“yapigundem-yeni-banner-1.jpeg”
Ana Sayfa Blog Sayfa 43

Kentsel Dönüşümde Kira Yardımları Artırıldı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, kentsel dönüşümde kira yardımlarının artırıldığını açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

 “Kentsel dönüşümde, kira yardımı, kamulaştırma yardımı, vatandaşımıza süreci yürütebilmesi adına finans desteği, faiz desteği gibi birçok destek veriyoruz. Kira yardımlarını arttıracağız.

Şu an Bakanlığımız bünyesinde kira yardımı alan vatandaşlarımıza kentsel dönüşümü desteklemek amacıyla İstanbul’da bin 500 lira olan kira yardımını 3 bin 500 liraya çıkarıyoruz. Anadolu’da büyük illerimiz Ankara’mız, Bursa’mız, Antalya’mız ve İzmir’imizde 3 bin liraya çıkarıyoruz. Diğer Büyükşehirlerimizde 2 bin 500 liraya çıkartıyoruz. Kalan diğer illerimizde kira yardımını 2 bin liraya çıkartıyoruz. Nisan ayından itibaren inşallah yeni kira yardımlarını vatandaşlarımızın hesaplarına yatıracağız” diye konuştu.

“653 Bin Bağımsız Yapıyı Teslim Edeceğiz”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem felaketinin yaşandığı 11 ilde başlatılan konut yapım süreci ve son gelişmeleri CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programında anlattı. Bakan Kurum, “Ayakta kalan binaların yüzde 20’si yıkılması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız ‘Güçlendirme işini yapmayalım, orta hasarlı binaları da aynı ağır hasar gibi güçlendirme yapmadan yeni bina yapıp vatandaşımıza teslim edelim’ dedi. Orta hasarlıları da ağır hasarlı statüye koyduk. 653 bin bağımsız yapı yapıp vatandaşa teslim edeceğiz. Bunun için de 1 yıla ihtiyaç var. Daha önce de teslim edeceğimiz konutlar olacak” diye konuştu.

“Hiçbir TOKİ Konutu Yıkılmadı”

TOKİ konutlarının sağlamlığına işaret eden Kurum, “11 ilimizde 143 bin TOKİ konutumuz vardı. 1 tane vatandaşımızın burnu kanamadı. TOKİ yetkin bir kuruluşumuz. Ben de eski bir TOKİ çalışanıyım. Biz sahayı iyi biliyoruz. Bir inşaat nasıl yapılır, nasıl yapılmalı. En doğru zemine, en doğru teknik ile yapıyoruz. Temel sisteminizi ve tekniğinizi doğru seçmeniz gerekiyor. Perdelemenin yoğun olduğu bir sistem ile inşaları gerçekleştiriyoruz. Bu binaların hepsi yapılırken sıvılaşma riski var mı yok mu? Hepsine bakıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Alikahya Stadyum Yolu İnşaat Çalışmaları Devam Ediyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Köseköy Koridoru Alikahya Stadyum Bağlantı Yolu inşaat çalışmaları tüm hızıyla sürüyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Köseköy Koridoru Alikahya Stadyum bağlantı yolunda D-100 köprüsü ve D-100 kuzey yan yolda çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Kocaeli Stadyumuna ve Alikahya Organize Sanayi bölgelerine ulaşım yan yollarıyla birlikte 13 kilometre uzunluğundaki 30 metre genişlikli olarak planlanmış imar yoluyla sağlanacak.

Proje kapsamında 4 adet prefabrik öngerme kirişli köprü, D-100 üzerinde 1 adet çelik yaya üst geçidi inşa edilecek. D-100 üzerine, TEM Otoyolu üzerinde ve Yirim Deresi üzerine öngerme kirişli köprü inşa edilecek.

D-100 Karayolunun Sakıp Sabancı Köprülü Kavşağı ile Köseköy battı çıktı kavşağı arasında kalan kısmında yapılacak kavşak ile D-100 karayolundan Kocaeli Stadyumuna ve Alikahya Organize Sanayi bölgelerine ulaşımı kolaylaştıracak Köseköy Koridoru Alikahya Stadyum bağlantı yolunda, D-100 köprüsü İstanbul istikameti doğu tarafı başlık kirişi imalatları yapılıyor. D-100 kuzey yan yolda toprakarme panel şerit ve dolgu imalatları, istinat duvarı imalatları devam ediyor.

Deprem Sonrası Tiny House ve Karavanlara İlgi Arttı

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası karavan ve tekerlekli mobil evlere (tiny house) talep yağarken, üreticiler siparişleri yetiştirmekte zorluk çekiyor.

Toplu yaşama geçildiğinde beri insanların isteklerinde her zaman varolan “kendisine özel alanlarda sakin yaşam ihtiyacı” son yıllarda artış göstermeye devam ediyor. Tüm dünyada etkisini gösteren salgınlar ve doğal afetler sonrası insanların yaşam alanı arayışı farklılık  göstermeye başladı. 

Evlerden çıkamadığımız veya evlere giremediğimiz dönemlerde en özel alternatif olan mobil evler, karavanlar veya prefabrik yapılar önemli bir sektör haline geldi.

İzole yaşam isteyenlerin ev konforunda konaklayabildiği, oturma ve yatak odalarının yanı sıra banyo ve tuvalet gibi ihtiyaçların tümüne cevap veren bu araçlar, 6 Şubat’ta gerçekleşen depremlerin ardından yeniden gündeme geldi. Hem pratik kullanım hem de istenilen yere kurulum imkanı sunan karavanlara özellikle deprem bölgesinden talep yağıyor. Üreticiler, aynı zamanda kullanıcıları güvenli yaşamla da buluşturan karavan talebinin onlarca kat arttığını belirtiyor. Üreticiler hali hazırda taleplere yetişmek için gece gündüz çalışırken, yoğun mesainin aylarca sürmesi bekleniyor. 

HEM KARAVAN HEM DE KÜÇÜK EV SEKTÖRÜNÜ BULUŞTURACAK FUAR İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLADI

Öte yandan karavan ve tiny house sektörünü önümüzdeki aylarda bir araya getirecek “Karavan Show Euraisa Fuarı ve Tiny Home Show Fuarı” için hummalı çalışma da sürüyor. BİFAŞ Birleşik Fuar Yapım AŞ tarafından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve KOSGEB desteğiyle iki fuarın eş zamanları olarak hayata geçeceği 27 Eylül – 1 Ekim tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek fuar için ülke içinde ve yurt dışında önemli çalışmalar yapılıyor. 

Yaklaşık 25 bin metrekare alanda 150’den fazla firma ve 250’yi aşkın markanın katılımıyla gerçekleşecek fuarda motokaravan, çekme karavan, vantipi karavan, özel amaçlı araçlar, mobil hizmet karavanları, ticari karavanlar, mobil evler, çelik-prefabrik yapılar ve seyahat römorklarının yanı sıra outdoor ürünlerinden güneş panellerine kadar sektörle ilgili her türlü ürün ve hizmet sağlayıcısı yer alacak.

“KARAVAN ve KÜÇÜK EV ÜRETİCİLERİ TÜM İMKANLARINI SEFERBER ETTİ”

BİFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Vural, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından sektör üreticilerinin tüm kapasitelerini depremzedelere ayırdığını, 7/24 üretim yapan şirketlerin bölgeye ürünleri maliyetine ulaştırdığını söyledi.

Şirket olarak ilk günden itibaren tüm imkanları ile depremzedelerin yanında oldukları dile getiren Vural, özellikle karavan ulaştırma noktasında şirketleri harekete geçirmek için farklı organizasyonlara imza attıklarını söyledi.

Vural, son yıllarda karavana yönelik artan ilgiye işaret ederek, “Depremlerin ardından bu ilgi o kadar arttı ki şu anda tüm kapasitelerini seferber eden üreticilerimiz taleplere yine de yetişemiyor.” dedi.

“KARAVANIN AFET DÖNEMİNDEKİ ROLÜ ANLATILACAK” 

Ümit Vural, 27 Eylül-1 Ekim’de düzenlenecek ve sektöründe Avrasya bölgesinin en önemli fuarlarından olma özelliği taşıyan Tiny Home Show ve Karavan Show Euraisa Fuarı’nda güvenlik ve afet konuları ile ilgili ek salonlar oluşturacaklarını söyledi.

Bu sayede vatandaşlarda farkındalık oluşturmayı amaçladıklarının altını çizen Vural, tiny house ve karavanların afet dönemlerindeki rolünün anlatılacağını vurguladı.

Vural, fuar sayesinde Türk üreticilerin küresel arenaya çıkacağını kaydederek, ayrıca 100’e yakın ülkeden alım heyeti çalışmaları yaptıklarını ve 50 bine yakın profesyonel ziyaretçi beklendiğini anlattı. Küresel anlamda da karavan meraklılarını buluşturacak bir organizasyona imza atacaklarını aktaran Vural, “1 Milyar Türk lirası civarında ticaret hacminin yakalanacağı fuarın bu yıl doğal afetlerde alternatif yaşam alanları ve hasarlı bina sahipleri için ihtiyaç olarak daha çok talep göreceğini düşünüyoruz.” diye konuştu.

Premium Ofislerin Metrekare Kirası 55 Dolara Ulaştı!

Küresel enflasyon, ticari emlak sektörünü de etkiledi. Premium Ofis Kira Takibi 2022 Raporu’na göre birinci sınıf ofis kiralarının yıldan yıla yüzde 4,8 arttığını gösterirken, İstanbul’daki premium ofislerin metrekare kirası 55 doları aştı. 

Küresel enflasyon, iş merkezi özelliği taşıyan New York, Londra, İstanbul, Hong Kong gibi büyük şehirlerdeki ofis kiralarını da etkiledi. Premium Ofis Kira Takibi 2022 Raporu, 2022’de birinci sınıf ofis kiralarının küresel çapta %4,8 arttığını gösterdi. A+ plazalarda konumlanan ve özellikle bankacılık, finans, teknoloji ve profesyonel hizmetler odağında çalışan şirketler tarafından tercih edilen premium ofislere yönelik talebin arttığı tahmin edilirken, İstanbul’daki premium ofislerin de metrekare kirasının 55 dolara ulaştığı kaydedildi.

Fiziksel Ofislerin Yerini Sanal Ofisler Alıyor

Türk Ticaret Kanununa göre şirket kurabilmek için, tebligat adresinin, başka bir deyişle yasal iş adresinin belirlenmesi gerekiyor. Ticari bir işletme açmak isteyen herkesin yasal bir iş adresi göstermesi bekleniyor. Ancak son dönemde yalnızca konutların değil, işyeri kiralarının da küresel enflasyon ve kur şokları sebebiyle giderek daha maliyetli hale geldiğini belirten Ofis Artı Genel Müdürü Kaan Şenöz, “Özellikle büyük şehirlerde, merkezi iş alanlarında konumlanan ofislerin kiraları, sözleşmelerin TL üzerinden yapılması gibi bir zorunluluk olsa dahi çoğunlukla döviz üzerinden belirleniyor. Bu da merkezi bir konumda, yeni nesil bir ofiste yasal iş adresi göstermek isteyen girişimcileri zorluyor. Bu noktada fiziksel alan kullanımını kapsamayan, yalnızca şirket kuruluşu için yasal iş adresi göstermeyi olanaklı kılan sanal ofis modeli, çok daha maliyet avantajlı bir çözüm olarak öne çıkıyor” dedi.

Müşteri Sayısı 2022’de Yüzde 66 Arttı

Çoğunlukla şehirlerin merkezi iş alanı olarak kabul edilen konumlarında yer alan A+ plazalar, son yıllarda akıllı bina teknolojileri, sürdürülebilirlik sertifikaları ve kullanıcılarına sundukları kuaför, lostra, spor merkezi gibi olanaklarıyla pek çok girişimci tarafından cazip ofis lokasyonları olarak tercih ediliyor. 

Çalışma düzeninin kalıcı olarak değiştiğini ve pek çok şirketin hibrit modele geçtiğini belirten Kaan Şenöz, “Çalışanların haftada yalnızca birkaç gün bulunacakları bir fiziksel ofis için A+ plazalara kira vermek pek çok işveren için büyük bir maddi yük anlamına geliyor. Fakat işletme sahipleri, bu lokasyonların prestijinden de vazgeçmek istemiyor. Ofis Artı olarak sabit ofis giderlerini ortadan kaldıran sanal ofis çözümümüzle yeni şirket kurmak isteyen girişimciler veya şirketini sanal ofise taşıyarak masraflarını en aza indirmek isteyen şirketler için uygun bir alternatif sunuyoruz. Ekim 2020’den bu yana faaliyet gösteren Ofis Artı olarak 21 lokasyonda, 1.500’ü aşkın müşteriye hizmet veriyoruz. Müşteri sayımız 2022’de %66 arttı” ifadelerini kullandı.

Prestijli Ofis Pazarlamaya Da Katkıda Bulunuyor

Şehir merkezlerinde, birden fazla şirketin konumlandığı lokasyonlarda yasal iş adresine sahip olmanın şirketlere prestij kazandırdığını ve pazarlamaya da olumlu etki ettiğini vurgulayan Ofis Artı Genel Müdürü Kaan Şenöz, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “ Prestijli bir adreste konumlanan ofisi sayesinde daha geniş bir iş ağına ulaşabiliyor. Ofis Artı olarak İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Mersin’de, iş dünyasının kalbinde yer alan A+ plaza adreslerimizle hizmet veriyoruz.  2023’te İstanbul’da Trump Towers, İzmir’de Folkart, Ankara’da YDA Center gibi en yeni yapıları içeren portföyümüze 5 yeni lokasyon daha ekleyeceğiz.”

Seyrantepe Su Deposu’nun İnşaatı Sürüyor

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından Seyrantepe Mahallesi’ne kazandırılacak su deposunun inşaat çalışmaları devam ediyor.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Seyrantepe Mahallesinde başlattığı su deposunun inşaat çalışmalarını sürdürüyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı ekipleri tarafından başlatılan inşaat çalışması her geçen gün hızla yükselmeye devam ediyor.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına başlanılan ve 20 ton kapasiteli içme suyu deposu, Seyrantepe, Mehmetçik ve gelecekte kurulacak olan Aşık-Öğütçü mahallelerinin içme suyu ihtiyacı bu depodan karşılanacak.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, Seyrantepe Mahallesinde yapımı devam eden inşaat alanında incelemelerde bulunarak teknik ekipten yapılan çalışmalar konusunda bilgi aldı.

Seyrantepe Mahallesinde 20 bin ton kapasiteli su deposu inşaat çalışmasının en kısa sürede tamamlayacaklarını anlatan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, ‘’Aşık-Öğütçü’de konutlar yapacağımızı ilan etmiştik. İlk etapta 5 bin konut için alt yapı çalışmamızı başlatmıştık. Aşık-Öğütçü çok önemli bir yer. Bir yandan Aşık-Öğütçü kentsel dönüşümün konut kaynağı olurken bir yandan da ucuz konut yeri olacaktır. Bunun için de alt yapı çalışmalarımızı başlattık. 

Yol çalışmaları, SUŞKİ’nin alt yapı çalışmaları başladı. Aşık-Öğütçü, Mehmetçik ve Seyrantepe Mahallesine su verecek olan deponun inşaat çalışmaları devam ediyor. İnşaatımızı en kısa sürede tamamlayacağız. İnşaatın belirlenen tarihten önce de tamamlanması için çalışmalar devam ediyor. İnşaat çalışmaları devem eden depo 20 bin ton su kapasiteli ve buradan Seyrantepe ve Mehmetçik rahatlayacak hem de Aşık-Öğütçü’ye yapacağımız konutların suyunu buradan sağlamış olacağız. 

Depremle birlikte kentsel dönüşüm çok öne çıktı. Kentsel dönüşümü tek başına yapmak çok mümkün değil, kentsel dönüşüm yaparken yeni konutlar üretmemiz gerekiyor. İnsanları yeni konutlara taşımamız gerekiyor. Bu nedenle bir yandan yeni konutlar yaparken bir yandan da kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda sözleşmelerimiz, anlaşmalarımız devam etmektedir. Kısacası Şanlıurfa İnşallah hızla değişmeye devam edecektir’’ dedi.

İnşaat Malzemeleri Üretimi 2022’de Büyüme Kaydetti

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından açıklanan ‘Şubat 2023 Sektör Raporu’na göre, inşaat malzemeleri üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 artış gösterdi. 

Açıklanan rapora göre inşaat malzemeleri sanayi üretimi son çeyrekte geçen yılın son çeyreğine göre yüzde 3,4 azaldı. Buna rağmen yılın tamamında inşaat malzemeleri sanayi üretimi geçen yıla göre 0,2 yükseldi. İnşaat sektörü ise 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,0 büyüyerek son 5 çeyrekte yaşanan düşüşü sonlandırdı. Diğer sektörlerdeki zayıflamaya karşın inşaat sektöründe yaşanan büyüme, daha çok baz etkisi ile gerçekleşti. Ancak, sınırlı oranda gerçekleşen iyileşmenin dinamiklerindeki kırılganlıkların devam ettiği belirtildi.

Türkiye İMSAD Şubat 2023 Sektör Raporu’na göre, inşaat malzemeleri sanayi üretimi 2022 yılı ilk çeyrekte yüzde 4,4, ikinci çeyrekte ise yüzde 2,1 oranında artış gösterdi. Üçüncü çeyreğin tüm aylarında düşüş gösteren ve yüzde 3,3 gerileyen üretim, yılın dördüncü çeyreğinde ise yüzde 3,4 daraldı. Yılın ikinci yarısında görülen daralma, dış talepteki yavaşlamadan kaynaklandı. Rapora göre 2022’de 14 alt sektörde üretim bir önceki yıla göre artarken, 8 alt sektörde geriledi. Üretimin en çok artış gösterdiği sektör yüzde 19,8 ile seramik kaplama malzemeleri olurken, en büyük düşüş ise 12,7 ile tuğla kiremit alanında yaşandı. Plastik inşaat malzemeleri yüzde 18,5, elektrikli aydınlatma ekipmanları yüzde 14,1, inşaat boya ve vernikleri yüzde 13,2, seramik sağlık gereçleri yüzde 13 büyüme gösterdi. Demir çelik inşaat ürünleri yüzde 12,2, demir çelik radyatörler yüzde 11,1, kilit ve donanım eşyaları üretimi yüzde 8,2 ve çimento üretimi yüzde 4,6 geriledi.

Deprem Bölgesinin Onarımı İçin 46 Milyar Dolar Gerekiyor 

6 Şubat 2023’te merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ilde büyük yıkımlara neden olan depremlerin etkilerine de yer verilen raporda; bölgede gerçekleştirilecek imar faaliyetlerinin 46 milyar dolarlık bir maliyet meydana getirdiği vurgulandı. Buna göre, ilk sırada yıkılan ve ağır hasar nedeniyle kullanılamayacak durumdaki 550 bin dairenin yeniden yapılması için 28,9 milyar dolar ve bu binaların alt yapısı için 5,6 milyar dolar harcama yapılması öngörüldü. Orta ve az hasarlı konutların onarımı ve güçlendirmeleri için 2,6 milyar dolar harcama yapılması beklenirken, ticari binaların yapım ve onarımı için 3,4 milyar dolar ve kamu binalarının yapım ve onarımı için de 2,5 milyar dolar harcama hesaplandı. Alt yapı onarımı ve yenilenmesi için 3,0 milyar dolar bir harcama gerekirken, 11 ildeki güncel hasara göre hesaplanan yeniden imar harcamalarının toplamı 46 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

11 İldeki İmar Faaliyetleri İnşaat Malzemelerinde İlave Talep Yarattı 

Rapora göre, 11 ilde hedeflenen imar faaliyetleri inşaat malzemelerine yönelik yüksek bir ilave talep yarattı. Bu çerçevede inşaat malzemelerinin yurtiçi pazarda kullanımının ihracatta yavaşlamaya yol açabileceği belirtildi. Deprem bölgesindeki 11 ilde toplam 13,5 milyon nüfusun büyük bölümü depremden doğrudan etkilendi. Etkilenen nüfusun yine bir bölümü diğer kentlere göç ederken, bu göçü alan illerde konut fiyatları ve konut kiralarında artışlar yaşandı. Öte yandan 2015-2022 dönem verilerinden faydalanılarak hazırlanan rapora göre; 2022 yılında 11 ilde alınan yapı ruhsatları büyüklüklerinin 12 bin 049 bina, 22,54 milyon metrekare yüzölçümü, 100 bin 565 daire ve 87,20 milyar TL inşaat bedeli olduğu belirtildi. 2022 yılında 11 ilde alınan yapı izinleri büyüklüklerinin ise 10 bin 962 bina, 19,95 milyon metrekare yüzölçümü, 81 bin 616 daire ve 62,46 milyar TL inşaat bedeli olduğu saptandı.

Kaynak: Medya Ege

İNDER Müteahhitleri Yeni Yol Haritasını Açıkladı

İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Nazmi Durbakayım önderliğinde toplanan müteahhitler, deprem ile ilgili yeni yol haritaları hakkında açıklama yaptı.

Deprem Haftası kapsamında yapılan toplantıda, depreme dayanıklı konut üretilmesinin mühendisliğe bağlı olduğunun altı çizildi. Toplantıda, deprem ve yapı yönetmeliğine uygun inşaat projeleri üretmenin öneminden bahseden İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, şu açıklamalarda bulundu:

“Son 24 yılda yaşanan deprem felaketlerin artık son bulması gerekir. Güvenli bina inşa edilmesi için mühendislik bilgisi temel şarttır. İNDER üyeleri, mevcut yönetmelik ve genel mühendislik disiplinine uygun tasarım ve inşaat yapan firmalarından oluşmaktadır. Her İNDER üyesi, inşaat mühendisliği bilgileri ile sağlam ve güvenli bina yapılması için altına imza attığı; bir projenin tasarlanmasından iskân edilmesine kadar geçeceği Yol Haritası’na bağlı kalmaktadır”

İNDER tarafından hazırlanan ‘Yol Haritası’nı kamuoyu ile paylaşan Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, doğru konut projelerinin üretilmesinin bir mühendislik işi olduğunu ve uzman mühendisler tarafından mevcut deprem ve yapı denetim yönetmeliğine uygun, orijinal projeye sadık kalınarak inşa edilen projelerin sağlam ve güvenli yaşam alanları olduğunu vurguladı. 

İNDER’in misyonlarından en önemlisi; inşaat mühendisliği bilgileri ile sağlam ve güvenli bina yapılması için yapı müteahhitlerine öncülük etmektir” diyen Başkan Durbakayım “konut projelendirmek ve üretmek bir mühendislik ve mimarlık işidir. Mevcut yönetmelikleri uygulayacak, standartları tutturacak bir bilgi birikimine, eğitime sahip olmak çok önemli” açıklamasını yaptı.

Deprem gerçeğinin kentsel dönüşüm projelerini tetiklediğini ve deprem riski taşıyan her yapının boşaltılması gerektiğini belirten Başkan Durbakayım, inşaat mühendisliği bilgilerinin eksiksiz uygulandığı, doğru malzemelerin uygun yerlerde kullanıldığı yapıların inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

Nazmi Durbakayım, sözlerini şöyle noktaladı:

 “Aynı zamanda bizlere, yaptığımız iş ile ilgili detaylı bilgi verme fırsatı tanımaktadır. Bu vesileyle kamuoyuna, yapılarımızı projelendirme safhasından, teslim aşamasına kadar nasıl inşa ettiğimizi anlatan yol haritamızı aktarma fırsatımız oldu.  Aşağıda aktarılan işlemler ve öncelikler, sadece bizlere mahsus özel bir yol veya yöntem olmayıp, bu işi layığıyla yapan tüm meslektaşlarımızın olmazsa olmaz yol haritasıdır. Bu yol haritasına uymadan inşaat yapanları meslektaş olarak kabul etmiyoruz. Bu olmazsa olmaz şartlara uygun olmayan inşaat projelerini tasdik edenleri, kontrol edenleri ve bu inşaatlara iskân müsaadesi verenleri de, sebep oldukları felaketlerden dolayı kanunlarımıza ve Allah’a havale ediyoruz.”

19 Otel ve 22 Yenileme Projesine Yatırım Teşvik Belgesi Verildi

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 19 adet otel ile 22 adet yenileme projesine yatırım teşvik belgesi verildiğini açıkladı. 

Turizm Gazetesi’nin haberine göre; Konaklama alanına yatırım isteği dünyada ve Türkiye’de artarak devam ediyor.

Lodging Econometrics (LE) Dünya Konaklama Ekonometrisi Raporuna göre 2023 yılında dünya genelinde 14.267 yeni otel projesinin yatırımı devam ediyor Türkiye’de de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yeni yılın ilk ayında 19 komple yeni otel yatırımı öngören projelere teşvik belgesi verdi. Bu arada son dönemde işletmedeki tesislerin yenileme yatırımlarında da artış var. Ocak ayında 22 yenileme projesi için de teşvik belgesi alındı.

Ocak ayında teşvik belgesi alan komple yeni otel yatırım projesi şu şekilde;

(Alfabetik sırayla, illere göre)

FirmaİliTesisi türü/StatüsüYatak kapasitesi
Boss Saray OtelAnkara4170
Ataz Seyahat AcenteleriAntalya364
Arin Turizm Antalya380
Titaş Turizm İnşaatAydın4268
Mürvet GünayBoluB.O(*)40
Fevzioğulları İnşaatBursa4140
Esidre MimarlıkDüzce462
Vero Turizm Yatı. ve İşlet.İstanbul4156
Bereketzade Gayrimenkul Turizm İstanbulÖKT(**)66
Karşıyaka İnşaat Turizm İstanbul4220
Sakız Ağacı İnşaat Turizm İzmir4236
Özel Gazi Sağlık HizmetleriKars457
Reji Hotels Turizm MardinÖKT(**)12
Nizipoğlu OtelcilikNevşehir5570
HKM EğlenceŞanlıurfaÖKT(**)48
Fakelanza Turizm Trabzon350
Sabrioğlu Taşımacılık Turizm Van4111
Barzan İnşaat Turizm Van5282
Barzan İnşaat Turizm Van4408
    
Ocak ayında teşvik belgesi alan yenileme projeleri
FirmaİliTesisi türü/StatüsüYatak kapasitesi
Raymar Turizm OtelcilikAnkara4148
Cömertoğlu OtelcilikAntalya51.698
Meska Park OtelcilikAntalya288
Mermaid Turizm OtelcilikAntalya4450
Tursot Otelcilik Turizm Antalya51.060
Gürok Turizm Antalya51.118
Oben Otelcilik İnşaatAntalya4152
Hane Otelcilik Turizm Antalya5844
Nathaş Turizm İnşaatAntalya5576
FTN Turizm OtelcilikAntalya3142
Kalsedon Turizm OtelcilikBursa5580
Toytaş Turistik OtelBursa5442
Koltur Seyahat AcenteliğiÇanakkale5622
Burnil Turizm ve Otel İşl.Çanakkale3114
YKS Otelcilik Turizm İstanbul5188
Jupiter Telecom Turizm İstanbulÖKT(**)102
Arcadia Vineyards Turizm KırklareliÖKT(**)55
Çağkan Turizm Mardin5440
Asrı Ala Otel YatırımlarıMuğla4306
Özyer Turizm Muğla4434
Diplomat Otelcilik Turizm Muğla288
Polat Gıda Turizm  Tunceli4134
(*) B.O Butik otel   
(**) ÖKT Özel Konaklama Tesisi

Bodrum’da 5 Okulun İhalesi Tamamlandı

Muğla’nın Bodrum ilçesinde inşa edilmesine karar verilen 2 anaokulu, 1 ilkokul ve 2 ortaokul için ihale süreci tamamlandı. 

Bodrum ilçesinde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanan ödenekle, Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) tarafından Bodrum Mumcular Fuat Erten İlkokulu/Ortaokulu, Bodrum Mumcular Anaokulu, Bodrum Vedat Türkmen Anaokulu ve Ortaokulu’nun yapım ihaleleri gerçekleştirildi. 

Okullarda Afet Riskinin Azaltılması Projesi kapsamında yıkım kararı verilen Bodrum Mumcular Fuat Erten İlkokulu ve Ortaokulu’nun hazırlanan özel projeyle 27 Aralık 2022 tarihinde yapım ihalesi gerçekleştirildi. Proje maliyeti 90 milyon TL olan 24 derslikli ilkokul, 24 derslikli ortaokul için imzaların atıldığı ihaleyle birlikte Bodrum Mumcular Fuat Erten İlkokulu ve Ortaokulu’nun inşaatının yapımı için çalışmalar başladı. 

İçinde kütüphane, laboratuvar, atölye, çok amaçlı salon, yemekhane ve sosyal alanların yer alacağı okulların yapılmasıyla bölgenin derslik ihtiyacı giderilmiş olacak. Her iki okulun da 2024-2025 eğitim öğretim yılında hizmete açılması planlanıyor.

8 derslikli Bodrum Mumcular Anaokulu’nun ihalesi ise 16 Ocak’ta yapıldı. Proje bedeli 21 milyon TL olan anaokulunun ise 2023-2024 eğitim öğretim yılının 2’nci döneminde hizmete açılması planlanıyor.

Turgutreis’e 2 Yeni Okul

Bodrum’da ihalesi gerçekleştirilen bir diğer eğitim yatırımı ise Bodrum Vedat Türkmen Anaokulu ve Ortaokulu oldu. Bodrum ilçesi Turgutreis Mahallesi’nde ikili eğitim yapan Vedat Türkmen Ortaokulu’nda öğrenci sayısının fazla olması nedeniyle bitişik arsaya, 16 derslikli olarak planlanan binanın inşaat süreci başladı. 

Proje maliyeti 38 milyon 688 bin TL olan Bodrum Vedat Türkmen Ortaokulu’nun ihalesi yapılarak sözleşmesi 21 Ekim 2022’de imzalandı. Okulun 2023-2024 eğitim öğretim yılında hizmete açılması planlanıyor. İl Yapım Programı kapsamında yine aynı okul bahçesine yapılacak olan 4 derslikli Vedat Türkmen Anaokulu’nun ihalesi ise 28 Aralık 2022’de gerçekleştirildi. 

2023 yılının kasım ayında eğitime başlayacak olan ve proje maliyeti 15 milyon TL olan Vedat Türkmen Anaokulu’nun tamamlanması ile bölgede okul öncesi eğitimin daha da güçlenmesi hedefleniyor.

Elmalı’da Köprü İnşaatı Başladı

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Elmalı İlçesi Bayralar Mahallesi’nde bulunan eski köprüyü yıkarak yeni bir köprü inşaatı için kolları sıvadı. 

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, zaman içinde tahrip olan ve fiziki ömrünü dolduran Elmalı ilçesi Bayralar Mahallesi köprüsünün yerine yenisi yapıyor. 

Bayralar’ı Tekke ve Karamık mahallelerine bağlayan köprü vatandaşın can güvenliğini korumak için yeniden inşa edilecek. Büyükşehir ekipleri, köprünün inşası sırasında trafiğin aksamaması için eski köprünün yan tarafında tali bir yol oluşturuluyor.

Konuyla ilgili konuşan Elmalı Bayralar Mahallesi Muhtarı İsmail Sarı, şu açıklamalarda bulundu: 

 “Bayralar, Karamık, Tekke ve Akçaeniş mahallelerini birbirine bağlayan ve vatandaşların çok sık kullandığı köprü doğal koşullar ve zaman içerisinde artık ihtiyaca cevap veremez hale gelmişti. Trafik ve yaya güvenliğini tehlikeye sokan bu köprünün yenilenmesi için gerekli girişimlerde bulunduk. Talebimize kayıtsız kalmayan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek gerekli talimatları verdi. Çalışmalar başladı. Desteklerinden dolayı Başkanımız Muhittin Böcek’e mahallem ve şahsım adına teşekkür ederim.”

Kocaeli’de Bazı Hastanelere Güçlendirme Yapılacak

Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü, kentte bulunan bazı hastanelerde tahkik ve güçlendirme uygulama projeleri için ihaleye çıkılacağını duyurdu. 

6 Şubat’tan itibaren meydana gelen depremler kamu kurumlarını da etkiledi. Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü Kocaeli’de bulunan hastaneler için tahkik ve güçlendirme uygulama projeleri ile ihale dokümanı hazırlama işi hizmet alımı için ihaleye çıkacağını duyurdu. 

İhale, 28 Mart 2023 tarihinde saat 11.00’de Kocaeli Valiliği’nde yapılacak. İhalenin teknik şartnamesinde tüm inceleme ve analizlerin 18 Mart 2018’de Resmî Gazete’de yayımlanan “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği” ilkelerine uyularak yerine getirileceği belirtildi.

Tahkik ve güçlendirme yapılacak hastaneler şu şekilde sıralandı;

-Başiskele

Seymen ASM

Yeniköy ASM

Çayırova 

Şekerpınar ASM

-Darıca 

Halil İbrahim Alemdar ASM

-Derince

Deniz Dumlupınar ASM+SHM

-Gebze 

Köşklüçeşme ASM

Mollafenari ASM

-Gölcük

Halıdere ASM

İhsaniye ASM

Değirmendere ASM

-İzmit

İSM+Yahya Kaptan Cevat Çetin ASM

Bekirdere ASM

Saraybahçe ASM

Akmeşe ASM

-Kandıra

Kefken ASM+112 ASHİ

Akçaova ASM

Karamürsel

Yalakdere ASM

-Kartepe

Eşme ASM

Maşukiye ASM

-Körfez 

Hereke ASM

Kışladüzü ASM

Yukarı Hereke ASM

Sevindikli ASM

‘İlk Evim, İlk İş Yerim’ Kura Çekimlerine Devam

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘İlk Evim, İlk İş Yerim’ projesi kapsamında kura çekimlerinin devam edeceğini açıkladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile ‘İlk Evim, İlk İş Yerim’ projesi kapsamında Ankara’da arsa çekimlerinin yapıldığını hatırlatarak kalan illerin kura çekimine devam edileceğini duyurdu. 

Afet konutlarının hızla tamamlanarak depremzedelere teslim edileceğini belirten Bakan Kurum, İzmir ve Afyonkarahisar illerinde kura çekimine başlanacağını ifade etti. 

Kurum’un açıklamasıyla birlikte paylaştığı infografiğe göre proje kapsamında İzmir’de 8-14 Mart’ta 12 bin 400, Afyonkarahisar’da 8-9 Mart’ta 3 bin 169, Edirne’de 11 Mart’ta 1363, Kırklareli’de 12 Mart’ta 1189 ve Tekirdağ’da 13-14 Mart’ta 3 bin 98 olmak üzere toplam 21 bin 219 konutun kuraları noter huzurunda çekilecek.

Alandız Sosyal Tesis İnşaatı Tamamlandı

Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından Buldan ilçesi Alandız Mahallesi’ne yapılan sosyal tesis inşaatı tamamlandı. 

Alandız Mahallesi’nde doğan ihtiyaç nedeniyle yapımına başlanan sosyal tesis projesinin inşaat çalışmaları tamamlandı. Toplam 800 metrekareden oluşan sosyal tesis, vatandaşların her türlü ihtiyacını karşılamasına yönelik tasarlandı. 

Alandız Sosyal Tesisi projesi hakkında bilgi veren Alandız Muhtarı Erol Salman, şu ifadeleri kullandı: 

“Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Osman Zolan’la yaptığımız görüşmelerde sosyal tesis ihtiyacımızı kendilerine iletmiştik. Kendileri de sağ olsunlar bu konuyu çözeceklerini ve mahallemize bu tesisi kazandıracaklarını söylediler. Sosyal tesisin inşaatı tamamlandı. Yakın bir zamanda Başkan Osman Zolan’ın da katılacağı bir törenle açılışını yapmayı planlıyoruz. Sosyal tesisimizde sünnet, düğün, nişan, taziye, mevlit ve toplantı organizasyonları yapılabileceği gibi kapalı pazaryerimize de kavuşmuş olduk. Bölgemizde kestane, çilek, fasulye, domates, biber, kiraz, elma yetiştiriciliği yapan çiftçilerimizde sosyal tesisimizden yararlanacaklar. Ben şahsım ve mahallemiz adına Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Osman Zolan’a ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sosyal tesisimiz hayırlı uğurlu olsun” 

TOKİ ve MTA Ortak Duyurusu: ‘’Diri Fay Hattı Bulunan Yerlere İnşaat Yapılmayacak’’

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından yeni yerleşim alanları kararlaştırılırken TOKİ ve MTA’dan diri fay hattı bulanan bölgelere inşaat yapılmayacağı açıklaması geldi. 

Afet bölgesinde yapılması planlanan yeni yerleşim yerlerine ilişkin Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ile Maden Teknik Arama Müdürlüğü (MTA) tarafından yeni bir karar alındı. 

İki firma tarafından yürütülecek ortak çalışma sonucunda; ‘’Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden Teknik Arama Müdürlüğü’nün (MTA) ve TOKİ’nin ortak çalışma yürüteceği kararda; TOKİ’nin konut yapmayı planladığı alanlarda diri fay hattı olup olmadığı, MTA uzmanlarınca kontrol edilecek. Uzmanların çıkardığı diri fay haritası esas alınacak.’’ Bilgisi verildi. 

Böylece, Fay hattına yakın ve riskli olduğu saptanan sahalara inşaat izni verilmeyecek. MTA tarafından Türkiye genelinde çıkarılan haritada, 485 diri fay olduğu saptandı. Ayrıca nu diri fayların her birinin 5,5 ve daha büyük depremler üretebilecek kaynak kuşakta olduğu belirtildi.  

Copa, ISH Frankfurt Fuarı’na Katılıyor

İklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Copa Isı Sistemleri, yeni ve inovatif ürünleriyle 13 – 17 Mart 2023 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt şehrinde düzenlenecek olan ISH Frankfurt Fuarı’na katılıyor.

Copa Isı Sistemleri, 13-17 Mart 2023 tarihleri arasında Almanya’daki ısıtma, soğutma, havalandırma, enerji, konvansiyonel ve yenilenebilir enerji alanının en prestijli fuarlarından ISH Frankfurt Fuarı’na katılıyor. Messe Frankfurt GMBH tarafından 2 yılda bir organize edilen ISH Frankfurt Fuarı, sektöre yön veren lider firmalarla profesyonelleri bir araya getirmeyi amaçlıyor. Fuarda iş birliklerini global düzeyde geliştirmeyi hedefleyen Copa, 4 gün boyunca sektörün en büyük global markalarının yer aldığı 12. Holde E20 numaralı 238 metrekarelik standında ürünlerini sergileyecek.

4 kıtada 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren Copa, Eomix Plus, Eomix ve Eon kombileri; panel radyatörleri;Naya Line ve Viva Line duvar tipi split klimaları; Nixa12 Hermetik Şofbeni gibi yüksek verimli, uzun ömürlü ve çevre dostu ürünlerinin yanı sıra ürün gamına ekleyeceği yeni ürünlerini de bu fuarda sektörün beğenisine sunacak.

‘’Kırklareli’de Kiralık Daire Kalmadı’’

Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, ‘’kentte kiralık daire kalmadı, kiralar birkaç kat yükseldi.’’ dedi. 

Kırklareli’nin Lüleburgaz, Babaeski ve Vize ilçelerinde ev ile arsa fiyatları üçe katlandı. Kentte kiralık daire sıkıntısı başladı. Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, “Olası deprem senaryoları gündemde. Bizim 1-2 yıl öncesine kadar 7-8 bin konut fazlamız vardı. Hepsi satıldı, kirada boş yer bulunmuyor. Kiralar birkaç kat yükseldi” dedi.

“83 bin nüfuslu küçük bir şehiriz. Birdenbire hormonlu bir büyüme ile karşı karşıya kalırsak; mevcut sorunlarımız içinden çıkılmaz hal alan bir yumağa dönüşür. Devletin bu konuda bir politika üretmesi lazım” diyen Kesimoğlu, “Hiçbirimiz arzu etmeyiz ama olası bir depremde Kırklareli, bir toplanma bölgesi olabilir. 18 bin 500 metrekare kapalı pazar yeri yaptık. Oraya birtakım malzeme toplanabilir, geniş arazilerde insanlar barınabilir. Çünkü olası bir depremde İstanbul’da bir kaos yaşanacak. Buralar da biraz sığınılacak liman haline dönüşecek. Bugünden çalışarak, planlarımızı yaparak, o süreçte nasıl bir komşuluk yapabiliriz, nasıl katkı sunabiliriz onun çalışmaları içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.

Hatay’da Nakliyeciler Mobil Kent İstiyor

Kahramanmaraş depreminin ardından ihracatın neredeyse durduğu Hatay’da nakliye şirketleri acil mobil kent kurulmasını talep etti. 

Dünya Gazetesi’nden Nurdoğan Arslan Ergün’ün haberine göre; On binlerce kişinin enkaz altında yaşamını yitirdiği Kahramanmaraş depremleri, Türkiye ihracat taşımalarında da yaralar açıyor. Tekstil-iplik gibi birçok sanayi kolunda üretim üssü olan bölgede özellikle Hatay, Gaziantep gibi iller Türkiye dış ticaret taşımacılığında kilit öneme sahip.

500’ü aşkın nakliyat firmasıyla Türkiye TIR parkının önemli bir bölümüne sahip bölgede, deprem nedeniyle ihraç taşımaları hemen hemen durdu. 11 ildeki bu durgunluk şubat ayı ihracat verilerine de yüzde 43 düşüşle 985 milyon dolar olarak yansıdı.

Özellikle yaş meyve-sebze ihracatının yüzde 40’ı deprem bölgesinden gerçekleştirilirken hem hasadın durması hem de TIR’ların hala çalışmıyor olması, önümüzdeki aylar için tehlike sinyali veriyor.

Depremin en ağır hasar verdiği illerden Hatay’da faaliyet gösteren Gülsan Uluslararası Nakliyat’ın sahibi ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkan Yardımcısı Kemal Gül, deprem sürecinde yaşadıklarını ve bölgede sektörün durumunu DÜNYA’ya anlattı.

Bölgedeki malzeme yüklü TIR’ların şoförler tarafından olduğu yerde bırakıldığını söyleyen Gül, “Hatta bazı araçlar çalışır vaziyetteydi. Çoğu arkadaşımız ailesini, evini kaybetti. Hepimiz ailemize, sevdiklerimize koştuk. İlk 10 gün kim nerede diye kayıp aramakla geçti. Bu süreçte kimsenin iş düşünmesini bekleyemeyiz” dedi.

“Araçlar ofisimiz oldu”

Bölgede yıkılan Gümrük Müşavirliği müdürlük binasının konteyner olarak açıldığını belirten Kemal Gül, “Gümrük tek başına bir iş yapamaz. Bütün tedarik zincirinin ayağa kaldırılması lazım. Nakliyecisiyle, ihracatçısıyla, gümrük müşaviriyle…Hepsinin aynı anda acilen ayağa kaldırılması lazım. Aylar sonrasına kalırsa anlam kazanmaz.

Zarar daha büyük olur. Zaten şu anda bölgeden ihraç taşımaları durmuş vaziyette” dedi. Gül’e göre, kısa vadede bu 500 firmanın işinin başına dönmesini sağlayacak mekanizma gerekiyor. Gül, ilk etapta mobil nakliye kenti kurulması çözümü sundu. Gül, şunları söyledi:

“Şehir merkezinde ne kadar bina varsa hepsi yıkıldı. Şu anda hiçbir üyemizin ofisi yok. . Bir konteyner nakliye kenti kurulursa bilgisayarlarımızı orada kurup çalıştırırız.” Türkiye’nin yaş sebze-meyve ihraç taşımacılığını bölge firmalarının yaptığını hatırlatan Gül, bu alanda yaşanacak kayıplara dikkat çekti.

Gaziantep’te yaşayan UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Memik Hilmi Taner, “Yaşanan felaketin ekonomide ve uluslararası taşımacılıkta yarattığı hasar hala devam ediyor” dedi. Dış ticaretin en önemli unsurlarından uluslararası taşımacılık sektörünün Gaziantep’te önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Taner, “Bölgemizde üretim ve sanayi çarklarının dönmeye başlamasıyla normalleşme adımları atılıyor. Ancak sektörümüze pozitif yansıması için zaman gerekecek” diye konuştu.

“Evimi, işimi Adana’ya taşıdım”

Depreme Antakya’da yakalanan ve birçok arkadaşını kaybeden Gülsan Uluslararası Nakliyat’ın sahibi ve UND Başkan Yardımcısı Kemal Gül, “Çekirdek ailemden can kaybı yok ama çok eş dostumuzu yitirdik. Evim, iş yerim yıkıldı.

Hayat devam ediyor, ailemi ve iş yerimi Adana’ya taşıdım. Kurtarabildiğimiz kadar eşyalarımızı aldık. Ofisi henüz hayata geçiremedim ama mobil internetimi, bilgisayarımı bağladım. 3-4 gündür mobil çalışıyorum. TIR’ları toplamaya çalışıyoruz. Bölgedeki meslektaşlarımla iletişim halindeyiz. Kimisi Antalya, kimisi Mersin, kimisi de Anadolu’nun muhtelif illerine gitti. Herkes bir yerlerden yeniden başlamaya çalışıyor. Hala cenazelerimiz çıkıyor. Bunu atlatmak kolay olmayacak” diye konuştu.

Kemal Gül: Dünyamız yok oldu

“Bazı şeylerin kıymeti yaşanmadan anlaşılmıyor. Bu deprem değil büyük bir felaketti. İlk 5-6 gün enkazda sevdiklerimizi aramakla geçti. Elektrik yok, su yok, internet yok, telefon çalışmıyor. Yemek yok, diş fırçalayıp tıraş olamadık. Ben bunları yapamadığımı düşünürken diğer tarafta binlerce can enkaz altında yardım bekliyordu ve hiç bir şey yapamıyorduk. İlk 72 saat her enkazdan yardım çığlığı yükseliyordu. Kayıplarımızı 20’nci günde morgda bulduk. En ağır faturayı Antakya ödedi, şehir yok artık. Maddi açıdan bakarsak 50 yıl geri gittik. Evimiz, işimiz, eşyalarımız, dünyamız yok oldu.”

Deprem illerinin nakliyat gücü

●Depremden etkilenen 10 il 2022’de Türkiye’nin 254.2 milyar dolarlık toplam ihracatının yüzde 10.9’unu, yani 27.6 milyar dolarlık kısmını gerçekleştirdi.

●Bölge ihracatının 11.2 milyar dolarlık bölümünü Gaziantep, 6.2 milyar dolarlık bölümünü Mersin, 4.1 milyar dolarlık bölümünü Hatay, 3.1 milyar dolarlık bölümünü Adana gerçekleştirdi.

●Bölgede 500’ün üzerinde uluslararası nakliyat firması bulunuyor.

●Hatay ve Gaziantep TIR parkı olarak öne çıkıyor.

● Sadece Hatay’da 8 bin 540 TIR bulunuyor.

●Türkiye ihraç taşımalarının yüzde 15’i Gaziantep’ten.

Erdoğan, ‘’Deprem Bölgesindeki KOSGEB Borçları Silinecek’’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem bölgesindeki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) borçlarının silineceğini açıkladı. 

Kabine Toplantısı’nın ardından önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu başlıkları ele aldı:

‘’Depremin ardından tüm imkanlarımızı seferber ettik. Toplamda 35 bin kişi ile dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yardım kurtarma personelini bir araya getirdik.

Yıkım öylesine çok, yıkım alanı öylesine çok, iklim o kadar zorluydu ki, ilk saatlerde arzu ettiğimiz etkinliğe ulaşamadık.

Deprem bölgesindeki yıkık ve ağrı hasarlı bina sayısı

Depremin yol açtığı geniş yıkım geride kalan insanlarımızın hayatını da zorlaştırdı. Deprem bölgesindeki yıkık ve ağır hasarlı binaların sayısı 230 bini buralardaki bağımsız bölüm sayısı da 645 bini buluyor.

2 ayda 100 bin konteyner kurulacak

Amacımız, 2 aya kadar 100 bin konteyner kurarak, yarım milyon depremzedeyi daha iyi şartlarda barınabilecekleri bu alanlara taşımaktır.

3 milyon 320 bin insanımız deprem bölgesine dışına gitti. Deprem bölgesindeki bir buçuk milyon insanımız çadırlarda hayatını sürdürüyor.

Deprem bölgesindeki işletmelere destek

Deprem bölgesindeki işletmelerin KOSGEB’e olan 2023 borçlarını, felakette hayatını kaybeden işletmecilerimizin ise tüm borçlarını siliyoruz.

Bugüne kadar 6 bin geçici ticarethane kurarak esnafımızın hizmetine verdik. Ayrıca 3 bin konteynerden oluşan çarşılar kuruyoruz. Bugüne kadar 1 milyon 61 binden fazla depremzedeye hane başına 10 bin lira nakdi yardım yaptık.

Depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 46 bin 104’e yükseldi. Deprem bölgesindeki yıkık ve ağır hasarlı binaların sayısı 230 bini buralardaki bağımsız bölüm sayısı da 645 bini buluyor.

Seyahat bölgesindeki şehirlerimizde hayat normale dönmeden bize durmak, dinlenmek haramdır.

Vatandaşlara kentsel dönüşüm çağrısı!

Kentsel dönüşümün engellenmesi için adeta yalvardık. Kaybedilen her anın bizi büyük yıkımlara yaklaştırdığını söyledik.

Buradan bir kez daha tüm vatandaşlarıma bu acıları yeniden yaşamamak için eski ve riskli binalarını en kısa sürede kentsel dönüşüme sokma çağrısında bulunuyorum.

İstanbul başta olmak üzere ülkemizde 6,5 milyon yapının acilen dönüşmesi gerçeği karşımızdayken siyasi hesaplarla süreci geciktirmenin vebali çok ağırdır. Sadece şehirlerimizi değil toplumumuzu da afetlere karşı dirençli hale getirmek istiyoruz.’’

Sanayi Bakanlığı Ocak Ayında Bin 496 Yatırım Teşvik Belgesi Verdi

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ocak ayında bin 496 adet yatırım teşvik belgesi düzenlendiğini açıkladı. 

Bakanlığın, ocak ayına ilişkin yatırım teşvik belgesi listesi Resmî Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, ocakta 1496 yatırım teşvik belgesi verildi. Belge alan projelerin yatırım tutarı 83 milyar 93 milyon 49 bin 808 lira olarak hesaplandı. Yatırımların gerçekleştirilmesiyle 34 bin 131 kişinin istihdam edilmesi planlanıyor.

Öte yandan sabit yatırım tutarı 965 milyon 689 bin 497 lira olan ve 2 bin 255 kişiye istihdam öngören 67 yatırım teşvik belgesi iptal edildi.

Bu dönemde 276 yatırım teşvik belgesine tamamlama vizesi verilirken bu projelerin sabit yatırım tutarı 3 milyar 259 milyon 69 bin 752 lira, istihdam edilenlerin sayısı 14 bin 80 oldu.

Bahçelerinize Sihirli Bir Dokunuş: ‘Konca Peyzaj’

Merkezi Ankara’da yer alan Konca Peyzaj, villa bahçelerinden rekreasyon alanlarına kadar farklı ölçeklerdeki tüm peyzaj uygulama hizmetlerini sunuyor. 

15 yıllık mesleki birikim ve deneyimler üzerine kurulan Konca Peyzaj, bitkisel peyzaj uygulamaları, yapısal peyzaj uygulamaları, otomatik sulama sistemleri, kent mobilyaları, çocuk oyun grupları ve peyzaj bakımı gibi birçok konuda hizmet veriyor. 

Firma, alanında uzman peyzaj mimarları ve teknik ekibiyle birlikte Ankara, İstanbul gibi büyük şehirler başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde peyzaj uygulama hizmetini müşterileriyle kavuşturuyor. 

Peyzajın her alanında görev alan Konca Peyzaj, toplu konut projeleri, fabrika bahçeleri, villa bahçeleri, sağlıktesisleri, turizm yapıları ve parklar başta olmak üzere tüm uygulama alanlarında hizmet sağlıyor.

2022 yılında yatırımlarını çeşitlendirme kararı alarak sadece peyzaj sektörüne değil aynı zamanda tarım sektörüne de hitap eden firma, bu doğrultuda “Konca Tarım” platformunun çalışmalarına devam ediyor. Bu platform ile hem peyzaj uygulamalarında hem de tarım uygulamalarında ihtiyaç duyulan torf, gübre, bitkisel besin, herek, herek bağı, dekoratif taşlar gibi ürünlerin satış ve teminini yapılırken, özellikle ihracat alt yapısı için yapılan çalışmalar da devam ediyor. 

İhracat odaklı gelişme izleyerek sunduğu ürün ve hizmetlerini yurt dışı pazarında yaygınlaştırmak isteyen Konca Peyzaj, bu sayede ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyor. 

Detaylı bilgi için: https://www.koncapeyzaj.com/

Dryfix İle Yapılarınıza Güven Verin

Yılların tecrübesiyle yapı sektöründe fark yaratan Dryfix, ısı, su, yangın yalıtımı ve kaymaz zemin alanlarında çözümler sunmaktadır. 

Fonksiyonel boya ve kaplama ürünleriyle, bina inşaatında veya renovasyonunda karşılaşılan problemleri çözebilecek ürünleri araştırmakta ve geliştirmektedir.

Su yalıtım ürünleri, zemin kaplamaları, özel boyalar, astar ve endüstriyel ürün grupları üreten Dryfix, su yalıtımında binaların uzun ömürlü olmalarını desteklerken, ısı yalıtımında enerji kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlayarak ülke ekonomisine katkı verir. Ayrıca, ses yalıtımıyla müşterilerine konforlu alan sunan Dryfix, yangın yalıtımıyla güvenli yapı çözümleri sağlar. 

Çağın teknolojisini gereksinimlerle harmanlamayı hızla başaran Dryfix, inovatif, çevre dostu ve enerji tasarruflu ürünleriyle hizmet verdiği tüm yapılarda konforlu ve güvenli yaşam alanı yaratılmasına destek verir. 

Problem yaşanan ve kolay ekonomik ve uzun ömürlü çözüm aranan; ısı-su-ses ve yangın yalıtımında, inovatif ve kaliteli ürünleri ile, hızlı ve kesin çözüm olanağı sağlamaktadır.

Ürünlerinde sağlığa zararlı hiçbir katkı maddesi barındırmayan firma, kaliteli likit yalıtım ürün sektöründe çıtayı oldukça yukarı taşımaktadır.  Özellikle sürdürülebilir yapısal çözümleri özveriyle sunan firma, doğaya karşı duyduğu duyarlılığı ürünlerinin kalitesiyle göstermektedir. 

Sürdürülebilir, Fonksiyonel Ürüne Ulaşmak Dryfix İle Çok Kolay

Müşterilerine fark yaratacak çözümler üretmeyi birinci hedefi haline getiren Dryfix, tüm dünyanın iyiliğini gözeterek çevreci ürünleriyle sektörde yerini alıyor. 

Firma teknoloji ve çevre duyarlılığını harmanladığı; 

  • Akrilik-Polimer Su Yalıtımları
  • Sıvı Cam
  • Epoksi ve Poliüretan Zemin Kaplamaları
  • Fayans Boyası, Hobi Boyası
  • Kaymaz Solüsyon, Boya ve Vernik
  • İç ve Dış Cephe Boya Kaplamaları
  • Termal Boya ve Rutubet Boyaları
  • Havuz, Fayans, Zemin Boyası
  • Bitüm Esaslı Su Yalıtım Ürünleri

gibi birbirinden çeşitli ürün gamıyla, müşterilerine uygun yapı çözümleriyle başarılı bir yol izlemeye devam ediyor. 

Detaylı bilgi için dryfix.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

‘’Fabrikalar Göç Nedeniyle Yüzde 15 Kapasiteyle Çalışıyor’’

Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Gani Bereket, 6 Şubat tarihinde yaşanan depremin ardından yaşanan göç nedeniyle fabrikaların, yüzde 15 kapasiteyle çalışabildiğini söyledi. 

Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Gani Bereket, göçün durması için acil önlem alınmasını isteyerek, “Hayalet şehir olmaya başladık. Şu anda en büyük sorun göç. Fabrikalarımız yüzde 15 kapasite ile çalışıyor, çünkü eleman yok. Üretimin arttırılması için organize sanayi bölgelerine konteyner kentler kurulmalı. Bu nedenle çok acil eylem planı yapılması lazım” dedi.

Milliyet gazetesinden Namık Durukan ve Hüseyin Altun’un haberine göre; Gani Bereket, şu ifadeleri kullandı. 

‘’İş dünyasından baktığımız zaman, ekonomik iş sahasına baktığımız zaman en büyük sorun göç. Göçü çok acil önlememiz gerekiyor. Göçü önlemek için gerek kalifiye insanların, gerek işçilerin, sahada çalışan insanların barınma sorunlarını halletmemiz gerekiyor. Dolayısı ile bizim hala çadır ve konteyner sorunumuz var. Çok ağır ve yavaş ilerliyoruz. Bunun için bir alt yapı gerekiyor. Çok hızlı bir şekilde yapılması lazım. Çünkü insanlar her geçen gün bu şehri terk etmeye başladı ve hayalet şehir olmaya başladık. Bir yaşam kaygısı ve korkular ile şehri terk etmeye başladı insanlar.

En başta mevcut işletmelere yoğunlaşmalıyız. Organize sanayimiz kent merkezlerindeki işletmeler kadar yara almadı. Bizim dört tane organize sanayi bölgemiz var. Ortalama on beş ile yirmi adet üretim fabrikamızda sorun var. Mevcut olan, üretim yapabilen fabrikalarımız şu an yüzde on beş kapasite ile çalışıyor. Çünkü eleman yok. Elemanlar kendi derdine düştü. Adıyaman’da evinde cenazesi olmayan insan yok. Herkesin evinde bir cenaze var ve bir adet oturulabilir ev yok.

Göç önümüzde büyük bir engel. Bu göçü önleme adına, çok acil insanca yaşanabilir bir çözüm bulmamız lazım. Hastalık sorunu çıkıyor. Su yok, daha yeni yeni verilmeye başlandı. Bu negatifler üst üste gelince ileride beklediğimiz sorunlar yeniden çıkacak. Özetle üretime katkıda bulunan insanların daha sağlıklı, yaşanılabilir, konforlu ve güvenli yerlerde yaşamaları lazım ki bu göçü önleyelim.

Bir de o insanları buraya çekmek için cazibe yaratmak gerekiyor. Konuşuluyor iş dünyası ve ekonomistler arasında ‘Bir maaş bizden, bir maaş devletten’ diye. Katılıyorum, mantıklı bir şey ama bu altı ay sonra bitmesin. Bu şehir yeniden inşa edilene kadar bu tarz desteklerin asla eksilmemesi lazım. Buraya özel bir teşvik paketi lazım. Çünkü kimse memleketini terk etmek istemez kolay kolay.

Üretime katkıda bulunmak için organize sanayi yerlerine konteyner kentler kurmalılar. İsteğimiz şu ki, Türkiye’deki gündem ne olursa olsun buradaki insanlar unutulmasın. Burada asrın felaketi yaşandı. İki tane Yunanistan alanını kaplıyor ama depremde en büyük zararı gören şehirlerden bir tanesi Adıyaman. Zaten ekonomisi kısıtlı. Şehir merkezinde bir tane esnaf, tüccar kalmadı. Bu insanların bir şekilde ayağa kalkması için çok büyük teşviklerin verilmesi lazım. Aksi takdirde Adıyaman, ölü şehir olacak, Adıyaman’ı haritadan silin.

Adıyaman, ülkesine büyük diyetler vermiş bir şehirdir. Yıllar önce ülkesine bir ilçesini ve 200 civarında köyünü bağışlamış bir şehirdir. Ülkenin Adıyaman’a bir diyet borcu var, inşallah ülkemiz de borcunu en iyi şekilde gösterir.’’

‘’Artçılar İnşaat Çalışmalarını Olumsuz Etkilemez’’

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Ömer Bulut, artçı depremlerin inşaat çalışmalarını olumsuz etkilemeyeceğini söyledi.

Türkiye’de TOKİ’nin konutlarında oturanların kendilerini güvende hissettiğini belirten TOKİ Başkanı Ömer Bulut, “Biz nelere dikkat ediyoruz? Zayıf zeminlerden, fay hatlarından uzak duruyoruz. Tünel kalıp ve benzeri tasarımları uyguluyoruz. Artçı sarsıntılar insanları tedirgin ediyor ama küçük depremler her zaman oluyordu ve oralarda inşaatlar devam ediyordu. Üniversitelerden hocalar ile de bunları konuştuk. Radye temelleri yaparken, yer sarsıntılarının binaya etkisi olmaz. Tünel kalıpla dökülecek betonlarda küçük artçı sarsıntıların etki etmeyeceğini hocalar da söylüyor. Kontrollü şekilde bu binaları inşa edeceğiz. Tüm artçı sarsıntıların bitmesini beklemek teknik olarak doğru değil.” açıklamalarında bulundu. 

Turgut Özal Köprüsü Projesi Tamamlandı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından kent trafiğini rahatlatmak amacıyla yapılan Turgut Özal Köprüsü İkileme ve Yol Yapım Çalışması projesi tamamlandı.

Çayırova’nın kilit noktalarından biri olan ve mevcut haliyle trafik yükünü kaldıramayan Turgut Özal Köprüsü’ne ilave bir köprü inşa ederek buradaki trafik sorununa neşter vuran Büyükşehir, böylece köprü üzerindeki araç yığılmalarının önüne geçmiş oldu.

Çayırova Giriş ve Çıkışları Rahatladı

Büyükşehir’in gerçekleştirdiği yatırımlarla nefes alan kent trafiğinde önemli bir sorun ortadan kalktı. Buna göre TEM Bağlantı yolu üzerinden Çayırova ilçesine giriş ve çıkışları rahatlatacak olan ‘Turgut Özal Köprüsü İkileme ve Yol Yapım Projesi’ tamamlandı. Projenin tamamlanmasıyla köprü üzerindeki araç beklemelerinin önüne geçildi ve seri bir trafik akışı sağlanmış oldu. İki şeritli olarak planlanan “Turgut Özal Köprüsü İkileme ve Yol Yapım” işinde 2 bin 195 metre 2×2 bölünmüş yol, 284 metre 1×1 yol, 64.70 metre uzunluğunda 10.75 metre genişliğinde açıklıklı köprü inşa edildi. Projenin yapımında 673,5 metreküp beton, 175 ton nervürlü demir ve yaklaşık 5 bin ton aşınma asfaltı kullanıldı.

3 Cadde 2×2 Yol Haline Getirildi

Proje kapsamında İstanbul-Kocaeli il sınırını birbirinden ayıran yol, otoban üzerinden yeni ilave köprü ile geçilerek yeniden Turgut Özal Caddesi’ne bağlandı. Proje kapsamında mevcut caddeler olan Turgut Özal, Tuna Namık Kemal Caddesi, bağlantı yolları ve kavşakları yenilenerek 2×2 yol haline getirildi. Projenin tamamlanması ile birlikte Çayırova ilçesine giriş ve çıkışlar konforlu ve daha güvenli ulaşıma kavuşmuş oldu.

‘’405 Bin Afet Konutunun İnşaat Çalışmaları Başladı’’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’nda 405 bin afet konutunun başladığını duyurdu. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’nda yaptığı sunumda, “Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliği kapsamında 405 bin afet konutunun yapımını başlattık. Bu kapsamda 83 bin köy evini de illerimizdeki tespitler çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu çalışmaları büyük bir hassasiyetle; sahadaki zemin etüt ekiplerimizce hocalarımızla eş güdüm içinde onların görüşleriyle birlikte yapıyoruz. Yaklaşık 1 milyon yeni konutun yapımı ve 1 milyon konut amaçlı arsa tahsislerimizi de hesap ettiğinizde son 1 yıl içerisinde ülkemize 2 milyon yeni, sağlam ve güvenli konut kazandırmış olacağız. İstanbul’da bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü sağladık. 93 bin konutun dönüşümün fiilen sahada devam ediyor.” şeklinde konuştu.

Bakan Kurum, şehirlerin dirençli hale getirene kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde aynı anlayışla çalışmaları yapacaklarını ifade ederek, “Yaşadığımız iki depremin ardından artçı depremlerle birlikte Sayın Cumhurbaşkanımızın AFAD Başkanlığı’mızdaki koordinasyonu ilgili bakan arkadaşlarımızla birlikte süreci an be an sahadan takip ettiler. İlk andan itibaren devletimiz bütün imkânları ile 11 ilimizde gerek arama-kurtarma çalışmalarını, toplamda 26 bin enkaz, 26 bin binadan bahsediyoruz. Bu çerçevede 35 bin 250 arama-kurtarma personeli, AFAD’ımızın koordinasyonunda tüm illerimizde eş zamanlı her saat, her dakika üstüne koya koya artırarak giden arkadaşlarımız uyumadan, yemeden, içmeden vatandaşımızın yaralarını sarmak için mücadele verdiler. Bu çerçevede Valilerimiz, Kaymakamlarımız, ilgili Bakan arkadaşlarımız ve tüm ekiplerimizle birlikte 271 bin personelimiz sahadaydı. Bugüne kadar 624 bin vatandaşımız tahliye edildi ve 18 bin iş makinesi de şu an fiilen alanda hizmet vermektedir.” dedi.

360 Bin Çadır Kuruldu, 1 Milyon 440 Bin Vatandaşın Barınması Sağlandı

Bakan Kurum, bir taraftan enkaz arama-kurtarma çalışmaları yürütülürken, vatandaşların geçici barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla yine AFAD’la birlikte tüm illerdeki koordinasyon merkezleriyle bugüne kadar 360 bin çadır kurulduğunu hatırlattı. Bakan Kurum, “Bu çadırlarda 1 milyon 440 bin vatandaşımızın barınması sağlanmıştır. Yine aynı anlayışla konteyner kentlerimizi kuruyoruz. AFAD’ımız, TOKİ’miz, Emlak Konut’umuz, belediyelerimiz, buradaki bağışçılarımız ve sivil toplum örgütlerimizle birlikte gerek prefabrik gerek çelik, gerek konteyner, gerek yığma malzemelerden tüm illerimizde Hatay’ımızda, Malatya’mızda, Kahramanmaraş’ımızda, Gaziantep’imizde konteyner kentlerinin kurulumunu başlattık. Ne kadar ihtiyaç varsa yine koordinasyon içerisinde süreçlerimizi yürütüyoruz ve burada da vatandaşımızı bir an önce daha güvenli alanlara çekebilmek adına yapılarımızı hızlı bir şekilde inşasını gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.

Bugüne kadar 7 bini aşkın personelle hasar tespit çalışmaları yaptıklarını vurgulayan Bakan Kurum, “Toplam 1 milyon 582 bin binada hasar tespit çalışması yapıldı ve bu çerçevede 4 milyon 859 bin bağımsız bölüm incelendi, bu bağımsız bölümlerden 214 bin 577 tanesinin acil yıkılacak, ağır hasarlı veya yıkık olduğunun tespitini yaptık. Bu da 608 bin bağımsız bölüme tekabül ediyor. Bu bağımsız bölümlerin 481 bini de konut içerikli binalarımızı oluşturuyor. Yine baktığımız tescilli yapılarımızın, tarihimizin de bu manada zarar gördüğünü bazı tarihi eserlerimizin yıkıldığını görüyoruz. Bu çerçevede Hatay’daki Ulu Camimiz, Adıyaman’daki Ulu Camimiz, yine Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Darb-ı Sak Kalesi, Gaziantep Kalesi gibi birçok tarihi eserimizin de yıkıldığını görüyoruz. Bu tarihi eserlerle ilgili de Kültür ve Turizm Bakanlığımız restorasyon çalışmaları ile ilgili sahada bir fiil çalışmalarını yapıyorlar.” diye konuştu.

‘’Yıkılan Binaların Yüzde 96,69’u 99 Öncesi Yapılan Yapılar’’

Yıkılan binalarla ilgili de bilgi veren Bakan Kurum, şunları ifade etti:

“Yüzde 96,69’unun, 99 öncesi yapılan yapılar olduğunu görüyoruz. Yeni yönetmeliğe göre, yani 2002’deki yapılan düzenlemeler, yapı denetim sistemindeki düzenlemeler, yeni deprem yönetmeliği ile birlikte yapmış olduğumuz düzenlemeler çerçevesinde yıkılan binaların sadece yüzde 3,3’ü 99 sonrası yapılan yapılar olduğunu görüyoruz. Bu binalarda 145 bin vatandaşımızın yaşadığını da tespit ettik. Yine burada 98 öncesi yapılarla sonrası yapıların yıkım karşılaştırmasını görebiliyoruz. Kahramanmaraş merkeze baktığımızda aslında burada 2004’teki yerleşimle 2022’deki yerleşimdeki uydu haritalarını kıyas ettiğimizde, 1999 öncesi yapıların yoğun bir şekilde yıkıldığını görüyoruz. Yine aynı durumu Hatay için inceleyecek olursak, 2006’daki Hatay’ımızın yerleşimine baktığımızda, 2023’teki yerleşimde yoğun yıkımın yine eski yapıların olduğu alanda sıvılaşmanın ve zemin kalitesinin düşük olduğu alanda olduğunun tespitini yapmış olduk.”

Bakan Kurum, binaların yıkılma nedenlerini bilim insanlarının da görüşleri doğrultusunda teşhis edebilmek için ekiplerin fiilen sahada çalıştıklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda yerleşim alanlarını 1 milyon 180 bin konut yaptıklarını belirtirken Bakan Murat Kurum, “Nasıl bunlar dimdik ayakta durduysa, aynı anlayışla yapmaya çalışıyoruz. Burada fay hattına olan mesafesini, zemindeki sıvılaşma, yine seçim noktasında işte sıvılaşma kaynaklı yıkımın olup olmadığının tespitlerini yapıyoruz. Bu çerçevede binaların yine yerleşim noktasında en doğru yere yerleşmesiyle ilgili hocalarımızla, bilim insanlarımızla beraber bu çalışmaları yürütüyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Bakan Murat Kurum, tasarımda ve işçilikteki hataların da yıkıma sebebiyet verdiğini, sahadaki tespitlerde görüldüğünü vurguladı. Bakan Kurum, “Bunlar, yeni deprem yönetmelikleriyle birlikte yapılamaz. Ama öncesindeki kolon-kiriş birleşimlerindeki sıklaştırmaların olmadığı, nervürlü demirlerin kullanılmadığı alanlarda yoğun yıkımın yaşandığının da tespitini yaptık. Yine bodrum katlardaki pencere açımı gibi yanlış kullanımların da yıkıma sebebiyet verdiğini görüyoruz. Yine AFAD koordinasyonumuzda tüm illerimizde aynı anda enkaz kaldırma çalışmaları yürütülmektedir. İllerimizdeki koordinasyon guruplarımızla birlikte tüm çevresel tedbirler de alınmak suretiyle ve buradan çıkan malzemelerin tamamı geri dönüşüme tabi tutulmak üzere tedbirler alarak bu malzemeleri de geri dönüştürüp hem ekonomimize katkı sağlayacağız hem de buradaki çevresel kirliliğe de sebebiyet vermeyecek anlayışta yapıyoruz.” diye konuştu.

Yıkılan yapılarda eski yapıların daha fazla olduğunu belirten Bakan Kurum, “2015 ve 2023 sonrasında depremden sonra yıkım uydularını kıyasladığımızda Hatay’ın bilhassa Antakya’da Kırıkhan’da ne kadar yoğun bir yıkım yaşandığını da bu tablo bize net bir şekilde göstermektedir. Burada neredeyse bu alanın tamamının yıkıldığının da tespitini görmüş oluyoruz. Aynısını Kahramanmaraş için çalışmalarını yaptık. Burada da 2014 ve 2023 yılları arasındaki uydu görüntülerini kıyasladığımız zaman şehrin merkezinde eski yapılarımızın yoğun olduğu yerlerde yoğun bir yıkımın yaşandığını da net bir şekilde görüyoruz. Bundan sonraki süreçte çalışmalarımızı da bilimin ışığında, kültürün ışığında, buradaki tarihi eserlerimizi merkeze alacak bu tarihi eserleri gün yüzüne çıkaracak, yeniden restorasyonunu yapacak ve bu merkezlerde en doğru yerlerde en doğru yerleşimi yapacak şekilde bilim insanlarımızla birlikte çalışmalarımızı yürütüyoruz.” dedi.

Yeni konutların planlama ve tasarımı yapılırken önceliklerinin bir an önce vatandaşları güvenli evlerine kavuşturmak olduğunu belirten Bakan Kurum, “Yeni yapılacak yerlerdeki afet riskini gerek heyelan gerek sıvılaşma gerek faya olan mesafesini tespit ediliyor. Yıkılan alanların gerek morfolojik gerek jeolojik, jeofizik mühendislerimizce bilim insanlarımızla her türlü etüdünü yapıyor ve burada arazi kullanımı noktasında mikro-bölgeleme etüt çalışmalarımızı da yapıyoruz. Bu çalışmalarla birlikte en doğru zemini bir kere tespit ediyoruz. Rezerv alandan konut yapım süreçlerini başlattık. Rezerv alanları yaptıktan sonra da şehrin içinde şehrin dokusunu kültürünü demografik yapısını buradaki sosyal yapıyı ve ihtiyaçları içerecek tasarımlar yapıyoruz. Bu tasarımlar çerçevesinde de yerleşime uygun olanlar alanları yerleşim yapmak suretiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Radye temel üzerine tünel kalıp veya perdeleme sistemini yoğun bir şekilde statik hesaplarda dikkate alındığı şekliyle çalışmalarımızı yürüteceğiz. Tasarım yapıyoruz yeşil alanlarıyla burada insanlarımızın en iyi şartlarda yaşayabilmesi amacıyla okullarıyla, parklarıyla, bahçeleriyle bu tasarımları yapıyor ve bu tasarımlar çerçevesinde de yerleşim alanlarını oluşturuyoruz.” ifadelerini kullandı.

“405 Bin Afet Konutunun Yapımını Başlattık’’

Cumhuriyet tarihinin en büyük “Afet Konut Seferberliği”nin yürütüldüğünü hatırlatan Bakan Kurum, “Fay hatlarına uzaklıkları hem yatayda hem düşeyde deformasyon haritalarını çıkardık ve bu haritalar çerçevesinde de yerleşimleri belirliyoruz. 405 bin afet konutunu Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliği kapsamında başlattık. Bu kapsamda 83 bin köy evini de illerimizde tespitler çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu çalışmaları büyük bir hassasiyetle; sahadaki zemin etüt ekiplerimizce hocalarımızla eş güdüm içinde onların görüşleriyle birlikte yapıyoruz. 21 Şubat’ta başladığımız sürecimize bugüne kadar 16 bin, bugün ki 21 bine ulaştı. 21 bin afet konutumuzda da sözleşmelerimizi yapıp ilk kazmalarımızı vurmuş oluyoruz.” diye konuştu.

Yeni yerleşim yerleri tasarlanırken şehrin büyüme aksı öngörüsünün 50 yılı hesaplayacak şekilde yapıldığını belirten Bakan Kurum, “Adıyaman Örenli’de çok uygun bir zeminde yine Gaziantep Şehitkâmil’de, İslahiye’mizde Nurdağı’mızda bu çalışmaları yürüttük. İskenderun’da da yine ovalardan dağlara olan yerleşimde de sağlam zeminleri bulduğumuz alanlarda yeni yerleşim alanlarını belirliyor buralara kentsel tasarımlarımızı yürütüyoruz. Aynı zamanda bu rezerv alanları dışında da şehrin merkezindeki kentsel tasarımlarımızı da başlattık ve oraya gidiyoruz şehrin tüm ileri gelenleriyle buradaki sanayicisiyle, belediye başkanıyla oradaki milletvekiliyle, tüm sivil toplum örgütleriyle toplantı yapıyor onların görüşleri, fikirleri, önerilerini dikkate alıyoruz ve çalışma grubumuza onları da dahil ettik. Kim bizim çalışma grubumuza dahil oluyorsa sizin valilerimize talimatımız sizin talimatınız bu yönde ve bu çalışma grubuna katılmak isteyen kim varsa valiliklerimize bildirmesi ve bu çerçevede hep birlikte bu çalışmayı yürütmemiz gerektiğini arkadaşlara ifade ettik ve bu anlayışla çalışmalarımızı yürütüyoruz ve yeni çalışmalarımızı da yapacağımız konutlarımızda da en iyisini en güzelini en sağlamını sosyal donatılarıyla birlikte yapma arzusu içerisindeyiz.” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kalıcı konutların sosyal donatıları ve bütüncül bir bakış açısıyla tasarlanacağını söyleyen Bakan Kurum, “Çalışmalarımızı yatay mimarî esaslı yürüteceğiz. Mahalle kültürünü ve komşuluk ilişkisini yaşatacak şekilde; zemin artı üç-dört katı geçmeyecek anlayışla kat planlarını yapacağız ve bu çerçevede tip dairelerimizin örneklerini de görsellerini paylaştığımız anlayışla gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.

Köylerde yaşayan vatandaşlar için brütü 130, neti ise balkonu ve terasıyla birlikte 105 metrekare olan daireler tasarlandığını söyleyen Kurum, “Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderecek bir anlayışla çalışmalarımızı yapıyoruz. Bu tiplerin de yöresel ihtiyaçlara ve oradaki mimariye uygun şekilde kaplamalarını yapacağız. Bir yerde cumbasını yapacağız, bir yerde taşını kaplayacağız ve bu anlayışla yürütüyor olacağız. Tip kat planlarımıza baktığınızda; 3+1 daireler planlıyoruz. Bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda geniş balkonlu daireler planlandı ve bu çerçevede çalışmalarımızı yürütüyoruz.” bilgilerini verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla inşaat malzemeleri sektörü ile bir araya geldiklerini belirten Bakan Kurum, “Ticaret Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla birlikte bütün malzemelere ilişkin tedarik zincirini bugünden itibaren kurduk. Bu çerçevede 13 milyon ton çimentonun, 4 milyon ton demirin, 28 milyon metrekare seramiğin ve yine 28 milyon betonun kullanımı amacıyla tedarik zincirini oluşturduk.” dedi.

‘’250 Bin Konutun Dönüşümü Sahada Fiilen Sürüyor’’

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu vurgulayarak, bugüne kadar Kahramanmaraş merkezli depremler dâhil 120 bini aşkın canın yitirildiğini söyleyen Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm dünyaya örnek olacağı bir kentsel dönüşüm projesi başlattığını hatırlatarak şunları söyledi:

“Sayın Cumhurbaşkanım, 2013 yılında bedeli ne olursa olsun bizlere ‘dönüştüreceğiz’ talimatını verdiniz. Bu çerçevede bugüne kadar 3.3 milyon konutun dönüşümü yerinde, gönüllü ve hızlı yapılmıştır. Vatandaşımızın rızası alınmıştır. 1994’te belediye başkanı olduğunuz dönemde Başakşehir’de ilk örneğini yaptığınız ve tüm Türkiye’ye yaydığınız sosyal konut anlayışı ile birlikte bugüne kadar 1 milyon 180 bin sosyal konut yapılmıştır. Yine bugün 81 ilimiz, 922 ilçemizde kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde 250 bin konutun dönüşümü sahada fiilen devam etmektedir.”

Yapılan çalışmalarla, etkin yapı denetim sistemiyle ve deprem yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle birlikte 6,6 milyon ev ve iş yerinin denetiminin sosyal donatılarıyla birlikte tamamlandığını belirten Bakan Kurum, şunları söyledi:

“TOKİ ve özel sektörümüzle yaptığımız işlerle birlikte nüfusumuzun yüzde 65’ini güvenli hale getirdik. Yine depremler oldu ve sizin talimatınızla bizler o deprem bölgesindeydik bugün olduğu gibi. Depremde hasar gören şehirlerimizin inşası için elimizi onlardan hiç çekmedik, gönlümüz oradaydı. Sivrice merkezli depremde, Elazığ ve Malatya’da 33 bin 821 konutu yerinde bitirdik ve bu depremden de etkilenen Elazığ’da olası ölümlerin önüne geçmiş olduk. İzmir’de deprem oldu ve İzmir tarihinin en büyük dönüşümünü yerinde hem Bayraklı’da hem de rezerv alanda yaptık ve vatandaşlarımıza teslimlerini TOKİ eliyle gerçekleştirmiş olduk.”

‘’45 Bin Konutun Yapımı Tamamlandı’’

Antalya ve Muğla’da meydana gelen yangınlar, Giresun, Kastamonu ve Sinop’ta oluşan sel afetleri sonrası yapılan çalışmaları anlatan Bakan Kurum, “Biz, devletimiz yine oradaydı. 861 köy evinin inşasının 447’sinin anahtar teslimlerini yaptık ve Mayıs ayı sonuna kadar da tamamını yapacağız. Kepezbeleni köyümüz vardı. Köyün tamamını yeniledik ve vatandaşlarımıza teslim ettik. Giresun’da sel oldu yine buradaydık. Dereli’de, Doğankent’te Giresun’un tüm ilçelerinde ‘Yeni Giresun, yeni Dereli, yeni Doğankent’ dediniz. Biz de bu çerçevede çalışmalarımızı başlattık. Tüm Türkiye’ye örnek olacak, toplamda 368 konutu sosyal donatılarıyla, yeşil alanlarıyla, dükkânlarıyla, taşkın riskini hesap ederek yaptığımız çalışmalarla birlikte güvenli alanlara taşımasını sağlamış olduk. Bu çerçevede Kastamonu, Sinop afeti ki, bu afet de Bozkurt’umuza ve diğer ilçelerimiz büyük zararlar vermişti. Abana’da yıkımlar oldu. Burada da vatandaşlarımıza sözler verdiniz ve bu sözler çerçevesinde 1.016 yeni yuvayı meydanlarıyla, dükkânlarıyla vatandaşlarımıza kazandırıyoruz. İnşallah 2023 yılında bu afet evlerimizin de teslimini yapacağız. Bu çerçevede afet bölgelerinde 45 bin konutun yapımı tamamlandı.” diye konuştu.

Bakan Kurum, “Tarihe vefa, geçmişe saygı” anlayışıyla tarihi kent meydanlarının ihyası için çalışmalar yürüttüklerini hatırlatarak, “Kahramanmaraş merkezli depremde de anlayışımız bu olacak. Tarihimizi, ecdadımızın bize bıraktığı kültürü, emaneti koruyacak anlayışla yine projelerimizi gerçekleştireceğiz. Bursa’da, Bitlis’te, Edirne Selimiye Camii’nde, Erzurum’da olduğu gibi yine aynı anlayışla Kahramanmaraş’ımızda, Hatay’ımızda da yapacağız. Bir taraftan da şehrin ekonomisini ayağa kaldırmamız gerekiyor. Şu an AFAD koordinasyonunda geçici ticari ünitelerin yapım süreçlerini başlattık. TOKİ’yle Emrah Konut’la yine AFAD’ımızla bunları yapacağız. Ardından da şehrin sanayisi için yine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla birlikte buradaki sanayiyi ayağa kaldıracak çalışmaları da hep birlikte yapıyor olacağız. Köylerimizde tarım köy uygulamalarıyla birlikte köye kırsala dönüşü teşvik edecek uygulamalarımıza devam edeceğiz. İskan Kanunu çerçevesinde Yusufeli’nde bütün illerimizde yapılan çalışmalarımızı, Tarım ve Orman Bakanlığımızla DSİ’mizle uyum içerisinde yürütüyoruz.” şeklinde konuştu.

Bakan Kurum, Türkiye genelinde devam eden kentsel dönüşüm projeleri, Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “İlk Evim” projesi ve afet konutları hakkında ise şunları söyledi:

“Devam etmekte olan kentsel dönüşüm konutlarımız 250 bin, sosyal konutlarımız 250 bin ve Pazarcık merkezli deprem sonrası yapılacak konut sayısının da 500 bin olduğunu düşündüğünüzde; yaklaşık 1 milyon yeni konutun yapımı ve 1 milyon konut amaçlı arsa tahsislerimizi de hesap ettiğinizde son 1 yıl içerisinde ülkemize 2 milyon yeni, sağlam ve güvenli konut kazandırmış olacağız. Hedefimiz 2035 yılına kadar tüm Türkiye’de dönüşüme girmemiş alan kalmamasını istiyoruz.”

“İstanbul’da bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü sağladık; 93 bin konutun dönüşümün fiilen sahada devam ediyor”

Bakan Kurum, İstanbul’da tamamlana ve yapımı devam eden kentsel dönüşüm projeleri hakkında da bilgiler verdi. 39 ilçede de kentsel dönüşüm çalışmalarının yürütüldüğünü vurgulayan Bakan Kurum, “İstanbul’umuzda zatıâlinizin de detaylarını önümüzdeki günlerde paylaşacağı kentsel dönüşüm seferberliğine aynı azim ve kararlılıkla devam ediyoruz. Bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü sağladık. 93 bin konutun dönüşümün fiilen sahada TOKİ’mizle, Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğümüzle, Emlak Konut Genel Müdürlüğümüzle birlikte devam ediyor. Olası Marmara depremine karşı hemen hemen her ilçemizde, 39 ilçemizin hemen hemen hepsinde kentsel dönüşüm çalışmaları sürmektedir.” dedi.

Bakan Kurum, Beykoz Tokatköy’de, Beyoğlu’nda, Gaziosmanpaşa’da, Kağıthane’de, Zeytinburnu’nda, Bağcılar’da, Güngören’de, Kartal’da, Üsküdar’da, Ataşehir’de ve Sultanbeyli’de örnek olacak ve ilçelere değer katacak konutların vatandaşlara teslim edildiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Akıllı şehirleriyle 60 bin yatay mimari esaslı konutlarıyla 2.108 konutun Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle teslimlerini gerçekleştirdik. Etap etap buradaki konutlarımızı da bölgedeki riskli ilçeler, konutlar neyse o konutları taşımak üzere yürütüyoruz. Bağcılar’da, Bayrampaşa’da, Gaziosmanpaşa’da, Sultangazi’de sağlıksız yapılarda oturan vatandaşlarımızı bu alanlara taşıma gayretiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi’nde Sayın Cumhurbaşkanım, ‘Burayı tamamlayalım’ dediniz, talimat verdiniz ve bu çerçevede 12 bin konutun kentsel dönüşümü başlatılmıştır. İnşallah bu yıl itibariyle teslimlerini yapmak suretiyle 2024 yılına kadar da evine girmeyen tek bir vatandaşımız kalmayana dek çalışıyoruz. Üsküdar’ımızda Çamlıca Camimizin eteklerinde Ferah Mahallesi’nde, Kirazlıtepe, Küplüce ve Mehmet Akif Ersoy mahallelerinde belediyemizle birlikte 7 bin 84 bağımsız bölümden oluşan kentsel dönüşüm çalışmalarımızı başlattık. 551’ini tamamladık. Vatandaşımıza teslim ettik. 2 bin 583 bağımsız bölümün yine yapım süreci sahada devam etmektedir. Bugün zatıalinizin başkanlığında yapmış olduğumuz toplantıda da olası afet risklerine karşı, bilimin ışığında bilim insanlarımızın görüşleri, fikirleri, önerileri doğrultusunda afete dirençli Türkiye anlayışıyla çalışmalarımızı yapacağımızı ifade ediyorum.”

VOQ, İtalyan Dekorasyon Anlayışını Banyolara Taşıyor

Çok kültürlü yaşam tarzı, dekorasyon dünyasının trendlerine yön veriyor. Global dekorasyon markalarının birçoğu, farklı ülkelerin tasarım kültürünü ürünleriyle bir araya getirerek yenilikçi stiller ortaya çıkarıyor. Son olarak VOQ, İtalyan tasarım kültürünü özgün mobilyalarıyla banyolara taşıyor.

Küreselleşme, dekorasyon dünyasının trendlerine yön veriyor. Özgün tasarımlarıyla uluslararası arenada kendisine yer bulan birçok global dekorasyon markası, farklı kültürlerin dekorasyon stilini ürünleriyle buluşturarak yeniliklere imza atıyor. Son olarak banyo mobilya markası VOQ, “İtalyan modası VOQ ile şimdi banyolarda” mottosu ile İtalyan tasarım kültürünü banyo mobilyalarına taşıyor. Yaratıcılığın hakim olduğu birçok sanat dalında görülen klasik, modern ve neoklasik gibi stilleri, bütünsel tasarım anlayışıyla bir araya getirerek banyoları hem keyifli hem de fonksiyonel yaşam alanlarına dönüştürüyor. 

İtalyan tasarımlarından ilham alıyor

VOQ, İtalyan tasarım modellerinden ilham alarak ürettiği mobilyalarıyla insanların birinci yaşam alanlarından banyoları hayatın fazlalıklarından arındırmayı vaat ediyor. Banyoların minimal, zarif ve şık çizgilerle farklı stillere göre yeniden dekore edilmesinin önünü açıyor. Banyoları organize eden modül çeşitliliği ile farklı kombinasyonlara olanak tanıyor. Doğa dostu banyo mobilyalarıyla banyoların her tür yaşam tarzına uygun şekilde dizayn edilmesini mümkün kılıyor.

İtalyan dekorasyon modasını banyolara taşıyor

İtalyan banyo mobilya markası VOQ, gösterişli ve şık bir banyo tasarımı vaat ettiği Luxury koleksiyonuyla, klasik tarza modern çizgilerle yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Art Deco çizgilerle form bulan koleksiyon serileriyle birlikte hem sofistike bir görünüm yaratıyor hem de zamansızlığı sürekli hale getiriyor. Design koleksiyonuyla modern, doğal ve sıra dışı bir anlayış ortaya koyan marka, banyoları konforlu mekanlara dönüştürüyor. Bunun yanı sıra farklı yaşam tarzlarına uygun olarak ürünleriyle hem şehrin hem de doğanın esintilerini banyoların tasarımına katıyor. Line koleksiyonuyla da banyolarda işlevselliği ön plana çıkaran VOQ, bu koleksiyondaki serilerinin fonksiyonel ürünleriyle banyoları yalınlaştırıyor. 

Depremin Etkilediği İllerde Satılık Konut Fiyatları Yüzde 14, Konut Kiraları ise Yüzde 17 Arttı

Yapay zeka ve büyük veri analizi kullanarak gayrimenkul değer hesabı yapan Endeksa, deprem öncesinde ve sonrasındaki dönemi karşılaştırarak depremin stoka ve konut fiyatlarına etkisini inceledi.

Çalışmaya göre, depremin etkilediği illerde satılık konut fiyatları ortalama %14, konut kiraları ise ortalama %17 artış gösterirken, çevre illerdeki satılık konut fiyatları %7, konut kiraları %4, büyükşehirlerdeki satılık konut fiyatları %11, konut kiraları ise %14 arttı. Depremin etkilediği illerde satılmayı bekleyen konut stoku ise ortalama %53, kiralanmayı bekleyen stok adedi ise ortalama %59 düşüş gösterdi.

Yapay zeka ve büyük veri analizi kullanarak gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, deprem öncesi ve sonrası dönemi karşılaştırarak depremin konut stokuna ve fiyatlarına etkisini incelediği detaylı bir çalışma hazırladı. Çalışmaya göre, deprem sonrası depremin etkilediği iller ve çevre illerde stok önemli ölçüde düştü. Bunun sonucu olarak şubat ayında konut fiyatlarındaki artış beklentinin üzerinde gerçekleşti ve depremin etkilediği illerdeki konut fiyat artışı çevre iller ve büyükşehirlerdeki fiyat artışından yüksek oldu.  

Endeksa verilerine göre, depremden önce ocak ayında deprem illerinde satılık konut fiyatları %9, kiralar %5arttı, çevre illerde satış fiyatı %9 artarken kiralar %7 arttı, büyükşehirlerde ise satış fiyatı %13, kiralar %11 arttı. İstatistiki modelleme ile gelecekte gerçekleşecek fiyatları da hesaplayan Endeksa, şubat ayında deprem olmasaydı fiyat artışını deprem illeri ve çevre iller için %8, büyükşehirler için %10; kira artışını ise deprem illeri için %4, çevre iller için %6, büyükşehirler için %9 olarak öngörmüştü. Ancak deprem felaketi sonrasında Ocak başından deprem günü 6 Şubat’a kadar olan dönemle sonrasında 22 Şubat’a kadar olanı dönemin karşılaştırdığı çalışma sonucunda depremin etkilediği illerde satılık konut fiyatlarının ortalama %14, konut kiralarının ise ortalama %17 artış gösterdiği; çevre illerdeki satılık konut fiyatlarının %7, konut kiralarının %4, büyükşehirlerdeki satılık konut fiyatlarının %11, konut kiralarının ise %14 arttığı görüldü.

Çevre illerde satılmayı bekleyen konut stoku %8 düştü

Depremin konut stokundaki etkisine bakıldığında, depremin etkilediği illerde satılmayı bekleyen konut stoku ortalama %53, kiralanmayı bekleyen stok adedi ise ortalama %59 düşüş gösterdi. Çevre illerde satılmayı bekleyen konut stoku %8, kiralanmayı bekleyen konut stoku %49 düşüş gösterdi. Büyükşehirlerde ise satılmayı bekleyen konut stoku %19 artarken, kiralık konut stoku değişmedi.

Depremin Konut Satış Fiyatı ve Kiralarına Etkisi (Ağırlıklandırılmış Ortalama)

 Ocak 2023 Gerçekleşen Fiyat DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Fiyat DeğişimiDeprem Sonrası Fiyat DeğişimiSatılmayı Bekleyen Konut Stoku DeğişimiOcak 2023 Gerçekleşen Kira DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Kira DeğişimiDeprem Sonrası Kira DeğişimiKiralanmayı Bekleyen Konut Stoku Değişimi
Deprem İlleri9%8%14%-53%5%4%17%-59%
Çevre İller9%8%7%-8%7%6%4%-49%
Büyükşehirler13%10%11%19%11%9%14%0%

Hatay’da satılmayı bekleyen konut stoku %85, kiralık konut stoku ise %93 düştü

Yıkılan konutlar nedeniyle depremin etkilediği illerde önemli oranda stok düşüşü ve bunun sonucu olarak fiyat artışları oldu. Depremden en çok etkilenen illerden olan Hatay’da satılmayı bekleyen konut stoku %85, kiralık konut stoku ise %93 düştü, satılık konutların fiyatları %16, kiralar ise %56 artış gösterdi. Malatya’da ise satılık konut stoku %93, kiralık konut stoku %95 düşerken, satılık konut fiyatları %33, kiralar ise %41 artış gösterdi. Deprem olmasa satılık konut fiyat artışı Hatay’da %8, Malatya’da %9 olarak, kira artışı ise Hatay’da %6, Malatya’da %4 olarak beklenmekteydi.

Deprem İllerinde Konut Satış Fiyatı ve Kiralarındaki Değişim

 FİYAT (01.01.2023-05.02.2023 <> 06.02.2023-22.02.2023) KİRA (01.01.2023-05.02.2023 <> 06.02.2023-22.02.2023) 
 Ocak 2023 Gerçekleşen Fiyat DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Fiyat DeğişimiDeprem Sonrası Fiyat DeğişimiSatılmayı Bekleyen Konut Stoku DeğişimiOcak 2023 Gerçekleşen Kira DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Kira DeğişimiDeprem Sonrası Kira DeğişimiKiralanmayı Bekleyen Konut Stoku Değişimi
Adana11%9%16%-42%  2%-33%
Adıyaman8%7%-8%-92%5%6%33%-96%
Diyarbakır6%5%15%-37%1%-1%-1%-79%
Elazığ11%8%20%-9%4%4%3%-66%
Gaziantep8%7%9%-46%7%6%14%-57%
Hatay9%8%16%-85%7%6%56%-93%
Kahramanmaraş8%7%18%-89%4%4%30%-96%
Kilis7%5%6%-24%7%7%11%-60%
Malatya11%9%33%-93%4%4%41%-95%
Osmaniye15%11%4%-66%8%5%15%-80%
Şanlıurfa7%6%12%-54%8%6%17%-58%

Gayrimenkul fiyatlarının en fazla etkilendiği iller Tunceli ve Kayseri oldu

Çevre iller arasında gayrimenkul fiyatlarının en fazla etkilendiği iller Tunceli ve Kayseri oldu. Tunceli’de satılık konut fiyatları %16 artarken, kiralar %1 arttı, satılık konut stoku %7 artarken kiralanmayı bekleyen konut stoku ise %57 düşüş gösterdi. Kayseri’de ise satılık konut fiyatları %13, kiralar %29 artış gösterdi, satılık konut stoku %17 düşerken kiralık konut stoku %45 düştü. Çevredeki neredeyse tüm illerde stok düşerken Mersin’de satılık konut stokunun %36, kiralık konut stoku ise %31 arttı. Özellikle Adana’daki depremzedeler başta olmak üzere Mersin’de yazlık konutu bulunan kişilerin bu konutları kiraya veya satışa çıkarttığı bu nedenle stokların %30üzerinde arttığı, artan stok ile birlikte kiraların düştüğü, satış fiyatının ise diğer illere göre daha az arttığı görülüyor.

Çevre İllerde Konut Satış Fiyatı ve Kiralarındaki Değişim

 FİYAT (01.01.2023-05.02.2023 <> 06.02.2023-22.02.2023)KİRA (01.01.2023-05.02.2023 <> 06.02.2023-22.02.2023)
 Ocak 2023 Gerçekleşen Fiyat DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Fiyat DeğişimiDeprem Sonrası Fiyat DeğişimiSatılmayı Bekleyen Konut Stoku DeğişimiOcak 2023 Gerçekleşen Kira DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Kira DeğişimiDeprem Sonrası Kira DeğişimiKiralanmayı Bekleyen Konut Stoku Değişimi
Aksaray9%7%11%-11%8%8%21%-47%
Bingöl4%4%1%10%10%7%21%-22%
Erzincan10%7%2%-4%9%6%24%0%
Karaman14%12%5%29%10%8%18%-32%
Kayseri11%9%13%-17%6%7%29%-45%
Konya11%9%8%-10%9%8%8%-58%
Mardin7%5%11%0%6%5%0%-37%
Mersin8%7%5%36%  -15%31%
Nevşehir4%3%11%-15%15%13%15%-61%
Niğde11%9%11%-5%6%6%8%-50%
Sivas10%9%2%-28%15%13%17%-44%
Tunceli7%4%16%7%-2%0%1%-57%

Depremin büyükşehirlerdeki gayrimenkul piyasasına etkisi ise daha düşük

Endeksa’nın analizinde, depremin büyükşehirlerdeki gayrimenkul piyasasına etkisinin çok düşük olduğu, fiyat artışının beklenti ile aşağı yukarı paralel olduğu görülüyor. Deprem öncesi ve sonrasında büyükşehirler içerisinde konut satış fiyatlarının en fazla arttığı il Muğla olurken, kiraların en fazla arttığı il Ankara oldu. Muğla’da satılık konut fiyatları %13 artarken, kiralar %20 artış gösterdi, Endeksa’nın tahmin algoritmasına göre Muğla’da Şubat ayında satış fiyatlarında %11, kiralarda %14 artış bekleniyordu. Muğla’da deprem döneminde satılık konut stoku %13 arttı, kiralık konut stoku ise %8 düştü. Ankara’da ise kiralar %26 arttı. Satılık konut fiyatlarının %11 artış gösterdiği Ankara’da satılık konut stoku %15 arttı, kiralık konut stoku %24 düştü. Endeksa’nın Ankara’daki şubat ayı fiyat ve kira artışı beklentisi %10 seviyesindeydi.

Büyükşehirlerde Konut Satış Fiyatı ve Kiralarındaki Değişim

 FİYAT (01.01.2023-05.02.2023 <> 06.02.2023-22.02.2023)KİRA (01.01.2023-05.02.2023 <> 06.02.2023-22.02.2023)
 Ocak 2023 Gerçekleşen Fiyat DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Fiyat DeğişimiDeprem Sonrası Fiyat DeğişimiSatılmayı Bekleyen Konut Stoku DeğişimiOcak 2023 Gerçekleşen Kira DeğişimiŞubat 2023 Beklenti Kira DeğişimiDeprem Sonrası Kira DeğişimiKiralanmayı Bekleyen Konut Stoku Değişimi
Antalya13%10%8%4%11%10%6%-9%
Ankara13%10%11%15%11%8%26%-24%
İzmir13%10%10%13%14%12%16%-4%
İstanbul13%10%12%22%12%9%13%5%
Bursa12%9%6%5%  8%-27%
Muğla13%11%13%13%10%14%20%-8%

Verileri değerlendiren Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, “Yaptığımız çalışmaya göre, yaşanan deprem felaketi sonrası deprem illerinde stok düşüşüne ve normalde satılması belki düşünülmeyen mülklerin bir anda satışa sunulmasına bağlı olarak, konut satış fiyatı ve kira artışı gerçekleşmiş olsa da çevre iller ve büyükşehirlerde gayrimenkul fiyatlarında deprem sonrası yüksek artış olduğuna dair genelleme yapmak güç. Hatta Mersin örneği var. Çevredeki neredeyse tüm illerde stok düşerken Mersin’de satılık konut stokunun %36, kiralık konut stokunun ise %31 arttığı görülüyor. Özellikle Adana’daki depremzedeler başta olmak üzere Mersin’de yazlık konutu bulunan kişilerin bu konutları kiraya veya satışa çıkarttığı bu nedenle stokların %30 üzerinde arttığı, artan stok ve acil ihtiyaç durumu ile birlikte kiraların düştüğü, satış fiyatının ise diğer illere göre daha az arttığı görülüyor.” dedi.

Türk Ytong Başkanı Hinginar: ‘’Sıfır Hata, Sıfır Tolerans Vizyonuna Sahip Olmalıyız’’

Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, 6 Şubat tarihinde yaşanan depremle ilgili, “Ülkemizin başına büyük bir felaket geldi. Akılcı bir planlamayla birlikte sağlıklı yapılar üretmek için “Sıfır Hata, Sıfır Tolerans” vizyonuna sahip olmamız gerekiyor” dedi. 

Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, Deprem Haftası sebebiyle önemli açıklamalar yaptı. Türk Ytong olarak uzun yıllardır afetlere dirençli kentler yaratılması gerektiğine dikkat çekmeye çalıştıklarını belirterek, “Ülkemizde ardı ardına yaşanan depremler bizi uzun zaman unutamayacağımız acılara sürükledi. Bilimin ışığından ayrılmadan bilinçli ve akılcı şekilde hareket etmemiz gerekiyor.” diyerek şöyle konuştu:

“Önce bölge ve şehir planlaması sonra yapı statiği ve fiziği açısından bilinçli hareket etmeliyiz. Daha sonra da malzeme açısından her türlü denetimle maksimum seviyede sıfır hata, sıfır tolerans anlayışıyla yapıların inşasının planlanması gerekiyor. Bu planlamaları yapmadan çok sağlıklı yapılar inşa etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.” 

Fethi Hinginar, dünyadaki en kaliteli yapı malzemelerinin Türkiye’de üretildiğini sözlerine ekledi ve şunları söyledi:

“Ülkemizdeki yapı malzemelerinin ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatı içinde ikinci sırada yer alıyor. Yapı malzemesi konusunda sıkıntımız yok çünkü dünya standardına uygun malzemeyi üretim aşamasında denetleyerek üretiyoruz. Fakat denetimsiz yapılaşma ve denetimsiz malzeme kullanımının ne kadar büyük felaketlere yol açtığını maalesef ülkemizde de görüyoruz. Denetlenmeyen her şey kalitesiz yapılmaya mahkumdur. Denetleneceğini bilen herkes bu standartları bilerek ve bunlara uyarak çalışır. Bizim sıkıntımız projeden başlayan denetim mekanizmasının yeterince işletilememiş olması. Türkiye’de 1999 depreminden bu yana yapı denetiminde sadece beton kalitesi demir kalitesi denetleniyor diye bir alışkanlık var. İhtiyacımız olan şey denetim, denetim ve yine denetim. Bu sistemde gerçek denetim sistemini kurmadıkça böyle felaketler yaşamaya hazır olmalıyız.”

Denetimden Geçen Binalar Ayakta

Fethi Hinginar, deprem bölgesinde standartlara uygun yapılan, iyi malzeme kullanılan ve denetimden geçen binaların ayakta sağlam bir şekilde durduğunun altını çizerek, “Standartlara uygun malzemeyi standartlara uygun şekilde müteahhitlere teslim ederseniz ve onların da standartlara uygun şekilde yerinde kullanmasını sağlarsanız, iyi mimarlık ve iyi mühendislik hizmeti almalarını zorunlu hale getirirseniz sağlam yapı elde edersiniz. Aslında temel tanımlar çok basit. Her aşamada bu denetimi aksatmadan uyguladığınız zaman önümüzde çok güzel örnekler var. Standarda uygun denetimi yapılmış binalar var, bu denetlemeden geçmiş yapıların ayakta kaldığını görüyoruz. Sistemi doğru işletirsek bir daha böylesi felaketlerle karşılaşmayız.” diye konuştu. 

İSMMMO: ‘’Depremin Maliyeti 55-60 Milyar Doları Aşabilir’’

İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), Türkiye’yi sarsan depremlerle ilgili rapor yayınladı. Raporda depremin maliyetinin 55-60 milyar doları aşabileceği ifade edildi. 

İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), Türkiye’yi sarsan depremlerle ilgili rapor yayınladı. İSMMMO’nun uzman akademisyenlerden oluşturduğu kurul tarafından hazırlanan İSMMMONOMİ bültenindeki analize göre 6 Şubat’ta meydana gelen iki büyük depremin maliyeti 55-60 milyar doları aşabilir.

Raporda “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın son hesaplamalarına göre 164 bin binada 520 bin bağımsız bölüm yıkılmış ya da ağır hasarlı görünüyor. Doğrudan maliyetlere bakıldığında; metrekare fiyatı 10 bin TL alınırsa, konutların maliyeti, altyapı da eklendiğinde 40 milyar doların üzerine çıkıyor. Bu tutara iş yeri, araç, eşya, enkaz kaldırma eklendiğinde maliyet 45 milyar doları geçiyor. Genelde doğrudan maliyetlerin yüzde 30’una yakını dolaylı etkiler yani işgücü ve işgünü kaybı, katma değer kaybı, milli gelir kaybı olarak ortaya çıkıyor. Bunu da eklediğimizde toplam maliyet 55 – 60 milyar doları buluyor. Çok daha fazla binanın hasarlı olma riskini dikkate alırsak, maliyet daha yukarılara gidebilir” denildi.

Stagflasyon Uyarısı

Raporda, ekonomistler depremlerin genel olarak arz yönlü bir şok yarattığı ve ilk etkinin ‘stagflasyon’ olarak adlandırılan daralma ve enflasyon olduğuna dikkat çekti. Raporda, “Bölgenin ekonomideki ağırlığına bakıldığında, Marmara depremine göre daralma etkisinin daha az olmasını bekleyebiliriz. 1999 depremine zaten yüzde 3’ler civarında bir negatif büyüme ile girmiştik. Bu kez büyüme olan bir dönemde deprem yaşandı. Daralma etkisi ilk çeyrekte 3-4 puanda kalabilir. Ancak büyüme yönlü politikalarla yine yüzde 0-2 arası bir büyüme sağlanabilir. Yılın ikinci yarısında ise inşaat ve altyapı faaliyetleri büyümeyi olumlu etkilemeye başlar” analizi yapıldı.

Kur Değişmese Bile Enflasyon Artabilir

Enflasyonda deprem etkisinin değerlendirildiği bültende, “Nisan ayı sonuna kadar enflasyonun baz etkisi ile düşmesini bekliyorduk. Etkinin daha erken azalma ihtimali bulunuyor. Döviz kurlarının seyri enflasyon üzerinde en önemli belirleyen olmaya devam edecek. Kurların bir süre daha yatay gideceğini varsaysak bile hem maliyet hem talep unsurları ile baz etkisi dışında enflasyon dinamikleri tekrar yukarı dönebilir” öngörülerine yer verildi. İSMMMONOMİ raporunda, depremin büyüklüğü dikkate alındığında Bütçe Açığı / GSYİH oranına yüzde 1,5 – 2 seviyelerinde yük geleceği tahmini de yapıldı.

‘’Aşacak Güçteyiz’’

İSMMMO Başkanı Erol Demirel, “Doğru planlama ve organizasyon ile hem yaralarımızı saracak hem de ileriye yönelik önlemleri alabilecek güçteyiz. Büyük bir maliyetle karşı karşıya kalsak da bu tür inşaat girdilerinin hemen hemen tamamı yerli üretim olduğu için tedarik hızı bir avantaj olarak görülebilir. Bu olumlu tarafa karşılık, ortaya çıkan yıkımın telafisi amacıyla bölgede hummalı bir inşaat faaliyetine girişileceği için diğer bölgelerdeki inşaat maliyetlerinin artması ve gecikmesi nedeniyle dezavantajlar yaşanabilir” dedi.

TOBB’dan ‘Tedarikçim Deprem Bölgesinden’ Projesi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) depremzede sanayicilere destek amacıyla ‘Tedarikçim Deprem Bölgesinden’ projesini başlattı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesindeki 12 sanayi odasının başkanı, 6 Şubat’taki depremlerden etkilenen 11 ilin ekonomilerinin yeniden canlandırılması ve normalleşme sürecine katkı sağlamak amacıyla, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığında bir araya geldi.

TOBB’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, istişare toplantısı İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşti. Yaklaşık 5 saat süren toplantı sonucunda, deprem bölgesinde ekonominin ve istihdamın yeniden canlandırılması için 5 projenin hayata geçirilmesi konusunda görüş birliğine varıldı.

Bu kapsamda başlatılan projeler ve hayata geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilen öneriler şöyle:

“Özellikle büyük ölçekli şirketleri, ham madde ve yarı mamul tedariklerini deprem bölgesindeki firmalardan karşılamaya davet ediyoruz” denilen önerilerde, bu çerçevede TOBB sanayi veri tabanından bölgedeki üreticilerle gerekli eşleştirmeleri yaparak, bölgedeki ticaretin yeniden canlanması hedefleniyor. Tüm illerdeki oda ve borsalar ile 65 sektör meclisi üyelerine yönelik bilgilendirme yapılarak, ülke genelinde iş çevrelerinin projeye katılımının sağlanması planlanıyor.

Oda ve borsalar ile sektör meclisleri kanalıyla ulusal çapta faaliyet gösteren gıda perakendecilerinin tarım ve gıda ürünleriyle ham madde alımlarını deprem bölgesindeki üreticilerden yapması amaçlanıyor. Bu konuda başlatılan çalışmalar hızlandırılacak.

TOBB e-Ticaret Sektör Meclisi kanalıyla başlatılan pazaryerlerinin deprem bölgesindeki firmalardan tüketiciye ulaştırılacak ürünler için komisyon almaması uygulamasının sektör genelindeki tüm firmalara yaygınlaştırılması ve bölgedeki üreticilerin ön plana çıkarılması planlanıyor. Bölgeden internet üzerinden yapılacak satışların, kargo masraflarının düşürülmesi için de kargo şirketleri nezdinde girişimlerde bulunulacak.

İstihdamın ve ekonomik aktivitenin yeniden canlandırılması, hasar gören üretim tesislerinin tekrar faaliyete başlayabilmesi için oda ve borsalar vasıtasıyla ve üyelerin katkılarıyla teknik destek seferberliği başlatılacak.

Deprem bölgesindeki istihdamın toparlanması amacıyla 2023 yılı boyunca çalışanlardan kesilen gelir vergisi ve sigorta priminin çalışanlara iade edilmesinin faydalı olacağı değerlendiriliyor. Böylece söz konusu kesintilerin çalışanlara ilave gelir olarak yansıtılması sağlanmış olacak.

Gelibolu’ya Yeni Hastane Binası İnşa Edilecek

Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Gelibolu ilçesinde yeni bir hastane binası inşa edileceğini açıkladı. 

Gelibolu Devlet Hastanesi’nin 2023 yılı yatırım programına alındığını ifade eden Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, bu kapsamda ilçeye yeni bir hastane binası kazandırılacağını ifade etti. 

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Turan, şu sözleri söyledi:

“Gelibolu’muz tarihin emaneti, çok özel bir merkez. Daha önce ilçemizin kalkınması için birçok yatırım hayata geçti. Doğal gaz ilk ateş yakma töreniyle evlerimize doğal gaz arzı sağlanması süreci başladı. Kapalı yüzme havuzu, spor ve okçuluk salonu başta olmak üzere spor yatırımlarımız devam ediyor. Yakın zamanda açılan Fen Lisesi yine eğitim alanında önemli bir yatırım. Gelibolu Feribot Terminali ihalesi yapıldı, inşaat süreci başladı. Şimdi de şehrimizin her yerinde olduğu gibi Gelibolu’muzda da sağlık yatırımlarımız sürüyor. Gelibolu Devlet Hastanesi, 2023 yılı yatırım programına alındı. Önümüzdeki aylarda proje çalışmalarına, ardından yeni hastane binasının inşaatına başlanacak. Bir süredir takip ettiğimiz bir konuydu. Milletvekilimiz Jülide İskenderoğlu’yla birlikte Sağlık Bakanlığımıza, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğümüze, İl Sağlık Müdürlüğümüze ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.” 

Buca Metrosu’nda İnşaat Çalışmaları Başladı

İzmir’in en büyük yatırımlarından biri olan Buca Metrosu’nda Üçyol-Şirinyer bağlantısını sağlayacak General Asım Gündüz İstasyonu’nun inşaat çalışmaları başladı. 

İzmir tarihinin en büyük yatırımı Buca Metrosu’nda Üçyol – Şirinyer bağlantısını sağlayacak tünel kazısı General Asım Gündüz İstasyonu’nda başlıyor. İnşaat çalışmalarından önce istasyonun yer alacağı Muammer Yaşar Bostancı Parkı ile Şelale Parkı’nın bulunduğu alandaki ağaçlar taşınarak korunacak. İnşaat tamamlandığında ise ağaçlar eski yerlerine dikilecek.

İzmir’de raylı sistem atağı hız kesmeden devam ediyor. İzmir tarihinin en büyük yatırımı Buca Metrosu hattında inşaat çalışmaları, yaklaşık 21 buçuk milyon euro tutarındaki ilk kaynağın Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Fransız Kalkınma Ajansı’ndan (AFD) sağlanmasının ardından hız kazanıyor. İlk etapta Karabağlar General Asım Gündüz Mahallesi’nde yer alacak istasyonun inşaatı ve tünel kazılarının başlayabilmesi için alanda düzenleme çalışmaları yapılıyor.

Tünel kazılarına başlanabilmesi ve General Asım Gündüz İstasyonu’nun inşa edilebilmesi için Muammer Yaşar Bostancı Parkı ile Şelale Parkı’nda bulunan ağaçlar özel teknik ve ekipman kullanılarak taşınacak. Ağaçlar İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait fidanlıklarda bakıma alınarak korunacak.  

Alanda üç-dört aylık çalışma yaptıklarını ve ağaçları tek tek incelediklerini belirten İzmir Büyükşehir Belediyesi Raylı Sistem Dairesi Başkanı Mehmet Oğuz Ergenekon, “Ağaçların tamamını kurtaracak şekilde bir çalışma yaptık. Mevcut ağaçlarımızı özel makinelerle fidanlığımıza nakledeceğiz. İstasyonumuz bittiğinde yani bir buçuk, iki sene sonra bu alanda daha çok miktarda ağaç olacak. Taşıyıp bakımını yaptığımız ağaçların yanı sıra yeni ağaçlar da dikeceğiz. Gönül isterdi ki boş arazilerimiz olsun ve şantiye alanları oluşturalım. Ama İzmir’de böyle alanlar bulmak çok zor, neredeyse imkânsız. Hedefimiz her zaman başkanımızın da çevreci vizyonu doğrultusunda mevcutta aldığımız araziyi eskisinden daha yeşil, kentlinin kullanımına daha uygun olacak şekilde teslim etmektir. Bu hedef doğrultusunda da çalışıyoruz” dedi.

Buca Metrosu’nun startını verdiklerini vurgulayan Ergenekon, “Bu istasyon bölgesinden Buca yönüne kazılarımız devam edecek. Şu an üç tünel açma makinemiz İzmir’e ulaşmış durumda. Bakımları yapılıyor. Makinelerimiz kazıya başlayacak. Buca yönünden de kazı çalışmaları başlayacak. Yaklaşık dört, dört buçuk yıl içinde de Bucalılara metroyu kullandırmayı hedefliyoruz. İzmir’in gelmiş geçmiş en büyük yatırımlarından birisi. Başkanımız sürekli takip etti, yönlendirdi.  Başkanımızın söylediği gibi ‘O metro Buca’ya gelecek’ ve gelmeye başlıyor” açıklamasını yaptı.

Buca Metrosu’nun tünel ve istasyonların yapım işi 3 milyar 921 milyon 498 bin TL tutarındaki sözleşme bedeliyle tamamlanacak ve hatta çalışacak trenlerle 765 milyon Euro’ya mal olacak.

Buca Metrosu hizmete alındığında Buca ile Üçyol arasında ulaşım kolaylaşacak. Üniversite öğrencilerinin Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Kampüsü’ne erişimi rahatlayacak. Buca Metrosu İzmir trafiğine de soluk aldıracak.

V Club’dan Depreme Karşı Güvenli Arsa Projesi: ”Arsa Ankara”

Yatırımcıyı tapu sahibi yapmak için çeşitli projeler geliştiren V Club, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde ‘Arsa Ankara’ projesini tanıttı. V Club Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öztürk, “Arsa Ankara’yı, başta deprem riskini ve daha sonra da doğa ve sağlık konularını düşünerek geliştirdik” dedi.

Yatırımcıyı erişilebilir bütçelerle tapu sahibi yapan V Club, Türkiye’nin deprem riski en düşük bölgelerinden olan Ankara Beypazarı’nda hayata geçirdiği “Arsa Ankara” projesi ile sağlam zeminli, güvenli ve ulaşılabilir fiyatlara konut arsaları sunuyor.

Küçük bütçelerle tapu sahibi olma imkanı

“Ulaşılabilir tapu” hedefi ile uygun bütçeli ve sürdürülebilir yatırım ürünleri sunan V Club, deprem tehlikesinden uzak, güvenli bir bölge olan Ankara Beypazarı’nda yer alan ‘Arsa Ankara’ projesi ile küçük yatırımcılar için büyük bir yatırım fırsatı geliştirdi.

Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de herkesin güvenli bir ikinci evi olması hedefiyle geliştirilen Arsa Ankara, Beypazarı’nda 1.000 konutluk bir arazi üzerinde yatırımcıya sağlam zeminli ve güvenli bir arsa üzerinde ev sahibi olma fırsatı sunmaya devam ediyor.

Güvenli bir gelecek

Ankara Beypazarı’nda resmi ve onaylı master plan içinde yer alan “Arsa Ankara”, 180 Bin m2 büyüklüğe ve toplam 1.000 konutluk alana sahip. “Arsa Ankara” sadece bir yatırım projesi olmakla kalmıyor, güvenli bir geleceğin de kapılarını açıyor.

Projeden tapu sahibi olan yatırımcılar evlerinin yapım sürecinde Ekmas Müteahhitlik’ten de destek alabiliyor.

Öztürk; “Depremi düşünerek yeni yaşam alanları hazırlamalıyız”

Arsa yatırımını yükselen bir değere dönüştürmeyi hedeflediklerini belirten V Club Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öztürk, yeni projeleriyle ilgili yaptığı açıklamada, “Arsa Ankara’yı, başta deprem riskini ve daha sonra da doğa ve sağlık konularını düşünerek geliştirdik. Ayrıca projemiz doğa çocuk oyun ve deneyim alanları, çok amaçlı spor alanları, sanat atölyeleri, sosyal ve eğlence alanları ile donatılmış şekilde projelendirildi.” dedi.

Ülkemizde yaşanması muhtemel bir deprem nedeniyle yaklaşık bir yıl önce bu projenin hazırlıklarına başladıklarını anlatan Öztürk, “Asrın Felaketi’ olarak adlandırılan ve 11 ilimizi etkileyen depremde hayatını kaybeden tüm canlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah’ım bir daha böyle acıları bu millete yaşatmasın. Deprem maalesef ülkemizin bir gerçeği ve hepimizin üzerinde olumsuz ekonomik ve psikolojik etkileri var. Olası bir depreme, binalarımızın depreme dayanıklılığını arttırarak hazırlanmanın yanı sıra yaşadığımız bölgelerin alacağı hasarı da düşünerek yaşamlarımızı sağlıklı, güvenli ve konforlu bir şekilde sürdürmek için yeni yaşam alanları da hazırlamalıyız. Bu sebepledir ki başkent Ankara’nın tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerine sahip ilçesi Beypazarı’nda Arsa Ankara projesini satışa çıktık.”

Hali hazırda satışa sunmuş oldukları Dikili, Avşa ve Assos projeleri ile yatırımcılar için erişilebilir bütçelerle kazandıran arsa projeleri geliştirdiklerini kaydeden Öztürk, V Club olarak Türkiye’de bu alanda önemli bir açığı kapattıklarını dile getirdi.

Belediye Meclisi’nin Gündemi Deprem! Bandırma’da Radikal Kararlar Alınacak

Bandırma Belediyesi Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda Bandırma’nın depremselliği, yapı stoğu ve kentte deprem afeti öncelikli alınacak önlemler ile ilgili çalışmalar kamuoyuyla paylaşıldı.

Bandırma Belediyesi, Bandırma’nın tüm dinamikleriyle depreme hazır bir kent haline getirilebilmesi amacıyla ilgili teknik odaların temsilcileri ve belediyenin ilgili komisyonlarının katılımıyla deprem afeti öncelikli toplantılar gerçekleştirmişti. Toplantılar sonucu konu ile ilgili ortaya çıkan detaylı bilgiler ve yapılacak çalışmalar Bandırma Belediyesi tarafından Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda gündeme alınarak kamuoyuyla paylaşıldı.

Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun başkanlığında gerçekleştirilen meclis toplantısı, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın hatıraları adına yapılan saygı duruşu ile başladı. Sonrasında, meclis oturumunun açılış konuşmasını gerçekleştiren Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Bandırma deprem kuşağında bulunuyor. Bugün, teknik odalarımızın temsilcileri, bilir kişiler ve ilgili komisyonlarımız bizlere bilgi aktaracaklar. Biz de bu bilgiler ışığında Bandırma’da yapılacaklar ile ilgili adımlarımızı ivedilikle atacağız,” dedi.

İlk konuşmayı yapmak üzere Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Personeli Jeoloji Mühendisi Aynur Aydın’a söz verildi. Aydın, Bandırma’nın jeolojik yapısı ile ilgili raporu sunarak kentte imara açılan bölgelerin, geçmişten günümüze jeolojik ve jeoteknik açıdan değerlendirmesini yaptı. 

Ardından, İnşaat Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürkan İlgin, konuşmasını yaptı. İlgin, “Deprem afetiyle mücadele etmenin yolu basit. Depreme dayanıklı yapılar tasarlamak ve üretmek. Biz bu mücadeleyi uzun zamandır yapıyoruz. Bilimin öğütlediğini yok sayan, proje mühendisliğini evrak tamamlama aracı haline getiren, şantiye yönetimini düşük ücretlere sıkıştıran gayrinizami anlayışla mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bizim anlatmak istediğimiz konu şu; depreme dayanıklı yapılar deprem sonrası değil, her zaman yapılmalıdır. Her zaman bu hassasiyet içinde olmalıyız. İş imalat esnasında doğru yapılmalıdır. Doğru üretimin yapılabilmesi için bir mühendisin, bir müteahhitle mutlaka doğrudan çalışması gerektiği kanaatindeyiz. Bunu sağlayamadığımız sürece inşaatlar kötü yapılır, çünkü mühendisin elinden çıkmamış olur,” dedi.

 “Bandırma için en önemli konunun kentsel dönüşüm olduğunu düşünüyoruz,” önerisiyle sözlerine devam eden İlgin, “Bandırma’daki eski yapıların çoğunluğu eğimli arazi üzerinde ve bitişik nizam olarak yapılmış vaziyettedir. Bu binalar deprem salınımı esnasında birbirinden bağımsız hareket edemiyorlar. Bir de eğimli arazi üzerinde olduğumuz için kot farkı var ve bu fark salınım esnasında mühendislik hesapları içinde olmayan sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Yapı ilave yüklere maruz kalıyor. Bu yüzden bina deprem esnasında belki kendini kurtarabilecekken, yıkılmaya maruz kalıyorlar. Ayrıca ana cadde üzerindeki 1999 yılı öncesi yapılan yüksek yapılarımız da riskliler,” diye uyardı.

Daha sonra, Mimarlar Odası Bandırma Temsilcisi Mehmet Ali Ozar konuşmasını gerçekleştirerek İstanbul Teknik Üniversitesi’nin “Kahramanmaraş Depremi İnceleme Raporu” ile Mimarlar Odası’nın “6 Şubat Depremleri Tespit ve Değerlendirme” raporunu sundu. Ozar, Kahramanmaraş depremlerinden örneklerle yola çıkarak sağlıklı yapı stoğunun oluşturulması noktasında önemli tespitlerde bulunarak meclisle paylaştı. Ozar, ayrıca deprem afeti sonrası acil müdahale süreçlerindeki aksamalar ile ilgili ders çıkarılması gereken bilgiler verdi.

Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Selamettin Karacan, Bandırma’daki yapı stoğu ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Bandırma’daki yapı stoğunun olumsuz durumda olduğunu aktaran Karacan, “Yaklaşık 11 bin yapımız 2000 yılı öncesi yapılmış ve çok dar bir alandalar. Bizim hızlı bir şekilde kentsel dönüşüme başlamamız gerekiyor. Onun için de Büyükşehir Belediyesi’nin 1/5000’lik planları hazırlamasını ve bizlere yeni alanlar yaratmasını bekliyoruz,” ifadesinde bulundu.

Bandırma Kent Konseyi Başkanı Serdar Polat, Bandırma Afet Farkındalık Çalıştayı’nın sonuç raporunu paylaştı. Bandırma Belediyesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi ve Bandırma Kent Konseyi’nin iş birliği ile gerçekleştirilen çalıştayın Bandırma’daki afet farkındalığını ortaya çıkarmak ve oluşturmak amacıyla hazırlandığını belirten Polat, “Çalıştayımızı geniş bir katılım ile gerçekleştirdik. Bu çalıştay, ilçe bazlı olarak Türkiye’de yapılan ilk farkındalık çalıştayıdır. Afetler sonrası ortaya çıkan maddi ve manevi kayıplara karşı bu ve benzeri çalıştaylar önemlidir. İnsanların afetler ile ilgili bilinçlenmesi elzemdir. Son yaşadığımız deprem felaketinde de net bir şekilde bunu gördük. Bu hususta AFAD eğitimlerinde de açıkça belirtildiği üzere, birey ve aile düzeyinde tedbir alınması ve afet hazırlıklı olunması gerektiği şeklinde dikkat çekilmektedir. Bu çalıştayımızın amacı da afet konusunda konuşulması, sorunların belirlenmesi ve olası çözümler için fikir alınmasıdır,” şeklinde konuştu.

Son olarak İmar Komisyonu Üyesi Yalçın Cömert’e söz verildi. Cömert, Bandırma’nın sanayileşmesiyle beraber düzensiz göç aldığını ve bu göçün de çarpık kentleşmeye yol açtığını dile getirdi. Bandırma’nın imar durumu ile ilgili tarihsel ölçekte bilgiler sunan Cömert, “Sıkıntılı bölgelerimiz var. Bu yüzden yeni genişleme alanlarına ihtiyacımız var. 1/5000’lik planlar bir an önce yapılmalı. Belediyenin Edincik tarafından 230 dönüm, konut alanı olan bir arazisi var. Biz burada kentsel dönüşüm için alternatif bir alan yaratalım. Bunu Bandırma Belediyesi olarak biz yapalım. Bizim başka bir kurtuluşumuz yok. Lojistik alanları yaratarak kaynak aktaralım. Bu süreci hızlı bir şekilde atlatalım,” dedi.

Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Kentsel Dönüşümü Mutlaka Gerçekleştirip Radikal Kararlar Almamız Gerekiyor”

Konuşmacıların ardından Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, Bandırma’da deprem afeti ile ilgili radikal kararlar alınacağının altını çizdiği konuşmasını gerçekleştirdi. 2019 yılında göreve geldikten yaklaşık 3 ay sonra, Bandırma Belediye Meclisi’nin tarihinde ilk kez Deprem ve Doğal Afet Komisyonu’nu kurduklarını hatırlatarak konuşmasına başlayan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Bandırma, büyük deprem riski altıda olan bir kent. Bu yüzden meclisimizin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Aklın ve bilimin ışığında, sağduyu, birlik ve beraberlik içinde ciddi kararlar almamız gerekiyor. Sadece Bandırma Belediyesi’nden değil, Büyükşehir Belediyesi’nden, valiliğine, kaymakamlığından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na kadar alınması gereken kararlar var. Bandırma’nın fiziki yapısı ve yapı stoğu başta olmak üzere birçok faktörden dolayı kentsel dönüşümü mutlaka gerçekleştirip radikal kararlar almamız gerekiyor,” dedi.

“1/5000’lik Planlar Bandırma’nın Geleceğidir”

Kentsel dönüşümün önemine dikkat çekerek konuşmasına devam eden Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Kentsel dönüşümü gerçekleştirmek zorundayız. Büyükşehir’den 1/5000’lik planları bekliyoruz. Biz bunu 9 senedir bekliyoruz ve 1/5000’lik planlarımız Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan olumsuz görüş gelmesi sebebiyle durdu. Biz şu an kentsel dönüşümü gerçekleştirsek bile 1/5000’lik planlarımız olmadığı için insanlarımızı taşıyacak yerimiz yok.  Bu planlar Bandırma’nın geleceğidir, kurtuluşudur. Bunu hep birlikte çözmeliyiz. Oluşturacağımız lojistik alandan gelecek kaynağı kentsel dönüşüm için kullanalım,” sözlerine yer verdi.

“Alacağımız Kararlar Evrak Üzerinde Kalmasın, Somut Kararlar Olsun”

Birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesi ve herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini vurgulayan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Burada alacağımız kararlar evrak üzerinde kalmasın, somut kararlar olsun. Radikal kararları alalım, hep beraber bu işi çözelim. Çünkü bu deprem kapıda. Bilim adamları bunu söylüyor. El birliğiyle bunu çözelim,” diye konuştu.

“Kesilen Kolona Rastlamadık”

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, Bandırma’da yaşayan vatandaşlar tarafından Bandırma Belediyesi’ne kesik kolon şüphesiyle 350’nin üzerinde müracaat yapıldığını belirten Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Gelen müracaatların tamamını inceledik. Kesilen hiçbir kolona rastlamadık. Tabi ki biz proje bazlı kontrol ediyoruz. Bandırma Belediyesi’nin bu noktada gözlemsel bakma yetkisi var,” ifadesinde bulundu.

“Bu Meclisin Tarihi Bir Sorumluğu Var”

Yapılacak çalışmalar ile ilgili detayla bilgiler vererek konuşmasını noktalayan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, “Bandırma’da 85 toplanma merkezimiz var. Hepsinin içinde gerekli malzemelerin bulunduğu konteyner oluşturulacak, duş ve tuvalet stoklanacak. Bu konu çok önemli, anlatılmaz yaşanır.  Afet bölgesinde yaşanan sıkıntıları yerinde gördük. Afet birimi kurulacak, halk bilinçlendirilecek. Arama kurtarma ekibi kurulacak ve ekipmanlarımız güçlendirilecek. Yapı denetim firmaları tek, tek kontrol edilecek. Kaçak yapılar unutulsun, ilk şikâyette yıkılacak. Alt yapımızı da depreme hazırlayacağız. Hepsini el birliğiyle çözeceğiz. Hepimizin sorumluluğu var. Bandırma’nın risk haritası ortada. Biz bu radikal kararları almazsak yarın bu bizim önümüze çıkar.  Çünkü bu afet yaşanacak,” dedi.

18. Uluslararası Asansör İstanbul, 9 Mart’ta Kapılarını Açıyor

Alanında dünyanın en canlı ticaret fuarı olan Uluslararası Asansör İstanbul, 9-12 Mart tarihlerinde Tüyap Beylikdüzü Fuar Merkezi’nin 1-2-3-4-5-6-7 ve 8’inci salonlarında gerçekleşecek.

TARSUS Fuarcılık tarafından, AYSAD’ın (Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği) desteğiyle 18.’si düzenlenen organizasyonda, aralarında dünya markaları ve Türkiye’nin sektör liderlerinin de olduğu 363 firma, daha akıllı, daha hızlı ve daha güvenli asansör teknolojilerini bir arada sergileyecek. Yurt içi ve yurt dışından çoğunluğu doğrudan satın almacı 30 bin profesyonelin ziyaret etmesi beklenen Asansör İstanbul 2023, yine milyonlarca dolarlık ticarete ev sahipliği yapacak. Asansör İstanbul’un konferans programı kapsamında ise fuarın ikinci günü AYSAD tarafından organize edilen panelde, uzman konuşmacılar, büyük bölümü deprem kuşağında yer alan Türkiye’deki asansörlerin nasıl olması gerektiğine ilişkin sunumlar gerçekleştirecek. 

Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı’nın, 2023 yılında destek kapsamına aldığı sektörel nitelikli yurt içi fuarlar arasında yerini alan 18. Uluslararası Asansör İstanbul, “Yeni Dünya Yeni Fırsatlar” sloganıyla kapılarını açacak. Fuarda; konut ve ticari bina asansörlerinden hastane asansörlerine, ev içi asansör ve kişisel taşıyıcılardan otomobil asansörlerine, yük ve servis asansörlerinden engelli asansörlerine kadar tüm dikey ulaşım teknolojileri ile yürüyen merdiven ve yollara dair yenilikler sergilenecek.   

Asansör endüstrisinin tüm profesyonellerini bu büyük buluşmaya beklediklerini söyleyen TARSUS Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, Asansör İstanbul 2023’ün tüm sektöre benzersiz fırsatlar sunacağını ifade etti. Aytemur açıklamasında; “Ziyaretçilerimiz, fuarda yer alan 363 firmanın, daha güvenli, daha akıllı ve daha hızlı asansör teknolojilerini bir arada görebilecekler. Yeni tedarikçilerle tanışıp, avantajlı satın almalar yapabilecekler. Ayrıca fuarda, yeni yatırım fırsatları bulacaklar” dedi. 

Asansör Dünyası’nın tüm paydaşları bu fuarda buluşuyor!

Asansör ve yürüyen merdiven sektörünün tüm paydaşlarını çatısı altında buluşturacak olan Asansör İstanbul 2023’te başta asansör montaj, taahhüt ve bakım firmaları ile asansör aksam üreticileri olmak üzere müteahhitlik ve inşaat firmaları, asansör aksam tedarikçileri, proje, mimarlık, mühendislik ve danışmanlık firmaları, apartman yöneticileri, bina sahipleri, asansör kullanıcıları, belgelendirme kuruluşları, kamu kuruluşları ile akademisyenler, Türkiye’nin lider asansör firmaları ile sektörün dünya markalarıyla bir araya gelecek. 

Homster, Keiretsu Forum Türkiye’den 4 Milyon Dolar Değerleme Üzerinden Yatırım Aldı

İç mimari, mobilya ve ev dekorasyonu sektörlerine, %100 dizayn otomasyonu ve gerçek zamanlı kişiselleştirme getiren Homster, Keiretsu Forum Türkiye melek yatırımcılarından 4 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı.

Müşterilerine, bulut tabanlı, tam otomatik ve gerçek zamanlı kişiselleştirilebilir bir iç mimari dizayn servisi sağlayan Homster, bu servis aracılığı ile müşterilerinin emlak, mobilya ve ev dekorasyon ürünleri satışlarına da yardımcı oluyor.

Homster Kurucu Ortağı Arda Kaya, ABD’de bir Delaware C-Corp olarak 2022 Ocak ayında resmi olarak faaliyete geçtiklerini, teknolojileriyle ilgili ABD Patent ofisi (USPTO) tarafındaki patent başvurularının da 2022 Temmuz ayında yapıldığını belirtti. 

ABD, Uzakdoğu ve Türkiye’deki 10’un üzerinde müteahhit firma, mobilya ve Home Decor perakendecisi ile iş geliştirme süreçlerinde olduğunu belirten Kaya, “Satışlarımız Mart ayı içerisinde başlayacak. Otomasyon sayesinde, manuel metotlara göre %99’un üzerinde maliyet ve yüzlerce katlık hız avantajı sağlıyoruz. Bunun yanında, manuel metotlar ile mümkün olmayan, gerçek zamanlı olarak kişiselleştirilebilir bir dizayn hizmeti sağlıyoruz.” dedi. 

Gelir modellerinin, tek seferlik satışlar, periyodik hizmet abonelikleri, ürün reklamları ve pazaryeri komisyonlarından oluştuğunu da sözlerine ekleyen Kaya, “Vizyonumuzu, Homster olarak “Stylish Living for Everyone” sloganımızla belirlediğimiz yönde ilerleyip, herkesin iç mimari hizmetine rahatlıkla ve çok ekonomik bir şekilde ulaşabilmesini sağlayacak bir platform olmak şeklinde belirledik. Keiretsu Forum Türkiye melek yatırımcılarından aldığımız yatırım ile 2023’ün 3. çeyreği ile birlikte SEED round’umuzu tamamlayıp, şirketimizin merkezini birincil hedef pazarımız ve şirketimizi kurduğumuz ülke olan ABD’ye taşımak istiyoruz. Bunun sonrasında da global operasyonumuzu hem emlak hem de perakende tarafında agresif bir şekilde geliştirmek arzusundayız.” şeklinde konuştu. 

Dünyanın En Uzun Dairesel Metro Hattı: Moskova Big Circle

Giderek daha fazla şehirleşen nüfus ve artan ulaşım ihtiyacı, metroları öne çıkan ulaşım araçları haline getirdi. Sovyetler Birliği’nin ilk yer altı sistemi olarak 1935’te açılan Moskova Metrosu’na eklenen yeni hat, 1 Mart itibarıyla çalışmaya başladı. Dünyanın en uzun dairesel metro hattı, şehirde yaşayan 1,2 milyon kişiyi yürüme mesafesinde bir metro istasyonuna kavuşturdu.

Sovyetler Birliği’nin ilk yer altı sistemi olarak 1935’te açılan Moskova Metrosu’na yeni bir hat eklendi. Şehrin kalbindeki dairesel metro hattı Koltsevaya kapsamındaki trafik sıkışıklığını gidermek ve genel olarak Moskova’daki trafik yoğunluğunu azaltmak amacıyla tasarlanan yeni hat, 1 Mart 2023 itibarıyla çalışmaya başladı.

En uzun dairesel metro hattı

Koltsevaya Hattı, 1950-54 döneminde inşa edilirken, dünyanın en uzun dairesel metro hattını temsil eden ve “Big Circle” (Büyük Daire) olarak anılan yeni Bolshaya Koltsevaya Hattı da rekor sürede inşa edildi. Moskova’daki metro ağını büyütmeyi ve modernize etmeyi hedefleyen yeni hat, 70 kilometre uzunluğunda ve 31 istasyon ile 3 elektrik deposuna sahip. 

Hattın 10 istasyonluk ilk bölümü 2018’de açıldı, 2021’de birkaç bölümü daha devreye alındı. 1 Mart 2023 itibarıyla da topyekun çalışmaya başladı. Moskova nüfusunun %30’unu temsil eden 3,3 milyon kişiye ev sahipliği yapan 34 ilçeden geçen hat, şehirde yaşayan 1,2 milyon kişiyi yürüme mesafesinde bir metro istasyonuna kavuşturdu. Semtler arası yeni ulaşım bağlantıları sunarak, günde 45 dakikaya varan zaman tasarrufu sağladı.

47 hatla bağlantısı var

Özgün mimarisi ve kullanılan ileri mühendislik çözümleri, yeni dairesel metro hattının şehrin altyapısına sorunsuz şekilde entegrasyonunu sağladı. Moskova Metrosu’nun tüm mevcut ve olası hatlarını entegre eden Bolshaya Koltsevaya Hattı’ndan, diğer ulaşım araçlarına da geçiş  yapılabiliyor. Diğer hatlara 47 bağlantı da dahil olmak üzere,alternatif güzergahlar oluşturularak, yolcuların şehir merkezinden aktarma yapmaksızın bir noktadan diğerine gitmesine olanak tanıyor.

Biyometrik ödeme yapılabiliyor

Moskova Metrosu’nun tüm yüksek teknolojili hizmetleri, Bolshaya Koltsevaya Hattı’nın yolcularına da sunuluyor. Metronun biletleme sistemi, prestijli uluslararası Ulaşım Biletleme Ödülleri kapsamında 2020 ve 2021 yıllarında iki kez “dünyanın en akıllısı” seçildi. Hattaki her turnike seyahat ve banka kartlarını ve her lobideki iki turnike ise biyometrik ödemeleri kabul ediyor.

Big Circle Hattı’nda çalışan trenler, konforları ve teknik donanımlarıyla dikkat çekiyor. Geniş kapıları bulunan trende, vagonlar arasında geçiş yapılabiliyor. Havayı temizleyen klimalara sahip trende, elektronik cihazları şarj etmek için USB prizleri sunuluyor. Ekranlar aracılığıyla yolculara bilgi verilirken, geliştirilmiş ses yalıtımı ve günün saatine göre renk değiştiren uyarlanabilir aydınlatma sistemleri, yolcuğu konforlu hale getiriyor.

EPDK, Lisanssız Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yaptı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, elektrik üretim tesislerinin farklı görevli tedarik şirketi bölgesi sınırları içinde olmasına yönelik mahsuplaşma işlemleri, 1 Temmuz 2023’ten itibaren uygulanacak.

Bu kapsamda işletmede olan üretim tesisleri tarafından şebekeye enerji verilmesi halinde şebekeye verilen enerji, görevli tedarik şirketi tarafından üretilerek sisteme verilmiş olarak kabul edilecek ve bu enerji ile ilgili olarak piyasa işletmecisi ve görevli tedarik şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacak.

Aynı kapsamda sisteme verilen enerji, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’na (YEKDEM) bedelsiz katkı olarak dikkate alınacak.

YEKDEM’e bedelsiz katkı olarak dikkate alınan enerji miktarı için oluşacak sistem kullanım bedeli, ilgili şebeke işletmecileri tarafından Enerji Piyasaları İşletme AŞ’ye bildirilecek.

Görevli tedarik şirketi aracılığıyla ilgili şebeke işletmecisine ödenen ve YEKDEM’e bedelsiz katkı olarak dikkate alınan enerji için lisanssız üretim tesisi sahibi kişilere herhangi bir fatura tebliğ edilmeyecek.

Geçici Madde Eklendi

Söz konusu yönetmeliğe bir de geçici madde eklendi. Buna göre, üretim tesisinin henüz kabulü yapılmayan ve mahsuplaşma işlemleri ilgili madde kapsamında yürütülecek kişilerce bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde başvuruda bulunulması halinde, bir defaya mahsus olmak üzere, bağlantı anlaşmasına çağrı mektubunda ve bağlantı anlaşmasında yer alan kurulu güçten yüzde 10’un üzerinde eksiltme yapılabilecek.

Öte yandan, aynı yönetmeliğin 15’inci fıkrasında yer alan “üretim tesisi sahası için” ibaresinden sonra gelmek üzere “30’uncu maddenin sekizinci fıkrası ile” ibaresi eklendi.

Yine söz konusu yönetmelikte 17’inci maddenin ilgili fıkrasında yer alan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 Listesine tabi projeler ile ‘ÇED Gereklidir’ kararı verilen projeler” ibaresi “29/7/2022 tarihli ve 31907 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamındaki belgenin alınması” ve “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 Listesine tabi projeler ile ‘ÇED Gereklidir’ kararı verilen projeler için” ibaresi “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında” şeklinde değiştirildi.

Mart Ayı Kira Artış Oranı Belli Oldu

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon rakamlarını açıklamasıyla birlikte Mart ayına ilişkin kira artış oranları da belli oldu. 

Enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte mart ayı kira artış oranları merak edilmeye başladı. Mart ayı kira artış oranı normal şartlarda TÜFE’nin 12 aylık ortalaması baz alınarak belirlenecekti fakat hükümet tarafından getirilen kira zammı sınırlandırmasıyla birlikte mart ayında yapılacak artış oranı belli oldu.

Konut Kira Bedeli Yüzde 25’i Geçmeyecek

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “1 Temmuz 2023’e kadar yenilenecek kira sözleşmelerinde bir önceki kira yılının yüzde 25’ini geçmemek koşuluyla yapılacak artışların geçerli olduğuna dair bir geçici hüküm, Adalet Komisyonu’nda Borçlar Kanunu’na eklenecek. Böylelikle konut kiralarında bir yıl süreyle bir önceki yılın kira bedelinin yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde artış yapılabilme imkânı getiriliyor” demişti.

Normal şartlarda TÜFE verilerine göre hesaplanan kira artış oranları, hükümet tarafından getirilen uygulama sonrasında yüzde 25’le sınırlandırılmıştı.

Buna göre; 11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 tarihleri arasında yenilenen sözleşmelerde, kiracıya yüzde 25’in üzerinde zam yapılamayacak.

Yüzde 25’lik zam sınırı sadece konut için geçerli olacak. İş yeri kiraları için böyle bir sınır bulunmuyor. TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %3,15, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 10,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 71,83 olarak gerçekleşti.

Mart ayı kira artış oranınızı şu şekilde hesaplayabilirsiniz; 

Mevcut Kira Bedeli: 5 bin TL

Kira Artışı Yapılacak Ay: Mart 2023

Girdiğiniz Artış Oranı: Yüzde 25

Kira Artış Tutarı: Bin 250 TL

Aylık Yeni Kira Tutarı: 6 bin 250 TL

Mart ayı işyeri kira artış oranınızı şu şekilde hesaplayabilirsiniz;

Mevcut Kira Bedeli: 10.000,00 TL

Kira Artışı Yapılacak Ay: Mart 2023

TÜFE Kira Artış Oranı: yüzde 71,83 

Kira Artış Tutarı: 7.183,00 TL

Aylık Yeni Kira Tutarı: 17.183,00 TL

Yıllık Yeni Kira Tutarı: 206.196,00 TL

Buca Belediyesi’nden, 6 Kat ve Üzeri Binalara Sismik İzolatör Zorunluluğu Teklifi

Buca Belediyesi, mart ayı meclis toplantısında yaptığı açıklamasa, 6 kat ve üzeri binalar için sismik izolatör kullanımı zorunluluğu maddesinin oylamaya sunulacağını açıkladı.

Buca ilçe sınırında deprem dayanıklı yapıların yapılması için zeminlerde gerekli önlemlerin alınması için plan notu önerisinin açıklanması talebi meclise geldi. 

Başkanlık önergesi olarak verilen Gündem maddesi ile ilgili söz alan Başkan Erhan Kılıç, “Bunu başkanlık önergesi olarak gündeme getirdik. Yaşadığımız bir deprem var ve önümüzde bir deprem gerçeği var. Ne zaman geleceği belli değil ve her gün bir yerde deprem haberi duyuyoruz. Artık bir an önce yeni yapılacak binalarda depreme dayanıklılığın artırılması için gerekli önlemler alınmalı. Bir plan notu hazırladık ve bunu komisyonlar inceleyecek. 

6 kat ve üstü binalarda sismik izalatör zorunluluğu getirmeyi düşündük. Bodrum kat ve perde beton zorunluluğu, radyal zemin gibi öneriler var. Bu önerilerin hepsi komisyonlarımız tarafından değerlendirilsin ve uygunsa ona göre karımızı alalım. Hukuka uygunluk denetiminin de burada yapılması lazım. Benim önerim, söz konusu önergesinin, İmar, hukuk, kentsel dönüşüm, çevre, iklim değişikliği ve doğal afetler komisyonlarına sevk edilsin” ifadelerini kullandı.

 Başkan Kılıç’ın öerisi sonrası ilgili gündem maddesi İmar, hukuk, kentsel dönüşüm, çevre, iklim değişikliği ve doğal afetler komisyonuna sevk edildi. 

TÜİK Enflasyon Oranlarını Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, yıllık enflasyon yüzde55,18 olurken aylık enflasyon yüzde 3,15 oldu. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; Yİ-ÜFE (2003=100) 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,56, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 5,78, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 76,61 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 120,72 artış gösterdi.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


İmalat Endeksinde Yüzde 65,68 Artış 


Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 93,92, imalatta yüzde 65,68, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 152,11 ve su temininde yüzde 103,60 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 57,05, dayanıklı tüketim malında yüzde 60,34, dayanıksız tüketim malında yüzde 92,95, enerjide yüzde 129,50 ve sermaye malında yüzde 58,04 artış olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı



Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,39 artış, imalatta yüzde 2,63 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 6,78 azalış ve su temininde yüzde 0,90 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında yüzde 2,76 artış, dayanıklı tüketim malında yüzde 1,89 artış, dayanıksız tüketim malında yüzde 3,14 artış, enerjide yüzde 4,47 azalış ve sermaye malında yüzde 3,38 artış olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


En Düşük Artış Ana Metallerde

Yıllık en düşük artış; yüzde 29,40 ile ana metaller, yüzde 40,03 ile kâğıt ve kağıt ürünleri, yüzde 43,08 ile metal cevherleri alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme yüzde 152,11, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri yüzde 144,73, içecekler yüzde 133,17 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı

Aylık en yüksek azalış; yüzde 6,78 ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme, yüzde 1,46 ile kok ve rafine petrol ürünleri, yüzde 0,69 ile metal cevherleri alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık elektrikli teçhizat yüzde 6,89, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri yüzde 4,98, basım ve kayıt hizmetleri yüzde 4,69 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


TÜFE, Yıllık Yüzde 55,18 Aylık Yüzde 3,15 

TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,15, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 10,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 71,83 olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 21,69 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 74,34 ile lokanta ve oteller oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı

Ana harcama grupları itibarıyla 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 1,76 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 7,36 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı


2023 yılı Şubat ayında, endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey), 23 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 3 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 117 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,62, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 9,87, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,16 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 64,10 olarak gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon rakamları açıklandı

Kahramanmaraş’ta 501 Konutun İnşaatı Başladı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Kahramanmaraş, Pazarcık ilçesinde hayata geçirilecek olan 501 konut inşaatının başladığını duyurdu.

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Afşin ilçelerindeki kalıcı konut çalışmalarına ilişkin açıklamada bulundu.

Paylaşımında bölgedeki kazı çalışmalarına yönelik videoya da yer veren Kurum, “İstişarelerle belirlediğimiz, zemin etüt ve mikro bölgeleme çalışmaları tamamlanan, konut yapımına uygun bulunan alanlarda hızla inşaata başlıyoruz. TOKİ’miz Kahramanmaraş Pazarcık’ta 839, Afşin’de 501 konut için kazmayı vurdu.” ifadelerini kullandı.

İstanbul’da 1,5 Milyon Riskli Konut Taşınacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’da 1,5 milyon riskli konutun belirlenen alana taşınacağını duyurdu. 

Kentsel dönüşümle ilgili hem deprem bölgesi hem diğer iller ve İstanbul’la ilgili açıklamalarda da bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Hatay merkezi özelinde aynı yoğunlukla yapılaşmanın olmayacağını kaydetti. Kurum, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

“Şehrin içinde ağır hasar görmemiş ama gerçekten yeni yapılacak tasarımla birlikte kentsel dönüşüm proje alanı içine alınması gereken binalar var. Şehrin merkezinde tüm deprem bölgelerinde o anlayışla hasar görmemiş olsa bile, o alanları projeye dahil edeceğiz. Ülkemiz bir deprem ülkesi, bugüne kadar 140 bin canımızı depremlerde kaybettik, ocaklara ateş düştü. Aynı acıların bir daha yaşanmaması ve bir seferberlik anlayışıyla kentsel dönüşüm sürecini yürütmek zorundayız. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız önümüzdeki günlerde önemli projelerimizi açıklayacaktır. Gerek kentsel dönüşümdeki finans desteğine ilişkin kararlılığımızı, gerek Marmara Bölgesi’ne ilişkin kentsel dönüşüm hedefimizi, oluşturulacak yeni rezerv alanlardaki uydu kentlerimizle birlikte ilave nüfus getirmeden, örneğin İstanbul’da dönüşmesi gereken 1,5 milyon bağımsız bölüm var. Bunlardan acilen dönüşmesi gereken 300 bininin dönüşmesi için şu an İstanbul’da sadece bakanlığımızın devam ettirdiği 94 bin bağımsız bölümden oluşan projelerimiz var. O riskli 1,5 milyon konutu dönüştüreceğimiz rezerv alanları var. Şehrin içindeki 1,5 milyon riskli binayı belirlediğimiz iki rezerv alana, hem Avrupa hem Anadolu yakasına taşıyacağız. Ulusal mekânsal strateji planımızı tamamladık ve yeni lojistik planlarıyla sanayi alanlarımızı da depreme karşı güçlendirecek adımları atacağız.”

Bursa’da 297 Riskli Bina Yıkıldı

Bursa, İstanbul Caddesi, Yiğitler-Esenevler-75. Yıl ve Sıcaksu Kentsel Dönüşüm projelerinde 297 riskli binanın yıkımı tamamlanırken, ilerleyen etaplarda 310 riskli bina daha ortadan kaldırılacak.

Türkiye’nin 11 ilinde büyük yıkımlara yol açan asrın felaketinde yaraların sarılması için ilk günden başlatılan seferberlik devam ederken, başta Bursa olmak üzere tüm kentler “acı da olsa” yeniden deprem gerçeği ile yüzleşti. Son yaşanan afetlerde “depremin değil binaların ölümlere yol açtığı” gözlenirken, dayanıklı yapıların ne kadar hayati önem taşıdığı da bir kez daha ortaya çıktı. Bu gerçekten hareketle riskli yapı stokunu ortadan kaldırmak için yoğun mesai harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, inşaatları devam eden kentsel dönüşüm projelerine hız verdi.

Bursa’nın İstanbul’a açılan kapısı olan ancak “plansız yapılar ve düzensiz tamirhanelerle” görüntü kirliliğinin yaşandığı İstanbul Caddesi’nin modern görünüm kazanması amacıyla başlatılan Kentsel Dönüşüm Projesi’nde bugüne kadar 55 bina ve 140 bağımsız bölümün yıkımı tamamlandı. Mevcut hak sahipleri ile uzlaşma oranının yüzde 95’e ulaştığı proje alanı içerisinde, mülkiyeti Büyükşehir’e ait 11 bin metrekare alanda yüklenici firma tarafından yapılan inşaat hızla devam ediyor. Mayıs ayı içerisinde inşaatın tamamlanması hedeflenirken; proje 193 konut, 118 ofis ve 30 dükkândan oluşuyor. Bunlardan Büyükşehir Belediyesi’ne kalacak olan 103 konut, 77 ofis ve 13 dükkân, bölgenin dönüşüm projesinde rezerv olarak kullanılıyor.

250 Bina Daha Yıkılacak

Proje sahası içerisindeki 39 bin metrekarelik diğer iki adada, 250 binada 730 bağımsız bölümün yıkımı gerçekleştirilecek. Bu adalarda uygulama tamamlandığında, 1150 konut ve 100 dükkân inşa edilecek. İnşaatına bu yıl içerisinde başlanacak proje ile bölgedeki riskli yapılar ortadan kaldırılacak ve İstanbul Caddesi daha modern ve güvenli konutlarla donatılacak. Rezerv yapı alanı içerisindeki toplam 8 adet adada dönüşüm projelerinin tamamlanması sonucunda 3500 konut üretilmiş olacak.

Zaman içerisinde yıpranan yapıları iyileştirerek Bursalılara güvenli yaşam alanları oluşturmayı hedefleyen Büyükşehir Belediyesi’nin Yıldırım’ın Yiğitler, Esenevler ve 75. Yıl mahallelerini kapsayan kentsel dönüşüm projelerinde inşaatlar hızla devam ediyor. Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen sahada hak sahiplerinin yüzde 92’si ile uzlaşma sağlanırken, bu çerçevede 28 binada 80 adet bağımsız bölümün yıkımı tamamlandı. Toplam 4 bin metrekarelik birinci etap alanda başlatılan inşaatların mayıs ayında teslim edilmesi hedefleniyor. Projede 104 konut ve 16 dükkân inşa edilmiş olacak. Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı’nda 2. etap proje alanı ile ilgili olarak da uzlaşma görüşmeleri ve uygulama çalışmaları devam ediyor. Bu etapta da riskli 60 binanın yıkımı yapılacak.

Sıcaksu’da Faaliyet Başlıyor

Büyükşehir Belediyesi’nin önemli dönüşüm projeleri arasında yer alan ve inşaatların yapımını Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın üstlendiği Sıcaksu Kentsel Dönüşüm Projesi’nde de bugüne kadar “350 hak sahibinin yer aldığı alanda” deri fabrikaları, depo ve konutlardan oluşan 214 adet bina yıkıldı. 2020 yılında konut – ticaret konsepti ile sunulan projede yer alan mevcut hak sahipleri ile yüzde 100 uzlaşma sağlandı. Yapılan uzlaşmalarla hak sahiplerine 26 konut, 8 dükkân ve 15 bin 500 metrekare imar parseli verildi. Toplam 52 bin metrekare alanda TOKİ tarafından yürütülen inşaat uygulamasında yapılacak 690 konut ve 92 adet dükkân, çevrede planlanan dönüşüm projelerinde rezerv olarak kullanılacak. Mevcut altyapının kaldırılması ve şantiye kurulması aşamasındaki projenin Eylül 2024’te tamamlanması hedefleniyor.

Deprem kuşağında yer alan Bursa’nın afet gerçeği ile karşı karşıya olduğunu hatırlatan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Şehrin geleceği kentsel dönüşümde. Bu dönüşüm ya bizlerin elinde kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşecek ya da maalesef deprem sebebiyle canların kaybı, millî servetin hebasıyla olacak. Seçim hepimizin. Bursa’nın geleceğinin olabilmesi için atacağımız her adım kentsel dönüşüme çıkacak. Bu işi belediyelerin görev olarak yürüttüğü rutin faaliyet olarak görmüyoruz. Her gün ekranlarda görmekte olduğumuz manzaranın da açıkça gösterdiği gibi bu iş, vatandaşlarımızın canını kurtarmakla eşdeğerdir. Biz bu anlayışla kentsel dönüşümü yüksek bir hedef olarak görüyoruz” dedi.

Samsun’a 1,3 Milyar Liralık Sağlık Yatırımı Yapılacak

Samsun’da sağlık yatırımları hız kesmeden devam ediyor. İl genelinde devam eden inşaat projeleriyle birlikte toplam 1,3 milyar TL’lik yatırım yapıldı. 

Samsun’da 2022 yılında tamamlanan sağlık yatırımları için 47 milyon 902 bin TL kaynak kullanıldı. Sağlık turizmi açısından Türkiye’nin öncü şehirlerinden biri olan Samsun’da devam eden yatırımların bitirilmesi ile birlikte toplam 1 milyar 332 milyon 882 bin TL yatırım yapılmış olacak. Yapımı planlanan yatırımlar arasında Atakum Devlet Hastanesi’nin inşaatı ihale aşamasına gelirken, Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası inşaatı ise planlama aşamasında. 

Atakum Devlet Hastanesi İnşaatı İhale Aşamasına Geldi 

250 yatak kapasiteli Atakum Devlet Hastanesi inşaatı ihale aşamasına geldi. İhale aşamasındaki Atakum Devlet Hastanesi’nin Atakum Balaç Mahallesi’nde yapılması kararlaştırıldı. Devam eden ve tamamlanan sağlık yatırımlarının yanı sıra Gazi Devlet Hastanesi (400) Projesi, Samsun Şehir Hastanesi tamamlandıktan sonra ihale edilecek. 25 yatak kapasiteli Ayvacık Devlet Hastanesi proje aşamasında bulunuyor. 

Eski Havalimanına Yeni Sağlık Müdürlüğü Binası 

Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası inşaatı işi planlama aşamasında. Yeni hizmet binasının İlkadım ilçesi Ulugazi Mahallesi eski havaalanına, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanına yapılması planlanıyor. Ayrıca Samsun il sınırları içerisinde Kavak 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu (ASHİ), Canik Teknepınar İlçe Sağlık Müdürlüğü, İlkadım İlyasköy SYM ve 9 hekimli Aile Sağlığı Merkezi, Vezirköprü 2 hekimli Aile Sağlığı Merkezi ve 2 ekipli 112 ASHİ de planlama aşamasında. 

İnşaatı devam eden yatırımlardan 1 milyar 69 milyon TL proje bedelli 900 yataklı şehir hastanesinin genel durumunun yüzde 47’si tamamlandı. 126 milyon TL’lik 250 yataklı Tekkeköy Devlet Hastanesi yüzde 65 aşamasında. 23 milyon TL proje bedelli Bafra ADSM Hizmet Binası ve 2 ekip 112 istasyonunun yüzde 98’i bitirildi. 52 milyon TL proje bedelli 50 yataklı Alaçam-Yakakent Devlet Hastanesi’nin yüzde 9’u tamamlandı. 12 milyon TL proje bedelli Çarşamba ADSM inşaatının da yüzde 98’i tamamlanırken Çarşamba 1. Basamak Hizmet Binası ve Ayvacık 1. Basamak Hizmet Binası yatırımları ile projelerin toplam tutarı 1 milyar 332 milyon 882 bin TL’yi bulacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afet Yeniden İmar Fonu’nun Detaylarını Açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Afet Yeniden İmar Fonu’nun detaylarını açıkladı. 

Doğal afetler nedeniyle zarar gören ve afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlara aktarılması amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tüzel kişiliğe bağlı “Afet Yeniden İmar Fonu” kurulacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, deprem sonrası şehirlerin hızla ayağa kalkabilmesini temin etmek için “Afet Yeniden İmar Fonu” kurulacağını açıkladı. Afet Yeniden İmar Fonu Yönetim Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında ilgili bakanlardan teşekkül edecek.

Afet Yeniden İmar Fonunun kaynakları

Afet Yeniden İmar Fonu, fondan kaynak aktarımı yapılacak projeleri, aktarılacak kaynak tutarını ve harcama programlarını belirleyecek.

Afet Yeniden İmar Fonunun kaynakları yurtiçi ve yurtdışından gelen her nevi bağış, yardım, hibe ve krediler, bütçeye bu amaçla konulacak ödenek, kanunla kurulan fonlardan Cumhurbaşkanı Kararı ile belirlenecek miktarda yapılacak aktarımlar, Afet Yeniden İmar Fonu tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın, kurum ve kuruluşlarının mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak sağlanan finansman ve kaynaklardan, para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansmandan ve diğer gelirlerden oluşacak.

Iglo Architects İmzalı Tayvanlı Çelik Devi Üretim ve Yönetim Binası: YC Inox

Dilovası MOSB içerisinde bulunan YC Inox, Feng shui ilkelerinde sert köşeleri kıracak ve yapının mimari ilgisini üzerine toplayacak şekilde yumuşak hatlarda Iglo Architects tarafından tasarlandı. 

Projenin amacı, Türkiye’ye yatırım yapan Tayvanlı paslanmaz çelik firmasının üretim ve yönetim yapısının tasarlanması işidir. Yapının kurgusundaki ana hedefler; çalışanlarının nitelikli ve prestijli bir ortamda verimli ve istekli çalışabilmesi, üretim ve yönetim bağlantılarının kolaylığı, enerji verimliği, sürdürülebilirlik, atık yönetimi, proses akışının optimizasyonu kriterleri oldu. Ayrıca Firmanın önemsediği Feng shui kurallarına göre yapının giriş açıları, mekânsal ilişkiler, form, renk, doğa ögelerinin kullanımı, bereketli ve iyi ilişkilerin kurulmasına teşvik eden saygılı bir yapıya sahip olma beklentisi tasarımda yönlendirici oldu.

Esas olarak yapının bir fabrika binası olması pek çok standardın ve proses gerekliliklerinin uygulanmasını şart koşuyor. Hatta forma da esneklik kazandırmak pek mümkün olamıyor.Yönetim ve sosyal alanlar mimarinin fark yaratabilecek fırsatlarını verebiliyor. Giriş bölümü Feng shui ilkelerinde sert köşeleri kıracak ve yapının mimari ilgisini üzerine toplayacak şekilde yumuşak hatlarda tasarlanarak su ögesinin içine yerleştirildi. Bodrum katı açığa çıkartmak adına oluşturulan köprü, su kas katları ve amfitiyatro alanıyla sınırları çizilen bahçeyle çalışanlar için sosyal alanlar oluşturuldu.

Yapının yüksek prestij algısı oluşturma talebi, misafirlerin üretim alanındaki hareketlilikten uzaklaştırılması prensibini oluşturdu. Bunu sağlamak amacıyla misafir araçlarının park alanını örten giriş kanopisi kullanıldı. Gelen misafirlerin adının yazıldığı elektronik karşılama bordu giriş kapısının üzerinde yerleştirilerek uzun bir yürüme yolu ile binaya yönlendirildi. Bu esnada misafir; peyzaj, su ve mimari ögelerle her adımda oluşan sürpriz etkilere hazırlandı.

Yapı girişi ferah, heykelsi duruşuyla sanat koleksiyoneri olan firmanın eserlerini sergileyebilmesine olanak verebilecek şekilde tasarlandı. Derin perspektifli manzarayı, bahçeyi ve su oyunlarını işaret eden galeri boşluğuna yerleştirilen kırmızı merdiven heykelsi duruşuyla tüm katlarda kendini seyrettiriyor.

Üreticisi oldukları paslanmaz çelik malzeme iç ve dış mekanlarda detayları zenginleştiriyor.

Üretim tarafındaki uzun cephede konumlanan viyadük rampa fikriyle bodrum kat olarak tasarlanan üretim katı, istinat duvarları yapımından ve devasa dolgulardan tamamen kurtarıldı. Binadan uzaklaştırılarak yerleştirilen viyadük sayesinde bodrum kat; üretim ve bakımı kolay, tüm cephesi açığa çıkan, ışık alabilen kullanışlı bir çözüme dönüştü. Viyadük altında da kata özel sosyal alan ve açık depolama alanları elde edilebildi.

Planlamada, yapı kullanıcısı olan mavi ve beyaz yakalı çalışanların birbirleriyle, üretim ve ofis alanlarıyla işlevsel ilişkisinin olabilecek en pratik şekilde kurulması ön planda tutuldu. Çalışan girişleri, soyunma, laboratuvar, eğitim alanları, operasyon yöneticileri ve teknik ofis çalışanlarının mekanları üretim ve sevkiyat alanlarıyla en uygun mesafelere ve katlara yerleştirilerek görsel olarak da birbirlerini görebilecekleri şekilde konumlandırıldı. Araç manevra, tartım alanlarının ölçüleri, prosese göre yerleştirilen kapılar, yatay ve düşey taşıma yapan elemanlar ile operasyonu hızlandıran vinç yerleşimleri verimliliği ve üretim hızını etkileyecek şekilde detaylandırıldı. 

Yemekhane alanı, bahçe ile komşu, sosyal kullanıma uygun olacak yere yerleştirildi. Açık hava sunumuna uygun tasarlanan amfitiyatro basamakları, gölge imkânı veren yarı açık alanlar ve serinletici ve dinlendirici su oyunları şirket bağlarını güçlendiren sosyalleşme alanlarını oluşturuyor.Bir fabrika yapısı olarak emsalleriyle kıyaslandığında bulunduğu coğrafyada varlığını hissettiren, akılda kalıcı, prestijli, merak uyandıran, çalışma isteği veren bir varoluşa sahip olması amaçlandı.

Bodrum katının her iki yönde açığa çıkan cephesinin kazandırdığı sosyal alanlar, açık alanların kullanımı, bol ışık alan cephe yorumları ve ferah iç mekân çözümleri, atık ve tehlikeli operasyonların iş güvenliğini artırıcı çözümleri, engelli dostu yapısıyla yapı farklılaşıyor.Tasarımdan öncelikli beklenti; firmanın sahip olduğu gücün, vizyonun, uzmanlığın, kaliteye verilen önemin, çalışan mutluluğuna değer verildiğinin hissedildiği nitelikli bir yaşam alanına ulaşılmasıydı.

Çalışanlara benzersiz bir çalışma ortamı sunulmasıyla mutlu, yüksek motivasyonlu, verimli çalışılan, aidiyet duygusunun güçlü olduğu bir ekip sahibi olmak vizyonun en öncelikli hedefiydi.Finalde gelinen noktada hızla amaçlanan çalışan kalitesine ulaşılmasına tasarımın yaptığı katkıyı görmek sevindirici oldu.

Firma, anavatanından hayli uzakta gerçekleştirdiği bu yatırımda hedef pazara, müşterilere, çalışan ve çevreye vermek istediği mesajların olumlu geri dönüşlerini beklenenden hızlı alabilmekten heyecan duyuyor. Yatırımın sektöre ilham verici bir örnek olduğu düşünülmekte.

Enerji verimliliğine, yalıtıma verilen önem, proses ısılarının geri kazanımı, proses atıklarının geri dönüştürülebilmesi, gün ışığından faydalanılması, yağmur sularının ve gri suların geri kazanımı sürdürülebilirliği temin ediyor.

Ofis alanlarında gün ışığından faydalanma, ısı ve ses kalitesi sağlanabilmesi adına yüksek nitelikli cam tercihleri, mesh gölgelemeler konfor ve enerji tasarrufları sağlamakta. Açık alanlarda kullanılan su ögesi yaz sıcaklarında oluşturduğu mikro iklimle serinletici bir ortam sağlamak için kullanıldı.

Deprem Sigortası Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Aytekin Çelik, deprem sigortalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Taşınmazların tamamının zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını söyleyen Çelik, kapsam dışındaki binalar için de isteğe bağlı olarak deprem sigortasının yaptırılabileceğini belirtti. Sözleşme yapılırken bina durumunun DASK’a doğru bir şekilde beyan edilmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, binada mevzuata aykırı değişiklik yapılması halinde DASK’ın sözleşmeyi feshedebileceğini vurguladı. 25.11.2022 tarihinden sonra meydana gelen depremlerde DASK tarafından sigortalıya azami olarak 640 bin TL ödendiğini söyleyen Çelik ‘Sigorta edilen taşınmazın değerinin bu miktardan daha fazla olması halinde, fazlaya ilişkin kısmın zorunlu olmayan deprem sigortasıyla teminat altına alınabilmesi mümkündür’ dedi.

KTO Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Aytekin Çelik, yaptığı açıklamada ‘634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binalar içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler zorunlu deprem sigortası kapsamına girer. Söz konusu zorunluluk bir defalık sözleşme yapılmasına ilişkin olmayıp sözleşmenin her yıl zorunlu olarak yenilenmesi gerekmektedir’ dedi.

Taşınmazların tamamının zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını belirten Çelik ‘Kamu Konutları Kanunu’na tâbi olan veya kamu hizmet binası olarak kullanılan binalar ve bağımsız bölümler, tamamı ticari veya sınai amaçla kullanılan binalar, köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binalar teminat kapsamı dışındadır. Ayrıca ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen, taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde tadil edildiği veya zayıflatıldığı tespit edilen, projesi bulunmayan ve mühendislik hizmeti görmemiş binalar, yetkili kamu kurumları tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ile mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar zorunlu deprem sigortasının kapsamı dışında kalmaktadır’dedi.

BİNADA MEVZUATA AYKIRI DEĞİŞİKLİK OLURSA DASK SÖZLEŞMEYİ FESHEDER!

Bazı binalar zorunlu deprem sigortasının kapsamı dışında bırakıldığından sigorta sözleşmesi yapılırken binanın durumunun DASK’a doğru bir şekilde beyan edilmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, aksi halde DASK tarafından sigorta tazminatının ödenmemesinin veya sigorta tazminatında indirim yapılmasının gündeme gelebileceğini ve sigorta sözleşmesi süresi içerisinde binada mevzuata aykırı değişiklik yapıldığının öğrenilmesi halinde DASK’ın sözleşmeyi feshedebileceğini belirtti.

Depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarların zorunlu deprem sigortası kapsamına girdiğini söyleyen Çelik ‘Enkaz kaldırma masrafları, kâr kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgâh ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar teminat kapsamı içerisine girmemektedir. Aynı şekilde sigortaya konu olan taşınmazda yer alan her türlü taşınır mal, eşya ve benzerlerine ilişkin zararlar da teminat kapsamı içerisinde yer almamaktadır. Zorunlu deprem sigortası depremin neden olduğu maddi zararlara ilişkindir. Bu sebeple ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar teminat kapsamı dışında kalmaktadır. Aynı şekilde manevi zararların da DASK’tan talep edilebilmesi mümkün değildir. Depreme bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlar da teminat kapsamı dışındadır.’dedi.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI ANCAK BELİRLİ BİR MİKTARA KADAR TEMİNAT SAĞLAMAKTADIR!

Zorunlu deprem sigortası ile sigorta poliçesinde gösterilen sigorta bedeline kadar bir teminat sağlandığını belirten Çelik ‘Depremzedenin uğradığı zarar daha fazla olsa bile DASK tarafından ancak sigorta poliçesinde belirtilen sigorta bedeline kadar sigorta tazminatı ödenebilir. Sigorta bedeli Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı’nda belirlenen metrekare bedeline göre belirlenir. Söz konusu metrekare bedelleri 25.11.2022 tarihinde %100 oranında artırılmıştır.  Dolayısıyla bu tarihinden sonra meydana gelen depremlerde ödenecek olan azami miktar (sigorta bedeli) 640.000TL’dir. Söz konusu değişiklik 25.11.2022 tarihinde yapılmasına rağmen yeni teminat miktarları 01.01.2022 tarihinden sonra yapılan diğer deprem sigortalarına da uygulanacaktır. Sigorta edilen taşınmazın değerinin bu miktardan daha fazla olması halinde, fazlaya ilişkin kısmın zorunlu olmayan deprem sigortasıyla teminat altına alınabilmesi mümkündür. Örneğin evin değerinin 1.000.000TL olması halinde DASK tarafından en fazla 640.000TL teminat sağlanacağından 360.000TL’lik kısım için isteğe bağlı deprem sigortası yapılabilir. Deprem sonucunda meydana gelen kısmi hasarlarda da DASK tarafından sadece zarar miktarı kadar bir ödeme yapılır. 

DASK İLE UYUŞMAZLIK YAŞANMASI HALİNDE DAVA AÇILABİLCEĞİ GİBİ SİGORTA TAHKİM KOMİSYONUNA DA BAŞVURULABİLİR

Sigorta tazminat miktarının belirlenmesinden itibaren en geç bir ay içerisinde DASK tarafından sigorta tazminatının hak sahibine ödemesi gerekir. Ayrıca deprem sonrasında sigortalılara avans ödemesi yapılması mümkündür. DASK ile sigorta tazminatının ödenmesi vb. konularda bir uyuşmazlık ortaya çıkarsa sigorta ettiren kişi bu konuda mahkemelere dava açabileceği gibi Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurabilir. DASK, sigorta tahkimine üyedir’ dedi.

Özel Yaşam Alanlarının Özel Rengi: Cubo Badem

Cubo 2022 iç cephe kartelasında yer alan Badem Rengi, toprağı, verimliliği, bağlılığı ve güveni temsil ediyor. Etkisi oldukça kuvvetli, tatlı bir kızıl kahve tonunda olan Badem rengi ile doğanın huzurunu yaşam alanlarınıza taşıyabilirsiniz.

Türkiye’nin boya sektöründeki önemli oyuncularından Cubo’nun, bademden esinlenerek renk kartelasına kattığı ve dekorasyona farklı bir tarz kazandıracak Badem rengi sadakatin, konforun ve güvenin rengi. 

Tatlı bir kızıl kahveyi adresleyen Badem rengi ile kendinize özel alanlar tasarlayabilirsiniz. Dilerseniz açık renkteki bir duvarın üzerine uygulayacağınız geometrik formlarla yaşam alanlarınıza daha modern bir hava katabilirsiniz. Farklı renklerle kombinleyerek sınırsız mekanlar yaratabilirsiniz.

Ezberlerin dışındaki Badem rengini tercih edeceğiniz alan ister yatak odanız, ister oturma odanız, ister sıcak bir karşılama için antreniz ya da koridorlarınız olsun mekana bambaşka bir boyut kazandırabilirsiniz.

Renk literatüründe insan üzerinde güvenli, doğal ve tutarlı bir etki yaratan kahve tonları, mekanda tercih edildiğinde iddialı ve zengin bir duruş da sergiler. İnsan psikolojisi üzerindeki olumlu etkileri olan kızıl kahve tonları, mutluluk verir, canlı hissettirir, hayal gücünüzün gelişimine yardımcı olur.

Cubo’nun renk kartelasından tercih edeceğiniz iç cephe rengi Badem’i, ipek mat, soft mat, mat görünümlü, su bazlı ve silinebilir özellikteki tüm ürün gruplarında hazır olarak bulabilirsiniz. 

BAB Architects’ten Anadolu Ajansı Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katlarına Yeni Tasarım

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları, İstanbul merkezli mimarlık ve iç mimarlık ofisi BAB Architects tarafından açık planlı, işlevsel ve yenilikçi bir anlayışla yeniden kurgulandı. 

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları, BAB Architects tarafından “açık ofis konsepti” ile yeniden tasarlandı. Bir aylık tasarım ve altı aylık uygulama periyodunda tamamlanan ve toplam 4000 metrekare alana sahip ofis katları; açık ofis çalışma alanları, ortak dinlenme köşeleri, toplantı odaları ve yönetim birimlerinden oluşuyor. Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları’nın teknik ve mimari konuları bütüncül bir şekilde ele alınmış, tüm elektrik- mekanik altyapıları, aydınlatma senaryosu ve akustik ihtiyacı tasarımla entegre biçimde, bir arada çalışılmış. Böylece proje, en kısa sürede sorunsuz bir şekilde tamamlanabilmiş.

Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş liderliğindeki BAB Architects, açık planlı ofis konsepti, ofis içerisindeki mesleki üretiminyaşayan bir form olduğu, içinde bulunduğu çevreye göre şekil aldığı, sürekli olarak geliştiği, değiştiği ve kolektif çalışmanın amaçlandığı fikir zenginliğinden beslendiği bir tasarım formülü üzerinden kurgulanmış. Bu bağlamda, genç ruha sahip, dinamik, enerjik, renkli bir çevre yakalamak ve ekip çalışmasını destekleyen, transparan, çok amaçlı bir çalışma ortamı yaratmak amaçlanmış. Mekanın duvarlarla mümkün olduğunca az bölüntülendiği ferah ve aydınlık bir çalışma ortamının kurgulandığı ofis katlarında kaldırılan sabit duvarların yerine, mekansal ayrımlar, ihtiyaca göre birbirine dönüştürülebilir işlevlere imkan sunan katlanır seperatörler, taşınabilir mobilya bölücülerle gerçekleştirilmiş. Öznel çalışma gerektiren durumlar ve kısa süreli özel görüşmeler için “booth” adı verilen çalışma kabinlerikullanılmış. Uzun süreli özel görüşmeler için planlanan konferans odaları ve idari odalarda ise gerekli mahremiyet BAB Architectsmimarları tarafından tasarlanan alçıpan ve bölme duvarlar ile korunmuş.

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları’nın her biri, birbirinden farklı ancak uyumlu renk konseptine sahip. Canlı renklerin hakim olduğu bu mekanda renk senaryosu; mobilyalar, aydınlatma elemanları, döşeme ve duvar kaplamaları gibi temel öğelerde kendini göstermiş. BAB Architects’in katlardaki galeri boşluğunu çevreleyerek gölgelik amacıyla kullandığı çok renkli, hareketli zincir separatör bunun en dikkat çekici örneklerinden biri. Renkler, aynı zamanda çalışma ve dinlenme alanları, yönetim birimleri gibi farklı işlevlere sahip bölümleri birbirinden ayırmak için de kullanılmış.

Ofislerin malzeme seçimlerinde şeffaf ve geçirgen ürünler tercih edilmiş. Tavanda delikli mesh paneller kullanılırken sabit mobilyalarda ve bölücülerde cam yüzeylere sıklıkla yer verilmiş. Tavandaki mesh paneller, mekanda mevcut düşük kat yüksekliğinin algısını da kaybettirerek kat yüksekliğinin olduğundan daha fazla hissedilmesini sağlamış. 

Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları bünyesinde rekreatif faaliyetlere imkan veren çeşitli sosyal alanları da bulunduran bir konsept anlayışına sahip. BAB Architects Kurucuları Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş’in “Açık ofiste dolaşırken sirkülasyon alanlarının bir köşesinde bir yazı panosu etrafında kurgulanmış ufak toplantı ve toplanma alanları kurguladık. Bu açık toplantı alanları insanları anlık gelişen bir çözüm ihtiyacı karşısında bile hızlıca beyin fırtınası yapmaya teşvik eden, bir görüşü sıcağı sıcağına tüm katılımcılarla objektif şekilde ele alabileceğiniz yani üretkenliğe de doğrudan hizmet eden faydalı çalışma alanlarıdır” sözleriyle tariflediği sosyal alanlar eski nesil ofislerin aksine kullanıcıyı ara sıra oturduğu masadan kaldırmayı, saplandığı iş döngüsünden bilerek koparmayı, kısa bir molanın ardından çalışanın üzerinde çalıştığı konuya dışarıdan ve daha sağlıklı bakabilmesini hedefliyor. 

Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş’e göre  “Çalışanların bu eğlenceli sosyal alanlarda kurdukları temas birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlıyor ve böylece ofisler insanların empati yetisini pekiştirdiğinden, karşılıklı anlayışın ve yardımlaşmanın olduğu, herkesin bir arada çalışmanın bireysel sorumluluğunu üstlendiği medeni ve kaliteli bir ortama kendiliğinden dönüşüyor.”

BAB Architects tarafından bu bakış açısıyla ele alınan Anadolu Ajansı Ankara Genel Müdürlük Binası Açık Ofis Katları planlama ve tasarım kurgusuyla mimarinin insan psikolojisi üzerindeki pozitif etkilerinin çalışma ortamlarındaki verimliliği de doğrudan etkileyebileceğinin nitelikli bir örneği olarak ayrışıyor. 

Bakan Kurum: ”11 İlde İnşaat Malzeme Fiyatları Sabitlendi”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesi ilan edilen 11 ilde inşaat malzeme fiyatlarının sabitlendiğini duyurdu.

Bakan Kurum, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da aralarında bulunduğu iş dünyası ve çok sayıda inşaat malzemesi üreticisiyle bir araya geldi.

İş dünyası temsilcileriyle bir araya gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde inşa edilecek kalıcı konutlara ilişkin süreci, üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile birlikte yürütmek zorunda olduklarını belirtti. İş dünyası temsilcilerinin dinlendiği, üretimin artırılmasına ilişkin istişarelerde bulunulan toplantıda, inşaat malzemesi üreticileri, depremlerden etkilenen 11 ilde fiyatları sabitlediklerini açıkladı.

‘Türkiye için elini taşın altına koyma zamanı’ diyen Bakan Kurum, süreç hakkında bilgi verdi. Bakan Kurum, toplantıda şu ifadelere dikkat çekti:

“Üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile hep birlikte bu süreci yürütmek zorundayız. Devletin gücünü bugün vatandaşa gösterme, her türlü imkânı vatandaşa verme günü. Bunu da hep birlikte yapmak zorundayız. Bunu yapacak güce ve kudrete sahibiz. El birliği içerisinde bu süreci yöneteceğiz. Bu süreci doğru yönetmek zorundayız. Biz pandemi sürecinde kimsenin çalışmadığı bir dönemde afet konutunu da yaptık, sosyal konutumuzu da yaptık, kamu yatırımlarını da yaptık. Milletin evden çıkmadığı süreçte biz sokaktaydık. Maskeyle gittik şantiyede çalıştık. Tüm dünya tedariki durmuştu. Yarın hepsi düzene girer, aslolan olanı orada takip etmek, birlikte yönetmek. Bunu da inşallah yöneteceğiz.”

Zemin Kaplama Sektöründe Yeniliğin Adı: ‘EPOXIN’

2019 yılından bu yana, zemin kaplama alanında başarılı projelere imza atan EPOXIN, 10 yılı aşkın süredir hizmet deneyimi bulunan, Türkiye’nin ve Dünya’nın önde gelen firmalarına hizmet veren SİHİRLİ BOYALAR firmasının, tescilli markası olarak öne çıkıyor.

Merkezi İstanbul’da olan EPOXIN, kalite standartlarından ödün vermeden, müşteri memnuniyetini kendine ilke edinerek, sadece doğa dostu ürünleri bünyesine katarak, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor.

Zemin Kaplamanın En Avantajlısı: R40

Zemin kaplama alanında ismini sıklıkla duyduğumuz EPOXIN, R40 isimli ürünüyle son zamanlarda çok ses getiriyor. Mineral esaslı, Lityum silkat özelliğine sahip olan ürün, yüzeye penetre olup, elektrostatik geçirimsizlik sağlayan bir malzemedir.

UV ışınlarına, çizilmelere, kabuklaşmalara karşı yüksek dayanım sağlayan, Epoksi’ye göre ciddi maliyet avantajı sunan R40, zemin yüzeylerine epoksi uygulama yaptırmak isteyen müşterilerin tek tercihi olma yönünde hızla ilerliyor. R40 uygulamasının uzun ömürlü olması için mutlaka EPOXIN’in uzman ekipleri tarafından uygulanmış olması gerekir.

EPOXIN markasının, en yeni ürünü R40’ın Epoksi ile karşılaştırma tablosu şu şekilde;

Türkiye’nin herhangi bir yerinde, ister yeni proje, isterse eskimiş onarım gerektiren yüzeyler için hizmet verilmektedir. Fabrikaların, Lojistik merkezlerin, Otoparkların, Depo’ların zemin uygulamalarının vazgeçilmezi olmayı hedefleyen EPOXIN, R40 ürünü ile çok ses getireceğe benziyor.

Firmanın uzun vadeli hedefleri arasında ise, EPOXIN NANO TEKNOLOJIK ürünlerin ihracat pazarını genişletmek de yer alıyor.

EPOXIN markasının, R40 zemin kaplama ürünü hakkında daha detaylı bilgi almak için www.epoxin.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

İzocam Genel Direktörü Murat Savcı: ”Isı ve Su Yalıtımı, Binaların Depreme Mukavemetini Büyük Oranda Koruyor”

Enerji tasarrufu için vazgeçilmez olan yalıtım uygulamaları, binaların depreme dayanıklılıklarını korumak gibi önemli bir görevi daha üstleniyor! 1–7 Mart Deprem Haftası’nda, tüm Türkiye’ye “Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!” çağrısında bulunan İzocam, binalarımızın depremlere karşı mukavemetinin güçlü olması için gerekli olan ısı ve su yalıtımı uygulamalarına dikkat çekiyor. 

Ülke olarak 6 Şubat sabahı deprem gerçeğiyle en acı şekilde tekrar yüzleştik. Art arda meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen yıkıcı depremlerle son yüzyılın en büyük felaketini yaşadık. Bu deprem bizlere, binalarımızı gerek planlamaları gerekse tüm yapı elemanlarıyla birlikte eksiksiz ve güçlü bir şekilde inşa etmemizin önemini bir kez daha hatırlattı. Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam, ülkemizde her yıl 1–7 Mart tarihleri arasında düzenlenen Deprem Haftası’nda binalarımızın depremlere karşı mukavemetinin güçlü olması için gerekli olan ısı ve su yalıtımı uygulamalarının önemine dikkat çekerek, tüm Türkiye’ye “Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!” çağrısında bulundu.

Enerji tasarrufu için vazgeçilmez olan yalıtım uygulamalarının, aynı zamanda binaların depreme dayanıklılıklarını korumak gibi önemli bir görevi daha üstlendiğini vurgulayan İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “Binalarda uygulanan radye temel, tünel kalıp taşıyıcı sistem, yüksek beton dayanımı gibi teknik çözümler kadar, kritik noktalarda kullanılan yalıtım ürünleri de binaların depremlerde ayakta durması için gereken öncelikli unsurlar arasında yer alıyor. Binaların dayanımının uzun yıllar ilk günkü gibi korunması için binaları dış etkenlere karşı korumamız gerekiyor. Dolayısıyla binalarımızın depreme dayanıklı olması amacıyla almamız gereken önlemlerden biri, doğru şekilde hesaplanan ve nitelikli malzeme ve işçilikle uygulanan ısı ve su yalıtımı…

Doğru ve nitelikli yapılan ısı yalıtımı uygulamaları, ısıl farklar karşısında duvarlarda yoğuşma olmasını, dolayısıyla duvarlar içinde rutubet oluşmasını engelliyor. Rutubet gözle görülmeyen, bununla birlikte hem hane halkının sağlığına hem de binanın taşıyıcı sistemine zarar veren bir oluşum. Binanın taşıyıcı sisteminde oluşan ve gözle görülmeyen hasarlar, yer sarsıntılarında binanın mukavemetini sağlayamamasına sebep olabiliyor.

Ayrıca, özellikle toprak altında suyun bulunduğu bölgelerdeki su yalıtımı doğru yapılmayan binalarda temellerden tüm taşıyıcı sisteme kılcal yollarla ilerleyen su, kolon ve kirişlerin içindeki donatı yani demir iskeleti korozyona uğratıyor. Bu olumsuz durum binanın depreme karşı mukavemetinin büyük oranda düşmesi ile sonuçlanıyor. Bu kaygı verici tablo, meydana gelecek depremlerde binanın güvenliğinin yok olması anlamına geliyor. Bu nedenle ısı yalıtımı gibi su yalıtımı yaptırmak da tüm binalar için hayati önem taşıyor.

Dolayısıyla hem ülkemizin ekonomik anlamda kalkınması hem de binalarımızda enerji tasarrufu sağlayabilmemiz için elzem olan yalıtım uygulamalarının, binalarımızın depreme dayanıklılığında da kritik bir role sahip olduğunu unutmamamız gerekiyor” diye konuştu.

“Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!”

Bilimsel araştırmalar ve tarihi veriler Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini ortaya koyarken, bizlerin de bu gerçeği ömürlerimiz boyunca pek çok kez deneyimlediğimizi ifade eden İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“En son 6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş olan ve toplamda 11 şehrimizi yıkıma uğratan depremlerle ilgili uzmanların uyarılarını daha önce pek çok kez işittik. Nihayetinde aynı bölgede 9 saat arayla meydana gelen 2 büyük deprem ve artçıları sebebiyle 30 bin bina enkaza dönerken 300 binin üzerinde konut kullanılamaz hale geldi. 

Uzmanlar, gelecekte de Marmara Denizi’nin yanı sıra Erzincan ve Bingöl’ün yer aldığı Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu ve Varto Fay Zonları’nın kesiştiği alanın ve son depremde yara alan Hatay ve Adana’nın yer aldığı bölgenin, deprem riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Dolayısıyla ülkece başlattığımız seferberlikle yıkıma uğrayan illerimizde yaralarımızı sararken, bir yandan da ‘Şimdi sıra depreme dayanıklı bina seferberliğinde!’ diyerek tüm bu bilimsel verilere uygun şekilde, depreme dayanıklı binalar inşa etmemiz gerekiyor. Aynı şekilde deprem riski taşıyan illerimizde de yıkıma uğramamak adına bir an önce bölgelerdeki riskleri analiz ederek gerekli önlemleri almamız büyük önem taşıyor.

Bilindiği üzere ülkemizde 80 yıldır deprem şartnamesi uygulanıyor ve 1999 Gölcük Depremi sonrasında yenilenen Deprem Yönetmeliği, gerekli görülen hallerde güncellenmeye devam ediyor. Binaların deprem dayanımının arttılması için; başta Deprem Yönetmeliği olmak üzere yürürlükteki tüm ilgili kanun ve yönetmeliklere göre projelendirilmeleri, yerinde zemin etütlerinin gerçekleştirilmesi ve bu projeler doğrultusunda yapım tekniklerine uygun olarak inşa edilmeleri gerekiyor.” 

‘’Depremde Lojistik ve Koordinasyon Önem Taşıyor’’

Euroasian Cargo Solutions Türkiye Ülke Müdürü Ali Evren Özsoy, “Felaket durumlarına müdahale eden kurumun, kamu ve özel sektörün bölgelerdeki imkanlarına dair bilgilere hâkim olması ve bunlardan maksimum seviyede yararlanılması büyük fayda sağlar” dedi.

Euroasian Cargo Solutions İtalya Milano merkezli bir firma. Lojistik ve taşımacılık sektörünün önde gelen isimlerinden biri olan Ali Evren Özsoy, Mart 2022’den bu yana Euroasian Cargo Solutions şirketinin Türkiye ülke müdürü olarak görev yapıyor.

Şirket aynı zamanda Etihad’ın Türkiye’deki kargo hizmetlerinin satış ve pazarlama hizmetini üstlenmiş durumda. Özsoy büyük bir yıkıma neden olan depremin kapsamlı bir lojistik planlama ve koordinasyonun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirterek deprem sonrası lojistik süreçlerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Planlar hayata geçmeli”

“Hem ulusal hem de uluslararası yardımlar bölgeye gönderilmeye devam ediyor. Ancak bu yardımları taşıma modlarından birini kullanarak bölgeye aktarmak işin kuşkusuz önemli.

Gelen malzemenin lojistiği için tüm süreçlere dair planların en doğru şekilde hazırlanması da sürecin ikinci önemli halkası. Bu planlar; malzemenin envanterinin çıkarılmasıyla başlayan, ihtiva ettiği ürünlere göre ilk varış noktasında elleçlenip uygun alanlarda depolanmasından, uygun bir yöntemle felaketzedeye teslimatını içeren detaylı süreçlerden oluşur.

Ancak ve ancak bu planların etkin bir şekilde hayat geçirilmesi sonucunda yardım malzemeleri zamanında ve minimum zaiyatla gereken yerlere ulaştırabilir. Felaket durumlarına müdahale eden kurumun kamu ve özel sektörün bölgelerdeki imkanlarına dair bilgilere hakim olması, ve bunlardan maksimum seviyede yararlanılması vatandaşlarımızın mağduriyetlerini gidermek için büyük fayda sağlayacaktır.”

“Gönüllü ekipler kurdu”

Birçok büyük lojistik şirketinin kendi içlerinde gönüllü felaket müdahale ekipleri kurduğunu belirten Özsoy, “Bu ekipler içinde özellikle havalimanlarında hizmet verebilecek yer hizmetleri eğitimi almış personel bulunmaktadır. Bu çok önemli bir inisiyatiftir. Bildiğiniz gibi bu tür felaketlerde bölgeye birçok yardım malzemesi kargo uçaklarıyla gelmektedir. Bu uçaklar bölgeye vardığında boşaltılması ve boşaltılan malzemelerin uygun bir şekilde elleçlenerek, depolanması gerekmektedir. Bütün sürecin kamu kaynaklarından sağlanması yerine özel sektörün sahip olduğu bu imkanların acil müdahale planları içine dahil edilmesi şarttır” dedi.

“Türkiye lojistikte başarılı”

 “Türkiye’yi lojistik ve kargo sektörü açısından bu coğrafyada nerde görüyorsunuz” şeklindeki sorumuza Ali Evren Özsoy şu yanıtı verdi; “Türkiye’nin lojistik ve kargo sektöründe genel anlamda başarılı çizgiye sahip olduğunu düşünüyorum.Rusya-Ukrayna krizi ülkemizin lojistik alanındaki operasyonel gücünün bu coğrafyada ne kadar etkili bir güç olduğunu tekrar ortaya çıkarmıştır. İstanbul Havalimanı bu konuda en iyi örneklerden birisidir.”

“Yardımları ulaştırmada göreve hazırız”

Ali Evren Özsoy, Etihad Havayolları’nın Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bayrak taşıyıcısı konumunda olan büyük bir havayolu şirketi olduğunu söyledi. Özsoy şöyle devam etti: “Bu sebeple BAE devletinin Türkiye’deki depremzedelere göndereceği yardımların ulaştırılmasında gereken desteği ilerleyen süreçte de vermeye devam edecektir. Ayrıca bize verilen bilgiye göre; Etihad çalışanları kendi içinde deprem bölgesinde etkilenen vatandaşlar için bir bağış kampanyası başlatmıştır. İlerleyen dönemde ortaya çıkacak ihtiyaçlar konusunda da imkanlarımız dahilinde destek vermeyi planlıyoruz.”

Etihad uçuş sayısını 7 güne çıkardı

Ali Evren Özsoy hem Euroasian Cargo Solutions hakkında hem de Etihad’ın kargo hizmetleriyle ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Euroasian Cargo Solutions lojistik sektöründe hava, kara, deniz ve antrepoculuk gibi birçok alanda iş ortaklarımıza hizmet sunmaktadır. EtihadCargo bizim hizmeti devir aldığımız tarihten itibaren haftalık uçuş sayısını 3 günden 7 güne, uçak tipini de dar gövdeden ağırlıklı olarak geniş gövdeye çıkardı. Bu doğrultuda günlük kargo taşıma kapasitemiz ortalama 15 tona ulaştı.”

Kaynak: Dünya

”Riskli Yapılar Deprem Gerçeğine Karşı En Büyük Tehdit”

Ülkemizde deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında anılan Deprem Haftası özelinde, inşaat sektörünün güçlü oyuncularından biri olan Siltaş Yapı kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti. Riskli ve güvensiz binaların ivedilikle yenilenmesi gerektiğine vurgu yapan Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir, deprem gerçeğine karşı güvenle yaşamanın tek yolunun yapıların güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti.

Deprem kuşağında bulunan Türkiye’deki binaların birçoğu halen riskli ve güvensiz durumda ve büyük kısmı 2000 yılından önce inşa edilen bu yapıların acilen yenilenmesi gerekiyor. 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir, ülkemiz açısından yapıların güvenliğini sağlamanın kritik önemine vurgu yaptı. 

“Kentsel dönüşüm bir ihtiyaç değil, zorunluluk”

Ülkemizde 2000 yılından önce inşa edilmiş binaların çoğunun riskli bina sınıfına girdiğini hatırlatan Murat Özdemir, “Depremi önlemek mümkün olmasa da vereceği zararları en aza indirebiliriz. Bu noktada deprem tehdidine karşı en önemli çözümün kentsel dönüşüm olduğunu tekrar vurgulamak isteriz. Kentsel dönüşüm bir ihtiyaçtan öte deprem kuşağında olan ülkemiz için bir zorunluluk. Olası bir deprem anında can ve mal güvenliğini sağlamak için binaların depreme karşı güvenli durumda bulunması hayati önem taşıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan bilgilere göre 2035 yılına kadar kentsel dönüşüme girmemiş tek yapı bırakılmaması hedefleniyor. 3 milyon 200 bin konutun yenilendiği, 81 ilde 922 ilçede, 250 bin konutun dönüşümünün sürdüğü belirtiliyor. Ülkemizde kentsel dönüşüm devam etse de birçok bölgede bu sürecin ivedilikle hızlandırılması gerekiyor. Bu noktada yapı denetimlerinin de sıklaştırılması şart. Kentsel dönüşüm için biz sektör oyuncularına da yeni konut üretiminde önemli görevler düşüyor” dedi.

Riskli binaları anlamak mümkün

Bir binanın riskli sınıfta olup olmadığını anlamanın mümkün olduğunu belirten Özdemir, “Deprem gerçeğine karşı gerekli bilincin oluşması gerekiyor. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’a göre riskli yapı; ekonomik ömrünü tamamlayarak teknik verilerle yıkılma ve ağır hasar görme riski tespit edilmiş olan yapılar olarak belirtiliyor. Buna göre özellikle 2000 yılından önce yapılmış binaların büyük kısmı riskli bina sınıfına giriyor. Yapımında hazır beton kullanılmaması, bodrum katında rutubet olması, kolon ve kirişlerde paslanmalar ve çatlaklar bulunması, bodrum katlarında su izolasyonu olmaması, tadilatlar nedeniyle taşıyıcı kolon ve kirişlerin kesilmesi bir binanın riskli yapı olduğuna işaret ediyor” şeklinde konuştu.

Elektrik ve Enerji Sektörü İlk Kez IEEE PES GT&D ile İstanbul’da Buluşuyor

Kuzey Amerika’da yaklaşık 50 yıldır “Elektrik Şebekeleri ve Enerji” etkinliği kapsamında düzenlenen IEEE PES GT&D Uluslararası Kongre ve Fuarı ilk kez İstanbul’da gerçekleşiyor.  İstanbul’da, İstanbul Kongre Merkezi’nde 22-25 Mayıs 2023 tarihlerinde, sektöre yön verecek olan 2023 IEEE PES GT&D Uluslararası Kongre ve Fuarı, elektrik ve enerji sektörü üreticilerini bir araya getirecek. 

Misyonu “İnsanlığın yararı için teknolojik gelişmeleri ve mükemmeliyeti desteklemek” olan IEEE (Amerikan Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü) mühendislik ve teknoloji alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri; 160’tan fazla ülkede yaklaşık 500 bin üyesiyle yılda 2 binden fazla etkinliğe imza atıyor. 22-25 Mayıs 2023 tarihlerinde gerçekleşecek fuar uluslararası düzeyde akademisyenleri, araştırmacıları, endüstriyel uzmanları ve teknoloji liderlerini ağırlayacak. Fuara elektrik, enerji ve çevre, bilişim ve finans gibi çeşitli alanlarında sektörün önde gelen şirketleri katılacak. Kanada’dan Hindistan’a kadar dünyanın birçok yerinden sektör temsilcilerinin yer alacağı fuara T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı düzeyinde de katılım olacak.  

Yeni teknolojiler tanıtılacak

Üç gün sürecek 2023 IEEE PES GT&D Uluslararası Konferans ve Fuar Etkinliği’nde elektrik ve enerji sanayi ile birlikte elektrik şebekelerinin problemlerinin çözümlerine yönelik paneller düzenlenecek, geleceğin elektrik şebekeleri, enerji sistemleri ve çevre ile ilgili teknolojilere yönelik çeşitli bilimsel ve teknolojik oturumlar yapılacak. Konferans boyunca; elektrik şebekeleri, enerji ve bilişim alanında yeni teknolojilerin tanıtılmasının yanısıra gelişmiş teknolojik ürünler de sergilenecek. 

Organizasyonda ele alınacak konu başlıklarından bazıları ise şöyle; 

• Enerji, Çevre ve Karbonsuzlaştırma 
• İklim değişikliği ve Elektrik Üretim Üzerine Etkileri 
• Yeşil Enerji Dönüşüm Sistemleri 
• Elektrik Santrallerinin İzlenmesi, Korunması, Kontrolü ve Otomasyonu 
• Nükleer Güç Üretiminin Geleceği
• İklim Değişikliğinin Dağıtım ve İletime Etkisi

Etkinlik, Türkiye’ye ekonomi ve turizm alanlarında faydalar sağlayacağı gibi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tartışılacağı bir akademik ve endüstriyel platform oluşturacak. Böylece uluslararası üniversiteler ve küresel sanayi ile Türkiye’deki üniversiteler ve Türkiye’deki üst düzey sanayi de bu sürecin bir parçası olabilecek.

IEEE PES Türkiye Topluluğu tarafından organize edilen fuarın başkanlığını Prof. Dr. Ömer Usta üstleniyor. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin teknik sponsorluğunda gerçekleşecek etkinliğin ev sahipliğini ise EnerjiSA ve EAE Elektrik yapıyor. Etkinliğe IEEE Dünya Başkanı seçilen Prof. Saifur Rahman da katılacak. 

Yeşil Kentler için buluşma

Fuar kapsamında, İstanbul Teknik Üniversitesi ve IEEE PES GT&D arasında düzenlenen protokol ile, “2023 Türkiye Akıllı & Yeşil Binalar ve Kentler Kongresi-1: Teoriden Uygulamaya” temasıyla toplantılar da düzenlenecek. Kongre, Türkiye’nin ilk yeşil bina ve yerleşme sertifikasının genel kurgusunu oluşturan ve eğitimini veren İTÜ öncülüğünde YES-Tr Eğitmenleri tarafından koordine ediliyor. Kongrede akademik ve uygulama düzeyinde bildiriler, posterler ve atölye çalışmaları gerçekleştirilecek; bakanlıklar, belediyeler, akademisyenler ve özel sektör temsilcileri deneyim ve önerilerini paylaşacak. Kongrenin, Türkiye Akıllı & Yeşil Binalar ve Yerleşmeler Platformu’nun (TÜRAYEP) kurulmasına öncülük etmesi hedefleniyor. 

”Depremle Mücadele İçin Güçlü Yapılar ve Güçlü Toplum Bilinci İnşa Edilmeli”

Yerkürenin en kırılgan bölgelerinden birinde konumlanan Türkiye, tektonik plakaların yer değiştirmesi sonucu meydana gelen depremleri derinden hissediyor. Mevcut yapı stokunun deprem yönetmeliğinin geride kalması olası maddi ve manevi kayıp riskini artırırken deprem gerçeğine uygun yaşamak ve yapıların dayanıklılık karnesini güçlendirmek hayati önem taşıyor. 

Deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında anılan Deprem Haftası kapsamında önemli açıklamalarda bulunan Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, çok yakın bir zamanda Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde gerçekleşen, 10 çevre ili etkileyerek büyük bir yıkıma neden olan depremi de hatırlatarak riskli binaların yenilenmesi sürecinde kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti.

Yerkürenin kendi dinamizmi sonucu ortaya çıkan depremi önlemek ve depremden kaçmak mümkün olmasa da deprem bilinciyle daha güvenli bir yaşam inşa edilebilmek mümkün. Deprem gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve riskli binaların yeniden inşa edilmesine odaklanılmasının birincil öncelik olduğunu söyleyen Şua İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Kaya, alınacak önlemler sayesinde depremin yaratacağı zararları asgari seviyeye çekmenin mümkün olduğunu vurguladı. 

Güvenli yapı stoğunun artırılması için planlı şehirleşme hızlanmalı

Toprakları deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak mevcut yapı stoğunun güçlendirilmesinin hayati önem taşıdığını yakın zamanda yaşadığımız ve acı kayıplar verdiğimiz depremde de bir kez daha gördüğümüzü belirten Nimetullah Kaya, “Mevcut istatistiklere baktığımızda; ülkemiz topraklarının yüzde 66’sının birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yer aldığını ve nüfusunun yüzde 71’inin deprem riski altında yaşadığını görüyoruz. Bu noktada diğer doğal afetler de düşünüldüğünde ülkemizdeki yaklaşık 1 milyon 500 bin birimin dönüşümü aciliyet arz ediyor. 2012 yılından bu yana 53 farklı şehirde ilan edilen 281 çalışma alanımızda kentsel dönüşüm başlamıştı. Bu alanlarda bugüne kadar 1 milyon 166 bin bağımsız birimin dönüşümü devam ediyor. Kentsel dönüşümün deprem karşısındaki gücü yadsınamaz. Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde daha yeni çok şiddetli depremler meydana geldi ve ne yazık ki her an yeni bir deprem gerçeği ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla güvenli, sağlıklı ve uzun ömürlü konutlara ihtiyacımız var. Yaşanabilecek büyük depremlere karşı acil olarak riskli binaların yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Bu noktada Şua İnşaat olarak elimizden geleni yapıyor, ülkemizde güvenli yapı stoğunun artırılması ve planlı şehirleşmenin hız kazanması adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

Depreme karşı hazırlıklı olmak için iş birliği şart

Toplum bilincinin yeniden inşa edilmesinin en az yeni binalar inşa etmek kadar önemli olduğunun altını çizen Kaya; “Deprem gerçeğini göz ardı ederek yaşamayacağımız aşikar. Üstelik ne yazık ki, bu doğal afeti yıllar boyunca pek çok ilimizde en acı kayıplarla tecrübe ettik. Aynı şeyleri tekrar yaşamamak ve bu süreci azami hasarla atlatmak için bireysel ve toplumsal olarak gerekli bilinç düzeyine ulaşmamız gerekiyor. Bu noktada olası depremlere karşı hazırlıklı olmak adına gerekli planlama, hazırlık ve farkındalık çalışmalarının ilgili tüm kurum, kuruluş ve kişilerle iş birliği içinde yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu. 

Türkiye Ekonomisi 2022 Yılında Yüzde 5,6 Büyüdü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşılan verilere göre, 2022 yılında ülke ekonomisi yüzde 5,6 oranında büyüme kaydetti.

Üretim yöntemine göre dört dönem toplamıyla elde edilen yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2022 yılında bir önceki yıla göre %5,6 arttı.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2022 yılında bir önceki yıla göre %107,0 artarak 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL oldu.

2022 yılında kişi başına GSYH cari fiyatlarla 176 589 TL, ABD Doları cinsinden 10 bin 655 olarak hesaplandı.

Finans ve Sigorta Faaliyetleri Yüzde 21,8 Arttı 

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2022 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri %21,8, hizmet faaliyetleri %11,7, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %9,9, bilgi ve iletişim faaliyetleri %8,7, diğer hizmet faaliyetleri %5,8, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %4,8, gayrimenkul faaliyetleri %4,3, sanayi %3,3 ve tarım sektörü %0,6 arttı. İnşaat sektörü ise %8,4 azaldı.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

GSYH dördüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,5 arttı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %0,9 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2022 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,5 arttı.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %106,2 artarak 4 trilyon 800 milyar 717 milyon TL oldu. GSYH’nin dördüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 262 milyar 669 milyon olarak gerçekleşti.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, 2022 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre %19,7 arttı. Hanehalkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı %57,5 oldu.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %16,1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %9,0, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise  %2,6 arttı.

2022 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre mal ve hizmet ihracatı %9,1, ithalatı ise %7,9 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %3,3 azalırken ithalatı %10,2 arttı.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

İşgücü ödemeleri 2022 yılında bir önceki yıla göre %82,7 artarken, net işletme artığı/karma gelir %115,2 arttı. 2022 yılının dördüncü çeyreğinde ise işgücü ödemeleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %103,3 artarken, net işletme artığı/karma gelir %104,9 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl %30,1 iken bu oran 2022 yılında %26,5 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %52,5’ten %54,5’e yükseldi.

Son dakika... Türkiye ekonomisi yüzde 5.6 büyüdü

Bakan Ersoy: ‘’Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı Oluşturulacak’’

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, deprem bölgesinde zarar gören kültür varlıkları için Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı kurulacağını ifade etti.

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli yaşanan depremler, tarihi yapısıyla bilinen bölgede kültür varlıklarının da zarar görmesine neden oldu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Hatay Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen Hatay Kültürel Mirasını Koruma Bilimsel Danışma Kurulu Toplantısı’nın ardından açıklama yaptı. Ersoy, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından geçen hafta kentte tarihi ve kültürel yapılarla ilgili inceleme gerçekleştirildiğinin bilgisini verdi.

‘’502 Kişilik Ekip Çalışıyor’’

Bakanlık olarak 11 ildeki kültür varlıklarının hasarlarının tespitine ilişkin hızlı çalışma yürütüldüğünü belirten Ersoy, “Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğümüze bağlı 502 kişilik ekibimiz tespit çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor. Aynı zamanda Vakıflar Genel Müdürlüğümüze bağlı 38 ekip ve 77 kişiden oluşan ayrı bir ekibimiz de vakıf mallarıyla ilgili tespitlerde bulunmaya devam ediyorlar” dedi.

Saha çalışmaları kapsamında mülkiyeti kamu ya da özel olmasına bakılmaksızın tüm tescilli kültür varlıklarının, diğer yapılardan ayrılmasının sağlanacağı koruma levhalarının takıldığını belirten Ersoy, ulaşım sağlanabilen yerlere ise koruma bantları çekilmeye devam edilmekte olduğunu ekledi.

Destek verecek üniversitelerin de davet edileceğini söyleyen Ersoy, “Her üniversite yetkin olduğu konularda eğer gönüllü olarak çalışmak istiyorlarsa onlara da çalışma ortamlarını yaratmak istiyoruz” diye konuştu.

‘’Çok Sayıda Yapı Hasar Gördü’’

 Kurtarılabilecek kültür varlıkları üzerine çalışma yapılacağını belirten Bakan Ersoy, “Çok sayıda yapı hasar gördü, yıkıldı. Tescilli yapıların enkazı içinde kurtarılabilecek değerli kültür varlıklarımız var. İlk etapta hızlı şekilde Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı oluşturuyoruz.

Bu başkanlık ve ekipleri, bu işte uzman olanlardan oluşacak. Yıkılmış olan tescilli varlıkların enkazlarının içinden kurtarılabilecek değerleri, kültür varlıklarımızı çıkarıp koruma altına alacağız” dedi.

Enkazların içinde rekonstrüksiyon ve restorasyonda kullanabilecek yapı malzemelerinin de olduğunu ekleyen Ersoy, bunların kurtarılması ve sağlıklı ortamlara çekilmesi için de çalışılacağının bilgisini verdi.

Ortak Operasyon Merkezi Oluşturulacak

 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Hatay’da ortak bir operasyon merkezi oluşturacaklarını belirten Ersoy, bu merkezin hızlı karar alımı ve hareket edilmesi açısından önemli olduğunun altını çizerek şöyle devam etti: “Hatay, Antakya çok katmanlı bir arkeolojik potansiyele sahip. O yüzden de sadece tescilli yapıları değil, arkeolojik yapı ve bulgular da söz konusu. Biz, Bilimsel Danışma Kurulumuzla aslında bu bölgedeki yeni bir yol haritasını, hikâyeyi beraberce yazacağız” dedi.

Mersin Göç Sorunuyla Karşı Karşıya

6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından Mersin’e çok fazla göç yapıldığını söyleyen sektör temsilcileri, kapasite sorunundan endişe ettiklerini dile getirdi. 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, Mersin’de yaşanan göçün etkileri ve çözüm önerilerinden bahsetti.  Kentteki nüfusun, gelen göçle birlikte sürekli artmaya devam ettiğini kaydeden Kafalı, “Öncelikle kentin sağlık altyapısı güçlendirilmeli. Çünkü şu anda yoğun göçün olduğu yazlık bölgelerinde çoğunlukla kanalizasyon altyapısı yok. Ya foseptik çukur var ya da doğrudan denize veriliyor. Bu durum da kentte sağlığı ciddi şekilde tehdit edecek” uyarısında bulundu.

Gelen göçün niteliğine de bakılması gerektiğine işaret eden Kafalı, “Bunların ne kadarı bölgede yazlık sahibi. Gerçekte barınma ihtiyacı olanlar kimler. Bu bilinmezlikler de tespit edilmeli. Buna göre muhtemelen depremzedelerin geçici olarak kalabilecekleri yapılar inşa edilmeli” dedi.

Bu yapıların da şehirden kopuk yelerde olmaması gerektiğini aktaran Kafalı, şöyle konuştu: “Kentle ilişkisi olan yerlerde kurulmalı. İşsizlere iş sağlanmalı. Ucuz yemek imkanları artırılmalı. Aksi takdirde asayiş problemleri başlayabilir. Mersin aynı zamanda turizm geliri olan bir şehir. Turizm sezonu yaklaşıyor. Bu göç problemi kontrol edilmezse sorunlar da olabilir.”

1 MİLYONA VARAN GÖÇ ALDI

Mersin’inin zaten yurtdışından ve Türkiye’den göç alan bir konumda olduğunu ifade eden Mersin Emlakçılar Odası Başkanı Mehmet Sinan Canpolat da, “Ayrıca depremin yaşandığı şehirlerdeki insanların kentte çok sayıda akrabaları var. Bu nedenle çok sayıda kişi burayı tercih ediyor. Resmi olarak 400 bin kişi Mersin’e göç etmiş durumda. Resmi olmayanı da göz önünde bulundurduğumuzda 1 milyona varan göç aldığımızı tahmin ediyoruz” dedi. 

Bu sayınında da yüzde 10 ila 15 arasında artan su tüketiminden ölçüldüğünü aktaran Canpolat, “Kentin trafiği tıkanmış durumda. Mersin’in 33 plakası dışında çok sayıda plaka görüyoruz” dedi.

RUS VE UKRAYNALI SAYISI 300 BİN

Bu nedenle ev fiyatlarının da artış gösterdiğini belirten Canpolat, “Zaten Akkuyu Nükleer Santrali nedeniyle Rusya’dan 2 ila 3 bin arasında bir personel Türkiye’ye gelmişti. Ama şu anda santralde çalışsan sayısı 30 ila 35 bine çıktı. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle de 200 ile 300 bin arasında Rus ve Ukraynalı geldi. İkliminin de uygun olmasından dolayı da Hataylılardan çok fazla göç aldık” dedi.

“30 BİN TL’YE ÇIKAN KİRALAR VAR”

Bu durum nedeniyle bazı ev sahiplerinin fahiş artışlara gittiğini söyleyen Canpolat, düne kadar 3 bin TL olan 1+1’lerin kiraları 7-8 bin TL’lere, 4-5 bin lira olan 2+1’ler 10 bin liralara, 15 bin olan 3+1’ler 25 bin ila 30 bin bandına dayandı. Depremzedeler ne yazık ki bu tür fırsatçı ev sahiplerinin artışlarıyla karşılaştı. Artışların 4 merkez ilçesi dahil 13 ilçenin tamamında yaşandığını da kaydeden Canpolat, “Özellikle sayfiye bölgesi olan Mezitli, Kargıpınarı, Erdemli, Silifk e, Tarsus, Anamur’a kadar uzanan alanda daha ciddi artışlar gözlendi. Zaten buralarda Ruslardan dolayı mülk sahipleri yazlıklarını kiraya vermeye başlamışlardı. Şimdi depremzede vatandaşlarımız da gelince ciddi bir fahiş fiyat artışı yaşanmaya başladı” diye konuştu.

Ev ayarlanmayan vatandaşların, spor salonlarında, otellerde, pansiyonlarda ve fuar alanlarında barınma imkânı sunulduğunu söyleyen Canpolat, ancak eve geçmek isteyen depremzeden 1+1 için10 bin liraya yakın kira istendiğini kaydetti. Kira böyle olunca depremzedelerin eve geçmelerinin çok zor olduğunu aktaran Canpolat, normalde kışın âtıl durumda olan 100 bine yakın yayla evlerinin de dolduğunu söyledi.

Mehmet Sinan Canpolat, bu nedenle nasıl ki Elazığ afet bölgesine dahil edildiyse, Mersin’in de afet bölgesinden etkilenen il statüsüne dahil edilmesini talep ettiklerini kaydetti. Canpolat, diğer türlü şehrin de göç nedeniyle Mersin’de ayrı bir deprem yaşanacağı uyarısında bulundu.

“TEMEL SORUN BARINMA”

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Mersin Şube Başkanı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Emlak Komitesi Başkanı Ümit Mete de, kentin ağırlıklı Hatay olmak üzere 1 milyona yakın depremzede göç aldığını söyledi. Şehirde zaten öncesinde fahiş fiyatlar olduğunu aktaran Mete, “İlk dönemlerde 6 bin liralık evi 20 bine kiralayanlar oldu. Temel sorun barınma olunca ne yazık ki çocuklar açıkta kalmasın diye insanlar bu paraları ödediler. Sektör olarak çok üzüldük. Buna karşın sektördeki arkadaşlarımız buna tepki göstererek hizmet bedeli alamdan uygun imkanlarla barınma imkânı sunmaya çalışıyor. Ancak şu anda konut bulmada sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

‘’Depremzedelere Vergi Kolaylığı Getirilmeli’’

İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası (YMMO) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Zengin, depremzedeler için vergi kolaylığı getirilmesi talebinde bulundu. 

Gerek depremzedelere kiralanan konutlardan gelir vergisi alınmaması ve gerekse depremzedelere yapılan bağış ve yardımların vergi matrahından indirilmesinde devletin vaz geçeceği vergi tutarının, sağlanan desteğin ortalama olarak beşte biri kadar olacağını belirten Zengin, “Vergi ile ilgili düzenleme yapma yetkisi TBMM’ye ait. Meclisimizin bu konuyu ivedi olarak gündemine alacağına ve tüm partilerin destek vereceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Depremin sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik etkilerinin yıllarca süreceğini kaydeden Zengin, “Yeni konutların yapımı zaman alacak. Depremzedelerimizin ivedi olan barınma sorununu gidermek amacıyla, konutunu bedelli veya bedelsiz şekilde depremzedeye kiralayan veya tahsis edenlere gelir vergisi istisnası sağlanması önem arz ediyor. Bu şekilde hem kira tutarları nispeten azalacak hem de bedelsiz tahsis edenler için kira geliri elde edilmediği halde gelir vergisi ödeme yükümlülüğü ortadan kalkacaktır” dedi.

Sigortambir Genel Müdürü: ‘’İstanbul Depremine Hazırlıklı Olmalıyız’’

Sigortambir Genel Müdürü Kürşat Öz, Marmara Bölgesi için yapılan deprem uyarılarının ardından İstanbul’da 2,5 milyon sigortasız konut bulunduğunu dile getirdi. 

Kahramanmaraş’ta ve ardından Hatay’da meydana gelen depremler sebebiyle Sigortambir ülkedeki ve bölgedeki DASK sigortalılık oranı düşüklüğüne dikkat çekerek sigorta sektörüne çağrıda bulundu.

Konuyla ilgili “Bir deprem ülkesi olarak, DASK sigortalılık oranını ivedi bir şekilde artırmak adına ciddi bir seferberlik başlatmalıyız” diyen Sigortambir Genel Müdürü Kürşat Köz “Ortalama 400 500 TL gibi bir maliyeti olan bu sigortanın olası bir depremde ne gibi imkanlar sağlayacağını tek tek her vatandaşımıza anlatmalıyız.

Sigortacılık sektörüne açık çağrıda bulunuyoruz: DASK bilincini artırmak sektörümüz ve ülkemiz için önemle üzerinde durulması gereken bir sosyal sorumluluk hareketi olmalı” dedi. Marmara Bölgesi’nde de toplamda 6 milyon 840 bin konutun 4 milyon 437 bin 453’ü sigortalı.

Yüzde 64,90’lık bir sigortalılık oranına sahip bölgede yaklaşık 2,5 milyon sigortasız konut bulunuyor. Marmara Bölgesi için uyarıda bulunan Sigortambir Genel Müdürü Kürşat Köz, “Bir karşılaştırma yapacak olursak; 99 depreminde oluşan hasar 17 milyar dolar seviyesinde. İstanbul depreminde ise; çok daha ciddi ekonomik zararlar öngörülüyor’’ dedi.

‘’Sadece İstanbul’da 70 Bin Bina Yıkılabilir’’

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, sadece İstanbul’da 70 bin binanın yıkılacağını söyleyerek acil çözüm seferberliği çağrısında bulundu. 

Dünya Gazetesi’nden Nurdoğan Arslan Ergün’ün haberine göre; Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve resmi verilere göre 45 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği depremler sonrasında, dikkatler yeniden beklenen Marmara depremine çevrildi. Özellikle 1,6 milyon adet binadan yüzde 70’inin risk barındırdığı İstanbul’da acil çözüm bekleyen bir yapı stoku bulunuyor.

Marmara Bölgesi’nde beklenen depremde sadece İstanbul’da en az 70 bin binanın yıkılacağını dile getiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Marmara depremi, yani büyük kıyamet olmadan Cumhurbaşkanı ya da yardımcısı İstanbul’da bir karargâh kurup tüm kamu ve özel kurum kuruluşlarını bir araya toplayıp yıkılacak binalar için acil çözüm seferberliği yürütmeli” dedi.

Türkiye’nin bir afet planı olmamasını eleştiren Prof. Dr. Kadıoğlu, “GSMH’nın 3’te 1’inin yok olma tehlikesiyle büyük bir sosyo-ekonomik tehdit altındayız. Bundan daha büyük bir ulusal güvenlik, beka problemi düşünemiyorum” diye konuştu. Esas yapılması gerekeni bina stokunu iyileştirmek şeklinde vurgulayan Kadıoğlu, şunları kaydetti:

“Bina stoku için çalışmalar var ama kentsel dönüşüme girmeyen yerlerde yıkılacak en az 70 bin tane bina bulunuyor. Böyle bir yapı stoku olduğu zaman yapılan tüm di ğer çalışmalar anlamsız kalıyor. Yani İstanbul’da bu 70 bin bina yerle bir olduğu zaman afet yönetilemez.

1506’da kıyamet-i sura (küçük kıyamet) denmiş, şimdi kıyamet-i kübra (büyük kıyamet) bekliyoruz. Hiçbir şey yapılmıyor diyemeyiz ancak yapılanlar işin özünde riski yönetilebilir hale getirmiyor. Afet yönetimi arama-kurtarma, depremden sonra çadır kurma, yemek dağıtma değil. Esas yapmamız gereken şu an 70 bin binayı en az 50 binaya indirmek.”

“Akıl tutulması yaşamayalım”

Afete hazırlığı kalkınma problemi olarak değerlendiren Prof. Dr. Kadıoğlu, afet sigortasının önemine de dikkat çekti. Kadıoğlu, “Afet sonrası kaynakların boşa harcanmaması lazım. Bir yer afette sürekli yıkılıyorsa, toplumun refahına harcanacak para afet yarası sarmaya harcanıyorsa kalkınma olamaz.

Afete hazır olmadan kalkınmak mümkün değil” dedi. Bu kadar büyük depremlerin yaşandığı bir coğrafyada arama-kurtarmanın çözüm olmadığını ifade eden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha çok kriz yönetim mantığıyla hareket ediyoruz. Risk yönetimi yoksa tek başına kriz yönetimi ile başarılı olmak mümkün değil. İşin şov kısmını bırakmamız lazım. Sadece İstanbul’da beklenen depremde 70 bin bina yıkılacak. Sadece bunun için en az 5 milyon arama kurtarma ekibi gerekiyor. Bu mümkün mü? Akıl tutulması, afet komedisi yaşamayalım.”

“Afet Bakanlığı kurulsa da boş”

Meteoroloji ve afet yönetimi profesörü Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’de tek tehlikenin faylar olmadığına da dikkat çekti. Heyelan, fay taşkın, çığ, kuraklık gibi bir sürü tehlikeye işaret eden Prof. Dr. Kadıoğlu’na göre ‘bütünleşik tehlike yasası’ gerekiyor.

Bütünleşik afet yönetiminin tümünü içerdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Ankara’da Afet Bakanlığı kurulması düşünülüyor. Benim tavsiyem mutlaka Şehircilik ve Afet Bakanlığı kurulması. Bunlar ayrı olursa korkarım Afet Bakanlığı yine arama-kurtaramama bakanlığı olur. Risk ve kriz yönetimini birlikte düşünmek zorundayız. Yoksa 10 afet bakanlığı kursak da boş” ifadelerini kullandı.

Depremden önce bunları mutlaka yapın!

1.Binanızın depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirin.

2.Bina içinde eşyaların sabitlenmiş olduğundan emin olun.

3.Mutlaka afet planı yapın. Herkesin aile afet planı olsun. Zaman zaman bunun tatbikatını yapın.

4.Mutlaka afet sigortası yaptırın.

5.Depremde elektrik, su, doğalgaz nasıl kesilir öğrenin, uygulamasını yapın

6.Yanıcı maddeleri ve ev kimyasallarını devrilip kırılmayacak ve karışmayacak şekilde saklayın.

7.Kırılıp saçılacak ve tehlike yaratacak camları filmle kaplayın.

8.Deprem anında nasıl tahliye olunur öğrenin.

9. Deprem olduğunda kendinizi koruyacak güvenli nokta tespit edin.

10.Hafif arama-kurtarma, ilkyardım öğrenin.

‘’Yapı Tasarımında Zemin Etkisi Dikkate Alınmalı’’

Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şahin Çağlar Tuna, “Yapı tasarımının, zemin etkisi dikkate alınmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir’’ dedi. 

Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şahin Çağlar Tuna, “Yapı tasarımının, zemin etkisi dikkate alınmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Zeminler üzerinde inşa edilen yapıların tasarımında mutlaka zemin yapısı, alüvyon kalınlığı, alüvyon mühendislik özellikleri dikkate alınarak hesaplamaların yapılması gerekiyor” dedi. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şahin Çağlar Tuna zemin yapısı ile ilgili önerilerde bulunarak, “Maalesef deprem sonrası oluşan yıkımların bir kısmı zemin-yapı etkileşimi ile ilgili.

Bunlar zemin yapısı ve mühendislik özellikleri dikkate alınmadan yapılan veya bir şekilde yetersiz olan yapılar. Yapı tasarımının, zemin etkisi dikkate alınmadan yapılması mümkün değildir. İnsanların her koşulda doğru mühendislik hizmeti almış yapılara yönelmeleri de önemli” dedi.

Yıkımların Bir Kısmı Zemin-Yapı Etkileşimi ile İlgili

 Deprem sonrası oluşan yıkımların bir kısmının zemin-yapı etkileşimi ile ilgili olduğuna dikkat çeken Tuna, “Yapılar, zemin yapısı ve mühendislik özellikleri dikkate alınarak inşa edilmeli. Bu konulara hem derslerde hem de özel sektörde çeşitli platformlarda dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Ancak şunu söyleyebilirim, en azından yakın çevremizde son 5 yıllık süreçte, mühendislerimiz de artık bu konulara daha duyarlı hale geldiler. Bunda 2018 yılında yapılan yönetmelik değişikliğinin çok büyük katkısı oldu. Ancak halen daha eksik olan kısımlar bulunuyor” dedi.

Deprem Sonrası En Çok Göç Alan İller Ankara, Antalya, Mersin ve Elazığ Oldu

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden sonra Türkiye’de büyük bir göç dalgası yaşanıyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, Türkiye genelinde kiralık konut stokunun %30 eridiğini ve göçün en fazla hareketlendirdiği illerin Ankara, Antalya, Mersin, Elazığ, Kayseri ve Muğla olduğunu açıkladı.

Göçün demografik ve sosyolojik etkileri olduğuna dikkat çeken EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Depremin ve sonrasında gerçekleşen göçün uzun dönemli başka aklımıza gelmeyen etkilerini de yaşayarak öğreneceğiz. Türkiye genelinde son bir ayda kiralık konut stoku %30 eridi. Ev tutabilecek gücü olanlar kiralıklara yöneldi ve yaklaşık 30 bin konut kiralandı. Normalde kiralıkta konut stoku erimez artardı ve son 6 aydır kiralama hızı fiyatlar nedeni ile durağanlaşmıştı. Ancak 6 Şubat’ta yaşadığımız felaketten sonra büyük göç dalgası bu konudaki dinamikleri değiştirdi. Göçün en fazla hareketlendirdiği iller Ankara, Antalya, Mersin olurken, sonraki aşamada Elazığ, Kayseri ve Muğla oldu” dedi.

Yabancıya ev satışının durdurulması veya 1 milyon dolara geri çıkartılması şart

Kiralık evlerde zaten yüksek olan fiyatların daha da çok arttığına vurgu yapan Yazıcı, “Bir tarafta yardım amaçlı evlerini ücretsiz kullandıranlar diğer tarafta fırsattan yararlanıp kira bedeline zam yapanlar var. Bu ortamda acil alınması gereken önlem kira fiyatlarının dondurulması, yabancıya ev satışının durdurulması veya 1 milyon dolara geri çıkartılması olmalı. Suriye, Rus ve Ukrayna vatandaşları sadece evlerimizi değil okullarımızı da kullanıyorlar. 166 bin öğrencinin şehir değiştirdiğini ve yeni okullarına geçtiğini biliyoruz. Son 10 yılda Suriyeli, Rus, Ukraynalı derken çok kalabalıklaştık. Normal olarak konut stokumuz o ölçüde gelişemedi. Beklenenin üstünde talep olması ve yabancıların gelmesi ile fiyatlar olması gerekenin 2 katına çıktı. Bugün birçok ilde insanımız depreme karşı dirençsiz olduğunu bilse de, evini değiştirmek istese de evini değiştiremiyor çünkü olanaklar sınırlı. Kişi yaşam savaşı ile barınma savaşında şansını barınmadan yana kullanıyor. Depremin gerçekleşmeme ihtimali veya gerçekleşse de o anda ev dışında başka yerde olma ihtimali de var. Evinden çıkarsa nereye gidecek, başka yere taşınmaya maddi gücü yetmiyor. 

Bölgesel olarak iş olanakları artırılmalı, köy evleri renove edilmeli

Bu deprem şehircilik anlayışımızı bize sorgulatmalı. Şehirleri genişletmek çözüm değil, bölgesel olarak iş olanaklarını artırmalıyız ki şehir merkezi yerine insanlar köylerde yaşayabilsin.  Köylerimiz boş dururken, iş ve aş peşinde koşan insanımız mecburen şehre göç ediyor. İş ve okul olanaklarını köylere yakın alanlarda artırmak aslında barınma sorununa orta vadede çok güzel ve kalıcı çözümler yaratacaktır. Artık uzaktan çalışma imkanı birçok iş kolunda açıldı, okul sorununun da çözülmesi birçok hayatı değiştirebilir. Eğer köylerine dönecek maddi olanağı yoksa köy evlerini yenilemek için halka maddi olanaklar sağlanamaz mı, köylerdeki evleri renove ederek ekonomiye kazandırmak gerekmez mi? Böylece barınma sorunumuzu kısmen de olsa çözmez miyiz?  Kısacası “Hadi gel köyümüze dönelim” teşvikleri başlatamaz mıyız? Deprem bölgesinde apar topar yeni evler yapabiliriz ama kısa orta ve uzun vadede, daha doğru ve yaratıcı çözümlere ihtiyacımız var. Büyük ve acı kaybımız var şüphesiz ama bunu bir milat olarak görüp doğru kararları doğru zamanda almaya başlamak için çok hızlı hareket etmeliyiz.” şeklinde konuştu. 

”Üst Gelir Grubuna ‘Deprem’ Ya Da ‘Dayanışma’ Vergisi Getirilebilir”

Türkiye’nin Güneydoğusunda meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremler sonrası oluşan ekonomik hasarı onarmak için finansman ihtiyacı sürüyor. Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, Anayasa’ya konulacak açık bir düzenleme ile “özel vergi” niteliğinde üst gelir grubuna yönelik, mali gücü dikkate alan bir “dayanışma vergisi” ya da “deprem vergisi” önerisinde bulundu.

Kahramanmaraş merkezli 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. Depremlerin ekonomik etkisi de çok büyük ve yapılacak işlerin finansmanı için kaynak arayışı konusu tartışılıyor. Depremlerden zarar gören bölgelerde güvenli konut ihtiyacını karşılamanın ve depremden etkilenenlerin yeni bir yaşam kurmalarına izin verecek çalışmaları yapmanın Devletin anayasal görevi olduğunu söyleyen Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, yapılacak işlerin finansmanının uzun vadeli bir planlama ve kaynak gerektirdiğine dikkat çekti. 

1999 depremi sonrasında bu kaynağın vergi olduğunu hatırlatan Yavaşlar, “Bunlar bir seferlik ek vergiler ile -özel iletişim vergisi ve özel işlem vergisinden oluşan- yeni vergilerdi. Ancak, bu vergilerin gelirleri ne yazık ki depremle ilgisiz konular için de harcanmıştır. Her ne kadar genel bütçeye giren vergiler bütün kamu harcamaları için bir finansman kaynağı olduğundan bu durum hukuka aykırı değilse de harcamanın söz verilen işler için yapılmaması kamuoyunun haklı tepkisini çekmiştir. Ülkemiz hukuk sisteminde, bir verginin sadece belli bir amacı gerçekleştirmek üzere toplanıp onun için harcanması mümkün değildir. Çünkü, bu “özel vergi” anlamına gelmektedir ve Anayasa’da buna izin verilmemektedir.” dedi.

Dayanışma veya deprem vergisi

İçinde bulunulan durum dikkate alındığında, Anayasa’ya konulacak açık bir düzenleme ile “özel vergi” niteliğinde üst gelir grubuna yönelik, mali gücü dikkate alan bir “dayanışma vergisi” ya da “deprem vergisi”nin kabul edilebileceğini söyleyen Yavaşlar, “Sadece yeniden yapılanma için kullanılacak uzun vadeli, sağlam ve karşılıksız bir gelir kaynağı yaratılacak, bu gelir kaynağı, en azından genel bütçenin tabi olduğu üçlü denetime (idari denetim, Sayıştay yoluyla yargısal denetim ve TBMM denetimi) tabi olacak ve verginin mükellefleri bazı önemli anayasal güvencelere sahip olacaklardır; çünkü, vergi başta mülkiyet hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri sınırladığı için, ancak Anayasa’da yer alan bazı ilke ve kurallar çerçevesinde getirilip uygulanabilir” diye konuştu.

“Alt ve orta gelir grubunu kapsamamalı”

Bu özel verginin düşük ve orta gelirlileri kapsamaması gerektiğini bildiren Prof Dr. Funda Başaran Yavaşlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Asgari ücretin ortalama ücret olduğu günümüzde, geniş kesimlerin bir kuruş daha fazla ne gelir vergisi ne de harcamalar üzerinden alınacak bir dolaylı vergiyi kaldıracak takadi vardır. Getirilecek verginin bir servet vergisi olması düşünülebilecekse de, bunu hem uygulamak hem de servet vergisi üzerinden yeterli ve düzenli gelir elde etmek zor olur. Çünkü, çok düşük oranlı bir genel servet vergisi dahi, kayıt dışılığı önleyeceği için, buna direnç çok yüksek olacaktır, özel servet vergisi türlerinden emlak vergisine zaten 2021’den itibaren “değerli konut vergisi” eklemlenmiştir. Bu verginin Anayasa’ya aykırılığı tartışmalıyken ve bu sorun daha çözülmemişken, burada yeni bir şey yapılamaz. Ek motorlu taşıtlar vergisi getirilecek olsa, tek başına böyle bir vergisinin sağlayacağı gelir hem yeterli olmayacak, hem de uzun vadede verginin mali güçle orantılı olması ilkesine aykırılık yaratacaktır. Karşılıksız mal transferini konu alan veraset ve intikal vergisi türünde bir vergi ise, düzenli olmayacağı ve sağlayacağı gelir belirsiz olduğundan anlamlı olmayacaktır. Dolayısıyla, getirilecek özel verginin konusu, gelir vergisi tarifesinin dördüncü diliminin altında olmamak üzere saptanacak bir rakamın üzerinden elde edilen “gelir/kazanç”; mükellefleri ise gerçek kişiler ile kurumlar olmalıdır.”

Böyle bir özel verginin getirilmesi durumunda özel iletişim vergisinin kaldırılması gerektiğine de dikkat çeken Yavaşlar, özel iletişim vergisinin konusuna giren hizmetlerin KDV’ye tabi olduğunu ve oradaki harcamanın özel başka bir vergi ile vergilendirilmesi gereken ek bir mali gücün olmadığını sözlerine ekledi.

ABD’de Yeni Konut Satışları Yüzde 7,2 Yükseldi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İstatistik Bürosu ile İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı tarafından yayımlanan verilere göre Ocak ayında yeni konut satışları yüzde 7,2 oranında yükseldi. 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İstatistik Bürosu ile İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı’nın yayımladığı verilere göre ülke genelinde mevsim etkilerinden arındırılmış yıl sonu yeni konut satış tahminleri 670 bin adet oldu. Ancak, ABD yeni konut satışları ocak ayında 625 bin adet ile yüzde bir önceki aya göre 7,2 artış yaşadı. 

2022 yılının ocak ayına göre yüzde 19,4 oranında düşüş yaşanan yeni konut satışı fiyatları 474 bin 400 dolar seviyesinde kaldı. 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İstatistik Bürosu ile İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı’nın Ocak sonunda satışa hazır yeni konut sayısının mevsim etkilerinden arındırılmış halinin 439 bin adet olduğu tahmin ediliyor. Mevcut satışlar değerlendirildiğinde bu sayı yüzde 7,9 oranlarını ay boyunca karşılayacak seviyede yer alıyor. 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Taşınıyor

İstanbul’da yapılan deprem çalışmaları kapsamında kapatılan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Yeşilköy ilçesine taşınması kararlaştırıldı.

1999 Depremi sonrasında hasar alan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde taşınma işlemleri başladı. Cerrahpaşa’da çelik konstrüksiyonla güçlendirme yapılan Çocuk ve Acil binaları dışında kalan bölümler, Yeşilköy Atatürk Havaalanı’na taşınıyor.

Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi’nde de Kardiyoloji bölümü kapatıldı. Çapa Tıp Fakültesi’nin de taşınması gündeme geldi. Deprem güvenliği nedeniyle taşınan hastanelerin güçlendirme sonrası aynı yerde hizmet verip vermeyeceği henüz belirsiz.

Ana binasında güçlendirme yapılan İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi’nde de polikliniklerin taşınması gündemde.

Dünya Bankası: ‘’Türkiye’de Fiziksel Hasar 34,2 Milyar Dolar’’

Dünya Bankası tarafından yayımlanan hızlı hasar değerlendirme raporuna göre, 6 şubat tarihinde meydana gelen deprem Türkiye’de 34,2 milyar dolarlık hasara yol açtı. 

Dünya Bankası Grubu ve ortaklarının Türkiye’de gerçekleştirecekleri ilk müdahaleler için bilgi girdisi sağlamak ve hükümetin iyileştirme ve yeniden inşa planlamasını desteklemek için hazırlanan raporda, devam eden artçı şokların zaman içinde bu hasar tahminini daha da yukarı çıkarabileceği belirtildi.

6 Şubat tarihinde yaşanan 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremler ile ardından yaşanan 7 bin 500’ün üzerindeki artçı sarsıntı ve iki farklı deprem, Türkiye’nin güneyindeki 11 ilde çok ağır bir hasara yol açarak ülkenin 80 yıldan uzun bir süredir yaşadığı en büyük afet olarak kayda geçti

Afet sonrası hasar tahmin raporu

Türkiye’deki doğrudan fiziksel hasarlar üzerinde odaklanılan Küresel Hızlı Afet Sonrası Hasar Tahmini (GRADE) Raporu’nda, 1,25 milyon insanın yaşadığı binaların orta ila ağır derecede hasar görmesi veya tamamen çökmesi nedeniyle geçici olarak evsiz hale geldiği tahminine yer verildi

Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 7,4’ü

Raporda ayrıca tahmin edilen hasarın yüzde 81’inin yaklaşık 6,45 milyon kişinin (Türkiye’nin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 7,4’ü) yaşadığı Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya ve Adıyaman illerinde meydana geldiği vurgulandı.

Dünya Bankası tarafından paylaşılan raporda şu ifadelere yer verildi:

– Konut binalarında meydana gelen doğrudan hasarlar toplam hasarın yüzde 53’ünü (18 milyar $) oluştururken, toplam hasarın yüzde 28’i (9,7 milyar dolar) konut dışı binalarda (örneğin sağlık tesisleri, okullar, kamu binaları ve özel sektör binaları), yüzde 19’u (6,4 milyar dolar) ise altyapı tesislerinde (örneğin yollar, elektrik, su temini) meydana gelmiştir.

– Rapordaki hasar tahminleri, Türkiye ekonomisinin maruz kalacağı daha geniş çaplı ekonomik etkileri ve kayıpları veya doğrudan hasarlardan önemli ölçüde daha fazla olabilecek ve daha derinlemesine bir değerlendirme gerektirecek iyileştirme ve yeniden inşa maliyetlerini içermemektedir.

Dünya Bankası Grubu’nun Avrupa ve Orta Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“- Bu afet sonucunda büyük kayıplar ve acılar yaşayan Türkiye ve Suriye halklarının acılarını tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Küresel toplumun bu çok büyük ölçekli yardım ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak için seferber olmasını görmek ise cesaret vericidir. Dünya Bankası da Türkiye’nin iyileştirme çabalarını desteklemek için teknik uzmanlık birikimini ve finansman olanaklarını derhal harekete geçirmiştir.”

İnşaat Demiri Fiyatlarında Artış 

Geçtiğimiz Ocak ayında 16 bin TL seviyelerinde olan inşaat demiri fiyatları deprem felaketine rağmen bin 500 lira zamlanarak 17 bin 500 TL oldu. 

Yaşanan depremin ardından malzeme fiyatları yükselirken TOBB’a bağlı inşaat malzemesi üreticileri 11 ilde fiyatlarını sabitleyeceklerini açıkladı. Çimento üreticileri ile inşaat demiri üreticileri deprem bölgesindeki ihtiyacı karşılayacak üretim kapasitesine sahip olduklarını ifade etmişti. 

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından döviz veya enerji fiyatlarında herhangi bir artış olmamasına rağmen demir fiyatları artmaya devam etti. 16 bin lira seviyesinde olan demirin ton fiyatına 1 haftada yaklaşık 1.500 lira zam geldi. 

Şubat ayına ilişkin inşaat demiri fiyatları şu şekilde;

Mehmet Ali Paşa Camisinde İnşaat Çalışmaları Sürüyor

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde uzun bir süredir beklenen Mehmet Ali Paşa Camisinin inşaat çalışmaları hızla devam ediyor.

En Kocaeli’nin haberine göre; Temeli 9 Şubat 2018 tarihinde atılan İzmit Mehmet Ali Paşa Mahallesi’nin yeni cami inşaatı, Büyükşehir’in yaptığı ikmal inşaatı ihalesinden sonra yeniden devam etmeye başlamıştı. Atlas BK İnşaat Taahhüt Gıda Akaryakıt Plastik İmalat Ticaret Sanayi Limited Şirketinin yapımını üstlendiği cami inşaatında ilk etap tamamlandı.

Sıra İkinci Etapta

Nakkaşların da cami içindeki işlerini bitirmelerinin ardından iskelenin söküldüğü Mehmet Ali Paşa Camiinde bu gelişmelerin hemen ardından ikinci etap için çalışmalar başladı. Paşa Camiinin ikinci etabını kapsayan otopark ve meydan düzenlemesi için iki kez ihaleye çıkılmasının ardından, cami ikmal inşaatını üstlenen Atlas BK İnşaat firması 23 milyon 781 bin lira teklif ile ihaleyi kazandı.

Temeli Atıldı

11 Ocak’ta sözleşmenin imzalanmasının ardından yer teslimi yapılan firma, otopark ve meydan düzenlemesini kapsayan Mehmet Ali Paşa Merkez Camiinin ikinci etabı için çalışmalara başladı. Geride bıraktığımız yaklaşık 1 aydan bu yana temel kazımı ve hazırlıkların yapıldığı ikinci etabın temeli de nihayet önceki gün atıldı.

Batman Devlet Hastanesi’nin Temeli Atıldı

19 Ocak tarihinde ihale süreci tamamlanan 500 yataklı Batman Devlet Hastanesi projesinin temeli atıldı. 

500 yataklı hastane için 19 Ocak’ta yapılan son ihaleye 12 firma katıldı. Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından 1.506.959.067,46 TL muhammen bedel ile ihaleye çıkarılan Batman 500 Yataklı Devlet Hastanesi ikmal inşaatı yapımını, en düşük fiyatı 1.185.000.000 TL bedel ve yüzde 21,36 kırımla veren DİY-MAR İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketi kazandı. Hastanenin temeli, Batman Şehit Stadı yanında bulunan alanda atıldı. İhale şartlarına göre, hastane yapımı bin günde tamamlanacak.

İluh Deresi Islah Projesi İle Birleşecek

Batman Devlet Hastanesi projesi, İluh Deresi Islah Projesi ile bütünleştirilecek. İluh Deresi Islah Projesi kapsamında kamulaştırılan alanda yapılaşma yapılmayacak, yeşil alan ve rekreasyon alanı olarak düzenleme yapılacak. Bu bölge parklar, köprüler, ulaşım aksları ile cazibe merkezi haline gelecek, yeni yapılacak 500 yataklı hastane bağlantısıyla da bütünlük sağlanacak.

Galatasaray Dev Konut Projesini Hayata Geçiriyor

Aralık ayında Leo Residences’i tanıtan Galatasaray, Emlak Konut ile anlaşma sağladı. Firma, dev projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. 

Emlak Konut’a ait olan 40 dönümlük arazi için anlaşma sağlayan Galatasaray, bu 40 dönüm araziyi satın almak için gerekli olan 1 milyar TL’lik fonu da geçtiğimiz hafta içerisinde buldu. Kısa süre içerisinde imzaların atılması ve Florya’nın tüm tapusunun Galatasaray’a geçmesi bekleniyor.

Galatasaray, burada hayata geçirilecek olan konut projesiyle birlikte yaklaşık 4 milyar TL’lik bir gelir elde etmeyi hedefliyor.

Florya Metin Oktay Tesisleri’nde inşaat yapabilmek için Kemerburgaz arazisine yeni tesislerini inşa etmesi gereken Galatasaray, bu projeye de start veriyor. Galatasaray, aralık ayında duyurduğu GS Leo Residences projesinden gelecek olan gelirle Kemerburgaz’daki tesisleri inşa edecek. Mecidiyeköy’de bulunan bina için geliştirilen projeden de yaklaşık 1,5 milyar TL gelir elde edilmesi bekleniyor.

Sarı-kırmızılı kulüp, hem futbol takımlarının daha iyi şartlar altında antrenman yapması hem de Florya’da planlanan inşaatın bir an evvel başlaması için Kemerburgaz tesislerini yeni sezona yetiştirmeye çalışacak.

Orhangazi’ye 13 Spor Tesisi İnşa Edilecek

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Bursa, Orhangazi’de hayata geçirilecek olan 13 adet spor tesisinin inşaat çalışmaları başlıyor. 

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Orhangazi’de yaptırılacak olan ve bu yılın yatırım programına alınan 5 halı saha, 5 basketbol sahası ile 3 adet yeni tenis kortu inşaatları başlıyor. 

Orhangazi Belediyesi tarafından ihalesi yapılan yapım işlerinin yüklenici firması ile sözleşme imzalandı. İnşaatların önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Orhangazi için ayrılan yaklaşık 15 milyon TL’lik bütçe ile hayata geçirilecek olan yeni spor yatırımlarının inşaatı başlıyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından spor tesisleri yapılması için Orhangazi Belediyesi bütçesine aktarılan 15 milyon TL’lik ödeneğin bir bölümü ile Hamzalı yolu üzerinde Anadolu Lisesi üst kesimlerinde yeni bir kapalı spor salonu yapılması için çalışma başlatılmıştı. Kapalı Spor Salonu inşaatı geçtiğimiz günlerde başlamıştı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı yatırımı olarak ilçeye kazandırılacak olan 5 adet halı saha, 5 adet basketbol sahası ve 3 adet de tenis kortunun yapım ihalesi de Orhangazi Belediyesi tarafından yapılmıştı. Geçen ay yapılan ihale sonrasında ise yüklenici firma belirlendi. Firmanın 13 adet yeni spor sahasının yapım işine ise önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor.

Bakan Nebati: ‘’Bölgeyi Hızla İmar Etmeye Devam Edeceğiz’’

6 Şubat tarihinden itibaren yaşanan depremlerin ardından çalışmaları değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ‘’Deprem bölgesini hızla yeniden imar etmeye devam edeceğiz.’’ dedi. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Bakanlık olarak tüm kurumların 6 Şubat’taki depremlerle ilgili kaynak taleplerini en hızlı şekilde karşıladıklarını belirterek, “Bugüne kadar AFAD’a yaklaşık 17 milyar lira nakit aktarımı gerçekleştirdik.” dedi.

Nebati, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nda, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, depremler sonrası gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu.

29 Bin Vatandaş Çadırda Kalıyor

Bakan Nebati Şanlıurfa’daki son duruma ilişkin, “İlimizdeki vefat sayısı 180, il dışından gelenlerle beraber toplam vefat 351, yoğun bakımda 17 hastamız var, toplam il dışından gelen depremzede sayımız bin 462, ilimizde yıkılan bina sayısı 19, toplam çadır 3 bin 667, çadırda kalan vatandaşlarımız da 29 bin 810. 154 bin 847 battaniye, 9 bin 5 ısıtıcı dağıttık. 964 konaklama mekanımızda da 347 bin 604 kişiyi misafir ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Nebati, depremin ilk anından itibaren tüm imkanlarını seferber eden devletin, ilerleyen süreçte de vatandaşların tüm yaralarını sarmaya, bölgeyi hızla yeniden imar etmeye milletle tek yürek olarak devam edeceğini vurgulayarak, “Milletimizin her bir ferdinin, STK’lerimizin ve iş dünyamızın da bu süreçte gösterdiği gayret ve sağladığı destekler takdire şayandır. Zorluklar karşısında birlik olmanın, zorluklara beraberce göğüs germenin ne demek olduğunu aziz milletimiz daha önce birçok defa olduğu gibi bugün de çok net bir şekilde tüm dünyaya göstermiştir.” diye konuştu.

‘’AFAD’a Yaklaşık 17 Milyar Lira Nakit Aktarımı Gerçekleştirdik’’

Depremden zarar gören vatandaşların yaralarının sarılması, kentlerin zarar gören altyapılarının yeniden imarı için bütçeyi ve tüm imkanları en etkin şekilde kullandıklarına işaret eden Nebati, “Bu kapsamda, AFAD başta olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın acil nakit taleplerini karşılamak için ilk etapta 100 milyar lira kaynak ayırdık. Tüm kurumlarımızın deprem ile ilgili kaynak taleplerini en hızlı şekilde karşılıyoruz. Bugüne kadar AFAD’a yaklaşık 17 milyar lira nakit aktarımı gerçekleştirdik.” dedi.

“Hızlı Karar Alıyoruz”

Bakan Nebati, her bölgede bakanların toplantılar yaptıklarını, yaraların hızlıca sarılması açısından gelen talepleri değerlendirip hızlı şekilde karar aldıklarını belirterek, Bakanlığına ilişkin tüm sorunlara ilişkin çözümleri de anlık alarak, hızlı bir şekilde yola devam ettiklerini söyledi.

Deprem felaketinin vatandaşlar ve iş dünyası üzerindeki etkilerini hafifletmek için bazı vergi düzenlemelerini de acilen devreye aldıklarını dile getiren Nebati, mücbir sebep hali ilanı başta olmak üzere bu kapsamda alınan önlemleri anlattı.

Prefabrik Yapılara İlişkin KDV İndirimi

Vergi borçlarının taksitlendirilmesinden, prefabrik yapılara ilişkin KDV indirimine kadar atılan adımlara dikkati çeken Nebati, şöyle devam etti:

“Hızla devreye aldığımız tüm bu kolaylaştırıcı uygulamalarımızın yanı sıra vergi mevzuatı kapsamında gelen bazı diğer talepleri de ivedilikle değerlendiriyoruz. Hedefimiz, bu zorlu dönemde, vatandaşlarımızın ve iş dünyamızın her bakımdan hayatını olabildiğince kolaylaştırmaktır.

‘’Çiftçimizin Yanında Olmaya Devam Ediyoruz’’

Uygulamaya aldığımız destek ve tedbirlerle, depremden zarar gören esnafımızın, sanatkarımızın ve çiftçimizin de yanında olmaya devam ediyoruz. İş yerleri ve işletmeleri zarar gören yaklaşık 150 bin esnaf ve sanatkarlarımıza Halk Bankasınca kullandırılan Hazine faiz destekli kredi ödemelerini 6 aylığına faizsiz şekilde erteledik.

Yine, deprem bölgesindeki çiftçilerimizin de Hazine faiz destekli kredilerini 1 yıl süreyle vade farkı almaksızın erteledik. Deprem bölgesindeki çiftçilerimizin mazot ve gübre desteklerini önceki uygulamalardan farklı olarak ayni yerine nakdi olarak gerçekleştirdik. Bu kapsamda toplam 3,4 milyar liralık destek geçen hafta çiftçilerimizin hesabına yatırılmıştır.”

Deprem Bölgesinde Trafik Sigortası ve Deprem Sigortası

Bakan Nebati, bankacılık, çalışma hayatı ve sigortacılık alanlarında yapılan düzenlemelere de değinerek, “Vatandaşlarımızın sigortacılık alanında da mağduriyet yaşamaması için gerekli tedbirleri aldık ve almaya devam ediyoruz. Doğal Afet Sigortası kapsamında ödemelere ivedilikle başladık.

8 bin 612 hasar dosyası için 1 milyar liralık ödeme gerçekleştirilmiş olup, ödemeler devam etmektedir. OHAL ilan edilen illerimizde trafik sigortası ve zorunlu deprem sigortası poliçelerinin prim ödemelerinde çeşitli kolaylıklar da getirdik. Yenilenemeyen poliçelerin teminatını ve tahsilatını 8 Mayıs 2023’e kadar uzattık.” ifadelerini kullandı.

Fiyat Sabitleme Kararı

Deprem felaketi karşısında fırsatçılık yapanlar olduğuna da dikkati çeken Bakan Nebati, şunları kaydetti:

“Depremin yaralarını sarmaya çalışan vatandaşlarımızın bir de bu fırsatçı yaklaşıma maruz kalması asla kabul edilebilir değildir. Bu duruma kesinlikle göz yumacak değiliz. Diğer taraftan, bölgenin yeniden ihya ve inşası kapsamında fiyat sabitleme kararı alarak bu sürece önemli destek sunan iş dünyamızın duyarlı ve birbirinden değerli mensuplarına da milletimiz adına teşekkürü bir borç biliyoruz.

Bizler de girdi maliyetlerinin artmaması noktasında her türlü tedbiri alacağımızı, vazgeçmemiz gereken şeyler varsa bunlardan vazgeçeceğimizi açıklıkla ifade ediyoruz. Şu anda hepimiz elimizi taşın altına koymadık, yüreğimizi ve bedenimizi koyduk. Zaman, bir olma, beraber olma zamanı. Bizi biz yapan işte zor zamanda sergilediğiniz bu mertliktir, bu yiğitliktir”

Yeni Konut Projeleri Belli Oldu

6 Şubat tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle yıkılan konutların yeniden inşası için çalışmalar başladı. Konut projelerinin ilk örnekleri belli oldu. 

Kahramanmaraş depremlerinin etkili olduğu on bir ilde binlerce bina yıkıldı ve depremden canını kurtarmayı başaran kişiler bu sefer de evsiz kaldı. Binlerce kişinin yaşadığı konutlar yerle bir olurken, on bir il için büyük bir barınma sorunu ortaya çıktı.

Depremde yıkılan konutların yerine yeni konutların yapımına başlandı. Yeni konutlar için az katlı ve yatay bir mimarinin kullanılacağı açıklanırken, yapılacak olan konutlara dair proje görselleri de açıklandı. Birçok kişinin merak ettiği yeni konut projelerinin belirlenen alanlara yapılacağı ve bunların 73 bin 972 tanesinin köy konutu olacağı açıklandı.

Kahramanmaraş depremi nedeni ile yıkılan binaların yerine yeni binaların yapılacağı açıklanmıştı. Zemin etütlerinin yapılmasının ardından yeni konutların inşaatı için çalışmalarda hız kesmeden başlatıldı. Bu kapsamda, yapılacak olan yeni binalara ait görseller de yayınlandı. Yayınlanan görsellere göre, 199 bin 739 konut ve 73 bin 972 köy konutu için belirlenen rezerv alanlarda inşaat çalışmaları başlayacak. Konutların zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve şehrin ihtiyaçlarına göre inşa edileceği de belirtildi.

Yayınlanan görsellerdeki evlere istinaden dairelerin, 105 metrekare brüt ve 85 metrekare net büyüklüğe sahip olacağı aynı zamanda, 3+1 daireler olacağı açıklandı. Yapılacak olan yeni konutlarda, fay hatlarına 500 metre ile 600 metreden aşağı yaklaşılmayacağı ve bu alanlarda güvenli olarak tespit edilen zeminlere binaların yapılacağı belirtildi. Yeni yapılan binaların altı kısımlarında dükkanların yer almayacağı da deprem bölgesinde inşa edilecek konutlara dair paylaşılan bilgiler arasında yer aldı.

Kızıltepe Devlet Hastanesi Ek Bina İnşaatı Başladı

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi ek binasının inşaat çalışmaları başladı. 

Mardin’de yoğun nüfus ve kişi başına düşen yatak sayısının diğer şehirlere oranla eksik olması nedeniyle çeşitli defalar dile getirilen yeni hastane ve yatak yatırımı, Sağlık Bakanlığı tarafından Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesine 300 yataklı, Kızıltepe Devlet Hastanesine ise 110 yataklı ek bina projeleri onaylanmış, Mardin Eğitim Araştırma Hastanesi’nin ek bina inşaatında yüzde 95 oranında gerçekleşme olurken, Kızıltepe’de yerleşkedeki dar alandan kaynaklı arayışlar nihayet son buldu ve ek bina için ilk kazma geçtiğimiz gün vuruldu.

Kızıltepe Devlet Hastanesi’nin otopark alanı olarak kullanılan alan üzerine yapımına başlanan 110 yatay kapasiteli ek binanın inşaat çalışmalarına start verildi.

Projeye ilk kazmanın vurulduğunu sosyal medya hesabından paylaşan Mardin Milletvekili Cengiz Demirkaya, Kızıltepe Devlet Hastanesine 150 yataklı ek bina yatırımı çıkardıklarını ancak yer sıkıntısından dolayı bu yatırımın 110 ek yatakla yatırıma dönüşmek zorunda kaldığını söyledi.

Mardin’de vatandaşların daha sağlıklı bir sağlık altyapısı ve kişi başına düşen yatak sayısının arttırılmasına yönelik Mardin Milletvekili Şeyhmus Dincel ile birlikte Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve bakanlığın diğer yetkilileriyle sık sık bir araya geldiklerini, kentin ihtiyaç duyduğu alt yapının oluşturulması için çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini kaydetti.

Proje hakkında detaylı bilgi veren Demirkaya, şu ifadeleri kullandı:

‘’Mardin Şehir Hastanemizin ve Kızıltepe Devlet hastanemizin ek bina projesi ihaleleri sağlık bakanlığımız tarafından gerçekleştirildi. İnşallah hastanelerimizin yer teslimi yapıldıktan sonra bu yatırımlara da başlanacak. Amacımız ve gayemiz ilimizin hasta başına düşen yatak sayısının arttırılması yönündedir. Bu bağlamda; Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ek olarak yapımı devam edip yüzde 95 oranında gerçekleşmesi olan hastanemizin 350 yataklı ek binasıyla birlikte buradaki yatak kapasitesi sayımız 750 olacak. Hastanemiz tam olarak faaliyette geçtiğinde ciddi oranda şehrimizde bir rahatlamayı da beraberinde getirecektir. Kızıltepe Devlet Hastanesine 150 yataklı ek bina yatırımı çıkardık ancak yer sıkıntısından dolayı bu yatırımı 110 ek yatakla yatırım programına dahil etmiş olduk. Derik’te 75 yatak, yine Dargeçit İlçemizde ise 25 yataklı bir hastane yatırımı söz konusu. Bütün bunların yanında hastanelerimizin teknolojik altyapısını tıbbi cihaz ve ünitelerinin güçlendirilmesi hususundaki çalışmalarımız sürüyor. Midyat, Artuklu, Nusaybin ve Kızıltepe’de ağırlıklı olarak bu büyük ilçelerimizi sağlık hizmetlerinin ve yatırımlarının daha iyi koşullara gelmesi için çalışıyoruz.” 

Mardin Şehir Hastanemiz takriben 3 milyar liralık bir yatırımla 860 yatak kapasitesi ile planlanmış olduğunun altını çizen Milletvekili Demirkaya, “Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ilçelerimizdeki ek bina çalışmaları ve geçtiğimiz günlerde ihale süreci tamamlanıp, yatırım programına resmen alınan Şehir Hastanemizin tamamlanmasıyla birlikte Mardin’de hasta başına düşen yatak sayısı neredeyse mevcutla ikiye katlanmış olacak. Bu şehrimizde ciddi bir rahatlama sağlayacağı gibi, yapılan öngörülere göre şehrin önümüzdeki 20 yıllık bina ve yatak sayısı ihtiyacını da karşılayacak durama gelmiş olacak. Şehir Hastanemizin ihalesi tamamlanmış olup, ilgili sözleşmeler imzalanmaktadır. İnşallah bu aşamalar geçildikten sonra ilk kazma vurulup, çalışmalara başlanmış olacak. Mardinimize ve kıymetli hemşerilerimize şimdiden hayırlı olsun.” dedi.

Host İstanbul 2023, 9 Mart’ta Kapılarını Açıyor

Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları endüstrisi, bahar sezonun en etkili uluslararası ticaret fuarı Host İstanbul’da buluşuyor. Tarsus tarafından Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) iş birliğinde düzenlenen Host İstanbul 2023, 9 Mart’ta 16’ncı kez kapılarını açacak.

Katılımcılarının tamamı yerli üretici olan fuarda, cam, porselen ve seramikten elektrikli ev aletlerine, metal mutfak eşyalarından plastik ev gereçleri/bahçe aksesuarlarına, dekoratif ürünlerden mutfak eşyalarına kadar yaşam alanlarına şıklık, estetik ve işlevsellik katan yüzlerce yeni yerli tasarım vitrine çıkacak.

10 milyar doların üzerinde bir pazar hacmine sahip Türkiye ev ve mutfak eşyaları sektörünün, uluslararası ölçekteki en önemli ticaret buluşmalarından olan Host İstanbul, yerli üreticilerin en yeni tasarımlarını dünya ile buluşturacak. Tamamı yerli 350 markanın katılacağı fuarı, 5 bini yurt dışından olmak üzere 15 bin satın almacı ziyaret etmesi bekleniyor. 

Aytemur; “Host İstanbul 2023, sektör ihracatına doğrudan yüzde 10-15 oranında katkı sağlayacak”

Lokasyon ve lojistik avantajlarının yanı sıra, üretici kimliğiyle de küresel ölçekte öne çıkan Türkiye’nin, ihracatta her yıl istikrarlı bir büyüme kaydettiğini belirten Tarsus Türkiye Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, “10 yıldan fazla süredir dış ticaret fazlası veren ev ve mutfak eşyaları sektörümüz, 2022’yi 7 milyar dolar ihracatla kapattı. Host İstanbul 2023’e katılan yerli üretici firmalar, fuarın kendilerine sunduğu uluslararası ticaret fırsatlarından yararlanarak, yeni pazarlara açılacak” dedi.

Aralarında büyük zincir perakendecilerin de olduğu, yurt dışından yaklaşık 5 bin satın almacının fuara geleceğini söyleyen Aytemur, Host İstanbul 2023’ün yine milyonlarca dolarlık ticaret anlaşmasına ev sahipliği yaparak, sektör ihracatına yüzde 10-15 oranında doğrudan katkı sağlayacağını açıkladı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Teknik Rapor Zorunluluğu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 6 şubat 2023 tarihinden önce başlayan ve tamamlanmamış yapılarda inşaatın devamı için en geç bir ay içerisinde teknik rapor alınması zorunluluğu getirdi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilde inşaat mühendisliği alanında uzman akademisyenlerden oluşan teknik heyet tarafından natamam binalarda hasar tespit incelemeleri başlatıldı. Böylece inşa halindeki binalarda oluşan deprem hasarının sıva ve boyayla kapatılarak gizlenmesinin önüne geçilecek.

Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, depremlerden etkilenen 11 ilde vatandaşların ikamet ettiği binalardaki hasar tespit çalışmaları hızla sürüyor.

TRT Haber’e göre; Bu bölgelerde depremler olmadan önce yapımına başlanmış ancak henüz tamamlanmamış binalarda ise hasar tespit çalışması yapılmıyordu. Ancak bu binaların hasar durumlarını ve inşaatın hangi koşullarda devam edebileceğini belirlemek üzere İçişleri Bakanlığınca 21 Şubat’ta “Genel Hayata Etkili Afet Bölgelerindeki Natamam Binalar” adlı genelge yayımlandı.

Genelgeye göre, 6 Şubat 2023’ten önce inşasına başlanmış ancak yapımı henüz tamamlanmayan binalarda inşaatın devamı için en geç bir ay içerisinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yetkilendirilen kurum veya kuruluşlardan teknik rapor alınması zorunluluğu getirildi. Görevli teknik heyet tarafından bu inşaatlarla ilgili hazırlanan raporun değerlendirilmesinden sonra, uygun olduğuna karar verilenlerin faaliyetlerine izin verilecek.

Her Bina İçin Ayrı Ayrı Teknik Rapor Düzenlenecek

Genelge kapsamında, natamam binaların hasar durumlarının belirlenmesi, giderilebilir hasar durumunda uygun teknik metotlar önerilmesi, inşaatın devam edip etmeyeceğine veya hangi koşullara göre sürdürüleceğine karar verilmesi gibi konular, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülecek.

Bakanlık, natamam binaların incelenmesi için inşaat mühendisliği alanında doktora ve üstü düzeyde eğitime sahip uzman kişilerle ve belediyelerle ortak çalışmalara başladı.

Yükseköğretim Kurulunun da destek verdiği Bakanlığın planlamasıyla, her il için ülke genelindeki üniversitelerden 184 öğretim görevlisi ve üyesinin bulunduğu teknik heyet oluşturuldu.

Bu heyetler, inşaat halindeki her bina için ayrı ayrı teknik rapor düzenleyecek.

Bu teknik raporda, yapının dört cephesinden çekilmiş dış cephe fotoğrafları, binanın taşıyıcı ve taşıyıcı olmayan elemanlarındaki hasar durumunu ortaya koyacak şekilde hasarlı elemanların tamamı için, hasarsız elemanların ise yeterli miktarda fotoğraf ve video kayıtları zorunlu olmak üzere tüm tespitleri yer alacak.

Her Bina 4 Kategoride Raporlanacak

İncelenen her bina, 4 kategoride değerlendirilerek raporlanacak.

Hiçbir hasarın görülemediği bina “hasarsız” olarak birinci kategoride değerlendirilerek inşasına izin verilecek. Binada, kılcal düzeyde ve onarılabilir hasar varsa ikinci kategoride değerlendirilecek ve onarım sonrası devamına izin verilecek. Binada taşıyıcı sistemi etkileyen ve önemli çatlaklar ile hasar varsa üçüncü kategoride değerlendirilecek ve bu durumda bina Deprem Yönetmeliği’nin öngördüğü şekilde ileri incelemeye alınacak ve sonucuna göre güçlendirilerek devamına izin verilecek.

Taşıyıcı sistemdeki hasar “onarılamaz-güçlendirilemez” olarak değerlendirilirse dördüncü kategoride yer alacak bina, devamına izin verilmeyerek yıktırılacak.

Böylece inşa halindeki bir binada oluşan deprem hasarının sıva ve boyayla kapatılarak gizlenmesi çabasına izin verilmemiş olacak.

Şu Ana Kadar Bin 135 Natamam Bina İncelendi

Bu kapsamda şu ana kadar Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman ve Osmaniye’de 1135 binanın incelemesi tamamlandı.

Bu binaların 889’unun birinci, 216’sının ikinci, 30’unun ise üçüncü kategoride olduğu tespit edildi. Dördüncü kategoride yani yıkılması gereken bina tespit edilemedi.

Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce, faaliyetlerin nasıl yürütüleceği konusundaki bilgilendirme çalışmaları 5 ilde tamamlandı, diğer kentlerde ise devam ediyor.

”Türkiye’de Çelik Konstrüksiyon Ev Kullanımı Yaygınlaşmalı”

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler birçok şehirde binlerce yapının yıkılmasına yol açarken, inşaat sektörüne yönelik pek çok tartışma devam ediyor. Sektör profesyonelleri, ABD’de olduğu gibi ülkemizde de prefabrik ve çelik konstrüksiyonlu yapılara geçilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

6 Şubat’tan itibaren meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay merkezli  şiddetli depremler, telafi edilmesi mümkün olmayan kayıplara yol açtı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 16 Şubat tarihli raporda, 11 ilde toplam 717 bin 614 binanın 90 bin 609’unun acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık bina olarak belirlendiği belirtildi. Bu tablo, deprem kuşağında yer alan bir ülke olan Türkiye’deki yapılar ve inşaat sektörüne ilişkin birçok konuyu gündeme taşıdı. Depreme karşı sağlam yapılar inşa etmek adına inşa modellerinin değiştirilmesi gerekliliğine dikkat çeken Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de uygulandığı gibi, yatay mimari modeline sahip, çelik konstrüksiyon ve prefabrik yapılar gibi daha güvenilir seçeneklerin kullanılması gerektiğine dikkat çekti.

Güvenli yapı modellerinde, prefabrik ve çelik konstrüksiyon öne çıkıyor”

Konuya ilişkin yaptığı açıklamada, yıkılmamış olsalar dahi birçoğunun ağır hasar aldığı betonarme binaların zafiyetinin ortaya çıktığını söyleyen Mehmet Çankaya, “Yıkılan binaların bir kısmının mevcut deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş olması, güvenli konut modellerine yönelmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu modeller arasında da prefabrik veya çelik konstrüksiyonlar önemli birer alternatif olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 40 yıldır prefabrik yapı teknolojileri alanında faaliyet gösteren Karmod olarak, ülkemizin üretim altyapısının konut açığını kapatmada oldukça yeterli olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

“Ülkemiz her iki modelde de gelişmiş bir üretim ağına sahip”

Yerel pazarda prefabrik evlerin yanı sıra çelik modellerinin de gelişmiş teknolojiyle üst seviyeye ulaştığını belirten Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, her iki modelde de depreme dayanıklı yapılar inşa edilebileceğini aktararak sözlerine şöyle devam etti: “Prefabrik evlerde ana taşıyıcı sistem çelik metallerden oluşurken, çelik evlerde de taşıyıcı direklerin yanı sıra duvar karkasları da çelik metallerden oluşuyor. Çatı sistemi iki modelde de aynı çelik taşıyıcılarla inşa edilirken, duvar yapı sistemini ayıran tek fark ise duvar blok sistemi. Bu da bize prefabrik yapıların sanılanın aksine çelik konstrüksiyonlar kadar güvenli olduğunu gösteriyor.”

Hafif çelik prefabrik konutlar %70 daha hızlı inşa ediliyor

Mehmet Çankaya, “Betonarme benzeri klasik yapı yöntemlerinde aylarca süren inşa süreleri, prefabrik yapılarda oldukça kısalıyor. Klasik betonarme konutların üretiminin neredeyse tümü sahada yapılırken, prefabrik konutlar ise tamamen modern tesislerde üretiliyor. Üretimde kullanılan kalite kontrol sistemleri de prefabrik evleri daha güvenli kılıyor. Fabrika ortamında ön üretimli olarak hazırlanan prefabrik evler, diğer modellere göre sahada %70’e varan oranda daha hızlı bir inşa süresine sahip” şeklinde konuştu.

Köy evi ve Hasarlı bölgelere destek vermek için hazırız”

Karmod CEO’su Mehmet Çankaya, “Yeni yaşam alanları yaratılırken, yatay mimarideki tek ya da iki katlı prefabrik ve hafif çelik çelik ev modelleri mutlaka değerlendirilmeli. Karmod Prefabrik Yapı Teknolojileri olarak biz de toplu konut projelerinde kullanılabilecek özellikte çok sayıda hazır ev modeli geliştirdik. Ülkemizin farklı bölgelerindeki yaşam kültürü ve iklim şartlarına özel şekillenmiş konutlar tasarladık. Depremde hasar gören bölgeler dahil olmak üzere, köy evi projesinde ve bölgenin yeniden inşasına destek vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Copa, İkinci İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı’nın Altın Sponsoru Oldu

İklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Copa Isı Sistemleri, 8 Mart 2023 Çarşamba günü, “Güvenli Doğalgaz ve İnovasyon” ana temasıyla gerçekleşecek olan Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı’nın altın sponsoru oldu.

Copa Isı Sistemleri iklimlendirme sektörünün gelişimi için katma değer yaratan organizasyonları desteklemeyi sürdürüyor. Doğalgaz sektörünün önde gelen paydaşlarının katılım göstereceği Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı, Copa’nın altın sponsorluğunda 8 Mart 2023 Çarşamba günü Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Odaklı Grup, DEMSİAD ve İMSİAD iş birliğiyle “Güvenli Doğalgaz ve İnovasyon” ana temasıyla düzenlenecek olan Bursa 2. İç Tesisat ve Güvenli Doğalgaz Çalıştayı, sektöre mal ve hizmet sağlayan firmaların yöneticilerinin, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki gaz dağıtım şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin ve STK’ların temsilcilerinin yanı sıra tesisat, proje, mekanik tasarım ve uygulama firmalarının katılımıyla gerçekleştirilecek. İklimlendirme sektörünün sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışılacağı organizasyonda ayrıca sektörün geleceğine ilişkin öngörüler de masaya yatırılacak. 

İnşaat Malzemesi Fiyatları 11 İlde Sabitlendi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı inşaat malzemesi üreticileri, depremden etkilenen 11 ilde fiyatların sabitlendiğini açıkladı. 

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğu, TOBB bünyesindeki inşaat malzemesi üreticisi olan 7 sektör meclisinin, 11 ilde deprem konutları yapımında kullanılacak inşaat malzemeleri için fiyat sabitleme kararı aldığını bildirdi.

Rifat Hisarcıklıoğlu bu kararı, 7 sektör meclisi başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. TOBB camiası olarak 6 uçak, 7 gemi ve 3.900 TIR yardım malzemesi sağladıklarını belirten Hisarcıklıoğlu, ayrıca 41 TIR çadır, 970 konteyner, 141 seyyar mutfak, 551 iş makinesi ve mobil vincin bölgeye sevkini gerçekleştirdiklerini bildirdi.

İnşaat malzemesi üretimi yapan sektör meclislerinin, bu yardımlarla yetinmeyerek büyük bir adım daha atmaya hazır olduklarını dile getiren Rifat Hisarcıklıoğlu, “Devletimizin başlatacağı deprem konutları inşa projesine bir katkı da bizden olsun diyorlar. Bu kapsamda deprem bölgesine yapılacak konutlarda kullanılacak inşaat malzemeleri için fiyat sabitleme taahhüdü veriyorlar. Hammadde ve girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece deprem bölgesine yönelik fiyat sabitlemesine gidiyorlar” dedi.

Depremden etkilenen 11 ilde yapılacak konutlarda kullanılması öngörülen inşaat malzemelerinde fiyat artırılmaması noktasında mutabakata varıldığının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Buradaki sektörlerimizin hepsi, depremin ilk gününden itibaren kamu yetkilileriyle koordineli bir şekilde deprem bölgesine yardım ve destek sağladılar. Şimdi de deprem konutlarının hızlı ve güvenilir şekilde bir an önce yapılabilmesi için ellerini taşın altına koyuyorlar” diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, bu üreticilerin kendi kontrolleri haricinde girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece depremden etkilenen 11 ilde ürün fiyatlarında herhangi bir artışa gitmeyeceklerinin altını çizdi. Depremde 50 bine yakın vatandaşın hayatını kaybettiğine dikkat çeken Rifat Hisarcıklıoğlu, 173 bin bina, yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit edildiğini, 1.7 milyon kişinin konut ve barınma ihtiyacı olduğunu aktardı. 

Fiyatı sabitleme taahhüdünde bulunan sektörler ve temsilcileri şu şekilde:

Çimento Sektörü Meclisi Başkanı Fatih Yücelik

Kimya Sanayi Meclisi Başkanı Timur Erk

Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan

Toprak Sanayi Ürünleri Meclisi Başkanı Kadir Başoğlu

Seramik Sanayi Meclisi Başkan Yrd. ve Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Erdem Çenesiz

İklimlendirme Meclis Üyesi ve İklimlendirme Sanayi İhracatçılar Birliği Başkanı Mehmet Şanal

Demir-Demir Dışı Metaller Meclis Üyesi Ayhan İleri

Yerli İzolatörler Üretime Geçiyor

İnşaat Mühendisi Adnan Doğan, devlet desteği alarak geliştirdiği ve Deprem Fatihi olarak nitelendirdiği yerli sismik izolatörlerin bir ay içinde üretime geçeceğini duyurdu. 

Büyük deprem felaketinden sonra güvenli yapılar için izolatörler gündeme geldi. Depremin etkisini azaltan cihazların konutlarda kullanımı tartışılırken, yerli bir marka kamunun da desteğiyle üretime geçmek için kolları sıvadı. 

İnşaat Mühendisi Adnan Doğan’ın geliştirdiği ve Deprem Fatihi adını verdiği sismik izolatörlerin, deprem bölgesinde kullanılması planlanıyor. İzolatör üretimi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’yla Kahramanmaraş depremlerinden önce temasa geçtiğini belirten Doğan şunları söyledi: 

“Bakanlığımız tarafından stratejik önceliğe sahip yatırım teşviki alarak, ocak ayında Yozgat Boğazlıyan Fuat Oktay Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 bin metrekarelik alan bizlere tahsis edildi. Şu anda proje çalışmalarını yapıyoruz. 1 aya kalmadan inşaatına başlayacağız. 3 aya kalmadan da üretime başlamayı hedefliyoruz. Ancak bizler bunu beklemeden, iş ortaklarımızın bulunduğu Konya, Kayseri ve Gebze organize sanayi bölgelerindeki fabrikalarda üretime 1 ay içinde başlayacağız.”

FSM Doğan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Doğan, izolatör konusunda bilinmesi gerekenleri 8 maddede şöyle sıraladı:

İzolatör Nedir, Ne İşe Yarar?

İzolatör yani sismik izolasyon dediğimiz sistem, yapının depremlere karşı dayanım kapasitesinin artırılması ya da yapıya zeminden aktarılan sismik kuvvetlerin azaltılması prensibine dayanan, depreme karşı dayanıklı yapı tasarımı yaklaşımı. Deprem Fatihi ise düşük sürtünme, yüksek sönümleme kapasitesiyle sismik hareket esnasında temel ile yapı arasındaki yatay bağlantıyı keserek, yapıya aktarılan enerjiyi geleneksel yöntemlere göre daha yüksek şekilde kısıtlıyor. Yer hareketlerini, yer enerjisini yapıya yansıtmayarak bypass eden Deprem Fatihi, yükü temele eşit şekilde yaydığı için binanın üstünü koruduğu kadar altını, yani temeli de koruyor.

Ne Kadar Koruyucu Olur?

İzolatörler türlerine göre farklı oranlarda sönümleme (deprem kuvvetini azaltma) özelliklere sahip. Kauçuk izolatörler ortalama yüzde 20, sarkaç izolatörler ortalama yüzde 30 oranında koruma sağlarken çelik esaslı üretilen Deprem Fatihi, depremin yapılara yaptığı kuvveti yüzde 99’un üzerinde azaltıyor.

Cihazın Ömrü Ne Kadar Olur?

İzolatörler uzun ömürlü sistemler. Yüzde 100 çelik esaslı ve sürtünmeye maruz kalmayan yeni ürünün ömrü ise bina ömrünün en az iki katı kadar. Yüzlerce depremi atlatabileceği belirtiliyor.

Çelik, Kauçuk ve Sarkaç İzolatörlerin Farkı Nedir?


Kauçuk ve sarkaç izolatörler sürtünme esaslı çalışıyor. Deprem enerjisini sürtünerek, yırtılarak, hasar görerek sönümlüyor. Teknolojisi bu şekilde işliyor. Bu da elbette izolatörün ömrünü kısaltan bir durum. Deprem Fatihi, yüzde 100 çelik esaslı malzemelerden tasarlanıyor. Sürtünme gerçekleşmiyor ve malzemeler hasar görmüyor. Sürtünme olmadığı için de sönümleme, yani koruma oranı yükseliyor.

Tüm Yapılar İçin Uygun mu? 

İzolatörler başta konutlar olmak üzere pek çok yapıda kullanılabiliyor. Deprem Fatihi’ni konutlar, kamu binaları, köprüler, hastaneler, viyadükler, okullar, müze ve kültür merkezleri, data merkezleri, nükleer santraller, afet yönetim binaları, havalimanı terminal binaları, üretim ve depolama tesisleri gibi stratejik yapılar dahil hemen hemen her türlü yapıda kullanmak mümkün.

İnşaatın Dışında Mevcut Yapılara da Uygulanabilir Mi? 

Tüm izolatör türleri mevcut yapılara da uygulanabilir. Deprem Fatihi’ni de mevcut yapılara uygulayabilirsiniz ancak burada şöyle bir kriter var; izolatörün uygulanacağı mevcut yapının bitişik nizam olmaması gerekiyor. Eğer varsa da her iki yapıyı kapsayarak uygulama yapılabiliyor.

Maliyeti Nedir?

Deprem Fatihi her projeye uygun olarak farklı tasarlanıp üretiliyor. Kat yüksekliği, bina ağırlığı, öngörülen deplasman mesafesi gibi farklı parametreler Deprem Fatihi’nin maliyetini değiştirebilir. Yeni inşa edilen projelerde Deprem Fatihi kullanıldığında, inşaatta kullanılan demir, beton, kalıp elemanlarından yaklaşık olarak yüzde 40 tasarruf sağlanır. Örneğin: 9-10 katlı bir binada, 100 metrekare daireler olduğunu varsayarsak, metrekare başına düşen Deprem Fatihi maliyeti yaklaşık olarak 1.200-1.300 lira civarında olacaktır. Fakat inşaatta yapılacak tasarrufla birlikte metrekare başına reel maliyet 600-800 lira civarında gerçekleşecektir. Mevcut yapılarda böyle bir tasarruf mümkün olmamakta, ek olarak montaj maliyeti olmaktadır. Ancak burada da avantaj da yıkıp yeniden bir bina inşaat etmekten çok daha düşük bir maliyettir.

Yeni Konut Finansman Programı Yürürlüğe Girdi

Yeni Konut Finansman Programı, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Program, inşaat çalışmaları yüzde 100 tamamlanmış yeni konutlar ile inşaatı henüz başlamamış yapılar için geçerli olacak. 

Orta gelirlileri ev sahibi yapmayı amaçlayan ve sıfır evleri kapsayan Yeni Konut Finansman Programı yürürlüğe girdi. Resmî Gazete’de yayımlanan kararda düzenlemeye ilişkin usul ve esaslar ayrıntıları ile belirlendi. Yeni konut paketi ile 15 yıl vade uygulanacak olan kampanya kapsamında 5 milyon liraya kadar kredi verilecek. Faiz oranları ise 0,69’dan başlarken 2 milyona kadar olan kredide 0.69, 2 ila 4 milyon TL arasında 0.79 ve 4 milyon ila 5 milyon TL arasında 0,99 faiz oranı uygulanacak. 

Yeni Evim projesi kapsamına daha önce satışa konu olmamış; yüklenicilerin mülkiyetinde olmak kaydıyla inşaatı yüzde 100 oranında tamamlanmış konutlar giriyor. Ayrıca, yüklenicilerin mülkiyetinde olan veya tamamlanınca mülkiyetinin yüklenicilere geçmesi şartıyla inşaatı devam eden konut projelerine, gerekli izinleri alınmış ve finansmanı kullandıracak bankalarla garanti sözleşmesi imzalanmış olması ve yüklenicilerin mülkiyetinde olan veya tamamlanınca mülkiyetinin yüklenicilere geçmesi şartıyla inşaatına başlanmamış konut projelerine, sağlanacak finansmanlara katkı sağlanabilecek.

Proje Bölgelere Ayrıldı

Proje kapsamında iller farklı bölgelere ayrıldı. Buna göre İstanbul, 1 İnci bölge, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin ve Muğla, ikinci bölge, birinci ve ikinci bölge dışında kalan iller, üçüncü bölge, olarak değerlendirilecek. Bakan Nebati daha önce yaptığı açıklamada İstanbul’un yer aldığı 1. bölgede azami geliri 80 bin lira, 2’nci bölgede azami geliri 65 bin lira ve 3’üncü bölgede azami geliri 45 bin lira olanların kampanyadan faydalanabileceğini ifade etti.

Konut projesi kapsamında alınan evler 5 yıl boyunca satılamayacak.  Faizler 0,69’dan başlayacak ve konut kredilerindeki vade 15 yıl olacak. 2 milyona kadar olan kredide 0.69, 2 ila 4 milyon TL arasında 0.79 ve 4 milyon ila 5 milyon TL arasında 0,99 faiz oranı uygulanacak. Tüm bölgelerde asgari peşinat oranı yüzde 10, vade en çok 15 yıl olacak. Enflasyon rakamlarında artışlar yaşansa da taksitler hane gelirinin yüzde 40’ını geçmeyecek.

Pasif Mühendislik Hakkında Açıklama

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği, basında Pasif Mühendislik hakkında çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı.

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği’nin kamuoyuna sunduğu açıklama şu şekilde;

‘’Son dönemde basında yer alan pasif mühendislik haberleri hakkında açıklama yapma gereği duyulmuştur.

6 Şubat 2023’te yaşadığımız 7.7 Kahramanmaraş Pazarcık ve 7.6 Kahramanmaraş Elbistan depremlerinden sonra, yaşadığımız derin acı ve çaresizlik hissiyle ve adalet arayışıyla –haklı olarak- suçlunun/suçluların peşine düştük. Gerek sosyal medyada gerek televizyon kanallarında günlerdir inşaat sektörü masaya yatırılıyor ve “Yanlış olan ne ve yanlışın sorumlusu kim?” sorularına cevap arıyoruz. Aramalıyız da… Bu arayış sürecinde çok doğru, yerinde tespitler yapıldığı gibi, yanlış ve eksik bilgiler/değerlendirmeler de gündeme gelebiliyor. Bu konulardan biri de yapı denetim kuruluşlarındaki “pasif mühendis” konusu ve yapı denetim kuruluşlarının “beton dökümlerine gitmediği” iddiası… Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği olarak, yanlış ve eksik bilginin yayılmaması adına bu konuya açıklık getirmek isteriz.

Mevzuat gereği her şantiyenin yapı denetim kuruluşunca atanmış denetçileri ve kontrol elemanları bulunmaktadır. Bir şantiye için, yapı denetim kuruluşunun, yapı laboratuvarının ve beton firmasının uygunluğuna göre beton programı yapılır ve betonun gün ve saati belirlenir. Söz konusu beton programının yapılabilmesi demek, ilgili yapı denetim kuruluşu adına kontrol elemanları o şantiyede gerekli kalıp ve donatı kontrollerini yapmış demektir. 

Beton gün ve saati geldiğinde yapı denetim kuruluşunun kontrol mühendisi şantiyede hazır bulunmak ve elektronik şahitlik yapmak zorundadır. Zorundadır çünkü bu noktada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) devreye girer. EBİS’in amacı, her şantiyeden ve her beton dökümünden numune alınmasını, yapı denetim kuruluşunun bu dökümlerde şantiyede olmasını ve numune deneylerinin takibini garanti altına almaktır. Peki EBİS bunu nasıl sağlıyor?

Öncelikle, beton dökümü esnasında her bir mikserden alınan numune küplerinin her birine, Bakanlık adına AselsanNET tarafından üretilen elektronik etiket de denilen çipler yerleştirilir. Bu çipler, numuneleri alan yapı laboratuvarı çalışanı tarafından el terminali cihazıyla okutulduğunda otomatik olarak EBİS’e işlenir ve EBİS’in mobil uygulamasıyla eşleşir. Uygulama GPS teknolojisini kullanır; yani sadece söz konusu şantiyenin konumundayken çalışır. Başka bir konumda uygulama çalışmaz. 

Yapı denetim kuruluşunun o şantiye için atanmış olan mühendisi EBİS uygulamasına kendi e-devlet bilgileriyle girer ve kontrolör mühendisin konumunu GPS teknolojisi ile doğrulayan EBİS, “şahitlik” ekranını açar. Açılan ekrandan da yapı denetim kuruluşu mühendisi şahitliğini yapar. Şahitlik yapılmayan numuneler hiçbir şekilde işlem göremez. Yani, herhangi bir şantiyenin kontrolsüz kalması -sırf EBİS üzerinden değerlendirsek bile- mümkün değildir. Şahitlik sonrasında, bu teknoloji sayesinde Bakanlık, numunelerin şantiye çıkışlarını, laboratuvar basınç dayanım testlerini, kırım sonuçlarını ve raporlarını sürekli olarak takip etme imkânına sahiptir.  

Mevzuat bu konuda çok katı ve geliştirdiği sistemle birlikte çok tedbirlidir. Keza, yine mevzuatın hükmettiği üzere yapı denetim kuruluşları da Bakanlığa bağlı il müdürlükleri tarafından sürekli olarak denetlenmektedir. Her bir yapı denetim kuruluşuna yılda en az 6 kez habersiz şantiye, yılda en az 2 kez habersiz büro denetimleri, üç  yılda bir de yine şantiye ve büro denetimlerini kapsayan vize işlemi yapılmakta, tespit edilen uygunsuzluklara yine mevzuata göre cezai işlem uygulanmaktadır. Bu cezai işlemler Resmi Gazete’de yayınlanır ve kamuoyuna açıktır. 

Bu açıklamayla amacımız, ciddi anlamda bilgi kirliliğine maruz kaldığımız bu süreçte, kamuoyuna yapı denetim kuruluşlarının tümü genelinde sunulan yanlış ve eksik olan açıklamaları düzeltmektir. Şunu da çok açık ve net eklemek isteriz: Eğer ki, mevzuata ve sistemi iyileştirmeye, bina denetimini çok daha kontrollü hale getirmeye yönelik tüm bu çalışmalara rağmen görevini yapmayan kişi ve kuruluşlar varsa da bunların tespit edilmesini herkesten çok biz isteriz. Zira yapı denetim hizmeti, mevzuattan da önce bir vicdan ve etik meselesidir. 

Kamuoyunun dikkatine sunarız. ‘’

Bina Güçlendirme Kredisi Kullanacaklara Sigorta Kolaylığı

Büyük bir bölümü aktif deprem kuşağında bulunan Türkiye’de yaklaşık 7 milyon riskli konutun bulunduğu tahmin ediliyor. İçinde yaşadıkları binaları deprem riskine karşı dayanıklı hale getirmek isteyenler, Bina Güçlendirme Kredisi’nden yararlanabiliyor.

Bunun için ilk olarak, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yetkili kılınan bir yapı denetim firmasından, binanın riskli olduğuna dair bir rapor almak gerekiyor. Bu raporla birlikte bankalara ve finans kuruluşlarına başvuruda bulananlar, düşük faiz oranlarının yanı sıra, 2 sene geri ödemesiz ve 10 yıla kadar vadelerle Bina Güçlendirme Kredisi kullanabiliyor. Söz konusu finans desteğinden Kredi Hayat Sigortası yaptırarak yararlanmayı tercih edenler, olayinkolayi.com üzerinden satın alacakları poliçeler için, tüketici dostu fiyatlama ve self-servis hizmet sayesinde bankalara kıyasla yaklaşık yüzde 40 oranında daha az ödeme yapıyor. 

Sigorta yaptırırken, kredi ararken, ev alırken veya taşınırken sıklıkla ihtiyaç duyulan işlemlere pratik çözümler sunan olayinkolayi.com, “Burada her olayın bir kolayı var!” sloganıyla asistanlık hizmeti de veriyor. Takipçilerini zengin blog içerikleriyle konut, kredi, sigorta, sağlık ve yaşam konu başlıklarında bilinçlendirmeye devam eden platform, sunduğu kredi hesaplama araçları sayesinde, Bina Güçlendirme Kredisi kullanıp inşaat süreci tamamlanana kadar kiralık evlerde oturmayı planlayanların, olası emlakçı komisyonu ve taşınma masrafları hakkında fikir sahibi olmasını sağlıyor.

Bina Güçlendirme Kredisi ve Kredi Hayat Sigortası hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, olayinkolayi.com platformunun hafta içi 09.00-18.00 saatleri arasında 0850 222 3466 numaralı Çağrı Merkezi numarası veya Whatsapp hattı üzerinden anlık yanıt sisteminden ücretsiz asistanlık desteği alabilirler. 

Bandırma Belediyesi Deprem Afeti Öncelikli İkinci Toplantısını Gerçekleştirdi

Bandırma Belediyesi, deprem afetine hazır bir Bandırma için çalışmalarına devam ediyor. Konu ile ilgili önemli kararların alındığı ikinci toplantı gerçekleştirildi.

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen yıkıcı depremler ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ülke çapında kentlerimizin depreme ne ölçüde hazır olduğu tartışılırken, Bandırma için vakit kaybetmeden düğmeye basan Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, konu ile ilgili ilk toplantıyı gerçekleştirmiş ve bu toplantıda izlenecek yol haritası belirlenmişti. 

Tüm dinamikleriyle depreme hazır bir Bandırma oluşturabilmek adına gerçekleştirilen ilk toplantının hemen akabinde ikinci kez bir araya gelindi. Belediye binası toplantı salonunda gerçekleştirilen ikinci toplantıda; Mimarlar Odası Bandırma Temsilcisi Mehmet Ali Ozar, İnşaat Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürkan İlgin, Harita Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi ve Belediye Meclis Üyesi Mesut Özdemir, Elektrik Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Mutlu Onganar, Makine Mühendisleri Odası Bandırma Temsilcisi Gürbüz Gözcüler, Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Selamettin Karaca, Bandırma Belediyesi İmar Komisyonu Üyeleri Yalçın Cömert, Onur Çon, Yusuf Ziya Çelikoğlu, Bandırma Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu Üyeleri Fatma Salı Karabacakoğlu, Eren Ülkü ve Belediye Meclis Üyesi Sıtkı Ağan yer aldı.

Toplantıda ilk etapta uygulamaya geçirilmesi planlanan konular belirlendi.

-Mevcutta bulunan jeolojik zemin yapı raporu, çalışma grubuyla paylaşılacak. Yakın dönemde Bandırma’nın jeolojik yapısını analiz eden yetkili firmanın hazırladığı teknik rapor firma yetkilerince çalışma guruplarına teknik sunum ile aktarılacak.

-Yapı denetimleri ile ilgili mekanizma kurulacak. Bu mekanizma içerisinde İnşaat Mühendisleri Odası, Bandırma Temsilciliği, Mimarlar Odası Bandırma Temsilciliği, Makine Mühendisleri Odası Bandırma Temsilciliği ve Bandırma Belediyesi adına birer temsilci görevlendirilecek. Yapı denetim firmaları ve şantiye şeflerinin katkılarıyla mevcut inşaatı süren yapılarda beton dökümü öncesinde oluşturulan bu heyet gözetiminde denetim yapılacak ve uygun olup olmadığı kontrol edilecek.

-Bandırma Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü 2000 yılı öncesi yapı stoğu ile ilgili geniş kapsamlı çalışmalar yapacak. 

-Parsel ölçeğinde riskli binaların güçlendirilmesi (karbonfiber, karbon çelik vb. uygulamalarla) veya yeniden yapılması için yetkili mevzuatın yasal düzenlemeleri ile ilgili çalışma başlayacak.

-Detaylı bilgiler 2 Mart’ta gerçekleştirilecek olan Belediye Meclis Toplantısı’nda gündeme alınarak kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Şanlıurfa’ya Sismik İzolatörlü Konut Projesi

Şanlıurfa Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, 32 dekarlık alana inşa edilecek olan konut projesinde sismik izolatör kullanılacağını duyurdu. 

Kahramanmaraş depremlerinin ardından, kentsel dönüşüm ve konut projelerini revize ederek hızlandıran Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, sismik izolatörlü bin konutun inşa edileceği alanda incelemelerde bulundu ve projenin temelini çok yakında atacaklarını duyurdu.

Eyyübiye Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Aslıhan ve teknik heyetiyle birlikte Bildim ve Küçükhan mahalleleri sınırlarında yer alan rezerv yapı alanında açıklamalarda bulunan Başkan Mehmet Kuş, bin 400 dekarlık yapı alanında, 32 parsel üzerine kurulacak bin konutluk projede sismik izolatör kullanılacağını açıkladı.

Tahsis ve uygulama imar planı onaylanan Eyyübiye ilçesi rezerv yapı alanındaki yol açma çalışmaları devam ederken, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depremler sonrası konut ihtiyacını karşılamak için harekete geçen Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, rezerv alanda inşa edilmesi planlanan konut projesini revize ettiklerini ve burada yapılacak tüm konutların depreme karşı çok önemli koruma sağlayan sismik izolatörlü sistemle yapılacağını söyledi.

“Türkiye’de bir ilke imza atmış olacağız”

Bin adet konuttan oluşacak projede, eğitim alanları, sağlık ve spor tesisleri, konutlardan bağımsız ticari alanlar, cami gibi sosyal donatıların da yer alacağı bilgisini veren Başkan Kuş, konutların metrekare ve oda sayılarının oluşacak talebe göre planlanacağını ifade ederek, “Depremden hemen sonra hemen oturarak projemizi revize etme kararı aldık. Sismik izolatörlü yapı tarzı muhtemelen Türkiye’de birkaç binada var. Site bazında hemen hemen hiç yok. Bu anlamda Türkiye’de bir ilke imza atmış olacağız” diye konuştu.

Bin adet konuttan oluşacak sismik izolatörlü proje ile küçük bir uydu kent kuracaklarını ve bu proje ile halkın bu projeyi tercih edeceğini öngördüklerini dile getiren Kuş, projenin hayata geçmesiyle özel sektörün de bu tip konutlar inşa etmeye başlayacağını söyledi.

“Urfa’nın en güzel mahalleleri burada inşa edilecek”

Eyyübiye’deki rezerv yapı alanın tahsisinde ve imar planlarının onaylanmasında büyük emek ve katkılarından dolayı Ayşe Sula Köseoğlu’na teşekkür eden Kuş, uygulanacak projenin şehir ve Harran Ovası manzarasına hakim olacağını, eğitim alanları, parkları ve sosyal tesisleriyle herkesin huzur ve güven içerisinde yaşamak isteyeceği bir mekan haline geleceğini ifade etti.

Eyyübiye’nin, dağlık alanlarının konut inşası için son derece güvenli bir yapıya sahip olduğunu ve göreve gelir gelmez Şanlıurfa’daki yeni yerleşim alanlarının bu bölgede oluşması için büyük bir gayret içine girdiklerini kaydeden Başkan Mehmet Kuş, rezerv yapı alanının Şanlıurfa’nın tüm konut ihtiyacını karşılayacak büyüklükte olduğunu ve ihtiyaca göre genişletilebilir niteliği bulunduğunu söyledi.

Eyyübiye’nin, eski Urfa olarak tüm Urfalıların eski evi olduğunu ve inşa edilecek depreme dayanıklı, sismik izolatörlü konut projeleri sayesinde herkesin asıl evine geri döneceğini aktaran Kuş, “İnşallah bu projelerden sonra Urfa’nın en güzel mahalleleri burada inşa edilecek” ifadelerini kullandı.

Uygulama imar planı hazır

Depremler öncesi yeni ve güvenli yaşam alanları oluşturmak için çalışmalarını sürdüren Eyyübiye Belediyesi, rezerv yapı alanına ait uygulama imar planı hazırlıklarını tamamlamış, bölgede inşa edilecek konutlar, sosyal donatılar, eğitim ve sağlık kuruluşları gibi yapıların yer alacağı projeleri, görselleriyle birlikte kamuoyuna tanıtmıştı.

Şanlıurfa İli Eyyübiye ilçesine bağlı Bildim ve Küçükhan Mahalleleri sınırları içerisinde yer alan, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “Rezerv Yapı Alanı” olarak ilan edilen alana ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planı teklifi, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9’uncu Maddesi, 6306 sayılı kanunun 6’ncı maddesinin 6’ncı bendi ile aynı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 18. Maddesinin 2/a bendi ve 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Hükümleri uyarınca re’sen onaylanmıştı.

Onaylanan imar uygulaması, 3194 sayılı İmar Kanunun 8. Maddesi gereğince Şanlıurfa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 16 Şubat 2022 tarihinde askıya çıkarılarak kesinleşmişti.

Serik’e 498 Yataklı Otel İnşa Edilecek

Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince, Antalya’nın Serik ilçesinde 498 yataklı otel inşa edileceğini açıkladı. 

Çevre haberleriyle tanınan Yusuf Yavuz’un haberine göre Tamince’nin, Serik’in Kadriye sahilindeki mülkiyeti Kültür ve Turizm Bakanlığına ait arazide bulunan The Legends Theme Park tesisi bünyesine 137 oda, 498 yatak kapasiteli yeni otel yapılması için 17 Şubat’ta ÇED süreci başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 23 Mart’ta projeyle ilgili ÇED Toplantısı yapılacağını duyurdu.

Projenin hayata geçirilmesi ile birlikte mevcutta 401 oda 804 yatak kapasitesi bulunan tesis, 538 oda, 1078 yatak kapasitesine ulaşacak. Bakanlık, Aksu Kemerağzı’nda 23 Şubat, Manavgat’ta ise 16 Şubat’ta yapılması planlanan benzer otel projeleri için ÇED toplantılarını, “Yaşanan deprem felaketi nedeniyle birçok ilin doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmesi ve birçok kurum/kuruluşun personelinin de depremden etkilenen bölgelerde görevlendirilmesi nedeniyle iptal edildiğini” duyurmuştu.

Antalya Büyükşehir Belediyesinin Düden 2 Şelalesi yanında bulunan Tamince’ye ait deniz manzaralı parselde imar değişikliğini onayladığı gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının da yeni otel inşaatı için ÇED Sürecinin başladığını duyurması dikkati çekti.

İstanbul’da Bin 223 Okul Güçlendirildi

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul’da 1999 yılı öncesi inşa edilen okullardan bin 223 tanesinin güçlendirildiğini 128 okulla ilgili çalışmaların devam ettiğini açıkladı. 

Vali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla 2006’da kurulan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından, 1999 öncesi inşa edilen 1418 okulun deprem etüt ve analizlerinin tek tek gerçekleştirildiğini belirtti.

Bu çalışmalarda 1351 okulun riskli olduğunun tespit edildiğini aktaran Yerlikaya, şöyle devam etti:

“İPKB tarafından riskli bulunan okullarımızdan 367’si yıkılıp yeniden yapıldı. Yeniden yapılan okullarla 5 bin 202 ilave derslik kazanıldı. Bu 32 derslikli 162 okul demek. Ayrıca 769 okulumuz güçlendirildi, 87 okulumuz MEB ve diğer kurumlarımızca yeniden yapıldı, güçlendirildi. Geriye kalan 128 okulumuzun 35’indeki öğrencilerimiz geçen yıl, 93’ü bu yıl depreme güvenli okullara nakledildi. Sonuç olarak, İstanbul’umuzdaki 1223 okulumuz yeniden yapıldı ve güçlendirildi. 128 okulumuzla ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor.”

‘’Türkiye İMSAD Olarak Tam Kapasite Üretime Devam Edeceğiz’’

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum bir araya geldi. Düzenlenen toplantının ardından İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, açıklamalarda bulundu.

Toplantının ardından açıklama yayınlayan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu çetin kış şartlarında, çadırlarda, konteynerlerde barınmak zorunda kalan yüzbinlerce depremzede kardeşimizin yaşadığı tüm zorlukları görüyor, hissediyor ve acılarını paylaşıyoruz. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. 

Afetin bölgede açtığı yara çok büyük.  Ancak, yardımlaşmayı ve dayanışmayı genlerinde taşıyan bir millet olarak, yaralarımızı birbirimize sarılarak saracağız. İnşaat malzemesi sanayicileri olarak sahip olduğumuz imkânları ve gücümüzü seferber ettik. 

Sayın Bakanımızın da toplantıda belirttiği üzere inşaat sektörünün tüm paydaşları olarak, bölge halkının bir an önce yuvalarına kavuşması için ihtiyacı olan konutların yapım aşamasında tüm faaliyetleri desteklemekteyiz.  

Bakanımızın şehir yapılanmalarında makûs talihimizi değiştirecek radikal değişim planlamalarını açıklaması hayati önemde bir adımdır.

Bakanlığımızın oluşturduğu kesinleşmemiş olmasına rağmen hasar tespit çalışmaları ile paylaşılan yıkık, ağır, orta ve az hasarlı binaların belirlenmiş olması, kalıcı konutları oluşturma seferberliğinde rehber olma kıymetindedir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın planladığı yaraları sarma ve kalıcı konutları oluşturma seferberliği evrensel boyutta büyüktür.

Emsalsiz dayanışma şuurumuz ile asrın felaketini ülkemize yakışır şekilde çözeceğimize eminiz.

Toplantıda sözü edilen ilk etapta 200 bin konutun inşa sürecinde ihtiyaç duyulan malzemeyi ve fazlasını Türkiye inşaat malzemeleri sanayisi olarak kapasite ve nitelik açısından karşılayabilecek potansiyele sahibiz.

Sektörümüz potansiyeli, üretim kapasitesi, ürün niteliği ve maliyet yapısı ile deprem yaralarını saracak imkânlara sahiptir. İhtiyacımız koordinasyonumuzu artırmaktır.

Dolayısıyla sektör olarak sahip olduğumuz yüksek üretim kapasitemiz, malzeme kalitemiz ve imkânlarımızla, kalıcı konut seferberliğine ihtiyaç duyulan desteği vermeye hazırız. 

Önümüzdeki süreçte enerji, hammadde, döviz kurları ve işçilikte olağanüstü bir değişim olmadığı sürece malzemelerde fiyat artışı ihtiyacı olmayacağını öngörmekteyiz. 

Tüm Türkiye’yi yasa boğan bu felaket karşısında Türkiye inşaat malzemesi sanayicileri olarak yaraları sarmaya muktedir olduğumuzu belirtir, bölgeye yardımlarımızı sürdürmek için paydaşlarımızla temas halinde, tam kapasite ve gayretle üretmeye devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.”

Maltepe Tüneli Baharda Hizmete Açılacak

İstanbul, Maltepe ilçesinde hayata geçirilen Meydan Yayalaştırma ve Tünel projesinin inşaat çalışmalarında ilerleme kaydedildi. Projenin bahar aylarında hizmete açılması planlanıyor. 

Maltepe’ye modern bir meydan kazandıracak ‘Maltepe Meydan Yayalaştırma ve Tünel Projesi’ çalışmalarında büyük aşama kaydedildi. Trafiğin yer altına inmesi ile bölgedeki yoğunluğa çözüm getirecek Maltepe Tüneli, bahar aylarında hizmete açılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe Meydanı’ndaki çalışmaları yerinde inceleyerek projenin geleceğine dair fikir alışverişinde bulundu.

İBB Fen İşleri Müdürlüğü Daire Başkanı Recep Korkut’tan projenin son durumu hakkında bilgiler alan İmamoğlu ve Kılıç, tünel alanına inerek çalışmaları inceledi.

‘Maltepe Meydan Yayalaştırma ve Tünel Projesi’ ile Maltepe’nin yıllardır çözülemeyen trafik sorunu çözüme kavuşacak. Trafiğin 550 metrelik tünel vasıtası ile yer altına alınmasıyla ulaşım rahatlatılacak. Proje ile Maltepe, yayalaştırılmış modern ve büyük bir meydana kavuşacak.

Bartın Devlet Hastanesi İnşaat Çalışmaları Devam Ediyor

Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, inşaat çalışmaları devam eden Bartın Devlet Hastanesi hakkında açıklamalarda bulundu. 

400 yataklı Devlet Hastanesi inşaatında sona yaklaşılırken Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, çalışmaların 2023 yılının ilk 6 ayında hastanenin tamamlanarak hastanenin hizmete alınacağını söyledi. Son teknoloji ile donatılan hastane sismik izolatörleri sayesinde de depreme karşı güvenli olacak.

Bartın’da 400 yatak kapasiteli olarak inşa edilen ve ihtiyaca göre yatak kapasitesinin 575’e çıkarılabileceği hastanede çalışmalar devam ediyor. Kaba inşaatın yüzde 90 tamamlandığı hastane; anjiyo merkezi, yoğun bakım servisleri, acil servis bölümleri, diyaliz servisi, ameliyathaneler ve poliklinikleriyle dev bir sağlık kompleksi olarak Bartın’ın yanı sıra çevre illerde yaşayan vatandaşlara da hizmet verecek.

2023 yılının ilk 6 ayında hizmet vermeye başlaması planlanan dev sağlık kompleksi, 127 bin metrekarelik bir alana ve 95 bin metrekare kapalı alana sahip olacak.

Hastanede 66 yoğun bakım yatağı, 24 diyaliz ünitesi, 24 ameliyathane, 3 ayrı acil servis bölümü ve 58 acil servis yatağı ile 138 poliklinik odası yer alacak. 730 araçlık açık ve kapalı otoparkı bulunacak olan hastanede kalp ameliyatları ve anjiyo hizmetleri de verilebilecek.

Hastane inşaatında incelemelerde bulunan ve inşa çalışmalarının büyük bir hızla sürdüğünü ifade eden Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç hastanenin sismik izolatöre sahip olduğunu paylaştı. Tunç, hastanenin deprem izolatörüne sahip olması sebebiyle depreme karşı güvenli olacağını açıkladı.

Bakan Kurum İnşaat Malzemesi Sektörüyle Bir Araya Geldi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, inşaat malzemesi sektör temsilcileriyle bir araya gelerek malzeme tedarikinde fiyat artışına müsaade edilmeyeceğini açıkladı. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Deprem bölgesindeki her yerde, 7 bin 350 uzman personelimiz harıl harıl çalışıyor. Şu ana kadar toplam 4 milyon 371 bin bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 188 bin binayı inceledik. 507 bin bağımsız bölümden oluşan 156 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Kilis’imizde de 1.575 binada 2.366 bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Hasar tespit noktasında şunu da ifade etmek isterim. 6.4’lük depremden sonra Antakya, Defne ve Samandağ’da bugüne kadar incelenmiş olan; 43.624 bina ve 125.187 bağımsız bölümden oluşan; orta hasarlı, az hasarlı, hasarsız tüm yapıları tekrar inceleyeceğiz. Yine diğer bölgelerden talep oldukça oralarda da tekrar tespit yapacağız. Bir yandan tespitler devam ederken, tabi bir yandan da biz, konutları, iş yerleri ve kültürel varlıklarıyla şehirlerimizin ihyasına başlamış durumdayız.” dedi. 

Yeni konutların inşası noktasında çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiklerini hatırlatan ve Türkiye’nin önde gelen inşaat malzeme sektörü temsilcileriyle ve dernekleriyle bir araya geldiklerini söyleyen Bakan Kurum, “Orada kendilerine de ifade ettim. Tüm yapı sektörümüzle el ele verip, bu zorlu süreci milletimizin lehine en doğru şekilde yöneteceğiz. Sektörümüz de bu konuda sorumluluk alacak. Bu iradeyi de sektör temsilcilerimiz toplantıda ortaya koydular. Biz hep birlikte hareket etmek zorundayız. Milletimizin menfaatleri doğrultusunda hareket etmek zorundayız. Çünkü depremzede kardeşlerimizi bir an önce sıcak yuvalarına kavuşturmak hepimizin üzerine vazifedir. Bu kararlılığı da hep birlikte ortaya koyduk. Aksi bir durumu hep birlikte takip edeceğiz ve asla fiyat artışlarına izin vermeyeceğiz. Bunu da bütün kamuoyunun bilmesini isterim. Ben bu anlamda sektör temsilcilerimize de hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Adana Sarıçam’da 590, Gaziantep’te 600, Hatay Altınözü’nde 364, Kahramanmaraş Afşin’de 501, Pazarcık’ta 518, Şanlıurfa Birecik’te 534 olmak üzere, 3.107 yeni konutların sözleşmelerini tamamladıkları bilgisini veren Bakan Kurum, yapım aşamasına geçtiklerini belirterek “Şehir merkezlerimizi nasıl 1 yıl içerisinde ayağa kaldıracaksak, köylerimizi de bu süreçte ayağa kaldıracağız. Bu çerçevede ilk etapta Osmaniye’de 1361, Adana’da 701, Adıyaman’da 8 bin 21, Diyarbakır’da 2 bin 927, Elazığ’da 386, Hatay’da 14 bin 141, Kahramanmaraş’ta 12 bin 135, Malatya’da 17 bin 990, Şanlıurfa’da 2 bin 54, Gaziantep’te 9 bin 130, Kilis’te 1002 olmak üzere toplamda 70 bin köy evimizi ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla yaparak hak sahiplerine teslim edeceğiz. 2 ay içerisinde, 200 bini konut ve 70 bini köy evi olmak üzere toplam 270 bin vatandaşımızı ailesiyle birlikte ev sahibi yapmak için inşa çalışmalarımıza başlıyoruz. İlerleyen günlerde diğer konutlarımızla ilgili müjdeleri de milletimizle paylaşmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Çiğli Belediyesi, Yapı Stoku Envanteri Çalışmasını Tamamlayacak

İzmir’e bağlı Çiğli Belediye Başkanlığı, Kahramanmaraş depreminin ardından 2021 yılında başlatılan Yapı Stoku Envanteri çalışmalarını tamamlama kararı aldığını açıkladı. 

Yapı stoku envanteri çalışmaları hakkında bilgi veren Çiğli Belediye Başkanı Selim Utku Gümrükçü, “2020 yılında İzmir’de meydana gelen deprem bizim için milat oldu. Vakit kaybetmeden Deprem Birimini kurarak acil eylem planı hazırlıklarımızı başlattık. Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin desteğiyle ilçemizdeki yapıların teknik bilgilerinin ve fiziki durumlarının değerlendirilmesi ile yapı güvenliği açısından ne durumda olduklarının ortaya çıkarılması amacıyla sahaya indik.” diye konuştu. 

Vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak için üzerlerine düşeni yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Gümrükçü, “Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler, önlem alınmadığı takdirde nasıl sonuçlarla karşılaşacağımızı hepimize çok acı bir şekilde gösterdi. Çiğli Belediyesi olarak bir yandan depremin yaralarını sararken bir yandan da depremle mücadele çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2021 yılında başlattığımız yapı stoku envanteri çalışmasının hemen hemen yüzde 50’sini tamamladık. Çiğli’de 30 binden fazla yapı var. Bunları tamamını inceleyeceğiz. Başvuruda bulunan vatandaşlarımıza öncelik vereceğiz. Bu çalışma ile hangi bölgede ne kadar binanın sorunlu olduğunu saptayacağız. Sorunlu yapılarla ilgili önlemlerimizi ivedilikle alacağız. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak için üzerimize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.  

‘’Kentsel Dönüşümde 90 Gün Şartı Bir Yıla Çıkarılmalı’’

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, riskli yapıda oturan vatandaşların mağdur olmaması için 90 gün olan boşaltım süresinin 1 yıla çıkarılması gerektiğini söyledi. 

Riskli binaları boşaltırken ev sahiplerine bin 500 ile 4 bin 500 lira arasında bir kira yardımı yapılıyor. Kiracılara ise sadece taşınma yardımı var. Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, kentsel dönüşümde yaşanan sıkıntılara ve mağduriyetlere dikkat çekti. “Süreci iyi yönetemedik, vatandaşı kentsel dönüşümden soğuttuk” diyen Prof. Dr. Öngören, güçlendirme için yönetmelikte yer alan 90 günde boşaltma şartının en az 1 yıla çıkarılması gerektiğini vurguladı. Öngören, “Risk tespitinden sonra riskli olduğu tespit edilip dönüşüme girecek konutlarda yaşayanların en çok 90 gün içinde evi boşaltması gerekiyor. İmkânı olan zaten ilk günden çıkıp gidiyor ama maddi durumu ve gidecek yeri olmayanlar mağdur ediliyor. Bunun makul bir süreye çıkarılması gerek” dedi. 

Risk Tespiti Yapılmalı

Bu zorunluluk nedeniyle kentsel dönüşümün yürümediğini ifade eden Öngören, “Nüfusun yüzde 72’si deprem kuşağında yaşıyor. İlk olarak yasa yeniden düzenlensin. 90 gün şartı kalksın, bu düzenleme kendi bölgesindeki riskli yapıları tespit edip, önlem almak isteyen yerel yönetimlerin önünü de bağlıyor, halbuki yasal düzenlemeye göre tüm belediyeler ve bakanlık kendi hukuksal sorumlulukları sebebiyle binalardaki risk tespitini yaptırabilir” diye konuştu.

Bakanlıkça planlanan 15 yıllık kentsel dönüşüm sürecinde, hedefin riskli binaların yüzde 100 dönüşümü olduğunu aktaran Prof. Dr. Öngören, şunları söyledi: 

“Şu ana kadar 11 yılda sadece yüzde 15 dönüşüm sağlayabildik. Sonuç tatmin edici değil. İlk önce veri güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Bunun için de riskli bina sayısını tespit etmemiz lazım.Bugün tam olarak bu sayıyı bile bilmiyoruz.” 

Vatandaşların risk analizi ve dönüşüm sürecinde bazı müteahhitler tarafından da mağdur edildiğine dikkat çeken Öngören, “Risk analizinde tek dairenin malikinin onay vermesiyle teknik işlem yapılabiliyor. Bir anda oturanlar 90 günde binayı terk etme zorunluluğu ile yüzleşiyorlar. Müteahhit de vatandaşın zaruret halinden yararlanıp hukuki güvencesiz sözleşme imzalatıyor. Sonrasında da davalar açılıp süreç uzuyor. Apartmanlarda kendi isteğiyle risk tespiti yapılacaksa yüzde 51 çoğunluk şartı getirilsin” önerisinde bulundu. 

Prof. Dr. Öngören’e göre, Türkiye’nin kentsel dönüşümde başarılı olmasının iki koşulu vatandaşın güveni ve idarenin göstereceği irade. Öngören, “Bu güveni oluşturur iradeyi ortaya koyabilirsek 5 yıl içinde riskli binaları ortadan kaldırırız. Bunun maliyeti de çok kolay karşılanır. Kentsel dönüşüm fonu var zaten, başka fonlar da rahatlıkla bulunur” dedi. 

İktidarın yerel yönetimlerle görüşüp arsa oluşturması gerektiğine işaret eden Öngören, şöyle devam etti: 

“Önce boş kamu arsaları ya da üzerinde verimsiz kamu binaları olan alanları tespit etmeliyiz. Arsalara hızla kumbara gibi konut biriktirmeliyiz. Önce binalar yapılacak sonra vatandaş taşınacak. Yıllık 1 milyon konut üretimimiz var. Bu yöntemle 2-3 yıl içerisinde belediyelerin kentsel dönüşüm stoku oluşur” diye konuştu. Kentsel dönüşümde süreci baştan sona devletin üstlenmesi gerektiğini dile getiren Platform Başkanı’na göre yapı denetim işlerini de belediyelerin ve bakanlığın denetlemesi gerekiyor. 

İstanbul’da 318 Bina Hemen Çökecek

İBB hızlı tarama sonuçlarına göre 318 bina hemen çökecek durumda. Bunlarda 10 binden fazla kişi yaşıyor. Bin 525 binada yüksek risk tespit edildi. Bu binalarda da en az 50 bin kişi yaşıyor. İstanbul’da 1 milyon 166 bin bina var. Bunları yüzde 73’ü 2000 yılı öncesi yapılmış. İBB’nin 3,5 yılda hızla tarama için 107 bin binaya gittiği ve sadece 29 bin 700 binaya girebildikleri açıklandı. 

Merkez Bankası: ‘’Depremin Etkileri Kalıcı Değil’’

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, şubat ayı faiz kararı ile ilgili, “Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede kalıcı etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.” açıklamasını yaptı. 

Şubat ayı toplantısını gerçekleştiren Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizinde indirime gitti. Banka, politika faizini 50 baz puan düşürerek, yüzde 8,5’e çekti.

Karara ilişkin Para Politikası Kurulu’ndan yapılan açıklamada Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine vurgu yapıldı. Açıklamada, “Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.

Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

İMKON, Yapıların Depremden Daha Az Etkilenmesi İçin 10 Öneri Paylaştı

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, yapıların depremden daha az etkilenmesini sağlamak için yapılması gereken 10 maddeyi paylaştı. 

İMKON Başkanı Tahir Tellioğlu tarafından paylaşılan 10 madde şu şekilde;

  • Fay geçiş bölgelerine geçmişte imar verilmesi ile oluşan yapı stoklarının büyükşehir belediyeleri ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonu ile şehirlerin yeni deprem mastır planlarına göre fay hattı dışı güvenli bölgelere taşınması.
  • Deprem kuşağı olan ülkemizde zemin değerlerinin sağlamlık oranına göre kat verilmesi.
  • Deprem risk kapsamında olan ülkemizde 2012 yılında çıkartılan 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun teşvik ve yaptırım gücü ile desteklenerek; ayrıca yapı yoğunluğundan veya fay hattı aksı olduğundan yerinde dönüşümü mümkün olmayan alanlar için şehrin zemini sağlam bölgeleri tespit edilerek, cazibe merkezleri ile desteklenerek kentsel dönüşüm rezerv alanı oluşturulmalıdır.
  • Yapı statik uygulamalarının projeye göre yapılıp yapılmadığını denetleyen yapı denetim ve şantiye şefleri, yapı proje uygulama denetçileri olarak üniversite mezuniyetinden sonra ihtisas branşlarına göre eğitim stajlarına ve sınavlarına tabi tutulmalıdır.
  • Betonun olması gerektiği değerden slambını düşük ayarlayan ve betona su katanlara, gerekli sorumluluk ve cezai müeyyide yüklenilmelidir.
  • Statik yapıyı inşa edenlere (demir ve betonarmeden), sorumlu olanlara taşeronluk mecburiyeti getirilip sadece statik yapıdan müteselsilen cezai sorumluluk yüklenmelidir.
  • Deprem, kentsel dönüşüm ve çekirdek aileye bölünme gibi sebeplerden dolayı vatandaşımızın konut ihtiyacı ciddi manada artmıştır. Bunun da konut kiralarına yüksek oranda yansıdığını, belediyelerin küçük daire (asgari metrekare) şartını çok daha alt seviyelere çekip konut üretimini teşvik ederek vatandaşımızın konuta erişimi kolaylaştırılmalıdır.
  • Son depremde yaklaşık 10’a yakın binanın kolonlarının kesildiği veya statik yapıya farklı tahribatlar verildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Tedbiren altında iş yeri olan bütün yapı stoklarının gözden geçirilmesi ve apartman/site yöneticilerine de bu meyanda sorumluluk yüklenmelidir.
  • Bina yapımında en büyük maliyeti oluşturan konut imarlı arsa ihtiyacı büyükşehirler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından üretilip, uygun şartlarda konut sektörüne sunularak şehrin güvenli alanlarda planlı gelişimi sağlanmalıdır.
  • Müteahhitlik sektörünün yıllardır yasaya dayalı bir meslek odasının olması talebi karşılanarak müteahhitlerin kayıt altına alınması, sicillerinin tutulması sorumlulukları ölçeğinde eğitim sertifikasyonuna tabi tutulmaları sağlanmalıdır.

Seydikemer ve Menteşe TOKİ İçin ÇED Süreci Başladı

Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) Muğla, Menteşe’de inşa edeceği 500 konut, 1 cami e 1 adet 6 dükkanlı Ticaret Merkezi projesi ile Seydikemer’de inşa edilecek 304 adet konut ve 8 adet dükkân için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başladı. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Muğla’nın Menteşe ve Seydikemer ilçesinde yapılması planlanan Akçaova Mahallesi 500 adet Konut (+2KD) 1 adet Cami ve 1 adet 6 Dükkanlı Ticaret Merkezi İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ve Kemer Mahallesi 304 Adet Konut (+2kd) 8 Adet Dükkân İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi projeleri için çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı.

Seydikemer TOKİ 304 Konuttan Oluşacak

Seydikemer Kemer Mahallesi 304 Adet Konut (+2kd) 8 Adet Dükkân İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi projesi; 498/1 Ada/Parsel sınırları içerisinde yapılması planlanıyor. ÇED alanı 41 bin 985,63 metrekare olarak belirlendi.

Menteşe’ye 500 Konut

Menteşe Akçaova Mahallesi 500 adet Konut (+2KD) 1 adet Cami ve 1 adet 6 Dükkanlı Ticaret Merkezi İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi proje; 464/14 Ada/Parsel sınırları içerisinde yapılması planlanıyor. ÇED alanı 47 bin 977,73 metrekare olarak belirlendi. 

THBB Başkanı Işık: ‘’Çimentoda Kapasite 120 Milyon Ton, Üretilen 80 Milyon Ton’’ 

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, beton, çimento, çelik gibi malzemelerin üretimi ve kapasiteleri hakkında detaylı bilgi verdi. 

İnşaat sektörünün bu yoğunluğa nasıl cevap verebileceği ile ilgili Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, inşaat sektörünün kapasitesini ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.

Milliyet’ten Ahmet Hamdi Girgin’e konuşan THBB Başkanı Yavuz Işık, sektörün önümüzdeki dönemde yapacağı işlerle ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Depremden önce açıklanan 2 tane önemli proje var. Sosyal konut anlamında dar gelirli vatandaşlarımız için toplam 500 bin konut 5 yıl içinde yapılacak, ilk 2 yılda 250 bin konut tamamlanacak. Hatta 5 milyonun üstünde de talep var. Öbür taraftan orta direk grubuyla ilgili 100 bin konutluk bir proje var. Akabinde deprem oldu, çok büyük bir felaket. Orada ilk rakamlara göre 110 bin civarında bina yıkılmış veya ağır hasarlı, orta hasarlı bile değil. Cumhurbaşkanımızın açıklaması var, diyor ki: ‘Biz hiç güçlendirme yapmayacağız, orta hasarlıları yeniden yapacağız.

Şimdi bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman bir de İstanbul var tabii. İstanbul gerçeğinde bir rakama göre 1 milyon 160 bin, bir rakama göre işte iş yerlerini saymıyorlar, saydıkları zaman neredeyse 1 milyon 400 bine dayanan bir bina stoku var. Bu stok envanterinde yapılan çalışmalarda 500 bin civarında bina 2000 yönetmeliğinden sonra yapılmış. 817 bin rakamı 2000 yılından önce yapılan yapı denetim ve deprem yönetmeliğinin dışındaki binalar.

Bu binalardaki hasar tespit çalışmaları maalesef çok rasyonel yapılamadı. Çünkü vatandaş evine deprem performans analizi yaptırmıyor. ‘Ben bu konuta çürük raporu verirlerse nereye taşınacağım, ben 3 ay içinde 60+30 günde nereden ev bulacağım’ diyor. ‘Ondan sonra ben nasıl bir finansman bulacağım’ diyor. ‘Emsal artışı olmazsa yeni imar hakları olmazsa, binaları şişmanlatıp genişletmezlerse nasıl müteahhit bulacağım’ diyor

Sonuç itibari ile muhtemel bir Marmara Denizi’nin içindeki deprem sadece İstanbul’da değil aslında, orada göreceli olarak Tekirdağ çok net o işten etkilenecek, Kocaeli etkilenecek, Yalova, Bursa etkilenecek, Çanakkale etkilenecek, hatta Bursa etkilenecek, Balıkesir etkilenecek. Dolayısıyla Marmara Denizi’ne kıyısı olan birçok şehirde kentsel dönüşümle ilgili veya deprem performansı yüksek binalara ihtiyacımız var. Depreme direnç gösterebilecek binalara ihtiyacımız var.”

“BETON ÜRETME KAPASİTESİ 200 MİLYON METRE KÜP, ÜRETİLEN 105 MİLYON METREKÜP”

Yavuz Işık, başta beton ve çimento sektörü olmak üzere inşaatlarda kullanılacak malzemelerin kapasite ve kullanım durumuyla ilgili şöyle konuştu:

“Şimdi siz kapasitemizi soruyorsunuz… Türkiye’deki toplam beton kapasitesi 200 milyon metreküptür. 2017’den sonra da 100 milyon metreküp civarında beton üretiyoruz. 2019 bu işin dışında, orada 77 milyon metreküp beton ürettik. Yani kapasitemizin yarısı kadar üretiyoruz.

Bu böyleyken betonun bileşenleri var; çimento, agrega, kimyasal katkılardan oluşuyor. Burada en önemli husus çimento. Çimentonun da 120 milyon ton kapasitesi var. Betonu metreküp olarak söylüyorum, 200 milyon metreküp kapasite, şu anda üretilen 105 milyon metreküp. Çimentoda 120 milyon ton kapasiteye karşı 80 milyon ton da ortalama üretimleri var.”

“AGREGAYLA İLGİLİ SORUNUMUZ VAR”

Işık, çimento ve beton konusunda sıkıntı yaşanmayacağını ancak betonun üretiminde kullanılan agrega konusunda üretimin azaldığını ifade ederek şunları söyledi:

“Yani çimento noktasında bir sıkıntı yok, betonu üretme noktasında da bir sıkıntı yok. Çünkü kapasite kullanma oranımız yüzde 50. Ama agregayla ilgili sorunumuz var. Agrega olmadan beton olmaz, betonun hacimsel olarak yüzde yetmişini oluşturuyor. Agrega eğer stabil olmazsa, dayanıklı olmazsa iyi beton yapamıyorsunuz. Depreme dayanıklı, sürdürülebilir beton üretemiyoruz. O noktada İstanbul’un çok büyük sıkıntısı var. İstanbul’un özellikle Avrupa yakasında depreme dayanıklı agrega ocağı çok az. 11 ili etkileyen bölgede de agrega ocaklarının kuantatif ve kalitatif üretimini bilmiyorum.

“DEPREME KARŞI UYGUN BETON ÜRETMEK İÇİN AGREGAYA İHTİYACIMIZ VAR”

En önemli husus iyi bir beton üretmek için, depreme karşı standartlara uygun kaliteli beton üretmek için iyi agrega ihtiyacımız var. Bu minvalde Türkiye’deki agrega miktarında 400 milyon tonlara çıkmışız. En son 2021’de 300 milyon ton agrega üretilmiş. Git gide agrega üretiminde azalma var. Agrega fiyatları yukarı doğru çıktığı için beton fiyatları da artıyor. Burada sorun nedir, sıkıntı nedir diye sorarsanız; Enerji Bakanlığı’nın Maden İşleri ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) diye bir bölümü var, Türkiye’deki bütün ruhsatları onlar verirler. 2A, 2B diye taş ocağı ruhsatı verirler. Çevre Bakanlığı’ndan ÇED raporu alırsınız ki çok meşakkatli ve uzun bir yoldur. Ondan sonra Çalışma Bakanlığı da gerekli izinleri verir. 3 bakanlıktan ayrı ayrı izin alarak agrega işletmeciliği yapabiliyorsunuz. Yeni ruhsat alanları oldukça limitli. Ruhsat alanlarını ihale ediyorlar. Mevcut ocakların ruhsat sürelerini uzatmıyorlar veya uzun zaman bekletiyorlar. Orada birtakım yönetmeliklerde, kanunlarda, bilhassa ormanla ilgili merayla ilgili Tarım Bakanlığı, Orman Bakanlığı düzenleme yapabilir. Mülkiyet haklarıyla ilgili de agrega ocakçılığının sorunları var.

Bunun ötesinde de bu 3 bakanlık mevcut ocakları denetliyor. Tabii ki denetleyecekler ama denetledikleri zaman çok yıkıcı cezalar kesiyorlar. Altından kalkılamayacak cezalar kesiyorlar, çünkü toplumda da bir hassasiyet oluştu. ‘Taş ocakçılığı demek, madencilik demek, çevreye zarar vermek demek, toz emisyonunu arttırmak demek, yeraltı sularının yerini değiştirmek demek’ gibi görüşler var. Bundan dolayı da vatandaşımız da halkımız da ocak işletmeciliğine karşı bir direnç oluştu, bir karşıtlık oluştu.

Şimdi biz yüzde yetmişi deprem tehdidi altında olan bir ülkeyiz. Bizim yapı stokumuzda ciddi sorunlarımız var. 20 milyon binamız var bizim. 6 buçuk milyon binamız maalesef gözden geçirilmeli ve Türkiye genelinde söylüyorum İstanbul genelinde değil, Ege’yi şimdi herkes unutuyor. Şimdi jeologlar, Ege’deki fay hatlarını hep unuttular. Aslında Marmara ne kadar tehlikeli ise Ege de o kadar tehlikeli hem yatay faylar var hem dikey faylar var, çok sıkıntılı bir yer Ege. Durum böyleyken, ülkenin yüzde yetmişi deprem tehdit altındayken agrega ocakçılığıyla ilgili yönetmelikler, yasalar gözden geçirilmeli.

Betonda kullanılan agreganın, stabil standartlara uygun, depreme dirençli agreganın önünü açmak lazım. Kapasite noktasında bana göre en sıkıntılı olan yer agrega tarafı. Beton tarafında bir sıkıntı yok, çimento tarafında da bir sıkıntı yok ama agrega tarafında sıkıntı var. Diğerleri zaten betonun içinde yüzdeleri çok düşük hammaddeler… Onların birçoğu zaten fazlasıyla var.”

“DEPREM BÖLGESİNDE 10 TANE ÇİMENTO FABRİKASI VAR”

Yavuz Işık, beton ve çimento dışında makine ve ekipmanların da inşaatlar için yeterli olduğunu kaydederek, “Özellikle bu 11 ilde yeni yapılacak binalarda hazır betonla ilgili kurulu kapasite mevcut. Makine ve ekipman da hazır. Beton pompaları, transmikserler, beton santralleri bu noktada da bir sıkıntı yok. O bölgede 10 tane çimento fabrikası var. Adıyaman’da 1 tane var, Kahramanmaraş’ta 2 tane var. Kapasiteleri çok büyük. Birini günlük kapasitesi 5 bin m3, diğerinin 10 bin m3. Gaziantep’te var, Kilis’te var, Diyarbakır Ergani’de var, İskenderun’da var, Adana’da var, Siirt’te var, Mardin’de var. Hazır betonun kurulu kapasitelerinde de bir sıkıntı yok, makine, ekipman, beton santrali… Agrega ile ilgili ciddi bir sıkıntı var bana göre. İstanbul’da da agregada, özellikle Avrupa yakasında agrega işletmeciliği ve agrega üretiminde kaliteli agrega üretiminde sıkıntılar var. Bunların mutlaka ve mutlaka ivedilikle çözülmesi lazım. Gerekirse bu dönemde belki özel birtakım yönetmelikler ve inisiyatiflerle bu üretimin önünün açılması lazım” ifadelerini kullandı.

“İSTANBUL’DA 100 BİN BİNAYI YENİDEN YAPMAK İÇİN 50 MİLYON METREKÜP BETON GEREKİYOR”

Işık, yapılması planlanan binalar için ne kadar malzeme gerekeceğini de örneklerle anlattı:

“Ortalama 100 m2’lik bir dairede 50 m3 beton gider. Diyelim ki İstanbul’da 100 bin binayı yeniden yapmak gerekir, benim rakamlarıma göre acilen yıkılması gereken bina sayısı 70 bin ama 100 bin diyelim… 10 daireden hesaplarsak. 1 milyon daire yapar. Bunun için 50 milyon m3 beton gerekiyor. Bu konutları 2 yıl içinde yapsan yılda 25 milyon metreküp yapar. Her yıl zaten İstanbul’da 25 milyon metreküp beton dökülüyor. İki katına çıkar 50 milyon m3’e yükselir.

Şimdi gelelim deprem bölgesine, 110 bin bina yıkılmış. Hemen ivedilikle böyle gözle bir muayene yapıldı, benim de mühendisim oraya gitti, Çevre Bakanlığı’yla bir koordinasyon içinde hasar tespit çalışması yaptık. 2 yıl içerisinde 500 bin bağımsız bölüm (daire) yapılması planlıyor. 500 bin daireyi 50 metreküple çarpıyorum. 25 milyon metreküp çıkıyor. 25 milyon metreküpte kullanılan çimento miktarı nedir? Minimum 300 kg çimento talep ediyoruz. Binalar C30 beton sınıfıyla yapılacak. 10 milyon ton çimentoya tekabül eder. Orada saydığım 10 tane fabrika var. 4 tane fabrika bile bunu karşılar. Kahramanmaraş’taki 2 fabrikanın biri günlük 10 bin ton, diğeri 5 bin ton çimento üretiyor. Lojistiğiyle ilgili de sıkıntı yok, bölgeye çok yakın oldukları için.

Kahramanmaraş’ta deprem olmuş fabrikalar Narlı’da. Adıyaman’a 30-35 km uzaklıkta fabrika var. Diyarbakır’da Ergani’de var, Hatay diyoruz İskenderun’da hem Adana’da hem İskenderun’da fabrikalar var. Gaziantep’te olmuş, hem Gaziantep’te hem Kilis’te fabrikalar var. Lojistik anlamında da bir sıkıntı yok, hazır beton üretim kapasitesiyle ilgili de bir sorun yok. Ama agregayı asla ve asla es geçmemek lazım. Agrega ciddi bir iştir. Agregada sahadan bir kayaç tipi bulacaksınız, onun kimyasal-fiziksel testlerini yaptıracaksınız, her agrega betonda kullanılmaz. Bir takım proseslerden geçecek, elenecek, yıkanacak, kırılacak, redüksiyon yöntemiyle belli granülometrik malzeme haline dönüşecek. Onlar için tesisler kurulması lazım. Şimdi 25 milyon metreküp betona İstanbul’da ihtiyaç var. 50 milyon ton agrega ediyor, 2 ile çapıyorsunuz.

Deprem bölgesinde diyoruz ki 500 bin konut yeniden yapılacak 50 milyon ton agrega gerekiyor. 50 milyon ton agregayı kırmak çok zor bir iştir. Öyle granülometrik, depreme dayanıklı, dirençli malzeme için 50 milyon ton agrega önemli bir iştir. Agrega sadece betonda değil asfaltta da kullanılır. Geçen yıl benim elimdeki rakama göre 300 milyon ton agrega üretilmiş Türkiye’de.”

“TUĞLA, ALÇI, ÇELİKTE YETERLİ ÜRETİM VAR”

Binaların zemini dışında üst yapısının da çok önemli olduğunu kaydeden Yavuz Işık, bu bölümler için gerekli olan alçı, tuğla, çelik gibi malzemelerde de yeterli üretimin olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Depremde zeminin çok önemli olduğu anlaşıldı. Zemin etütleri, zemin mekaniği, zeminle ilgili uygulamalar… Bunların hepsi anlaşıldı. Şimdi üst yapıyla ilgili biraz orayı es geçiyoruz. 2 tip mimari vardır. Birisi tünel kalıp sistemi, bir tanesi de konvansiyonel kalıp sistemi. Tünel kalıp sisteminde çok fazla tuğla kullanmazsınız. Konvansiyonel yapıda çok tuğla kullanırsınız. Şimdi bunu söyledikten sonra da ben size bir şeyin altını çizmek istiyorum. Nevşehir bölgesinde çok ciddi bims üreticileri vardır. Orada bimsin ham maddesi çıkar. Çok hafif bir agregadır, ondan tuğla yaparlar. Deprem bölgesine de çok yakın. Tuğlayla ilgili de bir sorun olmaz. Alçı noktasında da bir sorun olmaz. Ankara’da 10 tane alçı fabrikası var, hepsi ihracat yapıyordu, alçı üretiyor, toz alçı üretiyor, inşaat malzemeleri noktasında da çok fazla bir sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum.

“ÇELİK ÜRETİMİNİ DE KADRAJ ALTINA ALMAK LAZIM”

Çelik konusunda Türkiye’nin 40 milyon ton çelik üretimi var. O da beton kadar, belki betondan daha da önemli çelik. Çelikte de İskenderun’da çok haddehane var. Türkiye üretiminin önemli bir kısmını inşaat demirini ihraç ediyordu Amerika’dan tutun da birçok gelişmiş ülkeye. Çünkü orada demir çelik üretimine pek müsaade etmiyorlar, hele inşaat demirine. Biz oraya gönderiyorduk. Bir ara 44 milyon tonlara çıkmıştı. Sonra 42 milyon tona düştü. Çok ciddi ve yeterli bir kapasite var. 3 yerde haddehaneler var. Bir tanesi İskenderun Payas, bir tanesi İzmir Aliağa, bir de Gebze tarafında. Biraz da Karabük ve Samsun. Bunlar hep limanlarda olur ihracat için. Ama kaliteli çelik olmalı. Depreme karşı dayanıklı standartlara uygun sağlam beton diyorsak, çelik üretimini de iyice bir kadraj altına almak lazım.”