet Yeniden İmar Fonu kurulumuna ilişkin yasa düzenlemesi, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanuna göre, doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda; imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu kurulacak.

Fonun 7 kişilik Yönetim Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Strateji ve Bütçe Başkanından oluşacak.

Afet Yeniden İmar Fonu’nun Kaynakları

Yönetim Kurulu, fondan kaynak aktarımı yapılacak projeleri, aktarılacak kaynak tutarını ve harcama programlarını belirleyecek. Fonun kaynakları; yurt içi ve yurt dışı kaynaklı nakdi bağış, yardım, hibe, krediler; bütçeye bu amaçla konulacak ödenek; Fon tarafından kurum, kuruluşların mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak yurt içi ve yurt dışı sermaye ve para piyasalarından sağlanan finansman ve kaynaklardan oluşacak.

Kanunun amacına uygun şekilde Yönetim Kurulu tarafından karar verilen projeler için harcama programı kapsamında ve gerçekleşmelere bağlı olarak ödenmek üzere fondan, yönetim kurulu onayı ile ilgili kurum ve kuruluşlara kaynak aktarılacak. Bu şekilde aktarılan tutarlar, genel bütçe kapsamındaki idareler için genel bütçeye, diğer idareler için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bütçesine gelir kaydedilecek. 

Mali Veriler Üçer Aylık Dönemlerde Açıklanacak

Fon, bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenecek. Fon kaynakları ve aktarılmasına ilişkin mali veriler, en geç üçer aylık dönemler itibarıyla kamuoyuyla paylaşılacak. Bu çerçevede, kaynak aktarılan idareler gerekli her türlü bilgi ve belgeyi sağlayacak. Fon, kurumlar vergisinden muaf olacak. Fonun görevleriyle ilgili faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri dolayısıyla iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacak.

Fonun faaliyetleri dolayısıyla yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan; kendisine yapılan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden; Fonun faaliyetleriyle ilgili işlemler banka ve sigorta muameleleri vergisinden; kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden müstesna olacak.

Bağış ve Yardımlar Vergiden Düşürülecek

Fona yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde, gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla beyan edilen gelirden veya kurum kazancından indirilebilecek.

Doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için Türkiye Cumhuriyeti adına sağlanan dış finansmanı, Afet Yeniden İmar Fonuna karşılıksız tahsis etmeye, Hazine ve Maliye Bakanı yetkili olacak.

Herhangi bir dış finansman kaynağının, aynı amaç doğrultusunda, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri dışında kalan, bu kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşlara münhasıran kullandıracağı dış finansmanı, ilgili kurum ve kuruluşlara karşılıksız tahsis etmeye de Hazine ve Maliye Bakanı yetkili olacak. Bu kapsamda tahsis edilen tutarlar karşılığı bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Bakan yetkilendirilecek.

Sanayi Üreticileri, Su Kıtlığı İçin Harekete Geçti

Kişi başına su tüketiminin 2030’da yıllık bin 120 metreküp olacağı tahmini, Türkiye’yi su fakiri ülkeler ligine hızla yaklaştırıyor. Yağışsız geçen kış aylarının ardından gelen 22 Mart Dünya Su Günü, su kıtlığına ve kuraklığa dair önlemleri gündeme getiriyor. Yıllık su tüketiminin yüzde 13’ünden sorumlu olan sanayi kuruluşları, üretimden ürüne kadar pek çok önlem alıyor. Seramiksan da sıfır atık su politikası doğrultusunda ürettiği vitrifiye ürünleriyle, su tasarrufu konusunda  farkındalık oluşturmaya devam ediyor.

1993’ten bu yana her yıl 22 Mart’ta kutlanan ve bu seneki teması “su ve sanitasyon krizini çözmek” olarak belirlenen Dünya Su Günü’nün gelmesiyle birlikte su kıtlığının önüne geçmek için suyu doğru tüketme ve yönetme biçimlerine dair yapılan çalışmalar gündemdeki yerini tekrar aldı.Yağışsız geçen kış mevsiminin ardından birçok uzman, gelecek aylarda su sıkıntısı yaşayabilecek ülkelerin su kaynaklarını doğru kullanmaları gerekliliğine dikkat çekti. 

Öyle ki ülkemizin kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 2018 itibarıyla bin 363 metreküp civarında ölçülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu miktarın, ülke nüfusunun 100 milyon olması beklenen 2030’da yıllık bin 120 metreküpe düşeceğini tahmin ediyor. Bu da Türkiye’yi su fakiri  ülkeler ligine bir adım daha yaklaştırıyor. Yılda 54 milyar metreküp su tüketilen ülkemizde, bu suyun yüzde 74 sulama ve yüzde 13’ü içme ihtiyacı için kullanılırken, yüzde 13’ü de sanayinin ihtiyaçlarının karşılanmasında değerlendiriliyor. Bu durum sanayileri harekete geçirirken,  Seramiksan da  tasarruf odaklı üretim modeliyle kamu nezdinde farkındalık oluşturmaya devam ediyor. 

Yüzde 0 atık su politikasıyla sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor

Ülkemizde yaşanan kuraklık ve su kıtlığına karşı acil eylem planları geliştirmenin ve yaşamlarımızın sürdürülebilirlik odağında dönüştürülmesi gerektiğini söyleyen Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar “Son yıllarda zaten var olan kuraklık, pek çok coğrafyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gün geçtikçe artırıyor. Yağış oranları her yıl biraz daha düşerken barajlardaki doluluk oranının azalması, yaz mevsiminde zorlanacağımızı şimdiden gösteriyor. Bu yüzden gerek bireysel gerekse toplumsal bilinç oluşturmak ve mevcut düzenimizi tasarruf odağında dönüştürmek zorunlu hale geliyor. Sürdürülebilirliği ilke edinen Seramiksan olarak biz de %0 atık su politikamızla ürettiğimiz vitrifiye ürünlerimizle bu dönüşüme katkıda bulunuyoruz” dedi. 

Vitfrifiye ürünleriyle doğa dostu banyolar sunuyor

Fabrikalarında kullanılan suyu geri kazanım tesislerinde geri dönüştürerek gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedeflediklerini paylaşan M.Süreyya Çağlar, çevre dostu ürünleri hakkında şu bilgileri paylaştı: “Su tasarruflu vitrifiye ürünlerimizle tüketicilerin birincil yaşam alanlarını sürdürülebilir mekanlara dönüştürüyoruz. ‘Hijyen Herkesin Hakkı’ mottosuyla geliştirdiğimiz ve bakteri oluşumunu %99,9 oranında engelleyerek üst düzey hijyen sağlayan Seramiksan Hygiene yüzey teknolojisinin kullanıldığı tüm ürünlerimiz, minimum su ve deterjan kullanımı ile sağlıklı ve doğa dostu banyolar sunuyor.” 

Seramiksan Direktörü M.Süreyya Çağlar,  “2,5 ila 4,5 litre su ile kusursuz temizlik sağlayan su tasarruflu klozetlerimizle sürdürülebilir bir dünya için banyo çözümleri üretiyoruz. Bunun yanı sıra 24 saat kullanılmadığında kendi kendine hijyen sifonu yapan, 0,8 litre su tüketimi ile tasarruf sağlayan Hill Akıllı pisuvarlar da sürdürülebilirliği kendine özgü zarif tasarım çizgileriyle buluşturuyor. Hijyen, estetik ve konforu tasarrufla bir araya getirdiğimiz ürünlerimizle sürdürülebilir geleceği hep birlikte inşa edebileceğimizi kanıtlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Deprem Bölgesindeki İnşaat Çalışmalarına İnceleme

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan ‘’16 bin natamam bina incelendi’’ dedi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan, 2022 yılı itibarıyla bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğunun getirildiğini belirterek “Artık ‘Kolon kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi, orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.’ gibi hiçbir istismar yapılamayacak.” dedi.

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Sonuçlarının Bütün Yönleriyle Araştırılması, Depreme Dirençli Yapı Stokunun Oluşturulması ve Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Etkinliğinin Artırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı.

Komisyonda sunum yapan Yapı İşleri Genel Müdürü Aslan, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından hasar tespit çalışmasının başlatıldığını, 7 Şubat’ta 2 bin personelin tüm deprem bölgesinde konuşlandığını ifade etti.

Depremlerin ardından 11 ilde etkililik alanının ilan edildiğini belirten Aslan, 11 ilin yanı sıra talepte bulunan 9 ilde de hasar tespit çalışmasının yürütüldüğünü kaydetti.

Depremden etkilenen 11 ilin 6’sında hasar tespit çalışmasının tamamen bittiğini bildiren Aslan diğer illerde hasar tespit çalışma oranının yüzde 96’larda olduğunu söyledi.

Aslan, “Hatay’da beş bölgenin ikinci kez tamamının taranması dün itibarıyla bitti. Malatya’yı 5,7’lik depremden sonra tekrar inceleme ihtiyacı hissettik. Bu çalışmalar da şu anda yüzde 70 bandında. Onu da 5 gün içerisinde bitirmeyi hedefliyoruz. Diyarbakır bugün bitiyor, Şanlıurfa ve Adana’yı da beş gün içerisinde tamamen bitiriyoruz.” dedi.

27 Bin Natamam Yapının 16 Bini İncelendi 

Depremin hemen ardından bölgede yapım aşamasındaki binalara ilişkin de inceleme yaptıklarını dile getiren Aslan, normalde afetlerde hasar tespit çalışmalarında natamam yapıların incelemesinin yapılmadığını ancak bu afetin başka bir afet olduğunu, bu yüzden natamam binaların da incelendiğini aktardı.

Bu yapıların doktora ve üstü düzeyde uzman akademisyenlerce incelendiğini kaydeden Aslan, bütün illerde 27 bin natamam bina olduğunu belirterek “16 bin natamam yapı incelendi. Ruhsatı almış, hiç çalışmaya başlamamış, biz onları incelemiyoruz. Yaş beton çalışmaları başlamış, kimi birinci katta, kimi 10. katta ama iskân alamamış çalışmalar natamam olarak değerlendirildi. Bunların inceleme süreci başlatıldı. 27 bin natamam yapının 16 bininin incelemesi tamamlandı. Bunlardan 98’sinin hiçbir şekilde inşaatına devam edilemeyeceğine karar verildi. Bunlar hakkında yıkım kararı alındı. Bin 132 yapının ‘Tekrar gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi gerekiyor.’ denildi. Başlangıç seviyesinde olan yapılar az hasarlı ya da hasarsız çıktı.” dedi.

Milletvekillerinin sorusu üzerine Aslan, 2007 yılından bu yana kaynağında denetim yapıldığı, yapı malzemesi üretim tesislerinin yılda 4-5 kez denetime tabi tutulduğunun bilgisini verdi. Beton santrallerine yılda en az 8 kez ani denetimler yapıldığını söyleyen Aslan bu denetimlerin daha sıklaştırılması önerisine katıldığını bildirdi.

Milletvekillerinin, betonun takibinin yapılması için beton numunelerine yerleştirilen çiplerde istismar yaşandığını söylemesi üzerine Aslan, “Çipteki istismar şuydu: e-Devlet şifresiyle, T.C. kimlik numarasıyla giren denetçi ona göre bakardı. T.C. kimlik numarasının birbirlerine verildiğini duyduk. Bu hiç beklenmeyecek bir şeydir ama bunu duyduk. 5,5 ay öncesinin olayı. Buna ASELSAN ile birlikte farklı bir sistem getirdik, sadece koordinat atama değil, IP atama gibi. Kendi telefonu sisteme giriş yaptığında o nerede, bunu anlayacak bir sistem geliştirdik. 40 gün önceydi, bunu devreye koyduk. O istismarı kapattık.” açıklamasında bulundu.

Tüm Yapılara 5 Yılda Bir Denetim Zorunluluğu 

Taşıyıcı sistemlerin denetimine ilişkin kanun maddesinin 2022 yılında TBMM’de kabul edildiğini anımsatan Aslan, bina kimlik sitemiyle beraber, 5 yılda bir yapıların statik incelemesi sürecinin başlatıldığını söyledi. Aslan şunları kaydetti:

“Bina kimlik sistemini yönetmelikle başlatmıştık. Yapı denetimi başlayan, iskan alan yapılara bu takılıyor. Çip sistemiyle bu yapının içerisinde ne var ne yok bunun bilgisi içerisinde bulunuyor. 2021 yılının haziran ayında devreye girdi. Şu anda 81 ilde eş zamanlı olarak 130 binin üzerinde bina kimliklendirildi. 2022 yılında Meclis’ten çıkan kanun maddesiyle de bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğu getirildi.

Artık ‘Kolonu kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.’ gibi hiçbir istismar yapılamayacak. Bunu yapan varsa ciddi cezalandırılmayı da göze almış olacak. Hem savcılığa suç duyurusu hem anında belediyelerle, bakanlığımız eliyle yapılan manipülasyonun geriye çevrilmesi, gerekiyorsa binanın kitlenmesi, çok ciddi para cezaları gibi ceza sistemleri devreye konuldu.”

Aslan, beş yılda bir uygulanacak denetim sisteminin de uygulanmakta olan yapı denetim sisteminde olduğu gibi elektronik dağıtım usulüyle gerçekleştirileceğinin bilgisini verdi. Bu konuyla ilgili İstanbul’da Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesinin ardından AR-GE çalışmasına başladıklarını bildiren Aslan, bina kimlik sistemi ile beş yılda bir denetim sisteminin pilot uygulandığını; basın tanıtımını 7 Şubat’ta yapmayı planladıklarını ancak 6 Şubat’ta depremin olduğunu aktardı.2000 yılından önceki binaların birçoğunun projelerini elde edemediklerini söyleyen Aslan, buna ilişkinde bir AR- GE çalışmasının başladığını duyurdu. Aslan, “Binada birtakım değişiklikler meydana gelmiş ama ruhsatsız meydana gelmiş. Bunlara ilişkin, nasıl çözeceğimize ilişkin bir AR-GE yapıyoruz. En kısa sürede hayata geçiririz.” dedi.

Deprem bölgesinde, yapı denetimli olup orta ve üzeri yapısal hasar alan 216 bina bulunduğunu söyleyen Aslan, yapı denetimin 2001 yılında getirildiğini ancak 81 ilde eş zamanlı uygulanmadığını kaydetti. 19 pilot ilde yapı denetiminin uygulanmaya başlandığını ifade eden Aslan, “Depremden etkilenen 11 ilimizden Gaziantep, Adana ve Hatay bu illerdendi. Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi iller 2011’den itibaren yapı denetime geçti. Bunları ’10-15 yaşında bir bina etkilendi, bu yapı denetimliydi neden böyle oldu?’ sorusuna açıklık getirmek için söylüyorum.” diye konuştu.

“Dönüşüm Olmadan Ciddi Bir Tedbir Almış Olmalıyız’’ 

Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu, binaların yapım aşamasında çalışan işçilerin durumuna dikkati çekerek elektrikçi, tesisatçı, mekanikçi, kalıpçı, demirci için sertifika sürecinin uygulanmasının elzem olduğunu vurguladı.

Eroğlu, “Riskli illerden ve riskli bölgelerden başlayarak kentsel dönüşüm çok önemli. Bu dönüşüm olmadan biz depreme karşı ciddi bir tedbir almış olamayız.” dedi.

Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere belediyelerin riskli yapıların dönüşümü konusunda önünün açılması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, “Bütün belediyeler riskli binaların dönüşümü için bütçelerinde bir para ayırmaları lazım.” uyarısında bulundu.

Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanı Serdar Cenikli da enkaz kaldırma çalışmalarında yüzde 20 seviyelerinde olduklarını bildirdi.

“Dönüşümde Yardımları Arttıracak Finansman Modeli Oluşturulmalı’’ 

Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Suna Kotan, riskli yapılarda dönüşümü aksatan konuların başında, dönüşümün yargıya taşınması olduğunu işaret etti.”

Kentsel dönüşümde davalar o kadar uzun sürüyor ki ciddi anlamda dönüşümü sekteye uğratıyor.” diyen Kotan, kentsel dönüşüm konusunda ihtisaslaşmış mahkemelere ihtiyaç olduğunu, bu konunun acilen çözülmesi gerektiğini vurguladı. Bazı vatandaşların dönüşümden zengin olma gibi bir düşüncesinin olduğunun altını çizen Kotan bu konuda algının kırılması gerektiğini söyledi.

Kentsel dönüşümde kira yardımı, faiz desteği gibi desteklerin verildiğini anımsatan Kotan, sabit gelirli, emekli kesimin olduğu yerlerde yapılan yardımların yeterli olmadığını belirterek şöyle devam etti:

“Ekonomisi iyi olmadığı için gidip kredi çekemiyor. Verdiğimiz kira desteği yetmeyebiliyor. Dolayısıyla bir şekilde ekonomik bakımdan güçsüz olan kesimlerin olduğu yerlerdeki dönüşümlerde, yardımları artıracak finansman modeli oluşturmak lazım. Dolaylı kaynaklar bir yere kadar getiriyor işi. Doğrudan belki bir bütçe ayırarak yapmak lazım. Belki de maliyecilerle bunu konuşup kentsel dönüşümde yeni argümanlar nasıl yaratırız, asıl önemli konu bu. Kentsel dönüşümün finansman boyutunu çözdüğümüz zaman dönüşümün yapılmaması gibi bir şey olamaz.”

Kotan, kentsel dönüşüme 12 yılda toplamda 32 milyar lira para harcandığını, 3 milyon konutun da dönüşümün sağlandığını söyledi. Kotan, “Bu elimizdeki kaynaklarla hiç fena rakamlar değil ama ülkemizde dönüştürülecek bina sayısına baktığımızda bu yeterli mi, değil.” dedi.

Sadece kentsel dönüşümü yapacak bir kurum ve birime ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kotan, “Afet bakanlığı tartışılıyor, böyle bir bakanlık olacaksa mutlaka kentsel dönüşüm ve afet bakanlığı olmalı.” diye konuştu. 

Kaynak: İnşaat Deryası

Kale Alarm’a A.C.E Awards Müşteri Memnuniyeti Ödülü

Pek çok farklı kategoride güvenlik çözümleri sunan Kale Alarm, Sikayetvar.com tarafından düzenlenen A.C.E Awards “Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri”nde Güvenlik Sistemleri Kategorisi birincisi olarak Diamond Ödülü’nü aldı. Kale Alarm, gerçek kullanıcı geri bildirimlerinin değerlendirilmesi sonucunda kazandığı bu ödülle başarısını bir kez daha tescillemiş oldu. 

Kale Endüstri Holding’in 70 yıllık tecrübesini inovatif bakış açısıyla harmanladığı markası Kale Alarm, müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarındaki başarısını, bu yıl da kazandığı A.C.E. Awards ile tescilledi. Sikayetvar.com tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen ve kullanıcı deneyimini başarılı bir biçimde yöneten ulusal ve uluslararası markaların belirlendiği A.C.E Awards 2022 (Achievement in Customer Excellence- Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri)’nde Güvenlik Sistemleri Kategorisi birincisi olan Kale Alarm, Diamond Ödülü almaya hak kazandı. 

Kale Alarm sektördeki başarısını bir kez daha kanıtladı

30 farklı sektörden müşteri deneyimini en iyi şekilde yöneten markaların bir araya geldiği ödül töreni Ankara Wyndham Otel’de gerçekleştirildi. Güvenlik Kategorisi Diamond Ödülü’nü Kale Alarm adına Kale Güvenlik Sistemleri Grup Müdürü Kerem Özkan aldı. Özkan, tören sonrası yaptığı açıklamada “Müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarımız üst üste üçüncü kez Sikayetvar.com’un düzenlediği anket ile abonelerimiz tarafından ödüle layık görüldü. Bu ödülün arkasında özveriyle çalışan büyük bir ekip var. Alarm İzleme Merkezi ve Kale Alarm mobil uygulama ile kullanıcılarımıza 7/24 kesintisiz hizmet sunuyoruz. Amacımız oluşabilecek her soruna en hızlı şekilde müdahale etmek ve kullanıcılarımızın olumsuz deneyimlerini olumluya çevirmek. Kazandığımız bu ödülle bir kez daha doğru işler yaptığımızı teyit ettik ve gururlandık. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da alarm sistemlerimizi müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre tasarlayarak sektöre öncülük etmeyi sürdüreceğiz. Bizleri ödüllendiren tüm kullanıcılarımıza ve Şikayetvar platformuna çok teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

Xylem Türkiye İnşaat Sektörüne Yönelik Çözümleriyle Fark Yaratıyor

Dünyanın temiz su ihtiyacını sağlamada yaratıcı çözümler üreten lider bir küresel su teknolojisi şirketi olan Xylem; suyun daha iyi kullanımı, korunması ve gelecekte yeniden kullanılması için yeni teknolojiler geliştiriyor.

Bu kapsamda ürün ve hizmetleriyle suyu transfer eden, arıtan, analiz eden ve çevreye yeniden kazandıran şirket; kamu hizmetleri, endüstriyel alanlar, konutlar ve ticari yapılar başta olmak üzere pek çok farklı alanda suyun daha verimli kullanımını sağlayan çözümler sunuyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. 

Küresel su teknolojisi şirketi Xylem’in bünyesinde faaliyet gösteren markalar; belediye, ticari ve konut-bina servisleri, endüstri, maden, inşaat, tarım, yiyecek ve içecek, petrol ve gaz, enerji gibi birçok sektöre hizmet veriyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. Şantiyelere özel verimli ve uzun ömürlü çözümleri ile sektörde de öne çıktıklarını belirten Xylem Türkiye İnşaat ve Maden Grubu Satış Müdürü Onurhan Bayraktar, müşteri memnuniyetini her daim üst seviyelerde tuttuklarını belirtti. 

Flygt Atıksu Pompalarında Sektör Liderliğini Sürdürüyor

Xylem’in Ar-Ge çalışmaları ile ürün gamını sürekli yenilediğini ifade eden Onurhan Bayraktar, “Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de ürünlerimizin yanı sıra bakım veya onarım süreçlerinde de çok yönlü bir şantiye çözümleri yelpazesi sunuyoruz. Tüm inşaat projelerinin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarında; çamurlu, abrazif veya korozif suların drenajında Flygt ile Godwin markalı pompalarımızın satışını ve kiralamasını yapıyoruz. Yine bu projelerin sirkülasyon pompaları, hidrofor sistemlerinde Lowara ve Goulds Water Technology markalı ürünlerimiz tercih ediliyor. Yangın pompası grubunda AC Fire Pumps markamızla öne çıkıyoruz. Atıksu terfi istasyonlarına yönelik de PPS paket pompa istasyonlarımız kullanılıyor. Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğimiz ise devam ediyor.” şeklinde konuştu.

“Müşterilerimize En Verimli Hizmeti Sağlamaya Devam Edeceğiz”

Xylem’in birçok patenti olduğunu açıklayan Bayraktar, “Flygt, dalgıç atık su pompasını dünya’da ilk icat eden firma. Flygt markamız son olarak dünyanın ilk ve eşsiz akıllı drenaj pompası BIBO ALFA’yı üretti. Tamamen otonom maden ve inşaat drenajı sağlayabilen bu ürünümüzün dalgıç pompa teknolojisinde çığır açacağına inanıyoruz. Xylem Türkiye olarak inşaat sektöründe bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tecrübeli kadromuzla ürünlerimizin kullanım ömrü boyunca çalışma durumlarının izlenmesinden ölçümlenmesine ve satış sonrası hizmetlerimize kadar müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.

ERG Grubu’nun Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesine Ödül

Uluslararası çapta önem taşıyan proje ve altyapı finansmanı yayınlarından Infrastructure Journal Global (IJ Global) tarafından yapılan törende, ERG Grup tarafından hayata geçirilen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı projesine ödül verildi. 

Yeni Şafak Gazetesi’nin haberine göre; IJ Global Ödülleri, İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. ERG Grup şirketleri ERG İnşaat Ankara, ERG Uluslararası Ltd. Londra ve SSB AG Zürih ortaklığı tarafından yürütülen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi (AİYHT), “Yılın Ulaştırma Projesi – Ağır Raylı Sistem” ödülüne layık görüldü.

Londra’da gerçekleşen ödül töreninde, ERG Grubu adına ödülü kabul eden SSB Genel Müdürü Burak Sencer, projenin Türkiye’ye ödül getirmesinden mutluluk duyduklarını dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “İzmir ile Ankara arasındaki mesafeyi üç saate indirecek Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi, yapımı süresince on binlerce kişiye istihdam sağlarken, çevresel özellikleriyle de Türkiye’nin iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirmesine katkı sağlayacak. Ulaşıma açıldığında bölgeler arasında seyahati daha kısa ve daha ekonomik hale getirerek hat üzerindeki şehir ve bölgelerin kalkınmasına yararlı olacak. Üstlendiğimiz bu büyük projenin ödüle değer görülmesinden gurur duyuyoruz.”

İngiltere Hükümeti’nin Bugüne Kadar Verdiği En Büyük Finansman

Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi, İngiltere hükümetinin bugüne kadar sağladığı en büyük tutarlı sürdürülebilir altyapı kredisine sahip olma özelliği taşıyor. TC. Hazine Bakanlığı’nın önderliğinde ve TC. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde, ERG Grup şirketleri çatısı altında bulunan ERG İnşaat A.Ş. Ankara, ERG Uluslararası Ltd. Londra ve SSB AG Zürih ortaklığında hayata geçirilen Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Projesi İngiltere, İsviçre, İtalya ve Avusturya’da faaliyet gösteren ihracat kredi kuruluşları UKEF, SERV, SACE ve OeKB güvencesiyle 25 uluslararası kredi kuruluşundan toplamda iki buçuk milyar avroluk yeşil finansman desteği sağladı.

503 kilometreyi aşan uzunluğu ile başkent Ankara’yı Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’e bağlayacak olan proje, İzmir ve Ankara arasındaki mesafeyi üç saate indirmenin yanı sıra, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Ege Bölgesi’ni birbirine yaklaştırarak çok daha ulaşılabilir kılacak.

İki milyar avroluk yeşil finansman Türkiye’nin iklim değişikliği taahhütlerini gerçekleştirmesine yardımcı olacak. Yeni hat, iki şehir arasındaki mevcut hava ve kara yollarına daha hızlı, daha düşük karbon salınımlı bir alternatif sunarak Türkiye’nin COP26’da verdiği iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirmesine de yardımcı olacak.

Yeşil kredi finansmanı için temiz ulaşım projesi olarak konumlandırılan Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı, Yeşil Kredi İlkeleri’nin yanı sıra Ekvator Prensipleri ve Uluslararası Finans Kurumu Performans Standartları da dahil olmak üzere uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik standartlarını da karşılayacak.

Proje Mart 2022’de Başladı, İnşaat Tüm Hızıyla Devam Ediyor

Proje kapsamında 15 tünel, 25 viyadük ve 51 köprü de dahil olmak üzere 800’ü aşkın mühendislik yapısı bulunuyor. Toprak işleri kapsamında ise 11 milyon metreküpü aşkın kazı ve 26 milyon metreküpü aşkın dolgu bulunmakta.

10 bin kişilik istihdam ve milyonlarca insani etkileyecek ekonomik kalkınma yaratacak

Proje, yapımı boyunca yaklaşık 10 bin kişiye istihdam ve 40 bin kişiye gelir sağlayacak. İki kent arasındaki geniş bölgede ticari aktivitenin artmasının yanı sıra hızlı trenin geçeceği Ankara’nın Polatlı ilçesi, Afyonkarahisar, Uşak, Aydın, Manisa ve İzmir’deki istasyonların yakınında bulunan il ve ilçelerde yeni iş imkanlarının oluşması ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi bekleniyor.

ERG’nin Türkiye, İsviçre ve Birleşik Krallık merkezli Çevresel ve Sosyal ekiplerinin bu önemli projeye uzun yıllara dayanan uluslararası deneyimini aktaracağını ifade eden Dr. Robert Madams PhD, “Birleşik Krallık, Avrupa ve Türkiye’deki tüm ortak ve paydaşlarımıza, güzergâh boyunca yaşayan milyonlarca insanın hayatını olumlu yönde değiştirecek ve iyileştirecek olan bu projeyi gerçekleştirmek için yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz.” dedi.

Proje, geçen yıl Kasım ayında da Türkiye’nin bu alandaki ödüllerinden “Bonds, Loans & Sukuk Turkey 2022″den “Yılın İhracat Kredi Kuruluşları, Kalkınma Finansmanı Kurumları, Uluslararası Finans Kurumları Projesi” seçilerek dönmüştü.

İstanbul’da Satılık Konut Sayısı Arttı

Gayrimenkul Değerleme Platformu Endeksa tarafından yapılan araştırmaya göre, İstanbul’da satışa çıkarılan konut sayısı yüzde 49 oranında arttı. 

Endeksa’nın araştırması sonucunda şubat ayında İstanbul’da satılmayı bekleyen konutlar yüzde 49 artış gösterdi. Konut satış fiyatlarının son 1 yılda yüzde 156 arttığı İstanbul’da, şubat ayında değer artışı yüzde 6 oldu. İstanbul’da konutların ortalama metrekare satış fiyatı 25 bin 882 TL olurken, ortalama konut fiyatı 3 milyon 105 bin 840 TL’ye yükseldi.

En çok etkilenen iller ise şu şekilde:

Adalar’da satılık konut stoku yüzde 79 artış gösterdi. Yıllık değer artışı yüzde 119, şubat ayı değer artışı yüzde 6 oldu. Adalar’da ortalama metrekare fiyatı 43 bin 946 TL, ortalama konut fiyatı 5 milyon 712 bin 980 TL olarak gerçekleşti.

Şubat’ta konut fiyatlarının yüzde 7 artış gösterdiği Şile’de satılık konut stoku yüzde 75 arttı. Ortalama metrekare satış fiyatı 31 bin 431 TL’ye, ortalama konut fiyatı ise 5 milyon 500 bin 425 TL’ye çıktı.

Beykoz’da şubatta satılık konut stoku yüzde 72 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışının yüzde 6 olduğu Beykoz’da, konutların ortalama metrekare fiyatı 46 bin 627 TL, ortalama fiyatı 9 milyon 418 bin 654 TL oldu.

Bakırköy’de şubat ayında satılık konut stoku yüzde 66 arttı. Şubat ayı değer artışının yüzde 3 olduğu Bakırköy’de konutların ortalama metrekare fiyatı 52 bin 087 TL, ortalama fiyatı ise 7 milyon 031 bin 745 TL olarak gerçekleşti.

Büyükçekmece’de şubat ayında satılık konut stoku yüzde 60 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı yüzde 7 oldu. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 980 TL, ortalama konut fiyatı ise 3 milyon 597 bin TL olarak açıklandı.

Kadıköy’de şubatta satılık konut stoku yüzde 60 arttı. Şubat ayı değer artışı yüzde 5 oldu. Ortalama metrekare satış fiyatı 55 bin 779 TL, ortalama konut fiyatı 7 milyon 418 bin 607 TL oldu.

Beşiktaş’ta şubat ayında satılık konut stoku yüzde 59 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı yüzde 6 olurken, ortalama konut metrekare satış fiyatı 73 bin 557 TL, ortalama konut fiyatı ise 10 milyon 297 bin 980 TL olarak hesaplandı.

Şubatta satılık stok artışı diğer ilçelerde şöyle oldu; 

Beyoğlu yüzde 51, Şişli yüzde 48, Çatalca ve Silivri yüzde 47, Üsküdar yüzde 46, Bağcılar yüzde 44, Güngören ve Maltepe yüzde 41, Ümraniye yüzde 40.

Avrasya Tüneli, Karbon Nötr Proje Oldu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, ‘’ISO 14064 Karbon Nötr Belgesi almaya hak kazanan Avrasya Tüneli, 2022 yılında karbon nötr proje olma hedefine ulaştı.” dedi. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul trafiğine nefes aldıran Avrasya Tüneli’nden 17 Mart’ta 75 bin 865 araç geçişi gerçekleştiğini ve bu yılın rekor seviyesine ulaşıldığını bildirerek, açılışından bu yana tüneli 102 milyon 636 bin aracın kullandığına dikkati çekti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Avrasya Tüneli ile ilgili yazılı açıklama yaptı. İstanbul trafiğini rahatlatan Avrasya Tüneli’nin hızlı, güvenli ve konforlu bir ulaşım imkanı sağladığını kaydeden Karaismiloğlu, tüneli kullanan araç yoğunluğundaki artışın devam ettiğini aktardı.

Avrasya Tüneli’nden 17 Mart Cuma günü 75 bin 865 birim araç geçişi ile 2023 yılının en yüksek geçiş rakamına ulaşıldığını bildiren Karaismailoğlu, 13-17 Mart tarihleri arasında 353 bin 665 araç geçişinin gerçekleştiğini duyurdu. Aralık 2016’da hizmete açılan tüneli, 17 Mart 2023 itibariyle toplam 102 milyon 636 bin aracın kullandığını açıklayan Karaismailoğlu, “1 Mayıs 2022’den itibaren tüneli motosiklet sürücülerinin de kullanımına açtık. Bu dönemde toplam 325 bin motosiklet tünelden geçiş yaptı” dedi.

İki kıta arasını 5 kilometreye düşüren Avrasya Tüneli’nin İstanbul’un güney aksındaki ulaşım mesafelerini yaklaşık 10 kilometre kısalttığını, Asya ve Avrupa yakaları arasındaki yolculuğu 5 dakikaya kadar indirdiğini belirten Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

“Avrasya Tüneli ve diğer boğaz geçiş alternatiflerinin seyahat süreleri baz alınarak yapılan analiz sonucunda 2022 yılında kullanıcıların hafta içi zaman kazancı, Kozyatağı – Bakırköy yönünde sabah saatlerinde aylık ortalama 35, akşam saatlerinde aylık ortalama 45 dakika oldu. Bakırköy-Kozyatağı yönünde ise sabah saatlerinde ortalama 26, akşam saatlerinde 42 dakika olarak gerçekleşti. Ayrıca, Avrasya Tüneli, 400’den fazla kamera ve otomatik olay algılama sistemiyle 7/24 kesintisiz olarak izleniyor ve arıza, kaza gibi olağandışı durumlara uzman ekipler tarafından anında müdahale ediliyor. Müdahale süresi işletme ilk açıldığında ortalama 3 dakika iken ‘önce insan’ ilkesi gözetilerek 20 ay gibi kısa bir süre içerisinde yapılan iyileştirmeler sayesinde 2 dakikanın altına indirildi.”

‘’Karbon Nötr Hedefine Ulaşıldı’’

Avrasya Tüneli’nde, çevresel sürdürülebilirlik sorumluluğunun da öne çıktığının altını çizen Karaismailoğlu, “2022 yılındaki elektrik tüketiminin tamamını geri dönüştürülebilir kaynaklardan sağlayarak Uluslararası Yeşil Enerji Sertifikası (I-REC) aldı böylece elektrik ihtiyacından kaynaklanan karbon ayak izinin azaltılmasına ve enerji verimliliğinin arttırılmasına destek oldu. İşletme faaliyetlerindeki karbon ayak izi denkleştirerek ISO 14064 Karbon Nötr Belgesi almaya hak kazanan Avrasya Tüneli, 2022 yılında karbon nötr proje olma hedefine ulaştı” değerlendirmesinde bulundu.

Deprem Bölgesinde Kalıcı Konutlara En Hızlı Çözüm Çelik Evler

10 ilimizi etkileyen üzücü deprem sonrası binlerce bina yıkıldı ve binlercesi de kullanılamaz şekilde hasar aldı. Acil ihtiyaç duyulan geçici barınma alanlarının hazırlanmasında konteyner ve çadır gibi malzemeler kullanılırken kalıcı konutların inşasına da hükümet tarafından start verilmiş durumda.

Karmod Üst Yöneticisi Mehmet Çankaya (CEO): “1,5 milyon evsiz kalan vatandaşımıza kalıcı konutları hızla inşa etmek için çelik ev sisteminin de devreye alınmasında büyük yarar var. Hızlı üretim ve kuruluma sahip güvenli 2 katlı veya 3 katlı çelik ev sistemiyle kalıcı konutların kısa sürede inşa edilmesi çok kolay” açıklamasında bulunda.

3 ve 4 katlı çelik evler hükümetin gündeminde

Deprem bölgesi kapsamındaki illerde ilk etapta acil ihtiyaç duyulan kalıcı konutların yapımına başlandı. Bölgede çok sayıda konutun kısa zamanda inşa edilmesi gerektiğinden çelik evlerde değerlendirme kapsamına alınmış durumda. 3 veya 4 katı geçmeyecek şekilde projelendirilmesi planlanan çelik evler 4 daire üzerine yükselecek. 

Depreme dayanıklı prefabrik ev talepleri patladı

Çelik ev üretici firmalarından Karmod’un Üst Yöneticisi Mehmet Çankaya’nın verdiği bilgiye göre çağrı merkezine deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarca günlük ortalama 350 çağrı geliyor. Bölgeden gelen talepler doğrultusunda günlük ortalama 10 ila 20 adet hazır prefabrik çelik konutun üretimi gerçekleştiriliyor. Gelen taleplerde özellikle ilçe ve köylerde evleri oturulamayacak derecede hasar alan vatandaşlar öne çıkıyor. Kendi arsalarına ihtiyaç duydukları kalıcı konutları yaptırmak en kısa zamanda yaptırmak isteyen vatandaşlar hızlı kurulumdaki çelik evleri özellikle tercih ediyor.

Depremzedelerin yaşayacağı kalıcı prefabrik köy evleri 

Prefabrik köy evleri yöresel mimari konseptlere göre tasarlanıp üretilebiliyor. Konutların deprem dayanımı özel yazılım programda tasarımla aynı aşamada gerçekleştiriliyor. Bu programda bölge deprem şartlarına uygunluk yapılan simülasyonlarla kontrol ediliyor. Uzun ömürlü prefabrik ev deprem bölgesindeki köy ve ilçelerde güvenli konut modeli olarak tercih ediliyor.

Çelik ev ön üretimli modele sahip olduğundan inşa süresinde önemli avantaja sahip. Ön üretimi modern fabrikalarda teknolojik makinelerle çalışan bant sisteminde gerçekleştiriliyor. Duvardan çatıya, kapıdan pencereye, elektrik ve su tesisat malzemelerine kadar ev üretimi fabrikada yapılıyor. Bant hattında üretimi tamamlanan çelik ev Tır vb. taşıma araçlarına yüklenerek istenilen kullanım yerine sevk ediliyor.

Ekonomik ve en hızlı inşa süresi çelik evlerde

Kullanım yerine sevk edilen çelik evin kurulumu araçtan indirilir indirilmez başlıyor. Kurulum için üretici firmaların verdiği projeli plana göre zemin betonunun hazırlanması yeterli. Çelik evlerde diğer klasik modellerde olduğu gibi sahada üretim bulunmuyor. Fabrikada üretilen evlerin cıvata somun ve geçmeli sistemle kurulum yerinde montajlanması yeterli. Kurulum hazır projeye göre üretilmiş malzemelerle gerçekleştirildiğinden inşa süreleri benzersiz oranda kısalıyor. Tek kat veya İki katlı bir çelik evin saha kurulumu 10 gün gibi bir sürede tamamlanabiliyor.

Depremzedeler mesken olarak çelik eve ven duyuyor

ABD başta olmak üzere Almanya, Fransa, Finlandiya, İsviçre gibi gelişmiş Avrupa ülkelerinde çelik ev modeli yaygın olarak kullanılıyor. Çelik ev modelinin ülkemizde kullanımı ise henüz yeni yeni yaygınlaşıyor. Çelik evi taşıyıcı sistemlerle birlikte duvar ve çatı bloklarına varana kadar çelik malzeme kullanımı son derece güvenli hale getiriyor. Çelik hammadde özelliği olası sarsıntılarda esnek yapısıyla sağa sola esner. Kırılgan olmayan esnek özellik çelik evlerin deprem esnasında ayakta kalmasını sağlar.

Çelik ev kalıcı konutta en güvenli modeller arasında

Özellikle müstakil ev tercihleriyle öne çıkan çelik ev kalıcı konutta en güvenli modeller arasında yer alıyor. Yüksek yapı güvenliği avantajıyla deprem evi olarak büyük ilgi görüyor. Üretiminde kaynak gibi geleneksel uygulamaların kullanılmadığı, cıvata somunlu ve geçmeli sistemle üretilen çelik evler yapı güvenliğiyle öne çıkıyor.

Taşıyıcı direklerle birlikte duvar bloklarında kullanılan çelik karkaslar çelik evin deprem esnasında bir bütün olarak ayakta kalmasını sağlıyor. Duvar çelik sistemi çatıda da devam ederek konutun her tarafı adeta çelik örgülerle bağlantılanıyor. Üzerine yalıtım ve özel kaplama uygulamaları da yapılan çelik ev enerji tasarrufuyla bütçelere kazandırırken mimari şıklığıyla konuta değer katıyor.

Çelik evlerle çok sa zamanda binlerce konut inşa edilebilir

2+1 ve 3+1 planda konut modellerin öne çıktığı çelik evlerle binlerce konut kısa zaman diliminde kurulum yapılabiliyor. Bir yandan ön üretim fabrikalarda devam ederken aynı anda montaj ekipleri sahada konutların oturuma hazır kurulumunu gerçekleştiriyor. Üretilen çelik ev Tırlarla sahaya taşınıyor ekipler gelen malzemeleri sırayla kurulum yapıyor. Senkronize çalışmayla binlerce güvenli ev kısa zamanda inşa edilerek depremzedelerin kalıcı kullanımına sunuluyor.

Yatay mimariye uyumlu konut modeli çelik ev

iki katlı ve üç katlı 4 daire üzerine projeye göre  istenilen büyüklüklerde tasarlanıp üretilebilen çelik ev TOKİ tarafından yürütülen yatay mimari konsepte de uyumlu. Deprem bölgelerinde kalıcı konutların hazırlanmasında çelik ev kullanılarak barınma ihtiyacı kısa sürede kapatılabilir.

Çelik sistem okul ve sağlık merkezleri

Konutla beraber eğitim ve sağlık tesis binaları da deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan yapılar arasında. Çelik yapı sistemiyle uzun ömürlü kullanımda güvenli okul ve sağlık merkezleri inşa edilebiliyor. Klasik yapı modellerine göre çelik yapılar hızlı kurulum avantajını okul ve hastanelerle birlikte diğer ticari binaların inşasında da yaşatıyor.

Masdaf, “Suyun Günlüğü” Etkinliğinde Geleceğin Mühendisleri ile Buluştu

Masdaf, su kaynaklarının etkin yönetilmesi amacıyla düzenlediği “Suyun Günlüğü” etkinliğinde geleceğin mühendislerini Tuzla fabrikasında ağırladı.

Yenilikçi ve verimli pompa sistemleriyle yarım asırdır pompa sektörüne yön veren Masdaf, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında düzenlediği “Suyun Günlüğü” etkinliğinde İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü 3. ve 4. sınıf öğrencilerini ağırladı. 

İTÜ Makina Kulübü‘nün katkılarıyla 15 Mart’ta Masdaf Tuzla fabrikasında gerçekleştirilen organizasyonda; konutlardan sanayiye, tarımdan enerji santrallerine kadar birçok alanda  “su kaynaklarının etkin yönetimi” üzerine önemli bilgiler paylaşıldı. 

Sunumların ardından showroomda Masdaf pompa teknolojilerini yakından görme ve çalışma prensipleri hakkında bilgi alma fırsatı yakalayan öğrencilere, fabrika gezisinde ise; tank, hidrofor ve pompa gruplarının üretim süreçleri hakkında bilgiler verildi. 

“Küresel iklim krizinin su kaynakları üzerinde ki olumsuz etkileri, sürdürülebilir yaşamı tehdit ediyor” diyen Masdaf Satış ve Pazarlama Direktörü Barış Geren sözlerine şöyle devam etti: 

“Su kaynaklarının verimli kullanılmasında, suyu yöneten pompa sistemleri, kritik öneme sahip. Masdaf olarak yarım asırdır ürettiğimiz inovatif pompa teknolojilerimiz ile su kaynaklarının yarınlara güvenle ulaştırılmasını hedefliyoruz. Bu noktada AR-GE faaliyetlerimiz kadar önemsediğimiz bir diğer konu ise sosyal sorumluluk projeleri oluyor. Şirket olarak, su kaynaklarının verimli kullanımını teşvik edecek her türlü projeyi destekliyoruz. Bu konuda yapılabilecekler noktasında farkındalığı artırmayı hedefliyoruz.   

 Suyu doğru yöneterek, yüzde 50 tasarruf sağlanabilir

22 Mart Dünya Su Günü kapsamında düzenlediğimiz “Suyun Günlüğü” etkinliği de sosyal sorumluluk vizyonuyla hayata geçirdiğimiz projeler arasında yer alıyor. Bu kapsamda; geleceğin mühendis adaylarını fabrikamızda ağırlayarak, pompa sistemlerinin enerji ve su kaynaklarının verimli kullanılmasında ki kritik rolü hakkında bilgiler paylaştık. Çünkü su kaynaklarının etkin yönetimi ile yüzde 50’lere varan oranlarda tasarruf sağlamak mümkün. Bu nedenle etkili bir su yönetimi için toplumda farkındalık oluşturmak gerekiyor. Bu noktada geleceğin mühendislerine de büyük sorumluluklar düşüyor. Ancak yarınlarımız için geleceğin mühendislerini bugünden bilinçlendirerek, farkındalık oluşturmak ise biz sanayicilerin sorumluluğunda.”  diyerek sözlerini tamamladı.  

‘’İstanbul’da Olası Deprem Sonucunda Yaklaşık 46 Bin Bina Ağır Hasar Görebilir’’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından paylaşılan verilere göre, İstanbul’da olası bir deprem sonucunda 45 bin 534 bina ağır hasar, 25 bin 380 binanın ise çok ağır hasar göreceği ifade edildi. 

Milliyet’ten Mert İnan’ın haberine göre, Kahramanmaraş depremlerinin ardından olası Büyük Marmara depreminin İstanbul’da yaratacağı risklere yönelik tedbirler tartışılırken geçmişten bugüne süregelen ihmaller ise gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra İstanbul’un farklı ilçelerinde orta hasarlı olarak belirlenen 1359 binanın onarım ve güçlendirme işlemlerinin 2021’e kadar yapılmadığı ortaya çıktı.

Bu binaların durumun 2020’de gündeme geldiği, yapıların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21. maddesinde yapılan değişiklikle 3 ay içerisinde güçlendirilmesi, süre bitimini müteakip yıkımının başlatılmasının gerektiği ancak verilen sürenin pandemi nedeniyle 3 ay uzatıldığı bilgisi İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı’na şöyle yansıdı:

“Orta hasarlı 1359 bina ile ilgili olarak ilçe belediyeleri ile yürütülen çalışmalar sonrasında 548’inin yıkıldığı, 70 binanın güçlendirme işlemlerini tamamladığı, 103 binanın 6306 sayılı yasa kapsamına alındığı, 32 binanın adresi bulunamadığından, belediye ve muhtarlıkça düzenlenen tutanakla listeden düşürüldüğü, 17 binanın adresinin tespit çalışmalarının devam ettiği, 21 bina için yürütmeyi durdurma kararı alındığı, 67 binanın mükerrer işlem olduğu, 538 binanın tebligatlarının tamamlandığı ve işlemlerinin devam ettiği anlaşılmıştır.”

Depreme hazırlıkta yaşanan gecikmede bina veya kat maliklerinin maddi kayıp yaşamama isteğinin payı olduğuna dikkat çeken şehir plancısı Erhan Demirdizen, “İBB’nin verdiği kentsel dönüşüm kredi desteği önemli bir adım. Artık eski ruhsata göre dönüşüm sağlanacak. Bu durum eski binayı aynen yapma imkânı sağladığından dönüşümde ivme kazanacaktır” dedi.

Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu da 1999 depreminden sonra konut bazlı dönüşüm projelerinde istenilen ivmenin yakalanamadığını belirterek, şunları dedi: “İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde afet riskinin azaltılması yönünde hazırlanan önlemler, ne yazık ki imar artışları ve kentlerin genişlemesiyle riskleri daha da arttırdı. İstanbul için hazırlanan 1/100 binlik plan maalesef delik deşik edildi. Bu planda imara açılmaması gerektiği belirtilen birçok alan imara açıldı. İstanbul deprem master planında acil yıkılması gereken yapı veya semtlerin durumu ile yapılaşmadan arındırılması gereken yerlere ilişkin çalışmalar hemen hemen hiç yapılmadı. 1359 bina ile ilgili işlemlerin bile 20 yılı aşkın sürede aksaması durumu özetliyor.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi verilerine göre İstanbul’daki yapıların yüzde 66’sı 1-4 katlı binalardan oluşurken, 5-8 kat yüksekliğindeki yapıların oranı yüzde 32 civarında. 9-19 kat arası yapılar genel bina stoğunun yüzde 2’sini oluştururken, kent genelinde 1980’den önce yapılan binaların oranı yüzde 22, 1980 ile 2000 yılları arasında yapılanların yüzde 46, 2000’den sonra yapılan binaların oranı ise yüzde 32 olarak aktarılıyor. Kentteki betonarme bina oranı yüzde 83, tünel kalıpla yapılan bina oranı yüzde 1, ahşap yapılar yüzde 0.7, yığma bina yüzde 15, çelik yapılar yüzde 0.2 ve prefabrik yapılar da yüzde 0.2 olarak kayda geçmiş durumda. Modellemelerde ise Marmara Denizi’nin kuzeyinde gerçekleşecek 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre kent genelinde 45 bin 534 binanın ağır hasarlı, 25 bin 380 binanın da  çok ağır hasar göreceği belirtiliyor.

AB’den Türkiye’ye 1 Milyar Euro Destek

Avrupa Birliği (AB), Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremler sonrasında yeniden yapılanma için Türkiye’ye 1 milyar Euro destek sağlanacağını açıkladı. 

Yapılan duyurunun ardından Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şu açıklamalarda bulundu:

“Kış sürerken, milyonlar şu anda evsiz (durumdalar) ve çadırlarda yaşıyorlar” diyen Avrupa, “Yeniden yapılanma için seferber olmamız lazım. Evler, okullar ve hastaneler depreme karşı en yüksek güvenlik standardında yeniden inşa edilmeli. Su, sanitasyon ve diğer önemli altyapı tesisleri onarılmalı. Kamu hizmetleri ve işletmeleri yeniden başlamak için sermayeye ihtiyaç duyuyor; bu sayede insanlar geçimlerini sağlayabilirler” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) yetkilisi, Türkiye’deki depremlerin yarattığı hasarın 100 milyar doları aşacağını belirtmişti.

Besa Holding, Ankara ve Bodrum’da Yatırımlarına Devam Ediyor

Besa Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Efe Bezci, Bodrum ve Ankara’da gayrimenkul yatırımlarının devam edeceğini açıkladı. 

Marmara depremi 1999 yılında inşaat sektöründe nasıl bir milat olduysa Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yıkıma yol açan deprem de yeni bir sayfa açılmasını sağlayacağını belirten Bezci, “Marmara depremi sonrası sektöre bir düzenleme gelmişti ama bunun yeterli olmadığı hem uygulamada hem de yeni teknoloji konusunda sektörün önde gelen firmaları tarafından ara ara ifade ediliyordu. Müteahhitlik düzenlemesine, bu iş kolunun ciddi revize edilmesine ihtiyaç vardı. Son deprem bunu sağlayacak, sektör güncellenecek.” dedi.

Ankara’nın gayrimenkul üretimi konusunda diğer büyük şehirlere göre coğrafi olarak daha şanslı olduğunu kaydeden Efe Bezci, başkentin cazibesi ile ilgili şunları söyledi:

“Ankara ilk olarak üniversiteler şehri, Türkiye’nin en önemli üniversiteleri Başkent’te İstanbul’da bulunuyor. Aynı zamanda doğal olarak bürokrasinin, yönetimin merkezi. Coğrafi olarak da Türkiye’nin ortasında yer alarak bütün illere kolay ulaşım imkânı sunuyor, oturmuş sanayisi, birikimli iş dünyası, zengin akademik kadroları, teknokentler, organize sanayi siteleri, yerleşim noktasında deprem korkusunun diğer illere göre daha az hissedilmesi insanları Ankara’ya çekiyor.

Ankara gayrimenkul üretimi konusunda diğer büyük şehirlere göre coğrafi olarak daha şanslı. Büyük bir ova içerisinde yer aldığı için ulaşım, yerleşim konusunda avantajlı. Aynı zamanda altyapı açısından da Türkiye’nin örnek gösterilen ili. Çok geniş bir alana yayılmasına karşın şehrin bir ucundan diğer ucuna kolaylıkla çok fazla trafik sorunu olmadan ulaşabiliyorsunuz. Bu durum gayrimenkul üretimini de kolaylaştırıyor.”

Projelerinde en büyük önemi can güvenliğine verdiklerini ifade eden Bezci, konut ve ofis projelerinde depreme karşı nasıl önlem aldıklarını şu sözlerle açıkladı:

“Konut, ofis ve AVM üretiminde önceliğimiz her zaman can güvenliği oldu. Güvenli binalar bizim bütün çalışmalarımızda üzerinde en fazla durduğumuz konu idi. Besa Holding olarak her zaman sektörde teknolojiyi yakından takip ettik ve herkesten önce uygulamaya çalıştık. Bundan sonra da yüksek teknoloji konusunda dünyadaki gelişmeleri işlerimize uyarlamaya devam edeceğiz. Ülkemizde artık herkes depremin değil binaların öldürdüğü gerçeği ile yüzleşti. Nasıl ki Japonya’da 8-9 şiddetinde depremler minimum kayıp ile sonlanıyorsa ülkemizde de 10-20 yıl içerisinde yeni güvenli yaşanabilir binalarla biz de deprem korkusu yaşamayan ülke konumuna gelmek durumundayız.”

Efe Bezci, devam eden Besa Ankara ve The Bo Viera projeleri ile ilgili şu bilgileri verdi:

“50 yıldan beri 10 bini aşkın konut ürettiğimiz Ankara’da bu kez Ballıkuyumcu’ya değer kazandırıyoruz. 7750 konut, 1250 ofis ile toplamda 9000 anahtar ile, uluslararası otel zinciri otel ve hastanenin aynı anda yükseleceği Besa Ankara projemizi yapmayı planlıyoruz, Başkent’in en kapsamlı alışveriş ve yaşam merkezi de bu projemizde olacak.

Besa Holding’in tüm projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Dilovası’nda Viyadük Köprüsü İnşaatı Başladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Dilovası Devlet Hastanesi bağlantı yolu ikmal yapımı kapsamında projelendirilen köprünün inşaat çalışmaları başladı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Dilovası Devlet Hastanesi bağlantı yolu ikmal yapımı kapsamında 212 metre uzunlukta 6 açıklıklı viyadüğün kenar ayak donatı ve temel kazı imalatları yapılıyor. Hızla ilerleyen yol; İstiklal Caddesi’nden başlayacak 935 metrelik yol, vadi üzerinden viyadük köprüsüyle geçilerek Dilovası Devlet Hastanesi’ne bağlanacak.

İlçe merkeziyle Dilovası Devlet Hastanesi arasındaki ulaşıma güven ve konfor getirecek proje kapsamında 935 metrelik yol üzerinde 212 metre uzunluğunda, 6 açıklıklı köprü inşa ediliyor. Eynerce dere yatağı üzerinden geçecek viyadük sayesinde Dilovası Devlet Hastanesi’ne ulaşım kolaylaşacak, konforlu ve daha güvenli ulaşım sağlanacak.

275 metre taş duvar, yağmur suyu hatları, tretuvar ve parke işleri yapılacak Dilovası Hastane bağlantı yolu ikmal yapımı işi kapsamında; 23 bin 700 metreküp kazı, 27 bin metreküp dolgu yapılırken, 7 bin 235 metreküp beton, 1.230 metreküp öngerilmeli kiriş, 1.412 ton nervüllü demir kullanılacak. 3 bin 400 ton pmt, 1.550 metreküp granüler alttemel, 1.650 ton binder, 1.405 ton aşınma asfalt, 2 bin 800 metrekare parke, 1.450 metre bordür yapılacak.

Seferihisar’ın En Büyük Projesi Luwi Residence’da Yaşam Başladı

İzmir Seferihisar’ın en büyük karma yaşam projesi Luwi Residence, yüksek prestije sahip ilk AVM’li yaşam merkezi olarak sakinlerini bekliyor. 

Türkiye’nin en sakin kenti olan Seferihisar’da yükselen Luwi Residence, Antik Group İnşaat tarafından hayata geçiriliyor. 1 ve 2. etap inşaatı tamamlanan projede yaşam başladı. 

Organik köy pazarına yakın konumuyla dikkat çeken proje, zengin sosyal olanaklarıyla bir adım öne geçiyor. Ayrıca, projede en sevilen ve tercih edilen markaların yer aldığı alışveriş merkezi de bulunuyor. Birbirinden özel sosyal olanaklarıyla ön plana geçen Luwi Residence’ın AVM bölümünde, Migros da dahil olmak üzere birçok önemli marka hizmet vermeye başladı. 

Sosyal yaşam ile sakinliği iç içe sunan Luwi Residence projesi, hareketli cephe görünümü ile dikkatleri üzerine çekiyor. Doğanın kıvrımlı formlarından esinlenerek inşa edilen cepheler, asimetrik yapıları en etkileyici haliyle gözler önüne seriyor. 

Çeşitli Daire Seçenekleri 

Şehrin kaos ve gürültüsünden uzakta dingin bir yaşam vadeden projede, her aileye uygun 7 farklı opsiyonlu daireler yer alıyor. Yatırımcılarına eşsiz alan çözümleri sağlayan Luwi Residence projesinde 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 olmak üzere 56,7 metrekareden 171 metrekareye uzanan 4 farklı daire seçeneği bulunuyor. Ayrıca proje içerisine eklenen 110 dairelik yeni etap ile toplam 330 daireye ulaşan Luwi Residence’de, 3. etap çalışmaları da tamamlanmak üzere. 

Mükemmel Projeye Yakışır Konum

7 bin metrekare yeşil alana sahip Luwi Residence projesinde, şehrin gürültüsünden uzakta ama şehre yakınlığıyla dilediğiniz an dilediğiniz aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz. Proje, Akarca ve Akkum plajları, Seferihisar merkez, Sığacık Marina, Teos Antik Kent, Balçova, Urla, Çeşme, Konak ve Adnan Menderes Havalimanı’na kolay ulaşılabilir konumuyla dikkat çekiyor. Projeye özel olarak planlanan ve yapımı tamamlanan yollar, sadece projenin değil bölgenin de değerini arttırıyor. Luwi Residence, lüks konsepti, konumu ve projeye özel yapılan dört yol kavşağı ile yatırımcılar için iyi bir seçenek olarak ön plana çıkıyor.  Yatırımcılarına daha şimdiden kazandıran proje, yeni etapları ile bir süre daha adından söz ettirecek. 

Canalp: ‘’İnşaatlara Radye Temel Zorunluluğu Geliyor’’

Batman Valisi Ekrem Canalp, kent genelinde yapılacak olan tüm inşaatlara radye temel zorunluluğu getirildiğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra ‘Koordinatör Vali’ olarak görevlendirildiği Göksun ilçesinde halen çalışmaları sürdüren Batman Valisi Ekrem Canalp, kentte yeni binalara ‘radye temel’ uygulamasını zorunlu hale getirdiklerini söyledi. Belediye Başkanvekilliği görevinde de kentte tek bir kaçak yapıya izin vermediğini hatırlatan Vali Canalp, şu açıklamalarda bulundu:

“Batman’da bundan böyle inşaatları ‘radye temel’ üzerine tünel kalıp sistemi gerçekleştirilecek. Bu uygulamayı yıllardır yapan TOKİ’nin konutları depremlerde dimdik ayakta kaldı. Her yeni inşaat radye temel sistemini uygulamak zorunda kalacak. Depreme en dayanıklı sistemlerden biri de radye temel sistemidir. Ayrıca inşaatlarda akarsulardaki kum malzemesi ile sınırlı kalmayacaktır. Bir de kırma dağ malzemesi de inşaatlarda kullanılması için zorunlu hale getirilecektir.”

Bir süre önce yeni stadyum bitişiğindeki yapımına başlanılan 500 yatak kapasiteli hastane temelinde sismik izolatör sisteminin uygulanması için de Sağlık Bakanlığı’na öneride bulunduklarını belirten Vali Canalp, şunları kaydetti: 

“Hastane temeli atan yapımcı firma çalışmalarını sürdürüyor. Depremden sonra her türlü olasılığa karşı hastane temelinde, sismik izolatör sisteminin de yapılması için Sağlık Bakanlığı’ndan görüş bekleniliyor. Ayrıca geçen hafta Şanlıurfa’da yaşanan doğal afetlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Yakınlarına da sabırlar temenni ediyorum. Şanlıurfa’daki arama kurtarma çalışmalarına da Batman’dan bir ekibimiz katıldı.”

‘’Konutları 1 Yıl Geçmeden Teslim Ettik’’

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Şube Müdürü Emrah Bıyıkoğlu, “30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremden sonra TOKİ tarafından 5 bin 61 konut ve 357 iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik.’’ dedi.

İzmir depremi sonrası bin 404 Bayraklı merkezde ve 3 bin 657 adet rezerv yapı alanında olmak üzere toplamda 5 bin 61 konut, 357 işyeri, anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi, 2 cami ve genel altyapı işlerinin ihaleleri gerçekleştirildi. Bayraklı merkezde proje alanlarında yer alan bin 404 konut ve 289 işyerinin tamamı hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda ihale edilen 3 bin 657 konut ve 68 işyerinden 841 adet konut ve 8 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi. 2 bin 357 konut ve 35 iş yerinin abonelik ve iskân işlemleri devam ediyor. 459 konut ve 25 iş yerinin ise inşaat faaliyetleri sürüyor. Sosyal donatı çerçevesinde anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi ve 2 caminin inşaatları devam ediyor. Ayrıca rezerv alanda genel altyapı işi çerçevesinde 19 bin 573 metre yol, 14 bin 774 metre yağmur suyu hattı, 16 bin 86 metre atık su hattı, 24 bin 997 metre içme suyu hattı, 5 adet su deposu, 3 adet terfi merkezi inşaatı tamamlandı.

Konuyla ilgili konuşan TOKİ Uygulama Şube Müdürü Emrah Bıyıkoğlu, ihalenin ardından 1 yıl geçmeden konutları hak sahiplerine teslim ettiklerini vurguladı. Bıyıkoğlu, “30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremden sonra TOKİ tarafından 5 bin 61 konut ve 357 iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik. Bayraklı Manavkuyu, Mansuroğlu ve Salhane mahallelerinde 7 bölge belirleyerek burada kentsel dönüşüm sürecini başlattık. Bu 7 bölgede yerinde dönüşüm sağlayarak Şubat 2021 yılında inşaatlara başladık. Bu konutlarımızı da 1 yıl süresi dolmadan hak sahiplerine teslim etmeye başladık. 

Merkezdeki 7 bölgede inşasını gerçekleştirdiğimiz bin 404 konut ve 189 iş yerini tamamlayarak hak sahiplerine teslim ettik. Rezerv alan olarak tabir ettiğimiz bu alanda ise proje alanlarıyla eş zamanlı olarak 8 etabın ihalesi gerçekleştirildi. Burada 8 etapta toplam 3 bin 657 konut ve 68 iş yeri ihalesini yaptık. Şu ana kadar 3 bin 198 konutun inşasını tamamlamış bulunuyoruz. 841 adet konutumuzun teslimleri tamamlandı; geri kalanlar da AFAD Başkanlığı koordinasyonunda devam etmektedir. Burada ayrıca okul, cami ve sağlık tesislerinin de inşası hızla devam etmekte. 

Bölgenin genel altyapı ihtiyacını karşılamak adına atık su, yağmur suyu, içme suyu, doğalgaz imalatlarını da tamamlamış bulunmaktayız. Bölgede bizim toplamda deprem sonrası ihale ettiğimiz 5 bin 61 konuttan 4 bin 602’sini tamamladık. Kalan 459 konutumuzu da mayıs ayı itibarı ile hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz” dedi.

“Zemin Etüt Raporlarına Göre Projelendirme Gerçekleştiriyoruz”

Bayraklı’daki rezerv alanın kaya bir zemin olduğunun altını çizen Bıyıkoğlu, “Biz TOKİ olarak yapacağımız konutları inşa edeceğimiz alanlarda öncelikle zemin etüt raporlarına göre projelendirme gerçekleştiriyoruz. Gerekiyorsa zemin iyileştirme yöntemlerini uyguluyoruz. Buradaki rezerv alanda da zemin etüt raporu sağlıklı çıktı; zaten kaya zemindi. Biz buraların temelini yaparken, yolları bile açarken dinamitle patlatma yöntemi kullandık.” şeklinde konuştu. 

İzmir’de 12 Bin 400 Konut İnşa Edilecek

Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi ile İzmir’de toplam 12 bin 400 konut inşa ediliyor. 25 bin konutluk arsa da İzmirlilerin hizmetine sunuldu. “İlk İş Yerim” projesi çerçevesinde İzmir Kemalpaşa’da 40, Aliağa’da 500 ve Torbalı’da 70 olmak üzere toplam 610 dükkân, esnafın hizmetine sunuldu.

DİSİDER Başkanı Akbaş: ‘’Deprem Sonrası Yüksek Binalara Rağbet Azaldı’’

Diyarbakır Sanayici ve İş Dünyası Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, “Depremden sonra yüksek katlı binalara rağbet pek fazla görülmüyor.’’ dedi. 

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen yıkıcı depremlerden sonra yüksek katlı konut satışında pek fazla artış yaşanmazken, kiralarda ciddi oranda yükselme görüldü. Bu durumda yeni arsaların tahsis edilmesi gerektiğine dikkat çeken Diyarbakır Sanayici ve İş Dünyası Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, böylelikle ev fiyatlarında düşüş olacağını söyledi.

Ülkemizde gayrimenkulün yatırım aracı olmaktan çıkması gerektiğini vurgulayan Akbaş, “Ülke olarak büyük bir facia atlattık. 6 Şubat öncesi ve 6 Şubat sonrası diye ikiye ayırmak lazım. 6 Şubat’tan önce daha konforlu ve görünümü daha güzel olan evlere rağbet çok fazlaydı. 6 Şubat sonrasında daha mütevazı ve depreme dayanıklı sağlam binalara yönelme görüyoruz. Bu zor süreçte maalesef bazı durumlarda da özellikle arsa ve daire fiyatları manipüle edildi. Bu durum büyük bir fırsatçılığa da yol açmış oldu. Esas olan en önemli şey, artık ülkemizde gayrimenkul yatırım aracından çıkmalıdır. Yoksa betonlaşma ve arsaya ciddi talep oluyor. Bununla ilgili de yasal mevzuatın olması lazım. Kira fiyatlarındaki artışlara baktığımız zaman ciddi anlamda ürkütücüdür. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus fiyat artışından çok, yeni arsa tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu rezervi insanlara açarsak fiyatlar da düşer” dedi.

“Yeni Konutlar Yapıldıktan Sonra Daire Fiyatları Daha Makul Olacak”

Depremden sonra çoğu kişinin sağlıksız bir şekilde villa yaptığına ve bu durumun sürdürülebilir bir yanının olmadığına değinen Akbaş, “Depremden sonra yüksek katlı binalara rağbet pek fazla görülmüyor. Böylelikle daire satışlarında da fiyat artışı yok denecek kadar az. Çünkü insanlar artık yüksek binalara girmek istemiyor. Bu da biraz zaman alacak. Yeni konut projeleri açılınca daire fiyatlarının daha makul olacağını düşünüyorum. Barınmak ve güvenli yerde yaşamak herkesin hakkıdır. Ama paralarımızı çok da betonlara gömmeyelim. Çünkü bu depremler gelip geçicidir. Dolayısıyla bütün paramızı betonlara verirsek bu da yarın yatırımımız önünde büyük engel olacaktır. Şu anda sağlıksız bir şekilde çoğu insan bahçeli villalara yöneliyor. Bu çok sürdürülebilir bir şey değil” ifadelerine yer verdi.

“TOKİ’yi Örnek Almalıyız”

Müteahhitlere yapacakları konutlar için çağrıda bulunan Akbaş, “Müteahhitlere de çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen kendimizi gözden geçirelim. Deprem aslında bize fırsat oluşturdu. İnanıyorum ki müteahhitler inşaat yapımına daha dikkat edecek. Diyarbakır’da yeni yapılan binalarda depremde çok şükür bir sıkıntımız yok. Bu da müteahhitlerimizin bu konuda dikkatli davrandıklarını gösteriyor. Ama daha fazla dikkat etmeliyiz. Bizler de artık binalarımızı yaparken TOKİ’yi örnek almalıyız” diye konuştu.

Kentsel Dönüşüm Kredisinde Merak Edilenler

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kentsel dönüşüm kredisi hakkında tüm merak edilenleri 10 soru başlığı altında yanıtladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca, 17 Mart’ta açıklanan kentsel dönüşüm için maliklere, yüklenici ve konut üreticilerine yönelik hazırlanan destek paketleriyle ilgili merak edilen 10 soru ve cevabı, Bakanlığın resmî sosyal medya hesabından tek tek açıklamalı olarak anlatıldı.

İşte Bakanlık tarafından duyurulan 10 soru ve cevap:

1- Kentsel Dönüşüm Kredisinde Devlet Desteği Ne Olacak? 

1,49 faiz oranının 0,70’ini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karşılayacak, 0,79 faiz imkânıyla krediden yararlanılabilecek.

2- Kentsel Dönüşüm Kredisinden Yararlanmak İçin Bir Şart Var Mı?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlara riskli yapı tespitini yaptıranlar, bankaya müracaat edebilecek.

3- Kiracılar Yararlanabilecek Mi? 

En az 1 yıldır riskli yapıda oturan kiracılar veya ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahipleri yararlanabilecek.

4- Bir Kişi Birden Fazla Yapı İçin Kredi Kullanabilecek Mi?

Bir hak sahibi adına faiz desteği sağlanacak toplam kredi tutarı 3 milyon TL’yi geçemeyecek. Bu tutar altında birkaç dairesini dönüştürebilirse faydalanabilecek.

5- İkinci Daire İçin Dönüşüm Kredisinde Faiz Oranı Değişecek Mi?

İlk daire için 0,79 diğeri için 0,89 oranla kredi verilecek.

6- İş Yerlerini Dönüştürmek İsteyenler En Fazla Ne Kadar Kredi Alabilecek?

İşyeri için 1,10 faiz oranıyla 800 bin TL kredi alabilecek.

7- Kaç Yıl Vade Yapılacak?

Konut kredilerinde 10 yıl, işyeri için 7 yıl vade uygulanacak.

8- Başvuru İçin Süre Kısıtlaması Olacak Mı?

Tahliye veya yıkım tarihinden itibaren 3 yıl içerisinde, bankalara faiz destekli/kâr payı kredi için başvuru yapılabilecek.

9- Kredi Desteğinden Yararlanmak İçin Tüm Komşuların Anlaşmaları Mı Gerekiyor?

Kredi desteğinden faydalanmak için binanın anlaşma ile tahliye edilmesi şartı aranıyor.

10- 15 Daireli Bir Apartmanın Dönüşümü İçin 15 Daireye De Ayrı Kredi Mi Verilecek?

Hak sahipleri farklıysa 15 daire de krediden yararlanabilecek.

İlk Evim Projesinde İstanbul’un İlk Talihlileri Belli Oldu

Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi İlk Evim projesi kapsamında İstanbul’un Tuzla ilçesinde yapılan kura çekimleri ile 6 bin 200 talihli belirlendi.  

İstanbul’da 50 bin konut için kuralar 19 Nisan’a kadar devam edecek. Kura heyecanı Tuzla’nın ardından, 19 Nisan’a kadar Çatalca, Selimpaşa, Arnavutköy, Başakşehir ve Esenler ilçeleri ile sürecek. Tuzla’da çekilecek 20 bin 920 konut için 475 bin 949 adet başvurunun geldiği öğrenildi. Şu ana kadar şehit aileleri ve gaziler, engelli ve emekli vatandaşların kurası tamamlandı. Dün ise genç vatandaşlar için kura çekimine başlandığı ve ilerleyen günlerde de devam edeceği bildirildi.

Konutların yüzde 5’i şehit aileleri ve gazilere, yüzde 5’i engelli vatandaşlara yüzde 20’si emeklilere, yüzde 20’si de gençler için ayrıldı. 20 bin 920 adet asil hak sahibi çekildikten sonra da kalan başvurulardan bin 46 adet yedek hak sahibi belirlenecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ tarafından hayata geçirilen Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi, ‘İlk Evim’ projesinde kura çekimleri İstanbul’da 50 bin hak sahibi için yapılıyor.

TOKİ tarafından kura çekimlerinin Nisan ayında tamamlanması hedefleniyor. Bu kura çekimlerinin ardından inşaat süreçlerine hız verilecek. Sosyal konut satın alma hakkı elde eden vatandaşlar 2 yıl içerisinde de konutlarını teslim alarak yeni evlerinde oturmaya başlayabilecekler.

Kiralık Depolara İlgi Arttı

Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, ”Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi.’’ dedi. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan büyük yıkımdan sonra yeniden 1999 depremini hatırlayan İstanbullu, kenti terk etme arayışına girdi İstanbullular, fay hattına uzak olmasından dolayı Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralanmaya başladı.

Konuyla ilgili konuşan Gayrimenkul uzmanı Gülcan Altınay, şu açıklamalarda bulundu:

” Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi. Fay hattından uzaklığı ve İstanbul’a yakın olması nedeniyle Edirne ve Kırklareli’ne talep arttı. İstanbul’da yaşayan çok sayıda vatandaş, Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralamaya başladı.

Eski yapıların yoğunlukta olduğu Kadıköy başta olmak üzere, Avcılar, Beylikdüzü, Bağcılar, Sefaköy gibi pek çok ilçeden Edirne, Kırklareli, deprem göçü başladığı belirtiliyor. Kenti terk ederken aile yanına ya da daha küçük evlere taşınma nedeniyle bazılarının eşyasını yanında götürmediği, bu nedenle depolarda da doluluk oranlarının arttığı dikkat çekiyor.

6 Şubat’tan sonra eski binadan çıkıp eşyasını depoya vermek isteyenlerin sayısının arttığını söyleyen Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, “Eskiden haftada 2-3 kişi depo kiralamak için beni ararken, şimdi son bir haftada bu sayı 30-40 kişiye çıktı. Eşyalarını götürmeyip depo kiralayan vatandaşlar, gidecekleri yerlerde daha küçük alanlarda daha uygun fiyata ya da anne babasının yanında kalabiliyorlar

Çevreden ve ülkemizin belirli yerlerinden arayanlar satılık, kiralık arsa, daire ve depo soranlar oluyor. Bölgemize doğru bir göç başladı. Geçmişte olmayan bir hareketlilik gözlüyoruz son 20 günde İstanbul’dan kentimize yerleşmek isteyen yaklaşık 2 bin kişiye ev ve arsa satıldı.”

Bodrum’da Yeni Projeler Hayata Geçiriliyor

Muğla iline bağlı Bodrum Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü Etüt Proje Birimi tarafından projelendirilen çalışmaların inşaatı başlıyor.

Gerçek Fethiye Gazetesi’nden Damla Akyol’un haberine göre; Projelendirme ve ihale süreci tamamlanan çalışmalar kapsamında 2 bin 160 metrekare örtülü alan bulunan Gümbet Kapalı Pazar Yeri güçlendirme çalışması, bin 440 metrekare örtülü alana sahip Bodrum Belediyesi Çırkan Hüseyin Kuru Kapalı Pazar Yeri ve Sosyal Etkinlik Alanı ile 772 metrekare örtülü alan bulunan Bodrum Belediyesi Çiftlik İsmail Altındağ Kapalı Pazar Yeri inşaat ve yenileme çalışmaları tamamlanarak vatandaşların hizmetine sunuldu.

Sosyal etkinlik alanı olarak da hizmet veren pazar yerleri, artan nüfus nedeniyle oluşan talep sonucunda geniş kapsamlı oluşturularak vatandaşların hizmetine sunuluyor. Hem pazar yeri hem de etkinlik alanı olarak kullanılacak olan alanlarda etkinlik zamanlarında kullanılmak üzere gelin-damat odası, yemek pişirme alanı ve kadın/erkek tuvaletlerine de yer veriliyor. Gerekli görülen yerlerde ise ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak eklentiler yapılıyor.

Etüt Proje Biriminin 2023 yılında başlattığı Turgutreis Belediye İş Merkezi ve Meydan Düzenleme Çalışmaları sürerken vatandaşların açık ve ferah bir alanda rahatlıkla vakit geçirebileceği meydanda 5 adet restoran yapılması planlanıyor.

Mahalle sakinlerinin ve ziyaretçilerin açık alanda keyifli ve kaliteli vakit geçirmeleri için yoğun kullanıma tabi olan alanda düzenleme ihtiyacı oluşmasıyla çalışmaları başlatan Bodrum Belediyesi, mülkiyeti belediyeye ait olan iş merkezinin cephe düzenlemesi ve mimari detaylarını da günün koşullarına ayak uyduracak hale getiriyor.

3 bin 200 metrekare yeşil alan, 3 bin 100 metrekare konser ve tören alanına sahip olacak meydan düzenlemesinde 920 metrekare bisiklet yolu, 750 metrekare yürüyüş yolu, 6 bin 600 metrekare kumsal alan, 300 metrekare tek potalı basket sahası, 510 metrekare çocuk oyun alanı tasarlanırken peyzaj oturma alanları yanı sıra 330 metrekare kaykay pisti, 400 metrekare açık spor alanları vatandaşların hizmetine sunulacak.

Şubat ayında başlayan ve bu yaz sezonunda tamamlanması planlanan iş merkezi ve meydan düzenlemesi çalışmalarının sonunda Turgutreis, toplamda 34 bin 500 metrekarelik bir yaşam alanına kavuşacak.

Bir süredir çalışmaları titizlikle sürdürülen ve Bodrum’un önemli bilgi ve belgelerinin yer alacağı Halikarnas Balıkçısı Belgelik Restorasyon Projesi’nde ise sona yaklaşıldı. Projelendirme, ihale ve kaba inşaatının tamamen bitirildiği projede iç mimari çalışmaları da hızla devam ediyor.

Proje ile Türkkuyusu Caddesi’ndeki Bodrum Belediyesi’ne ait sakız tipi binada kent bilincini ve kent belleğini canlı tutmak ve araştırmacılar için kaynak yaratmak amaçlanıyor.  Yapıda belgelik, idari birim, sergi terası, mutfak bulunurken bahçesi Halikarnas Balıkçısı Ağaçlı Kahve olarak kullanıma açılacak.

Çocuklu ailelerin ihtiyaçlarına yönelik de projelendirme çalışmaları yürüten Etüt Proje Birimi, bakımevleri sayısını artırarak özellikle annelerin ve çocukların sosyalleşmesi için fırsatlar sunuyor.

İç mimari uygulamasının yapım aşaması kalan Bodrum Belediyesi Çırkan Gündüz Bakımevinde ve Bodrum Belediyesi Karaova Ateş Canbaz Gündüz Bakımevi inşaatında sona gelindi. 

Yapı inşaat ruhsatı ile arazi keşfi tamamlanan Bodrum Belediyesi Lale-Süreyya Gündüz Bakımevi Projesinde süreç hızlandırma çalışmaları gerçekleştirilirken projelendirme süreci devam eden Yalıkavak Gündüz Bakımevi Projesi ile Yalıkavak’ta yaşayan çocuklu aileler de bakımevi ihtiyaçlarını karşılayacak.

Bodrum’un mimari, kültürel ve tarihi yapısına uygun projeler üretme hedefinde olan Bodrum Belediyesi, çalışmalarını titizlikle sürdürürken ihale süreci tamamlanan Karaada Sosyal Tesis Projesi ile bir ihtiyacın daha giderilmesini ve boş alanların değerlendirilmesini planlıyor. Bu kapsamda Kumbahçe Mahallesi’nde bulunan mevcut yapı yenilenecek ve proje dahilinde tesiste makam odası, yemek salonu, restoran mutfağı, açık büfe salonları ayrıca iskele fonksiyonları bulunacak.

Vatandaşların dinlenmesi, kaliteli zaman geçirebilmesi; çocukların konforlu ve güvenli alanlarda oyunlar oynaması için projeler hazırlayan Bodrum Belediyesi ilk olarak Bodrum’un en kapsamlı dinlence, eğlence ve oyun alanı Umurça Parkı’nı hizmete soktu.

Yokuşbaşı’nda yapımı tamamlanan Halikarnas Balıkçısı Seyir Terasını da açarak vatandaşların ve Bodrum’a gelen misafirlerin hizmetine sunan Bodrum Belediyesi ayrıca sevimli dostlar için Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından her ayrıntısı düşünülen Dost Patiler Eğitim ve Oyun Parkını da vatandaşlara hayvan dostlarının eğitimi ve eğlenceli vakit geçirmesi için açtı.

Yapımı tamamlanan Cumhuriyet Mahallesi’nde Severcan Parkı ile çevrede yaşayanlar hem dinlenebilecekleri hem de çeşitli aktiviteler gerçekleştirebilecekler. Sosyal donatı alanlarını bir bir vatandaşlara sunan belediye ilçe genelinde her mahallede oyun ve spor alanları yaparak Bodrum halkına hizmet etmeye devam ediyor.

Bitez Cemevi, Binnaz Karakaya Kapalı Yüzme Havuzu Yenilemesi, Kızılağaç Konukevi, Serbay Ilıcak Kültür Merkezi, Turgutreis Doğal Ürünler Pazarı, Çiftlik Halk Eğitim Merkezi proje süreci ise devam ederken kentin farklı noktalarında bisiklet yolu proje süreci tamamlandı. Çalışmaların hız kazanması için planlamalar yapılıyor.

Bodrum’daki tüm inşaat projelerine buradan göz atabilirsiniz.

Savunma Sanayi Fabrikaları 28 Nisan’da Açılıyor

Sungurlu Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) çalışmaları hızla devam eden barut, fişek ve kapsül fabrikaları, 28 Nisan 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla açılacak. 

Sungurlu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) heyeti, OSB yapımı devam eden Goldforce Savunma Sanayi Sungurlu Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ü ziyaret etti.

TSO Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Ambarkütükoğlu, Meclis Başkanı Osman Koca, yönetim kurulu üyeleri Ömer Karaman, Nuh Aluç, Devlet Kanmış ve Atila Tunçay, Organize Sanayi Bölgesine giderek, yakında hizmete girecek olan Goldforce Savunma Sanayi Sungurlu Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ü ziyaret etti. Fabrikanın inşaat alanında incelemelerde bulunan TSO heyeti, çalışmalar hakkında Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök’ten bilgi aldılar.

Fabrika inşaatının planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Barut Fabrikası Genel Müdürü Mehmet Tök, yakında hizmete girecek tesisin açılışı için hazırlıkların sürdüğünü ifade etti.

Ahlatcı Gold Force Küresel Barut fabrikası, Nitrogliserin fabrikası ve Nitroselüloz fabrikası ile Arca Kapsül üretim fabrikası ve Mıte Defence Fişek üretim fabrikası, OSB’de 4 bin dönüme yayılan 3 farklı firmanın 5 farklı fabrikanın 28 Nisan’da açılışının planladığı bildirildi.

Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere’nin girişimleriyle OSB’ye savunma sanayi fabrikalarının temeli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 13 Ağustos 2022 tarihinde atılmıştı.

2 bin 500 kişinin çalışacağı ve ürettiklerinin çok önemli bir kısmını ihraç edecek fabrikalar, 3-4 milyar liralık bir ihracat ve üretim potansiyeline sahip olacak. 6 milyar lira yatırım tutarı ile Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük savunma sanayi yatırımı özelliğine sahip fabrikaların faaliyete geçmesiyle, Sungurlu savunma sanayi merkezi haline dönüşecek.

Fabrikaların açılışının 28 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılması planlanıyor.

Acarzade Group’tan Düzce’ye Depreme Dayanıklı Yatay Mimari Projesi

Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, Düzce’de hayata geçirdiğimiz yatay mimari konut projemizle vatandaşımıza gözü kapalı oturabileceği dayanıklı, konforlu müstakil evler sunuyoruz” dedi.

Son yaşanan depremlerin olası Marmara depremi için alınması gereken önlemlerin ne kadar kritik olduğunu hatırlattığını söyleyen Muhammed Ali Acarzade, “Ülke olarak büyük kayıplar yaşamanın üzüntüsü içindeyiz. Birlik ve beraberlikle yaralarımızı saracağımıza inanıyorum. Yaralarımızı sararken yeni yaralar almamak adına da hızlı ve organize şekilde olası depremler karşısında alınması gereken önlemleri planlamamız gerekiyor. Yanlış yapılaşma sebebiyle insanlar hayatlarını kaybetmemeli. Bu yüzden Acarzade Group olarak, vatandaşlarımız için harekete geçtik. Birçok farklı sektörün ardından 2023’te de inşaat sektörüne giriş yapıyoruz. Geçtiğimiz yılın sonunda yaşanan Düzce depreminden sonra belediyemiz, valiliklerimiz ve yetkili kurumlar tarafından yapılaşmayla ilgili çok katı kurallar kondu. Biz de bu kurallar çerçevesinde Düzce’de yeni bir projeye başlıyoruz” şeklinde konuştu.

‘’Düzce’de Benzeri Olmayan Bir Proje’’

Yatay mimarinin depreme karşı daha sağlam yapılar inşa edilmesi açısından önemini vurgulayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, “Düzce’de benzeri olmayan bir proje hayata geçiriyoruz. 15 yıllık mimarlık tecrübemizle estetik ve işlevselliğin bir araya geldiği modern mimari tasarımlarla yaşam alanları oluşturuyoruz.

Zemin analizlerimizi, inşaatlarda kullandığımız malzemelerimizi ve konut tiplerimizi dayanıklılığına göre belirledik. Düzce Beslambey bölgesinde 2 dönüm arsa üzerine gerçekleştirilecek yatay mimari projemizde 10 villa yer alacak. Projelerimizle yerli ve yabancı yatırımcılara da konforu, kaliteyi ve rahatlığı sunacağız” ifadelerini kullandı.

‘’Düzce, Potansiyeli Yüksek Bir İl’’

1999 depreminden sonra da Düzce’nin yaralarını sarabilmesi için çıkarılan teşvik yasalarıyla şehrin sanayi yatırımcıları için cazibeli hale geldiğini belirten Muhammed Ali Acarzade, sözlerine şunları ekledi: “Düzce son yıllarda yatırımcıların, ihracat potansiyeli yüksek sektörlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Teşvik yasalarıyla sanayi açısından oldukça yol kat etmiş olan Düzce coğrafi açıdan da yatırımcılar için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Projemiz lokasyon olarak İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere neredeyse eşit mesafede konumlanıyor. Büyükşehirlerde ev fiyatlarının artması, güvenilir, müstakil evlere olan ilginin yoğunlaşması, insanları yakın çevredeki şehirlere yönlendiriyor. Bu proje, hem depreme dayanıklı evlerde oturmak isteyenler için hem de yatırım yapmak isteyenler için büyük bir avantaj.”

‘’Yatırımlarda Önceliğimiz, Üretici Olmak’’

Konut projelerinin yanı sıra metal, mimarlık, kozmetik, tekstil ve gıda gibi çeşitli sektörlerde ithalat ve ihracat çalışmalarına da son sürat devam ettiklerini belirten Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: 

“Türkiye’nin hem yerel hem de globalde ekonomik bir güç haline gelmesi için, yaptığımız yatırımlarda önceliğimiz üretici olmak, ithalat ve ihracat dengesini ülkemizin lehine çevirmek.

İş dünyasındaki 20 yıllık tecrübemizi müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için inşaat sektörüne taşıyoruz. Dünyadaki son teknolojileri yakından takip ederek, üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun olarak yapıyoruz. Gelecek dönemde farklı şehirlerde büyük çaplı yeni projelere imza atmayı hedefliyoruz.”

Acarzade Group’un Düzce projesi hakkındaki tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

‘’İzmir’de Deprem Konutları Teslim Edildi’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2020 yılında yaşanan İzmir depreminin ardından inşa edilen konut projesinde sona gelindiğini, konutların depremzedelere teslim edildiğini açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerden etkilenen illerde, yeni konut ve işyerlerinin yapımı için 1 yıllık süre hedeflediklerini açıkladı. Bu kapsamda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren bakanlık yetkilileri, İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından 365 gün içinde yapılan çalışmaları paylaştı. Buna göre, İzmir’de afetzede vatandaşlara toplam 5 bin 61 konut inşa edildi. İlk konutların teslimi geçen yıl gerçekleşirken, bugüne kadar 1.400’ü yerinde olmak üzere 4 bin 602 konutun yapımı tamamlanarak teslim edildi. 459 konutun yapımında ise sona gelindi ve mayıs ayına kadar tamamının teslim edileceği duyuruldu.

İzmir’de deprem ardından Bayraklı merkezde proje alanlarında yer alan 1.404 konut ve 289 işyerinin tamamı hak sahiplerine teslim edildi. Rezerv alanda ihale edilen 3 bin 657 konut ve 68 işyerinden; 841’i konut 8 işyeri hak sahiplerine teslim edilirken; 2 bin 357 konut ve 35 işyerinin abonelik ve iskân işlemlerinin devam ettiği açıklandı. 459 konut ve 25 işyerinin ise inşaat faaliyetleri devam ediyor. Sosyal donatı kapsamında anaokulu, ilköğretim okulu, ortaöğretim okulu, sağlık tesisi ve 2 caminin inşaatları sürüyor. Ayrıca rezerv alanda genel altyapı işi kapsamında; 19 bin 573 metre yol, 14 bin 774 metre yağmur suyu hattı, 16 bin 086 metre atık su hattı, 24 bin 997 metre içme suyu hattı, 5 adet su deposu, 3 adet terfi merkezi inşaatı tamamlandığı açıklandı. İzmir’de kira yardımından kamulaştırmaya ve yapıma kadar 1.8 milyar liralık destekte bulunulduğu belirtildi.

Afet konutlarının yanında şehirde sosyal konut projeleri de yapıldığı belirtilirken şu bilgiler paylaşıldı: 

“Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi kapsamında İzmir’de toplam 12 bin 400 konut inşa ediyoruz. 25 bin konutluk arsa da İzmirlilerin hizmetine sunuldu. “İlk İş Yerim” kapsamında İzmir Kemalpaşa’da 40, Aliağa’da 500 ve Torbalı’da 70 olmak üzere toplam 610 dükkânı esnafın hizmetine sunuyoruz. TOKİ ile hayata geçirilen bir diğer önemli projemiz de Millet Bahçeleri. İzmir’de toplam büyüklüğü 563 bin metrekare olan 4 millet bahçesi projesi bulunuyor. Bergama Millet Bahçesi’nin yapımına devam ediliyor. Seferihisar, Kiraz ve Konak millet bahçelerinin projelendirme çalışmalarına devam ediliyor. Bayraklı’da 360 bin metrekare büyüklüğündeki millet bahçesinin de projesi hazır hale getirildi ve ilk fidanlarla buluşturulacak.”

Bakanlık yetkilileri son yıllarda meydana gelen afetler sonrasında yapılan çalışmalar için şu bilgileri paylaştı: “2020 yılı ve 2022 yılları arasında ülke çapında yaşanılan afetlerin etkilerini gidermek amacıyla Antalya, Muğla, İzmir, Kastamonu, Sinop, Bartın, Rize, Artvin, Giresun, Elazığ ve Malatya’da ihtiyaç duyulan konut, ticari yapı ve diğer yapılar hızla inşa edilerek vatandaşlara teslimleri gerçekleştirildi ve afetin etkileri ortadan kaldırıldı. Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak 2020’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin üzerinden geçen yaklaşık 3 yıllık süreçte, Elazığ ve Malatya’da toplam 33 bin 821 adet konutun inşası tamamlandı.

23 Kasım 2022 tarihinde meydana gelen Düzce Depremi sonrası 213 adet birimin üretilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Sel felaketi yaşayan Giresun’da 730 konut inşası tamamlandı, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da 1265, Rize’de ise 400 konutun inşaat çalışmaları etaplar dâhilinde tamamlanıyor. Bu çerçevede Kastamonu Bozkurt ilçesinde üretilen konutlar hak sahiplerine teslim sürecine başlanıldı. 2021 yılı yaz aylarında Antalya ve Muğla yangınları sonrasında toplam 1450 konut ve 730 ahır inşa edildi.” Bakanlığımız eliyle afet bölgelerinde yapılan 45 bin konut, işyeri, köy evi ve ahırlar tüm sosyal donatılarıyla birlikte vatandaşlara teslim edildi.

11 ilde Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliğini başlattıklarını söyleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum “Önümüzdeki hafta itibarıyla sözleşmesini imzaladığımız 32 bin konuttan 20 bininin temellerini Cumhurbaşkanı’mızın teşrifiyle 11 ilimizde eşzamanlı atacağız” dedi.

Kaynak: Hürriyet

İBB’den Yeni Metro Projesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metro projesinde tasarım ve teknik onayların tamamlandığını açıkladı. 

Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metrosu projesine ilişkin açıklamalarda bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin, “Sefaköy-Beylikdüzü-Tüyap Metrosu’nun tasarımları ve teknik onayları tamam. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve diğer finans kuruluşları ile görüşmelerimiz ilerliyor.” dedi.

Sosyal medya hesabından paylaştığı hattın haritasıyla birlikte açıklamalarda bulunan Alpkökin, “Cumhurbaşkanlığı Kamu Yatırım Programına alınmasıyla ihale süreci başlayacak. Bu hattımız ile metro erişimi olmayan Batı bölgesindeki 4 milyona yakın İstanbulluyu 2000’li yılların başından beri bekledikleri metrolarına kavuşturmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

İstanbul’daki tüm ulaştırma projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Deprem Bölgelerin Toplam 563 Bin 586 Konut İnşa Edilecek

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘’Deprem bölgelerinde 420 bin 325 konut ve 143 bin 261 köy eviyle beraber 563 bin 586 konut inşa edilecektir.’’ dedi. 

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından, Gaziantep’in Nurdağı ilçesine bağlı 7 köyde 310 adet kalıcı köy evlerinin inşasına başlandığını içeren bir video yayımladı.

Kurum’un, “Deprem bölgesinde sadece bina inşa etmeyeceğiz, o şehrin ruhunu da yansıtacak yaşam alanları kuracağız. Tarihi, kültürü, sanatı ve doğasıyla bu coğrafyayı yeniden ayağa kaldıracağız. 143 bin köy evimizi de bu anlayışla inşa edeceğiz” ifadesini kullandığı paylaşımında, şu bilgilere yer verildi:

“Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Emlak Konut ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü eliyle yürütülen çalışmalar kapsamında Nurdağı’nda 935 adet ve İslahiye’de 1909 adet kalıcı konutun kurulacağı alanlarda zemin etüt çalışmasını yaparak ihale süreçlerini tamamladı. Yine Nurdağı ve İslahiye’de kurulan geçici barınma alanları olan yığma yapılar ve prefabrik evlerde günlük yaşamda ihtiyaç duyulan sosyal donatıların büyük bir bölümü kuruldu ve bir bölümü tamamlanma aşamasına geldi.”

“Kalıcı Köy Evi İnşaatlarına Başlayacağız”

Öte yandan, diğer illerde de önümüzdeki günlerde tüm ihalelerin tamamlanarak kalıcı köy evi inşaatlarına başlanacağı duyuruldu.

Köy evlerinin inşasıyla ilgili zemin etüt çalışmaları sonucunda uygun görülen alanlarda yapım faaliyetlerine geçildiğini belirten Yapı İşleri Genel Müdürlüğü Proje Daire Başkanı Metin Sağır, şunları kaydetti:

“Köy evi tiplerimizin tamamı 3+1 122 metrekare ile 127 metrekare arasında olacak, ancak bölgesel farklı ihtiyaçlara göre de köylerimizde farklı yapı tiplerimizi kullanabileceğiz. 100 konutu geçen köylerimizde birer adet köy konağı, bir adet ibadethane de tarafımızca yapılarak hizmete sunulacaktır. Ahırı zarar gören ve ahırı yıkılan vatandaşlarımıza da 80 metrekarelik ahırımızı inşa ederek teslim edeceğiz. Diğer illerimizde de sırasıyla önümüzdeki günlerde tüm ihalelerimiz tamamlanacak ve yapım çalışmalarına en hızlı şekilde başlanacak.”

“Deprem Bölgelerinde 563 Bin 586 Konut İnşa Edilecek”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, bu bilgilere ek olarak, şunları paylaştı:

“Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bakanlık tarafından deprem bölgelerinde 420 bin 325 konut ve 143 bin 261 köy eviyle beraber 563 bin 586 konut inşa edilecektir. Asrın felaketinden etkilenen bölgelerimizdeki orta hasarlı konutlarla birlikte üretilecek konut sayısı toplamda 653 bin 178 olarak planlanmaktadır. Yapılacak konutlar, zemin etüdü ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılarak, yöresel ve geleneksel mimariye uygun, bilimsel çalışmalar öncülüğünde inşa edilecektir.”

Türkiye’nin İlk Bor Karbür Tesisi Açıldı

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde inşa edilen Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Türkiye’de bir ilk olan Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreninde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu başlıkları şöyleydi:

“Ham madde ile başlayıp nihai ürüne kadar uzanacak bir sistemle, ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız.”

“Eskişehir’de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz.”

“Türkiye Yüzyılı vizyonumuza, aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendisliği projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz.”

Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğal gaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz.”

Projedeki personelimizin, depremzedelerin yardımına koşması sebebiyle yaşanan gecikmeye rağmen Karadeniz gazını yakında milli sisteme bağlıyoruz.

(Deprem bölgesi) Güvenli ve huzurlu yerleşim yerleriyle, şehirlerin tarihi ve kültürel zenginliklerini ihya ederek, Türkiye Yüzyılına yürümeyi sürdüreceğiz”

Bandırma tesisimizde yapılacak yaklaşık bin ton üretim iki kata varan değer artışları sağlamaktadır. Bu tesis sayesinde Türkiye sadece bor madeninin katma değerini artırmakla kalmıyor.

Bugünkü açılışımızın önemi tesisin yatırım rakamlarının ötesinde ülkemize sağladığı stratejik katkıyla ilgilidir.

Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan bor karbür üretim tesisi ülkemizin ilk, dünyanın sayılı işletmelerinden olacaktır.

“Sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere gidenler yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe bu felaketin izlerini sileceğiz.”

“(Bandırma Bor Karbür Tesisi) Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet’te 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız.”

Bakan Kurum: ‘’Deprem Bölgesinde 32 Bin Konutun İnşaatı Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde 21 Şubat’tan itibaren 32 bin konutun inşaatının başladığını açıkladı.

Deprem Bölgesinde inşa edilecek konutlardan 32 bin adedinin çalışmalarına başlandığını açıklayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Önümüzdeki hafta itibarıyla sözleşmesini imzaladığımız 32 bin konuttan 20 bininin temellerini Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle 11 ilimizde eş zamanlı atacağız” dedi.

Bakan Kurum, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“21 Şubat’tan bugüne kadar sözleşmelerimizi imzaladığımız Gaziantep’te 7 bin 747 konut, Adıyaman’da bin 400, Kilis’te 264 konut, Hatay’da 296 konut, Kahramanmaraş’ta 7 bin 628 konut, Şanlıurfa’da 300, Malatya’da 5 bin 702, Elâzığ’da 505, Adana’da 717, Osmaniye’de 50 olmak üzere toplamda 32 bin konutumuzun inşasına başlamış olduk.

Önümüzdeki hafta bu 32 bin konutun 20 bininin temelini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle atacağız. 11 ilimizde çalışma yürütüyoruz. Bölgede 650 binin üzerinde bina inşa edeceğiz.”

Cumhurbaşkanlığı: ‘’Depremin Maliyeti 104 Milyar Dolar’’

Cumhurbaşkanlığı tarafından sunulan rapora göre, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin maliyeti 104 milyar dolar yani yaklaşık 2 trilyon TL. 

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından bugün yayımlanan raporda 11 ilde geniş çaplı yıkım yaratan depremde oluşan hasarın tahmini 2023 milli gelirinin %9’una denk geldiği belirtildi.

Raporda, depremin hasar tespitinin devam ettiği, hasar ve kayıp verileri geldikçe hesaplanan hasar miktarının artabileceğine dikkat çekildi.

Rapora göre oluşan hasarın yaklaşık %55’ini, yani 1.1 trilyon lirasını konut hasarı oluşturdu.

İkinci büyük hasar maliyetini ise 242.5 milyar lira, yani 12.9 milyar dolar ile kamu altyapısı oluşturdu. Sanayi, haberleşme, sağlık gibi konut hariç özel kesim hasarlarının ise 222.4 milyar lira, yani 11.8 milyar dolar olduğu hesap edildi.

Sigorta sektörünün kayıpları da dikkate alındığında kaybın yaklaşık 2 trilyon lira olduğu belirtildi.

GAP İnşaat’ın Türkmenistan’daki Hastane Projesinde Temel Atıldı

Çalık Holding iştiraki GAP İnşaat tarafından Türkmenistan, Aşkabat’ta inşa edilecek olan Uluslararası Onkoloji Merkezi, Uluslararası Pediatri Merkezi ve Stomatoloji Merkezi’nin temeli atıldı. Projenin yatırım bedeli ise 810 milyon dolar. 

Çalık Holding’in iştiraki GAP İnşaat Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta 3 hastanenin inşaatı için temel attı. Törene, Türkmenistan’ın eski Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov da katıldı.

Şirket tarafından yapılan açıklamada, 500 yatak kapasiteli Uluslararası Onkoloji Merkezi (Kanser Teşhis ve Tedavi Merkezi), 160 yatak kapasiteli Uluslararası Pediatri Merkezi (Çocuk Hastalıkları Merkezi) ve aynı anda 80 kişiye hizmet verebilecek olan Stomatoloji Merkezi (Ağız ve Diş Hastalıkları Merkezi), 2026 yılına kadar anahtar teslim edilecek. Temelleri atılan 3 hastanenin 810 milyon dolara tamamlanacağı açıklandı.

GAP İnşaat 2022 yılında da Türkmenistan’da 400 yatak kapasiteli rehabilitasyon ve 250 yatak kapasiteli fizyoloji hastanesinin temellerini atmıştı. 15 Mart 2023’te temelleri atılan 3 yeni hastane ile birlikte GAP İnşaat’ın Türkmenistan’da devam ettirdiği hastane sayısı 5’e çıktı. Söz konusu, 5 hastanenin 1 milyar 250 milyon dolarlık yatırımla yapılacağı belirtildi.

“Türkmenistan Sağlık Sistemini İlerletecek Adımlar Atılıyor”

Aşkabat’ta gerçekleşen temel atma törenlerinde konuşan Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Türkmenistan’da modern sağlık merkezleri, çok amaçlı hastaneler, çağdaş ilmi-klinik merkezler, sanatoryumlar inşa edildiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Toplumun ve devletin en yüksek değeri olan insan sağlığının korunması Türkmenistan’da devlet politikasının öncelikli yönlerinden biridir. Son yıllarda Türkmenistan’da ulusal ekonominin tüm sektörlerinde olduğu gibi, sağlık alanında da geniş çaplı yatırımlar yapılıyor. Türkmenistan, sağlık sistemini ilerletecek, daha da geliştirilecek şekilde güçlü adımlar atılıyor. Türkmenistan da müteahhit olarak bulunmaktan, sağlık sektörünün gelişmesine katkı sağlamaktan dolayı derin memnuniyet duymaktayız.”

Temel atma törenlerinde konuşan Türkmenistan’ın eski Devlet Başkanı ve Ulusal Konseyi Halk Maslahatı Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, hastane yatırımlarının Türkmenistan sağlık politikasında öncelikli yer aldığını ifade etti.

Çalık Holding’in tüm projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yüksek Hızlı Rüzgâr Tüneli Projesinde Sona Doğru

TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından hayata geçirilen Türkiye’nin ilk ses üstü Yüksek Hızlı Tünel projesinde sona yaklaşıldı. 

TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü’nün (SAGE) gerçekleştirmekte olduğu, Türkiye’nin ilk ses üstü Yüksek Hızlı Rüzgâr Tüneli Projesi için ÇİMTAŞ tarafından tasarlanan ve üretilen basınçlı kapların SAGE sahasına nakliyeleri tamamlandı.

TÜBİTAK SAGE’nin Ankara Rüzgâr Tüneli ile Sunduğu Test Altyapısı

Rüzgâr tünelleri cisimlerin hava akışı ile olan etkileşiminin test edilmesi amacıyla kullanılan altyapılardır. Tasarımlardaki aerodinamik incelemelerin sırasıyla sayısal modelleme, deneysel çalışma (rüzgâr tüneli denemeleri) ve uçuş denemesi olmak üzere üç aşamada yapılması gerekmektedir.

Hava akışının sayısal modelleme ile yapılan analizlerinin uzun sürmesi ve doğrulanmaya gereksinim duyması, gerçek denemelerin ise karmaşık, pahalı ve tehlikeli olabilmesi gibi nedenlerden dolayı rüzgâr tüneli testleri oldukça önem arz etmektedir. Güvenli, hızlı ve ucuz bir şekilde tasarımların uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla kullanılan rüzgâr tünellerinde hava ile etkileşimde olan tüm cisimlerin aerodinamik incelemeleri yapılabilmektedir.

Rüzgâr tüneli denemeleri sayısal çözümlemelerin doğrulanması, uçuş denemelerinin maliyet etkin ve güvenli yapılabilmesi için mutlaka uygulanması gereken önemli süreçlerden biridir.

Rüzgâr tünellerinde uçak, helikopter, İHA, paraşüt gibi hava taşıtları ile otomobil, kamyon, otobüs ve motosiklet gibi kara taşıtlarının aerodinamik özelliklerinin incelenmesi, siren ve paratoner gibi cisimlerin hava ile etkileşimlerinin belirlenmesi ve fırtına ortamında dayanımlarının incelenmesi gibi pek çok deney gerçekleştirilebilmektedir. Cumhuriyetin muasır medeniyet seviyesi hedefinin, kendi teknolojisini üretme faaliyetlerinin ve kendi üretimini de gerçekleştirme hedefinin bir simgesi olan Ankara Rüzgâr Tüneli’nin yapımına 1946 yılında başlanmış ve 1950 yılında inşaatı tamamlanmıştır.

1993 yılından itibaren TÜBİTAK-SAGE tarafından düzenli olarak bakım, onarım ve yetenek artırımı faaliyetleri gerçekleştirilen Ankara Rüzgâr Tüneli (ART) düşük ses altı hızlarda çalışan, kapalı devre, yatay döngülü, atmosferik ve kapalı test odasına sahip bir rüzgâr tünelidir. Test odası genişliği 3,05 m, yüksekliği 2,44 m ve uzunluğu 6.10 metredir. Tünel döngüsü betonarme olup test odası ahşaptır.

Test odasında modelin olmadığı durumda 80 m/s (288 km/saat) hıza ulaşılabilmektedir. Tünelin sahip olduğu eksenel türbülans seviyesi yüzde 0,15, toplam türbülans seviyesi yüzde 0,62’dir.

Kaynak: Defenceturk.net

Yeni Girne Hastanesi’nin İnşaatı Devam Ediyor

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (K.K.T.C) Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Yeni Girne Hastanesi projesinde inşaat çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. Hastanenin bu yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor.

Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Yeni Girne Hastanesi inşaatının hızla devam ettiğini, 160 yatak kapasiteli hastanenin bu yıl içinde tamamlamasını öngördüklerini bildirdi. 

Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Altuğra, 60 yataklı Girne Dr. Akçiçek Hastanesi’nin Girne bölgesinde artan nüfus yapısına hizmet vermede yetersiz kaldığını dile getirdi. 

Altuğra, inşaatın tamamlanmasıyla 160 yatak kapasiteli Yeni Girne Hastanesi’nin özelde Girne halkına genelde ülkeye tam teşekküllü bir sağlık hizmeti sunacağını kaydetti. 

2022 Aralık ayında başlanan Yeni Girne Hastanesi inşaatının bu yıl içerisinde tamamlanmasını öngördüklerini belirten Altuğra, hastanenin yapım aşaması ve güncel durumunu sürekli takip ettiklerini söyledi.

K.K.T.C inşaat projelerine buradan ulaşabilirsiniz.

Polat Holding’in Macaristan Projesinde Teslimler Başladı

Polat Holding tarafından Macaristan’ın Budapeşte şehrinde hayata geçirilen Duna Pearl konut projesinde yer alan rezidanslar sahiplerine teslim edilmeye başladı. 

Konut, otel ve mağaza konsepti ile karma bir proje olan Duna Pearl, 75 milyon euro’luk bir yatırımla gerçekleştirildi.

Türkiye’de gayrimenkul sektörünün öncü oyuncusu olan, yatırımlarıyla katma değerli projeleri hayata geçiren Polat Holding; ilk yurt dışı gayrimenkul projesi olan Duna Pearl’ü Avrupa’nın kalbinde, Macaristan’da hayata geçirdi. 

Göz alıcı konseptiyle Tuna’nın İncisi olarak anılan Duna Pearl, Budapeşte’nin işlek bölgelerinden 13. bölgenin değerli lokasyonlarından, Küçük Manhattan olarak da anılan Ujlipatvaros’ta yer alıyor.

Proje, Margaret Adası’nın tam karşısında; şehir merkezi, metro ve önemli iş merkezlerinin bulunduğu Váci Út’a ise yürüyüş mesafesinde bulunuyor. Margaret Adası’nın karşısında, bölgenin en büyük parkı Szent Istvan’a komşu konumunda yer alan Duna Pearl, özel tasarlanan konut ve yeşil çatı bahçeleriyle Tuna Nehri’nin kıyısında hayat buluyor.

Duna Pearl projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

AFAD Bilim Kurulu, İstanbul’da Deprem Riski En Yüksek İlçeleri Açıkladı

AFAD Bilim Kurulu Üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, İstanbul’da deprem riski yüksek olan ilçeleri açıkladı. 

Olası İstanbul depremine ilişkin uyarılarda bulunan AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Marmara denizinin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayı üzerinde 7 şiddetinden büyük bir depremin olabileceğini belirtti.

Ersoy, deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirilmesi gerektiğini ve kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Sarıyer ve Başakşehir gibi ilçeler zeminlerinin sağlam olduğunu Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimlerin ise çürük olduğunu belirten Ersoy, hassas zeminler üzerinde de sağlam bina yapıldığı zaman gönül rahatlığıyla oturulabileceğini anlattı. Karot testine de değinen Ersoy, karot testinin sadece 1 tane örnek olduğunu ve başka testlerin de yapılması gerektiğini açıkladı.

İstanbul çevresinde 7 şiddetinden büyük bir deprem olabileceğini söyleyen AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul’da 7’den büyük bir deprem Marmara denizinin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayı üzerinde mutlaka olacak. Ama bu şimdi de olur bir 30 yıl sonra da olur. Eninde sonunda olacak. Bekleyiş süresi çok fazla olmayabilir. Eninde sonunda İstanbul çevresinde büyük bir deprem olabilir. Bu bakımdan deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Özellikle riskli alanlarda riskli binaları güçlendirmek veya yıkıp yeniden yapmak gibi bir uğraş içinde olmamız gerekiyor. Kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor” dedi.

İstanbul’un büyük bir risk altında olduğunu anlatan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul büyük risk altında çünkü dinamik nüfus neredeyse 20 milyona varıyor. Bunun Marmara açısından değerlendirdiğimizde neredeyse 30 milyon insan Marmara yaşıyor. Konutlar açısından İstanbul’da 1 buçuk 2 milyon bina var. Müstakil konut sayısı 7 milyon. Dolayısıyla buradaki bir deprem çok yıkıcı olabilir. O yüzden yapılarımızı ve insanlarımızı depreme hazırlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Zemini riskli ilçeler

Sağlam zemini olan ve riskli olan ilçeleri tek tek sıralayan Ersoy, “İstanbul’u zemin açısından değerlendirecek olursak genel bir söylemde bulunacağım. Bina, mahalle veya ada bazında bir söylem değil. Ben şimdi en sağlam yerde en çürük yapı en çürük zemin olabileceğini başta söyleyeyim. Anadolu yakasındaki kayaçlar ve zeminler çok sağlam kayaçlar üzerinde yapı stoku var. Aynı şekilde Avrupa yakasında da var. Haliç’in kuzeyindeki ilçeler zeminleri biraz daha sağlam. Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Sarıyer ve Başakşehir gibi ilçeler zeminleri sağlam. Ama bu zeminlerin üzerinde çok çürük kısımlar da olabilir. Dere yatakları özellikle çok tehlikeli. Haliç’in güneyindeki Avrupa yakasının olduğu kısımlar Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimler nispeten daha çürük zeminler var. Böyle hassas zeminler üzerinde de sağlam bina yapıldığı zaman gönül rahatlığıyla oturabiliriz. Bunu bir yerden kaçıp bir yere göçmek için söylemiyorum. Zemin de önemli. Çünkü Esenyurt’ta yaptığınız bir gökdeleni Maslak’ta da yapabilirsiniz ama Esenyurt daha hassas bir zemin olduğu için Maslak gibi sağlam kayalar üzerinde değil” kaydetti.

“Karot 1 tane örnek yani başka şeylerin de yapılması gerekiyor”

Karot haricinde başka testlerin de yapılması gerektiğini dile getiren AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Binanın mukavemeti konusunda karot 1 tane örnek yani başka şeylerin de yapılması gerekiyor. Zemine ilişkin bir iyileştirme var mı kullanılan beton iyi mi kötü mü karotla anlayabilirsin. Ama kullanılan demir nasıl projesi uygun mu evin çıkması var mı kaç katlı riskli bir zeminde bulunuyorlar mı gibi soruların hepsine olumlu cevap aldıysanız tamam. Karot testi de olumlu veriyorsa tamam diyebiliriz. Bu işlemler için hem özel firmalar hem de üniversiteler var ama özellikle son günlerde özel firmaların yaptığı işler konusunda bazı sıkıntılar duyuyoruz. Dolayısıyla özel firmalarda yaparken onların referanslarını iş potansiyellerini çalışanlarını soruşturmaları gerek aksi takdirde sadece fiyat kriterinden baktığınızda ucuz olana yaptırdığın zaman bazen gerçekten hiçbir şey yaptırmamış olabilirsiniz” açıklamasında bulundu.

“Yapıyla zeminin barışık olması gerekiyor”

Yapıyla zeminin barışık olması gerektiğine değinen Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Şimdi zemin kötü bina sağlam veya tam tersi olabilir şu önemli yapıyla zeminin barışık olması gerekiyor. Binayı zeminin koşullarına uygun inşa etmek eğer zemin uygun değilse iyileştirme yapmak gerekiyor. İşte kazık çakmak, sismik izolatör koymak gibi. Bazı iyileştirmelerden sonra en kötü zeminde bile bina yapabilirsiniz bunda bir engel yok” dedi.

“Bizim tek kurtuluşumuz sağlam binalar”

Sağlam binaların tek kurtuluş yolu olduğuna dikkati çeken AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul olası bir depreme hazır mı ben teknik olarak çok şeyin yapıldığına inanıyorum ama yapılanlar yeterli mi bence yapılanlar yeterli değil. Daha çok yol almamız gerekiyor. Deprem olmayan her süreyi de iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim tek kurtuluşumuz sağlam binalar. Sağlam binalarda depremde hiçbir şey olmaz sallanır içinden sağ çıkarsınız esas olan budur” diye ifade etti.

JMO: ‘’Dört Hastaneden Biri Riskli’’

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Türkiye genelinde bulunan 616 hastanenin yıkıcı etkiye sahip deprem üretebilecek yerlerde bulunduğunu açıkladı.

Sözcü Gazetesi’nden Erdoğan Süzer’in haberine göre; önceki raporunda yüksek deprem riski altındaki 4 bin 159 okulu ortaya çıkaran JMO, 616 hastanenin de yıkıcı etkiye sahip deprem üretebilecek yerlerde bulunduğunu belirledi.

JMO’ya göre yüksek deprem riski altındaki hastanelerin 163’ü İstanbul’da yer alıyor. Aynı şekilde İzmir’de 45 hastane, Manisa’da yaklaşık 40 hastane yüksek deprem riski altında faaliyetlerini sürdürüyor. JMO’nun bilimsel çalışmasına göre 616 hastaneden 196’sı çok yüksek, 92 hastane ise çok daha yüksek risk altında.

Dört Hastaneden Biri Riskli

JMO çalışması kapsamında 2019 yılından sonra yapılan ve deprem riski en yüksek alanlarda bulunan 2 bin 420 hastane ile sağlık merkezini inceledi. Bu hastaneleri yıkım gücü en yüksek ivme değerlerine göre 3 ayrı senaryoda teste sokan JMO, 0.40g ve üstü ivme değeri olan yıkıcı bir depremle karşı karşıya kalacak hastane sayısının 616 olduğunu belirledi. Buna göre 2019 yılından sonra inşa edilen ülke genelindeki her 4 hastaneden en az 1’i yüksek deprem riski altında bulunuyor.

JMO’nun hazırladığı rapora göre, daha yıkıcı etkiye sahip 0.50g ve üzeri ivme değerli deprem riski altında 196 hastane; 0.60g ve üzeri ivme değerli deprem riski altında ise 92 hastane bulunuyor. Raporda, 14 hastanenin ise 0.68g ile 0.75g gibi olağanüstü ivme değeri olan çok büyük depremlerle karşılaşacağı belirtildi.

‘’Bu Hastaneler İncelenmeli’’

Risk altındaki hastaneler konusunda Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağıran JMO yönetimi, bakanlığın bu konudaki öncelik sırasını da dikkate alarak, tüm sağlık tesislerini gözden geçirmesini talep etti.

Yetkililer, fay sakınım bandı içinde olanlar ile zayıf mühendislik özelliklerine sahip, jeolojik sakıncalı alanlar üzerine inşa edilmiş sağlık tesisi binalarının yıkılarak daha güvenli alanlara taşınmasını istedi. JMO, diğer alanlardaki kamu hastaneleriyle özel hastanelerin de gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Fraenkische Turkey İkinci 10 Yıla Hazır

2014 yılında Almanya Mekanik Tesisat-Altyapı-Elektro ve Otomotiv sektörlerinin öncü ve kuvvetli isimlerinden Fraenkische firmasının uluslararası büyüme stratejisi kapsamında kurulan Fraenkische Turkey ilk 10 yılı tamamlamak üzere.

Başarılı geçen bir yılın ardından ikinci 10 yılın planlarını detaylandırmak için ziyarette bulunan Firma Sahibi Otto Kirchner, sektörde oldukça tecrübeli ve geniş bir kadroyla giriş yaptıkları Türkiye gibi zor bir pazarda doğru ve kuvvetli yatırım sayesinde hem diğer ülkelerdeki Fraenkische yapılanmalarından, hem de Türkiye pazarına girmeye çalışan diğer dış yatırım firmalarından çok daha hızlı yol aldıklarını ve Fraenkische Turkey olarak ilk 5 sene içerisinde özellikle Yerden Isıtma Sistemleri pazarında lider bir konum edindiklerini belirtti. 

Küresel ölçekte ve Fraenkische’nin ilgi duyduğu tüm iş alanlarında oldukça zorlayıcı geçen Pandemi dönemini Türkiye’de yine kuvvetlenerek geçtiklerini söyleyen Bay Kirchner, özellikle geçtiğimiz sene başlayan ve maalesef hala devam eden Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği yeni ve zorlu süreçte Türkiye’nin yanında Türki Cumhuriyetler ve savaştan etkilenen bölgelerdeki pazarların etkin bir şekilde yönetiminde ve geliştirilmesinde Fraenkische Turkey’in etkili ve güçlü yapısının ve yönetiminin ana firma açısından artan öneminin de altını çizdi.

Kentsel Dönüşümde Yeni Dönem

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklama ile kentsel dönüşümde yüklenici ve konut üreticilerine 12 ay ödemesiz dönem geliyor.

Hazine’den yapılan yazılı açıklamada, “Daha önce devreye aldığımız desteklere ilave olarak şimdi de riskli alanlarda yer alan ya da kendisi riskli olan yapıların kentsel dönüşümüne ilişkin destekler sağlayarak kentsel dönüşümü hızlandırmayı ve muhtemel doğal afetlere karşı daha hazırlıklı olmayı öngörüyoruz” ifadelerine yer verildi.

Bu kapsamda riskli alanlarda yer alan ya da kendisi riskli yapıların malikleri için kentsel dönüşüm kapsamında yüklenici ve konut üreticileri için destek paketleri hazırlandı.

Maliklere yönelik finansman paketi kapsamında kişi başı 1,25 milyon TL’ye kadar finansman imkânı sunuyor ve finansman maliyetinin 840 baz puana kadarlık kısmını Hazine karşılıyor. Süreçte Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bulunuyor.

50 Milyar TL Kefalet Limiti

Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında şu ana kadar uygulanan tazmin oranını bu paket özelinde yüzde 7’den yüzde 9’a çıkardı. Bu finansman paketi ile 12 ay ödemesiz dönem imkânı dâhil toplam 48 ay vade ile 250 milyon TL’ye kadar finansman imkânı için 50 Milyar TL kefalet limiti açılıyor.

Hazine açıklamasında bu desteklerin kentsel dönüşüm sürecini hızlandırarak doğal afetlere daha hazırlıklı hale gelmesinin amaçlandığı belirtildi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı yazının tamamı ise şu şekilde;

”Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla eşgüdüm içerisinde maliklere yönelik sunduğumuz finansman paketi kapsamında kişi başı 1 milyon 250 bin TL’ye kadar finansman imkanı sunuyor ve finansman maliyetinin 840 baz puana kadarlık kısmını karşılıyoruz. Paket ile vatandaşlarımızın yaşam şartlarını iyileştirmeleri için önemli bir kolaylık daha sunmuş oluyoruz.

Ayrıca, Hazine destekli kefalet sistemini de kapsama dâhil ederek, kentsel dönüşüm sürecinde yüklenici ve konut üreticisi firmaların uygun koşullarda finansmana erişimini sağlıyoruz. Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında şu ana kadar uyguladığımız tazmin oranını bu paket özelinde yüzde 7’den yüzde 9’a çıkarıyoruz. Ayrıca, mevzuatta Bakanlığımıza yetkisi verilen kefalet oranlarını da azami düzeyde kullanıyoruz. Çok uygun koşullarda sağlanan bu finansman paketimiz ile 12 ay ödemesiz dönem imkânı dâhil toplam 48 ay vade ile 250 milyon TL’ye kadar finansman imkânı sunuyoruz. Bu doğrultuda 50 Milyar TL kefalet limitini kullanıma açıyoruz.

Bu finansman desteklerinin kentsel dönüşüm sürecini hızlandırarak ülke ve millet olarak doğal afetlere daha hazırlıklı hale gelmemize vesile olmasını ümit ediyoruz.”

YEO’dan Çadır Kentlere Güneş Enerjili Batarya Sistemi

Yenilenebilir enerji sektörünün öncülerinden YEO, deprem bölgesinde bulunan çadır kentlerin enerji ihtiyacını karşılamak üzere batarya depolamalı güneş enerjisi sistemi kurdu. 

YEO tarafından yapılan açıklamada, AFAD ve AHBAP ile iş birliği yapıldığı ifade edildi. Firmanın açıklamasının devamı ise şu şekilde:

“Kurulumu yapılan batarya depolamalı güneş Enerjisi sistemi, şebekeden bağımsız olarak güneş enerjisini elektriğe dönüştürerek sunuyor. İlk etapta Kahramanmaraş ve Hatay’da kurulumu yapılan sistemler aileler için acil enerji ihtiyacını sağlayacak. Yeni bölgeler için de sistem kurulumu gelen talebe göre devam edecek.

Yaraların birlikte sarılabileceğine inanan YEO Teknoloji, felaketin ilk günlerinden itibaren bölgeye şantiyelerindeki iş makinelerini ve uzman personelini yönlendirmişti. Konteyner desteğinin yanında çeşitli ihtiyaçları da bölgeye sevk eden YEO Teknoloji, bugünlerde en önemli ihtiyaçlardan olan kesintisiz enerji için çalışıyor. Kurulan batarya depolama özelliğine sahip güneş enerjisi panelleri, çadırlar ve ortak alandaki enerji noktalarında kullanılıyor.”

İnşaat Sektörü Çalışan Sayısında Artış

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşılan verilere göre, Ocak 2023 itibarıyla inşaat sektöründe çalışan sayısı yüzde 18,1 oranında arttı. 

Ücretli Çalışan İstatistiklerinin hesaplanmasında Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesinden elde edilen veriler kullanılmaktadır. Ülkemizin yaşamış olduğu deprem felaketinden etkilenen illerde mücbir sebep ilan edilmiş ve beyannameler ertelenmiştir. Bu nedenle, 2023 Ocak ayına ilişkin hesaplamalarda eksik gözlemler için istatistiksel yöntemler kullanılarak tahmin yapılmıştır. Bu yöntemlerle tahmin edilen büyüklüğün toplam içindeki payı yüzde 4,48’dir.

Ücretli Çalışan Sayısı Yıllık Yüzde 7,8 Arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2023 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,8 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 13 milyon 560 bin 968 kişi iken, 2023 yılı ocak ayında 14 milyon 625 bin 242 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı ocak ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 4,9, inşaat sektöründe %18,1 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 7,9 arttı.

İnşaat sektöründe bir önceki yılın aynı döneminde ücretli çalışan 1 milyon 326 bin 800 kişi olurken bu senenin aynı döneminde çalışan sayısı 240 bin 147 kişi artarak 1 milyon 566 bin 947 oldu.

Ücretli çalışanlar, Ocak 2023
çizelge içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ücretli çalışanların sektörlere göre dağılımı, Ocak 2023
masa içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ücretli Çalışan Sayısı Aylık Olarak Yüzde 0,5 Arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2023 Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı ocak ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,2 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 3,6 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,3 arttı.

Ücretli çalışanların aylık değişim oranları (%), Ocak 2023

Ücretli çalışanların sektörlere göre aylık değişim oranları (%), Ocak 2023
çizelge içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Kaynak: Emlak Dream

İnşaat Demiri İzleme Sistemi Kuruluyor

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından Resmî Gazete’de ilan edilen açıklamada, inşaat demirinin inşaatta kullanımı ve laboratuvar deneyleri dahil olmak üzere takip edilmesi için İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS) kurulacağı belirtildi. 

Mevcut inşaat demiri üreten veya ithal edenler ile ihracatçı, toptancı, bayi, tüccar ve yapı müteahhitlerine 1 Ocak 2024 tarihinden önce İDİS’e geçmeleri zorunluğu getirildi.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan İDİS uygulama genel tebliğine göre, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından kurulacak sistem kapsamında; üreteci veya ithalatçı tarafından inşaat demirine güvenlikli etiket veya güvenlikli işaret uygulanması, üretim faaliyetleriyle ilgili temel verilerin izlenmesi ve merkezi sisteme veri aktarılması, üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, inşaatta kullanım ve laboratuvar deneyleri dâhil teslim işlemlerinin izlenmesi ve takip edilmesi, bu verilerin Darphane tarafından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve GİB’e aktarılması zorunluluğu getirildi. İDİS dışında inşaat demiri üretimi, ihracatı, ithalatı, alışı, satışı ve kullanımı yapılmayacak.

Uygulama kapsamında, yurt içinde inşaat demiri üretimi yapan firmalar için üretim tesislerinde ve inşaat demiri ithal eden firmalar için Darphane tarafından belirlenen yerlerde İDİS bileşenleri kurulacak ve Darphane tarafından belirlenmiş özellikleri içeren güvenlikli etiketler veya işaretler kullanılacak.

Üretici ve ithalatçı firma dışında inşaat demiri satan veya satın alanlar kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifre ile sisteme teslim, alış ve satış belgelerine ilişkin bilgilerin girişini yapacak. Güvenlikli etiket veya işaret birim fiyatları maliyet unsurları dikkate alınarak Darphane tarafından belirlenecek.

Bugün itibarıyla stoklarında güvenlikli etiket veya güvenlikli işareti olmayan inşaat demiri bulunduranlardan, üretici ve ithalatçılar 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren, diğerleri ise 31 Ocak 2024 tarihinden sonra bu stoklarını satışa sunmayacak.

İDİS’e kayıtlı firmalar işi bırakmaları halinde, kullanılmamış güvenlikli etiket veya işaretleri işin bırakıldığı tarihi takip eden 7 gün içinde Darphaneye teslim edecekler.

Kentler Neden Sele Teslim Oldu?

Malzeme Mühendisi Erhan Mataracı, deprem bölgesinde yaşanan sel felaketinin ardından değerlendirmelerde bulundu. Mataracı, “Ülkemizde yapılaşma maalesef uygun planlamalar doğrultusunda yapılmıyor. Ranta veya modaya göre ülkenin her tarafında yapılanmalar oluyor” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetin yaşandığı bölgeler şimdi de selden etkilendi. Kentler, sular altında kaldı. Felaketin ardından Türkiye’deki yapılaşmaları değerlendiren malzeme mühendisi Erhan Mataracı, “Milyona insanın yaşadığı bir bölgede yağacak yağmuru hesap edip bu suların giderleriyle ilgili hesap yapılmadığında çok ciddi sayıda insanı bu evlere hapsetmekten veya inşa ettikleri yapılara zarar vermekten başka bir şey yapmamış oluruz” ifadelerini kullandı.

Erhan Mataracı, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden sonra şehirlerin altyapılarının titizlikle tartışılması gerektiğini vurguladı. “Afetlere hazırlıklı olup olmadığımızı ve insan hayatında etkili olan tüm alanlarda gerekli çalışmaların yapılmasına” acilen başlanması gerektiğini söyleyen Mataracı, yapılaşmanın uygun planlarda yapılmadığını belirtti.

“Bölgede Yaşayacak İnsan Sayısına Göre Planlanan Yapılanma Belirlenir”

Mühendis Mataracı, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Şehir planlaması, ekonomik, mühendislik, mimari, iklim, coğrafik yapı ve daha birçok yapının ve uzmanlarının içinde bulunduğu bir ekip çalışmasıdır. Şehrin gelecekte öngörülen nüfus artışı, bölgenin geçmişten bugüne uzun bir süre içerisinde yaşamış olduğu deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerin değerlendirilmesi, zemin yapısı gibi tüm veriler şehrin planlanması esnasında göz önünde tutulması gereken çok önemli faktörlerdir.

Bir şehrin bir bölgesinde yapılanmaya gidileceği zaman o bölgede yaşayacak insan sayısına göre bölgede planlanan yapılanma belirlenir, bu bölgede yapılacak en yüksek binalar, bu binaların sağlaması gereken şartlar, bölgede yerleşmenin uygun olup olmaması, planlanan nüfus için gerekli altyapı çalışmaları, bölgenin doğal yapısı gereği meydana gelebilecek muhtemel doğal afetler, iklim koşulları dikkate alınarak titizlikte çalışmalar yapılır ve bunların dışına çıkılmasına kesinlikle izin verilmemelidir.

“İnsan Hayatında Etkili Olan Tüm Alanlarda Gerekli Çalışmaların Yapılmasına Acilen Başlanmalıdır”

Binalar yapılmadan önce şehrin veya bölgenin altyapısının yetersiz olması, temel atmadan bina yapmaya benzer. Milyonlarca insanın yaşadığı bir bölgede, bölgeye yağacak yağmuru hesap edip bu suların giderleriyle ilgili hesap yapılmadığında, tahliye planları oluşturulmadığında çok ciddi sayıda insanı bu evlere hapsetmekten veya bin bir emekle inşa ettikleri yapılara zarar vermekten başka bir şey yapmamış oluruz. 

6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden sonra şehirlerin altyapıları da aynı titizlikle tartışılmalıdır. Altyapı planlarının düzgün yapılıp yapılmadığı, bu inşaatların müteahhitler tarafından şartlarına uygun şekilde inşa edilip edilmediği, kontrolcülerin gerekli kontrolleri gerekli hassasiyetle gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri de detaylı şekilde tartışılmalıdır. Doğal afetler sadece deprem değil ayrıca yangın, sel, deprem, fırtınalar, heyelanlar gibi tüm afetlere hazırlıklı olup olmadığımızı ve inşaatından, makinesine, kimyasından, elektriğine kadar yapılanma ve insan hayatında etkili olan tüm alanlarda gerekli çalışmaların yapılmasına acilen başlanmalıdır.

“Her Bölgede Farklı Kurallar Uygulanması Gereken Bir Ülke Ama Genel Kurallar Belirlenip Her Yerde Aynı Şartlar Uygulanıyor”

Ülkemizde yapılaşma maalesef uygun planlamalar doğrultusunda yapılmıyor. Ranta göre veya modaya göre ülkenin her tarafında yapılaşmalar oluyor. Dere yataklarına evler yapılması buna bir örnek. Her ilde yapılacak binaların, altyapıların, yolların farklı özelliklerde olması gerekirken ülkemizde maalesef bu kriterlerin hiçbiri dikkate alınmıyor.

Farklı yapılaşmaya örnek vermek gerekirse, yağış oranı çok yüksek olan Uzak Doğu ülkelerinde bina çatıları dik yapıda olurken, yağış oranı az olan Ortadoğu veya Afrika’da çatı yapılmasına bile gerek kalmıyor, fay hattı üzerindeki ülkelerde deprem önlemleri çok ileri seviyedeyken, fay hattı olmayan ülkelerde bu kriterler tüm önemini yitiriyor. Türkiye çok farklı coğrafi özelliklerde birçok bölgeye sahip olduğu için her bölgesinde farklı kurallar uygulanması gereken bir ülke ama bizde genel kurallar belirlenip her yerde aynı şartlar uygulanıyor.

“Deprem, Sel, Yangın Gibi İnşaat Projelendirmesi Esnasında Dikkat Edilmesi Gerekli Husular Diğer Tüm Yapılaşmada Da Son Derece Kritik Faktörlerdir”

Örneğin, ticari sebeplerden dolayı Türkiye’nin en çok yağış alan ili olan Rize’de doğal bitki örtüsünü kaldırıp her yere çay bahçeleri yapılması bölgede heyelanları kaçınılmaz hale getiriyor. Rize’de her yıl heyelanlar olması o bölgede yağışların artması değil, bölgenin coğrafi yapısına aykırı tarım yapılmasından kaynaklanıyor. Bu şehrin planlaması yapılırken orman alanlarının ayrılması veya evlerin farklı bölgelere yapılmasının şart koşulması gerekirken bu hassasiyet gösterilmiyor.

15 Mart tarihinde Şanlıurfa ve Adıyaman’da meydana gelen sel felaketi sonrasında bu felaketin sebepleri tartışılmalıdır. Şehrin yeterli su giderlerinin olup olmadığı araştırılmalıdır, şehrin altyapısı planlanırken bölgeye son 50 yılda yağmış olan en şiddetli yağmur miktarları göz önünde bulunduruldu mu sorulmalıdır. Eğer bütün bu şartlara göre planlamalar yapılıp projeler oluşturulmuş ve altyapı inşaatları yapıldıysa müteahhitler uygun çalışmalar yapmışlar mı, kontrol kuruluşları kontrollerini düzgün yapmışlar mıdır gibi konularda tartışılmalıdır. Deprem, sel, yangın gibi inşaat projelendirmesi esnasında dikkat edilmesi gerekli hususlar diğer tüm yapılaşmada da son derece kritik faktörlerdir.

“Şehir Planlamaları Dönemin Modasına Veya Ranta Göre Değil, Uzun Vadeli Planlara Göre Yapılmalı ve Bu Planlara Sadık Kalınmalıdır”

Türkiye 6 Şubat tarihinde çok büyük bir felaket yaşamış ve bundan dersler çıkarması gerektiğini anlamıştır ancak 15 Mart tarihinde meydana gelen sel, bize yanlış bir ders aldığımızı, problemin sadece konut inşaatlarıyla ilgili şartlar değil bütün bir yapılanma süreciyle ilgili olduğunu gösteriyor.

Türkiye’de tüm mühendislik alanlarında çalışmalar yapılmalı, rant kavgalarından ve politik kaygılardan uzak şekilde endüstri, mühendislik, mimari çalışmalar tek tek yapılmalıdır. Meslek odaları, Standart enstitüleri, belediyeler hep birlikte çalışıp yapılaşmayla ilgili şartlar oluşturmalıdır. Şehir planlamaları dönemin modasına veya rantına göre değil, uzun vadeli planlara göre yapılmalı ve bu planlara sadık kalınmalıdır.

Türkiye Genelinde Şubat Sonu İtibarıyla Ortalama Konut Fiyatı 2 Milyon 146 Bin 950 TL Oldu

TÜİK rakamlarına göre Türkiye genelinde Şubat ayında 80 bin 31 konut satışı gerçekleşti. Türkiye genelinde konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 18, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18 azaldı. 

Yapay zekâ ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değerlemesinde güvenilir sonuçlara ulaşan Endeksa’nın verilerine göre Türkiye genelinde şubat ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 162 seviyesinde oldu. Yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Kocaeli, Antalya ve Tekirdağ.

Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 16 bin 515 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 146 bin 950 TL ve konut yatırımının geri dönüş süresi 16 yıl oldu. Türkiye genelinde konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 18, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 18 azalarak 80 bin 31 oldu. 

Konut Satışında İstanbul Yüzde 19 İle Birinci Sırada

Şubat ayında konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve %19 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 235 konut satışı ve %10 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve %6 pay ile İzmir izledi. Endeksa verilerine göre, şubat ayı sonu itibarı ile İstanbul’da konut satış fiyatlarında değer artışı %156, ortalama konut metrekare satış fiyatı 25 bin 882 TL, ortalama konut fiyatı 3 milyon 105 bin 840 TL. Ankara’da konut fiyatları son bir yılda %159 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 12 bin 194 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 646 bin 190 TL. İzmir’de ise yıllık değer artışı %160, ortalama konut metrekare satış fiyatı 21 bin 43 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 735 bin 590 TL oldu.

Kocaeli Yüzde 181’lik Yıllık Değer Artışıyla Zirvede

Endeksa verilerine göre, Şubat ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Kocaeli, Antalya ve Tekirdağ. Kocaeli’de konut fiyatları son bir yılda yüzde 181 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 14 bin 340 TL, ortalama konut satış fiyatı 1 milyon 892 bin 880 TL, Antalya’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 176, ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 596 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 831 bin 520 TL ve Tekirdağ’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 165, ortalama konut metrekare satış fiyatı 12 bin 50 TL, ortalama konut fiyatı 1 milyon 638 bin 800 TL oldu.

İpotekli Konut Satışları 17 bin 357 Oldu

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 22 olarak gerçekleşti. 

İlk El Konut Satış Sayısı Yüzde 19 Azalarak 23 Bin 476 Oldu

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29 oldu. 

İkinci el konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalış göstererek 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 71 oldu. 

Yabancı Satışlarında Bir Önceki Yıla Göre Yüzde 27 Azaldı

Yabancılara yapılan konut satışları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 19, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27azalarak 3 bin 350 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 261 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 133 konut satışı ile İstanbul, 225 konut satışı ile Mersin izledi.

‘’Mersin Yeni Finans Merkezi Olabilir’’

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ‘’İstanbul’dan sonra en büyük dış ticaret kenti olan Mersin, depreme dayanıklı bölge özelliğiyle yeni finans merkezi olabilir’’ dedi. 

Türkiye’nin en büyük dış ticaret merkezlerinden biri olan Mersin, hâlihazırda 6 milyar dolar olan ihracatını 15 milyar dolara yükseltebilecek bir potansiyele sahip… Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan kentin bu özelliğinin yanı sıra aynı zamanda deprem güvenli bölge olmasını da hatırlatarak “İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kenti Mersin, neden deprem güvenli özelliği ile yeni bir finans merkezi olmasın” dedi.

Deprem Güvenli Ekonomi Bölgeleri Şart

Dünya Gazetesi’nin haberine göre, Kızıltan, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin etkilediği illerdeki maddi zararın faturasının 150 milyar dolar olduğunu, Türkiye’nin ekonomisini deprem güvenli bölgelerde kurgulamasının ulusal güvenlik konusu olduğunu bildirdi.

Bilimsel veri, fizibilite, verimlilik düşünülmeden her akla gelen yere yatırım yapmanın çözüm olmadığını aktaran Kızıltan, “İşte depremde sonuçlarını gördük; 10 ilin ekonomisi bir anda çöktü. Bu felaketin Türkiye ekonomisinin, üretiminin, ihracatının yüzde 70’inden fazlasının kurgulandığı İstanbul, İzmit Körfezi ve Marmara Bölgesi’nde olduğunu düşünmek bile istemiyoruz.

Marmara’da meydana gelecek bir felaketin ekonomik faturası trilyon doları bulur. Türkiye bu ekonomik yıkımın altından kalkamaz. En büyük değerimiz olan kaybettiğimiz insanlarımızın, canlarımızın kaybı parayla zaten ölçülemez. Deprem güvenli ekonomi bölgeleri şarttır” diye konuştu.

Türkiye’nin planlı bir ekonomiye geçmesini, yerel yönetimlerle, kentlerin yerel dinamikleri ile yakından çalışan yeni nesil bir Devlet Planlama Teşkilatı kurulmasını tavsiye eden Kızıltan, “Tarımdan sanayiye, lojistikten turizme, eğitimden sağlığa kadar planlı bir Türkiye kurmak zorundayız.

Ülkemizin israf edecek zamanı, parası ve insanı yoktur. Kaynaklarını planlı ve ortak akılla kullanamayan, özellikle yerel dinamiklerin görüşleri alınmadan yönetilen bir Türkiye gelişemez, kalkınamaz” ifadelerini kullandı.

Yaşanan Felaketlerden Sonra Riskleri Görmezden Gelemeyiz

Kızıltan, İstanbul Sanayi Odası’nın davetiyle İSO Meclis üyelerine yaptığı konuşmayı hatırlatarak, İstanbul, İzmit ve Marmara Bölgesi yatırımcılarını Mersin’e yatırım yapmaya davet ettiğini bildirdi.

Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böylesi afet risklerine dikkat çekmiştik. Bugün bu davetin ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz. Marmara Bölgesi büyük bir risk altındadır. Yaşanan bu felaketten sonra hiçbir şey olmamış ve olmayacakmış gibi yapamayız.

Başını kuma gömen deve kuşu misali riskleri görmezden gelemeyiz. Türkiye var olan yatırımlarını, en stratejik olanlardan başlayarak deprem güvenli bölgelere taşıma ve kurmak zorundadır. Örneğin finans merkezi İstanbul yapıldı. Merkez Bankası’nın bile İstanbul’a taşınma planı yapıldı. Bunlar artık daha dikkatle düşünülmelidir. Yumurtaları tek bir sepete koyamayız.”

Deprem Güvenli Bölgelere Süper Yatırım Paketleri Teklifi

 Mersin’in yatırımlar için en güvenli bölgelerin başında geldiğini aktaran Kızıltan, Aksaray-Taşucu koridorunun güvenli bir sanayi koridoru olabileceğine dikkat çekti. Kızıltan, “Burası geniş ve uygun bir arazidir. Taşucu Limanı çıkış kapısı olarak durmaktadır. Büyük kentlere olan düzensiz göçlerin de önüne geçecek bir projedir” dedi.

Mersin gibi deprem güvenli kent ve bölgelere özel yatırım paketleri ve süper yatırım paketleri tasarlanmasını isteyen Kızıltan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın yeni yatırımcılara her konuda destek verdiğini, devletten beklentilerinin ise atıl kamu arazilerinin ekonomiye ve üretime tahsis edilmesi olduğunu bildirdi. Kızıltan, Mersin’in depremin ilk gününden itibaren bölgeye ilk ulaşan kentlerin başında geldiğini, bugün 500 bine yaklaşan depremzede vatandaşın Mersin’de ağırlandığını söyledi.

Kızıltan, “Bu rakam her kentin üstesinden geleceği bir rakam değildir. Mersin üretim gücüyle, yerel yönetimleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sağlam ekonomisiyle, güçlü lojistik yapısıyla gerçekten bölgede “iyi ki Mersin gibi bir kent var” dedirtti. Bölgesinde ne kadar önemli bir kent olduğunu gösterdi.

Ancak Mersin ekonomisi bunu destek olmadan kaliteli şekilde devam ettiremez. Yerel yönetimlere siyaset üstü düşünülerek destek verilmelidir” diye konuştu.

Makro Kamu Yatırımları Hayata Geçerse İhracat Yükselir

Mersin’in doğal afet bölgesi olmasa da desteklerden faydalanacak özel bir statüye kavuşturulmasını isteyen Kızıltan, Mersin Ana Konteyner Limanı, Çeşmeli-Taşucu Otobanı, D-400’e paralel Mersin-Adana Karayolu, sektörel sanayi siteleri için tahsisi bekleyen kamu arazileri, etrafının doğru kurgulanması gereken Çukurova Havalimanı ve Mersin Lojistik Köyü Projesi gibi beklenen makro kamu yatırımlarının hayata geçmesi halinde; şehrin 6 milyar dolar ihracatını en az 15 milyar dolara yükselteceğini bildirdi.

Kızıltan, “Mersin, ayağa kalkması gereken deprem illerine en büyük desteği verecek kenttir. Mersin bu 11 deprem ilinin yaralarını saracak, kalkınmalarına destek verecek bir ildir. Yeter ki planlanan yatırımlar daha fazla bekletilmesin” dedi.

XL Mimarlık+Mühendislik’ten Nea Vourla Konut Sitesi

Mimar Arda Işık’ın liderliğinde ulusal ve uluslararası ölçekte ödüllü mimari ve iç mimari projelere imza atan XL Mimarlık + Mühendislik’in tasarladığı Nea Vourla Konut Sitesi, İzmir Urla bölgesinin mimari özelliklerini yansıtan, aynı arketipin varyasyonları olan ve her biri deniz manzaralı 31 villadan oluşuyor.

İzmir Urla’daki Nea Vourla Konut Sitesi projesi, birbirinden farklı ölçek ve fonksiyonlarda ödüllü mimari ve iç mimari projelere imza atan Mimar Arda Işık liderliğindeki XL Mimarlık + Mühendislik tarafından tasarlandı.

Urla’nın İskele Mevkisi’nde hayata geçirilen Nea Vourla Konut Sitesi projesinde XL Mimarlık + Mühendislik ön tasarıma ait stratejik planlama, iş planı, pazarlama ve fizibilite süreçlerinde işveren ARON Müteahhitlik ile iş birliği içinde çalışmış ve bölgede röper noktası oluşturan bir konut sitesi projesi elde edilmiş.

Bölgenin mimari özelliklerini taşıyan ve aynı arketipin varyasyonları olan 31 villa, ikisi birbirine komşu 3 ada üzerinde ve her biri deniz manzarasına hâkim olacak şekilde konumlandırılmış. Her adasında açık havuz bulunan XL Mimarlık + Mühendislik imzalı Nea Vourla Konut Sitesi projesi tüm yıl boyunca yaşanacak şekilde tasarlanmış.

XL Mimarlık + Mühendislik bu konut sitesinin tasarımında beyan ettiği temel mimari prensip ve tasarım araçlarını takip etmiş, bunlarla birlikte, stratejik planlama, tasarım odaklı düşünme ve sanat yoluyla bütünsel bir yaklaşım önermiş.

Silivri’ye 500 Yataklı Hastane Projesi

İstanbul, Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, 500 yataklı Eğitim Araştırma Hastanesi ile 100 yataklı Acil Durum Hastanesi projesinin hayata geçirileceğini duyurdu. 

Silivri Belediye Meclisinin 2023 yılı mart ayı toplantısının 2. oturumu gerçekleştirildi. Toplantıda gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından konuşan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Fatih Mahallesi’nde Çamlık olarak bilinen yere Millet Bahçesi ve Aile Sağlığı Merkezi, Müjdat Gürsu Stadının güneyine ise içerisinde sosyal alanlar bulunan Gölet ve Millet Bahçesi kazandıracaklarını açıkladı. Kavaklı Mahallesi Kenan & Çelebi Nakip Aile Sağlığı Merkezi ve Millet Bahçesinin açılışının önümüzdeki hafta yapılacağını, Alibey Mahallesinde yeni Sağlık Kompleksinin 4-5 ay içerisinde hizmete açılacağını söyleyen Başkan Yılmaz, Selimpaşa’daki Silivri Devlet Hastanesi Ek Hizmet Binasının da yenileneceğini ifade etti. Başkan Yılmaz ayrıca, Silivri’ye 500 yataklı Eğitim Araştırma Hastanesi ve 100 yataklı Acil Durum Hastanesi kazandırılacağını müjdeledi.

“FATİH MAHALLESİ’NE MİLLET BAHÇESİ VE AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ KAZANDIRACAĞIZ”

Fatih Mahallesi’ne bir Millet Bahçesi ve yepyeni bir Aile Sağlığı Merkezi kazandıracaklarını açıklayan Başkan Yılmaz, “Her ay, hiç hız kesmeden; hükümetimizle ve Silivri Belediyemizle ilçemize kazandırdığımız projeleri meclis toplantılarımızda sizlerle paylaşıyoruz. Bu bize büyük onur ve gurur veriyor. Fatih Mahallesi’nde bulunan ve yıllardır bakımsız, metruk durumda olan yaklaşık 36.000 metrekare alanımız var. Burası içerisinde daha önce İstanbul Üniversitesinin doktorlarının eğitim gördüğü, sonrasında da sağlık ocağı olarak kullanılan; falezlerin hemen üzerinde Silivri’nin en güzel manzaralarının seyredildiği, Çamlık mevkii diye tabir ettiğimiz alan. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum ile Millet Bahçesi temel atma töreninden sonra yaptığımız istişarelerde taleplerimiz olmuştu. Bu alan şu an İstanbul Üniversitesinin mülkiyeti. Hazinemiz bu mülkiyeti İstanbul Üniversitesinin istediği alanlarla trampa edecek. Daha sonra bu arazi maliye hazinesine, yani milli emlağa geçecek. Milli emlak ile bir protokol yaparak Silivri Belediyesi olarak buraya bir Millet Bahçesi inşa edeceğiz. 7/24 güvenlikli, içerisinde sosyal belediyecilik mantığıyla işletilecek sosyal tesislerin, kafelerin, çocuk oyun alanlarının, mini kütüphanelerin olacağı bir Millet Bahçesini, Silivri’ye kazandırmış olacağız. Buradaki sağlık ocağı da depreme dayanıksız olduğu için yıkılacak. Fatih Mahallesi’nde düğünlerin yapıldığı boş alanda da 6 ay içerisinde, 5 hekimli bir Aile Sağlığı Merkezi yapmayı planlıyoruz. Silivri’mize hayırlı uğurlu olsun.” dedi.

“YEŞİLE VE DOĞAYA YATIRIM YAPMAYA DEVAM EDİYORUZ”

Silivri Belediyesi olarak yeşile, çevreye, doğaya ve insanların rahat nefes alacağı alanlara yatırım yapmaya devam ettiklerini dile getiren Başkan Volkan Yılmaz, “Müjdat Gürsu Stadı’nın hemen güneyinde yer alan 10.000 metrekarenin üzerinde alanda; basket sahası, tenis kortları ve dinlenme alanları yapıyoruz. Burada yaklaşık 1.500 metrekarelik bir gölet bulunuyor. Bu alana Silivri Belediyesi tarafından işletmesi yapılacak; sosyal tesis, kafeterya, restoran, parklar ve yeşil alanların bulunduğu bir Millet Bahçesi kazandıracağız. Bu tesisin açılışını haziran ayının ilk haftasında yapmayı planlıyoruz. Maliyeti 25 milyon TL olacak bu yatırımı bir bağışçı marifetiyle, Silivri Belediyesinin kasasından tek kuruş çıkmadan yapacağız. Silivri’ye hayırlı uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.

“KAVAKLI AİLE SAĞLIĞI MERKEZİNİ VE MİLLET BAHÇESİNİ HİZMETE AÇIYORUZ”

İlçede yaptıkları sağlık yatırımları hakkında bilgiler veren Başkan Volkan Yılmaz, “Bildiğiniz üzere Kavaklı’da bulunan sağlık ocağını depreme dayanıksız olduğu için yıkmıştık. Bunun yerine inşa ettiğimiz ve 500 metrekare alanda hizmet verecek olan, içerisinde 112 Acil Servis İstasyonunun da yer alacağı Kavaklı Aile Sağlığı Merkezimizin açılışını önümüzdeki hafta gerçekleştireceğiz. Ayrıca Aile Sağlığı Merkezimizin arkasındaki yaklaşık 5.000 metrekare alanda yapımını tamamladığımız Millet Bahçemizin de açılışını yapacağız. Tüm meclis üyelerimizi açılışımıza bekliyoruz.” diye konuştu.

“SAĞLIK KOMPLEKSİ EYLÜL AYINDA VATANDAŞLARIMIZIN HİZMETİNDE OLACAK”

Silivri’ye inşa edilen Sağlık Kompleksinin 4-5 ay içerisinde hizmete açılacağının müjdesini veren ve Selimpaşa’da bulunan Silivri Devlet Hastanesi Ek Hizmet Binasının yenileneceğini açıklayan Başkan Volkan Yılmaz, “Hatay’da meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depreme İskenderun Devlet Hastanesinde yakalandım. Hastaneye Silivri Belediyesi olarak bir mobil mutfak kurmaya gitmiştik. Bizden sonra o hastane tahliye edildi ve şu an Dörtyol Hastanesinde hizmet veriyor. Bu yaşadıklarımız esasında afetlerdeki yaraların tedavisinin yerinde yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Bu düşünceden hareketle Alibey Mahallesi Turgut Özal Bulvarı üzerinde 5.000 metrekare alanda içerisinde; İlçe Sağlık Müdürlüğü, Verem Savaş Dispanseri, 11 aile hekimli Sağlık Ocağı ve Sağlıklı Yaşam Merkezinin bulunacağı Sağlık Kompleksinin açılışını eylül ayında gerçekleştirmeyi planladığımızın bilgisini vermiş olayım. Yani yaklaşık 4-5 ay sonra bu kompleks Silivrili vatandaşlarımızın hizmetinde olacak. Ayrıca bildiğiniz gibi Selimpaşa’da, Silivri Devlet Hastanemizin Ek Hizmet Binası yer alıyor. Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleştirdik. Selimpaşa’daki hastanemizde lojmanların olduğu kısım yıkılacak. Bu alana çelik konstrüksiyon olmak üzere 2.000 metrekarelik Silivri Devlet Hastanesi Ek Binası kazandıracağız. Çalışma 6 ay içerisinde tamamlanacak ve orada hizmet vermeye devam edecek.” dedi.

“SİLİVRİ’YE EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ VE ACİL DURUM HASTANESİ KAZANDIRILIYOR”

Silivri’ye 500 yataklı bir Eğitim Araştırma Hastanesi ve 100 yataklı Acil Durum Hastanesi kazandırılacağının müjdesini veren Başkan Volkan Yılmaz, “Daha önce Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ile yaptığımız istişarelerde kendilerine sunduğumuz talep ve bilgi dosyası vardı. Bu taleplerimizin Sağlık Bakanlığımız tarafından kabul olduğunu görmek bizi çok mutlu etti. Silivri’mize çok önemli bir müjde daha vermek istiyorum. E-5’in kenarında Araptepe mevkii diye bilinen alanda, yaklaşık 138 dönüm arazide 500 yataklı bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yapımı, Cumhurbaşkanlığı 2023 Yatırım Programına dahil edildi. İlave olarak bu alana 100 yataklı bir Acil Durum Hastanesi de yapılacak. İhale işlemleri ve yapım işlemleri konusunda hızlıca harekete geçilip inşallah çok kısa sürede Silivri’mize 600 yataklı modern bir sağlık alanı kazandırılmış olacak. Böylece Silivri’mize çok büyük bir yatırım daha gelmiş oluyor. Ben başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’ya ve İl Sağlık Müdürümüz Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na Silivri’ye yaşayan bütün vatandaşlarım adına teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.

5 Maddede Tiny House Satın Alma Rehberi

Türkiye’nin her yerinde hem depreme dayanıklı hem de konforlu ve kalıcı yaşam üniteleri ihtiyacı gün geçtikçe artıyor. 45 günde teslim edilen tiny house’lar da en öne çıkan seçenek olarak görülüyor. Bu sebeple kullanıcıların tiny house alırken dikkat etmesi gerekenler rehberi hazırlandı.

Tiny House Nedir?

Tiny house’lar plakalı ve ruhsatlı, karavan sınıfında araçlar olup yürüyen küçük evlerdir. Mevzuatlara uygun üretilen tiny house’lar karavandan daha konforlu bir yaşam sunar. Konteyner ve benzeri geçici barınma çözümleri yerine dört mevsim kalıcı yaşam için uygundur. İsteğe bağlı olarak yeri de değiştirilebilir. Çekici bir araç üzerine konarak taşınmaz. Mühendislik hesaplamalarına uygun üretilmiş bir tiny house, doğru araçlarla çekildiğinde yollarda güvenli bir şekilde ilerler. 

Tiny house’lar doğada olmayı, doğayla barışık yaşamayı mümkün kılar. Kullanıcıların doğanın iyileştirici etkisiyle tanışmasını sağlar. Minimalist yaşam felsefesiyle tasarlanıp temel ihtiyaçları öngörür; mevzuatlarına ve vaadine uygun bir şekilde üretilebilmesi için tekne, karavan ve yapı sektörünün ürünlerini ve metotlarını kullanılır.

TINY HOUSE ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Mevzuata Uygun Üretilmeli

Mevzuatına uygun üretilmeyen tiny house’lar sahibini mağdur edebilir. Karayolları standartlarında belirlenen azami ölçüler dikkate alınarak üretilen tiny house’lar ilgili kurumların gerekli kontrolleri yapmaları esnasında sahibini zor durumda bırakmazlar.

Dayanıklı Malzeme Sınıfı Tercih Edilmeli

Tiny house’ların doğanın içinde dört mevsim boyunca hem kalıcı hem de mobil kullanımları göz önüne bulundurularak sürekli servis gereksinimi olmaması için dayanıklı ve amacına uygun malzeme sınıflarıyla üretilmesi gerekir.

Üretici Firmaların Referansları İncelenmeli

Üretici firmaların daha önce yaptıkları ürünlerin, özellikle de kullanımda olanların, yaşanmış tecrübeleri önemlidir. Yalıtım özellikleri, enerji verimliliği performansı, servis hizmetleri ve yıllarca doğa içinde kullanılmış ürünler incelenmelidir. 

Teslimatın söz verilen sürede yapılması önemlidir. Satış sonrası bakım hizmetlerine ve garanti süresine özellikle dikkat edilmelidir.

Üretim Gücü ve Malzeme Kalitesine Dikkat Edilmeli

Tiny house alıcılarının, üretim esnasında kullanılan malzemelerin hangi standartta ve hangi ihtiyacı karşılayacağı konusunda bilgilendirme istemeleri en doğal haklarıdır. Malzemelerin hem insan sağlığına uygun hem de kullanım esnasında deforme olmayacak şekilde seçilmesi önemlidir. Üreticinin belli bir kalite çizgisinde ve kalite kontrol prosesleriyle üretimi gerçekleştirdiğinin fiziken görülmesi, kullanıcının satın alma esnasındaki güvencesidir.

Model Seçerken Alanında Uzman Kişiyle Görüşülmeli

Tiny house satın almak isteyenler istek ve ihtiyaçlarını en doğru karşılayan ürünü/modeli seçebilmek için uzman kişilerden bilgi almalıdır. Uzmanın alanındaki tecrübesi doğrultusunda oluşacak bilgi alışverişi sayesinde kullanıcının seçenekleri de zenginleşir.

TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN TINY HOUSE MARKASI MOOBLE HOUSE

Mooble House uluslararası standartlarda endüstriyel prensiplerle tiny house üretir. Ürünlerinin üst yapısında hafif çelik teknolojisi kullanılır; bu sayede ürünün dayanıklı, çevreci ve mobil olması sağlanır.

İngiltere, Avrupa ve deniz aşırı ülkeler olmak üzere toplam 17 showroomu olan Mooble House, farklı coğrafya ve iklimlerde kullanılarak üstün kalite ve performansını kanıtlamıştır. Tiny house alanındaki derin bilgi ve üretim tecrübesiyle ülkemizde de en çok tercih markalardandır.

Mooble House ürünleri, elektrik ve su şebeke sistemlerine bağlı olarak çalışabildiği gibi, kullanıcı talebiyle kendi kendine yeten paketlerle de çözüm sunar. Satın alma süreci bir model ve kullanacak kişi sayısı seçimiyle başlar. Kısıtlı kişiselleştirme olanakları bulunmaktadır. 30-45 günde teslim edilir. Ürünler 2 sene garantilidir, sigortalanabilir ve satış sonrası servis hizmeti sunulur.

7 Blok ve 204 Bağımsız Birim Yıkılıyor, Yerinde Dönüşüm Başlıyor

Eyüpsultan’da saçak parseller olarak adlandırılan Akşemsettin, Çırçır, Yeşilpınar ve Karadolap Mahallelerinde bulunan 6 bin 500 konut için “Yerinde Dönüşüm” adıyla hayata geçirilen kentsel dönüşüm projesi devam ediyor.

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’in girişimleriyle, Akşemsettin, Çırçır, Yeşilpınar ve Karadolap Mahallelerinde bulunan 44 siteyi kapsayan saçak parseller adıyla tanımlanan alanda imar planı ve tapusu bulunan parsellerdeki yapıların dönüşebilmesi konusunda yıllardır yaşanan sorun plan notu değişikliği yapılarak çözüme kavuşturuldu.

Bu şekilde 44 sitenin bulunduğu alanda müteahhit-vatandaş işbirliği ile yaklaşık 6 bin 500 bağımsız birimin dönüşümü sağlanacak.

Maliye Blokları ve Didem Sitesi’nin ardından Akşemsettin Mahallesi’nde bulunan Öğretmenler Sitesi’nde yerinde dönüşüm çalışması yapılacak. 7 blok ve 204 bağımsız birim yıkılacak, yerinde dönüşümle birlikte yaklaşık 384 bağımsız birim yapılacak.

15 Mart Çarşamba günü saat 14:00’te Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken ve site sakinlerinin katılımıyla yıkım gerçekleşecek. Siz değerli basın mensuplarını da aramızda görmekten memnuniyet duyacağız.

Gayrimenkul Fuarı Uluslararası Yatırımcılarını Ağırlıyor

Bu yıl 15’incisi düzenlenen Gayrimenkul Fuarı ve Zirvesi, 42 firma, 450 konsept projesi ile uluslararası yatırımcılarını ağırlıyor.

JNR Group Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Haktan Öztunalı, Rusya, Katar, İran, Dubai, Suudi Arabistan gibi ülkelerden 77 yatırımcının 2,4 milyar dolarlık fonla Türkiye’de gayrimenkul yatırımına geldiğini açıkladı.

Bugün başlayan fuarda 140 civarında B2B alanında yatırımcı broker’ın olacağını da ileten Öztunalı, “Tek fuar ve zirve değil, ticari bir network başarmak istiyoruz. Sadece Almanya’dan 17 yatırımcı var. İngiltere, Hollanda, Portekiz, Doğu Avrupa ülkelerinden de yatırımcılar fuarda Türk gayrimenkul firmaları ile özel görüşmeler yapacak.

Sonuç itibarıyla biz 2 milyar 400 milyon dolarlık ülkemizde yatırım yapabilecek yaklaşık 77 tane yatırımcıyı bu konjonktürde getirmeyi başardık” dedi. Öztunalı, Türkiye’de deprem sonrası yabancı yatırımcıların Ege Bölgesi’ne özellikle Bodrum’a yöneldiğini de belirtti.

‘Eviniz bu fuarda’ sloganıyla yola çıktıklarını ifade eden Öztunalı, tek yabancı yatırımcılar değil yerli alıcılardan da ilginin yoğunluğuna işaret etti. Büyükşehirlerde nitelikli konutlara ilginin arttığını dile getiren Öztunalı, “Geçmiş fuarlarda daha çok yabancı ziyaretçi talebi alırdık.

Bu yıl, çok ciddi Türk ziyaretçi rezervasyonu aldık. Deprem felaketinin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de insanlar, daha güvenli, daha sağlam konutlara ulaşmak, arsa veya müstakil ev almak düşüncesiyle fuara büyük ilgi gösteriyor şu anda” dedi.

Öte yandan Türkiye’deki konut fiyatı ve kiralık artışlarına değinen Altın Türk Real Estate Yönetim Kurulu Başkanı ve Arap Türk İş Adamları Derneği Başkanı İsmail Altın, Türkiye’de toplam yabacıların aldığı konut miktarının yüzde 4,5 olduğunu açıkladı.

Altın, “Konut fiyat artışının sebebi yabancılar değil. Fiyatlarının artış sebebi öncelikle arz eksikliği, enflasyon ve döviz kurundaki artışa bağlı emtia ve girdi maliyetlerinin artışı, dar ve orta gelirliler için açıklanan teşviklerde fırsatçılıklar” diye konuştu.

Bakan Kurum: ‘’Yeni Konutların İnşaatı Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen iller için yapılan konut projesiyle ilgili bilgi verdi. 

Kamu Gündemi’nin haberine göre; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat günü meydana gelen depremlerden etkilenen illerde yapılan konut çalışmalarına dair gelişmeleri sosyal medya hesabı üzerinden paylaşmaya devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda TOKİ tarafından inşa edilecek kalıcı konutlara dair yapılan çalışmaları aktardı.

Bakan Murat Kurum tarafından yayınlanan videoda, depremden etkilenen iller arasında bulunan Şanlıurfa’da kalıcı konutlar için çalışmaların başlatıldığı aktarıldı. Bakan Murat Kurum Şanlıurfa’nın Birecik ve Eyyübiye ilçelerinde ilk kazmanın vurulduğu bilgisini aktardı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından paylaşılan videoda ilk etapta Şanlıurfa’nın Birecik ve Eyyübiye ilçelerinde 897 konut yapılacağı açıklandı. Şanlıurfa’da yapılacak konutların da yatay mimariye ve yöresel mimariye uygun olarak inşa edileceği belirtildi. Yapılan çalışmalarda sadece konutların değil farklı sosyal aktivitelerin gerçekleştirileceği ihtiyaçların da inşa edileceği paylaşıldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından yapılan video paylaşımında, 6 Şubat günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerden etkilenen Şanlıurfa’dan bulunan Birecik ve Eyyübiye ilçelerinde gerçekleştirilen konut çalışmalarına dair görüntüler yer aldı. Bakan Murat Kurum ilk olarak 897 konutun yapılacağı bilgisini paylaştığı videoda bildirdi. Aynı zamanda sadece konutların değil, çocuk oyun parkları, spor ve dinlenme alanları gibi sosyal donatı alanlarının da bulunduğu bir yaşam alanının oluşturulacağını paylaşımında belirtti. Bakan Murat Kurum videoyu paylaşırken şu notu da ekledi; ‘’Bilimsel, güçlü, hızlı! TOKİ ile dirençli şehirlerimizi bu anlayışla inşa ediyoruz. Bilimden şaşmadan, hızlı hareket ederek, güçlü adımlarla! Şanlıurfa’nın Birecik ve Eyyübiye’de de başladık.’’

TÜİK Şubat Ayı Konut Satış Rakamlarını Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; Türkiye genelinde şubat ayında 80 bin 31 adet konut satışı gerçekleştirildi.

Buna göre; Türkiye genelinde Konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,0 azalarak 80 bin 31 oldu. Konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve yüzde 18,7 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 235 konut satışı ve yüzde 10,3 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve yüzde 6,3 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 16 konut ile Hakkâri, 30 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Tunceli oldu. 

Konut satışları Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,4 azalışla 177 bin 739 olarak gerçekleşti.

İpotekli Konut Satışları 17 BİN 357 Oldu

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 21,7 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 azalışla 33 bin 560 oldu.

Şubat ayındaki ipotekli satışların 5 bin 93’ü; Ocak-Şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 9 353’ü ilk el satış olarak gerçekleşti

62 BİN 674 Konut El Değiştirdi

Türkiye genelinde diğer konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalarak 62 bin 674 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 78,3 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalışla 144 bin 179 oldu.

Birinci El Konut Satışı 23 BİN 476 Olarak Gerçekleşti

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,8 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29,3 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 azalışla 51 bin 8 olarak gerçekleşti.

56 BİN 555 İkinci El Konut El Değiştirdi 

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,7 azalış göstererek 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 70,7 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 azalışla 126 bin 731 olarak gerçekleşti.

3 BİN 350 Konut Yabancılara Satıldı

Yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27,0 azalarak 3 bin 350 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,2 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 261 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla bin 133 konut satışı ile İstanbul ve 225 konut satışı ile Mersin izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,4 azalarak 7 bin 511 oldu.

Rusya Birinci Sırada 

Şubat ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den bin 183 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 446 konut ile İran, 173 konut ile Irak ve 142 konut ile Ukrayna vatandaşları izledi.

Küpeli: ‘’Eskişehir OSB’ye İlgi Arttı’’

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir OSB’nin yeni sanayi yatırımlarının çekim merkezi olduğunu söyledi. 

Eskişehir OSB’nin yeni sanayi yatırımlarının çekim merkezi olmayı sürdürdüğüne dikkat çeken Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, “2023 yılının ilk 2 aylık döneminde Eskişehir OSB’den 11 yeni sanayi yatırımcımıza 132 bin metrekarelik yeni alan tahsis ettik. Diğer yandan ocak ayındaki teşvikli yatırımların tutarı da 826 milyon TL’ye ulaştı. 2023 yılı sonunda 10 milyar TL’nin üzerinde bir yatırımı Eskişehir’e kazandırmayı planlıyoruz” dedi.

Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri olan Eskişehir’in önümüzdeki dönemde özellikle yüksek teknoloji alanında yeni yatırımların öne çıkacağını belirten Nadir Küpeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Eskişehir OSB olarak pandemi dönemi olan 2020-22 yılları arasında çok ciddi bir sanayi yatırımını şehrimize kazandırmıştık. Geride kalan 3 yıllık dönemde 248 yeni yatırıma bölgemizden toplam 2 milyon 726 bin metrekarelik bir alan tahsis ettik. Bölgemize olan yatırımcı ilgisi artarak devam ediyor. Birçok yatırımcıyla görüşmelerimiz sürüyor. Önemli yerli ve yabancı yatırımcılarla görüşmelerimize devam ediyoruz. Eskişehir OSB’nin uygun fiyatlı arsaları ve eksiksiz altyapısı yatırımcıların bölgemizi tercih etmesinde büyük rol oynuyor.” 

Yaşanan son depremin tüm Türkiye için derin bir üzüntüye sebep olduğunu anlatan Küpeli, “Yaşadığımız son deprem felaketi hepimizi çok derinden üzdü. Kaybettiğimiz vatandaşlarımız için hepimiz gerçekten çok üzgünüz. Yaralarımızı el birliğiyle sarmak için Eskişehir OSB olarak, bölgeye önemli oranda destekte bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz. Keza şehrimize gelen çok sayıda depremzedeye yine şehrimizdeki odalarımızla iş birliği içinde destek olmayı sürdürüyoruz. Bunların işin bir boyutu iken, depremin sanayi kuruluşları ve tesislerde yarattığı etkiyi de gördük. Yönetim olarak Kahramanmaraş’ı ziyaret ettik. Yerinde incelemeler yaptık. Depreme uygun, dayanıklı bina ve fabrika yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk” dedi.

Küpeli, olası İstanbul depreminin geniş bir alanı etkileyeceğini deprem uzmanlarından dinlediklerini belirterek, “Beklenen İstanbul depremi sadece İstanbul’u değil maalesef Marmara Bölgesi başta olmak üzere tüm ülkeyi etkileyecek. Depremin yaşanma olasılığı her geçen gün giderek artıyor. Ne yazık ki İstanbul ve çevre illerde çok sayıda büyüklü küçüklü sanayi tesislerimiz bulunuyor, bunların bazıları gerçekten çok hayati ve kritik tesisler.” ifadelerini kullandı.

Depremden Çekinen Yatırımcı Eskişehir OSB’ye Geliyor

Yaşanan deprem felaketi sonrasında, İstanbul ve çevre illerde faaliyet gösteren bazı sanayi kuruluşlarının, deprem bakımından daha güvenli olan Eskişehir OSB gibi yerlerde yeni alanlar araştırmaya başladığını söyleyen Nadir Küpeli, şunları söyledi:

“Bize de bazı ön müracaatlar, yer soran sanayi kuruluşlarımız ve girişimcilerimiz oldu. İstanbul ve çevresi bu kadar sanayi yükünü ve insan yoğunluğunu artık kaldıramaz duruma geldi. Bize göre devletimizin sağlayacağı destek mekanizmasıyla, bu bölgedeki kritik öneme sahip sanayinin hiç olmazsa bir kısmının Eskişehir OSB gibi sanayi merkezleriyle, Anadolu’nun diğer şehirlerine taşınması sağlanmalıdır. İstanbul ve çevre illerin üzerindeki yük hafifletilmelidir. Olası depremin etkilerini minimize etmek için kalan zamanımızı verimli kullanmamız gerekiyor.”

Kaynak: Dünya Gazetesi-Tülay Taşkın

Yeni Okul Binası Depreme Dayanıklı Olacak

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde deprem riski taşıdığı için yıkılan Türk Pirelli İlkokulu’nun yeni binasına 339 kazık çakılacak. 

Özgür Kocaeli’den Muhammet Emin Can’ın haberine göre; İzmit Körfez Mahallesi 42 Evler mevkiindeki yeni okul binası zemine çakılacak 339 fore kazık üzerine yükselecek. Zemini yumuşak olan bölgelerde uygulanan fore kazık üzerine inşaat yapma tekniği, yaşanan büyük deprem felaketi sonrası bölgemizde daha sık uygulanmaya başlandı. Maliyeti yüksek olan bu sistem, binanın sağlamlığı açısından büyük önem taşıyor.

Yeni Bina 2024’te Hizmet Verecek

İzmit Körfez Mahallesi 42 Evler mevkiinde Şehit Hacı Kadir Caddesi, Veli Eşref Caddesi ve Şehit Basri Sokak’ın ortasında kalan alanda yapılacak yeni okul binası için zeminde çalışma yapılıyor. Eski bina tamamen yıkılırken yapılan sondajla zemin tespiti gerçekleştirildi. Yaklaşık 30 metre derine inilirken, inşaatın yapılacağı bu bölgede 339 fore kazık çakılacağı, inşaatın bu alan üzerinde yükseleceği belirtildi. Yavuz Dekorasyon İnşaat firmasının yapacağı 19 derslikli Türk Pirelli İlkokulu bina inşaatının 2024 yılında tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine alınması planlanıyor.

Şanlıurfa OSB Su Götürme Projesinde Temel Atıldı

Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) su sorununu çözme amacıyla planlanan su götürme projesinin temeli atıldı. 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesinde “Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesine Su Götürme Projesi” için 2022 yılı Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamında 94 milyon lira bedelli hibe desteği sağlanmıştı. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin de 53 milyon TL finansman katkısı sağladığı proje için çalışmalar başladı. 

Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan mevcut durumda 120 lt/sn olan OSB içme suyu temin oranını, projenin tamamlanmasıyla birlikte 700 lt/sn seviyesine yükselteceğini söyledi. 

Şanlıurfa OSB’ye hayat verecek proje için Vali Ayhan, “OSB’lere Su Götürme Projesi kapsamında düzenlenen temel atma törenine katıldık. Valiliğimizin himayelerinde, Büyükşehir Belediyemizin ve Karacadağ Kalkınma Ajansımızın ortaklığında hayata geçirilen bu güzel proje, OSB’mize hayırlı olsun.” dedi.

‘’Kiralık Daire Fiyatları Arttı’’

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, ‘’Ankara’da özellikle kiralık daire fiyatlarında çok ciddi bir artış var.’’ dedi. 

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından olası İstanbul depremi bir kez daha gündeme geldi. Felaketle birlikte, megakent İstanbul’dan çevre illere göç hız kazandı. İstanbulluların tercih ettiği şehirlerden bir tanesi de başkent Ankara oldu. Ankara aynı zamanda binlerce depremzedeye ev sahipliği yapmaya başladı.

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, Ankara emlak piyasasında son günlerde ciddi bir hareketlilik olduğunu söyledi. Bir televizyon programında konuşan Akçam, “Ankara’da 11 ilden gelen 350 bine yakın depremzede vatandaşımızı misafir ediyoruz. Bu rakam her geçen gün artıyor” dedi.

“Zaten kiralık sıkıntımız vardı, bu kadar nüfus da Ankara’ya gelince ciddi anlamda kiralık tarafında sorunlar yaşıyoruz” diyen Akçam, kentte zaman zaman astronomik fiyatlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.

Satılık tarafın kiralığa göre biraz daha yavaş gittiğini söyleyen Akçam “Rakamlarda 2 haftadır çok ciddi bir artış var. Fiyatlar yüzde 65 oranında yukarıya çıktı” diye konuştu.

Vil Encore’nin Örnek Villası Mayıs Ayında Tamamlanıyor

Vil ve Encore iş birliği ile İzmir, Urla’da yükselen Vil Encore Kuşçular projesinin örnek villası Mayıs ayında hazır olacak. 

Vil Encore Kuşçular’ın 3 bin 500 metrekare alan üzerinde 10 adet villadan oluştuğunu belirten firma yetkilileri, Mayıs ayında örnek dairenin tamamlanacağını ve villaların ise Haziran 2023’de sahiplerine teslim edileceğini söyledi.

Müstakil yaşam keyfi sunan projenin, konut sahibi olmak isteyen yerli ve yabancıların dikkatini çektiğini dile getiren yetkililer, yalın, doğal, estetik ve fonksiyonel villaların denize ve kent merkezine olan yakınlığıyla da talep gördüğünü vurguladı.

Proje hakkında bilgi veren firma yetkilileri, şu bilgileri verdi: 

“İzmir’in yükselen değeri Urla’da önemli bir yatırıma imza attık. Bölge temiz havası, tarihi yapısı, üzüm bağları, zeytin ağaçları ve seracılığın da yapıldığı önemli bir merkez. 3+1, 4+1 ve 5+1 tiplerinde 10 adet villadan oluşan Vil Encore Kuşçular, her detayında gizlenen fonksiyonel çözümleri ile müstakil yaşamı keyifli ve konforlu bir halde sunuyor. Müstakil ve bahçeli yaşam alanlarını günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda teknoloji ve kompakt çözümlerle birlikte yaşama geçiriyor. Tamamı müstakil olan villalar, kendi özel havuz ve bahçesine de sahip. Geniş ve ferah iç tasarımları ile fonksiyonel hacimli alanlara da yer verildi. Doğanın içinde denize ve merkeze çok yakın mesafede bulunan proje ulaşım avantajı ve özgün tasarımıyla da dikkat çekiyor. Ön satışların başladığı Vil Encore Kuşçular, otoban bağlantı noktasına 5 dakika, Urla merkeze 7 km, İzmir’e 35 dakika, Demircili ve Altınköy koylarına ise 10 dakikalık bir mesafeye sahip.” 

Firma yetkilileri konut sahiplerinin beklentilerine cevap verecek birçok teknik özellik ve donanımı tek çatı altında sunduklarını vurgulayarak şöyle devam etti: 

“Vil Encore Kuşçular, yurtiçi ve yurtdışında inşaat ve gayrimenkul geliştirme alanında birçok girişimde öncülük ve iştirak eden uzun yıllar edinilen tecrübelerin 2 yıl boyunca sürdürülen Arge çalışmalarının yansımasıdır. Her villanın kendine ait özel bahçesi, havuzu ve otopark alanı bulunuyor. Özel tasarlanmış ve gizliliğe önem veren mimari ve peyzaja da sahip. Detaylı depolama alanları, dört mevsim bahçe içinde yaşama imkânı sunan kış bahçesi, yeni tasarım şöminelerle modern ısınma sistemi, dış cephe ve çatı sistemlerine kullanılan metal ve ahşabın uyumu ile dayanıklı yapısı, estetik ve fonksiyonel merdiven tasarımları gibi birçok özelliğe sahip. Vil Encore ayrıca, radye temel ve temel izolasyonu, ısı izolasyonlu dış cephe duvarları, ısı ve su izolasyonlu çatısı, bahçede araç otopark alanı, dış cephe masif ahşap kaplama, atık su biyolojik arıtma, güneş enerjisi alt yapı sistemi ve akıllı ev sistemiyle de çevreci özellikleriyle öne çıkıyor.”

Vil Encore Kuşçular projesinin detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

Nazilli’de Yol Çalışmaları Hızla Sürüyor

Aydın’a bağlı Nazilli Büyükşehir Belediyesi tarafından ilçe genelinde yapılan yol çalışmaları hızla devam ediyor.

Kentin en kuzeyinden en güneyine kadar hizmet ulaştıran, dağ taş demeden yeni yollar açmaya devam eden Nazilli Belediyesi, yıllardır yapılmayı bekleyen Pınarbaşı Mahallesi 4/5 ve 77/8 Sokak’ı tamamlayarak trafiğe açtı. Çalışmalar çerçevesinde; yağmurlama hattı yapılarak orta ve alçak gerilim hattı yer altına alındı. Elektrik dağıtımı yapılan ring hattı içerisindeki 14 metrelik müşterek elektrik direkleri imar planına uygun olarak taşındı.

Tevzilerin ve parke taşı döşemelerinin özenli bir şekilde gerçekleştirildiğini kaydeden Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan, şu açıklamaları yaptı:

‘’Nazillimizde uzun yıllardır yapılmayı bekleyen, vatandaşlarımızın dilekçelerine konu olan Pınarbaşı Mahallesi 4/5 ve 77/8 Sokak’ı ekiplerimizin gayretli çalışmalarıyla kısa sürede halkımızın kullanımına açtık. Allah’a şükür bu yolu hizmete açmak bizlere nasip oldu. Yağışlı havalarda çukurların oluştuğu, araçlara zarar veren, kalan günlerde ise toz toprak içerisinde kalan, âtıl durumda kalmış bir yolumuzdu. Hazırladığımız program çerçevesinde alt ve üst yapısıyla örnek bir yol yaptık. Nazillimize hayırlı olsun.’’

Kentsel Dönüşüm Finansman Modeli Hayata Geçiriliyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan Kentsel Dönüşüm Finansman Modeli uygulamaya alınıyor. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, hafta sonu Şanlıurfa’da, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile kentsel dönüşümü desteklemek amacıyla sağlanacak yeni finansman modellerine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.

3 Ayrı Model

Kentsel Dönüşüm Finansman Modeli ile acil dönüştürülmesi gereken konutlar için 3 ayrı yaklaşım geliştirildi.

Birinci modelde, konut üreticisiyle anlaşan bağımsız bölüm sahiplerine piyasaya göre uygun koşullarda kredi kullandırılacak. Bu modelle, konut sahipleri hak kaybına uğramadan ve emsaller korunarak kentsel dönüşüm gerçekleştirilecek.

İkinci model kapsamında, ada bazlı kentsel dönüşüm için konut üreticileri teşvik edilecek. Konut üreticilerine düşük maliyetli finansman desteği sağlanarak depreme dayanıklı konut arzı artırılacak.

Bu iki durumda da Kredi Garanti Fonu (KGF) destekleri devreye alınarak hem konut üreticisinin hem de bağımsız bölüm maliklerinin krediye erişimleri kolaylaştırılacak.

Kiralık Konut Üreticiliği Kavramı Geliyor


Çalışmalarına 6 Şubat’tan önce başlanan, dünyada farklı örnekleri olan üçüncü modelle de özellikle kiralık konut arzı artırılarak, kirada spekülasyonların ve fiyat artışlarının önüne geçilecek.

Bu modelle Türkiye’ye “kiralık konut üreticisi” kavramı kazandırılarak, üretilen konutlar, öncelikle kentsel dönüşümde riskli yapı malik ve kiracılarına hizmet sağlayacak.

Kiralama tutarları ve kira artışları kamu otoritesi tarafından belirlenecek ve kira tavanı uygulaması yapılacak.

Böylece, özellikle Covid-19 salgınından bu yana makul seviyelerin çok ötesinde artış gösteren kira enflasyonu dizginlenebilecek, enflasyonla mücadele daha etkin bir şekilde yürütülebilecek.

Ayrıca, deprem sonrası TOKİ projelerinde görev alan yüklenicilerin ilk etapta sözleşmelerini bağlamaları için ihtiyaç duydukları finansmana erişimini kolaylaştırabilmek adına yürürlükte olan KGF paketi de revize edilecek.

0,69 Faizle Kredi İmkanı

İBB Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, belediye meclisinin mart ayı toplantısında, depremlerden çok önemli dersler çıkarılacağını belirterek, bugüne kadar kentsel dönüşüme ‘hayır’ diyenlerin milletten özür dileyeceğini ifade etti.

İstanbullulara müjde olarak bakanlıkların kentsel dönüşüm için yeni finansman modeli hazırlığında olduğunu belirten Göksu, konutunu dönüştürmek isteyen her İstanbullunun, en az 1 milyon lira olmak üzere 2 yıl geri ödemesiz 0,69 faizle kredi kullanabileceğini bildirdi.

Osmanlı Kitap Kafe Projesinde Sona Gelindi

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Rasathane Cami’sinin yanında inşa edilen Osmanlı Kitap Kafe projesi sona yaklaştı. 

İlkadım ilçesinde 100’üncü Yıl Bulvarı Rasathane Cami yanındaki 416 metrekarelik parseli sosyal donatı alanı olarak projelendiren Samsun Büyükşehir Belediyesi, gençlerin ve cami cemaatinin yaşamına dokunarak kaynaşmalarını sağlamak amacıyla alanda Osmanlı Kitap Kafe Projesi’ni hayata geçirdi. 3 buçuk milyon TL’ye mal olan ve mekanik tesisat ile ahşap korkuluk imalatları devam eden projenin yüzde 95’i tamamlandı.

“Şehrimizin Dört Bir Yanını Yatırım Projeleri ile Donatıyoruz”

Osmanlı Kitap Kafe inşaatında sona gelindiğini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, tesisin bölgeye değer katacağını söyledi. Demir, Samsun’un tarihi, turistik ve kültürel özellikleriyle artık kabuğuna sığmadığını dile getirerek, “Yatırım projelerimizle Karadeniz’in merkezi ve en büyük metropolü olan şehrimizin dört bir yanını bu tür projelerle donatıyoruz. Sağlam, dayanıklı ve estetik yapılarla kentimiz için yeni tesisleri inşa ediyoruz. Özellikle kentsel dönüşüm projeleriyle her yaş grubundaki vatandaşlarımızın mutlu ve huzurlu yaşam sürmelerine katkı sağlamak istiyoruz. Rasathane Osmanlı Kitap Kafe Projesi de bu hizmet çerçevesinde hayata geçirilen bir projedir. Bu özel tesis inşaatının tamamlanmasının ardından hızla hizmete girecek ve vatandaşlarımızın kullanımına açılacak” dedi.

Mahalle sakinleri de inşaat çalışmalarının tamamlanıp tesisin faaliyete geçmesini heyecanla bekliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e proje nedeniyle teşekkür eden mahalle esnafından Muhammet Dilmeç, “Başkanımızın ellerine sağlık. Mahallemiz için çok güzel oldu. Bölgemize değer katan proje. Gençlerimiz için biz esnaflar için güzel bir sosyal alan. Teşekkür ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Burası Harabe Gibiydi, Projenin Yapılması ile Güzel Bir Dönüşüm Oldu”

Özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin gençlerle ilgili birçok çalışma yaptığını gördüğünü belirten 22 yaşındaki öğrenci Kardelen Keskör ise, “Evim buraya çok yakın. Eskiden burada bulunan bina harabe gibiydi. Bu projenin yapılmasıyla çok güzel bir dönüşüm oldu. Biz gençler için öğrenciler için faydalı bir yer. Başkanımıza gençlere verdiği değer için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. 

İstanbul’da Asma Kat Yasaklanacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerin ardından yeni imar düzenlemesine geçti. Buna göre il genelinde binalara asma kat çıkılması yasaklanacak. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’ne sunulan düzenlemeye göre, yeni inşa edilecek yapılarda asma kat olmayacak, 2 kattan fazla katı bulunan yapılara bodrum katı zorunluluğu getirilecek.

Milliyet gazetesinden Gülden Çoktan’ın haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, yönetmelik değişikliğinin uzmanlar ve bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda hazırlandığını söyledi. Önerinin meclisten geçmesi durumunda İstanbul’da 2 kattan fazla katı bulunan yapılarda bodrum katı zorunluluğu getirilecek. 

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, şu bilgileri verdi:

“Asma kat, binanın simetrisini bozup kısa kolon etkisi yarattığı için olası bir deprem durumunda binanın oradan çökmesine yol açabilecek etkenlerden biri. Asma kat yapılmasına da depremde kırılganlığı çok yüksek yumuşak kat yapılmasına da müsaade etmeyeceğiz. Zemin katı 4.5 metre yapıp üzerine de asma kat yapıyor ve binanın simetrisini bozuyorlar. Bu ülkemizin birçok kentinde çok yaygın. Depremde de gördük ki binaların önemli bir bölümü taşıyıcı sistemine zarar verildiği, alt kattaki dükkân, banka, market, galeri, fırının taşıyıcıya zarar verdiği için çöktü. Bu durum yeni binalarda da görüldü. Onun için biz asma katı yasaklıyoruz.”

Bodrum katın statik olarak binanın zeminle birleşmesini arttıran işlemlerden birisi olduğunu ifade eden Buğra Gökçe, devamında da şunları anlattı:

“İnşaat mühendisleri eğitimlerinde 4 katta bir bodrum kat yapılması tavsiye edilir. Deprem bölgesinde birçok yapının bodrum katı yok. Temel masrafı yüksek olmasın diye direkt binaya bodrum katı olmaksızın su basmanlı giriş yapıyorlar. Bu da binanın depremde mukavemetini azaltan işlemlerden biri. Bizim bodrum katla ilgili hassasiyetimiz yine binanın temelinin daha düzgün bütünlükte yapılması ve daha kuvvetli temel açılması. Çünkü bodrum katı yaparken bodrum katla beraber perde duvar ve kolonlar çıkılması gerekiyor. İnşaat maliyetlerini arttırdığı için bundan çok fazla memnun olmayıp hemen en kolay yoldan üst kat daireleri yapmayı tercih ediyorlar. Bundan sonra iki katı geçen her bina da bodrum kat yapılması zorunlu olacak. Dolayısıyla temeli kuvvetli, temeliyle zemine daha net bir şekilde yapışan ve devrilme riski az olan yapılar yapılacak. Dört katta bir veya altı katta bir bodrum kat yapılır. Biz, İstanbul’da iki katı geçen her bina da bunu uygulayacağız.”

Riskli Yapılar Yenilenecek

İBB Meclisi’nden geçmesi durumunda bundan sonra 100’den fazla bağımsız bölüm bulunan veya 2000 m2’den büyük parsellerde deprem konteyneri zorunlu olacak. Afet anında deprem toplanma alanı olarak belirlenmiş alanlarda tuvalet, kanalizasyon, foseptik, temiz su gibi temel ihtiyaçların altyapısının tesisi zorunlu kılınacak. 12 Ağustos 2001’den önce yapılmış olan yapıların Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uymayanlara yapı kullanma izin belgesi verilmeyecek. Riskli yapılar güçlendirme veya dönüşüm yoluyla yenilenecek. Her türlü imalat yapı ruhsatına tabi tutulacak, tadilat ruhsatı zorunlu olacak. Çıkmalar sınırlandırılacak.

Kuyucak’ta Yol Yapım Çalışmaları Sürüyor

Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından il genelinde başlatılan yol yapım çalışmaları devam ediyor. Kuyucak ilçesinde ise sıcak asfaltlama çalışmaları sürüyor.

Aydın Büyükşehir Belediyesi, il genelinde yol yapım çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Ekipler, Kuyucak ilçesi Yunus Emre Caddesi’nde sıcak asfalt çalışması gerçekleştiriyor.

Aydın Büyükşehir Belediyesi; hizmet odaklı belediyecilik anlayışı ile kent içi trafiği hızlandıran ve sürüş konforunu artıran çalışmalara devam ediyor. Kuyucak’ta da yol yapım çalışmalarını planlı ve hızlı bir şekilde gerçekleştiren Fen İşleri Dairesi Yol Yapım ve Bakım Şubesi ekipleri, sıcak asfalt çalışmalarında Kuyucak ilçesi Yunus Emre Caddesi’ni yeniliyor.

Kaldırımların yeniden düzenlemesi ve peyzaj çalışmaları ile devam edecek olan çalışmalar, şerit çizgileri çekilerek ve yol işaretlemeleri yapılarak son bulacak.

Eş zamanlı olarak kentin dört bir yanında yol yapım ve yenileme çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Sorumluluk alanımızdaki tüm yollarda belirli bir plan dahilinde önce altyapı sonra üstyapı çalışmalarını sürdürüyoruz. Vatandaşlarımızın en iyiyi hak ettiğini bilerek yatırımlarımıza devam edeceğiz” dedi.

Loda Mobilya’dan Yeni Koleksiyon: Vega

Güneşten daha parlak Vega Yıldızının eliptik yapısından ilham alınarak tasarlanan koleksiyon; ahşap, mermer ve pirinç detayların güçlü buluşmasını gözler önüne seriyor. 

Parlak bantları, özgün dizayn dili ve kusursuz işçiliğiyle öne çıkan Vega koleksiyonu, yaşam alanlarınızda sanat ve tasarım ruhunun hakim olmasını sağlıyor. 

Vega koleksiyonu, yemek odası, TV ünitesi, yatak odası ve oturma odası gibi birçok mobilya parçasını içeriyor. Koleksiyon, kullanılan malzemelerin ve benzersiz tasarımının yanı sıra işlevselliğiyle de dikkat çekiyor.

Eliptik Şekiller İle Modern Bir Tasarım

Vega koleksiyonunun en belirgin özelliklerinden biri, kavisli formların kullanımı. Koyu kahverengi ahşap malzemeler ve pirinç mobilya ayakları kombinasyonun son derece şık bir görünüm sunmasını sağlıyor. Kumaşlar herhangi bir renkte seçilebiliyor, bu nedenle müşterilerin ev dekorasyonuna uyum sağlamaları kolaylaşıyor.

Kavisli formlar bilinçaltında güvenli, sıcak ve misafirperver olarak okunur. Herkese kendini konforlu hissettirecek bu yumuşak açılar, şıklıkla birleşince evinizin ışığı tarzınızı yansıtacak.   

Cam ve Mermer İle Zarafet

Vega koleksiyonu, mobilyaların zarafetini arttırmak için cam ve mermer gibi malzemelerin kullanıldığı özel parçalar içeriyor. Bu, mobilyaların daha modern ve şık bir görünüm kazanmasını sağlıyor.

Dekoratif Detaylar

Bazı parçalarda dekoratif olarak, pirinç rengi metalik şeritler kullanılmıştır. Bu özgün detaylarla şıklığı ve işlevselliği bir arada sunan koleksiyon, evinize sıcaklık ve konfor katacak. Siz de evinize modern ve zarif bir dokunuş için Vega koleksiyonunu tercih edebilirsiniz.

Şua İnşaat’tan Yeni Proje: Elite Garden

Şua İnşaat’ın, yeni projesi Elite Garden, İstanbul, Çekmeköy’de yükselecek. 12 deluxe villadan oluşacak projenin inşaat çalışmaları 8 bin metrekarelik alanda başladı. 

Hayata geçirdiği projelerle bulunduğu lokasyonların mimari, sosyal ve finansal gelişimine öncülük eden Şua İnşaat’ın yeni projesi Elite Garden, doğa ile iç içe ayrıcalıklı bir yaşam sunmak için Çekmeköy-Ömerli’de yükseliyor. 8 bin metrekarelik inşaat alanına sahip, 12 deluxe villadan oluşan projede her villanın özel bahçesi ve özel havuzu bulunuyor. Bölgenin en seçkin konut projelerinden biri olmaya aday proje akıllı ev konseptiyle öne çıkıyor.

Şua İnşaat, kuruluşundan bugüne her zaman “Daha iyi bir gelecek için ne yapabiliriz?” düşüncesiyle projelerini tasarlıyor. Hayatın merkezinde yükselen projeleri ile elit bir yaşam konsepti sunuyor. Bugüne kadar hayata geçirdiği Elite City, Elite Side, Elite Rezidans, Elite Life ve Elite Concept gibi projelerle binlerce insanın hayatına dokunan şirket, yeni projesi Elite Garden’ı da diğer tüm projelerinde olduğu gibi aynı yenilikçi bakış açısıyla inşa ediyor. Üstün mimarisi ve inşasında kullanılan ileri inşaat teknolojileriyle öne çıkan projede, her villa 7+2 olmak üzere 9 odadan oluşuyor. Akıllı ev konseptine sahip proje, sosyal donatı alanlarından iç mimarisine, bahçelerinden odalarına kadar her anlamda prestij barındırıyor.

Şehrin içinde ama doğayla da iç içe bir proje olan Elite Garden’da altı banyo, iki balkon ve tam üç teras bulunuyor. Villaların içindeki asansörlerle ev içi ulaşım da kolaylaşıyor. Her daire yerden ısıtma sistemiyle ısınıyor. Villalar davlumbaz, ocak, fırın, mikrodalga, bulaşık makinesi gibi ankastre eşyalarla teslim ediliyor. Akıllı ev sistemiyle akıllı telefon ya da tabletlerle ev içi bütün sistemler tek bir yerden kontrol edilebiliyor. Hayatı kolaylaştıran bu projede nesnelerin interneti ile haberleşen dijital sistemlerden yeni nesil teknolojilere kadar birçok unsur ev sahiplerinin hayatını kolaylaştırmaya hazırlanıyor. İklimlendirmede VRF sistemi kullanılıyor. Villa sahiplerine 7/24 güvenlik ve konfor sunuluyor. Her villanın kendisine ait iki adet açık otoparkı bulunuyor.

Elite Garden’ın salon ve oturma odaları da son derece ferah bir biçimde tasarlandı. Villalardaki ada tipi mutfaklar da özel bir iç mimari ile tasarlandı. Projeyi ayrıcalıklı kılan ayrıntılar yalnızca odalarda değil her alanda göze çarpıyor. Odaların zeminleri lamine parke, holler ve koridorlar ise mermer kaplama olmasıyla ön plana çıkıyor. Projenin mobilya, dolap, kapı, granit ve pencere sistemleri gibi pek çok detayı Şua Şirketler Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Elite Design bünyesinde projeye özel olarak tasarlanıp üretiliyor. Estetik peyzaj tasarımı ile donatılan bahçe ve havuzların yanında her villada kış bahçesi de bulunuyor. Dış cepheleri tamamen seramik malzemeyle kaplanan deluxe villalar, iç yaşamı kolaylaştıran detayları ile de dikkat çekiyor. Dış cephelerde seramik kullanımı, deprem ve sarsıntı anında bina yüzeyinde herhangi bir ağırlık oluşturmayacağından güvenilir bir çözüm olarak da ön plana çıkıyor. Villaların çatısında alüminyum kenet sistemi kullanılıyor. Farklı teknolojik uygulamalarla geliştirilen bu sistem, yaşam alanlarına sağlamlığın yanı sıra estetik bir görünüm de katıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için doğa dostu olarak tasarlanan proje, enerji ve su verimliliği sağlayan, geri dönüşüme uygun çevre dostu malzemelerle hayata geçiriliyor. Elite Garden, sosyal donatı alanlarından iç mimarisine, bahçelerinden odalarına kadar her anlamda sürdürülebilir yeşil bir yapı olarak dikkat çekiyor.

Elite Garden projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: ST Endüstri

Karacaali Köprüsü Turgutlu Belediyesi ile Manisa Büyükşehir Belediyesi İş Birliğinde Yapılacak

Muğla’ya bağlı Turgutlu Belediyesi, Mart ayı toplantısının ardından Karacaali Köprüsü projesinin Manisa Büyükşehir Belediyesi ortaklığında inşa edileceğini açıkladı. 

Turgutlu Belediyesi Mart ayı toplantısı geçtiğimiz gün tamamlandı. Toplantıda iki gündem maddesiyle 11 madde konuşularak karara bağlandı. Toplantı sonucunda Derbent Mahallesi Soğukkuyu Mevkii Karacaali Çayı Köprüsü’nün Manisa Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde inşa edilmesine karar verildi. 

Toplantı sonunda şu mesaj paylaşıldı:

‘’İlçemiz Derbent Mahallesi Soğukkuyu Mevkii Karacaali Çayı üzerine köprü yapılmasına ilişkin Derbent Mahallesi sakinlerinin başvurusu üzerine, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca köprü yapım çalışmalarına başlanılmış olup, Karacaali Köprüsü yapım işi için Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne proje ortağı olunması hususu, görüşüldü, oy birliğiyle kabul edildi.’’

Ecoplas Gebze’ye 10 Milyon Euro’luk Fabrika Yatırımı Yaptı

Otomotiv parçası üretiminde önemli bir yere sahip olan Ecoplas, Kocaeli, Gebze’de inşa edilecek 10 milyon Euro değerinde fabrika yatırımı yaptı. 

Otomotiv üreticilerine yönelik parçalar üreten Türk tedarik sanayi şirketi Ecoplas, üretim tesislerine yatırım yapmaya devam ediyor. Otomotiv markalarına yönelik iç ve dış giydirme parçaları, hava üfleçleri, orta konsol, boyalı parçalar gibi geniş bir çerçevede üretim yapan Ecoplas, Gebze Fabrikası’na yaptığı yeni yatırımıyla üretim çeşitliliğini de artırdı. 2020 yılında ikinci üretim tesisi olarak Sakarya Fabrikası’nı 50 milyon liralık yatırımla hayata geçiren Ecoplas, şimdi de Gebze Fabrikası’nı 10 milyon euro yatırımla yenileyerek yeni yerine taşıdı.

Ford’un Romanya Fabrikası’na İhracat Başlıyor

Ray Haber’e göre; Ecoplas Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yazıcı, yeni yatırımla birlikte üretim yeteneklerini artırdıklarını dile getirerek, “Gebze fabrikamızda plastik enjeksiyon, boya ve montaj hattımızla dünyanın önde gelen otomotiv markalarına üretim yapıyoruz. Yeni yatırımla birlikte hatasız üretim ve yüksek kalite anlayışımızı destekleyecek Elektronik PCB Dizgi Hattı’nı da devreye almış olduk” dedi.

Toyota’nın en önemli tedarikçileri arasında yer aldıklarını vurgulayan Yazıcı, Toyota’nın hem Türkiye’deki fabrikasına parça tedariki yaptıklarını hem de Fransa, İngiltere, Güney Afrika ve Japonya’daki fabrikalarına parça ihraç ettiklerini belirterek, yeni dönemde Ford’un Romanya Fabrikası’na da ihracata başlayacaklarını kaydetti.

“7 Farklı Ödülle Kalitemiz Tescillenmiş Oldu”

Yazıcı, şirket olarak 2021-2022 dönemlerinde de ödülleri toplamaya devam ettiklerini ifade ederek, “Bu dönemde Toyota Motor Europe ve Toyota Boshoku Europe’ten toplam 7 ödül aldık. Bu ödüllerle Ecoplas, üretimlerindeki kaliteyi ortaya koyduğu gibi maliyet yönetimi ve müşteriye zamanında ürün teslimatı becerisini de tasdik ettirmiş oldu” diye konuştu.

Söz konusu ödüllerle Avrupa bölgesinin en iyi firmaları arasında öne çıktıklarını söyleyen Yazıcı, “Bu ödüller aynı zamanda, Türk otomotiv tedarik sanayisinin Avrupa ve dünyadaki önemli bir başarısı. Bir Türk firması olarak; birçok alanda Avrupalı rakiplerimizin önünde olmaktan dolayı çok mutluyuz” dedi.

Cengiz İnşaat’tan, Bosna Hersek’e 21,3 Kilometrelik Otoyol Projesi

Cengiz İnşaat, Bosna Hersek’te ülkenin en uzun otoyol projesi olan Koridor 5C Otoyolu’nun inşaat yapım ihalesini kazandı. 

Cengiz Holding’den yapılan açıklamaya göre, 361,75 milyon avro bedelli sözleşme için düzenlenen imza törenine, Bosna Hersek Federasyonu Ulaştırma Bakanı Denis Lasic, Bosna Hersek Federasyonu Karayolları İdaresi Başkanı Elmedin Voloder, Cengiz İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Asım Cengiz ve Cengiz İnşaat Ülke Müdürü Utku Gök katıldı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Cengiz İnşaat Bosna Hersek Ülke Müdürü Utku Gök, 21,3 kilometre uzunluğundaki otoyolu 30 ay gibi kısa bir süre içinde tamamlayacaklarını belirterek, “Ülkenin kuzeyinde yer alan ihale kapsamında otoyolun dışında 30 kilometrelik lokal yol ve 12 kilometrelik dere regülasyonu da bulunuyor. KDV hariç 361,75 milyon avroluk bedeliyle Bosna Hersek’te bugüne kadar ihale edilmiş en yüksek bütçeli proje, aynı zamanda yine ihale edilmiş en uzun otoyolu olacak. Projenin finansmanı Avrupa Yatırım Bankası (EIB) tarafından sağlanacak.” ifadelerini kullandı.

Sadece Türkiye’de değil, Avrupa ve Orta Doğu’yu da içeren geniş bir coğrafyanın büyük altyapı projelerinde Cengiz İnşaat imzasının bulunduğunu vurgulayan Gök, şunları kaydetti:

“Önümüzdeki dönemde hedefimiz, bu başarı hikayesini farklı ülkelere taşımak, Cengiz İnşaat’ın yarım asra ulaşan bilgi birikimi ve tecrübesini yurt dışındaki yeni pazarlarda da ortaya koyarak, global gücümüzü artırmak olacak. Dünyanın farklı büyük müteahhitlik şirketlerinin de katıldığı bu ve benzeri ihalelerden başarıyla çıkmamıza ek olarak Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası finansman kuruluşlarının bize olan güveniyle, global çalışmalarımızın katlanarak büyüyeceğini düşünüyoruz.”

Cengiz İnşaat’ın dikkati çeken projeleri arasında Azerbaycan’daki Karabağ Zafer Yolu, Ahmedbeyli-Füzuli-Şuşa Yolu, Nahçıvan Vayhir Barajı, Şemkirçay Barajı, Kazakistan’daki Aktobe-Martuk Yolu, CAREC Ulaşım Koridoru Zhambyl ve Mangisteu Kesimleri, Bulgaristan’daki Ljulin-Daskalovo Otoyolu, Elin-Pelin Kostenets Demiryolu, Bosna-Hersek’teki Koridor 5C Otoyolu’nun Vlakavo-Tarcin ve Poprikuse-Nemila kesimleri, Zenica Tüneli, Kuzey Irak’taki Hawler Uluslararası Havalimanı, Altınköprü Yolu, Kuveyt’teki Uluslararası Havalimanı T4 Terminali ve Al Mutla Şehri Altyapısı, Slovenya’daki Karavanke Tüneli, Hırvatistan’daki Krizevci-Koprivnica Demiryolu ve Romanya’daki Sibiu-Pitesti Otoyolu yer alıyor.

Bugüne kadar yurt dışında 43 kilometre, toplamda ise 260 kilometreyi aşkın tünel inşaatı tamamlayan Cengiz İnşaat, halihazırda devam eden işleri kapsamında yurt dışında 29 kilometre ve toplamda ise 75 kilometreye ulaşan tünel inşaatı işlerini başarı ile yürütüyor.

Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Irak, Kuveyt, Bosna Hersek, Bulgaristan, Slovenya, Hırvatistan ve Romanya’da çeşitli altyapı projelerine imza atan şirket, yurt dışındaki başarı grafiğini yukarı taşırken Engineering News Record (ENR) “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitleri” listesindeki yükselişini de sürdürüyor.

Cengiz İnşaat tarafından Bosna Hersek’e inşa edilecek otoyol projesinin detaylarına buradan göz atabilirsiniz.

Kırgızistan’da 20 Bin Kişilik Cami ve Külliyenin Temeli Atıldı

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yükselecek 20 bin kişilik cami ve külliye projesinin inşaat çalışmaları başladı. 

Orta Say köyünde inşa edilecek İman Merkezi’nin (İman Borboru) temel atma törenine katılan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, yaptığı açıklamada, caminin 2 katlı olacağını ve 20 bin kişiyi ağırlayacağını söyledi. Caparov, cami külliyesinde bir idari binanın, bir de medresenin yer alacağını dile getirdi.

Ülkedeki camilere gidenlerin sayısında büyük artış olduğuna dikkati çeken Caparov, “Cuma namazları için camilerde yer bulunamıyor. Yeni ibadethanelere ihtiyaç var. Yeni camilerin inşa edilmesine destek olacağız” ifadelerini kullandı.

Yabancı yatırımcılarca projesi yürütülen cami ve külliyenin maliyetinin 51 milyon ABD doları olacağı tahmin ediliyor.

Öte yandan Caparov, başkentte 321 milyon dolara mal olması beklenen 444 daireli rezidans, 1200 araç kapasiteli otopark ve 296 odalı 5 yıldızlı otelin yer alacağı modern ve çok işlevli kompleksin temelini de attı.

Projenin detaylarını buradan inceleyebilirsiniz.

Sapanca’da Müstakil Bir Yaşam: ‘Sapanca Lake Villas’

Covid-19 pandemisiyle birlikte başlayan, kalabalık şehirlerden uzakta ve müstakil bir yaşam sürme isteği, ülkemizin içinde bulunduğu deprem gerçeğiyle birlikte; büyük ve yoğun nüfuslu şehirlerde bulunan kişilerin de daha güvenli konutlarda müstakil bir yaşam arayışını hızlandırdı.

Türkiye’nin en kalabalık nüfusa sahip şehri olarak birinci sırada yer alan İstanbul’dan çok fazla uzaklaşmak istemeyenler de öncelikle daha yakın çevreleri tercih ediyor. Bu kapsamda hem doğa ile iç içe olmak için hem de müstakil bir yaşam için Sapanca, son dönemde dikkat çekiyor. 

Nexonya tarafından Sapanca’da temelleri atılan Sapanca Lake Villas projesi, 19 villadan oluşuyor. Her birinin zemin artı iki katlı ve 6+2 tipinde tasarlandığı Nexonya Sapanca Lake Villas’ta; dört yatak odası, iki yaşam alanı, beş banyo ile bir ebeveyn banyosu ve bir hobi odası ile çamaşırhane ve depoyu da içeren odalar bulunuyor. Projede ayrıca iki teras ve 1 balkon yer alıyor. 

Toplam 13 bin 367 metrekare arsa alanına sahip projede villalar, Sapanca Gölü’nü de panoramik bir manzaradan görecek şekilde inşa ediliyor. Kullanıcılarına müstakil bir yaşam sunacak olan projenin donatıları arasında; açık yüzme havuzu, basketbol alanı, çocuk oyun parkı, peyzaj ve yeşil alanlar ile kamelya ile yürüyüş yolları, dinlenme alanları ve her villaya özel açık otopark bulunuyor.  Barbekü alanı, 7/24 güvenlik-villa interkom ve jeneratör sistemi gibi birçok donanım da kullanıcılara sunuluyor. 

Örnek villa Nisan ayında hazır

İstanbul’a sadece altmış dakika uzaklıkta olan Dibektaş Bölgesi’nde hayata geçirilen villa projesi Sapanca Lake Villas, merkezi lokasyonlara da yakın mesafede yer alıyor. Doğanın içinde, huzurlu ve ayakları toprağa basan güvenli bir konut arayışında olanlar için 19 villanın inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. 

Son deprem yönetmeliğine göre hazırlanan projede, 19 villa özellikli yaşam konutundan 7’sinin kaba inşaat çalışmaları bitmiş durumda buluyor. Projenin ilk örnek villa ise Nisan ayında tamamlanmış olacak.  

Sapanca Lake Villas projesinin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul ve Dünya Metropollerinde Konut Fiyatları Nasıl Değişiyor?

Eva Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Anıl Ünlü, İstanbul ve dünyanın önde gelen metropollerinde 1 metrekare konut edinmenin maliyetini mercek altına altına aldı.

2022 yılında ortalama konut fiyatlarına göre İstanbul’un en pahalı ilçesi Sarıyer olurken,  Sarıyer’de ortalama olarak 1 m2 konut edinmenin maliyeti 3 bin 624 dolar, Beşiktaş’ta 3 bin 565 dolar ve Kadıköy’de de 2 bin 764 dolar oldu. Dünya genelinde ise en yüksek birim fiyatı 11 bin 917 dolar ile Fransa’nın Paris kenti olurken, ardından Berlin ve Sydney geliyor.

Eva Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Anıl Ünlü, dünyada şehirler arasında en yüksek birim fiyatının 11.917 USD ile Fransa’nın Paris kentinde olduğunu belirterek,  Paris’in ardından Berlin ve Sydney geliyor. Araştırılan şehirlerden en düşük birim fiyata sahip olan ise Güney Afrika’da yer alan Cape Town oldu. 

Yapılan araştırma neticesinde elde edilen verilere göre 2022 yılında, Paris, Berlin, Sydney, Pekin, Milano, Londra, Tokyo, Amsterdam, New York ve Cape Town gibi metropollerde satışı gerçekleşen konutların ortalama birim fiyatları aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

İstanbul’un En pahalı İlçelerine Göre Konut Fiyatları

16.01.2023 USD kuru dikkate alındığında 2022 yılı içerisinde ortalama konut fiyatlarına göre İstanbul’un en pahalı ilçesi Sarıyer oldu. Endeksa verilerine göre, Sarıyer’de ortalama olarak 1 m2 konut edinmenin maliyeti 3.624 dolar oldu. Ardından 3.565 dolar ile Beşiktaş ve 2.764 dolar ile Kadıköy ilçeleri geliyor.  Veriler incelendiğinde dünya genelinde metropollerde konut edinmenin maliyetinin bütün ülkelerde yüksek olduğu görülüyor. Ancak İstanbul’un en pahalı ilçelerinde konut edinmek, incelenen metropollerin çoğuna göre daha erişilebilir durumda. Araştırmada incelenen metropollerin bazılarında birim fiyatlarının İstanbul’un en pahalı ilçelerinden bile 3 kat daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu verilere dayanarak geleceği tahmin etmek zor olsa da İstanbul için konut edinme maliyetlerinin yakın zamanda azalmayacağı söylenebilir. Yerleşim yeri oluşturabilmek için, imar düzenlemeleri ile kamu kaynakları ve özel kaynaklar kullanılmaktadır. Arsa/arazi üretilemeyen kaynaklardan biridir. Yerleşimin artması, arsa arzının artamaması fiyatları yükseltmektedir.” dedi.

İstanbul’un en pahalı ilçelerinden olan Sarıyer, Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Beykoz, Şişli, Beyoğlu, Üsküdar, Kağıthane ve Fatih’te 1 m2 konut almanın maliyeti aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Son 12 ayda İstanbul, Ankara, İzmir ve Türkiye Genelinde Konut Fiyatları Nasıl Değişti?

Ünlü şöyle devam etti: “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre, İstanbul, Türkiye’deki en pahalı birim fiyata sahiptir. İstanbul’u İzmir takip ederken, deprem sonrası göç dalgası ile bu fiyatların normalden farklı seyredeceğini düşünmek yanlış olmaz. 

* Kaynak: https://evds2.tcmb.gov.tr/

*TCMB Döviz satış kurları, bulunduğu ayın son iş gününe ait kur esas alınarak yazılmıştır.

12 Aylık ortalamaya göre rakamlar incelendiğinde; Türkiye’de 1 m2 konut edinmenin maliyeti 11.673 TL / 711 USD, İstanbul’da 18.817 TL / 1.454 USD, Ankara’da 8.362 TL / 646 USD, İzmir’de ise 13.709 TL / 1.060 USD olmuştur.

* Kaynak: https://evds2.tcmb.gov.tr/

2021 Yıl Sonu Verilerine Göre İncelenen Ülkelerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Verileri

* Kaynak: https://data.worldbank.org

Gayri safi yurt içi hasıla; Bir ekonomide belirli bir dönemde gerçekleşen tüm nihai mal ve hizmet üretiminin toplam değerini ölçer. Yukarıdaki tabloda yer alan verilere göre incelenen ülkeler arasında en yüksek Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 23.32 trilyon dolar ile ABD’de gerçekleşmiştir.

Araştırmada yer alan şehirler ve bu şehirlerin yer aldığı ülkelerin kişi başına düşen yıllık GSYH’ye göre 1 yılda satın alınabilecek konut alanları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

* Kaynak: https://data.worldbank.org

Yukarıdaki verilere göre Amerika’da çalışan bir kişi, kişi başına düşen gelir ile New York kentinde 32,23 m2konut satın alabilmektedir. Hollanda ve Almanya’nın kişi başına düşen yıllık geliri benzer iken Berlin’de konut edinmenin maliyeti Amsterdam’a göre yüksek görünmektedir. Kişi başına düşen yıllık gelirin hiç harcanmadığı ve tamamının konut almak üzere kullanıldığı varsayımı ile 100 m2 konut satın almak için kaç yıla ihtiyaç olduğu hesaplanmıştır. İncelenen şehirlerde 100 m2 konut edinebilmek ABD’nin New York kentinde yaklaşık 3 yılda mümkün görünürken, İstanbul’da bu süre 15 yıl, Pekinde ise bu süre 45 yıla kadar çıkmaktadır.

Depremle oluşan göç dalgası şehirlerin dinamiklerini değiştirecek

Ancak yaşadığımız depremin getirdiği göç dalgası bu rakamları nasıl değiştirecek zaman gösterecektir. Türkiye’de artık barınma sorunu mevcuttur, deprem bölgesinden tüm şehirlere oluşan göç dalgası şehirlerin dinamiklerini değiştirecektir. Özellikle yabancıya mülk kiralamak ve satmanın bir süre kesinlikle yasaklanması gereklidir. Öncelikli Türk insanının ihtiyaçlarıdır.

Kaynaklar:

https://www.gov.uk

https://www.tax.ny.gov

http://www.stats.gov.cn

https://www.immobiliare.it

https://realadvisor.fr

https://www.berlinpoche.de

https://www.iamexpat.nl

https://www.openagent.com.au

https://www.property24.com/cape-town

https://www.endeksa.com

https://evds2.tcmb.gov.tr

https://data.worldbank.org