Kadıköy Fikirtepe’de, katlı viyadükler ile bağlantı yollarını içeren ve kentsel dönüşüm alanı çevresinde devam eden çalışma büyük oranda tamamlandı. Tamamlandığında İstanbul trafiğini rahatlatacak proje drone ile havadan görüntülendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2017 yılının Aralık ayında başlatılan Kadıköy Fikirtepe İmar ve Ulaşım Yol Ortak Altyapı İnşaatında çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Çalışmaların büyük oranda tamamlandığı projede 6 kilometrelik imar yolu yapımı, 26 kilometre ortak altyapı, toplam 75 metrelik 3 adet Kurbağalıdere Geçiş Köprüsü, 45 metrelik Fikirtepe Metrobüs Karayolu Altgeçit Köprüsü, 67 metrelik Mandıra Köprüsü ve 62 metrelik Mandıra Köprüsü U dönüşü, 626 metrelik Fikirtepe’den 15 Temmuz Şehitler Köprüsü bağlantısı ve D-100 bağlantısı ile 84 metrelik Üsküdar Koşuyolu U dönüşü gibi yapılar yer alıyor. Dev proje tamamlandığında İstanbul’da trafiğin büyük oranda azalması planlanıyor. Proje tamamlandığında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, O1 ve D 100 karayolları ile diğer ana yollara sağlayacağı direkt bağlantılarla trafik yükünü azalacak. Öte yandan 874 metrelik kavşak viyadüğü tamamlandığında, İstanbul’un en büyük katlı kavşak viyadüğü olacak.
Çevre Bakanı Murat Kurum son dönemde büyük spekülasyon konusuna çevrilen kıyı ve koylardaki yapılaşma hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Son dakika açıklamaları haberimizde!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum kıyı ve koylarda yapılaşma konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Son dönemde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yoğun eleştiri almasına neden olan kaçak yapılaşma hakkında açıklama yapan Bakan Kurum Bodrum’da yargı kararı ile yapımına devam edilecek olan otelin inşaatını durdurduklarını duyurdu.
Kaçak Yapılara Göz Açtırılmayacak!
Bakan Murat Kurum yapmış olduğu açıklamasında “Sahada 100’ün üzerinde teknik elemanımız inceleme yapıyor. 7.200 sahil kesimde, 3260 kaçak yapı ise iç kısımlarda. Yapmış olduğumuz denetimlerde imara aykırılıkları arkadaşlarımız tespit etti.
Bodrum Yalıkavak’ta 75 villa ruhsata aykırılıklardan dolayı mühürlendi. Aynı bölgede 90 otel 330 konut, Gölköy’de 116 konut, Yalıkavak’ta 350 konut, otel, kıyı yapı inşaatı, Göktürkbükü’nde 50 konut, otel inşaatı, Yalıkavak’ta 70 konut, kot kesiti aykırılıklar, Gümbet’te 131 konut, Yalıçiftlik’te 450 villa, otel mühürlendi ve durduruldu.Tüm şehir genelinde balık çiftlikleriyle alakalı denetimler de sürüyor. Sosyal medyada çok konuşulan otelin de inşaatını durdurduk. Tüm ülkemizdeki korunan alan miktarını yüzde 17’ye getireceğiz” diyerek vatandaşa denetimlerin sürdüğünü duyurdu.
Orman Yangını İle Kaybedilen Alanlar İmara Açılmayacak
Son dönemde artan orman yangınları ile başlayan imar tartışmalarına son noktayı koyan Bakan Kurum orman yangını nedeni ile kaybedilen orman alanlarının tekrar ağaçlandırılacağını ve bir daha imara açılmayacağını söyledi.
Karadeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayacak olan, bünyesinde 28 tünelin bulunduğu ve yaklaşık 600 kilometre uzunluğa sahip asrın projesinde çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. 6 ili direkt, 50 ili de dolaylı yollardan ilgilendiren projenin Ordu kısmında 25 tünel ve 330 metre uzunluğunda viyadük bulunuyor.
Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk kez dile getirilen ve 2. Abdülhamid Han zamanında projesi çizilen 600 kilometrelik Karadeniz-Akdeniz Yolu’nun Ordu etabının yüzde 90’lık kısmı neredeyse tamamlandı. Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere, tüm Anadolu’nun ekonomisini olumlu yönde etkileyecek olan asrın projesi sayesinde Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Akdeniz’in ticaret limanı olacak.
50 İli Dolaylı Şekilde İlgilendiriyor, Toplam Maliyeti 1 Milyar TL
Orta ve Doğu Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayacak olan, toplam bedeli ise yaklaşık 1 milyar TL olan, bünyesinde 6 ili direkt, 50 ili ise dolaylı şekilde ilgilendiren proje ile Karadeniz’in kapıları, İç Anadolu ve Akdeniz’e açılacak. Ordu’dan, Akdeniz Bölgesi’ndeki illere kadar ulaşımı kolaylaştıracak olan proje, Rusya, Gürcistan, Ukrayna gibi ülkelere de kent üzerinden ithalat ve ihracatta önemli rol de üstlenecek.
Proje Bünyesinde 600 Kilometrelik Yol, 28 Tünel Bulunuyor
Toplamda 28 tünelin içerisinde bulunduğu, 600 kilometre uzunluğa sahip olan projenin en önemli etaplarından birisi olan Ordu sınırlarında çalışmalar Mesudiye ilçesi sınırlarında aralıksız bir sürüyor. Ordu’da, Melet Irmağı boyunca yaklaşık 100 kilometrelik yolun büyük bölümü tamamlanıp asfaltlanırken, diğer bölgelerde de çalışmaları sürdürüyor. Projenin, Ordu sınırları içerisinde ise yaklaşık 15 kilometre uzunluğunda 25 tek tip tünel, çok sayıda köprü ve 330 metre uzunluğunda 1 adet viyadük bulunuyor.
“Sadece Karadeniz için değil, Türkiye için kuzey-güney aksı”
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler, Karadeniz-Akdeniz Yolu’nun sadece Ordu ve Karadeniz Bölgesi açısından değil, tüm Türkiye tarafından önem arz ettiğini belirterek, “Bu yolun arasında 6 tane vilayet var. Sivas, Kayseri ve Mersin’e kadar giden bir yol. Güzergahı adım adım takip ediyoruz. Aslında şu an yol çalışıyor. Mesudiye tarafındaki asfaltla ilgili yoğun bir çalışma var. Son ayda 3 defa gittim, orası artık benim çocuğum gibi, çocuğumu görmeye gidiyorum. Dereyolu, dedelerimizin Halil Rıfat Paşa’nın projesi. Bunu yaptığımız zaman sadece Ordu, Karadeniz değil, Türkiye için Kuzey-Güney aksı o yol. O çalışma olduğu zaman bambaşka şeyler olacak” dedi.
“Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları açısından da önemli”
Başkan Hilmi Güler, şöyle devam etti: “Eğer birde ileride o demir yolu ile taçlanırsa, hatta petrol boru hattıyla yapılırsa, Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları bile bu yol açısından önemli. İsrail bölgesinin enerjisi nereden gidecek? Enerji Bakanlığım zamanında boru hatları yaptım. Oraların enerji hatları Kıbrıs üzerinden adalardan gitmeyecek. Onun için bu çalışmayı çok ciddi takip ediyoruz. Onun başında konteyner limanı, altında da Mersin olacak. Ege dolaşılmadan oradan geçip gideceğiz. Bunun çalışmaları yapılıyor. ÇED raporları, proje çalışmaları hepsi yoğun bir şekilde gidiyor. Bütün mesele ikisini birleştirmek. Hem konteyner limanı, hem de yolun belirli bir fizibilitesi ile birlikte çok olumlu gözüküyor.”
“Sivas’ın Kayseri’nin denizi oluyoruz”
“Mesudiye tarafındaki bazı yerler bittikten sonra geçilecek ancak zaten şu haliyle de yol çalışıyor” diyen Başkan Güler, “İlerleyen zamanlarda çok daha hızlı bir şekilde gidilmesi için, o rötuşların yapılması lazım. Yani Sivaslı 3 saat 15 dakikada denize geliyor ve dönüyor. Bu çok güzel bir şey. Ordu’ya gelip denize girebilecekler. Biz, Sivas’ın, Kayseri’nin denizi oluyoruz. Bu, Ordu’nun daha da kıymetlenmesi, marka değerinin artması demek” şeklinde konuştu.
On Birinci Kalkınma Planı’na göre, kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında Hazine’ye ait sanayi parselleri, küçük sanayi kooperatiflerine satılacak.
Kentsel dönüşüm uygulamalarına kaynak sağlanmasına yönelik olarak Hazine’ye ait sanayi parsellerinin satışı küçük sanayi kooperatiflerine yapılacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı olan ve 2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma Planı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından TBMM’ye sunuldu. Programda çevre ve şehircilik alanlarına ilişkin konulara da yer verildi. Buna göre, afet tehlikesi ve riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve araziler, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşamayı esas alacak şekilde dönüştürülecek. Yüksek öncelikli alanların, çok ölçütlü değerlendirme sistemiyle önceliklendirilerek ivedilikle dönüşümü sağlanacak. Kentsel dönüşüm projelerinde dönüşüm alanlarının altyapılarının oluşturulması, idari ve çevresel düzenlemeler ve kira yardımlarıyla hak sahiplerinin mali ihtiyaçlarının karşılanması için finansman modeli geliştirilecek.
Yerli Malzemeye Destek
Kentsel dönüşüm uygulamalarına kaynak sağlanmasına yönelik olarak Hazine’ye ait sanayi parselleri küçük sanayi kooperatiflerine satılacak. Kentsel dönüşüm çalışmalarının, yerli ve yenilikçi malzemelerin üretilmesini destekleyecek şekilde yapılması sağlanacak. Yerli ve yenilikçi üretimi destekleyecek şekilde uygulanmaya yönelik usul ve esaslar belirlenerek, mevzuat bu yönde geliştirilecek. Çalışmalar, yatay mimari anlayışıyla, yaşam kalitesini yükseltme ve kentlilik bilincini geliştirme amacı çerçevesinde tarihi merkezlerin yenilenmesini içerecek şekilde yürütülecek.
Tarihi Kent Merkezleri Dönüştürülecek
Tarihi kent merkezi alanlarının yenilenmesinin yaygınlaştırılması, bu kapsamda yerel yönetimlerle paylaşımlı finansman modeli oluşturulması sağlanacak. 81 ilde tarihi kent merkezleri, kent kimliğini ön plana çıkaracak şekilde dönüştürülerek yatay mimari ve insan odaklılık anlayışıyla tasarımlar gerçekleştirilecek. Bu kapsamda, Tarihi Kent Merkezi Projesi’nde yer alan il sayısının 9’dan 2023 yılında 81’e çıkarılması hedefleniyor. Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi hazırlanan il sayısının da 2’den 81’e çıkarılması amaçlanıyor.
Türk şirketi Özgüven, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te 215 metre yüksekliğinde 50 katlı gökdelen inşa edecek.
Orta Asya’nın en yüksek gökdelenini bir Türk şirketi inşa edecek. İnşaatı tamamlandığında 215 metre yüksekliğinde olacak 50 katlı gökdelen, Türk Özgüven şirketi tarafından Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te inşa edilecek. Türk şirketi tarafından inşa edilecek projenin maliyeti 150 milyon dolar civarında olması bekleniyor. Proje, inşaat tamamlandığında Kazakistan’ın başkenti Astana’daki 201 metre yüksekliğindeki gökdeleni geride bırakarak Orta Asya’nın en yüksek binası olacak.
Taşkent’in merkezinde kurulacak Tashkent City Uluslararası İş Merkezi bünyesinde kurulacak projenin tanıtımında yatırımcı firma Murad Buildings’in başkanı Murad Nazarov, projenin hayata geçirilmesi için ABD, Avrupa ve Asya ülkelerinden 100’e yakın şirket ile iş görüşmeleri yaptıklarını söyledi. Bu görüşmelerin ardından, bu gökdelenin inşaatı için Türk Özgüven şirketini seçtiklerini ifade eden Nazarov, 1,5 hektarlık alana kurulacak projenin bir çok açıdan Özbekistan’da bir ilk olacağını, projenin tahmini tutarının 150 milyon dolar civarında olduğunu aktardı.
500 Kişi Çalışıyor
Özgüven şirketinin kurucusu Özgür Onur Özgüven de söz konusu projenin ata yurdu Özbekistan’ın tarihi ve mimarcılığı tarihi açısından öneminin farkında olduklarını kaydederek, Orta Asya’nın merkezinde, İpek Yolu’nun kalbinde, gelişen, büyüyen Özbekistan’a katkıda bulunmaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirtti.Özgüven, 4 ay önce başladıkları gökdelenin inşaat ve proje çalışmalarını yürüttüklerini ve şu anda projeyle ilgili zemin iyileştirme çalışmalarını sürdürdüklerini kaydederek, proje için Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden çok sayıda profesör, mühendis ve uzmanın da aralarında bulunduğu 500 kişinin bu proje için çalıştığını belirtti. Projenin en belirgin özelliğinin Özbekistan’ın en yüksek yaşam alanı olduğunu kaydeden Özgüven “215 metreyi aşacak bina, mimari görünümü ve dünyada eşine az rastlanacak özellikleriyle benzersiz olacak” dedi.
Malzemeler Türkiye’den
Projenin temelinde 20 bin metreküp, tamamında da 170 bin metreküp beton kullanacaklarını ve bu betonla 80 metrekareli yaklaşık 5 bin dairenin yapılmasının mümkün olduğunu vurgulayan Özgüven, projede kullanılacak 25 bin ton demirin toplam uzunluğunun ise Taşkent ile İstanbul arasındaki mesafenin iki katından fazla olan 7 bin 500 kilometreyi oluşturduğunu kaydetti. İnşaatı tamamlandığında binanın toplam ağırlığının 500 bin ton olacağını dile getiren Özgüven, “Özbekistan’ın en yüksek, en ihtişamlı ve en donanımlı bina kompleksini hayata geçirmek için her gün çalışıyoruz” diye konuştu. Özgüven ayrıca, rezidans, otel, iş merkezi, otopark ve diğer farklı görevleri görecek çok fonksiyonlu gökdelen inşaatı için yapı malzemeleri, kalıp, vinç, beton santrali ve beton ekipmanlarının Türkiye’den temin edeceklerini de sözlerine ekledi.
GardenPark Evleri 14 bin 666 metrekare arsa alanı üzerinde 4 blokta toplamda 148 daireden meydana geliyor. 7 katlı olarak tasarlanan bloklarda büyüklükleri 115 ile 135 metrekare arasında olan ebeveyn banyolu 2 oda 1 salon ve ebeveyn banyolu 3 oda 1 salon tipinde daireler yer alıyor. Aile konsepti düşünülerek hayata geçirilen projede 2 oda 1 salondan daha küçük dairelere yer verilmedi. Huzurlu bir yaşam imkanı sunan GardenPark Evleri’nde 2 tane de ticari ünite bulunuyor.
1915 Çanakkale Köprüsü’nün tamamlanmasıyla birlikte değerine değer katacak olan Çanakkale’de merkezi konumda bulunan GardenPark Evleri, birinci sınıf malzeme kullanılarak inşa edildi. Yemyeşil bir dünya sunan projenin 9 bin metrekarelik kısmı yeşil alan olarak ayrıldı. Huzur ve dinginlik sunan GardenPark Evleri projesi günlük hayatın stresinden kurtulmanız için içerisinde 400 metrekare yüzey alana sahip biyolojik gölet bulunduruyor.
Sosyal donatılarıyla da ön plana çıkan GardenPark Evleri;
Çocuk oyun alanları, Fitness merkezi, Kreş, Market, Kafe, Güvenlik, Kameralı
güvenlik, Basketbol sahası, Göl/gölet, Şelale, Açık otopark, Kapalı otopark,
Yürüyüş parkuru, Merkezi uydu sistemi ve Mescit gibi imkanlar sunuyor. Ayrıca
projede dairelerin ortak özellikleri arasında Ankastre beyaz eşya, İntercom
sistemi, Merkezi ısıtma, Isı pay ölçer, Fiber Optik İnternet Altyapısı, Ebeveyn
banyosu ve Alarm sistemleri bulunuyor. Projede ses ve ısı yalıtımı için asmolen
döşeme yapıldı. Asansörlerde güvenlik birimiyle bağlantılı asansör kiti
bulunuyor.
Proje alanının yaklaşık %80’ını oluşturan sosyal yaşam alanları; 9000 m² yeşil alan, 1 km yürüyüş/Bisiklet parkuru, 220 m² Çocuk Oyun Alanı, 200 m² Fitness Alanı, 200 m² Basketbol Sahası, 400 m² yüzey alanına sahip şelalelerle bağlantılı Biyolojik Gölet, Seyir Terasları, Kreş, Mescit Oturma Alanları şeklindedir.
Bitkisel tasarım; alanın dört
mevsim çiçekli, renkli ve hoş kokular yayan bir bahçe olarak kalmasını
sağlayacak şekilde, iklim şartlarına uygun, bakımları kolay bitkilerle yapılmış
olup, gölge yapma, gürültü önleme, perdeleme ve sınırlandırma gibi işlevleri
düşünülerek her bir bitki özenle seçilmiştir.
Gardenpark Evleri projesi Çanakkale Devlet Hastanesi’ne 800
metre, Esenler Aile Sağlığı Merkezi’ne 900 metre, Özlem Kayalı İlkokulu’na 1
kilometre, Arıburnu İlkokulu’na 900 metre, Gelibolu Milli Parkı’na 29
kilometre, Trio Antik Şehri’ne 35 kilometre, Bozcaada’ya 70 kilometre, Assos’a
90 kilometre mesafede yer alıyor.
LİMAK Holding patronu Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, Atatürk Olimpiyat Stadyumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Detaylar haberimizde.
Yapılan seçimlerin ardından Futbol Federasyonu Başkanı olarak seçilmeyi başaran Nihat Özdemir görevine tüm hızı ile devam ediyor.
Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nun Son Durumu Ne?
Türkiye’nin üstlendiği çok sayıda organizasyona ev sahipliği yapan Atatürk Olimpiyat Stadyumu hakkında önemli açıklamalarda bulunan Özdemir “Sayın Demirören yönetiminde Fatih Terim ile yola çıktık. Önemli değişiklikle genç bir jenerasyon yakalayıp geleceğin takımını kuralım dedik. Şimdi de Şenol Güneş ile birlikte yolumuza devam ediyoruz. Hedefimiz Avrupa Şampiyonası. 2028’de yapılacak. Bu program çok iyi bir gösterge oldu.
Şampiyonlar Ligi finali, Süper Kupa’dan daha değerli. Biz Riva’dayız. Orada yeni bir tesisimiz var. O da yetmiyor. Bayan takımımız da var. Bunların hepsinin eğitimleri, seminerleri var. Orayı (Atatürk Olimpiyat Stadı) yeni bir futbol merkezi haline getirmek istiyoruz. 30 Mart’ta bitirmek istiyoruz. 2020’nin sonunda Atatürk Olimpiyat Stadı’nı hedeflediğimiz projenin son noktasına getiririz.”
İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, 1999 Marmara depremi yıl dönümünde yaptığı açıklama ile kentsel dönüşüm kanunu ile yapılan uygulamalarının engellerle karşılaştığını söyledi.
İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, sözlerine şöyle devam etti: “17 Ağustos 1999 depreminden sonra ülkemizdeki riskli bina stokunun azalması yönünde birçok adım atıldı. İlgili devlet kurumları riskli binaların yenilenmesi için reform çalışmalarından hız kesmedi. Ancak aradan geçen 20 yıl sonunda yüzde yüz başarıya ulaştığımızı söylemek mümkün değil. Maalesef atılan her adımda, çıkarılan her kanun, yönetmelik gibi uygulamada çeşitli engellerle karşılaşıldı.
Deprem riskini ve çarpık yapılaşmayı ortadan kaldırmak için hazırlanan yönetmelik ve yasalar, maalesef hem bireylerin hem de firmaların kişisel çıkarları nedeniyle istenildiği şekilde ve ölçüde kullanılamıyor. ‘Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ardına sığınan bireyler ise birkaç metrekare uğruna dönüşüm projelerini kilitleyerek yüzlerce hak sahibini tabut binalarda yaşamaya mahkum edebiliyor. Arsa sahipleri can güvenliklerini ikinci planda tutarak daha fazla rant ve pay derdine düşerken, kurumsallaşamamış firmalar kentsel dönüşüm için devletin sunduğu imkanları rant uğruna suistimal ediyor. Diğer taraftan mevcut ekonomik koşullarda bile; yaptığı sözleşmelere bağlı kalarak projelerini tamamlama gayreti içindeki müteahittler her türlü fedakarlığı yaparken, kriz nedeniyle fizibilitesi kalmayan projelerdeki arsa sahiplerinin de şapkalarını önlerine alıp bir kez daha düşünmesi gerektiğine inanıyoruz.
20 -30 yıl önce riskli bina yapan müteahhitler hiçbir vicdani muhasebe yapmadı. Vicdani muhasebe yapmamasından öte kendi yaptıkları binalara çürük raporu alarak tekrar kentsel dönüşüm projelerinde yer alması daha da büyük suç işlediler. Maalesef her iki kesimin de yaptıkları yanına kar kaldı, kalıyor. İnşaat mühendislerinin tekrar değer kazandığı ve güvenli bina yapan Yapı Müteahhitlerinin sayısı giderek artıyor. Ancak bu olumlu gelişmeye rağmen rant uğruna 5-10 yıl önce kendi yaptığı binaya çürük raporu alarak yeniden inşa eden firmaların varlığı da devam ediyor.
Türkiye’deki yaklaşık 1,5 milyon riskli binanın dönüşümü için herkesin fedakarlık yapması gerektiğinin bir kez daha altını çizmek gerekir. Arsa/daire sahipleri değişen ekonomik koşullara göre hazırlanacak sözleşmelerde can güvenliğini ön plana alacak şekilde fedakarlık yapmalı. Yaptığı binalar depremde hasar gören, mevcut yönetmeliklere göre proje yapmayan müteahhitler zaman aşımı olmaksızın adalet karşısında hesap vermeli ve sektörden dışlanmalı.
Devletimiz ise son yıllarda ortaya çıkan ekonomik şartları göz önüne bulunduracak teşviklerle, kentsel dönüşüm için varını yoğunu harcayanlara destek vermeye devam etmelidir.
Deprem gerçeği ile daha hazırlıklı bir şekilde yüzleşmek için tüm ilgili resmi ve özel kurum ve kuruluşlara kanun ve yönetmeliklerde belirtildiği üzere görevler düşmektedir. Ancak tüketicinin de bu konuda artık daha bilinçli davranması gerekmektedir. Örneğin konut almak için seçimini yaparken, satış vaatlerine ve popülaritesine bakmaksızın projeyi kimin geliştirdiğine bakarak satın alması ve aldıktan sonra da projenin orijinal haline sadık kalması da son derece önemli bir husustur.”
THBB KGS İktisadi İşletmesi Direktörü Selçuk Uçar, inşaat sektörünün canlanması için önceki yıllarda pek çok sektör için hazırlanmış olan strateji belgesinin bir benzerinin inşaat sektörü için de kapsamlı ve geniş katılımlı olarak hazırlanmasını talep ettiklerini söyledi.
1988 yılından bu yana Türkiye’de kaliteli betonun üretilip kullanılması için önemli çabalar gösteren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), bu amaçla yapmış olduğu çok sayıda etkinliğin yanı sıra ‘Beton Teknolojileri ve Doğru Beton Uygulamaları’ konulu seminerler düzenliyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde periyodik olarak gerçekleştirilen bu seminerlerle müteahhitler, mimarlar, mühendisler başta olmak üzere beton kullanıcılarına betonla ilgili kamu idarelerinin yetkililerine, yapı denetim kuruluşu temsilcilerine ve beton üreticilerine betonun doğru uygulamalarının anlatılması hedefleniyor. THBB’nin 2017 yılında başlattığı seminerler dizisinin 20’nci İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Edirne Temsilciliği iş birliğiyle TMMOB Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi Ahmet Dereli Konferans Salonu’nda yapıldı. Seminer kapsamında, THBB Kalite Güvence Sistemi (KGS) Direktörü Selçuk Uçar, ‘Betonda Kalite Denetimleri; THBB Teknik ve Sürdürülebilirlik Direktörü Koray Saçlıtüre, ‘Türkiye’de ve Dünyada Hazır Beton Sektöründeki Son Gelişmeler’; İTÜ İnşaat Fakültesinin Eski Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir ise ‘Beton Teknolojisinde Son Gelişmeler’ başlıklı birer sunum gerçekleştirdi. Seminere inşaat mühendisleri, müteahhitler, mimarlar ve beton üreticileri yoğun ilgi gösterdi.
Yüzde 8.7 Küçülme
Seminerde inşaat sektöründeki ekonomik gelişmeleri değerlendiren THBB KGS Direktörü Selçuk Uçar, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 8,7 gibi ciddi bir oranda daralan inşaat sektörünün 2009 küresel krizinden sonraki en kötü performansını sergilemekte olduğunu belirterek “Bu yılın ilk göstergeleri, inşaat sektörünün 2019’a da iyi başlamadığını göstermektedir. Her ay üyelerimizin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz Hazır Beton Endeksi, yılın ilk 4 ayındaki faaliyet ve beklentinin oldukça zayıf kaldığını ortaya koymuştur” dedi. Hem beklentinin hem de güven endekslerinin geçen yılın aynı dönemine kıyasla düşüş gösterdiğini kaydeden Uçar, “Önümüzdeki dönemde sektörde toparlanma yaşanma ihtimalini aşağı çekmektedir” diye konuştu.
İnşaat sektörünün canlandırılması için önerilerde bulunan Selçuk Uçar, “THBB olarak çözümün, kapsamlı, uzun vadeli, çok yönlü bir yol haritasının ortaya konulması ile sağlanabileceğini düşünüyoruz. Bu noktada, önceki yıllarda makine, yurt dışı müteahhitlik, demir-çelik, tekstil-konfeksiyon, turizm gibi pek çok sektör için hazırlanmış olan strateji belgesinin bir benzerinin inşaat sektörü için de kapsamlı ve geniş katılımlı olarak hazırlanmasını talep ediyoruz” açıklamasında bulundu.
KGS Denetimi Aranmalı
Seminerde kaliteli beton kullanımı konusunda değerlendirmelerde bulunan Selçuk Uçar; şunları söyledi: “KGS denetimleriyle kaliteli ve yüksek dayanım sınıflarında beton üretiminin gerçekleşmesini sağlamaktadır. Beton üretim tesislerinin yerinde denetiminin yanı sıra habersiz ürün denetimleri de gerçekleştiren KGS kaliteli beton kullanımının yaygınlaşmasına katkı sağlamaktadır. Güvenli yapılar için KGS denetiminden geçmiş kaliteli betonun kullanılması bir ön şarttır. Bunun sağlanması için de betonun üretimi, yerleştirilmesi ve bakımı bir bütün olarak düşünülmelidir. Beton kalitesindeki ilk önemli unsur, beton üretim yerinin ve sisteminin uygun olmasıdır. Bu nedenle beton alırken, betonun KGS denetiminden geçmiş olması aranmalıdır.”
THBB Teknik ve Sürdürülebilirlik Direktörü Koray Saçlıtüre, seminerde Türkiye’de ve dünyada hazır beton sektöründeki son gelişmeleri aktardı.
THBB’nin dünya çapında gelişmeleri en etkin şekilde takip ederek Türkiye’ye kazandırdığını vurgulayan Saçlıtüre, “Dünya ile eş zamanlı olarak sürdürülebilirlik konusuna odaklanarak Kaynakların Sorumlu Kullanımı Sistemini Türk hazır beton ve çimento sektörlerine sunduk. 2018 yılında hazır beton tesisleri ile çimento fabrikalarının belgelendirilmesine başlayarak Türk hazır beton sektörü olarak sürdürülebilirlik konusunda dünyadaki ilklerden birini başardık” diye konuştu.
Türkiye’de şu anda CSC belgeli 2 çimento fabrikası ve 3 hazır beton tesisi bulunduğu bilgisini veren Saçlıtüre, “THBB, Beton Sürdürülebilirlik Konseyi Bölgesel Sistem Operatörü olarak hazır beton, çimento ve agrega sektörlerine yönelik bilgilendirme çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. KGS de bağımsız olarak denetimlerde bulunarak hazır beton tesisleri ile çimento fabrikalarını belgelendirmeye devam ediyor” dedi.
İTÜ İnşaat Fakültesinin Eski Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, beton bileşenleri, betonun üretimi, yerleştirilmesi ve bakımı ile ilgili bilgiler vererek “Günümüzde beton alıcısı sadece basınç dayanımını ve işlenebilirliği değil betonun daha ileri düzey teknik özelliklerini bildirerek hazır beton talebinde bulunabilir” şeklinde konuştu.
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin toplam ciroları, sanayi, hizmet ve ticaret sektörlerindeki artışlarla, Haziran’da yıllık bazda yüzde 12.3 yükseldi.
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin toplam ciroları, sanayi, hizmet ve ticaret sektörlerindeki artışlarla, Haziran’da yıllık bazda yüzde 12.3 yükseldi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre sektörlerin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış toplam ciro endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 1.5 azaldı.
TÜİK’in açıkladığı “Ciro Endeksleri, Haziran 2019” verilerine göre, yıllık bazda;
Sanayi sektöründe ciro yüzde 13.9, Hizmet sektöründe ciro yüzde 22.4, Ticaret sektöründe ciro yüzde 15.1 artarken, İnşaat sektöründe ciro yüzde 26.8 azaldı.
TÜİK’ten yapılan açıklamada şu bilgiler verildi;
“Takvim etkilerinden arındırılmış sanayi ciro endeksi, 2019 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13.9 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi ciro endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 4.5 azaldı.
“Takvim etkilerinden arındırılmış inşaat ciro endeksi, 2019 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26.8 azaldı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış inşaat ciro endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 6.1 azaldı.
“Takvim etkilerinden arındırılmış ticaret ciro endeksi, 2019 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15.1 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ticaret ciro endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 0.7 arttı.
“Takvim etkilerinden arındırılmış hizmet ciro endeksi, 2019 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22.4 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış hizmet ciro endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 0.1 arttı.
Batman’a bağlı olan Hasankeyf ilçesinde yapımı devam eden köprüde sonunda iki yaka birleştirildi. Eylül ayında hizmete girecek olan köprü hakkında son gelişmeler haberimizde…
Tamamlandığında Türkiye’nin en uzun köprüleri arasına girecek olan Hasankeyf-2 köprüsünde sona gelindi.
Eylül Ayında Ulaşıma Açılacak!
Köprü hakkında açıklama yapan Hasankeyf Kaymakamı Haluk Koç toplamda 850 milyon lira maliyete sahip olan projenin son durumu hakkında “Tarihi Hasakeyf ilçesinin Orta Doğu’ya ve MEzopotamya’ya açılan bir köprüde son aşamadayız.
Şu an itibariyle köprüde son 20 metreye ulaştık. En son bağlantılar yapıldıktan sonra, dengeli konsolların birleştirilmesi, halatların çekilmesiyle birlikte Eylül ayı sonunda ulaşıma açacağız. Bu köprü sadece iki yakayı bir araya getiren değil özellikle Türkiye’nin İran ve Irak ile olan ticari ilişkilerinde taşımacılıkta da önemli bir yere sahip olacak.
Gerçüş istikametine gittiğimizde hızla devam eden iki adet tüp tünelimiz var. Bu tüp tünelleri de yıl sonuna doğru bitmesini bekliyoruz. Böylece burada güvenli, bölünmüş bir yoldan ulaşımı hızla sağlamayı hedefliyoruz. Suyun dolmasıyla birlikte burada göl olacak. Köprümüz göl manzarası akabinde tarihi eserlerimizin de görülebildiği bir manzaraya sahip olacak. Sabırsızlıkla o günleri bekliyoruz.” diyerek iki yakanın bir araya geldiğini söyledi.
Kamu binalarında enerji tasarrufu için ilk adım atıldı. Yayımlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesine göre yıllık toplam enerji tüketimi 250 ton eşdeğer petrol veya toplam inşaat alanı 10 bin metrekarenin üzerinde bulunan kamu binalarında 2023 sonuna kadar asgari yüzde 15 enerji tasarrufu sağlanacak.
Kamu binalarında enerji tasarrufuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı.
Buna göre, 2020-2023 dönemi tasarruf hedefinin gerçekleştirilmesi, uygulanacak enerji verimliliği önlemlerinin belirlenmesi ve bu doğrultuda kamu kurum ve kuruluşlarında uygulamaların takip edilerek azami tasarruf sağlanması amacıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan “Kamu Binalarında Tasarruf Hedefi Uygulama Rehberi” bakanlığın internet sitesinde yayımlancak.
Yüzde 15 Tasarruf
Yıllık toplam enerji tüketimi 250 ton eşdeğer petrol veya toplam inşaat alanı 10 bin metrekarenin üzerinde bulunan kamu binalarında 2023 sonuna kadar asgari yüzde 15 enerji tasarrufu sağlanması hedefleniyor.
Düşen konut kredisi faiz oranları sonrasında inşaat sektöründe beklenen bayram havası esmeye başladı. Konut satışları arttı! Konut fiyatları nasıl etkilenecek, konut almanın zamanı mı, ev sahibi olmak isteyenler ne yapacak?
İzmir Müteahhitler Derneği (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı İslam Yıldırım bayram tatilinin sona ermesi ile konut satışlarına olan ilginin yeniden arttığını açıkladı.
Faiz İndirimi Konut Sektörüne Can Suyu Olacak!
Kamu bankaları tarafından başlatılan 0.99 konut kredisi kampanyası hakkında açıklamada bulunan Yıldırım yapılan faiz indiriminin konut satışlarını yeniden arttıracağını belirterek “Faiz indiriminden sonra doların yükselmesi bekleniyordu. Piyasada böyle bir algı vardı.
Piyasaya olan güven ve ekonomik iyileşmeler bu durumu önledi. Sonuç olarak bu beklenti kırıldı. Son 1 yıldır özellikle inşaat sektörümüzde yaşanan sıkıntıların, bu faiz indiriminden sonra bir nebze olsun azalacağını düşünüyoruz.” dedi.
İnşaat Sektörü Komadan Çıkacak, Konut Satışları Yeniden Artacak
Yükselen faiz oranları nedeni ile inşaat sektörünün adeta durma noktasına geldiğini belirten Yıldırım, “Geçen yıl faizlerin yükselmesi neticesinde inşaat sektörü adeta durma noktasına gelmişti. Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle birlikte 14 ay sonra ilk kez konut sattım.
Bu satışı da elinde döviz olan bir vatandaşa yaptım. Dolar aşağı yönlü hareket ettiği için dövizini Türk Lirası’na çevirdi ve konut ihtiyacını karşılamayı tercih etti. Dernek üyesi arkadaşlarımın da telefonları çalmaya başladı. Müşterilerimizde artış var. Bayram araya girdiği için yüksek bir satış olmadı. Ama bizim bayram şimdi başlayacak. Kurban Bayramı’ndan sonra Ağustos ayında mevduat faizleri aşağı düşerse 2016-2017’deki satış rakamlarını yakalarız.” diyerek konut satışlarının arttığını söyledi.
Konut Almanın Zamanı mı?
Konut fiyatlarının kısa süre içerisinde yükseleceğini belirten Yıldırım “Ülke ekonomisine olan güvenin önümüzdeki aylarda daha da artacağını umuyoruz. Merkez Bankası’nın almış olduğu kararlardan dolayı sektörümüz adına Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyelerine teşekkür ediyoruz. Kamu bankalarımızın başını çektiği faiz indirimlerini diğer özel bankaların da kısa zamanda yapmasını bekliyoruz.
Yılda ortalama 700 bin civarı konut ihtiyacı var. Yatırım amaçlı da düşünüldüğünde piyasada 1,5 – 2 milyona yakın konut stoğu var. Kamu ve özel bankalarımızın faiz indirmesi neticesinde sektör temsilcisi arkadaşlarımızın elinde şişen konut stoklarının 2020 Nisan ayına kadar tükeneceğini tahmin ediyoruz.
Özellikle konut alma ihtiyacını erteleyen vatandaşlarımıza tavsiyem, son bir yılda artan inşaat maliyetlerinden etkilenmeden bir an önce ihtiyacı olan konutları almalarıdır. Çünkü bundan sonra inşa edilecek konutları mevcut fiyatlardan almaları mümkün değildir. Konut satışları durduğu için maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamamıştık. Şu an konut almanın tam zamanı” diyerek ev sahibi olmak isteyen kişilere alım için hemen harekete geçmeleri yönünde tavsiyede bulundu.
Bartın’da kurulu Mescier Demir-Çelik Fabrikası’nda, 100 milyon dolar yatırımla kurulacak ark ocağında, yılda 1 milyon ton hurda demir yarı mamule dönüştürülerek yurt dışına gönderilecek.
Fabrikanın yönetim kurulu başkan yardımcısı Mehmet Mescier, AA muhabirine, Bartın’da kurulu fabrikalarında 2010’da yaptıkları 100 bin ton üretimi 2018’de 400 bin tona çıkararak yüzde 300 artış gerçekleştirdiklerini söyledi.
Mescier, 400 bin tonluk üretimin 300-350 bin tonunun ihraç edildiğini aktararak, “Orta Doğu’da Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai), Kuzey Afrika’da Cezayir, Fas, Tunus, Amerika kıtasında Dominik, Guatemala, Peru, Arjantin, Brezilya gibi 100 ülkeye ürün ihraç ediyoruz. Karabük ve Bartın’da yaklaşık 700 kişi istihdam sağladığımız fabrikamızda bu yıl 500 bin ton üretim hedefliyoruz.” diye konuştu.
Rusya ve Ukrayna’dan yılda yaklaşık 450-500 bin ton kütük demir ithal ettiklerini, bunu fabrikalarında üretmeyi hedeflediklerini dile getiren Mescier, şöyle devam etti:
“Fabrikamızda yaptığımız 100 milyon dolar yatırımla kuracağımız ark ocağı ile 1 milyon ton hurda demiri yarı mamule dönüştüreceğiz. Bunun da yine fabrikamızda köşebent, lama, profil, kare ve yuvarlak mamule dönüştürerek ihracatını yapacağız. Şu anda faaliyetimiz 100 bin metrekare alanda sürüyor. Ark ocağı için 2016’da teşvik yasası kapsamında bedelsiz aldığımız 120 bin metrekare arsa 220 bin metrekareye çıkacak. Yatırımımız tamamlandığında Bartın Limanı’na yılda her biri 5-6 bin ton kapasiteli 200 gemi girecek.”
Mescier, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu içinde 2017’de 235. sırada olan fabrikalarının 2018’de 158 milyon dolarlık ihracatla 201. sıraya yükseldiğini sözlerine ekledi.
‘İhracatın artması ülke ekonomisine de getiri sağlayacak’
Fabrikanın yatırım ve işletme müdürü Fuat Yıldırım da fabrikalarındaki yatırımla demir ithalatının azalıp ihracatının artmasının, ülke ekonomisine de katma değeri yüksek getiri sağlayacağını ifade etti.
Mevcut haddehanelerinin ihtiyacı olan kütük demiri şimdiye kadar ithal ettiklerini aktaran Yıldırım, “İnşaat çalışmaları süren ve yıl içerisinde devreye alınması planlanan ark ocağı tesisinin tamamlanmasıyla ithal demir kalemi ihracata dönüşecek. Yani iç piyasadan hurda demiri alacağız ve ark ocaklarımızda eriterek kütük demire dönüştüreceğiz. Yarı mamul dediğimiz bu kütük demir de haddehanelerimizde şu an ihraç ettiğimiz ürünlere dönüşecek.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, söz konusu yatırımın 350 kişilik ilave istihdam oluşturacağını ve dolaylı olarak bin 500 kişiye iş imkanı sağlayacağını kaydetti.
Büyük bir yıkıma ve binlerce can kaybına neden olan 17 Ağustos depreminin 20. yıl dönümü nedeni ile gözler yeniden acı deprem gerçeğine çevrildi. Türkiye depreme hazır mı, depreme dayanıklı bina sayısı kaç?
Türkiye İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20’nci yıl dönümü nedeniyle özel bir açıklama yayımladı.
Gerçek Kentsel Dönüşüm Yeni Başladı!
Türkiye’nin depreme bir an önce hazırlanması gerektiğini belirten Erdoğan “Deprem açısından çok önemli olan, binayı korozyona karşı koruyan ‘su yalıtımı yönetmeliği’ 2017 yılında çıktı. Deprem yönetmeliğine uygun, su, ses, yangın yönetmeliklerine göre projelendirilmiş, Enerji Kimlik Belgesi alınmasının zorunlu tutulduğu, enerji, su ve atık yönetimini içeren, çevreye uyumlu, doğru malzemenin doğru yerde, doğru şekilde kullanılması ve tüm bu sürecin doğru şekilde denetlenmesi ile yasadan anladığımız kentsel dönüşüm ancak şimdi gerçekleşebilecektir.” dedi.
Kentsel Dönüşüm ile Her Bina Yıkılmak Zorunda Değil
Binaların yıkılmadan da depreme dayanıklı hale getirilebileceğine dikkat çeken Erdoğan, “Ancak hangi binaların kentsel dönüşüme girip hangilerinin girmeyeceği belirlenmedi. Kentsel dönüşüm kapsamına girebilecek öncelikli bölgeler net olarak belli olmadığından, birçok konut sahibi kendi konutunu da bu 6,5 milyonun içinde zannediyor.
Dolayısıyla konutlarının yıkılacağı beklentisi ile mecbur olmadıkça yenilemekten kaçınıyor be kentsel dönüşüm rüzgarıyla kendi binasının da yıkılıp yeniden yapılacağını hayal ederek kapısını çalacak “Beyaz atlı müteahhidini” bekliyor. Oysa hem her bina yıkılıp yeniden yapılmayacak hem de müteahhitlerin her binayı yenileyip eski sahiplerine bedelsiz verebilecekleri bir planları yok.” diye konuştu.
Bina Güçlendirme ve Bina Yenileme Yapılabilir
Erdoğan kentsel dönüşümde bina güçlendirme ve bina yenileme seçeneklerinin olduğunu da hatırlatarak “Avrupa Birliği üyesi ülkelerden farklı olarak deprem kuşağında yer alan ülkemizde kentsel dönüşüm kanunuyla başlayan süreç büyük önem taşıyor. Ancak Türkiye’de güçlendirme / yenileme çalışmalarının ihmal edildiğini ve Avrupa’ya göre geri kaldığımızı görüyoruz.
Ülkemizdeki kentsel dönüşüm sürecinde, tek uygun çözüm olarak vurgulanan yıkım ve yeniden yapımın, global olarak güçlendirme / yenilemenin ekonomik veya mümkün olmadığı yerlerde tercih edildiği biliniyor. Hatta doğal kaynak tüketiminin azaltılması ve yıkım sonucu ortaya çıkan molozun doğada neden olduğu tahribat gerekçeleri ve sürdürülebilirlik kavramları doğrultusunda, Avrupa’da son yıllarda, ekonomik olmasa da teknik olarak mümkünse yıkım – yeniden yapım yerine güçlendirme / yenileme yaklaşımı benimseniyor.” diyerek bu seçeneklerin de masada olduğunu hatırlattı.
Aydınlatma sektörü 18-21 Eylül 2019 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde 12’ncisi yapılacak IstanbulLight Uluslararası Aydınlatma ve Elektrik Malzemeleri Fuarı ve Kongresi’nde bir araya gelecek. 2018 yılında yüzde 4.7 artışla 466 milyon dolar ihracata ulaşan aydınlatma sektörü, 4 bin 375 firma ile yaklaşık 25 bin 500 kişiye istihdam sağlıyor. Sektör, 2018 yılında imalat sanayinde 6.45 milyar TL üretim değerlerine ulaştı ve 2010-2018 yılları arasında üretimini yüzde 112.7 artırdı.
Altı Bin 500 Firma Bekleniyor
Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD) ve Aydınlatma Türk Milli Komitesi (ATMK) stratejik ortaklığı ile Införma Markets tarafından düzenlenen fuara, yaklaşık 230 firma ile Türkiye, Orta Doğu, Afrika, Doğu Avrupa, Balkanlar, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ve Asya’dan 6 bin 5()0’ü aşkın sektör profesyonelinin ziyaret etmesi bekleniyor. IstanbulLight Fuar Müdürü Mustafa Çelen, “Sektörün dünya ihracatındaki payı yüzde 0.47 düzeyinde. İç pazarda ise 1.94 milyar dolar ciroya ulaşıldı. Sektörümüz üretim açısından sürekli büyümeye ve potansiyelini artırmaya devam ediyor. 2010 yılında bin 849 olan firma sayısı 2018 yılında 4 bin 375’e yükseldi” dedi.
Çelen, en çok ihracat yapılan Avrupa ülkeleri Almanya, İtalya ve Fransa başta olmak üzere Türkmenistan, Kazakistan gibi Türki Cumhuriyetleri, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu ülkeleri, Fas, Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkeleri gibi önemli hedef pazar ülkelerinden alıcıların dört gün süreyle IstanbulLight’ta buluşacaklarını sözlerine ekledi.
Bütün Paydaşlar Katılacak
Aydınlatma sektörünün tek uluslararası fuarı olan IstanbulLight’ta, teknik aydınlatma armatür üreticileri ve ithalatçıları, dekoratif aydınlatma armatür üreticileri ve ithalatçıları, lamba üretici ve ihracatçıları, aydınlatma komponent üretici ve ithalatçıları, aydınlatma tasarım firmaları, elektrik aydınlatma taahhüt grupları, elektrik malzemeleri üreticileri ve ithalatçıları, aydınlatma kontrol ekipmanları üreticileri ve ithalatçılarından ulusal ve uluslararası firmaların ürün ve hizmetleri yer alacak.
Türkiye’den 40 üniversite öğrencisi, yosundan enerji elde eden ve toprak panel yapı sisteminden oluşan sıfır enerji ve sıfır atık konseptli çevre dostu “akıllı ev” tasarladı.
Türkiye’den 40 üniversite öğrencisi, “dünyanın en büyük üniversiteler arası sürdürülebilir konut yarışması” olarak bilinen Solar Decathlon Afrika için yosundan enerji elde eden ve toprak panel yapı sisteminden oluşan sıfır enerji ve sıfır atık konseptli çevre dostu “akıllı ev” tasarladı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ), inşaat, çevre ve makine mühendisliği ile mimarlık gibi 10 farklı branştan doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencisi 40 kişiden oluşan ve kendilerine “Team Bosphorus” ismini veren takım, ABD Enerji Bakanlığı tarafından 2002’de başlatılan Solar Decathlon’da ilk kez Türkiye’yi temsil edecek.
“Yosunun enerjisi toprakla buluşuyor” sloganıyla bir araya gelen takım, yarışma için sürdürülebilir enerji verimli, doğal malzemelerden oluşan, yenilikçi ve çevre dostu “akıllı ev” tasarladı.
Takım, açık koridorlu, avlulu Türk evlerindeki hayatı da andıran ve genellikle toprak olarak inşa edilen Fas’taki yerel ev tipolojisine verilen “riad” isminden de etkilenerek yaptıkları eve, ilk hecesiyle “yeniden” kelimesini, ikinci hecesiyle ise avlu manasında kullanılan “courtyard” ile “riad”ı çağrıştıran ve “yenilikçi riad” anlamına gelen “ReYard” ismini koydu.
Sıfır Enerji ve Sıfır Atık Konseptli
Farklı ülkelerden 20 projenin kıyasıya rekabet edeceği 21 Ağustos’ta başlayacak yarışmada takım, 170 metrekarelik alan üzerine, yosundan enerji elde eden ve toprak panel yapı sistemiyle tasarlanan sıfır enerji ve sıfır atık konseptli, 2 oda 1 salondan oluşan 90 metrekarelik evi, 3 haftada inşa edecek.
Yarışma için tüm hazırlıklarını tamamlayan takım, evin yapımında ve iç dizaynında kullanacakları malzemeleri konteynere yükleyerek deniz yoluyla Fas’a gönderdi.
Mobilyasından mutfak eşyalarına kadar bir ailenin yaşayabileceği şekilde donatılacak evde, 2 hafta boyunca 5 kişi yaşayacak. Bu sayede evin ısı ve enerji değeri gibi çeşitli ölçümleri ve sayısal analizi yapılacak.
Alanında uzman akademisyenlerden oluşan jüri tarafından bu ölçümler ile “mimari”, “market potansiyeli”, “mühendislik”, “iletişim”, “inovasyon”, “sürdürülebilirlik”, “sağlık ve konfor”, “cihazlar”, “ev yaşamı” ve “enerji” kriterlerine göre değerlendirilecek projelerden dereceye girenler, 28 Eylül’de düzenlenecek programda ödüllendirilecek.
Kendi Elektriğini ve Isısını Üretecek
Düşük maliyetli, çok amaçlı ve esnek kullanım alanları yaratmaya önem verilen evde, Fas’ın geleneksel mimarisi sürdürülebilir yenilikçi bir yaklaşımla yeniden yorumlanacak.
Mikroyosun teknolojisiyle atık su arıtımı ve güneş enerjisinin biyokimyasal çevriminin yapılacağı evden çıkan organik atık ve mikroyosun biyokütlesi biyogaza çevrilip yakılarak elektrik ve ısı enerjisi elde edilecek.
Ayrıca, yakım sonucu açığa çıkan karbondioksit gazı yosun havuzuna geri pompalanarak doğal döngü taklit edilecek, böylece sıfıra yakın karbon emisyonu sağlanacak.
Öte yandan evde, PV (fotovoltaik) paneller, termal güneş panelleri, havadan suya ısı pompası, yerel doğal yapı malzemesi, evaporatif soğutma, faz değiştiren malzemeler, rüzgar enerjisi gibi çevre dostu teknolojiler ve enerji tüketimini azaltma yöntemleri de kullanılacak.
“Toprak yapının modern yorumları konusunda bilinç oluşturacağız”
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Team Bosphorus Koordinatörü Esra Kıygın, yarışmanın amacının sürdürülebilir, dışarıdan hiçbir enerji almayan enerji etkin bir ev inşa etmek olduğunu söyledi.
Proje için 2 yıldır çalıştıklarını belirten Kıygın, evin mimarisine ve yapısına ilişkin şu bilgileri verdi:
“Tek katlı bir ev inşa edeceğiz. Yapı tipolojimizde ve Fas’ta da görebileceğimiz avlulu bir mimariye sahip. Evimizde farklı inovasyonlar var, toprak duvar panellerimiz ve yosun teknolojisi gibi. Yosun teknolojisi şu şekilde çalışıyor, aslında evimiz fotosentez döngüsünü taklit ediyor. Evimizin içinde bulunan yosun havuzu, hem atık suyu arıtıyor hem de evden organik atığı ve bu havuzdan çıkan ölmüş yosunları topluyoruz ve biyogaza çeviriyoruz. Bundan açığa çıkan gazı yakıyoruz ve elektrik enerjisi elde ediyoruz. Yani evimiz sadece solar panellerden elektrik elde etmiyor. Açığa çıkan karbondioksiti sıvılaştırıp yosun havuzuna geri gönderiyoruz. Bu şekilde doğaya hiç karbon salmıyoruz.”
Sürdürülebilir konutların önemine işaret eden Kıygın, “Böyle bir yarışmada toprak ham maddesiyle bir ev inşa etmemiz çok önemli. Çünkü toprak bizim geleneksel yapı yöntemimiz. Bunu yeniden yorumlayarak, modern ve kolay inşa edilebilir bir hale getirdik. Türkiye’de toprak yapının modern yorumları konusunda bilinç oluşturmak istiyoruz. Çünkü ‘enerji etkin ev’ dediğimiz zaman solar paneller, enerji etkin sistemler aklımıza geliyor ama inşa edilen yapının bu tarz sürdürülebilir bir malzemeden yapılması da çok önemli.” diye konuştu.
Kıygın, evin yaşam döngüsü analizini de yaptıklarını, evde kullanılan her bir maddenin doğaya ne kadar karbon ve su ayak izi bıraktığını hesapladıklarını vurguladı.
“Geçmişin bilgeliği ile bugünün teknolojisini birleştirdik”
Mimari Ekip Lideri Aslı Aldemir de evin yapımında Fas’taki yerel malzemenin kullanılmasının ve evin 21 gün içinde inşaatın tamamlanmasının, yarışmanın 2 önemli kriteri olduğuna dikkati çekti.
Toprak yapıyı, geçmişin bilgeliği ile bugünün teknolojisini birleştirerek panel haline getirmek üzere bir inovasyon geliştirmeye gayret ettiklerini ve 8 aylık Ar-Ge çalışmasını tamamladıklarını dile getiren Aldemir, “Toprak, geçmişteki çok inovatif bir teknoloji. Amacımız toprak kullanımını yeniden yaygınlaştırabilmek.” dedi.
Aldemir, inşaatı yapmak üzere 40 kişilik ekiple şantiyede görev alacaklarını belirterek, şunları anlattı:
“Ev çeşitli sayısal analizlere de girecek. Örneğin, ‘Ne kadar ısı barındırıyor’, ‘Isı transfer değerleri nelerdir’ gibi. Evimiz 5 kişilik bir ailenin yaşayabileceği ölçekte. Evimizdeki inovasyonları gösterebilmek için ismini ‘ReYard’ olarak belirledik. Evimizin inşaatını 21 günde tamamlandıktan sonra mobilyalarına, tabak ve peçetesine kadar her şeyini dizeceğiz ve 15 gün boyunca misafirlerimizi ağırlamaya başlayacağız. Evle ilgili deneyler yapılmaya başlanacak.”
Evde yemek ve sinema gecesi organizasyonları düzenleyeceklerini aktaran Aldemir, bu programlarda evdeki ısısal performansın değerlendirileceğini ve bundan puan toplayacaklarını söyledi.
“Minimum enerjiyle konfor sağlıyoruz”
Elektrik Ekip Lideri Recep Tuna ise bir termal, 24 adet de PV panelin bulunduğu evin elektriğini, güneşten aldığı enerjiyi elektriğe çeviren panellerden üreteceklerinin altını çizdi.
Elektrik enerjisinin yetmediği noktalarda ise enerjiyi bataryalardan karşılayacaklarına işaret eden Tuna, “Odalardaki hava kalitesini artırabilmek adına ısı kazanım cihazı da kullanacağız. Evdeki sensörlerden aldığımız bilgiler doğrultusunda makinaları en doğru zamanlarda açıp kapatıyoruz. Bu vesileyle de minimum enerji tüketerek konforu sağlamaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
Isıtma ve soğutma sistemlerinde faz değiştiren malzemeleri kullandıklarını dile getiren Tuna, şöyle devam etti:
“Faz değiştiren malzemeler, ısı pompamızla dış ünitemizdeki verimi artıran bir teknik. Yosun teknolojisi ve PV panellerden ürettiğimiz elektrikle birlikte evin ihtiyacından fazlasını üretebilirsek enerjinin bir kısmını diğer evlere satma imkanına da sahip olacağız. Yani şebekeden eve, evden şebekeye bir yapı da söz konusu. Evimizde elektrikli araba şarj istasyonu da var. Evimizin enerjisi yetersiz kalırsa, arabalardan da eve elektrik sağlayabileceğiz. Çift taraflı bir enerji iletimi söz konusu. Bunlar evimizi daha akıllı kılan özellikler.”
25 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen faiz indirimi sonrasında birçok sektör de hareketlenmeye başladı. Hareketlenen alanların başında ise Organize Sanayi Bölgeleri geldi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınarak yerine Murat Uysal’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından 425 baz puan faiz indirimi gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen faiz indirimi sonrasında kamu bankaları da teker teker konut kredisi faizlerini düşürdü ve birçok sektörde hareketlenme başladı.
Faiz İndirimi Sonrasında Hareketlenme Başladı
Hareketlenmenin başladığı alanların başında Organize Sanayi Bölgeleri olduğu görüldü. İzmir’in önde gelen OSB başkanları, yatırımcılara “Bankalar da kredi faizlerini düşürüyor, yatırım iklimine girdik, bu fırsatı değerlendirmemiz gerek.” çağrısı yaparak hareketlenmenin ne denli büyük olduğunu dile getirdi.
Yatırım Yapmanın Tam Zamanı
İzmir’de Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Porsuk, Bağyurdu Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Telseren ve Tire Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Kosat Gürler yatırımcılara çağrıda bulunarak yatırım için en uygun zamana girildiğini ifade etti.
OSB Başkanları Yatırımcılara Çağrı Yaptı
Kamil Porsuk: “Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi, dövizin uzunca bir süre düşük ve stabil seyri, 2018’in ikinci yarısından itibaren girdiğimiz sıkıntılı süreçten sonra yatırım ve hareketlenme için uygun koşulları sağladığını düşünüyorum. Türkiye’nin en büyük OSB’lerinden biri olan KOSBİ’de yatırıma çağırıyorum. Yatırım yapmak isteyene KOSBİ olarak her türlü desteği vereceğimizi, OSB’mizin her türlü imkanını seferber edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.”
Aydın Telseren: “Merkez Bankası’nın faiz indirimi sonrası düşen kredi faizleri, doların 6 TL bandının altındaki dengeli seyri, enflasyonun görece düşüşü ile yatırımcı için en uygun zamanın şartlarını oluşturmuş bulunuyor. BAYOSB olarak bu dönemde bölgemizde süren yatırımlar hızlanırken, yeni yatırımcıların ilgisi de üzerimizde bulunuyor. Bu anlamda yeni yatırım planlayan, bu dönemi ülke ekonomisine yatırım katkısı vererek değerlendirmek isteyen tüm yatırımcıları bölgemize, BAYOSB’ye bekliyoruz.”
Kosat Gürler: “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın son Para Politikaları Toplantısı’nda politika faizini 425 baz puan düşürerek yüzde 19,75’e çekmesi sonrası başta kamu bankaları olmak üzere bankaların kredi faiz oranlarında indirime gitmesi, yatırımcıların elini güçlendiren bir imkan yarattığını söyleyebilirim. Tüm teknolojik imkanlardan yararlanarak üyelerine hizmet veren TOSBİ olarak, bu hedefle hareket etmek isteyen yatırımcıları bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Rus doğalgazını Karadeniz üzerinden Türkiye’ye ve ardından Avrupa’ya taşıyacak TürkAkım’ın açık deniz doğalgaz boru hattı alım terminalinin inşaatı %95 oranında tamamlandı.
Rus doğalgazını Karadeniz üzerinden Türkiye’ye ve ardından Avrupa’ya taşıyacak TürkAkım’ın açık deniz doğalgaz boru hattı alım terminalinin inşaatı %95 oranında tamamlandı.
Karadeniz altında inşa edilerek Rusya’dan doğrudan Türkiye’ye ve devamında Türkiye’nin komşu ülkelerle olan sınırlarına uzanacak TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı inşa çalışmaları takvime uygun şekilde ilerliyor. TürkAkım Açık Deniz Doğalgaz Boru Hattı’nın alım terminalinin inşaatı %95 oranında tamamlandı. Doğalgaz akışının 2019 sonunda başlaması öngörülüyor.
TürkAkım alım terminali, Trakya bölgesinde Kıyıköy beldesi yakınında hayata geçiriliyor. Alım terminali işletime girdiğinde, doğalgazın Türkiye iletim şebekesine girmeden önce akışını, sıcaklığını, basıncını ve bileşimini ölçecek. İnşaat çalışmalarında halen, 100 kadarı proje bölgesinden olmak üzere, doğrudan ve dolaylı olarak 1700’ü aşkın kişi istihdam ediliyor.
TürkAkım, yılda 31,5 milyar metreküp doğalgaz aktarım kapasitesine sahip olacak. Bu rakam, 15 milyon hanenin yıllık enerji talebine karşılık geliyor.
Pasifik İnşaat tarafından Ankara ili, Çankaya İlçesi, Çayyolu’nda hayata geçirilen Next Level Çayyolu projesinde faizler düştü. Projede uygun faiz oranı ve yüzde 25 indirim fırsatı ile daire sahibi olunuyor.
Kamu bankalarının faiz indirimi yapmasının ardından inşaat firmaları da hayata geçirdikleri projelerde bankalarla anlaşarak vatanda daha uygun faiz oranı ile daire sahibi olma fırsatı sunmaya başladılar.
Konut kredisi faiz oranlarında düşüşe giden konut projelerinden biri de Next Level Çayyolu projesi oldu. Teslimlerin yaklaştığı proje 42 bin 184 metrekarelik yüzölçümüne sahip arsa alanı üzerinde inşa ediliyor. Projede dairelerin dışında ayrıca sıra villalar da yer alıyor.
Proje üç bölümden oluşuyor. Bu bölümler Güney Ada, Doğu Ada ve Batı Ada olarak belirlenmiş durumda. Bu adalarda toplamda on iki blok yer alıyor. Next Level Çayyolu projesinde yer alan adalarda toplamda 429 adet daire yer alıyor.
Projede 354 adet daire, 40 adet town villa ve 20 adet loft daireler ve 10 adet de penthouse yer alıyor. Projedeki Güney Ada’da yirmi dört kattan meydana gelen iki blok yer alıyor. Projedeki Doğu Ada bölümünde 76 adet daire üç blokta inşa ediliyor. Batı Ada bölümünde ise 7 blok içerisinde 127 adet daire yer alıyor.
42 bin 184 metrekare büyüklüğe sahip arsa parseli üzerinde yaşama kazandırılan projede 3+1 , 4+1 , 5+1 , 3,5+1 , 4,5+1 olmak üzere beş farklı tip dairelere yer verilmektedir. Projedeki dairelerin alanları ise 152 metrekare ile 445 metrekare arasında değişiyor.
Projede Yer Alan Konutların Özellikleri Neler?
Projede yer verilen daireler birbirinden farklı tiplerde hayata geçiriliyor. Next Level Çayyolu projesinde bulunan konutlar 3+1, 4+1 ve 5+1 konut tiplerinin yanı sıra 3,5+1 ve 4,5+1 olarak inşa ediliyor. Bahsi geçen konutların büyüklükler ise 152 metrekareden başlıyor. Proje kapsamında inşa edilmekte olan konutların en büyüğü 445 metrekare olarak inşa edilmekte.
Projede Ödeme Seçenekleri Neler?
Projede satışa çıkmış olan yeni etaptan bir konut sahibi olmak isteyenler için yüzde 0.99 faiz oranı ile konut kedisi kullanarak daire sahibi olmak mümkün olabiliyor. Projede ayrıca daire fiyatının tamamının ödenmesi durumunda ise yüzde 25 peşin indirimi uygulanıyor.
Kişiye özel tasarlanmış yaşam alanlarının yer aldığı Next Level Çayyolu projede yer alan dairelerin teslimleri yaklaştı.
Projede açık yüzme havuzu, güneşlenme alanları, kapalı yüzme havuzu, çocuk yüzme havuzu, çocuk oyun alanları. sauna, fitness salonu, kafe, güvenlik, kapalı otopark gibi alanlar yer alıyor.
Denizli’de 6.0 büyüklüğündeki depremden etkilenen başta Bozkurt ilçesi olmak üzere çevre ilçelerde ve mahallelerde inceleme yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Vatandaşların yarasını bir an önce sarmak suretiyle yapım sürecine başlama talimatı verdik.
Denizli’de 6.0 büyüklüğündeki depremden etkilenen başta Bozkurt ilçesi olmak üzere çevre ilçelerde ve mahallelerde inceleme yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Vatandaşların yarasını bir an önce sarmak suretiyle yapım sürecine başlama talimatı verdik. Bozkurt’ta çadır kentin bulunduğu alanın yanına 150 konut ve cami inşaatı başlatıyoruz. Çardak ilçemize gelecek olursak burada da 100 konut için yapım talimatı verdik” dedi. Denizli’deki deprem bölgesini incelemelerde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Şu ana kadar hiç yaralı vatandaşımız kalmadı. Yapmış olduğumuz hasar tespit çalışmalarında incelediğimiz 976 binanın 108’i ağır hasarlı, 868’i de hafif hasarlı durumda tespit edildi. Toplu Konut Dairesi Başkanlığı’na Cumhurbaşkanı’nın talimatları çerçevesinde vatandaşların yarasını bir an önce sarmak suretiyle yapım sürecine başlama talimatı verdik. Bozkurt’ta çadır kentin bulunduğu alanın yanına 150 konut ve cami inşaatı başlatıyoruz. Çardak ilçemize gelecek olursak burada da 100 konut için yapım talimatı verdik. Yine burada da bir camii hasarlı durumda. Hasarlı caminin de yapım talimatı verildi” dedi. Ağır hasarlı binaların bir hafta içerisinde kesin tespitinin sona ereceğini ve yıkımına başlanacağını belirten Bakan Kurum, “Ağır hasarlı binalara kesinlikle girilmeyeceğini, az hasarlı binalardan da tespit edilen binalara girilebileceği en geç yarın öğlene kadar tüm kaymakamlıklarda belirlemiş ve ilan etmiş olacağız” dedi.
“Başta Acıpayam olmak üzere depremde zarar görmüş tüm depremzedelerimizin yaralarını saracağız”
Acıpayam’da geçtiğimiz aylarda meydana gelen deprem hakkında konuşan Bakan Kurum, “Acıpayam’da geçtiğimiz aylarda deprem meydana gelmişti, orada da hak sahipleri ile çalışmalarımız yürüyor. Yapmış olduğumuz tespitlerde orada da 168 ağır hasarlı bina var. Bu çerçevede Bozkurt’ta, Çardak’ta, Acıpayam’da ve Denizli merkezde tüm depremde zarar görmüş depremzedelerimiz hak sahiplerinin yaralarını en kısa sürede çözmüş olacağız” diye konuştu.
17 Ağustos Marmara Depremi’ni Unutmadı
17 Ağustos Marmara Depremi’ne de değinen Bakan Kurum, “17 Ağustos’ta tüm Türkiye ağladı. Tam rakam verecek olursak 14 bin 480 can gitti. Ocaklara ateş düştü ve o gün tüm ülkemiz seferber oldu. Depremzedelerin yaralarını hızlı bir şekilde sardık.” ifadelerinde bulundu.
“Hasar en çok yığma binalarda”
Bakan Kurum mühendis hizmeti almayan binaların depreme karşı dayanıklılık göstermediğini belirterek en çok hasarın yığma binalar diye tabir edilen kerpiç evlerde olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yozgat’ta Ankara- Sivas Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattı şantiyesinde inceleme yaptı. Oktay, “Kısmet olursa 2020 yılında bu hattı tamamlamayı arzu ediyoruz. Burada şu andaki konvansiyonel hattımıza baktığımızda Ankara’dan çıkan bir trenin Sivas’a ulaşma süresi 12 saat. YHT tamamlandığında bu 2 saate düşmüş olacak” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yozgat Belediyesi’ni ziyaret ederek Belediye Başkanı AK Parti’li Celal Köse’ye ‘hayırlı olsun’ dileğinde bulundu. Cuma namazını Çapanoğlu Büyük Camii’nde kılan Oktay, daha sonra Ticaret ve Sanayi Odası ile AK Parti İl Teşkilatı’nı ziyaret etti. Oktay, ardından Ankara-Sivas YHT şantiyesinde inceleme yaptı.
‘Ankara – Sivas arası 2 saate inecek’
Oktay, Ankara-Sivas YHT hattında çalışmaları, 2020 yılında tamamlamayı arzu ettiklerini belirterek, “YHT projemiz Ankara-Sivas arası 810 kilometrelik bir hat. 405 gidiş, 405 geliş. Çalışmalar oldukça iyi. Yerinde de tespit ettik, detaylı bir de brifing aldık. Kısmet olursa bu yılsonu itibarıyla artık test çalışmalarına, test sürüşlerine de başlıyor olacağız. Kısmet olursa 2020 yılında bu hattı tamamlamayı arzu ediyoruz. Ulaştırma Bakanlığımız, Devlet Demir Yollarımız tüm çalışmalarını bu programa göre yürütüyor. Buna göre de kaynak aktarımları devam ediyor. Burada şu andaki konvansiyonel hattımıza baktığımızda yaklaşık 12 saat, yani Ankara’dan çıkan bir trenin Sivas’a ulaşma süresi 12 saat. YHT tamamlandığında bu 2 saate düşmüş olacak” dedi.
Oktay, konvansiyonel hatları özellikle sinyalizasyonlarla ve bir takım teknik güncellemelerle hızlı tren hattına da dönüştürmeye çalıştıklarını ifade ederek, “Öyle olduğu zaman da zaten lojistik merkezler olarak Türkiye kara, hava ve deniz ulaşımında elde ettiği güçlü alt yapıyı, lojistik merkezlerle birçok ilimizde de entegre etmiş olacak. Onun da ekonomiye ve yatırımlara katkısı olacak. Türkiye’de hiçbir şey durmuş değil. Yatırımlarımız Türkiye’nin her tarafında bütün hızıyla devam ediyor. Tüm yatırımlarımızda çalışmalar belirlenen takvime göre tüm hızıyla devam ediyor” diye konuştu.
Oktay, daha sonra inşaatı devam eden Yozgat Havaalanı şantiyesine geçerek, burada da incelemelerde bulundu.
İzmir’in köklü kulübü Karşıyaka’ya geçen şubat ayında Çiğli Selçuk Yaşar Tesisleri’nin yenileme projesi için 5 milyon 430 bin TL’lik katkı vermeyi kararlaştıran İzmir Büyükşehir Belediyesi, son 4 ayda bu kaynağın 4 milyon TL’lik kısmını yeşil-kırmızılılara aktardı.
Büyükşehir Belediyesi’nden son olarak bu hafta içinde tesis yardımı kapsamında paranın 600 bin TL’lik kısmı için onay çıktı. Para, bayram tatilinin ardından Karşıyaka’ya nakit olarak ödenecek. Kaf-Kaf’a ödenen tutar 4 milyon TL’ye ulaşacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Karşıyaka’ya önümüzdeki 3 ay içinde 1 milyon 430 bin TL daha ödeme yapması bekleniyor. Tesis yenileme çalışmalarına geçen sezon içinde başlayan, sezon biter bitmez fitness salonu inşaatı ve kamp merkezinin revizyonuna start veren Kaf-Kaf’ta yeni sezon öncesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin büyük mali desteği Başkan Turgay Büyükkarcı yönetimine ilaç gibi geldi. Transfer yasaklısı kulüp, altyapı patentli kadrosuyla 4’üncü sezonuna girmeye hazırlanıyor.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, tamamlandığında bölgenin en büyük kamu binası olacak olan 35 bin 849 metrekare kapalı alana sahip yeni emniyet binası alanında incelemelerde bulundu. İncelemenin ardından açıklamada bulunan Şentop, “Hem bina yeterli gelmiyor hem de bölge itibarı ile depreme karşı dayanıklılık konusunda da sıkıntıları var. Onun için bir an önce oradan emniyet personelimizin ayrılması ve buraya yerleşmesi önem taşıyor” dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, Tekirdağ İl Emniyet Müdürü Mustafa Aydın ve çok sayıda emniyet personeli, Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü için yapımı devam eden 35 bin 849 metrekare kapalı alana sahip olan yeni emniyet binasında incelemelerde bulunmak için alana geldi. İnceleme öncesi Emniyet Müdürü Mustafa Aydın çalışmalar hakkında TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a detaylı bilgi verdi. Daha sonra yetkililer yeni emniyet binası alanında kısa bir gezinti yaparak çalışmaları inceledi. Kaba inşaat kısmı tamamlanan yeni emniyet binası tamamlandığında Trakya’nın en büyük kamu binası olacağı ifade edildi.
“Depreme karşı dayanıklılık konusunda da sıkıntıları var”
TBMM Başkanı Mustafa Şentop incelemenin ardından yaptığı açıklamada, “Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü binası yapılıyor. İnşallah ihale sırasında belirlenen tarihten önce teslim edilmiş olacak. 10 Nisan’da İnşallah açılış yaparız diye umut ediyoruz. Şuan mevcut İl Emniyet Müdürlüğü binamızın bir takım sıkıntıları var. Hem bina yeterli gelmiyor hem de bölge itibarı ile depreme karşı dayanıklılık konusunda da sıkıntıları var. Onun için bir an önce oradan emniyet personelimizin ayrılması ve buraya yerleşmesi önem taşıyor” dedi.
Yeni yapılan binayı beğendiğini de ifade eden TBMM Başkanı Şentop, “Bu bina aynı zamanda açıldığında bölgenin Trakya’da en büyük kamu binası olacak. Bu işi çok yakından takip eden İl Emniyet Müdürümüze, Valimize ve çalışmaları yürüten bütün arkadaşlarımıza hepsine çok teşekkür ediyorum. Bina güzel burada daha önce bölge trafik vardı. Bizim gençliğimizde öyle diyelim. Burada bu kadar büyük bir alan olduğu dışarıdan geçerken fark etmiyordum. Gerçekten güzel bir yer” diye konuştu. Açıklamaların ardından TBMM Başkanı Şentop, bina alanından ayrıldı.
Amasya’nın Merzifon ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) inşaası devam eden yeni fabrikaların faaliyete geçmesinin ardından bölgede çalışanların sayısının ilk etapta 6 bin 500’e ulaşması planlanıyor.
Vali Osman Varol, Merzifon OSB’de 71 bin 167 metrekare alanda sürdürülen inşaat çalışmalarını inceledi.
Varol, gazetecilere yaptığı açıklamada, Merzifon OSB’nin yükselen, gelişen organize sanayi bölgelerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye ekonomisinin zor günlerden geçtiği dönemde yaşatılmaya çalışılan sıkıntılara en güzel cevaplardan birinin Merzifon Organize Sanayi Bölgesi olduğunu belirten Varol, şunları kaydetti: “Bu genişleme sahasında ciddi bir istihdam sağlanacak. Bu genişleme alanında henüz tahsis edilmemiş olanları hesaba katmadan 2 bin 200 kadar insanımız ilave iş kapısı bulacaklar. Bölgemizin ve ülkemizin ekonomisine çok ciddi katkısı olacak. Biz de her zaman olduğu gibi buradaki tüm çalışmaları desteklemeye aynı şekilde devam edeceğiz. Yatırımcılarımız gerçekten Türkiye’nin ekonomik olarak zor günlerden geçtiği dönemlerde ülkemize ve geleceğine güvendiler. Yatırımlarını fiili olarak gerçekleştirmeye başladılar. Her geçen gün bu yatırımların yükseldiğini görüyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor.”
AK Parti Amasya Milletvekili Hasan Çilez de Merzifon OSB’de faaliyet gösteren mevcut 41 firmanın bölge ekonomisine büyük katkı sağladığını söyledi.
Yeni yatırımlarla birlikte istihdamı artırmayı amaçladıklarını dile getiren Çilez, “Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda büyümeye el birliğiyle devam edeceğiz. Merzifon OSB’de 4 bin 300 kişi çalışmakta. Yeni yatırımlarla birlikte 2 bin 200 kişi daha istihdam edilecek. Ülkemizde kriz çığırtkanlığı yapanlara en güzel cevabı yatırımlarla veriyoruz. Merzifon, Amasya üretiyor, Türkiye kazanıyor.” dedi.
İzmir İstanbul Otoyolu’nun tamamlanmasının ardından, şehir içindeki trafik yükünün azaltılması için İzmirli sivil toplum kuruluşu başkanlarından ikinci çevre yolu çağrısı geldi. Başkanlar, hızla büyüyen ve büyük inşaat firmalarının konut ve iş merkezi projelerini hayata geçirdiği İzmir ciddi bir trafik sorunu ile boğuşmaya başlarken, mevcut çevre yolunun artık kent içinde kalması ve işlevini yitirmesi nedeniyle ikinci çevre yolunun bir an önce gündeme alınması gerektiğini ifade ettiler.
İzmir, İlgi Görüyor
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt:
İzmir, özellikle son yıllarda aldığı göçlerle hızla büyüyen bir kent. Özellikle İzmir’imizin görece daha özgür, daha batıya yakın yaşam tarzı nedeniyle özellikle beyaz yaka dediğimiz eğitimli, meslek sahibi çalışan kesimden büyük bir ilgi görüyor. İstanbul’un başta trafiği ve zorlu yaşam koşulları, insanları İzmir’e yönlendirirken, bu dalgayı gören başta büyük inşaat firmaları da toplu konutlar, siteler i çin son yıllarda İzmir’i tercih ediyor. Özellikle Bayraklı sahilindeki yüksek yapı yoğunluğu, öğle vakitlerinde bile Ankara Caddesi’nde trafik olma durumunu normalleştirdi. Bu sebeple var olan çevre yolu da kent içi ulaşımın bir enstrümanı konumuna düştü. Bu sebeple daha sonra daha yoğun bir trafik problemi ile boğuşmamak adına ikinci bir çevre yolunun hızla İzmir’e kazandırılması gerekiyor. Bununla beraber yeni konutlar, yeni yaşam alanları inşa edilirken, özellikle imar planlamalarında yeni yollar açılması, mevcut yolların genişletilmesi de özellikle önemli. Eğer trafik kabusu anlamında küçük İstanbul olmak istemiyorsak, hem merkezi hükümetin, hem de yerel yönetimin trafik konusunda son derece ciddi olarak eğilmesi de şart.
İzmir’in Öncelikli İhtiyacı
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Meriç:
İzmir’in en büyük ihtiyacı konusunda bir fikir beyan etmek gerekirse, açık ara ikinci çevre yolu ihtiyacını bir numaraya yazabiliriz. Özellikle Bayraklı yeni kent merkezi bölgesinde yüksek yapı yoğunluğunun yanında kentin hızla, özellikle büyük projelerle genişlemesi, ikinci çevre yolunu elzem haline getirdi diyebiliriz. Kent büyürken, her gün trafiğe araç çıkarken, yollarımızın, caddelerimizin aynı kalmasının yanında mevcut Çevre Yolu’nun artık neredeyse kentin içinde kalması, ciddi bir trafik sorunumuz olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Kent büyürken, kent içi ulaşım ve alt yapısının da planlanması büyük önem arz ediyor. Bu konuda merkezi hükümetin planlaması olduğunu biliyoruz, İzmir İstanbul Otoyolu’nun açıldığı bir dönemde, sıranın bu ikinci çevre yoluna geldiğini düşünüyor ve bekliyoruz. Öte yandan bu vesile ile eklemek isterim, kent içi trafiğinin azaltılması yönünde büyük bir etkisi olan metro ve raylı sistemin 13 km uzatılarak Kemalpaşa’ya ulaştırılması, 25 bin çalışanın her gün sabah ve akşam İzmir’den Kemalpaşa’ya gidip gelmesinin önüne geçerek önemli bir rahatlama da sağlayacaktır. Bu konuda KOSBİ içine metronun ulaştırılmasının da bu proje ile beraber değerlendirilmesi ve hatta öncelikle yapılması büyük önem arz ediyor.
Gündem İkinci Çevre Yolu Olmalı
TÜGİAD Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Can Yavaş:
Trafik konusu İzmir’in sorunları listesinde hızla bir numaraya çıkıyor. Bunun bir çok sebebi var, bunların başında da kentin çeperlerinde hızla büyük konut projelerinin hayata geçirilmesi yatıyor. Bu şehrimizi kuzeyde Çiğli sırtları ve Menemen bölgesine doğru genişletirken, güneyde Narlıdere Urla aksı hızla tabiri caizse şehir merkezine dahil oluyor. Gaziemir tarafı da hızla büyüme gösterirken Buca zaten büyüklüğü ve geçmişten gelen trafik problemi ile zaten bu problemimizin baş aktörlerinden biri. Böylesi bir kent büyüme yapısı içinde tek bir çevre yolunun tüm bu büyüme yükünü sırtlaması zaten düşünülemezdi. Artık özellikle sabah ve akşam iş saatlerinde Bornova Karşıyaka arası kent içi ulaşımın enstrümanı haline gelmiş olan mevcut çevre yolunun isminin hakkını veremediği de bir gerçek. Bu sebeple İzmir’in bu hızlı büyümesini de göz önünde bulundurarak yeni bir çevre yolu yapılması, artık gelecek projesi olarak değil gündemimizin ana konusu olması gerekiyor. Bu konuda merkezi hükümetten adım, yerel yönetimden de bu adımın atılması konusunda çalışma yapmasını bekliyoruz.
İzmir’e İstanbul Trafiği Yakışmıyor
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter:
İkinci çevre yolu artık bir proje olmanın ötesine geçerek İzmir için hızla yapılması gereken bir ihtiyaç haline gelmiştir. Trafik İzmir için ciddi bir sorun olurken, şuan kullanılan çevre yolu artık kentin ana arterlerinden biri haline dönüştüğünü görüyoruz. Çevre yolu bu anlamda şehrin trafik yükünü alan, kenti transit geçecek ya da kent dışına çıkacak özellikle liman trafiğini de düşünürsek araçların hızla kentin dışına taşınmasının da ana yolunu oluşturuyor. Ancak bugün kullandığımız çevre yolu bu anlamda bu yükü kaldıramaz vaziyette çünkü kentin içinde kalarak kent içi ulaşımın bir yolu haline dönüştü. Bu anlamda git gide kent merkezi, trafik yönünden sıkışırken, artan yapı yoğunluğu da bu durumu tetikliyor. Merkezi rahatlatmak istiyorsak bu kentin ikinci bir çevre yoluna büyük bir ihtiyacı var artık. İzmir İstanbul Otoyolu’nun açıldığı bir dönemde gündemin artık İzmir’in ikinci çevre yolu olması gerektiği de yakıcı bir gerçek olarak ortada duruyor artık. Bu konuda atılması gereken tüm adımların ivedilikle atılması, bu konuda STK olarak üzerimize düşen bir görev varsa bundan kaçmayacağımızı da belirtmek isterim. İzmir’e İstanbul trafiği yakışmıyor, bunun önüne geçmeliyiz.
Fildişi Sahili ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacmini bir milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Türkiye’nin Abidjan Büyükelçisi Yonca Özçeri, Batı Afrika’da yatırım arayışındaki Türk girişimciler için Fildişi Sahili’nin uygun bir seçenek olduğunu söyledi.
2010’daki seçimler sonrası yaşanan krizin ardından Alassane Ouattara’nın Cumhurbaşkanı olmasıyla Fildişi Sahili’nin tekrar ivme kazandığını belirten Türkiye’nin Abidjan Büyükelçisi Yonca Özçeri, Ouattara’nın 2015’te Türkiye’yi ziyaret ettiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da 2016’da Fildişi Sahili’ne resmi ziyaret gerçekleştirdiğini anımsatarak karşılıklı ziyaretlerle ilişkileri “mükemmel” düzeye taşıyacak bir temel atıldığı değerlendirmesinde bulundu.
İki ülkenin ilişkilerini ekonomik boyutta derinleştirme iradesine sahip olduğunu kaydeden Özçeri; “Mevcut durumdaki 450 milyon dolar civarındaki ikili ticaret hacmini cumhurbaşkanlarının gösterdikleri hedef doğrultusunda bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu hedef için oldukça sıkı çalışmamız gerekiyor. Hem Türk iş adamlarının Fildişililer ile hem de Fildişililerin Türklerle iş yapma konusunda iradeleri var. Bir araya geldikleri taktirde güzel ortaklıklar çıkıyor. Batı Afrika’da yatırım arayışındaki Türk girişimciler için Fildişi Sahili uygun bir seçenek. Fildişi Sahili’nde, yatırımcılarımız veya iş adamlarımızın Batı Afrika’da gelmek isteyebileceği düzgün ve elverişli bir ortam mevcut. Türk müteahhitleri, Fildişi Sahili’nde çeşitli projelerde yer almayı arzu ediyor. Fildişi Sahili’nde yatırımlarımızın en fazla yoğunlaştığı alan inşaat sektörü. Çimento ve beton üretimi konusunda bu ülkede dört büyük yatırımımız var. Bunun yanı sıra, müteahhitlerimiz Fildişi Sahili’nde yeni yatırımlar yapmak için muhataplarıyla sürekli temas halinde” dedi.
Gebze – Darıca Metrosu’yla ilgili son dakika gelişmesi yaşandı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin projesi artık Ulaştırma Bakanlığı’nda. 2.6 milyar liraya ihale edilen metro hattıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşen Başkan Büyükakın, belediye üzerinden önemli bir mali yükü üstlenmekten kurtuldu.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Gebze-Darıca Metro şantiyesinde basın mensupları ile buluştu. Büyükakın burada projeyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bütün mali yükünü Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin üstlendiği metro inşaatı geçtiğimiz yıl 2 milyar 690 milyon TL olarak ihaleye çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşen Tahir Büyükakın, eski Başkan İbrahim Karaosmanoğlu’nun bugüne kadar yapamadığını gerçekleştirdi ve Ankara’yı milyarlık projeyi devralması İçin ikna etti. Bugüne kadar merkezi hükümetlerin kentimizde hayata geçirdiği en yüksek bütçeli proje olacak olan Gebze-Darıca hattı artık Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılacak.
Proje Artık Bakanlıkta
Konuyla ilgili açıklama yapan Başkan Tahir Büyükakın şu ifadeleri kullandı; “Çevreyi rahatlatmak İçin meydandaki istasyonu hızlıca tamamlamayı hedefliyoruz. Ocak ayına kadar bu kısmı bitirip, Gebze kent meydanını rahatlatacağız. Şartlardan tünellere inmemiz 2020’nin sonuna kadar devam edecek. Bütün Gebze komşu ise 2021’in Ağustos ayında tamamlanacak. Projenin kapsamlı maliyeti 5 milyar lira. Bu belediyemizin 5 yıllık yatırım bütçesi. Bu sebeple il başkanımızla birlikte cumhurbaşkanımızı ziyaret ettik. Kendileri Ulaştırma Bakanlığı’na talimat vereceklerini söyledilet hemen irtibata geçtik. Genel sekreterimiz dün başvurularımızı yaptı. İnşallah bundan sonra metromuzu ulaştırma bakanlığımız yapacak. Biz de bu bütçemizi başka hizmetlere kaydıracağız. Emeği geçen herkese teşekkürü borç biliyorum.”
Zamandan Tasarruf Edilecek
2 milyar 690 milyon TL’ye ihale edilen hattın 15.6 kilometrelik metro hattının 14,7 kilometresi tünel 900 metresi hemzemin olarak yapılacak. 90 saniye aralıklarla seferler gerçekleştirilecek. 4 araç bu hatta görev yapacak. Sürücüsüz olarak planlanan metro sistemi, 12 istasyondan oluşacak. Metro hattı ile 1 saat süren Gebze OSB-Darıca sahili arasındaki mesafe 19 dakikaya düşecek İstanbul’la entegrasyon tamamlandığında ise Gebze-İstanbul Ayrılıkçeşme arası 60 dakika, Sabiha Gökçen Havalimanına 30 dakikada ulaşım sağlanabilecek.
1.5 yıldır yaklaşık 500 bin konut satışının yüksek faiz etkisiyle yapılamadığını belirten Altan Elmas, “Vatandaş düşük faizi bekliyordu ve oldu. Vade 10 yıldan 15 yıla gelince çok daha geniş kitle ev sahibi olma şansına kavuştu” dedi. İnşaat sektöründe yeni bir dönemin başladığına da dikkat çeken Elmas, yaşananlardan ders çıkaran sektörün gerçek ihtiyaca dönük, fazla lüksten uzak üretime geçeceğini ifade etti.
Son 1 yıldır durgun bir dönemden geçen gayrimenkul sektöründe canlılık başladı. Kamu bankalarının konut kredi faizini yüzde 0.99’a çekmesi ‘bekle-gör’ durumundaki alıcıları harekete geçirdi. Gayrimenkul sektöründe yaşanan gelişmeleri, geleceğe dönük beklentileri ve geçmişin analizini yapmak üzere Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas ile bir araya geldik. 1.5 yıldır konut kredi faizi nedeniyle satılması beklenen 500 bin konutun satılamadığını ve vatandaşların faiz fırsatını beklediklerini belirten Elmas, bekleyen talebin alıma döneceğini ifade etti. İnşaat sektörünün son yıllarda yaptığı hataları da eleştiren ve bugünden sonra yeni bir döneme girildiğine dikkat çeken Elmas, gerçek ihtiyaç sahibine göre ve daha mütevazi üretimin devreye gireceğini kaydetti.
Yavaşladık Ama Durmadık
Son dönemde konut satışları geriliyor, sektörde bir durgunluk hakim. İnşaat sektörü bir krizden mi geçiyor?
Aslında son dönemde yaşananlar inşaat sektörünün değil ülke ekonomisinin sorunu. Nisan 2018’de döviz şoku yaşandı. Sonrasında seçimler ve Ağustos 2018 büyük kur şoku oldu. Ekonomi bir türbülansa girdi. Adına kriz mi denir, ekonomistlerin tarifi ne olur bilmem. Ben bir durgunluk, bekleme süreci diyorum. Dövizin oynaklığı, faizlerin yüzde 24’e çıkması, enflasyondaki patlama ve bunların etkisini gördük. Çok negatif unsur bir araya geldi. İnşaat sektörü pozitif ya da negatif ekonomik gelişmelerden en çok etkilenen sektör. Döviz, faiz artıyorsa insanlar duruyor ve bu da normal. Cebinde parası olan mevduata yatırdı ya da dolar aldı. Ev almaktan vazgeçti. Konut kredi faizinin yüzde 3’ü görmesi de bu süreçte etkili oldu. Geniş kitlenin konut alamayacağı bir zemin oldu. Biz, diğer sektörlerden daha çok etkiledik, şirketler zorlandı. Tablo düzeldikçe biz de yavaş yavaş rahatlayacağız.
Sizi rahatlatan en büyük hamle konut kredi faizinin 0.99’a düşmesi mi oldu?
Onun öncesinde şu da oldu; yabancıya satış arttı ve bu da bize nakit akışı sağladı. Yerli müşteride vade açıyoruz, düşük peşinat alıyoruz. Çünkü alım gücü bu. Yabancı dövizle geliyor ve nakit alıyor. Bu akış da sektöre katkı sağladı. Peki biz ne yaptık. Satış ve nakit akışı düşünce yavaşladık ama durmadık. Vitesi 4’ten 3’e, bazen 2’ye çektik. Hükümet KDV, harç indirimleriyle destek oldu. Bunlar da önemli adımlardı. Ama şu net; inşaat sektörü yavaşladı ama ayakta kaldı. Firmalar yıkılmış değil. İçinde sıkıntıya düşenler elbette oldu ama çok büyük kısmı faaliyetini sürdürüyor. Şimdi dip nokta geçildi. Dövizde stabilizasyon söz konusu. Faiz seviyesi doygunluğa geldi. Bankalar kredi mekanizmalarını çok sıkmıştı. Onlar da mevduat ve kredi dengesinde makul bir noktaya geldi. Bu dönemi sabır dönemi olarak geçirdik. Geldiğimiz noktada dünyada da paradigma değişti. Dünya ticaretindeki durum Türkiye’ye pozitif yansıyacak. Bizim gibi ülkelere kaynak akışı hızlanacak. Önümüzdeki dönemde inşaat sektörü kaybettiği zamanı telafi edecek. Hükümetimiz de toparlanma sürecini faizi 0.99’a çekerek hızlandırmış oldu. Faizin düşmesi yanında vadenin 10 yıldan 15 yıla çıkması da önemli. Bugüne kadar hiç ev alamayan kitle alır hale gelecek. Konut pazarında talep ve satış artacak.
Fiyatlar Daha Fazla Düşmez
Ne kadar bir artıştan bahsediyorsunuz?
Normal şartlarda bizim aylık satışımız 100-110 bin adet. Bunun yüzde 40’ı kredili. Bu son 1.5 yılda yüzde 10’unun altına geldi. Aylık kayıp ortalama 30 bin. Yani yüksek faiz etkisiyle 1.5 yılda 500 bini aşkın konut satılacakken satılmadı. İşte bu kitle 0.99’u bekliyordu. Bir de reel olarak fiyatlar yüzde 30 düştü. Bu da alıcı için önemli bir fırsat. Sektörde 1 yılda yüzde 30, 1.5 yılda yüzde 50 maliyet artışı var. Ama bu artış satış fiyatlarına yansımadı. Bugün alıcı için hem faiz, hem vade hem de fiyat avantajı var.
Vatandaş tarafında hep fiyat daha da düşer mi beklentisi var. Siz ya da sektördeki firmalar fiyatları daha da düşürür mü?
Firmaların fiyatı daha da aşağıya çekmesine imkan yok. Faiz düşerken konut fiyatı düşmez. Dünyanın hiç bir yerinde bu olmaz. Faiz yükselirken düşerdi ve biz de düşürdük. Geçmişte nakit alıma yüzde 10 indirim yapardık, bunu yüzde 25-30’lara kadar çıkardık ve birileri gelip aldı. O dönem bitti. Ayrıca unutmamak gerek ki sektörde üretim de yok. Stoklar erimeye başladı ama yeni inşaat ruhsatı alınmıyor. Bu dengelenme süreci makul bir yere geliyor. Dip göründü, bugünden sonra düşüş değil belli bir süre sonra maliyet artışı kaynaklı zam olur.
Gayrimenkulde Stok 1.8 Milyon
Peki erimesi gereken stok miktarı nedir?
1 milyon inşaatı bitmiş, 800 bin ise inşası süren konut var. Bu aslında yılda 650 bin 1. el konut satan bir ülke için büyük bir stok. İşte bu nedenle de yeni projelere odaklanmamalıyız. Biriken bir stok varsa tahhütlerimize odaklanıp onları yerine getirmeli, yenilerini almamalıyız. Türkiye’yi büyütmek için yeni gayrimenkul projesi değil olan yatırımda vites büyütmek gerek. Tabi bu inşaat için, farklı sektörlerde yatırımlar durmamalı. Yeni projelerin 2020’inin ikinci yarısından önce beklememek gerek.
Savurganlık Dönemi Geri Kaldı
Yeni dönem vurgusu yaptınız. Neler olacak inşaat sektörünün yeni döneminde?
Herkes ince eleyip sık dokuyacak ve ihtiyaca göre üretecek. Çünkü ihtiyaca dönük konutun her dönemde satıldığı görüldü. Bir şey daha gördü herkes; bir savurganlık dönemi oldu. Mimarlar, mühendisler, firmalar ve alıcı beklentileri her şeyin en iyisini, fazlası istendi. Bunları da derlemek toparlamak lazım. Maliyetlere dikkat edeceğiz. Ürettiğimiz her şey satılacak bir dönem yok önümüzde. Üretirken dikkatli üreteceğiz. Mesela artık eline geçen her malzeme cepheye yapıştırılmayacak. En gösterişli benim binam olsun yarışı olmayacak. Tasarımdan da vazgeçmeyeceğiz ama daha kontrollü olacak. Sosyal tesislerde de ihtiyaç fazlaları oldu. Bu alanlar yapılırken firmaya, sonrasında yaşayanlara masraf. Bir de sermaye yapısı güçlenecek. Daha çok sermaye daha az borç şeklinde yeni yatırımlar olacak.
İhtiyaç Fazlası Lüks Konut Yapıldı
Sektör bugün geldiği yere bakınca kendini nasıl eleştirmeli? Yaşanan sorunlarda firmaların nasıl hataları oldu ve bunlar nasıl telafi edilir?
Bu sektörü herkesin fırsat sektörü olarak görüp gelmesi doğru olmadı. Mahalledeki bakkal kasabın iş yapmasından tutun da büyük bir sanayi grubuna kadar hepsini söylüyorum. Bu işe kısa vadeli bakanlar pişman ve elindeki işi bitirip çoğu da gidecek. Ama bu süreçte bizim de kontrolümüz dışında bir stok oluştu. Bir de bizler hatalı ürün yaptık. Çok lüks ürün üretildi. İhtiyaç var ama o kesimden çok lüks üretim var. Oysa insanların alım gücüne göre üretim olmalıydı. Üretilen konutla talep örtüşmedi. Ofis konusunda da bir arz fazlası oldu. Yaşananlardan alınan dersle sektör yoluna devam edecek. Yeni dönem farklı olacak.
Yozgat ziyaretini sürdüren Başkan Yardımcısı Fuat Oktay, yapımı devam eden Yozgat Havalimanı şantiyesinde incelemelerde bulundu.
Oktay, Ulaştırma Bakanlığı ve yüklenici firma yetkililerinden havalimanı inşaatına ilişkin brifing aldı.
Programa Uygun
Oktay, yaptığı açıklamada, Yozgatlının heyecanla beklediği önemli altyapı projelerinden birinin de havalimanı projesi olduğunu belirtti. Başkan Erdoğan’ın yerel seçimler öncesi Yozgat ziyaretinde havalimanının 2022’de hizmete açılacağını paylaştığını anımsatan Oktay, çalışmaların belirlenen takvime uygun ilerlediğini ve inşaatın hızla devam ettiğini yerinde gördüğünü söyledi.
Kente Yeni Değer
Pist uzunluğu 2 bin 600 metre olacak havalimanının ihale edilen kısmının yüzde 30’unun tamamlandığı bilgisini aldığını aktaran Oktay, havalimanının hizmete açılmasıyla Yozgat’a yeni bir değer daha katacaklarını ifade etti.
Kocaeli Ticaret Odası (KOTO) ile Ziraat Bankası ile Katkı Paylı Konut Kredisi ile ilgili anlaşma imzalamış olup konut kredi faizleri %0,79’a indi.
Kocaeli iş dünyasının lider kuruluşu olan Kocaeli Ticaret Odası (KOTO), hem oda üyesi müteahhitler hem de konut sahibi olmak isteyen kişiler için Ziraat Bankası ile Katkı Paylı Konut Kredisi imzalanmış olup konut projeleri piyasanın altında bir faiz oranı ile sahiplerine ulaştı. KOTO, Ziraat Bankası ile gerçekleştirdiği görüşmenin neticesinde, ikinci sevindirici haberi duyurdu.
Konut Kredisi Faizleri Yüzde 0.79
KOTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Mikail Kayacı ve Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahman Çuhadar, Katkı Paylı Konut Kredisi’nde faiz oranlarının % 0,79’a gerilediğini açıkladı. Protokolün faaliyete geçirdiği Mart ayından bugüne kadar müteahitlerin de katkı payları ile yüzlerce projenin alıcıları ile buluştuğunu ve sektöre yeni bir hareket geldiği belirten Kayacı ile Çuhadar, %0,79 faiz oranın şuan ki şartlara bakıldığında en düşük faiz oranı olduğunu vurguladı.
Konu ile ilgili olarak açıklamalarda bulunana Kayacı ve Çuhadar, “İmzaladığımız protokolün sektöre büyük canlılık getirdi. Mart aynıdan bu yana dünya çapında iyi işler yapan konut üreticilerimizin mevcut konut stoğunu, piyasanın çok altında bir faiz oranıyla, konut sahibi olmak isteyenlerle buluştu. Biz KOTO olarak elimizi taşın altına koyduk. Müteahhitlerimiz de çok ciddi bir fedakarlık yaparak ve makul oranlarla katkı paylarını kendileri ödeyerek, vatandaşlarımıza uygun şartlarda ev sahibi olmalarına katkı sundular. Faiz oranlarının düşmesiyle birlikte Ziraat Bankası ile tekrar görüşme gerçekleştirerek, yeni bir faiz oranında uzlaşı sağlandı. %0,98 olan faiz oranlarını, %0,79’a düşürdük.” şeklinde konuşarak açıklamasına şu şekilde devam etti;
15 Yıl Vade Yüzde 0.79 Faiz
“Protokol, firmaların sahip olduğu tamamlanmış veya inşaatı devam etmekte olan birinci el konutları kapsamaktadır. Katkı Paylı Konut Kredisi sözleşmesinden yararlanmak isteyen KOTO üyesi müteahhitler öncelikle KOTO’ya başvurarak, Oda Üyeliği Belgesi temin edeceklerdir. Akabinde bu belge ile birlikte Ziraat Bankası şubelerine gelen KOTO üyesi konut üreticileri, müşterilerini bu krediden faydalandırabilecektir. İşletme başına %0,79 oran ve 15 yıl vade ile azami 500.000 TL olan Katkı Paylı Konut Kredisi 31 Aralık 2019 tarihine kadar kullandırılabilecektir. Kocaelili vatandaşlara, konut alımlarında KOTO üyesi müteahhitleri tercih etmeleri çağrısında bulunuyor, protokolün avantajlarından yararlanmaya davet ediyoruz.”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Rize-Artvin Havalimanı inşaatına ilişkin, “Havalimanı altyapı tesisleri inşaatının tamamı düşünüldüğünde projenin yüzde 40’a yakınını tamamlamış bulunuyoruz.” dedi.
Turhan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Rize Vali Kemal Çeber, AK Parti Rize milletvekilleri Osman Aşkın Bak ve Muhammet Avcı ile Rize-Artvin Havalimanı inşaatında incelemelerde bulunarak yetkililerden bilgi aldı.
Turhan, inceleme sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, tarihi ve kültürel dokusuyla adeta cennetten bir köşe olan Rize’de, sadece Türkiye’nin değil dünyanın sayılı projelerinden olan Rize-Artvin Havalimanı’nın inşası için çalıştıklarını söyledi.
Havalimanının yapılması için bölge insanlarının yıllarca beklediğini ifade eden Turhan, sürekli krizlerin olduğu, yatırım planlamalarının yapılamadığı ülkede havaalanı yapımının yılan hikayesine döndüğünü, geçmişte havalimanı kurma girişiminde kimsenin bulunamadığını kaydetti.
Turhan, Rize’nin evladı Recep Tayyip Erdoğan’ın, siyaset sahnesine çıkmasıyla ülkenin yeniden imar edilmeye başlandığını vurgulayarak, “Bu havalimanı da ülkeyi yeniden inşa etme projesinin bir parçasıdır. Kapsamlı bir etüt ve fizibilite yaptırdık ve böylece bu noktada Rize Artvin Havalimanı’nın yapımını başlattık. Rize- Artvin Havalimanı, Avrupa’nın deniz üzerine kurulan ilk havalimanı olan Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra ülkemizin deniz üzerine dolgu yöntemiyle inşa edilecek ikinci havalimanı oldu.” diye konuştu.
Havalimanında 85,5 milyon ton dolgu alanı yapılacağına işaret eden Turhan, şunları söyledi: “Şu ana kadar da 242 ağır iş makinesiyle günde 120 bin ton taş dolgu yapılarak 32 milyon ton üzerinde taş dolgusunu tamamlamış durumdayız. Bunun 11 milyon tonu da kategorik taş dediğimiz mendireğin yapımında kullanılıyor. Havalimanımızın en önemli kısmı olan taş dolgu mendireğinin de yüzde 64’ü tamamlanmış durumda. Havalimanı altyapı tesisleri inşaatının tamamı düşünüldüğünde projenin yüzde 40’a yakınını tamamlamış bulunuyoruz.”
Bakan Turhan, inşaat için 7 bin 653 beton blok üretildiğini ve bunların 5 bin 136’sının mendireğe yerleştirildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Bu sayıyı 19 bin 250’ye çıkaracağız ve bu yılın sonunda mendireği tamamlamış olacağız. Daha da önemlisi pistin, apronun ve taksi yolunun yapımına da bu yıl kasım ayında başlayacağız. Üstyapı tesislerini de altyapısı ile eş zamanlı bitireceğiz. Bu projeye, bölgeye sağlayacağı katkılar nedeniyle büyük önem verdiğimiz için 7 gün 24 saat çalışıyoruz çünkü bu havalimanı, Rize ve Artvin’in kent merkezi ile turizm potansiyeli olan ilçelerinin gelişmesine önemli katkı sağlayacak. Doğu Karadeniz Bölgesi’ne komşu ülkeler ile ticari ilişkilerin artmasına katkıda bulunacak. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde hava ulaşımının kesintisiz bir şekilde sağlanmasına da etki edecek.”
“Bölgenin en büyük havalimanlarından biri olacak”
Havalimanının pist uzunluğunun 3 bin metre, genişliğinin 45 metre olarak inşa edildiğini kaydeden Turhan, 265 metre uzunluğunda 24 metrelik genişlikte taksi yoluyla da aprona bağlanacağını aktardı.
Turhan, yılda 3 milyon yolcuya hizmet edecek havalimanının yaklaşık 30 bin metrekare kapalı alanıyla bölgenin en büyük havalimanlarından biri olacağına dikkati çekerek, “Bu önemi nedeniyle de bu dev projeyi her ne kadar 2022 yılında hizmete açacağımızı söylesek de hedefimizi yükselttik, çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu projeyi inşallah gelecek yıl ekim ayında hizmete açacak şekilde iş programımızı güncelledik.” dedi.
Havalimanını, her türlü projenin önünü tıkayan, projeleri değersizleştirmeye çalışanlara rağmen millet için yaptıklarını vurgulayan Turhan, şöyle konuştu: “İstanbul Havalimanı bunun açık bir örneği. Devlet bütçesinden tek kuruş çıkmadan dünyanın en büyük havalimanlarından birini bildiğiniz gibi geçen yıl ülkemize kazandırdık. İstanbul Havalimanı, ülkemiz için sadece ilave bir hizmet kapasitesi oluşturmakla kalmadı. Şimdiden bölge ülkelerin topla-dağıt-işle-aktar (hub) havalimanı olarak bir havacılık merkezi olarak ülkemize değer kattı. Türkiye’ye ekonomik ve sosyal değer kattı ancak her projenin önünde duranlar şimdi de bu projeyi değersizleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. ‘Güvenli değil, yeri iyi değil.’ yaftaları yapıştırmaya çalışıyorlar. Arkadaşlar İstanbul Havalimanı, hem kurulduğu alan hem de uçuş güvenliğiyle de dünyanın sayılı projelerinden biridir. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar bu gerçeği değiştiremeyecekler. İstanbul Havalimanı, İstanbul’a da bu ülkeye de değer katmaya devam edecek.”
“Milletimiz gerçeği biliyor ve gereğini yapıyor”
Turhan, havalimanı, otoyol, demir yolu yaparken millet için en iyisini yaptıklarına işaret ederek, “Yarın bu havalimanını hizmete açtığımızda burasını da eleştirecekler ama milletimiz gerçeği biliyor ve gereğini yapıyor.” ifadesini kullandı.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle en büyük projelerinden biri olan İstanbul-İzmir otoyolunu hizmete açtıklarını anımsatan Turhan, şu değerlendirmede bulundu: “Yine devletin bütçesinden bir lira çıkmadan 11 milyar dolarlık bir yatırım yaptık. Birkaç gündür bu projeyle ilgili yol ücreti üzerinden eleştiriler yapılıyor. Dikkatimi çekti, ‘Karayolu ile giderseniz bu kadar lira hava yolu ile gitseniz bu kadar.’ diyorlar. Biz milletimize hayatını kolaylaştıracak, refahını artıracak hizmetleri vermek için yapıyoruz. Milletimiz doğruyu biliyor ve cevabını veriyor. Gerek İstanbul’daki havalimanı gerekse açtığımız yolun kullanıcıları bu eleştirilere en büyük cevaptır, en doğru cevaptır. İstanbul-İzmir otoyolunda Bursa-İzmir arasını açtığımız kesimde bizim belirlediğimiz kapasitenin ikinci kesiminde yüzde 100, son kesiminde ise yüzde 50 üzerinde bir trafikle ilk günlerde karşılaştık.”
Bakan Turhan, milletin memnuniyetinden başka beklentileri olmadığını, hizmeti de siyaseti de Bakanlığı da bunun için yaptıklarını belirterek, dünyanın en büyük projelerini yaparak halka hizmet etmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Kuzey Kıbrıs’ta tatil köyü tadında konut projeleri hayata geçiren Döveç Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Burçin Döveç, KKTC’de konut yatırımı yapmanın avantajlarını anlattı.
1989 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Gazimağusa bölgesinde bir aile şirketi olarak kurulan Döveç Group, gayrimenkul projeleri geliştirme, inşaat, otomotiv, öğrenci yurtları işletmesi, spor tesisleri, mutfak ve mobilya sektörlerinde faaliyetlerine devam ediyor.
Grup, 2019 yılında 6.cısı
düzenlenen Property NC emlak ödüllerinde yılın en iyi inşaat şirketi ödülü
başta olmak üzere 13 ayrı kategoride ödüle layık görüldü. Devam eden
projelerden “Four Seasons Life” da En İyi Sahil Sitesi ödülünü alırken Döveç
Group bünyesinde faaliyet gösteren Arredo Design, “Yılın En İyi Mutfağı” ve “En
İyi Endüstriyel Yapı Tasarımı” kategorilerinde platinum ödüllerini aldı.
Döveç Group bünyesinde konut,
ofis ve iş yeri projelerini hayata geçiren Döveç İnşaat, bugüne kadar 1200’ü
aşan sayıda aileyi konut sahibi yaptı. Şirketin halen yapımı ve satışları devam
eden 3 nitelikli konut projesi bulunuyor.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı
Burçin Döveç, emlakdream.com takipçileri için hem Kuzey Kıbrıs’ta yatırım
yapmanın avantajlarını, hem konut yatırımıyla elde edilen hakları hem de devam
eden For Seasons Life, Courtyard Long Beach ve Terrace Park projelerini
anlattı.
Kuzey Kıbrıs’ta ev alanların oturma edinerek sürekli giriş-çıkış yapmalarına gerek olmadığını belirten Döveç, yatırımcının bir süre sonra başvurarak beyaz kimlik alabildiğini, kendilerinin de bu yönde talebi olan müşterilerine avukatlık ve danışmanlık desteği verdiklerini söyledi.
KKTC’de Konut Yatırımı Yapanlara Verilen Beyaz Kimlik Nedir? Avantajları Neler?
Kuzey Kıbrıs’tan en az 125.000
Euro veya eşdeğeri bir konut satın alan ve en az altı yıl kesintisiz izin alan
yabancıların istenilen diğer tüm şartları sağlaması halinde alabileceği Beyaz
Kimlik’le daimi ikamet izni alabileceğini belirten Döveç, bunun için ilk
başvuruş esnasında 2 bin TL harç bedeli alındığını, sonrasında iki yılda bir
yoklama esnasında 250 TL harç ödendiğini kaydetti.
Beyaz Kimlik alanların ülkeye
giriş-çıkış ve kalış sürelerinde herhangi bir problem yaşanmıyor. KKTC’de
çalışmak için bulunan yabancılar Beyaz Kimlik sahibi olmaları durumunda her yıl
çalışma izni yenilemek durumunda kalmıyor.
Kuzey Kıbrıs’ta Konut Almanın Yatırımcı Gözüyle Sağladığı Avantajlar Nedir?
KKTC’de konutların kira
getirilerinin yüksek olduğunu ve bu nedenle yatırımcılar açısından cazip
olduğunun altını çizen Döveç, burada yapılan bir yatırımın elde edeceği kira
gelirleri ve değer artışları 8 ile 12 yıl arasında kendini amorti edeceğine
dikkat çekti.
Döveç, kira gelirlerinin
vergilendirilmesinin ise yapılan kira sözleşmesinin yüzde 10’u oranında olduğu
bilgisini verdi.
KKTC’de çok sayıda Türk bankasının şubelerinin olduğunu ve burada konut alacak olanlara aynen Türkiye’deki vade farkı oranları ve şartlarıyla konut kredisi kullanıldığını söyleyen Döveç, buradaki Kuzey Kıbrıs bankalarının da evin değerinin yüzde 50 ile 80’i arasında değişen tutarlarda yabancı para cinsinden konut kredisi kullandırdıklarını hatırlatarak firma bünyesinde de farklı ödeme seçeneklerinin olabildiğini ifade etti.
Banka Kredili Konut Alımları Hangi Şartlarda Yapılıyor?
KKTC’de çok sayıda Türk
bankasının şubelerinin olduğunu ve burada konut alacak olanlara aynen
Türkiye’deki vade farkı oranları ve şartlarıyla konut kredisi kullandırdığını
söyleyen Döveç, buradaki Kıbrıs bankalarının da evin değerinin yüzde 50 ile
80’i arasında değişen tutarlarda yabancı para cinsinden konut kredisi
kullandırdıklarını hatırlatarak firma bünyesinde de senetle satışların olabildiğini
ifade etti.
KKTC’de Konut Aidatları Ne Kadar?
Normal apartmanlarda aylık
aidatların 90 TL civarında olduğunu belirten Döveç, aidatların büyük sitelerde
aylık 50 İngiliz Sterlin’i seviyelerine kadar çıkabildiğini kaydetti.
Döveç Group’un Üç Projesinde Çalışmalar ve Satışlar Devam Ediyor
Devam eden üç konut projeleri
olduğunu belirten Burçin Döveç, konut fiyatlarının 42 bin İngiliz Sterlini’nden
başladığını kaydederek bu projeler hakkında şu bilgileri verdi:
Courtyard Long Beach Projesi
KKTC’nin en güzel plajlarından
biri olan Long Beach’e 600 metre mesafede 2 etap halinde yapımı devam eden
proje, 1+0 stüdyodan 3+1 kat planına kadar farklı tip ve büyüklükte 420
daireden oluşuyor.
Satış fiyatlarının 42.000
GBP’den başladığı projenin ilk etabında konut teslimlerinin mayıs 2020’de,
ikinci etabında ise mart 2021’de yapılması planlanıyor.
Projenin sosyal donatı alanları arasında jakuzili ve aqua parklı yüzme havuzu, peyzajlı yeşil alanlar, çocuklar için oyun alanları, fitness salonu, sauna, otopark alanları, restoran ve cafe bulunuyor.
Terrace Park Projesi
Gazimağusa’da Doğu Akdeniz
Üniversitesi’ne, hastaneye ve alışveriş merkezlerine yürüme mesafesinde hayata
geçirilmekte olan ve 1+0 stüdyo, 1+1, 2+1 ve 3+1 dubleks loft kat planlarında
102 rezidans daireden meydana gelen Terrace Park projesinde konut teslimlerinin
bu yılın eylül ayından itibaren başlaması planlanıyor.
Satış fiyatlarının 42.000 GBP’den başladığı projenin sosyal donatı alanları arasında açık yüzme havuzu, bina girişinde lobby, açık ve kapalı otopark alanları ile teknolojik güvenlik sistemleri bulunuyor.
Four Seasons Life Projesi
Dört firma işbirliğinde İskele
bölgesinde denize sıfır konumdaki 102 bin metrekarelik bir alan üzerinde iki
etap halinde yapımı devam eden Four Seasons Life projesi 1+0 stüdyodan 3+1’e
kadar farklı tip ve özelliklere sahip 420 konuttan meydana geliyor.
Konut
teslimlerinin birinci etapta mayıs 2020, ikinci etapta ise aralık 2021’de
yapılması planlanan projede satışları devam eden dairelerde fiyatlar 50.000
GBP’den başlıyor.
65 bin metrekarelik özel peyzajlı yeşil aklana sahip olan projenin sosyal donatı alanları arasında aqua parklı açık yüzme havuzu, plaj, cafe & bar & restoran, fitness, sauna, spa, çocuklar için oyun alanları, yürüyüş yolları, bisiklet parkuru, otopark ve güvenlik bulunuyor.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Türkiye ve Ukrayna arasındaki ticaret hacmimiz 4,1 milyar dolar ve hedefimiz bunu 10 milyar dolara çıkarmak.” dedi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ukrayna’nın Türk müteahhitler için önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, “Türk inşaat firmaları bugüne kadar Ukrayna’da 5,9 milyar dolarlık proje gerçekleştirmiştir. Ukrayna yeni bir yatırım atağına giriyor. Türk firmalarımız Ukrayna’nın büyümesinde, gelişmesinde, refah düzeyinin artmasında katkı sağlamaktan memnuniyet duyacaklardır. Biz de destekleyeceğiz.” dedi.
Pekcan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in katılımıyla düzenlenen Türkiye-Ukrayna İş Forumu’nda, iki ülke arasındaki iş birliklerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkler ve Ukraynalıların medeniyetlerin beşiği olmuş Karadeniz’de her zaman kalıcı imzalar atmış iki millet olduğunu söyleyerek, her iki ülkenin sahip olduğu potansiyellerle birbirini tamamladığını ifade eden Pekcan, “Önümüzdeki dönemde de ülkelerimiz arasındaki bu potansiyeli artırarak, realize edilmesini biz devletler olarak destekliyoruz. Size iş dünyasının önünü açacağız. Cumhurbaşkanımızın hedef gösterdiği üzere dış ticaret hacmimizi 10 milyar dolara yükseltmek ilk çıtamız.” diye konuştu.
Teknolojinin ve dünya ekonomisinin içinden geçtiği dönüşüme işaret eden Pekcan, 10 yıl sonra bambaşka ekonomilerin ortaya çıkacağını söyledi.
“1,2 milyar dolar ticaret açığı veriyoruz”
Pekcan, küresel ticaretteki korumacılığın had safhaya ulaştığını anımsatarak, 2019’un aralık ayında anlaşmazlıkların çözülememesi halinde daha büyük problemlerin ortaya çıkabileceğine işaret etti.
Dünyada ticaret savaşlarının kızıştığı bir dönemde Doğu Avrupa’nın en dinamik ve potansiyeli yüksek iki ülkesi olan Türkiye ve Ukrayna’nın ekonomilerini büyüteceğini anlatan Pekcan, şöyle konuştu:
“Türkiye ve Ukrayna arasındaki ticaret hacmi 4,1 milyar dolar ve hedefimiz bunu 10 milyar dolara çıkarmak. Ancak bu şu anda Türkiye aleyhinde seyrediyor. Hala 1,2 milyar dolar ticaret açığı veriyoruz. Bu rakamlar iki ülkenin potansiyelini yansıtmamakta. Bizim amacımız bu rakamı daha fazla artırarak, önce 10 milyar dolar, sonra da 20 milyar dolar hedefine dengeli bir ticaret altyapısıyla ulaştırmak.
Bunun için de bütün dünyada olduğu gibi ikili ticaret anlaşmaları artık önem arz etmekte. Bizim Ukrayna ile görüşmelerimiz var. 2011 yılındaki beklentiler artık değişti. Dünya o kadar hızlı değişiyor ki günümüz koşullarına göre, iki ülkenin de önceliklerini dikkate alarak, sektörlerini dikkate alarak, Cumhurbaşkanımızın da talimatları doğrultusunda en kısa zamanda bu anlaşmanın imzalanmasını gerçekleştireceğiz. Amacımız iki ülkenin de yararına bir anlaşma yapmak, kazan-kazan ilkesine uygun ve dengeli bir şekilde dış ticaret hacmimizi artırmak.”
Pekcan, karşılıklı yatırımların artırılması için çalışmalara başladıklarını ifade ederek, Yatırımların Karşılıklı Korunması ve Teşviki anlaşmalarını güncellediklerini söyledi.
Pek çok anlaşmanın yapılması, yenilenmesi ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapıldığını anlatan Pekcan, “Tüm bu anlaşmalar vesile, işi yapacak olan siz iş insanlarısınız. Biz devletler olarak bugün buradayız. Biz iki iş dünyasının önündeki engelleri kaldırmaya hazırız. Bu ticaret hacmini artıracak, yatırımları karşılıklı olarak artıracak olan sizlersiniz.” değerlendirmesini yaptı.
“Diyalog kanallarını açık tutacağız”
Türk inşaat ve müteahhitlik sektörünün dünyadaki başarılarını hatırlatan Pekcan, Türkiye’nin bu alanda Çin’den sonra dünyanın ikinci önemli oyuncusu olduğunu söyledi.
Pekcan şöyle konuştu: “Türk inşaat firmaları bugüne kadar Ukrayna’da 5,9 milyar dolarlık proje gerçekleştirmiştir. Ukrayna yeni bir yatırım atağına giriyor. Altyapı yatırımları özellikle.Türk firmalarının Ukrayna’nın büyümesinde, gelişmesinde, refah düzeyinin artmasında katkı sağlamasından memnuniyet duyacak ve destekleyeceğiz. Aynı zamanda diyalog kanallarını açık tutacağız. Bu sayede iş dünyasının karşılaştığı sorunların çözümünde de aktif rol oynayacağız. Gerek Türkiye’de gerek Ukrayna’da yaptığımız iş forumları, çalıştaylar bunlara vesile olacak, iki iş dünyasını bir araya getirecek.”
Pekcan, Ticaret Bakanlığının dış ticareti geliştirmek için gümrüklerde modernizasyon ve e-ihracat gibi alanlarda önemli çalışmalar yaptığını hatırlatarak, Türkiye ile dış ticaretin büyük kolaylıklar sunduğunu söyledi.
Ticaret Bakanlığı olarak Ukrayna ile gümrük sistemlerinin basitleştirilmesi ve şeffaflaştırılması konusunda iş birliği yapabileceklerin işaret eden Ruhsar Pekcan, pek çok alanda iş birliğine hazır olduklarını kaydetti.
“Mevzuatta bazı yeniliklerin yapılması talep olarak karşımıza çıkıyor”
DEİK Başkanı Nail Olpak ise iki ülke arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalanması sürecinde büyük yol alınmış olmasına rağmen, müzakerelerin halen tamamlanamamasının karşılıklı ticaret için engel teşkil ettiğini söyledi.
“STA’nın en kısa zamanda, her iki tarafın da menfaatine olacak şekilde tamamlanmasını diliyoruz.” diyen Olpak, iki ülke arasında vize uygulaması karşılıklı olarak kaldırılmış olsa da Ukrayna’daki Türk iş adamlarına çalışma ve oturma izinlerinin verilmesinde sıkıntıların yaşandığını kaydetti.
Bu konunun düzene girmesinin, Türkiye’den Ukrayna’ya kalifiye eleman getirme ihtiyacı olan firmalar açısından önemli olduğunu aktaran Olpak, iki ülke arasındaki eksikliklere ilişkin şunları kaydetti:
“Gümrük işlemlerinin hızlandırılması, işlemlerin resmi belgeye dayandırılarak yapılması, prosedürlerin karmaşıklığının giderilmesi, yabancı yatırımcılar için teşviklerin artırılması, ekonomik mevzuatta yapılan değişikliklerin daha hızlı ve yaygın şekilde duyurulması, serbest bölge işletmeciliği konusunda Türk girişimcilerimize açılım sağlanması ve mevzuat ve yasal düzenlemelerde gerekli bazı yeniliklerin yapılması ve reform çalışmalarının hızlandırılması Ukrayna’da iş yapan Türk şirketlerinin sıklıkla dile getirdikleri talepler olarak karşımıza çıkıyor.”
“Ukrayna sınırları dahilinde en büyük 3. büyük yatırımcı ülkeyiz”
DEİK Türkiye-Ukrayna İş Konseyi Başkanı Sayın Rasim Bekmezci de hali hazırda Ukrayna’ya gelmiş 3 milyar dolar Türk yatırımının bulunduğunu ifade ederek, “Ukrayna sınırları dahilinde en büyük 3. büyük yatırımcı ülke konumundayız. Günümüzde Ukrayna’da 600’den fazla kayıtlı Türk sermayeli şirket faaliyet göstermektedir. Türk inşaat ve taahhüt firmalarımız Ukrayna’da 5 milyar dolar bedelinde irili ufaklı 200’ün üzerinde önemli projeler tamamlamışlardır.” bilgilerini verdi.
Türkiye’nin her sene 1 milyon 300 yüz binden fazla Ukraynalı misafiri ağırladığını anlatan Bekmezci, Ukrayna’nın da 250 bin Türk misafiri kabul ettiğini söyledi.
Ukrayna’nın 6 büyük şehrinden Türkiye’nin 5 büyük şehrine her hafta toplamda 180’in üzerinde tarifeli sefer düzenlendiğini aktaran Bekmezci, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelecek vadettiğini kaydetti.
“Hacmimiz 4,5 milyar dolar seviyelerine sıkışıp kalmıştır”
“Türkiye ve Ukrayna arasında 2008 senesinde 8 milyar dolar olan toplam ticaret hacmimiz, son bir kaç yıldır 4,5 milyar dolar seviyelerine sıkışıp kalmıştır. Bu rakamlar gerçek potansiyeli yansıtmamaktadır.” diyen Bekmezci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki hususa daha çok yoğunlaşmamız ve hayata geçirilmesi için karşılıklı çalışmalar yapılmasını teklif ediyorum. Bunladan birincisi STA. Bu anlaşmanın en kıza zamanda imzalanmasına,karşılıklı müzakere, imtiyaz ve yakın dialog yolu ile olacağına inanıyoruz, ki eğer STA imzalanır ise, aramızdaki ticari bariyerler kısmen veya tamamen kakacak karşılıklı ortak yatırımlarız artacak, kayıt dışı ihracat ve ithalat azalacağından haksız rekabet ortadan kalkacak, sonuç olarak devletlerimizin kasasına vergi olarak dönecektir.
İkinci önemli konu ise, Ukrayna’da imalat ağırlıklı yatırım yapmak isteyen küçük ve orta ölçekli sanayicilerimiz hala öngörülemez ve aşılması zor olan bürokratik engeller ile karşılaşıyor ne yazık ki. Bu noktada önerimiz, Ukrayna’da, içerisinde bürokratik engellerin minimuma indirgendiği, tüm enerji ve telekomünikasyon altyapısının hazır olduğu, yatırım ve ticaret kurallarının kesin çizgiler ile belirlendiği Türk-Ukrayna OSB’sinin hayata geçirilmesidir.”
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde hayata geçireceği projede düğmeye basıyor.
Aksaray şehir merkezine ortalama 38 kilometre mesafede bulunan yaklaşık 11 bin 800 nüfusa sahip Güzelyurt ilçesinde TOKİ tarafından hayata geçirilecek olan 47 konutluk projenin inşaat yapım ihalesi 12 eylül 2019 perşembe günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konut İdaresi’nin İstanbul Küçükçekmece Halkalı Atakent mahallesi 221. sokak 5 numaralı adreste bulunan İstanbul Hizmet Binası’nda saat 14.30’da yapılacak.
Tünel kalıp sistemiyle yapılacak olan projenin ihale kapsamında konutların yanı sıra üç dükkan ile çevre düzenlemesi ve alt yapı çalışmaları da bulunuyor.
İhalenin sonuçlandırılması ve sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte 10 gün için yer tesliminin yapılacağı projenin şartnameye göre 500 takvim gününde tamamlanarak teslim edilmesi gerekiyor.
Proje ihalesi ile ilgili detaylı bilgiler EKAP’ta (Elektronik Kamu Alımları Platformu) yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnamede bulunuyor.
Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan Kanal İstanbul maliyeti açısından en büyük sorunun yükselen dolar kuru olduğunu açıklamıştı. Dolar kuru düştü, gözler yeniden Kanal İstanbul ihalesine çevrildi. Peki, Kanal İstanbul ihalesi ne zaman yapılacak?
Türkiye’nin yakından takip ettiği Kanal İstanbul projesi hakkında gelişmeler merak konusu uyandırıyor.
Daha önce Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan tarafından dolar kurunda yaşanan yükseliş nedeni ile maliyeti arttığı dile getirilen projede düşen dolar kuru umut kaynağı oldu.
Kanal İstanbul İhalesi Ne Zaman Yapılacak?
Daha önce sürekli olarak gündemde tutulan proje ne yazık ki uzun süredir unutulmuş durumda.
Özellikle de Kanal İstanbul güzergahı üzerinde oturan ve yatırımı bulunan kişilerin yakından takip ettiği projede yeni bir gelişme yaşanmadı.
Ancak dolar kurunda hızla yaşanan geri çekilme vatandaşın yeniden ihale tarihi hakkında açıklama beklemesine neden oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanal İstanbul Açıklaması Yapmıştı!
20 Mayıs 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konu hakkında açıklama yapmış ve “Kanal İstanbul, aynı kararlılıkla devam ediyor. Bazı ülkelerin ve firmaların şu anda ona da talepleri var. Bu taleplerle birlikte Kanal İstanbul’u devreye sokacağız. Onda da geri adım atmak gibi bir şey söz konusu değil. Çünkü Kanal İstanbul’u o kadar önemsiyoruz ki dünyanın en saygın projelerinden biri olarak görüyoruz.” demişti.
Şehrin tüm temsilcileriyle ortak kararlar alarak ,ini hayata geçirdiklerini anlatan Bakan Kurum, “Şehirlerimizin gelecek 50 yılını, 100 yılını, sahada, valilerimizle, belediye başkanlarımızla, vatandaşlarımızla birlikte planlıyoruz.’ dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 11. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Salda Gölü’nün kıyı kenar çizgisinin arkasında kalan alanlarda vatandaşların günlük ihtiyaçlarını giderecekleri alanların dışında hiçbir yapılaşmaya, betonlaşmaya, asfaltlaşmaya izin vermeden projeyi tamamlayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini 1 yıl önce, milletin desteğiyle hayata geçirdiklerini aktaran Bakan Kurum, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle, ‘Sistem ne kadar mükemmel olursa olsun, başarısını ya da başarısızlığını belirleyecek olan temel faktör insandır’ yeni yönetim sistemimizin de başarı çıtasını hiç şüphesiz ki insan belirleyecektir, yani milletimiz belirleyecek, bakanımız, milletvekilimiz, bürokratımız, büyükelçimiz belirleyecektir. Biz de bakanlık olarak sistemin ruhuna uygun bir şekilde; hızımızı, yerinde karar alma kabiliyetlerimizi arttırdık” diye konuştu.
“Şehirlerimizin gelecek 50 yılını planlıyoruz”
Şehrin tüm temsilcileriyle ortak kararlar alarak projelerini hayata geçirdiklerini anlatan Bakan Kurum, “Şehirlerimizin gelecek 50 yılını, 100 yılını, sahada, valilerimizle, belediye başkanlarımızla, vatandaşlarımızla birlikte planlıyoruz. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda, çevre ve şehircilik alanında uluslararası arenada da atılacak tüm adımları kararlılıkla ve vizyoner bir bakış açısıyla gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz yıl, Antalya’da gerçekleştirdiğimiz ‘2023’e Doğru Türkiye’de Çevre ve Şehirciliğin Geleceği İstişare Toplantısı’nda tüm çalışma arkadaşlarımızla birlikte, hedeflerimizi belirledik. Ve bunu da bir sonuç bildirgesiyle açıkladık. 2023 yolunda, sıfır atık projesinden millet bahçelerine, plastik poşetlerin azaltılmasından bisiklet ve yürüyüş yollarına, korunan alanlarımızın arttırılmasından iklim değişikliğiyle mücadeleye, mekânsal stratejik planlamadan kentsel dönüşüm seferberliğine kadar çok çeşitli alanlarda son derece önemli hedefler koyduk” şeklinde konuştu.
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Merkez Bankası’nın faiz indiriminin ardından üç kamu bankasının konut kredi faizlerini indirmesinin piyasada olumlu algılandığını belirtti.
Merkez Bankası’nın faiz indiriminin ardından üç kamu bankasının konut kredi faizlerini indirmesinin piyasada olumlu algılandığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “İki milyon konut stoku bulunan sektörün bu faiz indirimine ihtiyacı vardı. Bu indirim ile bankalara iki günde rekor başvuru gerçekleşti. Ancak vatandaşın ev sahibi olması ve sektörün yeniden ayağa kalkabilmesi için yalnızca 3 bankanın faiz indirimi yeterli değil. Özel bankalar da sektöre katkı sağlayarak konut kredi faizlerinde indirime gitmeli”dedi.
“Özel bankalar ve inşaat sektörü de elini taşın altına koymalı”
Kamu bankalarının başlattığı faiz indiriminin özel bankalara ve inşaat firmalarına örnek olması gerektiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Merkez Bankası’nın faiz indirim kararının ardından ilk hamlenin inşaat sektöründe yapılarak bankaların konut kredi faizlerini düşürmesi gerektiğini belirtmiştik. Halk Bankası, Ziraat Bankası ve VakıfBank, konut kredi faizlerini 0.90’dan başlayan oranlara indirdi. Bunun üzerine vatandaşlardan bankalara rekor kredi başvurusu gerçekleşti. Ev sahibi olmak isteyen vatandaşlarımızın ve sektörün bu faiz indirimine ihtiyacı vardı. Kamu bankalarının yaptığı faiz indirimini özel bankalar da örnek alarak onlarca sektörü etkileyen inşaat sektörünün canlanması için konut kredi faizlerini düşürmeli. Öte yandan inşaat sektörü de elini taşın altına koyup konut fiyatlarında indirimler ve cazip kampanyalar yapılarak mevcut konut stokunun eritilip ekonominin canlanmasına katkı sağlamalı” diye konuştu.
Bilecik’in Bozüyük ilçesinde geçtiğimiz Mart ayında temeli atılan Şehir Hastanesi inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.
Hastanenin inşaat çalışmaları kapsamında hafriyat ve çevre iksa duvarı imalatları tamamlandığı betonarme imalat çalışmalarının son hızla devam ettiği belirtildi. 55 bin metrekarelik alana kurulu toplam 46 bin metrekarelik inşaat alanına sahip 200 yataklı, 27 branşta 71 poliklinik, 34 yoğun bakım ünitesi ve 10 ameliyathanesi bulunacak şehir hastanesinin 2020 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Hastane binası tamamlandığında 15’i engelli otoparkı olmak üzere 279 araçlık açık ve kapalı otopark alanına sahip olacağı ayrıca deprem izolatörü kullanılan özel yapı tasarımlı bir bina olacağı kaydedildi. Yeni hastanede ayrıca Palyatif Bakım Merkezi, Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi ile Diş Protez Merkezi de yer alacak. Tüm bölümlerin tek bir binada toplanacağı yeni hastanenin tamamlanması ile birlikte vatandaşlar her türlü sağlık hizmetini tek bir çatı altında alabilecek. Böylece Bozüyüklülerin 3 ayrı hastane çilesi sona ermiş olacak.
Kaya İnşaat Diyarbakır Bağlar’da yepyeni bir projeyi hayata geçiriyor.
Bağcılar Mahallesi’nde konumlanan Paradise Sitesi, 3 blok ve 100 daireden oluşuyor. Projede 18 adet cadde dükkan da mevcut.
20.000 metrekare inşaat alanına sahip Paradise Sitesi’nde, açık otopark, yüzme havuzu, çocuk oyun alanları mevcut. Anahtar teslimi ise Eylül ayında yapılacak.
Kamu bankalarının konut faizlerini yüzde 0.99’a düşürmesi, gayrimenkul sektöründe hareketlenmeye neden oldu. Sektör temsilcileri telefon trafiğinin arttığını belirtirken, Hazine Bakanı Berat Albayrak ise “İnşaat sektörünün beklediği hareketlenme başladı” dedi.
Kamu bankalarının geçen hafta konut kredisi faiz oranlarında indirime gitmesinin ardından, ilk iki günde 13 binden fazla müşteri toplam 2,1 milyar liranın üzerinde kredi başvurusu yaptı. Son yıllarda eski havasını bulamayan gayrimenkul sektörü de yaşanan gelişmelerin etkisiyle hareketlenmeler başladı. Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank, geçen hafta konut kredisi faiz oranlarını yüzde 1’in altına çekmelerinin ardından müşterilerden gelen talebe ilişkin ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Belirtilen başvuru tutarı bugüne kadar iki gün içinde yapılan en yüksek konut kredisi başvurusudur. Vatandaşlarımızca gösterilen yoğun ilginin önümüzde dönemde de devam edeceği beklenmektedir” denildi. Kamu bankaları geçen hafta konut kredisi faiz oranlarında indirime gitmiş, ikinci el dahil tüm konutlar için aylık yüzde 0,99’dan başlayan oranlarla 180 aya kadar vade ile tüm vatandaşlara kredi kullanma imkanı sunmuştu. Üç kamu bankasının ardından Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım da konut finansmanı oranlarında indirime gitmişti.
Sektör Hareketlenecek
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, kamu bankalarının başlattığı faiz indiriminin vatandaşların teveccühünü kazandığını ve düşük faizli kredilere rekor seviyede talep gediğini açıkladı. Bakan Albayrak, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Kamu bankalarımızın başlattığı faiz indirimi, vatandaşlarımızın teveccühünü kazanırken inşaat sektörünün beklediği hareketlenmenin de başlangıcı oldu. Düşük faizli kredilere rekor seviyede talep geldi. Dengelenme sürecinin kazanımlarını kısa zamanda daha da ileri taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
1 Yıl Sonra Bu Fiyatlara Ev Bulunmaz
Gayrimenkul sektöründe alım zamanı olduğunu ifade eden Coldwell Banker ACCE Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dilber “Gayrimenkulde tam alım zamanı diyebiliriz. Faizlerin aşağı çekildiği, gayrimenkul fiyatlarının uygun olduğu bir dönemden geçiyoruz. Kriz durumları her daim fırsat oluşturur. Şu dönem bunu fırsata çevirme vakti. Bugün, özellikle markalı projelere yatırım yapanlar, 1 yıl sonra ciddi anlamda kazanç sağlayacaklar. İstanbul’da konut stoku var, evet ancak talep de var. Piyasa doyma noktasına geldi demek doğru olmaz. Halen ihtiyaç var. Doğru lokasyon çok önemli” açıklamasında bulundu.
Telefon Trafiği Arttı
Coldwell Banker ACCE Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dilber, Merkez’in faizleri düşürmesi ve bunun bankaların kullandırdığı konut kredilerine yansıması sonrası ciddi anlamda telefon trafiği yaşadıklarını belirtti. Faizlerin düşmesi satışlara olumlu yansıdığını belirten Dilber, “Yalnızca maliyet açısından değil, motivasyona da etkisi oluyor. Anında telefonlarımızı çalmaya başladı. Merkez’in 450 baz puanlık indirim yerinde bir hamleydi. Ancak yılsonuna kadar faizlerin düşüşünde biraz daha beklenti var. Bunu da yakında göreceğizdir. Satışlarımıza da bu ciddi anlamda yansıyacaktır. Mevduat faizinde duran vatandaş artık gayrimenkul yatırımına dönüyor. Bankada duran para değer kaybı yaşarken, gayrimenkul her zaman değerleniyor.” dedi.
Konya Savunma Sanayi Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Koyuncu, Aselsan ile ortak yapacakları Aselsan Konya Silah Sistemleri Fabrikası’nın açılışını, 17 Aralık 2020 tarihinde Mevlana’yı anmak için düzenlenecek olan Şeb-i Arus törenleri sırasında gerçekleştirmeyi planladıklarını söyledi.
Konya’daki 24 girişimci tarafından kurularak, Aselsan Konya Silah Sistemleri Fabrikası’na yüzde 49 pay ile ortak olan Konya Savunma Sanayi Anonim Şirketi’nin, ilk genel kurulu yapıldı.
Konya Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen genel kurulda konuşan Konya Savunma Sanayi Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Koyuncu, inşaatın yapımı için ihale sürecinin hazırlandığını ifade ederek, ”Şu anda fabrika sahamızda zemin etütleri yapılıyor. İnşaat yapım ihale sürecine hazırlanıyoruz. İnşallah hızlı bir şekilde fabrikanın yapımına başlayacağız. Hedefimiz, 2020 yılının Aralık ayına kadar yatırımımızı tamamlayarak, Şeb-i Arus törenlerinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla açılışımızı gerçekleştirmek” dedi.
Koyunca, Konya’da güçlü bir savunma sanayi ekosistemini kurmak için çalıştıklarını, Aselsan ile Konyalı girişimcilerin hayata geçireceği Aselsan Konya Silah Sistemleri Fabrikası’nın bunun en kritik adımlarından biri olduğunu kaydetti. Yapılacak fabrikanın bulunduğu 1.8 milyon metrekarelik alanın, endüstri bölgesi olarak hayata geçirileceğini ifade eden Koyuncu, şunları söyledi:
“Aselsan Konya Silah Sistemleri A.Ş. olarak, fabrikamızın kurulacağı alanın endüstri bölgesi olması için başvurumuzu yaptık. Aselsan fabrikamızın da bulunduğu, bu 1.8 milyon metrekarelik alanı bakanlığımızın, Savunma Sanayi Başkanlığımızın destekleriyle endüstri bölgesi olarak hayata geçirdiğimizde, Konya çok güçlü bir savunma sanayi ekosistemine sahip olacak. Bu endüstri bölgesi Konya’nın hem savunma sanayindeki üretim yeteneklerinin artması hem de yüksek katma değerli üretim kabiliyetimizin gelişmesi için son derece kritik. Bu endüstri bölgesini, Konya’daki tüm üretim ekosisteminin gelecek vizyonuna katkı sunacak bir gelişme olarak görebiliriz.”
Milli Eğitim Vakfının, İzmir Bornova MEV Koleji Kampüsü’nün inşaatı hızla sürüyor.
İzmir’de daha önce hizmete açtığı MEV Güzelbahçe Kolejinin ardından bu kez Çamdibi mevkisine dev kampüs kazandıran Milli Eğitim Vakfı, okulun yeni eğitim öğretim yılına yetişmesi için inşaattaki çalışmaları 7/24 çalışma esasına göre gerçekleştiriyor.
Eğitim kampüsünde binlerce işçi gece gündüz çalışıyor. Mimari yapısı ve peyzaj düzenlemesiyle dikkat çeken kampüste; ana okulu, ilkokul, ortaokul, Anadolu Lisesi, Fen ve Teknoloji Liseleriyle birlikte spor salonu, yüzme havuzu, konferans salonu gibi sosyal donatılar da yer alacak.
73 milyon TL ihale bedelli MEV Bornova Koleji inşaatı, Halil Avcı Şirketler Grubu’na ait ORHAN İnşaat tarafından gerçekleştiriliyor.
Türkiye’nin denize en yakın kayak merkezi olduğu belirtilen Ordu’nun Çambaşı Yaylası’na yapılacak 5 yıldızlı otelin temeli atıldı.
Ordu’nun Çambaşı Yaylası’na 5 yıldızlı otel yapılıyor. Çambaşı Kayak Merkezi’nde 2020 yılında hizmete açılması planlanan otelin temeli atıldı. Otel, Ordu Büyükşehir Belediyesi ile Ordu Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin birlikte kurduğu ORBEL AŞ ile Çambaşı AŞ tarafından yapılıyor. Otelin finansmanının yüzde 30’unu belediye karşılayacak.
Otelin temel atma töreni, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Hilmi Güler, Vali Yardımcısı Ahmet Arık ve Çambaşı Yatırım Ş. hissedarı iş adamları ile kalabalık bir protokol davetli grubu tarafından gerçekleştirildi.
Çambaşı Yatırım A.Ş. Koordinatörü Coşkun Candaş grubun altı yıldır çözümlenemeyen projesine son iki yılında dahil olduğunu belirterek, Turizm Bakanlığı ve yerel yönetimlerdeki zorlu kamusal bürokratik süreçleri azimli bir çalışma ile sonlandırıp Ordu turizmine ilk turizm tahsisli proje alanını kazandırdıklarını söyledi.
Yatırım ve hizmet konsepti danışmanlığını yürüttüğü ve 80 oda olarak planlanan otel projesini 2020 yılı sonunda hizmete almayı planladıklarını belirten Candaş, kayak merkezinin en özel noktasında bulunan otelin doğal dokuya uyumlu ahşap ve taş malzeme kullanılarak yapıldığını söyledi. Sofistike tarzı ile, misafirlerine farklı deneyimler sunacak estetik mimarisi ön planda olan bir tesis kazandırmayı amaçladıklarını kaydeden Candaş,
Sivola Hotel Çambaşı markası ile işletecekleri tesisi üst segment misafir profilini hedefleyerek tasarladıklarını belirterek, “Sunacağımız ayrıcalıklı konfor ve kişiye özel butik hizmet konsepti ile Ordu Çambaşı Kayak Merkezi’nin marka bilinirliğini artırmayı ve yerel ekonomiye de kazandıran katma değeri yüksek turizm hareketi yapmak istiyoruz.” dedi.
Coşkun Yandaş, otelin yatırım maliyetinin ise 50 milyon TL olarak öngörüldüğünü açıkladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’in 2030 Ulaşım Planını ilçe belediyelerinin temsilcileri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla paylaştı.
İlk beş yıl içinde gerçekleştirilecek toplu ulaşım, yayalaştırma ve bisiklet projeleri tartışmaların odak noktasını oluşturdu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin oluşturduğu 2030 Ulaşım Planı’nın ilk beş yıl içinde hayata geçireceği uygulamalar ilçe belediye başkan yardımcıları ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak’ın idaresinde tarihi Asansör binasında gerçekleşen toplantıda toplu ulaşım, yayalaştırma ve bisiklet projeleri ön plana çıktı, sivil toplum temsilcilerinin görüşleri alındı.
Motorsuz Ulaşım Projeleri Dikkat Çekiyor
2030 Ulaşım Planı’nda özellikle motorsuz ulaşım hamleleri dikkat çekiyor. Yeni bisiklet yolları ve yaya alanlarıyla zenginleştirilen plan içinde 15 kilometre yaya alanı öngörüldü, 215 kilometre de yaya öncelikli yol belirlendi. 30 kilometre hız limiti uygulanacak sokaklar belirlenerek Konak, Karşıyaka, Buca, Bornova, Balçova’da yaya öncelikli bölgeler seçildi.
2030 için hedeflenen 784 kilometrelik bisiklet yolunun önemli bir kısmı ilk beş yıl içinde hayata geçirilecek. Nüfusun yüzde 42’si bisiklet yollarını kullanabilir hale gelecek. Bayraklı-Alsancak arasında kesintisiz bisiklet yolu, bir bisiklet köprüsünün de yardımıyla hayata geçirilecek. 741 noktada ise yeni bisiklet parklarının yapılması planlanıyor. Mevcut 35 BİSİM istasyonu ilk beş yılın sonunda 85’e, 2030’da ise 168’e çıkartılacak. BİSİM’in 500 bisikletlik filosu ise ilk 5 yılda 1250’ye daha sonra da 2500’e ulaşacak. Otoparklar içindeki bisiklet park yeri sayısı da 215’ten 1000’e çıkacak.
Raylı Ulaşım 2,5 Kat Artırılıyor
Ulaşım Ana planı kapsamında mevcutta 177,7 kilometreyi bulan raylı sistem hattının 465 km’ye çıkarılması planlanıyor. 2,5 kattan daha fazla artırılacak raylı sistem hattıyla günde 4 milyon yolcu taşıma kapasitesine ulaşılacak. Yapılan yatırımlarla birlikte kentin raylı sistemlere erişilebilirlik oranı yüzde 42’den yüzde 72’ye çıkacak. İnşaatı devam eden Narlıdere hattı, Çiğli-AOSB- Katip Çelebi Tramvayı, Buca- Üçyol Metrosu ilk 5 yıl içinde tamamlanması planlanan yatırımlar arasında yer alıyor.
Deniz Ulaşımının Payı Artıyor
İzmir’in liman kenti kimliğine uygun olarak deniz ulaşımında ilk olarak Mavişehir’de yeni bir iskele yapılması planlanıyor. Bu iskeleden şehir içi ve yurtdışı seferleri yapılacak. İki yeni arabalı vapurun gelmesiyle de arabalı vapur seferlerinin sayısında artış sağlanacak. Konak, Karşıyaka, Bostanlı iskelelerinin yeni imar planına göre modernizasyonu, bakımları, havuzlama yeri inşası ve Bostanlı Balıkçı Barınağı’nın kullanılmasıyla ilgili işletme altyapıları güçlendirilmiş olacak.
Karbon Salımında Yüzde 18 Azalma
Tüm hedefler çerçevesinde planın orta ve uzun vadede getirdiği faydalar dikkate alındığında özel araç kullanımında yüzde 4 oranında azalma öngörüldü. Raylı sistem kullanımının da iki kat artması bekleniyor. Plan çerçevesinde, 2030 yılında sabah trafiğin yoğun olduğu saatlerde iklim krizine yol açan karbondioksit salımında yüzde 18 oranında azalma hedefleniyor.
İzmir Ulaşım Planı ile otomobile bağımlılığın azalması, bisikletli ve yaya ulaşımının desteklenerek motorsuz ulaşımı teşvik eden, toplu taşıma odaklı, çevresel etkileri dikkate alan bir sistemin hayata geçirilmesi hedefleniyor. Kamu sağlığını ve güvenliğini hedefleyen, ekonomik gelişmeyi destekleyen, dezavantajlı grupları gözeten, katılımcı ve şeffaf bir plan oluşturulmaya çalışılıyor.
İstanbul İzmir otoyol projesi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıldı. 256 liralık araç geçiş ücreti ve yüksek proje maliyeti mega projelerin maliyetlerini yeniden gündeme taşıdı.
İstanbul İzmir arası ulaşımı 5 saatten sadece 3,5 saate düşüren İstanbul İzmir Otoyol Projesi yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.
Özellikle de araç geçiş ücretinin 256 lira olarak açıklanması tepkilere neden olurken konu hakkında açıklama yapan CHP Milletvekili Özgür Özel “vatandaşa yalan söyleniyor” iddiasında bulundu.
Her Mega Projenin Yükü Vatandaşın Sırtına Yükleniyor
Yapılan mega projeleri eleştiren Özgür Özel “İstanbul İzmir arasını kısaltacağı belirtilen İstanbul İzmir Otoyolu‘nu kullanan otomobillerin sadece gidiş için 256,3 TL ödeyeceği dikkate alındığında, bu otoyolun vatandaşlarımızın sırtına bindirdiği yük de ortadadır.” dedi.
Özel açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz zaten kendi cebimizden para vererek bunu yaptırmıyoruz. Biz buraya yıl, ay, gün koyuyoruz. Bu kadar gün, ay, yıl çalıştırmak suretiyle bu hastaneyi şu, şu, şu esvafta yapacaksın diyoruz. Buna yap-işlet-devret denir.” açıklamasını eleştirerek “Evet kendi cebinden vermiyor ama milletin cebinden alıp, müteahhitlere aktarıyor. Hem de bunu ‘hane halkına transfer’ adı altında yapıyorlar.” dedi.
Ulaştırma Projelerine 4 Milyar 530 Milyon Lira Ödendi
Özgür Özel açıklamasında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından hane halkına transferler kalemine 2020 yılı için 6 milyar 210 milyon, 2021 bütçesine ise 6 milyar 496 milyon konulduğunu iddia ederek yapılan ödemelerin iste 4 milyar 530 milyon lira olduğunu dile getirdi.
Merkez Bankası ihtiyat akçesi tutarının da kamu müteahhitlerine aktarıldığını iddia eden Özel, “2020 yılı için kira bedeli 7 milyar 750 milyon lira, hizmet alım bedeli 6 milyar 500 milyon lira olmak üzere 14 milyar 75 milyon lira, 2021 yılı için ise kira bedeli 9 milyar 290 milyon lira, hizmet alım bedeli 7 milyar 670 milyon lira olmak üzere 16 milyar 960 milyon lira ödenmesi öngörülüyor.
Gayrimenkul ve inşaat sektöründe 35 yıldan bu yana edindiği köklü tecrübe ile rotasını Türkiye’ye çeviren Masar İnşaat, dinamik bir öğrenci potansiyeline sahip Düzce’de inşa ettiği Masar Tower projesinde yatırımcılar için cazip bir kampanya başlattı.
Türkiye’nin dört bir yanından öğrencilerin eğitim gördüğü Düzce Üniversitesi’ne yürüme mesafesinde yer alan, Düzce Devlet Hastanesi ve şehrin merkezi noktalarına yakınlığı ile dikkat çeken projede, faizsi Gayrimenkul ve inşaat sektöründe 35 yıldan bu yana edindiği köklü tecrübe ile rotasını Türkiye’ye çeviren Masar İnşaat, dinamik bir öğrenci potansiyeline sahip Düzce’de inşa ettiği Masar Tower projesinde yatırımcılar için cazip bir kampanya başlattı. z, vade farksız, 51 ay taksitle, kira öder gibi ev sahibi olma fırsatı sunuluyor. 1+1 ve 2+1 daire seçeneklerinden oluşan projede daire fiyatları, 172 bin TL’den başlıyor.
Ahmad Ghassan Altınawı: “Öğrenci potansiyelini yatırıma dönüştüreceğiz”
Masar Tower projesiyle Düzce’deki dinamik öğrenci potansiyelini yatırımcılar için kazançlı yatırıma dönüştürmeyi hedeflediklerini vurgulayan Masar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ahmad Ghassan Altınawı, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Düzce, barındırdığı öğrenci potansiyeliyle yatırım amaçlı konut satın almak isteyenler için cazibe yaratıyor. Masar Tower projemiz, Düzce’de eğitim hayatına devam eden öğrenciler için barınma ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, onları konforlu bir yaşam ve sosyalleşme ortamıyla buluşturuyor. Merkezi konumu ve üst düzey donanımıyla da yatırım değerini her geçen gün artırıyor. Projemizde başlattığımız faizsiz, vade farksız, 51 ay taksitle ödeme avantajı sunan kampanyamızla, yatırımcılarımızı Düzce’nin sunduğu öğrenci potansiyelini kazançlı yatırıma dönüştürmeye davet ediyoruz. Kampanyamız sayesinde yatırımcılar satın aldıkları daireleri öğrencilere kiralayarak taksit ödemelerini çıkarabiliyorlar”
Düzce’nin En Çok Değerlenen Bölgesinde
Doğal güzellikleriyle Türkiye’nin cazibe yaratan şehirlerinden Düzce için, prestij unsuru olarak gösterilen Masar Tower, D-100 ve Tem otoyollarına yakınlığı ile çevresinde bulunan sanayi ve turizm alanlarına da yakın bir konumda, Sakarya ve Zonguldak gibi sanayi şehirlerinin ortasında ve bölgenin kavşak noktasında yar alıyor. Düzce Üniversitesi’ne ve Düzce Devlet Hastanesi’ne yürüme mesafesinde, şehrin en çok değerlenen bölgesinde yükselen Masar Tower, şehrin merkezi noktalarına yakın konumuyla da kazançlı bir yatırım fırsatı sunuyor.
Modern Mimari Konseptinde
Yaklaşık 65 milyon TL’lik yatırımla, 3 bin 640 metrekare inşaat alanı üzerinde, modern mimari konseptinde yükselen;13 kat, 2 blokta toplam 228 adet daire ve 16 ticari alandan oluşan MasarTower, 1+1 ve 2+1 daire seçeneklerinden oluşuyor. Her katta 19 dairenin bulunduğu projede daire fiyatları, 172 bin TL’den başlıyor. 1+1 dairelerin metrekare aralıkları, 63 ile 67 metrekare aralığında değişiyor. 2+1 daireler ise 91 metrekare ölçüsünde.
Doğanın İçinde Sosyalleşme Ortamı!
Doğanın içinde bir yaşam ve çalışma hayatı vaat eden Masar Tower’ın ticari alanlarında ise, her türlü ihtiyacı karşılayabilen donatılar yer alıyor. Sosyal donatıların ağırlığının hissedildiği projede, 7/24 güvenlik hizmeti sunuluyor. Projenin bu alanlarında otopark, yürüyüş alanları, kamelya, çocuk oyun parkı, fıtness center, Squash odası, cep sineması, içerisinde masa tenisi, langırt ve bilardo bulunan oyun alanları yer alıyor.
İstanbul’da inşaatı devam eden 221,7 kilometre raylı sistem hattı tamamlandığında, mevcut 233,05 kilometrelik bölümle birlikte kentteki raylı sistem uzunluğu 454,75 kilometreye ulaşacak.
İstanbul’da trafik yoğunluğunun azaltılması ve raylı sistemlerin, toplu taşıma içinde yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar sürüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden (İBB) alınan bilgiye göre, “İstanbul Ulaşım Ana Planı” çerçevesinde, bugün itibarıyla kentte 233,05 kilometre uzunluğundaki raylı sistem hattı ile toplu ulaşım hizmeti veriliyor.
İBB, 140,9 kilometrelik 12 hattın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı Altyapı Genel Müdürlüğü de 80,8 kilometre uzunluğundaki 4 hattın yapımını gerçekleştiriyor.
İnşaatı devam eden 221,7 kilometre raylı sistem hatlarının yapımı 2023 sonuna kadar tamamlanacak. Bu hatların hizmete alınması ve mevcut 233,05 kilometrelik bölümün eklenmesiyle İstanbul’da metro sistemli toplu ulaşımın uzunluğu 454,75 kilometreye ulaşacak.
Tamamı önceki yönetim tarafından başlatılan metro çalışmalarının büyük bölümü bitme aşamasına geldi. Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metro Hattında, Mecidiyeköy-Mahmutbey arası 1.etabında sinyalli test sürüşlerine başlandı. Test sürüşlerinin ve deneme sürüşlerinin maksimum güvenlikle tamamlanmasına müteakip 2020 yılı başında Mecidiyeköy-Mahmutbey kısmının yolculu işletmeye alınması hedefleniyor. 2. etabı olan Kabataş-Mecidiyeköy hattının ise 2021 yılında yolculu işletmeye alınması amaçlanıyor.
Eminönü-Alibeyköy Tramvay hattının sinyalli test ve devreye alma çalışmalarının 2019 yılı sonunda başlatılması, maksimum güvenlikle tamamlanması ile 2020 yılı üçüncü çeyrekte yolculu işletmeye alınması planlanıyor.
Yapım çalışmaları devam eden Dudullu-Bostancı ile Ataköy-İkitelli metro hattının ise 2021’de hizmete açılması bekleniyor.
Büyük bölümü tamamlanan Rumelihisarüstü-Aşiyan Füniküler hattının 2020 yılının üçüncü çeyreğinde yolculu işletmeye alınması hedefleniyor.
Yeni Hatlar Belirlenip İhaleye Çıkılacak
Ayrıca şehrin ulaşım ihtiyaçlarının öncelikleriyle ilgili olarak yapılacak değerlendirmeler sonucunda uygulamaya esas projeleri tamamlanan raylı sistem metro hatları içerisinden öncelik arz eden hatların belirlenip, ihaleye çıkılması da planlanıyor.
İhalesi yapılmış ancak ekonomik sebeplerden dolayı durdurulmuş, yapımı kısmen devam eden ve yapımına hiç başlanmamış raylı sistem hatlarının durumu ise yeniden gözden geçiriliyor. Yeni finans kaynakları değerlendirilerek ve işi yüklenen firmalar ile görüşülerek, yeni bir program çerçevesinde bu projeler yeniden hızlandırılacak. Raylı sistemin İstanbul ulaşımında önemi göz önünde bulundurularak bu hatların da hızlıca tamamlanarak işletmeye alınması hedefleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bin 355 yataklı Bursa Şehir Hastanesini hizmete açtı.
Sağlık Bakanlığı’nın ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ kapsamında hayata geçirdiği Türkiye’nin 10’ncu şehir hastanesi olan ve Türkiye’nin sağlık hizmetlerindeki kalite çıtasını son noktaya ulaştıran şehir hastanelerinin en büyüklerinden biri Bursa’da açıldı. 16 Temmuz 2019 tarihinde hasta kabulüne başlayan hastanenin resmi açılış töreninin ardından Rönesans Holding ve Rönesans Sağlık Yatırım yetkilileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hastanenin bütün detaylarını aktardı.
Sağlık Bakanlığı ve Rönesans Sağlık Yatırım tarafından ‘kamu-özel iş birliği’ modeli ile hayata geçirilen Bursa Şehir Hastanesi, 1.355 yatak kapasitesiyle bölgenin yeni ‘sağlık üssü’ olacak. Hastane, Çanakkale, Balıkesir, Yalova, Bilecik ve Bursa’da yaşayan yaklaşık 5,5 milyon kişiyi daha kaliteli sağlık hizmeti ile tanıştırmanın yanı sıra sağlık turizmine de büyük katkı sunacak.
488 Milyon Avroluk Yatırım
Nilüfer ilçesinin Doğanköy mevkiinde 745 bin 365 metrekare alan üzerine 488 milyon euro’luk yatırımla tamamlanan Bursa Şehir Hastanesi, ortak bir çekirdek yapı etrafına kurulmuş olan 4 adet bloktan oluşuyor. Bin 55 yatak kapasiteli ana hastane, 200 yatak kapasitesi ile Türkiye’nin en büyüğü olan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ile 100 yatak kapasiteli Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri (YGAP) Hastanesinden oluşan Bursa Şehir Hastanesi’nde 403 poliklinik, 49 ameliyathane, 217 yataklı çocuk ve yetişkin yoğun bakım ünitesi bulunuyor.
Her branştan poliklinik hizmetlerinin verileceği, zor ameliyatların yapılarak başka illere hasta sevkinin önleneceği hastanede günlük 2 bin 110 acil hastaya müdahale ve toplam 36 bin 200 hasta sirkülasyonu öngörülüyor.
Bursa Şehir Hastanesi; Kadın, Çocuk ve Psikiyatri Hastanesi, Genel Hastane, Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi, Onkoloji Hastanesi, Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi, Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi, teknik servis binası ve otopark olmak üzere toplam 470.000 metrekarelik kapalı inşaat alanıyla, bölgeye bugüne kadar kazandırılmış en büyük sağlık yatırımı olarak dikkati çekiyor.
Depremde Bile Hizmet Aksamayacak
Sağlık alanında en ileri teknolojiyle donatılan ve LEED Gold sertifikasına sahip olan Bursa Şehir Hastanesi, ana hastane binasına yerleştirilmiş olan dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip 859 sismik izolatör ile; olası bir deprem sırasında ve sonrasında tüm operasyonel faaliyetlerini, hiçbir aksama olmadan yerine getirmeye devam edebilecek.
Bursa Şehir Hastanesi’nde 2 bini medikal alanda olmak üzere işinde profesyonel toplam 4 bin kişi istihdam edilecek.
Rönesans Sağlık Yatırım Hakkında
Rönesans Sağlık Yatırım A.Ş., Rönesans Emlak Geliştirme A.Ş. altında faaliyet gösteren ve Rönesans Holding’in sağlık sektöründeki yatırımcı şirketidir. Rönesans Sağlık Yatırım A.Ş. 2012 yılında kurulmuş olmasına rağmen, Rönesans Grubu’nun 24 yılı aşkın uluslararası müteahhitlik ve 16 yıllık gayrimenkul geliştirme deneyimini kendi bünyesinde birleştirmiş ve daha şimdiden, Türkiye’nin sağlık sektöründe önde gelen yatırımcılarından biri haline gelmiştir. Yaklaşık 3.200.000 m inşaat alanına ve 9.500 yatak kapasitesine sahip olan bu projeler tamamlandığında, 25 yıllık bir süre boyunca T.C. Sağlık Bakanlığı ile işletilecektir. Rönesans Sağlık Yatırım A.Ş., mevcut yatırımlarını artırarak, sağlık yatırımları portföyünü hızla genişletmeyi amaçlamaktadır.
Rönesans Holding Hakkında
1993 yılında Rusya St. Petersburg’da kurulan Rönesans Holding, 23 ülkede ana müteahhit ve yatırımcı olarak hizmet veriyor. Holding, inşaat, gayrimenkul geliştirme, enerji ve sağlık ana dallarında faaliyet gösteriyor. Rönesans Holding, dünyanın en büyük müteahhitlik şirketlerinin sıralandığı ENR listesinde 36’ncı sırada, Avrupa’nın ise 9’uncu en büyük müteahhitlik şirketi konumunda bulunuyor. 2017 yıl sonu itibarıyla 4,2 milyar dolar global ciro ve 8,1 milyar dolar aktif büyüklüğe sahip olan holdingin hedefi, orta vadede inşaat sektöründe dünyanın en büyük ilk 10 kuruluşu arasına girmek. 2016 yılında 215 milyon dolar yatırımla Dünya Bankası Grubu üyesi Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) ortak olduğu Rönesans Holding, bugün alışveriş merkezleri, ofisler, oteller, konutlar, karma yapılar, ağır sanayi tesisleri, altyapı projeleri, imalat sanayi tesisleri, kimyasal ve ilaç üretim tesisleri, yiyecek ve içecek işleme tesisleri, otomotiv ve makina fabrikaları, devlet binaları, sağlık kompleksleri ve enerji santralleri inşa ediyor.
Karşıyaka Yapı Müteahhitleri Derneği Başkanı Gültekin, kamu bankalarının konut kredisi faiz oranlarını 0.99’a indirmesiyle yılın ikinci yarısında konut satışlarında rekor kırılacağını söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın bir hafta vadeli repo ihale faizlerinde 425 baz puanlık indirim uygulaması ve FED’in 11 yıl aradan sonra faiz indirimi yapması piyasalara olumlu yansıdı. Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank 500 bin liraya kadar olan 180 ay vadeli konut kredilerinde faiz oranlarını 0.99’a indirdi.
‘Satışlar artacak’
Kamu bankalarının konut kredisi faiz indirimi kararını değerlendiren Karşıyaka Yapı Müteahhitleri Derneği (KAMDER) Başkanı ve İzmir Ticaret Odası İnşaat Komitesi meclis üyesi Niyazi Gültekin, “Faizler yüksek olduğu için 1 yıldır konut alamayan vatandaşlar var. Kararla birlikte çok sayıda konut talebi hızlı bir şekilde satışa dönecektir” diye konuştu.
Konut satışlarındaki düşüşün nedeninin kredi faiz oranlarının çok yüksek olmasına bağlayan Gültekin, “İnşaat sektöründeki krizin asıl nedeni faiz oranlarının yüksek olmasıydı. Konut almak isteyen vatandaş faiz oranlarını görünce konut alımını öteliyordu. Hafta sonları satış ofislerinde yoğunluk yaşanmaya başlandı. Sektör 1 yılı aşkın krizin ardından tekrar parlak günlerine kavuşacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın kullandığı havaalanı için çalışmaların sürdüğü açıklandı. Airport Hotel, konferans salonu, havacılık fuar alanı yapılacak.
Hükümet, iç ve dış hat uçuşların yeni havaalanına kaydırıldığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seyahatlerinde kullanmaya devam ettiği İstanbul’daki Atatürk Havalimanı’na “Airport Hotel” yapacak. Genel havacılık ve kargo uçuşlarının yapılacağı havalimanına ayrıca fuar alanı da inşa edilecek. Ancak aynı aks üzerinde oldukları için Atatürk ile İstanbul havaalanlarından aynı anda iniş kalkış yapılamayacak. Bu arada İstanbul Havalimanı’nın çevresindeki rüzgar enerji santrallerinin (RES) de hâlâ taşınmadığı ortaya çıktı.
CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un soru önergesine yanıt veren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, yapılan çalışmalarda İstanbul Havalimanı’nın çevresindeki RES’lerin uçuş emniyetini riske eden bir etkisinin tespit edilmediğini savundu. Buna karşın Turhan, “İstanbul Havalimanı’nın geleceği yönelik fazları ile gelişim aşamaları dikkate alınarak yapılan planlamalar kapsamında, RES’lerin bölgeden kaldırılması yönünde çalışmaların devam ettiği bilinmektedir” dedi. Turhan, İstanbul Havalimanı ile Atatürk Havaalanı’na aynı anda iniş ve kalkış yapılamadığını da şöyle açıkladı: “İki havalimanının pistlerinin aynı aks üzerinde olması nedeniyle hava trafik usulleri gereğince aynı anda iniş kalkış yapılabilmesine olanak sağlamamaktadır.”
Turhan, İstanbul Havalimanı’nın tam kapasiteyle faliyete geçmesi sonrasında Atatürk Havaalanı’nın saatlik pist kapasitesinin 5 iniş, 5 kalkış olarak belirlendiğine de işaret ederek, “Bu çerçevede; havacılık faaliyetleri (genel havacılık ve kargo uçuş operasyonları) ile havacılık dışı faliyetlerin (Airport Hotel, konferans salonu, havacılık fuar alanı) icra edebileceği öngörülmekte olup, bu hususlarda başlatılan çalışmalar sürdürülmektedir” dedi.
“Pist ısıtma yok“
İstanbul Havalimanı’nda pist ısıtma sistemi bulunmadığını da belirten Turhan, “İstanbul Havalimanı ihale eki sözleşme, proje ve şartnamelerinde pistlerde ısınma sistemi öngörülmemiş olup yapımı tamamlanan ve hizmete açılan pistlerde de pist ısıtma sistemi yer almamaktadır. Ancak İstanbul Havalimanı projesinin büyüklüğü ve vizyonu doğrultusunda kapsamlı bir karla mücadele ekip ve ekipmanları oluşturulmuş olup, kış şartlarında uçuş trafiği ve güvenliğini etkileyecek herhangi bir sorunla karşılaşılmaması için gerekli tüm tedbirler alınmıştır” bilgisini verdi.
Turhan, İstanbul Havalimanı’nın toplamda 4 etapta tamamlanacağını da belirterek, “Tüm fazların tamamlanması sürecinde havaalanında inşaat işlerinin devam etmesinin kaçınılmaz olduğu değerlendirilmektedir” dedi.
Avcılar İnşaat, kuruluşunun 30. yılında 925 milyon liralık 3 büyük yatırıma imza atacak. İdris Avcı, “Üç projemizle 600 kişiyi istihdam etmiş olacağız” dedi.
İnşaat sektöründeki daralmaya karşın Avcılar İnşaat, kuruluşunun 30. yılında 925 milyon liralık 3 büyük yatırıma imza atacak. Ofis- Konuk-Alışveriş Merkezinden oluşan Avcılar Exclusive Bayraklı ise 500 milyon lira yatırımla hayata geçecek. Gökdelenler Bölgesi’nde yatay mimari projeye sahip 8 katlı Avcılar Exclusive Bayraklı’da, geçen ay yapılan tanıtımının ardından zemin altı birinci kat çalışmaları tamamlandı, ikinci kat çalışmaları başladı. Avcılar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İdris Avcı, Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektöründeki durgunluğa karşın ellerini taşın altına koyduklarını söyledi. TÜİK verilerine göre sektördeki maliyet artışının yüzde 46’ya ulaştığını, buna karşın böylesine yüksek orandaki artışı, satış fiyatlarına yansıtmadıklarını belirten Avcı, “Birikimlerimizi farklı enstrümanlarda değerlendirsek daha çok kazanacakken biz ‘işimizi’ yapmayı seçtik, ülkemize değer katan, yatırımcısına kazandıran projeler üretmeyi seçtik” dedi. Her projelerinde daha çok kazanmak yerine istihdam yaratmak, insanların iş sahibi olmasını sağlamak üzere bir hedef koyduklarını ifade eden Avcı, “Projelerimizi banka kredisi kullanmadan, tamamen öz sermayemizle gerçekleştiriyoruz. Üç projemizle 600 kişiyi istihdam etmiş olacağız. Bu bizim yatırımcımıza, sektörümüze ve ülkemize olan güvenimizdir” diye konuştu.
“Fırsatı kaçırmayın”
İnşaat sektörünün 170’den fazla sektöre doğrudan ya da dolaylı katkısı olduğuna dikkat çeken Avcı, sektördeki bu durgunluğun diğer taraftan yatırımcı için de büyük bir fırsat olduğuna dikkat çekti. Avcı, şöyle devam etti: “Gayrimenkul sektörü tüm dünyada her zaman en güvenli yatırımdır. Bu yatırım için aslında şu an en iyi zaman. Çünkü konut fiyatları son derece uygun. Gayrimenkuller değerinin altında satışa sunuluyor, bir kaç ay sonra faiz oranları düşünce, konut fiyatları olması gereken fiyata yükseldiğinde, bu fırsatı değerlendirenler yüzde 200 kazançlı olacak.” Avcı, projelerinde yüzde 1’in altına oranlara kredi imkanı sağladıklarına dikkat çekerek bunun önemli bir avantaj sağladığını sözlerine ekledi.
Zeytinburnu’nda hayata geçirilerek olan Millet Bahçesi projesinin ilk ayağında, gelir getirecek lüks konut alanı olarak düşünülen araziye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteğiyle kentsel dönüşüm projesinde kullanılmak üzere rezerv konut yapılacak.
Zeytinburnu Beştelsiz Mahallesi’nde inşa edilecek Millet Bahçesi’nin tamamı Zeytinburnu halkına tahsis edilecek. Millet Bahçesi projesi kapsamında planlanan 26 bin metrekarelik konut alanında Zeytinburnu halkı lehine değişikliğine gidildi. Zeytinburnu Beştelsiz Mahallesi’ndeki Askeri Lojmanların yerine yapılacak olan Millet Bahçesi’ne komşu geliyor. Millet Bahçesi’nin hemen arkasında bulunan 26 bin metrekarelik alana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteğiyle rezerv konutlar inşa edilecek. Projenin ilk lansmanında gelir getirici lüks konut alanı olarak düşünülen bu araziye Zeytinburnu’nun kentsel dönüşümüne büyük katkı sağlayacak rezerv konutlar yapılacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Zeytinburnu Belediyesi ve TOKİ işbirliğiyle inşa edilecek rezerv konutlarda yatay mimariye sadık kalınacak.
İlçenin Tam Ortasında
Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, Millet Bahçesi’nin yapılacağı yerin, Zeytinburnu’nun tam ortasına denk gelen stratejik bir konumda olduğunu belirterek “ Burası Zeytinburnu Belediyesi ve TOKİ işbirliğiyle Millet Bahçesi yapılacak” dedi. Bölgedeki askeri lojmanların yerine yapılan Başakşehir’deki askeri lojmanların arsa bedeli için öngörülen bir konut alanı bulunduğunu ifade eden Arısoy, “TOKİ ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (Emlak Konut GYO) üzerinden projeyi finanse etmek üzere konut ihalesine çıkılmıştı. Fakat seçimlerden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile bir görüşme yaptık. Metrekaresi aynı kalmak şartıyla yani Millet Bahçesi, mevcut imar tanımındaki konut alanı aynı kalma şartıyla mevcut konut alanını rezerv konut alanı olarak değiştirdik” dedi. 31 Mart seçimlerinden önce de 10 yıl içinde Zeytinburnu’nda bir kentsel dönüşüm seferberliği çalışması başlatacaklarına dair açıklamalarda bulunduklarını anlatan Arısoy, “Burası yıkıldıktan sonra yaklaşık toplam alanın 4’te 1’ine denk gelen alanda Zeytinburnu için rezerv konut üreteceğiz. Daha sonra bakanlıkla belirleyeceğimiz bölgeler için aktarma bölgesi olarak orayı kullanacağız. Kentsel dönüşüm yapmak istediğimiz mahallelerin konutlarını önce rezerv konut bölgesine taşıyacağız. Yenisi yapıldıktan sonra da tekrar kendi yeni evlerine dönecekler. Dolayısıyla Zeytinburnu’nda devam eden problem rezerv konut alanları yapıldıktan sonra ortadan kalkmış olacak” diye konuştu.
‘İstanbul için örnek olacak’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın büyük bir mali külfetin altına girip bu projeyi finanse etmek için planlanan kaynak geliştirme uygulamasından vazgeçtiğine dikkat çeten Başkan Arısoy, şöyle devam etti: “Böylece Zeytinburnu için büyük bir imkan doğmuş oldu. Hemşerilerimiz müsterih olsunlar. Daha önce öngörülen Millet Bahçesi aynı kalacak. Hiçbir metrekaresinde değişiklik olmaksızın Millet Bahçesi’ni Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla birlikte inşa edeceğiz. Zeytinburnu’muza hayırlı uğurlu olsun. Rezerv konut projesi Türkiye ve İstanbul için örnek olacak. Bakanlığımızla birlikte Zeytinburnu’nda örnek bir kentsel dönüşüm yapacağımıza inancımız tam. Bunu da inşallah her zaman hemşehrilerimizin rızası ve mutabakatını gözeterek yapacağız.”
Dev Millet Bahçesi
55 bin metrekarelik millet bahçesine İstanbul ve Zeytinburnu’nun her noktasından rahatlıkla ulaşılabilecek. Zeytinburnu Millet Bahçesi’nde 3 bin 500 metrekarelik biyolojik gölet, renkli bitki deresi, spor sahaları, 420 metrekarelik 6 adet egzersiz istasyonu, 1800 metrekarelik çeşitli yaş gruplarına uygun 3 adet çocuk oyun alanı, 3 metre genişliğinde 2 kilometrelik koşu parkuru, 2 metre genişliğinde 3 kilometrelik bisiklet yolu, 4 metre genişliğinde 2 bin 800 metre uzunluğunda yürüyüş yolu, piknik alanı, toplam 33 metre genişliğinde çim tepeleri, 35 bin 300 metrekarelik yeşil alan, 4D Sinevizyon Merkezi, 700 çeşit bitki türünün koruma altına alındığı Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nin örneği sayılan Şifalı Bitkiler Bahçesi, kaya bahçeleri, süs havuzları, dinlenme ve oturma alanları, açık teraslı büfe, cami, duş alma alanı, bay, bayan ve engelli lavaboları ile kültürel ve sosyal aktivitelerin yapılabileceği birçok alanlar yer alacak.
Rezerv Konut Nedir?
Rezerv konutlar yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere TOKİ’nin veya idarenin talebine bağlı olarak Maliye Bakanlığı’nın görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen alanlar olarak tanımlanabilir. Rezerv alanı ilan edilen bölgeye sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı karar veriyor. Rezerv yapılarda plan ve proje değişikliği yapma yetkisine sahip kurum ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Rezerv yapı alanı olarak ilan edilecek alandaki özellikler ise şöyle sıralanıyor:
Kentsel dönüşümün yapılacağı bölgeye yakın olmalı, tercihen kamu mülkiyeti bulunan arazilerden olmalı, yeni yerleşim alanı olarak kullanılmaya elverişli olmalı, boş arazi olmalı ve risklere karşı önlem alınarak yapılanmaya uygun olmalı.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (Akkuyu NGS) inşaatı devam eden 1 nolu ünitesinin ilk büyük boyutlu ekipmanı kor tutucunun sahaya ulaştığı bildirildi.
Akkuyu Nükleer AŞ’den yapılan açıklamada, kor tutucunun, 3 nesil reaktörlü nükleer santrallere özgü pasif güvenlik sistemlerinin önemli bir ekipmanı olduğu belirtildi. Nükleer yakıtların içinde olduğu reaktör kabının altına yerleştirilecek bu ekipmanın, 150 ton ağırlığında ve yüksek sıcaklıklara dayanıklı çelikten yapılmış koni şeklinde bir tank olduğu aktarıldı.
Açıklamada, kor tutucunun Tyajmash AŞ firmasının tesislerinde yapıldığı belirtilerek, “Kor tutucunun montajının yapılacağı alanın hazırlanması çalışmaları da devam etmektedir. İnşaatın tüm aşamaları, gerek bağımsız yapı denetim kuruluşları tarafından gerek Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından titizlikle denetlenmekte” ifadeleri kullanıldı. Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, “Akkuyu projesi, Rusya’da benzer bir tasarım ile inşa edilmiş bir santralin deneyimine dayanmakta. Bu tasarım, aktif ve pasif güvenlik sistemlerinin bir arada olduğu ve güvenlik sistemlerinin yer aldığı bir tasarımdır” dedi.
Konut kredilerinde faizler düşürüldü. Konut kredilerinde müjdeli haberin geldiğini belirten Mesut Sancak, “Faizlerin düşmesi sektörü çok olumlu etkileyecek” dedi.
Konut kredisinde tüketiciler tarafından beklenen müjdeli haber geldi. Merkez Bankası’nın geçtiğimiz gün yaptığı toplantıda aldığı faiz oranlarının düşürülmesine yönelik karar sonrasında bankalardan faiz düşürülmesiyle ilgili kararlar art arda gelmeye basladı. Ziraat Bankası, konut kredi faizlerini yüzde 1’in altına çektiğini kamuoyuna duyurdu. Ziraat Bankası 500 bin liraya kadar 180 ay vadeli konut kredisi faizini, yüzde 0.99 olarak belirledi.
Pozitif Büyüme
Folkart Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, Merkez Bankası’nın aldığı yeni kararın faizlerde düşüş trendini yarattığını, bu durumun hem yapı sektörünü, hem de Türkiye ekonomisini çok olumlu etkileyeceğini belirtti. Sancak, bu olumlu gidişin, Türkiye ekonomisine de yıl sonuna kadar bir büyüme olarak yansıyacağını belirten Mesut Sancak, “Özellikle faiz düşüşü yaşayan konut sektörü için bu çok güzel bir tablo” dedi.
Ziraat Bankası tarafından verilen konut kredisi faiz indirimi haberi sonrası beklenen Vakıfbank konut kredisi faiz indirimi haberi de geldi.
Bugün Ziraat Bankası tarafından verilen konut kredisi faiz indirimi müjdesi ardından Vakıfbank da konut kredisi faiz oranlarını düşürdü.
Vakıfbank Sarı Panjur Konut Kredisi Faiz Oranı Düştü
Banka indirim öncesi sarı panjur konut kredisi faizi için yüzde 1.49 oranını kullanırken yapılan büyük indirimin ardından söz konusu oran yüzde 0.99 seviyesine çekildi. Yapılan indirimin yanı sıra banka 180 ay vadeli konut kredisi kullanma imkanı da sundu.
Vakıfbank konut kredisi faiz oranı 500 bin liraya kadar olan tüm konut kredisi talepleri için yüzde 0.99 olarak belirlendi.
Vakıfbank İhtiyaç Kredisi Faiz Oranı Yüzde 1.49 Oldu
Vakıfbank ihtiyaç kredisi paketleri için uygulamış olduğu yüzde 1.99 faiz oranı seviyesini de revize etti. Bankanın yeni uyguladığı ihtiyaç kredisi faiz oranı yüzde 1.49 olarak duyuruldu.
Vakıfbank Kredi Yapılandırma Yapacak mı?
Bankaların kredi faiz oranları düştü. Düşen faiz oranları sonrası yüksek faiz oranları ile kredi çekmek zorunda kalan kişiler bankalardan yapılandırma haberi beklemeye başladı.
Hatırlanacağı üzere bir önceki faiz indirimi haberlerinde Vakıfbank kesinlikle kredi yapılanmasına izin vermemişti. Çeşitli sebeplerle yüksek faiz oranları ile kredi çekmek zorunda kalan kişiler büyük mağduriyetler yaşarken vatandaşın en büyük umudu kredi adına yapılandırma yapabilmek.
Aksi halde ne yazık ki yüksek faiz oranları ile kredi çeken kişiler ceplerinden büyük paralar ödemek zorunda kalacaklar.
Örneğin 120 ay vadeli 200 bin lira konut kredisi çeken bir kişi 1.49 faiz oranı ile konut kredisi kullanmış olsa dahi 0.99 faiz oranına kyasla aylık 700 lira toplamda ise 84 bin lira fazla para ödemesi yapacak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından Burdur’da yapılacak Salda Gölü Millet Bahçesi’nin ihalesi yapıldı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından Burdur’da yapılacak Salda Gölü Millet Bahçesi’nin ihalesi yapıldı.
Salda Gölü’nün daha kullanışlı hale getirilmesi, yoğun ziyaretçi baskısının alan üzerinde oluşturduğu tahribatı azaltmak ve ziyarete gelen vatandaşların ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla yapılacak millet bahçesinin ihalesi 31 Temmuz günü gerçekleştirildi.
Millet bahçesindeki donatılar, Salda Gölü kumsalına yaklaşık 300 metre mesafede olup, günübirlik ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal donatılar yer alacak. Böylelikle günübirlik kullanımdaki kirlilik önlenerek doğal doku korunarak Türkiye’nin Maldivleri olarak adlandırılan Salda Gölü gelecek nesillere bütün güzelliğiyle aktarılacak.
Burdur İli Yeşilova İlçesi, Salda Gölü Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ihalesi 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen “Açık İhale Usulü” ile 31.07.2019 tarihinde gerçekleştirildi. İhaleye 7 istekli firma teklif vermiş olup değerlendirme sürecinin ardından kazanan firma ile sözleşme imzalanarak, millet bahçesinin yapımına başlanacak.
Yenimahalle’deki binanın yetersizliği nedeniyle Etimesgut’ta inşa edilen yeni MİT binası bitmek üzere. Son teknoloji kullanılan binayı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, binanın teknik donanımı ile ilgili bilgi aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etimesgut’ta inşaatı tamamlanan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) yeni binasını ziyaret ederek, incelemelerde bulundu.
Atatürk, 1925 sonunda, gelişmiş devletlerdekine benzer, çağdaş bir istihbarat örgütünün kurulması talimatını vermiş, Avrupa ülkelerinde eğitilen kadroların da katılımıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk istihbarat kuruluşu olan Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti kurulmuştu. 22 Temmuz 1965’te ise TBMM’de kabul edilen kanunla devletin milli güvenlik politikasının hazırlanmasıyla ilgili her konuda istihbaratın tek elde toplanabilmesi amacıyla oluşturulan kurumun adı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) olarak değiştirilmişti. İlk binası Hacı Bayram Camii bölgesinde yer alan ve yıllar içinde çeşitli nedenlerden dolayı pek çok kez yer değiştiren MİT, 1970’li yıllarda Yenimahalle’deki mevcut adresine taşınmıştı.
MİT’in Yenimahalle’deki binası yıllar içinde yerleşim bölgesinde konutların arasında kalmış; bu durum hem güvenlik açığı yaratır hale gelmiş hem de artık MİT’in ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmıştı. Ocak 2012’de MİT’in kapılarını gazetecilere açan MİT Başkanı Hakan Fidan, bu durumu, gazetecilere, “Bu kampus küçük geliyor, taşınacağız” diyerek duyurmuştu. Fidan’ın bahsettiği taşınma için hazırlanan plana göre Etimesgut’ta Zırhlı Birlikler’e ait arazide, MİT’e büyük bir alan tahsis edilecek, MİT’in yeni binası 2015’te bitirilecek; 2017’de ise yerleşim tamamlanacaktı. Ancak, MİT’in söz konusu arazideki inşaatı bu yıl bitirilebildi. Önümüzdeki aylarda MİT, yaklaşık 50 yıldır hizmet verdiği Yenimahalle’deki ana karargâh binasından taşınmış olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış inşaatı tamamlanan, iç inşaatı ise bitmek üzere olan MİT’in yeni karargâhını dün ilk kez ziyaret etti. Öğlen 12.40 civarı helikopterle alana gelen Erdoğan’a ziyaretinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın ile MİT Başkanı Hakan Fidan eşlik etti. Binada incelemelerde bulunan Erdoğan, 1.5 saati aşan ziyaretinde son teknoloji kullanılarak inşa edilen binanın teknik donanımı ile ilgili bilgi aldı.
Yenimahalle’ye Yeni Adliye
MİT’in terk edeceği Yenimahalle’deki arazisinin ise Adalet Bakanlığı’na bırakılacağı konuşuluyor. Ankara’nın yeni adliye binasının da bu arazi üzerine yapılacağı ifade ediliyor.
Havalimanı da Var
Zırhlı Birlikler’in eski arazisindeki alana yapılan MİT’in yeni karargâhı “kale binası” olarak tanımlanıyor. 5 bin dönümlük alana inşa edilen yeni yerleşkenin etrafında bir yapı bulunmuyor. Etrafı yaklaşık 3 metre boyunda beton duvarlar ve dikenli tellerle çevrili yerleşkede yer alan binalar dinlemelere, yetkisiz girişlere ve sızmalara karşı özel olarak tasarlandı. Korunaklı arazi üzerine yatay mimaride inşa edilen karargâhta ana binanın haricinde MİT personelinin atış talimi yapacağı bir poligon ve ayrıca bir VIP havalimanı yer alıyor. Kızılay’da bulunan ve TBMM ile İçişleri Bakanlığı’nın da yer aldığı kavşakta konumlanan Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarının da kısa süre sonra bu araziye taşınması bekleniyor. Böylece tüm güvenlik kurumlarının, tek merkezden faaliyetlerini yürütmesi planlanıyor.
Merkez Bankası ihtiyat akçesi için yapılan kanun değişikliği sonrasında Hazine’ye aktarılan kaynak kullanılmaya başlandı. Karayolları müteahhitleri için 2,5 milyar lira aktarıldı.
Resmi Gazete’de yayımlanan torba yasa ile beraber Merkez Bankası ihtiyat akçesi için belirlenen rakam Hazine’ye kaynak olarak aktarılmıştı.
21 Milyar Liralık Kaynak Merkez Bankası Kasasından Hazine Kasasına Aktarılmıştı
Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası’nın kefen parası olarak isimlendirilen ihtiyat akçesi tutarı yapılan yasa değişikliği ile Hazine kasasına aktarılmıştı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı kasasına yapılan yasal değişiklik ile Merkez Bankası kasasından 21 milyar liralık kaynak aktarımı gerçekleştirilen Merkezin toplam ihtiyat akçesi tutarı 41 milyar lira olarak açıklanmıştı.
Karayolları Müteahhitleri Alacaklarını Tahsil Edecek!
Uzun süredir ödenek sorunları nedeni ile hak edişlerini almakta zorlanan kamu müteahhitleri için ihtiyat akçesi tutarından 2,5 milyar liralık bölüm kaynak olarak Karayolları Genel Müdürlüğü kasasına aktarıldı.
Aktarılan bu tutardan büyük bir bölümü Karayolları müteahhitleri için kalan bölümü ise enerji alanında faaliyet gösteren şirketler için ödeme kaynağı olarak kullanılacak.
Karayolları Genel Müdürlüğü bugünden itibaren ödemeleri belirleyecek ve peyderpey ödeme yapmaya başlayacak. Hak edişi bekleyen firmalara sırasıyla ödeme yapılacak.
Aktarılan kaynağın tükenme durumunda ise Karayolları yeni ödemeler için Hazineden bir kere daha kaynak talebidne bulunabilecek.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ne Hukuk Fakültesi açılması için gerekli izinlerin çıkmasının ardından yapılan ihale sonucunda fakülte binasının inşaatına başlandı.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde senelerdir beklenen Hukuk Fakültesi’nin açılması için gerekli girişimler geçtiğimiz aylarda başlamıştı. Yapılan girişimler sonucunda gelen onay yazısı ile beraber Hukuk Fakültesi’nin açılması için İzzet Baysal Vakfı ihalenin gerçekleşmesi adına çalışmalara başlamıştı.
16 Milyon 814 Bin TL’lik İhale
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Hukuk Fakültesi binasının yapımı için 22 Temmuz tarihinde çıkılan ihalede kazanan ve ödenecek bedel belli oldu. Edinilen bilgiye göre, BAİBÜ Yeni Kütüphane Binası ile BAİBÜ 2. Mühendislik Fakültesi Binası arasında bulunan arsaya yapılacak olan yeni bina için gerçekleştirilen ihaleyi Yeni Güney İnşaat San. Ve Tic. LTD. ŞTİ. kazandı. İhale bedelinin ise 16 Milyon 814 bin TL olduğu öğrenildi. Ayrıca inşaat sürecinde gerçekleşecek olan fiyat farklarının da karşılanacağı gelen bilgiler arasında.
Yer Tahsisi Yapıldı, İnşaat Başladı
İhale sürecinin sona ermesi ile beraber çalışmalar hız kesmeden devam etti. 26 Temmuz tarihinde üniversite ve İzzet Baysal Vakfı tarafından, ihaleyi kazanan firmaya yer tahsisi yapıldı. Yer tahsisinin gerçekleşmesinin ardından firma hız kesmeden çalışmalara başladı. İnşaat sürecinin tamamlanması ve binanın teslim edilme tarihi ise 3 yıl sonra olarak gözüküyor. Öte yandan inşaatın uzaması halinde ihale sahibinin süreci uzatma yetkisi de bulunuyor.
Vakfın Gelirine Göre Erken ya da Geç Teslim Edilebilir?
Ayrıca gelen bilgiler arasında teslim tarihi değişiklik gösterebilir. Edinilen bilgiye göre, İzzet Baysal Vakfı’nın gelirlerine bağlı olarak firma, Hukuk Fakültesi inşaatını erken bitirebilir yada geç teslim edebilir. Fakat ihaleye bağlı kalınması halinde inşaatın 3 yıl içinde tamamlanarak üniversiteye teslim edilmesi bekleniyor.
Emlak Konut GYO güvencesiyle “Doğa Şehircilik” ve “Başyapı” tarafından inşa edilen Karat 34 karma yaşam projesinin tesisat sistemlerinde GF Hakan Plastik ürünleri tercih edildi.
İstanbul’da iş ve yaşam akışının önemli noktalarından
Bahçelievler’de inşaa edilen; ofis ve rezidanslardan oluşan prestijli bir karma
yaşam projesi olan Karat 34 tesisat sistemleri, SILENTA ürün grubundan Silenta
3A ve Silenta FR’nin yanı sıra PP-R ve PVC ürünleri ile döşendi.
Sürdülebilir Yaşam Alanı hedefi doğrultusunda çevreye duyarlı bir proje olarak geliştirilen Karat 34’de kullanılan Silenta 3A ve Silenta FR, esneklik ve sessizliği ile ön plana çıkan ürünler.
SİLENTA 3A, yüksek darbe dayanımı ve ses koruması gerektiren tüm DIN 4109, DIN 4102 sistem standartlarına uygun şekilde formüle edilerek güçlendirilmiş bir ürün. PP’den üretilen ses yalıtımlı SİLENTA 3A atık su boru sistemi, 4lt/s akış hızında sadece 16 dB ses şiddeti ile tesisat sistemlerinin ihtiyaçlarını en üst seviyede karşılıyor.
SILENTA FR ise Yanmaya Dayanıklı Sessiz Boru Sistemi olarak,
olası yangınlarda alev iletiminin en aza indirgenmesi için üstün özellikler
taşıyor. TS EN 13501, DIN 4102 yanıcılık ve DIN 4109, EN 14366 sessizlik
standartlarına uygun olarak geliştirilen SILENTA FR, atık su ve asidik sıvı
transferleri için kullanılabiliyor. Mineral katkılı özel
bir formülasyonla üretilen boru sistemi, Almanya Fraunhofer Enstitüsü tarafından yapılan ölçümlerde
EN 14366’a göre 4lt/s akış hızında sadece 12 dB ses
şiddeti seviyesine ulaşıyor.
GF Hakan Plastik’in
Aquasystem PP-R boru sistemleri, konutlarda suya sağlıklı ve güvenli şekilde
ulaşılması; tesisat sistemlerinin sorunsuz bir şekilde uzun ömürlü çalışması
açısından tercih ediliyor.
Georg Fischer, 1802 yılında kurulmuş İsviçre merkezli bir firmadır. 3 ana iş kolunda faaliyet göstermektedir: GF Piping Systems (Boru sistemleri), GF Casting Solutions (Hafif Döküm Çözümleri) ve GF Machining Solutions (Talaşlı İmalat Çözümleri). 33 ülkede 57 üretim tesisine ve yaklaşık 15.000 çalışana sahiptir. GF Piping Systems, plastik ve metalden yapılmış boru sistemleri konusunda dünyadaki lider kuruluşlardan biridir. GFPS, su ve gazın sanayi, kamu hizmetleri ve yapı teknolojisi içinde güvenli bir şekilde taşınması için sistem çözümleri ve yüksek kaliteli bileşenler üretmektedir. 3 ana gruba sahip GFPS, üst yapı, alt yapı ve endüstriyel alana yönelik ürünler sunmaktadır. 1965 yılında kurulan Hakan Plastik, yenilikçi yapısı ile plastik boru sistemleri alanında lider markalardan biridir. Türkiye’de sessiz boruyu ilk üreten firmadır. 2013 yılında gerçekleşen satın alma ile GF Hakan Plastik markası ile plastik boru sektöründe hem iç pazarda hem de ihracat alanında çalışmalarına devam etmektedir. Firma, sürdürdüğü başarılı çalışmalarla ISO 500 listesindeki yerini yukarılara taşımaktadır.
İstanbul Havalimanı’nın 25 yıl boyunca işletmesini üstlenen İGA İşletmesi A.Ş ortaklarından Kolin inşaatın yüzde 20 hissesini devretmesine onay çıktı.
Kolin İnşaat, İGA’daki yüzde 20 hissesinin devri için Rekabet Kurulu’na başvurmuştu.
Rekabet Kurulu’nun bazı birleşme ve devralma işlemlerine ilişkin kararları, kurumun internet sitesinde yayımlandı.
Cengiz ve Kalyon’a Geçti
Buna göre, Kolin İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ’nin, İGA Havalimanı İşletmesi AŞ, CMLKK Bilişim Teknolojileri Hizmetleri AŞ, CMLKK Liman İşletmesi AŞ, CMLKK Gayrimenkul Yatırım İşletmeleri AŞ ve İGA Güvenlik Hizmetleri AŞ’de bulunan hisselerinin Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ ve Kalyon Havacılık ve İnşaat AŞ tarafından devralınması işleminin izne tabi olmadığı kararlaştırıldı.
KPMG danışmanlık firması tarafından hazırlanan Küresel İnşaat 2019 araştırması sonuçları, inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların halen dijital dönüşüme yeterince ayak uyduramamış durumda olduklarını gösteriyor.
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi firması olarak faaliyetlerine devam eden KPMG’nin gerçekleştirdiği “Küresel İnşaat 2019” araştırması, dijital dönüşümün yıkıcı etkilerini hisseden inşaat sektörünün değişen ihtiyaçlarını karşılama kapasitesine sahip çok az firma bulunduğunu ortaya koydu.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu toplam 223 küresel inşaat ve mühendislik firmasının yöneticileriyle birlikte gerçekleştirilen araştırma, katılımcıların sadece yüzde 20’lik bölümünün, artan talep karşısında, iklim duyarlılığı olan, veri merkezli akıllı şehirler inşa etme uzmanlığına sahip olduğunu gösterdi.
Pazarda yaptıkları son araştırmanın üzerinden geçen 2 yıl içinde,inşaat sektörü yöneticilerinin özellikle, şirketlerinde teknolojiyi hayata geçirme ve kullanmaya yöneldiğini gördüklerini belirten KPMG Türkiye Altyapı ve İnşaat Sektör Lideri İsmail Önder Ünal; “2017’de çok az firma, teknolojiye yatırım yapıp onun nimetlerinden faydalanıyordu. Günümüzde, liderlerin kendilerini inşaat projeleri yürüten teknoloji şirketleri olarak tanımladığına tanık oluyoruz. Aradaki büyük fark, sektör liderleri ile diğerleri arasında açılan uçurumu gözler önüne seriyor” dedi.
Araştırma kapsamında bu yıl hazırlanan ‘Kıyaslama Ölçütü Endeksi’, sektördeki firmaların 3 ana grup altında toplandığını gösteriyor:
Yenilikçi Liderler
Sektörün hâli hazırdaki taleplerine en iyi cevap verebilen grup olan ‘Yenilikçi liderler’, araştırma kapsamında 2017’de ortaya atılan 3 ayaklı yaklaşımı (yönetişimi etkin hale getirmek, insan gücünü verimli hale getirmek ve teknolojiyle yenilik yapmak) en iyi benimseyen firmalar olarak tanımlanıyor. Bu grup yönetişimi rasyonel hale getirirken teknolojiye yatırım yapıyor, inovasyon odaklı takımlar oluşturuyor, yetişmiş iş gücüne ulaşım kaynaklarını çeşitlendiriyor ve işin tüm alanlarındaki sonuçları takip ediyor.
Takipçiler
Bu gruptaki firmalar geleceğe yatırım yapmakla mevcut sorunlara çözüm üretmek arasında denge kurmaya çalışan aktörler.
Geride Kalanlar
Bu grupta yer alan firmalar şu anda sadece güncel sorunlarına çözüm üretmekle meşguller, teknoloji, yönetişim ve insan kaynağı konularında uzun vadeli stratejileri bulunmuyor. Kısa vadeli büyüme ve nakit akışına odaklanmış durumdalar
‘Geç kalmış sayılmazlar’
KPMG Türkiye’den İsmail Önder Ünal, günümüzde inşaat sektörünün teknoloji ve dijitalleşmenin sunduğu yoğun fırsatları çok yavaş fark ettiğini vurguladı. Ünal, “Bugün ne kadar az sayıda şirketin sektörün geri kalanına öncülük ettiğini gayet net görebiliyoruz. Sektörün büyük bölümünün orta sıralarda kalması, yüzde yirmilik bir kesimin ise oldukça gerilere düşmesi hiç şaşırtıcı değil. Öte yandan, iyi haber şu ki, takipçi firmalar stratejik bir yol haritası çıkararak sektörde liderlik koltuğuna oturmak için gerçek atılımlar yapmaya başlayabilir” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Türkiye’nin en yüksek baraj inşaatının 2021’de devreye gireceğini belirtti.
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal ile Artvin’in Yusufeli ilçesinde yapımı devam eden Yusufeli Barajı ve HES inşaatında incelemelerde bulundu.
Burada yaptığı açıklamada, Yusufeli Barajı’nın yerden 275 metre yükseklikte olduğunu ifade eden Pakdemirli, “Dünyanın üçüncü ya da dördüncü en yüksek barajı, Türkiye’nin de en yüksek barajı. 550 megavatlık bir gücü olacak. Yusufeli Barajı devreye girdiği zaman senelik 300 milyon dolar doğal gazdan tasarruf edeceğiz. Haziran 2021’de bu baraj devreye girecek. Zor coğrafi koşullar altında böyle bir mega proje üretiliyor. Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, öngörüsü ve vizyonu sayesinde yapılan işlerden bir tanesi.” dedi.
Türkiye’de hayata geçirilen mega projelere işaret eden Pakdemirli, “Bunlardan Türkiye’de onlarca, yüzlerce var. Dünyanın en büyük havalimanı, boğazın altından, denizin altından geçilmesi, bu ve bunun gibi onlarca proje var. Bunların hepsi belgesellik mühendislik harikası projeler.” değerlendirmesinde bulundu.
Yusufeli Barajı’nda dağ oyularak ulaşım tünelleri açıldığını anlatan Pakdemirli, yakın zamanda barajın ekonomiye kazandırılması için çalışmaları sürdürdüklerini bildirdi.
Yeniden yerleşimlerde vatandaşların tereddüt yaşayabildiğini belirten Pakdemirli, konuşmasına şöyle devam etti: “Ilısu örneğine bakacak olursak, Hasankeyf ilçesinden çok daha güzel bir ilçe yapıldı. Evleriyle, çarşısıyla, yeniden yerleşimiyle düzeniyle hakikaten çok güzel oldu. Yusufeli de aynen o şekilde. Devlet vatandaşına yeniden yerleşim yeri yapıyorsa konforu en maksimum düzeye getirecek şekilde yapıyor ve tamamlıyor.
Gazetecilerin Kurban Bayramı öncesi hayvan sayısına ilişkin sorusunu da yanıtlayan Pakdemirli, “Geçen yıl 866 bin büyükbaş, 2 milyon 682 bin küçükbaş kesilmiş. Bu yıl ise hazırlığımız 1 milyon 217 bin büyükbaş, 3 milyon 895 bin küçükbaş. Yani Türkiye geçen yıl kesilen hayvan sayısından yüzde 50 daha fazla hayvan hazırlamış durumda. Kesimlerden yaklaşık 300 bin ton et bekliyoruz. Et fiyatlarında da önemli bir değişiklik beklemiyoruz.” dedi.
Pakdemirli, vatandaşların kurbanlık hayvanların tür, ırk, cinsiyet ve doğum tarihi bilgilerinin sorgulanabilmesi amacıyla geliştirilen HaySag mobil uygulamasını cep telefonlarına indirmelerini önerdi. Bakan Pakdemirli, “Uygulamaya hayvanın küpe numarasını yazarak, nerede doğmuş, kaç yaşında, hangi aşıları olmuş, annesi kim, babası kime kadar hayvanın şeceresini öğrenme şansı var. Özellikle hayvan sağlığı takibi açısından bu son derece önemli.” diye konuştu.
İller arası sevkiyatlar ile ilgili tüm tedbirlerin alındığını da kaydeden Pakdemirli, şunları kaydetti: “Gönül rahatlığıyla vatandaşlarımız hayvan pazarlarından kurbanlarını alsınlar, ibadetlerini yapsınlar ondan sonra kesimlerini gerçekleştirsinler. Kesimler konusunda da görevli veteriner eşliğinde mezbahanelerimiz hayvan sahiplerimizin, vatandaşlarımızın emrine amade. Bunların mümkün mertebe hep mezbahalarda kesilmesini biz arzu ediyoruz. Bu vesileyle yaklaşmakta olan Kurban Bayramı’nı da vatandaşlarımızın kutluyorum. Sevdikleriyle, aileleriyle inşallah nice bayramlar geçirsinler.”
Pakdemirli daha sonra yapımı devam eden, Yusufeli Barajı ve HES projesi inşaatında incelemelerde bulundu.
Diyarbakır Üçkuyular Aydınlar Yolu üzerinde konumlanan Yükselen Life projesi 5 blok ve 150 daireden oluşuyor.
3+1 ve 4+1 daire seçenekleri olan bu proje modern mimarisiyle yükseliyor.
Açık otopark, yetişkinler ve çocuklar için olimpik yüzme havuzu, futbol ve basketbol sahaları, kamelya, oturma ve piknik alanları, park, yürüyüş ve bisiklet yolu özellikleri mevcut.
Depreme dayanıklı 1. sınıf malzeme kullanılan Yükselen Life projesinin anahtar teslimi ise Aralık ayında yapılacak.
Aydın’ın Çine ilçesinde yapımı devam eden Gökbel Barajı inşaatında sona gelindi. Yaklaşık 210 bin dekar araziye su temin edecek olan barajın inşaatı yıl sonuna kadar tamamlanacak.
İnşaat yapım çalışmaları devam eden 13 milyon metreküp su depolama hacmine sahip Aydın Gökbel Barajı’nda Devlet Su İşleri (DSİ) 21. Bölge Müdürü Mehmet Akif Balta incelemelerde bulundu. Yetkililerden çalışmalar hakkında bilgi alan Balta, yapımı tamamlandığında Gökbel Barajı’nın yaklaşık 210 bin dekar araziye modern sistem kapalı borulu şebeke ile sulama suyu temin edeceğini söyledi.
Teşekkür Etti
Barajın inşaat çalışmalarında son aşamaya gelindiğini belirten Balta, çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanacağını ifade etti. Balta, yüklenici firma ve DSİ 211. Şube Müdürlüğü kontrol teşkilatına özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Öte yandan Gökbel Barajı’ndan Çine Ovası’nda 69 bin 800 dekar, Koçarlı-Bağarası Ovası’nda da 146 bin 40 dekar arazinin sulanması planlandı.
BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcan, Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Genişletme Projesi ile eş zamanlı yapılan, özellikle Kuzey Marmara depolama genişletme yatırımlarıyla birlikte, Cumhuriyetin 100. yılında 11 milyar metreküplük bir depolama hacmine ve 155 milyon metreküplük bir geri üretim kapasitesine sahip olacaklarını belirterek, “Bu değerle Avrupa Birliği’nin depolama kriterlerinin de üstünde, yüzde 20’leri aşan bir değeri hep beraber elde etmiş olacağız.” dedi.
Özcan, Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Genişletme Projesi Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, 2019 yılında yatırımlardan en büyük payı alan ve Avrupa’da bu alandaki en büyük yatırım olan Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Tesisinin, yerin 1,5 kilometre altında açılan tuz kuyularına tatlı su basılarak tuzun eritilmesi ve fiziksel hacmi 630 bin ila 750 bin metreküp arasında değişen toplam 52 kavernadan (tuz mağarası) oluştuğunu söyledi.
2023 yıl sonu itibarıyla toplam 5,4 milyar metreküplük bir depolama hacmine, 40 milyon metreküplük enjeksiyon hacmine ve aynı zamanda 80 milyon metreküplük geri üretim kapasitesine sahip olunacağını vurgulayan Özcan, “Tuz Gölü ile eş zamanlı olarak yapmış olduğumuz özellikle Kuzey Marmara depolama genişletme yatırımlarımızla birlikte, Cumhuriyetimizin 100. yılında 11 milyar metreküplük bir depolama hacmine ve 155 milyon metreküplük bir geri üretim kapasitesine sahip olacağız. Bu değerle Avrupa Birliği’nin depolama kriterlerinin de üstünde, yüzde 20’leri aşan bir değeri hep beraber elde etmiş olacağız.” dedi.
Özcan, Türkiye’nin doğal gaz alanında tedarikçi ülke olmamasına rağmen tedarik, taşıma, tüketim zincirinin değişmez halkası olma yolunda önemli yatırımları hayata geçirdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Özellikle depolama, FSRU, TANAP ve TürkAkım gibi uluslararası projelerimizle de bugün Avrupa’nın doğal gaz arz güvenliğine dahi katkı sağlayacak duruma geldik. Türkiye, Avrupa Birliği’nin enerji politikası için stratejik bir ortak olduğu gibi aynı zamanda Avrupa’nın enerji arz güvenliği için de vazgeçilmez bir ülke olmuştur. Çevre ve enerji verimliliği açısından önemli bir husus bugün devreye alacağımız güneş enerjisi santraliyle, tesisimizin elektrik ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayacağız. Daha sonra yapacağımız ilave genişletme yatırımlarıyla da birlikte, tesisimizin tüm enerji ihtiyacını güneş enerjisi santrallerinden karşılama imkanını elde etmiş olacağız.”
Depolama tesisi projesi kapsamında yer alan ve yer altındaki kuyularda tuzu eritmek amacıyla Hirfanlı Barajı’ndan getirilen tatlı suyu işlem sonrasında tuzlu su olarak tuz gölüne pompaladıklarına da değinen Özcan, bu sayede Tuz Gölü’ndeki su seviyesinin her geçen gün arttığını ve Tuz Gölü havzasındaki habitatın yeniden canlandığını söyledi.
Özcan, bunun en belirgin göstergesinin de üreme alanları açısından çok seçici olan ve geçmişte sayıları 3 bine kadar düşen flamingoların sayısının geçen sene 12 bin iken, dün yapılan sayımlara göre 30 bini aştığını ve flamingolar açısından vazgeçilmez bir alan oluşturduklarını sözlerine ekledi.
“Firmamız ve çalışma arkadaşlarımızın kariyeri açısından büyük bir fırsat”
IC İçtaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Çeçen de İçtaş olarak ulusal ve uluslararası birçok projeyi hayata geçirdiklerini, bu projeler içinde dünyanın enlerini gerçekleştirmiş olmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtti.
Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Projesinin de bu projeler arasında yer alacağını ifade eden Çeçen, “Bir Türk firması olarak 50 yıllık deneyim ve güçlü teknik kadrosu ile bu projelerde yer almak firmamız ve çalışma arkadaşlarımızın kariyeri açısından büyük bir fırsat. Bize bu imkan ve fırsatları sunan ve her türlü desteği esirgemeyen başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, siz değerli Bakanımıza, Enerji Bakanlığımıza ve BOTAŞ’ın değerli yöneticilerine çok teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
Çeçen, tesisin yüzey tesisleri, yer altı tesisleri ve tatlı su, tuzlu su deşarj boru hatları olmak üzere üç ana bölümden meydana geleceğini kaydederek, proje kapsamında ilaveten mevcut Konya – Seydişehir ana doğal gaz boru hattından yüzey tesislerine kadar 20 kilometre uzunluğunda doğal gaz boru hattının yapılacağını söyledi.
Ayrıca projeye ait tatlı su pompa istasyonları ile yüzey ve yer altı tesisleri için yaklaşık 75 kilometre uzunluğunda enerji nakil hatları çekileceği bilgisini de veren Çeçen, “Bu proje kapsamında 2 bin 500 kişiye istihdam imkanı sağlanacak olup, ulusal ve uluslararası müşavir ve konunun uzmanı tedarikçiler ile çalışılacaktır. Birçok alanda olduğu gibi 2023 hedefleri doğrultusunda bu stratejik projeyi de zamanında bitireceğimizi sizlerin huzurunda söz veriyoruz.” diye konuştu.
Avustralya’nın Ticaret ve Yatırım CEO’su Stephanie Fahey, Avustralya’da inşaat sektörünün patlama yaşadığını belirterek, “Avustralya’da Türk şirketleri için çok fazla fırsat var” dedi.
Avustralya ile Türkiye arasındaki ticaret ve yatırımın artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’ye gelen Avustralya’nın Ticaret ve Yatırım CEO’su Dr. Stephanie Fahey, İstanbul’da Hürriyet’in sorularını yanıtladı.
Türkiye’yle, temeli çok eskiye dayanan, belki de 100 yıldan fazla süredir devam eden bir ticaret ve yatırım ilişkimiz var. Avustralya ve Türkiye arasındaki karşılıklı ticaret hacmi 2 milyar dolar. Türkiye’den Avustralya’ya otomobil, meyve, kuruyemiş ihraç ediyor. Avustralya ise Türkiye’ye yün, pamuk, altın ve kömür ihraç ediyor. Avustralya ve Türkiye, her ikisi de G20 ülkeleri ve bu nedenle bu ticaret hacmini daha da artırma potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Benim buraya gelme amacım da bu. Avustralya’nın iş yapma olanakları açısından Türk iş dünyasında daha fazla tanınmasını sağlamak. Çünkü birçok kişi Avustralya hakkında fazla bir şey bilmiyor. Dolayısıyla oradaki güçlü sanayiyi ve yatırım olanaklarını anlatmak istiyorum.
Türkiye’de inşaat sektörünün çok güçlü olduğunu biliyorum. Avustralya’da da şu anda inşaat sektörü yükselişe geçti, patlama yaşıyor. Türk şirketleri için çok fazla fırsat var.
Avustralya’nın çok güçlü bir ekonomisi var. Son 28 yıldır ekonomik büyüme kaydediyoruz, son 28 yılda bir kez bile ekonomik durgunluk yaşanmadı. Ve de bu süre zarfında ekonomik durgunluk yaşamayan tek gelişmiş ülke biziz. Ayrıca nüfusumuz da büyüyor. Dolayısıyla altyapıya daha çok yatırım yapmamız gerekiyor. Daha önce altyapıya yapılan yatırımlar hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Otoyollar, tüneller, köprüler gibi inşaat projelerinin rakamsal olarak 2021’de zirveye ulaşması bekleniyor. Ayrıca savunma sanayinde de üretime geçiyoruz. Biz geleneksel olarak hep ticaretle uğraşan bir ulusuz. Dünyanın geri kalanıyla daha fazla bağlantı kurabilmemiz için daha çok tesise ihtiyacımız var.
Türk işadamları için inşaat dışında madencilikte de çok fazla fırsat bulunuyor. Avustralya geleneksel olarak madenciliğin çok geliştiği bir ülke. Ancak şimdi eskisinden farklı olarak kobalt gibi nadir toprak elementlerini çıkarmaya başlıyoruz. Mıknatıs yapımında kullanılan elementleri ve grafit çıkarıyoruz. Lityum gibi kritik mineralleri de çıkarıyoruz. Şu anda bütün pillerin içinde lityum var. Bu fırsatların da Türk madenciler için ilginç olduğunu düşünüyorum.
Şu anda halihazırda Türkiye’den tekstil ürünleri ithal ediyoruz. Türkiye’den gelen tekstil ürünleri Avustralya’da çok popüler çünkü kaliteleri çok iyi. Ayrıca Türkiye’den beyaz eşya da ithal ediyoruz. Örneğin Beko şu anda Avustralya’da çok popüler bir marka. Türkiye’den gelen ürünlerin Avustralya’da şöyle bir namı var: Kalitesi iyi, fiyatı uygun.
Türkiye’deki en büyük inşaat yatırımı Mersin limanı. Bildiğiniz gibi Mersin Limanı, Avustralyalı IFM Investor, Akfen Holding ve Singapurlu PSA şirketlerinin oluşturduğu konsorsiyuma satılmıştı. Türkiye’nin ihracatı arttığı için liman da şu anda iyi iş yapıyor.
Türkiye’de konuta talebin azalması nedeniyle daralan konut ve inşaat sektörü çareyi yurt dışına açılmakta buldu. Türk müteahhitler yurt dışına açılacak!
Konut İhtiyacı Olan 100 Ülke Var!
Konu hakkında Yeni Şafak Gazetesi yazarlarından Mine Açar’a değerlendirmede bulunan Türkiye Ortadoğu Konut Altyapı Müteahhitlik (TORKAM) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Dereli dünya genelinde konut ihtiyacının arttığını söyledi.
Yükselen dolar kuruna eşlik eden yüksek faiz oranları nedeni ile sıkıntılı günler geçiren inşaat sektörü için yeni umut yabancı ülkeler oldu. Konu hakkında kamudan destek beklediklerini söyleyen Dereli dünya genelinde 100’den fazla ülkede konut üretimine ihtiyaç olduğunu belirterek Türk müteahhitlerin konu hakkında şanslarının yüksek olduğunu öne sürdü.
İnşaat Sektörü İçin İhracat Meclisi Kurulmalı
Çin’in pek çok ülkede devlet desteği nedeni ile daha iyi bir konumda bulunduğunu söyleyen Dereli, “Konuta ihtiyaç duyan 100’e yakın ülke var ve bu ülkelerin yüzde 45’i bizim yakın çevremizde bulunuyor. 10 milyon konutun maddi karşılığı 1 trilyon dolar. Türkiye bu pastadan 250 milyar dolarlık sözleşme yapıp pay alabilecek durumda.
Ancak bunun için yurt dışında iş yapan müteahhitlerin yaptıkları işin hizmet ihracatı statüsünde değerlendirilmesi gerekiyor. Sektörün ihracatçı meclisleri kurulursa daha çok Türk firması yurt dışında proje yapabilir. Proje geliştirenler de daha büyük projeler üstlenebilir.” dedi.
İnşaat Sektörüne İhracatçı Statüsü Verilmeli
Sektöre acilen yapılacak olan yasal bir düzenleme ile ihracatçı statüsü verilmesi gerektiğini belirten Dereli, “Biz şu ana kadar Cezayir’den tüm hakedişlerimizin yüzde 25’ini Türkiye’ye getirdik. Hiçbir kamu kuruluşunda bunun kaydı yok. Biz beyan etmesek kimsenin haberi yok, bilmiyor.
Biz söylüyoruz getirdik bankalara. Direkt banka hesabımıza geliyor bu paralar. Fakat bir ihracatçı bir kamyon çorap sattığı zaman ihracatçılar meclisi, ihracatçılar birliği ve her tarafta bunun kaydı alınıyor. Eximbank’ta krediler veriliyor. Bu nedenle yurt dışı işlemler ihracat sayılmalı.” dedi.
Burdur’un Yeşilova ilçesindeki turkuaz suyu ve beyaz sahiliyle Türkiye’nin Maldivleri olarak adlandırılan Salda Gölü’nün kenarında yapılacak olan Millet Bahçesi’nin ihalesi 31 Temmuz’da gerçekleştirilecek. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) açık ihale usulüne göre yapılacak Salda Gölü Millet Bahçesi ve Millet Bahçesi’ne ait sosyal donatılar inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi işinin yapım süresi 360 takvim günü olarak belirlendi.
Bakan Kurum Açıklamıştı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum şubat ayında ziyaret ettiği Salda Gölü’nde projeyle ilgili bilgi vermişti. Kurum, “300 bin metrekarelik alanda Salda Millet Bahçesi yapacağız. Buraya gelen turistlerimiz, otoparkta araçlarını park edecek. Bölgeye gelen vatandaşımızın bungalov evlerde, kafeteryalarda dinlenmesi, yürüyüş yollarında, gezinti alanlarında gezmesini sağlayacak birçok düzenlemeyi yapacağız” demişti.
Nazmi Durbakayım Merkez Bankası faiz indirimi kararını değerlendirerek çakılan kıvılcımın kısa sürede meşaleye dönmesini umduklarını söyledi.
Merkez Bankası tarafından açıklanan faiz indirimi kararını değerlendiren İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım verilen kararın inşaat sektöründe memnuniyet yarattığını dile getirdi.
Bankalar Üzerine Düşeni Yapmalı
Nazmi Durbakayım konu hakkında yapmış olduğu değerlendirmede merkezin faiz kararı ile kapıyı açtığını söyleyerek bankaların bu yolda hızlı adımlarla ilerlemesi gerektiğini söyledi.
Durbakayım, “Merkez Bankası (MB), faiz oranlarını yüzde 19,75’e düşürerek başta gayrimenkul olmak üzere tüm sektörün önünü aydınlatacak bir meşalenin kıvılcımını çaktı. Bankacılık, gayrimenkul ve diğer sektörlerin üzerine düşen görev de bu kıvılcımı ekonomiyi ısıtacak bir meşaleye döndürmektir.
Faizlerin düşmesi sonucunda yatırım amaçlı yapılan alımların da harekete geçeceğini öngörüyoruz. Özellikle dövize kaçan tasarrufların tekrar ekonomiye kazandırılması için uygun bir zemin hazırlandığını düşünüyoruz. Geçici olarak dövizi tercih eden tasarrufların tekrar Türk Lirası’na dönmesiyle ve ertelenen harcamaların gerçekleştirilmesiyle birlikte ekonomideki çarkların daha sağlıklı dönmesini bekliyoruz.” dedi.
Konut Satışları Ne Zaman Yükselecek?
İpotekli konut satışında yaşanan düşüşün vatandaşın kredi faizlerine olan duyarlılığını ortaya koyduğunu söyleyen Durbakayım, “Temmuz 2019 döneminin de, önceki yılın aynı dönemine göre küçük bir daralma ile kapanacağını ve söz konusu döneminde yaklaşık 90 bin seviyelerinde satış gerçekleştirileceğini tahmin ediyoruz.
Satışlardaki bu trendin Ağustos’tan itibaren yönünün yukarıya çevirmesini ve yılın son çeyreğinde artan bir ivme ile devam etmesini bekliyoruz. Faizlerdeki düşüş eğiliminin artarak ve tüm finans sektörüne sirayet ederek sürmesi, projelerin tamamlanma noktasına gelmesi, devlet kanadında yapılan yasal çalışmalar sonucunda makroekonomik verilerde iyileşme görülecek olması, Türkiye üzerinde politik ve ekonomik dış baskıların yapılan müzakereler sonucunda azalması bu beklentimizin temelini oluşturmaktadır.” dedi.
İhracatın önemli sektörlerinden olan hırdavat ve armatür sektörlerinin önemli iki kuruluşu HISİAD ve ARMATÜR arasında iyi niyet protokolü imzalandı. Anlaşma kapsamında ortak payda; yerli üretim ve dünyaya ihracat olacak.
İhracatın katma değer yaratarak artması konusunda seferberlik sürerken, hırdavat ve armatür sektörü de bu hususta önemli bir işbirliğine imza attı. Halı hazırda, ortak işler yapan iki sektörün önemli kuruluşları, Hırdavat Sanayici ve İş Adamları Derneği (HISİAD) ve Armatür, Valf, Musluk, Tesisat Ekipmanları ve Vana Sanayicileri Derneği (ARMATÜR), iyi niyet protokolü imzaladı. Yapılan protokol kapsamında, iki derneğin etkinlikleri birbirlerine açık olacak. Hedefte ise yerli üretimi artırmak, bu ürünleri tüm dünyaya ihraç etmek var.
Ürettikleri Katma Değerli Ürünlere Destek Talep Ediyor
Bu yılın Ocak ayında kurulan ARMATÜR ve Mayıs ayında faaliyete geçen HISİAD, çok yeni iki dernek olmalarına karşın, attıkları hızlı adımlarla ortak paydada birleşen sektörlerini geliştirmek adına yoğun çaba sarf ediyorlar. Atılan adımlar çerçevesinde imzalanan iyi niyet protokolünü değerlendiren HISİAD Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, iki derneğin ortak işler yaptığını ve ortak paydaşlarının olduğunu belirtti. Sektör olarak birbirlerini tamamladıklarını ifade eden Tecdelioğlu, şöyle devam etti:
“Armatür, musluk ve tesisat malzemesi hırdavatın kümülatifin içinde olduğu ve hırdavatla beraber birleştiği ve kullanıldığı için ayrılmaz iki parça. Bizim dernek olarak hedeflerimiz ve hayallerimiz; Türkiye’de ürettiğimiz ürünleri tüm dünyaya satabilmek, rekabetçi şekilde Türkiye’de üretim yapabilmek, ürettiğimiz ürünlerle de dünyada söz sahibi olabilecek sektör lideri firmalar ve temsiliyet gücümüzle yine tüm dünyaya satabilmek. Hırdavat ve armatürcüler derneklerinin iyi niyet protokolünü bugün karşılıklı olarak imzaladık. Karşılıklı olarak, veri ve bilgilerimizi paylaşmak, yaptığımız sosyal oluşumları desteklemek, seminerler, toplantılar ve eğitimlere birbirimizi davet etmek, derneklerimize üye olmak istiyoruz. Sektörlerimiz, katma değerli ürünleri üretiyor. Bu yüzden biz bu ürünlere destek istiyoruz. Bunun için sektörlere özel fuarlar, teşvik ve destekler, kredi, bonuslar istiyoruz.”
Bu iki derneğin ilgi alanına giren konuların bugüne kadar temsil edilmediğini kaydeden ARMATÜR Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan ise “Esasında buradaki amacımız bu iki derneği cari fazla veren iki sektör haline getirebilmek. Çünkü ürünlerimiz hem Avrupa’dan hem de Uzak Doğu’dan Türkiye’ye ithal edilebilen ürünler. Bunlar gözetim vasıtasıyla olabildiği kadar azaltılmaya çalışılıyor. Biz burada bunu korumacılıkla değil; sektörün gelişimiyle, ihracatın artmasıyla ve işbirlikleriyle anlamlaştırmak istiyoruz. Bunun için yeni pazarları hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Hırdavat Sektörü, Yılın İlk Yarısında Yüzde 15 Büyüdü
Hırdavat sektörünün Türkiye’de yaklaşık 8 milyar dolar gibi bir hacme sahip olduğunu vurgulayan Çetin Tecdelioğlu, ihracat hakkında şöyle konuştu: “2019 yılı, sektörde ihracatımızı arttırdığımız ve büyüttüğümüz bir yıl. 2019’un ilk yarısı sektörümüzde yaklaşık yüzde 15 büyüme var. El aleti, kilit, bağlantı elemanları, menteşe ve kesici takımlar, zımpara, mobilya aksesuarları çerçevesinde 91 tane GTİP oluşturduk. Bizim ürünümüzün ortalama 5 buçuk dolar civarında bir fiyatı var.
Öne çıkan ülkelerde ilk sırada Almanya, ikinci sırada Irak geliyor. Baktığımız zaman ilk 10 ülkeden 5 ya da 6 tanesi Avrupa ülkesi. Fransa, İtalya, Almanya, Belçika var. Avrupa gibi kalite beklentisi yüksek olan ülkelere hırdavat ürünü satabiliyorsam, arkadaşım armatür ve musluğunu satabiliyorsa tüm dünyaya da satabiliriz. Onun için hedefimiz dünya. Örneğin; bir fuara katılırsak iki dernek olarak tek bir standı paylaşabiliriz. Reklama giriyorsak beraber yapabiliriz. Seminer ve toplantı yapabiliriz. Pazar araştırmasını da beraber yapabiliriz. İş birliklerinden kast ettiğimiz de bu.”
Armatür Sektöründe Hedef Güney Amerika Pazarı
Armatür sektörünün yaklaşık 3 milyar dolar gibi bir ithalatının olduğunu aktaran Gökhan Turhan, buna karşılık, 2 milyar dolara yakın bir ihracatın olduğunu ifade etti. Ürünlerinin 11 ila 15 dolar arasında değiştiğini açıklayan Turhan, çoğu ürünlerin orta veya yüksek teknoloji gerektiren ürünler olması sebebiyle katma değerli ürünler olduğunu söyledi. Dernek adına Güney Amerika pazarının çok önemli bir pazar olduğunun altını çizen Turhan, “Orada belli ülkeler var. Bu ülkelerin bazılarına Türkiye’den hemen hemen hiç ihracat yapılmıyor. Ama hem talep hem de Pazar var. Burada da özellikle Arjantin, Brezilya, Meksika, Kolombiya hedef ülkelerimiz. Asya tarafında Çin bize uzak gibi görünse de Çin de bizim için önemli bir pazar. Onun yanında Hindistan ve Pakistan da var. Şu andan itibaren biz bunları hedefimize aldık. İhracatçılar Birliği’nin de desteğiyle kendi sektörümüze özel bir Ur-Ge yapmak istiyoruz. Bununla alakalı şu ana kadar 15-20 firmamız talebi iletti. Biz de derneğimizin çatısı altında buna vesile olmak istiyoruz” dedi.
İki Sektör, 10 Milyar Dolarlık İhracat Katkısı Sağlayacak
Türkiye İnşaat Malzemecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Çetin Tecdelioğlu, sektörün yapısı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Tesisat, vana ve benzeri, tamamen inşaat malzemelerinden oluşuyor. Endüstri ve makine ile de buluşan çok noktası var ama yüzdesel olarak baktığımızda yüzde 60’dan fazlası inşaat malzemesinden oluşuyor. İnşaatta, makinede, tesisatta, ısıtma-soğutma- havalandırmada olsun dünyada bunların olması gereken markalarını veren karar vericiler var. Yurt içinde bununla ilgili teknik odalar ve birlikler var. Buralarda bugün bizim kendi temsiliyet gücümüz olmadığı ve böyle bir dernek olmadığı için kodu yazdığınızda örneğin direk Avrupa’yı ya da Amerika’yı işaret ediyor deyip kimseyi uyarmamışız. Hırdavatta da keza öyle. Yani el aletlerinde de, kesici takımlarında da öyle. Biz bu algıyla Türkiye’nin hırdavat ihtiyacını karşılarız. Milli olarak karşılarız. İthalatçılara karşı kurulmuş bir dernek değiliz biz. Bizim içimizde sektörde temsiliyet gücü olan, yıllardır ithalat yaparak Türkiye’ye hizmet eden ithalatçı firmalarımız da var. Biz onları da aldık. O firmanın global merkezine biz nasıl mal satabiliriz, onun derdindeyiz. O firma belki Türkiye’ye mal satamıyor olabilir ama onun globalde bir merkezi var. Dünyada başka ülkelerde şirketleri var. Madem o bizim ülkemizde mal satıyor, biz neden ona Türk malı satmayalım? İki sektör birleşince aşağı yukarı 10 milyar dolar ihracat olur.”
İnşaat Sektörü Daralsa da Sektörümüzü Daraltmak İstemiyoruz
Yapmak istedikleri önemli noktanın, hiç temsil edilmeyen bir sektörü dile getirip temsil etmek olduğuna değinen Gökhan Turhan, sektörle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Gördüğümüz kadarıyla sektörümüzün bizden beklediği genel sorunların yanında sektörel sorunların da öne çıktığı, projelerin oluşturulduğu masalar yapılması. Genel sorunların üzerinde herkes konuşuyor ama bizim ihtiyacımız olan temsil ettiğimiz bu kitlelerin sorunlarının çözümü. Bu sorunları uygun şekilde yönlendiremezsek bunlar bir şekilde sektörün menfaatine olmuyor. Bu sefer de sektör kaybediyor.
Buradaki tek amacımız inşaat sektörümüz ne kadar daralsa da biz sektörümüzü daraltmak istemiyoruz. Bunun da tek yöntemi yeni pazarlara açılmak. O yüzden Amerika ve Asya’da olmamız gerektiğini söylüyoruz. Biz araştırmalarımızı yaptık. Çin’in şu anda 3 önemli projesi var. İpek Yolu Projesi, Kara-Demir Yolu Projesi ve Hava-Deniz Yolu Projesi. Çin’in bu üç stratejisini çok iyi değerlendirmek lazım. Çünkü Çin’in amacı oradan buraya mal satmak. O bizim için çok büyük bir tehlike. Bir yerde de fırsat, aynı yoldan biz de ürün gönderebiliriz. Burada Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) devreye giriyor. Mısır’a bizim ürünlerimiz artık girmiyor çünkü Mısır Devleti bize ek vergiler uyguladı. Çin’e bizim çoğu ürünümüze yüzde 20’in üzerinde vergi uygulanıyor. 20 milyar dolara yakın ürün ithal ediyoruz ama bunun karşılığını veremiyoruz. Gerekirse Çin Devleti ile anlaşma yapmalıyız. Eşit şartlarda olunsa Türk üreticisi, Çinli üreticiden daha avantajlı daha kaliteli olarak oralara ulaşabilir.”
Üsküdar’da Çamlıca Camii eteklerindeki, Kirazlıtepe Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi’nin “Yerinde ve Gönüllü” dönüşümün altyapı çalışmalarında 2’nci etaba geçildi. Bugüne kadar 293 adet binanın ortadan kaldırılarak, inşaat çalışmalarına başlanan projede; bölgede yer alan kent dokusuyla uyuşmayan, riskli ve güvensiz binaların yerine Üsküdar’ın çehresiyle uyumlu, güvenli binalar yapılacak. Projenin ilk etabında inşaat çalışmaları hız kazandı.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in katılımıyla, gerçekleşen yıkımda, bölge sakinlerinin can ve mal güvenliğinin sağlanarak, Üsküdar’ın hak ettiği çehreye kavuşturulması yönünde tarihi bir adım atıldı. Projenin yıkım çalışmaları tamamlandığında can güvenliği olmayan 566 riskli binanın yıkımı gerçekleştirilmiş olacak.
Yıkım töreninde bir konuşma yapan Başkan Türkmen; “Bugün Üsküdar’da, Kirazlıtepe Mahallemizde, Çamlıca Camii eteklerinde devam eden kentsel dönüşüm projemiz için çok önemli bir gün! Anlaştığımız hak sahipleri ile birlikte burada dönüşümün çok önemli bir adımını atmış oluyoruz. Yaklaşık 100’e yakın bağımsız bölüm, 20-25 tane de binanın yıkımını gerçekleştireceğiz. Bir taraftan yıkım gerçekleştirirken bir taraftan da projemizin inşaatına başladık. Bulunduğumuz alan, 180 bin metre kare. Biz buraya toplamda bin 900 bağımsız bölüm yapacağız. Ve bu 1900 bölümün tamamını buradaki hak sahiplerine vereceğiz. Bizim önemli iki kriterimiz var; yerinde ve gönüllü dönüşüm. Burada yine herkes yerinde ev sahibi olacak. Kimsenin rızası olmadan yıkım gerçekleştirmiyoruz. Burada dönüşümün maliyetini de vatandaşımıza yansıtmayacağız. Temmuz 2019’dayız. İnşallah Temmuz 2021’de vatandaşlarımızı bin 900 adet konuta kavuşturacağız.” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından (TÜİK) geçen hafta açıklanan haziran ayı konut satış istatistiklerine göre iç pazara satışlar ciddi oranda (yüzde 48.6) daralırken yabancılara konut satışları ocak ayından bu yana artmaya devam ediyor.
2019’un İlk Yarısında Konut Satışları
Bu sene, ocak ayında 72 bin 937, şubat ayında 78 bin 450, mart ayında 105 bin 046, nisan ayında 84 bin 403, mayıs ayında 96 bin 071 ve haziran ayında da 61 bin 355 adet olmak üzere ilk 6 ayda satılan toplam konut sayısı 505 bin 796 olarak gerçekleşti. Bu rakam geçen senenin ilk yarısıyla karşılaştırıldığında yüzde 21.7’lik bir daralmayı işaret ediyor.
2019’un İlk 6 Ayında Yabancı Alımları
Ocak ayında 3 bin 168, şubat ayında 3 bin 321, mart ayında 3 bin 129, nisan ayında 3 bin 720, mayıs ayında 3 bin 925 ve haziran ayında da 2 bin 689 olmak üzere 2019 yılının ilk 6 ayında yabancılara yapılan konut sayısı 19 bin 952 bin adet oldu. Yabancılara yapılan konut satışı geçen yılın ilk 6 ayında gerçekleştirilen adetlerle karşılaştırıldığında bu sene yüzde 68.86 gibi ciddi bir oranda artış olduğu görülüyor.
Yabancı Yatırımcılara 2019’un İlk Yarısında 2.99 Milyar Dolarlık Konut Satıldı
Yabancılara konut satışı gerçekleştiren Nevita International Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Akbal, yabancı yatırımcıların Türkiye’den ortalama 150 bin dolar seviyelerinde ev aldıklarını söyledi. Bu hesaba göre yabancıların Türkiye’den ilk 6 ayda yaklaşık 2.99 milyar dolarlık konut aldığı sonucuna ulaşılıyor.
Şişecam Grubu, Rusya’daki şirketi Ruscam’a ait Bor şehrindeki fabrikasında üçüncü üretim hattı için 71 milyon dolar yatırım yaptı.
Rusya’daki en büyük Türk yatırımcıları arasın yer alan Şişecam Grubu, yatırımlarını genişletmeye devam ediyor. Rusya’daki şirket olan Ruscam’a ait OOO Posuda, Nijniy Novgorod’a bağlı Bor şehrindeki fabrikasında üçüncü üretim hattı için 4,5 milyar ruble (71 milyon dolar)yatırım yaptı.
RBC gazetesinin vilayet yönetiminden yapılan açıklamaya dayandırdığı habere göre, üçüncü hattın kapasitesi günlük 205 ton.
OOO Posuda Bor Fabrikası 2004 yılında tek üretim hattıyla faaliyete geçti. 2008 yılında hat sayısı ikiye çıkarıldı. Üçüncü hatla birlikte fabrikanın günlük üretim kapasitesi 415 tona yükseldi.
OOO Posuda, barlar ve restoranların yanı sıra Auchan, Ikea ve Lenta gibi perakende zincirlerine ürün tedarik ediyor.
Ruscam Pazara Damgasını Vurdu
Cam Ambalaj Grubu-Rusya Başkanı, Ruscam Steklotara Holding (şirketi) Başkanı ve Genel Müdürü Aydın Süha Önder, Rusya’nın saygın ekonomik dergisi Russian Business Guide’e (RBG) geçen sonbaharda verdiği demecinde şirketin Rusya’daki son durumu ile ilgili şu bilgileri vermişti:
“Şişecam 1935’ten beri faaliyet göstermekte ve 80 yılı aşkın süredir Türkiye’nin en büyük cam üreticisi konumundadır ve şu anda dünyada cam üreten şirketler arasında beşinci sırada yer almaktadır. Holding, Cam ambalaj (dünya ve Avrupa’da besinci sırada), Endüstriyel ve otomotiv cam (dünyada besinci ve Avrupa’da birinci), Cam ev eşyası üretimi (dünyada üçüncü ve Avrupa’da ikinci) ve üretim kapasitesine göre dünya sıralamasında ilk ona giren, Avrupa’da ise dördüncü olan Kimyasal bölümü olmak üzere dört gruba sahiptir. Yıllık cirosu yaklaşık 3 milyar dolar olan ve 22 binden fazla çalışana işveren Şişecam Holding, 13 ülkede operasyon faaliyeti göstermekte olup ürünlerini 150’den fazla ülkede satmaktadır. Geçtiğimiz yüzyılın ortalarından sonra SSCB ve Türkiye arasında bir anlaşma çerçevesinde Vladimir bölgesinden bir grup Sovyet işçi ve mühendis Türkiye’nin Çayırova şehrinde bir cam fabrikası inşasında bize yardımcı oldukları tarihi olaydan da bahsetmek gerekir. Nihayet 40 yıl sonrasında Türk uzmanları Rusya’nın Vladimir bölgesindeki Gorohovets şehrinde dönemin en modern Ruscam cam ambalaj fabrikasını açarak sembolik borcunu iade etmiş ve Rusya’nın Sovyet dönemi sonrası cam endüstrisinin gelişmesine yardımcı olmuşlardır.
Şirketin Yabancı Yatırımları Yanı Sıra Rusya’daki Diğer Tesisler
Rusya yatırımları 2001 yılında Gorohovets şehrinde cam tesisinin inşası ile başlamıştır ve o zamandan bu yana holdingin Rusya’da varlığını arttırmaya yönelik bir süreç yürütülmektedir. Holding, 17 yıl içinde Rusya ekonomisine 1 milyar Amerikan dolarından fazla değerde yatırım gerçekleştirmiştir. Ruscam cam ambalaj grubu dışında Rusya’nın Nijniy Novgorod bölgesinde cam ev eşyası üretim fabrikası ve biri inşaat diğeri otomotiv cam üretimi olmak üzere Tataristan Cumhuriyeti serbest ekonomi bölgesinde kurulu iki tane cam fabrikası bulunmaktadır. Tabii ki, Şişecam Holdingin Rusya’daki en büyük birimi Vladimir, Vologda, Leningrad ve Krasnodar bölgelerindeki tesisleri yanı sıra Başkortostan Cumhuriyetinde yerleşik ve eski Sovyetler bölgesinin en büyük cam ambalaj fabrikasını da bünyesinde bulunduran Ruscam cam ambalaj grubudur. Şu an itibariyle söz konusu gruba ait fabrikalarımız yılda 900 bin tondan fazla cam üretmekte, bu yaklaşık üç buçuk milyar adet cam ambalaj anlamına gelmektedir. Ruscam ülkenin cam ambalaj pazarındaki %23’lük üretim payı ve 2 bin 500 çalışanı ile lider konumundadır. Holding’in yabancı şirketlerine gelince bahsettiğim 13 ülke arasında İtalya, Almanya, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan, Mısır, Hindistan gibi ülkeler yer almaktadır.
Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği değişti. 26 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete ile yayımlanan yeni Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği haberimizde.
26 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete sayısı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği için değişikliğe gitti.
Yapılan değişiklik ile beraber kamu ve özel kuruluşların bünyesinde kurulan laboratuvarlara Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Merkez Yapı Denetim Komisyonu tarafından izin belgesi verilerek onaylanması ve laboratuvarların denetim hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili usul ve esaslar yeniden belirlenmiş oldu.
Yeni yönetmelikte laboratuvar izin belgesi ve kullanımı ile ilgili görev, yetki ve yükümlülüklerin yanı sıra başvuru için gerekli şartlar, işlemler, denetimler ve fesih ile ilgili işlemler hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çok önemli değişiklikler yapıldı.
TÜİK 2019 Temmuz ayı sektörel güven endeksini yayınladı. Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi bir önceki ayda 50,4 iken, Temmuz ayında %3,8 oranında artarak 52,4 oldu. Hizmet ve perakende ticaret güven endeksi sonuçları haberimizde.
Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi bir önceki ayda 50,4 iken, Temmuz ayında %3,8 oranında artarak 52,4 oldu. İnşaat sektöründe bir önceki aya göre; alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi ve toplam çalışan sayısı beklentisi endekslerinin her ikisi de %3,8 artarak sırasıyla 38,7 ve 66 değerlerini aldı.
Hizmet Sektörü Güven Endeksi 83,5 Oldu
Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi Haziran ayında 85,4 iken, Temmuz ayında %2,2 oranında azalarak 83,5 oldu. Hizmet sektöründe bir önceki aya göre; iş durumu, hizmetlere olan talep ve hizmetlere olan talep beklentisi endeksleri sırasıyla %2,9, %1,6 ve %2,1 azalarak 79,2, 77,8 ve 93,5 değerlerini aldı.
Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi 90,4 Oldu
Mevsim etkilerinden arındırılmış perakende ticaret sektörü güven endeksi Temmuz ayında %3 oranında azalarak 90,4 oldu. Perakende ticaret sektöründe bir önceki aya göre; iş hacmi-satışlar, mevcut mal stok seviyesi ve iş hacmi-satışlar beklentisi endeksleri sırasıyla %2,9, %0,9 ve %5,5 azalarak 79,7, 105,4 ve 86,3 değerlerini aldı.
Kıbrıs’ın en seçkin inşaat şirketlerinden olan Emtan İnşaat’ın Girne’deki yepyeni projeleri için ön talepler toplanmaya başladı. Villadan rezidansa kadar sayısız konforlu yapılarıyla size dört dörtlük bir hayatın kapılarını aralayan Emtan İnşaat’ın projeleri ise şöyle:
Emtan Deluxia
Emtan Deluxia Projesi birbirinden lüks 3 ve 4 yatak odalı olmak üzere toplamda 10 villadan oluşuyor. Çatalköy bölgesinde bulunan ve denize yürüme mesafesinde olan bu projenin 4 odalı villa tiplerinde özel havuz imkanı bulunuyor. Ocak 2020’de anahtar teslimi yapılacak Emtan Deluxia projesinde, her villaya özel şöminesi, merkezi ısıtma sistemi, klima ve kapalı garajı ile sizin ve ailenizin ihtiyacı olan rahatlığı burada bulmuş olacaksınız.
Emtan Green Park
Emtan Greenpark, Girne Alsancak bölgesinin tam girişinde, muhteşem bir lokasyonda bulunuyor. 8 blok ve 40 adet 2+1 lüks daireden oluşan bu projede jeneratör sistemi, klima sistemi, interkom sistemi, 7/24 güvenlik, bariyer sistemi, cctv güvenlik kamera sistemi ve ortak havuz mevcut. Projenin anahtar teslimi ise Haziran 2020.
Emtan Trio
Modern mimarisiyle öne çıkan ve 3 blok 31 daireden oluşan Emtan Trio projesinde 2+1, 3+1 ve 3+1 penthouse seçenekleri var Projede açık ve kapalı otoparka ek olarak Jeneratör sistemi, klima sistemi, interkom sistemi, yangın alarm sistemi, asansör ve cctv güvenlik kamera sistemi bulunuyor. Projenin anahtar teslimi ise Ekim ayında yapılacak.
Emtan Point
Türk Mahallesi’nin tam merkezinde bulunan Emtan Point Projesi 15 daire ve 2 adet ticari alandan oluşan butik bir proje ve 1+1, 2+1 ve 3+1 daire seçenekleri bulunuyor. Haziran 2021’de anahtar teslimi yapılacak projede jeneratör sistemi, klima sistemi, interkom sistemi, yangın alarm sistemi, asansör ve cctv güvenlik kamera sistemi mevcut.
Emtan Quattro
Haziran ayında anahtar teslimi yapılmış olan Emtan Quattro Projesi 22 adet 2+1, 14 adet 3+1 ve 6 adet dublex penthouse seçenekleri olan tüm daireler sahiplerini buldu. Profesyonel ve modern çizgileriyle Girne Merkez’e fark katan bu projede kiralanmak üzere her biri 240 metrekare kullanıma sahip 2 ticari alan bulunuyor.
Detaylı bilgi için Emtan İnşaat’a 0392 815 47 43 ve 0548 835 44 33 no’lu telefonlardan ulaşabilirsiniz.
İmar başvurusu son ödeme tarihi uzatıldı. Ancak konu hakkında yapılan en büyük hata son ödeme tarihi için tanınan süre konusunda yaşanıyor.
Yapı kayıt belgesi son ödeme tarihi aslında 31 Aralık 2019 tarihinde değil, 31 Temmuz 2019 tarihinde sona erecek. Yani ödemelerin devam etmesi için bu tarihe kadar toplam yapı kayıt belgesi tutarının en az yüzde 25’lik bölümünün yatırılmış olması şartı aranacak.
Örnek vermek gerekirse yapı kayıt belgesi ücreti 20 bin lira olan bir kişinin bu rakamın en az 5 bin lirasını 31 Temmuz 2019 tarihine kadar yatırması şartı aranacak. Kalan 15 bin liralık bölüm ise 31 Aralık 2019 tarihine kadar yatırılarak toplam ücret tamamlanacak. 31 Aralık 2019 tarihine kadar toplam tutarı yatıran kişiler yapı kayıt belgesi almaya hak kazanacak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Her Ay Faiz İşletecek
Uygulanacak olan yasa gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı her ay geç yatırılan kalan tutar için yüzde 2 olacak şekilde gecikme faizi tahakkuk ettirecek. Ancak vatandaşa 31 Aralık tarihine kadar ödeme kolaylığı sunmuş olacak. Bu haktan yararlanmak isteyen kişilerin mutlaka 31 Temmuz 2019 tarihine kadar toplam yapı kayıt belgesi ücreti için yüzde 25’lik tutarı banka hesabına yatırmış olma şartı aranacak.
Çanakkale Boğazı’na inşa edilen 1915 Çanakkale Köprüsü’nün 2 ay önce batırılan, Avrupa ve Asya yakası kule kesonları üzerinde ayaklar yükselmeye devam ediyor.
1915 Çanakkale Köprüsü projesinin tüm kalıcı çelik yapılarının imalatlarını yapan Çimtaş, her biri 800 ton ağırlığında olan ilk kule bloklarını tamamladı. Deniz içinde 318 metrelik köprü kulesini oluşturacak kırmızı renge boyalı 4 kule bloğu, Gelibolu Sütlüce’deki köprü şantiyesine ulaştı.
Çanakkale Boğazı’nda, Gelibolu’ya bağlı Sütlüce ve Lapseki’nin Şekerkaya mevkileri arasında inşa edilen 1915 Çanakkale Köprüsü’nün temeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 18 Mart 2017’de atıldı. Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılını simgeleyen, 2 bin 23 metrelik orta açıklığıyla tamamlandığında, dünyanın en uzun kuleler arası açıklığa sahip asma köprüsü olması beklenen 1915 Çanakkale Köprüsü’nün Avrupa ve Aysa yakasında, deniz içindeki temelini oluşturan kule kesonları 2 ay önce batırıldı. En zor aşamalardan biri tamamlanırken, deniz içindeki kule ayakları da yükselmeye devam ediyor. Boğazın iki tarafında da köprünün hızla yükselen ayakları net olarak görülmeye başladı.
1915 Çanakkale Köprüsü Projesi’nin tüm kalıcı çelik yapılarının imalatlarını yapan Çimtaş, bu proje kapsamında her biri 800 ton ağırlığında olan ilk kule bloklarının 1915 Çanakkale Projesi şantiyesine sevkiyatını gerçekleştirdi. Deniz yoluyla getirilen kırmızı renge boyanmış 4 kule bloğu, Gelibolu’daki Sütlüce mevkisinde bulunan şantiyeye alındı. Kule blokları buradaki işlemleri tamamlandıktan sonra deniz üzerindeki kule kesonlarının üzerine monte edilecek. Aynı bloklardan birçok parça daha inşa edildikten sonra yine köprü inşaat alanına getirilerek, üst üste konulmaya devam edecek. Böylece Türk bayrağının renklerini alacak olan 318 metrelik köprü kuleleri tamamlanacak. Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümü günü olan 18 Mart’ı temsil eden 318 metre yüksekliğindeki kulelerin üst kısmı da, Seyit Onbaşı’nın Çanakkale Savaşı’nda namluya sürdüğü top mermisini temsil edecek şekilde olacak.
Köprü, 770’er metre yan açıklıklar ile birlikte toplam 3 bin 563 metre uzunluğunda olacak. 365 ve 680 metrelik yaklaşım viyadükleri ile toplam geçiş uzunluğunun 4 bin 608 metre olması öngörülen köprü, 2×3 trafik şeritli olacak. Yaklaşık 45,06 metre genişlikte ve 3,5 metre yükseklikte olması öngörülen köprü tabliyesinin her iki tarafında bakım onarım amacıyla kullanılacak yürüme yolları olacak. Her iki kule temeli yaklaşık 40 metre derinlikte deniz tabanında konumlandırılacak ve çelik kule yüksekliği yaklaşık 318 metre olacak. Proje kapsamında 1 asma köprü, 2 yaklaşım viyadüğü, 4 betonarme viyadük, 6 alt geçit köprüsü, 38 üst geçit köprüsü, 5 köprü, 43 alt geçit, 115 çeşitli ebatlarda menfez, 12 kavşak (devlet yolu üzerindeki kavşaklar dahil), 4 otoyol hizmet tesisi, 2 bakım işletme merkezi, 6 ücret toplama istasyonu inşa edilecek. 1915 Çanakkale Köprüsü, 18 Mart 2022’de tamamlanarak hizmete açılacak.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) İnşaat Sektörü Analizi’nin Temmuz 2019 sayısını yayımladı. Türk müteahhitlik firmaları, yurt içinde artan zorluklar üzerine yurt dışına yoğunlaştı.2019 yılı ilk 6 ayında üstlenilen yeni proje sayısı 109’u buldu. Yıl sonunda proje tutarında hedef; 20 milyar dolar.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), makro ve mikro ekonomik verileri küresel ve ulusal ölçekte titiz bir çalışmayla bir araya getirdiği, bu nedenle sektörün yanı sıra tüm ekonomi çevrelerinin de ilgiyle takip ettiği İnşaat Sektörü Analizi’nin Temmuz 2019 sayısını yayımladı.
“Sırada Ekonomi Var“ başlıklı İnşaat Sektörü Analizi’nde; Türk müteahhitlik firmalarının, son dönemde yurt içinde artan zorluklar üzerine yurtdışına daha çok yoğunlaştığı vurgulanarak, “Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri’nde 2019 yılı Ocak- Haziran döneminde 5,1 milyar ABD Doları tutarında toplam 109 proje üstlenilmiştir. Böylece bugüne kadar üstlenilen proje sayısı 9 bin 700’ü aşarak toplam proje tutarı 386 milyar ABD Doları’na ulaşmıştır” denildi.
Sektörün son dönemde çok sayıda ülkede proje takibine ağırlık verdiği kaydedilen raporda, “Mevcut tablo, bu yıl sektörün yurtdışında 10 bininci projesini üstleneceği ve yeni proje tutarında 2018’de yakaladığı 20 milyar ABD Doları düzeyine tekrar ulaşacağı şeklinde yorumlanmaktadır” ifadesine yer verildi.
“Katma değeri yüksek projelere ihtiyaç var”
Raporda, “Müteahhitlerimizin katma değeri yüksek projelerde yer almasının temin edilmesi bir diğer öncelikli hedeftir. Uluslararası pazarlardaki konumumuzu daha da güçlendirmemiz için firma ölçeklerinin büyütülmesi ile firmalarımızın ortak iş yapma bilincinin artırılması ve teknik müşavirlik sektörümüzün de desteklenerek güçlendirilmesi önem taşımaktadır” değerlendirmesi de yapıldı.
“Dünya”, “Türkiye” ve “İnşaat Sektörü” ana başlıkları altında toplanan 28 sayfalık Türkiye Müteahhitler Birliği İnşaat Sektörü Analizi’nde özetle şu tespitlere yer verildi:
Konjonktür Doğru Değerlendirilirse Daha Olumlu Bir Tablo Çizilebilir
ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının parasal genişlemeye dönük kararları, konjonktürün doğru değerlendirilmesi halinde Türkiye’nin önümüzdeki bir yıllık süre için telaffuz edilen yaklaşık 177 milyar ABD Doları tutarındaki dış yükümlülüğünü hem daha kolay hem de daha ucuza yenileyebilmesinin, dolayısıyla kur ve enflasyon tarafında daha olumlu bir tablonun oluşmasının önünü açabilecektir. Bu anlamda fonlama açısından küresel görünüm de olumlu beklentiler sunarken Türkiye’nin fırsatları değerlendirmesi gerekecektir.
Sektörde Daralma Sürüyor
Ekonominin lokomotifi olan inşaat sektöründe geçen yıl başlayan daralma bu yılın ilk çeyreğinde de sürmüştür. 2018 yılının son iki çeyreğinde %5,6 ve %8,7 oranında küçülen sektör, bu yılın ilk çeyreğinde de %10,9 düzeyinde daralmıştır. TÜİK’in Ocak- Mart 2019 GSYH verileri, ana sektörler kapsamında en fazla daralmanın inşaatta gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Son üç aylık inşaat faaliyetlerine ilişkin alt endeks ise, 2018 yılı Ocak ayında 95,6 iken Eylül’de 61,5’e gerilemiş ve Aralık ayında 59,9 olmuştur. Sektördeki daralmanın bir göstergesi olan endeks, 2019 yılı Haziran ayında ise 55,4 düzeyine inmiştir.
6 Bine Yakın Dosyanın Temmuz Ayında Sonuçlanması Bekleniyor
Yüksek maliyet artışları nedeniyle işleri durma noktasına gelen ve iflasa sürüklenen yükleniciler için getirilen tasfiye/devir/süre uzatımı düzenlemesi ile ilgili ciddi belirsizlikler ve sıkıntılar yaşanmaktadır. Daha önceki benzer uygulamalardan farklı olarak, bu kez işveren idarelere yapılan başvuruların değerlendirilmesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görüşünün alınması şartı getirilmiştir. Bu çerçevede Hazine ve Maliye Bakanlığı’na iletilmiş sözleşme tutarı yaklaşık 170 milyar TL olan 6 bine yakın dosyanın başvurularının Temmuz ayı içinde sonuçlandırılması beklenmektedir. Ayrıca benzer sıkıntıların bir daha yaşanmaması için önümüzdeki döneme yönelik olarak; hem idareleri hem firmaları mağdur etmeyecek, piyasadaki fiyat dalgalanmalarını adil biçimde yansıtacak gerçekçi bir fiyat farkı hesap yöntemi belirlenmesi sektörün öncelikli talepleri arasında yer almaktadır.
Yapısal Reformlar Uygulamaya Konulmalı
Seçimlerin tamamlanması ve ABD ile S-400 konusunda kaydedilen gelişmeler ile siyasi belirsizlikler kısmen de olsa geride bırakılırken; sıra ekonomideki sorunların çözümü için atılacak adımların seçimine ve atılmasına gelmiştir. Ekonominin verimli ve şoklara karşı dayanıklı hale getirilmesi amacı taşıyan orta ve uzun vadeli yapısal reformların uygulamaya konulması gerekmektedir.
Türk Bankalarının Etkin Tanıtımı Yapılmalı
Müteahhitlerimizin yurt dışında son dönemde çok sayıda pazarda teminat mektubu ve kontr-garanti sorunu artmıştır. Çözüm için Türk bankacılık sistemi ile Türk bankalarının etkin tanıtımının yapılarak, bankalarımızdan alınacak teminat mektuplarının bu pazarlarda doğrudan kabul edilmesini sağlayacak adımlar atılması ve konunun resmi temaslarda gündeme getirilmesi önemlidir.
Rusya’da Yeniden 5-6 Milyar Dolar
Rusya, 1972 yılından bu yana müteahhitlerimizin tüm yurt dışı projelerinden aldığı %19,7’lik payla lider konumunu sürdürmektedir. Rusya’da kısa sürede 2012-2015 yıllarındaki ortalama 5 – 6 milyar ABD Doları/yıl potansiyel proje tutarına yaklaşılmasının mümkün olduğu öngörülmektedir.
Irak’ın Yeniden İmarında Önemli Pay Alınabilir
Irak’ta “barış ekonomisi”nin devreye girmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) tarafından Bağdat’ta “Irak’ın Yeniden İmarı için Türkiye – Irak İnşaat Forumu” düzenlenmiştir. Forum’un ikincisinin Türkiye’de düzenlenmesi yönünde çalışmalar sürmektedir. Türk müteahhitlerinin Irak’ta birikmiş alacaklarının ödenmesi ve mevcut projelerinin tamamlanması ile savaşın ardından başlaması beklenen yeniden imar çalışmalarından geçmişten gelen ortak çalışma deneyimi kapsamında önemli pay alabileceği değerlendirilmektedir.
2,5 Trilyonluk Afrika Pazarı
Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması’nın 7 Temmuz’da yürürlüğe girmesiyle; 1,2 milyar insanın yaşadığı 2,5 trilyon ABD Doları ekonomik büyüklüğe sahip dünyanın en büyük ticari pazarı devreye girmiştir. Bu gelişme, inşaat sektörünün son dönem potansiyel pazar olarak yakından takip ettiği kıtada Türk ürünlerinin dolaşımını ve yaygınlaşmasını kolaylaştırarak bölgede proje üstlenen müteahhitlerimizi girdi akışında destekleyebilecektir.
Japonya’yla Üçüncü Ülkelerde İşbirliği
Son dönemde üçüncü ülkelerde işbirliği girişimleri kapsamında başta Afrika ve Avrasya olmak üzere Türk firmalarının girişimcilik yeteneği ile yerel pazar bilgisinin, Japonya’nın finansman imkânları ve teknolojisiyle buluşturulması hedeflenmektedir. Bunun için TMB tarafından Japon Bakanlık, kuruluş ve firmaları ile birlikte çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiştir.
Konut Fiyatları Düşüyor
Türkiye genelinde konut fiyatları ve stok erime hızı düşmektedir. 2019 yılı sonuna kadar uzatılan vergi teşviğine rağmen yılın ilk yarısında konut satışlarında gerileme artmış, ekonomideki belirsizlik ortamı arz ile talebin buluşamadığı tabloyu oldukça belirgin kılmıştır. Türkiye’de halen konut ihtiyacı mevcut iken satışlardaki bu durum, yüksek faiz nedeniyle alıcıların birikimlerini mevduatta değerlendirmesi, düşen alım gücü ve geleceğe yönelik endişelerin bir sonucu olarak açıklanmaktadır. Sektör temsilcileri belirsizliklerin ortadan kalkması ve finansman koşullarının iyileşmesi halinde ancak yılın son çeyreğinde konut segmentinde toparlanma beklentisini dile getirebilmektedir.
Kamulaştırma çalışmaları tamamlanmak üzere olan ve 842 dönüm arazi üzerine kurulan Buharkent OSB’de hızla altyapı çalışmalarına başlanacak. Parselizasyon işlemlerinin ardından sanayi parselleri talepte bulunan sanayicilere tahsis edilecek. Bu şekilde 2019 yılının ikinci yarısında yatırımcılar inşaatlara başlayabilecek.
Bölge ile ilgili bilgi veren Buharkent Belediye Başkanı ve aynı zamanda Buharkent OSB Başkanı Mehmet Erol, “Buharkent Belediye Başkanlığı olarak Buharkent OSB Müteşebbis heyetine dahil olduk ve 5 yıldır yönetimsiz olan Buharkent OSB yönetim kurulunu 2014 yılında yeniden oluşturarak sorumluluğu üzerimize aldık. OSB Yönetim Kurulu Başkanlığına Belediye Başkanı olarak seçildim. İlçemiz ortakçı mahallesi Taşbuzağı mevkiinde bulunan 842 bin metrekare alana sahiptir. Kamulaştırmalar tamamlanmak üzere olup 2019 yılında altyapı çalışmaları ardından faaliyete geçecektir” dedi.
Yatırımcının Gözdesi
Buharkent OSB’nin Denizlili yatırımcıların gözdesi haline geldiğini ifade eden Başkan Erol, “OSB’de birçok firmaya yer tahsisi yapılmış. Yatırımcımız bir kablo firmasına ilk inşaat ruhsatı düzenlenmiş olup inşaatın temeli atılmış ve bina hızla tamamlanmaktadır. 2002 yılında kurularak tüzel kişilik kazanan ve imar planı hazırlanmış olan ancak 2009 yılından itibaren de yönetimsiz bırakılan Buharkent OSB’de yatırıma yönelik bir ilerleme kaydedilememiştir. Bu haliyle Bakanlık tarafından da tasfiyesi gündeme getirilmiş olan Buharkent OSB’nin faal hale getirilmesi ve yatırımcıya sunulması amacıyla hukuki işlemler tamamlandıktan sonra 2015 yılında Yönetim Kurulu oluşturulmuştur ve Buharkent Belediye Başkanı olarak Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendik. Bu aşamadan sonra da yoğun bir şekilde tanıtım faaliyetine başladık ve bunun sonucu olarak Buharkent Organize Sanayi Bölgesi yatırımcının ilgi odağı haline gelmiştir” diye konuştu.
Son Aşamaya Geldi
Yönetim Kurulunun yeniden oluşması ile gelen arsa tahsis taleplerini de dikkate alarak kamulaştırma ve imar planı revizyon çalışmalarına hemen başlandığını belirten Başkan Erol, “İmar planı revizyonu çalışmalarına göre Buharkent Organize Sanayi Bölgesinde 648 bin 310 metrekarelik alanda 34 adet sanayi parseli oluşmuş, bu alanın tamamı talep edilmiş ve hatta bunun üzerinde 300 bin metrekarelik daha arsa tahsis talebi alınmıştır. Şu an imar planı revizyonu çalışması son aşamaya gelmiştir ve kamulaştırmayla ilgili birkaç parsele ilişkin yargı sürecinin bitmesi beklenmektedir. Kamulaştırmanın sona ermesiyle parselizasyon işlemleri yapılıp, sanayi parselleri talepte bulunan sanayicilere tahsis edilecektir. Bu şekilde 2019 yılının ikinci yarısında yatırımcılar inşaatlara başlayacaktır” diye konuştu.
Mehmet Erol, bölgede metal, ağaç, inşaat, gıda ve tarım ürünleri ve tekstil sektörlerinin temsilcilerinin yer alacağını, Türkiye ihracatında ilk 100’de yer alan önemli bir yatırımcı olan Seval Kablo’nun Aydın ihracat ve istihdam rakamlarına önemli bir katkı sağlayacağını kaydetti.
Özelleştirme İdaresi 10 ilde bulunan taşınmazları 20 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sundu. Yatırım yapmak isteyenler için büyük fırsat başladı!
24 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete ile Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı taşınmaz ihalesi düzenleyeceğini duyurdu.
20 Bin Liradan Başlayan Fiyatlarla Yatırım Yapma Fırsatı
Satışa sunulan listede farklı illerde yer alan çeşitli taşınmazlar 20 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuldu.
Listede aralarında Ankara, İzmir, Şanlıurfa, Afyon, Muğla, Aydın, Ağrı, Erzurum, Tokat, Niğde ve Muş’un da yer aldığı 10 farklı ilde yer alan 18 farklı taşınmaz çeşitli fiyatlarla ihaleye çıktı.
Yatırımcılara Duyuru
Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (İdare) tarafından aşağıdaki tabloda belirtilen Varlıklar 4046 sayılı Kanun hükümleri kapsamında “satış” yöntemiyle özelleştirilecektir.
İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, sektörün bu yılın ocak-mayıs döneminde ihracat fazlası verdiğini belirterek, ilk kez ihracatın ithalatı karşılama oranının artıya geçtiğini açıkladı.
İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, sektörün bu yılın ocak-mayıs döneminde ihracat fazlası verdiğini belirterek, ilk kez ihracatın ithalatı karşılama oranının artıya geçtiğini açıkladı.
Şanal, yazılı açıklamasında, sektör olarak hedeflerinin dış ticaret fazlası oranındaki artışı yıl sonuna kadar korumak ve devam ettirmek olduğunu vurguladı.
Sektörün yılın 5 aylık döneminde 1 milyar 951 milyon dolar ithalat, 1 milyar 978 milyon dolar da ihracat gerçekleştiğini aktaran Şanal, ihracat pazarlarını genişletmeyi amaçladıklarının altını çizdi. Şanal, şunları kaydetti: “Bugün hedeflerimize ulaştığımızı görmek mutluluk verici. Bir süredir ülkemizde yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen sektörümüzde yaşanan olumlu gelişmeler, birlik ve beraberliğimizin, azmimizin ürünüdür. İSİB olarak kurulduğumuz günden bugüne sektör firmalarımız, üyelerimiz, birlik ve beraberlik içinde hareket etti. Amacımız bu birliğimizi korumak ve ihracat fazlası vermeye devam eden bir sektör olmaktır.”
Döviz kurunda yaşanan yükseliş, inşaat sektörünün iç pazarda küçülmesi, yerli ürünlerin kullanım oranlarının artması ve yabancı sermayeli firmaların daha önce ithal ettiği ürünleri Türkiye’de üretmeye başlamasının ithalatın gerilemesinde etkili olduğunu aktaran Şanal, “Tüm bu gelişmeler iklimlendirme sektörünün dış ticaret fazlası vermesinin önünü açtı. Sektörün alt kırımlarına baktığımızda ısıtma sistem ve elemanları, soğutma sistem ve elemanları ile yalıtımda ihracat fazlası verdik, bu alanlarda iyi durumdayız.” ifadesini kullandı.
Şanal, 2019 sonu itibarıyla ihracatı 5 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediklerini de vurguladı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Türk inşaat şirketlerinden övgüyle bahsetti.
Dnipro kentinde bir denetim sırasında yol inşaatlarındaki sorunlara değinen Zelenski, “Normal bir şirketle, mesela bir Türk şirketiyle çalışabilirsiniz. Bu işi onlara sipariş edin” dedi. Kara yollarının düzeltilmesi için talimat veren Zelenki, “Lütfen bu yolu nasıl yapacağımızı söyleyin. Mazeret üretmeyin. Türk şirketiyle çalışın.” diye konuştu.
Yabancı Yatırımcılara Çağrı
Zelenski ayrıca yabancı yatırımcılara Ukrayna’ya yatırımda bulunma çağrısı yaptı.
Yabancı yatırımcılara İngilizce olarak seslenen Zelenski, Ukrayna’da yabancı yatırımcılar için prosedürlerin basitleştirileceğini, iş ikliminin düzeltileceğini ve altyapıya önem verileceğini söyledi.
Dünyanın farklı noktalarından yatırımcıları ülkesine yatırım yapmaya davet eden Ukraynalı lider, “Siz yatırımcıları, yatırımlarınız karşılığında inanılmaz getiriler sağlamaya davet ediyorum. Sizin başarınız bizim başarımız demek” dedi.
Zelenski, yabancı yatımcıların Ukrayna’da harcadıkları ‘her doları koruma altına alma’ sözü verdi.
Rus firması Konzern Titan-2 AŞ ile Türk firması IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ’den oluşan ortak girişim, Akkuyu Nükleer AŞ ile EPC sözleşmesi imzaladı.
Mersin’de yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinin tasarım, inşaat ve ekipman tedarikine ilişkin Akkuyu Nükleer AŞ ile Rus Konzern Titan-2 AŞ ve IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ ortaklığıyla kurulan girişim arasında sözleşme imzalandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve Rusya Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu Rosatom Genel Müdürü Aleksey Lihaçev’in de katıldığı imza töreni, Akkuyu NGS sahasında gerçekleştirildi.
Törende, Akkuyu Nükleer AŞ ile Rosatom’un bir parçası olan ve nükleer enerji sektörü tesislerinin inşaatı alanında faaliyet gösteren Konzern Titan-2 AŞ ile IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ ortak girişimi arasında “EPC” sözleşmesi imzalandı.
Sözleşmede imzalar, Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva ile “Titan-2 IC İçtaş” adı verilen ortak girişim adına Grigoriy Naginskiy ve Fırat Çeçen tarafından atıldı.
Yapılan sözleşmenin, Akkuyu Nükleer AŞ ile ortak şirket tarafından, santralin tasarlanması, ekipman tedariki ve nükleer santral tesislerinin ana kısmının yapımını içerdiği belirtildi.
Rusya Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu Rosatom Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, konuyla ilgili açıklamasında, şunları kaydetti:
“Bugün Rus-Türk ortaklığı ile Akkuyu Nükleer AŞ, nükleer güç santrali tesislerinin tasarlanması, yapımı ve ekipman tedarikine ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Şirketlerin ortak yetkinliklerinin, çalışma sürecinin azami etkinlikte düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesini sağlayacağını düşünüyoruz. Buradaki amacımız Rusya’daki nükleer santrallerin yapılmasında deneyime sahip olan bir yapı ile Türkiye’de inşaat konusunda büyük bir deneyime sahip olan bir yapının bir araya gelmesi. Büyük Türk inşaat holdinginin katılımı, aynı zamanda proje kapsamındaki çalışmaların yerlileştirilmesine de ivme kazandıracaktır.”
EPC sözleşmesi, Akkuyu NGS’nin kurulumuna ilişkin, tasarım, mühendislik, ekipman tedariki, kalite kontrolü, iş güvenliğinin sağlanması ve inşaat işlerinin belirtilen sürelerde tamamlanmasını kapsıyor.
İnşaat ve yapı sektöründe bütün dünyanın gözünü diktiği üç fuar, Türk inşaatçıları bekliyor.
İnşaat ve yapı sektöründe bütün dünyanın gözünü diktiği üç fuar, Türk inşaatçıları bekliyor. 42,5 milyar dolarlık projelerin hayata geçirilmesi planlanan Dubai’de düzenlenecek BIG 5 Dubai, 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak Katar’da düzenlenen BIG 5 Qatar ve Rusya’nın ve bölgenin en büyük yapı fuarı olan Mosbuild Fuarları, pastadan pay almak şirketler için önemli bir fırsat olarak görülüyor.
Ticaret Bakanlığı’nın yurt dışı fuar organizasyonu yetki belgesi ile Paris’ten Dubai’ye Johannesburg’dan Moskova’ya, Cakarta’dan Addis Ababa’ya kadar Türk ihracatçıları için önemli olan dünyanın birçok merkezinde yılda ortalama 30 fuar düzenleyen Expotim&Ladin Grubu, yılın ikinci yarısında inşaat ve yapı sektöründe bütün dünyanın gözünü diktiği üç fuara hazırlanıyor.
Bu fuarlardan ilki bu yıl 25-28 Kasım’da 40’ıncı kez kapılarını açacak olan The BIG 5 Show Dubai Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı. Türk inşaat firmaları için bölgenin en seçkin inşaat platformu olarak görülen ve birçok Türk firmasının Ortadoğu’dan aldığı sipariş kapasitesini doldurdukları bu fuara, milli katılımı Expotim&Ladin Grubu koordine ediyor. Geçen yıl fuara katılan 250’den fazla Türk firması, dünyanın 134 farklı ülkesinden gelen 70 bin profesyonel ziyaretçi ile buluştu. Türkiye bu fuarda ilk kez İtalya’yı da geride bırakarak, fuara en geniş katılım sağlayan ikinci ülke oldu. Bu yıl ise fuara ilgi oldukça fazla.
Big 5 Show Dubai, 2,5 Trilyon Dolarlık Pazarın Merkezinde
The BIG 5 Show Dubai, yer bulmanın giderek zorlaştığı bir fuar haline geldi. 2018 yılında fuara 60 ülkeden 2 bin 248 firma katıldı ve fuar 110 bin metrekare gibi çok büyük bir alanda gerçekleştirildi. Şu anda Dubai’nin merkezinde bulunduğu Körfez Bölgesi’nde yapımı planlanan inşaat projelerinin toplam değeri 2,5 trilyon dolar. Petrol ve doğal gaz ihracatçısı zengin ülkelerin olduğu Körfez bölgesi, inşaat sektörü için çok önemli iş fırsatları sunuyor. Afrika ve Asya’dan gelen ciddi alıcıların tercihi de her zaman The BIG 5 Show Dubai oluyor.
EXPO, Fuara Olan İlgiyi Artırıyor
Ayrıca, fuara bu yıl ayrı bir boyut katan bir başka konu ise Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) gerçekleşecek olan Expo 2020 Dubai. 190 ülkenin katılacağı bu organizasyon, bugüne kadar Arap dünyasında gerçekleşecek olan en büyük organizasyon olarak lanse ediliyor ve bu büyük etkinliği destekleyecek birçok inşaat ve altyapı projesi geliştiriliyor. İnşaat ve yapı malzemeleri sektörü için çok önemli ihracat fırsatı anlamına gelen bu organizasyonu destekleyecek projelerin toplam değeri ise 42,5 milyar dolar. 25-28 Kasım 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan The BIG 5 Show Dubai fuarı, Expo 2020 öncesi son yapı fuarı olacak ve Expo 2020’de pay sahibi birçok uluslararası inşaat firmasının yetkilileri de bu fuarda yer alacak.
Türkiye, Katar’ın En Önemli Partneri Oldu
Yapı ve inşaat sektörü için kritik öneme sahip ikinci fuar, yine Körfez’in önemli ülkelerinden olan Katar’da düzenlenecek olan The BIG 5 ConstructQatar Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı.
Katar kişi başına düşen 130 bin dolarlık gelir ile dünyanın en zengin ülkesi. Diğer körfez ülkeleri gibi, Katar da petrol bağımlı ticari yapısını farklı sektörlerle çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Bu sektörlerin en başında yine yapı ve inşaat sektörü geliyor. Ülkede birçok mega proje hayata geçiriliyor. Şu an çevre ülkeleri ile ilişkileri gerileyen Katar, mevcut siyasi ortamda Türkiye ile yakınlaşıyor. Türkiye’nin neredeyse Katar’da tek pazar haline gelmesi, ticari olarak yeni iş ortaklıkları, daha güçlü ticari bağlar ve sayısız işbirliği imkanı oluşturuyor. Türkiye geçen yıl Katar’a sadece yapı malzemeleri sektöründe 260 milyon doların üstünde ihracat gerçekleştirmiş olması da bunun bir göstergesi.
Dünya Kupası İçin 220 Milyar Dolar Harcanacak
Ayrıca; 2022 Dünya Kupası’nın Katar’da yapılacak olması da Katar’da inşaat ve altyapı piyasasını canlandıran ayrı bir etken. Dünya Kupası projeleri kapsamında haftada 500 milyon dolar harcama yapan Katar’da inşaat ve altyapı piyasası şu anda en hareketli günlerini yaşıyor. Ülke tanıtımı için de çok önemli olan bu uluslararası turnuvaya kadar Katar’ın ayırdığı bütçe ise 220 milyar dolar.
Expotim & Ladin Grubu; düzenlendiği ülkelerin en büyük ve en geniş katılımlı fuarları olmayı başaran ve Dubai’den sonra en büyük ikinci yapı fuarı olmaya aday The BIG 5 ConstructQatar Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı’nın da Türkiye milli katılımını organize ediyor. 23-25 Eylül’de ikinci kez düzenlenecek fuara geçen yıl 34 Türk firması katılmıştı. Bu yıl ise yoğun ilgi sebebiyle, geçen yılki katılımın çok üstüne çıkılacağı öngörülüyor.
İnşaat malzemeleri ihracatı mayısta 5,39 milyon tonla miktar bazında tüm zamanların rekorunu kırarken, 2,2 milyar dolarla en yüksek ikinci aylık performansı sergiledi.
İnşaat malzemeleri ihracatı, miktar bazında mayısta 5,39 milyon tonla tüm zamanların aylık rekorunu kırarken, 2,2 milyar dolarlık değerle en yüksek ikin aylık performansını gösterdi.
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneğince (Türkiye İMSAD) tarafından hazırlanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Dış Ticaret Endeksi’nin Mayıs 2019 sonuçları açıklandı.
Buna göre, inşaat malzemeleri sanayisinde miktar olarak tüm zamanların rekoru kırılırken, değer olarak da 2013’ten bu yana ikinci kez 2,1 milyar dolar ihracat çıtası aşıldı. Ortalama ihracat birim fiyatları da mayıs ayında gerilemesine son verdi.
İthalatta ise uzun süre sonra aylık olarak 600 milyon dolar seviyesi aşıldı. Haziran ayı başındaki uzun bayram tatili nedeniyle ihracat ve ithalatın mayıs ayına çekilmesi de her iki alanda yaşanan gelişmelerin nedeni oldu.
İhracat değer olarak mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 22,2 ile önemli ölçüde arttı. İhracat Miktar Endeksi ise yine mayısta bir önceki aya göre yüzde 17,09 yükseldi. İhracat Değer Endeksi, mayıstaki önemli artışıyla geçen yılın mayıs ayının 20,75 puan üzerinde gerçekleşti.
Sanayicinin elindeki finansmanı fabrika kurarken tükettiğini belirten AYSO Başkanı Mehmet Yunus Şahin, “Devlet TOKİ mantığı ile fabrikalar yapsın, sanayiciye versin” talebinde bulundu. TV35 Televizyonu’nda Reel Ekonomi Programında Gazeteci Nihal Özken ve Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan’ın sorularını cevaplayan Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yunus Şahin, “Sanayici arsa bedeli, fabrika inşaatı, makine ve teçhizat ve personel yatırımı yaptığında elindeki tüm sermayesini bitiriyor.
Sanayicinin elindeki finansmanı fabrika kurarken tükettiğini belirten AYSO Başkanı Mehmet Yunus Şahin, “Devlet TOKİ mantığı ile fabrikalar yapsın, sanayiciye versin” talebinde bulundu.
TV35 Televizyonu’nda Reel Ekonomi Programında Gazeteci Nihal Özken ve Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan’ın sorularını cevaplayan Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yunus Şahin, “Sanayici arsa bedeli, fabrika inşaatı, makine ve teçhizat ve personel yatırımı yaptığında elindeki tüm sermayesini bitiriyor. Hammadde alımı, işletme giderleri, üretim ve pazarlama için elinde kaynak kalmıyor. Bankalara gittiğinde de mevcut faizlerle işini sürdürmesi, çarkları döndürmesi çok zor. O nedenle devlet arsayı OSB’lerden tahsis etsin, fabrika inşaatını yapsın, makineleri kursun fabrikayı sanayiciye uygun vadeli bir ödeme planı ile versin. Bu talebimizi iletmek üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank’tan randevu istedik. Bir darboğazdan geçen Türk ekonomisinin düzlüğe çıkması için teklifimizin olumlu karşılanacağına inanıyoruz” dedi.
TOKİ modelinin sanayicilere de uygulanmasının önemine işaret eden Şahin, konuşmasını şöyle tamamladı: “Tam işe başlayacağımız zaman para bitiyor. TOKİ tarzı bir modelle sanayiciye destek olunsun ki, işini sürdürsün, ihracat yapsın, istihdam yaratsın. Bunları yapmamız lazım. Ülkede maalesef sermaye birikimimiz yok, sanayiciye yardımcı olmalıyız. Sanayiciye yardım edersek, işini büyütür. İstihdam oluşturmak için bunlar şart.”
Türkiye’de son zamanlarda dikey mimarinin zararları bir bir ortaya çıkarken Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay dikey mimariden ziyade bundan sonra yatay mimariye geçileceğini ve konutların bu şekilde inşa edileceğini dile getirerek gayrimenkul sektörünü etkileyecek dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de dikey mimari hem görsel açıdan hem risk açısından bir çok dezavantaja sahip olduğu gerçekleştirilen incelemelerde ortaya çıktı. hem şehir kültürünü yok ederek hem de sosyalleşme noktasında sıkıntılara yol açan dikey mimari yerine bundan sonra yatay mimarinin esas alınacağı açıklandı.
Yatay Mimariye Yönelinecek
Şehirleşmede yatay mimariye yönleneceğini dile getiren Cumhurbaşkanı yardımcısı Oktay, “Kentsel ortak yaşam, kentsel aidiyet, mahalle kültürü ve kent bilincini geliştirecek strateji ve uygulamaların yaygınlaştırılması sağlanacaktır.” ifadelerini kullanarak gayrimenkul ve emlak sektörünü yakından ilgilendiren açıklamalarda bulundu.
11. Kalkınma Planında Açıklandı
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 11. Kalkınma Planı hakkında sunum gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bundan sonra yaşanabilir mekanlar ve sürdürülebilir çevreye dikkat edileceğini bildirdi. Ayrıca Oktay, yapılacak olan yatay mimari ile birlikte insan odaklı, doğal hayata ve tarihi mirasa saygılı, temel kentsel hizmetlerin adil ve erişilebilir şekilde sağlandığı, yaşam kalitesi yüksek ve dayanıklı yerleşimler oluşturulması için çalışacaklarını belirtti.
81 İle Yaygınlaştırılacak
Yatay mimarinin bundan sonra uygulanacağını aktaran, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kentsel ortak yaşam, kentsel aidiyet, mahalle kültürü ve kent bilincini geliştirecek strateji ve uygulamaların yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Kent ve mahalle kültürü ve estetik ölçütü olarak Medeniyetimizi Yaşatan Şehir Beratı ve Özgün Mahalle Sertifikası verilecektir. Şehirlerdeki kamusal alanların korunması temin edilecek ve bu alanların kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve engellilere duyarlı olarak insan-tabiat ilişkisi çerçevesinde yeniden kurgulanması sağlanacaktır. Plan döneminde şehirlerimizde sağlıklı yaşam alanları oluşturmak, kentsel yeşil alan standartlarını ve yaşam kalitesini yükseltmek için millet bahçelerini 81 ile yaygınlaştıracağız. Bu kapsamda 2023 yılına kadar 81 milyon metrekare alanda millet bahçesi yapılacaktır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, bugün itibarıyla 800 bin ile 1 milyon arasında konut stoku bulunduğunu belirterek “Konutlar fon tarafından alınırsa sorun çözülmüş olacak. Fonu, Türkiye Emlak Katılım Bankası oluşturabilir.” dedi.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, Anadolu Ajansı (AA) Ekonomi Masası’na konuk oldu ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacının 900 bin olduğuna işaret eden Yenigün, “Son bir senedeki hareketler insanları belirsizliğe götürdü. İnsanlar önünü göremiyor, dövizde mi kalayım, yüksek faiz mi alayım, gidip daire mi alayım? Daire alımları azaldı.” diye konuştu.
Yenigün, martta Türkiye Emlak Katılım Bankasının açıldığını anımsatarak şunları kaydetti:
“Şu an konut stoku 800 bin ile 1 milyon arasındadır. Konutlar fon tarafından alınırsa sorun çözülmüş olacak. Fonu, Türkiye Emlak Katılım Bankası oluşturabilir. Bu alımlar olursa inanıyorum ki bu fon 2-3 yıl sonra daha çok para kazanacak. İnsanlar dairelerini alacaklar, hareket başlayınca işsizliğe de faydası olacak. Konut stoku müteahhitten fona geçmeli.”
Yenigün, bu öneriyi Türkiye Emlak Katılım Bankası yetkilileriyle de konuştuklarını bildirdi.
“İmar planları ada bazında olmalı”
“Her önüne gelene ruhsat verilmemesi gerektiğini” vurgulayan Yenigün, plansız konut yapılmasının sakıncalarına dikkati çekti.
Yenigün, imar planlarının toplumun vicdanını zedelemeyecek şekilde hazırlanması gerektiğini belirterek planların “parsel” değil “ada” bazında ve “master plan” olarak yapılması gerektiğini dile getirdi.
Ekonomide yaşanan gelişmelerin etkisiyle kara yolları ve demir yollarında yatırımcı kuruluşlara ayrılan ödeneklerin yüzde 70 azaldığına işaret eden Yenigün, bu süreç dolayısıyla bir tasfiye kararnamesinin çıkarıldığını hatırlattı. Yenigün, bu kararnameyle devletin beklenmeyen bir gelişme olduğu takdirde bütçesinde düzenleme imkanı bulabileceğini söyledi.
Mithat Yenigün, bu kararnameyle “fiyat farkı kararnamesi”nin de devreye girmesi gerektiğini kaydetti.
Yeni yasal düzenlemeler, KDV istisnası gibi teşvikler, yüksek döviz kuru ve artan maliyetlere rağmen yerinde sayan fiyatların etkisiyle Türkiye’deki gayrimenkullere olan yabancı yatırımcı talebini artırması bekleniyor. Bu talebin altında yatan neden ve beklentilerin iyi anlaşılması gerektiği de tüm sektör temsilcilerinin ortak görüşü olarak karşımıza çıkıyor. Peki, Türkiye’den gayrimenkul almak isteyen yabancı yatırımcıların beklentileri ne? Türkiye’deki gayrimenkul sektörünün önümüzdeki dönemdeki rotasını belirleyecek bu sorunun tek bir cevabı yok elbette…
Uzmanlara göre, Türkiye’den konut alan yabancı yatırımcıların konut tercihleri, profillerine ve geldikleri ülkelere göre değişiyor. Avrupalar Antalya ve Ege sahillerini tercih ediyorlar. Almanlar Antalya, özellikle Alanya’yı tercih ederken, İngilizler Fethiye, Didim, Dalyan gibi bölgeleri tercih ediyorlar. Rusların tercihi ise Antalya… Avrupa ülkeleri ve Rusya vatandaşları, iklim nedeniyle deniz ve güneş için geliyorlar.
Avrupalı Yaşlılar Ucuzluk Peşinde
Avrupa ayrıca yaşlılarına ucuz ve temiz hava arayışında. Avrupa’da emekli maaşı alan bir yaşlı, maaşıyla kendi ülkesinde zor geçinirken Türkiye’nin bir sahil kasabasında rahatlıkla hem de daha sağlıklı olarak yaşamını sürdürüyor. Hem sağlık altyapısı, hem ucuzluğu hem de güvenilir atmosferi, güler yüzlü, misafirperver insanı nedeniyle, Avrupalı yaşlılar Türkiye’den konut alıyorlar. Yaşlı Avrupalılar, kışın Türkiye’de, yaz aylarında ise kendi ülkelerinde yaşıyorlar. Yaz aylarında evlerini turizme açıyorlar. ABD’de vatandaşlarından Türkiye’de konut alanların genelde Afro-Amerikan kökenli olduğu belirtiliyor. Özellikle Arap kökenli ABD vatandaşlarının ezan sesi duyulan bir ülke özlemiyle Türkiye’ye yöneldiği ifade ediliyor.
Araplar İçin Yatırım Değeri Önemli
Geleceğe yönelik hazırlanan tüm raporlarda, Türkiye yatırma uygun, yükselen bir ülke olarak gösteriliyor. Türkiye 2023 ekonomik hedefleri ile dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyor. Uzmanlar, özellikle Araplar yatırımcıların Türkiye’nin yatırım değerini çok önemsediğini söylüyor. Araplar ayrıca İstanbul’un kültürel atmosferine, tarihi değerlerine, gelirken, Bursa’nın termal tesislerine, Uludağ’ına, tarihine, denizine geliyorlar. Son dönemde Türkiye’nin farklı kentlerini keşfetmeye başlayan Araplar yatırımcıların bugünlerdeki favorisi Karadeniz’in yaylaları…
Türkiye ekonomik anlamda olduğu kadar siyasal alanda da yükselen bir güç olarak gösteriliyor. Düne kadar Washington ve Londra’ya yakın olmak isteyen zengin Araplar, artık İstanbul’a da yakın olmak istiyor. Bu nedenle İstanbul’daki lüks konutları tercih ediyorlar. Av meraklı zengin Arapların ormanlık alanda villa arayışında olduğu belirtiliyor. Orta halli Arap vatandaşlar ise Türkiye’den konut alıp çocuğunu okutma veya Türkiye’de iş kurma amacıyla hareket ediyor ve bu nedenle kira getirisi olan ticari gayrimenkulleri tercih ediyor. Öteyandan bölgesel sıkıntılar nedeniyle güvenli bir liman arayan Araplar da Türkiye’de yatırıma yöneliyor.
Türk Cumhuriyetleri, Rusya içerisindeki Tataristan, Başkortostan, Dağıstan gibi Özerk Cumhuriyetler, Çin içerisindeki Özerk Uygur Bölgesi Türkleri de Türkiye’den konut alma eğilimindeler. Azerbaycanlılar ve Kazaklar yatırım için İstanbul’u seçerken oturum için Ege sahilleri ve Antalya’yı tercih ediyor.
Bu yıl tüm projeler için 16 milyar TL’lik kaynak oluşturduklarını açıklayan TOKİ Başkanı Ömer Bulut, 287 şantiyeye 140 yeni şantiye daha ekleyeceklerini belirtti. Bulut, 2020’de İstanbul’da dar gelirli vatandaşlar için yaklaşık 10 bin yeni konutu daha satışa sunacaklarını söyledi
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Ömer Bulut, TOKİ projeleri için yılsonuna kadar kullanılmak üzere 16 milyarlık TL’lik yeni kaynak oluşturduklarını söyledi. Ekonomi ve istihdama da çok yüksek oranda katkı sunduklarını belirten Bulut, “Bu yıl tüm projeler için 16 milyar liralık kaynak oluşturduk ve yılın ilk 5 ayında 5 milyar lira hak ediş ödemesi yaptık” dedi. TOKİ’nin dolaylı olarak 250 alt sektörü desteklediğini aktaran Bulut, “Bakanlığımızın desteğiyle hayata geçirdiğimiz ‘50 Bin Yeni Sosyal Konut Projesi’ kapsamında inşaat çalışmaları sürüyor. Mevcut 287 şantiyeye 140 yeni şantiye daha ekleyeceğiz, yaratılacak istihdamla yaklaşık 120 bin kişiye iş imkanı sunacağız” açıklamasını yaptı.
16 yılda 843 bin 546 konut rakamına ulaşarak 3,5 milyon vatandaşı 15-20 yıl vadelerle konut sahibi yaptıklarını dile getiren Bulut, bu süre zarfında TOKİ tarafından yaklaşık 160 milyar TL’lik yatırım yapıldığını, TOKİ’nin gelecek dönemde sosyal konut dışında üretim yapmama kararı aldığını açıkladı. 5 Mart’ta başlatılan 50 Bin Sosyal Konut Projesi başvurularının 19 Nisan’da tamamladığını, kura çekimlerine başladıklarını söylen Bulut, “Kura çekimlerini 21 Ağustos’a kadar tamamlayacağız. Bugün itibariyle 34 projede 15 bin 125 konutun kura çekimi tamamladık. 18 projede 10 bin 271 konutun da ihalesi tamamlandı ve inşaatları başlama aşamasına geldi. 8 projede ise 1686 konutumuz ihale sürecine girdi” diye konuştu.
İstanbul’a 10 Bin Yeni Sosyal konut
TOKİ’nin son yıllarda olduğu gibi bundan sonra da tüm projelerinde yatay mimari tarzında konut üreteceğini, mahalle kültürünün ön planda tutulacağını aktaran Bulut, “TOKİ olarak, konut bölgeleri ve genel şehir planlarında, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu şehircilik kriterleri doğrultusunda, mahalle kültürünü yaşatacak, vatandaşlarımızı tabiatla buluşturacak, aile, komşuluk ilişkilerini canlı tutacak yatay mimari anlayışıyla konutlar üreteceğiz” dedi. Bulut, Bakanlığın hedefleri kapsamında idare olarak 2023 yılına kadar 250 bin sosyal konutu hayata geçireceklerini kaydetti.
Bulut, 50 Bin Yeni Sosyal Konut Projesi kapsamında İstanbul’da talep toplanan 6 bin 300 konuta 300 bin üzerinde başvuru yapıldığını dile getirdi. Vatandaşların İstanbul projelerine gösterdiği yoğun talebi dikkate aldıklarını vurgulayan Bulut, 2020’de İstanbul’da dar gelirli vatandaşlar için yaklaşık 10 bin yeni konutu daha satışa sunacaklarını açıkladı.
Yerinde Dönüşüm
Kentsel dönüşümde gönüllük ve rızaya dayalı yerinde dönüşüm yaklaşımını esas aldıklarını vurgulayan Bulut, “Burada toplumsal sorumluluk anlayışıyla çalışıyoruz. Hak sahibi olarak kabul edilen vatandaşların mağdur olmaması için büyük özen gösteriyoruz. Vatandaşlarımızın rızası olmayan hiçbir kentsel dönüşüm projesine başlamayacağız” açıklamasında bulundu. Kentsel dönüşüm kapsamında sadece bugüne kadar 146 bin konutun ihalesini yaptıklarını ve 80 binin üzerinde konutun inşasını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettiklerini belirten Bulut, şunları kaydetti:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın her yıl 300 bin konutu dönüştürme hedefi var. Bunun yaklaşık 30-40 bini TOKİ tarafından yapılacak. Bu doğrultuda 2019 yılı için 32 bin konutluk bir kentsel dönüşüm projesi hedefledik. Bu konutların projelerini de tamamlamak üzereyiz.
Kentsel dönüşüm sürecini açık, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütüyoruz. Sadece binaları yıkıp yerlerine yenilerini inşa etmiyoruz. Çevre düzenlemeleri, donatı alanlarıyla sosyal ihtiyaçları da karşılıyoruz.” Kağıthane bölgesinde toprak kayması sonrası kentsel dönüşüm projesinin hazırlandığı kaydeden Bulut, “Kağıthane bölgemizde 685 konutun projesini hazırladık. Önümüzdeki süreçte vatandaşımızın rızasını alarak yerinde dönüşümü esas alarak buradaki dönüşüm projesini hayata geçireceğiz” diye konuştu.
Millet Bahçeleri Yapıyor
Bulut, okul öncesi çocuk grubu, üniversite gençliği, kadın, erkek tüm nüfus profillerine dönük ihtiyaç ve beklentileri düşünerek yerleşim yerlerini yenilediklerini vurguladı. TOKİ olarak İstanbul’da da yoğun bir kentsel dönüşüm sürecine girdiklerini ifade eden Bulut, bu yıl kentsel dönüşüm kapsamında İstanbul’da 14 bin 76 konutun yapımını planladıklarını aktardı. Bu konutların bin 922’sinin ihalesini yapıp inşaatına başladıklarını ifade eden Bulut, bin 771 konutun ihale tarihlerini belirlediklerini, 10 bin 383 konutun proje çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kişi başı yeşil alan miktarını 15 metrekareye çıkartma hedefi doğrultusunda inşa edilmeye başlanan millet bahçelerinin 65’e yükseldiğini kaydeden Bulut, şöyle devam etti:
“İstanbul için ise 13 millet bahçesi projemiz var. Projelerimiz tamamlandığında İstanbul’a 12 milyon metrekarelik bir yeşil alan kazandıracağız. Projelerimizin içerisinde yürüyüş, koşu ve bisiklet yolları, spor alanları, amfi, oyun alanları, otopark alanları, bitkisel peyzaj alanları ve millet kıraathaneleri bulunacak. Kayaşehir 1, 2, 3 ve 4. Etap, Başakşehir Kuzey Yakası Millet Bahçesi, Esenyurt, Hoşdere, Küçükçekmece Halkalı, Pendik, Kartal, Esenler, Beşiktaş, Kadıköy, Atatürk Havalimanı, Zeytinburnu Beştelsiz Millet Bahçeleri gündemimizde. 2 milyon metrekare millet bahçesinin ihaleleri tamamlandı. 12 milyon metrekare millet bahçesi inşaatımızı tamamlandığında önemli bir miktar yeşil alan vatandaşımızın kullanımına açılacak. Vatandaşımızın rahatça gezip dinlenebileceği ortamlar mevcut olacak. Millet Kıraathanelerini gidip gördüyseniz vatandaşların gençlerin vakitlerini anlamlı bir şekilde geçirebildikleri mekanlar haline geldi. Kayabaşı, Üsküdar kıraathanelerini gidip görmenizi isterim. Çok güzel bir çalışma ortamı oluşturduk. Millet bahçeleri içerisinde bisiklet yolları, yürüyüş yolları, dinlenme alanları gibi değişik konseptler olacak.”
TİM Sektörler Konseyi Üyesi Rüstem Çetinkaya “Londra Seramik TTM’de yer alan tüm firmalar memnun. Yeni firmalar da girmek için sırada bekliyor. Mevcut yeri genişletebilmemiz halinde yeni firmalara da kapılarımızı açacağız” dedi.
Londra Seramik Türk Ticaret Merkezi (TTM) İcra Kurulu Başkanı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Üyesi Rüstem Çetinkaya, “Londra Seramik TTM’de yer alan tüm firmalar memnun. Yeni firmalar da girmek için sırada bekliyor. Mevcut yeri genişletebilmemiz halinde yeni firmalara da kapılarımızı açacağız.” ifadelerini kullandı.
Dünya geneline yayılan Türk Ticaret Merkezleri’nin (TTM) 13’üncüsü olarak Londra’da açılan ve yapı malzemeleri grubundaki firmaları içerisinde barındıran Londra Seramik Türk Ticaret Merkezi yoluna başarı ile devam ediyor.
Londra Seramik TTM İcra Kurulu Başkanı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Üyesi Rüstem Çetinkaya konuya ilişkin yaptığı açıklamada, söz konusu TTM’de benzer ürün grubuna yönelik toplam 14 Türk firması olduğunu, düzenledikleri etkinliklerle TTM’yi çekim merkezi haline getirdiklerini kaydetti.
Çetinkaya, yeni yer bulmaları durumda TTM’deki firma sayısının daha da artacağını ifade ederek, Londra’daki TTM’nin sadece seramik, doğal taş, mimari tasarım ofisleri ve yapı malzemeleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların oluşturduğu bir merkez olduğunu, başarının en önemli nedenlerinden birinin de menfaatleri ve hedef kitleleri ortak olan şirketleri bir araya getirmek olduğunu aktardı.
İlk adımı doğru bir lokasyon seçerek attıklarını belirten Çetinkaya, TTM’nin bulunduğu Clerkenwell’i özellikle seçtiklerini ve İngiltere’ye göre dünyada metrekare başına en fazla mimarın düştüğü bölge olduğunu bildirdi.
Çetinkaya, şunları kaydetti:
“Londra’daki tasarım haftasından sonra şehirdeki en büyük tasarım etkinliği olan ve sadece mimari tasarım ve inşaat malzemeleri tasarımına yönelik olarak düzenlenen Clerkenwell Design Week’e de ana sponsor olduk. Clerkenwell Design Week herkesin bir etkinlik düzenlediği ve konuyla ilgili insanları semtte buluşturan önemli haftaydı. Bu sponsorluk bizim bilinirliğimizi ciddi şekilde artırdı. Gelenlere kendi karolarını tasarlama fırsatı verdiğimiz etkinliğimiz de büyük ilgi gördü. İngilizler bu etkinliği çok sevdi.”
“TTM’ye girmek için firmalar sırada bekliyor”
Çetinkaya, TTM’de yer alan tüm firmaların memnun olduğunu ve yeni firmaların da girmek için sırada beklediğini belirterek, mevcut yeri genişletebilmeleri halinde yeni firmalara da kapılarını açacaklarını kaydetti. TTM’lerde yer almanın prestij açısından da çok önemli olduğunu belirten Çetinkaya, “İhracat yapan bir firmanın kartvizitinde Londra veya diğer büyük merkezlerin adının yazılı olması firmanın algısını yükseltiyor. Ayrıca TTM’lerde 150 bin dolarlık firma başına tanıtım desteği veriliyor ve bu çok önemli bir fırsat. Ancak TTM’lerde firma olarak başarılı olmak için personel istihdam etmek çok önemli.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nde (İMİB) Başkan Yardımcısı olarak da görev yapan Çetinkaya, madencilik ve doğal taş sektörünün ihracatının son durumuna da değinerek, Türkiye’nin madende ihracat miktarı artmasına karşın ilk 6 ayda 2,13 milyar dolarla geçen yılın yüzde 6 gerisinde bulunduğunu, doğal taşta da yüzde 8,3’lük kayıpla 867 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini kaydetti.
Çetinkaya, maden ve doğal taşta en büyük alıcının Çin olduğunu ve doğal taşta Çin’e bağlı olarak geçen seneden bu yana bir gerileme yaşandığını aktaran Çetinkaya, şu ifadelerde bulundu:
“Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ı Çin’e. Dolayısıyla oradaki bir daralma bizi direkt olarak etkiliyor. Bunun yanında ikinci büyük pazarımız olan ABD’de de küçük bir düşüş var. Biz Trump’ın gelmesi ile ABD inşaat pazarının hareketleneceğini düşünmüştük ama tahmin ettiğimiz gibi gelişmedi. Bu iki ülkedeki düşüşe karşın son dönemde Suudi Arabistan ve Hindistan tarafında ciddi artışlar görüyoruz. Özellikle Hindistan’ın doğal taş hacminin büyüklüğünü ve 2030 öngörülerine göre Çin’e yaklaşacağını düşündüğümüzde buraya yaptığımız doğal taş satışının artması bizi çok umutlandırıyor.”
Türk Mermerinin İhracattaki Sorunu Fiyata Dayalı Rekabet
Çetinkaya, Türkiye’nin doğal taş ihracatının nasıl artırılabileceği ile ilişkin şunları kaydetti: “Elbette yeni pazar arayışlarımız sürekli devam ediyor. En fazla ithalat yapan marketler arasında ilk üçteyiz. Bizim sorunumuz fiyatımız. Türk mermeri son derece kaliteli bir mermer olmasına ve en iyi teknoloji ile üretilmesine karşın sunduğu fiyatı ile rekabet etmesi lazım. İtalyanlar bizim fiyatımızın iki katına satış yapabiliyor. Türk mermeri algısını daha da yukarılara taşımak için birlik olarak çalışmalar yapıyoruz. İMİB olarak fuarların ötesine geçip tüm dünyada tasarımla ilgili olan etkinliklere katılacağız. Mimari festivaller, dizayn bianelleri ve her türlü tasarım etkinliklerinde yer alıp Türk taşını anlatacağız, tasarım odaklı çalışmalar yapacağız.”
Türkiye genelinde yaşanan döviz kurundaki artış yabancıların İstanbul’dan konut alışını hızlandırdı.
Döviz kurunda yaşanan artıştan dolayı yabancı yatırımcılar İstanbul’dan ev alarak yatırım yapmaya başladı. Döviz kurundaki artışı fırsat bilen yabancı yatırımcılar yatırımlarını İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de konut alımına çevirdi.
En Pahalı Evler Beşiktaş’ta
Son açıklanan Türkiye İstatistik Kurumları verilerine göre İstanbul’dan konut alarak dövizlerini değerlendiren yabancı yatırımcılar böylelikle daha fazla kazanmanın planını kuruyor. İstanbul’daki iki yatak odalı evlerin ortalama fiyatı 400.000 TL iken, en ucuz ilçe 75.000 TL ile Beylikdüzü ve en pahalı ilçe 600.000 TL ile Beşiktaş oldu.
Yabancı Yatırımcılar Konut Alımını Hızlandırdı
Yabancı yatırımcılar, döviz fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle konut alımlarını hızlandırmakta ve yerli yatırımcıların konut satın almaları teşvik edilmektedir. Bazı bölgelerdeki konut stoklarındaki düşüş ve inşaat maliyetlerindeki artış nedeniyle, konut fiyatları gelecek yıl %50’ye kadar artabileceği öngörülürken düşen fiyatları değerlendirmek isteyenler tasarruflarını konutlara yönlendiriyor.
Toplu Konut İdaresi(TOKİ) Başkanı Ömer Bulut, “TOKİ uygulamalarındaki bizim konut satışlarımızda herhangi bir düşme söz konusu değil. Satışa sunup da talep görmediğimiz bir projemiz yok. Hatta, bizim satışa sunduğumuz konutlar, genellikle kurayla satılan konutlardır” dedi.
Toplu Konut İdaresi(TOKİ) Başkanı Ömer Bulut, “TOKİ uygulamalarındaki bizim konut satışlarımızda herhangi bir düşme söz konusu değil. Satışa sunup da talep görmediğimiz bir projemiz yok. Hatta, bizim satışa sunduğumuz konutlar, genellikle kurayla satılan konutlardır” dedi.
TOKİ Başkanı Ömer Bulut, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek ile bazı kurum müdürleriyle toplantı yaptı. Toplantıda, Afyonkarahisar’daki müze alanı, Akmescit ve Dairecep Mahallelerindeki kentsel dönüşüm projeleri ile Cirit Kayalığı’na yapılacak Millet Bahçesi projeleri görüşüldü.
Bir termal otelde gerçekleştirilen toplantı sonrasında gazetecilere açıklama yapan Ömer Bulut, yeni dönemde de toplu konut projeleri hayata geçireceklerini söyledi. 5 Mart 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 50 bin sosyal konut müjdesi verdiğini hatırlatan Bulut, “Bu kapsamda 50 bin sosyal konutun talep toplamalarını gerçekleştirdik. Kuralarını da 19 Ağustos’ta tamamlamış olacağız. Bir taraftan da inşaatlarına başladık. 15 bine yakınının inşasına başladık. Dolayısıyla 2019 yılında 50 bin sosyal konutun tamamının inşaatını başlatmış olacağız. Bakanlığımızın da önümüzdeki süreçte hem sosyal konut hem de kentsel dönüşüm noktasında hedefleri var. Bu hedefler doğrultusunda yeni konut uygulamalarımız devam edecek” dedi.
‘Konutlarımız büyük talep görüyor’
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de konut satışlarının Haziran 2019’da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48,6 oranında azaldığının sorulması üzerine de Bulut, şöyle konuştu: “TOKİ uygulamalarındaki bizim konut satışlarımızda herhangi bir düşme söz konusu değil. Hatta, bizim satışa sunduğumuz konutlar, genellikle kuralı satılan konutlardır. Türkiye’deki konut satışları da Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından ortaya konan verilerdir. Ama konut satışlarını da sadece tapu üzerinden yapılan işlemler olarak değil de satış sözleşmeleri açısından da değerlendirmek gerekir. TOKİ olarak zaten şu anda bizim satışa çıkıp da çok talep görmeyen projemiz olmadı. Bütün projelerimize yüksek oranda bir talep var.”
TÜİK 2019 Haziran konut satışlarına göre,Türkiye genelinde konut satışları 2019 haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,6 oranında azalarak 61 bin 355 oldu.Konut sektörünün önde gelen şirketlerinin patronları konut satışlarını değerlendirdi.
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 84,6 oranında azalış göstererek 7 bin 319 oldu.Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 30,5 artarak 2 bin 689 oldu.
Tamer Özyurt / Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı:
“Yılın diğer yarısında da ekonomide doping etkisi yaratmaya devam edeceğiz”
“Gayrimenkul ve inşaat sektöründe son dönemde geliştirilen markalı konut projeleri yabancı yatırımcıların yüksek katma değer ve prestij beklentilerini aynı anda karşılıyor. Yabancı yatırımcılara ülkemize yatırım yapmalarını kolaylaştıran yeni düzenlemelerin etkisiyle de satışlar, yabancı yatırımcıdan en büyük payı almayı sürdürüyor. TÜİK’in açıkladığı haziran verilerindeki yabancı yatırımcı artışı, bunun bir kanıtı niteliğinde. Veriler, haziran ayında yabancıya konut satışlarının, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 30.5 artarak, 2 bin 689 rakamına ulaştığını gösteriyor. Yapılan yeni düzenlemeler ile TC vatandaşı olan yabancılar, yaz dönemini ülkemizde satın aldıkları konutlarda geçiriyorlar. Geçirdikleri zaman içerisinde de yaptıkları harcamalarla piyasalarda hareketlilik yaratıyorlar. Bir kısım yabancılar da yılın sadece bir döneminde değil tümünde Türkiye’de ikamet etmeyi seçiyor. İş odaklı yatırımlarını da ülkemizde planlayarak ticari hayatımıza hareket katıyorlar. Dolayısıyla gayrimenkul ve inşaat sektörünün temsilcileri olarak bizler, yabancı yatırımcıya konut satarak sadece satışlara yukarı yönlü bir hareket kazandırmıyor, aynı zamanda ekonomimizde doping etkisi oluşturuyoruz. Yılın diğer yarısında da bu işlevimizi artırarak sürdüreceğimize inanıyoruz.
Abdüssamet Bahadır / Bahaş Holding CEO’su:
“Yabancı yatırımcı oranındaki artışta, markalı konut üreticilerinin etkisi büyük”
TÜİK’in açıkladığı haziran ayı konut satış rakamlarına göre yabancı yatırımcı oranındaki artış, yüzde 30.5’e ulaştı. Türkiye’de yatırım ortamında yaşanan olumlu gelişmeler, sektöre yönelik yatırımları da tetikliyor. Gayrimenkul ve inşaat sektörüne yönelik yabancı yatırımcı talepleri, bu olumlu gidişatla paralel olarak ilerliyor. Özellikle yakın coğrafyamızda yer alan Orta Doğu ve Körfez ülkelerinden gelen taleplerde ciddi bir artış söz konusu. Bu ülkelerin yatırımcıları, kazançlı yatırım faktörünü çok önemseyerek, üst düzey konfor arayışına da cevap veren bir proje arayışı içinde giriyor. Dolayısıyla oturuma hazır ya da bitmek üzere olan projeleri tercih ediyor. Tüm bu unsurlar birleştiğinde, yabancı yatırımcı oranındaki artışta, markalı konut üreticilerinin prestij ve kazanç unsuruyla öne çıkan projelerinin etkisinin çok büyük olduğunu söyleyebiliriz. Sektörümüz dolaylı olarak alt sektörlerini beslerken Türkiye ekonomisi için kritik önemde yer alan sektörleri de besleyen bir yapı kazandı. Sektörümüze yatırım yapan yabancı yatırımcılar, ülkemizde vatandaşlık hakkı edinerek yatırımlarını da ülkemize kaydırıyor. Sadece sektörün satış rakamlarını artırmıyor, yatırım ortamının iyileştirilmesi noktasında da olumlu bir etki yaratıyor.
İhsan Çulhalık / İnsay Yapı Yönetim Kurulu Başkanı:
“Yabancı ve gurbetçiler, yaz tatilini yatırıma dönüştürüyor”
İçerisinde bulunduğumuz yaz ayları dolayısıyla tatilini Türkiye’de geçirmeye gelen yabancı ve gurbetçilerin etkisiyle gayrimenkul ve inşaat sektöründe yabancı oranı artış yönlü ilerliyor. TÜİK’in açıkladığı haziran satış rakamlarına göre, yabancılara yapılan konut satışlarında bir önceki yılın aynı ayına göre yaşanan yüzde 30.5’lik artışta, yapımı tamamlanan markalı konut projelerinin etkisi hayli yüksek. Yabancı yatırımcı, ülkemizde yaz tatilini yatırıma, yatırımını da oturuma dönüştürmeyi amaçlıyor. Yeni yatırım fırsatları arayıp, yeni iş olanakları yaratarak yaşamını ülkemizde devam ettiriyor. Sektörde deneyimiyle kendini ispatlamış, referans projeleriyle yatırımcı gözünde güven oluşturmuş markalı konut üreticilerini tercih ediyor. Çünkü sektörümüze yatırım yapmayı, geleceğe yatırım yapmak olarak görüyor. Satın aldığı konutun yatırımcısında, tecrübe arıyor. Finansal açıdan güçlü, kredi batağına saplanmamış, hareketli bir satış grafiğine sahip olan yatırımcıları buluyor ve aradığı konutu satın alıyor. Gurbette yıllarca çalışıp elde ettiği birikimini yatırıma dönüştürmek isteyen gurbetçilerimiz de bu dönemi fırsat olarak görüyor. İçerisinde bulunduğumuz yaz döneminde yıllık izin için ülkemize gelen gurbetçiler, satış ofislerimizi hareketlendiriyor. Bu sürecin devam edeceğini söyleyebiliriz.
Ahmad Ghassan Altınawı / Masar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
“Yabancı yatırımcıdaki artış, 10 aylık artış zincirinin bir halkası”
Ekonominin kilit sektörleri arasında yer alan gayrimenkul ve inşaat sektörü, bu konumunu yabancı yatırımcı oranındaki artışla giderek daha da yükseltiyor. TÜİK’in açıkladığı haziran satış rakamlarına göre geçtiğimiz yılın haziran ayına oranla yaşanan yüzde 30.5’lik artış, son 10 aylık artış zincirinin bir halkasını temsil ediyor. Artış zincirine son 6 ayda da yeni halkalar eklenmesiyle, yılsonunda Türkiye tarihinde görülmemiş oranları yakalayabiliriz. Yabancı yatırımcı oranındaki artış yönlü hareketlilikte yeni düzenlemelerin etkisi tartışılmaz. Bununla birlikte markalı konut üreticilerinin imzasını taşıyan, yatırımcıları kazançlı yatırım ve yüksek yaşam standartlarıyla buluşturan projeler de Türkiye’nin dünyadaki vitrinini oluşturuyor. Sektör hem yabancı yatırımcı hem de uluslar arası proje geliştiriciler tarafından cazibe yaratıyor. Türkiye’ye duyulan güven ve sektörün gelişim alanlarının sunduğu yeni fırsatlar, piyasaya yabancı aktörleri de kazandırıyor. Türkiye’nin olağanüstü coğrafyası ve kültürel çeşitliliği, sektöre yatırım ve oturum açısından cazibe yaratıyor. Sadece büyük şehirler değil gelişmekte olan bölgeler de yabancı yatırımcının markajında. Biz bunu Düzce’de hayata geçirdiğimiz Masar Tower projemizde çok net görüyoruz. Satış ofisimizde yabancı yatırımcı hareketliliği oldukça dinamik bir şekilde ilerliyor.
2019’un ilk 4 ayında satılan gayrimenkul sayısının 642 bin adet olduğu açıklandı. Tapu başına düşen ortalama değer ise bu yıl 153 bin TL’ye yükseldi.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı verilerine göre, yılın ilk 4 ayında Türkiye genelinde konut, iş yeri, arsa, tarla tipinde 642 bin adet gayrimenkul satıldı. Bu satışlardan 2 milyar 610 milyon TL harç geliri elde edildi. Tapuda satışı gerçekleştirilen 642 bin gayrimenkul için 98 milyar TL’lik değer ibraz edilirken, ortalama tapu başına ödenen rakam 153 bin TL’ye yükseldi. Geçen yıl boyunca satışı gerçekleştirilen 2,5 milyon gayrimenkul için toplamda 341 milyar TL, tapu başına ise ortalama 136 bin 400 TL ödenmişti. AA’nın web sitesinde yayımlanan habere göre, tapu başına ödenen ortalama rakam, 2017’de 120 bin 844 TL, 2016’da 105 bin 403 TL, 2015’te 99 bin 159 TL, 2014’te 89 bin 100 TL, 2013’te 80 bin 892 TL, 2012’de 67 bin 885 TL, 2011’de ise 58 bin 494 TL şeklindeydi. TL bazında tapu değeri artarken tapuların otalama değeri son iki yıldır yaşanan kur artışları nedeniyle geriledi.
Konut ve Ofis Ağırlığı Arttı
Coldwell Banker Türkiye Ülke Başkanı Gökhan Taş, Türkiye’de ortalama bir tapu değerinin, 2004’te yaklaşık 20 bin TL seviyesinde olduğunu belirterek, bu rakamın 2019’un ilk 4 ayında 153 bin TL’yi aştığını söyledi. Oranın son 15 yılda 7 kat, son 10 yılda ise 4 kat arttığını dile getiren Taş, “Bunun ana sebebi; satılan toplam tapu adedinde arsa ve tarla oranının azalması, konut ofis ağırlığının ise artması. Nitekim satılan toplam tapu adedi 2004’te 1,2 milyon, 2008’de yaklaşık 1,4 milyon adet iken halihazırda 2,5 milyonu aşmış durumda” dedi. Taş, yıllık satılan gayrimenkul adedindeki artışın son 2-3 hız kestiğini kaydederek, “Ancak buna rağmen ortalama tapu değeri, mega şehirleri, dev yatırımları olan bir ülkede düşük kalıyor. Ortalama tapu değerinin orta vadede artışını sürdüreceğini düşünüyorum” diye konuştu.
3 Yılda Hızlı Artış
Nevita International Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Akbal, Türkiye’de ortalama tapu değerinin özellikle son 3 yıldır ciddi arttığını belirterek, 2016’da ortalama 105 bin TL olan tapu değerinin, sonraki sene 20 bin TL birden arttığını söyledi. Sonraki iki senede de ortalama 15 bin TL’lik bir değer artışının söz konusu olduğunu dile getiren Akbal, halihazırda ortalama tapu değerinde 155 bin TL’lerin konuşulduğunu bildirdi. Akbal, şunları söyledi: “Bunda yabancıya konut ve ticari satışının ciddi etkisi söz konusu. Nitekim Türkiye’de bir konut yabancıya ortalama 140 bin dolar seviyesinden satılıyor. Nevita olarak bizde ise ortalama 170 bin dolar seviyesinde. Eğer, yabancıya gayrimenkul satışında bürokratik süreç hızlanır ve sadeleşirse, yabancıya konut satışında devlet eliyle süreç şeffaflaştırılır ve yabancı yatırımcı için satın alma sürecindeki güven ortamı daha da pekiştirilirse ortalama tapu değerimizin de hızlı artışını sürdüreceğini düşünüyorum.”
Avcılar İnşaat, Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektöründeki daralmaya dur demek için elini taşın altına koydu.
Kuruluşunun 30. yılında 925 milyon liralık üç büyük yatırıma imza atacaklarını belirten Avcılar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İdris Avcı, “Projelerimizi banka kredisi kullanmadan, tamamen öz sermayemizle gerçekleştiriyoruz. Üç projemizle 600 kişiyi istihdam etmiş olacağız. Bu bizim yatırımcımıza, sektörümüze ve ülkemize olan güvenimizdir” dedi. TÜİK verilerine göre sektördeki maliyet artışının yüzde 46’ya ulaştığını ancak bunu satış fiyatlarına yansıtmadıklarını belirten Avcı, şöyle konuştu:
En Güvenli Yatırım
“Yatırımcısına kazandıran projeler üretmeyi seçtik. Gayrimenkul sektörü her zaman en güvenli yatırımdır. Yatırım için şu an en iyi zaman. Çünkü konut fiyatları uygun. Gayrimenkuller değerinin altında satışa sunuluyor, bir kaç ay sonra faiz oranları düşünce, fiyatlar olması gereken fiyata yükseldiğinde, bu fırsatı değerlendirenler yüzde 200 kazançlı olacak.” Avcı, projelerinde yüzde 1’in altında oranlara kredi imkanı sağladıklarını da sözlerine ekledi.
Başkent’in hızla büyüyen ilçelerinden olan Çubuk, yakın zamanda bir otobüs üretim fabrikasına da ev sahipliği yapacak. Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş, fabrikanın ilçe ekonomisine önemli bir katkı sunacağını söyledi.
Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş, ilçelerine 450 milyon TL’lik yatırımla otobüs üretim fabrikası kurulacağını açıkladı. Çubuk’a fabrika kurmak isteyen özel firma yetkilileriyle görüşen Demirbaş, projenin fizibilite raporunu inceledi. Demirbaş, geçtiğimiz günlerde girişimcilere ziyaretlerde bulunduğunu, bunların meyvesini almaya başladıklarını söyledi. Amaçlarının ilçelerine ekonomik girdi sağlayabilecek ve istihdam sorununu çözecek çalışmalar yapmak olduğunu ifade eden Demirbaş, “Her konuda yatırımcılarımıza destek vermeye hazırız. Yeter ki ilçemize ve ülkemize katkı verecek yatırımlar yapılsın” diye konuştu.
Ekonomiye Katkı Olacak
Başkan Demirbaş, ilçelerindeki havaalanı ve şehir merkezine çok yakın olmalarının yatırımcılar için büyük bir avantaj olduğunu belirterek, “Geçtiğimiz hafta MAN Türkiye A.Ş. Genel Müdürü Ufuk Doğrusöz ile görüşmüştük. MAN Türkiye A.Ş’nin yeni yatırımlar için Çubuk’u tercih etmesinden memnuniyet duyuyoruz. Yaklaşık 320 dönümlük alanda ve 450 milyon TL yatırımla kurulacak fabrika ile Ankara, otobüs üretim merkezi haline gelecek. Sadece Çubuk’un değil, Ankara’nın ve Türkiye’nin de ekonomisine büyük katkı verecek. Gençlerimize de iş imkanı sağlanacak. Bu projeyi her anlamda destekliyoruz” ifadelerini kullandı.